HF104 - Hayatım Futbol
Transkript
HF104 - Hayatım Futbol
Artık daha çok karşınızdayız Yayın Koordinatörü İlker Yılmaz Editörler Emre Çelik Rafet Baran Eryılmaz Yazarlar Emre Özcan Erman Yaşar Fırat Topal Salih Demirci Tanju Eren Hayatım Futbol 2,5 yıl önce ortaya atılan bir fikirle tekrar filizlenirken söyleyeceğimiz çok şeyimiz vardı. 100’ü aşkın sayısında polemikten uzak, bilgilendirici ve öğretici olmaya çalıştık. Bilgiye değer vermeyen, empati ve sorumluluk taşımayan, spekülatif yayınlarla bırakın futbol kültürünü beslemeyi, oyunun kendi içinde yaşattığı adilane, temiz ve güzel ruha da zarar vermeyi tercih edenlere karşı farklı şeyler ortaya koymaya çalıştık. Geldiğimiz noktada yayınlarımıza sadece iPad dergisi olarak devam etmeyeceğimizi memnuniyetle bildirmiş olalım. Totemspor.com ile yaptığımız benzersiz işbirliği çerçevesinde bizleri daha sık ve yakından takip etme şansı bulacaksınız. Hayatım Futbol bu haftaki sayısında Dünya Kupası’na kalan 11 bilet için yarışan takımları kapağına taşıdı. Ayrıca, sona eren U17 Dünya Kupası’nda göze batan geleceğin yıldızları, spor yapıp sağlıklı yaşamalarına rağmen kalbinden rahatsızlanan teknik adamları, altyapının Avrupa’daki devlerinin İstanbul’daki konferansından izlenimleri ve her oyunu heyecan yaratan Football Manager 2014’ün incelemesini okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar, İlker Yılmaz [email protected] [email protected] #104 BU SAYIDA Play-off heyecanı Dünya Kupası’na giden yolda kalan 11 bilet kimin olacak Elması parlatanlar İstanbul’da Avrupa’nın altyapı devleri Galatasaray Üniversitesi’ndeydi Kalbini seven antrenör olmasın Ersun Yanal’ın rahatsızlığı akıllara kalp sorunu yaşayan diğer isimleri getirdi Kralların oyunu Football Manager Futbolseverlerin vazgeçilmez tutkusunun 2014 versiyonu çıktı Turnuvanın ardından... U-17 Dünya Kupası’nda öne çıkan yıldız adayları kimlerdi? Kısa Pas HF104 MADDi-MANEVi ŞAMPiYON Bayern Münih 2012-13 sezonunda kulüp tarihinde ilk kez ‘üçleme’ zevkini tattı. Bundesliga şampiyonluğu ve Almanya Kupası zaferinin yanına Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu da ekleyen Der Rekordmeister, aynı zamanda mali açıdan da harika bir yıl geçirdi. 2012-13 mali yılı rakamları açıklandığında Bayern’in gelir kaleminde 432,8 milyon avro yazıyor ki bu 2011-12 dönemi ile karşılaştırıldığında 100 milyon avroluk bir artış anlamına geliyor. Sadece Real Madrid, Barcelona ve Manchester United, Bayern’den daha fazla gelir elde ettiler (sırasıyla 521, 500 ve 435 milyon avro) ancak bu üç kulübün ciddi anlamda büyük borçları varken Bayern’in böyle bir derdi olmaması onları Avrupa futbolunda geçtiğimiz yılın her iki açıdan rakipsiz markası olmasını sağladı. Geçen yıla oranlar net kârın da 11,1 milyon avrodan 14 milyon avroya yükseldiğini ekleyelim. Tabii gelirlerde artış olurken giderlerde de gözle görülür artışlar gerçekleşti. Örneğin futbolcu maaşları 165,6 milyon avrodan 202,3 milyon avroya fırladı. Bayern’in 223 bin 985 üyesi mevcut ve dünya üzerinde bu rakamın üzerine çıkan tek bir kulüp var, o da Portekiz’in Benfica kulübü. Kısa Pas HF104 YETiŞ YA RENÉ YETiŞ YA MEULENSTEEN René Meulensteen, Hollanda futbolunun perde arkasındaki kahramanlarındandır. Hollanda’nın ikinci adamları önemlidir aslında. Avram Grant, Chelsea ile Şampiyonlar Ligi finaline giderken yanında Henk ten Cate oturuyordu ki Ten Cate bugünün Barcelona’sının temellerinin atıldığı söylenen Frank Rijkaard döneminde de yine yardımcılık koltuğundaydı. Meulensteen de böyle bir adam. Manchester United, 2007’den itibaren Premier Lig şampiyonlukları, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve FIFA Dünya Kulüpler Kupası’nı kazanırken Sir Alex’in yanındaki teknik ekibin en önemli adamlarındandı. Kulüpteki ilk yıllarında görevi, Geliştirme Antrenörü olarak, çocuk yaştaki yıldız adaylarınave ailelerine kendilerini bekleyen gelecek ve United’ın felsefesini açıklamaktı. David Moyes kendi teknik ekibini Everton’dan Trafford’a getirdiğinde görevden ayrıldı. Anzhi’de Hiddink’in yanına gitti ama Rus kulübündeki para musluklarının kapanmasıyla gelen köklü değişikliklerde kellesi alınanlardan oldu. Kellesi gideceği konuşulanlardan, vatandaşı Martin Jol’un yardımına koştu şimdi de. Premier Lig’de kötü günler geçiren Fulham, hocayı göndermek yerine (şimdilik) bir futbol aklı daha getirdi kulübeye. Tabii spekülasyon Jol’un yerine getirileceğine kadar gider, Fulham’ın yeni sahibi Pakistanlı Shahid Khan Hollandalılara ne kadar sabredecek göreceğiz. Erman Yaşar Dünya Kupası HF104 Rövanşı formaliteye çevirdiler Uruguay-Ürdün Ürdün’de kimse takımın buralara kadar gelmesini dahi beklemiyordu ama grup aşamasındaki tarihi Japonya ve Avustralya galibiyetleri üzerine Asya play-off’unda Özbekistan karşısında gerçekleştirdikleri sürpriz onların Dünya Kupası rüyalarını sürdürmelerini sağladı. Ürdün’de gözler elemelerde 18 maçta 7 gol atarak takımı sürükleyen Ahmad İbrahim’in üzerindeydi. Yeni Zelanda-Meksika Meksika, milli takımlar açısından en kaotik dönemlerinden birini yaşayarak Yeni Zelanda ile oynayacağı play-off eşleşmesine hazırlandı. CONCACAF son eleme grubunda herkesi hayal kırıklığına uğratan yeşil-beyazlılar, geride kalan 2,5 aylık dönem içerisinde dört kez teknik adam değişikliğine giderek ve son beş eleme karşılaşmasına dört farklı teknik adamla çıkarak ilginç bir rekora da imza attılar. Yeni Zelanda ise yaklaşık bir yıldır play-off turundaki rakibini bekliyordu. Okyanusya temsilcisi, Avustralya’nın Asya Futbol Konfederasyonu’na dahil olmasının ardından 2010’da ilk kez Bahreyn ile play-off oynayarak Dünya Kupası’na katılma hakkını elde etmişti. Yeni Zelanda bu sefer ise zorlu bir rakiple dünya kupası vizesi almak için mücadele etti. Meksika, Azteca Stadı’nda ağırladığı Yeni Zelanda karşısında ilk maçı 5-1 kazanmayı başardı. 20 Kasım’da TSİ 08.00’de Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da oynanacak maça da oldukça rahat çıkıyorlar. Dünya Kupaları’nda iki kez kupayı kaldıran son Dünya Kupası’nda da yarı final oynayan Uruguay için elemeler büyük hayalkırıklığıydı. Özellikle öldürücü hücum gücüyle dikkat çeken Oscar Tabarez’in öğrencileri, Ürdün’de oynanan ilk maçta rakibi adeta perişan etti. İlk 20 dakika beklenen görüntüsünden uzak olan Uruguay, ilk yarıyı 2-0 önde kapatmayı başarırken ikinci yarıda Ürdün’ün giderek artan umutsuzluğu 70’ten sonra sağnak gol yağışına sebep oldu ve konuk ekip Montevideo’ya 5-0’lık galibiyetle döndü. Rafet B. Eryılmaz Dünya Kupası HF104 İzlanda - Hırvatistan JENERASYON SAVAŞLARI Tarihinde ilk defa büyük bir turnuvaya katılma hayali kuran genç ve dinamik İzlanda, Hırvatistan’ın son demlerini yaşayan altın jenerasyonunu geçmek istiyor. Yugoslavya’nın parçalanmasının ardından istikrarlı bir şekilde büyük turnuvalarda boy gösteren Hırvatistan, 2010 Dünya Kupası’na katılamayarak büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Euro 2012’den sonra Slaven Bilic’in görevden ayrılmasıyla federasyon, “Ama arkadaşlar iyidir” mottosuyla hareket etmiş olacak ki Fransa 98 kadrosunun bir başka elemanı Igor Stimac’ı getirmeyi kararlaştırdı. Stimac, 2014 Dünya Kupası elemelerine iyi başlasa da son grup maçlarına doğru oynanan kötü futbol grubu ancak ikinci sırada bitirmelerine yetti. Lihtenştayn’ı zorlanarak 3-2 yenen takım, son iki maçında Belçika ve İskoçya’ya mağlup olunca alınan play-off biletine bakılmadan yollar ayrıldı. Seri başı olarak kuraya katılan Hırvatların, iki maç için teknik direktör değişimine gitmesi ne kadar doğru tartışılır. Stimac’ın yerine gelen Niko Kovac’ın takıma kısa sürede ne katacağını bilemiyoruz. Ancak federasyon başkanı Davor Suker’in “Stimac istifa etmese de onu kovacaktık” demesi hedefin 2014 Dünya Kupası olmadığını sezdiriyor. Hırvatistan, Brezilya’ya katılsa da katılmasa da altın jenerasyonu yenilemek gerektiğini görüyor olmalı. Kovac’ın uzun vadedeki görevi de bu geçişi sorunsuz yapmak olacaktır. Bu açıdan bakıldığında İzlanda’nın Brezilya bileti için şanslı olduğunu söyleyebiliriz. Lars Lagerback yönetimindeki takım, altıncı torbadan katıldığı elemeleri Norveç ve Slovenya gibi takımları geride bırakarak ikinci sırada tamamladı. Bu bile ülke futbolu için önemli bir atılım gibi görünüyor. Fakat zorluk derecesi çok yüksek içi maçta genç oyunculardan kurulu İzlanda kadrosunun zorlanması da muhtemel. Gylfi Sigurdsson, Kolbeinn Sigthorsson ve Alfred Finnbogason gayet formdalar. Ancak başta Luka Modric olmak üzere Hırvatistan’ın deneyimli ayaklarıyla zayıf İzlanda savunmasını çözmesi şaşırtıcı olmaz. Biri yükseliş, diğeriyse çıkış aşamasındaki iki jenerasyonun Dünya Kupası bileti için çarpışmasının futbolseverler için çok şey vadettiği ise kesin. Emre Çelik Dünya Kupası HF104 Portekiz - İsveç Ronaldo mu? Ibrahimovic mi? Avrupa’dan Brezilya’ya gidecek son 4 takımı belirleyecek play-off eşleşmelerinde Portekiz-İsveç mücadelesi diğerlerinden bir adım ayrılıyor. Bir tarafta Zlatan Ibrahımovic, diğer tarafta Cristiano Ronaldo... İsveç, Dünya Kupası Avrupa Elemeleri C Grubu’na çok kötü bir başlangıç yapmasına rağmen özellikle Zlatan Ibrahimovic’in ipleri eline almasıyla toparlandı. Sırasıyla Faroe Adaları, Norveç, İrlanda Cumhuriyeti, Kazakistan ve Avusturya’yı mağlup ederek play-off biletini cebine atan Vikingler, ikinci torbadan girdiği grubu ikinci sırada bitirdi. Lâkin kura çekiminde ilk torbanın kağıt üzerindeki en zorlu ekibi Portekiz ile eşleşti. İsveç adına ilk bakışta zorlu bir fikstür gibi görünmesine rağmen Portekiz’in gruplarda sergilediği performans, Cristiano Ronaldo faktörüne rağmen, İskandinav ülkesini umutlandırmaya yetiyor. Portekiz, özellikle grup kuralarının çekilmesinin ardından Rusya’da Capello ile başlayan değişimden dolayı diğer takımların arasından fazlasıyla sıyrılıyordu. Lâkin Portekiz, grup maçları boyunca potansiyelinin %100’ünü sahaya yansıtmayı başaramadı. Hücumdaki kaliteli ayaklara rağmen özellikle gol problemi çeken Portekiz, Ronaldo’ya fazlasıyla bağımlı görüntüsüyle dikkat çekiyor. Nitekim 3-3 ve 1-1’lik İsrail beraberlikleri ile 1-1’lik Kuzey İrlanda maçı bu sıkıntıyı kanıtlar nitelikteydi. Helder Postiga takımın en golcü ismi olarak öne çıksa da rakamlara aldanmamak gerekiyor ki Postiga attığının en az 2-3 katı gol kaçırıyor. Zaten Postiga ve Ronaldo dışında takımın en golcü isminin Bruno Alves oluşu da ilerideki organizasyon sorununu açıkça gözler önüne seriyor. Yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen Cristiano Ronaldo’nun son haftalardaki performansı Portekiz’i karamsarlıktan çekip çıkarıyor. Portekiz cephesinde durum böyleyken İsveç cephesinde de paralel bir tablonun söz konusu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Takım, Zlatan Ibrahimovic’e fazlasıyla bağımlı ve herhangi bir maç akşamı Zlatan’ın performansı ölçüsünde başarılı olabiliyor. Partneri Elmander’in de Zlatan ile aynı karakterde olması, orta sahanın da Portekiz’e göre daha düşük siklette oluşu avantajı kısmen de olsa Portekiz’e geçiriyor. Fakat unutmamak gerekir ki dünya futbolunun en büyük yıldızlarından Ibra ve Ronaldo, çıkıp çok ekstra ve alışılmamış birer performansla eşleşmenin kaderini baştan aşağı değiştirebilir. Emre Özcan Dünya Kupası HF104 Fransa - Ukrayna YÜKSEK BEKLENTİLER Grup elemelerinde heyecan verici performanslar sergileyen Ukrayna ile Fransa’nın mücadelesi tarafsız futbolseverlere sınırsız eğlence vadediyor. 2014 Dünya Kupası Avrupa elemelerinin en iyi ikinci performansçılarından ikisini karşı karşıya getiren eşleşmede Ukrayna ve Fransa arasındaki ilk maç Kiev’de oynanacak. H Grubu’nda İngiltere’nin arkasında sadece 1 maç kaybederek ikinci olan ve nefesini İngilizlerin ensesinden hiç çekmeyen Ukrayna, seribaşı olmanın avantajını pek yaşayabilmiş değil. Alt torbada yer alan takımların en güçlüsü Fransa, Mykhaylo Fomenko’nun sürprizli takımı Ukrayna önünde sonucunu kestirmenin zor olacağı bir 180 dakikaya çıkacak. Özellikle savunma hattını Shakhtar Donetsk, orta saha ve hücumu da Dinamo Kiev – Dnipro takımlarından isimlerle şekillendiren Ukrayna, Andriy Shevchenko’nun futbolu bırakmasına rağmen çok sarsılmış görünmüyor. Hücum hattında yaşanan erozyonu diğer mevkilerle kapatan, bunun yanında Rus sermayesinin de yardımıyla sürekli büyüyen ve gelişen ligin dinamiklerinden güç alarak oldukça genç bir takıma sahip olan Ukrayna, kendi evindeki ilk maçta iyiden ziyade mükemmel bir skor almak durumunda.Didier Deschamps’ın yönetimi altında son yılların en iyi takımına ulaşmış gibi görünen Fransa’daysa işler yolunda görünüyor. 2006 Dünya Kupası finalinden sonra Euro 2008 ve 2010 Dünya Kupası’nda gruplarda sonuncu olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Horozlar için hedef finallerde yer almaktan çok daha büyük. Son 1 yıl içinde dünyanın en iyi oyuncuları arasına giren Franck Ribery ve Arsenal’de bu sezon muazzam oynayan Olivier Giroud’nun formuna güvenen Deschamps, bu durumu kullanmaya çalışacak. Zlatan Ibrahimovic ve Cristiano Ronaldo’nun eşleşmesiyle Portekiz ve İsveç’in eşleşmesi seyir adına daha çok şey vadediyor gibi görünebilir. Fakat takımların oynadıkları futbolu göz önüne alınca Fransa ve Ukrayna’nın diğerlerinden bir adım önde olduğunu düşünmek pek yanlış olmaz. Tüm bunların ışığında play-off’ların en keyifli eşleşmelerinden biri olmaya aday Fransa ve Ukrayna’nın mücadelesi beyaz çizgilerin içinde kaliteyi fazlasıyla yükseltebilir. Emre Özcan Dünya Kupası HF104 Yunanistan - Romanya EN ZAYIF HALKA? Milli takımımızın grubunu 2’nci sırada tamamlayan Romanya, 16 yıl aradan sonra Dünya Kupası vizesi alabilmek için Yunanistan’ı geçmeye çalışacak. Play-off eşleşmeleri içerisinde en düşük profilli mücadele olması beklenen Yunanistan ve Romanya’nın 15 Ekim’de Atina’da oynanacak ilk maçından önce iki takımda da bekleyiş var fakat bu bekleyişin mahiyeti oldukça farklı. Elemelerde G Grubu’nda harika bir performans sergileyip 10 maçta 25 puan toplamasına rağmen Bosna Hersek’in sansasyonel performansı nedeniyle averajla grupta ikinci olan ve play-off’a giden Yunanistan cephesinde medya ağırlıklı olmak üzere en iyi kurayı çektikleri düşünülüyor. Milli takımımızın yer aldığı grupta elindeki büyük avantajı karmaşa içindeki Türkiye’ye sahasında yenilerek kaybeden ve Hollanda sayesinde kendisini yeniden ikinci bulan Romanya’nın son dönemde düşen lig ve oyuncu kalitesiyle oyuncu topluluğu İzlanda’yla birlikte en kötüsü. Daha kötüsü, İskandinav ülkesi gibi heyecan verici ve sahada işlerlik kazanan bir sisteme sahip değiller. Romanya’da hücum hattında bütün sorumluluk Ciprian Marica’da ve son dönemde savunma futbolunun Avrupa’daki kalelerinden biri haline gelmiş Yunanistan karşısında skor üretmek için farklı isimleye ihtiyaç duyabilirler. İlk maçın Atina’da olması önceliğin Romanya adına çok farklı bir noktada şekillenmesini sağlayacak ama iki ayaklı bir mücadelede formda Yunanistan’a karşı sadece savunma yaparak durmaları pek mümkün olmayabilir. İki takımda da genç ve heyecan verici iki savunma oyuncusu var. Tottenham formasıyla Premier League’de üst düzeye ulaşmaya çalışan Vlad Chiriches’in güçlü Yunan forvet Kostas Mitroglou, Sokratis Papastathopoulos’un da Ciprian Marica karşısındaki performansları 180 dakika sonunda belirleyici olacak. Olympiakos’un Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği performansın form durumlarını az da olsa açıklayıcı olduğu ortamda Yunanistan turun favorisi fakat Gheorghe Hagi’nin “Herkesi yenebiliriz” sözlerinin altında 1998’den bu yana Dünya Kupası’na hasret Romenler’in söyleyeceği birkaç söz mutlaka olacaktır. Tanju Eren Dünya Kupası HF104 AFRİKA’DAN 5 BİLET Tüm Avrupa Brezilya’daki Dünya Kupası’nda Cristiano Ronaldo’nun mu, Zlatan Ibrahimovic’in mi olacağına odaklanmış durumda. Bütün gözler, bu iki sansasyonel yıldızın Cuma ve Salı günkü kapışmasına odaklanırken, Avrupa kıtasının futbolcu madeni Kara Kıta’da da birbirinden önemli 5 rövanş maçı var. Ve o 450 dakikaya milyonlarca insanın hayalleri sığacak. MISIR-GANA Aslında bu maç giriş paragrafına hiç uymuyor. Zira Gana, ilk maçta 6-1’lik muhteşem bir zaferle fişi çekti. 7 kez Afrika şampiyonu olan ancak 2 kez Dünya Kupası’nda galibiyet alamayan Mısır, ülkedeki onca karışıklığın içinde 24 yıllık hasreti bitirmek için mucize arayacak. Halbuki Aboutrika 41. dakikada skoru 2-1’e getirdiğinde Mısır halkı çok başka bir son bekliyordu. Ancak 2. turda 6’da 6 yapan tek takım olan Mısır, FIFA sıralamasında Tunus’un 4 sıra gerisinde kalmanın cezasını önce Gana ile eşleşerek sonra tarihi hezimetle çekti. Son dünya kupasında çeyrek final oynayan Gana’da ise, 2011’de U23 takımı ile Afrika Şampiyonu olan teknik direktör James Kwesi Appiah, Essien, Boateng, Muntari ve Gyan gibi oyuncularla yeni nesilden iyi bir karma oluşturdu. 2. turda 6 maça 18 gol sığdıran Siyah Yıldızlar, Kahire’de Salah ve Aboutrika’yı durdurup golü de bulabilecek güçte. SENEGAL-FİLDİŞİ SAHİLİ 2002 Dünya Kupası’nda Türkiye’ye elenene kadar ortalığı birbirine katan Senegal, Fildişi gibi çok sert bir kayaya çarptı. İlk maçta da Newcastle’lı Papiss Cisse’nin 90+4’de skoru 3-1’e getiren golü hariç umut vaat eden hiçbir şey yoktu. Kolay grupta bile Cisse, Sow, Mane, N’Diaye, Balde gibi hücumculara rağmen 6 maçta sadece 9 gol atan Senegal’in, bir maçta Fildişi’ne 2-3 gol atması ve yememesi çok zor görünüyor. Son 15 yılda çıkardığı yıldızlarla Afrika’nın futbol lideri olan Fildişi ise, Drogba, Zokora, Kolo ve Yaya Toure gibi lokomotif oyuncuların son büyük turnuvasında patlama peşinde. Böylesine tecrübeli ve yetenekli bir kadronun, Senegal’e buradan tur vermesi zor. Bony, Gervinho gibi isimlerle beraber Filler’in Brezilya’da nereye kadar gideceği, Senegal deplasmanından daha çok ilgimi çekiyor... NİJERYA-ETİYOPYA Nijerya elemelerin en şanslı takımıydı. 2. Tur’da sadece 7 gol atabilen Nijerya, 3. Tur’da da Etiyopya’yı çekerek şansını sürdürdü. 2002 ve 2010 Dünya Kupası’nda galibiyet alamayan Süper Kartallar, ilk maçta 67 ve 90’da Emenike sahneye çıkana kadar da büyük bir kabusun içindeydi. Fakat geriden gelerek alınan galibiyet teknik direktör Stephen Keshi’yi Dünya Kupası’nı kazanma ihtimalleri olduğunu söyletmeyi bile başardı! Halbuki tur geçilmedi, çünkü Etiyopya asla pes etmeyen bir takım. 7 Eylül’de Orta Afrika’yı yendiklerinde, Güney Afrika’nın hayalleri karanlığa gömmüşlerdi. 2. Tur’da 5 gol atan Saladin’in önderliğinde neredeyse tamamı Etiyopya’da oynayan takım, bunu bir kez daha başarabilecek kadar inatçı. Keza Ahmed Musa, Emenike, Moses gibi yıldızları durdurmak zor olsa da, Nijerya savunmasının pek sağlam ayakkabı olmadığı da gerçek! CEZAYİR-BURKİNA FASO Cezayir 24 yıl sonra 2010 Dünya Kupası’na giderken, Mısır’la savaş gibi iki maç oynamıştı. Bu kez ise Afrika Uluslar Kupası finalistine çarptılar. İlk maçın 86. dakikasında eski Samsunlu Bance, penaltıyı gole çevirdi ve 3-2’lik galibiyetle finalin sürpriz olmadığını kanıtladı. 19 Kasım’da Mustapha Tchaker Stadı’ndaki atmosfer de o golle cehenneme dönmüş oldu! 2. maç öncesi Cezayir’in en büyük kozu Feghouli olacak. Valencia’nın yıldız oyuncusunu destekleyecek, Soudani, Taider gibi isimler de var. Ancak savunma oyuncularının başı daha büyük bir belada. Zira Pitroipa, Bertrand ve Alain Traore, Bance, Zongo gibi isimlere sahip çok hızlı bir takıma karşı oynayacaklar. Cezayir’in üstünlük sayısını bulamadığı her dakika, Burkina Faso’nun gole bir adım daha yaklaşması demek. Savunma ise Bakary Kone, Charles Kabore’nin işi. Ancak tarih yazmak, hele ki öyle bir atmosferden çıkmak için çelik gibi olmak şart. KAMERUN-TUNUS 5 kez Dünya Kupası oynayan, 1 kez çeyrek final yaşayan Kamerun ile, 4 kez bu podyumda boy gösteren Tunus’un ilk maçı futbol olarak bekleneni veremeyip 0-0’a bağlansa da; 2. maç öncesinde 90 dakika sürecek muhteşem bir mücadeleyi garanti etmiş oldu. Itandje, Webo, Dany, Chedjou, Wissem Ben Yahia gibi tanıdık isimlerin de olması, bu 90 dakikaya ayrı bir boyut getiriyor. İlk golü atanın Brezilya biletini koparacağı maçta, Eto’o başta tecrübe ve kalite olarak çok önde olan Kamerun’un favori olduğu kesin. Kamerun’un evinde zor gol yiyen bir takım olması da Tunus’un işini zorlaştıracak. Tunus’da bir türlü patlayamayan Chermiti, Yassine Chikhaoui, Khalifa, Ben Hatira gibi yıldızların formda olması şart. Bir duran top bile Dünya Kupası’nın kaderini değiştirmeye aday sonuçta. Rafet B. Eryılmaz Futbol Kültürü HF104 KALBiNi SEVEN ANTRENÖR OLMASIN Ersun Yanal’ın yaşadığı kalp sorunu teknik adamların sporla iç içe olmalarına rağmen yoğun stres nedeniyle sağlık sorunları yaşamaları ihtimallerinin yüksek olduğunu bir kez daha gösterdi. Düzenli spor yapan ve fit görünen bir insanın kalp rahatsızlığı yaşama ihtimalinin düşük olduğunu düşünürüz hepimiz. Bir teknik adam veya oyuncunun bu nedenle futboldan uzak kalmasını şaşırmamız da normaldir. Son olarak Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal’ın yaşadığı kalp problemi bu garip duruma bir kez daha düşmemize neden oldu. Tüm doktorlar sağlık için spor yapmayı salık vermiyorlar mıydı? Öyleyse Yanal’ın ve öncesindeki pek çok teknik adamın yaşadığı bu sorunlar ne manaya geliyordu? İngiliz biliminsanları bu sorunların teknik adamlarda daha çok görülmesini yaptıkları stresli işe bağlıyorlar. 2005’te yapılan bir araştırmaya göre takip altına alınan profesyonel teknik adamların yarısına yakınında strese bağlı olarak kalp rahatsızlıkları görüldüğü ortaya çıkmış. Ferguson’un zor yılları 1986 Dünya Kupası’na katılmak için mücadele veren İskoçya’nın başında Celtic’in efsanevi teknik adamı Jock Stein vardır. Stein’in yardımcılığını ise henüz Sir olmayan Alex Ferguson yapmaktadır. Galler’le oynanan ve 1-1 sona eren maçın sonunda Stein kalp krizi geçirir. Stein’ın stadyumun revirinde hayatını kaybetmesi tüm İskoçya’da büyük bir üzüntü uyandırır. Stein’ı ustası olarak gören Ferguson, takımı Meksika’daki turnuvaya büyük bir psikolojik çöküntü içerisinde götürür. Aradan geçen yıllarda Ferguson, Manchester United’ın başında efsaneleşen bir isim olur. Oynattığı futbolun yanı sıra aralıksız çiğnediği sakızıyla da futbolseverlerin hafızasına kazınır. Ne var ki o sakız, sağlığındaki bozukluğun işaretlerinden biridir. 2004’te kalp atışlarında düzensizlik belirlenen Ferguson’a kalp pili takılır. İşini büyük bir tutkuyla yapan İskoç teknik adam, belki de kariyerinin kalan yıllarını rahatsızlığının erken teşhis edilmesiyle kurtarır. Houllier’nin Liverpool günleri Fransız teknik adam Gerard Houllier’nin 1998 yılında başlayan Liverpool serüveni, 2001’de kesintiye uğramıştı. Ekim ayında Leeds United’la oynanan maçın devre arasında rahatsızlanan Houllier, apar topar hastaneye kaldırılmıştı. Kalp damarlarında sorun tespit edilen Fransız teknik adam, uzun süren bir ameliyat geçirmek zorunda kalmıştı. O zamana kadar fena gitmeyen Merseyside macerası, ameliyatın ardından zorlu bir hal almaya başlamıştı. Houllier’nin yaşadığı sorun yüzünden takımdan uzak kalmasının hatalı kararlar vermesine neden olduğu konuşuluyordu. Bunun en büyük örneği 2001-02 sezonunda Bayer Leverkusen’le oynana Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçında ortaya çıkmıştı. 1-0’lık galibiyetin ardından Almanya deplasmanına giden Kırmızılar, 60 dakikalık bölümü 1-1’lik skorla geçmişlerdir. Bu skor yarı final için yeterlidir ve Leverkusen’in iki gol atması gerekmektedir. 61. dakikada Houllier, ön libero Hamann’ın yerine kanat oyuncusu Smicer’i alınca dengeler değişir. Leverkusen’in arka arkaya gelen golleriyle maç 4-2 biter ve Liverpool turnuvaya veda eder.Houllier benzer bir kalp sorununu 201011 sezonunda Aston Villa’yı çalıştırırken de yaşar. Bu sefer görevine devam etmekte ısrarcı olmayan Houllier, sezon sonunda yollarını ayırır. Cruyff’un derdi başka Şimdiye kadar verdiğimiz örneklerde stres ve üzerlerindeki baskı yüzünden kalp sorunları yaşayan teknik adamlar yer aldı. Fakat Barcelona’nın ve Hollanda’nın efsanevi ismi Johan Cruyff, tamamen farklı bir nedenden ötürü kalp sorunlarıyla karşılaşmıştı. Günde yaklaşık bir paket sigara içen Cruyff, 1991’de 47 yaşındayken tıkalı kalp damarları yüzünden by-pass ameliyatı oldu. Sonrasında sigarayı bırakan Hollandalı teknik adam, sigara karşıtı kampanyalarda da yer alır. Dünya Kupası Erman Yaşar HF104 ADAM OLACAK ÇOCUKLAR Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen 17 Yaş Altı Dünya Kupası Nijerya’nın zaferiyle tamamlanırken yine gözler geleceğin yıldızlarındaydı. 17 Ekim- 8 Kasım tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen 17 Yaş Altı Dünya Kupası tamamlandı ve Nijerya tarihinde dördüncü kez bu yaş grubunda dünya şampiyonluğuna ulaştı. Üç hafta boyunca tüm futbolseverler, oyuncu avcıları ve dünyadaki birçok önemli kulübün altyapı sorumluları bu organizasyonu yerinde takip ederek geleceğin yıldızlarını ilk keşfeden olmaya çalıştı. Biz de radarımıza takılan 10 ismi sizler için derledik: 10) Sherko Kareem (Irak) Irak arka arkaya yaşadığı yıkıcı savaşların yaralarını sarmaya çalışadursun savaş döneminde doğan çocuklar futbolda söz sahibi olmaya başladı. Ülkemizdeki U20 Dünya Kupası’nda fazlasıyla dikkat çeken Irak takımı Ali Adnan’ın Türkiye ligine transferini sağlamıştı. U17 takımı turnuva anlamında U20 takımı kadar ses getiren bir grafik çizemedi ve grubunu puansız tamamladı ama takımın ileri ucunda Cristiano Ronaldo’yu andıran stiliyle Shorko Kareem hemen dikkatleri çekti. 25 Mayıs 1996 doğumlu genç forvet hem fiziği ile hem de top tekniği ve sert şutları ile takım arkadaşları arasında hemen sivriliyor. Topla son derece seri ve dengeli olan genç oyuncu kariyerine Bağdat şehrinin takımlarından Al Shorta’da devam ediyor. 9) Kyoga Nakamura (Japonya) Kuşkusuz turnuvanın en çok dikkat çeken orta saha oyuncularından biri Japon Kyogo Nakamura’ydı. Pasa dayalı futbol oynayan Japonya takımında orta sahanın tüm organizasyonunu üstlenen, harika ara pasları, kusursuz top tekniği ve oyun görüşü ile izleyenleri büyüleyen 17 yaşındaki bu çocuk fiziksel gelişimini sorunsuz gerçekleştirebilirse ilerleyen yıllarda dünya futbolunda mutlaka isim sahibi olacaktır. 8) Valmir Berisha (İsveç) Bir oyuncuya Zlatan Ibrahimovic yakıştırması yapılması o’nun için şans mıdır şanssızlık mıdır bilinmez çünkü Zlatan muhtemelen dünya üzerindeki en nevi şahsına münasır oyuncu ve ona benzetilmek her genç oyuncu için gurur olduğu kadar sırtına konulmuş büyük bir yük. Ancak stili ve tekniği ile Zlatan’ı anımsatan Valmir Berisha Isveç forvet hattında Gustav Engvall ile müthiş uyumu ve gol noktalarındaki fırsatçılığı ile bu baskıdan çok etkilenmemiş gibi. Turnuvayı attığı 7 gol ile gol kralı olarak kapatan Berisha sadece bitirici bir forvet değil aynı zamanda iyi de bir pasör. Turnuvada attığı harika topuk golüyle Zlatan abisine de selam çakan Valmir Berisha gelişimi ilgiyle takip edilmesi gereken yeteneklerden. 7) Success Isaac (Nijerya) Turnuvada sadece bir tam maç oynayabildi ve ikinci maçı olan Isveç karşılaşmasında sakatlanarak turnuvayı kapadı ama benim özel oyuncum kontenjanından bu listede yer buldu. O’nun 17 Yaş Altı Afrika Şampiyonası’nda anlatırken büyülendiğimi hatırlıyorum. Müthiş bir fizik güç, inanılmaz bir sürat ve harika bitiricilik. Turnuvada oynayabildiği tek maçta 1 gol 4 asist yaptı ve sonrasında sakatlık turnuvasını bitirdi. Eğer sakatlanmasa muhtemelen hem gol kralı hem turnuvanın en değerli oyuncusu olurdu ama o tek maç bile ne büyük bir cevher olduğunu gösterdi. Turnuvanın tamamını oynayamadığı için bu listenin 1 numarası olamadı ama bu listeden ilerleyen yıllarda çıkan en önemli oyuncu olabilir. 6)Younes Bnou Marzouk (Fas) 17 Yaş Altı Afrika Şampiyonası’na damga vurduktan kısa bir süre sonra Italyan devi Juventus’un transferini bitirdiği Bnou Marzouk üst düzey bir forvet olmak için her şeye sahip. Süper şutları, etkileyici tekniği bir yana gol sezgisi de çok yüksek olan Faslı yıldız adayı Dünya Kupası’nda takımı çok ileri gidemese bile 3 gol atmayı başardı. U19 Şampiyonlar Ligi’nde Juventus ile harika maçlar çıkaran ve Galatasaray’a karşı da çok iyi bir maç oynayan genç golcü zaten şimdiden Juventus gibi bir kulübe gelmiş durumda. Antonio Conte bu sene olmasa bile ilerleyen yıllarda o’na kayıtsız kalmayacaktır. 5) Gustav Engvall (İsveç) Fizik ve tip olarak Johan Elmander’in kopyası olan Engvall ceza sahası içinde ve toplu oyunda daha bu yaşında bile Elmander’in önünde gözüküyor. Topla çok yumuşak ve gol vuruşları üst düzey, harika bir fiziği ve oyun bilgisi mevcut. Sıkıntısı topsuz oyunda hiç yok ama daha sadece 17 yaşında ve bunları oyununa katabilecek uzun bir zaman var önünde. Isveç futbolunun ilerleyen yıllarda 1 numaralı forveti olabilir, gelişimi heyecanla beklenenlerden. 4)Alen Halilovic (Hırvatistan) 17 yaşında Hırvatistan A milli takımında şimdiden 3 kez forma giymiş durumda. Şampiyonlar Ligi’nde forma giydi, Real Madrid ve Manchester United gibi dünya devleri çoktan peşinde düştü, Hırvat futbolu şimdiden o’na gelecekteki kurtarıcıları gözüyle bakıyor. Kısacası beklentiler daha 17 yaşına geldiğinde çılgınca bir noktaya yükselmiş durumda ve bu o’nun oyununu bozabilir, en azından gözlerin çok üzerinde olduğu bu Dünya Kupası’nda beklentilerin gerisinde kaldı. Ama yeteneğine diyebilecek hiçbir şey yok, dripling deseniz onda, adam eksiltme deseniz onda, şut deseniz onda, teknik deseniz onda, bitiricilik deseniz onda, önü ardına kadar açık. 3) Nathan (Brezilya) Oyununu ve sahadaki duruşunu izlediğinizde bu çocuk 17 yaşında olamaz en az 24-25 dersiniz. Sorumluluktan asla kaçmayan, sahada oyunu gayet sakin ve akılcı yönlendirebilen Internacional’li oyuncu Brezilya takımının hücumlarındaki en önemli yaratıcı konumundaydı. Gole de çok yakın bir isim olan Nathan’ın Avrupa’ya ayak basması çok uzun sürmeyecektir. 2) Kelechi Iheanacho (Nijerya) Turnuvanın açılış maçında Meksika ağlarına 4 gol birden bırakarak kim bu çocuk diye tüm futbolseverlere sorduran Iheanacho finalde de Meksika’yı boş geçmedi ve Nıjerya’nın şampiyonluğundaki en büyük pay sahiplerinden oldu. Turnuvayı 6 golle tamamlayan bunun yanında turnuvanın en değerli oyuncusu ödülünü de kazanan genç forvet, partneri Success’ın sakatlığında Nijerya hücumunun yükünü çekti. Zaman zaman orta sahaya yakın da oynayan Iheanacho gelişmiş fiziğinin yanı sıra ceza sahası içine yaptığı harika koşular, mesafe tanımayan şutları ve ceza sahası içindeki bitirciliğiyle şimdiden büyük bir yıldız adayı. 1) Musa Yahaya (Nijerya) Nijerya 17 yaş altı milli takımının ve Mutunci futbol akademisinin dünya futboluna sunduğu 15 yaşındaki muhteşem genç yetenek. Orta saha ve forvet arkasında oynayabilen Musa Yahaya harika bir oyun görüşüne ve saha içi koordinasyonuna sahip. Hem attığı paslar, hem adam eksiltebilme özelliği ile yarattığı pozisyonlar bir yana aynı zamanda gol bölgelerinde de çok etkili bir bitirici. Benim bu turnuvada en çok etkilendiğim oyuncu olan Musa Yahaya şimdiden büyük takımların radarına girmiştir ve elini çabuk tutan çok büyük bir cevher kazanır. Futbol Kültürü Salih Demirci HF104 Elması Parlatanlar İstanbul’da Barcelona’dan başka verimli topraklar ve bu toprakları gübreleyen, elması parlatan adamlar var. Bir seminerden notlar… Geçtiğimiz Cuma günü futbolun mutfağına ilişkin görülebilecek en çarpıcı seminerlerden biri, İstanbul’da gerçekleştirildi. Galatasaray Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen organizasyona Avrupa Kulüpler Birliği’nin konuyla ilgili yöneticisinin yanı sıra Galatasaray, Schalke, Lyon ve Milan’da görev yapan önemli futbol adamları katıldı. Okulun öğrencilerine ve basın mensuplarına açık olan seminere katılım fazlasıyla zayıf kalsa da bazı sunumlar meraklısı için çok etkileyiciydi. Toplantı, altyapılar ve özkaynak yapılanmaları hakkında Avrupa Kulüpler Birliği’nin hazırladığı raporun kısa bir özeti ile başladı. Üye kulüplerden talep edilen bilgilere olumlu yanıt veren 96 kulübün (içerisinde Beşiktaş, Bursaspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor da var) sayesinde oluşturulan rapora ilişkin çarpıcı sonuçlar şöyle: • Avrupa kulüpleri altyapılarında ortalama 220 oyuncu, 10 adet farklı yaş grubu bulunduruyorlar. • Kulüplerin altyapılarında top koşturan futbolcuların %75’i, kulüplerin idman tesislerine maksimum 1 saatlik uzaklıkta ikamet ediyor. • Araştırmaya katılan kulüplerin %60’ı altyapıyı ayrıca bir gelir kaynağı olarak görüyor. • Kulüplerin 3/4’ünde altyapı oyuncuları, A takım futbolcuları ile aynı tesisi paylaşıyor. • Kulüplerin 2/3’ü genç ve çocuk futbolcuları idmana götürüp getirmek için servis tahsis ediyor. • Alt yaş kategorilerinden en çok tercih edilen diziliş 4-3-3, oranı %52. • Altyapıya yönelik olarak kulüpler tarafından yapılan harcamaların yalnızca %26’sı personel gideri.Akademi vizyonu ve bütçe eksikliği genç oyuncu yetiştirme sürecinin iç problemleri olarak sıralanırken menajerler, aile ve diğer kulüplerin yetenekli oyuncuya etkisi de dış faktörler olarak ortaya konuluyor. En iyi örnek ise tabii ki Barcelona: “A takım, altyapıdaki takım gibi oynar.” organizasyon. Mesut, Neuer, Draxler, Matip… derken liste uzuyor. Menze’nin yılların tecrübesiyle yaptığı önemli bir iddia ise bir futbolcunun geleceğinin aşağı yukarı 16 yaşında neredeyse tümüyle belli olduğuydu. Schalke örneği Barcelona’dan sonra altyapısında en fazla sayıda oyuncu bulunduran kulüp olan Lyon, dünyanın en güçlü organizasyona sahip kulübü olabilir. Şimdilerde yeni stadyumlarının inşaatı sürecinde kötü günler geçirseler de Lyon Akademisi yöneticilerinin yaptığı sunum, onların geleceğinin parlak olduğunu adeta haykırıyordu. Kulübün tarihine ilişkin nefis bir videoyla açılışı yaptılar, akabinde bir mini şov ile devam ettiler. Genç takım ile A takımın hemen hemen aynı golü attığı iki videoyu art arda gösterdiler, Lyon tarzı oyunu örneklediler. Uzun süredir Schalke’nin Akademi Direktörü olan Bodo Menze, sunumuna başlarken bir noktaya ısrarla vurgu yaptı. Devamlılık sağlamak isteyen bir kulüp, ona göre muhakkak bir ‘işletme’ gibi görülmeli. Yöneticiler her şeyden önce çekirdeğe, organizasyona, özkaynağa odaklanmalı; üst yapıda ise aslında herkesin az çok becerebileceği işler bulunmakta. 31’i antrenör olmak üzere 67 çalışanı ile tam da tasvir edilen şekilde örgütlenmiş bir yapı olan Schalke Akademisi, stadyumun yanında yer alan 6 adet futbol sahası ile başlı başına müthiş bir Lyon dersi Jean-Yves Ogier ve Stephane Roche’a göre üst düzey oyunun en büyük farkı, yoğunluğu. Her açıdan, her veride, her anda yoğunluk fikri ve genç oyuncuları buna erken yaşta adapte etme çabalarını sunum boyunca ispatlamaya çalıştılar. Son bölümde futbolcunun oyun görüşünü ve eşzamanlı işlevselliğini artıran Neurotracker programından bir parça gösterdiler. Bu sezon çok sayıda altyapı mahsulünü barındıran Lyon takımına bir de bu gözle bakmalı. Beyin bedava mı? “Messi en zeki, oyun görüşü en gelişmiş oyuncu değil. Belki Mesut ondan daha iyi okuyor oyunu, ama Messi kafasında en fazla sayıda farklı çözüm bulunan oyuncu.” vurucu cümlesiyle yapılan açılışın ardından Milan’ın beyin takımının taze elemanları anlatmaya başladı. Dediler ki beyin, kendisi için en çabuk ve en kolay olan cevabı vermeye eğilimli. Üstelik bunu saha içerisinde baskı altında ve yüksek tempoda düşünürsek top kullanan oyuncunun sıklıkla en basiti tercih etmesi beklenir. Ama öyle değil. Her zaman kafada bir tasarı oluyor ve eğer bu tasarıların sayısı ve kalitesi artarsa, aksiyon içerisinde bulunan anlık çözümlerin başarı olasılığı artabiliyor. Bunun da anahtarı beynin ön tarafını geliştirmek ve bu sayede motor becerileri artırarak beyin - kas koordinasyonunu mükemmelleştirmekte. Bir süredir Milan’da görev yapan Jose Riga ve Michel Bruyninckx, vaktiyle Belçika’da harika işler başarmış bir ikili. Önümüzdeki yaz Dünya Kupası’na gidecek olan kadronun pek çok oyuncusunun gelişiminde ciddi emekleri var. Öyle ki, jenerasyonun önemli isimlerinden Dries Martens ve Moussa Dembele her sabah 1000 tekrar içeren ödevi yapmaktan bıkmazmış. Aynı şekilde Wesley Sneijder de 8 yaşından itibaren benzer bir idman programını uyguluyormuş, zira beyin bu noktada ancak 25 yaşına kadar gelişim gösterebiliyormuş. Yaptıkları sunumun içeriğine ilişkin daha detaylı bilgi için CogiTraining ve SenseBall anahtar kelimeleri kullanılabilir ve Barcelona’dan başka verimli toprakların ve bu toprakları gübreleyen, elması parlatan adamların varlığından haberdar olunabilir. Rafet B. Eryılmaz Futbol Oyunları HF104 OYUNLARIN KRALI FUTBOL, KRALLARIN OYUNU FOOTBALL MANAGER Dünyanın dört bir yanındaki futbolseverlerin gerçek bir teknik direktör gibi hissetmesinin sağlayan Football Manager serisinin 2014 versiyonu ses getiren yeniliklerinin yanı sıra kullanıcıların homurdanmaları arasında piyasaya çıktı. Hayatınızın ne kadarlık bir bölümünü FM serilerini oynayarak geçirmişsinizdir? Futbolu seven ortalama bir bilgisayar kullanıcısının bu soruya vereceği yanıt tahmin ettiğimizden çok daha fazla olabilir. Bu satırların yazarı da ömrünün hatırı sayılır bir bölümünü bu oyun karşısında harcadı. Yeri geldi odanın içinde şampiyonluk turu attı, yeri geldi kendisiyle kariyeri üzerine röportaj yaptı. Beynimizin içinde bu kadar önemli bir yer işgal eden bu oyunun her geçen sezonda geçirdiği değişimleri takip etmek de bir hayli eğlenceli oluyor. Kimileri her sezon yeni oyunu büyük bir heyecanla kurup oynarken; kimileri de muhafazakâr davranıp geçmiş sezonlarda çıkan oyunları oynamaya devam ediyorlar. Açıkçası üzerine çaba harcanmış, kullanıcı görüşleri dikkate alınmış değişikliklerin oyuna uygulanması oldukça önemli bir şey. Her geçen seride oyunun gerçekçiliğini artırmak için uğraşan ekibin bunu ne kadar başarabildiğini görmek için bile yeni FM serisini oynayabilirsiniz. Oyunu oynamadan önce yeniliklerin nasıl uygulandığını merak ediyorsanız da bu yazıyı okuyabilirsiniz. İletişimin önemi FM serilerinde yönettiğimiz, yönetildiğimiz ve soru aldığımız yüzlerce sanal insanla muhatap oluyoruz. Bu sanal insanlara söylediklerimizin ve karşılığında aldığımız tepkilerin her geçen oyunda geliştiğini görüyorduk. FM 2014’te bu konuda en önemli değişikliklere imza atılmış. Öncelikle çalıştırdığınız takımın yönetimiyle olan diyaloglarınız çok daha gelişmiş bir şekilde yürütülüyor. Bir takımda işe başlamadan önce yönetimle yaptığınız görüşmede beklentilerini size açıklayıp, sizden de vaat ettiklerinizi göstermenizi istiyorlar. Bu aşamada kendinize en uygun takımı seçip, yönetimle uyum içinde çalışmanız olası. Öte yandan yeni takımınızla yaptığınız sözleşmelere de ek maddeler koydurabilmeniz olumlu bir şey. Fakat sözleşmelerden kazandığınız parayla bir şeyler yapmanız hâlâ mümkün değil. Kazandığınız para, sadece dünya çapındaki tüm FM’cilerin sıralandığı ‘FM Leaderboard’da daha yukarılara yerleşmenizi sağlıyor. Yönetimle aranızdaki diyaloglar basınla olan ilişkileriniz de çok daha detaylı hale gelmiş. Örneğin yönetimle yaptığınız bir görüşmede talebinizi kabul ettiremezseniz bu konuyu basına taşımanız mümkün. Tabii bunun sonucunda işinizden olmanız da ihtimaller arasında! Basınla yapılan görüşmeler detaylandığı için sonuçları da bir hayli genişlemiş oluyor. Rakip menajerler hakkında oynayacağınız maçlardan önce yaptığınız yorumlarla psikolojik üstünlüğü ele geçirebilirsiniz. Bu sayede hırsınızı oyuncularınıza da yansıtmanız ve maçta daha istekli oynamalarını sağlamanız da mümkün. Oyuncularla olan ilişkilerinizin de gerçeğe çok daha yaklaştığını söylemek mümkün. Sezon öncesinde ve sonrasında düzenlenen takım toplantılarında beklentilerinizi net bir biçimde açıklayıp, oyuncularınızdan gelecek tepkilerle gelecek için planlar yapmanız mümkün. Ayrıca takım kaptanıyla olan görüşmelerinizde takımdaki mutsuz bir oyuncuyla konuşmasını ve sorunu çözmesini isteyebilirsiniz. Türk takımlarındaki ‘abilik’ müessesesini düşündüğümüzde bu özelliğin gerçeğe bir hayli uygun olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu iletişim özellikleri oyun boyunca yapacağımız okumaların ve oyun üzerine düşünme süremizin arttığının bir işareti. Taktikleri net bir şekilde uygulayabilmek için oyuncularımızı, istediğimiz transfer bütçesine ulaşabilmek içinse yönetimi mutlu etmemiz gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda yaptığımız görüşmelerden çıkan sonuçlar başarımızda en az teknik-taktik becerilerimiz kadar önemli rol oynuyor. Değişen taktik ekranı Oyunun iletişim yönü gelişince taktiklerde de buna benzer bir değişimi görmek şaşırtıcı olmadı. Takımın taktik ekranına girdiğinizde sağ tarafta yine dizilişi görüyorsunuz. Bu tablonun hemen yanına açılan birkaç pencereyle de takıma vereceğiniz talimatları belirleyebiliyorsunuz. Takım talimatları konusunda görünüş dışında çok radikal bir değişim yok. Asıl farkı oyuncu talimatlarına girdiğinizde görüyorsunuz. Bu bölüme girdiğinizde futbolcularınızdan saha içinde neler beklediğinizi tek tek işaretlemeniz gerekiyor. Eskisi gibi ‘slider’ olmaması oyuncu talimatlarını gerçeğe bir adım daha yaklaştırmış gibi görünüyor. Bu durum aynı zamanda taktiğinizi uygulatabilmek için daha fazla zaman harcamanız gerektiği anlamına geliyor. Ayrıca futbolculara biçtiğiniz rollere de eklemeler yapılmış. Orta sahada Xabi Alonso veya Selçuk İnan gibi bir oyuncunuza ‘regista’ (yönetmen) rolü vererek daha verimli olmasını sağlayabilirsiniz. Ya da forvet arkasında tekniğiyle ön plana çıkan, fiziksel özellikleri düşük Alex gibi bir isme ‘enganche’ rolünü biçmeniz mümkün. Tabii bu rolleri verirken oyuncunuzun özelliklerini de dikkate almanız gerekiyor. Bunu daha rahat yapabilmeniz için taktik ekranında her oyuncunun yanındaki ufak düğmeye tıklayarak her rol için uygunluğunu yıldızlarla görebilirsiniz. Taktiklerde yapılan bu kolaylaştırıcı değişikliklere rağmen maç içinde yaptığınız değişikliklerin çok kısa sürede uygulandığını görmeniz artık mümkün değil. Tabii bu durum olayı biraz daha gerçekçi hale getiriyor. Zira saha kenarında boğazını patlatan gerçek teknik direktörlerin talimatlarının büyük bir bölümünün futbolcular tarafından güçlükle anlaşılabildiği aşikar.Öte yandan taktik ekranı kadar antrenman bölümünde de detaylandırmalar yapılmış. Gerek oyunculara verdiğiniz bireysel antrenman talimatları, gerekse genel takım talimatları çok daha geniş bir yelpazeden seçilebiliyor. Bu da taktiğinize uygun antrenman metodunu bulmanızı kolaylaştırıyor. Transfer! FM serilerinin en zevkli kısmının oyuncu transfer etmek olduğunu söyleyebiliriz. Cebinde zaman zaman 20 lira olmayan benim gibi adamlara milyon dolarlarla oynama fırsatı veren bu bölümü de gerçek dünyaya uygun hale getirmek için önemli çalışmalar yapılmış. Bunların en önemlisi oyuncunun bonservisi için kulübüyle yaptığımız görüşmelerin karşılıklı teklifleri sunarak daha hızlı bir biçimde sonuçlanması olarak göze çarpıyor. Görüşmelerin yanı sıra yeni transfer biçimlerinin de konulduğunu görüyoruz. Örneğin Real Madrid’i yönetiyorsunuz ve Osasuna’da banko oynayan 17 yaşındaki genç yeteneği kadronuza katmak istediniz. Geleceğe dönük bu yapacağınız bu transferde oyuncuya A takımınızda yer bulamıyorsanız bonservisini aldıktan sonra mevcut takımında kiralık olarak kalmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca Tottenham’ın Lewis Holtby transferinde yaptığı olayın aynısını oyunda da yapabilmemiz mümkün hale getirilmiş. Yani sözleşmesi biten bir oyuncuyla sezon sonu için anlaşma sağladığınızda kulübünün paraya ihtiyacı varsa bonservis ödeyerek sezon sonunu beklemeden oyuncuyu kadronuza katabiliyorsunuz. Kulüpleriyle anlaştığınız oyuncularla sözleşme görüşmeleri yürütürken de daha fazla seçeneğiniz var. Oyunculara performanslarına göre sunabileceğiniz maddi imkanların sayısı bir hayli artmış durumda. Sinir bozucu menajerlerin talepleri ise başımızda Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Fakat artık sözleşme tekliflerimizi reddettiklerinde daha detaylı bir açıklama yapıyorlar. Bu sayede durumu düzeltip yeniden kapılarını çalmamız mümkün olabiliyor. Ayrıca mevcut oyuncularla sözleşme yenilerken de menajerlerin taleplerini anlaşılmaz ve abartılı bulursak oyuncuya “Artık bu menajerle çalışmasan?” diyebiliyoruz. Bu sayede zırt pırt mutsuz olan oyunculara dair bir çözüm bulmamız olası. Tabii menajerler daima sinir bozucu olmuyorlar. Maddi olanaklarınız yetersiz kaldığında Beşiktaş’ın Jorge Mendes ile yaptığı fon anlaşmalarının bir benzerini oyundaki menajerlerle de yapabiliyorsunuz. Tabii tüm bunlarla uğraşmak istemiyorsanız geçtiğimiz yıl oyuna eklenen Futbol Direktörü rolünü verdiğiniz kişiyi de görevlendirebilirsiniz. FM’cilere takım önerileri Karabükspor Geride bıraktığımız transfer döneminde kulüplerin yaptığı hamleler sadece taraftarlarını değil FM oyuncularını da heyecanlandırmış durumda. Yaz boyunca “Şu takım tam FM’de almalık” dediğiniz 5 takımı sizler için listeledik. Önerdiğimiz takımları çalıştırmanın artılarını ve eksilerini de belirttik. Artıları Southampton Eksileri Artıları İstikrarlı bir yapıya sahip olan Southampton, kadrosundaki genç İngiliz yeteneklerle dikkat çekiyor. Ayrıca Victor Wanyama, Gaston Ramirez ve Dejan Lovren gibi uluslararası şöhrete sahip oyuncularla Premier Lig’de Avrupa kupalarına kalma mücadelesi vermeniz olası. Eksileri Southampton, Premier Lig’de değil de La Liga’da veya Serie A’da oynasaydı Avrupa Ligi biletini rahatça alabileceğini söyleyebilirdik. Fakat Premier Lig’de çok fazla para harcayarak geniş kadrolar kuran takımlarla baş etmeniz pek olası görünmüyor. FA Cup veya Lig Kupası’ndan Avrupa’ya gidemezseniz ilerleyen yıllarda maddi olarak sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Monaco Artıları Dünyanın en iyi forvetlerinden birinin yanına istediğiniz oyuncuyu ekleyebileceğiniz imkanları sunan Rus bir başkan... Durum bundan daha iyi olamazdı. Üstelik Geoffrey Kondogbia başta olmak üzere geleceği sağlama alabileceğiniz pek çok genç yetenek de kadroda hazır bulunuyor. Lige çıkar çıkmaz takımı şampiyonluğa taşımanız çok da zor olmayabilir. Eksileri Monaco’nun sonsuz imkanlarıyla elde edebileceğiniz tüm başarılara birkaç sezon içinde ulaşmanız olası. Yani uzun vadede Güney sahillerinden ve Ligue 1’dan sıkılıp daha rekabetçi bir lige gitmek isteyebilirsiniz. Lig ortalamasına yakın bir savunma hattına sahip olan Karabükspor, LuaLua, Pedersen ve Waterman gibi yabancı yıldızlarıyla dikkat çekiyor. LuaLua’nın yanına Ahmet İlhan Özek ve İlhan Parlak gibi kontratağa yatkın futbolcuları ekleyerek beklenmedik sonuçlar almanız olası. Takımın küçük bir şehirde konumlanması ve stadyumdan elde edeceğiniz gelirin sınırlı olması nedeniyle uzun vadede maddi sıkıntı yaşamanız olası. Tabii beklentilerin üstüne Avrupa bileti alarak çıkarsanız bu sorunu da rahatça çözebilirsiniz. Spezia Calcio Artıları Serie B’de mücadele eden siyah-beyazlı ekibin kadrosunda Milan, Juventus ve Fiorentina gibi önemli ekiplerin genç yetenekleri kiralık olarak bulunuyor. Andrea Bovo ve Nicola Madonna gibi deneyimli oyuncular da lig ortalamasının üstünde kaliteye sahip. Eksileri Spezia’nın büyüme potansiyeli göstermesi bir hayli zor görünüyor. Kiralık oyuncularla sezonları geçirmeniz halinde daima Serie B’de orta sıralarda kalmanız olası. Beşiktaş Artıları Yerli genç yeteneklerin şekillendireceği bir kadro kurabilme imkanına sahipsiniz. Ayrıca Slaven Bilic’ten kalacak teknik ekiple de olumlu işler yapmanız olası. Bir sezon sonra yapılacak stadyumla da gelirlerinizi artırarak daha üst seviyelere çıkabilirsiniz. Eksileri Maddi açıdan yük getirmesine rağmen yetenekleri tartışılmayacak Manuel Fernandes’in durumunu bir an evvel çözmeniz gerekiyor. Ayrıca Hugo Almeida’nın bonservisinin önemli bir bölümünün fonda olması da bu oyuncuyu satmanız halinde gelir elde edemeyeceğini anlamına geliyor.
Benzer belgeler
Paco Alcacer - Hayatım Futbol
Kralların oyunu Football Manager
Futbolseverlerin vazgeçilmez tutkusunun 2014 versiyonu çıktı