indir - UTED Dergi
Transkript
2146-6394 EYLÜL 2016 · YIL: 25 2y5ıl. 298 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ w w w .u t ed d erg i .c o m HAVACILIKTA “DIRTY DOZEN” KAVRAMI 1 BAKIM TEKNİSYENİ EĞİTİMİNE BİR BAKIŞ... KUZEYDE BİR BAŞKENT: KOPENHAG HAVACILIK VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR www.uteddergi.com yayında SANAL DÜNYADA VE SOSYAL MEDYADA UTED Dergi'nin Android uygulaması Google Play'de! Apple için IOS uygulaması çok yakında hazır olacak! ‘İ TAKİP EDİN haberdar olun! uted_dergi uted.dergi www.uteddergi.com www.uted.org uted.dergi DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, İhanet Hareketi sonrasında, yaşadığımız olumsuzluklardan tüm kurumlarımız gibi SHGM’nin de etkilendiğini ifade etmek uygun olur. Bu süreçte, SHGM’de yeni görev değişiklikleri meydana gelmiş, bu değişikliklerde ortaya çıkan ihtiyatlı tutum nedeniyle de lisans başvuru işlemleri durma noktasına gelmiştir. UTED olarak mesleğimiz ve meslektaşlarımızla ilgili değişiklikleri yakından takip ettiğimizi ifade etmek isterim. SHGM’de yeni görevlendirilen SHY-66 yetkilileri ile de iletişim halindeyiz. Özellikle Temel Eğitim Tecrübe Kayıt Listesinin yeniden düzenlenmesi için gerekli girişimleri, bilgilendirmeleri yapıyoruz, yapacağız.. Temel Eğitim Tecrübe Kayıt Listesinde bulunan işler nedeniyle ülkemizde uçak bakım lisans alımının kolay olmadığını hepimiz dile getiriyoruz. Temel Eğitim Tecrübe Kayıt Listesinin güncellenmesi için “online” erişimi olan bir program ile sektördeki tüm uçak teknisyenlerinin desteğini talep etmemize rağmen, meslektaşlarımızdan yeteri kadar destek almadığımızı üzülerek belirtmek isterim. Lisanslandırma sürecinin iyileştirilmesi ve sağlıklı işlemesi için meslektaşlarımızdan, internet sitemiz www.uted.org üzerinde bulunan bağlantı üzerinden Temel Eğitim Tecrübe Kayıt Listesine katkıda bulunmalarını bekliyoruz. Değerli Meslektaşlarım, Kısa bir zaman diliminde bizi etkileyen o kadar çok olumsuz olaylar yaşadık ki, kişisel ayarlarımızın bozulduğunu ifade etmek uygun olur. Sosyal medya üzerinden yaptığımız paylaşımlarımızda, hain saldırılarda şehit olan kardeşlerimizin can kayıplarına üzüntülerimiz ve terör eylemlerine kızgınlığımız öne çıkmaktadır. Son dönemde toplumsal birliktelik ve ortak değerler merkezinde milletimizin ayrışmadan hareket etmesi umutlarımızın yeniden parlamasına neden olmuştur. Milli birlik ve kardeşliğimizin güçlenerek devam etmesini Yüce Allah’tan dilerim. Değerli Meslektaşlarım, Terörün dilinin, dininin, ırkının olmadığını hepimiz ifade ediyoruz. Masum insanların canlarını ve mallarını hedef alan her türlü eylemi lanetliyoruz. Tüm meslektaşlarıma ve sivil havacılığımızın tüm paydaşlarına görevlerinde kolaylıklar ve emniyetli çalışmalar dilerim. Saygılarımla... NECDET AKSAÇ Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Aircraft Technicians Association President HAVACILIKTA "DIRTY DOZEN" KAVRAMI 1 12 SAFETY FIRST 28 HAVACILIK İ Ç İ N D E K İ L E R 6 İÇİMİZDEN BİRİ THY YAPISAL BAŞTEKNİSYENİ ERCÜMENT YEDİSAN: “BAŞLADIĞIM GÜNLERLE BUGÜN ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR” HAVACILIK VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR 06 İÇİMİZDEN BİRİ 34 TEKNİK 60 SOSYAL MEDYA 12 SAFETY FIRST 38 TEKNİK 62 AJANDA 14 HAVACILIK 40 TEKNİK 64 SINEMA 18 TÜRK HAVACILIK TARİHİ 42 GEZI 65 KITAP 22 ANI 48 UÇAN ÇOCUK 66 BİL BAKALIM 28 HAVACILIK 50 HABER “GOING AROUND!” UÇUŞUN OLAĞAN BİR AŞAMASI: PAS GEÇME TEKNİK 34 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ Uçak Teknisyenleri Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Necdet Aksaç Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin GÜMÜŞ Basın-Yayın Sekreteri Celal Batur / Ersin Adıyaman Editör İsmail ŞEN HAT BAKIM UÇAK TEKNİSYENİ VE OPERASYONU... TEKNİK 40 Yazı Kurulu Erhan İNANÇ, Murat KÖSE, Beytullah AKKAYA, Cemil AKGÜL, Gonca DEMİRÖZ, İsmail ŞEN, Handan DİKER, Ergün KARCI, Nihan YAVAŞ, Emrah YENER, Şebnem BAYEZİT, Hamdi FİDAN, Mehmet Emin YILDIZ, Mümin BALKAN Adres İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul Tel: +90 (212) 542 13 00 / 0549 542 13 00 Faks: 0212 542 13 71 Reklam & İletişim [email protected] İnternet Sitesi www.uteddergi.com www.uted.org Sosyal Medya www.twitter.com/uted_dergi www.facebook.com/uted.dergi KUZEYDE BİR BAŞKENT: KOPENHAG GEZİ 44 YAPIM Sarnıç İletişim Hizmetleri sarnic.com.tr TASARIM Ajans4 Reklamcılık ajans4.com BASKI Şan Ofset Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No: 50 Kağıthane/İstanbul YAYIN TÜRÜ Aylık, süreli, yaygın UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli. UTED dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz. UTED dergisinin geçmiş sayılarına web sitemizden ulaşabilirsiniz. 6 İÇIMIZDEN BIRI İÇIMIZDEN BIRI THY YAPISAL BAŞTEKNİSYENİ ERCÜMENT YEDİSAN: “BAŞLADIĞIM GÜNLERLE BUGÜN ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR” Uçak teknisyenliği mesleğinin öneminin ve gücünün her geçen gün arttığını belirten THY Yapısal Başteknisyeni Ercüment Yedisan, “Her açıdan başladığım günlerle bugün arasında dağlar kadar fark var. Hem mesleki vasıf gereklilikleri, hem de mesleğin önemi artıyor” diyor… İSMAİL ŞEN UTED: Siz Eskişehir kökenli ve doğumlusunuz, ama aslında hep İstanbul’da yaşadınız. Havacılığa ilginiz nasıl oluştu? Ercüment Yedisan: Teknisyenlik benim baba mesleğim. Rahmetli babam da burada çalışıyordu. Bu nedenle bir aşinalığım hep vardı. Teneke hangar da denilen eski hangara babam zaman zaman getiriyordu. Yine de özel bir ilgim olduğu söylenemez. Ortaokul sonrası babamın yönlendirmesiyle endüstri meslek lisesine girmiştim. Bu okulu bitirdikten sonra uçak teknisyeni olma yolum açılmıştı. Askerden sonra daha çok düşünmeye başladım ve açılan bir sınava başvurup girmiştim. Aslında 1980 yılının 15 Eylül günü yapılacak bir sınava girecektim ama 12 Eylül darbesi sonrası bu sınav iptal edildi. Ancak iki yıl sonra tekrar alım yapıldı. Ben de 1982 yılında THY’ye girmiş oldum. Tabii bu arada askerden önce ve sonra toplam üç yıl İmbat Birleşik Makine Sanayiinde çalıştım. Bir piyasa tecrübem de oluşmuştu. UTED: Peki, bu tecrübenizin buraya başladığınızda işleri kavramanız açısından bir etkisi oldu mu? Buradaki işler ve ortam neler düşündürdü… Ercüment Yedisan: Çalıştığım fabrika Alman ortaklı bir şirketti ve çok yüksek iş disiplini vardı. Ayrıca yaptığımız da çok hassas makine işleriydi. Buraya ilk geldiğimde aslında panik içindeydim. Öncelikle uçağı tanımıyordum ve gözümde de büyütüyordum. Ama buraya gelip yapılan işleri gördüğümde, biraz basit geldi diyebilirim. Daha sonra da hiç sıkıntı 7 8 İÇIMIZDEN BIRI Öncelikle bir program dâhilinde çalışılmıyordu. Planlama yoktu. Gündelik işlerden vakit buldukça bakım yapılıyordu. Şimdi uçak bakıma girdiğinde uçağa başteknisyen ve kontrolör atanıyor, planlama bu işleri çok sıkı takip ediyor, kartlar günlük çıkıyor. Eskiden ise doğru dürüst bir kart sistemi bile yoktu. NRC takip sistemi yoktu. İnsanlar boş kaldıkça uçağa gidip çalışıyorlardı. Dolayısıyla bakım çok uzun sürüyordu. bakım bir yıl sürüyordu. Sekiz, dokuz ay normal bir C bakım sürüyordu. Bugün ise bu süreç 10-15 güne indi. Bir haftada bitenler de oluyor. çekmedim. Bunun nedeni Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesindeki eğitimin kalitesi ve tabii piyasadaki tecrübemdi. UTED: 34 yıldır bu mesleğin içindesiniz ve bu sürede hep aynı yerde yapısal atölyesinde çalıştınız. Sizin işe başladığınız 1982 yılıyla günümüzü karşılaştırdığınızda ne farklar görüyorsunuz. Ercüment Yedisan: Dağlar kadar fark var… Örneğin benim ilk yıllarımda bir DC 9 bakıma girdiğinde bu UTED: Bu çok büyük bir fark. Neden bu kadar uzun sürüyordu? Ercüment Yedisan: Öncelikle bir program dâhilinde çalışılmıyordu. Planlama yoktu. Gündelik işlerden vakit buldukça bakım yapılıyordu. Şimdi uçak bakıma girdiğinde uçağa başteknisyen ve kontrolör atanıyor, planlama bu işleri çok sıkı takip ediyor, kartlar günlük çıkıyor. Eskiden ise doğru dürüst bir kart sistemi bile yoktu. NRC takip sistemi yoktu. İnsanlar boş kaldıkça uçağa gidip çalışıyorlardı. Dolayısıyla bakım çok uzun sürüyordu. Zamanla bu işe el atıldı ve bir planlama İÇIMIZDEN BIRI ile yapılmaya başlandı. Bu planlama sonrası ilk bakım iki ayda bitince bizi mükâfat olarak yemeğe götürmüşlerdi. UTED: Peki, bugün gelinen noktayı aşmak da hedefler arasında mı? Ercüment Yedisan: Elbette. Türk Hava Yollarının bütün önemli komponentlerini burada faal ediyoruz. THY Teknik Yapısal Müdürü Gürkan Akın, yedeği olmayan komponentler dolayısıyla uçakların grand olması sorununa çözüm amacıyla yeni çalışmalar gerçekleştiriyor. Sorunların burada çözülebilmesi için yeteneklerimizi geliştirici önlemler alınıyor. Sorunların burada çözülebilmesi için yeteneklerimizi geliştirici önlemler alınıyor. Yeni bir komponent grubu oluşturuluyor. Daha ciddi bir yapıya gidiliyor, kalıcı elemanlarla kaliteyi yükseltip, süreci azaltacak çalışmalar sürüyor yani… Bu çalışmaların birçok açıdan faydası olacak. Örneğin 777 uçağının tamir sürecinde yedeği bulunamadığı için kiralanan slat için günlük 1000 dolar kira ödeniyor. En azından bu büyük maliyetler düşürülecek. Yeni bir komponent grubu oluşturuluyor. Daha ciddi bir yapıya gidiliyor, kalıcı elemanlarla kaliteyi yükseltip, süreci azaltacak çalışmalar sürüyor yani… Bu çalışmaların birçok açıdan faydası olacak. Örneğin 777 uçağının tamir sürecinde yedeği bulunamadığı için kiralanan slat için günlük 1000 dolar kira ödeniyor. En azından bu büyük maliyetler düşürülecek. 9 10 İÇIMIZDEN BIRI UTED: O günlerin uçak teknisyenleri ile bugünün uçak teknisyenleri arasında fark var mı? UTED: El becerisi derken tam olarak ne demek istiyorsunuz? Ercüment Yedisan: Tabii ki var. Öncelikle bugünün teknisyenleri teorik olarak daha donanımlı geliyorlar. Bilgisayara olan yatkınlıkları dolayısıyla prosedürleri daha iyi uyguluyorlar, evrakları doğru tutuyorlar. Eski teknisyenlere nazaran eksik oldukları taraf ise el becerileri daha az… Eskilerin ise el becerileri çok yüksekti. Özellikle yapısaldaki çalışmalarda bunun önemi fazla olduğu için sık sık gözlemlediğim ve eksikliğini hissettiğim bir durum bu… El becerisi olan teknisyen zor yetişiyor. Ercüment Yedisan: Özellikle çok yüksek maddi değeri olan parçaların değişimi esnasında kuyumcu gibi işleyip yerine alıştırmamız gerekiyor. Hem maddi değeri yüksek hem de çok hassas parçalar üzerinde çalışıyoruz. Diğer birimlerden farklı olarak birkaç vidayla yenilenen parçalar değil bunlar, üzerinde işlem yapılıyor. Yapılan en küçük bir hatada parça çöpe gidebiliyor. Bu nedenle yapısalda yüksek el becerisi gerekiyor. UTED: Peki, meslek hayatınızda üstlendiğiniz en önemli görev neydi? Ercüment Yedisan: Birçok önemli iş yaptık ama özellikle biri çok ilginçti… 2000 yılında yaşanan bir olay... Siirt’te bir RJ 100 uçağı pistten çıkmıştı. Uçağı bir hafta içinde yapısalı kullanılır biçimde parçalama görevini almıştık. Bu görev muhtemelen Türkiye için bir ilkti. Tırlara yüklenerek Siirt’ten İstanbul’a geldi. Birçok önemli iş yaptık ama özellikle biri çok ilginçti… 2000 yılında yaşanan bir olay... Siirt’te bir RJ 100 uçağı pistten çıkmıştı. Uçağı bir hafta içinde yapısalı kullanılır biçimde parçalama görevini almıştık. Bu görev muhtemelen Türkiye için bir ilkti. İÇIMIZDEN BIRI Uçağın hala kullanılabilir parçaları vardı. Bunlardan yararlanmak için yapılan bir operasyondu. Çok ilginç bir deneyimdi. UTED: Uçağı parçalarken yeni şeyler öğrendiniz mi? Ercüment Yedisan: Tabii, uçağın daha önce sökülmeyen bölgelerini söktük. Gövdesini üç parçaya ayırdık. Örneğin kanatları sökerken gizli bağlantılar olduğunu fark etmiştik. Biz kanatların tüm bağlantılarını söktükten sonra kanatlar bir türlü gelmiyordu. Daha sonra gizli bağlantılar olduğunu görüp onları keserek ayırabildik. 11 UTED: Buna benzer başka bir ilginç anınız var mı? Ercüment Yedisan: Yakın zamanda bir Air Astana uçağı kalkış esnasında kuyruğunu vurdu ve arka kısmında çok ağır hasar meydana geldi. Bu hasarın tamirinde de bulundum. Oldukça küçük bir ekiple Airbus uzmanlarının denetiminde bir tamir gerçekleştirdik. Uçağın tamamını elden geçirip çok ağır ve kapsamlı bir çalışma yapmıştık. Yapısalda her zaman gerçekleşmeyecek bir onarımdı. Bu olay da Türk Hava Yolları tarihinde çok önemli, dünya havacılığında da önemli onarımlardan biridir. Hatta Airbus uzmanları iş bittikten sonra, “Bu kadar az elemanla, bu kadar kısa sürede, bu kadar hatasız onarım bizi hayrete düşürdü” demişlerdi. Hatta bu konuyla ilgili benim yazdığım bir yazı da UTED dergide yayınlanmıştı. UTED: Genç uçak teknisyenlerine tavsiyeleriniz var mı? Ercüment Yedisan: En önemli tavsiyem İngilizce… Yabancı dile ağırlık versinler ve çok ciddiye alsınlar. Bugün mesleğimizin geldiği noktada İngilizce olmazsa olmaz önemde… TEKnİK ERCÜMENT YEDİSAN 1959 yılında Eskişehir’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimi sonrası başladığı Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Tesviye bölümünden 1977 yılında mezun oldu. Askerlik öncesi ve sonrası toplam üç yıl İmbat Birleşik Makine Sanayiinde çalıştı. 1982 yılında ise Türk Hava Yolları’nda teknisyen olarak çalışmaya başladı. 1993 yılında Başteknisyen olan Ercüment Yedisan, sekiz aylık bir Revizyon dönemi dışında 34 yıldır Yapısal atölyesinde çalışıyor. Yazı: Ercüment YEDİSAn / Yapısal Bakım Md. Başte knisyeni THY Teknik AŞ’de bir ilk: Kuyruk sürtmesi on avacılık sektöründe sık görülen kazalardan biri, uçakların iniş veya kalkışı sırasında yaşanan “kuy ruk sürtmesi (tail strike)” olayı dır. Boeing uçaklarınd karşı koruma olarak a buna “tailskid” kullanılmasına karşın Airbus uçaklarında bu donanım yoktur. Dolayısıyla Boei ng’in bu tür kazaları hafif atlatmasına karşın Airbus’ta bu tür kazaların sonuçları daha ağırdır. Bunun bir örneğini geçtiğimiz aylarda, Air Astana Havayolla rı’na ait P4-XAS kuyr uk kodlu A320 tipi uçakta gördük. Kazakista n’dan kalkan uçak İstan bul’a indiğinde, hatalı inişten dolay ı “hard landing” yaptı . Bunun sonucunda ise kuyruk sürtmesi dediğimiz hasar gerçe kleşti. Kuyruk sürtmesi, çok sık karşılaşılan hasarlara nispeten daha karmaşık ve vakit alan işlemler gerektiren bir hasardır. THY Teknik AŞ’de daha önce buna benzer bir onar ım yapılmamıştı. Yapısal tamir atölyesind e daha önce birçok kez gövde panel değişimi yapıldıysa da bu kadar kapsamlı onar ım gerektiren bir durumla karşılaşılm amıştı. Uçakta gerekli incelemeler yapılarak section 17, 18 ve 19 gövde panellerin de, ayrıca ana frame 70, arka bulkhead, ana floor beam c65’te bazı frame’ler ve tali parçalarda ağır hasarlar tespit edildi. Detaylı hasar raporund an sonra tecrübeli yapıs al mühendis- 22 arımı lerden İmdat Yılmaz durumu Airbus’a rapo rladı. Airbus’tan cevap olarak 4 aşam alı bir inspection prog ramı geldi ve uygulandı. Bu program sonucunda Airbus, tamir işlemi için airframe ve hardware olma k üzere 25 adet kit gönderdi. Planlı bir şekilde onarıma başlandı. Uçağa ilk olara k “stress jack” prosedürü uygulandı ve sonrasında section 17 kısmi panel değişimi, section 18’de 2 panel assy değişimi, section 19 panel değişimi, ana fram e 70, arka bulkhead ve c65 ana floor beam değişimi tamamlan dıktan sonra bu bölge lerden sökülen tüm frame ve tali parçalar tekrar monte edildi. Bu işlem, R1 ekibinde Mustafa Karasu ve R2 ekibinde benim tarafından yürütüldü. Hasarın büyüklüğü, onar ımın karmaşık ve ağır olması dolayısıyla başlangıçta endiş e duyulsa da, ekibin hatasız çalışması ve özverisi sonucund a onarım başarıyla tama mlandı. Ayrıca bu iş için Airbus taraf ından gönderilen majo r onarım uzmanı, ekipteki teknisyen sayısının az olmasına rağmen onarımın kısa sürede bittiğini belir tti. Daha önce Airbus ve Boeing acil timleri tarafından gerçe kleştirilenlere benzer büyüklükteki bir onarımın THY Tekn ik AŞ tarafından da başar ıyla yapılabildiğini görmek bizi mutl u etti 12 SAFETY FIRST HAVACILIKTA "DIRTY DOZEN" KAVRAMI 1 'Dirty Dozen' Uçak bakım sektöründe sloganlaşan ve hangar duvarlarında, camlarda sık olarak afişlerini görebileceğimiz bir kavramdır. Uçak bakımında karşılaşılabilecek ve karşılaşıldığı taktirde kötü sonuçlar doğuracak 12 sakıncalı durumu ele alan ve bunu bakım personeline akılda kalıcı şekilde aktarabilen gayet verimli bir çalışmadır. HAMDİ FİDAN Uçak Bakım Mühendisi Kanada Sivil Havacılık Otoritesi (TransportCanada) tarafından 1993 yılında yapılan çalışmada Gordon Dupont 12 Maddelik Dirty Dozen konseptini geliştirmiştir. Bu konsept aynı dönemde resmi literatürde yer bulmuş ve 'İnsan Faktörleri' eğitimlerinde ders olarak verilmeye başlanmıştır. Dirty Dozen detaylı bir insan faktörleri listesi değildir. Fakat kapsam olarak gayet geniştir. Örneğin ICAO240AN/144 listesinde 300’den fazla insan faktörü listelenirken bu liste sadece bakımı ilgilendirmektedir. Ancak Dirty Dozen incelendiğinde bir Pilot için, bir Hava Trafik Kontrolörü için, bir Ramp çalışanı için kolaylıkla uyarlanabilir bir çalışmadır. Yukarda da belirtildiği gibi 'Dirty Dozen' 12 maddeden oluşur. Bu maddeleri kısaca özetlemek gerekirse; 1. İletişim Eksikliği (Lack of Communication) Bir çok işte olduğu gibi Uçak Bakımında da iletişim olmazsa olmaz bir bileşendir. Yazılı, sözlü ve bazen de işaret diliyle sağlanan iletişimin sağlıklı olması hayati önem taşımaktadır. Bakım personeli birbirini, bakım personeli pilotu, doğru anlamak ve gerekiyorsa aktarmakla yükümlüdür. Yanlış yazılan bir harf, yanlış yapılan bir işaret telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. 2. Rahatlık (Complacency) Bilgi ve tecrübe kazandıkça, aşırı rahatlık hissi ve tehlikeli bir kendine güven duygusu oluşabilir. Gamsızlık, halinden memnuniyet (‘şişmanbudala-mutlu’) ve 'adam sendecilik', farkındalığın kaybolmasına neden olur. Sürekli tekrarlanan rutin SAFETY FIRST işlerde bazı kontroller gözden kaçırılabilir, dikkate alınmaz ya da atlanabilir; çünkü o iş daha önce hatasız bir şekilde defalarca tekrarlanmıştır. İnsanın “görmeyi umduğu şeyi görme” eğilimi vardır. Bu süreçte çok önemli sinyaller gözden kaçabilir. Arızanın / problemin farkedilmemesi ve düzeltilmemesi, kaza ya da olayın gizli nedeni olabilir. Bir teknisyen ya da pilot, kendini check-list gibi bir kaynağa dayalı olmadan iş yaparken bulursa; bu, rahatlığa girişin bir işaretidir. 3. Bilgi Eksikliği (Lack of Knowledge) Teknolojinin hızlı gelişimi bilginin önemini tekrar ön plana çıkarmıştır. Bu sebeple bakım personeline sürekli güncel ve farkındalık sağlayacak eğitimler verilmeli ve bilgileri, bilgiye ulaştıkları kaynakları canlı tutulmalıdır. Personel de yaptığı iş ile ilgili bilgileri takip etmeli ve üreticinin dokümanlarını gelen revizyonları sık sık okumalıdır. 4. Dikkat Dağılması (Distraction) Dikkat dağıldığı zaman kişi bulunduğu ortamdan bir anlık soyutlananilir. Yani yaşadığı bir olay ailevi bir sorun vs. kişiyi başka bir ortama sürükler ve o esnada yapılan iş üzerinde bazı adımlar atlanabilir. Bunun önüne geçmenin en etkili yolu doküman üzerinde işaretlemeler yaparak çalışmaktır. Ayrıca dikkatin dağıldığı adım hatırlanıyorsa 3 adım gerisine giderek işi devam ettirmek de sağlıklı bir yöntemdir. 5. Ekip Çalışması Eksikliği (Lack of Teamwork) Uçak bakımı en az iki kişiyle yapılması gereken bir iştir. Bu sebeple ekibin uyumlu ve bir birini tanıyan kişilerden oluşması ve sürekli konuşarak çalışılması olumsuz durumların önüne geçecektir. Hergün farklı biriyle çalışan bir personel emniyet açısından risk taşır ve güven duygusu oluşmaz, yalnız çalışmakla bu şekilde çalışmak arasında fark yoktur. Bu sebeple ekipler belirlenirken dikkatli davranılması kişilerin performansının işi ve işin de şirketi etkilediği gözardı edilmemelidir. 6. Aşırı Yorgunluk (Fatigue) Kazayla sonuçlanan bir çok bakım hatasında aşırı yorgunluğun da rolü vardır. Yorgunluk zihinsel ya da fiziksel olabileceği gibi, duygusal yorgunluk şeklinde de olabilir. Bir kişi aşırı yorgun olduğunda zihinsel yetenekler, karar verme, reaksiyon süresi, koordinasyon, hız, kuvvet ve denge bozulur. Aşırı yorgunluk, dikkati göreve odaklama ve sürdürme kabiliyetini düşürür; kısa süreli bellek problemlerine de yol açabilir. Sonuçta hatalarda artışa, yargılama becerisinde düşüşe, karar vermede zayıflığa ve hatta hiç karar verememeye sebep olabilir. Uykusuzluk, alkol etkisi, ağır bir fazla mesai ardından tekrar işe gelme gibi durumlar yorgunluğa yol açmaktadır. Bunun önüne geçmek için çalışma kanunu dahi kısıtlamalar koymuştur. Kaynaklar: 1)http://aviationknowledge.wikidot.com/aviation:dirty-dozen 2)http://aviationsafetyblog.asms-pro.com/blog/let-s-talk-human-factorslack-of-knowledge 3)http://www.sh-akademi.org/2013/12/dirty-dozen-insan-faktorlu-kazanedenlerinin-karalistesi/ 4)http://www.skybrary.aero/index.php/The_Human_Factors_”Dirty_Dozen” 13 14 HAVACILIK BAKIM TEKNİSYENİ EĞİTİMİNE BİR BAKIŞ... Hava aracı Bakım Teknisyeni; Hava aracı bakım lisansına sahip olup hava aracı veya hava aracı parçaları üzerinde planlı veya plansız bakımları yapan, arızaların tespitlerini ve düzeltici faaliyetleri (sökme / takma, tamir, test, ayar vb.) gerçekleştirilen, uçuş emniyetine direkt katkı sağlayan kişiye denir. BEYTULLAH AKKAYA Yazıma başlamadan önce, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir terör saldırısına karşı tek yumruk olarak milletçe demokrasimize sahip çıktığımız bu günlerde vatanımızı savunurken şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim. Rabbim, bu kara günleri bir daha aziz milletimize yaşatmasın. Hava aracı Bakım Teknisyeni; Hava aracı bakım lisansına sahip olup hava aracı veya hava aracı parçaları üzerinde planlı veya plansız bakımları yapan, arızaların tespitlerini ve düzeltici faaliyetleri (sökme/ takma, tamir, test, ayar vb.)gerçekleştirilen, uçuş emniyetine direkt katkı sağlayan kişiye denir. Hava aracının teknik olarak uçabileceği ya da uçamayacağı HAVACILIK kararını veren ya da sorunlu parçayı tespit edip değişip değişmemesine (kal edilmesine) karar veren uzmandır. Hava aracı bakım teknisyenliği genellikle esnek ve vardiyalı çalışma gerektiren, stresli, sorumluluğu yüksek ve hata payı olmayan bir meslektir. Bir hava aracı teknisyeni çözüm odaklı bakabilir, sorun yaratmaz çözüm üretir, temel konularda analitik düşünme ve kavrama yeteneğine sahiptir. Çok iyi bir teknik bilgi, deneyim ve özveri gerektiren bu meslek aynı zamanda iyi derecede İngilizce bilmeyi de gerektirmektedir. Peki tüm bunların yapılabilmesi için nasıl bir temel eğitim alınmalı sorusu geliyor aklımıza. Ülkemizde bakım teknisyeni temel eğitiminin son durumuna beraber göz atalım ve temel eğitimin fotoğrafını birlikte çekelim. Hava aracı Bakım Teknisyeni yetiştiren MEB’na ait 11 Havacılık Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi her yıl 450 öğrenciyi sektöre kazandırıyor. Ayrıca son bir kaç yılda çok hızlı şekilde artış gösteren Özel Havacılık Meslek liselerinin sayıları da 10’a çıkmış olup yaklaşık yılda 450-500 öğrenci mezun edebilecek duruma ulaşmışlardır. Şimdi de Uçak Teknolojisi Bölümü’nü bünyelerinde barındıran Meslek Yüksekokullarına (MYO, 2 yıllık) bir göz atalım. Bu yıl ilk kez öğrenci alacak 2 MYO ile birlikte 18 farklı MYO’nda eğitim verilmektedir. İlave olarak bu MYO‘larının 7 tanesinde de ikinci öğretim (İÖ) programı açılmış durumdadır. Bu demektir ki 25 adet Uçak Teknolojisi programı öğrenci almakta ve eğitim vermektedir. Bu MYO‘larının 6 tanesi Devlet Üniversiteleri’ne bağlı olup geri kalan 12 tanesi Vakıf Üniversiteleri’ndedir. Bu okulların 2016 yılı toplam kontenjanı hızlı bir artışla 1274’e ulaşmıştır. (2013-2014 yılı kontenjanı 701 öğrenci) Şimdi ise gelelim 4 yıllık Fakülte ve Yüksekokullarına. Toplam 7 farklı Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi ya da Sivil Havacılık Yüksekokulu bulunuyor. Hava aracı Gövde-Motor bakım ve Hava aracı/Havacılık Elektrik Elektroniği bölümleri olmak üzere 4 tanesi devlet, 3 tanesi Vakıf üniversitesi şeklinde eğitimlerine devam etmektedirler. İlave olarak 2 üniversitemizde ise ikinci öğretim de (İÖ) yapılmaktadır. Hava aracı Gövde-Motor bakım 390 ve Hava aracı/Havacılık Elektrik Elektroniği 347 öğrenci olmak üzere 2016 yılı toplam öğrenci kontenjanı ise 737 öğrenciye ulaşmıştır. (2013-2014 yılında 461 öğrenci) Ülkemizin Hava aracı Bakım Teknisyenliği Temel eğitimi 2016 yılı kontenjanı TOPLAM 2911 ÖĞRENCİDİR. Hal böyleyken mevcut fotoğrafta tüm bölüm ve öğrencilerin ulaşmak istedikleri nihai hedef “Hava aracı Bakım Teknisyenliğidir”. Bu da yaklaşık 3-4 yıl sonra kendisini “Hava aracı Bakım Teknisyeni” diye tanımlayacak yaklaşık 2900 mezun demektir. Kayıp kaçakları göz önüne alıp hadi tüm iyimserliğimizle 2500 diyelim. Ayrıca Teknisyen Yetiştirme Programlarından (TYP) mezun olanlar ve olacaklar hiç bir şekilde bu çalışmaya ve rakamlara dahil edilmemiştir. 15 16 HAVACILIK Başka bir bakışla bakım teknisyeni devir hızının %10 (%10‘unun meslekten ayrıldığı) olduğu varsayılarak; 2018 yılına kadar 4401 yeni teknisyene ihtiyaç olacağı öngörülüyor. 2023 yılına kadar ise ilave 1630 yeni teknisyene daha ihtiyaç olacağı tahmin ediliyor. Özetle SHGM ’nin verilerine göre 2023 yılına kadar tüm işletmelerde istihdam edileceği öngörülen yeni bakım teknisyeni sayısı 6031 kişi olarak karşımıza çıkmaktır. 2014 tarihinde SHGM - YÖK Sivil Havacılık Komisyonu 4. Toplantısında yapılan çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. 2013 yılında 4110 olan Bakım teknisyeni sayısının 2018 yılında 8100‘e ulaşacağı, 2023 yılında ise bu rakamın 9289’a ulaşacağı tahmin ediliyor. Devlet ve özel havacılık liseleri mezunlarının üniversitelerde ilgili bölümlere gittiği ve 2016 yılı kontenjanlarının sabit kaldığı varsayılarak; 2013-2023 HAVACILIK yılları arasında şu anki mevcut okullardan mezun olacak bakım teknisyeni sayısı 20.076 ‘dır. (Liseler ve TYP’ler hariç) Sektöre gerekli olan sayı çıkarıldığında 2023 yılında kendini “Hava aracı Bakım Teknisyeni” olarak tanımlayan 14.045 üniversite mezununun açıkta kalacağı aşikârdır. Bugünün yokluğuna göre geleceği planlamak en büyük hatamız sanırım. Fazlaca abartmışız sanki ne dersiniz? Tüm bu rakamlara ilave olarak SHGM’ye 2016 yılında tüm havacılık branşlarından 5629 öğrenci staj yapmak için başvurmuş ancak 2796 öğrenci staj için ilgili işletmelere yerleştirilmiştir. 2833 öğrenci maalesef staj için yerleştirilememiştir. Bu fotoğraftan çıkan sonuç ortada bir krizin olduğudur. Ülkemizde yapılan teknisyen eğitimlerinin acilen analiz edilmesi, ortak bir akıl ve mantık çerçevesinde yeniden yapılandırılması zorunlu hale gelmiştir. Gerekli ve yeterli okul sayısına ve kontenjana çoktan ulaşılmış hatta fazlaca geçilmiş durumdadır. YENİ OKULLARA VE YENİ BÖLÜMLERE İHTİYACIMIZ OLMADIĞI AÇIKTIR. Bu kadar öğrenci için staj yapacak işletme bile bulunamazken bırakın yeni bölümü, mevcut kontenjanlar tekrar gözden geçirilerek azaltılmalıdır. Peki o zaman neler yapılmalıdır? Bu sorun nasıl çözülmelidir? Bu soruların detaylı cevaplarını gelecek sayımızda arayacağız... Sevgi ve Selamlarımla… 17 13 Kanuni Evvel 1340 (1924) tarihli Resimli Gazete’nin kapağı: “Tayyarelerin sulh içinde hizmetleri” TÜRK HAVACILIK TARİHİ “Ankara ile İstanbul arasında hava yolculuğu…” HAVACILIK TARİHİNİN ÖNEMLİ BİR OLAYININ GAZETELERE YANSIMASI.2 “TAYYARECİLER DE BİZİM GİBİ İNSANDIR VE DELİ DEĞİLDİRLER…” İstanbul ile Ankara arasındaki havayolu hakkında Resimli Gazete’nin 29 Kanuni Evvel 1339 (29 Aralık 1923) tarihli 17. sayısında yayınlanan yazının ilk bölümüne geçen sayımızda yer vermiştik. İmparatorluğun ve Cumhuriyetin başkentleri arasındaki hava yolculuğuyla ilgili yazının devamı da çok ilginç; yazının ikinci bölümü bu girişimin faydalarıyla ve uçağa binmek için özel yetenekler gerekip gerekmediğine dair… Bu bölümde yazılanların bir özelliği de zaman zaman mizahi bir üslup kullanılmasıdır. ÇEVRIMYAZI: İSMAIL ŞEN Havada uçaktan ne fayda? Bu sualin cevapları çoktur. Şaka bir tarafa, tayyareciliğin askeri, iktisadi, içtimai sayısız faydaları vardır. Bunları hülasa edelim: Askeri Faydaları - Cephe taarruz ve müdafaalarına iştirak etmeseler bile tayyarelerin cephe gerisi hizmetleri namütenahidir. Nakliyatta çok mühim işler görürler. Asker taşırlar, erzak taşırlar. İngilizler Harbi Umumide bizimle dövüşürlerken Irak’ın muhtelif yerlerinde çıkan isyanları tayyarelerle bastırırlardı. İktisadi Faydaları - Ticarette en büyük menfaat, süratle dosttur. Bugün iktisadi hayat o hale gelmiştir ki, bir tüccar için malını bir saat evvel gümrükten 19 20 TÜRK HAVACILIK TARİHİ çıkarmak, binlerce lira menfaat temin etmektedir. Anadolu’muzun en mühim şehirleri arasındaki uzun mesafeleri bir iki saatte kat edecek olan bu tayyarelerin iktisadi hayatımızın inkişafına çok faydaları dokunacaktır. İçtimai Faydaları - Şehirler arasında içtimai, hatta ailevi münasebetleri kolaylaştıracaktır. Gazeteciler, muhabirlerinden mektuplarını çarçabuk alacaklar, birbirlerinden ırak düşen sevdazedeler kavuşacaklar. Biri ötekinin milliyetperverliğinden, öteki de bunun medeniyetperverliğinden istifade edecek. Bu suretle şehirler arasında hem cismani ve maddi, hem ruhani ve manevi münasebetler, bütün manasıyla çoğalmış olacaktır. Tayyareye binmek yiğitlik midir? Hepsi iyi ama, itiraf edelim, tayyare kelimesi hepimizi az çok telaşa düşürür. Bu kelimenin bizim muhayyilemizde esrarengiz bir intibaı vardır. Tayyareye binmezden evvel kendilerini hayat sigortasına koymak isteyenler bulunacaktır. Açıkçası, bu iş bir çoklarımıza tehlikeli görünüyor. Öyle ya, küçücük bir vapur kamarasına girip oturuyorsunuz. Bu kamara birden kalkıyor, dehşetli bir hırıltı, gürültü, dehşetli bir sarsıntı içinde, havaya Vali Beyimizin başına gelenler “Altınız hava, üstünüz hava, sağınız hava, solunuz hava, uçuyorsunuz gökyüzünde bulutlar arasında. Bu seyahat çok şairanedir. Belki de birçoklarımız, işimiz gücümüz olmadığı halde, yalnız keyif için İstanbul’la Ankara arasında hava yolculuğu yapacağız. Birçoklarımız diyoruz, yani zengin olanlarımız.” İstanbul’a gelmek için sık sık fırsat kollayan Ankara’nın bazı ricali havai postalardan (hava yollarından) pek ziyade istifade edeceklerdir. İçlerinden her zaman mezuniyet (izin) koparmak maharetini haiz olanlar, belki de günde iki defa Ankara ile İstanbul arasında mekik dokuyacaklardır. Ankara’dan gelen misafirleri karşılamayı kendisine hem zevk, hem de vazife edinen vali Haydar Beyimiz, artık bir günde iki defa Ayastefanos’a koşarak misafir ağırlamaktan, hepsine ayrı ayrı ziyafetler vermekten uyku uyumaya, yemek yemeye vakit bulamayacak, maazallah, kıymetli vücudundan birkaç kilo kaybedecektir. “Havada yüz elli metre kadar indikten sonra paraşütün şemsiyesi açılıyor, kazazede (…) uçarak hiçbir tarafı incinmeden sathı arza (yere) iniyor.” TÜRK HAVACILIK TARİHİ “İstanbul’dan” doğru yükseliyor. Pencereden bakınca görüyorsunuz ki, İstanbul ayaklarınızın altındadır. Evler, kibrit kutuları gibi ufalıyor, caddeler ip gibi inceliyor, cami kubbeleri karpuz kabuğu gibi daralıyor, hatta Boğaziçi, Haliç şiirlerde tasvir edildiği gibi mavi bir kurdele kadar eksiz görünüyor. Galata kulesi, bağdaş kurmuş bir (?), Beyazıt kulesi, bir kumandan, Sultan Ahmet camii minareleri çıtkırıldım bir İstanbul beyi boyunda küçülürler. Nihayet gözlerinizi koyu sisler, bulut parçaları kaplıyor. (…) Bu namütenahilik (sonsuzluk) içinde, başınıza felaket gelirse, imdadınıza koşacak hiçbir el yok gibidir. Fakat sakın telaş etmeyiniz. Tayyareciler de bizim gibi insandır ve deli değildirler. Fen herşeyi hesap etmiştir. Makinenin en korkunç rüzgarlarda mukavemetini, benzin iştigalini ve sair tehlikeleri ölçmüş, ayağını tetik almıştır. Ama olur ya, pek büyük bir tehlike çıkar da tayyare tepetaklak olursa, buna da çare var: Paraşüt! Paraşüt, Frenkçede: “Sukuta mani olan” (düşmeyi engelleyen) demektir. Tayyare kazasında, paraşütler vasıtasıyla can kurtarılır. Bu paraşütler yaptığımız resimde görüldüğü gibi şemsiye biçimindedir. Fakat birdenbire açılmaz. Tayyareden düşüldüğü zaman bu şemsiye, yüz, yüz elli metre kadar kapalı durur. Sonra kazazede, göğsüne merbut (bağlı) bir vidaya basınca, şemsiye kendi kendine açılır, sukuta mani olur. “Ankara’ya” Denizde kabaklar, tahlisiye mantarları neyse, havada da “paraşüt” odur. Bu kadar teminata raptedildikten sonra, hayatınızı sigortaya koymadan tayyareye binebileceğinize aklınız kessin ve (Tevfik) Fikret’le beraber terennüm edelim: Bir ufk-ı i’tilâ açılır, yükselir hayât; Yükselmeyen düşer: ya terakkî, ya inhitat! Yükselmeli, dokunmalı alnın semâlara; Doymaz beşer dedikleri kuş i’tilâlara... Tayyareciler de bizim gibi insandır ve deli değildirler. Fen herşeyi hesap etmiştir. Makinenin en korkunç rüzgarlarda mukavemetini, benzin iştigalini ve sair tehlikeleri ölçmüş, ayağını tetik almıştır. Ama olur ya, pek büyük bir tehlike çıkar da tayyare tepetaklak olursa, buna da çare var: Paraşüt! 21 22 ANI BİR TOKAT, UTED VE SONRASI Derneğimiz UTED (ilk adı: THY Uçak Teknisyenleri Cemiyeti), 5 Aralık 1968 tarihinde İstanbul Em. Md.lüğü Dernekler Masasının bir yıl süresince yaptığı incelemeler, değerlendirmeler sonrası onaylanarak resmen kurulmuştu. Kurucu Başkanımız İlhan Acar (rahmetli), ben de Kurucu Genel Sekreter olarak görevliydik. Derneğimiz resmen kurulduktan sonra, özellikle THY yöneticilerine, derneğimizi tanıtma gayreti içine girmiştik. Başkanımız yöneticilerle dernek adına konuşmaya gittiğinde, kendini “ben şu anda uçak elektrik teknisyeni İlhan Acar değilim, Uçak Teknisyenleri Derneğinin Başkanı İlhan Acar olarak buradayım, (üye sayımızı söyleyerek)… üyemizi temsilen buradayım, sizden ricam yapacağınız konuşmalarda karşınızda o sayıdaki üyemizi görerek konuşmanızdır, bana söyleyeceğiniz her söz tüm üyelerimize söylenmiş olarak kabul edilecek ve kendilerine duyurulacaktır” diye söze girerek önce derneğimizin üye ağırlığını ortaya koyardı. Bu ve benzeri diğer pervasızlıkları nedeniyle yaşıtları arasında İlhan Acar’ın adı “Deli Çocuk”a çıkmıştı ama çok da iyi yapıyordu. Uçak Teknisyenleri artık sütre gerisinden legal olarak ortaya çıkmıştı, hak ettiğimiz ilgi ve saygıyı sağlayacaktık. ERHAN İNANÇ [email protected] 1960’lı yılların ortalarında THY jetleşme projesine başlamış, uçak seçiminde Douglas tarafından üretimine başlanan tek koridorlu, kuyrukta 2 motorlu (P&WJT8D) ve “T” kuyruklu DC-9 uçaklarının -30 modelinden sipariş verilmişti. Bu tarihlerde McDonnel firması, Douglas’a ortak olduğundan şirketin adı da artık “McDonnel Douglas” olmuştu. McDonnel Douglas, sipariş verdiğimiz DC-9-30 uçaklarımız henüz üretim aşamasında olduklarından, ABD Long Beach’deki eğitim merkezinde tip kursu görmüş teknisyen ve pilotların üzerinde çalışarak deneyim kazanmalarını sağlamak maksadıyla (kiralık olarak), bir adet DC-9-10 tipi bir uçak vermişti. Sipariş uçaklarımız filoya katılınca kiralık uçak geldiği yere, ANI 1967 yılında geçici olarak filoya katılan bu kiralık uçağın tescil adı TC-JAA, ticari adı da “TOPKAPI” idi. Özgün adı Topkapi olan 1964 ABD yapımı tüm dünyada çok seyredilen, Topkapı Sarayının Hazine Dairesinden elmas taşlı hançerin çalınmasını anlatan bir macera filmi, bu jet uçağımıza ticari ad olarak verilmişti. üreticiye dönecekti. 1967 yılında geçici olarak filoya katılan bu kiralık uçağın tescil adı TC-JAA, ticari adı da “TOPKAPI” idi. Özgün adı Topkapi olan 1964 ABD yapımı tüm dünyada çok seyredilen, Topkapı Sarayının Hazine Dairesinden elmas taşlı hançerin çalınmasını anlatan bir macera filmi, bu jet uçağımıza ticari ad olarak verilmişti. Jetleşme aşamasında ilk uçağın tescil adı TC’den sonra gelen ve Jetleşme manasında olan “J” harfi THY’nın tüm filosunda halen kullanılmaktadır. Bizim siparişlerimiz -30 tipi, kiralık olan ise, -10 tipi olarak, biraz kısa boyluydu, kanat üzerine açılan emergency pencereleri sol ve sağda birer adetti. Boyunun biraz kısalığı dışında tüm sistemleri -30 modelinin aynısıydı. Uçağın tip kursunu görmüş bulunan teknisyen arkadaşlarımız, yolculu uçuşlar yapan TC-JAA uçağının arızalarını giderdikleri gibi, periyodik bakımlarını da yapıyorlar, biz gençler de ağabeylerimize yardım edip THY’nın ilk jet uçağını ve sistemlerini tanımaya çalışıyorduk. Kiralık olarak THY’na 6 yıl hizmet veren Topkapı uçağı THY Teknik olarak hepimizin kalbinde güzel bir yer edinmiştir. TC-JAA Topkapı uçağının aşağıda anlatacağım, Uçak Teknisyenlerinin infialine (tepki göstermesine) neden olan sevimsiz bir olaya da sahne olmuştur. Pilotun kokpitte UTED üyesi uçak teknisyene tokat atması 1969 yılında bir gün gündüz saatlerinde Avrupa uçuşundan İstanbul’a dönmekte olan TC-JAA uçağının pilotu yaklaşmada VHF’den tekniğe seslenerek bir radyocunun (elektronik teknisyenlerine o tarihlerde verilen ad) iniş sonrası uçağa gelmesini talep etti. DC-9 uçağının elektronik kursunu görmüş olan Ergül Ataman abimiz uçak başına gitmek ve arızaya müdahale etmekle görevlendirilmiş, iniş zamanı uçağın park edeceği pozisyonda hazır bekliyordu. 23 24 ANI TC-JAA gelip parketti, uçağın ön ve arkasındaki kendine ait merdivenlerden yolcusu indikten sonra, Ergül Ataman kokpite girip kaptana kendini tanıtarak arızayı soruyor. Kaptan sinirli bir tonla, “biz seni kokpitte bekliyoruz, sen aşağıda duruyorsun, neden buraya yanımıza gelmiyorsun?” diye soruyor. Ergül de “merdivenler dar, doğrusu inen yolcuları göğüsleyip yukarı çıkmayı düşünmedim, mecburen yolcuların inmelerini bekledim” diye cevaplıyor ama bu gereksiz sorgulama az sonra olacakların sinyalini veriyor. TC-JAA gelip parketti, uçağın ön ve arkasındaki kendine ait merdivenlerden yolcusu indikten sonra, Ergül Ataman kokpite girip kaptana kendini tanıtarak arızayı soruyor. Kaptan sinirli bir tonla, “biz seni kokpitte bekliyoruz, sen aşağıda duruyorsun, neden buraya yanımıza gelmiyorsun?” diye soruyor. Ergül de “merdivenler dar, doğrusu inen yolcuları göğüsleyip yukarı çıkmayı düşünmedim, mecburen yolcuların inmelerini bekledim” diye cevaplıyor ama bu gereksiz sorgulama az sonra olacakların sinyalini veriyor. Kaptan aynı sinirli ve emredici tonda “şu VHF yola çıktığmızdan beri cayır-cayır cayırdayıp durdu, ne yaptıksa gürültüyü kesemedik, bak şuna” diyor. Ergül “gürültü yapan VHF hangisi ise onu bir açar mısınız” diyor. Kaptan 1 nolu VHF’i açınca gerçekten hopörlerden kokpite yüksek volümde anormal bir gürültü doluyor. Ergül açılan VHF’in Audio Control Paneline dikkatli bakınca minicik 5-6mm boyunda olan “SEQUELCH“ sivicinin (bir toplu iğnenin yarısı kadar) ON olduğunu görüyor ve “kaptan, SEQUELCH sivici ON yapmışınız, bakın OFF’a alıyorum” deyip sivici OFF’a alınca gürültü anında kesiliyor. Kaptan kızgın, yüzü kızarmış, kime söylediği belli olmadan bir küfür ediyor. Ergül abi küfürün kendisine edildiğini varsayıp “kaptan lütfen küfretmeyin” der demez kaptan oturduğu yerden Ergül arkadaşımızın suratına bir tokat patlatıyor. Ergül tokatı yiyince o anda şoka uğruyor, tokata tokatla veya elindeki tornavida ile karşılık vermeyi düşünüyor ama soğukkanlı davranmayı seçerek kendine hakim olup kokpitte sağ koltukta oturan FO’e hitaben “bakın kokpitte 3 kişiyiz, siz tüm konuşmaların ve atılan tokadın görgü şahidisiniz, kaptanı mahkemeye vereceğim, sizi de şahit olarak yazacağım” deyip uçaktan ayrılıyor. ANI Ergül abi hangara döner dönmez, aynı postada çalıştığımız için, beni ve başkanı elektronik atölyesine çağırıp başına gelen bu çirkin olayı anlattı. Hepimiz çok kızdık ve üzüldük, bir şeyler yapmak zorundaydık. Ergül’den derneğimize hitaben olayı detayları ile anlatan bir şikâyet dilekçesi yazıp imzalamasını istedik. Ergül dilekçeyi yazıp bana verdi, derneğin evrak kayıt defterine girişini yaptım. Acilen tek gündem maddeli Yönetim Kurulu Toplantısı yapıp konuyu konuştuk, üyemiz Ergül Ataman’a hakaret edip bir de tokat atan bu küstah adama cezasını hukuk içinde vermek için avukat tutmaya, tüm mahkeme ve avukatlık ücretini dernek olarak ödemeye, açılacak davalar sonlanıncaya kadar da takipçisi olmaya karar verdik. Ergül abi bir avukat buldu, bulduğu avukatla dernek olarak biz de konuştuk ve onayladık. Avukatı Ergül’ün noterde hazırlattığı vekâleti alınca dilekçe ile mahkemeye başvurup küfür edip tokat atan pilotun cezalandırılması ve tazminata mahkum edilmesi isteğinde bulundu. UTED olarak biz ve üyemiz, Bay Pilotu şirkete (uçuş işletmeye) şikâyet etmedik, avukatımız davayı %100 kazanacağımızı söylediği için, mahkeme kararı sonrasında şirketin alacağı pozisyona göre, mahkeme ilâmıyla genel müdüre kadar gitmeye karar vermiştik. Açılan davanın ilk duruşmaya davet mektubu ev adresine gelinceye kadar, Ergül’e tokat atan Bay Pilottan hiç ses çıkmadı. Ne zaman ki mahkeme celp kağıdı evine geldi, Bay Pilot hangardaki sevip saydığımız büyüklerimizi araya sokup mahkemeden vazgeçmemizi istemeye başladı. Önce teknik müdürümüz Nezihi Ünsal’dan sonra atölye müdüründen “yapmayın, etmeyin, ayıp oluyor, o da, siz de THY çalışanısınız, dava dilekçesini mahkemeden geriye çekin, biz şirketin ceza vermesini sağlayacağız” rica ve hâttâ, emirler gelmeye başladı. Ergül; “tokatı ben yedim size ne oluyor?” diyerek geri adım atmadı, dernek olarak biz de geri adım atmamaya kararlıydık. Bay Pilot 2. Celp’e (davet) rağmen duruşmaya gitmeyince hakim gelecek 3.duruşmaya “mevcutlu olarak” getirilmesine karar vermişti. Mevcutlu olarak deyiminin hukuk dilinde “kelepçeli veya kelepçesiz polis zoruyla” demek olduğunu o zaman öğrenmiştik. UTED olarak haklı davasında sonuna kadar üyemizin arkasında duracak, bu şımarık, her yaptığını haklı, kendini amir, yerde çalışan herkesi verdiği emri mutlak yerine getiren bir memur gibi gören pilot hegemonya ve zihniyetini mutlaka çökertecektik. Açılan davanın ilk duruşmaya davet mektubu ev adresine gelinceye kadar, Ergül’e tokat atan Bay Pilottan hiç ses çıkmadı. Ne zaman ki mahkeme celp kağıdı evine geldi, Bay Pilot hangardaki sevip saydığımız büyüklerimizi araya sokup mahkemeden vazgeçmemizi istemeye başladı. 25 26 ANI Bay Pilot mühendis kökenli yöneticilerimizden umduğunu bulmayınca bu defa, teknisyen kökenli yönetici ağabeylerimizi araya sokmaya başladı. Üçüncü duruşmaya mevcutlu olarak da gitmezse, (duruşma tarihinde yıllık iznini alıp yurt dışına gitmeye niyetlendiğini öğrenmiştik) hakimin tutuklanmasına karar vereceğini öğrenmiş. THY’nın özellikle ordudan gelen pilotları kendilerini hâlâ subay, şirketin diğer tüm çalışanlarını erbaş veya astsubay olarak görmeye devam ediyorlar, asker uniformalarını sırtlarından bir türlü çıkaramıyorlardı. Ama artık açılan ceza ve tazminat davası sonunda el mi yaman, teknisyenler mi yaman göreceklerdi. Bay Pilot mühendis kökenli yöneticilerimizden umduğunu bulmayınca bu defa, teknisyen kökenli yönetici ağabeylerimizi araya sokmaya başladı. Üçüncü duruşmaya mevcutlu olarak da gitmezse, (duruşma tarihinde yıllık iznini alıp yurt dışına gitmeye niyetlendiğini öğrenmiştik) hakimin tutuklanmasına karar vereceğini öğrenmiş. Olayın olduğu an kokpitteki üçüncü kişi olan FO de “mahkemede ben gördüğümü anlatırım” deyince, Bay Pilotu mahkûm olma korkusu iyice sarmıştı. Bay Pilot en sonunda Uçak Atölyesi Şefimiz, üyemiz, ama hepimizin çok sevip saydığı büyüğümüz Mustafa Özkeçecigil abimizi aracı olarak devreye soktu. Mustafa Abi kurucular listesinde adı olmamasına rağmen Hava-İş sendikasının kuruluşunda önderlik yapmıştır. Teknisyen dinlenme odasında, Ergül Ataman ve diğer üye uçak teknisyeni arkadaşlarımızın da bulunduğu bir ortamda, Mustafa abiyle konuyu etraflıca konuştuk. Mustafa abi, Bay Pilotun gerçekte iyi bir adam olduğunu, VHF’in yol boyunca yaptığı gürültü nedeniyle sinirli olduğunu, bu şartlar altında o asla tasvip edilmeyen çirkin olayın gerçekleştiğini, adamın özür dilemeye hazır olduğunu söyledi. Biz de, pilot yaptığından pişman olsaydı, eline mahkeme celp yazısı gelmeden önce doğrudan veya gene sizler vasıtasıyla özür dilemesi gerektiğini, şimdi işlerin ciddileşip zora gittiğini görünce ve hele polis zoruyla mevcutlu olarak duruşmaya getirilme kararı sonrasında ağlayıp sızlamaya, özür dileyeceğim, barışalım demeye başladığını, adaletin kestiği parmağın acımayacağını söyledik. Görevi başındaki üyemize tokat atan şimdi adalet karşısında hesabını vermeliydi. Konuşma bir saat kadar sürdü. Ergül, dayanamayıp “Mustafa Abi, sen burada hepimizin abisisin, seni bu hangarda sevmeyen, saymayan kimse yok, bu terbiyesiz, cüretkâr adamın mahkemede mahkûm olmasını, hatta hapis yatmasını, tazminat ödemesini istedik ve bunda hep ısrarlı olduk, çünkü bu tokat sadece bana değil, tüm uçak teknisyenlerine ki, bunların içinde siz de varsınız, atılmış olduğunu” söyledi. Ben de; “dernek olarak bunu tüm üyelerimiz adına onur ve şeref meselesi yaptık, arkadaşımıza avukat tuttuk, tüm avukat ve mahkeme masraflarını da dernek olarak ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz” diye devam ettim. Konuşmalardan hepimiz çok rahatsız olmuştuk çünkü, bir kötü adamın yüzünden en sayıp sevdiğimiz üyemiz yöneticimize dikleniyorduk. Bu gidişatı gören Ergül arkadaşımız Mustafa abiye hitaben “derneğimizin bildireceği şartlar yerine getirilirse ve Bay Pilot bizzat buraya gelip özür dilerse, dava dilekçesini geriye alabileceğini” söyledi. Hemen orada hep beraber şartlarımızı belirledik: • Bay Pilot buraya teknisyenler odasına bizzat gelecek, • Yaptığının çok çirkin, kabul edilemez bir davranış olduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek Ergül Ataman’dan, teknisyenlerin huzurunda, özür dileyecek, • Tuttuğumuz avukatın, noter ve mahkemenin tüm masraflarını kendi cebinden ödeyecek. • Ancak bu şartlar yerine geldikten sonra, dava dilekçesini avukatımız marifetiyle mahkemeden geriye çekip, davamızdan vaz geçeceğiz. Bay Pilot bunları kabul ediyorsa gelsin özür dilesin dedik. Mustafa abi bu sonuçtan memnun olarak bizlere teşekkü edip odadan ayrıldı. Mevcutlu duruşma tarihi ANI Bay Pilot ile Ergül abi tokalaşıp öpüştüler. Arkadan Mustafa abi, bundan sonra benzer olayların olmaması temennisiyle, Bay Pilotun getirdiği baklava kutusunu açtı, önce Ergül’e sonra Bay Pilota ikram etti ve bu sevimsiz olay böylece UTED’in başarı tarihine yazılmış oldu. gelmeden önce belli bir gün ve saat için randevulaştık, dernek yöneticileri, Ergül Ataman, Mustafa abi ve o gün çalışan teknisyenler teknisyen odasında toplandık. Kısa bir süre sonra Mustafa abi, yanında Bay Pilot, teknisyen odasına geldiler. Odamız kapının dışına kadar UTED Yönetimi ve üyelerimizle doluydu. Herkes susmuş dikkatle yapılacak konuşmalara odaklanmıştı. Bay Pilotun elinde şartlarımızda olmayan bir de baklava kutusu vardı. Merhaba, hoş geldin faslından sonra Mustafa abi konuyu açıp sözü Bay Pilota bıraktı. Bay Pilot, uçuşun stresi ve uçuş süresince VHF gürültüsü nedeniyle çok asabi olduğunu, Ergül Ataman’a karşı yaptığının çok yanlış, çirkin bir davranış ve pişman olduğunu söyleyip Ergül’den özür dileyip elini uzattı. Teknisyen arkadaşlarımız yüksek sesle ve koro halinde “sadece Ergül Ataman’dan özür dilemek yetmez, atılan tokat hepimize atılmıştır, tüm uçak teknisyenlerinden özür dilemen gerekir“ diye bastırınca Bay Pilot “Ergül Ataman’dan ve tüm teknisyenlerden de özür diliyorum“ dedi. İşte, birlik olmanın güzel bir örneği. Bay Pilot ile Ergül abi tokalaşıp öpüştüler. Arkadan Mustafa abi, bundan sonra benzer olayların olmaması temennisiyle, Bay Pilotun getirdiği baklava kutusunu açtı, önce Ergül’e sonra Bay Pilota ikram etti ve bu sevimsiz olay böylece UTED’in başarı tarihine yazılmış oldu. Bu olayda görüldüğü gibi, üyesinin arkasında durduğunu, birlik ve beraberliğini açık bir şekilde hissettirdikçe, derneğimiz UTED gerçekten güçlüdür ve gerektiği zaman ve zeminde bu gücünü göstermekten korkmamalıdır. Unutulmasın ki, üye varsa dernek vardır, üye yoksa dernek de yoktur. Dernek yoksa, üye zaten yoktur. İyi ki, UTED’i kurmuş ve yaşatmışız. Tüm üyeler UTED’in arkasında, UTED’in de üyelerinin önünde duvar gibi durması gerekir. Bu anı yazımda adını yazdıklarımın tümü (İlhan Acar, Mustafa Özkeçecigil, Ergül Ataman, Nezihi Ünsal) bu dünyadan ayrıldılar, hepsine Allah’tan rahmet diliyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Üzerinden 50 yıla yakın geçmiş, kapanıp kurumuş bir yara yüzünden yaşlanmış bir insanı rencide etmemek için adını yazmadığım (bende saklı) Bay Pilot, Haziran 2016 itibariyle öğrendiğime göre, halen yaşıyor ama gözleri görmüyormuş, kendisine sağlıklar diliyorum. 27 28 HAVACILIK HAVACILIK HAVACILIK VE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR Günümüzün büyük havaalanları, birçok farklı ülkeden ve kültürden insanları bir arada görebileceğimiz küresel aktarma merkezlerine dönüşmüş durumda. Yolcu olarak farklı milletlerden insanlara hizmet verilmesi gerektiği gibi, havacılığın çalışma ortamı da uluslararası ve çok kültürlü. Birçok durumda farklı kültürlerden ve milletlerden çalışanların birlikte süreçleri yönetmeleri söz konusu. Havacılıkta bizim işimiz insana, insanla hizmet etmek. Dolayısıyla “insan faktörü”, hizmeti hem alan, hem de veren açısından her zaman için kritik önemde. Toplumların ve bireylerin kültürü olduğu gibi, grupların ve örgütlerin de kültürleri var. Yönetim biliminde, örgütlerde bireyin, kendi kültüründen bağımsız düşünülmesi mümkün değil. Havacılık gibi uluslararası bir alanda ise, farklı kültürlerin hem bireylerin hem de örgütlerin kültürüne etkisi çok daha belirgin olabiliyor. Bundan dolayı da kültürlerarası farklılıkların bilinmesi ve buna uygun davranılması, günümüz iş dünyasının pek çok alanında olduğu gibi havacılıkta da temel gerekliliklerden biri. DOÇ. DR. FERHAN KUYUCAK ŞENGÜR Öğretim Üyesi, Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi 29 30 HAVACILIK Türk Dil Kurumu kültürü, “tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü” olarak tanımlıyor. Hofstede’e göre ise kültür, “insan topluluklarını birbirinden ayıran zihinsel programlar” şeklinde tanımlanır. Geert Hofstede, kültürlerarası ilişkiler ve kültürel dinamikleri inceleyen bir sosyal psikolog. Onun, uzun yıllar süren ve değişik milletlerden çok sayıda kişiyi kapsayan araştırmalarına göre ulusal kültürler, temel bazı değişkenlere göre anlamlı biçimde ayırt edilebilirler. Hofstede, bunu önce dört boyut olarak ortaya koymuş, sonrasında beşinci ve Michael Minkov’un araştırmalarıyla altıncı boyutun eklenmesiyle Kültürel Boyutlar Teorisi, son halini almış. Bu boyutlar güç aralığı, bireysellik - kolektivizm, erillik - dişilik, belirsizlikten kaçınma, uzun dönem odaklılık ve heveslilik - kısıtlılık şeklinde olup; Hofstede’e göre ulusal kültürler bu ölçeklerde bir uca yakınlıklarına ya da uzaklıklarına göre yer alırlar. Bu ulusal kültür boyutları, örgütlerin ve bireylerin kültürlerinde de belirleyici rol oynar. Konu çok ayrıntılı, araştırmak isteyenler bu konuda çok sayıda yayın bulabilirler. Geert Hofstede, kültürlerarası ilişkiler ve kültürel dinamikleri inceleyen bir sosyal psikolog. Onun, uzun yıllar süren ve değişik milletlerden çok sayıda kişiyi kapsayan araştırmalarına göre ulusal kültürler, temel bazı değişkenlere göre anlamlı biçimde ayırt edilebilirler. Hofstede, bunu önce dört boyut olarak ortaya koymuş, sonrasında beşinci ve Michael Minkov’un araştırmalarıyla altıncı boyutun eklenmesiyle Kültürel Boyutlar Teorisi, son halini almış. Ancak kısaca belirtmek gerekirse, bu teoriye göre yapılan araştırmalara göre Türk kültürü, güç mesafesi yüksek, otoritenin hâkim olduğu kültürler arasındadır. Kolektivisttir, görüş birliği ve mazlumlara şefkat değerlidir ve teşvik edilir. “Ben” kavramının tercih edildiği eril toplumlar yerine “biz” kavramı önemlidir, kişiler çeşitli gruplara aidiyet duyarlar (aileler, gruplar, aşiretler, dernekler). Grupta olmak, HAVACILIK grup içi uyumu korumak önemlidir ve genellikle grup içi çatışmalardan kaçınılır. Bu özellikleri nedeniyle de bizim kültürümüz dişildir. Bundan dolayı da bir Avrupalının ya da Amerikalının bireysellik anlayışı ile bizim anlayışımız oldukça farklıdır. Ancak bunlara bakarak bir kültürü “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Başka kültürler Grupta olmak, grup içi uyumu korumak önemlidir ve genellikle grup içi çatışmalardan kaçınılır. Bu özellikleri nedeniyle de bizim kültürümüz dişildir. Bundan dolayı da bir Avrupalının ya da Amerikalının bireysellik anlayışı ile bizim anlayışımız oldukça farklıdır. Ancak bunlara bakarak bir kültürü “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Başka kültürler ve uluslar hakkında belli yargılarda bulunurken bu kültürü kendi bağlamında değerlendirmek önemlidir. ve uluslar hakkında belli yargılarda bulunurken bu kültürü kendi bağlamında değerlendirmek önemlidir. Bu konularda bilimsel söz söyleyebilmek için ise, elbette ki alana ve o topluma özgü uygulamalı araştırmalar yapılması ve sonuçlarının ortaya konulması gerekir. Havacılığa ve kültüre dair 31 32 HAVACILIK araştırma sonuçlarını elde etme amacıyla başlanan girişimlerden biri de, bir Avrupa Birliği Projesi olan IMPACT Projesi. UFUK 2020 (HORIZON 2020) PROGRAMI kapsamında AB fonlarınca desteklenen IMPACT Projesi (Impact of Cultural aspects in the management of emergencies in public Transport), ulaştırma terminallerinde kültür ile risk algılama ve acil durum yönetimi arasındaki ilişkiyi araştırmakta. Birçok emniyet ve güvenlik olayının ulaştırma terminallerinde kalabalık, genellikle çok uluslu bir çevrede gerçekleştiği düşünüldüğünde, proje kapsamında bu konuları kültür çerçevesinde ele almanın önemi daha da açık hale gelmekte. Proje ile demiryolu, liman ve havaalanları için uygulamalı çalışmalar yaparak otorite ve karar alıcılara acil durumların yönetiminde kültürlerarası farklılıkların da değişken olarak ele alındığı tavsiyelerin sunulması hedeflenmekte. IMPACT Projesi. UFUK 2020 (HORIZON 2020) PROGRAMI kapsamında AB fonlarınca desteklenen IMPACT Projesi (Impact of Cultural aspects in the management of emergencies in public Transport), ulaştırma terminallerinde kültür ile risk algılama ve acil durum yönetimi arasındaki ilişkiyi araştırmakta. HAVACILIK IMPACT Projesi, uzun soluklu bir proje, araştırmalarımıza devam etmekteyiz. Proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.impact-csa. eu/ internet adresinden ulaşılabilir. Proje ile özellikle havaalanlarımızda farklı kültürlerden yolcularla ilgili acil durum yönetimi konusunda değerli sonuçlar elde etmeyi umuyor; içinde bulunduğumuz ortamda havaalanlarımızdaki güvenlik ve emniyeti geliştirmek üzere tüm sektörümüzün görüş ve önerilerini, desteğini bekliyoruz. Projede Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden iki öğretim üyesi olarak Hava Trafik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Turhan’la birlikte Anadolu Üniversitesi’ni temsil etmekteyiz. Bu kapsamda altı farklı ülkeden, sekiz kuruluştan gelen ve değerli hocamız Prof. Dr. Michael Minkov’un da aralarında bulunduğu değişik disiplinlerden araştırmacılarla birlikte çalışmaktayız. Projeye Anadolu Üniversitesi, biz öğretim üyelerine ek olarak, işletimindeki Hasan Polatkan Havalimanı ve personeli ile de katkıda bulunmakta. IMPACT, Anadolu Üniversitesi ile birlikte Eskişehir ilini ve ülkemizi temsil etmesi açısından da ayrıca önemli. Geçtiğimiz aylarda Antalya Havalimanı İç ve Dış Hatlar terminallerinde de güvenlik personeli ile yerli ve yabancı yolculara da bu kapsamda anketler uygulanmış durumda. Ayrıca proje toplantılarımıza ek olarak, belli aralıklarla uluslararası paydaş toplantıları düzenleyerek ülkemizden de paydaşların katılımıyla görüş alışverişinde bulunuyoruz. IMPACT Projesi, uzun soluklu bir proje, araştırmalarımıza devam etmekteyiz. Proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.impact-csa.eu/ internet adresinden ulaşılabilir. Proje ile özellikle havaalanlarımızda farklı kültürlerden yolcularla ilgili acil durum yönetimi konusunda değerli sonuçlar elde etmeyi umuyor; içinde bulunduğumuz ortamda havaalanlarımızdaki güvenlik ve emniyeti geliştirmek üzere tüm sektörümüzün görüş ve önerilerini, desteğini bekliyoruz. Amacımız ülke olarak, sektör olarak birlikte daha iyiye gidebilmek. 33 34 TEKNIK “GOING AROUND!” UÇUŞUN OLAĞAN BİR AŞAMASI: PAS GEÇME Hava araçlarının pas geçme prosedürü uygulamalarının hem hava trafik kontrolörleri, hem pilotlar, hem de yolcular açısından rahatsız edici bir durum olduğu düşünülür. Bu durum, uçuşun gecikmeye girmesi, daha fazla yakıt maliyetlerinin oluşması, hava trafiği açısından ekstra bir iş yükü ve kooordinasyon gerekliğini oluşturması, pas geçmenin uçuşun bir parçası olduğundan habersiz olan yolcuların paniğe kapılmaları ile sonuçlanabilir. Her ne kadar pek arzu edilmeyen bir durum olsa da pas geçme emniyetli bir uçuşun önemli aşaması olup, pilot performanslarının değerlendirilmesi açısından bir ölçüt olarak asla algılanmamalıdır. GONCA DEMİRÖZ Hava Trafik Kontrolörü Aletli alçalma usulü, uçağı ilk yaklaşma fiksinden veya tanımlanmış geliş yolunun başından inişin tamamlanabileceği bir noktaya getiren, eğer iniş tamamlanamayacaksa bir bekleme noktasına ulaştıran veya belli bir yüksekliğe tırmandırarak manialardan koruyan, uçuş aletlerinin yardımıyla yapılan daha önceden belirlenmiş manevralar serisinden oluşmaktadır. Pas geçme ise bir aletli yaklaşma usulünü oluşturan 5 kısımdan sadece bir tanesidir. Aletli yaklaşma usulü geliş, ilk, ara, son ve pas geçme aşamalarından oluşur. Ek olarak görerek şartların bulunduğu düşünülerek bir turlu yaklaşma sahası oluşturulur. Yaklaşma alanları belirlenmiş bir fixde başlayıp biter. Bununla birlikte, fix teminin mümkün olmadığı hallerde yaklaşma sahaları bir noktada başlayabilir. Bir yaklaşma usulü oluşturulurken, ilk olarak son yaklaşma safhası oluşturulmalıdır. Bu kısım en az esnek olan ve tüm safhalar içerisinde en kritik olanıdır. Her bir safha için koruma alanları oluşturulup, TEKNIK Yaklaşma safhaları için ayrı ayrı optimum ve maksimum alçalma oranları belirlenmektedir. Eğer mümkün olursa tüm safhalar için ya da en azından son yaklaşma safhası için usulün oluşturulmasında kullanılan alçalma oranı yayınlanmaktadır. Aletli Yaklaşma dizaynında dikkat edilen en önemli unsurlardan biri de uçakların hızıdır. minimum mania geçiş irtifası uygulanarak o safha için bir minimum irtifa değeri belirlenir. Yaklaşma safhaları için ayrı ayrı optimum ve maksimum alçalma oranları belirlenmektedir. Eğer mümkün olursa tüm safhalar için ya da en azından son yaklaşma safhası için usulün oluşturulmasında kullanılan alçalma oranı yayınlanmaktadır. Aletli Yaklaşma dizaynında dikkat edilen en önemli unsurlardan biri de uçakların hızıdır. Bu nedenle uçaklar hızlarına göre sınıflandırılarak her bir sınıf için ayrı ayrı hesaplamalar yapılmaktadır. Söz konusu sınıflandırma yapılırken uçakların sertifika edilmiş ağırlıklarıyla iniş aşamasındaki stall hızları esas alınarak uçak kategorileri oluşturulmuştur. Pas geçme safhası her aletli yaklaşma usulünde oluşturulur ve başlangıç noktası olarak belirlenen pozisyonda, o yaklaşma usulü için hesaplanmış OCA/H (Obstacle Clerance Altitude/Height-Maniadan Korunmuş İrtifa/Yükseklik) değerinin altında bir seviyeden istisnalar dışında başlatılamaz. Hassas yaklaşmada yerden görerek referans alarak, inişin tamamlanamayıp pas geçme prosedürünün uygulanmaya başlanacağı belirlenmiş irtifa ve yükseklik değeri karar\irtifa yüksekliği olarak tanımlanır. Pas geçme safhasının sonunda belirli bir irtifa/yüksekliğe ulaşıldığında, usul sona erer ve uçak bir başka yaklaşma usulüne başlar ya da belirlenmiş bir bekleme paternine girer veya uçuşun yol safhasına geçer. Pas geçme safhası kendi içinde 3 kısımdan oluşmaktadır. Bunlar ilk safha, ara safha ve son safhadır. İlk safha pas geçme noktasından başlar ve tırmanışa başlama noktasında sona erer. Uçak bu safhada son yaklaşmada sabit bir tırmanışa geçmeden düz uçuş yapar. Pas geçme noktasının optimum pozisyonu pist eşiğidir. Gerektiğinde pist başı ile son yaklaşma noktası arasında tesis edilebilir. Ara safha, tırmanışa başlama noktası ile başlar ve 50 m’lik MOC (minimum obstacle clearance) değerinin sağlandığı ve muhafaza edilebildiği noktaya kadar devam eder. Ara safha boyunca pas geçme rotası ilk safhadan maksimum 15º’lik açısal farklılık gösterebilir. Son safha ise 50 m’lik MOC değerinin yakalandığı ve devam ettirilebildiği noktada başlayıp, uçağın yeni bir yaklaşmaya, bir beklemeye ya da yol safhasına geçtiği noktaya kadar uzanır. Pas geçme safhasında optimum tırmanma oranı %2,5’tur. Bu safhalara göre direkt pas geçme ve dönüşlü pas geçme olmak üzere iki çeşit pas geçme usulü dizayn edilmiştir. Direkt pas geçme usulü, son yaklaşma safhasındaki rota ile pas geçme rotası arasında 15º’yi geçmeyen bir farklılık olmaması durumudur. Bu pas geçme usulünde koruma alanı pas geçme usulünün başladığı noktadaki son yaklaşma alanının genişliğinde başlayıp kullanılan seyrüsefer yardımcı cihazına göre bir açıyla genişlemektedir. Dönüşlü 35 36 TEKNIK pas geçme usulünde ise, uçak bir noktadan veya belirlenmiş bir irtifaya ulaştıktan sonra dönüş yapmakta ve uçuşun kalan kısmını tamamlamaktadır. Bu usullerin yanı sıra hava araçlarının pas geçmelerine sebep olabilecek bazı unsurlar vardır. Bunlar arasında; • Kararsız Yaklaşma (Unstabilized ApproachUçağın iniş için hazırlıksız olması durumu) • Yüksek irtifa (Geç verilen ATC talimatı veya geciken pilot reaksiyonu) • Pist veya Aletli yaklaşma usulünün değişmesi • Arka rüzgâr • Ayırma gereklilikleri • Pist ihlali ya da engellenmiş pist, sayılabilir. İstatistiklerde pas geçmelerin en büyük nedenini unstable approach yani kararsız yaklaşmanın oluşturduğunu görüyoruz. Teknik olarak stabil yaklaşma, aletli meteorolojik şartlarda (IMC) meydan rakımının 1000 feet üzerinde, görerek meteorolojik şartlarda (VMC) ise 500 feet üzerinde, ilgili tüm brifing ve checklistlerin tamamlanmış olması, iniş konfigürasyonunun tamamlanıp, motor takatlerinin önemli değişiklik göstermiyor olması ve uçuş parametrelerinde limit dışı değişiklikler olmaması durumu olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle stabil yaklaşma, uçakların dikey ve yatay hızlarının kontrolünün yapıldığı, iyi bir alçalma İstatistiklerde pas geçmelerin en büyük nedenini unstable approach yani kararsız yaklaşmanın oluşturduğunu görüyoruz. Teknik olarak stabil yaklaşma, aletli meteorolojik şartlarda (IMC) meydan rakımının 1000 feet üzerinde, görerek meteorolojik şartlarda (VMC) ise 500 feet üzerinde, ilgili tüm brifing ve checklistlerin tamamlanmış olması, iniş konfigürasyonunun tamamlanıp, motor takatlerinin önemli değişiklik göstermiyor olması ve uçuş parametrelerinde limit dışı değişiklikler olmaması durumu olarak tanımlanabilir. planlamasıyla hava aracının hız ve irtifasının optimum olduğu durumu ifade eder. Uçak iniş için konfigure edildiğinde otomatik pilotta dahi uçulsa uçulan alçalış hattından sapma olup olmadığı mutlaka takip edilmekte, gerektiğinde küçük düzeltmeler için kumandaya müdahale edilmektedir. Bahsedilen sapmalar eğer inişin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilemeyeceğini gösterirse pas geçme kararı alınır ve o meydan için yayımlanmış, daha önce brifingi pilotlar arasında yapılmış olan pas TEKNIK geçme usulü uygulanır. Stabil bir yaklaşma uçağın iniş için alçalmaya başladığı yol kontrol aşamasında, hemen hemen teker koyma noktasının 100 mil gerisinden başlamaktadır. Stabil olmayan yaklaşmalar oldukça riskli olup, uçuşun emniyetli bir inişle sonlandırılabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Hava trafik kontrolörlerinin stabil olmayan yaklaşmaları önlemek konusunda yasal bir sorumluluğu olmamakla birlikte, emniyetin sağlanması konusunda pilotlarla ortak sorumlulukları elbette vardır. Stabil olmayan yaklaşmalar meteorolojik nedenlerden olabileceği gibi hava trafik kontrolörlerinin gecikmiş talimatlarından da kaynaklanabilir. Bu durum son dakika değiştirilen pistler ve yaklaşma usulünde meydana gelen değişikliği geç bildirme ile örneklenebilir. Hava trafik kontrolörünün son yaklaşma hattına vektör ediş biçimi, hava aracının teker koyma noktasına olan mesafesi yaklaşmalarda etkili bir rol oynamaktadır. Hava trafik kontrolörlerinin stabil olmayan yaklaşmaları önlemek konusunda yasal bir sorumluluğu olmamakla birlikte, emniyetin sağlanması konusunda pilotlarla ortak sorumlulukları elbette vardır. Stabil olmayan yaklaşmalar meteorolojik nedenlerden olabileceği gibi hava trafik kontrolörlerinin gecikmiş talimatlarından da kaynaklanabilir. Bu bakımdan hava aracının glide path intercept noktasının en az 2 m gerisinden düz uçuşa geçmiş olması önemlidir. Aksi halde stabil olmayan bir yaklaşma hava araçlarının rulelerinin uzayıp pistten çıkmalarına, piste geç oturmaları nedeniyle kazakırım yapmalarına zemin oluşturmaktadır. Hava trafik kontrol ünitesince stabil bir yaklaşma için gereken özen gösterilmeli, kurallara uygun çalışılmalı, pas geçen hava aracına gerekli manevra ve brifinglerini tamamlamaları için zaman tanınmalı, diğer hava trafik kontrol üniteleri ile sürekli koordinasyon sağlanmalıdır. Pas geçen trafik ile diğer trafikler arasında yeterli ayırmayı sağlamak üzere gerekli talimatlar verilirken standart freyzyolojinin kullanımına özellikle dikkat edilmelidir. Stabil bir yaklaşmanın yapılabilmesi için bahsedilen unsurlara dikkat edilmeli, pas geçmenin uçuşun olağan bir parçası olduğu unutulmamalıdır. 37 38 TEKNİK ELEKTRO MANYETİK ALAN ŞEBNEM BAYEZIT Yer Hizmetleri, Rezervasyon ve Bilet Satış Eğitmeni Elektro Manyetik Kirliliğin Azaltılması Lösemi riskini minumum düzeye indirmek için elektro manyetik alanın 60Hertz’e kadar düşürülmesi gerektiğini söyleyen Dr. Havas, mikrodalga fırınların kullanımından özellikle kaçınmak gerektiği üzerinde durmaktadır. Kirli elektrik akımı diye adlandırılan manyetik alanın oluşturduğu etkilerden kurtulmak, meydana gelen kirliliği temizlemek hayatımızda önemli bir yer tutmalıdır. Hayvanları bile hasta eden bu tarz ortamların oluşma nedeni artık ayak basılan her ortamda elektrik akımının olmasıdır. Elektrik akımının yer altında bile serbest dolaşması topağa ayak basan her canlıyı olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda artan kanser hastalıkları, MS rahatsızlığı ve belirtilerinin hızlı ilerleme nedeni olarak yaşadığımız ortamlardaki manyetik alan kirliliği gösterilmektedir. Kirli Elektriği Flitreleme Kirli elektrik kaynakları olarak kabul edilen evinizdeki koblolardan, komşularınızdan yayılan elektrik alanlarının meydana getirdiği kirlilikten, işyerlerinde, fabrikalarda meydana gelen ve elektrik şebekesi tarafından dağıtılan aynı zamanda belli mesafeleri de etkileyen bu kirlilikten tamamen kurtulmak imkansızdır. Bundan dolayı Kirli Elektrik alanlarını filtre etmek şu an için bulunabilmiş olan tek çözüm olarak görülmektedir. Bazı üreticiler Televizyon ve diğer elektronik cihazlardaki karşılıklı etkileşimi yok etmeye çalışmaktadırlar. Bir kısım bilim insanı Hükümet yetkililerine karşılıklı etkileşim yolu ile yeni düzenlemeler getirmeleri için önerilerde bulunuyorlar fakat bu konuda bir gelişme elde edilene kadar evlerimizde bazı filtre cihazları kurabileceğimizi önermekteler. Dr. Havas tarafından test edildiği açıklanan filtre cihazı Graham-Stetzer (GS) filtreleridir. Bu test cihazını öğretmenlerin ve öğrencilerin içinde bulunduğu bir ortamda uyguladığını, öğretmenlerin sağlığı ve öğrencilerin davranışlarında olumlu gelişmeler sağladıklarını açıklamaktadır. Deneysel çalışmaların başlangıcında bir hata olduğunu düşünen Dr. Havas, bu filtreyi kullanmanın nasıl bir fayda sağlayacağını anlayamadığını fakat sonrasında 30 MS hastasınının üçte birinde titreme ataklarının azaldığını gördüğünü ve filtrelerin electrosensitivity belirtilerini azalttığına ikna olduğunu açıklamaktadır. Şimdi tamamen Kirli Elektriğin zararlı olduğuna ikna olduğunu ve MRI taramaları ya da EMR’lerin özellikle Kirli Elektriği TEKNİK azaltıldığını test ettiklerini resmen açıklamaktadır. Konutlarda da uzun yıllardır yaşadıkları semptomlarla kendisine müracaat eden hastalarının bu filitreleri kullandıklarını ve yaşanan semptomlarda büyük bir azalma olduğunu gözlemlediklerini açıklamaktadır. Sadece Kirli Elektriği filtre etmenin ilerlemiş MS hastalarının tamamında işe yaramadığını da özellikle vurgulamaktadır. dikkat edilmesi gereken konu eğer bu devre üzerinde bir talep düğmesi kurulursa Graham-Stetzer filtresine gerek olmayacaktır çünkü bütün cihazlar otomatik kapatıldığında yayılacak bir enerji olmayacağından ortam kirliliği de meydana gelmeyecektir. Özellikle bu tarz düğmelerin ya da anahtarların yatak odalarındaki elektrik alanını kesmek için kullanılması tavsiye edilmektedir. MS hastası olan Brad Blumbers 2006 yılında GS filtrelerini evinde kullanarak bastonsuz yürüyebildiğini söylemektedir. MR. Blumbers GS filitrelerini tavsiye eden bir MS hastasıdır ve son zamanlarda bir güç kaynağı hattında geçtiğindeki etkilerini vücudunda fazlasıyla hissettiğini, bu alanlara karşı çok duyarlı olduğunu ve bütün vucudunun eskisi gibi titrediğini söylemektedir. Güneş panelleri ve yerdeğirmenleri tarafından üretilen doğru akımı alternatif akıma çevirmek için de bu tarz çeviriciler kullanılmaktadır. Önemli bir uyarıda bulunan bilim insanları bu filtrelerin uygunsuz kullanımının harmonik rezonans nedeniyle yangınlara neden olabileceğine dikkat çekmektedirler. Ayrıca eğer bu filitreleri kullanmayı düşünüyorsanız etraflarında manyetik alan ürettikleri için baş uçlarından ve yatılan yataklardan en az 2 feet yaklaşık 60CM uzaklıkta olmalarına özen gösterilmelidir. Graham-Stetzer filtreleri 4 ile 100 kHz arasındaki güç titreşimlerini azaltan kapasitorlerdir. Dr. Milham Rusya’da yaptığı deneylerde çiftliklerde 10kHz titreşimi filitrelediklerinde ineklerin 24 saat içerisinde daha fazla süt üretebileceğini yaptığı çalışmalarla gösterdi. GS Microsurge Meter’ın Kirli Elektrik seviyesini ölçmesindeki gereklilik gibi bu filtreler özellikle PURE POWER SOULTIONS tarafından Canada’da satılmaktadır. Bu ürünlerin büyük bir destekçici olan Dr.Havas için yapılan suçlamalar karşısında Wisconsin tabanlı Stetzer Elektriğin ve Dave Statzer gibi üreticilerle arasında herhangi bir ilişki olduğunu inkar etmektedir. Stetzer firmasından komisyon almadığını ve deneylerini finanse etmediklerini belirtmektedir. Havas kablo problemlerinin çözülmesi durumunda daha düşük seviyede magnetik alan etkisinde kalınacağını fakat elektronik cihazlar tarafından üretilen kirli elektriğin asla temizlenemeyeceğini belirtmetedir fakat öncelikle kablo hatalarını düzeltmenin en azından temizlemek istenilen kirli ortamdaki bozuk bir devre aracılığı ile kullanılacak filtrenin kirli elektiriği temizlemek yerine yüksek magnetik alan üreteceğini vurgulamaktadır. Ayrıca MS rahatsızlığı olan bir hastanın MRI taraması ve MS hastasının Graham-Statzer filtreleri kullanmadan önceki ve sonraki MRI. 39 40 TEKNİK HAT BAKIM UÇAK TEKNİSYENİ VE OPERASYONU... Ülkemizde son zamanlarda, baş döndürücü bir hızla gelişen sektörlerden biri de havacılık sektörü olmuştur. Havacılıkta hizmet veren şirketlerimizin büyüme potansiyeli, uluslararası yapılan ortaklıklar ve yatırımlar son dönemlerde dünyanın gözünü ülkemize çevirmiştir. ERSIN ADIYAMAN Uçak Teknisyeni Uçak bakımı, havacılığın ağır iş kollarından biridir. Peki ağır iş kolu grubunda bulunan ve uçak bakımında çalışan uçak teknisyenleri kimlerdir, ne tür özelliklere sahiptir? Uçak Bakım Teknisyeni; planlı ya da plansız bakımlarda çalışan, bu bakımlar hakkında bilgi, tecrübe, dil yeterliliği olan, yönetmelikler tarafından belirlenen zorunlu belge ve eğitimlere sahip olan, kısa zamanda hızlı karar alabilen, el becerisine yansıtabilen, okuyan-okuduğunu -anlayan-anladığını uygulayan, her gün gelişen bakım teknolojilerini takip eden, analitik düşünen ve risk analizi yapan kişidir. Hat bakımı kısaca tanımlarsak, Telsizlerin 7 gün 24 saat hiç susmadığı, uçakların sefer aralarında yapılan operasyonel bakım işlemleri merkezidir. Ciddi kararların alındığı bu merkezde kişilere düşen kısa zaman ve kritik işler; yapılan işin değerini ve önemini arttırmakta, uçağın sorumlu kaptanlarının artık tekniği arayalım bilgi almalıyız dediği yerdir burası... TEKNİK Bu kadar önemli olan bir yerde çalışma ortamı nasıldır? Buradaki uçak bakım teknisyenleri ne işler yapmaktadır? Hat bakım uçak teknisyeni; Uçakların sefer aralarındaki rutin kontrollerini yapan ve buldukları bulguları ilgili bakım kitabı prosedürlerine göre düzeltici işlemler yapmaya çalışan, uçağın havada ve yerde gerçekleştirdiği arızalara; arıza teşhis kitabı prosedürlerine, tecrübelerini ve yeteneklerini konuşturarak işlem uygulayan değerli insanlardır. Bakım kitaplarının izin vermediği, limit dışı olan durumlarda veya tecrübeleri ve bilgilerine dayanarak aynı problemin havada tekrarlamasını düşündüğünde uçağı servis etmeme yani bir sonraki sefer için uçmamasına karar veren onaylayıcı uçak bakım personelidir. Gerektiğinde; belirlenen uçak teknisyenlerimiz, dünya da veya ülkemiz de herhangi bir havalimanın da arızadan dolayı kalan uçakları kurtarmaya giden, uçağı emniyetli bir şekilde sefere verebilen çalışanlardır... Aslında bu kadar kritik görev tanımı, bu kişilerin psikoloji ve sağlık durumunda da önemini ortaya koymaktadır. Vardiya sisteminde çalışan hat bakım teknisyenleri; gün içindeki yaşamını adeta saat, dakikasına planlarcasına yaşamaktadır. Uyku, yemek, aile hayatı, sosyal yaşam gibi durumlar için devamlı çaba gösterip, uygulamaya çalışmaktadır. Bu yoğun şartlara da bir de mevsimsel faktörler eklenince durum daha da zorlaşmaktadır. Kar, yağmur, fırtına, aşırı sıcaklık ve nemli ortamlarda dış şartlara bağlı çalışıldığından; yapılan operasyonun varlığını hissettirmektedir. Haftasonu, bayram, resmi tatil gibi durumlarda da; vatandaşlarımızın emniyetli bir şekilde seyahat etmeleri için operasyon devamlı sürmekte ve hat bakım uçak teknisyenlerimiz yoğun çaba göstermektedir. Okullardan veya sektöre gelmek isteyen arkadaşlarımızın bu yazımın içinde bulunduğu önemli yerleri gözden geçirmeleri gerekir. Hat bakımda çalışmanın mantığını biraz da olsa akıllarında oluşturulması beklenmektedir. Tüm değerli meslektaşlarımıza emniyetli ve hayırlı çalışmalar dilerim. 41 42 GEZI KUZEYDE BİR BAŞKENT: KOPENHAG Hans Christian Andersen ve ‘’Kibritçi Kız’’ adlı o ünlü yapıtı. Çocukluğumda beni en çok etkileyen hikâyelerden birisi olan o kibritçi kız ve onun gibi hayallere dalmamı sağlayan ünlü eseri anımsadım birden. Nasıl anımsamayayım? Bu kez Andersen’in ülkesine yani Danimarka’ya ve onun başkenti Kopenhag’a gidiyordum. O soğuk ve karlı yılbaşı gecesi satamadığı kibritlerin alevinde ısınmaya çalışan ve yaktığı her kibritle de tatlı düşlere sürüklenen ancak sabah olduğunda kibritçi kızın ölümü ile çok üzüldüğüm ve belleğimden çıkartamadığım o acıklı sözler: “Sabah yoldan geçenler kızın ölüsünü bulduklarında zavallı kız ısınmak için bütün kibritlerini yakmış… Oysa bu kibritlerin alevinde onun ne güzel düşler gördüğünü asla bilemeyeceklerdi.” DR. HANDAN DIKER Öğretim Görevlisi, Yeditepe Üniversitesi GEZI 43 44 GEZI Kopenhag 10. Yüzyılda kurulmuş ve Vikinglerin balıkçı kasabası iken sonradan işlek bir liman haline gelen kuzeyin en ünlü kentlerinden birisi. Orijinal adı Danca’da Kobenhavn. Anlamı ise tüccar limanı. İrili ufaklı tam 406 adaya sahip olan Danimarka’da Kopenhag’ın ayrı bir yeri var. Kuzey ülkeleri hep cazip hep soylu hep farklı görünmüştür gözüme. Tabi ki kentleri değerlendirirken iklimi ön planda ele alıp durumunuzu ona göre ayarlamanız gerekir. Nitekim burası da özellikle yaz aylarında gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Haziran ayında giderseniz bir de beyaz gecelere rast geliyorsunuz. Bir türlü kararmayan hava saat gece 23’de bile hala aydınlık bir gökyüzü… İşte ben buna da denk geldim. İstanbul Kopenhag arası 3 saat 20 dakika sürüyor. Türk Hava Yollarının konforlu bir uçuşu ile geldiğim kentte daha uçak inişe geçtiğinde camdan gözüme çarpan ilk şey gri renkli bir deniz ve üzerinde yer alan muhteşem görünümlü rüzgâr fırıldakları oldu. Düşünün şimdi uçağınız inişe geçmiş ve siz camdan o rüzgârda ahenkle dönen muhteşem fırıldakları görüyorsunuz. Sanki sizi selamlayarak Kopenhag’a hoş geldiniz diyorlar. Otelim Kopenhag’ın en işlek yeri olan limanlar bölgesinde yani Nyhan’da idi. Hani Kopenhag denilince gözünüzün önüne gelir rengârenk sıralanmış evler ve onların altında yer alan kafeler, restoranlar. Nyhan işte tam bu resmi yansıtan yer, yani liman. Üstelik burası tur teknelerinin kalkış noktasını da oluşturuyor. Kısacası cıvıl cıvıl ve çok hareketli bir yer. Şehirde tekne turu oldukça popüler. Kanalları bu şekilde dolaşabiliyorsunuz. Gelelim Nyhan’daki restoranlara. Ben burayı aynı Londra’ya benzettim. En GEZI popüler ve nefis yiyecekleri bence “Fish and Chips” denilen balık ve patates kızartması. Balıkları Cold Fish adı verilen bir tür kuzey denizi balığı ama tadı nefis. Yanında da ünlü Danimarka birası Carlsberg. Aynı lezzeti Londra’da yemiştim. Mutlaka denenmesi gereken nefis bir yiyecek bu... Kesinlikle öneririm. Kopenhag’da eğer alışveriş yapmak isterseniz dünyanın en uzun alışveriş caddesi olarak öğündükleri Stroget Caddesine gitmeniz gerekiyor. Burası her zaman kalabalık ve trafiğe kapalı bir cadde. Sokak müzisyenleri ile ve ünlü markaların yer aldığı dükkânları ile de ünlü ve çok renkli bir cadde. Caddenin hemen başında bir de müze var adı Guiness Dünya Rekorları Müzesi. Kopenhag ile özdeşleşmiş bir de heykel var. Hans Christian Andersen’in ünlü masalı Küçük Deniz Kızı’nın heykeli.1913 yılında Heykeltıraş Edward Eriksen tarafından yapılmış. Açıkçası heykel tüm ziyaretine gelenleri hayal kırıklığına uğratıyor. Benim için de öyle oldu. Nedenine gelince, belki de çok daha büyük ve görkemli bir heykel bekliyordum. Küçücük bir heykel bende de inanın hayal kırıklığı yarattı. 45 46 GEZI Gezilecek diğer yerlerin başında 18. yüzyılda inşa edilen ve Kraliyet ailesinin halen ikamet ettiği Amelienborg Sarayı geliyor. Burada özellikle bahçede kraliyet muhafızlarının nöbetleri ve tören seremonisi çok ilginç. Bir diğer nedeni de heykelin konulduğu yer. Herkes heykelle resim çektirmek için ciddi bir uğraş veriyor. Hem denizin içinde, hem de oldukça taşlık bir alan ve heykele ulaşmak için de ciddi bir sıçrama yapmanız gerekiyor. Kısacası bende resim çektirmek için epey zorlandım. Kopenhag’ın en güzeli ise Tivoli Bahçeleri. Burası bence Kopenhag’ın Disneyland’ı. Yapılış tarihi 1843. Georg Carstensen tarafından kurulmuş. Muhteşem bir eğlence parkı burası. Toplam 80 dönüm arazi üzerine kurulmuş parkta ayrıca suni göller, konser alanları da bulunuyor. Burası öyle bir yer ki kuş sesleri, oyun alanları, yeşil çimler üzerindeki şezlongları ile ayrıca harikulade bir lunapark. İşte size Tivoli. GEZI Bir diğer saray da Christianborg Sarayı. Burası eskiden kralın yaşadığı saray imiş. Şimdi ise Danimarka Parlamento Binası olarak kullanılıyor. Bir de Christıanborg Kulesi var ki o da 106 m yükseklikte ve en üst katı ise harika bir restoran. Kopenhag Avrupa şehirleri içinde oldukça pahalı bir şehir. İsviçre kentlerini özellikle de Cenevre’yi hep pahalı bulurdum. Kopenhag Cenevre ile aynı pahalılıkta bir şehir bunu da özellikle belirtmek isterim. Ve yazının sonu, Kopenhag için son bir söz söylemem gerekirse burası, çok uygar, çok yeşil, çok yaşanılası, çok elit, çok renkli, çok soylu ve çok değişik bir güzel kent. Beyaz geceleri ile o yediğim leziz balıkları ile ve durmadan dönen rüzgârgülleri ile belleğimdeki yerini hep koruyacak Kopenhag. Hoşça kal rüzgârlı kent seni hiç unutmayacağım . 47 48 UÇAN ÇOCUK İyi Çocuk Dergileri… Çocuk dergileri, sadece ilgi alanlarınızdaki bilgilere ulaşmanızı sağlamaz, aynı zamanda ilgi alanlarınızın şekillenmesine, sosyalleşmenize ve hayatı ve çevreyi daha iyi tanımanıza da katkıda bulunur… MÜMIN BALKAN İnternet öncesi çocukların en önemli bilgi ve eğlence kaynaklarından biri çocuk dergileriydi. Bugün de internet sayıları ve siteleriyle desteklenen çocuk dergileri sizleri bekliyor. Bu sayımızda günümüzde yayınlanan çocuk dergilerinden birkaçını tanıtmak istiyoruz. TÜBİTAK BİLİM ÇOCUK TÜBİTAK tarafından yayınlanan Bilim Çocuk dergisi uzun yıllardır yayınlanıyor. Her bayide bulabilir, çok ilginç yazıları okuyabilirsiniz. Tabii dergilerde yazılar dışında bulmacalar maketler yapmak için de fırsat vardır. TÜBİTAK Bilim Çocuk, maketleriyle de iddialı. Derginin web sitesi de bilime ilgi duyanlar için biçilmiş kaftan. Ancak küçük bir sorunu var: Yazıların tamamını okumak için abone olmanız gerekiyor. Bilime ilgi duyan çocukların ulaşabileceği nitelikli bilgi için, kar amacı gütmeyen bir kurumun bu uygulaması oldukça şaşırtıcı. İyi tarafı aboneliğin yıllık sadece 20 lira olması. Anne ve babanızdan bir yıllık bilim dergisi aboneliği için 20 lira istediğinizde size olumsuz bir cevap vermeyeceklerini garanti edebilirim. En azından, akıllı telefon uygulamaları satın almak için istediğiniz izinlerden daha makul davranacaklardır. www.bilimcocuk.tubitak.gov.tr UÇAN ÇOCUK ARAŞTIRMACI ÇOCUK Araştırmacı Çocuk Merkezi tarafından yayınlanan dergi eğlenceli bir tasarımla hazırlanıyor. İki aylık olarak yayınlanan derginin kapak konusu geniş bir biçimde işleniyor. Araştırmacı Çocuk dergisinin son sayısının konusu fosiller ve dünyamızda canlılığın tarihi. Çeşitli ödülleri olan dergi Pedagoglar tarafından da çocuklara tavsiye ediliyor. Tabii bu dergiye de hem internetten hem de dergi bayilerinden ulaşabilirsiniz. http://arastirmacicocukmerkezi.org TRT ÇOCUK DERGİSİ TRT Çocuk kanalının bir ürünü olan dergi altı yıldır yayınlanıyor. Derginin web sitesinde hakkında şu bilgiler yer alıyor: “Ekranımızdaki kahramanları, renkli çizgileri, bilgilendirici konuları içeren TRT Çocuk Dergisi, çocuklarımızın okuma alışkanlıklarına katkıda bulunurken, kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirdiği Yeşilcan, Kuruş Ailesi gibi pek çok sosyal projeyle de çocuklara rehberlik ediyor. TRT Çocuk Dergisi bu kapsamda son olarak, sivil toplum örgütleriyle birlikte ülkemizdeki sığınmacı kamplardaki çocuklar için ‘TRT Çocuk Kampta’ adında Arapça bir ek çıkarttı.” TRT Çocuk Dergisi’ne dijital olarak da erişilebiliyor. http://trtcocukdergisi.com 49 50 HABERLER · NEWS BAKAN ARSLAN: "TÜRKİYE 2003`TEN BU YANA HAVACILIK SEKTÖRÜNDE DÜNYADA 30. SIRADAN 10. SIRAYA YÜKSELDİ" Türkiye’de üretilen ve uluslararası alanda sertifikalandırılan ilk Türk sivil imalat olan Hürkuş Eğitim Uçağına Tip Sertifikası verilmesi dolayısıyla Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Kazan Tesisleri'nde tören düzenlendi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan törende yaptığı konuşmada, "Havayolu halkın yolu olsun, herkes uçsun" ilkesiyle havayolu sektöründe ciddi başarı elde edildiğine dikkati çekerek sertifika töreninin bu açıdan büyük anlam ifade ettiğini söyledi. Türkiye'nin 2003'ten bu yana havacılık sektöründe dünyada 30. sıradan 10. sıraya yükseldiğine dikkat çeken Bakan Ahmet Arslan, "Milli bayrak taşıyıcımız dünyanın ilk 15'i arasında, İstanbul'da Atatürk Havalimanı Avrupa'nın ilk 4'ü arasında, İstanbul'da yapacağımız 3. havalimanı dünyanın ilki olacak. Bugün milli gururu hep birlikte yaşıyoruz ancak bununla yetinmemeliyiz. Artık sivil uçağımızı kendimiz ürettiğimiz ve kendimiz sertifikalandırdığımız bir aşamaya gelmemiz çok gecikti” dedi. HÜRKUŞ’UN TİP SERTİFİKASI TESLİM EDİLDİ… Türkiye’de üretilen ve uluslararası alanda sertifikalandırılan ilk Türk sivil imalatı olan HÜRKUŞ Eğitim Uçağı’na Tip Sertifikası, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) Kazan Tesisleri'nde törenle teslim edildi. HÜRKUŞ’un Tip Sertifikasını TUSAŞ’a teslim eden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet ASLAN, havayolu sektöründe önemli başarılar elde edildiğini ve sertifika töreninin bu açıdan büyük anlam taşıdığını kaydetti. Türkiye'nin 2003'ten bu yana havacılık sektöründe dünyada 30. sıradan 10. sıraya yükseldiğini ve artık ülkemizin sivil uçağını kendi üretip sertifikalandırabildiği bir aşamaya geldiğini belirten Bakan Aslan, Atak helikopteri ve insansız hava araçlarının (İHA) üretiminde gösterilen başarının HÜRKUŞ ile taçlandığını ifade etti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi de teslim töreninde yaptığı konuşmada, HÜRKUŞ’un tasarım, imalat ve üretim testlerinin yanısıra sertifikasyon testinden de geçerek TİP Sertifikası almaya hak kazandığını ve SHGM’nin ilk defa verdiği Tip Sertifikası ile HÜRKUŞ’un uçuş hürriyetine kavuştuğun kaydetti. Genel Müdür Ekşi, Türkiye'yi "imalatçı ülke" konumuna yükselten bu sertifika ile, TUSAŞ’ın bir uçağın ana tasarımcısı ve üreticisi olmak adına tüm aerodinamik, yapısal ve sistemsel tasarım, üretim kabiliyetini kazandığı ve bu kabiliyetin testlerle doğrulandığının tescil edildiğini söyledi. Bu sertifikanın aynı zamanda SHGM’nin böyle bir uçağı denetleyerek uygunluk verebilme kabiliyetine ulaştığının da bir göstergesi olduğunu belirten Genel Müdür Bilal Ekşi, kazanılan bu kabiliyetin bundan sonraki çalışmalar için de güven verici olduğunu kaydetti. NEWS · HABERLER HAVAALANI YER HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ YAYIMLANDI Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün Havaalanları Yer Hizmetleri Yönetmeliği (SHY-22), 23 Ağustos 2016 tarihinde 29810 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Havaalanı işleticilerinin yayımlayacağı mevzuatın ve havalimanı yöneticilerinin SHGM tarafından onaylanması şartı getirilen yeni yönetmelik, yer hizmetleri kuruluşlarının kalite yönetim sistemleri oluşturmaları, engelli yolculara verilecek hizmet standartları ve işletme ruhtsatlarının ön izin ve temdit süreleriyle ilgili düzenlemeleri de kapsıyor. Özel sektör havalimanı işletmecileri ile DHMİ arasındaki ayrımın kaldırıldığı ve tüm işleticilerin “havalimanı işletmecileri” olarak tanımlandığı yönetmeliğe göre, artık havalimanı işletmecileri tarafından hazırlanan talimat, genelge ve yönergeler SHGM tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. Yönetmelik kapsamında, SHGM’ye başvuruda bulunan yer hizmetleri kuruluşlarına asıl ruhsat gerekliliklerini yerine getirmek üzere 1 yıllık ön izin süresi verilecek. Ön izin süresi sonunda gereklilikleri yerine getirerek çalışma ruhsatı alan iç veya dış hatlarda faaliyet gösterecek işletmelerin ruhsat geçerlilikleri 2 yıl olacak. Ayrıca Ramp hizmet grubu altında yer alan kargo ve posta hizmeti ayrı birer hizmet türü olarak işlem görecek. Yer hizmetleri kuruluşlarına kalite yönetim sistemi kurma şartı getiren yeni düzenleme kapsamında A grubu yer hizmetleri kuruluşları merkez olarak kullandıkları havalimanında ISAGO belgesi alacak, diğer havalimanlarında ise sistemi kurmaları yeterli olacak. Birden fazla havalimanında ikram servis hizmeti veren A grubu çalışma ruhsatına sahip yer hizmetleri kuruluşlarıda kalite yönetim sistemi oluşturacak. Toplam yirmi personeli olan ve en az beş havalimanında C grubu temsil, gözetim ve yönetim çalışma ruhsatına sahip yer hizmetleri kuruluşları ise merkez olarak kullanacağı havalimanını kapsayacak şekilde, bir kalite yönetim sistemi kuracak. Yönetmelik ile aynı zamanda engelli ve hareket kabiliyeti kısıtlı yolcuların taşınmacılığı ile ilgili hizmet standartları da belirlendi. Buna göre engelli yolculara, A veya B grubu çalışma ruhsatına sahip kuruluşlarla anlaşma yapmak koşuluyla, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat almış olan veya 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında yetkilendirilmiş olan sağlık kuruluşları tarafından hizmet verilecek. TİCARİ HAVA TAŞIMA İŞLETMELERİ YÖNETMELİĞİ SHY-6A’DA DEĞİŞİKLİK YAPILMIŞTIR İç ve dış hatlarda tarifeli ve/veya tarifesiz seferlerle ücret karşılığında yolcu ve yük veya sadece yük taşımak üzere kurulmuş veya kurulacak ticari hava taşıma işletmelerine ruhsat verilmesi, verilen ruhsatın askıya alınması veya iptal edilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen ve bu işletmelerin, sahiplerinin ve personelinin taşıması gereken nitelikleri, görevlerini ve sorumluluklarını belirleyen,Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği SHY-6A'da Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik20 Agustos 2016 tarihli ve 29807 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/ files/mevzuat/sektorel/yonetmelikler/shy-6a.pdf 51 52 HABERLER · NEWS AŞIRI YORGUNLUK RİSK YÖNETİMİ (FRM) ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, uçuş ekiplerinin uçuş ve görev süresi sınırlamaları ve dinlenme gereklilikleri talimatı kapsamında, 17-18 Ağustos 2016 tarihlerinde Aşırı Yorgunluk Risk Yönetimi (FRM) ile ilgili çalıştay düzenledi. Uçuş emniyetinin sağlanması amacıyla SHGM tarafından 2015 yılında yayımlanan “Uçuş ve Görev Süresi Sınırlamaları İle Dinlenme Gereklilikleri Talimatı (SHT-FTL)” kapsamında havayolu işletmelerinin 1 Temmuz 2017 tarihine kadar Aşırı Yorgunluk Risk Yönetim (FRM) düzenlemelerini yapmaları gerekiyor. Bu kapsamda havayolları işletmelerine yönelik Aşırı Yorgunluk Risk Yönetimi (FRM) gereklilikleri hakkında çalıştay düzenlenerek, bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunuldu. Çalıştay’da, havayollarının Aşırı Yorgunluk Risk Yönetimi (FRM) sisteminin nasıl tesis edeceği, ekip üyelerinin aşırı yorgunluğundan doğacak operasyonel riskinin giderlemesine yönelik risk analizlerinin nasıl yapılacağı ve risk azaltıcı tedbirleri hayata geçirmeleri ile ilgili konular ele alındı. THY, Pegasus, Sunexperss ve MNG Havayolları temsilcilerinin de birer sunum yaptığı çalıştaya havayolu işletmelerinden toplam 37 kişi katıldı. CNS CİHAZLARINDAKİ AKSAKLIKLAR DA RAPORLANABİLECEK SHGM 1 Eylül 2016’dan itibaren internet sitesinden Haberleşme, Seyrüsefer ve Gözetim (CNS) cihazlarına ilişkin aksaklık ve olaylara ilişkin gönüllü raporlamada bulunulabileceğini duyurdu Daha önce gönüllü raporlama sistemini hayata geçiren Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) 1 Eylül 2016 tarihinden itibaren internet sitesi üzerinden Haberleşme, Seyrüsefer ve Gözetim (CNS) cihazlarına ilişkin aksaklık ve olaylara ilişkin gönüllü raporlamada bulunulabileceğini duyurdu SHGM’den yapılan açıklamada bu uygulamanın amacının pilotlar, Hava Trafik Emniyeti Elektronik Personeli (ATSEP) ve Hava Trafik Kontrolörleri tarafından fark edilen herhangi bir CNS sisteminin emniyet eksikliği ile olabilecek aksaklık ve olayın zamanında bilgisayar ve mobil cihazlar (cep telefonu, tablet) ile de kolaylıkla raporlanmasının sağlanarak uçuş emniyetini riske eden faktörlerin elimine edilmesi olduğu vurgulandı Kimliği Gizli Tutulacak Yapılan açıklamada “Bu kapsamda Genel Müdürlüğümüzce gönüllü raporlamada gizlilik esası gereğince raporlayan kişinin kimliği gizli tutularak, Emniyet Yönetim Sisteminin amacı çerçevesinde kişiler yerine sistem bazında değerlendirmelere gidilebilecektir. Söz konusu sisteme Genel Müdürlüğümüz internet sitesi üzerinden Gönüllü Raporlama - CNS Raporlama ekranından ulaşılabilmekte olup, raporlama mobil cihazlar (cep telefonu, tablet) üzerinden de kolaylıkla yapılabilecektir.” denildi NEWS · HABERLER KUM PİST TESTİNİ DE GEÇTİ Airbus Defence and Space, yeni nesil nakliye uçağı A400M’in sertifikalanacağı üç yumuşak pist alanından sonuncusu olan kum pist üzerindeki testleri de geçti Geliştirme uçağı MSN2’nin kullanıldığı testler, İngiltere - Woodbridge’de özel olarak inşa edilmiş bir pistte Ağustos ayında 3 hafta süresince gerçekleşti. Testlerin son haftası, giderek daha ağırlaştırılan yüklerle yapılacak operasyonları da içerecek. A400M, U dönüşü gibi taksi manevralarının yanı sıra 1,600m (5,250ft) uzunluğundaki piste iniş kalkışlarda kusursuz performans sergiledi. Bu testler, İspanya Ablitas’ta çakıl pist ve Fransa Écury’deki çim pistte elde edilen başarılı sonuçları takip etti. LONGITUDE COMPLETES INITIAL GROUND ENGINE TESTS Cessna took the next step toward first flight of the Citation Longitude, completing the initial ground engine tests on the super-midsize jet’s Honeywell HTF7700L turbofans, the company announced today. The tests verify engine start, fuel system and autothrottle functions, along with avionics, electrical and hydraulic system interfaces. “The engine run tests are one of the final major milestones as we prepare for first flight,” said Scott Ernest, president and CEO of Textron Aviation. “This step really allows us to prove the maturity of the aircraft and its systems.” Textron will turn next to functional and structural checks of the airframe before first flight in the “coming weeks.” The ground engine tests come about three months after Cessna mated the wings and fuselage on the first Longitude and two months after the company powered on the electrical distribution system in June. “The speed at which we are progressing on the Longitude program demonstrates our industryleading development cycle and affirms our commitment to new product investment,” said Ernest. 53 54 HABERLER · NEWS FAA BEGINS ACCEPTING SUAS APPLICATIONS NEXT WEEK Operators of drones weighing more than half a pound need to earn an FAA remote pilot certificate. The only exception is recreational operators. The FAA begins accepting applications for the new Part 107 remote pilot certificate August 29. The agency’s recreation versus commercial operator decision tree should get applicants headed in the right direction. Remote pilot applicants must pass an FAA knowledge test at an approved knowledge-testing center, where the cost is expected to run approximately $150. The agency has created a Remote Pilot Knowledge Test Guide to assist in passing the exam. Sample test questions are also available on the FAA website. At first glance, the sample knowledge test questions look pretty simple for anyone who already holds a pilot certificate. The sticking point is that operator applicants that already possess a pilot certificate are allowed to skip the knowledge exam. To someone new to aviation however, questions like this might not be quite so easy. Here are some sample questions and corresponding multiple choice answers. NASA'DAN 1 MİLYON DOLARLIK MARS ROBOTU YARIŞMASI ABD Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, astronot robotu R5'i Mars'ta kumanda edebilecek ekipler arıyor. NASA tarafından açılan yarışmaya katılacak ekipler, Robonot 5’i (R5) Mars’ın çetin hava koşullarına benzer bir simülasyonda idare edecek. Ekipler bir yandan robotu kum fırtınalarında yönetip uzay ekipmanının tamirini yaparken, diğer yandan da dünyadan Mars’a giden komutlardaki gecikmeleri göz önüne almaya çalışacak. Kazanan ekibe ise 1 milyon dolarlık para ödülü vaat ediliyor. NASA’nın projeden sorumlu yöneticisi Monsi Roman, yaptığı yazılı açıklamada “Karşımıza gelecek yeni teknolojileri ve sorunların çözümlenmesinde kullanılabilecek yaratıcı fikirleri heyecanla bekliyoruz” dedi. Astronotlardan önce Robonotlar NASA gelecekte R5 ve benzeri robotları farklı gezegenlere gönderip incelemelerde bulunmayı hedefliyor. Astronotların farklı gezegenlere gitmesinden önce bu robotlarla Mars gibi gezegenlerde suni iklimin oluşturulabileceği fikri üzerinde duruluyor. Yarışma için başvurular açılmış durumda. İlk elemeler Eylül - Kasım arasında yapılacak. Finale kalanlar Aralık ayında açıklanacak ve 2017’de de Mars simülasyonları gerçekleştirilecek. Yarışmayı birinci olarak tamamlayan takım 1 milyon dolar ödül kazanacak ve geliştirdikleri yazılım da R5 robotuna yerleştirilebilecek. 56 HABERLER · NEWS AIRBUS’TAN PİLOTSUZ UÇAN TAKSİLER GELİYOR Herkes sürücüsüz otomobillerden bahsederken, havacılık devi Airbus, pilotsuz uçan araçların peşine düştü. Eğer 50 yıl önce “Jetgiller” tarafından öngörülen ulaşım sistemini sabırla bekliyorsanız, Airbus’ın sizin için iyi bir haberi var. Hava-uzay devinin internet sitesinde belirttiğine göre firma, yolcuların akıllı telefonlarını kullanarak çağırabilecekleri bir “pilotsuz - otonom uçan taksi” tasarımı üzerinde çalışmakta. Airbus, ilk prototip araçların testine 2017’nin sonuna kadar başlayacağını söylüyor. Airbus’ın projeden sorumlu yöneticisi Rodin Lyasoff’un söylediğine göre bataryalar ve motorlar gibi gerekli olan teknolojiler, ulaşmaları gereken seviyenin büyük bir kısmını aşmış durumda. Bu projenin en önemli hedeflerinden biri, şehirlerdeki nüfus artışı ile beraber daha da artması beklenen trafik sorunlarını azaltmak. Ancak şu anda test aşamasında olan sürücüsüz otomobiller gibi, uçan taksilerin önündeki en büyük zorluklardan biri de binalara ve havada karşılaşılacak diğer engellere çarpmalarını engellemek olacak. AIRLANDER 10 TEHLİKE ATLATTI Dünyanın en büyük hava aracı ünvanına sahip “Airlander 10” deneme uçuşunda kaza yaptı. İngiltere’de test uçuşlarına başlayan “Airlander 10” hava aracının test uçuşu hüsranla sonuçlandı. İkinci kez deneme uçuşu yapmak için havalanan devasa hava aracı, aniden pike yaparak kontrolsüz iniş gerçekleştirdi. Uçuş ekibi kazadan yara almadan kurtuldu. Yetkililer, araçtan sarkan bir parçanın telgraf direğine takıldığı iddialarını yalanladı. 100 milyon Türk Lirası değerindeki hava aracının kokpitinin hasar gördüğü belirtildi. Güvenlik, iletişim ve yolcu taşıma gibi çeşitli amaçlarla geliştirilen hava aracının 17 ağustos’ta gerçekleştirilen ilk deneme uçuşu başarıyla tamamlanmıştı. Dev hava aracı, I. Dünya Savaşı’nın ardından hayata geçirilen projeyi anımsatıyor. 1930 yılında 50 kişinin ölümüne neden olan kazanın ardından bu proje rafa kaldırıldı. 1937’de meydana gelen ve 35 kişinin hayatını kaybettiği kazadaki hava aracının aksine Airlander’da yanıcı olan hidrojen yerine, bu riski taşımayan helyum kullanılıyor. NEWS · HABERLER NASA HAWAİİ’DE 12 AYLIK MARS SİMÜLASYONUNU TAMAMLADI Altı kişilik NASA ekibi Hawaii’de bir yıl dış dünyadan tamamen tecrit olarak sürdürdükleri Mars simülasyonunu tamamladı. Grup simülasyonun yaratıldığı ortama 2015 yılının 29 Ağustos günü girmişti. Oluşturulan ortamda tıpkı Mars’da kurulacak bir uzay istasyonunda olması gerektiği gibi açık hava, taze gıda ya da mahremiyetten yoksun yaşadılar. Uzmanlar yüzeyindeki yaygın demiroksitten dolayı Kızıl Gezegen diye de anılan Mars’ta insanlı bir misyonun bir ila üç yıl sürebileceğini söylüyor. NASA’nın fonlarıyla Hawaii Üniversitesi tarafından yürütülen proje, Rusya’da gerçekleştirilen 520 günlük simülasyondan sonra en uzun süreli deney oldu. Altı kişilik simülasyon ekibi bir yıllık deneyi tamamlarken, Mars’a gönderilecek bir misyonun başarılı olacağından emin olduklarını söylediler. TÜRKİYE’DE İHA KULLANICI SAYISI 10 BİN’E YAKLAŞTI Türkiye’de İHA kullanıcı sayısı 10 bin’e yaklaştı Faik KAPTAN/İSTANBUL,(DHA) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü resmi internet sitesinden yaptığı bir açıklamayla Türkiye’de İHA (İnsansız Hava Aracı) sistemine kayıtlı kullanıcı sayısının 9 bin 189’a, İHA sayısının ise 6 bin 767’ye ulaştığını bildirdi. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) resmi twitter sayfasında konuyla ilgili olarak şöyle denildi: “Bugün itibariyle; İHA sistemimize kayıtlı İHA Kullanıcı sayısı 9 bin 189, İHA sayısı 6 bin 767. Kurallara Uyun Güvenle Uçun!” 57 58 HABERLER · NEWS TÜRKİYE SAFA DENETİMLERİNDE AVRUPA'DAN İYİ SEVİYEDE Yabancı Hava Araçlarına Yapılan Emniyet Denetimleri olarak bilinen SAFA denetimlerinde Türkiye'nin ülke puanı 0.39 olarak belirlendi. Yurt dışında Türk şirketlere 289 denetim yapıldığı ve bu denetimlerde AB ülkelerinin ortalaması olan 0.55'den daha iyi bir derece elde ederek 0.39 puan aldığı açıklandı. AQUILA 200’DEN FAZLA SATIŞ YAPTI Bursalı bir firmaya ait AQUILA’nın (Kartal) sahibi Celal Gökçen, değeri 165-230 bin avro arasında değişen Aquila 211 model uçağından şimdiye kadar 200’ün üzerinde satış gerçekleştirdiklerini bildirdi. Gökçen, Almanya’dan satın aldığı AQUILA uçak firması ve devam eden üretimleriyle ilgili Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Uzay Havacılık Savunma (UHS) Kümelenmesi üyelerine brifing verdi. Bursa’nın, uçak üretiminde de pay almasını sağladıklarını ifade eden Gökçen, AQUILA’da uçak üretiminin tüm hızıyla sürdüğünü vurguladı. 42 kişiyle üretim yaptıklarını aktaran Gökçen, ayda iki uçak imal ettiklerini belirtti. Ürettikleri AQUILA 211 model uçağın iki kişilik ideal bir eğitim uçağı olduğunu vurgulayan Gökçen, şunları kaydetti: “Değeri 165-230 bin avro arasında değişen uçaktan şimdiye kadar 200’ün üzerinde satış gerçekleştirdik. Avrupa Havacılık Dairesinden aldığımız onay sayesinde tüm Avrupa’ya satışın önünü açtık. En fazla Almanya, Fransa ve Avusturya’ya satış gerçekleştiriyoruz. Royal Air Force (RAF) için yetiştirilecek pilotların eğitimlerini gerçekleştiren Tayside Havacılık’a da 5 adet uçak satışı yaptık. Burada jet pilotları tarafından test edilen uçaklarımız, tam not aldı.” Gökçen, BTSO’nun ortaya koyduğu vizyonun ve sektörde sinerji oluşmasını sağlayan kümelenme çalışmalarının önemini vurgulayarak, BTSO ile UHS kümelenmesine kendilerine yaptığı katkılarından dolayı teşekkür etti. Toplantıya, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi İlker Duran, UHS Kümelenmesi Lideri Mustafa Hatipoğlu da katıldı. SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER 60 HAZIRLAYAN HÜSEYİN GÜMÜŞ SOSYAL MEDYA SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER SOSYAL MEDYA 61 AJANDA HARBİYE AÇIKHAVA’DA “TARKAN ZAMANI” Megastar Tarkan; 3-4-6-7-9-10 Eylül tarihlerinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde sevenleriyle buluşacak. Her yıl heyecanla beklenen ve her biri birbirinden coşkuyla geçen geleneksel Açıkhava konserleri kapsamında yaz sonu müzikseverlerle buluşmaya hazırlanan Tarkan, 3-4-6-7-9-10 Eylül’de sevenleriyle hasret giderecek. Megastar, iki bölümden oluşacak konserlerinin ilk yarısı için geçtiğimiz aylarda müzikseverlerle buluşan ve yoğun ilgi gören Türk Sanat Müziği albümü Ahde Vefa’da yer alan şarkılardan, ikinci yarısı içinse sevilen pop şarkılarından oluşan bir repertuvar hazırladı. 3-10 Eylül Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi ÖZDEMİR ERDOĞAN, 26 EYLÜL’DE AKASYA KÜLTÜR SANAT’TA “Gerçek sanatçının, maddi bakımdan başarıya ulaşması ve bu başarıyı sürdürmesi mümkün değildir... Çünkü maddi değerleri üretmek ve işletmek sanatçılıkla çatışan başka bir ciddi uğraştır. Bir başarıya ulaşmak ve beğenilmek isteği her insanın vazgeçemeyeceği bir duygudur... Kazanılan ödüllerin sonucu, sanatçıyı farkında olmadan bir başka yol kavşağına getirir... Ya şöhretin getirdiği maddi değerlerle uğraşacak, ya da bu değerlerden vazgeçerek sanatıyla uğraşacaktır Ve gerçek sanatçı her defasında sanatının getirdiği ganimetleri elinin tersiyle itecek ve tekrar yeniden başlayacaktır.” Özdemir Erdoğan’ın özgün çizgisiyle onlarca yıllık bir anı seyahati için, bu konseri kaçırmayın. 26 Eylül 2016 20:30 Akasya Kültür Sanat, İstanbul DENİZDE CAZ 2016, TÜRK CAZ SAHNESİNİN YAŞAYAN EFSANESİ, “İLHAM GENCER” KONSERİ İLE SONA ERİYOR Denizde Caz kapsamında, İstanbul Boğazı’nın eşsiz sahnesinde, ülkemizin değerli caz müzisyenlerinin konserleri İlham Gencer’le tamamlanıyor. “The Primetime Cruise” gemisinin konforuyla, bu yıl üçüncü kez düzenlenen etkinlik boğazı ve müziği biraraya getiriyor. 19:00 Gemi kapı açılışı 21:00 Limandan ayrılış 21:30 Konser (birinci set) 22:25 Ara 22:45 Konser (ikinci set) 00:00 Limana dönüş Adres: Kuruçeşme Parkı Rıhtımı 24 Eylül 2016 19:00 EYLÜL’DE UNUTMA! Dünya Barış Günü 1 EYLÜL Halk Sağlığı Haftası 3 - 9 EYLÜL İlköğretim Haftası Eylül ayının üçüncü haftası Şehitler ve Gaziler Günü 19 EYLÜL “CANIM KARDEŞİM” ADLI ÇİZGİ DİZİ ÇOCUKLARLA BULUŞUYOR TRT Çocuk kanalında yıllardır çocukların sevgilisi olan iki kardeş Müge ve Mine, yanlarına sevimli kedileri Mıncır’ı da alarak dünyayı dolaşıyor. Gösteri; çevre duyarlılığı, farklı olanı anlamaya çalışmak, empati, kardeşlik, dayanışma gibi evrensel temaları eğlendirici bir dille ve coşkulu müziklerle sahneye taşıyor. Çocukların sevdikleri kahramanları sahnede görebilecekleri, onlarla birlikte heyecanlı bir yolculuğa çıkacakları gösteri, kıpır kıpır danslarıyla tüm çocukları eğlenceye davet ediyor. 27 Ağustos - 19 Kasım arası İstanbul’un çeşitli mekanlarında Şehitler ve Gaziler Haftası 19 EYLÜL’ü içine alan hafta İtfaiyecilik Haftası 25 EYLÜL-1 EKİM Dil Bayramı 26 EYLÜL Dünya Turizm Günü 27 EYLÜL 64 SINEMA EYLÜL’DE SİNEMA Eylül ayında vizyona girecek filmlerden bazıları… 2 EYLÜL CUMA KAYIP BALIK DORİ Animasyon Komedi Kayıp Balık Nemo’da oğlunu aramak için okyanusu bir uçtan diğer uca yüzen Marlin’in, “balık hafızalı” yoldaşı Dory, bu kez kendi ailesini arıyor… 9 EYLÜL CUMA BEN-HUR Epik, Aksiyon, Macera Oyuncular: Jack Huston, Morgan Freeman, Toby Kebbell Lew Wallace’ın daha önce 1959 yılında sinemaya uyarlanan ünlü romanı, bir kez daha sinema seyircisiyle buluşuyor. 9 Eylülde vizyona girecek yeni Ben-Hur filminin yönetmen koltuğunda Timur Bekmambetov bulunurken özgün eseri senaryolaştıran isimler Keith R. Clarke ve John Ridley. 16 EYLÜL CUMA YILDIZLAR DA KAYAR - DAS BORAK Komedi Oyuncular: Yavuz Seçkin, Larissa Gacemer, Ali Rıza Tanyeli Sempatik oyuncu Yavuz Seçkin tarafından yaratılan Das Borak bu kez beyazperdede boy gösteriyor. Ünlü Almancı Borak’ın ülkelerarası süren komedisi çocukluğu fakirlik içinde geçen Borak’ı bir yıldıza dönüştürüyor. Film, uzun yıllar Almanya’da yaşayan Alman-Türk karışımı renkli karakterin ilk beyazperde macerası olacak. SULLY Yönetmen: Clint Eastwood Oyuncular: Tom Hanks, Aaron Eckhart, Laura Linney Türkiye’de vizyon tarihi: 9 Eylül 2016 23 EYLÜL CUMA MUHTEŞEM YEDİLİ Western, Aksiyon, Macera Oyuncular: Denzel Washington, Chris Pratt, Vincent D’Onofrio 1954 yapımı japon filmi Yedi Samuray’ın Amerikan uyarlaması olan film 1960’da çekilen The Magnificent Seven’ın yeniden yapımı. Vahşi Batıda yedi silahşör sanayici Bartholow Bogue’un sert yönetimi altındaki fakir bir köyü korumak için tutulur. Tür: Biyografik, Dram Süper kahramanlardan bıkanlar bu kez normal kahraman hikayesini izlemenin keyfini çıkarabilirler. Film, 15 Ocak 2009’da arızalanan yolcu uçağını Hudson Nehri’ne indirmeyi başaran kahraman pilot Chesley Sullenberger’i konu ediniyor. Sullenberger’i Tom Hanks canlandırırken, usta aktöre yardımcı pilot Jeff Skiles karakterini canlandıran Aaron Eckhart eşlik ediyor. Breaking Bad’deki Skyler White rolüyle milyonların nefretini kazanan Anna Gunn da filmin bir diğer yıldızı. KİTAP DÖRT DÖRTLÜK DÖRT HALİL İNALCIK KİTABI Halil İnalcık, geçen ay bir asırlık ömrünü tamamlayıp aramızdan ayrıldı. Onun ne kadar uzun bir bilimsel hayatı olduğunu 1946 yılının Varlık Yıllığı içindeki değerlendirmesini gördüğümde idrak etmiştim. Bir Doçent olarak yazdığı yazıya yer veren yıllığın sayfaları Halil İnalcık’ın seksen yıllık bilimsel serüvenine tanıklık ediyordu. Seksen yıl, en azından üç kişilik bir bilimsel hayat demektir. Türkiye’de emekli olup ABD’ye giden, orada da emekli olduktan sonra tekrar Türkiye’ye dönen ve bir emekliliği daha hak edecek kadar çalışan Prof. Dr. Halil İnalcık’ın eserleri arasından dördünü seçmek en zoruydu… MÜMIN BALKAN DEVLET-İ ALİYYE - OSMANLI İMPARATORLUĞU ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR 1-2-3 Devlet-i ‘Aliyye’nin ilk cildi, Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanlar’ı hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor. İkinci cildin konusu, imparatorlukta padişahlık otoritesinin yok oluş sürecinde çeşitli odakların iktidarı ele geçirmek için verdiği mücadele… Üçüncü cildi ise merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu Köprülüler dönemini mercek altına alıyor. Devlet-i ‘Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcık’ın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. TARİHE DÜŞÜLEN NOTLAR - 2 CİLT Halil İnalcık’ın; Osmanlı ve Türkiye üzerine yaptığı konuşmalar ve muhtelif mecralara verdiği röportajlar ilk defa yayımlanıyor. Dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2.000 bilim adamı arasında gösterilen Halil İnalcık’la 1947’den 2015’e kadar yapılan röportajlar ve konuşmalar okurları için bir araya getirildi. Bu kitaplar sayesinde, Osmanlı tarihinden günümüz Türkiye’sine, sanattan tarihe, edebiyattan siyasete birçok konuyu bizzat Halil İnalcık’tan öğrenme fırsatı yakalayacaksınız… OSMANLI VE MODERN TÜRKİYE Osmanlı İmparatorluk rejimi, din ve ırk ayrılığı gözetmeyen, bütün tebaayı Osmanlı Devleti şemsiyesi altında birleştiren siyasi bir düzendi. 16. yüzyılda Osmanlı dünya gücü, Avrupa siyasi coğrafyasını ve ekonomisini belirleyen başlıca etkenlerden biriydi. Osmanlı Devleti’nin son iki yüzyıllık değişim ve dönüşümü, 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile noktalanmıştır. Atatürk, yalnız büyük bir askerî stratejist değil, aynı zamanda usta bir siyaset stratejistidir. Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihî gelişimin son ve radikal ifadesiydi. OSMANLI TARİHİNDE EFSANELER VE GERÇEKLER Halil İnalcık tarafından kaleme alınan Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler adlı kitapta tarihin tozlu sayfalarında büyülü bir gezinti sizleri bekliyor. Türkmenler, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşu, İstanbul ve Boğazlar’ın fethi, Kösem Sultan’ın hayatı ve bunlar gibi daha birçok Osmanlı efsanesi gerçekler ile su yüzüne çıkıyor. Bu kitap sayesinde, okul hayatınız boyunca size öğretilenlerin üzerine daha fazla bilgi koyabilir ya da belki bildiklerinizin sadece bir efsaneden ibaret olduğunu görebilirsiniz. 65 BIL BAKALIM 66 1 ? ?? ? ? ? ? ? ? ? Resimdeki geometrik şeklin içinde kaç üçgen olduğunu bulabilir misiniz? ? ? ? KAÇ ÜÇGEN VAR? 2 4 ? ? ? ? ? ? ? 6 ÜÇGENLERİN İÇİNDEKİ EKSİK SAYILARI BULUN… Alttaki iki üçgenin içindeki sayıları üstteki üçgendeki mantıkla arayın… 10 22 ? ? 42 12 15 Yukarıdaki iki bulmacayı da doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen üç okurumuz birer hediye kazanacak. Talihliler 25 Eylül’e kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir. GEÇEN AYIN TALİHLİLERİ: Rıza Yıldırım, Ahmet Can İz, Irmak Duygulu ? 1 ? GEÇEN AYIN CEVAPLARI 2 16 Siyah: 5 Kırmızı: 1 Mavi: 1 Küçük Yeşil: 4 Büyük Yeşil: 5 SKYTRAX 21.5x28cm TR.indd 1 19/08/16 18:10
Benzer belgeler
ilhan özdemir
Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul
Tel: +90 (212) 542 13 00 / 0549 542 13 00
Faks: 0212 542 13 71
Reklam & İletişim
[email protected]
İnternet Sitesi
www.uteddergi.com
www.uted.org
Sosyal Medya
www.tw...
500 tonluk - UTED Dergi
Cemil AKGÜL, Gonca DEMİRÖZ, İsmail ŞEN,
Handan DİKER, Ergün KARCI, Nihan YAVAŞ,
Emrah YENER, Şebnem BAYEZİT,
Hamdi FİDAN, Mehmet Emin YILDIZ,
Mümin BALKAN
Adres
İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24,
K...
indir - UTED Dergi
Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul
Tel: +90 (212) 542 13 00 / 0549 542 13 00
Faks: 0212 542 13 71
Reklam & İletişim
[email protected]
İnternet Sitesi
www.uteddergi.com
www.uted.org
Sosyal Medya
www.tw...
ağustos - UTED Dergi
Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul
Tel: +90 (212) 542 13 00 / 0549 542 13 00
Faks: 0212 542 13 71
Reklam & İletişim
[email protected]
İnternet Sitesi
www.uteddergi.com
www.uted.org
Sosyal Medya
www.tw...