Y - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
Transkript
Y - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
CSR Turkey Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Ocak-Şubat 2013 • Sayı: 7 yaşında ... C M Y CM MY CY CMY K 2 3 Merhaba, KSS Türkiye Dergisinin Değerli Takipçileri, KSS Türkiye 1 yaşında. Bu sebeple benim için çok özel olan 7. sayıyı paylaşıyor olmanın mutluluğu var bugünlerde. Hayal etmek, inanmak ve emek vermek. Bu dergi böyle varoldu ve devam ediyor olmak çok anlamlı. Yayıncılıkta, devamlılığı sağlamanın ne menem bir şey olduğunu işin içinde olanlar iyi bilir. Üstüne üstlük üzerine kafa yorduğunuz, ‘‘yeni’’, ‘‘alışılagelmemiş’’, ‘‘genele yayılmamış’’ bir mevzu ise mücadele her anlamda çetin olacak demektir. Oldukça yoğun ve zorlu geçen bir yılın ardından durum gösterdi ki; bir ihtiyaca yönelik ve samimiyetle yapılan işlerin şansı oluyor. KSS Türkiye dergisinin gördüğü desteğin ve ilginin artıyor olduğunu görmek çok değerli. KÜNYE 2012’de kurumsal sosyal sorumluluk cephesinde neler olup bittiğini kurum, kuruluş, STK’lar, üniversiteler… bazında çeşitli yönleriyle paylaşmaya gayret ettik. KSS’de ‘‘vaziyet iyiye gidiyor’’ diye düşündüren örneklerin geçmiş yıllara nazaran arttığını ve ‘‘farkında olmak meselesi’’nin işletmelerin gündeminde gittikçe daha çok yer bulduğunu görmek sevindiriciydi. Elbette yapılabilecek daha çok şey var bu alanda. KSS Türkiye dergisi, kurumsal sosyal sorumluluğu gündemde tutma, duyurma ve ortak bir platform olma çabasına kısacası üstüne düşeni yapmaya devam edecek. Bugüne kadar bizimle işbirliği içinde olan, görüşlerini paylaşan, destekleyen herkese teşekkürler. Yolun devamında da bir arada olmayı diliyorum. KSS Türkiye’nin Görsel Yönetmeni Alsu Yalçıntaş’a emeği için özel olarak teşekkür ederim. 2013’ün ilk sayısında da, artık bilindiği üzere, farklı sektörlerden yöneticilerle KSS üzerine yaptığımız söyleşileri, proje haberlerini bulacaksınız. Yanı sıra özel olarak enerji sektöründe KSS’ye göz attık ve konuyu sektörün aktörleriyle konuştuk. İyi okumalar. D. Eylem Altıok www.twitter.com/KSSTurkiyeDergi İÇİNDEKİLER KSS Uygulamaları KSS Söyleşileri 16 21 24 26 30 32 38 43 18 Onduline Avrasya Binnur Ertuş Şimşek 27 Yapı Kredi Nurcan Erhan 36 Bahriye Bayraklı Tavuçuoğlu 41 Marshall Fatoş Burak Özdoğan 47 Enerji Ticareti Derneği Mustafa Karahan Visa Liberty Sigorta TSKB BASF Ford Otosan Doğuş Otomotiv Borusan Boehringer Ingelheim 67 Pirelli 68 CarrefourSA 69 Panasonic 4 Makale 52 Çalık Yedaş Nurettin Türkoğlu 56 BP Türkiye Murat Lecompte 58 Zorlu Enerji Grubu Şebnem Erverdi 60 VİKO Gülay Selki 52 Çalık Yedaş Nurettin Türkoğlu 56 BP Türkiye Murat Lecompte 58 Zorlu Enerji Grubu Şebnem Erverdi Ö Artan bu sosyal sorumluluk ilgisi aslında artan bir kurumsal gönüllülüğü de gösteriyor. Artık şirketler, çalışanları ve diğer tüm paydaşları ile etkisi milyonlara ulaşan sosyal sorumluluk uygulamaları geliştiriyor. En başından beri temel sloganımız olan “sosyal sorumluluk yaptığın işi iyi yapmaktır’’ın hayata geçtiğini görmek ve her geçen gün etkilerinin artması bizleri oldukça memnun etti. 2012 yılında kurumsal sosyal sorumluluk alanında hem uluslararası alanda hem de Türkiye’de birçok gelişme yaşandı. Bunlara kısaca bir göz atarsak; Avrupa Birliği İşletme 2020 yaklaşımını ilan ederek tüm işletmeleri buna yoğunlaşmaya en üst düzeyden başlattı, Avrupa Birliği 2011-2014 KSS Stratejisi yayınlayarak, tüm şirketleri bu dönemde izleyeceğini ve bunun sonundaki performansa göre çeşitli regülasyonlar getirebileceğini açıkladı, Birleşmiş Milletler İş Hayatında İnsan Hakları Rehberi tüm dünyada yaygınlaşmaya başladı, Küresel krizin etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla şirketler kurumsal sosyal sorumluluğu iş süreçlerine dahil etmek için stratejiler geliştirdi, Avrupa Birliği Avrupa KSS Ödülü mekanizmasını başlattı ve Türkiye temsilcisi Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği oldu (TKSSD), Sevgi ve Saygılarımla, www.facebook.com/KSSTurkiyeDergisi ncelikle 1.yılını dolduran KSS Türkiye dergisinin ilgiyle takip edilmesinin bizler için de mutluluk verici olduğunu söylemek isterim. Geçtiğimiz bir yılı incelediğimizde, yüzlerce kurumsal sosyal sorumluluk haberinin bizlere ulaştığını ve bunlardan onlarcasını sizlerle paylaşabildiğimizi gördük. 39 Öğr. Gör. Kâzım Ceylan 46 Ali Ercan Özgür 49 Özkan Ağış 51 Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman Şirketlerden 65 SolarTürk 66 Akşan Yapı 66 Peugeot Türkiye STK 31 TİSK 62 PETDER Amerikan Ticaret Odası Sosyal Sorumluluk Birimi ile Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği işbirliği protokolü yaptı ve Türkiye’deki KSS Uygulamaları Amerika’da örnek oldu, KSS sadece Avrupa ve Amerika’da değil Ukrayna, Balkanlar, Azerbaycan, Ermenistan, Lübnan gibi çok farklı ülkelerde de önem kazanmaya başladı, İlk kez ISO KSS Standartları olan ISO 26000 temelinde eğitimler aracılığımızla başlatıldı, Türkiye’de ilk kez 50’nin üzerinde KSS Raporu yayınlandı, TKSSD Türkiye’de İş Hayatı’nda İnsan Hakları Rehberi hazırladı, TKSSD aracılığı ile Kadir Has Üniversitesi Türkiye’de ilk üniversite KSS Raporu’nu yayınladı, Türkiye’de İlk Çalışan Gönüllülüğü Günü 18 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleşti, KSS Pazaryeri aracılığı ile binlerce kişi KSS alanındaki tartışma ve uygulamalara ortak oldu, TKSSD aracılığı ile Anayasa’ya katkı sürecinde ilk kez bir KSS maddesi anayasaya önerildi. Şirketler bazında ise onlarca iyi gelişme, yeni uygulama ve revizyon 2012’nin en temel yenilikleri oldu. 2013 ile birlikte kurumsal sosyal sorumluluk alanında dikkat çekmek istediğimiz konuların başında; artık her şirketin kendine özgü bir KSS stratejisi ve bu stratejiye uygun KSS uygulamaları geliştirmesi yer alıyor. Farklı sektörlerdeki her şirketin iş yapış biçimlerine ve paydaş yapılarına uygun KSS stratejileri, küreselleşen dünyada hem rekabet hem de kârlılık için çok önemli bir noktada. Bu noktadan hareketle KSS stratejisi, uygulamaları ve raporlaması artık şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki en temel konumlarını belirlemede etkili oluyor. Bunların yanı sıra hayırseverlik boyutunda da, çalışan gönüllülüğü ile hem şirket - çalışan arasında önemli bir bağ kurulması hem de çalışanların, şirketin toplumla ilişkilerinin düzenlenmesinde gönüllü rol alması sağlanıyor. 2013 yılından dileğimiz bu uygulamaların artması, gelişmesi ve hayata geçecek alanlar bulmasıdır. Gelişmeleri KSS Türkiye Dergisi’nin 2013 sayılarında sizlerle paylaşıyor olacağız. Saygılarımla, Türkiye’de sektörel KSS girişimleri tekstil ve otomotiv sektörleri ile başladı ve devam etti, 5 Jüri Üçüncülük Ödülü - Orta Anadolu İGDAŞ - Örnek Paydaş İlişkileri Ödülü Jüri Özel Teşvik Ödülü - Doğuş Oto KordSA - Çalışan Güvenliği Ödülü Paydaş Ödülleri Liberty Sigorta - KSS’yi İş Süreçlerine Dahil Etme Ödülü Paydaş Birincilik Ödülü - Bilim İlaç Mercedes - Benz - Sosyal Medya İletişimi Ödülü Paydaş İkincilik Ödülü - İGDAŞ Orta Anadolu - Sosyal İnovasyon Ödülü Paydaş Üçüncülük Ödülü - AYDEM Elektrik Dağıtım A.Ş. Profilo - Toplumsal Bilinçlendirme Ödülü Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu “İnsan Hakları Ödülü” - Türk Telekom KSS Kategoriye Özel Ödülleri Anadolu Sigorta - KSS’nin Yaygınlaştırılması Ödülü Orange Armenia / Eco-labeling - CSR Black Sea Awards (Armenia) BASF Türkiye - Toplumsal Etki Uygulamaları Ödülü Prykarpattyaoblenergo / Biodiversity - CSR Black Sea Awards (Ukraine) Bu sene pazaryerine, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Romanya, ve Ukrayna’dan birer şirket ve KSS dernekleri de pazaryerine katılarak Türkiye liderliğinde TKSSD’nin girişimi ile KSS Karadeniz 6 Doğan Organik - Kurumsal Vatandaşlık Ödülü Carpatcament / Alternative Energy-CSR Black Sea Awards (Romania) Doğuş Otomotiv - Örnek Eğitim Uygulaması Fibanka / Socially Responsible Investment - CSR Black Sea Awards (Bulgaria) Doğuş Holding - KSS Raporlaması Ödülü SSA / Iran - Contribution to CSR Award Ağını kurdular. Ayrıca İran, 8 kişilik bir iş adamı heyeti ile etkinliğe katıldı. Pazaryeri’nin teması olan İşletme 2023 girişimi, Türkiye’nin 2023 stratejilerini desteklemek için 2023 yılına kadar yüksek oranda istihdamı, verimliliği ve sosyal dayanışmayı sağlamak amacı ile kamu kuruluşlarının, şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortak girişimler ile kendi paylarına düşen katkıyı yapması anlayışına dayanıyor. CUMHURİYETİN 1OO.YILINDA 21 ARALIK 2O12,İSTANBUL AL SOR RYE SORUMLULUK Rİ KURUMSAL ZA Pazaryeri’ne konuşmacı olarak katılan isimler şöyleydi: Serdar Dinler (Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı), Tülin Seçen (UNDP-Rotary KSS Komite Başkanı), Dr. Simona Marinescu (İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi Başkanı), Lee Sangkyu (Kore Cumhuriyeti Büyükelçisi), Bengt E. Johansson (İsveç Dışişleri Bakanlığı, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Büyükelçisi). TME 2023 İŞLE MS Corporate Responsibility Europe (Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği) ulusal ortaklarından oluşan Jüri, KSS ödüllerinin sahiplerini belirledi. Cüneyt Özdemir - Sorumlu Yayıncılık Ödülü AYDEM Elektrik Dağıtım A.Ş. - Örnek Çevre Stratejisi Ödülü KURU ürkiye’nin ilk 500’e giren şirketleri, 2011-2012 döneminde, temel olarak şirketlerin KSS’nin iş süreçlerine dahil edilmesi konusunda sosyal sorumluluk uygulamalarını nasıl şekillendirdikleri açısından değerlendirildi. Bunun sonucunda, Türkiye’den 18 şirketin KSS uygulaması “2012 KSS Pazaryeri”nde sergilenmeye ve ödül kapsamında değerlendirilmeye layık görüldü ve Pazaryeri’ne davet edildi. T Vodafone - Fırsat Eşitliği Uygulaması Ödülü Karadeniz Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ağı Ödülleri Çalık YEDAŞ - Sürdürülebilir Kalkınma Ödülü “İşletme 2023; Cumhuriyetin 100. Yılında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri” organizasyonu, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından 21 Aralık 2012 tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Türk Telekom - İnsan Hakları Ödülü Avea - Uluslararası İşbirliği Ödülü Bilim İlaç - Çalışan Gönüllülüğü Ödülü Cumhuriyetin 100. yılında Kurumsal Sorumluluk Ödülleri verildi PTT - Yönetişim ve Liderlik Ödülü UMLULUK PA Jüri Birincilik Ödülü - Çalık YEDAŞ Jüri İkincilik Ödülü - Doğan Organik 7 Lee Sangkyu Kore Cumhuriyeti Büyükelçisi Dedemden Öğütler (100 Yıllık Şirketler) Ödülleri Vefa Bozacısı - Sürdürülebilirlik Ödülü Ödülü Güllüoğlu - Sürdürülebilirlik Ödülü Sosyal İnovasyon Merkezi - KSS’ye Katkı Ödülü Cafer Erol - Sürdürülebilirlik Ödülü CSR - Ukraine - KSS’ye Katkı Ödülü Kurumsal Sosyal Sorumluluğa Katkı Ödülleri Rotary - KSS’ye Katkı Ödülü (KSS’nin Yaygınlaştırılması Ödülü) UNICEF - KSS’ye Katkı Ödülü UNDP - KSS’ye Katkı Ödülü Kadir Has Üniversitesi - KSS’ye Katkı Ödülü (Komşuluk Hakkı Projesi) 8 Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) - KSS’ye Katkı Armenia Marketing Association - KSS’ye Katkı Ödülü CSR Bulgaria - KSS’ye Katkı Ödülü Economic Policy Institute Bulgaria - KSS’ye Katkı Ödülü CSR - Azerbaijan - KSS’ye Katkı Ödülü 9 C M Y CM MY CY CMY K Sorumlu sigortacılık anlayışımızın bir sonucu olarak, sonradan telafi etmeye olduğu kadar, baştan önlem almaya da odaklandık. Çünkü biliyoruz ki, basit önlemlerle büyük üzüntülerin önüne geçmek mümkün. Mesela trafikte hız sınırını aşmamak, en yakın mesafede bile emniyet kemerini takmak, direksiyon başında cep telefonuyla konuşmamak gibi küçük doğrular size büyük fayda sağlayabilir. Biz, her şeyden önce “Size bir şey olmasın” diyoruz. İş sigortaya kalırsa, 100 yıllık tecrübemizle biz her zaman yanınızdayız. 10 11 GRI 2013 Konferansı 22-24 Mayıs 2013’te Amsterdam’da “Şeffaflık yoluyla hesap verebilirlik” teması ile iki yılda bir düzenlenen GRI Küresel Konferansı, bu kez üç yıl aradan sonra 22-24 Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleşecek. Yoğun ilgi gören GRI konferansları, dünya çapında tanınan fikir önderlerine ev sahipliği yapıyor. Konferansı ayrı bir merak konusu, zira GRI İlkelerinin 4. versiyonu olan G4’ün lansmanı bu etkinlik sırasında yapılacak. 70’e yakın ülkeden iş dünyası, sivil toplum, hükümet ve akademiyi temsilen yaklaşık 1500 yöneticinin bu önemli küresel etkinliğe katılması bekleniyor. 2013 Türkiye’de, kurumsal raporlamanın ilerlemesi adına 2009’dan bu yana çaba gösteren CSR Consulting Turkey, 2013 GRI Konferansı Network Partneri olarak konferans öncesinde, sırasında ve sonrasında iletişim çalışmalarında destek veriyor. Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlaması ürkiye’de çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğin önemi kavrandıkça bu alandaki girişimler de hızla artıyor. Bunun sonucunda gittikçe artan sayıda şirket, şeffaflık ilkesi gereği çevresel, sosyal ve yönetişim performansını bir sürdürülebilirlik raporu yayımlayarak paydaşlarına duyuruyor. Bu raporlara, dünyada en fazla kabul gören raporlama standardı olan GRI Sürdürülebilirlik Raporlaması İlkeleri rehberlik ediyor. 2012 Eylül ayı itibariyle 28 Türk şirketi GRI’nin C, B veya A uygulama seviyesinde bir kurumsal sürdürülebilirlik raporu yayımlamıştı ve bu sayı her geçen gün artmakta. Bunun yanı sıra bazı şirketler GRI’yi referans alan sürdürülebilirlik raporları da yayımlıyorlar. T 2010 yılında GRI Küresel Konferansına Türkiye’den farklı paydaş gruplarını temsilen yaklaşık 20 kişi katılmıştı. Bu sayının artacağını öngörüyoruz. Bunun nedeni: GRI İlkelerine göre sürdürülebilirlik 12 raporu hazırlayan ve hazırlamayı planlayan şirket sayısındaki artış ve lansmanı yapılacak yeni nesil G4 İlkeleri hakkında bilgi edinme ihtiyacı. CSR Consulting Turkey’in kurucu ortakları Özlem Çevik Koper ve Bahar Keskin, GRI Konferansının daha sürdürülebilir bir küresel ekonomi için tüm katılımcılara ilham vereceğini düşünüyorlar. Özellikle raporlama konusunda bilgi birikimini artırmak, bu alanda kurumsal gelişim kaydetmek ve GRI G4’ü anlamak isteyen herkesin bu son derece bilgilendirici etkinliğe katılmasını öneriyorlar ve şimdiden kayıtların yaptırılıp seyahat planlarının tamamlanmasında fayda olduğunu belirtiyorlar. Konferans Programı günlük konferans programının kapsamı oldukça geniş. Program her seviyedeki farklı paydaş gruplarına ve farklı kurumsal fonksiyonları temsil eden katılımcılara hitap edecek şekilde kurgulanmış. 3 raporlama çerçevesi ile ve diğer çerçeve standart ve ilkelerin uyumu” konuları değerlendirilecek. İkinci gün “Raporlamanın Geleceğine Bakış” toplantısıyla sona erecek. G4 Kulvarı, yeni nesil GRI İlkelerindeki kapsamlı değişikliklere odaklanacak. Bu kulvardaki toplantılarda “GRI’ın Yönetim Yaklaşımı Açıklamaları, önemli ve öncelikli içeriğin belirlenmesi, tedarik zinciri, ücretlendirme ve yönetişim ile yolsuzlukla mücadele” konuları masaya yatırılacak. 3. Gün: 24 Mayıs 2013 Raporlamanın Şekillendirilmesi Kulvarında hükümetler, düzenleyici kurumlar, yatırımcılar ve borsalar gibi politika yapıcıların ve rapor kullanıcılarının bakış açıları vurgulanacak. Bu kulvarda “Raporlamanın yoksulluk ve rekabet üzerindeki etkisi, raporlamanın geleceğinin şekillenmesi için politikalar, finansal piyasalar ve sürdürülebilirlik raporlaması, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için raporlama” gibi konular üzerinde durulacak. Raporlamanın Şekillendirilmesi Kulvarı, “Güncel sürdürülebilirlik raporlaması yasal düzenlemeleri” Eğitim Kulvarı, sürdürülebilirlik raporlaması konusu ile göreceli olarak yeni ilgilenenlere hitap edecek. Bu kulvardaki oturumlarda GRI ekibinden konuşmacıların yanı sıra, rapor hazırlayan kurumların temsilcileri “İlk kez rapor hazırlama ve KOBİ’ler için raporlama” gibi konulardaki deneyimlerini paylaşacaklar. Akademik Kulvarda ise dünyanın dört bir yanından tanınmış araştırmacılar bir araya gelerek, “Kamu politikaları ve raporlamada güvence” konularını tartışacaklar. Konferansın son gününe paralel kulvarlardaki şu toplantılarla başlanacak: Sürdürülebilirlik Raporlamasındaki Eğilimler Kulvarı, “Gelişmekte olan piyasalar” G4 Kulvarı, “Sera gazı emisyonları” Eğitim Kulvarı, “İnsan hakları konusu nasıl raporlanır?” Akademik Kulvar, “Entegre raporlama” Konferans programı “Kısa vadecilik ve dünya ekonomisi” temalı bir tartışma ile devam edecek. Son olarak, konferansta ortaya çıkan önemli konuları ve mesajları yansıtan ve GRI’ye bunlardan nasıl yeni görevler çıktığı ve bu konularda nasıl ilerleme kaydeceğine değinen bir kapanış oturumu ile etkinlik sonlanacak. CSR Consulting Turkey CSR Consulting Turkey 2013 GRI Konferansı Network Partneri Lütfen kayıt yaptırdığınıza dair bizimle iletişime geçin! E: [email protected] 1. Gün: 22 Mayıs 2013 Açılış oturumunda küresel bağlamda toplumların karşılaştıkları sorunlar, zorluklar, fırsatlar ve değişimde rol oynayabilecek farklı aktörlerin rolleri incelenecek. 2010 Konferansından bu yana dünyada kaydedilen ilerlemeler gözden geçirilecek ve geleceğe yönelik adımlar önerilecek. Yeni nesil GRI İlkeleri G4’ün lansman kutlaması yapılacak. Çeşitli paydaşlar G4’ün raporlamanın ilerlemesine sağlayacağı katkılar hakkındaki görüşlerini paylaşacak. 2. Gün: 23 Mayıs 2013 İkinci gün G4 hakkında bir genel kurul toplantısı ile başlayacak, program farklı konuların ele alınacağı şu 5 paralel kulvarda devam edecek: Sürdürülebilirlik Raporlamasındaki Eğilimler Kulvarında “Entegre raporlama, XBRL raporlama dili ve güvence, sürdürülebilirliğe değer biçilmesi, Özlem Çevik Koper Bahar Keskin 13 Sosyal yaşama sağladığı desteklerle sektörde farklılık yaratan OPET, Türkiye’de akaryakıt dağıtım sektöründe müşteri memnuniyetinin değişmez lideri. Sosyal sorumluluğu, kurum kültürü olarak benimseyen ve gerçekleştirdiği projeleri, topluma karşı sorumluluğunun gereği olarak gören OPET, kuruluşundan bugüne birçok projeye imza attı. Temiz Tuvalet Kampanyası Yeşil Yol Projesi Örnek Köy Projesi Tarihe Saygı Projesi 2000 yılından bu yana sürdürülen ve Türkiye’de gerçekleştirilen en uzun soluklu toplumsal projelerden olan Temiz Tuvalet Kampanyası, Türkiye’nin önemli bir sorununu çözmeyi hedefledi. Opet önce kendi istasyonlarından başlayarak Türkiye’de tuvalet temizliği ve hijyeni yaygınlaştırmak amacıyla “Temiz Tuvalet Kampanyası”nı uyguladı. Opet sadece istasyonlarında standart kurumsal görüntü ve hizmet kalitesi ile değil, temizlik ve hijyene verdiği önemle de farklılığını vurgulayarak, bunu kalıcı hale getirmeyi başardı. Bir diğer önemli sosyal sorumluluk projesi olan “Yeşil Yol”, dünyada giderek azalan yeşilin yaşamımızdaki önemine dikkat çekmek amacıyla geliştirildi. Dünyanın çölleşmesi ve insanlığın gelecekte kuraklaşan ortamlarda yaşama tehlikesinin arttığı günümüzde “Yeşil Yol Projesi” nin amacı uzun soluklu yeşillendirme ile topluma ve doğaya hizmet etmek. OPET, “Örnek Köy Projesi”yle, köylerin kendi kendine yetmesi, tarihi, coğrafi ve kültürel potansiyelinin değerlendirilmesinin yanı sıra, eğitim düzeyinin yükselmesi ve çevre bilincinin gelişmesi gibi toplumsal göstergeleri de hedefliyor. OPET, 2006 yılında Gelibolu Yarımadası’nı çağdaş bir görünüme kavuşturmak amacıyla başlattığı “Tarihe Saygı Projesii” ile eğitim, sağlık, çevre, turizm gibi önemli alanlarda sağladığı katkılarla Türkiye’de ve uluslararası alanda saygınlık kazandıracak atılımlar gerçekleştirdi. OPET tarafından, istasyonlardaki personele eğitimler verilirken, istasyonların tuvaletleri hijyenik bir ortama kavuşturuldu. Proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı ile işbirliği yapılarak, okullarda öğrenci ve öğretmenlere eğitim verildi. Engelli vatandaşların sorunları düşünülerek, OPET akaryakıt istasyonlarına engelli tuvaleti şartı ve standartı da getirildi. Bebeklerin tuvaletlerden mikrop kapmamaları için istasyonlara bebek bezi değişim üniteleri yapıldı. Çocuk ve yetişkinleri eğitmek amacı ile çizgi filmler ve reklam filmleri hazırlanarak televizyonlarda yayınlanması sağlandı. “Yeşil Yol Projesi” 2004 yılından bu yana Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tema Vakfı’nın da desteğini alarak, Türkiye çapında akaryakıt istasyonları giriş ve çıkışları ile karayollarını ağaçlandırmak üzere yürütülüyor. Proje kapsamında, öncelikle tüm OPET istasyonları peyzaj çalışmaları yapılarak iklim koşullarına uygun bitkilerle yeşillendiriliyor. Bugüne kadar 642 istasyonda ve belediyelerce belirlenen ağaçsız alanlarda 518 bin 967 adet bölge, iklim ve toprak koşullarına uygun bitki dikimi yapıldı. Kampanyanın 10 yıl sürmesi ve Türkiye karayolları üzerinde yarım milyondan fazla ağaç dikilmesi hedefleniyor. “Örnek Köy” olarak seçilen Mardin’de, Dara Harabeleri yakınındaki Dara Köyü’nde Temiz Tuvalet ve hijyen eğitimleri ile ağaçlandırma çalışmaları ve el sanatları eğitiminin yanı sıra bir çok etkinlik gerçekleştirildi. Gaziantep’in Yesemek Köyü de “Örnek Köy” kapsamına alınan bir diğer bölge. Yesemek Açık Hava Müzesi’nde eserler üzerinde doğanın tahribatını engelleyecek çalışmalar gerçekleştirildi. Toprak tarafından kısmen örtülmüş ve yıkılmış heykeller kaldırılarak, ziyaretçilerin Açık Hava Müzesi’ni rahat gezmesini sağlamak üzere teraslar oluşturuldu. Doğanın en cömert davrandığı illerimizden biri olan Bolu- Mengen Pazarköy de “Örnek Köy Projesi” kapsamına alındı. Beldedeki evler boyanarak yeni bir görünüm kazandırılırken, Kültür Merkezi ve İlköğretim Okulu da yapıldı. Coğrafi güzelliğiyle dikkat çeken Pazarköy’deki uygulamada, beldenin bu yönüyle kamuoyuna tanıtılması hedeflendi. Turistlerin önemli uğrak yerlerinden biri olan Fethiye Saklıkent’te öncelikli ihtiyaç olan bir tuvalet kompleksi inşa edildi. Yöre halkına gelir getirecek olan satış noktaları yapıldı. Saklıkent’teki esnaf ve çalışanlardan oluşan 70 kişiye, 12 hafta süren İngilizce ve Genel Meslek Eğitimleri verildi. 2012 yılında, Isparta İncesu ve Kekova Kale Üçağız’da da bir dizi çalışma yapıldı. Ekolojik Örnek Köy’e dönüştürülen İncesu’da Türkiye’nin belde ölçeğinde yapılan ilk “arazi planlaması” ile tarım arazilerinin toprak analizi gerçekleştirildi. Buna bağlı olarak hangi bölgede, hangi ürünün yetiştirileceği ve doğru sulama teknikleri belirleniyor. Sulama sistemi yenilenirken tarımsal üretimin kalitesinin artırılması için üreticilere eğitim veriliyor. Diğer yandan köyün fiziki özellikleri iyileştirildi, meslek edindirme özelliği taşıyan kurslar devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Demre Kaymakamlığı işbirliği ile yapılan çalışmayla Üçağız Kaleköy’ün fiziksel görünümü iyileştirildi. Köye girişten itibaren tüm güzergah yeni bir çevre düzenlemesine ve peyzaja kavuşturuldu. Proje kapsamında esnaf ve bölge halkına İngilizce, pansiyonculuk, temizlik, hijyen ve hizmet standartları konulu kurslar düzenleniyor. Tarihi Gelibolu Yarımadası’nın doğal dokusunu koruyarak, çağdaş bir görünüme kavuşması için, Çanakkale Savaşları’nın geçtiği bölgede, toplumsal kalkınmaya destek olacak eğitim projeleri ile bölgeyi ziyaret eden turistlerin sorunsuz olarak gezmelerini sağlayacak altyapı ve çevre düzenleme çalışmaları uygulandı. Alçıtepe, Seddülbahir, Bigalı, Kilitbahir, Kocadere, Behramlı, Büyük Anafarta köyleri ve Eceabat ilçesinde rehabilitasyon çalışmaları tamamlanarak bu köyler yeni bir çehreye kavuşturuldu. Yenileme çalışmaları kapsamında çağdaş bir görünüme kavuşan köy meydanları, müzeler, tuvaletler, satış reyonları, bölge turizmini canlandırarak, köy muhtarlıklarının gelirlerini artırdı. Proje ile sadece fiziki düzenlemeler değil, sosyal içeriği de olan ve bu topraklarda yaşayan yöre halkının yaşam kalitesini artırmaya yönelik kurslar ve eğitsel çalışmalar da yapıldı. Bugüne kadar verilen eğitimlerle 7 milyonu aşkın kişiye ulaşan “Temiz Tuvalet Kampanyası” çeşitli kurum ve kuruluşlardan işbirliği çağrıları almakta. Malatya Milli Eğitim Müdürlüğü ile “İçilebilir Su, Girilebilir Tuvalet ” kampanyası uygulandı ve Malatya’daki öğretmen ve öğrencilerin Temiz Tuvalet Kampanyası eğitimleri alması sağlandı. “Temizlik Rayında Projesi” ile OPET’in, 10 yıldır devam eden Temiz Tuvalet Kampanyası’ndaki tüm deneyimleri TCDD’ye aktarıldı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi su ve kanalizasyon hizmetlerini yürüten SASKİ Genel Müdürlüğü ile temiz tuvalet, hijyen ve tasarruflu su kullanımı konusundaki sosyal sorumluluk projesi ise Aralık 2011’de başlatıldı. Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı birinci sınıf, anaokulu ve kreş öğretmen ve öğrencilerini kapsayan proje devam ediyor. 2012 yılında ise Suudi Arabistan’dan alınan davetle proje yurt dışına açıldı. Mekke, Medine, Cidde ve Riyad’da 4800 öğretmen ve öğrenciye ‘temizlik ve hijyen eğitimi’ eğitim verildi. Aynı yıl OPET ve TSE’nin işbirliği ile halka açık tuvaletler için belirlenen yeni standartlar, Resmi Gazete’de yayınlanarak İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı uygulamayla işyeri ve restoran tuvaletleri de dahil olmak üzere tüm tuvaletlerde zorunlu kılındı. OPET Temiz Tuvalet Kampanyası, 2004 yılında IPRA (Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği) Golden World Awards yarışmasında “Sosyal Sorumluluk Projeleri” kategorisinde birinci seçildi. Aynı yıl TÜHİD (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği) 3. Altın Pusula Ödülleri’nde “Sosyal Sorumluluk Projeleri” kategorisinde ve Nokta Dergisi “Doruktakiler” anketinde “Sosyal Sorumluluk Kampanyaları” kategorisinde birinci oldu. 14 Yeşil Yol Projesi, TÜHİD (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği)’nin 5.Altın Pusula Ödülleri’nde Kurumsal Sosyal Sorumluluk kategorisinde, çevre konusunda Altın Pusula ödülüne layık görüldü. Projenin 2008 yılı bölümünde, Eceabat sahilinde “Tarihe Saygı Parkı” inşa edildi. Yaklaşık 6 ayda tamamlanan bu özel park, bölgeye gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin, gezilerine başlamadan önce bölge hakkında ön bilgi alabilecekleri bir mekan olarak tasarlandı. Bir Açıkhava Müzesi niteliği taşıyan parkta, Çanakkale Savaşı’nı tasvir eden figürler, Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nın maketi ve 13 metre yüksekliğinde “Tarihe Saygı” anıtından oluşan üç ayrı bölüm yer alıyor. Eceabat’ta deniz kenarında yer alan toplam 2.520 metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan ve bir açıkhava müzesi niteliği taşıyan “Tarihe Saygı Parkı”, bölgeye gelen ziyaretçilere yarımadada yaşanan savaşları bütünsel olarak görme ve inceleme fırsatı yaratıyor. 2011 yılının Nisan ayında 57. Alay Şehitliği’nde yapılan yenileme çalışmaları tamamlanarak törenle ziyarete açıldı. Şehitlik, çok kapsamlı bir düzenlemeyle aslına uygun olarak yenilendi. Proje kapsamında 2012 yılında Eceaabat’ta işlevselliğini yitiren ilköğretim okulunun yerine, yeni ve modern bir orta okul inşa edilerek, eğitim ve öğretim hayatına kazandırıldı. 16 derslikten oluşan “OPET Tarihe Saygı Orta Okulu” depreme dayanıklı bir biçimde inşa edildi. Tarihe Saygı Projesi 7. Altın Pusula Ödülleri’nde “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü. 15 U KSS ları ama l u g y eğitime katılan gençlerin bütçe yapma ve kontrollü harcama alışkanlığı kazandığını gösteriyor. Proje, tüm bankaları kapsayan katılımcı modeliyle Visa Europe’taki diğer ülkeler için de başarılı bir örnek oldu ve farklı ülkelerde benzerleri üzerinde çalışılmaya başlandı. Haziran ayında proje BaniIQ (Para IQ) adıyla Romanya’da hayata geçti. Bunun yanı sıra proje İsrail’de de daha küçük ölçekli olarak başladı’’ dedi. Eğitim hedefleri Visa ‘‘Paramı Yönetebiliyorum’’ Projesi Visa Europe Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, ‘‘Visa Europe olarak finansal okuryazarlık alanında sektöre liderlik ederek, faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde tüketicilerin bilinçlendirilmesi ile ilgili çalışmalar, sanal mecralarda gençlere ve yetişkinlere yönelik uygulamalar yürütüyoruz. Farklı paydaşları bir araya getirerek, fikir alışverişine imkân sağlayan ortak platformlar yaratıyoruz’’ dedi. erna Ülman, “Paramı Yönetebiliyorum” projesi ile ilgili şunları aktardı: ‘‘Finansal okuryazarlık, bireylerin finansal ürün ve hizmetleri daha iyi anlaması, böylece ihtiyaçlarına en uygun tasarruf ve borçlanma ürünlerini seçmesi, hak ve yükümlülüklerini bilmesi anlamına gelmektedir. Tüm dünyada, birçok kurumun finansal okuryazarlık kavramını tanımlamak üzerine çalıştığını, bu alanda eğitim ve düzenleme yaklaşımlarını tartıştığını ve tüketicilerin finansal bilinç düzeyi üzerine araştırmalar yaptığını görmekteyiz. B yönetimi projesi olan Paramı Yönetebiliyorum ile gençler arasında finansal bilinci geliştirerek sürdürülebilir kalkınma sürecine katkıda bulunulması hedefleniyor. Proje, gençlere kişisel mali kaynaklarını bütçelemelerine ve finans hizmetlerini doğru kullanmalarına destek olacak ücretsiz eğitim olanağı sunuyor. Proje kapsamında, akran eğitim modeliyle gönüllü eğitmenler tarafından verilen eğitimlerin içeriğini, gelir gider dengesi, bütçe yapma, tasarruf ve para biriktirme, yatırım yapma ve borçlanma gibi temel kavramlar oluşturuyor. Kamu, özel sektör ve sivil toplum ortaklığı ile bu alanda gerçekleştirilen ilk proje olan “Paramı Yönetebiliyorum” ile 61 ilde 14 bin öğrenciye birebir ulaşıldı. UNDP’nin öngördüğü çarpan etkisine göre 140.000 kişi projeden faydalandı.’’ → Bütçe yapmanın yararlarını, kişisel bütçe / aile bütçesi temel kavramlarını tanıtmak, Etki analizi sonuçları aramı Yönetebiliyorum projesinin sonuçlarını ölçümlemek için her yıl gerçekleştirilen etki analizi çalışmalarının, gelinen noktayı ve gençlerin kazanımlarını somut bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Ülman, ‘‘Eğitimler sonrasında finansal kavramlar ve bütçeleme konularındaki bilgi artışının, gençlerin finansal davranış ve tutumlarını olumlu yönde etkilediğini gözlemledik. İkinci yıl etki analizi sonuçlarına göre, finansal konularda kendini yeterli hissettiğini belirten gençlerin oranında 23 puan artış yaşandı. Eğitime katıldıktan sonra aylık harcamalarını takip eden gençlerin oranı 8 puan artarken, her zaman bütçe yaptığını belirten gençlerin oranı ise 10 puan yükseldi. Yaptıkları bütçeye sadık kalan gençlerin oranında ise 16 puanlık bir artış görüldü. Bu sonuçlar, P → Tüketim, alışveriş, harcama, ödeme; gelir, varlık, tasarruf, birikim; borç, borçlanma, borç ödeme gibi temel kavramları tanımlamak, → Gelirleri de dikkate alarak bir ödeme planının nasıl yapılabileceğini anlatmak, tasarruf ve para biriktirmenin yararları ve birikim planlaması kavramlarını geliştirmek, → Borçlanmanın işlevi ve ölçüsü kavramlarını tanıtmak, borç ödeme planı yapma zorunluluğunu ve nasıl yapılabileceğini anlatmak, → Ekonomide tasarrufların işlevini ve finans sektörünün işleyişini tanıtmak, → Finans sistemini ve kişilerin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen yasal düzenlemelere giriş. Ülkemizde de 2006’dan bu yana Tüketicinin Finansal Bilincinin Geliştirilmesi Konferansları’nı organize ediyoruz. Finansal eğitim alanında çalışmalar yapan çeşitli tüketici gruplarını destekliyor ve ortak projeler yürütüyoruz. Türkiye’de bu alanda yaptığımız çalışmaların odak noktasını ise bu proje oluşturuyor. Sürdürülebilir kalkınma sürecine katkı aramı Yönetebiliyorum projesi, Visa Europe ve Türkiye’deki üye bankalarının destekleriyle, T.C. Kalkınma Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ortaklığında 2009 yılından bu yana devam ediyor. P Gençlere yönelik bir finansal okuryazarlık ve bütçe 16 17 KSS ri e leşil y ö S Ekim ayında oldu. Aya Irini’deki Cumhuriyet konserinin yan sponsoru olmuştuk. Daha sonra da bize klasik müzik alanında üstün yetenekli gençleri keşfetmek ve eğitimlerinin yurtdışında sürdürülmesi ya da takviye edilmesi üzerine kurulu projelerinden bahsettiler. Biz de o zamanlarda kültür alanında destekleyebileceğimiz prestijli bir projenin arayışı içindeydik ve hiç tereddüt etmeden bu projenin sponsoru olduk. Önceliğimiz kültür, sanat ve eğitim Onduline Avrasya Kurumsal İletişim MüdürüPazarlama Md Yrd. Binnur Ertuş Şimşek ile kuruluşun kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları üzerine söyleştik. Şirketinizin kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) vizyonunu ve yürüttüğünüz KSS projelerini anlatır mısınız? Onduline Avrasya olarak KSS vizyonumuzu daha farklı bir artı değer katacağına inandığımız ve nispeten daha az yatırım yapılan kültür, sanat ve eğitim alanlarına yönlendirmeye karar verdik. 2009 yılından bu yana belli başlı üç proje yürüttük. Kültürel faaliyetlerimizi bir kitap yayınıyla başlattık. Kuruluşumuzun 15.yılı olan 2009’da İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesiyle birlikte İstanbul’u havadan görüntüleyen “Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” adlı kitabımızı yayınladık ve ücretsiz olarak hem yurtiçinde hem de bağlı olduğumuz Onduline Group’un şirketleri ve mensuplarına ücretsiz olarak dağıttık. Türkiye’nin Çatıları yılının başında “Türkiye’nin Çatıları” adlı bir diğer kitabı yayınladık. Bu kitabın farkı tamamen şirketimizin faaliyet konusu olan çatılarla ilgili olmasıydı. Bir çatı kaplama ve su yalıtımı sistemleri üreticisi olarak 45 ilde Türkiye’nin çatılarını fotoğrafladık. Çatılarımızı tüm doğallığıyla, hangi malzeme kullanılırsa kullanılsın bir üretici olarak hiçbir kaygı taşımadan, malzeme 2011 18 ayrımı yapmadan, olduğu gibi ve insan faktörüyle bütünleşik olarak değerli fotoğraf sanatçısı Bünyamin Aygün’ün objektifiyle yansıttık. 1200’ü aşkın karenin içinden kitaba sığacak kadarının seçimini yaparken çatılarımızın insan unsuruyla birleştiğinde ne kadar farklı anlamlar barındırdığını da anlatmaya çalıştık. Çatıların kâh bir kaçış noktası, kâh bir dinlenme ve bazen bir yaşam ve oyun alanı olduğunu tüm gerçekliğiyle gözler önüne serdik. Bu anlamda kitabın, sosyolojik ve kültürel olarak bir anlamı olduğunu düşünüyoruz. Diğer taraftan sektörümüz açısından değerlendirdiğimizde birçok panoramik fotoğrafta görüldüğü gibi Türkiye’nin çatı dokusunun yanı sıra bina stoğunu da görmek mümkün. Bu açıdan ise geleceğe ışık tutabilecek bir arşiv niteliğinde olduğu söylenebilir. Proje nasıl ilerledi? “G&S Pekinellerle Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler” projesi 2010 yılı Ocak ayında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin ve Eskişehir’de bulunan konservatuvarlardan Pekinellerin jüri oluşturarak yaptığı seçimlerle başlatıldı. Konservatuvarların piyano, keman, çello, flüt, klarnet bölümlerinden toplam 10 üstün yetenekli genç belirlendi. Bu yetenekler Avrupa’nın çeşitli tanınmış akademilerinde, günümüzün en saygın pedagog ve müzisyenlerinden eğitim aldılar, önemli ustalık kursları ve yarışmalara katıldılar, birçoğunda birincilik elde ettiler. Bazı bursiyerlerimize kaliteli enstrüman desteği de sağlandı. Bu projeyi benzerlerinden ayıran Güher ve Süher Pekinel’in dünyaya mâl olmuş sanatçılar olmasının da getirdiği bir sonuç olarak, yetenek değerlendirmesinde çıtayı çok yüksek tutmaları oldu. Çünkü burada amaç, kendileri gibi dünya sanatçısı olma yönünde olağanüstü yetenekli ve en önemlisi de emeğe gerçekten cevap verebilecek öğrencilerin seçilmesiydi. Bu yönde projenin başından beri hiç taviz vermediler ve bu sayede çok başarılı oldular. İstanbul, Ankara ve İzmir’de G&S Pekinellerle Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler konserleri düzenledik. Bursiyerlerimiz ilk konserlerini 11 Ekim 2011 tarihinde İstanbul Cemal Reşit Rey’de verdiler. Daha sonra sırasıyla 12 Ekim tarihinde Ankara Bilkent Üniversitesinde,13 Ekim tarihinde de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Sarayı’nda seyirci karşısına çıktılar ve ayakta alkışlanarak seyircinin büyük beğenisini kazandılar. Bu konserler dizisi, birçoğunun proje kapsamındaki eğitiminden sadece 1-1.5 yıl sonraydı. Projenin başında yapılan seçmelerdeki performanslarıyla kıyaslandığında ne kadar büyük bir ilerleme kaydettiklerini hep birlikte gördük. Bu bizi çok gururlandırdı. Bursiyerlerin başarıları D esteklediğimiz genç yetenekler kısa sürede birçok uluslararası yarışmada birincilik elde ettiler. Türkiye ve dünyada birçok önemli orkestrada solist olarak konser vermeye devam ediyorlar. Dorukhan Doruk (Çello) Nisan 2010’da Avusturya Liezen Uluslararası Viyolonsel yarışmasında birinci oldu. Ekim 2010’da Hırvatistan 8. Uluslararası Antonio Janigro Viyolonsel yarışmasında birincilik ödülünün yanı sıra beş özel ödüle de layık görüldü. 2011 yılında Türkiye’de Andante Dergisinin Donizetti Yılın Çıkış Yapan Genç Müzisyeni ödülünü aldı. 6-8 Eylül 2012'de Brüksel'de düzenlenen Lions Klübü Uluslararası Avrupa Müzik yarışmasında birincilik ödülünü aldı. Veriko Thcumburidze (Keman) 2012 Çaykovski Uluslararası Genç Müzisyenler yarışması İsviçre’de keman dalında Türkiye adına birinci oldu. Kıvanç Tire (Keman) Şubat 2010 yılı Türkiye Yamaha Enstrümantal Bu kitabımız, gerek sektör içinden gerekse de sektör dışından ve bürokratlarımızdan büyük ilgi gördü. Kültür ve Turizm Bakanımız Sn. Ertuğrul Günay’ın mektubu da dahil olmak üzere teşekkür mektuplarını gururla saklıyoruz. Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler yılı Ocak ayı itibariyle değerli piyano sanatçılarımız Güher ve Süher Pekineller ile aslen bir eğitim projesi olan ‘‘Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler’’ projemizi başlattık. Değerli sanatçılarla ilk tanışıklığımız 2009 yılının 2010 19 Uyg KSS ulam alar ı Liberty Sigorta “KSS’yi İş Süreçlerine Dahil Etme Ödülü”nü aldı yarışmasında birincilik ödülü aldı. Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nda grup şefliği yaptı. 2012 yılında master eğitimini tamamlayacak olan Kıvanç, Nisan 2012'de dünyanın en köklü ve prestijli orkestraları arasında yer alan Leipzig Gewandhaus Orkestrası’na 26 kemancının katıldığı sınavda en yüksek notu alarak kabul edildi. Orkestrası seçmelerini kazanarak, 20.08.2012 - 24.09.2012 tarihleri arasında Türkiye-HollandaAlmanya-Belçika konser turnesine katıldı. Yağızcan Keskin (Klarnet) Proje 2011’de ‘‘Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi’’ seçildi Mayıs 2011’de 2.Uluslararası Marsyas Müzik Festivali Klarnet yarışmasında üçüncülük ödülü kazandı. Aynı yıl Nisan ayında Yaşar Üniversitesi Oda Müziği yarışmasında ikincilik ödülü aldı. Eylül 2012’de Dobrich Müzik Festivali kapsamında Bulgaristan›da gerçekleşen klarnet yarışmasında kendi kategorisinde birinci oldu ve 2013 yılında aynı festivalde yer almak üzere davet edildi. Elvin Hoxha (Keman) La Noche en Madrid - Segundo Festival y Concurso Internacional 2012 yarışmasında birinci oldu. Yusuf Çelik (Çello) 2010 yılında Mersin Ulusal Çello yarışmasında birincilik ve İtalya’da Citta di Barletta Young Musician International Competition’da mansiyon ödülü aldı. Ege Banaz (Klarnet) Yaz 2012’de Marsyas International Clarinet Competition’da birincilik kazandı. Cem Mansur'un şefliğini yaptığı Türkiye Gençlik Filarmoni 20 Son olarak bursiyerlerimizden Dorukhan Doruk, Veriko Tchumburidze, Yunus Tuncalı, Elvin Hoxha 12 Kasım 2012 tarihinde Borusan Filarmoni ile konser verdiler ve ayakta alkışlandılar. “G&S Pekinellerle Dünya Sahnelerinde Genç Yetenekler” projesi aynı zamanda Genç Demokratlar’ın internet yoluyla düzenlediği yıllık anketinde, birçok farklı alandan seçilen projeler arasından, ‘‘Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi’’ ödülüne de layık görüldü. Proje oluştururken neleri göz önüne alıyorsunuz? Bundan sonraki KSS çalışmalarınız ve hedeflerinden söz eder misiniz? Projelerimizde, ticari faaliyetler içinde yapmış olduğumuz tanıtım faaliyetleri ile seslenemediğimiz kitleye ulaşabilmeyi öncelikle hedefliyoruz. Bu sayede yeni sosyal paydaşlar kazanmayı amaçlıyoruz. Tabi bu projelerin somut sonuçlar verebilmesi de bir diğer kriterimiz. Bundan sonraki KSS çalışmalarımızda daha çok eğitime desteği hedefleyeceğiz. Bunda sürdürülebilirlik, sosyal paydaşlarımız tarafından benimsenme ve faaliyette olduğumuz bölge ve halkına da fayda sağlamayı gözeteceğiz. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından 21 Aralık 2012 tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “İşletme 2023; Cumhuriyetin 100. Yılında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri” organizasyonu kapsamında, Liberty Sigorta “KSS’yi İş Süreçlerine Dahil Etme Ödülü”nü aldı. ürkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’nin, 2011-2012 dönemi içerisinde, temel olarak şirketlerin KSS (Kurumsal Sosyal Sorumluluk) uygulamalarını inceleyip, uygulamalarını şekillendirme yöntemleri açısından yaptığı değerlendirme sonrası sergilenmeye ve ödül kapsamında değerlendirmeye layık gördüğü 18 proje arasından, Liberty Sigorta, gerçekleştirdiği “Türkiye Trafik Risk Haritası” Araştırması projesiyle “KSS’yi İş Süreçlerine Dahil Etme Ödülü”nü aldı. T Liberty Sigorta Pazarlama Direktörü Hanzade Aytaçlı ödülle ile ilgili şunları söyledi: “Sosyal sorumluluk alanında desteklediğimiz ve destekleyeceğimiz projelerin öncelikle, grubumuzun “önlem alma” felsefesi ile uyumlu olmasına dikkat ediyoruz. Ardından, işimizin özünü yansıtması amacıyla faaliyet alanımız ile ilgili olmasını tercih ediyoruz. Elementer sigorta branşının ilgilendiği ev, iş yeri ve trafik konularından birine temas etmesini önemsiyoruz. Davranış değişikliği yaratabilecek ve en önemli iki paydaşımız olan çalışanlarımızın ve acentelerimizin katılımını sağlayabilecek projeleri seçiyoruz. 2012 yılında öncelikli alan olarak trafik konusunu belirlemiştik. Trafikte alınabilecek belli başlı önlemler ile birçok yaralanmanın ve ölümlerin önlenebileceğine, maddi hasarların ise azaltılabileceğine inanıyoruz. Araştırmalar, emniyet kemeri takılıysa olası bir kazada hayatta kalma olasılığının %40-50 oranında arttığını, araç kullanırken cep telefonu kullanılmazsa kaza riskinin 4 kat azaldığını ve araç kullanırken seyahat hızının sadece 10 km. düşürülmesinin, ölüm riskini %40 oranında azaltabildiğini göstermektedir. Türkiye’de, 2011 yılında kesilen trafik cezalarında listenin tepesindeki hız kurallarına uymama konusunu, emniyet kemeri takmama ve cep telefonu kullanımı 21 resmini çekmekti. Ancak, bu resmin gerçek hayatı yansıtması için de beyana dayalı olmayıp tamamıyla gözleme dayalı bir araştırma olmasına karar verildi. Bu karar beraberinde ciddi bir saha organizasyon yapılanmasını getirdi. 92 saha koordinatörü ve 263 gözlem uzmanının 729 saat çalışarak gerçekleştirdikleri 8748 adet gözlemle bu değerli çalışmayı tamamladık” dedi. Araştırma sonuçları çarpıcı raştırma sonuçları ile ilgili notları da paylaşan Aytaçlı, “Türkiye’nin %70’inin emniyet kemeri kullanmadığını, şoförlerin %27.9’unun hız tahditlerini ihlal ettiğini, cep telefonu kullanımı konusunda ise %8.9’luk kural ihlali ile göreceli olarak geçer not aldığımızı gösteriyor. Demografik kırılımsal açıdan incelendiğinde, kadınların hız tahditlerine uyma ve emniyet kemeri kullanımında erkeklere göre daha dikkatli davranmasıyla, kadınların trafikte daha temkinli olduğuna dair yaygın inanış doğrulanmış oldu. Ancak cep telefonu kullanımı konusunda erkeklerin daha dikkatli olduğu gözlendi. Ancak, bence en önemli konu, denetlemenin olmadığı yollarda gerçekleştirilen araştırma, sürücülerin bu tip yollarda daha dikkatsiz davrandıklarını ortaya koydu. Dış kontrolün, sürücüleri daha tedbirli araç kullanımına yönlendirdiği gözlemlendi. Bu da yaptırımların, doğru kurgulandığı taktirde trafik kazalarını azaltmadaki etkisini kanıtlamış oldu. A Demek ki biz trafik kurallarına uyulmasını sağlamak için daha fazla çalışmalıyız, kontrolleri arttırmalıyız, belki kontrol yöntemlerini değiştirmeliyiz. Bu toplumsal eğitimle, gelişmeyle ilgili bir şey ama, baktığınız zaman gelişmiş ülkelerde çok sıkı kontrol ve müeyyidelerle başarı sağlanıyor. Bizde de kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” dedi. Amacımız bu konuda duyarlılık yaratmaktı A ytaçlı, amaçlarının bu konuda duyarlılık yaratmak olduğunu vurgulayarak, “İlk adım olarak amaçlarımıza ulaştığımıza inanıyorum. Ardından, bu araştırma sonuçlarını ve analiz raporunu içeren bilgilendirme dosyasını ilgili kamu mercileri ve STK’lar ile paylaştık. Yakın bir zamanda da çalışmayı Türkiye Sigorta Birliği ile paylaşmayı planlıyoruz. Ancak asıl konu toplumun davranışlarını değiştirmek ve toplumu bilinçlendirmek. Bu çalışmayı takiben, kural ihlallerinin olduğu il ya da bölgelere odaklanacak çeşitli projeler yaratmayı hedefliyoruz. Ayrıca, 2013 yılı boyunca acente ve çalışanlarımızı da yol güvenliği konusunda bilinçlendirecek çalışmaları hayata geçireceğiz” dedi. Hanzade Aytaçlı konuları izlemektedir. Bu veriler doğrultusunda, sadece bu üç alanda bile bilinçlenmenin, trafikte kazaların birçoğunu önleyebileceğine inandığımız için, öncelikle bu konulara odaklanarak, küçük önlemleri hatırlatmak ve mümkün olduğunca çok kişiyi güvenli bir yaşama davet etmek istedik. Mart ayında “Size bir şey olmasın” temasıyla hayata geçirdiğimiz lansman kampanyasında bu 3 konuya dikkat çekmemiz ve trafikte güvenlik için tüm Türkiye’ye bu konuda alabilecekleri önlemlere dair küçük hatırlatmalarda bulunmamız da sosyal sorumluluk yaklaşımımızın bir yansımasıdır. Reklam kampanyamızın ardından “Türkiye Trafik Risk Haritası” çalışması ile reklamlarımızda işlediğimiz araç kullanırken emniyet kemeri takma, cep telefonu kullanma ve hız sınırlarına uyma konuları hakkında Türkiye’nin resmini çekmeyi, 22 bu konuda duyarlılık yaratmayı ve iyileştirici uygulamaların geliştirilmesine olanak sağlayacak bir bilgi altyapısını oluşturmayı hedeflemiştik. Tüm çalışmalarımızın tam bir entegrasyon içinde hayata geçmesine özen gösterdik. Bu açıdan, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından da KSS’yi İş Süreçlerine Dahil Etme Ödülü’ne layık bulunmamız ve hedeflediğimiz noktaya erişmemizin bir ödülle taçlandırılması, bizi hem onurlandırdı hem de çok mutlu etti.” “Türkiye Trafik Risk Haritası” Araştırmasının emniyet kemeri kullanımı, cep telefonu kullanımı ve hız sınırlarına uyma konularında 81 ilde uygulamaya geçmesi ile bir ilk niteliği de taşıdığını belirten Aytaçlı, “Hedefimiz reklamlarımızda da işlediğimiz bu üç konu hakkında Türkiye’nin 23 U KSS ları ama l u g y , sosyal sorumluluk projeleriyle önceliğimiz çevre diyor TSKB Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem İçel, TSKB’nin sosyal sorumluluk anlayışını “sürdürülebilir bankacılık” misyonuyla; iklim değişikliği konusu başta olmak üzere dünya ve insanlığın geleceği açısından risk oluşturan konular hakkında toplum nezdinde duyarlılığı artırmak ana düşüncesi etrafında yapılandırdığını söyledi. Ç iğdem İçel, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında kurumsal yetkinliklerini ve iletişim ağlarını kullanarak, Türkiye’de bugüne kadar hayata geçirilen ve konusu çevre olan en kapsamlı ve uzun soluklu sosyal sorumluluk projelerinden birine 2007 yılında başlandığını ve beş yıldır devam eden “Önceliğimiz Çevre” projesinin, Türkiye’de çevre bilincini artırmaya yönelik platformlar oluşturmayı hedeflediğini ifade etti. TSKB, “Önceliğimiz Çevre” projesini çeşitli etkinlikler ve sponsorluklarla geliştirerek bu kapsamda çevresel platformlarda yoğun olarak yer alıyor. Bu proje kapsamında hayata geçirilen www.cevreciyiz.com’da, çevreyle ilgili haberler, akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının, konuya ilgisi olan profesyonellerin araştırma ve yazıları, çevre mevzuatı, bireysel ve kurumsal başarı hikayeleri, ünlü doğa fotoğrafçılarının sanal fotoğraf sergileri, Türkiye’nin ve dünyanın çevre ajandası ile çevresel yaklaşımları veya riskleri ölçen ve yapıcı öneriler getiren birtakım araçlar yayınlanıyor. Sürdürülebilirlik Raporu yayımlayan ilk Türk Bankası ürkiye’nin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım bankası TSKB, sürdürülebilirlik yaklaşımı doğrultusunda finansal hedefleriyle birlikte ekonomik, çevresel ve sosyal etkisini de dikkate alarak kurumsal yönetimin şeffaflık ilkeleri T 24 doğrultusunda sürdürülebilirlik raporu yayımlıyor. TSKB, 2009 yılında Türk bankacılık sektöründe Sürdürülebilirlik Raporu yayımlayan ilk kurululuş oldu. TSKB Sürdürülebilirlik Raporları, dünya çapında kabul görmüş ve standart hale getirilmiş tek sürdürülebilirlik raporu çerçevesi olan Global Reporting Initiative (GRI) onaylı olarak 2 senede bir hazırlanıyor. 2009 yılında C seviyesi, 2011 yılında da B seviyesi onaylı raporları hazırlayan TSKB, bir sonraki raporunu bu yıl yayımlayacak. Sürdürülebilirlik Yol Haritası 2000’li yıllarda oluşturuldu ’nin, 2006 yılında sürdürülebilirlik sürecine resmiyet kazandırdığını ifade eden Çiğdem İçel, aynı yıl Çevre Yönetim Ekibi’nin kurularak, bu alandaki yol haritası ve stratejisinin oluşturulduğunu, TSKB’nin, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesi almaya hak kazanan ilk Türk bankası olduğunu söyledi. TSKB İçel, Banka olarak faaliyetlerinden kaynaklı tüm çevresel etkilerin tanımlandığını ve azaltmak amacıyla stratejiler kurgulandığını, karbon ayak izini azaltabilmek için düzenli olarak ölçümleme başlatıldığı, azaltılamayan karbondioksit emisyonlarının ise 2008 yılından beri GOLD Standart karbon kredisi ile silindiği bilgisini verdi. TSKB, Çevre Riski Değerlendirme Analizi yapan Türkiye’deki tek banka ’nin, kredilendirme faaliyetinden dolayı oluşan çevresel ve sosyal riski ölçecek uluslararası duyarlılıkta bir modelin risk modeli oluşturduğunu belirten Çiğdem İçel, TSKB Çiğdem İçel TSKB 2006 yılından beri incelediği her projeye bu uyguladığını ifade eden İçel, projelerde çevresel etkilerin değerlendirildiğini, kredi sürecinde de belirleyici koşullar arasında yer aldığını belirtti. İçel, önümüzdeki dönemde de Türkiye’ye örnek olacak, katkı sağlayacak ve tüm tarafları teşvik edecek, özellikle finans sektöründe sürdürülebilirlik kavramını güçlendirme misyonuyla pozitif yenilikler yaratmaya devam etmeyi hedeflediklerinin altını çizdi. ISO 14064-1 Sertifikası , 2012 yılında iklim değişikliğinin kaynak kullanımı ve üretim gibi faaliyetlerde neden olacağı değişiklikler kapsamında dünya atmosferindeki sera gazı derişimlerinin sınırlandırılması amacı ile hazırlanmış bir standart olan ISO 14064-1 Sertifikası’nı almaya hak kazanan bankacılık sektöründeki ilk kuruluş oldu. TSKB 25 U KSS ları ama l u g y KSS projeleri tüketicinin ve yatırımcının ilgisini çekiyor Söy KSS leşil e ri Yapı Kredi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Yöneticisi Nurcan Erhan ile Banka’nın KSS projelerini konuştuk. KSS’nin iş stratejileriyle bütünleşmesi anlamında Yapı Kredi’yi anlatır mısınız? Yapı Kredi olarak kurulduğumuz günden bu yana eğitim, kültür-sanat, çevre gibi birçok alanda gerçekleştirdiğimiz ve desteklediğimiz projeler ile topluma olan sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin markanın itibarına, bilinirliğine ve tercih edilirliğine etki ettiği araştırmalarla ispat edilen bir gerçek. Yapı Kredi olarak bu projeleri gerçekleştirirken en önemli hedefimiz, toplum için faydalı bir kurum olabilmek. Bu düşünceden hareketle, eğitimden çevreye, sanattan tarihe kadar pek çok alanda kurumsal sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve bunlara destek veriyoruz. BASF Kids’ Lab “2012 KSS Kamu-Özel Sektör Toplumsal Etki Ödülü”nü aldı BASF’nin 6-12 yaş arası çocuklara kimyayı sevdirmek amacıyla hayata geçirdiği “Kids’ Lab” projesi, KSS Pazaryeri Etkinliği’nde sergilenmeye ve “2012 Kurumsal Sosyal Sorumluluk Toplumsal Etki Uygulamaları Ödülü”nü almaya değer bulundu. Etkinlik çerçevesinde birçok şirket, kurulan standlarda KSS projelerini sergileme fırsatı buldu. BASF Kids’ Lab standında ise iki kişilik bir deney düzeneği oluşturularak ziyaretçilerin eğitmen eşliğinde kimya deneyi yapmalarına olanak tanındı. eğitici ve öğretici projelerin BASF’nin KSS dül töreni sonrasında yaptığı açıklamada etkinliği düzenleyen TKSSD’ye teşekkür eden BASF Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Arzu Aksoy Bilgen, böyle prestijli bir ödüle layık görüldükleri için büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi. Kids’ Lab projesine katılan 6-12 yaş arası “Kids‘ Lab“ projesiyle ilgili bilgi veren Bilgen, “Özellikle çocuklara ve gençlere yönelik önümüzdeki dönemde de devam edeceklerini Ö 26 anlayışını çok doğru bir şekilde yansıttığını vurgulamak isterim. Bugünün öğrencilerinin, yarının düşünürleri ve yenilikçi liderleri olacağına duyduğumuz inançla BASF’nin tüm dünyada çocuklara kimyayı sevdirmek amacıyla hayata geçirdiği Kids’ Lab projesini Türkiye’de de uygulamaya koyduk ve hem çocukların hem de ebeveynlerin büyük ilgisiyle karşılaştık” dedi. çocukların özel eğitmenler eşliğinde, zararsız maddelerle interaktif deneyler yapma fırsatı yakaladığını belirten Bilgen, gruplar halinde deneylere katılan çocukların sosyal gelişimlerini de olumlu anlamda etkileyen Kids’ Lab projesine sözlerine ekledi. Günümüzde kurumlar hayata geçirdikleri kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile hem tüketicinin hem de yatırımcıların ilgisini çekiyor. Kurumlar, projeleri ile kurumsal yapılarını güçlendirirken rekabet güçlerini de arttırabiliyor. Biz de Yapı Kredi olarak topluma faydalı bir kurum olabilmek için geliştirdiğimiz her projeye bu gözle bakıyoruz. KSS projelerinizle ilgili bilgi verir misiniz? Okuyorum Oynuyorum ğitim alanında 2006 yılından beri Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz “Okuyorum Oynuyorum” projesi ilköğretim çağındaki çocuklara hitap ediyor. Proje çocukların kendi yaratıcılıklarını harekete geçirebilmeleri, her türlü ortamda kendilerini özgür bir şekilde yazılı ve sözlü olarak ifade edebilmeleri, okuduklarını, dinlediklerini anlayan, yorumlayan, okuma alışkanlığına sahip, kelime dağarcığı zengin bireyler haline gelmeleri misyonunu taşıyor. Çocuklara okuma ile dinleme zevki kazandırmak; onların bilimsel, eleştirici, yapıcı ve yaratıcı düşünme yolları edinmelerine yardımcı olmak; onlara kütüphane/kitaplık kültürü edindirmek ve belirli bir konu çerçevesinde konuşma, tartışma becerisi kazandırmak projenin en önemli hedefleri arasında yer alıyor. E Projenin 2009 yılına kadar olan ilk etabında, Türkiye çapındaki 11 Eğitim Parkı ve 55 Öğrenim Birimi’nde 50 bin çocuk/etkinlik sayısına ulaşmak hedeflenmişti. 2009 yılı sonunda elde edilen hedeflerin üzerindeki başarı ve çocuklar ile ailelerin gösterdikleri ilgiden ötürü projenin 3 yıl daha uzatılarak 2010-2012 yılları arasında da devam etmesine karar verildi. TEGV ve Yapı Kredi olarak 2012 yılı sonunda 100 bin çocuk/etkinlik sayısı hedefine ulaştık. Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi ğitim alanında yaptığımız en önemli çalışmalardan bir diğeri ise, resmi açılışını 18 Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirdiğimiz Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi oldu. Kocaeli Çayırova’da 2008 - 2009 eğitim öğretim yılında açılan okulda bugün Yiyecek-içecek, fotoğraf, grafik, bilişim, çocuk gelişimi ve giyim teknolojisi bölümlerinde toplam 450 öğrenci eğitim görüyor. 2012 -2013 öğretim yılından itibaren okulumuzdaki başarılı öğrencilerimiz için Yapı Kredi Eğitim Bursu ve Spor Bursu vermeye başladık. E Meslek Lisesi Memleket Meselesi oç Holding tarafından Vehbi Koç Vakfı’nın da desteği ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile 2006 yılında başlatılan “Mesleki–Teknik Eğitimi Özendirme Programı” çerçevesindeki Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesine, gönüllü çalışanlarımız ile 2007 yılından bu yana destek veriyoruz. Bu proje ile olanakları kısıtlı, başarılı gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren Meslek Liseleri’ne girmelerini destekliyoruz. Aynı zamanda çeşitli staj olanakları sağlayarak, bu gençlerin bilgi, beceri ve yeterliliklerinin artırılmasını ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli teknik elemanların yetiştirilmesini amaçlıyoruz. K Projede, 50 Yapı Kredili Meslek Lisesi Koçu (MLK), Türkiye’nin 38 ilindeki toplam 41 Meslek Lisesi’nde öğrencilerin kişisel ve sosyal gelişimleri için gönüllü olarak çalışıyor. 1.490 bursiyer öğrenci ile başlanan projeye mezunlar ve son sınıf öğrencileriyle birlikte bu yıl 370 öğrenci ile devam ediyoruz. Ayrıca, 2012 yılında proje kapsamındaki 121 bursiyere şubelerimizde staj olanağı sağladık. Yanı sıra, farklı bölümlerde okuyan öğrencilerin staj desteği alması için şubelerimiz müşteri portföyünden de yararlanıldığını belirtmek isterim. 27 Yapı Kredi Gönüllüleri apı Kredi Emeklilik gönüllüleri Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı işbirliğiyle Cumhuriyet’in 50.yılı için yaptırılan heykellerin restorasyonunu gerçekleştirirken, perakende bankacılık gönüllüleri, Yapı Kredi Huzurevi ile Yaşlanmayanlar Dünyası, Yapı Kredi Sigorta gönüllüleri Darüşşafaka ile Elele, insan kaynakları gönüllüleri Altı Nokta Körler Vakfı ile İyilik Kaynağı ve Yapı Kredi Operasyon çalışanları Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile Her Çocuk Bir Dünya projelerini gerçekleştiriyor. Ayrıca Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık çalışanları TEMA Vakfı işbirliğiyle çeşitli yerlerde ağaçlandırma çalışmaları yapıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık çalışanları ise GETEM (Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Merkezi) ile görme engelliler için kitap okuma çalışması gerçekleştiriyor. Y İç Sponsorluk Çalışmaları yılından bu yana çalışanlarımızın spor faaliyetlerindeki başarılarına destek olmak ve onları teşvik etmek amacıyla iç sponsorluk projesini sürdürüyoruz. Bu sponsorlukla desteklediğimiz çalışanımız Bayram Kuytan, geçtiğmiz yıl Everest zirvesinin önemli etaplarından Base Camp’e tırmanırken, bu yıl Afrikanın zirvesi 5.895 metre yüksekliğindeki Kilimanjaro dağına tırmandı. Bir diğer arkadaşımız Özcan Çetinkaya ise geçtiğmiz yıl Para-Taekwando Avrupa Şampiyonasında 3. oldu. 2005 Finans Kürsüsü cak 2012’de Türkiye’de finans alanındaki bilimsel araştırmaları desteklemek ve bankacılık sektörü ile akademik dünya arasındaki ilişkileri güçlendirmek amacıyla, Koç Üniversitesi’nde bir Finans Kürsüsü Profesörlüğü kurduk. Uluslararası alanda tanınmış bilim insanlarının katkıda bulunduğu kürsü çeşitli analizler, olay incelemeleri ve teorik kaynaklarla desteklediği eğitim sürecinde, öğrencilere finansal araçları kullanarak gerçek iş stratejileri oluşturmaları konusunda da önemli bir tecrübe kazandıracak. O Engelsiz Bankacılık Programı “H izmette Sınır Yoktur” anlayışıyla 2008 yılında Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirerek, engelli vatandaşların bankacılık hizmetlerine daha kolay ve çağdaş bir biçimde ulaşmalarını sağlamak amacıyla ‘‘Engelsiz Bankacılık’’ programını hayata geçirdik. Birleşik Sakatlar Federasyonu, İşitme Engelliler Federasyonu ve Altı Nokta Körler Vakfı gibi Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte yol alarak engellilerin ihtiyaçlarına daha kapsamlı yanıtlar verebiliyoruz. Program kapsamında; görme engellilere yönelik Engelsiz ATM, yine görme engellilerin piyasalardaki anlık değişimler hakkında bilgilendirilmeleri izin yazıyı sese dönüştüren teknoloji, ortopedik 28 engellilere yönelik Engelsiz ATM, işitme engellilere yönelik online chat gibi hizmetleri sunuyoruz. Bugün 45 ilde 351 Engelsiz ATM ile hizmet veriyoruz. Bu sayıyı önümüzdeki dönemde artırmayı planlıyoruz. Bu program çerçevesinde şube çalışanlarımıza verilen ‘‘Konuşmak Elimizde Eğitimi’’ ise Türkiye İşitme Engelliler Federasyonu tarafından İşitme Engelliler İçin Türkiye’nin İlkleri ödülünü aldı. Ayrıca 2011 yılında, program kapsamında 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelsizbankacilik. com web sitesini hayata geçirdik. Türkiye’deki 8,5 milyon engelli vatandaşın finans sektörüne erişimini kolaylaştırıyor ve hem sektörde hem de toplumun genelinde farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Engelli vatandaşların öneri, beklenti ve yorumlarına göre şekillenen sitede bu alandaki gelişmeler ve yenilikleri günü gününe duyuruyoruz. Yapı Kredi olarak Koç Holding’in başlattığı “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” projesi kapsamında, gerek iş yerlerimizin gerekse ürün ve hizmetlerimizin engelli müşterilerimizin rahatça ulaşabileceği bir yapıya kavuşması için çalışmalarımızı artırarak sürdürürken, çalışanlarımıza da farkındalığı artırıcı eğitimler veriyoruz. Yine bu doğrultuda yaptığımız projeler kapsamında Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan her yeni kitabımızı telefon ve internet yoluyla görme engelli vatandaşlarımıza da aynı zamanda ulaştırabilmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz. Katlamalı Bagış Kampanyası niCredit Vakfı tarafından gerçekleştirilen Katlamalı Bağış Kampanyası, çalışanların kar amacı gütmeyen organizasyon ve projelere yıl içinde yaptıkları bağışların vakıf aracılığıyla eşleştirilmesi esasına dayanıyor. UniCredit Group’un faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde yılda bir kez uygulanan bu kampanya kapsamında, Ekim 2011’de Yapı Kredi çalışanlarının yaptığı bağışlar Türkiye Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve Türk Kızılayı’nın çeşitli projelerine aktarıldı. Proje kapsamında Lösev, Türkiye Omurilik Felçileri Derneği ve TEGV’in projeleri destekleniyor. U Yapı Kredi ve Kültür Sanat apı Kredi Kültür Sanat, yılda ortalama 25 sergi açan, 150 yeni kitap yayımlayan ve 250 kültür-sanat etkinliği gerçekleştiren dev bir kurum olarak bu yıl 20.yaşını kutluyor. Yapı Kredi Yayınları 2012 yılında edebiyattan şiire, sanattan tarihe, genel kültürden klasiklere, çizgi romandan felsefeye 205 başlıkta ilk, 413 başlıkta tekrar baskı yaparak toplamda 1 milyondan fazla kitabı okurla buluşturdu. 618 başlık kitapla 1 milyondan fazla Y okuyucuya ulaştı ve 3700’e yakın başlık kitabı yayımlayarak Türk yayıncılık tarihinde ulaşılması güç bir başarıya imza attı. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri ürkiye’nin ilk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale anısına düzenlediğimiz Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Haldun Dormen’in danışmanlığıyla 1997 yılından bu yana sürdürülüyor. Türkiye’nin en uzun soluklu ve en prestijli tiyatro ödülü Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri önümüzdeki yıl 17. yaşını kutlayacak. T Çatalhöyük Kazıları yıldır Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarındaki, 9 bin yıl öncenin sırlarını barındıran Çatalhöyük arkeolojik kazılarının ana sponsorları arasındayız. Her yıl Haziran – Eylül ayları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmalarının başkanlığını aynı zamanda İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Başkanı olan Ian Hodder yapıyor. Çatalhöyük neolitik kenti, geçtiğimiz Temmuz ayında UNESCO Dünya Mirası Komitesi tarafından Dünya Mirası listesine kaydedildi. Çatalhöyük, Türkiye’deki Dünya Mirası alanlarının 11.si olarak yerini aldı. Bu anlamda, tarihin tanıklığını yapan bu kültür abidesinin ortaya çıkarılmasına, korunmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunmanın gururunu yaşıyoruz. 15 Çevre Projeleri ve Yatırımları ğaçlandırma çalışmaları ile büyük kayıpların önlenmesinin yeterli olmayacağı fikrinden yola çıkarak, doğal kaynak tasarrufu için de çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. 2011'de başlatılan geri dönüşüm kampanyası kapsamında Yapı Kredi, Genel Müdürlük Binası, Bankacılık Üssü, tesisleri ve Bölge Müdürlükleri’ne kağıt, plastik, cam ve metal atık kutuları yerleştirdik. Eylül ayı itibariyle 640.255 kg kağıt, 12.010 kg plastik, 594 kg cam ve 1081 kg metal atık toplanarak geri dönüşüm merkezlerine gönderildi. Böylece 10.884’e yakın ağacı kesilmekten kurtarırken, 25.211 ton sera gazının atmosfere salınmasını, 33.942 m3 suyun, bir o kadar petrolün ve elektriğin harcanmasını önlemiş olduk. A Önümüzdeki dönemlerde nasıl ilerleyeceksiniz? Toplum için faydalı bir kurum olabilmek düşüncesinden hareketle, eğitimden çevreye, sanattan tarihe kadar pek çok alanda kurumsal sosyal sorumluluk projeleri geliştirirken hepsine ayrı bir önem ve destek veriyoruz. Bizim için yürüttüğümüz tüm projeler öncelikli ve aynı öneme sahip. Öncelikli olarak belirlediğimiz alanlarda devam ettiğimiz projeleri sürdürmenin yanı sıra misyonunu tamamlamış olan projelerin yerine ise onları destekleyici çalışmalarda bulunacağız. 29 U KSS ları ama l u g y STK “Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk” Projesi hibe sözleşmesi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Avrupa Komisyonu arasında ‘’Herkes için Kurumsal Sosyal Sorumluluk’’ Projesi hibe sözleşmesi imzalandı. İSK’in lider kuruluş olduğu söz konusu proje ile Türkiye ve Balkan ülkelerinde kurumsal sosyal sorumluluk konusunda başta işveren örgütlerinin ve işletmelerin kapasitelerinin güçlendirilmesi hedefleniyor. T Engelli Türk ve İngiliz müzisyenler ayakta alkışlandı Koç Holding’in “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” projesi kapsamında, Ford Otosan’ın AYDER işbirliğiyle düzenlediği gecede sahne alan Social Inclusion Band ve Fish Police grubu, engel tanımayarak konuklara keyifli saatler yaşattı. Proje ile Koç Holding iki yıl süresince çalışanlarına engellilere doğru yaklaşım eğitimleri verecek, bayi ve işyerlerini engellilere uygun hale getirecek ve engellilerin de kullanabileceği ürün ve hizmetler geliştirecek. ord Otosan ve AYDER işbirliğiyle düzenlenen konserde, engelli ve gönüllü gençlerden oluşan Social Inclusion Band ve İngiltere’den gelen Fish Police grubu, yaptıkları müzikle izleyicilere engel tanımadıklarını bir kez daha gösterdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden toplumsal duyarlılığa sahip sanatçıları bir araya getirerek toplumsal değişim yaratmak hedefiyle yola çıkan Social Inclusion Band, Düşler Akademisi projesinin müzik atölyelerinden mezun olan engelli gençler ve gönüllü müzisyenlerden oluşuyor. F Sanatın gücü ile engel tanımaksızın tüm bireyleri hayata dahil etmeyi amaçlayan, beş görme ve işitme engelli müzisyenle beş gönüllü müzisyenden 30 oluşan Social Inclusion Band, bugüne kadar yerli yabancı pek çok sanatçıyı engelli gençlerle de bir araya getirdi. 2012-2013 yılları için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) işbirliğiyle başlatılan “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” kampanyası için üç temel yaklaşımla uygulama alanları belirlendi. Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri: Engellilik ve erişilebilirlik konularında toplumsal bilincin yayılmasına destek olmayı amacıyla, iki yıllık süreçte Koç Holding çalışanlarının yüzde 70’ine AYDER tarafından konuyla ilgili eğitim verilecek. Engelli Dostu İşyeri: Tüm Koç Topluluğu şirketlerine ait binalar, bayi ve işyerlerinin fiziki şartlarının engelliler için erişilebilir olması sağlanacak. Süreç iki yıl içerisinde tamamlanacak. Engelli dostu ürün ve hizmet: Diğer vatandaşlar gibi engelli vatandaşların da kolayca kullanabileceği ve erişebileceği ürün ve hizmetler geliştirilmeye devam edilecek. TİSK ve Balkan ülkeleri işveren teşkilatları tarafından 2 yıl süreyle uygulanacak proje ile söz konusu ülkeler arasında sağlam bir network kurulacak ve geliştirilecek model tüm dünyadaki işveren teşkilatlarına, üyelerinin kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine rehberlik edebilmeleri konusunda yol gösterecek. Sadece işveren örgütleri ile sınırlı kalmayan proje ile kurumsal sosyal sorumluluk konusunda tüm aktörleri faaliyetlerine dâhil ederek toplum genelinde kurumsal sosyal sorumlulukta farkındalığın arttırılması amaçlanıyor. TİSK’in söz konusu proje ortakları arasında Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Hırvat İşverenler Birliği (HUP-CEA), Karadağ İşverenler Federasyonu (UPCG/MEF), Makedonya İşverenler Konfederasyonu (BCM) ve Romanya Küçük ve Orta Ölçekli Özel Sektör İşletmeleri Ulusal Konseyi (CNIPMMR) yer alıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk konusunda dünyada mevcut bütün inisiyatiflerin inceleneceği ve Türkiye ile Balkan ülkelerindeki işletmelerin kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki faaliyetlerinin tüm dünyaya tanıtılacağı projenin toplam bütçesi yaklaşık 1 milyon avro düzeyinde bulunuyor. Proje, ‘’IPA Sivil Toplum Faydası 2011-2012: Sivil Toplum Kuruluşları için Çok Paydaşlı Ortaklık Programları’’ kapsamında Avrupa Komisyonu’nun Brüksel Merkezi tarafından finanse edilecek. ETKİNLİK Responsible Investment Summit 2013 Social accountability in the real economy 29 January 2013, Brussels, Belgium Organizasyon: European Private Equity and Venture Capital Association (EVCA) The 8th IRDO international conference on social responsibility and current challenges 2013 Education and communication for more social responsibility 07 - 09 March 2013, Maribor, Slovenia Organizasyon: Institute for the Development of Social Responsibility (IRDO) 31 U KSS ları ama l u g y kullanılan GRI (Global Reporting Initiative) Küresel Raporlama Çerçevesi’ne uygun olarak hazırladı. Bu rapor özellikleri itibariyle dünyada otomotiv distribütörleri arasındaki tek örnek oldu. Doğuş Otomotiv üç yıldır sektörünün ilk ve tek KSS Raporunu yayınlıyor Doğuş Otomotiv, uluslararası GRI standartlarında hazırladığı ve bu yıl üçüncüsünü yayınladığı Kurumsal Sorumluluk Raporu’nda, sosyal, ekonomik ve çevresel sorumluluk alanlarında gerçekleştirdiği çalışmaları kamuoyu ile paylaştı. raporuna göre Şekerpınar’daki Genel Merkez’de, 2011 yılından itibaren rüzgar enerjisi kullanılmaya başlandı. Çevre dostu düşük emisyonlu araçların piyasaya sunulması ile araç başına karbon emisyonu bir önceki yıla göre yüzde 7,7 azaldı. Trafik Hayattır Platformu kapsamında Türkiye genelinde 53 bin müşteriye ve 1114 Doğuş Grubu Şirketleri çalışanına güvenli sürüş teknikleri eğitimleri verildi KSS Doğuş Otomotiv’in etki alanı çerçevesinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirme isteğinin bir taahhüdü, etik ve hesapverebilir kurumsal yönetim anlayışının bir yansıması olan Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raporu, uluslararası raporlama standardı olan Global Reporting Initiative (GRI) çerçevesine uygun olarak hazırlandı. Rapor, Doğuş Otomotiv’in 2011 yılı boyunca, sürdürülebilirlik, toplumsal gelişim ve daha yaşanabilir bir çevre için aldığı kararları ve geliştirdiği uygulamaları gözler önüne seriyor. Aclan Acar: “Sürdürülebilirlik ancak toplumsal gelişme ile sağlanır” G erçekleştirilen tüm bu uygulamaların Doğuş Otomotiv’in sürdürülebilir büyüme ile şeffaf ve hesap verebilir kurumsal yönetim anlayışının bir çıktısı olduğunu ifade eden Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar, “Sürekli ve sürdürülebilir gelişimin ancak bir parçası olduğumuz toplumun gelişimiyle paralel sağlanacağının bilincindeyiz. Bir Şirket olarak birinci vazifemiz işimizi en doğru şekilde yaparken aynı zamanda iyi bir kurumsal vatandaş da olmak” dedi. Toplumsal kalkınmanın sağlanması amacıyla da, özellikle Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri 32 olan trafik güvenliği için çalıştıklarını belirten Acar, “Geçen yılbaşından itibaren hız verdiğimiz Trafik Hayattır Platfomu ile toplumumuzda trafik güvenliği konusunda kültür değişimi yaratmayı hedefliyoruz. Trafikte saygı ve güvenlik bilincinin toplumun her kesiminde oluşması için 2011 yılında çok sayıda eğitimler ve çeşitli faaliyetler gerçekleştirdik. İlk etapta, 1000’den fazla Doğuş Grubu çalışanına güvenli sürüş ve ilk yardım eğitimleri verdik. Sonra da yetkili satıcılarımıza verdiğimiz eğitimlerle araç teslimlerinde müşterilerimize trafikte güvenli araç kullanmakla ilgili temel bilgilerin aktarımını sağladık. Sadece geçen yıl bu şekilde 53 bin müşteriye ulaştık” şeklinde konuştu. Etik Kod da yayınlandı urumsal Sorumluluk Raporu ile birlikte “Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto çalışanlarını kapsayan Etik Kodu’nu” da yayınladıklarını söyleyen Aclan Acar, “Türkiye’de yurtdışından adaptasyon olmayan, ancak global örneklerle yarışabilecek standartta ve doğrudan kendi sektörümüzü odağına alan ilk etik kodu yayınladık. Bunun bizim için önemi büyük. Çalışanlarımızın karşısına çıkabilecek herhangi bir etikle ilgili sorunda ne yapılması gerektiğine dair faydalı ve aydınlatıcı bilgiler vermeyi amaçlıyoruz. Etik Kodumuzun, şirket çalışanları ve iş ortaklarımıza şirketimizin iş yapma biçimini tam olarak anlatabilmemiz konusunda kılavuzluk görevini üstlenmesini hedeflemekteyiz” dedi. K Dünyada bir ilk yılında Türk otomotiv sektörünün Kurumsal Sorumluluk Raporu’nu yayınlayan ilk Şirket olan Doğuş Otomotiv, bu raporu Birleşmiş Milletler’in desteklediği ve dünyanın en büyük uluslararası şirketleri tarafından 2010 Raporu’da, Doğuş Otomotiv’in sosyal, çevresel ve ekonomik olarak ayırdığı etki alanları içinde yer alan öncelikli konulardaki performansı ilgili başlıklar altında açıklandı. Ekonomik etki alanı D oğuş Otomotiv’de Çayırova - Gebze (Kocaeli) bölgesinde yaşayan çalışanların oranı, tüm çalışanlara çalışanların yüzde 22,5’ine yükseldi. Yerel bölgeden 113 kişi istihdam edildi. 2010 yılında yerel istihdam oranı yüzde 10,8’di. 2011 yılında bir önceki yıla göre yerel istihdamda %12 artış sağlandı. Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto olarak 2011 yılında toplam 334 kişiye yeni istihdam yaratıldı. Doğuş Otomotiv’de yaklaşık 60 adet süreç iyileştirme projesinin finansal verimliliği sayesinde tasarruf edildi. Çalışanlardan gelen ve hayata geçirilen operasyonel iyileştirme önerileriyle de önemli miktarlarda tasarruf sağlandı. Çevresel etki alanı • Doğuş Otomotiv Çayırova Merkez binalarında kullanılan elektrik enerjisinin rüzgâr enerjisine dönüştürülmesiyle ilgili sertifikasyon çalışmaları 2011 yılında tamamlandı. Merkezde hali hazırda rüzgar enerjisi kullanılmakta olup, tüm merkez binaları ve operasyonlarında sıfır emisyon hedefine ulaşmak konusunda önemli bir girişimde bulunuldu. -Yeni yatırımlar arasında yer alan yedek parça deposu inşaatı için yapılan çalışmaların tamamı ekolojik çevreye saygılı ve tasarruf odaklı oldu. Deponun mimari planlamasında gün ışığından maksimum yararlanacak çatı sistemi seçildi, aydınlatma ekipmanlarının tamamı az enerji tüketen sistemler olarak planlandı. • Genel merkezde, A4 kâğıt tüketiminde 2010 yılına oranla 2011 yılında yaklaşık yüzde 20’lik bir tasarruf sağlandı. Bu tasarruf yazıcıların merkezden ayarlanarak iki yönlü baskıya geçilmesiyle gerçekleşti. • Geri dönüşüme gönderilen kağıt/karton atık miktarı bir önceki yılda 423 bin 324 iken, 2011’de 489.113 kg oldu. Doğuş Otomotiv kurumsal markası için üretilen tüm basılı malzemeler geri dönüşümlü kâğıttan üretildi. 8.300 adetten fazla ağacın kesilmesi engellendi. • Şirketin teknolojik gereksinimlerini karşılamak amacıyla kapasite artırımı ihtiyacı duyuldu. 2011 yılında bu amaçla 12 adet sunucu (server) satın almak yerine sanallaştırmalar yapıldı. Böylelikle hem elektrik tasarrufu sağlandı, hem de soğutma sistemlerinden kaynaklanan önemli miktarda enerji tüketiminin önüne geçildi. Karbon emisyonu ve su tüketimi azaltıldı • Ambalaj kolilerinin yüzde 35’inin, taşıma paletlerinin yüzde 100’ünün geri dönüşümle yeniden kazanılması sağlandı. • Tüm Doğuş Otomotiv otomobil markaları arasında, satılan araç başına salınan CO2 emisyonlarında 2011 yılında 2010 yılına oranla %7,7 iyileşme gerçekleşti. (Araç başına ortalama karbon emisyonu 100 kilometrede 155 gramdan, 143 grama düştü). Bunun en büyük nedeni de yeni çevre dostu motorlu araçların satışa sunulması oldu. • Satılan araç başına su tüketimi miktarı 0.83 metreküpten, 0.66 metrekübe düşürüldü. • Doğuş Oto Ankara’da boya kullanımının azaltılmasına ilişkin yürütülen pilot proje kapsamında araç başına tüketilen boya kullanımında %28 azalma sağlandı. 33 • Servis güzergahlarının optimizasyonu ile 5,5 ton karbondioksidin doğaya salınımı engellendi. • Atık akü ve pillerin tamamı geri dönüşüm şirketi Anel Doğa tarafından bertaraf ediliyor. 2011 yılında Doğuş Oto’da toplam 33.902 kg, Doğuş Otomotiv’de ise 1.017 kg atık akü ilgili firmaya belge karşılığında teslim edildi. Sosyal etki ve çalışanlar etki alanı • Çalışanlarla sürekli iletişim kurularak, her yıl 4 kez gerçekleştirilen yönetim bilgilendirme toplantıları düzenlendi. • Mavi yaka çalışanlara mesleki hastalıklarla ilgili 568 adam/saat eğitim verildi. • 2011 yılında çalışan başına ortalama 60 saat, Doğuş Oto için 27 saat eğitim düzenlendi. • İç eğitim programı kapsamında 2011 yılında 18 adet eğitim 160 katılımcıya 160 adam/gün, 1.280 adam/saat eğitim verildi. • Şirketimizde müdür seviyesinde görev alan ve aynı zamanda en fazla eğitim alan kişi yılda 162 saat (18 gün) eğitim aldığı raporlandı. En fazla saat eğitim alan Doğuş Otomotiv personeli ise yılda 229 saat (25 gün) eğitim aldığı kaydedildi. • Yetkili Satıcı Gelişim Akademisi’nde 67 Yetkili Satıcımızdan toplam 102 kişiye eğitim verildi. 1.114 Doğuş Grubu çalışanına “Güvenli Sürüş Teknikleri Eğitimi” verildi. 548 Yetkili Satıcı çalışanına trafik güvenliği konulu online eğitim verildi, bu sayede 53.000’den fazla müşteriye doğrudan bilgi aktarımının yapılması sağlandı. • Scania Sürüş Eğitimleriyle yılda ortalama 500 sürücüye güvenli ve ekonomik sürüş eğitimleri verilmekte. Farkında mısınız? Dokunuyoruz! Toplumsal etki alanı • Doğuş Otomotiv’in Türkiye genelindeki Meslek Liseleri ile işbirliği devam etmektedir. Bugüne kadar söz konusu kapsamda destek verilen okul sayısı 94’e yükselmiştir. • 2011 yılında desteklenen okullardan 42 öğrenci mezun oldu. Yetkili satıcı ve servislerimizde ise mezun olan 14 öğrenci istihdam edildi. 2011/2012 öğretim yılı için 102 öğrenciye staj olanağı sağlandı. • Türk Petrol Vakfı işbirliği ile başarılı üniversite öğrencilerine burs desteği sağlandı. Doğuş Otomotiv Etik Kodu • Etik Çalışma Grubu kuruldu. Topluma karşı en öncelikli sorumluluğu olan etik iş yapma biçiminin bir yansıması olan ve küresel standartlarda hazırlanan “Doğuş Otomotiv Etik Kodu” yazıldı. • Türkiye’de kamuya açık ve vaka örnekleri içeren kapsamlı kurumsal Etik Kodlara örnek teşkil etmesi amaçlanan Doğuş Otomotiv Etik Kodu, etik iş yapma biçimini öncelikle çalışanları olmak üzere tüm paydaşlarına duyuran önemli bir belge niteliğinde. • Etik Kod Aralık 2012 tarihi itibarı ile şirket çalışanları ve paydaşlarımız ile paylaşıldı. SIZ DE “okumak her çocuğun hakkıdır” DIYORSANIZ; TOCEV yazıp 5944’e gönderin 5 TL bağışta bulunun! Haydi siz de dokunun! 34 35 KSS ri e leşil y ö S ev kadınlarına değil üniversite öğrencilerine ve çocuklara da ulaşacağız. Projelerimizin hedef kitlesi genişleyecek Profilo Dayanıklı Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu, şirketin KSS uygulamalarını ve yeni dönem planlarını KSS Türkiye dergisi ile paylaştı. faturalarına yansıyan sonuçlarla aile bütçesine daha fazla katkıda bulunmanın ve ev aletlerini doğru kullanarak kendilerine, sevdiklerine daha fazla zaman ayırmanın mutluluğunu yaşıyor. Geride bıraktığımız yılı değerlendirecek olursanız, kuruluşunuzun yürüttüğü KSS projeleri, hedef ve sonuçları nelerdi? Profilo bir yandan yüksek elektrik ve su tasarrufu sağlayan, dayanıklı ürünleri ile doğal kaynakların sürdürülebilirliğine ve aile bütçesine katkıda bulunurken diğer yandan “Anneliğin zor şartları varsa, annelerin Profilo’su var” sloganıyla sunduğu ürünlerle annelerin hayatını kolaylaştıran bir marka. Dolayısıyla düzenlediğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile hem çevreci kimliğimizi güçlendiriyor, hem de annelerin yanında olduğumuz mesajını veriyoruz. Bugüne kadar büyük bir başarı ile yürüttüğümüz, 2013 yılında kapsamı genişleyerek devam edecek olan TET projemiz, 2012 yılı biterken bize bir kez daha ödül heyecanı ve mutluluğu yaşattı. Türkiye Enerjisini Topluyor projesi Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) tarafından düzenlenen Pazaryeri organizasyonunda, eğitim kategorisinde ödülün sahibi oldu. ‘‘Türkiye Enerjisini Topluyor’’ projesi ile şimdiye kadar 70 ile gittik, 1000’in üzerinde hane ziyaret ettik. Hane ziyaretleri ve Halk Eğitim Merkezi eğitimlerinde yaklaşık 12 bin kadın ile direkt temas kurduk. TET projesi çerçevesinde Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü yetkililerinden eğitim alan proje gezici ekipleri, belirlenen illerdeki önceden randevu alınan haneleri tek tek dolaşıyor, evlerde toplanan kadınları elektrikli aletlerin nasıl tasarruflu şekilde kullanılacağı konusunda bilinçlendiriyor. Projede diş fırçalama sırasında elde edilebilecek su tasarrufundan mutfakta sebze meyve yıkarken nelere dikkat edilmesi gerektiğine kadar geniş bir yelpazede kadınlara bilgiler veriliyor. Proje bu sayede yarattığı güçlü etki ve elde ettiği başarı ile dikkat çekiyor. Proje, Profilo Dayanıklı Ev Aletleri’nin “Anneliğin zor şartları varsa, annelerin Profilo’su var” stratejisi ile de birebir örtüşüyor. Projede öğrendiklerini evlerde uygulayarak tasarruf elde eden kadınlar, 36 2012 yılında gerçekleştirdiğimiz bir diğer önemli proje de “Bir kere de ‘Peki Annecim’ de…” isimli rehber kitabımızdı. “Anneliğin zor şartları varsa, annelerin Profilo’su var” stratejisi ile hazırladığımız rehber kitap annelere çocuklarıyla birçok konuda daha iyi iletişim kurmalarını, daha iyi vakit geçirmelerini sağlayacak bilgiler ve ipuçları sunuyoruz. Kitap sofraya oturan ancak yemek yemek istemeyen çocukların iştahını açacak, sabah koşuşturması içinde okula hazırlanan çocukların daha hızlı hareket etmelerini sağlayacak birçok bilgi ve yöntem içeriyor. Profilo bayilerinden edinilebilen ayrıca satışa da sunduğumuz kitabımız ilk günden itibaren annelerden büyük ilgi gördü. “Bir kere de ‘Peki Annecim’ de…” kitabının satışlarından elde edilen gelir ise Darüşşafaka Eğitim Kurumları’na bağışlandı. Planlanan KSS çalışmalarınız ve etki alanlarından söz eder misiniz? 2013 yılında ‘‘Türkiye Enerjisini Topluyor’’ projesi kapsamı daha da genişleyerek devam edecek. Önümüzdeki yıl daha fazla ilde, daha fazla kadına ulaşma hedefimiz var. Bununla birlikte hedef kitlemizi genişletmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki yıl TET ile sadece Eklemek istedikleriniz Marka olarak kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını çok önemsiyoruz. Bu çalışmalara gerek çalışanlarımızın, ticari ilişkilerde bulunduğumuz paydaşlarımızın gerekse tüketicilerin aynı oranda değer vermesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biz marka olarak ilhamımızı bu kitlelerden alıyoruz. Onların katılımı mutlaka bizim bu yöndeki arzularımızın katlanarak büyümesine vesile olacaktır. Aynı şekilde bu çabaların basın tarafından da gerekli ve yeterli desteği görmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylelikle emek sarfeden marka göreceği takdirden besleneceği gibi diğer markalar da onları örnek almaya başlayacaktır. Bunun ülkemizde çok önemli adımlar atılması gereken çevre, sağlık, eğitim gibi konuların ilerlemesi ve gerekli desteği görmesi için çok önemli olduğunu düşünüyorum. KSS, Birleşmiş Milletler Ortak Programı’nın kapanış toplantısında tartışıldı İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), Bin Yıl Kalkınma Hedefleri (MDG-F) ile, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında hayata geçirilen “Türkiye’nin Tekstil Sektöründe KOBİ’ler için Sürdürülebilir Ağlar ve İlişkiler Zinciri Oluşturulması” programı sona erdi. Malatya, Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta yaklaşık 3 yıl süren çalışmaların sonuçları masaya yatırıldı. İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Binyıl Kalkınma Fonu tarafından finanse edilen Ortak Program’ın tekstil ve hazır giyim sektörü açısından önemli potansiyele sahip pilot illerde saha çalışmaları yaptığını söyledi. Gerçekleştirilen analiz ve eğitim faaliyetlerinin sonuçlarının, kısa süre önce tamamlanan Style Turkish değer zincirine duyulan ihtiyacı ortaya koyduğuna dikkat çeken Tanrıverdi, şöyle devam etti: “Ortak Program’ın en önemli çıktılarından birini Style Turkish değer zinciri portalı oluşturdu. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteği ile altyapı çalışmalarını tamamladığımız bu temel platform, 16 binin üzerindeki ihracatçı firmayı, küresel çaptaki 800 bin tedarikçi ve onlarca alım ofisiyle buluşturmayı amaçlıyor. Style Turkish ile firmalar, kendi profillerini, ürünlerini ve verdikleri hizmetleri her yönüyle tanıtabilirlerken; alıcılar da aradıkları ürün ve hizmete kolayca ulaşabiliyorlar.” Dünyada saygınlık için KSS bilinci geliştirilmeli rtak Program’da yer alan “KSS bilincinin geliştirilmesi” başlığına büyük önem verildiğini ifade eden Tanrıverdi, 3 yıl süresince bu konuyla ilgili ciddi adımların atıldığını söyledi. Hikmet Tanrıverdi, dünyanın en büyük tekstil ve hazır giyim üreticilerinden olan Türkiye’nin uluslararası camianın saygın bir üyesi olabilmesi için bu alanda daha hızlı yol alması gerektiğini ifade etti. O Türkiye’nin hem kurumsal sosyal sorumluluk kavramını yaşayan, hem de bu konunun öncülerinden olduğunu iyi anlatabilen şirketlere ihtiyaç duyduğunu anlatan Tanrıverdi, şunları söyledi: “Amacımız firmalarımızın küresel ve ulusal değer zincirine dahil olabilmelerini kolaylaştırmak ve uluslararası rekabet edebilirliğini arttırmak. Ayrıca sosyal sorumluluğu kapsayan üretim modelleri konusunda da farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Öte yandan pilot il ve bölgelerde tekstil ve hazır giyim sektörü sosyo-ekonomik düzeyde değerlendirildi. Kadın istihdamı ve uygun çalışma koşullarının sağlanması, çevre ve tedarik zincirlerinde sürdürülebilirlik gibi alanlar üzerinde duruldu.” 37 U KSS ları ama l u g y Mak ale AEÜ Ahilik Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Ögr. Gör. Kâzım Ceylan Ahilik ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Asım Kocabıyık Kültür Merkezi açıldı Uludağ Üniversitesi Gemlik Sunğipek Asım Kocabıyık Yerleșkesi’nde hizmete girecek olan Asım Kocabıyık Kültür Merkezi, üniversite öğrencileri ve Gemliklilere yönelik kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak. osyal tesisiyle bir dönem çok sayıda Cumhuriyet balosuna, konsere ve tiyatroya ev sahipliği yapmış olan, Cumhuriyet döneminin simge sanayi kuruluşlarından Gemlik Sunğipek Fabrikası’nın eskiden bulunduğu yerleşkede yer alan Asım Kocabıyık Kültür Merkezi, Uludağ Üniversitesi’ne ve Gemliklilere hizmet verecek. S 1200 metrekare kapalı alana sahip olan Asım Kocabıyık Kültür Merkezi, konferans, konser ve sinema salonu olarak da kullanılabilecek. Merkezde, 340 öğrenci kapasiteli çok amaçlı etkinlik salonu ile birlikte öğretim üyeleri ve öğrencilerin faydalanabileceği iki kafeterya bulunuyor. ⁕ Uludağ Üniversitesi Gemlik Sunğipek Asım Kocabıyık Yerleşkesi’nde Asım Kocabıyık Meslek Yüksek Okulu ⁕ Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Asım Kocabıyık Kültür Merkezi ⁕ Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Dekanlık Binası inşaatları ⁕ Bursa Devlet Hastanesi tam teşekküllü hasta odası tefrişi ⁕ Borusan İlköğretim Okulu ⁕ Borusan Köprüsü ⁕ Ematullah Hatun Cami’nin yeniden yapımı ⁕ Gemlik Şahin Yurdu Köyü’nde 160 hektarlık Borusan, Gemlik’in geleceği için çalışmalarını sürdürüyor ⁕ Gemlik Kültür Merkezi Binası yılından bu yana Gemlik’te üretim faaliyetlerini yürüten Borusan’ın, Gemlik için hayata geçirdiği önemli sosyal sorumluluk projelerinden bazıları şöyle: ⁕ Gemlik Vergi Dairesi Binası ⁕ Gemlik Lisesi ve spor salonu restorasyonu ⁕ Gemlik Anadolu Lisesi kimya laboratuvarı yapımı 1976 38 Borusan Asım Kocabıyık Kütüphanesi ⁕ Bursa Valiliği ile 24 derslikli bir ortaokul ve bir cami inşası için protokol imzalanması ⁕ Adliye binası ve lojmanlarının tadilatı ⁕ Umurbey Anadolu Sağlık Meslek Lisesi ⁕ Gemlik Yelken Kulübü sponsorluğu Ahilik, XIII. yüzyılda Kırșehir merkez olmak üzere Anadolu’da kurulan sonraları Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında yayılan dini, siyasi, toplumsal, askeri ve ekonomik yönü bulunan bir teșkilattır. Ahi Evran olarak anılan Nasırüddîn Mahmud (Ö. 1262) tarafından kurulduğu kabul edilmektedir. hilik teşkilatı Anadolu’nun vatanlaşmasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükselmesinde, göçebe Türkmenler’in şehir hayatına geçmesinde etkin rol oynadığı gibi iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini, buna bağlı olarak iktisadi hayatı da düzenler. A Anadolu’da, Balkanlar’da, Kırım ve Türkistan’da köylere kadar yayılan Ahilik, pek çok devlet adamını, askeri zümre mensuplarını, kadı ve müderrisleri, tarikat şeyhlerini bünyesinde toplayarak toplumsal olayların oluşmasında karar verici ve yönlendirici olmuştur. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı, dünya’da son yüzyıl içerisinde ortaya atılan bir yaklaşım tarzıdır. Bu biraz da batılı sistemlerin vicdani sorumluluğunu azaltmak amacına yönelik olarak ortaya atılmıştır. Dünya çapında faaliyet gösteren şirketlerin çeşitli sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeleri insanlık açısından son derece önemlidir. Batı dünyası için yeni olan bu kavram bundan 800 yıl önce Anadolu’da Ahiler tarafından o zamanki dönem ve şartlar içerisinde başarıyla uygulanmıştır. 39 Ahilik aynı zamanda bir kurumsal sosyal sorumluluk projesidir Değişen şartlar içerisinde kuruluşlar da kurumsal bir sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde insana, doğaya, çevreye, kültüre, uygarlığakarşı görevlerini yerine getirmelidir. Bu anlayış bize insanlığımızın ve tarihimizin yüklediği bir sorumluluktur. " hiliğin özünde; “hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışma” düsturu, “insanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir” anlayışı vardır. A Bunun için ahilik diğer tarikat ve anlayışlardan farklı gelişmiştir. Ahiler, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Anadolu’nun vatanlaşmasında çok etkili olmuşlardır. Anadolu’da hem üreten insan olmuşlar, hem de toplumsal sorumluluk ahlakıyla hareket eden, hizmette mükemmeliyeti, dürüstlüğü, doğruluğu esas alan, ortak yaşama anlayışını geliştiren insan tipini yetiştirmişlerdir. O dönemlerde insanımızın yerleşik hayata geçmesini sağlamışlar, şehir hayatına geçmelerinde öncü olmuşlardır. Denilebilir ki; Ahiler, Türkler’i kavim hayatından millet hayatına geçiren temel kuruluşlardandır. Ahilik aynı zamanda bir kurumsal sosyal sorumluluk projesidir. Çünkü Ahiliğin anlamı olan kardeşlik ve cömertlik kavramları da bununla ilgilidir. Ahilikte üç şey açıktır: Düşkünlere yardım için eliniz açık olacak, konuklar ve bir şey istemeye gelenler için kapınız açık olacak, yoksullara, muhtaçlara yemek yedirmek için sofranız açık olacak. Ahilikte üç şey kapalı olacak: Başkasına kötülük etmemek, hırsızlık yapmamak için elinize sahip olacaksınız, yalan söylememek için dilinize sahip olacaksınız ve başkalarının namusuna dokunmamak için belinize sahip olacaksınız Ahilikte bir “orta sandığı” uygulaması vardır. Bunun dünyada eşi benzeri yoktur. Ahi teşkilatlarının önüne, büyük camilerin uygun yerlerine sandık içine yardım amaçlı para konuluyor. İhtiyacı olanlar hiç kimseye minnet etmeden, mahcup olmadan, utanıp sıkılmadan ihtiyacı kadar parayı kimse görmeden alıyor, ihtiyacını gideriyor, daha sonra durumunu düzeltirse o para yerine konuluyor. Ahiliğin dayandığı değerler sisteminde bir arı kovanındaki balı sonuna kadar boşaltamıyordunuz, çünkü orada arıların da hakkı vardı. Buzağılı bir ineği sonuna kadar sağamıyordunuz, çünkü orada buzağının da hakkı vardı. Ahiler, hayvanlara karşı da sorumluluk ahlâkıyla hareket etmişlerdir. Bizim 40 KS Söy S leşil e medeniyetimiz bir sevgi ve aşk medeniyeti. Ahiliğin iktisadi anlayışının temelinde de çalışmak, helalinden kazanmak, topluma yararlı insan olmak, mal-mülk edinmek, dünya nimetlerinden yararlanmak, teşvik edilmiş; kör bir kadercilik, dünyadan el etek çekmek, başkalarına yük olmak, dilencilik, miskinlik kınanmıştır. İnsan hem kendisine, ailesine hem de yaşadığı topluma karşı sorumlu olarak yaratılmıştır. Ahilikte, toplumda zenginliğin dengeli dağılımı esastır. İsraftan ve gösterişten kaçınma, kanaat ve cömertlik önemlidir. Üretici ve tüketici haklarının dengeli bir şekilde gözetilmesi toplum yararına işler yapılması esastır. Ahiliğin özünde olan infak, insanların faydasına olan her türlü harcamayı ifade etmektedir. Yakınlarına, yetimlere, yolculara, yardım isteyenlere ve hürriyetini kaybetmiş olanlara yardım etmek Ahiliğin temel yaklaşımıdır. Ahilik teşkilatı kurulup bu fonksiyonlarını yerine getirdiğinde henüz Amerika kıtası keşfedilmemişti. İnsana ve toplumun faydasına olan kalite, güven, verimlilik, düşkünlere yardım etme, faydalı iş yapma, alan el değil veren el olma Ahiliğin temel değerleridir. Dünyada ilk defa kalite ve standardı Ahilik teşkilatı getirmiştir. Kadınların sosyal hayatın bir unsuru olmasını (Bâcıyan-ı Rum), XIII. yüzyılda Ahilik teşkilatı gerçekleştirmiş, toplumda dengeyi sağlayan kuruluş olmuştur. Bir işi en iyi şekilde yapmak Ahilik anlayışının temelidir. Papucun dama atılması da hileli, çürük iş yapanlara karşı alınan bir önlemdir. Anlaşılıyor ki, Ahilik anlayışı hakim olduğu dönemlerde ferdi ve kurumsal olarak sosyal sorumluluklarını yerine getirmiştir. Ancak çağımızda anlayışlar, fikirler, düşünceler farklılaşmaya başlamıştır. Sistemler yeni aşamalara geçmiştir. Değişen şartlar içerisinde kuruluşlar da kurumsal bir sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde insana, doğaya, çevreye, kültüre, uygarlığa karşı görevlerini yerine getirmelidir. Bu anlayış bize insanlığımızın ve tarihimizin yüklediği bir sorumluluktur. ri Marshall, hayatı renklendirmeye devam edecek değiştirebileceğimizi birlikte gösterdik. AkzoNobel Marshall Pazarlama ve Ticari Satışlar Müdürü Fatoş Burak Özdoğan, iki yıldır uyguladıkları “Renk Hareketi” projesini anlattı. 2010’da, Marshall Renk ve Konsept Danışmanı olan Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün işbirliği ile Marshall Osmanlı renkleri İç Cephe Koleksiyonu’nu hazırladık. Osmanlı kültüründe var olarak ünü tüm dünyaya ulaşmış asırların tatlarını ve desenlerini, çağdaş bir yorum ile günümüz mekânlarına taşıdık. 2011’de bu özel koleksiyona bir de dış cephe renklerini ekleyerek sokakları canlandırdık. Tüm bu çalışmalarımızla, rengin hayata bakış açımızı nasıl değiştirdiğini, tüm yaşam alanlarında rengin dönüştürücü gücünü hep birlikte tecrübe ettik. Marshall’ın KSS çerçevesindeki uygulamalarınızdan söz eder misiniz? Dünyanın en büyük küresel boya ve cephe kaplama şirketi 1 Temmuz 2010 tarihi AkzoNobel itibariyle Kadıköy Ayrılık grubunun bir Çeşmesi Sokağı’nda Yıl içinde düzenlediğimiz parçası Marshall başlattığımız ve olarak, amacımız Marshall’la Şehrinin Rengini mahallelere, sokaklara, dünyadaki ve okullara taşıdığımız Seç yarışması ile hayatı Türkiye’deki Renk Hareketi sürüyor. tüm insanlara renklendirirken, Türkiye’nin 2011 itibariyle, ilk “renklendir hayatı” olarak Türk Osmanlı dört bir yanındaki şehirlerin mesajımızla Saray mimarisinin en ilham vermek. İlk de kendine özgü renklerini son örneğini temsil kez 2010 yılında eden Yıldız Sarayı’nı tekrar gün ışığına çıkardık. Mart ayı itibariyle renklendirerek, tarihi bağlı olduğumuz mekânlara da taşımaya AkzoNobel başladık. Böylece tarihi mekânlarda, AkzoNobel Grubu’nun gri ve kasvetli alanları renkli ve Marshall’ın, ilhamını Kapalı Çarşı ve Mısır hayat dolu alanlara dönüştürebilmek amacıyla Çarşısı’ndan alan muazzam renk koleksiyonu ile başlattığı “Renk Hareketi” girişimini Temmuz yeniden hayat buldu. 2010 itibariyle biz de Türkiye’de uygulamaya başladık. Yola çıkış noktamız da aslında Yıldız Sarayı’ndaki etkinlik için İsveç, Çin, Singapur, tamamen tüketicilerimizin renklere bakış açısını Amerika, İtalya, Hollanda, Polonya, Brezilya, bir nebze olsun değiştirebilmek içindi. Biz de Almanya ve Hindistan olmak üzere tam 10 farklı tıpkı mesajımızda olduğu gibi bir damla boya ülkeden 25 AkzoNobel çalışanı İstanbul’a özel ile insanlara ilham aşılayarak, cesaret vermek olarak geldi ve Marshall Renk Hareketi’ne katıldı. istedik. Sokaklar, okullar, tarihi alanlar derken, halkla birlikte Türkiye’yi baştan başa renklendirdik, Yıldız Sarayı’nın yanı sıra Kula Belediyesi’nin bir damla boyanın yaşadığımız alanları nasıl Marshall Renk Hareketi’nin bir parçası olma arzusu " 41 ve destekleri ile 18. yüzyıl Osmanlı Sanatı’nın en başarılı örneklerinden olan tarihi Kula Evleri’ni de boyadık. Böylece, Renk Hareketi Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri olan Manisa’ya da ulaştı. Yanardağlarından dolayı, “Yanık Ülke/ Katakekaumene” olarak anılan, Türkiye’nin benzersiz kültürel ve jeolojik zenginliklerine de sahip bölgesi Kula yepyeni bir renge büründü. İçinde hala geleneksel aile yaşam modelinin sürdüğü tarihi Kula Evleri’nden tam 12 tanesi özgünlüğüne uygun bir şekilde renklendirildi. Yenilenme Projesi D iğer taraftan, Kadıköy Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile bölgenin günümüze kadar gelen tarihi dokusu, kendine özgü mahalle kimliğinin korunması ve yaşatılması amacıyla yürütülen ve beş yıl sürecek olan yenilenme projesini 2011’den bu yana destekliyoruz. Önce, son derece önemli ve tarihi bir geçmişe sahip olan, İstanbul’un ilk apartman semti Yeldeğirmeni Sokağı’nda, altı apartmanı boyadık. Bu yıl da, İstanbul’un bu en eski mahallerinden biri olan Rasimpaşa’da, tüm mahallenin yenilenme çalışmalarına, yaklaşık 50 bin m²’lik alanın boyalarının sağlanması ile destek olduk. Renk Hareketi ile Kadıköy Belediyesi, Marshall Boya ailesi, çalışanları, bayileri, boya ustaları, gönüllüler, sokak sakinleri olarak hep beraber sokaktaki evleri boyayarak, hayatı yeniden renklendirdik. Bu sayede, yüzyıllardır nice güzel yaşanmışlıklar barındıran sokağın sadece çehresini değiştirmekle kalmayıp, bu sokakta yaşayan Uyg insanlara da ilham veriyoruz. Sahip olduğumuz değerlerin, tarihi ve kültürel mirasların rengârenk ve capcanlı anılar olarak, geleceğe aktarılması konusunda herkesi motive etmeye çalışıyoruz. Sokaklarda bizzat bu çalışmaları yürütürken sosyal medyada da aktif rol oynuyoruz. Yıl içinde düzenlediğimiz Marshall’la Şehrinin Rengini Seç yarışması ile hayatı renklendirirken, Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirlerin de kendine özgü renklerini tekrar gün ışığına çıkardık. Türkiye’nin 81 ilinin katılımına açık olan yarışmamız kapsamında www.sehrininrenginisec.com adıyla, Facebook entegrasyonu olan bir mikro site açtık. İnsanlar, bu site üzerinde şehri için renk seçti, seçtiği rengi, Facebook’ta arkadaşlarıyla paylaşıp, en çok oyu toplamaya çalıştı. 250 farklı renk seçimi yapılan ve bu renkler için tam 1.606 oy kullanılan yarışmamızın sonucunda da birinci Dominik, ikinci Barselona ve üçüncü Amsterdam tatili kazandı. Ayrıca, Hatay’dan çıkan birincimizin iline, Renk Hareketi’ni taşıyarak, şehrini rengârenk yapacağız. ı Boehringer Ingelheim’dan “Daha Fazla Sağlık” Proje yeni yılda sürecek D ünya çapında bir girişimimiz olan ve Türkiye’de 2010 yılından bu yana devam eden Renk Hareketi, herkese umut aşılıyor ve hayatı renklendirmek için cesaret veriyor. 2011 ve 2012 boyunca Yıldız Sarayı, Kula Evleri, Kadıköy Yeldeğirmeni ve Rasimpaşa gibi tarihi mekânları da Renk Hareketi kapsamında özgün bir şekilde renklendirdik. Projemiz, 2013’te de hem Türkiye hem de dünya çapında yerel yönetimler ve halkın katkı ve katılımları ile devam edecek. Boehringer Ingelheim, Ashoka ile birlikte yürüttüğü “Daha Fazla Sağlık” ortaklığı kapsamında Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği’nin (RUSİHAK) kurucu üyelerinden, Klinik Psikolog Şehnaz Layıkel’i Ashoka Üyeliği’ne seçerek ödüllendirdi. Layıkel’in girişimiyle kurulan RUSİHAK, zihin ve ruh sağlığı problemi yaşayanlar için insan onuruna yaraşır bir dünya vizyonuyla çalışıyor. oehringer Ingelheim, sosyal girişimciliğin, toplumun önde gelen sorunlarına yenilikçi çözümler getirdiğini ve toplumsal dönüşümde önemli bir araç olduğunu savunuyor. B Boehringer Ingelheim ve toplumsal sorunlara kalıcı çözümler getiren sivil toplum kuruluşu Ashoka, insan hayatında fark yaratan yaratıcı çözümleri iki yıldır seçiyor ve bu projelerin ayakta kalması, yaygınlaşması ve ulaşılabilir olması için girişimcileri destekliyor. Titiz bir seçim süreci sonucunda belirlenen sosyal girişimciye Boehringer Ingelheim, çalışmalarını rahatlıkla hayata geçirebilmesi için üç yıl boyunca maddi destek sağlayacak. Bu destek yasal danışmanlık, halkla ilişkiler ve medya hizmetleri, stratejik danışmanlık ve kurumsal gelişimden etkinlik organizasyonuna kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. 42 KSS ulam alar Türkiye’de zihinsel ve ruhsal rahatsızlık yaşayan kişiler ve yakınlarının sayısı yaklaşık 12 milyon nited Nations Enable’ın yaptığı bir araştırmaya göre, dünya nüfusunun yüzde 25’i yaşamı boyunca en az bir kere ruh sağlığı sorunu yaşıyor. Türkiye’de zihin ve ruh sağlığında doğrudan veya dolaylı olarak sorun yaşayan birey sayısı ise 12 milyonu buluyor. 2009 yılında Türkiye’nin de onayladığı Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde de belirtildiği gibi, özellikle zihin ve ruh sağlığı alanında sorun yaşayanlara yönelik ayrımcılık oldukça topluma katılımda halen engellerle ve hak ihlalleriyle karşılaşılıyor. U Zihin ve ruh sağlığı alanında Türkiye’nin ilk ve tek savunuculuk derneği olan RUSİHAK, Ekim 2006’da zihin ve ruh sağlığı alanında hak-temelli çalışmalar yürütmek üzere sorunu bizzat yaşayan kişiler ve yakınlarının da içinde bulunduğu bir grup sivil toplum aktivisti tarafından kuruldu. Kurulduğu günden bu yana zihin ve ruh sağlığı alanında sorun yaşayan bireyler için insan onuruna yaraşır bir dünya vizyonuyla çeşitli hak-temelli çalışmalar yürütüyor, zihin ve ruh sağlığı alanının aynı zamanda bir insan hakları alanı olarak yerleşmesine yönelik faaliyetlerde bulunuyor. 43 44 45 al Mak Ali Ercan Özgür e Söy KSS leşil e ri Enerji Sektöründen Beklenen: İyi KSS Uygulamaları Türkiye son on yıllık süreçte hızlı bir büyüme ve refah düzeyine ulaştı. Elbette akademik anlamda ekonomik büyümenin tek başında kalkınma gelişme ekseni için yeterli bir veri olmadığı açık. Aynı zamanda gini katsayısı temelinde, yani bir ülkenin milli geliri içindeki adaleti, eşitsizliği sunan veri içerisinde Türkiye’de gelir eşitsizliği artmaktadır. Öte yandan gelirler ve alım gücü imkânları artmıştır. şirket bazında iyi uygulamalarla örnek olması beklenmektedir. HES uygulamalarının getirdiği sıkıntı halen bir sorun olmakla birlikte enerji sektöründe ciddi kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları gelecek için umut vermektedir. Bu kapsamda, son iki yıldır Türkiye Enerji bir yanıyla ön yargı unların doğrudan Kurumsal Sosyal etkilerinden biri Sorumluluk Derneği oluşturan bir KSS artan üretim, ihracat, uluslararası büyük algısına sahip iken bir yandan ekonomik gelişme jüri ödülünü iki enerji ve farklı sektörler da çözümün tam şirketinin alması ile kentlerde bu bu anlamda önemli kendisidir. Daha yaşanabilir ve ekonomik büyümenin bir göstergedir. temiz bir yaşam, yayılmasıdır. Bununla Enerji şirketleri bir birlikte Türkiye’de sürdürülebilir ve doğa dostu insani ihtiyacı yerine pazar koşullarının getirirken bir yandan enerji uygulamaları ile özellikle teknoloji da insanlar ve doğa kullanımının hayata geçebilecektir. ile etkileşiminde yol arttırması, bu açtığı etkileri en aza alandaki ilgi ve beraberinde özellikle otomotiv indirmek için özel stratejiler geliştirmektedir. sektörünün güçlü olması, hane halklarında artan araç kullanımı ile birlikte Türkiye’de enerji tüketimi Enerji sektörü, yeşil enerji uygulamaları ve en hem hane halkı hem de ticari anlamda oldukça önemlisi rüzgar enerjisi uygulamaları ile gelecek artmıştır. için daha umutlu olmamızı sağlamaktadır. Bununla B " Türkiye’nin jeo-politik konumunu ekonomik olarak da önem kazandıran birçok enerji hattının geçiş güzergâhı Türkiye olmuştur. Ayrıca, son yıllarda artan bölgesel, yani birkaç kenti kapsayan enerji dağıtım özelleştirmeleri ile özellikle elektrik alanında ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Bunlara eklenen HES uygulamaları ile birlikte ciddi bir enerji hamlesi hayata geçmiştir. Bu gelişmeler ışığında Türkiye hem önemli bir enerji koridoru hem de önemli bir enerji tüketicisi konumundadır. Ancak tüm bu gelişmeler, HES uygulamaları dahil, Türkiye’de ne tür sonuçlar ortaya koymaktadır ve koyacaktır? Enerji sektörü çok hızlı gelişiyor. Güncel gelişmeler, projeler ve uygulamalar ışığında hem ekonomik hem de stratejik öneme sahip. Tekstil ve otomotiv sektörleri gibi alanında öncü olabilecek uygulamalar ile gerek sektörel gerekse 46 birlikte birçok farklı sektörle de etkileşim halinde bu etkinin çarpan sonuçlarını geliştirmek istemektedir. Bu anlamda en ilgi çeken uygulamalardan biri elektrik yakıt ile araçların çalışması ve bugün artık kullanılabilir konuma gelmesidir. Enerji bir yanıyla ön yargı oluşturan bir KSS algısına sahip iken bir yandan da çözümün tam kendisidir. Daha yaşanabilir ve temiz bir yaşam, sürdürülebilir ve doğa dostu enerji uygulamaları ile hayata geçebilecektir. Bunun için de insanlar kadar teknoloji ve onun aracılığı ile ortaya çıkacak yeni enerji tüketim yöntemleri etkili olacaktır. Burada en önemli rol yine insanlığa düşmektedir. Enerji sektörünün gösterdiği çabaya, insanların temiz ve sorumlu enerji alternatiflerini tercih ederek destek vermesi son derece önemlidir. Aksi halde eski ve kirli enerji yöntemlerine yönelmek evrenimiz için sorumsuzluk olacaktır. Enerji sektörü, sürdürülebilirlik konusunda topyekün bilinçli davranmak zorunda Enerji Ticareti Derneği (ETD) Başkanı Mustafa Karahan, sektörün kurumsal sosyal sorumluluk tavrına ilişkin sorularımızı yanıtladı. Enerji sektörünün kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) farkındalığına ilişkin neler söylersiniz? Genel olarak enerji sektörünün kurumsal sorumluluk farkındalığına sahip olduğunu olduğunu ifade edebiliriz. Bunu söylememizi kolaylaştıran en önemli etken, enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin genelinin büyük ve kurumsal oluşlarıdır. Bu şirketlerin büyük bir bölümü grup şirketleri olduğundan dolayı, bünyesinde bulundukları grupların genel anlayış ve politikaları, enerji sektöründeki iştiraklere de yansıyor. Sektör sürdürülebilir bir yaşam ve ekonomi adına bilinçli davranıyor mu? Buna ilişkin görüşleriniz nedir? Bu konuda enerji sektörünün genelinin bilinçli davrandığını söyleyebiliriz. İşin açıkçası sürdürülebilirlik konusunda enerji sektörü, topyekün bilinçli davranmak zorundadır. Zira enerji sektörü, Türkiye’nin mevcut ekonomi konjonktüründe ve gelecek hedeflerinde en önemli yeri işgal eden sektörlerin başında geliyor. Dolayısıyla çok ciddi bir şekilde göz önünde ve kontrol altındadır. Bu kontrol altındalık gerek devlet otoriteleri tarafından gerekse kamuoyu tarafından sürdürülmekte. Özellikle çevre, eğitim, verimlilik, dışa bağımlılık ve arz güvenliği gibi gündelik yaşam ve ekonomi alanlarında enerji sektörü yatırım ve uygulamaları, teorik ve pratik, resmi ve gayrı resmi birçok kontroller ve elemelerden geçerek gerçekleşebiliyor. En basiti, bir hidroelektrik ya da termik santral projesinde bölgesel veya ulusal kamuoyunun, süreçlerin ne kadar içinde olduğunu görebilirsiniz. Öte yandan ekonomik hedefler anlamında devlet otoriteleri tarafından kaynaklarına bağlı olarak yatırımların nasıl yönlendirildiğini, teşvik edildiğini ya da edilmediğini açık ve net şekilde takip edebilirsiniz. Bu gerçeklerin de etkisiyle sektör oyuncuları, gerek sürdürülebilir yaşam gerekse sürdürülebilir ekonomi anlamında en üst düzeyde sorumlu davranmaktalar. KSS adına itici güç olma noktasında sektör örgütleri nasıl davranıyor? Açıkçası enerji sektöründe sektör örgütlerinin özel olarak kurumsal sosyal sorumluluk anlamında itici güç rolü oynadığını iddia edemeyiz. Çevre, eğitim, verimlilik gibi konulara odaklanmış ve çalışma alanları bu konular olan örgütler dışında enerji sektörünün örgütleri için bu misyon henüz çok da gündemde değildir. Zira Türkiye’ de enerji sektörünün yeni ve çok hızlı gelişen bir yapıda oluşu, sektörün tüm katılımcıları gibi sivil toplum örgütlerini de daha teknik ve yapısal konularda yoğunlaşmaya itmekte, daha doğrusu 47 yoğunlaşmak zorunda bırakmaktadır. Kaldı ki hali hazırda enerji sektörü oyuncularının kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanlarındaki bilinç ve farkındalıkları, örgütlerin bu konularda yoğunlaşmasını da çok gerekli kılmamaktadır. Sektörde belli başlı işletmelerin projelerine/ uygulamalarına rastlıyoruz. Fakat geride çok sayıda kuruluş var. Bu durumla ilgili neler söylersiniz? Öncelikle enerji sektörünün Türkiye için yeni ve çok hızlı gelişen bir alan olması, sektörde faaliyet gösteren kuruluşları şekillendirmekte. Bu kuruluşlardan bir bölümü enerji sektöründe faaliyet göstermeye başlamasıyla sosyal sorumluluk projeleri geliştirebilecek ölçeklere yaklaşıyorlar. Ancak bunların da sektörün yolun başında olmasından dolayı daha yapısal ve teknik gündemleri, diğer gündemlerin önüne geçmektedir. Ancak zaten belli bir ölçeği geçmiş şirketler ya da grup şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk bilinçleri daha yerleşmiş olduğundan projeleri ve uygulamalarıyla ön plana çıkabilmekteler. Dolayısıyla sektörde faaliyet gösteren şirket ve kuruluşlardan belli başlılarının proje ve uygulamalarının ön plana çıkmasını, enerji sektörünün mevcut durum ve yapısına, konjonktürüne bağlamak yanlış olmayacaktır. Net olarak ‘Sosyal Sorumlu’ bir sektörden bahsedebilmek adına, sektörün yarınına ilişkin görüşlerinizi paylaşır mısınız? Türkiye’nin gelecek hedefleri doğrultusunda en önemli motivasyonu büyümedir. Büyümenin beraberinde getireceği enerji tüketimi artışı ile enerji sektörünün de aynı oranda büyümesine kesin gözüyle bakabiliriz. Sektördeki bu büyüme, katılımcılarının da ölçeklerinin büyümesi ile sosyal sorumluluk projelerine ayrılacak bütçelerin oluşmasına ve artmasına sebep olacaktır. Dolayısıyla sektörün yarınına ilişkin genel bakışta ‘sosyal sorumlu’ bir enerji sektöründen rahatlıkla bahsedebiliriz. Zira sektör, mantalite olarak zaten sosyal sorumlu olmakla beraber bunun daha görünür hale gelebilmesi için gerekli olan kaynak da zaman içerisinde büyüme trendiyle oluşacaktır. Sadece ekonomik anlamda büyüme değil, enerji piyasasının ve sektörünün işleyişinin de daha doğru hale gelmesi, yapısal ve teknik sorunların ortadan kalkması da bu konuda büyük öneme sahiptir. Zira bu yapısal ve teknik konuların, sektör oyuncularının gündemlerinde daha az yer etmesinin sağlanması, sosyal sorumluluk konusunun işgal ettiği alanın genişlemesini getirecektir. Teknolojik Gelişme ile Çevre Sendromu Uzlaşması Özkan Agıs TÜRKOTED Yönetim Kurulu Başkanı yılında Washington’daki büyük Başkan Franklin Pierce, ülkenin kuzeybatısında büyük topraklara hakim Kızılderili Şef Seatle’a, topraklarının bir kısmını satın almak için bir mektup göndermişti. Kızılderili Şef Seatle’ın Başkan Pierce’e yazdığı cevap çevre kirlenmesi sorununa karşı yazılmış en güzel yazı olarak kabul ediliyor. 1854 Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz? Ya toprakların sıcaklığını? Dünyanın en büyük dördüncü kömür tehdidi Türkiye Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 18. Taraflar Toplantısı, 26 Kasım - 8 Aralık tarihlerinde Katar’ın Doha kentinde gerçekleştirildi. oplantılara yaklaşık 17 bin kişi katıldı. Türkiye de, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi katılımcılar arasındaydı. Fakat Türkiye, sera gazı salımlarını hızla artırmasına rağmen bu toplantılarda aktif bir rol almadı ve sera gazlarını azaltma yönünde yine bir taahhütte bulunmadı. T Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük dördüncü kömür tehdidi Türkiye. Kömür, dünyada iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının birinci nedeni. Yine dünyada 230 iklim ve enerji uzmanının hazırladığı İklim Değişikliği Performansı Endeksi’ne göre Türkiye, 58 ülke içinde sondan beşinci sırada. Bu durum, iklim değişikliğine karşı tedbir alınmadığının da bir göstergesi. Enerji Sürdürülebilirlik Endeksi raporuna göre, Türkiye enerji güvenliği, çevresel etkiler ve sosyal eşitlik konusunda 94 ülke arasında 64, çevre etkisi 48 azaltımı konusunda 84. sırada yer alıyor. Taraflar Konferansı’nı takip eden ve değerlendiren TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül, Doha’da gerçekleştirilen iklim müzakerelerinin ‘tutulmamış sözler’ ve ‘kirletmeye devam’ olarak özetlenebileceğini söyledi. TEMA Vakfı Çevre Politikaları Koordinatörü ve İklim Projeleri Sorumlusu Gökşen Şahin’in ise yaptığı durum değerlendirmesi şöyle: “Katar’da oluşturulan metinlerin iklim değişikliği ile mücadele için gerçekten yapılması gerekenler seviyesine gelebilmesi için ülke delegasyonlarının, başkentlerine dönüp gerçekten çalışmaya başlamaları gerekiyor. Şu anda alınan kararlar ile bağlayıcılığı olan, adil ve sera gazı azaltım konusunda gerçekten doğru adımları hayata geçirecek bir anlaşma mümkün görünmüyor. İklim değişikliği bağlantılı felaketlerden etkilenen ülkelerin zarar ve kayıpları ile ilgili çalışma programının oluşturulmasının dahi önümüzdeki yıla bırakılması da birçok ülkenin süreçten kaçmak konusundaki çabalarına işaret ediyor” Havanın taze kokusuna, suyun pırıltısına sahip olmayan biri onu nasıl satabilir? Kutsaldır bu topraklar benim ve milletim için, Yağmur sonrası ışıldayan her çam yaprağı, Denizi kucaklayan kumsallar, Karanlık ormanların koynundaki sis Vızıldayan her böcek milletim için kutsaldır. Ve bilin ki Kızılderili adamın anıları ağaçların özsuyunda saklıdır. O güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir. Geyik, at ve büyük kartal da erkek kardeşlerimiz. Yüksek kayalıklar, yeşil çayırlar, ılık sıcak vücutlarıyla taylar ve insanlar Hepsi bizim ailemizdir. . Washington’daki büyük Başkan bizden topraklarımızı istediği zaman bunları da istiyor. Derelerin ve ırmakların içinden geçerken Pırıldayan sular, yalnızca su değildir. Atalarımızın kanlarıdır onlar. Ve göllerin parlak sularında oynaşan her yansı Benim milletime ait masalları, hikâyeleri anlatır. Kızılderili adam vahşidir sizin şehirlerinizi anlamaz. O bir gölün üstünden yumuşak esen rüzgârı sever. Getireceğiniz lokomotif öldüreceğiniz bin buffalo’dan nasıl daha kıymetli olabilir? Nehirlerimizi zehirlemeye devam ederseniz. Gece kendi çöpleriniz içinde boğulursunuz. Bir bakarsınız ki gökteki kartallar yok olmuş, hızlı koşan taya elveda demişsiniz, Bu ise bizim için yaşamın sonu, sizin içinse daha acımasız olmanın başlangıcıdır. Yakın çağın getirdiği hızlı gelişmeler pek çok kolaylığı insanlığın hizmetine sunarken bir yandan da canlıların ortak malı olan çevreden, Kızılderili Başkan’ın mektubunda çok güzel ifade ettiği gibi, 49 geri kazanılması zor, hatta imkânsız varlıkları ve güzellikleri de alıp götürmüştür. Sanayileşme ve kentleşme sürecine giren bütün ülkeler başlangıçta doğayı, bitmeyen ve nasıl olsa kendini yenileyecek sınırsız bir kaynak olarak almış, onu sorumsuzca sömürmüşlerdir. Bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerde doğanın korunması anlayışı, öncelikler sıralamasında sanayileşmenin, uygarlaşmanın ve çağdaşlaşmanın çok gerilerinde kalmış ve yetkililer, çevreyi kirletme ayıbını, imtiyazlı sınıf kompleksi ile saklamak ya da örtmek için birbirleriyle yarışmışlardır. Yurdumuzda da yaklaşık 50 yıldan beri elektrik ve kömür üreticileri, sanayiciler ve Belediyeler adeta, doğayı kirletme dokunulmazlığı almışçasına, canlıların ortak malı olan çevreyi, sorumsuzca sömürmüşler ve tahrip etmişlerdir. Sonuçta 50 yılda Haliç bir bataklık, İzmit ve İzmir körfezleri de canlıların yaşayamadığı bir pis su deşarjı durumuna gelmiştir. Bu doğa harikaları, kirleticilerin çıkarlarına kurban edilmiştir. Maden ve kömür ocakları, bunlara ait havzalar, rafineriler, kağıt ve şeker fabrikaları, enerji santralları elli yıldır adeta doğa kirletme yarışına girmişlerdir. Bu tesisleri yapanlarda, işletenler de bir yandan doğayı insafsızca sömürmüşler, diğer yandan da çevrede yaşayan insanların gözüne baka baka çevreyi katletmişlerdir. Murgul, Elazığ, Küre, Keçiborlu maden ocakları civarı, Çatalağzı, Yatağan ve Soma Santrallerinin vaktiyle yemyeşil olan çevreleri şimdi adeta yangın felaketine uğramış talihsiz fauna örtüsü görünümündedir. İnsanoğlunun insafsızca yok ettiği bu topraklara bir zamanlar hayvanlar bile uğramaz olmuştur. Oysa ki bu tesislerin kurulduğu yıllarda, ileri ülkeler, doğa dengesini korumak, içindeki tüm canlıları daha fazla yaşatmak için gerekli teknolojileri üretmiş ve uygulamaya koymuşlardı. Sanayi atıklarının temizlenmesi, enerji santrallarına FGD (gazları kükürtten arıtan) ünitelerinin ilavesi projeleri ileri ülkelerde 2. dünya savaşından beri uygulanmakta oldukları halde ülkemizde ancak bu yüzyılın başında uygulamaya konulabilmiştir. Ülkemizin bugün yaşadığı en büyük sorunlardan birisi, doğa dengesine ve canlıların dünyasına saygıyı hiçe sayan sorumsuzlarla, çevreciler arasındaki uzlaşma nasıl sağlanacaktır? Başka bir ifadeyle, toplumda teknoloji- ekoloji dengesi bilinci ve mantığı nasıl oluşturulacak ve nasıl işletilecektir? Doğanın kendini yenileme gücünün, onu katleden insanların insafı ile sınırlı olduğunu ve pek çok bölgede ekolojik dengenin bir daha düzelmemek üzere bozulduğunu gören insanoğlu, hiç olmazsa kalanı kurtarma paniğine kapılmıştır. Böylece son yıllarda, çevreyi kalkınmanın hem 50 Enerji kaynağı hem de sınırı olarak gören bir yaklaşım ön plana çıkmıştır. Bu yaklaşımın özünde, çevre ile teknoloji arasında karşılıklı bir bağımlılık ilişkisi olduğu gerçeğinin anlaşılması vardır. Gelişmiş ülkeler, toplumlarına çevre bilincini yerleştirerek, kalkınmanın tartışılmaz gereği olan çağdaş teknoloji nimetleriyle, çıkacak çevre sorunları arasındaki dengenin oluşmasını sağlamışlardır. Bu denge, zaman zaman çevreciler lehine bozulsa da, toplumsal uzlaşma bilinci bu gibi aksaklıkları, felakete yol açmadan onarma başarısını gösterebilmiştir. Dünyada, pek çok alanda olduğu gibi çevre konusunda da hızlı bir küreselleşme yaşanmaktadır. Bu, kısmen çevre sorunlarının sınır tanımayışından, kısmen de ekonomik ve politik ilişkilerde çevrenin kazandığı önemden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde çevre kavramı ilk defa 1982 Anayasasında yer almıştır. Anayasamızın 56. Maddesine göre: Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Çevre kanunun 3/g ve 13. Maddelerine göre: Çevreyi kirleten öder, Yetkili merciler gerekli tedbirleri alır. Şirketten mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere, Anayasa ve yasal alt yapımız yüzeyseldir, yumuşaktır ve fazla yaptırım gücü yoktur. Yaptırım gücü olmazsa caydırıcı gücü de olmaz. Kurumlar kendi çıkarları doğrultusunda doğayı yok etmeye devam ederler. Unutmayalım ki doğayı koruyacak toplumun azim ve iradesidir. Doğa sevgisinin oluşması, onu koruma azim ve iradesinin yerleşmesi, ancak yasal desteklerden güç alınırsa güçlü olurlar. Yasal destek sağlanamazsa doğa koruma savaşı verenler, yazımın başında Amerikan Başkanı Pierce’e bayrak açan Kızılderili Başkanı Seatle’in durumuna düşerler. Bildiğiniz gibi Amerika satın alamayacağını anladığı Kızılderililerin topraklarını, üzerlerine tankları salarak zorla, savaşla almıştır. Gücünü Anayasa’dan alamayan bilinçlenmeler, eylemlerinde başarılı olamazlar. Dostça ve hoşça kalın… Mak ale Sektöründe Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman İstanbul Aydın Üniversitesi Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EPPAM) Başkanı Yaşamın temel girdisi olan enerji, teknolojik gelişmelerin günümüzde ulaştığı nokta ile vazgeçilmez konumunu korurken, kaynakların kısıtlı olması nedeniyle çatışmaların da temel nedeni olmayı sürdürmektedir. Sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın en temel bileşeni olan enerjinin kesintisiz, kaliteli ve aynı maliyetle sağlanması, ulusal güvenliğin öncelikli alanlarından biridir. Enerji kaynağına sahip ülkelerle enerji talebinin yüksek olduğu ülkelerin farklı olması, enerji alanındaki mücadelenin de sert olmasının temel sebebini oluşturmaktadır. ürkiye de, konvansiyonel enerji kaynakları açısından görece fakir bir ülkeyken dünya enerji haritasına bakıldığında zengin enerji kaynakları ile yüksek enerji talebi bulunan coğrafyaların tam ortasında yer almaktadır. Bu da, sektörün potansiyelini artıran nedenlerden biridir. Diğer taraftan, dünya çapında ekonomik göstergeler açısından dünyanın önde gelen ilk 20 ekonomisi arasında yer alması, son dönemde en yüksek büyüme rakamına sahip ülkelerden biri olması, sürdürülebilir ekonomi-enerji denklemi açısından enerji sektörünün önemi ve potansiyelini etkileyen diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Rakamlar, Türkiye’deki enerji sektörünün son yıllardaki büyüme oranlarıyla dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğuna işaret etmektedir. 1994-2004 döneminde 150 milyar kilowattsaat (kWh) olan elektrik tüketimi, 2011 yılına gelindiğindeyse 2010 yılına göre %9 artarak 229 milyar 344,4 milyon kWh ulaşmıştır. 2020 beklentisi ise 500 milyar kWh olarak ifade ediliyor. 300 milyar dolar hacme sahip enerji sektörünün 2015’teki hacmininse 55 milyar dolar olması bekleniyor. Bu resimde kamu-özel sektör dengesine bakıldığında ise enerji sektöründe özel sektörün üretimdeki payı %34’ten %60’lara varırken, kısa ve orta vadede bu oranın %75’lere çıkması hedefleniyor. 10-15 yıl önce enerji sektörü %100 hissedarlı 3 şirketten oluşurken günümüzde T Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) lisanslı 25 binden fazla şirket mevcuttur. Bu rakamlar sektördeki büyümeyi gösteriyor olsa da dikkatle değerlendirilmesi gereken rakamlardır. Sektörün vardığı nokta değerlendirildiğinde, kurumsallaşmanın önemli unsurlarının da sektör tarafından yakından takip edildiği görülmektedir. Enerji sektöründe faaliyet gösteren firmaların son dönemde giderek artarak kurumsal sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirmeleri de bunlardan biridir. Hatta bu alanda sektörde ödüllerin verilmesi, hem şirketleri bu projeleri gerçekleştirmeleri konusunda teşvik etmekte, hem de kamuoyunda bilinç yaratılması konusunda daha fazla çalışma yapılmasını sağlamaktadır. KSS konusunda enerji sektöründeki çalışmaların birkaç alanda yapıldığı görülmektedir. Bunlardan ilki verimliliktir. Enerji verimli ürünlerin üretilmesi ve tüketicilerin bu ürünleri kullanmaya teşvik edilmesine yönelik KSS projeleri yapılmaktadır. Diğer bir alan ise tasarruf olarak karşımıza çıkmaktadır. Aralık 2012’de Enerji ve Ticaret Bakanlığı’nın da aralarında bulunduğu Enerji Hanım projesi gibi, enerji kaynaklarının sınırlı olması dikkate alındığında enerji güvenliğini sağlamanın en önemli ve en az maliyetli yolu olan enerjinin tasarruflu kullanımına yönelik çeşitli kampanyalar yürütülmektedir. Başka bir alan ise atık yönetimidir. Enerjide ortaya çıkan atıkların dönüştürülmesine, çevrenin korunmasına ve temiz tutulmasına, çevre envanterinin çıkarılmasına (Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi örneğindeki gibi) yönelik KSS projelerinde sadece özel şirketler değil, Petrol Sanayi Derneği (PETDER) gibi sivil toplum kuruluşları da yer almakta, öncülük etmektedirler. Her alanda olduğu gibi bu alanda da koordinasyon, güçlerin birleştirilmesi ve ortak bir bilinçle sorun, hedef ve strateji belirlenerek hareket edilmesi, KSS projelerinin başarılı olması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından yaşamsal faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. 1 http://enerjienstitusu.com/2012/01/06/2011de-elektrik-tuketimi-ne-kadar-artti/ 2 http://www.enerjiodulleri.com/ 51 KSS ri e leşil y ö S ve buna bağlı olarak ekonomik ve toplumsal problemler hepimizin gündeminin başında geliyor. Kaynakları doğru kullanmak, çevresel etkileri en aza indirmek, doğrudan enerji tüketiminin azaltılmasının yanında, enerjiyi verimli kullanan ürün ve hizmetlerin tasarlanması tüm kurumların ortak sorumluluğu içinde olmalıdır. Bunun için bu çok güncel ve acil sorunun sadece devletlerin sorumluluk alanına bırakılmaması, özel şirketlerin iş politikalarına da entegre edilmesi önemlidir. Çalık Yedaş bu bilinçle hareket ederken ticari politikasını KSS politikasından ayrı bir iş olarak değil, yaptığı işin kendisi olarak görüyor. KSS politikasını oluştururken ulusal, bölgesel ve yerel unsurları analiz ederek gerçek ihtiyaç ve beklentiye göre strateji ve politikasını oluşturdu. İnsanlar, hayatlarına ne kadar katkınız olduğuyla ilgilenecek Çalık Yedaş, Samsun, Amasya, Ordu, Sinop, Çorum ve Ordu illerinde faaliyete başladığı günden itibaren bölgeye ciddi yatırımlar yaptı ve faaliyet bölgesinde ekonomik, sosyal ve çevresel olarak birçok sorumlu uygulamayı hayata geçirdi. Çalık Yedaş Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu, şirketin kurumsal sosyal sorumluluk politikası ve projeleri üzerine sorularımızı yanıtladı. Kuruluşunuzun KSS algısından söz eder misiniz? KSS bir kurumun tüm paydaşlarına ve dünyaya karşı sorumluluğunu gönüllü uygulamalarla yerine getirmesidir. Çalık Yedaş, ekonomik ve sosyal kalkınma stratejileriyle yalnızca faaliyet alanına giren bölge için değil, ülkemiz için de fayda sağlama bilincine sahip bir şirkettir. Kurumsal sosyal sorumluluk projesi şunun için önemlidir: Birkaç yıl sonra altyapı sorunları tamamlandığında insanlar sizin kaç para kazandığınızla ilgilenmeyecek. Onların hayatının kalıcı bir şekilde neresinde ve nasıl yer aldığınızla ilgilenecek. Yani İlgileneceği şey o bölgedeki insanların hayatına ne kadar katkınız olduğudur. Bölgemizle bütünleşmek adına kurumsal sosyal sorumluluk projelerini başlattık. İstihdam, mali etki ve faaliyetler, tanımlanmış strateji ve vizyon, doğrudan ve dolaylı ekonomik etkiler, toplumsal yatırımlar gibi pek çok konuda artı değer yaratmak şirketin öncelikleri içinde yer alıyor. Çalık Yedaş’ın KSS vizyonu; ticari faaliyetlerini sürdürürken bölgesinden başlayarak, ulusal anlamda ekonomik, sosyal, çevresel ve etik değerler konularında tüm paydaşlarıyla birlikte uluslararası alanda kıyaslanabilir ve rol model 52 olabilecek uygulamalarla sorumluluğunu yerine getirmektir. Güncel KSS uygulamalarınızı anlatır mısınız? Yeni dönem için neler kurguladığınız? Çalık Yedaş 2012 Ocak tarihi itibariyle çalışmalarına; kurumsal sorumluluk performansını kamuoyu ile paylaşmak üzere uluslararası alanda tanınan Global Reporting Initiative (GRI) raporlama çerçevesine uygun olarak hazırlanacak KSS / Sürdürülebilirlik raporlaması ve 2012 -2015 yılları içinde uygulanması planlanan “Enerjimizi Harekete Geçiriyoruz” ana başlığı altında 14 KSS projesi ile bölgesel kalkınmaya destek sağlayarak devam ediyor. “Ekonomik Enerjimizi Harekete Geçiriyoruz” başlığı altında yürütülen KSS çalışmaları ile bölgenin ekonomik gelişimine, dolayısı ile işletmelerin gelişimine, girişimciliğin ve üretim potansiyelinin artırılmasına (enerji kullanımının gelişimine) direkt ve dolaylı olarak olumlu yönde etki edebilmek hedeflendi. Temas sağladığımız paydaşlar ise: KOBİ’ler, kadınlar, girişimciler ve gençlerdir. Bu yaklaşım doğrultusunda; Bölgede atıl durumdaki kadın emeği potansiyelinin ekonomi yararına harekete geçirilmesini öngören “Kadın Emeği Pazarı” online tanıtım- satış ve pazarlama sitesi, Bölgedeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin verimlilik ve üretkenliğinin artırılması, sürdürülebilir büyüme ve rekabet konularında eğitilmesini öngören “Bölgesel Ekonomi Toplantıları”, nitelikli iş gücü ve üretimi özendirmeyi ve ödüllendirmeyi öngören “İşin İyisi Sizden, Enerjisi Bizden” destekleme projesi, gençlere yeni iş fırsatları açan bir enerji bölgesi haline gelen Orta Karadeniz’de gençlerin enerji danışmanları olarak yetiştirilmesini öngören “Enerji Danışmanları Yetişiyor” eğitim projesi planlandı. “Çevresel Enerjimizi Harekete Geçiriyoruz” başlığı altında yürütülecek çalışmalarda Çalık Yedaş’ın doğal, kültürel ve tarihi çevre konusunda yürüteceği projeler ile kurumun içinde bulunduğu habitat ile uyumlu bir kimliğe sahip olması hedeflendi ve bu yaklaşım doğrultusunda; hizmet alanına giren 5 ilde, kaybolmaya yüz tutmuş yerel sanatlarına dikkat çekmek ve bu sanatların Kurumu etkileyen ve kurumdan etkilenen tüm kişi, kurum ve kuruluşları paydaşı olarak gören Çalık Yedaş, KSS konusunda çalışmalarına başlarken KSS’nin kurumsal olarak içselleştirilmesine büyük ölçüde önem verdi. Tüm çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirilen bir toplantıda elektronik oylama yöntemi kullanılarak öncelikli paydaş ve KSS konusunda yatırım yapacağı alanları belirledi. Dolayısıyla, Çalık Yedaş çalışanları, daha ilk günden itibaren kuruluşun hangi amaç ve önceliklerle, hangi yöntemlerle hangi alanlarda KSS uygulamalarına yatırım yapacağını bilmiş, hatta buna kendileri karar vermiş oldular. KSS performansının iş süreçlerine dâhil edilmesi, öncelikle kurumun ve iş alanın sürdürülebilirliğini dolayısıyla ekonominin ve beraberinde toplumsal gelişimin sürdürülebilirliğini sağlaması anlamına gelir. Faaliyet gösterdiğiniz alan itibariyle sizden beklenenler KSS politikasını nasıl etkiliyor? Günümüzde tüm dünyanın sorunu olan kaynakların azalmasıyla birlikte yaşanan iklim değişikliği 53 yönelik “Enerjimi Doğru Kullanıyorum” eğitimleri planlandı. 2012 yılı itibariyle 7 proje hayata geçti K ültürümüzü Aydınlatıyoruz projesi ile 5 ilden 5 ustamızın enerji ihtiyacını karşılıyoruz. Dikkuyruk’u Koruyoruz projesi ile 10 ve 11. Bölge Orman ve Su İşleri Bakanlığı Bölge Müdürlüğü iş birliğinde Kızılırmak Deltası’nda bulunun ve nesli tükenmekle karşı karşıya olan kuş türlerini koruma altına aldık. Dikkuyruk tüm faturalarımıza girdi yanı sıra avcılık kulüpleri ve çevredeki ilköğretim okullarına farkındalık posterleri hazırlandı. ustalarını desteklemek üzere “Kültürümüzü Aydınlatıyoruz” projesi, Bölgedeki tarihi zenginliklere ve ören alanı çalışmalarına dikkat çekerek turizm potansiyelini ve bu alanda yürütülen çalışmalara destek vermek üzere “Tarihimizi Aydınlatıyoruz” projesi, Bölgedeki çevresel zenginliklere dikkat çekerek, turizm portansiyelini ve bu alanda yürütülen koruma-geliştirme çalışmalarını desteklemek üzere “Çevremizi Aydınlatıyoruz” projesi, Bölgede doğal yaban hayatını korumak, geliştirmek ve nesli tehlike altında olan canlılara dikkat çekmek üzere “Dik Kuyruk’u Koruyoruz” projesi kurgulandı. “Sosyal Enerjimizi Harekete Geçiriyoruz” başlığı altında yürütülecek çalışmalarda iç ve dış paydaşlarımızın bireysel enerjilerini doğru kullanmalarına, enerji ve enerji tasarrufu konusunda bilinçlenmelerine destek olan uygulamaların geliştirilmesi ve bu uygulamalar ile bölgede elde edilen artı değerin enerji verimliliğine ve üretkenliğe kanalize edilmesi hedeflendi. Hizmet alanına giren 5 ilde yurttaşların enerji, enerjinin doğru ve verimli kullanımı konularında bilgilendirilmelerini sağlayacak gezici bir “Enerji Tırı”, Çalık Yedaş’ın müşteri ile temas eden tedarikçilerinin bilgilendirilmesine yönelik “Müşteri İlişkileri Seminerleri”, Bölgedeki üniversite gençlerinin enerji alanında proje geliştirmelerini özendirecek “Gençler Yeni İcat Çıkarıyor” yarışması, enerjinin verimli kullanımı konularında başta kadınlar olmak üzere sosyal paydaşları eğitecek eğitimcilerin yetiştirilmesini sağlayacak “Enerjimizi Verimli Kullanıyoruz” seminerleri, ilköğretim öğrencilerinin kendi potansiyellerinin farkına varmaları ve üretken kullanabilmelerine 54 Kadın Emeği Pazarı projesi ile 5 ilimizde el emeği ürünü yapan kadınlarımıza yönelik online satış sitesi hazırlandı ilerleyen dönemlerde sitenin uluslararası satış sitelerine entegre edilmesi planlanıyor. Enerji Verimliliği ve Müşteri İlişkileri Semineri projeleri ile kurum çalışanlarının eğitici eğitimi yöntemiyle eğitim seminerleri düzenlenerek karşılaştıkları gruplara bu konularla ilgili doğru bilgi verilmesi hedeflendi. Gençler Yeni İcat Çıkarıyor Projesi ile 5 ilin üniversite ve öğrencilerine yönelik elektrik ve enerji alanındaki yaratıcı fikirlerini ortaya koyma fırsatı verilirken endüstriyel tasarımdan, belgesele, kısa filmden, fotoğrafa, haberden, grafik tasarımına kadar birçok alanda genç fikirlerin buluştuğu bir alan hazırlıyoruz. www.enerjihareketi.com ve www.kadinemegipazari.com sitelerimiz hazırlandı. Enerji dünyası Gaziantep’te bir araya geldi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından, iş dünyasında sürdürülebilir iş modellerine geçişi hızlandırmak ve sektörel çözümlerle ekonomik, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteren Sürdürülebilirlik Akademisi’nin destekleriyle düzenlenen Gaziantep 1. Enerji Zirvesi’nde, Gaziantep’teki yeni iş fırsatları, küçük ve orta ölçekte işletmeler için yol haritaları, yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği uygulamaları, teşvikler ve düzenlemeler ele alındı. undan böyle her yıl gerçekleştirilmesi planlanan zirvenin açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Dünya nüfusu yer yıl en az Türkiye’nin nüfusu kadar artıyor. Bizim en sevdiğimiz varlıklarımız olan çocuklarımıza temiz bir dünya bırakma sorumluluğumuz var. Dünyanın doğal kaynaklarını kirleten ülkeler olduğu kadar temizleyen ülkeler de var. Biz temizleyen ülkeler arasında olacağız” dedi. B Sürdürülebilirliğin önemine dikkat çeken Yıldız, ‘2023 senesine kadar enerji kaynaklarında ve ısı kullanımında yalıtım ve diğer yöntemler kullanarak tasarrufa gitmeliyiz. Şu andaki yöntemleri kullanmaya devam edersek %20 tasarruf etmiş oluruz’’ diye konuştu. Gaziantep 1. Enerji Zirvesi’nde, “Sanayici gözüyle Gaziantep ve sürdürülebilir kalkınma”, “Sürdürülebilir kalkınmada enerjinin yeri ve yeni iş fırsatları”, “Sanayide enerji verimliliği ve karlılığa etkisi”, “Binalarda enerji verimliliği uygulamaları”, “Yenilenebilir enerji; lisanslı-lisanssız üretimler ve yasal düzenlemeler” ve “Kurumlarda karbon yönetimi” başlıkları altında düzenlenen oturumlarda, enerjiyle ilgili birçok konu masaya yatırıldı. Zirvede düzenlenen “Sosyo ekonomik kalkınmada doğa-insan ilişkileri” başlıklı oturumda konuşan uzman ekolog olan Ediz Hun, çevre duyarlılığını, günümüze kadar geçirdiği evrelerle ele aldı. Özellikle iklim değişikliğini tetikleyen faktörlerden söz eden Hun, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini vurguladı. “Karbon nötr” olarak gerçekleşen zirve süresince ortaya çıkan karbondioksit (CO2) emisyonları hesaplanarak, zirvenin karbon ayak izleri silindi. Eklemek istedikleriniz Türkiye KSS Derneği ve CSR Europe tarafından her yıl düzenlenmekte olan KSS Pazaryeri (CSR Marketplace) etkinliğine bu yıl 14 projemizle katıldık. Ne mutlu bize ki KSS ile tanışalı henüz 1 yıl olmasına rağmen çok hızlı bir mesafe kat ederek Uluslararası Jüri tarafından 1. seçildik. Geride bıraktığımız çok değerli kuruluşlar ve projelere bakınca, giriştiğimiz işin ne kadar cesurca ve ne kadar derinlikli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sadece Uluslararası Jüri Birinciliğini değil, aynı zamanda “Sürdürülebilir Kalkınma” kategorisinde de en başarılı proje olarak seçildik. Daha da önemlisi, “Kültürümüzü Aydınlatıyoruz” projesi kapsamında desteklediğimiz ve organizasyona davet ettiğimiz 2 ustamızın gördüğü büyük ilgi karşısında hissettiğimiz gururdur. Bölgemiz ve ülkemiz için doğru ve iyi işler yapmakta olduğumuzu görüyoruz. Bizce en büyük başarı ve mutluluk budur. 55 KSS ri e leşil y ö S oranı %3 civarındayken, zorunlu olmayan ülkelerde %46 civarında. Çocuk koltuğu kullanımı, ölümcül yaralanmaları bebeklerde %71 oranında, çocuklarda ise %54 oranında azaltıyor ve biz de BP olarak bu konuda katkı sağlamaya çalışıyoruz. Fayda sağlayabileceğimiz, fark yaratabileceğimiz konuları dikkate alıyoruz BP Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Murat Lecompte ile şirketin kurumsal sosyal sorumluluk politikası ve projelerini konuştuk. BP’de kurumsal sosyal sorumluluğu(KSS) anlatır mısınız? BP Türkiye olarak 100 yıldır faaliyet gösterdiğimiz Türkiye pazarında bu süre içinde ekonomiye, istihdama, enerji sektörünün gelişimine ve standartlarının geliştirilmesine sağladığımız katkılara ek olarak, toplumsal duyarlılığımızı ve sorumluluğumuzu da yerine getirme konusunda son derece kararlı bir tavır sergiliyoruz. Kurumların ve kuruluşların içinde bulundukları toplumda uygun gördükleri bazı alanların gelişmesine katkı sağlamaları gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede yaklaşımımız, gücümüzü ve enerjimizi gerçekten yararlı olabileceğimizi düşündüğümüz alanlara odaklayarak, markamıza da katkı sağlayacak çalışmalara destek vermek olarak ifade edilebilir. " KSS uygulamalarınızdan/projelerinizden söz eder misiniz? BP Türkiye olarak uzun yıllardır pek çok sosyal sorumluluk projesinde yer almaya özen gösteriyoruz. Trafik ve yol güvenliği bizim uzun yıllardır pek çok farklı projeyle toplumda farkındalık yaratmak için çalıştığımız, üzerinde yoğunlaştığımız bir alan. Bu çerçevede pek çok projeye katkı sağladık sağlamaya da devam ediyoruz. Her bir projede daha fazla kişiye ulaşmak, daha fazla kişide farkındalık ve bilinçlendirme oluşturmak için çalışacağız. Uluslararası bir kuruluşun Türkiye ayağı olarak, KSS projelerini kurgularken neleri baz alıyorsunuz? Kurumların, şirketlerin KSS projeleri de dahil her türlü faaliyeti toplumda bir algı oluşturuyor. Biz de tabii bu algıyı yönetmek durumundayız. Dolayısıyla markamızla özdeşleşecek, algımızı güçlendirecek, mutlaka katkı ve fayda sağlayabileceğimiz, fark yaratabileceğimiz konuları dikkate alıyoruz. Bu tür çalışmalarımızı güçlü bir iletişimle desteklemeye de özen gösteriyoruz. Önem verdiğimiz bir başka 56 nokta da sürdürülebilirlik. Sürdürülebilir olmayan projelere girmeyi de uygun bulmuyoruz. Enerji sektöründe faaliyet gösteren uluslararası bir şirket olarak bizden beklenenlerden çok bize yakışanı yapmak için çaba harcıyoruz. Örneğin “Değiştirebiliriz - Yol Güvenliği Platformu” BP Türkiye ve Castrol tarafından destekleniyor ve trafikteki hatalı bilgi ve davranış biçimlerini değiştirmek amacıyla, ülkemizdeki trafik sorununun önüne geçmeyi hedefliyor. Değiştirebiliriz - Yol Güvenliği Platformu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde yol güvenliğinin bir parçası olan çocuk koltuğunun önemi konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla etkinlikler gerçekleştiriyor. Yaya ve sürücüler emniyet kemeri simülatörü aracılığı ile yapabilecekleri bir trafik kazasında çocuk koltuğunun miniklerin hayatlarını nasıl kurtardığını yaşayarak görüyor. Çocuk koltuğunun kullanımının yaygın olduğu ülkelerde trafik kazalarında hayatlarını kaybeden çocukların Emniyet kemerinizi takın. Hayata bağlanın! kampanyası ise emniyet kemeri bağlamanın önemini vurgulayan bir kampanya. Türkiye’de her yıl yaklaşık 40 bin trafik kazası oluyor ve bu kazalarda yaralanan ya da sakat kalan kişi sayısı yaklaşık 125 bin. Her saat ortalama 50 kaza meydana geliyor, 14 kişi yaralanıyor, her iki saatte bir, 1 kişi kaza yerinde hayatını kaybediyor. Bu gerçeklerden hareketle BP Türkiye olarak, 2004 yılından bu yana, ülkemizde “yol güvenliği” bilincini geliştirmeye yönelik toplumsal faaliyetlerimizi geliştirerek sürdürüyoruz. duyduğumuz bu projede amacımız, Türkiye’de özellikle gençler arasında sporun yaygınlaşmasına katkı sağlamak, Paralimpik Oyunları ve özellikle de engelli sporu alanında bir farkındalık yaratmaktı. Bu sürecin sonunda Türkiye’deki engelli sporcu sayısının artmasına katkı sağlayabilirsek amacımıza ulaşmış olacağız. Engelli olsun olmasın bütün sporcular büyük özveri, zorluk ve çaba sonucunda azimle çalışarak başarıya ulaşıyor. Özellikle engelli sporcularda bunlar katlanarak artıyor. Onların çabalarına sağlanan destekte ve başarılarında payımız olacağını bilmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Akut sponsorluğu: BP ile Akut arasındaki sponsorluk anlaşması çerçevesinde biz BP olarak, Türkiye’nin her noktasındaki AKUT araçlarının yakıt ihtiyacını karşılıyoruz ve AKUT’un acil durumlardaki zamana karşı yarışına destek sağlıyoruz. Bu işbirliği BP Türkiye olarak bizim toplumsal sorumluluk kapsamında değerlendirdiğimiz bir proje. BP olarak Taşıtmatik uygulaması ile kurumların ve taşıt filolarının yakıt giderlerini kolaylıkla yönetmeleri için 7/24 kesintisiz çözümler sunuyoruz ve bu çerçevede de AKUT - Arama Kurtarma Derneği’nin araçlarının Türkiye’nin her noktasındaki yakıt ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Yol Güvenliği: Türkiye’de trafik kazaları en önemli sorunlardan birisidir. BP olarak uzun süredir hem çocuklar hem de yetişkinler için düzenlediğimiz faaliyetlerle yol güvenliği konusuna dikkat çekiyoruz ve bu alanda yapabileceğimiz en ufak katkının bile son derece önemli olduğuna, bir kişiyi bile kazadan korumanın her çabaya değer olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla ilk kez bundan 14 yıl önce perdelerini açan BP Yol Güvenliği Çocuk Tiyatromuz Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak bugüne kadar 4 bin okulda, 200 özel gösterimde 5 bine yakın oyun sahneledi ve yaklaşık 1,5 milyon çocuğa ulaştı. Oyunumuz, anaokulu ve ilköğretim okulu öğrencilerine temel trafik ve yaya kuralları bilincini aşılamayı amaçlıyor. Turnelerimiz devam edecek ve daha çok çocuğa ulaşarak Trafik ve Yol Güvenliği konusunda onları bilinçlendirme çabalarımız bundan böyle de tüm hızıyla sürecek. 2012’de başlattığımız ve 5 yıl sürecek bir başka projemiz ise Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği. Biliyorsunuz 2012’de Londra’da düzenlenen Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında BP’nin global desteğini Türkiye’ye de taşıdık ve her iki komite ile de 5’er yıllık sözleşme imzaladık Ayrıca, Olimpiyat takımında yer alan 5 milli sporcuya ve Milli Paralimpik Takımı’nda yer alan 8 milli sporcuya destek sağladık. BP Türkiye ailesi olarak büyük bir mutluluk ve gurur Planlanan projeleriniz, etki alanı, hedefleri nelerdir? Projelerimizin gerçekten fayda sağlamasına ve uzun soluklu olmasına dikkat ediyoruz. Bu çerçevede, yukarıda sıralanan alanlardaki faaliyetlerimizi sürdüreceğiz ve her bir projede daha fazla kişiye ulaşmak, daha fazla kişide farkındalık ve bilinçlendirme oluşturmak için çalışacağız. Genel anlamda hedefimiz, BP Türkiye olarak içinde bulunduğumuz topluma fayda sağlamak ve bunu da etkili, sürdürülebilir projelerle gerçekleştirme gayreti içinde olacağız. 57 KSS ri e leşil y ö S Önceliğimiz çevre ve eğitim Zorlu Enerji Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Şebnem Erverdi, şirketin süregelen kurumsal sosyal sorumluluk projelerini KSS Türkiye’ye anlattı. bir özellik. Biz de çocuklarımızda ve gençlerimizde çevre, kaynaklarımız ve enerji konularında farkındalık yaratmanın önemli bir sorumluluk alanı olduğunu düşünüyoruz. KSS şirketinizin çalışma sistemine entegre midir? Enerji sektörü de diğer tüm sektörler gibi kullanmakta olduğu enerji kaynaklarına ve içinde bulunduğu çevreye karşı duyarlı bir iş anlayışıyla hareket ediyor. Grup olarak topluma karşı sorumluluklarımızı çevresel, kültürel, sosyal, ekonomik ve etik açıdan ele alıyoruz. Paydaşlarımızın katılımıyla yürüttüğümüz, uzun soluklu, kalıcı etkiler yaratan ve sürdürülebilir fayda sağlayan projelere odaklanmayı tercih ediyoruz. Sadece KSS projelerimizde değil, tüm faaliyetlerimizde sorumlu bir kurumsal vatandaş olarak dokunduğumuz herkese ve her şeye ait doğrulara saygı göstermeyi, doğanın ve yaşamın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı önceliğimiz sayıyoruz. “Enerjimiz Çocuklar İçin” nerji kaynaklarımızı, bizlerden sonra çocuklarımız kullanacak, koruyacak ve yönetecekler. Bu alanda ihtiyaç duyabilecekleri bazı bilgileri ve deneyimleri aktarabilmek amacıyla 2010 yılının Mart ayında “Enerjimiz Çocuklar İçin” sloganıyla özel bir proje geliştirdik. 6-12 yaş arasındaki çocuklarımıza ulaşmayı hedeflediğimiz bu proje ile onlara, enerji kaynaklarını ve gezegenimizin geleceği için önem taşıyan yenilenebilir enerji kaynaklarını anlatıyor, bu kaynakları koruyabilmek için enerji tasarruf yöntemlerini paylaşıyor ve çevreyi korumaya yönelik mesajlar veriyoruz. Bütün bunları, çocuklarımıza eğlenceli deneyimler yaşatarak sunmaya çalışıyoruz. E Kurumsal sorumluluk çalışmalarımızda çocuklarda kaynaklarımıza karşı duyarlılığın oluşturulabilmesi ve sürdürülebilir çevre ana temalarımız olmaya devam edecek. " Süregelen projelerinizle ilgili bilgi verir misiniz? KSS projelerimizi oluştururken, gerçek bir sorun ya da ihtiyaca çözüm bulunmasına, yaygınlaşabilecek bir toplumsal fayda yaratılmasına, projenin ulaşılabilir hedefler içermesine, hedeflenen kitle ve özellikle yerel paydaşlar tarafından benimsenmesi ile yaratıcı ve kurum kimliğimizle uyumlu olmasına dikkat ediyoruz. Önceliklerimizin başında çevre ve eğitim geliyor. Kaynaklara ve çevreye karşı duyarlılık, büyük ölçüde küçük yaşlarda edinilebilen 58 Projemiz, Türkiye’de bir enerji şirketi tarafından yürütülen ulusal ölçekteki ilk enerji eğitim projesidir. Geçtiğimiz 2,5 yıl içinde 65 bin çocuğumuza ulaştık. 2013 yılının sonunda yüz yüze eğitimlerimiz, çeşitli işbirliklerimiz, kitaplarımız ve dijital medya aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanından 120 binin üzerinde çocuğumuzun hayatında yeni bir pencere açabilmeyi umuyoruz. Eğitimlerimizi sevimli maskotumuz “Yeşil Ejderha” aracılığı ile gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar yatırımlarımızı sürdürdüğümüz Osmaniye, Denizli, Rize, Erzincan, Kars, Gaziantep, Tekirdağ, Çerkezköy ve Kayseri’de bulunan ilkokulları, TEGV’in eğitim parklarını ve LÖSEV’in Ankara’daki Lösemili Çocuklar Köyü’nü ziyaret ettik. Ayrıca santrallerimizin bulunduğu illerdeki çalışma arkadaşlarımızın çocuklarıyla atölye çalışmaları düzenledik ve santral gezileri yaptık. Yine Trakya ve Gaziantep bölgesinde doğal gaz dağıtım faaliyetlerimizi yürüten arkadaşlarımızın gönüllü çalışmalarıyla Edirne, Kırklareli, Çerkezköy, Tekirdağ, Lüleburgaz, Gaziantep ve Nizip’teki ilköğretim okullarında interaktif sunumlar gerçekleştirdik.Yeşil Ejderha, facebook sayfasında takipçileri ile sürekli bilgi alışverişinde bulunuyor. 2012-2013 döneminde bir yandan bu eğitimlerimize devam ederken, diğer yandan da yeni projeler tasarladık. TOÇEV ile işbirliği yaparak, Türkiye’nin ilk enerji dramasını geliştirdik. İsimlerini doğal yaşamın renklerinden alan iki sevimli karakterimiz Mavi ve Yeşil, iki kişilik interaktif oyunumuzu 15 şehirde 10 bin çocuğumuza sahnelemek üzere Türkiye turuna çıktılar. Karakterlerimiz, oyun süresince çocuklarla gerçekleştirdikleri diyaloglarla çevre dostu enerjiye, enerjinin tasarruflu kullanımına ve elektriğin hayatımızdaki önemine dikkat çekiyorlar. Çocuklarımız bir yandan eğlenirlerken, diğer yandan enerji kaynakları ve sürdürülebilir enerjinin önemini kavrayabiliyorlar. 2012 yılında aynı zamanda, çocuklarımızın bilgi dünyasına katkıda bulunabilmek amacıyla Şişli Bilim Merkezi ile “Gelecek Sizin, Enerjiniz Tükenmesin” sloganını taşıyan bir proje geliştirdik. Hazırladığımız temiz enerji maketiyle çocuklarımıza enerjiyle ilgili görsel bir dünya yaratmayı hedefledik. 140 x 210 cm boyutunda olan ve topografik bir yapıya sahip bu makette orijinallerine olabildiğince sadık kalınarak hazırlanan mini enerji santralleri yer alıyor. Bilim Merkezi’nin ziyaretçileri, 25 metrekarelik enerji köşesinde yer alan bu makette, temiz enerji kaynaklarıyla çalışan jeotermal, rüzgâr, güneş, doğal gaz ve hidroelektrik santrallerinin nasıl bir yapıya sahip olduğunu, nasıl çalıştığını ve üretilen elektriğin evlerimize kadar nasıl ulaştırıldığını mekanik dinamiklerini görerek gözlemleyebiliyorlar. Bilim Merkezi’nde aynı zamanda uzman pedagogların danışmanlığında çeşitli seviyelerde hazırlanan eğitimlerle, enerji kaynaklarının korunması hakkında bireylere düşen sorumluluklar ve günlük hayatta alınabilecek tasarruflar hakkında da bilgi veriliyor. Haftanın 7 günü gerçekleştirilen bu sunumlarla, anaokulu öğrencilerinden lise öğrencilerine, öğretmenlerden velilere kadar uzanan geniş bir yelpazede 60.000 kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. Yanı sıra Türkiye’nin enerji konulu ilk çocuk web sitesi olan www.enerjisitemiz.com’u tasarladık. Enerji temalı oyunları, yarışmaları, enerji kaynaklarımızı anlatan videoları ve enerji konusunda önemli buluşlara imza atan mucitleri ile çalışmalarını tanıtan bölümleriyle, sitemiz çocukların keyifli zaman geçirmesini sağlıyor. Web sitemiz aracılığı ile çocuklarımıza enerji konusundaki ödevleri ve projeleri konusunda da yardımcı oluyoruz. “Enerjimiz Çocuklar İçin’’ projesinin bir diğer ayağını da, anlatımını ve tasarımını çocuklarımızın çok sevdiği enerji temalı kitaplarımız oluşturuyor. Bugüne kadar Zorlu ile Rüzgar Enerjisi, Zorlu ile Doğal Gaz, Zorlu ile Jeotermal Enerji ve Ekim ayında serinin dördüncü kitabı olan Zorlu ile Su Enerjisi kitaplarını çocuklarla buluşturduk. Çocuklarımız bu dört kitaba da www.enerjisitemiz. com sitesini ziyaret ederek kolayca ulaşabiliyorlar. Kurumsal sorumluluk çalışmalarımızda çocuklarda kaynaklarımıza karşı duyarlılığın oluşturulabilmesi ve sürdürülebilir çevre ana temalarımız olmaya devam edecek. Mevcut projelerimizle ulaştığımız öğrenci sayısını 2013 yılında da artırmayı hedefliyoruz. Çocuklarımızın zengin hayal dünyalarının bize daha pek çok yeni proje için esin kaynağı olacağına eminiz. 59 KSS ri e leşil y ö S Sürdürülebilir, aydınlık gelecek için hepimiz sorumluyuz VİKO Kurumsal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Kurul Başkanı Gülay Selki, güncel KSS çalışmalarını ve etkilerini dergimiz ile paylaştı. Yakın bir zamanda ise sürdürülebilirlik yaklaşımınızı destekleyen önemli bir sosyal sorumluluk projesi başlattınız, proje ne zaman ve ne amaçla uygulanmaya başladı? Sürdürülebilirliği kurumsal değer olarak ele alan kuruluşumuz, ürünlerimizin tasarımından, üretimine, kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizden, tesis işletmesine kadar tüm süreçlerde ve hepimiz sorumluyuz anlayışı ile sürdürülebilirliğe uygun davranmayı ilke edinmiştir. Gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğu. Çünkü; doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, çevre kirleniyor, enerji için yüksek bedeller ödüyoruz. Enerji verimliliği gerek ülkemiz ve gerekse tüm dünya için her geçen gün önem kazanan, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için alınacak sorumlulukların da önceliğini belirleyen bir kavram. Tüm bu nedenler ile enerji verimliliği ve doğal kaynakların bilinçli tüketimi konularında ‘‘hepimiz sorumluyuz’’ anlayışı ile yaşam faaliyetlerimizi yürütmek, sorumlu davranmak zorundayız. Biz VİKO olarak, sürdürülebilir bir gelecek için bu sorumluluğun bilincindeyiz. Temel yetkinlik ve sorumluluk alanı olarak ele aldığımız konuların başında, doğal olarak, enerji verimliliği geliyor. Bu konudaki bilincin henüz ilköğretim çağından başlaması ise kalıcı davranış ve sorumluluklar kazandırma konusunda önceliği oluşturuyor. Bu 60 bakış açısıyla “Aydınlık Bir Gelecek İçin” projesi, ilk ve ortaokullarda enerjinin etkin kullanılması, öğrencilerde enerji verimliliği konusunda bilinç kazandırmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Nisan 2012 tarihinde imzaladığımız protokol kapsamında uygulanmaya başlandı. Projenin her yıl okullarda uygulanarak enerji verimliliği konusundaki sorumluluğun yerleşik bir bilinç haline gelmesi ile önümüzdeki süreçte İstanbul’daki ilk ve ortaokulların Enerji tüketiminde % 20’lik bir azalma gerçekleşmesine katkıda bulunmuş olmayı amaçlıyoruz. “Aydınlık Bir Gelecek İçin Projesi’’ kapsamında bugüne kadar neler yapıldı? Öncelikle, bu projenin en önemli destekçisi ve paydaşlarının öğretmenler olduğu düşüncesiyle 2012 Haziran ayında İstanbul’daki yaklaşık 1450 okul temsilcisi öğretmene yönelik olarak “Okul Enerji Yöneticisi” eğitimi gerçekleştirildi. Buradaki amaç proje kapsamında okullarda yürütülecek çalışmaların bilinçli ve bu alanda eğitimli sorumlu bir öğretmen tarafından yürütülmesini sağlamaktı. Öğrencilerin projeye aktif katımını sağlamak amacıyla okullarda “Enerji Verimliliği Kulüpleri” kuruldu. Yine proje kapsamında enerji verimliliği konusunda oluşturulan afişler, proje uygulama panoları, farkındalık stickerleri, enerji verimliliği eğitim CD’leri İstanbul’daki 1450 okula dağıtıldı. Tüm bu süreçler ile projenin etkin yönetimi amaçlandı. Enerji Yöneticisi Eğitimi almış eğitimciler kendi okullarında diğer öğretmenler, öğrenciler ve velilerin de bulunabildiği “Enerji Takımları”nı kurdular. Bu çalışmalar kapsamında başta öğrencileri bilinçlendirmek üzere, gereksiz yanan lambaların kapatılması, damlayan ve gereksiz akan musluklara çözümler bulunması, ısı yalıtımı konusunda alınabilecek önlemlerin gözden geçirilmesi ve geri dönüşüm konularındaki birçok faaliyet etkin bir şekilde uygulanmaya alındı. Ayrıca projenin iletişimini daha etkin kılmak, öğrenci ve öğretmenlerin enerji verimliliği, doğal kaynakların korunması, geri dönüşüm konularında paylaşımlarda bulunabilmesi amacı ile www. aydinlikbirgelecekicin.com sayfasını oluşturduk. Web sayfası hemen herkesin faydalanacağı içerik ve donanıma sahip. de projenin tüm okullarda önemle ele alındığını gösteriyor. Birçok velinin öğretmenlere ilettikleri bilgilere göre ise öğrencilerin, tiyatro oyununun birçok sahnesini davranışlarına geçirdikleri gözlendi. Çocuk Tiyatromuz şu sıralarda Kadıköy ilçesi okullarında gösterim yapıyor ve İstanbul’daki tüm ilçeleri dolaşarak 1.000.000 öğrenciye ulaşmayı hedefliyor. Kurduğunuz VİKO Çocuk Tiyatrosundan bahseder misiniz? ‘‘Aydınlık Bir Gelecek İçin’’ projesinin önemli bir sürecini de VİKO Çocuk Tiyatrosu üstlendi. Sergilenen Aydınlık Bir Gelecek İçin adlı oyun ile öğrencilerin eğlenerek öğrenmelerini amaçladık. Oyun, enerji verimliliği, doğal kaynakların korunması, geri dönüşüm ve elektrikli ev kazalarına karşı korunma konularını içeriyor. Projede örnek çalışmalar gerçekleştiren, başarılı olan okullar için bir planlamanız var mı? Evet bu konu bizim için çok önemli. Çünkü; projedeki başarılı uygulamaların teşvik edilmesi, iyi örneklerin paylaşılarak, diğer okullara da örnek teşkil etmesinin projenin sürdürülebilirliğine ve performansına olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Öğretim yılı boyunca okullarda gerçekleşen çalışmaların raporlanması ve proje koordinatörlüğüne sunulması ile bir ön değerlendirme yapılacak ve finale kalan okulların saha ziyaretlerinin yapılması ile çalışmalar yerinde görülecek. Başarılı okullar her yıl haziran ayında kuruluşumuzca ödüllendirilecek. VİKO Çocuk Tiyatrosu, 2012 Nisan ayından bu yana 110 okulda yaklaşık 60.000 öğrenci ile ücretsiz olarak buluştu. Öğretmenlerden alınan geribildirimlerde ise oyunu izleyen öğrencilerin gereksiz olduğu zamanlarda lambaları kapattığı, muslukları açık bırakmadıkları, evlerindeki atık pilleri dahi okullara getirerek atık kutularına attıklarını öğrendik. Gerek proje web sitesi üzerinden ve gerekse Milli Eğitim Müdürlüğü proje sorumlularından elde edilen geribildirimler Eklemek İstedikleriniz Bildiğiniz gibi, içinde bulunduğumuz Ocak ayında Enerji Verimliliği Haftası kutlanıyor. Bu vesile ile haftanın enerji verimliliği konusundaki bilincin artmasına katkıda bulunmasını, sürdürülebilir, aydınlık bir gelecek için hepimizin sorumlu olduğunu hatırlatmasını diliyorum. Ayrıca yeni yılın ülkemize ve KSS Türkiye Dergisi ailesine sağlık, mutluluk ve başarı dolu günler getirmesini dilerim. 61 STK Petrol sanayicileri KSS projeleriyle farkındalık yaratıyor Petrol Sanayi Derneği (PETDER) üyesi akaryakıt firmaları, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) alanındaki aktif çalışmalarıyla dikkat çekiyor. PETDER üyesi kuruluşlar özellikle, verimli enerji kullanımı, sürdürülebilir kalkınma, yol güvenliği, çevre, eğitim ve spor alanlarındaki projelere imza atıyor ve kamusal farkındalık yaratmayı hedefliyor. Eylül 1996 tarihinde, petrol ürünlerinin üretimden tüketime kadar olan faaliyetler zinciri üzerinde çalışmalar yapmak amacı ile ülkenin önde gelen akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından kurulan Petrol Sanayi Derneği (PETDER) kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) alanında önemli çalışmalara imza atıyor. Alpet, Aytemiz, Belgin, BP, ExxonMobil, Gulf, Opet, Petline, OMV Petrol Ofisi, Shell, Total, Turcas ve Turkuaz gibi sektörün önde gelen 13 firması PETDER üyesi. Dernek yetkilileri, üye şirketlerin KSS alanında oldukça aktif olduklarını belirtirken ağırlıklı olarak; verimli enerji kullanımı, sürdürülebilir kalkınma, yol güvenliği, çevre, eğitim ve spor alanlarında kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yapıldığını ve bu alanlarda kamusal farkındalık yaratmak üzere kapsamlı projeler geliştirildiğini vurguladı. 23 “Bir Varil Bir Ağaç” projesi ETDER’in kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen P 62 Bir Varil Bir Ağaç Projesi hakkında bilgi veren Dernek yetkililerinin görüşleri şöyle: “PETDER’in toplanan her varil atık motor yağı için “Bir Varil Bir Ağaç” projesi, atık motor yağlarının çevreye zarar verilmeden geri dönüştürülmesini veya bertaraf edilmesini amaçlıyor. Toplanan her bir varil atık motor yağı karşılığında doğaya bir ağaç kazandırıyor. Böylece gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir çevre bırakılması hedefleniyor. Hedef, gelecek nesillere yeşil bir çevre bırakmak Ç evre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile imzalanan protokol kapsamında, finansmanı PETDER tarafından karşılanan bu proje ile 40 bin adet fidan dikildi. 25 bin m2’lik bir alan ağaçlandırıldı. PETDER proje kapsamında her yıl bu rakama 20.000 ağaç ekleyerek ilerlemekte. 2010 yılında başlatılan proje, gelecek nesillerle sağlıklı ve yeşil bir çevre bırakmak amacıyla sürdürülüyor. PETDER 125 bin ton atık motor yağını çevre için bir tehdit olmaktan kurtardı. Toplanan atık motor yağlarının büyük bir kısmı lisanslı çimento ve demir-çelik tesislerinde enerji olarak kullanıldı. Atık motor yağları, PETDER’in oluşturduğu sistem ile ülkenin her tarafından bedelsiz olarak toplanmakta, yasalara uygun olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış işletmelere teslim edilmekte. Bu işlemlerin gerçekleştirilmesi için ortaya çıkan ilave tüm maliyetler PETDER tarafından karşılanıyor.” Sektördeki kurumların KSS faaliyetlerinden örnekler ETDER yetkilileri, KSS Türkiye Dergisi’ne sektörde faaliyet gösteren kurumların sosyal sorumluluk faaliyetlerinden örnekleri şöyle açıkladı: P Aytemiz ytemiz Şirketler Grubu özellikle eğitim alanında binalar ve bağışlar yaparak önemli çalışmalar yürütüyor. Kafkas Üniversitesi Konservatuar Binası’nın onarımı ve tüm donanımını karşılayan Aytemiz Kars Gülahmet Aytemiz Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Kars Gülahmet Aytemiz Öğrenci Yurdu, Kars İsmail Aytemiz Spor ve Sergi Sarayı ile Kırıkkale Üniversitesi Hacılar Meslek Yüksekokulu’nun yapımlarını üstlendi” “A Shell&Turcas Petrol A.Ş. perasyonlarında’iş sağlığı, emniyet ve çevre’ ilkelerini titizlikle uygulayan SHELL, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacağı ve enerji talebinin artmaya devam edeceği tahmininden yola çıkarak ‘Eco-marathon’ projesini geliştirdi. Eco-marathon, gençleri geleceğin enerji kaynaklarıyla çalışan araçları “O geliştirmeye teşvik etmek amacıyla düzenlenmekte. Organizasyonda her yıl, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, dünyanın çeşitli ülkelerinden öğrenciler, kendi tasarladıkları ve ürettikleri araçlarla, en az yakıtla en uzun mesafeyi kat etmek için yarışıyor. Uluslararası bir organizasyon olan Ecomarathon’un bu yıl 29.su düzenlenecek. 2012 yılında Türkiye’nin farklı şehirlerinden 11 takım ülkemizi Hollanda’daki yarışmada temsil etti.” OMV Petrol Ofisi MV Petrol Ofisi Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile stratejik bir ortaklığa imza attı. Bu ortaklıkla OMV Petrol Ofisi: Türkiye’nin dört bir yanından, 78 üniversiteden, 90 üniversite kulübü ve 22.700 genç gönüllüsü ile aktif Toplum Gönüllüleri ile OMV Petrol Ofisi’nin yaygın sosyal ağını bir araya getirerek sinerji oluşturmayı, yerel ihtiyaca göre gençlerin liderliğinde sivil inisiyatifler oluşturmayı, katılımı yaygın faaliyetler gerçekleştirmeyi, ortaklık dahilinde gerçekleştirilecek olan eğitimler ile OMV Petrol Ofisi çalışanlarında sosyal sorumluluk bilinci oluşturmayı ve aktif katılım sağlamayı hedefliyor. “O OMV Petrol Ofisi, yaklaşık beş yıldır büyüyerek binlerce çocuğun öğrenimine devam etmesi için umut olan Baba Beni Okula Gönder projesi kapsamında bugüne kadar toplam 568 öğrencinin eğitimine destek verdi. 63 Şirk etle rden SolarTurk, PV güneş paneli üretimine başladı SolarTurk Yönetim Kurulu Başkan Yrd.Osman Özberk Avrupa standartlarına uygun kalitede PV güneş paneli üretimine başladıklarını söyledi. PV Yanı sıra doğuştan işitme engelli çocukların zamanında müdahale ile topluma kazandırılması yönündeki çalışmalara da destek verilerek, ‘0-6 Yaş Arası İşitme Engelli Çocuk ve Aile Özel Eğitim Merkezi’ servislerinin yakıt ihtiyacı, OMV Petrol Ofisi tarafından karşılandı.” Petline yılında Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı işbirliği ile organize edilen Petline Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi Türkiye’nin değişik yörelerinde çocukların eğitimine katkı sağlamak için çalıştı. Petline dünyanın giderek artan enerji gereksinimini çevreyi kirletmeden sürdürülebilir olarak sağlanmasını desteklemek için Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ne, hidrojen yakıt pili ile çalışan arabaların yarışacağı “Hidromobil-2007” yarışlarında sponsor oldu. “2003 En önem verdiği konuların başında çevre ve insan sağlığı olduğunu vurgulayan Petline, istasyon tuvaletlerinde temas ihtiyacını asgariye indiren Hijyenik Tuvalet (HWC) projesini 2010 yılından beri sürdürüyor. Total otal’in kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri üç ana başlıkta toplanıyor: Kültürel mirasa saygı, toplumsal dayanışma ve çevre. Total, 2005 - 2006 öğretim yılından bu yana, Renault ile birlikte “Sokakta İlk Adımlar” yol güvenliği eğitim projesini yürütüyor. Bu proje kapsamında 2011-2012 öğretim yılı sonu itibariyle 41 ilde 1.200.000 öğrenciye ulaşıldı. “T Total Eğitime Destek Projesi kapsamında ise Total, tesislerinin bulunduğu illerden başlayarak, 64 ilköğretim okullarının öncelikli ihtiyaçlarını karşılıyor. Antalya, Kahramanmaraş ve Adana başta olmak üzere, üçü TOÇEV ile birlikte toplam sekiz okul yenilendi. Proje kapsamında 2012 yılında Sakarya’nın Karasu ilçesine bağlı Konacık İlkokulu yenilendi. TOTAL çalışanları tarafından kurulan Total Gönüllü Takımı da, 2007 yılından bu yana yürüttüğü pek çok sosyal sorumluluk projesinin yanı sıra, bu faaliyetleri de destekliyor. 2008 yılından bu yana İzmir’de yürütülen Smyrna Antik Kenti arkeolojik kazı çalışmalarını da destekleyen firma aynı yıl, müşterilerine 650.000 adet enerji tasarruflu ampul hediye etti. Bu, müşterilerin yakıt tüketimlerini ve karbonmonoksit salınımını azaltmayı hedefleyen ürün ve hizmetleri bir araya getiren Eco Services projesinin lansmanı kapsamında gerçekleştirildi.” güneş enerji santralleri lisanslarının yakında verilecek olması ve Türkiye’de güneş paneli yatırımlarının hızla arttığına dikkat çeken Osman Özberk, şirket olarak Avrupa standartlarına uygun kalitede PV güneş paneli üretmeye başladıklarını, bu doğrultuda TÜV Sertifikasyonuna ilaveten TSE, IQNET ve TS EN ISO 9001:2008 sertifikalarını da aldıklarını ifade etti. Türkiye’nin, aldığı yüksek güneş ışın miktarı ve coğrafi konumu itibarıyla doğu ve batı arasında önemli bir köprü niteliği taşıdığını söyleyen Özberk, “Türkiye, Avrupa’nın en umut verici PV piyasalarından biri olma yolunda. SolarTurk olarak yüksek teknoloji transferi ve kaliteli ürün anlayışı ile bu büyüklükte seri üretim yaparak ilk olmayı hedefliyoruz. Bu hedefimiz Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretim pazarı yeterince olgunlaştığında ülkemize cari açığımızın kapatılması adına büyük artılar sağlayacak” dedi. Güneş enerjisinden elektrik üretimi sağlayacak olan PV güneş panellerinin, uzun yıllardır üretimine başlanmasının planlandığını, ancak yasal mevzuatlar nedeniyle bekletildiğini belirten Osman Özberk, devletin bu konuda özellikle yerli üretime vereceği teşviklerle güneş paneli üretim sektörünün hareketlenmeye başladığını aktardı. Birinci fazı toplamda 600 MW olan PV Güneş Enerji Santralleri lisanslarının yakında verileceğini vurgulayan Özberk, yatırımcıların, PV güneş enerji santralleri kurulumlarına yatırım yapmak için hazırlandıklarını dile getirdi. SolarTurk olarak, 500 kW altı lisanssız PV Sistem kurulumları konusunda pazar lideri olmayı hedefliyoruz” diye konuştu. SolarTurk’ün Türkiye’nin en yüksek kapasite ve teknolojiye sahip, yerli güneş paneli üretim tesisi ile sektöründe önemli bir yere sahip olacağına dikkat çeken Özberk, sadece yerli pazara değil Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarına da üretim yapacaklarını belirtti. Turcas “Ş irket yıllar içerisinde Petrol Sanayi Derneği (PETDER); Petrol Platformu Derneği (PETFORM); Türk Eğitim Vakfı (TEV); Türkiye Emniyet Teşkilatı Şehit, Dul, Yetimlere Yardım Derneği ve Unicef Türkiye Milli Komitesi başta olmak üzere çeşitli kurumlara bağışlar yaptı. Bu bağışların tutarı 2006 yılı için 18.081 TL, 2007 yılı için 20.784 TL, 2008 yılı için 23.240 TL, 2009 yılı için 21.055 TL, 2010 yılı için 13.575 TL ve 2011 yılı için 41.380 TL. Turcas’ın elektrik üretim sektöründeki iştiraki RWE & Turcas Güney Elektrik Üretim A.Ş. (RWE & Turcas) Denizli Valiliği, Kaklık Beldesi ve Okul Aile Birliği ile protokol imzalayarak Kaklık İlköğretim Okulu’nun ek binasını ve Şehit Eyüp Altun İlköğretim Okulu’nun inşasını üstlendi. Proje ile 800 öğrenci 23 yeni derslikte eğitim alma imkânına kavuşacak. RWE & TURCAS ayrıca Denizlispor ve Kaklık Belediyespor futbol takımlarının sponsorluğunu da üstlendi.” 65 Şi lerd rket en Uyg KSS ulam alar ı Yeşil binalar inşa ederek yıllık 30 bin gWh enerji tasarrufu sağlanabilir Ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Tasarrufu Haftası vesilesiyle Türkiye’de bilinçsiz enerji tüketimi konusunda neler yapılabileceğine dair görüş bildiren Akşan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ve ÇEDBİK Yönetim Kurulu Üyesi Melih Şimşek, dünyanın en pahalı enerjisini yüzde 70’ler düzeyinde dışa bağımlı kullanan bir ülke olarak, enerji tasarrufu ve sürdürülebilir verimlilik için yeşil binaların olmazsa olmaz olduğunu söyledi. elih Şimşek, “Türkiye enerji ihtiyacının büyük bölümünü ithal ediyor ve dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyor. Son verilere göre yılın ilk 9 ayında dış ticaret açığının % 70’ini enerji ithalatı oluşturuyor. İthalatın ise % 25’i enerji ithalatından kaynaklanıyor. Sadece binalarda enerji verimliliği sağlayarak yılda 15 milyar dolar tasarruf edileceği ortadayken iş dünyası ve kamuoyunu bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Türkiye’de kentsel dönüşüm ile 6,5 milyon bina yeniden inşa edileceğini, bu binaların çevre dostu teknolojiler M Şirk etl Şimşek, binalarda geri dönüştürülebilir yapısal çelik sistemi kullanımının, başta ısı yalıtımı olmak üzere üst düzey enerji verimliliği için de daha fazla avantaj sağladığını, diğer taraftan inşaat sırasında minimum su tüketimi sağlayarak su kaynakları ve yer altı sularının azalma ve kirlenme riskini azalttığını belirtti. Peugeot Türkiye’den araç bağışı lk olarak Pendik Güllübağlar İMKB Teknik Lisesi’nde gerçekleştirilen törene Pendik Kaymakamı Cafer Odabaş, Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin, Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy, Pendik İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Sarıca ve Pendik İMKB Teknik Lisesi Okul Müdürü Serkan Gür katıldı. Araç anahtarlarının teslimatı esnasında desteklerinden ötürü Peugeot Türkiye’ye teşekkür plaketi sunuldu. 66 Melih Şimşek İMSAD’ın hesaplamalarına göre sadece binalarda enerji verimliliği sağlayarak yılda 15 milyar dolar enerji tasarrufu da örnek vererek şöyle konuştu: “Biz Akşan Yapı olarak yüzde 90 geri dönüştürülebilir bir malzeme olan çeliği kullanarak ülkemizde yeşil binaların yaygınlaşması için üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Yapısal çelik sistemi sayesinde Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında çevre dostu binalar inşa ediyoruz.” n erde Peugeot Türkiye, sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde toplam 5 adet Peugeot Partner Origin model aracı uygulamalı eğitim kullanımları için bağışladı. Bu araçlardan 3 adeti Pendik Güllübağlar İMKB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ne, diğer 2 adeti ise Yıldız Teknik Üniversitesi Otomotiv Bölümü’ne teslim edildi. İ ile yeşil bina olarak inşa edilmesi durumunda yıllık yaklaşık 30 bin gWh enerji tasarrufu sağlanmış olacak’’ dedi. Tören esnasında sosyal sorumluluk bilincinin unutulmaması vurgulandı. Sonrasında, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen törene Makine Bölümü Bşk. Yrd. Doç. Dr. Alp Tekin Ergenç, Makine Teknolojileri Öğrenci Kulübü Başkanı ve öğrenciler katıldı. Peugeot Partner Origin modellerinin sahip olduğu donanımın, uygulamalı eğitimlerde büyük önem taşıdığı törende yapılan konuşmalar esnasında ön plana çıkarıldı. Gefco da çözüm ortağı olarak, bağışlanan araçların nakliyesini ücretsiz olarak gerçekleştirdi. Peugeot Türkiye, bu sosyal sorumluluk projesi ile mesleki ve teknik eğitimde teknoloji ile hızlı değişimin önemine dikkat çekti. Pirelli, lastiklerin çevreye olan etkisini azaltıyor Pirelli, sürdürülebilir bir gelecek adına lastiğin çevreye olan etkilerini azaltmasında söz sahibi olacak ve lastiğin karbon ayak izini hesaplayarak sera gazları emisyonlarını azaltmak için çalışmalar yapıyor. L astiğin ömrüne göre karbon ayak izini hesaplayacak ve sera gazları emisyonlarını azaltmak için çalışmalar yapan ve 2011 yılında enerji tüketiminin 2010 yılına göre %6 oranında, özel su tüketiminin ise %20 oranında azalmasını sağlayan Pirelli’nin, aldığı tedbirler sonucunda 2009’dan bu yana 2 milyon metreküpten daha az su kullanılırken, CO2 emisyonları 2009’la kıyaslandığında %5 azaldı. Daha güvenli ve çevre dostu bir sürüş için her yıl premium segment gelirlerinin %7’sini Ar-Ge’ye ayıran Pirelli, 2015 yılında CO2 emisyonlarının %15 su tüketiminin ise %50 oranında azaltılmasını hedefliyor. Pirelli Türkiye CEO’su Mete Ekin sürdürülebilirlikle ilgili olarak, “Bugün sürdürebilirlik politikası bize yaşam kalitemizi iyileştirme olanağı tanıyan teknolojiler sunuyor. Eski Avrupa’nın üretim maliyetleri ve iç talep ile gelişmekte olan ülkelerle rekabet etmesi mümkün değil. Fakat geleceğimizi garanti edecek olan ve sürdürebilir bir büyüme için yapılması gereken ilk şey sanayi modellerimizin geliştirilmesidir” dedi. Mete Ekin, Pirelli için büyümenin, çevrenin korunması ve daha güvenli ürünlerin geliştirilmesinde tüketicilerine karşı sorumluluk anlamına geldiğini de vurguladı. Lastik ve yol güvenliğinde “Yeşil Performans” erformans ve sürüş keyfi gibi konulardan ödün vermeden zararlı emisyonların azaltılmasını kendine ilke edinen Pirelli, “Yeşil Performans” stratejisine paralel olarak; performansı arttıran, fren mesafesini kısaltan, yağmurlu havalarda tutunma ve kavrama kabiliyetini iyileştiren, yuvarlanma direncini azaltan ve ağırlığı daha düşük lastikler üretiyor. P SUV (4x4) araçları için geliştirilen ilk çevre dostu yüksek performanslı lastiği Scorpion Verde’den küçük ve orta büyüklükte araçlar için üretilen Cinturato P1’e, Formula 1’de türetilen ultra yüksek performanslı PZero Silver’a ve son test aşamasında olan Cyber Tyre’a kadar tüm bu ürünler, sürücülere güvenli ve konforlu bir sürüş sunuyor. Pirelli gerçekleştirdiği çalışmalarla yedek parça ve lastik sektöründe ardı ardına beş yıl boyunca Dünya ve Avrupa Dow Jones Sürdürebilirlik Endekslerinde liderliğini sürdürüyor. 67 U KSS ları ama l u g y Uyg KSS ulam alar ı Panasonic çevreci eğitim programı 17.000 çocuğa ulaştı Düşük proteinli ürünler CarrefourSA raflarında olacak Panasonic’in çevre sorumluluğuna dair belirlediği hedefler oldukça kapsamlı. Panasonic Türkiye olarak biz de yerel bazda bu vaatlerin uygulanması için çalışıyoruz. " CarrefourSA, kalıtımsal bir metabolik hastalık olan ve bebek yaşlardan itibaren özel diyeti yapılmadığı takdirde nörolojik gelişim geriliğine yol açan Fenilketonüri (PKU) hastalarının ihtiyacı olan düşük proteinli ürünlere reyonlarında yer vermeye başlıyor. D aha önce çölyak ve diyabet hastası çocukların beslenmelerine destek olmak amacıyla reyonlarında yer verdiklerini belirten CarrefourSA Kurumsal İlişkiler ve Hukuk Direktörü Merter Özay, Türkiye’de 20 bine yakın Fenilketonüri (PKU) hastası çocuk olduğunu ve bu çocuklara yönelik olarak temin etmede büyük bir sıkıntı yaşadıkları düşük proteinli ürünlere reyonlarında yer vermekten büyük bir mutluluk duyduklarını dile getirerek; “PKU hastalığı, doğumla birlikte teşhis edilebilen ve nadir kalıtsal metabolik hastalıklardan biri olarak özel diyeti yapılmadığı takdirde nörolojik gelişim geriliğine yol açan bir hastalık. Her biri Türkiye’nin geleceği olan PKU hastası çocuklarımız özel bir diyetle besleniyorlar. Ancak bu süreçte tüketmeleri gereken gıdaları yurt dışından ithal ederek sağlayabiliyorlar. CarrefourSA olarak bu noktada sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek çocuklarımıza bir nebze de olsa destek verebilmek adına düşük proteinli bu özel ürünleri, Türkiye’nin dört bir yanındaki mağazalarımızda yer alacak özel reyonlarda sunmaya başlıyoruz. Bu anlamda Türkiye’de bir ilke imza atarken PKU’lu çocuklarımızın geleceğe yönelik sosyal hayatlarını da hep birlikte kurtarmış olacağız” dedi. “Çocuklarımızın beslenmeyle ilgili yaşadığı sıkıntılara dair sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeye devam edeceğiz” arrefourSA’nın sağlıklı ve iyi beslenme politikası çerçevesinde her bütçeye uygun sunduğu ürün yelpazesi ile gerekli ürünlerin herkes için ulaşılabilir olmasını sağladığını söyleyen Merter Özay, şunları dile getirdi; “Sosyal C 68 sorumluluk bilinciyle üzerine eğildiğimiz ve hayata geçirdiğimiz bu proje ile PKU hastalığına ilişkin farkındalık yaratmak istiyoruz. Çünkü PKU, insana verdiği zararları engellenebilir bir hastalıktır ve inanıyoruz ki bunu engellemek de bizim elimizde. Bundan sonraki süreçlerimizde Türkiye’nin geleceği çocuklarımızın beslenme konusunda yaşadığı sıkıntılara ilişkin sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeye devam edeceğiz.” Türkiye’de, doğumdan sonra bebeğin topuğundan bir damla kan ile teşhis edilen ve kısaca PKU diye vurgulanan yaklaşık 20 bin Fenilketonüri hastası bulunduğunu belirten İstanbul PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Yılmaz Atakay; “PKU, yetim hastalık sayılan ve özel bir diyetle beslenilmesi gereken bir hastalık. Özel bir şekilde beslenilmediği takdirde zekâ ve nörolojik geriliğe yol açabiliyor. Hastalık sahipleri olarak bizler; her yere termosla gidiyoruz, her yere yanımızda özel yiyecekler götürüyoruz, içeri yiyecek alınmayan yerlerde dakikalarca durumumuzu izah ediyoruz, karşımızdaki kişiyi inandırmaya çalışıyoruz ama yetmiyor. Çünkü bu hastalıklar bilinmiyor ve tanınmıyor. PKU hastalarının tüketmek zorunda oldukları, düşük proteinli gıdaların tamamı ithal ediliyor, ithalat süreçleri maalesef çok uzun sürüyor. Ancak artık CarrefourSA’nın düşük proteinli ürünlere reyonlarında yer verecek olmasıyla çocuklarımız, sağlıklı bir şekilde beslenebilecekler ve hayatlarını idame ettirebilecekler. Çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi aşılayan ve projemize inanan CarrefourSA yönetimine teşekkür ediyor, yapacağımız tüm çalışmaların örnek teşkil ederek ülke geneline yayılmasını diliyorum” dedi. Panasonic, 2011 yılında İstanbul’da başlattığı “Okulumuz Yeşil” programı ile 17.000 öğrenciye ulaşma hedefini tutturdu ve Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün işbirliği ile programa Gaziantep’in de dahil olmasıyla yeni hedefini 2013 Mart ayına kadar toplamda 33.000 öğrenciye ulaşmak olarak belirledi. anasonic “Okulumuz Yeşil” programı ile İstanbul, Balıkesir, Antalya ve Gaziantep’teki öğrenciler çevreye daha duyarlı olmayı öğreniyor. P Panasonic’in, çevreci bir sivil toplum kuruluşu olan FEE (Çevresel Eğitim Vakfı) ile birlikte geliştirdiği “Okulumuz Yeşil” eğitim programı, ilköğretim öğrencilerine iklim değişikliğine ve gezegenin korunma yollarına dair kolay ve eğlenceli bir öğrenim olanağı sunuyor. Tamamını Panasonic’in temin ettiği eğlenceli ve eğitici materyallerin kullanıldığı program kapsamında, İstanbul, Balıkesir, Antalya ve Gaziantep’teki öğrencilere ulaşılıyor. Ayrıca tüm bu illerdeki öğrenciler “Okulumuz Yeşil” programında öğrendikleriyle çevreci günlükler tutarak bu program kapsamında Türkiye çapında yapılan “Çevreci Resimli Günlük” yarışmasına katılıyor. Bu yarışmanın birincisi hem Türkiye’yi hem de okulunu uluslararası yarışmada temsil ediyor. 2011 yılında Balıkesir Zeytinli Naim Süleymanoğlu İlköğretim’den 5 öğrenci “Çevreci Resimli Günlük” yarışmasında Türkiye birincisi oldu. 36 ülkenin katıldığı ve UNESCO’nun Paris’teki genel merkezinde yapılan etkinlikte Türkiye’yi temsil eden 5 öğrenci okulları adına 5.000 avroluk para ödülünü kazandı. 2012 yılında ise Balıkesir Altıeylül İlkokulu’ndan Şeydanur Günaydın “Çevreci Resimli Günlük” yarışmasında Türkiye birincisi oldu ve 33 ülkenin katıldığı Japonya’daki etkinlikte Türkiye’yi temsil etti. Panasonic Türkiye Genel Müdürü Ahmet Telatar, şunları söyledi: “Panasonic’in çevre sorumluluğuna dair belirlediği hedefler oldukça kapsamlı. Panasonic Türkiye olarak biz de yerel bazda bu vaatlerin uygulanması için çalışıyoruz. 2011’ide Avrupa çapında uygulanan ‘Kids School - Eco Learning’ programını Türkiye’de ‘Okulumuz Yeşil’ adıyla başlattık. Yaşları 7 - 11 arasında değişen ilköğretim çağındaki çocuklara yönelik çevreci bir eğitim sunulan bu program dahilinde şimdiye kadar dünya çapında yaklaşık 140.000 öğrenci eğitim aldı. 2013 Mart ayına kadar toplamda 33.000 öğrenciye ulaşacağız. Dünyamızın ender güzelliklerinin ve en önemlisi çevrenin korunması konusunda sergilediğimiz küresel seferberlik kapsamında yeni projeler düzenlemeyi sürdüreceğiz.” 69 Karbon Saydamlık Raporuna yanıt veren şirket sayısı arttı Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project - CDP), Türkiye’de 2010 yılından bu yana Akbank’ın desteği ile üçüncü yılında. Şirketlerin sera gazı salımları ve iklim değişikliğine yönelik stratejilerini uluslararası kurumsal yatırımcılarla paylaşmaları yönünde önemli bir adım olan Karbon Saydamlık Projesi, dünyanın en prestijli ve yaygın çevre girişimi olarak kabul ediliyor. abancı Üniversitesi Karbon Saydamlık Projesi ekibinin, Ernst & Young Türkiye ofisinin katkılarıyla hazırladığı CDP Türkiye 2012 Raporu, Karbon Saydamlık Projesi’ne Türkiye’den dahil olan şirketlerin verdikleri yanıtların analizini ve Türkiye’de iklim değişikliği ile ilgili ana eğilimleri içeriyor. Önsözünü Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ve Karbon Saydamlık Projesi CEO’su Paul Simpson’un yazdığı CDP Türkiye 2012 Raporu’na yanıt veren şirketlerin sayısı, 2011 senesinde 20 iken bu sene bu rakam 32’ye yükseldi. Rapora dahil olan şirketlerin sayısının yükselmesinde sadece İMKB-100 endeksini oluşturan şirketlerin değil, ayrıca İMKB-100 listesi dışında kalan, halka açık olan ya da olmayan şirketlerin de yanıt vermesi etkili oldu. S çalışmalara öncülük etmeyi sürdüreceklerinin altını çizen Binbaşgil “Akbank olarak, her zaman olduğu gibi çevre ile ilgili hassasiyetimizi korurken, Türkiye’de öncüsü olduğumuz Karbon Saydamlık Projesi’ne verdiğimiz desteği önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz” dedi ve şirketlere Karbon Saydamlık Projesi’ne katılımları konusunda çağrı yaptı. Rio+20 Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde hükümetlerin şirketlerden iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ile ilgili verilerini açıklamalarını talep etmeleri konusundaki mutabakatını dile getiren ve Rio 20 sonuç bildirgesine alınan ‘Paragraf 47’nin arkasındaki kurum niteliğinde olan Aviva Yatırım’ın Başkanı Paul Abberley: “Aviva Yatırım, müşterilerinin yatırım kararlarını daha doğru bir şekilde alabilmesi için yatırım yapacakları şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim ile ilgili verilerini kurumsal şirket stratejileri kapsamında açıklamalarının önemine inanıyor. Karbon Saydamlık Projesi bu eğilimin ana etkenlerinden bir tanesi ve bu yolla sürdürülebilir ekonomik büyüme ile finansal pazarlar arasındaki ilişkinin daha etkin olması konusunda öncü bir rol üstleniyor” dedi. Rapora dahil olan şirketlerin sayısının yükselmesinde İMKB-100 listesi dışında kalan,halka açık olan ya da olmayan şirketlerin de yanıt vermesi etkili oldu. " Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Karbon Saydamlık Projesi’nin Türkiye’deki çalışmalarına üç yıldır destek sağlamaktan mutluluk duyduklarını ve Akbank’ın desteği ile sürdürülen Karbon Saydamlık Projesi Türkiye’ye her geçen yıl artarak süren katılımın memnuniyet verici olduğunu vurguladı. Akbank olarak iklim değişikliğiyle mücadele ve karbon salımının azaltılması konularındaki 70 Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi, Karbon Saydamlık Projesi Türkiye Direktörü Melsa Ararat da projenin başlangıcından bu yana Türkiye’de iklim değişikliği konusundaki farkındalıkta çok önemli bir gelişme olduğunu, özellikle İMKB 100 dışında kalmasına rağmen Karbon Saydamlık Projesi’ne raporlama yapan şirket sayısındaki yüksek artışın, iklim değişikliği ile mücadelede liderliğin bir rekabet avantajı olarak görülmeye başlandığını söyledi. 71 72
Benzer belgeler
Yönetim Kurulu Başkanının Mesajı Değerli Paydaşlar, Kurumsal
Kurumsal Sosyal Sorumluluğa Katkı Ödülleri
Rotary - KSS’ye Katkı Ödülü (KSS’nin
Yaygınlaştırılması Ödülü)
UNICEF - KSS’ye Katkı Ödülü
UNDP - KSS’ye Katkı Ödülü
Kadir Has Üniversitesi - KSS’ye Katkı...
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz
yapılabilecek daha çok şey var bu alanda. KSS Türkiye dergisi,
kurumsal sosyal sorumluluğu gündemde tutma, duyurma ve ortak
bir platform olma çabasına kısacası üstüne düşeni yapmaya
devam edecek.
B...
15 • ISSN 2147-6179 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
yapılabilecek daha çok şey var bu alanda. KSS Türkiye dergisi,
kurumsal sosyal sorumluluğu gündemde tutma, duyurma ve ortak
bir platform olma çabasına kısacası üstüne düşeni yapmaya
devam edecek.
B...