türkiye`nin ar-ge devlerinden
Transkript
editör Haziran 2014 tarihli bir haberin başlığı şöyle: Japonya, duraklayan ekonomisini robotik ile canlandırmaya çalışıyor. Haberin devamında, “Tokyo şehri 2020 yılı Yaz Olimpiyatları için şimdiden hazırlanıyor. Ama yapmak istedikleri tek olimpiyat yaz oyunları değil. Japonya başbakanı Shinzo Abe, Yaz Olimpiyatları’nın yanında bir de robot olimpiyatları yapmayı istediklerini açıkladı. Başbakan Abe bu etkinliği, Japonya’nın robot teknolojilerinde geldiği yeri göstermek ve hâlâ bu alanda dünya lideri olduklarını ispat etmek için yapmak istediklerini belirtmiş. Robotları ülke ekonomisinin en büyük destek ayaklarından bir haline getirmek istiyor Japonya. Abe, bir ‘robot devrimi’ yapmak için özel bir görev timi oluşturduklarını da anlattı. Robotlara Japon gençlerinin yetişmesinde rol vermek ve gittikçe yaşlanan ülke neslinin ihtiyacı olan bakım desteğinde de kullanmak istiyorlar. Dünyanın üçüncü en büyük ekonomisine sahip olan Japonya, durgunluk döneminden robotlar ile çıkmayı hedefliyor” deniliyor. Bu haberi yazımızın başlangıcında aktarmamızın nedeni, 9-11 Nisan 2015 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan İTÜRO -İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları. Endüstri&Otomasyon Dergisi olarak ta başından beri Medya Sponsorluğu’nu yaptığımız ve bu yıl 9.’su gerçekleşecek olan İTÜRO, artık tartışmasız bir biçimde gelenekselleşmiş ve gündem yaratan bir olay. Yurtiçi ve yurtdışından gelen yarışmacı ve katılımcıları ile her yıl daha da büyük bir kitleye ev sahipliği yapan İTÜRO, hiç kuşkusuz Türkiye’nin en prestijli ve en büyük robot etkinliklerinden biri. Kısa bir bilgi daha aktaralım: Geçen yıl Brezilya’da düzenlenen RoboCup 2014 dünya şampiyonasında 45 ülkeden 4000 mühendis ve bilim insanı, 2050 hedeflerini hayata geçirmek üzere buluşmuş. Dolayısıyla, Robotik Teknoloji alanın geleceğinde şu anda belki ancak hayal edebileceğimiz gelişmeler var. Neyse ki, bu gelişmeleri düşünen, öngören, bekleyen ve bu yöndeki çalışmalara destek olanlar da var. Biz de burada, İTÜRO 2015’i destekleyen tüm sponsorlara ve kuruluşlara teşekkürü bir borç biliyoruz. Türkiye’mizin geleceğinde çok önemli bir yeri olacak -olması gereken- Robotik Teknoloji alanını sahipsiz bırakmadıkları için. Her ne kadar bu alana, Japonya’da olduğu gibi, Devlet’in sahip çıkması lazımsa da… Her şeye rağmen, 2016’da, 10. İTÜRO’da buluşmak üzere… EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Ad›na imtiyaz sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Turan Türkmen turan@eksenltd.com Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Ya€mur Denizhan denizhan@boun.edu.tr Reklam ve Halkla İlişkiler Md.: Birsen Salman birsen@eksenltd.com Yayın Kurulu: Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk. Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Elektrik Elektronik Müh. Fak. Dek. Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@eksenmedyagrup.com Yayın Danışmanları: Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy / Gebze ‹leri Tek. Ens. Rek. Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl. Prof. Dr. Ersin Tulunay / ODTÜ Prof. Dr. Göksel Demirer / ODTÜ Çevre Mühendisli€i Prof. Dr. Güven Önbilgin / 19 May›s Üniversitesi Prof. Dr. Mübeccel Demirekler / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muammer Ermifl / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Savafl Ayberk / Kocaeli Ü. Çevre Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Tuncel Özden / TÜB‹TAK Enst. Analiz Lab. Böl. Bflk. Prof. Dr. U€ur Çeltekligil / Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Seta Bogosyan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Prof. Dr. Yusuf Tan / Bo€aziçi Ü. Medical Engineering Prof. Dr. Kemal Leblebicio€lu / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Doç. Dr. ‹. Hakk› Çavdar / Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner / Özçelik A.fi. Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Sibel Uluda€ Demirer / Çankaya Ü. End. Müh. Böl. Dr. Mehmet Çevik / Dal Engineering Dr. Müh. Ahmet Dinçer / Bosch Rexroth A.fi. Sevtap İnan / Siemens M. Cenk Ceylan / Rockwell Otomasyon Levent Fadıloğlu / Schneider Cengiz Meriç / Hipafl Emin Olcay / Akbil A.fi. Çağrı Hekimoğlu / Esit Göktu€ Gür / Schneider H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor ‹brahim Erkan Yenel / Norm Enerji ‹smail Obut / Hidroser Mahmut Bertan / Weidmüller Niyazi Sar›maden / Medel Oral Avc› / Piomak Özkal Güner / Schneider Electric Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam Gökhan Yücel / Phoenix Contact fiahnur Agaik / GSD Osman Kutan / ABB Talat Avc› / P›nar Müh. T. Hakan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk. Tuncay Soydafl / Festo Yavuz Çopur / Pilz Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik Tolga Bizel / Mitsubishi Electric Hakan Aydın / Mitsubishi Electric Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik Tunç Atıl / HKTM Teknik Editör: Editör: Grafik Tasarım: Emeç Erçelik editor@eksenmedyagrup.com Alper Öz editor@eksenmedyagrup.com Taluy Denizhan info@eksenmedyagrup.com Şükran Pala sukran@eksenmedyagrup.com Ülgen Güneş ulgen@eksenmedyagrup.com Artun Armutcu artun@eksenmedyagrup.com Esra Satır esra@eksenmedyagrup.com Reklam Koordinatörü:Cahide Avflar Demir cahide.avsar@eksenmedyagrup.com Turan Türkmen Halkla İlişkiler ve Tanıtım: Onur Narinoğlu onur@eksenmedyagrup.com Abone ve Mali İşler: Şerife Yılmaz finans@eksenltd.com Uluslararası İlişkiler: Hazal Yalçın info@eksenmedyagrup.com Temsilciliklerimiz: Nejat Coflkun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹NG‹LTERE info@nejatdesign.co.uk Metin Yavuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - ALMANYA metin.ya[email protected] ‹zmir Temsilcili€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30 Merkez: EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Meflrutiyet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440 Beyo€lu-‹stanbul / TÜRKİYE Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24 E-mail: info@eksenmedyagrup.com www.eksenmedyagrup.com Baskı: Doğa Basım Yıllık abonelik: 100.- TL. Yıllık yurtdışı abonelik: 100 Euro Endüstri ve Otomasyon Yayg›n süreli bir yay›nd›r, Ayda bir yay›nlan›r Dergimizde yer alan ilanlar›n sorumlulu€u ilan verenlere, makalelerdeki fikirler ve yorumlar yazarlar›na aittir. Tüm haklar› Eksen Yay›nc›l›k’a ait olup, izinsiz kullan›lamaz ve yay›nlanamaz. Eksen Yay›nc›l›k; bas›n ve yay›nc›l›k ilkelerine uymay› taahhüt eder. ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYESİDİR. TEKNOLOJİDE YENİLİK ■ Tüketiciyi 12 Sahte Elektronik Cihazlardan Koruyan Adam: Brian Monks 40 ÜRÜN ve UYGULAMALAR Netes Mühendislik Çalışmaları: Yük Çalışması Sırasında Yapılan Altı Yaygın Hata National Instruments Nesnelerin İnterneti ■ Yük 34 SÖYLEŞİ “Rockwell Automation Olarak, Tüm Sanayicilerimize Endüstri 4.0 Hakkında Bilgi Vermeye Hazırız.” ROCKWELL AUTOMATION ■ ■ Endüstriyel 14 Dosya ve Makale ■ Binek ve Hafif Ticari Araç Direksiyon ve Direksiyon Test Sistemlerine Genel Bakış ■ Yarıiletken Sensörler Yardımıyla Araç Hareketlerinin Analizi, Kaza Durumunun Tespiti ve eCall ■ Ford Mustang Üretiminde CC-LINK Ağı! 124 ■ Pilz PNOZmulti 2 - PROFINET Ağları ile Entegrasyon ÜRÜNLER ■ 3M 3M, Yeni Bant Ailesi Fast İle Binalarda Yalıtım ve Sızdırmazlık Sorunlarına Tek Bir Ürünle Çözüm Getiriyor ■ SMS Tork Tork PL Serisi Power Patlaç Vanalar ■ Netes Mühendislik Yeni Tektronix MDO 3000Serisi ■ Wago WAGO 750 XTR Kullanmak için 6 Neden ■ Schunk SCHUNK’tan Üstün Torna Aynası Teknolojisi ■ Omron Legrand Parafudrlar Tesisatlarınızı Aşırı Gerilimlerden Korur 76 HABERLER ■ ABB ve Solar Impulse, Güneş Enerjisiyle Tarihi Bir Dünya Turuna Çıkıyor ■ Bosch, Fren Sistemleri Yeni Fabrikası’nı Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde Açtı 142 ■ Türkiye Geleceğe Ar-Ge, Tasarım ve İnovasyon’la Koşuyor ■ Otomotivde Marka Olmanın Sırrı Yeni Nesil Araçlar İçin Teknoloji Üretmek ■ Mitsubishi Electric’ten Klima Kontrolünü Mobilleştiren Teknoloji ■ Metrans’tan Servis ve Bakımda Yenilikçi Yaklaşımlar ■ WIN Eurasia Automation 2015 Yeni Nesil Fabrikalar İçin Entegre Çözümleri Bir Araya Getirdi Teknolojide Yenilikler Tüketiciyi Sahte Elektronik Cihazlardan Koruyan Adam: Brian Monks Bu yaz›, IEEE Spectrum dergisinin 1. Mart. 2015 tarihli say›s›ndan al›nm›flt›r. Çeviri: Ya€mur Denizhan Neel V. Patel Wired dergisi Yay›n Kurulu üyesi SciArt Bafleditörü A.B.D. Underwriters Laboratuarlar›’ndaki bu mühendis, sahtekârlar›n korkulu rüyas›. Foto: David Yellen Brian Monks IEEE üyesi Yafl : 57 Meslek : Sahtekârl›kla mücadele uzman›, Underwriters Laboratuarlar› Yer : Melville, New York, A.B.D. Becerisi : Kendini sahte ürünlerin yay›lmas›n› denetleyerek kamu güvenli€ini korumaya adam›fl, uluslararas› üne sahip bir ekibi yönetiyor. nderwriters Laboratuarlar›’n›n (UL) Sahtekârl›kla Mücadele Operasyonlar› Baflkan Yard›mc›s› Brian Monks, yedi valizli adam›n hikâyesini anlatmay› seviyor. Gümrük memurlar›, Asya’dan gelip San Francisco Uluslararas› Hava Liman›’na inen adama bildirecek bir fleyi olup olmad›€›n› sordular. Adam, “Yok” dedi. U Endüstri otomasyon / 38 12 ENDÜSTRİ OTOMASYON Memurlar gene de yedi valizi arad›lar ve hepsinin de t›ka basa taklit devre kesicilerle dolu oldu€unu gördüler. Monks, bu partinin A.B.D. gümrüklerinde o y›l ele geçen 300.000’i aflk›n taklit devre kesicinin çok küçük bir k›sm› oldu€unu belirtiyor. “Bu, engellenmifl 300.000 olas› yang›n demek,” diyor, “insanlar›n can›na mâl olabilecek 300.000 facia.” Monks normalde ‹ngiliz aksan›n›n izlerini tafl›yan bo€uk bir sesle hafiften kendisiyle dalga geçen, canayak›n bir adam. Ama ifl sahtekârl›kla mücadeleye geldi mi, Melville-New York’ta bulunan UL’nin ilgili bölümünü s›k› e€itimli bir polis birimi gibi büyük bir ciddiyet ve dikkatle çal›flt›r›yor. Monks ve ekibi, günlerini UL’nin belgeleme iflaretlerinin güvenli€ini yükselterek, gizli denetimler yaparak, istihbarat raporlar›n› didik didik ederek ve bask›nlarda kolluk kuvvetleri ile eflgüdümlü rol üstlenerek geçiriyor- Teknolojide Yenilikler lar. Çal›flmalar› ve kararl›l›€› sayesinde Monks sahtekârl›kla mücadelede uluslararas› lider haline geldi. Ama aradan geçen yirmi y›la ra€men görev hâlâ ayn›: Suçlular› durdurmak. Monks flöyle diyor: “Sahtekârlar hile yap›p aldatmaya çal›fl›yor. Tek dertleri para. Bizim iyili€imiz umurlar›nda de€il. Bu da hepimizin güvenli€ini tehlikeye sokuyor.” Uzatma kablosu gibi basit bir ürün bile, sahtekârlar›n elinde bir tehlikeye dönüflebilir. Kablo iki ana bileflenden olufluyor: Bak›r ve plastik. Monks, “Bak›r daha pahal›, dolay›s›yla sahtekârlar çok az bak›r ve bolca plastik kullan›yor,” diye aç›kl›yor. “Görünüflü ve ele gelifli gerçek uzatma kablosu gibi, ama içine bakacak olsan›z asl›nda daha çok telefon teline benziyor.” Sahte uzatma kablosu bir süre ifl görebilir, ama Monks bunun “tetikte bekleyen bir felâket” oldu€unu ve elektrik çarpmas›na ya da yang›na yol açabilece€ini söylüyor. UL’nin esas ifl alan›, genifl bir ürün yelpazesini test edip onay belgesi vermek. Bu yelpazede piller, ayd›nlatma cihazlar›, elektronik cihazlar ve hatta füze rampalar› bile var. Geçen y›l yaklafl›k 2 milyar yasal ürün UL logosu ile etiketlendi. Ama sahte UL iflaretiyle kamufle edilmifl say›s›z sahte ürün de piyasaya döküldü ve bu taklitleri tespit edip engellemek, flirketin ifllerinin giderek daha önemli bir k›sm›n› teflkil etmeye bafllad›. Elektrik ve bilgisayar teknolojileri dal›ndaki lisans derecesini New York Institute of Technology’den alm›fl olan Monks, 1983’te UL’de ifle bafllad›€›nda, firma pek de sahtekârl›k üzeri- ne yo€unlaflm›fl de€ildi. Ama 1990’lar›n bafl›nda John F. Kennedy Uluslararas› Hava Liman›’ndaki A.B.D. gümrük memurlar›, denizafl›r› bir sevkiyatta sahte UL etiketi tafl›yan taklit ürünleri ele geçirince, her fley de€iflti. Monks, UL’nin kolluk kuvvetleri ile birlikte çal›flmas›n› önerdi ve böylece UL’nin Sahtekârl›kla Mücadele Birimi do€mufl oldu. Monks, k›sa süre sonra bu güçlü tutkusuyla tan›n›r oldu. Monks’la on y›l kadar önce tan›flan ‹rlandal› eski bir polis memuru olan Eamon O’Grady, “O devrinin ilerisindeydi,” diyor. “O zamanlar flu anki ekibi yoktu, ama UL’deki görevi çok iyi yönetiyordu.” O’Grady, Monks’un önerisi üzerine daha sonra UL’ye kat›ld› ve flu anda firman›n Küresel Güvenlik ve Marka Koruma Operasyonlar› müdürü. Monks ve ekibinin sahte ürünleri engellemek için kulland›€› ana yöntemlerden biri, UL etiketlerinin güvenlik özelliklerini gelifltirmek. “Eklenen her yeni özellik, doland›r›c›lar›n taklit etmesini daha zor ve daha pahal› hale getiriyor,” diye aç›kl›yor. Son y›llarda firma, holografik malzemelere, s›ra numaras› ve gizli güvenlik kodu uygulamas›na yönelmifl. Daha karmafl›k ürünlere ise, mikro-çipe gömülü etiketler tak›l›yor. Monks, “Etiketlerimiz birer teknoloji harikas›.” diyor, “Bunlar›n içinde o kadar çok bilgi gömülü ki, bir teknoloji merakl›s› bunlar›n hepsini keflfedinceye kadar epey u€raflmak zorunda kal›r.” Etiketler giderek karmafl›klaflsa bile, kolayca do€rulanabilmeleri gerekiyor. Mesela firma, baz› etiketlerdeki renk-kayd›ran mü- rekkebi tespit edebilmeleri için, kolluk kuvvetleri ve gümrük memurlar›na LED’li kimlik belirleyiciler veriyor. Monks, “Kolluk kuvvetleri, verdi€imiz araçlar sayesinde UL etiketinin gerçek mi sahte mi oldu€unu bir kaç saniye içinde belirleyebiliyor.” diyor. Monks ve ekibi sahtekârl›k ve fikrî mülkiyet suçlar›yla mücadele konusunda e€itim de veriyor. Monks bir kaç y›l önce, ‹nterpol, Uluslararas› Polis Organizasyonu ve UL’nin ortak bir giriflimi olan Uluslararas› IP Suçu Müfettiflleri Koleji’nin (International IP Crime Investigators College) kurulmas›na katk›da bulundu. Kolej, fikrî mülkiyet yasalar›n›n uygulanmas› ve sahte üretimin engellenmesi konular›nda müfettifllere e€itim veriyor. Monks, “UL bu ifli tek bafl›na yapamaz, bu küresel bir sorun.” diyor. Monks’un söyledi€ine göre, taklitçilik ma€duru olan flirketler bu durumu farketmeye bafllam›fl. “Y›llar önce, flirketler bu flekilde doland›r›ld›klar›nda, hiç ses ç›karmaz ve problemi tek bafllar›na halletmeye çal›fl›rlard›,” diyor. Ama art›k önemli flirketlerin bir sorunlar› oldu€unu itiraf etti€ini ve sektör olarak hep birden “buna katlanamayacaklar›n›” ilan ettiklerini belirtiyor. Monks, gene de doland›r›c›lardan bir ad›m önde olman›n zor oldu€unu aç›kl›yor. Ne de olsa, doland›r›c›lar›n say›s› Monks gibi insanlar›n say›s›ndan çok daha fazla. Monks “Bu bazen bezdirici olabiliyor,” diyor, “ama bu iflte bana enerji veren, içimde her gün gelip onlar› durdurmak için daha fazla çal›flma iste€i uyand›ran da bu.” & EO 39 / Endüstri otomasyon ENDÜSTRİ OTOMASYON 13 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar BİNEK VE HAFİF TİCARİ ARAÇ DİREKSİYON ve DİREKSİYON TEST SİSTEMLERİNE GENEL BAKIŞ Şeref Server ERSOLMAZ*, Mustafa KARAMUK*, Feyyaz Furkan ŞENTÜRK*, Muhammet GEÇGİL*, Orhan ATABAY** *OTAM A.Ş. İTÜ Ayazağa Yerleşkesi, Motorlar Taşıtlar Laboratuvarı, 34396, Maslak, İSTANBUL ** İstanbul Teknik Üniversitesi, Makina Fakültesi, 34437 Gümüşsuyu İSTANBUL Bu makale daha önce OTEKON’ 2012 de yayınlanmıştır. Direksiyon sistemi otomotivde en önemli alt sistemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun ana nedenleri olarak direkt olarak müşterinin etkileşimde olduğu bir sistem olması, araç üzerindeki işlevi nedeni ile aktif ve pasif güvenlik unsurlarının önemli bir bileşeni olması ve yapı itibari ile değişik tasarım ve geliştirme alternatiflerine açık bir sistem olması sayılabilir. Günümüzde otomotiv sektörünün regülasyonlar, müşteri beklentileri ve artan rekabet ortamında hızla kat etmekte olduğu gelişim ve değişimlerden direksiyon sistemleri de etkilenmektedir. Bu çalışmada temel olarak direksiyon sistemlerinin yapısı temel unsurları ile özetlenmiş ve sürücüye sağladıkları destek momentinin tipine göre sınıflandırılmış ve açıklanmışlardır. Binek araçlardan başlayarak yaygınlaşan ve diğer alternatiflerine göre birçok yönden öne çıkan elektrik destekli direksiyon sistemleri alt detayları ve örnek modellerle açıklanmış ve bu sistemlerin geliştirilmesi sırasında uygulanan testlere ve test sistemlerine değinilmiştir. ■ Direksiyon sistemleri araçlarda kullanılan en önemli alt sistemlerden biridir ve artan rekabet ortamı ve gelişen teknolojiler ile yapısı, işlevi ve çalışma prensibi gelişerek değişim göstermektedir. Bu değişimi yakalayabilmek için sistem ana yapısına hakim olmak, tasarım ve çalışma alternatiflerini, seçim kriterlerini değerlendirebilmek gereklidir. Günümüzde binek segment araçlardan başlayarak yayılmaya başlayan Elektrik Destekli Direksiyon Sistemi özelliklerinin, çalışma prensiplerinin bilinmesinin ve bir sonraki aşamada bu sistemlerin geliştirilmesinde kullanılan testlerin ve test sistemlerinin anlaşılmasının önemi büyüktür. BİNEK VE HAFİF TİCARİ TAŞIT DİREKSİYON SİSTEMLERİ Mevcut araç uygulamaları dikkate alındığında, sürücüye direksiyon simidinin döndürülmesinde sağlanan destek momentinin tipine göre, direksiyon sistemleri üç gruba ayrılabilir: 1. Hidrolik Destekli Sistemler (HDS: Hidrolik Destekli Direksiyon Sistemi) 2. Elektro-hidrolik Destekli Sistemler (EHDS: ElektroHidrolik Destekli Direksiyon Sistemi) 3. Elektrik Destekli Direksiyon Sistemleri (EDS: Elektrik Destekli Direksiyon Sistemi) Bunların yanında, sürücü ile tekerlekler arası direksiyon mili bağlantısının 14 elektriksel olarak yapıldığı Steer-byWire (SbW) tipi teknolojiler kanun koyucuların onayını henüz almamıştır. Homologasyon kuralları gereği, direksiyon simidi ile saptırılabilen tekerlekler arasında mekanik bağlantı gerekmektedir. sürücünün uygulaması gereken moment arasındaki fonksiyon verilmiştir [2]. Şekil 2. Hidrolik direksiyon sisteminde direksiyon döndürme momentinin sürüş koşullarına göre değişimi [2] Şekil 1. Bir Hidrolik Direksiyon Sistemi [1] Hidrolik direksiyon sisteminde (HDS) hidrolik pompa içten yanmalı motora kayış kasnak sistemi ile bağlıdır. Şekil 1’de örnek bir HDS verilmiştir. Direksiyonu çevirmek için sürücüye gereken destek momenti sürüş koşullarına göre değişmektedir. Yüksek hızlarda giderken direksiyonu çevirmek için gereken destek momenti düşüktür. Hatta bazı uygulamalarda destek momenti sıfır alınır. Ancak park durumunda gereken destek momenti oldukça yüksektir. Şekil 2’de örnek bir hidrolik direksiyon sisteminde (HDS), hidrolik sistem basıncı ile ENDÜSTRİ OTOMASYON Direksiyon hareketlerinin düşük mertebelerde kaldığı düz yol seyirlerinde veya yüksek hızlarda sürüş durumlarında, HDS’nin harcadığı enerji işe dönüşmediği için kayıplar artar. Bir binek araçta HDS’nin harcadığı enerji aracın kullandığı enerjinin ortalama %3’üne karşılık gelebilir [3]. Şekil 3’de bir HDS’deki kayıpların dağılımı gösterilmiştir [3] Şekil 3. Bir hidrolik direksiyon sisteminde kayıpların dağılımı [3] DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar HDS’ne alternatif çözüm olarak elektrik motoru ile tahrik edilen hidrolik pompalı elektro-hidrolik direksiyon sistemleri ve sadece elektrik motoru ile tahrik edilen elektrik destekli direksiyon sistemleri (EDS) geliştirilmiştir. Şekil 4. Bir Elektro-Hidrolik Direksiyon Sistemi [4] Direksiyon tipleri araç segmentine göre değişmektedir. Direksiyon tipinin (hidrolik veya elektrikli) belirlenmesinde direksiyon döndürme momentinin ve dolayısıyla kremayer/pinyon dişli oranının dikkate alınması gerekmektedir. Direksiyonu döndürmek için gerekli moment, kremayer kuvvetinin ve kremayer-pinion oranının bir fonksiyonudur. Bu orana C-faktörü denecek olursa, tanım olarak bu faktör; direksiyon simidi 360 derece döndüğünde kremayer ekanizmasının mm olarak ötelenme miktarından ibarettir. Aşağıda verilen bağıntılar, direksiyon döndürme momenti, C faktörü ve araç sınıfına göre (binek, hafif ticari ve ağır vasıta) direksiyon tiplerinin (hidrolik veya elektrikli) seçimi açısından önemlidir [5]. Direksiyon döndürme momenti: da tekerlekleri döndürmek için gerekli kuvvet, daha fazla güç ve enerji tüketimi gerektirir. Aracın ön aks yükü arttıkça istenen C faktörü için gerekli güç ve enerji de artacaktır. EDS seçilmesi durumunda, elektrik motorunun yüksek moment üretmesi için elektrik sisteminden (alternatörakü) çekeceği akım da artacaktır. Bu nedenle elektrikli direksiyon sistemleri, mevcut taşıt elektriksel sistemlerindeki gerilim değerleri düşünülecek olursa ağır taşıtlar için uygun bir çözüm değildir. Hidrolik direksiyon sistemleri, bu sebeple binek ve hafif ticari araçların yanında yüksek direksiyon simidi momenti gerektiren durumlarda da (kamyon ve çekici gibi) kullanılmaktadır. 3. DİREKSİYON SİSTEMLERİNDE HİDROLİK, ELEKTROHİDROLİK VE ELEKTRİKLİ DESTEK SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI İlk hidrolik direksiyon sistemlerinde araç hızı ile direksiyon tepkisi arasında herhangi bir ilişki yok iken yeni nesil elektro-hidrolik takviyeli sistemler genellikle araç hızına duyarlıdırlar ve sürücüye sağladıkları direksiyon kuvvet takviyesi açısından hidrolik takviyeli direksiyonlara göre daha uygun bir karakteristikle çalışırlar. Elektrik takviyeli direksiyon sistemlerinde, araç hızını tespit etmek için elektro-hidrolik destek sistemlerinde olduğu gibi hız sensörü (çoğunlukla ABS’ye ait tekerlek hız sensörleri) kullanılır. Genellikle araç hız bilgisi aracın CAN haberleşmesi içinde de mevcuttur. Böylelikle sistem sahip olduğu hıza bağlı destek eğrileri sayesinde, farklı hızlar için farklı direksiyon simidi destekleri uygulayabilir. Kremayer (rack) doğrusal hızı direksiyon açısal hızı (rad/s), , kremayer mekanizmasının verimi olarak tanımlıdır. Yüksek C-faktörü gereken durumlar- Bu üç ana direksiyon yardımcı sistemi arasındaki başlıca farklılıklar aşağıdaki gibidir [1] [6]: 1) Hidrolik temelli direksiyon sistemleri elektrik destekli (elektro-mekanik) direksiyon sistemleri ile karşılaştırıldığında daha fazla bileşenden oluştuğundan (yağ pompası, hortumlar, yağ tankı, filtreler ENDÜSTRİ OTOMASYON vb.) araç içerisinde daha fazla hacim kaplarlar. 2) Hidrolik Direksiyon sistemlerinin çalışması için hidrolik sıvılar kullanır. Tam elektrikli direksiyon sistemleri için hidrolik sıvı gereksinimi yoktur. Gereken enerji araç elektrik sisteminden (alternatörakü) üzerinden sağlanır. Direksiyon sıvısı ihtiyacının olmaması, normalde sıvının belirli aralıklarla değişmesi gerektiğinden, çevrecidir. Üretilen her 100000 otomobil için yaklaşık 190000 litre hidrolik sıvı tasarrufu sağlanır [7]. 3) Hidrolik sıvı kullanan direksiyon sistemlerinde yağ sızıntısı zaman zaman olabilir ve bu durum aracın gittiği ve park ettiği yerlerdeki çevreyi kirletir. Elektrik destekli direksiyon sistemlerinde ise enerji aküden sağlandığından böyle bir sorun söz konusu değildir. 4) Hidrolik direksiyon sistemi gücünü motordan alır ve motorun yakıt tüketimini arttırır. Elektrik Takviyeli direksiyon sistemleri ise ancak moment desteği gerektiğinde, aracın elektrik sisteminden enerji çektiğinden enerji tasarrufu sağlarlar. Elektrik destekli direksiyon sistemleri CO2 emisyonunu azaltır [8]. 5) Hidrolik destek sistemleri araç motoru üzerinden tahrik edildiğinden araç hızlandığında daha fazla güç üretir. Araç yavaşladığında üretilen hidrolik güç daha azdır. Her iki durum da direksiyon sistemleri için istenmeyen durumlardır. Sürücünün en fazla güç yardımına ihtiyaç duyduğu durumlar seyir hızının düşük ya da sıfır olduğu durumlardır. İdeal bir direksiyonun araç hızlandıkça ağırlaşması gerekir. Hidrolik destek sistemlerinin bu olumsuz davranışı hidrolik pompa motorunun araç motorundan ayırılarak bir elektrik motoru üzerinden sürülmesi ile giderilmiştir. 6) Hidrolik destekli direksiyonlar ağırlığı daha fazla olan araçlar arasında daha yaygındır. Elektrik destekli sistemler ise hafif araçlar arasında daha yaygın olarak kullanılan bir güç destek sistemi tipidir. 7) Elektrik destekli direksiyon sistemlerinin hidrolik destekli direksiyonlara 15 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar göre daha az gürültü üretmesi nedeni ile (Gürültüye neden olabilecek kayış/ kasnak, pompa sistemlerini ortadan kaldırır.) araç kabini içi ve dışında oluşan gürültü azalır. [1] 8) Elektrik destekli direksiyon sistemleri, çok sayıda ilave fonksiyon ile zenginleştirilerek emniyet ve konfora yönelik pek çok ek özellik oluşturulabilir. Şeritte düz gidiş, yan eğimli yollarda destek momenti, yan rüzgâr kompenzasyonu, otomatik park yardımı, şeritten ayrılma uyarıcısı, şerit takip asistanı, kör nokta uyarı asistanı, engelden kaçma ya da çarpışmalardan kaçınma asistanları bu ilave fonksiyonlardan sadece birkaçıdır. Diğer sistemlerle karşılaştırıldığında daha yenilikçi bir çözüm olarak ortaya çıkan elektrik destekli direksiyon sistemlerinin başlıca dezavantajları ise şu şekilde sıralanabilir; • Elektronik parçalardan kaynaklanan arızalar oluşabilir [9]. • Elektrikli direksiyon sistemlerinin uygulayabileceği ilave destek kuvveti araçta mevcut olan azami akım ile sınırlıdır. 12V sistemler 80 amper azami akım uygulayabilirler. Bu da azami gücü 1 KW ile sınırladığından EDS direksiyonlar küçük ya da orta sınıf direksiyonlarda tercih edilir. 42V elektrik sistemlerine geçilirse EDS daha büyük araçlara da uygulanabilecektir [10]. kavramı sürücünün direksiyon hareketlerini yardımcı bir elektrik motoru ile desteklemek amacı ile geliştirilmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan elektrik destekli direksiyon sistemlerinde) bulunan ve yardımcı tork kuvvetini sağlayan elektrik motorunun yerleşim yerleri Şekil 5’te gösterilmiştir [11]. Tek Pinyon Tipi Çift Pinyon Tipi Kolon Tipi Rack Tipi Şekil 5. Elektrik motorunun yerleşim yerleri [11] Hangi tip EDS kullanılacağı, ihtiyaç duyulan kremayer kuvvetinin ve gücünün büyüklüğüne (Steering Rack Power) göre değişmektedir. Tablo 2’de konu ile ilgili kullanım alanları detaylandırılmıştır. Gösterilen detaylar kural şeklinde olmayıp, genel meyli sergilemektedir. Şekil 6 ile gösterilmiş olan kolon (direksiyon mili) tipi elektrik destekli direksiyon sistemi kompakt bir üniteye sahiptir. Bu ünite direksiyon dişlilerini, kontrol ünitesini, elektrik motorunu ve sensörleri kapsar. Elektro-mekanik direksiyon siteminde yönlendirme, üniversal bağlantı milinden önce yer alan parçalar tarafından gerçekleştirilir. Bu sistemde moment bir elektrik motoru tarafından desteklenir. Şekil 7’de gösterilen sistemde bulunan önemli parçalar aşağıda sıralanmıştır [1]: • Direksiyon mili • Yükseklik ayarlı direksiyon kolonu borusu • Ara mil • Burulma çubuğu • Direksiyon moment sensörü ve direksiyon konum sensörünün bulunduğu sensör muhafazası • Elektrik motoru • Sonsuz tahrik dişlisi • Dişli kutusu muhafazası • Direksiyon kolonu elektronik kontrol ünitesi ve üniversal bağlantı mili Elektrik destekli direksiyon sisteminin merkezi parçası Şekil 7’te gösterilen burulma çubuğudur. Çubuk boylamasına ekseni etrafında dönebilir. Burulma çubuğu mekanik olarak ara mil ve sonsuz dişliyi birbirine bağlar. Tablo 2. EDS Tipi Araç Tipi İlişkisi [11] Direksiyon sistemlerinin enerji tüketimi açısından dikkate değer bazı veriler Tablo 1’de sunulmuştur. 4.1 Sistem elemanları ve Sistemin Çalışma Prensibi Şekil 7. Örnek Elektrik Destekli Direksiyon Sistemi Parçaları [1] Tablo 1. Direksiyon sistemlerinin enerji Tüketimi Karşılaştırılması [1] 4. ELEKTRİK DESTEKLİ DİREKSİYON SİSTEMLERİ Direksiyon sistemlerinde tam elektrikli (elektromekanik) destek 16 Şekil 6. Elektrik Destekli Direksiyon [1] ENDÜSTRİ OTOMASYON Bu bağlantı yardımıyla ara mil ve sonsuz tahrik dişlisi küçük bir açıyla döner. Bu küçük açı değişimi direksiyonun çevrilme işlemine başlandığı anlamına gelir. DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar Tablo 3’te sisteme ait parçalar ve özellikleri gösterilmiştir [1]. artırırsa, elektrik motoru tork desteğini artırır. Bu da direksiyon dişlisinin daha kolay bir şekilde dönmesine yardımcı olur [1]. Sürücü dönüş esnasında direksiyonu bırakırsa burulma çubuğu üzerindeki burulma ortadan kalkar. Bu anda elektrik motoru devreden çıkar. Sonuç olarak tork desteği ortadan kalkar. Araç hala düz doğrultuda hareket etmiyorsa bu durum direksiyon konum sensörü tarafından algılanır. Elektrik motoru devreye girer ve direksiyon düz doğrultuya gelecek şekilde döndürülebilir. Bu tip kararlar direksiyon ECU’sü içindeki yazılımı geliştiren mühendislerce verilir [1]. Yol kuvvetlerindeki düzensiz değişim ve sistem parametrelerindeki belirsizlik, kesin bir matematik model kurulmasını zorlaştırır. Şekil 10’da verilen örnek karakteristik eğrilerde görüldüğü gibi düşey eksende EDS motor akımı için referans değerler verilmiştir. Verilen yol koşullarında istenen direksiyon hissiyatını oluşturmak için EDS motoru PID kontrolör ile bu referansa göre kontrol edilecek ve motor torku bu akıma göre hesaplanmaktadır. 4.2 Sistem Detayları Şekil 9’da örnek bir elektrikli direksiyon modeli gösterilmiştir. Elektrik destekli direksiyon sisteminin örnek blok diyagramı Şekil 11’de gösterilmiştir. Tork sensörü tarafından algılanan sinyal ve araç hızı sinyali olmak üzere iki giriş bulunmaktadır. Sistemde geri besleme olarak motor akımı bulunmakta ve sistem PID ile kontrol edilmektedir. Tablo 3: Sisteme ait parçalar ve parçaların özellikleri [1] Direksiyon çalışma prensibi genel hatları ile şu şekilde özetlenebilir; Sürücü direksiyonu çevirmeye başlar. Burulma çubuğu da aynı anda döner. Burulma çubuğuyla birlikte dönen direksiyon moment sensörü, direksiyon üzerine etkiyen torkun yönünü ve şiddetini içeren sinyali kontrol ünitesine gönderir. Kontrol ünitesi gerekli olan döndürme desteğini hesaplar. Elektrik motorunu çalıştırır. Direksiyon dişlisine aktarılan tork, sürücü ve motor tarafından aktarılan toplam torktur [1]. Şekil 8. Toplam Tork Çizelgesi [1] Şekil 8’de toplam tork temsili olarak gösterilmektedir. Sürücü direksiyona uyguladığı torku Şekil 10. Örnek direksiyon karakteristik eğrileri [13] Şekil 9. Elektrikli direksiyon modeli [12] Elektrikli Direksiyon Sisteminde yer alan elektrik motorunun kontrolü, tekerleklere uygulanan yanal kuvvetlerin değişkenliği ve bozucu etkilerinden dolayı, direksiyon mekanizmasındaki parametrelerin sürekli izlenmesini gerektirir. Direksiyon karakteristik eğrisinden hesaplanan motor referans akımları EDS kontrolörüne referans olarak uygulanır. Bu sistemlerde konfor ve sürüş hissiyatı gibi performans kriterleri kişiye özel (subjektif) ve yol koşullarından dolayı değişebilir kriterlerdir. Bu performans kriterlerini sistematik hale getirmek için arakteristik eğriler geliştirilmiştir. Bu eğriler ile istenen direksiyon hissiyatını sağlamak için gereken destek torku belirlenir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Şekil 11. EDS Kontrol Blok Diyagramı Burulma çubuğunun iki ucundaki açı farkı hesaplanarak bir çıkış üretilir. , çubuktaki burulmayı göstermektedir ve aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır. [14]. TL= Uygulanan Tork L = Burulma çubuğu uzunluğu D = Burulma çubuğu çapı G = Elastiklik Modülü Örnek bir Tork/Açı sensörünün görünüşü, sensör sistemi ve özellikleri sırasıyla Şekil 12, Şekil 13 ve Tablo 4’te gösterilmiştir. 17 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar Şekil 12. Tork/Açı Sensörü Görünüşü [15] Mutlak döndürme açısı, “N” sayıda dişi bulunan 2. hedef ve “N-1” sayıda dişi bulunan 3. Hedef arasında diş sayısı farkından dolayı oluşan faz farkı ile hesaplanır. Döndürme momentinin “M” olduğunu varsayarsak, 2. hedefin dönme açısı, 3. hedefin dönme açısı olduğunu düşünürsek, ’ün diş sayısının az olmasından dolayı mutlak faz farkı aşağıdaki gibidir [15]: Testlerde sınır durumlarda direksiyon sisteminin performansı ve aracın kararlılığı da incelenmelidir. Şekil 13. Tork/Açı Sensor Sistemi [15] Direksiyon konfor değerlendirmesi yapılırken direksiyon eforu, direksiyon düzeltme kolaylığı, direksiyondaki titreşimler gibi performans kriterleri ölçülür. Tablo I’de direksiyon hassasiyeti ölçümlerinde incelenen bazı önemli parametreler verilmiştir [17]. Tablo 4. Tork/Açı Sensör Özellikleri [15] Taşıtla ilgili seyir dinamiği testleri bir taraftan direksiyon sisteminin davranışının incelenmesine yönelik olarak da kullanılmaktadır. Bu testlerde yol koşullarında aracın kararlılığı, direksiyon sisteminin kalibrasyonu ve direksiyon sistemindeki parametrelerin tanımlanması için yapılması gereken asgari testlerden bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır [18]. Şekil 15’de mutlak açı hesaplaması açıklanmıştır. Şekil 15. Mutlak açı hesaplaması [15] Elektrik güç tüketimi aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır [16]: Tork değeri, burulma çubuğuna bağlı olan 1. Hedef ve 2. Hedef müalarasındaki faz kayması ve burulma çubuğu yay sabiti ile aşağıdaki formüle göre hesaplanır: Pc elektrik güç tüketimi, ib akü akımı, VB akü gerilimi EDS sürücüsüne göre 14[V] veya 42[V] olabilir. Toplam elektrik güç tüketimi [16]: Tablo 5’de örnek bir araç sağa doğru durmadan dönerken Elektrikli direksiyon sisteminin harcadığı enerji için değerler verilmiştir. L burulma çubuğu uzunluğunu, G elastik modülünü, Jp kutup atalet düzenlemesini (pole inertia regulation), D burulma çubuğu çapını göstermektedir [15]. Şekil 14’de moment hesaplaması açıklanmıştır. Tablo 5. Araç sağa doğru durmadan dönerken EDS sisteminin tükettiği toplam elektrik gücü [16] 5. DİREKSİYON SİSTEMİ TESTLERİ VE DİREKSİYON TEST SİSTEMLERİ 5.1 Direksiyon Sistemi Testleri Şekil 14. Moment Hesaplaması [15] 18 ana gruba ayrılır. Bu testlerde de kendi içinde statik ve dinamik testler olarak sınıflandırılabilir. Test yöntemlerinde, direksiyon hassasiyeti (steering sensitivity), kararlılık, verilen referansa doğru cevap verme ve konfor gibi temel konularda testler yapılır. Direksiyon sistemi testleri subjektif ve objektif performans testleri olarak iki ENDÜSTRİ OTOMASYON 1. Kalıcı durum dönme hareketi yarıçap testi: ISO 4138’e göre yapılan kalıcı durum (steady-state) testinde aracın bilinen bir yarıçaptaki yörüngede testi yapılır. Araç mümkün olan en düşük hızda sürülmeye başlanır. Bu adımdan sonra, araç hızı yavaş yavaş arttırılır. Aracın viraj dönme davranışı bu testle belirlenmeye çalışılır. Direksiyon simidi açısı ve momenti, yan ivme gibi temel durum değişkenlerine bakılır. 2. Dinamik direksiyon döndürme testi: ISO 7401’e göre araç 100 km/h’de düz bir yörüngede sürülür. Hız kararlı duruma eriştiğinde direksiyona dinamik bir hareket uygulanarak (200°/s üzerinde) direksiyon açısının nominal değerine kadar direksiyon döndürülür. Nominal açıya ulaşıldığında 3 s bu durumda beklenir ve ardından direksiyon serbest bırakılır. Testlerde direksiyon simidi açısı, yaw açısı, direksiyon simidi momenti, yalpa açısı), yüzme DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar açısı gibi parametreler ölçülerek direksiyon sisteminin ve aracın genel performansı değerlendirilir. 3. Çift şerit değiştirme testi: ISO/ DIS 3888-1’e göre yapılan bu testte, 90 km/h hızda çift şeritli yolda sürülen araca yoldaki bir engelden kaçınma manevraları yapılır. Testte, subjektif ve objektif performans değerlendirmesi yapılır. Objektif parametreler olarak, direksiyon simidi açısı-yanal ivmelenme, sapma hızı (yaw rate)-direksiyon simidi açısı, yanal ivmelenme- sapma hızı (yaw rate) gibi sinyal çiftleri arasındaki zaman gecikmeleri vekazanç faktörleri ölçülerek aracın dinamik davranışı analiz edilmeye çalışılır. Direksiyon testlerinde özellikle direksiyon eforu için ortalama moment, maksimum moment testleri elektrik destekli direksiyon sistemlerinin parametrelerini belirlemek açısından önemli testlerdir. Bunun yanında hem Ana Sanayi değerlendirme kriterleri, subjektif ve objektif testler, hem yan sanayi üretim, kontrol testleri göze alındığında bir elektrikli direksiyon sisteminin araç üzerinde müşteriye sunulmasından önce çok ince detaylarda yüzlerce teste tabi tutulması gerekliliği ortadadır. Bazı performans kriterleri için örnek testler Tablo 6’de örneklendirilmiştir. Direksiyon test sistemleri de pazarda son yıllarda görülmeye başlanmış, özellikle elektrik destekli direksiyonların yaygınlaşmasıyla giderek önem kazanan sistemlerdir. Direksiyon test sistemlerinde (DTS) yoldan gelen tekerlek yan kuvvetlerini (genellikle rotil kuvvetlerine indirgenerek) ve direksiyon hareketlerini oluşturan aktüatörler hidrolik veya elektrikli olabilirler. Bir direksiyon test sisteminde aşağıdaki testler gerçekleştirilebilir. • Uygunluk Testleri: Sürtünme Testleri, Kremayer, Kolon, Küresel eklem sürtünmesi • Sürüş Hissi (Genel manevralar ve on-center) • Sönüm karakteristikleri • Esneklikler • Park Eforu • Standart Araç Test Manevraları (Sabit yarıçap, Şerit değişimi...) • Prototip Devreye Alma • Güvenlikle ilgili fonksiyonların test ve onayı • Performans testleri • Genel Karakterizasyon testleri • Bode eğrisi ile transfer fonksiyonu görüntüleme • Test otomasyonu yazılımı ile üretici beklentilerinin otomatik testi ve dokümantasyonu • Dayanım testleri Bir direksiyon test sistemi rotil yatay ve düşey hareketlerini temsil edecek şekilde 4 ve ilave olarak da direksiyon simidi dönmesi ile eklenen bir eksen ile 5 eksenli olarak tasarlanabilir. Böyle bir sistemde rotil düşey hareketleri düşünülmezse, sistem 3 eksenli olarak da hareket ettirilebilir. Piyasada her iki prensibe göre de çalışan sistemler mevcuttur. Özel tasarım gerektiren bu sistemler yüksek maliyetlerle kurulabilen, karmaşık kontrol, yazılım parametreleri içeren sistemlerdir. TABLO 6. EDS Direksiyon Hassasiyeti Test 5.2 Direksiyon Test Sistemleri Otomotiv test sistemleri üreten firmalar çalıştıkları alanlara göre çeşitli konularda uzmanlaşmışlardır. Bu sistemlerde seçilen aktüatör (eyleyici-uygulayıcı) büyüklüğüne bağlı olarak, binek araçlardan en büyük sınıf hafif ticari taşıtlara kadar uzanan geniş bir aralıkta testler yapılabilir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 6. SONUÇLAR ve GELECEK ÇALIŞMALAR Karayolu taşıtlarında kullanılan direksiyon sistemleri, sürücü ile taşıt arasındaki en önemli arayüz olmalarının yanında, taşıt Ar-Ge süreci açısından da üzerinde çok çalışılan ve gelişme potansiyeli itibariyle önü açık altsistemlerdir. Bu çalışmada öncelikle temel özellikleri ile hidrolik, elektro-hidrolik ve elektrikli direksiyon sistemleri kısaca tanıtılmıştır. Bu sistemlerin arasında, özellikle binek ve hafif ticari taşıt sınıfları için gelecek vaat eden sistem olarak tam-elektrik destekli direksiyon sistemleri çalışma prensipleri ve sistem elemanları açısından daha detaylı olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Elektrikli direksiyon sistemleri sayesinde direksiyon simidindeki his oldukça hassas şekilde ayarlanabilmekte, taşıt dinamik davranışı belirli sınırlar içinde değiştirilebilmekte ve ilave sürücü yardım fonksiyonları ile taşıta pek çok özellik kazandırılabilmektedir. Bu ayar yapma ve özellik zenginleştirme çalışmaları maliyetli, uzun zaman alıcı ve zaman zaman da tehlikeli yol testleri ile değil, mümkün olduğu kadar laboratuvarda ve özel olarak tasarlanmış uygun deney standları ile yapılmalıdır. Gerçek yol testlerinden mümkün olduğunca kaçınmak ve testleri laboratuvar deney standlarına taşıyabilmek için, direksiyon sistemleri ile ilgili test çeşitleri bir arada kısaca listelenmiş ve bu testlerin yapılabileceği test sistemlerine özet bir vurgu yapılmıştır. Bu çalışmanın gerçekleşmesindeki ve yazarların bu yöndeki gelecek çalışmalarının desteklenmesindeki katkılarından dolayı, İstanbul Teknik Üniversitesi Teknokent şirketlerinden OTAM A.Ş. nezdinde Sn. Volkan Bayraktar’a teşekkür edilmektedir. KAYNAKLAR 1. TC Milli Eğitim Bakanlığı 2005. “Direksiyon Sistemleri”, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, Ankara 19 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar 2. Erdelyi T., Talaba D., Girbacia F., 2009. “Virtual Prototyping of an Automotive Steering System using Haptic Feedback”, Proceedings of the 2nd International Conference on Sensors, Signals, Visualization, Imaging, Simulation and Material Science 3. Miyazaki, H., Rösth, 2008. “Technical Trends in Steering Systems”, Proceedings of the 7th JFPS International Symposium on Fluid Power, TOYAMA 4. Hur J., 2008. “Characteristic Analysis of Interior Permanent Magnet Synchronous Motors in Electrohydraulic Power Steering”, IEEE Transactions on Industrial Electronics, Vol.55, No.6 5. Sebastian T., S. Islam, Mir S., 2005. “Automotive Steering Systems”, Handbook of Automotive Power Electronic, Edited by Emadi A., CRC Press 6. Balcı S., 2010. “Otomobil Elektrikli Direksiyon Sistemlerinin Modellenmesi ve Duyarlılık Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 7. Rohidas Bendale A. / Maharashtra V., “Electric Power Assisted Steering EPAS Report” 8. Continental Engineering Service Notes, “Electric Power Steering EPS”, 9. Sultan Fateh Ali K./ ULLAH SHAH A., 2012, “How Power Steering Works” 10. Freescale Semiconductor, 2005. “Electric Power Steering” 11. Infineon Application Notes, 2008. “Electric Power Steering (EPS) with GMR-Based Angular and Linear Hall Sensor” 12. Yan Z., Hong V, Rui W., 2006. “Development of Dynamic Parameter Design and Tuning System for EPS”, Int. Conference on Mechantronics and Automation 13. Zhang H. et al., 2009 “Modeling and Characteristic Curves of Electric Power Steering System”, PEDS 2009 14. Rahman M. F., “Electric Power Assisted Steering System For Automobiles”, Electrical EngineeringVol.III 15. Yan Z., Hong W., 2009. “Noncontact Steering Sensor for Electric Power Steering”, International Conference on Information and Automation 16. Hirozumi Eki, Tatsuo Teratani, Takashi Iwasaki, 2007 “Power Consumption and Conversion of EPS Systems” 17. Zhang X., Xin Z., Guobiao S., Yi L., 2008.“Steering Feel Study on the Performance of EPS”, IEEE Vehicle Power and Propulsion 18. Data S., Pesce M, Reccia L., 2004. “Identification of Steering System Parameters by Experimental Measurements Processing”, Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part D, Journal of Automobile Engineering DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar YARIİLETKEN SENSÖRLER YARDIMIYLA ARAÇ HAREKETLERİNİN ANALİZİ, KAZA DURUMUNUN TESPİTİ ve eCALL Murat Erat*, Ömer Şahin Karaman*, Halil Özçiçek* *Ortem Elektronik A.Ş. , KOCAELİ eCall (Emergency Call, Acil arama) genel anlamda araçların kaza yapmaları durumunda acil çağrı merkezlerini otomatik olarak arayan ve kaza yerine ait konum bilgisini otomatik gönderen elektronik güvenlik sisteminin tümüne verilen addır. Sistem kazazedeler bilinçlerini kaybetseler dahi, 112 acil çağrı merkezlerine kaza mahallinin konum bilgilerini otomatik olarak gönderebilecek ve araç içi ile sesli görüşme yapabilecektir. eCall olarak adlandırılan bu sistem tüm Avrupa Birliği ülkelerinde 2015 yılı itibarıyla uygulamaya konulacaktır. Bu çalışmada yarıiletken ivme sensörü kullanılarak araç üzerinden x,y,z düzlemleri boyunca ivme verileri toplanmış, bu veriler işlenerek, aracın seyahat esnasındaki hareketleri hakkında kestirimler yapılmıştır. İvme sensöründen toplanan veriler üzerinde yapılan çalışmalar ile araç hareketlerinin tespitine yönelik özel algoritmalar geliştirilmiştir. Geliştirilen özel algoritmalar bu amaç için tasarlanan elektronik kontrol ünitesine yüklenerek araç üzerinde gerçek ortamda test edilmiştir. Test esnasında araç üzerinde ani fren, hızlanma, keskin viraj, savrulma, ters dönme, kasis üzerinden geçme, çukura düşme v.b. senaryoları gerçekleştirilmiş ve okunan veriler ile doğrulanmıştır. Bunun dışında eCall sistemi için geliştirilen donanım, ayrıca model araçlara monte edilip, hareketli ve sabit platformlarla çarpıştırılmış, çarpışmalara ait ivme verileri toplanmış ve bu veriler üzerinde çarpışmanın şiddetinin tespitine yönelik algoritmalar geliştirilmiştir. Trafik kazalarında, ekseriyetle kaza yerine ulaşma süreleri çok uzun olmaktadır. Genellikle araçlar bir kazaya karıştığında, sürücüler ya da yolcular veya kaza mahallinde olan biri, acil durum merkezini (ambulans, güvenlik kuvvetleri) arayarak kazayı bildirmekte ve çarpışan araçların yerlerini tarif etmektedir. Uzak bölgedeki ciddi bir çarpışma sonrasında çarpışma bildirilene kadar çok değerli zamanlar kaybedilmektedir. Ayrıca görgü tanıkları veya yolcular çarpışan aracın yerini tam olarak bildirmede çoğu zaman zorluk yaşayabilirler. Bazen görgü tanıklarının da olmadığı, kazanın haber verilemediği durumlarda oluşmaktadır. Böyle durumlarda çoğu zaman kişilerin kaza yaptıklarının farkına bile varılamamaktadır. Bu durumda kaza yeri bilinemediğinden, kaza yapanlara belki saatler süren aramalar sonucu ulaşılmaktadır. Kazalarda hayat kurtarmak için her saniye çok önemli olup, otomatik Acil Arama (eCall, Emergency Call) sistemi ile yardım ekiplerinin kazadan haberdar edilmesiyle, kaza yerine ulaşma sürelerini önemli ölçüde azalacaktır. AB ülkelerinde meydana gelen trafik kazalarında yılda ortalama 30 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Bir kaza 24 durumunda, acil servis ekiplerine kaza yeri bilgilerinin doğru aktarılması durumunda ve intikal sürelerini kırsal alanlarda % 50, kentsel alanlarda ise % 40 oranında azaltır. Bu kritik zaman kazancı sayesinde Avrupa Birliği’nde her yıl yaklaşık 2500 kişinin hayatının kurtarılması ve on binlerce yaralı durumundaki kişilerinde hayati ciddiyetlerinin azaltması beklenmektedir [1]. Araçlara çarpışmaları anlayacak, acil servis ekiplerine kaza mahallinin konum bilgilerini otomatik gönderebilecek bir sistemin (eCall) yerleştirilmesi durumunda, kazazedelere daha hızlı ulaşılarak, yaralıların daha çabuk tedavi edilmesini sağlayacaktır. Bu sistem ile otomobillerin trafik kazası yapması durumunda GSM iletişim ağı üzerinden otomatik olarak 112 acil servisi araması öngörülmektedir. Sistem kazaya ait bilgileri toplayıp, ilk yardım ekiplerine kaza yeri ve kazanın biçimine ilişkin bilgileri aktaracaktır. Bu sayede sürücüler kırsal alanda dahi kaza yapmış ve hatta bilincini kaybetmiş olsalar bile kaza mahallinin yerinin tespit edilmesi hedeflenmektedir. Bir aracın kaza yaptığını tespit edebilmek hayat kurtarmak adına son ENDÜSTRİ OTOMASYON derece önem arz etmektedir. Söz konusu çalışmada, belirlenen senaryolar (ani hızlanma, durma, savrulma, kasise düşme, v.b) dahilinnde, araç üzerinden yarıiletken sensör vasıtası ile veriler toplanmıştır. Toplanan veriler üzerinde geliştirilen algoritmalar uygulanarak veriler yorumlanmış ve aracın mevcut hareketleri tespit edilmiştir. Böylelikle eCall sistemi için gerekli kazanın tespiti, ivme sensörü kullanarak mümkün hale getirilmiştir. 2. eCall SİSTEMİNİN YAPISI Bu proje kapsamında geliştirilecek cihaz araca ait birçok veriyi(hız, devir, saat, konum, çarpma şiddeti, fren bilgisi vb.) sürekli veya belirlenen eşik değerlerinin aşılması durumunda kaydedecektir. Bu kayıtlara, gerekli durumlarda yetkilendirilmiş kişiler uzaktan veya cihaz üzerinden erişebilecektir. Ayrıca kazanın oluşması durumunda sistem otomatik olarak 112’yi arayacak ve PSAP’a (Public Safety Answering Point) konum bilgisi ile birlikte kaza şiddetini de gönderecektir. Sistem şu alt birimlerden oluşmaktadır: ARM tabanlı Denetleme Birimi, GSM Modem, GPS, G-Sensor, Gyro Sensor, Kayıt Ortamı ( Flash Hafıza), CAN Bus ara bağlaşım, Ses giriş-Çıkış ve sayısal Dosya: Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar giriş çıkış portları. Şekil 1’de sistemin çalışma prensibi verilmiştir [2]. Şekil 2’de görülmektedir. Kullanılan kalman filtresi: Xk = Kk · Zk+(1- Kk) · Xk-1 Xk: Son değer Kk: Kalman çarpanı Zk: Ölçülen değer Xk-1:Bir önceki değer Şekil 1. eCall Sisteminin Çalışma Prensibi Bu sisteme sahip olan bir araç kaza yaptığında sistem otomatik olarak devreye girecek ve 112 Kamu Güvenliği Cevaplama Noktasını (PSAP) arayacaktır. IVS (Araç içindeki eCall Cihazı) cihazı GSM operatörlerinden bağımsız (SIM kart kullanmaksızın veya kullanarak) 112 Kamu Güvenliği Cevaplama Noktası ile ses kanalı üzerinden bağlantı yapacak ve GPS/ Glonass uydularından aldığı aracın konum verilerini ses kanalı üzerinden PSAP’a gönderecektir. PSAP’ a veri gönderme işlemi bittikten sonra, araç içerisinde bulunan kişiler ile PSAP’ta bulunan görevliler karşılıklı olarak görüşebilecekler veya PSAP araç içini dinleyebilecektir. PSAP araçtan aldığı konum verilerini kendi haritaları üzerine işleyip olayın olduğu mahalli belirleyecek, daha sonra ihtiyaca bağlı olarak Polis, Jandarma, Ambulans, İtfaiye, vb. gibi ilgili birimleri kaza mahalline yönlendirip, müdahale edilmesini sağlayacaktır. Kamu güvenliği cevap noktası (PSAP) Aselsan tarafından geliştirilmekte olup 2014 yılı sonunda bitirilmesi hedeflenmektedir [3]. 3. VERİLERİN TOPLANMASI ve İŞLENMESİ Yarıiletken sensörler ile veri toplayabilmek için özel elektronik kontrol ünitesi geliştirilmiştir. Geliştirilen kontrol ünitesi her 10ms süre ile sensörlerden verileri okuyup bunları bilgisayar ekranına aktarmaktadır. Böylelikle veri akışı aktif olarak görüntülenebilir ve kayıt edilebilir hale getirilmiştir. Geliştirilen cihaz araç hareket yönüne uygun koordinat eksenlerinde monte edilmiştir. Elektronik kontrol ünitesi için geliştirilen yazılımın akış şeması Şekil 4. Düz Zemin Rölanti Verilerinin Kalman Filtresinde geçirilmiş hali Şekil 2. Elektronik Kontrol Ünitesi Üzerinde Geliştirilen Yazılımın Akış Diagramı Kullanılan ivme sensörü çözünürlük olarak 7-bit ve maksimum ölçüm değer 8g’dir[4].Yani ivme sensöründen okunan 1 birim değer yaklaşık olarak 0,618 m/s2 ivme değerine denk düşmektedir. İvme sensörlerinin üzerine hiçbir ivme etki etmezken (hareketsiz veya ivmesiz hareket durumunda) yer çekimi ivmesinin gözlenmesi gerekir. Bu şekilde kullanılan sensör kalibre edilebilir. Hareketsiz yere paralel durumda iken sadece Z ekseninde 9,81m/s2’lik ivme değerinin ölçülmesi gerekir. Benzer şekilde sırası ile araca eğik zeminde rölanti, düz zeminde sabit hız, eğik zeminde sabit hız, düz zeminde hızlanma, eğik zeminde hızlanma, virajda sabit hız, virajda yavaşlama, düz zeminde ani fren gibi senaryolar uygulanmış ve bu işlemlere ait ivme verileri x,y,z eksenleri boyunca toplanmıştır. Söz konusu ivme veri grafikleri aşağıdaki Şekil 5.,6.,7.,8.,9.,10.,11., lerde gösterilmiştir. Şekil 5. Eğik Zeminde Rölanti Verileri Şekil 6. Düz Zeminde Sabit Hız Verileri 3.1. VERİLERİN TOPLANMASI Başlangıçta araç düz zeminde rölantide çalışırken ölçümler yapılmış ve ivme verileri toplanmıştır. Bu ölçümlere ait ham veri grafiği Şekil 3’de gösterilmiştir. Şekil 7. Eğik Zeminde Sabit Hız Verileri Şekil 8. Düz Zeminde Hızlanma Verileri Şekil 3. Düz Zeminde Rölanti Verileri Hareketsiz halde elde edilen bu veriler, sistemin daha kararlı çalışması için Kalman filtresinden geçirilmiştir. Şekil 4’de düz zeminde rölanti verilerinin Kalman filtresinden geçirilmiş hali görülmektedir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Şekil 9. Eğik Zeminde Hızlanma Verileri Şekil 10. Virajda Sabit Hız Verileri 25 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar 3.2.2. İvme Yönünün Belirlenmesi Şekil 11. Virajda Yavaşlama Verileri Şekil 12. Düz Zeminde Ani Frenleme 3.2. VERİLERİN İŞLENMESİ Verilerin işlenmesi için üç farklı tip algoritma geliştirilmiştir. Bunların ilki aracın yere göre açısını bulan algoritmadır. İkincisi ise okunan sensör değerini değerlendirip ivme yönünü belirleyen algoritmadır. Son algoritma ise ivmenin değişimini inceleyerek potansiyel kaza durumunu tespit eden algoritmadır. Açının belirlenmesi adımında okunan son yüz verinin ortalama değeri, kullanılan hafızanın belirli bir yerinde tutulmaktadır. Her eksen için ivme sensörü üzerinden okunan yeni ivme değeri kendi ortalama değeri ile kıyaslanır. Kıyaslama sonucunda ki mutlak fark 0,1g değerinin üzerinde ise araçta ivmelenmenin başladığı kabul edilir. Sensörden okunan değer ortalamadan büyük ise hızlanma, küçük ise yavaşlama olduğunu göstermektedir. Aynı hesap yatayda ki diğer eksen “y” içinde uygulanır. Bu sonuç ile virajlarda oluşan hareketler ya da yan kayma gibi hareketleri tespit edilebilir. Bahsedilen algoritmanın akış diyagramı Şekil 14’te verilmiştir. 3.2.1. Açının Belirlenmesi İvme sensöründen okunan veriler “ilk giren ilk çıkar” mantığında çalışan tampon hafıza bölgesine yüklenir. Tampon hafıza bölgesinin uzunluğu testler esnasında 100 ivme verisini saklayacak şekilde tasarlanmıştır. Tampon hafıza bölgesine eklenen her yeni ivme verisi toplamının ortalaması alınmaktadır. İvmesiz hareket veya hareketin olmadığı durumlarda araca sadece yer çekimi ivmesi etki ettiğinden, araç üzerinde ölçülen x,y,z, eksenlerindeki ivmeler toplamı 1g (9,81 m/s2) olacaktır. Böylelikle 1g değerinin üç eksene dağılımı hesaplanarak aracın yeryüzüne göre yaptığı açı hesaplanabilmektedir. Eğer ortalama ivme değer 1g’den farklı çıkıyor ise araç üzerine yerçekiminden başka bir kuvvet etki ediyor anlamına gelmektedir. Bu algoritmanın akış diyagramı Şekil 13’de gösterilmiştir. Şekil 13. Aracın Yerküreye göre Açısını belirleyen akış şeması 26 Şekil 15. Araç Üzerinde İvmelenme var ise şiddetini belirleyen akış şeması Hesaplanan şiddet değeri 1g değerini geçmesi kaza durumu olarak kabul edilmektedir. Bu eşik değeri yapılan farklı çalışmaların incelenmesi sonucu verilmiş bir karardır. “Taşıtlarda Fren Verimi ve Frenleme Mesafesi Analizi” [5] makalesinde çizelge 1’de gösterilen ölçümlerde en fazla elde edilen ivme değeri 1g’yi geçmemiştir. Yine araç üreticilerinin kendi yaptıkları frenleme testlerinin sonuçlarına göre normal bir frenlemede aracın ivmesi 1g değerini aşmamaktadır. Şekil 14. Araç ivmelenme yönünü belirleyen akış şeması 3.2.3. Şiddetin Hesaplanması ve Hareket Analizi İvme yönünün hesaplanmasında kullandığımız ivme ortalaması ile yeni verinin farkı sonucunda ki değer birim zamanda ki ivmelenmeyi göstermektedir. İvmelenme başladıktan sonra ivme sensörü üzerinden her yeni gelen veri ile önce ki veri kıyaslanıp, hesaplanan değer üzerine eklenir. Böylelikle olayın şiddeti ve hangi eksenlerde gerçekleştiği bulunur. Şiddetin hesaplanması işlemi, şiddet değerinin tekrardan sıfır değerine dönmesi ile sonlandırılır. Şiddetin sıfır değerine dönmesi ivmelenme hareketinin son bulduğunu göstermektedir. Bahsedilen hesabın akış şeması Şekil 15’te gösterilmiştir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Bu bilgileri değerlendirerek şiddet değerinin 1g üzerine çıkması kaza durumu olarak kabul etmemiz için yeterlidir. Şiddet değerinin sıfır değerinden büyük ölçüldüğü durumlarda ikinci bir eşik değeri konularak kaza öncesi, potansiyel kaza durumu tespit edilebilir. Yani şiddet değerinin 0,5g üzerine çıkması demek aracın frenleme durumunda olduğunu göstermektedir, böylelikle kaza öncesi kayıt alma işlemi ya da kaza öncesi çalışması gereken diğer sistemleri tetikleyici bir algoritma olarak da kullanılabilir. 4. eCALL ENTEGRASYONU Tasarlanan eCall cihazı blok diyagramı Şekil 16 da verilmiştir. Cihaz sürekli GPS/GLNSS uydularından aldığı konum bilgilerini saklamakta ve ivme sensöründen topladığı veriler üzerinde bahsedilen algoritmaları uygulamaktadır. İvme sensöründen alınan verilerin kaza eşik değerini aşması durumunda sistem GSM modül üzerinden 112 yi aramakta ve kaza konum bilgisini ses kanalı üzerinden PSAP’ a göndermektedir. Ses kanalı üzerinden konum verilerinin gönderilmesi esnasında veri kayıplarını önlemek için kanal ses işaretlerine (mikrofon) kapatılmaktadır. Veri gönderme işlemi bitiminden sonra kanal ses iletişimine açılmaktadır. Şekil 16. eCall Cihazı Blok Diyagramı 5. SONUÇ eCall Sistemi 2015 yılı itibarıyla tüm AB üyesi ülkelerde kullanımı zorunlu olacaktır. Sistemin devreye alınması ile birlikte trafik kazaları sonucu meydana gelen can kayıplarının azaltılacağı hedeflenmektedir. Bu çalışma ile birlikte çarpışma bilgileri araçtan bağımsız tespit edilebilmiş, çarpışmanın şiddeti ve konumu GSM ses kanalı üzerinden uzak konumdaki sunucuya gönderilmiştir. Bununla birlikte çarpışma şiddet bilgileri, kaza anındaki hız bilgisi v.b parametreleri ve araç koltuklarında oturan kişi sayısını da gerçek zamanda sunuculara göndermek mümkün olacaktır. Araçlardan toplanan veriler üzerinden geliştirilen hareket sezinleme algoritmaları, tasarlanan eCall cihazı üzerine gömülüp gerçek testler yapılmıştır. Araçlara düz zemin, eğilimli zemin ve virajlarda ayrı ayrı ani hızlanma, ani yavaşlama, sabit hızlı hareketler uygulanmış ve algoritma sonuçları ile birebir örtüştüğü görülmüştür. Kaza durumu kararı gerçek çarpışma testleri gerektirdiğinden, model araçlar üzerinde denenmiş, çarpışma algoritmasının doğru çalıştığı gözlemlenmiştir. Bu cihazların araçlar üzerinde kullanıma başlanması ile birlikte kaza verilerine ait veri tabanları oluşacak, gerçek araç verilerinin analizi ile birlikte daha doğru sonuçların elde edilmesi mümkün olacaktır. KAYNAKLAR 1. http://www.heero-pilot.eu/view/en/ecall.html 2. http://www.heero-pilot.eu/ressource/static/files/ert_ heero_03.pdf 3. http://www.eena.org/ressource/static/files/2.-sanl-.pdf 4. http://www.st.com/st-web-ui/static/active/en/resource/ technical/document/datasheet/CD00213470.pdf 5. BAYRAKÇEKEN,H., DÜZGÜN,M., “Taşıtlarda Fren Verimi ve Frenleme Mesafesi Analizi”, POLİTEKNİK DERGİSİ, CİLT 8, SAYI 2, 2005. ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar FORD MUSTANG ÜRETİMİNDE CC-LINK AĞI! CLPA TURKEY www.clpa-europe.com/tr_EU ■ Montaj FORD, Flat Rock-Michigan’daki AutoAlliance tesisinde, Ford Mustang ve Mazda 6 üretmektedir. 2,5 milyon metrekarelik bu tesiste 3,700’den fazla işçi çalışmaktadır. AutoAlliance, yaklaşık olarak günde 1,200 araç üretiminde CC-Link Ağı’ndan yoğun olarak faydalanmaktadır. Serbest Güç (P&F) Konveyörü’dür. Tesis vasıtasıyla konveyörleri güçlendiren motorlar, CC-Link vasıtasıyla Mitsubishi VFD Sürücü bağlantısı tarafından kontrol edilir. Mekanik olarak P&F konveyörlerinin, Henry Ford’un ilk montaj hatlarındakilerle temelde aynı olması P&F konveyörleri ile ilgili ilginç bir gerçektir. Bu uygulama, gövde montajı ve boya işlemlerinde kullanılmaktadır. 400’den fazla robot, her bir araç üzerinde 6,000 üzerinde gövde kaynağı yapmaktadır. 61 robot ve 10 otomatik boya makinesi de, sızdırmazlık, ses yalıtımı ve 19 boya rengi uygulamalarında kullanılmaktadır. Montaj hattının kolaylığı ve CC-Link’in mükemmel güvenirliği, burayı yüksek verimli bir imalat tesisine dönüşmektedir. Bu yeni hatların kurulu ve faaliyette olduğu hız, önceden kullanılan diğer şebekeli sistemler ile karşılaştırıldığında önemli tasarruflar ile sonuçlanmaktadır. AutoAlliance’daki kontrol mühendisleri hiçbir CC-Link şebeke arızasının var olmadığını; buna karşılık 2 başka yaygın olarak kullanılan endüstriyel ağ sistemli ve Ethernet şebekeli birtakım arızalar deneyimlediklerini söylemektedirler. Hareket Halinde CC-Link Konveyör Sistemi CC-Link vasıtasıyla kontrol edilen bir dizi konveyör, çeşitli kaynak, montaj ve boyama istasyonları üzerinden araba gövdelerini taşımaktadır. Her bir araç üretim esnasında yaklaşık olarak 13 mil hareket eder. Yandaki görüntüler, bir Güç ve ENDÜSTRİ OTOMASYON 29 DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar Bununla birlikte, kontrol sisteminin kapsamlılığı büyük ölçüde değişmiştir. Örneğin; özel bir konveyör hattı üzerindeki yük, hatta yeterli gücü göndermek amacıyla her biri kendi şebekeli Mitsubishi VFD sürücüsüne sahip olan 2 motor gerektirmektedir. Bunu yapmak için Mitsubishi kontrolörü, 2 motor arasında uygun yük paylaşımını gerçekleştirmek için sürücüleri koordine etmelidir. Böylece her bir motor, konveyör hattına yönelik eşit bir tork miktarı sağlar. Tipik Kontrol Paneli Bu fotoğraflarda gösterilen, AutoAlliance Tesisi’nin Gövde Mağazası bölümü kapsamında Mustang ara-montajına yönelik kontrol panellerinden biridir. Mustang otomobil gövdesi sürücü tarafı panelinin montaj kontrolünü elden geçirir. Bu panel, beş CC-Link şebeke yöneticileri ile bir Mitsubishi Q Serisi Kontrol Birimi içermektedir. Beş şebekeden biri, gövde mağazası içerisindeki diğer kontrol panelleri arasında bağlantı sağlamaktadır. Diğer CC-Link şebekeleri, malzeme işleme ekipmanı, robotlar ve aşağıda belirtilen kaynak işletimlerinin kontrolünü idare etmektedir. Mustang Gövde Mağazası içerisinde bu tipte yaklaşık olarak 125 kontrol paneli vardır. Bu AutoAlliance tesisinde Mazda Gövde Mağazası da, aynı zamanda Mazda montajına yönelik benzer kontrol işlevleri sağlamak için bu tipte yaklaşık olarak 125 kontrol paneli kullanmaktadır. Gövde Paneli Montajı ve Kaynak İşletimleri CC-Link, ağ oluşturmak, bir JIG yatağını hareket ettirmek için motorları güçlendiren VFD sürücülerini iletmek ve kontrol etmek için kullanılmaktadır. Bir JIG, otomobil gövdesinin bir kısmını mengene ile sıkıştırabilen, katlayabilen ve tutabilen uzaktan pnömatik I/O ile büyük bir aparattır. JIG üzerine monte edilen ve CC-Link’e bağlanan, çeşitli kelepçeleri ve aktüatörleri kontrol eden ise Mitsubishi IP67-oranlı I/O modülleridir. Farklı JIG yatakları, otomobil gövde montajının farklı işlevlerine yönelik olarak kullanılmaktadır. Çok sayıda sabit ve hareket edebilen JIG yatakları vardır. Bir CC-Link Ağı, bu özel imalat hücresi içerisindeki Kawasaki robotlarının bağlantısı ve koordinasyonunu idare etmektedir. Bu robotların bazıları söz konusu hücre içerisindeki parçaları hareket ettirmektedir ve diğer robotlar gövde paneli montajlarının kaynak işlemini gerçekleştirmektedir. CC-Link Ağı, robot hareketi başlatır ve durdurur; aynı zamanda çarpışmalardan kaçınmak amacıyla robotlara konumlarını birbirlerine bildirme olanağı sağlamaktadır. Bir uzak JIG yatağı bir seferde kontrolör ile bağlantıya geçmesine rağmen, bu hücrede çoklu uzaktan JIG yatakları vardır. Kontrolörü çalıştırmak ve bağlantı kurmak için uzak JIG yatağı, zamanı geldiğinde, otomatik olarak büyük bir konektör vasıtasıyla ağa takılır. Bu noktada JIG yatağı uzaktan I/O güç alır ve Q serisi kontrolörden komut almak için CC-Link’e bağlanır. JIG yatağı montaj operasyonunun bir kısmını tamamladıktan sonra, ağdan otomatik olarak çıkarılır ve kaldırılır. Ağa her bir JIG yatağını bağlamak veya ağdan çıkarmak için gerekli olan sıkı motor kontrolü CC-Link vasıtasıyla VFD sürücülerine iletilmektedir. Ağa takılan ve ağdan çıkarılan her bir JIG yatağı ile ağ arızası olmadan güç altında çalışan bu cihazların çıkarılması ve yenisi ile değiştirilmesi işlemini yapmak, CC-Link’in kapasitesini gösterir. Yan panel tamamlandıktan sonra, bir başka robot, bir Güç ve Serbest Güç Konveyörü üzerindeki paneli hareket ettirir. Kawasaki robotlarına bağlana bir CC-Link hattı, gövde panellerinin kaynaklanmasını tamamlar. Tesisin Gövde Montaj kısmında yaklaşık olarak 400 robot vardır. Her bir robot, CCLink Ağı vasıtasıyla bir Mitsubishi kontrolörüne bağlanır. Bir CC-Link Ağı, genel olarak 10 ve 12 robot arasında denetim yapar. Buna ek olarak, Mitsubishi VFD sürücüsü, robot kaynaklama silahlarına soğutma suyu sağlayan pompaları kontrol eder. 30 ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Otomotiv ve Yan Sanayi Teori ve Uygulamalar Tipik Operatör Arayüz Paneli Çok sayıda Mitsubishi GOT Operatörü Arayüz Panelleri LCD ekranların üretim bilgisi ve durumunu göstermek için kullanılmaktadır. VFD sürücüleri ve Operatör Panelleri, CC-Link vasıtasıyla PLC kontrol birimleri ile iletişime geçer. Tesisin gövde montaj kısmı içerisindeki kontrollerin %95’inden daha fazlası CC-Link aracılığıyla bağlanmaktadır. LASD ve derz dolgusunu uygun şekilde uygulamak için, ABB robotlarına CC-Link vasıtasıyla iletilen gövde biçimini belirleme ve yeni gelen araç çerçevesini taramada lazerlerden faydalanmaktadır. Operatör istasyonu aynı zamanda yeni gövde biçimini onaylamak için LASD hattını öğretmek ve göstermekte de kullanılmaktadır. Boya Hattı Mitsubishi PLCs, en gelişmiş Fanuc P500 robotunun cila rengini uyguladığı yerde boya hattını kontrol eder. Bu robotlar 24 farklı boya renkleri uygulayabilir. Cila rengi uygulandıktan sonra, bir başka robot sprey hattı ile araç gövdesi üzerini boyayarak iki temiz kaplama yapılmaktadır. Kirlenmenin Azaltılması Ses İzolasyon Malzemesinin Uygulanması CC-Link kontrollü ABB robotları, boyama öncesinde arabanın gövdesi içerisinde LASD (sıvı uygulanan ses yalıtımı) malzeme ve derz dolgusu uygular. Beş farklı gövde türü, bu hat (MustangCoupe veya üstü açılabilir ve Mazda 6 Wagon, Hatchback veya Sedan) vasıtasıyla çalışır. Her bir gövde biçimi, farklı bir malzeme uygulama rutini gerektirir. AutoAlliance tesisi aynı zamanda kirlenme azaltılmasında en yeni donanımı kullanmaktadır. Gövde boyama işlemi sırasında oluşturulan güçlü dumanlar atmosfere salınmadan önce zararlı bileşenleri etkisizleştirmek için yakılır. İşlem, Rejeneratif Katalitik Oksitleyici için RCO olarak adlandırılmaktadır. Bir Mitsubishi PLC, 5 Mitsubishi VFD sürücülerine CCLink vasıtasıyla RCO işlemi ve iletişimlerinde kontrol sağlar. Her bir VFD sürücüsü, 500 HP fanı kontrol eder. Söz konusu işlemde, bir katalitik oksitleyici üzerinden duman geçişi ve boya hattından kaynaklanan egzoz dumanı da dâhildir. Bu işlemde 6 oksitleyici yatağı (2 yakma fırını, 2 rejenarasyon, 2 yedek) vardır. RCO işleminde kullanılan bu CC-Link Ağı aynı zamanda mevcut sistem durumunu görüntülemek ve operatörün kontrol sistemi ile etkileşim halinde olmasını sağlamak için bir Mitsubishi 800 serisi GOT operatör ara yüzü içermektedir. LASD, manuel olarak kurulması gereken ve önceden kullanılan mat yalıtımını yenisi ile değiştirir. Otomobil çerçevesi türüne bağlı olarak, LASD ve derz dolgusu aracın 12 farklı alanına uygulanabilir. Gövde mağazası içerisinde olduğu gibi, CC-Link Ağı, robotların malzemeye ne zaman ve nerede uygulandığını söylemektedir. Çalışırken çarpışmaları engellemek için robotlar arasında bir iletişim yöntemi de sağlamaktadır. LASD Gövde Kimlik Operatörü İstasyonu, CC-Link vasıtasıyla Q kontrol birimine bağlanmaktadır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 31 Söyleşi “Rockwell Automation Olarak, Tüm Sanayicilerimize Endüstri 4.0 Hakkında Bilgi Vermeye Hazırız.” Bu sayımızda Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü Sayın Cenk Ceylan ile, Rockwell, iş hayatı ve Endüstri 4.0 üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. E&O: Sizi tanıyabilir miyiz? Cenk Ceylan: İlk iş hayatıma şimdi rakibimiz olan bir Fransız firmasında elektronik marketing sorumlusu olarak başladım. Daha sonra iş hayatıma satış kulvarında devam etmek istedim. Aslında sattığımız şeyin gerçekten bir ürün ya da basit bir malzeme olmadığı, sistem satışı olduğu için sistemin işleyişini bilmek gerektiğini düşündüm. Daha sonra o sistemi kullanan tarafa bir süre zaman ayırmam gerektiği için bir enerji santralinde işletme ve bakım tarafında bir pozisyonda 3,5 yıl kadar görev yaptım. Orada çok farklı otomasyon sistemleri vardı. Enerji, otomasyon açısından en karmaşık proses üretimi olduğu için her türlü otomasyon ihtiyacı ve sorunuyla orada karşılaştığımdan dolayı güzel bir deneyim oldu. 3,5 yıl sonrasında da yine şu 34 an rakibimiz olan bir Alman şirketinde enerji üretimi otomasyonu kısmında 5 yıl kadar görev yaptım. 2008 başından bu yana Rockwell Automation’daki görevimi sürdürüyorum. Biz hem ağır sanayi hem de tüketici malları üreten fabrikalar alanında hemen hemen her sektöre çözümler sunuyoruz. E&O: Okurlarımıza Rockwell Otomasyon’u kısaca anlatabilir misiniz? Cenk Ceylan: Rockwell Automation aslında Allen Bradley ismiyle 1903’te kurulmuş, otomasyon sek- ENDÜSTRİ OTOMASYON Söyleşi Biz her uygulamayı ayrı bir konu olarak ele alarak evrensel donanım ve yazılım ailelerimizi kullanarak o uygulamaya özel çözüm üretiyoruz. törünün en eski firması. Firma, tamamen endüstriyel otomasyon alanında çalışmakta. Elektrik dağıtımı ve benzeri işleri yapmıyor. 1981’in sonlarına doğru, daha çok havacılık ve savunma sanayi kökenli Rockwell Holding, Allen Bradley’i satın alarak Rockwell Automation şirketini kurdu. Hardware kısmının adı hala Allen Bradley, software kısmı ise Rockwell Software olarak geçiyor, dolayısıyla ürün portföyümüz iki markanın birleşimiyle oluşuyor. Türkiye operasyonumuz ise 1993 yılında kuruldu. Bu yıl sektördeki 22. senemiz. 2008 yılından itibaren de biraz daha farklı bir şekilde, teknik çözümlerimizle pazarda yer alıyoruz. Boyut olarak mikro kontrol seviyesinden tesis çapında seviyelere kadar çözümler sunan bir firmayız. Hem makine imalatçılarına, hem sistem entegratörlerine, hem de son kullanıcılara gerek malzeme tedariği hizmeti gerekse anahtar teslim çözüm ve servis hizmetleriyle destek olmaya çalışıyoruz. çalışıyoruz. Makinelerin tesis içinde entegrasyonu ve tesisin genel kontrol dizaynında yer alıyoruz. Bunun yanı sıra makine otomasyonu konusunda da Rockwell Automation’ın geniş bir portföyü var. Küçük makine uygulamaları için Mikro Serisi adını verdiğimiz özel bir platformumuz bulunmakta. Biz bu kısma ‘Connected Components’ diyoruz. Bunun yanı sıra hareket kontrolü, ‘Lc drive’ gibi uygulamaları da küçük makine uygulamaları için gerçekleştirebiliyoruz. Orta segment dediğimiz makine çözümlerimiz ‘Mid Range’ adı altında geçiyor; bunlar daha çok compact PLC boyutundaki sekiz ila on eksen civarındaki uygulamalarda hareket uygulamaları. Bunun daha üzerindeki ve daha sofistike otomasyonlar da büyük sistemler olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla Rockwell Automation’ın makine imalatı sektörüne sunduğu üç farklı seviyede otomasyon çözümü olduğunu söyleyebiliriz. E&O: Üretimin olduğu her yerde otomasyon da oluyor. Siz daha çok hangi sektörlerle çalışmaktasınız? Cenk Ceylan: Rockwell Automation’u sektör olarak sınırlamak çok zor. Biz hem ağır sanayi hem de tüketici malları üreten fabrikalar alanında hemen hemen her sektöre çözümler sunuyoruz. Alüminyumdan lastiğe, demir çelikten çimentoya, sudan yiyecek içecek gıda sektörüne kadar her tip üretim yapan tesise çözümümüz bulunduğu için, hizmet verilen ana sektör diye keskin bir ayrımımız yok. Bu tesislerdeki tüm prosesler için aynı kalite ve donanımda hizmet verebiliyoruz. İşin daha çok tüketim malları ve seri üretim kısmına baktığımız zaman, yatırımların büyük çoğunluğu makine, makine hatları ve parkurları üzerine. Dolayısıyla bu alanda makine imalatçılarıyla yoğun bir şekilde E&O: Probleme özel çözümler mi geliştiriyorsunuz, mevcut ürünlerinizi mi sunuyorsunuz? Cenk Ceylan: Otomasyonun gittiği yön olduğu için biz, AR-GE tarafında çok fazla yatırım yapıyoruz. 10 sene önceki motor sürücünüzle bugünkü teknoloji motor sürücüsü arasında enerji verimi farkı var, kontrol kabiliyetleri farkı var, buna da yatırımlarımız sürüyor. İlave yatırım en fazla yazılım tarafında. Çünkü bu bahsettiğim süreçlerin iyileştirilmesi daha çok optimizasyon, verimlilik üretim kayıplarının azaltılması, envanter yönetimi, iş emirlerinin akışlarının yönetilmesi, hatların entegrasyonu, otomasyon sistemiyle yönetim sistemi entegrasyonu, bunların çoğunu software bazında yapılıyor. Bu software’leri dünyada en yaygın yelpazede üreten ve AR-GE yapan şirket biziz. ENDÜSTRİ OTOMASYON 35 Söyleşi E&O: Müşterilerinizin ürün seçimlerine katkınız oluyor mu? Cenk Ceylan: Bu konuda çalışan 2 ayrı takımımız var. Ticari mühendisler olarak adlandırdığımız grubumuz, müşterilerimize satış öncesi ürün seçimi ve uygun konfigürasyon tasarımı konusunda destek oluyorlar. Ayrıca tamamen makine imalatçılarımıza teknik danışmanlık yapan GOTC (Global Makina İmalatçıları Teknik Danışmanı) adı altında bir ekibimiz mevcuttur. E&O: Firmanızın çalışan profiline dair neler söyleyebilirsiniz? Cenk Ceylan: Firmamızın çalışan profilini üç kelime ile anlatmak isterim; GENÇ, DİNAMİK ve ÇALIŞKAN. Özellikle 2008 yılından bu yana oluşturduğumuz ekibimiz sanırım yaş ortalaması olarak sektörün yüksek deneyime sahip en genç ekiplerinden biri. Bu durum müşterilerimize çok dinamik ve hızlı çözüm sağlayan bir şirket olmamızı sağlamaktadır. Aramıza son dönemde katılan “Y” Kuşağı arkadaşlarımız da yeniliklere açık ve araştırmaya yönelik hareket tarzımızı da oldukça geliştirmiştir. Kısacası, şirketimizde deneyimi, dinamizmi, araştırmayı bir araya getirdiğimiz çok kaliteli bir ekip ile müşterilerimize her konuda üstün hizmet vermeye çalışıyoruz. E&O: Eğitim kurumları ile ortak geliştirdiğiniz projeler ve şu anda sahada olan mühendislere baktığınızda, Türkiye Endüstri 4.0’a hazırdır diyebilir miyiz? Cenk Ceylan: Türkiye’nin Endüstri 4.0’a hazır olup olmadığını iki başlıkta değerlendirmekte fayda var. Birincisi, uygulamayı gerçekleştirecek şirketler ve ekipler. Bu anlamda uygulamacı şirketlerden biri olarak, ürün ve hizmet anlamında hazır olduğumuzu söyleyebiliriz. Global bir şirket olarak Rockwell Automation son yıllarda özellikle gelişmiş sanayi ülkelerinde bu uygulamaları başarı ile hayata geçirmiştir. Aramıza son dönemde katılan “Y” Kuşağı arkadaşlarımız da yeniliklere açık ve araştırmaya yönelik hareket tarzımızı da oldukça geliştirmiştir. Biz her uygulamayı ayrı bir konu olarak ele alarak evrensel donanım ve yazılım ailelerimizi kullanarak o uygulamaya özel çözüm üretiyoruz. 36 İkincisi, uygulamayı yaptıracak Türk sanayici şirketler. Burada henüz konunun önemi ve global rekabetteki katma değeri ve yapılmadığı takdirde Türk şirketlerini yakın gelecekte ne tip rekabet zorluklarının beklediği anlamında bilgi ve ilgi eksiği olduğunu düşünüyorum. Burada da bu bilginin anlatılması konusunda iş yine aslında bize düşüyor. Rockwell Automation olarak, tüm sanayicilerimize konu hakkında bilgi vermeye hazırız. E&O: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz… ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar SCHUNK PGN+ Tutucu Serisiyle Gurur Duyuyor Schunk www.schunk.com etini garanti eden bu seriyi farklı kılan bir başka özellik de piston yapısı. Sahip olduğu oval piston sayesinde, dairesel pistona sahip geleneksel tutuculara nazaran daha fazla kuvvet yaratabiliyor, bu sayede enerjiyi tutma kuvvetine tam verimle dönüştürebiliyor. ■ SCHUNK, kendini sürekli geliştiren inovasyon stratejisinin en önemli neticelerinden biri olan ve ultramodern özellikler barındıran PGN+ tutucu serisiyle gurur duyuyor. Bu başarının altında yatan ilkenin süregelen bir çok ürün tasarımı ve teknoloji gelişimine hizmet ettiği düşünüldüğünde, bu yenilikçi stratejinin başarısının oldukça etkili olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Peki nasıl oluyor da teknolojik bir yenilik piyasanın en iyisi haline gelebiliyor? Onu, en çok satılan ürün yapan değerler ve sebepler nelerdir? Tüm bu sorulara yanıt verebilmek için 2000’li yıllara bakmalıyız. O yıllarda SCHUNK tasarımcıları, geleneksel tutucularda önemli bir zayıf nokta olduğunu düşündükleri T-oluk biçimindeki yataklama yapısına odaklandılar. Bu oluğun varlığı, meydana gelen tüm kuvvet ve momentlerin iki yatak üzerinde taşınmasına sebep oluyordu. SCHUNK mühendisleri, bu problemin tutucunun erken aşınmasına, hatta ani kırılmasına yol açtığını gördüler ve yükü yataklara eşit şekilde dağıtan çoklu dişler yardımıyla bu sorunun önüne geçtiler. Kompakt, güçlü ve etkili bir çözüm olan bu patentli sistem, hassas ve güvenilir sıfatlarıyla anılan çoklu dişli yataklama olarak adlandırılmaktadır. SCHUNK bu yenilikçi sistem sayesinde yataklara aşırı yüklemenin önüne geçmekle kalmıyor, aynı boyuttaki tutucuların daha uzun parmaklarla kullanılabilmesine de olanak veriyor. 0.001 mm’lik tekrarlanabilirlik hassasiy- 40 Çoklu dişli yataklama patenti ve bu patentin standartlaşma süreci, otomasyon endüstrisinde eşi görülmemiş bir başarı hikayesinin sadece başlangıcıydı. Bu başarıyla yetinmeyen SCHUNK yönetim kurulu başkanı Heinz Dieter Schunk’un asıl amacı ise mevcut ürünlerin gelişimi için, teknik uzmanlığı yakın piyasa takibiyle beslemek olmuştur. Süregelen birkaç yıl içerisinde gelişimi hız kazanan PGN+ tutucu serisinin, gerekli tüm analiz ve testleri yapılmış, bu veriler doğrultusunda müşteri geri dönüşleri sistematik olarak değerlendirilmiş ve ürün hattı geliştirilmiştir. Kullanıcı bugün, kuvvet değeri 140 N -21,800 N arasında değişen, 25mm’den 45mm’ye uzanan stroğa sahip tam 11 farklı boyutta parça tutucuya oldukça kısa teslim süresi avantajıyla ulaşabiliyor. Her Uygulamada, Hep Hızlı Otomotivden elektroniğe, sağlıktan kimya endüstrisine hemen hemen her sektörde yer alan ve güvenilirliğini kanıtlayan PGN+ tutucu serisi, zorlu şartlar altında, toz ve kirle temas halinde, patlayıcı ve yüksek sıcaklıklarda kullanıma uygun olarak tasarlanmıştır. Birçok geleneksel tutucu için özel olabilecek tüm bu özelliklerin standart tek bir tutucuda birleştiği düşünüldüğünde, sunulan uygun fiyatlara şaşırmamak elde değil. Birçok Üstün Özellik Tek Bir Üründe PGN+serisi için özel olarak geliştirilen sensör grubu da oldukça etkileyici. Tutucu parmaklarının konumunu ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar amaca yönelik sensör olan SCHUNK APS ile de yüksek çözünürlüklü ve hassas ölçüm yapabilmeniz mümkün. 0.0003 mm hassasiyete sahip bu sensörler ile, desteklenen PLC yazılım sayesinde kullanıcı-ayarlı konum ayarı yapabilir, konum aralık ve toleranslarını ihtiyacınıza göre belirleyebilirsiniz. Kısıtlı alan ve kablo sorununa çözüm olarak sunulmuş kablosuz RSS sensörleri ve zorlu ortam şartlarında kullanılmak üzere tasarlanmış akışkan madde izleme sistemine sahip PA3 sensörler de kullanıcıya sunulan diğer seçenekler arasında. Basınçlı Hava Tüketiminiz Azaltın PGN+ tutucu serisi SCHUNK mikro valflerle birlikte kullanıma uygun olarak üretiliyor. Bu valfler özellikle, ağırlıkları 1-3 kg arasında değişen küçük ebatlı parçaların taşınmasında ve montajında avantaj yaratıyor. Hem hava tüketiminin azaltılmasını, hem de çevrim süresinin kısalmasını sağlayan bu kombinasyon, geleneksel pnömatik çözümlerde olduğu gibi hava kaybına yol açmıyor, bu sayede tasarruf sağlıyor. ‘’Başka hiçbir tutucu zamana böylesine karşı koymamıştır.’’ algılayan bu indüktif sensörler, direkt olarak tutucu üzerine entegre edilebiliyor ve iki pozisyon okuyacak şekilde programlanabiliyor. Daha fazla konum bilgisi gereken uygulamalar için ise 5’e kadar konum algılayabilen SCHUNK FPS sensör opsiyonu sunulmuş. Bir diğer Dr. Markus Klaiber, SCHUNK GmbH & Co. KG Teknik İşletme Müdürü, PGN+ serisinin başarısını ve gelecekte atılacak adımları değerlendiriyor; SCHUNK’un PGN+ serisi, dünyada parça tutucu teknolojisinde ayrı bir marka olarak kabul ediliyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 41 Ürün ve Uygulamalar PGN+’ın başarı sırrı nedir? PGN+’ın izole bir modül olarak düşünülmesi kabul edilemezdi. SCHUNK, PGN+ serisinin modüler olmasına ve diğer sistemlerle kullanılabilir olmasına özellikle özen gösterdi. Bu, müşterilere gerek teslim süreleri gerekse parça stoklamada büyük avantaj sağlamaktadır. Ayrıca SCHUNK mühendisleri, PGN+’a yıllar boyu aşina oldular ve onu tamamen modüler olarak, hızlı değişim sistemleri, çarpışma sensörleri, sonsuz döner elemanlar, kompanzasyon üniteleri gibi yüksek teknoloji ürünlerine entegre edilebilir olarak tasarladılar. Bu sebeple SCHUNK modüler sistemi, 4,000’den fazla standart ürün barındırmaktadır. Ürün aksesuarları tarafından sunulan ayrıcalıklı özellikler nelerdir? Bize bu serinin güçlü yönlerinden bahsedebilir misiniz? PGN+, maksimum kuvvetle hassasiyeti bir araya getirerek, yıllar boyu kullanımı garanti eden bir seri. Başka hiçbir parça tutucu, çoklu dişli yataklamaya sahip bu sistem kadar hassas olmamış ve zamana daha iyi karşı koyamamıştır. PGN+ entegrasyonu ve kabiliyetleri zaten oldukça etkileyici. Üstelik, gerek basit bir proximity sensör gerekse yüksek çözünürlüklü analog sensör olsun, PGN+ hepsiyle bilgi denetimi sağlayan akıllı bir sistem oluşturabiliyor. PGN+, aynı zamanda yenilikçi mekanik avantajlar da sunuyor. Örneğin; ne zaman sistem farklı bir parça eklenmesine ihtiyaç duysa, SCHUNK hızlı değişebilen tutucu parmakları sayesinde kurulum süresi % 90 oranında azalıyor. Piyasadaki diğer tutucuların aksine, tutucu parmaklarında geçiş delikleri olmadığından, kullanıcı parmak tasarımında avantaj sahibi oluyor. Daha fazla yenilik planlanmakta mı yoksa SCHUNK son noktaya ulaşmış mıdır? PGN+ tarafından sunulan seçenekler göz önünde bulundurulduğunda, zaten her opsiyonu kapsadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Fakat elbette ki, sürekli bir geliştirme süreci içindeyiz. Hedefimiz, PGN+ ailesini hem teknolojik hem de piyasa gereksinimleri açısından sürekli geliştirmektir. Geçtiğimiz yıllarda yenilikler, sensör teknolojisine, enerji verimliliğine ve çevrim süresine odaklandı. 2015’dan sonra da SCHUNK, PGN+ ailesini genişleterek öncü rolünü devam ettirmesini sağlayacaktır. 42 ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Aydınlatma Otomasyonunda Dimleme Wago www.wago.com.tr universal bir dimer kullanılmasıdır. Bunun için, güç WAGO kontrolörden sağlanan bir PWM (darbe genişlik modülasyonu) sinyali ile birlikte verilir. Böylece dimleme değerleri yeniden ve senoryaya has bir şekilde üretilirken, kişisel aydınlatma senaryoları da oluşturulabilir. Dijital bir giriş üzerindeki konvansiyonel anahtar bir sensör olarak kullanılabilir. DALI ile Dimleme ■ Binalarda aydınlatmaya harcanan enerji yaklaşık olarak toplam enerji tüketiminin %20sini oluşturur. Bu yüzden aydınlatma enerji verimliliği uygulamalarında özel bir yere sahiptir. Aydınlatma otomasyonu hem aydınlatma için harcanan enerji giderlerini düşürürken hem de konfor uygulamaları için çözümler oluşturur. Aydınlatma Otomasyonu ve Dimleme Eğer aydınlatma da dimleme yapılacaksa, birçok olasılık vardır. Bunlardan biri 1-10V standardının kullanılmasıdır. Bununla beraber, analog çıkış modülleri kullanılır. Dimleme değeri ön-anahtarlamalı cihazlara kontrol sinyali olarak kullanılır. Ek olarak, her aydınlatma grubu için bir röle ve digital çıkış modülü gerekir. Bu kombinasyonla dimlenebilir ışığın on-off anahtarlaması gerçekleşir. Birkaç yıldır modern aydınlatma kontrolörleri giderek DALI (Dijital Adreslenebilir Aydınlatma Arabirimi) kullanmaya başlamıştır. DALI’nin en önemli avantajlarının yanında DALI kontrolör ve DALI cihaz arasında çift yönlü veri alışverişini desteklenmesidir. Sadece anahtarlama veya dimleme değil, hata ve durum mesajları da işletme birimi tarafından kontrolöre geri gönderilebilir. Örnek Uygulama Aşağıdaki görselde WAGO PLC 750-881 ile bir klasik “dimleme” işlevi nasıl uygulanacağı ile ilgili bir örnek gösterilmektedir. İlk bus terminali, 2-kanallı darbe genişliği çıkış terminali (750-511 / 000-001), uzakdan LT 500 (500VA) veya LT 1200 (1.200 VA) kontrol eder. İkinci bus terminalinde ise 4 kanallı dijital giriş terminali (750-402) geleneksel anahtarlara bağlanır. Ek fonksiyonlar için 3 ve 4 kanallı seçeneklerde mevcuttur. Bir dijital girişteki normal kurulum anahtarı sensör olarak kullanılabilir. Butona kısa basma aydınlatmanın açılıp ya da kapanacağnı, uzun basma ise dimlemeyi gerçekleştirir. WAGO 750-881 ile DALI dimlemenin gerçekleşmesi Bu programlama modülü fonksiyonu için CoDeSys kullanılır. Bu fonksiyonu kullanabilmek için Codesys kütüphanemizden hazır kütüphanaleri kullanabilirsiniz. Aydınlatma için bu kütüphaneler aşağıdaki gibidir. Universal Dimmer Kullanma Oda aydınlatmasında dimleme için bir başka olasılık ise 44 • Tekil oda kontrolü • Aydınlatma • Dimmer • Aydınlatma Sahneleri • Sabit Işık Kontrolü • Güneş Perdeleri ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Kaçak Akımlarda Seçicilik (Selektivite) ABB www.abb.com.tr (KAKR) aşağıdaki şekilde gruplandırılır: • Ani (hızlı veya genel) • S tipi seçici (selektif veya gecikmeli). Seçici KAKR’ler (KAKR, Kombine KAKR’ler veya Kaçak Akım Koruma Blokları) gecikmeli açmaya sahiptir ve diğer ani açma yapan KAKR’lerin üst devrelerine bağlandığında, seçiciliği garanti eder ve hata anında sistemin sadece hatanın oluştuğu kısmının enerjisiz kalmasını sağlar. Açma zamanı ayarlanabilir değildir. Küçük akımlar için, akım büyüdükçe yok olma eğilimindeki, bir iç gecikme ile önceden tespit edilmiş bir akım-zaman karakteristiğine göre ayarlanmıştır. IEC / EN 61008 ve 61009 standartları, KAKR tipine ve Irn’e göre açma sürelerini tanımlamıştır. AC Tipi In [A] I∆ [A] 1x|∆ 2x|∆ 5x|∆ 500A Genel (Ani açma) Tümü Tümü 0.3 0.15 0.04 0.04 S (Seçici) Tümü >0.030 0.13-0.5 0.06-0.2 0.05-0.15 0.04-0.15 APR tipi, güncel şartnamelerde asansörler için talep edilen “gecikmeli 30mA” özelliklerini karşılamaktadır. Grafik nitel açma eğrilerinin karşılaştırılmasını göstermektedir: • 30 mA ani KAKR • 30 mA AP-R KAKR • 100 mA seçici KAKR (S tipi) T (s) 0,5 0,3 0,2 0,15 0,13 APR 30 mA Seçici 300 mA 0,10 Açma zamanı ■ Açma zamanlarına göre, kaçak akım koruma röleleri 0,06 0,05 0,04 0,01 Ani açmalı 30 mA 0 Ani 30 30 mA Idn 60 2 x Idn Seçici 300 mA 100 150 Idn (mA) 300 600 1500 Idn 2 x Idn 5 x Idn 5 x Idn Açma zamanı (s) x akım Belirtilen maksimum açma süreleri A tipi KAKR’ler için de geçerlidir, ancak akım değerleri Irn> 0.01 A için 1,4 katsayısı ve 0.01 A ≤ Irn için 2 katsayısı ile çarpılmalıdır. ABB KAKR ürün gamında bulunan AP-R (yıldırım darbeleri ve elektriksel parazitlerde istenmeyen açmalara karşı dayanıklı özel tip) kaçak akım koruma anahtarının açma zamanları da, standartlarda ani açma yapan KAKR için izin verilen açma zamanı aralığındadır. Bu özel ürün, standart ani açma yapan KAKR’lere göre hafif açma gecikmesine (yaklaşık 10 ms) sahiptir. Seçicilik KAKR’ler için; otomatik sigortalardakine benzer şekilde, bir hata durumunda, sistemin enerjisiz kalan kısımları azaltılmak ve minimumda tutulmak istenir. KAKR’ler için kısa devre akımlarında seçicilik sorunu otomatik sigortalarla aynı kriterlere göre çözümlenebilir. Bununla birlikte, doğru kaçak akım koruma elde etmek için daha önemli olan açma zamanlarıdır. Temas gerilimlerine karşı koruma yalnızca emniyet eğrisinde belirtilen maksimum süreler aşılmadığında geçerli ve etkilidir. Bir elektrik sisteminde, normal değerleri aşan toprak kaçak akımlarına sahip kullanıcı cihazları varsa (örn: cihazın faz ve toprak kabloları arasına yerleştirilen kondansatör giriş filtreleri varlığı) veya sistem birçok kullanıcı cihazından oluşuyorsa, ana linyelerde birden çok KAKR bağlamak ve üst devrede bir ana KAKR veya devre kesici kullanarak devreyi tesis etmek, tüm devreyi yalnızca bir ana KAKR ile korumaktan çok daha iyidir. Yatay Seçicilik Kaçak akım korumaya sahip olmayan ana devre kesici, devrenin herhangi bir noktasındaki toprak hatası veya istenmeyen açmalara sebep veren küçük artık akımlardan dolayı açmasını engelleyerek “yatay seçicilik” sağlar, tüm sistemin enerjisiz kalmasını engeller. F204 A APR 46 Ancak bu şekilde, ana devre kesici ve KAKR arasındaki devrenin K bölümü “aktif” korumasız kalmaktadır. Ana devre kesiciyi korumak için ana bir KAKR kullanmak ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar “dikey seçicilik” sorunlarına sebep olur. Servis sürekliliği ve sistem güvenliğini sağlamak için de farklı KAKR’lerin açma zamanı koordinasyonu sağlanmalıdır. Bu durumda seçicilik amperometrik (kısmi) veya kronometrik (toplam) olabilir. A B k Dikey Seçicilik KAKR’ler için dikey seçicilik; sistemin tali devrelerinden, ana elektrik panolarına doğru deneyimsiz personelin çalışma sırasında tehlikeli parçalar ile temas riskini önemli ölçüde düşürecek şekilde kurulmalıdır. Kronometrik (toplam) seçicilik Toplam seçiciliği sağlamak için, gecikmeli veya seçici KAKR’ler ile devre oluşturulmalıdır. Seri olarak bağlanmış iki cihaz; herhangi bir akım değeri için alt devredeki kesicinin toplam açma süresi t2’nin, üst devredeki kesicinin tepki verilmeyen zaman limiti süresi t1’den daha az olacak şekilde koordine edilmelidir. Bu şekilde, alt devredeki kesici, üst devredeki kesici açmadan, açma işlemini tamamlar. Toplam seçiciliği garanti altına almak için, üst devredeki KAKR’nin Ir değeri de IEC 64-8/563.3 standardı uyarınca alt devredeki KAKR’nin iki katından fazla olmalıdır. Kronometrik (toplam) seçiciliği elde etmek için pratik kural; üst devredeki “seçici” kesicinin Irn hassasiyet değerinin, alt devredeki kesicinin hassasiyetinin 3 katı olmasıdır (örn: üst devrede F 204, S tipi, 300 mA ve alt devrede F 202, A tipi, 100 mA). Güvenlik nedenlerinden dolayı, üst kesicinin gecikmeli açma süreleri her zaman emniyet eğrisinin altında olmalıdır. t [s] Seçicilik, üst devrede düşük hassasiyete (Irn >0.03 A) ve alt devrede yüksek hassasiyete(Irn: 0.01…0.03 A) sahip KAKR’ler ile oluşturulabilir. Seçicilik koordinasyonunu sağlamak amacıyla yerine getirilmesi gereken temel koşul üst devredeki kesicinin (ana kesici) Ir1 değerinin, alt devredeki kesicinin Ir2 değerinin iki katından fazla olmasıdır. Amperometrik (kısmi) seçiciliği elde etmek için pratik kural; üst devredeki kesicinin Irn hassasiyet değerinin, alt devredeki kesicinin 3 katı olmasıdır (örn: üst devrede F 204, A tipi, 300 mA ve alt devrede F 202, A tipi, 100 mA). Bu durumda, seçicilik kısmidir ve Ir2 <Irm <0,5 * Ir1 olacak şekilde bir toprak hata akımı oluştuğunda alt devredeki kesici açar. A IΔ1 t1 A Amperometrik (kısmi) seçicilik 0.5 • IΔ1 IΔ1 IΔ1 2 3 B 1-Teorik emniyet eğrisi 2-A tipi KAKR açma eğrisi 3-Tepki verilmeyen zaman limiti 4-B tipi KAKR açma eğrisi KAKR seçicilik tablosu 10 B IΔ2 Belirsiz seçicilik Mutlak seçicilik Mutlak seçicilik x IΔ LEJAND; Üst devre I∆n [mA] IΔ2 4 IΔ2 t2 Alt devre I∆n [mA] 0.5 • IΔ2 1 ani 10 30 100 300 300 500 500 1000 1000 ani ani ani ani S ani S ani S ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ani ■ ■ 300 S ■ ■ 500 ani 500 S 1000 ani 1000 S 30 ani 100 ani 300 ■ ■ ani=ani açmalı S=seçici ■ =amperometrik (kısmi) seçicilik ■ =kronometrik (toplam) seçicilik ENDÜSTRİ OTOMASYON 47 Ürün ve Uygulamalar Montaj Hattı Her Yıl 1 Milyondan Fazla Elektronik Park Freni Üretiyor Beckhoff www.beckhoff.com.tr Otomotiv endüstrisi: Kontrol ve MES sistemleri arasındaki mükemmel iletişim, üstün kalite ve güvenlik standartlarını garantiliyor Küster Automotive Control Systems GmbH’nin (ACS) merkezi, Almanya Ehringshausen’de olup farklı Avrupa otomobil üreticileri için elektronik park frenleri üretiyor. Küster ACS 2003 yılından bu yana üretim tesislerini kontrol etmek için Beckhoff teknolojisini kullanıyor. Bugün, Beckhoff’un PC tabanlı otomasyon teknolojisi Küster ACS’de büyük kontrol sistemlerinin temel taşı durumundadır. Üretim, test ve kalibrasyon işlemlerinin titiz dokümantasyonu 6 eksenli mafsallı robot, muhafaza kapağının montajı sırasında. Öncesinde, EPF içindeki tüm elemanlar monte edilir. ■ Otomobillerde, geleneksel el freninin yerini giderek elektronik park frenleri (EPF) alıyor. EPF’ler park sırasında freni otomatik olarak uyguluyor ve yokuşta kalkış sırasında kabloyu otomatik olarak ayarlayarak freni bırakıyor. Küster Automotive Control Systems GmbH (ACS), EPF tedarikçileri arasında 2011 yılında 1,2 milyondan fazla EPF üretimi yaparak Avrupa’nın pazar liderlerinden biri olarak yer almaktadır. EPF’lerin üretildiği dört montaj hattı Beckhoff teknolojisiyle kontrol edilmektedir. Beckhoff teknolojisinin kullanılmasında öne çıkanlar parametreler arasında entegre olabilme, veritabanı yönlendirmeli proses izleme ve elektronik EPF kalibrasyonu yer almaktadır. Küster teknolojisi, çok çeşitli üreticilerin milyonlarca aracında kullanılıyor. Küster ürünleri arasında mekanik veya elektronik park frenleri, cam regülatörleri ve komple kapı sistemlerinin yanı sıra akustik ve egzoz damperleri de bulunuyor. Beş Küster Grup şirketinden biri olan 50 EPF üretiminin kontrolü ve izlenmesi için karmaşık gereksinimler olması şaşırtıcı değildir. Bir yandan üretim, temel gereksinim olarak montaj proseslerinin verimli ve yüksek düzeyde otomatik olmasını gerektiren güçlü fiyat baskısı altında, diğer yandan, EPF’ler emniyetle ilgili taşıt elemanları ve zorlu test ve dokümantasyon şartlarına tabi. EPF’nin kendine özel bir elektronik sistemle donatılmış olması ek bir karmaşıklığa yol açıyor. Bu sistem taşıtla haberleşiyor ve bu nedenle değişik çalışma şartları (eğim açıları, frenleme eğrileri vb.) için kalibre edilmesi gerekiyor. Tüm üretim kademelerinde, ki buna malzeme teslimi, farklı üretim aşamaları, kalibrasyon, fonksiyon testleri ve gönderim dahil, üretim hattının kontrol ve test birimleri merkezi veritabanıyla Beckhoff’un C6140 Endüstriyel PC’si üzerinden haberleşiyor. Endüstriyel PC, tüm sistem elemanlarından otomatik olarak veri toplayan ve bu verileri demet biçiminde sunucuya aktaran bir kuplaj sistemi olarak çalışıyor. Kuplaj sistemiyle montaj istasyonları arasındaki iletişim TwinCAT ADS üzerinden gerçekleşiyor. C6140 aynı zamanda uzaktan bakım ve tanılamayla da ilgileniyor. Veritabanı tüm kontrol komutları için onay veriyor ve tüm üretim ve kalibrasyon sürecini ve sonraki fonksiyon testini titizlikle belgeliyor. Her bir EPF % 100 test ediliyor. “Parçaların bir üretim planına dayalı olarak montajlanıp dağıtımının yapıldığı “normal” üretimle aradaki fark burada ortaya çıkıyor. Küster’de bitmiş ürün olan EPF ölçülüyor ve düzeltme değerleri gerektiği gibi uygulanıyor,” diyor, Beckhoff Frankfurt şubesinin satış ekibinin bir üyesi olan Oliver Barwitzki. Veri alışverişi çok yüksek hızlarda gerçekleşiyor: kapsamına göre, kontrol modüllerindeki veritabanı sorguları için tepki süreleri sorgu başına ortalama 100 ms civarında. 2011 yılında da olduğu gibi yıllık 1,2 milyon EPF üretimiyle, yaklaşık 130 GB hacimde tablo verisi oluşuyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar sistemine entegre edilebilmesidir.” diyor Oliver Barwitzki. Bir başka avantajı ise EPF elektronik kontrol sistemiyle haberleşmenin PLC’den doğrudan FC5101 takılabilir kartı ve taşıta özel CAN bus protokolü (11 ya da 29 bitlik CAN identifier ile) üzerinden gerçekleşebilmesidir. Elektronik park freni (EPF) orijinal bir otomobil arka aksıyla. Resim, fren kaliperindeki fren kabloları da dahil olmak üzere, kabloların izlediği yolu gösteriyor. EPF üretim, kalibrasyon ve test donanımlarının kontrolü neredeyse tamamen (% 98) Beckhoff’un otomasyon teknolojisiyle idare ediliyor. Küster yöneticileri Beckhoff’un çözümünün kompaktlığı ve esnekliğinin yanı sıra yüksek proses hızı ve etkileyici fiyat / performans oranı dikkat çekici, “Beckhoff kontrol platformunun öne çıkan diğer bir özelliği de, yalın proses dizisi kontrolüne ek olarak, ölçüm teknolojisinin (kuvvet ve deplasman ölçümü) de kontrol Kalibrasyon sistemi için kontrol kabini Motor ve dişli ünitesinin ön montajı Küster, performans açısından ölçeklenebilir tüm Beckhoff ürün serisini kullanıyor: kontrol cihazları arasında BX serisi Ethernet Bus Terminal kontrolörler, Gömülü PC’ler ve hat sonu bilgisayarları olarak C6650 neslinden Endüstriyel PC’ler bulunuyor. Yazılım, TwinCAT I/O, TwinCAT PLC ve NC TwinCAT NCI içeriyor. Ortak payda, tek ağ içinde faaliyet gösteren tüm kontrolörlerin veritabanıyla sinerji içinde olması. Küster ACS, TwinCAT yazılımına önemli derecede bel bağlıyor. Örneğin TwinCAT NC I, ilk kez hat sonu montaj hattında EPF’lerin modüler üretimi için kullanıldı ve ürünler 2010 yılında Şanghay’a teslim edildi. EPF muhafazaları kesinlikle sızdırmaz olmalı çünkü taşıtlar sürekli suyla temas ediyor. Sızdırmazlık işlemi, TwinCAT NC I kontrolörlü bir XY tabla aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Bu, sızdırmazlık macununu sabit ilerleme hızıyla sürekli şekilde uygulamanın mümkün olan tek yolu. Küster Automotive Control Systems GmbH, elektronik park freni (EPF) tedarikçileri arasında Avrupa’nın pazar liderlerinden biri. EPF’lerin üretildiği dört montaj hattı Beckhoff teknolojisiyle tamamen otomatikleştirilmiş. EPF elemanları: üstte eğim sensörlü kontrol kartı (PCB) görülüyor. Ortada, (DC) motor / dişli ünitesi. Sıkma kuvveti, ayrıca bir kuvvet sensörü ve acil açma mekanizması ile donatılmış olan milin kamalı kısmıyla, dönme hareketinden elde edilir. Tüm elemanlar bitmiş bir EPF oluşturacak şekilde monte edildikten sonra test edilir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 51 Ürün ve Uygulamalar EPF muhafaza kapağı ön plandaki ürün taşıyıcı üzerinde görülebilir; onun arkasında henüz monte edilmiş PCB’si ile EPF muhafazası var. Sonraki aşama, motor / dişli ünitesinin montajı. Küster – Otomotiv endüstrisi sistem ortağı Merkezi Almanya, Ehringshausen’de bulunan Küster Şirketler Grubu, otomotiv endüstrisi için uluslararası bir sistem ortağı. 1926 yılında kurulan aile şirketi, özellikle operasyon, kapı ve dişli sistemlerine odaklanıyor. Tüm Küster ürünlerinin ortak özelliği, kablo tabanlı çalışma ilkesi. Şirketin son derece rekabetçi otomotiv tedarikçi pazarındaki sağlam konumu, yenilikçiliğe olan bağlılığının, çalkantılı pazar koşullarına uyum sağlama yeteneğinin, üretimdeki verimliliğinin ve zorlu kalite standartlarına uyumunun bir sonucu. Küster’in, otomotiv sektöründe, aralarında tüm büyük Avrupa markalarının da bulunduğu 30’dan fazla otomobil üreticisi müşterisi var. 2000 yılından bu yana, Küster Şirketler Grubu satışlarını iki kattan fazla arttırabildi. 2011 yılında şirket, 3.000 personeliyle 420 milyon Euro satış cirosu elde etti. Küster ve Beckhoff arasındaki teknolojik ilişki sürekli ilerliyor. Küster’in hız gereksinimlerini Beckhoff’un geliştirdiği EtherCAT fieldbus teknolojisini karşılıyor. Kontrol ve MES sistemi arasında mükemmel iletişim Kontrol mimarisi, EPF üretimin her aşamasında onaylanması, test edilmesi ve belgelenmesi gerekliliğiyle şekilleniyor. Yine, üretimi kontrol eden sistem bilgisayarından, TwinCAT PLC otomasyon yazılımlı C6650 Kontrol kabini Endüstriyel PC’den oluşuyor. Üretim Yürütme Sistemi (MES) veritabanı, prosesteki her şeyi belgeliyor. Beckhoff kontrolör ve MES sistemi arasındaki etkileşimler oldukça yoğun. Bunun için uygun bir programlama arabirimi, ITAC software AG (Oracle veritabanı tedarikçisi) ile Beckhoff ve Küster’in üretim ekipmanları bölümü arasındaki işbirliğiyle kısa bir süre içinde hayata geçirildi. Veritabanına yaklaşık 100 kontrolör bağlı; bunun anlamı, veritabanının muazzam miktarda veriyle başa çıkması gerektiği. Her elektronik park freni için, yaklaşık İş parçası kızağında kalibre edilmiş EPF’ler. Muhafazaya monte edilecek son parça, taşıt modeline özel destek parçası. 250 ölçüm değeri ve test verisi depolanıyor; bunlardan yaklaşık 150’si hat sonu kabul sırasında toplanıyor. Dokümantasyon, yalnızca onaylı parçaların kullanılmasını ve ürünün en yüksek kalite ve güvenlik standartlarını karşılamasını sağlıyor. Üretilen her EPF için, her bir elemanı takip etmek ve bir vidanın, contanın ya da muhafazanın hangi partiden geldiğini bulmak mümkün. Bu, bir şikâyet durumunda, bir tedarikçinin kalite kusurlarını kabul etmesi gerektiğinde ya da taşıma hasarı durumunda yarar sağlıyor. Takiple geriye doğru gidilerek tam olarak hangi partilerin etkilendiği bulunabiliyor. Standart olarak Beckhoff kontrol teknolojisi Beckhoff teknolojisinin Küster’de uygulanması, ilk EPF üretimi için 2003’te kurulan test donanımında denemeyle başlamış ve o zamandan beri devam eden bir başarı öyküsü. Beckhoff, açık kontrol teknolojisi ve esneklikle öne geçti ve hızla Küster için standart kontrol tedarikçisi konumuna geldi. Günümüzde, tüm Küster Şirketler Grubunda Beckhoff kontrolörleri kullanılıyor ve bu yükselen trend sürecek gibi görünüyor. Küster şartnamesinde tedarikçilerinden Beckhoff teknolojisini kullanmalarını talep ediyor, 52 Küster, hem otomasyon ve üretim süreçlerinin kontrolü hem de ürün geliştirmenin kendisi açısından her zaman teknolojik gelişmenin ön saflarında. Yakın bir örnek, Çin’deki EPF üretimi için uzaktan bakımın hayata geçirilmesi. Ürün cephesinde de haber değeri olan gelişmeler oldu. Egzoz teknolojisinde devrim yaratma potansiyeline sahip otomatik egzoz ve akustik damperlerle Küster, sonraki potansiyel satış rekortmenini piyasaya çıkarmaya hazır. Küster üretim ekipmanları bölümü ilk üretim hattını kurdu bile, elbette bir Beckhoff kontrolörle... ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar İstikrarlı Elektrik Şebekeleri Için Elektrikli Araç Bataryalarına “İkinci Yaşam” Projesi Bosch www.bosch.com.tr ■ Bosch, BMW ve Vattenfall işbirliğiyle elektromobilite ile enerji depolama sistemleri bağlanıyor • 100’ün üzerinde araç bataryası kullanılmasıyla elektrik şebekesinin istikrarı sağlanacak • Üç ortağın yer aldığı projede oluşturulacak depolama sistemleri, alternatif enerji biçimlerine geçişin temel unsurlarından birini oluşturacak Bosch, BMW ve Vattenfall, elektrik şebekesinde istikrarın sağlanması için büyük ölçekli bir depolama sistemi oluşturmak üzere eski bataryaları Hamburg’da birbirine bağlıyor. Elektromobilite ve enerji depolama, alternatif enerji biçimlerine geçişin iki ana unsurunu oluşturuyor. Bosch, BMW Grubu ve Vattenfall, Hamburg’da büyük ölçekli bir enerji depolama sistemi oluşturmak için, elektrikli araçların kullanılmış bataryalarını birbirine bağlayarak, her iki teknolojideki gelişime öncülük etmek üzere bir proje kapsamında bir araya geliyor. Burada enerji, sadece saniyeler içinde kullanılabilir hale gelirken, elektrik şebekesinde istikrarın sağlanmasına da yardımcı olabilecek. Bosch, BMW ve Vattenfall, bu konseptin geleceğine inandıklarından bataryalar için “İkinci Yaşam” işbirliğini hayata geçiriyor. Her üç ortakta farklı görevler üstleniyor. BMW, bataryaları ActiveE ve i3 elektrikli araçlardan sağlarken, Vattenfall de muazzam depolama sistemini on yıllık bir süre için kendi tesisinde çalıştırmayı kabul etti. Bosch ise bataryaların entegre edilmesi ve sistemin yönetilmesinden sorumlu olacak. Depolama çözümü, halihazırda mevcut olan Vattenfall sanal enerji santralinin bir parçasını oluşturacak. Bu da ortakların küçük ve dağınık halde yerleşmiş olan enerji üretim sistemlerini bir araya getirerek, bunları ortak bir enerji santrali olarak pazarlamasına imkân verecek. Araç bataryası önemini koruyor Lityum-iyon bataryalar, elektrikli araçlardaki yaşam döngülerinin sonuna geldiklerinde halen yüksek depolama kapasitesine sahip durumda oluyorlar. Değerlerini koruyorlar ve sabit bir tampon vazifesi gören bir depo olarak seneler boyunca son derece verimli şekilde kullanılabiliyorlar. Proje, üç ortağın da bataryaların yıpranma davranışları ve depolama kapasiteleri gibi uygulama alanlarına dair sayısız yeni içgörü kazanmasına imkân veriyor. Bosch’un proje yönetim algoritması, diğer faydaların yanı sıra bataryalarda maksimum hizmet ömrü ve yüksek performansı sağlamak üzeretasarlandı. Şirket daha şimdiden bu alanda ilk deneyimlerini kazanmış durumda. Bosch, Almanya’nın Sylt adası yakınlarında bulunan Braderup’ta, ihtiyaç duyulması halinde bir rüzgar çiftliği tarafından üretilen enerjiyi geçici olarak saklamak üzere Avrupa’nın en büyük enerji 54 ENDÜSTRİ OTOMASYON depolama sistemlerinden birini inşa etti. Şirket bunu büyük ölçekli bir şebeke oluşturmak için binlerce küçük lityum-iyon bataryayı birbirine bağlayarak yaptı. Frankfurt yakınlarında bulunan Kelsterbach adlı kasabada, Bosch benzeri bir lityum-iyon depolama sisteminin bir siteye montajını gerçekleştirdi. Bu durum bataryalar için “İkinci Yaşam” projesinde de bir fark yaratıyor. Elektrikli tahrik sistemlerinin geleceğine inanan Bosch CEO’su Dr. Volkmar Denner işbirliğiyle ilgili şunları söyledi:“Proje, stratejik açıdan dikkat çekici iki hedefi bir araya getirmesi itibarıyla büyük önem taşıyor. “Elektromobilite de birçok yeni iş model ve çözümünün eşlik ettiği, geleceğin kitle pazarını görüyoruz. İnsanların kullanılmış bataryalardan iyi bir şekilde yararlanmasına imkân veren sabit enerji depolama sistemleri de bunun bir parçasını oluşturuyor. Bu tarz dağıtılmış depolama sistemleri güvenli bir enerji kaynağına büyük bir katkıda bulunmamıza imkân veriyor.” Alternatif enerji biçimlerine geçişin ana unsuru Enerji depolama sistemleri, alternatif enerji biçimlerine geçişin ana unsurlarından biri olarak değerlendiriliyor. Bunlar, gündüzleri soğurduğu güneş enerjisini akşamları koruyor ve rüzgârın esmediği zamanlarda rüzgâr enerjisini güvence altına alabiliyor. Bunu yaparak sıklıkla dalgalanan yenilenebilir enerji tedariğinin elektrik şebekesine daha iyi entegre olmasına yardımcı oluyorlar. Elektromobilite aynı zamanda araçların geceleri güneş enerjisi ile şarj edilmesini bu gelişmeden faydalanarak mümkün kılabiliyor. Ayrıca depolama sistemi sanal enerji santrali kapsamında elektrik şebekelerinde istikrar için enerjisini hızla sağlayabiliyor. İki megawatt kapasite Mevcut planlarda, ilk aşamada Hamburg’da iki megawatt (MW) güce ve iki megawatt saatlik (MWh) kurulu kapasiteye sahip bir depolama biriminin inşa edilmesi öngörülüyor. Enerji, elektrik şebekesindeki kısa dönemli dalgalanmaları dengelemek için enerji dengeleme pazarına sunulacak. Bu hedeflere ulaşmak için 100’ün üzerinde araç bataryası birbirine bağlanacak. Tüm sistem, küçük bir binaya sığacak kadar kompakt. Matematiksel olarak 30 adet 4 kişilik haneye yedi gün boyunca yetecek enerjiyi sağlıyor. Ortaklar, depolama biriminin 2015 yılının sonuna kadar faaliyete geçmesini bekliyorlar. Ürün ve Uygulamalar Yük Çalışmaları: Yük Çalışması Sırasında Yapılan Altı Yaygın Hata Netes www.netes.com.tr sırasında gücünü uygun bir prizden veya ölçüm hattından alsa da kurulumdan önce ayarları ve verileri gözden geçirmek ve enerji kesilmesi durumunda yedek güç olarak yine pil gücüne gerek duyar. 2. Logger’ı doğru bağlantı kesme sigortasına veya panele monte etmemek Bariz olduğu düşünülse de logger’ı monte eden teknisyen, onu doğru bağlantı kesme sigortasına veya panele monte ettiğini doğrulamalıdır. Çoğu yerde çok sayıda bağlantı kesme sigortası ve paneller bulunur ve bunlardan hangisinin yük çalışmasının hedefi olduğu açık olmayabilir. Kuşku duyulursa çalışmayı talep eden kişiyle iletişim kurun ve izlenecek ayrı yükü veya paneli onaylayın. 3. Güç kaynağında enerji bulunduğunu ve anahtarlı bir priz olmadığını doğrulamamak ■ Yerel düzenlemeler genellikle tesislerin mevcut bir panele yeni yükler eklenmeden önce bir yük çalışması yapmasını şart koşar. Elektrik mühendisleri, büyük ölçekli genişlemeler için benzer çalışmalar yürütür. Amaç aynıdır: 30 günlük eksiksiz bir kullanım döngüsü boyunca mevcut yük seviyelerini ölçmek (üç fazlı akım çekişi), elektrikçilerin ve mühendislerin bir elektrik panelinde ne kadar ek kapasite olduğunu tespit etmelerini sağlar. Bu profesyonellerin çoğu, bir yük çalışması yaparken nelerin “yapılmaması” gerektiğini zor yoldan öğrenmişlerdir. Risk: Kurulum esnasında yapılan hatalar, yanlış ve eksik veri alınmasına yol açar; bu, 30 günlük çalışmanın tamamını geçersiz kılar. Aşağıda, yük çalışması yaparken kaçınılması gereken en yaygın altı hata özetlenmiştir. 1. Logger’ı işlemden önce tam olarak şarj etmemek Yük çalışmasına başlamadan önce energy logger’ın içindeki pilin tam olarak dolu olduğunu doğrulayın. Her üründe olduğu gibi yeni veya bir süredir kullanılmıyor olsun, depolama sırasında pilin şarjı azalacaktır. Logger kayıt 56 Yük çalışmaları apartmanlar, ticari ofis binaları, endüstriyel tesisler ve perakende mağazalar gibi çok çeşitli konumlarda yapılır. Eski logger modellerinde standart prosedür, logger’ı üzerinde çalışma yapılan panelin yakınında bulunan uygun bir prize takmaktır. Logger’ı monte eden teknisyenin güç kaynağında enerji bulunduğunu ve bir anahtarla, zaman saatiyle ya da fotoselle kumanda edilen anahtarlı bir priz olmadığını onaylaması gerekir. Priz sürekli olarak AÇIK ve KAPALI duruma getiriliyorsa logger’ın pilleri boşalır ve kayıt yapmayı keser. 4. Güç kablosunu etiketlememek Bir energy logger’ı besleyen priz, izlenen yükün bitişiğinde olmayabilir ve prizden logger’a giden bir uzatma kablosu gerekebilir. (Ölçüm devresinden güç alabilen bir logger tercih edilir). Uzatma kablosu, fiziksel zorlanmaya maruz kalmayacak, personele tehlike oluşturmayacak ve yanlışlıkla prizden çekilemeyecek şekilde monte edilmelidir. Üzerinde FİŞİ ÇEKMEYİN yazan bir parça yapışkan bandın prizin yakınındaki duvara yapıştırılması veya özel olarak tasarlanmış bir işaretin bulunması, uzatma kablosunun fişinin temizlik veya bakım personeli tarafından çekilmesini önleyebilir. 5. Logger’ı yanlış kurmak Tüm gerilim fazı bağlantılarının eşleştiğinden emin olmak için kayıt işlemine başlamadan önce her zaman basit bir kontrol rutini uygulayın. Logger’ın A fazından gelen bağlantının A iletkenine, B’den gelenin B’ye ve C’den gelenin C’ye gittiğini doğrulayın. Sonra her akım probu için kutupların doğruluğunu onaylayın. Akım probu üzerindeki okun ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar yük yönünde olması gerekir. Hepsinin aynı yönü gösterdiğinden emin olmak için her bir fazı kontrol edin. Son olarak cihazın değerleri doğru okuduğunu onaylayın: Güç pozitif ölçülüyor (yük çalışır durumdaysa) ve güç faktörü yükün türü için akla yatkın bir değer gösteriyor. Bağlantı hatalarını otomatik olarak kontrol eden, vurgulayan ve düzelten bir cihaz kullanmak kesinlikle iyi olur. 6. Kaydın başladığını doğrulamamak Yük çalışması için bir energy logger’ı kurmak karmaşık olmayan bir iştir fakat kayıt işlevini açmamak gibi en basit bir hata bile hala yapılabilmektedir. Uygun akım ve gerilim uçlarının yüke bağlandığını doğruladıktan sonra ünite üzerindeki düğmeleri ve menüleri kullanarak kayıt parametrelerinizi seçin ve “Kayda Başla” ya da “Kaydet” düğmesine basın. Logger’ın ekranında kaydın başladığını gösteren bir ileti ve bir de simge görmeniz gerekir. İlk kayıt aralığı boyunca beklemek ve logger’ın ilk değerini kaydettiğini doğrulamak iyi bir uygulamadır. Böylece kaydın başladığına ve kurulumun doğru olduğuna kesin olarak emin olabilirsiniz. ENDÜSTRİ OTOMASYON 57 Ürün ve Uygulamalar Proje Maliyetlerinizi Düşürecek 5 Bus Teknolojisi Wago www.wago.com.tr ■ Farklı bus teknolojileri gelenekselleşmiş kontrol sis- DMX temlerine entegre olarak projelerinizde hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlayabilmektedir. Bu noktada önemli olan bina otomasyon sistemi altında farklı bus yapıları sunarak komple ve entegre bir çözümü hedeflemektedir. WAGO daha önce bahsi geçen bina otomasyonu protokollerine ek olarak aşağıda tanımlayacağımız diğer protokolleri de desteklemekte ve bunlara ait master modüller üretmektedir. DMX, aydınlatma için geliştirilmiş bir dijital kontrol ve sahnelendirme protokolüdür. Özellikle LED teknolojisi ile kullanılmaktadır. En önemli avantajı RGB renklendirme ile farklı sahneleri yüksek hızda ve bina otomasyonuna entegre olarak gerçekleştirir. Lonworks LONWORKS ISO / IEC 14908 LONWORKS ® olarak tanımlı ve BACnet ile KNX’ten sonraki en yaygın protokoldür. Pek çok mühendislik firması ve birçok eski binalardaki en önemli protokollerden biridir. WAGO aydınlatma otomasyon sistemi tek bir lambanın aç/kapa kontrolünden karmaşık 1-10V analog, DALI, DMX ve genel dimleme sistemlerinin hepsine çözüm sunacak esneklik ve geniş ürün yelpazesindedir. MP-Bus MP-Bus HVAC sistemlerinde kullanılan bir BUS yapısı olup özellikle klima santrallerindeki karmaşık kablolamanın bir bus kablosu ile değişimi ile öne çıkar. Hem valfler hem de ilgili sensörler MP-bus üzerinden haberleşir. KNX komponentler tam olarak WAGO PLC içerisne entegre edilebilir. Bu kullanıcıya standart KNX ürünleri içerisinde bulamadığı özel giriş çıkış, analog modüller ile özel bus modüllerini KNX altında kullanma avantajı sunar. Daha da ötesi KNX ürünlerinin üst seviye kontrol yapısı olan BACnet içerisinden kontrolünü ve izlenmesini temin eder ki sahada yaşanan en önemli problemlerin başında KNX – BACnet entegrasyonu geldiği unutulmamalıdır. SMI (Standart Motor Interface) Standart Motor Interface (SMI) ya da türkçe tanımı ile standart motor arabirimi olan SMI ile güneş perdelerinde bina otomasyonuna tam entegre çözümler uygulamak mümkündür. SMI, motor arabirimi imal eden bir grup olup pekçok motor üreticisi SMI arabirimli motorlar üretmektedir. SMI’ı farklı kılan sadece motorları sürmekle kalmazsınız, aynı zamanda tıpkı bir stepper motor gibi son derece hasas konumlandırmalar, pozisyon takipleri ve kullanıcıya pek çok avantaj sağlayan fonksiyonellikler de sisteme eklenmiş olur. 58 WAGO BACnet kontrolörler ile pek çok giriş/çıkış terminalini, analog terminalleri, özel alt BUS ları ki KNX / EIB, MP-Bus ve DALI yi sisteme entegre ederek son derece karmaşık bir yapıyı kolayca çözmek ve hiçbir entegrasyon problemi ile karşılaşmamak mümkündür. ENDÜSTRİ OTOMASYON M-Bus M-Bus (Meter-Bus) ekonomik sayaç okuma sistemidir. Master olarak bir WAGO kontrolör kullanılırken slave olarak sayaçlar görev alır ve 250 sayaç ya da slave cihaza kadar bağlantı sağlanır. Sayaç tipleri olarak kalorimetre, su, elektrik ve gaz sayaçları kullanılabilmektedir. WAGO burada bahsi geçen tüm bu alt bus yapılarını sağlamakta olup, aynı zamanda da bu bus yapılarının KNX ya da BACnet içerisinde tam entegre olarak çalışmasını garanti etmektedir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 59 Ürün ve Uygulamalar Emniyet ve Standart Bir Arada Pilz www.pilz.com/tr ■ PSS 4000 otomasyon sistemi: Yüksek seviyeli standardizasyonu ile kullanması kolay Otomasyon teknolojisindeki ihtiyaçlar artıyor: Yerel merkezleri görevlerle birbirine bağlı tesisler, genel işlem zincirinde bağımsız öğelerle daha karmaşık ilişkiler gerektirir. Sonuç olarak kullanıcılar için kullanımı zor olan karmaşık, yerel merkezli mimariler ortaya çıkar. Standart otomasyon ve emniyet teknolojisini bir araya getirerek, tüm bileşenlerin merkezi hale getirilmiş görüntüsüne ulaşmanızı sağlayan evrensel çözümler sunmak mümkündür. İşlemler her zaman olduğundan daha dinamik hale geldiğinden kontrollü erişim talebi, üretkenlik gereklilikleri ile birlikte artmakta ve bu da sonuç olarak otomasyon teknolojisini giderek değiştirmektedir. Otomasyon çözümleri şimdiye kadar genellikle bağımsız ve tekil fonksiyonlarla nitelendirilmiştir: emniyet teknolojisi, standart kontrol teknolojisi, görüntüleme sistemi teknolojisi ve hareket kontrolü sistemleri bağımsız sistemlerdir. Çok sayıda sistem ve mimari tesis kontrolündeki karmaşıklığı artırır. Netlik ve maliyet tasarrufu nedenleri ile geçerli trend otomasyon ve emniyeti tek bir kontrol mimarisinde birleştirmektir. Bu gibi karışık yapılar, özellikle kablolama işlemini en aza indirmek için yerel merkezli çevrenin kullanıldığı yerlerde yerleşik hale gelmektedir. Pilz’in PSS 4000 otomasyon sistemi, otomasyon ve emniyete ilişkin görevleri eşit ölçüde yerine getirirken, kullanıcının da kolayca idare edebileceği otomasyon çözümleri kurmanızı sağlar. PSS 4000’in ana fikri standart otomasyonu ve güvenliği birlikte sunmaktır. PSS 4000, programlar farklı sistemlerde dağıtılırken normal olarak oluşabilecek karmaşıklığı kabul etmek zorunda kalmadan, yerel merkezli kontrol yapısının faydalarından yararlanmanızı sağlar. Modüllere ayırma ve yeniden kullanılabilirlik artırılırken kullanım basitleştirilmiştir. Kontrol fonksiyonlarının uyumlu şekilde dağılımı Klasik otomasyonda bağımsız, merkezi kontrol sistemi Şekil 1 - PSS 4000 otomasyon sistemi yazılım ve donanım bileşenleri ile gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET p ve buna uygun ağ bileşenlerinden oluşur. 60 ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar tesis veya makineyi izleyerek tüm sinyalleri işlerken, PSS 4000 kontrol fonksiyonlarının uyumlu şekilde dağıtılmasına olanak verir. İşlem veya kontrol verisi, hata emniyet verisi ve teşhis bilgileri güvenli, gerçek zamanlı Ethernet protokolü SafetyNET p ile aktarılır. Bu sayede kontrol fonksiyonu için ilgili program bölümünün nerede işlendiği fark etmez. Bir merkezi kontrol sistemi yerine, kullanıcıya merkezi bir proje içinde çalışma zamanında dağıtılan bir kullanıcı programı sunulur. Tüm ağ aboneleri PAS4000 yazılım aracı içindeki bu merkezi proje aracılığıyla konfigüre edilir, programlanır ve teşhis edilir. Bu, tüm projede basit ve standartlaştırılmış işlemeyi mümkün kılar. Ayrıntılı belirtmek gerekirse PSS 4000 otomasyon sistemi uygulamaya göre ayarlanmış fonksiyon blokları ile farklı sektörlerde kullanılmak için tasarlanmış çeşitli programlama editörleri ve gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET p gibi donanım ve yazılım bileşenlerinden oluşur. Ölçeklendirilebilir kontrol sistemleri Donanım çeşitli performans sınıflarından kontrol sistemlerini içerir. PSSuniversal PLC kontrol sistemleri, PSS 4000 otomasyon sisteminin “her alanda kullanılabilir” kontrol sistemleridir. Bunlar üretim hatları veya proses sanayisi gibi geniş alanda yayılmış tesislerde olduğu gibi bent kapak sistemleri veya yükleme sistemleri gibi alışılmadık uygulamalar için de kullanılabilirler. Bunlar programlanabilir lojik kontrolörler (PLC) olarak diğer bileşenler ile kombinasyon imkanı da dahil yeni çözüm yaklaşımları sunar. Sonuç olarak pozisyon ve hız gibi etkenleri emniyetli şekilde izlemek ve kaydetmek mümkündür. PSSuniversal multi kontrol sistemleri sistem ağı içerisinde PSSuniversal PLC veya PSSuniversal I/O ya da bağımsız cihazlar ile küçük kontrol sistemleri olarak kullanılabilir. Bunlar açık kontrol sistemleri olduğundan var olan otomasyon yapılarında kullanılabilir. PSSuniversal multi bağımsız makineler veya birbirleri ile bağlantılı daha küçük işletmelerde kullanılmak için uygundur. Üçüncü cihaz sınıfı PSSuniversal I/O, yerel merkezli ağ bağlantıları artı emniyet ile ilgili ve emniyet ile ilgisi olmayan sinyallerin alan seviyesinde transferini sağlar. Çevre modüllerinin iyi şekilde ayrıntılandırılmış yapısı uygulamaların I/O gerekliliklerine yüksek esneklik ile ekonomik olarak ihtiyaca uygun hale getirilmesini sağlar. Tüm aboneler SafetyNET p vasıtası ile performans sınıfından bağımsız olarak birbirlerine bağlanırlar. Yazılım: Emniyet ve standart tek bir arayüz altında Yazılıma transfer fonksiyonları kullanıcıya esneklik ve ölçeklendirme kabiliyeti kazandırarak donanım tiplerini azaltır ve otomasyon çözümlerindeki bakım ve teşhisi basitleştirir. Otomasyon görevlerini programlamak için benzer IEC 61131-3 PLC dilleri mevcuttur. Ancak güvenlik programlama yazılımıyla bir sorun yaşandığında, kullanıcılar fonksiyonel olarak kısaltılmış ancak hazır sertifikalı fonksiyon bloklarını kullanarak programları konfigüre edebilirler. Kullanıcılar tüm program dilinin esnek fonksiyon imkanlarını kullanmak isterlerse, emniyet şartnameleri doğrultusunda, akademik düzeyde, kompleks yazılım geliştirme ve onay süreçlerinin zorluklarını aşmaları gerekir. Bu nedenle standart otomasyon ve emniyeti birleştirmek için, emniyet fonksiyonları programlanmışken bile PLC kontrol sistemleri için benzer dillerin tamamının kullanılabilir olması gerekir. Üreticilerin emniyete ilişkin talimat setlerinde formülleştirmeye ihtiyaç duydukları istisnalar azaldıkça fonksiyonel sınırlar da azalacaktır. PSS 4000 bu zorlukları PAS4000 yazılım platformu ile karşılar. Otomasyon ve aynı zamanda emniyet ile ilgili görevler için de kullanılabilen çeşitli sayıda editör ve bloklar sağlanmıştır. Basit, blok tabanlı Program Editörü PASmulti Şekil 2 - Yerel merkezli I/O sistemi PSSuniversal’i temel olarak alan Pilz’in PSS 4000 otomasyon sistemi; ana modüller hem emniyet ile ilgili hem de standart kontrol fonksiyonları için kullanılabilen çeşitli performans seviyelerinde kullanılabilir. Farklı donanım sınıfları için çeşitli kontrol görevleri mevcuttur. ENDÜSTRİ OTOMASYON Şekil 3a 61 Ürün ve Uygulamalar Şekil 3b - Kullanıcı, hem otomasyon hem de emniyete ilişkin görevler için kullanılan standartlaştırılmış editörler yoluyla, konfigürasyonu fonksiyon bloklarıyla ve programlamayı EN/IEC-61131-3 uyumlu editörlerdeki kaynak kodlarıyla dilediği gibi birleştirebilir. tasarım mühendislerinin hizmetindedir. PASmulti ayrıca pozisyon tespiti veya kullanıcıların kendi yazılım bloklarını ekleyebileceği acil durdurma gibi genel fonksiyonlar için önceden sertifikalandırılmış geniş kapsamlı bir yazılım bloku kütüphanesi sağlar. PAS4000, “gerçek” programcılara yönelik olarak Talimat Listeleri (IL) ve Yapılandırılmış Metinler (STL) için editörler de içerir. Yenilikler: EN/IEC 61131-3 dilleri için PAS STL ve PAS IL editörleri artık endüstriyel otomasyon alanında ilk kez TÜV Süd tarafından LVL (Sınırlı Değişkenlik Dilleri) olarak sınıflandırılmıştır. Böylece emniyet ile ilgili kullanıcı yazılımları EN/IEC 62061 ve EN ISO 13849-1 gibi uygulama standartlarında belirtildiği gibi emniyete ilişkin kullanıcı yazılımına yönelik gereklilikleri tam olarak karşılamaktadır. sistem boyunca fiziksel olarak karışık ancak mantık olarak ayrı şekilde aktarması sayesinde geri bildirim bulundurmaz. SafetyNET p, IEC 61508 uyarınca SIL 3 sertifikalı olduğundan işleme ve bakım personelini korumaya yönelik olarak SafetyNET p vasıtası ile güvenli iletişim yapılan uygulamalar için uygundur. İş ile ilgili kurulumları basitleştirmek adına SafetyNET p, şalterler veya güvenlik duvarları gibi standart endüstriyel IT altyapı sistemi bileşenleri vasıtası ile kolayca kullanılabilir. Ayrıca mevcut Ethernet altyapı sistemlerini SafetyNET p için veya SafetyNEt p’yi mevcut Ethernet iletişimine paralel olarak çalıştırmak için dahi yeniden kullanmak mümkündür Mühendislik işini azaltmak için hazır uygulama modülleri Grafiksel Program Editörünün programlama ortamı basit operasyonları etkinleştirebilen EN/IEC 61131-3 doğrultusunda editörlerin tasarladığı programlama ortamı ile bire bir aynıdır. Örneğin, emniyet ile ilgili fonksiyonlar için kullanıcılar tarafından PAS IL’de yazılmış özelleştirilmiş yazılım blokları başka bir işleme gerek kalmadan PASmulti’ye aktarılabilir. Sonuç olarak, çeşitli editörlerden yazılım bileşenlerini içeren karmaşık projeler net olarak yapılandırılabilir. İletişim: Tüm veri için tek protokol Güçlü iletişim ağları, bağımsız veya kombinasyon içinde çalışabilen üniteler oluşturmak adına tesis elemanlarını ve bağımsız makineleri modüllere ayırmanın ön şartıdır. PSS 4000’in önemli bir özelliği de gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET p bağlantısıdır. Bu özellik, tüm kontrol bileşenlerinin ağa bağlanmasını ve aynı zamanda hem emniyet ile ilgili hem de emniyet ile ilgili olmayan verinin aktarılmasını sağlar. SafetyNET p, emniyet ile ilgili veriyi ve standart kontrol bilgisini bir 62 PSS 4000 otomasyon sistemine çeşitli endüstrilerde kullanılmak üzere birçok farklı modül eklenebilir. Pilz yazılıma fonksiyon aktarımı için eğilimi bu şekilde dikkate alır. Pres teknolojisindeki özel ihtiyaçlar için Pilz, mekanik preslerin operasyonunu büyük ölçüde basitleştiren PSS 4000 emniyetli elektronik döner kamera düzeneği gibi yenilikler geliştirmiştir. Kameralar artık yazılımlar aracılığı ile parametreler olarak kurulduğundan el ile monte edilmelerine gerek yoktur. Emniyetin, genel işletme/makine fonksiyonunun ayrılmaz bir parçası olduğu düşünülüyorsa işletmenin üretkenlik ve kullanılabilirlik ihtiyaçlarına uygun ama aynı zamanda net ve basit otomasyon çözümleri uygulamak mümkündür. PSS 4000 ile müşterilerimizin tüm otomasyon görevlerini yerine getirmek için yalnızca bir iletişim modu ve bir araç bulunduran bir tek sisteme ihtiyaçları var. Yeniden kullanılabilirlik artırılırken işleme basitleştirilir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Rockwell Automation Connected Enterprise Olgunluk Modelini Bizzat Kendisi Deneyimledi Rockwell Automation www.rockwellautomation.com gerçekten kendilerini başarıya götüren proseslerde yenilikler yapmaya istekli mi? Doğru ve gerçek zamanlı bilgilerin gücünü arttırmanın ne anlama geleceğini düşünebiliyorlar mı? Gibi soruların sorulduğu değerlendirme bölümünde endüstriyel otomasyon ve operasyon teknolojisinin, eski bilgi teknolojileriyle bağlantılarını yapmanın zorlukları ortaya çıkıyor. Proses ayrıca eski IT’mizin yeni çözümlere ne kadar çok ihtiyaç duyduğu konusunu da gözler önüne seriyor. Değerlendirme aşaması değişim için neye ihtiyacımız olduğunu gösteriyor, ağımızın nerelerde upgrade gereksinimi olduğu, uygulamaları ve iş akışlarını ne kadar değiştirmemizin gerekeceğini ve potansiyel riskleri belirliyor. Bu durumda, insanlarımızı, proseslerimizi ve teknolojilerimizi bir araya getirebilecek bir stratejiyi uygulamak için belirlenmiş değişim yönetimi prosedürlerini baz alarak kullanıyoruz. ■ Rockwell Automation, bilgi (IT) ve operasyon (OT) teknolojisini entegre etmek için geliştirdiği ‘Connected Enterprise Olgunluk Modeli’ni (The Connected Enterprise Maturity Model) bizzat kendisi deneyimledi. Bunun sonucunda test edilerek doğrulanan model ile Rockwell Automation, tedarikçileriyle ve müşterileriyle eşi benzeri görülmemiş seviyelerde işbirliğini yakalamayı başardı. Rockwell Automation, Connected Enterprise Olgunluk Modelini (The Connected Enterprise Maturity Model) bizzat kendisi deneyimleyerek, tedarikçileri ve müşterileriyle en ileri seviyede işbirliği sağlamayı başardı. Bilgi (IT) ve operasyon teknolojisini (OT) entegre etmek için geliştirilen modelde Rockwell Automation, proseslerin ve tesislerin yeni şekillerde bağlanması ve hiç beklenmeyen şekillerde bunun faydalarını görmek için önemli noktalara dikkat çekti: 1. Değerlendirme - Connected Enterprise Olgunluk Modelinin bu aşaması değişim yönetimiyle ilgili. İnsanlar 64 2. Güvenli ve upgrade edilmiş ağ ve kontrol unsurları - Rockwell Automation her kıtada operasyonlarıyla global bir işletme olması ile bazı kontrol unsurlarını, sensörleri ve altyapıları iyileştirmeyi ve geliştirmeyi beklemeyi en doğru uygulama olarak görüyor. Yapılan değerlendirmelerde Rockwell Automation olarak her şeyi bir anda değiştiremeyeceğimizi öğrendik; bu nedenle kısa vadeli riskleri ve uzun vadeli hedefleri dengeleyerek önceliklendirme yaptık. Bu yaklaşım size, sorun ve baskı yaratan sorunları halletme ve tesis büyümeleri ve yeni teknolojileri göz önünde bulundurma imkanını sundu; bu da, adapte edilebilir bağlanabilmeyi geleceğe aktarabilecek, stratejik olarak gelişen bir IT/ OT omurgasının yaratılması anlamına gelmekte. Bu aşamada öğrendiğimiz diğer bir ders ise ‘Bağlantılı bir İşletmede IT ve OT Mühendislerinin’ rollerinin ve yetkilerinin tanımlanmasının ne kadar önemli olduğu idi. 3. Tanımlanmış ve organize işletme verisi sermayesi (WDC) - Verilerden oluşan bir dalgada boğulmaya hazır olun. Rockwell Automation pazar geliştirme başkan yardımcısı John Nesi, bu aşamayı “kıtlıktan bolluğa bilgi ENDÜSTRİ OTOMASYON devrimi “ olarak adlandırıyor. Kabul edilebilir, kullanılabilir OT verilerinden birden bolluğa geçmek. “Bilmemiz iyi oldu” şeklinde yorumlanabilecek verilerden günlük çalışma düzenimizi etkileyecek önemli bilgilere dek etkin bir şekilde filtreleme yapan süreçler geliştirildi. Ayrıca yeni dataların iş akışları, program ve sorumluluklar gerektirdiğini öğrendik. 4. Analitik: Analitik aşamada, IT/OT ağı yetkinliklerimizi dengelemenin pek çok yolunu bulduk. Ayrıca çok fazla analiz yapmayı bırakmamız gerektiğini öğrendik. Lokasyonlara göre nihai olarak, Önemli Performans Göstergeleri (KPI) bazlı şekilde kalıcı problemleri seçtik ve yetkili alıcılara bilgileri aktardık. Ayrıca iş gücümüz için bu bilgilerin düzenleneceğinin bilgisiyle ilgili standart aksiyon prosedürleri oluşturduk ve yönetim denetimi ve yanıtın azami seviyeye çıkarılması gerekliliğini en aza indirdik. Ancak ne kadar çaba göstersek de, “verilere inanamama” durumuyla karşılaştık, verilerin kesinlikle doğru olamayacağı konusunda ısrar eden bireyler oldu. Bu bilgileri, proses yetkinliklerini ve önemli performans göstergelerini birbirine bağlayarak ikna etmeyi öğrendik yani, “Bu proses bu getiriyi sağlıyor, işte size bunları ispatlayan veriler.” En önemlisi ise, vurgulanan bilgiler, negatif gecikme ve diğer olumsuzlukları önleyecek ölçütlere sahipti. 5. İşbirliği: Nihai aşamada öğrendiğimiz en büyük ders ise işimizin ve yatırımlarımızın ilk dört aşamada buna kesinlikle değdiğiydi. Her adım ortaya çıkan maliyet-leri fazlasıyla karşıladı. Bu aşamada deneyimlerimizi müşterilere ve tedarikçilere kendi bağlantılı işletmelerinde ilerlemelerinde yardım etme ve onları bu konuda teşvik etmede kullandık. Bu aşamadaki diğer büyük ders ise IT/OT veri akışlarındaki gerek işletme birimi gerekse tedarik zinciri ortağı olsun herkesin sıkı güvenlik standartlarına uymasının gerektiğidir. IT/OT altyapısının gelişmiş güvenliğine hem fiziksel hem de elektronik katmanlar ekleyen bir “derin savunma” yaklaşımını da kullanmak suretiyle izinsiz erişimler veya tehlikelerin tespit edilmesi ve önlenmesi olasılığı da geliştirilir. Bu korumalar için bir alanın açılması başkalarına da sizin ağınıza katılma, tedarik zincirinde alan uzmanlarıyla denge sağlamaya ve en iyi uygulamaları paylaşma konusunda güven verecektir. Bağlantılı İşletmenizi yaratırken öğrendiğimiz dersler oldu. Sizlerin de kendi derslerinizi öğrenmeye başlama zamanınız gelmedi mi? ENDÜSTRİ OTOMASYON 65 Ürün ve Uygulamalar Endüstriyel Nesnelerin İnterneti National Instruments www.ni.com ■ Her sektörde, sensorlar ve yerel işlemli sistemlerin bilgi paylaşmak için bağlantı kurduğu daha akıllı bir dünya fikri yerleşmektedir. Söz konusu sistemler, kullanıcıların daha bilinçli kararlar almalarını sağlamak adına küresel çapta kullanıcılara ve birbirlerine bağlanabilecektir. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT), yerel işlem ve iletişim aracılığıyla makineleri daha akıllı hale getirerek daha önceden anlaşılması güç yöntemler eşliğinde sorunları çözüme kavuşturabilir. Uyarlanabilirlik ve Ölçeklenebilirlik Bu kapsayıcı fikre birçok etiket verilmiştir ancak en yaygın olan Nesnelerin İnternetidir (IoT). Nesnelerin interneti, akıllı evler, mobik sabitleme cihazları ve bağlı oyuncaklardan akıllı tarım, akıllı şehirler, akıllı fabrikalar ve akıllı şebeke ile Endüstriyel Nesnelerin İnternetine (IIoT) kadar her şeyi içermektedir. IIoT (Endüstriyel Nesnelerin İnterneti) bir bütün olarak sanayi performansı ve yardım derneğini iyileştirmek için veri analitiği ve eylemlerini ileten ve koordine eden çok sayıda bağlı endüstriyel sistemler olarak karakterize edilebilir. Karmaşık kontrol problemlerini çözen sensorlar ve aktüatörler vasıtasıyla dijital dünyayı fiziksel dünyaya arayüzleyen endüstriyel sistemler genelde Siber-fiziksel sistemler olarak bilinmektedir. Bu sistemler, veri ve analitikler vasıtasıyla daha derin kavrama elde etmek için Büyük Analog Veri Çözümleri ile birleştirilmektedir. Kendi çevrelerine ve hatta kendi sağlık kapsamına uyarlanabilen endüstriyel sistemler düşünün. Bu bağlamda makineler, arızalanmak yerine kendi bakım çizelgelerini oluşturabilmekte ve daha önemlisi, aşınmış bir parçanın değiştirilmesi için kendi kontrol algoritmalarını dinamik olarak ayarlayarak söz konusu verileri diğer makinelere ve makinelere dayalı olarak işlem yapan kişilere aktarabilmektedir. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT), yerel işlem ve iletişim aracılığıyla makineleri daha akıllı hale getirerek daha önceden anlaşılması güç yöntemler eşliğinde sorunları çözüme kavuşturabilir. Ancak meşhur tabiriyle “Kolay olanı herkes başarır.” Yenilik arttıkça karmaşıklığı da beraberinde getirmekte ve bu durum, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) kavramını şirketlerin tek başına üstesinden gelemeyecekleri bir zorluk haline getirmektedir. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) Kavramının Zorlukları Endüstriyel internet gereksinimleri tüketici internetine ilişkin gereklilikler ile karşılaştırıldığında söz konusu zorluk çok daha öz korkutucu ve karmaşık bir hal almaktadır. Her iki seçenek de dünya çapındaki cihazların ve sistemlerin bağlantısını kurmakta; ancak Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT), gizlilik, kararlılık ve bant genişliği bakımından daha katı kurallar öngörmektedir. Zamanlama bir milisaniye dahi şaştığında arıza yapabilecek hassas makineler ile uğraşırken katı gerekliliklere bağlı kalınması makine operatörlerinin, makinenin ve işletmenin sağlığı ve güvenliği bakımından oldukça önemli bir nitelik kazanmaktadır. 66 Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) meyvelerini vermeye başladığında eski endüstriyel sistemler için büyük bir değişikliğe yol açacaktır. Endüstriyel sistemlerin geleneksel tasarımı ve pekiştirmeleri ya (1) şahsi veya geleneksel uçtan uca bir çözüm tasarlamak ya da (2) satıcı tarafından tanımlanan kara kutulara sürekli eklenti aracılığıyla fonksiyonellik kazandırmak yoluyla nitelendirilebilir. Eklenti çözümler hızlı bir biçimde uygulamaya konabilmektedir; peki ya bunların maliyetleri? Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) kavramımın sunduğu en büyük avantaj verilerin daha iyi bir karar verme süreci için kolaylıkla paylaşılıp analiz edilebilmesidir. Söz gelişi satıcı tarafından tanımlanmış bir durum görüntüleme çözümünde elde edilen ve analize tabi tutulan verilere kolaylıkla ulaşılamamaktadır; sistem, felaket niteliğinde olabilecek arızaları önlemek amacıyla basit alarmlar gönderme kapasitesi ile sınırlıdır. Verilere ise ancak analiz edilecek bir olay ya da nerede yanlış yapıldığının belirleneceği bir durum sonucu ulaşılabilir; ancak o zamana kadar zaman, para ve çok daha fazla değer kayba uğrayabilir. Durum görüntüleme verileri sürekli olarak analiz edilmez ve açık, standartlaştırılmış bir arayüz üzerinden işlenmez ise toplanan verilere dayalı kontrol algoritmalarının ayarlanması veya verimliliğin arttırılarak sistem arızalarının önlenmesi için toplanan verilerin kontrol vakaları ile ilişkilendirilmesi imkansız bir hal alacaktır. Uçtan uca çözümler için bu durumun tam tersi geçerlidir. Tüm bileşenler ve uçtan uca çözüm uyum içerisinde çalışabilir; ancak burada da benzer sorunlarla karşılaşılmaktadır. Uçtan uca bir çözüm oluşturulduğunda iletim protokolleri tek tiptir ve ilgili veriler kolaylıkla paylaşılabilmektedir. Fakat bu noktada söz konusu çözüm özel iletişim protokolleri nedeniyle esasen bir kara kutuya dönüşmektedir. Güncelleme gerektiği anda mühendis, tüm sistem ile yeterli düzeyde iletişim kuramama ihtimali bulunan bir çözüm ekleme ya da ilgili süreci baştan alarak yeni bir uçtan uca çözüm geliştirme ikilemine düşmektedir. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) sistemlerinin uyarlanabilir ve yazılım aracılığıyla ölçeklenebilir olması veya tüm çözüme kolaylıkla entegre olabilen bir fonksiyonellik içermesi gerekmektedir. Bu, tüm sistem bir kara kutuya dönüştüğünde mümkün değildir. Bağımsız sistemleri entegre etmenin ve yenilikten ödün vermeksizin sistem karmaşıklığının en aza indirgenmesinin daha iyi bir yolu olmalıdır. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Güvenlik Uyarlanabilirlik ve ölçeklenebilirlik, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) teknolojisinin gündeme getirdiği zorluklardan yalnızca birkaçıdır. Sistem yönetimi ve güvenlik, söz konusu zorlukların başında gelmektedir. Kitlesel sistem ağları online olduğundan, bahse konu sistemlerin uzun mesafeler söz konusu olsa dahi birbirleriyle ve işletme ile iletişim kurması gerekmektedir. Hem sistemler hem de kurulacak iletişimler güvenli olmalıdır; aksi takdirde milyon dolarlık değeri olan varlıklar riske atılacaktır. Güvenliğe duyulan ihtiyacın en çarpıcı örneklerinden biri, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) teknolojisinin çığır açan bir özelliği olan akıllı şebekedir. Şebekeye ilişkin bilgilerin erişilebilir niteliği arttıkça güvenlik ihlalleri de patlak vermektedir. Bakım ve Güncellemeler Güvenli olmaya ilave olarak, bu sistemlerin, sürekli değişen işlevsellik ve sistem bakım gerekliliklerini karşılamak için devamlı olarak değiştirilmesi gerekmekte olup ve bakımı yapılmalıdır. Sürekli olarak daha fazla kapasite eklendiğinden, yazılım güncellemeleri gereklidir veya daha fazla sistem eklenmelidir. Yakında birbiri ile bağlantılı bileşenlerin karışık bir ağı oluşturulmaya başlayacaktır. Söz konusu yeni sistem, yalnızca orijinal sistem ile değil aynı zamanda tüm diğer sistemlere de uyum sağlamak zorundadır. Uzak yerlerdeki sistemlerin bazıları da dâhil olmak üzere dünya çapında bulunan binlerce veya milyonlarca sistemi değiştirdiğinizi ve güncellediğinizi düşünün. Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT )Yatırımı Endüstriyel Nesnelerin İnternetini oluşturacak sistemlerin geliştirilmesi ve harekete geçirilmesi gelecek on yıl için büyük bir yatırım temsil etmektedir. Bugünün ve yarının gerekliliklerini karşılamak için tek yol geleceği tahmin etmek değil ancak geliştirmek ve uyarlamak için gerekli olan esnek sistemlerin bir ağını harekete geçirmektir. Sonraki yol, platform-tabanlı bir yaklaşım içermektedir; pek çok uygulama ile birlikte harekete geçirilen tekli bir esnek donanım mimarisi donanım karmaşıklığını önemli bir miktarda kaldırır ve her yeni sorunu öncelikle bir yazılım talebi haline getirir. Aynı prensip, birleşik bir çözüm oluşturan güçlü bir donanım-yazılım platformu oluşturmak için yazılım araçları için uygulanmalıdır. Etkili bir platform tabanlı yaklaşım donanım veya yazılıma odaklanmaz ancak bunun yerine uygulama içerisinde yeniliğe odaklanır. Bugün artık Endüstriyel Nesneler internetini geliştirecek platformlar mevcuttur. Sistem Tasarımcılarının seçtiği platformların IT-dostu bir işletim sistemine dayalı olması gerekmektedir böylece söz konusu platformlar, sistem bütünlüğünü korumak ve sistem kullanışlılığını maksimum seviyeye çıkarmak için kullanıcıları yetkilendirmek ve söz konusu kullanıcının uygun şekilde doğrulunu kanıtlamak amacıyla güvenli bir şekilde sağlanabilir ve yapılandırılabilir. Bu platformlar, dünyanın dört bir yanından gelen güvenlik uzmanlarına yardım eden ve dâhili güvenlikte en son teknolojiyi geliştiren açık bir işletim sistemi vasıtasıyla elde edilebilir. Bu platformlar aynı zamanda, sanayi SİSTEM YAŞI Makinelerinizin kaç dostu var? Günümüz makinelerinin birbirine bağlı doğasını GE’den dinleyin. youtube.com/nationalinstruments sistemleri sağlayıcıları ve nesnelerin interneti tüketicisi arasındaki birlikte çalışabilirliği maksimuma çıkarırken Endüstriyel Nesnelerin İnterneti gecikmesi, belirlilik ve bant genişliği gereksinimlerini karşılayan daha açık ve belirleyici bir ağ etkinleştirmek için gitgide gelişen standartları birleştirmeli ve standart Ethernet teknolojilerine dayalı olmalıdır. Organizasyonlar, Endüstriyel İnternet Konsorsiyumu (IIC) belgesi kullanım gerekliliklerini ister ve birlikte çalışabilirliği sağlar ve IEEE, bu gereklilikleri karşılamak için IEEE 802.1 Standardını geliştirmek amacıyla Zaman Duyarlı Şebeke görevini oluşturmuştur. Endüstriyel Nesne İnternetinin devam eden tasarımı, hepimiz için büyük bir iş ve teknoloji imkanını temsil etmektedir. IIC, IEEE, ve AVnu benzeri organizasyonlar Endüstriyel Nesneler İnternetini tanımlamak için çok yoğun çalışmaktadır. Söz konusu organizasyonlar daha fazla yeniliğin nasıl en iyi şekilde etkinleştirileceğini daha iyi şekilde anlamak için aktif şekilde kullanım gereklilikleri toplamaktadır. Mühendisler ve bilim adamları, endüstriyel nesnelerin interneti öncü kenarındaki sistemleri uygulamaktadır ancak hala birçok bilinmeyen ile karşı karşıya olup daha çok çalışmaktadır. Bir platform-tabanlı yaklaşımına odaklanmaya geleceği tanımlamak için bu organlara dâhil edilerek endüstriyel nesneler interneti üretiminin bir parçası olunuz ve işletmelerin yeniliğe odaklandığından ve basit uyuma odaklanmadığından emin olunuz.. Değişen ihtiyaçlara uymak için, Endüstriyel Nesneler internetine güç veren cihazların yeni teknolojiler ile ölçeklenebilen açık, entegre donanım/yazılım platformu ve gerçek zamanlı bir ağ üzerine kurulması gerekecektir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 67 Ürün ve Uygulamalar DrylamTM Kılıf Sistemi Prysmian Group tr.prysmiangroup.com ■ DRYLAMTM kılıf sistemi; petrol ve gaz sektörü gibi zorlu endüstriyel koşullarda kullanılan kablolarda, kimyasallara dayanımı yüksek polimerik katmanlar ve metalik nem bariyerinin birlikte uygulanmasıyla, kurşun kılıfsız alternatif çözüm sunmaktadır. Geliştirilen kablolar, kurşun kılıf yerine sandviç şeklinde iki polimerik katmana ilave olarak bir adet metalik katmandan oluşmaktadır. Tüm katmanların beraber oluşturduğu sistem ile kabloların; zorlu endüstriyel koşullara, nem, asit, agresif inorganik kimyasallara, hidrokarbonlar ve solventlere karşı dayanıklılığı arttırılmıştır. Kritik çevre ve ortam koşulları için geliştirilen DRYLAMTM, kurşun kılıflı kablolarla kıyaslandığında kablo ağırlığı ve çapı azalmakta, daha küçük bükme yarı çapı sayesinde serim kolaylığı sağlamaktadır. 1. Giriş Petrol & Gaz ve benzer zorlu endüstri koşullarının geçerli olduğu yerlerde en büyük problem, plastik kablo kılıflarının nem ve kimyasallara karşı geçirgenliğidir. Kabloya zarar veren bu malzemeler organik olarak hidrokarbon ve solventler, inorganik olarak asit ve bazlar olarak listelenebilir. Bu malzemelerin kablo izolasyonuna penetrasyonu, kablo ömrünü azaltmaktadır. Kabloya zarar veren bu tür malzemelere karşı kullanılan geleneksel çözüm, kurşun kılıflı kablo kullanımıdır. Petrol & Gaz sektörü ve benzeri ortamlar için iyi bir çözüm olmasına rağmen, kurşun kılıflı kabloların ağırlığı kablonun 68 taşınmasını ve serilmesini güç bir hale getirmektedir. Bu uygulamaya alternatif olarak Prysmian Group Türkiye inovatif bir çözümle, kurşun kablo ile aynı karakteristik özelliklere sahip, ancak daha hafif ve kolay kablo serim imkanı sunan DRYLAMTM Kılıf Sistemi’ni geliştirmiştir. DRYLAMTM teknolojisi enstrüman kabloları, fiber optik kabloları ve bunların LSZH (Low Smoke Zero Halogen - Düşük Halojen ve Duman Yoğunluklu) versiyonlarındaki kablo tiplerine de uygulanabilmektedir. 2. Enstrüman kablo tasarımı Kablolar, IEC 60228 standardına uygun sınıf 1, 2 veya sınıf 5 bakır veya kalaylı bakır iletken üzerine XLPE izolasyon uygulanması, damarların ikili, üçlü, dörtlü şeklinde eğrilmesi ve ekranlanması (isteğe bağlı) ile oluşturulmaktadır. Özün üzerine iletkenleri elektromanyetik etkilerden koruyacak ekran katmanı ve sonrasında kimyasal ve nem koruması sağlayan DRYLAMTM Kılıf Sistemi uygulanır. Galvanizli çelik tel zırh, kabloya ekstra sağlamlık ve mekanik koruma sağlar. Zırhın üzerine son olarak PE, PVC ya da LSZH dış kılıf uygulanır. Enstrüman kablolar EN 50288-7 standardına göre veya BS 5308 standardı esas alınarak tasarlanabilir. DRYLAMTM kabloları: • Alev yayılımı için özel Prysmian bileşiği PVC ya da LSZH dış kılıf uygulaması • Yangına dayanıklılık için mika bant uygulaması • PVC, LSZH ya da PE gibi farklı iç ve dış kılıf özellikleri ile üretilebilir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar 3. DRYLAMTM Kılıf Sistemi Örnek enstrüman kablo tasarımının katmanları, aşağıda verilen resimde detaylandırılmıştır. DRYLAMTM kablosundaki her bir katman, aşağıdaki dayanıklılık özelliklerine sahiptir. DRYLAMTM 3 farklı katmandan oluşmaktadır: • Metalik bariyer: Nemli ortamlar için koruma sağlar. • Metalik bariyer + HDPE: Nemli ortamlar dahil asit, alkali gibi inorganik kimyasallara dayanıklılık sağlar. • Metalik bariyer + HDPE + Modifiye PA: Nemli, asitli, alkali gibi inorganik ortamlar dahil hidrokarbonlar, yağlar ve solventler gibi organik agresif tesis ortamlarında koruma sağlamaktadır. DRYLAMTM kablonun kurşun kılıfa göre yapısal özelliklerindeki değişim kullanıcılara faydaları: 1. Polietilen kaplı alüminyum bant (PE/Al/PE)(Boylamasına uygulama) Polietilen kılıfın ekstrüzyonu sırasında alüminyum banttaki PE katmanları, üst üste yapışarak (A) mükemmel nem geçirmezlik özelliği sağlanmaktadır. Ek olarak, alüminyum bant elektromanyetik etkilere karşı koruma sağlamaktadır. • Daha hafif kablo; daha düşük taşıma maliyetleri, daha hızlı ve kolay kablo serim avantajı sağlar. • Daha küçük kablo ve bükme yarıçapı; daha düşük kablo destekleyici altyapı masrafına imkan tanır. 2. Polietilen kılıf Ekstrüzyon sırasında, metalik bant üzerindeki PE kaplama, kılıf PE (B) yapışarak kabloya olağanüstü mekanik özellikler sağlamaktadır. Bunun yanında, PE kılıf asit ve bazlar gibi inorganik kimyasallara karşı dirençlidir. 3. Modifiye poliamid Modifiye PA, polietilen kılıf üzerine uygulanmaktadır. Bu malzeme, hidrokarbon ve solventler gibi organik kimyasallara karşı, yüksek oranda dayanıklıdır. Ayrıca DRYLAMTM kabloları çevre dostudur ve kurşun malzemesi içermemektedir. 4. DRYLAMTM Kılıf Sistem Üstünlükleri Kimyasalların, özelikle Petrol & Gaz endüstrisinde kullanılan yağ ve hidrokarbonların, kablo katmanlarından geçerek kablo izolasyonuna penetrasyonu, kablonun ömrünü kısaltmaktadır. Kablo içine penetrasyon olan hidrokarbon konsantrasyonu incelendiğinde, PVC ve DRYLAMTM kılıflı kablolar arasındaki fark, aşağıdaki grafikte gösterilmiştir. DRYLAMTM kılıflı kabloda düşük konsantrasyonda olan hidrokarbon miktarı, DRYLAMTM kılıfsız kabloda yüksek seviyede tespit edilmiştir. 5. Sonuç DRYLAMTM kabloları; asit, alkali gibi inorganik ortamlar dahil hidrokarbonlara dayanıklığa ve nem geçirmezliğe karşı güvenilir çözüm sunmaktadır. Ayrıca DRYLAMTM kabloları, kurşun kılıflı kablolara göre daha hafif olmaları, daha küçük çap ve bükme yarıçapına sahip olmaları nedeni ile, kullanım kolaylığı ve avantaj sağlamaktadır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 69 Ürün ve Uygulamalar Koruyucu Gövdenin Içindeki Sensörlere Selektif Lehim Uygulaması Tam İsabet Festo www.festo.com.tr ■ Otomobil sektörüne yönelik sensör imalatı, gittikçe daha gelişmiş çözümler gerektiriyor. IPTE Factory Automation tarafından geliştirilen yeni bir makine konsepti, devre kartlarının, hızlı ve güvenilir bir şekilde, plastik gövdelerin içinde lehimlenebilmesine izin veriyor. Bu konsept içerisinde kullanılmış olan Festo’nun montaja hazır taşıma sistemi, 60 kg’dan daha ağır bir kütle hareket ettiriliyor olmasına rağmen, üç saniyeden daha kısa çevrim sürelerini olanaklı kılıyor. pakt ve nispeten daha dayanıklı sensörlerin üretilmesini gerektiriyor. Bu şekilde daha karmaşık bir hal alan üretim süreci, inovatif imalat çözümleri gerektiriyor. Belçikalı IPTE Factory Automation n.v., en yeni sistemlerinden biriyle bu talebi karşılıyor. Fabrika otomasyonu konusunda uzman olan şirket, Festo ile işbirliği yaparak, sensörlerin doğrudan gövdeleri içinde selektif olarak lehimlenmeleri için bir makine konsepti geliştirdi. Gövdenin içinde güvenli lehim Otomobiller, günümüzde, A noktasından B noktasına gitmeye yarayan araçlardan çok daha fazla özelliğe sahiptir. Çok çeşitli konfor ve emniyet fonksiyonlarına sahip olan günümüz otomobilleri, adeta akıllı birer refakatçi gibiler. Günümüzde, her aracın sensör sayısı, ortalama 100’e kadar varabiliyor ve bu sayının ileride daha da artacağı tahmin ediliyor. Hacim açısından her şey aynı kalmasına rağmen artış gösteren adet sayısı, sürekli daha kom- Aracın dışında yer alan araç sensörlerinin; zor koşullar altında kullanılmak zorunda olduklarından, -40 °C’nin altında ve 100 °C’nin üzerindeki sıcaklık aralıklarına, korozyona ve darbelere karşı dayanıklı olmaları gerekiyor. Bu yüzden bu sensörler, sağlam bir gövdenin içinde korunurlar. Ancak, sensörlerin iç parçalarının tümü tamamen monte edilmiş bir şekilde gövdenin içine yerleştirilemiyor. Günümüzde her araçta bulunan sensör sayısı, ortalama 100 adete kadar varabiliyor. Burada yer alan resimde örnek olarak gösterilen, aracın dışında kalan sensörlerin çok iyi korunmaları gerektiği gibi, çok özel bir şekilde imal edilmeleri de gerekiyor. Direksiyon açı sensörü Dış sıcaklık sensörü Kam mili sensörü Sıcaklık sensörü Mesafe sensörü EGR valfi sensörü Aks yükü sensörü Şerit sensörü Tekerlek devir sayısı sensörü Şanzıman sensörü Ölü nokta sensörü 70 ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Güvenilir taşıma, emniyetli çalışma: EGC mil eksenleri, entegre ölçüm sistemli dişli kayışlı EGC eksen, elektrikli kızak EGSL artı müşteriye özel ERMB bazlı modül. Bazı lehim işlemlerinin direkt gövdenin içinde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu işlemler için, dalga lehim veya reflow lehim gibi geleneksel lehim yöntemlerini kullanamıyoruz, çünkü, plastik gövdeler, bu lehim yöntemlerinin oluşturduğu termik yüklere dayanamıyor. Geriye bir tek selektif lehim yöntemi kalıyor. Ancak, lehimin, doğru açıda ve tam olarak gereken kuvvetle yapılması çok önemli. Bunun için gerekli olan proses kalitesi tekrar edilebilirlik ve üretim hızı, süreçlerin tam otomatik bir hale getirilmesini gerektiriyor. “Montaja hazır portal sistemi sayesinde, sadece sistemin geri kalanına daha fazla yoğunlaşabilme imkanı bulmakla kalmıyoruz; Festo, bize ayrıca, arızasız bir çalışma garantisi de veriyor. Bu da bize güven veriyor.” Antonio Rodrigues, IPTE Teknik Müdürü Geliştirilen yeni makine konsepti IPTE, akü ile devre kartının birbirleriyle direkt araç sensörleri gövdelerinin içinde bağlanabilmesi amacıyla, programlanabilir yeni bir selektif lehim sistemi geliştirdi. Festo ile işbirliğine gidilerek, bununla ilgili bir makine konsepti hazırlandı. Festo’nun montaja hazır handling sistemi, hızlı ve hassas X, Y, Z ve W hareketleriyle, hareket ettirilen kütlenin 60 kg’dan daha ağır olmasına rağmen, üç saniyenin altında kalan çevrim sürelerini olanaklı kılıyor. 0,1 mm’lik bir hassasiyetle beslenen lehim kalayının makaradan açılış hızı da kontrol altında tutuluyor. Kompakt IPTE sisteminin avantajları arasında, otomatik bir uç kalibrasyonu akıllı bir uç temizleme işlemi, lehim makarası ile çalışma olanağı, renk algılama ile kurşunsuz lehime geçiş opsiyonu da bulunuyor. Güvenli bir askı sistemi, havya ucunun devre kartının üzerine uygun kuvvetle bastırılarak, lehimleme sırasında kusursuz termik temasın gerçekleşmesini sağlıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 71 Ürün ve Uygulamalar Verimli yer kullanımı: IPTE, lehim prosesinin tamamını çok küçük bir alana sığdırıyor. Sistemin sahip olduğu bir çarpışma sensörü, karta aşırı kuvvet uygulanmasının önüne geçiyor. Hepsi bir arada: Mekanik komponenetler, servo motorlar, kontrolörler, basınçlı havanın hazırlanması ve valf adaları, Festo'dan. Bireysel ve komple teslimat Festo tarafından konstrüksiyon ve üretim sürecinde deseklenen IPTE, dört serbestlik derecesine sahip XYZW portal sistemini geliştirdi. X, Y ve Z eksenlerinde, sıradan EGC tip milli ve kayışlı eksenler, entegre ölçüm cetveline sahip EGC eksenler ve EGSL mini kızaklar söz konusu. Festo, döner tahrik birimi (W ekseni) için, müşteriye özel bir modül geliştirmiş. Havyanın kaldırılıp döndürülmesinde kullanılan ERMB tip bir kaldırma ve döndürme modülü ile XYZ eksenlerin hızı ve hızlanma işlemlerini kontrol eden bir portal, özel olarak sisteme adapte edilmiş. Bu özelliklere sahip sistem, sensör gövdesinin içinde ulaşılması güç olan noktalarda bile tam uygun açıda ve uygun kuvvetle lehim işlerini yapabilecek kapasiteye sahip. Posizyonlama da yine hareket ettirilen yüksek kütleye rağmen çok hızlı gerçekleşiyor. 72 Daha fazla emniyet garantisi IPTE’nin yeni makine konsepti, her yerde kullanılabiliyor. Lehim uygulamaları dışında, örneğin; dispenser işlemleri gibi çok sayıda başka uygulama da gerçekleştirilebiliyor. Festo; servo motorlar ve Ether - Cat arayüzlü CMMP tip kontrolörler de dahil olmak üzere, portalı, çeşitli uygulamaların spesifik gerekliliklerine göre uyarlayarak, montaja hazır komple bir sistem şeklinde teslim ediyor. Festo, sistemin teslim edilir edilmez çalışacağını da garanti ederek, ek bir güvenlik sunuyor. Yani, müşteriye sadece montaja hazır bir taşıma sistemi teslim edilmekle kalınmıyor, kendisine ayrıca, montaja hazır taşıma sisteminin, işin en başından itibaren kusursuzca çalışacağı da garanti ediliyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Mitsubishi Electric’ten Geleceğe Yönelik Fabrikalar İçin Nesnelerin İnterneti (Iot) Teknolojisine Dayalı Fabrika Kontrolörü: e-F@ctory Mitsubishi Electric www.mitsubishielectric.ae/turkey Mıtsubıshı Electrıc’ten Geleceğe Yönelik Fabrikalar İçin Nesnelerin İnterneti (Iot) Teknolojisine Dayalı Fabrika Kontrolörü: e-F@ctory. ■ Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisinden faydalanarak fabrika verilerini toplayan ve Cloud teknolojisi ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yürüten Mitsubishi Electric, kendisinin geliştirdiği fabrika otomasyon çözümü olan e-F@ctory uygulamasını, kullanıma sunulan Nesnelerin İnterneti ekosistemi ile birleştirmek için Nesnelerin İnterneti teknolojisine dayalı Fabrika Kontrolörünü tüm kullanıcılara duyurdu. Nesnelerin İnterneti teknolojisine dayalı Fabrika Kontrolörünün etkinliği, hali hazırda yürütülen testler ile kanıtlanmaya çalışılmakta olup, ürünün Nisan 2016 tarihinde piyasaya sürülmesi hedefleniyor. 74 ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Mitsubishi Electric tarafından geliştirilen e-F@ctory çözümü, üretim bölümü verileri arasında doğrudan bir bağlantı kurulması amacıyla gelişmiş teknolojilerden faydalanarak fabrikalara tam anlamıyla şeffaf bir nitelik kazandırıyor. Tesis operatörleri, daha üstün bir verimlilik ve kalite düzeyine ulaşabilmek için, söz konusu verileri analiz edebiliyor ve grafikler yardımıyla görselleştirebiliyorlar. Fabrikaların, gelişmiş üretim yönetimi amacıyla Cloud teknolojisi ile birbirine bağlanması yönündeki ihtiyaç kendisini her geçen gün daha fazla hissettirmekte. Bu bağlamda e-F@ctory çözümü, Cloud teknolojisine dayalı olmayan üretim yürütme ve kalite yönetim sistemleri için gerçek zamanlı bir kapasite, güvenlik ve üstün güvenilirlik avantajlarını sunmakta. Nesnelerin İnterneti teknolojisine dayalı Fabrika Kontrolörü, üretim bölümü ile Cloud platformu arasında gerçek zamanlı bir bağlantı kurulabilmesi için, e-F@ctory çözümüne entegre edilecek. Söz konusu entegrasyon, sistemin dinlenmesine, veri manipülasyonuna, yetkisiz erişime ve diğer siber saldırılara karşı korumak amacıyla dayanıklı bir güvenlik sistemi de içeriyor. Oldukça kapsamlı verilerden faydalanan öngörü sahibi bakım ve teşhis faaliyetlerinin, geleceğe yönelik üretim işlemlerinin önemli bir parçası haline gelmesi bekleniyor. Üretim hatlarındaki sensörler ve benzer donanımlardan elde edilen çok sayıda veri, fabrikalardaki veri işleme kapasitesinin arttırılması ihtiyacını gündeme getirecek ve böylece Nesnelerin İnterneti teknolojisine dayalı Fabrika Kontrolörü, ölçeklenebilir yapısı sayesinde, veri işleme kapasitesini esnek bir biçimde arttırmak üzere çalışabilecek. Bazı durumlarda çok sayıda üretici ekipmanı ile Cloud bağlantısı kurmak için erişim kontrolüne yer verilmesi gerekmekte. Mitsubishi Electric’in Nesnelerin İnterneti teknolojisine dayalı yeni Fabrika Kontrolörü, bakım operatörleri tarafından önceden kaydedilen belirli üretim makinelerine erişi sağlayabilir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 75 Haberler ABB ve Solar Impulse, güneş enerjisiyle tarihi bir dünya turuna çıkıyor ■ ABB ve Solar Impulse, ekonomik büyümenin çevreye olan etkisiyle arasındaki bağı ayırma vizyonunda buluşuyor Mühendisler solar hücrelerden elde edilen gücü artırmak ve uçağın batarya sistemlerinin şarj elektroniğini geliştirmek yönünde önemli katkılarda bulundu. Zürih, İsviçre, Dünyanın önde gelen güç ve otomasyon teknolojileri şirketlerinden ABB, sadece güneşten aldığı enerji ile uçan Solar Impulse ve ekibinedünya turunda eşlik etmekten gurur duymaktadır. Uçağın Abu Dhabi’den havalanması planlanmıştır. ABB ve Solar Impulse 2014 yılında ortak vizyonları olan kaynak tüketimini azaltmak ve yenilenebilir enerji kulanımını artırmak üzere bir inovasyon ve teknoloji işbirliği oluşturdu. Uçak 35.000 kilometrelik güzergâhına Abu Dhabi’den Doğu istikametinde havalanarak başlayacak. Kokpitte ekip üyeleri Bertrand Piccard ve Andre Borschberg sırayla görev yapacak ve sırasıyla Muscat, Oman; Hindistan’da Ahmedabad ve Varanasi; Çin’de Chongking ve Nanjing; ABD’de Hawaii, Phoenix ve New York’da duracak. Buradan, dönüş yolunda Atlantik Okyanusunu aşarak başladığı yere, Abu Dhabi’ye 2015 ortalarında varacak. ABB CEO’su Ulrich Spiesshofer “ABB, dünya çevresinde sadece güneş enerjisi kullanarak yapacağı uçuşta Solar Impulse’a eşlik etmekten ve onunla teknoloji ve inovasyonda işbirliği içinde olmaktan gurur duymaktadır. ABB ve Solar Impulse daha iyi bir dünya için teknoloji ve inovasyonun sınırlarını kararlılıkla zorlayacak” dedi. Bu yolculuktaki en zor ayak, Çin’den kalkarak Pasifik Okyanusu’nun büyük bir bölümünün aşılacağı ve aralıksız beş gün ve beş gece sürecek ve Hawaii’de sonlanacak kısmı. Gün içerisinde 10.000 metre irtifaya çıkacak olan uçak, 17.248 güneş hücresinin tamamını şarj edecek ve bu şarjı gece boyunca havada kalmak için kullanacak. ABB’nin Solar Impulse konusundaki heyecanı sadece inovasyon ve teknolojiye olan inancından kaynaklanmıyor, aynı zamanda firmanın özümsediği “Daha iyi bir Bu projede üç ABB mühendisi Solar Impulse ekibiyle birlikte çalışarak uzmanlık ve deneyimlerini projeye aktardı. 76 ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler dünya için güç ve verimlilik” inancını da yansıtıyor. Solar Impulse’ın vizyonu ABB’nin etkili üretim süreçleri, kaynak kullanımının azaltılması, taşımacılıkta sürdürülebilirlik ve temiz ve yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması vizyonu ile birebir örtüşüyor. Dünyanın en büyük transformatör, elektrik motor ve değişken hızlı sürücü üreticisi olarak ABB, ürünleriyle güç verimliliğinin artırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, halen kullanımdaki ABB sürücüleri 2014 yılında 445 terawatt saat (TWh) elektrik enerjisinin tasarrufunu sağladı. Bu miktar Avrupa’da 110 milyon hanenin tüketimine eşittir. Dünyanın ikinci en büyük solar inverter tedarikçisi ve rüzgâr enerjisi sektörünün en büyük tedarikçilerinden biri olarak ABB, yenilenebilir enerjinin mevcut şebekelere etkili ve güvenilir şekilde entegrasyonu alanında dünya liderleri arasında geliyor. Avrupa’da ABB en kapsamlı elektrikli araç hızlı şarj ağını kurmakta. Çin’de ise dünyanın en geniş elektrikli araç hızlı şarj ağı için kilit donanım tedarik etmekte. 1999 yılında dünyanın etrafında balonla ilk kez dönen ekibin üyesi olan İsviçreli havacılık öncüsü Bertrand Piccard görüşlerini şöyle aktardı: “Dünyanın iyiliği temiz teknolojiler kavramı artık bir rüya değil gerçek. ABB bu teknolojileri pazara sunuyor ve daha şimdiden milyonlarca hanenin tüketimine eşit enerjinin tasarruf edilmesine öncülük etti!”. Borschberg’e göre ise teknoloji hayal gücümüzün çok ötesinde bir hızla değişmekte. Solar Impulse Başkanı Piccard ve CEO’su Borschberg, 2010 yılından bu yana sekiz havacılık rekoruna imza attılar. Bu rekorlar arasında Avrupa, Kuzey Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri üzerinden, enerjisini sadece güneşten alan bir prototip uçak ile çıktıkları yolculukta kırdıkları uçuş süresi, irtifa ve kat edilen mesafe rekorları bulunmakta. Shell Eco-marathon’a katılacak “İstanbul” Otomasyon Fuarı’nda ■ Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından tasarlanan ve elektrikle çalışan geleceğin otomobili İstanbul, Otomasyon Fuarı’nda teknoloji meraklıları ile buluştu Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencilerinin oluşturduğu Ae2 Project ekibi, 19-22 Mart arası TÜYAP’ta düzenlenen Otomasyon Fuarı’nda Shell Eco-marathon organizasyonuna katılacakları “İstanbul” adlı araçlarını sergiledi. Bu sene 21 – 24 Mayıs tarihlerinde Hollanda’nın Rotterdam kentinde gerçekleştirilecek Shell Eco-marathon’da yarışacak olan İstanbul; hafif, dayanıklı ve yenilikçi teknolojisiyle fuar katılımcılarını kendine hayran bıraktı. Ae2 Project ekibinin yoğun ve disiplinli çalışması sonucu ortaya çıkmış, aerodinamik yapısı ve estetiği ile yepyeni bir tasarım olan İstanbul, aynı zamanda ekibin bir sene önce ürettiği aracın yarısı ağırlığında. Toplamda 27 kg olan İstanbul, hafifliğini ve dayanıklılığını üretiminde kullanılan karbon fiber kalıp gövdesine borçlu. İstanbul’un yapımında kullanılan birçok araç-içi kalıpsal parça da karbon fiberden üretilmiş. Ae2 Project, ayrıca aracın motor sürücüsünü Ar-Ge çalışmaları ile kendisi gerçekleştirmiş. Günümüz otomobillerinde kullanılan ESP (Electronic Stability Program)’nin çalışma prensibi temel alarak İstanbul aracına eklenilen Otomatik Fren Sistemi ile de araç güvenlik açısından da önemli bir projeyi daha hayata geçirmiş. En az yakıtla en uzak mesafeyi kat etmek hedefiyle düzenlenen ve bu yıl 30. yıldönümünü kutlayan Shell Eco-marathon Avrupa’ya bu sene Türkiye’den 17 farklı üniversite ve 3 liseden 22 takım katılım gösterecek. Bu yıl Shell Eco-marathon Türkiye’de 10. yılını kutluyor. Shell Türkiye 10 senedir, Shell Eco-marathon ile öğrencilerin inovasyon ve teknoloji alanlarında kendilerini geliştirerek Türkiye’nin enerji geleceğine katkıda bulunmayı hedefliyor. Shell Eco-marathon gençlerin mühendislik ve tasarım yeteneklerinin yanı sıra kişisel gelişimlerine de katkı sağlıyor. Shell Eco-marathon her yıl gençleri geleceğin yakıt alternatifleriyle çalışan araçları geliştirmeye teşvik etmek ve enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin toplum bilincini artırmak amacıyla düzenlenmektedir. Yarışma kapsamında 2015 yılında 30 ülkeden 230 takım oluşturan lise, teknik lise ve üniversite öğrencileri, kendi tasarladıkları ve ürettikleri araçlarla en az yakıtla en uzun mesafeyi kat etmek için yarışmaktadırlar. ENDÜSTRİ OTOMASYON 77 Haberler DOW MEMBRANLARI 10 YILDA 15 TRİLYON METREKÜP SU İŞLEYECEK ■ İSTANBUL, TÜRKİYE 1993 yılından bu yana dünya, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla ülkelerin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasına teşvik olması amacıyla 22 Mart’ı, Dünya Su Günü olarak kutluyor. Dünya Su Günü bu yıl, Dow Su ve Proses Çözümleri’ni sürdürülebilir teknolojiler geliştirme konusunda yönlendiren en önemli küresel sorunlardan biri olan ‘’Su ve Sürdürülebilir kalkınma’’ konusuna odaklanacak. Su-GıdaEnerji üçlüsü olarak bilinen su, gıda ve enerji arasındaki yapısal ilişki, kaynak açısından verimli su arıtma yöntemleri geliştirme ihtiyacını vurgular. Bu ihtiyaç özellikle, Orta Doğu’daki pek çok ülke dahil, kuraklığın ön planda olduğu bölgelerde belirgindir. Ayrıca, 2030’a kadar dünya nüfusunun 7 milyardan 8,3 milyar insana ulaşması beklendiğinden uzmanlar, dünya genelinde %30 daha fazla su, %40 daha fazla enerji ve %50 daha fazla gıda ihtiyacı doğacağını öngörmektedir. Dow Su ve Proses Çözümleri bu hayati ilişkinin yönetilmesindeki önemin farkındadır ve kendini daha düşük maliyetlerde daha sürdürülebilir üretim süreçleri sağlamak için yeni teknolojiler geliştirmeye adamıştır. Dow Su & Proses Çözümleri Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Satış Direktörü Zakia Bahjou konuyla ilgili “Yakında Suudi Arabistan’da tamamlanacak olan ve Dow standartları ile müşterlerimize sunacağımız Ters Ozmos (Reverse Osmosis) üretim tesisimiz ile modern deniz suyu arıtma ve suyu tekrar kullanma teknolojilerinde kapasitemizi artırak, su ihtiyacı olan bölgelerde Dow vaadini gerçekleştirecektir. 1940’lardan beri “Yaşanabilir ve Sürdürülebilir” bir dünya için temiz su ihtiyacının gerekliliğine inanan 78 Dow, inovasyona dayalı su ve proses çözümleriyle insanlığın geleceğine katkıda bulunuyor. Dow Su ve Proses Çözümleri, suyu daha güvenli ve erişilebilir kılmak için gelişmekte olan ülkelerden en gelişmiş, endüstrileşmiş uluslara kadar dünyanın her köşesinde “berrak” bir etki yaratıyor. Dünyanın en önemli sorunlarının çözümü için kimya ve yeniliği birleştiren Dow, su ayrıştırma teknolojilerinde bir mucit olmuş ve su işleme için dünyanın ilk spiral sarımlı membran teknolojisi dahil endüstrideki bir dizi ilke imza atmıştır. Son yıllarda su çözümlerine ilişkin porföyünü daha da genişleten Dow, Ters Ozmos (RO) ve İyon Değiştirici Reçine (IER) teknolojilerinde dünya çapında bir lider haline gelmiştir. Dow Su ve Proses Çözümleri endüstriyel ve şehir suyu, kimyasal süreçler, eczacılık, beslenme, enerji, ev tipi içme ve atık su ile tekrar kullanım da dahil olmak üzere bir dizi büyük çaplı uygulama için Ultra Filtrasyon (UF), Ters Ozmos (RO) Membranlar, Reçine Teknolojileri ve Elektro-deiyonizasyon (EDI) ürünleri portföyü sunan tek üreticidir. Dow, aynı zamanda kalite ve güvenirlik bakımlarından da endüstri standartlarını belirlemeyi sürdürmektedir. Dow Su ve Proses Çözümleri suyun giderek daha çok değer kazandığı dünyada dakikada 56 milyon litreden daha fazla su işlemektedir. FILMTEC™ ECO elementlerinin önümüzdeki 10 yılda, 6 milyon olimpik yüzme havuzuna eşdeğer 15 trilyon metreküp su üretmesi bekleniyor. Dünyanın en zorlu sorununa çığır açan bir çözüm olan FILMTEC™ ECO Ters Osmoz Elementleri üreticilerin daha az su ve enerji kullanımına önemli katkı sağlıyor. “Dünya Su Günü” dolayısıyla temiz ve kullanılabilir suyun dünyanın gelecekteki en önemli ihtiyaçlarından biri ENDÜSTRİ OTOMASYON olacağının altını çizen Dow Su ve Proses Çözümleri Türkiye Satış Müdürü Sanem Sünbül, “Mucidi olduğumuz membranlar ve diğer su ayrıştırma çözümleri ile, başta atık su olmak üzere su kaynaklarını insanlık için kullanılabilir hale getiriyoruz. Ev ve işyerlerinde kullandığımız sudan, endüstride ihtiyaç duyduğumuz suya kadar bir çok alanda müşterilerimize ve dolayısıyla tüketiciye temiz su ve proses çözümleri sunuyoruz.” dedi. DOW’IN SU VE PROSES ÇÖZÜMLERİ Dow Su ve Proses Çözümleri hem müşterileri hem de toplumun tamamının yararlanabilmesi amacıyla çözümler üretmek içininovasyona istekli bilim insanları ve mühendisleri bünyesinde barındırıyor. Her yıl milyarlarca dolar ayrılan AR-GE çalışmalarıyla ortaya konan çözümler bugün bir çok ülkede suyu ayrıştırıp içilebilir ve kullanılabilir hale getiriyor. Kataliz ve Kimyasal İşleme: Dow’ınsu çözümleri arasında yer alan yenilikçi polimerik katalizörler, kimyasal işlemeyi daha enerji verimli hale getirmeye yardımcı oluyor. Endüstriyel Su: Ayrıştırma teknolojileri; elektronik, yarı iletken ve başka endüstrilerde üretim süreçleri için vazgeçilmez önemde olan ultra saf su üretiyor. Yiyecek ve İçecek: Raf ömrünü uzatmaktan sodyum içeriğini azaltmaya kadar Dow Su ve Proses Çözümleri, daha güvenli, daha besleyici ve daha iyi tat veren gıda ürünlerinin üretilmesini kolaylaştırıyor. Farmasötik: Dow yenilikleri, Kolesterol düşürücü haplardan nikotin sakızlarına ve ilaç biyoişlemine kadar şirketlerin tüm dünyada sağlık bakımını geliştirmelerine yardım eden iyon değiştirici reçine çözümleri sunuyor. Enerji Üretimi: Ters Ozmos ve İyon Değiştirici Reçineler, dünyanın lider enerji şirketlerine enerji üretimi maliyetlerini ve çevresel ayak izini düşürmeye destek oluyor. Belediye Suyu ve Tuz Giderme: Dow Su ve Proses Çözümleri’nin Ters Ozmos ve Ultra Filtrasyon teknolojileri, tüm dünyada tuz giderme ve diğer su işleme proseslerinin verimliliğini yükselterek, toplumların daha büyük miktarlarda daha hesaplı kullanılabilir su elde etmelerini sağlıyor. Madencilik ve Hidrometalürji: İyon Değiştirici Reçineler, membranlar ve proses teknolojileri, madencilik ve metalürji alanında suyun yeniden kullanılmasını kolaylaştırarak şirketlerin doğal kaynakları korumalarını sağlıyor. Konutlar ve Ticari Binalar: Ters Ozmos ve İyon Değiştirici Reçineler, ev, restoran, otel, araba yıkama tesisi, çamaşırhane ve diğer ticari uygulamalarda şehir suyunu saflaştırmaya yönelik hesaplı ve çok yönlü çözümlere olan talebi karşılamaya yardım ediyor. Atık Su ve Yeniden Kullanım: Dow Su ve Proses Çözümleri ayrıştırma teknolojileri, global su kıtlığına yanıt vermeye yardım ederek toplumların ve endüstrilerin,geri dönüştürme prosesleriyle atık suyu değerli bir kaynak haline getirmelerini sağlıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler MITSUBISHI ELECTRIC’TEN KLİMA KONTROLÜNÜ MOBİLLEŞTİREN TEKNOLOJİ uygulaması ile birden fazla klimaya ulaşmak ve hepsini ayrı ayrı yönetmek mümkün. Böylece evdeyken bile her klimanın kendi kumandasını kullanmak yerine tüm klimalar için tek bir kumanda olarak MELCloud yeterli oluyor. MELCloud, evde olmadığınız zamanlarda bile, kumanda kullanımında zorluk yaşayabilecek ev halkı için klimaları kolaylıkla yönetmenize imkan tanıyor. ■ Mitsubishi Electric’in MELCloud teknolojisi ile nerede olursanız olun klimanıza erişebilir, mekanı istediğiniz sıcaklık seviyesine getirebilirsiniz Öncü teknolojileriyle dikkat çeken 94 yıllık dünya devi Mitsubishi Electric, klima kontrol özgürlüğü sunan yeni MELCloud teknolojisiyle hayatı kolaylaştırıyor ve ortamları daha konforlu hale getiriyor. Evdeki klimanın uzaktan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon kullanılarak internet üzerinden kontrolüne yönelik yeni bulut tabanlı çözüm MELCloud, kablosuz internet bağlantısı olan her yerde Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin* mobil olarak kontrol edilmesine ve izlenmesine olanak sağlıyor. MELCloud ile klimayı açmak, kapatmak, çalışma modunu, fan devrini değiştirmek, kanatçıkları ayarlamak, odanın sıcaklığını görmek ve sıcaklık ayarını değiştirmek gibi işlemler hızlı ve pratik bir şekilde yapılabiliyor. “Klimayı kapattım mı?” devri kapanıyor Mitsubishi Electric’in MELCloud teknolojisi ile klimanın çalışma durumunu mobil olarak kontrol etmek mümkün olduğu için evden çıktıktan sonra akıllara takılan “Klimayı kapattım mı?” sorusu tarihe karışıyor. Eve gelmeden önce ise Mitsubishi Electric Klima’nın istenilen set (ayar) sıcaklığında çalışması sağlanarak konforlu bir ortam oluşturulabiliyor. MELCloud ile birden fazla klima tek kumandada Mitsubishi Electric teknolojisiyle üretilen MELCloud 80 Raporlama fonksiyonu ile klima kullanımınızı inceleyin, enerji tasarrufunu artırın Klimaların geçmişe dönük oda ve ayar sıcaklığındaki değişimler, çalışma modu oranları, enerji tüketimi dağılım oranları gibi verilerine ulaşılmasına olanak tanıyan MELCloud, bu sayede klimayı nasıl kullandığınızı görmenizi sağlıyor. Set (ayar) sıcaklığı, ortam sıcaklığı ve dış hava sıcaklığı ile ilgili geçmiş dönem raporları karşılaştırılıp klima kullanımını doğru yönetmek ve enerji tasarrufunu artırmak için gereken ipuçlarını görmek mümkün oluyor. Hava durumu bilgileri, programlanabilir zaman ayarı, tatil modu gibi ek fonksiyonlarla artan konfor… Mitsubishi Electric Klimalar hava durumu bilgileri, donma koruması, 7 günlük çoklu-programlanabilir zaman ayarı ve tatil modu gibi geleceğe yönelik planlanmış birçok özelliği içeren ek fonksiyona sahip MELCloud ile önceden programlanabiliyor. Böylece örneğin zorlu hava koşullarına karşı hazırlıklı olunuyor. MELCloud’a ulaşmak en az kullanmak kadar kolay Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlarla uyumlu MELCloud uygulaması ücretsiz olarak mobil cihazlara indirilebiliyor. Uygulamayı kullanmaya başlamak için kontrol edilmesi istenilen klima sistemini seçip bu sisteme bir Wi-Fi arayüzü adapte etmek yeterli. İnternet tarayıcılarının en son sürümleri ile çalışabilen uygulama, melcloud.com web sitesi üzerinden de kullanılabiliyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Bosch, Fren Sistemleri Yeni Fabrikası’nı Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde açtı Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde (BOSB) kurulan yeni fabrikanın resmi açılışına Bakan Işık’ın yanı sıra Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Bosch Türkiye ve Orta Doğu Başkanı Steven Young, Bosch Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Frieder Megerle ve Fabrika Müdürü Metin Kartal da katıldı. Yeni fabrikasıyla Fren Sistemleri üretim kapasitesini %61 oranında artıran Bosch, Türkiye’de faaliyet gösteren otomotiv üreticilerinin servo frenlerini üretimine devam edecek. Geçtiğimiz yıl Türkiye’deki yaklaşık 1 milyon araç üretimine karşılık fren ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan Bosch Fren Sistemleri’nin yeni fabrikası bu ihtiyacın iki katını karşılayabilecek kapasiteye sahip oldu. Steven Young; “Türk otomotiv endüstrisi 2023 vizyonuna göre belirlenen hedeflere ulaşması durumunda yeni fabrika bu ihtiyacı da karşılayacak.” dedi. ■ Yaklaşık 40 yıldır Bursa’dan dünyaya fren sistemleri üreten Bosch’un üretim hattı yenilenen ve kapasitesi artırılan Fren Sistemleri Fabrikası 27 Mart Cuma günü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde (BOSB) açıldı. Bosch Grubu’nun, 2010 yılından bu yana Bursa’ya 500 milyon Euro’nun üzerinde doğrudan yatırım yaptığını vurgulayan Bosch Türkiye ve Orta Doğu Başkanı Steven Young, “Yeni üretim hattı, Bosch’un Türkiye’ye duyduğu güveni temsil eden prestijli yatırımlarından biridir” dedi. Bosch Fren Sistemleri, yenilenen üretim tesisiyle 1,3 milyon araçlık servo fren kapasitesini 2,2 milyon’a çıkarırken, otomotiv sektörünün heyecanla beklediği ileri teknoloji ürünü Tie-Rod 4 Servo Fren tipi üretimini de ilk kez burada gerçekleştirecek. Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, 1975 yılından bu yana Bursa’da faaliyet gösteren Bosch Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yenilenen ve üretim kapasitesi artırılan fabrikasının resmi açılışı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla gerçekleşti. 82 Young: “Bursa’ya 500 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yaptık” Bursa’daki ilk yatırımlarının 1972 yılında gerçekleştiğini ifade eden Bosch Türkiye ve Orta Doğu Başkanı Steven Young, şöyle konuştu; “Son teknoloji bir üretim hattı ile geliştirilen yeni Bosch Fren Fabrikamız, Bosch’un Türkiye’ye duyduğu güveni temsil eden prestijli yatırımlarından biri. Bosch Grubu olarak Türkiye’deki ilk fabrikamızın hizmete girmesinden bu yana geçen 43 yılda 2 milyar Euro’nun üzerinde yatırım gerçekleştirdik. 2010 yılından bu yana Bursa’ya 500 milyon Euro’nun üzerinde doğrudan yatırım yaptık. Bosch Türkiye olarak, bugün Türkiye ihracatının %1’inde pay sahibi olduk ve bundan gurur duyuyoruz. Bosch’un buradaki çalışmaları Bursa’nın adını tüm dünyada duyurdu. Aynı zamanda Bosch’un genlerinde olan Ar-Ge faaliyetlerimizi Türkiye’de 3 ayrı merkezimizde, 390 çalışanımızla sürdürüyor, dünyaya Türkiye’den Ar-Ge ihracatı yapıyoruz. Bosch global tarafından bu başarılarımızın karşılığında Ocak 2015 itibarıyla İstanbul’daki merkezimizden, Ortadoğu’daki 16 ülkeyi yönetme sorumluluğunu aldık. Türkiye’ye olan ENDÜSTRİ OTOMASYON inancımızla, üzerimize düşen bu görevi de memnuniyetle yerine getireceğiz.” Megerle: “Tie-Rod 4 Servo Fren tipini tüm dünyada ilk kez Bursa’da üreteceğiz” Yeni fabrikayı 38 hafta gibi kısa bir sürede tamamlayarak yüksek teknoloji bir üretim hattı kurduklarını belirten Bosch Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Frieder Megerle şöyle konuştu; “Otomotiv sektörünün heyecanla beklediği ileri teknoloji ürünü Tie-Rod 4 Servo Fren tipi üretimine 2016 yılında ilk kez Bursa’da başlayacağız. Fabrikada mevcut üretim hattına ek olarak üretilecek yeni ürünümüz, ani frenlemede daha hızlı reaksiyon vererek güvenli durdurmayı sağlıyor.” Bosch Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Fabrika Müdürü Metin Kartal, 19.300 metrekarelik alana kurulan yeni fabrika ile yeni ülkeleri de ihracat ağlarına katmayı istedikleri belirtti. Kartal konuşmasını şöyle sürdürdü; “Üretimimizin yaklaşık %40’ını Rusya, Hindistan, İtalya, İspanya gibi ülkelere ihraç ediyoruz. Yeni fabrikamızla yeni ülkelere de ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Fabrikamız, şu anda Türkiye’de yerli servo fren üretimini yapan tek fabrika konumundadır. Fabrikamıza verilen ödüller de başarımızı göstermektedir. 2004 yılında Ford “Q1”, 2011 yılında Toyota “Superior Supplier Award”, 2013 yılında Fiat Tofaş “Üstün Lojistik ve Kalite Performans Ödülü” ve yine 2013 yılında Ford Otosan “Altın Yıldız Yılın Tedarikçisi” ödüllerine layık görüldük. Bize duyulan güveni yeni fabrikamızla da devam ettireceğiz .” COGNEX WIN 2015’te Yerini Aldı! ■ 19-22 Mart 2015 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleşen WIN Automation Fuarında Cognex, en gelişmiş 3D görüntü işleme ve barkod okuyucu ürünlerini tanıttı. 21 ülkeden 1581 firmanın katıldığı fuarda cognex standı gelen iş adamları, bayii ve müşteriler tarafından büyük ilgi topladı. Dünyanın her yerindeki şirketler, kaliteyi optimize etmek, maliyetleri düşürmek ve izlenebilirliği arttırmak için Cognex görüntü işleme ve tanımlama sistemlerine güvenmektedirler. Tamamen yenilikçi teknoloji ile ilerleyen görüntü işleme uzmanı, yeni algoritma Powergrid teknolojisi ve 3D Lazerli kamera sistemlerini tanıttı. Geleneksel algoritmalar L pattern ve Clocking patternden koda başlarken, Powergrid teknolojisi buna ihtiyaç duymaz ve yalnızca kodun içerisindeki datanın bir şekilde okunabilmesi yeterlidir. 2D data matrisi ve DPM kodları okumadaki benzersiz teknolojisi ve data tabanlı konum algoritmasını sunar. Büyük ilgi gören bir diğer ürünü 3D lazerli profil sensörü ise ürünlerin üç boyutlu denetlenebilmesine imkan tanıyarak ürün kalitesini optimize eder. Klasik 2D görüntü işleme sistemlerinin aksine, profil sensörleri, her çeşit yüzeyle ilgili 3D özelliklerin topografik sunumunu sağlar. 77.224 ziyaretçi sayısına ulaşan fuarda birçok firma hem yeni ürün sergileme hem de yeni iş ilişkileri kurma fırsatı yakaladı. Fuar boyunca yoğun bir ilgi gören Cognex hakkında ayrıntılı bilgi ve ürün özellikleri için www.cognex.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. ENDÜSTRİ OTOMASYON 83 Haberler TÜRK LİSE ÖĞRENCİSİ ABD UZAY VE ROKET MERKEZİ’NDE EĞİTİME KATILDI ■ İstanbul Kartal Fatin Rüştü Zorlu Anadolu Lisesi Öğrencisi Olan Metin Özyıldırım Bu Saygın Kursa Katılan İlk Türk Öğrenci Oldu İstanbul, 19 Mart 2015 – Honeywell (NYSE: HON) tarafından düzenlenen, 39 farklı ülkeden ve ABD’deki 26 eyalet ve bölgeden toplam 306 öğrencinin 2015 yılında katıldığı Honeywell Leadership Challenge Academy (HLCA) programında bu yıl bir ilk yaşandı ve İstanbul Kartal Fatin Rüştü Zorlu Anadolu Lisesi öğrencisi olan Metin Özyıldırım da bu eşsiz programa katıldı. Liderlik programı, 21 Şubat - 6 Mart 2015 tarihleri arasında iki hafta boyuncu aralıksız olarak Alabama, Huntsville’deki ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde yürütüldü. Program sırasında 16- 18 yaşları arasındaki öğrencilere, temel liderlik becerilerini pekiştirecek ve profesyonel deneyimlerini bizzat paylaşacak olan bilim insanları, mühendisler ve eski astronotlarla tanıştırıldı. Öğrenciler kendi roketlerini tasarlamak, yapmak ve test etmek; simülasyonlu astronot eğitimine, mekik görevlerine ve ay yürüyüşüne katılmak gibi zorlu görevler için ekipler oluşturdu. 84 “Benim İçin Olağanüstü Bir Fırsat” Bu saygın kursa katılan ilk Türk öğrenci olan Metin Özyıldırım, “HLCA programının eğitim geleceğimi değiştireceğine inanıyorum. Hiç kuşkusuz bu benim için olağanüstü bir fırsat” dedi. Özyıldırım, her zaman bir NASA programına katılmayı hayal ettiğini; HLCA programına katılmanın ve bu heyecanı dünyanın dört bir yanından gelen diğer öğrencilerle paylaşmanın farklı potansiyel kariyer olanaklarını anlamasına yardımcı olduğunu belirtti. “Hedefimiz, geleceğin zorlu görevlerinin üstesinden gelebilecek liderler, mühendisler ve bilim insanlarından oluşan yeni bir nesil yetiştirmeye devam etmektir” diyen Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Orhan Geniş ise sözlerini şöyle tamamladı: “HLCA programı bu müstesna öğrencilerin anlamlı, bilim ve matematiğe dayalı zorlu görevlerde yer almalarını sağlayacak ve onlar için gelecek vaat eden STEM kariyerleri dünyasının kapılarını aralayacaktır.” ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler AMD LIquId VR ile Sanal Gerçekliğe Adım Atıyor ■ AMD’nin yeni teknoloji platformu, sanal gerçeklik ortamlarındaki duyarlılık ve tamamen soyutlanma hissiyatını yaratmak üzere tasarlandı. İstanbul – 10 Mart 2015 – Dünyanın lider çip üreticilerinden AMD, San Francisco’da gerçekleştirilen Game Developer Conference’ta, sahip olduğu teknolojiler ve kurduğu işbirlikleri ile geliştirici ve kullanıcılara en iyi sanal gerçeklik deneyimini sunmak için oluşturduğu girişimi duyurdu. AMD’nin yeni girişimi LiquidVR, AMD donanımları için benzersiz sanal gerçeklik içeriği ve sanal gerçeklik uygulamalarının konforunu sağlamaya odaklanan yenilikçi teknolojilerden oluşuyor. LiquidVR, bunu performansı ve sanal gerçeklik başlıklarının tak ve oynat uyumluluğunu kolaylaştırarak sağlıyor. Yeni LiquidVR yazılım geliştirme kiti, içerik, konfor ve uyumluluk konularındaki birçok engelin kaldırılmasına yönelik teknolojileri hayata geçiriyor. Bu sayede, bütün sanal gerçeklik oyunları, uygulamaları ve deneyimlerinde daha gerçekçi, hayata yakın bir varoluş yaratılmasına olanak sağlanıyor. Sanal gerçeklikte ‘varoluş’ konsepti, kullanıcıyı çevreleyen bir şekilde simüle edilmiş, soyut dünyada fiziksel olarak var olma algısı olarak tabir edilir. Sanal gerçeklikte var oluş sağlamanın önündeki en büyük engel, hareketten fotona gecikme süresi olarak gösterilebilir. Bu gecikme süresi ise kullanıcının kafasını hareket ettirdikten sonra gözüyle yeni pozisyonunu yansıtan güncel bir görseli görmesi arasındaki süredir. Hareketten fotona gecikme süresini minimize etmek, sanal gerçeklik uygulamalarının en önemli iki faktörü sayılan var oluş ve konfor için büyük önem teşkil ediyor. Gecikme süresini düşürmek, GPU’dan uygulamalara ve başlıktaki görüntü teknolojisine kadar bütün işlem düzenini kapsayan bir süreçtir. AMD GPU yazılım ve donanım alt sistemleri, gecikme süresi denklemini iyileştirme süreçlerinin çok büyük bir parçası durumundadır. LiquidVR ile AMD, AMD donanımları tarafından desteklenen sanal gerçeklik ortamlarında gerçek hayata benzer bir var oluş oluşturabilmeleri için geliştiricilere ve içerik üreticilerine yumuşak akıcı hareket ve duyarlılık konusunda yardım ediyor. Konuyla ilgili, Oculus CEO’su Brendan Iribe, “Başarılı bir sanal gerçeklik için en önemli kriterlerden biri sanal dünyada etkin bir var oluş sağlamaktır” diyor ve ekliyor: “Gecikme denklemi noktasında AMD ile çalışıyor olmaktan, eş zamansız zaman sıçraması ve geç kilitleme gibi yeni özellikler geliştirmekten ve Oculus kullanıcılarına AMD donanımında mükemmel deneyim sunacak gelişmelere imza atmaktan heyecan duyuyoruz.” Konu ile ilgili konuşan AMD Görsel Programlama Kurumsal Başkan Yardımcısı Raja Koduri: “LiquidVR ile sanal gerçeklik uygulamalarında en önemli gördüğümüz odak noktalarımız olan içerik, konfor ve uyumluluk konularında büyük bir gelişme sağladık. Sanal gerçeklik dünyasının en zorlu görevlerine çözüm bulmak üzere ekosistemle işbirliği yaptığımız yeni yazılım kitimiz sayesinde, sanal gerçeklik içerik geliştiricilerine farklı deneyimleri hayata geçirmeleri için destek sağlıyoruz. AMD olarak sanal gerçeklik ekosistemi ile yakın işbirliği içinde bulunmaya devam edip, sanal dünyanın gerçek dünya kadar kusursuz olması hedefiyle yeni LiquidVR teknolojileri geliştireceğiz” dedi. LiquidVR SDK V1.0’ın dikkat çekici özellikleri: • Daha akıcı kafa hareket takibi için zaman uyumsuz gölgelendirme – Bir resim karesi işlendikten sonra kullanıcının kafa pozisyonuna göre güncellenmiş bilgiyi kullanarak sanal gerçeklik başlığına göndermeden önce yeni bakış açısına göre şekillenen resmi yamultan donanım hızlandırılmış zaman sıçraması teknolojisi sayesinde kullanıcının kafa hareketleri ve ekrandaki görüntü arasındaki gecikme süresi kısaltılıyor. • Ölçeklenebilir işleyici için çoklu GPU benzeşmesi - Sanal gerçeklik uygulamalarındaki resim kare hızını iyileştirmek için çoklu GPU kullanımına olanak sağlayan bu teknoloji sayesinde, grafik işlemci üniteleri uygulama tarafından belirli görevlere atanabiliyor. Her bir GPU, tek bir gözün bakış açısını işleyip çıkan sonuçları 3 boyutlu stereo bir görselde birleştirebiliyor. Bu teknoloji ile çoklu GPU yapılandırmaları, yüksek performanslı sanal gerçeklik işlemesi için daha yumuşak bir deneyim sunmak üzere yüksek resim kare hızı sağlamak adına çok uygun bir hale geliyor. • Yumuşak bir kafa hareket takibi için en güncel veri mandalı – Verileri gerçek zamana yakın bir süre içerisinde ilişkilendirerek, kafa hareketleri takibi verilerinin başlıktaki ekrandan GPU’ya olabildiğince hızlı aktarılmasına yarayan bu teknoloji, herhangi bir API ek yükünü elimine ederek gecikmenin önüne geçiyor. • Sanal gerçeklik başlıkları için “Direkt Görüntüle” – AMD Radeon ekran kartları ile kesintisiz tam bir sanal gerçeklik deneyimi için ön yükleme ekranın bağlı sanal gerçeklik başlığına yansıtılmasını ve Windows tarafından sunulan genişletilmiş ekran özelliklerin başlıklar ile kullanılmasını sağlıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 85 Haberler OSH MÜHENDİSLİK WIN OTOMASYON FUARINA KATILDI ■ 21 yıldır aralıksız düzenlenen, İstanbul TÜYAP fuar ve kongre merkezin ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş olan Wın Otomasyon fuarında sektör profesyonelleri bir araya geldi. 19-22 Mart tarihleri arasında yapılan fuara Endüstriyel Otomasyon sektöründe faaliyet gösteren OSH Mühendislik 20 yıllık tecrübesiyle son teknoloji ile üretilen ürünlerini fuarda sergiledi. Fuarda 130 m² lik stand alanlarında sergiledikleri ürünleri ile ziyaretçiler tarafından beğeni ile incelenmiş ve üretimde gösterdikleri başarılar ile taktir kazanmıştır. OSH Mühendislikten yapılan açıklamaya göre fuarın çok ciddi katılımcı sayısı ile standlarının ilgi gördüğünü ve çok faydalı ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirttiler. Üretimini yaptığı dünyaca ünlü İLX ve Fenac marka ürünlerini fuar katılımcılarına sundular.Fenac bünyesinde uzmanlık alanı olarak encoder üretimi ön planda olup;Milli Artımlı Encoderler, Yarım Delikli Artımlı Encoderler,Tam Delik Artımlı Encoderler,Tako Flanş Artımlı Encoderler,Programlanabilir Encoderler, Mutlak Encoderler,Manyetik Linear Encoderler,ipli Encoderle ve FieldBus haberleşmeli Encoderlerin sunumunu fuarda yaptıklarını belirttiler.Ayrıca Fenac Marka encoder ile ilgili başta Savunma Sanayi olmak üzere bir çok özel üretim uygulama ile ilgili görüş birliğine varıldığını söylediler. Özellikle ilk ve tek yerli UVW,Sincos,SSI-2048 ve BİSS-2048 ürünlerini yerli Otomasyon endüstrisine sunan tek firma olan OSH 86 Mühendislik konu ile ilgili fuar katılımcılarını bilgilendirdiler.Ayrıca İLX marka ikaz lambaları tasarlayan OSH mühendislik Modüler ışıklı Kolonlar,ikaz lambaları,Işıklı Kolonlar,İkaz Lambaları,Işıklı Kornalar,Buzzeler gibi geniş ürün yelpazesinin yanı sıra Uçak ikaz lambalarının da fuarda tanıtımını gerçekleştirdiler.İLX ile ilgili de yurtdışından önemli firmalar ile görüşülmüş ve yeni distribütörlük anlaşmaları ile ilgili de ilk önemli adımlar atılmıştır. Fenac ve İlx markalarının dışında Türkiye temsilciliğini yaptıkları ürünlerden di-soric Firmasının Export Genel Müdürü Sayın Kerem Çalışkan fuar boyunca kendilerini yalnız bırakmadıklarını ve özel uygulama, kamera uygulama,kamera aydınlatma ürünleri hakkında değerli bilgilerini ziyaretçiler ile paylaştığını belirttiler.Ayrıca yine distribütörlüğünü yaptığı Kinco markasının yeni ürünlerini standlarında tanıttıklarını ve yeni seri Touch Panel, su sızdırmaz Panel ve hızı arttıran PLC serilerini de sergilediklerini de belirttiler. Standlarında en çok ilgi gören bölümler arasında olan SIKO markasının demoları ile ilgide çok faydalı görüşmeler yapıldığını, özellikle AG05 serisi kompakt ürün ile ilgili de tanıtım yapılarak ön siparişler aldıklarını da belirdiler. OSH Mühendislik fuar boyunca emeklerinin karşılığını aldıklarını ve Fuar sonrası yapılan toplantılarında da görüşmelerinin çok doğru firmalar ile yapıldığının netleştiğini belirtmişleridir.Standlarını ziyaret eden yurtdışı ve yurtiçi müşteri ve ziyaretçilerine,tüm iş ortaklarına ve emeği geçen tüm personellerine teşekkürlerini bildirdi. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Türkiye’nin ilk yerli Trambüs’leri yolcu taşımaya başlıyor ■ Bozankaya’nın üretimi olan Türkiye’nin ilk yerli Trambüs araçları, yolcu taşımaya başlıyor. Türkiye’de ilk olarak Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilen yerli Trambüsler, altyapı, üretim ve test sürüşleri sonrasında ulaşım seferleri için kontağı çeviriyor. Üzerlerindeki katener sistemiyle elektrik tellerine bağlanan, aynı zamanda dizel motorla da kullanılabilen trambüsler, 80 kilometre hız yapabiliyor. Her biri 270 kişi kapasiteli 10 trambüs, 8 aylık test sürüşleri sonrasında yolcu taşımaya başlıyor. Raylı sistemler ve toplu taşıma araçlarına yaptığı yatırımlarla ön plana çıkan Bozankaya’nın üretimi olan Trambüsler, cer enerjisini çift telli katenerden alıyor. Lastik tekerlekli bu araçlar, şehir trafiği ile entegre ilerliyor ve herhangi bir ray sistemine ihtiyaç duyulmadığı için yatırım maliyetinde avantaj sağlıyor. Böylece Trambüs, hem raylı sistemler olmayan şehirler için iyi bir alternatif oluyor, hem de raylı sistemlere entegre çalışabiliyor. İlk yolcularını taşımaya başlayan trambüslerin resmi açılışı ise ilerleyen günlerde gerçekleştirilecek. Trambüs sistemini takip eden belediyeler bulunduğunun altını çizen Bozankaya Genel Müdürü Aytunç Günay ise yurt dışından heyetlerin de gelip incelemelerde bulunduğunu belirtiyor. Günay, ilk yerli trambüs hakkında bilgi vererek: “Teknik olarak tramvay sistemleri ile benzerlikleri olmasına rağmen ilk yatırım maliyetleri çok daha düşük olan trambüs sistemleri, toplam ağırlığı 40 tona yaklaşan konvansiyonel araçlara göre enerji tasarrufunda yaklaşık yüzde 75’e varan avantaj sağlıyor. Otomotiv sektörünün geleceğinin elektrikli motorlarda olacağı öngörüsüyle hareket ederek, Türkiye’ye elektrikle çalışan böylesine önemli bir aracı yerli üretim ile kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Trambüslerimiz hem ulusal hem de uluslararası platformda yerel yönetimler tarafından büyük ilgi görüyor. Yunanistan, Brezilya, Avusturya ve Almanya’dan teknik heyetlerin Türkiye’ye gelip yerinde izledikleri araçlarımızın ihracatına da yakın bir zamanda başlayacağız” dedi. İLK ve ÖRNEK proje Bozankaya üretimi olan trambüslerin, Türkiye genelinde ilk ve örnek proje olarak Malatya’da hayata geçtiğini kaydeden Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır seferler öncesinde yaptığı açıklamada; “Toplu taşıma araçları şehirlerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden bir tanesidir. Biz de Malatyamız’da toplu taşımanın kalitesini artırmak, standartlarını yükseltmek için çalışmalar gerçekleştirdik. Yaptığımız incelemeler neticesinde pek çok avantaj sağladığı için trambüste karar kıldık. Dizel yakıtlı araçlara göre yüzde 70’leri bulan bir enerji tasarrufu söz konusu. Trambüslerin hem ilk yatırım ve işletme maliyetleri düşük, hem de yolcu sayısı daha fazla. Aynı zamanda bu araçlar, tam bir çevre yatırımı. Dolayısıyla trambüsler, toplu taşımadaki kaliteyi yükseltirken daha çok yolcu taşımamızı da sağlayarak tüm beklentilerimizi karşılıyor,” dedi. Türkiye’de örnek bir proje gerçekleştirdiklerini dile getiren Çakır, “Birçok belediyenin bu araçları değerlendirmesi gerekiyor,” dedi. Raylı sistemler ve toplu taşıma araçları tasarlayan yerli üretici Bozankaya tarafından geliştirilen bu yeni nesil araçlar, Türkiye’nin ilk yerli trambüsleri olma özelliğini taşıyor. 88 Enerji tasarrufu Trambüs aracının kullandığı teknoloji olan elektrikli tahrik sistemi, enerji ve çevreci çözüm planı ile farklılık yaratıyor. Toplam ağırlığı 40 tona yaklaşan konvansiyonel araçlara göre enerji tasarrufunda ortalama yüzde 75’e varan avantaj sağlanıyor. Sistem, raylı sisteme dönüştürülebilecek Trambüs altyapısının raylı sisteme dönüştürülebileceğini de belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, “Bu sistem istediğiniz an raylı sisteme dönüşebiliyor. Şu anki trafo ve katener direkleri dahil olmak üzere bütün sistemler, hafif raylı sisteme uygun sistemlerdir. Sadece rayların döşenmesi ile hafif raylı sisteme dönüştürebilir,” şeklinde sözlerini tamamladı. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler CDT BİLGİ TEKNOLOJİLERİ’NDEN ÇAN MESLEK YÜKSEKOKULU ELEKTRONİK VE OTOMASYON BÖLÜMÜ’NE DESTEK… ■ Elektronik tasarım otomasyonu alanında firmalara tasarım, kablolama, PCB üretimi, güvenilirlik mühendisliği gibi geniş bir yelpazede toplam çözüm ve danışmanlık hizmetleri sunan CDT Bilgi Teknolojileri eğitim alanlarına gösterdiği ilgiyle adından söz ettiriyor. CDT Bilgi Teknolojileri, ÇAN MYO Elektronik ve Otomasyon Bölümü öğrencilerine Bilgisayar Destekli Devre Tasarımı dersinde gösterilmesi amacıyla dünya çapında yaygın olarak kullanılan PADS Programı için lisans ve eğitim desteği sağladı. Menthor Graphics’in dünya lideri desktop PCB tasarım programı olan PADS farklı ürünleriyle son derece verimli, ölçeklenebilir ve kolay kullanımlı bir ortamda baskılı devre kartı (PCB) geliştirmeye olanak sağlıyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde eğitim vermek üzere 1994-1995 eğitim ve öğretim yılında kurulan Çan MYO Öğretim Görevlisi Bilal Karaaslan; CDT Bilgi Teknolojileri ile gerçekleştirdikleri bu çalışmanın önemine ve öğrencilere yararlarına değinerek okullarında sağladıkları imkanlarla, sürekli değişen ve yenilenen küresel koşullara ve teknolojiye uyum sağlayabilecek, çağın gereksinimlerini algılayan, yenilikçi ve vizyon sahibi öğrenciler yetiştirmenin en önemli hedefleri olduğunu belirtti. Menthor Graphics Türkiye temsilcisi CDT Genel Müdürü Alpay Göğüş de; üniversitenin yenilikçi anlayışını önemseyerek kendilerine PADS programı kullanım olanağı sağlamış olmaktan duydukları memnuniyeti belirterek sözlerine aşağıdaki gibi devam etti; “Çalışma alanımızla ilgili daha verimli ve bilinçli öğrenciler yetişmesine öncülük sağlayabiliyor olmak bizim için fazlasıyla önemli. Öğrencilerin çalışma hayatlarına başladıklarında karşılaşacakları farklı teknolojik gelişmeleri okul döneminde tecrübe edebilmeleri onlar için ne kadar önemliyse şirketler için de bilinçli çalışanlar kazanmak adına o kadar önemli. İmkânlarımız çerçevesinde her zaman eğitim kurumlarımıza bu anlamda destek sağlayarak, gelişen teknolojileri yakından takip eden ve uyum sağlayan öğrenciler yetişmesi konusunda desteklerimizi sürdüreceğiz.” ENDÜSTRİ OTOMASYON 89 Haberler Türkiye geleceğe Ar-Ge, Tasarım ve İnovasyon’la koşuyor ■ 19-20 Mart 2015 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen ‘Türkiye İnovasyon Haftası 2015’ ikinci gününde de inovasyon meraklılarını ağırlamaya devam etti. İkinci gün; Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve İnovasyon Haftası İzmir’in partner ülkesi İsviçre’nin İzmir Fahri Konsolosu Hasan Umur’un konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmalarından sonra yer alan marka ve iş dünyası panellerine izleyenlerin yoğun ilgisi görüldü. “Türkiye İnovasyon Haftası 2015 İzmir Buluşması’nda ikinci gün; inovasyon, marka ve markalaşma, iş dünyasına yön verenler, mobil gelecek konu başlıklı paneller ve kariyer etkinliği ile devam etti. Etkinliğin en önemli workshoplarından biri olan ve bir gün önce başlayan ‘kent mobilyaları’ konulu tasarım yarışması da tüm hızıyla devam etti ve ilginç tasarımlar üretildi. Etkinlikle birlikte sona erecek yarışmada öne çıkan projeler değerlendirilerek uygulama çalışmalarına geçilecek. Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım yaptığı konuş- 90 mada; “Doğru işler doğru sonuçlar doğuruyor. Bakanlık olarak bu tarz etkinliklere destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Katılım sayısı ve motivasyonun yüksekliği ne kadar doğru bir iş yapıldığının göstergesi. Etkinliklerin tüm paydaşlarına fayda sağlayacağına inanıyoruz. 2023 hedeflerimize de bu tarz çalışmalarla ulaşmamız mümkün” dedi. İnovasyon konusundaki çalışmaları sadece maddi olarak desteklemenin yeterli olmadığını da vurgulayan Adnan Yıldırım “Ayrıca farkındalığı sağlamak da önemli. Yeni destek paketimizle tasarım, inovasyon konularındaki desteğimizi artırmak üzere çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. İzmir farklılaşma açısından önemli bir noktada yer alıyor. En hızlı gelişen büyüyen ikinci kent İzmir oldu ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor” diyerek sözlerine son verdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ikinci gün açılışında “inovasyon konusunda 5 Bakanlığımızla ortak çalışma yürüterek bir strateji bel- ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler gesi oluşturuyoruz. İzmir’den start verdiğimiz çalışmalarımızla 2015 inovasyon yolculuğumuzu sürdürüyoruz” diye konuştu. Marka Danışmanı ve Öğretim Görevlisi Ali Gökçe Ertan’ın panelist olarak katıldığı ‘Markalarımız ve Markalaşma’ paneli ile devam etti. İnovasyon Haftası 2015 İzmir’in partner ülkesi olan İsviçre’nin İzmir Fahri Konsolosu Hasan Umur ise yaptığı konuşmada “Bu yıl İsviçre olarak İzmir’e partner ülke olduk. Öncelikle bu konuda duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek isteriz. İsviçre bugün inovasyonu kendisine bir yaşam şekli olarak benimsemiş bir ülke. İnovasyon bir kereliğine icat yapmak değildir. İnovasyon ancak sürekliliği sağlamakla mümkündür. Ar-Ge; siyasi istikrar, eğitim, şirketlerin uluslararası ekonomik entegrasyonu, uluslararası alanda işbirliği içinde gelişebilir. İsviçre bu anlamda Türkiye’ye büyük önem vermektedir. İzmir ve İsviçre arasında kurulacak hava köprüsü ilişkilerimizin güçlenmesine katkı sağlayacaktır” dedi. ‘İş Dünyasına Yön Verenler’ günün en dikkat çeken panelleri arasında yer aldı. Panele; İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Yaşar Holding Yönetimi Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı ve Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül konuşmacı olarak katıldı. İzmir inovasyon etkinliklerinin ikinci günü Stephan Lindegaard’ın ‘açık inovasyon’ konferansı ile başladı. Saffron Brand Consultants Türkiye ve Orta Asya Direktörü Turgay Adıyaman’ın moderatörlüğünde Keskinoğlu Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu, Ezcacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu İnovasyon Direktörü Boğaç Şimşir ve Stratejik Kısa bir aranın ardından PayMyMe kurucusu Mehmet Metin Okur’un moderatörlüğünde, TEB Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Devrim Deniz Cengiz, Vodafone Türkiye İş Ortakları ve Girişimcilik Kıdemli Müdürü Rüçhan Ziya, Microsoft Yazılım Geliştirme Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, Turkcell Kurumsal Çözümler Bölüm Yöneticisi Volkan Kadem’in katılımıyla ‘Mobil Gelecek’ paneli gerçekleştirildi. Günün son etkinliği ise Sun Grubu Başkanı Sabri Ünlütürk, Arçelik İnovasyon Direktörü Erkan Duysal, TEB Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Devrim Deniz Cengiz, Microsoft Yazılım Geliştirme Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç’ın katılımıyla düzenlenen Kariyer etkinliği “Göster Kendini!” oldu. IFS Türkiye’den Yeditepe Üniversitesi’nde ERP Eğitimi öğrencilerine iş süreçlerinde ERP’nin rolü anlatıldı. IFS Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Göksel Sanbay ve Proje Yöneticisi M. Çetin Kızılboğa tarafından verilen eğitimde ERP Proje Metodolojisine de değinildi. IFS ERP Laboratuvar Çalışmaları Nisan’da başlıyor ■ Dünyanın lider kurumsal yazılım firmalarından IFS Türkiye, ulusal ve uluslararası alanda öncü eğitim kurumlarından olan Yeditepe Üniversitesi ile yaptığı işbirliği çerçevesince ERP eğitimlerine başlıyor. Tanıtım dersi geçtiğimiz haftalarda yapılan sunum ile başlayan eğitimlerde öğrencilerin profesyonel hayata daha hazır başlamaları için ERP’nin iş hayatındaki etkileri ve proje yönetimi ele alındı. Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölümü “Supply Chain Information Systems” dersi Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Assoc. Prof. Dr. Erkut Akkartal tarafından organize edilen eğitimlere Nisan ayında uygulamalı laboratuvar çalışmaları ile devam edilecek. Projeyle birlikte öğrenciler hem teorik olarak ERP’yi öğrenirken aynı zamanda da ERP’deki iş süreçlerini ve ERP’nin tüm fonksiyonlarını IFS ERP programı ile uygulamalı olarak öğrenme fırsatına sahip olacaklar. IFS Türkiye uzman danışmanları tarafından verilecek eğitimler bu dönem Nisan ayında başlarken önümüzdeki eğitim yılı için dönem boyunca sürecek ERP eğitimleri planlanıyor. Üniversite-Sanayi işbirliği kapsamında başlatılan proje ile üniversite öğrencilerine profesyonel hayata başlamadan trend konularda bilgi ve deneyim sahibi olmaları hedefleniyor. IFS Türkiye, Kayseri Erciyes Üniversitesi ile de bu kapsamda ERP Eğitimi projesini Mart ayı başında başlatmıştı. ENDÜSTRİ OTOMASYON 91 Haberler SMS-TORK, 19- 22 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenen WIN 2015 OTOMASYON Fuar ına katıldı ■ SMS-TORK, 19- 22 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenen WIN 2015 OTOMASYON Fuar ına katıldı. Bu yıl 22 kez düzenlenen organizasyona, birçok ülkeden katılım oldu. Fuarda birçok dünya devi firma bir araya geldi. WIN World Of Industry; endüstriyel otomasyon, elektrik-elektronik, hidrolik-pnömatik ve iç lojistik konusunda gerçekleşen Türkiye’nin ve Avrasya Bölgesi’nin imalat endüstrisinin en önemli ve 1 numaralı fuarı niteliğindedir. Dünya’nın dört bir yanından gelen ziyaretçilerimiz oldu. TORK markasına duyulan güven bizi oldukça onurlandırdı. Ayrıca, ihracat yaptığımız bir çok ülkeden de potansiyel müşterilerimiz ile görüşme imkanı bulduk. Schneider Electric 5. Çevreci Şehirler Yarışması için seçilen en iyi 100 öğrenci ekibini açıkladı yönelik uygulanabilir enerji yönetimi çözümleri tasarlıyor. 168 ülkeden 12.800’ün üzerinde başvuru geldi Çevreci Şehirler Yarışması, 2014 yılında özellikle Afrika ve Asya-Pasifik bölgesinin de katılımıyla dünya geneline açık bir yarışma kimliği kazandı. Bu yılki yarışma için, 168 ülkeden 12.800’ün üzerinde mühendislik ve işletme, lisans, yüksek lisans ve MBA öğrencisi kayıt yaptırdı. ■ Enerji yönetiminde global uzman Schneider Electric, şehirlerde yenilikçi enerji çözümlerine odaklanan uluslararası öğrenci yarışması ‘Çevreci Şehirler’de yarı final aşamasına kalan 100 ekibi açıkladı. Enerji yönetiminde küresel bir uzman olan Schneider Electric’in, şehirlerde yenilikçi enerji çözümleri geliştirilmesini desteklemek amacıyla üniversite öğrencileri arasında düzenlediği Çevreci Şehirler Yarışması’nın (Go Green in the City) finali, önümüzdeki Haziran ayında Paris’te gerçekleşecek. Bu yıl beşinci kez düzenlenen yarışmada yarı final aşamasına kalan 100 öğrenci ekibi açıklandı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi seçilen adaylar, Schneider Electric’ten bir danışmanın da desteğiyle şehirlerde enerji yönetimine odaklanmış örnek vaka çalışmaları sunuyor. En az biri kadın olmak üzere iki kişiden oluşan ekipler, şehirler için hayati önem taşıyan konut, üniversite, perakende, su ve hastane sektörlerine 92 Schneider Electric İnsan Kaynakları Direktörü Olivier Blum, “Katılımcı sayısındaki artış, geleceğin yeni nesil mühendis ve liderlerinin gezegenimizi önemsediğini gösteriyor. Bu gençlerin, artan enerji talebinin, sosyal ilerleme ve çevresel koruma ile dengelenmesi gerektiğinin tamamen farkında olduklarını söyleyebilirim” dedi. Yarı finale kalan en başarılı 100 ekibin, Schneider Electric’ten atanmış bir danışman eşliğinde örnek vaka çalışmalarını geliştirmek için 4 haftası bulunuyor. 17 Nisan’da Schneider Electric çalışanlarından oluşan bir jüri tarafından en iyi 12 ekip seçilecek ve bu ekipler, Haziran ayında Paris’te gerçekleşecek finale davet edilecek. Kazanan ekip, Schneider Electric’in VIP konuğu olarak şirketin dünya çapındaki tesislerini gezecek, çalışanlar ve üst düzey yöneticilerle tanışacak. Kazanan ekibe ayrıca Schneider Electric’te çalışma fırsatı sunulacak. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler OTOMOTİVDE MARKA OLMANIN SIRRI YENİ NESİL ARAÇLAR İÇİN TEKNOLOJİ ÜRETMEK ■ Türkiye’nin AR-GE ve inovasyona dayalı teknolojik altyapısını güçlendirmeyi hedefleyen İTÜ ARI Teknokent ile Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB) Türkiye’de otomotiv teknolojilerinin gelişimi için güçlerini birleştirdi. Bu işbirliği ile Türk otomotiv sektörünün fason üretici rolünden yeni ve inovatif teknolojilerle pazara liderlik eden bir yapıya doğru evrilmesi hedefleniyor. Yeni nesil otomotiv teknolojileri İTÜ Çekirdek’ten çıkacak İTÜ ARI Teknokent bünyesinde, 2012 yılında faaliyete geçen ve bugüne kadar girişimcilere 5 milyon TL’yi aşan destekler sağlayan girişimcilik destek programı İTÜ Çekirdek, ticarileştirilebilir tüm projelere ve sektörlere açık olmanın yanı sıra büyük potansiyele sahip özel kategoriler açarak sektörlerin gelişimine de ön ayak oluyor. Bu kapsamda bu yılki özel kategori, Türkiye’de otomotiv sektörünün sürdürülebilir rekabet avantajına sahip daha güçlü bir yapıya kavuşmasına yardımcı olmayı hedefleyen Otomotiv Teknolojileri Kategorisi. Bu alandaki girişimciler OİB’in otomotiv sektöründeki deneyiminden,vizyonundan ve sanayideki geniş ağından yararlanacak. İTÜ Çekirdek’te sağlanan imkanlar ise, projelerin gelişmesi için uygun zemini hazırlayacak. OİB ise projelerin sanayiye aktarımı konusunda köprü görevi görecek. Türkiye’de otomotiv alanının daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesi gerektiğini belirten İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Kenan Çolpan, OİB ile geliştirdikleri işbirliği hakkında şu değerlendirmelerde bulundu; “İTÜ ARI Teknokent olarak girişimcilerin yetişmesine olanak tanıyan 94 İTÜ Çekirdek projemizde bu sene girişimcilere 1 milyon TL değerinde ödül dağıtıyoruz. Bu yıl İTÜ Çekirdek’e 2500’e yakın proje başvurusu bekliyoruz ki ilk üç yılda yapılan başvuru sayısının toplamı anlamına geliyor. Bu sene açtığımız Otomotiv Teknolojisi özel kategorisi ile Türkiye’nin otomotiv alanında ihracatçı ülke olma hedefine destek oluyoruz. Otomotiv sektöründe Türk markası çıkarmalıyız ancak bu sadece seri üretim yapacak bir marka oluşturmak anlamına gelmemeli. Önümüzdeki 10 sene içinde otomotiv sektörünün elektrik, elektronik, yazılım ve enerji üzerine odaklanarak gelişmesi bekleniyor. Bu yönde Türk markalı teknolojiler üretmek, otomotiv alanında fark yaratmanın ve gelişimin anahtarı olacak. OİB desteği ile bu sene oluşturduğumuz İTÜ Çekirdek Otomotiv Teknolojileri kategorisi ile otomotiv alanında teknoloji üretmek isteyenlere benzersiz bir fırsat sunuyoruz. Kuluçka dönemlerini tamamlayarak İTÜ Çekirdek’ten çıkacak projeler yatırımcının Türkiye’ye gelmesine büyük katkıda bulunacak, otomotiv teknolojileri ihracatımıza da katkıda bulunacak.” OİB Başkan Yardımcısı Ömer Burhanoğlu ise bundan önce otomotiv alanında girişimcilere yeterli imkanın sağlanamadığını, İTÜ ARI Teknokent ile gerçekleştirilen işbirliğinin bu anlamda çok önemli olduğunun altını çizerken; “Otomotiv pazarı ne kadar büyükse üretim de o denli artıyor. Öncelikle Türkiye otomotiv pazarını büyütmemiz gerekiyor. Pazar ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler büyüyünce yeni oyuncular için daha fazla çekici hale geleceğiz ve yeni yatırımların Türkiye’ye gelme olasılığı da artacak. Bunun için vergi yüklerinin azaltılması, insan kaynağının ve altyapının iyileştirilmesi gibi yapısal bazı adımların atılması gerekiyor. Ayrıca yatırımları destekleyici teşviklerde de bulunulmalı. Hindistan, Tayland, Güney Afrika, Fas gibi kalabalık nüfuslu ülkelerde düşük işçilik ücretleri sayesinde verimli üretim yapılabiliyor. Öte yandan kaya gazı kullanımı sayesinde ucuz enerji imkanına kavuşan Amerika yüksek otomasyonla araç üretimini tekrar artırmayı hedefliyor. Türkiye olarak bu rekabetçi ortamdan ayrışmak için yeni nesil araçlara ve bu yöndeki teknolojilere odaklanmamız gerekli. Dünyada hibrid, hidrojen ve özellikle de elektrikli araçlara talep çok hızlı gelişecek ve bu yeni tip araçlar sanılandan çok daha kısa sürede yaygınlaşacak. Otomotiv İhracatçıları Birliği olarak İTÜ ARI Teknokent işbirliğimizle sanayimize katma değerli ürünlerin kazandırılmasını hedefliyoruz. Umuyorum ki bu işbirliği otomotiv alanında Türk markalarının yaratılması için doğru ortamı oluşturacaktır” değerlendirmesinde bulundu. İTÜ Çekirdek’in bu sene açtığı otomotiv kategorisi başvurular ise 3 Nisan’a kadar http://www.itucekirdek.com/ adresinden yapılabiliyor. “En güvenilir” ulaşım aracı tartışmasında son nokta ■ İstatistiklere göre en güvenilir ancak en çok korkulan ulaşım aracı uçak; tahtını güvenilir, rahat ve ucuz yolculuk olanağı sunan trene bırakıyor. İTÜ Raylı Sistemler Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Turan Söylemez: “Trafiği büyük ölçüde rahatlatan, çevre dostu metro ve raylı sistemler, kaza riski en düşük ulaşım araçları arasında da öne çıkıyor 9-10 Nisan tarihlerinde düzenlenecek İstanbul MetroRail Turkey Forumu ve Sergisi’nde de ülkemizde metro ve raylı sistemlerin bakımı ve planlı işleyişiyle ilgili son bilgiler sektör ilgilileriyle paylaşılacak” İstatistiklere göre en güvenilir ancak en çok korkulan ulaşım aracı uçak; tahtını güvenilir, rahat ve ucuz yolculuk olanağı sunan trene bırakıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ulaştırma İstatistiklerine göre 2013 yılında ülkemizde 4 Türk ve 1 yabancı uçak kaza yaparken, demiryollarında 27 kaza meydana geldi. Karayolundaki kazaların milyonlara ulaştığı düşünülünce, güvenli ulaşım araçları olarak hava ve demiryolu tercih sebebiyken, uçaklara duyulan korku raylı sistemlerin öne çıkmasını sağlıyor. İTÜ Raylı Sistemler Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Turan Söylemez, raylı sistemlerin dünyanın her yerinde güvenli ulaşım aracı olarak tercih edildiğini kaydederek, yeni teknolojiyle hizmete sunulan metro ve hızlı trenin vatmanların yanında bilgisayar tarafından da yönetildiğini bildirdi. Bir hızlı trende, kullanıcı, sistem hatası veya bakım sorunu gibi birden fazla unsur bir araya gelmediği sürece kaza olma ihtimalinin çok düşük olduğunu belirten Söylemez, “Trafiği büyük ölçüde rahatlatan, çevre dostu metro ve raylı sistemler, kaza riski en düşük ulaşım araçları arasında da öne çıkıyor. Sürekli yenilenen teknoloji sayesinde metro ve hızlı tren gibi ulaşım araçlarında neyin nerede olduğu, hangi hızın ve frenin hangi noktada yapılacağı önceden bilinir. Bir noktada hızın hatalı şekilde gereğinden yüksek olması durumunda , treni kontrol edecek hatta durduracak emniyet sistemleri bulunmaktadır. Aynı zamanda bu araçları kullanan vatmanlar da belirli bir eğitimden geçtikten sonra araçları kullanmaya başlayabiliyor. Bu da olumsuz bir durum yaşanma riskini en aza indiriyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre bir kişinin hayatı boyunca araba kazasında ölme ihtimali kabaca binde bir civarındayken, uçak kazasında ölme ihtimali elli binde bir, tren kazasında ölme ihtimali 130 binde bir olarak veriliyor” dedi. Ekonomik Olarak a Gözde Metro ve raylı sistemlerin uygun fiyatlarıyla da tercih sebebi olduğunu vurgulayan Söylemez, şunları söyledi: “Dünya genelinde de kara yolu ulaşımına göre kullanım maliyetleri de hesaba katıldığında ortaya çıkan toplam maliyet bakımından daha ekonomik olan metro ve raylı sistemler, saatte on binlerce yolcu taşıyabilme kapasiteleri ile de en yüksek yolcu taşıma kapasitesine sahip ulaşım sistemi olarak kabul edilmekte. Ulaşımda metro ve raylı sistemlerin tercih edilmesi çevrenin korunmasına da katkı sağlayacaktır.” Söylemez, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Ulaşım A.Ş, Tünelcilik Derneği Metro Çalışma Grubu ve Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği’nin destekleriyle Ticaret Eşleştirme Derneği tarafından 9-10 Nisan 2015 tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul MetroRail Forumu ve Sergisi’nde de ülkemizde metro ve raylı sistemlerin bakımı ve planlı işleyişiyle ilgili son bilgilerin sektör ilgilileriyle paylaşılacağını bildirdi. ENDÜSTRİ OTOMASYON 95 Haberler “Yaşanabilir bir gelecek ancak akıllı enerji ile mümkün” ■ ABD Enerji Bakanlığı’nda görev yapan Nobel ödüllü bilim adamı Steven Chu, BASF sempozyumunda yaptığı konuşmasında, yaşanabilir bir dünyanın akıllı enerji sayesinde mümkün olacağını söyledi • BASF’nin 150. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen uluslararası sempozyum, sürdürülebilir bir gelecek için akıllı enerjiye odaklandı • Akıllı enerji çözümleri için Ar-Ge çalışmalarına ağırlık veren BASF, 2014’te 1,9 milyar Avro tutarında Ar-Ge yatırımı yaptı Bu sene 150. yıl dönümünü kutlayan BASF, sürdürülebilir bir gelecek için tüm dünyada çeşitli bilimsel ekinlikler düzenliyor. BASF’nin Ludwigshafen’daki merkezinde gerçekleşen uluslararası sempozyumda 600 bilim insanı, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımını tartıştı. 2009-2013 yılları arasında ABD Enerji Bakanlığı görevi- ni yürüten Nobel ödüllü bilim adamı Steven Chu, BASF sempozyumunda yaptığı konuşmasında yaşanabilir bir dünyanın ancak akıllı enerji kullanımının yaygınlaşması ile mümkün olabileceğini belirtti. Ancak güneş ve rüzgârdan elde edilen enerji, depolanamadığı için verimli kullanılamıyor. Örneğin bir güneş paneli tarlasının ürettiği enerji yaz döneminde ziyan oluyor, kış döneminde ise yetersiz kalıyor ve bu nedenle her an kullanıma hazır güvenilir bir enerji kaynağına dönüşemiyor. İnovatif kimya çözümleri ile yenilenebilir enerjinin uzun süre depolanabilmesi için çalışmalarına ağırlık veren BASF, geçen sene Ar-Ge yatırımlarına 1,9 milyar Avro harcadı. BASF, 150. yıl dönümü nedeniyle bu sene oluşturduğu Creator Space programı kapsamında düzenlediği bilimsel sempozyumlara devam edecek. Firma, akıllı enerjiyi masaya yatırdığı Almanya’daki bu ilk sempozyumdan sonra Chicago’da gıda ve Şanghay’da şehir yaşamı konularına odaklanacak. GÜNEŞ ENERJİSİYLE ÇALIŞAN OTOMOBİLE LOJİSTİK SEKTÖRÜNDEN DESTEK En fazla yol katedilen sektör olarak öne çıkan lojistik sektöründen de projeye destek geldi. Sektörün hızlı büyüyen şirketlerinden Batu International Logistics, projeye sponsor olarak destek verecek. ■ En çok yol katedilen sektör olan lojistik sektöründen, güneş enerjisi ile çalışacak ilk aile otomobili projesi olan “Aruna”ya destek geldi. Uluslararası alanda lojistik çözümler sunan ve operasyonlarını çevreci bir yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiren Batu International Logistics, İTÜ Güneş Arabası Ekibi (İTÜ GAE) tarafından geliştirilen güneş enerjisiyle çalışan otomobil projesine destek verecek. İstanbul Teknik Üniversitesi Güneş Arabası Ekibi tarafından geliştirilen ve Türkiye’nin güneş enerjisiyle çalışan ilk aile otomobili olma özelliği taşıyan “Aruna” adlı otomobil yola çıkmaya hazırlanıyor. Sıfır emisyonla çevreye zarar vermeden ulaşım sağlamayı amaçlayan ve tam dolu batarya ile 700 Km’lik menzile sahip olan otomobil, Ağustos ayında 26 şehir ve 6 bin kilometreyi kapsayan bir Türkiye turuna çıkacak. 96 Çevreci teknolojilerin geleceğimiz için önemine değinen Batu International Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara, güneş enerjisiyle çalışan otomobil fikrinin hem çevre, hem de gelecek açısından oldukça önemli olduğunu, projenin sonuna kadar destekçisi olacaklarını belirtti. Taner Ankara şöyle devam etti: “Yollarda en çok zaman geçiren sektör olarak çevreye verdiğimiz zararı en aza indirmek için çalışmalar yapıyoruz. Batu International Logistics olarak, her zaman çevreci bir yaklaşım içinde olduk. Karbon emisyon oranlarını en aza indirmek adına 2015 içinde hizmet vermeye başlayacak olan yurt içi taşımacılık şirketimizin araçlarının CNG donanımına sahip olması adına da AR-GE çalışmaları yapıyoruz.” Haberler Türkiye’de ilk e-seçimi, TBD yaptı Tabak’ın konuşmasının ardından Onursal Başkan Prof. Dr. Aydın Köksal, Genel Kurul’a hitap etti. “Bilişim devrimine erken uyanışının devamını getirecek olan gelişmiş, saygın, bağımsız, uygarlığa katkı veren, başkalarının yaptığının ardından koşan değil kendi yapan bir ülke olmanın arifesinde Türkiye” diyen Köksal, gülümsemeyi mümkün kılan yüz kaslarına sahip olmasının insanı diğer canlılardan ayıran bir özellik olduğuna dikkat çekti. Köksal, 40 yılda Türkiye’de bilişim altyapısının kurulduğunu şimdi bu altyapıyı güleryüzlü, refahı artmış bir ülkeye dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı. Genel kurulda açılış oturumundan sonra yazılım tasarımı TBD tarafından yapılan ve üretimi (Hava Elektronik Sanayii)HAVELSAN’da gerçekleştirilen elektronik sandığın tanıtımı amacıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına TBD Başkanı Tabak ve Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Taşçı, HAVELSAN’dan Eray Kılıç ve SEÇSİS Proje Yöneticisi İsmail Göktaş katıldı. Tabak, TBD’nin e-seçim uygulamasıyla öncü ve örnek olmayı tercih ettiğini söyleyip bundan sonraki genel kurulların da elektronik oylamayla yapılacağını dile getirdi. ■ Türkiye Bilişim Derneği’nin, 30. Olağan Genel Kurulu, 14 Mart 2015’te Ankara HiltonSA’da gerçekleştirildi. Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan TBD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Tabak, 44 yıldır çağdaş, refah düzeyi yüksek, bilişim toplumu için çalışan derneğin gücünü bireylerden aldığına işaret etti. “TBD, bireyden bütüne ulaşan bir yapıdır” diyen Tabak, bilişimin sadece ekonomik değil sosyal kalkınmanın da bir faktörü olduğunun altını çizdi. Bilişim yatay sektör olarak tüm sektörlere etki ettiğine değinen Tabak, Avrupa Birliği’nin (AB) Sayısal Gündem 2020 Programına uyumlu olarak TBD Uzmanlık Gruplarının çalıştığını anlatarak, çalışmalarda binin üzerinde uzmanın görev aldığını belirtti. Bilişim Bakanlığı’nın kurulması gerektiğine dikkati çeken Tabak, bilişim ve yazılımın ulusal stratejik sektör ilan edilmesi gerektiğini vurguladı. 98 Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ile 2006’dan beri elektronik sandık (e-sandık) çalışmalarını sürdürdüklerini bildiren Kılıç, TBD Genel Kurulu’nda kullanılacak e-sandığın 2. Versiyon olduğunu, 3. Versiyonun daha küçük ve taşınabilir olacağını belirtti. Kılıç, HAVELSA’ın SEÇSİS ile kazandığı deneyimi, oda, dernek ve birlik gibi seçim yapan kurumların gündemine taşımak istediğini söyledi. Göktaş ise e-sandığın kullanımı ve teknik özelliklerini anlattı. Genel Kurul’un öğleden sonraki bölümünde konuşan Tabak, TBD’nin önümüzdeki döneme ilişkin hedefler ve planlanan çalışmalardan söz etti. Tabak, öncelikle TBD’nin bilişim gündemini belirleyecek birikime sahip olduğunu kaydedip dernek bünyesinde Yüksek İstişare Kurulu oluşturulacağını açıkladı. Bilişim kurultayları- ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler nı, bilişim olimpiyatları haline getireceklerini, TBD’nin Bilişim Bakanlığı için bir yasa taslağı hazırlayacağını bildiren Tabak, bilişim akademisi kuracakları ve TBD Belgeseli hazırlatacaklarını duyururken uluslararası ilişkilerin sürdürülmesi için TBD’nin araştırma merkezi haline getirileceğini vurguladı. Tabak, dernek bünyesinde Dış İlişkiler Kurulu oluşturulacağını, bir halkla ilişkiler çalışması başlatılarak, derneğin geniş kitlelere duyurulacağını, işitme engelliler için işaret diliyle bilişim terimleri sözlüğü hazırlanacağını, dernek merkezi ile şubeler arasındaki iletişimi daha da geliştireceklerini anlattı. 30. Olağan Genel Kurul gündeminin tamamlanmasının ardından yeni yönetimi belirlemek üzere seçime geçildi. Toplam 127 kişinin oy kullandığı, elektronik oylamanın yapıldığı ve oy pusulasının sandığa atıldığı seçimlerde, TBD’nin yeni Yönetim Kurulu; İsmail İlker Tabak, Koray Özer, Vural Rıza İbrişim, Ahmet Pekel, Erhan Yalçın, Ersin Taşçı, Ertan Barut, İlteriş Şule, Levent Karadağ, Salih Özçiftçi, Üveyiz Ünal Zaim’den oluştu. Denetleme Kurulu’nda Erdal Naneci, C. Serdar Ülgen ve Nezir Aykaç, Onur Kurulu’nda ise Abdullah Büyükbayram, Ali Yazıcı, Abdullah Körnes, Levent Berkman ve Ahmet Lütfi Varoğlu yer aldı. Çöpten oy çıkmasına son verecek sistem!.. YSK, seçimlerde elektronik sistemle oy verme işlemi için henüz somut bir adım atmadı ancak HAVELSAN, yerli dijital (elektronik) sandıkları geliştirdi. Sistemde yaklaşık 55 milyon seçmenin oy kullandığı seçim sonuçlarını 5-10 dakika içinde almak mümkün olacak. Ayrıca seçimlere oylara yapılan itirazlar ya da çöplerden çıkan oylar veya seçim sonuçlarının haftalar sonra açıklanması da son bulacak. Sistem zaman kadar paradan da tasarruf sağlayacak, harcamalar büyük oranda düşecek. Yurtdışı oyların Türkiye’ye uçakla taşınması da gerekmeyecek. Her makinenin bir sandık yerine geçtiği sistemde, seçmenler makineyi kullanabilmek için kimliklerini ibra edecek ve Sandık Kurulu’ndan rastgele tanımlı karekod fişleri alınacak. Seçmen elindeki karekodu makineye tuttuktan sonra oylamayı başlat sekmesine tıklayacak ve istediği partiye oyunu verecek. Oy verme işlemi tamamlandıktan sonra makineden alınan pusula, bu kez gerçek sandıklara atılacak. Schneider Electric üst üste 5. kez ‘Dünyanın En Etik Şirketi’ ilan edildi ■ Enerji yönetiminde global uzman Schneider Electric, şirketin her seviyesinde etik ve şeffaflık kültürünü besleyerek iş yapma tarzına somut bir şekilde etki eden kurumlara verilen ‘Dünyanın En Etik Şirketi’ ünvanına değer bulundu. Enerji yönetiminde global uzman Schneider Electric, etik iş uygulamaları standartlarının belirlenmesi ve geliştirilmesinde dünya çapında bir lider olan Ethisphere Institute tarafından “2015’in En Etik Şirketi®” ilan edildi. Schneider Electric’in üst üste beş yıl bu onura layık görülmesi, şirketin etik iş standartlarındaki öncülüğünün altını çiziyor ve müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler, düzenleyiciler ve yatırımcılar dahil tüm temel paydaşları için uzun vadeli bir değer sağlıyor. Ethisphere Institute’un değerlendirmeye aldığı 132 şirket arasında Schneider Electric bu yıl, ‘Sermaye Malları’ kategorisinde ödül alan üç şirketten biri oldu. Schneider Electric Finans ve Hukuki İşler Yardımcı CEO’su Emmanuel Babeau yaptığı değerlendirmede şun- ları söyledi: “Schneider Electric, her gün tüm paydaşlarının beklentilerini karşılamak için çalışıyor; çeşitli süreçler ve özel araçların yardımıyla paydaşlarını güçlendirmek üzere aktif bir strateji izliyor. Schneider Electric’te etik ve idare, büyüme ve şirketin rekabet gücü için anahtar unsurlar olarak kabul edilir. Bu değerler doğrultusunda sorumlu davranış için ortak bir taban oluşturan ‘Sorumluluk Prensiplerimiz’ bulunuyor. Ayrıca paydaşlarımız herhangi bir etik sorununu çözmeye yardımcı olmak amacıyla hazırlanmış olan ‘Sorumluluk ve Etik Dinamikleri’ Programı tarafından destekleniyor.” Dünyanın En Etik Şirketi değerlendirmesi, Ethisphere Institute’nin, bir kurumun performansını nesnel, tutarlı ve standartlaştırılmış bir şekilde değerlendirmek için bir araç sağlamak amacıyla yıllar süren araştırmalarının sonucunda geliştirdiği Ethics Quotient™ (EQ) çerçevesini temel alıyor. Toplanan bilgi, kurumsal yönetim, risk, sürdürülebilirlik, uyumluluk ve etik değerler yerine temel yetkinliklerin tanımlayıcı kriterleri için kapsamlı bir örnekleme sağlıyor. 2015 Dünyanın En Etik Şirketlerinin tam listesini şu adreste bulabilirsiniz: http://ethisphere. com/worlds-most-ethical/wme-honorees/. ENDÜSTRİ OTOMASYON 99 Haberler DÜNYA DEVİ MITSUBISHI ELECTRIC İLE TÜRKİYE YENİ OTOMASYON DEVRİMİNE HAZIR ■ Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri WIN Automation Fuarı’nda dijital fabrika deneyimi yaşattı, Yeni Nesil Fabrika Otomasyonu ve CNC Ürünlerini Sergiledi Güvenilir ve yüksek kaliteli ürünler üretmekte 90 yılı aşkın tecrübesiyle bir dünya devi olan Mitsubishi Electric, Marmaray projesi ve Türksat 4A-4B uydularındaki teknolojisiyle Türkiye’de de adından sıkça söz ettiriyor. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri, WIN EURASIA Automation 2015 Fuarı’nda Yeni Nesil Fabrika Otomasyon Sistemleri ve CNC ürünlerini sergileyerek Türkiye’nin yeni otomasyon devrimine hazır olduğunu gösterdi. Mitsubishi Electric standını ziyaret eden katılımcılar geleceğin dijital fabrika teknolojisi e-F@ctory’i deneyimleme şansını da yakaladı. Otomasyon dünyasında yeni bir dönem başlıyor Günümüzde otomasyon dünyası yeni bir evreye geçiş sürecinde. Bu nedenle artık siber bilimler hayatımızı şekillendirecek otomasyon süreçlerinin bir parçası haline geliyor. Dünyada ilk kez sanayi devrimi ile başlayan ve gelişimine mekanikleşme, elektrikleşme, bilgi işlem evreleri ile devam eden dönem değişikliklerinin ardından şimdi sıra siber fizik sistemlerinin gelişimine tanık olacağımız dönemlere geldi. Geçmişte sayılı örneği bulunan bu tarihi dönemler oldukça ilginç ve heyecan verici yeniliklere ve gelişmelere yelken açıyor. Türkiye’de Endüstri 4.0 olarak adlandırılan bu yeni evrenin Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon dünyasındaki karşı- 100 lığı ise dijital fabrika sürecinin neleri otomasyon dünyasının içine tümleşik bir yapı ile sunduğunu sergileyen e-F@ctory. Geleceğin dijital fabrika teknolojisi Mitsubishi Electric standındaydı Win Automation 2015 Fuarı’nda ziyaretçiler Mitsubishi Electric standındaki e-F@ctory Allianz oluşumu içinde dijital fabrika otomasyonu simulasyonunu test ederek geleceğin fabrikasını ve otomasyon sistemlerini deneyimle fırsatını yakaladı. Mitsubishi Electric’ten sektörde çığır açacak fabrika otomasyon ürünleri Fabrikaların çalışma verimliliğini belirleyerek hem çalışanların konforunu arttırmak hem de endüstrilerdeki ihtiyacı karşılamak için bilim ve teknolojiyi buluşturan Mitsubishi Electric, otomotiv, ambalaj, gıda ve ilaç gibi birçok sanayi- ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler nin üretim aşamasında kullanılan dijital fabrika ürünlerini, mekanik, elektronik ve yazılım hizmetleri bir arada mekatronik biçimde sunuyor. Ürünlerin gelişmişliği sağlanacak olan avantajı doğrudan etkilediği için yeni nesil ürünler çok önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri, WIN Automation 2015 Fuarı’nda fabrika otomasyonunda çığır açacak yeni nesil GOT2000, iQ-F, iQ-R, MR-J4, MR-JE ve FR-A800 ürünlerini sektör temsilcileriyle tanıştırdı. • iQ-F Yeni Nesil Kompakt PLC: Dünyada en çok satılan kompakt PLC’nin Mitsubishi Electric tarafından geliştirilen en yeni nesli olan iQ-F eski modeline göre hızı 150 kat arttırılmış BUS haberleşmesine sahip. Dahili 4 Eksen pozisyonlama özellikleri ile de öne çıkan kompakt PLC, motion kapasitesi, kolay kurulumu ve yeni mühendislik yazılımı ile artık çok daha sofistike uygulamalar için bile kullanılabiliyor. Standart donanımında yer alan Analog Giriş/Çıkışlar, Ethernet ve Hızlı girişleri ile de panonuzda çok az yer kaplarken çok iş yapabiliyor. • iQ-R Yeni Nesil Proses Otomasyon Kontrolörü: Yeni otomasyon devrimi için tüm otomasyon bileşenlerini tek platformda birleştiren iQ Platform yapısının en yeni nesli. Nano saniye mertebesinde işlem hızı (LD işlemi hızı 0,8 ns) ile en yüksek sistem gereksinimlerini bile rahatlıkla karşılayabilen iQ-R, Endüstri 4.0’a (e-F@ctory) hazır platform sunuyor. Geleceğin PLC’si Mitsubishi Electric tarafından tasarlandı ve kullanıma hazır. • MR-J4 Yeni Nesil Üstün Performanslı Servo: Endüstride lider Servo performansı. 2.5 kHz frekans hız cevabı çok daha duyarlı makine uygulamalarının hayata geçirilmesini sağlıyor. Patentli vibrasyon sönümleme fonksiyonları ile çok daha rijit makine optimizasyonu. Tek tuşla Auto-Tuning kolay devreye alma özelliği sayesinde kullanıcı dostu. Optik haberleşme yapısı ile yüksek hızlı ve düşük gürültü seviyeli iletişim yapısı kullanımını sağlıyor. • MR-JE Yeni Nesil Kompakt Servo: Yeni nesil kompakt servo sürücü. Optik haberleşme hızı ile hat gürültüsünden etkilenmiyor ve tek tuşla Auto-Tuning kolay devreye alma sağlıyor. Yeni nesil Servo MR-JE, pulse veya optik BUS hattı ile sürülebilen kompakt, güvenilir ve ekonomik bir ürün. • GOT2000 Yeni Nesil Operatör Panelleri: Good Design 2014 ödüllü yeni nesil operatör panelleri. Tablet gibi kullanılmasına olanak veren gesture fonksiyonları ile kolaylaştırılmış kullanım, multi media desteği, standart ethernet, seri, USB ve SD haberleşme portları ve kayıt, reçete ve script gibi operasyonların aynı anda yapılabilmesini sağlayan geliştirilmiş işlemci hızı, görselleştirme ihtiyaçlarınızın tamamını karşılıyor. • FR-A800 Yeni Nesil Entegre PLC’li Üst Seviye Frekans Inverteri: Entegre PLC fonksiyonları ile bir frekans inverter’ından çok daha fazlasını sunuyor. PM IPM Motor sürebiliyor. USB’den yedek ve trend alma bakım operasyonlarını kolaylaştırıyor. TTL ve SynCos gibi farklı encoder protokolleri ile çalışabiliyor. Ayrıca IP55 destekli modelleri de bulunuyor. PLC yazılımında da kullanabildiğiniz real time clock, bu üst seviye frekans inverter’ında da devrede. Mitsubishi Electric’in Endüstriyel Robotları ile işler hiç olmadığı kadar kolay Kaliteli çalışma ortamlarına zemin hazırlamak için geliştirilen endüstriyel robotlar, mekanik üretimde; parça seçme, sıralama, yerleştirme, tezgâha yöneltme, parçaların montajı, takım ve iş parçası bağlama, sökme ve değiştirme, ısıl işlem gerektiren sıcak parçaların tezgâha dökülmesi işlemlerini; stoklama işlerinde ise yükleme, transfer ve paketleme işlemlerini gerçekleştiriyor. Örneğin, Mitsubishi Electric’in RV-F serisi, son derece dinamik 6 eksenli robotu insan kolu hareketini taklit edebilmesi ve 0,32 saniyelik döngü süreleri sayesinde çok yüksek hızlı sistemlerde kullanılabiliyor ve verimliliği artırıyor. Dinamik yapısı sayesinde esnek dans figürlerini bile kolayca yapabiliyor. Mitsubishi Electric imzalı 6 eksenli endüstriyel robotun çift kol yapısı sadece hareket özgürlüğü açısından artı değer sağlamıyor, aynı zamanda daha fazla kararlılık ve çok yönlülük sunuyor. Modele bağlı olarak Mitsubishi Electric robotlar, 504 - 1503 milimetre aralığında 2’den, 20 kilograma kadar taşıma kapasitesine sahip. RV-F serisi için çok dar alanlar- ENDÜSTRİ OTOMASYON 101 Haberler da çalışmak hiç sorun olmadığı gibi, robotların duvar veya tavana monte edilmesi de büyük avantaj sağlayan özelliklerinden sadece biri. Tüm sistemler aynı kompakt CR750 robot kontrolöre sahip. Mitsubishi Electric, gelecekteki yeni nesil robotların üretimine yön vermek için her geçen gün teknolojisini geliştiriyor. METRANS’TAN SERVİS VE BAKIMDA YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR ■ METRANS, Akaryakıt depolama tesislerinin işletme ve bakım çalışanlarına “Servis ve Bakımda Yenilikçi Yaklaşımlar” konulu bir seminer düzenledi. Seminer, 11 Mart 2015 tarihinde METRANS’ın Dilovası İMES OSB içindeki binasında gerçekleştirildi. Sektöre yönelik süregelen ve yeni eklenen hizmetlerin anlatıldığı seminerde, firmanın çeşitli yönetici ve mühendisleri sunum yaptı. Tüm gün süren seminerde, ilk olarak Metrans’ın Servis Bakım Modeli anlatıldı. Analiz Sentez firmasından konuk konuşmacı olarak katılan kıdemli yönetim danışmanı Tunç Çelik, “İş Süreçlerini Sürekli Mükemmelleştirmek” konulu bir sunum yaptı. Ardından, Metrans’ın akaryakıt terminallerinde uzmanlık alanları olan ekipmanlar anlatıldı. Sonraki bölümde, yenilikçi bakım süreçleri ve akaryakıt sektöründeki uygulamaları açıklandı. Son olarak misafirler, Bakım ve Yenileme Merkezi’nde “Uygulamalı Pompa Bakımı” çalışmasına katıldılar. Konuyla ilgili olarak Metrans Genel Müdürü Vedat KİRİŞÇİ, “Akaryakıt sektörüne uzun yıllardır hizmet vermekteyiz. Dilovası tesisimizin devreye girmesinden ve süreçlerimizde gerçekleştirdiğimiz yeni yapılanmadan sonra, akaryakıt dağıtım firmalarının kara tanker ve uçak yakıt ikmal tesis- 102 lerine artık daha kapsamlı imkânlarla, yenilikçi servis ve bakım çözümleri sunuyoruz.” açıklamasında bulundu ve ekledi: “Seminerlerimizin ilgi görmesi bizi memnun ediyor ve heyecanlandırıyor. Bu nedenle, bu tarz etkinliklerimize önümüzdeki dönemlerde devam etmeyi planlıyoruz.” Ambarlı Limited, ATAŞ Anadolu, Shell/Karya Mühendislik, Lukoil ve Marmara Depoculuk firmalarından katılım sağlayan yönetici, mühendis ve profesyoneller, akaryakıt sektöründeki tüm operasyon ve ekipmanlarla ilgili bilgi edindiklerini belirterek seminerin profesyonel bir yaklaşımla sunulduğunu ifade ettiler. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Türkiye’nin Ar-Ge devlerinden ‘start-up geliştirme modeline’ tam destek 176 Ar-Ge Merkezinin sayısının artması gerektiğini de vurguladı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) işbirliği ile düzenlenen Elektik-Elektronik Sektörü Buluşması’na; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TET Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri ile sektör firmaları katıldı. Arçelik, Vestel, Netaş, BSH Ev Aletleri, Siemens, Schneider Electric, Pamukkale Kablo, ABB Türkiye gibi elektrik-elektronik sektörünün en büyük ihracatçı firmalarının üst düzey yöneticileri ile sektörel dernek ve kurum temsilcileri toplantıya yoğun ilgi gösterdi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Elektik-Elektronik Sektörü Buluşması’na katılan firma temsilcilerini tek tek dinledi ve dile getirdikleri konulara yönelik önerilerini ifade etti. Toplantıda ihracatın katma değeri yüksek teknoloji boyutunu temsil eden elektrik-elektronik sektörüne ilişkin güncel gelişmeler ve yeni fırsatlar değerlendirilirken; Ar-Ge teşvikleri, yerli üretimin önündeki engeller, nitelikli eleman sıkıntısı gibi temel sorunlar da gündeme geldi ve çözüm yolları tartışıldı. “Yerli üretim mutlaka artırılmalı” mesajı veren Bakan Işık, Ar-Ge Merkezlerinin sayısının artması gerektiğini vurguladı. ■ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, TET tarafından düzenlenen Elektrik-Elektronik Sektörü Buluşmasında, Türkiye ihracatına geçtiğimiz yıl 12,5 milyar dolarlık katkı yapan sektör temsilcileri ile bir araya geldi. Elektrikelektronik sektöründe faaliyet gösteren ihracatçı firmaları dinleyen ve sektöre yönelik değerlendirmelerde bulunan Işık, Ar-Ge ve inovasyonda sıçrama yaratacak ‘start-up geliştirme modeli’ önerdi. Türkiye’de halihazırda bulunan 104 Ar-Ge ve inovasyon toplantıda üzerinde en çok durulan konu başlıklarından biriydi. “Açık inovasyon kavramı yerini açık Ar-Ge’ye de bırakıyor ve burada Türkiye olarak geç kalmamak için birlikte çalışacağız” diyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, sektöre büyük firmaların startup şirketlerin önünü açacağı, ‘startup geliştirme modeli’ önerisi getirdi. Işık, lisans hakkının firmada, fikri ve sınai mülkiyetin startup’ta kalacağı bu model ile ilgili olarak şunları söyledi: “Sadece Türkiye’nin değil bölgenin startup’larını çalıştırmalıyız. Çin’de orta ölçekli bir firma bile bu yöntemle ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler yüzlerce mühendisi kendine çalıştırabiliyor”. Bakan Fikri Işık’ın bu önerisine Vestel ve Arçelik gibi sektörün Ar-Ge devlerinden de destek geldi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, toplantının sonunda yaptığı değerlendirmede; firmalara daha hızlı, etkin ve kolay hizmet sunabilmek için ‘dijital bakanlık’ olmayı istediklerini, verdikleri hizmetin yılsonuna kadar yüzde 80’ini, daha sonra ise mümkün olan tüm işlemleri elektronik ortama taşımayı hedeflediklerini açıkladı. Elektrik-Elektronik Sektörü Buluşmasına katılan firmalara teşekkür eden Işık, toplantıda gündeme gelen konuların takipçisi olacaklarını da sözlerine ekledi. “Çip teknolojisi Türkiye’de gelişmeli” diyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu ise bilgisayar teknolojilerinin kökten değiştiğine dikkat çekerek; memory teknolojisi, bulut bilişimi, 4G teknoloji gibi geleceği değiştirecek teknolojilerde ülkemizi görmemiz gerektiğini söyledi. Kavranoğlu, elektronik sektörünün bu vizyonu paylaşması ve takip etmesinin önemli olduğunu belirtti. Sektör buluşmasını değerlendiren Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Türkiye ihracatında beşinci sırada yer alan ve geçtiğimiz yıl yaklaşık 12,5 milyar dolarlık ihracata imza atan elektrik-elektronik sektörünün teknoloji geliştirme ve Ar-Ge’de çok önemli bir rol üstlendiğini dile getirdi. Türkiye’nin en büyük Ar-Ge Merkezleri ve patent şampiyonu ihracatçı firmaları temsil ettiklerini ifade eden Fatih Kemal Ebiçlioğlu, “Sadece elektronik ve bilişim sektörlerinde değil tüm sanayi kollarındaki ilerleme ve katma değer artışında domino etkisi yaratacak olan, Sayın Bakanımızın da üzerinde önemle durduğu açık inovasyonun geliştirilmesini destekliyoruz. Bu alanda yapılan çalışmaların, önümüzdeki dönemde hız kazanacağına inanıyoruz” diye konuştu. (*) Startup: Türkçe karşılığı henüz olmasa da ‘başlangıç’ aşamasındaki daha çok bilişim ve teknoloji şirketleri için kullanılan bir kavram. Her yeni girişimi ise startup olarak tanımlamak mümkün değil. Bir işletmenin startup sayılabilmesi için sahip olması gereken özelliklerin başında, ‘büyüme yeteneği’ geliyor. Startup’ların çok geniş bir pazara hitap edebilecek, ürüne dönüştürülebilir fikirleri vardır. Genellikle zamanları az, paraları yoktur. Örneğin binlerce küçük startup’ın bulunduğu Silikon Vadisi’nden Google, Facebook gibi hızlı ‘start up’ yapan inovatif başarı öyküleri çıkmıştır. TET AR-GE Proje Baharı’na 500 yaratıcı proje başvurdu ■ İnovatif Projeler Yarışıyor… Türkiye’nin teknolojideki gücünü temsil eden Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET), yüksek katma değerli ihracatı teşvik etmek amacıyla düzenlediği “TET Ar-Ge Proje Pazarı”nın dördüncüsü 08 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Girişimciler ve akademisyenler için projelerini üretime dönüştürme fırsatı sunan “TET Ar-Ge Proje Pazarı”nda 4 farklı kategoride ödüller dağıtılacak. Bilgi ve İletişim Teknolojisi Uygulamaları, Enerji Üretim İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar, Çevre ve Enerji Verimliliği Uygulamaları ve Diğer olmak üzere her kategoride dereceye giren ilk 3 Ar-Ge proje sahibine toplamda 150 bin TL nakdi ödül verilecek. Üniversite ve sanayi işbirliği gelişiminde önemli bir rol oynayan “TET Ar-Ge Proje Pazarı” na bu yıl 500 proje başvurdu. Sektör temsilcileri, akademisyenler ve ilgili uzmanlardan oluşan Seçici Kurul tarafından değerlendirilen projelerden 154’ü ise 8 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak diğer adıyla Proje Baharı’nda potansiyel yatırımcısıyla buluşma fırsatı yakalayacak. Sanayicilerin yanı sıra üniversiteler, AR-GE kuruluşları ve teknopark çalışanları ile araştırmacıları bir araya getirecek TET AR-GE Proje Pazarı; iş dünyasının ve sektörün önemli temsilcileri de aynı platformda buluşturacak. Etkinliğin gündüz programında “Beyaz Eşyada Gelecek Akılcı Çözümlerde” ve “Girişimcilik Takım İşidir” panelleri gerçekleştirilecek. Ödül Töreni öncesi düzenlenecek, Moderatörlüğünü M. Serdar Kuzuloğlu’nun yapacağı “Yüksek Teknolojide Neredeyiz?” konulu Zirve’de ise Vestek A.Ş. Genel Müdürü Metin Salt, girişimcilik denilince akla ilk gelen isimlerden Alphan Manas ve Koç Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Ürey katılımcılarla birlikte bu sorunun yanıtını arayacak. ENDÜSTRİ OTOMASYON 105 Haberler “Gençler enerji ile kazanacak” Marmara Üniversitesi’nde başladı. Üniversitenin Ekonomi Bilimleri Araştırma Topluluğu işbirliği ile İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta gençlere enerji sektörünün geleceğine dair ipuçları veren Kumbaroğlu, yaklaşık 200 öğrencinin yer aldığı anket çalışmasını da değerlendirdi. ■ IAEE Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, enerji sektörünün 21. yüzyılda en fazla büyüyen sektörlerin başında geleceğini belirterek, iktisadından, mühendislik fakültelerine kadar çok sayıda bölüm için bu sektörün çok önemli iş kapısı olabileceğini bildirdi Kumbaroğlu: “Temiz ve refah düzeyi yüksek bir gelecek için enerji sektörünü keşfedin” Gelecek planlaması yapan gençlere “21. yüzyılın sektörü” olarak ifade edilen enerji sektörünü keşfetmeleri önerildi. Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Seçilmiş Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, #enerjimvarken konferanslarına 106 Anketlerden gençlerin yarıya yakın gibi çok ciddi bölümünün gelecekteki 10 yılda doğanın durumunun çok daha kötü olacağını düşündüğünü, bu karamsar tablonun giderilmesinin hepimizin elinde olduğunu anlatan Kumbaroğlu, şunları söyledi: “Doğanın korunması, yaşam standardının yükselmesi, pırıl pırıl aydınlık bir dünyanın anahtarı enerji sektörünün elinde. Bugün dünya iklimini tehdit eden sera gazı sorununun giderilmesi, diğer çevresel sorunların kabusa dönüştürecek bir dünya yaratmaması için hepimizin attığımız her adıma dikkat etmemiz gerekiyor. Bu aşamada en fazla enerjicilere iş düşüyor. Sağlıklı, bol ve ucuz enerjiye ulaşmak için eskilerden çok ama çok daha fazla efor sarf etmemiz şart.” Kumbaroğlu, enerji sektöründeki gelişmelerin konforlu bir gelecek alt yapısı kurarken, çok ciddi istihdamlar ENDÜSTRİ OTOMASYON da yaratacağının altını çizerek, özellikle üniversitelilere bu sektörü “es geçmemeleri” önerisinde bulundu. Sektör henüz emekleme döneminde Gürkan Kumbaroğlu, ülkemizde enerji sektörünün henüz emekleme düzeyinde olduğunu, gelişen ve büyüyen Türkiye ile Türkiye’nin bulunduğu coğrafya açısından 21. yüzyılın enerji alanında yapılacak yatırımlarla gündeme damgasını vuracağını belirterek, şöyle devam etti: “Şimdi bu sadece mühendislik işi diyebilirsiniz. Yanılıyorsunuz. Enerji sektörüne hemen her branştan ihtiyaç var. Örneğin şirketler geleceği öngörebilmek için çok ciddi oranda enerji ekonomistleri çalıştırıyor. Ülkemizdeki BTC yatırımlarını hatırlayalım; çok ciddi eğitim çalışması yaptılar, bu konuda yüzlerce eğitmene başvuruldu. Enerji talebi hızlı büyüyor. Ülkemizde yıllık ortalama uzun vade artışı yüzde 8’lerde. Bu alanla ilgili çok sayıda iş kapısı açılıyor ve daha da açılacak. Sizlere temiz ve refah düzeyi yüksek bir gelecek için enerji sektörünü keşfetmenizi öneriyorum.” Almanya ve Türkiye’de tamamladı. Prof. Dr. Kumbaroğlu, birincilikle kazandığı Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde lisans eğitimini tamamlamasının ardından İsviçre’ye giderek Sulzer Holding bünyesinde iki yıl Endüstri Mühendisi olarak çalıştı. İsviçre’den yurda kesin dönüş yaparak Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde lisansüstü eğitime başlayan Prof. Dr. Kumbaroğlu aynı zamanda Araştırma Görevlisi olarak çalıştı ve 1995 yılında Yüksek Mühendis, 2001 yılında da Doktora derecelerini aldı. Prof. Dr. Kumbaroğlu daha sonra İsviçre ETH Zürich bünyesindeki Enerji Politikaları ve Ekonomi Araştırma Merkezi’nde ve ABD’nin Berkeley Üniversitesi Ulusal Enerji Araştırmaları Merkezi’nde Konuk Araştırmacı olarak çalışmalarda bulundu. Aachen Teknik Üniversitesi, Sao Paulo Üniversitesi, Çin Bilimler Akademisi, Campinas Üniversitesi ve Port Harcourt Üniversitesi’nde konuk Profesör olarak enerji dersleri verdi. Ocak 2003’te yardımcı doçent olarak işe başladığı Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde 2006 yılında Doçent, Ocak 2013’te Profesör kadrosuna atandı. Gürkan Kumbaroğlu kimdir? 29 Mart 1969’da Trabzon’da dünyaya gelen Prof. Dr. Kumbaroğlu, ilk, orta ve lise öğrenimini farklı dönemlerde Prof. Dr. Kumbaroğlu halen Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Seçilmiş Başkanlığı görevini sürdürüyor. Haberler Arçelik A.Ş. Sıfır Hata ve Verimlilik Hedefiyle İki Ödülün Sahibi Oldu ■ Arçelik A.Ş.’nin TPM Çalışmalarına İki Ödül Arçelik A.Ş.’nin Çerkezköy’de bulunan Elektrik Motorları İşletmesi ve Bolu’daki Pişirici Cihazlar İşletmesi, Japan Institute of Plant Maintenance (JIPM) tarafından 2014 yılı Aralık ayında yapılan denetimler sonucunda TPM çalışmaları dolayısıyla iki ödüle layık görüldü. Arçelik A.Ş., başarılarına yenilerini eklemeye devam ediyor. Arçelik A.Ş.’nin Çerkezköy’de bulunan Elektrik Motorları İşletmesi JIPM (Japan Institute of Plant Maintenance) tarafından gerçekleştirilen denetimler sonucunda dünyada elektrik motorları sektöründe ilk ve tek “Advanced Special Award for TPM Achievement” ödülünün sahibi olurken, Bolu Pişirici Cihazlar İşletmesi de “Special Award for TPM Achievement” ödülünü aldı. Arçelik A.Ş. İşletmeleri arasında bu ödülü ilk kez Eskişehir Buzdolabı İşletmesi almaya hak kazanmıştı. TPM ödülleri, 18 Mart 2015 tarihinde Japonya’nın Kyoto şehrinde düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Arçelik A.Ş. Elektrik Motorları İşletmesi, 2002 yılından bu yana yürüttüğü TPM (Total Productive Maintenance) faaliyetleri kapsamında JIPM’den ilk olarak 2005 yılında 108 birinci kategori olan “TPM Excellence Award” ödülünü almıştı. Sürekli iyileşme ve gelişme anlayışı ile sistematik çalışmalarına devam eden işletme 2008 yılında bir üst kategoride yer alan “Award for Excellence in Consistent TPM Commitment” ve 2011 yılında “Special Award for TPM Achievement” ödülünü almaya hak kazandı. Arçelik A.Ş. Pişirici Cihazlar İşletmesi ise, 2006 yılında başladığı TPM faaliyetleri kapsamında, 2009 yılında JIPM’den aldığı birinci kategori “TPM Excellence Award” ödülünün ardından, 2012 yılında bir üst kategoride yer alan “Award for Excellence in Consistent TPM Commitment” ödülünü almıştı. Bolu Pişirici Cihazlar İşletmesi; zengin ürün gamı ve ulaştığı üretim adetleriyle Avrupa’nın tek çatı altında üretim yapan en yüksek kapasiteli tesisi olma özelliğini taşıyor. Arçelik A.Ş., TPM sistemi ile sıfır hatalı ürün, sıfır iş kazası, sıfır duruş gibi iş sonuçlarına ulaşmayı, üretimde, kalitede ve stoklarda oluşan kayıpları azaltmayı ve verimliliği artırmayı amaçlıyor. Ayrıca üretimde eş zamanlı bir iş akışı sağlamak, ürün temin süresini ve maliyetleri azaltmak da hedefleniyor. Sistem, çalışanların bilgi, beceri ve motivasyonlarını da sürekli olarak arttırmaya yardımcı oluyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Hitachi, Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk MEEP teknolojisini İzmir’de kurdu ■ İzdemir, Hitachi teknolojisyle çok daha çevreci üretime geçti Kömür yakıtlı enerji üretiminde, yüksek performans sağlayan Hitachi MEEP Teknolojisi, Avrupa ve Ortadoğu’da ilk kez Türkiye’de kuruldu. İzdemir’de tam kapasite ile çalışmaya başlayan sistem, baca gazı emisyonları içindeki tozu yüksek oranda tutarak hem çevreyi koruyacak hem de tesisin daha verimli çalışmasına olanak sağlayacak. Gelişmiş altyapı ve bilgi teknolojilerini bütünleştirerek gelecek nesiler için fark yaratmayı amaçlayan Hitachi, geliştirdiği MEEP teknolojisini (hareketli elektrot elektrostatik ayırıcı) Avrupa ve Ortadoğu’da ilk kez Türkiye’deki İzdemir Termik Santrali’nde hayata geçirdi. Hitachi Plant Construction firmasının orijinal teknolojisi olan MEEP, kömür santrallerinde açığa çıkan baca gazı içindeki tozları çok daha etkili bir şekilde toplamaya olanak sağlıyor. Hitachi teknolojisi olan hareketli elektrot elektrostatik ayırıcılar, tesisten salınan gaz içindeki toz yoğunluğunu, dünyanın en yüksek performans seviyesini göstererek, 10 mg/m3 N değerinden daha düşük seviyelere indiriyor. Hem az yer kaplıyor hem daha az enerji harcıyor Tam kapasite ile çalışmaya başlayan proje hakkında konuşan Hitachi Türkiye Ülke Müdürü Erman Akgün, 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10’uncu ekonomik gücü olma hedefindeki Türkiye için bu gibi verimli ve çevreci projelerin önemine değindi. Akgün; “2023’e kadar elektrik üretim kapasitesini iki katına çıkarmayı planlayan Türkiye’de hali hazırda termik santrallerden elde edilen güç, toplam elektrik üretim kapasitesinin yüzde 30’una karşılık geliyor. Bu anlamda daha yüksek verim sağlayan bu teknolojinin Türkiye için önemi ortaya çıkıyor. Hitachi Plan Contruction firmasının MEEP teknolojisi, toz toplama elektrotunu toz toplama amacıyla hareket ettirirken tozu bir fırça yardımıyla topluyor. Sonuç olarak sistem, ince tozu ve hatta geleneksel sabit elektrotlu elektrostatik ayırıcılarla ayrılması zor yüksek dirençli tozu bile çok iyi bir şekilde ayırabiliyor. Sistem, sabit elektrotlu elektrostatik ayırıcılara göre toz toplama etkinliği yüksek oluğu için, toz toplama ve tahliye elektrot adedi azaltılarak ekipman boyutu küçültülebiliyor.. Bu durum, şarj işlemi için gereken elektrik tüketimini azaltıyor, böylece elektrostatik ayırıcı enerji tasarrufuna katkıda bulunuyor” diye konuştu. IAEE İstanbul’da ‘Elektrik Yaz Okulu’ Açacak ■ Türkiye’nin son yıllarda enerji sektöründe attığı adımlar, alanında uzman eleman ihtiyacını da arttırdı IAEE Seçilmiş Başkanı Prof. Dr. Kumbaroğlu: “IAEE’nin Mayıs ayının sonunda İstanbul’da düzenleyeceği elektrik yaz okulu hem gençlerimizin önünü açacak, hem de bundan sonraki dönemlerde elektrik alanında yaşanacak herhangi bir aksaklığı önlememize katkı sağlayacak” Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) İstanbul’da ‘Elektrik Yaz Okulu’ açacak. Türkiye’nin başta enerji ve ulaşım alt yapısı olmak üzere son yıllarda yaptığı yatırım hamleleri çeşitli sektörlerdeki kalifiye eleman ihtiyacını arttırırken, devletin yanı sıra çok sayıda özel kurum ve kuruluş da alanında uzman kişilerin yetişebilmesi için çeşitli eğitim programları düzenliyor. Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Seçilmiş Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, son günlerde Türkiye gündeminde yer alan elektrik sorununu gidermeye yönelik kendilerin de çalışma başlattıklarını kaydetti. Prof. Dr. Kumbaroğlu, IAEE’nin 28-30 Mayıs tarihlerinde ‘Electricity Markets and Regulation’ konulu yaz okulu düzenleyeceğini belirterek, şunları söyledi: “Elektrik piyasaları üzerine düzenlenecek bu program hem IAEE hem de ülkemiz adına ilk olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Türkiye, büyüyen ve bu büyümeyi sürdürülebilir kılmak isteyen bir ülke. O nedenle yatırımlarımız hemen her alanda sürekli artıyor. Ama sadece yatırım yeterli değil. Bu yatırımı iyi yönetebilecek elemanlarınız da olmalı. İstanbul’da düzenleyeceğimiz eğitim programının ‘alanında marka isimler yetiştirilmesi’ hedefine büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Norveç, İtalya Türkiye’den alanında önemli isimlerin yer alacağı bu programın ülkemize, gençlerimize önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.” Prof. Dr. Kumbaroğlu ayrıca okula katılmak isteyenlerin ‘info@ traee.org’ adresinden başvuruda bulunabileceklerini kaydetti. ENDÜSTRİ OTOMASYON 109 Haberler TRANSATLANTİK ANLAŞMASI PLASTİK SEKTÖRÜNDE ÜRETİMİ DÜŞÜRÜR potansiyele sahip pazarı ABD olması nedeniyle ülkemiz açısından büyük bir önem taşıdığına değinen Yavuz Eroğlu, “Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Anlaşması nedeniyle yeni anlaşmadan ülkemiz yoğun şekilde etkilenecektir. Yapılan Girdi-Çıktı Analizi sonuçları da bize bunu kanıtlar nitelikte. Sonuçlara göre; anlaşmanın plastik sektörü üretimini yaklaşık yüzde 6 oranında düşüreceğini tahmin ediyoruz. Bu doğrultuda yaklaşık 12 bin kişinin de işsiz kalması söz konusu. Bu rakamlar oluşacak sıkıntıyı net olarak gözler önüne seriyor” dedi. ■ AB-ABD arasında yapılacak anlaşma plastik sektörünü derinden etkileyecek AB-ABD arasında görüşmeleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nın plastik sektörü üzerinde yaratacağı etkiler sektörü düşündürüyor. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kimya Alt Komitesi’ne bağlı olarak faaliyetlerine devam eden “Plastik, Kauçuk ve Kompozit Teknik Alt Komitesi”nin beşinci toplantısının ana gündem maddesi de ‘Transatlantik Anlaşması’ oldu. PAGEV’in ev sahipliğinde, plastik, kauçuk ve kompozit sektörleri yeniden bir araya geldi. Plastik, kauçuk ve kompozit sektörlerinin gündemdeki sorunlarının dile getirildiği toplantıda; Ekonomi ve Sanayi bakanlığı temsilcileri, sektör temsilcileri ve akademisyenler ile birlikte çözüm önerileri geliştirildi. PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, toplantının en önemli gündem maddesi olan AB-ABD arasında görüşmeleri devam eden ve 2017 yılında müzakereleri tamamlanıp yürürlüğe girmesi beklenilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nın plastik sektöründe yaratacağı etki üzerine bir sunum yaptı. Anlaşmanın bir tarafının Türkiye’nin önemli bir ithalat ve ihracat pazarı olan AB’yi içermesi, diğer tarafının ise büyük 110 Eroğlu, “Kaya Gazı çıkarma çalışmaları bugün ABD’yi maliyet yönünden kaynak zengini yaptı ve Körfez ülkeleri ile maliyette yarışır duruma getirdi. Kaya Gazı’ndan elde edilen ucuz etilen, petrokimya sektörünün başlıca girdisi. TTIP anlaşması dolayısıyla AB çok uygun maliyetli etilen hammadde kaynaklarına sahip olacak ve plastik sektöründe diğer ülke üreticilerine karşı rekabet üstünlüğü sağlayacak. Bu durum görece olarak Türk plastik sektörünün ihracatını zorlaştıracak ve maliyetini arttıracak” diyerek açıklamalarına devam etti. PAGEV olarak konu ile ilgili önerilerini de dile getiren Yavuz Eroğlu, “Bu anlaşmanın sektör üzerinde yaratacağı olası etkilerin engellenmesi için öncelikle Türkiye’nin milli menfaatlerimiz çerçevesinde bu anlaşmaya taraf olması gerekiyor. Ardından özellikle yoğun enerji kullanan sektörümüze enerji teşviği desteği verilmesini ve enerji verimliliği yatırımlarının 6. bölge yatırımlarıyla eşdeğer olarak desteklenmesini talep ediyoruz. Yine sektörümüzün rekabetçi maliyetlerle hammaddelere ulaşımı için yurtiçinde petrokimya yatırımlarının desteklenmesi de önerilerimiz arasında yer alıyor. Ülkemizin en büyük ihracatçıları arasında yer alan sektörümüzün, Uluslararası Bölgesel Kümelenme modelleriyle Körfez ülkeleri ile kuracağı işbirlikleri sonucunda ucuz hammadde kaynaklarına ulaşabilmesi Transatlantik anlaşmasının olumsuz etkilerini azaltacaktır. Bu konuda çalışmaların yürütüldüğünü biliyoruz. En fazla etkilenecek sektör olarak yapılacak tüm çalışmaları da yakından takip ediyoruz” diyerek sözlerine son verdi. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler İTÜ ROBOT OLİMPİYATLARI “İTÜRO”, YİNE GÜNDEM YARATACAK! ■ Türkiye’nin AR-GE ve inovasyona dayalı teknolojik altyapısını güçlendirmeyi hedefleyen İTÜ ARI Teknokent ile Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB) Türkiye’de otomotiv teknolojilerinin gelişimi için güçlerini birleştirdi. Bu işbirliği ile Türk otomotiv sektörünün fason üretici rolünden yeni ve inovatif teknolojilerle pazara liderlik eden bir yapıya doğru evrilmesi hedefleniyor. Yeni nesil otomotiv teknolojileri İTÜ Çekirdek’ten çıkacak İTÜ ARI Teknokent bünyesinde, 2012 yılında faaliyete geçen ve bugüne kadar girişimcilere 5 milyon TL’yi aşan destekler sağlayan girişimcilik destek programı İTÜ Çekirdek, ticarileştirilebilir tüm projelere ve sektörlere açık olmanın yanı sıra büyük potansiyele sahip özel kategoriler açarak sektörlerin gelişimine de ön ayak oluyor. Bu kapsamda bu yılki özel kategori, Türkiye’de otomotiv sektörünün sürdürülebilir rekabet avantajına sahip daha güçlü bir yapıya kavuşmasına yardımcı olmayı hedefleyen Otomotiv Teknolojileri Kategorisi. Bu alandaki girişimciler OİB’in otomotiv sektöründeki deneyiminden,vizyonundan ve sanayideki geniş ağından yararlanacak. İTÜ Çekirdek’te sağlanan imkanlar ise, projelerin gelişmesi için uygun zemini hazırlayacak. OİB ise projelerin sanayiye aktarımı konusunda köprü görevi görecek. Türkiye’de otomotiv alanının daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesi gerektiğini belirten İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Kenan Çolpan, OİB ile geliştirdikleri işbirliği hakkında şu değerlendirmelerde bulundu; “İTÜ ARI Teknokent olarak girişimcilerin yetişmesine olanak tanıyan İTÜ Çekirdek projemizde bu sene girişimcilere 1 milyon TL değerinde ödül dağıtıyoruz. Bu yıl İTÜ Çekirdek’e 2500’e yakın proje başvurusu bekliyoruz ki ilk üç yılda yapılan başvuru sayısının toplamı anlamına geliyor. Bu sene açtığımız Otomotiv Teknolojisi özel kategorisi ile Türkiye’nin otomotiv alanında ihracatçı ülke olma hedefine destek oluyoruz. Otomotiv sektöründe Türk markası çıkarmalıyız ancak bu sadece seri üretim yapacak bir marka oluşturmak anlamına gelmemeli. Önümüzdeki 10 112 sene içinde otomotiv sektörünün elektrik, elektronik, yazılım ve enerji üzerine odaklanarak gelişmesi bekleniyor. Bu yönde Türk markalı teknolojiler üretmek, otomotiv alanında fark yaratmanın ve gelişimin anahtarı olacak. OİB desteği ile bu sene oluşturduğumuz İTÜ Çekirdek Otomotiv Teknolojileri kategorisi ile otomotiv alanında teknoloji üretmek isteyenlere benzersiz bir fırsat sunuyoruz. Kuluçka dönemlerini tamamlayarak İTÜ Çekirdek’ten çıkacak projeler yatırımcının Türkiye’ye gelmesine büyük katkıda bulunacak, otomotiv teknolojileri ihracatımıza da katkıda bulunacak.” OİB Başkan Yardımcısı Ömer Burhanoğlu ise bundan önce otomotiv alanında girişimcilere yeterli imkanın sağlanamadığını, İTÜ ARI Teknokent ile gerçekleştirilen işbirliğinin bu anlamda çok önemli olduğunun altını çizerken; “Otomotiv pazarı ne kadar büyükse üretim de o denli artıyor. Öncelikle Türkiye otomotiv pazarını büyütmemiz gerekiyor. Pazar büyüyünce yeni oyuncular için daha fazla çekici hale geleceğiz ve yeni yatırımların Türkiye’ye gelme olasılığı da artacak. Bunun için vergi yüklerinin azaltılması, insan kaynağının ve altyapının iyileştirilmesi gibi yapısal bazı adımların atılması gerekiyor. Ayrıca yatırımları destekleyici teşviklerde de bulunulmalı. Hindistan, Tayland, Güney Afrika, Fas gibi kalabalık nüfuslu ülkelerde düşük işçilik ücretleri sayesinde verimli üretim yapılabiliyor. Öte yandan kaya gazı kullanımı sayesinde ucuz enerji imkanına kavuşan Amerika yüksek otomasyonla araç üretimini tekrar artırmayı hedefliyor. Türkiye olarak bu rekabetçi ortamdan ayrışmak için yeni nesil araçlara ve bu yöndeki teknolojilere odaklanmamız gerekli. Dünyada hibrid, hidrojen ve özellikle de elektrikli araçlara talep çok hızlı gelişecek ve bu yeni tip araçlar sanılandan çok daha kısa sürede yaygınlaşacak. Otomotiv İhracatçıları Birliği olarak İTÜ ARI Teknokent işbirliğimizle sanayimize katma değerli ürünlerin kazandırılmasını hedefliyoruz. Umuyorum ki bu işbirliği otomotiv alanında Türk markalarının yaratılması için doğru ortamı oluşturacaktır” değerlendirmesinde bulundu. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Prysmian Group Türkiye’ye, 5. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı’nda yoğun ilgi İstanbul’da tek bir platformda bir araya getiriyor. Ayrıca fuar süresince, alanında uzman kişilerin verdiği konferans ve seminer programlarıyla da, kamu ve özel sektörden önemli isimleri ağırlıyor. Prysmian Group Global Rolling Stock Uygulama Ürün Müdürü Roberta Dolfini de, fuarın son günü olan 7 Mart Cumartesi “Demiryolu araç kablolarında uluslararası standartlar ve yenilikler” üzerine bir seminer verdi ve Prysmian Group bünyesindeki son gelişmeleri aktardı. ■ Enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, 05 - 07 Mart 2015 tarihleri arasında, Yeşilköy İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı’na 4. kez katıldı. Prysmian Group Türkiye’nin, fuar alanındaki standında tanıttığı raylı sistemler ve rolling stock kabloları yoğun ilgi gördü. Teknolojideki gelişmeleri yakından izleyerek geliştirdiği yenilikçi ürünleri ve yatırımlarıyla, 50 yıldır Türkiye’nin endüstrileşme sürecine önemli katkılar yapan Prysmian Group Türkiye, dünyanın üçüncü büyük demiryolu fuarı olan ve bu yıl 25 yabancı ülkeden 128’i yerli olmak üzere, 300’ün üzerinde firmanın katıldığı Eurasia Rail’e 4. kez katıldı. Prysmian Group Türkiye’den Demiryolu Çözümleri Satış Müdürü Pınar Taşçı ile Satış Mühendisi Vedat Atilla ve OEM&Özel Kablolar Satış Yetkilisi Esra Bulucu ile Satış Mühendisi Şefika Demir, Prysmian Group Global’den ise Raylı Sistem Kabloları Ürün Müdürü Andreas Nolte ve Rolling Stock Uygulama Ürün Müdürü Roberta Dolfini’nin hazır bulunduğu, Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı’nda, katılımcılar, Prysmian Group Türkiye’nin standına ve standında tanıttığı raylı sistemler ile rolling stock kablolarına büyük ilgi gösterdi. Alanında dünyanın 3. büyük demiryolu fuarı olma özelliğini taşıyan fuar, büyük firma ve kurumları, sektördeki önemli gelişmeleri, son teknolojileri, yeni ürün tanıtımlarını 5. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı’na katılımlarıyla ilgili olarak, Prysmian Group Türkiye OEM&Özel Kablolar Satış Direktörü İlhan Öztürk, “Standımızda sergilediğimiz kablolar, kamu ve özel demiryolu firma temsilcileri tarafından büyük beğeni topladı. Prysmian Group Türkiye olarak, müşterilerimizin çözüm ortağı ve güvenilir bir tedarikçi olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu motivasyonla, müşterilerimize demiryolu sektorü konusundaki tüm bilgi birikimimizi aktarmayı bir görev olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de, tüm bilgi birikimimizi ve Ar-Ge gücümüzü, sektörün daha da ileriye gitmesi için kullanmaya ve yeni projeler hayata geçirmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. Fuara katılmaktan ve gördükleri yoğun ilgiden dolayı memnun olduklarını belirten Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu ise, “Bu fuar kapsamında, raylı sistemler ve rolling stock uygulamaları için ürettiğimiz kabloları, yurt içinden ve yurt dışından gelen katılımcılara sergileme imkanı yakaladık. Firmamızın 2011 yılında duyurduğu misyonu ‘Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz’dan hareketle, içerisinde yer aldığımız her alanda en son teknolojileri takip ediyor, kendi bünyemizde uyguluyor ve sektöre sunuyoruz.” dedi. Prysmian Group Türkiye’nin, raylı sistemler ve rolling stock kabloları alanında, kablolarının tercih edildiği projeler arasında, TCDD’nin yeni hızlı tren hatları ile konvansiyonel hatlarının sinyal sistemlerinin gerçekleştirilmesi, Belediyeler ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen metro projeleri gibi birçok önemli ve prestijli proje bulunuyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 113 Haberler Avrasya’nın ilk ve tek fleksİbıl ambalaj fuarı açılıyor ■ Yağmur Fuarcılık ve FASD (Fleksibıl Ambalaj Sanayicileri Derneği) tarafından düzenlenen Avrasya’nın ilk ve tek fleksibıl ambalaj fuarı PACK-IST 2015 “Fleksibıl Ambalaj Fuarı”, 2-5 Nisan 2015 tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından gelen katılımcı ve ziyaretçilerini İstanbul Fuar Merkezi’nde ağırlamaya hazırlanıyor. Türkiye, son yıllarda Avrupa fleksibıl ambalaj üretimi ve pazarında en hızlı gelişen ülkelerden birsidir. Sektörün büyümesinin bir sonucu olarak 2012 de ilk kez düzenlenen PACK-IST fleksibıl ambalaj sektöründe merkeze oturan bir marka etkinliğidir. PACK-IST bir fuardan öte markasal düzeyde gelişmek, pekişmek ve uzun vadede pazar payı mevzilerini geliştirmek, garantilemek isteyen firmaların bir güç birliği çatısıdır. 43 ülkeden ziyaretçi talebi başvurusu Fuarda uluslararası büyüklükte katılımcılar Türkiye’nin dünyada gıda üretimi alanında büyüyen rolü, fleksibıl ambalaj konusunda etkin bir üretim sektörünün gelişmesine neden olmuştur. Bu durumda PACK-IST Fuarı sektörün dünya genelinde marka bilinirliğini artıracak, rekabet gücünü geliştirecek, pazar etkinliğini sürekli kılacak önemli görevler üstlenmiştir. Bu amaçla Türkiye’nin fleksibıl ambalaj sektöründe üretim yapan, dünya ölçekli en büyük oyuncularının fuarın üç yıldır katılımcıları arasında yer alması sağlanmıştır. Türkiye’nin ilk büyük 1000 sanayi kuruluşu arasında yer alan, pek çok ülkede üretim yapan, Avrupa’nın en büyük ihracat ve teknoloji kapasitelerine sahip firmaların öncülüğü ile PACK-IST Fuarı 2-5 Nisan tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde fleksibıl ambalaj sektörünün iletişim ve ticari pazarlama platformu olacak. Fuarın Kapsamı 114 PACK-IST, fleksibıl ambalaj sektöründeki uluslararası büyüklükte katılımcılarının yanı sıra Almanya, Gürcistan, Özbekistan, İsrail, Yunanistan, Ukrayna, Polonya, Rusya, İtalya, İngiltere, Belçika, San Marino, Danimarka, Hollanda, Tayland ve İsveç’den Türkiye’deki temsilcilikleri aracılığıyla fuara katılım gerçekleştiren firmaları yerli ve yabancı fuar ziyaretçileriyle buluşturacak. PACK-IST Fuarı’nda ziyaretçiler, fleksibıl ambalaj malzemeleri, baskılı-baskısız ambalajlar, metalize film, alümünyum folyo, şirink-streç film, etiket-emniyet bandı, taşıma poşetleri, torbalar, ambalaj filmleri, streç palet örtüsü, şirink palet örtüsü, balonlu ambalaj, bant, baskı-matbaa mürekkepleri, klişe, baskı silindirleri gibi fleksibıl ambalaj sektörüne ait en son teknoloji ve yenilikleri görme fırsatı yakalayacaklar. Yapılan düzenli tanıtım çalışmalarıyla, en fazla ilden ve ülkeden ziyaretçi getiren fuar olma özelliği taşıyan PACK-IST, uluslararası platformda da üretici ve sıcak talep sahiplerini buluşturan, önemli bir fuardır. Türk üreticilerin dışa açılmasını sağlayan bir platform olma özelliğine sahip olmasıyla da pek çok iş ortaklığı ve ihracat antlaşmasına olanak veren PACK-IST yurtdışından ve yurtiçinden binlerce ziyaretçiyi bir araya getirecek. Fuar katılımcıları, PACK-IST Fuarı’nı ziyaret talebinde bulunan Güney Kore, Litvanya, Belçika, Hollanda, Nijerya, İtalya, İngiltere, Pakistan, Bulgaristan, Cezayir, Gana, İsrail, Yunanistan, Tunus, Mısır, Etopya, Endenozya, Suudi Arabistan, Fransa, Kore, Benin, Fas, Hindistan, B.A.E, Lübnan, Ürdün, Macaristan, Makedonya, Kamerun, Bangladeş, Ukrayna, Güney Afrika, İran, Irak, Kanada, Almanya, Portekiz, Bahreyn, Filistin, Azerbaycan, Hong Kong, Ermenistan ve Sri Lanka’dan gelecek ziyaretçileriyle buluşma fırsatı yakalayacak. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler DOĞA TUTKUNLARI AZALAN SU KAYNAKLARINA DİKKAT ÇEKMEK İÇİN YÜRÜDÜ kilometrelerce yürümek zorunda kalan çocukların yaşam koşullarına dikkat çekildi. ■ Pompa sistemleri sektörünün lider kuruluşu Wilo ile doğa tutkunu gezginlerin vazgeçilmezi Atlas Dergisi işbirliğiyle Dünya Su Günü kapsamında, İstanbul’da su yürüyüşü düzenlendi. “Su İçin Yürüyoruz” etkinliği, 21 Mart Cumartesi günü Ağva’da gerçekleştirildi. Azalan su kaynaklarına ve temiz suya ihtiyaç duyan insanlara dikkat çekmek için yapılan etkinlikte konuşan Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, “Wilo olarak ürettiğimiz pompalarla dünyanın dört bir yanında suyu bir noktadan başka bir noktaya taşıyoruz. Biz suyun değerini çok iyi biliyoruz. Su kaynaklarının gelecek nesillere temiz bir şekilde aktarılması ve verimli kullanılması için çaba göstermeye devam edeceğiz” dedi. Hayatın kaynağı olan suya yön veren Wilo Pompa Sistemleri, suyun izinden giderek farkındalık yaratmayı amaçlayan etkinliklerine bir yenisini ekledi. İlki 2013’te yapılan “Su İçin Yürüyoruz” etkinliği, suyun verimli kullanılmasına ve azalan su kaynaklarına dikkat çekmek için bu yıl da düzenlendi. “Su İçin Yürüyoruz” etkinliği, bu yıl Atlas Dergisi’nin ve okurlarının da katılımıyla farklı bir boyut kazandı. Dünya Su Günü kapsamında 21 Mart Cumartesi günü Ağva’da gerçekleştirilen etkinlikte, dünyanın giderek azalan doğal su kaynaklarına ve Afrika’da su kaynaklarına ulaşmak için 116 Wilo’nun, Atlas Dergisi’nin desteğiyle düzenlediği “Su İçin Yürüyoruz” etkinliği, doğa tutkunu okurlardan büyük ilgi gördü. Şehir karmaşasından uzak, muhteşem bir atmosferde yapılan yürüyüşün katılımcıları, rehber eşliğinde Ağva’nın doğa değerlerini inceleme olanağı buldu. Katılımcılar, 5 kilometrelik Kilimli Parkuru’nda yapılan yürüyüşte, eşsiz güzellikteki koyları, kaya heykellerini, doğal köprüleri ve havuzları ile olağanüstü bir doğaya tanıklık etti. Ormanları ve su kaynaklarını yakından tanıma imkânına kavuşan doğa tutkunları, suyun önemine vurgu yapan yürüyüşte, doğa ile iç içe, unutulmaz bir gün geçirdi. Yürüyüşe katılan Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, “Wilo olarak ürettiğimiz pompalarla dünyanın dört bir yanında suyu bir noktadan başka bir noktaya taşıyoruz. Biz suyun değerini çok iyi biliyoruz. Bu bilincin Türkiye’de ve dünyada yerleşmesi için çaba sarf etmeye devam edeceğiz” dedi. Dünyadaki su kaynaklarının her geçen gün tükenmeye yüz tuttuğunu ifade eden Yalçın, sözlerine şöyle devam etti: “Enerji tasarrufu ve suyun verimli kullanılması konuları, dünya gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Biz de Wilo olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz. Suyun verimli kullanılması ve geleceğe taşınması konusunda şimdiye kadar pek çok farkındalık çalışması yaptık. ‘Su İçin Yürüyoruz’ etkinliği de, yaptığımız bu çalışmaların en önemli örneklerinden biri oldu. Sizlere de bugün etkinliğimize katılarak bize destek olduğunuz için çok teşekkür ediyorum” dedi. Yüksek oranda enerji verimliliği sağlayan ürünleriyle pompa sektöründe lider konumda bulunan Wilo, sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeye devam edecek. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Otonom araçlar geliyor Otomatik pilotlar trafiğe çıkacak ■ Kendi kendine giden (otonom) araçlar ABD’de ve diğer gelişmiş ülkelerde trafiğe açık yollarda test edilmeye başlandı. Otomotiv ve motor sanayindeki uluslararası firmalara ileri teknolojiler sunan AVL Türkiye, otonom araçlar için geliştirilen değişken hız kontrolü, şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme, acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme, bisiklet/yaya uyarısı gibi sistemlerin; motor, transmisyon gibi diğer kritik alt sistemlerle entegrasyonu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin otomotiv sektöründe ilk uluslararası mühendislik firması AVL Türkiye, sektörün gündemi olan, kendi kendine giden araç sistemlerini yakından takip ediyor. Akıllı araç teknolojileri üzerine ar-ge çalışmalarını sürdüren AVL Türkiye, otonom araçlar için değişken hız kontrolü, şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme, acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme, bisiklet/yaya uyarı sistemlerinin araçlara en uygun şekilde entegrasyonu üzerine çalışıyor. Bu sistemlerde, teknolojinin araçlarda uygulanması aşamasında, aracın verdiği tepkilerin ve sürüşe müdahalesinin istenen seviyeye getirilmesi, sistemlerin performansının değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütüyor. 118 2025 yılında tüm yeni araçlar otonom olacak AVL Türkiye Genel Müdürü Dr. Umut Genç, “Kendi kendine giden araçlar, lazer, radar ve kamera gibi pek çok ileri sensör ile donatılmış ve akıllı yazılımlarla idare edilen ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler ‘otopilot’ları olan arabalardır. Herhangi bir koordinat girilerek A noktasından B noktasına gidebiliyorlar. Bu araçların trafiğe açık yollarda testleri yapılmaya başlandı. Bu araçları 2020’de Türkiye’de de görmeye başlayacağız. 2025’te tüm yeni araçların otonom olacağını öngörüyoruz” diye bilgi verdi. gerekecek. Bu sistemlerin motor, transmisyon gibi araçtaki diğer önemli alt sistemlerle ve akıllı trafik yönetim sistemleri en iyi şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Güvenlik daha da önemli bir konu olarak kalmaya devam edecek. Otonom araçlarda uzay teknolojisi Otonom araçlarla beraber sektörün de evrimleştiğini söyleyen Dr. Genç, “Öncelikle pek çok yeni mühendislik uygulaması otomotiv sektörüne girdi. Bu biz mühendisler için büyük şans, gelecek 20 yıl üzerinde çalışacağımız pek çok yeni konu önümüzde duruyor. Otopilotları en güvenli, en konforlu ve en çevreci şekilde geliştirmemiz Otopilotların ilk uygulamalarının havacılık ve uzay sektöründe yapıldığını hatırlatan Dr. Genç, “İlk olarak uçaklar otopilot ile uçuyorlardı, şimdi o teknoloji arabalara geliyor. Hatta otonom araçlarda kullanılan bazı algoritmalar, şu an Mars’ta gezen robotların da yolunu bulması için de kullanılıyor” diye konuştu. Arçelik A.Ş.’ye E-atık Kahramanı Ödülü ■ Arçelik A.Ş., İstanbul Elektrik ve Elektronik Atık Zirvesi’nde AEEE Yönetmeliği’nden doğan yükümlülüğünü yerine getirmek için Eskişehir ve Bolu’da kurduğu iki geri dönüşüm tesisi ve AEEE Yönetim Sistemi’nden dolayı ‘E-atık Kahramanı Ödülü’ne layık görüldü. Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) ve Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) tarafından 5-6 Mart 2015 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’de bir ilk olarak e-atık yönetimi konusunda emek verenleri desteklemek ve konunun bilinirliğini artırmak için verilen ödülü, Arçelik A.Ş. adına Enerji ve Çevre Yöneticisi Fatih Özkadı aldı. Dünyaya saygılı, dünyada saygın vizyonu çerçevesinde, Arçelik A.Ş., Eskişehir ve Bolu’daki geri dönüşüm tesisleri ve e-atık yönetim sistemi ilgili yaptığı çalışmalar sonucunda İstanbul Elektrik ve Elektronik Zirvesi’nde ‘E-atık Kahramanı Ödülü’nü aldı. Zirve, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığı‘nın katılımıyla Sürdürülebilir Arçelik A.Ş., ‘Doğaya Dönüş Başlasın’ sloganıyla hayata geçirdiği Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların (AEEE) Kontrolü Yönetmeliği kapsamındaki Türkiye’nin en büyük yenileme hareketini 2014 yılında başlatmıştır. AEEE değiştirme kampanyasında, Arçelik ve Beko bayileri ile yetkili servisler tarafından müşterilerden toplanan AEEE’ler geri dönüştürülmek üzere lisanslı tesislere gönderildi. AEEE Yönetmeliği kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla Bolu ve Eskişehir’de 2014 yılında iki geri dönüşüm tesisi kuran Arçelik A.Ş. yaptığı çalışmalar ile sektöre öncülük ederek, sektöründe hem üretici olup hem de bu alanda tesis kuran tek şirketi oldu. ENDÜSTRİ OTOMASYON 119 Haberler GE Türkiye, İTÜ ile Edison Mühendislik Geliştirme Programı için işbirliği protokolü imzaladı ■ GE, genç mühendislerini yetiştirdiği, seçkin Edison Mühendislik Geliştirme Programı için, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile bir işbirliği protokolü imzaladı. Programda, dünya genelinde yalnızca 1.100 katılımcı bulunuyor. • GE’nin üstün donanımlı teknik liderler yetiştirdiği Edison programına kayıtlı veya programdan başarı ile mezun olmuş seçkin mühendisler, İTÜ Uçak ve Uzay Mühendisliği, Malzeme Mühendisliği ve Makine Mühendisliği bölümlerinde yüksek lisans ve/veya doktora programlarına kabul edilecek. • GE, Türkiye’de yerel inovasyonun güçlenmesi ve nitelikli teknolojik araştırmalar yapabilecek Türk mühendisler yetiştirmek adına üniversite-sanayi işbirliklerinin öneminin farkındalığı ile çalışmalarına devam ediyor. General Electric (GE)’in Edison Mühendislik Geliştirme Programı, GE Türkiye ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında imzalanan işbirliği protokolü ile İTÜ yüksek lisans ve doktora programlarında denklik hakkı kazandı. Program, zengin endüstri birikimini, özenle tasarlanmış bir program dahilinde aktararak, nitelikli teknolojik araştırmalar yapabilecek, üstün donanımlı teknik liderler geliştirmeyi amaçlıyor. Sunulan bu denklik olanağı sayesinde, kayıtlı veya programı başarı ile tamamlamış mühendisler, endüstriyel kabiliyetlerinin yanında akademik olarak da gelişerek yüksek lisans ya da doktora derecesi alabilecekler. GE tarafından 26 farklı ülkede, 66’dan fazla mühendislik organizasyonunda uygulanan ve dünya çapında yalnızca 1.100 katılımcısı olan Edison Mühendislik Geliştirme Programı, Türkiye’de 2009 yılında başlatıldı. GE’nin havacılık iş kolunda uyguladığı Edison programında; katılımcılar, program süresince farklı teknolojilik alanlarda görevlendiriliyor ve böylece uzmanlaşacakları alanı seçebiliyorlar. GE çalışanlarının yanı sıra, GE’ye yeni katılacak mühendislerin başvurularının da kabul edildiği programa seçilen Edison mühendisleri, 2 yıl boyunca 120 GE’nin İleri Seviye Mühendislik Kursları (Advanced Courses in Engineering (ACE)) müfredatını takip ederek, GE’nin endüstri tecrübesi ile şekillendirdiği teknik ve liderlik eğitimleri alıyor ve farklı teknolojik alanlarda görevlendiriliyor. İmzalanan protokol kapsamında programa kayıtlı veya mezun olmuş mühendisler, İTÜ Uçak ve Uzay Mühendisliği, Malzeme Mühendisliği ve Makine Mühendisliği bölümlerinde yüksek lisans ve/veya doktora programlarına kabul alacak. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca yaptığı açıklamada GE ile imzalanan protokolün nitelikli araştırma yapabilecek üstün donanımlı mühendisler yetişmesindeki önemine vurgu yaptı. Karaca, “Mühendis yetiştirme konusunda ülkemizde çok önemli bir yere sahip olan İTÜ olarak GE ile bu işbirliğine imza atmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz. GE Edison Mühendislik Geliştirme Programı’na denklik sağlayan bu protokol anlaşmamız ile mühendislerimizin iyi bir akademik eğitim ile zengin endüstri tecrübesini birleştirerek ülkemize önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum” dedi. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Türkiye Teknoloji Merkezi Genel Müdürü Dr. Aybike Molbay, GE Türkiye’nin yerel inovasyonu destekleme hedefi doğrultusunda gerçekleştirdiği çalışmalar içinde önemli bir girişimlerinin İstanbul Teknik Üniversitesi ile imzalanan protokol olduğuna dikkat çekti. Molbay, “GE Türkiye olarak, üniversite-sanayi işbirliğinin gücünü gösteren bu protokol ile ülkemiz mühendisliğin desteklenmesi hedefimize yönelik bir adım daha atmış olmanın heyecanını yaşıyoruz. Edison Mühendislik Geliştirme Programı ile sağlanan denklik, GE’nin zengin endüstri deneyimi ile akademik öğrenimi destekleyerek, etkin bir kariyer yolculuğuna olanak sağlayacak. Bu protokolü, hali hazırda GE Garaj çalışmalarımızı yürüttüğümüz ve ülkemizin dünya standartlarında mühendis yetiştiren üniversitesi olan İTÜ ile imzalamış olmaktan büyük gurur duyuyoruz” dedi. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürünler Sektörden Ürünler sayfalar› Endüstri&Otomasyon dergisinin ücretsiz ürün/hizmet tan›t›m sayfalar› olup, endüstride kullan›lan ürünlerin tan›t›m› amac›yla yay›nlanmaktad›r. ‹lginizi çeken ürün ve/ veya hizmetler hakk›nda bilgi almak için ilgili firman›n internet sitesini inceleyebilir veya firma ile ba€lant›ya geçebilirsiniz. PNOZmulti 2 - PROFINET Ağları ile Entegrasyon lebilir kontrol sistemi PNOZmulti 2 için yeni PROFINET komünikasyon modülü mevcut! PNOZmulti 2 konfigüre edilebilir kontrol sistemi şimdi PROFINET komünikasyon modülü ile sol taraftan genişletilebilmektedir. Ethernet/IP, CANopen, EtherCAT, Modbus TCP, Profibus-DP ve Powerlink’in yanı sıra PNOZmulti 2 için diğer bir komünikasyon seçeneği mevcuttur. Açık bir sistem olarak, PNOZmulti 2 oldukça esnektir ve daha yüksek düzeydeki operasyonel kontrol sisteminden bağımsız olarak tüm sektörde kullanı- labilir. Bir bakışta elde edeceğiniz faydalar: • PROFINET’e bağlanabilme (IO Cihazı) • Anahtarlanmış arayüz sayesinde veri çakışması olmaz • Kullanıcı dostu teşhis ve kontrol bilgisi sayesinde kısa arıza süreleri ve yüksek işletme kullanılabilirliği • Komünikasyon modülleri vasıtası ile iki yollu sinyalizasyon ve kontrol • NOZmulti Konfigürator içerisinde PVIS teşhis kavramı aktif hale getirilebilir • Ayrı müşteri metinleri entegre edilebilir Riske girmeden PNOZmulti 2 kullanın tüm makine türleri için dünya çapında emniyet. www.pilz.com/tr PILZ ■ Daha fazla esneklik - konfigüre edi- Kolay Panel Geçişleri İçin Yeni Panel Geçiş Klemensleri ■ Yeni panel geçiş klemensleri modern tasarımları ve ürün çeşitliliği ile dikkat çekmektedir. Vidalı (UW) ve pabuç bağlantılı (RW) tipleri mevcuttur. Push-in bağlantılı (PW) tipleri ise tasarım aşamasındadır. Klemensler, herhangi bir alet kullanımına gerek olmaksızın sac üzerinde açılan çerçeveye kolayca takılır. Eğer uygulamada mekanik zorlanmalar söz konusu ise vida ve perçinlerle sabitlenebilen tipler kullanılabilir. Klemenslerin, pinlerle birbirine eklenerek bloklar oluşturulabilen çeşitleri de mevcuttur. Kablo girişi yatay (karşıdan) veya düşey (alttan) olabilmektedir. Döküme uygun tipler ürün gamını tamamlar. Tüm çeşitler etiketlenebilmektedir. 600 V’a varan UL onayı ürünlerin dünya çapında kullanılabilmesini sağlar. www.phoenixcontact.com.tr 124 ENDÜSTRİ OTOMASYON phoenıx contact Ürünler Asus Car DVR ile Her Anı Kesintisiz Kaydedin ■ Yeni dijital çağın öncü şirketlerinden olan ASUS, 09-12 Nisan’da gerçekleştirilecek AUTOMECHANIKA İstanbul 2015’de, tüm hava koşullarında, gece-gündüz yüksek kaliteli Full HD 1080p video kaydı yapan ve fotoğraf çeken Car DVR’yi görücüye çıkarıyor. rası algılama özelliğinin yanı sıra şerit değiştirme ve çarpışma uyarı sistemleri ile donatılarak kullanıcısıyla buluşmaya hazır duruma getirilen Tayvan Mükemmellik Ödülü sahibi Car DVR, araçlarda güvenlik ve heyacanı biraraya getiriyor. Automechanika İstanbul 2015’te Tayvan Excellence Pavilyonu’nda sergilenecek olan ASUSCar DVR muhteşem kayıt ve görüntü kalitesine sahip. 95 x 65 x 34 mm boyutlarında, klipsli tasarıma sahip olan, dahili hız kamewww.asus.com.tr Asus 3M, Yeni Bant Ailesi Fast Ile Binalarda Yalıtım ve Sızdırmazlık Sorunlarına Tek Bir Ürünle Çözüm Getiriyor ■ 3M’in inovatif ve çözüm odaklı ürün geliştirme anlayışının bir sonucu olan FAST yüksek performanslı sızdırmazlık bantları, yapılarda su ve nem bariyeri oluştururken, inşaat sektöründe iş yapış süreçlerine yeni bir soluk getiriyor. Yüz on yılı aşkın süredir yeni fikirler geliştiren ve bu fikirleri dâhiyane ürünlere dönüştüren 3M, FAST bant ailesi ile inşaat sektörünün yalıtım ve sızdırmazlık sorunlarına yeni bir çözüm sunuyor. 3M FAST sızdırmazlık bantları, inşaat sektöründe hem iç hem de dış alanlarda, yapılardaki tüm birleşim yerlerinde, kalıcı nem, hava ve su bariyeri sağlarken uygulama süreçlerini de kolaylaştırıyor. lu yüzeylere bile kolayca yapışabilen FAST yüksek performanslı bantlar, yüzey hazırlığı gerektirmeden yalıtım sağlıyor. Eksi 18 dereceye kadar düşük sıcaklıklarda bile zorlu yüzeylere kolayca uygulanabilen bantların üzeri tercihe göre boyanabilyor ya da farklı materyallerle kaplanabiliyor. 3M FAST ürünleri sahip oldukları yüksek teknoloji sayesinde çivi ile delindiğinde bile cismin etrafını sararak sızdırmazlık sağlarken; uygulandıkları alanda UV ışınlarına karşı 6 aya kadar koruma sunuyor. 3M, FAST bant ailesi ile inşaat alanında farklı bina materyallerinde sızdırmazlık sağlamayı uzun süren, zahmetli bir süreç olmaktan çıkarıyor. Kapı, pencere ve kör kasa profillerinde, membran birleşim noktalarında, sıva, beton ve küflü metal gibi en zor- Yapı sektörü için özel olarak geliştirilen 3M FAST sızdırmazlık bantları, Ift Rosenheim, SP ve SINTEF gibi saygın kurumların onayını aldı. 3M FAST sızdırmazlık bantları kullanıcılarına,Her koşulda ve yüzeyde, farklı ortam sıcaklıklarında tek kişi tarafından uygulama imkanı sunarak;yalıtım ve sızdırmazlık uygulamalarında iş yapış süreçlerine yeni bir soluk getiriyor. www.3m.com.tr 3M ENDÜSTRİ OTOMASYON 125 Ürünler Kısa Gövde Dizaynıyla Kompakt Endüktifler ■ Turck, 22 milimetreye kadar gövde uzunluğu ve tüm metallerde düz kafa montaj özelliğini BI sensörlerinde biraraya getirmiştir. Turck yenilenmiş BI serisi EH03, EG04, EH04K ve EG05K kompakt gövdeli endüktif yaklaşım sensörleri sunar. 22mm’den 15mm’e kısaltılmış gövde uzunluklarıyla yeni modeler, dar ve sınırlı montaj koşulları için oldukça uygundur. EH03 ve EH04 www.turck.com.tr dişsiz gövde 3 ve 4 milimetre çaplı EG04 ve EG05 dişli gövde M4 x 0.5 and M5 x 0.5 modellerdir. Yeni BI serisi tüm ürünlerde kısa devre koruması ve ters kutup koruması mevcuttur.Anahtarlama durum bildirimi için üzerinde sarı bir Led ile desteklenmiştir. Standart 1mm algılama mesafesi ve düz kafa montaj özelliği kullanıcılara basit montaj ve geniş bir uygulama alanı sağlamaktadır. Turck Tork PL Serisi Power Patlaç Vanalar ■ Patlaç valfler, basınçlı havanın hızlı bir şekilde boşaltılarak, şok hava darbeleri oluşturması istenen sistemler için tasarlanmıştır. Patlaç valfler de , iki yollu solenoid valfler gibi çalışır, fakat solenoid valflerden farklı olarak giriş ve çıkış bağlantıları arasında 90° açı oluşturur. Bu nedenle havayı darbe şeklinde gönderme özelliği vardır. Patlaç Valf, Jet Filtre Valfi adı ile de tanınır. Patlaç Valfler termik santrallerde ve çimento, boya, yem, beton, deterjan, seramik, cam ve demir-çelik sanayinde jet filtrelerde biriken toz maddelerinin katılaşmasını önlemek için kullanılır. • Yüksek debi ve özel diyafram sayesinde toz toplayıcı PL1010 Serisi Dişli, Normalde Kapalı Patlaç Vana (3/4”...3”) PL1030 Serisi Rakor Bağlantılı, Normalde Kapalı Patlaç Vana (3/4”...1 1/2”) sistemlerin ihtiyacı olan özel çalışma sistemini sağlarlar. • Yüksek akış, uzun kullanım süresi, çok hızlı açma-kapama özellikleriyle ekonomik ve etkin çözümler sağlarlar. • Yüksek kaliteli diyaframlar aşınmaya karşı dirençli olup, zor koşullar altında bile uzun çalışma süresi garantisi altındadır. • Patlaç vanalar, IP 65 koruma sınıfına sahiptir. • Tek diyafram veya çift diyafram özelliklerine sahip olup, ¾” , 1”, 1 ½” dişli veya rakorlu bağlantı çapları mevcuttur. • 12VDC-12VAC-24VDC – 24VAC – 48VDC-48VAC110VDC - 110VAC ve 230VAC voltaj değerlerinde çalışabilir. • Uzaktan kumanda edilebilen çeşitleri mevcuttur. PL1020 Serisi Uzaktan Kontrollu, Dişli, Normalde Kapalı Patlaç Vana (3/4”...3”) PL1050 Serisi Rakor Bağlantılı Uzaktan Kontrollu, Normalde Kapalı Patlaç Vana (3/4”... 1 1/2”) www.smstork.com 126 ENDÜSTRİ OTOMASYON C95 Patlaç Valf Zamanlayıcısı 8,16, 24, 32 Röleli (24V DC, 230V AC) SMS TORK Ürünler Güneş Enerjili İkaz Lambası İL-X…..GNS serisi ø 100 ■ Ürün montajı ile ilgili aparatlar çok önemlidir.Çünkü lambanın yanı sıra solar panelde olacaktır (Opsiyonel). Uygulamaya özel ilave olarak ayrıca bu ürünler ile beraber küçük bir pano ile akü ve gerekli kart bulunmaktadır. Özellikle Elektrik bağlantısının yapılmasının güç olduğu alanlarda veya imkansız olduğu durumlarda tercih edilir.Gün ışında enerji depolayıp aküsünü doldurur, hava kararınca fotosel sayesinde devreye girer ve ikaz etmeye başlar.Kullanım alanları:Yüksek bina kule ve tesislerde,hava alanları,enerji nakil hatları(yüksek gerilim)direkleri,limanlar ve deniz üstünde kurulmuş olan her türlü tesis veya platformda kullanılmak üzere tüm ikaz edilmesi gerekli durumlarda kullanılabilir. Genel Özellikler: • Lens:PC • 2 yıl Garantili • NEMA 4X Standartları • Koruma Sınıfı:IP65/66 www.oshmuhendislik.com.tr • Çalışma Voltajı:12…80VDC • Çalışma Sıcaklığı: -25…+75°C • Gövde ABS (opsiyonel döküm) • Kırmızı,Mavi,Sarı ve Beyaz renk seçenekleri • Yüksel LED Teknolojisi ile 100.000 saat ömür • Yanar Söner veya Sürekli yanar model seçeneği • Özel dizaynı ve LED Teknolojisi ile 360° görünülürlük • Isınmaya,buzlanmaya ve tutuşmaya dirençli polikarbon kapak • Mikro işlemci ve fotosel sensör sayesinde gece ve gündüz algılaması • 20 Watt enerji üreten paneli üretilen enerjiyi uzun süre saklayabilme • Kolay ve verimli montaj opsiyonel olarak sabitleme ve montaj aparatları • 4 sıra 160 Adet utra parlak yüksek aydınlatma gücüne sahip Led kullanılmıştır. • 2 adet 12V 7,2 Ah kuru tip aküsü sayesinde 4 gün boyunca güneşli görmese bile sistem çalışmaya devam eder. OSH MÜHENDİSLİK PID QUADRO ■ 4x Üniversal termokupl girişi, her bölge için bağımsız SET değeri • TFT ekran (320x240 pixels - 16 bit) • Her bölge için 2x Röle veya Transistör çıkışı • Her bölge için düşük ve yüksek alarm seçenekleri ve alarm çıkışları • USB bellek ile veri toplama • RS - 485 bağlantı ile birden fazla cihazın birbiri ile ile- tişimi Uygulama alanları: • Konveyörlü tünel fırınlar • Ambalajlama makineleri • Extruder, Badonez uygulamaları • Tekstil RAM makineleri • Sterlizasyon ve pastorize uygulamaları • Motorlu vana ile buhar kontrolü. www.emkoelektronik.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON EMKO ELEKTRONİK 127 Ürünler Yeni Tektronix MDO 3000Serisi ■ Osiloskop,Spektrum Analizör, Arbitrary Fonksiyon Jeneratörü, Logic Analizör, Protokol Analizörü ve Dijital Volt Metre hepsi bir arada! Benzersiz 6 farklı cihaz özelliği artık tek Osiloskopta mevcut! Özellikler Osiloskop FastAcq ve Endüstriyel Alanda En Üstün Prob • FastAcq yüksek hızda dalgaformu kazancı – 100 – 500 MHz modellerinde 235,000 wfms/s – 1 GHz modellerde 280,000 wfms/s – Tersine çevrilen dalgaform paleti ender olayların anında görülebilmesini sağlar • 3.9 pF giriş kapasitesi ile devre yükü azaltılabilir standart gerilim probları – TPP0250: 100MHz, 200MHz modellerinde standart 250 MHz pasif gerilim probu – TPP0500B: 350MHz, 500MHz modellerinde standart 500MHz pasif gerillim probu – TPP1000: 1GHz modellerinde standart 1GHz pasif gerilim probu Spektrum Analizör FFT Üstün Performans • Geniş bantgenişliği yakalama – 3 GHz’a kadar bantgenişliği yakalayarak tek seferde tüm sinyalleri görmenize imkan sunar • Otomatik işaretleyiciler – 11 adet işaretleyici ile otomatik olarak her bir kullanıcı tarafından tepe değerleri basitçe tanımlanan görevlerle belirlenebilir • Spektrogram Görünüm – Tek bakışta yavaşça değişen RF değerlerini grafiksel olarak görüntüleme • Otomatik Ölçümlemeler – Yaygın RF ölçümlemelerini hızlıca yapabilme 128 Arbitrary Fonksiyon Jeneratörü Önceden tanımlanabilir dalga şekilleri • Sinyal simülasyonu ile tasarımda eksik olan blokları yaratabilme • Cihaz zaman veya frekans domain’inde AFG fonksiyonları mevcuttur. • Devredeki sesi simüle edebilmek adına herhangi bir sinyale gürültü ekleme Arbitrary Dalga Şekilleri • 128k point arbitrary dalgaformu jenerasyonu herhangi bri entegre AFG’den 8 kat daha büyüktür • Osiloskopta sinyal yakalama ve arbitrary dalga formu jeneraytörüyle hızlıca tekrarlama • Dahili dalgaformu editor hızlı, basit değişimleri dalga şekillerine uyarlamanızı sağlar • ArbExpress® Waveform Creation and Editing Software uyumu sayesinde karmaşık arbitrary dalgaformlarından anlık görüntüler elde edebilme Dijital Voltmetre (DVM) Gerilim ve Frekans Ölçümlemeler • Skop çalışırken veya durduğunda sinyalleri izleyebilme – Uses the same analog inputs as the oscilloscope but is free-running and not tied to scope acquisition state • 3.5-dijit AC RMS, DC, AC+DC RMS gerilim ölçümlemeleri • 5-dijit Frekans Ölçümlemeleri • Ölçümleme sonuçlarını grafiksel olarak hazırlama – Minimum – Maksimum – Mevcut değer – 5 saniyede değerleri yuvarlama Lojik Analizör Hassas Ekran Görünümü • Lojik yüksek değerler yeşil, düşükler mavi renkte belirlenir ENDÜSTRİ OTOMASYON Teori ve Uygulamalar Ürünler • Dalgaformu gruplama ekranda dijital dalgaformu pozisyonlamayı sadeleştirir • Dijital problardaki kanal etiketleri ile eşleşmesi için dijital kanal belirleyiciler renklendirilmiştir Tek seferde dijital kanallardaki aktiviteleri görüntüleme Protokol Analizör Seri Tetikleme, Decode ve Arama • Paket içeriğinde tetikleme – Özel adresler – Özel veri içerikleri – Benzersiz tanımlayıcılar – Ve daha fazlası… • Paket içeriğini otomatik olarak decode etme Değerler aşağıdaki formatlarda alınabilir: – Binary – Hexadecimal – Decimal (USB, MIL-STD-1553, LIN, FlexRay) – Signed Decimal (I2S/LJ/RL/TDM) – ASCII (USB, RS-232/422/485/UART) • Saniyelerle ilginize gore özel paket içeriklerinde otomatik aramalar belirleme – Tetikleme işlemlerinde aynı kriterler – Tablo değerlerine rağmen yeni arama özelliği • YENİ! USB2.0 Seri veriyolu desteği www.netes.com.tr netes MÜHENDİSLİK SCHUNK’tan Üstün Torna Aynası Teknolojisi ■ Patentli Hızlı Değişim Sistemiyle Aynanızı Beş Dakikadan Kısa Sürede Değiştirin! SCHUNK’un patentli yeni torna aynası ROTA FSW, sahip olduğu hızlı değişim sistemi teknolojisi sayesinde aynanızı beş dakikadan kısa bir sürede değiştirmenizi garanti ediyor. Bağlantı adaptörü ve sabitleme vidalarına gerek duyulmadan tek bir sıkma vidası ile bağlanıp kilitlenebilen bu özel ayna, sahip olduğu esnek konik yapı sayesinde hassas şekilde merkezlenirken, patentli dizaynı çektirme tüpünün döner tablaya otomatik olarak bağlanmasına da olanak veriyor. Artırılmış çene stroğu, yüksek çekme kuvvetleri altında dahi en iyi ve güvenli bağlantıyı garanti ediyor. Kendi kendini kitleme özelliğine sahip form-fit kitleme sistemi ise operasyon sırasında oluşabilecek hataları önleyebilmek için bu amaca özel bir gösterge üzerinden gözlemlenebiliyor. Çok Amaçlı Kullanım SCHUNK’un bu yeni hızlı değişim sistemi teknolojisi, ister manuel ister otomatik olsun, hemen hemen her torna tezgahına entegre edilebiliyor. Operasyon sırasında kuvvet ve maksimum dönme hızı tamamen korunuyor. Düşük yüksekliğine bağlı olarak dar kurulum alanlarına dahi kolayca entegre edilebilen ROTA FSW, merkezinde bulunan geniş delik çapı sayesinde modern dönme tezgahlarında da kullanılabiliyor. Kullanıcı, mevcut bulunan sıkma cihazlarını az bir eforla tekrar tekrar kullanılabilen bu sisteme dâhil edebiliyor. Şu an için çapı 215-260 mm, 315-400 mm ve 400-630 mm aralığında değişen torna aynaları için mevcut olan bu patentli tasarım ile siz de aynanızı kusursuz hassasiyet ve kolay kullanım avantajıyla beş dakikadan kısa bir sürede değiştirebilirsiniz. www.tr.schunk.com ENDÜSTRİ OTOMASYON SCHUNK 129 Ürünler Legrand’dan Yepyeni İnovatif Bir Ürün USB Şarj Çıkışlı Parafudr Korumalı Topraklı Priz ■ Bina elektrik ve dijital altyapı ürünleri ve sistemleri konusunda dünya lideri Legrand, sektördeki öncü yapısı ile benzersiz bir ürünü daha piyasaya sunuyor. Legrand’ın USB şarjlı, parafudr korumalı topraklı prizi birçok işlevi bir arada sunarak evlerinizde kullanım kolaylığı sağlıyor. Bina elektrik ve dijital altyapı ürünleri ve sistemleri konusunda dünya lideri Legrand, teknolojik ve estetik açıdan eşi benzeri olmayan bir ürünü daha tüketici ile buluşturuyor. Legrand, USB şarjlı parafudr korumalı topraklı priz ile elektrikli cihazlarınızı hızlı ve güvenli bir şeklide şarj ederken, topraklı prizi de başka bir kullanım için boş bırakma avantajı sunar. İster 3 farklı cihanız aynı anda şarjını www.legrand.com.tr edilebilir, ister 2 farklı cihaz şarj edilirken priz başka bir amaç için kullanılabilir. Bunların hepsi parafudr koruma ile elektrik hattı üzerinden gelebilecek yıldırıma karşı korumalı olarak tüketiciye sunuluyor. Hem tasarımı hem de kullanım kolaylığı ile evlerinizin vazgeçilmez bir ürünü olacak bu priz, üzerindeki yeşil gösterge ile parafudrun çalışma durumunu gösteriyor. Modern ve estetik görünümü ile duvarlarınızı süsleyen bu ürün ile telefonlar şarj edilirken mekanizma üzerinde bulunan telefon koyma alanı sayesinde telefonlar priz üzerinde sabit kalabiliyor. Hem estetiği hem de teknolojiyi farklı bir boyuta taşıyan USB Şarj Çıkışlı Parafudr Korumalı Topraklı Priz, ile birçok işlev bir arada sağlanmış oluyor. LEGRAND Hidrolik Silindirler için Lineer Pozisyon Sensörleri ■ Turck’un lineer pozisyon ürün yelpazesi, çubuk tasarımlı Magnetostrictive LTX lineer pozisyon sensörleri ile büyümeye devam ediyor. Turck bu yeni ürünleri ile hidrolik silindirler için en uygun pozisyon algılamasını garanti ederken, buna ek olarak seviye mıknatısları yardımı ile seviye algılama gerçekleştirebiliyor. Bu sensörler yüksek şok ve vibrasyon a karşı dayanımlı olmaları sayesinde, inşaat makineleri ve benzeri zor şartları olan uygulamalarda kullanılabilmektedirler. LTX serisi tamamen IP67 koruma sınıfına ve birçok farklı yağ ve kimyasal www.turck.com.tr 130 ENDÜSTRİ OTOMASYON maddeye karşı dayanıma sahiptir. Çubuk kısmı yüksek kaliteli paslanmaz çelikten üretilmiş ve çeşitli uygulamalarda kullanılan zararlı maddelere karşı gerekli korumayı sağlamaktadır. LTX serisi sensörler yüksek doğruluk ve tekrarlanabilirlikte kusursuz ölçüm sonucu sağlayabilirken bu sonucu 4...20mA, 0…10VDC analog çıkış ve dijital SSI çıkış ile kullanmak mümkün olmaktadır. Sensör üzerinde bulunan üç renkli LED, mevcut cihaz ve sinyal durumlarını sürekli göstermektedir. LTX sensörlerin kolay programlanabilir olması ihtiyaç duyduğunuz ölçme aralıklarını kolay ve bağımsız bir şekilde ayarlamanıza izin vermektedir. Turck Teori ve Uygulamalar Ürünler Beckhoff CP22xx Panel PC Esnek Çoklu Dokunmatik Panel Serisindeki En Güçlü Cihaz ■ Çoklu dokunmatik avantajları ve maksimum bilgi işlem gücü Geniş Kontrol Panelleri ve Panel PC çeşitleriyle Beckhoff, bir makinedeki veya tesisteki tüm PLC, Hareket ve HMI görevlerini çözmek için evrensel ve esnek biçimde, düzgün bir görünüm ve his verecek şekilde ideal bir portföy sunuyor. CP22xx Panel PC serisi, otomasyon ve kontrol için yüksek performanslı çok çekirdekli işlemcilerle modern bir çoklu dokunmatik arabirimin avantajlarını birleştiriyor. Çok çekirdekli Intel® Celeron®, 3. ve 4. nesil Core™ i3, i5 (2 çekirdekli) ve i7 (4 çekirdekli) işlemcilerle donatılmış olan CP22xx Panel PC’lerden maksimum bilgi işlem gücü elde edilir. CP22xx serisinin esnekliğine 12’den 24 inçe kadar boyutlarda ekran çeşitliliği eklendiğinde, en zorlu kontrol ve HMI görevleri, cihazları tam olarak uygulamaya özgü gereksinimlerle eşleştirerek çözülebilir. CP22xx’de, fabrikada kurulumu yapılmış kartlar için boş bir Mini-PCI yuva, 2 GB DDR3-RAM (16 GB’ye yükseltilebilir), bir sabit disk, bir CFast kart veya SSD, bir 10/100/1000Base-T bağlantıyı destekleyen tümleşik çift Ethernet kartı ve SATA RAID-1 kontrolör (Intel® Rapid Storage Technology) bulunur. Donanım, ayrıca bir seri RS232 arabirimi ve dört USB 2.0 bağlantı nok- tasının yanı sıra dört adede kadar opsiyonel Ethernet bağlantı noktası da içerir. Makinenin veya tesisin tamamı için evrensel çoklu dokunmatik Kontrol kabinleri ve kontrol konsolları için yeni Panel PC nesli, makine ve tesis üzerinde düzgün ve kaliteli bir görünüm sağlayan ölçeklenebilir bir aktif ve pasif paneller serisi sunar. Çok parmak dokunmatik ekranlar (PCT) 7 ila 24 inç arasında ekran boyutlarında olup, 16:9 (geniş ekran), 5:4 ve 4:3 formatlardadır ve yatay / dikey modlarda kullanılabilir. CP22xx serisinin yanı sıra ürün ailesi, çeşitli ekran boyutları ve farklı performans sınıflarında Panel PC’ler sunan ölçeklenebilir bir ürün gamını kapsar: • CP26xx: ARM Cortex™-A8, 1 GHz işlemcili kompakt Panel PC serisi • CP27xx: Intel® Celeron® ULV 827E, 1,4 GHz işlemcili fansız Panel PC serisi • CP29xx-0000: Genişletilmiş DVI/USB arabirimli Kontrol Paneli (PC ile en çok 50 m mesafe) • CP29xx-0010: Standart CAT-7 kablo üzerinden CPLink 4’lü Kontrol Paneli (PC ile en çok 100 m mesafe) Kollu destek kurulum gerektiren uygulamalar için, benzer bir kapsamlı ürün gamı da Beckhoff CP3xxx çoklu dokunmatik Panel ve Panel PC serisidir. Bu seri tümüyle IP 65 korumalı olarak mevcuttur. En son nesil Intel® Core™-i işlemcilerle, çoklu dokunmatik işlevselliği sunan CP22xx Panel PC, en yüksek bilgi işlem gücü gereksinimleri olan uygulamalar için idealdir. www.beckhoff.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON beckhoff 131 Ürünler Hilti ile Kesme ve Taşlamada Yeni Bir Dönem Başlıyor ■ Hilti’nin zenginleştirilmiş kesme ve taşlama makinaları yüksek güvenlik önlemleri ve ergonomisiyle dikkat çekiyor Ürünlerini tasarlarken güvenliğe ve kullanım kolaylığına en üst seviyede önem veren inşaat endüstrisinin global jenerik markası Hilti, yenilenen kesme ve taşlama makinalarıyla sektöre farklı teknolojiler sunmaya devam ediyor. Çelik, metal ve taş malzemelerin yüzeyini taşlamak, düzeltmek ve kesmek için kullanılan Hilti kesme ve taşlama makinaları zenginleştirilmiş teknolojisiyle iş sağlığı ve güvenliği konusunda artı değer yaratıyor, kullanışlı tasarımıyla günlük çalışma performansını artırıyor. Hilti’nin yeni AG 115 model kesme ve taşlama makinası güvenlikli tetiği ile olası iş kazalarını önleme imkanı sunarken, AG 180 model kesme ve taşlama makinası ise ergonomik tutma kolu ve daha rahat kontrol edilebilen tetiğiyle iş güvenliği önlemlerinin yanı sıra uzun ve zorlu işlerde maksimum konfor sağlıyor. Güvenlikli tetik ve kumanda koluyla üstün emniyet garanti altında İş kazalarının yaklaşık yüzde 35’inin inşaat sektöründe yaşandığı Türkiye’de, inovasyonu ve ileri teknoloji ürünleriyle sektöre yön veren Hilti, yenilenen kesme ve taşlama makinalarındaki emniyetli özelliklerle insana verdiği önemi bir kez daha ortaya koyuyor. Hilti AG 115 model kesme ve taşlama makinalarında bulunan yüksek güvenlikli tetik sayesinde kullanıcı tetiğe basmayı bıraktığı anda makina çalışmasını durduruyor. Kullanıcı tetiğe basmayı bırakır bırakmaz açılan güvenlik kumanda kolu ise makinanın istenmeyen anlarda tetiğe kazara basılarak çalıştırılmasına engel oluyor. Düz dişli odası tasarımına ve dayanıklı bir gövdeye sahip AG 115 model makinalar, uzun kömür ömrü ve anahtarsız bağlantı avantajlarına da sahip. Hilti ayrıca müşterilerine kömür, tetik ve elektrik kordonunun satışını da yapıyor. Yeni ergonomik tasarım sayesinde işler artık daha kolay Hilti‘nin ergonomik tasarımıyla öne çıkan AG 180 model kesme ve taşlama makinası ise rahat kullanımı sayesinde uzun çalışma saatlerinde bile çalışanların konforunu maksimum seviyede tutuyor. Ergonomik tutma kolu, çok parmakla kontrol edilebilen kullanışlı tetik ve düşük titreşim için ergonomik açılı yan kol ile kullanıcılar daha verimli çalışıyor. Ergonomik olarak tasarlanmış şekli ile tetik, son derece konforlu bir şekilde başparmak ve sağ ya da sol elin birkaç parmağı ile her türlü çalışma şartlarında rahatlıkla kullanılabiliyor. AG 115 model ürünlerde olduğu AG 180 model makinalarda da bulunan düz dişli odası tasarımı ve anahtarsız bağlantı özellikleri makinaların daima güvenli ve kontrollü kullanımına imkan tanıyor. Hilti’den aşındırıcı taşlarda eksiksiz ürün portföyü Hilti’nin yeni ürünleri arasında AG 115 ve AG 180 model kesme ve taşlama makinalarına ek olarak; 115, 125, 180, 230 milimetre gibi farklı ölçülerde inox, kesme ve taşlama taşları da bulunuyor. Hilti‘nin yeni ürün portföyünde her boy ve tip için makineli avantaj paketleri de mevcut. Hilti ürünlerini daha yakından tanımak için yerinde demo imkanı Hilti’nin kesme ve taşlama makinalarını, yeni aşındırıcı taş serisini ve merak edilen diğer tüm Hilti ürünlerini deneyimlemek için hilti.com.tr’yi ziyaret edip ilgili ürünün internet sayfasındaki “Yerinde Demo Talebinde Bulun” butonuna tıklayarak çıkan formu doldurmak yeterli. Ardından Hilti ekipleri en kısa sürede sizi ofisinizde ya da şantiyenizde ziyaret ederek ürünleri denemeniz için istediğiniz yere ulaştırıyor. www.hilti.com.tr 132 ENDÜSTRİ OTOMASYON HILTI Ürünler Shuttle’ın NAS çözümü DataStar’da ■ DataStar, Shuttle’ın ev ve küçük ofisler için depola- Hızlı Geçiş Fonksiyonu ma çözümü olan OMNINAS KD22 NAS çözümünü satışa sundu. Büyük dosyaları depolamak ve paylaşmak için kullanılan NAS ürünü, çift disk desteği sunuyor. Kurulumu kolaylaştıran HDD yatağı tasarımına sahip olan ürün, bu sayede diskler arasında hem kolay hem hızlı geçiş yapmayı sağlıyor. Tek tuşla hot-swap fonksiyonunu destekleyen ürün, RAID 1 modunda bu fonksiyon kullanılarak birkaç saniye düğmeye basıldığında kolayca HDD değiştirilip çalıştırılabiliyor. Shuttle’ın Türkiye distribütörü DataStar, hem ev hem küçük ofislere yönelik NAS çözümünü satışa sundu. Shuttle OMNINAS KD22 model NAS, büyük verileri depolama ve paylaşma için uygun bir çözüm oluşturuyor. Çift disk desteği olan ürün, aynı zamanda kablosuz erişim noktası özelliğine sahip. Böylece kablosuz ağ destekli diğer cihazlarla veri paylaşımı da yapabiliyor. Bunun dışında kişiye özel bulut oluşturmayı sağlayarak, bilgileri güvenli şekilde saklamaya ve gerektiğinde de paylaşmaya olanak veriyor. Shuttle OMNINAS KD22 NAS ürünü, 1.2GHz Marvell 88F6707 işlemciye sahip. 512MB DDR3 belleği olan üründe iki NAS depolama birimi yer alıyor. Hem 3.5 inç hem de 2.5 inç sabit disk (SSD uyumluluğuna da sahip) sürücüleri olan ürün, 8 TB’a kadar depolama kapasitesini destekliyor. Saniyede 110 MB okuma, 75 MB yazma hızına sahip olan cihaz, 802.11b/g/n kablosuz ağ standartlarıyla uyumlu ve ev ya da ofisteki ağa bağlanarak akıllı telefon, tablet bilgisayar, PC’ler ve Wi-Fi uyumlu diğer cihazların erişebileceği bir NAS veritabanı işlevi görebiliyor. Fotoğraf, müzik, video gibi dosyaların hem depolanması hem de paylaşılması için güçlü bir çözüm olan Shuttle KD22, birden fazla sunucu fonksiyonlarını, RAID modlarını destekliyor. Acronis True Image Personal Edition yazılımı yüklü olarak gelen OMNINAS KD22’de, bu program sayesinde veri yedekleme işlemi çok kolay ve rahat yapabiliyor. USB 3.0 ve SD kart okuyucu yuvaları bulunan ürün, depolama ve veri aktarımında kullanıcıya seçenek ve hızı bir arada sunuyor. Otomatik kopya işlevi ile bilgisayarı açmadan dijital içerikleri saklamayı sağlayan NAS çözümü, PTP fonksiyonunu da destekliyor. Shuttle OMNINAS KD22 NAS çözümü ile dosyaları zaman harcamadan düzenlemek ve kolay erişilebilir kılmak mümkün. DLNA Twonky Media Server yazılımı, otomatik olarak NAS’da saklanan tüm verileri (film, müzik, fotoğraf vb) sıralıyor. Aynı zamanda multimedya formatlarını destekleyen bu yazılım ile bu tür dosyaları çalıştırmak da mümkün. Mobil cihazlar için OMNINAS App desteği de olan ürün, az enerji harcıyor ve yeşil teknolojiyi destekliyor. Kullanımı zenginleştiren ve kolaylaştıran birçok özelliğe sahip olan Shuttle’ın NAS çözümü 249 USD + KDV fiyatla satışa sunuluyor. www.datastar.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON DataStar 133 Ürünler WAGO 750 XTR Kullanmak için 6 Neden WAGO 750 XTR -40..+70 derecede performans gösterir. ■ Otomasyon sistemleri giderek açık alanda veya erişimi zor uzak istasyonlarda kullanılacak şekilde tasarlanmaktadır. Bu durum otomasyon sistemlerini zorlu iklim koşullarına ve sıcaklığa maruz bırakır. Rüzgar türbinleri, demiryolu istasyonları, trafo köşkü, şalt sahaları, enerji santralleri, çimento tesisleri, demir çelik endüstrisi, proses, onshore/ offshore platformları sıcaklıktan, yoğunlaşmaya birçok iklim koşulunun uç noktalarda yaşandığı bölgelerdir. Bu sistemlerde standart otomasyon sistemleri kullanılamaz. WAGO 750 XTR serisi extrem koşullar için özel çözümler sunar. Peki otomasyon sistemlerinizde neden XTR kullanmalısınız cevabını birlikte arayalım. 1-Yüksek ve Düşük Sıcaklık Yüksek vibrasyon otomasyon sistemlerinizi olumsuz etkiler. Yüksek sıcaklık nedeniyle oluşacak yoğuşma otomasyon sistemlerinizde kısa devreye neden olabilir. 750 XTR 5 kV’a kadar darbe gerilimlerine dayanıklıdır. Sahadaki cihazların bölgesel koşullara bağlı olarak yüksek veya düşük sıcaklıklarda aynı çalışma performansına sahip olması beklenir. Seçilen ürünlerin bu koşullar altında 7 gün 24 saat çalışabilecek özelliklere sahip olmalıdır. Örneğin açık havada IP66/IP67 pano içerisinde çalışan bir PLC sistemi yüksek sıcaklığa maruz kalacaktır. WAGO 750 XTR 70 Dereceye kadar sorunsuz performans gösterir. 2-Vibrasyon İş makinaları, tünel inşaası, metro ve benzeri ulaşım sistemleri, yüksek vibrasyonla çalışan makinelerin kumanda sistemleri için kullanılan kontrol cihazları sürekli olarak veya belirli aralıklarla yüksek vibrasyona kalması söz konusudur. Bu vibrasyon otomasyon sistemlerinin düzgün çalışmasını engeller. Örneğin bir tünel delme makinasının kumandasını kontrol edeceğinizi varsayalım. Burada oluşacak yoğun vibrasyon PLClerin düzgün çalışmasını engeller. XTR 5g’ye kadar vibrasyona dayanır. Böylece en zor titreşim orwww.wago.com.tr 134 ENDÜSTRİ OTOMASYON tamlarında dahi otomasyon sistemleriniz düzgün bir biçimde çalışır. 3-Yoğuşma ve Bağıl Nem IP 66, IP 67 sistemler için üretilmiş panolarda kullanılması planlanan malzemeler içeride soğutucu bir yapı kullanılamamasından kaynaklı yüksek sıcaklık ve nem oluşur. Oluşan nemden ötürü de panonun içinde yüksek yoğuşma gerçekleşecektir. Yoğuşma otomasyon sistemlerinde kullanılan ekipmanlara zarar verir. WAGO 750 XTR 70 dereceye kadar nemden ve yoğuşmadan etkilenmez. 4-Yüksek Darbe Gerilimleri ve EMC EMC’den kaynaklanabilecek sorunlar otomasyon sistemindeki sinyalleri bozar. Sistemin güvenilir ve sağlıklı çalışmasını engeller. Sahada oluşabilecek ani darbelere karşı sistemin izolasyonu veya koruması yoksa sistem tamamen çökme riski taşır. WAGO 750 XTR 5 kV’a kadar darbe gerilimlerine dayanıklıdır. Yüksek EMC direnci ile EMC’den etkilenmez. 5- Yüksek Rakım Yüksek rakım ve değişen iklim koşulları otomasyon sistemlerini etkiler. WAGO XTR 5000 metreye kadar kusursuz performans gösterir. 6- Uzaktan Bakım ve Telekontrol Uygulamaları İçin Optimum Haberleşme 750 XTR IEC 61131-3 uyarınca Codesys ortamında programlanabilir. CANopen, PROFIBUS DP ve Modbus-TCP/-UPD/-RTU protokollerini destekler. Ayrıca telekontroller IEC 60870-5-101, -103, -104, 61400-25 ve 61850-7 protokollerini desteklemektedir. WAGO 750 XTR’da bağlantının kesilmesi durumunda ilgili tüm veriler depolanmakta ve kontrol sistemi için daha sonraki sürece gönderilmektedir. WAGO Ürünler Wilo Enerji Çözümleri ile Yüksek Verimlilik ve Düşük Maliyeti Bir Arada Sunuyor ■ Pompa sistemleri sektörünün öncü markası Wilo, sürekli artan enerji maliyetlerini en aza indirmeyi hedefleyen yüksek verimli teknoloji ürünleri ile fark yaratıyor. Sabit devirli pompaların yüksek verimli pompalarla değiştirilmesini kapsayan “Wilo-Enerji Çözümleri”, bina ve tesisatlarda yer alan pompaların işletme maliyetlerinin %90’a varan oranlarda düşürülmesini sağlıyor. Hayatın kaynağı olan suyu yaşamın her alanında sirküle eden pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo, hem maliyetleri azaltarak tasarruf sağlayan hem de çevreyi koruyan çözümler sunuyor. “Wilo-Enerji Çözümleri” ile sabit devirli pompalar, yüksek verimli teknolojik pompalarla değiştiriliyor. Böylece, enerji kaynaklarının kullanımında tasarruf sağlanırken bina ve tesisatlarda yer alan pompaların işletme maliyetleri ise kayda değer oranlarda azaltılıyor. Yüksek verimli teknolojiye geçiş için kapsamlı bir destek sunan Wilo-Enerji Çözümleri, potansiyel tasarrufların değerlendirilmesi de dâhil olmak üzere, tavsiyeler ve analizler sunuyor. Duruma özel belgelendirmeler ve incelemeler yaparak kurulum safhasında kılavuzluk ediyor. Böylece daha ilk işletme gününden itibaren Wilo’nun yüksek verimli pompalarının sunduğu avantajların tümünden faydalanmak mümkün oluyor. Wilo enerji çözümleri kapsamında 2014 yılında endüstriyel tesislerde tamamlanan çalışma raporlarında pompalarının amortisman sürelerinin 6 ay-1 yıl arasında değiştiği ve işletmelerin yenileme sonrasında enerji sarfiyatında %70’e varan tasarruf sağlandığı raporlanmıştır. Amortisman süreleri ve enerji tasarrufu oranları her işletme için özel olarak hesaplanmakta ve rapor halinde sunulmaktadır. Wilo, yarının standartlarını daha bugünden yakalamış olan pompa teknolojisini müşterileriyle buluşturuyor. WiloStratos GIGA pompası, endüstride ve binalarda kullanılan ısıtma, soğuk su ve soğutma sistemlerinin maliyetlerini optimize edecek çözümler sunuyor. İlk yüksek verimli (>IE4) kuru rotorlu pompa olma özelliğini taşıyan Stratos GIGA, minimum enerjiyle güvenli bir şekilde çalışıyor. Stratos GIGA, motordan hidrolik aksama kadar en yüksek verimle çalışılabilecek şekilde tasarlandı. Verimlilik özelliği ürünün kendini amorti etmesini sağlıyor. Stratos GIGA, yıllık 6.000 saatlik çalışma süresi ve kW başına harcadığı enerjiyle sadece bir yıl sonra kendini amorti etmeye başlıyor. Stratos GIGA örneğinde olduğu gibi bina ve sistem mühendisliği, su kaynağı ve endüstri alanlarında önemli tecrübeye sahip Wilo’nun yüksek verimli pompaları, kendilerini kısa sürede amorti ediyor. Tüm ekonomik faydalarına ek olarak Wilo yüksek verimli pompalar, çevre üzerindeki zorlanmayı hafifletiyor ve CO2 emisyonunun belirgin şekilde azaltılmasına yardımcı oluyor. “ErP-Çevreye Duyarlı Tasarım Gerekleri Yönetmeliği”ni şimdiden süreçlerinde uygulamaya başlayan Wilo-Enerji Çözümleri, yönetmelikte aranan değerlerin de ötesinde enerji tasarrufu sağlıyor. Stratejisini, sürdürülebilirlik ve kaynakların sorumlulukla kullanılması konularında yoğunlaştıran Wilo, enerji çözümleri geliştirmeye devam edecek. www.wilo.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON WILO 135 Ürünler Rockwell Automation’dan PanelView Plus 7 ■ Standart Operatör Panelleri ile Arttırılmış Çözünürlük ve Geniş Ekran (Widescreen) Seçenekleri PanelView Plus 7, operatörler ve makine üreticileri için etkin ve geliştirilmiş görüntüleme seçeneği sunuyor. Rockwell Automation Allen Bradley PanelView Plus 7 Standart Operatör panelini piyasaya çıkarıyor. Bu sayede Rockwell, artık makine üreticilerine grafik terminallerinin ebatları, işlevsellikleri ve haberleşme çeşitlerinde daha yeni opsiyonlar sunulabiliyor. Terminallerin beş ekran boyutunda, geniş ekran seçenekleri de bulunuyor. Rockwell Automation’ın global ürün müdürü Scott Oakley “İşletmeler, The Connected Enterprise ile sahalarındaki internet bağlantılarını geliştirmeye çalışırken, makine operatörleri de artan miktarda önemli bilgiyi izlemek ve bunlara reaksiyon vermek için her zamankinden daha fazla olarak grafik terminallerine güveniyor” açıklamasını yaptı. “Terminal seçeneklerinin daha çok olacağı bir ürün gamını tanıtıyoruz ve ekran çözünürlüklerini arttırıyoruz, bu sayede veriler her kullanıcının uygulaması için en uygun olan şekilde, en pratik ve hızlı şekilde izlenebiliyor.” PanelView Plus 7 Standart operatör terminalleri 4 inçten 10 inçe kadar farklılık gösterebilen ekran boyutu seçenekleriyle mevcuttur. Geniş ekran formatları ise daha gelişmiş görüntüleme için 4 inçten 9 inçe kadar ekran seçeneklerinde mevcut. Tesis operatörleri, bir tablet, akıllı telefon veya diğer mobil cihazları kullanarak tesisteki her noktadan verileri izlemek için PanelView Plus 7 Standart Operatör Panelinin mobil özelliklerinden yararlanabilirler. VNC bağlantısı aracılığıyla uzaktaki lokasyonlardan mobil cihazlarla uygulamaların güvenli olarak izlenmesini destekler. Birden fazla makineyi daha etkin şekilde yapılandırmak için, makine üreticileri PanelView Plus 7 Standart SD kartına projeleri kaydedebilir. Bu da aynı projenin birden fazla makine için tekrar konfigüre edilmesi şeklinde olan bu hantal süreci ortadan kaldırır. Kullanıcılar, bir terminalin değiştirilmesinin gerekmesi halinde operasyonların yenilenmesi ve eski haline getirilmesi için işletim sistemlerini, ağ konfigürasyonlarını, veri loglarını, formüllerini ve diğer dosyalarını çabucak SD kartına kaydedebilirler. Operatörler ayrıca kaydedilmiş diyagnostik unsurlarına da erişebilirler, bunlar mesajları, alarmları ve uyarıları kapsar, burada amaç sorun gidermenin iyileştirilmesi ve proaktif bakım aktivitelerinin desteklenmesi. Rockwell Automation örnek kod kütüphanesi şimdi makine üreticilerine gelişim süresini kaydetmede yardımcı olmak için ekran çizimlerini (faceplate) ve PanelView Plus 7 Standart operatör terminali için hazır kontrolör kodu olan Add On Instruction (AOI) da kapsıyor. Kütüphaneye yapılan bu ilave, karmaşık ekran geliştirme süresini yüzde 90’a varan oranda azaltabilir. Yeni montaj aparatı, herhangi araç kullanımı gerekmeden hızlı ve basit terminal kurulumunu ve sökümünü destekler. Bu da kurulum ve bakım süresini azaltır ve aşırı sıkma ve terminalin kurulum esnasında hasar görme riskini en aza indirir. PanelView Plus 7 Standart terminalleri bir kontrolöre ve 25’e kadar ekrana ve 200’e kadar alarma, ATEX Sertifikasyonuyla bağlantı sağlar. Bu özellikler, Allen-Bradley CompactLogix 5370 programlanabilir otomasyon kontrolörlerini de destekler ve proje bakım sürecini basitleştirmek ve tek bir terminalden birden fazla uygulamayı daha iyi icra etmek için Rockwell Automation FactoryTalk View Machine Edition (ME) yazılımıyla çalışır. www.rockwellautomation.com 136 ENDÜSTRİ OTOMASYON Rockwell AutomatIon Ürünler CHANNEL 8 ■ Y-8x Pt-100 girişi • TFT ekran (320x240 pixels-16 bit) • Her kanal için bağımsız SET değeri • Her kanal için düşük ve yüksek band alarm seçenekleri • USB bellek ile veri toplama • RS-485 bağlantı ile birden fazla cihazın birbiri ile iletişimi Uygulama alanları: • 8 farklı noktanın sıcaklıklarının izlenmesi • Veri toplama uygulamaları • HVAC, Isıtma/Soğutma, soğuk hava ve kurutma odaları otomasyonları www.emkoelektronik.com.tr EMKO ELEKTRONİK Tüm Sektörlere Yönelik Bir Sistem ■ PSS 4000 otomasyon sistemi çok sayıda standartla uyumludur ve özel onaylara sahiptir. Bu, sektörler arası uygulamayı mümkün kılmaktadır. PSS 4000 otomasyon sistemi, klasik mühendislikteki alışıldık uygulama alanını genişleten özel onay ve standartlarla ön plana çıkmaktadır. EN/IEC 61508 ve EN ISO 13849 gibi uluslararası emniyet standartlarının yanı sıra, sistem, diğer standartlarla da uyumludur: Asansörlerde/yürüyen merdivenlerde PSS 4000 EN 81-1/2: Avrupa asansör standardı, asansör inşaatını tanımlamaktadır EN 115-1: Avrupa standardı, yürüyen merdiven ve yürüyen bantların emniyetini tanımlamaktadır YENİ: Yangından korunmada NFPA 85/86 (Ulusal Yangından Korunma Derneği); özellikle ABD pazarı için geçerlidir. Bu standart, ocakların uygulama alanını tanımlamaktadır. Demiryolu teknolojisinde PSS 4000 İlgili demiryolu standartları: SIL 2, SIL 3, SIL 4 ile uyumlu emniyet fonksiyonlarına yönelik EN 50121-3, EN 50121-32, EN 50121-4, EN 50155, EN 50126, EN 50128, EN 50129 standartları Sonuç olarak, PSS 4000 otomasyon sistemi, esnek ve pek çok sektörde kullanımı kolay bir sistemdir. Otomasyon: eksiksiz ve basit! www.pilz.com/tr ENDÜSTRİ OTOMASYON PILZ 137 Ürünler Legrand Parafudrlar Tesisatlarınızı Aşırı Gerilimlerden Korur ■ Yıldırım, bulutlar arasında veya yeryüzü ile bulutlar arasında meydana gelen çok güçlü bir elektrik akımı ile potansiyel dengenin sağlanması olarak açıklanıyor. Yıdırım ile meydana gelen elektrik akımı birkaç mikrosaniye için 10 ila 100 kA arasında olabiliyor. Yıldırım çok ciddi zararlara sebep olabiliyor. Her yıl, yüzlerce bina, telefon ve elektrik hattı yıldırım düşmesi nedeniyle kullanılmaz hale geliyor. Yıldırımın direkt olarak düştüğü yerde meydana getirdiği etkiler şu şekildedir: • Çok yüksek değerlere ulaşan elektrik arkı sebebiyle meydana gelen erimeler, yangınlar... • Yıldırımın elektrik akımının yarattığı elektromanyetik ve termik etki. • Havanın genleşmesi ve ısı değişikliği sebebiyle meydana gelen basınç etkisi... Yıldırımın direkt etkilerinden korunmanın yolu, paratonerler vasıtasıyla elektrik akımını toprağa iletmektir. Dolaylı etkiler ise suya, toprağa veya elektrik tellerine düşen yıldırımın elektrik etkisinin toprak hattı aracılığıyla binanın elektrik sistemine ulaşmasıdır. Parafudr ile Yıldırıma Karşı Korunma Yukarıda da bahsi geçen iletim hatları üzerinden gelebilecek çok yüksek aşırı gerilimlerden korumak için tesisatlarımızda parafudr kullanmamız gerekmektedir. Direkt etkilere karşı paratonerler ve dolaylı etkilere karşı parafudrlar eğer doğru bir şekilde seçilmiş ve monte edilmişlerse etkili bir koruma sağlarlar. Bu sebeplerden dolayı elektrik tesisatının montajına başlanmadan önce bu sistemlerin düşünülmesi ve ona göre elektrik tesisatlarının gerçekleştirilmesi (nötr rejimleri, kabloların uzunlukları, toprak hatlar, dengeli dağıtım, vs.) en iyi yöntem olacaktır. Legrand Parafudrların Yapısı Parafudrun içinde binlerce küçük çinko oksit parçaları vardır. Aşırı gerilim olmadığı takdirde bu parçalar tam bir rezistans sağlarlar (yıldırımın düşmesi haricinde akım geçirmez). Aşırı bir gerilim meydana geldiği anda bu parçalar birleşerek birçok bağlantı meydana getirirler ve böylece akıma yol oluştururlar. Aşırı gerilim ne kadar güçlü olursa parçacıkların rezistansları o kadar düşük olur. Varistor ismi buradan gelmektedir. Parafudrun uğradığı şok miktarı arttıkça varistor yaşlanır. Parafudrun önüne takılacak olan bir otomatik sigorta bakım işlemlerinin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır. Mevcut tüm parafudrlar belli bir sonra üzerinden geçen yıldırım sayısına bağlı olaraktan kullanım özelliğini kaybeder bu gibi durumlar için Legrand parafudrlar üzerinde bulunan bir gösterge yardımı ile bir kaide ve çıkartabilen işaret lambalı modülden meydana gelir. Yeşil işaret göstergesi parafudr çalışır durumda olduğunu ve turuncu işaret göstergesi modulün değişmesi gerektiğini bildirmekte olup bu gibi durumlarda Legrand ürün portföyünde yer alan yedek modül ile ürünü komple değiştirmeden sadece modül değiştirerek tekrardan kullanıma hazır hale gelir. www.legrand.com.tr 138 ENDÜSTRİ OTOMASYON LEGRAND Ürünler EPC-N Serisi ■ EMKO Elektronik’in üretmiş olduğu yeni nesil EPC-N Serisi modüler yapısı sayesinde giriş ve çıkış sayısını artırarak. Kümes Otomasyonu için esnek bir yapı sağlıyor. Layer; Yumurta Üretimi Broiler; Lezzetli ve kaliteli kesimlik piliç üretimi Breeder; Damazlık kanatlı hayvan üretiminde Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Nem , Aydınlatma, CO2 ve Amonyak, Yaş Eğrisi, Tüketim hesaplaması gibi kontrol ve ölçümleri sağlayarak lezzetli ve kaliteli kanatlı hayvan yetiştirmesini sağlar. www.emkoelektronik.com.tr EMKO ELEKTRONİK Yeni Keithley DMM7510 - 7½-Dijit Grafiksel Örneklemeli Multimetre ■ Yeni Keithley DMM7510, hassas dijital multimetrelerin, gariksel dokunmatik ekranın, yüksek hızın, yüksek çözünürlüklü sayısallaştırmanın tüm avantajlarını bir araya getirerek sektörde bir ilki yarattı: Grafiksel Örneklemeli Multimetre Sayısallaştırma DMM7510’a eşi benzeri görülmemiş sinyal analiz esnekliği kazandırır; 5 inç kapasitif dokunmatik ekranı, kolay gözlem yapabilmenizi, ölçüm değerlerini “pinch ve zoom”(yakala ve büyüt) sadeliği ile keşfetmenizi ve değerlendirmenizi sağlar. Yüksek performans ve üstün kolay kullanım özelliklerinin birleşimi test sonuçlarınıza farklı açılardan bakabilmenize imkan sağlar. Özellikleri: • 3½ - 7½- dijit çözünürlük arası hassas multimetre • 14 PPM basic 1 yıl DCV doğruluğu • 100mV, 1Ω ve 10μA kademeleri düşük sinyal seviyesi ölçümlemelerde gereken hassasiyeti sağlar. • Ohms değerlerinin yerini karşılayan offset, dört-telli kablo ve kuru devre özellikleri ile doğru düşük rezistans ölçümlemeleri yapabilirsiniz. • Geçici 1MS/sec dijitalize ile dalgaformları görüntüleme ve yakalama • Geniş dahili hafıza buffer’ı sayesinde, standart modda 11 milyon veya kompakt modda 27.5 milyon üzeri okuma saklayabilme • Otomatik kalibrasyon özelliği sıcaklık ve zaman kaymasını minimize ederek, doğruluk ve kararlılığı geliştirir. • 5 inç, yüksek çözünürlüklü dokunmatik arayüzü ile daha fazla görüntüleme • Okumalar ve ekran görüntüleri, ön panel USB hafıza portu üzerinden hızlıca saklanabilir. • Çoklu bağlantı opsiyonları: GPIB, USB ve LXI-uyumlu LAN arayüzleri • 2 yıllık özellikleri uzun süreli kalibrasyon döngüsü sağlar. www.netes.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON NETES MÜHENDİSLİK 139 Ürünler EtherCAT I/O Sistemi: Dahili Akım ve Gerilim Ölçümüne Sahip IP 67 Güç Dağıtıcısı ■ Makine üzerinde direkt veri kayıt özelliğine sahip akıllı güç kutusu EP9224 akıllı güç kutusu, dört adet EtherCAT kutusuna besleme gerilimi verebilmesinin yanında dahili akım ve gerilim ölçümü de yapabilmektedir. Ölçülen değerler EtherCAT üzerinden kontrolöre iletilir. Bu sayede makinelerin ve tesislerin önleyici bakımının yanı sıra, veri kayıt özelliği sayesinde hata takibini de kolaylaştırır. Kumanda gerilimi ve çevresel besleme gerilimlerinin güç tüketimi izlenir, sınırlandırılabilir ve gerekirse de akıllı güç kutusunun her bir 24 V besleme kolu kapatılabilir. Giriş gerilimi ve akım değerlerinin yanı sıra tüm çıkış akımları, işlem verisi olarak EtherCAT tarafından kontrolöre aktarılabilir ve değerlendirilir. Bir hata durumunda, sürekli tutulan veri günlüğü çağrılarak hatanın nedeninin daha kolay tespit edilmesi sağlanabilir. Bu amaçla, giriş geriliminin/akımının son 40 değeri, kanal başına çıkış akımı, I²t uyarı seviyesi ve iç sıcaklık, bir veri bölgesine saklanır. Bu bilgiler, ihtiyaca göre her 1, 10, 25, 100 veya 1000 ms’de bir kaydedilir. Akım ve gerilim ölçümü ve ilave olarak veri kaydı, makine hakkında derinlemesine fikir sahibi olmamızı sağlar. Bu sayede servis işlemlerini önemli ölçüde basitleştirir ve hızlandırır. Anlık akım değerlerinin izlenmesi, hatalara yanıt süresini en aza indirir. Durum İzlemenin bir biçimi olarak düşünülen bu yapı sisteminizin veya makinenizin mevcut durumundaki sapmaların erken tespiti ve önleyici bakım için ideal bir ortam sağlar. Yüksek toplam akım kapasitesi sistem kablo tesisatını kolaylaştırır IP 67 korumalı EtherCAT Box modülleri genellikle güç temini için M8 fiş konnektörleri kullanırlar, fakat bunlar maksimum 4 A akım için uygundur. Bu nedenle çok sayıda çıkışa sahip olunan yerlerde besleme dağıtımını tek bir noktadan yapmak mümkün olmayabilir. Bir başka sınırlama da kablolarla ilgilidir: M8 fiş konnektörler yalnızca 0,34 mm2’lik maksimum kablo kesitine kadar kullanılabilir. Bu, daha uzun mesafelerde önemli gerilim düşümüyle sonuçlanır. EP9224 akıllı güç kutusu bu durumlar için ideal bir çözüm sunuyor. 7/8 inç konnektörlerle donatılmış olan kutu, 1,5 ve 2,5 mm kablo kesitleriyle, her bir kontrol ve çevresel gerilim için 16 A toplam akıma izin verir. Çıkışlarda oldukça yüksek akımlara bile kısa süreliğine izin verilebilir, böylece bağlı cihazların sorunsuz biçimde çalışmaya başlaması garantilenmiş olur. Bu, sigortalı ek terminal kutuları gerektiren çözümlere göre sahada belirgin derecede daha basit ve daha düşük maliyetli tesis kablo sistemine izin verir. EP9224 akıllı güç kutusu veri kaydı ile hata tanılamayı ve tesislerin önleyici bakımını kolaylaştırır. www.beckhoff.com.tr 140 ENDÜSTRİ OTOMASYON beckhoff Kuruluş ve Etkinlikler WIN Eurasia Automation 2015 Yeni Nesil Fabrikalar İçin Entegre Çözümleri Bir Araya Getirdi forkliftlere bir fabrika için gerekli tüm çözümleri tek çatı altında ziyaretçilerine sundu. ■ 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen WIN Eurasia Automation, Avrasya’nın en önemli endüstri fuarı olma pozisyonunu bir kez daha pekiştirdi. Otomasyon Eurasia, Electrotech Eurasia, Materials Handling Eurasia ve Hydraulic&Pneumatic Eurasia fuarlarını bir araya getiren etkinlik; kablolardan akışkan gücü teknolojilerine, sürücü teknolojilerinden yazılımlara,robot kollarından insansız 142 “21 ülkeden 1581 firma, fuarda hem gelecek odaklı çözümlerini tanıttı hem de Türkiye, Güney Ayrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Eski Sovyet Cumhuriyetleri bölgelerinde yeni iş bağlantıları kurma fırsatı elde etti,” diye belirten Hannover Messe Bileşim Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, “Ürün çeşitliliği ile WIN Eurasia Automation, geleceğin fabrikalarına yönelik doğru çözümlere ulaşmak isteyen ziyaretçiler için neden bölgenin lider inovasyon platformu olduğunu kanıtladı,” dedi. Geleceğe giden yol: Endüstri 4.0 Endüstri dünyasında artık yeni bir dönem başlıyor. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan bu yeni dönem, dijital teknolojik gelişmelerin ışığında şekilleniyor ve “akıllı ENDÜSTRİ OTOMASYON Kuruluş ve Etkinlikler fabrikaları” endüstrinin merkezine taşıyor. Bu yeni gelişmelerle birlikte, artık üretim sürecindeki makina, bilgisayar, sürücü ve kontrol cihazlarının birbiriyle iletşimin kurması; insanlardan neredeyse tamamen bağımsız olarak kendilerini koordine ve optimize edebilmeleri mümkün. Böylece, üretim süresi, maliyeti ve harcanan enerji miktarı düşerken, üretim kalitesi artıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 143 Kuruluş ve Etkinlikler Bu avantajlar gözönünde tutularak; başta Amerika, Almanya ve Japonya’da olmak üzere bu yeni endüstriyel döneme doğru hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Diğer ülkelerin ise rekabet güçlerini kaybetmemek adına, 144 altyapı çalışmalarını hızlıca tamamlayarak bu yeni döneme ayak uydurabilmeleri gerekiyor. WIN Eurasia Automation Fuarı, katılımcılarının sergilediği yenilikçi ürün ve çözümlerle, Türkiye’de Endüstri 4.0’ın ENDÜSTRİ OTOMASYON Kuruluş ve Etkinlikler gelişimine en büyük katkılardan birini sundu. Otomasyon Eurasia Fuarı’nda ziyaretçiler, en küçük devrelerin bile birbiriyle iletişim halinde olduğu, kü- çültülmüş ve inceltilmiş komponentlerle hayvan ve insan hareketleri taklit edilerek geliştirilmiş en ileri teknolojiye sahip robot ve robot kollarını görme fırsatı elde ettiler. Özellikle, gıda sektörünün en çok ihtiyaç ENDÜSTRİ OTOMASYON 145 Kuruluş ve Etkinlikler duyduğu az zamanda daha çok ürün üretme/paketleme ve bunu yaparken ürüne zarar vermeme hedefine ulaşmak, daha esnek, ve ergonomik robotik kollarla artık daha kolay. Dünyanın en hızlı paketleme robotik kolu Otomasyon Eurasia’da sergilendi. Bir diğer önemli gelişme ise Materials Handling Eurasia fuarında ziyaretçilerle buluşturuldu. Yüksek hareket esnekliğine sahip; dar koridorlarda bile iyi bir performans sağlayan, insansız istifleme- depolama çözümleri fuarda sergilendi. Bu ürünler, bileşimlerindeki akıllı navigasyon ve sensörler sayesinde, rotalarını kolayca bulabiliyor ve engel algılıyıcılar ile kendi kendilerini kontrol edebiliyorlar. Endüstri 4.0’ın etkisi, Electrotech Eurasia Fuarı kapsamında da kendini gösterdi. Fuar boyunca sergilenen IP numarasına sahip ve birbiriyle haberleşebilen elektronik komponentler, akıllı ve inceltilmiş emniyet röleleri gibi çeşitli ürünlerin, üretim süreçlerinin daha etkili 146 bir şekilde kontrolüne olanak sağladığı gözlemlendi. Hidrolik&Pnömatik Eurasia katılımcıları ise otomasyon teknolojilerindeki gelişmeleri destekleyen yenilikçi akışkan gücü ürünlerini tanıttı. 4 ticari fuar, yeni endüstriyel çağın, entegre üretim süreçlerine yönelik olarak en ileri teknolojiye sahip komponent, sürücü, yazılım, robot ve istifleme-taşıma-depoloma çözümlerini bir araya getirdi. Yeni çağın gerisinde kalmak istemeyen ziyaretçiler ise bu yenilikleri görmek için fuara büyük ilgi gösterdi. WIN Eurasia Automation 2015, dört gün boyunca 77.224 profesyoneli ağırladı. Yüzde 88’i kararvericilerden oluşan ziyaretçiler, ağırlıklı olarak elektrik-elektronik, otomotiv, makine ve otomasyon sektörlerini temsil etti. Bir sonraki WIN Eurasia Automation 17-20 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek. ENDÜSTRİ OTOMASYON Yayın Dünyası Güç Elektroniği Çeviriciler, Uygulamalar ve Tasarım Yazarların›n Ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland, William P. Robbins Türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu, endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan firmalar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi kullanılmaktadır. Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir. Güç elektroniği konusu, başta İ.T.Ü. olmak üzere Türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle öğretilmektedir. Bu derslerin bir kısmı Türkçe olarak verilmektedir. Hangi dilde verilirse verilsin bir Türkçe kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. ISBN: 978-975-8431-99-1 B. Y›l›: 2003 Sayfa Say›s›: 896 Fiyat›: 45,00 TL 148 ENDÜSTRİ OTOMASYON Yayın Dünyası Otomatik Kontrol Sistemleri Yazarların›n Ad›: Benjamin Kuo Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir. Yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı ve mühendis Benjamin C. Kuo tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır. İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur. ISBN: 9789757860945 B. Y›l›: 2013 Sayfa Say›s›: 944 Fiyat›: 50,00 TL ENDÜSTRİ OTOMASYON 149 reklam indeks i Firma Adı No No ■ ABB 3-8-32-81-93 ■ LEUZE 107 ■ ABB ARKA İÇ KAPAK ■ LÖSEV 48 ■ AKBİL ■ BETA 115 87-111 ■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 5 ■ NEUGART ■ BECKHOFF 1 ■ MEDEL ■ DİYAFON ■ EKSEN AJANS 33 141 20-117 21-45 ■ NATIONAL INSTRUMENTS ÖN İÇ KAPAK ■ BR OTOMASYON ■ CPLA TURKEY 150 Firma Adı 55 4-10-152 ■ NEUGART 17 ■ NETES 43 ■ PILZ 53 ■ EMKO 73 ■ PHOENIX CONTACT 49 ■ ENOSAD 38 ■ ROBOSAN 37 ■ ENTEK 23 ■ RUTRONIK 79 ■ EMİKON ELEKTRONİK 65 ■ SMS-TORK 22 ■ EMİKON OTOMASYON 59 ■ SIEMENS ■ ELİMKO 97 ■ SCHUNK ■ ESİT 9 ■ GMT 28-103 ARKA KAPAK ■ TURCK 123 11 ■ TÜRKMEN ASANSÖR 121 ■ KUKA 63 ■ WORLDCHEM 122 ■ KROHNE 39 ENDÜSTRİ OTOMASYON
Benzer belgeler
geri dönüşüm sektörü, gelecek vadediyor!
Cengiz Meriç / Hipafl
Emin Olcay / Akbil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Göktu€ Gür / Schneider
H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon
Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor
‹brahim Erkan Yenel...
enerji sektörümüzün pozitif görünümü
Cengiz Meriç / Hipafl
Emin Olcay / Akbil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Göktu€ Gür / Schneider
H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon
Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor
‹brahim Erkan Yenel...
Bosch Rexroth`tan yeni nesil
Oral Avc› / Piomak
Özkal Güner / Schneider Electric
Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoenix Contact
fiahnur Agaik / GSD
Osman Kutan / ABB
Talat Avc› / P›nar Müh.
T. Haka...
Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
Oral Avc› / Piomak
Özkal Güner / Schneider Electric
Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoenix Contact
fiahnur Agaik / GSD
Osman Kutan / ABB
Talat Avc› / P›nar Müh.
T. Haka...
schunk - Endüstri Otomasyon
Cengiz Meriç / Hipafl
Emin Olcay / Akbil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Göktu€ Gür / Schneider
H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon
Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor
‹brahim Erkan Yenel...