Aylık Dergi “Tepe`den” Eylül 2015
Transkript
Aylık Dergi “Tepe`den” Eylül 2015
Sayı: 9 ∆ Eylül 2015 Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri'nin Kurumsal Yayınıdır Bora Doğualp : “Hedeften önce amacın ne olduğunu belirlemek gerekir” Canan Çakmakcı: "Hep birlikte yepyeni başarıları hedefliyoruz" Doğanın tüm renkleri Küre Dağları’nda Stratejik alan güvenliği İçindekiler Odak Stratejik alan güvenliği...................................................................2 OMV Samsun Elektrik Santrali, Tepe ile güvende......7 Tepe'den Bora Doğualp.......................................................................................9 Canan Çakmakcı.............................................................................11 “tepeople, Tepe çalışanlarının projesi”.............................12 Tepe'den Haberler Tepe, uluslararası standartlarını koruyor.......................15 İDO Yenikapı’dan takdir belgesi............................................27 Vaka Analizi 2 9 Ya bir saldırı olursa?.....................................................................16 Zaman Yolcusu ATM sistemleri..................................................................................18 Gelişim Zamanı Hafızanızı güçlü kılın.....................................................................20 Güvenlik Penceresi Suriyeliler için güvenlik toplantısı.........................................22 Özel Güvenlik Sektörü Sorunları Ele Alındı....................23 12 Gezgin Doğanın tüm renkleri Küre Dağları’nda..........................24 Güvenli Adrenalin Mağaracılık: Doğanın kapalı kutusunda yolculuk....29 Sokaktan Manzaralar “Stadyumlarda kendinizi güvende hissediyor musunuz?”.........................................................................................32 TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Yayın türü: Yerel, süreli, üç aylık dergi Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adına İmtiyaz Sahibi: Levent Güler Sorumlu Müdür: Sanem Subaşı Yayın Koordinatörü: Aylin Tarhan Kuru Editör: Melda Bağdatlı Grafik Tasarım: Kadir Kaymakçı Fotoğraflar: Yusuf Aslan Katkıda Bulunanlar: Ayşe Başcı, Ayşen Erdoğan, Merve Yılmaz Yazışma Adresi: Mustafa Kemal Mah. Dumlupınar Bulvarı Tepe Prime No. 266/C-17-24, Ankara Tel: 0 312 248 80 00, Faks: 0 312 248 80 49 Web: www.tepesavunma.com.tr Yapım: Konak Medya Yıldız Posta Cad. Akın Sitesi 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe İstanbul Tel: 0 212 216 97 00 www.konakmedya.com Renk Ayrımı ve Baskı: Has Matbaacılık Necatibey Cad. Bilecik Pasajı 27/8 Sıhhiye-Ankara Tel: 0 312 231 23 43 Faks: 0 312 394 83 24 editörden Değerli dostlarımız, Türkiye’nin hareketli gündemi içerisinde kurumsal yayınımız TEPE’den dergisinin dokuzuncu sayısına ulaştık. Yeni sayımızda riske yoğun bir şekilde açık olan enerji santrali ve baraj gibi stratejik alanların güvenliğine odaklanmak istedik. Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri olarak, riskin diğer alanlara kıyasla daha yoğun olduğu stratejik öneme sahip alanların güvenlik sistemlerinin ve özel güvenlik planlamalarının her olasılığın göz önüne alınarak planlanması gerçeğinden hareket ediyoruz. Yıllar içinde edindiğimiz deneyimlerin ışığında stratejik alan güvenliğindeki hassas noktaları içeren rehber niteliğinde bir yazıya bu sayımızda yer verdik. Ayrıca, havaalanı güvenliğine dair yaşanmış bir vakanın analizini de TEPE’den okurları için derledik. 16 Dergimizin hazırlandığı günlerde Tepe ailesi olarak önemli değişiklikler yaşadık. Tepe Savunma ve Güvenlik Genel Müdür Yardımcımız Sayın Bora Doğualp, yeni Genel Müdürümüz oldu. Tepe Servis ve Yönetim Genel Müdürlüğü görevine ise Sayın Canan Çakmakcı atandı. Kendileriyle gerçekleştirdiğimiz röportajlara dergi sayfalarımızda yer verdik. Doğualp ve Çakmakcı kariyer geçmişlerini ve geleceğe dair düşüncelerini Tepe okurlarıyla paylaştı. 18 Tüm projelerimizi ve çalışmalarımızı planlarken her zaman “Önce İnsan” diyoruz. Bu düsturdan yola çıkarak yıl başında çalışmalarına başladığımız tepeople adlı İnsan Kaynakları projesinde çok yol aldık. Sürecin nasıl devam ettiğini TEPE’den okurlarına da aktarmak istedik. 24 29 Hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen ATM sistemlerine Zaman Yolcusu sayfalarımızda yer verdik. Sonbaharın keyifli rotalarından Küre Dağları’na ve mağaraların sırrına ulaşmak isteyen adrenalin tutkunlarının akıldan çıkarmaması gereken püf noktalarına yine son sayımızda yer verdik. Keyifli ve güvenli bir sonbahar dileğiyle… Tepe Savunma ve Güvenlik Sis. San. A.Ş. 1 Odak Stratejik alan güvenliği Terör ve sabotaj riskinin diğer alanlara kıyasla daha yoğun olduğu enerji santrali, baraj, liman ve benzeri stratejik alanların güvenlik sistemleri ve özel güvenlik stratejisi tüm detaylar ve olasılıklar düşünülerek planlanıyor. 2 Eylül 2015 Baraj ve enerji santralleri, ülkenin genel tehdit değerlendirilmesi göz önüne alındığında, terör örgütleri için ses getirici eylemlerde hedef olarak seçebilecek muhtemel hedefler arasında sayılıyor. Çünkü terörist eylemlerin amacına ulaşabilmesi için; çoğunlukla azami şok etkisi yaratacak yerler, terör timlerine az zarar verecek çevreler, uluslararası dikkati çekecek ve yüksek maliyete sahip hedefler ve bir kuruluşun çalışmasını aksatacak hedefler seçiliyor. ana kumanda binası ve cihazlarının sabotaja karşı hassas olduğu unutulmamalıdır. İç istihbarat ağının kurulması önemlidir. Bu ağ sayesinde bazı riskler önceden bilinebileceğinden, bina ve tesisi korumak için tedbir alacak süreyi kazanmak mümkün olur. Stratejik alan güvenliği; öncelikle bu alanlarda çalışanların güvenliğini, ardından bina tesis güvenliğini kapsıyor. Bu ve benzeri tesislerde çalışan özellikle çekirdek personelin; kara propaganda, şayia, baskı ve tehdide karşı hassas bir konumda olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu tür bir güvenlik stratejisinde öncelik, personelin güvenini kazanmak ve çeşitli olumsuzluklardan tecrit edilmesini sağlamaktan geçiyor. Tesislerin Tehdit; ideolojik faaliyetler içindeki teröristlerden, bağımsız ya da örgütlü çalışan iyi eğitim görmüş profesyonellerden veya amatörlerden gelebilir. Hakkının yenildiğini düşünen veya işten atılan bir kuruluş personeli de tehdit kaynağı olabilir. Yıkıcı propagandalardan çok çabuk etkilenen, çalıştığı kuruluşun varlığından zarar gördüğünü düşünen, akli dengesi bozuk, düşünmeden hareket eden ya da faaliyetleri önceden kestirilemeyen kişiler yine bu tür alanlarda risk yaratabilir. Her an herşey olabilir Alınan tüm tedbirlere rağmen sabotajın gerçekleşmesi durumunda, sorumluluk gözetmen personel ve güvenlik yönetimindedir. Zararı asgari düzeyde tutabilmek için; her an bir sabotaj meydana gelebilecekmiş gibi plan yapılmalı ve bu doğrultuda farklı zamanlarda personelle eğitim ve tatbikat çalışmaları gerçekleştirilmelidir. Yangın, patlama gibi sabotajlara kısa sürede müdahale edebilmek için teknik malzemelerin, gerekli araç ve gereçlerin her an müdahaleye hazır halde olması, yangın tüplerinin sürekli kontrol edilmesi, yangın merdivenlerinin açık ve ulaşılabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların normal zamanlarda başka amaçlar için kullanılmaması da güvenlik açısından önemlidir. Aynı şekilde haberleşme cihazları da her an kullanıma hazır olmalıdır. 3 Odak Sığınaklar veya sığınak amacıyla kullanılabilecek alanlar da erişime ve kullanıma sürekli hazır tutulmalıdır. beden dili, suçlu profili, devriye hizmetleri, tehlikeli madde eğitimleri alıyorlar. Özel güvenlik görevlisi eğitimli olmalı, güven vermeli Kimlik kartı geçerlilik süresi sona eren güvenlik görevlileri, kimlik yenileme eğitimlerinde ayrıca; güvenlik tedbirleri, özel güvenlik hukuku ve kişi hakları, güvenlik sistem ve cihazları, temel ilk yardım, genel kollukla ilişkiler, yangın güvenliği ve doğal afetlerde müdahale tarzı, etkili iletişim, kalabalık yönetimi, kişi koruma ve uyuşturucu maddelere ilişkin bilgilerini de tazeliyorlar. Özel güvenliğin rolü öncelikle görev alanına sahip çıkmasıyla başlıyor. Özel güvenlik görevlilerinin siyasi çekişmeler, husumetler, iş ilişkileri gibi çevresel faktörlerden en az etkilenecek kişilerden seçilmesi gerekiyor. Fiziki olarak caydırıcı, askerliğini komando olarak özel birliklerde yapmış, güvenilir kişiler olmaları ve aidiyet duygusunun üst seviyelerde olması önem taşıyor. Özel güvenlik görevlileri sahada çalışmaya başlamadan önce, özel eğitim kurumlarında aldıkları temel eğitime ilave olarak; hizmet içi eğitim programıyla birlikte terörizm, şüpheli paket, üst ve eşya arama, acil durum yönetimi, patlayıcı maddeler, mesleki formasyon, öfke kontrolü, stres altında çalışma, 4 Eylül 2015 Stratejik alanlardaki koruma ve güvenliğin doğası gereği, bilinmesi gereken teknik detaylar ve koşullar bulunuyor. Bu ihtiyaçların karşılanması için gerçekten özel bilgi ve eğitime sahip olmak önem taşıyor. Bir nükleer santralin sadece basit koruma tedbirleriyle korunamayacağı gibi, bir hidroelektrik santralinin koruması da özel bazı bilgileri gerekli kılıyor. Önce önlem Stratejik alanlar için risk taşıyan eylemleri önlemenin en etkili yolu, içeriden alınacak istihbaratı engellemekten geçiyor. Bunun için öncelikle alan ve yakın çevresinin çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Ayrıca; ¬¬ Çevrede oturan kişilerle iyi diyalog kurularak istihbarat kaynağı olarak kullanılmalı, şüpheli davranışlar sergileyen kişileri bildirmeleri sağlanmalı. ¬¬ Çevrede bulunan ve bulunmaması gereken araçlar tespit edilmeli, araçların talimatlarda belirtilmiş yasaklı saatlerde kuruluşun yakınına park etmelerine engel olunmalı. ¬¬ Tesisin çeşitli bölümlerini kontrol eden kişilerin davranışları izlenmeli. Çevrede devamlı dolaşan satıcılar kontrol altında tutulmalı, bunların haricindeki kişilere karşı uyanık olunmalı. ¬¬ Tesisin hassas üniteleri en az çift kontrol sistemiyle emniyete alınmalı. ¬¬ Güvenlik kuvvetlerinden yardım istenecek yerlerin belirlenmesinin öncelikli sorumluluklardan olduğu unutulmamalı. ¬¬ Giriş ve çıkışların mümkün olduğunca tek yerden olmasına gayret edilmeli. ¬¬ Kuruluşun güvenliğini tehdit edecek nitelikteki bilgilerin ilgisiz kişilerin eline geçmesine engel olunmalı; böylece istihbarata karşı konulmalı. ¬¬ Fiziki ve elektronik güvenlik tedbirlerinin işlerliği sağlanmalı, gerekirse ilave tedbirlerle desteklenmeli. ¬¬ Aydınlatma sistemi işlevsel olmalı, sabotaja karşı korunması gereken yerler geceleri yeterince aydınlatılmalı. Yangın ihbar ve söndürme sistemleri her an kullanıma hazır olmalı. ¬¬ Kamera ile gözetleme sistemi sağlanmalı. Kontrol ikaz levhaları kullanılmalı; bu levhaların girilmesi yasak olan yerler ile buradaki hareket tarzını göstermesine dikkat edilmeli. ¬¬ Giriş ve çıkış kapıları sürekli olarak kontrol edilmeli, gözlenmeli. Tehlikeli maddelerin nakilleri ve boşaltılması sırasında özel tedbirler alınmalı. ¬¬ Ziyaretçilerin ilgisiz yerlere girmeleri engellenmeli. Ziyaretçiler kayıt defterine kaydedilmeli ve bu kayıtlar en az iki yıl süreyle saklanmalı. ¬¬ Parlayıcı, patlayıcı, yanıcı maddelerin bulunduğu yerler gözetim altında tutulmalı, bu mümkün değilse ilgisiz şahısların bu malzemelere ulaşmasını engelleyici tedbirler alınmalı. ¬¬ Görevli gelenler, gerekli güvenlik kontrolü yapılarak ve kendileri için düzenlenmiş form doldurulduktan sonra tesise alınmalı, gerekirse yanlarına refakatçi verilmeli. ¬¬ Sabotaj ihbarı halinde özel güvenlik görevlileri soğukkanlı olmalı, panik yapmamalı. Anında kolluk kuvvetlerine bilgi vermeli veya verilmesini sağlamalı. Ziyaretçilere duyurmaktan sakınarak yöneticilere ve kuruluştaki çalışanlara bilgi verilmeli. ¬¬ Kuruluşun boşaltılması gerekiyorsa, uygun şekilde boşaltılmasına yardımcı olunmalı. Yabancıların, ilgisiz personelin olay yerine yaklaşmasına izin verilmemeli. Kolluk kuvvetleri geldiğinde istekleri doğrultusunda hareket edilmeli. Terörist eylemleri gerçekleştirebilmek için seçilen stratejilerin ve eylem basamaklarının bilinmesi, koruma ve güvenlik hizmetini yerine getiren özel güvenlik personeli için büyük önem taşıyor. Çünkü kuruluşa yönelebilecek tehdit ve tehlikeler ancak bu sayede gerçekleşmeden önlenebilir, engellenememişse de en az zararla atlatılması sağlanabilir. Teknoloji avantaj yaratır Stratejik alanlarda teknoloji kullanımı da önemli. Elektronik takip ve kontrol sistemleri, giderek insan faktörünün yerini alarak hataların en aza indirilmesini sağlıyor. PDKS (personel devam kontrol sistemleri), CCTV (kapalı 5 Odak devre kamera kontrol sistemleri), siren ve alarm sistemleri, alarm kontrol panelleri, otomatik yangın söndürme sistemleri neredeyse her stratejik alanda kullanılan standart donanımı oluşturuyor. Bunların dışında, harekete duyarlı kamera ve ışık sistemleri, basmaya ya da kesmeye duyarlı tel örgüler, aktif araç arama sistemleri, panik butonları, etkin haber verme ve ikaz sistemleri güvenlik açısından kuşkusuz avantaj yaratıyor. Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri stratejik alan güvenliği konusunda gerekli hassiyetleri göstererek ve sorumluluklarının bilincinde olarak; OMV Petrol Ofisi, GAMA Güç Sistemleri Mühendislik ve Taahhüt A.Ş., Samsung C&T Corporation Korea, OMV Samsun POAŞ Elektrik Santrali, Kırıkkale GAMA Doğalgaz Çevrim Santrali (yapım aşamasında-şantiye güvenliği) ve Kırıkkale Samsung Doğalgaz Çevrim Santrali (yapım aşamasında-şantiye güvenliği) projelerine hizmet veriyor. Şüpheli paket ve araçlar Şüpheli nesneler alışveriş çantası veya mutfak gereçleri gibi masum görünüp; paket veya poşetlerin görünür yerlerinde patlayıcı olduğuna dair kablo, bant, tel, saat, pil, telefon benzeri ipuçları taşıyor olabilir. Bu gibi durumlarda; eşyanın sahibinin tespit edilmesi, araştırma yapılarak bilgi toplanması şart. Söz konusu paketin sahipsiz ve şüpheli olduğuna kanaat getirildiyse öncelikle çevre emniyeti alınmalı, meraklı izleyiciler mutlaka uzaklaştırılmalı. Olay yerinde güvenli bölge oluşturulmalı, insanları panik ve korkuya sevk edecek tutum ve davranışlardan kaçınmalı, gerekiyorsa yaya ve araç trafiğine müdahale edilmeli veya edilmesi sağlanmalı. 6 Eylül 2015 Şüpheli ve içi görünmeyen hiçbir nesneye dokunulmaması, konumunun değiştirilmemesi, X-ray ve benzeri cihazlarla kontrol edilmemesi, telsiz, cep telefonu ve fener kullanılması da bilinmesi gereken detaylar. Şüpheli araçlarda ise öncelikle aracın sahipli olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Ayrıca; aracın etrafındaki bölgenin kontrol edilmesi, aracın üzerinde, kapılarında, bagaj kapağında kontak anahtarının bırakılmış olup olmadığına bakılması, aracın alt ve iç kısımlarında dikkati çekici ve sıradışı eşyaların bulunup bulunmadığına bakılması, aracın çalıntı kaydının olup olmadığının öğrenilmesi önem taşıyor. Şüpheli olduğu kesinleşen araçlarda acilen çevre emniyeti alınarak genel kolluk kuvvetlerinden yardım istenmesi gerekiyor. OMV Samsun Elektrik Santrali, Tepe ile güvende Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enerji sektörü, dolayısıyla santraller çok strajejik bir öneme sahip. Dolayısıyla kapsamlı güvenlik uygulamaları söz konusu. Yaklaşık 400 bin metrekarelik alana kurulu OMV Samsun Elektrik Santrali içerisinde 2 adet ana ünite, idari binalar, mediko-sosyal bina, ambar ve atölye, GMS, desalinasyon (tuzsuzlaştırma) ve demineralizasyon tesisleri ve hobi bahçeleri bulunuyor. 2600 metre tel çitle çevrili OMV Samsun Elektrik Santrali, 2013 yılından bu yana Tepe Savunma ve Güvenlik’ten güvenlik hizmeti alıyor. 25 kişilik özel güvenlik ekibinin tamamı Tepe Savunma ve Güvenlik çalışanlarından oluşuyor. Ayrıca alanda hizmet veren bir güvenlik hizmet ve devriye aracı da mevcut. Rakamlarla OMV Samsun Elektrik Santrali ¬¬ 400 bin metrekarelik alan üzerine kurulu ¬¬ 2,6 km’lik tel çitle çevrili ¬¬ Yılda 7 TWh (terawatt saat) elektrik üretimi ¬¬ 51 km’lik yüksek basınçlı doğal gaz boru hattı ¬¬ 890 MWe (megawatt elektrik) kapasiteli Türkiye’nin ilk tek şaftlı doğal gaz kombine çevrim santrali 7 Tepe'den “Hedeften önce amacın ne o Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri’nin yeni Genel Müdürü Bora Doğualp ile kariyeri, Tepe’de geçirdiği yıllar ve gelecek planları üzerine sohbet ettik. Bora Doğualp 2007 yılından bu yana Tepe ailesinin bir üyesi. 21 yıllık denizcilik kariyerinden bir nevi ‘dümen kırarak’ Tepe limanına demir atmış. Tepe’den önceki kariyer hikayenizden bizlere bahsedebilir misiniz? Nasıl bir tecrübe kattı size? 1986 yılında Deniz Harp Okulu Makine Mühendisliği Anabilim Dalı’ndan mezun oldum ve yaklaşık 19 sene Türk Deniz Kuvvetleri’nde görev yaptım. Ya da bir başka deyişle bu kadar zamanım denizin üstünde geçti. Martılara simit atarak denizi yaşamak çok keyiflidir ama bizim yaptığımız işin adrenalini de epeyce yüksek olduğundan inanın çok daha mükemmeldir. Bilmem bilir misiniz, Türkiye’nin ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran Prof. Mazhar Osman’ın bir lafı vardır; “Bunlarla işim bitsin, ilk işim denizcileri incelemek olacak, bir tarafta ateş bir tarafta barut arasında yaşamak hiç akıllıca değil” demiştir. Fırtınası, dalgası, stresi, yoğunluğu, hele bir de bu kadar zorluğu aylarca denizin üzerinde ve birbiriyle hiç alakası olmayan karakterde insanlarla birarada geçirerek işinizi yapmak ve başarmak, zannediyorum ekip çalışmasına, takım başarısına ilişkin yüzlerce kitap okusanız ya da eğitim alsanız da edinemeyeceğiniz bir deneyimdir. Yani çok kısa bir 8 Eylül 2015 ifadeyle sormuş olduğunuz Tepe öncesi tecrübenin bence esası burada yatıyor. Deniz Kuvvetleri’nden ayrılışı müteakip Türkiye’nin önde gelen armatörlük firmalarından birinde, “yeni gemi inşa ve tadilat” projelerini yönettim, ardından işletme müdürlüğü görevini yaptım. Tepe’de çalışmaya ne zaman başladınız, hangi görevlerde bulundunuz? 2007 yılında ülkemizin özelleştirilen Bora Doğualp ilk liman tesisinde; Mersin Uluslararası Limanı Güvenlik Müdürü ve Liman Tesisi Güvenlik Sorumlusu olarak Tepe Savunma ve Güvenlik bünyesinde çalışmaya başladım. 2007 yılının Temmuz ayında Operasyon Müdürü olarak çalışmaya başladım. 2009 Ağustos’unda Bölge Müdürü olarak İstanbul’a döndüm. Bölge Müdürlüğünü müteakip Marmara Direktörlüğü, ardından da Fiziki Güvenlik Genel Müdür Yardımcılığı görevlerini yaptım. Yani Tepe ailesindeki dokuzuncu seneme giriyorum. olduğunu belirlemek gerekir” Çalıştığınız süreçte Tepe’nin fiziksel ve kurumsal gelişiminde nelere şahitlik ettiniz? “Şahitlik etmek” ifadesi bana göre biraz hatalı olur. Çünkü şahitlik ettiğiniz müddetçe aslında o sürecin içinde yer alamamışsınız, yalnızca izlemişsiniz demektir ki; o zaman da zaten gerek kişisel gerekse ekip olarak bir gelişim yaşamak zannediyorum pek mümkün olmayacaktır. Şirketimizin faaliyet gösterdiği alan ciddi dinamikleri olan bir sektör. Tabii bu dinamikler gerçekte yükseliş eğilimi gösteriyor olmasına rağmen aslında kendi içinde tam tersi bir eğilim sergiliyor. Bunu yakalayabildiğiniz takdirde bu sektörde varlığınızı sürdürebilirsiniz ki, işte bu nuans bence şirketimizin benzerlerinden ayrılan tarafını yansıtıyor. Sektörün varlığını sürdürebileceği ilgi alanlarını öncesinde görerek o tarafa yoğunlaşmanın; belki zaman zaman orijinal faaliyet sahasından çıkarak asli işimizi başkaca yönlerden desteklemenin; çok çabuk ve kısa süreli yapılanmalara geçiş yaparak hizmet sathımızı genişletmenin en büyük avantajımız olduğu fikrindeyim. 2009 yılında Bölge Müdürü olarak İstanbul’a döndüğümde operasyonel yapılanmamız bölge ve operasyon müdürlükleri seviyesindeydi ve mevcut özel güvenlik kadro sayımız da zaten bunu ancak karşılayabiliyordu. Fakat devamındaki beş yıllık süre zarfında özellikle ülke sathında güvenlik projelerini almamız bu organizasyonel yapının yetmeyeceğini ortaya çıkarttı. Bölge Müdürlükleri üstünde Direktörlükler oluşturduk, destek yapılanmasında ise İnsan Kaynakları, Satış Pazarlama başta olmak üzere farklı departmanlar kurduk. Verdiğimiz hizmetin kalitesini yükseltebilmek için hiçbir şekilde operasyonel yapımıza entegre olmayan, tamamen bağımsız bir eğitim ve denetim mekanizması kurduk. Yapının büyümesi, kontrol zaafiyeti yaşanmaması ve tabii ki müşteri memnuniyetini de hep göz önünde tutarak tüm bu faaliyetlerimizi çeşitli yazılımlar marifetiyle kontrol etmeye başladık. Kariyer yaşamınızdaki dönüm noktaları nedir diye sorsak? Devlet tarafındaki bende kalsın ama özel sektöre geçiş sonrası sanıyorum en büyük dönüm noktası, Tepe bünyesine geçerek İstanbul’dan Mersin’e gidiş kararı almam olmuştur. Tabii aslında tüm bu kararların temelinin 9/11 olduğunu düşünürsek, belki de dönüm noktası 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler saldırılarıdır diyebiliriz. Bu tabii işin esprisi… Tanrı kimseye o günleri yaşatmasın ama bu saldırılar olmasaydı belki de global anlamda bir güvenlik mefhumu gelişmeyecek, özellikle deniz ve liman güvenliğine yönelik uluslararası özel ilgi ve yeterlikler ihdas edilmeyecekti ve bizler de farklı bir hayat sürüyor olacaktık. Konuştuğumuz tüm bu hususlar aslında tamamen materyalist değişikliklerdir. Ancak benim şahsi düşünceme göre; asıl gelişim gösteren taraf, tüm bu değişimler içerisinde yer alarak müdahil olan ve bilfiil kendini geliştirerek bu değişime adapte olan Tepe ekibidir. Beş yılı aşkın süre içinde güvenlik görevlisi kadrosunun iki katından fazla artmasına; hizmet çeşitliliğinin değişmesine; kontrol, denetim ve eğitim mekanizmalarının farklılaşmasına rağmen yönetim kadrosunun hemen hemen hiç değişmeden devam ediyor olması ve tüm bu süreçlerin içinde bilfiil aktif ve müdahil rol üstleniyor olması bana göre son derece pozitif bir gelişmedir. Tepe Savunma ve Güvenlik ile ilgili gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? ‘Hedef’ aslında iş hayatında mutlaka sorgulanan ve olmazsa olmaz olarak yorumlanan bir kavram. Ne kadar doğru inanın bilmiyorum. Zannetmiyorum ki piyasadaki her bir yönetici kendisini Giyom Tell olarak görsün ve elmayı okla vurmak yegane isteği olsun. Kaldı ki hikayeye göre o oku atarken dahi elinde ikinci bir ok daha vardır ve kazara oğlunu vurursa yedek oku doğrudan Vali’ye kullanacaktır. Aslında burada bile, hedefteki elmadan öte bir amaç söz konusudur. Bana göre literatüre ‘hedef’ olarak yerleşmiş olmasına ve bu kelimeyi kullanıyor olmamıza 9 Tepe'den rağmen bence aslında öncelikle amacımızın ne olduğunu belirlemek gerekir. Şu an sektörünün lideri konumundaki şirketimiz için asıl amaç liderliğimizi devam ettirmektir. Bunu sağlayabilmek için de sürekli büyümek zorundasınız. Böylelikle hem elmayı vurmuş olacaksınız hem oğlunuzun ve kendinizin hayatını kurtarmış olacaksınız. Bu ekibin bunu yapabilecek deneyime ve beceriye sahip olduğuna inancım tamdır. Ancak sektörün sıkıntıları, özellikle güvenlik personeli temin ve idamesinde yaşanan sorunlar, bundan sonraki dönemlerin daha zor olacağını gösteriyor. Bunları aşabilmek ve amacımıza ulaşabilmek adına belki şirket yapılanmasında değişikliklere gideceğiz, belki ilgi alanlarımızı genişleterek farklı sahalarda da fiziki güvenlik entegrasyonu üzerinde yapılanacağız. O yüzden ‘ikinci ok’ muhakkak elde hazır durmak zorunda. Hazırlıklarımızı yapıyoruz; sektörel değişimlere ve gereksinimlere göre gerektiğinde adım adım hayata geçireceğimizi düşünüyorum. Yoğun bir programınız olduğunu düşünürsek, özel yaşamınız ile iş yaşamınızdaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Teknoloji ile içiçe yaşadığımız hayatta sanırım artık pek “iş yaşamı dışında” diye tanımlayabileceğimiz bir yaşam kalmadı. Bu tabii hem çok güzel hem çok sakıncalı. Ancak global şirketlerin dünyanın gece ve gündüzünü farklı dilimlerde yaşayan ülkelerde iki ana merkez açtığını ve 24 saati tam olarak yaşamaya çalışacak şekilde yapılandığını düşünürsek, bizim 10 Eylül 2015 için de en azından hayatın böyle yürümesini normal karşılamamız gerekiyor. Dilimizde alışılmış olan “eve iş götürmem” esprisi bence artık tarihe karışmış durumda ama yine de olabildiğince bir çizgi çekmek, en azından ertesi iş gününe sağlıklı başlayabilmek için gerekiyor. Yaklaşık 15 seneyi aşkın bir zaman süresince gemilerde çalıştım. Bu yıllarda eve hep birkaç haftalığına kısa süreli gelip gittiğim için, işle ilgili hiçbir şeyin evde konuşulmaması bizde alışkanlık haline geldi. Belki de bu yüzden dengeyi sağlamak için fazladan bir çaba sarf etmiyorum ve doğal süreçte yürüyor. İki köpeğimiz var, akşamları onları yürüyüşe çıkarmak, kar-kış da olsa açık havada yürümek her ne kadar zor gözükse de inanın insanı dinlendiriyor. Hobileriniz var mı örneğin? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobilerim var, ya da vardı diyebiliriz. Aslında dönem dönem değişen ilgi alanlarım var. Talebeyken resim ve maket yapardım, sonrasında bu ilgi gemilerdeki uzun seyirlerde kafamı dağıtmak için maket ve puzzle yapmaya dönüştü. Yerleşik hayata geçince yeniden resim yapmaya başladım gibi... Ama hiçbir zaman tasarruf edemediğim tek hobim Beşiktaş’tır. Kendimi bildim bileli onsuz bir hayatım hiç olmadı ve zannederim de olmayacaktır. Belki bir önceki sorunuza da cevap olacak ama hafta sonları kesin olmak üzere haftada 3-4 kez spor yapmaya çalışırım. Tabii gençliğimizde bu spor faal olarak basketboldu ama artık tenis ve yüzmeye döndü. Yüzme yaz-kış hep hayatımdadır, arkadaş bulabildiğim sürece buna tenis ya da squash da eklenir. Ayrıca yine eşimle birlikte vazgeçemediğimiz hobi her yaz en az bir hafta süreyle tekneyle Güney Ege koyları ve adalarına ya da Kaş, Kekova, Kalkan taraflarına doğru turlamaktır. "Hep birlikte yepyeni başarıları hedefliyoruz" Tepe Servis ve Yönetim’in yeni Genel Müdürü Canan Çakmakcı teknopark yöneticiliğinden hizmet sektörüne kariyer öyküsünü, Tepe Servis ve Yönetim ile ilgili gelecek planlarını anlattı. Tepe’de çalışmaya ne zaman, nasıl başladınız? Tepe Grubu’nda yaklaşık beş yıldır görev yapıyorum. Gruba, Bilkent Cyberpark Genel Müdürlüğü göreviyle dahil oldum. Cyberpark ile teknopark iş kolundaki yönetim tecrübem 10 yıla yakın bir süre devam etti. Yeni görevim ile; teknopark yönetimiyle hem benzerlikleri, hem de farklılıkları olan tesis hizmetleri yönetimi sektörüne de geçiş yapmış bulunuyorum. Çalıştığınız süreçte Tepe’nin fiziksel ve kurumsal gelişiminde nelere şahitlik ettiniz? Beş yıl önce gruba ilk dahil olduğumda benden beklenilen gelişim hedeflerini bugün hâlâ çok net hatırlıyorum. Geçirdiğim süre zarfında tüm bu hedefleri ekibimizle birlikte başarıyla yakalamış olmanın bize yaşattığı gurur ve tatmin ise tarifsiz. Sektöründe en tanınır marka olmak, herkesin örnek aldığı bir rol model olmak, sektöre yeni sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz için vazgeçilmez bir çözüm ortağı olarak büyümek arzusundayız. başlayan yerli ve yabancı örneklerin mutlaka ziyaret etmek istediği bir başarı hikayesi olmak bizim için çok gurur verici gelişmelerdi. Kurumsal gelişimde kaydedilen aşamalar, her gün biraz daha büyüyen ve yetkinleşen insan kaynağımız, gittikçe büyüyen ve etkinleşen fiziksel imkânlarımızla bu başarıyı çok daha ileriye götüreceğimizden şüphemiz yok. Şimdi bu ivmeyi yeni dahil olduğum Tepe Servis ve Yönetim ailesi ile paylaşmak ve hep birlikte yepyeni güzel başarılara imza atmayı hedefliyoruz. Özel yaşamınız ile iş yaşamınızdaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? İş ve özel hayatın dengesi herkes için hassas bir konu. Çünkü bu sorunun ideal cevabı herkes için ayrı, hele çalışan anneler için apayrı… Part-time çalışan, evden çalışan insanlar bile yeri geldiğinde özel hayat dengesini kuramamakla eleştirilebiliyor. Ben bu konuda dengeyi kurmaya çevreden eleştiri ve yorumlara kulağımı kapatarak başladım. Zaten çalışan bir ailede büyüdüğüm için benim kendime özel bir normalim vardı, şu anda da aynı şekilde devam ediyorum. Özel hayatımda geçirdiğim zamanın miktarına değil, kalitesine önem veriyorum. Yetişemeyeceğim konular için yardım almaktan çekinmiyorum. Eşim de benzer bir tempoda çalıştığı için bu konuda ortak bir paydada buluşmak pek de zor olmuyor. Tepe Servis ve Yönetim ile ilgili gelecek hedefleriniz nelerdir? Tepe Servis ve Yönetim kendi alanında kısa sürede çok hızlı büyüyen ve Tepe markasının prestijini kendi sektöründe gururla taşıyan bir kuruluş. Gelecekte bu ekibin hem hizmet alanını, hem de hizmet portföyünü çok daha genişleterek; çağın gereksinimlerine her anlamda cevap veren entegre hizmetler Hobileriniz var mı? Tarih ve arkeoloji, zeka oyunları, biyografik romanlar başlıca ilgi alanlarım. Seyahat etmekten çok hoşlanırım. Gittiğim yer kadar seyahatin kendisinden de keyif alırım, her dakikayı değerlendirmeye çalışırım. Ayrıca aile ve arkadaşlarla vakit geçirmekten büyük zevk alırım. Hafta sonlarımızı ve tatil günlerimizi mutlaka birlikte geçiririz. Canan Çakmakcı 11 Tepe'den “tepeople, Tepe çalışanlarının projesi” Çalışmaları geçtiğimiz Mayıs ayında başlayan tepeople projesi adından da anlaşılacağı üzere Tepe’de çalışan insanlara odaklanıyor. Tepe İnsan Kaynakları Koordinatörü Erdem Celal Evirgen ve proje danışmanı Towers Watson’dan Murat Karakaş projenin çıkış noktasını ve sürecin nasıl devam ettiğini Tepe okurları için anlattı. Tepe Savunma ve Güvenlik A.Ş. Genel Müdürü Levent Güler’in 2015’i ‘insan yılı’ ilan etmesi, tepeople projesinin de başlangıcını oluşturuyor. tepeople, Tepe’nin İnsan Kaynakları ekibinin insana dönük çalışmalarını biraraya toplayacak ve artarak devam edecek bir ‘çatı proje’. İnsan ve insana dair konulara daha fazla odaklanacak olan projenin ilk adımı performans yönetimi. tepeople projesi nasıl başladı, proje ile neyi hedeflediğinizi anlatabilir misiniz? Erdem Celal Evirgen: Projenin başlangıç noktası, Levent Güler’in 2015’in “insan yılı” olduğunu vurgulaması oldu. Hedefimizde öncelikle bir performans yönetim sistemi kurmak vardı. Bununla ilgili olarak Towers Erdem Celal Evirgen 12 Eylül 2015 Watson danışmanlık şirketiyle çalışmaya başladık. Proje Mayıs ayında başladı. İnsan Kaynakları Direktörlüğü olarak öncelikle herkese proje kapsamında neler yapacağımızı anlatan bir duyuru yolladık; “Siz de projemizin isim annesi-babası olun” dedik. Çalışanlardan gelen isim önerilerinden uygun olabilecekleri değerlendirerek proje onay komitesiyle paylaştık ve tepeople ismi seçildi. Projenin ‘isim annesi’ oyların büyük çoğunluğunu alan Marmara Bölge Müdürlüğü Mali İşler Koordinatörlüğü’nde finans uzmanı olarak çalışan Dilek Şut. İnsan Kaynakları Koordinatörlüğü olarak tepeople projesi ile çalışmalarımızın odağına insanı koyuyoruz.Hedefimiz Eylül ayı sonunda ilk çıktılara ulaşıyor olmak. Yıl sonunda ise performans sistemini kurmuş olabilmeyi planlıyoruz. Murat Karakaş: Projeyi ve ismi tutundurmak için bir logo tasarlandı. Bu logo yazışmalarda ve dokümanlarda kullanılıyor olacak. İsim ve konseptin sadece projenin değil; aynı zamanda tüm insan kaynakları uygulamalarının mottosu olacağı düşünüldü. Murat Karakaş Performans yönetimi İK birimi tarafından tepeople kapsamında uygulanan projelerden sadece biri aslında. ‘Performans’ kavramı hayatımızın her yerinde var; sporda, sanatta, iş yaşamında… Kurumlar olarak ölçsek de, takip etsek de etmesek de çalışan tarafından gösterilen bir performans söz konusu. Değerlendirme, notlama, görüşme gibi uygulama alanlarında farklı yaklaşımlar olsa da; iyi uygulama yapan kurumların odaklandığı konu performansı yönetmek. Yani çalışana beklentilerin aktarılması, yolculukta desteklenmesi ve sonuçların değerlendirilmesi aşamaları bir bütün olarak ele alınıyor. Tepe çalışanları tepeople projesinin ne kadar içinde? E.C.E.: Projenin aşamalarını duyurular ve bilgilendirme epostalarıyla çalışanlarımıza bildiriyoruz. Şu ana dek tüm seviyeden personelle iş analizi görüşmeleri yaptık; herkese ne iş yaptığını, iş tanımlarını sorduk. Hem birebir görüşmelerimiz hem de grup çalışmalarımız oldu. Bu görüşmeler yazılı halde arşivleniyor ve güncelleniyor. Bu bilgilerden sayısal veriler oluşturarak performans göstergeleri elde ediyoruz. Çünkü yapılan işi sayamadığınız zaman iyi yönetemiyorsunuz. M.K.: İş analiz görüşmelerinden önce de çalışan ve yöneticilerle birebir ya da grup çalışmaları yaptık. Beklentilerini, isteklerini, öngörülerini görmek istedik. Bu tür projelerin paydaşları vardır; üst yönetim de, yönetim kadrosu da, insan kaynakları da, çalışanlar da bu projenin birer paydaşı. Bu sürecin ilk adımında tüm paydaşlara bir şekilde dokunduğumuzu düşünüyorum. Geçmişte yapılmış anketlere baktık, grup çalışmaları ve birebir görüşmeler yaptık, mevcut uygulamalardaki aksaklıkları inceledik. Tüm bu çıktılara bağlı olarak, beklenti ve ihtiyaçları da dikkate alarak bir proje tasarımı yapıyor olacağız. Şu aşamada beklentileri anlama aşamasındayız, hatta bu aşamanın sonuna geldik. Ardından performans yönetimiyle bağlantılı sistemlerin 13 Tepe'den çalışma kültürünün, bakış açısının değişmesi anlamına geliyor. Bu değişim hiçbir kişide, kurumda veya toplumda birden gerçekleşemiyor. Zaman alan bir süreç… Bu değişimle ilgili şu an bulunduğumuz nokta için bir ‘irade beyanı’ diyebiliriz. Üst yönetimden insan kaynakları ekibine uzanan bir irade beyanı… Bu önemli bir nokta. tasarlanmasına geçeceğiz. Erdem Bey’in bahsettiği sayısal göstergeler de ölçüm kriterlerimizi oluşturacak. Ancak ölçme işin sadece bir parçası. Herkes aynı gemide belli sorumluluklar alarak gemiyi yürütüyor. Şu an için öncelikli olan performans yönetimi kapsamında çalışanlardan beklentilerin doğru aktarılabiliyor olması. 2016 yılına girerken beklentileri doğru aktarmayı ve çalışanlarla asgari müşterekte uzlaşılmasını temin etmeyi amaçlıyoruz. Kaç kişiyi ‘etkiliyor’ tepeople projesi? E.C.E.: Tepe Savunma ve Güvenlik, Tepe Grubu’nun en çok elemana sahip şirketi. Sahadaki ekipleri ve idari kadrosu ile birlikte 15 binin üzerinde çalışanıyla Türkiye’nin en çok çalışan sayısına sahip şirketleri arasında. 14 Eylül 2015 Sonbahar aylarında tepeople projesi kapsamında, beklentilerimizi ve çalışmalarımızı içeren bir toplantı yapma olasılığımız var. Tepe Grubu sürdürülebilirlik ve müşteri hizmet kalitesini ve memnuniyetini artırmaya yönelik bir dönüşüm ve iyileştirme çalışmaları içerisinde şu anda. tepeople da bu sürecin bir parçası. M.K.: tepeople projesinin şu anda yürütülmekte olan ilk fazdaki odağı, idari personel dediğimiz beyaz yakalı grup. Ancak bu gruptan hareketle, sahadaki asıl çalışan kitlesine, yani güvenlik ve hizmet ekibine de yansıyacak bir projeden bahsediyoruz. Kurumların düşünce biçimini oluşturan alışkanlıklarının değişmesi; aynı zamanda tepeople projesinin dokunacağı, etkileyeceği kişi çok fazla. Ancak tasarlanıp hayata geçirilmesi sürecinde görev alan ve emek verenleri de unutmamak gerekiyor. Tepe Savunma ve Güvenlik ile Towers Watson’dan ilgili kişilerin yoğun emek harcadığı bir proje ekibi var. Tepe İnsan Kaynakları ekibinin yanı sıra, tüm üst yönetim kadrosundan oluşan bir onay komitesi var. Proje ekibinin çalışmalarını değerlendiren, konumlandıran ve nihai kararı verecek olan bir grup bu. Bir de proje ekibinin parçası gibi görünmemekle birlikte bu süreçte görüş, öneri ve beklentilerini aldığımız bir kitle var. Grup çalışmalarında, çalışanların beklentileri ve söylemleriyle projeye yaptığı katkıyı da inkar edemeyiz. Çalışanların kendini iyi hissetmesi, performansının artması ve tüm bunların sonucunda müşteri memnuniyetinin artmasına giden bir yol bu. Bu noktadan baktığımızda projenin odağında Tepe çalışanları kadar Tepe müşterileri de bulunuyor. Kısacası tepeople herkesin projesi. Tepe'den Haberler Tepe, uluslararası standartlarını koruyor 7-8 Ağustos tarihlerindeki denetimlerde Tepe Çağrı Merkezi’nin Avrupa Birliği standartlarında hizmet sunduğunu belgeleyen EN 15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Belgesi ile Tepe Servis ve Yönetim’in ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi yenilendi. Tepe Çağrı Merkezi, yönetsel stratejileri ve süreçleri ile çalışan ve müşteri memnuniyeti, altyapı süreçlerini kapsayan Bureau Veritas dış denetimini başarıyla tamamladı. Böylece Tepe Çağrı Merkezi; Avrupa Standardizasyon Komitesi'nce hazırlanan ve Çağrı Merkezleri Derneği aracılığıyla verilen “EN15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası”nı yenileyerek hizmet kalitesini bir kez daha tescillemiş oldu. Yönetim Sistemi Belgesi’ni yeniledi. Müşteri şikayetlerinin daha etkin yönetilmesi, müşteri beklentilerini karşılama oranının artırılması amacıyla kurulan ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi; Bureau Veritas tarafından gerçekleştirilen dış denetim sonrası etkinliğini bir kez daha kanıtladı. Tepe Servis Çağrı Merkezi, bu sistemle müşteri bildirimlerini mevcut faaliyetleri için bir iyileştirme fırsatı olarak algılayarak hızla müşteri memnuniyetine dönüştürüyor. Böylece müşteri beklentilerini daha etkin ve daha verimli yönetebilen Tepe Servis Çağrı Merkezi, hizmet kalitesini artırırken sektördeki farkını da ortaya koyuyor. Pek çok iş sürecini kapsayan bir dizi zorlu denetimden başarıyla geçebildiğini belgeleyen Tepe Çağrı Merkezi, kurulduğu günden itibaren müşterilerine sosyal ve yasal sorumluluklarının bilincinde olarak; yüksek seviyede teknoloji, güçlü bir teknik altyapı ve kalifiye insan kaynağıyla hizmet sağlıyor. Hizmet kalitesini koruma ve yükseltme hedefi doğrultusunda faaliyet gösteren Tepe Servis ve Yönetim ise, Uluslararası ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti 15 Vaka Analizi Ya bir saldırı olursa? B Stratejik alanları etkileyecek risk senaryolarından biri de beklenmeyen saldırı ve eylemler. Herhangi bir kuruluşun stres düzeyi yüksek olan bu tür olaylara fiziksel ve psikolojik olarak hazır olup olmadığı nasıl anlaşılır? Buna en iyi cevabı kuruluşun güvenlikten sorumlu yöneticileri verecektir. 16 Eylül 2015 Olayın özeti: ir havaalanının güvenlik müdürü, gece 01.00 sıralarında oturduğu zemini sarsacak kadar şiddetli bir patlamayla yerinden fırlar. Önce aklına canlı bomba ya da araç bombayla kapının çökertildiği ve saldırganların az sonra otomatik silahlarla içeriye girecekleri gelir. Yerinden hızla fırlayarak kapıya doğru koşarken, güvenlik görevlilerinin son derece rahat olduklarını farkeder. Bu duruma anlam vermesine fırsat kalmadan, ana yoldan geçen bir kamyonun dört lastiğinin birden patlamış olduğunu görür. Ancak bu olay neticesinde güvenlik açısından alan ve çevresinin eksikliklerinin farkına varır ve gerekli tedbirleri alır; ¬¬ Yol ile nizamiye arasına ‘hesco barrier’ adı verilen 2x2 m ebadında, içine toprak doldurulabilen malzemelerden duvar örülür. ¬¬ Nizamiyenin hemen gerisinden başlamak üzere omuzları tutacak şekilde kademeli mevziler hazırlanır. ¬¬ Araç aramaları, patlama anında nizamiyenin en az etkileneceği şekilde ‘T-Wall’ adı verilen ve beton bloklar arasında oluşturulan kanallarda yapılmaya başlanır. Fiziki tedbirlere ek olarak, güvenlik görevlilerinin geçmişleri incelenir. Güvenlik zaafı: Alan, olay olana kadar böylesine bir patlamaya hazırlıklı değildir. Bölgenin genel durumu, olası risk ve tehditlerin boyutu o ana dek düşünülmemiştir. Olayın değerlendirilmesi: Yapılacak saldırının yerini, zamanını ve şiddetini her zaman için karşı taraf belirler. Güvenlik görevlilerine ise olası saldırıyı beklemek düşer. Sürekli üst düzey alarm durumunda beklemek personelin çok çabuk yorulmasına, bir süre sonra algısının ve tepkisinin düşmesine sebep olur. Özel güvenlik görevlilerini zinde tutmak, yanlış alarmlarla yormamak için elektronik haberleşme ve alarm sistemlerine ayrıca önem verilmesi gerekir. Ayrıca bölge halkının özellikleri ve hassasiyetleri çok iyi belirlenmeli ve bu detaylar göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. 17 Zaman Yolcusu ATM sistemleri Önceleri sadece para ödeyen, ekstre basabilen ATM’ler günümüzde para yatırma, para transferi, fatura ödeme, hesap takibi ve yatırım gibi birçok konuda hizmet verebiliyor. ATM cihazının icadı ise 1930’lu yıllara uzanıyor. Bankamatik olarak da tanınan ATM’nin hikayesi olmadan ne bankacılık, ne teknoloji, ne de iş dünyasına dair herhangi bir hikaye tamamlanmış sayılabilir. İngilizce orijinal adı Automated Teller Machine’in (Otomatik Vezne Makinesi) kısaltması olan ATM’ler, önceleri sadece para ödeme, ekstre basma gibi kısıtlı hizmetler sunabilirken, günümüzde para yatırma, para transferi, fatura ödeme gibi birçok konuda müşterilere hizmet verebiliyor. ATM sayılabilecek ilk cihazın mucidi bir Anadolu Ermenisi olan Luther George Simjian. Müşterilerin finansal işlemler yapmasına izin veren ve bankanın duvarına monte edilecek bir makine yapma fikriyle yola çıkan Simjian, bu buluşuyla ilgili 20 patente sahip. Simjian’ın 1930’larda gerçekleştirdiği bu icadına Citibank talip olur. Ancak altı ayın sonunda yeni buluşa çok az talep olduğunu bildirerek cihazın kullanımına son verir. ATM’nin icadıyla ilgili farklı kaynaklarda farklı isimler geçiyor. Bunlardan ilki İskoçya’da James Goodfellow tarafından alınan patent. İkincisi ise 1966 yılında John D. White tarafından icat edilen ve bankadan bağımsız çalışan bir cihaz. Tam anlamıyla ATM sayılabilecek ilk elektronik cihaz ise İngiliz John Shepherd-Barron tarafından yapılır. 27 Haziran 1967’de Barclays Bank için üretilen ATM Londra'nın Enfield kasabasında hizmete sunulur. İskoçya asıllı John ShepherdBarron, 2007 yılında BBC’ye verdiği röportajda, bankamatik fikrinin banyo yaparken aklına geldiğini söylemişti. 1 dakika geciktiği için bankadan parasını çekemeyen Shepherd- Barron, “Birleşik Krallık’ta ya da dünyanın herhangi bir yerinde paramı çekebilmemin bir yolu olmalıydı. Çikolata makinalarından yola çıkarak bankamatik fikrine ulaştım” sözleriyle, fikrin aklına düştüğü o ilk anları bu röportajda özetlemişti. 2010 yılında 84 yaşındayken hayata veda eden Shepherd-Barron, bankamatik şifresini önce 6 haneli olarak tasarlar. Ancak karısının şifrenin çok uzun olduğu yönündeki şikayetleri nedeniyle 4 haneye düşürür. Özel çeklerin kullanıldığı bu ATM’ler, müşterinin çeki bir çekmeceye yerleştirip, şifreyi girmesinin ardından açılan diğer çekmeceden paranın verilmesiyle çalışır. 1969 yılında ABD’de Don Wetzel tarafından bir ATM cihazı daha yapılır. New York, Rockville Center’daki Chemical Bank için yapılan bu ATM önceleri sadece nakit para verebiliyorken, 1971 yılında müşterilerine hesap özeti inceleme 18 Eylül 2015 dahil olmak üzere farklı hizmetler de sunmaya başlar. ATM’lerin bankacılığin ayrılmaz bir parçası halini alması ise ancak 1980’lerin ortalarında mümkün olur. Türkiye’nin ATM cihazıyla tanışması 1982 yılında İş Bankası tarafından hizmete sunulan ‘Bankamatik’ cihazı sayesinde gerçekleşir. Ülke için çok yeni olan bu teknolojinin sunduğu işlemler kısıtlıdır. Yıllar içinde Türkiye’deki farklı bankalar ATM teknolojisini benimser ve yaygınlaştırır. Yapı Kredi Bankası’nın hizmete soktuğu ‘Telebanka’ cihazları bu yoldaki ikinci adım olur. Anadolu’nun farklı bölgelerinde hizmete giren ATM cihazları kurdele törenleriyle açılır. Her ilden ATM talebi gelir. Önceleri bırakın farklı bir şehirden para çekmeyi, aynı ildeki başka bir banka şubesinden bile para çekemiyorken, ATM’ler herkese büyük kolaylık sağlar. Haftasonunu sıkıntısız geçirmek için Cuma günü herkes banka şubelerine koşarken, ATM’ler imdada yetişir. Günümüzde dünya genelinde 2 milyona yakın ATM cihazı bulunuyor. Her beş dakikada bir sayılarının en az bir adet arttığını kolaylıkla varsayabiliriz. Sundukları hizmetler sınır tanımadığı gibi, teknolojinin desteğiyle artık güneş enerjisiyle çalışan ATM’ler, insan yüzünü tanıyan ATM’ler, çek kabul eden ATM’ler veya görme engelliler için hizmet veren ATM’ler mevcut. ATM’ler nasıl çalışıyor ATM’ler 2 girişli ve 4 çıkışlı basit veri terminali aletleridir. Diğer bütün veri terminalleri gibi ATM’ler de ana işlemciye doğrudan bağlanarak haberleşiyor. Ana işlemci para çekmek isteyen kişiye yardımcı olan ATM ağlarının doğrudan girişindeki internet servisi sağlayıcısına benzer. Bir kullanıcı ATM işlemi yapmak istediğinde öncelikle kart okuyucuya kartını okutması ve daha sonra tuştakımı ile parolasını girmesi gerekir. ATM bu bilgileri sunucu işlemcisine gönderir. Bağımsız bir ATM sunucusu herhangi bir banka kartı ile çalışabilir. Kart okuyucu: Kredi kartı veya banka kartlarının arkasında bulunan manyetik şerit üzerindeki hesap bilgilerini okur. Sunucu işlemcisi bu bilgileri kart sahibi kişinin bankadaki bilgilerine göre değerlendirir. Klavye: Kart sahibinin ATM makinasında yapacağı işlemleri yönlendirmesi için kullanılır. Tuş takımı kullanılarak banka kartının şifresi girilir. Şifre girildikten sonra diğer işlemlerin seçimi, onaylanması, iptal edilmesi gibi kontrol işlemleri gerçekleştirilir. Speaker: Kart sahibi bir tuşa bastığında sesli bilgiler, yönlendirmeler alabilir. Ekran: Kart sahibinin ATM üzerindeki işlemleri görebilmesini sağlar. Makbuz yazıcısı: Yapılan işleme ait makbuzun çıktısını sağlar. Para çıkışı: Para verme makinasında bir elektronik göz vardır. Bu elektrik göz verilen kağıt paraları sayar. Verilen paralar sayılarak rapor işlemi olarak kaydedilir ve kart sahibinin hesabına yansıtılır. Paranın cinsini tanıyan elektronik gözün dışında paranın kalınlığını inceleyen bir sensör de bulunur. Böylece yanlışlıkla üstüste iki banknot verilmesi önlenmiş olur. ATM güvenliği ATM makinası kişisel tanımlama numarasını güvenlik yazılımıyla korur. Ancak kullanıcı bilgilerinizi ve hesap gizliliğinizi korumak için sizin de dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. ¬¬ Doğum tarihi, ev telefonu gibi kolay tahmin edilebilecek bilgileri şifre olarak kullanmayınız. ¬¬ Parolanızı bir yere yazmayınız. Eğer yazmak zorunda kalırsanız yazdığınız kağıdı cüzdanınızda veya cebinizde saklamayınız. ¬¬ ATM kartınızı cüzdan veya cebinizde kırılmayacak şekilde muhafaza ediniz. ¬¬ ATM makinasının önüne gelmeden kartınızı elinize alınız. Kapkaç olayları genellikle ATM önünde kart çıkarmaya çalışırken meydana gelen dikkatsizlik ortamlarında gerçekleşiyor. ¬¬ ATM tuştakımına şifrenizi girerken başkalarının şifrenizi görmesini önleyiniz. 19 Gelişim Zamanı Güçlü bir hafıza hem iş yaşamınızı, hem de sosyal hayatınızı kolaylaştırır. Yaş, stres, yanlış beslenme alışkanlıkları gibi nedenlerle zayıflayabilen hafızayı kuvvetlendirmek için birkaç önemli noktaya dikkat etmeniz yeterli. Hafızanızı güçlü kılın Genel anlamda, organizmanın bilgiyi depolama, saklama ve gerektiğinde kullanılması için geri çağırması yeteneğine hafıza deniyor. Duygu, düşünce, algı ve deneyimleri bir arada tutan ağlar sistemi olan hafıza, kadınlarda östrojen, erkeklerde ise testosteron seviyesinin düşmesiyle birlikte zayıflamaya başlıyor. 50 yaşından sonra her 10 yılda bir beyinde, 20 Eylül 2015 özellikle de beynin ön kısmında yüzde 2 oranında küçülme olduğu bilinen bir gerçek. Bu da idrak yeteneğinde ve hafızada zayıflamaya neden oluyor. Ancak bu durum kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Beyinde küçülme her insanda hafıza bozukluğuna neden olmayabiliyor. Bu farkın oluşmasında eğitimin etkisi büyük. Eğitimli kişilerde hafızayı oluşturan ağlar sistemi daha fazla kullanıldığı için demans, yani bunama riski de düşüyor azalıyor. Kontrolsüz hipertansiyon, koroner arter rahatsızlıkları gibi damar sistemlerini etkileyen diyabet ve bazı nörolojik hastalıklar da hafızayı etkiliyor. Beslenmedeki dengesizlikler, B6, B12, folik asit gibi sinirsel gelişim ve hafıza için çok önemli vitamin, mineraller de hafızayı olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Yoğun stres altında olan kişilerin de hafızasında zayıflama görülebiliyor. Hafızamızın ne kadar güçlü olacağını ve yaşla beraber nasıl gerileyeceğini genlerimiz belirliyor. Yani tıpkı parmak izi gibi hafıza da herkeste farklı bir seyir izliyor. Ancak hafızamızın sahip olduğu kapasiteyi tam anlamıyla kullanabilmemiz için her şeyden önce vücudumuzun sağlıklı olmasına özen göstermemiz gerekiyor. Bazı önlemlerle hayat kalitesini doğrudan etkileyen hafızayı daha güçlü kılmak mümkün. Beyin de egzersiz ister Unutkanlığın nedenlerinden biri hatırlanması gereken konuya ilk başta yeterince dikkat sarf edilmemesi. Olaya ya da kişiye konsantre olunmuyorsa sonrasında anımsamak zorlaşıyor. Bu amaçla küçük bir egzersiz yapabilirsiniz. Düzenli egzersiz kan dolaşımını etkili hale getirerek beynin beslenmesini ve toksik maddelerin uzaklaştırılmasını sağlıyor. Yeni tanıştığınız kişinin adına, soyadına, mesleğine, yüzündeki ilginç olabilecek bir özelliğe her zamankinden biraz daha fazla dikkat edin, bir süre sonra hepsini kolay anımsadığınızı fark edeceksiniz. Bulmaca, sudoku benzeri zekâ oyunları, satranç, yabancı dil eğitimi gibi beyninizi çalıştıracak faaliyetler de ileri yaşlarda daha iyi bir hafızaya sahip olabilmek için birebir. Kronik hale gelmiş baskı ve stres de kafa karışıklığı yaratarak hafıza bozukluğuna neden oluyor. Stres yönetimi konusunda daha etkili stratejiler öğrenmek kendinizi geliştirme açısından da fayda sağlayacaktır. Güçlü hafıza için… Kaliteli uyku Unutkanlık ve dalgınlıkla mücadele etmek için yeterli, kaliteli ve dinlendirici bir uyku düzeni oluşturmaya çalışın. Horlama, uykuda solunum durması, uykuda periodik bacak hareketleri sendromu, uykusuzluk (insomnia) gibi uyku hastalıkları hafızayı olumsuz etkiliyor. Dinlendirici olmayan uyku, gündüz uykululuk hali, horlama, gece sık idrara kalkma gibi yakınmalarınız varsa uyku bozuklukları birimlerine başvurmanızda fayda var. Zengin besinler Düzenli olarak üç öğün yemek sağlıklı bir beslenme için her zaman yeterli değildir. Özellikle B, C ve E vitaminlerini vücudun ihtiyacı ölçüsünde sağlayacak zenginlikte bolca meyve ve sebze tüketmek de gerekiyor. Kilo kontrolü Obezite günümüzde hem çok ciddi bir sağlık sorunu, hem de kalp-damar, şeker ve metabolik hastalıkların lokomotifi. Fazla kilo kişide kalbi besleyen damarları daraltarak kardiyovasküler sorunlara yol açarken, beyni ve sinir hücrelerini besleyen damarları da tıkayarak zihinsel becerileri sekteye uğratabiliyor. Egzersiz Düzenli egzersiz kan dolaşımını etkili hale getirerek beynin beslenmesini ve toksik maddelerin uzaklaştırılmasını sağlıyor. Ayrıca uykuyu düzene sokuyor ve stresle mücadeleyi kolaylaştırıyor. Güçlü bir hafıza için spor ve yoga gibi egzersizlerin yanı sıra zihinsel performansınızı olumsuz etkileyen alkol, sigara, uyuşturucu ve bazı ilaçlardan uzak durmak da önemli. 21 Güvenlik Penceresi Suriyeliler için güvenlik toplantısı Suriyeli sığınmacıların barındığı Harran konteyner kentte, 24 Temmuz'da Şanlıurfa’da bulunan beş kampın güvenlik durumunun görüşüldüğü bir toplantı gerçekleştirildi. katılımcılara Şanlıurfa’daki kamplar hakkında genel bilgi verdi. Toplantıya katılan Kamp Müdürleri ise, görev yaptıkları kamplarda alınan güvenlik tedbirleri ve yapılan çalışmalar hakkında ön bilgi verdiler. Şanlıurfa İl Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğü’nün koordinasyonunda, Şanlıurfa Vali Yardımcısı Meral Uçar başkanlığında gerçekleşen toplantıda; kamplardaki güvenlik tedbirleri üst seviyeye çıkarılırken, ilave alınması gereken tedbirler görüşüldü. Eksik olasılığı bulunan bölgelerde güvenlik sayısının artırılması konuları görüşüldü. AFAD Şanlıurfa İl Müdürü Mahmut Sönmez, Güvenlik toplantısına AFAD Şanlıurfa Şube Müdür vekili Kamuran Çetin, Suruç AFAD Konaklama Tesisi, Harran Konteynır Kent, Akçakale Süleyman Şah Konaklama Tesisi, Viranşehir Çadır Kent Konaklama Tesisi ve Ceylanpınar Telhamut Çadırkent’in müdürleri, müdür yardımcıları, çadır kent ve konaklama tesislerinin jandarma karakol komutanları ve özel güvenlik birimlerinin yetkilileri katıldı. Interpol, Darknet Üzerinden İşlenen Suçlarla Mücadele için Polis Eğitiyor Uluslararası Polis Teşkilatı Interpol, farklı ülkelerden polis memurlarının eğitildiği 5 günlük eğitimin ilkini 27-31 Temmuz'da tamamladı. Avustralya, Finlandiya, Fransa, Gana, Hong Kong, Endonezya, Japonya, Hollanda, Singapur, Sri Lanka ve İsveç’ten polis memurlarının katıldığı eğitim Singapur’da gerçekleşti. Interpol’ün araştırma laboratuvarında özel olarak hazırlanan Darknet simulasyonunda gerçekleştirilen eğitimde, katılımcılar sanal bir alışveriş sitesinde satıcı, alıcı ve yönetici vb rolleri paylaşarak Tor güvenlik ağının nasıl işlediğini öğrenmeye çalıştı. Online güvenliği sağlayan Tor; pekçok hükümet, aktivist, gazeteci, hacker ve yasadışı ticaretle uğraşanlar için büyük çekiciliğe sahip. Bu nedenle emniyet birimlerinin online güvenliğe giderek daha fazla önem vermeye başladığı biliniyor. ISAF giderek büyüdü ve yeniden yapılandırıldı Güvenlik konusunda Türkiye ve bölgenin en büyük etkinliği olan ISAF, bu yıl 17-20 Eylül tarihlerinde 19. kez ziyaretçileriyle buluşuyor. “Toplam Güvenlik Çözümü ve Konfor” konsepti ile 2012 yılından itibaren ISAF ana tanımı altında 5 alt fuar şeklinde düzenlenen, her yıl katılımcı ve ziyaretçi açısından büyüyen fuar, 2015 yılı itibariyle yeni bir yapılanma kararı aldı. ISAF “Yangın, Acil Durum, Arama-Kurtarma ve İş Güvenliği–İş Sağlığı” bölümleri ayrı fuarlar olarak düzenlenecek şekilde ayrıldı. ISAF SECURITY (19. Uluslararası Güvenlik Sistemleri, 22 Eylül 2015 Hizmetleri ve RFID Fuarı), ISAF IT SECURITY (4. Uluslararası Bilgi ve Ağ Güvenliği Fuarı), ISAF SMART HOME (4. Uluslararası Akıllı Binalar ve Bina Otomasyonu Fuarı) olacak şekilde yapılandırıldı. Güvenlik sektöründeki gelişmelerin, değişimlerin, ilerlemelerin takip edildiği; sektörde ürün-hizmet sağlayanlar ile alıcılarkullanıcıların takip ettikleri tek etkinlik olma özelliğindeki ISAF, 2010 yılına dek çoğunlukla yurt içinden ziyaret ediliyordu. 2011 yılından itibaren yurt dışından önemli alıcılar tarafından da ziyaret edilmeye başlanan fuarın bu yıl yüzde 30 civarında büyüme yaşayacağı umuluyor. Özel Güvenlik Sektörü Sorunları Ele Alındı Türkiye'den Moğolistan'a Siber Güvenlik Eğitimi 2-3 Temmuz tarihlerinde Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen, GÜSOD (Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği) ve TOBB’un katılımıyla gerçekleştirilen Özel Güvenlik Sektörü Çalıştayı’nın ikinci bölümü 29-30 Temmuz tarihlerinde gerçekleşti. 11 farklı konu üzerinden ilerleyen çalıştayın ikinci bölümünde Emniyet Genel Müdürlüğü, Çalışma Bakanlığı, SGK, Kamu İhale Kurumu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü gibi devlet kurumları temsilcileri, belediyeler, spor kulübü temsilcileri ve özel güvenlik firmaları yöneticileri bir araya geldi. ¬¬ Özel güvenlik görevlilerinin çalışma koşulları ve özlük hakları ¬¬ Kamu kuruluşlarında özel güvenlik hizmet alımları ¬¬ Stadyumlarda ve spor müsabakalarında özel güvenlik hizmetleri ¬¬ Özel güvenlik eğitimleri ¬¬ Limanlarda görev alacak güvenlik görevlilerine ilişkin uluslararası mevzuat ¬¬ Özel güvenlik otomasyon sistemi ¬¬ Özel güvenlik denetimleri ¬¬ Alarm İzleme Merkezi Standartları ¬¬ Para ve Kıymetli Eşya Taşıma Faaliyetleri ele alındı. Özel güvenlik sektörünü kamu ve özel sektör işbirliğiyle kalite odaklı bir iş kolu haline getirme amacıyla gerçekleştirilen çalıştayda; Çalıştayın tamamlanmasının ardından tüm konuların biraya getirileceği bir rapor hazırlanması planlanıyor. ODTÜ Enformatik Enstitüsü ile NATO’nun “Barış ve Güvenlik için Bilim Programı” kapsamında verilen siber güvenlik eğitimleri Moğolistan ile devam etti. Moğolistan’ın askeri, emniyet ve istihbarat kurumlarının üst düzey yetkilileri, Siber Savunma ve Güvenlik Araştırma Laboratuvarı’nda (CyDeS) siber güvenlik eğitimi aldı. Siber güvenlik alanındaki son bilimsel gelişmeler ile uygulama arasında köprü kurulan eğitim programıyla, konuk ülkelere siber saldırılarla nasıl mücadele edileceği öğretildi. 30 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen eğitimde, Moğolistan’ın istihbarat ve emniyet teşkilatları, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları kurumlarından gelen 15 yetkiliye siber tehditlere karşı alınacak önlemler uygulamalı derslerle gösterildi. Eğitimde, kurumların güvenlik açıklarının tespit edilerek kapatılması, sunucuların ve web uygulamalarının nasıl savunulacağı, ağ güvenliği, siber olaylara müdahale, adli bilişim, kullanıcı ve sistem aktivitelerinin denetlenmesi, kriptografi, zararlı yazılımların analizi gibi konular işlendi. Eğitimin, özellikle siber olaylara müdahale, sistem yönetimi ve bilgi güvenliği konularıyla doğrudan ilişkili görevlerde bulunan kişilere faydalı olacağı düşünülüyor. 23 Gezgin Doğanın tüm renkleri Küre Dağları’nda Dünyanın ve Türkiye’nin ‘ölmeden önce görülmesi gereken yerler’ listesine adını yazdıran Küre Dağları, sonbahar ziyaretçilerini yeşil ve sarının her tonunu içeren bir renk cümbüşüyle karşılar. Karadeniz’de Bartın ve Kastamonu il sınırları içinde yer alan Küre Dağları, 2000 yılında milli park ilan edilerek Türkiye’nin 41 milli parkı arasına katıldı. Ormanlık alanı, karstik yapısı, mağara ve kanyonlarıyla bir doğa harikası olan Küre Dağları, ekoturizm açısından önemli bir potansiyele sahip. Kültürel değerleri, özgün mimari yapısını koruyan köy evleri, renkli kıyafetleri, el sanatları ve yöresel yemeklerini dünyaya tanıtan yöre halkı, bölgede doğayla 24 Eylül 2015 dost turizmin gelişmesine katkıda bulunuyor. Küre Dağları’nın biyolojik açıdan önemi, çok sayıda hayvan türü için sunduğu farklı yaşam ortamından kaynaklanıyor. Yaban kedisi, su samuru, bozayı ve ulugeyik gibi memeli türleri dahil, Türkiye’de yaşayan 160 memeli türünün 48’ine burada rastlayabilirsiniz. Yine milli park sınırları içinde 129 kuş türü yaşıyor. Vadilere bakan yüksek kayalıklar akbaba, şahin, kartal ve gece yırtıcılarının barınması için uygun alanlar oluşturuyor. Sadece yırtıcı türler değil, hem deniz kıyısında üreyen ve kışlayan su kuşları, hem de ılıman kuşak orman biyolojik türleri için de bu bölge önem taşıyor. Küre Dağları bu nedenle, 2004 yılından bu yana “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları” listesinde yer alıyor. Barındırdığı biyoçeşitlilik değerlerinin yanı sıra kanyonları ve mağaralarıyla dikkat çeken Küre Dağları Milli Parkı, Batı’da Bartın Çayı’ndan başlıyor ve Doğu’da Kızılırmak’a ulaşıyor. ‘İsfendiyar Dağları’ adıyla da anılan sıradağlar Kuzey’de Karadeniz’e, Güneyde Gökırmak’a uzanıyor. Orta yükseklikte dağ sırası olarak sınıflandırılan Küre’nin en yüksek zirvesi, 2019 metre yüksekliğiyle Devrekâni ve Abana arasında yerleşik Yaralıgöz Dağı. 1746 metrelik Ballıdağ, 1282 metrelik Karakuz, 1804 metrelik Göynük ve 1657 metrelik Dikmen Dağları diğer önemli yükseklikler. Küre Dağları’nın fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyı şeridini koy ve falezler şekillendiriyor. Dağların kuzey eteğini izleyen kıyı yoluna Amasra, Kurucaşile, Cide, İnebolu, Abana, Çatalzeytin, Türkeli ve Ayancık sıralanıyor; güneyinde Ulus, Pınarbaşı, Azdavay, Kastamonu, Taşköprü ve Boyabat yer alıyor. Kanyonlar, mağaralar ve şelaleler Milli Parkın en önemli kaynak değerlerinden biri de, eşsiz güzellikte ve yüksek peyzaj değerine sahip kanyonları. Milli parkın neredeyse tamamını kapsayan kanyonlar uzunlukları ve derinlikleri bakımından dünya literatüründe yer alıyor. En bilinenleri ise Valla, Çatak, Horma, Aydos ve Karacehennem kanyonları. Bu kanyonların en büyüğü 10 km’ye yakın uzunluğu, yer yer 1000 metreye ulaşan derinliğiyle çarpıcı bir manzara vaadeden Valla Kanyonu’dur. Devrekâni çayının Azdavay yakınlarında kuzeye dönerek kireçtaşlarını oymasıyla oluşan Çatak Kanyonu ise yaklaşık 12 km uzunluğunda ve yaklaşık 450-500 metre derinliğinde. Batıdan doğuya uzanan sıradağlar, 100’e yakın mağaranın da yatağı. Bu özelliğiyle Küre Dağları, dünyadaki milli parklar içinde ABD’deki “Carsbad Caverns Milli Parkı”ndan sonra ikinci sırada. Küre Dağları’nın en bilinen mağarası, tarihi kalıntılara da ev sahipliği yapan Kastamonu’daki Ilgarini Mağarası. Mağaranın 858 metre yatay uzunluğu ve 250 metre derinliği içinde, Roma-Bizans dönemine ait olduğu sanılan yerleşim izleri görülür. Sipahiler Mağarası ise ülkemizde belirlenmiş en kalın sarkıt oluşumuna ev sahipliği yapar. Küre Dağları’nın kayalık, engebeli arazisi ve yoğun ormanlarla kaplı bitki örtüsünün bir süsü mağaralar ise, diğeri de görkemli şelaleler. En bilinenleri, Pınarbaşı Ilıca Köyü yakınlarındaki Ilıca Şelalesi ile Kurucaşile’nin yoğun orman dokusu içinde gizlenmiş olan Gölderesi Şelalesi. Bartın'da bulunan Ulukaya Şelalesi de ziyaretçilerine güzel bir manzara sunar. Renkli köyler, lezzetli yemekler Yöre doğal değerleri kadar, geçmişten günümüze ulaşan kültürel değerleriyle de zengin. Özgün mimari dokusunu koruyan ahşap köy evleri, kadınların günlük yaşamlarında hâlâ yer 25 Gezgin Lütfen dikkat bulan geleneksel renkli giysileri, el sanatları, yöreye has yemekleri Küre ziyaretiniz boyunca size eşlik eder. Milli parkın tampon bölgesinde yer alan 123 köyün birçoğu kültürel özellikleri ve korunmuş yöresel mimarisiyle bu anlamda önem taşıyor. Milli parkın güneyinde kalan Ulus ve Pınarbaşı köyleri, batıdaki Azdavay ve Şenpazar köyleri, kuzeyde kalan Cide Loç Vadisi ve Kurucaşile köyleri ile kapalı bir havzada yer alan Arıt köyleri çevrelerindeki peyzaj özellikleriyle dikkati çeker. Yemekler, yörenin göçebe kültürünün izlerini taşıdığından çoğu hayvansal ürün ağırlıklı. Et, süt, ayran, yoğurt zengin sofra anlayışının olmazsa olmazı. Ününü ise en çok farklı çorbalarına, hamur işlerine ve helvalarına borçlu. Un, tahin helvası, cevizli ve çekme helva en meşhurları. Turizm amacıyla düzenlenen geleneksel ahşap mimariye sahip konaklarda ve ev pansiyonlarında konaklayabilir, yöresel tadları deneyebilirsiniz. 26 Eylül 2015 Doğaya zarar vermeyin. Doğal ve kültürel mirası koruyunuz, yabani hayvanlara zarar vermeyiniz. Ziyaretiniz sırasında doğal çevreye ve yaban hayatına karşı dikkat gösteriniz. Ağaçlara, kayalıklara zarar vermeyiniz, yazı yazmayınız. Kılavuzsuz gezmeyin. Zorlu yürüyüş rotaları ve belirli bölgeler için, özellikle mağara ziyaretleri ve kanyon geçişleri için alan kılavuzu şarttır. Alan kılavuzu talebi için Milli Park Müdürlüğü ile iletişime geçiniz. Temkinli olun. Yürüyüşlerinizde yanınızda ilk yardım çantası ve size gerekli olacak malzemeleri taşıyınız. Geleneklere saygılı olun. Yöre halkının adetlerine ve yaşam tarzına karşı saygılı olun. Fotoğraflarını çekmeden önce izin isteyin. Belirtilen yerlerde kamp yapın. Milli Park Müdürlüğü tarafından belirlenen yerler dışında kamp ve piknik yapmayınız. Park içerisinde ateş yakmayınız ve patlayıcı madde taşımayınız. Ayılara dikkat edin. Küre Dağları, Türkiye’nin en önemli ayı popülasyonlarından birine sahip. Yanınızda alan kılavuzu bulunmadığı durumlarda, ayıların bıraktıkları izlere dikkat edin, yürüyüşlerinizde ses çıkarın, kalabalık gruplar halinde yürüyün. Ayı ile karşılaşırsanız sakin olun, asla paniğe kapılmayın. Ayıya asla yaklaşmayın, uzakta durun. Temiz tutun. Ormanda dönüştürülemeyen çöp bırakmayın; akarsuları kirletmekten kaçının. Lütfen çöpünüzü dönüşte yanınızda götürün. Uyarın. Orman yangını, yasadışı avcılık, kaçak kesim, çöp dökme gibi doğa korumaya aykırı herhangi bir şey gördüğünüzde yetkilileri bilgilendiriniz. Tepe'den Haberler Dondurma partisi Tepe Savunma ve Güvenlik’in İstanbul Zincirlikuyu’daki ofisinde 15 Haziran’da düzenlenen dondurma partisiyle çalışanlar stres attı, enerji aldı. İDO Yenikapı’dan takdir belgesi İDO Yenikapı’da güvenlik personeli olarak çalışan Betül Harputlu, başarılı performansından ötürü takdir belgesiyle ödüllendirildi. Haziran 2013 yılından bu yana İDO Yenikapı’da güvenlik görevlisi olarak çalışan Betül Harputlu; denetlemelerdeki başarısı, İDO ile Tepe Savunma ve Güvenlik yönetimi tarafından takdir edilen iletişim becerisi, yolculara ve müşterilere karşı güleryüzlü tutumu ve yardımsever tavırları nedeniyle ödüllendirildi. Tepe Savunma ve Güvenlik Genel Müdürü Levent Güler imzalı takdir belgesi; İDO Operasyon Müdürü İhsan Şentürk tarafından Haziran ayında Betül Harputlu’ya takdim edildi. 27 Güvenli Adrenalin 28 Eylül 2015 Mağaracılık: Doğanın kapalı kutusunda yolculuk Mağaralar sırlarıyla tarih boyunca insanları etkilemiş. Bunun nedeni kapalı, gizemli, hatta çoğunlukla korkutucu olmaları ve birçok saklı güzelliği içinde barındırmaları olsa gerek. Yeraltına uzanan karanlığın sırlarını bir kez görebilmek, sonraki keşiflere giden ilk adım niteliğinde. Zorlu mağaraları keşfedebilmek ve saklı güzelliklerini görebilmek içinse eğitim şart. Merak eden insan, doğanın gizlendiği yerde ne olduğunu bulabilmek için mağaralara girmiş ve karanlığı aydınlatabildiği yere kadar ilerlemiş. İnsanın merak duygusu ve keşif isteğinin peşi sıra amatör bir şekilde başlayan mağaracılık, yıllar içinde hem sportif hem bilimsel olarak yapılır hale gelmiş. Günümüzde mağaracılık doğa sporları arasında özel bir yere sahip. Mağaracılık, hayatı daha farklı algılamayı sağlayan, belki de bu yüzden bağımlılık yapan, zor koşullar altında problem çözme yeteneğini geliştiren, fiziksel ve psikolojik dayanıklılığı artıran bir spor. Türkiye jeolojik yapısı açısından, barındırdığı onbinlerce mağarayla mağaracılar için bir cennet. Mağaracılığın diğer doğa sporlarından belki de en büyük farkı gün ışığından uzak, çoğunlukla karanlık ve ıslak bir ortamda yapılıyor olması. Bu yüzden son derece dikkat ve konsantrasyon gerektiren bir doğa sporu. Mağaraya girecek kişinin amacı ne olursa olsun, mağara içindeki engelleri aşıp daha ileriye gidebilmesi için teknik, bilgi ve beceriye sahip olmalı. Mağaracılık aynı zamanda bazı doğa sporlarında olduğu gibi tek başına yapılabilecek bir spor değil; organize bir ekip çalışmasını gerektiriyor. Mağaracılık yatay ve dikey olmak üzere iki çeşit mağarada yapılıyor. Yatay mağaraları araştırmak için ‘temel mağaracılık eğitimi’ almış olmak, uygun kıyafetlere ve bir ışık kaynağına sahip olmak yeterli. Ancak dikey mağaraları araştırmak için ek olarak ‘tek ip tekniği’ (SRT-single rope techniques) eğitimi almak; özel iplere ve teknik malzemelere sahip olmak gerekiyor. 29 Güvenli Adrenalin Koruyun Mağaracılık, bir takım sporu olması ve mekânın da mağaralar olması sebebiyle, kaçınılmaz olarak mağaraların doğal ortamına etki eden bir uğraş. Mağarada korunması gereken sadece doğal oluşumlar değil; ekosistemin korunması için de bilinçli ve dikkatli olmak gerekiyor. Oluşumları incelerken veya fotoğraflarken zarar görmemeleri için özen gösterin. Arkeolojik veya tarihi önem taşıyan şeylere dokunmayın. Mağara sakinleri olan yarasaları rahatsız etmeyin; fazla gürültü yapmayın veya ışığınızı yarasalara çevirmeyin. Fotoğraflarını onları rahatsız edecek şekilde çekmeyin. Karpit tozlarını, artıklarını mağarada bırakmayın, çöplerinizi yere atmayın. Kullanılmış yolları tercih edin, yeni ayak izleri bırakmayın. Güvenliğiniz için… ¬¬ Mağaraya asla yalnız girmeyin. ¬¬ Her faaliyetten önce nereye gittiğinizi ve ne zaman dönmeyi düşündüğünüzü bildirin. ¬¬ Acil durumlara hazırlıklı olun. En az bir ilk yardım seti taşıyın ve ilk yardımın ilkelerini öğrenin. ¬¬ Her kullanımdan önce malzemenizi kontrol edin. ¬¬ Her zaman üç ışık kaynağı taşıyın. Her ışık kaynağı için yedek parça ve yedek pil bulundurun. ¬¬ Fiziksel limitlerinizi bilin. Eğer ekipte ilk yorulan siz olduysanız, söylemekten çekinmeyin. ¬¬ Gideceğiniz mağara ve bölgesi hakkında daha önce giden gruplardan bilgi alın. ¬¬ Nerede durduğunuza ve nereye bastığınıza dikkat edin. Yeraltındayken ve mağaraya giderken her 30 Eylül 2015 zaman uyanık olun ve bastığınız yere dikkat ederek ilerleyin. ¬¬ Yüksek yerlerden atlamayın. ¬¬ Mağara suyunu içmeyin. ¬¬ Doğru teknikleri öğrenin. Eğer güvenli bir yol bulamadıysanız, daha çok tecrübesi olan birine sorun. ¬¬ Mağaralar karmaşık yapılara sahiptir. Mağara içinde kaybolmamak için ilerlediğiniz yönü aklınızda tutun. Gerekli yerlere işaretler koyarak geri dönüşte yanlış yola sapmanızı engelleyin. ¬¬ Her zaman bilinçli ve güvenli olun. Kendi güvenliğiniz ve ekibin güvenliği buna bağlıdır. ¬¬ Her zaman riski en aza indirmeye çalışın. Çakı: Düz tornavidası ve bıçağı olan bir çakı mağara için yeterli ve gereklidir. Poko: Paket içinde bulunan ve açıldığında 24 saat boyunca ısı veren bir ürün. Acil durumlarda deriye temas ettirmeden ve efektif çalışabilmesi için ıslatılmadan kullanabilirsiniz. Su: Hem su ihtiyacını karşılamak hem de gerektiğinde karpit haznesine su takviyesi yapabilmek için yanınızda yeterli miktarda su bulunmalı. Ayakkabı: İçi kumaşsız plastik çizmeler uygun olacaktır. Tabanları ne kadar kalın olursa ısı kaybı o kadar az olur. Yatay mağaralar için malzemeler Kask: Kafamızı sağa sola çarpmamızı ve üzerimize düşebilecek taşların bize zarar vermesini engeller. Mağarada kaskınızı asla çıkarmayın. Karpit lambası: Karpit taşıyla, üzerine damlayan suyun reaksiyona girmesi sonucu ortaya çıkan asetilen gazının manyetolu çakmakla yakılmasıyla çalışır. Oldukça geniş bir alanı uzun süre aydınlatır. Enerji veren yiyecekler: Yorgunluk durumunda enerjinin tükenmesi halinde çikolata, şeker, kuru üzüm, fındık gibi enerji verecek yiyecekler en iyi çözümdür. Daha uzun süreler için ekmek, bisküvi, konserve gibi yiyecekler ve sıcak içecekler de çantanızda bulunmalı. Giysi: Mağaraya girerken pamuklu giymeyin. Pamuklu giysiler ıslandıklarında ısı kaybını artırır. Bunun yerine yünlü çamaşırlar, polar giysiler tercih edin. Dış giysi olarak su geçirmez ya da suya dayanıklı mağara tulumu giyinin. Ellerin soğuktan ve ince kum tanelerinden korunması için bulaşık eldiveni giyebilirsiniz. Yedek ışık: Mağaraya en az 2 yedek ışık kaynağıyla girilir. Bunların biri genelde kaskın üzerindeki bir elektrik feneridir. Pense ve tornavida: Malzemelerde ortaya çıkabilecek sorunlara müdahale edebilmeniz için yanınızda olmasında fayda var. Çöp torbası: Karpit tozunu mağara dışına çıkarmak ve acil durumda geceleme torbası olarak kullanabilmek için gerekli (orta ve büyük boylar). 31 Sokaktan Manzaralar “Stadyumlarda kendinizi güvende hissediyor musunuz?” Taraftardan aldığımız cevaplar, stadyum güvenliğine bakışlarının yaşadıkları tecrübelerle örtüştüğünü gösteriyor. Eskiye oranla stadyumların daha güvenli ve her kesimden insanı ağırlayan alanlar olduğunu söyleyen de var, aksini iddia eden de… Esra Yalçınalp Yaşı: 32 Mesleği: Yapımcı-Editör Semtimizin stadyumu inşaat halinde olduğundan Beşiktaş taraftarları olarak uzunca bir süredir maçları takip edebilmek için birçok farklı stadyuma gitmek zorunda kaldık. Rahatlıkla söylüyorum ki, bir kadın olarak takımımın taraftarlarıyla birlikte gittiğim her yerde kendimi güvende hissettim. Bunda taraftarlık ruhunun büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman müthiş kalabalıklar içinde olsak da veya oyunun heyecanıyla gerilim artsa da çevremdekilerin sağduyulu yaklaşımlarını kaybetmemesi sayesinde şu ana kadar kendimi rahatsız veya güvensiz hissettiğim bir şey yaşamadım. Erdem Kale Yaşı: 22 Mesleği: Tiyatrocu Bugüne kadar stadyumlarda bireysel olarak herhangi bir güvenlik sorunu yaşamasam da her maça gidişimde büyük bir endişe duydum ve bu endişe giderek artıyor. Çünkü kulüpler bu konularda çok duyarsız. Yaralamalar, ölümler, kadınların ve çocukların maçlara yetişkin erkekler kadar rahat gidememeleri ve artık yalnızca taraftarın değil, sporcuların da hayatlarının tehlikede olması korkutucu. Bu nedenle stadyumlarda kendimi hem güvende hem de endişeli hissediyorum diyebilirim. 32 Eylül 2015 Nuri Kaynakçı Yaşı: 34 Mesleği: Grafiker Stadyumların modern hale getirilmesiyle birlikte taraftar profilinde de değişiklikler oldu. Aileleri ve özellikle bayanları daha çok görür hale geldik. Bu da ister istemez taraftarlarda kaliteyi yükseltti. Yeni statlarla birlikte taraftarların giriş ve çıkışları daha rahat ve güvenli hale geldi. Artık stadyumlar kavganın, gürültünün adresi değil; haftasonu eğlencesi için gittiğimiz yerler haline gelmeye başladı. Bir taraftar olarak inanıyorum ki, bu duruşu kültür haline getirdiğimiz zaman statlarımız daha güvenli hale gelecektir. Dilara Kaynakçı Yaşı: 30 Mesleği: Medikal ürün satıcısı Stadlara eskiye nazaran daha rahat girebilsek de daha çok yol almamız gerektiği aşikar. Lakin konu yalnızca taraftar boyutundan ele alınmamalı kanımca. Gerek futbolcularımızın saha içinde sergilediği agresif futbol, gerekse Avrupa müsabakalarında dahi görev yapan hakemlerimizin sıkça karşılaşılan tartışmalı kararları, ateşli futbol severleri bir anda çığırından çıkarıp olumsuz davranışlara sevk edebiliyor. En büyük dinamiğin tribünde değil sahada olduğunu düşünürsek önce bu duruma el atmak gerek sanırım. Barış Sander Yaşı: 16 Mesleği: Öğrenci Son zamanlarda stadyumlarda güvenliğe daha fazla önem verildiği söylense de maçlarda ses bombası bile görüyoruz. Bana kalırsa bu sorunun temel nedeni, maç öncesi kapıda yaşanan izdiham. Giriş kapılarındaki yığılma nedeniyle güvenlik görevlileri maç öncesinde yeterince iyi kontroller yapamıyor diye düşünüyorum. Taraftar değil, holigan olan futbolseverler bu tür tehlikeli cisimleri her maçta stadyuma sokmaya çalışacaklardır. Bu kişileri caydırmak kolay değil. Ama güvenlik önlemlerinin daha sıkı olması, girişlerde daha etkili kontrol yapılması, güvenlik ekiplerinin artırılması stadyumları daha güvenli yerler haline getirebilir. Uzman görüşü Stadyum güvenliğinin sadece kulüplere bırakılması, Türkiye Futbol Federasyonu’nun güvenlik konusunda kulüplerle işbirliği içinde olmaması güvenlik açısından risklere gebe. Bu alanlarda güvenliğin; kalabalık ve acil durum yönetimi, spor güvenliği konularında yeterliliğe sahip olmayan şirketler tarafından sağlanıyor olması büyük eksiklik. Stadyumların güvenlik planlarının olmadığını ve elektronik güvenliğe yeterince önem verilmediğini ne yazık ki biliyoruz. Dolayısıyla bu şartlar altında stadyumların güvenli alanlar olduklarını söylemek zor. 444 15 98
Benzer belgeler
Anadolu Sağlık Merkezi`nde Tepe Güvenlik farkı
TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Yayın türü: Yerel, süreli, üç aylık dergi
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adına İmtiyaz Sahibi: Levent Güler Sor...
Aylık Dergi “Tepe`den” Aralık 2015
TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Yayın türü: Yerel, süreli, üç aylık dergi
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adına İmtiyaz Sahibi: Levent Güler Sor...