Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
Transkript
Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
editör Geçen ayki yazımızda, “Tabii ki ve iyi ki, Türkiye’mizde iyi şeyler oluyor!” demiştik. Olageliş, bu yaklaşımımızı (en azından belirli bir düzeyde) doğruladı, diye de düşünüyoruz bu ayki yazımızı yazarken. Çünkü, ilki 2007 yılında düzenlenen ve ilk günden beri destek verdiğimiz, şimdilerde artık bir gelenek yaratmış olduğunu gururla gördüğümüz İTÜ Robot Olimpiyatları - İTÜRO bu yıl Nisan’ın ikinci haftasında 10 kez gerçekleştirildi. Dünya ölçeğinde Türkiye’nin en prestijli robotik organizasyonlarından biri kabul edilen ve aynı zamanda uluslararası bir çerçevede gerçekleşen İTÜRO etkinliği, 10 yılında daha çok katılım ve daha çok heyecanla bize haklı bir gurur yaşattı. Öte yandan, Nisan başından itibaren, üyesi olmaktan onur ve gurur duyduğumuz Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği ENOSAD da, baharla yenilenmenin dinamizmiyle, etkinliklerini yine yüksek bir tempoda sürdürdü. Nisan başında gerçekleşen ve ENOSAD Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın katıldığı “Ortak Akıl Toplantıları”nın ilkinde, Orta Anadolu Makine İhracatçılar Birliği’nden Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu’na, makine sektörüne yön veren dernek ve firmaların başkanları veya önde gelen 16 temsilcisi bir araya geldi. 4 saat süren bu toplantı sonrasında da, “Sanayide Teknolojik Sıçramanın 10 Şartı” başlıklı sonuç bildirgesi ortaya çıktı. (Bu toplantının detaylarını iç sayfalarımızda, ENOSAD etkinlikleri ile ilgili haberde okuyun lütfen!) Sözün özü; bu toplantı pek çok açıdan önemli. Ama sadece bu iki etkinlik bile, bize iyi şeyler konusunda umut veriyor, gündelik ve iş hayatımızı motive ediyor. Çünkü biliyoruz ki, ülkemizde teknolojiyi geliştirmek, asla kaçırmamamız gereken 4. Sanayi Devrimi “Endüstri 4.0”ın en önlerinde yer almak, bu tür etkinlikleri olabildiğince çoğaltmakla ve mutlaka desteklemekle gerçekleşecektir. Dolayısıyla, tüm bölgesel ve/veya küresel olumsuzluklara rağmen, bardağın dolu tarafını hiç göz ardı etmeden, elimizdeki-önümüzdeki işlerimizi, uğraşlarımızı hep daha iyiye, daha ileriye götürmek hedefiyle çalışmamız tabii ki ve pekâlâ mümkün. Çok eminiz ki, ihtiyaç duyduğumuz güç, hep birlikteliğimizde, el birliğimizde, birbirimize desteğimizde mevcut! Sevgilerimle Türkmen Turan EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Ad›na imtiyaz sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Turan Türkmen turan@eksenltd.com Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Ya€mur Denizhan denizhan@boun.edu.tr Reklam ve Halkla İlişkiler Md.: Birsen Salman birsen@eksenltd.com Yayın Kurulu: Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk. Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Elektrik Elektronik Müh. Fak. Dek. Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@eksenmedyagrup.com Yayın Danışmanları: Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy / Gebze ‹leri Tek. Ens. Rek. Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl. Prof. Dr. Ersin Tulunay / ODTÜ Prof. Dr. Göksel Demirer / ODTÜ Çevre Mühendisli€i Prof. Dr. Güven Önbilgin / 19 May›s Üniversitesi Prof. Dr. Mübeccel Demirekler / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muammer Ermifl / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Savafl Ayberk / Kocaeli Ü. Çevre Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Tuncel Özden / TÜB‹TAK Enst. Analiz Lab. Böl. Bflk. Prof. Dr. U€ur Çeltekligil / Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Seta Bogosyan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Prof. Dr. Yusuf Tan / Bo€aziçi Ü. Medical Engineering Prof. Dr. Kemal Leblebicio€lu / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Doç. Dr. ‹. Hakk› Çavdar / Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner / Özçelik A.fi. Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Sibel Uluda€ Demirer / Çankaya Ü. End. Müh. Böl. Sevtap İnan / Siemens M. Halil Başaran / Rockwell Otomasyon Levent Fadıloğlu / Schneider Cengiz Meriç / Hipafl Emin Olcay / Akbil A.fi. Çağrı Hekimoğlu / Esit Göktu€ Gür / Schneider H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon Hasan Basri Kayak›ran / EMF Motor ‹brahim Erkan Yenel / Norm Enerji ‹smail Obut / Hidroser Mahmut Bertan / Weidmüller Niyazi Sar›maden / Medel Oral Avc› / Piomak Özkal Güner / Schneider Electric Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam Gökhan Yücel / Phoenix Contact fiahnur Agaik / GSD Osman Kutan / ABB Talat Avc› / P›nar Müh. T. Hakan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk. Tuncay Soydafl / Festo Yavuz Çopur / Pilz Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik Tolga Bizel / Mitsubishi Electric Hakan Aydın / Mitsubishi Electric Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik Tunç Atıl / HKTM Teknik Editör: Emeç Erçelik editor@eksenmedyagrup.com Editör: Alper Öz editor@eksenmedyagrup.com Taluy Denizhan info@eksenmedyagrup.com Grafik Tasarım:Ülgen Güneş ulgen@eksenmedyagrup.com Şükran Pala sukran@eksenmedyagrup.com Esra Satır esra@eksenmedyagrup.com Reklam Koordinatörü:Cahide Avflar Demir cahide.avsar@eksenmedyagrup.com Reklam Satış : Taha Aydın taha@@eksenmedyagrup.com Halkla İlişkiler ve Tanıtım: Onur Narinoğlu onur@eksenmedyagrup.com Abone ve Mali İşler: Şerife Yılmaz finans@eksenltd.com Uluslararası İlişkiler:Hazal Yalçın info@eksenmedyagrup.com Temsilciliklerimiz: Nejat Coflkun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹NG‹LTERE in[email protected] Metin Yavuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - ALMANYA in[email protected] ‹zmir Temsilcili€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30 Merkez: EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Meflrutiyet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440 Beyo€lu-‹stanbul / TÜRKİYE Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24 www.endustriotomasyon.com E-mail: info@eksenmedyagrup.com www.eksenmedyagrup.com Baskı: Doğa Basım Yıllık abonelik: 120.- TL. Yıllık yurtdışı abonelik: 100 Euro Endüstri ve Otomasyon Yayg›n süreli bir yay›nd›r, Ayda bir yay›nlan›r Dergimizde yer alan ilanlar›n sorumlulu€u ilan verenlere, makalelerdeki fikirler ve yorumlar yazarlar›na aittir. Tüm haklar› Eksen Yay›nc›l›k’a ait olup, izinsiz kullan›lamaz ve yay›nlanamaz. Eksen Yay›nc›l›k; bas›n ve yay›nc›l›k ilkelerine uymay› taahhüt eder. ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYESİDİR. 66 ÜRÜN ve UYGULAMALAR ■ Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri NETES MÜHENDİSLİK ■ ■ Makine ve Fabrika Otomasyonunda Hareket Kontrol Çözümleri OMRON ■ Kompresörünüzün Size Gerçek Maliyeti Nedir? dhe Endüstriyel Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir NETES MÜHENDİSLİK 10 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER Elektro-Erozyonlu İşlemede Güç Kaynağı Teknolojisine Farklı Bir Bakış ■ 14 60 SÖYLEŞİ MEDEL: Türkiye’nin Demiryolları için Çalışılan 17 Yıl DOSYA ■ Otomotiv Sektörü, Son 8 Yılın Zirvesinde! ■ Otomotiv Sektörü’nün Resmi Değerlendirmesi ■ ■ Ototmotiv Perspektifi Sektörü’nün Gelecek 82 ÜRÜNLER ■ OMRON ■ BOSCH Yeni Bosch VRF Sistemler ile iklimlendirme teknolojisi geleceğe yükseliyor ■ EMİKON IXXAT yazılımı ile nanosaniye aralığında zaman senkronizasyonu ■ NETES MÜHENDİSLİK Gelişmiş güç kalitesi fonksiyonları, benzeri görülmemiş enerji analizi özellikleri ■ ALLISON Allison’ın yeni xFE şanzımanları, Nottingham’daki şehir içi ulaşımda yüzde 8’lik ekstra yakıt tasarrufu sağlıyor 104 HABERLER ■ Enosad çalışmaları nisan ayında hız kesmeden devam etti ■ Mitsubishi Electric Türkiye ve CLPA, İTÜRO’ 2016’da sadece “Altın Sponsor” olmakla kalmadı… IPC’lerinizi ve kontrolörlerinizi koruyun: Omron’dan S8BA kesintisiz güç kaynağı serisi ■ BR OTOMASYON Modüler mekatronik sistemler ivme kazanıyor ■ PILZ SafetyEYE Emniyet Kamera Sistemi ile İzle, Kontrol et ve Koru ■ PROTEK Yüksek Güçte IGCT Anahtarları ■ İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları-İTÜRO, 10. Kez Gerçekleştirildi ■ Bosch, Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçişinde itici güç ve en büyük destekçi olmaya hazır ■ Siemens, Akıllı Şebekelerdeki Deneyimini ICSG İstanbul 2016 Katılımcılarıyla Paylaştı TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 10 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 11 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 12 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ GELİŞMEK ZORUNDA Bilgisayar Mühendisi Nazif Berat’ın Şubat 2016’da Girişim Haber sitesinde yayınlanan “Internet of Things Ulaşım Sektörünü Nasıl Etkileyecek?” başlıklı yazısında şöyle diyor: “Ulaşım sektörü her geçen yıl daha da büyüyor. Sürücüsüz araçların çıkması, elektrikli arabalar, akıllı cihazlar, sensörler, veri madenciliği, uzay çalışmaları derken hayatımızdaki hemen hemen her şey daha ‘akıllı’ olmaya başladı. IoT (Internet of Things) sayesinde trafik akışı hızlanacak, akıllı otobanlar ile belki de yepyeni trafik kuralla- 14 rı inşa etmek zorunda kalacağız. Sürücüsüz araçların kendi aralarında kullanacağı bir iletişim dili olması ve insanların buna ayak uydurması gerekecek. Parklarda robotların yer göstereceği, insanlara bilet keseceği günlerin çok uzak olmadığını düşünüyorum. Çoğu araştırmaya göre akıllı araçlar ve otobanları için 2020 yılından itibaren her ülkenin ortalama 80-120 milyar dolar arası yatırım yapması bekleniyor. ( Beyond Traffic: The Blue Paper, Şubat Sayısı 2015) Peki, bu süreçte Türkiye ne yapmalı? Tamamen yeni bir dünya hayatımıza girecek. Teknoloji ENDÜSTRİ OTOMASYON sayesinde sahip olduğumuz her şeyi farklı yorumlayabileceğiz. ‘Araç’ kavramı bile gelecekte düşündüğümüz işlevlerin ötesinde konumlandırılabilir. Teknoloji sayesinde belki daha çok bisiklete binecek ya da yürüyüş yapacağız. Akıllı otobanları tasarlarken her adımı ciddiyetle tasarlamalı ve yönetmeliyiz. ARGE harcamalarını bu alana yönlendirebilirsek 5-10 sene içinde enerji konusunda çok ciddi tasarruflar elde edebiliriz. Bu noktada benim önerim baştan sonra her bir şehir için ‘akıllı şehir haritası’ çıkartmak yönünde olacak. Örneğin İstanbul’u kademeli olarak nasıl daha akıllı hale getirebilirizi tartışmalıyız. Yolların robotlarla döşendiği, kaza riskinin minimale çekildiği, otobanlardaki akıllı göstergelerle arabaların etkileşimli hale getirilmesi sağlanmalı. Yağmur yağıyorsa şeritlerin rengi, yapısı değişebilir. Otobanlara eklenecek yenilikçi asfalt modelleri denenebilir. Arabalar üzerinden geçtikçe alt taraftaki sistem çalışarak enerji üretebiliriz. Yollara döşenecek ağaçların dallarına enerji üretebilecek ‘yaprak paneller’ eklenebilir. Üniversitelerde sadece bölüm açmakla kalmayıp, sanayicileri bu alanda Ar-Ge yapmaya yönlendirmemiz gerekiyor. IoT çok farklı seviyelerde hayatımıza girecek. Veri madenciliği sayesinde anlık işlenen veriler bulutta toplanarak her yerden ulaşılabilir hale getirilecek. Wifi, Bluetooth ve 4-5 G gibi teknolojilerle, fiber altyapılarla bütün araçlar tek bir veri yönetim merkeziyle uyumlu hale getirilebilir. 10-15 yıl sonrasında trafik kuralları bana göre tamamen değişecek. Bu kuralları şimdiden hazırlamak durumundayız. Arabaların kendi aralarında iletişim kurduğu bir dünyayı düşlemek zorundayız. 10-30 yıl içerisinde daha güvenli ve ucuz seyahatlerin yanı sıra insanlar ‘daha stressiz’ yolculuk yapabilecek. Otobüsler, trenler ve araçlar tamamen bu sisteme ve kurallara göre yeniden tasarlanacak… Hepimizin duyduğu, bazılarımızın maalesef deneyimlediği bazı gerçekler var. Eğer 5 dakika içinde hastaneye yetiştirilseydi, kişi yaşayabilirdi. İtfaiye gecikmeseydi, bu ev yanmayacaktı. Ama ilerleyen yıllarda robotlar ve sensörler sayesinde olayın ilk saniyelerinden itibaren makineler kendi DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ arasında iletişime geçerek ekipleri bilgilendirip ve yönetecek. Zaman kayıpları en asgari seviyeye inecek, can kayıpları azalacak. Tek bir veri merkezi gerekirse arabayla anında iletişime geçip, yönlendirme yapacak, acil durumlarda otomatik ambulans, polis gibi birimleri olay yerine sevk edebilecek. Trafikte insanlar beklemek zorunda kalmadan en açık yollar listelenip, yapay zeka sayesinde ve genetik algoritmalar eşiğinde en kestirme yollar üzerinden yola devam edeceğiz. Bu sayede daha az CO2 salınımı yapılacak, ekolojik hassasiyetler korunabilecek. Sadece bununla da kalmayacak. Gürültü kirliliği azalacak, stres ve depresyon gibi hastalıklarda da azalma yaşayacağımıza inanıyorum. IoT, ülkemiz adına çok büyük fırsatlar sunuyor. Daha az benzin daha çok doların ülkemizde kalması demek. Daha az benzin ülkemizin daha yaşanabilir bir ülke haline gelmesi demek. Daha az gürültü, vatandaşlarımızın daha stresiz ve mutlu bir hayat sürmeleri ve bunun sonucunda suç oranlarının daha düşük seviyelere gerilemesi demek. IoT trenini kaçırmamalı ve bu konuya kurumlar, belediyeler ve ülke vatandaşları olarak dikkat kesilmeliyiz.” Sayın Nazif Berat’ın yazısı sadece ulaşımda teknolojik gelişmelere bir dikkat çekme belki ama, konunun önemini hiç de azaltmıyor. Evet, konu önemli. Örneğin; Ayşe Yücel’in daha Eylül 2013’te Dünya Gazetesi’nde yayınlanan “Ulaştırma 15 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ 2035 için 40 hedef belirlendi” başlıklı yazısı da bu önemi açıkça gösteriyor. Habere göre, “2023 ulaştırma hedeflerinin yeniden belirlendiği 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası’nda sektörün 2035 yol haritası da çizildi. 5-7 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da ‘Herkes için Ulaşım ve Hızlı Erişim’ temasıyla gerçekleşen şura toplantılarına, yerli ve yabancı yaklaşık 6 bin kişi katıldı. Üç gün süren şurada yaklaşık bir yıllık çalışmanın sonucunda hazırlanan ulaştırma çalışma grupları sektör raporu değerlendirmeye alındı. 3 bin 500 sayfadan oluşan sektör raporu, akademisyenler, kamu temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, yerli ve yabancı uzmanlardan oluşan toplam 1557 kişi tarafından hazırlandı.” Şuranın kapanış konuşmasını yapan ve 2023 hedeflerine ulaşılması için önümüzdeki 10 yılda 200 milyar dolarlık altyapı yatırımı yapılacağına dikkat çeken Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, şöyle konuşmuş: “2023’te 1.2 trilyon ticaret hacmine ulaşma hedefi var. Şimdi ise 400 milyar dolarlık bir 16 ENDÜSTRİ OTOMASYON dış ticaretimiz var. Bu da 2023 için 3 kat büyüme demek. Bunun için yeni karayolu ve demiryolları ile yeni limanlar ve yeni havalimanları yapmak gerekiyor. 2023 hedeflerine ulaşmak. için ulaştırma alnında son 10 yılda yapılan altyapı yatırımının 2 katının yapılması lazım. Önümüzdeki 10 yılda 200 milyar dolar yatırım yapacağız. Bunun 120 milyar dolar devlet tarafından, 80 milyar doları ise yap-işletdevret ya da kamu-özel sektör ortaklığı ile yapılacak.” 2035 yılı hedeflerinden bazılarını kendisi açıklayan Yıldırım, şunları kaydetmiş: “Karayolunda 2035 yılına kadar kamu-özel ortaklığı ile 4 bin km yol ilavesi ile birlikte, karayolu otoyol ağımızı 12 bin km çıkarmayı hedefliyoruz. Karayolunda çevreci yeşil ulaşım sistemlerini devreye sokacağız. Denizcilikte 30 milyon DWT olan filomuzu 50 milyon DWT’ye çıkaracağız. Deniz turizmine katkısını daha da artırmak için 2035 yılında 17 bin 500 olan yat konaklama ve bağlama kapasitemizi 60 bine çıkaracağız. Akdeniz’de 250 ila 400 metre boyunda gemilere bakım-onarım hizmeti vere- ENDÜSTRİ OTOMASYON cek bir ‘deniz endüstrisi’ oluşturma hedefini de yine bu toplantıda belirledik. Havacılık ve uzay sanayinde ise 2023 hedefi olan bölgesel uçak yapımı ve uçurtulmasının yanı sıra 2018 yılında kendi imalatımız olan uyduyu yapıp, yörüngesine göndermeyi hedefliyoruz. 2035 yılına kadar uzaya elektrik üreten güneş panelleri yerleştirip, burada üretilen elektrik enerjisini radyo frekans dalgaları ile yeryüzüne ulaştıracak bir projeyi de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu da bu şurada kararlaştırıldı. Buna benzer pek çok proje var.” 11. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurası’nda belirlenen Ulaştırma Hedefleri ise şöyle olmuş: DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ 9. Karayollarında eğitimlerin artırılması ile kazaların üçte iki oranında azaltılmasının sağlanması. 10- Karayolu sektöründe yerli üretimi de artıracak her türlü Ar-Ge çalışmasının artırılması. DEMİRYOLU: “ KARAYOLU: 1- 2035 yılına kadar kamu-özel sektör ortaklığı ile 4 bin km otoyol projesi ile karayolu otoyol ağının 12 bin km çıkarılması. 2-Karayolu ile 500 km mesafenin üzerindeki taşımaların, 2035 yılına kadar diğer taşımacılık modlarına aktarılması. 3- 2035 yılına kadar TEN-T çekirdek ağının tamamını konforlu, yüksek kaliteli ve kapasiteli bir yapıya kavuşturulması. 4- Transit trafiği yüksek olan şehirlerde tam erişim kontrollü çevre yollarının tüm ülke sathında yaygınlaştırılması. 5- Artan karayolu yolcu ve yük talebinin etkin yönetiminin sağlanması için sıkışıklık yönetimi, yüksek doluluklu taşıt şeritleri, kamyon tahsisli şeritler, ücretli yönlendirilebilir şerit gibi uygulamaların hayata geçirilmesi. 6- Akıllı ulaşım sistemleri kapsamında karayolu işletmesinde taşıt-taşıt ve taşıt-altyapı arasında iletişimi sağlayan sistemlerinin uygulanması. 7- Otoyol ve devlet yolu aydınlatma, elektrikli taşıtların enerji ihtiyaçlarını karşılama, trafik denetleme, düzenleme ve tanzim ve yol bakım faaliyetlerinde taşıtların ürettiği enerjiyi de dikkate alan yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması. 8- 2035 yılına kadar geleneksel fosil yakıt kullanan taşıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan taşıt kullanımının teşvik edilmesine yönelik tedbirlerin alınması. 1- 2023-2035 yılları arasında 6 bin km yeni demiryolu ağı yaparak toplam demiryolu ağının 31 bin km’ye çıkartılması. 2-60 milyon nüfusun olduğu 15 ilde hızlı ve yüksek hızlı tren bağlantısının gerçekleştirilmesi. 3- Yüksek teknoloji altyapısına sahip demiryolu sanayisinin tamamlanması, yerli üretimin en üst seviyeye çıkarılması ve demiryolu ürünlerinin dünyaya pazarlanması. 4- Demiryolu ağının diğer ulaştırma sistemleri ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde akıllı ulaşım altyapıları ve sistemleri geliştirilmesi. 5- Uluslararası kombine taşımacılık ve hızlı tedarik zinciri yönetiminin kurulması ve yaygınlaştırılması. 6- Demiryolu araştırması, eğitim ve sertifikasyon konusunda dünyada söz sahibi olunması, 7- Boğazlar ve Körfez geçişlerinde demiryolu hat ve bağlantılarının tamamlanarak Asya-Avrupa- Afrika kıtaları arasında önemli bir demiryolu koridoru haline gelinmesi. 8- Demiryolu ulaştırması faaliyetlerinin düzenlenmesi ile ilgili yasal ve yapısal mevzuatın uluslararası ve AB 17 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ mevzuatları paralelinde güncellenmesi. 9- Demiryolu ağının diğer ulaştırma modları ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde akıllı ulaşım altyapıları ve sistemleri ile donatılması. 10- Demiryolu yük taşımacılığında yüzde 20’ye, yolcu taşımacılığında ise yüzde 15’e ulaşılması. DENİZCİLİK: 1-30 milyon DWT olan Türk deniz filosunun 50 milyon DWT’ye çıkarılması. 2-17 bin 500 olan yat ve tekne bağlama kapasitesinin 60 bine çıkarılması. 3-Türkiye’nin IMO, ILO, Paris, Akdeniz, Karadeniz ve Karadeniz MoU’daki deniz emniyeti ve denetim performansı açısından lider ve yönlendirici bir ülke haline gelmesi. 4- İstanbul’da iki, Çanakkale, Antalya, İzmir ve Mersin’de birer olmak üzere yeni kruvaziyer limanlarının yapılaması. 18 ENDÜSTRİ OTOMASYON 5-Denizcilik eğitimindeki kalite korunarak, dünyada öğrenci ve gemi adamı açısından 5. sırada yer alması. 6- Transit konteyner elleçleme miktarları bakımından Mersin Bölgesi’nin Güney ve Doğu Akdeniz Bölgesi’nde lider olması. 7-Türk gemi filosunun en az yüzde 10’unun doğa dostu alternatif yakıt kullanan gemilerden oluşturulması. 8-Dünyada lider konumda bulunan tersaneler ile birlikte yürütülecek ortak projeler sonucunda offshore yapılar ile LNG, LPG, CNG, tanker gemileri üretebilme konusunda konsorsiyumlar oluşturularak, Türk tersanelerinin de bu alanda söz sahibi olabilmesini sağlamak. 9-Gemi inşa sektörünün en az yüzde 90 katkı payıyla gemi üretimi yapmasının sağlanması. 10- Akdeniz’de en az 6 adet 250 ile 400 m boy aralığındaki gemilere havuz hizmeti verebilecek ve gemi onarım altyapısı olan “Deniz Endüstri” tesisinin kurulması. ENDÜSTRİ OTOMASYON HAVACILIK VE UZAY TEKNOLOJİLERİ: 1- “Havalimanı Kenti” konseptinin uygulanabilir olduğu havalimanlarının belirlenmesi ve bu yönde gerekli çalışmaların yapılması. 2- Yerli uçak yapımı için teşvik ve gerekli düzenlemelerin yapılması, ana alt sistemleri büyük oranda yerli olmak üzere değişik çapta ve değişik teknolojilere sahip yurt içi özgün tasarımlı uçakların geliştirilip, sertifikalı olarak seri üretime geçmesi. 3-Yerli yakın uzay gözlem aracı geliştirilmesi. 4- Türkiye’nin SES gibi stratejik önem taşıyan projelerde ve bölgesel işbirliklerinde yer alamsı. 5-İnsansız hava araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması, bu araçların hava sahalarında etkin ve emniyetli uçuşunu temin edecek düzenlemelerin yapılması. . 6-Sıfır yer çekimi sağlayan uçak (kısıtlı bir süre için yerçekimsiz ortam oluşturabilen büyük gövdeli uçak) DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ projesi başlatılarak yaygın kullanıma sunulması. (Ge niş gövdeli bir uçak satın alınıp buna uygun olarak iç kabin düzenlemesinin kurgulanması.) 7- Tüm uyduların ve yer kontrol istasyonlarının tüm alt sistemlerinin (donanım ve yazılım olarak) tamamen milli imkan ve kabiliyetlerle tasarlanıp üretilmesi. 8- Türkiye’nin kendi LEO ve GEO yörünge uydu fırlatma sistemine (fırlatma rampası, roketi v.b.) sahip bir ülke haline gelmesi; milli (uzaya) fırlatma üssünün kurulması. 9- Yakın gök cisimlerine erişim sağlanarak, örnek toplayabilecek ve geri gelebilecek bir uzay aracının tasarlanması (TurkAster Projesi) 10- Uzaya elektrik üreten güneş panelleri yerleştirip burada üretilen elektrik enerjisini radyo frekans dalgaları ile yeryüzüne ulaştıracak bir proje gerçekleştirilmesi.” 19 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON AKILLI ULAŞIM SİSTEMLERİ Ulaştırma Bakanlığı Uzmanı Hasan Tufan, Eylül 2014 tarihli ve “Akıllı Ulaşım Sistemleri Uygulamaları ve Türkiye İçin Bir AUS Mimarisi Önerisi” isimli tezinde şöyle diyor: “Aniden ortaya çıkan fırtına ve deprem gibi olağanüstü doğa olaylarında toplu olarak insanların bir noktadan diğer bir noktaya taşındığı, yakıt tüketimi ve araç emisyonlarının en aza indirgenerek yüklerin ulaştırıldığı, gerçek zamanlı araç ve konum bilgileri sayesinde zaman ve maliyet açısından en avantajlı yolculukların sağlandığı ulaştırma sistemlerinin oluşturulması zor bir hedef olarak görünebilir. Hatta ulaşım araçlarının etrafında olup biten hava şartları, trafik sıkışıklığı, potansiyel diğer tehlikeler gibi her türlü durum hakkında sürücüleri uyararak kazaları en aza indirgeyen ve sistem kapasitesinin azami derecede kullanılmasını sağlayan bir ulaştırma sistemini oluşturma da gerçekten elde edilmesi güç bir amaç olarak değerlendirilebilir. Ancak güvenli, verimli ve sürdürülebilir bir ulaştırma sistemi için günümüzdeki bilimsel gelişmeler sayesinde üretilen teknolojilerin farklı alanlarda kullanımı, genel olarak Akıllı Ulaşım 22 Sistemleri (AUS) olarak tanımlanmaktadır. Farklı kaynaklarda diğer ulaştırma modları için geliştirilen bilgi ve iletişim teknolojileri için de AUS tanımlamasının geçerli olduğu belirtilse de, uluslararası standartlarda kabul edilen şekliyle AUS, karayolu ulaştırmasında ortaya çıkan bir kavramdır. AUS şehirlerarası ve şehir içi yollardan oluşan karayolu ağında yer alan altyapı ile üstyapının işletilmesi ve yönetimine yönelik bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı sistem mühendisliği uygulamalarıdır. AUS, karayolu ulaştırması sistemlerinin verimliliğini artırmak, emniyetini sağlamak, çevreye olan yararlarını arttırmak, trafiği ve altyapıları yönetmek üzere çeşitli sistemler ile uygulamaların araştırılması, planlanması, tasarımı, entegrasyonu ve çalışır hale getirilmesinden oluşan bir mühendislik disiplinidir. Bu disiplin içerisinde stratejik planlama, sistem mimarisinin oluşturulması, teknolojilerin, verilerin ve iletişimin birden çok modda ve değişik yetki alanlarında birlikte çalışabilirliğin (inter-operabilite) sağlanması, gerçek zamanlı verilerin izlenmesi ile zamanlı ve doğru kullanıcı bilgileri de yer almaktadır. AUS paydaşları, bu alanda çok disiplinli bir yapı içerisinde çok geniş ENDÜSTRİ OTOMASYON bir perspektifte teknik uzmanlar ile farklı birçok kullanıcıdan teşekkül etmektedir. Her bir paydaşın çok modlu bir AUS planlanması, geliştirilmesi, yönetilmesi ve yürütülmesi için kendi bilgilerini ve bakış açılarını bu disipline aktarmaları gerekmektedir. İnşaat mühendisleri, elektrik ve elektronik mühendisleri, sistem mühendisleri, şehir ve bölge plancıları, lojistik, siyaset, finans ve işletme uzmanları, kamu güvenliği ve acil durumlarda görevli personel ve ulaştırma altyapısı ile bir şekilde ilgisi olan farklı disiplinlerden birçok kişi AUS paydaşları kapsamında değerlendirilebilir. Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Sağladığı Faydalar: AUS uygulamaları, karayolu ulaştırmasının altyapısını kuran, işleten ve kullanan kişilerin veya kurumların maruz kaldığı maliyetlerin azalmasını sağlayarak verimliliği arttırmakta, seyahat bilgileri ile etkin talep yönetimini bir araya getirerek seyahat seçeneklerini ve mobiliteyi çoğaltmaktadır. Benzer biçimde, verimlilik ile birlikte çevreye olan zararlı etkilerin azalmasına neden olmakta ve kaynakların etkin kullanılmasını sağlamakta olup, emniyet ile güvenliğe yönelik uygulamalar ile de insan sağlığı ve sosyal yapının korunmasına yardımcı olmaktadır. AUS uygulamalarının toplumun genelini ilgilendiren karayolu ulaştırması güvenliği ve emniyetine olan katkısı, AUS’nin faydaları DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ arasında ilk sırada gelmektedir. Bu alanda karayollarında seyreden araçların diğer araçlarla, altyapı ile araç kullanıcıları arasındaki etkileşimi sırasında sürücüye yönelik yardımcı sistemler, trafik kazaları sırasında sağlık ve emniyet birimleri ile kazalara müdahalenin en kısa zamanda sağlanmasına yönelik sistemler örnek gösterilebilir. ABD’de ATDM (Active Transportation Demand Management – Aktif Ulaştırma Talep Yönetimi) programı, trafik kazaları yönetimi, acil trafik operasyon yönetimi uygulamaları ve bağlantılı araç uygulamaları emniyetin iyileştirilmesine yardımcı bir takım uygulamalardan ibaret bir programdır. Bu program kapsamındaki uygulamalar ile birlikte emniyet kemeri kullanımının yaygınlaşması, alkollü araç kullanımın azaltılması, motorlu araç ve karayollarının iyileştirilmesi gibi tedbirlerle birlikte 2010 yılında otoyollarda gerçekleşen trafik kazaları ölüm oranı, 1980 yılındaki oranlara göre % 35’den fazla azalma göstermiştir. Bu tür uygulamalar ile sadece araç içerisindeki yol kullanıcıları değil aynı zamanda yayaların da emniyetinin sağlanmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Yine, özellikle tehlikeli yüklerin taşınması sırasında meydana gelebilecek olumsuz durumların engellenmesi adına da AUS uygulamalarından istifade edilebilmekte, tehlikeli yük taşıyan araçların ve taşıdıkları yüklerin izlenmesi, acil durumlarda bu araçların yönlendirilmesi için AUS uygulamaları geliştirilmektedir. Ayrıca trafik halindeki karayolu kullanıcılarının kural ihlallerini tespit eden AUS 23 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ uygulamaları, sürücülerin kurallara uyma davranışını geliştirmelerine yardımcı olurken muhtemel kazaların engellenmesine yardımcı olmaktadır. Karayolu üzerinde seyreden araçların maruz kalabileceği meteorolojik olayları haber veren, yol üzerindeki bozulmaları veya bakım işlemlerini önceden haber veren AUS uygulamaları ile de olası kötü durumlarla karşılaşılması önlenebilmektedir. AUS uygulamaları özellikle ticari araçlarda yolculuk süresinin azaltılmasını ve araçların rota takipleri yapılarak işletme maliyetlerini düşürülmesini sağlamaktadır. Böylece sağlanacak ekonomik tasarruf, bireysel olarak işletmecilerin karlılığını arttırırken ulusal ölçekte ekonomilerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesini ve rekabetin adil olmasını sağlamaktadır. Karayolu altyapısında yapılan çalışmaları veya hava olaylarını haber veren bazı AUS uygulamaları ticari filoların rotalarını daha etkin bir şekilde belirlemelerine yardımcı olabilmektedir. Benzer şekilde, ücret toplama sistemlerinin otomatik ve 24 ENDÜSTRİ OTOMASYON daha hızlı çalışır bir şekilde olmasını sağlayan AUS uygulamaları, ücret ödeme kuyruklarını kısaltmakta olup, kullanıcılara daha hızlı seyahat imkânını makul ücretler karşılığında sunabilmektedir. Yukarıda bahsedilen örnek AUS uygulamalarının sağladığı başka bir fayda da özellikle fosil yakıt kullanımına dayalı olan karayolu ulaştırması sistemlerinde daha az enerji ile daha verimli seyahatin yapılmasına olanak sağlamasıdır. Böylece zararlı gaz emisyonları miktarı azaltılabilmekte ve kaynakların doğru kullanılması yoluyla çevre dengesi sağlanabilmektedir. Özellikle kent içindeki trafik sıkışıklığını yönetmekte kullanılan AUS uygulamaları ile kentte yaşayan insanların daha sağlıklı bir çevrede yaşamaları sağlanarak insanların yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olunmaktadır. AUS uygulamalarının yaygınlaşmasının iktisadi açıdan sağlayacağı başka bir fayda da teknolojiye dayalı bu sektörde faaliyet gösteren ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ şirket sayısının artması ile birlikte, bu alandaki istihdamın artması ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile küresel ölçekte yeni pazarlara açılımın gerçekleşmesidir. ABD’de AUS uygulamaları üreten şirketlerin 2009 yılındaki toplam gelirleri 48 milyar ABD Doları olarak, bu şirketlerde çalışan personel sayısı 180.000, tüm değer zincirindeki istihdam ise 445.000 olarak tahmin edilmektedir. Özetle, AUS uygulamalarının doğrudan ve dolaylı birçok faydası bulunmakla beraber, esas faydasının karayolu ulaştırmasının daha verimli, daha güvenli ve çevreye daha duyarlı hale getirilmesi olduğu görülmektedir…” Ulaştırma Bakanlığı Uzmanı Sayın Hasan Tufan, tezinin devamında ülkeler bazında AUS uygulamaları ile örneklemeler yapmış. Şöyle diyor Sayın Hasan Tufan: “Gelişmiş ülkelerin tümünde ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda, çeşitli AUS uygulamaları mevcuttur. Diğer bilgi ve iletişim teknolojileri uygulamalarında olduğu gibi bu alanda da bazı gelişmiş ülkelerin özellikle bu teknolojilerin geliştirilmesi konusunda öncü olmalarından dolayı ilk sıralarda yer aldığı gözlenmektedir. Japonya, Güney Kore, ABD, Singapur, Almanya, Birleşik Krallık, İsveç, Hollanda, Kanada, Avustralya gibi ülkelerin başını çektiği yani hem bu teknolojileri geliştirip üreten hem de bunları mevcut ulaştırma sistemlerine iyi bir şekilde uygulamada engin tecrübeleri bulunan ülkelerin yanı sıra Brezilya, Çin, Tayvan gibi ülkelerin de bu alanda önemli mesafeler kaydettiği bilinmektedir. Farklı ülkelerden değişik uygulamaların anlatılacağı bu bölüm için uygulamaları belirli bir sınıflandırma yaparak anlatmak yerine daha bütüncül bir yaklaşım yakalamak adına her ülke ile ilgili bilgiler verilmektedir.” Biz örneklemelerden sadece ikisini aktarıyoruz. “Japonya’da AUS Uygulamaları: Dünya genelinde devlet tarafından verilen önem, AUS uygulamalarından faydalanan vatandaş sayısı ve bu uygulamalarda kullanılan teknolojilerin gelişmişliği açısından en ileri ülkelerden olan Japonya’nın bu alandaki ana hedefi trafik sıkışıklığının, trafik kazalarının ve çevresel etkilerin azaltılması gibi trafik sorunlarını çözmek için insanları, yolları ve araçları bilgi ve iletişim teknolojileri yardımıyla entegre etmektir. AUS uygulamalarını yaygınlaştırmak üzere oluşturulan idari yapıda Japonya Arazi, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm Bakanlığı, İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı, Ekonomi, Ticaret ve Sa- nayi Bakanlığı ile Ulusal Polis Teşkilatı yer almaktadır. Ülke geneli için oluşturulan kapsamlı AUS planında navigasyon sistemlerindeki gelişmeler, elektronik ücret toplama sistemleri, güvenli sürüşe destek olunması, trafik yönetiminin optimizasyonu, karayolu yönetiminde verimliliğin arttırılması, toplu taşımaya destek sağlanması, ticari araç operasyonlarında verimliliğin arttırılması, yayalara ve acil müdahale araç operasyonlarına yardımcı olunması gibi faaliyetler yer almaktadır. Japonya’da devletin 2013 yılında kabul ettiği ‘Dünya’nın En Gelişmiş Bilgi Teknolojileri Toplumunun Oluşturulması’ hedefine paralel olarak AUS ile ilgili olarak 2018 yılında trafik kazaları sonucunda yaşanan ölüm sayısının 2.500’e düşürülmesi ve 2021 yılına kadar ‘Dünya’nın En Emniyetli Karayolu Trafiği Toplumu’ olunması şeklinde iki stratejik amaç belirlenmiştir. Ülke genelinde gerçek zamanlı trafik bilgisi ya karayolu içerisine ya da yanlarına yerleştirilmiş sabit algılayıcı veya aygıtlar yardımıyla ya da taksi gibi araçlara yerleştirilmiş ya da trafik içerisindeki olayları bildirme özelliğine sahip cep telefonu gibi mobil cihazlar yardımıyla sağlanmaktadır. Japonya’da ilk AUS uygulaması 1973 yılında Metropoliten Otoyolu’na kurulan trafik kontrol merkezi olmakla birlikte, Japonya ulusal ölçekte böyle bir sistemi ilk defa 1990’lı yıllarda VICS adıyla kurmuş olup, 2003 yılından itibaren sistemin genişletilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu sistemle trafikteki sıkışıklık, trafik kısıtlamaları gibi durumlara ilişkin bilgiler VICS merkezinde toplanarak işlenir. Bu bilgiler daha sonra radyo dalgası veya kızılötesi vericiler ve FM çoklamalı yayın ile yazı, basit grafik ve harita şeklinde navigasyon sistemleri ve diğer araç içi sistemlerde görüntülenmek üzere iletilir. Sistem yılın her günü 24 saat boyunca çalışmakta olup, 2013 yılı itibariyle bu sistemdentrafikteki36 milyon araç gerçek zamanlı bilgi alabilmektedir. Bu sistem sayesinde 2010 yılında 2,4 milyon ton daha az CO2 salınımı sağlandığı tahmin edilmektedir. 25 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ Japonya’da faaliyet gösteren diğer bir AUS uygulaması UTMS (Universal Traffic Management System – Evrensel Trafik Yönetim Sistemi) olup, bu sistemin amacı emniyetli, rahat ve çevreye en az yük getiren bir trafik ortamı yaratmaktır. Sistem gerçek zamanlı trafik bilgisini araçlar ile trafik yönetim merkezleri arasında iki yönlü haberleşme sistemini oluşturan kızılötesi vericiler yardımıyla çalışmaktadır. Sistem ayrıca trafiğin akışını önceden tahmin ederek güvenli sürüş desteği vermekte insanların ve yüklerinin daha etkin bir şekilde karayolunda seyahat etmesine yardımcı olmaktadır. UTMS kapsamında yer alan bazı alt sistemler 2012 yılı sonu itibariyle tüm illerde kullanılmakta olan ve radyo yayınları, trafik işaretlerine ilave olarak kızılötesi vericiler ile araç içi bilgi sistemlerine bilgi sağlayan AMIS (Advanced Mobile Information Systems – İleri Mobil Bilgi Sistemleri), 2013 itibariyle 15 ilde kullanılan acil durumlarda trafik lambası gibi trafik işaretlerini acil durum yardım ekiplerinin çok daha hızlı bir şekilde olay yerine intikal etmesini sağlayan FAST (Fast Emergency Vehicle Preemption Systems – Hızlı Acil Durum Müdahale Araçlarını Öne Alım Sistemleri), 2013 itibariyle 40 ilde çalışan ve yine trafik işaretlerini ayarlamak suretiyle toplu taşımayı 26 ENDÜSTRİ OTOMASYON kullanan insanların daha hızlı ve rahat seyahat etmesini sağlayan PTPS (Public Transportation Priority Systems – Toplu Taşıma Öncelik Sistemleri), trafik kontrol merkezleri ile doğrudan bağlantısı olmayıp yol kenarı tehlike durumları tespit cihazları ile sürücüleri arka taraftan çarpma veya trafik işaretleri konusunda sürüş anından uyaran ve altyapıdan araca bilginin aktarıldığı DSSS (Driving Safety Support Systems – Sürüş Emniyeti Destek Sistemleri) ile Ulusal Polis Teşkilatı tarafından araç üzerindeki cihazlara sürüşe ait tarihsel bilgilerin işlenerek belli güzergâhtaki işaretlemelerin ayarlandığı ve geliştirildiği Ar-Ge projeleridir. Japonya’daki başka bir AUS uygulaması, yine sıkışıklığı azaltma amacını güden ‘Akıllı Yol’ projesidir. Bu projede, Japonya devlet kurumları ile özel sektör kuruluşları işbirliği içerisinde altyapı-araç haberleşme teknolojisinden yararlanarak gelecek nesil karayollarını oluşturmaktadır… Araçlar arasındaki mesafenin ayarlanmasında sürücülere yardımcı olan akıllı hız sabitleme sistemi kullanılarak yolun bozuk olan kesimlerinde ya da yokuş olan yerlerinde trafikteki ENDÜSTRİ OTOMASYON akıcılığı sağlayan bu projeyi Japon Ulusal Arazi ve Altyapı Yönetimi Enstitüsü ile Japon otomobil üreticileri birlikte yürütmektedir. Yine bu proje kapsamında yol kenarına yerleştirilen ve ‘AUS noktası’ olarak isimlendirilen sensör ve vericiler yardımıyla otopark gibi ücret ödenmesi gereken yerlerde nakit olmayan ödeme işlemleri için araştırma faaliyeti de yürütülmektedir. Japonya’daki AUS uygulamalarından başka birisi de elektronik ödeme sistemidir. İlk defa Mart 2001’de uygulamaya konulan bu sistemle, ülke genelindeki 24 işletmeci kablosuz haberleşmeden faydalanarak hem otoyollarda hem de şehir içi anayollarda yol ücretlerinin tahsilâtını tek sistem üzerinden gerçekleştirmektedir. 2013 yılı itibariyle günde 6,4 milyon aracın kullandığı sisteme dâhil olan araç sayısı 40 milyon civarındadır. Bu sistemin kullanımı ile yılda CO2 salınımında 210 Bin Ton, karayollarındaki sıkışıklıkta da %30 azalma sağlandığı hesaplanmıştır. Bu alandaki diğer bir proje ise ASV (Advanced Safety Vehicle – İleri Emniyet Aracı) projesi olup, bu projenin ilk adımları 1991 yılında devlet, akademik çevre ve sanayi işbirliği ile araçlarda DSSS teknolojilerinin yaygınlaştırma çalışmaları ile başlamıştır. Bu projede son olarak çarpışmayı önleyici otomatik frenleme sistemi, elektronik stabilite programı (ESP) ve sürücü uyarı sistemleri gibi araç içi teknolojilerinin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Yukarıda sayılan projelerin yanı sıra Japonya’da VICS projesini destekleyici nitelikte olan ve her bir aracın kendi konumuna ait bilgiyi gönderdiği bilgi alma sistemi de kayda değer bir AUS uygulamasıdır. Bütün bu uygulamalarda kullanılan haberleşme sistemlerinin frekans tahsisi ile standart belirleme işlemini yapan İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı araç- yaya, araç-araç haberleşme sistemleri için kullanılacak 700 MHz (Mega Hertz) frekans bandında çalışan DSSS sistemlerinin araştırma faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca 79 GHz bandını kullanan radar sistemleri ile kavşak vb. yerlerde otomobillerin yayaları ve diğer motorlu araçları daha iyi bir şekilde görmesini sağlayacak, DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ daha yüksek çözünürlüğe sahip sistemler üzerinde çalışmalar da devam etmektedir. Yük taşıyan kamyonların bir katar şeklinde birlikte hareket etmesini amaçlayan ve Japonya’daki kamyon üreticilerini bir araya getiren başka bir projede ise gelişmiş bir akıllı hız sabitleme sistemi üzerinde çalışılmaktadır. Yine şehir içi toplu taşıma sistemleri ile özellikle akıllı durak ve entegre devre kartları kullanan yerel yönetimlere merkezi yönetim tarafından destek sağlanmaktadır. AUS uygulamaları, 2011 yılı Mart ayında yaşanan depremde, olayın üzerinden 24 saat içerisinde araçların hareketine dair bilgilerin internet üzerinden paylaşılmasına yardımcı olmuştur. Amerika Birleşik Uygulamaları: Devletleri’nde AUS Amerika Birleşik Devletleri de AUS konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden birisidir. Ülke genelindeki uygulamalar için oluşturulan ABD Ulusal AUS Mimarisinde seyahat ve trafik yönetimi, toplu taşıma yönetimi, elektronik ödeme, ticari araç işlemleri, acil durum yönetimi, gelişmiş araç emniyet sistemleri, bilgi yönetimi ve bakım ve inşa yönetimi başlıkları şeklinde kullanıcı hizmetleri tanımlanmıştır (USDOT RITA, 2014a).Bu mimaride, AUS için öngörülen kurumsal yapılanma içerisinde Kongre tarafından ülkenin genel politikası tespit edilmekte olup, ABD Ulaştırma Bakanlığı da yasaların yürütülmesinden, yorumlanmasından ve düzenlenmesinden sorumludur. Eyalet meclisleri ve eyaletlerin ulaştırma idareleri kendi uygulamalarını gerçekleştirmekte olup kar amacı gütmeyen kuruluşlar olan IEEE, AUS Amerika gibi dernekler özel sektör ve devlete danışmanlık rolünü üstlenmektedir. Özel sektörün uzmanlığı AUS için gerekli görülmekte, otomobil üreticilerinden telekomünikasyon şirketlerine, girişimcilerden taşımacılık şirketlerine kadar özel sektör temsilcilerinin pazarlama, finans, operasyon ve Ar-Ge alanlarındaki tecrübeleri karar verme süreçlerini etkilemektedir. Bu yapıda, sistemlerin doğrudan kullanıcısı durumunda olan sürücüler, yolcular 27 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ve yayalardan oluşan halk faydalanıcılar olarak yer almaktadır. ABD genelinde trafik sıkışıklığı ilgili yapılan bir araştırma sonucunda trafik sıkışıklığına sebep olan ana faktörler karayollarında oluşan darboğazlar, trafik kazaları, çalışma yapılan bölgeler, kötü hava koşulları, trafik ışıkları zamanlamasının yetersiz olması ve diğer olaylar olarak sıralanmaktadır. Trafikte sıkışıklığın önlenmesine yönelik olarak geliştirilen trafik yönetim sistemlerinin ABD tarihindeki izleri 1960’lı yıllara kadar gitmektedir. 1965 yılında Kaliforniya’da otoyola araç girişini kontrol etmek için tasarlanan ve ‘ramp meter’ olarak isimlendirilen trafik ışıkları ile ilgili deneylerin yapıldığı bilinmektedir. 1970’li yıllarda da ABD Federal Otoyol İdaresi tarafından bilgisayar tabanlı trafik ışığı kontrol sistemleri oluşturulmaya başlanmıştır. ABD’de bir trafik yönetim sisteminin temel olarak sistem değerlendirmesi, strateji belirlenmesi, stratejinin gerçekleştirilmesi ve stratejinin performans değerlendirmesinin yapılması şeklinde 4 işleve sahip olması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca bu trafik yönetim sistemleri, uygulamanın türü, uygulandığı coğrafi bölgenin büyüklüğü ve teknolojilerin işlevine göre kategorilere ayrılabilmektedir. ABD Ulusal AUS Mimarisinin son sürümünde bu alanda 26 28 ENDÜSTRİ OTOMASYON adet hizmet paketi yer almakta olup, bu bölümde bunlardan bazıları anlatılmaktadır. Trafik yönetim sistemlerinde veri toplama alt sistemi, sistemin durumunun ve yönetim stratejisinin değerlendirilmesi için kullanılmaktadır. Burada trafiğin hacmi, hızı, doluluk oranı, filo araçlarının konumu, kuyrukların uzunluğu, toplu taşıma kullanım oranı, kazaların durumu, asfaltın durumu, hava olayları ve diğer özel durumlarla ilgili bilgiler toplanmaktadır. Genel olarak, veriler sistem merkezine iletilmekte olup, bazen de yol kenarı denetleyiciler tarafından yerinde de kullanılabilmektedir. Toplanan veri, gerçek zamanlı olabilmekle birlikte çevrimdışı uygulamalar için arşivlenebilmektedir. Veri toplama klasik yöntemlerle birlikte uygulamaya bağlı olarak altyapıya yerleştirilen detektörler, CCTV kameralar, çevresel sensörler, toplu taşıma otomatik yolcu sayaçları ve diğer haberleşme cihazları ile yapılabilmektedir. Motorlu araçların tespitinde kullanılan araç detektörleri özellikle trafik ışıkları ile kontrol edilen karayolu kesimlerinde yıllardır kullanılan cihazlar olup, son dönemde mühendisler tarafından geliştirilen ve araçların hareketlerine ilişkin farklı bilgileri ENDÜSTRİ OTOMASYON algılayabilen teknolojiler ABD genelinde yaygınlık kazanmıştır. Nokta tespiti olarak adlandırılan uygulamalarda kontrol edilen bölgedeki tüm trafiğin hareketi kapsam altındadır. Bu uygulamalarda kullanılan bazı teknolojiler 1960’lardan beri kullanılan endüktif döngü sistemleri, radar teknolojileri, lazer teknolojileri, video kameralar ve video işleme sistemleri, manyetometreler, kızılötesi detektörler, LED (Light Emitting Diode – Işık Yayan Diyot) detektörler, cep telefonları, bluetooth ve kablosuz sensör ağlarıdır. Nokta tespiti uygulamalarında seyahat süreleri ve hızın belirlenmesinde özellikle ana yollar ile trafik yoğunluğunun çok olduğu kesimlerde yaşanan zorluklar elektronik gişe okuyucuları, bluetooth okuyucular, otomatik plaka tanımlama sistemi gibi otomatik araç tanımlama sistemleri ve özel sektör tarafından kullanılan GPS tabanlı otomatik araç konumlandırma sistemleri yardımıyla aşılabilmektedir. Trafik yönetim sistemi uygulamalarından biri olan otoyol yönetiminde otoyol kullanımının verimliliğini artırmak için kararlaştırılan politikalar, stratejiler ve teknolojilerden yararlanılmaktadır. Buradaki ana hedef, emniyeti artırırken sıkışıklığı en aza indirmek olarak belirlenmiştir. Bu hedef doğrultusunda kullanılan stratejiler arasında ‘ramp meter’, bilgi dağıtımı, şerit yönetimi ve aktif trafik yönetimi yer almaktadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere ‘ramp meter’ otoyollara yan yollardan katılımları trafik ışıkları yardımıyla kontrol etmeye dolayısıyla otoyol trafiğindeki hacmin kontrollü bir şekilde azalıp artmasına yardımcı olan bir sistemdir. Bu sistemin yanı sıra otoyol girişlerinin trafik kazaları, kötü hava koşulları vb. sebeplerden dolayı kapatılması, birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılan özel şerit uygulaması, otoyol çıkışlarında trafik ışıkları ile kontrol gibi uygulamalar da bu amaçla uygulanan stratejilerdir. Seyir halindeki araçlara ve sürücülerine bilgi dağıtımı ise dinamik mesaj işaretleri DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ (DMS – Dynamic Message Sign) ve karayolu danışma radyosu olarak isimlendirilen sistemler ile yapılmaktadır. Bu sistemlerle ile örneğin bir kaza durumunda sürücülere alternatif güzergâhlar tavsiye edilebilmesi gibi imkânlar sağlanabilmektedir. DMS yerine VMS ya da CMS (Changeable Message Sign – Değişebilir Mesaj İşareti) kısaltmaları da kullanılabilmektedir. ABD’de son dönemlerde kullanımı artan bir strateji olan şerit yönetiminde araçların durumu ve türüne ya da yol ücretlerine göre bazı araçların sadece belirlenen şeritleri kullanabilmesine olanak verilmektedir. Sadece otobüslerin ya da kamyonların gideceği şeritler (TOT – Truck Only Toll), birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılan şeritler (HOV – High Occupancy Vehicle) ve ekspres gişe şeritleri, bu stratejinin uygulamaları arasında yer almaktadır. Aktif trafik yönetimi sistemlerinde ise yolun durumuna göre hız limitlerini, şerit değişimini düzenleyebilen değişken hız limiti işaretleri ve dinamik şerit değiştirme işaretleri, otoyol kenarı acil durak yerleri, otoyolda oluşan kuyruklara ilişkin bilgilendirme sistemleri yer almaktadır. Kent içi trafik yönetim sistemleri de otoyol yönetim sistemlerine benzer uygulamaları içermekte olup, bu sistemlerin başta gelen uygulaması trafik ışıklarını kontrol eden sinyalizasyon sistemleridir. Bu sistemler önceden zamanlanmış, yarı adaptif ve tam adaptif olmak üzere üç şekilde üretilmektedir. Bu sistemler aynı zamanda kentlerdeki demiryolu geçitleri ve köprüler ile entegre bir şekilde tasarlanmakta olup, gerektiğinde köprü altından geçen teknelere ya da demiryolundaki trenlere öncelik verilebilmektedir. Benzer bir şekilde kentlerde toplu taşımada kullanılan ve kendilerine ayrılmış şeritte seyreden otobüs gibi araçlara örneğin kırmızı ışık süresini azaltarak öncelik veren ve toplu taşımayı teşvik eden uygulamalar da mevcuttur. Kent içinde uygulanan diğer bir sistem ise sürücülerin kendilerine müsait bir park yeri bulmasında yönlendirici işaretler ile yardımcı olan otopark kılavuz bilgi sistemidir. ABD’de farklı otoyolların, kent içi yolların, otoparkların ve toplu taşıma sistemlerinin işletmeciliğini yapan kuruluşların kullandığı trafik yönetim sistemlerini bir araya getirmeyi amaçlayan ve ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından 2005 yılında başlatılan bütünleşik koridor yönetimi çalışmaları sürdürülmektedir. ABD genelinde 2005-2008 yılları arasında 6.000 kişinin hayatını kaybettiği, 400.000 kişinin yaralandığı 1,3 milyon kazanın birincil sebebi olan kötü hava koşulları, atmosfer olaylarının ulaştırma sistemlerinin emniyeti üzerindeki etkisini göstermektedir. Bununla beraber, karayollarında kazalardan sonra sıkışıklığa da neden olan 29 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ikinci ana faktör yine hava olaylarıdır. ABD Ulaştırma Bakanlığı, hava koşullarının bu olumsuz etkilerini en aza indirmek üzere karayolu hava durumu yönetim programını ilgili işletmeciler ve meteoroloji kuruluşları ile birlikte hayata geçirmiştir. Bu sistemde karayolundaki trafiği etkileyen rüzgâr, yağmur, sel, kar, buzlanma, sis gibi hava olaylarını tespit edebilen çevresel sensör istasyonları bulunmaktadır. Bu istasyonlardan gelen bilgiler, hem sürücülere hem de bu yolları işleten kuruluşlara iletilmekte olup, sürücülerin seyahatlerini doğru ve zamanlı bir şekilde planlamaları konusunda işletmecilerin de trafiği etkileyen bu olayları bertaraf etmesi hususunda yardımcı olunmaktadır. ABD’de trafik yönetim sistemlerinin elde ettiği bilgileri seyahat eden kullanıcılara iletmeye yarayan kullanıcıların direkt olarak trafik bilgisini almasını sağlayan 511 numaralı telefon hattı, televizyon ve radyo bültenleri ile kiosklar özellikle son yıllarda internet, akıllı telefon ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile geleneksel yolcu bilgi sistemleri olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Gelişmiş yolcu bilgi sistemi olarak değerlendirilen internet siteleri, akıllı telefon uygulamaları, elektronik posta ve sosyal medya mesajları ile hem seyahat öncesinde hem de seyahat sırasında seyahatin süresini ve rahatlığını etkileyen bilgiler kolaylıkla elde edilebilmektedir. ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından toplu taşımaya yönelik AUS uygulamaları filo operasyonları ve yönetimi, yolcu bilgisi, emniyet ve güvenlik, otomatik bilet ödemesi, bakım ve diğer olmak üzere altı başlıkta değerlendirilmektedir. Filo operasyonu ve yönetimin- 30 ENDÜSTRİ OTOMASYON de, toplu taşımada kullanılan otobüslere yerleştirilen kablosuz yerel ağ anteni ile yolcu sayısı gibi bilgiler bu araçlar duraklara geldiğinde kablosuz olarak merkezi veri sunucularına aktarılabilmektedir. Yine yol kenarındaki trafik ışık denetleyicilerine konulan alıcılar ile benzer bilgiler seyahat halindeki otobüs içerisinde yerleşik bilgisayardan gönderilebilmektedir. Toplu taşıma filosunda yer alan araçların konumlarını tespit edebilen ve entegre bir GPS alıcısı bulunan sistemler de araçların konum bilgilerini merkezi bir veri sunucusuna aktarmaktadır. Bilgisayar destekli araç kalkış yazılımları ile gerçek zamanlı olarak araçların belirlenen hareket sürelerine göre sefere başlanması sağlanmakta, böylece gecikmelerin önüne geçilmesine çalışılmaktadır. Ayrıca otomatik yolcu sayma sistemi, araç içi emniyet sistemleri, şerit kontrol sistemleri, duraklara düzgün bir biçimde yanaşılmasını sağlayan yardımcı sistemler bu başlıktaki diğer uygulamalardır. Bununla birlikte yolculuk öncesinde, yolculuğun başlayacağı durakta, yolculuğun devam ettiği tüm duraklarda, araç içinde ve park-et-sür uygulamasının olduğu yerlerde yolcu bilgilendirmesi yapılmaktadır. Bu bilgilendirme yapılırken DMS, sabit ya da mobil internet, etkileşimli sesli cevap sistemleri, SMS (Short Message Service – Kısa Mesaj Hizmeti), akıllı telefon uygulamaları ve sosyal medyadan faydalanılmaktadır. Ayrıca ulusal ölçekte trafikle ilgili bilgilendirme yapan 511 hattının yanı sıra, ABD Federal Haberleşme Komisyonu yerel ve bölgesel idareler için canlı operatörden acil durumlar haricindeki bilgilerin alınabildiği 311 hattını ve otomatik cevaplama sistemini kullanan 211 hattını tahsis etmiştir. Yine özel şirketler tarafından geliştirilen Google Transit, HotStop ve MapQuest gibi uygulamalar, toplu taşımayı kullanan ABD vatandaşlarına bilgiler sunmaktadır. Toplu taşıma araçları üzerine yerleştirilen kameralar ile sürücü davranışları, araç içerisindeki yolcuların hareketleri, aracın trafik içerisindeki durumu takip edilerek toplu taşımada emniyet ve güvenlik arttırılmaya çalışılmaktadır. ‘G-Force’ ismi verilen takip sistemi de toplu taşımada kullanılan otobüslerin çarpma durumunda uyarı vermekte, aracın ani dönüşleri, sert frenlemesi ve ani hızlanması gibi durumları sisteme kaydedilmektedir. Bu sistemin kazaların azalmasına, toplu taşıma işletmecilerine açılan davalara karşı ko- ENDÜSTRİ OTOMASYON ruma sağlamasına, sigorta maliyetlerinin düşmesine, sürücü hareketlerinin daha iyi analiz edilmesine ve araç tamirinde karşılaşılan asıl sorunların tespitine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Toplu taşımada otomatik bilet ödeme sistemi olarak hem manyetik şeritli kartlar hem de akıllı kartlar olarak isimlendirilen içerisinde entegre devre barındıran temaslı, temassız ve çift ara yüzlü kartlar kullanılmaktadır. ABD genelinde sabit bir hat boyunca toplu taşıma yapan otobüslerin büyük bir çoğunluğu bu sistemleri kullanmaktadır. Ayrıca akıllı telefonlara yüklenen bazı uygulamalar ile de toplu taşımada bilet ödemesi gerçekleştirilebilmektedir. Toplu taşımada kullanılan araçlara ait bakım-onarım bilgilerinin işlendiği ve araçların motor, vites, fren donanımlarının ya da yağ, yakıt gibi sıvı seviyelerinin takip edildiği araç parçası takip sistemleri toplu taşımada performansı arttırmaya yönelik uygulamalardandır. Yıllar önce nakit ödemelerin yapıldığı gişeler kaldırılarak araçların DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ durmadan ücret ödemelerini yapabilecekleri ücret toplama sistemleri farklı işletmeci kuruluşlar tarafından kurulmuştur. ABD’de elektronik ücret toplama sistemlerinde DSRC’nin yer aldığı 900 ile 919 MHz bant aralığı ile 5,8 GHz bantları kullanılmakta olup, bu sistemler otomatik plaka okuma sistemleri ile desteklenmektedir. Araçlar ücret ödeme noktasından geçtiklerinde araçlarda bulunan verici ya da etiket okunmakta ve araç tanımlaması yapılmaktadır. Tanımlanan araç bilgisi yol kenarındaki bilgisayar tarafından önceden tanımlı hesap ile eşleştirilerek ilgili hesaptan geçiş ücretini tahsil etmektedir. ABD’de sıkışıklık ve yol durumlarına göre sabit ücretlendirmenin yanı sıra dinamik ücretlendirme uygulamaları da mevcuttur. Özellikle yük taşıyan ticari araçlarda AUS uygulamalarının yaygınlaştırılması açısından, özel sektörün amacı karlılığı artırmak iken; kamunun amacı da düzenleyici mevzuata uyumun sağlanması yo- 31 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON muna ilişkin bilgileri teyit etmek, kaza yerine ilgili ekiplerin sevkini kolaylaştırmak, ölü, yaralı ve kaza enkazı ile acil müdahale ekiplerini karayolundan hızlıca uzaklaştırmak ve trafiğin normal akışına döndüğü noktayı ilgililere bildirmek için bu teknolojilerden yararlanılmaktadır. Yine terör saldırısı, doğal afet, deprem gibi olağanüstü durumlarda karayollarını etkin bir şekilde kullanabilmek için AUS uygulamalarından yararlanılmaktadır. 2005 yılında Rita kasırgası dolayısıyla Houston’daki otoyolların tek yönlü olarak insanları tahliye amaçlı olarak kullanılması sırasında DMS, CCTV gibi trafik yönetimi teknolojilerinden faydalanılmıştır. Bu olay sonrasında Texas Eyaleti Ulaştırma İdaresi tarafından çevre otoyollarda tahliye şeridi uygulamasına başlanmıştır. luyla enerji kullanımında ve hava kalitesinin arttırılmasında verimliliği sağlamaktır. Bu alanda ilk uygulama, 1980’li yıllarda ortaya çıkan ve uydu üzerinden kamyonların takibini sağlayan sistemlerdir. Bu sistemlerin getirdiği yükün zamanında teslimatının yapılması, rekabetin artması, bakım yönetiminin daha iyi yapılması gibi faydalar ile birlikte bu alana ilgi artmaya başlamıştır. Devletin 1990’lu yılların sonunda uygulamaya başladığı ticari araç işlemleri programında ise yük hareketleri, araç ve şirket işlemleri ile birlikte daha çok emniyetin sağlanması, sürücü yeterliliği ve aracın elektronik olarak denetlenmesi üzerine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda, ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından ticari araçlara yönelik CVISN (Commercial Vehicle Information Systems and Networks – Ticari Araç Bilgi Sistemleri ve Ağları) programı başlatılmıştır. Bu program temelde her eyaletteki denetim yerinde standart formatın kullanılarak merkeze gönderilmesini sağlayan emniyet bilgisinin paylaşımı, taşımacıların vergi beyannamelerini ve diğer evrakı elektronik olarak doldurduğu yeterlilik belgeleri yönetimi ve elektronik denetim olarak üç alt birimden oluşmaktadır. Bu alanda başarılı uygulamalardan bazıları devletin düzenleyici programlarına göre oluşturulan PrePASS ve NORPASS ile limanların terminal girişlerindeki yoğunluğu azaltmak için oluşturulan PierPASS isimli uygulamalardır. PrePASS, 31 eyalette uygulanmakta olup 301 adet denetim istasyonunu kapsamaktadır. Bu uygulamada araçlar üzerine yerleştirilen vericiler yardımıyla belirlenen istasyonlara gelindiğinde sisteme üye araçların bilgileri okunarak araçların yeniden denetime tabi tutulması yani durdurulması engellenmiş olmaktadır. Benzer bir sistemi kullanan NORPASS ise ABD’nin 7 eyaleti ile Kanada’da iki ilde geçerli olan bir uygulamadır. Ayrıca AUS uygulamaları ABD’de trafik kazalarına yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu konuda, kazanın meydana geldiği noktayı tespit edip acil durum merkezlerine bildirmek, kazanın türü ve oluşu- 32 ABD’de araç-araç haberleşmesine dayalı sürücüsüz otonom araçlar üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca araçların emniyeti ile ilgili çarpışma önleme sistemleri, lastik basıncı izleme sistemleri, fren takip sistemleri, acil durum fren yardım sistemleri, kilitlenmeyen fren sistemleri, ACC, ESC, şerit ihlali tespit sistemleri, arka görüş kameraları gibi teknolojiler ABD’li otomobil üreticileri tarafından geliştirilmeye devam edilmektedir…” Tezin sonundaki Genel Değerlendirme şöyle: “AUS ile ilgili öncelikli konulardan biri olarak, dünyanın değişik ülkelerinde farklı tanımlamalar yapıldığı gibi Türkiye’de henüz ortak kabul görmüş bir AUS tanımı ve kapsamı bulunmamaktadır. Bazı tanımlamalarda araç içinde kullanılan teknolojiler AUS tanımı dışında bırakılmakta, başka tanımlarda ise demiryolu sektörü gibi karayolundan farklı ulaştırma modları da AUS kapsamına alınmaktadır. Ancak AB ülkeleri için 2010/40/EU yönergesi ile bu ortak tanım ve kapsama ulaşıldığı görülmektedir. Türkiye’deki AUS uygulamaları açısından dikkate çarpan başka bir husus olan uygulamaların farklı coğrafi alanlarda çalışması konusunda HGS ve TEDES örneklerinde olduğu gibi bütünleşik ve merkezi bir yaklaşımın benimsenmesi halinde başarıya ulaşıldığı gözlenmektedir. Ayrıca, Türkiye’deki uygulamalarda trafik ışıklarının sinyalizasyonu, değişken mesaj işaretleri, araç takip ve filo yönetim sistemleri örneklerinde olduğu gibi ithal teknolojiler yerine yerli teknolojilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar ekonomik açıdan daha az maliyetli uygulamaların gerçekleştirilmesine yardımcı olmakta, araştırma kuruluşları tarafından yapılacak Ar-Ge faaliyetlerini desteklemekte ve bu ürünlerin küresel pazarlarda rekabetinin artmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’de elektronik haberleşme sektörü ile ENDÜSTRİ OTOMASYON birlikte ulaştırma alanında sürdürülen Ar-Ge projelerine destekler artmıştır. UDHB tarafından çıkarılan “Elektronik Haberleşme, Uzay ve Havacılık Sektöründe Araştırma Geliştirme Projelerinin Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik” te elektronik haberleşme sektörü tanımında geçen “kara, hava, deniz ve demiryolu ulaştırması alanında akıllı ulaşım ve trafik yönetim sistemleri” ifadesi ile AUS konusundaki çalışmaların desteklenmesi öngörülmüştür (Resmi Gazete, 2012a). DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ lamalarının önünü açması açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Çünkü AUS uygulamaları altyapıdaki eksiklikler ile birlikte verimliliğin sağlanması noktasında başarısız sonuçlara neden olmakta, kullanıcılar nezdinde ekstra maliyet ve zaman kaybına neden olabilmektedir. Yine söz konusu uygulamaların kamuoyunda farkındalığın yeterli düzeyde sağlanmadan hizmete alınması halinde de mevcut potansiyelden istifade edilemediği gözlenmektedir. Mevcut AUS uygulamaları incelendiğinde, özellikle teknik standartların yeterli olmamasından dolayı aynı işleve sahip uygulamalar için farklı donanım ve yazılımların kullanıldığı, dolayısıyla birbirlerine uyumlu olmayan AUS uygulamaları yatırımları için ekstra maliyetlerin oluştuğu gözlenmektedir. Örneğin, bazı büyükşehirlerde toplu taşımada kullanılan elektronik bilet sistemlerinde birbirinden farklı teknolojileri kullanan kartlar için farklı validatör kullanımın yeni ihale süreçlerine neden olduğu görülmektedir. Bununla birlikte söz konusu uygulamalar için yatırım kararları açısından standart olması gereken fayda maliyet analizlerinin etkili ve detaylı bir şekilde yapılmadan uygulama aşamasına geçildiği, dolayısıyla AUS teknolojilerinin potansiyelinden yeterince faydalanılamadığı görülmektedir. AUS uygulamalarının doğası gereği bu alandaki çalışmalarda özel sektörün öncü olduğu, kamunun ise teknik personele özel sektörle rekabet edemeyen maaşların verilmesi ve bürokrasi gibi nedenlerden dolayı geride kaldığı düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye’de henüz kamunun altyapıya ilişkin çalışmalarının bitmemiş olması, bu durumu destekleyen başka bir unsurdur. AUS uygulamaları ile ilgili olarak gündeme getirilmesi muhtemel diğer konular bu uygulamalarda kullanılan kişisel verilerin korunması, uluslararası standartlara uyumun arttırılması, bölgesel uygulamalarla birlikte ticari araçların gümrükleme işlemleri gibi uygulamalarda uluslararası taşımacılığın gerektirdiği uyumun sağlanması, ticari araç işlemlerinde elektronik denetim uygulamalarının arttırılarak sürekliliğin ve maliyetlerin düşürülmesinin sağlanmasıdır.” Bunların yanı sıra, Türkiye’de gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ulaştırma ve haberleşme altyapısındaki iyileştirmelerin AUS uygu- Akıllı Ulaşım Sistemleri-AUS konusunu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın, 2014 tarihli, “Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri 33 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ Strateji Belgesi (2014-2013) ve eki Eylem Planı (2014-2016)” metninden alıntı ile bağlayalım. Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na göre; “Ulusal AUS Strateji Belgesi ile hedeflenen 2023 vizyonu ‘Tüm ulaşım hizmetlerinin bilgi ve iletişim teknolojileriyle yönetildiği ve yönlendirildiği, kendi içinde ve dünya ile entegre bir Türkiye’dir. Bu vizyona ulaşmak için belirle¬nen genel amaç ise ‘Bütün ulaşım türlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerini gereğince kullanarak entegre, güvenli, etkin, verimli, yeniliğe açık, insana saygılı, çevre dostu, sürdürülebilir ve akıllı bir ulaşım ağına erişmektir.’” Ulusal AUS Stratejisi çerçevesinde yapılan GZFT Analizi şöyle: GÜÇLÜ YÖNLER 1. Yeni teknolojileri kolay benimseyebilecek bir nüfus yapısı 2. İlgili kurumların AUS’yi uygulama konusunda istekli olması 3. AUS konusunda girişimcilik kapasitesinin varlığı 4. Türkiye’nin önemli bir otomotiv sanayii üssü olması 5. Yaygın ve modern haberleşme altyapısı 6. Türkiye’nin bilgi toplumu olma yolundaki hızı 7. Bilişim sektörüne yapılan yatırımlar ZAYIF YÖNLER 1. AUS uygulayan kurumlar ve altyapılar arasında entegrasyon eksikliği 2. AUS konusunda ortak belirlenmiş bir terminolojinin ve standartların olmaması 3. AUS konusunda kurumsal ve bireysel farkındalığın yetersiz olması 34 ENDÜSTRİ OTOMASYON 4. AUS konusunda uygulayıcı kurumlarda uzmanlaşmış personel eksikliği 5. AUS konusundaki mevzuatın eksikliği 6. AUS paydaşlarını tek çatı altında toplayacak bir ulusal AUS birliğinin olmaması 7. AUS ile ilgili AR-GE çalışmalarının ve teşviklerinin yeterli olmaması FIRSATLAR 1. UDHB’nin ERTICO ile ortaklığı neticesinde uluslar arası bilgi ve tecrübe paylaşımı olanağı 2. Hızla yapılan duble otoyol, viyadük, tünel ve köprülerin AUS ihtiyacı doğurması 3. Kentleşmenin sürekli artışı ve nüfusun genç olmasının doğurduğu artan ulaşım talebi 4. İş hayatında mobilitenin artması 5. Enerji verimliliği ve çevreyi koruma bilincinin artış eğiliminde olması 6. Türkiye’nin henüz AUS uygulamalarında ileri olmayan pazarlara coğrafi yakınlığı, komşuluğu TEHDİTLER 1. AUS uygulamalarının maliyetlerinin yüksekliği 2. AUS teknolojileri konusundaki dışa bağımlılık 3. Uluslararası AUS platformlarına aktif olarak katılım sağlanamaması 4. Küreselleşme ve artan uluslararası rekabet DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON DEMİRYOLLARIMIZ NE DURUMDA? Türkiye Demiryolu Makineleri Sanayi AŞ’den (TÜDEMSAŞ) Nisan 2016’da yapılan yazılı açıklamaya göre, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “Bu yıldan itibaren demiryolu sektöründe serbestleşme sürecinin başlatılacağını” söylemiş ve şöyle devam etmiş: “Bunun anlamı şudur; gerek vagon gerek lokomotif gerek ray bağlantı elemanları, fren setleri, metro araçlarıyla ilgili birkaç sene içerisinde üç-beş katı daha ihtiyaç olacak. O yüzden bu fabrikaların, buna benzer TÜDEMSAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ gibi fabrikaların gelecek yıllarda önemli görevler üstleneceğini biliyoruz ve buna göre hazırlığımız tamamlandı. Her türlü üretim, ihtiyaç rahatlıkla buralardan karşılanabilecek.” Bu durum pek tabii ki iyi sonuçlar getirebilir. Ama biz yine de, Demiryolu Taşımacılığı Derneği-DTD’nin Ocak 2015 tarihli “Demiryolu Ulaştırması Hakkında Rapor” değerlendirmelerine bakalım. Şöyle deniliyor: “Türkiye son 12 yılda çok büyük kaynaklar ayırarak yapılan yatırımlar ve mevzuat düzenlemeleri ile demiryoluna verdiği önemi göstermiştir. 38 Türkiye’nin ‘500 milyar dolarlık ihracat yapmak’ ve ‘dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek’ olarak belirlediği 2023 Hedeflerine ulaşabilmesi için; 2023 yılına kadar Yurtiçi toplam taşımaları içindeki demiryolu ulaştırmasının payının; • Yük taşımacılığında halen %4 olan payının %15’e, • Yolcu taşımacılığında halen % 2 olan payının %10’ a çıkarılması gerekmektedir. 2023 hedeflerimize ulaşmamızın yolu karasal taşımalarda demiryolu ulaştırmasının ana aks olduğu ve diğer taşıma modları ile işbirliğinin / altyapısının oluşturulacağı “kombine taşımacılık sistemi” olacağını düşünüyoruz. Ayrıca Onuncu Kalkınma Planı kapsamında, ‘Taşımacılıktan Lojistiğe Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı’nın 2018 yılına kadar tamamlanması, hedeflere ulaşılmasını sağlayacak önemli etkenlerden biri olacaktır. Türkiye’nin coğrafi konumu, ülkemize lojistik ve demiryolu ulaştır- ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ması bakımından çok önemli yetenekler sunmaktadır. Türkiye bu yeteneği ne kadar kullanma başarısı gösterebilirse o kadar güçlü duruma gelecektir. Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi ile kamu tren işletmecisinin yanında özel sektörün de tren işletmeciliği yapacağı bir döneme girmekteyiz. Bu dönem aynı zamanda Onuncu Kalkınma Planının ‘Öncelikli Dönüşüm Programları Eylem Planlarının’ uygulanacağı ve bu dönemin devamı olarak Onbirinci Kalkınma Planı (2019-2023) ve 2023 hedeflerinin de temeli olacaktır. Bu dönemlerin karasal taşımalarda en önemli taşıma türünün demiryolu olacağı, adı geçen Kalkınma Planlarında ve 2023 hedeflerinde de belirtilmiştir. Bu nedenle demiryolu ulaştırması konusunda hazırlanan ve demiryolu ulaştırmasının gelişmesine ve alt yapının kullanımına çok önemli etkileri ve katkıları şekilde “hızlandırılmasını” tüm taşımacılık hedeflerine ulaşılmasının yolunu açacağını düşünüyoruz. Bu yaklaşımla hazırladığımız ‘Sorunlar-Öneriler’in kapsamın da planlanan sürelerden önce bitirilmesi gerektiğine inandığımız projeler üzerine yoğunlaşmıştır. Derneğimizce öncelikli olarak ele alınması ve hayata geçirilmesi için hızlandırılmasını talep ettiğimiz sorunlar ve bu sorunlarla ilgili öneriler üç başlık altında aşağıda sunulmuştur; SORUN 1: Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi, Kombine Taşımacılık Ve Demiryolu İle Tehlikeli Eşya Taşıma Hakkındaki Yönetmelikler Sorunu ÖNERİ 1: Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Kapsamındaki Yönetmeliklerle Kombine Taşımacılık ve Tehlikeli Eşyaların Demiryolu ile Taşınması hakkındaki Yönetmelikler, Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesini harekete geçirecek en temel düzenlemelerdir. Bu nedenle, Kamu ve Özel Tren İşletmeciliği yapacak şirketlerin, kuruluşlarının ve çeken-çekilen araçlarla insan kaynaklarının özelliklerini belirleyecek olan Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun kapsamında çıkartılması gereken yönetmelikler çok acil olarak tamamlanmalı ve yürürlüğe konulmalıdır. Bu yönetmeliklerle birlikte Kombine Taşımacılık Yönetmeliği ve Tehlikeli Eşyaların Demiryolu ile Taşınması Hakkındaki Yönetmelik de yürürlüğe konulmalıdır. SORUN 2 - Alt Yapı Ve Hat Kapasitesi Sorunu ÖNERİ 2: Hat Kapasitesi; Bir hat kesiminde 24 saat içinde karşılıklı olarak çalışabilecek toplam tren sayısıdır. Demiryolu şebekesinin bazı hat kesimlerinde hat kapasitesinin doluluğu nedeniyle mevcut tren sayısının dışında yük treni işletilememektedir. Bu nedenle de, daha fazla yük taşıması imkanı yaratmak için, TCDD hatlarının, özellikle de ana hatlarının kapasiteleri artırılmalıdır. Bu nedenle, projesi hazırlanmış ve yatırım programına alınmış olan, altyapı ve kapasite artırıcı (yeni 2.Yol, dingil basınçlarının 22,5 tona çıkartılması, sinyalizasyon ve elektrifikasyon yatırımları), yatırım programlarının, projelerinde belirlenen bitirme sürelerinden önce tamamlanması için ‘hızlandırılarak’ hayata geçirilmelidir. SORUN 3 - Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Başlangıcında Yaşanabilecek İşletmecilik Sorunları ÖNERİ 3: • Kendisine ait yük vagonu olan ve bu vagonlarla TCDD haklarında 39 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ yük taşımacılığı yapan özel firmaların, tarife ve fiyatlandırmalardan elde ettikleri haklarının, TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin sübvansiyonu sona erinceye kadar devam ettirilmelidir. • Demiryolu Taşımalarında kullanılacak akaryakıt için ÖTV kaldırılmalı veya ÖTV miktarı, demiryolu taşımacılığının diğer taşıma türleri arasındaki rekabetini sağlayacak seviyede olmalıdır. • Demiryolu Ulaştırılmasında Serbestleştirilmesine geçiş sürecinde kurulacak özel demiryolu işletmeciliğinin ve demiryolu ulaştırmasının cazip hale getirilmesi için sektöre uygun özel teşvikler verilmelidir. • Türkiye Vagon Parkının değişik türdeki vagonlarla büyütülmesi için, İthal (Örnek: 2.El T,F ve U serisi vagonlar) vagon izinleri verilmelidir. • Lisans ve izin belgesi ücretleri makul seviyelerde olmalıdır. • Sektöre girebilecek yabancı sermayenin, yerli firmaları yok edecek şekilde girişiminin önüne geçilmelidir. • Yerli çeken ve çekilen araç üretimi yapanlar korunmalıdır. • Kombine taşımacılığın yaygınlaştırılması için boş dönüş yapan konteynerlerden ücret alınmamalı veya çok düşük bir bedel alınmalıdır. • TCDD’ye ait arazilerden depolama, lojistik aktarma merkezi ve benzeri yerlere yatırım yapacaklara, ülke için önemli değer yaratan ve demiryolu ile taşınan eşya taşımalarına, demiryolu ile yıllık yük taşıma miktarlarına göre, uygun teşvikler verilmelidir.” -Demiryolu taşımacılığının özelleştirilmesi için yasal çerçeveyi belirleyen mevzuat yayımlandı. - Son Ulusal Eylem Planı’nda demiryolu sektöründe AB’ye uyum için bir strateji geliştirmesi gerektiği ve bu stratejinin altyapı yönetimi ve hizmetlerin sunumu işlevlerinin birbirinden ayrılmasına yönelik detaylı planları, hedef tarihleri ve aynı zamanda kurumsal kapasite geliştirme tedbirlerini içermesi gerektiğinden bahsedilmiştir. - AB Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2014 yılında yayımlanan Ulusal Eylem Planında, Demiryolu taşımacılığına ilişkin üç önemli mevzuat hâlihazırda hazırlık aşamasındadır. Son olarak, İktisadi Kalkınma Vakfı-İKV tarafından yayınlanan ve İKV Uzman Yardımcısı Deniz Servantie’nin Temmuz 2015 Tarihli “AB ve Türkiye Demiryolu Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi” çalışmasına bakıyoruz. Avrupa Topluluğu (daha sonra Avrupa Birliği) başından beri ulusal mevzuatları değiştirerek ve birleştirerek tek bir Avrupa demiryolu ulaştırma alanı oluşturmayı hedefledi. AB’nin demiryolu politikasının üç ana ilkesi şu şekilde açıklanabilir: altyapıyı finanse etmek ve fiyatlandırmak, rekabet için engelleri kaldırmak ve düzenleyici gözetimi sağlamak. Diğer yandan ise, AB demiryolu politikası bazı zorluklarla karşılaşmaya devam etmekte. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: - Ekonomik perspektif: yerel bağlantılar üretim alanlarını açabilir, trafik akışını iyileştirebilir ve Avrupa enerji dengesini geliştirebilir; - İmaj perspektifi: Dünya liderleri arasındaki Avrupa’nın çeşitli üreticileri demiryolu sektöründendir. Demiryolu ulaşım ağının gelişimi bu nedenle Avrupa teknolojisi için bir göstergedir; - İnsan Perspektifi: Tren bütün Avrupa Birliği vatandaşlarının serbest dolaşımının gelişmesini sağlıyor. Roma anlaşmasında ‘dört özgürlük’te de belirtildiği gibi bu AB’nin temel ilkelerinden biri olarak ortaya koyulmaktadır. Şöyle diyor Sayın Deniz Servantie: “Genel Tespitler: - AB’nin demiryolu politikasının üç ana ilkesi şu şekilde ifade edilebilir: altyapıyı finanse etmek ve fiyatlandırmak, rekabet için engelleri kaldırmak ve düzenleyici gözetimi sağlamak. - AB’nin Demiryolu sektörüne ilişkin toplam dört kanun paketi bulunmakta: Birinci paket (2001), İkinci paket (2004), Üçüncü paket (2007) ve Dördüncü paket (2014). - Yıllardır yatırım yapılmayan ve dolayısıyla demiryolu kullanımının istenilen seviyeye ulaşamadığı Türkiye’de demiryolu hat uzunluğu konusunda son on yıl içerisinde önemli yatırımlar yapıldı. 40 ENDÜSTRİ OTOMASYON AB Demiryolu Politikası: ENDÜSTRİ OTOMASYON 1990’larda birtakım çeşitli yönergeler olmakla beraber AB’deki büyük çapta demiryolu reformlarının 21’inci yüzyılın hemen başlarında başladığının altını çizmek gerekir. Dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher döneminde ve sonrasında İngiliz senaryosunun gerçekleşmesini (kaza dalgaları ile birleşen hızlı liberalleşme ve fiyatlardaki artış) önlemek için AB yasa paketleri ile çok kademeli olarak liberalleşmeyi (serbestleşmeyi) tercih etti. Demiryolu sektörü hakkında toplamda dört kanun paketi bulunmakta: Birinci paket (2001), İkinci paket (2004), Üçüncü paket (2007) ve Dördüncü paket (2014)… Türkiye’nin Demiryolu Politikası: Osmanlı İmparatorluğun ilk demiryolları Avrupalı mühendisler tarafından kuruldu (örneğin Berlin-Bağdat veya Şart Ekspresi hatları gibi). Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kurulmasından sonra, Türk demiryolu sektöründe muazzam bir gelişme görüldü. Atatürk ve İnönü dönemlerinde, sektöre çok önemli yatırımlar ayrılmasının yanı sıra, Trakya ve Anadolu’nun tüm bölgelerine yeni hatlar açıldı. Osmanlıdan devralınan yetersiz miras ve 1929 büyük ekonomik krizine rağmen 1923 –1940 yılları arasında her yıl ortalama 200 kilometre demiryolu yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sıra- DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ sında ve onu izleyen yıllarda demiryolu yapımıyla ilgili çalışmaların yavaşladığı görülmüştür. 1950’ye kadar yapılan hatların uzunluğu 3578 kilometre olup bunun 3208 kilometresi 1940 yılına kadar tamamlanmıştır. Buna rağmen, İkinci Dünya Savaşından sonra, birçok Avrupa ülkelerinde görüldüğü gibi, sektör önemini yitirdi ve yatırımlardan ciddi azalma meydana geldi. Bununla beraber 1950’li yıllardan itibaren hükümetlerin ulaştırma önceliklerinin karayollarını geliştirmekle beraber sektöre ilgi azaldı. Söz konusu ilgisizlik 21’inci yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. 2000’li yıllara gelindiğinde ise otoyollara olduğu gibi raylı sisteme de ağırlık verildi. Gerek demiryolunun uzunluğu, gerek kapasite ve teknolojisinde önemli atılımlar yapıldı. Yıllardır yatırım yapılmayan ve dolayısıyla demiryolu kullanımının istenilen seviyeye ulaşamadığı Türkiye’de demiryolu hat uzunluğu konusunda son on yıl içerisinde önemli yatırımlar yapıldı. Cumhuriyet döneminde en fazla yatırımın yapıldığı bu son 10 yılda toplam hat uzunluğu 2001 yılında 10 bin 917 kilometre oldu. TCDD verilerine göre ton-kilometre bazında bakıldığında 2001 yılında 7 milyon 561 bin olan rakam 2010 yılı sonunda 11 milyon 462 bine yükselmiştir. 41 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ Bu rakamın 10 milyon 282 bini yurtiçi, 1 milyon 18 bini de uluslararası olarak gerçekleşmiştir. Taşınan yükün ham ton olarak miktarı da 2001 yılında 14 bin 618 ton iken 2010 yılı sonunda bu rakam 24 bin 355 ton oldu. 2001-2009 yılları arasında demiryolu ile yapılan uluslararası taşıma miktarı da ton bazında yüzde 154 civarında arttı. 2001 yılında 900 bin tonlar civarında olan uluslararası demiryolu taşıma hacmi 2012 yılı sonunda 2,5 milyon tona yaklaşmıştır. 2001 ve 2009 yılları arasında yük taşımacılığı, dalgalanmalara rağmen istikrarını korurken yolcu taşımacılığında önemli bir düşüş (yüzde -7,9) görüldü. 2000 yılında taşımacılık pazarının, yüzde 93’ünü karayolu taşımacılığının, yüzde 4’ünü demiryolu taşımacılığının, yüzde 1’ini iç su taşımacılığının, yüzde 1’ini ise havayolu taşımacılığının oluşturduğu hesaplandı. Demiryolu taşımacılığının düşük pazar payında sonraki yıllarda da önemli bir artış görülmedi. 2009 yılında, Türkiye’deki demiryolu trafiği yoğunluğu, AB’deki ortalama demiryolu trafiği yoğunluğunun sadece yüzde 59’una denk düşmektedir. Ayrıca, birçok AB üyesi devletin aksine, demiryolu altyapısı birçok bölgede eksik ve eski teknoloji ürünüdür. 2013 yılında Marmaray açılana kadar Türkiye’de birisi Trakya, diğeri Anadolu için olmak üzere iki ayrı demiryolu ağı bulunmaktaydı. Ancak son birkaç yıl içinde demiryolu altyapı yatırımlarında artış oldu. TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları), Türkiye’de de- 42 ENDÜSTRİ OTOMASYON miryolu taşımacılığını yürüten kamu kuruluşudur. TCDD’nin; tüm taşımacılık sektörlerinde hizmet verilmesi, yük taşımacılığı ve banliyö taşımacılığının işletilmesi, vagonların üretiminin ve bakımının yapılması olmak üzere çeşitli hedefleri bulunmaktadır. TCDD aynı zamanda birkaç liman da işletmektedir. Avrupa’daki diğer devlet demiryolu işletmeleri gibi, TCDD’nin de rekabetçi ve kârlı bir şirket olduğu söylenemez. Hatta TCDD, Türkiye’nin en çok zarar görmüş kamu kuruluşudur. Bu bağlamda, TCDD yetkilileri beş ana probleme dikkat çekmektedir: - Ağır mali kayıplar ve artan borç; - Pazar talebini karşılamayan ürün ve hizmetler; - Karayolu odaklı ulaşım politikası ve yönetmelikler; - Yoğun siyasi müdahale; - Büyük işçi maliyetleri. 2000’li yılların sonlarından itibaren, hatların bakım ve yapımı, (ulusal ve uluslararası) yük taşımacılığının geliştirilmesi ve Yüksek Hızlı Tren (YHT - HST) hatlarının inşası için sektöre büyük yatırımlar yapıldı. 2003 ve 2009 yılları arasında 13,5 milyar Türk Lirası, mevcut demiryolu ağının bakımı ve yeni hatların yapılmasına yönelik demiryolu sektörüne tahsis edildi. Mevcut demiryolu ağının bakımı ve yeni demiryolu hatlarının yapımı için yapılan yatırıma paralel olarak, ENDÜSTRİ OTOMASYON demiryolu sektöründe strateji değişikliği için yeni bir yasa tasarısı hazırlandı. Söz konusu yasa tasarısı; - Demiryolu sektörünün adil koşullarda serbestleştirilmesini; - Şeffaf ve bağımsız bir denetimin ve düzenleyici organların oluşturulmasını; - Kamu ve özel demiryolu işletmecisi için işletme ruhsatı ve güvenlik lisansların verilmesini; - Rekabeti sağlamak amacıyla sektörde birden fazla demiryolu operatörünün faaliyet göstermesinin sağlanmasını; - Diğer taşımacılık sektörlerine kıyasla demiryolu sektörünün rekabetçi hale getirilmesini; - Altyapı idaresi ve işletmecinin birbirinden ayrılmasını hedeflemektedir. Demiryolu taşımacılığının özelleştirilmesi için yasal çerçeveyi belirleyen mevzuat Mayıs 201510 Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Mevzuat doğrultusunda, yılsonunda pazarın açılması, TCDD’nin işletme ve altyapı bölümlerinin ayrılması, özel yatırımcılara altyapı inşası ve yeni demiryolu işletmeleri açılması için izinlerin verilmesi ve demiryolu taşımacılığında rekabeti denetleyecek olan Demiryolları Genel Müdürlüğü kurulması gerçekleştirilecek. Türk Demiryolu Taşımacılığındaki Son Gelişmeler Ve AB: 2014 yılında yayımlanan son Türkiye İlerleme Raporu’nda demiryolu şirketinin henüz ayrıştırılamadığından, Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun’un rekabetçi ve şeffaf bir piyasa bakımından AB ile uyumlu olmadığından ve bu yasada değişiklik yapmak gerektiğinden bahsediliyor. Raporda, Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün (DDGM) Ulaştırma Bakanlığından mali ve kurumsal özerkliğini kazanmasından endişe duyulduğunun altı çiziliyor. Ayrıca raporda, demiryolu piyasası için kapsamlı bir yasal çerçeve gerektiğinden, TCDD’nin hâlihazırdaki kurumsal altyapısı AB müktesebatıyla uyumlu olmadığından ve özellikle hızlı tren işleyişinin uzun vadede sürdürülebilirliği bakımından ve TCDD’nin işletme zararları ve sübvanse edilme yöntemi açısından endişe duyulduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede, AB ile Türkiye arasında birçok alandaki uyum sorunu dikkat çekmektedir. Türkiye tarafındaysa, AB Bakanlığı tarafından yayımlanan son Ulusal Eylem Planı’nda demiryolu sektöründe AB’ye uyum için bir strateji geliştirmesi gerektiği ve bu stratejinin altyapı yönetimi ve hizmetlerin sunumu işlevlerinin birbirinden ayrılmasına yönelik DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ detaylı planları, hedef tarihleri ve aynı zamanda kurumsal kapasite geliştirme tedbirlerini içermesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu çerçevede Eylem Planı, yeni çıkarılacak üç mevzuata dikkatleri çekmektedir. İlki Demiryolu Emniyet Yönetmeliği’dir. Söz konusu mevzuatın Topluluk Demiryollarının Emniyetine İlişkin 2004/49/ AT sayılı Yönergeye uyum sağlaması hedeflenmektedir. Mevzuatın ana amacı, Türkiye sınırları içinde demiryolu taşımacılığında karşılıklı işletilebilirlik teknik şartları dâhilinde emniyetin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, altyapı ve tren işletmecilerine emniyet belgelerinin verilmesi ve denetlenmesine ilişkin kuralların belirlenmesidir. Hâlihazırda hazırlık aşamasındadır. İkinci mevzuat, Demiryolu İşletmeciliği Lisanslama Yönetmeliği’dir. Söz konusu mevzuatın Demiryolu Şirketlerinin Hesaplarının Normalleştirilmesi için Ortak Kuralların Belirlenmesine İlişkin (AET) 1192/69 sayılı Tüzük’e, Kara, Demir ve İç Su Yolu Altyapı Harcamaları İçin Ortak Bir Muhasebe Sisteminin Kurulmasına İlişkin (AET) 1108/70 sayılı Tüzük’e ve Roma Antlaşması’nın 81’nci ve 82’nci Maddelerindeki Rekabete uyum sağlaması öngörülmektedir. Mevzuatın amaçları ise, demiryolu taşımacılık faaliyetlerinde demiryolu altyapı ve tren işletmecileri, gar, istasyon ile benzer işletmeler için hizmet esasları, mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık ilkelerine uygun olarak pazara giriş şartları ile bu faaliyetlerde bulunanların hak, yükümlülük ve sorumluluklarının tespit edilerek yetkilendirilmesini hedeflemektedir. Hâlihazırda söz konusu mevzuat hazırlık aşamasındadır ve 2015 yılı bitmeden yürürlüğe geçmesi beklenmektedir. Üçüncü mevzuat ise, Demiryolu Altyapı Erişim ve Kapasite Tahsis Yönetmeliği’dir. Tek Avrupa Demiryolu Alanının Kurulmasına İlişkin 2012/34/AB sayılı Yönergeye uyum sağlaması öngörülmektedir. Söz konusu mevzuatta, Türkiye sınırları içinde ulusal demiryolu altyapısına açık 43 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ erişimin sağlanmasını teminen altyapının tahsisi ve ücretlendirilmesine yönelik bir sistemin oluşturulması için gerekli düzenlemelerin yapılması amaçlanmaktadır. Hâlihazırda hazırlık aşamasında olan mevzuatın yılsonundan önce yürürlüğe geçmesi hedefleniyor. AB Programı: IPA fonları Türkiye’de, üç adet çok yıllı operasyonel program aracılığıyla 2007 yılından bu yana uygulanmaktadır: Çevre Operasyonel Programı (EOP), Ulaştırma Operasyonel Programı (TOP) ve Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (RCOP). Operasyonel Ulaştırma Programının genel amacı, Türkiye’de ulaştırma altyapı sektörünün rekabet gücünü ve güvenliğini artırmaktır. Türkiye’de IPA Operasyonel Ulaştırma Programının başlıca önceliklerinden birisi demiryolu altyapısının iyileştirilmesidir. Bu öncelik ile: - Demiryolu altyapısının modernize edilmesi; - TEN-T ağı ile güvenli ulaşımın, daha iyi hizmet ve entegrasyonun sağlanması; - TEN-T ağı ile bağlanırken Türkiye’nin demiryolu ağının eksik hatlarının tamamlanması; - Türkiye’de uluslararası transit yolcu ve yük taşımacılığının teşvik edilmesi amaçlanmakta. Sonuç: Demiryolu sektöründeki gerilemeyi bertaraf etmek için Avrupa Komisyonu, Avrupa demiryolu sektörünü serbestleştirmeyi seçmiş- 44 ENDÜSTRİ OTOMASYON tir. Üstelik serbestleştirme yine 1990’larda serbestleştirilen hava taşımacılığı gibi diğer sektörleri de etkiledi. Bu serbestleştirmenin sonucu olarak trafikte bir artış ve fiyatlarda da bir düşüş meydana geldi. Komisyon benzer bir eğilimin demiryolu sektörü için de görülebileceğini belirtmektedir. Ayrıca serbestleşme dört yasama paketi halinde aşamalı olarak 15 yıllık bir zaman diliminde gerçekleşecektir. Bununla beraber serbestleşmenin önünde çeşitli engeller ve etkin bir muhalefetin olduğu görülmekte. Çevreciler ve Avrupa Yeşillerinin temsilcileri Avrupa Parlamentosu çatısı altındaki muhalif hareketin önemli katılımcılarıdır. Türk demiryolu ağı hakkında ise uzun bir dönemden sonra son on yılda öne çıkan bir yükseliş sergilenmiştir. Büyük yatırımlar sayesinde, bilhassa yüksek-hızlı hatların kullanılmaya başlanması, demiryolu sektörü için halkın ilgisini büyük oranda arttırdı. Dahası Türkiye’nin AB’ye katılım süreci ile uyumlu olarak demiryolu sektörü hakkında Türkiye’deki mevzuatın, AB mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesiyle Türk demiryolu sektörü altyapısı modernize edilmiş hale gelmiştir. Yakın zamanda görüleceği gibi bu yatırımların, devam ederse, Türkiye’de demiryolu trafiğini artıracağı görülecektir. Bu çerçevede demiryolu ağlarının gelişmesi ve farklı ulaşım yollarının bağlantılı hale gelmesi Türkiye’nin kalkınması, çevre bölgelerle ticareti, hizmetlerin ulaştırılabilmesi ve her türlü seyahat imkânlarının artırılması açısından büyük önem taşımaktadır.” DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON ÜRÜN VE UYGULAMALAR Genel mimari model - Demiryolu sektörü için emniyetli otomasyon çözümleri PILZ / www.pilz.com/tr Demiryolu taşımacılığındaki sinyal ve kontrol çözümleri bugüne kadar genellikle özel olmuştur. Bir başka deyişle özellikle demiryolu taşımacılığında kullanılmak üzere teknolojiler tasarlanmış, geliştirilmiş ve üretilmiştir. Normal gereksinimler, projeye özel özellikler ve çok düşük standartlaşma düzeyi, günümüz uygulamalarındaki maliyet faktörleridir. Mevcut sinyalizasyon teknolojisi, özellikle de bölgesel hatlardakiler, büyük oranda, tamamen mekanik veya röle teknolojisine dayanan eski sinyal kutusu teknolojisine dayanmaktadır. Günümüzde bile pozitif kılavuzlu klasik röle teknolojisi demiryolu ve sinyal mühendisliğinde hala yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak modernleşme çabalarının bir parçası olarak, mümkün olduğu yerlerde, aşınan kablo-yoğun donanımı güçlü yazılımla değiştirmek bir eğilim haline gelmektedir. Bu süreçte emniyet ve ekonomi karşılıklı birbirini dışlamamaktadır. Mevcut sinyal kutusu altyapısıyla yeni elektronik sinyal kutuları (ESB) arasındaki bloklara uyum sağlayabilecek kontrol çözümleri için talep bulunmaktadır. Bu modernleştirme projeleri için sektörden gelen çözümler bile ele alınabilir. Sinyal kutusu uygulamalarının satın alımında, tasarımında, işletiminde ve hizmet sunmasında bugünü kadar hakim olan maliyet havuzlarının önemli düzeyde azaltılmasına yardımcı olabilirler. Demiryolu teknolojisi için programlanabilir lojik kontrolörlerinin uygunluğu Bu durum pratikte endüstriyel tesislerde ve mühendislikte kullanılanlara benzer yaygın programlanabilir lojik kontrolörlerinin (PLC), demiryolu emniyet seviyesine uygun olması ve CENELEC standartları EN 50155 ve EN 5012x uyarınca demiryolu taşımacılığının yüksek emniyet gereksinimlerini karşılaması gerektiği anlamına gelir. PLC kontrol sistemleri kontrol görevleri için emniyetli bir platform sunabilir ve röle gruplarının yerini alabilir. Bir endüstriyel ortamda yaygın olarak bulundukları için, düşük satın alma maliyetleri bulunmaktadır. Yazılım araçları yapılandırma işini azaltır, hata kontrol seçeneklerini geliştirir, bakım ve onarımı kolaylaştırır. Demiryolu teknolojisini önceden onaylanmış bir kontrol sistemine 48 dayandırmanın avantajı, tamamen yeni bir demiryolu kontrol sistemi geliştirme çabasına kıyasla geliştirme süresinin önemli ölçüde azaltılabilmesidir. PSS 4000 otomasyon sistemi Pilz, emniyetli otomasyon ve emniyetli kontrol teknolojisi çözümleri alanında ve ayrıca demiryolu endüstri uygulamaları konusunda onlarca yıllık deneyime sahiptir. Pilz temel otomasyon sistemi PSS 4000’i endüstriyel otomasyon uygulamaları için EN 61508 uyarınca geliştirmiştir. Pilz demiryolu ulaşımının özel gereksinimlerini karşılamak amacıyla, tür tanımında -R (Demiryolu) harfi bulunan özel modüller geliştirmiştir.Bunlar elektromanyetik girişime, aşırı sıcaklıklara ve demiryolu ortamında ortaya çıkan mekanik yüklere karşı dayanıklıdır. PSS 4000 otomasyon sistemindeki -R modülleri EN 50126, EN 50128, EN 50129 ve EN 50155 uyarınca CENELEC onayına sahiptir. PSS 4000-R bir ürün özelliği olarak demiryoluna özel emniyet onaylarına zaten sahiptir. Otomasyon sistemi tüm uygulama çapında SIL 4-yeteneğine sahiptir. Otomasyon sistemi birkaç fonksiyon grubundan oluşmaktadır: Emniyet ve standart uygulamalar için emniyetli PLC’ler, I/O cihazları ve çeşitli I/O modülleri donanım bileşenleri olarak mevcuttur. Cihazlar kendi aralarında 10/100 BASE-T’ye dayalı gerçek zamanlı Ethernet iletişim sistemi SafetyNET p ile iletişim kurmaktadır. SafetyNET p, Ethernet switchleri veya DSL modemleri gibi standartlaştırılmış ağ bileşenleri aracılığıyla iletilebilmekte ve böylece genişletme ve topoloji açısından yüksek düzeyde serbestlik sunmaktadır. Emniyetle ilgili bir uygulama oluşturmak, yapılandırmak ve parametrelerini ayarlamak ve bu uygulamayı kontrol sistemine indirmek için yazılım platformu PAS4000 mevcuttur. Bu platform emniyetle ilgili bir ortamda bir uygulama programı oluşturmaktan ve işlemekten sorumludur. İşlemi kontrol etmek için dijital ve analog işlem sinyallerini, bu sinyallerin lojik ünitesi içinde lojik ve kronolojik olarak işlenmesinden, dijital ve analog işlem sinyal çıkışı vermekten ve emniyetle ilgili veriyi SafetyNET p üzerinden iletmekten sorum- ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR ludur. Yazılım bileşenleri, basit blok bazlı yapılandırma sunan IEC 61131-3 Editörleri ve bir özel Blok Editör PASmulti’dir. rafına da bir aktüatör teknolojisi, örneğin bir sinyalizasyon sistemi, eklemelidir. Bu mimari modeller emniyetle ilişkili uygulama koşullarını (SAC) sağlar. Uygulamaya yönelik olarak uygulama özellikleri sunarlar ve sistemin bütününün emniyet bütünlüğü gereksinimlerini yerine getirmesini garanti ederler. Pilz bu mimarilerin her biri için ilgili tehlike oranını (HR) sunarak, uygulamanın risk analizinde belirtilen tolere edilebilir tehlike oranının (THR) nitel değerlendirmesinin yapılmasına olanak sağlar. Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir analiz, çoğunluğunun SIL 2, SIL 3 ve SIL 4 emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil edilebildiğini göstermiştir. Bunun sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak oluşturulabilen özel mimariler ortaya çıkmıştır. PSS 4000-R Onaylanan üç mimari özellik ve temel özellikleri aşağıda açıklanmıştır. Her biri dağıtılmış sistem ağını temsil etmektedir. Demiryolu teknolojisi için PLC mimarileri Genel SIL 2 mimarisi PSS 4000-R’nin genel açıklaması, emniyetle ilgili uygulama koşulları (SAC’ler) uyarınca değerlendirilecek nitel emniyet bütünlüğü gereksinimlerine uyum sağlayan “mimari modellere” dayanmaktadır. Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir analiz, çoğunluğunun SIL 2, SIL 3 ve SIL 4emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil edilmekte olduğunu göstermiştir. Bunun sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak oluşturulabilen özel mimariler ortaya çıkmıştır. Üç mimari özellik ve temel özellikleri aşağıda açıklanmıştır. SIL 2 mimarisi, yalnızca risk ve zarar potansiyelinin düşük olduğu uygulamalar için gerekli emniyetin uygulanması için basit bir olanak sunar. EN 50129’da, SIL 2 emniyet bütünlüğü düzeyi için tek hata toleransı gereksinimi olmadığı için buna izin verilmektedir. Tek hata toleransı, bir kontrol sisteminde gerçekleşen bir hatanın ardından kabul edilen emniyet fonksiyonunun garantilendiği anlamına gelir. Bunun sonucunda, bir SIL 2 mimarisine yönelik emniyet uygulaması için tek bir ünite ve bir PLC kontrol sistemi yeterli olmaktadır. Burada belirtilen dijital girişler ve dijital çıkışlar için I/O düzeyinde çift kablolama genellikle gerekli değildir (Şekil 2’de gösterildiği gibi). Bu mimarideki temel unsurlar arasında basit giriş modülleri, güç kaynağı için basit besleme ve basit çıkış modülleri yer almaktadır. Bu örnekte yer alan hataya karşı emniyetli modüllerde, iç yedekli bir yapı bulunmaktadır ve böylece emniyetli iç sinyal işleme için mevcut bulunan tüm emniyet gereksinimlerini karşılamaktadır. Aşağıdaki grafikte PSS PLC, SafetyNET p aracılığıyla bağlanmış bir uzaktan PSS I/O ünitesiyle birlikte gösterilmektedir. Temel otomasyon sistemi PSS 4000 kullanıcılara, girişlerin veya çıkışların PLC’ye yerel olarak mı bağlanacağı yoksa uzaktan mı çalıştırılmaları gerektiği arasında seçim yapma özgürlüğü sunmaktadır. SafetyNET p aracılığıyla ağ oluşturma sayesinde uzak abonelerin olduğu bir tasarım bile bir lojik birim olarak görülebilmektedir. Dolayısıyla tek kanallı giriş sinyalleri kabul edilir ve tek kanallı çıkış sinyallerin ünitenin dışında olması beklenir. Demiryolu sektörü için PLC platformu geliştirmede merkezi öneme sahip bir gereksinim, emniyet kontrolü görevlerini uygulamakta kullanılabilecek, kullanımı kolay modüler sistemlerin bulunmasıdır. Demiryolu müşterisinin PSS 4000-R’yi, kendi genel veya özel uygulamasına yönelik onay süreci kapsamında, onaylı bir bileşen olarak kendi emniyet doğrulamasına eklemesi kolay olmalıdır. Bu durum denetçilerle ve onay kurumlarıyla ilgili gerekli iş miktarını önemli ölçüde azaltacaktır. Pilz kapsüllü birimler olarak genel onaya sahip “mimari modeller” geliştirerek PSS 4000 otomasyon sisteminde bu temel gereksinimi hesaba katmıştır. Bu durum, demiryolu teknolojisi uygulamalarında büyük bir avantaj anlamına gelir: Kullanıcı bir mimari model seçer ve ardından giriş tarafına özel bir sensör teknolojisi, örneğin dingil sayacı, ve çıkış ta- 49 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON ÜRÜN VE UYGULAMALAR kontrolörleri için gereklidir. Bu durumda ünitelerin bağımsız ve kesinlikle ayrı olması için daha da yüksek gereksinimler mevcuttur. Genel SIL 4 mimarisi, uygulamayı kontrol eden iki yedekli Genel SIL 3 mimarisi SIL 2’nin aksine, EN 50129 emniyet bütünlüğü seviyesi SIL 3 için tek hataların yönetilmesini gerektirmektedir, çünkü risk ve potansiyel hasar düzeyi daha yüksektir. Bunun bir sonucu olarak hatalar yedekli yapılar aracılığıyla tespit edilmeli ve uygun bir sistem yanıtı gerçekleşmelidir. Esasen ünite dışındaki devreler tasarım olarak yedeklidir. Ünite içindeki giriş ve çıkış modülleri de buna göre iki katlıdır. Mimari (Şekil 3’te gösterildiği gibi) iki yedek ünite, A ve B aracılığıyla yukarıda belirtilen gereksinimi yerine getirir. I/O sayısını iki katına çıkarmaya ek olarak, ünite B’deki çift çıkışlar ayrı bir besleme modülü (PSS PS) ve güç kaynağından beslenmek zorundadır. Bu önlem sayesinde yaygın arıza nedenleri, özellikle de besleme voltajından kaynaklananlar, sürdürülebilir bir şekilde yönetilir. SIL 3 mimarisinin bir diğer özelliği emniyet işleminin, tek bir PLC tarafından işlenmesidir, çünkü içinde zaten çeşitli yedekleme sistemleri tasarlanmış bulunmaktadır. Böylece bir kez daha kullanıcı I/O gruplarını uzaktan kullanma özgürlüğüne sahip olur. Ayrıca bu sayede örneğin kanalın yinelenen çıkışını uzak bir PSS I/O üzerinde kullanmak ve ikinci besleme voltajı gereksinimini de böylece karşılamak da mümkün olacaktır. Genel SIL 4 mimarisi En üst emniyet bütünlüğü seviyesi olan SIL 4, sinyal kutuları içinde yer alan sinyal kontrol sistemleri ve makas 50 PLC üzerinden bu gereksinimi karşılar. Pilz, işbirliği ortağı Thales ile birlikte çalışarak ve Thales’ten SPZA’yı (bellek programlanabilir merkezi blok adaptasyonu) baz alarak SIL 4 uygulaması konseptini geliştirmiştir. SPZA röle gruplarının yerini alan bir üründür ve bir röle ile bir elektronik sinyal kutusu arasındaki merkezi blok iletişim sistemidir. Bu teknoloji ünitelerin yüksek düzeyde bağımsız çalışmasını sağlar ve dolayısıyla yaygın arıza nedenlerine karşı dayanıklıdır. Bu mimari model SIL 4 uygulamalarının risk değerlendirmesinde yer alan merkezi bir gereksinimi karşılar. I/O düzeyi de, Şekil 4’te belirtildiği gibi yedekli bir tasarıma sahiptir, dolayısıyla bir arıza olması durumunda bağımsız bir şekilde emniyetli koşul sağlanmaktadır. PLC platformu için emniyetli koşul, çıkışları kapatılması / çıkışlara giden gücün kaldırılması anlamına gelir. Aynı durum demiryolu uygulaması için de geçerli olmalıdır: kontrol sisteminden güç kesilmesi uygulama için bir emniyetli durum oluşturmalıdır. Her iki PLC gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET aracılığıyla bağlanmıştır, böylece işlem verisi senkronize edilebilir ve yandaki PLC’de ortaya çıkan arıza koşulları karşılıklı olarak tespit edilebilir. Ünitelerin bağımsız olması koşulunun yarine getirilebilmesi için, iki kontrol sisteminin her biri yandaki PLC’den bağımsız olarak bir emniyetli koşul alabilmektedir. PLC kontrol sisteminin yedekli olmasına rağmen, demiryolu uygulamalarını kontrol eden uygulama programlarının yalnızca bir kez oluşturulması gerekmektedir; sonrasında iki kontrol sistemine yüklenirler. ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR Özet Kullanıcılar basit proje yapılandırmaları için Pilz’in PSS 4000’i gibi standart ve kolay programlanabilir otomasyon sistemleri kullanarak yatırım ve işletme maliyetlerini azaltabilirler. -R modülleri, sertifikasyon sayesinde onay almak için gerekli işleri azaltmaktadır. -R modülleri demiryolu endüstrisi içinde farklı emniyet bütünlüğü düzeylerinde, çeşitli uygulamalarda kullanılabilir. Bunlar arasında ray döşeme makineleri ve çekicilerin kontrol fonksiyonlarının yanı sıra, hemzemin geçitlerde sinyal izleme gibi sinyal alanındaki kontrol ve izleme fonksiyonları, kontrol ve emniyet teknolojileri veya sinyal kutusu bağlantıları yer almaktadır. PSS 4000 otomasyon sistemindeki mimariler sayesinde, demiryolu kullanıcıları ilgili risklere uygun esnek modellere erişebilmekte ve bunları kendi uygulamalarında kullanabilmektedir. Kullanıcıların uygun kaynak kullanımı ve ilgili maliyet talepleri bu sayede karşılanmış olmaktadır. DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON ÜRÜN VE UYGULAMALAR Servopnömatik, tünel temizleme trenini optimize ediyor 85 ton tünel temizleme makinesi FESTO / www.festo.com.tr Boyutları büyük performansı büyük: Ağırlığı 85 ton uzunluğu 40 metre olan tünel temizleme treni saatte 5 km hızla tünel duvarlarında ve ray yataklarındaki kiri temizleyebilmektedir. Büyük kentlerdeki yeraltı raylı tünellerinde temizlik güvenlik demektir. İnce toz ve iri atıklar randımanı düşürerek çalışanlar ve yolcular için sağlık riski oluşturur. Schörling Kommunal GmbH firmasının geliştirdiği yeni tünel temizleme treni şimdiye kadar bilinenlerden çok daha hızlı ve hassas temizlik yapabiliyor. Dokunaçlara benzer emiş nozullar ve ayaklar, Festo’nun geliştirdiği en son servopnömatik ürünleri kullanarak konumlandırılabiliyor. tozlardan ayrıca plastik şişe ve kağıt gibi iri atıklardan arındırılmalıdır. Bu işi gerçekleştirecek en ideal çözüm Schörling Kommunal GmbH firması tarafından geliştirilen yeni tünel temizleme trenidir. Festo firmasının sağladığı en son servopnömatik tahrik teknolojisi ile donatılmış olan tren yeni emiş ünitesi ile raylı yeraltı tünellerini her zamankinden daha hızlı ve daha güvenli bir şekilde temizlenmektedir. Saatte 5 temiz kilometre Yaygın metro ve raylı yeraltı şebekesi, bütün dünyada büyük kentlerin alt yapılarının önemli bir kısmını teşkil eder. Beijing, Shanghai, Londra ve New York kentlerinin metro sistemleri 400 kilometreyi aşan ağlara sahiptir ve milyonlarca kişi her gün bu sistemlerin tünellerinde seyahat etmektedir. Yeraltı raylı sistemler yol trafiğine göre hızlı, temiz ve önemli ölçüde daha güvenlidir. Bunun geçerliliğini sağlayabilmek için tüneller, ince 54 Raylı yeraltı tünelleri yollara göre daha uzun bir sürede kirlense de zaman içinde kirlilik kendini gösterir. Yıllarca biriken ince toz tabakası bir yandan yolcu ve metro çalışanları için sağlık riski oluştururken, diğer yandan da uzun vadede makine parçaları üzerinde yıpranma etkisini yaratır. Birçok raylı yer altı şebekesinde temizlik işlemi halen elle yapılmaktadır. Ancak bu işlem zaman, işçilik ve maliyet açısından oldukça pahalıdır. ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR Schörling firmasının ürünü yeni tünel temizleme treni hızlı temizlemede yeni standartlar ortaya koymaktadır. Yenilikçi kuru temizleme teknolojisi, saatte 5 kilometreye kadar varan bir hızla tünelin ince tozunu ve iri atıklarını toplayabilmekte temizlik yapmadığı zaman ise 70 km/saat seyir hızlarına ulaşabilmektedir. Atıkları baskılama Yeni tünel temizleme treni 85 ton ağırlığında ve 40 metre uzunluğundadır. Temizleme ünitesi aynı sürücü kabinine sahip iki lokomotifin arasında yer alır ve bu yüzden tren dönüş yapmaya gerek kalmadan istenilen yöne hareket edebilmektedir. Sürücü kabinlerinin tam altında düşük hızlarda bile büyük bir doğrulukla ayarlanabilen hidrolik tahrik üniteleri yer alır ve bunların üstünde kaba ve ince atıklar için filtreler yer alır. İri atık konteynırlarını ince toz filtre sistemleri takip eder ve önceden tanımlanan kirlilik derecesine ulaşıldığında hava dışarı atılır. Toplama kaplarının içine düşen atıklar daha sonra çalışanlar tarafından boşaltılırlar. Kullanılan son sistem temizleme teknolojisi sayesinde filtre elemanları en az beş yıl kullanılabilmektedir. Trenin her bir yarısı her biri 6 m3/s emme kapasitesine sahip üç adet fana sahiptir. Fanlar; atıkları tünel duvarlarından aşağıya indirmek için emiş nozullarının yüksek basınçlı jetleri tarafından kullanılan basınçlı havayı ve uçuşan tozları anında emen ve filtreleme sistemlerine besleyen vakumu üretir. takip edebilir. Trenin her iki ucunda bulunan iki adet lazer tarayıcı sürekli olarak tünel profilini algılar. Sistem kontrolörü saniyenin dörtte biri aralığında bir sonraki 20 metrelik kısmın konturları hakkında bilgi toplar ve kontrol darbelerini bağımsız emiş nozullarına gönderir. Dolayısıyla her seferinde atıkları etkin olarak toplayabilmek için temizleme birimi tünel duvarlarına yeteri kadar yakın kalır ve eğer lazer tarayıcıları sinyal veya elektronik kutu gibi engellerle karşılaşırsa tünel temizleme treni emiş kolunu doğru zamanda geri çekebilir. Bu devasa temizleme sistemi lokomotif sürücüsü ve makine operatörü olmak üzere sadece iki kişilik bir ekip tarafından çalıştırılmaktadır. Bu ekip, her sürücü kabinde bulunan video kameralar ve sekiz monitör sayesinde makinelerin en önemli kısımlarını sürekli gözlem altında tutar. Ayrıca, uygulamanın tipine bağlı olarak sürücü kabinine yedi kişilik bir ekibin katılımı için yeteri kadar yer bulunmaktadır. Güven artırımı için servopnömatik Emiş nozullarının ve emiş ayaklarının hızlı ve güvenli hareketi Festo’nun en son servopnömatik yeniliklerinden biridir. Geçmişte Schörling tarafından kullanılan hidrolik çözümler yerine, tünel temizleme treninin son modelinde, ilk defa pnömatik tercih edildi. Proje yöneticisi Daniel Eberhardt’ın ifade ettiği gibi servopnömatik daha temiz ve daha güvenlidir. Hidrolik sistemdeki olası kaçaklardan dolayı kirli ortam söz konusu değildir. Profil görüntüsü 100 mm ve 300 mm arasındaki arayı tarayan emiş nozulları ve emiş ayakları tünel duvarını ve yol yatağını dinamik bir şekilde Dokuz adet emiş nozulu servopnömatik sistemler sayesinde istenilen konuma getirilebilmektedir. Kullanılan Festo ekipmanlarının arasında iki adet MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu ile 16 adet standart entegre doğrusal enkoderli DNCI-63 silindiri, emiş nozullarının ve ayakların hızlı ve esnek bir şekilde programlanmış konumlarına gitmelerini sağlayan 16 adet CPX-CMAX vardır. Böylece büyük yükler bile dinamik ve doğru bir şekilde hızlandırılıp frenlenebilmektedir. VPWP tipi 16 adet oransal valf silindirlerdeki basınç ve egzoz hatlarındaki havayı kontrol edilebilmektedir. CPX sistemi ise hem CMAX kontrolörleri ile donatılmış elektrikli bir terminal ve hem de sistemdeki ek açıp-kapama fonksiyonları için VTSA valfleri ile donatılmış bir valf adası olarak hizmet eden bir otomasyon platformudur. Tünel temizleme treninin her iki ucunda bulunan lazer tarayıcıları entegre doğrusal enkoderli DGCI-40 milsiz silindir ve VPWP-8 oransal valf tarafından hareket ettirilir. Silindir ve valf arasındaki hızlı ve doğru etkileşim, tarayıcıların optimum konumlanmasını destekler ve böylece tünel kontur profili ile ilgili doğru verile- 55 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ENDÜSTRİ OTOMASYON ÜRÜN VE UYGULAMALAR (A) Ufak bir mekanda maximum etki: Kompakt tasarımı sayesinde valf adası rin sistem kontrolörüne aktarılmasını sağlar. VTSA yerden tasarruf sağlıyor. (B) Daha uzun kullanma süresi için temizlik: Ufak hacim, güvenli çalışma MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu Hidrolik sistemden pnömatik sisteme geçiş yaparken Schörling, yerleşimi kolay ve yer tasarrufu sağlayan VABP çift oturma yüzeyli alt plakayı da kullanmayı ihmal etmemiş. Bu birim önceden gereksinim duyulan servopnömatik eksenlerin muhtelif acil stop fonksiyonları için bireysel ekipman çözümlerinin yerini alıyor. VABP’nin güvenliğe ilişkin avantajlarını açıklayan Daniel Eberhardt’a göre tahrik birimi ve güç valfi arasına pnömatik ekipmanlarının uzun süre sorunsuz çalışmalarını olanaklı kılıyor. (C) Hızlı, güvenilir, temiz: Hareketli emiş nozulları ve emiş ayakları ile temizleme ünitesi, trenin her yarısı için her biri 6 m3/s emiş kapasitesine sahip üç fana sahiptir. (D) Toplamda 16 adet standart silindir Entegre doğrusal konum enkoderli DNCI63 silindirleri emiş nozullarını ve ayakları hızlı ve doğru bir şekilde konumlandırır. 56 yerleştirildiğinde VABP bir tek oturma yüzeyi kullanarak durma, boşaltma, düşük hızla sağa veya sola yönelme ve basınç kompanzasyonu gibi farklı devre kapama fonksiyonlarına olanak veriyor. Bireysel ekipmanları kullanarak bir araya getirilecek çözümlerle kıyaslandığında; VABP çift oturma yüzeyli alt plaka ve VSVA serisi ISO valfleri ile sağlanan denenmiş açma/kapama valfleri sayesinde müşterinin Makine Direktifi EN ISO 13849-1 ile sistemi değerlendirmesi ve elde edilen Performans Seviyesini tespit etmesi çok daha kolaydır. ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR İlk günden beri sağlanan işbirliği Festo’nun yenilikçi servopnömatik çözümünü içeren Schörling’in tünel temizleme treninin son modeli, Beijing’in raylı yer altı sisteminde kullanılmaktadır. Burası, yaklaşık 460 km uzunluk ile dünyanın en uzun şebekelerinden biridir. Proje Yöneticisi Daniel Eberhardt tasarım sürecinin özellikle çok zorlu olduğunu dile getiriyor. Çin’deki raylı yer altı sistem operatörleri ile yapılan görüşmelerden başlayarak tünel temizleme treninin bitirilmesin yaklaşık 7 aylık bir zaman dilimi gerekmiş. Daniel Eberhardt kendisine tamamen güvenilebilecek Festo gibi bir partnerin olmasının son derece önemli olduğunu söylüyor. Hidrolikten pnömatiğe geçiş yapmak tamamen yeni bir başlangıçtı ve Festo’nun sağladığı yenilikçi çözüme ve uzmanlığa güven duyulması gerekiyordu. Her iki firmanın buluştuğu Hannover Fuarı 2012’den birkaç ay sonra servopnömatik için bir prototip geliştirildi. Bu prototip son ürünü üretmek için kullanıldı. Festo’nun servis teknisyenleri emiş nozullarının hareketini ve kontrolünü sağlayan servopnömatik sistemin tamamının teslimini ve devreye alımını gerçekleştirdi. Teknolojik donanımın kısa sürede tesliminin sağlanmasına ek olarak Festo’nun bütün dünyada sağladığı servis ağı Schörling için temel bir satış argümanı oluşturdu. Bakım ve servis hizmeti gerektiğinde Schörling, Festo’nun bütün dünyada var olan uzmanlığına kısa sürede erişebiliyor. Bu da insanlar ve raylı yer altı şebeke sistemlerinde çalışan makineler için temiz bir çevre anlamına geliyor. www.festo.com/catalog/ms9¬¬_sv www.festo.com/catalog/dnci www.festo.com/catalog/vtsa “Tahrik birimi ve güç valfi arasına yerleştirilen çift oturma yüzeyli montaj plakası VABP, farklı kapatma fonksi yonlarının yerine getirilmesini olanaklı kılıyor.” Dokuz adet emiş nozulu servopnömatik sistemler sayesinde istenilen konuma getirilebilmektedir. Boyutları büyük performansı büyük: Ağırlığı 85 ton uzunluğu 40 metre olan tünel temizleme treni saatte 5 km hızla tünel duvarlarında ve ray yataklarındaki kiri temizleyebilmektedir. (A) Ufak bir mekanda maximum etki: Kompakt tasarımı sayesinde valf adası VTSA yerden tasarruf sağlıyor. (B) Daha uzun kullanma süresi için temizlik: MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu pnömatik ekipmanlarının uzun süre sorunsuz çalışmalarını olanaklı kılıyor. Daniel Eberhardt. Schörling Kommunal GmbH firmasının Proje Yöneticisisi (D) Toplamda 16 adet standart silindir Entegre doğrusal konum enkoderli DNCI-63 silindirleri emiş nozullarını ve ayakları hızlı ve doğru bir şekilde konumlandırır. (C) Hızlı, güvenilir, temiz: Hareketli emiş nozulları ve emiş ayakları ile temizleme ünitesi, trenin her yarısı için her biri 6 m3/s emiş kapasitesine sahip üç fana sahiptir. 57 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ ENDÜSTRİ OTOMASYON MEDEL ELEKTRONİK MEDEL: TÜRKİYE’NİN DEMİRYOLLARI İÇİN ÇALIŞILAN 17 YIL 6500 m2, Adapazarı’nda 1200 m2 ve toplamda 7700 m2 kapalı alanda üretim yapıyor artık. Üretim yelpazemiz çok geniş. Motor Hız Kontrol Ürünleri’nden AC Motor Vektör Hız Demiryolu Uygulamaları’na, Tersane Uygulamaları’ndan Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/ kontrol kartları üretimine uzanan bir yelpaze içinde çalışıyoruz. Yine Medel Elektronik bünyesinde 1999 dan bu güne kadar ulaşım sektörü için özel çözümler ve yenilikçi ürünler üretiyoruz. ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SEKTÖRÜNDE 22 YILDIR ÇÖZÜM ÜRETEN MEDEL ELEKTRONİK, 17 YIDIR ULAŞIM SEKTÖRÜNDE MÜHENDİSLİĞİ İLE İLKLERE İMZA ATIYOR MEDEL Elektronik, 1994 yılında kurulmuş ve daha kuruluşunun 5. yılında Ulaşım Sektörü kapsamında demiryolu uygulamaları için çalışan bir firma. Demiryolu ve klima invertör ürünlerinde Türkiye’de ilklere imza atan MEDEL, kendi tasarlayıp geliştirdiği inovatif ürünlerle ödüller alıyor, bu nedenle de sektörün en eski ama en yenilikçi kuruluşlarından biri sayılıyor. ENOSAD – Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği üyesi olan MEDEL Elektronik kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, sayın Niyazi Sarımaden ile söyleşi yaptık. Endüstri&Otomasyon: Sayın Niyazi Sarımaden, bize önce MEDEL’i tanıtır mısınız? Niyazi Sarımaden: MEDEL Elektronik, 1994 yılında 2 kişilik bir kadro ile ve 50 metrekarelik bir alanda kuruldu. Bugün, İstanbul’da bulunan üretim tesisinde üretilen 400.000’dan fazla ürünümüzü, yurtiçinin yanı sıra Asya, Ortadoğu ve Balkanlarda faaliyet gösteren satış ve pazarlama ağı ile tüm dünyanın hizmetine sunmaktayız. MEDEL Elektronik, bünyesindeki 35 mühendis, 70 tekniker, toplam 120 çalışanı ile İstanbul’da 60 Endüstri&Otomasyon: Peki, daha kuruluşunuzun 5. yılınızda Demiryolu Uygulamaları serüveni nasıl oldu? Niyazi Sarımaden: Evet, firmamızda tam 17 yıldır, 1999 yılından itibaren Demiryolu Uygulamaları için projeler yapılmaktadır. Biz, ilk günden beri Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona çok önem verdik. 1999’dan itibaren Ar-Ge çalışmalarını genişlettik. Bu nedenle de, MEDEL Elektronik, 2001’de demiryolu için tasarlanan konvertör ve akü şarj seri üretimini Türkiye’de üretebilen ilk üretici oldu. “: Evet, firmamızda tam 17 yıldır, 1999 yılından itibaren Demiryolu Uygulamaları için projeler yapılmaktadır. Biz, ilk günden beri Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona çok önem verdik. 1999’dan itibaren Ar-Ge çalışmalarını genişlettik. Bu nedenle de, MEDEL Elektronik, 2001’de demiryolu için tasarlanan konvertör ve akü şarj seri üretimini Türkiye’de üretebilen ilk üretici oldu.” Daha aydınlatıcı olmak için, Ar-Ge çalışmalarımızı kısaca anlatmanın iyi olacağını düşünüyorum. Kuruluşundan bu güne kadar MEDEL Elektronik’in değişmeyen birinci hedefi, Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiyi yakından takip ederek dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda MEDEL Elektronik, AR-GE çalışmalarıyla sistem ve cihazlarını sürekli geliştirmektedir. Son 15 yılda yapılan elektronik tasarım AR-GE çalışmalarının özeti şöyledir: ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ MEDEL ELEKTRONİK • 1999 yılı sonunda demiryolları için konvertör ve akü şarj projesine AR-GE çalışmalarına başlanmıştır. • 2001 yılı sonunda demiryolu için tasarlanan konvertör ve akü şarj seri üretimine geçilmiştir. (MEDEL Elektronik bu ürünün Türkiye’de ilk ve tek üreticisidir.) • 2004 yılı sonunda; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol invertör projesi tamamlanmıştır. (İlk yerli olarak üretilen kapalı çevrim vektör motor hız kontrol cihazı.) • 2006 yılında özelikle ambalaj sektöründe kullanılan baskı (tifturuk, flekso, liminasyon) benzeri makinelerde baskı kontrol amaçlı kullanılan register kontrol cihazı tasarım ve AR-GE’sine başlanmıştır. • 2007 yılında; Kamera Kontrol Sistemi projesi tamamlanmıştır. ( Tifturuk, flekso ve matbaa makinelerindeki baskı kalitesinin kalite kontrolünde kullanılan sistem.) • 2007 yılında; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol cihazı donanım, yazılım ve mekanik olarak geliştirilerek TAY SERİSİ olarak seri üretime başlanılmıştır. • 2009 yılında; Daha önce ilk defa yerli olarak firmamız tarafından üretilen Kenar Kontrol ve Gergi denetim cihazlarının performansları ve kullanım kolaylıkları geliştirilerek yeni görünüm ve tasarımları ile seri üretime başlanmıştır. • 2009 yılı sonunda; TÜBİTAK tarafından desteklenen ve sonuçları onaylanan AC motor açık çevrim (enkodersiz) vektör hız kontrol cihazı projesi (İlk yerli olarak üretilen açık çevrim vektör motor hız kontrol cihazı,) başarı ile tamamlanmıştır. • 2009 yılında; Tersanelerde gemi beslemesi olarak kullanılan 380V-50Hz / 440V-60Hz 1.4MW Konvertör projesi üretilip devreye alınmıştır. • 2010 yılında; AC motor açık çevrim (enkodersiz) vektör hız kontrol cihazı seri üretimine başlanılmıştır. • 2010 yılında; 2 yıl TCDD tarafından farklı ülkelerin çalışma şartlarında da denenen Çok Gerilim Konvertör seri üretimine başlanılmıştır. •2010 yılında; Register kontrol projesi tamamlanmış ve seri üretimine başlanılmıştır. • 2010 yılında; Servo motor kontrol projesi çalışmalarına başlanmıştır. • 2011 yılında; E72-220 12kVA IP55 Sinüs İnvertör projesi tamamlanmıştır. • 2012 yılında; tramvaylarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzere geliştirilen LRV750-35 klima invertörü ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır. • 2012 yılında; Kamera Kontrol Sistemi yazılımsal ve donanımsal olarak değiştirilerek yüksek performanslı olarak geliştirilmiştir. • 2012 yılında; 315kW Asenkron Cer motor (İstanbul tüp geçit demiryolu araç motorları) test ünitesi projesi tamamlanmıştır • 2012; yılında Yolcu Bilgilendirme sistemleri Projesine başlanmış ve üretimine geçilmiştir. • 2012 yılında; Klima Kontrol Sistemi projesine başlanmış ve üretimine geçilmiştir. • 2012 yılında; Klima Besleme ünitesi Projesine başlanmış ve üretimine geçilmiştir. • 2012 yılında; Yüksek Frekanslı DC-DC Konvertör başlanmış ve üretimine geçilmiştir. • 2012 yılında; Yüksek Frekanslı Akü Şarj Konvertör projesine başlanmış ve üretimine geçilmiştir. • 2012 yılında; Milgem (Milli Gemi) projesi için invertör ve pano tasarımı yapılmış ve askeriyeye teslim edilmiştir. • 2013 yılında; Gölcük Tersane Komutanlığı, İstanbul Tersane Komutanlığı ve İzmir Tersane Komutanlığı’na askeri standartlara uygun invertörler üretmiştir. • 2013 yılında; hafif raylı araçlarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzeriLRV750-55 klima invertörü ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır. • 2013 yılında; 100kVA 3x1500 V beslemeli yardımcı konvertör uygulaması tamamlanmıştır. • 2014 Yılında; Yüksek Frekanslı 10kVA 72v DC giriş 220vAC çıkış IP 54 konvertör uygulaması. • 2014 Yılında; Asansör inverter geliştirme çalışmalarına başandı. • 2014 Yılında; Güneş İnverter geliştirme çalışmalarına başlandı. • 2015 Yılında; Tay-C ve Tay-M serilerinde yeni nesil inverter- 61 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ ENDÜSTRİ OTOMASYON MEDEL ELEKTRONİK lerimizi Türk Sanayisine kazandırdık. • 2016 Yılında; Tay-P serisi pompa uygulamalarında IP65 dış ortam şartını sağlayan inverter tasarımımızı tamamladık. Bugüne geldiğimizde, TÜVASAŞ (Adapazarı), TCDD (Ankara, Haydarpaşa-İstanbul), TÜLOMSAŞ (Eskişehir) için yapılan çalışmalarda; Akü Şarj Ünitesi, Yüksek Frekans Akü Şarj, Enerji Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), UIC EBU Çok Gerilimli Konvertör, Elektrikli Dizi Yardımcı İnvertör Sistemi, İklimlendirme (Klima Kontrol) Ünitesi, E72-220 İnvertör, D72-24 Konvertör, Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu Anons Sistemi, Yolcu Bilgilendirme Otomasyonu ürünleri Medel Elektronik tarafından projelendirilip yüksek adetlerde imalatı ve devreye alınması sağlanmıştır. Bu ürünler ülkemizde kullanılan bütün demiryolu araçlarında kullanılmaktadır. “Bugüne geldiğimizde, TÜVASAŞ (Adapazarı), TCDD (Ankara, Haydarpaşa-İstanbul), TÜLOMSAŞ (Eskişehir) için yapılan çalışmalarda; Akü Şarj Ünitesi, Yüksek Frekans Akü Şarj, Enerji Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), UIC EBU Çok Gerilimli Konvertör, Elektrikli Dizi Yardımcı İnvertör Sistemi, İklimlendirme (Klima Kontrol) Ünitesi, E72220 İnvertör, D72-24 Konvertör, Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu Anons Sistemi, Yolcu Bilgilendirme Otomasyonu ürünleri Medel Elektronik tarafından projelendirilip yüksek adetlerde imalatı ve devreye alınması sağlanmıştır. Bu ürünler ülkemizde kullanılan bütün demiryolu araçlarında kullanılmaktadır.” Endüstri&Otomasyon: Demiryolu Uygulamaları’nızı detaylandırabilir misiniz? Niyazi Sarımaden: Demiryolu projeleri için çok özel, yüksek kaliteli çözümler sunuyoruz. Şöyle ki; 62 -Çok Gerilimli Konvertör: Çok Gerilimli Konvertör (ÇGK) temelde, Yüksek Voltaj Konvertör (YVK) ve Enerji Besleme Ünitesi (EBU) olarak adlandırılan iki kısımdan oluşmaktadır. Yolcu vagonlarının alt gövdesine yerleştirilerek kullanılırlar. UIC gerilimlerinden hangisi mevcutsa, YVK kısmı bunu düzenleyerek EBU konvertörün ihtiyacı olan gerilim değerine getirir. Böylece EBU statik konvertörün çalışması sağlanır. EBU statik konvertörler, vagon içerisinde ihtiyaç duyulan enerjiyi gerekli değerlerde sağlar. EBU, YVK kısmı olmadan kullanıldığında, Türkiye’deki vagon sistemlerinin standartlarındaki 1000V / 50Hz. gerilim, EBU’nun besleme voltajı olarak kullanılır. YVK ile beraber kullanıldığında bu durum değişir. DC ve AC beslemeler birbirinden bağımsız olarak elde edilir, farklı yükleri beslemek için, özellikle de klima (HVAC) motorları ve bataryaları beslemek için kullanılır. EBU’nun çalışma durum bilgilerinin görsel bilgileri, araç içerisinde bulunan elektrik dolabındaki kullanıcı arayüzü (HMI) üzerinden rahatlıkla takip edilip kontrolü yapılabilir. -Medel Enerji Besleme Ünitesi (EBU Statik Konvertör) -LRV/Metro Araçları için Yüksek Frekans Anahtarlamalı DC/DC Konvertör -Medel LRV 750-35 Tramvay ve Metro Araçları İçin Dahili Klima Kontrol Ünitesi, Klima Besleme Ünitesi: Elektronik Klima Kontrol sistemi demiryolu araç kliması veya endüstriyel bir klimayı kontrol etmek amacıyla tasarlanmıştır. Klima kontrol sistemi bir klima (HVAC = Heating, Ventilating, and Air Conditioning) uygulamasında ihtiyaç duyulan tüm konfor, emniyet, performans ve insan-makine arabirim fonksiyonlarını icra eder. KKB kompakt klima içindeki klima elemanları (kompresörler, fan motorları, ısıtıcı elemanlar vs.) ile beraber araç içinde bulunan klima elemanlarını (koltuk altı ısıtıcılar, şasesi altı ısıtıcıları, fanlar vs.) da kontrol edebilir kabiliyettedir. Isıtma veya soğutma yapılırken emniyet öncelikli konumdadır. Emniyetli çalışmada klimanın analog sensör bilgileri ve dijital emniyet elemanları (monostatlar, termostatlar, gaz basınç siviçleri vs.) sürekli izlenmektedir. -Yardımcı Güç Kaynağı (APS) -IRR Enerji Besleme Ünitesi: (Irak Devlet Demiryolları için tasarlanıp üretilmiştir.) -APS 750 – 380 SH Soğutma, Havalandırma Sistemi Besleme ve Kontrol Ünitesi: (Ankaray Araçları için tasarlanıp üretilmiştir.) -Acil Durum İnvertörü: Emergency Inverter bataryadan beslenir ve asenkron motorlu havalandırma fanlarını besler. ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ MEDEL ELEKTRONİK -Medel Yüksek Frekanslı E72-220 Çevirici (DC-AC): MEDEL E72-220, girişindeki doğru gerilimi, çıkışında istenen frekansta ve genlikte sinüzoidal gerilime dönüştürür. IPM (Akıllı Güç Modülü) ile oluşturulan çıkış, tek fazlı motorların kalkıştaki yüksek akım gereksinimlerimi de karşılayabilecek emniyet payına sahiptir. Lokomotiflerin makinist kabin beslemesi (klima, buzdolabı, priz ..) olarak kullanılmaktadır. Değişken giriş gerilim değer aralıkları (12Vdc..800Vdc), sabit çıkış gerilimi (110V-440V A.C.), çıkış anlık akım, çıkış sürekli akım ve sabit çıkış frekans (16,67 Hz , 20Hz , …60Hz) değerleri belirtilen ürünler için özel tasarımlar yapılmaktadır. -Medel İklimlendirme Kontrol Ünitesi -Enerji Besleme ve Soğutma Kontrol Sistemi (Jv07-EBU) -Yüksek Frekans Anahtarlamalı Akü Şarj Ünitesi -E14000 Elektrikli Dizi Yardımcı İnvertör -Yolcu Bilgilendirme Sistemi: -Ekran Elektrik Sarfiyatı Gündüzleri Maksimum, Geceleri Minimumdur. -Güneş Işığına ve Gece Karanlığına Göre Otomatik Parlaklık Ayarı vardır. -IP Seçeneği Bütün Acil Durum Bilgileri anında iletilir. -Medel D72-24 Dönüştürücü (DC-DC). Lokomotiflerde makinist kabininde bulunan silecek motorlarının sürücüsü olarak kullanılmaktadır. -Tüm UIC Gerilimleri için Enerji Besleme Test Ünitesi: Bu test ünitesi, (uzunyol hat trenleri, banliyö, metro veya tramvay gibi) demiryolu araçlarında kullanılan statik konvertörler, yardımcı devre besleme üniteleri, akü şarj cihazları, HVAC sistemler gibi birimlerin üretim aşamasındayken testlerinin yapılabilmesi için gereken besleme kaynağını sağlar. Bu gerilimler UIC standardında belirtilen maksimum minimum değerlere ayarlanarak 100 kW’a kadar güç sağlanır ve bu gerilimler elde edilir. -Cer Motor Test Sistemi -Ray Potansiyeli Sınırlama ve İzleme Cihazı -Makas (Ray) Isıtıcıları Kontrol Sistemleri: Demiryolu uygulama- ları kapsamında geliştirdiğimiz ürünlerimizden birisi olan Makas Isıtıcıları Sistemi, düşük sıcaklık ve kar yağışlarında makasların hareketli kısımlarının donmasını ve makas arasına karın dolmasını engellemek için kullanılır. Sistemlerimiz makas üzerinde bulunan rezistansların sayısı ve gücüne göre (4x6kW…8x6kW aralıklarında) değişik güçlerde üretilmektedir. Otomatik çalışmada sistemde bulunan PLC ile çalışması istenilen ray sıcaklığına göre rezistanslar lineer olarak kontrol edilerek farklı sıcaklık değerlerine göre çıkış verilir. -Demiryolu Araçları İçin Vakumlu Tuvalet Sistemleri: Standart Ve Engelli Vakumlu Tuvalet Sistemleri.+ Temiz Ve Atık Su Tankı Endüstri&Otomasyon: Bu sayımızın dosya konusundan dolayı ağırlıklı olarak demir yolları uygulamalarınız ve çözümleri ile ilgili söyleştik. Demir yolu uygulamaları dışında da endüstriyel otomasyon sektörüne de çok yenilikçi çözüm ve ürünler geliştirdiniz. Kısaca geliştirdiğiniz ürünlerden de söz edebilir misiniz? Niyazi Sarımaden: Demiryolu Uygulamaları dışında, sunduğumuz ürün-çözüm gruplarımızı aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: • Motor Kontrol Ürünleri: İhtiyacınıza uygun, yüksek kaliteli otomasyon ürünleri. -TAY-S Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri -TAY-C Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri -TAY-M Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri -TAY-P Serisi Pompa İnvertörleri -TAY-P Mini Serisi Pompa İnvertörleri -DC Vektor Hız Kontrol Cihazları -Medelift Asansör Motor Hız Kontrol Ailesi • Plastik ve Ambalaj Ürünleri: 20 mühendis, 70 tekniker, toplam 105 çalışanımız ile özel çözümler. • Otomasyon Sistemleri: İhtiyacınız olan Otomasyon Çözümleri. • Kâğıt Fabrikası Uygulamaları: Kâğıt sanayisinde yerli çözüm olan tek firma. •Elektomanyetik Fren ve Kavrama Sistemleri: 25 yıllık tecrübeyle… 63 DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ ENDÜSTRİ OTOMASYON MEDEL ELEKTRONİK • Tersane Uygulamaları: İhtiyacınız olan Tersane Uygulamaları ve çözümleri. • Ürün Test Sistemleri: İhtiyacınız olan Test Sistemi çözümleri. • Güneş Enerji Sistemleri: Alman IDEEMASUN şirketinin deneyimlerinden yararlanarak, Güneş Enerji Sistemleri Konusunda anahtar teslim çözümler. • Otopark İzleme ve Yönlendirme Sistemi: OYİS-Kapalı otoparklarda sürücülerin en kısa sürede en uygun park yerini bulmalarına yardımcı bir otopark izleme ve yönlendirme sistemi. Ürettiğimiz elektronik sistemlerin tüm AR-GE çalışmaları, montaj ve test aşamaları İstanbul İkitellideki modern tesisimizde yapılmakta ve bu ürünler için 7/24 teknik servis hizmeti sunulmaktadır. 64 Endüstri&Otomasyon: MEDEL Elektronik’in Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona verdiği öneminin paralelinde, çalışmalarıyla ödüller aldığını biliyoruz. Bize biraz da ödüllerinizden bahseder misiniz? Niyazi Sarımaden: Öncelikle şunun altını çizmeliyiz. MEDEL Elektronik olarak biz, “Yerli Üretimde Dünya Kalitesi!” sloganı ile çalışıyoruz. Bu nedenle, ödüllerden önce, kaliteden söz etmek isterim. “Öncelikle şunun altını çizmeliyiz. MEDEL Elektronik olarak biz, “Yerli Üretimde Dünya Kalitesi!” sloganı ile çalışıyoruz. Bu nedenle, ödüllerden önce, kaliteden söz etmek isterim.” Kalitede sürekliliği esas alan MEDEL Elektronik; • IRIS Uluslararası Demiryolu Standardı Kalite Belgesi’ne, • TSI Tuvalet Modül Tasarım Onay ve Kalite Belgesi’ne, • EN 15085-2 CL1 Demiryolu Araçları ve Bileşenlerinin Kaynaklı İmalatı Belgesi’ne, ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ MEDEL ELEKTRONİK • ISO 9001:2008 Belgesi’ne, • 18001 2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi’ne, • 14001 2004 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi’ne, • TSE tarafından verilen Hizmet Yeterlilik Belgesi’ne, • TPE tarafından verilen 17 adet Tasarım Tescil Belgesi’ne, • TPE tarafından verilen 13 adet Faydalı Model Belgesi’ne sahiptir. Ödüllere gelince… KOSGEB’in İnovatif KOBİ Ödülü’nü aldık. Medel Elektronik 2014 Yılında, KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri-İnovasyon Dalında, 1108 başvuru arasından 5 finalist arasına girdi ve İnovatif Kobi Ödülü Başarı Sertifikası’nı dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan aldı. Daha öncesinde ise, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından düzenlenen “12. TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör ürünümüzle alarak büyük bir başarıya imza attık. Endüstri&Otomasyon: MEDEL Elektronik’in 2015’te “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 50 Firmasından Biri” olduğunuzu da unutmayalım. Niyazi Sarımaden: Evet, 2015 yılında “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen İlk 50 Firmasından Biri” olarak “Deloitte Technology Fast 50 Turkey” listesine girdik. Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk 50 firması listesine “Semiconductors, Components and Electronics” kategorisinde giren MEDEL Elektronik, böylece her zaman üstün performans ve sürekli gelişme ilkesiyle çalıştığını bir kez daha göstermiş oldu. “Evet, 2015 yılında “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen İlk 50 Firmasından Biri” olarak “Deloitte Technology Fast 50 Turkey” listesine girdik. Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk 50 firması listesine “Semiconductors, Components and Electronics” kategorisinde giren MEDEL Elektronik, böylece her zaman üstün performans ve sürekli gelişme ilkesiyle çalıştığını bir kez daha göstermiş oldu.” Endüstri&Otomasyon: Çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz. 65 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Kompresörünüzün Size Gerçek Maliyeti Nedir? Yusuf İlhan ( Teknik Servis Mühendisi ) DHE Endüstriyel LTD.ŞTİ Her türlü endüstriyel uygulamanın olmazsa olmaz ekipmanı kompresördür. Başta hava olmak üzere gazları basınçlandırmak enerjiyi ve kullanım gazını depolamanın en basit yollarından biridir ancak yüksek basınçlara gaz sıkıştırmak yüksek maliyeti de beraberinde getirir. Bu nedenle kompresörler endüstriyel tesisler için oldukça önemli bir gider kalemidir. Kullanıcılar kompresör seçimi aşamasında haklı olarak oldukça titiz davranırlar. Yüzlerce yerli ve yabancı üreticinin yoğun bir rekabet içinde olduğu kompresör sektöründe seçenekler oldukça fazladır. Seçeneklerin fazla olması kullanıcı açısından avantaj olmakla birlikte, diğer yandan sektördeki bilgi kirliliği kullanıcıyı yanıltabilmektedir. Kompresörleri kullanım süresi boyunca düşük maliyetle işletmek için dikkat edilmesi gereken husus, bir kompresöre sahip olmanın kullanıcıya toplam maliyetidir. Bu toplam: Yatırım maliyeti, bakım maliyeti ve enerji tüketimi olarak üçe ayrılabilir. Aşağıdaki grafik 55 kW gücünde elektrik motorlu bir kompresörün günde iki vardiya olmak üzere 10 yıl boyunca çalışması baz alınarak hesaplanmıştır. Kaynak: www.compressedairchallenge.org Buna göre bir kompresörün 10 yıllık işletme ömrü boyunca kullanıcıya maliyetinin yaklaşık %76’sı enerji maliyetidir. ABD koşullarında yapılan bu hesapta ener- 66 ji fiyatı 0,05 $/kWh olarak baz alınmıştır. Türkiye’de enerji fiyatının referans ülkeden %50 daha fazla olduğu da göz önüne alınırsa bir kompresör satın almanın değil asıl onu çalıştırmanın büyük bir maliyet kalemi olduğu ortaya çıkar. Bu nedenle, satın alınan kompresörün harcayacağı enerjinin yaklaşık 1,5 yıl içinde makine fiyatını geçeceği unutulmamalı ve yatırım kararı verilirken spesifik enerji sarfiyatına (istenilen basınç ve debide hava miktarı başına enerji sarfiyatı) dikkat edilmelidir. Bu açıdan bakıldığında satın alırken ucuz olan bir kompresör, ilk alışta yaptığınızı zannettiğiniz tasarrufu misliyle sizden aydan aya tahsil edebilir. Veriler ışığında bakıldığında, görünmeyen kalem olan elektrik faturasının yanında kompresör bakımlarının pek de önemli bir gider olmadığını söylemek yanlış olmaz. Kompresörün periyodik bakımları uzun vadede makinenin tasarım parametrelerinde çalışarak verimini kaybetmemesini sağlar. Bu nedenle kullanıcıya para kaybettirdiği sanılarak yaptırılmayan ya da ucuz parça kullanılarak geçiştirilen bakımların parası birkaç misliyle her ay sonunda elektrik faturası olarak yine kullanıcının cebinden çıkmaktadır. Satın alınan kompresörün kullanım ömrü boyunca en önemli maliyet kalemi enerji sarfiyatı olmakla birlikte kompresörlerin periyodik bakıma ihtiyaç duymalarını sağlayan tek faktör bu değildir. Tipik bir endüstriyel kompresörün kullanım ömrü boyunca ihtiyacınızı en az maliyetle karşılaması için bakımlarının zamanında yapılması beş nedenle çok önemlidir. Bunlar: Enerji sarfiyatı, arıza riski, makine/motor ömrü, garanti kapsamının devamı, üretimde duruş riski olarak müstakil başlıklar halinde incelenebilir. 1.Enerji Sarfiyatı Yukarıda bahsedildiği üzere kompresörün muayyen ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON çalışma süresi boyunca kullanıcıya maliyetinin yaklaşık %76’sı enerji maliyetidir. Bu oran enerji fiyatlarının yüksek, çalışma saatlerinin uzun olduğu Türkiye’de daha da artacaktır. Kompresörlerin periyodik bakımlarında yapılan en temel işlem emiş ve basma hatlarındaki filtre ve sepatatörler ile kompresör yağının (yağlı modellerde) değişimdir. Buradaki temel amaç kompresörün daha rahat emme ve basınçlandırma yapabilmesidir. Zira dolu hava filtreleri ve separatörler basınç tutmaya başlar. Bu durum kompresörün aynı miktarda hava için daha fazla enerji harcamasına yol açar. Sisteminizdeki 1 bar’lık ilave basınç tutuşu yaklaşık %7 ilave enerji sarfiyatı anlamına gelmektedir. Buna göre aşağıdaki örnek tabloda 55kW gücünde bir kompresörün yılda 6000 saat çalışması durumunda ilave basınç tutuşunun kullanıcıya maliyeti hesaplanmıştır. fazla güç çekmesine kısaca makinenin tasarım limitlerinin ötesinde zorlanmasına yol açar. Diğer taraftan bakımda kullanılan yedek parçaların üretici tarafından tedarik edilmesi günümüzde kullanılan yüksek teknoloji yoğunluklu makinelerde bilhassa önem arz etmektedir. Orijinal olmayan yedek parçalar tasarım, malzeme ve üretim kalitesi itibariyle orijinal parçaların özelliklerini taşımazlar. Örneğin orijinal olmayan bir hava filtresi takıldığı andan itibaren daha fazla basınç tutacağı için ilk andan itibaren enerji maliyetini yükseltecektir. Bundan daha önemlisi ise orijinal olmayan filtre gerek tasarım gerekse malzeme kalitesinden dolayı zamanla deforme olacak ve sisteme filtre edilmemiş hava kaçıracaktır. Aşağıda figürlerde bu durum gösterilmektedir. Tablo-1: 55kW gücünde bir kompresör için hesaplanan kayıp enerji maliyeti Şekil-1: Orijinal hava filtreleri iç ve dış meshler ile desteklenerek zamanla deforme olması engellenir. (Kaynak: CompAir) Yukarıdaki hesap sadece kompresörün bakımı ile ilgili değildir. Basınçlı hava sisteminde bakımı yapılmayan kurutucular ile diğer gaz şartlandırma ekipmanları ve filtrelerin de periyodik bakımlarının zamanında yapılması kullanıcıya para kaybettiren değil bilakis kaybetmesini önleyen bir faaliyettir. 2.Arıza Riski Makinelerin bakımların zamanında yapılması arıza riskini de en aza indirmektedir. Kompresör bakımlarında değiştirilen filtreler, separatörler ve yağ, makinenin kritik parçalarında hava ve soğutucu akışını sağlayacağı için özellikle bu parçaların zamanında değiştirilmemesi, çalışma sıcaklığının artmasına, motorun daha Şekil-2: Orijinal Olmayan Filtre zamanla deforme olur. Aynı zamanda kalite kaynaklı hava kaçakları oluşarak sisteme filtre edilmemiş hava girmesine neden olur. 67 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON 3.Makine ve Motor Ömrü İkinci bölümde örneği verilen hava filtresine benzer olarak tüm bakım faaliyetleri makinenin çalışma sıcaklığının istenilen limitlerde kalmasını, motorun çektiği akımın sabit kalmasını ve uygun yağlama ile aşınmaların minimumda kalmasını sağlayacaktır. Böylece uygun koşullarda kullanılan makinelerin daha uzun yıllar kullanılması yatırım maliyetlerini düşürecektir. Ayrıca bakımsızlık nedeniyle arıza yapan makinelerin tamiratı hem masraflı olmakta hem de tamirat sonrası eskisi verimini yakalaması çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu açıdan kompresör bakımlarının maliyetinin yeni makine maliyetiyle mukayese edilmesi önem arz etmektedir. 4.Garanti Kapsamının Devamı Türkiye koşullarında gerek yerli üreticilerin gerekse uluslararası firmaların yetkili temsilcilerinin mevzuatla düzenlenen süre ve koşullarda kullanıcıya, makinenin üretim ve malzeme hatalarına karşı garanti vermek durumunda olduğu malumdur. Bu süre genelde iki yıl olarak kabul edilse de bazı üretici firmalar 6 yıl boyunca ya da 44.000 saate varan garanti süreleri sunmaktadırlar. Ancak her üretici, makinelerin kendi imalatı olan yedek parçalarla ve kendi belirlediği plana uygun şekilde bakımlarının yapılacağını varsayarak garanti koşullarını belirler. Bilhassa standardın ötesinde uzun süre garanti sağlayan firmaya özel programların devamı için kompresörlerin periyodik bakımlarının yetkili servisler tarafından, orijinal yedek parçalar kullanılarak yapılması gerekmektedir. 5.Üretimde Duruş Riski “Kompresörlerin periyodik bakımlarının yapılması neden gereklidir?” sorusunun belki de en çok ciddiye alınması gereken cevabı üretimde duruş riskini en aza indirmek olmalıdır. Kompresörler her fabrikanın görünmeyen ancak durduğu zaman etkisi kesinlikle hissedilecek ekipmanlarıdır. Kompresör kullanıcısı, basınçlı hava üreterek aslında bir tür enerji depoladığını unutmamalıdır. Bu durumda, kompresörün durması 68 üretim hattındaki bazı alanların enerjisinin kesilmesi anlamına gelir. Seri üretim yapan firmaların üretimde öngörülmeyen duruşlarının maliyeti çoğu zaman altından kalkılması zor durumlar ortaya çıkarır. Bu açıdan üretim hattını besleyen kompresörlerin yedekli olması ve bununla birlikte kompresörlerin önleyici bakımlarının zamanında yapılması makinelerin, dolayısıyla üretimin duruş sirkini en aza indirecektir. Sonuç Türkiye gibi ülkelerde periyodik bakım yaptırmaktansa “bozulana kadar kullanmak” alışkanlığı yaygındır. Ancak kompresörler gibi yüksek enerji tüketen ve doğrudan üretime enerji sağlayan makineler için bu anlayış tasarruf sağlamaz, bilakis bakım yaptırmamanın kullanıcıya bakım fiyatının çok ötesinde maliyetler getirir. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr Bu yazımızda osiloskop temel ölçme teknikleri incelenmektedir. Osiloskop ile yapılan en temel ölçme gerilim ve zaman ölçümüdür. Diğer tüm teknikler bu iki temel tekniğin üzerine yapılandırılmıştır. ■ Bu yazımızda osiloskop ekranında görsel olarak yapılan ölçmeler incelenmektedir, görsel ölçme analog enstrümanlarda yaygın bir teknik olup, sayısal osiloskop ekranlarınında yüzeysel yorumlanması için kullanılır. Bilindiği gibi, sayısal osiloskopların çoğunluğunda,yaygın ölçme işlemlerini basitleştiren ve hızlandıran otomatik ölçme araçları bulunmaktadır. Böylece ölçme sonuçlarınızın güvenirliliği ve doğruluğu daha da iyileştirilmektedir. Bu yazımızda açıklanan manüel ölçme işlemi, otomatik ölçmelerin işleyişini ve kontrolunu daha anlaşılır kılacaktır. Gerilim Ölçmeleri Bir devredeki iki nokta arasındaki elektriksel potansiyelin miktarı gerilim olarak isimlendirilir, birimi volt olarak ifade edilir. Genellik ile bu noktalardan biri topraktır ( sıfır volt). Gerilim tepe-tepe noktaları arasında da- sinyalin maksimum ile minimum noktası arasında ölçülülebilinir. Bu neden ile ölçmek istediğiniz gerilim tipini belirtmeniz gereklidir. Osiloskop öncelikli olarak bir gerilim ölçüm cihazıdır. Gerilimin ölçülmesini takiben diğer parametreler hesaplanarak belirlenir. Örneğin Ohm kanuna göre, birdevrenin iki noktası arasındaki gerilim direnç ile akımın çarpımına eşittir. Bu büyüklüklerden her hangi iki tanesi ile üçüncüyü aşağıdaki formüller ile hesaplayabilirsiniz: Gerilim Akım (I) x Direnç (R) Gerilim (V) Akim (I) = -------------------------------------------------------- Direnç (R) Gerilim (V) Direnç(R) = ---------------------------------------------------Akım (I) 70 (V) = Elektrik gücü hesaplama formülü ise yararlandığımız diğer bir formüldür, buna göre DC sinyalin gücü gerilim(V) ile akımın (I) çarpımına eşittir. AC sinyaller için güç hesaplaması daha karmaşıktır, fakat diğer büyüklükleri hesaplamak için önce gerilimi hesaplamak gereklidir. Şekil 1’de tepe gerilimi (VP) ve tepedentepeye gerilim (VP-P) şekli yer almaktadır. Gerilim ölçümü için en temel metod, osiloskopun düşey skalası üzerinde, dalga şeklinin yayıldığı divizyonların sayılmasıdır. Şekil 2’de görüldüğü gibi dalga şeklinin ekranı düşey olarak tam kaplayacak şekilde ayarlanması halinde gerilim ölçmesi en iyi şekilde gerçekleştirilir. Bir çok osiloskop imleçler aracılığı ile dalga şekli ölçmelerini otomatik olarak gerçekleştirir, bu durumda gratikül üzerinde yer alan işaretleri saymaya gerek yoktur. İmleç (cursor) basitçe bir ifade ile ekran üzerinde hareket ettirebileceğiniz bir çizgi olarak tarif edilir. Gerilim genlik ölçümleri için yatay iki imleç aşağı yukarı hareket ettirilir, zaman ölçümleri içinde sağl-sol hareket eden iki adet dikey çizgi bulunmaktdır. İmleçlerin bulundukları ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON konumlar ile ilgili gerilim ve zaman değerleri gösterge üzerinden okunur. sırasında yükselme zamanı ölçülür. Böylece darbe köşelerinin geçis sırasındaki şekil bozuklukları elimine edilir. Darbe genliği süresi ölçümünde ise, darbenin geriliminin alçak değerden yüksek noktaya, ve tekrar alçak değere ulaşmasına kadar geçen süre ölçülür. Genel kural olarak darbe genliği tam gerilim değerinin %50 değerinde ölçülür. Şekil 4’de bu ölçme noktaları görülmekedir. Genellikle darbe ölçmelerinde tetiklenmenin hassas ayarı gerekmektedir. Darbeleri yakalamak konusunda uzmanlaşmak için, tetikleme “hold off” fonksiyonu kullanmayı ve ön tetiklenmiş verileri yakalamak için sayısal osiloskopların nasıl set edilmesi gerektiğini çok iyi öğrenmeniz gereklidir. Darbelerin ölçümünde yatay büyütüm (magnification) hızlı darbelerin ince detaylarını görebilmek içn kullanılan yararlı bir fonksiyondur. Zaman ve Frekans Ölçmeleri Osiloskopun yatay skalasını kullanarak zaman ölçümü yapabilirsiniz. Zaman ölçümü darbelerin darbe genişliğinin ve periyotun ölçülmesini içermektedir. Periyot sayısının tersi yani periyotun bir’e bölünmesi ile frekans elde edilir.Gerilm ölçümlerinde olduğu gibi, sinyalin ölçülecek kısmının, Şeki 3’de olduğu gibi ekranı bütünü ile kaplaması halinde zaman ölçümleri daha hassas ölçülür. Darbe Genişliği ve Yükselme Zamanının Ölçülmesi Birçok uygulamada, darbe şeklinin detayları önemlidir. Darbeler distorsiyonlu olabilir bu neden ile sayısal devrelerin arızalı çalışmasına neden olabilir, ayrıca darbe dizinininde darbe zamanlamasıda önemlidir Faz Kayması Ölçmeleri Faz kayması – birbirinin aynısı iki sinyal arasındaki zaman farkıtepiti için XY modu kullanılmaktadır. Bu ölçme tekniğinde bir sinyal düşey sisteme diğer sinyal ise yatay sisteme bağlanır. X ve Y akslarının her ikiside gerilii izlediği için buölçmeye XY ölçmesi adı verilir. Bu bağlantı düzeninin sonucunda ortaya çıkan şekillere Lisssajous Eğrileri adı verilir. (Jules Antoine Lissajous Fransız Fizikçi’nin adı ile anılır,) Lisssajous eğrilerinin şeklen incelenmesi ile iki sinyal arasındaki faz farkı tespit edilebilinir. Bu eğrileri inceleyerek iki sinyalin frekans oranınıda tespit edebilirsiniz. Şekil 5’de değişik frekens oranlarına ve faz kaymasına sahip değişik Lissajous eğrileri görülmektedir. Standart darbe ölçümleri dabe yükselme zamanı ve darbe genişliği ölçmelerini içerir. Yükselme zamanı, gerilimin alçak’dan yüksek değere kadar geçen süreyi ifade eder. Genel kural olarak darbenin tüm gerilim değerinin 10% ila 90% değişmesi XY ölçme tekniği analog osiloskoplar ile gerçekleştirilir. Sayısal Hafızalı Osiloskoplar (DSO’lar) gerçek zamanlı XY görüntüsü gerçekleştirmekte zorlanır. Bazı Sayısal Hafızalı Osiloskoplar 71 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON tetiklemiş veri noktalarını akümüle ederek XY eğrilerinin çizimini gerçekleştirirler. Diğer yandan, Sayısal Fosfor Osiloskoplar (DPO’lar), sürekli sayısallaştırılmış veri akışı ile gerçek zamanlı özgün XY eğrisi elde edebilir. DPO’lar XYZ resmini yoğunlaştırılmış ekran alanı ile gösterebilir. DSO ve DPO üzerinde görülen XY görüntülerinin aksine analog osiloskoplarda görülen XY eğrileri birkaç megahertz band genişliği ile sınırlıdır. kalanması ve daha birçok uygulamayı kapsayabilir. Kullacağınız ölçme tekniğini uygulamanıza göre seçmeniz gerekir. Bu yazımızda yer alan bilgiler osiloskop ile ölçme konusunda bir başlangıç oluşturmaktadır. Osiloskopunuzu kullanma kılavuzunda belirtilen bilgiler doğrultusunda kullanarak daha fazla pratik sağlayıp, osiloskop kullanımını günlük çalışmanızın doğal bir parçası haline dönüştürünüz. Diğer Ölçme Teknikleri * Bu yazı Tektronix tarafından yayınlanan: “XYZs of Oscilloscopes” dökümanından dilimize tercüme edilmiştir. Bu yazıda temel ölçme teknikleri incelenmiştir. Diğer ölçme teknikleri örneğin, elektriksel bileşenlerin montaj hattında test edilmesi için osiloskopun set edilmesi, hızlı geçici sinyallerin ya- Makine ve Fabrika Otomasyonunda Hareket Kontrol Çözümleri OMRON / www.omron.com.tr Sysmac: Tam entegre bir platform Günümüzün küreselleşen üretim ortamında çözülmesi gereken farklı ve karmaşık sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tüketicilerin artan ihtiyaçlarını karşılamak için üreticiler ürünleri zamanında 72 teslim etme baskısını daha fazla hissetmekte. Hızlı, kaliteli ve sürdürülebilir üretim süreçleri için yenilikçi teknoloji çözümlerine ihtiyaç duyulmaktadır. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Özellikle büyük üretim süreçlerini barındıran fabrikalarda bu yenilikçi çözümlere olan ihtiyaç her gün artmaktadır. Aynı zamanda fabrikalara çözüm sağlayan makine ve sistem üreticileri de bu ihtiyacı karşılamak adına ürünlerini geliştirmekteler. Hem son kullanıcıya ürün sağlayan üretici tarafında hem de makine üreticilerinde sistemin kontrolü için dağınık sistemler kullanmak yerine tüm sistemi tek bir noktadan kontrol etmek ve kompakt bir kontrol mekanizması kullanmanın katma değer sağladığı artık görülmektedir. Omron endüstriyel otomasyon çözümleri ile üretim sürecinin verimli, esnek ve küreselleşen üretim ortamına uygun hale gelmesine yardımcı olmaktadır. Bu kapsamda 2011 yılında Sysmac (System for Machine Automation Control) platformu ile piyasaya sürdüğü NJ serisi kontrolör ve tamamlayıcı ürünleri, makine kontrolünde hareket kontrol çözümü ile birlikte tüm sistemin kontrol edilebilirliğini de arttırmaktadır. Yeni üretim ortamı hareket kontrolünde hızlı, esnek ve geliştirilebilir ürünlere ihtiyaç duymaktadır. Sysmac platformu güvenilirlikten taviz vermeden yüksek hızlı hareket kontrol uygulamalarına cevap verebilecek ürünleri bünyesinde barındırmaktadır. Entegrasyon ve İşlevsellik Sysmac, otomasyon tesisiniz üzerinde tam kontrol ve yönetim olanağı sağlayan entegre otomasyon platformudur. Bu platformun merkezinde yer alan Makine Kontrolörü serisi tüm makine cihazlarını senkronize kontrol etme olanağının yanı sıra hareket, robotlar ve veritabanı bağlantısı gibi gelişmiş işlevsellik de sunuyor. Birden fazla disiplinin bir araya getirildiği bu konsept sayesinde çözüm mimarinizi sadeleştirebilir, programlama ihtiyacını azaltabilir ve üretkenliği optimize edebilirsiniz. Hareket • Hareket Kontrolü: IDE ile entegre, gerçek zamanlı çalışır • Standart PLCopen Fonksiyon Blokları ve Omron tarafından oluşturulan hareket fonksiyon blokları • Konum, Hız ve Tork için doğrudan senkronize kontrol Güvenlik • Güvenlikle ilgili tüm veriler ağın tamamında senkronize edilir • Sessize alma, güvenlik kapısı kilitleme, EDM ve valf izleme gibi güvenlik fonksiyonları kolayca yönetilir Bilgi • Sysmac, SQL gibi veritabanlarıyla gerçek zamanlı iletişim kurar • Güvenli Veriler: Bir sunucunun çökmesi veya iletişim kaybı yaşanması halinde veriler otomatik olarak dahili belleğe kaydedilir • Sysmac, üretkenliği artırmak, ön bakımı kolaylaştırmak vb. için Veritabanlarıyla yüksek hızda [1000 tablo öğesi/ 100 msn] çalışarak Büyük Veri İşleme sürecinin gerçekçi olmasını sağlar. Görüntü sistemleri • Görüntü işleme süresini artırmadan daha yüksek çözünürlükte görüntü elde etme olanağı • Şekil arama teknolojisi: Pick & Place projeleri için daha kararlı ve hassas nesne algılama olanağı sağlar Robotlar • Tek kontrolör ile 8 adete kadar Delta robot • Zamana dayalı Robot Fonksiyon Blokları programlamayı kolaylaştırır Algılama • Proses parametre ayarlama ve ön bakım fonksiyonları için tam kontrol olanağı • Yüksek hassasiyetli algılama ve konumlandırma verilerini ağ üzerinde senkronize etme Tek Bağlantı Sorunsuz makine kontrolü ve fabrika otomasyonu Tek bağlantı ve tek yazılımla tek makine kontrolü: Sysmac otomasyon platformunu işte böyle tanımlıyoruz. Makine Otomasyon Kontrolöründe lojik, hareket, güvenlik, robotlar, görüntü sistemi, bilgi, görselleştirme ve ağ oluşturma tek bir yazılımda bir araya getiriliyor: Sysmac Studio. Bu tek yazılım, özel bir 3D hareket simülasyonu aracı da içeren gerçek Entegre Geliştirme Ortamı (IDE) sunuyor. Makine kontrolöründe yerleşik EtherCAT ve EtherNet/IP standart olarak geliyor. Tek bağlantı amaçlı iki 73 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON ağ, gerçek zamanlı hızlı makine kontrolü ve veri tesisi yönetimi arasında mükemmel uyum sağlıyor. EtherCAT - Makine Kontrolü • En hızlı döngü süresi: 125 μsn • 256 adete kadar senkronize eksen • 512 bağımlı birim • Omron servo sürücü, inverter, G/Ç, Güvenlik, Görüntü Sistemleri ve Algılama özelliklerine entegre • RJ45 konektörleriyle standart STP Ethernet kablosu kullanılır Ethernet - Fabrika Otomasyonu • Birebir kontrolör haberleşmesi • Sysmac Studio , NA HMI veya SCADA yazılımı içeren arabirim • Microsoft SQL Server, Oracle, IBM DB2, MySQL ve Firebird için veritabanı bağlantısı Tek Yazılım Tek bir Entegre Geliştirme Ortamı Yazılımı Otomasyon sisteminiz üzerinde tam kontrol elde etmenizi sağlamak için geliştirilen Sysmac Studio, yapılandırma, programlama ve izleme fonksiyonlarını entegre eder. Grafik tabanlı yapılandırma, kontrolör, saha aygıtları ve ağların hızlı şekilde kurulmasına olanak sağlarken, IEC standardına dayalı makine ve hareket programlamanın yanı sıra Hareket Kontrolüne yönelik PLCopen Fonksiyon Blokları programlama süresini kısaltır. Çevrimiçi hata ayıklama özelliğine sahip Akıllı Editör, hızlı ve hatasız programlamayı kolaylaştırır. Gelişmiş sıra ve hareket kontrolü simülasyonu ve veri izleme, makine ayarlama ve kurulum süresini azaltır. Programlama Çoklu görevleri yerine getirme olanağı sunar veIEC 61131-3 standardıyla tam uyumludur. Program editörü, sözdizimi hatası 74 denetiminin yanı sıra değişkenler ve simgeler için net renk ayrımı gibi akıllı destek fonksiyonlarına sahiptir. Sıralı ST fonksiyonu sayesinde ST talimatları doğrudan Ladder programlarında yazılabilir. Hareket kontrolü GrafikCAM editörü, karmaşık hareket profillerinin hızlı şekilde uygulanmasını sağlar. CAM tablolarında anında değişiklik yapılabilir. Genel amaçlı hareket kontrolü sağlamak amacıyla Hareket Kontrol kütüphanesi için PLCopen Fonksiyon Blokları sunulmaktadır. Güvenlik Fonksiyon Bloğu Şeması editörü 46 güvenlik FB/FN öğesine sahiptir. Güvenlik ile ilgili olarak IEC 61131-3 standardı programlama gereklilikleriyle ve PLCopen Fonksiyon Bloklarıyla uyumludur. Bilgi Projelerde çok yüksek miktarlarda veri ortaya çıkabilir. Ama Sysmac Veritabanı Bağlantısı İşlev Bloğu kütüphanesi sayesinde bu veriler gerçek zamanlı analiz edilebilir ve işleme konabilir. Simülasyon 3D hareket yolları gelişmiş sıra ve hareket kontrolü simülasyonuyla önceden test edilebilir. Tekli Fonksiyon Blokları, POU’lar (Program Organizasyon Birimi) veya programın tamamı için simülasyon yapılabilir. Bunlara ek olarak Kesme ve Adımlama gibi tüm standart özellikler de sunulmaktadır. HMI Makine parçaları koleksiyonunu kullanarak kendi IAG’lerinizi (Akıllı Uygulama Araçları) tasarlayın. Ayrıca, VB.net standart fonksiyonunu kullanarak bir IAG’nin içine kod eklemek de mümkün. Sysmac Studio’nun Simülatör özelliği, NA uygulamasını Makine Kontrolörü programıyla test etmeye olanak sağlıyor. Robotlar Delta 2 ve Delta 3 kontrolü için entegre robot İşlev Bloğu kütüphanesi. Sysmac Studio’da ayrıca Delta robot yönünü görselleştirmek ve yeniden oluşturmak için entegre bir 3D simülatör de bulunmaktadır. Görüntü sistemleri Görüntü işleme amacıyla bir program oluşturmak için tek yapmanız gereken herhangi bir öğeyi sürükleyip bırakmak. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr ve otomatik prob kompanzasyonu, pasif probların dezavantajlarını Tablo 2’de belirtildiği gibi avantaja dönüştürür. Bu uygulama notunda aşağıda belirtilen konular detaylı bir şekilde açıklanacaktır: -Edinim Maliyetinin Azalması -Ölçme Doğruluğunda İyileştirme -Ölçme Ayar Sürelerinde Kısalma Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir ■ Başlangıç Bu uygulama notunda, yüksek band genişiğinde, Tektronix alçak kapasitanslı pasif gerilim probları kullanarak düşük bir maliyet ile ölçme doğruluğu ve performası iyileştirme, ölçme ayar sürelerini kısaltarak zaman tasarrufu sağlanması açıklanmaktadır. Bir çok osiloskop beraberinde standart olarak teslim edilen problar, genel amaçlı problama için düşük maliyetli bir çözümdür. Genellik ile bu problar aktif gerilim probu performansının gerisinde olmakla beraber, sağlam yapıları ve geniş dinamik ölçme aralığı ile sinyallerin görüntülenmesi için uygundur. Geleneksel pasif prob çözümlerinin avantaj ve dezavantajları Tablo1‟de belirtilmektedir. TPP1000 ve TPP0500 ile, pasif prob ürün kategorisinde daha önce öngörülemeyen spesifikasyonlar ile performans yeniden tarif edilmektedir. Bu problar Tektronix MSO/DPO5000 ve MSO/DPO4000B Serisi osiloskoplar ile kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Bu seviyedeki performans, osiloskop içerisindeki devre ve prob birleşmesi ile sağlanabilir. Band genişiğindeki iyileşme, girişte düşük kapasitans 76 Şekil 1. Tektronix, LeCroy, ve Agilent Standart Pasif Gerilim Problarının Yükselme Zamanları Edinim Maliyetinin Azalması Özellik ile 1 GHz’de olan sistemlerde standart pasif problardaki sınırlamalar, kullanıcıları aktif prob temin etmeye zorlamakta, böylece belirgin bir şekilde yatırım maliyeti artmaktadır. Tektronix TPP1000 ve TPP0500 problar, geleneksel pasif problar ile yüksek maliyetli, yüksek performanslı aktif problar arasındaki boşluğu köprülemektedir. Tektronix, 1 GHz skop band genişiği ile prob band genişliğini eşleyebilen yegane imalatçıdır. Endüstride en ileri düzeydeki pasif prob spesifikasyonları, otomatik alçak ve yüksek frekans kompanzasyonu ile TPP1000 ve TPP0500 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON edinim maliyetini azaltarak, osiloskop yatırımınızın daha da değer kazanmasını sağlar. Ölçme Doğruluğunun İyileştirilmesi Bir probun osiloskopa tatbik edilen sinyali mükemmel olarak aktarması için etkili olabilecek bir çok faktör bulunmaktadır, ve kullanıcı bunları göz önünde bulundurmalıdır: - Performans spesifikasyonları: Prob bant genişliği ve yükselme zamanı değerleri nedir? - Prob ucu giriş kapasitans değeri düşükmüdür: Prob aksesuarları performansı nasıl etkiliyor? - Prob yüklemesi: Test noktasındaki sinyale prob nasıl bir yükleme yapıyor? Performans Spesifikasyonları Genel Amaçlı pasif problarda performans yerine sağlamlık tercih edilir. Bu tercihin uzun bir süre devam etmesinin ana nedeni ise bu tür probların düşük frekanslı sinyalleri görüntülemek için kullanılıyor olmasıdır. Bu tercihin devam etmesinin diğer nedeni ise, sağlam, yüksek performanslı ve birkaç yüz volt gerilim ölçebilen probların tasarımıda ciddi zorluklar olmasıdır. Aktif problar tipik olarak 1GHz bant genişliğinde başlamakta ve 10V altında gerilim ölçebilmektedir (Tektronix Problar ile 40V altındaki gerilimler ölçülebilmektedir), aynı zamanda pasif problar kadar sağlam bir yapıda değildirler. Pasif proplar, sağlam yapılı, 500MHz veya altında olup, birkaç yüz volta kadar ölçme yapabilmektedirler. Sadece TPP1000 ve TPP0500 Model Proplar, bu performansı, geniş dinamik ölçme aralığını ve günlük kullanım için sağlamlığı sunmaktadır. Osiloskop ve Probların ana performans kriteri band genişliğiidr. Band genişliği frekans responsunun ölçümüdür, ve osiloskoplar öncelik ile zaman alanı enstrümanlarıdır. Osiloskop ekranında görülen veri genlik grafiğinin zaman tabanında çizilmesidir, ve frekans alanında çok ufak farklılıkların zaman alanına etkileri büyük olabilir. Osiloskop kullanıcıların çoğu, mükemmel bir step responsuna sahip osiloskop ve proba sahip olmak ister, böylece probun çıkışındaki sinyalin, osiloskop ekranında nasıl görüleceğinin en iyi göstergesi step respons ile sağlanmış olunur. Sistemin step responsunu uygun bir şekilde gösterebilmek için, temiz ve hızlı bir step sinyali, ölçme sistemine enjekte edilir. Prob yükselme zamanı değerlendirmesinde, probun yükselme zamanından daha hızlı bir kenar sinyale gerek vardır. Şekil 2 ‘de yer alan ekran görüntülerinde TPP1000 prob ile LeCroy ve Agilent tarafından standart olarak osiloskop ile temin edilen probların yükselme zamanı karşılatırılması görülmektedir. Her bir prob aynı test düzeneğine bağlı olup, optimum performans için yaylı topraklama köprüsünü kullanmaktadır. Ekran görüntüsünde görüldüğü gibi, 240 ps yükselme zamanı hızında referans step sinyal ile probların step responslarının karşılaştırılması yapılmıştır. Referans sinyal R1 olarak adlandırılmış ve beyaz çizgi ile gösterilmiştir. Tektronix TPP1000 prob en yüksek yükselme zamanına sahiptir (443.6 ps), dalga şeklinin genliği referans ile aynı olup, sadece çok ufak bir ani yükseliş göstermektedir. TPP1000 pasif prop hızlı yükselen kenar sinyalleri yakalama kabiliyetine sahiptir. Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir Şekil 2. Uzun topraklama iletkeni bağlanmış, Standart Pasif Voltaj Probunun Yükselme Zamanı Prob ucunda Düşük Kapasitanslı Giriş Standart pasif problar öncelik ile sinyal görüntülemesinde kullanıldığı için, çoğu kullanıcı uzun bir topraklama iletkeni kullanır. Uzun topraklama iletkeni kullanılması halinde probu kart üzerindeki değişik ölçüm noktaları üzerinde topraklama bağlantısını açmadan rahatlık ile dolaştırabilirsiniz. Kısa yaylı toprak bağlantısı en iyi performansı sağlar fakat topraklama noktası her zaman bu kısa topraklama kablosu- 77 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON nun erişiminde değildir. Uzun topraklama iletkenleri 6 inç veya daha uzun olup, topraklama bağlantısını kolaylaştırırlar, fakat uzun topraklama iletkenin endüktansı nedeni ile performans azalır. Toprak iletkenin uzunluğu arttıkça ölçümleri etkileyen endüktans artış gösterir. Endüktans ve kapasitans frekans ile ilişkilidir, probun kapasitansı ve endüktansı arttıkça, probun performasında azalma görülür. Örneğin 6 inç uzunluğunda topraklama iletkeni olan probun performansı, aynı probun 12 inç uzunluğunda toprak iletkeni ile olan performansından daha iyidir. Topraklama iletkenleri nedeni ile ortaya çıkan performans azalmasını önleyebilmek için, kısa topraklama iletkeni kullanarak endüktans değeri düşürülür yada giriş kapasitansı düşük prob temin etmek gereklidir. TPP1000 ve TPP0500 probların giriş kapasitans değerleri < 4 pF altındadır, diğer standart pasif problarının giriş kapasitans değeri ise ≥ 9.5 pF üzerindedir. Tektronix pasif problar, düşük giriş kapasitansı ile, toprak iletkeni uzunluğu nedeni ile sinyal bozulmasından etkilenmezler. Şekil 2’de uzun topraklama iletkeni bağlanmış Tektronix, Le Croy ve Agilent stanart pasif probların step responsları görülmektedir. Uzun topraklama iletkeni performansa önemli bir etki yapar. Bu etki sonucunda probun yükselme süresi azalır, ani aşırı yükselme oluşur, sinyalde salınma görülür, ve genlik doğruluğunda azalma olur. TPP1000 ve TPP0500 , kullanıcıya uzun topraklama iletkni kullanarak ,sinyalleri belirgin bir bozulma, performans ve doğruluk azalması olmadan izleme olanağını sunmaktadır. Şekil 3. Prob yüklemesinin Standart Pasif Voltaj Probu üzerine etkisi. 78 Prob Yüklemesi Pasif probun ucundaki giriş kapasitansı ve giriş direnci değeri spesifikasyonları, test edilen devreyi etkilediği için önemlidir. Test noktasına haricen bir aygıt bağlandığı zaman, örneğin prob gibi, devreden akım çeken sinyal kaynağı üzerine ilave bir yük yüklenir. Yükleme veya sinyal akımı çekilmesi ile testi yapılan devrenin davranışı değişir. İdeal probun empedansı sonsuz olmalıdır, fakat bu olanaksızdır, probun osiloskopun girişine bir sinyal voltajı tatbik edebilmesi için az da olsa bir miktar akım çekmesi gerekir. Prob her zaman sinyal kaynağına yükleme yapar, önemli olan bu yükün asgariye indirilmesidir. Yüklemede en önemli sorun prob ucunun kapasitansı nedeni ile oluşur. Düşük frekanslarda bu kapasitiv reaktans çok yüksek olup, test edilen devreye etkisi yok derecede azdır. Frekans yükseldikçe kapasitif reaktans azalır ve yüksek frekanslarda kapasitif yükleme artış gösterir. Kapasitif yükleme, ölçülen sistemin band genişliğini daraltarak ve yükselme zamanını yükselterek, bant genişliği ve yükselme zamanı karakteristiklerine etki eder. TPP1000 ve TPP0500 probların giriş kapasitansları, diğer standart yüksek empedanslı proplara göre daha düşüktür. Tektronix imalatı olmayan problarda, giriş kapasitansı değeri ≥ 9.5 pF olup, TPP 1000 ve TPP0500 model problarda giriş kapasitans değeri< 4 pF altındadır. Şekil 3’de Tektronix TPP1000 ile LeCroy ve Agilent tarafından standart olarak teslim edilen propların prop yüklemesi karşılaştırılmaktadır. Beyaz çizgi ile gösterilen giriş sinyalinin dalga şeklidir, diğer çizgiler ise propların test noktasına bağlanması halinde referans dalga şeklindeki değişiklikleri göstermektedir. Hatırlanması gereken önemli bir nokta, ekranda görülen dalga şekli probun çıkaktardığı çıkış sinyali olmadığıdır, fakat bu dalga şekilleri ile probların sinyal kaynağı üzerinde yaptığı minimal yüklemeyi göstermektedir, referans dalga şekline uymakta ve yükselme zamanına minimal etki yaptığı görülmektedir. Tektronix imalatı olmayan diğer propların giriş kapasitans değerlerinin yüksek olması nedeni ile performans ve doğruluk üzerine etkisi görülmektedir. Yukarıda açıklandığı gibi, kapasitif reaktans yüksek frekanslarda azalır. Yüksek kapasitanslı proplarda frekans arttıkça sinyal üzerindeki etki artar. Yüksek kapasitanslı propların yükleme ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON etkisi frekans ile beraber artmaktadır, bu neden ile Le Croy ve Agilent propların sinyalleri üzerindeki yuvarlaklaşmış ön köşe görülmektedir, bu ön kenarda kare dalga şeklinin yüksek frekans içeriği bulunmaktadır. Hızlı sinyalleri problama sırasında Tektronix imalatı olmayan problar daha belirgin bir şekilde sinyal kaynağında distorsiyon yaratıp, ölçme doğruluğunun kötüleşmesine neden olurlar. frekans kompanzasyon ayarı tipik olarak imalatçının teknik servis departmanı tarafından yerine getirilir. Genellik ile prob üzerindeki yüksek frekans kompanzasyon noktasına kullanıcının erişimi kompanzasyon kutusunun dışarıdan etiketlenmesi ile engellenmiştir. Bu kompanzasyonu ayarlamak için kalibrasyon jeneratörü ve özel prob adaptörleri gereklidir. Yüksek frekans kompanzasyonu ile öncü kenarda oluşan sapmalar ve uzun dönem düzleme Şekil 5’deki gibi yapılır. Şekil 4. Alçak Frekans Prob Kompanzasyonu Şekili Şekil 6. Alçak ve Yüksek Frekanslarda Probe Kompanzasyonu Otomasyonu TPP1000 ve TPP0500 uyumlu Tektronix osiloskopa bağlanmaları halinde otomatik olarak alçak ve yüksek frekans kompanzasyonları yapılır. Stadart pasif probun alçak frekans kompanzasyonu için harcanan zamandan daha az bir zamanda TPP1000 ve TPP0500 alçak ve yüksek frekans kompanzasyonun her ikisinide yapmak mümkündür. Şekil 5. Yüksek Frekans Prob Kompanzayonu Kısa Sürede Ölçüm Ayarları Prob ve osiloskop giriş karakteristiklerindeki farklılıklar nedeni ile, genel amaçlı pasif propları alçak frekanslarda kompanze etmek gerekir. Kullanıcı alçak frekans kompanzasyonu gerekliliğini bilmeyebilir, unutmuş olabilir, yada zamandan kazanmak için alçak frekans kompanzasyonunu ihmal edebilir. Şekil 4’de görüldüğü gibi “Uygun Kompanzasyon” şekline uygun dalga şekli görüntüsü elde edilene kadar prob çıkışının kompanzayonu ayarlama aleti yardımı ile yapılması gereklidir. Tüm pasif problarda alçak frekans kompanzasyonu gerekli olup, genellik ile kullanıcılar tarafından ayarlanırken, yüksek TPP1000 veya TPP0500 propların kolayca kompanzasyonu yapmak için, önce probu kanala bağlayınız, probun ucunu ve toprağını osiloskopun PROBE COMP noktasına değdiriniz ve (“Compansate Probe for<channel number>”. “) (<Kanal Numarası> için Probu Kompanse Et) seçiniz. Şekil 6’da seçimler ile ilgili örnekler görülmektedir. Bu prosedür yaklaşık 5 saniye surer ve kompanzasyon sonuçları osiloskop tarafından saklanır. Prob osiloskoptan sökülüp tekrar bağlandığı zaman hafızadaki kompanzasyon bilgisi kullanılır. Her bir kanal için osiloskop birden fazla probun bilgisini hafızasında tutabilir. 79 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Pogo Pin (Yaylı Prob Ucu) Sonuç TPP1000 ve TPP0500 standart olarak değiştirilebilen sert uç ve pogo uç kartuşu iile teslim edilir. Pogo pin yaylı bir uç olduğu için, iyi bir elektriksel kontak sağlamak için daha az kompresyona ihtiyaç duyulur, bu neden ile kullanıcının prob ucunu kuvvetlice bastırmasına gerek yoktur. Kullanıcı iyi bir kontak sağlamak için, sürekli olarak sağ eline dikkatini odaklamasına gerek yoktur. Probun pogo uç ile kullanılması halinde, prob sabit bir basınç ile kontağı sağlar, bu neden ile kullanıcı proba daha az basınç uygular, ve sinyali izlemesini daha konforlu bir şekilde yapar. Ayrıca kullanıcı sinyali osiloskopta izleyemediği anlarda, genellik ile proba daha fazla kuvvet uygulama eğilimindedir. Proba uygulanan kuvvetin artışı prob ucunun kontak noktasından kayarak yanındaki sinyaller ile temas etmesine neden olabilir ve bu istenmeyen temasın sonucunda test ekipmanı veya test edilen aygıt hasarlanabilir. TPP1000 ve TPP0500, pasif prob ürün kategorisinin performansını yeniden tanımlamaktadır. Bu ürün sınıfında daha once öngörülmeyen spesifikasyonların gerçekleşmesi ile geleneksel pasif prob dezavantajları, avantaja dönüşmektedir. Bu problar ile yüksek maliyetli aktif problar ile genel amaçlı pasif problar arasındaki boşluk köprülenmekte, her iki teknolojinin olanakları bir arada sunulmaktadır; yüksek performans; düşük maliyet; birkaç yüz volt’a kadar dinamik ölçme aralığı; düşük kapasitanslı giriş; ve günlük kullanışa uygun dayanıklılık. Endüstride öncülük yaratan pasif prob spesifikasyonları ve kompanzasyon otomasyonu ile, TPP1000 ve TP0550 kullanıcının edinim maliyetini düşürüp, osiloskop yatırımına büyük bir katma değer sağlar. ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Yüksek Güçte IGCT Anahtarları ABB’nin IGCT(Integrated Gate Commutated Thyristor)’leri orta gerilim sürücülerinde daha da yüksek güçlere ulaşmak için en uygun güç yarı iletkenleridir. Anahtarlama sırasında en uygun kapama özellikleriyle, bu yarı iletkenler zorlu şartlarda en üst güvenirlikte çalışırlar. Faz kontrollü tristörler 6 inç çapa kadar mevcut olup en yüksek güce sahip elemanlardır. Böylece büyük LCI sürücülerinde ve HVDC iletim devrelerinde tercih edilirler. IGBT Modüllerinin içerisindeki alanın %60’tan düşük bir bölümünü IGBT çipleri kaplamaktadır. IGCT’lerde ise bütün disk alanında anahtarlama yapılır. Bu nedenle IGCT gücüne en yakın IGBT StakPak ürünü olup 2000A 4500V değerindedir. Uygulamada IGCT’ler IGCT ağır sanayide kullanılan, kompakt, az yer kaplayan ve güvenilir orta gerilim sürücülerinin yapılmasına olanak vermiş bir buluştur. Başlıca uygulamaları çelik sanayi, gemi motoru sürücüleri, raylı sistem enerji besleme hatlarıdır. Bir başka ve giderek yaygınlaşan uygulama da eviricilerin içinde asimetrik IGCT’ler kullanılmasıdır. Böylelikle 9MVA’lık bir gücü dönüştürmek mümkün olmuş, IGCT’lerin gücü sayesinde hiçbir seri veya paralel bağlamaya gerek kalmadan sistem basitleşmiş, güvenirlilik artmış ve yerden tasarruf edilmiştir. Az sayıda elemanın kullanılması aynı güçte diğer çözümlere göre sistemi daha güvenilir kılmıştır. IGCT konusunda sürekli devam eden teknolojik gelişmeler aynı sistemin sadece IGCT’lerinin 82 değiştirilmesiyle 10MVA’lık güçlere kadar çıkılmasına olanak vermektedir. Gerilim seviyesinin artması da topolojiyi değiştirmeye gerek kalmadan kullanım sırasındaki gerilimin yükselmesine olanak tanıyacaktır. Sürücüsünün entegre olması sayesinde düşük endüktans sağ- lanmış ve böylece IGCT’nin tristör gibi iletip (yani düşük iletim kayıpları) bir transistör gibi kapaması (yani sert kapama ) mümkün olmuştur. Böylelikle bir IGBT gibi aşırı gerilim koruma (snubber) devrelerine ihtiyaç olmamaktadır. IGCT’ler 520 ila 5000A arası, 4500, 5500 ve 6500V bloke gerilimlerine sahip olup asimetrik ve tersten iletebilen (yani diyotu içinde) olarak mevcutturlar. IGCT silikon dilimin molibden plakaların arasına sıkıştırılmasıyla meydana seramik bir kaptan oluşmaktadır. Bu özelliğiyle içinde lehim veya başka bağlantılar olan güç yarı iletkenlerine göre güç devir-daim testlerinde (power cycling) daha dayanıklıdırlar. Bu da sistemin genel güvenirliliğini artırıcı bir faktördür. Saha testleri sonucu kazandığımız deneyim, IGCT’nin bu mekanik tasarımı sayesinde etrafa herhangi bir hasar vermeden kısa devreye girdiği gözlemlenmiştir. IGCT elemanlarının güvenirliliği IGCT’ler ile IGBT’ler karşılaştırıldığında tereddütlerden biri de IGCT’nin daha büyük gözüken sürücüsüdür. Aslında sürücü çok basit bir tasarıma sahiptir fakat kapı enerjisinin boşaltılması için belirli sayıda kondansatöre ihtiyaç vardır. Üstündeki elektrolitik kondansatörler özellikle dayanıklı tasarlanmış olup özenle seçilmişlerdir. Bu konuda deneyimimiz sürücü devresinin kabul edilebilir sınırlar içerisinde güvenle çalıştığını göstermiştir. Bu güvenirliliği somut bir şekilde bire bir göstermek henüz mümkün olmamıştır, çünkü henüz IGBT’lerde bir IGCT’nin çalıştığı güç ortamlarına ulaşılmamıştır. IGCT ve IGBT ürünlerini karşılaştırırken göz önünde bulundurulması gereken bir husus da IGBT modüllerinin genellikle içlerinde ters diyotlarının da oluşudur. Bu durumda karşılaştırma IGCT’lerin de ters bir diyotla çalışırken yapılmalıdır. Güç yarı iletkenlerinin güvenirliliği sistem tasarımı sırasında ve sistemin kullanım ortamında belli olur. 3 ana hata sebebi kayıt edilmiş ve genel sürücü tasarımında dikkate alınmıştır. Bunlar elemanın istenilen çıkış gerilimine uygun gerilim seçimi ve elemana bağlı olan endüktans değeriyle ilgilidir. Üçüncü dikkat edilmesi gereken hata sebebi de kozmik ışınıma bağlı hatalardır. En önemlisi termal tasarımdır. Bunu yaparken, yarı iletkenin maksimum jonksiyon sıcaklığı ve elemana yüklenme profiline göre oluşacak sıcaklık değişimleri sonucu madde yorulmasına dikkat etmek gerekir. IGCT ürünlerinin geleceği ABB IGCT ürünlerinin performansını arttırmaya devam etmektedir. Silikon prosesinde yapılan gelişmeler sonucu 2009 yılında kapatılabilen akım 30% daha fazla olabilmiştir. Bu teknolojiye HPT teknolojisi denmiştir. Bunu takiben yeni nesilde ABB 140°C’de emniyetli çalışma alanını (SOA) daha da büyütmüş ve kapama kayıplarını düşürerek maksimum jonksiyon sıcaklığını 125°C’den 140°C’ye çıkarmıştır. Bu gelişmeler sayesinde yüksek gerilimlerde endüstri sürücüleri 6kV’a kadar IGCT’lerle yapmak mümkündür. Bu ürünlerle tek bir IGCT ile yüksek akımları kontrollü bir şekilde anahtarlarken daha düşük kayıplar almak mümkün olmuştur. ABB aynı zamanda yeni IGCT’lere uygun diyotlar da geliştirmiştir. Bu diyotlar daha yüksek kapama akımlarını aynı di/dt ve DC-Link’te ve daha yüksek sıcaklıkta geçirebilirler. PROTEK / www.protek-teknik.com.tr ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON reACTION teknolojisiyle ultra hızlı otomasyon ve çıkış sinyalinin gönderilmesi arasındaki süre) 100 mikro saniyenin altına nadiren inmiştir. Maliyeti artırmadan yükseltilen performans reACTION teknolojisi sayesinde, fonksiyon blok editöründe oluşturulan programlar, X20 ve X67 serilerindeki I/O modülleri üzerinde doğrudan gerçekleştirilir. Bu sayede iç veri aktarımı (internal data transmission) elimine edilir ve tepki süreleri 1 µs’ye kadar indirilebilir. B&R periferik cihazların çevrim süresini 1 µs’ye kadar indiriyor B&R, reACTION teknolojisi sayesinde endüstriyel otomasyon süreçlerindeki çevrim sürelerini 1 µs seviyesine kadar düşürdü. Bu yeni yaklaşım, zamanın kritik olduğu alt proseslerin standart donanımlar (IEC 61131 ile belirtilenler) kullanılarak yönetilmesine olanak sağlıyor. Aynı zamanda kontrolörün üzerindeki yük azaltılarak maliyet düşürülürken performans optimizasyonu yapılabiliyor. Böylece ilave maliyetler olmadan performansta büyük bir artış sağlanıyor. Şu ana kadar elde edilen en hızlı tepki süreleri (giriş sinyalinin alınması B&R, Automation Studio 4 geliştirme platformunun avantajlarını kullanarak yazılım modüllerini dağıtılmış donanım üzerinde paylaştırır ve modüllerdeki lojik bileşenlerin kapasite fazlasının kullanılmasını sağlar. Böylece dinamik güncellemelerde fonksiyon blok kütüphanelerinin hafızada tutulması sağlanabilir. Bu kütüphanelerdeki metotlar tıpkı mikrokontrolörün kendi komut seti gibi I/O modülleri üzerinde lokal olarak çalıştırılabilir. Bu sayede zamanın çok kritik olduğu alt prosesler standart donanımlar kullanılarak gerçekleşebilir. Özel modüllere ihtiyaç kalmadığı için maliyet azaltılmış olur. Tüm bunların yanında network ve kontrolörün üzerindeki yükün de minimuma indirilmesi sağlanır. BR AUTOMATION / br-automation.com 84 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Otellerden havaalanlarına, AVM’lerden villalara kadar geniş uygulama alanına sahip… Yeni Bosch VRF Sistemler ile iklimlendirme teknolojisi geleceğe yükseliyor Bosch Termoteknik, ticari soğutma alanındaki yüksek teknolojisini pazara yeni sunduğu Değişken Soğutucu Akışkan Debili (VRF) Sistemleri ile gözler önüne seriyor. Enerji tüketimini oldukça düşük seviyelere indirerek yüksek verim değerlerine ulaşan VRF Sistemleri, modüler ve kompakt yapıları, esnek sistem tasarım imkanıyla her türlü yapı için uygulama imkanı sunuyor. hassas kontrol gibi konuların giderek önem kazanmasıyla HVAC sektöründe kendine ciddi bir yer edinen VRF sistemler; modüler ve kompakt yapıları, esnek sistem dizayn imkanıyla oteller, havaalanları, hastaneler, alışveriş merkezleri, ofis binaları, rezidanslar gibi yüksek kapasite ihtiyacı olan ticari binalardan tek bir villaya kadar tüm yapılarda uygulama imkanı sunuyor. VRF sistemler, tek bir dış üniteye veya dış ünite grubuna tek bir bakır boru hattıyla bağlanabilen çok sayıda iç ünite sayesinde; tüm bağımsız mekanlarda ısıtma, soğutma ve havalandırma yaparak istenilen iç ortam koşullarını sorunsuz sağlayan üstün bir klima teknolojisi olarak öne çıkıyor. Enerji tüketimi düşüyor, verim yükseliyor Son yıllarda enerji tasarrufu, konfor, işletme maliyetleri ve VRF sistemlerde hassas elektronik ve soğutucu akışkan kontrolü; yeni nesil soğutucu akışkan ve yeni nesil inverter kompresör teknolojileri sayesinde, enerji tüketimini oldukça düşük seviyelere indirerek yüksek verim değerlerine ulaşıyor. Bosch’un VRF sistemler ürün gamında; Heat Pump (2 bo- 85 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON rulu) SDCI ve DCI serisi, Heat Recovery (3 borulu) RDCI serisi, Heat Pump Mini VRF MDCI serisi dış üniteler, farklı iç mekan tasarımlarına uygun kaset, kanal, yer/tavan ve duvar tipi iç üniteler, ısı geri kazanımlı havalandırma cihazları, bireysel ve merkezi kumanda sistemleri bulunuyor. Hem ısıtma hem soğutma için… SDCI ve DCI Serisi - Heat Pump Dış Üniteler, ısıtma veya soğutma amaçlı kullanılabiliyor. Inverter DC kompresörler sayesinde yüksek verim özelliğiyle öne çıkan Heat Pump sistemlerde, 8 ila 72 HP arasındaki geniş kapasite aralığı, 4 dış üniteye kadar modüler kombinasyon imkanı, yüzde 50 ila yüzde 130 oranı arasındaki iç ünite kombinasyon oranı, gelişmiş 5 kademeli yağ kontrol sistemiyle dayanıklı ve uzun ömürlü sistem işletimi sağlarken, tek bir sisteme 64 adede kadar iç ünite bağlanabiliyor. MDCI Serisi – Heat Pump Mini VRF Dış Üniteler ise tek bir sisteme 12 adede kadar iç ünite bağlanabiliyor. Kompakt boyutları sayesinde minimum montaj alanına ihtiyaç duyan dış üniteler, soğutma modunda -15 ila +48; ısıtma modunda ise -15 ila +27’lik geniş çalışma sıcaklık aralığına sahip bulunuyor. RDCI Serisi – Heat Recovery Dış Üniteler, aynı anda hem ısıtma hem de soğutma amaçlı kullanıma imkan veriyor. Gelişmiş 3 borulu sistem sayesinde iç üniteler arasında ısı transferi yapılarak daha yüksek verim değerlerine ulaşılıyor ve yıllık enerji tüketimi azaltılıyor. Bu sistemler 8 ila 64 HP arasında geniş kapasite aralığına sahip bulunuyor. 4 dış üniteye kadar modüler kombinasyon imkanı veriyor. Daha düşük ses seviyesi, 3 kademeli gece sessiz modu ile 15 dB(A)’e kadar dış ünite ses seviyesi düşümü, yüksek borulama mesafeleri, çoklu kombinasyonda sıralı çalışma sayesinde kompresör çalışma ömrünü eşitleme imkanı gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Bosch Climate 5000 VRF sistem ürün gamında her türlü ihtiyaca ve mekana uygun 9 farklı model iç ünite tipi bulunuyor. İç ünite kapasiteleri modele göre 1,5 – 56 kW arasında değişiyor. Tüm VRF iç üniteler ile birlikte IRC uzaktan kumanda (kaset, yer-tavan, duvar tiplerinde) ve WRC-HP kablolu kumanda (gizli tavan tiplerinde) standart olarak temin ediliyor. IRC Kızılötesi Uzaktan Kumanda, soğutma, ısıtma, nem alma, sadece fan ve otomatik çalışma modu seçimi yaparken; günlük timer fonksiyonu ile kullanıcı dostu işletime imkan veriyor. Gece ışığı fonksiyonuna sahip LCD ekran, 4 kademeli haz hız ayarı, salınım ve üfleme yönü ayarlama fonksiyonuyla sistemi uzaktan kontrol edilmesini sağlıyor. WRC-HP kablolu kumanda ise; soğutma, ısıtma, nem alma, sadece fan ve otomatik çalışma modu seçimi yaparken; dokunmatik tuş paneli ve LCD ekranı ile kullanıcı dostu işletime imkan veriyor. 4 kademeli haz hız ayarı, salınım ve üfleme yönü ayarlama fonksiyonuyla sistemi konforlu şekilde kontrol edilmesini sağlıyor. Isı Geri Kazanımlı Havalandırma Cihazları (HRV) Yaşam mahallerinde soğutma ve ısıtma sezonluk ihtiyaçken, yılın her döneminde havalandırma ve taze hava ihtiyacı söz konusudur. Dolayısıyla taze havanın ya iç ünitelere direkt olarak alınması ya da ısı geri kazanımlı havalandırma cihazlarıyla dışarı atılan egzoz havasının üzerindeki soğutma ve ısıtma etkisinin taze havaya transferinin sağlanması gerekir. Bosch VRF sistem tasarımında, taze hava alınamayan iç ünitelerin seçilmesi durumunda; HRV cihazlarının kullanılması sayesinde mekanların ihtiyaç duyduğu havalandırma sağlanırken aynı zamanda da büyük oranda enerji tasarrufu ve atık enerjinin geri kazanımı mümkün olabilmektedir. Bosch’un ürün gamında, ihtiyaca bağlı olarak 200 – 2.000 m3/h kapasite aralığında ısı geri kazanımlı havalandırma cihazlarıbulunmaktadır. Cihazlar, 5 farklı çalışma modu, geniş çalışma aralığı (-7~43 oC KT, ≤ %80 bağıl nem), hem gizli hem de duyulur ısı transferine imkan sağlayan kağıt eşanjör, her bir HRV cihazını kablolu kumanda ile (WRC-V) kontrol edebilme, iç ünite gibi merkezi kumandaya (CC-TS) bağlayabilme imkanıyla öne çıkıyor. Bosch, hızlı, kolay, doğru cihaz seçimi ve proje tasarımı için Bosch Climate 5000 VRF seçim programının kullanılmasını öneriyor. BOSCH / www.bosch-thermotechnology.com 86 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON PID Sıcaklık Kontrol Cihazları ESM-XX20 Serisi -4 dijit proses (PV) ve 4 dijit SET değeri (SV) göstergeli -Üniversal proses girişi (TC, RTD) -Seçilebilir ON/OFF, P, PI, PD ve PID Kontrol formları -Self-Tune (Step Response Tuning) işlemi ile PID katsayılarının sisteme otomatik adaptasyonu -Kontrol çıkışı için ayarlanabilir Isıtma veya Soğutma fonksiyonu -Alarm çıkışı için ayarlanabilir Alarm fonksiyonları -Uzun rezistans ömrü için Soft-Start çıkışı -Proses ve Alarm SET değeri alt üst limit sınırlandırması -Sensör koptu koruması Motor Hız Kontrolü Sürücüleri için Dijital Pansiyometre EPM-XX90 Serisi -Ayarlanabilir SET değerinde çalışabilme -Rampa özelliği -Ekonomik -Kolay kullanım -4 dijit gösterge -Ön panelden kolay ayarlanabilen çalışma SET değeri - -1999...9999 arasında ayaralanabilir gösterge skalası -Ayarlanabilir nokta pozisyonu -Set değeri alt limit ve üst limit sınırlandırması -Ayarlanabilir rampa süreleri -Motor Hız Kontrol Cihazları için ileri, geri yön çıkışları ve arıza girişi -0/2...10Vdc Voltaj çıkışı veya 0/4...20mAdc Akım çıkışı (Siparişte belirtilmelidir.) -Programlama ve ayar bölümü şifre koruması EMKO / www.emkoelektronik.com.tr/ 88 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Gelişmiş güç kalitesi fonksiyonları, benzeri görülmemiş enerji analizi özellikleri doğrudan ölçülen devreden güç sağlayarak kurulum daha da basitleştirilebilir. Fluke Corporation teknisyenlerin ve mühendislerin daha iyi güç kalitesi ve enerji tüketimi kararları almaları için gereken verilere ilişkin daha fazla görünürlük sağlamak üzere 500’den fazla güç kalitesi parametresini otomatik olarak yakalayan ve kaydeden 1736 ve 1738 Üç Fazlı Power Logger ürününü piyasaya sunuyor. Fluke 1736 ve 1738; Fluke Connect® yazılım ve kablosuz test araçları sistemi ile çalışmak üzere tasarlanan ilk üç fazlı power logger cihazlarıdır. Fluke Connect araçları, Fluke Connect® Cloud üzerinde güvenli depolama imkanı ve sahadan ekip erişimi sağlamak amacıyla, teknisyenlerin ölçüm verilerini test aletlerinden akıllı telefonlarına kablosuz olarak aktarmalarına olanak tanır.* Power logger’lardaki veriler güvenli bir mesafeden izlenebilmesini sağlayan Fluke Connect akıllı telefon uygulaması ile koruyucu ekipman, saha ziyareti ve kayıt ihtiyacı azalır. Power logger’lar; yük çalışmaları, enerji değerlendirmeleri, harmonik ölçümleri ve gerilim olaylarına ilişkin kapsamlı veriler sunmak üzere gerilimi, akımı, gücü, harmonikleri ve ilgili güç kalitesi değerlerini yakalar ve kaydeder. Birlikte verilen Fluke Energy Analyze Plus yazılımı, enerji tüketimi ve güç kalitesine ilişkin detaylı bir analiz sunar ve raporları otomatik olarak oluşturur. Optimize edilmiş kullanıcı arabirimine ve esnek akım problarına sahip olan bu ürünler ayrıca genel bağlantı hatalarını dijital olarak doğrulayarak ve düzelterek ölçüm hatalarını azaltmak üzere tasarlanan akıllı ölçüm doğrulama işlevine sahiptir. Logger ürününe NETES MÜHENDİSLİK / FLUKE / www.netes.com.tr 89 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON B&R Automation PC 910 kasaları 5 slota kadar destek veriyor Box PC 2000 farklı varyasyon seçenekle sunuluyor ledi. Bu değişimle beraber ürün kasalarına da yeni seçenekler getirildi. Kasalar, takılacak PCI ya da PCI Express kart sayısına (1-5 arası) göre seçilebiliyor. Herhangi bir işlemci, hafıza boyutları (RAM) ve kasanın seçimine imkan veren bu yeni çözüm kullanıcıya ihtiyaçlarını karşılayacak mükemmel PC’yi özgürce tasarlama şansı sunuyor. Örneğin kontrol algoritmalarında işlemci gücüne ihtiyaç duyan ya da görüntü işleme yaparak az sayıda çevre cihazıyla çalışan kullanıcılar RAM’i yüksek, 4 çekirdekli ve 1-slotlu kasaya sahip bir model tercih edebilir. Farklı bir uygulama için ise tek çekirdekli işlemciye sahip ve birçok kart slotu olan bir kasayı içeren bir çözüm olabilir. 3. nesil Intel® Core™ i3/i5/i7 işlemciler Bu güçlü endüstriyel PC’nin kalbinde teknolojinin son ürünü 3. nesil Intel® Core™ i işlemciler yer alıyor. Dört çekirdeğe kadar kapasite imkanı sunan Core™ i3, Core™ i5 ve Core™ i7 işlemciler yeni QM77-Express-Chipset ile birleşince, endüstriyel bilgisayar pazarındaki performansı en yüksek çözümler ortaya çıkıyor. B&R endüstriyel bilgisayar ailesinin yeni üyesi Automation PC 910 5 PCI slotuna sahip kasa seçenekleriyle geliyor. B&R Automation B&R daha önce 1-slot ve 2-slot seçeneklerine sahip olan Automation PC 910 ailesine 5-slot modelini ek- Esnek konfigüre edilebilir endüstriyel PC Automation PC 910, USB 3.0 portlarının da dahil olduğu sayısız arabirim seçenekleriyle geliyor. Cihaza takılabilen kartlar sayesinde birçok fonksiyon yeni bir bilgisayara gerek kalmadan kolayca gerçekleştirilebiliyor. B&R’ın güçlü endüstriyel PC’leriyle birçok görev yerine getirilirken panoya boş alan kazandırılıyor ve toplam maliyet düşürülmüş oluyor. BR AUTOMATION / br-automation.com 90 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON IPC’lerinizi ve kontrolörlerinizi koruyun: Omron’dan S8BA kesintisiz güç kaynağı serisi olduğu için DIN rayına rahatça yerleştirilemezdi. Lityum iyon aküleri sayesinde yeni S8BA hafif (120W modeli sadece 800g) ve kompakttır. Yani kolayca standart bir DIN rayına monte edilerek değerli pano alanından tasarruf sağlayabilir. Piyasadaki çoğu UPS’te kullanılan geleneksel kurşun (Pb) piller ile karşılaştırıldığında, lityum iyon akülerin kullanılması S8BA’nın iki kat daha uzun ömre sahip olmasını sağlamıştır (tahmini kullanım ömrü 10 yıla ulaşır). Kolay montaj ve çoklu haberleşme bağlantıları Omron, endüstriyel bilgisayarların (IPC’ler) ve fabrika otomasyon kontrolörlerinin anlık gerilim düşmeleri ve elektrik kesintilerine karşı korunması için ideal bir önlem olan, DIN ray montajlı bir DC-DC kesintisiz güç kaynağı (UPS) serisi S8BA’yı sundu. UPS bir elektrik kesintisi sırasında kontrolörün çökmesi ve verilerin kaybedilmesi ile, değerli verileri kaydederek kontrolörü düzgün bir şekilde kapatabilmek için gereken süreye sahip olunması arasındaki fark anlamına gelebilir. Kompakt, hafif ve uzun ömürlü Pano boyutlarının küçültülmesi, şu günlerde önem arz eden bir konudur ve S8BA’nın tasarlanması sırasında Omron mühendisleri net bir şekilde bu konuya odaklanmış. Önceden, bir UPS genellikle hacimli bir parçaydı ve bu sebeple genellikle panonun tabanına monte edilmesi gerekirdi. Çünkü aşırı büyük ve ağır S8BA’nın G/Ç arayüzü için yeni bastırmalı terminal bloğu, cihaza zahmetsizce kabloların bağlanmasını sağlar. Ayrıca S8BA, gelişmiş bir haberleşme arayüzleriyle (USB, RS-232C) donatılmıştır ve çeşitli IPC’ler ve fabrika otomasyon kontrolörleriyle uyumu sağlayan G/Ç sinyalleri sunar. Kontrol ekipmanlarınız için kesintisiz güç Anlık gerilim düşmesi veya elektrik kesintisi sırasında S8BA, garantili bir süre boyunca 24 V DC elektrik kaynağına yedekleme sağlayarak, hiçbir veriyi kaybetmeden sistemin düzgün bir şekilde kapatılmasını ve kontrolörlerin çökmesinin önlemesini sağlar. Ayrıca güvenli ve kararlı bir güç beslemesinin tekrar sağlanması için operatöre gereken süreyi verir. Çalışırken aküleri değiştirilebilir! Böylece, aküler değiştirilirken bile korunan ekipmanlar için kesintisiz güç sağlanır. OMRON / www.omron.com.tr 91 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Karta Yerleşik Gerçek Zamanlı Ethernet – Sınırsız Genişletme İmkânı Entegre I/O Modüllü Kompakt X20 Kontrolörler B&R, entegre I/O modülüne sahip yeni seri kompakt kontrolörler ile X20 sistemini genişletti. Yeni seri işlemciler, tüm X20 işlemciler gibi, ilave I/O modüllerin doğrudan ya da kablo vasıtasıyla uzaktan bağlanmasına olanak tanıyor. Yeni kompakt kontrolörler farklı özellikleri ve performans seviyelerini kapsayacak geniş bir yelpaze ile müşteriye sunuluyor. Bu çeşitliliğe rağmen her sistemde standart olarak 32 adet dijital ve analog I/O ve x86 işlemci bulunuyor. Ayrıca entegre POWERLINK, standart Ethernet, CAN, RS232 ve USB arabirimleri de yeni seri sistemlerde yer alıyor. İki performans sınıfında da tam kapsamlı kullanılabilirlik Kompakt kontrolörler, 200 MHz ve 400 MHz olmak üzere iki farklı CPU performansıyla çalışabiliyor. Modeline bağlı olarak karta yerleşik (on board), 256 MByte’a kadar RAM ve 16 kByte kalıcı (nonvolatile) RAM bulunduruyor. Uygulamalar ve veri depolama için 4 GByte’a kadar dâhili flash drive da mevcuttur. Tüm CPU’lar Ethernet, USB ve bir RS232 ara birimi ile donatılmıştır. Her iki performans sınıfında da entegre POWERLINK ve CAN ara birimleri bulunmaktadır. İlave fieldbus bağlantılarına ihtiyaç duyulduğunda, tüm işlemciler X20 ürün portföyünde yer alan bir interface modülü ile uygun hale getirilebilir. CPU’lar fan veya pil gerektirmez ve bu nedenle bakım yapılmasına ihtiyaç yoktur. Cihazlar üzerinde entegre olarak 30 adet dijital giriş/çıkış ve 2 adet analog giriş bulunur. Yenilikçi ve ultra hızlı reaksiyon teknolojisine (ultrafast reACTION) sahip bu iki model ile CPU ürün yelpazesi mükemmel bir şekilde tamamlanmıştır. Bu teknoloji ile birlikte entegre I/O kanalları bir fonksiyon bloğu kütüphanesi kullanarak 1 μs’ye kadar tepki süreleri ile kontrol edilebilir. B&R Automation Studio geliştirme ortamında yer alan standart FBD editörü, IEC 61131 programlama standartlarına uyumludur. BR AUTOMATION / br-automation.com 92 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON PMCprotego D ile Emniyetli hareket - Emniyetli, açık, eksiksiz Emniyetin gerekli olduğu her yerde, sürücü kontrolörü olarak PMCprotego D modern servo sürücüleri kullanabilirsiniz. PMCprotego D, emniyet giriş ve çıkışlarından kontrol edilir. Bu durum, cihazın standart sistemlere uyum sağlamasını garanti eder. Emniyet fonksiyonları ayrıca motordan ve kullanılan enkoder tipinden bağımsızdır. Böylece, kullanıcı makinesini istediği şekilde donatma imkanına sahip olur. Genişletme kart yuvası sayesinde, sayısız fieldbus bağlantısı yapılabilir. Bu sayede, PMCprotego D’nin uygulaması, ortak kullanılabilecek diğer ürünlerle kişiye özel ve esnek çözümler sağlayabilir. PMCprotego D’nin sahip olduğu özellikler: • Çözücüler veya sinüs/kosinüs kodlayıcıları (Hiperface, Endat) gibi geri beslemeli motorlar için servo kuvvetlendirici • Senkron, asenkron, lineer ve daha pek çok motorun çalışması • CANopen arayüzü • Pozisyonlama kontrolü • Elektrik şanzımanı • En küçük kontrol kabinleri için kompakt tasarım • Genişleme kartı için slot (veriyolu etki alanı vb.) • Parametre ayarlarını ve sistem bilgisi güncellemelerini yedeklemek için Multimedya kartı (MMC) • Yerleşik arayüz üzerinden Ethernet bağlantısı • Entegre motor fren kontrolü. PMCprotego D ile esnek, ölçeklendirilebilir bir emniyet çözümüne sahip olur ve uygulamanızın ne kadar emniyete ihtiyacı olduğunu siz belirlersiniz. PILZ / www.pilz.com/tr 94 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON İlaç Sektörüne Özel Omron’dan Track & Trace Uygulamaları için Akıllı Çözüm Paketi Kamera + HMI + Veritabanı Bilindiği üzere ilaç sektöründe sahtecilik ve yasal olmayan yollar ile satışının önüne geçilmesi, bilinçsiz ve gereksiz ilaç kullanımının azaltılması, son kullanma tarihi geçen ilaçların bilinçli veya bilinçsiz piyasada bulunmasını veya ilaç kutularının bilinmeyen adreslerde yeniden basılmasını engellemek amacıyla 2010 yılının Ocak ayı itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ülke genelinde uygulanmak üzere kısa adı İTS olan İlaç Takip Sistemini (İTS) kurarak kurarak devreye almıştır. İTS’nin asıl amacı, ilacın her tekil kutusuna güvenle erişiminin sağlanması ve bunun garanti altına alınmasıdır. İTS ile ilaçlar, üretildiği andan hastaya ulaşana kadar Sağlık Bakanlığı’nın takibi altına alınır ve herhangi bir sorun olduğunda geri çekme gibi işlemlerle müdahale edilir. İlaç Takip Sistemi, tüm dünyada uygulanan Track & Trace sisteminin ilaç sektörüne uyarlanmış şeklidir. İlaç Takip Sistemi, literatürde “Track & Trace” olarak 95 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON tanımlanan Takip ve İzleme yapısının, ilaçlara uygulanmış halidir. Ürünlerin tekilleştirilmesini (serialization) sağlayan kare kod ile ürünlerin takibi (track) sağlanırken; ürünün geçtiği her noktadan yapılan bildirimler ile de izlenmesi (trace) sağlanmıştır. Yüksek makine hızı ve yüksek hassasiyette işleyiş: FH Görsel Denetim Sistemleri Omron’dan Akıllı Çözüm Paketi: Kamera + HMI + Veritabanı Omron’un FH görsel denetim ürün ailesi ile sağlanan Track & Trace akıllı çözüm paketi, ayrıntılı teşhis ve kullanıcı bilgileri sağlayan görsel denetim ara yüzünden yararlanarak, programlanabilir ve esnek bir çözüm sağlayan tüm komponentleri içerir. Aynı zamanda veri tabanı ile doğrudan haberleşmesi sayesinde tüm kaydedilen verilere erişim ve görüntüleme imkânı sağlar. Komple çözüm Omron PLC, güç kaynağı, röle, hareket, sürücüler, sensörler ile entegrasyon… Domino gibi bir çok yazıcı ile entegrasyon FDA part11 uyumu İleri derece kod okuma ISO standartları analiz derecesinde Online 1D / 2D kod denetimi Yazılı metni doğrulama *Demo videomuzu Youtube üzerinden izleyebilirsiniz 96 Tüm nesne denetimi, konum/oryantasyon ve ölçüm işlemleri türlerinde kullanılmak üzere tasarlanmış olan bu kompakt kamera ve kontrolör sistemi neredeyse tüm makine ya da robotlarla kolayca entegre olur. Sistem benzersiz bir şekilde daha hızlı, daha hassas iş çıkışı sağlama olanağına sahip olup size daha fazla verimlilik, daha düşük maliyet ve daha yüksek rekabet avantajı sağlar. Sistemin kilit özelliği gelişmiş yeni görüntüleme sistemi algoritmasıdır: Shape Search III. Bu gelişmiş sezgisel program zayıf aydınlatma, odak dışında olma ve dönmüş/rastgele pozisyonlanmış/üst üste binen hedef nesneler gibi zorlu görüntüleme koşullarında dahi size daha yüksek hız ve daha fazla hassas ölçüm sağlar. PLC’ler, hareket kontrolörleri ve robotik ile sorunsuz entegrasyon için özel olarak tasarlanmış FH Görsel Denetim Sistemi yüksek hızlı üretim makine ekipmanlarını oluşturanların farklı ihtiyaçlarını karşılar. Sistem ayrıca kolay özelleştirme ve HMI entegrasyonu için PC tabanlı görüntüleme sistemi esnekliğini de sunar. FH Görsel Denetim Sistemleri yeni ve olağanüstü verimli bir görsel denetim algoritması, yüksek hızlı görüntü veriyolu, dört çekirdekli işleme ve hızlı EtherCAT özelliklerine sahiptir ve Sysmac Studio Otomasyon yazılımıyla tamamen uyumlu olması ek avantaj sağlar. ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON şunları destekler: •FDA CFR21 Bölüm 11 •Track & Trace •CIP 13 (Fransa kodlaması) •GMP/GAMP İlaçlar için kalite kontrolü Sorunsuz üretim, farklı ürün çeşitlerinin doğrulanmasını gerektirir. Bu durum şunları içerir: •Kutuların renginin denetlenmesi • Kapakların kapanma durumlarının kontrolü • Kapların şekli ve boyutu • Etiketler üzerindeki karakteristikler • Doldurma seviyelerinin kontrolü SQL veri tabanıyla gerçek zamanlı iletişim Sysmac, SQL gibi veri tabanlarıyla gerçek zamanlı iletişim kurar. Bir sunucunun çökmesi veya iletişim kaybı yaşanması halinde veriler otomatik olarak dahili belleğe kaydedilir. Sysmac, üretkenliği artırmak, ön bakımı kolaylaştırmak vb. için Veri tabanlarıyla yüksek hızda [1000 tablo öğesi/ 100 msn] çalışarak Büyük Veri İşleme sürecinin gerçekçi olmasını sağlar. SQL istemcisi fonksiyonuna sahip NJ makine kontrolörü VT Bağlantısı fonksiyonu, NJ Makine Kontrolörünün VT talimatları kullanarak dahili EtherNet/IP portuna bağlı bir sunucudaki SQL Veri tabanına doğrudan erişmesini sağlar. Tek bir entegre makine kontrolörü, yazılım merkezli mimariye hız, esneklik ve ölçeklenebilirlik sunarken, Omron PLC’lerden beklediğiniz geleneksel güvenilirlik ve dayanıklılıktan ödün vermez. NJ Makine Kontrolörü, hareket kontrolü hızı ve hassasiyeti, haberleşme, güvenlik ve dayanıklı sistem alanlarında zorlu makine kontrol gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Doğrulama, onaylama ve işlem izlenebilirliği İlaç endüstrisindeki sıkı hukuki gereklilikler, ilaçlar üzerinde ayrıntılı bir kalite kontrolünü ve paketler üzerine basılı bilgilerin doğrulanmasını zorunlu kılmaktadır. Verilerle ilgili işlem onayı ve bütünlüğü zorunludur. Tüm işlem boyunca ürünün ve içindekilerin izlenmesine yönelik esnek denetleme çözümleri, mevcut ve gelecekteki hukuki hususlar için yanıt oluşturmaktadır. Omron’un kalite denetleme sistemleri Tarih ve lot numarası doğrulama İlaç ürünlerindeki bilgilerin doğru olması çok önemlidir. Tarih ve Parti kodlarıyla (OCR/OCV) birlikte 1D/2D kodlarının doğrulanması ve onaylanması hukuki bir zorunluluktur. Ürünün kalitesini ve kodların doğruluğunu denetlemek için tek bir sistem seçin. Esneklik ve geleceğe uygunluk İlaç endüstrisi sürekli olarak yeni hukuki gerekliliklerle karşılaşmaktadır. Yeni işlevler (örn. kabartma yazı denetlemesi) ve uygulamalara entegre olabilecek geleceğe uygun bir çözüm, yatırımların korunmasını sağlar. Omron çözümlerinin esnekliği, aynı hat için değişen modellerin, farklı ülke sürümlerinin denetlenmesine olanak tanır. Bu, genel maliyetleri azaltır ve her türde uygulamaya çözüm bulunmasını sağlar. • Paket denetleme • Blister paketi denetleme • Malzemelerin kusurları ve eksiksizliği • Kod doğrulamaları Uyumluluk ve onaylar İlaç endüstrisindeki yönetmelikler ve standartlara uyum için ve sistem onayı almak için aşağıdakilerin mevcut olması zorunludur: • Farklı erişim seviyeleri dahilinde farklı kullanıcı sınıfları • Zaman takibiyle birlikte kullanıcı eylemlerinin izlenebilmesi (Denetim kaydı) • Program değişikliklerinin revizyon geçmişi • Okunabilir/yazdırılabilir yapılandırma belgeleri oluşturma OMRON / www.omron.com/tr 97 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Allison’ın yeni xFE şanzımanları, Nottingham’daki şehir içi ulaşımda yüzde 8’lik ekstra yakıt tasarrufu sağlıyor Allison’ın yeni T3280 xFE tam otomatik şanzıman donanımına sahip ADL Enviro 200 şehir içi otobüsü, 12 aylık test süresi boyunca yakıt tasarrufunda yüzde 8,15 gelişme gösterdi. Ekstra yakıt tasarrufu sağlayan xFE otobüs şanzımanları, var olan modeller ile aynı büyüklükte ve aynı ratinglere sahip olmasının yanı sıra FuelSense® Max paketi ile birlikte en iyi vites oranlarını sunuyor. Nottingham Şehir içi Ulaşım Departmanı, bir yıl boyunca deneme sürecine devam etti. Daha önce 2013’ten beri Allison T280 tam otomatik şanzımanı kullanan otobüs, Allison xFE şanzımana geçişinden itibaren aynı güzergahta, aynı yolu kat etmesine rağmen yüzde 8,15 oranında yakıt tasarrufu sağladı. Nottingham Şehir içi Ulaşım Departmanı Mühendislik Direktörü Gary Mason konuyla ilgili olarak; “Yakıt giderleri, şehir içi toplu taşımada ikinci büyük maliyet konusu olduğu için daha tasarruflu operasyonlara ulaşabilmek adına geçtiğimiz yıl ADL, Cummins ve Allison’dan destek istedik. O sırada Allison’ın piyasaya yeni nesil bir şanzıman sunması tam yerinde bir tesadüf oldu. Bu doğrultuda karşılıklı bir deneme süreci gerçekleştir- mekten mutluluk duyduk” dedi. xFE şanzımanın vites oranları, sürekli dur-kalk gerektiren, düşük hızla gidilen şehir içi otobüs güzergahlarında gelişmiş yakıt ekonomisi sağlamak için düzenlendi. 1. vites lock-up’ına olanak tanıyarak önemli ölçüde daha fazla lock-up operasyonu gerçekleştirmek için tasarlanan şanzımanlar, yüksek viteslerde ve düşük motor hızında çalışarak daha fazla yakıt tasarrufu sağlıyor. Mason; “Yakıt ekonomisinde elde edeceğimiz sadece yüzde 5’lik bir tasarruf bile, aynı yakıt ile her yıl 3200 km daha fazla yol kat etmemiz anlamına geliyor. Bu hem işletme hem de çevre adına oldukça iyi bir gelişme. Bu anlamda Allison xFE şanzımandan elde ettiğimiz sonuçlar, tam olarak ihtiyaç ve beklentilerimizi karşıladı” dedi. Ayrıca Ağustos 2015’te, Amerika’daki Ann Arbor Area Transportation Authority (TheRide) da 60 otobüsünde xFE tam otomatik şanzıman modellerini tercih ederek, yeni otomatik şanzımanı kullanan ilk seyahat acentesi oldu. Nottingham City Transport Allison’ın yeni T3280 xFE tam otomatik şanzıman donanımına sahip ADL Enviro 200 şehir içi otobüsü, 12 aylık test süresi boyunca yakıt tasarrufunda yüzde 8,15 gelişme gösterdi. Allison Transmission Ekstra yakıt tasarrufu sağlayan xFE otobüs şanzımanları, var olan modeller ile aynı büyüklükte ve aynı ratinglere sahip olmasının yanı sıra FuelSense® Max paketi ile birlikte en iyi vites oranlarını sunuyor. ALLISON / www.allisontransmission.com/ 98 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON IXXAT yazılımı ile nanosaniye aralığında zaman senkronizasyonu Mevcut ve kanıtlanmış IXXAT IEEE 1588 çözümlerine eklemeler yapan HMS IEEE 802.1AS için protokol yazılımı sunuyor. AVB ve TSN ağlarının zaman senkronizasyonu için oldukça hassas olan ve ticari olarak mevcut olan ilk yazılım paketi. IEEE 802.1 AS IEEE 1588 profilinin güncellenmiş bir sürümüdür. AVB ve TSN sistemleri için özellikle tasarlanmıştır (ses/video yayımlama ve zaman açısından hassas ağ). AVB ve TSN sistemlerinin çoğu önemli teknolojisi gibi, IEEE 802.1AS cihazlar ve sistemler için oldukça hassas zaman senkronizasyonu sağlıyor. IXXAT IEEE 802.1AS protokol yazılımını kullanarak müşteriler kanıtlanmış ve test edilmiş yazılım paketinden ve profesyonel ürün bakım ve geliştirme imkânından faydalanıyor. HMS tarafından sunulan 802.1AS protokol yazılımı - MISRA-C tarafından esinlenilen ANSI C kodu ile teslim edilir ve ortama bağlı ve ortamdan bağımsız tabakaların açık bir şekilde ayrıldığı modüler bir yapıya sahiptir. Bu da taşıma ve çeşitli hedef sistemlere hızlı uygulamayı sağlıyor. ve şartnameden uygulama, hedef uyarlama ve nihai ürünün test edilmesine kadar müşterilere gelişim sürecinin tüm aşamalarında yardımcı oluyor. Daha fazla bilgi aşağıdaki adreste mevcuttur: www. ixxat.com/1588 HMS Industrial Networks HMS Industrial Networks; uzaktan yönetim de dahil olmak üzere endüstriyel iletişim ürünlerinin önde gelen bağımsız bir tedarikçisidir. HMS, otomasyon cihazlarını ve sistemlerini Netbiter, Anybus ve IXXAT markaları altında endüstriyel ağlara bağlamaya yönelik çözümler geliştirmekte ve üretmektedir. Geliştirme ve üretim süreçleri Halmstad, İsveç ve Ravensburg Almanya’da bulunan merkezlerde gerçekleşmektedir. Yerel satış ve destekler ise Çin, Danimarka, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve ABD’de yer alan şube ofisleri tarafından gerçekleştirilmektedir. HMS 350’den fazla kişi istihdam etmektedir ve 2013 yılında 57 milyon Euro’yu aşkın bir satış yapmıştır. HMS, Stockholm’deki NASDAQ OMX listesinde bulunmaktadır. Zamanın farkında, sadece-bağımlı uç istasyon olarak yazılım ana sistem tarafından sağlanan zaman senkronizasyon bilgisini alıyor ve yerel Gerçek Zaman Saatlerini (RTC) senkronize ediyor. Yazılım isteğe bağlı olarak devre dışı bırakılabilen En İyi Ana Saat algoritmasını destekliyor. AVB ve TSN sistemlerinin gereksinimlerinin karşılanmasına ek olarak, hızlı senkronizasyon zamanı (< bir saniye içerisinde 1 mikro saniye) ve hafıza kullanımı optimizasyonu gibi otomotiv sistemleri içerisindeki özel ihtiyaçlar da destekleniyor. IEEE 1588 protokol yazılımı, IP temeli ve yönetim aracı gibi diğer IXXAT IEEE 1588 ürünlerinin yanı sıra, HMS aynı zamanda IEEE 1588 alanındaki derin deneyimine dayanan çeşitli hizmetler sunuyor. HMS danışmadan EMİKON / /www.emikon.com.tr/ 99 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Modüler mekatronik sistemler ivme kazanıyor ACOPOSmotor dağıtılmış hareket teknolojisi için yeni standartlar belirliyor. yor. Gerekli durumlarda opsiyonel bir fan düzeneğiyle %100’e varan bir performans artışı sağlanabiliyor. B&R, ACOPOSmotor ile tek bir kompakt ünitede bir servo motor ve sürücüyü birleştiriyor. Ayrıca güvenlik teknolojisi de bir seçenek olarak entegre edilebiliyor. Bu da geliştiricilere bir makine tasarlarken daha fazla özgürlük veriyor ve elektrik panosunda değerli alan tasarrufu yapılmasını sağlıyor. Güvenlik dahil ACOPOSmotor hibrit bir kablo üzerinden tahrik ağına bağlanıyor. Gerekli tüm güç ve sinyal hatlarını içeren bu kablo POWERLINK ağına bağlantı kuruyor. Üç farklı boyutta edinilebilen ACOPOSmotor modülleri 1.8 ile 12 Nm arasında değişen tork değerleriyle geli- Kanıtlanmış kablolu güvenlik fonksiyonları STO (Safe Torque Off) ve SS1’e (Safe Operational Stop 1) ek olarak, gelecekte ACOPOSmotor modül varyantı ağ tabanlı openSAFETY ile var olacaktır. Bu da kullanıcıların sıralanan fonksiyonlara (ACOPOSmulti’yle olduğu gibi) erişimine imkan tanıyacaktır: STO, SOS, SS1, SS2, SLS, SMS, SLI ve SDI. ACOPOSmotor, ACOPOSmulti tahrik sistemi ile tam uyumludur. Bu da kullanıcılara herhangi bir ilave mühendislik gerektirmeden her makine için en uygun servo sürücüyü seçme imkanı tanır. BR- AUTOMATION / www.br-automation.com 100 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON SafetyEYE Emniyet Kamera Sistemi ile İzle, Kontrol et ve Koru SafetyEYE, 3B bölge izleme özelliğine sahip ilk emniyet kamera sistemidir. Akıllı sensör teknolojisini etkili kontrol ile birleştirir. Yenilikçi 3B teknolojisi ve kullanıcı dostu yazılım, karmaşık uygulamaların bile yalnızca tek bir sistemle kontrol edilmesine imkan sağlamaktadır. Emniyetle ilgili klasik çözümlerin yetersiz kaldığı durumlarda SafetyEYE, tehlike noktalarının izlenmesi ve korunmasına ilişkin birçok yeni seçenek sunmaktadır. Bu nedenle Pilz, Alman sağlık ve emniyet ödülü, Uluslararası Otomasyon Topluluğu (ISA) ve Alman Amerikan Ticaret Odası (AHK) onayı gibi birçok ödülle onurlandırılmıştır. 1:2008, SIL2 / IEC 61508, PL d / EN ISO 13849-1, DIN EN 61496) uyarınca tasarlanmıştır • Yalnızca birkaç kullanıcı dostu bileşenle hızlı kurulum ve kolay devreye alma özelliğine sahiptir • Dünya çapında kullanıma uygun. SafetyEYE algılama bölgelerinizi korur Emniyet kamera sistemi, serbestçe tanımlanabilecek uyarı ve algılama bölgelerine giren nesneleri tespit eder ve raporlar. SafetyEYE, herhangi bir operatörün tehlikeli hareket yarıçapında olup olmadığını (emniyet) veya artırılmış emniyet seviyesindeki bir bölgeye erişip erişmediğini tespit eder. PC’de SafetyEYE Configurator ile tespit bölgelerini ayarlayın Yazılım sezgisel olarak çalıştığı için, uyarı bölgeleri ve tespit bölgeleri hızlı ve kolay şekilde PC’den SafetyEYE Configurator aracılığıyla ayarlanabilir. İhtiyaçlarınıza uyması için bölgeleri tanımlayabilir, gruplar halinde birleştirebilir ya da bölge düzenlemeleri arasında geçiş yapabilirsiniz. Bir bakışta SafetyEYE’ın önemli avantajları: • 4 metreye kadar montaj yüksekliğine sahip kol çözünürlüğü bulunmaktadır • Yaklaşık 72 m²’ maksimum görüş aralığına sahiptir • SafetyEYE, üç boyutlu izleme fonksiyonu nedeniyle karmaşık uygulamaları emniyetli biçimde ve minimum çabayla izler • Manipülasyon korumalı yüksek emniyet gereklilikleri için uygundur • Çeşitli sektörler ve uygulamalarda kullanım için esnektir; uygulamaları tasarlarken ya da tekrar tasarlarken yüksek esneklik düzeyi sağlar. • İlgili tüm normlar ve standartlar (Cat. 3 / EN ISO 13849PILZ / www.pilz.com 101 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ENOSAD ÇALIŞMALARI NİSAN AYINDA HIZ KESMEDEN DEVAM ETTİ ENOSAD’ın Nisan ayı etkinliklerine baktığımızda, sözünü ettiğimiz canlılık, dinamizm ve yoğunluğu açıkça görüyoruz. dersi, yine Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın ENOSAD adına Makine Tanıtım Grubu-MTG ile birlikte katıldığı Hannover 2016 Fuarı etkinlikleri arka arkaya gerçekleşti. Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak katıldığı, 1 Nisan 2016’da Mövenpick Otel /Levent-İstanbul ‘da gerçekleşen Orta Anadolu Makine İhracatçılar Birliği - Halkbank -Turkishtime işbirliği ile gerçekleşen “Ortak Akıl Toplantıları” etkinliği, programın da başında yer alıyor. Program çerçevesinde, Nisan ayı boyunca, ENOSAD-, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın katıldığı, Orta Anadolu Makine İhracatçılar Birliği – Halkbank -Turkishtime işbirliği ile gerçekleşen Ortak Akıl Toplantıları’nın ilki, ENOSAD Başkan Yardımcımız Sayın Sedat Sami Ömeroğlu’nun “Endüstri 4.0” konulu FARBA Otomotiv Aydınlatma ve Plastik Fabrikaları A.Ş.’deki sunumu ve Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki “Ortak Akıl Toplantıları”nın ilkini oluşturan bu etkinlik, , makine sektörüne yön veren derneklerin başkanlarının bir araya gelmesiyle ve sanayide teknoloji ağırlıklı üretimin yolunun makineden geçtiğini vurgulayıp sektöre özel politikalar ile destekler talep etmesiyle de çok önemli. Toplantıya, Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın yanı sıra, Hüsnü Devrim (Halkbank KOBİ Pazarlama Daire Başkanı), Adnan Dalgakıran (Orta Anadolu Makine Şubat ve Mart aylarında otomasyon sektörüne yönelik önemli çalışmalarda bulunan Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği ENOSAD Nisan da daha farklı bir canlılıkla ve dinamizmle Otomasyon Sektörü ile ilgili her alanda etkinliklerini yoğun bir biçimde sürdürdü. 104 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON İhracatçıları Birliği Başkanı ve Dalgakıran Kompresör Yönetim Kurulu Başkanı), Sevda Kayhan Yılmaz (Kayahan Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve MİB - Önceki Başkanı), Hasan Büyükdede (Hidromode Hidrolik Makine Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkan Yardımcısı), Cem Savcı (Vatbuz Isıtma Soğutma ve Havalandırma Genel Müdürü, İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı), Kutlu Karavelioğlu ( MAKFED ve MAİB Başkan Yardımcısı), Önder Bülbüloğlu (Bülbüloğlu Vinç Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı, Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği Başkanı), Mustafa Necati Tecdelioğlu (Çetin Cıvata Yönetim Kurulu Başkanı, Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı), Cem Büyükcıngıl (Keramik Makine Yönetim Kurulu Başkanı, Ambalaj Makinacıları Derneği Başkanı), Burç Angan (Hürmak Makine Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Plastik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi), Hacı Ah met İlhan (Mimsan Grup Genel Koordinatörü, Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı), Hüseyin Durmaz (Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi), Mehmet Ağrıklı (Ağteks Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi, Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi), Halil Tamer Öztoygar (HMF Makina Genel Müdürü, İMDER Yönetim Kurulu Başkanı), Adil Nalbant (Ekoteks Tekstil Makina Aksesuarları Yönetim Kurulu Başkanı, Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı) ve Dr. Süfyan Emiroğlu (MAKFED Genel Sekreteri) katıldı. Dört saat süren bu toplantıdan, “Sanayide Teknolojik Sıçramanın 10 Şartı” başlıklı bildirge çıktı. Sayın Dr. Hüseyin Halıcı toplantıda “Otomasyon, makinenin tüm ayaklarıyla ilişkisi olan bir sektör. Öncelikle belirtmek istediğim nokta; iş kültürünün eğitimden başlıyor olduğu. Herkes patron olmak istiyor. Siz 105 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON söylediniz insanlar çalışmak istemiyor. Endüstri 4.0 insanın emeğiyle çalışmadığı bir dünyaya doğru götürecek. Doğrusu da o zaten. İnsanoğlunun yaşam hikayesinde çalışmak olmamalı aslında… İnsanlık 800 bin yıl tamamen hiçbir aletin olmadığı bir dünyada yaşadı. Ama aklının verdiği avantaj ile özellikle bu dünyayı ben nasıl daha kolay hale getiririm arayışı ile teknoloji başladı. Bugüne gelindi. Yeni bir çağın çok başındayız. Yani çok net söyleyelim, düşmeyen uçak, çarpışmayan arabalar artık çok da uzak değil. Şimdi bu noktada insanın çalışmadığı bir modele giderken buna göre çözüm bulmamız lazım. Şimdi makineciler olarak bir özeleştiri yapmak isterim. Adnan Bey’in de dediği gibi, 100 milyar dolar ihracat hedefine nasıl ulaşacağız? Bizim makinede farklı bir bakış açısı geliştirmemiz gerekli. Otomasyon yazılım firmalarını bir alt yüklenici olarak değil bir stratejik ortak olarak görmemiz lazım. Makine sektörünün gelişmesi için daha güçlü otomasyon ve yazılım firmalarının gelişmesi lazım. Doğru, Amerika’ya gidiyor Türk yazılımcı... Bu mantaliteyi değiştirmezsek, başarılı olmamız mümkün değil… Bir de bir arkadaşımızın şunu demesi lazım: ‘Şirketimin yüzde 30’unu bir otomasyoncuya veriyorum’. Bunu diyebilecek bir makineci var ise o başarılı olacaktır,” sözleri ile sektörel değerlendirmelerini dile getirdi. Sayın Halıcı, ayrıca, “Yapısal dönüşümün anahtarı: Sanayi 4.0” başlığı ile “Teknolojiyi sadece kullanan 106 değil, mutlaka üreten ve geliştiren bir ülke olmamız hedeflenmelidir. Sanayi 4.0 ise bu amaca yönelik çok iyi bir fırsattır. Sanayi 4.0 yol haritasının hazırlanması gerekir. Günümüzde modern imalat sektöründe insan faktörünün minimum olduğu bir üretim amaçlanıyor. Bu da artık makinelere akıl katma döneminin başladığının bir işareti. Akıllı makineler dönemi yaygınlaştığında -ki yaygınlaşma için start alındığını görüyoruz- en az kişiyle en az enerji ile en yüksek verim ve kalitenin yaratılması sonucu işletmenin kâr maksimizasyonunun yolu açılmış olacak. Bunu en çabuk yapan üreticiler rekabette yalnız kalacaklar. Geleneksel yöntemlerle yapılacak üretimler ise muhtemelen girdileri açısından rekabet avantajlarını kaybedecekler. Ülkemiz için Sanayi 4.0, orta gelir tuzağından kurtulabilmek için yapısal dönüşümde anahtar konumda. Bu amaçla önerilerimiz; 1. Öncelikle Sanayi 4.0 ile ilgili olarak kamuoyu algısını doğru bir şekilde oluşturmak ve gelecekteki olası etkilerini tartışmak. Başlangıç noktası olarak doğru zamanda yani nerede ise dünya ile aynı zamanda bu konu konuşulmaya başlandı. Bunun avantajı kullanılarak doğru adımlar atılmalı. 2. Diğer ülkeler ile karşılaştırmalar yapılarak Sanayi 4.0 yol haritasının hazırlanması gerekiyor. Bu haritada kısa ve uzun vadeli adımların çok net olarak belirlenmesi gereklidir. 3. Bakanlık tarafından akıllı makineler yani katma HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON değeri yüksek makine tiplerinin (Sanayi 4.0’a uyumlu olacak) belirlenerek bu imalatlarının desteklenmesi. Elbette Türkiye’nin küresel rekabet üstünlüğü sağlayabileceği endüstri segmentleri seçilerek bu segmentlere yönelik özel çalışmalar yapılması gerekmektedir. 4. Pek çok makine imalatçı firmaları otomasyon ve yazılım payı yüksek bir çözüm alamadıklarından ürettikleri makineler dünya ölçeğinde rekabet edememektedir. Otomasyonun makinenin küçük bir parçası olarak değil, makinenin olmazsa olmaz hatta mekanik aksamdan daha önemli bir parçası olduğunu bilmelerini sağlamamız gerekmektedir. Dolayısıyla makine firmalarının, elektrik-otomasyon firmalarını alt yüklenici olarak değil bir ortak olarak görmelerini sağlamak gerekmektedir. Makine ve otomasyon birleşmelerini destekleyici adımlar almalıdır. Yurt dışında bu tarz işbirlikleri ile başarı sağlanmaktadır. 5. Yıllarca dile getirilen üniversite-sanayi işbirliğinin kesinlikle oluşturulması gerekiyor. 6. Sanayi 4.0 ve otomasyon konusu için nitelikli eleman mutlaka bulunmalıdır. Bu amaçla eğitim politikalarını ve içeriklerini buna göre düzenlemek, Sanayi 4.0 uyumlu, çok disiplinli mühendislik eğitimi oluşturmak, bilgi ve beceri temelli eğitim programları, çalışma hayatı içerisinde profesyonel gelişim, izinli akademik öğretim, çok disiplinli uzmanlık eğitimleri oluşturmak, “kodlama” konusunun ders programlarına konulması gerekmektedir. 7. Makine ve otomasyon firmaları işbirliği, ortaklığı olamıyorsa bile, akıllı makineler imalatı yapan firmalar ve onlara otomasyon çözümü sağlayan firmalar desteklenmelidir.” diyerek, “Endüstri 4.0’ konusunun önemini vurguladı. “Makine Sektörü Ortak Akıl Toplantısı Sonuç Bildirgesi” ise şöyle formüle edildi: “Sanayide teknolojik sıçramanın 10 şartı... 1)Devlet destekleri şu andaki toptan anlayıştan çıkarılmalı, seçici şekilde verilmelidir. Bölgeye göre değil sektöre göre destek gerekmektedir. Orta yüksek ve ileri teknoloji yatırımları gelişmiş şehirlerde yapılır. Bu şehirlerdeki yüksek arazi maliyetleri, yatırımlar önünde bir engeldir. Orta yüksek ve ileri teknoloji yatırımlarını teşvik etmek için devlet, organize bölgeleri tüm altyapısıyla kendisi kurup yatırımcılara sunmalıdır. 2) Orta yüksek ve yüksek teknoloji yatırımları için organize bölgelerle birlikte insanlar ve malların trafiği de planlanmalıdır. Organize bölgelerde çalışacak insanların şehirden taşınması ve malların limana nakli için gerekli ulaştırma altyapısı devlet tarafından kurulmalıdır. Büyük sanayi alanları içinde üniversite, sosyal ve hizmet alanları (banka, otel, danışmanlık hizmetleri vb.) ile yaşam alanları da yer alacak şekilde planlanmalıdır.2 3) AB mevzuatına uygun teşvik sistemi, Türkiye’yi orta yüksek ve yüksek teknoloji alanında istenen hedeflere taşıyamaz. Bu alandaki yatırımcılara nakit destek sağlamanın yolları bulunmalıdır. 4) Sanayi, inşaat kadar kârlı bir sektör olmadığı için yatırım finansmanında devletin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Devlet, orta yüksek ve yüksek teknoloji içeren yatırımların (gelişime ve büyümeye, sosyal refaha çok büyük etkisi olduğu da düşünülerek) finansmanı için kullanılan kredilerin faizinin bir kısmını üstlenmelidir. Sınai Kalkınma Bankası ve Eximbank’ın ihracatta oynadığı rol yurtiçi yatırımları desteklemede oynayacak şekilde yeniden yapılandırılmalı ve aktif hale getirilmelidir. 5) Finansmanı kolaylaştırmak için sanayicinin büyük bir değer olarak elinde var olan ve yatırım harcamalarının en önemli kalemi olan makinelerin kredi temininde teminat olarak gösterilebileceği bir sistemin kurulması gerekmektedir. Bunun yolu makinelerin ruhsatlandırılmasından ve bankaların bu alan için ayıracakları karşılıklarla ilgili yeni bir düzenleme yapılmasından (bina ve diğer gayrimenkulde olduğu gibi) geçmektedir. 6) Orta yüksek ve yüksek teknoloji üretimi yapan yabancı sermayenin ne pahasına olursa olsun Türkiye’ye gelmesini sağlayacak yatırım ve üretim iklimi temin edilmelidir. 7) Orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde; 107 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON sektörel bilgi ve yetenekte kritik kütle varlığı, çok uluslu teknik personel ve nitelikli işgücü son derece önemlidir. Bu nedenle nitelikli teknik eğitim ve Yükseköğrenim için eğitim sistemi yeniden gözden geçirilmelidir. Sektörün ulusal ve uluslar arası bilim ve teknoloji enstitüleriyle işbirliği için mekanizmalar oluşturulmalıdır. Yurtdışından teknoloji transferinin en önemli unsurlarından biri de, bu alanda uzmanlaşmış insan kaynağının Türkiye’ye transferidir. Orta yüksek ve yüksek teknolojinin üretimi ve pazarlamasında uzmanlaşmış insan gücünün Türkiye’ye çekilebilmesi için gerekli altyapı ve destek mekanizmaları hazırlanmalıdır. Bu alanda çalışan uzmanların vergi yükü devlet tarafından üstlenilmelidir. 8) Uluslararası pazarda gerekli olan sertifikasyonla ilgili olarak yatırımcılara destek verilmelidir. Belgelendirme konusu da yerli ürün tercihi politikası ile ele alınmalı ve belgelendirme kuruluşları alanında da yerli kapasite oluşturulmalıdır. İç pazarda ve gümrüklerde şu an 10 ayrı kurum ve kuruluş tarafından dağınık ve verimsiz şekilde yapılan piyasa gözetimi ve denetimi hizmetleri, “Piyasa Gözetimi ve Denetimi Kurumu” olarak tek bir elde toplanmalı daha etkin ve verimli hale getirilmelidir. 9) İç pazarda yerli makine alımını teşvik edici önlemler alınmalıdır. Kamu alımlarında yerli sanayiye yönelik mevcut destek, ihale şartnamelerinin istenildiği şekilde düzenlenmesi nedeniyle işe yaramamıştır. İhale şartnameleri bu alana yönelik olarak kurulacak bir birim tarafından denetlenmeli ve orta yüksek ve ileri teknoloji alımları için Türkiye’de üretimi bulunması halinde yerli ürünün alımını zorunlu özel şartnameler hazırlanmalıdır. KOSGEB, Eximbank, İller Bankası, 108 DMO gibi kamu kuruluşlarının makine alımlarına yönelik destekleri, Türkiye’de üretimi olan makineler için yerli makine alımlarını zorunlu hale getirici şekilde tanzim edilmelidir. 810) Orta, yüksek ve ileri teknoloji alanında üretim yapan küçük şirketlerin konsolidasyonu sağlanarak yan sanayi oluşturulmalı, verimlilik artırılmalıdır. Ekonomide ölçek büyüklüğünü temin edici önlemler alınmalıdır.” ENOSAD Nisan ayı etkinliklerinin ikinci adımında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda, 14 Nisan 2016 tarihinde yapılan Elektrik ve Elektronik Sanayi Teknik Komitesi - ELTEK toplantısında ENOSAD başkanı sayın Dr. Hüseyin Halıcı temsil etti. ELTEK toplantısında oluşturulan gündem de alınan karar gereği, hazırlanacak “Türkiye Elektrik Elektronik Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2017-2021)” na ilişkin görüşlerin oluşturulup ELTEK komitesi yetkililerine gönderilmesi üzere çalışma başlatıldı. Başkan Yardımcımız Sayın Sedat Sami Ömeroğlu’nun 21 Nisan’da FARBA Otomotiv Aydınlatma ve Plastik Fabrikaları A.Ş. toplantısında yaptığı “Endüstri 4.0” konulu sunumu ile büyük ilgi uyandırdı. 25 Nisan ve 27 Nisan tarihlerinde, yine sayın Sedat Sami Ömeroğlu’nun üniversite sanayi iş birliği kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde verdiği “Endüstri 4.0” dersleri vardı. ENOSAD Nisan ayı etkinliklerinin son adımını ise, ENOSAD adına yönetim kurulu üyesi Sayın Hasan Terzioğlu’nun Makine Tanıtım Grubu-MTG ile birlikte katıldığı Hannover 2016 Fuarı yer alarak ENOSAD’ ı temsil etmeye çalıştı. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Yeni haberleşme modülü, ark koruma cihazlarının uzaktan izlenmesini sağlıyor Plug-in modülü, yenilikçi ark korumasına yönelik zamandan tasarruf sağlayan bir güncelleme sunuyor. 110 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Güç ve otomasyon teknolojisinin önde gelen şirket gruplarından biri olan ABB, yenilikçi TVOC-2 Ark Koruma Sistemi için yeni bir haberleşme modülünü kullanıma sundu. Haberleşme modülü operatörlere gerçek zamanlı durum güncellemeleri sunuyor ve arkların konumu ile ilgili anında bilgi sağlıyor. Yeni modül, ABB Emax 2 akıllı devre kesici ve cloud tabanlı hizmetlerine bağlandığında, operatörlerin bulundukları her yerden anında harekete geçebilmelerini sağlayan Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin Ağı* teknolojisine olanak tanıyor. ABB’nin motor yolverme ve güvenlik iş kolu küresel ürün grup yöneticisi Giovanni Frassineti: “Ark parlaması korumasında zaman, yaralanma risklerinin ve mal kaybının en aza indirilmesi ve üretkenliğin maksimum düzeye çıkarılması konusunda son derece kritik bir faktördür. ABB’nin TVOC-2 ürünü şu anda piyasada bulunan en güvenilir ark koruma çözümüdür. Bu haberleşme modülünün TVOC-2 Ark Koruma Sistemine eklenmesiyle, herhangi bir hata açması ve sistem durumu ile ilgili bilgiler doğru kişilere daha kısa sürede ulaştırılıyor.” TVOC-2 Ark Koruma Sistemi 24-48 volt DC aralıkları ve 100-240 V AC/DC aralıklarında çalışan ekipmanlarda kullanılabilir. Yeni eklenen haberleşme modülü standart TVOC-2 HMI’ının yerini alarak, MODBUS RTU üzerinden herhangi bir uzak istasyona ya da ABB Emax 2 akıllı devre kesici gibi diğer akıllı anahtarlama teknolojilerine veri gönderiyor. TVOC-2 sistemi, tek bir ünitenin birden çok dağıtım tablosu kabinini kapsamasına olanak tanıyan 30’a kadar optik sensör ile donatılabilir. Sistem, kurulduktan sonra arkın oluştuğunu algılayabiliyor ve bir milisaniyeden kısa bir sürede Emax 2 devre kesicinin devreye girmesi için sinyal gönderiyor. Böylece, personel ve ekipmana yönelik risklerin azaltılması konusunda en hızlı ve en etkin sistem haline geliyor. Frassineti sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Elektriksel güvenlik teknolojisinde lider olarak ABB’nin yaptığı her şeyin merkezinde kalite ve güvenilirlik yatar. ABB, TVOC-2 ile, bir Ark Koruma Sistemi için bu endüstride SIL-2 işlevsel güvenlik sertifikası almış ilk ve tek tedarikçidir. Yeni iletişim modülümüzün de eklenmesiyle birlikte, müşterilerimizin zamandan tasarruf etmelerini sağlayan ve operasyonlarına değer katan yeniliklere olan bağlılığımız görünüyor.” *Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin Ağı ABB, kontrol sistemleri, haberleşme çözümleri, sensörler ve yazılımları ile on yıldan uzun süredir “Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin Ağı” için teknolojiler geliştiriyor. Bu teknolojiler, operasyonlarını optimize etmek, üretkenliklerini ve esnekliklerini artırmak isteyen endüstri, kamu ve altyapı müşterilerinin verileri daha akıllı kullanmalarını sağlıyor. Bu bültende yer alan ürün, ABB’nin bu alandaki çözümlerini genişletiyor. www.abb.com/iotsp ABB (www.abb.com), kamu hizmeti, sanayi, ulaştırma ve altyapı sektörü müşterilerinin performanslarını artırırken çevreye olan etkilerini azaltmalarını sağlayan güç ve otomasyonda lider global bir teknoloji şirketidir. ABB Şirketler Grubu, yaklaşık 100 ülkede faaliyet göstermekte ve yaklaşık 135.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. Tüm veriler US-GAAP düzenlemelerine göre verilmiştir. Ark kazaları insanlara ve ekipmanlara zarar verebilecek son derece ciddi bir risktir. Sıcaklık 20.000°C’ye kadar yükselebilir ve ark patlamaları sonucunda tehlikeli parçalar etrafa saçılabilir. Geleneksel kısa devre önlemleri bu tür olaylara karşı tam koruma sağlama konusunda yeteri kadar hızlı değildir ve daha eski anahtarlama donanımlarında yerleşik olan sistemler kurulumu koruyamayabilir. 111 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları-İTÜRO, 10. Kez Gerçekleştirildi NİCE 10 YILLARA İTÜRO! Her geçen yıl daha fazla katılımla ilgi toplayan ve İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından ilki 2007 yılında düzenlenen İTÜRO, bu sene 10. kez gerçekleştirildi. Endüstri&Otomasyon Dergisi olarak ilk günden beri destek verdiğimiz, artık bir gelenek yaratmış olduğunu gururla gördüğümüz İTÜRO, yine Türkiye’de ve Dünya’da robotik alanında çalışma yapmakta olan her yaştan öğrenciyi, akademisyenleri ve endüstri temsilcilerini İTÜ bünyesinde bir araya getirdi. 112 Dünya ölçeğinde Türkiye’nin en prestijli robotik organizasyonlarından biri kabul edilen ve aynı zamanda uluslararası bir çerçevede gerçekleşen İTÜRO, bu yıl da alanında uzman kişiler tarafından verilen seminerler, atölye çalışması ve birbirinden ilginç yarışma kategorilerine ev sahipliği yaptı; bilimsel düzeyde dikkat çekti, robot yarışmalarıyla ilgi merkezi oldu. İTÜRO 2016 açılış töreni, İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Şeker’in konuşması ile başladı. Şeker konuşmasında, İTÜ Robot Olimpiyatlarının Türkiye’de her yaştan katılımcının robotik konusunda bilinçlenmesine ve HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON akademik doğrultularını belirlemelerinde büyük rolü olduğuna dikkat çekerek, organizasyonu düzenleyen öğrenci kulübü olan OTOKON’a teşekkürlerini ve tebriklerini iletti. Ardından tören İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Bölüm Başkanı ve aynı zamanda OTOKON Akademik Danışmanı Prof. Dr. İbrahim Eskin’in konuşmasıyla devam etti. İTÜRO’nun 10 yılda gösterdiği büyük gelişime vurgu yapan Eskin’in konuşmasının ardından İTÜRO 2016 altın sponsorlarından Gilbo’nun Kurucusu ve Genel Müdürü Mehmet Halit Calayır’ın konuşması ve İTÜRO 2016 altın sponsorlarından Mitsubishi İş Geliştirme Müdürü ve CLPA Türkiye Direktörü Tolga Bizel’in konuşması yer aldı. Tolga Bizel konuşmasında, tüm Dünya’da endüstrinin yeni evresi olarak tanımlanan ‘Endüstri 4.0’ ve üretimde robot kullanımı kapsamında, altın değerinde önem taşıyan çok önemli noktalara dikkat çekti. Açılış töreni, Kontrol ve Otomasyon Kulübü Başkanı Mehmet Beşparmak tarafından yapılan konuşması ile sona erdi. Seminerler ve Atölye Çalışması İTÜRO 2016’nın birinci gününde verilen Rehabilitasyon ve Medikal Robotlar konulu seminer katılımcılar tarafından büyük oranda ilgi çekti. Yeditepe Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde akademik çalışmalarına devam eden Doç. Dr. Duygun Erol Barkana tarafından katılımcılarla buluşturulan seminerde geçmişten günümüze sunulan robotik sistemler, tıp ve rehabilitasyon alanında yapılan robotik çalışmalar ve Yeditepe Üniversitesi Robot Araştırma Laboratuvarı’nda yürütülen çalışmaları konuları ele alındı. Organizasyonun ikinci gününde Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Fazlı Can tarafından verilen Akışlı Ortamlarda Çoklu Sınıflandırıcılar konulu seminerde, robot uygulamalarından borsa işlemlerine kadar uzanan geniş bir yelpaze içinde yer alan, bilgi akışlı ortamlarda kullanılan çoklu sınıflandırıcıların çalışma ilkeleri ele alındı. Bu semineri İTÜ Kontrol Mühendisliği Doktora Öğrencisi Ufuk Sevim tarafından gerçekleştirilen atölye çalışması izledi. 113 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 1. Dromeas Aero / Marios Konstantakos 2. İSABET OKULLARI 7 / Yağız Halil Uslubaş 3. Dromeas Max /Ioannis Tsenempis Mikro Sumo 1. SpecTral / Atakan Terzioğlu 2. yeşil_peri / Cengiz 3. MİR / Ceylin Akyol Renk Seçen 1. seçici / Eray Aktokluk 2. smart / Engin Aktokluk 3. Yengeç / Şebnem Karakılıç Ufuk Sevim, atölye çalışmasında hava aracı ve uzay aracı navigasyon ve kontrolü başta olmak üzere mühendisliğin her alanında uygulamaya sahip olan Kalmann Filtresinin Teori ve Uygulamaları konusunu ele aldı. İTÜRO 2016 son gününde Gedik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mekatronik Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Robot Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan Savaş Dilibal tarafından verilen endüstriyel uygulamalarda kullanılan robotların geleceği ve insansız sualtı araçları, sualtı robotik kaynak ve sualtı arkeolojik çalışmalarda kullanılan robotik sistemler gibi birçok uygulamada yeni tasarımlar oluşturulmasına olanak sağlayan Akıllı Robotik Uygulamaları ve Endüstriyel Robotların Geleceği konulu seminere ev sahipliği yaptı. Kapanış töreninde ilk olarak, yapılan tüm çalışmalarda İTÜRO ekibine yıllardır büyük desteği olan Alfanorm Mim. Müh. Ltd. Şti. sahibi Ateş Öztan’ın konuşması ve ardından İTÜRO’nın bugüne kadar gösterdiği gelişimde büyük katkısı olan ve organizasyonlarda yer alan Endüstri Otomasyon Dergisi ve Eksen Medya Grup adına Turan Türkmen konuşmasını yaptı. Konuşmaları takiben düzenlenen yarışmalarda dereceye giren yarışmacılara ödülleri takdim edildi. Ve son olarak kapanış töreni İTÜRO 2016 Genel Koordinatörü Hüseyin Koç’un konuşmasıyla sona erdi. İTÜRO 2016 kapsamında düzenlenen yarışmalara toplamda 245 yarışmacı katıldı. Dereceye giren yarışmacılar: Çizgi İzleyen 114 Basketbol 1. ROBOTEAM 60 / Ali Rıza Doğan 2. BASKET60 / Duran Ekinci 3. Tam isabet / Eray Aktokluk Senaryo: İnşaat 1. MATAFORA / Engin Durmuş 2. Long John Silver / Zeynel Özdemir 3. IBC / İlhan Coşkun Yangın Söndüren 1. Fast / Eray Aktokluk 2. Yeşil Başlı Gövel Ördek / Ali İhsan Saltabaş 3. Enigma JR / Berkay Yaman Merdiven Çıkan 1. Ramazan / Ali Fetvacı 2. ROBOZELLA / Duran Ekinci 3. ROBOTEAMZİLE / Ali Rıza Doğan Labirent 1. Flash / Eray Aktokluk 2. Mecnun – BAUROT / Yazar Yazıcı 3. Mazerunner / ISTECH Arduino Team Kendini Dengeleyen 1. SNK Kendini Dengeleyen 2 / Süleyman Sevban Solmaz 2. SNK Kendini Dengeleyen 6 / Murat Altındağ 3. SNK Kendini Dengeleyen 5m / Rumeysa Özkarslı Serbest Kategori 1. MEROPHY / Emre Erbaş ve Ekibi 2. Drone.Net / Zafer Çavdar ve Ekibi 3. Auto Bee / Auto Bee Ekibi HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 115 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Schneider Electric, Dubai’de sürdürülebilirlik için akıllı çözümlerini sundu: Sosyal ve çevresel sorunlar için çözüm “Nesnelerin Interneti” Schneider Electric, Dubai’de gerçekleştirdiği 4. “Power to the Cloud” (Bulut’u Güçlendirmek) etkinliğinde tüm dünyadan 2000 sektör profesyonelini 200 VIP müşterisiyle buluşturarak sürdürülebilirlik konusunda bilgi ve gelişmeleri aktardı. Açılış konuşmalarını DEWA (Dubai Elektrik ve Su Dairesi) İdari Direktörü ve CEO’su Saeed Al Tayer ve Dubai Smart Government CEO’su Wesam Lootah yaptığı etkinlikte ziyaretçiler, çeşitli sektörler için akıllı çözümler içeren 5 bin m2’lik deneysel bölgede simülasyonları görme şansını yakaladı. 116 İşletim teknolojisini (OT) bilgi teknolojisiyle (IT) birleştiren IoT (Nesnelerin İnterneti) destekli akıllı şehirler, analizler, gerçek zamanlı veri yönetimi ve akıllı özelliklerle enerji optimizasyonu sağlanması ve vatandaşlara sunulan hizmetlerin geliştirilmesi konsepti etrafında oluşturulan Schneider Electric’in 4. ‘Power to the Cloud’ etkinliği, akıllı şehirlere odaklanan ve türünün en büyük bölgesel etkinliği olarak Dubai Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Schneider Electric Enerji İş Kolu Başkan Yardımcısı Frédéric Abbal ev sahibi olduğu “Power to the Cloud” etkinliği ile ilgili olarak “Hayatı kolaylaştırmak için dijital bağlantı ve teknolojiler ve işi kolaylaştırmak için otomasyon yoluyla insanlara zenginleşen yaşam alanları sunmak önemli. Birlikte şehirleri oluşturan bu topluluklar, büyük bir ölçekte büyüyen nüfus ve değişen beklentileri bağdaştırabilecek bir altyapıyla bir araya getirilmeli. Artık dördüncü yılında olan Power to the Cloud, 2012’deki başlangıcından bu yana oldukça gelişti ve akıllı bir şehre dönüşmekte olan Dubai’nin ilerleyişini sergiliyor. Bu eğitim platformu sayesinde yaşam alanlarımızı ve çevremizi olumlu bir şekilde etkileyecek teknolojilere ışık tutacağımızı umuyoruz.” şeklinde konuştu. Tüm dünyadan katılan 2000’den fazla sektör ziyaretçisini, Orta Doğu, Avrupa ve Afrika bölgesinden yaklaşık 200 VIP müşteri ile buluşturan “Power to the Cloud – Bulut’u Güçlendirmek” etkinliğinin açılış konuşmasını ise Dubai Elektrik ve Su Dairesi (DEWA) İdari Direktörü ve CEO’su Saeed Al Tayer gerçekleştirdi. Bu yıl etkinliğin hızlı bir altyapı dönüşümü ve ekonomik değişikliklerin yaşandığı bir zamana geldiğini belirten Al Tayer, daha akıllı ve internet bağlantılı olmaya çalışırken çevre dostu teknolojilerden de faydalanmayı öğrenmek gerektiğini söyledi. Bilgi Teknolojisi ve İşletim Teknolojisinin yakınlaşmasının, süreç verimliliğini artırmayı ve kıt olan kaynakları optimize etmeyi olanaklı hale getirdiğini belirten Al Tayer, bunun Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti tarafından başlatılan ve sürdürülebilir gelişim ve çevre korumanın öne- mini vurgulayan 2021 Vizyonu ile de örtüştüğünü aktardı. Etkinliğe ayrıca Sharjah Elektrik ve Su Dairesi (SEWA) Başkanı Dr. Rashid Al Leem ve BAE Enerji Bakanlığı Müsteşarı Ekselans Matar Al Neyadi de katılırken, iki günlük etkinlik boyunca kıdemli Schneider Electric uzmanları, enerji verimliliği oturumlarında liderlik ederek en yeni teknoloji trendlerini anlattılar. Ayrıca,önemli sektör uzmanları ve Etisalat, DEWA, Al Futtaim, Movenpick Group, Starwood Hotels and Resorts, Abu Dhabi Airports gibi Schneider Electric müşterileri panel tartışmalarında konuşmacı olarak katılırken, Schneider Electric’in kendi sektörlerine kattığını değeri vurguladılar. Etkinlik kapsamında ayrıca Schneider Electric, özel 5000 metrekarelik deneysel bölgede ilgi uyandıran simülasyonlarla en yeni IoT destekli akıllı çözümlerini tanıttı. Sergilenen çözümler arasında evler, oteller, hastaneler, eğitim kurumları ve kamu hizmetleri için çeşitli akıllı şehir unsurları bulunurken, bu yılın ilgi çekici bir etkinliği olarak kıdemli kurumsal uzmanlar, Schneider Electric’in yeni ‘Life is ON’ marka stratejisinin önemini ve enerji yönetimi yaklaşımını, bağlanabilirlik, sürdürülebilirlik, verimlilik ve güvenilirlik ve güvenlik olarak adlandırılan dört ana başlık üzerinden anlattılar. Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer ile birlikte Türkiye’den de ziyaretçi ve medya mensupları katıldıkları “Power to the Cloud” etkinliği ile Nesnelerin İnterneti çözümlerini yakından tanıma fırsatı yakaladılar. 117 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis üniversite öğrencileriyle Siemens Kariyer Şenliği’nde buluştu 160 yıldır Türkiye’de sanayinin olduğu kadar sosyal hayatın da gelişmesine destek olan Siemens, 6 Mayıs 2016 Cuma günü, Kartal Kampüsü’nde 5.Kariyer Şenliği’ni düzenledi. Bu yıl ‘Bu Senin Seçimin, Kariyer Yolunu Sen Seç!’ sloganıyla düzenlenen Siemens 5. Kariyer Şenliği’nde; Sürdürülebilir Enerji, Akıllı Altyapılar, Üretimin Geleceği ve Sağlık çadırlarında departmanların üst düzey yöneticileriyle öğrenciler bir araya geldi. Siemens İnsan Kaynakları yöneticilerinin de katıldığı etkinlikte Siemens’in IK alanındaki politikası ve iş hayatına hazırlık ile ilgili bilgiler aktarıldı. Öğrencilerin kariyer hedeflerini belirlemek adına keyifli aktivitelerin de yer aldığı etkinliğe Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ile Siemens Türkiye CFO’su 118 Thomas Kolbinger katılarak öğrencilerin sorularını yanıtladılar. Öğrenci kulüplerinin önemini de vurgulayan Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, en önemli noktalardan birinin iletişim olduğunu söyleyerek, öğrenci kulüplerinin çalışmalarını desteklediğini belirtti. İşe alım süreçlerinde, iyi öğrenci olmanın yanı sıra aktif öğrenci olmanın önemini de vurgulayan Gelis, Siemens Türkiye olarak bünyelerinde; İletişim Kulübü, Dijital Kulüp ve Çeşitlilik Kulübü gibi birçok kulübün yer aldığını belirtti ve ‘Yeniliği arıyorsak, herkesin fikirlerini değerlendirmemiz lazım’ açıklamasında bulundu. Bu yıl radyo programcısı Geveze’nin moderatörlüğünde gerçekleşen 5. Siemens Kariyer Şenliği’nde öğrenciler, Geveze’nin sunduğu ‘Tamam mı? Devam mı?’ yarışması ile sürpriz hediyeler de kazandılar. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Makina İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran: “ABD pazarında kâr marjları yüksek” Makine İhracatçıları Birliği ve Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine ihracatçılarının ABD pazarını dikkatle incelemeleri gerektiğine belirterek, “burası çok büyük bir Pazar, teşvikleri bol ve kar marjları yüksek” değerlendirmesinde bulundu. Makine Tanıtım Grubu tarafından İstanbul’da organize edilen “ABD Pazarı Bilgilendirme Toplantısı”nda Makine sektöründe yer alan meslek kuruluşları temsilcilerine ve birlik üyelerine hitap eden Dalgakıran, dünyadaki gelişmelerin ABD pazarının önemini artırdığını vurguladı. Çin, Hindistan, Brezilya gibi dünyadaki pek çok büyük pazara, 120 koruma tedbirleri yüzünden ihracatımızın zor olduğunu belirten Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran: “Dünya üretiminin yarısını oluşturan bu pazarları bu şekilde bir kenara koyunca, diğer yarıya bakmamız gerekiyor. İhracatımızı en hızlı geliştirebileceğimiz komşularımızla olan dış ticaret ilişkimiz de bölgesel gelişmeler nedeniyle öngörülebilir olmaktan çıktığı için, geriye ABD ve Avrupa pazarları kalıyor.” dedi. “Perakende mantığıyla makine satılmaz” İhracata nasıl bakılması gerektiği konusunda da görüşle- HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON rini dile getiren Dalgakıran, ihracatın bir sonuç olduğunu ve Türkiye’nin Makinecileri’nin bu sonucu elde etmek için ürününün kalitesine ve standardizasyonuna güvenmesi gerektiğini belirtti. Dalgakıran: “Eğer doğru ürünü yaptıysak, her pazar bizim için iyi pazar. Rakiplerimizi çok iyi bilmeliyiz. Biz daha ucuza satıyoruz demekle ürünümüzü satamayız. Ürünümüzü satarken ne kadar enerji harcadığını, problem yaşandığında servis sorununu nasıl çözeceğimizi bilmeliyiz. Bu konuları çözmeden perakende mantığıyla makine satmaya çalışmamalıyız,” dedi. Türkiye’nin başarılı olması için makine sektörünün başarılı olması gerektiğinin altını çizen Adnan Dalgakıran “Makine sektörünün başarılı olması için de önce kafa yapımızı değiştirmemiz, rant ekonomisini bir kenara koyarak, insanımızda sanayide çalışma arzusu uyandırmamız gerekiyor. Eğitim sistemini yeniden düzenlememiz ve doğru insan kaynağını oluşturmamız gerekiyor.” diyerek sözlerine son verdi. İlki, 2015 yılında, “ABD Pazarına Giriş” başlığı altında düzenlenen toplantı, bu sene de katılımcı firmalar tarafından ilgi gördü. Türkiye ve ABD’den katılan konu ile ilgili uzmanlar ve deneyimli firmalar, toplantıda, ABD pazarı ve pazara giriş yöntemleri, ABD’de hukuki konu ve prosedürler ve ABD standartları ile ilgili sunumlar yaptı. 5 adımda ABD pazarına giriş: 1. DANIŞMANLIK ALIN: Girişimi planlama aşamasında bir hukuk bürosundan; marka patent koruma, şirket kurulumu ve birleşmeler, sözleşmeler ve müzakereler konusunda danışmanlık alın 2. EYALETLER ARASI FARKLARA DİKKAT: ABD’de her bir eyalette farklı pazar dinamikleri, alım yapıları ve iş yapma yöntemleri vardır, bunları dikkate alın 3. KÜLTÜREL FARKLILIKLARA DİKKAT: ABD’li iş adamları için zaman para demektir, randevu saatlerinize sadık olun. 4. HAZIRLIK: Yürüteceğiniz her türlü görüşmeye en üst seviyede hazırlık yaparak gidin. Ürününüzü çok iyi tanıyın, farklarını kısa sürede açıklamaya hazır olun. 5. SATIŞ SONRASI SERVİS: ABD pazarında süreklilik önemlidir. Satış sonrası servis hizmeti konusunda yeterli altyapıyı oluşturun. Sorun yaşamamak için: • Gönderilecek makineleri, ülkenin ve bölgelerin şartlarına göre test edin • Ürünlerle ilgili satış sonrası hizmet altyapısını güçlü kurun. Depolama, yedek parça, servis meselelerini önce- den planlayın, gerekiyorsa yerel servis sağlayıcı ile anlaşın • Aktif pazarlama faaliyetlerine (reklam, web sitesi tasarımı vb.) önem verin • Taleplere gerçek zamanlı geri dönebilmek üzere yeterli stok bulundurmaya özen gösterin • İş yaparken oluşabilecek ek maliyetlere (ürün sigortaları, kur farkları, gümrük vergileri, eyalete göre değişen perakende satış vergileri vb.) dikkat edin • ABD makine standartlarını dikkate almadan üretim (metrik ölçü farkları vb.) yapmayın • Sertifikalandırma işlemlerini unutmayın ABD Pazarı, Kısa Kısa • ABD genel ithalatında Türkiye 38. sırada • İki ülke arasındaki ticaret hacmi toplam 19 milyar USD • 2015’te Türkiye ABD’den toplam 11,1 milyar USD’lik ithalat gerçekleştirildi • 2015’te Türkiye’den ABD’ye toplam 6,2 milyar USD’lik ihracat gerçekleştirildi • Türkiye’nin ABD’ye ihracatında ilk altı eyalet: Texas, New Jersey, New York, Michigan, California, Florida* *US Census Bureau verilerine göre • ABD’nin ithal ettiği başlıca ürün fasılları: o Elektrikli makine ve cihazlar, aksam/parça o Nükleer reaktörler, kazanlar, makineler, mekanik cihazlar, aksam/parça o Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisiklet, motosiklet, aksam/parça • ABD Makine ve Ekipman sektörü, sektörün dünyadaki üçüncü büyük tedarikçisidir. • ABD piyasasında satılan makinelerin %40`ı ithal makinelerdir. Bu makinelerin % 12`si Almanya’dan ithal edilmiştir. • ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre; tarımsal üretimin bu yıl % 13 oranında büyümesi beklentisi tarım makinelerine olan talebi artıracaktır. • T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından, New York, Teksas, Kaliforniya, Illinois, Georgia ve Florida hedef eyaletler olarak belirlenmiştir. • ABD iş yapma kolaylığı açısından 189 ülke arasında 7. sırada* * Dünya Bankası 2015 verilerine göre • ABD’nin tüm dünyaya ihracatı 1,5 Trilyon USD (2015) • ABD’nin tüm dünyadan ithalatı 2,24 Trilyon USD (2015) 121 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON YENİLENEBİLİR ENERJİYE ÖZEL TRANSFORMATÖR olması önemli konulardandır” dedi. “ T Ü R K İ Y E , ALMANYA’DAN DAHA FAZLA GES’E SAHİP OLMALI” Türkiye’nin bu sene sonuna kadar 1 GW kurulu güce sahip olma hedefinin olduğunu söyleyen Işık; “Türkiye güneşlenme süresi, coğrafi konumu ve fosil yakıtlarda dış kaynaklara bağımlı olma gibi nedenler düşünüldüğünde, GES ( Güneş Enerji Santrali) kurulu gücü 40 GW olan Almanya’dan en kısa sürede daha fazla GES’e sahip olmalıdır” diye konuştu. Enerji sektörünü bir araya getiren ICCI Fuarında ASTOR ArGe Direktörü Dr. Fatih Işık yaptığı sunum ile hem Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını çözmek için yenilenebilir enerjinin önemine vurgu yaparken, hem de enerji verimliliği dikkate alınarak enerjinin boşa kaybedilmemesi için transformatör secimi ile şekilde ilgili önemli bilgileri paylaştı. Türkiye Yenilenebilir Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Münib Karakılıç’ın oturum başkanlığını yaptığı konferansta, Dr. Fatih Işık’ın yaptığı sunum yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin atması gerektiği adımlar ve attığı adımlar sonucunda en fazla yararı alması için bir yol haritası olacak nitelikteydi. Dr. Işık konuşmasında; “Ülkemizin dünya ortalaması üzerinde artan elektrik enerji ihtiyacı temiz, çevreci ve fosil yakıtlara dayanmayan elektrik enerjisi üretim tesisleri kurulumunun önemini arttırmıştır. Son yıllarda yenilebilir enerji üretim santralleri kurulu gücü hızla artmaktadır. Bu tesislerde kullanılan ve kullanılacak transformatörlerin yenilebilir enerji üretim santralleri özelinde özel tasarıma sahip, daha düşük kayıplı ve uzun ömürlü 122 “ELEKTRİK ENERJİSİ VERİMLİLİĞİNİ ARTTIRMAK ZORUNDAYIZ” Enerjiyi korumanın en az enerji üretmek kadar önemli başka bir konu olduğunun altını çizen Dr.Işık kullanılan transformatörlerde meydana gelen enerji kaybının en alt düzeye indirilmesi için enerjiye en uygun transformatörlerin üretilmesi gerektiğini vurguladı. Işık konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Yenilenebilir enerji sistemlerine kullanılmak üzere özel yapılı transformatörler tasarlanmalıdır ve bu transformatörlerin verimi yenilebilir enerji kaynağının tipine göre belirlenmelidir. Çünkü işletme şartları, yüklenme koşulları ve ortam şartları düşünülerek tasarlanan transformatörler hem kendi ömürlerini uzatacak hem de sistem verimliliğini artıracaktır. Bu nedenle yeni kurulacak sistemlerde Ultra Düşük kayıplı Transformatör kullanımı teşvik edilmelidir. Büyük yatırımlar ile elektrik üretiyoruz. Bu nedenle ürettiğimiz elektrik enerjisinin verimliliğini arttırmak bizler için zorunluluktur.” HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON TEMSA OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ AÇILDI Çukurova Üniversitesi TEMSA Otomotiv Mühendisliği Bölüm binası ve laboratuvarları, 30 Nisan 2016 Cumartesi günü düzenlenen törenle açıldı. TEMSA Otomotiv Mühendisliği Bölüm binası ve laboratuvarları, Balcalı Hastanesi Dr. M. Feyyaz Etiz Onkoloji ve Hematoloji Hizmet Binası ve 12 yatırımın temel atma töreni ile birlikte 30 Nisan 2016 Cumartesi günü açıldı. Açılışı Adana Milletvekili Ömer Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Adana Valisi Mustafa Büyük, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar, TEMSA Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Ersan, Ürün Müdürü Mert Özkaynak ve ARGE Müdürü Murat Demirdüzen birlikte yaptı. ÖMER ÇELİK’TEN YENİLİKÇİLİK VURGUSU Açılış töreni Adana Milletvekili Ömer Çelik’in konuşması ile başladı. Çukurova Üniversitesi’nin dünyada ilk 500, Türkiye’de ilk 10 başarılı üniversite ve yaptığı bilimsel çalışmalar ile TÜBİTAK’tan kabul gören ilk 5 üniversite arasında olduğunu belirten Çelik, çalışmalarda yenilikçi olmanın artık bir şart olduğuna, başarının yenilikçi ve girişimci olmaktan geçtiğine vurgu yaptı. ÖMER ÇELİK’TEN TEMSA’YA PLAKET Çukurova Üniversitesi ve TEMSA iş birliği için Ömer Çelik, TEMSA yönetimine teşekkür plaketi takdim etti. Çelik’in özel teşekkürlerini ilettiği TEMSA yönetimi, bu iş birliğini gelecekte yapacak iş birlikleri için önemli bir ilk adım olarak gördüklerini belirtti. TEMSA ARGE & YENİLİKÇİLİK VE GİRİŞİMCİLİK (YG) ODASI Çukurova Üniversitesi TEMSA Otomotiv Mühendisliği binasında yer alan TEMSA ARGE & YG odası açılış sonrasında ziyaret edildi. TEMSA ARGE & Yenilikçilik ve Girişimcilik odası öğrencilerin, akademisyenlerin ve TEMSA çalışanlarının buluşma noktası olacak. Bu oda aynı zamanda TEMSA YG Maker laboratuvarının uzantısı niteliği taşıyacak. Bu laboratuvarda yazılım ağırlıklı mekatronik ürünlere odaklı çalışmalar yapılarak, çıktılar TEMSA’nın geliştirdiği akıllı ve elektrikli araçlarda uygulanacak. 123 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Bosch, imtiyazlı tedarikçi olarak Festo’yu seçti Dünyanın en büyük otomotiv endüstrisi tedarikçisi, pnömatikte Avrupa piyasası liderini tercih etti. Sayısız Bosch ürünü, Festo’nun dünya genelinde tüm Bosh fabrikaları için imtiyazlı tedarikçi statüsünü almasını sağlayan Festo pnömatik devreleriyle üretiliyor. Yukarıdaki fotoğraf, Stuttgart yakınındaki Renningen’de 2015’te açılan Bosch Araştırma Yerleşkesini gösteriyor. 126 Dünyanın en büyük otomotiv endüstrisi tedarikçisi olan Bosh grubu, pnömatik ürünlerinin imtiyazlı tedarikçisi olarak Festo’yu seçti. Festo, imtiyazlı tedarikçi statüsünü, Bosch grubuyla işbiliğinde gösterdiği yüksek performans nedeniyle kazandı. ler bizim için önemli bir başarı faktörüdür. Özellikle tedarikçinin küresel işbirliği, Bosch grubu için çok büyük öneme sahiptir.” Nordström, pnömatikte Avrupa piyasası lideri olan Festo’yu seçmekten dolayı çok memnun olduğunu sözlerine ekledi. Tedarikçi değerlendirme kriterleri, diğer faktörlerin yanı sıra, güçlü teslimat güvenilirliği, zekice teknik çözümler, uluslararası standartların yerine getirilmesi ve küresel işbirliğini kapsamaktadır. Bu karar, Bosch grubunun küresel satın alma ekibi tarafından alınmıştır. Stuttgart Bosh’ta makine komponentleri ve hizmetleri konusunda şirketin baş satın almacısı olan Lars Nordström, ilgili sertifikayı sunarken şunları söyledi: “Tedarikçi- Bosh, en iyi tedarikçilerini her yıl imtiyazlı tedarikçi statüsüyle onurlandırıyor. Sonuçta, Bosh grubu her yıl dünya genelinde sadece birkaçı bu imtiyazı alabilen binlerce tedarikçiyle çalışıyor. İmtiyazlı tedarikçi statüsü, dünya genelinde tüm Bosh fabrikaları için ve otomotiv endüstrisinin en büyük tedarikçisi olan bu yüksek teknoloji şirketinin tüm işletme bölümleri için geçerlidir HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Bosch, Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçişinde itici güç ve en büyük destekçi olmaya hazır Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar’ı, Almanya Stuttgart’taki fabrikası ve Ar-Ge Merkezinde ağırladı. Bosch Grubu’nun Endüstri 4.0 ile ilgili devam eden projelerini yakından inceleyerek, karşılıklı görüş alışverişinde bulunan Bakan Işık, “Sanayi 4.0 ile ilgili olarak, Türkiye’de üretimi olan global şirketlerimizle daha yakın nasıl çalışırız ve global şirketlerimizin Türkiye’yi de bu oyunun içerisine sokması noktasında ne yapabiliriz diye çalışıyoruz” dedi. Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, halen Endüstri 4.0’la ilgili 100’ün üzerinde projeye devam eden Bosch Grubu’nun bu alandaki uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya ve Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçişinde itici güç rolü üstlenmeye hazır olduğunu söyledi. Dünya genelindeki 250’den fazla tesiste 100’ün üzerinde Endüstri 4.0 projesini tamamlayan Bosch Grubu, 2020 yılına kadar yüzlerce milyon Euro’luk tasarruf sağlamayı hedefliyor. Bosch, Bursa’daki fabrikalarında Endüstri 4.0 çalışmalarını başlattı. Çalışmaların tamamı Türk mühendisler tarafından yürütülüyor. Endüstri 4.0 için tasarladığı projelerle Almanya’da ve dünyada öncü bir role soyunan Bosch Grubu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar’ı Almanya Stuttgart’taki fabrika ve Ar-Ge Merkezinde ağırladı. Heyete, Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young da eşlik etti. Bakan Işık ve Yorgancılar, beraberindeki heyetle birlikte, Bosch Grubu’nun Stuttgart’taki fabrika ve Ar-Ge Merkezinde Endüstri 4.0 ile ilgili çalışmaları bizzat inceleyerek bilgi aldı. Heyet, Türkiye’nin kaçırmaması gereken bu yeni sanayi devrimi için Bosch Grubu ile birlikte bir yol haritası belirlemek için harekete geçileceği mesajını verdi. Bakan Işık: “Sanayi 4.0 konusunda Türkiye’nin rolünün en iyi noktada olması için Bosch gibi önde gelen şirketlerle çalışıyoruz.” Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada şunları kaydetti. “4. Sanayi Devrimi aslında yeni başlamadı. 3. Sanayi Devrimi’nden çok da bağımsız değil. 4. Sanayi Devrimi’nin en karakteristik özelliği, ne üretildiğinden ziyade nasıl üretildiği… Bu açıdan Sanayi 4.0 kavramı, son yıllarda bir proje olarak kullanılmaya başlandı. Türkiye olarak biz de ‘Bu noktada neredeyiz, bundan sonrası için ne yapmalıyız, 127 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON özellikle Türkiye’de üretimi olan global şirketlerimizle daha yakın nasıl çalışırız ve global şirketlerimizin Türkiye’yi de bu oyunun içerisine sokması noktasında ne yapabiliriz?’ diye çalışıyoruz. Bugün Almanya’da bununla ilgili temaslarda bulunuyoruz ki, şu anda Bosch’dayız. Bosch bu konuda lider şirketlerden biri. Bosch aynı zamanda yüksek teknolojili üretimde de Türkiye’deki en iyi şirketler arasında. Dolayısıyla biz bu Sanayi 4.0 ile ilgili global oyunda; Türkiye’nin rolünün en iyi noktada olması için hem Türkiye’de faaliyet gösteren global şirketlerin bu noktada hangi rolü alacağını, hem de bu konuda hükümetimizin ve özel sektörümüzün ne yapması gerektiğine yönelik çok önemli bir çalışmayı bugün burada yürütüyoruz.” Işık, bu dijital çağda ve Sanayi 4.0’da, Ar-Ge ile inovasyonun artık hayat tarzının temelini oluşturduğunu vurgulayarak, “Bu noktada özellikle yazılım ve donanım artık hayatın bir parçası haline geliyor. Sanayi 4.0 kavramında da diğer tüm teknolojik alanlarda da insan daha da merkeze oturuyor, ama düşük becerili insan gücünün önemi azalıyor; çok yüksek becerili, yüksek nitelik gerektiren insan gücüne olan talep artıyor. Burada da dijital eğitim bizim açımızdan son derece önemli. Bu konuda Türkiye’nin altyapısını geliştirmek, yüksek nitelikli insanların da Sanayi 4.0’a adapte olması için altyapıyı Ar-Ge ve inovasyonla hazırlamak durumundayız” diye konuştu. Young: “Türkiye, Endüstri 4.0’a geçişte hızlı davranmalı…” Almanya’nın Endüstri 4.0’a olan bağlılığını, dev şirketlerinden hızla büyüyen start-up girişimlerine kadar her alanda kanıtladığının altını çizen Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, Grubun tecrübe ve uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya hazır olduğunu söyledi. Young, “Dünyanın önde gelen hizmet ve ürün tedarikçilerinden biri olarak, köklü geçmişimizden ve bugün sahip olduğumuz Ar-Ge donanımından güç alarak, Almanya’da ve tüm dünyada Endüstri 4.0 konusunda öncü bir role soyunduk. Endüstri 4.0’ teknolojisi üretim sürecindeki birçok önemli detayı etkiliyor ve değiştirebiliyor. 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğimiz Türkiye, Euro bölgesi ve Ortadoğu için önemli bir konumda bulunuyor. Türkiye’nin dünya sanayisinde standartlarını yükseltmesi ve uluslararası üretim ağının bir parçası olmaya devam etmesi için ‘Endüstri 4.0’ teknolojisine geçişi hızla tamamlaması gerekiyor. Bosch olarak bu geçiş sürecinde Türkiye için itici güç olmaya, bu alandaki deneyim ve uzmanlığımızı paylaşmaya hazırız” dedi. Bosch Grubu, Türkiye’deki Endüstri 4.0 ve buna yönelik organizasyonel çalışmalara 2014 yılında Bursa’daki fabrikalarında başladı. Bosch Grubu, büyük önem verdiği Türkiye’de öncelikle üretim teknolojilerinde ‘Endüstri 4.0’ dönüşümünü sağlamaya odaklanacak. 128 Bosch’tan Endüstri 4.0 için iki yönlü strateji Bosch Grubu, dünya genelindeki 250’den fazla tesisinde 100’ün üzerinde projeyi tamamlayarak Endüstri 4.0’ı başarılı bir şekilde uygulamaya aldı. Bir yandan ağa bağlı teknolojinin önde gelen savunucularından biri olan Bosch, diğer yandan müşterilerine bu alanda sensörler, sürücüler, çözüm paketlerine sahip yazılımlar ve hatta robot asistanlar gibi çok sayıda çözüm sunuyor. Web tabanlı hizmetleri için kendi bulutu Bosch IoT Cloud’u devreye alan Bosch, şu anda beş milyondan fazla cihaz ve makineyi ağa bağlamış bulunuyor. Endüstri 4.0 uygulamalarıyla envanterde yüzde 30’a varan bir azalma, üretkenlikte de yüzde 10’a varan bir artış elde etmeyi başaran Bosch, 2020 yılı itibarıyla global üretiminde yıllık tasarrufu yüzlerce milyon dolara çıkartmayı hedefliyor. Ağa bağlı dünyada hayatı kolaylaştıran teknolojiler Stuttgart’taki pilot proje ile artık park yeri aramaya son verecek olan Bosch, bu yıl oto parklara sensörlerini yerleştirmeye başlayacak. Sensörlerden alından bilgiler Bosch IoT buluta gönderiliyor ve boş park yerlerine yönelik her dakika güncellenen bir haritaya işleniyor. Bu bilgiler, bir uygulama aracılığıyla ve Stuttgart’ın ulaşım kurumu olan VVS’nin web sitesi aracılığıyla sürücülere sunuluyor. Sorumlu sürücünün parası cebinde kalacak. Bosch teknolojisi CUU (merkezi kontrol ünitesi) sayesinde sürücünün aracını kullanma şekli, hızı, kurallara uyma gibi bilgileri Alman sigorta şirketine gidecek ve sürücüler prim indiriminden yararlanabilecek. Bosch, her geçen gün araçların kişisel asistana dönüşümü konusunda önemli adımlar atıyor. Örneğin; bugün yoldayken evin ısısını kontrol edebiliyorken, birkaç yıl içinde araç ve akıllı ev iletişime geçerek fırında yemek ısıtabilecek veya randevu iptal olduğu anda araç güzergâhını değiştirerek bir sonraki randevuya gidebilecek. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Türkiye adına ilk ve en önemli adımı oluşturan ICSG Uluslararası Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı Haliç Kongre Merkezi’nde 4.kez Uluslararası platformdan dünya devlerini bir araya getiriyor. Yoğun katılımın sağlandığı organizasyonda açılış konuşmalarını; T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan, Avusturya Viyana Şehircilik Bakanı Dr.Michael LUDWIG , İstanbul Valisi Vasip Şahin, TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun, İstan- 130 bul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve UGETAM Başkanı Prof. Dr. Ümit Doğay Arınç gerçekleştirdi… Turkcell, Vodafone, Luna, Statü Gaz ana sponsorluğunda İsveç’in partner ülke olduğu iki gün sürecek organizasyonda; milli ülke katılımları, start-uplar, teknokentler, dağıtım firmaları, organize sanayi müdürlükleri ve belediyeler başta olmak üzere sektörün karar vericileri İstanbul’da toplanacak. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON AKILLI ŞEHİRLERİN UYGULANMASI İÇİN “GEREKLİ MEVZUAT TAMAMLANDI” T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı; “Teknolojinin bu denli hızlı ilerlemesinde en büyük faktör şehirler. İnsanların şehirlerde buluşmasıyla teknolojik gelişmelere talep arttı. Bu anlamda şehirler hem sorunların hem de çözümlerin merkezi haline geldi. İnsan ve teknoloji arasında sıkışan ise maalesef doğa oldu. İnsan hayatını kolaylaştıran ve çevreyi verimli kullanan hem de sürdürülebilirlik ilkesini benimseyen projeler birer birer hayata geçirilmeye çalışılıyor. Akıllı binalar, akıllı şebekeler, akıllı şehirler de bu planın farklı birer parçası. Bu nedenle iş gücünün daha verimli kullanıldığı, doğanın maksimum da korunduğu, çöpün dönüştürüldüğü elektriğin doğal kaynaklarla üretilip yeniden kullanıldığı sistemler için hızla çalışıyoruz. Akıllı şehirlerin Türkiye’de uygulanabilmesi için tüm mevzuat alt yapısı tamamlanmıştır. ENERJİDE EN BÜYÜK SORUN “DEPOLAYAMAMAK” T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun; “Akıllı trafikten bahsediyoruz, insansız araçlardan, kendi başına giden kendi başına park edebilen teknolojilerden bahsediyoruz. Dolayısıyla akıllı enerji akıllı yönetim bir gerekliliktir. Hayatımızın her alanına girdi. Yenilenebilir enerji ile kastettiğimiz parayı, zamanı, mekanı, sistemi çok iyi yönetmek. Skala sistemi ile biz nereden, ne zaman ve ne kadar enerji ihtiyacımız olduğunu ortaya koyabilirsek doğru zamanda doğru enerjiyi verimli şekilde kullanabiliriz. Enerjide en büyük sorunumuz depolayamamak. Suyu, gıdayı depolayabiliyoruz ama enerjiyi depolayamıyoruz. Enerjiyi ürettiğimiz an ya anında tüketeceğiz ya toprağa vereceğiz ya da üretimden vazgeçeceğiz. ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNE “150 MİLYON BÜTÇE AYIRDIK” T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz; “Ülkemizde de diğer ülkelerde olduğu gibi elektrik şebekelerimizin santrallerinde üretilen elektrik enerjisinin tüketim noktasına ulaştırılması esas görevidir. Bir benzetme yapmak gerekirse bunu tek yönlü bir yol olarak düşünebiliriz. Geldiğimiz noktada artan rekabet, verimlilik arayışları küçük ölçekli üretim ünitelerinin hızla gelişmesi gibi birçok nedenden ötürü tek yönlü trafik akışı artık yetersiz kaldı. İşte bu sebeple çift yönlü trafik akışının sağlanmasının yolu akıllı şebekelerden geçiyor. Üretici ve tüketici arasında iletişim yeteneğine sahip akıllı şebekeler enerji vizyonumuz açısından çok önemli. Çünkü akıllı şebekeler kullanıcılara daha fazla verimlilik ve güvenilirlik sağlıyor. Daha da önemlisi talep tarafının aktif olarak piyasaya dahil olması ile kaliteli ve düşük maliyetli enerji üretimini mümkün kılıyor. EPDK olarak yaptığımız çalışmalara değinecek olursam; özellikle vurgulamak isterim ki tüm elektrik dağıtım şirketlerinin akıllı şebeke yapısını kurmalarını istiyoruz. Bunu sağlamak için de önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Elektrik dağıtım şirketlerinin vatandaşlarımıza daha iyi hizmet vermesi için akıllı şebeke kurmalarını sağlayacak mevzuat düzenlemelerini yaptık. Elektrik dağıtım şirketleri için 2016-2020 uygulama dönemi için yaklaşık 150 milyon liralık Ar-Ge bütçesi ve 1 milyar liralık şebeke işletim sistemi yatırımları planladık. Biz Türkiye’nin bir teknoloji çöplüğüne dönmesini istemiyoruz. Bu yüzden akıllı şebeke yatırımlarında çok dikkatli adım atıyoruz. 2050’DE 7 MİLYAR İNSAN ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş; Bugün şehirler birer inovasyon merkezleri. Şehirlerde sürücüsüz metrolar var, hızlı trenleri çok daha hızlı hale getirecek çalışmalar yapılıyor. Tabi bunu yaparken de çevre etkilerini de düşünmek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Dünya nüfusunun 7 milyar olduğu 2050 yılında bunun 9 milyara ulaşacağı öngörüldüğünde %70’i şehirlerde yaşayacak 7 milyar insanın yaşayacağı düşünülürse çok daha aktif çalışmalar yapmalıyız. Özellikle kentlerde yoğunluğun yaşandığı alanlarda yaşam standardını yükseltmek adına teknolojiyi en iyi şekilde kullanmaya, alt yapı sistemlerini kurmaya çalışmak zorundayız. İstanbul’da günlük hareketlilik 28, 5 milyona ulaştı. Yakın gelecekte şehrin nüfusunun 3 katına 50 milyonu geçecek. Biz bunun önüne geçmek bu sistemleri kurgulamak, bu ihtiyaçları karşılamak zorundayız. Bu hareketlilik kaçınılmaz. İnsanlar daha hızlı yaşamaya alıştı. İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan; Akıllı şebekeler enerji sektörünün dönüşümünde öncelik arz ediyor. Hep birlikte akıllı şebekelerin yenilenebilir enerji 131 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON sistemleriyle daha iyi entegre olmasının ve karbon emisyonlarını azaltmanın yollarını bulabiliriz. Dünyanın fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçtiği bu dönemde, inovasyon, teknoloji ve iklim değişikliği ile mücadele büyük önem arz ediyor. Türk enerji sektörü de teknolojiyle birlikte gelişiyor ve Türkiye-İsveç ilişkisinin kültürel bağları geçmişe dayanıyor. Ekonomisi giderek gelişen Türkiye’de İsveçli şirketler iş yapmaktan büyük memnuniyet duyuyor. Enerji sektörünün dönüşümü bizim daha da geliştirmemiz ve gelişimini sürdürmemiz gereken bir konu. Bu noktada da akıllı şebekeler büyük önem arz ediyor. MEGA ŞEHİR SAYISI 28’E ULAŞTI Viyana Şehircilik Bakanı Dr. Michael Ludwig; Viyana Avusturya içinde bağımsız bir yönetim olmakla birlikte akıllı şehirlere oldukça yatırım yapan bir ülke. 1990 yıllarında dünya çapında 10 kadar mega şehir varken 2015 yılında ise bu sayı 28’e ulaştı. Öngörülere göre bu sayının 2030 yılında 41 mega şehire ulaşması bekleniyor. Akılı şehirler kavramı şehirlerin karşı karşıya kaldıkları, birçok zorluğu çözmek için oldukça önemli. İnsanların yaşam kalitelerini idame ettirmeliyiz. Viyana’nın akıllı şehirler bağlamında önceliği budur. Sosyal konu ve alt yapı çalışmalarında bu görülüyor. Viyana ve Fedaral Hükümet Başkanlığı arasında bir mütakabat imzalandı. Viyana böylece akıllı şehirler içerisinde Avrupa’da marka şehir haline gelmeyi hedefliyor. İklimin korunması bizim için de çok önemli. Akıllı şehir, akıllı konut projelerimiz devam ediyor. Viyana 200.000 konuta sahip. Bu noktada vatandaşlarımıza kira yardımı da yapıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bir şehircilik projemiz Avrupa’nın en önemli konut projelerinden biri. Ulaştırma, alt yapı, yayalar için yürüyüş yolları, yeşil alanları bölgeyi cazip kılıyor. Gerçekleştirilen bu kongrenin akıllı şebekeler ve şehirler alanında küresel zorlukların analiz edilmesi açısından çok faydalı olacağına inanıyorum. 132 UGETAM ve ICSG Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ümit Doğay Arınç; Hızla gelişmekte olan ülkemizin 2003 yılından beri yakaladığı başarılı büyümeyi devam ettirebilmesi için kesintisiz ve ucuz enerjiye ihtiyacı var. Arz ve talep arasındaki dengenin mümkün olan en alt seviyede olması hem enerji tasarrufunu sağlayıp dışa bağımlılığı azaltacak hem de ülkemizin kalkınmasını daha da hızlandıracak. Enerji tasarrufunu sürdürülebilir hale getirebilmek için sistemlere entegre olabilecek akıllı şebekeler ve şehirler ile durum analizi yapılıp, otomatik ölçüm sistemleri ile enerji kesintilerini önleyerek aşırı yük ve arıza durumlarının kontrol altında alınmasıyla şebeke güvenilirliğini sağlayarak ve ayrıca yönetilemeyen izlenemeyen tüketimleri ve enerji kayıplarını kontrol altına almak mümkün olacak. Bu kongrede akıllı şebeke ve şehirlerin sağlayacağı sosyal faydalardan akıllı şebeke ve şehirlerin tasarımları, standartları, güvenlikleri çok geniş alanı kapsayacak konular 5 ayrı salonda konusunun uzmanı 180 kişi tarafından bilimsel bildirili oturumlarla, panellerle özel oturumlarla iki gün boyunca tartışılacak. Ayrıca 150 stantta ürün ve faaliyetler sizlere sunulacaktır. ISCG kongre fuarı 3. Yılında dünya fuarlar listesine girmeyi başarmıştır. İki gün sürecek etkinlikler kapsamında; Elektrik Marketinde Teşvikler, Düzenlemeler ve Fiyatlandırma, Akıllı Şebekelerde Veri Analizi ve Şehirler Oturumu, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Akıllı Teknokentler, Osb’ler ve Kampüs Üniversiteler, Akıllı Şebekelerde Güç Kalitesi Problemlerine Ab İle Ortak Çözümler, Akıllı Şebekelerde Teknolojik Çözümler Ve Geleceğe Yatırım, Akıllı Elektrik Dağıtım Şebekeleri, Akıllı Gaz Dağıtım Şebekeleri ve Akıllı Şebekelerde Değişen Kullanıcı Eğilimleri konu başlıklarında oturumlar düzenlenecek. Bu kapsamda Obama’nın Enerji Baş Danışmanı John McDonald “her yönüyle dünyada akıllı şebekeler ve şehirlerin mevcut durumu ve geleceği” hakkında son gelişmeleri duyurmak için ICSG İstanbul ’a katılacak… HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON OTOMASYONDA FARKI “AR-GE” BELİRLİYOR değişikliklerinde ani reaksiyon gösterebiliyor muyum? Ham madde ve üretimdeki kayıplarım ne kadar? Makinalarımın duruşu ve duruş süreleri rakiplerime oranla ne kadar kısa? Bunların hepsi üretim yaparken kullandığım enerjinin ne kadarından tasarruf edebiliyorum? Diğer rakiplerimden daha az ne kadar enerji kullanabiliyorum aynı üretimi yaparken? Bu faktörler aslında sizin çıkarttığınız ürünün maliyet kalemleri olduğu için pazardaki rekabet durumunuzu tamamen belirliyor” dedi. Üretim planlamasına yönelik gerçekleştirdiği analizler ile ham madde ve üretim anındaki kayıpların boyutlarını ortaya çıkaran Rockwell Automation, şirketlerin karlılığını artırması için önemli çalışmalarda bulunuyor. Türkiye’de otomasyon sektörünün rekabetçi bir gelişmeye sahne olduğunu belirten Rockwell Automation’un Genel Müdürü Cenk Ceylan, Rockwell Automation’ı rakiplerden ayıran en büyük özelliğin ‘Ar-Ge yatırımları’ olduğuna vurgu yapıyor. Türkiye olarak globalde kaydetmemiz gereken aşamalar olduğunu belirten Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü Cenk Ceylan “Aşama kısmı şu; entegrasyon ve verimlilik ve üretim optimizasyonu. Yani her şeyimiz otomatik buradan ham maddeleri koyuyoruz ve paketlenmiş olarak ürün çıkıyor. Ama ben bu süreci yönetirken gerçekten üretim planlamamı anlık yapabiliyor muyum? Fabrikam esnek mi? Değişime ayak uydurabiliyor muyum? Gelecek olan talep Rockwell Automation’ı rakiplerden ayıran en önemli özellik AR-GE Rockwell Automation’ı rakiplerinden ayıran en önemli özelliğin AR-GE olduğunun altını çizen Ceylan “Otomasyonun gittiği yön olduğu için biz, AR-GE tarafında çok fazla yatırım yapıyoruz. 10 sene önceki motor sürücünüzle bugünkü teknoloji motor sürücüsü arasında enerji verimi farkı var, kontrol kabiliyetleri farkı var, buna da yatırımlarımız sürüyor. Rockwell Automation olarak dünyada 20’nin üzerinde lokasyonda fabrikamız var. Her fabrika aynı zamanda AR-GE merkezi. AR-GE hiç bitmeyen yatırımı hiç kesilmeyen bir süreç. İlave yatırım en fazla yazılım tarafında. Çünkü bu bahsettiğim süreçlerin iyileştirilmesi daha çok optimizasyon, verimlilik üretim kayıplarının azaltılması, envanter yönetimi, iş emirlerinin akışlarının yönetilmesi, hatların entegrasyonu, otomasyon sistemiyle yönetim sistemi entegrasyonu, bunların çoğunu software bazında yapılıyor. Bu softwareleri dünyada en yaygın yelpazede üreten ve AR-GE yapan şirket biziz” dedi. 133 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Siemens endüstriyel buhar türbinleri teknoloji ödülü kazandı Dünyanın önde gelen danışmanlık ve araştırma gruplarından Frost & Sullivan, Siemens’i endüstriyel buhar türbinleri pazarında teknoloji lideri ilan ederek, Avrupa Yeni Ürün İnovasyonu 2015 ödülüne layık gördü. Siemens’in Gelişmiş Platform Tasarımı kapsamındaki endüstriyel buhar türbinlerine damgasını vuran ve mükemmel düzeye ulaşan kalite, güvenilirlik ve fiyat dengesi, Avrupa Yeni Ürün İnovasyon 2015 Ödülleri’nde büyük övgü aldı. Ayrıca Siemens’in liderliğinde, endüstriyel ürünlere yönelik Ar-Ge ve inovasyon odaklı yaklaşımının da önemli rol oynadığı vurgulandı. Avrupa Yeni Ürün İnovasyonu Ödülü her yıl pazara en yeni teknolojileri kazandıran inovatif ürünler geliştirmiş şirketlere veriliyor. Ödül için öncelikle katma değerli ürünler sağlayan ve böylece müşterilerinin yatırım geri dönüşünü artıran inovasyonlar değerlendiriliyor. Frost & Sullivan bu ödülü teknoloji inovasyonu, müşteri hizmetleri ve stratejik ürün geliştirme alanlarında sıra dışı performans gösteren şirketlere veriyor. Kazananlar, pazardaki oyuncularla ilgili karşılaştırmalar yapan, ayrıntılı görüşmeler gerçekleştiren, pazar rakamlarını ve ikincil kaynakları araştıran analistlerin çalışmaları sonucu belirleniyor. Siemens AG Buhar Türbinleri Birim CEO’su Dr.Wilfried Ulm “Buhar türbinlerimizle bu ödülü almaktan büyük mutluluk duyuyorum çünkü bu ödül, ‘Gelişmiş Platform’ konseptimizde bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz optimizasyon çalışmalarının tescil edilmesi anlamını taşıyor. Analistlerin ifadesiyle, Siemens özellikle endüstriyel buhar türbinleri için Gelişmiş Platform Tasarımı (Enhanced Platform Design) ile endüstriyel standartları belirleyen ürünlere imza atarak küresel bir lider oldu. Bu yolda aynı kararlılıkla yürümeye ve inovasyonlarımızı daha da geliştirmeye devam edeceğiz” dedi. Gelişmiş Platform Tasarımı’na ödül Bu ödül, Gelişmiş Platform Tasarımı (EP) ve yağsız 134 çalışan endüstriyel buhar türbinlerine ilişkin inovasyonları teşvik etmek üzere veriliyor. Siemens’in Gelişmiş Platform konsepti, farklı kurumsal satın almalarla edinilen ürün hatlarını tek çatı altında birleştiriyor ve farklı hatların en çok sınanmış ve onaylanmış teknik özelliklerini bir araya getiriyor. Gelişmiş Platform konsepti modüler bir platform. Buna ek olarak, bu konseptte kanat ve gövde tasarımında da çok sayıda iyileştirme yapıldı. Siemens’in malzeme ve termodinamik konusundaki köklü deneyimi, ana buhar parametrelerinde 565°C/165 bara ulaşan iyileştirmelerin yanı sıra verimlilikte yüzde 2’ye varan oranlarda artış da sağladı. Buhar türbininin hizmet ömrü sırasındaki CO2 emisyonları da yüzde 15’e varan oranda azaltılabilir hale geldi. Yağsız çalışan buhar türbini sayesinde Siemens, neredeyse hiç lubrikasyon uygulanmadan işleyebilen ve güç aralığı 10 MW’a ulaşan bir buhar türbinini hizmete sunmuş oldu. Türbindeki rulman sistemi tamamen yağsız, havayla soğutulan elektromanyetik rulmanlardan oluşuyor; valf aktüatörleri ise sadece minimum miktarda yağ ile çalıştırılıyor ve yazılımla kontrol edilen elektrikli motorlar aracılığıyla denetleniyor. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 2015 yılında 11 milyar dolarlık ihracat yapan Elektrik Elektronik ve Hizmet sektörü Şampiyonlarına TET’ten Ödül Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) 2015 İhracat Başarı Ödülleri 15 Nisan’da düzenlenen törenle sahipleri ile buluştu. 2015 yılında yaklaşık 11 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşan Elektrik Elektronik ve Hizmet sektörlerinde en çok ihracat gerçekleştiren firmalara ödülleri verildi. Kültürel Hizmetler TV Dizi Sektörü’nde ‘En Çok İhraç Edilen’ 3 dizinin başrol oyuncuları, yapımcısı ve dağıtım firması ödüle lâyık görüldü. Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine sektör olarak önemli bir pay ile katkı sağlamayı hedefleyen Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) 2015 Yılı İhracat Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül gecesine; TİM Başkanı Sayın Mehmet 135 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Büyükekşi’nin yanı sıra TET Başkanı Sayın Fatih Ebiçlioğlu ile sektör temsilcileri de katıldı. ret A.Ş., Arçelik A.Ş. ve BSH Ev Aletleri San. Tic. A.Ş. de oldu. 2023 İhracat Hedefi Karapara Aşk, Karagül ve Fatma Gül’ün Suçu Ne? dizileri ihracat şampiyonu TET Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, TET 2015 İhracat Başarı Ödül töreninde konuştu. Konuşmasına sektör temsilcilerine teşekkür ederek başlayan Ebiçlioğlu şunları söyledi: “Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında ihracatın büyük bir önemi olduğuna inanıyoruz. Bunu rakamlarla da teyit edebiliyoruz. 2015 yılında sektörümüz yaklaşık 11 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirerek Türkiye ekonomisine önemli bir katkı sağladı. Ancak bu rakamları yeterli görmüyoruz. Daha ileriye, daha yukarılara çıkabilmek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. 6 yıl önce başladığımız TV dizilerinin ihracatında bugün 200 milyon dolarlık bir pazara ulaşmış bulunuyoruz. 2023 hedefimiz doğrultusunda bu rakamları 750 milyon dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz. Yurtdışına en çok satışı olan ikinci dizi ise Fox TV’de yayınlanan ‘Karagül’ oldu. Başrolünü Ece Uslu, Mesut Akusta ve Mert Yazıcıoğlu’nun üstlendiği dizinin yapımcılığını ise Avşar Film, dağıtımını ise ITV – Intermedya yapmıştı. Geçen yıl yaklaşık 3 milyar 122 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Beyaz Eşya sektörünün birinciliğini ise Arçelik A.Ş. aldı. BSH Ev Aletleri San ve Tic. A.Ş. Beyaz Eşyanın en çok ihracat gerçekleştiren ikinci şirketi olurken, Vestel A.Ş.de bu alanın üçüncüsü olarak ihracat ödülüne lâyık görüldü. Türkiye’de gösterimde olduğunda da çok ses getiren ve büyük beğeni toplayan Kanal D’nin sevilen dizisi Fatma Gül’ün Suçu Ne? de yurtdışına en çok satışı yapılan üçüncü dizi olarak yer aldı. Başrol oyunculuğunu Beren Saat ve Engin Akyürek’in paylaştığı, AY Yapım’ın dizisinin dağıtımını ise Kanal D yapmıştı. Elektronik sektörü ödül kategorisinde birinciliği Vestel Ticaret A.Ş. aldı. Elektronik ödül kategorisinde en çok ihracat gerçekleştiren ikinci şirket Arçelik A.Ş. olurken, üçüncülüğü ise BSH Ev Aletleri San. Tic. A.Ş. aldı. Kültürel Hizmetler alanında 2015 yılında ortalama 200 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Sektör, 2023’te bu rakamları 750 milyon dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyor. Elektrik Üretim ve Dağıtım Ekipmanları sektörünün ihracat şampiyonu ise Alstom Grid Enerji Endüstrisi A.Ş. firması oldu. Bu sektörün ihracat ikinciliği ödülü Siemens San. ve Tic. A.Ş’ye giderken, Schneider Elektrik San. ve Tic. A.Ş. kendi sektöründe en çok ihracat gerçekleştiren üçüncü firma oldu. Edebi eserler ihracat 1.si Aytül Akal oldu Gecede Kablo sektörünün ihracat şampiyonları da ödüllerini aldı. Geçen yıl ortalama 1 milyar 710 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör temsilcileri arasında ilk üçü Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş., Atom Kablo Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Nexans Türkiye End. Tic. A.Ş. aldı. Türkiye Genelinde Elektrik Elektronik sektörünün en çok ihracat gerçekleştiren firmaları ise sırasıyla Vestel Tica- 136 Hizmet sektöründe yer alan Kültürel Hizmetler alanında en çok ihracatı yapılan üç diziye; başrol oyuncuları, yapımcısı ve dağıtım şirketleriyle birlikte ihracat ödülleri verildi. Başrolünü Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek’in paylaştığı ‘Kara Para Aşk’ dizisi 2015 yılında en çok ihracatı yapılan dizi oldu. Yapımcısı Ay Yapım olan dizi ATV’de yayınlanmış, Dizinin dağıtımını ITV – Intermedya gerçekleştirmişti. TET 2015 İhracat Ödülleri’nde yurtdışında eseri en çok yayımlanan yazar ödülü, Aytül Akal’a verildi. Ülkemizin Kültürel Hizmetler; Görsel İşitsel Yayın, Telif ve Lisans Hizmetleri ihracatına katkıda bulunan ve Yazdığı çocuk kitaplarıyla Türkiye’de de büyük beğeni toplayan Aytül Akal, ödüle lâyık görüldü. Hizmetin büyük ödülü THY’ye… TET 2015 İhracat Ödülleri arasında yer alan Türkiye Hizmet sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren THY birinci olurken, ikinciliği Hilal Trans Uluslararası Nakliyat A.Ş aldı. Netaş Telekomünikasyon A.Ş. ise bu kategorinin üçüncüsü oldu. HVAC endüstrisi Ortadoğu ve Afrika’da hareketli bir büyüme yaşadı Yeşil teknolojili ürünler, enerji tasarruflu ürünlere yönelik hızla artan küresel ve bölgesel düzenlemelerle birlikte de giderek popüler hale geliyor. Akıllı şehirler ve yeşil binaların Ortadoğu ve Afrika bölgesinde giderek yaygınlaşmasıyla birlikte Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme (HVAC) ürünleri birçok değişik konut, ticari ve endüstriyel uygulama alanlarında kullanılarak LG Electronics’in bu konudaki liderliğini pekiştirdi. Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki HVAC endüstrisi son dönemde farklı segmentlerde öne çıkmayı başaran birçok ürünle tanıştı. Bunun yanında küresel ve yerel üreticilerle birlikte distribütörler ve sistem entegratörleri açısından bölgesel pazarın en önemli değerlerinin başında ise konut, ticari, endüstriyel ve kurumsal alanlara yönelik projelerdeki büyük gelişim geliyor. Bu eğilimlerle ilgili konuşan LG Electronics Ortadoğu ve Afrika Bölge Başkanı Kevin Cha şunları söyledi: “Şirketler devamlı olarak faturaları azaltan ve daha düşük emisyon sağlayarak daha iyi enerji sınıfında yer alan ürünler geliştirmek için Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bizim de içinde bulunduğumuz endüstri oyuncularının bu gibi proaktif yaklaşımları, HVAC iş kolunun ileriki yıllarda giderek artan taleplerle birlikte sağlam bir büyüme tecrübesi yaşayacağını gösteriyor”. Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki büyük emlak şirketlerinin ve devlet kurumlarının altyapıyı geliştirmek ve turistler için yeni alanlar yaratmak amacıyla süregelen dev yatırımlarının, turizme büyük bir katkı yapması bekleniyor. Aynı zamanda yeni dönem alışveriş merkezleri, oteller, hastaneler, apartmanlar, havaalanları gibi dünya çapında iklimlendirme çözümlerine ihtiyaç duyan alanlar da kullanıcılarla buluşmaya devam ediyor. HVAC çözümlerinde lider LG Electronics, Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki yaygın HVAC düzenlemesi LEED (Enerji Liderliği & Çevre Tasarımı) sertifikasyonu ile paralel olarak, Arap Enerji Tasarruflu Binalar Düzenlemesi ve GCC Standardizasyon Konseyi (GSO) gibi saygın dü- zenleyici kurumların belirlediği en güncel enerji tasarrufu standartlarına sıkı sıkıya bağlı ürünler geliştiriyor. LG’nin HVAC iş kolu son 20 yıldır aralıksız bir büyüme gerçekleştiriyor. LG’nin iklimlendirme çözümleri HVAC endüstrisinde devleşerek yüksek seviyede rekabetçi bir ortam yaratıyor. Kevin Cha konuyla ilgili ayrıca şunları da ekledi: “LG’nin iklimlendirme iş kolu şirketin ayrılmaz bir parçası haline gelmekle birlikte, LG bu konuda hem konut hem de ticari alanlara yönelik ürünlere onlarca yıldır önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Yapımı tamamlanan ve 2017 yılında açılacak yeni soğutucu fabrikamız ile birlikte yakın zamanda Ar-Ge alanında büyük yatırımlar gerçekleştirdik”. LG’nin iklimlendirme ürünleri en sıcak yaz aylarında bile kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalitede ve inovatif teknolojilerle tasarlandı. LG’nin amiral gemisi ürünü olan Multi V VRF sistem, yüksek enerji tasarrufu, hızlı teknik servis ve satış sonrası hizmetleri ile geliştiriciler, uzmanlar ve müteahhitler gibi paydaşların birinci önceliği olmayı başardı. Üçüncü parti pazar araştırmalarının da gösterdiği gibi LG’nin HVAC çözümlerinin bölgedeki liderliği devam ediyor. LG’nin konut alanlarındaki en son inovasyonu LG Titan Split* ise nemli yaz sıcaklarında bile TUV Rheinland onaylı performansa sahip tropikal kompressörü sayesinde oldukça sıra dışı bir soğutma sağlıyor. LG’nin en yeni Titan iklimlendirme sistemleri 60ºC’ye kadar olan aşırı sıcaklarla bile başa çıkabiliyor. HVAC endüstrisindeki hızlı gelişimle birlikte bu alandaki ürünler, kullanıcılar ve devlet kurumlarının talepleri doğrultusunda çok daha fazla enerji tasarrufu sağlayan, çevre dostu özelliklere sahip oluyorlar. Yeşil Teknolojili ürünler küresel ve yerel düzenlemelere uygun olarak gün geçtikçe çok daha fazla ilgi toplamaya devam ediyorlar. * Bu ürün henüz Türkiye’de piyasaya sunulmamıştır. 137 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Siemens, Akıllı Şebekelerdeki Deneyimini ICSG İstanbul 2016 Katılımcılarıyla Paylaştı Siemens, yeni yaklaşım ve teknolojilerle geliştirdiği akıllı şebeke sistemlerine yönelik ürün ve çözümlerini 4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı ICSG 2016’da tanıttı. Akıllı şebekeler ve şehirler alanındaki araştırmacıları, uygulayıcıları, geliştiricileri ve kullanıcıları uluslararası bir platformda bir araya getiren ICSG Uluslararası Akıllı Şebekeler Kongresi’nin dördüncüsü, 20-21 Nisan tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kapsamında bir fuarın da yer aldığı etkinlik, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. 138 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın himayelerinde, T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, T.C. Ekonomi Bakanlığı, UGETAM ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi desteğiyle düzenlendi. ICSG 2016’nın öne çıkan konuları; Akıllı Elektrik Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Gaz Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Su ve Atık Su Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Ulaşım Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Şehirler ve Binalar oldu. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Akıllı şebeke teknolojilerinin gelişimi için dünya genelinde pek çok çalışmaya imza atan Siemens de bu alandaki deneyimini ve yenilikçi yaklaşımını, ICSG İstanbul 2016 Fuarı’ndaki 37-38-39 numaralı standlarında tanıttığı verimli akıllı şebeke sistem ve çözümlerini ile ziyaretçilere aktardı. Ayrıca Siemens AG İş Geliştirme Yöneticisi Thomas Kijftenbelt, Akıllı Şebekelerde Teknolojik Çözümler ve Geleceğe Yatırım oturumunda bir konuşma yaptı. Siemens, Akıllı Şebekeleri Türkiye’de geliştiriyor! Çağımızın enerjiye yönelik yeni problemlerinin çözümleri, yeni yaklaşım ve teknolojileri gerektiriyor. Akıllı şebekeler, elektrik, tesis ya da bina sistemlerinin şebekeye kesintisiz entegrasyonunu sağlayarak, birçok farklı açıdan tüm paydaşlar için katma değer yaratan yaygın çözümlerin geliştirilmesini mümkün kılıyor. Enerjinin üretiminden dağıtım ve iletimine kadar enerji dönüşüm zincirinin tümünü kapsayan ve entegre çözümler sunan Siemens Akıllı Şebekeler, yeni şebekeler kurmanın yanı sıra mevcut enerji şebekelerinin gelecekteki ihtiyaçlara adaptasyonunu, modernizasyonunu ve geliştirilmesini sağlıyor. Dünya üzerinde Akıllı Şebekelerin gelişimi için dört farklı merkez belirleyen Siemens’in bu merkezlerinden biri Türkiye’de bulunuyor. Dijital Şebekeler çözümlerini Türkiye’de geliştiren Siemens, var olan altyapıyı daha akıllı ve otomatize ederek, insan hatalarından arındırarak, daha verimli kullanabilmeye odaklanıyor. Bu merkezde geliştirilen teknolojilerin zaman içinde Siemens’in faaliyet gösterdiği 190 ülkede kullanılmaya başlaması hedefleniyor. Siemens Enerji Yönetimi Bölümü içerisinde yer alan Dijital Şebekeler öncelikle, anahtar teslim projelerde kontrol merkezlerinin tesisi, trafo merkezlerinin sisteme entegrasyonu ve SCADA, Dağıtım Yönetimi Sistemleri (DMS), Kesinti Yönetim Sistemi (OMS) sistemleriyle haberleşmenin kurulmasını sağlıyor. Siemens’in SCADA çözümünün Akıllı Şebekelere uyarlanmasıyla elde edilen avantajlar iletim şirketlerinde de etkisini gösteriyor. Süreci daha etkin yönetme şansı elde eden iletim şirketleri, kayıp kaçak oranlarının azaltımı başta olmak üzere pek çok fayda sağlayabiliyor. IT entegrasyonlarının yanı sıra fiziksel haberleşme de sağlayan Siemens dijital şebeke çözümleri, trafo merkezleriyle canlı ve hızlı bir haberleşme sağlıyor. RTU (Uzak Terminal Birimi) cihazlarıyla sahada gerçekleşen duruma ilişkin bilgiye anında ulaşıp kontrol merkezindeki ope- ratöre iletiyor. Siemens PLC çözümleri maliyeti düşürüyor Birçok işletme tarafından veri iletimi için kullanılan Siemens Powerline Haberleşmesi, PLC çözümlerinin dağıtım şebekelerinde tesise ait altyapıyı kullanması, haberleşme kanallarında işletme maliyetlerini düşürüyor. PLC çözümleri özellikle herhangi bir haberleşme ortamının olmadığı yerlerde oldukça önemli bir görev üstleniyor. Yüksek ve orta gerilim şebekeleri içinse modemler, kuplör birimleri, kurulum malzemeleri ve bir ağ yönetim sistemiyle entegre çalışan Powerlink çözümleriyle, tüm elektro-mekanik kurulum koşullarında basit ve hızlı kuruluma olanak sağlıyor. Siemens’in Geniş Band PLC (BPL) çözümü, orta ve alçak gerilimde sağlam ve güvenilir IP-tabanlı bir haberleşme alt yapısı oluşturmaya imkân tanıyor. Siemens, elektrik sistemlerine sunduğu dünyanın en güvenilir haberleşme çözümlerini kısıtlamalı kritik süreçleri yerine getirebilecek veri yolu ile donatıyor. Siemens yedekli ağ tasarımları, uygulamaların sürekliliğini güvence altına alıyor ve kesintisiz çalışma sağlayarak zor çevre koşullarında dahi sürekliliğinden ödün vermiyor. IEEE 1588 standardına uygun geliştirilen ürünler, zaman bağımlı ve kısıtlamalı kritik süreçleri yerine getirebilecek veri yolu ile donatılıyor. Dijital Şebekeler, telekontrol, trafo otomasyonu, telekomünikasyon ekipmanı ve bunların entegrasyonu da dâhil olmak üzere Ulusal ve Bölgesel Kontrol Merkezlerine yönelik çözümler sunan Siemens şebeke çözümlerinin kilit yetkinlik alanları arasında; • • • • • • • • • • • • • Enerji Yönetimi Sistemleri – EMS, Dağıtım Yönetimi Sistemleri – DMS, Geliştirilmiş Dağıtım Yönetim Sistemi – ADMS, Üretim Yönetimi Sistemleri – GENCO, Enerji Piyasası Yönetimi Sistemleri – EMM, Dikey entegre tesisler için Kontrol Merkezleri, Raylı Sistemler için Kontrol Merkezleri, Endüstriyel elektrik tedariki için Kontrol Merkezleri, Kontrol Merkezi ve Yardımcı Trafolar arasında iletişim sistemi, Trafo, inşaatlarda uyumlandırma çalışmaları, Kurulum ve hizmete alma, Müşteri eğitimi ve Satış Sonrası Hizmet & Servisler bulunuyor. 139 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Bosch, büyümesine devam ediyor… 2015, Bosch’un en iyi yılı oldu Servisler, ürün portföyünü giderek daha fazla tamamlıyor Bosch’un Renningen’deki araştırma kampüsünde gerçekleştirilen yıllık basın toplantısında konuşan Bosch Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Sadece yenilikçi ürünlerle değil, aynı zamanda yenilikçi servislerle de büyümeyi planlıyoruz. Donanım işimizin temelini oluşturmak için, ağa bağlı servisleri giderek daha fazla kullanıyoruz” dedi. Şirket bunu yaparken, sadece teknolojik çok yönlülüğünden değil, aynı zamanda çok çeşitli endüstri ve alan uzmanlığından da faydalanıyor. Dr. Denner sözlerine şöyle devam etti: “Gelecekte Bosch, müşterileriyle sadece otomobillerinde ve mutfaklarında iletişime geçmeyecek. Ağa bağlı servisler, müşterilerin günlük yaşamlarına pek çok açıdan sürekli olarak eşlik edecek.” Bosch, 70,6 milyar avroluk rekor satışla tüm zamanların en iyi yılını geçirdi. 2016’da satış artışının yüzde 3 ila 5 arasında olacağı tahmin ediliyor. Geniş ürün yelpazesi, genişleyen servis çözümlerinin temelini oluşturuyor. Ağa bağlı endüstriyle 1 milyar avroluk tasarruf ve 1 milyar avroluk satış. Bosch Bursa Fabrikası, Endüstri 4.0’ın uygulandığı küresel tesisler arasında Bosch Grubu, 2015 yılında 70,6 milyar avro ile tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaştı. BSH Ev Aletleri ve Bosch Direksiyon Sistemleri olmak üzere yüzde 50 ortaklığın bulunduğu iki eski ortak girişimin tamamının satın alınması, satışları yaklaşık 22 milyar avro, bir başka ifadeyle yüzde 44 oranında artırdı. Bosch, operasyonlarında da güçlü bir büyüme yaşadı; karşılaştırılabilir şekilde yapılan hesaplama neticesinde satışlarda yüzde 10’luk artış oldu. Sanayi Teknolojileri iş sektörü dışında, tüm iş alanlarında çift haneli büyüme yaşandı. Bosch, 2015 yılındaki rekorun ardından büyüme trendine bu yıl da devam etmek istiyor. Durgun ekonomik görünüm ve jeopolitik belirsizliğe rağmen teknoloji ve servis tedarikçisi Bosch, 2016 yılında satışlarının yüzde 3 ila 5 arasında artış göstermesini bekliyor. Bosch, şirketin kilit pazarlarından daha hızlı büyümek istiyor. 140 Bosch’un odak noktasında ‘3S’ var… Ağa bağlı bir yaşam için donanım ürünlerinin ötesine geçen Bosch’un stratejik hedefleri arasında, bu ürünlerin her açıdan Nesnelerin İnternetine bağlanmasına yönelik servis çözümleri yer alıyor. Şirket, bağlanabilirlik alanında sensörler (Sensors), yazılımlar (Software) ve servisler (Services) olmak üzere ‘3S’e odaklanıyor. Ağa bağlı dünyaya yönelik servislerin geliştirilmesi ve sunulması söz konusu olduğunda, Bosch’un geniş iş portföyü önemli bir avantaj sağlıyor. Yazılım ve sensör konusundaki yetkinliği de aynı şekilde önemli bir avantaj sunuyor. Dr. Denner “Bosch, otomobilleri evlerle ve hatta tüm şehirlerle bağlayarak başka hiçbir şirketin başaramayacağı şekilde pek çok alanı birbirine bağlayabiliyor” derken, Bosch’un tüm elektronik ürün sınıflarının neredeyse yüzde 50’si internet bağlantısına sahip bulunuyor. Şirket, dört iş sektörünün tamamında mevcut servis işini kademeli olarak genişletmeyi planlıyor. Bursa Fabrikası, Endüstri 4.0’la tanışan küresel tesisler arasında… Endüstri 4.0 olarak da bilinen ağa bağlı endüstri dünyasında Bosch, öncelikli olarak yaklaşık 250 tesisindeki uygulamalarla elde ettiği pratik deneyimden yararlanıyor. Şirket, bu deneyimi üçüncü şahıslara yönelik servislere dönüştürüyor. Bunlardan biri, üretim verilerini gerçek zamanlı olarak görselleştiren ve bağımsız bir şekilde bakım süreçlerini başlatan Üretim Performansı Yöneticisi... Üretim verilerini gerçek zamanlı olarak görselleştiren ve bakım sürecini başlatan bu servis aracı, Almanya’daki Bamberg, Blaichach ve Nuremberg fabrikalarının HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON yanı sıra dünyada Bursa, Daejeon ve Wuxi’de bulunan toplam altı Bosch fabrikasında uygulamaya alındı. Bosch, 2020 yılı itibarıyla ağa bağlı endüstrinin toplamda 1 milyar avroluk maliyet tasarrufu sağlamasını ve ayrıca 1 milyar avroluk ek satış oluşturmasını bekliyor. Yeni akıllı ev ürünleri, sonbaharda görücüye çıkacak Artan bağlanabilirlik, akıllı evlerde de yaşamı daha kolay ve daha rahat bir hale getirecek. Bosch, akıllı evlere yönelik sade ve güvenli bir çözüm sunarak Akıllı Ev Sistemini yılın başında sunmaya başladı. Sisteme ilişkin diğer ürünler, 2016 yılı içinde sunulacak. Bunlardan biri, duman alarmı. Bu, normal işlevinin yanı sıra örneğin ev sakinlerinin tatilde olduğu zamanlarda artırılmış güvenlik sağlıyor. Bosch, akıllı evlere yönelik global pazar potansiyelinin 2017 yılı kadar kısa bir süre içerisinde 10 milyar avroya ulaşmasını bekliyor. 2020 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 230 milyon ev ya da bir başka deyişle tüm evlerin yüzde 15’i, akıllı ev çözümleriyle donatılmış olacak. Otomobil, bisiklet, otobüs ve tren için tek uygulama Bosch’un Mobilite Çözümleri iş sektöründeki portföyü, daha şimdiden otomobillerin ötesine geçti. Örneğin Bosch, intermodal ulaşıma yönelik yazılım tabanlı bir mobilite desteğini hayata geçirmek üzere birden fazla ortakla çalışma yürütüyor. Stutt- gart’taki kullanıcılara, tamamı tek bir uygulama üzerinden olmak üzere otomobil, bisiklet, tren ve otobüs dahil olmak üzere çeşitli ulaşım şekilleri için planlama, rezervasyon yapma ve bilet parasını ödeme imkanı sağlıyor. Benzer bir şekilde, ağa bağlı park da güçlü bir servis bileşenine sahip olacak. Şu anda Alman şehirlerinde boş bir park yeri aramak ortalama on dakika sürüyor ve şehir içi trafiğin yüzde 30’unu oluşturuyor. Bosch teknolojileri, kısa bir süre içerisinde bu durumun mazide kalmasını sağlayacak. Bosch IoT Cloud: Servis işinin ayrılmaz bir parçası Bosch’un servis işinin bir temel bileşeni de kendi IoT bulutudur. Bosch IoT Cloud, ağa bağlı çözümlerin ölçeklenmesi için gerekli olan teknolojik altyapıyı sağlıyor. Halen yaklaşık 50 Bosch uygulaması, şirketin bulutunda çalışıyor. IoT bulutun kullanımı, 2017 yılında servisin başlamasıyla birlikte üçüncü şahıs müşterilere de genişleyecek. Bosch IoT Suite, IoT bulutun yazılım merkezini oluşturuyor. Ağa bağlı dünyanın beyni olan Suite, cihazları, kullanıcıları ve şirketleri ağa bağlamak için gerekli olan tüm işlevleri sunuyor. Büyük veri yönetimi, önemli miktarlarda verinin Suite’de analiz edilmesini sağlıyor. Bosch IoT Suite’nin bileşenleri aracılığıyla şu anda 5 milyondan fazla cihaz ve makine, ağa bağlı konumda bulunuyor. 141 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON KPMG, Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış Raporu’nu açıkladı. Endüstriyel üretim inovasyona odaklandı KPMG, üretim sektörünün geleceğini araştırdı ve ‘Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış’ raporunu hazırladı. 386 üst düzey yöneticiyle yapılan anket çalışmasıyla, dünyanın farklı yerlerindeki üreticilerin inovasyon ve teknoloji odaklı dönüşüme hazırlanmak için hangi adımları attığı incelendi. Rapor için yapılan ankete, Amerika, Avrupa ve Asya’dan, çoğunluğu yıllık cirosu 5 milyar doların üzerindeki şirketlerin üst düzey yöneticileri katıldı. KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Hakan Ölekli, KPMG Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış raporunun sonuçlarını değerlendirdi. Hakan Ölekli, “Dünya ekonomisinde yaşanan değişim ve belirsizlik dönemine baktığımızda, teknolojinin, gerçekleştirilen inovasyonların ve inovatif oyuncuların etkisiyle üretim sektörünün büyük bir dönüşüme gireceğini söyleyebiliriz. Biraz daha yakından baktığımızda ise, etrafımız dönüşümü mümkün kılacak faktörlerle çevrili olduğu halde üreticilerin pek azının gerçekten dönüştüğünü görüyoruz” yorumunu yaptı. Uyarlama yetmez dönüşüm şart KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. 386 üst düzey yöneticiyle yapılan anket çalışmasıyla, dünyanın farklı yerlerindeki üreticilerin inovasyon ve teknoloji odaklı dönüşüme hazırlanmak için hangi adımları attığı incelendi. KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Hakan Ölekli, “Üreticiler arasında çığır açan inovasyon yapma anlayışı yaygınlaşıyor ve ArGe’ye yapılan yatırım artıyor” dedi. 142 Şirketlerin işletme yapılarını dönüştürmeye değil uyarlamaya odaklandıkları için, maliyet yapılarında, tedarik zincirlerinde ve iş modellerinde küçük değişiklikler yapmakla yetindiklerini belirten Hakan Ölekli, “Raporun sonuçlarına göre inovasyona dayalı büyüme modeline odaklananlar Ar-Ge’ye yaptıkları yatırımı artırıyor. Verimliliği ve yenilikçiliği artırmak için yeni üretim teknolojilerini kullanmaya başlıyor. Bunun sonucunda daha hızlı, şeffaf ve talebe dayalı tedarik zincirlerine ve entegre iş planlaması modellerine duyulan ihtiyaç artıyor. İnovasyon alanında mücadeleyi kazanmak isteyen üreticilerin hem teknolojiye hem de yetenekli iş gücüne daha fazla yatırım yapmaları gerekecek” şeklinde konuştu. “Bu raporun bulgularının ve çıkardığı sonuçların, üreticilerin rekabetteki konumlarını daha iyi anlamalarına ve uzun vadeli büyümeyi gerçekleştirmek ve rekabet avantajına sahip olmak için daha iyi hazırlık yapmalarına yardımcı olacağına inanıyorum” diyen Hakan Ölekli HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON raporda öne çıkan noktaları şöyle sıraladı: ‘Çığır açan inovasyon’ anlayışı yaygınlaşıyor • Üreticiler bugün Ar-Ge verimliliğini ve değerini artırmayı hedefliyor. Üreticilerin yarısı stratejilerinin inovasyon odaklı olduğunu söylüyor. Katılımcıların yüzde otuz ikisi, yeni ürün geliştirme ve Ar-Ge’nin stratejik öncelikleri arasında yer aldığını belirtiyor. • Üreticiler arasında çığır açan inovasyon yapma anlayışı yaygınlaşıyor ve Ar-Ge’ye yapılan yatırım artıyor. Katılımcıların yüzde 41’i, inovasyon konusundaki en önemli stratejilerinin çığır açacak bir buluş yapmaya çalışmak olduğunu söylerken, yüzde 74’ü önümüzdeki iki yılda gelirlerinin yüzde 4’ünü Ar-Ge’ye harcayacaklarını belirtiyor. • Üreticiler piyasaya sürme hızını artırmak ve inovasyon maliyetlerini düşürmek için yeni ortaklıklar yapıyor ve yeni teknolojiler kullanmaya başlıyor. Katılımcıların dörtte üçünden daha fazlası, şirketlerinde yapılacak inovasyonlarda kurdukları ortaklıkların çok önemli bir rol oynayacağını belirtiyor. Yaklaşık yarısı, inovasyo- nu artırmak için yeni üretim teknolojilerini kullanmaya başladıklarını söylüyor. Üretim sektöründe büyük bir dönüşümün ilk evreleri yaşanıyor Raporla ilgili değerlendirmelerine üreticiler açısından 5 önemli sonuçla devam eden Hakan Ölekli, “Üretim sektöründe büyük bir dönüşümün ilk evreleri yaşanıyor. Büyüme, yenilikçilik, maliyet yapıları ve tedarik zincirinin verimliliğini artırmak herkesin gündeminde üst sıralarda yer alıyor ancak ‘yeni stratejileri’ hayata geçiren şirket sayısı azınlıkta. Ezber bozan inovasyon geliştiriciler ürün geliştirme, üretim süreçleri, otomasyon ve iş modellerinde devrim niteliğinde değişimler gerçekleştirirken, inovasyon hızı da artmaya devam edecek. Bu yarışın kazananları önlerinde birçok fırsat bulacak. Kısa vadede ise satış sonrası ürün ve hizmetlere daha fazla önem verilmesi, müşteri arayüzü teknolojisinin iyileştirilmesi ve kullanılan kanalların artırılması gibi mevcut fırsatlar kullanılarak satışlar artırılabilir” dedi. 143 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Mitsubishi Electric Türkiye ve CLPA, İTÜRO’ 2016’da sadece “Altın Sponsor” olmakla kalmadı… İTÜRO’NUN ALTIN SPONSORU MITSUBISHI ELECTRIC TÜRKİYE VE CLPA TÜRKİYE, “ALTIN DEĞERİNDE” DEĞERLENDİRMELER YAPTI! 144 Artık gelenekselleşen ve bu yıl 10. Kez düzenlene İTÜRO - İTÜ Robot Olimpiyatları etkinliği, yine yarışmalarla dikkat çekti. Ama etkinliğin teknolojik gelişmeler boyutu da önemliydi. Bu boyuta en dikkate değer katkılardan biri, Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi ve CLPA Türkiye Direktörü Tolga Bizel’in, altın değerinde çok önemli noktaları vurgulayan açılış konuşması oldu. yıllarda Almanya hükümeti, endüstrinin yeni bir evresine başladığını anons etti. ‘Endüstri 4.0’ diyorlar bu evreye. Daha önce hiç duydunuz mu bilmiyorum ama şu an burada yaptığımız şeyler; düşünceler, hayaller, denemeler, gelecekte bizim imalat gücümüzü belirleyecek. Belki baktığınız zaman eğlenceli aktiviteler gibi geliyor olabilir fakat aslında çok ciddi bir konuyla uğraşıyorsunuz, sizi tekrar tebrik ediyorum,” diyerek başladı. Endüstride yeni bir evre… Tolga Bizel, konuşmasına, “Bizi yeni bir endüstri evresi bekliyor. Yaşlarımız gereği belki birlikte yaşayamayacağız ama bizi bu konuda iyi temsil edecek konuma siz sahip olacaksınız. Geçtiğimiz ‘e-F@ctory’ ve ‘Endüstri 4.0’ Daha sonra, “Mitsubishi Electric’te bu yaptıklarınıza ‘e-F@ctory’ deniliyor ve Mitsubishi Electric, 2003 yılından beri bu evre ile ilgileniyor. Gelecekte ve gelecek için öngörülen, endüstride siber HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON fizik teknolojilerinin kullanılacağı ve bu teknolojiler sayesinde dünyadaki endüstriyel rekabet süreçlerinin yeniden tanımlanacağı, 2050 yılında ise dünyada ilk 15 sıralamasında radikal bir değişiklik olacağıdır. Bilim adamları, mühendisler, pek çok ekonomi uzmanı, bu 15 devletin yakın gelecekte nerede duracağı sorusuna ‘Endüstri 4.0’ evresi ile beraber yanıt vermeye çalışıyor. Gelecekte kullanacağımız mutfağın, benim kişisel PC’mde size gösterdiğim şöyle bir mutfağa (yani tümüyle robotik sistemlerle çalışan bir mutfağa) benzeyeceği konusunda mühendislerin öngörüsü var. Benim şu an müşterim olan iki tane yerli beyaz eşya üreticisinin ürettiği, şekilde gördüğünüz gibi olan buzdolapları yakında piyasaya çıkacak. Buzdolabı sizinle konuşacak. Biraz önce benim kişisel PC’mde gördüğünüz gibi, o da sizi tanıyacak ve görecek. Yumurtayı nasıl sevdiğiniz konusunda yorumlar yapacak veya sütün hangi sıcaklık derecelerinde olması gerektiğine dair size önerilerde bulunacak. Aslında ‘Endüstri 4.0’ çoktan hayatımıza girdi: Cebinizde taşıdığınız cep telefonları, inanılmaz derecede güçlü platformlar çünkü. 1969 yılında ay modülünü kontrol eden gömülü sistemler, şu anda kullandığınız cep telefonlarından 600 kere daha zayıf CPU’ya sahipti. Dolayısıyla, gelecekteki imalat süreçleri ile hayatımıza giren bütün ürünlerin sanal bir dünya üzerinden ilerleyeceği yönünde öngörüler var. Bu öngörü sonucunda da bizim gibi endüstriyel üretim faaliyetleri, endüstriyel otomasyon faaliyetleri yapan şirketlere de büyük görevler düşüyor,” diyen Tolga Bizel, konuşmasına “Bununla ilgili olarak Mitsubishi Electric, geçtiğimiz senenin içinde ilk ‘IoT’ yani nesnenin internetini kullanan CPU’sunu hayata geçirdi. Önümüzdeki temmuz ayında satışa sunulacak. Yani, sizin burada ilgilendiğiniz robot konusu, bizim için endüstriyel otomasyon süreçlerinin bir nesnesi sadece. Bizim bütün robot sistemlerimiz, bizim müdahalemiz olmadan konuşabilecek altyapıya sahiptir. Platform üzerindeki ürünlerimiz, özellikle birbirleriyle insan müdahalesi olmadan haberleşebilecek şekilde tasarlandı. Bizim birçok robotik ürünümüz arasında, bizim müdahalemiz olmadan bir şeyler yapılıyor zaten. Bizce ‘Endüstri 4.0’, tam da bunu izah ediyor,” diye devam etti. Simülasyondan gerçeğe Tolga Bizel, daha sonra, “Evet, şimdi sizin robot olarak gördüğünüz konu, aslında endüstriyel otomasyon içinde bir üründür. Yani hayatımız hızla değişiyor ve hayatımızın değiştiğini aslında biz de biliyoruz. Şimdilerde evde robot kullanan herhalde yoktur 145 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON aramızda: ama sizin gelecekteki fabrika simülasyonlarınız kesinlikle sanal bir dünyada olacak ve o sanal dünyada fabrikalarınızın içinde ihtiyacınız olan robotlar, endüstriyel makineler, aktiviteler bulunacak… Bütün süreçler, simüle fabrikalarda verimli olduğunu karar verilip ondan sonra hayata geçirilecek. Hatta bu simülasyonlar olmadan fabrikalarda üretim yapılmayacak. Önce, bir ürünün nasıl tüketildiği, pazarlarda nasıl satıldığı konusunda hemfikir olacaksınız. Bu duruma asında çok yakında görebilirsiniz de. Örneğin, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ilk ‘Endüstri 4.0’ı yaşayan şehir otomasyonu gerçekleştirilmiş olacak ve eğer 2020’de Tokyo’ya gitme şansınız olursa, bunu siz de yaşarsınız. O zaman her şeyle her yerde -mahallede veya sokakta yürürkenhaberleşiyor olacak, yolunuzun üzerinde sizin sevdiğiniz pizzayı yapan dükkân varsa bununla ilgili bilgilendirileceksiniz. İsterseniz pizza dükkânı sizin siparişinizi siz yoldayken alacak, bununla ilgili sürece öncesinden hazırlanmış olacak,” sözleriyle, yakın geleceğe dair görüşlerini aktardı. CLPA’nın rolü Tolga Bizel, konuşmasının son bölümünde, “Tabii ki CLPA da, bu 146 kadar yoğun haberleşme faaliyetinin olduğu yerde haberleşme hızının çok önem ifade ettiğinin farkında. Mitsubishi Electric’in dünya standartlarındaki haberleşme platformu CC-Link, aslında Marmaray’da hayata geçti. Marmaray’da tünel içindeki ve istasyonlardaki havalandırma konforu, ışıklandırma konforu, yangın-duman konforu ve bir takım orta gerilim süreçlerinin yönetilmesiyle ilgili haberleşme platformu, CC-Link üzerinden yapılmaktadır ve haberleşmemizi fiber optik haberleşme üzerinden, dünyanın en hızlı haberleşme protokolleri ile yapmaktayız. Mitsubishi Electric fabrikalarında üretilen robotlarda, bu haberleşme standardını kullanmaktadır. Dolayısıyla, Marmaray’daki 7 istasyon birbiriyle hiç durmadan ve milisaniyeler içinde haberleşerek -durumlarını kontrol ederek- çalışırlar. Geçtiğimiz yıl global düzeyde yaşadığımız elektrik kesintisinde, bizim sistemlerimiz durmadan çalışmaya devam ettiler. Çünkü bu algoritmaların tamamı, çok hızlı bir şekilde kendi kendini savunacak şekilde tasarlamıştır. Bu bahsi geçen yapılanmada, yaklaşık 36 bin hardware input ve 100 binin üzerinde de software input -çok büyük ağdır bu- bizim konforumuz için çalışmaktadır,” deyip kendi alanında teknolojinin geldiği yeri vurguladı. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON TOBB Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Yeni Yönetimini seçti törünün ülke kalkınmasında taşıdığı sorumluluğun altı çizildi; paydaşların giderek artan etkinliklerinin uyum ve dayanışma içinde koordine edilebilmesinin sektörün üstlendiği misyona yaraşır efektif neticeler ortaya çıkaracağı üzerinde duruldu. Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi’nde Başkanlık görevine getirilen Kutlu Karavelioğlu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Nitelikli bir üretim ve istihdam altyapısı veya ciddi bir ekonomik büyüklüğe ulaşmış olmak bir sektörün başarılı olmasına yetmiyor; ortak bir vizyon ve birlikte davranabilme kültürüne sahip olmak gerekiyor. Türkiye’nin makinecileri son birkaç yılda bu yönde önemli adımlar attılar; artık güçlü bir lobiye sahipler. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Toplantısı 8 Nisan 2016’da Ankara’da TOBB Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yeni üyeleriyle güçlenen Meclis, seçim gündemli toplantısında Meclis Başkanlığı’na Samsun Makina Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu’nu, Meclis Başkan Yardımcılığı’na Erkunt Traktör Sanayii A.Ş. Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan’ı seçti. İstişari nitelikte olmak üzere, sektördeki gelişmeleri teşvik etmek, sorunları incelemek ve önlemleri tespit etmek amacıyla makina imalatçılarını, sektörel birlik ve dernekleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını biraraya getiren ve TOBB çatısı altında faaliyetini sürdüren Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi, yeni faaliyet dönemine başladı. Başkan ve başkan yardımcısının seçildiği ilk toplantıda, Türk makine sek- Teknolojinin yaşamla buluşmasını sağlayan makine imalatçılığı gelişmiş dediğimiz ülkelerin tamamında stratejik kabul edilmiş, öncelikleri daima ülke önceliği olmuştur. Teknolojisini güncel ve gelişmiş tutarak diğer bütün imalat sektörlerimizin rekabetçiliğini artırmakla vazifeli makinecilerimiz, yurtiçinde ve dışında birçok çatı altında çok farklı yönlerde çalışıp, çok nitelikli bilgiler üretiyor veya ediniyorlar. Meclisimizin yeni dönemde öncelik vereceği konulardan biri sektörün bilgisini konsolide edip, daha kolay istifade edilebilir hale getirmek, sektörel mevzuat ve uygulamadan sorumlu mercilere en güvenilir verileri sunmaktır. Sektör Meclisleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 57. maddesine dayanılarak hazırlanan Türkiye Sektör Meclisleri’nin Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’ne göre faaliyetlerini yürütmektedir. Geleceğe yönelik projeksiyonlar yaparak stratejiler oluşturmak üzere toplanan sektör meclislerinin amaçlarından biri, sektörlerin uluslararası rekabet şartlarına uyum sağlayabilmeleri için gerekli teknik ve bilgi alt yapısıyla ilgili çalışmaları hazırlamaktır. 147 YAYIN DÜNYASI Güç Elektroniği Çeviriciler, Uygulamalar ve Tasarım Yazarların›n Ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland, William P. Robbins Türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu, endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan firmalar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi kullanılmaktadır. Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir. Güç elektroniği konusu, başta İ.T.Ü. olmak üzere Türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle öğretilmektedir. Bu derslerin bir kısmı Türkçe olarak verilmektedir. Hangi dilde verilirse verilsin bir Türkçe kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. ISBN: 978-975-8431-99-1 B. Y›l›: 2003 Sayfa Say›s›: 896 Fiyat›: 45,00 TL YAYIN DÜNYASI Otomatik Kontrol Sistemleri Yazarların›n Ad›:Benjamin Kuo Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir. Yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı ve mühendis Benjamin C. Kuo tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır. İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur. ISBN: 9789757860945 B. Y›l›: 2013 Sayfa Say›s›: 944 Fiyat›: 50,00 TL reklam indeks i Firma Adı No ■ ABB 37-47 ■ ABB ÖN İÇ KAPAK ■ ANKIROS 46 ■ BECKHOFF 1 ■ BETA 87 ■ B&R ENDÜSTRİYEL OTOMASYON 5 Firma Adı No ■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 13 ■ NATIONAL 83 ■ NETES MÜHENDİSLİK 115 ■ NEUGART 51 ■ PILZ 35 ■ SOYLU OTOMASYON 1 ■ E3TAM 52 ■ SCHUNK ■ ELİMKO 53 ■ SCHMALZ 21 ARKA KAPAK ■ ENDÜSTRİ OTOMASYON 119 ■ SCHNEIDER 35 ■ ENOSAD 109 ■ SOYLU MAKİNA 33 ■ ENKO 20 ■ SIEMENS ■ EMKO 81 ■ TOK - CTS 2016 ■ EKSEN 80 ■ TOK - SSSC 2016 ■ LÖSEV 5 ■ MAKTEK 2016 36 ■ MEDEL Arka iç kapak ■ MEDEL 69-93 3-45-75 102-103 58-59 ■ TOK 2016 ESKİŞEHİR 8 ■ TURCK 9 ■ TURKMEN ASANSÖR ■ VIBROENGINEERING 129 124-125
Benzer belgeler
geri dönüşüm sektörü, gelecek vadediyor!
Yayın Kurulu:
Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk.
Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Ele...