PDF Versiyonu - Kahve Molası
Transkript
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 271 28 Mayýs 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 ■ Festivalin Ardýndan ... Suna Keleþoðlu AB'ye doðru ... Mustafa Uyal SAHÝBÝNDEN, DOKTORDAN, BAYANDAN - 1 ... Seyfullah Çalýþkan ABONE FORMU email@adresiniz ■ ABONE OL ■ ABONELiKTEN AYRIL ■ HTML TEXT Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Kahvenin Yanýnda - GRÝSSÝNÝ...Elif Þeref Artun Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Birlikte Oynayalým Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler GÖNDER Önerir misin? Editör'den : Sözün özünü sonraya saklýyorum! KISAYOLLAR Merhabalar, SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Dün yaptýðým operasyon baþarýyla gerçekleþti ve Kahve Molasý sanýyorum az fire ile yerlerine ulaþtý. Alýnan haberlere göre 6 Haziran'a kadar sürmesi beklenen arýzanýn giderilmesine kadar biraz hýzlý çalýþmak ve erken gönderime baþlamak zorundayým. O nedenle de sona býraktýðým yazma iþini bu aralar bir miktar savsaklamak zorunda kalacaðým. Aslýnda gündem yüklü bende de söyleyecek çok laf var ama dedim ya düþünüp yazmaya vakit yok. Düþünmeden çalakalem birþeyler karalamaya da ben razý deðilim. Öyleyse hiç gevezelik etme dedim kendi kendime. Bugün için planým Sertab'ýn dil seçimi ile ilgili birkaç kelam etmekti ama baktým sevgili Mustafa Uyal benden atik davranýp konuyu gayet güzel özetlemiþ. O zaman bana düþen lafý fazla uzatmadan sizleri gazetemizin diðer yazar ve bölümleriyle baþbaþa býrakmak. Haydi alýn kahvenizden yada çayýnýzdan bir yudum, yaslanýn arkanýza, baþlayýn okumaya. Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Kim Bu Editor? Cafe Azur : Suna Keleþoðlu KAPI KOMÞULARIMIZ Festivalin Ardýndan Merhaba, Þimdi yazý yazma zamaný... Ýki gündür gök aðlýyor, ben de aðlýyorum. Göðün gözyaþlarý kuruyan topraðý diriltiyor. Ben ise sevinçlerimi akýtýyorum yanaklarýma... Ýnce ince akýyor gözyaþlarým Cumartesi'den beri kazanýlan baþarýlara. Uzaklarda olmanýn özlemlerine karýþarak. Bizim þarkýlarýmýz, bizim filmlerimiz için bu gözyaþlarý. Toprak diriliyor, çimler yeþeriyor, aðaçlardan süzülen yaðmur damlalarý ile bahar son dansýný yapýyor, benimse yorgun bedenim ve sevinç sarhoþu ruhum iki gündür cümleler kurabilmeyi bekliyor... Gecikmeden, soðutmadan ve cümleler tükenmeden paylaþmalý... On iki günlük sinema maratonundan çýkmýþ þehrin yorgunluðu var omuzlarýmda. Sinema koltuklarýnda saatlerce uyuþan bedenimin ve kuyruklarda ayakta bekleyen ayaklarýmýn isyanýnýn ödülü, sinemaya doyan ruhumun mutluluðu... Açýlýþýndan daha kalabalýk ve bence daha görkemli bir törenle kapanan festivalin haberleri daha dizilirken ve Sertab'ýn þarkýsýnýn sözlerini ezberlemeye çalýþýrken güzel haberleri geldi "Uzak" filminin. Festivali bir profesyonel olarak izlemediðimden yarýþma ve un certain regard bölümündeki filmlerin gösterildiði sinemalara giriþ kartým yoktu. Ben festival heyecanýmý buradaki yerleþik insanlarýn tercihi olan Stüdyo 13 sinemasýnda gösterilen diðer filmlerle yakaladým. Festivalin kalbinin attýðý kýrmýzý halýlý festival sarayýndaki "Uzak" ýn gösterimine bir fransýz arkadaþým sayesinde davetiye buldum ve festivalin kulisinin yapýldýðý ülke pavyonlarýnýn olduðu kýsýma ve oradaki Sesam standýndaki kokteylere de sevgili Zeynep ve O'nun sayesinde tanýdýðým Nida'nýn davet etmesiyle katýldým. Nuri Bilge Ceylan ve film ekibi ile de tanýþma fýrsatý bulabildim. Festival programý açýklandýðýnda birbirinden ünlü isimlerin arasýnda sessiz duran "Uzak"ýn baþarýsý tesadüfi deðildir. Kanýmca jüri, benim farklý tatlar yakaladýðým ve Ýstanbul özlemi giderdiðim filmin sanatsal baþarýsýný, samimiyetini ve oyuncularýnýn doðallýðýný ödüllendirmiþtir. Aldýðý Jüri Büyük Ödülü ve en iyi erkek oyuncular ödülü ile filmini Festival tarihine yazdýran yönetmen Nuri Bilge Ceylan ve ekibini kutluyorum. Filmde baþrolü olduðu gibi, ödülü de Muzaffer Özdemir ile paylaþan Mehmet Emin Toprak'ta kýsa yaþamýna unutulmayacak bir baþarý sýðdýrmýþ olarak hep hatýrlanacaktýr böylece. "Uzak" hakkýnda yazabileceðim çok þey var ama filmi böylesi uzaklarda izlemenin heyecanýný bastýrabilmiþ deðilim. Zamana ihtiyacým var. Zamanla beynime yerleþecek görüntüler ve zamanla yaðan karlarýn üzerine düþen ayak izlerimin sözcükleri ile 35 mmlik cümleler kurabileceðim. Biraz zaman... Þimdi bana düþen gördüðüm diðer filmlerin kahramanlarýndan bahsetmek. Belki hiç izleyemeyeceðiniz, oralarda hiç gösterilmeyecek baþka filmlerin perdeye yansýyan gölgelerinden söz etmek. Geçen seneki kendi rekorumu yakalayamadým bu sene. Bu seneye sadece 11 uzun metrajlý, bir de kýsa film sýðdýrabilmiþim. Ýlk seçimlerimdeki hayal kýrýklýðý son günlere doðru sinemaya gitme þevkimi biraz kýrsa da, Noga Hilton'da izlediðim "Quinzaine des Réalisateurs" bölümünde gösterilen Kanada filmi "Seducing Doctor Lewis" sayesinde bol kahkahalý bir son oldu. Sainte-Marie-La-Mauderne isimli küçük kasabada yaþayan insanlarýn iþsizliklerine çözüm olarak gördükleri fabrikayý kasabalarýnda kurdurabilmeleri için verdikleri mücadele ve en önemlisi bu fabrikanýn orada olabilmesi için kasabada bir doktor olmasý þartýný yerine getirmeleri üzerine kurulu eðlenceli ve sürükleyici bir filmdi. Montréal doðumlu Jean-François Pouliot'un yönettiði filmde Kanada'da konuþulan fransýzca hakkýnda da önemli ölçüde fikir sahibi olma imkaným oldu. Zira yine bir gün önce seyrettiðim bir baþka Kanada filmi olan "20h17, Rue Darling" de de kulaðýmýn alýþkýn olmadýðý bu fransýzcada hayli zorlanmýþtým. Her iki Kanada filminde de insani duygularýn ön plana çýktýðýný ve doðal oyunculuklarý görebildim. Kasabada geçen ilk film, kasaba ahalisinin ayartmaya çalýþtýðý þehirli doktor ve onun evine yerleþtirdikleri sistem sayesinde telefon görüþmelerini dinleyerek doktorun hoþuna gidecek þeyleri yapmaya çalýþan insanlarýn komik halleri ile 110 dakika boyunca keyifle izlenecek bir filmdi. Diðeri ise tam bir tesadüf eseri evine biraz geç giden alkolik adamýn bu gecikme sayesinde apartmanýnda meydana gelen büyük bir patlamadan kurtuluþunu anlatýyordu. Komþularýnýn talihsiz ölümü ile kendi iþe yaramazalýðýný düþünüp varlýðýný sorgulayan ve alkolü bir kaçýþ olarak seçen adamýn iç dünyasýný yansýtan film de hoþuma gidenler tarafýnda yer alýyordu. Büyük bir heyecanla gittiðim Jaime Rosales'in yönettiði 2002 yapýmý Ýspanyol filmi "Las Horas del Dia"da Barcelona banliyölerinin birinde annesi, sevgilisi ve arkadaþlarý ile sýradan bir yaþam sürerken ve birden bire cinayetler iþlemeye baþlayan Abel'in öyküsünde bir þeyler yerine oturmamýþtý. Biraz Ýspanyolca pratiði yapmanýn dýþýnda ben de kalan koca bir sýfýr oldu. Zira yine ayný merakla beklediðim "Quaresma"isimli José Alvaro Morais'in yönettiði 20003 yapýmý Portekiz filminden de boþ bir surat ifadesi ile çýktým. Bir cenaze için küçük bir þehirde yaþayan ailesinin yanýna gelen David ve ona garip bir tutku ile baðlý olan kuzeninin eþi arasýndaki garip sürükleniþin, güzel doða görüntülerinden yardým alýnarak desteklenmiþ eksik bir hikayesi gibi geldi bana. Sinema konusunda uzman deðilim ama sonrasýnda da izlediðim ve sinema salonundakilerin çoðunun berbat bulduðu Brezilya yapýmý "Filme de Amor"dan sonra Ýspanyolca ve Portekizce konuþulan ülkelerin filmlerine iyice fikir sahibi olduktan sonra gitmeye karar verdim. Henüz latin sinemasýný anlayamýyorum. Açýlýþ filmi olarak izlediðim Sergé Bozon'un "Mods" filmini yeniden deðerlendirmeye söz vererek ayrýldýðým bu Brezilya filminden sonra, eski ve yeni deðerleri sorgulayan "Nicky et Flo" filmi ile Romanya sinemasýndan izlediðim ilk film oldu ve sevdiklerim arasýnda yerini aldý.. Ayrýca bir belgesel niteliði taþýyan ve bir delikanlýnýn teknik meslek yeterlilik sýnavýný aþmasýný anlatan "Dix Sept Ans" filmi baðýmsýz sinema ajansýnýn bu sene seyrettiðim tek filmi olarak kaldý. Türkçe, Kürtçe ve Almanca olarak, Almanya'da yaþayan Yüksel Yavuz'un çektiði "Kleine Freiheit" filmi ile de Almanya'da yaþayan iki ayrý dünyadan gelen göçmen iki gencin hayatýna tanýklýk ettim. Yine "Quinzaine des Réalisateurs" bölümünde yer alan Parviz Shahbazi tarafýndan çekilen "Nafas-e Amiegh" (Deep Breath) filminde ise günümüz Tahran'ýnýn deðiþen yüzü ve iki genç delikanlýnýn arkadaþlýðý anlatýlýyordu. Farklý sosyal sýnýflardan gelen bu iki delikanlýnýn benzer iç yalnýzlýklarý ve delikanlýlardan birinin gönlünü çalan üniversiteli bir kýzýn bu döngüye kendi yaþam bakýþý ile katýlmasýnýn anlatýldýðý, ayrýca bazý simgesel ögelerle sonu ve baþý arasýnda hayli heyecanlý bir bað kuran bu film, genelde politik filmlerle festivale katýlan Ýran sinemasýnýn ilginç ve seyredilmeye deðer bir çalýþmasý olarak bir izlenim býraktý bende. Etti mi 11, üzgünüm seyrettiðim kýsa filmin adýný hatýrlamýyorum. Ama medyayý eleþtiren Ýngilizce bir Norveç filmi idi. Þimdi yaðmur sonrasý topraðýn kokusunu ciðerlere çekme zamaný, festival konuklarýna güneþli günler sunduktan sonra aðlayan gökyüzünün öyküsünü dinleme zamaný. Kimbilir gösterilen filmlerden biri içini acýtmýþtýr da ondandýr bu gözyaþlarý, ya da o da benim gibi sevinçten aðlýyordur... Yeni bir sinema serüveninde buluþuncaya kadar kýsa bir ara, yoksa seneye festivale kadar sessiz sinema. SunA.K. Mougins-27.05.2003 [email protected] Yorum Oku / Yaz Yukarý Entel Kahveci: Mustafa Uyal AB'ye doðru Bu hafta Avrupa birliðine ” doðru “ yolculuðumuzda bir adým daha attýk. Eurovision þarký yarýþmasýný Kazandýk. Hem de pýrýl pýrýl görüntülerle, mükemmel bir performans ile , gereksiz polemikler ve skandallar yaratmadan sadece iþimizi yaparak kazandýk. Bu ülkeyi geride tutmak için elinden geleni yapan köhne beyinlere, her yenilgiyi hakeme ve Türk düþmanlýðýna baðlayan kifayetsizlere, Bu baþarýnýn arkasýndaki stratejik çalýþmayý meclis araþtýrmasý haline getirmeye çalýþan herkese mesajlar her zamanki gibi açýk açýk gitti. Gitti de alýndý mý o baþka...Derken bir haber de Cannes Film festivalinden geldi. “Uzak “ müthiþ baþarýlara imza attý . Bu ne güzel bir hafta sonu olmuþtu böyle? Neden, nasýl, ya sonra sorularý ise aþaðýdaki yazýya taþýdý bu güzel olaylarý.. Televizyonun son yýllarda gösterdiðimiz sportif ve sanatsal baþarýlarda ne kadar etkin olduðunu daha evvel “Pal Secam Ýlerleme” adlý yazýmýzda altýný çizmiþtik . Bu Eurovison örneði de aslýnda o teoriye uygun düþüyor . Televizyonu seyrederek büyüyen insanlar artýk birebir yeteneklerinin dünyada ne iþe yaradýðýný ve neyin baþarý neyin baþarýsýz olduðunu görüp uygulamada çok iyi þeyler yapabiliyor. Ama oturmayan çok þeyler var özellikle kafalarda ve nereye gitmek istediðimiz ile ilgili ortak kararýmýzda... Örneðin Galatasaray’ýn UEFA þampiyonu olmasý ile birlikte atýlmasý gereken ikinci adým bunun bir tesadüf olmadýðýný kanýtlamak için en az bir iki takýmýn daha buna benzer baþarýlar elde etmesi olmalýyken biz ne yaptýk? Galatasaray’ý aþaðý çekmek için elimizden geleni yaptýk. Türk futbolunun içine çöreklenmiþ kifayetsiz muhteris tayfasý tarafýndan kotarýlan türlü karalama ve yýpratma kampanyalarýnýn sonucunda bu aðaçtaki elmalarýn düþtüðü artýk iyice aþikar ama genel etki olarak buradaki düþüþ Türk futbolunu da direkt olarak etkilemiþ ne gam.. Dünya üçüncülüðünü alýp gelen milli takýma daha yurda dönmeden baþlatýlan saldýrýlar baþka bir örnek ve de en taze örnek Pazar akþamý Beþiktaþ müthiþ bir mücadele sonucunda þampiyonluðu almýþ yýllardýr özlenen kutlamalar baþlamýþ, Beþiktaþlý mutlu, keyifli. Ýþte böyle bir anda Televizyonda bir yorumcu (!) “Beþiktaþ baþkaný isim vermeden Teknik direktörün öne çýkarýlmasýndan rahatsýz olduðunu belirtti, Teknik direktörde sessizce evine gitti Beþiktaþ’ta problem var galiba” diyor. Boyun devrilsin derler adama. Yahu býrakýn þu camia kutlamaya vakit bulsun sonra saçarsýnýz o alýþýldýk zehirlerinizi... Ýþte Süreyya Ayhan , Pýrýl pýrýl bir genç kýz , bizim gibi bir inançsýzlar ordusunun önüne geçmiþ koþuyor ve kazanýyor. Bizlere geçen yýl inanýlmaz sevinçler yaþattý. Ne oldu sonra, Antrenörü ile arasýndaki iliþki öne sürülerek rezil edilmeye baþarýlarý karalanmaya çalýþýldý. Özel hayatý seviyesiz Televizyon programlarýnda tartýþýldý, bizim de boyumuz uzadý. Basketbolcularýmýz Avrupa ikincisi olmuþ derhal ulema iþbaþýnda: “birinci olurduk lakin Hidayet havalandý, Reklamlardan para kazandýlar ondan oldu, hatta 12 dev adam þarkýsý yüzünden baþarýsýz olduk” ..Tarkan Avrupada liste baþý oldu. ” Asker Kaçaðý, vatan haini n’olcak”. Murat Günak Mercedes veya Peugeot otomobillerin tasarýmlarýnda önemli rol oynuyor “Bilgisayar çiziyor bunlar imzalýyor.. memur abi bunlar yemeyiz biz..” . Gelelim son örneðe Sertab Erener ve takýmý TRT tarafýndan bu iþi normal þartlarda son derece haklý nedenlerle yapmak istemeyen Tarkan ve Candan Erçetin ‘den sonra görevlendirilip bu iþi yapmaya “memur” edilidiði zaman, onun içinde geçerli olan bu sebeplere raðmen evet demiþ ve oturup cesaretle bir strateji kurmuþ. Son derece basit. Herkesin anlayacaðý anýnda yakalanacaðý bir melodi üzerine evrensel bir temayý uluslar arasý kabul görmüþ bir dilde yazýlacak sözlerle ve televizyon diliyle yani görsel aðýrlýklý olarak sunacaðým. Araya biri iki ticari tuzak ta atarýz olur biter. Buna itiraz yok herhalde. Eurovision yarýþmasýnýn da sizden daha çok bir þey beklemediðini de biliyorsunuz. Bu beklentilere cevap vermek yani ana strateji ve doðru uygulama. Sonucu da öncesini de biliyorsunuz. Bunu resmi olarak tartýþmaya kalkanlar , meclis araþtýrmasý isteyen vekillerimiz bile çýktý . Bunlar kime vekalet eder bilinmez ama Cumartesi akþamý Sertab ve ekibini seyrederken ben iþte benim güzel ülkemin güzel Kadýnlarý diye düþündüm -meðerse dansçý kýzlarýn üçü yabancýymýþ ..olsun varsýn. Kadýnlarýmýzý tesettür tuzaðýna düþürmek için kapý arkasýnda bekleyen zihniyet te bunlar Türk diye bize burun kývýran Avrupa ülkeleri de o grubun ve arkalarýndaki ekibin zarif ellerinden müzik eþliðinde yedikleri aðýr tokadý inþallah hep hatýrlarlar . Baþarýya mezar kazanlar da. Þimdi orada 5 dakika Türkçe dinletseydik ne olacaktý, baþýmýz göðe mi erecekti?.. Avrupalý olmak, Dünyalý olmak, Dünyanýn önde gelen ülkelerinden biri olmak istiyorsak onlarla ayný lisaný konuþup onlarýn oyunlarýný kendi kurallarýyla oynayabildiðimizi göstermektir. Yenmektir demiyorum çünkü özellikle oyunun amacý eðlenmek , vakit geçirmektir. Yýllardýr düþtüðümüz Viyana kuþatmasý psikolojisi ile bize herkesin düþman olduðu teorilerinin Uefa, Eurovision, Cannes Film Festivali ve benzeri platformlarda ardý ardýna yalanlandýðý þu aralarda bizde kendi kendimizin düþmaný olmamaya karar verip basit ama olumlu bir adým atsak ne iyi olur deðil mi?. Artýk aramýzdan çýkýp bir þeyler baþaranlarý sýraya , hizaya sokmaktan vazgeçsek, “ icat yaratma” lafýný paketleyip çöpe atsak, sanatçýyý sporcuyu kültür insanlarýný tenkit etmek yerine teþvik etsek bunlarý karalayanlarý, rating ve tiraj uðruna harcayanlarý tepkilerle uyarsak... Kýsaca çaðrý þudur: Sessizce durup baþarýlý gençlerin, insanlarýn heveslerinin , gururlarýnýn , tutkularýnýn sebebi bilinmez tepkilerle katledilmesine izin vermeyelim. Ýçimizdeki þark tembelinin kýskançlýk hislerini törpüleyip “ ne güzel yaptýn” kardeþim diye Tepki verelim. Baþarýyý alkýþlamayý , Yüceltmeyi, yeniliklere yol vermeyi, deðiþik olanýn düþman olmadýðýný bir anlatalým etrafýmýza bakalým ne olacak? Bir kere bile diðerleriyle gönülden el ele tutuþmadan bu dünyadan göçen milyonlara bir el uzatmasýný gösterelim onlar da anlasýn paylaþmanýn keyfini. Bu bizler için Avrupa birliðine deðil Evrensel deðerlere “doðru” atýlan en anlamlý adýmlardan biri olacaktýr . Ve bunu yaptýðýmýz zaman kendimizi de alkýþlayacaðýz, her fýrsatta , gönülden. Mustafa Uyal Yorum Oku / Yaz Yukarý Deniz Fenerinin Güncesi: Seyfullah Çalýþkan SAHÝBÝNDEN, DOKTORDAN, BAYANDAN - 1 Nerden baþlasam, nasýl anlatsam karar veremiyorum. Masamýn üzerinde yýrtýlmýþ kaðýtlardan kocaman bir öbek oluþtu. Onlarca kez baþlayýp sayfayý yýrtýp attým. Çorap söküðü gibi anlatýlanlarý gideceði sona taþýyan, anlatýmý alýp götüren hep ilk bir cümle vardýr. Saatlerdir onu bekliyorum. Gecikti, bir türlü gelemedi. Çok geç oldu, bu saatten sonra gelmez artýk. Daha fazla kaðýt tüketmeden, ülkemin ormanlarýna Akdeniz Çam Týrtýlý gibi musallat olmadan ufaktan kaçayým. Hayal gücümün durgun trafiðinden bir araba çevirip uykuma doðru gideyim. Araba deyince birden aklýma geldi. Bende ikinci el satýlýk araba var. Eðer alýcýysanýz konuþalým. Pazarlýkta anlaþýrýz çekinmeyin, arayýn beni... Neden mi satýyorum? Sandýðýnýz gibi deðil, vuruðu, çürüðü falan yok. Paraya da sýkýþmýþ deðilim. Laf olsun diye almýþtým. Doktordan, bayandan, sahibinden falan deðil ama kýz gibi araba. Çok binip dolaþmadým ama temizliðinde, bakýmýnda hiç kusur etmedim. Yaðmur altýnda kaldýðý günler içim parçalandý. Elimden gelse büyük bir garaj yaptýrýrdým. Hesapladým, araþtýrdým garaj yaptýrmak arabanýn parasýný geçiyordu. Elimde olmayan nedenlerden dolayý vazgeçmek zorunda kaldým. Sevgili arabamdan kapalý bir mekaný esirgediðim için sizlerin önünde özür diliyorum. Otomobil almak için mantýklý bir nedenim yoktu. Ýþime, çarþýya rahatlýkla yürüyerek gidebilecek kadar yakýn bir evde oturuyorum. Herkesin arabasý var, benim onlardan neyim eksik deyip aldým iþte. Doðru dürüst kullanmadým. Evin önünde yatmaktan yoruldu. Arabam olunca belki kýz falan tavlarým diye düþünmüþtüm. Meðer dinlediklerimin hepsi yalanmýþ. Araba bile aldým ama yine de kýzlar bana bakmadýlar. Kalabalýk caddelerde bir iki deneme yaptým. Baktým kimsenin aldýrdýðý yok. Arabaya bindirmek þöyle dursun, yüzlerini bile çevirip bakmadýlar. Arabama tek bir bayan ilgi gösterdi. O’da yetmiþ iki yaþýnda komþum Fatma Teyze. Yaþýna, baþýna bakmadan pazardan çantalarýný týka basa doldurmuþ, oflaya puflaya yokuþu çýkarken rastladým. Çok hayýr duasýný aldým kadýncaðýzýn. Bir iki sene kazadan, beladan uzak tutar beni. Muhitimden tanýdýklarým sidik yarýþýna fazlasýyla düþkündür. Sanki nispet yapar gibi benden iki ay sonra Gözde’de araba aldý. Alýrsa alsýn kardeþim bana ne? Allah kazasýz, belasýz binmek nasip eylesin. Bizimki arabayý alýr almaz telefona sarýlýp bana müjdelemese olmaz ki. Ýlle de arabayý görmeliymiþim. Görsem ne olacak ,görmesem ne? Ýþi gücü býrakýp içimden yüzüne karþý homurdanarak gittim. Arabayý sanki anlýyormuþum gibi inceliyorum. Çok güzel araba, temiz araba dedim ama yetinmedi. Bakýþlarýný üzerime dikmiþ beðenimi þaþkýnlýkla ,abartýyla ifade etmemi bekliyor. Fiyatýný falan sordum. Ýçine binip koltuðuna oturup saðýna soluna baktým. “Annen seni kadir gecesi doðurmuþ. Kýrk yýl gezip dolaþsan bu kadar güzelini bulamazdýn. Ben resmen kazýk yemiþim. Þu arabanýn teybi bile en az üç yüz milyon eder. Senden korkulur valla, resmen kelepir düþürmüþsün,“ dedim. Neþesinin yerine geldiðini görünce daha fazla yalan söylemekten de kurtulmuþ oldum. Bütün formaliteleri bitirip iþime dönmek niyetindeydim. “Hadi ben kaçtým, iþe dönmem lazým,” dedim ama söylediklerim aðzýmdan çýkar çýkmaz gidemeyeceðimi de anladým. Gözde’nin bakýþlarýndaki ifade öyle kolay kurtulamayacaðýmý, araba teranesinin süreceðini anlatýyordu. Yalvaran, acýma hissi uyandýran ses tonu ve mimiklerini en etkili haliyle üzerime saldý. “Sürücü belgem var ama ben araba kullanmayý bilmiyorum. Bana direksiyon çalýþtýrýr mýsýn?,” dedi. “ Çalýþtýramam, benim adým çýkar, seninse kýsmetin kapanýr,” diye espri yaptým. Böyle ucuz sözcük kurgularýyla Gözde’nin elinden kurtulmak o kadar kolay deðildi. Þimdi beni duygu sömürüsünün zirvesinden ustaca manevrayla yerle bir etmeye çalýþacak, “tamam çalýþtýrýrým caným, ne var bunda, elime yapýþacak deðil ya” demem için son bir kez daha saldýracaktý. Olay filmin finalindeki en hüzünlü sahnenin kurgulanmasýna gelmiþti. Yönetmenin salondan hiç kimseyi aðlatmadan çýkarmak niyetinde olmadýðýný biliyorum. Gözde’yi iyi tanýdýðým için O’na hayýr demenin zamanla keþfettiðim yollarýndan birine baþ vuruyorum. Son vuruþunu beklemeden karþý ataða geçtim. “Sana araba kullanmayý öðretmeyi istediðimi biliyorsun, yeterince usta deðilim ve çalýþma saatlerimiz seninle çok ters. Bunu hem kendine hem bana eziyetli hale getirmenin anlamý yok. Cemile Haným usta bir sürücü. Seni de sever. O’na bu gün gidip söylerim,” dedim. Gözde’nin sesi bile çýkmadý. Boynunu “küçük yaþta yetim kalmýþ zavallý,” dedirtecek, acýndýracak gibi büktü. Kýsacasý ben bu iþten yýrttým. Suçlayýcý bakýþlarýnýza aldýrmýyorum. Afrika’da açlýðý anlatan fotoðrafý çekebilmek için son nefesindeki çocuðun ölümüne seyirci kalan gazeteci ben deðilim. Belki sizin arabanýz bile yoktur. Düþüncelerinizin bir kýsmýna katýlýyorum. Evet, biraz fazla abartýyorum. Görmemiþin arabasý olmuþ, severken dikiz aynasýný koparmýþ. Seyfullah Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not: Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_111.asp Devamý var Yukarý Dost Meclisi NEREYE DOÐRU DÜÞÜNELÝM !? Biraz herþeyin dýþýna çýkýn, gözlerinizi kapatýn, ruhunuzun bedeninizden ayrýldýðýný ve sürekli olarak yükseldiðini düþünün, göðe doðru yükseliyorsunuz, önce mahallenizi sonra semtinizi daha sonra þehrinizi ve git gide bulutlara çýktýnýz artýk bir kýtayý görüyorsunuz, devam edin durmayýn sürekli yükselin dünyayý net olarak görebiliyorsunuz, bakýn yanýnýzdan bir izleme uydusu geçti iþte o hani haberleþme için kullanýlan uyduyduya hayýr o sadece bir casus uydu. Aman allahým birden aklýnýz karýþtý evet evet karýþtý nedenmi ? Çünkü siz mükemmel bir manzarayý hayranlýkla izlerken aklýnýza gelenler iðrenç þeyler; Birbirinin kuyusunu kazan insanlar, çýkarlar için satýlmýþ kalemler, ihanetler, endiþeler, ideal kavgalarý, AIPAC ler MOSSAD lar CIA ler, terör örgütleri, silinmiþ hayaller, sigara dumanýndan gözün gözü görmediði köhne yerlerde yapýlan iðrenç planlar, insanlarýn geleceðinizle oynayýþlarý, geçim derdi, gizli tarikatlar, eroin – esrar vs... vs.... bir sürü aklýnýzýn alabilceði düþünebileceðiniz ve düþünemiyeceðiniz her tür korkunç þey. Þimdi elinizi kalbinize koyun, beyniniz dursun sadece hissedin milyonlarca bedeni, milyarlarca insanýn bir birine sarýlýþ sesini duyun, çocuklarýn aðlayýþý sýrasýnda afrikadaki bir anenin çocuðunun baþýný okþayýþýna bakýn, ingilterede bir kýz düþünün deniz kenarýnda þarký söyliyerek koþuyor, çinde çekik gözlü bir nine torunlarýna masal anlatýyor, Asya steplerinde bir delikanlý delice at koþturuyor, Amerikada bir zenci ne kadar da tatlý uyuyor, tüyleriniz diken diken oluyor, Türkiye'de bir ana oturmuþ kýzýnýn düðününde mutluluk gözyaþý döküyor, Bak denizde insanlar nasýlda oynuyorlar, sinemada bir komedi filmi insanlar gülmekten yýkýlýyor, sahilde bir bardan güzel bir müzik sesi geliyor kulaðýnýza aman Allahým içiniz birden huzur doluyor, düþünmeye devam edin herþeyi hemde herþeyi, tüm iyi ve güzel þeyleri ve biraz önceki kapkara duygularý nasýl yok ettiðini izleyin. Þimdi söyleyin hangisi daha güzel!? Biz nereye doðru düþünelim!? Metin Durmaz - PAONIUWANG Yorum Oku / Yaz Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.276 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler ARMAÐAN Bunca yol çok ýþýk birikti avuçlarýmda Senin olsun Esinlen sevgi dokuyan ellerimden Bunca yýl þiirin, kardeþliðin, kavganýn Has bahçelerinde yarattým bu gerçeði Sabrým senin olsun Aþkým senin olsun Acýlarýn sütüyle büyüttüðüm umutlar Mahpushane avlularýnda boy verdi, Dolunay menekþelendi kirli kara camlarda Her görüþte vurulduðumuz ana evren Özgürlüðe boyadi saksýmdaki çiçeði Senin olsun Biz ki acýlar döneminden Ellerimizi kirletmeden geçtik Direncim senin olsun Sevgim senin olsun Þükran Kurdakul <#><#><#><#><#><#><#> CARMEN Dudaklarý ilk ýþýðý gibiydi aþkýn Lavanta kokulu odalarýn eþiðinde Kadýnlýðý gözlerine yansýyan Þarkýlar söylesin, giysilerini çýkarsýn Oynasýn kendini, nesi varsa elinde. Gülüþü ilkçaðdan, soluðu Akdeniz'den Bilinen nisanlarýn bilinmeyen yangýný Neleri ateþliyor yaþamýnýn gülünde Asmada üzüm, üzümde rengin tadý, Doðayý göðüslerinde saklýyor Carmen. Þükran Kurdakul Yukarý Kahvenin Yanýnda: Elif Þeref Artun GRÝSSÝNÝ Hep bol kalorili tatlý tarifleri verecek deðiliz ya… Bugün de “Yaz geldi, rejim yapýyoruz,” diyenleri sevindirelim. 500 g un 15 g maya 6 yemek kaþýðý sývýyað 1 yemek kaþýðý kepek unu Tuz (Dilerseniz haþhaþ, anason ya da çörekotu kullanabilirsiniz.) Önce 1 çay bardaðý ýlýk suda mayayý eritin. Ýçine bir çay bardaðý kadar un koyup azýcýk da su ilave ederek karýþtýrýn. Topak kalmasýn. Hazýrladýðýnýz mayayý ýlýk bir süre ýlýk bir yerde bekletin, kabarsýn. Normal unu ve kepek ununu karýþtýrýn, ortasýný açýn. Mayayý, 5 yemek kaþýðý sývýyaðý ve tuzunu ekleyin. Azar azar su ilave ederek hamuru yoðurun. Suyun ýlýk olmasýna dikkat edin. Dilerseniz içine haþhaþ tohumu, çörekotu gibi baharatlar koyabilirsiniz. Hamuru dört parçaya bölün. Her birini merdane ile yarým cm kalýnlýðýnda ve dikdörtgen þeklinde açýn. Keskin bir býçak kullanarak 1 cm geniþliðinde þeritler kesin ve yaylanmýþ fýrýn tepsisine dizin. Üzerlerine kalan sývýyaðý bir fýrça ile sürün. Kabarmalarý için bir saat kadar beklemeniz gerekecek. Grissinileriniz kabarýnca önceden ýsýtýlmýþ 200 derece fýrýnda 18-20 dk piþirin. Çýtýr çýtýr… Hazýrlar… Afiyet olsun… Tarifi yazdýrmak için týklayýn (Siteye yönlendirilecek, basýmý oradan gerçekleþtireceksiniz.) Yukarý Biraz Gülümseyin Duygucum Duygu'ya teyzesi 1 milyon lira verir. Küçük kýz hiçbir þey demeden parayý cebine atar. Bunun üzerine annesi müdahele eder: -"Duygucum, teyzene ne demelisin?" Duygu cevap vermez.Anne bunun üzerine ipucu vermek ister: -"Baban bana para verdiði zaman ben ona ne diyorum Duygucum?" Duygu'nun birden gözleri parlar ve teyzesine döner: -"Hepsi bu kadar mý?" <#><#><#><#><#><#><#> Allah akýl fikir versin. Ne diyelim baþka?!!... Yukarý Birlikte Oynayalým : Presented by Enishte Yeni Soru : 9 - Þu HAMAM'a bir NATIR bulmamýz gerekiyor.. :-) HAMAM - ..1.. - ..2.. - ..3.. - ..4.. - ..5.. - NATIR [email protected] Yukarý Kýraathane Panosu Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.sanalgazete.com.tr/gazete/vol08no01/s19/m01.htm 3dmax ve benzeri animasyon uygulama meraklýlarý için örnek bir çalýþma tanýtýmý. Arçelik reklamlarýnda izleyicilerle tanýþan çelik ve hayat hikayesi. ...Geçtiðimiz aylarda yayýna giren Arçelik reklamlarý televizyonlarda büyük ilgi görmektedir. Bu reklamlarda yer alan Çelik karakterinin tasarým ve uygulamasýný gerçekleþtiren anima bu çalýþmalarýnda discreet'in 3ds max ve combustion yazýlýmlarýný kullandý... http://www.haylaz.com/home/ Tamamen eðlencelik olarak hazýrlanmýþ bir web sayfasý. Mp3 arþivi, güzel sözler, resimler, komik videolar, çöpçatanlýk, þarký sözleri, forum alaný, ve tabiki chat alaný. Ciddi beklentileriniz varsa tavsiye etmiyorum. Sadece boþ vaktinizi deðerlendirebileceðiniz sayfalar... http://www.ntvmsnbc.com/news/216729.asp ...Van Gölü’ndeki sualtý kayalarýnda fotosentetik cyanobakterilerinin toplandýðý benekler bulunuyor ve bu benekler esasen karbonat globüllerini barýndýrýyor. Elektron mikroskobunda incelendiðinde, Van Gölü’ndeki karbonatlarýn ya ince uzun ya da yumurta tarzý oval þekiller aldýklarý görülüyor; “nano-cisimler” ya da “nano-bakteri” denen bu ufak yaþam formlarý Mars’ýn uydusu ALH84001’de keþfedilen yaþam formlarýnýn þekil ve büyüklük olarak týpatýp aynýsý... http://www.linux.org.tr/ Siz hala Linux kullandýramadýklarýmýzdanmýsýnýz? ..." Windows ve Linux ikilisinden vazgeçemeyenlere ayný makinada iki sistem birlikte. Baþka bir deðiþle "Winux" sistem oluþturmak için Pogo firmasý Linux ve Windows'u yanyana barýndýracak yeni bir masaüstü taasrýmý ile bu ilginç fikri hayata geçirmiþler.Temel olarak Redhat tabanlý bir Linux üstündeki vmware'dan ibaret olan sistem bir Intel tabanlý yapý üstünde çalýþýyor... Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler Mail PassView v1.0 [14k] W98/2k/XP FREE http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=106331 Þifre buluculara devam ediyoruz. Bu programý çalýþtýrdýðýnýzda Outlook, Outlook Express, Incredimail, Eudor gibi mail programlarýndaki hesaplara ait þifrelere hýzla eriþiyorsunuz. Kötü amaçlý kullaným için deðil ama unutkanlar için birebir minik bir yardýmcý program. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20030528.asp ISSN: 1303-8923 28 Mayýs 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com