Eylül - Ekim 2010 Sayı:20
Transkript
Eylül - Ekim 2010 Sayı:20
MAKRO VİZYON l EYLÜL-EKİM 2010 SAYI 20 MAKRO | Editör Mutlu bayramlar! Yazın sıcak günlerini ardımızda bırakıyoruz. Sonbahar mevsiminin ilk günleriyle beraber Ramazan ayı bitecek ve ‘Ramazan Bayramı’na kavuşacağız. Makro Market ailesi olarak, hepimizin bir çocuk sevinciyle beklediği Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimizle kutluyoruz. Ruhumuza huzur getiren Ramazan ayının ardından bayramın da içimizi mutlulukla doldurmasını ümit ediyoruz. Makro Market’in başarıları Makro Market, ulusal bazda yayınlanan iş ve ekonomi dergilerinin yaptığı araştırmalar sonucu ne kadar büyük bir ilerleme kaydettiğini gösterdi. Fortune Dergisinin “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” araştırmasında ilk 100’e girerek 95. sıraya yerleşmesi hepimizi çok sevindirdi. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi dergimizin sayfalarında bulacaksınız. Bunun yanı sıra Nielsen tarafından yayınlanan Toplam Ticaret Raporu’na göre de Makro Market her geçen hafta ciddi bir büyüme kaydediyor. Ülkemizde gerçekleşen toplam perakende harcamalarında Makro Market’in payı her geçen gün büyüyor. Bizler de Makro Market çalışanları olarak bu büyümede en büyük pay sahibi olan müşterilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. Müşterilerimizin bize karşı duyduğu güven her şeyin üzerinde… 2 | Eylül-Ekim 2010 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun! Türk Milleti olarak, milli birlik ve beraberlik inancıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu yıl 87. yılını yine büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Mustafa Kemal Atatürk, çok zorlu geçen savaş yıllarından sonra, Türkiye Devleti’nin yönetim biçiminin “cumhuriyet” olduğunu 29 Ekim 1923 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilan etti. Cumhuriyet Bayramı’nı, bugün hala, ilk günkü mutlulukla ve sevinçle kutluyoruz. Hepimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı şimdiden kutlu olsun. Makro Vizyon’un 20. sayısı Elinizde tuttuğunuz dergi, ilk olarak Ocak 2007 tarihinde yayınlandı ve o günden bugüne, 20 sayıdır sizlerle buluşuyor. Dergimizde, elimizden geldiğince en dikkat çekici ve bilgilendirici konulara yer vermeye çalıştık. Sizlerden gelen öneri ve eleştirilerle dergimiz her yeni sayısında daha başarılı ve beğenilen bir hale geldi. Müşterilerimizle kurduğumuz temasın en önemli noktalarından biri olan Makro Vizyon’u takip eden tüm okurlarımıza teşekkür ediyorum. Umarım nice 20 sayılara beraber ulaşırız. Bu sayımızda, sonbaharın gelişini sayfalarımıza taşıdık. Yazdan çıkan vücudumuzu sonbahara hazırlamanın tüm yollarını sayfalarımızda bulabileceksiniz. Ayrıca Eylül ayının pek çok kişi için en önemli tarafı, çocuklarının okula başlayacak olması… Oldukça hassas bir konu olan okul-çocuk ilişkisini ve daha pek çok konuyu da sayfalarımızda bulacaksınız. Hepinize mutlu bayramlar ve keyifli okumalar diliyorum. MAKRO | İçindekiler s 80 RÖPORTAJ 30 Mehmet Songör: Her şey hayal kurmakla başlar s s 36 Kısaca... GÜNCEL 38 l Bin aydan hayırlı gece KADİR GECESİ l Sağlıklı bir bayram için beslenme önerileri l Uluslararası Dünya Çocuk Günü s GÜZELLİK 46 l Sonbaharda daha parlak, s KAPAK 80 HABERLER 6-28 SAĞLIK 54 l Makro Market’ten 1 ayda 4 mağaza l Makro Market Türkiye’nin en büyükleri arasında, ilk 100’de l Makro Market yönetiminde nöbet değişimi l Makro Market’te kampanya bereketi l Ramazan’da yardımlaşmanın en güzel yolları bu yıl da Makro Market’te l Makro Market çalışanları, yazın en eğlenceli anlarını beraber yaşadı l Makro Market’te Ramazan Sokakları l Makro Market iftardan hemen sonra TV ekranlarında l Konya Büyükşehir Belediyesi’nden “Sosyal Kart” çalışması l Okul ihtiyaçlarınız için önce Makro’ya, sonra okula! l Makro Market nitelikli işgücünün geliştirilmesini destekliyor 04 | E y l ü l - E k i m 2010 s s Okullar açılıyor! pürüzsüz ve canlı l Sonbahar-kış makyaj trendleri l 3 günde bedenine format at! s KONUK 60 Sedef Avcı s RÖPORTAJ 64 Halil İbrahim Türkoğlu Ankara en modern “Kurban Kesim Merkezi”ne kavuşuyor 60 s BESLENME 68 Açlığı bastırmak için 10 kusursuz seçenek 68 s SAĞLIK 72 Kulak-burun-boğaz hastalıkları tatilden döndü s BEBEK SAĞLIĞI 76 Bebekler için en iyisi Anne sütü s ÇOCUĞUM 80 l Çocuğum ilkokula başlarken... l Çocuğunuz okula alışamazsa s 76 GEZİ 86 Yüz kuleli şehir PRAG 86 s ÇOCUK 88 Dino’nun eğlence sayfaları s 90 Lezzetli tarifler s 94 Ödüllü bulmaca MAKRO VİZYON EYLÜL-EKİM 2010 SAYI: 20 Makro Market Adına Sahibi Mustafa Songör Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Hünkar Sibel Görel [email protected] Yazı İşleri Bikem Öğünç Özlem Bayrak [email protected] Grafik Tasarım Murat Çakır Reklam Tasarım Zafer Mert Coşkun Işıkgül Cenk Atarer Mücahit Aktaş Fotoğraf Salih Yılar Yayına Hazırlık Tel: (0212) 503 88 08 [email protected] Renkayrım/Baskı ve Cilt Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Yayın Türü Yerel Süreli Yönetim Yeri Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11 06980 Sarayköy - Kazan / Ankara T: (0312) 815 47 05 www.makromarket.net E y l ü l - E k i m 2 0 1 0 | 05 MAKRO | Haberler Makro Market’ten 1 ayda 4 mağaza Türkiye genelindeki yatırımlarına Ankara’dan başlayan ve büyük bir hızla büyüyen; bugün itibariyle Ankara ilinde 76 mağazaya ulaşan Makro Market, bu yıl hızla başlattığı yatırım ağını Samsun ilinden sonra Ankara ilinde de sürdürmeye devam ediyor. Makro Market, son 1 ay içinde 4 mağaza daha açtı. 23 Temmuz Cuma günü Samsun’da hizmete giren Çarşamba 2 mağazası ile açılış maratonuna başlayan Makro Market, Çarşamba mağazasında toplam 560 metrekare satış alanı üzerinde 3 kasasıyla hizmet veriyor. Eğitimli ve profesyonel 14 Makro Market çalışanıyla faaliyetlerini sürdürecek olan Çarşamba 2 mağazasında müşteriler küçük ev aletlerinden giyime, zücaciyeden gıda ve temizlik ürünlerine kadar binlerce ürün yelpazesinde alışveriş yapma imkânı bulacaklar. Ankara ili Pursaklar ilçesinde 31 Temmuz Cumartesi günü açılan yeni mağaza ile Ankara’da mağaza sayısını 75’e çıkartan Makro Market, 7 Ağustos Cumartesi günü de Kuşcağız mağazası ile 76. mağazasını açtı. Ankara Pursaklar ilçesinde yeni açılan Karacaören Alışveriş Merkezi içerisinde faaliyetine başlayan Karacaören mağazası, binlerce ürün çeşidi ile 1600 metrekare satış alanı üzerinde ilçe sakinlerine hizmet vermeye başladı. Pursaklar ilçesinde ilk 06 | E y l ü l -E k im 2010 Çarșamba Çarșamba Karacaören Karacaören MAKRO | Haberler Kasalar Kușcağız Kușcağız 08 | E y l ü l -E k im 2010 Kasalar mağazasını açan Makro Market, yeni mağazasında toplam 48 eğitimli ve güler yüzlü personeliyle, birbirinden farklı ve özel kampanya, promosyon, fiyat uygulamalarını ve kaliteli hizmet anlayışını bölge halkına taşıdı. Pursaklar mağazasının açılışından bir hafta sonra açılışı yapılan Kuşcağız mağazası da Ankara’nın önemli ilçelerinden Keçiören’de Sanatoryumda açıldı. 600 metrekare satış alanı üzerinde hizmet verecek olan Kuşcağız mağazası, 4 kasası ve 16 profesyonel personeliyle faaliyete başladı. Son olarak 14 Ağustos Cumartesi günü Etlik’teki Kasalar şubesini faaliyete geçiren Makro Market, yatırımlarının bu yılsonuna kadar aralıksız süreceğinin sinyallerini verdi. Kasalar şubesi, bölgeye 400 metrekare satış alanı ve 3 kasasıyla hizmet veriyor. 2010 yılında Karadeniz Bölgesi’nde başlayan yatırımlar, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nde yeni açılacak olan Makro Market mağazalarıyla devam ediyor. Türkiye genelinde hızla büyüyen Makro Market, 9 ilde 118 mağazası ve binlerce çalışanıyla emin adımlarla hizmet serüvenini sürdürüyor. MAKRO | Haberler Makro Market Türkiye’nin en büyükleri arasında, ilk 100’de Makro Market tüm dünyayı etkisi altına alan global krizden büyüyerek çıkmayı başararak Türkiye’nin güçlü kurumlarından biri olduğunu kanıtladı. Fortune dergisi tarafından her yıl hazırlanan Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına bu yıl da 95. sıradan giren Makro Market, geçen yıla oranla hızlı bir yükseliş kaydetti. Makro Market, hizmet ağını genişletmeye, istihdam sağlamaya ve büyümeye devam ediyor. Makro Market iş dünyasının önemli dergilerin biri olan Fortune Türkiye Dergisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri 500” araştırmasında bu yıl ilk 100’de, 95. sırada bulunuyor. Fortune Türkiye tarafından her yıl düzenlenen ve sonuçları yayınlanan araştırmaya göre Makro Market, bu yıl da yükselişini sürdürdü ve 95. sıraya yerleşti. Ayrıca perakende sektöründe de Türkiye genelinde 6. sıraya oturan Makromarket, aynı sektörden Ankara’da 1. sıraya gelmeyi başardı. Derginin istihdamla ilgili olarak Makro Market perakende sektöründe, Türkiye’nin en büyük 6. firması… yaptığı araştırmaya göre ise Makro Market, 39. sırada bulunuyor. Makro Market, artık Türkiye’nin en büyük 100 şirketinden biri. Makro Market Capital 500’de Reklamcılar Derneği’nin 25. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen “İZ İletişimin Zirvesindekiler Ödülleri’’nde Yılın Ulusal Dergisi seçilen Capital de Ağustos 2010 sayısında “500 Büyük Özel Şirket” adlı bir araştırmaya yer verdi. Net satış, il ve sektörlere göre Makro Market Ankara’nın en büyük 10. firması… ası… e’nin en büyük 95. firm Makro Market Türkiy sıralama yapılan dergide Makro Market yine zirveyi zorluyor. 2009 yılı verilerine göre ilk 500 şirket içerisinde 127. sırada bulunan Makro Market, perakende sektörüne özel olarak düzenlenen listede ise 9. sırada bulunuyor. Bu büyük araştırmada 2009 yılında 38 il temsil ediliyor. Ankara’dan 31 şirketin bulunduğu listede Makro Market Ankara’nın 7. büyük şirketi olarak yer alıyor. 10 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Haberler Mehmet Songör Șeref Songör Mustafa Songör Makro Market yönetiminde nöbet değişimi Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden biri olan Makro Market’te, Temmuz ayı içerisinde yapılan bir yönetim kurulu toplantısında, şirketteki görevlendirmelerle ilgili nöbet değişimi gündeme geldi. Alınan kararlar sonucu genel müdürlük ve genel müdür yardımcılığı pozisyonlarındaki isimler değişirken görev tanımlamalarında da çeşitli değişiklikler oldu. Dinamik şirket yapısıyla bugün Türkiye’nin hem iş potansiyeli hem de istihdam konusunda en büyük perakende zincirlerinden biri olan Makro Market, konumunu sağlamlaştırmak, müşterilerine ve çalışanlarına değer katmak ve Türk ekonomisinin büyümesini desteklemek amacıyla her dönemde önemli çalışmalara imza atıyor. Bu dinamizmi şirket yapısına da yaymak amacıyla Makro Market’te bazı görev değişiklikleri yapıldı. 8 Temmuz tarihinde 12 | E y l ü l -E k im 2010 gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında alınan kararla Makro Market’in Genel Müdürlüğüne Mehmet Songör atandı. Bugüne kadar genel müdürlük görevini başarıyla yerine getiren Mustafa Songör bayrağı Mehmet Songör’e devrederek genel müdür yardımcılığına atandı. Makro Market’in yeni Genel Müdürü Mehmet Songör konuyla ilgili yaptığı açıklanmasında, “Makro Market, sürekli büyüyen ve gelişen bir kurum. Her yeni yılda hedeflerimizi büyütüyoruz ve bu hedeflerin üzerine çıkarak yeni başarılara imza atıyoruz. Şahsıma tevdi edilen bu görev benim için çok onur vericidir. 9 yıldır bu görevi başarıyla yürüten ve Makro Market’in bugünlere gelmesinde çok ciddi emekleri olan Mustafa Bey’e çok teşekkür ederim. Bundan sonra da kendisinin ve tüm yönetim kurulunun destekleriyle en iyisini birlikte başarmaya devam edeceğiz. Performansı daima hedeflerini aşan ve Türkiye’nin en büyük 95. şirketi olma başarısını göstermiş olan Makro Market’in Genel Müdürü olmanın bana yüklediği sorumluluğun farkındayım. Makro Market’i çok daha üst sıralara taşıma misyonuyla, verilen her görevde olduğu gibi, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Yeni dönemin, Makro Market’e, perakende sektörüne ve ülkemize hayırlı olmasını dilerim” dedi. MAKRO | Haberler Makro Market’te kampanya bereketi Bütün bir yıl boyunca dört gözle beklediğimiz Ramazan ayı soframıza bereket, evimize huzur getirdi. Biz de Makro Market olarak müşterilerimizin Ramazan ayını daha iyi geçirmeleri için pek çok kampanyaya imza attık. Pek çok hediye ve Makro Çek’in yanı sıra indirimler de Makro Market mağazalarındaydı. Bizim Mutfak markalı çorbalarda %50 indirim Ramazanın vazgeçilmez yemeklerinden biri şüphesiz ki çorbadır. İftar ve sahur sofralarında mutlaka yerini alan bu lezzet Makro Market müşterilerine Ramazan boyunca %50 indirimli olarak sunuldu. Ramazan ayı boyunca her gün, Bizim Mutfak’tan Günün Çorbası seçilen çorba %50 indirimli olarak raflardaki yerini aldı. Sadece Makro Market müşterilerinin faydalanabildiği kampanyada ezogelinden domatese, kremalı tavuktan yayla çorbasına kadar pek çok çeşit müşterilere sunuldu. Her kaşıkta Maggi lezzeti Knorr’dan Makro Market müşterilerine hurma hediye Ramazan ayı boyunca mağazalarımızdan 5 TL ve üzeri Knorr alışverişi yapan herkese, Ramazan’a özel hurma hediye ediyoruz. Makro Market müşterileri bir kere değil, her zaman kazanıyor. Fanta ile Ramazan bereketi 1-31 Ağustos tarihleri arasında Makro Kart Gold ile her 3 TL ve katları tutarında Fanta ürünlerinden alan tüm Makro Market müşterileri, binlerce TL Para Puan kazanma şansı elde etti. Kampanyada 1 kişi 2.500 TL, bir kişi 1.000 TL, 15 kişi 100 TL, 100 kişi 50 TL kazandı. 14 | E y l ü l -E k im 2010 11 Ağustos-10 Eylül tarihleri arasında tüm Maggi ürünlerinden 3 TL alışveriş yapan müşterilerimiz, anında 50 bin süper hediyeden birini kazanma şansı elde ediyor. 50 adet 1.000 TL’lik çek, 100 adet 50 TL’lik çek, 500 adet 10 TL’lik çek, 20.000 adet havlu, 14.350 adet tabak ve 15.000 Nestle Crunch Hindistan Cevizli, Makro Market müşterilerinin oluyor. Ramazan’da Maggi alan, 50.000 süper hediyeden birini kazanma şansına sahip oluyor. MAKRO | Haberler Ramazan’da yardımlaşmanın en güzel yolları bu yıl da Makro Market’te Yardımlaşma ve dayanışma ayı olan Ramazan, Makro Market’le ayrı bir anlam kazanıyor. Bu Ramazan’da da, Makro Market müşterileri için hazırladığımız birbirinden farklı yollarda yardımlaşma için birbirinden avantajlı seçenekler sunduk. Ramazan’ın en güzel ve özel tarafı paylaşmaktır. Sevdiklerimizle, yakınlarımızla ve en önemlisi ihtiyaç sahipleriyle paylaşarak insan ve Allah sevgisiyle dolu günler yaşadığımız Ramazan ayında her şeyin tadı bir başka olur, her duygu daha yoğun ve huzur verici bir şekilde yaşanır. Ramazan’ın bu özel tarafını gönlünde hissetmek isteyenler, bu yıl da Makro Market’in Ramazan’a özel fırsatlarından faydalandı. Çünkü Ramazan’da sevdiklerinizi, yakınlarınızı ve en önemlisi, ihtiyaç sahiplerini 16 | E y l ü l -E k im 2010 sevindirmenin en güzel yolları Makro Marketlerdeydi… Makro Market müşterileri, Makro Market’in Ramazan Paketleri, Makro Para ve Çekleri ile yakınlarını en saf yollarla sevindirdi. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) de dediği gibi “Ramazan orucu, gökle yer arasında durur. Sadaka-i fıtr verilince yükselir.” (Hadis-i Şerif) 2 farklı şekilde hazırladığımız Ramazan paketlerimizde müşterilerimiz en kaliteli ürünleri, en hesaplı fiyatlarla aldı. Ayrıca, seçtikleri Ramazan paketleri, istedikleri adrese bizim tarafımızdan teslim edildi. 19.90 TL ve 36.50 TL değerinde olan iki Ramazan paketimizde, bakliyat ürünlerinden, yağa, salçadan makarnaya, çorbadan çay ve şekere pek çok farklı gıda maddesi bulunuyordu. Üzerimize basan bu yüce ve mübarek ayda yardımlaşmak bizim yapabileceğimiz en güzel işlerden biridir. Dinimizce yüce ve kutsal kabul edilen Ramazan’da bir kişiyi sevindirmek bile çok önemli. Bir hadis-i şerifte Ramazan’ın Allah’ın isimlerinden olduğu bile belirtilmiştir. (İbn Kudâme) Bu, Ramazan’da Allah’ın rahmeti ile günahların yok olacağını ifade eder. Yardımlaşmanın da bu rahmeti üzerimizde hissetmek için en güzel yollardan biri olduğunu, hiçbir Ramazan ayında unutmayalım. MAKRO | Haberler Makro Market çalışanları, yazın en eğlenceli anlarını beraber yaşadı Ankara Pikniği Ankara Pikniği Makro Market’in yönetim kadrosu ve çalışanları olarak, muhteşem bir piknikte bir araya geldik. Birçok yarışmanın yapıldığı piknikte, bir metrelik çubukların ucuna yerleştirilmiş kaşıklarla birbirlerine yoğurt yedirmeye çalışan katılımcıların o tatlı telaşları görmeye değerdi. Elma yeme yarışmasını ise çocukluğumuzdan beri biliriz. İplere bağlanmış elmaları ellerimiz arkada yemeye çalışırız. Ama biz bu oyunun Kayseri Pikniği 18 | E y l ü l -E k im 2010 Makro Market ekibi olarak, yazın keyfini çıkarmak için bir piknikte bir araya geldik. Keyifli ve eğlenceli anlar yaşadığımız piknikte herkes bol bol oynadı ve stres attı. hem meyvesini hem de şeklini değiştirdik. Su ile dolu kapların içine koyduğumuz şeftalileri en hızlı kim yer dedik ve Makro Market ailesini yarıştırdık. Şeftalinin 3 parçada bittiğine ilk defa şahit olduk. Bu da, Makro Market ailesinin bir şeye inandığında imkansızı nasıl başardığını hepimize bir daha gösterdi. Bir taraftan mangalda dumanı üstünde ızgaralar değerli ustalarımız tarafından hazırlanırken diğer Kayseri Pikniği taraftan yenilen pehlivan güreşe doymaz misali yarışmalara devam ettik. Tırtıl oyunu ile farklı gruplarda yarışıp takım halinde hareket etmemizin bizi nasıl zafere ulaştırdığını görüp, çuval yarışmasında da hedefe ulaşmak için performansımızı sonuna kadar kullanıp en yüksek adımları atarak hediyeler kazanmanın tadına vardık. Birçok ikramın yapıldığı ve türlü yarışmaların sergilendiği piknikte oluşan hoş sohbet ortamları, karşılıklı ve keyifli bir sinerji oluşmasını sağladı. Yüzümüzdeki tebessüm, yüreğimizdeki iyi niyet ve birbirimizden aldığımız güç, daha birçok güzel ortamda birlikte olmamızı sağlayacaktır. Konya Pikniği Konya Pikniği Kayseri Pikniği MAKRO | Haberler Bir Ramazan geleneği... Makro Market “Ramazan Sokakları” Ramazan ayının bolluğunu ve bereketini her yıl mağazalarımızdan sofralarınıza taşımak için çalışıyoruz. Bu sebeple bir araya getirdiğimiz en kaliteli ürünleri de Makro Ramazan Sokaklarında en uygun fiyatlarla sizlere sunuyoruz. Artık bir Ramazan geleneği haline gelen Ramazan Sokaklarımızı, bu yıl da Ramazan ayının ruhuyla kurduk ve sizlere Ramazan’ın en güzel lezzetlerini sunduk. “Anadolu’nun yerli markası Makro Market” olarak bu yıl da Ramazan ayında en çok tüketilen ürünleri Ramazan Sokaklarımızda bir araya getirerek müşterilerimize sunduk. Tel kadayıf, ekmek kadayıfı, Kemalpaşa, güllaç gibi tatlılardan pastırma ve sucuğa, hurmadan yufkaya ve zeytine kadar Ramazan sofralarından eksik olmayan tatlar, Makro Ramazan Sokaklarında bir araya geldi. Makro Market müşterilerinin Ramazan alışverişini kolaylaştırmak için kurduğumuz Ramazan Sokaklarında, modern ve ferah alışverişin keyfini sürmelerini istedik. Ramazan Sokakları hem geçmişten günümüze kadar ulaşan geleneklerimizi yaşatmamızı hem de müşterilerimizin daha rahat Ramazan alışverişi yapmalarını sağlıyor. Makro Market iftardan hemen sonra TV ekranlarında Ramazan’da Makro Market olarak üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz ve iftardan hemen sonra, TV ekranlarından müşterilerimize ulaşıyoruz. Makro Market olarak, Ramazan ayında TV ekranlarından da müşterilerimize ulaşıyoruz. Samsun’un yerel kanalları Kanal S ve Aks TV, Kanal Malatya, Konya’da yayın yapan KON TV ve Kayseri ilimizin kanallarından Elif TV ve TV Kayseri’den yapılan yayınlarla hem kampanyalarımızı duyuruyoruz hem de pek çok hediye dağıtıyoruz. Kampanyalarımızı Ramazan ayı boyunca televizyon ekranlarına taşıyoruz. Her akşam iftardan hemen sonra Kanal S, Aks 20 | E y l ü l -E k im 2010 TV, Kanal Malatya, KON TV, Elif TV ve TV Kayseri ile müşterilerimize ulaşıyor, Ramazan’ın bereketini TV ekranlarından sofralarınıza taşıyoruz. Ramazan’a özel TV kampanyalarımızla ekipler evlerinize konuk oluyor. Makro Market’in hediyelerine sahip olmak içinse Makro Market’ten yapılan alışverişin fişini göstermek yeterli oluyor. Bu kampanyayla Makro Market her gün pek çok aileye sürpriz hediyeler kazandırıyor. MAKRO | Haberler “Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” Konya Büyükşehir Belediyesi’nden “Sosyal Kart” Çalışması Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya insanının ruhuna ve misyonuna çok uygun bir yardımlaşma projesine imza attı: “Sağ Elin Verdiğini Sol El Görmeyecek.” Makro Market tarafından kart temini sağlanacak olan proje, yardımlaşmanın ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birini gözler önüne seriyor. Proje kapsamında Konya Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilikte Türkiye’ye ve dünyaya örnek olabilecek yeni bir sosyal çalışmaya imza attı. Makro Market de proje kapsamında yer alarak bu sosyal çalışmaya katkıda bulundu. Konya Büyükşehir Belediyesi sınırları dahilinde ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere kredi yükleme usulü ile 22 | E y l ü l -E k im 2010 uygulanacak olan “Sosyal Kart” çalışması için açılan ihaleyi Makro Market A.Ş. kazandı. Sosyal kartların alt yapısı, işletim sistemi ve kart temini Makro Market tarafından sağlandı. Kullanıma hazır olarak teslim edilen sosyal kartlar, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından ihtiyaç sahiplerine teslim ediliyor. Bu yıl Ramazan ayı ile birlikte başlatılan Sosyal Kart uygulaması kapsamında yardım paketleri yerine ihtiyaç sahibi kişilere, maddi durumuna ve nüfus sayısına göre Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen krediler yüklendi. Sosyal kartlarını teslim alan ihtiyaç sahibi kişiler, yüklenen kredilere göre Makro Market’in Konya il merkezinde bulunan mağazalarından alışveriş yapabiliyorlar. Makro Market A.Ş. tarafından hazırlanan “Sosyal Kart”lar, tek kullanımlık ve sürekli yardım kartı olmak üzere 2 çeşit olarak bulunuyor. MAKRO | Haberler Okullar açılıyor! Okul ihtiyaçlarınız için önce Makro’ya, sonra okula! Her yıl olduğu gibi bu yıl da Eylül ayı geldi çattı ve çocuklarımızın okula başlayacak olmasının heyecanı hepimizi sardı. Okulların açılma tarihinin yaklaşmasıyla beraber, öğrencileri ve velileri tatlı bir telaş aldı. Okula dönüş heyecanının başladığı bugünlerde Makro Market olarak bizler de bu heyecana ortak oluyoruz. Birbirinden kaliteli ve uygun fiyatlı kırtasiye ve okul araç-gereçleri, en avantajlı kampanyalarla kırtasiye reyonlarımızda sizlere sunuluyor. Yüzlerce çeşit ürünü bir arada bulabileceğiniz kırtasiye reyonlarımızda, okula başlayacak veya devam edecek olan çocuğunuzun tüm ihtiyaçlarını en kolay ve ucuz yolla gidermeniz mümkün. Defterden kaleme, silgiden cetvele, önlükten çantaya kadar her türlü okul ihtiyacının bulunabileceği Makro Market, aynı zamanda en ucuz okul alışverişinin de adresi. Okulların açılmasına özel olarak hazırladığımız kampanyalarımız da sizlere avantajlı alışverişin kapılarını açıyor. 1 alana 1 bedava Makro Market müşterilerine özel olarak hazırladığımız en çarpıcı kampanyalarımızdan biri, “1 Alana, 1 Bedava” kampanyası. Giyim ve ayakkabı 24 | E y l ü l -E k im 2010 reyonlarımızda, okulların açılmasına özel olarak 1 ürün alana, aldığı 2. ürün bedavaya geliyor. Kampanyaya dahil olan ayakkabı markaları, Genesis, Polaris, Dockers, Flogart, Kinetix, Lescon, Winx, Halley, Carmen’s, Sende, Berenni ve Ben10. Giyim markaları ise, Valenza, Rodi, Yards, Sementa, Bebepan ve Lescon. Makro Market’te okula başlayacak çocuğunuz için en uygun fiyatlı ayakkabı ve giyim eşyalarını bulabilirsiniz. Makro Market, giyim ve ayakkabıda da “Hep Ucuz, Hep Kaliteli”. Annelere Omo, çocuklara çanta Anneler Makro Market’ten Omo alıyor, çocuklar çantaları kapıyor. Makro Market’in Omo ile işbirliği yaparak düzenlediği bu kampanya en çok çocukları sevindirecek. 1-30 Eylül tarihleri arasında, Makro Kart ile 1400 ml Omo Total Sıvı Deterjan veya 6 kg Omo toz deterjan alan Makro market müşterileri, çocukları için bir okul çantası kazanıyor. Stoklarla sınırlı olan bu kampanyadan yararlanmak için tüm ebeveynleri mağazalarımıza bekliyoruz. MAKRO | Haberler Ülker Smartt ile okul heyecanı Ülker Smartt ile okul döneminde de eğlence devam ediyor. Okula giden tüm çocukların süt içmesini teşvik etmek için fiyatlarını düşüren İçim Smartt ayrıca her 6’lı Smartt süt paketinde Bugs, Taz ve Tweety’nin 2 adet karanlıkta parlayan çıkartmasını hediye ediyor. Makro Market’te, Eylül ayı boyunca, Makro Kart Gold ile Ülker Smartt 200 ml aromalı süt ve Ülker İçim 200 ml aromalı ve sade sütlerden en fazla alışveriş yapan 20 kişiye netbook ve 1 yıllık TTNet Vitamin aboneliği armağan ediliyor. En fazla süt içen kazanıyor. Kırtasiye alışverişiniz Ülker’den Makro Market’te Ülker ürünleri kazandırıyor. 13 Eylül-10 Ekim tarihleri arasında, Ülker ürünlerinden en çok alışveriş yapan ilk 100 kişi, 50 TL değerinde Makro Kırtasiye Çeki kazanma şansına sahip oluyor. ‘Nesquik’li olduk, sınıfları doldurduk Nestle Nesquik de okulun açılmasına özel kampanyalar yapıyor ve okula başlayacak çocuklara okul çantası, beslenme çantası ve 3’ü 1 arada hediye ediyor. 10-30 Eylül tarihleri arasında, Makro Kart Gold ile Nesquik’in belli ürün gruplarından alışveriş eden herkes, hediye kazanma şansına sahip oluyor. 20 TL’lik alışverişe Nesquik okul çantası, 10 TL’lik alışverişe Nesquik beslenme çantası ve 5 TL’lik alışverişe Nesquik 3’ü 1 arada hediye! 26 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Haberler Makro Market nitelikli işgücünün geliştirilmesini destekliyor Makro Market İnsan Kaynakları Müdürlüğü ile MEB Siteler Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü arasında, Ankara Perakendeciler Derneği’nin (PERDER) de katkılarıyla bir “Mesleki Eğitim Programı” düzenlendi. Makro Market ve MEB Siteler Mesleki Eğitim Merkezi, perakende sektörü için çok faydalı bir eğitime imza attı. PERDER’in de katkılarıyla gerçekleştirilen eğitimin sertifika töreni, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. Siteler Mesleki Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sertifika töreninde, Eğitim Merkezi Müdürü Abdullah Baran bir konuşma yaptı. 28 | E y l ü l -E k im 2010 Baran, konuşmasında, endüstriyel sanayi ve hizmet sektöründeki çalışma kalitesini arttırma yönünde eğitim faaliyetlerinin belirli programlar çerçevesinde yürütüldüğünü belirtti. Mesleki eğitimin geliştirilmesiyle kaliteli insan gücünün ülke ekonomisine yapacağı katkıların altını çizen Baran, eğitim programında başarılı olan öğrencilere kalfalık belgelerinin verildiğini ifade etti. Sertifika töreninde sorularımızı cevaplayan Makro Market İnsan Kaynakları Müdürü Mete Kurt ise, Makro Market’in gelişim ve değişimi takip etmesi amacıyla zaman zaman üniversiteler ve farklı kurumlarla işbirliği içerisinde olduklarını söyledi. Nitelikli insan gücünün bünyelerine katılması yönünde büyük gayret gösterdiklerini ifade eden Kurt, Siteler Mesleki Eğitim Merkezi ile yapılan çalışma neticesinde yaz sınav döneminde mağaza içi değişik meslek gruplarından 115 kişinin sınava girdiğini 95 kişinin kalfalık belgesi almaya hak kazandığını belirtti. Mete Kurt, sertifikalarını alan öğrencilere mesleki hayatlarında başarılar dileyerek, programın yürütülmesinde emeği geçen Siteler Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Abdullah Baran ve Siteler Mesleki Eğitim Merkezi öğretmenlerine, ayrıca Makro Market İnsan Kaynakları Müdürlüğü çalışlarına teşekkürlerini sundu. MAKRO | Röportaj Makro Market’te Temmuz ayı içerisindeki Yönetim Kurulu Toplantısı neticesinde 9 yıldır Genel Müdürlük görevini yürüten Mustafa Songör ile Genel Müdür Yardımcılığı yapan Mehmet Songör arasında bir nöbet değişimi gerçekleşti. Biz de Makro Vizyon ekibi olarak, Makro Market’in yeni Genel Müdürü Sayın Mehmet Songör’ü daha yakından tanımak için bir röportaj gerçekleştirdik. Mehmet Songör’le yönetim anlayışı ve gelecek hedeflerinin yanı sıra Makro Market’in başarıları hakkında konuştuk. Makro Market’te, geçtiğimiz ay, alınan kararlar sonucu Makro Market Genel Müdürlüğü’ne getirildiniz. Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz? Makro Market bir aile şirketi ve yönetim kurulumuz da kurucu aile fertlerinden oluşuyor. Yönetim Kurulu üyeleri, aynı zamanda ‘İcra Kurulu’nun da mensupları durumunda. Dolayısıyla yönetimde bulunan ekibin tamamı icraatın da içinde olan isimler. Mevcut yönetim ekibi içinde, sadece görev dağılımında bir değişiklik söz konusu oldu. Dolayısıyla, bu tip değişiklikler kurumun yönetsel stratejilerinde çok büyük farklılaşmaya neden olmaz. Ben daha önce Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordum 30 | E y l ü l -E k im 2010 Her şey hayal kurmakla başlar! MAKRO | Röportaj ve şirketin pek çok departmanının sorumluluğunu yürütüyordum. Şimdi bunların yanı sıra Genel Müdürlük görevini de üstlenmiş oldum. Genel Müdürlük görevini 9 yıldır başarıyla yürüten Mustafa Bey de, Genel Müdür Yardımcısı olarak, çok önemli sorumluluklar alıp kuruma hizmet etmeye devam edecek. Yani temelde çok fazla bir şeyin değişmediğini söyleyebiliriz. Benim yeni görevim, mevcut sorumluluklarımın üzerine ek olarak aldığım bir görev oldu. Bu çerçevede, temelde Yönetim Kurulu kararları ışığında İcra Kurulu olarak ekibimle beraber çalışmaya devam edeceğiz. Elbette biraz da kendi yoğurt yiyişimizi yansıtarak, Makro Market’in bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok başarılı bir çizgide hedeflerine ulaşmasını sağlayacağız. Kendimize böyle bir vizyon edindik. Peki, bu nöbet değişiminin sebebi nedir? Aslında bu değişimin net bir sebebi olduğunu söyleyemeyiz; biraz keyfi bir değişiklik oldu. Bununla birlikte kurumsal açıdan gecikmiş bir değişmeydi. Bu, benimle ya da Mustafa Bey’le alakalı değil. 9 yıllık bir Genel Müdürlük süreci, çok uzun, yorucu ve yıpratıcı… Ayrıca kurumsal körlüğe de neden olabilecek uzun bir süre. Yönetim konuyu değerlendirirken bu açıdan ele aldı. Bu sürecin fazla uzadığını, böyle bir değişikliğe gerek olduğunu düşündük. Açık söylemek gerekirse, Yönetim Kurulu Üyeleri olarak, bu tip görev tanımlarına takılan ya da makam hırsları olan insanlar değiliz. O yüzden bir anda gelişti. Benim kanaatim, bir Genel Müdürün kendi anlayışını, yoğurt yiyişini, hedeflerini, plan ve projelerini yansıtabilmesi için en az 3 yıl gibi bir zamana ihtiyacı vardır. Ama bu sürenin 5 yılı geçmemesi gerektiğini de düşünüyorum. Sadece yönetici pozisyonlarında değil, görev paylaşımında da değişiklikler oldu. Bu değişiklikler hangi durumlar göz önüne alınarak yapıldı? Genel Müdür Yardımcılığı görevindeyken bana bağlı olan belli departmanlar, insan kaynakları, bilgiişlem, idari işler, reklam ve halkla ilişkiler, pazarlama, muhasebe ve fatura ve stok-kontrol departmanlarıydı. Yeni dönemde, bu departmanlardan idari işler, pazarlama ve reklam ve halkla ilişkiler departmanlarını direkt bana bağlı olmaktan çıkardık. Kalan departmanlar bana direkt bağlı olarak çalışmaya devam ediyor. Bunlara ek olarak ise, finans departmanı direkt bana bağlı hale geldi. Mustafa Bey’in Genel Müdürlüğü döneminde satınalma ve finans departmanları kendisine direkt bağlı departmanlardı. Yeni dönemde ise satınalma, dış bölgeler sorumluluğu, pazarlama, reklam ve halkla ilişkiler departmanları Mustafa Bey’in yönetimine geçti. İdari işler ise Osman Songör’ün sorumluluğuna verildi. Makro Market son birkaç yılda çok ciddi bir büyüme ivmesi yakaladı. Fortune Dergisi’nin ilk 500 şirket araştırmasında da 95. olarak ilk 100 şirket arasına girmeyi başardınız. Bu konu hakkındaki yorumlarınızı alabilir miyiz? Fortune, ekonomi ve iş piyasasında çok önemli yeri olan, uluslararası bir dergi. Dünyada her yıl en büyük 500 şirketi açıklıyor. Aynı şekilde Türkiye’de de ilk 500 şirket araştırması yapıyor. Biz de kurum olarak, bu değerlendirmeleri önemsiyor ve takip ediyoruz. Objektif olarak yapılan bir araştırma olduğu için de farklı bir önem arz ediyor. Geçtiğimiz yıl yine bu araştırmada 111. sırada yer almıştık. Bu sıra, daha önceki yıllara göre önemli bir başarı olarak ortaya çıkmıştı. Tabi, 1 yıl aradan sonra, 2009 yılı verilerini yansıtan bu çalışmada ise 95. sıraya yükselmiş olduk. Bu son derece gurur ve mutluluk verici bir durum. Bizi son derece sevindirdi ve motive etti ama beraberinde de biraz telaşlandırdı. Çünkü hızlı büyüdükçe geleceğe dönük beklentiler de, hedefler de büyüyor. Bunun kaygısını da duymadık değil. Bu sırada şunu da belirtmek lazım; 2010’un ilk 8 ayı verilerine göre kabaca baktığımızda, gelecek yıl 75-80 aralığına yükseleceğimizi şimdiden söyleyebiliriz. Bu araştırmada, farklı alanlarda da Makro Market büyüklüğünü ispatlıyor. Örneğin istihdam… İstihdam konusunun Makro Market için çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sizin de belirttiğiniz gibi, aynı araştırmada, istihdam bakımından en büyük 39. sıraya yükseldik. Bu da yine bizim yüklendiğimiz sorumluluğun büyüklüğünü gösteriyor. çünkü perakende sektörü istihdam yönü en güçlü sektörlerden biri. 4000’e yakın personelimiz var. Bu sayıyla 39. sırada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Belki de işimizin en sevdiğimiz taraflarından biri bu. Bu araştırmada, en çok bu sonuca sevindim. Ayrıca perakende sektöründe de Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri konumundayız; ulusal bazda baktığımızda 6. sırada yer alıyoruz. Yerli sermaye sahibi perakende zinciri olarak baktığımızda ise Makro Market 2. sırada bulunuyor. Tabi bu rakamlar belki çok önemli değil; önemli olan üretmektir, başarmaktır, ama rakamlar da yaptığınız işin ölçeği; yapacaklarınız adına da son derece motive edici bir unsur. E y l ül - E k i m 2010 | 31 MAKRO | Röportaj Makro Market bugünlere gelene kadar nasıl günler geçirdi? Makro Market 20 yıllık geçmişi olan bir kurum. Her yıl çok önemli başarılarla bugünlere kadar geldik. Ticari geçmişi ve ticaret kültürü olan bir aileyiz. Perakende mağazacılık olarak baktığımızda 20 yıl geçmişe sahibiz ama bunun öncesi de var. Bu 20 yıl içerisinde her yıl hedeflerimizin üzerinde başarılar elde ettik. Hep daha iyisini, daha güzelini başarmak zorunda olduğumuzu düşündük. Çünkü bu ülkenin başarıya ihtiyacı var. Bizim ülkemiz başarısızlıklarla zaman geçirecek, değerleri, kaynakları boşa harcayacak lükse sahip olan bir ülke değil. Biz çok büyük ve köklü bir ülkeyiz ama zor bir coğrafyada mücadele veriyoruz. Bu coğrafya, ekonomik anlamda da zor bir coğrafya. Dolayısıyla da ekonominin önemli bir dişlisi olarak 32 | E y l ü l -E k im 2010 Bence her şey hayal kurmakla başlar. Benim çok söylediğim bir söz var: “Hayalperest olmamak lazım ama hayal kurmasını da bilmek lazım.” Çok büyük, dünyaya şekil veren, dünyanın geleceğini etkileyen birçok proje, en başında mutlaka hayal edilmiştir. da biz kendi üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmeliyiz ki ülkemize karşı görevimizi yerine getirmiş olalım. Makro Market’in yeni Genel Müdürü olarak gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? Bizim kurum olarak her zaman, kısa, orta ve uzun vadeli, süreklilik arz eden hedeflerimiz var. Ancak bunların yanı sıra idealizmi de korumak lazım. Bence her şey hayal kurmakla başlar. Benim çok söylediğim bir söz var: “Hayalperest olmamak lazım ama hayal kurmasını da bilmek lazım.” Çok büyük, dünyaya şekil veren, dünyanın geleceğini etkileyen birçok proje, en başında mutlaka hayal edilmiştir. Biz de yapmak istediğimiz şeyleri önce hayal ediyoruz sonra onu gerçekleştirecek adımlar atmaya başlıyoruz. Bugün geldiğimiz noktanın çok önemli bir nokta olduğunu biliyoruz, gücümüzün farkındayız ama kendimizi dev aynasında görmememiz gerektiğinin de farkındayız. Bu çerçevede hedefler çiziyoruz. Nihai hedefimiz, açıklıkla belirtebilirim ki, Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük perakende zinciri olmak. Bu bir hedeften çok, bir mecburiyet. Bu hedefe ulaşmayı kaçınılmaz olarak görüyoruz. Daha sonra, bir Türk şirketi olarak, dünya MAKRO | Röportaj arenasında da büyük başarılar göstermek, herhalde hem bizim açımızdan hem de ülkemiz açısından çok gurur verici bir durum olur. Bugün, Türkiye’de faaliyet gösteren ilk 5 büyük perakendecinin yabancı sermayeli olması, beni yaralayan bir durum. Bir Türk vatandaşı olarak, bu ülkede faaliyet gösteren bir iş adamı olarak, bir perakendeci olarak, gerçekten son derece üzülüyorum ve vebal taşıdığımızı düşünüyorum. Tabi ki, kısa ve uzun vadeli, daha rakamsal bazlı somut hedeflerimiz var. Bugün için, 9 ayrı ilde faaliyet gösteren 118 mağazayla hizmet veriyoruz. En son Samsun bölgesini ve Antalya bölgesini oluşturduk. Bu oluşumlar önümüzdeki dönemde de devam edecek. Makro’ya öncelikli olarak ihtiyaç duyulan bölgelerde büyüme trendimizi devam ettireceğiz. Makro’dan alışveriş etmek, Tüm Türkiye’nin hakkıdır. Neden İstanbul’daki, Van’daki bir tüketici Makro Market’in hizmet ve kalite ayrıcalığını yaşamasın? İnsanları bu haktan mahrum etmemek adına, şube 34 | E y l ü l -E k im 2010 sayımızı arttırmayı planlıyoruz. Önümüzdeki yıllar içerisinde de bölge sayımızı 10’un üzerine çıkaracağız. Mağaza sayısı da bu paralelde artacaktır. Tabi içinde bulunduğumuz ekonomik yapı, bu büyümenin çok dengeli ve belirli bir mantık çerçevesinde olması gerektiğini gösteriyor. Bu yüzden büyük ölçüde organik büyüme ile rutin büyümemizi devam ettiriyoruz. Ama inorganik büyümelere de kapalı değiliz. Doğru projelere, her zaman sıcak bakıyoruz. Mehmet Songör çalışanlarıyla yakın ilişkiler kuran bir yönetici. Bu yakınlık, yönetim biçiminize nasıl yansıyor? Her ne kadar ana stratejiler kurullar tarafından belirlense de kişilerin de bir tarzı, iş kültürü, hayata bakış açısı, insan ilişkileriyle ilgili anlayışı gibi kendine özgü birçok özelliği vardır. İnsanı birey yapan, karakteristik özellikleri ve kendini diğerlerinden farklılaştıran unsurlardır. Sizin de belirttiğiniz gibi hayata pozitif bakmaya çabalarım ve insan ilişkilerimi de her zaman iyi seviyede tutmaya çalışırım. Bugüne kadar, her ne iş yaparsam yapayım insanları kırmamaya gayret ettim. Tabi ki işimin gereğini yaparım ama kırmadan, dökmeden yapmaya özen gösteririm. İnsanların yaptığı yanlışlar eğer çok ağır karşılıkları hak ediyorsa, bu karşılıkları bulurlar. Ama bunların hiçbiri, o insanları rencide etmek, insanlık dışı muamelelerle karşı karşıya bırakmak anlamına gelmemeli. Profesyonelliğin ve kurumsallığın gereğince davranmaktan imtina etmem. Benim yönetim anlayışımda esneklik vardır ama kırma ve kırılma yoktur. Victor Hugo’nun dediği gibi “Sert olma kırılırsın, yumuşak olma ezilirsin.” Hak ettiğini düşündüğüm her insana esnek davranırım. Ben eşitliğin adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. O yüzden benim hedefim, adaleti temin etmektir; eşitliği değil. Hiçbir insan eşit değil ki. Herkesin hak ettiği karşılığı bulması gerekir. Ama temel bir ortak noktamız var ki, o da insan olmak. Biz de insanız, çalışanımız da insan, hizmet verdiğimiz tüketicimiz de insan. Bu yüzden her yaptığımız insana yakışır olmalıdır. Benim gibi insanlar, sakin ve sabırlıdırlar. Nadir sinirlenirler, ama sinirlendiklerinde yanında, yakınında bulunmamak lazım. Çünkü biz, duygularını bastırıp daha ziyade içe atarız. Ancak bu durum, insanın iç dünyasında sıkışmalara neden olur ve yanardağ tarzı patlamalar gelebilir. Ziya Paşa ne demiş: “Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.” Ayrıca, insanlarla iyi ilişkiler kurabilmemde, eğitimci kimliğimin de önemli katkısı olduğunu belirtmem gerekir. İşin sırrı empatide gizli. Empati kurmayı başarırsanız her zaman insanlarla iyi geçinirsiniz. Kısaca Sağlık Beyni beslemek için Sıcak-baş ağrısı ilişkisi arla yapılan insanl l Baş ağrısı çeken , sıcak havalarda re gö bir araştırmaya in bir nedeni de serinlemek istemen ı ve migreni sıcakların baş ağrıs tan ısı, hormon tetikliyor olması. Ar dolaşımını aktivitesini ve kan ına neden etkileyerek baş ağrıs üzerinde 7 yıl oluyor. 7.504 hasta lışmada, süren bilimsel bir ça 5 derecelik hava sıcaklığındaki uşumunu, artışın, baş ağrısı ol içerisinde takip eden 24 saat steriyor. gö % 7.5 arttırdığını l Beyin, kanla beyne götürülen besin maddeleriyle beslenir. Normal koşullarda beynin tek enerji kaynağı glukoz yani şekerdir. Şeker düzeyinin beyinde azalmasına bağlı olarak, şuur kaybından komaya kadar birçok belirti oluşabilir. Bunun yanında beyinde şeker düzeyinin artması da tahribata yol açar. Beyin yaşlanmasını yavaşlatmak için, arı poleni, üzüm çekirdeği, A, E, C ve B vitamini, balık, yeşil çay, baharatlardan, biberiye, zencefil, dereotu, fesleğen ve bir tür bitki türü olan gingo biloba faydalıdır. Doğal yetişmiş yeşil yapraklı sebzeler ve taze, mevsiminde yetişmiş meyvelere ağırlık verilmelidir. Her gün egzersiz yapan kadınların oranı %35 D Vitamini l D vitamini hakkında en önemli şey, birçok sağlık konusuyla ilgili olması. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, D vitamini eksikliği, depresyon, kalp hastalıkları, hamilelikte sıkıntılar, doğum hasarları, deri ve diğer kanser türleri ve MS hastalığı gibi sorunların nedenleri arasında bulunuyor. Ayrıca unutmamalısınız ki, yeterince D vitamini almadığında bedeninizin performansı potansiyelinin çok altına düşer. 36 | E y l ü l -E k im 2010 Ateşe yağlı çözüm l Bir gün güzel kokuları için tercih ettiğimiz esansiyel yağlar banyoda mis gibi kokular vermenin ötesine geçecek. Japon araştırmacılar, kekik, karanfil, gül, rezene ve bergamotun ateşlenmeyi önlediğini bulmuş. Çalışmada, doğal yağ bileşiği olan karvakrolun, ateşlenmeye neden olan en rahatsız edici COX-2 enziminin değerlerini en az yüzde 40 oranında düşürdüğü görülmüş. MAKRO | Güncel Bin aydan hayırlı gece KADİR GECESİ Dinimize göre, Kur’an-ı Kerim’in vahiy yoluyla Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) gönderilmeye başlandığı gece, Kadir Gecesi’dir. Kuran-ı Kerim’de methedilen en kıymetli gece olan Kadir Gecesi’nin bin aydan daha değerli olduğu açıkça belirtilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, bu mübarek gecenin kıymet ve faziletini şöyle beyan buyurmaktadır: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.” Hz. Muhammed de (S.A.V) Kadir Gecesi’yle ilgili şöyle buyurmuştur: “Kim Kadir Gecesi’nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır.” 38 | E y l ü l -E k im 2010 fırsatıdır. Genel olarak Kadir Gecesi’nin Ramazan ayının 27. gecesi olduğu görüşü yaygındır. Fakat bununla ilgili de kesin bir delil yoktur. Kadir Gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında Peygamberimizin (S.A.V.) inananlara tavsiyesi, Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son 10 gününün tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur. Buna göre Kadir gecesi Ramazanın yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir. Yani Kadir Gecesi, zamanımızda Müslümanlarca ihya edilmeye çalışıldığı gibi herkesçe bilinen bir gece olmayıp, aksine gizlenmiştir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bile Kadir Gecesi’nin Ramazanın kaçıncı gecesi olduğunu bilmiyordu. Kadir Gecesi’nin özellikleri Kur’ân’da adı geçen tek ay Ramazan ayı, tek gece de “bin aydan hayırlı gece” olarak adlandırılan Kadir Gecesi’dir. Bu gecenin en önemli özelliği, Kur’ân-ı Kerim’in ilk ayetinin indiği gece olmasıdır. Ramazan ayının son 10 gününe denk gelen Kadir Gecesi’nin ilk yıldönümünde Kur’ân-ı Kerim’in ilk bütünü tamamlanır. Yine bu mübarek gecede, insanlığın sonsuz refahına neden olacak, ona bereketli bir ömür kazandıracak fırsatlar verilir. “Bin ay” 83 sene 4 aylık bir süreye tekabül eder. Bu, geçmişteki Salih kimselerin bir ömür boyu kazandıkları manevi mertebeyi bir gece içinde elde etme Mübarek geceleri nasıl değerlendirmeliyiz? Kur’an-ı Kerim okuyarak, Peygamberimiz’in (S.A.V) mübarek duası olan Cevşen-ül Kebir’i okuyarak, aile bireyleriyle birlikte günün mana ve ehemmiyeti hakkında sohbet ederek, Allah rızası için namaz kılarak, hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe yaparak, günahlarımızın bağışlanması için Allah’tan af dileyerek, Peygamberimize (S.A.V) bol bol salât ve selâm okuyarak, dünya ve ahirete ait dileklerimiz için dua ederek, hastaları, yaşlıları ziyaret ederek; yoksulları, öksüz ve yetimleri sevindirerek, eş, dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek, dargın ve küskünleri barıştırarak... MAKRO | Güncel Ramazan boyunca oruç tutma nedeniyle günlük öğün sayısı azaltıldığı ve beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana geldiği için bayramda normal yeme düzenine geçişte psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğilimi ortaya çıkıyor. Bayramda birdenbire aşırı yemek yemek, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları aşırı tüketmek mide ve bağırsak sisteminde çeşitli rahatsızlıklara ve kilo alımına yol açıyor. Bir aylık orucun ardından bayramda aşırı yemek yemenin sonucunda hazımsızlık, mide yanması, gaz şikayetleri, kusma, ishal, kabızlık, mide-barsak hastalıkları, reflü gibi şikayetler ortaya çıkıyor. Bayramlarda yanlış beslenme sonucunda hastanelerin gastroenteroloji bölümlerine müracaatlar artıyor. Sema Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hayrettin Mutlu, bayramı mide rahatsızlıkları ile geçirmemeniz için tavsiyelerde bulundu. Sağlıklı bir bayram için beslenme önerileri Ramazan’da bir ay dinlenmeye çekilen midenin, bayramda tatlı ve hamur işi gibi yiyeceklerle yorulmaması gerekiyor. Bu yiyeceklerin fazla tüketilmesi, hiper tansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırlıyor. 40 | E y l ü l -E k im 2010 “Öğün atlamayın” Bayramda sağlıklı beslenme ilkelerine uyulmalı, öğün atlanmamalıdır. Mutlaka üç öğün yemek yenmeli, ara öğünlerden kaçınılmalıdır. Bir gün boyunca bir porsiyondan fazla tatlı tüketilmemelidir. Diğer tatlı ikramları geri çevrilip, meyve, bol süt ve az kahve içeren sütlü kahve, bitki çayları tercih edilebilir. Kafeinin fazla tüketilmemesi için günlük çay ve kahve tüketimi 3 fincanı geçmemelidir. Porsiyonlar azaltılmalı, davette sunulan yiyeceklerin yarısı yenilmelidir. Günde 8 bardak su içilmeli, yemekler yavaş yenmelidir. Kızartmalardan, hazır meyve sularından, börek ve hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. Ağır, yağlı yiyecekler içermeyen öğünler planlanmalıdır. MAKRO | Güncel Ağır hamur tatlıları, şekerler, aşırı yağlı, çok tuzlu, kalori açısından yoğun yiyecekler yerine sebze ve meyve tüketimine ağırlık verin. l Kahvaltıda, peynir, zeytin, kepekli ekmek, domates, salatalık. l Öğlen yemeğinde, ızgara veya fırında et yemekleri, salata, çorba, kepekli ekmek, yoğurt. l Akşam yemeğinde, etli sebze yemekleri, salata, yoğurt, kepekli ekmek seçilebilir. l l l Öneriler l Güne hafif bir kahvaltı ile başlayın. Bir öğünde aşırı miktarda yemekten kaçının. Az ve sık yemek yiyin. l Kızartmalar yerine haşlama yemekleri tercih edin. l Ağır hamur tatlıları, şekerler, aşırı yağlı, çok tuzlu, kalori açısından yoğun yiyecekler 42 | E y l ü l -E k im 2010 l l l yerine sebze ve meyve tüketimine ağırlık verin. Bayram ziyaretlerinde ikram edilen hamur tatlılarını az miktarda yiyin. Çay, kahve gibi kafeinli içecekleri fazla tüketmeyin. Ramazan aylarında su tüketiminin az olmasından dolayı vücutta oluşabilen su kaybının yerine konulabilmesi için su ve sulu gıdaların tüketimine önem verin. Diyabetliler, kalp hastaları, yüksek tansiyonu bulunanlar; diyetinizi kesinlikle bozmayın. Bayram sofralarında sebze, meyve ve yoğurt ağırlıklı mönüler hazırlayın. Salatayı unutmayın, marul, kıvırcık, havuç, yeşil biber ve limondan oluşan salatalar yapın. l Şerbetli tatlılar yerine, sütlü tatlıları ya da meyveleri tercih edin. l Ayrıca, sağlıklı yaşamın en temel kurallarından biri olan fiziksel aktivitenin arttırılması anlamında günlük yürüyüşler yapılmalıdır. Fiziksel aktivitenin bağırsak hareketlerini arttırıcı, kan şekeri ve kolesterolünü azaltıcı, kilo kaybetmeye yardımcı olduğu unutulmamalıdır. MAKRO | Güncel ULUSLARARASI DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ Uluslararası Çocuk Günü fikri, 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı İçin Dünya Konferansı’ndan sonra ortaya çıktı. Küçüklüğünde ve büyüme çağında, sağlıklı, mutlu, kendinden emin ve güven içinde bulunma olanağına sahip olmak, her çocuğun hakkıdır. Çocukların ilk yıllarda edindikleri deneyimlerin yaşamlarının gelecekteki kalitesini gerçekten etkileyeceği konusu oldukça önemlidir. Dünya Çocuk Günü, çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını, ulusların barış içinde yaşama gibi duygularının pekişmesini amaçlar. 44 | E y l ü l -E k im 2010 Birleşmiş Milletler Örgütü, 1954 yılında oybirliğiyle, her Ekim ayının ilk pazartesi gününü Dünya Çocuk Günü olarak kabul etti. Ayrıca 20 Kasım tarihinde de Çocuk Hakları Günü kutlanır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1959 yılında Çocuk Hakları Bildirisi’ni yayımladı. Bildiride esas olarak, yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklanılıyor. Bu bildirideki en önemli ifadeler şöyle sıralanabilir: l Hiçbir çocuk, ırk, renk, cinsiyet, din, dil, siyasi inanç nedeniyle ayrıma tabi tutulamaz. l Her çocuk, korunacak ve özel bakım görecektir. l Her çocuk, doğduğu andan başlayarak bir isme ve yurttaşlığa hak kazanmalıdır. l Her çocuk, sosyal güvenlikten yararlanmalıdır. Sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gereken her çaba gösterilmelidir. l Sakat çocuklar için özel bakım ve eğitim uygulanmalıdır. l Hiçbir çocuktan sevgi esirgenmemelidir. Ailesi olmayan ve yoksul çocuklara özel ilgi gösterilmelidir. l İlköğretim, zorunlu ve parasız olarak her çocuğa sağlanmalıdır. MAKRO | Güncel l Çocuk, oyun oynamak ve dinlenmek gibi imkanlara sahip olmalıdır. l Sosyal yardım ve koruma denildiğinde, ilk akla gelen çocuklar olmalıdır. Çocuk, her türlü kötülük ve sömürüden korunmalıdır. l Çocuk, insanlar arasında ayrılık sebebi olan nedenlerden titizlikle korunmalıdır. l Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında, her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetiştirilmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. l Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır. göstermeli, onları sevmeli, korumalı ve eğitmeliyiz. Sağlıklı toplumlar, ancak bu çalışmalarla oluşacaktır. Dünyada her yıl 275 milyon çocuk, aile içi şiddet görüyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çok ülkeli bir araştırmaya göre, çocukluk döneminde şiddete maruz kalanların, tüm çocuklara göre oranı %21 olarak karşımıza çıkıyor. Kız çocuklarının istismara maruz kalma olasılıkları erkek çocuklara göre daha fazla. Okullarda da yaygın olan şiddet, çoğu kez kızları hedef alıyor. Çocukları sevmeli, korumalı ve eğitmeliyiz Türkiye’de çocuk sorunları Dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, bütün çocukların mutlu ve sağlıklı olması tüm ulusların ortak isteği olmalı. Geleceğin büyüğü olan çocuklarımıza gereken özeni Yoksulluk, Türkiye’deki çocuk sorunlarında en büyük etken. Her dört çocuktan biri yoksul. Her beş çocuktan biri çalışıyor. Ülkemizde çocuklara sağlık hizmeti götürmek amacıyla çocuk hastaneleri hizmet veriyor. Çocuk yaşta suç işleyenlerin iyiye yöneltilmesi için çocuk ıslahevleri devreye giriyor. Büyük yerleşim merkezlerinde çocukların keyifli vakit geçirmesi için oyun bahçeleri bulunuyor. Çocukların yararlandığı çocuk kitaplıkları kuruluyor. Öte yandan annesiz, babasız çocukların korunması, bakımı, barındırılması için Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yetiştirme Yurtları hizmet veriyor. Dünya Çocuk Günü’nde, okullarda, sınıflarda günün anlam ve önemi üzerinde duruluyor, çocukların bilinçlenmesi amaçlanıyor. Dünya Çocuk Hakları ve Türk Çocuk Hakları Bildirileri okunuyor. Bildirilerde belirlenen belli başlı haklar konusunda açıklamalar yapılıyor. E y l ül - E k i m 2010 | 45 MAKRO | Güzellik Sonbaharda daha parlak pürüzsüz ve canlı... Sonbaharın gelişini hissetmemizle beraber güneş, deniz ve kumun yıprattığı cildinize bakım yapmanın zamanı da geldi. Sonbahar kendinize dönmenin ve yenilenmenin en güzel zamanı. En pratik ve doğru ürünlerle yaz sonrası yenilenme rehberi elinizde… Bu yaz hepimiz için çok sıcak ve zor geçti. Yazın en güzel tarafı olan güneş aslında vücudumuzun en büyük düşmanlarından biri. İşte bu nedenle sonbahar aylarında, yazdan geriye kuru bir cilt, yıpranmış saçlar ve sapsarı tırnaklar kalıyor. Bu sorunlardan kurtulmak ve kışa daha sağlıklı görünen bir tenle girmek istiyorsanız, bizi takip edin. Sizi bu kabustan kurtaracak önerilerimiz var! Cilde acil bakım Uzmanların araştırmalarına göre insan cildinin yazın gördüğü hasarlar ancak sonbahar aylarında gün yüzüne çıkıyor. Güneşin ve sıcağın yıprattığı cilt, kuruma, lekelenme, gerginlik, matlık ve sivilcelenme gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor. Bunlar tabi ki nemini kaybetmiş bir cildin en büyük sorunları. Güneşin tüm yaz boyunca bıraktığı tüm bu negatif izleri silmek tabi ki kolay bir süreç değil. Güneşten yayılan ultraviyole ışınları, cildi kurutup yağ üretimini azaltır fakat iklimin değişmesiyle beraber bu durum tam tersi bir hal alabilir. Aşırı kurumanın ardından görülen aşırı yağlanma çok ciddi sorunlara neden olabilir. Bu yüzden her mevsim olduğu gibi sonbaharda da cilt temizliğine büyük önem vermek gerekiyor. Çünkü ne yaparsanız yapın eğer cildiniz 46 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Güzellik temiz değilse, bir işe yaraması mümkün olmuyor. Bunun için cildinizi her sabah ve akşam güzelce yıkadıktan sonra mutlaka bir tonikle (örneğin gül suyunun çok iyi bir tonik olduğunu aklınızdan çıkarmayın) silmelisiniz. Sakın, “Ben makyaj yapmıyorum, cildimi sabah-akşam temizlememe gerek yok” diye düşünmeyin. Hava kirliliğinin artmasıyla beraber cildimizin sürekli bir tehdit altında olduğunu bilmelisiniz. Hava kirliliğinden dolayı tüm gözenekleriniz gün boyunca doluyor ve bu da sivilcelere ve yağlanmaya neden oluyor. Bu sebepler göz önüne alındığında, cildinize uygun temizleme ürünlerinin ve düzenli temizliğin sadece kuruluk, yağlılık ya da sivilceler için değil, yaşlanma etkilerini azaltmak için de çok önemli olduğunu bilmelisiniz. Yazdan çıkan cildinizin daha çabuk kendine gelmesi için çeşitli ekstra bakımlara da ihtiyacı olabilir. Haftada birkaç kez yapacağınız bir nem maskesi ve haftada bir yapacağınız peeling, sonbaharda yenilenmek için çok iyi bir çözüm. Cildin kendini 28 günde bir yenilendiğini düşünürsek, yeni hücrelerin yüzeye doğru hareketiyle beraber cilt kuru ve pul pul dökülmeye başlar. Cildi bu ölü hücrelerden arındırmak için peeling kusursuz bir çözüm olacak. Böylece cildiniz yenilendiği gibi siyah noktalarınız da günden güne azalacak ve yenilerin oluşumu önlenecek. Vücudunuzun da bakıma ihtiyacı var Sonbahar ikliminin iniş ve çıkışları sadece bağışıklık sistemimizi değil, bizi tüm dış etkenlere karşı koruyan tenimizi de etkiliyor. Özellikle yazın savunmasız düşmüş olan vücudumuz sonbaharla beraber ekstra bakımlara ihtiyaç duyuyor. Nemini kaybetmiş ve yaşlanmaya daha yatkın hale gelmiş bu cilt sonbaharla beraber hassaslaşıyor ve sıkıntı oluşturuyor. Ancak bunun üstesinden gelmenin de çok kolay yolları var. Öncelikle güne güzel bir duşla başlamanızı öneriyoruz. Böylece uyku boyunca teninizde biriken yağ ve tuz gibi artıklardan kolayca arınıp kendinizi yeni güne daha kolay hazırlayabilirsiniz. Ayrıca sabahları alacağınız ılık bir duşun sizi tüm gün zinde tutacağını ve rahatlatacağını da unutmayın. Vücudunuza haftada bir defa, duş esnasında yapacağınız hafif bir peeling de vücudunuzdaki ölü derilerden kurtulmanızı sağlar. Unutmayın ki, vücut için uygun kıl yapısına sahip bir fırça ya da yumuşak bir kese de, kan dolaşımınızı hızlandırarak peeling etkisi yapar. Banyodan sonra cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanmanızda fayda var. Ayrıca zaman zaman, özellikle de yazdan sonra, vücudunuzdaki benleri kontrol etmeyi ihmal etmemelisiniz. Kenarları girintili çıkıntılı olan, tüylenmiş ve büyümüş olan benleriniz varsa mutlaka bir hekime başvurmalısınız. Vücudunuzun güzelliğinin içeriden geldiğini sakın unutmayın. Yediğiniz ve içtiğiniz her şey cildinizin güzelliğini etkileyen önemli bir faktördür. Taze havuç, kayısı ve domates gibi beta karoten değeri yüksek gıdaları tüketmeyi ihmal E y l ül - E k i m 2010 | 47 MAKRO | Güzellik etmeyin. Taze sebze ve meyve tüketmek hem sağlık hem de cilt güzelliği için çok önemli. Rüzgara bırak! Vücudumuzun yazın güneşle en fazla temas halinde olan bölgelerinden biri de saçlarımız. Bu dönemde sıkça görülen kuruluk, dökülme ve parlaklık kaybı sizi ciddi sıkıntılara sokabilir. Saçlarınızın yaz aylarında çok yıprandığını görüyorsanız, mutlaka besleyici bir ürün kullanın. Saç türünüze uygun olarak seçeceğiniz bu ürünü saçlarınızı iyice yıkayıp arındırdıktan sonra uygulamanız gerekiyor. Ayrıca saçınızı bu durumda sıcak bir havluya sararsanız ürünün daha hızlı ve etkin bir şekilde nüfuz etmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca 48 | E y l ü l -E k im 2010 banyodan çıkarken saçlarınıza bir süre soğuk su tutun. Böylece parlaklık kazanması daha kolay olacak ve saçlarınız güçlenecek. Saçlarınızı tararken metal ya da plastik tarak ve fırçalar yerine ahşap ve doğal kıllı olanları seçin. Böylece elektriklenme problemi daha az olacaktır. Boyalı veya permalı saçlara sahipseniz saçlarınıza daha çok dikkat etmelisiniz. Bu saçlar yazdan sonra daha iyi bir bakıma ihtiyaç duyar. Ayrıca bu saç tiplerine uygun temizlik ve bakım ürünlerini tercih etmelisiniz. Sorunsuz eller ve ayaklar Ellerimiz dış dünyayla en çok iletişim halinde olan uzuvlarımız. Özellikle güneş ellerimizi en çok yıpratan unsurlardan biri. Sürekli nemlendirilmesi gereken ellerimizin yaz güneşi altında daha çok bakıma ihtiyacı oluyor. Ayrıca tırnaklarda da sararma, çatlama gibi sorunlar oluşabiliyor. Nemsizlikten hem ellerimiz hem de tırnaklarımız zarar görüyor. Ayaklar da sıcaklardan nasibini alıyor ve bütün gün ayakkabı içinde kalınca koku, mantar, egzama gibi problemler artıyor. Elleriniz ve ayaklarınız için her sabah banyoda biraz zaman ayırmanız bu sorunların üstesinden gelebilir. Parmaklarınızı ve tırnaklarınızı günde bir kere fırçalayın. Bu sert derileri yumuşatır ve ellerinizin ve ayaklarınızın yenilenmesine yardımcı olur. Ayrıca haftada bir defa ayaklarınızı ponza taşıyla ovun; ölü derilerden kolayca kurtulduğunuzu göreceksiniz. Gün içinde ellerinizi sürekli nemlendirmeniz çok önemli. Gün içinde ellerimiz sürekli suyla haşır neşir olduğu için kuruması ve yaşlanma etkilerinin görülmesi kolaylaşır. Bu açıdan el kremi, sürekli olarak ellerin bakımını sağlar. Eğer elleriniz yeterince nemliyse tırnaklarınız da sağlıklı olacaktır. Tırnaklar nemini tırnak etinden aldığı için nemli el, nemli ve sağlıklı tırnaklar anlamına gelir. Ellerinize ve ayaklarınıza haftada bir defa, geceleyin bolca vazelin sürün ve üzerine pamuklu bir eldiven giyin veya pamuklu bir bezle sarın. Sabah uyandığınızda vazelinin yaptığı bakımı görünce inanamayacaksınız. MAKRO | Güzellik Soğuk ayların sıcak makyajları l Öncelikle cazibeli mi, frapan mı, güzel mi, yoksa doğal mı görünmek istediğinize karar verin. Sonbahar-kış makyaj trendleri Sonbahar ve kış mevsimlerinin hüzünlü algılanmasının sebebi olarak soğuk ve kapalı havanın oluşturduğu isteksizlik duygusu görülebilir. Bu noktada en önemlisi, her zamankinden fazla itina isteyen cildimizi sabahları temizlemek için bile üşenmek… Ancak unutmayın ki, insanlar her zaman güzel görünmek ister, özellikle de kadınlar. Bir kadını kendi içinde en önemli hissettiren şey, temiz ve bakımlı cildi ve güzelliğini ortaya çıkaran makyajıdır. Bu durumu aşabilmek için öncelikle her zamanki cilt bakımınızı ertelemememiz gerekiyor, sonra da güzelliğinize güzellik katmak için bu sezonun makyaj tarzını yakalamalısınız. Güzelliğinizi ortaya çıkarmak istiyorsanız, öncelikle işe, kışın uygulayabileceğiniz cilt bakımıyla başlayın. Ardından sonbahar-kış makyaj trendleriyle kendinizi daha özel hissedin. 50 | E y l ü l -E k im 2010 l Kullanacağınız fondötenin kışa uyumlu olması için açık bir ton olmasına dikkat edin. l Parlak renkte bir allık seçin. Mercan ya da uçuk pembe bir allığı hafifçe uyguladığınızda, sağlıklı, doğal ve canlı bir görünüme kavuşacaksınız. l Yazın sadece rimel ve far yeterli olsa da sonbaharda ifade dolu gözlerin ortaya çıkması gerekiyor. Bu nedenle göz kalemi kullanarak gözlerinizi belirginleştirmeyi unutmayın. l Orta tonlarda bir far yardımıyla gözlerinizi dıştan içe doğru gölgelendirin. l Renkli maskara deneyin. Lacivert, kestane rengi ya da mor maskara, gözlerinize renk ve derinlik katar. Kusursuz bir makyaj için… Makyajda baz çok önemlidir. Kusursuz bir baz hazırlamak için cildin temiz ve nemlendirilmiş olması gerekiyor. Nemli cildin üzerine uygulanan MAKRO | Güzellik fondöten ile ortaya harika bir sonuç çıkıyor. Yapılan hatalardan biri de fazla pudra kullanmak. Cilde fondötenin fazla uygulanması, kırışıkların daha belirginleşmesine ve yapay bir görünümün oluşmasına neden olur. Bunun için az miktarda, parmak uçlarınızla cildinize uygulayacağınız fondöten, doğal bir görünüme kavuşmanızın yanı sıra, çekici bir pürüzsüzlüğü yakalamanızı sağlayacak. Doğallığınız renklerle vurgulanıyor Bu yıl, sonbahar ve kış aylarına damgasını vuran makyaj stili asilliğinizi ve doğallığınızı ortaya çıkarıyor. Canlı renklerden oluşan yeni makyaj stili, alımlılığını ve bakışlarını ön plana çıkaran göz makyajlarıyla destekleniyor. Renklerin ifadeleri yansıttığı bu trendde, mor ve pembe, favori renkler arasında gösteriliyor. Asillik ve cazibenin ortaya çıktığı, doğallık ve abartının harmanlandığı kış makyajına, renklerin özgür dokunuşu damgasını vuruyor. Cildimizin en güzel görünümünü destekleyen bir makyaj için, makyaj malzemelerini tene hafif dokunuşlarla uygulamak gerekiyor. 52 | E y l ü l -E k im 2010 Güzel bir makyaja giden yol… İnsanların en önemli güzellik göstergesi cildidir. Siz ne kadar makyaj yaparsanız yapın eğer kusurlu bir cildiniz varsa, makyajınız o kadar başarısızdır. Işıl ışıl parlayan bir cilt herkesin hayalini süslerken böyle bir yüze kavuşmak biraz özen ve zaman istiyor. Bununla beraber soğuk havaların etkisiyle daha da yıpranan cilt için çok özel bir bakım gerekiyor. Eğer makyajınızın hedefinize ulaşmasını istiyorsanız, cildinizin nem oranını dengede tutmanız gerekiyor. İşte sonbahar ve kış aylarında cildiniz için yapmanız gerekenler: l Öncelikle güzel ve zinde bir uykuyla bakımınıza başlayabilirsiniz. İnsandaki güzelliğin ortaya çıkması için 7- 8 saat uyuması gerekiyor. l Güne duş alarak başlayın. 15 dakikasını soğuk su ile geçireceğiniz duşun sonraki zamanlarında sıcaklık oranını arttırıp azaltarak 2 dakika uygulayın. Bu yöntemle kan dolaşımınızı hızlandırırken zamanla cildinizdeki canlılığı da hissedeceksiniz. l İyi bir nemlendirici kullanın. Yüksek koruma faktörlü ve çinko oksit içeren bir kremle ışıltınıza ışıltı katacaksınız. l Kışın en büyük sorunlarından biri de çatlamış dudaklar. Özellikle kadınların en büyük sorunu olan bu durumu, yoğun E vitamini içeren koruyucu dudak bakımıyla giderebilirsiniz. MAKRO | Sağlık 3 günde bedenine format at! Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek isteyenlerin ilk olarak uyguladıkları basamaklardan biri olan detoks, çok farklı tarzlarda uygulanabilecek bir yöntem. Birçok uzmanın birbirinden farklı detoks önerilerini biraz araştırma yaptığınızda bulabilirsiniz. Ancak hepsinin belli başlı ortak özellikleri bulunuyor. Sizin için detoksun temel yasalarını araştırdık. 54 | E y l ü l -E k im 2010 Detoks bedeni tanımak bakımından oldukça faydalı bir yöntem. Ancak detoksu bir zayıflama diyetinden ziyade böyle bir diyete başlamadan önce bedeni arındırmak olarak tanımlamak daha doğru. Çünkü detoks, hücresel bir temizlenmeyi sağlıyor. Böylece, direkt diyete başlayanların yaşadığı sadece üst katmanlardaki ve geri dönüşü çok hızlı olan zayıflamayı daha sağlam bir hale getiriyor. Bu sebeple, diyete başlamadan önce yapılacak 3 gün ile 1 hafta arasında değişen bir detoks programı, gerçek arınma anlamına geliyor. Detoksla kendinizi, tüm hücrelerinizde bir temizlik yapıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Vücudunuzun doğal ortamı! Günümüz beslenme alışkanlıkları ve dünyada yaşanan hızlı kirlilik bedenimize çok ağır yükler bindiriyor. Ayrıca hormonlu gıdalar, egzersiz yapılmaması, düzensiz ve kalitesiz uyku, sigara ve alkol kullanımı ve stres vücudun toksinlerle dolmasına neden oluyor. Bu kötü koşullardan, bebekler bile anne karnındayken etkileniyor. Bu durumda detoks, dokularda biriken toksinleri sistematik bir şekilde atmanıza yardımcı oluyor. Bu süreçte, doğal yollarla, vücudunuzda kusursuz bir ortam meydana getirebilirsiniz. MAKRO | Sağlık Toksinler hastalıklara davetiye çıkarıyor Nedeni ne olursa olsun, günümüzdeki sağlıksız yaşam ve beslenme koşulları, pek çok ciddi sağlık problemini beraberinde getirdiği gibi, vücutta biriken toksinlerin oluştuğu kadar hızlı atılamadığı bir gerçek. Böylece sadece kilo almakla ya da cilt sorunlarıyla karşılaşmıyor aynı zamanda, vücudun hastalıklara karşı olan direnci de düşüyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor. Aşırı yorgunluk, stres, huzursuz bir ortam da vücudun toksin üretimini arttırıyor. Tüm bu unsurların bir araya gelmesiyle, bağ dokusu zayıflıyor ve sinir sistemi sağlığını kaybediyor. Bu sorunlardan kurtulmanın yolu da detoks gibi bilinçli beslenme alışkanlıklarını hayatın içine yaymaktan geçiyor. Aşırı yorgunluk, stres ve huzursuzluk, vücutta daha çok toksin oluşmasına davetiye çıkarıyor. Bu yüzden daha rahat bir yaşam tarzı benimsemelisiniz. Amacı ne olursa olsun… Detoks, başlangıçta çok zor gibi görünse de, ilk günün ardından gelen hafifleme hissi ve bedeninize iyi baktığınıza dair oluşan hazla yıllarca bedeninizde biriken toksinlerin atılmasında motivasyon sağlıyor. Fazla kilolardan kurtulmak ya da bedeni arındırmak için detoks yapılabilir. Detoks programından sonra da abur cubur ve aşırı yağlı yemekleri kesip egzersizi eksik etmeyerek vücut dengenizi kolayca koruyabilirsiniz. Sürekli bir arada olduğunuz arkadaşlarınızı da ikna edip senede bir kere detoks yapabilirsiniz. Detoks programı size uygun olmalı Çok hızlı detoks programlarını uygulamak, beraberinde baş ağrısı ve zor nefes alma gibi yan etkileri de getiriyor. Detoksta doğru olan, daha yavaş ve uzun süreli, sağlıklı alışkanlıklar kazanabileceğiniz süreçleri seçmektir. Ayrıca detoksu doktor kontrolünde yapmak, en doğru olanı. Herhangi bir hastalık nedeniyle tedavi görüyorsanız, diyabetikseniz, yeme bozukluklarınız varsa, hamileyseniz ya da emziriyorsanız, asla detoks uygulamayın. Doğru bir dönemde sağlıklı detoks uygulamak için doktorunuza başvurun. 3 günlük detoks programı En başta da söylediğimiz gibi, birçok farklı beslenme uzmanının birbirinden farklı detoks programları E y l ül - E k i m 2010 | 55 MAKRO | Sağlık Gün içinde içtiğiniz içeceklerin tadını beğenmezseniz, bir dilim portakalı yanınızda bekletin. Her yudumdan sonra portakalı emebilirsiniz. detoks programı çıkardık. Amacımız, vücudunuzda biriken toksinleri atmakta görevli olan organlarınızı birkaç günlüğüne dinlendirmek. Böylece sağlığınızın yanı sıra formunuz ve cildiniz için de çok iyi bir şey yapmış olacaksınız. Ancak ciddi sağlık sorunlarınız ve metabolik rahatsızlıklarınız varsa, detoksa başlamadan önce bir uzman doktordan bilgi almalısınız. Detoks yaparken dikkat edilecek noktalar bulunuyor. Bazı programlar sadece sebze ve meyve sularını beslenme programına alırken, diğerleri detoks boyunca çiğ sebze ve meyve yenmesini öneriyor. Bunları sizler için derledik ve 3 günlük, uygulaması daha basit bir 56 | E y l ü l -E k im 2010 l Detoks boyunca bolca su tüketin. Günde en az 3 litre… l Çay, kahve ve sigaradan kesinlikle uzak durmalısınız. Bitkisel çaylara yönelebilirsiniz. l Her türlü hayvansal üründen uzak durmalısınız. (Et, balık, yumurta, süt ürünleri…) l Detoks süresince şeker kullanmamalısınız. l Tuzu azaltın. l Öğünlerinizi düzenli olarak alın. l Her gün, bol oksijenli havada yürüyüşler yapın. Terlediğinizde, ağır metaller de dahil tüm toksinler vücuttan atılır. l İlkbahar ve sonbahar başlangıçlarının detoks için en uygun zamanlar olduğunu unutmayın. l Toksinleri atmak için bir yöntem de deniz tuzudur. Banyo suyunuza deniz tuzu atın ve yarım saat dinlenin. l Ara öğünlerde meyve ve sebze ya da bunların sularını tüketin. MAKRO | Sağlık 1.gün 3.gün Bağırsaklar için Detoksla bağırsaklarınızdaki yükü birkaç günlüğüne de olsa hafifletebilirsiniz. Bu sayede kendinizi daha dinç ve hafif hissedeceksiniz. Yiyecek: Kahvaltı için, yiyebileceğiniz kadar ananas. Öğle yemeği için yağsız pişirilmiş, sebzeli bulgur. Akşamleyin, 3 havuç, 1 meyve ve 2 kerevizden oluşan salata. İçecek: öğleden sonra ve akşamüzeri, bir bardak anason çayı içmelisiniz. (250 ml kaynamış suyun içine bir çay bardağı anason çayı atın ve ağzını kapatarak 5 dakika demlendirin.) Diğer öneriler: Küveti 36 derece sıcak suyla doldurun. Bir parça deniz tuzu ekleyin ve içinde rahatlayın. Bu banyo, üzerinizdeki negatif elektriği alacak ve bağırsaklarınızı rahatlatacak. Bol oksijenli bir yerde tempolu yürüyün. Böylece kan dolaşımınız hızlanacak ve toksinlerin atılmasına yardımcı olacak. 58 | E y l ü l -E k im 2010 Cildiniz için 2.gün Karaciğer ve böbrekler için Bugün tüm toksinleri vücudunuzdan atan iki organ üzerinde çalışacağız. Asitli yiyeceklerden kesinlikle uzak durun. Yiyecek: Sabah doyana kadar kavun ya da karpuz yiyebilirsiniz. Öğlen yemeği için, orta büyüklükte 2 enginar haşlayın, orta büyüklükte 1 patatesi fırınlayın ve ikisinin üzerine zeytinyağı ve limon ekleyerek yiyin. Akşam ise, domates, kıvırcık ve biber ile yapacağınız bir salata ve tatlı niyetine çilek yiyebilirsiniz. İçecek: Böbreklerin yıkanması çok önemli. 1 ya da 2 bardak yeşil çay için. Bunun dışında gün içinde, çok abartmamak şartıyla bitki çayı içebilirsiniz. Diğer öneriler: Ciğerlerinize bir çeşit pansuman yapacağız. Sıcak suyla doldurduğunuz su torbasını ılık ve nemli bir havluya sararak karaciğerinizin üzerine yerleştirin. (Karaciğeriniz sağ tarafta, göğüs kafesinizin bittiği yerdedir.) Daha sonra bunun üzerine de kuru bir havlu örtün ve yarım saat uzanın. Kürünüzün son günü artık dış görünümünüzle ilgileneceksiniz. Bu sayede, cildiniz daha parlak ve sıkı görünecek. Yiyecek: Sabah kahvaltısı olarak dilediğiniz kadar elma yiyebilirsiniz. Öğlen ise 500 gram kuşkonmaz yiyin. Bunun yanına orta büyüklükte 2 patates ve bol maydanoz ekleyebilirsiniz. Akşam ise bol dereotlu bir salata. Eğer canınız karbonhidrat tüketmek isterse, 70 gram haşlanmış esmer pirinç ekleyebilirsiniz. İçecek: Karahindiba çayı, cildinizin bağ dokusunun sıkılaşması için gerekli. Bu yüzden 30 gram karahindiba, 30 gram kayın yaprağı, 10 gram mürver ağacı yaprağı ve 10 gram mürver ağacı tohumunu demleyip için. Sabah, öğlen ve akşam birer bardak… Diğer öneriler: Terlemek, cilt için en iyi temizlenme şekli. Bunun için, bu günü terleme günü ilan edin ve sabah 20 dakika ip atlayın, 30 dakika koşun ve 45 dakika da bisiklete binin. Öğleden sonra, 3 kez aralıklarla saunaya girin. Daha sonra duşta cildinizi keseleyin. Çıktıktan sonra vücut yağıyla masaj yapın. MAKRO | Konuk Sizi 1997 yılında Elite Model Look birincisi olarak tanıdık. Çok başarılı bir modelken şimdi oyuncu olarak da izleyicinin takdirini kazanıyorsunuz. Çok iyi yapımlarda rol alıyorsunuz. Hayaliniz miydi bu? Oyuncu olmak gibi bir hayalim yoktu. Küçükken mimar olmak isterdim. Ama onunla ilgili de eğitim almadım, çalışma ekonomisi okudum. O sırada zaten mankenlik yapıyordum. Daha sonra reklam filmlerinde oynamaya başladım. Küçükken balerin olma hayaliniz varmış, neden devam etmediniz? Sekiz sene bale yaptım. Dört yaşında başlamıştım. Ayağımın kemik yapısı uygun olmadığı için devam edemedim. İçime oturan şeylerden biridir bu. Ama o yılların benim için büyük önemi var, çünkü karakterime, oturuşuma, kalkışıma, her şeyime büyük etki eden, hatta temelini oluşturan bale ve bale hocamdır. Hayatımdaki disiplin anlayışımı oradan aldığımı düşünüyorum. Disiplin anlayışımı bale sayesinde kazandım Yeni yayın döneminin en çarpıcı dizilerinden biri olan Umut Yolcuları’nın Komiser Yardımcısı Aslı’yı canlandıran Sedef Avcı ile bir söyleşi gerçekleştirdik. 1997 yılında Elit Model Look birincisi olarak tanıdığımız Sedef Avcı, bugün kariyerine oyuncu olarak devam ediyor. Ekranların en çok izlenen dizilerinde görmeye alışık olduğumuz Sedef Avcı, kariyerini ve özel hayatını anlattı. 60 | E y l ü l -E k im 2010 Sizi ilk “Böyle mi Olacaktı” dizisinde gördük bir oyuncu olarak, değil mi? Evet, ilk o diziyle, 2002 yılında başladım profesyonel anlamda oyunculuğa. Bir sezon oynadım, daha sonra okulumu bitirmek için bir sene ara verdim. Okul bittikten sonra bölümümle ilgili bir şey yapmak istemedim açıkçası. Oyunculuğun tadını almış ve çok sevmiştim, onunla ilgili eğitim almak istedim. Tam o MAKRO | Konuk sırada “Yanık Koza”dan teklif geldi. O bittikten sonra oyunculuk dersi alma isteğimi gerçekleştirebildim, üç ay boyunca Mahşer-i Cümbüş topluluğundan Dilek Çelebi ile çalıştım. İnanılmaz keyifliydi. Çok faydasını gördüm, çok rahatlattı beni. Biraz da eşiniz Kıvanç Kasabalı hakkında konuşalım. Nasıl bir hikayeniz var? 2001’de Miss Turkey’e katılmıştım. Orada tanıştık Kıvanç Kasabalı’yla. Aynı ajanstaydık, ama hiç karşı karşıya gelmemiştik. Tanıştığımızda şimşekler çaktı, diyebilirim! Miss Turkey’de ikinci oldum, sonra hemen Miss Universe yarışmasına gittim. Ben yarışmaya gidince bana sürpriz yaparak Miami’ye geldi! Yarışma Porto Riko’daydı, dönüşte aktarmalı olarak Miami’den uçacaktık. Kıvanç da beni karşılamak için oraya geldi. Birlikte Türkiye’ye döndük. Böyle bir durum karşısında büyülenmemek elde değil... Ne zaman evlendiniz, evlenme kararını nasıl aldınız? Beş senelik ilişkimizden 62 | E y l ü l -E k im 2010 sonra 2005’te evlendik. Acele bir karar değildi. Ben okulumu bitirdim, düzenli bir hayatımız vardı, ben ailemle yaşıyordum, o da öyle. Sonra Kıvanç askerliğini yaptı. Evliliğimiz doğal bir sürecin sonuydu aslında. Evlenmek bizim için bir tabu değildi. Beraber yaşamak istedik, “Madem istiyoruz, evlenelim” dedik! Kalıpçı bir evlilik anlayışı değil yani bizimki. İnsanlar bazen bizim evli olduğumuzu anlamıyorlar. İnanmıyorlar, kardeş filan sananlar var! Fazla beraber olmaktan birbirimize benzedik herhalde! Rahat bir evliliğimiz var, birbirimizi sıkmıyoruz. Bir evlenme teklifi de yok aslında! Her şey doğallık içinde gelişti. Menekşe ve Halil, Yaprak Dökümü, Ezel… Şimdi de kimsesiz çocukların yaşamlarından yola çıkarak gerçek olayları ekrana taşıyacak olan “Umut Yolcuları” adlı dizide Aslı karakterini canlandırıyorsunuz. Bize biraz Aslı’dan bahseder misiniz? Aslı, Çocuk Şube’de komiser yardımcısı... Yeri geldiğinde sertleşebilen, genelde sakin biri. Aslı, sizi daha önce izlediğimiz karakterlerden biraz daha farklı bir karakter... Açıkçası hep aynı tarzda karakterleri oynamayı hiçbir oyuncu tercih etmez. Benim istediğim de bu çeşitlilikti. Bugüne kadarki tüm rollerim naifti, burada da naifim ama dediğim gibi gerektiğinde sertliğini, tavrını ortaya koyan bir kadın Aslı... Bir polisi oynamak oldukça zor olmalı. Role hazırlanmak içine tür çalışmalar yaptınız? Tutuklamanın nasıl yapılacağını, kelepçenin nasıl takılacağını öğrenmek için dersler aldık. Çekimlerde hata yapmayalım, yanlış hareketler göze batmasın diye bu eğitimleri almamız gerekiyordu. MAKRO | Röportaj Ankara en modern ‘Kurban Kesim Merkezi’ne kavuşuyor Dinimiz için en kutsal günlerden biri olan Kurban Bayramı yaklaşıyor. Her sene olduğu gibi içimizi “Kurbanı nereden alacağız?” endişesi sardı bile. Ama bu sene Ankara halkı, modern bir Kurban Kesim Merkezi’ne kavuşuyor. Makro Market İnşaat-Yatırım biriminin aylardır süren çalışmaları tamamlandı ve Makro Market Kurban Kesim Merkezi bu yılki Kurban Bayramı’nda hizmet vermeye başlıyor. En modern ve hijyenik koşulların sağlandığı merkezde çile çekmeden kurbanlıklarınız hazır olacak. Siz, ayrılan özel alanda kesim randevunuzun olduğu saate kadar çayınızı içip Makro Market’in ikramlarının tadını çıkaracaksınız. Kurban Kesim Merkezi hakkında ayrıntılı bilgiyi Makromarket İnşaat-Yatırım Müdürü Halil İbrahim Türkoğlu’ndan aldık. HALİL İBRAHİM TÜRKOĞLU 64 | E y l ü l -E k im 2010 Makro Market’in Kurban Bayramı için çok özel çalışmaları var. Ankara halkının her zaman özlem duyduğu modern bir Kurban Kesim Merkezi kuruyorsunuz. Bu proje hakkında bilgi verebilir misiniz? Makro Market olarak bir süredir fizibilite çalışmalarını yaptığımız bu projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadığımızı öncelikle belirtmek isterim. Çünkü Makro Market’in kurban toplama, satış, kesim merkeziyle beraber müşterilerimiz Kurban Bayramları’nı çok daha rahat bir şekilde geçirecekler. Kesim Merkezimiz, 20 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu, yüzlerce büyükbaş ve yüzlerce küçükbaş hayvan kapasiteli olarak organize edildi. Ayrıca küçükbaş kurbanlıklar için 1500 adet/gün kapasiteli, büyükbaş kurbanlıklar için ise 500 adet/gün kapasiteli ayrı ayrı iki adet kesimevi bulunmaktadır. Kurban Bayramı’ndan önce insanların gelip kurbanlık hayvanları görmesi için padoklar oluşturduk. Müşterilerimiz, konuklarımız bu padoklarda kurbanlıklarını seçecekler, işaretleyecekler, bayram günü belirlenen randevu sisteminde buraya gelip kesimlerini yaptıracaklar. Kurban toplama, satış, kesim merkezimizin, Ankara’da bulunan özel kesim ve toplama merkezleri içerisinde modern ve hijyenik yapısıyla müşterilerimizin beğenisini kazanacağına inanıyorum. Kurban kesiminin hijyenik koşullarda ve İslami şartlara uygun olarak yapılması çok önemli. Bu konuda yaptığınız çalışmalar ve aldığınız önlemler nelerdir? Öncelikle, hayvanların kesimi kesinlikle dini vecibelere uygun helal ritüeller ile yapılacak. MAKRO | Röportaj Hayvanların kesimi kesinlikle dini vecibelere uygun helal ritüeller ile yapılacak. Ayrıca sadece kesimde değil, hayvanların başka diğer özellikler olarak da İslami şartlara uygun olmalarına çok dikkat ettik; yaşı, sağlığı, cinsiyeti… Müşterilerimiz unutmamalıdır ki satışa sunulan her kurbanlık hayvan Kurban değildir. Bundan sonraki bakımlarını da o yolda devam ettiriyoruz. ‘Kurban Kesim Merkezi’yle ilgili ayrıntılı bilgiyi Makro Market mağazalarından ve www.makromarket.net adresinden edinebilirsiniz. Ayrıca sadece kesimde değil, hayvanların başka diğer özellikler olarak da İslami şartlara uygun olmalarına çok dikkat ettik; yaşı, sağlığı, cinsiyeti… Müşterilerimiz unutmamalıdır ki satışa sunulan her kurbanlık hayvan Kurban değildir. Bundan sonraki bakımlarını da o yolda devam ettiriyoruz. Böyle bir alan kurma fikri nereden çıktı? Et konusunda müşterilerimizin Makro Market ismine duyduğu bir güven söz konusu. Yıllardır Kurban Bayramı döneminde, müşterilerimizden bu tip bir merkez kurmamız konusunda talepler alıyorduk. Kurbanlıklarını Makro Market’ten almak istediklerini söylüyorlardı. Biz de bu yıl müşterilerimizin taleplerini en iyi şekilde anlayıp doğru bir yapılanma ile yerine getirmeye çalıştık. Bu çabalarımızın sonucunda modern bir Kurban toplama, satış, kesim merkezini oluşturduk. Bu yıl ve bundan sonraki yıllarda tesislerimizde 66 | E y l ü l -E k im 2010 hizmet vermeye devam edeceğiz. Müşterilerimize hijyenik ve kaliteli bir tesiste kurban kesmenin keyfini yaşatacağız. Müşterilerin vakit geçireceği alandan daha ayrıntılı olarak bahsedebilir misiniz? Müşterilerimiz yanı başımızda bulunan yaklaşık 1200 kişi kapasiteli nezih camimizde bayram namazlarını eda ettikten sonra Kurban toplama, satış, kesim merkezimiz içerisinde hazırladığımız alanda sabah çaylarını içebilecekler. Bunların yanı sıra başka ikramlarımız da olacak. MAKRO | Beslenme Açlığı bastırmak için kusursuz seçenek Gün içinde ne kadar çok atıştırdığınızı hiç düşündünüz mü? Evde sıkılırken, yolda yürürken ya da işyerinde çalışırken… Açlığı bastırmak için yediğimiz bu gıdaların kilonuzu etkileyebileceğini de unutmayın. Bir atıştırmalık hem sizi doyurmalı hem de besleyici olmalı. Ancak bunun yanında kilo kaybetmek de fena olmazdı, değil mi? İşte size açlığınızı bastıracak 10 kusursuz seçenek… Tabi ki yoğurt Şeker değeri yüksek, içinde meyve bulunan ve tadı da çok mükemmel olmayan yoğurtlardan bahsetmiyoruz. Bu tip yoğurtlar yerine süzme yoğurt yemek daha mantıklı bir seçenek. Süzme yoğurt yoğun kıvamıyla hem daha çabuk doygunluk hissi verir hem de etiketinde de göreceğiniz gibi yağ içermez. Porsiyonunun 80 kalori olduğunu düşünürsek, oldukça iyi bir seçenek. Üstelik içine dilediğiniz kadar meyve koyarak lezzetine lezzet katabilirsiniz. Ayrıca süt ürünlerinde bulunan kalsiyumun zayıflattığı da pek çok araştırmayla kanıtlanmış durumda. İçeriğindeki lif ve protein de cabası… Kayısı A, B ve C vitamini açısından zengin bir meyve olan kayısı aynı zamanda bol miktarda demir içerir. Bu bakımından vücudun ihtiyacı olan pek çok maddeyi barındıran kayısının 1 tanesi sadece 18 kalori içeriyor. Ayrıca, kansızlığa iyi gelmesi ve bağırsakları çalıştırması da cabası. Çantanızda bulunduracağınız birkaç tane kayısı, tadıyla favori atıştırmalığınız olabilir. 68 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Beslenme Bitter çikolata Çikolata bizlere en yüksek hazzı veren yiyeceklerden biri. Ancak aynı zamanda en çok kiloyu aldıran da o. Ancak 5 adet küçük dilim bitter çikolatada sadece 100 kalori bulunuyor. Ayrıca bol miktarda kakao içeren bitter çikolatanın zengin bir antioksidan kaynağı olduğunu unutmayın. Yüksek tansiyona da iyi geldiği araştırmalarla kanıtlanan çikolata, aynı zamanda enerji veriyor ve kendinizi çok daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Sakız Sakız aslında bir atıştırmalıktan ziyade sizi zararlı atıştırmalıklardan koruyacak bir kalkan olarak düşünülebilir. Herhangi bir şey yemeden önce aç olup olmadığınızı düşünün. Eğer aç olduğunuzdan emin değilseniz, canınız sadece ağzınıza bir şey atmak istiyorsa, sakız en iyi seçenek. Ayrıca Mayo Clinic’ten Doktor James Levine, sakız çiğneyerek yakılan kalori miktarını hesaplamış: 11 kalori. Mısır ve pirinç patlağı Karnınızın olmadık bir zamanda acıktığını hissettiğinizde, patlamış mısır ve pirinç tanelerinden oluşan ürünleri yiyebilirsiniz. Bu ürünler, cips ve kuruyemişlere alternatif olacak lezzette ve çok daha az kalorili. Yani oldukça sağlıklı bir abur cubur. İçinde yağ ve şeker yok. 100 gramında da 340 kalori bulunuyor. Böylece istediğin zaman atıştırıp doyabilirsin. Elma Elma tam bir mucize meyve. Üzerinde yapılan pek çok araştırma da bunu gösteriyor. 2003 yılında Brezilya’da yapılan bir araştırmaya göre günde 3 elma yemek kiloyu sabit tutacağı gibi, vermeye de yardımcı oluyor. Bir elma ve biraz cevizle harika bir lezzet elde edebilisiniz. Elmayı dilimleyin, üzerine bir miktar ceviz serpin. İşte size mükemmel bir atıştırmalık. Ayrıca elmayı fıstık ezmesiyle de yemek lezzetli bir seçenek. Oldukça sağlam bir doyuruculuğa sahip olan fıstık ezmesinin bir çorba kaşığı, 100 kalori. Yulaf Patlamış mısıra alternatif olarak tüketilebilecek olan yulaf ezmesi, az kalorili ve doyurucu bir ara öğün. Yapılan çalışmalara göre yulaf ezmesi, herhangi bir tahıla göre daha fazla karın doyuruyor ve aynı miktarda kalori ve lif içeriyor. Hemen yiyebileceğin, zahmetsiz bir atıştırmalık… Diyet dondurma Dondurma her zaman yemesi zevkli bir gıda. Ayrıca oldukça tatlı ve lezzetli. İstanbul Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Beslenme Uzmanı Diyetisyen Doktor Zeynep Koç da dondurmanın kalsiyum, fosfor, protein, A, E ve B grubu vitaminler 70 | E y l ü l -E k im 2010 içeren son derece besleyici bir gıda olduğunu belirtiyor. Ayrıca dondurulmuş herhangi bir şey yemek normalden daha uzun zaman aldığı için bir atıştırmalık olarak çok iyi bir seçenek. Kepekli bisküvi Lifin kilo kaybına yardımcı olduğu artık hepimiz tarafından biliniyor. Bu bakımdan lif bakımından zengin olan kepekli bisküviler, tokluk hissi verirken, kolesterolün yükselmesini de engelliyor. Ayrıca bilinen tatlı bisküvilere göre %30 daha az kalori içeriyor ve yağ oranı %75 daha az. Bağırsaklar için faydası ise, kanser oluşumu riskini azaltması. Muz Kendiliğinden paketlenmiş bir meyve olan muz, çantada kolay taşınmasıyla ideal bir atıştırmalık. 1 tanesinde 100 kalori olan muz lezzetiyle de cezbedici. İçeriğinde pek çok yararlı madde bulunan muz özellikle sinirleri güçlendirmesiyle oldukça farklı bir işleve sahip. Zihnen çalışanlar için çok iyi bir seçenek olan muz mideyi de güçlendirir ve korur. MAKRO | Sağlık Sinüzite merhaba Yazın bitmesiyle birlikte sinüzit rahatsızlıklarında artış görülüyor. Peki, kimler sinüs problemleriyle karşılaşır? Herkesin sinüs enfeksiyonu geçirebildiğini ancak bazı grupların daha hassas olduğunu belirten, Dr. Sağun risk gruplarını şöyle tanımlıyor: Kulak-burun-boğaz hastalıkları tatilden döndü! Yazın bitmesi ve okulların açılmasıyla birlikte çocuklarda bademcik problemlerinde artış görülüyor. Havalardaki ısı değişimi ve okullardaki toplu yaşam, çocukları enfeksiyonlara yatkın hale getiriyor. Sınıftaki bir çocuğun enfeksiyona yakalanması sonucu solunum vasıtasıyla hastalık diğer çocuklara da kolaylıkla geçebiliyor. KBB Uzmanı Dr. Ömer Faik Sağun, “Önceki yıllarda bademcik ve geniz eti problemi olan çocuklar KBB hekimlerince değerlendirilmeli, gerekli önlemler alınmalı ve böylece çocukların hastalıklar dolayısıyla okulu aksatmaları önlenmeli” diyor. 72 | E y l ü l -E k im 2010 l Alerjisi olanlar: Bir alerji atağı, soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden olur. l İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar: Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu olanlar risk grubuna giriyor. (Septum, burun delikleri arasında burnu sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine deviasyon denir.) MAKRO | Sağlık l Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli hassastır. l Sigara içenler: Tütün dumanı ve nikotin doğal direnç mekanizmasını bozar. Grip ve nezlenin en tehlikeli dönemi Nezle, hapşırık ve öksürükle havaya yayılan virüslerin başka bir insan tarafından solunmasıyla bulaşıyor ve virüs, alındığından birkaç saat sonra, nezle belirtileri başlayabiliyor. Halsizlik, hafif baş ağrısı, hafif bir ateş, öksürük, gözlerde kızarma, yaşarma, üst solunum yollarında yanma hissi ve burun akması en önemli belirtiler olarak biliniyor. Normal şartlarda bir haftaon gün içinde geçen hastalık, sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre gibi komplikasyonlara neden olursa iyileşmesi zorlaşıyor ve uzuyor. Grip de, nezle gibi bulaşıcı bir virüs enfeksiyonu olmakla birlikte, nezleye nazaran çok daha ağır seyreden bir hastalıktır. İnfluenza virüsleri, insandan insana tükürük damlacıkları yoluyla bulaşıyor. Bütün dünyada fakat daha çok ılıman iklim 74 | E y l ü l -E k im 2010 kuşağında görülüyor. Genellikle sonbaharın soğuk aylarında başlıyor ve küçük çocuklar, vücut direnci düşmüş yaşlı ve hasta kişiler hastalığa daha çok yakalanıyor. Okul, kreş, kışla, fabrika, hapishane, bakım evi gibi toplu yaşanılan yerlerde bulaşma kolay olduğundan hızlı bir şekilde yayılıyor. Sonbahar ve kış mevsimlerinde toplu ulaşım araçlarının, sinema, tiyatro gibi yerlerin hastalığın bulaşmasını kolaylaştırdığı biliniyor. Hastalıktan korunmak için l Bu dönemde el temizliğinize özen gösterin, elinizi sık sık yıkayın. l Hapşırma ve öksürme durumunda temastan kaçının. l Odalarınızı sık sık havalandırın, klimalardan kaçının. l Bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği için stresten uzak durun l Grip aşısı yaptırmayı ihmal etmeyin. Aşının, Eylül-Kasım gibi sonbahar aylarında uygulanması tavsiye ediliyor. Her yıl dolaşan virüs türleri farklı olduğu için aşı olduktan sonra da grip hastalığına yakalama riski var ancak hastalığa yakalanılsa bile aşının etkisiyle o dönem daha hafif ve kolay geçiriliyor. İnfluenza türleri değiştiği için buna bağlı olarak aşıların içeriği de salgın yapma olasılığı en yüksek olan virüslere göre değiştiriliyor. Sonuç olarak her yıl grip aşısı yaptırmak gerekiyor. MAKRO | Bebek Sağlığı Tüm uzmanların hemfikir olduğu bir konu var ki, o da bebeğin ruh ve vücut sağlığı için anne sütünün en ideal besin olduğu… Bir bebek için yaşama en iyi başlangıç olan anne sütünün önemini sizler için, Sema Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Betül Akçin’den öğrendik. Bebek için en faydalı gıda Bebekler için en iyisi ANNE SÜTÜ Anne sütünün bebek için ne kadar önemli bir besin olduğunu artık sürekli duyar olduk. Annenin, mümkün olduğu sürece bebeğini emzirmesi, bebeğin sağlığı ve gelişimi açısından çok önemli ve gerekli. Anneler genellikle altıncı aya kadar bebeğin normal büyüme ve gelişimini sağlayacak kadar süt üretir ancak bu süt altıncı aydan sonra doğum ağırlığının 2 katı olan bebeğe yetmez. Peki, ilk altı ay bebeğin gelişimi için en önemli ve hatta tek gıda olan anne sütünün sırrı nedir? 76 | E y l ü l -E k im 2010 l Anne sütü, en doğal ve taze besindir. l Her zaman temiz ve mikropsuzdur l En uygun sıcaklık olan vücut sıcaklığındadır l Bebek tarafından tamamıyla ve kolaylıkla sindirilir l Anne sütü, ilk altı ay, bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılar. Bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir, onu hastalıklardan korur. l Annenin ilk 4–5 günlük sütü olan “ağız sütü”nün (kolostrum adıyla da bilinir) bebeğe verilmesi çok önemlidir. l Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. l Yeni doğan bebeğin sarılığının düzelmesini kolaylaştırır. l Anne sütü alan bebekler, diğer besinlerle beslenen bebeklerden daha zeki olurlar. l Anne sütü, doğal bir sakinleştirici olarak görev yapar. Bu sayede bebek daha az ağlar. l Emzirme, bebeğin duygusal gereksinimlerini karşılar. Bebeğin MAKRO | Bebek Sağlığı emzirme esnasındaki pozisyonundan daha rahat bir duruş şekli yoktur. Bu rahat duruş anne ve bebek arasındaki duygusal bağın artmasını sağlar. Bebeğin ruhsal gelişimi için çok önemlidir. Anne sütü, anne için de faydalı l Annenin sağlığını korur. l Emziren annenin doğum sonrası kanamaları daha az olur, kansızlık riski azalır. l Emzirmenin, meme ve rahim kanseri riskini azalttığı, yapılan araştırmalar sonucu görülmüştür. l Emzirme, annenin doğum sonrası kilo vermesini kolaylaştırır. l Yeni bir gebeliğin oluşmasını geciktirir. l Daima hazırdır, anne uykuya ve dinlenmeye daha çok vakit ayırabilir. l Kullanımı kolaydır ve ekonomiktir. l Emzirme, anne ile bebeğin sağlıklı yakın temas kurmasını sağladığından, anne ve bebeğin arasındaki o özel sevgi bağının kurulmasına yardımcı olur. Bebeğinizi emzirmeye ne zaman bașlamalısınız? l Bebeğinizi doğumdan sonra, ilk yarım saat içerisinde, kendinize gelir gelmez emzirmeye 78 | E y l ü l -E k im 2010 başlamalısınız. l Doğumdan sonra ilk birkaç gün içerisinde gelen koyu ağız sütü, bebeğe mutlaka verilmelidir. Bu süt, bebeğinizi hastalıklardan korur. l Doğumdan hemen sonra emzirmeye başlayan annenin önceleri az miktarda gelen sütü, bebeğin emmesiyle beraber kısa sürede artacaktır. Doğumdan sonra 1–2 gün süt gelmese bile ek bir gıda verilmemeli, bebek sık sık emzirilmelidir. Bebeğinizi ne sıklıkla ve nasıl emzirmelisiniz? l Bebeğinizi her ağladığında ve her istediğinde emzirebilirsiniz. Emzirmeye zaman sınırı konulmadan, bebeğinizi gündüz ve gece her istediğinde emziriniz. Özellikle geceleri emzirme, süt üretiminizi arttıracaktır Yeni doğan bebekler genellikle günde 8–10 öğün emmek isterler. Öğün sayısı daha sonra giderek azalır. l Bebeğin vücudu anneye yakın olmalı, baş ve vücudu düz bir şekilde tutulmalı, gerekirse omuzla birlikte poposundan desteklenmeli ve burnu anne memesiyle aynı hizada olmalıdır. Emzirme esnasında meme çevresindeki koyu renkli bölgeyi çocuk ağzına almalıdır. l Doğumdan sonra emzirmeye başlayan annenin sık ve doğru emzirmesi, bol sütün gelmesini sağladığı gibi göğüslerin şişmesini ve acımasını da önler. Bebeğinize anne sütünü kaç aya kadar vermelisiniz? l Bebeğinize ilk 6 ay sadece anne sütü vermelisiniz. l 6. aydan sonra 2 yaşına gelene kadar uygun ek gıdalarla birlikte anne sütü vermeye devam etmelisiniz. l Bebeği ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslemek ne kadar önemliyse, zamanında uygun ek gıdalara başlamak da bebeğinizin sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. MAKRO | Çocuğum Çocuk okula ilk başladığında, eğitimi, ya çok güzel bir şey olarak ya da tatsız, sıkıntı veren ve zorluklarla dolu bir şey olarak görecektir. Bu düşünce çocuğun kendine güvenini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu gibi tatsızlıklarla karşılaşmamak için çocuğu zorlamak, ona kızmak, baskı yapmak hiçbir işe yaramaz. Bu tür davranışlar yerine çocuğu anlayışla dinlemek ve bu konuda hem size hem de çocuğa yardımcı olabilecek bir çocuk psikoloğuna gitmek yararlı olur. Psikolog, çocuğun sorununu bulup ona yardımcı olacağı için çocuk okuldan soğumadan sorun çözülecektir. Bazen aile “Hadi çocuğun dediği olsun, bu sene okula gitmesin” diyebilir. Fakat sorun çözülmediği için bir sonraki sene aile yine aynı sorunla karşı karşıya gelir ve çocuğun bir senesi boşu boşuna geçmiş olur. Alanur Özalp Uzman Psikolog Anne ve baba arasında fikir birliği İnsan psikolojisi çok karmaşık, sürekli değişen ve gelişen bir olgu. İnsan pek çok şeyi sonradan öğreniyor. Biz, bize gelen uyaranları değerlendirerek, öğrenmemiz gereken davranışları seçer ve öğreniriz. Bu çocuk psikolojisinde de böyle. Çocuk hem büyüklerini gözlemleyerek, hem Çocuk ilkokula başlarken... İlkokul, çocuğun okulla tanıştığı, geleceğinin temellerinin atıldığı bir dönem. Bu dönemde çocuğun aile dışına çıkması ve okula alışması süreci çok zor olabilir. Çocuk okula gitmek istemiyorsa, giderken zorluk çıkarıyorsa, ağlıyor, türlü bahaneler uyduruyor ya da bir süre devam etmesine rağmen şimdi gitmek istemiyorsa, bu noktada çok dikkatli davranılmalıdır. Bu zor süreçte ona gösterilecek olumlu ya da olumsuz her tepki, eğitim hayatının bütününü etkileyecektir. 80 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Çocuğum de onların kendisinden yapmasını istedikleri davranışlara uyarak öğrenme sürecine devam eder. Öncelikle anne-baba, ne konuda olursa olsun, eş tutumlar sergileme yoluna gitmelidirler. Annenin bir tutumunu veya olmasını istediği bir uygulamayı, ne baba ne de ailenin diğer fertleri engellememelidir. Uygulanacak davranış uygulamaya konmadan önce anne-baba aralarında konuşup fikir birliğine varmalıdırlar. Örneğin anne, “Çocuk saat 9.30’da yatmalı” diyorsa, baba ya buna uygun davranmalı ya da anneyle konuşup bir başka saatte fikir birliğine varmalıdır. Yani uygulamada ve karar verildikten sonra yapılacak tutum değişiklikleri çocuğun kafasını karıştırabileceği gibi çocuğun ebeveynlere olan güvenini de sarsar. Bu durumu fark eden çocuk, anne-babayı kullanmaya başlayabilir. Bu gibi durumlar, çocukların genel davranışlarında hırçınlık, huysuzluk, söz dinlememe ve huzursuzluğa neden olabilir. Çocukla ilişkilerimizde tutarlı olmak, alınan kararlar konusunda anne-babanın birbirlerini desteklemeleri, çocuklara örnek bir davranış olacağı gibi, hoşlarına da gider. Ruhsal bir huzur ve rahatlama duymalarını sağlar. Onları rahat, hoşgörülü, esnek ve kendileriyle barışık çocuklar haline getirir. 82 | E y l ü l -E k im 2010 Çocuğun erken yașta okula bașlaması sakıncalı mı? Okula yeni başlayan çocuğu olan her anne-baba heyecanlanır. Çünkü ilkler önemlidir. Okula başlama da insan hayatındaki önemli olaylardan biridir. Çocuğun ilkokula başlaması ve o andaki ruh durumu hayati önem taşır. Herkes bu ilk anıyı iyi ya da kötü hatırlar. Bu ilk anının olabildiğince güzel olmasına dikkat etmekte yarar var. Avrupa ve Amerika’da eğitim 6 yaşında başlıyor. Eğitim sistemi 6 yaş çocuğunun hem gelişim hem de psikolojisine göre düzenleniyor. Uygulamada ilk yıl, çocuk oyunla eğitime bir ön giriş yapıyor. Tüm eğitim tamamıyla oyunla veriliyor. Öğretmenler bu konuda çok iyi eğitim alıyorlar. Türkiye’de eğitim yaşının 6’ya indirilme kararı alındı ancak alt yapı yetersizliği nedeniyle sistem sağlıklı bir şekilde uygulanamadı. Şu anda Türkiye’de uygulanan tüm sistem, 7 yaşa göre düzenlenmiştir. Daha çok eğitim ve öğretime yöneliktir. Sistem ağır, hatta disiplin kuralları daha ağırdır. Türkiye’deki eğitim alt yapısının tam olmaması nedeniyle psikologlar çocukların okula yaşından erken gönderilmesini onaylamıyorlar. Çünkü çocuğun ruh sağlığı her şeyin üstünde tutulmalıdır. MAKRO | Çocuğum Okulu reddetmenin sonuçları ne olur? Araştırmalara göre okul fobisi müdahale edilmediği taktirde kronik okulu reddetme sorununa dönüşebiliyor. Kronik okulu reddetme sorunu ise, aile içinde huzursuzluğun yanı sıra akademik başarısızlığa, okula uyumsuzluğa, yetersiz akran ilişkilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Yetişkin dönemde de yüksek okul ya da iş ortamına uyum sağlayamama, panik atak, psikolojik ve psikiyatrik sorunlara yol açabiliyor. Anne-babalar ve öğretmenler neler yapmalı? Çocuğunuz okula alışamazsa... Araştırmalar, okul çağındaki her 10 çocuktan 3’ünün okula giderken huzursuzlandığını, sorun yaşadığını ve gitmek istemediğini gösteriyor. Okulu reddeden ve gitmek istemeyen çocukların genellikle anne ve babayla yakın ilişkiler içerisinde olan, endişe ve korku yaşayan çocuklar olduğunu belirten uzmanlar, okulun ilk günlerinde alınacak küçük önlemler ile bu sorunların giderilebileceğini söylüyor. Memorial Hastanesi’nden Pedagog Dr. Melda Alantar, çocukların neden okul fobisi yaşadığını anlattı: “Genellikle okulu reddeden öğrenciler anne ve babalarıyla yakın ilişki içinde olan, endişe ve korku yaşayan çocuklardır. Okul başarısı veya sosyal ilişkiler konusunda sorunlar yaşayan çocuklar da okula gitmeyi reddedebilirler. Pek çok çocuk, okul ortamında aşağılanma, dışlanma, 84 | E y l ü l -E k im 2010 zorbalık gibi durumlarla karşılaşıyor. Bazı çocuklar ise televizyon izleyerek, oyun oynayarak eğlenceli zaman geçirdikleri için evde kalmayı tercih ederler. Eğitim kademeleri arasında geçiş yapan çocuk ve ergenler (örneğin ilköğretimden liseye geçiş yapan öğrenciler) de yoğun stres yaşayabilirler. Tüm bu etmenler okulu reddetmenin ortaya çıkmasında etkili olur.” ‘Okul olgunluğu’nun çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması anlamına geldiğini belirten Pedagog Melda Alantar, anne, baba ve öğretmenlere düşen görevleri sıraladı: l Yetişkinler çocuğun güçlü yönlerini fark etmeli ve ona bu özelliklerini kullanması için destek olmalıdırlar. Anne-babanın en önemli görevlerinden biri de çocuklarına bağımsızlığa ulaşmalarında yardımcı ve yol gösterici olmaktır . l Anaokuluna ilk kez giden çocuğun ailesi ayrılık sahnesini kısa tutmalı, onu sevdiğini söyleyip okulda mutlu ve güvende olduğunu belirtmeli ve gün sonunda onu gelip alacaklarını söylemelidir. l Özellikle lise döneminde okul seçiminde çocuğun görüşü alınmalı, ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır. l Okul açılmadan önce yapılan alışverişlerde çocuğun da bulunması ve seçim yapma hakkının olması, onun süreç içinde etkin olarak yer almasını sağlar. l Aile, öğrenmenin ve okulun önemli olduğunu çocuğa belirtmelidir. Okulun açılış törenine aile bireylerinin de katılması çocuğu rahatlatır. MAKRO | Gezi pek çok sanatçıya da ilham vermiş olağanüstü güzelliklere sahip küçük bir Avrupa kenti. Attığınız her adımda kendinizi tarihle iç içe hissedebileceğiniz bir kültürel ve sosyal yaşam merkezi. Düzenli trafiği ve her yere ulaşımı sağlayan demiryolu sistemi, işinizi oldukça kolaylaştıracak ama siz bu araçlara rağmen yürümeyi tercih edeceksiniz. Çünkü Prag yürüyerek keşfedilecek bir şehir. Şehrin sokaklarında kaybolup aynı yerden 5. defa geçerken bile başka bir ayrıntıyla karşılaşabilirsiniz. Her sokakta, her meydanda, kendinizi alamayacağınız bir manzara sizi içine çekiyor. Yüz Kuleli Şehir Prag Bu sayımızda sizleri Çek Cumhuriyeti’nin romantik, nefes kesici ve hüzünlü şehri Prag’a götürüyoruz. Yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip Çek Cumhuriyeti’nin 2 milyon nüfuslu başkenti, “Altın Şehir” ve “Yüz Kuleli Şehir” olarak da adlandırılan Prag, yılda yaklaşık 10 milyon turisti ağırlıyor. 86 | E y l ü l -E k im 2010 Doğu bloğunun yıkılmasıyla birlikte turistleri ağırlamaya başlayan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’dan dolayı ayrı bir yeri var. Turistlerin çok ilgisini çeken Prag, tarihi dokunun büyük bir özenle korunduğu, her karışıyla hafızanıza kazınacak bir kent. Yürüyerek keșfedin! Ünlü yazarlardan Kafka’nın ve Milan Kundera’nın şehri Prag, ayrıca Olmazsa olmaz… Prag’ı gezmeye kentin göbeği olarak Kabul edilen “Eski Şehir Meydanı”ndan başlayın. Günün her saatinde kalabalık olan bu meydanda pek çok kafe bulunuyor. Kafelerde yer bulmak zor olsa da şansınızı denemenizde fayda var. Eski Şehir Belediye Sarayı, mimarisiyle hemen dikkat çeken bir yapı. Ayrıca yine bu meydanda bulunan Astronomik Saat Kulesi, dünyaca ünlü bir bina. Söylentiye göre 1490 yılında yapılan bu saat kulesi, şehrin ileri gelenleri tarafından o kadar beğenilmiş ki, bu eserin bir benzerini yapmasın diye saati yapan ustanın gözlerine mil çekilmiş. Antonin Dvorak ve Mucha Müzeleri, Prag Şatosu, Schwarzenberg Sarayı, Veba Heykeli ve seramik ve porselen oyuncak ve hediyelik eşya alabileceğiniz Stare Mesto açık hava pazarı, Prag’da mutlaka görmeniz MAKRO | Gezi Prag’ın kalbinin attığı yer olan Charles Köprüsü günün her saatinde hareketli. gereken yerler. Ayrıca kuklalarıyla ünlü şehirde Kukla Müzesi’ni gezmeyi ve tiyatro gösterilerini izlemeyi de unutmayın. Charles Köprüsü Vltava Nehri üzerinde bulunan Charles Köprüsü, Prag’ın en ilgi gören yerlerinden biri. 13. yüzyıl yapımı olan 520 metrelik bu köprü, turistlerin ve yöre halkının en çok gittiği yerlerden biri. Kral 4. Karl’ın baş mimarı olan Peter Parler tarafından yapılan köprü, daha ziyade şövalye turnuvaları için işlevsel bir yapı oluşturma amacıyla inşa edilmiş. Köprü üzerinde şu anda 75 adet heykel bulunuyor. Yapıldığı yıldan itibaren Prag’ın büyümesine ve gelişmesine büyük katkı sağlayan köprünün sonunda yer alan müzesi de oldukça etkileyici. Prag’ın en güzel göründüğü yer olan Charles Köprüsü, araç trafiğine kapalı ve üzerinde hediyelik eşya satıcılarından, müzisyenlere ve sokak ressamlarına kadar pek çok insana rastlayabilirsiniz. Ayrıca gece ve gündüz nehir turu yapan teknelerle Prag’ı nehir üzerinden de izleyebilirsiniz. Prag’ı adeta ortadan ikiye bölen Vltava Nehri’nde düzenlenen tekne turları, sizi tarihin içine sürükleyecek. Üzerinde 18 köprü bulunan nehirde yapılan gezi, özel olarak tasarlanan gezi tekneleriyle yaklaşık bir saat sürüyor. Karlovy Vary’yi görmeden dönmeyin! Prag’ın 13 km batısında yer alan bu kent, 18. ve 19. yıllar boyunca dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biriymiş. Bir kaplıcalar kenti olarak bilinen Karlovy Vary, şifalı sularının iyileştirici etkisiyle ünlü. Pek çok ünlü sanatçı ve devlet adamının gelip tedavi olduğu bu küçük kenti Atatürk de ziyaret etmiş. Karlovy Vary aynı zamanda porselen ve cam üretiminin de merkezi konumunda. Ünlü Bohemya kristallerini bu kasabadaki mağazalardan satın alabilirsiniz. Prag’a gidince, Ulusal Müze, Mozart Müzesi, Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Kafka’nın Evi’ni görmeden dönmemenizi tavsiye ederiz. E y l ül - E k i m 2010 | 87 MAKRO | Çocuk S I RADAK ‹ Sevde, belli bir s›raya göre boncuklar› ipe diziyor. Ayn› rengi takip ederek ipin kalan k›sm›na boncuklar› çizer misin? Haz›rlayan: Orhan Akcan B‹LMECE Adam›n biri, avucuna bir yumurta alarak Hoca’ya sormufl. — Bil bakal›m Hoca’m, avucumda ne var? Hoca: — fiunu biraz tarif et, ne oldu¤unu söyleyeyim, demifl. — Peki, demifl adam. D›fl› beyaz, içi sar›! — Bildim, bildim! diye ba¤›rm›fl Hoca. fialgam› soymufllar, içini oymufllar, ortas›na da havuç koymufllar! Noktal› yerleri kahverengi boya ile boyayal›m. Bakal›m ne ç›kaçak? Resimde gördü¤ün hayvanlar›n isimlerini söyler misin? ‹ki resim aras›nda on tane fark var. Resimdeki farklar› bularak iflaretler misin? 88 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Çocuk E y l ül - E k i m 2010 | 89 MAKRO | Tarif Kuzu Etli Ispanak Kökü (4 kişilik) Malzemeler 1 kilo ıspanak kökü, 1 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı un, 400 gram kuşbaşı kuzu eti, 2 adet orta boy kuru soğan, 1 adet yumurta, 1 yemek kaşığı yoğurt, 30 gram margarin, tuz ve su. Hazırlanışı Ispanak kökleri iyice temizlenip sıcak suda haşlanır ve bir tepsiye ortası boş kalacak şekilde dizilir. Ayrı bir kapta yağ eritilip ince kıyılmış soğan ve kuzu eti kavrulur. Pişen etler ıspanağın ortasındaki boşluğa konur. 180 dereceye getirilmiş fırında 15 dakika pişirilir. Ayrı bir kapta yumurtanın sarısı, un, limon suyu ve yoğurt karıştırılıp etin üzerine dökülür ve 180 derece fırında 5 dakika daha pişirilir. Brokoli Çorbası Malzemeler 500 gr brokoli, 1 havuç, 1 patates, 1 soğan, 2 su bardağı süt, 1 çorba kaşığı tereyağı, 1 çorba kaşığı un, 2 çorba kaşığı krema, tuz ve karabiber Hazırlanışı Brokoliyi yıkayıp temizleyip bir tencereye koyun. Ardından kabukları soyulmuş ve doğranmış patates ile temizlenmiş havuç ve soğanı atıp, üstlerini aşacak kadar su koyun ve haşlayın. Başka bir tencerede yağı eritip unu kavurun, unun rengi hafif değişmeye başlayınca azar azar sütü ilave ederek muhallebi kıvamında pişirin. Hazırladığınız bu beşamel sosa brokoliyi, diğer sebzeleri ve haşlama suyunun yarısı kadarını, tuzu ve karabiberini ekleyip blenderden geçirin. Yoğunluğu çok oldu ise artan haşlama suyundan ilave ederek çorbanızın yoğunluğunu damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Çorbayı kısık ateşte 5 dakika kadar pişirin. Her şey tamamlanınca çorbaya kremayı ekleyip 1-2 taşım kaynatın. 90 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Tarif Kazandibi Malzemeler 1 litre süt, 1 Türk kahvesi fincanı pirinç unu, 1 Türk kahvesi fincanı nişasta, 1 su bardağı şeker, yarım tavuk göğsü; üzeri için, 4 yemek kaşığı pudra şekeri Hazırlanışı Tavuk etini haşlayın ve çok ince olacak şekilde didikleyin, didiklenmiş etleri, kevgirde bol su ile yıkayın. Büyük bir kaseye koyun ve üzerini geçecek kadar su ekleyip, 1 saat bekletin. Tavukları yıkayıp tekrar suda bekletin. Bu işlemi 4-5 kez tekrarlayın. Derin bir tencereye sütü koyun ve kaynatın. Süt kaynayınca, sudan çıkarıp iyice suyunu sıktığınız tavukları ekleyip kısık ateşte eze eze 10-15 dakika pişirin. Ocağın altını kapatıp, tencereyi tezgahın üstüne alın. Pirinç unu ve nişastayı 1-2 yemek kaşığı ılık su ile bulamaç haline getirin. Nişastalı karışımı, sütlü karışıma ekleyin ve tekrar orta ateşteki ocağın üstüne alın. Karışıma şekeri ekleyip sürekli karıştırarak 15-20 dakika pişirin. Pudra şekerini bir tepsiye döküp bütün tabanına yayın. Pişirilen muhallebiyi şekerin üzerine döküp düzeltin. Tepsiyi ateşe koyup 15 dakika kadar her yeri ateşe değecek şekilde çevire çevire pişirin. Şekerin tamamı yandığında tepsiyi soğuk su dolu kaba oturtup soğumasını bekleyin. İyice soğuduktan sonra buzdolabında en az 4 saat dinlendirin. Servis yapacağınız zaman ucundan spatula ile kaldırıp rulo yapın. Şekerpare Malzemeler 1 paket margarin (oda sıcaklığında), 1 su bardağı pudra şekeri, 4 yemek kaşığı irmik, 2 yemek kaşığı Hindistan cevizi, 2 yumurta, 4 su bardağı un, 1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu; üzeri için, fındık. Şerbeti için: 3 su bardağı şeker, 4 su bardağı su, yarım limonun suyu Hazırlanışı 1 paket yumuşak margarin, 1 su bardağı pudra şekeri, 4 yemek kaşığı irmik, 2 yemek kaşığı Hindistan cevizi, 2 yumurta, 4 su bardağı un, 1 paket vanilya ve 1 paket kabartma tozunu karıştırarak yumuşak bir hamur elde edin. Hamurdan kurabiye yapar gibi küçük parçalar alıp hafif düzleyin. Hepsini tepsiye dizip üzerlerine birer fındık yerleştirin. Önceden ısıtılmış fırında pişirin. Şerbetin hazırlanması: 3 su bardağı şekeri ve 4 su bardağı suyu küçük bir tencerede kaynatın. Kaynadıktan 5 dakika sonra yarım limonun suyunu ekleyip kısa bir süre daha kaynatın. Ateşten alıp ılıtın. Şekerpareler piştiği zaman fırından çıkarıp 3 dakika bekletin. 3 dakika sonunda ılık olan şerbeti şekerparelerin üzerine gezdirin. Tepsinin üzerine başka bir tepsi kapatıp servis yapacağınız zamana kadar bekletin. 92 | E y l ü l -E k im 2010 MAKRO | Bulmaca 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Soldan sağa: 1. Ebegümecigillerden bir bitki. Duvar lambası. - Büyük erkek kardeş. 2. Tanrıtanımaz kimse. Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem. - Sayıları gösteren işaretler. 3. Ucuzluk, indirim. Kısaltması CR olan element. - Bir nota. 4. Camdan su kabı. - Açık, apaçık 5. Kullanma süresi. - İri, kart. - Erler. 6. Sezyum´un simgesi. - İngiliz uzunluk ölçüsü. Uyanık. - Halkın aşağı tabakası. 7. Altın kökü. - Kuru fasulye. 8. Perde ayaklılardan bir kuş türü. - Üstüne öteberi koymak için duvara ya da dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş tahta ya da metal levha. - Çıplak. Makam, mevki. 9. Oruç tutulan ay. - Kül rengi, boz. - Holmiyum´un simgesi. 10. Makro Market’in sevimli maskotunun adı. - Bir pamuk türü. - Takım oyunlarının oynandığı yer. 94 | E y l ü l -E k im 2010 Yukarıdan aşağıya: 1. Boğazdaki organımız 2. Baba, cet. - Kurşun renginde bir balık. 3. Kaynak, pınar. Müezzin çağrısı. 4. Altı yumuşak deriden çocuk ayakkabısı. - Molibden´in simgesi. 5. Son, sonraki. - Sarhoş bağırması. 6. Anılar, hatırat. Organ. 7. Afganistan halkı. Ufuklar. 8. Platin´in simgesi. Sağlam başlık. – Sodyum’un simgesi. 9. Amerika elmasından çıkan zamk. - Gayret. 10. Radyum’un simgesi. - Tarla zararlısı bir kuş. 11. Boksta bir vuruş şekli. Bir şeyin üzerindeki pislik. 12. Rütbesi general ile aynı olan deniz subayı. - Duman lekesi. 13. Beyaz. - Bir ağaç türü. 14. Otomobillerde fren parçası. - İşte, burada. 15. Geliştirme. - Yöntem. Bulmacay› do€ru çözüp gönderen 30 flansl› okuyucumuza Nestle’den bayram çikolatası ve Eyüp Sabri Tuncer’den 500 ml limon kolonyası armağan ediyoruz. Ad, Soyad Doğum Tarihi Meslek Adres : : : : Telefon (cep) : (iş) (ev) E-mail : POSTA ADRESİ: Şeref Makromarket San. ve Tic. A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980 Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05 MAKRO VİZYON l EYLÜL-EKİM 2010 SAYI 20
Benzer belgeler
Mayıs - Haziran 2010 Sayı:18
l Makromarket ve Doğuş Çay’dan huzurevi ziyaretleri
l Malatya’da 3. yılımızı kutladık
l Caner Cindoruk ve Necip Memilli
Makro AVM müşterileriyle buluştu
l Makromarket’i mis gibi simit kokusu sardı!...