indir - UTED Dergi
Transkript
indir - UTED Dergi
2146-6394 MAYIS 2016 · YIL: 25 2y5ıl. www.uteddergi.com UÇAK BAKIMI VE YAŞANAN KAZALAR YERYÜZÜNDEKİ HAYALMATİKLER HAVACILIK VE METEOROLOJİ UTED, SHGM İLE SEKTÖRÜ BULUŞTURDU… 294 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ www.uteddergi.com yayında SANAL DÜNYADA VE SOSYAL MEDYADA UTED Dergi'nin Android uygulaması Google Play'de! Apple için IOS uygulaması çok yakında hazır olacak! ‘İ TAKİP EDİN haberdar olun! uted_dergi uted.dergi www.uteddergi.com www.uted.org uted.dergi DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, Nisan ayı içerisinde iki güzel organizasyon gerçekleştirdik. Birinci organizasyonumuzda, ülkemizde bir ilki gerçekleştirdik. Sivil havacılık otoritesi yetkilileri ile sektör çalışanlarını buluşturan bilgi paylaşımı semineri düzenledik. Bu seminerin gerçekleşmesine katkı sağlayan Sivil Havacılık Genel Müdürü Sayın Bilal EKŞİ Bey ve SHGM yetkililerine olumlu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ederim. Lisanslandırma süreci ile ilgili sorunlarını bizlere ileten arkadaşlarımızın seminere daha fazla katılım sağlaması sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır. SHGM yetkilileri ile bu seminerlerin belirli periyotlarla gerçekleştirilmesi konusunda mutabık kaldık. Değerli Meslektaşlarım, SHY 66 Yönetmeliği yayınlandıktan sonra yaşananları kısaca hatırlamamız uygun olacaktır. Yönetmelik yayınlandıktan sonra yaklaşık 5 yıl ülkemizde yeni yönetmeliğe uygun lisans tanzim edilmemişti. Özellikle, SHD-T 35 lisanslarının dönüşümünde büyük hatalar yapılmış ve lisanslandırma sürecinde yapılan değişim o dönemde iyi yönetilememişti. Bir teknisyenin yetişmesi, bir pilotun yetişmesinden yaklaşık 2,5-3 kat daha fazla zaman ve emek alırken; Türk Hava Yolları gibi ülkemizin önde gelen kuruluşları tarafından pilot ihtiyacını gidermek için yurtiçinde ve yurtdışında yatırım yapılmış ve hizmet alınmıştır. Ancak bu kuruluşlar tarafından lisanslı teknisyen yetiştirilmesi için yeterli adım atılmamış, uçak teknisyeni ihtiyacının karşılanması için aynı özen gösterilmemiştir. Sivil Havacılığımız hızla büyümektedir. Türk tescilli uçak sayıları, hava yolu işletmelerimiz tarafından taşınan yolcu sayıları ve havacılık şirketleri tarafından sunulan hizmetler artmaktadır. Bu artışlardan keyif aldığımızı belirtmek isterim. Ancak, sektörün ihtiyacı olan lisanslı uçak teknisyenlerinin artışının bu büyümeye cevap verecek nitelikte yönetilmediğini de ifade etmek yerinde olur. Yalnızca 2016 Nisan ayı içerisinde Türk Tesciline 20 civarında yeni uçak kayıt edilmiştir. Her gelen uçağın bir ay sonra ilk A bakımları uygulanmaya başlanacaktır. Yaklaşık bir yıl önce bir arkadaşımızı elim bir iş kazasında kaybettiğimiz o üzücü olay hepimizin belleklerindeki yerini korumaktadır. Artan bu iş yükünün bizleri ezmesi beklenmemelidir. Bugün Avrupa Birliği ülkelerinde bu mesleği yapanlar 20-22 yaşlarda lisans ve yetki alabilirken, ülkemizde ise 20-22 yaşlarda lisans ve yetki alabilmek hayal niteliğindedir. Sektörün önde gelen kuruluşları tarafından uçak bakım okullarına tecrübeli eğitmen desteği ve yetki belgesinin alınması ve yönetilmesi konularında danışmanlık hizmeti verilmelidir. Havacılık okullarımız SHGM ve EASA kriterlerine uygun, sektörün ihtiyacını karşılayacak niteliklere kavuşturulmalıdır. Bu okullardan mezun olan genç kardeşlerimiz uçak bakım kuruluşları tarafından okulları bitince istihdam edilmelidir. Tüm kuruluşların sorumluluk alması ve nitelikli personel açığının giderilmesi için çalışma yapması havacılık sektörünün gelişmesi için hayati önem arz etmektedir. Sektördeki lisanslı uçak teknisyeni yetersizliği memleket meselesi haline gelmiştir. Değerli Meslektaşlarım, Nisan ayı içerisinde gerçekleştirdiğimiz diğer bir etkinliğimiz ise geleceğimiz olan çocuklarımızın AHL Hava Trafik Kontrol Kulesi ziyaretlerini organize etmek oldu. Bu ziyaretin gerçekleşmesindeki yardım ve desteklerinden dolayı Türkiye Hava Trafik Kontrolörleri Derneği’nin (TATCA) kıymetli yöneticilerine teşekkür ederim. Çocuklar sayesinde biz de Atatürk Havalimanının eşsiz manzarasından nasibimizi aldık. Tüm meslektaşlarıma ve sivil havacılığımızın tüm paydaşlarına görevlerinde kolaylıklar ve emniyetli çalışmalar dilerim. Saygılarımla... NECDET AKSAÇ Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Aircraft Technicians Association President THY TEKNİK EĞİTMENİ 46 YILLIK UÇAK TEKNİSYENİ EMİN GÜNDÜZ PEŞİNCİ: “TECRÜBE VE BİLGİM ARTTIKÇA NE KADAR AZ ŞEY BİLDİĞİMİ ANLIYORUM…” İ Ç İ N D E K İ L E R 6 12 TARİHİN TANIKLARI 24 HAVACILIK SEKTÖRDEN UTED, SHGM İLE SEKTÖRÜ BULUŞTURDU… HADİ “REP” OLALIM 06SEKTÖRDEN 32 ANI 52 HABER 08MEVZUAT 36 HAVACILIK - HOBİ 58 SOSYAL MEDYA 12 TARİHİN TANIKLARI 40 TEKNİK 62AJANDA 16 SAFETY FIRST 44 TEKNİK 64 SINEMA 20 TÜRK HAVACILIK TARİHİ 46 TEKNİK 65 KITAP 24 HAVACILIK 48 GEZI 66 BİL BAKALIM 28 HAVACILIK 50 UÇAN ÇOCUK DC-9, TC-JBL İLE LONG BEACH - İSTANBUL UÇUŞUMUZ ANI 32 AYLIK HAVACILIK DERGİSİ Uçak Teknisyenleri Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Necdet Aksaç Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin GÜMÜŞ Basın-Yayın Sekreteri Celal Batur / Ersin Adıyaman Editör İsmail ŞEN YERYÜZÜNDEKİ HAYALMATİKLER HAVACILIK-HOBİ 36 Yazı Kurulu Erhan İNANÇ, Murat KÖSE, İsmail ŞEN, Hüseyin GÜMÜŞ, Gonca DEMİRÖZ, Handan DİKER, Şebnem BAYEZİT, Nihan YAVAŞ, Ergün KARCI, Emrah YENER, Hamdi FİDAN, Mehmet Emin YILDIZ, Mümin BALKAN Adres İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul Tel: 0212 542 13 00/543 29 74 Faks: 0212 542 13 71 Reklam & İletişim [email protected] İnternet Sitesi www.uteddergi.com www.uted.org Sosyal Medya www.twitter.com/uted_dergi www.facebook.com/uted.dergi HAVACILIK VE METEOROLOJİ TEKNİK 40 YAPIM Sarnıç İletişim Hizmetleri sarnic.com.tr TASARIM Ajans4 Reklamcılık ajans4.com BASKI Şan Ofset Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No: 50 Kağıthane/İstanbul YAYIN TÜRÜ Aylık, süreli, yaygın UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli. UTED dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz. UTED dergisinin geçmiş sayılarına web sitemizden ulaşabilirsiniz. 6 SEKTÖRDEN UTED, SHGM İLE SEKTÖRÜ BULUŞTURDU… Uçak Teknisyenleri Derneği sektör mensupları ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkililerini bir araya getirdi. Uçak teknisyenlerinin en çok merak ettiği konulardaki sorularının cevaplandığı toplantı 11 Nisan 2016 Pazartesi günü THY Akademi Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Saat 10:30’da başlayan toplantı iki kısa ara dışında kesintisiz olarak saat 16:00’ya kadar sürdü. Toplantı UTED Başkanı Necdet Aksaç’ın açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında sektör çalışanları ile SHGM arasında doğrudan iletişim kurulmasının önemine dikkat çeken Necdet Aksaç, yanlış anlaşılmaları ve iletişim kazalarını engellemenin en doğru yolunun doğrudan iletişim olduğuna olan inançla bu toplantıyı düzenlediklerini belirterek, “Zaman zaman bu toplantıları yineleyerek geleneksel hale getirmeyi hedefliyoruz” dedi. Daha sonra SHGM uzmanlarından Esat Demirci, Genel Tanımlar başlıklı sunumunu yaptı ve konuyla ilgili soruları cevapladı. Yine SHGM uzmanlarından Deniz Hepkul Kredilendirme, Ahmet İhsan Hepkul da Kalifiye Personel konulu sunumlarını gerçekleştirdi. Öğle arası sonrası Tecrübe Defteri Doldurma Usul ve Esasları konulu sunumu gerçekleştiren Esat Demirci ve diğer katılımcılar, daha sonra sıkça sorulan soruları sıralayarak cevaplandırdılar. SEKTÖRDEN 7 8 MEVZUAT SHGM SEMİNERİ Bu sayımızda SHGM’nin 66/147 koordinatörlüğünün THY Havacılık Akademisi’nde gerçekleştirdiği seminerde konuşulan konulardan bahsetmek istiyoruz. Seminerde SHGM’nin verdiği çok önemli ve değerli bilgileri yanısıra katılımcılardan gelen sorulara cevaplar verildi. Yazımızda öncelikle dikkat geçen konulara yer verilecek ardından da soru-cevap kısmından bahsedilecektir. Seminerde Shgm Yetkilileri Tarafından Vurgulanan Önemli Noktalar • Şu anda SHY 66/147 alanında görev yapan Uçuşa Elverişlilik Daire Başkanımız dahil 10 kişilik bir ekibimiz var. Bunlar arasında teknisyen kökenli 3 kişi var. 2013’te 3 kişi ile başlamıştık. Ancak daha hızlı hizmet verebilmemiz için sayımızın daha da artması gerekiyor. • Mevzuatımız yayımlanmadan once 30 iş günü boyunca internet sitemizde görüş için yayımlanmaktadır. Ancak bu esnada mevzuatın içeriği ve kalitesine dair yorumlar beklerken daha ziyade noktasına ve virgülüne dair geri dönüşler alıyoruz. Bu da bizi üzüyor. Yönetmelikler yayımlandıktan sonra daha çok eleştiriler geliyor. Çünkü kişilerin başına o olay gelmeden açıp da mevzuata bakmıyorlar maalesef. Dolayısıyla mevzuatımız revizyona giderken internette yayımlandığında görüşlerinizi mutlaka bekliyoruz. Bunun için web sitemizdeki “Duyurular” kısmını takip etmeniz iyi olur. • Kanunda geçen şu ifadeye dikkat çekiyoruz: “Havacılık camiasındaki bütün kuruluşlar ve kişiler havacılık mevzuatını takip etmekle yükümlüdür”. • EASA tarafından sertifikalandırılmamış hava araçlarına dair SHY-66U adıyla bir ulusal lisans tasar- landı. 1 yıl içerisinde genel havacılık ve balon işletmeleri SHY-66U lisansına sahip personel tarafından hizmet almak zorunda. Bu konu yüzlerce kişiyi ilgilendirmesine rağmen bu konuda görüş toplama esnasına bize sıfır geri dönüş oldu. • SHGM’ye ait bir “Hizmet Standartları Dokümanı” mevcuttur. Bu dokümanda başvuruları ne kadar zamanda değerlendirmek durumunda olduğumuz tarif edilmiştir. Bunu da incelemenizi tavsiye ederiz. http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/ files/pdf/kurumsal/hizmet-standartlari/ued.pdf • Lisansla ilgili başvurularınızın durumunu aşağıdaki linkten görebilirsiniz: https://teknisyen.shgm.gov.tr/ General/TechnicalLicenceResult • Ülkemizdeki okulların verdiği eğitimlerin kredilendirilebilmesi için SHY-66 müfredatındaki modüllerin ve alt modüllerin içeriğini karşılaması gerekiyor. Eğer herhangi bir alt modülü karşılamıyorsa biz o okul için kredilendirme yapmıyoruz. Kredilendirme için okula başlangıç tarihinden itibaren 10 yıl içinde başvuru yapmanız gerekiyor. Okullar için SHGM’nin hazırladığı kredilendirme raporu da 10 yıl boyunca geçerlidir. 10 yıl sonra söz konusu okulun tekrar değerlendirilmesi gerekir. • 2015 ve 2016’da 179 adet lisans verildi. MEVZUAT • X üniversitesi 147 onaylı olmasına rağmen zaten YÖK’ü zorunlu kıldığı vize ve final sınavlarını yaptığı için modül sınavları yapması gerekmediğini düşünerek modül sınavları yapmamış. Dolayısıyla bu okuldan mezun olan arkadaşlar 147 Tanıma Sertifikasını almamış oldular. Ancak bu arkadaşlar madur olmasın diye biz bu okuldaki derslerden o arkadaşları kredilendirdik. Böylece 3 yıl deneyimle B1 veya B2 lisansı alabiliyorlar. Okul bu yaptığının yanlış olduğunu 2013 yılında öğrendi ve şimdi modül sınavları yapıyor. • Bir teknisyen adayını kalifiye personel saymamız için bizim onun okuduğu okulu ve müfredatını tanımamız gerekmektedir. • Bizim sistemimiz SHY-145 ve Part-145’e göre şekillenmiş bir sistemdir. Diğer otoritelerin lisanslandırma sistemlerini kabul etmemiz için onların tanınmış standartlara uyması gerekiyor. Bunun için o otoritelerin bize başvurması ve bizim de onları değerlendirmemiz gerekiyor. Bundan dolayı örneğin FAA’ye göre tecrübe kaydı doldurmuş bir kişinin kayıtlarını tanımıyoruz. • Bir teknisyenin lisansında sınırlaması varsa ve çalıştığı kuruluşta bu sınırlamaları kaldırmak için gerekli deneyim kaydını gerçekleştirecek imkanı varsa kaldırır. Eğer böyle bir imkanı yoksa zaten sınırlamayı kaldırmasına gerek yoktur. Ne zaman imkanı olursa o zaman kaldırır. • Kalifiye personel veya okul kredilendirmesi ile ilgili aynı süreç geçerlidir. SHGM’nin bununla ilgili bir prosedürü olması, bu prosedüre göre söz konusu okulu denetlemesi, yeterli görülen okulla ilgili de bir rapor hazırlaması gerekmektedir. • 2016 Haziran ayında SHGM olarak MEB ve YÖK’e hangi okulların bizim standartlarımıza uygun olduğunu belirten bir rapor sunmayı planlıyoruz.Gerçek bakım deneyimi uçuşa elverişli bir hava aracı üzerinde olmalıdır. Örneğin bir 147 kuruluşunda yapılan stajlar veya pratik eğitimler bakım deneyimi olarak kabul edilmez. • UTED’in de aracılığıyla temel bakım deneyimi kayıt defterinde yer alacak task listeleri için sektörün görüşleri alınacak ve bunlara göre task listesi güncellenecektir. • Temel bakım deneyimi olarak modifikasyon işlemini şart koyuyorduk. Bu şartı kaldırdık. • Kayıt defterini dolduran kişi adam/saat kayıtları ile o işte çalıştığını kanıtlıyorsa o işi yapan onaylayıcı personelin imzası artık istenmemektedir. Sadece ismi yeterli. • Temel bakım deneyiminde o işi beyan edecek kişi sayısı o işe ayrılmış adam/saat değeri kadardır. • Temel bakım deneyimi kayıt defterinde kategori ilavesinde zaten sahip olduğu kategoriye ait işlemler varsa bunların çıkarılması gerekiyor. Örneğin B2 yetkisine sahip bir teknisyen B1.1’ini açtırmak istiyorsa dolduracağı logbook’ta B2 teknisyenin yetki kapsamında işlemlerin olmaması gerekiyor. Varsa çıkarılması gerekiyor. • Yeni yaptığımız çalışma ile 145 kuruluşları son 2 yılın 6 ayındaki deneyim kriterlerini kendi MOE’lerinde belirleyecekler ve bize bunu beyan edecekler. Yani her kuruluş kendi yaptıkları iş kapsamında yetki verebilecek. Böylece dar kapsamlı faaliyet gösteren kuruluşlar da teknisyenlerini yetkilendirebilecek. • EASA’nın yeni çalışmasına göre dış mekanlarda yapılacak modül sınavlarında soruları ilgili otorite seçecek. Biz de SHGM olarak bu sisteme uygun bir şekilde altyapımızı 2017 başında hazırlamayı ve sınav yapmayı hedefliyoruz. 9 10 MEVZUAT S O R U - C E V A P SORU: Biz X okulunda aviyonik ve mekanik öğrencileri grubu olarak fizik ve matematik derslerini ortak aldık. Ben aviyonikçi olarak fizik dersine ilaveten dalga teorisi dersi aldım. Kategori ilavesi yapacağım zaman yani B1 açtırmak istediğimde ben fizik sınavına giriyorum ancak B1’den B2’ye geçen arkadaşlar fizik sınavına girmiyor. Bunun sebebi nedir? SHGM: Bizim bu konuda eğitim müfredatını değerlendirmemiz lazım. Bunun için transkript yeterli değil. Bu konuda belirttiğiniz okul ile yaptığımız yazışmalarda okul B2’de verilen fizik dersinin B1’de verileni içermediğini ve arada seviye farkı olduğunu beyan ettiler, biz de okulun beyanını dikkate aldık. SORU: Ben kategori ilavesi yapıyorum. Modül 6’nın alt modülünden katıldığım bütün sınavlarda 1 soru ile kaldım. Bu şekilde 3 sınavdan kaldığım için 1 yıl bekliyorum. Kategori ilavesinde çok kısıtlı bir bölümden sınava girdiğim için soru sayısı azaldıkça sınavdan geçmek zorlaşıyor. Ben modül 6’nın tamamından sınava girsem, kabul edilir mi? kırmızı renkli değilmiş. Bunların neye göre kabul edilip edilmediğine dair bir kural da yok. SHGM: Bu konuda bizim tek istediğimiz bir AD kartı uygulamış olması. Uygulanan bakım dokümanında bir AD referansı var ise bizim için geçerlidir. SORU: Kayıt defterinde belirtilecek işlemler için “Operational Test / Functional Test” işlemi olup olmadığı önemli mi? Arada “ve” mi “veya” mı olarak kabul edeceğiz? Ayrıca bazı sistemlerin sadece functional testi var, operational testi yok. Bu sistemde sadece functional testi yazabilir miyiz? SHGM: Yazabilirsiniz. SORU: Üniversitelerin sivil havacılık bölümleri ile liseler arasında üniversiteler lehine pozitif ayrımcılık oluşturmayı düşünüyor musunuz? SHGM: Modül 6’nın tamamından girerseniz kabul ederiz. SHGM: Bizim lisans vermemiz için için yöntemimiz belirli: 1- 147 Mezunu, 2- Kalifiye Eleman, 3- Temel Eğitimi olmayan. Kişi istediği yöntemi seçebilir. Biz de buna uygun olarak 147 belgesi verirken üniversite mi lise mi olduğuna bakmıyoruz. Bizim mevzuatımızı kim karşılıyorsa ona yetkiyi veriyoruz. Özel kurs bile olabilir. SORU: Ben aviyonik öğrencisi iken modül 6 dersini mekanik arkadaşlarla beraber aldım. Şimdi B1 kategorisini de almak istediğimde bu dersten kredilendiriliyor muyum? SORU: İnsanların lisans almak için büyük paralar vererek yurtdışı organizasyonlara gitmeleri, milli servetin oraya akması ve bu yöntemle ortaya çıkan maduriyetlerle alakalı SHGM’nin görüşü nedir? SHGM: Gerekli evrakı ekine koyarak başvuru yaparsanız değerlendiririz. Netice aldığınız dersin içeriği B1 kategorisi müfredatına uygunsa kredilendirilir. SHGM: Bu sorunun çözümü bizde değil sektördedir. Bizim mevzuatımız var ve net. Sektörden birilerinin veya yatırımcıların ortaya çıkıp SHY 147 temel eğitim okulları açmaları ve modül sınavları yapmaları gerekiyor. Bizim SHY 147 temel eğitim okulu açmamız söz konusu olamaz. Sektörü bu yönde zorlayamayız. SORU: Tasklardan birisi AD uygulamasını istiyor. Ben bunu uyguluyorum. Kalite tarafından kabul ediliyor. Ancak arkadaşımınki kabul edilmiyor. Çünkü AD kartı SORU: Kayıp lisans başvuruları ne şekilde yapılmaktadır? İstenen belgeler nelerdir? SHGM: Durumu anlatan bir kapak yazısı, Form-19 Temdit formu, 50 TL yatırıldığına dair banka dekontu ile başvuru yapılır. SORU: Başvuru evrakımı SHGM’ye gönderdim ama geri iade edilmiş, neden? SHGM: Genelde gelen evrak isme gönderiliyor. SHGM’nin evrak kayıt birimi ise şahsa gelen evrakı almamaktadır. Evrakın Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü diye gönderilmesi gerekiyor. SORU: Lisansa tip ilavesi için dil yeterliliğinin belgelenmesi gerekir mi? MEVZUAT SHGM: Part-147 kuruluşlarından alınacak bir kurs söz konusu ise bu kursa başlamadan önce yeterli seviyede (A2) İngilizce bilgisi olduğu kanıtlanmalıdır. SORU: Kalifiye personel yetiştiren okullar listesi üzerinde çalıştığınızı ve bu yıl sonunda da listenin yayımlanacağını söylediniz. Bu durum şu anda mezun olmuş olan öğrencileri de kapsayacak mı? SHGM: Bu tanıma ve kredilendirme sistemi geriye dönük işlemez. Çünkü eskiden verilen eğitimlerin içeriğinin ne olduğunu biz bilemeyiz. SORU: Havacılık alanında eğitim veren bir liseyi temsil ediyorum. En önemli sorunumuz staj imkanından yoksun olmamız. Bu konuda büyük işletmelerde de küçük işletmelerde de öğrencimize staj yaptıramıyoruz. SHGM: Son günlerin en popüler sorusu. YÖK ve MEB’in zorunlu staj kavramı ile temel pratik eğitim kavramları birbirine karışmış durumda ve sürekli yeni okullar açılmaya devam ediyor. Bakım kuruluşlarının sayısında bir artış yok ama okul sayısında korkunç bir artış var. Maalesef bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok. SORU: Modül 7 sınavının yazılı kısmını Anadolu Üniversitesi’nin yaptığı sınavla geçtim ama test kısmında kaldım. Test kısmına bir Part-147 kuruluşunda girip oradan geçersem kabul eder misiniz? SHGM: Kabul ediyoruz. 11 12 TARİHİN TANIKLARI THY TEKNİK EĞİTMENİ 46 YILLIK UÇAK TEKNİSYENİ EMİN GÜNDÜZ PEŞİNCİ: “TECRÜBE VE BİLGİM ARTTIKÇA NE KADAR AZ ŞEY BİLDİĞİMİ ANLIYORUM…” İSMAIL ŞEN TARİHİN TANIKLARI destek veririm” dedi. Benim elim ayağım titriyor. Göndermeden önce de bir F27’nin içinde yapmam gerekenleri tarif etti. Yanıma da bir “vertical gyro” verdi ve Ankara’ya gönderdi. Sorunu telefonla tarif ettiğimde “Bir numaralı vertical gyro değişecek” dedi. Değişimi yapıp kontrol ettikten sonra sorunun çözüldüğünü görünce büyük bir sevinç yaşadım ve uçak teknisyenliğini yapabileceğimi anladım. Bir özgüven geldi bana… Uçaktaki dönüşüm, gidişime hiç benzemiyordu. İşte ben o gün Türk Hava Yolları’nda kalmaya karar verdim. UTED: Teknisyenliğe girişiniz nasıl oldu? Havacılıkla bir ilginiz var mıydı? Emin Gündüz Peşinci: Ben Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlamadan önce hem Türkiye, hem de Almanya’da çalışmıştım. Maçka Sanat Lisesini bitirdikten sonra Türkiye’de konusundaki ilk şirket olan Sinyalizasyon Sanayii’de çalıştım. Burada trafik ışıkları üretiliyordu. Daha sonra da Almanya’dan gelen bir daveti değerlendirip Siemens Halske şirketinin telefon santrali fabrikasında çalıştım. Almanya serüvenim iki yıl sürdü. Sonra 20 yaşına geldiğimde askerlik için Türkiye’ye döndüm. Askerlik sonrası Almanya’dan iki, Türkiye’den iki farklı teklif vardı ama beşinci seçeneği değerlendirdim. Eniştem Halil Kolcuoğlu Türk Hava Yolları’nda teknisyen olarak çalışıyordu ve zamanında benim Maçka Sanat Lisesini seçmemde de etkisi olmuştu. Ben Almanya’ya dönmeyi düşünürken eniştemin “kibar” baskısı, annemin isteğiyle THY’ye başvurdum. 1969 sonlarında girdiğim sınavları kazanarak davet edildim. 8 Ocak 1970 tarihinde de Uçak Elektronik Atölyesinde çalışmaya başladım. UTED: Seçeneğiniz çokmuş ama uçak teknisyenliğini seçmişsiniz. Hiç pişman oldunuz mu? Emin Gündüz Peşinci: İlk zamanlar bana çok zor geldi. Uçağa ekiplerle çıkıp baktığımda bana çok karmaşık geliyordu. Hatta bir kez “ben bu işi yapamayacağım” deyip uçaktan atlamıştım. Ciddi ciddi bırakmayı düşünürken başıma gelen bir olay uçak teknisyenliğine devam etmemi sağladı. UTED: Ne oldu? Emin Gündüz Peşinci: İşe başlamanın on beşinci günüydü. Sürekli dalgalanıyorum, her an “ben yarın gelmiyorum” deyip gitmeyi düşünüyorum. Genç yaşta vefat eden Turan Saka adlı bir başteknisyenimiz vardı. Esenboğa’da radar sorunu yaşayan bir uçak için beni göndereceğini söyledi. O zamanlar imzalar, mühürler, yetki falan yok. “Aman nasıl olur” diye itiraz edecek oldum, dinlemedi. “Oğlum, sen git, telefonla UTED: Uçak teknisyeni olarak kalmaya karar verdikten sonra neler oldu? Emin Gündüz Peşinci: Bizim kuşak uçak teknisyenliğinin mesleki olarak kurumsallaşmasına çok şey kattı diyebilirim. Derneğin, sendikal faaliyetlerin hatta sportif faaliyetlerin de hep içinde oldum. Erhan İnanç başkan olduğunda da yönetim kurulu üyesi olmuştum. UTED: Sportif faaliyet olarak neler yaptınız? Emin Gündüz Peşinci: 1980’li yılların başlarında çok genç bir grubumuz vardı. Hem genç hem de amatör futbol oynayan arkadaşlardan oluşan bir gruptu. Kimi Okmeydanı’nda, kimi Küçükçekmece’de oynuyordu. 13 14 TARİHİN TANIKLARI alınması için kontenjan verdiler. Ayrıca hangarın içerisinde bir büfe açıldı. Aidatların da desteğiyle yürütmeye çalıştık. UTED: Türk Hava Yolları’ndan erken emekli olmuşsunuz… Ben de Yeldeğirmeni’nde oynuyordum. Önce UTED Spor’u kurduk. Vardiyası olmayan arkadaşların katılımıyla dışarıda maçlar yapardık. İlk renklerimiz de mavi lacivertti. Lacivert de mavi de gökyüzünün renkleri olduğu için seçmiştik. Kısa süre sonra da THY Spor’u kurmak için girişimlerde bulunmaya başladık. Neticede yönetimden de izin alıp THY Spor’u kurduk ve benim hayatım değişti. İşten çıkıp antrenmana, oradan da eve gidiyordum. Eve sadece yatmaya gidiyordum. Çok yoğun bir dönemdi. THY Spor’un antrenmanları, altyapının takibi ve mesleğim. Tam anlamıyla üçe bölünmüştüm. Çok çalıştık, şansımızın da yardımıyla takımı 3. Profesyonel Lige çıkarmayı başardık. Bu dönemde üzerimdeki yük çok artmıştı. Haftanın beş günü antrenman yapıyor, altıncı gün de deplasmana gidiyor veya kampa giriyorduk. Yedinci gün de maç… Bu dönemde Yönetim Kurulu’ndan bana sınırsız spor izni verildi. Yine de suiistimal etmeden bu izni pek kullanmadan çalışmaları birlikte yürüttüm. Çünkü işimi çok seviyordum. UTED: Profesyonel ligi maddi olarak nasıl yürüttünüz? Emin Gündüz Peşinci: Önceleri çalışanların katkılarıyla yürütüyorduk. Sanırım 10 lira gibi bir katkı yapılıyordu. Profesyonel ligde bu aidat yetişmemeye başladı. Genel Müdürümüze gidip destek istedik. Transferlerimizin işe Emin Gündüz Peşinci: Evet, 44 yaşındaydım. 1985 senesinde İstanbul Hava Yolları kurulmuştu. Bazı arkadaşlar da THY’den ayrılıp gitmişti. Bana da çok ısrar ediyorlardı. Bir gün arkadaşları kıramayıp gitmeye karar verdim. Gittim ama üç ay boyunca ayrıldığım için üzüldüm. Sonra yavaş yavaş yeni işime alıştım. Maddi olarak sıkışık bir dönemdeydim. Kızımın İngilizce kursunun bile parası sorun olunca ayrılmaya karar vermiştim. UTED: Genç uçak teknisyenlerine neler söylemek istersiniz? Emin Gündüz Peşinci: Öncelikle bir anımla başlamak istiyorum. 1969 yılında THY’de sınavım, astsubaylıktan emekli Kemal Pektaş adında radyo atölye şefi bir büyüğümüzün kontrolünde yapıldı. Yazılı ve sözlü sınav sonrası mülakata geçildi. Sınav bittikten sonra, Kemal Bey, “Gündüz, herşey güzel, doğru idari işlere git ve evraklarını hazırla” dedi. “Teşekkür ederim” dedim, tam çıkarken, önemli bir şey unutmuş gibi “Gündüz bir dakika bakar mısın” diye seslendi. Buyurun, dedim. “Gündüz, evladım, ne olur İngilizcenin üzerine düş, İngilizceni ilerletmeye çalış” dedi. İngilizce ile ilgili hiçbir şey konuşmamıştık, niye bunu söyledi, diye hem düşündüm hem de endişelendim ama bir süre sonra da unuttum gitti. 1969 yılında büyük bir öngörü ile bana bu tavsiyelerde bulunan Kemal Beyi dinlemediğim için de 2012 yılında bir buçuk yıl boyunca her akşam 18:00 ile 22:00 arasında İngilizce kursuna gitmek zorunda kaldım. Bugün İngilizcenin önemi o güne göre daha fazla, yarın çok daha fazla olacak. TARİHİN TANIKLARI Kısacası gençlere ilk tavsiyem İngilizceye önem vermeleri... İkinci tavsiyem ise düzenli çalışmaları... Bizim işimizde tertipli, düzenli ve temiz çalışmak işin kalitesi açısından çok önemli. Benim için düzenli çalışma ön şarttır. Üçüncü olarak, hiçbir zaman “ben oldum” dememelerini öneririm. Ben 46 yıldır bu meslekteyim ve her gün tecrübe ve bilgim arttıkça ne kadar az şey bildiğimi anlıyorum. Meslekteki bilgi birikimi bir insanın kısa sürede öğrenebileceğinden çok fazla. Aynı zamanda da her geçen gün yeni bilgiler ortaya konuyor, eskiler de değişebiliyor. “Ben oldum” demek bu yeni bilgileri öğrenmeyi engeller. Şu anda eğitimci olduğum için öğrencilerime sık sık söylediğim bir konu da bilgiyi paylaşmalarıdır. Paylaştıkça artan en önemli şeylerden biridir bilgi. Paylaştığınız kimse yeni bir şeyler ekler, yanlış bildiğinizi düzeltir, böylece mükemmele doğru gidersiniz. UTED: Yarım yüzyıla yakın meslek hayatınızda güzel anılarınız da vardır şüphesiz… Emin Gündüz Peşinci: Benim için en önemlilerinden birini sizinle paylaştım. Bir de ileriki yıllardan bir anımı anlatayım. İstanbul Hava Yolları’nda çalışıyorduk. Adem ve İlkay isimli iki genç arkadaşımız okuldan yeni mezun olmuşlar, bizimle çalışıyorlar. Benim felsefem de gençlere özgüven vermek için işi olabildiğince onlara yaptırmaktır... Tabii çeşitli ön şartlarım var: Bana danışmadan hiçbir yere dokunma, sök dediğim şey sökülmüyorsa zorlamayacaksın benzeri şartlar… Bir gün bir 727’de oto pilot yunuslama arızası vardı. Elevatör pozisyon sensörünün ayarlanması gerekiyor. Adem ve İlkay benden arızayı yalnız gidermek için ricada bulundular. En fazla el melekeleri olmadığı için ayarı tutturamazlar, çıkar ayarlarım diye düşündüm. Gittiler ama yanlarına telsiz almayı unutmuşlar. Bir saat boyunca onlara ulaşamadım. Bir saat sonra bir baktım, sensörü tamamen söküp getirmişler. “Yahu bunun ayarını yukarıda yapılacaktı, niye söktünüz” dedim ama iş işten geçmişti. İşi çok uzatmıştık. EMİN GÜNDÜZ PEŞİNCİ 1947 yılında İstanbul Cihangir’de doğdu. Cihangir Firuzağa İlkokulu, Beyoğlu Ortaokulu ve Maçka Sanat Lisesi Radyo bölümünde öğrenim gördü. İş hayatına Türkiye’nin ilk trafik ışığı imalatçısı Sinyal Sanayii’nde başladı. Kısa süre sonra Almanya’ya giderek, iki yıl boyunca Siemens Halske şirketinde telefon santrallarının imalatında çalıştı. 1967 yılında Türkiye’ye dönerek askerlik görevini tamamladı. Askerlik sonrası Almanya’dan iki, Türkiye’den iki olmak üzere tam dört iş teklifi ile karşılaştı. Siemens Halske ve Telefunken Radyo Fabrikası Almanya, İstanbul Radyosu ve Sinyal Sanayii de Türkiye’deki seçenekleriydi. Almanya’ya gitmeyi düşünürken Türk Hava Yolları’nı öneren eniştesinin etkisiyle THY’ye başvurdu. 1969 yılı sonlarında sınavlarda başarılı olarak 8 Ocak 1970’te Uçak Elektronik Atölyesinde çalışmaya başladı. 1980 yılında başteknisyen, 1986 yılında Uçak Elektronik Revizyon Atölyesi Şefi oldu. 14 Ekim 1992’de Türk Hava Yolları’ndan emekli oldu. 15 Ekim 1992 günü İstanbul Hava Yolları’nda Uçak Elektronik Sistemleri Sorumlusu olarak çalışmaya başladı. 1 Şubat 2001 tarihinde Free Bird Airlines Bakım Müdür Yardımcısı oldu. 1 Nisan 2010 tarihinde MNG Hava Yolları’nda çalışmaya başlayan Emin Gündüz Peşinci, bu şirketi 2014 yılında THY Habom’un satın almasından kısa süre sonra Aviyonik Eğitmenliğine başladı. 14 Aralık 2015 tarihinden beri THY Teknik Aviyonik Eğitmeni olan Peşinci 22 yıl sonra döndüğü Türk Hava Yolları’nda çalışmasını sürdürüyor. 15 SAFETY FIRST 16 UÇAK BAKIMI VE YAŞANAN KAZALAR Uçak kazalarının en büyük etkeni aşağıdaki tablolar ve grafiklerden de görüleceği üzere insan faktörüdür. Bu kazalardaki insani maliyete yani can kayıplarına ek olarak bakım hataları da hava yolu şirketlerine büyük mali yükler meydana getirmektedir. Bu maliyet daha çok geciken ve iptal olan uçuşlar nedeniyle olmakta ve şirketlere itibar, dolayısıyla yolcu ve para kaybettirmektedir. HAMDİ FİDAN UÇAK BAKIM MÜHENDİSİ olmuştur. (11 Eylül saldırıları bu oranın dışındadır.) Bakımla ilgili kazalar ve olaylar, organizasyon süreçlerinin, kararlarının ve kültürünün tekrar gözden geçirilmesine neden olmuştur. Bakım operasyonları birincil olarak insan tarafından kontrol edildiği ve etkilendiği için, operasyonun en zayıf noktasını da insan üzerinde oluşan aşağıdaki durumlar oluşturmaktadır; Kalitesiz uçak bakımı, bakım hataları ya da bakım ihlalleri genel olarak havacılık kazalarının nedenleri arasında ilk üç sırada yer alır; • Tüm uçak kazası raporları incelendiğinde yaklaşık %12’lik bir kısmında bakım hatalarına atıfta bulunulmakta. • Uçaktaki bir donanımda meydana gelen arıza, kaza veya önemli bir olaya neden olduğunda bu olaylar 1/3 oranında bakım hatasıyla ilişkili olmakta. • Motor nedeniyle meydana gelen bir gecikme var ise bu gecikmelerin %50 oranında bakım hatası kaynaklı olduğu da tespit edilmiştir. 1994 ile 2004 yılları arasında ABD’de meydana gelen ölümcül kazaların %42’sinde bakım hataları etken Cause 1950s • Motivasyon kaybı, • Yorgunluk, stress, • Zaman baskısı, • Algılamaya bağlı tehlikeler, • Yetersiz beceri, 1960s 1970s 1980s 1990s 2000s All Total Pilot Error 58 63 44 57 55 57 53 Pilot Error 43 33 25 29 29 34 32 Pilot Error (weather related) 9 18 14 16 21 18 16 Pilot Error (mechanical related) 7 4 5 2 5 5 5 Other Human Error 2 8 9 5 8 6 6 Weather 15 12 14 14 8 6 12 Mechanical Failure 19 19 20 21 18 22 20 Sabotage 5 4 11 12 10 9 8 Other Cause 0 2 2 1 1 0 1 Tablo.1. Dünya genelinde onar yıllık süreçlerde ölümlü kazaların nedenleri (%) SAFETY FIRST BAKIM KAYNAKLI OLDUĞU BİLİNEN BAZI UÇAK KAZALARI Japan Airlines’in 123 Sefer Sayılı Uçuşu Japan Airlines’in 12 Ağustos 1985 tarihinde Tokyo Havalimanı’ndan Osaka Havalimanı’na gerçekleştirdiği iç hat uçuşunda, Boeing 747SR-46 model uçağın kalkıştan yaklaşık 44 dakika sonra bütün kontrollerini kaybederek bir dağa çarpması sonucunda 15’i mürettebat olmak üzere toplam 520 kişinin ölümü ve 4 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan dünyanın en büyük ikinci hava yolu felaketidir. Kaza sonrası yapılan arama kurtarma faaliyetlerindeki eksiklikleri bir kenara bırakırsak. Bu büyük facianın temelinde, uçağın bakımı sırasında yapılan bir hata veya ihlal yatmaktadır. Japon Uçak Kaza Soruşturma Komisyonu tarafından yayınlanan resmî rapora göre kazanın nedenleri şunlardır: 1. Kazadan yedi yıl önce 2 Haziran 1978 tarihinde, Osaka Uluslararası Havalimanı’na inişi sırasında uçağın kuyruğu piste çarpmıştı. Bu çarpma sebebiyle arka basınç perdesinde (aft bulkhead) hasar meydana geldi. 2. Ancak basınç perdesinde yapılan onarım, Boeing’in standart onarım prosedürlerine uygun olarak yapılmamıştı. Boeing prosedürlerine göre, hasarlı kaplama üstten yerleştirilmiş bir plâka ve iki sıra perçin ile onarılması lazımken, Boeing teknisyenleri bu prosedürlerin aksine çift plâkayı tek sıra perçin kullanarak onarım yapmışlardı. Bu şekilde yapılan onarım sonucunda, parçanın metâl yorgunluğuna karşı olan direnci %70 oranında azaldı. Boeing, daha sonra yapılan hatalı onarım sonucunda uçağın 10,000 kalkışa kadar dayanabileceğini hesapladı. Ancak uçak kaza anına dek tam 12,319 defa kalkış yapmıştı. 3. Son kalkışın basıncıyla arka basınç perdesindeki hasar sonucunda, dört ana hidrolik sistem devre dışı kaldı ve dikey sabitleyici uçaktan koptu. Bunlara bağlı olarak uçağın uçuş kumanda sistemleri devre dışı kaldı ve uçak pilotların kontrolünden çıktı. Resim.1. Aft Bulkhead’da meydana gelen patlama sonucu dikey stablizenin koptuğunu gösteren animasyon Aeroperú 603 Sefer Sayılı Uçuşu Peru’da bulunan Jorge Chavez Uluslararası havalimanından kalkışından kısa bir süre sonra temel uçuş aletlerinde düzensiz ve çelişen bilgiler okumaya başladılar. Temel uçuş göstergelerine güvenini yitiren uçuş ekibi güvenli bir irtifada olduklarına inanarak kalkış yaptıkları havalimanına acil iniş talep etti. Bu sırada yön ve irtifalasını kaybeden uçak okyanusa çakıldı. 70 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadı. Kazanın nedeni ise rutin bir yıkama işlemi için statik portlara takılan bir koruyucunun bakım ekibi tarafından toplanmamış olmasıdır. Statik portlar bir uçak için kritik öneme sahiptir. Uçak, hava hızı, irtifa, basınç gibi temel bilgilerini buradan alır. Hem pilotlar hem de uçak bilgisayarları bu kanaldan bilgi aldığı için küçük bir hatada kaza kaçınılmaz hale gelmiştir. Resim.2. Kazaya karışan uçak 1996’da Miami uluslararası Havalimanına inerken Chalk’s 101 Sefer Sayılı Uçuş 19 Aralık 2005 tarihinde Chalk’s 101 sefer sayılı uçuşu kalkışından kısa süre sonra sağ kanadını kaybederek Florida’ da bir nakliye kanalına çakılmıştır. Uçağın 17 18 SAFETY FIRST alevler içindeki son anları kamera ile kaydedilmiştir. Kazada kurtulan olmamış, mürettebat dahil 70 kişi hayatını kaybetmiştir. Kazanın nedeni sağ kanatta başlayan ve kırılmaya götüren metal yorgunluğuydu. Çatlak başlangıcı bakım ekibi tarafından daha önce tespit edilmiş ve onarımına çalışılmıştır. Fakat ne yazık ki onarımın yetersiz olduğu kazadan sonra ortaya çıkmıştır. Ulusal Ulaşım Emniyeti Dairesi kazanın sonuç raporunda Chalk’s Ocean’ın bakım uygulamaları ile ilgili sorularını yüksek perdeden dillendirerek diğer şirketlerinde bakım programlarındaki birçok hatayı ortaya çıkartmıştır. NTSB aynı zamanda dökümansız ve yanlış bakımlar tespit etmiştir. Kazanın ardından filonun diğer uçakları incelendiğinde benzer parçalarda yüksek korozyon tespit edilmiştir. 1950-2014 Yılları Arası Yaşanan Kazalarda Oluşan Can Kayıpları GELECEKTE BAKIM KAYNAKLI KAZALAR NASIL ÖNLENEBİLİR? Havayolu operatörleri uçak bakımı için ikinci hatta üçüncü dış kaynaklara yönelirken, kazaları araştırmak ve bakım ile ilgilerini ortaya çıkarmak da gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Hava yolları uçaklarını korumak için daha az harcama yapmaya doğru gitmesi, dünyanın en güvenli ulaşım araçlarını tehlikeye atmaktadır. Havacılık sektörünün acil olarak bakım operasyonuna odaklanmaya ihtiyacı var. Aksi taktirde artan uçak sayıları ve yolcu kapasitesi artan uçaklar ile daha büyük felaketlere kapı aralanmış olacaktır. Bu konuda alınabilecek önlemler ise özetle şöyle özetlenebilir; • Bakım personeli seçilirken ve yetiştirilmesinde özenli ve seçici davranılmalı. • Şekil.3. 101 sefer sayılı uçuşun son görüntüsü Hava aracı bakım lisansı ile ilgili süreçlerde temel eğitimin önemi dünya çapında gözardı edilmemeli. UÇAK KAZALARI İLE İLGİLİ BAZI İSTATİSTİKLER • Bakım personeli uçak üzerinde çalışırken tekrarlı eğitimler ile bilgileri güncel tutulmalı. • İnsan faktörleri konusunda ciddi bir bilinç oluşturmak için çalışmalar yapılmalı ve gerekirse kurum kültürü dahi gözden geçirilmeli. Kaynaklar: http://www.planecrashinfo.com/ https://www.maintenanceassistant.com/ (Jeffrey O’Brien ) http://natgeotv.com/uk/air-crash-investigation 1950-2014 Yılları Arası Ölümlü Kaza Sayıları https://tr.wikipedia.org TUĞRUL TUNA BEKEN ANISINA... Geçen sene kaybettiğimiz arkadaşımız ve meslektaşımız Tuğrul Tuna Beken’i tekrar saygıyla anıyoruz. Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere tüm meslektaşlarımıza sabır ve metanet diliyoruz. 20 TÜRK HAVACILIK TARİHİ Afiyet Dergisinin 9 Temmuz 1330 (22 Temmuz 1914) tarihli sayısının kapağı, havacılığın öneminin çok erken dönemlerde kavrandığının göstergesi. “Yirminci asır terakkiyatın icmal defterinden bir yaprak” başlığıyla yayınlanan kolajda beklenen teknolojik gelişmelerin başında havacılık olduğu görülüyor. TÜRK HAVACILIK TARİHİ 21 İLK HAVA ŞEHİTLERİ GÜNÜ YAŞANANLAR -2 “KARA TOPRAĞIN BAĞRINA, KARA GÜNLERİN AYDINLIĞI GİBİ GÖMDÜĞÜMÜZ SEVGİLİ VE EBEDİ ŞEHİTLER!” 27 Ocak 1926 tarihinde hava şehitlerinin anılması amacıyla gerçekleşen ilk törenin Askeri Hava Mecmuası’nın 1 Şubat 1926 tarihli sayısında yayınlanan “27 Kanun-i Sani 1926 Günü” başlıklı yazıdaki yansımalarını aktarmaya devam ediyoruz. İSMAIL ŞEN Nutuklar… 27 Ocak 1926 günü hava şehitlerinin anılması için ilk kez ayrı bir tören düzenlenir, törenlerle ilgili ayrıntılı bilgi ve birkaç da fotoğraf Askeri Hava Mecmuası’nın 1 Şubat 1926 tarihli sayısında yayınlanır. Geçen sayımızda bu törenlerdeki genel havayla ilgili bilgileri aktarmış ve törendeki ilk konuşmayı yapan Kuvayı Havaiye Müfettişi Miralay Muzaffer Beyin sözlerini aktarmıştık. Kuvayı Havaiye Müfettişi Miralay Muzaffer Beyden sonra kürsüye çıkan ve Tayyare Cemiyeti namına konuşan Tevfik Bey ise “Asil milletimizin büyük duygularına tercüman olan kıymetli bir nutuk” irat eder. Dergi Tevfik Beyin konuşmasıyla ilgili şunları yazar: “Kuvayı havaiyemizi pek ziyade mütehassıs eden bu kadirşinasane hitabeler…” Daha sonra “orta mektep muallimlerinden Ömer Bey gür sesiyle mübarek şehitlerimize son hitabelere başladı. İrfan ordumuzun bu genç zabitinin dilinden Kuvayı Havaiye Müfettişi Miralay Muzaffer Beyden sonra kürsüye çıkan ve Tayyare Cemiyeti namına konuşan Tevfik Bey ise “Asil milletimizin büyük duygularına tercüman olan kıymetli bir nutuk” irat eder. Dergi Tevfik Beyin konuşmasıyla ilgili şunları yazar: “Kuvayı havaiyemizi pek ziyade mütehassıs eden bu kadirşinasane hitabeler…” dökülen ve bütün gençliğimizin yüksek mefkûresini anlatan sözler de kati i’tilâ’ (yukarı rütbelere erişme) ve teceddüt (yenilenme) yolunda irfan ordumuzun kudret ve celadeti (yiğitlik) beliriyordu.” Asri Hafta dergisinin 2 Eylül 1926 tarihli sayısında yayınlanan foto-haber: "Tayyare manevraları ve son tayyare terakkiyatı." 22 TÜRK HAVACILIK TARİHİ Gönlümüzü tutuşturan minnetlerin ateşiyle kabrinize geldik! Aziz vücudunuzu ana yurdun selameti için bir kalkan ettiniz. Türk’ün hilalini gökyüzünün ortasına ezeli bir ayet-i istiklal gibi yazdınız. Kara bulutların ve karanlık gecelerin ortasında sizin feragatiniz bize ümit (…) olmuştu. Biz o günlerin acısını unutmadık. (…) Fani fakat sermedi Türk genci! “Tevfik Bey: Türk Tayyare Cemiyeti Namına muhterem şehitlerimizin huzurunda.” Ömer Beyin Hitabesi Muallim Ömer Beyin “Kara toprağın bağrına, kara günlerin aydınlığı gibi gömdüğümüz sevgili ve ebedi şehitler!” cümlesiyle başlayan şehitlerimize hitabesinden bir bölüm: “Gönlümüzü tutuşturan minnetlerin ateşiyle kabrinize geldik! Aziz vücudunuzu ana yurdun selameti için bir kalkan ettiniz. Türk’ün hilalini gökyüzünün ortasına ezeli bir ayet-i istiklal gibi yazdınız. Kara bulutların ve karanlık gecelerin ortasında sizin feragatiniz bize ümit (…) olmuştu. Biz o günlerin acısını unutmadık. (…) Fani fakat sermedi Türk genci! Sen bu toprağın altında derin bir huzur ve huşu ile yattıkça ruhlarımızın ışığı sönmeyecek, Türk’ün celil ve muazzam ismi tarihleri dolduracaktır! (…) Bu unutulmaz büyüklüğün şükranı ile akan gözyaşlarımız sana en samimi bir çelenk olsun! Abidesiz ve işaretsiz Türk genci! (…) Sen bu sevgiyi kabul et! Sıcak ve hazin mezarında huzur ve sükûnla yat! Arkandan ağlayanların senin izlerini bırakmadığına emin ol (…)” “Muallim Ömer Bey hava şehitlerimize maarif ordumuzun hürmetlerini iblağ ederken TÜRK HAVACILIK TARİHİ 23 “Kuvayı Havaiye Müfettişi Muzaffer Beyefendi, veciz hitabelerini irat ederlerken.” Hazin Matem Havası Nutukların iradından sonra törenin sonraki bölümüne geçilir: “Nihayet mızıka hazin matem havasını çalarken bir yer kıtası manevra fişeğiyle üç el havaya ateş etti. Bütün hazirun aynı huşu ve mükemmel bir intizam ile kabirleri tavaf ettikten sonra, ihtifale hitam verildi (anma törenleri sona erdirildi). Kıtaat ve halk önlerinde mızıka olduğu halde avdet etti (geri döndü). Törenlerdeki ecnebiler Askeri Mecmua’daki haberden anlaşıldığı kadarıyla törene katılanlar, askerler, memurlar ve halk ile sınırlı değilmiş: “Eskişehir’de bulunan ecnebilerden Fransız (bir) rahip ile Alman tayyarecisi de hazin fakat şerefli merasimimize iştirak etmişlerdir. Alman tayyarecisinin şehitlerimizin kabrine koyduğu bir çelenkte milli kurdele üzerine Türkçe yazılmış (Alman tayyarecilerinin Türk şehit arkadaşlarına nişane-i hürmeti) ibaresi vardı. Ecnebi misafirimizle meslektaşlarımızın hava şehitlerimize gösterdikleri hürmetin bizi pek mütehassis ettiğini (duygulandırdığını) beyan ederiz.” Yazının bundan sonraki bölümünden nutukların metinlerine ve birkaç fotoğrafa yer verilmiş… Bu törenden ve yapılan konuşmalardan da anlaşıldığı gibi Balkan Savaşı ile başlayan ve Birinci Dünya Savaşı ile Milli Mücadele boyunca önemi giderek daha fazla anlaşılan havacılık, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarının en önem verdiği konulardan biri olmuş. Eskişehir’de bulunan ecnebilerden Fransız (bir) rahip ile Alman tayyarecisi de hazin fakat şerefli merasimimize iştirak etmişlerdir. Alman tayyarecisinin şehitlerimizin kabrine koyduğu bir çelenkte milli kurdele üzerine Türkçe yazılmış (Alman tayyarecilerinin Türk şehit arkadaşlarına nişane-i hürmeti) ibaresi vardı. Ecnebi misafirimizle meslektaşlarımızın hava şehitlerimize gösterdikleri hürmetin bizi pek mütehassis ettiğini (duygulandırdığını) beyan ederiz. 24 HAVACILIK HADİ “REP” OLALIM Rep’lerin temel görevi, müşteri şirkete kendi ürünlerinin (uçak, motor, komponent) kullanımı ile ilgili destek sağlamak, sorun varsa mümkün olan en kısa zamanda çözülmesi için gerekli koordinasyonları yapmak olarak özetlenebilir. HIDAYET KAPKAÇ Field Service Engineer Türk Hava Yollarında teknisyen olarak çalışmaya başladığım ilk yıllarda rep ifadesini duyar ama anlamını bilmezdim. Yabancıların çalıştığı bazı ofisleri görür ve onların ne yaptıklarını hep merak ederdim. cüzdandan hediye etmiştim. Alman kökenli bu kişi şaşırmış ve çok memnun olmuştu. Sürekli olarak “Ben size ne vereyim” deyip duruyordu. Alt tarafı bir cüzdan onu mutlu etmeye yetmişti. Zaman içerisinde lisans alıp palazlanınca özgüvenim de artmaya başlamıştı ve biraz ingilizce pratik yapmak biraz da yaptıkları işleri anlamak için çekinerek de olsa rep ofislerinin kapılarını çalmaya başlamıştım. Bazen teknik bir konuda görüşlerini sorar, bazen de havadan, sudan, günlük hayattan konuşurduk. Aslında THY’deki (O zamanlar THY Teknik ayrı bir şirket değildi) işleyiş içerisinde teknisyenler olarak bizim doğrudan rep’ler ile konuşmamıza pek sıcak bakılmazdı. “Sorulması gereken bir şey varsa mühendisliğe bildirin onlar sorsun” görüşü hakimdi. Ama ben ve benim gibi bazı arkadaşlar biraz teknisyen-mühendis çekişmesinin etkisiyle birazda sınırlandırılmaktan rahatsız olan yapımız nedeniyle bu adı konulmamış kurala çok uymazdık. Rep’ler genellikle kibar insanlardı ve onlar da kendileriyle mühendisliğin muhatap olmasını tercih etseler de bunu bize çok hissettirmezlerdi. O dönemde uçak ve motor imalatçısı şirketlerin rep ofislerinde hiç Türk yoktu ve gün gelip benim de rep olarak calışacağım aklımın ucundan bile geçmiyordu. Sonraları çok az da olsa yabancılarla birlikte calışan Türk rep’ler olmaya başlayınca aktif teknisyenlik hayatımdan sonra güzel bir iş olabilir diye düşünmeye başlamış, rep olmanın özelliklerini daha bir merak eder olmuştum. Zaman içerisinde rep’ler ile ilişkilerimiz gelişti. Arada bir dışarıda görüşür yemek yer eğlenirdik. Bazen onlar bize, bazen de biz onlara hediyeler verirdik. Bir keresinde bir uçak üreticisi rep’inin fotoğrafını güç bela almış ve o fotoğrafı kapalı çarşıda bakır tabak üzerine işleterek İstanbul’dan ayrılışı sırasında kendisine hediye etmiştik. O tabağı gördüğünde yüzündeki şaşkın ve duygulu ifadeyi hala hatırlıyorum. Yine bir keresinde UTED yönetiminde olduğum yıllarda uçak üreticisi bir şirketin rep’lerinin müdürü konumundaki kişiye UTED’in üyelerine verdiği deri Rep’liğe giden yol Bilindiği gibi rep ingilizcedeki representative (temsilci) kelimesinin kısaltılarak söylenen halidir. O dönemde uçak ve motor imalatçısı şirketlerin rep ofislerinde hiç Türk yoktu ve gün gelip benim de rep olarak calışacağım aklımın ucundan bile geçmiyordu. Sonraları çok az da olsa yabancılarla birlikte calışan Türk rep’ler olmaya başlayınca aktif teknisyenlik hayatımdan sonra güzel bir iş olabilir diye düşünmeye başlamış, rep olmanın özelliklerini daha bir merak eder olmuştum. HAVACILIK Bu ofisler yurtdışındaki şirket merkezine bağlı olarak calışırlar. Rep’lerin çoğu merkez tarafından tayin edilerek 3-4 yıl gibi sürelerle değişik şehirlerde görevlendirilirler. Bazı şirketler merkez tayinli rep’lerden başka hizmet verilen ülkenin vatandaşı olan rep’leri de çalıstırırlar. Bu yerli malı rep’ler de orijinal rep’ler gibi genellikle uçak mühendisi veya uçak teknisyeni kökenlidir. Havacılıkta Field Service Representative, Field Service Engineer şeklinde, ya da daha farklı kullanılır. Buradaki Field Service ifadesi hizmetin müşterinin bulunduğu yerde verildiğini ifade eder. 25 çalıştırmayı düşündüğünde genellikle o şirketin o ülkede müdür/rep konumunda olan yetkilisi kendi gözlemlerini ve güvendiği insanların tavsiyelerini değerlendirerek adaylar belirlemeye çalışır. Nadiren ilan da verilir. Adaylar uçak mühendisi veya teknisyeni olabilir. Yeterli sayıda ve nitelikte aday belirlendikten sonra müdür/rep adaylarla kendisi görüşüp ilk elemeyi yaparak uygun gördüğü adayların CV’lerini şirketin merkezine gönderir. Bu aşamada adayın müşteri şirketlerin aktif çalışanı olması pek tercih edilmez ama sektörü tanıyan tecrübeli biri olmasına dikkat edilir. Şirketin insan kaynakları yetkilisi, customer support bölümünün direktörü ve biraz önce bahsettiğim müdür/rep adaylarla telekonferans yöntemiyle görüşerek sorular sorup kendileri için uygun olanları bulmaya çalışırlar. Bir sonraki aşama bu kişilerle yüz yüze görüşmektir. Bunun için uygun bulunan adaylar şirketin Rep’ler müşteri nezdinde kendi şirketlerini temsil ederler. Bu temsil özelliği, yerine göre satış, teknik destek veya başka alanlarda olabilir. Bizim yazımızın konusu uçak ve motor üreticisi olan ve sektörde OEM (Original Equipment Manufacturer) denilen şirketlerin rep’liği üzerine. OEM’ler kendi ürünlerini kullanan müşterilerinin bulunduğu bazı şehirlerde ofisler açarak satış sonrası destek verirler. Örneğin Türkiye’de, Boeing, Airbus, CFM, GE, AEI, Rolls Royce, Honeywell gibi OEM’lerin temsilcilik ofisleri vardır. Bu ofislerin çoğu Atatürk Havalimanındadır. Bazı şirketlerin hem Atatürk hem de Sabiha Gökçen Havalimanlarında rep’leri vardır. Bu ofisler yurtdışındaki şirket merkezine bağlı olarak calışırlar. Rep’lerin çoğu merkez tarafından tayin edilerek 3-4 yıl gibi sürelerle değişik şehirlerde görevlendirilirler. Bazı şirketler merkez tayinli rep’lerden başka hizmet verilen ülkenin vatandaşı olan rep’leri de çalıştırırlar. Bu yerli malı rep’ler de orijinal rep’ler gibi genellikle uçak mühendisi veya uçak teknisyeni kökenlidir. Bir yerli rep’in yukarıda saydığımız şirketlerden birinde işe alınma hikayesi aşağı yukarı şöyle olur: Söz konusu şirket bir ülkede yerli rep (local rep) Repler gerektiğinde müşteri ve OEM tarafından ilgili kişilerin katılımıyla telekonferanslar organize eder yada organize edilmiş telekonferanslara katılır. 26 HAVACILIK merkezinin bulunduğu ülkeye davet edilir, kendilerine uçak bileti ve otel rezervasyonu yaptırılır. Yüz yüze görüşmede yetkililer adayın CV’sinde bahsettiği belgeleri inceler, sorular sorar, bilgi birikimi ve tecrübesinin şirketlerini temsil etmeye yeterli olup olmadığını anlamaya çalışırlar. Burada derinlemesine bilgi sorgulamaktan çok, ingilizce seviyesi, insan ilişkileri, çalışma şartları, kriz yönetimi, şirketin imaj ve prestijine olumlu katkı sağlanması gibi konular daha öndedir. Çünkü bu aşamaya kadar gelen bir aday zaten yeterli bilgi birikimine sahiptir. Dil konusunda şirketin merkezinin bulunduğu ülkenin dilini (örneğin Fransızca) biliyor olmak bir avantaj olsa da zorunlu değildir ve iyi bir ingilizce bilgisi yeterlidir. Yüz yüze görüşmeden sonra adaya teşekkür edilerek kendisine olumlu ya da olumsuz bilgi verileceği söylenir ve aday ülkesine döner. Daha sonra şirket yetkililerinin kendi aralarında yapacakları değerlendirme sonucunda işe alınacak aday belirlenir. Karşılıklı anlaşma sağlandığında bazen doğrudan şirketin kendi insan kaynakları departmanı ile bazen de çalışılacak ülkedeki bir insan kaynakları şirketi aracılığıyla (örneğin Adecco Türkiye şubesi) sözleşme imzalanır. Genellikle rep olarak işe başlamadan önce şirketin merkezinde oryantasyon amaçlı eğitim verilir. Taze rep şirketin yapısını anlamaya, ileride telefon ve e-mail yoluyla görüşeceği kişileri yüz yüze tanımaya çalışır. Bazen bu eğitimlere özel eğitimler de eklenir (ilave teknik bilgiler, şirketin kullandığı takip ve raporlama sistemleri, vb.) Rep’ler ne iş yapar Sözleşme tamam, eğitim tamam, hadi o zaman görev başına. Rep’lerin temel görevi, müşteri şirkete kendi ürünlerinin (uçak, motor, komponent) kullanımı ile ilgili destek sağlamak, sorun varsa mümkün olan en kısa zamanda çözülmesi için gerekli koordinasyonları yapmak olarak özetlenebilir. Bu amaç için pek çok araç kullanılabilir. Rep’in kişisel bilgi ve deneyimi, önceden hazırlanmış ve el altında bulunan bir bilgi (prezentasyon, service bulletin, vb.) gibi hemen kullanılabilecek şeyler sorunu çözmeye yeterli olmazsa konu merkezdeki müşteri destek departmanına ve oradan da konunun uzmanlarına iletilir. Bu uzmanlar örneğin bir uçağın/motorun sadece belli bölümlerinden sorumlu ve kendi konularında detaylı bilgi sahibi kişilerdir. Problem acil ise (AOG gibi) rep, telefon görüşmeleri ile konuyu destekler ve problemin çözümü için gerekli tavsiyenin bir an önce verilmesini sağlamaya çalışır. Konu acil değilse öngörülen bir zaman içinde gerekli cevabın verilmesini takip eder. Bu örnekteki case management dışında rep’lerin yaptığı raporlamalar vardır. Örneğin müşteri havayolunun In Flight Shut Down (Havada motor durması), Air Turn Back (Havalandıktan sonra geri dönüş), Aborted Take Off (Kalkıştan vazgeçme), uçağa/motora bir şey çarpması gibi önemli olaylarının yanında teknik gecikmeler, önemli komponent değişimleri, uçuş saat ve saykıl bilgilerinin takibi, filo yapısında değişiklik gibi konular rep tarafından Rep’lerin temel görevi, müşteri şirkete kendi ürünlerinin (uçak, motor, komponent) kullanımı ile ilgili destek sağlamak, sorun varsa mümkün olan en kısa zamanda çözülmesi için gerekli koordinasyonları yapmak olarak özetlenebilir. Bu amaç için pek çok araç kullanılabilir. Rep’in kişisel bilgi ve deneyimi, önceden hazırlanmış ve el altında bulunan bir bilgi (prezentasyon, service bulletin, vb.) gibi hemen kullanılabilecek şeyler sorunu çözmeye yeterli olmazsa konu merkezdeki müşteri destek departmanına ve oradan da konunun uzmanlarına iletilir. HAVACILIK Gerektiğinde müşteri ve OEM tarafından ilgili kişilerin katılımıyla telekonferanslar organize eder ya da organize edilmiş telekonferanslara katılır. Sunum yapması gereken durum varsa sunum hazırlar. İşiyle ilgili toplantı ve seminerlere katılır. raporlanır ve kendi şirketindeki ilgili departmanlar ile paylaşılır. THY gibi bazı büyük operatörler her sabah rep’lerin de katıldığı toplantılar yaparak bir önceki günün operasyonu hakkında bilgi paylaşımında bulunur ve gerekirse rep’lerden kendi konuları ile ilgili yardım talep ederler. Logistic, warranty gibi konularda da rep’lerin görevleri olabilir. Mesela müşteri şirket bir konuda warranty claim (garanti kapsamında işlem yapılması) talebinde bulunursa konuyu inceleyip sürecin devamına izin vermek rep’in görevidir. Gerektiğinde müşteri ve OEM tarafından ilgili kişilerin katılımıyla telekonferanslar organize eder ya da organize edilmiş telekonferanslara katılır. Sunum yapması gereken durum varsa sunum hazırlar. İşiyle ilgili toplantı ve seminerlere katılır. Bunların dışında rep müşteri şirketlerin ilgili departmanlarını belli aralıklarla ziyaret ederek ikili konuları görüşür ve yapılması gerekenler karşılıklı değerlendirilir. Şirketlerin üst düzey yöneticilerini zaman zaman ziyaret edip kendi şirketinden beklentilerini en yetkili kişilerden dinlemek de yine rep’in görevleri arasındadır. Müşteri şirketler daha uzun aralıklarla (yılda bir kez gibi) rep’in şirketinin merkezinden gelen Customer Support Manager, Technical Program Manager gibi yetkililerle birlikte ekip olarak ziyaret edilerek müşteri desteği hissettirilir. Rep’lerin belli bir çalışma düzeni olmasına rağmen ihtiyaç duyulduğunda 7/24 ulaşılabilir olmaları gerekir. Bu anlamda çalıştığı şirketin merkezi ile bulunduğu şehir arasında önemli saat farkı olan rep’lerin işi biraz daha zordur. Mesela bir Amerikan şirketi adına İstanbul’da çalışan bir rep aradaki 7-8 saatlik zaman farkının dezavantajını yaşar. Bu nedenle bazı rep’ler ofis saatlerinin dışında evden de çalışırlar. Rep’lerin görevleri hakkında bu yazdıklarım genel bir fikir verebilmek içindir? Bu görevler şirketten şirkete farklılıklar gösterebilir. Tavsiyeler Rep olmak için öncelikle iyi düzeyde İngilizce bilmek ve bilgisayar kullanımı konusunda becerikli olmak gerekli. Uçak mühendisi ya da uçak teknisyeni olmanın rep’lik için bazı artıları ve eksileri olabilir. Örneğin sadece masa başı çalışmış, operasyondan uzak kalmış mühendis de, sadece uçak üzerindeki işini yapıp, operasyonun vazgeçilemez parçası olan dokümantasyon, yazışma gibi konulardan uzak kalmış teknisyen de eksik sayılır. Mühendislerin teorik bilgilerini pratik tecrübelerle, teknisyenlerin de uçak/motor üzerindeki tecrübelerini teorik bilgilerle kuvvetlendirmiş olmaları tercih nedenidir. Kişisel görüşüm mühendisler belli bir süre uçak/motor/komponent bakımında çalışmalı, kuralların elverdiği ölçüde işin içine bizzat katılıp tecrübe kazanarak sadece teori boyutunda kalmaktan kurtulmalılar. Teknisyenler de kendi işlerini yapmanın yanında diğer departmanların yaptıkları işler hakkında bilgi sahibi olmalılar. Bunun için geçmişte zaman zaman THY ’de uygulandığını bildiğim geçici görevlendirmeler oldukça yararlıdır. Zincirin diğer halkaları konumundaki departmanların görevlerini tecrübe ederek bilen kişi hem rahatça empati yaparak diğerlerini suçlamak yerine uyumlu bir işbirliğine açık olur, hem de kişisel olarak kendini geliştirip güçlendirir. Belki biraz iddialı gibi gelebilir ama bana göre yukarıda bahsettiğim geçici görevlendirmelere teknisyenlerin bir süreliğine mühendislik departmanında görevlendirilmeleri de dahil edilse hem şirket hem de kişisel kariyerler için önemli katkılar sağlanır. Sonuç olarak, bilgili, insan ilişkileri ve İngilizcesi iyi, modern teknolojiyi kullanma konusunda becerikli her uçak teknisyeni ve mühendisi potansiyel bir rep’dir. Herkese sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat dilerim. 27 28 HAVACILIK APRON V (Viktor)..! Atatürk Havalimanının 35/17 pistlerine paralel konumda ve bu pistlerin kuzey batısında yer alan bölgedir (Sefaköy tarafı). Kendi halinde gözüken bu apronda neler oluyor acaba? Kimler çalışıyor, hangi uçaklar uçuyor? Hangi şirketler var? Nasıl bir dünya orası acaba? Hiç merak ettiniz mi? BEYTULLAH AKKAYA Genel Havacılık Apronu Bünyesinde Genel Havacılık Terminali, AHL E-Kapısı ve 21 adet hangar bulundurmaktadır. AHL 35/17 pistlerine paralel konumda ve bu pistlerin kuzeybatısında yer alan bölgedir. İlk zamanlar “Batı 4 Apronu” denilmekteydi ve yeri THY’ye satılan MNG Technic Hangarı’nın bulunduğu yerdeydi. 2. Pist çalışması sırasında mevcut yerine taşındı ve “A14 Apronu” ismiyle anılmaya başladı. Şimdi ise “V Apronu” şeklinde adlandırılmaktadır. Sanırım tahmin etmişsinizdir. Bahsettiğimiz yer “GENEL HAVACILIK APRONU” dur. Genellikle “Küçük Uçaklar Bölgesi” diye ifade edilir konuşmalar sırasında. Sessiz, sakin görünümünün altında çok farklı büyüklükler ve değerler barındırmaktadır aslında… Mesela; 21 hangarın toplam büyüklüğünün THY Hangar 1’in dört katı, THY Hangar 2’nin 3 katı olduğunu biliyor muydunuz? Ya da THY ‘ye satılan eski MNG Technic Hangarı’nın neredeyse iki katı, My Technic Hangarı’nın 2,5 katı büyüklüğünde olduğunu duymuş muydunuz?** Hangarların toplam fiziksel değerlerinin yaklaşık 50 milyon dolar olduğunu, ya da bu hangarların yaklaşık orta büyüklükte 90 hava aracı kapasiteye sahip olduğunu sanırım hiç hayal etmemiş, düşünmemişsinizdir. Çok da küçük değilmiş, değil mi? HAVACILIK Diğer bir bakış açısıyla; Türkiye ekonomisinin % 60-70 ‘ine yön veren sermaye sahiplerinin İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’nu ana üs olarak tercih ettikleri ve yine kendi yatırımları ile her birinde en az 4 uçak konaklayacak kapasitede 18 hangar ilave olarak 22 uçak kapasiteli 3 hangar daha inşa ettikleri görülmektedir. Hangar sahipleri ise; Zorlu Grubu, Koç Grubu (Set Air), Sabancı Grubu (Döysa), Özyeğin Grubu (Fiba), Borajet, Doğuş Grubu (Körfez Havacılık), Akkök Grubu, MNG Jet (2 adet hangar), Palmali Grubu, Genel Havacılık (2 adet hangar), Kaya Grubu, MNG Grubu, TAV-Türkmen-Gözen, Koçoğlu Grubu (Skyline),Top Service, AMAC, Tarkim, THY, Emniyet Müdürlüğü Polis Havacılık Dairesi’dir. Bu hangarlarda ayrıca kiracı olarak Eczacıbaşı, Sanko Grubu, Aksa Grubu, Yıldırım Holding Grubu, IC Holding, Çalık Grubu, Bilgili Grubu, TARKİM MNG TEKNİK TURKISH TECHNIC MNG JET E KAPISI E TERMİNALİ V16 V15 V14 V13 V12 V11 K2 V10 V9 V8 V7 V6 V V5 E2 V1 İTFAYE A5 A3 A2 A1 17L B12 B9 A5B L B11 B5 B8 M F1 E3 F2 L1 L2 L3 M1 M2 M3 M4 M5 M6 L4 207 208 KAR MÜCADELE İŞ MAKİNALARI İTFAYE 206 N1 203 202 201 112 111 N2 N3 N4 N5 N6 108 107 110 109 T1 T H3 T2 T3 T4 T5 S1 HANDLING SAHASI S RAMP KULE SMART TWR 212 S2 S3 DIŞ HATLAR TERMİNALİ (A) 215 S5 216 S6 N11 N12 N13 N14 N15 P1 N16 B2 B1 B4 OTOPARK J2 J1 P2 P3 P4 MOTOR TEST APRONU J R2 103 R3 R4 THY HANGAR 1 THY HANGAR 2 ONUR HANGAR D1 101 214 S4 104 102 213 T6 T7 T8 T9 T10 T11 T12 T13 T14 Y 211 N10 J3 105 R1 İÇ HATLAR TERMİNALİ (B) 210 ANTI- ICING DEPO E4 N7 N8 N9 B3 106 209 H2 A2B P B5 205 204 ATC CENTER B4 A3B N B8 R DKE B KAPISI DHMİ AHL BAŞ MÜD. 217 218 HELIPORT S7 219 T15 S8 220 AIRPORT HOTEL S9 221 W Y26 V2 17R A6 35R H1 E1 V3 K 35L A7 05 V4 S10 222 VIP S11 223 Y1 Y25 Y2 Y3 Y24 Y4 S12 224 S13 225 E5 Y5 Y23 Y6 E Kategori E-1 Kategori (13) A 227 B D Kategori A 228 B Y8 Y21 Y9 Y10 Y20 Y11 C Kategori A 230 B Y12 Y19 Y13 Y18 Y14 Y15 Y17 THY SUNDURMA Y16 (24) D-1 Kategori (8) A 229 B E6 H4B (24) 226 E5 Y7 Y22 THY KARGO TERMİNAL ALANI (72) C-1 Kategori (5) 30 Dış Hat 12 İç Hat Köprülü Uçak Park Pozisyonu 104 Açık Uçak Park Pozisyonu Toplam 146 Adet Uçak Park Pozisyonu E7 HAVAŞ E8 GA SA S UL ÇELEBİ PEG S 23 BIRD EE FR ASU TGS UR ON AS ATL H6 A KAPISI Saadettin GÖÇEN AHL Ramp Kule Şefi Güncelleme Tarihi : 31.03.2016 29 30 HAVACILIK ETİ Grubu ve daha birçok büyük firmanın uçak ve helikopterleri bulunmaktadır. Biraz da hangarların fiziksel özelliklerinden bahsedelim; Eski MNG Technic Hangarı’na yakın bölgede yaklaşık 5000 m2 büyüklükte Tarkim’e ait 2. bir hangar ve her biri 2000 m2 büyüklükte 2 adet MNG Jet’e ait hangarlar bulunmaktadır. Diğer 18 hangarın her biri 1500 m2 büyüklüğündedir. Hangarlar, iş jetlerine yönelik hangarlama, teknik destek, hat bakım, üs bakım, firma ofisleri, ekip dinlenme, uçak temizliği gibi hizmetleri sağlamak amacı ile kurulmuştur. Genel Havacılık Terminali Peki Genel Havacılık Terminali’nde neler oluyor acaba? Detaylı olarak bakalım o zaman. 2005 yılında inşa edilmiş olup yaklaşık 2.300 m2`lik bir alana sahiptir. TAV A.Ş. tarafından işletilen terminal, 2006 yılında hizmete açılmıştır. Terminal, İstanbul’un dünyaya açılan özel kapısı olarak, her yıl çok sayıda VIP konuğuna hizmet vermektedir. “Hava Taksi” ve “Genel Havacılık” ruhsatıyla uçuş yapan, yolcu uçaklarından daha küçük boyutlu 6-19 koltuk kapasiteli iş jetleri, bu terminalden hizmet almaktadır. Yolcu konforuna yönelik her türlü imkânın sunulduğu Genel Havacılık Terminali’nde İç Hatlar ve Dış Hatlar için ayrılmış iki ayrı salon bulunmaktadır. Ayrıca dileyen yolcular, iş toplantıları için hazırlanmış özel toplantı salonlarından da yararlanabilirler. Ekonomi, iş, kültür, sanat ve spor dünyasından birçok ünlü ismin Türkiye’ye giriş yaptığı Genel Havacılık Terminali’nde yolcular; güvenlik, gümrük, pasaport işlemlerini beklemeksizin çok daha hızlı, zahmetsiz ve konforlu yapabilmektedir. Günümüz dünyasında çok kıymetli hale gelen zamandan tasarruf sağlamak için iş jetleri ile seyahati tercih eden yolcular Genel Havacılık Terminali sayesinde amaçlarına ulaşmış olurlar. Özellikle son yıllarda Genel Havacılık Terminali’ne talepte büyük artış yaşanmıştır. İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Terminali’nden, hizmete başladığı 2006 yılında 1800 uçuş gerçekleştirilirken, 2014 yılında 6 binli rakamlara ulaşılmıştır. 2015 yılında ise 4600 uçuş gerçekleştirilmiştir. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere Havayolları rekorlar kırarken DHMİ’nin Genel Havacılık uçaklarına uyguladığı yoğun slot uygulaması nedeniyle Genel Havacılık uçuşları çok daha fazla büyüyebilecekken maalesef uçuş sayısı azalmıştır. Terminal, İstanbul’un dünyaya açılan özel kapısı olarak, her yıl çok sayıda VIP konuğuna hizmet vermektedir. “Hava Taksi” ve “Genel Havacılık” ruhsatıyla uçuş yapan, yolcu uçaklarından daha küçük boyutlu 6-19 koltuk kapasiteli iş jetleri, bu terminalden hizmet almaktadır. HAVACILIK Sonuç olarak; nerede bir hava aracı uçuyorsa orada bizler varız. Kimimiz küçük bir uçakta, kimimiz büyük… Kimimiz A, kimimiz B firmasında… Kimimiz bu tarafta, kimimiz pistin karşısında… Her nerede ve ne şekilde olursa olsun amacımız tek; sorunsuz hava aracı, emniyetli uçuş!... Uçuş sayısına paralel olarak yolcu sayısında da artış olduğu gözlenmektedir. 2006 yılında yaklaşık 6 bin 400 civarında yolcu terminali kullanırken 2011 yılında ise 28 bin yolcu kullanmıştır. Çok yoğun slot problemleri olmasına rağmen 2015 yılında ise Genel Havacılık Terminali yolcu sayısı yaklaşık 22 bin 500 olarak gerçekleşmiştir. SHY/EASA 145 onaylı 11 farklı bakım merkezi bulunmaktadır. Bunlar; Zorlu Air, Borajet, Top Servis, Ak Havacılık, Körfez Havacılık, AMAC Aerospace, Set Air, Genel Havacılık AŞ, Tarkim, MNG Jet ve THY Teknik’tir. Farklı model ve tiplerde hava araçları için hat ya da üs bakım yetkileri ile bakım yapmaktadırlar. Bu işletmelerde çok fazla sayıda teknisyen kökenli yönetici, onaylayıcı teknisyen, yardımcı teknisyen, büro personeli vb. arkadaşımız da çalışmaktadır. Ayrıca Sürekli Uçuşa Elverişlilik kuruluşlarında (SYK) yine yönetici pozisyonunda ya da teknisyen olarak arkadaşlarımız görev yapmakta olup pilot, hostes ve diğer destek personeli de istihdam edilmektedir. Sonuç olarak; nerede bir hava aracı uçuyorsa orada bizler varız. Kimimiz küçük bir uçakta, kimimiz büyük… Kimimiz A, kimimiz B firmasında… Kimimiz bu tarafta, kimimiz pistin karşısında… Her nerede ve ne şekilde olursa olsun amacımız tek; sorunsuz hava aracı, emniyetli uçuş!... En çok uçuş gerçekleştirilen uçuş noktaları; iç hatlarda Ankara, Antalya, Bodrum, İzmir ve Dalaman dış hatlarda ise Paris, Bakü, Viyana, Cenevre, Moskova şeklinde sıralanmaktadır. Sonraki sayılarda yazılarımla beraber olacağız İnşallah… Kim olduğuma gelince; yolu havacılık olan herkesle bir gün bir yerlerde tanışır, konuşur, sohbet ederiz elbet… Bakım Merkezleri Selam ve sevgilerimle… Gelelim biz teknisyenleri yakından ilgilendiren bakım merkezi yetkilerine; Genel Havacılık Apronu’nda Dipnot: THY Hangar 1=9968 m2, THY Hangar 2 =13 600 m2, eski MNG Technic Hangarları= 25 000 m2, My Technic Hangarı=15 400 m2, 21 hangarın toplam alanı=40 000 m2 31 32 Tevfik Ülüş, Tibet Giray, Erhan İnanç, Y. Bolayırlı, M. Hidayet Aysal, Fahrettin Akkartal TC-JBL Gander’de Ekim 1976 ANI DC-9, TC-JBL İLE LONG BEACH - İSTANBUL UÇUŞUMUZ Yazımın 1. bölümünde, McDonnel Douglas’ın Los Angeles-Long Beach fabrikasındaki yeni DC-9 (TC-JBL, Gediz) uçağını muhtelif non-routine (NRC) bulgularımızın ve ILS yaklaşmasındaki yunuslama arızasının uzun uğraşlar ve 4 tecrübe uçuşu sonunda kapatılmasını takiben İstanbul’a intikal uçuşumuzun planlandığını anlatmıştım. Uçuşumuzun rotası Long-Beach, Kansas City, Montreal, Gander, Keflavik, Londra, İstanbul olarak planlanmıştı. Beş yere inip kalkma zorunluluğu uçağın yakıt kapasitesi nedenliydi. ERHAN İNANÇ [email protected] Yurda dönüş uçuşumuz için, bavullarımızla Douglas’ın havaalanındaki uçağa geldiğimizde, kabin sağ taraftaki ilk koltuğun sökülüp yerine bir masa monte edildiğini, masaya bilmediğimiz 2 elektronik cihazın bağlanmış olduğunu gördüm. Ekip şefimiz Tibet Giray’a bunların ne olduğunu sorduğumda, uzak mesafeler için özel navigasyon aletleri olduğunu, bunları kullanarak güvenilir yön tayini yapacak olan bir navigatörün de bizimle geleceğini söyledi. Günümüz uçaklarındaki uydulardan bilgi alan IRS sistemi o tarihlerde olmadığı için, navigatörün kullanacağı bu cihazlarla özel yer istasyonlarından alınacak sinyaller kullanılarak olası yön sapmalarından kurtulacakmışız. Biz yerleştikten sonra navigatör geldi, güleryüzlü, oldukça neşeli ama, yüzünün görünümüyle içkici bir adama benziyordu. Doğrusu gözüm hiç tutmamıştı bu navigatörü. Long Beach’den sonraki ilk durağımız Kansas City idi. Sorunsuz olarak inip park ettik. Mehmet Aysal abiyle uçağın Transit Bakımını yaptık, full yakıt aldık. Sıra motor çalıştırmaya geldi, sol motor çalıştı ama sağ motor çalışmamış, kaptan bizi kokpite çağırıp durumu anlattı. Yaptığımız kontrolda start valfin arıza yapması nedeniyle açılmadığını tespit ettik. Uçağımızda yedek valf olmadığı için manuel start ile yolumuza devam kararı verdik. Mehmet Aysal abi manuel start için takım çantasından 3/8-7/16 anaharı ile interphone kulaklığını alıp ANI Buraya kadar navigatör herhangi bir görev yapmamıştı, Amarika kıtasında yeteri kadar yer navigasyon istasyonları olduğu için, uçak kendi mevcut sistemleri ile navigasyon yapılabiliyordu. İşte bu noktadan itibaren benim görevim başlar diyen navigatör masadaki cihazları çalıştırdı. Gerekli ayar ve kontrolları yaptı. Çantasından blok olarak her sayfası aynı olan özel dünya haritasını, pergelini, cetvelini, hesap makinesini, kalemini çıkarıp masaya koydu. ön merdivenden yere indi. Ben de takım çantasını alıp yanına gittim. Motor alt kaportasını açtık, start valfe erişmek için takım çantasını sehpa olarak yere koydum. Kokpitle konuşarak manuel start ile motorun çalıştırılmasını sağladık ama, M. Aysal abinin elleri starterin sıcak hava borusuna değdiği için az da olsa yanmıştı. Kansas City’den kalktıktan sonraki durağımız Kanada-Montreal idi. Uçuşumuz normal geçti, Montreal’a akşam hava karardıktan sonra indik. Konaklama bakımını yaptık ve uçağı kapattık. Tüm ekip el çantalarımızı alıp terminale geldik, pasaporttan geçtikten sonra bir araçla önceden rezervasyonu yapılan otele doğru yola çıktık. Yemeklerimizi uçakta yediğimiz için, yemeğe çıkma ihtiyacı olmadan yol yorgunluğu ile yatıp 33 uyuduk. Sabah erkenden kalkıp kahvaltı sonrasında havalimanına geldik. Pasaport kontrolundan sonra aprona çıkıp uçağımızı açtık, yer hizmeti yapan firmadan yakıt gelmesini istedik. Yakıt tankeri geldi ama operatörü Fransızcadan başka dil bilmediği için bir türlü anlaşamadık. Kanada’nın Quebec eyaletinin resmi dilinin İngilizce değil, Fransızca olduğunu o zaman orada öğrendim. Sonunda tanker operatörü telsizle durumu bildirdi, bir süre sonra İngilizce konuşan bir genç geldi. Yakıtımızı aldık, uçuş öncesi transit bakımı tamamladık. Kansas City’de olduğu gibi, sağ motorun start valfi arızası devam ettiği için manuel start ile çalıştırıp Kanada’nın Newfoundland adasındaki Gander’e doğru havalandık. Buraya kadar navigatör herhangi bir görev yapmamıştı, Amarika kıtasında yeteri kadar yer navigasyon istasyonları olduğu için, uçak kendi mevcut sistemleri ile navigasyon yapılabiliyordu. İşte bu noktadan itibaren benim görevim başlar diyen navigatör masadaki cihazları çalıştırdı. Gerekli ayar ve kontrolları yaptı. Çantasından blok olarak her sayfası aynı olan özel dünya haritasını, pergelini, cetvelini, hesap makinesini, kalemini çıkarıp masaya koydu. Uçuş başladıktan 15 dakika kadar sonra, küçük bir kağıda bir şeyler yazıp kokpite girdi, az sonra yerine döndü. Navigatör, önündeki cihazın ekranının altındaki düğmeleri çevirerek ekrandaki ışıklı rakamları değiştiriyor, haritaya cetvelle çizgiler çiziyor, pergelle ölçümler ve hesaplamalar yapıyor, sonunda küçük kağıda bir şeyler yazıp bunu kokpite verip geliyordu. Her 15 dakikada bir kullanılmış harita sayfası arkaya çevriliyor, yeni hesaplama için temiz bir harita sayfası kullanıyordu. Adamın yaptıklarını Y. Bolayırlı, SHGM Personeli, Tevfik Ülüş, M. Hidayet Aysal, Erhan İnanç, Fahrettin Akkartal TC-JBL tecrübe uçuşunda Ekim 1976 34 ANI çok merak ediyor ama meşgul etmemek için sadece seyrederek ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra kokpite gittiğimde bulut içinde uçuyorduk. Camlardan dışarıya bakınca süt içinde yüzdüğümüz hissine kapıldım. Ne kara, ne deniz ne de gökyüzü görülüyordu. Kanat uçlarındaki Strobe Light ışıkları kokpitin önünde patlıyor gibi bulut içi yansıma yapıyordu. Kesif ama, rüzgarsız bir bulut içinde olduğumuzdan sarsıntısız, sakin bir uçuş yapıyorduk. DC-9 uçaklarının motorları kuyrukta olduğu için kabin içinde, özellikle kokpitte motor gürültüsü duyulmaz. Derken bizim navigatör geldi, kokpit dar olduğu için, arkaya çıkıp kendisine yol verdim, “heading şu, şu” deyip elindeki küçük kağıdı kaptana verip gitti. Kaptan “yahu bu adama güveniyoruz ama doğrusu biraz da tırsıyorum, bugüne kadar navigatör bilgisi ile uçmamıştık, 15 dakikada bir gelip mevcut headingimizi 3-5° değiştirmemizi istiyor, inşallah yakıt kritiğine girmeden Keflavik’e varırız” dedi. Zaten bulut içinde olduğumuzdan dışarıda olan hiçbir şeyi göremiyorduk, kaptanın bu sözlerinden sonra doğrusu ben de tırstım. Bakalım bu işin sonu ne olacaktı. Arkası dönük: Erhan İnanç Sağda: Yusuf Bolayırlı TC-JBL Long Beach’de Merakımı gidermeliydim, kokpitten çıktıktan sonra navigatörün yanındaki boş koltuğa oturdum, bana bu işi basitçe anlatırmısın, seyrediyorum ama anlamıyorum, bu cihazlardan ne öğreniyorsun da pilotlara 15 dakikada bir heading düzeltmesi veriyorsun dedim. Adam konuşkan ve iyi bir öğretmenmiş. Bana anlattıklarını sizinle paylaşayım. Önceleri uzun menzilli uçaklarda, özellikle Remote Area denen yerlerde, uçaktaki navigasyon aletlerine bilgi verecek yer istasyonlarının olmadığı okyanus veya büyük çöller aşılırken, kokpitte bir navigatör, navigatör masası ve cihazları olurmuş. (B707 Bir süre sonra kokpite gittiğimde bulut içinde uçuyorduk. Camlardan dışarıya bakınca süt içinde yüzdüğümüz hissine kapıldım. Ne kara, ne deniz ne de gökyüzü görülüyordu. Kanat uçlarındaki Strobe Light ışıkları kokpitin önünde patlıyor gibi bulut içi yansıma yapıyordu. Kesif ama, rüzgarsız bir bulut içinde olduğumuzdan sarsıntısız, sakin bir uçuş yapıyorduk. DC-9 uçaklarının motorları kuyrukta olduğu için kabin içinde, özellikle kokpitte motor gürültüsü duyulmaz. uçaklarımızda kaptanın arkasında böyle bir navigatör masası vardı) Sonradan Doppler ve benzeri sistemler çıkınca havacı navigatörler işlerini kaybetmişler, artık sadece gemilerde iş bulabiliyorlarmış. Sistemin nasıl çalıştığına gelirsek: Okyanuslarda bazı küçük adalarda veya sabitlenmiş şamandıralarda, büyük çöllerde çok sayıda belli frekanslarda sinyal verici cihazlar yerleştirilmiş ve bunların bakımları bir kuruluş tarafından muntazaman yapılıyormuş. Bu koordinasyon bildirici yer cihazlarının lokasyonları/ koordinatları, frekans ve kod numaraları blok halindeki navigasyon haritalarında basılı olarak gösteriliyormuş. (Jeppesen haritaları gibi) Gerçekten masa üzerindeki haritada bunlar mevcuttu. Uçaktaki alıcı, ilgili yer cihazlarının (en az 3 tanesinin verdiği değişik sinyallerle) haritada yazılı olan koda ayarlanıp bu 3 sinyal noktası arasında, uçağın o anda bulunduğu gerçek nokta ve yönü tespit ediliyor, vericiler arasındaki açı, varılacak hedef ve aralarındaki açılar trigonometrik hesaplama ile bulunup uçağın doğrudan hedefe uçması için hangi headingte olması gektiğini hesaplıyor ve kaptana bu bilgi veriliyormuş. Kaptan önündeki diğer navigasyon aletlerine göre değil navigatörün verdiği headingte uçarsa hedefe en kısa yoldan varacağımız %100 garanti imiş. Özel eğitim alınarak öğrenilebilecek bu karmaşık sistemi, hele trigonometri, yeterli coğrafya bilgisi olmayan birisine kısa sürede ancak bu kadar anlatabilirim diye dersi sonlandırdık. Ben tatmin olmuştum ama bakalım yakıt kritiğine girmeden okyanusu aşıp Keflavik’e varabilecekmiydik? Sonunda Kanada Newfoundland adasındaki Gander’e sorunsuz olarak vardık. Mutad görevler sonunda Izlanda- Kaflavik’e doğru yeniden havalandık. Sonunda Izlanda-Keflavik havalimanına gerçekten ANI beklenenden daha erken indik. Keflavik’te hemen her yer kar ve buz altında, tek renk var; BEYAZ. Dışarısı çok rüzgarlı ve dondurucu soğuk. Allah’tan parkalarımız, eldivenlerimiz, yün takkelerimizi yanımıza almışız. Giyindik, kuşandık, dışarıya çıkıp Transit Bakımı(*) yaptık, yakıtı fulledik, sağ motorumuzu aynı minval üzere manuel start yaptık ve Keflavik’ten Londra’ya doğru havalandık. Güzel, sakin bir uçuşla, navigatörün verdiği heading düzeltmeleriyle Londra’ya da hesaplanandan daha önce vardık. Kaptanların yakıt kritiğine girebiliriz şüphesine karşın, uçağımızda daha 45 dakika uçuşa yetecek miktarda yakıtımız kalmıştı. Güvenmediğimiz Navigatör gerçekten işinin ehli bir adam çıktı. Park ettikten sonra Navigator, cihazlararını kapattı, haritalarını, cetvelini, pergelini, hesap makinesini topladı, çantasına yerleştirdi ve hepimizin ellerini sıktı. Galleyden kendisine 2 şişe viski verdiler, onları da çantasına koydu. Uçaktaki herkes ama özellikle kaptanlarımız muhteşem sonuç nedeniyle adama müteşekkirdik. Navigator, ”ben şimdi Güzel, sakin bir uçuşla, navigatörün verdiği heading düzeltmeleriyle Londra’ya da hesaplanandan daha önce vardık. Kaptanların yakıt kritiğine girebiliriz şüphesine karşın, uçağımızda daha 45 dakika uçuşa yetecek miktarda yakıtımız kalmıştı. Güvenmediğimiz Navigatör gerçekten işinin ehli bir adam çıktı. otelime gider, viskimi içer sızarım, 2 gün sonra ver elini Los Angeles” deyip gitti. Havalimanında bizi Londra teknisyenimiz uçak atölyesi eski şefimiz (rahmetli) Mustafa Özkeçecigil karşıladı. Gerekli işlemler sonrası uçağımızı kapattık, Londra’da otelde geceledik. Ertesi sabah Transit Bakım, yakıt ikmali, sağ motor manuel start ve 3,5 saatlik uçuş sonrasında İstanbul’a vardık. Uçağımızı Hat Bakım’a teslim edip evlerimize gittik. Dinlenme sonrası işe geldiğimizde THY Teknik Müdürümüz Kadri Şatıryiğit (rahmetli, Kadri Baba) 19 günde nasıl uçak teslim alınırmış diye küplere binmiş, Long Beach’e uçak teslim almaya giden tüm ekibin savunmasını alacakmış dedikodusu yayılmıştı. Ekibin Teknik Kontrol görevlisi olarak, tüm bulgularımızın kapatılmış Non-Rotine Itemlerini ve yunuslama arızalarıyla ilgili dört tecrübe uçuşlarının Tech Log sayfalarını hazırladım, ifade vermek için, Kadri Bey tarafından çağrılmayı beklemeye başladık. Sonradan öğrendiğimize göre, Kadri Bey, Tibet Giray Bey’e kızgın bir şekilde “hele şükür gelebildiniz” demiş. Tibet Giray, gecikmeyle ilgili olarak kendisine yeterli ve inandırıcı bilgi ve belgeleri vermiş olmalı ki, savunma vermek için Kadri Bey’in huzuruna çıkma zorunluluğumuz kalmadı. Bir başka anı yazımda görüşmek ümidiyle… (*)”Transit Bakım”, JAA/EASA kuralları çıkıncaya kadar ülkemizde uygulanan FAA bakım sisteminde uçuş öncesi uçağın yapması planlanan uçuşa hazır olmasını sağlayan en küçük bakım tipidir. 2000’li yılların başında JAA/EASA bu bakımın adını “Preflight Check” olarak değiştirdi. NOT: THY’na yıllarca çok değerli hizmetler veren DC-9 uçakları (21 Ocak 1972 tarihinde Cidde dönüşü Adana’ya inerken pass geçtikten sonra düşen tek DC-9 olan TC-JAC hariç) ABD’de Low Cost Airline olan “Value Jet” şirketine satıldılar. Bir diğer deyişle doğdukları ülkeye dönüş yaptılar. 35 36 HAVACILIK-HOBİ YERYÜZÜNDEKİ HAYALMATİKLER Öyle tarifsiz güzellikte bir hayal kurun ki, oturduğunuz yerden yükselmeniz saniyelere sığsın ve bu yükselmenin sonunda altınızdaki tüm coğrafi şekillerle aranıza bulutlardan bir çarşaf serilsin… Arada bir bulut radarınıza göz atın ve kendi uçuşunuzu kendiniz planlayın. Nirengi de size ait, bu nirengiye sizi ulaştıracak rota da! Ne büyük özgürlük! Hangi meydandan teker keseceğinizin de hangi meydana teker koyacağınızın da karar mekanizması sizsiniz. NİHAN YAVAŞ Planör Pilotu Bilimin ortaya çıkış sebebi merak duygusu ve hayaller olup, amacı da hayalleri gerçekleştirip, hayatımızı kolaylaştırmaktır. Bilim-kurgu filmleri, çizgi filmler ya da kitaplar, bilimin gelişmesinin en büyük yardımcılarındandır. Hayal dünyalarımızdan çıkan oklar, bilim-kurgu filmlerine ulaşırlar. Bu sayede “neden gerçekleşemesin ki?” dediklerimiz an gelir, birer silüet olmaktan çıkıp bedenlere dönüşürler. İstekleri, hiç bitmeyen varlıklarız. Bu nedenle; Hayaller kurarız, Risk alıp hayali yatırımlar yaparız, Bazı dönemlerde hayal dünyasında yaşarız, Ve bir de bakarız ki, ister istemez bir hayalmatiğe dönüşmüşüz. Peki, bunca yatırılan hayali artık hayalmatiklerden çekme zamanı desem... Evet, artık tam da böyle bir çağda yaşıyoruz. Havacıların, hayalmatiklerinin adı “uçuş simulatörleridir”. HAVACILIK-HOBİ Gerçek bir yolcu uçağının sorumluluğunu almadan önce, kendimizi, uçuş simulatörlerinde onlarca kez kalkıp inen pilotlara teslim ettiğimizi biliyor muydunuz? Uçuracağı tipin simulatöründe hem pilotaj eğitimindeyken hem de 4000 saat uçuş süresi olsa da yine de 6 ayda bir zorunlu olarak pratik yaptığını tahmin eder miydiniz? Tabii ki yalnızca havayolu pilotları değil, jet pilotları, helikopter pilotları da aynı şekilde eğitim almaktadır. Simulatör eğitiminden kalan bir pilot da hiçbir surette gerçek bir hava aracını uçurma lisansına sahip olamaz. Kimilerine göre uçuş simulatörü yalnızca bir oyun konsolundan ibarettir. Evinin bir odasını kokpite çeviren öyle çok insan var ki! O insanlar, moda olan oyunlardan çok, gerçeğe en yakın haz duygusunu yaşattığı için bu yöntemi seçerler. Uçuş simulatörleri, sanal meydanlardan, sanal kokpitlerden ve sanal pilotlardan oluşur. Bir zamanlar oynarken büyük haz aldığım “Flight Simulator 2002” bence etkileyici şekilde gerçeğe en yakın olan oyunlardan biriydi. Oyunda, Boeing 747400, Cessna 172S Skyhawk SP gibi 12 adet uçağı kullanmanın keyfini çıkarırken Bell 206B Jet Ranger III helikopterini bile uçurabiliyordum. Şahane olan başka bir özelliği de uçağımı farklı hava şartlarında bile uçurabiliyor olmamdı. İstanbul’da bir alışveriş merkezinde ise, Boeing 737800’ün simulatörü, tüm sanal pilotların hizmetinde. Bununla ilgili daha fazla bilgi veremeyeceğim reklam olmaması adına ama araştıranlar hemen bulurlar diye düşünüyorum. Uçuş simulatörleri ya da bir diğer adıyla sentetik eğitim cihazları, gerçek bir pilotun checklist kontrolünden, radyo navigasyon, yakıt durumu, telsiz konuşmaları ve yerel hava koşullarına kadar detaya inebilecek düzeyde düşünülmüş ve kesinlikle başarıya ulaşmış cihazlardır. Uçuş simulatörlerini tanımlamak istediğimde ise şöyle devam edebilirim; Herhangi bir uçak tipine ait olup, kokpitle birebir aynı ölçülere ve aynı sistemlere sahip bir kabinden oluşan uçuş simülatöründe, pilotlar her türlü şarta göre sanal şekilde uçarak eğitim almaktadır. Pilotların koltuklarının arkasında, eğitmen pilot için uçuş sistemlerine müdahale edebileceği bir kumanda sistemi bulunur ve tüm pilotların uçuş eğitimlerinin önemli bir kısmı simülatörlerde yapılır. Pilotaj eğitimindeki ve hali hazırda bu mesleği icra eden pilotların eğitim gördüğü simülatör, uçaktaki kokpitin bir benzerinin alt kısmına hidrolik ayakların konulmasıyla oluşur. Pilotlar, uçuşlarında yaşamayacakları maksimum sorunlarla karşılaşır ve en kötü meteorolojik şartlarda bile dünyanın en riskli hava limanlarına iniş ve kalkış yapabilir. Uçuş simülatörü; - gerçek uçağın neredeyse birebir aynısı olan bir kokpit, -dış dünyadaki görüntüleri aslına çok yakın uyarlayan bir gösterim sistemi, - uçağın aerodinamik modelinin bulunduğu ve uçak sistemlerinin davranışlarını simüle eden 37 38 HAVACILIK-HOBİ ana simülasyon yazılımı gibi birçok alt-sistemden oluşuyor. Böyle bir simülatör, tüm mekanik alt sistemlere ilaveten, yaklaşık 20 adet çok tecrübeli yazılım ve elektronik mühendisinin ortalama 30 ay çalışması ile ortaya çıkıyor. Simulatörler, pilot olmak isteyip de olamayanlar veya kariyerini pilot olarak sürdürecek olanlar için biçilmiş kaftandır. Elbette tam manasıyla uçtuğunuzu hissedemeseniz de, hareketli kabinler sayesinde o havaya girmeniz mümkündür. İşte bu sebeple, simülatörler benim için yeryüzündeki hayalmatiklerdir. Gökyüzüyle ilgili tüm hayallerimizi, bu hayalmatiklerden çekebiliriz.. Uçuş simulatörlerinin faydaları nelerdir? Havacılık sektörüne sağladığı en büyük fayda, uçuş eğitimlerinin maliyetlerini çok ciddi şekilde düşürmesidir. Türk Hava Kuvvetleri’nden gelen açıklamayla doğrulanan bu haberi sizlerle paylaşmak istiyorum: “2’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’ndaki Simülatör Eğitim Merkezinde bir yıl içerisinde 30 bin saat uçuş eğitimi gerçekleştirildi. Eğitimlerin simülatörle yapılmasının Türk Hava Kuvvetleri’ne bir yılda 190 milyon lira kar sağladığı belirtildi. Savunma Sanayii Müsteşarlığından (SSM) yapılan açıklamada, geçen yıl hizmete açılan Simülatör Eğitim Merkezinin birinci yılını doldurduğu belirtildi. SSM sahipliğinde projesini HAVELSAN’ın üstlendiği, Simülatör Filo Komutanlığı bünyesinde yer alan eğitimin merkezinde; 6 adet KT-1T Temel Eğitim Uçağı Simülatörü ve 4 adet T-38M Tekamül Jet Eğitim Uçağı Simülatörü olmak üzere toplam 10 simülatör ve 1 Uçak Terk Etme Eğiticisinin (UTER) bulunduğu kaydedildi. Toplam 10 simülatör ile bir yıl içerisinde 30 bin saat uçuş eğitimi gerçekleştirildiği ifade edilen açıklamada şunlar bildirildi: Bunun yaklaşık 21 bin saati KT1-T simülatörü, 9 bin saati ise T-38 simülatörü ile gerçekleştirilmiştir. Simülatör eğitimi öncesinde KT-1T Uçuş Eğitimi alan bir pilotun bu eğitimi tamamlaması için 83 sorti yapması gerekiyordu. Bu koşula bağlı olarak, bir pilotun KT-1T Temel Uçuş Eğitimi’ni tamamlamasının maliyeti, her bir sortinin yaklaşık 20 bin TL gerçek maliyeti üzerinden hesaplandığında 1 milyon 660 bin TL idi. KT-1T tam görev uçuş simülatörleri ile sağlanan eğitim, KT-1T Temel Uçuş Eğitimi için ön koşul olan sorti sayısını 83’ten 69’a düşürdü ve 14 sorti üzerinden her bir pilotun eğitiminde yaklaşık 280 bin kar sağlandı. Bu sene 300 civarında pilotun KT-1T pilotaj eğitiminden mezun olduğu düşünülürse, KT-1T tam görev uçuş simülatörünün Türk Hava Kuvvetleri›ne sağladığı 1 senelik kar yaklaşık 84 milyon TL’dir.» HAVACILIK-HOBİ Simülatör eğitimi öncesinde T-38M Tekamül Jet Uçuş Eğitimi alan bir pilotun bu eğitimi tamamlaması için 85 sorti yapması gerektiği, bu koşula bağlı olarak bir pilotun T-38M Tekamül Jet Uçuş Eğitimi’ni tamamlamasının maliyetinin, her bir sortinin yaklaşık 33 bin TL gerçek maliyeti üzerinden hesaplandığında 2 milyon 805 bin lira olduğu aktarılan açıklamada, “T-38M tam görev uçuş simülatörleri ile sağlanan eğitim, T-38M Tekamül Jet Uçuş Eğitimi için ön koşul olan sorti sayısını 85’ten 69’a düşürdü ve 16 sorti üzerinden her bir pilotun eğitiminde yaklaşık 530 bin TL kar sağlandı. Bu sene 200 civarında pilotun T-38M Tekamül Jet Uçuş pilotaj eğitiminden mezun olduğu düşünülürse, T-38M tam görev simülatörünün Türk Hava Kuvvetleri’ne sağladığı 1 senelik kar yaklaşık 106 milyon liradır” ifadeleri aktarıldı. Simulatörlerle İlgili En Taze Haber Sıra geldi, simülatörlerle ilgili en büyük gelişmeye. Türk Hava Yolları’nın Boeing 737NG uçakları için, pilot eğitimlerinde kullanılacak ilk yerli simülatörü Havelsan üretecek. 2016 yılı sonuna kadar Türk Hava Yolları Uçuş Eğitim Merkezi’ndeki Tam Uçuş Simülatörü sayısı 14’e yükselirken, ilk defa bir yerli üretim sivil yolcu uçağı simülatörü de bu rakama dahil edilmiş olacaktır. Havelsan, Türk Hava Yolları’nın Boeing 737NG tipi uçakları için uluslararası D seviye sertifikasyona sahip Tam Uçuş Simülatörü üretecek. Bu işbirliği çerçevesinde Havelsan, Türk Hava Yolları’nın Boeing 737NG uçakları için, pilot eğitimlerinde kullanılacak ilk yerli simülatörü imal edecek. Hem düşük maliyet hem de güvenli eğitim sağlayacak bu cihaz aynı zamanda Havelsan’ın ilk sivil uçak simülatörü olacak. İki firma arasındaki işbirliği 14 Nisan 2016’da, Türk Hava Yolları’nın Florya‘daki Uçuş Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen imza töreni ile resmiyet kazandı. İmza töreni Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir, Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcıları, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı ve Havelsan Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Öztekin’in katılımlarıyla gerçekleşti. Ülkemiz için bu önemli gelişmeye yürekten destek veriyor, Havelsan’ı başarısından ötürü tebrik ediyoruz. İnsanlar bazen öyle bir psikolojiye bürünürler ki, etrafındakilere “Ne yerdeyim ne gökteyim, ne yaptığımı bilmiyorum” derler... Bu cümleyi bazen pozitif bazense negatif anlamda kullanabilirler. Bu hayalmatiklerden birinin içinde, kendinizi tıpkı böyle hissedeceğinizi düşünüyorum. Oyun için bile olsa, bu deneyimi yaşamalısınız, çünkü ondan sonra bağımlılığınız olacak! Gökyüzüne ne kadar yaklaşırsanız, sizi bir o kadar daha kendine çeker. Ne yükselme duygusunun verdiği hazzı yaşamaktan ne de mavisinin güzelliğini görmekten alıkoyamazsınız kendinizi. Unutmayın, bu dünyada yükseldikçe daha da özgürleşirsiniz ve şundan emin olun dünyadaki her şey, yukarıdan baktığınızda çok daha güzel ve kusursuzmuş gibi görünür. Simulatör oyunuyla bile olsa, yükselin, ruhunuza iyi gelecek! Hadi artık, vakit, meydandan teker kesme vaktidir… 39 40 TEKNİK HAVACILIK VE METEOROLOJİ Havacılık Meteorolojisi; her türlü hava taşımacılığında ihtiyaç duyulan süratli ve standartlara uygun meteorolojik bilgilerle, bunların temin edilmesi için işletme ve planlama hizmetlerini kapsayan bir bilim dalıdır. GONCA DEMIRÖZ GÖKAY GÜVEN Havacılık, meteorolojik olaylara son derece duyarlı bir sektördür. Hava koşullarının uçuşlar üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olması, hızla büyüyen sektörde göz ardı edilemeyecek bir unsur olarak “Havacılık Meteorolojisi” kavramının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) esaslarına göre de meteorolojik hizmetlerle ilgili uluslararası kodlama ve standartlar belirlenmiştir. Uçuş faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından tüm meteorolojik parametrelerin gözlemlenmesi amacıyla ICAO kriterlerine göre her havalimanında meteorolojik bilgi taleplerini karşılayabilecek ofislerin bulunması zorunlu kılınmıştır. Havacılık Meteorolojisi; her türlü hava taşımacılığında ihtiyaç duyulan süratli ve standartlara uygun meteorolojik bilgilerle, bunların temin edilmesi için işletme ve planlama hizmetlerini kapsayan bir bilim dalıdır. Ülkemizin ekonomik, askeri ve turizm alanındaki gelişmelerine paralel olarak havalimanlarımızın sayısı da her yıl artmaktadır. Meteorolojik destek hizmet taleplerinin artması ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) ve Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) standartlarında ihtiyaca yönelik olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Günümüzde uçuşların daha emniyetli ve konforlu olması açısından uçuş planlamaları, hava koşulları göz önünde bulundurularak hazırlanmaktadır. Zamandan tasarruf, akaryakıt fiyatları, konforlu bir uçuş hizmeti verme isteği şirketleri optimum davranış biçimine zorlarken meteorolojiyi işletme ve planma hizmetlerinin önemli bir parçası haline getirmiştir. Uçuşun her aşamasında etkili olabilecek TEKNİK meteorolojik olaylar hem hava trafiği yönetimini zora sokmakta, hem de pilotlar açısından operasyon aşamasında önemli bir risk olarak görülmektedir. Özellikle meydandaki rüzgarın şiddeti, yönü, pist görüş mesafesi, yağışın şekli, bulut alt tabanı, türbülans, sis, microburst, macroburst, CB denen yoğun bulut kümeleri, iniş hattında windshear (rüzgar değişimi), hem uçakların emniyetli iniş kalkış yapmalarını, hem de seyir halini zorlaştıran önemli etkenler ve hava olaylarıdır. Uçuş iptallerinin ve yedek meydanın tercih edilmesinin nedeni büyük çoğunlukla olumsuz hava koşullarına bağlanabilir. Uçaklar sis, yoğun kar yağışı, kuvvetli rüzgar, bulut oluşumları gibi meteorolojik koşulların uygun olmadığı durumlarda operasyonu gerçekleştirmekte sıkıntı yaşayabilirler. Hava trafiği de olumsuz hava koşulları nedeniyle sekteye uğrayabilir, ünite saatlik kapasitesinin oldukça altında trafiğe hizmet verebilecek duruma gelir bu da birçok gecikmenin sebebi olabilir. Tüm bu sıkıntıların azaltılması açısından planlama ve işletme stratejilerinin yanı sıra, pilotlar ve hava trafik kontrolorleri için meteorolojik veriler oldukça önemlidir. Bu ihtiyaca yönelik olarak radarlar ilk kez 1950`li yıllarda meteoroloji alanında kullanılmaya başlandı. 1970`lerden itibaren de Doppler radar teknolojisi kullanılarak radarlardan dijital formda bilgilere ulaşıldı. Bu kazanım özellikle şiddetli yağışlar ve meteorolojik olayların önceden belirlenmesini sağladı. Uzaktan algılama sistemine sahip olan meteorolojik radarlar ile hedefin konumu, hızı, hareket yönü belirlenerek hadisenin tipi, şiddeti hakkında bilgi edinimi mümkün oldu. Radarın çalışma prensibine gelince. Radarlardan gönderilen elektromanyetik sinyal; yağmur, kar taneleri, dolu gibi hidrometeorlarla temas ettiğinde elektromanyetik dağılıma maruz kalır. Bu dalgalar radarların hassas algılayıcıları tarafından işlenir ve yazılımlar aracılığıyla radarda görsel bir ürün olarak ortaya çıkar. Pilotlar da uçaklarda bulunanan meteoroloji radarlarıyla uçuş rotaları üzerindeki hava hadiselerini önceden takip edip, hava trafik kontrolörlerinden rota değişikliği talep eder. Meteorolojik hedeflerin yerini belirlemede kullanılmasının yanı sıra Doppler radarların klasik radarlardan en belirgin farkı, hedefin radara yaklaşıp yaklaşmadığı hakkında bilgi verebilmesidir. Hedeflerin hızları ölçülür, sabit ve hareketli hedeflerin birbirinden ayırt edilmesi sağlanır. Doppler Radar, rüzgarın radyal hızlarını ve gerçel zamanlı olarak geniş alanlar üzerinde yağış miktarını ölçer. Ayrıca, radarın ekonun hareketini de görebilmesi, yağış tahminine katkıda bulunmaktadır. Klasik tip radarlarda ekranda sadece parlaklıklar mevcutken Doppler radarlarda bilgisayar teknolojisi yardımıyla hem hedefin konumu hem de eko yoğunluğu renkli olarak ekranda görüntülenir. Radar üzerindeki yeşil renkli sahalar hafif, sarı renkli sahalar orta, kırmızı ve pembe renkli sahalar çok şiddetli türbülans bölgeleridir. Bu sahalar zorunlu kalınmadıkça uçuş için kullanılmamalıdır. Etkileri radarlar yardımıyla mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılsa da , anlaşıldığı üzere uçuş operasyonun her bir safhasında en istenmeyen durumdur kötü hava koşulları. Hem pilotlar hem de hava trafik kontrolörleri açısından ciddi bir referans gosterge olan meteoroloji radarlarının yaygınlaşması ve teknolojik olarak gelişimleri, verilen hizmet kalitesi açısından önemli bir paya sahiptir. Havacılık açısından önemli bir kriter de Icao standart atmosferidir. Hava araçlarının dizaynındaki hesaplamalar, cihazların kalibrasyonu, altimetrik basınç hesaplamaları, belirli durumlarda uçakların performansları ve genel davranışlarını belirlemek ve birbirleri ile mukayese edilebilmelerini sağlamak amacıyla ICAO tarafından, uzun yıllar boyunca yapılan rasatlardan elde edilen ortalama değerlere göre hazırlanmış tablolar bulunmaktadır. Hava aracı üreticileri, uçuşu etkileyen bütün parametreleri de kapsayan matematiksel modeller kullanır. Bu parametreler kısaca hava aracının özel şartlar altındaki performansı ve genel hareketini belirler. Icao standart atmosferinin özellikleri nelerdir? -Standart Atmosfer tamamen kuru kabul edilmiştir. -Ortalama deniz seviyesinde yer sıcaklığı 15°C’dir. -Ortalama deniz seviyesindeki hava basıncı 1013.25 hPa (29.92 inch)’dır. -Ortalama deniz seviyesindeki hava yoğunluğu 1.225 Kg/m3’tür. -Tropopozun ortalama deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 11 Km’dir. -Tropopozdaki sıcaklık –56.5°C’dir. Havacılık açısından önemli bir kriter de Icao standart atmosferidir. Hava araçlarının dizaynındaki hesaplamalar, cihazların kalibrasyonu, altimetrik basınç hesaplamaları, belirli durumlarda uçakların performansları ve genel davranışlarını belirlemek ve birbirleri ile mukayese edilebilmelerini sağlamak amacıyla ICAO tarafından, uzun yıllar boyunca yapılan rasatlardan elde edilen ortalama değerlere göre hazırlanmış tablolar bulunmaktadır. 41 42 TEKNİK yerlere iletir, veya gerektiğinde volkanik aktiviteyle ilgili raporları hazırlar. “VHF VOLMET” Yayın Sistemi Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı’nca (ICAO), FIR sahalarında verilmesi zorunlu meteorolojik hizmetlerden birisi de uçuş sırasında uçağa sağlanan VHF VOLMET yayın sistemidir. Belirli bir bölgedeki önemli havalimanlarına ait METAR raporları, genellikle 30 dakikalık periyotlarla belirli bir frekans üzerinden havadaki hava araçlarına yayınlanır ve bu yayın VOLMET olarak adlandırılmaktadır. -Yükseklikle sıcaklık değişimi (Lapse-Rate) görülür. -Ortalama deniz seviyesinden 5 Km aşağı ve 11 Km yukarı her Km’de 6.5°C azalma gösterir (11. Kilometrede sıcaklık -56.5°C) FIR sahası sorumluluğunu kabul eden ülkelerin havalimanlarında, hava seyrüseferi için meteorolojik hizmet (sinoptik ve havacılık maksatlı rasatlar ile analiz ve tahmin, uçuş dokümanı, brifing) sağlamak üzere tayin ve tesis ettiği Meteoroloji Gözlem Ofis`leri bulunmaktadır. Bu üniteler, havaalanlarındaki uçuşların meteorolojik desteğini sağlamak üzere, -Bulunduğu havaalanındaki uçuşlar için gerekli tahminleri (TREND, TAF, vs.) hazırlar, diğer havaalanlarının (yurtiçi–yurtdışı) rasat ve tahminlerini elde eder. -Aktüel hava gözlem ve ölçümlerini yapar. (METAR, SPECİ, SİNOPTİK vs.) -Uçuş personeline ve/veya uçuşla ilgili diğer personel ve birimlere uçuş dokümanı hazırlar, temin eder, brifing verir. -Havacılıkla ilgili kullanıcıların diğer meteorolojik bilgi ihtiyaçlarını karşılar. -Mevcut meteorolojik bilgi ve ürünleri gösterime hazır tutar. (Aktüel ve prognostik kartlar, raporlar, tahminler, eğer mevcutsa uydu resimleri vs.) -Tahminlerini hazırlamakla görevlendirildiği havalimanlarındaki meteorolojik şartları sürekli takip eder. -Gerektiğinde meydan ihbarlarını hazırlar ve dağıtımını yapar. -Volkanik aktiviteyle ilgili rapor alındığında gerekli Volmet yayınları; sürekli ve tekrarlayıcı ses yayınları ile mevcut METAR (mevcut hava alanı rutin meteoroloji raporları), SPECI (hava alanı özel meteoroloji raporları), TAF (havaalanı tahminleri) ve SIGMET’in uygun şekilde sağlanmasından oluşur. VHF VOLMET yayınları, 24 saat süreyle kesintisiz, açık lisan kısaltma terimleriyle ve İngilizce olarak belirli bir okuma hızıyla yapılır. VHF VOLMET yayın sisteminin kurulması meydanla ilgili bilgilere anında ulaşılabilmesi bakımdan önemlidir. Bir VOLMET yayını; • Meydan ismi • Rapor veya tahminin UTC (zulu) yayınlanma zamanı • Yüzey rüzgârı • Görüş • RVR (Runway Visual Range-gerekli olduğu durumlarda) • Hava durumu (yağış) • Bulut durumu • Sıcaklık ve işba • QNH • TREND (gelecek 2 saate yönelik hazırlanan hava tahmini) bilgilerinden oluşur. TEKNİK TARİHTEN NOTLAR Meteoroloji, insanlık tarihi kadar eski bir bilim olmasına karşın, gerçek kimliğine 19. yüzyıl sonlarına doğru kavuşmuştur. İlk meteorolojik haritalar 1869 yılında Prof. Cleveland Abbe ve Alexander Buchan tarafından yapılmıştır. 1882 yılında Elias Loomis ilk dünya yağış dağılım haritasını, 1887 yılında Dr Julius Hann ise, ilk meteoroloji atlasını hazırlamıştır. 2) İlk Yağış Dağılım Haritası 1) Meteoroloji Haritası 3) İlk Meteoroloji Atlası 43 44 TEKNİK MOTOR STALL’I NEDİR? Havacılıkta Stall kavramı hem uçak hem de motor için kullanılan bir tabirdir. Her ne kadar aerodinamik bakımdan benzerlikler gösterse de oluşum yerleri ve zamanları biribirinden tamamen farklı ve bağımsızdır. Motorun stalla girdiği anda uçakta böyle bir durum olmadığı gibi uçağın stalla girdiği durumda da motor normal çalışmasını sürdürüyordur. CEMİL AKGÜL Teknik Eğitmen Gaz türbinli bir motorun en önemli modülü kompresörüdür. Kompresör motor dizaynında üzerinde en çok emek ve zaman harcanan ısımdır. Yüksek thrustlı ve verimli bir motor için kompresörün de yüksek sıkıştırma oranına sahip olması istenir. Başlangıçta 10:1 civarında olan toplam sıkıştırma oranları (overall pressure ratio) günümüzde 50:1 civarına gelmiştir. Lakin yüksek sıkıştırma oranı tek başına yeterli değildir. Daha önemlisi sürekli, kesintisiz bir hava akışının mümkün olan sıkıştırma oranı ile birlikte sağlanmasıdır. Yani kompresör ürettiği basınçlı hava akışını, motorun her devrinde, uçağın her irtifasında ve her türlü atmosferik şartlar altında kesintisiz sağlamalıdır. Hava akışındaki bozulma- azalma motorun shutdown olmasına veya kullanılamaz hale getirecek boyutta hasarlanmasına sebep olabilir. Kompresörlerde kullanılan rotor ve stator’lar airfoil yapı şekline sahiptir. Uçağın kanadındakine benzer aerodinamik bir hava akış yapısı mevcuttur. Uçağın kanadında olduğu gibi bir hücum açısı vardır. Buradaki hücum açısı motordan akan havanın hızı ve motor devri arasındaki ilişki ile değişmektedir. Belirli bir motor devrinde hava akımının hızının azalması veya hava akımının hızına göre motor devrinin artması hücum açısının artmasına sebep olur. Açının aşırı artması hava akımının rotor blade yüzeylerinden ayrılmasına (flow seperation) minik girdapların (vortex) oluşmasına sebeb olur. Bu durum düzgün-smooth- hava akışına mani olur. Kompresörün sağladığı ihtiyaç fazlası TEKNİK havanın, kompresör kademelerinde yığılması da benzer bir durumdur. Bahse konu bu durumlar hava akışında bozulma, yavaşlama, kesinti ve durma ve hatta akış yönü değişikliğine sebep olur. İşte basitçe izah ettiğimiz ve kompresördeki basınç osilasyonu olarak tanımlayabileceğimiz bu duruma stall denir. Stall’ın ağır haline Surge, daha ağır haline Reverse Flow enilmektedir. Reverse flow motordaki hava akışının yön değiştirmesidir ki stall’ın en ağır halidir. Stall bazen kokpitten hissedilmeyecek kadar hafif olurken bazen de motoru gayri-faal hale getirebilecek kadar ağır olabilir. En bariz belirtisi EGT artışı, motor devrinin dalgalanması, vibrasyon, patlama sesi ve thrust’daki düşmedir. Kompresör Stall’unun pek çok sebebi olabilir. Bunlar operasyonel sebepler olabileceği gibi motor yapısını etkileyen fiziksel etkenlerde olabilir. Motor devrinin dizayn hızının altında olması, ani gaz verme veya kesme (fast acceleration, decceleration) operasyonel sebepler dahilinde söylenebilir. Motorun inlet, kompresör, yanma odası, türbin, eksoz gibi kısımlarından herhangi birinde oluşan hasarlar stall’a sebeb olabilir. Hatta kompresör bladeleri üzerinde biriken tortular yani kirlilik bile stall’a sebep olabilir. Stall’ın ağır haline Surge, daha ağır haline Reverse Flow denilmektedir. Reverse flow motordaki hava akışının yön değiştirmesidir ki stall’ın en ağır halidir. Stall bazen kokpitten hissedilmeyecek kadar hafif olurken bazende motoru gayri-faal hale getirebilecek kadar ağır olabilir. En bariz belirtisi EGT artışı, motor devrinin dalgalanması, vibrasyon, patlama sesi ve thrust’daki düşmedir. Gaz turbinli motorlarda kompresör hava akışını iyileştirmek için yapılmış çalışmalar bu motorların güvenilirliğini arttıran en önemli unsurlardır. Bunların başında hiç kuşkusuz hareketli kompresör kanatçıkları gelir. VSV (Variable Stator Vane) sistemi stall-surge oluşumunu önlemede VBV (Variable Bleed Valve) sistemi ile birlikte çalışır. Kompresördeki fazla havayı tahliye için kullanılan ‘Handling Bleed Valve’ sistemi de stall önlemede kullanılan diğer etkili bir sistemdir. Günümüz modern motorları bilgisayar kontrollu (FADEC) sistemler ile yönetilmesine rağmen stall’dan tamamen kurtulmak söz konusu değildir. Çünkü motor devrinin sürekli değişmesi, atmosferik şartlardaki değişimler ve zaman içinde motor içinde meydana gelen fiziksel bozulmalardan motoru soyutlamak mümkün değildir. 45 46 TEKNİK MANYETİK ALAN VE ETKİLERİ ŞEBNEM BAYEZIT Yer Hizmetleri, Rezervasyon ve Bilet Satış Eğitmeni 4 Önceki aylarda Manyetik alan ve Elektro Manyetik alan tanımı ve bu alanların olumsuz etkilerinden bahsetmiştim. Bu ay bu alanların tespiti ve olumsuz etkilerinden korunmak için bilim dünyasının keşiflerinden bahsedeceğim. Manyetik Alanın en üst noktasının seviyelerinin Öncelikle ELF alanlarının kaynakları nelerdir? Çok kısa üzerinden geçelim. ELF alanı ile başlayarak en çok zaman geçirdiğiniz 1) Bütün harici dağıtımı veya iletim hatları işyerinizde manyetik alana maruz kalma miktarınızı 2) Bulunduğunuz mekanlardaki yeraltı kablolama ve bu kabloların bağlı olduğu cihazlar 3) Manyetik alanlar (MFS) güç kaynağı kesilmiş olduğunda da hala mevcut akım yaymaktadırlar. Sadece akım oranı değişmektedir. Bulunduğunuz alanların ölçümünü yapmak istediğinizde yapılması gereken ilk şey seviyeleri değiştiğinde akış enerjisi miktarı da değiştiği için öncelikle en fazla enerjiyi ölçerek işe başlamalısınız. ölçümü için Elektrikli aletlerin tamamını açarak ölçüm yapmalısınız. 1. Ölçüm Çevre toksikoloğu Magda Havas’a göre; önce 60 hertz mekanlar olan eviniz, çocuklarınızın okulu ya da ölçmenizi tavsiye etmektedir. Etkisinde kaldığınız Elektro Manyetik Alanı ölçmek için bir ölçüm aletine ihtiyacınız var. Havas’ın tavisye ettiği ölçme cihazı internet üzerinden de satın alınabilen Tri Field Metre olup yaklaşık 200 USD’dır. Bu ürün ELF manyetik alanlar için orta derecede iyi, ELF elektrik alanları ve RF alanları için ise yeterince hasas değildir ve bu durumda sizin etkisinde kalacağınız alanın sağlıksız olup olmadığını %100 ölçememektedir. Ayrıca fiyatı da oldukça yüksektir. Ancak gittikçe bu tür aletler geliştirilecek olup alternatiflerini de takip etmekte fayda vardır. 2. Wiring etkisi için yapılabilecekler Evinizin çok yakınlarından geçen elektrik santralleri olmasa bile konutlardaki manyetik alanların en güçlü kaynak tipleri son yıllarda sıkça kullandığımız wiring hatlarıdır. Ayrıca evlerimizde ne olursa olsun elektrik kullandığımız için yaşadığımız mekanlardaki elektrik kutularının ve yaşadığınız yere elektrik taşıyan metal boruların topraklanması vücudunuza alacağınız olumsuz etkiyi oldukça azaltacaktır. TEKNİK 47 Magna Havas’a göre eğer topraklamada herhangi bir sorun yaşanırsa metal rodlar aracılığı ile transfer edebilir metal borunun bir bölümünü plastik boru ile durdurarak yine sağlınız için önemli olan bu tehdit alanının derecesi azaltılabilmektedir. 3. Manyetik Akımın yolculuğu Yapılan araştırmalara göre Manyetik Alanın gücü uzaklığın karesi kadar ters orantılı olarak azalmaktadır. Genellikle dahili güç kaynaklarından arka plan seviyelerine birkaç inç’e 6 feet düşmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde uzun süre tekli kablolama kullanıldığı tespit edilmiştir. Akım motorsiklet kullanımı sırasında bataryaya maruz ters yöne olduğunda paralelinde veya burgulu kalmak prostat kanserine sebep olmaktadır. Bir çift koruyucu kullanıldığında iki alan birbirini başka koruma materyali olarak tasarlanan ve etkisizleştirir böylece denge sağlanmış olur. özellikle motorsiklet koltuğu altına da konabilen ve Şunu bilmek oldukça önemlidir Manyetik Alanın o kadar küçük alanları koruması için tasarlanmış bina içindeki materyaller arası yolculuğu oldukça olan MU metal sanayi koruyucusu küçük alanlar için önemlidir. oldukça kullanışlıdır. Bu ürünü üreten firma ürünün oldukça pahalı olmasından dolayı sipariş alarak Ölçümlerinizi yaptıktan sonra göreceğiniz üretim yaptıklarını belirtmektedirler. manyetik alan kirliliği etkilerinden kurtulmak Manyetik Alan etkisini engelleyecek olan malzemeler ana elektrik panelleri, tavan ve zeminden kurulu Manyetik Enerjiinin içlerinden geçmesi ile etrafa floresanlardan, hatta yüksek Manyetik dalga yayan yaydıkları olumsuz etkisini azaltmaktadırlar ancak bu bazı elektrikli aletler içinde sayılan elektrik sobaları, materyalleri oluşturmak için kullanılan malzemeler oldukça pahalıdır. için bulunduğunuz ortamlardaki ısıtma kabloları, mikrodalgalar, elektrik süpürgeleri, bilgisayar monitörleri, saç kurutma makineleri, elektrikli traş Bu nedenle pek çok kişi bu ürünleri makinelerinden uzak kalmayı tercih edeceksiniz. kullanamayacağından aslında en doğru olan şimdilik En sık maruz kaldıklarınızdan başlayarak elektrikli Manyetik Alana neden olan kaynaklardan belki de uzak kalmak ve en azından onların çok yakınlarında bulunmamaktır. Peki bulunduğumuz ortamda Manyetik Alan yayan kaynaktan ne kadar uzakta kalmalıyız? Yapılan araştırmalara göre Manyetik Alanın gücü uzaklığın karesi kadar ters orantılı olarak azalmaktadır. Genellikle dahili güç kaynaklarından arka plan seviyelerine birkaç inç’e 6 feet düşmektedir. Magna Havas’a göre bulunduğunuz mekanlarda yapacağınız ölçümler sonrasında küçük bir oda içinde manyetik alan yüksekse elektrik kablolamanızda büyük bir sorun bulunmaktadır. Eski tüb kablolama ve eski tokmaklama ya da düğmeleme denilen yöntemler kullanılmış olabilir. Eski tip kablolamalar ne yazık ki zararlı enerjiyi aynı şekilde yaymaktadır. Genellikle yüksek alanlarda metal borulama ve cihazların kullanımını azaltmayı bile tercih edebilirsiniz. Mesela işe elektrikli traş makinesi ile traş olma sıklığını azaltarak başlayabilirsiniz. Bir sonraki ay devam etmek dileği ile Sağlıcakla kalın… 48 GEZİ HAYALLERE YOLCULUK: RAHMİ KOÇ SANAYİ MÜZESİ İSTANBUL Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine ışık tutan, İstanbul’da Haliç’in kıyısında tarihi Lengerhane binasında bulunan çok görkemli bir müzedeyim bu ay, Rahmi Koç Sanayii Müzesinde. DR. HANDAN DIKER Yeditepe Üniversitesi Merak bu ya, önce bilmediğim sözcükleri araştırmakla işe koyuluyorum. Bu amaçla önce müzenin yer aldığı Lengerhane binasının ne için kullandığına bir göz atalım. Osmanlılarda gemiyi sabitlemek için denize atılan zincir ve ucundaki çapaya lenger deniliyor. Bunların yapıldığı yere de Lengerhane. İşte müze böyle bir Lengerhane binasında yer alıyor. Binanın tarihi padişah 3. Ahmet dönemine yani Lale Devrine dayanıyor. (1718-1730) Rahmi Koç 1991 yılında tarihi binayı satın alıp restore ettirerek Aralık 1994’te müze olarak açıyor. 2100 metrekarelik bir alanda yer alan bina çok nostaljik ve çok güzel. Taş duvarlı ve ahşap çatılı bir bina. Binaya daha adım atar atmaz o tarihi doku sizi hemen kucaklıyor. İşte o andan itibaren hayallere ve tarihe yani geçmişe doğru yolculuğunuz da başlıyor. Zamanla müzedeki kolleksiyonların çoğalması üzerine Lengerhane’nin karşısında bulunan Hasköy Tersanesi de satın alınarak müzeye dâhil edilmiş. GEZİ Tersane’nin restorasyonu 2001 yılında tamamlanmış. Burası da 11 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu binaların dışında bir de açık hava sergileme alanları mevcut. Böylece toplam 3 ana bölümden oluşan müze 27.000 metrekare bir alanı kapsıyor. Gelelim müzenin bölümlerine. Burası o kadar zengin bir müze ki, dolayısı ile çeşitli bölümler mevcut. Atatürk Bölümü, Karayolu Ulaşımı Bölümü (eski ve antika arabaların sergilendiği bölüm) Demiryolu Ulaşımı Bölümü (trenler, tramvaylar, sergileniyor) Denizcilik Bölümü, (Ünlü gezgin Sadun Boro’nun Kısmet teknesi ve Uzaklar teknesi başta olmak üzere çeşitli tekneler sergileniyor). Havacılık Bölümünde (Douglas DC-3 Dakota, B-24 Libratör’’ Haddey’s Herem’’ ve de Havilland Vampire FBMK6) sergileniyor. Yaşayan geçmiş bölümünde ise, Eski Zaman Eczanesi, Saat Tamir Dükkânı, Haliç Oyuncakçısı, Zeytinyağı Fabrikası yer alıyor. İnanın müzede bir an kendimi kaybettim. Başımı ne yöne çevirsem değişik bir obje ile karşı karşıya kalıyordum. Ayrıca hafta sonları nostaljik bir tren ile Haliç boyunca bir tur gezisi düzenleniyor. Bir de Uluç Ali Reis Denizaltısı var. 1944 yılı yapımı denizaltı 93 metre uzunluğunda ve 2400 ton olarak inşa edilmiş. İkinci Dünya Savaşında Japonya’ya karşı görev almış. 1971’de ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığına katılmış. Rehber eşliğinde gezilen denizaltı ile bir de denizaltı turu düzenleniyor. Müzeye giriş ücreti 15 lira. Öğrenci 6 lira. Öğretmenlere ise ücretsiz. Müze kartı olana da yüzde 20 indirim sağlanıyor. Ben hayatımda hiçbir müzede bu kadar çok çeşitli aracı bir arada görmedim. (Kara, Hava ve Deniz). Tramvaylara bindim, indim, vapurlara bindim, uçaklara bindim, indim. Âdeta küçük bir çocuk gibi dolaştım. Yazımın başlığından da anlaşılacağı gibi ben bu müzede biraz da hayallerime yolculuk yaptım. Ama ne yolculuktu; tadı hala damağımda. Moda tramvayına bindiğimde yanımdaki vagonda padişahın saltanat vagonu bulunuyordu. İçinde de padişah oturuyordu. İnanın ben bu kadar fanteziyi Disneyland’da bile görmemiştim. Bu görkemli müzeyi görmeye mutlaka biraz zaman ayırın. Üstelik giderken mutlaka çocuklarınızı da götürün. Siz de çok mutlu olacaksınız onlarda. Buna eminim. 49 50 UÇAN ÇOCUK 23 Nisan Çocuk Şenliği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla geleceğin havacısı çocuklarımızla bir araya geldik. AHL B kapısında üyelerimiz ve çocuklarımızla buluştuk ve çocuklar için özel hazırlanan, UTED şapka, tanıtım kartları ve UTED yeleklerinin dağıtımını yaptık. Daha sonra Hava Trafik Kontrol Kulesi’ni ziyaret ettik. Çocuklarımız kulenin işleyişi ile ilgili bilgi aldı ve hatıra fotoğrafı çektirdiler. Havaalanının eşsiz manzarası eşliğinde katılan çocuklarımıza özel hazırladığımız ikramları ve maket uçak dağıtımı yaptık. UÇAN ÇOCUK 51 52 HABERLER · NEWS SOLAR IMPULSE LANDS IN CALIFORNIA AFTER PACIFIC CROSSING The solar-powered aeroplane Solar Impulse has landed in Silicon Valley, California, after a three-day flight over the Pacific Ocean from Hawaii. High winds delayed the landing at Moffett Airfield, Mountain View, as pilot Bertrand Piccard flew in a holding pattern off the coast. “The Pacific is done,” he declared just before landing. him. “It was a beautiful landing, we were right there watching,” he said in a clip tweeted by the plane’s media team. The latest leg of the round-the-world flight was the riskiest yet because of the lack of emergency landing sites. Fellow pilot Andre Borschberg hugged Mr Piccard when he stepped from the cockpit. Google boss Sergey Brin was also at the airfield to greet “You know there was a moment in the night, I was watching the reflection of the moon on the ocean and I was thinking, ‘I’m completely alone in this tiny cockpit and I feel completely confident’,” Mr Piccard told reporters afterwards. All from the sun UK FREEZES AIRBUS EXPORT SUPPORT UK authorities have frozen all applications by Airbus for export credits while the company's use of overseas agents is reviewed. The Serious Fraud Office is looking at documentation provided by Airbus about the company's use of overseas agents. Export credits are used by many governments to support exporters, often by underwriting bank loans offered to overseas buyers of UK products. Last year Airbus used export financing for 6% of its deliveries. Record plane deliveries for Airbus The main parts of Airbus commercial aircraft are made in France, Germany and the UK. Britain usually provides export support to Airbus in partnership the other two nations. Airbus did not provide any details about the overseas agents involved in the review. 41 Ülkeden 170 Havaalanından yaptığı uçuşlarla Türkiye Turizminin Hizmetinde BOEING 737 OPERATOR 54 HABERLER · NEWS IS THIS THE WORLD’S SAFEST HELICOPTER? Alex Zosel told the BBC that his device was safer than a traditional helicopter because its systems had more redundancy built-in. The Volocopter can continue to fly if some of its batteries or rotors fail, and can land itself when battery power is low. However, the multicopter can currently fly for only 25 minutes and is expected to cost £200,000 when it goes on sale. INFLATION TAKES OFF... FULL OF HELIUM You may recall Richard Branson trying to set ocean-crossing records in a hot air balloon. Perhaps you recall the Virgin boss dipped in the briny when his balloon crashed off the coast of Ireland 29 years ago. To some of us - the less intrepid ones - it may have seemed like the hobby of a man with more money than sense. His interest in airships didn't get much beyond some very expensive advert hoardings. But as this Saturday marks the hundredth anniversary of a First World War Zeppelin airship raid on Edinburgh, it seems an appropriate moment to note that Branson's adventures are now having a spin-off with a lot of commercial potential. Market research points to sales of perhaps 600 airships over 20 years, with the oil industry as an early adopter. A small group of the people who worked with Richard Branson on those projects are still in the balloon and blimp business. 56 HABERLER · NEWS AERO HAVACILIK FUARI’NDA EN YENİ ÜRÜNLER TANITILDI Almanya’nın Friedrichshafen şehrinde düzenlenen Uluslararası Genel Havacılık Fuarı’na (AERO 2016 Friedrichshafen) aralarında Türkiye’nin de olduğu dünyanın 35 ülkesinden 606 firma katıldı. Avrupa’nın en büyük ve önemli havacılık fuarını 33 bin kişi ve 600 gazeteci ziyaret etti. Firmalar fuar kapsamında, hafif planör iş jetleri, helikopterler ve elektrikli uçaklar ayrıca havacılık bakım sektörünü kapsayan en son ürün ve yenilikleri tanıttılar. Firmanın Müşteri Temsilci Müdür Todd Simmons paraşüt sistemini açıklıyor: “Uçağın kendi paraşütüne CAPS (Bulut Gövde Paraşüt Sistemi) adını verdik. Bugüne kadar ürettiğimiz 6300 uçakta bu paraşüt sistemi var. Acil durumlarda, uçakta aksilik olduğunda uçaktaki herhangi biri kolu çekebilir ve uçak paraşütle süzülerek yere güvenle inebilir.” Paraşütlü sistemli uçaklar Fuarın ilgi çeken yeniliklerinden bir tanesi paraşüt sistemi ile donatılmış uçaklardı. Bu yılki fuarın en önemli trendlerinden olan paraşütlü jetlerden bir tanesi “Cirrus Aircraft”: http://cirrusaircraft.com/ firmasının Vision SF50 isimli jeti oldu. Çok yakında kullanım onayı alması beklenen jetin paraşütü henüz test edilmemiş fakat paraşüt testlerinin seri üretimden önce tamamlanması planlanıyor. AIR FORCE BLAMES CRASH THAT KILLED 14 ON GOGGLES CASE The flight crashed 28 seconds after takeoff from Jalalabad Airport near the Afghan-Pakistani border on October 2 as it was heading to Bagram Airfield. Initially, the Taliban said Islamist fighters had downed the four-engine plane, but U.S. military officials immediately shed doubt on those claims. The crash of a huge C-130J cargo plane that killed 14 people in Afghanistan in October is being blamed on the misuse of a night-vision goggles case, according to a U.S. Air Force investigation report. The dead included the pilot, co-pilot, two loadmasters, two security team members and five contractors as passengers. Three Afghan guards on the ground were also killed when the plane hit a guard tower, said the report, which was released Friday. The report revealed details of the unusual circumstances behind the crash, which it said was caused by a seemingly harmless item: a small, hardshell, night-vision goggles case. SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER 58 HAZIRLAYAN HÜSEYİN GÜMÜŞ SOSYAL MEDYA SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER SOSYAL MEDYA 59 HAVACILIĞIN PROFESYONELLERİNE FIRST CLASS EĞİTİM PLANLI EĞİTİMLER Eğiticinin Eğitimi Genel İngilizce A-320 Series Type Training Modül Eğitimleri İNGİLİZCE EĞİTİMLERİ Genel İngilizce Mesleki Teknik İngilizce Havacılık İngilizcesi (Uçak Bakım) SHY / EASA Part - 66 Basic Maintenance Trainings A1 - B1.1 / B1.2 / B1.3 - B2 TİP EĞİTİMLERİ A 320 CFM 56-5 / IAE V 2500 B 737 - 300 / 400 / 500 (CFM 56) A 330 (GE CF6), (PW4000), (RR RB 211 Trent) B 737 - 600 / 700 / 800 / 900 (CFM 56) B777 - 200 / 300 (PW 4000), (RR RB 211 Trent 800), (GE 90) B1 / B2 EASA Sertifikası EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ (MEB Onaylı Eğitim) SKYJET Havacılık Teknik ve Eğitim A.Ş. Şirinevler Mh. Adnan Kahveci Blv. Haydar Akın İş Merkezi No: 208/7 Bahçelievler - İstanbul / Türkiye T: +90 (212) 603 53 08 - 603 54 21 [email protected] skyjethavacilik AJANDA “MÜZİĞİN USTALARI” CEM KARACA’YI ANMA KONSERİ “Anadolu Rock” denilince akla ilk gelen isim, Türkiye’deki müzikal değişimin öncülerinden, güçlü sesi, duruşu, yorumu ve şahsı ile bir akımın figürlerinden biri haline gelmiş değerli usta Cem Karaca, “Müziğin Ustaları” konser serisinde birbirinden özel isimler tarafından seslendirilecek olan şarkılarıyla anılacaktır. Aklımızdan çıkmayan o güzide eserler yeniden dinleyiciyle buluşurken “Büyük Usta” ya dair anılar ve özel görüntüler barkovizyon eşliğinde değerli dinleyicilerle buluşacaktır. 16 Mayıs 2016, 20:00, Cemal Reşit Rey, İstanbul ŞEHİR TİYATROLARI AÇIKHAVA YAZ OYUNLARI 12. GECE İLE BAŞLIYOR İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Açıkhava Yaz Oyunları Programı 12. Gece Oyunu ile 31 Mayıs’ta başlıyor. Harbiye Açıkhava Tiyatrosundaki oyunlar yazın habercisi… Shakespeare’in en sevilen komedilerinden biri olan 12. Gece’de, ikiz kardeşler Viola ve Sebastian, bir gemi kazasından sonra, birbirlerini öldü sanıp ayrı düşerler. Viola, Illyria dükü Orsino’nun hizmetine girebilmek için erkek kılığına girer. Orsino adına güzel Olivia’ya kur yapmakla görevlendirilir. Olivia ise kardeşinin ölümünden sonra yastadır ve ayağına gelen herkesi geri çevirmektedir, ta ki şimdi erkek kılığındaki Viola’ya aşık olana dek. Bu sırada, Olivia’nın dayısı Tobi, tutucu hizmetkar Malvolio’ya şamatalı bir oyun oynarak, bu cümbüşlü kimlik yanılması ve karşılıksız aşk hikayesini iyice kızıştırır. FAUST KADIKÖY SÜREYYA’DA İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu, Modern Dans Topluluğu İstanbul Projesi Dıansçıları tarafından sahnelenen Faust operası, Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesinde sergileniyor. 26, 27 ve 28 Mayıs 2016 tarihlerindeki gösteriler, ilk iki gün saat 20:00, son gün ise 16:00’da gerçekleşecek. 26-27 Mayıs 2016 Saat 20:00, 28 Mayıs 2016 Saat 16:00 Kadıköy Süreyya Operası MAYIS’TA UNUTMA! Trafik Haftası Mayıs ayının ilk Cumartesi günü Emek ve Dayanışma Günü 1 MAYIS İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası 4 - 10 MAYIS Hıdrellez Kültür ve Bahar Bayramı 6 MAYIS Müzeler Haftası 10 - 16 MAYIS Engelliler Haftası 10 - 16 MAYIS Yeryüzü İklim Günü 15 MAYIS AYHAN SİCİMOĞLU & LATIN ALL STARS, MALL OF İSTANBUL’DA Ülke sınırlarını aşan müzik ve şovları ile “Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars”, 11 Mayıs’ta Mall of İstanbul MOİ Sahne’de sizlerle... Bolero’lar, salsa’lar, caca’lar ve özel sürprizlerle müziğe doyamayacağiniz harika bir gece sizleri bekliyor. Gecede mambolar, cha-cha’lar, salsa’lar ve Türkçe coverlar havada uçuşacak, dans etmeyen kalmayacak. Ayhan Sicimoğlu & Friends sizleri sonsuz dans, eğlence ve muhabbete davet ediyor. 11 Mayıs 2016 20:30 Mall of İstanbul MOİ Sahne, İstanbul Hava Şehitlerini Anma Günü 15 MAYIS Gençlik Haftası 19 - 25 MAYIS İstanbul’un Fethi 29 MAYIS Dünya Sigarasız Günü 31 MAYIS Dünya Hostesler Günü 31 MAYIS 64 SINEMA MAYIS’TA SİNEMA Mayıs ayında vizyona girecek filmlerden bazıları… 6 MAYIS CUMA ÇÖL KRALİÇESİ Dram, Tarihi, Biyografi Oyuncular: Nicole Kidman, Robert Pattinson, James Franco Film, yazar, gezgin, arkeolog, araştırmacı ve aynı zamanda yüz yıl öncesinin İngiliz İmparatorluğu’nda siyasi bir figür olan Gertrude Bell’in hayatını beyazperdeye taşıyor. Tüm arkeologların aynı zamanda casus olduğu dönemden müthiş bir “dişi Lawrance” hikayesi. 13 MAYIS CUMA OFLU HOCA’NIN ŞİFRESİ 2 Komedi Oyuncular: Çetin Altay, Köksal Engür Ahmet, başkanlığı kaptırdığı için hala Oflu’ya öfkelidir. Oflu Hoca yüzünden hem itibar hem para kaybetmiştir. Tekrar başkan olmanın yollarını ararken zengin müteahhit İdris, oğlu Şaban’a Nur’u ister. Ahmet kendini kurtarmak için hemen kabul eder. Durumu öğrenen Kadir ve Oflu Nur’u kaçırmaya karar verirler. 20 MAYIS CUMA ALAMETİ KIYAMET Korku, Gerilim Oyuncular: Büşra Çubukçuoğlu, Funda Ersin, Murat Onuk 1999 yılında yaşanan kıyamet alametleri ve bu alametlerin ortasında No:72 apartmanında tuhaf komşuların arasında yapayalnız hamile bir kadın. Kötülük en sade yerde doğacak.... X-MEN: APOCALYPSE Yönetmen: Bryan Singer Oyuncular: James McAvoy, Michael Fassbender, Jennifer Lawrence Türkiye’de vizyon tarihi: 19 Mayıs 2016 Tür: Aile, Macera, Dram 27 MAYIS CUMA ALİS HARİKALAR DİYARINDA: AYNANIN İÇİNDEN Macera, Fantastik, 3 Boyutlu Oyuncular: Johnny Depp, Anne Hathaway, Mia Wasikowska Alis Kingsleigh (Wasikowska) son birkaç yılını babasının adımlarını takip ederek geçiriyor ve açık denizlere seyahat ediyor. Geçmişe giden Alis, hayatlarının farklı dönemlerindeki dostları ve düşmanlarıyla karşılaşıyor ve zaman dolmadan önce Şapkacı’yı kurtarmak için amansız bir mücadeleye giriyor. Marvel’in X-Men evreninin ilk ve en güçlü mutantı Apocalypse, birçok mutantın özelliğini kendinde toplayarak ölümsüz ve yenilmez olmuştur. Binlerce yıllık uykusundan uyandığında bulduğu dünya, onu büyük hayal kırıklığına uğratır. Kendine mutantlardan güçlü bir takım oluşturur. İçinde Magneto’nun da bulunduğu takımın amacı insanoğlunu gezegenden temizlemek ve Apocalypse’in saltanat sürebileceği bir dünya hazırlamaktır. Dünyanın kaderi dengede durmaktadır. Professor X’in de yardımıyla, Raven genç bir X-Men takımına yardım etmeli ve insanoğlunu tamamen yok oluştan kurtarmalıdır. KİTAP BİR TAYYARECİNİN ANILARI… 6 Ocak 1896-16 Temmuz 1969 yılları arasında yaşayan Vecihi Hürkuş, Türkiye’nin havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biri. Öyle ki sadece havacılık camiasında değil, popüler kültürde de yeri olan bir isim… 1977 yılında çekilen Neşeli Günler filminde Şener Şen’in canlandırdığı, “çılgın aşık” pilot Vecihi, ilhamını Hürkuş’tan alır. MÜMIN BALKAN Vecihi Hürkuş’un Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve Gönül Hürkuş Şarman ile Sevim Hürkuş Maxon’un yayına hazırladığı anıları dördüncü baskısını yaptı. “Bir Tayyarecinin Anıları” adlı kitap ilk baskısını 2000 yılında yapmıştı. Biyografi ve anı türünün önemli bir numunesi olan kitap, genç havacılara ilham verecek nitelikte. Vecihi Hürkuş’un 1915 yılında başlayan havacılık serüvenindeki maceralarını, gerçekleştirdiği ilklerin tamamını yazmak mümkün değil ama birkaçını kitabın arka kapağından aktaralım: “Vecihi Hürkuş anılarını kaleme aldığı kitabı Bir Tayyarecinin Anıları’nda, Kafkas cephesinde ilk Türk hava zaferini kazanan; İzmir hava meydanına ilk giren ve işgal eden; İstiklal Savaşı’nda ilk ve son uçuşu yapan; ilk Türk askeri ve sivil tayyaresini inşa eden; ilk Türk özel tayyare mektebini açan; ilk sivil pilotları özellikle ilk Türk kadın pilotunu yetiştiren; ilk Türk deniz tayyaresini ve planörü inşa eden; ilk Türk özel hava yollarını kuran kişinin kendisi olduğunu anlatıyor. Hiçbir devrin ve hiçbir kimsenin adamı olmayan Vecihi Hürkuş: Üstün yetenekli bir pilot, başarılı bir uçak mühendisi, havacılığa aşık bir idareci olarak sürdürdüğü yaşamını ekonomik sıkıntılar içinde tamamlıyor. Başarı ve coşku dolu, buruk bir yaşamöyküsü…” 65 BIL BAKALIM 66 1 ? ?? ? ? ? ? ? ? NASIL ULAŞIR? ? Adam havuzun ortasındaki platforma ulaşmak istiyor. Platform havuzun tam ortasında ve kıyıya 3 metre uzaklıkta. Adamın elindeki kalasların her birinin uzunluğu ise 2,80 metre. Platforma ulaşması mümkün mü? ? ? ? 2 ? ? ? ? ? İŞTE BU ZOR! 2 3 4 5 6 Yandaki şekillerden birinin diğerlerinden farklı bir yönü var. Hangi şekil, neden diğerlerinden farklı? Evet, zor ama o kadar da değil. ? ? 1 Yukarıdaki iki bulmacayı da doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen üç okurumuz birer hediye kazanacak. Talihliler 25 Mayıs’a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir. GEÇEN AYIN TALİHLİLERİ: Sami Kılınç, Mehmet Mithat Şengöz ? 1 ? GEÇEN AYIN CEVAPLARI Cevap “R” 5 ileri bir geri vites kolunun üstündeki yazı… 2
Benzer belgeler
ilhan özdemir
Erhan İNANÇ, Murat KÖSE, İsmail ŞEN,
Hüseyin GÜMÜŞ, Gonca DEMİRÖZ,
Handan DİKER, Şebnem BAYEZİT,
Nihan YAVAŞ, Ergün KARCI, Emrah YENER,
Hamdi FİDAN, Mehmet Emin YILDIZ,
Mümin BALKAN
Adres
İstanbul ...
indir - UTED Dergi
Yazı Kurulu
Erhan İNANÇ, Murat KÖSE, İsmail ŞEN,
Hüseyin GÜMÜŞ, Gonca DEMİRÖZ,
Handan DİKER, Şebnem BAYEZİT,
Nihan YAVAŞ, Ergün KARCI, Emrah YENER,
Hamdi FİDAN, Mehmet Emin YILDIZ,
Mümin BALKAN
Adr...