thy teknik a.ş.
Transkript
thy teknik a.ş.
EKİM 2015 · YIL: 24 287 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ 2146-6394 w w w . u t e d . o r g TÜRKİYE’DE UÇAKLA SEYAHATLERDE YOLCU HAKLARI İNSAN PERFORMANSI VE SINIRLARI HAMBURG KUZEYİN EN SOYLUSU THY TEKNİK A.Ş. KATEGORİ A1 TEMEL EĞİTİM YETKİSİ ALDI Dünya havacılığına yön veriyoruz... TAV olarak, 15 ülkede 69 havalimanında, dünya havacılığına yön veriyor, Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyoruz... BAŞKANDAN DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, DEAR COLLEAGUES, Havacılık sektörünün hızla büyüdüğü hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu büyümeyi taşıyacak yeter sayıda bakım personeli maalesef ülkemizde bulunmamaktadır. Şirketlerimiz ya “Qatar Airways” gibi cazip olanaklar sunarak ülke dışından bu açığı kapatacak, ya da Türk Hava Yolları gibi kendi temel eğitim okullarını açarak, kendi çözümlerini üretecek. Yetkiyi de EASA’dan alacak. We all know that the flight sector is fast growing. But unfortunately, we don’t have a sufficient number of maintenance personnel for this growth in our country. Our companies must close this gap by either offering inviting conditions to for foreigners as the ‘’Qatar Airways”, or establish their own basic training schools and produce its own solutions as the Turkish Airlines. The authorization will be taken by the EASA. Türkiye Cumhuriyeti kurumları tarafından bu soruna çözüm bulunamıyor. Neden? The institutions of the Turkish Republic can’t find a solution for this situation. Why? Ülkemizde Yüksek Öğrenim Kurumu’na (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı havacılık bakım eğitimi veren çok sayıda eğitim kurumu bulunmaktadır. Neden bu kadar emeğin sonunda nitelikli ve yetkili bakım personeli sektöre giremiyor? Yanlışımız veya yanlışlarımız nerelerde? There are many educational institutions providing aviation maintenance education subsidiary to the Higher Education Board (YÖK) and the National Education Ministry (MEB) in our country. Why can’t qualified and authorized maintenance personnel attain the sector after these efforts? Where are our faults? YÖK veya MEB’e bağlı okulların eğitim müfredatlarının, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından belirlenen, EASA Part 66 temel eğitim standardını karşılamamasının en önemli sorun olduğu, sektör çalışanları tarafından açık olarak ifade edilmektedir. The sector workers clearly indicate that the main problem is that syllabus of the schools subsidiary to YÖK or MEB don’t meet the EASA Part 66 education standards defined by the Civil Aviation General Directorate (SHGM). Eylül ayı içerisinde SHGM ve YÖK arasında yapılan koordinasyon toplantısına, sektörün sesi UTED olarak biz de katıldık. Herkes tarafından bilinen sorunlarımızı bu toplantıda da dile getirdik. Toplantıda, üniversite yönetimlerinin önceki toplantılarda alınan kararlarla, mezunlarının lisans sürecini kısaltmak için gerekli çalışmaları yapmadıkları ifade edilmiştir. Uçak bakımındaki yenilikleri takip etmeyen veya edemeyen, uçak bakım ortamından uzak/kopuk eğitim kurumları sorunlarımıza çözüm üretemezler. Otuzlu yaşlarda lisans alınmasını bu kurumların sorgulaması gerekir. Gerçekten amaca uygun eğitim verilmiş olsaydı kaynaklarımız heba olmazdı. We, as the voice of the sector, UTED, attended the coordination meeting held between SHGM and YÖK in September. We expressed our well-known problems in this meeting. It has been expressed in the meeting, that with the decisions made in the prior meetings, the university administrations don’t do the necessary works in order to shorten the license process of their graduates. The educational institutions, not following or not able to follow the innovations in plane maintenance can’t produce solutions to our problems. These institutions have to query the fact that one becomes his licence in his thirties. Our resources wouldn’t be wasted if the education would really be target-oriented. Değerli Meslektaşlarım, Dear colleagues, Bu arada ortaya çıkan belge/lisans taleplerini değerlendiren kişi ve kuruluşlar da Avrupa Birliği ülkelerinde temel eğitim kurumlarının yetkilerini kullanarak ülke kaynaklarının dışarı gitmesine neden olmuştur. Uçak bakım ortamında çalışan 1100’den fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, başta Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere Almanya, İngiltere, İsviçre gibi Avrupa Birliği ülkelerinden EASA lisansı almıştır. Bu lisansların bir kısmının da, yapılan sınavlardaki emniyetsiz durum/tutum nedeniyle geçerliği sorgulanmaktadır. Zengin kaynaklara sahip bir ülke olmamamıza rağmen, üç milyon beş yüz bin Euro’dan fazla ülke kaynağı bu alandaki yönetim boşluğu nedeniyle ülke dışına gitmiştir. Sonuç olarak, ülkemizin büyük hedeflerine ulaşması için, havacılık sektörünün sorunları, bu üç kurumun (SHGM, YÖK ve MEB) üzerinde Kalkınma Bakanlığı (eski adıyla Devlet Planlama Teşkilatı, DPT) tarafından, değerlendirilmeli, sektörümüzün büyümesine uygun kısa, orta ve uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretilmelidir. UTED yönetimi olarak, uçak bakım sektöründeki iş yükü ve iş gücü dengesizliğini sürekli olarak gündeme getiriyoruz. İlgililerin sorumlu davranmasını ve bu soruna kalıcı çözümler bulmasını beklediğimizi tekrar ifade etmek istiyoruz. Değerli Meslektaşlarım, Bir hafta önce, toplumsal kardeşliğimizin ve dayanışmamızın sembollerinden Kurban Bayramını idrak ettik. Bu kutlu günde bile, eli kanlı teröristler tarafından masum evlatlarımız şehit edilmiştir. Daha çok çalışacağız, 92. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimizi ve şanlı bayrağımızı daha da yukarılara çekeceğiz. Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri vatanımızın bölünmez bütünlüğü için canını veren tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Meanwhile the persons/institutions making use of the licence requests have opened a way to exit the country resources to foreign countries by using the authorizations of the basic education institutions in the European Union. More than 1100 citizens of the Turkish Republic working on the field of plane maintenance have become the EASA licence in European Union countries as Germany, UK, Switzerland, and mainly Greece and Bulgaria. The validity of a part of these licences has to be queried because of the unsafety in the exams. Although we are a country being not rich on resources, more than three million five hundred thousand Euro of the country resources went abroad due to the administration gap. As a result, the problems of the aviation sector have to be evaluated by the Ministry of Development (former name: State Planning Organization) above these three institutions (SHGM, YÖK and MEB) and long-term and stable solutions have to be created. We, as the UTED management, bring up the imbalance between the workload and work craft in the plane maintenance sector and express our expectations on the responsible behaviour and stable solutions for this problems by the authorities. Dear Colleagues, One week ago, we celebrated the feast of sacrifice, being a symbol of our social brotherhood and support. Even on this holy day, our innocent children have been murdered by blood-thirsty terrorists. We will work harder and raise the flag of our republic, of which we will celebrate the 92nd foundation day, higher. We salute our fallen who sacrificed their life for the unity of our country. Emniyetli çalışmalar dilerim. Wishing you a safe work. Saygılarımla. Sincerely. 3 NECDET AKSAÇ Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Aircraft Technicians Association President TİP PRATİK EĞİTİMİ 2 24 MEVZUAT 28 HAVACILIK İ Ç İ N D E K İ L E R 18 İÇİMİZDEN BİRİ THY HAT BAKIM PLANLAMA BAŞ TEKNİSYENİ HİLMİ GÜNEŞ: “BİZ TEKNİSYEN DEĞİL, UÇAK TEKNİSYENİYİZ…” TÜRKİYE’DE UÇAKLA SEYAHATLERDE YOLCU HAKLARI UTED AYLIK HAVACILIK DERGİSİ Uçak Teknisyenleri Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Necdet Aksaç Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sefa İnan Basın-Yayın Sekreterliği Celal Batur [email protected] Ersin Adıyaman [email protected] Editör İsmail Şen [email protected] Yayın Koordinatörü Hüseyin GÜMÜŞ [email protected] Yazı Kurulu Celal Batur, İsmail ŞEN, Murat KÖSE, Hüseyin GÜMÜŞ, Şebnem BAYEZİT, Gonca GÜLER, Furkan İBRAGUŞ, Handan DİKER, Nihan YAVAŞ Adres İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul Tel: 0212 542 13 00/543 29 74 • Faks: 0212 542 13 71 [email protected] İnternet Sitesi www.uteddergi.com • www.uted.org Sosyal Medya www.twitter.com/uted_dergi • www.facebook.com/uted.dergi 06 SEKTÖRDEN 10 HABERLER 18 İÇİMİZDEN BİRİ 24 MEVZUAT 28 HAVACILIK 32 HAVACILIK - HOBİ 36 SAFETY FIRST HAVACILIK - HOBİ 32 PLANÖR YAĞIŞSIZ HAVALARIN KUŞUDUR! 40 TÜRK HAVACILIK TARİHİ 46 TEKNİK 48 TEKNİK 50 TEKNİK 52 GEZİ 58 SOSYAL MEDYA 60 AJANDA 62 UÇAN ÇOCUK 64 SINEMA 65 MÜZIK · KITAP SAFETY FIRST 36 66 BİL BAKALIM İNSAN PERFORMANSI VE SINIRLARI UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli. UTED dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz. YAPIM TASARIM BASKI YAYIN TÜRÜ Sarnıç İletişim Hizmetleri Ajans4 Reklamcılık Şan Ofset Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane/İstanbul Aylık, süreli, yaygın UTED dergisinin geçmiş sayılarına web sitemizden ulaşabilirsiniz. 6 HABERLER · NEWS THY TEKNİK A.Ş. KATEGORİ A1 TEMEL EĞİTİM YETKİSİ ALDI THY Teknik A.Ş. Temel Eğitim Müdürlüğü, Kategori A1 Temel Eğitim yetkisi aldı. Türkiye’de hem EASA, hem de SHGM’den Kategori A1 Temel Eğitim yetkisi alan ilk ve tek kuruluş oldu. Alınan bu yetki, A1 kategorisinde teorik ve pratik eğitimlerin verilebilmesini ve A1 Lisans sınavlarının yapılabilmesini kapsamakta. Böylece, ilgili teknik eğitimleri almamış bir teknisyen adayından istenen 3 yıllık deneyim süresi, SHY-147/Part-147 Temel Eğitim Müdürlüğü’nde alınan eğitimlerden sonra 1 yıla düşmektedir. Lisans Kategorisi A Kategori A1 lisansı olan bir teknisyen hangi yetkilere sahiptir? Kategori A1 hava aracı bakım lisansı, yetkilendirme belgesinde belirtilen sınırlamalar dâhilinde kalmak kaydıyla, lisans sahibinin bizzat yaptığı plânlı küçük hat bakım ve basit arıza giderme işlemleri sonrasında bakım çıkış sertifikası düzenleyebilme yetkisi verir. SHY-147 / Part 147 Onaylı Temel Eğitim Mezunu (İstenilen Tecrübe) Meslek Lisesi Mezunları (Havacılık, Motor, Elektrik & Elektronik vb.) (İstenilen Tecrübe) Diğer Kurum Mezunları (İstenilen Tecrübe) 1 Yıl 2 Yıl 3 Yıl HABERLER · NEWS THY Teknik A.Ş. Temel Eğitim Müdürlüğünde verilecek eğitimler nelerdir? Temel Eğitim Şefi Selçuk GÜNCAN’ın verdiği bilgilere göre, eğitimler teorik ve pratik olmak üzezre iki grupta gerçekleştirilecektir. Teorik eğitimler 12 modül dersinden oluşmaktadır; • Modül 1 (Matematik) • Modül 2 (Fizik) • Modül 3 (Temel Elektrik) • Modül 5 (Dijital Teknikler) • Modül 6 (Malzeme ve Donanım Bilgisi) • Modül 7 (Bakım Uygulamaları) • Modül 8 (Temel Aerodinamik) • Modül 9 (İnsan Faktörleri) • Modül 10 (Havacılık Kuralları) • Modül 11A (Uçak Yapı ve Sistemleri) • Modül 15 (Gaz Türbinli Motorlar) • Modül 17 (Pervane) Pratik Eğitimler ise, otoritelerin belirlediği ve Temel Eğitim Müdürlüğü’nün ihtiyaçlar dahilinde eklediği pratik task eğitimlerinden oluşmaktadır. Pratik Eğitimler, şirketimizin SHY-145 / Part-145 onaylı gerçek bakım ortamında, Temel Eğitim Müdürlüğü bünyesinde kurulan Aviyonik, Mekanik, Motor ve Yapısal Atelyelerinde ve eğitimler için Temel Eğitim Müdürlüğü envanterine dahil edilen B737-Cl Eğitim uçağı üzerinde yapılacaktır. Temel Eğitim Müdürlüğünde verilecek olan eğitimler, teorik 50 gün, pratik 75 gün olmak üzere toplamda 125 gün sürecektir. Selçuk GÜNCAN, verilecek olan eğitimler ile hem daha donanımlı ve daha kalifiye teknisyen adaylarımızın yetiştirilmesinin sağlanacağını, hem de verilen eğitimlerin sağladığı sertifikasyonlarla, kurallar gereği teknisyenlerin çok daha kısa tecrübe süreleri sonrasında yetkilendirebilmenin mümkün olacağını söyledi. Ayrıca, dünyada en çok üretilmiş ve halen uçmakta olan Boeing 737 Serisi uçaklarından, B737-300 Tipi bir uçağın eğitim amacıyla 147 Temel Eğitim Müdürlüğü envanterine dahil edilmiş olmasının, hem koyulan hedeflerin büyüklüğünü hem de THY Teknik A.Ş. Yönetiminin eğitime verdiği değeri anlatması açısından önemli bir gösterge olduğunu söyledi. GÜNCAN, hedeflerinde 2016 yılının sonlarına doğru Kategori B1 ve B2 yekisi alabilmek olduğunu, bunun için şimdiden çalışmalara başladıklarını da ifade etti. 7 8 HABERLER · NEWS İLK BOEİNG 747-400, SON UÇUŞUNU YAPARAK EMEKLİ OLDU Ticari havayolları için üretilen ilk Boeing 747-400, son uçuşunu Honolu’dan Atlanta’ya yaparak emekli oldu. 6301 filo numarasına sahip uçak, Aralık 1989’da yaparken, toplamda 61 milyon milden fazla uçtu. Göklerin Kraliçesi olarak bilinen Boeing 747’ler en bilinen ve popüler uçaklardan. İlk 747, 45 yıl önce ilk ticari uçuşunu yapmıştı. Göreve başladığı yıllarda kendisine en yakın jet uçağından 3 kat büyük, 4 motorlu, uzun uçuş mesafesi ile uçak endüstrisinde devrim niteliğinde bir uçaktı. 747-400 versiyonu daha da geliştirilerek glass kokpit (analog göstergeler yerine dijital göstergeler), kuyruk yakıt tankları, gelişmiş motorları ve yeni iç dizaynı ile sunuldu. Son seferinden dönen Delta 6301, Atlanta’da karşılandıktan sonra emekli oldu. Delta 747 baş pilotu Steve Hanlon, “747-400’ler pilotlar arasında balina olarak adlandırılır. Balina gibi büyük olmasına rağmen şaşırtıcı manevra kabiliyeti ve hızı vardır” dedi. Delta 6301, 2016 yılının başlarında sergilenmek üzere Delta Flight Museum’a gönderilecek. THE FIRST 747-400 RETIRED AFTER ITS LAST FLIGHT The first Boeing 747-400 built for commercial airlines retired after completing its last flight from Honolulu to Atlanta. The plane with the fleet number 6301 had its first flight in December 1989 and flew more than 61 million miles in total. Boeing 747, known as the Queen of the Skies, is one of the most famous and popular planes. The first 747 had its first commercial flight 45 years ago. In its first years of duty, it was a revolutionary plane, being 3 times bigger than the closest jet, with 4 engines and a high flight range. The 747-400 was developed further and was offered with a glass cockpit (digital displays instead of analog displays), tail fuel tanks, developed engines and a new interior design. The Delta 6301 has retired landing in Atlanta after its last flight. Steve Hanlon, the head pilot of the Delta 747 said ‘’the 747-400 are called the whale by the pilots. Although its as big as a whale, it has a stunning maneuverability and speed’. The Delta 6301 will be sent to be exposed in the Delta Flight Museum. 10 HABERLER · NEWS BRITISH AIRWAYS UÇAĞI LAS VEGAS HAVALİMANI’NDA ALEV ALDI Londra merkezli şirketin Boeing 777 uçağı ‘ağır bir motor arızası’ sonucu gövdesinden duman ve alevler çıkınca on dört kişi yaralandı. don Gatwick’e giden bir Boeing 777- gövdesi çevresinde oluşan alevlerle görüldü. İtfaiye yetkilileri, 14 kişinin çoğu şişme kaydıraktan aşağı kayarken oluşan kesik ve zedelenmeler olan hafif yaralanmalarla Sunrise hastanesine götürüldüğünü söylediler. Uçaktaki 157 yolcu ve 13 görevli -bunların üçü pilottahliye edildi ve 50 itfaiye görevlisi yangını süratle söndürdü. Bir havalimanı görevlisi, gazetecilere ‘’bütün yolcular hızla ve güvenle tahliye edildi ve otobüsle terminale götürüldü’’ dedi. Las Vegas havalimanında bir British Airways uçağı, pilotun sol motorda ‘ağır bir arıza’ olarak tanımladığı durum sonrasında alev aldı ve havaya dumanlar yayıldı. ‘’Acil durum ekiplerine ve British Airways ekibine ne kadar teşekkür etsek azdır.’’ British Airways yangını: ‘Dumanı gördük. Kokusu keskindi. Panik başladı’. Uçak, yangının çıkmasından kısa üre önce kalkışını durdurdu. Federal Havacılık Yönetimi (FAA), Boeing 777’nin General Electric yapımı sol motorunun alev aldığını bildirdi. Uçak - Las Vegas’taki McCarran havalimanından Lon- Ayrıca, Milli Taşımacılık Güvenlik kurulunun olayı incelediğini ekledi. BRITISH AIRWAYS PLANE CATCHES FIRE AT LAS VEGAS AIRPORT Fourteen people injured as London-bound Boeing 777 suffers ‘catastrophic engine failure’, with smoke and flames coming from fuselage A British Airways jet has caught fire at Las Vegas airport, sending smoke billowing into the air, after suffering what the pilot described as a “catastrophic failure” of the left engine. British Airways fire: ‘We saw the smoke. The smell was bitter. It was time to panic’ The plane – a Boeing 777 heading from the US city’s McCarran airport to London Gatwick – could be seen with flames around its fuselage. Fire officials said 14 people were taken to Sunrise hospital to be treated for minor injuries, including cuts and bruises, most a result of sliding down the inflatable chutes to escape. All 157 passengers and 13 crew – including three pilots – on board were evacuated, and the fire was swiftly put out by around 50 firefighters. An airport spokeswoman told reporters: “All passengers were evacuated quickly and safely and taken by bus to the terminal. “We cannot express enough gratitude to the emergency response crews, as well as the British Airways crew.” The National Transportation Safety Board was investigating the incident, she added. The plane aborted take-off shortly before the fire broke out. The Federal Aviation Administration (FAA) said the Boeing’s 777 left engine – manufactured by General Electric – burst into flames. 12 HABERLER · NEWS RUSYA’NIN EN BÜYÜK ÖZEL HAVAYOLU ŞİRKETİ BİR RUBLEYE SATILDI Rusya’nın en büyük yolcu taşıyıcısı Aeroflot, ekonomik darboğazda olan ülkenin ikinci büyük havayolu şirketi Transaero’nun yüzde 75 hissesini almak istediğini açıkladı. Transaero’nun, tekrar yapılandırılacak yaklaşık 4 milyar $ borcu bulunuyor. Şirket isminin kalıp kalmayacağı bilinmiyor, ancak günlük Kommersant gazetesine göre değişmesi bekleniyor. Yeni Aeroflot Rusya’daki pazar payının yüzde 60’ını kontrol edecek. Hükümet Transaero’nun yolcularına karşı olan yükümlülüklerini yerine getirecekleri sözünü verdi. Aeroflot’un en büyük pay sahibi, şirket hisselerinin yüzde 51’ini elinde bulunduran devlet. Rus Ekonomik Gelişme Bakanlığı, her bağlantının en az üç şirket tarafından sağlanması sebebiyle, satın almanın bir Aeroflot tekelini doğurmayacağını söyledi. Transaero Rusya’daki ikinci büyük yolcu havayolu şirketi ve aynı zamanda ülke tarihinin ilk özel havayolu. Şirket 1990 yılında anonim şirket olarak kuruldu 2015 senesinde Transaero, Alman Araştırma Merkezi JACDEC’in yıllık değerlendirmesinde, dünyanın en güvenli 20 havayolu arasında 17. sırada gösterildi. RUSSIA’S BIGGEST PRIVATE AIRLINE BOUGHT FOR A RUBLE Russia’s biggest carrier, Aeroflot has announced its intention to acquire a 75 percent stake in Transaero, the second-biggest airline in the country, which is in dire financial straits. Transaero has about $4 billion in debts, which will be restructured. It is unclear whether the corporate brand will be retained, but most likely it won’t, according to Kommersant daily. The new Aeroflot will control some 60 percent market share in Russia. The government has promised to fulfill Transaero’s obligations to passengers. The main shareholder of Aeroflot is the state, which owns 51 percent stake in the company. Russia’s Economic Development Ministry has said the acquisition won’t lead to an Aeroflot monopoly, as almost every route now has “more than three carriers”. Transaero is the second largest passenger airline in Russia and the first private airline in the country’s history. The airline was founded in 1990 as a joint stock company. In 2015, Transaero was listed 17th in the world’s 20 safest airlines according to the annual rating by the German Research Center JACDEC. 14 HABERLER · NEWS SÜPERSONİK HAYALLER KÜRESEL ISINMA DÖNEMİNİ ATLATABİLİR Mİ? Concorde Atlantik Okyanusunu saatte 1.350 millik (2.170 km/h) süpersonik hızla geçerken Londra’dan New York’a dört saatten az bir sürede gidilebiliyordu. Süper hızlı havacılık kalıcı gibi görünüyordu. Ancak Concorde masraflıydı, gürültülüydü ve çok yakıt tüketiyordu ve ilk prototipin hangardan çıkmasından 36 sene sonra 2003 yılında hizmetten kaldırıldı. Süpersonik uçaklar geri gelecek mi? Hız tutkunları için üzücü haber, havacılık endüstrisindeki önceliğin, küresel ısınma nedeniyle, artık hızı artırmaktan çok, karbon dioksit emisyonunu azaltmak olması. Bu, yeniliklerin büyük bölümünün, motor etkinliği, aerodinamik ve kabin konforu alanlarında gerçekleştiği anlamına geliyor. Yeşil uçuşlar Modern yolcu jetleri, temel şekilleri dikkat çekici şekilde aynı kalmış olmasına rağmen, öncekilere göre çok farklı. Artık çok daha sofistike elektronik sistemlere, hafif karışım malzemelerine ve 1940’lardakilere oranla 90 kat daha güçlü, ancak %70 daha az yakıt tüketen motorlara sahipler. CAN SUPERSONIC DREAMS SURVIVE THE GLOBAL WARMING AGE? When Concorde swooshed across the Atlantic at supersonic speeds of 1,350mph (2,170km/h), you could fly from London to New York in under four hours. It seemed as if the glamorous age of superfast aviation was here to stay. But Concorde was costly, noisy and thirsty on fuel, and was withdrawn from service in 2003, some 36 years after the first prototype rolled out of the hangar. This means most of the innovation is happening in the fields of engine efficiency, aerodynamics and cabin comfort. Greening flight So will supersonic passenger flight ever make a comeback? Modern passenger jets are very different beasts compared to their forebears, despite their basic shapes remaining remarkably similar. The sad truth for speed freaks is that reducing carbon dioxide emissions, rather than increasing speed, has become the new imperative for the aviation industry amid widespread concerns about global warming. They now feature much more sophisticated avionics, lightweight composite materials, and engines that are 90 times more powerful than their 1940s predecessors, yet 70% more fuel-efficient. SANAL DÜNYADA VE SOSYAL MEDYADA ‘İ TAKİP EDİN uted_dergi uted.dergi uted.dergi haberdar olun! www.uteddergi.com · www.uted.org 16 HABERLER · NEWS HAVADAKİ İHA’LARI VURMAK İÇİN TASARLANAN LAZER TOPU ABD hükümeti ve ordusu modern savaşlar için yeni bir tehdit tanımladı: patlayıcı veya kimyasal silah taşıyan ticari İHA’lar. Bu riske karşı, silah üreticisi Boeing taşınabilir bir lazer top icat etti. İfade edilene göre, Boeing’in yeni Kompakt Lazer Silah Sistemi (LWS) 650 paunt (yakl. 300gram) ağırlığı ile kolayca taşınabilir, 15 dakikada monte edilebilir ve 22 mile kadar uzaklıktaki bir hedefi düşürmek için 10 kilovatlık bir enerji ışını oluşturabilir. Boeing lazer topunu Çarşamba günü New Mexico endüstri parkında denedi ve yeni silahını taşınabilir, sessiz, görünmez ve hassas olması sebebiyle oyunun kurallarını değiştirecek bir silah olarak tanımladı. İnsansız hava araçlarını, alçak uçuş yapan hava araçlarını ve top atışlarını hedeflemek için tasarlandı. Gösteri sırasında Boeing sabit bir alaşımlı insansız hava aracının (İHA) gövdesine delikler açtı. Dron alev aldı ve LWS ile vurulduktan sadece iki saniye sonra patladı. Deniz piyadeleri için geliştirilen lazer topu standart bir Xbox 360 kumandası ve özel bir hedefleme yazılımına sahip bir laptop ile kumanda ediliyor Hedef menzile girdikten sonra, sistem insan kullanıcısından görevi devralıyor ve hedeflemeyi ve takibi otomatik olarak gerçekleştirebiliyor. Şu anki tasarımı sabit bir konum gerektiriyor, ancak yenilemeler ile hareket halindeki bir araçta veya gemide de kullanılabilir. LWS, bir pil, bir ticari fiber lazer, su ile çalışan bir soğutucu ve bir ışın yöneticiden oluşan dört haznede barındırıyor. Monte edildikten sonra, üç ayak üzerindeki bir subwoofer hoparlöre benziyor. LASER CANNON DESIGNED TO SHOOT DRONES OUT OF THE SKY The US government and military have identified a new threat in modern day warfare: commercial drones adapted to carry explosives or chemical weapons. To address this risk, weapons manufacturer Boeing has invented a portable laser cannon. Boeing’s new Compact Laser Weapon System (LWS) is easily transportable at 650 pounds, can be assembled in 15 minutes, and can generate an energy beam of 10 kilowatts to bring down a target up to 22 miles away, according to the company. Boeing publicly tested the laser cannon in a New Mexico industrial park on Wednesday and called the new weapon a game changer as it’s portable, silent, invisible and precise. It is designed to target unmanned aerial vehicles, low-flying aircraft, and artillery rounds. During the demonstration, Boeing burned holes in a stationary, composite unmanned aerial vehicle (UAV) shell. The drone caught fire just two seconds after being blasted by the LWS blasted at full power. Developed for the US Marine Corps, the laser cannon is controlled by a standard Xbox 360 controller and a laptop with custom targeting software. Once the target is in range, the system can take over from a human operator and control targeting and tracking automatically. Its current design requires a static position, but with upgrades it could be used on a moving vehicle or ship. The LWS is housed in four containers, which include a battery, a commercial fiber laser, a water-cooled chiller, and a beam director. Once assembled, it resembles a sub-woofer speaker on a tripod. HABERLER · NEWS JETTEKİ KAÇAK YOLCUNUN 11 SAATLİK JOHANNESBURG-LONDRA UÇUŞUNDAN 2 AY SONRA DURUMU HALA KRİTİK İki ay önce Johannesburg’dan Londra’ya giden uçakta 11 saatlik yolculuktan mucize eseri canlı çıkan kaçak yolcu hala hastanede yaşam savaşı veriyor. 18 Haziran’da Londra’nın güneybatısındaki Richmond’da bir çatıya düşerek ölen başka biriyle beraber bu yolculuğa çıkmışlardı. Scotland Yard’ın verdiği yeni bilgilere göre, iki adam İngiltere’ye girmek için hayatlarını tehlikeye atmadan kısa süre önce tanışmışlardı. 20 yaşlarında olan, canlı çıkan adam uçağın sabah 8:30’da inmesinden kısa süre sonra bulunmuş, hemen acil durum servislerine haber verilmiş ve hastaneye götürülmüştü. Bir saat sonra, ölen arkadaşı bacakları havada bir şekilde bir elektrik kutusu üzerinde yatar halde bulunmuştu. Otopsi sonucunda çeşitli yaralanmalar neticesinde öldüğü anlaşılmıştı. Polis, Güney Afrikalı yetkililer ve British Airways ile bağlantı kurarak olayı araştırıyor. Polis, resmi soruşturmanın başlatıldığını ve ertelendiğini bildirdi. Yetkililer, adamın kimliğini bildiklerini, ancak resmi kimlik tespitini beklediklerini ifade ettiler. Bir British Airways sözcüsü, ‘’çok nadir olan bu olayın detaylarının’’ açığa kavuşturulması için çalışıldığını belirtti. JET STOWAWAY ‘STILL CRITICALLY ILL’ 2 MONTHS AFTER SURVIVING 11HR FLIGHT FROM JOHANNESBURG TO LONDON A suspected stowaway who miraculously survived an 11-hour flight from Johannesburg to London two months ago is still in hospital fighting for his life. He travelled illegally with another man, who fell to his death, landing on a rooftop in Richmond, southwest London, on June 18. on top of an electrical box with both of his legs in the air. A post-mortem examination found he had died from multiple injuries. According to new information obtained by Scotland Yard, the two men met a “short time” before risking their lives to enter Britain. Police said an inquest had been opened and adjourned. Authorities believe they know the identity of the man, but are awaiting formal identification. The survivor, believed to be in his 20s, was found shortly after the flight had landed at around 8:30 a.m. Emergency services were called immediately and he was taken to hospital. Officers have been liaising with the South African authorities and British Airways over the incident. An hour later, the deceased man was discovered lying A British Airways spokesperson said at the time it was working with authorities to “establish the facts surrounding this very rare case.” 17 18 İÇİMİZDEN BİRİ İÇİMİZDEN BİRİ THY HAT BAKIM PLANLAMA BAŞ TEKNİSYENİ HİLMİ GÜNEŞ: “BİZ TEKNİSYEN DEĞİL, UÇAK TEKNİSYENİYİZ…” 1985 yılından beri Türk Hava Yollarında çalışan Hilmi Güneş, “uçak teknisyenliğinin mesleki itibarının artırılması için öncelikle resmen ‘uçak teknisyeni’ olarak kabul edilmeliyiz” diyor. Her meslek lisesi mezununun teknisyen diploması olduğunu söyleyen Hilmi Güneş, uçak teknisyeni olmak içinse yıllarca çalışmak ve birçok sınavdan başarılı olmak gerektiğini hatırlatıyor. İSMAİL ŞEN UTED: Hilmi Bey, uçak teknisyenliği mesleğini nasıl seçtiniz? Ortaokul veya lisede hedefleriniz arasında mıydı? Hilmi Güneş: Aslında uçak teknisyenliği hedeflerim arasında yoktu. Uçağı sadece havada görüyordum. Merak ediyordum ama “uçakçı” olacağım hiç aklıma gelmezdi. Teknik bir iş yapmak istiyordum. Özellikle ortaokulda teknik liseye gitmek istiyordum. Ancak benim istediğim makine motor gibi bir bölüm yerine kaynak atölyesi bölümüne kaydım yapıldı. Birkaç hafta sonra kaydımı sildirip düz liseye geçtim. Ben liseden mezun olduğum sırada ise şehrimizde meslek yüksekokulu açıldı. İstediğim bölüm olduğu için bu okula girdim. 19 20 İÇİMİZDEN BİRİ UTED: Bölümü bitirdiğinizde ne yapmak istiyordunuz? dim. Bu nedenle lisede hedefime ulaşamamış olsam da ilimizde meslek yüksekokulu açılması fırsat oldu. Hilmi Güneş: Aslında ortaokuldaki hedefim, teknik lisenin makine motor bölümünden mezun olup, otomobil servisi açmaktı. Düz liseyi bitirince ise olabileceğim bir bankada memurluktu. Bu nedenle meslek yüksekokuluna gittim. Burayı bitirince de farklı yollar açıldı önümde. UTED: Peki Devlet Hava Meydanlarında hangi işleri yapıyordunuz? UTED: Teknik işlere ilginiz küçüklükten geliyor yani… Hilmi Güneş: Doğru… Çocukluğumdan beri her türlü arızalı aleti söküp, yapmayı ya da tamir etmeyi sever- Çocukluğumdan beri her türlü arızalı aleti söküp, yapmayı ya da tamir etmeyi severdim. Bu nedenle lisede hedefime ulaşamamış olsam da ilimizde meslek yüksekokulu açılması fırsat oldu. Hilmi Güneş: Orada yürüyen merdivenler, asansörler, yolcu köprüleri gibi işlerden sorumluyduk. UTED: Türk Hava Yollarındaki iş hayallerinize daha uygundu yani… Hilmi Güneş: Evet... Ancak o zamanlarda Türk Hava Yollarına girmek zordu. Açılan sınavlara yüzlerce kişi müracaat ediyor, sadece 15-20 kişi alınıyordu. 1985 yılında ise 400 küsur kişilik bir alım yapıldı. Ben bu alımla girdim. UTED: Büyük bir sayı… Hilmi Güneş: O dönemler için çok büyük… Havacılığı büyütmeyi hedeflediler. Geleceğini öngördüler… 1985 yılı girişliler şimdi hep önemli yerlerde ve şirketin en tecrübeli personelleri. Tabii bu arkadaşların bazıları diğer şirketlerde de çalışıyorlar. 1985 yılında uçak sayısı 27 taneydi. Bugün bizim uçak sayımız 257… İÇİMİZDEN BİRİ UTED: O yıllar için gerçekten büyük bir eleman alımı olmuş. Hilmi Güneş: Tabii… Ama o 400 kişi 27 uçak için alınmadı. Elemanın da bir gelişme süreci var. Yatırım yapmayı planladıkları için o kadar çok kişi alınmıştı. Sonuçta yapılan yatırımlarla alınacak uçaklar düşünüldü. UTED: Siz ne zaman yetki almıştınız? Hilmi Güneş: Üç buçuk yıl çalıştıktan sonra teori ve pratik sınavlarına girdik, temel eğitimi gördük, tip eğitimi gördük… Belirli bir uçak üzerinde yetki aldık. Tüm bu süreç beş altı sene sürdü. Bir teknisyenin yetişmesi gerçekten çok zorlu ve uzun bir süreçtir. UTED: Bugün daha da zor… Hilmi Güneş: Kesinlikle… Sivil havacılığın şartlarına uygun müfredatı olan okul sorunu var. Bu nedenle okuldan mezuniyet sonrası da lisans için zorlu sınavları aşmak gerekiyor. Üç buçuk yıl çalıştıktan sonra teori ve pratik sınavlarına girdik, temel eğitimi gördük, tip eğitimi gördük… Belirli bir uçak üzerinde yetki aldık. Tüm bu süreç beş altı sene sürdü. Bir teknisyenin yetişmesi gerçekten çok zorlu ve uzun bir süreçtir. UTED: Peki, uçak teknisyenlerinin stres sorununun sizce nedeni nedir? Hilmi Güneş: Zamana karşı yarışıyoruz. Hep bir zaman baskısı var. Üstelik bu zaman baskısı vardiyalı çalışanlar için sabaha karşı iyice artıyor. Hem performansınızın en düşük olduğu saat dilimindesiniz, hem de dikkatinizi ve bedeni performansınızı yüksek tutmanız gerekiyor. Üstelik çok büyük bir sorumluluk altına girerek, uçağa uçma izni vereceksiniz. Tüm 21 22 İÇİMİZDEN BİRİ Planlamada siz elli tane plan yaparsınız ama uçağın seferi vardır, değişmiştir. Ya da hangar müsait olmamıştır, platform müsait değildir. Yapmış olduğunuz planlar bir gün sonra boşa gider. Her bir plan değişiminin kaydı bile büyük zaman kaybıdır. Bu nedenle tüm bunlar hesaplanarak planlama yapılmalı. testler de son ana kalır. İşte bu da stresi artırıyor. Üçlü vardiyanın zorlukları eklenince sorun daha da büyüyor. UTED: Bu sorunlar ve stres ilginç olaylar yaşamanıza da yol açıyordur… UTED: Tüm testleri yapmak uzun mu sürüyor? Hilmi Güneş: İlginç olay uçakçılıkta çok olur. Yıllar önce bir gün, gece vardiyasında bir gaz kablosu değişimi yapmamız gerekiyordu. Gaz kablosu hareket etmiyordu. Eski vardiya müdürüm Gürkan Özkan’la beraber çalışıyorduk. Gaz kablosunun yenisini aldık yanına koyduk. Eskisini söktük, yan yana getirdik ve denedik; eskisi çalışmıyor, yenisi çalışıyor. Yemek sonrası gelip Hilmi Güneş: Elbette... Uzun süren de vardır, kısa süren de... Bu nedenle nadir de olsa giderilemeyen arızalar için MEL (Minimum Equipment List) uyguluyoruz. Uçak dönüşünde de en kısa zamanda planlama yapılmasını sağlıyoruz. İÇİMİZDEN BİRİ takmaya başladık. Birkaç saat sonra takımın belirli yerlerini bağladıktan sonra bir denedik ki çalışmıyor. Birçok kontrolden sonra anladık ki söktüğümüz kabloyu takmışız. Kabloyu yeniden değiştirdik. UTED: Planlamadaki sorunlar neler? Hilmi Güneş: Planlamada siz elli tane plan yaparsınız ama uçağın seferi vardır, değişmiştir. Ya da hangar müsait olmamıştır, platform müsait değildir. Yapmış olduğunuz planlar bir gün sonra boşa gider. Her bir plan değişiminin kaydı bile büyük zaman kaybıdır. Bu nedenle tüm bunlar hesaplanarak planlama yapılmalı. UTED: Hem hat bakım hem planlamada bulunan biri olarak sizin uçak teknisyeni tanımınız nedir? Hilmi Güneş: Uçak teknisyeni, eğitimini almış, kursunu görmüş, terbiyeli, sözüne güvenilir, “yaptım” dediğini gerçekten yapmış olan, “yapmadım” dediğini de gerçekten yapmamış olan kişidir bence… UTED: Bu bağlamda yeni teknisyenlere ve teknisyen adaylarına tavsiyeniz nedir? Hilmi Güneş: Kurallara kesinlikle uymalarını tavsiye ederim. Kurallara uyduktan sonra herşey kendiliğinden düzelmiş olur. UTED: Uçak teknisyenliğinin geleceğiyle ilgili düşünceleriniz neler? Hilmi Güneş: Biz uçak teknisyeni diyoruz ama resmen bu isim kullanılmıyor. Tüm resmi belgelerde adımız “teknisyen” olarak geçiyor. Oysa teknisyen ve uçak teknisyeni arasında dağlar kadar fark var. Meslek lisesini bitirenin teknisyen diploması vardır. Uçak teknisyeni olmak içinse yıllarca çalışmak, birçok sınavdan başarılı olmak gerekir. Sadece süreç dolayısıyla değil, sorumlulukları itibarıyla da uçak teknisyenleri farklı bir yerdedir. Bu belirsizlik mesleki itibarımızla ilgili de sorun yaratıyor. Bu nedenle uçak teknisyenliğinin resmen tanınması gerektiğine inanıyorum. Biz teknisyen değil, uçak teknisyeniyiz… Biz uçak teknisyeni diyoruz ama resmen bu isim kullanılmıyor. Tüm resmi belgelerde adımız “teknisyen” olarak geçiyor. Oysa teknisyen ve uçak teknisyeni arasında dağlar kadar fark var. Meslek lisesini bitirenin teknisyen diploması vardır. Uçak teknisyeni olmak içinse yıllarca çalışmak, birçok sınavdan başarılı olmak gerekir. HİLMİ GÜNEŞ TÜRK HAVA YOLLARI HAT BAKIM PLANLAMA BAŞ TEKNİSYENİ 1956 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve orta öğrenimi sonrası, 1976 yılında Gaziantep Meslek Yüksek Okulu Makine Motor Bölümünden mezun oldu. 1979 yılında Devlet Hava Meydanlarının açtığı sınavı kazanarak Sivas’ta mesleğe başladı. 1980 yılında askere gitti. Mersin Terminal Taburunda yedek subay olarak yaptığı askerlik görevi sonrası tekrar sınava girerek Devlet Hava Meydanlarında çalışmayı sürdürdü. 1985 yılında açılan sınavı kazanarak Türk Hava Yolları hat bakımda uçak teknisyeni olarak çalışmaya başladı. 1997’den 2010 yılına kadar Uçak Bakım Teknik Kontrolörü olarak çalışan Hilmi Güneş, 2010 yılından beri Hat Bakım Planlamada Baş Teknisyen olarak çalışıyor. Güneş evli ve üç çocuk babası... 23 24 MEVZUAT TİP PRATİK EĞİTİMİ 2 Bir önceki sayımızda pratik eğitimle ilgili bilinmesi gereken hususlardan bazılarına değinmiştik. Bu sayımızda da müfredatı ve değerlendirme aşaması üzerinde durmak istiyoruz. UTED MEVZUAT [email protected] Pratik Eğitim Müfredatı Aşağıdaki tablo EASA Part-66’dan bir alıntı olup pratik eğitimlerin minimum müfredatı hakkında bilgi vermektedir: Bu tabloya bakıldığında görülecektir ki; örneğin bir B1 kursunda Ch 26’nın karşısında altı adet “X” işareti bulunmaktadır. Mevzuat, bir pratik eğitimin içeriğinde bu çarpıların en az yarısının yapılması gerektiğini belirtmektedir. Hangi işlemlerin seçileceği bu eğitimi veren 147 kuruluşunun tercihine bırakılmıştır. Ancak burada şu iki kritere dikkate edilmelidir: Her bir chapterdaki işlemlerin yarısı ve her bir kategorideki işlemlerin yarısı yapılmalıdır. Örnekten hareket edecek MEVZUAT 25 26 MEVZUAT olursak; Ch 26’ya ait en az 3 işlem yapmak gerekecektir. Ayrıca o uçak tipine uygulanabilecek işlem kategorilerinin de en az yarısını yapmak gerekecektir. Söz gelimi Boeing 737 kursundaki toplam TS sayısı 30 ise en az 15 adet TS yapmak gerekmektedir. Böylece pratik eğitimin içeriği her bir kategoriye adil bir şekilde dağıtılmış olacaktır. Pratik Değerlendirme (Practical Assessment) Nasıl ki teorik eğitimin bir parçası sınav ise pratik eğitimin de bir parçası pratik değerlendirmedir. Pratik eğitim esnasında kursiyerlerin bazı kriterlerden değerlendirilmeleri gerekmektedir. Bu kriterlerden bazılarını şu şekilde ifade edebiliriz: • Bakım dokümanlarını doğru anlayıp, doğru yorumlayabilme: Burada istenenin doğru bir şekilde yerine getirilebilmesi için özellikle Teknik İngilizce’ye hâkim olmak gereklidir. Prosedürlerdeki özne-nesne-yüklem ilişkilerinin doğru kurulması, bir kelimenin o cümle içinde fiil olarak mı isim olarak mı yer aldığının fark edilmesi gibi hususlar metnin doğru anlaşılması için dikkat edilecek ipuçlarıdır. Örneğin “display, place, monitor, power, store, report, signal” kelimeleri fiil olarak da isim olarak da kullanılabilir ve bunun gibi kelimelerin yanlış anlaşılması metnin de anlaşılmasını zorlaştırabilir veya yanlış anlaşılmasına sebep olabilir. Ayrıca yeterli derecede teknik terminoloji bilgisine de ihtiyaç vardır. Bakım dokümanlarının bilgileri ifade etme üslubu, dokümanın sayfa yapısının ve o sayfadaki ifadelerin bilinmesi de doğru prosedürün bulunmasında kilit rol oynamaktadır. Örneğin; • kısaltmaların açılımının nereden bulunacağı, • “effectivity” bölümünün nasıl kullanılacağı, • “ie” gibi ifadelerin ne anlama geldiği, • ifadelerdeki büyük harflerin ne anlama geldiği (STandBY gibi), • ATA chapterler’daki numaralandırma mantığında subchapter ve komponent hanelerinin nasıl kullanılacağı, • FIN numarası ve parça numarası arasındaki ilişki, • Airnav ve Boeing Toolbox uygulamalarının nasıl kullanılacağı gibi hususlara vâkıf olmak bu hususta işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Örneğin “display, place, monitor, power, store, report, signal” kelimeleri fiil olarak da isim olarak da kullanılabilir ve bunun gibi kelimelerin yanlış anlaşılması metnin de anlaşılmasını zorlaştırabilir veya yanlış anlaşılmasına sebep olabilir. Ayrıca yeterli derecede teknik terminoloji bilgisine de ihtiyaç vardır. MEVZUAT İş bittikten sonra çalışma alanını temiz bırakma: Bakım işlemi esnasında ortaya çıkan kirli bezler gibi çöplerin doğru yöntemlerle atılması, takımların tam olduğunun kontrol edilmesi, sehpaların depolama alanına çekilip emniyete alınması gibi hususlara dikkat edilmelidir. • Bakım dokümanlarını madde atlamadan ve disiplinli bir şekilde kullanabilme: Özellikle Warning ve Caution’ların tam okunması ve anlaşılması önemlidir. Burada sadece resimlere bakılarak prosedürü uygulama veya “daha önce 100 kere yaptığım iş” diyerek prosedürü ciddiye almama istenmeyen durumlar arasındadır. Prosedür haricinde illegal geliştirilmiş yöntemler de aynı şekilde başarısız olarak değerlendirilmenize neden olacaktır. • Uçakta çalışırken emniyet tedbirlerine dikkate etme: Warning ve Caution’ların tam olarak anlaşılması haricinde o işleme has veya o uçak tipine özel emniyet tedbirlerinin de farkında olmak önemlidir. Hidrolik basıncı vermeden önce uçağın hareket yüzeylerinin temiz olduğundan gerçekten emin olunması, uçuş kumanda yüzeylerinin pozisyonları ile kokpitteki kumandaların uyumlu olması uçak tipinden bağımsız genel emniyet tedbirleri arasında sayılabilir. Bununla birlikte mesela Boeing 777’de uçak jack’ta iken elektrik kesildiğinde APU’nun otomatik olarak start olacağının bilincinde olmanız gerekmektedir. Bu konuda aslında bakım dokümanlarını dikkatli bir şekilde okumak ve ciddiye almak size çok değerli yardımlarda bulunacaktır. • Bir sistemde çalışırken başka sistemlerin de etkilenebileceğinin bilincinde olma: Bu konuda da yine bakım dokümanlarındaki yönlendirmeler büyük kolaylık sağlayacaktır ama bunun yanında yeterli seviyede teorik sistem bilgisi de gerektirmektedir. Örnek verilecek olursa; 737 NG uçağında DEU devre dışı bırakıldığında motorların da Alternate moda geçeceğinin bilinmesi gerekir. • İş bittikten sonra çalışma alanını temiz bırakma: Bakım işlemi esnasında ortaya çıkan kirli bezler gibi çöplerin doğru yöntemlerle atılması, takımların tam olduğunun kontrol edilmesi, sehpaların depolama alanına çekilip emniyete alınması gibi hususlara dikkat edilmelidir. • Ekip çalışması esnasında etkin bir iletişim kurabilme: Özellikle birden fazla personelle yapılan ve koordinasyon gerektiren işlemlerde ekip çalışmasını etkin bir şekilde gerçekleştirme ve gerek kulaklıkla sağlanan iletişimde gerekse işaret dilinde mesajın tam ve doğru bir şekilde alındığından emin olunmalıdır. Bu meyanda mesela kulaklıkla haberleşme yapıldığında “anlaşıldı, tamam, roger, mutabık” gibi ifadeler yerine verilen komut veya bilginin tekrar edilmesi tercih edilmelidir. • Uçağın verdiği arıza mesajlarını/raporları/ikaz lambalarını doğru yorumlayabilme ve etkin kullanabilme: On-board Maintenance System’in verdiği arıza kodlarını FIM veya TSM ile nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekmektedir. Ya da A330’da ELEC butonu üzerindeki FAULT lambası ile IDG butonu üzerindeki FAULT lambasının arasındaki farkı doğru yorumlayabilmeniz beklenir. • Uçağın bir arıza ile sefere verilip verilmeyeceği hususunda doğru hüküm verebilme: Burada en önemli referansınız MEL veya bazı durumlarda CDL’dir. Bu dokümanları kullanma becerisi ve dokümanlardaki “Category C, number required for dispatch” gibi ifadelerin ne anlama geldiği önemlidir. Ayrıca gerekiyorsa ilgili sistemin deactive/reaktive işlemlerinin de doğru bir şekilde yapılması beklenmektedir. Pratik Eğitim Belgesi Pratik eğitimin tamamlanmış olduğu Certificate Of Recognition / Yeterlilik Sertifikası ile belgelenir. Bu sertifikayı alabilmek için hem yeterli sayıda işlem yapmış olmanız hem de pratik değerlendirmeden başarılı olmanız gerekmektedir. Yeterli sayıda işlem yaptığınız pratik eğitim logbookları ile belgelenir. Bu logbooklar ilgili 147 kuruluşunda kalacaktır. Sizin ihtiyacınız olan sadece sertifikadır. Sorularınızı [email protected] adresine mail atabilirsiniz. 27 28 HAVACILIK TÜRKİYE’DE UÇAKLA SEYAHATLERDE YOLCU HAKLARI İş yerinde yorucu bir kış sezonu sonrasında bir haftalığına Çanakkale’de tatil planı yapan Sn. Uygar Ataman kısa süreli tatilini en iyi şekilde değerlendirmek, yolda saatlerce zaman kaybetmemek için yolculuğunu karayolu ile değil uçakla planlayarak gidiş dönüş uçak bileti satın alır. Ancak tatili başladıktan sonra dönüş uçuşunun hareket saatinin 3 saat ileri ertelendiğini öğrenir. Şebnem BAYEZİT Yolcu Hizmetleri ve Biletleme Eğitmeni Kısa süreli tatillerde bazı tatil beldelerine karayolu ile gidip gelmek zaman kaybı olabilmektedir. Uygar Bey gibi benzer koşullara sahip yolcular, tatil için tercih ettikleri lokasyona uzak bir yerde yaşıyorlarsa, gidiş ve dönüşte karayolu ile yolculuk bir gün eksik tatil yapmak olacaktır. Uygar Bey’in havayolu şirketi ile yaşadığı durum gibi uçuşun kalkış saatinde yapılacak bir değişiklik bütün tatil planını etkileyebilmektedir. Hatta dinlenmek için başlayan tatilin, yaşanan stres sonucu yorucu sonlanmasına bile sebep olabilmektedir. Her ülkenin Sivil Havacılık Otoritesi bu gibi durumlar için kurallar belirlemektedir. Bu ve benzer durumlar için havayolu şirketlerinin ne yapması gerektiği, yolcuya ne zaman bilgi vermesi gerektiği ile ilgili belirlenen bu kurallar hem yolcunun hem havayolu şirketinin haklarını koruyacak şekildedir. Eylül 2015 yılında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından Yolcu Hakları Uygulama Esasları son haliyle HAVACILIK 29 30 HAVACILIK Bir havayolu şirketi mücbir sebeplere dayanarak uçuşları iptal ya da tehir edebilir. Ancak yayımlanan bu Genelge’de mücbir sebeplerden dolayı iptal veya gecikmeleri ispat etmek zorunluluğu getirildi ve en çok karşılaştığımız teknik ve operasyonel sebepler mücbir sebeplerden çıkartıldı. SHGM’nin sitesinde yayımlandı. Arzu eden bu Genelge’ye SHGM’nin internet sitesi üzerinden, Mevzuatlar bölümünden de ulaşabilmektedir. Daha önce yolcu hakları ile ilgili genel kuralları içeren bir yazı yazmıştım. Bu ay SHGM’nin yayımladığı bu Genelgenin son haline değinmek istiyorum. Teknik ve operasyonel sebepler mücbir sebep midir? Bir havayolu şirketi mücbir sebeplere dayanarak uçuşları iptal ya da tehir edebilir. Ancak yayımlanan bu Genelge’de mücbir sebeplerden dolayı iptal veya gecikmeleri ispat etmek zorunluluğu getirildi ve en çok karşılaştığımız teknik ve operasyonel sebepler mücbir sebeplerden çıkartıldı. Kimler yararlanabilmektedir? Sadece paralı bilet alan yolcular değil ücretsiz ya da indirimli bilet almış yolcular veya belli puan veya millerinden bilet satın alan yolcularda ücretli bilet satın alan yolcularla aynı haklara sahiptirler. Yolculara ne zaman bilgi verilir? Havayolu işletmeleri tarife değişikliklerini yolculara 2 hafta önce bildirmek zorundadırlar. Uygar Bey’in yaşadığı gibi belli saatin üzerinde yapılan uçuş saati ya da tarih değişiklikleri yolculara 2 hafta içinde bildirilirse yolcuların uçuş iptali haklarından yararlanmaları gerekmektedir. Tazminat hakkı; Mücbir sebepler dışındaki iptallerde ve tehirlerde yolculara uçuş aksaklığı kapsamında tazminat ödenmesi, gerektiği durumlarda otel konaklamasının verilmesi, otel verilmesi gereken durumlarda ise yolcunun otel ve havalimanı arasındaki ulaşımı, uçak içerisinde yolcuların 2 saatten daha fazla bekletilmesi durumunda yolculara belli hizmetlerin verilmesi gerektiği de bu genelgede yazmaktadır. Yolcu başvurularına yanıt verilmesi? Yolcular hakları ile ilgili havayolu şirketine başvuruda bulunabilirler. Başvuru işleme alındığına dair yolculara HAVACILIK bilgi verilerek 10 gün içinde de yanıt verilmesi şartı getirilmiştir. mesafeye göre bekletme süreleri madde madde bu genelgede yer almaktadır. Mücbir sebepler dışında uçuş saatlerinin tehirindeki uygulama esasları; Sonuç olarak; havacılığın her geçen gün geliştiği ve yayıldığı düşünüldüğünde tehir ve iptallerin olmaması söz konusu bile olamaz. Amaç yetkili otoritelerin her iki tarafın hakkını koruyacak şekilde bir orta yol bulmasıdır. Yolcular havayolları için ne kadar değerliyse oldukça maliyetli olan havayolu işletmeciliği de aynı şekilde sivil yolcu taşımacılığının gelişip, yaygınlaşması için o kadar önemlidir. Bu denge sağlandığı sürece sivil halk havayolu işletmeciliğini daha rahat ve uygun fiyata kullanabilecektir. Uçuşların tehir edilme süreleri yolculuğun gerçekleşeceği mesafeye göre değişmektedir. Yolculuk edilecek nokta 1500 kilometreye kadar olan bir mesafede ise 5 saat ve daha fazla süre ile uçuşun ertelenmesi uçuş iptali olarak kabul edilirken, yolculuğun 1500-3000 kilometre olması durumunda bu süre 7.5 saat ya da gerçekleşen uçuş süresi 4 saat veya daha fazla olan uçuşlar için uçuş süresinin 2 katı ve daha fazla süreli tehirlerin uçuş iptali olarak değerlendirildiği gibi uçulan Havacılığın her geçen gün geliştiği ve yayıldığı düşünüldüğünde tehir ve iptallerin olmaması söz konusu bile olamaz. Amaç yetkili otoritelerin her iki tarafın hakkını koruyacak şekilde bir orta yol bulmasıdır. Yolcular havayolları için ne kadar değerliyse oldukça maliyetli olan havayolu işletmeciliği de aynı şekilde sivil yolcu taşımacılığının gelişip, yaygınlaşması için o kadar önemlidir. Güvenli ve keyifli uçuşlar… 31 32 HAVACILIK - HOBİ PLANÖR YAĞIŞSIZ HAVALARIN KUŞUDUR! Gökyüzü mavisi, en sevdiğim renk! Planörle uçtuğum zaman gökyüzüne daha da yakın olup, onunla bütünleşmek; beni gerçekten kendimden geçiriyor. Evet, durum bu kadar ciddi! NİHAN YAVAŞ Planör Pilotu Sırf bu duyguyu yaşayabilmek için gökyüzünde, termiği bulduk mu kaçırmayanlardanız. Termik, ısınan havanın özellikle dağlara çarpması sonucu oluşan, bizim planörle tırmanmamızı elverişli hale getiren mucizevi hava olayı. Mesela, kırlangıç kuşları termik havayı çok severler. Çünkü yeryüzünden uçuşan börtü-böcek; bu termiğin içine girer ve kırlangıç kuşları da kanatlarını bile kaldırmadan, beslenme fırsatı bulurlar. Planör de kanat çırpmadan ve özellikle termikle uçan bir kuş olduğuna göre; o zaman onu da rahat rahat kırlangıca benzete- biliriz… Hazır zamanı gelmişken, size bir de, lise yıllarında öğrendiğim bir ilkeyi hatırlatmak istiyorum. Bernoulli İlkesi Hava araçlarının havada kalmasını sağlayan en temel prensip lise yıllarında fizik dersinde öğrendiğimiz “Bernoulli İlkesi”dir. Bu ilkeye göre; bir yüzeyden akan akışkanın hızı arttıkça yüzeyi etkileyen basınç azalır. Örneğin bir kağıdı uçlarından iki elimizle tutup üst yüzeyinden üflediğimizde üst yüzeyde bir hava akışı oluşur. Bu hava akışı Bernoulli prensibi gereği kağıdın HAVACILIK - HOBİ 33 34 HAVACILIK - HOBİ üstünden etki eden basıncı azaltır. Fakat kağıdın alt yüzeyine etki eden hava basıncı değişmez. Alttan etki eden hava basıncı yukarı doğru bir kaldırma kuvveti oluşturur. Böylece kağıdın tamamı yere yatay bir şekilde durabilir. Peki bir planör rüzgar olmadan uçabilir mi? Tabii ki hayır… Dozunda olan rüzgar, bizim her şeyimizdir. Rüzgar çorabının ucu yerde olursa, biz de pistten ayrılamayız. Uçuşlar, iptal olur! Tüm şartlar tamamsa artık gökyüzüne yükselip, bulutlara dokunabilir, altımızdaki coğrafyayı keşfe çıkabiliriz. Yaklaşık 7,5-8 kg. ağırlığındaki mantar paraşütümüzü kuşandıktan sonra, planörümüzdeki harici kontrolleri yapıp, kokpitte yerimizi alıyoruz. Tıpkı bir Formula 1 arabasının içine biner gibi oturduğumuzda, kendimizi yere oldukça yakın hissediyoruz. Emniyet kemerlerimizle de sıkı sıkıya uçağa bağlandıktan sonra, sırada hayati kontroller var… • Spoiler açık olmamalı, • Fletner kalkışa ayarlı olmalı, • Bizi fırlatacak olan oto vinçle aramızdaki tel, takılı olmalı, • Kumandaların (lövye ve sağ-sol direksiyon) hareketleri normal olmalı, • Altimetremiz sıfıra ayarlı olmalı, • ve son olarak da kalkış yapacağımız pistte uçağımıza zarar verecek bir nesne olmamalı. Artık uçuşa dakikalar var… Telsizle bağlantıya geçtiğimiz ilk kişi kuledeki hava trafik kontrollörü. “Kule… Papa, Echo, India, kalkışa hazırdır!“...anonsundan hemen sonra oto vinç operatörüne hızlı bir şekilde “Tel gerildi!.“ diye haykırırcasına bilgi veririz… O da bizi hiç bekletmeden yaklaşık 300 metreye fırlatır. Artık uçuşa dakikalar var… Telsizle bağlantıya geçtiğimiz ilk kişi kuledeki hava trafik kontrollörü. “Kule… Papa, Echo, India, kalkışa hazırdır!“... anonsundan hemen sonra oto vinç operatörüne hızlı bir şekilde “Tel gerildi!.“ diye haykırırcasına bilgi veririz… O da bizi hiç bekletmeden yaklaşık 300 metreye fırlatır. İnönü Planör Pisti HAVACILIK - HOBİ 35 Sakın yolcu uçağındaki gibi bir kalkış beklemeyin! Çok yanılırsınız! Süratimiz 70km/h ve kalkış açımız en az 45 derece... Start kolunu çekip, telle bağlantımızı kestikten sonra, şükürler olsun ki havadayız! Lövyemizi etrafımızdaki tepelere doğru kırıp, termik avcılığına başlarız. Arada bir uçağın altından hava dalgasının vurduğunu hissederiz. O duygu, bizdeki adrenalin hormonunu hayata geçirir ve kendimizi gökyüzünün prensi veya prensesi gibi hissederiz. Sanki her şey bizimdir o saatten sonra. Arabayla dağ yolunun virajlarını almaya benzer termik içindeki bir sağa, bir sola yatarak tırmanmak… Bir yandan “Bu yükseklikten düşersem ne olur?” düşüncesiyle baş etmeye çalışırken, gözünüzü altimetreden alamazsınız… Daha da yükselmek istersiniz umarsızca! Oksijenin azaldığı fitlere yaklaşmadığınız sürece yükselmek serbest! Yukarıda, planörünüzün küçük camlarını açıp, rüzgarın sesini dinleyebilirsiniz. Motorumuz olmadığı için bizden başka ses çıkaracak hiçbir şey yok! Şarkı söylemek de serbest! Tek yapmamız gereken eğitmenlerimizin tabiriyle “uçağı kaçırmamak!” Ufuk hattında uçarız, dönüş manevralarında ufuk hattını tararız. Sağ elimiz her daim lövyede, sol elimiz ise fletner ayarı ile meşguldür. Süratimizin tazyiğini fletner sayesinde ayarlarız. En önemlisi de gözlerimiz! Uçuş saatlerinden pek ayırmamaya özen gösteririz. Süratimizin düşmesi bizi tehlikeli durumlara sokabilir. Eğitimlerde Eskişehir - İnönü’nün üstünde perdövites çalışması yaparken, yere doğru hızla çakılıyormuş gibi hissettiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. Belki de hayatımdaki en uzun çığlığı atmışımdır, ama bu çığlık, lunaparktaki gondol veya hızlı tren oyuncaklarında attıklarımıza benzemez! Planörü, düz uçuş konumuna geri döndürmemizle birlikte sırtımdan soğuk soğuk terlemiştim. Tam bir çılgınlık, hem de dizboyu olanından! Yine ilk eğitim uçuşumda eğitmen hocam, “demek ki sende bizim gibi delisin“ demişti. “Neden böyle söylüyorsunuz hocam?” dediğimde, bana verdiği cevabın, çok geç olmadan aslında tüm havacıların ortak özelliği olduğunu anlamama sebep oldu. Cevap şöyleydi; “Akıllı insan ayağını yerden hiç keser mi? Havalara uçmak, biz delilerin işi.” Haliyle, bu cümlenin üzerine başka bir cümle kurulamazdı. En güzeli biraz deli olduğumu kabullenip, uçuşun, an be an tadını çıkartmaktı. Yere indiğimizde hafif mide bulantısı ve biraz baş dönmesi hissetmiştim. Normal dediler, geçer dediler. Aklımın havada kalmasına rağmen, yarım saat sonra normale dönmüştüm. Uçmadan önce verilen en önemli tavsiye yağlı yemememiz yönündeydi. Ne kadar kulak asıyorduk, tartışılır. Biz de formülü bulduk. Uçmadan önce avuç avuç sarı leblebi ile besleniyorduk. Midenin suyunu çektiği için, bu mucizevi nohut taneleri, çok işimize yarıyordu. Tahminlerime göre eğitim süresince 200 gramlık paketlerden 10-15 tane tüketmişimdir. Meğer havacıların çoğu leblebinin kıymetini bilirmiş! Eh, ben de orada öğrenmiş oldum. “Havacılık, bir yaşam tarzıdır.” Bu cümle ise, İnönü’deki Türk Hava Kurumunun giriş kapısının arka tarafında yazılıdır. Nasıl bir yaşam tarzı peki? Bu cümlenin altı boş olamaz, değil mi? Birkaç paragrafla anlatılacak kadar basit bir mevzu da değil. Sizi, bu yaşam tarzının içine sokmam lazım. Böylelikle, bir sonraki ay sizi nasıl bir yazının beklediğinin de sinyallerini vermiş oluyorum. Ulu ve ileri görüşlü önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “İSTİKBAL, GÖKLERDEDİR! Aklınızdan çıkarmayın! Güzel havalı günler dilerim... Mantar Paraşüt 36 SAFETY FIRST SAFETY FIRST İNSAN PERFORMANSI VE SINIRLARI Fransızca kökenli performans (performance) kavramının sözlük anlamı, verim gücü, üstesinden gelme, muvaffak olma ve hedefe ulaşma olarak özetlenebilir. Bir çalışanın ortaya koyabileceği maksimum performans için, işine ne kadar hâkim olduğu, meslek alanında ne kadar yeterli olduğu önemli olmakla birlikte kendi performansını etkileyen ve sınırlayan faktörlerin farkında olması, performansını ve sınırlarını bilmesi, daha sağlıklı, nitelikli ve doğru bir şekilde çalışmasına neden olur. HÜSEYIN GÜMÜŞ Teknik Eğitmen Performansı gerçek performans ve ideal performans olmak üzere iki gruba ayırarak değerlendirmemiz mümkündür. Gerçek performans, özel yaşantımızda ve iş hayatımızdaki mevcut şartlar altında gösterilebilen çabanın ve becerinin tümüdür. Diğer taraftan ideal performans ise özel yaşantımızda ve iş hayatımızdaki mevcut şartları kontrol altına alabildiğimizde gösterebileceğimiz azami çaba ve becerinin tümüdür. İdeal performansı yakalamak ve sürekliliğini sağlamak öncelikle performansımızı etkileyen faktörleri kontrol altına almaktan geçmektedir. Bunun için bu faktörlerin bilinmesi ve yapılan işe ne gibi olumsuz etkilerinin olabileceğinin farkında olunması gerekir. İnsan performansını etkileyen ve sınırlayan konuların bir kısmı biyolojik ritim, görme ve duyma problemleri, yorgunluk, stres, motivasyon gibi kavramlarla ilgilidir. Bu yazıda üzerinde durmak istediğimiz konular biyolojik ritim, görme ve duyma problemlerinin performans üzerindeki etkileri üzerine olacaktır. Biyolojik Ritim (Circadian Rhytm) Biyolojik ritim, yirmi dört saaatlik süre içerisinde fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişimlerdir. Bir günlük performans göz önünde bulundurulduğunda, performansı etkileyen en önemli faktörün biyolojik ritim ile ilgili olduğu görülür. Kalbin çalışma düzeni, hormonların salgılanması ve uyku hali gibi bir çok biyolojik olay belirli bir ritimde gerçekleşir. Uyku düzeni, beslenme alışkanlıkları ve sosyal yaşam biyolojik ritmin belirleyici faktörleridir. 37 38 SAFETY FIRST Biyolojik saat ise, insan vücudundaki hormonların ne zaman salgılanacağı gibi metabolik işlemleri düzenler. Biyolojik ritme uygun olmayan bir çalışma düzeninde, biyolojik saatin yeni zaman dilimine uyum sağlaması için gerekli olan dinlenme zamanı yeterli değilse yapılan işin kalitesinin düşmesine ve performansın olumsuz etkilenmesine sebep olur. Görme Problemi Görme performansının doğruluğunun ve görme hızının belirlenmesinde, adaptasyon, keskinlik, uzaklaşma ve yaklaşma gibi beynin kumanda ve kontrolünde olan içsel değişkenler ile; ışık yoğunluğu, kontrast, ölçü, yerleşim, renk, hareket gibi dışsal değişkenler etkili olmaktadır. Gözün, farklı seviyelerdeki ışığa uyum sağlama yeteneği vardır. Göze gelen ışınların etkisiyle göz bebeği büyüyüp küçülerek, gözün ışığa duyarlı bölümü olan retinayı korur. Kişi karanlıkta görmeye çalışırken göz bebeği büyür, aydınlık bir ortamda ise küçülür. Nesnelerin farklı mesafelerden görülebilmesi için gözün odak- lanması ve göz bebeklerinin o nesne üzerine yoğunlaşması gerekir. Karanlık bir ortamdan aydınlık bir ortama geçildiğinde veya uzak mesafeye bakarken birden yakın bir mesafeye bakmaya başlandığında gözün buna uyum sağlaması için belli bir süre geçmesi gerekir. Bir Uçak Teknisyeni, kendi görme performansının hangi seviyede olduğunu çok iyi bilmesi gerekir. Görme performansının düşük olduğu durumlarda, yapılan işin kalitesi olumsuz etkilenir. Bundan dolayı özellikle “inspection” gibi işlemler yapılırken bulunulan ortamın aydınlatma seviyesi görme performansını düşürmeyecek yeterlilikte olmalıdır. SAFETY FIRST Bir Uçak Teknisyeni, kendi görme performansının hangi seviyede olduğunu çok iyi bilmesi gerekir. Görme performansının düşük olduğu durumlarda, yapılan işin kalitesi olumsuz etkilenir. Bundan dolayı özellikle “inspection” gibi işlemler yapılırken bulunulan ortamın aydınlatma seviyesi görme performansını düşürmeyecek yeterlilikte olmalıdır. Diğer taraftan, beyin, algılanan görsel mesajları daha önceden hafızaya kaydedilmiş bilgiler ile karşılaştırdığından dolayı, hafıza ve görüntü arasında fark varsa göz yanılabilir ve görme performansı bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Duyma, Ses ve Gürültü Duyma sorunlarının nedenleri çok çeşitlidir. Örneğin, soğuk algınlığı sonucu, orta kulak ve ağız-burun bağlantısının tıkanması duyma yeteneğini azaltır. Ayrıca orta kulakta bulunan küçük kemiklerde kireçlenme ya da sıvı toplanması sonucu, ses iletimi engelleneceğinden, yine işitme sorunu yaşanabilir. En önemli neden ise, kulağın uzun süre yüksek şiddette seslere maruz kalmasıdır. Böyle bir ortamda uzun süre çalışmak, yorgunluğa da neden olur. 39 Gürültü, konuşmayı etkiler, iş performansını düşürür ve sağlık sorunlarına neden olur. Kulağın, yüksek gürültü seviyesi denebilecek koşullardan birine maruz kalması son derece sakıncalı bir durumdur. Bu durumdan korunmak için kulak tıkacı veya kulağı tamamen örten tipte kulaklıklar kullanılmalıdır. Gürültü, konuşmayı etkiler, iş performansını düşürür ve sağlık sorunlarına neden olur. Kulağın, yüksek gürültü seviyesi denebilecek koşullardan birine maruz kalması son derece sakıncalı bir durumdur. Bu durumdan korunmak için kulak tıkacı veya kulağı tamamen örten tipte kulaklıklar kullanılmalıdır. Sonuç olarak, çalışanın performansını etkileyecek ve yapılacak işin kalitesini düşürecek sınırların bilinmesi çok önemlidir. Görevlendirme yaparken çalışanın sınırları dikkate alınmadığında hatalara davetiye çıkarılmış olur. İş paylaşımı yapılırken “Bu iş yapılabilir mi?” yerine, “Bu iş ilgili kişi tarafından emniyetli ve düzgün yapılabilir mi?” olmalıdır. 40 TÜRK HAVACILIK TARİHİ TÜRK HAVACILIK TARİHİ 41 AVNİ OKAR’IN ANILARINDA TAYYARE MAKİNİSTLİĞİ – 1 İLK UÇAK TEKNİSYENLERİ AVRUPA’YA GÖNDERİLİYOR Türk havacılık tarihinin önemli isimlerinden Yeşilköy Tayyare Makinist Mektebi Müdürlerinden Avni Okar’ın 1910 ile 1924 yıllarını kapsayan havacılık anıları arasında uçak bakımı ile ilgili önemli ayrıntılar var. 2004 yılında Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan Türkiye’de Tayyarecilik adlı kitaptaki uçak bakımı ve teknisyenleriyle ilgili bilgiler ilk dönem havacılığımız içinde uçak teknisyenlerinin ne kadar önemli bir yeri olduğunun da göstergesi. İSMAIL ŞEN Avni Okar aslında bir Osmanlı subayı... Balıkesir Sultanisi’nde okurken naklini Harp Okulu’na yaptıran, Çanakkale’de savaşan, 1917 yılında ise “tayyareciliğe” geçen bir subay. Yazdığı anıları okuyunca, meraklı ve donanımlı biri olduğu anlaşılan Avni Okar, bu nedenle olsa gerek, makinistliğe vakıf bir pilot oluyor zamanla… Yeşilköy Tayyare Makinist Mektebi’nin ilk yöneticilerinden biri olması da bu nedenle mümkün oluyor. Anılarında zaman zaman uçak bakım ve makinistlerine de yer veren Avni Okar, 1917 öncesi havacılık tarihimizi yazacak tanıkların, kitabı yazdığı 1945’te yaşadığını, ancak “görevin” kendisine verildiği için cesaret ettiğini belirtiyor. Kitabın önsözünde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zeki Doğan’ın “Türk tayyareciliğinin tarihçesi yapılacağından bahs ile mesleğin eskilerin- Yeşilköy Tyy. İstasyonu marangoz atölyesi 42 TÜRK HAVACILIK TARİHİ O zaman tayyare satın almak güç değildi. Fakat bunları uçurmak için pilot ve teknisyen elemanlar lazımdı. Binaenaleyh tayyare almazdan evvel tayyareci ve makinist yetiştirmek icap ediyordu. Bu maksatla ordudan gönüllü olarak eşhas aranmış ve Balkan Harbi’nden biraz evvel 1327 (1911) senesinde ilk Türk Tayyareciliği kadrosu teşkil edilmişti. girişimler başlıyor. Okar o günlerde alınan kararları ve ilk tayyareci ve makinistlerin belirlenmesini şöyle anlatıyor: Yeşilköy Tyy. Mektebi’nde pervane imali den olmak sıfatı ile” Avni Okar’dan bildiklerini yazıp göndermesini istemesiyle kitabın yazıldığı aktarılıyor. Tayyarecilik bir manevrayla başlıyor… 1910 yılında Trakya’da yapılan bir manevrada alınan sonuçlar değerlendirilirken, tayyare gücünün olması durumunda sonuçların farklı olacağının düşünülmesinin tayyare ihtiyacının fark edilmesine yol açtığını belirtiyor Avni Okar. Bu olayın ardından uçak alınması ve özellikle de tayyareci ve makinist yetiştirilmesi için Yeşilköy Tyy. Mektebi gövde montaj atölyesi “O zaman tayyare satın almak güç değildi. Fakat bunları uçurmak için pilot ve teknisyen elemanlar lazımdı. Binaenaleyh tayyare almazdan evvel tayyareci ve makinist yetiştirmek icap ediyordu. Bu maksatla ordudan gönüllü olarak eşhas aranmış ve Balkan Harbi’nden biraz evvel 1327 (1911) senesinde ilk Türk Tayyareciliği kadrosu teşkil edilmişti.” (s. 9) İlk uçak teknisyenleri… Peki, kimdi bu tayyareci ve makinist namzetleri? Yani ilk pilot ve uçak teknisyenlerimiz… Kimdiler ve nasıl TÜRK HAVACILIK TARİHİ 43 Yeşilköy’de Safraköy Tayyare Mektebi’nin havadan alınmış resmi bir eğitim almışlardı. O ilk kadronun içinde bizzat yer almasa da birçoğunu tanıyan Avni Okar anlatıyor: “Talipler tayyareci ve makinist olarak iki kısım üzerine tertip edilmiş, kara ordusundan pilot, makinistlik için de deniz ordusundan –mesleklerinin münasebeti dolayısile- deniz makine subayları tercih olunmuştur. Ve bunlar Fransa ve İngiltere’ye tahsil maksadile gönderilmişlerdir. İlk giden tayyareciler Fesâ, Salim, Nuri, Fevzi. Fazıl… Makinistlik için giderler de: Fethi, İsmail, Murat, Aziz’dir…” (s. 9-10) Avni Okar, makinistlik eğitimi için gidenlerden Fethi Bey’in “fevkalade kabiliyeti ve hevesi” ile pilotluğu da öğrendiğini ve daha sonra Kahire seyahatindeki şehadetine kadar hep pilotluk yaptığını da belirtir. Yani İsmail, Murat ve Aziz isimli subayların Türkiye’nin ilk uçak makinistleri olduğu anlaşılıyor. Avni Okar’ın anılarında ilginç bir nokta da Ruslar tarafından esir edilen pilot ve uçak teknisyenleri. Okar Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Fransa ve İngiltere’den tayyare almanın imkânının kalmadığını sadece Almanya’dan alınabildiğini belirtiyor. Esir makinistler… Avni Okar’ın anılarında ilginç bir nokta da Ruslar tarafından esir edilen pilot ve uçak teknisyenleri. Okar Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Fransa ve İngiltere’den tayyare almanın imkânının kalmadığını sadece Almanya’dan alınabildiğini belirtiyor. Eldeki tayyarelerin de pilot ve teknisyenleriyle birlikte Ruslar tarafından esir alınmasıyla kullanılamadığını anlatıyor: “Birinci Umumi Harp başlamazdan evvel satın alınan üç beş tayyare ile tayyareci Sâlim İlkuçan ve Fesâ Beyler komutasında bir tayyare müfrezesi Kafkasya’ya gönderilmek üzere İstanbul’dan Bezmiâlem vapuruna irkâp edilmiş ise de Boğaz’dan çıktıktan birkaç mil ötede Rus Donanması tarafından vapur yaka- Yeşilköy Tyy. İstasyonu motor montaj atölyesi 44 TÜRK HAVACILIK TARİHİ Yeşilköy Tyy. Mektebi tesviye atölyesi lanarak batırılmış ve denize dökülen tayyareciler de makinistler ile beraber Ruslar tarafından esir edilerek Harbi Umumi nihayetine kadar Sâlim ve Fesâ Beyler Rusya’da (Sibirya) esir kalmışlardır.” (s. 15) Tayyare Mektebi ve malzeme deposu… Avni Okar tayyare tamir ve bakım işlerinin yapıldığı ilk yerlerle ilgili de bilgiler veriyor. Yeşilköy Safraköy’de kurulu Tayyare Mektebi’nin ilk uçak teknisyenlerinin çalışma mekanı olduğunu belirtiyor: “Günden güne Türk Ordusu havacılığının kadrosu büyümeye başlamış ve Umum Mektep Müdürlüğü 1331 (1915) senesi Karargâhı Umumi’nin onüçüncü şubesini teşkil etmek üzere Beyoğlu’nda Afrika Hanı’na nakledilmiş ve namı da Kuvayı Havaiye Müfettişliği’ne inkılap Günden güne Türk Ordusu havacılığının kadrosu büyümeye başlamış ve Umum Mektep Müdürlüğü 1331 (1915) senesi Karargâhı Umumi’nin onüçüncü şubesini teşkil etmek üzere Beyoğlu’nda Afrika Hanı’na nakledilmiş ve namı da Kuvayı Havaiye Müfettişliği’ne inkılap etmiştir. Safraköy’deki mektep de sırf talimü terbiye ve ikmal-tamir işleri ile meşgul olmak üzere yine Tayyare Mektebi Müdürlüğü unvanını almıştır. etmiştir. Safraköy’deki mektep de sırf talimü terbiye ve ikmal-tamir işleri ile meşgul olmak üzere yine Tayyare Mektebi Müdürlüğü unvanını almıştır.” (s. 16) Tayyare yedek parça ve malzemelerinin bulunduğu depolar ise iki farklı noktadaydı: TÜRK HAVACILIK TARİHİ Yeşilköy Tyy. Mektebi kanat montaj atölyesi “1333 senesinde doğrudan doğruya Kuvayı Havaiye Müfettişliği emrinde olmak üzere Yeşilköy İstasyonu’nun hemen yanında ve şimdiki tayyare müfrezesi ve Hava Yolları’nın bulunduğu mahalde Umum Kuvayı Havaiye Deposu teşekkül etmişti. Türkiye’den ve Almanya’dan satın alınan malzeme evvelâ bu depoya gelir ve buradan Tayyare Mektebi’nin ihtiyacı temin olunduğu gibi cephede bulunan bütün birliklerin ihtiyaçları da yine bu depo vasıtasıyla yapılırdı. Bu deponun bürosu Galata tarafında ve Rıhtım Hanı’nın alt katında idi. Ufak ve kıymetli malzemeler orada raflara yerleştirilmiş, büyük malzeme (komple kanat, istabilize, yedek motorlar…) ve akaryakıtlar ise Yeşilköy Ana Deposu’nda idiler.” (s. 17) Gelecek sayıda, Tayyare İstasyon Komutanlığı Tamir İstasyonları, Makinist Kuvveti, Makinistleri Yetiştiren Ecnebiler, İşgal İstanbul’unda Tayyare İstasyonu’na Yer Aranıyor… Yeşilköy Tyy. Mektebi’nin motor tecrübe sehpası AVNİ OKAR KİMDİR? Avni Okar’ın Türkiye’de Tayyarecilik 1910-1924 adlı kitabının başındaki biyografisi onun Türk havacılık tarihi açısından öneminin bir göstergesi: “Avni Okar 1895 yılında Selanik’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini İskeçe’de tamamladı. Liseye Selanik’te başladı; Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine Balıkesir Sultanisi’nde öğrenimini sürdürürken, naklini Harp Okulu’na yaptırdı. Piyade subayı olarak İkinci Tümen Birinci Piyade Alayı ile Çanakkale’de Anafartalar Kireçtepe muharebelerine iştirak etti. Yaralandı. Daha sonra aynı tümenle Irak’ta Irak muharebelerine ve İran Harekâtı’na katıldı. Irak’tayken, 1917 yılında tayyareci olmak için başvurdu, eğitim gördü. Birinci Dünya Harbi bitimine kadar çeşitli tayyare bölüklerinde bulunduktan sonra, İstiklâl Harbi sırasında Garp Cephesi Tayyare Bölüğü’ne katıldı. Sakarya Murahebeleri’nde Garp Cephesi Tayyare İrtibat Subaylığı’na getirildi. İzmir’in kurtuluşu ve Mudanya Konferansı’ndan sonra İzmir Seydiköy Hava Okulu müdür muavinliği ve uçuş amirliği, Diyarbakır Birinci Tayyare Bölüğü komutanlığı, Yeşilköy Tayyare Makinist Mektebi müdür muavinliği ve daha sonra müdürlüğü görevlerinde bulundu. Hava Müsteşarlığı İkinci Şube müdürlüğü yaparken 1934 yılında Fransa’ya tayyare ve motor fabrikalarında araştırmalar yapmaya gönderildi. 1935’te Kayseri Tayyare Fabrikası müdürlüğüne tayin edildi ve 1949’a kadar bu görevde kaldı. Aynı yıl, Hava Kuvvetleri Ordonat Dairesi Başkanlığı’na getirildi. 1950’de kendi isteği ile, Albay rütbesi ile emekli oldu. 19 Eylül 1962’de Türk-İnter Makinaları Anonim Ortaklığı Adana Şube Müdürlüğü görevinde bulunurken İzmir’de vefat etti ve İzmir Hava Şehitliği’ne defnedildi.” 45 46 TEKNİK ATIS OTOMATİK TERMİNAL BİLGİ HİZMETİ ATIS (Automatic Terminal Information Service), hava trafiğinin yoğun olduğu meydanlarda bir radyo frekansından sürekli olarak yayınlanan, meydana dair bilgileri içeren, önceden kaydedilmiş mesajlardır. Hava trafik kontrolörlerinin iş yükünü azaltmak ve frekans meşguliyetini azaltmak için geliştirilen ATIS, otomatik yayınlarında başta hava durumu ve kullanılan pist olmak üzere, yaklaşma usulleri ve önemli notamlar gibi, ilgili meydana varan veya meydandan ayrılan uçaklar için önemli bilgileri içerir. Pilotlar genellikle ATIS yayınını hava trafik kontrol ünitesiyle temasa geçmeden hemen önce dinlerler. GONCA GÜLER İki tip ATIS yayını bulunmaktadır: D-ATIS (Data Link-Automatic Terminal Information Services) ve Voice-ATIS. Her ikisi de aynı içerik ve formatta yayınlanmalıdır. Voice-ATIS ile pilot kokpit içinde sesli yayını dinler ve notlarını alır. Ancak birçok uçakta artık D-ATIS kullanılmaktadır. Sistem FMS in bir parçası haline getirilmiş olup, tüm bilgilerin bir çıktı halinde alınmasını sağlamaktadır. Pilotun Voice ATIS`te olduğu gibi tek tek yayını dinlemesine gerek olmamakta, D-ATIS ile kağıda dökülmüş haliyle çıktı alınabilmesi pilotların da iş yükünü azaltmaktadır. D-ATIS`in kullanılabilmesi için ise yer istasyonunun da bu yayını sağlayabilecek ekipmana sahip olması gerekmektedir. ATIS kaydı standart aralıklarla ve önemli bir değişiklik olduğunda güncellenir. Her ATIS mesajına A’dan başlayarak bir harf tahsis edilir ve ismini sırasıyla alfabeden alır. Her yeni ATIS mesajı alfabenin sıradaki harfi ile adlandırılır. Böylece bir uçucu hava trafik kontrol (ATC) ünitesine elindeki mevcut ATIS kodunu bildirdiğinde hava trafik kontrolörü pilotun sahip olduğu bilgilerin güncel olup olmadığını anlar. Pilotlar TEKNİK bu durumda hava trafik kontrolörleri ile ilk temaslarında ATIS bilgilerine sahip olup olmadıklarını bildirirler. Eğer ATIS edinmemişlerse veya yanlış ATIS bilgilerine sahiplerse hava trafik üniteleri ‘departure information’ veya ‘landing information’ adıyla ATIS bilgilerini pilotlara iletir. Ancak hava trafik birimlerinin verdiği ATIS özet halindedir. Pilotlar hem detaylı ATIS edinmek hem de hava trafik birimlerinin yükünü azaltmak için mümkün olduğu müddetçe ilk temastan önce bu yayını dinlemelidirler. Frekansa ilk çıkışlarında pilotlar örneğin ‘Information A copied’ derse ancak temastan hemen önce pist değişmiş ve yeni ATIS B yayınlanmışsa A geçerliliğini kaybettiği için gerekli bilgilendirme yapılır. ATIS yayınları için mümkün olduğunda ayrı bir VHF frekans kullanılmakta olup, ayrı bir frekans kullanma imkanı yok ise, en uygun seyrüsefer yardımcı cihazının tercihen VOR frekansından yayınlanmalıdır. Ancak, VOR’ın yayın mesafesi uygun olmalı, VOR’ın tanıtma işaretini engellememelidir. ILS kanallarından yayın yapılmamalı ve yayınlar sürekli ve tekrarlanır olmalıdır. ATIS yayınları belirlenmiş hava meydanlarında uluslararası havacılık hizmetleri için İngilizce olarak yayınlanmakta, yayınlar birden fazla dil için uygun olup, kullanılacak her dil için ayrı kanal kullanılmaktadır. Mesajların operasyonel hizmet veren hava trafik hizmeti ünitesince hazırlanmadığı durumlarda, yayınlarda yer alan bilgilerin yaklaşma, iniş, kalkış pozisyonunda bulunan hava araçlarıyla birlikte ilgili hava trafik hizmet ünitelerince anında alınması sağlanarak hizmete verilmelidir. ATIS yayınları uygulanabilir olduğunda 30 saniyeyi aşmamalı, yayınlar anlaşılır olmalı, seyrüsefer yardımcı cihazının sinyalinden etkilenmemelidir. Yoğun havalimanlarında meşguliyet süresini azaltmak için inen ve kalkan uçakların ATIS bilgileri ayrı bir şekilde yayınlanmalıdır. ATIS bilgileri yalnızca bir meydana ait olup, mesajların hazırlanması ve yayınlanması hava trafik hizmeti veren ünitelerin sorumluluğundadır. ATIS`te yer alacak meteorolojik bilgiler, yerel meteoroloji raporları 47 ya da SPECI denen özel olarak yayımlanan meteorloji raporlarından alınmalıdır. Operasyonel olarak anlamlı olabilecek değişiklikler anında hava trafik kontrolörlerince güncellenmektedir. ATIS yayınlarının içeriğinde şu bilgiler yer almaktadır: • Meydan adı • İniş ve/veya kalkış göstergesi • Yayın tipi, eğer yayın D-ATIS ise • Yayın tanımlayıcısı • Gözlem saati • Uygulanacak yaklaşma tipi • Kullanılan pist, eğer varsa potansiyel tehlike yaratacak durumlar • Pist yüzey koşulları eğer uygunsa frenleme durumu • Uygunsa bekleme gecikmeleri • Gerekli ise, geçiş seviyesi • Diğer temel operasyonel bilgiler • Önemli değişiklikler ile birlikte yer rüzgar yönü/hızı, eğer rüzgar sensörleri kullanılan pistin belirli bölümlerinde bulunuyorsa, pistin bölümleri için alınan rüzgar bilgisi değerleri • Görüş ve gerektiğinde RVR değeri (Runway Visual Range) • Mevcut hava durumu • 1500 mt / 5000 ft’in ya da en yüksek sektör irtifaın altındaki (hangisi yüksek ise) bulutlar, gökyüzü kapalı ise mümkün olduğunda dikey görüş mesafesi • Hava sıcaklığı • Isba değeri • QNH altimetre değeri • Alçalma / tırmanma hattını ilgilendiren meteorolojik bilgiler ve hava durumunda yer alan operasyonel olarak anlamlı olabilecek yeni ek bilgiler, gerekli ise wind shear (ani rüzgar değişimleri) raporu • Uygunsa hava durumundaki gelişme tahminleri • Geçerli SIGMET mesaj bilgisi (Significant Meteorological Information) 48 TEKNİK HİDROLİK SİSTEMLER Hidrolik kelimesi Yunanca’da su anlamına gelen “hydro” kelimesinden gelmektedir. Uçaklarda hidrolik denince, sıvılar yardımıyla hareket ve kuvvetlerin üretimi anlaşılmaktadır. Uçaklarda bulunan hidrolik sistemlerde, sıkıştırılamaz özellikteki akışkanlar kullanılır. Akışkanın basıncının, debisinin ve yönünün kontrol edilmesi ile elde edilen enerji, uçuş kumanda yüzeyleri ve iniş takımları gibi yüksek güç gerektiren sistemlerin kumandasında kullanılır. MUHLIS AKYÜREK Teknik Eğitmen İnsan gücünün yetersiz kaldığı her durumda hidrolik gücünden yardım alınır. Hidrolik sistemler, ağır şartlarda insan gücünün yetmediği ve insan hızının yeterli olmadığı durumlarda işi kolayca yapabilmeyi sağlamaktadır. Sadece havacılıkta değil, inşaat, tersane, fabrika, taşıma işleri vb. sektörlerde de hidrolik ile çalışan sistemlere çok fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Hidrolik sistemler, genelde iç içe rahatça girip çıkabilen iki silindirin sızdırmazlık sağlanarak hidrolik sıvısı ile hareket ettirilmesidir. Yüksek hacim ve tazyikli pompa yardımı ile hareket ettirilen dar yapılı hidrolik silindirleri, tonlarca ağırlığı itebilecek şekilde güç sağlamaktadır. Tonlarca ağırlık kaldıran dev vinçlerin kollarını hareket ettiren 1 veya 2 tane hidrolik sistemler herkesin dikkatini çekmiştir. Bu silindirik uzun borular TEKNİK tüm hareketi bir pompa ile itilerek iç kısmını dolduran hidrolik sıvısı sayesinde yapmaktadır. Uzaktan kontrol avantajı ve az yer kaplaması ile tam bir tasarım harikasıdır. Hidrolik sitemler sıvıyı depo eden bir bölüm ve buraya basınç uygulayan düşük enerjili başka bir sistem ile çalışmaktadır. Ana depoda basınç yapan silindirik sistem, itici güç yapan diğer sitemden daha geniş bir yüzeye sahip olmalıdır. Genişlikten dara doğru giden sıvı daha etkin ve kontrollü bir basınç uygulamaktadır. Sıvı olarak genelde yağ kullanılır. Bilindiği gibi sıvılar sıkıştırılamazlar. Sıvıların sıkışmaması özelliği bu sistemin temelini oluşturur. Hidrolik bu özelliği ile, hava veya başka gazlara oranla çok daha güvenilir olmaktadır. Eğer esnek bir sistem (yay mekanizması) oluşturulması istenilseydi sıvı yerine herhangi bir gaz kullanımı daha uygun olurdu. Hidroliğin avantajlarını şu şekilde sıralamamız mümkündür: 1. Küçük hacimli elemanlar ile büyük kuvvetler ve momentler elde edilir ve iletilebilir. 2. Azami yük altında, durağan halden hareketli hale kolay geçirilebilir. 3. Hız, kuvvet ve moment, kademesiz olarak kolay ayarlanabilir. 4. Uygun elemanlar kullanılarak, hareketin yönü çabuk değiştirilebilir. 5. Sistem aşırı yükten kolaylıkla korunabilir. Hidroliğin dezavantajları ise: 6. Hareketin kontrolü, çok hassas bir şekilde sağlanır. 1. Çevre kirliliğine neden olurlar. 7. Sistem kendi kendini yağlar ve soğutur. 8. Uzun ömürlüdür. 2. Hidrolik çalıştırma elemanları pahalıdır. 3. Yüksek basınç nedeniyle tehlike vardır. 9. Titreşimsiz ve düzenli hareket elde edilir. 4. Sistemin ve yağın kirlenmesi problemi vardır (contamination). 10. Hidrolik sistem gürültüsüz çalışır. 5. Sistem sıcağa ve soğuğa karşı duyarlıdır. 49 50 TEKNİK ELEKTRİKTEN KORKMAYIN! Bu ay ilk yazımla sizlerle buluşmanın hazzı ve heyecanı içerisindeyim. Amacım elektriğin özünden bahsederek özellikle uçak bakım mekanik mühendisleri arkadaşlarımızın korku ve endişelerini giderebilmek. ÖMÜR CANİNSAN Teknik Eğitmen Sizlerin de bildiği üzere uçağın başından sonuna kadar dolanan ve binlerce metre uzunluğunda olan kablolar , bizim elektriği bir noktadan başka bir noktaya taşımamızı sağlamaktadır. Bu hat iletimini sağlayan sistemi; pnömatik sistemindeki hava geçişini sağlayan ductlara veya hidrolik sisteminde hidrolik taşıyan boru hatlarına benzetebiliriz... Enerjinin korunumu kanunu gereği, elektriği mekaniğe; mekaniği elektrik enerjisine çevirmek mümkündür. Hiçbir enerjiyi yoktan var edemez yahut var olanı yok edemezsiniz. Bu doğrultuda elektriği de bir akışkan kabul etmek gerekir. Yegane farkı kokusuz tatsız ve elle tutulamaz olmasıdır. (Biraz da çarpıyor haliyle…) Bugün itibari ile uçak sistemlerinde genlik için 115 Volt, frekans için 400 Hz, faz içinse 3 fazlı sistemler tercih edilmiştir. TEKNİK Bildiğiniz üzere evimizde 220 Volt kullanmaktayız… Peki neden uçaklarımızda 115 volt tercih etmekteyiz? Uçakların elektrik sistemlerini dizayn edenlerin dikkat etmesi gereken önemli bir husus vardır. Elektrik kabloların dayanımı ve ağırlıkları. Elektrik geriliminin genliği arttırıldıkça onu taşıyacak kablonun kalınlaşması gerekmektedir. Aksi taktirde ince kalan kablonun direnci yüksek olduğundan akım kablo üzerinde ısıya dönüşerek hem elektrik enerjisinde kayıp oluşmasına hem de kablonun hasarlanmasına sebep olabilir. Yine benzer nedenlerden dizayn edenler evlerimizde kullandığımız 50 Hz yerine 400 Hz’i tercih etmişlerdir. Detaylı bir anlatım yapmak yerine bu konuyu tulumba örneği vererek daha basite indirgemek istiyorum. a b Yukarıda resimlerini gördüğünüz a tulumbasının silindir hacmi 400 birim, b tulumbasının hacmi ise 50 birimdir. A tulumbasını 1 kere hareket ettirdiğimizde 400 birimlik su çıkartabiliyorken b tulumbasından ise tek seferde 50 birimlik su çıkartabiliyoruz. Ancak unuttuğumuz bir şey var. A tulumbasının silindiri daha büyük olduğundan kaba bir hesapla b tulumbasına oranla 8 kat fazla kuvvet uygulamak zorundayız. Şimdi a tulumbasının 1 hareketi esnasında , b tulumbasını 8 kez hareket ettirirsek toplamda aynı gücü harcamış ve aynı miktarda su çıkartmış oluruz. Bu da bize tulumbayı ufaltabilmemizi sağlamaktadır. Aynı uçaklarda frekansın artması sayesinde birçok elektrik ve elektronik elemanın ufaltılabilmesi gibi. Son olarak evlerimize kıyasla neden 3 faz kullandığımızı anlatmaya çalışalım. 3 faz özellikle elektrik motorlarında daha fazla güç demektir. Kısaca örneklemek gerekirse; hayalinize yuvarlak bir masa getirin ve tek başınıza masayı olduğu yerde döndürmeye çalışın. Ne oldu zor mu geldi? Yorulmayın şimdi yanınıza iki kişi daha gönderiyorum ve üçünüz beraber döndürüyorsunuz. Nasıl böyle daha kolay oldu değil mi? Kaba ifadeyle özellikle elektrik motorlarında bir nevi torku arttırmak için üç faza ihtiyacımız var. Hidrolik sistem için 3000 psi basınç üretecek bir motora ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. 3 fazlı sistemlerin başka bir yararı daha mevcuttur. Uçağımızdaki elektronik sistemlerin birçoğu direk olarak doğru akım ile çalışmaktadır, buna karşın ana üreteçlerimiz alternatif akım üretmektedir. Bu soruna çözüm olarak uçaklarımızda TRU (Transformer Rectifier Unit) bulunmaktadır. Bu cihazların 3 fazla beslenmesi halinde çıkışlarından daha düzgün doğru akım elde edilebilmektedir. Böylece bir akü çıkışına en yakın doğru akımı elde etme şansımız olmaktadır. Bu yazımızda uçaklarda kullanılan elektriği tanımaya çalıştık. Bir sonraki yazımızda hidrolik sistem ile elektrik sisteminin benzerliklerinden detaylı bir şekilde bahsedebilmek ümidiyle... 51 52 GEZİ HAMBURG KUZEYİN EN SOYLUSU Hani bazı kentler vardır. Duruşu ile konumu ile o farklılığını hissettirir. Tarihi yapıları ve kültürü ile de kendini diğer kentlerden hemen ayırır. İşte Hamburg hem bir Alman kenti hem de fazlası olduğunu hemen bize hissettiren kuzeyli bir kent. DR. HANDAN DIKER Yeditepe Üniversitesi GEZİ 53 54 GEZİ Almanya’yı çok severim. Belki bu ülkeye çok sık gidip gelmem ve yıllarca Alman kültürü ile büyümüş olmamın etkisiyledir, bilemiyorum. Ancak bu kadar Almanya ile içi içe olduğum halde Hamburg’u görmemiştim ve Pegasus Hava Yolları ile yola çıktım. Yaklaşık 3 saat 20 dakikalık bir uçuştan sonra Hamburg’a ulaştım. Burası diğer Alman şehirlerinden oldukça farklı bir yerdi. İnanın daha ilk bakışta kendimi Londra’ya inmiş gibi hissettim. Ve bu hissim şehri gezerken de hep devam etti. Evet, Hamburg’un, tam bir kuzeyli kenti olan Londra ile benzerlikleri çok... Hamburg Almanya’nın ikinci büyük şehri ve Almanya’nın en büyük limanı... Rotterdam’dan sonra Avrupa’nın ikinci limanı olan şehir, bence kuzeyin en güzel şehirlerinden biri. Kentin tarihine gelince, şehrin ismi, Hammaburg adlı ve imparator Şarlman’ın M.S 808 de yaptırdığı kaleden geliyor. Alster ve Elbe nehirlerinin arasındaki bataklıkta bulunan kayalık bölgede inşa edilen kale. Burg, kale anlamında kullanılır. Hamma’nın anlamı ise, bataklıktaki ağaç. İkinci Dünya Savaşı sırasında Hamburg limanı oldukça yoğun hava saldırılarına uğramış. Özellikle 23 Temmuz 1944 günü İngiliz ve Kanada uçakları gece, ABD uçakları da gündüz olmak üzere Hamburg’u bombalamış. 280.000’den fazla binanın yıkılıp 25- 30 bin insanın öldüğünden söz edilir bu esnada. Aslında kesin sayı belli değildir. Hamburg Almanya’nın ikinci büyük şehri ve Almanya’nın en büyük limanı... Rotterdam’dan sonra Avrupa’nın ikinci limanı olan şehir, bence kuzeyin en güzel şehirlerinden biri. Ben Hamburg’da merkezi bir bölge olan ana tren istasyonunun (Haupthbahnopf) karşısında bir otelde kaldım. Her yere yakın oluşu, tur otobüslerinin başlangıç noktası olması nedeni ile de oldukça güzel bir konum seçmiştim. Hamburg bir liman kenti. Dolayısıyla da diğer Alman kentlerinden çok farklı… Kuzey denizine akan Elbe nehri kıyısında kurulu olan şehir, o kadar yeşil ki sanki GEZİ İsviçre’de Cenevre’de dolaşıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Ben yeşilin en güzelini Cenevre’de gördüğümü anımsıyorum. İşte Hamburg da aynen böyle. Kentin merkezinde iki tane göl var. Bunlara iç göl diyorlar. Binnen ve Aussenalster gölleri. Şehirde Venedik’teki gibi birçok köprü var. Hatta Hamburg’un Amsterdam ve Venedik’ten bile daha fazla köprüsü olduğu söyleniyor. Temmuz ayının ortasında gittiğim şehir o kadar sıcaktı ki, şaşırıp kalmıştım. Genellikle 22-23 dereceyi geçmeyen sıcaklık bu kez 43 dereceyi gösteriyordu. Almanya’da adeta bir çöl sıcağı hüküm sürüyordu, inanamadım. Hamburg o kuzeyli kentlere özgü durumunu koruyan, yani oldukça elit bir kent. Aynı zamanda önemli bir sanayi kenti. Uçak üretiminde dünyanın üçüncü kenti durumunda… Ayrıca ünlü Alman gazetesi ‘Die zeit’ burada basılıyor. Üniversiteleri de oldukça ünlü olan Hamburg’da özellikle iki üniversite hemen kendini belli ediyor. Bunlardan birisi ilk özel hukuk yüksekokulu ve öteki de ünlü Hamburg Teknik Üniversitesi. Şehrin kalbi, Rathaus Platz. Ve burada tüm görkemi ile yükselen Belediye Binası. Burada sokaklarda adeta serpiştirilmiş gibi duran birçok yemek restoranları bulunuyor. Zaten turistlerin de ilk uğrak noktası burası. Ben de öyle yaptım. Burada beni şaşırtan bir diğer şey de Rathaus’un sağında yer alan adeta bir minik Venedik görüntüsü oldu. Ben genellikle kenti yürüyerek gezdim. Ancak iç göllerde isterseniz turistik gemi teknelerini kullanabiliyorsunuz. Şehrin kalbi, Rathaus Platz. Ve burada tüm görkemi ile yükselen Belediye Binası. Burada sokaklarda adeta serpiştirilmiş gibi duran birçok yemek restoranları bulunuyor. Zaten turistlerin de ilk uğrak noktası burası. Ben de öyle yaptım. Burada beni şaşırtan bir diğer 55 56 GEZİ Reepebahn caddesine yine değinmek istiyorum. Çünkü burada Beatles’ın ayrı bir yeri var. Hatta bir de Beatles Meydanı bulunuyor. Beatles grubu ünlü olmadan önce ilk kez burada müzik yapmış, Beatles onlar için çok önemli. şey de Rathaus’un sağında yer alan adeta bir minik Venedik görüntüsü oldu. Burasının adı Alster Arcades bölgesi imiş. 1843 yılında yaşanan yangından sonra yeniden inşa edilen bölge aynı Venedik gibi yapılmış nedenle buraya ‘küçük Venedik’ de diyorlar. Hamburg’un değişik ve etkileyici bölgelerinden birisi de St. Pauli semtindeki Reeperbahn Caddesi... Burası genellikle gece kulüplerinin ve barların yer aldığı bir eğlence caddesi. Biraz ilerisi ise liman. Ve burada yer alan ünlü fishmarkt, yani balık pazarı. Burası bir şölen yeri adeta… Yeme içme lokallerinin yer aldığı ve ayrıca gezinti teknelerini kalktığı hareketli, dinamik bir yer. İşte buradan da çok etkilendim. Reepebahn caddesine yine değinmek istiyorum. Çünkü burada Beatles’ın ayrı bir yeri var. Hatta bir de Beatles Meydanı bulunuyor. Beatles grubu ünlü olmadan önce ilk kez burada müzik yapmış, Beatles onlar için çok önemli. Hamburg’un tam ortası Alster gölü… Burası o kadar dingin ve bir o kadar kenti güzelleştiren bir göl ki anlatamam. Etrafı parklarla ve güzel villalarla çevrili. Yani Alster gölü ve Rathausplatz kentin en güzelleri. Gelelim alışverişe. Hamburg bir alışveriş kenti. Her tür markanın satıldığı ünlü Mönckeberg Strasse en ünlü alışveriş caddesi. Cıvıl cıvıl ve çok hareketli olan bu caddelerde dolaşırken kendimi bir an Lond- GEZİ ra’nın ünlü Oxford Street ya da Bond Street isimli caddelerinde geziniyormuş gibi hissettim. Zaten burada bulunan restoranlar bile o İngilizlere özgü “fish and chips” restoranları. Yani balık ve patates yanında da bira… Buraya kadar Hamburg’a ilişkin yazdıklarım, kentin yerleşik ve eski yapısının korunmasına yönelik ve daha çok da kentin tarihi dokusu ile ilgili idi. Ancak Hamburgluların övünçle bahsettikleri ve bitiş tarihi 2025 olarak belirlenen kentsel dönüşüm projesinden de bahsetmem gerekiyor. ‘Hafen City’ adını alan bu projede adeta bir küçük Amerika yaratmışlar. Hemen hemen büyük bir kısmının bitmiş olduğunu gözlemediğim Hafen City’de ben San Francisco kentinin bire bir aynısını hissettim. Otobüs ile dolaştığım Hafen City sokakları bana New York’un 5. Caddesini de anımsattı. Geniş, düzgün ve yepyeni caddeler ve üzeri tuğlalı modern apartmanlar. Alın size Hafen City. Değişik bir Alman kenti görmek isterseniz, gerek yapıları açısından gerekse geniş caddeleri açısından elitist bir yaşamı izlemek isterseniz, Hamburg tam da bu özellikleri içinde barındıran bir kent. Bence Hamburg’u geç kalmadan görün diğer Alman kentlerinden olan farkını hemen hissedeceksiniz. Böylece kuzeyin en soylusu unvanını hak eden bir şehir olduğunu da görecek ve bana hak vereceksiniz. 57 SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER 58 HAZIRLAYAN HÜSEYİN GÜMÜŞ SOSYAL MEDYA SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER SOSYAL MEDYA 59 AJANDA LARA FABIAN İSTANBUL’DA… “I will Love Again” ve “Je’Taime” gibi parçalarıyla müzik listelerini alt üst eden, dünya üzerinde 20 milyonun üzerinde albümü satılan ünlü pop yıldızı Lara Fabian, 16 Ekim 2015 tarihinde, Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell Sahnesi’nde müzikseverlere eşsiz bir müzik ziyafeti yaşatacak. Tüm zamanların albümü en çok satan Belçikalı kadın sanatçısı olan Lara Fabian, 1988 yılında 33. Eurovision Şarkı Yarışması’nda Lüksemburg’u temsil etmiş ve “Croire” adlı parçayla 4. olmuştu. 1991-2013 yılları arasındaki dizi ve filmlerde 13 şarkısıyla katkıda bulunan Fabian, 2002 yılında ise “Final Fantasy” filmi ile World Soundtrack Awards’ta, “en iyi film müziği” ödülüne layık görüldü. 15 ve 16 Ekim 2015, Zorlu Performans Sanatları Merkezi-Turkcell Sahnesi, İstanbul DEVLET TİYATROLARI PERDELERİNİ AÇIYOR… Ekim ayında Devlet Tiyatroları perdelerini açıyor. Birbirinden ilginç oyunları ve uygun bilet fiyatlarıyla tiyatro keyfi için mükemmel bir seçenek olan Devlet Tiyatroları, İstanbul’dan Van’a, Adana’dan Zonguldak’a 21 şehirde perde açacak. Barış Gezegeni, Purnima ve Sırlar Ormanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Ellerimin Arasındaki Hayat, Çiçeğim Solmasın, Hamlet, İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı oyunlardan bazıları… Tüm şehirlerdeki oyunlar ve programa devlettiyatro. org.tr adresinden ulaşılabilir… İSTANBUL ŞEHİR TİYATROLARINDA EKİM AYI… İstanbul’daki 12 ayrı sahnesinde birbirinden güzel oyunlar sergileyen İstanbul Şehir Tiyatrolarının Ekim ayı programı açıklandı. 7 Ekim’de Reşat Nuri Sahnesi’nde sergilenecek Çin Kahvesi adlı oyunla açılacak perdeler, birbirinden güzel ve her yaş kitlesine seslenen oyunlarla sürecek. İstanbul Şehir Tiyatrolarının Ekim ayında sergileyeceği oyunlardan bazıları şöyle: Çin Kahvesi, Ayak Takımı Arasında, İki Arada Bir Yerde, Cyrano De Bergerac, Şekerpare, İstanbul Efendisi, Türkiye Kayası “Bir Göç Hikayesi”, Zengin Mutfağı, Komşum Hitler, Ölü Adamın Cep Telefonu, Kısasa Kısas, Çürük Temel, On İkinci Gece, Kerbela, Hayal-i Temsil, Sırça Hayvan Koleksiyonu, On İki Öfkeli Adam, Terzi, Şekerpare… EKİM’DE UNUTMA! 1 EKİM Hava Harp Okulu’nun Açılışı (1951) 11 EKİM Mudanya Mütarekesi’nin İmzalanması (1922) 19 EKİM II. Murat’ın, Kosova Zaferi (1448) PINK MARTINI AVRUPA TURNESİ KAPSAMINDA TÜRKİYE’DE 29 EKİM “Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass“, “Joy to the World“, “1969“, “A Retrospective“, “Get Happy” ve “Dream A Little Dream” albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini, Avrupa turnesi kapsamında Pasion Turca organizasyonu ile 18 Ekim’de İstanbul’da Volkswagen Arena’da. Paşa’nın Cumhurbaşkanı Seçilmesi (1923) Cumhuriyet’in İlanı ve Gazi Mustafa Kemal 30 EKİM Mondros Antlaşması (1918) Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Forbes’un sıcak vokali ile 18 Ekim’de Volkswagen Arena’da. 30 EKİM 18 Ekim 2015 20:30, Volkswagen Arena, İstanbul İsmet Paşa’nın Cumhuriyet’in İlk Başbakan’ı Oluşu (1923) 62 UÇAN ÇOCUK OKUL BAŞARISI İÇİN ÖNERİLER İstek, ilk adım… Okul başarısı öğrenciler için bitmeyen bir hedef. Hayata atılmadan önce bir prova niteliğinde algılanan okul hayatındaki başarı veya başarısızlık doğal olarak hayattaki başarıyı da etkiliyor. Peki okul hayatında başarı için uygulanabilecek bir yöntem var mı? Neleri yapar ve neleri yapmazsak başarılı oluruz? Eğitim uzmanlarının önerilerinden derledik… MÜMIN BALKAN İstek… Başarılı olmanın ilk şartı elbette ki “istek”… Yani başarılı olmayı istemek… “Ben başarılı olmak istiyorum” demeyen, bunu istemeyen birinin başarısı tesadüfi olacaktır. Belki birkaç sınavda başarılı olacak, ancak bu sürekli olmayacağı için gerçek anlamda başarı sayılmayacaktır. Çünkü “başarı” sürekliliği olan bir sürekliliği olmadığı sürece tatmin edici sonuçlar doğurmaz. Peki, bir insan neden başarılı olmak ister? Birinin herhangi bir konuda istekli olmasını sağlamak için yapılabilecek bir şey var mıdır? Ne yazık ki bu soruların kesin cevapları yok. İnsan karmaşık bir yaratık ve özellikle duyularıyla ilgili konularda net reçeteler vermek zor. Örneğin bir çatı altında yetişmiş iki kardeşin birbirlerine zıt karakterlerde olması sık görülen bir durum... Aynı ana baba, aynı kültürel çevre, aynı okul ve aynı ekonomik şartlarda yetişmiş iki kardeşten biri başarı için istek duyarken diğeri için başarının herhangi bir anlamı bile olmayabilir. UÇAN ÇOCUK Belki bu konuda yapılabilecek en etkili şey, öncelikle öğrencinin “nasıl bir hayat yaşamak istediğine” dair düşünmesini sağlamaktır. Nerede yaşamak istersin? Hangi ülkeleri gezmek istersin? Nasıl bir otomobilin olmasını istersin? Evinin kaç odasının olmasını istersin? Gibi soruları yönelteceğiniz öğrenciler, ister istemez bu konuda düşünmeye başlayacak. Hedeflerinin uçuk veya mütevazı olmasının bir önemi yok. Önemli olan elleriyle kuracağı hayatıyla ilgili düşünmeye başlamasıdır. Bu konuda yapılabilecek sohbetlerde düşüncelerini gözünde canlandırmasını sağlamaya çalışmak da oldukça önemlidir. Kendini istediği gibi bir hayatın içinde ve büyük bir insan olarak canlandırabilmesini sağlarsanız, bir sonraki adıma hazırdır… Başarı isteğinin oluşması için sonraki adım, kafasında canlandırmaya başladığı hayatı nasıl elde edebileceğini düşünmesini sağlamaktır. Bu süreç, nasıl bir mesleği olması gerektiğine dair düşünmesinin de yolunu açacaktır. Başarı isteğinin oluşması için sonraki adım, kafasında canlandırmaya başladığı hayatı nasıl elde edebileceğini düşünmesini sağlamaktır. Bu süreç, nasıl bir mesleği olması gerektiğine dair düşünmesinin de yolunu açacaktır. İsteğinin sürekli canlı kalması için hedefleriyle ilgili yazı veya fotoğrafları odasına veya çalışma masasına asmaya başlaması da önemli bir aşamadır. Bu konuda ebeveynlerin esnek davranması şevklerinin kırılmasını engelleyecektir. Zaman zaman hedefleriyle ilgili konuşmak, hedeflerine uygun hediyeler vermek de isteklerinin canlı kalmasına yardımcı olacaktır. 63 64 SINEMA EKİM SİNEMA Ekim’de vizyonda… Box Office Türkiye verilerine göre Ekim ayında vizyona birçok Türk filmi girecek. Mahmut Kaptan’ın yönettiği Kafes, Zeki Demirkubuz’un Bulantı adlı yeni filmi, Sümeya Kökten’in yönettiği ve Türk sinemasında ciddi bir akım olmaya başlayan korku gerilim türü Vesvese: Cin Tuzağı, Mustafa Uğur Yağcıoğlu’nun yönettiği romantik komedi Dünyanın En Güzel Gülüşü bunlardan bazıları… Ekim ayı filmlerinden seçtiğimiz birkaçı şöyle: 2 EKİM CUMA ŞAH MAT Dram, biyografi. Oyuncular: Tobey Maguire, Liev Schreiber… 9 EKİM CUMA TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ Dram, Biyografi, 3 Boyutlu. Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Ben Kingsley, Charlotte Le Bon… MARSLI Yönetmen: Ridley Scott 16 EKİM CUMA YAKTIN BENİ Komedi. Oyuncular: Uğur Yücel, Sarp Apak, Sinem Kobal, Meltem Cumbul… 23 EKİM CUMA OTEL TRANSİLVANYA 2 Animasyon. Seslendirme: Stars: Adam Sandler, Andy Samberg, Selena Gomez… 30 EKİM CUMA FRANKENSTEIN Korku, Gerilim, Fantastik. Oyuncular: Carrie-Anne Moss, Xavier Samuel, James Lew… Oyuncular: Matt Damon, Jessica Chastain Mars insanoğlunun gitmeyi hedeflediği ilk gezegen… Yıllardır süren çalışmalar sonucunda 2020’li veya 2030’lu yıllarda gidilmesi muhtemel görülüyor. Çeşitli ülkelerin Mars’a gitmek için çalışmaya başlamasından çok önce bilimkurgu yazarları gidip dönen kahramanlarla ilgili kitapları yayınladılar. Andy Weir imzalı aynı adlı romandan uyarlanan Marslı’da Mars’ta mahsur kalan Mark Watney adlı astronotun yaşam ve dünyaya dönüş mücadelesi anlatılıyor. Bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilen Mark Watney, elindeki sınırlı olanakları kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim adamı durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da cesur bir kararla kurtarma operasyonunda yer alırlar. KİTAP 65 İKİ YAZAR İKİ KİTAP “1984” ve “CESUR YENİ DÜNYA” George Orwell ve Aldous Huxley MÜMIN BALKAN Gelecekten haber veren fütüristik ütopya ya da anti ütopyalar okurlardan her zaman ilgi görür. Özellikle yakın gelecekse söz konusu olan okur yarın nasıl bir dünyada yaşayacağını öğrenmek için de bu tip kitaplara ilgi gösterir. İkinci Dünya Savaşı sonrası yazılmış iki farklı roman olan 1984 ve Cesur Yeni Dünya da birer gelecek tasarımı. Aslında bu kitaplara “uyarı” da denebilir. George Orwell’in 1984’ünde herkesi izleyen ve ne yaptığını bilen “Büyük Birader” de sayısız sanatçıya ilham vermiş, sinemadan müziğe birçok eserde kullanılmıştır. Yıllarca kamera ve mikrofonlar kullanarak insanları izleyen “Büyük Birader” imajı internetin yaygınlaşmasıyla farklılaşmaya başlar. Kitabın son yayıncısı Can Yayınları tanıtım bültenine şunları yazmış: “George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.” Belki, “izleyici” kimliği açısından “Büyük Birader” konusunda isabetli bir tahminde bulunmuştur George Orwell, ancak öngördüğünün tersine vatandaşlarına karşı baskıcı yönetimler giderek azaldı. Belki de 1945 yılında kazanan tarafın özgürlükçü demokrasi cephesi olduğu- CESUR YENİ DÜNYA nun bilinciyle, Aldous Huxley daha ilginç bir ütopyaya imza atmış... Orjinal isim: Brave New World Aldous Huxley İthaki Yayınları Bilimkurgu Dizisi, 348 s.,1. Hamur, Ciltsiz, 11 x 18 cm Huxley’in Cesur Yeni Dünyası’nda 1984’ün aksine herkes mutludur, herkes çalışır ve eğlenir. Ancak bu bilinçle gerçekleşmez. Yine egemen gücün herkesin kendisini mutlu hissetmesini sağlayacak bir mekanizmasıyla sağlanır. İnsanlara baskı yapılmaz, çünkü buna gerek kalmaz. Cesur Yeni Dünya’nın tanıtım bülteninden: “Cesur Yeni Dünya” bizi “Ford’dan sonra 632 yılına” götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, ‘annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.” 1984 Orjinal isim: Nineteen Eighty-Four George Orwell Can Yayınları Dünya Klasikleri Dizisi, 352 s., 2. Hamur, Ciltsiz, 14 x 20 cm “Cesur Yeni Dünya”nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda ‘birey yok edilse de süren macerasının’ sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopya geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp ‘iyi edebiyat’ kategorisine yükseltiyor.” Kısaca Huxley, büyük bir basiretle, insanların kendilerini mutlu hissetmelerini sağlayacak bazı mekanizmaların devreye alınmasıyla, onlara baskı yapmanın gereğinin kalmayacağını görmüş. Her iki kitap da önemli ve insanın umutsuz “ideal yönetim, ideal toplum, ideal insan” arayışının bitmeyecek parçalarından… İki romandan daha popüleri olan 1984 sinemaya da ilham verdi… BIL BAKALIM 66 1 ? ?? ? ? ? ? ? ? ? ? ? TÜNELDEN GEÇMEK ? ? ? Dört kişilik bir aile karanlık bir tünelden geçmek istiyor. Ellerinde 12 dakikalık enerjisi olan bir meşale var. Ancak tünel dar ve aynı anda iki kişi ilerleyebiliyor. İki kişinin hızı ise en yavaş olanınki kadar olabiliyor. Baba tüneli 1 dakikada, anne 2 dakikada, çocuklar ise 4 dakikada geçebiliyor. 12 dakikalık meşaleyi kullanarak nasıl ve hangi sıralamayla geçebilirler… 2 ? ? ? 6 4 3 2 5 3 5 1 1 1 2 8 3 3 7 2 8 4 3 9 ? 3 1 BOŞLUĞU DOLDURUN Alt ortadaki daireye hangi rakam gelmeli? ? ? Yukarıdaki iki bulmacayı da doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen üç okurumuz birer hediye kazanacak. Talihliler 25 Ekim’e kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir. GEÇEN AYIN TALİHLİLERİ: Mehmet Aydın Erdem, Muhammet Şenol, Ramazan Günerhan ? 1 ? GEÇEN AYIN CEVAPLARI 2 9 27 Kg
Benzer belgeler
SHT-66 - UTED Dergi
18 İÇİMİZDEN BİRİ
24 MEVZUAT
28 HAVACILIK
32 HAVACILIK - HOBİ
36 SAFETY FIRST