Ocak - Şubat 2012 Sayı:28
Transkript
Ocak - Şubat 2012 Sayı:28
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2012 SAYI 28 MAKRO SUNUȘ Değerli Makro Vizyon okurları, Şeref SONGÖR Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Hepimiz yeni bir yıla girmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çünkü yeni bir yıl yeni umutlar demektir. Bu bakımdan, hepimizin geçmiş yılın muhasebesini yapıp önümüzdeki uzun yılla ilgili hedeflerimizi ve isteklerimizi belirlediğimiz günlerdeyiz. Biz de Makro olarak, her yıl kendimize bir rota çiziyoruz ve hedeflerimizi belirliyoruz. 2011 yılı bizler için hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz ve büyüdüğümüz bir yıl olarak geçti. Mağaza sayımızı ve daha da önemlisi istihdam ettiğimiz personel sayımızı arttırdık. İstanbul ve Yozgat’ı da Makrolu şehirler arasına kattık. Ulusal bazda yaşadığımız bu büyümenin 2012 yılında da artarak devam etmesini umuyoruz. Böylece ülkemizin en önemli perakende kuruluşu olmak hedefiyle ilerliyoruz. Makro’nun şu andaki durumu sevgi ve inançla meydana gelmiş bir başarı hikayesidir. Haftanın 7 günü, Anadolu’nun 13 şehrinde, 156 mağazamız ve 4900 çalışanımızla gerçek anlamda yaşayan bir organizasyon olan Makro’nun başarısı, el ele veren tüm çalışanlarımızın ve bize güvenmeyi sürdüren müşterilerimizin ürünüdür. İnançla ve güvenle beslenmeyen hiçbir başarının kalıcı olacağını düşünmüyorum. Bu sebeple, sürdürülebilir başarımızın sırrı, inançla çalışan Makro personeli ve bize güven duyan Makro müşterileridir. MAKRO VİZYON 02 OCAK-ȘUBAT 2012 2011’den 2012’ye Dergimizin bu sayısında sizler için, 2011 yılının önemli olaylarını derledik ve 2012 yılını daha iyi geçirmeniz için hayatınızda yapacağınız ufak değişikliklerin ne kadar önemli olduğunu göstermek istedik. 2011’in özellikle dünya için zorlu bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. 2011 yılının en önemli olayı, tabi ki Avrupa’daki kriz oldu. Bu kriz 2012 yılında da kendini hissettirecek gibi görünüyor. Ancak Türkiye, 2011 yılını çok sağlam bir ekonomiyle noktaladı. Büyüme rakamlarının yükselmesi, işsizlik oranlarının beklenenden çok daha düşük olması, Türkiye’nin doğru yolda olduğunu işaret ediyor. Dünyayı etkileyen bu krizin yanı sıra, Japonya’daki deprem ve tsunami felaketi, Bin Ladin’in yakalanması, Arap Baharı ve Kaddafi’nin ölümü, en öne çıkan noktalar oldu. Ülkemizde ise milletvekili seçimleri ve ardından yaşanan yemin krizi, şike operasyonu, Çukurca baskını ve Van depremi yıl boyunca yaşadığımız olaylardı. Daha fazlasını ise dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz. 2012’nin size, ailenize ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk ve huzur; ülkemize ve dünyaya ise barış ve esenlik getirmesini dilerim. Saygılarımla… MAKRO İÇİNDEKİLER 28 K A PA K 2 8 GÖRÜŞ 20 Yeni bir yıl, yeni umutlar 2011 yılı değerlendirmesi ve 2012 yılı hedeflerimiz Yeni bir yıl, insan hayatı için yepyeni umutlar barındırır her zaman. Romalı şair Ovidius “Umutlarım asla gerçekleşmiyor ama daima umut ediyorum” demiş. Çünkü umut bizi hayata bağlayan en önemli duygulardan biridir. Hayatınızla ilgili önemli kararlar almak ve gerçekleştirmek için yeni bir yılın başlangıcından daha iyi bir zaman olabilir mi? HABERLER 06 Mehmet SONGÖR MAKRO Genel Müdürü KISA KISA 22 Beslenme Güzellik Sağlık • Makro’dan 6 yeni mağaza 195 kişiye istihdam imkanı • 100 bin Makro müşterisine Aşure • Engelli istihdamında da Makro başı çekiyor • Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nde Makro-Knorr ortaklığı birincilik kazandı • TTKD’den Makro’ya “Altın Adam” ödülü • Makro kazandırmaya devam ediyor • Makro’dan inanılmaz yılbaşı kazançları GÜNCEL 30 Yeni yılda daha iyi bir yaşam için 22 iyi öneri GÜNCEL 36 Aşkın doğum günü 14 Şubat MAKRO VİZYON 04 OCAK-ȘUBAT 2012 GÜNDEM 40 2011’de neler oldu? GÜNCEL 46 Yarıyıl tatili geliyor! R Ö P O R TA J 4 8 Yeni nesil Makro Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan YA Ş A M 5 2 Organ bağışı hayat kurtarır PSİKOLOJİ 54 Ağlamak rahatlatır mı? GÜZELLİK 58 Cildinizi kıştan koruyun G I D A K Ü LT Ü R Ü 6 2 Sağlık için her gün bir kase yoğurt 74 MAKRO VİZYON OCAK-ŞUBAT 2012 SAYI: 28 YA Ş A M 7 4 Sigarayı bırakma zamanı BEBEĞİM 78 Makro Market Adına Sahibi Mustafa Songör Bebeğiniz diş çıkarırken... Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan GEZİ 80 Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Hünkar Sibel Görel İçinizi ısıtacak sıcacık rotalar ÇOCUK 86 Dino’nun eğlence sayfaları [email protected] Yazı İşleri Bikem Öğünç Çiğdem Görel [email protected] KONUK 66 Orhan Gencebay SAĞLIK 70 Antibiyotik dost mu, düşman mı? TA R İ F 9 0 Elmalı Pay, Yoğurt Çorbası Ayva Reçeli, Fırında Tavuk BULMACA 94 Grafik Tasarım Mehmet Emin Öztürk Reklam-PR Nilgün Tüfekçioğlu [email protected] Reklam Tasarım Zafer Mert Coşkun Işıkgül Mücahit Aktaş Hüseyin Dalkılıç Fotoğraf Cenk Atarer Yayına Hazırlık 52 62 Tel: (0212) 503 88 08 [email protected] Renkayrım/Baskı ve Cilt Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Basım Tarihi: Ocak 2011 Yayın Türü: Yerel Süreli 54 Yönetim Yeri Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11 06980 Sarayköy - Kazan / Ankara T: (0312) 815 47 05 www.makromarket.com.tr 80 MAKRO VİZYON 05 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO HABER Makro’dan 6 yeni mağaza 195 kişiye istihdam imkanı 2011 yılını İstanbul ve Yozgat illerinde açtığı yeni mağazalarıyla Anadolu’da yayılarak geçiren Makro, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Makro, Aralık ayı içerisinde açtığı 6 yeni mağazayla hizmet verdiği mağaza sayısını arttırdı ve yeni istihdam fırsatları oluşturdu. 55 bini aşkın ürün çeşidiyle alışverişte yeni bir tarz ve alışkanlık oluşturmayı amaçlayan Makro, 2012 yılında da Türkiye’ye yayılma sürecini tüm hızıyla devam ettirmeyi amaçlıyor. Anadolu’da başlayan perakende yoluculuğunu bugün ulusal marka olarak sürdüren Makro, 2011 yılına ardı ardına açtığı mağazalarla veda ediyor. Makro, Aralık ayında, Konya Bosna’da, Yozgat Merkez’de ve İstanbul Yeşilpınar, Küçükköy, Pendik ve Bayrampaşa’da açtığı 6 mağazasıyla yayılma hedeflerini Bayrampașa Bosna gerçekleştiriyor. Yeni açılan 6 mağazayla beraber Makro, 13 ilde 156 mağazaya ulaştı. 2012 yılında da Türkiye genelinde farklı şehirlerde büyümeyi hedefleyen Makro’nun 2023 hedefi, Türkiye’nin en önemli perakende markası olmak. Açılan yeni mağazalarla istihdama da büyük katkı sağlayan ve uygun fiyata kaliteli hizmet sunan Makro, bu hizmeti sayıları her geçen gün artan müşterileriyle buluşturmanın gururunu yaşıyor. Yeșilpınar Küçükköy Pendik Yozgat MAKRO VİZYON 06 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO HABER Makro’da ‘Aşure’nin bereketi bir başka yaşanır! Makro, Aşure geleneğini yaşatmaya devam ediyor! 100 bin Makro müşterisine Aşure bağlarımızı ve toplumsal ilişkilerimizi yeniden yeşertebilmek ve geleceğe taşımak adına her türlü faaliyette ve etkinlikte bulunan Makro mağazalarında büyük bir coşkuyla kutlandı. Makro, müşterilerine, Aşure Günü hakkında tarihi bilgilerin, aşurenin tarifi ve kullanılan malzemelerin bulunduğu broşürler de dağıtıldı. Aşure Günü’nün başlangıcı olan 5 Aralık gününü kapsayan hafta içerisinde de müşterilerin aşure malzemelerini en uygun fiyata alabilmesi için Makro bünyesinde bakliyat, baharat, İnsanlığın en eski lezzetlerinden biri olan aşure, her yıl Muharrem ayının 10. günü mutfaklarımızda ve Makro’da pişiyor. Toplumsal ilişkilerin tatlı ve anlamlı bir yansıması olan bu lezzet, geleneksel olarak büyük bir coşkuyla, Makro’da yaşatılmaya devam ediyor. Her yıl Muharrem ayının 10. günü kutlanan, bereketin ve feyzin coşkulandığı Aşure günü, Makro’nun hizmet verdiği 13 ilde, tüm Makro mağazalarında, birlik ve beraberlik içerisinde kutlandı. Aşure ayının bereketinin paylaşmaktan geldiğine inanan Makro, Aşure geleneğini müşterileriyle birlikte yaşamak ve bu geleneği yaşatmak için 5-8 Aralık tarihleri arasında Ankara, Antalya, Konya, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Malatya, Mersin, Bolu, İstanbul, Yozgat, Amasya Merzifon ve Samsun illerindeki birçok mağazasında, toplam 100 bin kişiye aşure dağıttı. Günümüz koşullarının getirdiği hızlı yaşam standartları içerisinde yitirmeye başladığımız bu önemli geleneğimiz, örf ve adetlerimizi, manevi MAKRO VİZYON 08 OCAK-ȘUBAT 2012 kuruyemiş, meyve ve şeker çeşitlerinde çok özel indirimler yapıldı. Aşurelerimizi hep birlikte yemek ve paylaşmanın mutluluğunu yaşamak için Makro, her yıl bu geleneği yaşatmaya devam edecek. MAKRO HABER Engelli istihdamında da Makro başı çekiyor Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nde Makro-Knorr ortaklığı birincilik kazandı Makro, engelli istihdamına verdiği önemden dolayı, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında, Keçiören Belediyesi’nden bir ödül aldı. Günümüz Türkiye’sinde engellilerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar içinde yaşadıklarını hepimiz biliyoruz. Sorunu adlandırma aşamasında başlayan ve yaşamın pek çok alanına yayılan bu sorunlar, engelli bireylerin içinde bulundukları toplumla işlevsel bir bütünlük içinde yaşamalarını güçleştiriyor. Bu sorunların çözümü üzerine düşünmek ve çalışmak için her yıl 3 Aralık günü Dünya Engelliler Günü olarak kutlanıyor ve çeşitli kurum ve kuruluşlar pek çok etkinlik düzenliyor. Bu yıl Keçiören Belediyesi tarafından düzenlenen Dünya Engelliler Günü etkinliklerinde, Makro, engelli istihdamına gösterdiği önemden ve katkılarından dolayı ödül aldı. Engelli istihdamı konusunda başı çeken perakendecilerden biri olan Makro, engelli vatandaşlarımızın yaşamındaki en önemli engel olan işsizliği ortadan kaldırarak onların hem sosyalleşmelerine hem de kendi ayakları üzerinde durmalarına olanak sağlıyor. Keçiören Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nün hazırladığı Engelliler Günü programına da katkıda bulunan Makro, bu kapsamda engelli çocuğu olan 5 aileye Makro Alışveriş Çeki hediye etti. Ayrıca Makro tarafından 200 engelli çocuk da sürpriz hediye paketleriyle sevindirildi. MAKRO VİZYON 10 OCAK-ȘUBAT 2012 Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin (DPİD) her yıl büyük heyecanla beklenen Doğrudan Pazarlama Ödülleri, 26 Ekim 2011 tarihinde düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Törende, Makro da Knorr Tavuk Suyu Pirinç Adam aktivitesiyle birincilik ödülüne layık görüldü. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen Doğrudan Pazarlama Ödülleri’ne 20 kategoriden 77 farklı ajans ve toplam 250 proje başvurdu. Doğrudan Pazarlama Ödülleri; İnteraktif Pazarlama, Veri Tabanına Dayalı Pazarlama, Satış Noktasında ve Sahada Pazarlama ile Etkinlik Pazarlaması ana kategorilerinde 5 disiplin altında toplam 19 başlıkta dağıtıldı. 250 proje arasından ödüle hak kazananların belli olduğu ödül töreninde “Yerel Odaklı Satış Noktası İçi Promosyonel Aktiviteler Kategorisi”nde Makro, Knorr Tavuk Suyu Lansman Aktivitesiyle 1.’lik ödülüne layık görüldü. MAKRO HABER TTKD’den Makro’ya “Altın Adam” ödülü Makro’ya müşterisinden en anlamlı hediye Tüm Tüketicileri Koruma Derneği (TTKD) tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Altın Marka Ödülleri’nde Makro Genel Müdürü Mehmet Songör Altın Adam ödülüyle ödüllendirildi. Bir Makro müşterisi olan Nebi Türker’in, geçtiğimiz aylarda çıkardığı şiir kitabında, “Makro Market” isimli bir şiir var. Türker’in Makro hakkındaki en samimi duygularını yazdığı bu şiirini sizlerle paylaşmak ve buradan kendisine teşekkür etmek istiyoruz. Tüm Tüketicileri Koruma Derneği, Makro’yu “Altın Adam” ödülüyle onurlandırdı. TTKD’nin verdiği “Tüm Tüketicilere Tavsiye Ediyoruz” ve “Altın Adam” ödülleri, tüketiciye saygılı olan ve marka güvenirliği yükselen firmalara, uzun araştırmalardan ve genel değerlendirmelerden sonra jüri kararı ile veriliyor. Ödülü alan üreticiler, bunu ürünlerinin etiketlerinde kullanabiliyor. Altın Adam ödülleri ise bu markaları hayal eden, hayata geçiren kişilere takdim ediliyor. Bir bakıma tüketicinin sağlık ve güvenliğini düşünen, bunu ön plana alan marka temsilcilerine “teşvik” anlamında sunuluyor. Tüm Tüketicileri Koruma Derneği, 11 Temmuz 1986 tarihinde kuruldu. 5 bin civarında üyesi olan dernek, Türkiye’nin ilk tüketici örgütü olma özelliğini taşıyor. TTKD, Türk Patent Enstitüsü’nce tescilli “Altın Marka” ve “Tüm Tüketicilere Tavsiye Ediyoruz” ödüllerini veriyor. Makro Market Çok iyi bir yerde ne güzel market Kimin nesisin ki sen Makro Market Çıksam caddelere yaptırsam anket Herhal önde olun sen Makro Market Fişlerinde rastlıyorum adına Doyulmuyor hizmetiyin tadına Kasadaki güler yüzlü kadına Evladım olur mu sor Makro Market Gelip gitmek için kolay yolların Tezgahlarda pırıl pırıl malların O mal senin değil sanki onların Çok titiz personelin bil Makro Market Girdim içeriye hep güler yüzlü Kimi ela kimi mavi kimi goğ gözlü Ruhumu okşayan o tatlı sözlü Seçtin mi onları sen Makro Market Benim adım Nebi geldim Ürgüp’ten Ayırt edemedim onları gülden Ayrılmak kolay mı o tatlı dilden Seçtin mi onları sen Makro Market Bazen sizi telefonla arayım Kimin nesisiniz kimden sorayım Böyle personele kurban olayım Kardeşim olsunlar hep Makro Market Bu yörenin insanını bilirim Çok severim ara sıra gelirim Yaşım yetmiş iki belki ölürüm Hakkını helal et sen Makro Market MAKRO VİZYON 12 OCAK-ȘUBAT 2012 Nebi Türker hakkında Nebi Türker, 1936 yılında Nevşehir ili Ürgüp ilçesine bağlı Akköy’de dünyaya geldi. İlköğretimini yine Akköy’de tamamladı. Askerliğini Lüleburgaz’da yaptıktan sonra 1963 yılında Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gitti. 3 yıl çalıştıktan sonra 1967 yılında Ankara’ya geldi ve ticaret hayatına atıldı. Ticaret hayatında çalışkanlığı, dürüstlüğü, disiplinli çalışması, sözüne güvenirliliği yönünden çocuklarına, çevresine, dostlarına örnek oldu. Maddi ve manevi kazanımlarıyla çocuklarının rahat ve huzurlu bir hayat sürmelerine katkıda bulundu. MAKRO HABER MAKRO KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR Doğuş’tan Malatyalı Makro müşterilerine 50 süper hediye Ülker’den Kırıkkaleli Makro müşterilerine Makro ve Doğuş Çay, Makro müşterilerine kazandırmaya devam ediyor. 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında, Makrokart Gold ile Doğuş ürünlerinden en çok alışveriş yapan Malatya Makro müşterileri birbirinden güzel 50 hediyenin sahibi oldu. Kampanya dahilinde en çok alışveriş yapan ilk 5 kişiye Samsung 40” LED TV, sonraki 20 kişiye Luxell Fırın, sonraki 25 kişiye ise Tefal Çay Seti hediye edildi. Kampanyanın ödüllerinin teslim töreni, 26 Kasım 2011 tarihinde, Malatya Makro mağazasında gerçekleştirildi. birbirinden değerli hediyeler Makro ve Ülker, Makro’nun Kırıkkale’de bulunan 2 mağazasına özel bir kampanyaya imza attı. 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında, Makrokart Gold ile Ülker ürünlerinden en çok alışveriş yapan Kırıkkale 1 ve Kırıkkale 2 Makro müşterileri, birbirinden güzel 50 hediyenin sahibi oldu. Kampanya dahilinde en çok alışveriş yapan ilk 5 kişiye Samsung 40” LED TV, sonraki 20 kişiye Luxell Fırın, sonraki 25 kişiye ise Tefal Çay Seti hediye edildi. Bingo’dan müthiş deneme fırsatı Makrokart Gold ile 15 Aralık 20115 Ocak 2012 tarihleri arasında Makro’dan yapacağınız 45’li Bingo Dynamic, 66’lı ve Express 50’li tabletlerden herhangi birini alan Makro müşterilerine, 750 ml Bingo Dynamic bulaşık sıvısı hediye ediliyor. Bingo’yu deneyince siz de “İşte budur” diyeceksiniz. Omo Matik’ten çamaşır sepeti Makro mağazalarından 28 Ekim’den itibaren 6 kilogramlık Omo Matik deterjan alan Makro müşterilerine çamaşır sepeti hediye ediliyor. Unutmayın! Kampanya, stoklarla sınırlı. MAKRO VİZYON 14 OCAK-ȘUBAT 2012 Makro hediyeli bayramlar Makro’da Makro Kurban Bayramı’na özel birbirinden avantajlı kampanyalara imza attı. Makrokart Gold ile bayramlık alışverişini 29 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında Makro mağazalarından yapan Makro müşterileri, birbirinden güzel 4 kampanyadan yararlanma fırsatı buldu: 1. Ülker bayramlık çikolata ve şeker grubu ürünlerinden tek seferde 20 TL ve katları alışveriş yapan Makro müşterilerine, Cola Turka 2.5 litre, Sunny 2.5 litre veya Çamlıca Gazoz 2.5 litre ürünlerden biri anında hediye edildi. 2. Kent bayramlık çikolata ve şeker grubu ürünlerinden tek seferde 20 TL ve katları alışveriş yapan Makro müşterilerine, 1 adet 312 gramlık Samba ya da 250 gramlık Perla çikolata hediye edildi. 3. Şölen bayramlık çikolata ürünlerinden tek seferde 10 TL’lik alışverişe 100 gramlık Nurettin Kocatepe Türk Kahvesi hediye edildi. 4. 252 gramlık Nestle Damak çikolata alan Makro müşterilerine, Nescafe 3’ü 1 arada 7’li paket hediye edildi. MAKRO HABER Cook ürünlerinde %50 indirim Makro ve Cook Kurban Bayramı’na özel mutfaklarınızı rahatlatacak bir kampanyaya imza attı. 5-14 Kasım tarihleri arasında Makro mağazalarındaki buzdolabı poşeti, alüminyum folyo, streç film gibi tüm Cook ürünleri %50 indirimle satıldı. Haftanın fırsatlarında süper seçenekler Makro, 19-28 Aralık tarihlerinde müşterilerine birbirinden avantajlı 2 tane fırsat sundu. Bunlardan birincisinde, 1 kilogramlık Doğuş Rize Çay ve 1000 gramlık Eti Petit Beurre beraber 10.90 TL’ye satıldı. İkinci fırsatta ise, 1.5 kilogramlık Ariel Matik ve 75 ml’lik İpana Clinic Line diş macunu 11.90’ye satıldı. Makro ile gülümseyin Makro mağazalarından Makrokart Gold ile 25 TL’lik alışverişe OnStudio’nun Abidinpaşa, Kolej ve Kocatepe şubelerinde 18x24 cm ebatında 1 adet fotoğraf hediye edildi. Mezuniyet, öğrenci ve çocuk fotoğraflarında geçerli olan kampanya, 2011 yılı sonuna kadar devam etti. MAKRO KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR Fairy’den salata kasesi 22 Kasım-11 Aralık tarihleri arasında, Makro mağazalarından 60’lı Fairy bulaşık makinesi kapsülü ve 1500 ml’lik Fairy sıvı bulaşık deterjanı alanlara Kütahya Porselen’den salata kasesi hediye edildi. Makro’da Lipton alanlar Borcam kazandı Biribirinden güzel makyaj çantaları Makrokart Gold ile, 22 Kasım’dan yılsonuna kadar 2 adet 720 ml’lik Yumoş Extra veya 1 adet 1500 ml’lik Yumoş Extra alan tüm Makro müşterilerine peluş makyaj çantası hediye edildi. 22 Kasım-11 Aralık tarihleri arasında ise, Makro mağazalarından Makrokart Gold ile 1 adet Rexona ürünü alan tüm Makro müşterilerine şık bir makyaj çantası hediye edildi. 10 Aralık’tan yıl sonuna kadar, Makro’dan Makrokart Gold ile Lipton demlik poşet çaylarından 15 liralık alışveriş yapanlar Borcam sahibi oldu. Makro’dan öğretmenlere özel Finish tablet alana 2’li saklama kabı Her yıl olduğu gibi bu yıl da Makro öğretmenlerimizi unutmadı ve 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü fırsat bilerek öğretmenlerimize güzel fırsatlar sundu. Makrokart Gold ile, 23-27 Kasım tarihleri arasında, 50 TL ve üzeri alışveriş yapan tüm öğretmenlere anında %10 indirim yapıldı. Ayrıca, 22 Kasım-11 Aralık tarihleri arasında, Makrokart Gold ile Cif ürünlerinden alan tüm öğretmenlerimize peluş terlik hediye edildi. Saklama kabı, tüm evlerin 1 numaralı ihtiyacı. 25 Ekim tarihinden itibaren Makrokart Gold ile Finish tablet alan Makro müşterilerine anında 2’li saklama kabı hediye ediliyor. Kampanya, hediye stokları ile sınırlı olduğu için acele etmelisiniz. MAKRO VİZYON 16 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO HABER Yılbaşının vazgeçilmezi, elbette hindi. Makro da bu gerçeği unutmadı ve ilk yılbaşı fırsatı olarak Makro’dan bütün hindi alan tüm Makro müşterilerine, 2 adet 1 kilogramlık Duru Başbaşı Bulgur hediye etti. Yılbaşı gecelerinin bir diğer vazgeçilmezi ise cipslerdir. Makro mağazalarında parti boyu Lays, Doritos veya Ruffles ile beraber 2 litrelik Pepsi 2.95 TL’ye satıldı. En taze ve lezzetli pastaları yıl boyunca müşterilerine sunan Makro, yılbaşında da pastalarını avantajlı hale getirdi. 1 numaralı yaş pasta alan tüm Makro müşterilerine, 48’li Doğuş Royal demlik poşeti hediye edildi. Makro’nun bir diğer yılbaşı fırsatı ise, Makro müşterilerinin gecelerini daha eğlenceli geçirmelerini sağlamak içindi. Makro Makro’nun inanılmaz yılbaşı kazançları Tüm özel günlerinde müşterilerinin yanında olmayı kendine ilke edinen Makro, yılbaşında da onları unutmadı ve birbirinden avantajlı kazanç seçenekleri sundu. mağazalarından 1 kilogram lux kokteyl kuruyemiş alan Makro müşterilerine 2,5 litre Coca-Cola hediye edildi. Yeni yıla çok daha güzel girin diye, Makro, yılbaşına özel olarak 30 ve 31 Aralık tarihlerinde kozmetik reyonlarında bulunan yüzlerce üründe ise, %50’ye varan indirim fırsatı sundu. Makro’nun yılbaşı paketinde bulunan ürünler: 100 gramlık Eko Nescafe Classic, 100 gramlık Nescafe Coffemate, 7’li paket 3’ü 1 Makro’dan süper yılbaşı paketi, inanılmaz fiyata Yılbaşı gecelerinde pek çoğumuz ya evimizde ya da bir yakınımızın evinde ailemizle ve sevdiklerimizle bir araya geliriz. Bu ortamları daha lezzetli bir hale getirmenin en kolay yolu da elbette yılbaşı paketleridir. Makro’nun bu yıl hazırladığı yılbaşı paketinde de pek çok ürün masalarınızı şenlendirdi. Üstelik inanılmaz bir fiyata! MAKRO VİZYON 18 OCAK-ȘUBAT 2012 arada, Nestle Salep, Nestle Sıcak Çikolata (5 al 4 öde), Nestle gofret, 80 gramlık Nestle sütlü tablet çikolata, 3’lü Toto, 90 gramlık Damak Tablet çikolata, 200 gramlık Haribo, 1 litrelik Cola-Cola. Toplam 31.70 TL olan bu paket, sadece 19.90 TL’ye Makro müşterilerine sunuldu. Samsunlu 285 Makro müşterisine tam 285 hediye Makrokart Gold ile 19 Aralık 2011-22 Ocak 2012 tarihleri arasında, Samsun’da bulunan Makro mağazalarından belli markalarda en çok alışveriş yapan 285 Makro müşterisi, 285 muhteşem hediyenin sahibi olacak. İşte o markalar: Bafira, Bağdat Baharat, Coca-Cola, Filiz, Otat, Sinbo, VIP Kuruyemiş, Çamlıdağ, Çataltepe, Köytür, Keskinoğlu, Sihirli Sıvı, Özbeyoğlu, Tadal ve Seyhanlar. MAKRO GÖRÜȘ öğrenecek kişilere hizmet verecek. Makro Akademi ile birlikte sanal eğitim sistemine de geçmiş olacağız. Makro Akademi’de ağırlıklı olarak pratik dersler verilecek. Bazı mağazaları okul mağaza olarak sınıflandırdık. 2011 yılı değerlendirmesi ve 2012 yılı hedeflerimiz 1 MİLYAR TL CİRO HEDEFİNE ULAŞTIK 2011, her ne kadar istihdam artışı ve sektörde büyüme ortaya koysa da, verimlilik açısından aynı şeyi söylemek zor. İlk 6 ayda perakende verileri oldukça iyi çıktı, son çeyrekte ise bir durağanlık hissedildi. Bu duruma rağmen sektör büyüdü. MAKRO ise sektörün oldukça üstünde bir büyüme ile, cirosunu yüzde 29 arttırmayı başardı. Bu büyümenin önemli bir başarı olduğunu söyleyebiliriz. 2011’de mağaza sayımızı, 124’ten 156’ya çıkardık. Personel sayımızı ise, 3800’den 4900’e ulaştırdık. 2011’de müşteri alanımızı da geliştirdik. Toplumun her kesimine hizmet verebilir hale geldik. Hizmetimizi ulaştırdığımız il sayısı 13’e çıktı. Bolu, Yozgat ve İstanbul illerinde de mağazalar açtık, hizmet kalitemizi ve verimliliği de arttırdık. 2011, hedeflerimize ulaştığımız, başarılı bir yıl oldu. Ulusal bazda en çok büyüyen tek market MAKRO oldu, diyebiliriz. 2011 yılı sonu itibariyle en önemli hedefimiz olan 1 milyar TL’lik ciro hedefimize de ulaştık. 2011’de üst yönetimde profesyonelleşme çalışmaları da gerçekleştirdik. Sektörde ulusal ve uluslararası boyutta çalışmış, tecrübeli, önemli isimleri bünyemize kattık. Gücümüze güç katan yeni arkadaşlarımızla, üst yönetimin daha büyük hedeflere koşacağını ve çok daha kurumsal bir marka olacağımızı söylemek isterim. Mehmet SONGÖR MAKRO Genel Müdürü gelişmemiz, 2012’de de devam edecek. Önümüzdeki yıl, mağaza sayımızı 200’e ulaştırmayı hedefliyoruz. Ulusal bir zincir olan Makro’nun Türkiye’de daha çok ile yayılması hedeflerimiz arasında. Hedeflediğimiz mağaza sayısını dikkate alırsak, çalışan sayımızın, yılsonunda 6500’ü bulacağını söyleyebilirim. Gelecek 5 yıllık hedeflerimizden bahsetmek gerekirse, 5 yılın sonunda 450 mağazaya ulaşmayı ve 15 bin çalışan istihdam etmeyi planlıyoruz. 2023 yılında, yani Cumhuriyet’in 100. yılında, Türkiye’nin en önemli perakendecisi olmayı hedefliyoruz. Sektörümüzün en önemli sorunlarından biri olan eğitimle ilgili çalışmalarımızı da geliştiriyoruz. 2012 yılı içerisinde Makro Akademi’yi kurmayı planlıyoruz. Alt yapı çalışmalarını tamamladık. Bu akademi, perakendeciliği yeni YATIRIM VE İSTİHDAMDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ Dünya çapında yaşanan krizi dikkate alarak 2012 yılına biraz temkinli bakmak gerekiyor. Ancak bu sıkıntıların 2012 yılının ortalarında sona ereceğini umuyorum. Bu süreçte yeni bölgelere ve yeni şehirlere gireceğiz. Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde büyümemiz gerekiyor. Bu bölgeleri Makro için fırsat olarak görüyoruz. Organik ya da inorganik olarak büyümek mümkün. Makro’nun, Türkiye’nin en büyük perakendecisi olmak gibi bir vizyonu var. Bu doğrultuda, her açıdan MAKRO VİZYON 20 OCAK-ȘUBAT 2012 YEREL MARKALAR AKILLICA YATIRIM YAPMALI 2011’de dünyada ekonomik veriler kötüye giderken Türkiye büyüme rekorları kırdı, işsizlik rakamları geriledi. Bu olumlu tablonun yansımalarını, tüm reel sektör hissetti. Bu durumun 2012’de de devam edeceğini düşünüyorum. Perakende sektöründeki büyüme devam edecek, uluslararası büyük mağazaların Türkiye’ye yatırımları da sürecektir. Bu süreçte sektörde dengeyi sağlayacak, sektörü düzenli bir şekilde denetleyecek yasal düzenlemelerin yapılması zarurettir. Perakendede en az 10 yıl daha devam edecek olan büyüme, yerel markaları tehdit etmektedir. Bu nedenle yerel perakendecilerin çok akıllıca yatırım yapması gerekiyor. Yeni dönemde, belki de Ortadoğu pazarı Türkiye için büyük bir fırsat olacak. Arap pazarının 2012’de Türkiye için büyük bir pazar olacağı kanaatindeyim. 2012’nin tüm dünyaya mutluluk, huzur ve bereket getirmesini diliyorum.n MAKRO KISA KISA Yanlış tanınan besin:Makarna Ülkemiz makarna üretiminde ilk sıralarda yer alır fakat biz makarna tüketimine karşı ön yargılıyız ve makarnayı bekarların, hızlı ve pratik şekilde yemek hazırlamak isteyenlerin yemeği olarak görüyoruz. Ayrıca makarnanın kilo yaptığı kanısı da oldukça yaygın. Oysa kilo aldıran makarna değil porsiyon büyüklüğüdür. Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar açısından son derece yararlı bir besin olan makarna, porsiyon ölçülerine dikkat edildiği ve uygun soslarla hazırlandığı takdirde kilo problemini ortadan kaldırmaya bile yardımcı olabilir. Az yağ kullanarak ve lezzetini baharatlarla verdiğiniz, brokoli ve havuç gibi lifli ve sindirimi kolay besinlerle hazırladığınız soslarla makarnanızı sadelikten kurtarabilir ve çok besleyici bir gıda haline getirebilirsiniz. Bu şekilde, soslarla zenginleştirdiğiniz makarnanızı, hem görünüş hem de lezzet bakımından tembel yemeği olmaktan çıkarıp ana yemek olarak sunabilirsiniz. Beslenme KISACA Neden Akdeniz diyeti? Kilo vermek için çok çaba harcanan bir çağda yaşıyoruz. Genç-yaşlı, kadın-erkek, herkes mutlaka hayatının bir döneminde diyet yapıyor. Kimisi başarılı oluyor, kimiyse başladığı gün bırakıyor. Bu sebeple pek çok diyet ismi duyuyoruz. Bunlardan belki de en çok duyduğumuz, Akdeniz diyeti. Akdeniz ülkelerinde, diğer ülkelere göre özellikle kalp-damar hastalıklarına daha az rastlanıyor. Bunun sebebi olarak da bu bölgede yaşayan insanların beslenme tarzı gösteriliyor. Akdeniz diyeti denince, daha sağlıklı, daha az işlenmiş ve daha doğal gıdaların tüketilmesini anlayabiliriz. Tahıl, mevsiminde taze sebze ve meyve, beyaz et, özellikle balık ve zeytinyağı ağırlıklı beslenme, Akdeniz diyetinin temelini oluşturuyor. Bu tip gıdaları beslenmesinin temeline koyan insanlarda da kalp-damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok sağlık problemi daha az görülüyor. Çorbanız tuzlu olduysa… Enfes bir çorba pişirdiniz, ancak tadınca tuzunun fazla geldiğini anladınız. Sakın telaşa kapılmayın çünkü yapmanız gereken çok basit. Kabuğu soyulmuş bir patatesi, bütün olarak çorbanın içine koyun ve çorbayı bir süre kaynatın. Tuzunun azaldığını göreceksiniz. Aynı yöntemi sulu yemeklerde de uygulayabilirsiniz. Doğanın armağanı: Maya Biz, hamur işini seven bir toplumuz. Bu sebeple de mayayı mutfaklarımızdan eksik etmeyiz. Yüzde 50 oranında protein, B grubu vitaminleri, demir, magnezyum, çinko ve selenyum minerallerini içeren maya, çok önemli bir gıda maddesi. Maya ile mutfakta harika poğaçalar, kek ve tatlılar yapabilirsiniz. Çıplak gözle görülemeyecek küçük ve yuvarlak hücrelerden meydana gelen maya, sıcak suyla temas edince çoğalıyor ve başta ekmek olmak üzere pek çok unlu mamulün üretiminde kullanılıyor. Toz ya da yaş halde bulabileceğiniz maya, undaki nişastayla etkileşime giriyor ve onu bir tür şeker olan glikoza dönüştürüyor. Sonra da glikozdan karbondioksit ayrışıyor. Oluşan karbondioksit gazı mayalanan hamur içinde baloncuklar halinde dağılarak hamurun kabarmasını sağlıyor. Mayanın kabartma tozundan farkı, doğal olması. Kabartma tozu, mayanın kimyevi versiyonu ve aynı besin değerine sahip değil. %23 Acı biber içerisinde bulunan kapsaisin adlı madde, metabolizmayı %23 hızlandırır. MAKRO VİZYON 22 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO KISA KISA Diş bakımında asit engeli Araştırmalara göre, biriyle ilk tanıştığınızda öncelikle gözlerine bakıyorsunuz. Fakat bakma süreniz 2-3 saniyeden fazla değil. Bakışlar hemen gözlerden ağza kayıyor. Bunun için düzgün ve sağlıklı dişlerin özgüvene katkısı büyük. Birçok insan dişlerini sabah-akşam fırçaladıklarını ve böylece bakteri plağı denilen oluşumu, dişleri üzerinden uzaklaştırabildiklerini düşünür fakat günlük yaşantı içerisinde herhangi bir saat içinde aldıkları asitli yiyecek ve içecekler, bu sert dokularda aşınmalara yol açar. Bunun yanında günde iki bardaktan fazla meyve suyu ve asitli içecek tüketenlerde, tüketmeyenlere göre, asit erozyonu riski daha fazla. Bu tür içecekleri tükettikten hemen sonra diş fırçalamak ise bu aşınmayı daha da arttırıyor. Bu sebeple asitli içecekten sonra bir yudum su ile ağzınızı asitten arındıktan sonra dişlerinizi fırçalamalısınız. Güzellik KISACA Psikolojinin cilde etkisi Mutlu ve dah a az stres yaşayan insanların daha pürüzsüz ve aydınlık bir cildi olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Yani psikolojimizin güzelliğimize yoğun bir etkisi var. Öncelikle stres, göz altı halkalarını ve kırışıklarını arttırıyor. Stres, yaşlanmaya neden olan kortizol hormonunun üretimini de tetikliyor. Stres ve yorgunluğun sonucu olarak cilt, eski gücünü kaybedip olumsuzluklara açık hale geliyor. Stresi azaltmanın en basit yolları ise şöyle: l Su içmek l Nefes egzersizleri yapmak l Düzenli spor yapmak l Pozitif düşünmek l Düzenli uyku Mineral makyaj nedir? Doğada saf halde bulunan minerallerin karışımıyla elde edilen mineral makyaj malzemelerinin en faydalı tarafı, cildi yıpratmadan koruyucu bir makyaj sağlaması. Bildiğimiz makyaj malzemelerinin pek çok ciltte neden olduğu, yağlanma, akne ve tahriş gibi sorunlar mineral makyajla çözülüyor. Genellikle toz halde bulunan mineral makyaj malzemeleri, doğal içeriğe sahip olduğu için cilt gözeneklerinin hava almasını sağlıyor. Tamamen doğal minerallerden elde edilen bu ürünler, özellikle hassas ciltler için birebir. Cilde zarar vermemeyi amaçlayan ve cildi dış etkilerden koruyan mineral makyaj malzemelerinin içeriğinde yağ olmadığı için parlama yapmıyor ve makyajda daha kalıcı sonuçlar sağlıyor. Mucizevi bitki: Aloe vera Aloe vera içerdiği vitaminler, minareller, amino asitler ve enzimlerle besleyici özelliği güçlü olan bir bitkidir. Uzun yıllar yanıkların tedavisinde ve yaraları iyileştirme de kullanılan aloe veranın iç yapraklarının orta kısmından elde edilen jel, deri ülserleri ve egzama gibi cilt hastalıklarında bitkisel tedavi amacıyla kullanılıyor, acıyı ve şişmeyi azaltmada etkili oluyor. Sağlık açısından yararları olduğu kadar güzellik ve bakım için de etkili bir bitki olan aloe vera, kozmetik ürünlerinde de çok sık kullanılıyor. Koparıldıktan sonra 1 hafta saklanabilen bitkinin yapraklarındaki jel, nemlendirici krem olarak yüz dahil tüm vücutta kullanılabiliyor. Cildin esnekliğini ve tazeliğini korumaya, akne ve egzamayı kontrol altına almaya da yardımcı olan aloe vera, cilt yaşlanmasına karşı da etkili. MAKRO VİZYON 24 OCAK-ȘUBAT 2012 8cesinde cilt 2 n ö ş ve 35 ya 28 günde bir kendini rken, 35 yenile nra bu yaşından soşlamaya süreç yavaar. başl MAKRO KISA KISA Ağız kuruluğuna çözüm Sistemik hastalıklar, şeker hastalığı gibi hormonal hastalıklar, daha çok sıvı ve yumuşak besinlerle beslenmeye bağlı çiğneme yeteneğinin azalması, ağız kuruluğunun nedenleri arasında sayılıyor. Bununla birlikte, gelişen tükürük miktarının az olması ise ciddi sağlık sorunlarına ve ağız kokusuna neden olabiliyor. Ağız kuruluğunu kontrol altına almak için su tüketiminizi arttırmanız gerekli. Sık sık ve yudum yudum su içmeli ve uyurken başucunuzda mutlaka su bulundurmalısınız. Ayrıca sigara ve alkol tüketimi de pek çok sorunun yanı sıra ağzınızın doğal dengesini bozar ve ağız kuruluğuna neden olur. Sağlık 11 Yemek yemeden zor da ols a, haftalarca yaşamımızı sürdürebiliriz ancak vücudumuz uykusuzluğa fazla 11 gün dayanabilir. en Şu soğuk kış günlerinde soğuk Ya “uykusuzluktan ölüyorum”ni algınlıklarından korunmak ya da derken aslında bir gerçeğ i kurtulmak için en fazla tükettiğimiz ifade ediyoruz. besinlerden biri, kuşkusuz limon. Çoğunlukla C vitamini zenginliğiyle bilinen bu “sarı şifa”nın faydaları bununla da bitmiyor. İçeriğinde ki D-limonene maddesi tümör gelişimini engelleyerek cilt kanseri riskini azaltırken, kabuğunda bulunan polifenoller kadınlarda yumurtalık kanserine karşı koruma sağlıyor. Bunun yanında kendinizi yorgun ve sürekli uyku halinde hissettiğinizde bir bardak limonatayla enerji dolu bir hale gelebilirsiniz. Vücudu toksinlerden temizleyen limon, böbreklerinizi düzenli çalıştırarak böbrek taşlarını ve kumlarını acısız, ağrısız dökmenize yardımcı olur. Suyundan olduğu kadar kabuğundan da yararlanmak için, rendelediğiniz limon kabuklarını kek, kurabiye ve çayınıza ekleyerek hem lezzetini arttırabilir hem de daha sağlıklı bir n arı gal dal ik ız elektromanyet Gün içinde maruz kaldığım cilde kavuşabilirsiniz. r neden olduğunu biliyo strese ve kronik yorgunluğa hayatında, bu elektrik muydunuz? Özellikle şehir her gün toprağa basmak yükünden kurtulmak için su utmayın da bir iletken olan imkansız olabilir ancak un en am duş almak sizi strest da aynı görevi görür. Her akş ylece gece geçirmenizi sağlar. Bö arındırır ve daha sakin bir ve kaynaklanan stres elektromanyetik kirlilikten niz. Gün içinde ellerinizi sık yorgunluğunuzu giderebilirsi nü hafifletir. sık yıkamak da elektrik yükü Sarı şifa, limon KISACA Her gün duş alın MAKRO VİZYON 26 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO KAPAK Yaşamlarımızın ev ile iş arasında geçtiği bir zamanda yaşıyoruz. Günlük yaşamın içine pek çok şeyi sığdırmak zorunda kalıyoruz. Geçim derdi, yaşam kargaşası, çevre kirliliği, savaşlar, isyanlar, ekonomik krizler ve doğal felaketler, gündemimizin baş sıralarında yer alıyor. Bu hengame içerisinde yılların nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile. İşte 2011’in de göz açıp kapayıncaya kadar sonuna geldik. Yeni umutlar, yeni başlangıçlarla yepyeni bir yıla başlıyoruz. Hayata bakış açınız nasıl olursa olsun, bu güzel başlangıcı kendinize fırsat bilin ve hayatınızla ilgili yapmak istediğiniz değişikliklerin kararlarını alıp yeni bir yıla yeni umutlarla başlayın. Hayaller ve yeni başlangıçlar Yeni başlangıçların kapısını hayaller açar. İnsanoğlu hayal kurabildiği ölçüde gelişir ve başarır. Ancak unutmayın ki, kurduğunuz hayallerin ulaşılabilir hayaller olması gerekiyor. Aksi takdirde yaşayacağınız hayal kırıklığı sizi bunalıma sürükleyebilir ve mutsuz bir insan haline gelebilirsiniz. Bu nedenle, 2012’de kuracağınız da dışarıda olması çok önemli değildir. Günümüzde artık evde eğlenceli vakit geçirmenin pek çok yolu var. Bunların başını kutu ve konsol oyunları çekiyor. Tek başınıza ya da kalabalık bir şekilde oynayabileceğiniz bu oyunlar evde vakit geçirmeyi eğlenceli bir hale getiriyor. Yaşadığınız toprakların kıymetini bilin Yeni bir yıl yeni umutlar Yeni bir yıl, insan hayatı için yepyeni umutlar barındırır her zaman. Romalı şair Ovidius “Umutlarım asla gerçekleşmiyor ama daima umut ediyorum” demiş. Çünkü umut bizi hayata bağlayan en önemli duygulardan biridir. Hayatınızla ilgili önemli kararlar almak ve gerçekleştirmek için yeni bir yılın başlangıcından daha iyi bir zaman olabilir mi? hayallerin kısa sürede ulaşabileceğiniz ya da olmazsa çok büyük hayal kırıklıklarına yol açmayacak isteklerden oluşmasına dikkat edin. rol almak ve hatta sevdiğimiz pek çok şeye sahip olmak adına para olmazsa olmaz bir faktör. Ancak unutmayın ki, mutlu olabileceğiniz anları çok küçük rakamlarla da çoğaltabilmeniz mümkün. Dışarı çıkmak yerine arkadaşlarınızla evde toplanmayı tercih edebilirsiniz. Sevdiklerinizle geçirdiğiniz mutlu birkaç saatin evde ya Para ne kadar önemli? Paranın hayatımızdaki yeri elbette çok büyük. İsteklerimizi gerçekleştirmek, sosyal hayatın içinde aktif olarak MAKRO VİZYON 28 OCAK-ȘUBAT 2012 Dört mevsimi de yaşayabildiğimiz Anadolu toprakları bile, mutlu olmamız ve umudumuzu yitirmememiz için yeterli aslında. Her mevsimin kendine özgü farklılıkları olduğu için, yaşanan anlar da mevsimsel değişiklikler gösterebiliyor. Kışın yağan ilk karda kendinizi dışarı atın, kardan adam yapın, kartopu oynayın… Soğuğu hissetmeyecek ve ne kadar eğlendiğinizi fark edeceksiniz. İlkbahardaysa renkli çiçeklerle süslenen ağaçları görmezden gelmeyin. Pırıl pırıl güneşli havalarda yürüyüşler yapın. Yazın içinizi ısıtan güneşin MAKRO KAPAK sizi gülümsetmesine izin verin. Bol bol dondurma yiyin, bisiklete binin, yüzün… Sonbaharın ilk yağmurunda ıslanmayı ihmal etmeyin. Ve yılın bu son üç ayında, koca bir yılı nasıl da mutlu geçirdiğinizi düşünerek bir sonraki yıl için mutlu hayaller kurmaya başlayın. 2012’de, stresi hayatınızdan çıkarın 2012’de alacağınız kararların başında bu olmalı: Daha stressiz günler. Stresin azı faydalı olduğu gibi, boyutu büyüdükçe çok ciddi sorunlara yol açabiliyor. Kişiyi, umutsuz, hoşgörüsüz ve sinirli bir insan haline getiriyor ve ne olumsuz haberlerden etkilenmiyoruz elbette. Gördüğümüz bir reklam panosu, okuduğumuz güncel bir kitap ya da haftalık bir dergi de moralimizi alt üst edebiliyor. Bu nedenle olumsuzluk içeren kitap, gazete ve dergilerden, televizyonda yayınlanan dramatik programlardan bir süre için uzaklaşın. Onun yerine hoş vakit geçirmenizi sağlayacak, yüzünüzü gülümsetecek anı ve gezi kitapları ve hoşlandığınız konularla ilgili dergiler okumaya özen gösterin. Televizyonda eğlenceli hiçbir şey bulamıyorum diye düşünüyorsanız, komedi film DVD’leri bu sorununuzu çözmek için birebir.n yazık ki giderek mutsuzlaşan insanların ortaya çıkmasına neden oluyor. Her şeye çabuk sinirlenen, tahammülsüz ve güvensiz yaşayan insanlar durumuna geliyoruz yavaş yavaş. Öte yandan stres, pek çok hastalığı tetiklediği için sağlığımızı da ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu nedenle 2012 yılının kötü söylentilerinden etkilenmemek ve güzel bir yıl geçirmek için kesinlikle stresli ortamlardan uzak durun. Olumsuz yayınlardan uzak durun Günlük yaşamda, yalnızca etrafımızdan duyduklarımızdan ve ana haber bültenlerindeki MAKRO VİZYON 29 OCAK-ȘUBAT 2012 Bu yıl için duyduğunuz kaygıları bir kenara bırakın. Etrafınıza negatif bir elektrik saçmak yerine olumlu düşünmeye ve bunu çevrenizdekilere de yansıtmaya çalışın. MAKRO GÜNCEL YENİ YILDA DAHA İYİ BİR YAŞAM İÇİN 22 İYİ ÖNERİ Daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam hepimizin isteği. Yeni yılsa bu istek için muhteşem bir bahane. Siz de 2012’nin daha sağlıklı, düzenli, mutlu ve kaliteli geçmesi için küçük önerilerimizi dikkate alın ve yeni bir yılla beraber, daha iyi bir yaşamın kapılarını açın. Bedensel ve zihinsel olarak daha iyi hissedebilmek için bir şeyler yapmaya hemen başlayın. 1. Süt için 2. Kısa gezintiler yapın Hepimiz sütün bebeklik çağından itibaren her yaşta çok faydalı bir gıda olduğunu biliriz ancak çocukken belki ebeveynlerimizin zorlamasıyla içtiğimiz sütü büyüdükçe hayatımızdan çıkarabiliyoruz. Ancak unutmayın ki, süt her yaşta faydalı ve gerekli. Yeterli oranda kalsiyum alabilmek için, süt ve süt ürünlerini beslenme rutininizde mutlaka bulundurun. Hepimiz hayatın yoğunluğu içinde bütün gün evde ya da işte bulunuyoruz, özellikle de kış aylarında. Ancak bu durumun sizi zamanla depresif bir hale sokacağını unutmayın. Yapılan araştırmalar, gün ışığında yapılan kısa gezintilerin mutlu olmamızı sağladığını gösteriyor. Bu sebeple, vakit bulduğunuz an dışarı çıkın ve yakın çevrede kısa yürüyüşler yapın. 3. D vitamini takviyesi yapın Yeterli miktarda D vitamini, daha sağlıklı kemiklere sahip olmanızı sağlar. Vücuda besinler yoluyla Provitamin-D şeklinde alınır ve güneş ışınlarının da etkisiyle deride D vitaminine dönüşür. Bu vitamin, MAKRO VİZYON 30 OCAK-ȘUBAT 2012 kalsiyum ve fosforun bağırsakta emilimi ve vücutta kullanımı için gereklidir. Kuvvetli kemik ve dişler, kalsiyum ve D vitamini sayesinde oluşur. 4. Temiz uyku Uyuduğunuz çarşafların temizliğine ne kadar dikkat ediyorsunuz? Unutmayın ki, yatağımızdaki çarşaf, yastık ve yorgan kılıflarında binlerce toz akarı 9. Yüksek topuklara veda edin bulunuyor ve bu akarlar sağlığımızı tehdit ediyor. Alerjik reaksiyonlarla karşı karşıya kalmamak için uyku setinizi 60 derece sıcaklıkta yıkayın ve olabildiğince sık değiştirin. 5. Her gün elma yiyin Bu öneri de bildiğimiz ama genellikle kulak arkası ettiğimiz gerçeklerden biri. Her gün 1 elma yemek, Amerikan Kalp Vakfı tarafından yapılan araştırmaya göre, dünya genelinde en sık rastlanan ölüm sebeplerinden biri olan kalp-damar hastalıklarına karşı etkin bir koruma sağlıyor. 6. Yemek yerken oturun Fast-food beslenme tarzı artık hayatımıza girdi ve çıkması da pek kolay görünmüyor. Çünkü her işimiz acil ve çabuk yemek Yüksek topuklu ayakkabı giydiğiniz zaman kendinizi daha güzel hissediyor olabilirsiniz ancak bilek, diz ve kalçalarınız bu durumda daha çok bakıma ihtiyaç duyar çünkü topuklular bilek eklemlerini zorlar ve dengede durma çabası da kıkırdaklarınızın yıpranmasına neden olur. Bu sebeple, daha düşük topuklu (5 santim ve altı) ayakkabıları tercih edebilirsiniz. Ayrıca dolgu topuklar da hasarın şiddetini azaltır. yemeliyiz. Ancak bu durum sindirim sistemi için hiç iyi değil. Yemek yemek en önemli ihtiyaçlarımızdan biri ve doğru şekilde yapmadığımız takdirde ciddi sorunlara yol açabilir. Bunların başında da yemek borusunda spazmlar ve mide ekşimesi geliyor. Bu dertlerle karşılaşmamak için oturarak yemek yiyin ve lokmaları hızlıca yutmak yerine iyice çiğneyin. 7. Genetik mirasınızı araştırın Pek çok hastalığın kökeni genetik bilgilerimizde yatıyor. Bu sebeple ebeveynlerinizin ve yakın akrabalarınızın sağlıkla ilgili sorunlarını bir köşeye not edin. Yapılan araştırmalar, kanser vakalarının %10’unun genetik mirastan kaynaklandığını gösteriyor. Göğüs, yumurtalık ve kolon kanserinin güçlü genetik bağları olduğu düşünülüyor. 10. Büyük çanta büyük dert Özellikle kadınlar, omuzlarında kocaman çantalarla geziyorlar. Ama bu durum boyun ve omuz sağlığı için son derece zararlı. Çünkü boynunuzla omzunuzu birleştiren kas ve kürek kemiğinizi kaldıran kas çanta 8. Terleyin Sporun özellikle kaslarımız ve vücut yapımız için ne kadar faydalı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak MAKRO VİZYON 31 OCAK-ȘUBAT 2012 taşımaktan yorgun düşüyor ve zamanla birbirinden ayrılmaya başlıyor. Sıkışmış sinirler nedeniyle, omuz uyuşukluğu ve yanması, sırt ağrısı ve hatta baş ağrısı ortaya çıkıyor. Bu sorunları bertaraf etmek için öncelikle, çantanızı hafifletmelisiniz. Ayrıca çantayı, her 10 dakikada bir diğer kolunuza takabilirsiniz. 11. Suya dikkat! İçtiğimiz suyun pH değeri vücudumuzun asit-baz dengesini düzenler. Eğer içtiğiniz suyun pH değeri izin verilen değerlerin çok üstünde ya da altındaysa, suyun aşındırıcı etkisi artar ve bu durum ağır metallerin çözülmesini de arttırır. İçtiğiniz suyun pH değeri düşükse, bir dilim limonla bu değeri arttırabilirsiniz. Suyunuzun pH’ının en az 8 olmasına dikkat edin. Ayrıca içeceğiniz suyu muhafaza için cam şişe kullanmayı tercih edin. 12. Bakterilere savaş açın Ofis masanızın üzerinde 200’den fazla bakteri bulunabileceğini söylesek ne yapardınız? Bir ofis masasının üzerinde, streptokok basilinden,D MAKRO GÜNCEL spor yapmanın bir faydası daha var: Terlemek. Düzenli olarak terlemek, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bu da mikropların yok edilmesini kolaylaştırıyor. MAKRO GÜNCEL uyku uyumanızı engelliyor. Bu sebeple, uyuduğunuz ortamın olabildiğince sessiz olmasına dikkat edin. Örneğin, cadde kenarında bir evde oturuyorsanız, caddeye en uzak olan odayı yatak odası yapabilir ve pencerelerinizi ses geçirmeyen pencerelerle değiştirebilirsiniz. Ayrıca sizin ya da eşinizin horlama problemi varsa, mutlaka bir doktora danışıp tedavi olun. 16. Her şey vaktinde güzel antibiyotiğe dayanıklı bakterilere kadar pek çok çeşit bakteri bulunabilir. Aynı durum telefonunuz için de geçerli. Çalışma masanızı, telefon ahizenizi ve cep telefonunuzu düzenli olarak güvenilir bir dezenfektanla temizleyin. 13. Tatil yapın Çalışma hayatı ve ev işleri bazen hepimizin üzerine geliyor ve bu durum da ciddi sorunlara yol açabiliyor. Depresif, yorgun ve gergin olmamak için mutlaka tatil yapmalısınız. İstatistiklere göre, tatil yapan insanlar, tatil yapmayanlara göre daha mutlu bir evliliğe sahipler. Artık her çeşit sebze ve meyveyi, her mevsimde bulabiliyoruz ancak bu hiç sağlıklı değil. Çünkü bu gıdalar genetiğiyle oynanmış ve hormonlu olarak elde ediliyor. Bu da sağlık açısından uzun vadede kötü sonuçlar doğuruyor. Sebze ve meyveleri zamanında yemeye ve hatta mümkünse organik gıdalar tüketmeye özen gösterin. 14. Su bazlı boyaları tercih edin İçeriğinde VOC (uçucu organik bileşik) bulunan boyaların etrafa toksik maddeler yaydığını biliyor musunuz? Boya satın alırken VOC değerleri düşük veya sıfır olan su bazlı boyaları tercih etmeye çalışın. Böylece hem çevrenizi korumuş hem de astım ve alerji gibi hastalıklara karşı korunmuş olacaksınız. 17. Her mevsim meyve şöleni Sebze ve meyvelerin zamanında yenmesi gerektiğini söyledik. Dalından yeni koparılmış, taze bir meyvenin tadını 15. Uyuduğunuz ortamın sessiz olmasına dikkat edin Uyurken 35 desibellik bir ses bile, kan basıncını yükseltiyor ve kaliteli bir MAKRO VİZYON 32 OCAK-ȘUBAT 2012 başka bir şeyde bulmak zor olabilir ancak kış günü incir yemek de pek mümkün değil maalesef. Bu noktada kuru meyveleri bir seçenek olarak görebilirsiniz. Hem lezzetli hem de yüksek oranda antioksidan içeren kuru meyveler, açlığınızı yatıştırmanız için de birebir. 18 Hobiniz olsun Yeni yılla ilgili her zaman söylenen konulardan biri de budur: Hobi edinmek. Ancak pek çok kişi bunu gerçekleştiremez. Bu yıl sizin hobi yılınız D MAKRO GÜNCEL kişiler, diğer kişilere göre 3 kilo daha hafif. Daha fazla diyet lifi içeren bakliyatlar, daha az yağ ve daha az doymuş yağ anlamına geliyor. 22. Siyah çay yerine bitki çayları Ülkemizde sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek olan çay adeta milli içeceğimiz. Ancak gün içerisinde aşırı tüketilen çay, kabızlık, sinir bozukluğu, baş ağrısı ve uykusuzluk gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu sebeple günlük çay tüketiminizi 4 çay bardağı/2 fincanla olsun. Çünkü insanın işi ya da evi dışında ilgilenebileceği bir hobisi olması, kendini çok daha mutlu ve rahat hissetmesini sağlar. Hobi demek, kendinize ayıracağınız zaman demektir. İlginizi çeken bir hobi sayesinde, boş zamanlarınızı daha kaliteli geçirirsiniz; boş zamanınız olmadığını düşünüyorsanız, sevdiğiniz bir işi yaparak kendinize vakit ayırmış olursunuz. Hobi saatlerinizin kafanızı boşaltmak ve dinlenmek için ne kadar faydalı olduğunu siz de göreceksiniz. 19. Soğuk su sizi korkutmasın Banyo yaptıktan sonra 2-3 dakika soğuk suyun altında kalarak zıpkın gibi olabilirsiniz. Bu sizin için en başta kolay olmayabilir ancak soğuk su, beynin bazı hormonlar bir tabloyla karşı karşıya kalabileceğinizi unutmayın. İlaçları doktor önerisi doğrultusunda, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca almak hayati önem taşıyor. 21. Bakliyat tüketin Obezite günümüzde büyük bir sorun olmaya devam ediyor ve bu sorun her geçen gün büyüyor. Yapılan araştırmalar bakliyatın obeziteden koruduğunu gösteriyor: Düzenli bakliyat tüketen salgılamasını sağlayarak ruh durumunuzu düzeltiyor. Ayrıca kan dolaşımını hızlandırıyor ve cildin tazelenmesini sağlıyor. 20. Gelişigüzel ilaç kullanmayı bırakın Pek çoğumuz, yakınlarımıza iyi gelen bir ilacı sorgusuz sualsiz kullanıyoruz, hem de bir doktora danışma ihtiyacı bile duymadan. Ancak bunun sonucunda, zehirlenmelerden mide hastalıklarına ve ruhsal sorunlara kadar çok ciddi MAKRO VİZYON 34 OCAK-ȘUBAT 2012 sınırlamanızı öneriyoruz. Siyah çay yerine ıhlamur, yeşil çay, rezene, melisa gibi bitki çaylarını tüketerek bu bitkilerin gücünden yararlanabilirsiniz.n MAKRO GÜNCEL Louis Aragon, bütün o eski zaman masallarına, yaşayanların muradına erdikleri, dinleyenlerin kerevetine çıktıkları masallara inat haykırıyordu şiirinde: “Mutlu aşk yoktur.” Aragon’un kalbi acıyordu ve acısının şiddetinden bilincini yitirdiği bir anda söylemiş olmalı bu sözleri. Çünkü biliyoruz ki aşk, modern zamanın bütün o anlamları yerinden oynatan yıkıcı depremlerine karşın hala en insani ve hayati duygulardan biri. Elbette bütün aşkların sonu ebedi bir mutlulukla bitmiyor ancak bize yaşadığımızı hissettiren ve tüm değerlerini günden güne yitiren dünyaya karşı, en saf duygu da hala aşk. Aşkı hatırlamamız ve hissettirmemiz için en önemli günlerden biri olan Sevgililer Günü her yıl sevginin ve aşkın farklı sunumlarıyla tüm dünyada kutlanıyor. Mutlu aşk, bir şans değildir. Tam tersi, aşkın büyük ölçüde gerçeğidir. İnsanlık tarihi, Leyla’yla karşılaştığında onu tanımayan ve kendisine “Ben Leyla’yım” diyen Leyla’ya cevap olarak “Leyla sensen, Leyla kim?” diye cevap veren Mecnun’un simgesel aşkının yanında, yüreğini kanatırcasına sevgisini haykıran ve onunla birlikte olabilmek için her şeyi göze alan insanların hikayeleriyle dolu ve bu hikayeler, aşka inanmamız için yeterince ikna edici sonlara sahip. Aşka dair göğün altında söylenecek söz kalmadı diyenlere inat, hala söylenecek, yazılacak şeyler olduğunu hepimiz görebiliriz. Aşka olan inancımızla… AŞKIN DOĞUM GÜNÜ MAKRO VİZYON 36 OCAK-ȘUBAT 2012 Masallarla başlayan sevgiye yolculuk Aşkı ve sevgiyi tanımamız, çok küçük yaşlarda başlıyor. Küçük birer çocukken dinlediğimiz masallar, bize gerçek aşkı anlatıyor: Pamuk Prenses, Külkedisi, Uyuyan Güzel, Güzel ve Çirkin ve hatta Keloğlan masalları. Yaşımız büyüdükçe dinlediğimiz şarkılarda, okuduğumuz şiirlerde, aşkın birbirinden farklı ve güzel ilk insandan beri olan bir duygu. Şekli her dönemde değişmiş olsa da yaşamın en mucizevi duygusu. tasavvurlarını görüyoruz. Sevgiye giden yolculuğumuzda, okuduğumuz kitaplardan, izlediğimiz filmlerden hep bir şeyler öğreniyoruz. Çünkü hepsinin sonu, aşka ve sevgiye çıkıyor. Aynı kendi hayatlarımızda yaşadığımız gibi. Belki hiçbirimiz gerçek aşkın tanımını yapamayız ama nasıl bir his olduğunu yüreğimizin derinliklerinde hissederiz. Ne de olsa, parmak izi gibi birbirinden farklıdır her insanın aşkı da. Duyguların en yücesi Tarihe baktığımızda da aşk en büyük kanıtı. Her yanımız savaş, kavga, çatışma doluyken ve insanoğlu pek çok güzel özelliğini kaybetmeye yüz tutmuşken, böyle günler, yaşamdaki değerleri hatırlamamız için önemli bir vesile. Hala aşka sahip çıkan ve değerini bilen insanları görmemizi sağlıyor, 14 Şubatlar. için yaşanan savaşlara tanık oluyoruz. Aşıkların destansı hikayeleri ise bugün bile hala içimizi titretiyor. Yaşadığımız çağda artık böyle aşkların olmadığını söylemek kolay ama hangimiz onlar kadar aşka baş koyuyoruz. Sevgimiz için vazgeçebildiklerimiz neler? Unutmayalım ki, her ne kadar biçim değiştirmiş olsa da aşk, hala duyguların en yücesi ve yaşantımızın önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Her yıl 14 Şubat’ta kutlanan Sevgililer Günü de bunun 14 Şubat’ın hüzünlü hikayesi “Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri Ve hemen can verdiler iri gözlerin için Mutlu aşk yoktur” Louis Aragon – Mutlu Aşk Yoktur şiirinden MAKRO VİZYON 37 OCAK-ȘUBAT 2012 M.S. 270 yılında Romalı imparator Claudius için tüm dünyayı ele geçirmek o kadar önemli hale gelir ki tek tutkusu savaşmak olur. Ordusundaki askerlerin başka hiçbir şeyle ilgilenmemeleri için imparator tüm ülkede evlenmeyi yasaklar. Sevenler birbirine kavuşamaz ve üstüne bir de uzakta, savaşta ölen askerlerin ardından gözü D MAKRO GÜNCEL Aşk, MAKRO GÜNCEL yaşlı kadınlar artar. Bütün bunların yanı sıra bir de imparatorun aldığı bir kararla Romalıların, Hıristiyanlarla görüşmeleri de yasaklanır. İşte bütün bu yasaklara karşı gelen Valentinus adındaki aziz, seven gençleri gizlice evlendirir ve sonunda yakalanarak hapse atılır. Hapishane gardiyanının kör kardeşi Julia, Aziz Valentinus’un insanlara anlattığı Hz. İsa ile ilgili hikayelerin birinde, inançları sayesinde körlerin gözlerinin açılabileceğinden bahsettiğini duyar ve bunun üstüne Valentinus’un yanına gider. Ertesi gün Valentinus’un ölüm emri gelir. Valentinus Julia’ya son bir not yazarak altına ‘Senin Valentine’inden’ diye imza atar. Mektup Julia’ya ulaştığında tarih 14 Şubat 270’dir. Günümüzde de Sevgililer Günü, Aziz Valentinus’un yolladığı son kart gibi sevgililerin birbirine verdiği romantik kartlar, sürpriz hediyelerle kutlanıyor. Her yıl Şubat ayının 14. gününde kutlanan Sevgililer Günü, bütün bir Yalnızlara tavsiyeler yıl içinde belki çalışmaktan, belki başka sebepten birbirlerine yeterince zaman ayıramayanlar için kaçırılmaz bir fırsat oluyor. Koca bir yılda en azından bir günü daha özel geçirebilmek adına birbirinden güzel planlar yapılır ve en güzel sürprizler hep bu güne saklanır. MAKRO VİZYON Dünyada yaşayan ne kadar insan varsa, aşka bulduğu tarif de o kadar çeşitli. 38 OCAK-ȘUBAT 2012 14 Şubat herhangi bir beraberliği olmayan insanların kendini kötü hissettiği günlerden biri. Çünkü pek çok kişi, bu özel günün yalnızlığını yüzüne çarptığını düşünüyor. Ancak bu doğru bir düşünce değil. Gelin siz de, 14 Şubat’ta sevginin ve aşkın varlığını kutlayın. Kimse için değil, kendiniz için güzel bir kutlama yapın. İster en sevdiğiniz kafede güzel bir kahve için, deniz kenarında yürüyün, isterseniz uzun zamandır almayı planladığınız bir bluzu alın kendinize ve hala sevgiye olan inancınızı kutlayın. Bu yolla, sevgiye ve aşka sahip çıkanlara ve inananlara teşekkür edin.n MAKRO GÜNDEM Ocak 2011 Ankara’da eğitim uçuşu yapan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ait UH-1 Tipi helikopterin Tülüntaş Koyu civarında düşmesi sonucu, 1’i Üsteğmen, 4’ü Teğmen 5 pilot şehit oldu. Kıvırcık Ali “Kıvırcık Ali” olarak tanınan sanatçı Ali Özütemiz, Çatalca’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü Maden Ocağı’nda, 17 Mayıs 2010’daki patlamanın ardından Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın cesedi, düştükleri kuyunun 720 metre derinliğinden 8 ay sonra yer üstüne çıkartıldı. 2011’de neler oldu? Acı-tatlı pek çok olay yaşadığımız 2011 yılını da geride bıraktık. Hem dünya hem de Türkiye için oldukça çalkantılı geçen 2011 yılında yaşanan en önemli olayları sizler için kısa kısa derledik. Bin Ladin’in öldürülmesi, Japonya’daki deprem ve tsunami felaketi, Arap baharı, Muammer Kaddafi’nin ölümü ve Wall Street protestoları, dünya çapında 2011’e damgasını vuran en önemli olaylardı. Ülkemizde de, gündeme oturan pek çok olay yaşandı: Milletvekili seçimleri, YGS’de yaşanan şifre iddiaları, yemin krizi, Çukurca baskını, Van depremi, şike soruşturması ve diğerleri… Gelin, 2011’in gazete manşetlerinde bir yolculuğa çıkalım ve gündemimizi meşgul eden olayları hatırlayalım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hayalet Sürücü 2” filminin Pamukkale’deki çekimleri için Denizli’de bulunan Oscar ödüllü aktör Nicolas Cage ile görüştü. Tahrir Meydanı MAKRO VİZYON 40 OCAK-ȘUBAT 2012 Şubat 2011 Mısır’da Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in istifasını isteyen muhalifler Kahire’deki Tahrir Meydanı’nı mesken tutmuşlardı. Mübarek de bu protestolar karşısında istifa etmek zorunda kaldı. Ankara, Ostim Ankara’nın Organize Sanayi Bölgesi OSTİM ve İvedik’teki iki ayrı iş yerinde LPG tüplerinden çıkan gazın ortamı kaplaması ve alev alması sonucu patlamalar meydana geldi. Patlamalarda 17 kişi hayatını kaybetti. Kahramanmaraş’ta Çöllolar Açık İşletme Kömür Sahası’nda 6 Şubat’ta bir göçük olayı yaşandı. Olayın ardından üretimin durduğu bölgede, göçük altındaki iş makinelerini çıkarmak için çalışma yapıldığı sırada yeniden göçük meydana geldi. Göçükler esnasında 10 işçi hayatını kaybetti. Eski Başbakanlardan ve Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, uzun suredir tedavi gördüğü Özel Güven Hastanesi’nde kalp yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Mart 2011 Japonya’da merkez üssü Sendai olan 8.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem ve neden olduğu tsunami felaketinde 13 bin 400 kişi öldü, 14 binden fazla kişi de kayboldu. Sanatçı İbrahim Tatlıses, İstanbul’da uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İbrahim Tatlıses’i hastanede ziyaret etti. YGS’de basına dağıtılan kitapçıktaki cevap şıklarının “şifreli” olduğu iddiaları ortaya atıldı. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Festivali’nde, ”Bir Zamanlar Anadolu”da adlı filmiyle “Büyük Ödül”ü kazandı. TBMM’nin 23. dönemi 8 Nisan günü sona erdi. Milletvekilleri foto muhabirlerinin isteği üzerine hatıra fotoğrafı çektirdi. 24. dönem çalışmaları, 12 Haziran milletvekili seçimi kesin sonuçlarının YSK tarafından ilanından sonra başladı. Usame Bin Ladin El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in Pakistan’da düzenlenen bir kara operasyonu sonucunda öldürüldüğü bildirildi. Amerikan sinemasının iki Oscar ödüllü oyuncusu Elizabeth Taylor 79 yaşında hayatını kaybetti. Haziran 2011 Nisan 2011 Recep Tayyip Erdoğan ODTÜ’DE bir grup genç bilim adamı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan kazandıkları 100 bin liralık “Tekno Girişim Desteği” ile Türkiye’nin ilk, dünyanın da sayılı sentetik biyoloji şirketini kurarak “yapay gen” üretmeyi başardı. Yapay gen sayesinde kanser tedavisinden, aşı üretimine, endüstriyel atıkların Başbakan Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde, kamuoyunda “Çılgın Proje” olarak adlandırılan “Kanal İstanbul” projesini tanıttı. Erdoğan, bu projeyle, İstanbul’un, içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşeceğini söyledi. İngiltere Kraliyet tahtının ikinci sıradaki varisi Prens William, Kate Middleton ile evlendi. Londra’daki bin yıllık tarihi Westminster Kilisesi’ndeki düğün törenine yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Mayıs 2011 Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 64. Cannes Film İbrahim Tatlıses MAKRO VİZYON 41 OCAK-ȘUBAT 2012 BM Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Selimiye Camii ve Külliyesi’ni, “Dünya Mirası Listesi”ne dahil etti. Türkiye, Milletvekili Genel Seçimi için sandık başına gitti. YSK kesin sonuçlarına göre, AK Parti %49.80, CHP %25.98, MHP %13.02, Bağımsızlar ise %6.59 oy aldı.D MAKRO GÜNDEM Necmettin Erbakan temizlenmesinden, enerji üretimine kadar birçok alanda yenilikler meydana gelebilecek. MAKRO GÜNDEM TBMM’nin 24. dönem birinci yasama yılı, gergin bir yemin töreni ile başladı. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi başkanlık yaptı. AK Parti ve MHP milletvekilleri and içerken, Genel Kurula giren CHP milletvekilleri ise and içmedi. Somali Temmuz 2011 Diyarbakır’ın Silvan İlçesi Bayrambaşı Beldesi Dolapdere Köyü Kırsal kesiminde arazi aramatarama faaliyetleri yürüten güvenlik güçleri ile bir grup terörist arasında çatışma çıktı. Çatışmada 13 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı. eşi Emine Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Konya’ya gitti. Norveç’in başkenti Oslo’da hükümet binalarının bulunduğu bölgeye düzenlenen bombalı saldırı ile birkaç saat sonra İşçi Partisi’nin gençlik kampına Behring Breivik isimli aşırı sağcı bir kişi tarafından düzenlenen iki saldırıda 77 kişi öldü. Ağustos 2011 Emekli su altı timi (sat) komandosu, judo, su altı, paraşüt, jimnastik, halter ve yüzme şampiyonu Namık Ekin, su altında 24 saatte 34 bin 800 metreden fazla yüzerek, Guiness Dünya rekorunu kırdı. Futbolda başlatılan şike soruşturması, 2011 yılına damgasını vurdu. Onlarca kişinin gözaltına alındığı soruşturmada özellikle Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın durumu hala konuşuluyor. Ankara-Konya hızlı tren hattı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle açıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara-Konya arasında ilk seferini gerçekleştiren yüksek hızlı tren (YHT) ile Konya’ya gitti. Erdoğan ile birlikte Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu RASAT, Kazakistan sınırındaki Orenburg bölgesinde bulunan Yasny Fırlatma Üssü’nden uzaya gönderildi. Türkiye Somali için yardım çalışmaları başlattı. Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve beraberindekiler Somali’nin başkenti Mogadişu’da Cezire bölgesindeki Kızılay kampını gezdi. Aziz Yıldırım MAKRO VİZYON 42 OCAK-ȘUBAT 2012 Eylül 2011 Ankara’da, Kumrular Caddesi’ndeki Çankaya Kaymakamlığı önünde meydana gelen patlamada, 3 kişi hayatını kaybetti, 34 kişi yaralandı. New York’ta Wall Street’i, ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliğini, ekonomik krizi, bankaları ve işsizliği protesto eden ve ‘’Wall Street’i İşgal Et’’ adı altında örgütlenen sivil girişim büyük ilgi gördü. Ekim 2011 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan, 88 yaşında yaşamını yitirdi. Tenzile Erdoğan’ın cenazesi, İstanbul’da Fatih Camisi’ndeki cenaze töreninin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.D MAKRO GÜNDEM Van Depremi Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir de can verdi. İzmit-Gölcük seferini yapan “Kartepe” adlı deniz otobüsü, Mensur Güzel adlı terörist tarafından kaçırıldı. Terörist Mensur Güzel, düzenlenen operasyonla etkisiz hale getirildi. Ünlü yönetmen Ömer Lütfi Akad, 95 yaşında yaşamını yitirdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle düzenlenen 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali gerçekleştirildi. Festivalde “En İyi Film”, Hasan Tolga Pulat’ın “Güzel Günler Göreceğiz” adlı filmi oldu. Hakkari’de gerçekleşen hain saldırı sonucu 24 şehit verdik. Hakkari’nin Çukurca İlçesi merkezindeki güvenlik birimleriyle sınırdaki askeri birliğe PKK’lı teröristler ağır silahlarla eş zamanlı saldırı düzenledi. Çıkan çatışmada 24 asker şehit oldu, 22 asker yaralandı. Terörist saldırıya yurdun dört bir yanından tepki yağdı. Türkiye Van’da meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Pek çok can ve mal kaybına neden olan deprem, Erzurum, Batman, Bitlis, Şanlıurfa, Muş, Bingöl, Siirt, Iğdır ve Hakkari ile Irak’ın kuzeyindeki Duhok bölgesinde de hissedildi. halk ayaklanmasına dönüştü ve muhalifler yönetimi ele geçirdi. Libya lideri Muammer Kaddafi ise Sirte yakınlarında yakalanarak öldürüldü. Teknoloji dünyasının en önemli isimlerinden Apple’ın eski patronu Steve Jobs hayatını kaybetti. Van, merkez üssü Edremit olan 5,6 büyüklüğünde ikinci depremle sarsıldı. 39 kişinin hayatını kaybettiği depremde, Bayram Oteli’nin enkazı altında kalan DHA muhabirleri Kasım 2011 Libya’da başlayan hükümet karşıtı gösteriler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Dersim olaylarıyla ilgili “Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum” dedi. Aralık 2011 ‘Soykırım’ tasarısı Fransa meclisinden geçti. Kamuoyunda “soykırımı inkar yasası” olarak bilinen ve 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifi, Fransız Ulusal Meclisi’nde kabul edildi.n Libya Devrimcileri Steve Jobs MAKRO VİZYON 44 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO GÜNCEL Öğrenciler için en keyifli mola olan yarıyıl tatili yaklaştı. Çocuklar için tatil zili çalacak ve çocuklarımız 15 günlük kısa bir ara verecek. Unutmayın ki, anne-babalara, bu tatilde de önemli sorumluluklar düşüyor. dışında bir dünya olduğunun farkına varmalı. Bir yarıyıl boyunca, dersler, sınavlar, ödevler ve dershane arasında kalmış ve yorulmuş olan çocuğunuzun dinlenmesi ve eğlenmesi için yarıyıl tatili çok faydalı bir dönem. Hem ailesiyle hem de arkadaşlarıyla kaliteli ve keyifli zaman geçirmesi için çocuğunuzun yarıyıl tatilini planlamaya şimdiden başlamalısınız. Çünkü bu dönemde çocuğunuz hem derslerinden uzaklaşmamalı hem de derslerin ve çalışma temposu gitgide düşmüş olan çocuğunuzu bu tatilde de derslere boğarsanız, yanlış yapmış olursunuz. Elbette öğretmeninin verdiği ödevleri yapmalı ve unutmamak için geçmiş dönemin konularına göz atmalı ancak bu bir tatil. O yüzden çocuğunuzun isteklerini göz önünde bulundurarak ona bir tatil programı yapabilirsiniz. Eğer bunu ciddiye almazsanız, çocuğunuz bütün bir tatil boyunca televizyon ve bilgisayarın kölesi haline gelebilir. Bunun yerine, sinema, ders, oyun, arkadaşlarıyla buluşma, müze gezme gibi aktivitelerle dolu bir program yapıp tatilden keyif almasını sağlamalısınız. Doğru programı beraber yapın Çocuğunuzun yarıyıl tatilini planlarken unutmamanız gereken en önemli nokta, bunun bir tatil olduğu. Bütün bir yarıyıl boyunca yorulmuş birlikte karar verdiğiniz oyunları oynamasına izin verin. Günümüzde bilgisayar oyunlarının büyük kısmı ciddi şiddet içerikli olduğu için çocuğunuzun hangi oyunları oynayacağına doğru karar vermeniz çok önemli. Ayrıca, uzun süre Yarıyıl tatili geliyor! Bilgisayar ve televizyonu sınırlayın Çocuklar yasaklanan şeyleri yapmak konusunda çok istekli olurlar ve olumsuz tepkiler verirler. Bu nedenle yasaklamak yerine sınırlandırın ve sadece MAKRO VİZYON 46 OCAK-ȘUBAT 2012 televizyon ya da bilgisayar karşısında oturmanın, hem fiziksel hem de psikolojik olarak kötü etkileri olduğunu anlatın ve örnekler verin. Çocuğunuz her gün bilgisayar oyunu oynamak istiyorsa, buna bir sınır getirin. Örneğin, 1 saat. Televizyon için de aynı kuralları Çocuğunuza karşı baskıdan kesinlikle uzak durmalısınız. Tatilde eğlenmesine izin verin. Yapması gereken ödevler varsa, bunlar için beraber bir program oluşturun. l Çocuğunuzu, yoğun okul programı nedeniyle çok zaman ayıramadığı sinema, tiyatro, konser ve sirk gibi çeşitli sanatsal etkinliklere götürebilirsiniz. Böylece hem çocuğunuz bu tip aktivitelerden keyif almayı öğrenir hem de beraber vakit geçirmiş olursunuz. Yeteneklerini açığa çıkarma zamanı Yarıyıl tatili çocuğunuzun resim ya da müziğe olan yeteneğinin üzerine gitmek için iyi bir fırsattır. Var olan çalışmalarını destekleyebilir ya da kendi keşfini yapması için onu yüreklendirip, başlangıç için bir kursa katılmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca sporla ilgili bir etkinliğe de katılabilir. Sporla artan metabolizma hızı, çocuğunuzun hem iştahı hem kilosu üzerinde olumlu etkiler gösterir. Vücudun kendi salgıladığı, mutluluk verici ve ağrı kesici özelliği olan endorfinler, düzenli spor yapıldığında artar. Spor ile oluşan terleme sonucunda da, metabolizmasındaki l Çocuklar oyun oynamayı çok sever ve oyun, onlar için sadece bir eğlence değil, aynı zamanda ihtiyaçtır. Siz de çocuğunuza hem zihnini çalıştıracak, hem de zevk alacağı yeni bir oyun alıp, kendi başına ya da arkadaşlarıyla güzel zaman geçirmesini sağlayabilirsiniz. Yarıyıl tatili, l Kitap okumak, iyi bir tatil programının olmazsa olmazlarındandır. Çocuğunuzla birlikte kitapçıları dolaşıp, keyif alacağı konularla ilgili kitaplar seçmek, okuma alışkanlığını destekler. Ayrıca o kitap okurken sizin de kitap okumanız ya da o yüksek sesle kitap okurken onu dinlemeniz, kitap okuma isteğini arttırır. çocuğunuzla beraber vakit geçirmeniz için mükemmel bir fırsat. Çocuğunuzla beraber eğlenmenin tadını çıkarın. l Eğer çocuğunuz ilk yarıyıl boyunca yeterince çalışmış ve iyi bir karneyle gelmişse, onu motive etmek için hediye almayı ihmal etmemelisiniz. Beraber alışverişe çıkın ve uzun süredir istediği bir şeyi alın. Böylece hem ikinci dönem için motive olacak hem de tatil dönemini mutlu geçirecek. MAKRO VİZYON 47 OCAK-ȘUBAT 2012 değişiklik beyni olumlu yönde etkiler. Takım halinde ya da bireysel yapılan spor, çocuğunuzun yaratıcılığını ve sorumluluk duygusunu da arttıracaktır. Karnesinde zayıf notlar varsa, tatil dönemi nasıl değerlendirilmeli? l Çocuğunuz hangi konuda kendini eksik hissediyorsa o konuda ona yardımcı olacağınızı hissettirin. Tatil çocuğunuzun size güvenmesi ve eksiklerini tamamlaması için bulunmaz bir fırsat. l Çocuğunuz yeterli gayret gösterirken başarısız oluyorsa, çocuğunuzda bazı psikiyatrik sorunlar olabilir (öğrenme güçlüğü, hiperaktivite, anksiyete gibi). Tatil döneminde sorunun kaynağını bulmanız için bir fırsatınız var. Bunu iyi değerlendirin. l Dikkatini toplayamayan bir çocuk ya da ergenin, yeni bilgileri öğrenmesi zorlaşır. Depresyonun belirtilerinden biri olan dikkat ve konsantrasyonda azalma, günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. l Çocuğunuzla birlikte oturup bir ders programı hazırlayın. Hangi derse ne kadar zaman ayırması gerektiğine beraber karar verin. Böylece çocuğunuz kendini önemli hissedecek ve bu kararda payı olduğu için daha sıkı çalışacaktır. Çocuğunuzun programa uyup uymadığını ona hissettirmeden kontrol etmelisiniz.n MAKRO GÜNCEL Tatili zenginleştirecek öneriler uygulayabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzu zararlı internet sitelerinden koruyan programları da araştırmalı ve internet üzerinde yaptıklarını kontrol altında tutmalısınız. MAKRO RÖPORTAJ 2011 yılını yaptığı büyük yatırımlarla hedeflerinin üzerinde rakamlarla bitiren Makro, 2012 yılında da yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Türkiye’nin en çok tercih edilen marketleri arasında ilk sırada yer almayı kendine amaç edinen Makro, bu hedef doğrultusunda yepyeni konsepte sahip mağazalar açıyor. İlk mağazalar Ankara Nata Vega Alışveriş Merkezi ve Kızılay Alışveriş Merkezi Makro müşterileriyle buluştu. Makro İnşaat Yatırım Departmanı’ndan Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan yeni nesil Makro mağazalarının tüm tasarım konseptini belirliyor. 1980 Ankara doğumlu olan Umut Kemal Arıcan, üniversite eğitimini Türkiye’de tamamladıktan sonra eğitimine Amerika’da devam etti. Amerika, Ukrayna ve Rusya’da çalışıp sektörde uzmanlaştıktan sonra ülkesine dönen Arıcan, şimdi Makro Market A.Ş. çatısı altında bulunan İnşaat Yatırım Departmanında yeni nesil Makro Konsept Projelerine imzasını atıyor. Biz de yeni nesil Makro’yu iç mimarından dinlemek için kendisiyle kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan Yeni nesil Makro Kızılay Alışveriş Merkezi ve Nata Vega Alışveriş Merkezi’ndeki Makro mağazalarında uyguladığınız yeni konsept ve bu konseptteki amacınız nedir? Makro, yaptığı tüm işleri sosyal sorumluluk bilinciyle üretiyor. Bu yüzden hizmet kalitesi ve anlayışı tartışılmaz. 21 senelik geçmişimizden alınan bilgi ve deneyimi, güçlü iş birlikleri, nitelikli insan kaynağı, yenilikçi yaklaşımla birleştirdik ve Makro’nun Türkiye’nin en çok tercih edilen marketleri arasında ilk sırada yerini alması amacıyla insan ergonomisine uygun, sirkülasyonu rahat, tasarımı özgün, dinamik bir MAKRO VİZYON konsept oluşturduk. Kızılay ve Nata Vega AVM’lerdeki marketlerimiz, yeni nesil Makro’nun ilk iki ürünüdür. Nata Vega AVM’de “Market” ve “Pazar Alanı” olarak iki ayrı konsept oluşturduk. Pazar alanında müşterilerimiz modern bir halde alışverişlerini yapabilecekler, balık reyonunda dilerlerse balığı çiğ, dilerlerse ızgara, kızartma ve buğulaması yapılmış; pişirilmiş bir şekilde satın alabilecekler. Unlu mamuller reyonunda günlük imal edilen ekmek, börek, pasta gibi ürünleri alabilecek, kafesinde dinlenebilecek ya da Meşhur Lale Mutfağında mangal sefası 48 OCAK-ȘUBAT 2012 sürebilecekleri klasik AVM anlayışından uzak Nata’nın ezber bozan politikasıyla özdeş bir tasarım ürünü sergiledik. Hedef ve amacımız, belirlediğimiz en üst seviyedeki hedefe yürürken; kurum değerimizi, müşteri memnuniyetini arttırmak, çalışan personelimizin motivasyonunu arttırmak, şirket vizyonumuzu zirveye taşımak, daha da güçlenerek bayrağımızı zirveye dikmek ve bütün bilgi ve becerilerimizi kullanarak zirveyi kimseye bırakmamaktır. Kaç kişilik bir ekiple çalışmalarınızı yürütüyorsunuz? Net bir sayı veremeyeceğim D MAKRO RÖPORTAJ ve kontrolünün yapılması, ihtiyaç tespiti, konseptin belirlenmesi, tasarımının yapılması ve sahaya yansıtılması gibi bir sürçten geçiyor. Yeni nesil Makro’larda iyi bir taktik ve takım çalışmasıyla analitik sonuca ulaşmaya çalıştık. Görsel sunum çok önemli… Bir örnekle ifade edecek olursak; tabağımızdaki yemek çok lezzetli olabilir ama gözümüze hoş gelmiyorsa, ister istemez bir ön yargı oluşturur. Biz bu iki projemizle hem bu ön yargıyı ortadan kaldırdık, hem de lezzetimize lezzet kattık. Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan ve Makro İnșaat ve Yatırım Müdürü Halil İbrahim Türkoğlu ama kalabalık, güçlü ve takım ruhunu benimsemiş bir ekibiz. Makro’nun yeni mağaza konseptini hangi unsurları göz önünde bulundurarak oluşturdunuz? Taktik ve takım çalışmasıyla analitik olarak hedefe ilerlerken yenilikçi ve rekabetçi ortamda en iyisi olduğumuzu göstermeye çalıştık. Öz disiplinin özgüveni getireceğini de unutmadık. Esas olan, müşteri hizmetini ön plana çıkarmak olduğundan müşteri odaklı olmaya çalıştık ve bunun sorumluluğunun bilincinde davrandık. Rekabetçi ortamda sürekli gelişimin önemini ve şirketimizin en önemli prensiplerinden olan güvenilirlik ilkesini göz önünde bulundurduk. Ürünü iyi sunmak, kaliteli görünmek, “21 senelik geçmişimizden alınan bilgi ve deneyimi, güçlü iş birlikleri, nitelikli insan kaynağı, yenilikçi yaklaşımla birleştirdik ve Makro’nun Türkiye’nin en çok tercih edilen marketleri arasında ilk sırada yerini alması amacıyla insan ergonomisine uygun, sirkülasyonu rahat, tasarımı özgün, dinamik bir konsept oluşturduk.” Mağazaları yapılandırırken birbirinden farklı pek çok malzemeyi uyum içinde bir araya getirdiğinizi ve sonuç olarak mekana bir ruh kattığınızı görüyoruz. Malzeme seçiminde ve bu malzemelerin bir araya getirilmesinde nelere dikkat ediyorsunuz? Yeni ürün ve üretim markayı doğru yansıtmak, müşterilerin konforunu düşünmek ve müşterileri mağazanın içine çekecek interaktif uygulamalar, bu mağazaların başlıca özellikleri olarak göze çarpıyor. Bu özellikleri bir araya getirmek için nasıl bir yol izlendi? Her proje, yerleşimin etüt MAKRO VİZYON 50 OCAK-ȘUBAT 2012 teknolojilerini yakından takip etmek gerekiyor. Eskiden lüks olarak isimlendirilen pek çok şeyin artık insanların temel ihtiyacı haline geldiğini görüyoruz. Zaten insanların yaşamlarına ve mekanlarına özen gösterme çabası, en iyi ve en konforluyu yakalama çabasının birleşimi sonucunda iç mimarlık mesleği bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. İç mimarlık her türlü kapalı ya da yarı açık mekanı, o mekanın işlevine uygun bir biçimde, estetik değerleri göz önünde bulundurarak düzenlemektir. Mekana bir kimlik kazandırmaktır. İç mimar olmak farklı görüş açısına sahip olmak, herkesin göremediği ayrıntıları görmek, gerektiğinde olumsuz durumlara acil çözüm üretebilmektir. Bunu başarabilmek için bu ruh halini içinde barındırabilmek gerekir ve başarının birinci basamağı buradan geçer.n MAKRO YAȘAM Organ bağışı hayat kurtarır Beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin böbrek, kalp, akciğer, karaciğer, pankreas ve kornea gibi organ ve dokuları, organ bekleyen hastalara çare olabiliyor. Eğer hayatını kaybeden kişi, öncesinde organ bağışında bulunmuşsa en az sekiz hastaya yeni bir hayat armağan edebiliyor. Ülkemizde ise organ bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artıyor ancak buna paralel olarak gerçekleşen operasyon sayısında da son on yıl içinde ciddi bir artış söz konusu. Size çok klişe gelebilir, her gün, her yerde aynı cümleyi duyuyor da olabilirsiniz ancak yine de tekrarlamakta fayda var: “Organ nakli hayat kurtarıyor.” Türk Nefroloji Derneği’nin verdiği rakamlara göre Türkiye’de yalnızca böbrek bekleyen hastaların sayısı 50 bin civarında. Bu verilerin 2008 yılına ait olduğu göz önüne alındığında, bu rakamın her geçen gün arttığı da söylenebilir. Bugüne kadar çok sayıda hasta, organ vericisi bulunamaması nedeniyle hayatını kaybetti ve kaybetmeye de devam ediyor. Kalp nakliyle birkaç ay içerisinde kaybedilmesi öngörülen bir hasta yaşama MAKRO VİZYON imkanı bulabiliyor, bir böbrek nakliyle haftanın üç günü hemodiyaliz makinesine bağlı olarak yaşamak zorunda olan hasta normal hayatına dönebiliyor ve bu hastanın yaşam süresi en az üç kat uzayabiliyor. Yani yapılacak organ bağışlarıyla organ bekleyen binlerce hasta, hayata yeniden ‘merhaba’ diyebiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de organ nakli konusunda en önemli sorunun organ bağışı sayısındaki yetersizlik olduğunu söylüyorlar. Bu sorunun temelindeyse ailelerin sosyal, kültürel, dini ve psikolojik nedenlerle gösterdiği direnç ve organ bağışının öneminin tam olarak anlaşılamamış olması yatıyor. 52 OCAK-ȘUBAT 2012 Organ bağışı konusunda dünya çapında bir yetersizlik var. Bu sebeple bekleme listeleri uzadıkça uzuyor. Organ bağışı için bilinmesi gerekenler Sağlık Bakanlığı’nın böbrek bekleme listesinde yaklaşık 20 bin hasta kayıtlı. Yine yaklaşık 2 bin hastanın karaciğer, bin hastanınsa kalp beklediği veriler arasında yer alıyor. En az 10 bin hasta ise kornea nakli için beklemekte. Sağlık Bakanlığı bu konuda bilgilendirme çalışmaları yapıyor, bağış kampanyaları da düzenliyor ve herkesi sadece kendi ya da yakınlarının organa ihtiyacı olduğunda değil, yaşamın kıyısında olan ve organ nakli ile yaşama dönebilecek tüm hastalar için duyarlı olmaya çağırıyor. Üstelik herkesin, bir gün organa ihtiyaç duyabileceğini göz ardı etmemesi gerektiğine de vurgu yapılıyor. Sağlıklı olan herkes organ bağışında bulunabiliyor. Türkiye’de kalp, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular nakledilebiliyor. Bir kişi isterse organlarını bağışlayarak birçok insan için hayat öpücüğü olabiliyor. Organ bağışı için sağlık müdürlüklerine, hastanelere, emniyet müdürlüklerine, organ nakli yapan merkezlere, vakıf, dernek ve bu konuda hizmet veren kuruluşlara başvuruda bulunabilirsiniz. Organ bağışında bulunmak oldukça kolay ve meşakkatsiz bir işlem… Organ bağışı kartını iki tanık huzurunda doldurup imzalamanız yeterli oluyor. Ancak organ bağışı yaptıysanız ailenizi ve yakınlarınızı da bu konuda mutlaka bilgilendirmelisiniz.n Organ naklinde büyük ilerleme var Son 10 yılda, sayısal olarak organ naklinde büyük aşama kaydedildi. 2002 yılında Türkiye’de 189’u kadavradan 550 olan böbrek nakli sayısı, 2011 bitmeden 2 bin 373’e, 438 olan canlıdan nakil sayısı 2 bin 345’e ulaşmıştı. Son 10 yılda 14 bin 2 böbrek, 4 bin 241 karaciğer, 490 kalp, 335 kalp kapakçığı, 151 pankreas, 18 akciğer, 14 ince bağırsak nakli yapıldı. Nakillerin büyük bölümünü böbrek nakilleri oluşturdu. Türkiye’de 2002 yılında 159 olan karaciğer nakli sayısı 2011’de 656’ya, 20 olan kalp nakli sayısı 81’e ulaştı. 2011’de ayrıca 4 akciğer ve 19 pankreas nakli de gerçekleştirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan destek Organ nakli konusunda dini bakımdan aklında soru işareti bulunanlar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesinden (www.diyanet.gov.tr) bu konudaki açıklamaları okuyabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde organ nakli ve bağışına ilişkin şu veriler yer alıyor: l Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, mesleki ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir tabip tarafından tespit edilmesi, l Hastalığın bu yoldan tedavi edileceğine tabibin karar vermesi, l Organ ve dokusu alınan kişinin, ölmüş olması, l Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması, l Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması, l Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir. Türkiye’de kalp, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular nakledilebiliyor. MAKRO VİZYON 53 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO YAȘAM Herkes duyarlı olmalı MAKRO PSİKOLOJİ Bebekler isteklerini tek bir şekilde anlatırlar; ağlayarak. Açlıktan uykusuzluğa, ilgi çekmekten yorgunluğa kadar her derdini bu şekilde anlatmaya çalışan bebeğinizi anlamak size kalır. Peki ya yetişkinler neden ağlar? Ağlamak rahatlatır mı? Sezen Aksu’nun “Ağlamak Güzeldir” adlı şarkısını hepimiz biliriz: “Ağlamak güzeldir/Süzülürken yaşlar gözünden/Sakın utanma...” Ve devam eder: “Ağlamak Şu gelip geçici dünyada Her şeye rağmen var olmak demek Günümüzde, özellikle kadınlar, zayıf görünme korkusuyla gözyaşlarını tutmayı tercih ediyor. Ne yazık ki ağlamak, çevre tarafından kınanıyor ve ağlayan bir kadınsa, hassaslığı nedeniyle önemli işler konusunda yetersiz olduğu sonucuna İnsanlar bir günde ortalama 2-3 mililitre gözyaşı üretir. Ağlamak Yaşayan binlerce duygu İnsanca ve coşkulu Güzel bir şeydir Ağlamak senin kara dünyada Hâlâ sevdiğin ve hissettiğin Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle Var olduğundur, var olduğundur” MAKRO VİZYON 54 OCAK-ȘUBAT 2012 varılabiliyor. Ancak çalışmalar gösteriyor ki, erkekler ağladığında çevre onları sempatiyle karşılıyor. 2008 yılında Hillary Clinton başkanlık kampanyası sırasında, bir konuşması esnasında ağlamaklı oldu ve bunun sonucunda halk ikiye bölündü. Bazıları Clinton’ı kırılganlığını gösterdiği için alkışlarken diğer kesim, yüksek bir mevkide olmak için fazla duygusal olduğunu düşündü. Günümüzde kadınlar, çok önemli mevkilerde, çok önemli görevlerde bulunabiliyor ancak ağlamaları hala hoş karşılanmıyor. Peki, kadından beklenen ne? Duygusuz ve erkeksi olması D MAKRO PSİKOLOJİ mı? Tabi ki durup dururken ağlamak hiçbir koşulda mantıklı bir durum değil ancak unutmamak gerekir ki ağlamak insanı insan ve gerçek yapan en önemli özelliklerinden biridir. Ağlamanın bilimsel yönü Rahatça ağlamak, insanı taşıdığı zihinsel yüklerden kurtardığı gibi, kendini başka insanların yerine koymasını da kolaylaştırır. Pek çok zihinsel ve fiziksel faydası olan ağlama eylemi, insanı rahatlatır ve daha sakin düşünmeyi sağlar. Ayrıca gözyaşlarının stresli olduğumuzda salgılanan kortizol ve benzeri toksinleri vücudumuzdan uzaklaştırdığı da bilimsel bir gerçek. Yani ağlamak, vücudun doğal iyileşme sistemi olarak görev yapıyor ve zararlı maddeler gözyaşları aracılığıyla dışarı atılıyor, stres ve gerginlik azalıyor. Ağlamanın tarihi Ağlamanın bilinen tarihinin 4000 yıl öncesine dayandığını söyleyebiliriz. Bu konudaki en eski bulguya Sümerlerin yaklaşık 4000 yıl önce yazdığı, insanlık tarihinin en eski destanı olan ‘Gılgamış Destanı’nda rastlanıyor. Destanda Gılgamış’ın karamsarlığa kapılıp gözyaşı döküşü tasvir ediliyor. Yani ağlamak, insanlık tarihi kadar eski, evrensel bir olgu. İnsanoğlu, MAKRO VİZYON Kadınlar yılda 30-64 defa arasında ağlarken, erkeklerde bu sayı 6 ile 17 arasında. 56 OCAK-ȘUBAT 2012 akraba ya da arkadaşlarının ölümü, aşk acısı, kavga, gibi acı deneyimler ya da evlenme, terfi, bebek sahibi olma gibi mutluluk verici deneyimler sonucu yüzyıllardır ağlıyor ve ağlayarak rahatlıyor. Ağlama konusuna eski çağda yaşayan bilgeler de açıklık getirmeye çalışmışlardı. Yunanlı Hekim Hipokrat, M.Ö. 5. yüzyılda, ağlamayla ilgili şöyle bir tahmin yürütmüştü: “Ağlamanın merkezi beyinde gizli. Gözyaşı dışarı akarken beyindeki fazla sümüksü sıvıyı da birlikte atıyor ve beyni hasta olmaktan koruyor.” Fransız filozof Descartes ise, ağlayabilen insanın sevme ve merhamet etme becerisine sahip olduğunu düşünüyordu.n MAKRO GÜZELLİK Güzelliğinizi kıştan koruyun Soğuğun cildinize vereceği ilk ve en önemli zararlar, kuruluk ve çatlaklar. Zararın ilk belirtisi kızarıklık oluyor ve soğuğun derecesine göre cilt çatlaklarından egzamaya kadar diğer problemler de baş gösterebiliyor. Problemler ilk olarak burunda, kulaklarda ve ellerde ortaya çıkıyor. Kızarıklık, kuruma ve yanmaya, ilerleyen süreçte kaşıntı da ekleniyor. Sonuç olarak da ciltte küçük çatlaklar oluşuyor. Cilt kuruyor, kaşınıyor ve sertleşiyor. Zamanla pul pul dökülmeye başlayan deri yüzeyinde kanama bile görülebiliyor. Soğuğun etkilerinden kaçınmanın başlıca yolu, tabi ki soğuktan korunmaktan geçiyor. Ayrıca kuru ve soğuk havanın etkisini azaltmak için nemlendirici kullanmak ve su kullanımını en aza indirmek gerekiyor. Hava sıcaklığı sıfırın altına düşünce su zerrecikleri buz haline geliyor. Soğuk havanın su üzerindeki etkisi cilt üzerinde de benzer oluyor ve kış bedenimizde bazı hasarlar oluşturuyor. Güzelliğinizi soğuktan korumak ve bahar günlerindeki gibi taze görünmek için önleminizi almalısınız. Nasıl ki yazın güneş cildimizin en büyük düşmanıysa, kışın da soğuklardan korunmamız gerekiyor. MAKRO VİZYON 58 OCAK-ȘUBAT 2012 Cildi korumak için… l Ellerinizi, yüzünüzü yıkadıktan ve duş aldıktan sonra bolca nemlendirici sürün. l Evinizin ya da çalıştığınız ortamın aşırı sıcak olmamasına özen gösterin. Çünkü dışarı çıktığınız zaman soğuğun etkisi daha çok artar. Ayrıca bulunduğunuz ortamın havası çok kuruysa, nem dengeleyici cihazlardan kullanın. l Tahriş edici temizleyici maddeler (sabun, peeling) yerine, nemlendirici krem içeren sabun ve temizleyicileri kullanın. l Kullandığınız nemlendiricilerin yanı sıra bol su tüketmek de azalan nem oranını arttırmada önemli rol oynar. l Kışın daha çok kapalı alanlarda bulunmamız gerekir. Ancak unutmayın ki, kapalı mekanlardaki kirli hava, ciltteki gözenekleri kapatarak cildin nefes almasını engeller. Sonuç olarak cilt matlaşır ve siyah nokta oluşumu artar. Bu sebeple bulunduğunuz ortamı zaman zaman havalandırmanızda fayda var. oluşabiliyor. Kullandığınız ruj, ağzınıza götürdüğünüz kalem ya da diğer metaller, alerjik reaksiyona yol açabiliyor. Bu sebeple, eğer dudaklarınız sık sık çatlıyorsa mutlaka bir doktora başvurun. Dudak çatlaması, kışın en çok yaşanan cilt problemlerinden biri. Aşırı hassas bir yapıya sahip olan dudaklar, kuru ve soğuk havanın etkisiyle çatlıyor ve acı verici bir durum ortaya çıkıyor. Eğer önlem alınmazsa, bütün kış boyunca devam edecek hale geliyor. Kozmetik ürün olarak satılan dudak koruyucular, hafif durumlar için yeterince etkili ancak durum ağırlaşırsa, geç kalmadan bir doktora başvurulmalı ve önereceği ilaç ve tedaviler uygulanmalı. Ayrıca dudak çatlakları, alerjik reaksiyon sonucu da Cildinizin doğal nem seviyesini korumak için her zaman kısa duşlar alın ve çok sıcak suyla yıkanmayın. Çok sıcak su, cildinizin nem dengesini bozar. Soğuk ve saçlar Kış aylarında, saçlar mat ve donuk bir görünüm alıp normalden daha fazla elektrikleniyor. Hatta bazı kişilerde kafa derisinde kuruma ve kaşıntı oluşabiliyor. Bu durumda soğuk havanın etkisi kadar iç mekanlarda kullanılan ısıtma sistemlerinin de etkisi var. Saçlarınızı soğuktan korumak için kış aylarına özel olarak üretilen saç şampuanı, kremi ve bakım kürlerini kullanabilirsiniz. Saçlarınızı düzenli olarak uçlarından kestirmeniz soğuk havadan daha fazla zarar görmesini engeller. Ayrıca dışarı çıkarken saçlarınızı şapka ya da bereyle koruyabilirsiniz. Soğuk ve eller Vücudumuzda dış etkilere en fazla maruz kalan D MAKRO VİZYON 59 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO GÜZELLİK Soğuk ve dudaklar MAKRO GÜZELLİK Yüz için nemlendirici maske uyguladığınızda, cildinizin nem oranının arttığını ve parlak bir hal aldığını göreceksiniz. l 1 tatlı kaşığı bal l 1 tatlı kaşığı avakado yağı l 1 tatlı kaşığı ceviz yağı l 1 çay kaşığı limon Bütün malzemeleri karıştırıp önceden temizlediğiniz cildinize uygulayın. 20 dakika kadar bekletip ılık suyla durulayın. Düzenli olarak noktalardan biri de ellerimiz. Soğuk havalarda eldivensiz dışarıya çıkmamaya özen gösterin. Böylece ellerinizi dış etkenlerden bir nebze de olsa korumuş olacaksınız. Ayrıca ellerinizi yıkadıktan sonra kurulamaya dikkat edin. Elinizin üzerinde kalan su damlacıkları kristalize olacağından çatlamalara neden olabilir. Evde veya bahçede çalışırken lastik eldiven giymeyi de unutmayın. Ellerinizi çatlamaya ve yaşlanmaya karşı korumak için düzenli olarak el kremi sürmeyi ihmal etmeyin. Cildimizin soğuk hava nedeniyle nemsiz kalmasını ve kurumasını önlemek için nemlendirici kremler kullanmak çok önemli. Ancak kremlerin yanı sıra, evinizde hazırlayacağınız, doğal nemlendirici maskelerle de cildinize destek olabilirsiniz. Vücut için nemlendirici maske l 1 yemek kaşığı badem yağı l 1 yemek kaşığı vazelin l 2 yemek kaşığı fındık yağı l 1 tatlı kaşığı kayısı yağı Cilt bakımının temel kuralı olan, temizlenmesi ve nemlendirilmesi, kış aylarında cildin kurumasını ve tahriş olmasını engellemede de en gerekli ilk adımdır. MAKRO VİZYON 60 OCAK-ȘUBAT 2012 l 1 çay kaşığı ceviz yağı Yağların hepsini iyice karıştırın. Son olarak vazelini ekleyip pürüzsüz bir hale gelene kadar çırpın. Dizler, dirsekler ve ayaklar başta olmak üzere tüm vücudunuza uygulayın. Bu maske sadece nem oranını arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda içeriğindeki doğal bileşenler sayesinde cildinizi besleyecek.n MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Sütün, yoğurt bakterileriyle mayalanması sonucu ortaya çıkan yoğurt, yapısı ve içerdiği besin değerleri nedeniyle, sağlık açısından sütten bile daha faydalı. Yoğurt her şeyden önce sağlıklı bir protein kaynağı. Kolaylıkla sindirilen kaliteli yoğurt proteinleri, doku ve organların yenilenmesi ve çocukların büyümesinde önemli rol oynuyor. İçindeki kalsiyum ve protein sebebiyle, kemiklerin gelişimi açısından çok etkili olduğu, uzmanlar tarafından belirtilen yoğurdu yemek için pek çok sebep var. Zengin besin değeriyle bağışıklık sistemini güçlendirmede birebir etkili olan yoğurt, mide, kolon ve ince bağırsak kanserlerine kadar birçok ebeveynleri çocuklarına öğünlerde yoğurt yedirmeye yönlendiriyor. Vücudumuz, yoğurdun içindeki kalsiyum ve proteini süte göre daha çabuk emiyor. Bu nedenle de yoğurt, kemiklerin gelişimi açısından süte göre daha etkili oluyor. İyi bakterilerden faydalanın Sağlık için her gün bir kase Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, yoğurdun en önemli faydalarından biri, içerdiği iyi bakteriler. Probiyotik yoğurt Yoğurdun vücudumuz için mucizevi bir besin kaynağı olduğunun farkında mısınız? Her gün bir kase yoğurt yiyerek pek çok hastalığın önüne geçebilirsiniz. Uzmanların sütten bile değerli olarak nitelendirdikleri yoğurt, özellikle çocukların her gün tüketmesi gereken önemli bir besin kaynağı… Bağışıklık sistemi güçleniyor hastalığa karşı vücudumuzu koruyabiliyor. Yoğurdun içeriğinde protein ve kalsiyumun yanı sıra, magnezyum, potasyum, çinko gibi mineraller ve B6 ve B12 vitaminleri de bulunuyor. MAKRO VİZYON Özellikle çocukların kemik gelişiminde büyük rol oynayan yoğurt, bağışıklık sistemini de oldukça güçlendiriyor. Çocukların pek çoğunun belli bir yaştan sonra süt içmek istememesi durumuna karşılık uzmanlar 62 OCAK-ȘUBAT 2012 bakteriler olarak adlandırılan bu organizmalar, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, sindirim sistemindeki sorunlara karşı da doğal bir tedavi sağlıyor. Ayrıca iyi bakteriler, kötülerin çoğalmasına engel olarak gastrit, reflü ve ishal gibi birçok sorunda işe yarıyor. D MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ MAKRO VİZYON 36 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ önce yiyeceğiniz bir kase yağsız ya da az yağlı yoğurt, siz mışıl mışıl uyurken yağlarınızı yakmaya başlıyor. Kilo vermek ve özellikle karın bölgesindeki fazla kilolardan kurtulmak isteyenler için yoğurt son derece ideal bir besin kaynağı. Ayrıca yoğurt kas yapısının kaybolmasını da engelliyor. Neden yoğurt yemeliyiz? Geleneksel lezzetimiz Yoğurt Türk kültürüyle özdeşleşmiş bir besin. Nefesiniz Başka dillere de “yoğurt” kokmuyor kelimesi Türkçeden geçmiş. Üretim ve tüketim Geleneksel besin rakam larına bakıldığında da kaynağımız olan yoğurdun yoğu rdun mutfağımızdaki faydaları pek çok dünya yerin i ve önem ini rahatlıkla ülkesi tarafından da görebiliriz. Ürettiğimiz sütün onaylanıyor. Öyle ki üçte birini yoğurt olarak Japonya ve ABD gibi tüketiyoruz ve ülkemizde ülkeler, bu mucize besine yılda ortalama 2.2 milyon ton ilişkin yaptıkları yoğurt üretiliyor. Kişi başı 30 araştırmalarda ilginç kilo yoğurt tüketimiyle, bulgular da elde etmiş. dünyada kişi başına yoğurt tüketiminin en yüksek Japonya’da yapılan ve olduğu ülke konumundayız. sonuçları İngiltere’de Geleneksel yoğurdun en yayımlanan araştırma, önem li özelliği, tadının şekersiz yoğurdun nefes ekşim si olması. Ancak Türk kokusunu giderdiğini mutfağında tatlısından ortaya koyuyor. tuzlusuna pek çok çeşitte Araştırma sonuçları yoğurt kullanılıyor. Ayrıca yoğurdun diş taşı ve diş mutfaklarımızda pişen eti iltihaplarını da doğal yemeklerin içinde veya yollardan önlediğini yanında yoğurt işaret ediyor. Araştırma vazgeçilmezimiz durumunda. Yoğurt çorbası, kapsamında, 6 hafta cacık ve yoğurt tatlısı bunun boyunca günde bir en güze l örnekleri. porsiyon yoğurt Ame rika ve Avrupa yiyenlerin yüzde 80’inde ülkele rinde ise yoğurt daha nefes kokusuna yol açan çok meyveli çeşitleriyle hidrojen sülfit düzeyinin bulunuyor ve atıştırmalık düştüğü gözlendi. olarak tüketiliyor. MAKRO VİZYON 64 Güzellik için de bir kase… Güzellik için salondan salona koşanlara da bir müjde verelim. Doğal bir besin olan yoğurt, doğal güzelliği de beraberinde getiriyor. Yoğurt cilde parlaklık kazandırmasının yanında yüzde 61 oranında yağ yakıcı özelliğe sahip. Özellikle gece yatmadan OCAK-ȘUBAT 2012 l Kolesterol emilimini azaltıyor. l Probiyotik aktiviteye sahip olan bu besin, çocukların bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. l Bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasını engelliyor. l Yoğurt, vücutta kendi kendine sindirilen tek gıda olduğundan sindirimi de kolaylaştırıyor. l Kişiye sakinlik veren yoğurt hem rahat bir uyku uyumanıza yardımcı oluyor hem de stresi azaltıyor.n MAKRO GEZİ MAKRO VİZYON 36 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO KONUK Yaşayan efsane ORHAN GENCEBAY Ömrünü sanata vermiş bir müzisyen Orhan Gencebay. Müziği, hepimizin kendinden bir şeyler bulabileceği tüm değerleri ve kültürleri içerisinde barındırıyor. Hangimiz zaman zaman “batsın bu dünya” diyecek noktaya gelmiyoruz ki? 60’lı yıllarda başlayan Orhan Gencebay gerçeği, günümüzde hala ve aynı sevgi seliyle devam ediyorsa, bu durum Orhan Gencebay’ın müzikte yaptığı büyük devrimin ve sentezin bir sonucu. Orhan Gencebay, 1944 yılında Samsun’da doğmuş. Henüz oyun çağındayken bir batı enstrümanı olan mandolin çalmaya başlamış ve eski bir opera sanatçısından klasik batı müziği eğitimi almış. Henüz çocuk yaştayken Batı armonisini, notasyonunu ve tekniğini öğrenmiş, notaları deşifre edebilecek konuma ulaşmış. Yedi yaşında ise, bugün en ustalarından sayıldığı bağlama ile tanışmış, ve aşık olduğu enstrümanına derinden bağlanmış. 10’lu yaşlarındayken tambur ile tanışıp Türk Sanat Müziği ile ilgilenmeye başlamış. Yine aynı yıllarda Jazz müziğine büyük ilgi duymuş ve batı nefesli sazlardan olan tenor saksafon çalışmaya başlamış. Orhan Gencebay, çocukluğundan itibaren bir müzik dehası ortaya koyan ve bugün 1000’in üzerinde bestesi, ilahileri, senfonik formda eserleri, bağlama soloları ve film müzikleri bulunan, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli müzik adamlarından biridir. Batsın Bu Dünya, Bir Teselli Ver, Dertler Benim Olsun ve daha nicelerini nesiller boyu dinlemeye devam edeceğiz. Sevenlerinin tabiriyle “Orhan Baba” sayfalarımızda… MAKRO VİZYON Günümüzde “arabesk müzik” tartışmaları çokça yapılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Öncelikle benim yaptığım müziğe Arabesk demek yanlış. Tanım bu değil çünkü. Arabesk, Arap etkinliği demek. Müzik evrenseldir aslında. İtalyanlar Doğu müziğine “Allaturca”, Batı müziğine “Allafrank” dedi. Batının temelinde müziğin yanında din vardır. Adama sorarsın İtalyan’ım ve Hristiyanım der. İngiliz de öyle. Bizde de Müslümanlık var. Arap Arap’ım der ama Müslüman. Türk de öyle. Hepimizin ırkı farklı olsa da türküsü aynı. O zaman müziğin birleştirici olduğunu söyleyebiliriz… Tabi ki. Kimliklerimiz farklı olsa bile insanların hisleri aynı. Birisi aşık olur bunu Arapça ifade eder, biri Kürtçe, biri İngilizce. Kalpte hissedilen duygu aynıdır. Arabesk tanımı sosyologların tanımıdır. Halbuki bu tanımı müzikologlar yapmalıdır. Müzik dediğimiz, 7 tane notadır sonuçta. Bu notaları alırsın, bir sistematik içinde sese çevirirsin. 66 OCAK-ȘUBAT 2012 Her sene Eurovision Şarkı Yarışması yapılacağı zaman Türkçe mi söyleyelim İngilizce mi diye tartışmalar çıkıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Eurovision bir şov yeri. Sanatçını seçtin mi, artık ona karışmayacaksın. “Şunu şöyle yap, bunu böyle yap” diye… Çünkü o, ne yapacağını bilir. İlk profesyonel besteniz ‘Ruhumda Titreyen Sonsuz Bir Alevsin’. Bu besteyi yaptığınızda 14 yaşındaymışsınız. Bize o yaşlarınızı anlatabilir misiniz? “Ruhumda titreyen sonsuz bir alevsin / Adımı zikreyle bu alev sönmesin / Ruhun ayrılsa bile o pak teninden / Dilerim adımı anmadan Hakka eremeyesin.” Rast makamında, Türk Sanat Müziği klasik formasyonunda bir beste. 13-14 yaşında bir çocuğun söyleyeceğini düşünemeyeceğimiz bir yapıdaydı. Yine o yaşlarda D MAKRO GEZİ MAKRO VİZYON 51 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO KONUK yaptığım bir beste vardı ki; o da şuydu: “Bir huzur var ki şu alem-i fani içinde / Yaşadım da o alemi bu karar içinde / Gördüm ki doğan bir pişman doğmayan ise iki...” 6 yaşında müziğe başladım. 10 yaşında beste yapmaya başladım. 13-14 yaşında bu ciddi cümleleri sarf ediyordum. Notayı 6 yaşında öğrenmiştim. 7 yaşında sazı kucakladım. Jazz ve rock’la da ilgilendim. Ayrıca 8-9 yaşında dahi Aşık Veysel babamızı gözlerim kapalı son derece büyük bir hazla dinlerdim. O yaşta ben onu anlardım. Orhan Baba sizin lakabınız. Çevrenizdekilerin dile getirdiği başka lakaplarınız var mı? ‘Koca yürek” lakabımı severim; sevgili Volkan Konak takmıştı. Çok sevdiğim bir kardeşimdir; bir gün “Hocam bütün insanlara sizin gönlünüzde yer var” dedi. “Evet, benim gönlüm o kadar kocaman ki herkes sığar” dedim. “O zaman senin adın ‘Koca yürek’ olmalı” dedi. güzellikleri senin üzerinde olsun.” Ne zaman “Berhudar ol” desem dedemi hatırlıyorum; onun bana hatırasıdır. 15 yaşımdan beri “Berhudar ol” derim, son 20-30 yıldır çok kullanıyorum. Kimliklerimiz “Berhudar ol” çok sık kullandığınız bir söz. Hikayesi nedir? Ben dedemi 15-16 yaşımdayken kaybettim. 14.5 yıl savaşmış, vücudunda iki mermiyle dolaşıyordu. Bana kahramanlık türküleri çaldırırdı. O hep “Berhudar ol evladım” derdi. Bu çocukluğumdan itibaren beni çok etkilemişti. Sonra bu sözün anlamının güzelliğini öğrendim. Anlamı, “Allah’a emanet ol”, “Allah’ın bütün MAKRO VİZYON 68 Çok insan şarkılarınızı dinleyerek ağladı. Kendi şarkılarınız sizi ağlatır mı? Şarkılarımın bazı olayları hatırlatanları beni de etkiliyor. Yalnız kendiminki değil, her güzel eser beni duygulandırır. farklı olsa bile insanların Hayat arkadaşınız Sevim Emre’ye çok şarkı yaptınız mı? Sevim Hanım’a çok beste yaptım. Bizim duygu hallerimizi anlatan; mutluluğumu, kırgınlığımı, hüznümü anlattığım çok beste var.n aynıdır. OCAK-ȘUBAT 2012 hisleri aynı. Birisi aşık olur bunu Arapça ifade eder, biri Kürtçe, biri İngilizce. Kalpte hissedilen duygu MAKRO SAĞLIK Günümüzde pek çok hastalığın tedavisinde antibiyotikler, bilinçli ya da bilinçsiz olarak kapısı ilk çalınan ilaçlar arasında yer alıyor. Ancak dost gibi görünen bu ilaçlar sağ gösterip sol vurabiliyor. Bu konuda bilinçlenmek ve antibiyotikleri kesinlikle doktor tavsiyesiyle ve kontrolünde kullanmak büyük önem taşıyor. Penisilinle başlayan yolculuk Frengi, tüberküloz, difteri, çiçek ve veba gibi hastalıklar yakın bir tarihe kadar pek çok toplumun korkulu rüyasıydı, hatta bu hastalıklar toplu ölümlere bile yol açıyordu. Ta ki antibiyotiklerin keşfine kadar. Antibiyotiklerin bulunmasıyla bu hastalıkların önüne geçildiği su götürmez bir gerçek. Geçmişten bugüne ateşli hastalıklar ve bulaşıcı hastalıklar her yaştan insanı hala etkiliyor. Peki, her hastalıkta bir doktor önerisi olmadan antibiyotiğe başvurmak ne kadar doğru? Bilinçsiz antibiyotik kullanımı sizi tedavi etmekten çok hasta edebilir. İşte antibiyotikle ilgili doğru ve yanlışlar… Sir Alexander Fleming, laboratuvarında bakterilerle çalışırken tesadüf eseri küf mantarlarının bakterileri öldürdüğünü görüyor ve bunun sebebinin de küf mantarlarının ürettiği bir madde olduğunu tespit ediyor. İşte bu madde hepimizin çok yakından tanıdığı penisilinin ta kendisi. Penisilinin bulunmasının ardından değişik gruplarda pek çok antibiyotik geliştiriliyor. Genel anlamıyla mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotikler, günümüzde en çok başvurulan ilaçlar arasında yer alıyor. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı direnci düşürüyor Antibiyotikler sayesinde günümüzde birçok hastalığı tedavi edebiliyoruz. Ancak, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmeleri yüzünden, normalde etkili olmasını beklediğimiz bir antibiyotik, tedavi sürecinde etkisiz kalabiliyor. Öyle D Antibiyotik dost mu, düşman mı? MAKRO VİZYON 70 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO SAĞLIK Antibiyotikler sayesinde günümüzde birçok hastalığı tedavi edebiliyoruz. Ancak, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmeleri yüzünden, normalde etkili olmasını beklediğimiz bir antibiyotik, tedavi sürecinde etkisiz kalabiliyor. ki bir yandan yeni antibiyotikler geliştirilirken, bakteriler de boş durmuyor ve antibiyotikleri etkisiz hale getiren direnç mekanizmaları geliştiriyor. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı da ne yazık ki antibiyotiklere karşı bakterilerin direnç geliştirmesini kolaylaştırıyor. Ciddi bir sorun haline dönüşen bu durum nedeniyle, günümüzde bilinçli ve uygun antibiyotik kullanımı oldukça önemli. Uygun antibiyotik seçimi hastada tespit edilen enfeksiyon hastalığına sebep olan bakteriyel etkene yönelik en dar kapsamlı ve etkin antibiyotiğin seçilmesi anlamına geliyor. Bu noktada doktorlar açısından iki durum söz konusu; birinci durumda hastada mevcut enfeksiyona etken olan bakteri tespit ediliyor ve bu bakteriye yönelik en dar kapsamlı, etkin ve hasta açısından yan etkileri en az olan antibiyotiğin kullanımına başlanıyor. İkinci durumda hastalığa sebep olan bakteriyel etken tespit edilemiyor, örneğin zatürreye sebep olan bakteri tespit edilemiyor ve bu hastalığa sebep olabilecek bakterilere yönelik etkin bir antibiyotik, doktor tarafından belirlenerek uygulanıyor. Bakteriyel sebebi tespit edilmiş bir hastada en dar kapsamlı etkin bir antibiyotik kullanımı yerine, daha geniş kapsamlı bir antibiyotik kullanımında ise, antibiyotiğe karşı direnç gelişimi, tedavi masraflarında artış ve gereksiz yere toksik etkiye maruz kalma gibi önemli sorunlar ortaya çıkabiliyor. MAKRO VİZYON Yan etkilere dikkat! Gerek olmayan durumlarda antibiyotik kullanımı, farklı sorunlara da davetiye çıkarabiliyor. Bunların başında da yan etkiler geliyor. Üstelik, bu yan etkiler, ciddi hayati tehlikelere bile yol açabiliyor. Öte yandan hastaların doktor önerisi dışında antibiyotik kullanması, mevcut hastalığın iyileşmemesine hatta daha kötüye gitmesine de sebep olabiliyor. Bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi, çevredeki ve sağlık kurumlarındaki bakteri popülasyonlarını da etkileyeceğinden, toplumsal bir sorun da yaratıyor. En sık görülen yan etkiler arasında bulantı, kusma, ishal, ciltte kızarıklık ve kaşıntılı alerjik döküntüler var. Bu tür yan etkiler ilaç kesildiğinde ortadan kalkıyor. Ancak anafilaktik reaksiyon, diyalize girmeye götürecek kadar ciddi böbrek hastalıkları gibi hayati tehlikelere yol açan yan etkiler de söz konusu. Bu sebeplerle antibiyotik kullanırken herhangi bir yan etki fark ederseniz, durumu hemen doktorunuza bildirmelisiniz.n Bilinçsiz antibiyotik kullanımı çok büyük zararlara neden olabilir. Bu sebeple antibiyotikler kesinlikle doktor önerisiyle alınmalı ve doktorun önerdiği dozda ve zaman aralığında kullanılmalı. 72 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO YAȘAM Sigarayı bırakma zamanı Günümüzde sigaranın zararları herkes tarafından biliniyor ve Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre “sigara içmek” dünya çapında bir problem olmakla birlikte tahmini 3 yetişkinden biri sigara kullanıyor. Ancak sigara içenlerin unutmaması gereken bir nokta var; birçok hastalığın sebebi olarak gösterilen sigara sadece size değil, çevrenizdekilere de ciddi zararlar veriyor. MAKRO VİZYON 74 Günümüzde gerçekleştirilen bilinçlendirme çalışmalarıyla hepimiz sigaranın zararlarını az ya da çok biliyoruz. Ancak hepimiz daha çok akciğer kanseri konusunda bilgi sahibiyiz. Peki ya sigaranın diğer zararları? Sigaranın zararları l Sigaradan en büyük zararı görenler, anne karnındaki bebeklerdir. Gebelik esnasında sigara içen bir annenin bebeğinde, %10-15 kilo eksikliği ve zeka geriliği görülüyor. l Tütünün içinde bulunan karbonmonoksit, nikotin, OCAK-ȘUBAT 2012 katran gibi zararlı maddeler, akciğer kanseri başta olmak üzere, solunum sistemi hastalıklarından olan bronşit ve amfizeme gibi hastalıklara neden olur. İçilen her sigara, içen kişiyi kansere bir adım daha yaklaştırır. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulur. l Sigarada bulunan karbonmonoksit, kandaki oksijeni yok ettiği için damarlarda kolestrol depolanması kolaylaşır ve bunun neticesinde kalp krizi riski artar. l Yemek borusu ve midede ülser, kanama ve kanser oluşumu ihtimali artar. Pankreas kanseri riski de fazlalaşır. l Sigara içenlerde iç hastalıkların yanı sıra, ellerde ve parmaklarda sararma, tırnaklarda kırılma ve ciddi cilt sorunları ortaya çıkar. Ciltte kırışıklık oluşumu hızlanır. l Sigaranın neden olduğu hastalıklardan en önemlisi de “burger hastalığı”. Burger hastalığı, özellikle genç ve orta yaş erkeklerde daha sık görülen, tedavi D MAKRO YAȘAM edilmemesi halinde ilerleyici bir tıkanma şeklinde seyreden bir damar hastalığıdır. Önlemlerin alınmaması ve tedavinin yapılmaması sonucu, kol ve bacak gibi çeşitli uzuvların kesilmesine neden olur. l Ağız kokusu, diş ve diş eti hastalıkları, diş kaybı ve tat ve koku alma duyusunda bozulmalar görülür. l Beyin hücrelerinin ölümüne ve hafıza zayıflığına (Alzheimer) sebep olur. l Sigara içen kadınlarda, rahim ve yumurtalık kısırlığı, erken menopoz ve rahim kanseri gibi hastalıkların oluşum riski artar. l Vücutta yorgunluk, ruhsal gerilim, aşırı stres ve uykusuzluk görülür. l Sigara, vücuttaki insülin salgılama yeteneğini azaltarak şeker hastalığına sebep olur. l Sigara bağımlılarında kronik baş ağrılarına rastlanır. Tek bir sigara vücudunuza neler yapar? Sigarayı çok ender içenlerdenseniz, size bir zararı olmadığını düşünebilirsiniz. Ancak tek bir sigara yakmanın bile vücuda çok ciddi etkileri oluyor. Bir sigara ortalama olarak 10 nefeste tükeniyor. Ancak bu 5 dakika süren, sözde zevk anlarında 4000’e yakın zararlı kimyasal madde iç organlarımıza doğru süzülür. İlk nefesle birlikte sigara dumanı ağızdan geçer ve bu geçiş esnasında dişleriniz üzerinde kahverengi bir tabaka bırakır. Duman yoluna devam ederken soluk borusuna ulaşır ve solunum sistemindeki zararlarını vermeye başlar. Mukusu ve işgalci partikülleri temizleyen ufak tüycüklerin çalışmasını geçici olarak yavaşlatır. Aynı esnada nikotin akciğerlerdeki kılcal damarlar vasıtasıyla anında kana karışır. Kan aracılığıyla böbreküstü bezlerine ulaşan nikotin anında bir enerji şokuna neden olur. Bu da kan basıncını ve kalp ritmini hızlandıran adrenalin salgısını tetikler. Kalp bu ritimde atarken dinlenemez ve felç riski artar. İlk nefesle beraber sigara dumanındaki karbonmonoksit kana karışmaya başlar. Bu da yaşamsal organlarda oksijen tutulmasını engeller. Kan dolaşımı nedeniyle beyne ulaşan nikotin buradaki sinir hücrelerini uyarır. 5 dakikalık tek bir sigaranın sonucu olarak akciğerlerinizde ciddi sorunlar yaşanır. Uzun vadeli sigara içiminin son ve en önemli hediyesi, katranla kaplanmış kahverengi akciğerlerdir. Bunlar sadece tek bir sigaranın vücudunuza yaptığı etkiler. Sigara sayısı MAKRO VİZYON temizlemekle uğraşır. Kararlı mısınız? Vücuttaki nikotinin bir kısmı ilk 24 saat içinde atılır. Bazı sigara bağımlılarında sigarayı bıraktıktan sonra öksürük ve balgamın arttığı görülür ve bu durum birkaç ay sürebilir. Ancak bunun kötü bir durum olduğunu düşünmemelisiniz. Aksine, bu iyiye işaret çünkü akciğerlerin temizlendiğini gösteriyor. arttıkça hasar çok daha büyümeye ve bağımlılık artmaya başlar. Ayrıca unutmayın ki, sigara dumanının bir kısmı da o anda havaya karışıp gider ve ortamdaki havayı soludukça etkileri de devam eder. Bedeniniz, tek bir sigarayı içtikten sonra, 6-8 saat boyunca, geride kalan toksik maddeleri 76 OCAK-ȘUBAT 2012 Sigarayı bırakmak istiyorsanız, ilk adım kararlı olmak. Her hafta sigarayı bırakmaya niyetleniyor ancak bu kararınızı erteliyorsanız, bu konuda başarısız olmanız olası. Eğer sigarayı kendi iradenizle bırakmakta zorlanıyorsanız, bir uzmandan yardım almanız faydalı olacaktır. Sigarayı bırakmada en etkili olan yöntemlerden biri nikotini yerine koyma tedavisi. Çünkü sigarayı bırakan insanlarda yaşanan en büyük sorun, nikotin eksikliğinden kaynaklanan sıkıntı ve stres. Kişiye nikotin verildiğinde ise geriye sadece sigarayı bırakmanın psikolojik tarafı kalıyor. Cilt bantları ve nikotin sakızları, tedavi sürecinde en etkili olan alternatifler. Tedavi genellikle 2-3 ay sürüyor. Sigarasız geçen ilk 48 saati atlattıktan sonra sigarayı bırakmak çok daha kolay bir hale geliyor. Bir sigara bağımlısının sigarayı bıraktığını söyleyebilmek içinse 1 senenin sigarasız geçmesi gerekiyor.n MAKRO BEBEĞİM Süt dişi çıkarma zamanları bebekten bebeğe değişebiliyor. Bazı bebekler 3. ayda diş çıkarmaya başlarken bazılarının da ilk dişi çıkarması 12. aya sarkabiliyor. Ancak bir yaşını geçmiş bir bebek hala diş çıkarmadıysa bir diş hekimine danışmanızda fayda var. Diş çıkarma belirtileri Bebeğinizin diş çıkaracağınızı gösteren belirtiler, dişler çıkmaya başlamadan 2-3 ay önce başlıyor. Bebekten bebeğe değişiklik gösteren bu belirtileri gözden geçirelim: • Huzursuzluk: Bebeğinizin dişleri diş etine yaklaştıkça ağrısı artar ve bu da bebeğinizde haftalar boyu sürebilecek bir huzursuzluğa neden olur. • Ağrı: Bazı bebekler diş çıkarırken şiddetli ağrılar çeker. Bu sebeple de ellerine geçen her şeyi, ağızlarına götürerek diş etlerini rahatlatmaya çalışır. • Ateş: Bebeklerin diş etlerindeki inflamasyon nedeniyle diş çıkarma döneminde bebeğin ateşi 38 dereceye kadar çıkabilir. Ateş 38 derecenin üzerine çıkarsa bebeğinizi mutlaka doktora götürün. • İştahsızlık: Diş çıkarırken huzursuz günler yaşayan bebekler, bu dönemde beslenmeyi reddedebiliyor. Bu durum geçici olarak görülüyor ve bebek dişlerini çıkardıktan sonra iştahı da normale dönüyor. • Salya akması: Bebekler 3. aydan Bebeğiniz diş çıkarırken... Uykusuz geceler, hafif ateş ve huzursuz günler… Bu sorunların sebebi, bebeğinizin gülüşünü çok daha sevimli yapacak olan dişlerinin çıkması olabilir. Bebeklerde ilk diş ortalama yedinci ayda çıkmaya başlıyor ve çoğu zaman kolay geçmiyor. Bu zorlu dönemlerinde size de büyük görev düşüyor. itibaren salya akıtmaya başlıyor ve bu durum diş çıkarma döneminde daha da artıyor. tülbent yardımıyla bebeğinizin diş etlerini ve ağız çevresini temizleyin. Aksi takdirde bebeğinizin ağzında pamukçuk çıkabilir. İlk süt dişinin çıkmasından 1 yaşına kadarki dönemde tülbenti, yine dişlerini temizlemek için kullanabilirsiniz. 1 yaşını geçtikten Bakım şart! Bebeğinizin ağız bakımına diş çıkarmaya başlamadan önce başlamanızda fayda var. Her emzirmeden sonra temiz bir sonra artık diş fırçası kullanma zamanı gelmiş demektir. 1 yaşından 2 yaşına kadarki dönemde, bebeğinizin dişlerini diş macunu kullanmadan fırçalayabilirsiniz. 2 yaşından itibaren az miktarda diş macunu kullanabilirsiniz. 3 yaşından itibaren çocuğunuz dişlerini kendi fırçalamaya başlayabilir. Ancak dişlerini düzenli olarak, günde iki defa fırçaladığından emin olmalısınız. Süt dişleri ne zaman çıkar? 6-9 aylık Alt ve üst ön kesici dişler 9-12 aylık Üst ve alt yan kesici dişler 15-18 aylık Birinci azılar 18-21 aylık Köpek dişleri 30 aylık İkinci azılar Ne yapılabilir? Bebekler diş çıkarma döneminde daha fazla şefkat ve sevgiye ihtiyaç duyuyor. Bebeğinize daha fazla sevgi ve ilgi göstererek huzursuzluğunu azaltabilirsiniz. Ayrıca diş kaşıyıcılarla oynaması, diş kaşıntısını hafifletebilir. Plastik yerine kauçuk diş kaşıyıcıları tercih edin. Yumuşak ve temiz bir tülbentle diş etlerine masaj yapmanız da işe yarayabilir.n MAKRO VİZYON 78 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO GEZİ k a c a t ı s ı i z i n İçi Soğuk kış günlerinde hepimiz bahar ve yaz aylarının gelmesini dört gözle bekleriz. Bu kez beklemektense gitmeye ne dersiniz? Bali, Cape Town, Kenya, Barbados ve Küba’yı bu sayımızda sayfalarımıza taşıdık. Soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak bu rotalara doğru yol almak istemez misiniz? sıcacık rotalar Volkanik yapısı ve el değmemiş tropik ormanlarıyla muhteşem bir güzelliğe sahip olan Bali’de dans, heykelcilik ve resim gibi sanat dallarının çok gelişmiş olduğunu da söyleyebiliriz. Bin bir çeşit el sanatları ve her damağa uygun yemek olanakları ile Bali adasını asıl meşhur edense, bembeyaz kumları Bali - Endonezya 230 milyon civarındaki nüfusuyla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi olan Endonezya, irili ufaklı 17.508 adadan oluşan bir ülke. Bali ise bu adalardan sadece biri ancak özünü kaybetmediği için bugün dünyanın dört bir tarafından turist akınına uğruyor. MAKRO VİZYON 80 OCAK-ȘUBAT 2012 ve masmavi denizi. Sıcaklığın her mevsim 2530 derece civarında olduğu adada, pek çok Hindu tapınağı ve heykel atölyesi bulunuyor. Pura Besakih Tapınağı ise mutlaka görülmesi gereken bir nokta, çünkü 11. yüzyılda inşa edilmiş. Eğer rotanızı Kuta’ya çevirirseniz, eğlence için pek çok seçenek sizi bekliyor olacak. Rafting, trekking ve Bali bisikletle çevre gezisi bunlardan sadece bazıları. Bali’de kendinizi şımartmanız için en güzel seçeneklerden biri olan Bali masajını da yaptırabilirsiniz. Endonezya’da çok yaygın olan ‘spa’ merkezlerinde Uzakdoğu kültürünün ayrılmaz bir parçası olan geleneksel masajlar ve aromaterapi seansları yapılıyor. Yeşil örtüsü ve mercan milyon. Alabildiğine uzun kumsallar, altın madenleri, binlerce kuş ve bitki çeşidi ve Masa Dağı’nın eşsiz manzarası, Cape Town’u her yıl ziyaret eden milyonlarca turistin sebepleri arasında sayılabilir. Masa Dağı, sadece Cape Town için değil, tüm Afrika için, gerek turistik gerekse doğal güzellik olarak çok farklı bir yerde. 1038 metre kayalıklarıyla ünlü Bali, ayrıca dalış tutkunları için de çok iyi bir rota. Cape Town Güney Afrika Cumhuriyeti Güney Afrika Cumhuriyeti’nin üç başkentinden biri olan Cape Town aynı zamanda da en büyük şehridir. Güney Afrika’nın güneybatı ucunda yer alan şehrin nüfusu yaklaşık 2 Cape Town yüksek tepelerden paraşütle atlayabilir ya da sörf yapabilirsiniz. Ancak Afrika’ya gitmişken safari yapmadan dönmek olmaz. Deve sırtında safari yapmak isterseniz Cape Town doğru yer. Ayrıca bu liman şehrinden deniz mahsullerini tatmadan dönmemenizi öneririz. Cape Town Nairobi - Kenya Kenya’nın başkenti olan Nairobi, Nairobi Nehri üzerine kurulmuş ve denizden 1661 metre D MAKRO VİZYON 81 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO GEZİ Bali yüksekliğindeki dağ, bir masa şeklinde dümdüz olduğu için bu adı almış. Şehirden teleferikle çıkabileceğiniz dağı ve buradaki manzarayı gördükten sonra Cape Town’a hayran kalacaksınız. Hepimizin adına aşina olduğu Ümit Burnu da Cape Town’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir nokta. Cape Town’a 1 saatlik mesafede olan Ümit Burnu’na vardığınızda dev dalgalar sizi bekliyor olacak çünkü Hint Okyanusu ile Atlas Okyanusu’nun birleştiği noktadasınız. Her zevke hitap eden şehirde, denize girebilir, penguenleri ziyaret edebilir, MAKRO GEZİ yükseklikte bir şehir. Safari denince akla gelen ilk ülkelerden biri olan Kenya, bu konuda birbirinden farklı seçenekler sunuyor. İlk seçenek, basit kamp malzemeleri ile yapılan, profesyonel kampçılara yönelik safariler. İkinci seçenek, biraz daha konfor arayanlar için; orman kulübelerinde konaklayacağınız bu turları da seçebilirsiniz. Son seçenek ise lüks çadırlı safari turları. Nairobi’de safarinin yanı sıra, Nairobi Ulusal Parkı ve Müzesi’ni ve zürafa merkezini mutlaka görmelisiniz. Nairobi Ulusal Parkı, şehirden ayrılmadan safari yapabilmenize olanak tanıyan dünyadaki belki de tek park. Aslan, çita, leopar, zebra, zürafa, hipopotam ve ceylanlar, görebileceğiniz hayvanlar arasında. Eğer şanslıysanız, hayvan bakıcılarını, yetim gergedan ya da fillere çamur banyosu yaptırırken seyredebilirsiniz. Yerel kültürü tanıtıcı pek çok aktivitenin yapıldığı şehirde, yerel müzikler eşliğinde yerel yemekler sunuluyor. Kenya’ya gitmişken kahve içmeden dönmemelisiniz. Nairobi Java House kıtanın en iyi kahve zinciri ve Kenya’ya özgü kahveleri denemek için mükemmel bir mekan. Ayrıca arkadaşlarınıza hediye götürmek için buradan kahve çekirdeği almak en iyi fikir. Nairobi-Kenya Barbados Adası Bağımsız bir ada ülkesi olan Barbados, Güney Karayipler bölgesine uzanır ve Güney Amerika kıtasına bitişiktir. Atlas Okyanusu’ndan sürekli esen alize rüzgarlarının devamlı etkisiyle sıcaklığın Nairobi-Kenya MAKRO VİZYON 82 OCAK-ȘUBAT 2012 ılıman olduğu ada, tropikal bir iklime sahiptir. Mükemmel kumsalları, deniz kenarındaki ilginç mağaraları ve göz alabildiğinde uzanan şeker kamışı tarlalarıyla Barbados, turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği bir D MAKRO GEZİ güzellikleriyle tam bir çekim noktası. Koloni döneminden kalma ihtişamlı binalar, geniş tahta çerçeveli pencereler, 1950’li yılların Amerikan arabaları, gün boyu sokaklarda süren yaşam, domino veya dama oynayanlarla Havana, tam bir nostalji şehri. Havana’nın tarih kokan sokaklarında dolaşıp puronun hikayesini dinleyebilir ya da kendinizi Karayipler’in masmavi denizine bırakabilirsiniz. Havana’da her türlü tatil alternatifi sizi bekliyor olacak. En eski İspanyol kolonyal yerleşimlerinden biri olan Havana’da barok ve neoklasik anıtlar en dikkat çekici olanları. UNESCO’nun kültürel miras listesine alınan kentte tek bir çivi bile çakılamayan binalar sizi yüzyıllar öncesine götürecek. Havana’da, Malekon adı verilen sahil şeridi şehrin kalbinin attığı yer. Denize Barbados nokta. Her sezon belli sayıda ziyaretçinin kabul edildiği adaya canınız istediğiniz zaman gidebilmeniz mümkün değil. Adanın West Coast adlı bölgesi, milyarderlerin diyarı olarak biliniyor. Pahalı ve lüks oteller bu kısımda yer alıyor. 1966’da bağımsızlığını ilan edene kadar İngiliz sömürgesi altında yaşayan Barbados, takma adı “Küçük İngiltere”yi de bu dönemde almış. Güneşlenme, su sporları ve voleybol oynamak için ideal olan Barbados’un güney ve batı sahilleri sakin, açık mavi denizi ve beyaz, pembemsi kumsalıyla ünlü. Bunun yanı sıra macera severler, Atlantik Okyanusu’nun dalgalı sularında sörf yapabilirler. Bu tropik ada, doğal güzellikleri ve yumuşak kumlu plajlarıyla özellikle balayı çiftleri için ideal bir tatil imkanı sunuyor. Havana - Küba Küba’nın başkenti olan Havana, hem tarihi, hem kültürel hem de doğal Havana-Küba MAKRO VİZYON 84 OCAK-ȘUBAT 2012 giren çocuklar, güneşlenenler ve yerli halk Havana’nın tüm ruh halini yansıtıyor. Bu bölgede, evlerin salonlarında işletilen Paladorlar isimli lokantalarda yemek yiyebilir, Kübalılarla kendi evlerinde sohbet edebilirsiniz. Dans ve müzik Küba’da olmazsa olmazların başında geliyor. Bu bakımdan Havana’ya Havana-Küba da, müzik cenneti diyebiliriz. Hemen hemen her yerde, kafelerde, sokaklarda, barlarda, otellerde, restoranlarda ve kumsalda, latin müzik yapan gruplara rastlayabilir ve müziğin bu ülke için anlamını kendi gözlerinizle görebilirsiniz.n MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 86 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 88 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO TARİF Yoğurt Çorbası Malzemeler: Yarım su bardağı pirinç, 5 su bardağı su, 2 çorba kaşığı tereyağı, tuz ve kuru nane. Terbiyesi için: 1 adet yumurta, 1 su bardağı yoğurt, 3 yemek kaşığı un. Hazırlanışı: Pirinci 1,5 su bardağı suyun tamamını çekene kadar haşlayın. Haşladığınız pirinçlere 3,5 su bardağı soğuk su ekleyerek kaynatın. Kaynayan suya tereyağını ilave edin. Diğer tarafta bir kabın içinde yoğurt, yumurta ve unu iyice çırpın. Kaynayan pirinçlerin suyundan iki kepçe alıp yoğurtlu karışıma ekleyerek pürüzsüz bir hale gelene kadar karıştırın. Hazırladığınız bu terbiyeyi kaynamakta olan pirinçlere yavaşça ilave edin. İyice karıştırarak bir taşım daha kaynatın. Son olarak nane ve tuzu ekleyip ocaktan alın. Servis ederken üzerine erittiğiniz tereyağını koyabilirsiniz. Fırında Tavuk Malzemeler: 1 adet tavuk, 1 adet limon, 2 diş sarımsak, 3-4 dal taze biberiye, 1 yemek kaşığı toz kırmızı biber, 1 çay bardağı zeytinyağı ve tuz. Hazırlanışı: Tavuğu iyice yıkayıp kurulayın. Limonu da iyice yıkadıktan sonra bıçak saplayarak üzerinde 4-5 adet delik açın. Sarımsakları soyun ve limon ile sarımsağı tavuğun içine bütün olarak yerleştirin. Temiz ve ince bir iple tavuğun ayaklarını bağlayıp sırt üstü, içine tabak konulmuş bir tencereye alın. Biberiye dallarını tencerenin içine atın. Tencereye, tabağın yüksekliğini geçmeyecek kadar su koyun. Tavuğu, kısık ateşte, 45 dakika kadar, kapağı kapalı şekilde buharda pişirin. Bu arada tuz, toz kırmızı biber ve zeytinyağını karıştırın. Tavuğu ocaktan aldıktan sonra bir tepsiye koyun ve hazırladığınız karışımı, her yerine gelecek şekilde sürün. Sosladığınız tavuğu 200 dereceye getirilmiş fırında, üzeri kızarana kadar yaklaşık 30 dakika daha pişirin. Tavuğunuz pişerken, yanında ikram etmek için arpacık soğan, havuç, kabak gibi çeşitli sebzeler soteleyebilirsiniz. MAKRO VİZYON 90 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO TARİF Elmalı Pay Malzemeler: 1 paket margarin, 1 su bardağı pudra şekeri, yarım paket kabartma tozu, yarım su bardağı sıvıyağ, 1 su bardağı yoğurt, yeteri kadar un. İç harcı için: 4 yemek kaşığı şeker, 3 adet elma, 1 tatlı kaşığı tarçın. Hazırlanışı: Oda sıcaklığındaki margarini derin bir kaba alın. Üzerine pudra şekerini, sıvıyağı, yoğurdu, kabartma tozunu ve bir miktar unu ekleyip yoğurmaya başlayın. Hamur ele yapışmayacak bir hale gelene kadar un ekleyip yoğurmaya devam edin. Hamuru bir kenarda dinlenmeye bırakın. Bu arada elmaların kabuklarını soyup küçük küçük dilimleyin ve bir tavaya alın. Üzerine şeker, tarçın ve çok az su ekleyerek pişirmeye başlayın. Elmalar suyunu çektikten sonra ocaktan alın ve soğuması için bir kenarda bekletin. Hamuru iki parçaya bölün. Bir parçayı alıp merdane yardımıyla düzgün bir yuvarlak haline gelene kadar açın. Yeterli büyüklüğe geldikten sonra tart tepsisine koyun. Daha sonra diğer parçayı da aynı şekilde açın ve bir kenarda bekletin. Tart tepsisindeki hamurun üzerine elmalı harcınızı koyun. Onun üzerine de ikinci parça hamurun serin. Kenarlarını yapıştırdıktan sonra fırına verebilirsiniz. 180 dereceye ayarlı fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Dondurma ya da pudra şekeri ile servis edebilirsiniz. Ayva Reçeli Malzemeler: 2 adet ayva, 3 su bardağı şeker, 1 yemek kaşığı limon suyu, 1 su bardağı su. Hazırlanışı: Ayvanın kabuklarını soyup çekirdeklerini ayıklayın. Dilimlediğiniz ayvaları ve çekirdekleri, şekerle birlikte tencereye alın. Yarım saat kadar, ara sıra karıştırarak suyunu saldırdığınız ayvaya, su ilave edilip pişirmeye devam edin. Kapağı kapalı tencerede 30 dakika kadar pişirdiğiniz ayvaların üzerine limon suyu gezdirip altını kapatın. Sıcakken temiz bir kavanoza doldurup, kavanozun ağzını sıkıca kapatın. Ayvanızın sululuk durumuna göre zamanı arttırıp azaltabilirsiniz. Ayrıca ayvanız çok suluysa, tencerenin kapağı açık şekilde pişirmeniz gerekebilir. Ayva çekirdeklerinin reçele kıvam verdiğini unutmayın. Kışın biriktirdiğiniz ayva çekirdeklerini yazın yapacağınız çilek, kayısı gibi reçellerde de kullanabilirsiniz. MAKRO VİZYON 92 OCAK-ȘUBAT 2012 MAKRO BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SOLDAN SAĞA 1) Düzmece - Batmıș gemi Yetișkin. 2) Ağabey - Fin hamamı - Deseni ve atkısı bozuk halı. 3) Izgarada pișirilen kemiksiz et Kül rengi, boz - Tulyum’un simgesi. 4) Pulluğun bir parçası (Farsça) Patırtı, gürültü, kavga. 5) Bakı - Her yiyeceği canı çeken - Alınmıș bir șeyi geri verme. 6) Kısaca, ordu - Çağrı - Organ Sarhoș bağırması. 7) Bir mikroskop camı - Tavuk etinden yapılan bir tür yemek. 8) Eskrimde bir kılıç - İri gövdeli bir hayvan - Kumașta kıvrım Hitit. 9) Anavatan - Kudret, iktidar - Kırmızı. 10) Makro’nun hizmet verdiği il sayısı - Çok kalın ip - Amele. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Erkek ceketi - İspanyolca, yașa. 2) Kısaca akümülatör Göz alıcı, göze çarpıcı, alımlı. 3) Metal veya tahta çember Yemek listesi. 4) İki kaș arası Yemek yemesi gereken. 5) Bașlıca, asal - Herhangi bir törende yer alan topluluk. 6) Orduda görevli herkes Hoșnutsuzluk ve öfke anlatır. 7) Giyim satılan dükkân - Meyve özü. 8) Belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra - Gün doğmadan önceki alaca karanlık - Talyum’un simgesi. 9) Tantal’ın simgesi - Bir topluluk, bir örgüt içinde inanç ve düșünce bakımından ayrılık gösteren yan tutmaya yönelik küçük topluluk, klik. 10) Germanyum’un simgesi Kolsuz fanila. 11) Bir tür laboratuvar kabı - Alt, așağı. 12) İlgisiz - İlgi eki. 13) Rütbesiz asker - Kas. 14) Sacda pișirilen bir tür börek Gelinlerin bașlarına takılan süs. 15) Toprağı biraz kazma iși Cakalı, gösterișli. MAKRO VİZYON 94 OCAK-ȘUBAT 2012 Bulmacayı doğru çözüp gönderen ilk 30 okuyucumuza, Wella’den Pro Series Şampuan ve Saç Kremi armağan ediyoruz. Ad, Soyad : ........................................ Doğum Tarihi : ........................................ Meslek : ........................................ Adres : ........................................ ......................................... Telefon (cep) : ........................................ (iş) : ........................................ (ev) : ........................................ E-mail : ........................................ POSTA ADRESİ: Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980 Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05 MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2012 SAYI 28
Benzer belgeler
Mayıs - Haziran 2011 Sayı:24
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11
06980 Sarayköy - Kazan / Ankara
T: (0312) 815 47 05
www.makromarket.net