2011 Yılı - 4. Sayı - Ekim - Kasım - Aralık
Transkript
2011 Yılı - 4. Sayı - Ekim - Kasım - Aralık
başyazı Otopark Sorunu ve Geleceği Görememek… Prof. Dr. Süleyman PAMPAL Genel Yayın Yönetmeni Ülkenin hızlı ve çarpık kentleşmesi sadece son derecede kötü, çirkin, depreme dayanıksız bir yapı stoku oluşturmakla kalmadı. Aynı zamanda ulaşım ve trafik altyapısı, kentleşmenin olmazsa olmazı su, kanalizasyon, gaz, atık su yapılarını da içine alan altyapı sistemleri, metro gibi ulaşım yapıları da hep ihmal edildi. Burada sorun sadece hızlı kentleşme değildir. Bizim geleceği görememizi, yani planlama yapmak konusundaki yetersizliğimizi de vurgulamak gerekecektir. Ankara oldukça genç bir kenttir. 2000’li yıllarda 350.000 nüfusa erişecek bir başkent olarak planlanmıştır, gerçek ise yanlış planlamayı ezip geçmiştir. Ankara bugün 4,5 milyonluk nüfusa ulaşmış, araç sayısı da doğal olarak artmıştır. Sonuçta yağmur suyu, kanalizasyon sistemi, yapı kalitesinin yetersizliği yanında çok önemli bir sorun olarak ulaşım – trafik problemleri de karşımıza çıkmaktadır. Metro gibi raylı toplu taşıma sistemleri zamanında ve yeterli şekilde çözümlenemediği için son derecede sınırlı araç sahipliğine rağmen trafik sorunları, kazalar, özellikle de yaya kazaları kabul edilebilir sınırların çok üzerindeki boyutlara ulaşmıştır. Sadece Ankara’da değil, aynı zamanda tüm büyük şehirlerde trafik probleminin önemli bir bileşeni olarak otopark konusu karşımıza çıkmaktadır. Yapı ruhsatları otopark konusunu çözmeden geçici bir şekilde kâğıt üzerinde çözümleniyormuş gibi yapılarak verildiğinden ve tabii ki araç sahipliği konusunda gerçekçi projeksiyonlar yapılmadan imar uygulamalarına gidildiği için bugün artık otopark alanları kalmamıştır. Cadde ve sokaklar, kaldırımlar, yaya yolları, araçlar tarafından işgal edilmiştir. Hatta araçların gideceği yolların sağlı sollu park alanı olarak kullanılmaya başlaması trafik sıkışıklığını da beraberinde getirmiştir. Daha kötüsü ise problem her geçen gün büyüyorken, çözümün bir türlü gündeme gelmiyor olmasıdır. Eskiden kent merkezi ve otopark ihtiyacı olan kesimlerde hemen birileri peyda olurdu. “Değnekçi” adı verilen bu birileri park eden araçlardan belli bir ücret alırdı. Vermek istemeyenlere de “Aracınız çizilir filan karışmayız sonra…” diyerek aba altından sopa gösterirler ve istedikleri parayı bir şekilde alırlardı. Sonra organize oldular ve “otopark mafyası” adıyla bir sektör oluştu. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentleri ve kentlerin belli semtlerini parsellediler. Derken Belediyeler bu işin rantını fark etti ve önce İstanbul Belediyesi İspark adlı bir şirket kurup caddelerin, sokakların “değnekçiliğini” kendi yapmaya ve büyük paralar kazanmaya başladı. Milyar dolarları bulan meblağlar ortaya çıktı. Bu durumu gören Ankara ve diğer şehirlerin belediyeleri de benzer şekilde otoparklar kurup işletmeye başladılar ancak sorun çözülmedi. Sadece parayı toplayan değişti. Bu belli konularda bir düzen ve düzelme sağlayabilir ancak otopark sorununu çözmez. Trafik sorunu çözülmez. Çünkü daha fazla rant için daha çok şerit park alanı olarak kullanılacaktır. Peki sorun nasıl çözülecektir? Belediyeler çok önceden yapı ruhsatı aşamalarında yapı sakinlerinden aldıkları harçlar nedeniyle zaten borçlu oldukları sakinlere otopark sorununu çözerek borçlarını öderken, aynı zamanda para da kazanabilirler. Çözümü yıllardır söylüyoruz. Semt Otoparkları… Yerel yönetimler her semte, uygun kapasitede modern, kapalı, güvenliği sağlanmış, tercihen yer altında otoparklar yaparak insanları da buralara abone yapıp sorunu çözebilirler. İstanbul Belediyesi Cihangir’de benzer bir otopark yaptı ve zaman zaman kullandığım için gayet başarılı olduğunu gözlemliyorum. Bu türden örnekler Ankara’da da hızla gündeme getirilip uygulanmalıdır. Bu uygulama sadece belediyelerin vatandaşlara borcunu ödemesini sağlamayacak, aynı zamanda trafik probleminin çözümüne de ciddi bir katkı olacaktır. Belediyeler kendi yarattıkları sorundan rant sağlamak durumunda olmamalıdır. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı SAYI 43 / YIL 9 Ekim - Kasım - Aralık / 2011 Yönetim Yeri ATESTAŞ Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş. 8 (1314). Cadde 86 (1309). Sokak No:2/1 Trafik Güvenliğinde Hollanda Uygulaması Oğuz SEHTİYANCI, Kenan KAYACI Faks: 0 312 473 04 28 [email protected] www.ankaratrafikvakfi.org Ankara Trafik Vakfı Dergisi Yayın No: 3304 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ATESTAŞ adına İmtiyaz Sahibi Mümtaz Fahri AYKIRI Genel Yayın Yönetmeni Süleyman PAMPAL Genel Koordinatör Hüseyin KILAVUZ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin BEKTAŞ Yayın Kurulu Ahmet ÇİÇEK Ahmet KUŞGÖZ Timuçin ONURSAN Zeki AYDIN Yapım/Organizasyon CAST GRAPHIC Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık Ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3 Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07(Pbx) Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com Baskı TŞOF Trafik Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Organize San. Böl. Orhan Işık Cad. No: 3 Sincan-Ankara Tel: 0312 267 08 97 - 98 Faks: 0312 267 06 93 [email protected] Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic Ajans tarafından yayınlanmaktadır. YÖNETİM YERİ (ATESTAŞ) ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar yazarların düşüncelerini kapsamaktadır. Basım Tarihi 21 Ekim 2011 ISSN 1304-4842 4 Tel:: 0 312 473 04 23 DO SY A A. Öveçler-Dikmen/Ankara Mete ORER İnşaat Yüksek Mühendisi Rmt Ltd.Şti. > > içindekiler 18 GÜNCEL Size Meydan Okuyorum! Türker ÖZKAN GÖ RÜ Ş 16 Modern Otopark Sistemi HATAY HABE R 14 Y TA HA 38 dosya Trafik Güvenliğinde Hollanda Uygulaması Oğuz SEHTİYANCI, Kenan KAYACI 4 ÖZET Trafik kazalarındaki can ve mal kayıpları, Avrupa ülkelerinin çoğunda azalma eğilimi göstermesine rağmen hâlâ yüksek seviyelerde olup ciddi ekonomik kayıplara yol açmakta ve bu duruma bağlı üretkenlik sürecini kesintiye uğratmaktadır. Trafik kazalarının yarattığı kayıplar, trafiğin ekonomi içindeki maliyetinin en büyük bölümünü oluşturmaktadır. Kazaları azaltmak için alınan önlemler ekonomi ve etkinlik temelinde şekillendirilmeli, alınacak önlemlerin başarısı etkilerinin düzeyini ölçmekle belirlenebilmelidir. En önemli hedef mevcut kaynaklarla topluma en yüksek faydayı verecek çözümlerin oluşturulması olup, birçok ülkede trafik kazalarının sıklığı, trafik güvenliğini arttırıcı önlemlerin ciddi bir ihtiyaç olduğunun göstergesidir. Trafik güvenliği önlemlerinin planlama çalışmaları, teknik ve teknik olmayan önlemler kapsaması nedeniyle karmaşık bir sürece sahiptir. Bu önlemler: • Trafik güvenliğini artırmak için teknik önlemlerin potansiyeli henüz yeterli düzeyde değildir. Son yıllarda, teknik yenilikler yol güvenliğinde sürekli bir artış sağlamışsa da aktif ve pasif güvenlik önlemleri teknik imkânlarla gelecekte daha da geliştirilebilecektir. • Aktif güvenlik seviyesi ise eğitimler sonucunda insan davranışlarının geliştirilmesi ve sürücü veya yayaların oluşturduğu bireysel trafik problemlerinin çözülmesiyle istenen düzeye getirilebilecektir. Bu nedenle, trafik güvenliği önlemleri; maliyet etkinlik, fayda / maliyet ve tedbir, ihtiyaç duyulan zamandaki etkinlik düzeyine göre sıralanarak uygulanmalıdır. 1. Giriş Her yıl gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin karayollarında çok sayıda ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı kazalar meydana gelirken, bu kazaların azaltılması için gerçekleştirilen altyapı iyileştirme faaliyelerinin maliyetleri de yüksek olmaktadır. Pek çok ülkenin ulaştırma politikasında karayolu güvenliği önemli bir yere sahip olup, ulaşım politikalarına ilişkin dokümanlarda trafik kazalarındaki ölüm ve ciddi yaralanmaların azaltılması veya ortadan kaldırılması en önemli stratejik hedefler arasında yer almaktadır. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi amacıyla yeterli ve etkin şekilde karayolu güvenlik önlemlerinin tespitine ihtiyaç duyulmaktadır. Yeterlilik değerlendirmesinin en önemli başarısı, kazalarda önemli oranda azalma sağlayan karayolu güvenlik önlemlerinin daha etkin öncelikler sıralamasında üst sıralara yerleştirilmesini sağlamasıdır. Böylece karayolu güvenlik önlemlerinin daha etkin kullanımı ile insan yaşamının korunması ve harcamaların azaltılması sağlanabilmektedir. da, İsveç, İngiltere ve Danimarka gibi ülkelerde kaza sayıları ile ölümlü kazaların azaltılmasında kullanılan yaklaşımlar başarılı sonuçlar vermiştir. Ancak ölümlü ve yaralanmalı kazalardaki bu azalma eğiliminin devam etmesini sağlamak için insan, taşıt ve altyapı arasındaki etkileşimleri esas alan daha yeni ve kapsamlı bir yaklaşımın geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır (Şekil-1). Hollanda’da bu yaklaşım “Sürdürülebilir Güvenlik” terimi ile tanımlanmaktadır. İsveç’in “Sıfır Vizyon” (trafik kazalarında ölüm ve ciddi yaralanmaların olmaması) yaklaşımı da bu tip uygulamalara örnek oluşturmaktadır. Geçen on yılda elde edilen veriler, bu proaktif yaklaşımın trafik güvenliği ve kaza sayılarında olumlu yönde bir gelişme sağladığını ortaya koymuştur. Sürdürülebilir güvenliğin amacı, mevcut koşullarda ve gelecek trafik taleplerinin oluşturacağı trafik kazalarını bugünden geleceğe etkili olarak azaltmak için ihtiyaç duyulan çalışmaların zamanında ve yerinde yapılmasını sağlamaktır. Tedavi yerine oluşmadan önce önlem almak bu yaklaşımın temel felsefesidir. Şekil-1: İnsan, Taşıt ve Altyapı Etkileşimi Yaklaşımı İnsan Organizasyon Mevzuat 2. 1. Sürdürülebilir Güvenlik Kavramı Taşıt Trafik güvenliği konusu günümüzde Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en önemli ölüm sebepleri arasında görülmekte olup, trafik güvenliği politikaları genellikle korunmasız yol kullanıcılarına özel bir önem verilmesini veya kazaların yoğun olarak gerçekleştiği kara noktalarının kaza tipleri (yol verme, aşırı hız, alkollü taşıt kullanımı vb.) dikkate alınarak analizini esas almaktadır. Bu kapsamda, Hollan- Altyapı Temelde, sürdürülebilir bir trafik güvenliği ve ulaşım sistemi kapsamında, altyapının güvenlik temelinde tasarımı ile trafik kazalarının gerçekleşme olasılığını minimuma indirerek, insan hatasının ürettiği kazalar sonucunda ciddi yaralanma Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 5 dosya ve ölümler en düşük seviyelere çekilebilmektedir. Bu yaklaşımın temelinde doğru anlaşılabilen/algılanabilen bir karayolu altyapısı ve çevresinin tesis edilmesi yer almaktadır. Kavramın odak noktası insandır. Bu sebeple sürdürülebilir ve güvenli bir trafik sistemi: • İnsan kapasitesinin sınırları olduğunu kabul ederek tasarlanmış karayolu altyapısı, • Korunmasız yol kullanıcılarını korumak ve insanın görevlerini yapabilmesini kolaylaştıran taşıtlar, • Kontrollü davranışlar gösterilmesi gereken yerler konusunda bilgilendirilmiş ve eğitilmiş bir yol kullanıcısına sahip olmayı gerektirmektedir. İnsanın korunmasızlığı ve yeteneği bu kavramın temel referanslarındandır. 6 Sürdürülebilir ve güvenli trafik sisteminin elde etmenin anahtarı, tutarlı güvenlik prensiplerinin uygun ve sistematik şekilde uygulanmasıyla elde edilecek olup, trafik güvenliğinin önemi her seviyede ele alınmalı ve kabul görmelidir. 2.2. Güvenlik Prensipleri Sürdürülebilir güvenliğin başlangıç noktası fiziki olarak algılama sınırları olan insandır. Bu sebeple trafik ve ulaşım sistemi, karayolu kullanıcılarının yetenek ve sınırlarına göre ayarlanmalıdır. Karayolu altyapısı farklı yönlerde büyük hız farkları ile hareket eden taşıtlar arasındaki hız ve kütlenin etkisiyle artan çatışmayı azaltacak şekilde tasarlanmalı, yol kullanıcısına kendisinden beklenen davranışın ne olduğu yönünde bilgi vermelidir. Bu çerçevede sürdürülebilir trafik güvenliği; güvenlik ve birbirini etkileyen ulaşım sisteminin tüm elemanlarının sistematik bir yaklaşımla ele alınmasını gerekli kılmaktadır. En genel kapsamıyla trafik kavramı; ana elamanı yol kullanıcıları olan karayolu altyapısı, taşıtlar, kanun ve yönetmeliklerden oluşan bir sistemdir. Trafik güvenliğini optimum olarak sağlamak için önerilen sürdürülebilir trafik güvenliği konsepti; altyapının şekillendirilmesinde fonksiyon, tasarım ve kullanım olarak üç temel elemanın birbiri ile uyumlu olmasını gerektirir: • Fonksiyon: Altyapısının kullanımı ile ilgili belirlenmiş hususları kapsar. • Tasarım: Fiziksel ve geometrik tasarımı ile ilgili hususları içerir. • Kullanım: Kullanım şekli ve kullanıcı davranışları ile ilgili hususları ifade eder. Bu kapsamda, karayolu ağı; ana yollar, toplayıcı yollar ve yerel yollar olarak sınıflandırılırken optimum trafik güvenliğini sağlayabilmek için aşağıda belirlenen dört temel özellik her yol sınıfı için bir gerekliliktir. • İşlevsellik: Altyapının istenmeyen şekildeki kullanımı önlenmeli, trafik, belirlenmiş tüm karayolu ağı üzerinde yayılmış olmalı ve farklı tipteki yollar tasarlandığı trafik tiplerine uygun şekilde kullanılmalıdır. • Homojenlik: Hız, sürüş yönü ve taşıtların kütleleri arasındaki yüksek farklılıkların azaltılması sağlanmalı, aynı zamanda bir karayolu kesimi veya kavşaktaki ulaşım modları arasındaki kütle ve hız farklılıkları minimuma indirilmelidir. • Tanınabilirlik: Karayolu kullanıcılarının arasındaki belirsizliğin giderilmesine çalışılmalı, mümkün olduğunca trafik akımı içindeki durumlar/olaylar tahmin edilebilir (öngörülebilir) olmalıdır. Karayolu kullanıcıları yolun geometrisi ve boyutlarını doğru şekilde algılayabilmeli/tahmin edebilmelidir. • Affedebilirlik: Trafik içindeki hataların olumsuz sonuçlarının minimize edilebilmesi için karayolu altyapısı ve çevresinde insan hatalarını tolere edebilecek düzenlemelere gidilmelidir. Bu konuda yanal serbest alanlar oldukça önem arz etmektedir. 2.3. Karayolu Fonksiyonları Kırsal ve kentsel karayollarının ve caddelerin çoğu kez tek tip trafik fonksiyonundan fazlasına sahip olması yukarıda belirlenen güvenlik prensipleri ile örtüşmemektedir. Çok fonksiyona sahip projeler birbiriyle çelişen tasarımlar ve yüksek kaza riskine sahip karayolu altyapılarının oluşmasına sebep olur. Sürdürülebilir güvenli karayolu ulaşımı kavramı fonksiyonları kombine hale getiren yaklaşım ve tasarımlar yerine tek fonksiyonlu karayolu altyapısı yaklaşımına dayanmaktadır. Bu çerçevede belirlenen karayolu tipleri kesintisiz yollar, toplayıcı yollar ve erişme yollarıdır. • Kesintisiz yollar – KY: Uzun mesafeli güzergâhlar için hızlı ve kesintisiz bir trafik akımı sağlar, uzun mesafeli ulusal/uluslararası yollar bu grupta yer alır. • Toplayıcı yollar – TY: Bölgeleri (ilçeleri) kesintisiz yollara, komşu bölgeleri birbirine (bölgesel yollara) bağlar. • Erişme yolları - EY: Evlere ve işyerlerine erişimi sağlayan yollar olup üzerinde çok miktarda yaya ve bisikletliler mevcuttur. Karayolu ağı bu üç tip yol sınıfına göre oluşturulmalıdır (Şekil-2). Karayolları doğrusal trafik akımına hizmet verirken kavşaklar trafik akımının yönsel değişimine imkân vermekte, erişme yollarında ihtiyaç duyulan kesimlerinde durma ve dönüşlere izin verilebilmektedir. Kesintisiz yollarda hemzemin kavşaklar yerine kesintisiz akımın sağlanabilmesi amacıyla farklı seviyeli kavşaklar kullanılmaktadır. Bunlara ilave olarak trafiğin erişim fonksiyonu gereği, kentsel alanlardaki erişme amaçlı cadde ve yollar yayaların evleri arasında ve çevresinde güvenli ve konforlu şekilde dolaşmalarına izin vermelidir. Bu sebeple, park etmiş taşıtlar, bisikletliler, çocuklar ve diğer yayalar aynı alanları kullanabilmelidir. Söz konusu konut alanlarındaki bu yollar, yerleşim yerine ait bir yol olduğunu kolay ve anlaşılır şekilde ifade etmeli, kentsel alanlarda 30 km/saatten ve kırsal alanlarda da 60 km/saatten daha fazla hızlara engel olunacak şekilde tasarım yapılmalıdır. Motorlu ve motorsuz taşıt trafiği arasında muhtemel çatışma olasılığı yollarda daima mevcuttur. Bu sebeple erişme yollarındaki düşük hızlar olası problemlerin ve tehlikelerin ortadan kaldırılmasına izin verdiğinden olası bir kazanın olumsuzluklarının azaltılması için önlemlerin alınması gerekir. 2.4. Karayolu Sınıflarının Anlaşılabilirliği Sürdürülebilir bir trafik sistemi içinde yol kullanıcıları, her yol sınıfından nasıl bir trafik davranışı beklendiğini bilmelidir. Her bir karayolu sınıfının tanınabilirliğinin vurgulanması öngörülebilirliği artırmaktadır. Öngörülebilirliğin istenen seviyelere ulaşmasını sağlamak için iki husus önemlidir: 1. Karayolu sınıfı birkaç karayolu elemanı ile yol kullanıcıları tarafından tanınabilmelidir. 2. Eğitim ve tecrübeye dayalı olarak yol kullanıcıları, karayolu sınıflarının olası trafik durumlarını bilmelidir. Bu yaklaşımın amacı, sürücülerin yol sınıfına ait iş yükünü (veya zihinsel aktivitesini) en aza indirmektir. Bu durum sürüş performansı üzerinde olumlu bir etki göstermektedir. Tasarım özelliklerinin küçük bir kümesi altyapının tanınabilirliği ve trafik durumlarının öngörülebilirliğini sağlamalıdır (Tablo-1). Bunlar arasında en önemli olanlar boyuna yol elemanları olup bunlardan bazıları şunlardır: • Boyuna karayolu işaretlemeleri, • Sürüş yönlerinin ayrılması, • Kaplama tipi, • Taşıt arıza alanlarının varlığı (otoyollardaki acil durum şeritleri) ve yanal serbest alanlar, • Yol sınıfını açık şekilde yansıtan kavşak türleri Tablo 1: Şehirler Arası Karayolu Sınıflarının Temel Özellikleri Özellikler Kesintisiz yol Toplayıcı yol Erişme yolu Hız sınırı 100-120 km/saat 80 km/saat 60 km/saat Boyuna kenar işaretlemesi Sürekli Noktalı Yok Enkesit 2x1, 2x2 veya daha fazla 2x2 veya 1x2 1x1 (her iki yöndeki trafiğe de hizmet veren küçük ve bölünmemiş bir şerit) İlerleyen trafik Fiziki ayırıcı Görsel ayırıcı Ayırıcı yok Acil durum önlemleri Acil durum şeridi Yarı kaplamalı banket Sınır Yanal serbest alan Geniş (8-13 m.) Orta (4,5-6 m.) Dar (1,5-2,5 m.) Düşük hızlı trafik Ayrılmış Tercihen ayrılmış Karışık Kavşak Farklı seviyeli Hemzemin (öncelik işaretlemelerle belirtilir) Hemzemin Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 7 dosya Şekil-2: Karayolu Sınıfları Kesintisiz yol, otoyol Kesintisiz yol, ekspres yol Toplayıcı yol, bölünmüş Toplayıcı yol, 2x1 8 Erişme yolu Çevre ve tasarımın etkisi sürücü beklentilerinde oldukça önemlidir. Hollanda karayolları yetkilileri tarafından yapılan araştırmalarda karayollarının geometrik özellikleri ile fonksiyonları arasında Tablo-1’de görülen değerler belirlenmiştir. Şekil-2’de fonksiyonlarına göre üç tip karayoluna ait örnek uygulamalar verilmektedir. 2.5. Ağın Sınıflandırılması Ülkelerin mevcut karayolu ağı geçmişte yapısal olarak Erişme yolu (bisiklet yolu içeren) kısmi gelişmeler geçirmiştir. Geniş bir şehir meydana getirmek için birleştirilmiş köyler ve köyler arasındaki yollar daha önceki orijinal fonksiyonlarını kaybetmeksizin yeni şehrin kentsel alanının bir parçası haline gelmektedir. Bu tip bir gelişme, yollar arasında fonksiyon, tasarım ve kullanım konusunda uyumsuzluğa yol açabilmekte ve pratikte sık karşılaşılmaktadır. Mevcut karayolu ağının bütçe yetersizlikleri içinde sürdürülebilir güvenli bir karayolu ağına dönüştürülmesi karayolu yönetimi açısından en önemli güçlükler arasındadır. Yeni yollar projelendirilmesi, mevcut yolların iyileştirilmesi aşamalarında trafik güvenliği; arazi kullanımı, karayolunun fonksiyonu, trafik akımının ihtiyaç duyduğu kapasite, çevre ve finansman yöntemi önemli bir yere sahiptir. “Karayolu sınıflandırması” ile her bir yola belirli bir fonksiyon verilerek değerlendirmeye alınan konular arasında optimum bir dengeleme sağlamak hedeflenmektedir. Karayolu ağının genel bir resmi elde edildikten sonra her yol için yapılan seçimler pratikte ulaştırma planları ve karayolu tasarımlarına dönüştürülebilir. Yolların ve caddelerin fonksiyonel gerekliliklerini karşılamak için (kendini ifade eden yollar) ona uygun şekilde tasarlanması önemlidir. Birbiriyle etkileşimli geniş bir alanı kapsayan üç kategorinin de bir arada gösterildiği tipik bir karayolu ağı Şekil-3’te sunulmaktadır. Burada önemli olan kesintisiz yolların ancak kendi eşdeğeri veya toplayıcı bir yola bağlanabilirken kesinlikle erişme yoluna bağlanamamasıdır. Şekil-3: Sürdürülebilir Güvenlik Yaklaşımına göre Karayolu Ağının Sınıflandırılması 9 Kesintisiz yollar Köprülü kavşaklar Toplayıcı yollar Farklı seviyeli kavşaklar Erişim yolları MDK veya öncelikli kavşaklar a r e Q u i c k T i m e ™ a n d d e c o m p r e s s o r n e e d e d t o s e e a t h i s p i c t u r e . Öncelikli kavşak veya MDK 2.6. Karayolu Kesimleri ve Kavşaklar Sürdürülebilir trafik güvenliği ve ağ sınıflandırması yaklaşımında karayolunun yanında kavşaklar için de belirlenmiş trafik akım fonksiyonları mevcuttur (Tablo-2). Ana yollar veya KY’ler (otoyollar ve ekspres yollar) akım öncelikli bir fonksiyon üstlenmiş olup, bu yollara ait karayolu kesimleri ve bu kesimleri birleştiren kavşaklar hızlı ve uzun mesafeli trafik akımlarına uygun şekilde tasarlanmalıdır. KY’ler üzerindeki kavşaklar trafik akımının performansını artırmak ve farklı seyahat yönlerindeki çatışmaları ortadan kaldırmak için tercihen farklı seviyeli olmalıdır. İki KY’nin kesişim noktasında her bir kavşak kolunda kesintisiz akımların olduğu kavşaklar daha uygundur. Tablo 2: Karayolu Sınıflarına göre Karayolu Kesimleri ve Kavşakların Amacı Karayolu türü Karayolu elemanı Karayolu kesimi Kavşak Kesintisiz yollar Trafik akımı Trafik akımı Toplayıcı yollar Trafik akımı Yön değiştirme Yön değiştirme Yön değiştirme Erişme yolları Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı dosya TY kesimleri öncelikli olarak güvenli bir trafik akımına uygun olarak bisikletliler ve tercihen düşük hızlı motorlu taşıt trafiği (tarımsal trafik) mevcut trafikten ayrılacak şekilde tasarlanmalıdır. Ancak TY’ler üzerindeki kavşaklar öncelikle akım fonksiyonuna sahip olmayıp sadece farklı yönlerdeki akımın yön değiştirmesi işlevini üstlenir. Bu kapsamda hemzemin kavşaklardaki çatışma noktaları sebebiyle yaklaşımlardaki işletme hızlarının 50 km/saati aşmaması gerekir. EY’lerde yayalar, bisikletliler ve motorlu taşıtların ayrıştırılmasına gerek olmayıp, düşük hızlarda tüm karayolu kullanıcıları aynı platformu paylaşır. EY’lerde karayolu kesimleri ile kavşaklar yer ve yön değiştirme fonksiyonlarını üstlenmiştir. Karayolu ağındaki bir kavşağın fonksiyonu onun şekli ve tipi ile belirlenebilir. Yol sınıfı ve yerel koşullara göre kavşak tipinin farklı seçenekleri vardır. 3. Trafik Güvenliği Önlemlerinin Etkileri Fonksiyonel sınıflandırmaya uygun bir sürdürülebilir güvenlik kavramına göre şekillendirilmiş karayolu ağının etkinliği, alınan önlemlerin doğruluğu anlaşılır ve basit yöntemlerle değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu tip önlemlerin etkinliğinin kanıtlanması ile sınırlı kaynakların maksimum verimle kullanılması trafik güvenliği yönünde sağlanacak başarılar yaralanmalı ve maddi hasarlı kazaların önlenmesine ve çok sayıda insan yaşamının kurtarılmasına imkân verecektir. Tablo-3’te karayolu ve karayolu elemanları üzerinde yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların sonuçları üzerinde değerlendirmeler mevcuttur. Bu çalışmalardan elde edilen verilere göre en fazla çalışma karayolu aydınlatması ve enkesit iyileştirme konusunda mevcut iken yol boyu dinlenme ve servis alanlarındaki kaza sayıları konusunda etkileri değerlendirebilecek bir çalışma bulunmamaktadır. Otoyollar Çevre yolları 13 Sonuçların güncelleme tarihi İstatistiksel ağırlık Önlem Elde Edilen Sonuç Tablo 3: Karayolu ve Elemanlarında Trafik Kazalarına Yönelik Araştırma Örneklem Sayıları Örneklem Adedi 10 Trafik güvenliği önlemlerinin; uygulanma amacı ve şekli, trafik kazaları, mobilite ve çevre, maliyet ve ekonomik değerlendirmesine yönelik olarak Avrupa Birliği ülkeleri, Kuzey Avrupa ve ABD’de yapılan çok miktarda bilimsel çalışma mevcuttur. Aşağıda bu çalışmalardan elde edilen bulgular tablolar halinde özetlenmektedir. 55 15.463 1997 8 73 2.271 2001 Kavşak kanalize 39 210 7.531 2007 Modern dönel kavşaklar 39 141 7.692 2009 Kavşak düzenlemeleri 11 56 2.618 2008 9 79 1.929 1997 Farklı seviyeli kavşaklar 20 150 24.751 2006 Kara nokta iyileştirmeleri 53 341 55.757 2009 Enkesit iyileştirmeleri 66 908 168.093 2007 6 61 19.643 1997 Yol boyu ve görüş açısı düzenlemeleri 27 790 30.024 2007 Yol iyileştirmeleri 11 93 6.484 2008 Otokorkuluk ve kaza yastıkları 38 250 27.668 2001 Hayvana çarpma kazaları 25 59 838 2008 Yatay kurp düzenlemeleri 12 41 1.037 2007 Yol aydınlatmaları 70 503 163.306 2007 0 0 - 1997 4 kollu kavşakların saptırmalı (T) kavşaklara dönüştürülmesi Yol boyu düzenlemeleri Yol boyu dinlenme ve servis alanları 3.1. Güvenlik Önlemlerinin Kazalar Üzerinde Etkileri Kaza sayılarını azaltmak için uygulanan bazı önlemler otoyollar, bypass yolları farklı seviyeli kavşaklar, kavşaklarda kanalize çalışmaları, modern dönel kavşaklar (MDK), yol boyu düzenlemeleri, otokorkuluklar ve çarpma yastıkları, hayvan kazası önlemleri ve karayolu aydınlatmasıdır. Otokorkuluk ve çarpışma yastıkları, yaralanmalı kazaların azaltılmasında etkiliyken maddi hasarlı kaza sayısında çoğu zaman beklenen etkiyi göstermez. Aynı zamanda aliyman ve enkesit iyileştirmeleri kazaları azaltmaktadır. Kavşaklardaki bazı kanalize çözümleri kaza sayısını azaltırken bazı tipler için bu durum geçerli değildir. MDK’lar yaralanmalı kaza sayılarında etkin bir çözümken maddi hasarlı kazalarda zaman zaman artışa neden olabilmektedir. Karayolu enkesiti ve yol aliymanının geliştirilmesi kazaları azaltabilmekle birlikte bu durum yolun standardı, geometrik özellikler, trafik düzeyi ve kompozisyon ve hızla ilişkili oldukça karmaşık bir yapıdır. Bu sebeple kazalar ve yolun geometrik özellikleri arasında basit bir ilişki kurmak oldukça zordur. Ancak geometrik özelliklerin kombinasyonu kazalar için oldukça önemli parametrelerdir. Biyolojik ve ekolojik faktörler trafik güvenliği önlemlerinin projelendirilmesinde dikkate alındığı zaman hayvan kazalarını azaltmak için bazı önlemler geliştirilebilmektedir. 3.2. Güvenlik Önlemlerinin Mobilite Üzerindeki Etkileri Mobilite (hareketlilik) bir yol kesiminin kapasite sınırları içinde ortalama hız açısından trafik akımının kalitesini ifade etmektedir. Yeni yapılan yollar, resmi tatil günlerindeki trafiğin teşvik edilmesi mobilitede bir artış olarak kabul edilebilir. Mobilite bisiklet yolları için, yürüme ve bisiklet kullanımının artışı, yeni yollar için daha fazla trafiği ifade etmektedir. Ancak, bu tür etkiler küçük şehirlerin çevresindeki bypass yollar için önemli oranda değişkenlik gösterebilir. Çoğu önlemin trafik hacmi üzerindeki etkisi muhtemelen çok azdır ya da hiç yoktur. Bazı önlemler için de etkiler bilinmemektedir. Çoğu önlem taşıt hızlarını artırırken MDK’larda genellikle hızlar düşmektedir. Buna rağmen bir MDK’daki toplam geçiş süresi çoğu zaman bir sinyalize kavşaktan daha kısadır. Hayvan kazaları için alınan bazı önlemler hızı azaltmayı amaçlar. Ancak tüm önlemler hız azaltma konusunda başarılı değildir. Bazı önlemlerin taşıt hızları üzerindeki etkisi bilinmemekte ise de çoğu durumda bu tip önlemlerin taşıt hızlarında artış oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu duruma örnek olarak bisiklet şeritleri ve yol kenarında yapılan düzenlemeler söylenebilir. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 11 dosya Tablo 4: Karayollarında Geometrik İyileştirmelerin Mobilite Üzerindeki Etkileri Mobilitenin durumu Önlem 12 Trafik hacmi Hız Otoyollar Artış gösterir Artış gösterir Çevre yolları Artış gösterir Artış gösterir Kavşak kanalize Etkisi yoktur Artış gösterir Modern dönel kavşaklar Etkisi yoktur Artış gösterir Kavşak düzenlemeleri Etkisi yoktur Bilinmiyor 4 kollu kavşakların saptırmalı T kavşaklara dönüştürülmesi Bilinmiyor Bilinmiyor Farklı seviyeli kavşaklar Bilinmiyor Artış gösterir Kara nokta iyileştirmeleri Bilinmiyor Bilinmiyor Enkesit iyileştirmeleri Bilinmiyor / Artış gösterir Artış gösterir Yol boyu düzenlemeleri Bilinmiyor Bilinmiyor Yol boyu ve görüş açısı düzenlemeleri Bilinmiyor Artış gösterir Yol iyileştirmeler Bilinmiyor Artış gösterir Otokorkuluk ve kaza yastıkları Bilinmiyor Bilinmiyor Hayvana çarpma kazaları Bilinmiyor Bilinmiyor / Azalma gösterir Yatay kurp düzenlemeleri Bilinmiyor Artış gösterir Yol aydınlatmaları Bilinmiyor Artış gösterir Yol boyu dinlenme ve servis alanları Bilinmiyor Bilinmiyor 3.3. Önlemlerin Yapım Maliyetleri Tablo 5’te gösterilen maliyetler ortalama değerler olup proje bazında yapılacak önlemin maliyeti buradaki değerlerden farklılık gösterebilmektedir. Otokorkuluklar ve yol aydınlatması maliyetleri, işletme ve bakım maliyetlerini de içerirken diğer önlemler sadece yapım maliyetlerini kapsamaktadır. Tablo 5: Önlemlerin Ortalama Yapım Maliyetleri Önlem Birim Ortalama maliyet (milyon TL) 6,50 5,50 Otoyollar Bypass yolları km km Kavşaklarda kanalize noktasal 0,28 Modern dönel kavşaklar adet 1,18 Kavşaklarda yapılan düzenlemeler adet 1,10 4 kollu kavşakların saptırmalı T kavşaklara dönüştürülmesi adet 1,10 Farklı seviyeli kavşaklar Kara nokta iyileştirmeleri Enkesit iyileştirmeleri adet noktasal km Yol kenarı düzenlemeleri Yol kenarı ve görüş düzenlemeleri Yollardaki iyileştirmeler km km Otokorkuluk ve kaza yastıkları km 0,19 Karayolunda hayvana çarpma kazaları km 0,27 Yatay kurp düzenlemeleri - Yol aydınlatmaları km 0,83 Yol kenarı dinlenme ve servis alanları noktasal 0,14 11,11 0,55 0,10 1,11 - 3.4. Önlemlerin Fayda / Maliyet Oranları Tablo-6 önlemlerin fayda maliyet değerlendirme sonuçlarını göstermektedir. Önlemlerin fayda - maliyet oranları önemli derecede farklılık göstermektedir. Maliyet etkin olarak bulunan önlemler; çevre yolları, kavşak kanalize uygulamaları, MDK’lar, farklı seviyeli kavşaklar, otokorkuluklar, kurp iyileştirmeleri ve karayolu aydınlatmasıdır. Bu önlemlerin maliyet - fayda oranları trafik hacmi, kaza sayısı ve şiddetine bağlıdır. Önlemlerin maliyeti, farklı yol tipi ve arazi durumuna göre değişim gösterir. Bu sebeple, her zaman iki önlem arasında doğrudan bir karşılaştırma yapılamaz. Örnek olarak, bir MDK yapımı için kavşak kanalize işleminden daha fazla bir alana ihtiyaç duyulur. Ancak MDK gerek kapasite gerekse kazaların azaltılması konusunda oldukça etkili bir çözümdür. Bazı önlemler için fayda – maliyet oranları bilinmemektedir. Önlemlerin fayda ve maliyetleri büyük oranda trafik hacmi, tipi ve önlemin tasarımına bağlıdır. Bu sebeple, maliyet fayda oranları bazı uyarılarla birlikte kullanılmalıdır. Tablo 6: Bazı Önlemlerin Fayda / Maliyet Oranları Önlem Fayda / Maliyet Oranı Otoyollar (seyrek nüfuslu alanlar) 0,25 Bypass yolları (yoğun nüfuslu) 1,1 Kavşaklarda kanalize 2,5-3,0 Modern dönel kavşaklar 1,8-2,2 Kavşaklarda yapılan düzenlemeler 4 kollu kavşakların saptırmalı T kavşaklara dönüştürülmesi Farklı seviyeli kavşaklar Kara nokta iyileştirmeleri 0,2-2,1 2,2 1,1-5,7 Enkesit iyileştirmeleri - Yol kenarı düzenlemeleri - Yol kenarı ve görüş düzenlemeleri - Yollardaki iyileştirmeler 0,5 Otokorkuluk ve kaza yastıkları 2,0 Hayvanlara çarpma kazaları 13 - 1,0-5,6 Yatay kurp düzenlemeleri Yol aydınlatmaları Yol kenarı dinlenme ve servis alanları 0,27-4,01 - 4. Sonuç ve Öneriler Son yıllarda pek çok ülkede karayolu trafik güvenliği sorunlarına çözüm olarak önerilen başarı sağlamış önlemler, kapasite, güvenlik ve maliyet açısından üzerinde düşünülmesi gereken çalışmalardır. Her ülkenin coğrafi özellikler, sosyokültürel yapısı farklı özellikler içermekte, çoğu zaman başarı sağlamış uygulamalar değişik ortamlarda aynı etkileri gösteremeyebilmektedir. Birleşmiş Milletler’in Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile beraber başlattığı “Karayolu Güvenliğinde Eylem On Yılı, 20112020”de de belirtildiği gibi karayollarını daha güvenli hale getirebilmek için küresel bir iş birliğine ihtiyaç vardır. Bu nedenle, üniversiteler, karayolu teşkilatları, medya, sivil toplum kuruluşları, polis, sağlık ve eğitim birimleri gibi disiplinler arası bir kavram olması nedeniyle karayolu trafik güvenliğinde her ülkede kurumlar arası bir iş birliğine ve koordinasyona ihtiyaç vardır. Kaynaklar 1. Elvik, Rune; Hoye, Alena; Vaa, Truls; Sorensen Michael (2009), The Handbook of Road Safety Measures, 2. Edition. 2. Overkamp, D. P; Wijk, W. van der; (Haziran, 2009), “Roundabouts – Application and Design, Dutch Ministry of Transport”, Public Works and Water Management, Partners for Roads. 3. AASHTO, Highway Safety Manual, 1. Edition, (2010). Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı haber Modern Otopark Sistemi 14 Ankara’da son yıllarda araç sayısının artmasına paralel olarak otopark konusunda da ciddi problemler kendini göstermeye başladı. Sokaklara ve izinsiz yerlere park edilmesi sonucunda zarar gören ya da çekilme tehlikesi yaşayan araçlarda artış görüldü. Ankara Trafik Vakfı bu durumun önüne geçmek amacıyla çalışmalarını başlattı. 15 Ankara Büyükşehir Belediyesi UKOME kararıyla bazı cadde ve sokakların ücretli otopark haline getirilmesinden sonra bu cadde ve sokaklardan Armutlu Sokak, Beşik Sokak, Telgraf Sokak ve Valilik karşısındaki boş arsayı kapsayan Hükümet Caddesi ve Civarı Otoparkı ile Türkocağı Sokak Otoparkı Ankara Trafik Vakfının şirketi ATESTAŞ tarafından kiralanmak sureti ile işletilmeye başlandı. Otoparkların çevresinde güvenlik amacıyla çeşitli düzenlemeler de yapıldı. Bu cadde ve sokaklar levhalarla bilgilendirildi. 24 saat kayıtta olan kamera sistemi kuruldu. Ankara’da ilk defa el terminali cihazları ile eğitimini almış özel kıyafetli görevliler tarafından uygulama başlatıldı. El terminalleri sayesinde aracın otoparka giriş-çıkış saatleri, plaka bilgileri fiş üzerinde gösterilmektedir. 15 dakika ve daha az süreyle park eden araçlardan ücret talep edilmemektedir. Bu durumun belirlenebilmesi için park eden araca mutlaka fiş verilmekte ve vatandaşın güveni sağlanmaktadır. Ayrıca otoparka giren araçlar sigorta ile güvence altına alınmaktadır. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı görüş Size Meydan Okuyorum! Türker ÖZKAN 16 Ey İnsanlar! Size meydan okuyorum! Açıkça, pervasızca, men! “Asla izin vermeyiz!” falan tafralarınızla. Bilirim sizi! korkusuzca ve acımasızca meydan okuyorum... Aslında, Birazdan kabaran damarınız sakinleşir ve hemen uysal- uzun süredir başta asla izin vermeyeceğini düşündüğüm laşırsınız! Nereden mi biliyorum? Çünkü ben, hâlihazırda ama sonra pek de umurunuzda olmadığını aklım almaz yeryüzünde her gün yaklaşık ortalama üç bin beş yüz kişi- bir şekilde fark ettiğim öyle şeyler yapıyorum ki! Şimdi, yi zaten öldürüyorum... Her yaştan, her inançtan, her sınıf- sadece bunların verdiği cesaretle size yeryüzünün her bir tan, her milletten, her renkten, her cinsten ve her birinizin köşesinde ve zaman diliminde açıkça, pervasızca, korku- tanıdığı ve tanımadığı herkesten... Açıkça, pervasızca, kor- suzca ve acımasızca meydan okuyorum... Ve bu meydan okumamla birlikte yapmaya devam edeceklerimi şimdi ve ilk defa benden dinlemenizi istiyorum! İlk defa gözünüzün, yüreğinizin, zihninizin ve vicdanınızın en derinlerine seslenerek yaşayacağım büyük hazla bunu yapmak istiyorum! Kulağınızı açıp beni iyi dinleyin! kusuzca ve acımasızca öldürüyorum ve öldüreceğim... Şaşırmayın canım! Dedim ya başta böyle bir şeye cüret edene insanoğlunun asla tahammül edip izin vermeyeceğini düşünerek kendi varlığımın çok kısa bir sürede sonlanacağını düşündüm! Ama öyle olmadı! Yavaş yavaş, sızı sızı, her an ve sürekli bir şekilde açıkça, pervasızca, kor- Yeryüzünde her gün ortalama 3500 kişiyi öldüreceğim! kusuzca ve acımasızca öldürünce bir bir, meğerse insan Yok yok yanlış anlamadınız! Tam üç bin beş yüz kişi... Ve kabulleniyormuş! “Normal saymaya” başlıyormuş en bar- evet öldüreceğim diyorum! Durun, celallenmeyin öyle he- barca ve katlanılmaz şeyleri... Baksana; dünyada her gün aranızdan 100.000 tanesini (evet yüz bin kişiyi) hafif veya ağır olmak üzere yaralıyorum mesela! Keyfime göre bunların 10.000 veya 15.000 tanesinin yaşamlarının geri kalanını kalıcı fiziksel ya da psikolojik izlerle geçirmesini sağlıyorum ki şanım daha da yürüsün! Ayrıca, epey maddi kayıp da yapıyorum ki sizlere ‘tamir edecek görünür şeyler’ bırakarak asıl yukarıda bahsettiğim gözlere, yüreklere, zihinlere ve vicdanlara dokunacak tedaviye ve önleme muhtaç unsurlar ‘görünmez, bilinmez, konuşulmaz, paylaşılmaz ve fark edilmez’ olsun... Olsun ki hükümranlığım ve sözde çaresizliğiniz her daim olsun... İnanın bu sistemin ve yapının böyle çalışıp çalışmadığını oldukça fazla sayıda denemede test ettim ve beni hiç yanıltmadı! Saydıklarım (ki saymadıklarım da hiç az değil!) bana bile çok sıra dışı ve kabul edilemez gelse de sizlere o kadar ‘normal’ geliyor demek ki ‘gizlice’, ‘çaktırmadan’ ve ‘hissettirmeden’ yaptıklarımı açıkça, pervasızca, korkusuzca ve acımasızca meydan okuyarak yapmaya karar verdim. Ben bilinmek istiyorum, şan ve şöhret istiyorum ve beni engelleyecek yürekleri en azından şimdilik ortada göremediğim için daha da yayılmak istiyorum. İnsanlığın boyun eğdiğini ve karşımda ezildiğini görmek istiyorum! Bunun için de her şeyi yapıyorum ve inanın yapmaya devam edeceğim! dum ki; dünyada her türlü konum, makam ve durumda olan tüm insanlar bir araya gelmedikçe ve en başta her bir birey kendi davranışlarını beni ortadan kaldıracak şekilde düzenlemedikçe ve bunu temel bir medeniyet ve kültür unsuru haline getirmedikçe bu olup bitenleri ve beni keyiflendiren olayları engellemelerine imkân yok... Zaten baksana etrafına her konuda söyleyecek bir şeyleri olanlar, yapacakları olduğunu iddia edenler yani sizler! Siz insancıklar, her fırsatta ortalara atılırken söz konusu olan ben ve yaptıklarım olduğunda ortalarda gözük(e)meyen siz insancıklar! Tabiatı, mahlûkatı, dünyayı aklıyla titretenler aslında karşımda tir tir titreyen sizler! Belki de gerçeklerden kaçmak için, söylediklerimi abartılı bulmaya başladın bile zihninde! İnanın bana verdiğiniz fırsatlar o kadar çok ki abartılacak bir şey yok! Her gün yaşadıklarınız ve maruz kaldıklarınız bunlar! Sadece benim bile daha söyleyemediklerim vardır o kadar! Ne kadar acıklı ne kadar ironik! Ben, aslında sizlerin kendi ürünü aslında kaderim sizlerin kendi davranışlarında, hislerinde ve kararlarında kısacası sizin ellerinde bir aciz yapı... Adımı hâlâ söylemedim değil mi? Haklısınız merak etmekte! “Dünyada bu anlattıklarımı yapan ve hâlâ barınmaya, var Kundaktaki bebekleri, çocukları, kızları, kadınları, yaşlıları, fakirleri, zenginleri, çiftçileri, işçileri, anaları, babaları, torunları, eşleri, sevgilileri, bu işlerin en başında beni durduracağını düşündüğüm liderleri, politikacıları, ulusal veya uluslararası tüm karar vericileri, uygulayıcıları ve nicelerini tüm hayallerini, umutlarını, arzularını, özlemlerini ve her türlü isteklerini gerçekleştirmelerine fırsat vermeden aldım yaşamdan ve almaya devam edeceğim... Açıkça, pervasızca, korkusuzca ve acımasızca... Ama ey insanlar sizler yine de; “Trafik kazası zaten olmaz, trafik kazası olsa da zaten benim başıma gelmez, trafik kazası olsa ve benim başıma gelse de bana zaten bir şey olmaz.” şeklinde düşünmeye devam ediniz. Bu şekilde düşünmeye devam ediniz ki kendi ellerinizle kurduğunuz bu çark bu şekilde dönmeye devam etsin! Hatta hak ve adaleti, nizamı ve düzeni, yaşaması ve yaşatması ile bilinen milletler ve ülkeler de buna hizmet etsin. Yoksa örneğin Türkiye’de her gün ortalama 15–20 kişiyi nasıl öldüreceğim? Ortalama 200– 250 kişiyi nasıl hafif veya ağır olmak üzere yaralayacağım? Keyfime göre bunların 15–20 tanesinin yaşamlarının geri kalanını kalıcı fiziksel ya da psikolojik izlerle geçirmesini nasıl sağlayacağım? olmaya ve yaşamaya devam eden bir şey olabilir mi?” diye Açıkçası bu çarka güvenim tam! Artık o kadar emin ol- kusuzca ve acımasızca “Size meydan okuyorum!...” düşünmeye! Haklısınız da adımı söyleyince her daim var olduğumu ve umuyorum bu isteklerim doğrultusunda var olacağımı her an yaşamınızda ve yaşamınıza bir anlık hata, ihlal veya ihmal ile son vermeye hazır olduğumu ve olacağımı... Ben kim miyim? Ben Trafik... Evet, size bu kadar yakın ve aynı zamanda çok uzak olan Trafik... Tek farkım şimdi daha bilinmek istiyorum, namım şanım yürüsün istiyorum, gözünüzün, yüreğinizin, zihninizin ve vicdanınızın en derinlerine haykırıyorum! Birinize, değil hepinize meydan okuyorum! Sizler böyle davranmaya devam ettikçe sizi öldüreceğim, yaralayacağım, yıkacağım diyerek meydan okuyorum... “Beni durduracak yok mu?” diyerek meydan okuyorum... “Var mı yüreği yeten? Var mı karşıma çıkabilen? Vicdanı, kalbi, zihni ve insanlığı olan var mı? Nerdesiniz? Ey İnsanlar!” diyerek; gözünüzün, yüreğinizin, zihninizin ve vicdanınızın en derinlerine seslenerek açıkça, pervasızca, kor- Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 17 güncel Ulaşım Bir Hizmettir Mete ORER İnşaat Yüksek Mühendisi Rmt Ltd. Şti. Giriş Ulaşım konusunda bir çalışma yapılırken akıldan çıkarılmaması gereken ilk kavram “ulaşım” olmalıdır. Ancak gelişen olaylara bakınca buna dikkat edilmediği gözlenmektedir. Bu nedenle ayrıntılı bir çalışmaya başlanırken ulaştırmadan genel olarak söz açmak gerekmektedir. 18 yapılmasındadır ve ileride göreceğimiz az sayıdaki hallerin dışında, sunumu istem biçimlendirmektedir. Gitmek istediği yere bugün gitmek isteyen bir kişiye yarın hareket edecek taşıtta yer önermek istemi ortadan kaldırabilir. İşine sabah gitmek isteyen bir kişiye, işe başlama saatinde taşıt sağlanmaz ise hizmet verilemez. Hızlılık ulaşımın diğer bir özelliğidir. Ulaşım sistemine aktarılan, yani ambara teslim edilen Ulaşım, kişilere ve eşyaya yer ve zaman yararı sağlamaktır. veya taşıta yüklenen eşyadan yararlanılamaz, ekonomik de- Eğer kişiler ve eşya hiç yer değiştirmeden gereksinimlerini ğeri sanal hale dönüşür. Özellikle küçük sermaye ile çalışan karşılayıp işlevlerini yerine getirebilselerdi ulaşım hizmeti işyerlerinde satın alınan veya sipariş edilen eşyanın istenilen de gerekli olmayacaktı. Ancak sadece insanlarda değil hay- zamanda istenilen yerde bulunmasının sağlanması bu ne- vanlarda bile taşıma bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. İl- denle hayati önem kazanmaktadır. Büyük işletmelerde ise kel insanlar toplama/avlama sürecinden itibaren besin sağ- bunun önemi gecikmelerin üretim maliyetine hemen yan- lamak ve güvenlik amacıyla yer değiştirmeye başlamışlardır. sımasıyla görülmektedir. Gereksiz yere hammadde depola- Eşyanın yer değiştirmesi ise ilk ulaşım sorunu olarak ortaya yan bir fabrikanın üretim maliyeti, elinde yeteri kadar ham- çıkmış ve insan zekâsı çok uzun senelerden beri buna çö- madde bulunduran fabrikaya göre doğal olarak daha fazla zümler aramaya başlamıştır. En özgün çözümlerden biri or- olacaktır. Ulaşım desteği denilen bu özellik yüzyılımızda ula- manda fil avlayan pigmelerde gözlenmektedir. Filin orman şımın temel öğelerinden biri olarak kendini göstermektedir. içinde taşınamadığını gören bu insanlar köylerini avlanmış Bu gelişmeden ötürü hızın önemi de ortaya çıkmaktadır. filin yanına getirmektedirler. Bu çözüm yüzyılımızda dolaylı Ancak hızın güvenlik içinde sağlanması esastır. Aksi halde, bir şekilde yaygın olarak kullanılmaktadır. İşini, iletişim tek- yani güvenlilik sağlanamayınca taşıma kesileceğinden veya nolojisi ile evden erişilebilir hale getiren pek çok kişi işyerine gecikeceğinden beklenen yarar sağlanamaz. Çevre; önemi gitmeden konutlardan hizmet verebilmektedir. üzerinde konuşulmaması gereken bir etmendir ve çevreyi Ulaşım Tanımından da anlaşıldığı gibi ulaşım bir hizmettir. Başka bir deyimle depolanamaz, sunulduğu yerde ve zamanda bir değeri vardır. Kullanılmaz veya kullanılamaz ise değeri ortadan kalkar. Örneğin “İleride gerekir” diye mevcut koşullarda gerekmediği halde genişletilen bir yola yapılan yatırım da boşa gitmiş demektir. Ulaşım bir hizmet olduğundan ulaşım istemleri de “türev” istemlerdir. Başka bir deyimle endüstri, turizm, tarım gibi sektörlerdeki istemler ulaşım istemini tanımlarlar. Ulaşım bir hizmet olduğundan başkalarının bu hizmetten yararlanabilmesi için daima göz önünde tutulması gereken özellikleri vardır. Bu özellikler; ulaşımın elverişli, hızlı, güvenli ve ekonomik olması ile olanaklar çerçevesinde çevre sorunu yaratmamasıdır. Bu özelliklere kısaca göz atılacak olursa önemleri daha iyi ortaya konulabilir. Elverişlilik; hizmetin istenilen yerde ve zamanda sunulabilmesidir. Burada önemli olan etmen hizmet isteminin karşılanabileceği bir sunumun kötü etkileyecek bütün eylemlerden olanaklar çerçevesinde uzak durulmalıdır. Ancak bütün bu eylemlerin ekonomik olarak çözümlenmesi de zorunludur. Ulaşım istemi taşımayı, taşıma da trafik akımını doğurur. Bu akımlar kişiler için konutta başlar ve konutta biter, eşya ise üretildiği yerden başlanarak taşınır ve bu taşıma tüketildiği veya kullanıldığı yerde sona erer. Ulaşımın gerektirdiği taşımalar, çok sayıdaki alt sistemlerle yapılmaktadır. Ulaşım alt sistemlerinin sayısı sınırlı değildir. Halen yararlanılanların yanında henüz yararlanılamayan pek çok alt sistem de vardır. Her alt sistemin kendine özgü özellikleri ve diğerlerine üstün veya diğerlerinden yetersiz yanları vardır. Kullanıcının içinde bulunulan koşullarda kendine en uygun sistemi seçeceği varsayımından hareketle; ya bu sistem işler hale getirilir veya bu seçim toplumun çıkarlarına uygun değilse, kullanılacak bir yöntem ile istem başka alanlara döndürülür. Altyapı Ulaşım planlaması, çalışmaların temelini oluşturacak bir ulaşım altyapı sistemi tasarımı ile başlar. Ulaşım sistemi; bu konuda alınabilecek bütün stratejik kararları, taktik davranışları ve işletme eylemini biçimlendirir. Bu nedenle sistemin ortaya konulması planlamanın bu nedenle modellemenin belki de hayati noktasıdır. Bu özelliğinden ötürü ulaşım planlamasında kullanılan yöntemlerin çoğu haberleşme ağlarının, mal dağıtımının, su ve diğer kaynakların planlanmasında da kullanılabilir. İncelenecek konu kentteki koridorlar olduğundan başlangıç/son matrisini oluşturan kümelerin, kent merkezi ile koridorun hizmet verdiği alanlar olarak, belirli yerlere toplandıkları görülmektedir. Bununla beraber koridor mevcut bir kentsel doku içinden geçtiğinden yeni tasarlanan ağın oluşmuş ağın içindeki bağlarla etkin bir alışverişi olacaktır. Seçilecek bağın saptanmasında ilk yaklaşım alınan kararın doğruluğu, ikincisi ise alışverişin akılcı olması zorunluluğu- dur. Bağın seçiminde en yaygın olarak kullanılan yaklaşım ABD’de geliştirilen “Etkin eğilim” yöntemidir. Genel olarak tasarlanan ağ bir aks olduğuna göre mevcut ağdaki akımlar bu aksın getirdiği etkilerle çözünecektir. Bazı bağların taşıyacağı yük artarken bazılarında azalmalar olacaktır. Özellikle ucu açık akslarda, yani koridorun planlanan alandan daha ileriye doğru uzatılması halinde, kapasite sorunlarından ötürü artacak maliyetler ve uzayacak seyahat süresi nedeniyle çözünme daha hızlı olacaktır. Çözünme için değişik varsayımlardan hareket etmek olasıdır. Doğal olarak uygulanabilecek yöntemlerden biri optimizasyondur. Optimizasyon; maliyet, seyahat süresi, bütçe vb. gibi değişik kavramlar göz önünde tutularak yapılabilir. Çalışmalarda çoklukla “Benders Çözünmesi” uygulanmaktadır. Bu yaklaşımda herhangi bir düğüm noktasından diğer bir düğüm noktasına giden bağ konumunu korurken, yeni bir düğüm noktası tanımlanarak veya bu taşıma doğrultusunda olmayan mevcut bir düğüm noktasından yararlanılarak oluşturulan yeni bağ ile eski bağ kullanılmadan dolaşılmakta ve optimizasyon bu yeni konumda yeniden test edilmektedir. Ulaşım sistemi; arazi kullanmaya ve bundan kaynaklanan isteme bağlı olarak, içinde bulunulan teknik koşullara göre tasarlanmaktadır. Bu nedenle tasarlandığı zamanda ve öngörülen olasılıkların geçerli olduğu sürelerde görevini sorunsuz yerine getirir. Ancak Türkiye gibi hızlı gelişen ülkelerde gelecek yıllardaki istemin gereği kadar doğru tahmin edilememesi ve kent dokusunun tarihsel süreç içinde ulaşım sisteminin donmuş bir ağ oluşturması istenen düzeyde bir hizmet verilmesini engeller. Buna ek olarak yatırım kararlarının gerçekleşme süresinin uzun olması da hizmet Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 19 güncel düzeylerindeki istenen gelişmenin sağlanmasını olanaksız kılar. Bu nedenle isteme ve/veya istemin karşılanma şekline yasaklamalar ve/veya sınırlamalar getirilerek kapasite artımı yerine akım oranı azaltılır. Bir ulaşım yapısının tasarımına, bu yapıdan beklenenlerin neler olduğu kararlaştırılarak başlanır. Olası beklentileri şu şekilde sıralayabiliriz: Her şeyden önce tasarlanan yapı beklenen trafik akımlarını geçirebilmelidir. 20 Bu gereklilik kapasite kavramını gündeme getirir. Yapının kapasitesi beklenen akımın biraz üzerinde olmalıdır. Bununla beraber beklenen akımın yeterli kesinlilikle saptanamadığı, gelişmekte olan ülkelerde, gerekenden fazla yatırım yapılması daha büyük ekonomik sorun yaratacağından çok dikkatli olunması ve asgari değerlerin alınması gerekmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde yeni uygulanmaya başlanan sıkışıklık yönetimi (congestion management) gereksiz yapımları büyük miktarda azaltmıştır. Tasarlanan ulaşım yapısının sunduğu kapasitenin kullanımı ekonomik olmalıdır. çınmak için köprü ayağının veya yaklaşım dolgusunun isti- Bazı yapıların kullanılabilmesi için ek veya paralel yapıların da gerçekleştirilmesi veya böyle yapılar varsa kapasitelerinin denkleştirilmesi şarttır. Örneğin liman yatırımı yapılıyorsa limanın kapasitesine eşit kapasitede geriye bağlama yolları olması zorunludur. Bunlar birbirine denk değilse dar boğazlar oluşur. Konteyner elleçleyen bir limanda geri alanlar yeteri kadar büyük değilse geride ek taşımalar gerektiren konteyner depolama alanları oluşturulması gerekir. Bu durum Haydarpaşa Limanı’nda gözlenmektedir. Bunun diğer bir örneği İstanbul’daki otoyol ağının kentsel yol ağıyla bağlantısında gözlenmektedir. Kentsel yol ağı düşünülmeden planlanan otoyolun kapasitesi kentsel yol ağından fazla olduğundan Şişli / Mecidiyeköy çıkışında görüldüğü gibi kentsel yol ağına geçebilmek için otoyolda kuyruk oluşmakta, otoyola erişmek sorun olduğundan Beşiktaş girişindeki kuyruklar bazen Dolmabahçe’ye kadar uzamaktadır. Bu denge muhakkak sağlanmalıdır. Kapasite hesabı önceki bölümlerde anlatılmıştı. Hesabın Son olarak kapasiteye etkiyen etmenlerin tasarımda göz ardı edilmemesi gerekir. Yollarda, taşıt yoluna yakın tasarlanan yapılar kapasiteye çok fazla etkir. Taşıt yoluna gerekenden daha yakın yerleştirilen bir köprü ayağı önemli oranda kapasite azalmasına neden olur. Köprü açıklıklarını azaltmak veya kamulaştırmadan ka- nat duvarı yatırımın boşa gitmesine neden olur. yapılmasına etkiyen en önemli husus böyle bir yapının halen var olup olmadığıdır. Eğer böyle bir yapı varsa bu yolun kapasitesi hesaplanır ve üzerindeki trafik akımına ne kadar yıl daha hizmet vereceği bulunur. Eğer yolun kapasitesi, C; mevcut trafik akımı, V; yıllık trafik artışı yüzde olarak; p; ise yolun hizmet vereceği süre: N = ln (C/V)/ln (1+p) (6.1) bağıntısıyla hesaplanabilir. Burada C ile V birimlerinin eşit olmasına dikkat edilmelidir. Örneğin YOGT değeri 1.200 taşıt olan 2 şeritli bir yolda trafik akımının yıllık artışı % 7 ise ve yolun kaplaması 7 m, her iki tarafında 3 m banket varsa, ağır taşıt oranı % 40 ve yol düz ise: N = ln(22.000/1.200) / ln(1,07) ~ 43 yıl kapasite sorunu çıkmaz. Ancak 12 seneden sonra hizmet düzeyinde azalma gözlenebilir. Eğer yoldaki trafik akımı 6200 ise bu süre, yine aynı yöntemle ~ 19 yıl olarak hesaplanır. Görülüyor ki halen çok az miktardaki YOGT değerleri dikkate alınmadan kapasiteleri çok artıracak yatırımlara başlamak Kapasiteyi artırma olanakları ise kapasiteye etkiyen etmenlerin ayrıntılı olarak bilinmesiyle olasıdır. Bu bilgiler aşağıda ayrıntılı olarak verilmektedir. Hız / Geometrik Ölçü İlişkisi Bir yolun tasarımında bu yolu kullanacakların uygulamaları beklenen hız, geometrik ölçülerin hemen hemen hepsine etkiyen bir değerdir. Bu nedenle çok dikkatle seçilmeli ve titizlikle buna uyulmalıdır. Yolun kullanılma amaçlarına uymayacak şekilde seçilen hızlar ister küçük ister büyük seçilsin işletme koşullarını ve özellikle güvenliği önemli oranda sarsar. Turizm amaçlı kullanılan bir yolda yüksek hıza izin vermek, yoldaki taşıtlar arasındaki göreceli hızları büyüteceğinden bir taraftan kapasiteyi azaltacak diğer taraftan güvenlik düzeyini düşürecektir. Kent içlerinde kavşaklardaki köşe kurbalarını yüksek hıza izin verecek şekilde büyütmek ise bir taraftan kaldırımları daraltarak yaya hareketlerini zorlaştırmada diğer taraftan kavşak alanlarını genişleterek taşıt ve yayaların, istenmediği halde, kavşak içinde bulundukları doğru değildir. Bu durum; taşıdığı trafik akımlarına bakmaksızın, mevcut yolların yanına yeni bir yol ekleyerek bölünmüş yol elde etmenin çok hatalı olduğunu göstermektedir. Kapasitenin dolmasından; bu yolda yapılacak değişikliklerin alacağı süre kadar önce, yeni tasarım için harekete geçmek gereklidir. Bu tarihe uygulanmasına karar verilen projeleri gerçekleştirmek için gereken süreler de eklenerek bulunacak süre içinde tasarımlara başlanması gerekir. İlk tasarım yatırım gerektirmeyen önlemlerdir. Kapasite sorunu trafiğin fazlalığından veya kapasitenin azlığından kaynaklanır. Bu nedenle trafiği azaltma yöntemlerine girişilmelidir. Trafik akımı değişik şekillerde azaltılabilir. Ulaşımın bir hizmet olduğu ve istem oluşmaz ise trafik akımlarının da oluşmayacağı hatırlanırsa; süreleri uzatmakta ve taşıtların hızlarını artırarak güvenliği azaltmaktadır. Görülüyor ki tasarımda yararlanılacak hıza karar vermek çok önemlidir. Bu nedenle verilecek karara esas oluşturan koşulları incelemekte yarar vardır. Tasarım için seçilecek hız: • Yolun kullanım amacına, • Yolun içinden geçtiği arazinin kullanımına, • Yolun içinden geçtiği arazinin topografyasına, bağlı olarak kararlaştırılmalıdır. Kentsel alanda yüksek hızlara göre tasarlanan karayolu sis- • istemi ortadan kaldırmak veya temleri hiç istenmediği halde hızın artmasına neden olur. • istemi azaltmak veya olarak yolların geometrisinin saptanmış olması zorunludur. • istemi başka yollara aktarmak, trafik akımlarını azaltmak için kullanılan yöntemlerdir. Bu uygulamalar ya teknik zorlamalar ile yapılır veya sıkışıklığı ortadan kaldırmak için çalışmalar yapılmayarak yolu kullananların yukarıdaki yöntemlerden birini kendi çıkarlarına göre seçerek uygulamaları beklenir. Bu son yöntem gelişmiş ülkelerde yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle daha başlangıçta tasarım hızının ve buna bağlı Köşeleri 25 metrelik kurbalarla yuvarlatılmış bir kentsel kavşakta taşıtlar yüksek hızlarla döneceğinden hem yaya himayesi sağlanamaz hem de kavşak alanı büyüyeceğinden kavşak kapasitesi düşer. Yayaların hareketleri de sorunlu olur. Bu olay Kızılay Kavşağında bile gözlenmektedir. Kentsel alanların dışında ise hızın düzenlenebilmesi için uzun düz kesimlerden ve aralarında yeterince mesafe olmayan kurbalardan kaçınmakta yarar vardır. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 21 güncel Proje Kriterleri Projelerin hazırlanmasında kullanılacak kriterlerin saptanması, işin gelişmesi açısından önemli bir adım oluşturmaktadır. Bu kriterlerin yeni bir yol veya kavşak yapımı için konulan kriterlere eşit olması gerekir. Ancak mevcut bir yapının olması ve bu yapıdan mümkün olduğu kadar yararlanmanın kaçınılamaz bir zorunluluk olacağı düşünülürse, trafik mühendisliği açısından arada bazı farkların oluşması doğaldır. Bu tür çalışmalar başlangıç aşamasında her şeyden önce bir geçici belgedir. Çalışmalar devam ettikçe değişiklikler ve eklemelerin yapılacağı unutulmamalıdır. 2) Ana yollar ile toplayıcı / dağıtıcı yollardaki hızlar arasında 20 km/saatten fazla fark olmayacak tarzda gereken önlemler alınmalıdır. Aksi halde oluşacak durum her iki yolda da işletme kapasitesini azaltır. Yapılacak ilk iş projenin uygulanacağı yörenin tüm özelliklerinin saptanmasıdır. Bu özellikleri şu şekilde sınıflandırmak olasıdır. 3) Toplu taşım sistemi durakları, olanaklar çerçevesinde bağlantı yollarına ve diğer yollara en az tesir edecek şekilde yerleştirilmelidir. • Arazi Kullanma Kararları ve varsa İmar Planı, 22 meleri ortadan kaldırmaya, işaretlemeyi basitleştirmeye ve güvenliği artırmaya yönelik olmalıdır. Bu yolların kullanımı, özellikle birbirine yakın kavşakların mevcudiyeti halinde, anayoldaki trafik akımını daha fazla rahatlatacaktır. Bütün mevcut girişler, çıkışlar ve örülmeler, bu yollar üzerinde yeni trafik akımlarına göre oluşacak koşullarda da olası bir sorun çıkarmayacak şekilde, bu yolların üzerine aktarılacaktır. • Korunması Gereken Yapılar, kültür varlıkları ile kullanım açısından ayrıca dikkat edilmesi gereken okul, dini yapılar vb. • Mevcut Trafik Akımları, yeterli trafik sayımlarıyla elde edilmelidir. Trafik akımları, proje kriterlerini hem miktar hem de karakter olarak yakından ilgilendirir. • Beklenen Trafik Akımları, özenle hesaplanarak neler olabileceğini tasarlamak ve buna göre proje kriteri koymak gerekir. Burada da hem miktar hem de seyahat amacı, kompozisyon, hız gibi diğer karakterler de belirlenmelidir. • Yörenin Projeye İlişkin Özellikleri, trafik jeneratörleri, trafik mühendisliği açısından değişik karakterdeki kullanmalar örneğin alışveriş merkezleri ve sinemaların aynı yerde olması, • Projenin Amaçları, yolun ve / veya kavşağın kapasitesini artırarak mevcut yapıları olanakların elverdiği kadar kullanmak trafik mühendisliği açısından terk edilmemesi gereken ilk amaçtır. Bu verilerin ışığında kriterlerin ana çizgileri belirlenir. Trafik mühendisliği açısından genel olarak tasarlanacak yollar mevcut yol ağı içine yerleştirilecek yollardır. Kavşaklar da bu sistemin içindedir. Bu nedenle trafik mühendisinin yaklaşımı diğer yaklaşımlardan farklı olacaktır. Aşağıda genelde yararlanılabilecek bazı kabuller sıralanmıştır: 1) Toplayıcı / dağıtıcı yolların amacı, anayollardaki örül- 4) Yaya yolları, taşıt yollarından ayrılmalı ve bunların taşıt trafiği ile karışması kesinlikle önlenmelidir. Toplu taşım yolcularının yolları yerel cadde ve sokaklar ile yan yollardan 200 metreden daha fazla olmamalıdır. Aksi halde bu bağlantılardan yolcular, işlerine gelmediği için, yararlanmayacaklardır. 5) Yerel yollara bağlantılar, toplama / dağıtma yollarının işletim koşullarını ve anayolun kapasitesini geliştirmek amacıyla sınırlı tutulmalıdır. Buna bazı bağlantıların ortadan kaldırılması veya yan yollara aktarılması dâhildir. 6) Eğer sürekli bir yan yol tasarlanabilinecekse anayola girişler ile anayoldan çıkışlar kavşaklardan 750 metre önce gerçekleştirilmeli böylece işletme sorunları ve işaretleme karmaşası önlenmelidir. 7) Kanca tipi bağlantılardan, köprülü kavşaklar civarında kaçınılmalıdır. Bunlar ters yöne girme kazalarının başta gelen nedenidir. 8) Çıkışta kullanılan bukle tipi bağlantılardan da bunlar kamyon devrilme kazalarının başlıca nedeni olduğundan kaçınılmalıdır. Kamyon şoförleri her seferinde taşıtlarının AYA’sı değiştiğinden durma konusunda yanılabilirler. Uzun ve büyük yarıçaplı kurbalar daha iyidir. 9) Yağışların orta emniyet adasından veya banketten taşıt yoluna doğru oluşturduğu akıntıları önlemek ve buralarda biriken karların eriyerek kaplama üzerinde tekrar donmasını engellemek üzere kenarda drenaj hendekleri oluşturulmalıdır. Bu önlem su kayağı şeklindeki kazaları azaltacaktır. 10) Aşınma tabakalarında kayma direnci daha fazla olan karışımlar kullanılmalıdır. Mevcut kaplamalar oldukça cilalanmıştır ve özellikle yağışlı ve karlı günlerde sürtünme katsayısı azalmaktadır. Yeni aşınma tabakası bu sorunları giderecektir. 11) % 2 yan eğim bütün kesitlerde sağlanmalıdır. Buna göre yeni önlem alınmadan üç şeride kadar kaplamalarda bir sorun olmaz ancak üç şeritten sonra ek önlemler alınarak suyun toplanması gerekir. 12) Sürücülerin üstünden geçmeye teşebbüs etmeyecekleri sakin yörelerde, drenaj ve adacıklarla düzenlemede mümkün olduğu kadar tırmanılabilir tür kaldırım taşı kullanılmalıdır. Böylece hem anayolda trafik daha rahat akacak hem de taşıtların zorunlu olarak olumsuz hallere düşmesi önlenecektir. Bununla beraber yayaların bulunduğu yörelerde ve taşıtların taşıt yolları dışına çıkması olası yerlerde tırmanılamayan tür kaldırım taşları kullanılmalıdır. Bu hallerde hem yayaların güvenliği artacak hem de taşıtların istenmeyen yerlere erişmesi önlenecektir. 13) Şeritlerin genişlikleri ve sayıları en az 1:20 oranında, yerel koşullarda mümkün ise 1:50’den 1:70’e kadar oranlarda değiştirilmelidir. 14) Eğer varsa erişme kontrolü dikkatle uygulanmalıdır. Erişme kontrollü yollara sadece bağlantılardan girilebilmelidir. Bütün yerel yollar ana yola erişmeden önce muhakkak yan yola bağlanmalıdır. 15) Orta emniyet adası genişlikleri çok önemlidir. Minimum ada genişliği 3 m’dir. Koşullar elverişli ise 4 m’den daha dar tasarlanmamalıdır. Özellikle kırsal alanda, koşullar elverişli ise 9 m genişliğindeki güvenli orta emniyet adaları tasarlanabilir. Bu genişlikten daha dar olan yerlerde boydan boya otokorkuluk gereklidir. Belirtilen minimum genişlikler sürme konforu, drenaj yapıları ve otokorkuluk konulması için yeterlidir. Far kırıcılar gereken yerlerde otokorkulukların üzerine konulmalıdır. Aydınlatma direkleri de aynı düzlemden aydınlatmayı sağlamak üzere, orta emniyet adasına konulabilir. İşaret levhaları güvenlik şeridini daraltacağından istenmemektedir. Ancak baş üstü işaretlerin kolonları ile üst geçit köprülerinin ayakları korkulukların tasarımında kolayca çözülebilir. 16) Yağışlı ve karlı havalardaki sorunları önlemek için dever rampası eğimi % 6’dan az olmalıdır. 17) Yükseklik gabarisi en az 4,50 m alınmalıdır. 18) Otokorkuluk ucu, köprü ayakları, otokorkuluk bükümleri, başüstü yapıların kolonları veya önceden mevcut yapılar gibi tasarım sırasında elimine edilemeyecek maddi engellerin önüne çarpma yastıkları konularak güvenlik bölgesinde dik açılı çarpmalarda etkiler azaltılmalıdır. 19) Eğik yüzeyler, daha güzel bir doğal görünüm vermek ve erozyonu kontrol etmek üzere yuvarlatılmalıdır. 20) Şerit genişliği erişme kontrollü yollarda 3,75 m alınmalıdır. Ancak otoyol iyileştirme projelerinde gereken değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla 3,50 m alınabilir. Saatte 90 kilometre hıza izin verilen yerlerde şerit genişlikleri 3,50 m alınmalıdır. Hızın sınırlandırıldığı, kentsel alanlarda şerit genişlikleri en çok 3,20 m alınmalıdır. Bu bölgelerde 2,80 m genişliğe kadar uygulamalar mevcuttur. 21) Dış banket genişliği erişme kontrollü yollarda 3,00 m alınmalıdır ancak bu değer yerine 2,50 m olarak kullanılabilir. Erişme kontrolü olmayan kırsal yollarda da 2,50 metre genişlik uygulanmalıdır. Zaruri hallerde bu değer 2,40 metreye kadar azaltılabilir. 22) İç banket genişliği, 1,00 m alınmalıdır. Ancak kazaların durumu ve kapasite sınırları göz önüne alınarak 1,20 metreye çıkarılabilir. 23) Erişme kontrollü yollarda minimum yatay kurp yarıçapı 1000 m alınmalıdır. Ancak zorunlu hallerde 400 m olarak alınabilir. Kurba yarıçapı seçerken mevcut yapılar olanaklar çerçevesinde korunmalı ve kamulaştırma şeridi içinde de kalınmalıdır. 24) Kurbalarda klotoid uygulaması, özellikle kırsal alandaki erişme kontrollü yollarda genel olarak, diğer yollarda olanaklar çerçevesinde yapılmalıdır. Kentsel alanlarda gerekli değildir. 25) Boyuna eğim, toprak işinden kaçınılması gerektiğinden azami % 8 olacak şekilde dikkatle uygulanmalıdır. Bu durumlarda düşey kurbalardaki görüş ve geçiş koşullarına dikkat edilmelidir. 26) Kavşaklarda ayrılma kurbası proje hızı saatte 50 kilometre alınmalıdır. Ancak zaruri hallerde bu hız saatte 30 kilometreye kadar azaltılabilir. 27) Erişme kontrollü yolların kapasite sorunu olan kesimlerinde, yan yol ile otoyol arasındaki geçişimler, ülkemizde yeni bir kavram olan ancak uygulanmasında çok yararlar görülen “Şerit Değiştirir gibi Katılma ve Ayrılma” yöntemiyle tasarlanmalıdır. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 23 güncel Lpg Yakıtı Kullanan Araçların Kapalı Garajlarda Park Etme Yasağı 24 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 29. maddesinin “Araçların yapım ve kullanma bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyması zorunludur. Yapım safhasında, araçların Tip Onayı Yönetmeliği ile buna bağlı diğer yönetmeliklerin çıkarılmasına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkilidir.” hükmü gereği motorlu araçların tip onayı yönetmeliklerinin yayımlanması ve uygulanması görevini yürütmektedir. Bu kapsamda, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Karşılıklı Tanınması Koşullarına Dair Antlaşma” çerçevesin- Gümrük Birliğini tesis eden 1 / 95 sayılı Ortaklık Konseyi de yayımlanmış bulunan BM / AEK Teknik Düzenlemeleri Kararı’nın 8 – 11’inci maddelerine göre teknik mevzuatın (Regülasyonlar) Türk mevzuatına kazandırılmıştır. hukuk sistemimize dâhil edilmesini teminen, 2 / 97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile belirlenen uyumlaştırılacak mevzuat listesinin motorlu araçlarla ilgili kısımları uyumlaştırılmış ve ulusal mevzuatımıza aktarılmıştır. Ayrıca, 05.01.1997 tarihli ve 22868 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 96 / 8657 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BM/AEK) İç Ulaşım Komitesince hazırlanan, “Tekerlekli Araçların, Araçlara Takılan ve / veya Araçlarda Kullanılan Aksam ve Parçaların Müşterek Teknik Talimatlarının Kabulü ve Bu Talimatlar Temelinde Verilen Onayların Diğer taraftan, Araçların İmal Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik (AİTM) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve 28.11.2008 tarihli ve 27068 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile yapılan bir protokol çerçevesinde AİTM kapsamındaki tadilatlar konusunda TSE görevlendirilmiştir. Söz konusu tadilatlarla ilgili teknik ve idari hükümlerin belirlendiği AİTM’nin EK IV “Yakıt Sistemi Tadilatı” başlıklı 4.18.1 maddesi kapsamında araçlarda alternatif yakıt olarak kullanılmak üzere, Likit Petrol Gazı (LPG) ve Sıkıştırılmış Doğal Gaz (CNG) tadilatına izin verilmiştir. Bu tadilat kapsamında araçlarda kullanılan aksam ve parçalar; yakıt olarak LPG kullanacak araçlarda ECE R–67 regülasyonunda, CNG kullanılacak araçlarda ise ECE R–110 regülasyonunda belirtilen teknik esaslara uygun olmalıdır. Söz konusu regülasyonlar yakıt tankı, filtre, basınç regülatörü, valf gibi aksamların ürün güvenliği yönünden sahip olmaları gereken teknik özellikleri; tankların daha sağlam olmasını sağlayan ve konvansiyonel tanklara oranla kaza sırasında zarar görmeleri ihtimalini azaltan tasarım ve üretim özelliklerini; yakıt sisteminde kaçağı önlemek amacıyla geri dönüşsüz veya aşırı akış valflerini bulundurmayı öngören kuralları ve diğer temel güvenlik hususlarını içermektedir. Bu tadilatı yapacak firmaların, tadilat işlemlerini yaptıkları işyerleri için, TSE Hizmet Yeterlilik Belgesi almaları zorunludur. Yine AİTM kapsamında yapılacak yakıt sistemi tadilatları için firmaların, ilgili aksam ve parçaların prototip araç üzerinde montajı yapıldıktan sonra, Otomotiv Ana Bilim Dalı olan üniversiteler veya TSE’den “Yakıt Sistemi Uygunluk Raporu” alması gerekmektedir. Bununla birlikte, LPG / CNG yakıt sistemi tadilatı yapılan araçların trafiğe tescil edilebilmesi için Makine Mühendisleri Odasından (MMO) veya Otomotiv Ana Bilim Dalı olan üniversitelerden, aracın montajının projesine uygun olarak yapıldığına dair “Montaj Tespit Raporu” ve “Gaz Sızdırmazlık Raporu”nun alınması da gereklidir. Söz konusu belgeler, tadilatın teknik düzenlemelere uygun bir şekilde yapıldığını tespit etmek ve trafikte can ve mal güvenliğini sağlamak için talep edilmektedir. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 25 güncel 26 Ekonomik ve diğer yakıtlara oranla çevreyi daha az kirletici LPG havadan ağır olduğu için sızıntı durumunda zeminde özellikte olması nedeniyle dünyada birçok ülke, otomobil- birikmektedir. Bu durum LPG’yi potansiyel olarak tehlikeli lerde LPG kullanımını özendirerek yaygınlaştırılması yö- hale getirmektedir. En küçük kıvılcımda dâhi patlama ihti- nünde çalışmalar yapmaktadır. Günümüzde dünyanın pek mali bulunmaktadır. LPG’nin zeminde, en derin yerde birik- çok ülkesinde motorlu araçlarda LPG yakıt olarak yaygın bir mesi havalandırma sistemiyle ortamdan uzaklaştırılmasını şekilde kullanılmaktadır. Yukarıda belirtilen özelliklerinden da zorlaştırmaktadır. Ayrıca, düşük sıcaklıkta buharlaşması ötürü LPG, 1985’ten sonra ülkemizde de otomobillerde nedeniyle gazın insan vücudu ile teması sonucunda ciddi yaygın bir şekilde alternatif yakıt olarak kullanılmaya baş- deri yanıkları oluşmaktadır. Sıcaklık arttıkça basıncı artan lanmıştır. Propan ve bütan gazlarının belli oranlarda karışımından oluşan LPG renksiz ve kokusuzdur. Gaz kaçaklarının tespit edilmesi için sonradan kokulandırılmaktadır. Basınç altında depolanabilen LPG yanıcı ve patlayıcı bir gazdır. Üzerindeki basınç kaldırıldığında hava ile hacimsel olarak % 1,8 ile % ve kritik bir sıcaklık ve basınçta, içinde bulunduğu tankın patlamasına neden olabilen LPG, yağı ve boyayı eritebilmekte ve doğal lastiği deforme edebilmektedir. Bu yüzden yakıt olarak LPG tercih edilen motorlu araçlarda teknik düzenlemelere ve standartlara uygun malzemelerin kullanılması son derece önemlidir. 8,6 oranında karıştığında patlayıcı bir gaz haline gelmek- LPG’nin söz konusu özelliklerinden dolayı LPG dönüşüm tedir. sistemlerinde güvenlik ve denetim ön plana çıkmıştır. Bah- (örneğin İngiltere – Fransa arasındaki Manş Tüneli) LPG’li araçlar için yasaklar mevcuttur. Benzer güvenlik gerekçesiyle, Araçların İmal Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmeliğin EK IV madde 4.18.10’unda “LPG ve CNG yakıtı kullanan araçlar kapalı garajlarda park edilemez.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla bu hüküm gereğince LPG’li araçların kapalı otoparklara park etmesi teknik olarak uygun görülmemiştir. Ayrıca, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 119. maddesinde genel güvenlik bakımından tehlike yarattığı anlaşılan araçların trafik zabıtasınca, trafik zabıtasının görev almadığı veya bulunmadığı yerlerde genel zabıta tarafından kaldırılacağı belirtilmektedir. Kapalı park yerlerinde oluşabilecek gaz birikiminden kaynaklanan patlama ve yangınlar açık park yerlerine kıyasla çok daha fazla risk içermektedir. Erişim imkânları sınırlı olan bir kapalı park yerinde çıkan yangın sonucunda oluşan çok yoğun ısı ve duman ortamı, o ortamda bulunan veya yangına müdahale eden insanlar için daha fazla tehlike içermektedir. Eğer bu tür park yeri bir bina altındaysa bu tehlike çok daha büyük boyutlara ulaşabilmektedir. Bu nedenle, bir mevzuat hükmü gereği park yasağı konmamış olsa dahi, bazı bina yönetimleri veya sahipleri de bu tür yasakları koyabilmektedir. Ayrıca, AB ve ABD’de bazı sigorta şirketse konu araçların kullanımı ve periyodik bakımı hususunda leri, bu tür kapalı park yerine sahip binaların sigortası için gerekli duyarlılığın gösterilmemesi nedeniyle; geçmişte bu güvenlik önlemlerinin artırılmasını (LPG’li araçların park et- tür araçlarda sık sık patlamalar ve yangınların meydana gel- mesinin yasaklanması da dâhil) talep etmektedir. diği, yazılı ve görsel basında bu konunun sürekli yer aldığı bilinmektedir. Zaman zaman gerek LPG’li araç kullanıcıları gerekse LPG sektöründen bazı temsilciler bu yasağın kaldırılmasını ta- Araçların LPG’ye dönüşümünden başlayıp bakım ve periyo- lep etmektedir. Bu yasağın kaldırılabilmesi için, öncelikle dik kontrol süreçlerini de içeren denetimlerin yapılması ve halkın can ve mal güvenliği göz önünde bulundurularak; kullanıcıların ürünün tercihi ve güvenli kullanımı konusun- yetkili kurum ve kuruluşlarca daha sıkı denetim mekaniz- da doğru bir şekilde bilgilendirilmesi önem taşımaktadır. maları da içeren gerekli düzenlemelerin yapılması; teknik LPG, dönüşüm sistemleri doğru malzeme ve doğru montaj engellenmesi; LPG’li araç kullanıcılarının uygun kullanım ile kullanıldığında güvenli bir yakıttır. Fakat havadan daha ve periyodik bakım konularında bilinç seviyesinin yükseltil- ağır olması nedeniyle, bir sızıntı durumunda birikerek pat- mesi ve ilave güvenlik önlemleriyle kapalı otoparkların LPG lama ve yangın riski doğurabilmektedir. Bu nedenle dünya- yakıtı kullanan araçların kullanımına uygun hale getirilme- nın birçok ülkesinde LPG donanımlı araçların yeraltındaki si (gaz tespit cihazları, uygun yangın söndürme sistemleri, veya kapalı garajlara park edilmemesi zorunluluğu bulun- kolay erişim imkânları, vs.) gibi hususlar önemli görülmek- maktadır. Bunun dışında feribotlarda ve bazı tünellerde tedir. düzenlemelere uygun olmayan dönüşümlerin tümüyle Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 27 dosya 28 Kişi Yaşadığı Gibi Araç Kullanır Yrd. Doç. Dr. Yaşar BARUT Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi / Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilimdalı İnsan, biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. İşte belki bundan dolayı olsa gerek insan davranışlarını tahmin edebilmek ve ona göre önlemler almak pek kolay olmamaktadır. Karmaşıklaşan toplumsal yaşam, teknolojideki baş döndürücü gelişmeler ve insanların değişmenin mutlaka bir gelişme olmayabileceğini, belki de eskiden daha olumsuz bir durumun ortaya çıkmış olabileceğini düşünmemiz gerekiyor sanırım. duruma getirmiştir diyebiliriz. Türkiye’nin trafikte yaşadığı sorunlara baktığımızda tıpkı yukarıda yaptığımız açıklamaya benzer bir durumla karşılaşmaktayız. Bazı şeylerin birlikte “doğrusal orantılı olarak” artıp eksilmesi gerekir. Trafiğe çıkan bir araç, mevcut diğer araçlar ve trafik için Gestalt yaklaşımına göre söylersek “bütüncül bir tehlike” oluşturmaktadır. Değişme ve gelişme arasındaki farkı her zaman iyi anlamak, her Ülke olarak nasıl dünyaya yeni gelen her çocuk için onun ileri- her gün bir önceki günden daha fazla tüketmeye, daha çok harcamaya yönelten medya baskısı, insanların daha iyi ve rahat bir yaşam sürdürme isteklerini âdeta sahip oldukları veya olacakları otomobilleri ile kendilerini özdeşleştirmeleri bizleri bugünkü önde gelen ölüm nedenleri arasına girmiştir. Örneğin ABD’de trafik kazaları, kalp ve damar hastalıkları ve değişik kanserlerden sonra gelen ölüm nedenidir (Levyve Moskowitz, 1982). Birçok ülkede ölümlerin % 50’si trafik kazalarından meydana gelmektedir (Erdem,1977). ABD’de ve dünyanın birçok ülkesinde durum böyle ise trafik konusu Türkiye’nin en başta gelen ve çözümü çok zor olan temel sorunlarından biridir. Günümüzde trafik kazalarının daha çok insan-araç-yol vb. (çevresel faktörler)den kaynaklandığı düşünülmektedir. Belli bir sonucun ortaya çıkması, birden fazla değişkenle ilgili ise bu sonucun veya olumsuzluğun ortadan kaldırılması, etkisinin azaltılabilmesi diğer durum ve problemlerle daha da zor olmaktadır. Trafik kazalarının % 50’sinin insandan kaynaklandığı düşünülürse, bu en önemli temel faktörün iyi incelenmesi ve alınacak önlemlerin buna uygun olarak düşünülmesi gerekir. Trafik Kazaları ve Yaş: Bu konuda batıda yapılan çok sayıdaki kapsamlı araştırmada trafik kazalarının daha çok 16-25 veya 18-24 yaşları arasındaki genç sürücüler tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır. Yine bu yaş gruplarındaki gençlerin kaza yapma oranlarının diğer yaş gruplarına göre 3 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Ergenlik Psikolojisi araştırma sonuçlarına göre bu yaşlar belki de insan hayatının en fırtınalı, kısa olmasına rağmen “çok uzun geçen” bir dönemidir. Yanlış ve hatalı özdeşim kurma, prestij kazanma ve macera peşinde koşma 24 saatin genç için yeterli görülmemesi gibi kaza riskini artıran birçok kişilik özelliği, genellikle bu yaş dönemine özgü davranışlar arasında yer almaktadır. de ihtiyacı olacak eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda isek, bunu yapmadığımızda eğitim sorununun diğer sorunları da beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Aynı örneği her bir yeni araç için de düşünebiliriz. Her bir aracın trafiğe getireceği yeni yükler yol, otopark, servis, akaryakıt ihtiyacı ve belki de en önemlisi bu karmaşaya yeni bir sürücünün daha eklenmesi demektir. Freud’a göre insanlık “Medeniyetin bedelini nevrozla ödemektedir.” Günümüzde bunca olumsuzluğu görünce keşke hep nevrozla ödesek diyorum medeniyetin bedelini. Bu bedeli çok daha ağır, çok daha fazlasıyla ödüyor gibiyiz. Pahalı bedel ödediğimiz alanlardan biri de “trafik” olmaktadır. Her gün televizyon ve gazetelerin baş sayfalarını, ilk haberlerini mutlaka bir trafik haberi, kaza haberi doldurmaktadır. Hele bir de çoğunlukla uzatılan milli ve dini bayramlar belki de “trafik canavarının” en çok sevdiği günler olmaktadır. Trafik kazaları sadece Türkiye’nin değil, dünyanın pek çok gelişmiş veya gelişmekte olan ülkesinde Yaşla ilgili olan bir başka risk grubu ise köy ve kasabalarda tarımsal üretimin artması, trafik denetiminin hemen hemen hiç olmaması nedeniyle “çocuk” denilebilecek yaştakilerin yol açtıkları trafik kazalarıdır. Bu kazalar daha çok traktör kazaları şeklinde olmakta ve çok sayıda işçi taşıması nedeniyle ölü sayısı da artmaktadır. Yaşla ilgili olan bir başka risk grubu da 65 yaş üstündeki sürücülerin yol açtığı kazalardır. Bu yaş grubu için kazaya yol açan faktörler genç sürücülerden oldukça farklılık göstermektedir. Araç kullanma yeteneklerinin bozulması, yavaşlaması ve duyu organlarının işlevlerinin azalması gibi nedenler sayılabilir. Türkiye koşullarında düşünüldüğünde ileri yaştaki sürücülerin her ne kadar ehliyetleri olsa bile yeni kuralları ve araçların özelliklerini öğrenebilmeleri oldukça zorlaşmaktadır. Trafik Kazaları ve Cinsiyet: Davranışlarımızın ortaya çıkmasında ve kontrol edilmesinde cinsiyetin önemli bir fonksiyonu Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 29 dosya bulunmaktadır. Aynı şekilde sürücünün cinsiyetinin de kazalarla ilişkili olabileceği ileri sürülebilir. Yapılan birçok araştırma erkeklerin kadınlardan daha fazla kaza yaptığını ortaya koymaktadır. Fakat bu sonuç yanıltıcı olabilmektedir. Çünkü erkek sürücü sayısı ve erkek sürücülerin çalışma ve yol şartları göz önüne alındığında durumun değiştiğini göstermektedir. Ayrıca kadınların herhangi bir tehlike ve ani karar verilmesi gerekli bir durumda erkekler kadar hızlı karar verip uygulamaya geçiremeyecekleri ve duygusal davranımlarının sonucu daha çok kazaya yol açacaklarını söyleyebiliriz. Unutulmaması gereken bir nokta tüm ileri sürülen savlar araştırma bulgularından yoksundur, mutlaka araştırılması gerekir. 30 Trafik Kazaları ve Medeni Durum: Üçüncü olarak sürücülerin evli veya bekâr olmalarına göre de kaza yapma riski üzerinde durulmuştur. 45 yaşın üzerindeki erkeklerle dul ve boşanmış ya da ayrılmış olan 25 yaşın altındaki erkeklerin her yaştan evli erkeklere göre kaza yapma risklerinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir (Danovan ve ark. 1983, akt. Sümer, 1997). NELER YAPILABİLİR? “Desti kırılınca yol gösteren çok olur ” derler. Bu atasözümüzde olduğu gibi biz de aynısını yapmayıp çok önemli gördüğümüz birkaç nokta üzerinde durmak istiyoruz. - Artık her şeyin başı eğitimse, trafik alanında da bu, göz ardı edilmemeli. Liselerde trafik eğitimi dersi işlevsel hale getirilmelidir. - Trafik kazaları ve eğitim arasındaki ilişkinin göz ardı edilmemesi, her defasında ertelenen sürücü belgesi için ortaokul mezunu olma durumu bir an önce gerçekleştirilmelidir. - Sürücü belgesi veren kursların denetiminin daha yoğun olarak yapılması ve insanların bu konudaki duyarlılıklarının arttırılması gereklidir. - Sadece ceza oranlarının artırılmasının bir sonuç vermeyeceği, aynı zamanda eğitime de önem verilmesi gerektiğinin anlatılması, anlaşılması zorunludur. Trafik denildiğinde hemen akla gelen veya trafik olgusunu oluşturan ikinci unsur araçlardır. Türkiye açısından baktığımızda özellikle son yıllarda üretilen araçların eskilerine oranla güvenlik sistemlerinin, üretimden kaynaklanan hataların az olması nedeniyle kazalardaki rollerinin azaldığını düşünürken, çok hızlı oluşları güvenliklerinden çok emin olunması gibi nedenlerle kazalardaki oranları da artmaktadır. - Yol genişletme, altyapı ve sinyalizasyon çalışmaları bir an önce uygun şekilde yapılmalıdır. Sonuncu olarak ele alacağımız yol ve çevresel faktörlere gelindiğinde yine manzaranın içler acısı olduğunu söyleyebiliriz. Eskiden Türkiye’de ulaşımın büyük bir bölümü demiryolu ile güvenli bir şekilde yapılırdı, biraz ağır ve yavaş olsa da. Kara tren hayatımızın her safhasına öyle girmişti ki “kara tren gelmezmola, düdüğünü çalmazmola” diye türküler söylenir olmuştu. Ülkenin her yanını “demir ağla örmek” fikri Atatürk’ün önem verdiği konuların başında gelmektedir. İşte bundan dolayı onun sağlığında yurdun pek çok yeri ve yöresi demir ağla örülebilmişti. Bunu da “uzayıp giden o tren yolları ile başlayan güzel” Anadolu türkümüzden anlayabiliriz. - Uzun yol şoförlerinin çalışma saatlerinin ve ücretlerinin günün şartlarına göre düzenlenmesi gerekir. Türkiye aynı anda dört mevsimi yaşayabilen yeryüzündeki ender ülkelerden biridir. İklim ve coğrafi özellikler dikkate alınmadan yapılan karayolları, devlet denetiminin zayıf, müteahhit hizmetlerinin verimsiz olması gibi nedenlerle her gün daha da kötü bir duruma gelmektedir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’de deniz taşımacılığı yok gibidir. Demiryolu taşımacılığındaki durumumuzda olduğu gibi yüksek tonajlı tırların ve kamyonların yıprattığı, yapım hataları ve uzak görüşlü olmama gibi nedenlerle her yere yeterince ve gereğince ulaşılmamaktadır. - Kaza sonrası Acil ve İlk yardım hizmetleri daha iyi bir hale getirilmelidir. - Kaza yerine kameraman ve muhabirlerden önce ambulansların yetişmesi sağlanmalıdır. Makalenin başına döndüğümde, insanların içinde yaşadıkları ülkenin ekonomik, sosyal eğitimsel ve sağlıkla ilgili problemleri, onların tutum ve davranışlarına da yansıyabilmektedir. Bireyin aile ve toplumsal yaşamı istikrarlı değil ise her an sürprizlerle karşılaşabilirlerse, her an bir araç size çarpabilirse yaşadığınız gibi de araç kullanırsınız. KAYNAKLAR 1. Danovan ve ark. (1983). Akt. Sümer, “Trafik Kazalarında Kişilik Faktörleri”, TPD, cilt 3, sayı 7,1997 2. Ege, Rıdvan, (1977) “Türkiye’nin Trafik Sorunu”, Türkiye Trafik Kazaları Yardım Vakfı 2. Uluslararası Trafik Sorunları ve Trafik Kazaları, Ankara, s. 2-59 3. Erdem. H-(1977) “Trafik Sorunu”, Türkiye Trafik Kazaları Yardım Vakfı 2.Uluslararası Trafik Sorunları ve Trafik Kazaları, Ankara, s. 2-59 4. Levy. R-I, F. Maskovitiz, (1983) Akt. N. Sümer, TPD cilt 3, sayı 7. görüş İleri Sürücülük Teknikleri Mete BAYRAKÇI Demir Bükey Akademi Değerli okuyucular, AB ülkelerinde sistemin bayraktarlığını zaman içinde Almanya üstlenmiştir. Bugün Almanya’da bu eğitim sistemi- İkinci Dünya Savaşı sonrasında ticaretin gelişmeye başla- nin sürücülere verilebilmesi için özel olarak tasarlanmış ması karayollarında taşımacılığın artmasına, ticaretin ge- yaklaşık 85 eğitim alanı mevcuttur. lişmesi nedeniyle refah düzeyinin yükselmesi de bireylerin otomobil satın almaya başlamaları ve karayollarının binek “İleri Sürücülük Teknikleri: Defansif Sürücülük Eğitim otolar tarafından da yoğun olarak kullanılması sonucunu Programları” müfredatları; binek oto, hafif ticari oto ve yol doğurmuştur. içi kullanılan 4 x 4 oto sürücüleri için ayrı, kamyon, otobüs, çekici gibi ağır vasıta sürücüleri için ayrı, her türlü sıvı yük Karayollarında meydana gelen araç sayısındaki büyük artış- taşıyan ağır vasıta sürücüleri için ayrı müfredat programla- lar, kazaları da beraberinde getirmiştir. Ülkelerde trafik ka- rından oluşmaktadır. zalarını en aza indirmeye yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmış ve ilk olarak İngiltere’de zamanın hükümeti tarafından akil adamlar toplanmış, eğitim sistemi sorgulanmıştır. Motorlu taşıtlar hareket ettiklerine göre “fizik kuralları” çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği dolayısıyla araçların dinamik özelliklerinin ve limitlerinin olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu sonuca paralel olarak; sürücü belgesi (ehliyet) alırken öğrenilmesi gereken trafik kurallarının dışında, otoların dinamik özelliklerinin ve limitlerinin, fizik kuralları paralelinde otoların hava ve yol şartlarına göre değişken olan reaksiyonlarının öğretildiği ve adına “advanced driving” denilen yeni bir sürücü eğitim sistemi geliştirilmiştir. Ülkemizde de 1992 yılında Demir Bükey tarafından bu eğitim sistemi (“advanced driving” iki kelimede Türkçeye çevrilemediğinden) “İleri Sürücülük Teknikleri” adı altında Türkiye’ye getirilmiş ve Türkiye şartlarında yoğun olarak sürücülere verilmeye başlanmıştır. Trafik ortamında kendimizi korumaya yönelik oto kullanmakla ilgili bir sistem olan “İleri Sürücülük Teknikleri Defansif Sürücülük Eğitim Programları”, otomotiv sektöründeki gelişmeler paralelinde müfredat programlarında yapılan değişikliklerle günümüze kadar gelmiştir. Müfredat programları genel olarak; motorlu taşıtlarda bulunan aktif ve pasif güvenlik gereçlerinin doğru kullanılmaları, lastik ve lastik havalarının önemi, ABS fren donanımlı olan ve olmayan otolarda doğru fren teknikleri ve fren sırasında manevra, sollama prosedürü, gece problemleri, sürücü kaynaklı kayma hareketleri ve önlemleri, değişik kayganlığa sahip yol yüzeylerinde otoların reaksiyonları ve doğru kullanımları, otolarda bulunan ABS, ESP, TCS, EDTR, EBD gibi güvenlikle ilgili sistemler ve kullanımları gibi; dünyanın hiçbir yerinde sürücü kurslarında öğretilmeyen ve sürücü kurslarında verilen eğitimin fizik kuralları çerçevesinde bir üstü sayıldığı için adına “İleri Sürücülük Teknikleri” denilen teorik, görsel ve uygulama bölümlerinden oluşan müfredat programlarıdır. Her konuda olduğu gibi; trafik kazalarının en aza indirilmesi ancak eğitim sisteminin geniş kitlelere yaygınlaştırılması ve bu eğitim programları için özel olarak tasarlanmış eğitim alanlarının ülkemizin ihtiyacı çerçevesinde çeşitli bölgelere yapılması ile mümkün olacaktır. Herkese trafik kazalarından uzak, mutlu günler dilerim. Saygılarımla Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 31 görüş Güvence Hesabı Hesap Müdürü Abdülkadir Küçük Kaza sonrası yaşanan maddi ve bedensel zararların karşılanması ve yapılanması daha farklıydı. 2007 yılında Yeni Sigortacılık konusunda büyük önem taşıyan Güvence Hesabı sistemini yet- Kanunu’yla birlikte adı Güvence Hesabı oldu. kili ağızlardan tanıyoruz bu sayımızda. Hesap Müdürü Abdül- 32 kadir Küçük’ün kaleminden Güvence Hesabı’nın avantajları, ne Güvence Hesabı, kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağ- tür zararları karşıladığı, hangi zararların kapsam dışı kaldığı gibi ladığı teminatlara ilişkin bedeni olarak (sakatlık ve ölüm) zarar merak ettiğiniz tüm soruların yanıtını bulacağınız yazıyla başa görenlerin tedavi masraflarını karşılamakta ve kaza sonrasında başa bırakıyoruz sizi. sakat kalma halinde sakatlık tazminatı, ölüm halinde ise ölenin desteğinden yoksun kalanlara destekten yoksun kalma tazmi- “Türkiye’de araçların yüzde 25’i Güvence Hesabı natı ödemektedir. Bu tazminat kişinin yaşına, çocuk sayısına, kapsamında” gelirine göre değişir ve bu kriterlere göre belirlenen tazminatlar Güvence Hesabı, sigorta sektörünün önemli bir unsuru olarak Destekten Yoksun Kalma Tazminatı adı altında kişinin desteğin- 1983 yılında kuruldu. Ancak o zamanki adı Garanti Fonu’ydu den yoksun kalanlara ödenir. S E K T ÖR G Ü VE NC E H E S AB I (% 25) S İG OR TA Ş İR K E TL E R İ (% 75) Yıllar Kaza Sayısı Ölü Sayısı Yaralı Sayısı 2005 620.789 4.505 154.086 2006 728.755 4.633 169.080 2007 825.561 5.007 189.057 2008 950.120 4.236 184.468 2009 1.034.435 4.300 200.405 2010 1.101.372 4.041 211.034 Toplam 5.261.032 26.722 1.108.130 Araçlar trafiğe çıkmadan Zorunlu Trafik Sigortası’nı yaptırmak zorundadır ancak ne yazık ki bazı araçlar bu sigortalarını yaptırmıyor. Bu araçların bir kazaya sebep olması ve karşı tarafın bedeni bir zarar görmesi söz konusu olduğundaysa bu zararların kazaya sebep olan araç tarafından karşılanması gerekir. Ancak bu kişilerin zararı karşılaması mümkün değilse zarar gören tarafın mağduriyeti söz konusu olur. İşte böyle durumlarda kişilerin mağdur duruma düşmemesi ve zararlarının karşılanması için Güvence Hesabı devreye girer. Güvence Hesabı zararı öder ve daha sonra zararı veren kişiden ödemeyi tahsil etmeye çalışır. Yani bir geçiş görevini üstlenir. Ayrıca iflas eden sigorta şirketlerinde de ilgili branşlarda hem “İflas eden şirketlerin sigortalılarına ödeme yaptık” ancak genellikle avukatlar ve aracılar kanalıyla başvuru oluyor. Güvence Hesabı, önceleri sadece zorunlu Trafik Sigortası kapsamında faaliyet gösterirken 2007’den sonra Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası ve Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Güvence Hesabı’na dâhil edildi. Bu beş branşta da sigortasızlık söz konusu olduğunda bedeni hasarlarda Güvence Hesabı devreye giriyor. maddi hem bedeni zararları karşılıyoruz. 2001 krizinde Emek Sigorta, Akdeniz Sigorta, Kapital Sigorta, EGS Sigorta, Bayındır Sigorta gibi şirketlerin iflas veya tasfiye sürecine girmesiyle Garanti Fonu devreye girmiş ve bu şirketlerin trafik branşında (o zaman sadece bu branş kapsamda idi) zarar gören sigortalılarının hem maddi hem de bedeni zararlarını karşılamıştı. “Başvurularımız her geçen yıl artıyor” Bizim isteğimiz bize daha çok zarar gören bireylerin başvurması Hastaneler genellikle kendileri başvuruyor. Senelere göre başvuru adetlerine baktığımızda, 2003 yılında 349, 2004’te 1128, 2007’de 5616, 2009’da ise 10 bin 267 kişinin Güvence Hesabı’na başvurduğunu görüyoruz. 2010 yılında gelen başvuru sayısı ise 22 bini buldu. Güvence Hesabı’nın bilinirliği arttıkça başvuru sayısı artıyor. 33 B AÞ V UR UL AR BAŞVURULAR 25.000 20.000 15.000 10.000 5.000 0 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı görüş Genellikle başvurular trafik sigortalarından geliyor ancak tüpgaz ve tehlikeli maddelerden dolayı meydana gelebilecek patlamalarda da Güvence Hesabı devreye girebiliyor. Örneğin, 2008 yılı Ocak ayında İstanbul Davutpaşa’da önemli bir patlama olmuştu. Havai fişek üreten bir atölye patlamış ve 21 kişi hayatını kaybetmişti, 108 kişi de yaralanmıştı. Aynı zamanda çevredeki araç ve işyerleri de zarar görmüştü. Hayatını kaybeden 21 kişiden 16’sının yakınları bize başvurdu ve bu kişiler için 1 milyon 200 bin lira civarında bir tazminat ödemesi yapıldı. Hayatını kaybeden diğer kişiler ise işveren ve atölye çalışanları olduğu için kapsam dışındaydı. Ödediğimiz tazminatı işverene rücu etmek istedik ancak işveren hayatını kaybetmişti. Mirasçılarına rücu ettik ancak onların da durumu olmadığı için mirası reddettiler. 34 Bu tür durumlarla sıkça karşılaşıyoruz ne yazık ki. Mesela Kızılcahamam’da kız öğrencileri taşıyan bir araç devrilmişti ve 6 kız çocuğu hayatını kaybetmiş, birkaçı da ciddi sakatlıklar yaşamıştı. Minibüstekiler için 2 milyon liraya yakın ödeme yaptık ve sonunda minibüs sahibine rücu ettik. Tabii kişinin bu kadar mal varlığı yoktu ve bizim ödediğimiz paranın geri gelmesi mümkün olmadı. doğrultusunda tanıtım çalışmalarını yürütüyoruz. Toplamda 5 kişiden oluşan bir yönetim kurulumuz var. TSRŞB Başkanı bizim de başkanımız, genel sekreteri ise başkan yardımcımızdır. Ayrıca Hazine’den bir temsilcimiz, buranın hesap müdürü olarak ben ve TSRŞB’nin birinci derece imza yetkisine haiz bir üyemiz var. Yönetim kurulumuzda tanıtımla ilgili olarak çeşitli kararlar aldık ve uyguladık. DASK’la birlikte yayımlanan ve CNN Türk’te yaklaşık 3 yıl süren bir TV programımız oldu. Bu programın tanıtımımız adına önemli katkıları olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca gazetelerle röportajlarımız ve zaman zaman ilan çalışmalarımız oldu. Son 5 yılda basının da bizi tanımasıyla tüketiciler açısından bilinirliğimiz arttı. “Araçların yüzde 25’i güvence hesabı kapsamında” Türkiye’de kayıtlı olan sigortasız araç oranının yüzde 22,2 olduğunu biliyoruz, kayıtsız araçlarla birlikte bu oran yüzde 25’e ulaşıyor. Yani Türkiye’deki araçların yüzde 25’i Güvence Hesabı’nın kapsamında. Yürürlükteki Poliçe Sayısı (2010 Aralık sonu) 11.625.613 Araç Sayısı (2010 Aralık Sonu) 15.095.603 Sigortasız Araç Sayısı 3.469.990 Bedeni hasarlar çok büyük tazminatlardır. Bugün ölüm tazminatı 200 bin liraya kadar varıyor ve bu rakam Türkiye şartları için oldukça fazla. Biz de yaptığımız tazminat ödemesinin ancak yüzde 15’ini geri alabiliyoruz. Bu durum da sigortanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Bir kişi 300 liralık bir trafik poliçesini yaptırmaktan kaçarken, 2 milyon liralık bir tazminat ödemesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Güvence Hesabı, her geçen gün daha çok insan tarafından fark “Gelirlerimiz poliçelerden geliyor” ciddi artış yaşanıyor. Türkiye’deki araçların yüzde 25’inin zorunlu Gelirlerimiz bu branşlarda üretilen poliçelerden geliyor. Bahsettiğimiz 5 branşta kişilerin satın aldığı poliçelerde yüzde 2 oranında bir katkı payı tutarı var. Yani bir trafik sigorta poliçesi yaptıran kişi bedelin yüzde 2’sini Güvence Hesabı’na aktarmış oluyor. Sigorta şirketleri de aldıkları primin yüzde 1’ini yılda bir kereye mahsus olmak üzere her yılın Şubat ayı sonuna kadar Güvence Hesabı’na aktarmak zorunda. Güvence Hesabına gelen katkı payları, ödenen tazminatları karşılama konusunda başa baş durumda. Ancak bunun yanında geçmiş yıllardan gelen birikmiş fonlarımız da var, bu fonu da banka hesaplarında işleterek gelirimizi arttırıyoruz. “Tanıtım çalışmaları bilinirliğimizi arttırdı” Güvence Hesabı’nın yönetim kurulu tarafından alınan kararlar Sigortasızlık Oranı % 23 ediliyor ve bilinirliğin artmasıyla birlikte başvuru sayısında da trafik sigortası yok. Sigortasızlık oranı, özel araçlarda yüzde 9–10 civarında buna karşın motosiklet, traktör, iş makineleri gibi araçlarda ise yüzde 60-70’lere kadar yükseliyor. Bu araçlarda meydana gelebilecek bedeni zararlar, Güvence Hesabı tarafından teminat altına alınıyor. 2010 yılında Türkiye’de 1 milyon 101 bin kaza meydana geldi. Kazalarda ölen kişi sayısı 4 bin 41 olurken, 210 bin kişi de yaralandı. Bu rakamlara tedavi süresinde ölen kişileri de eklersek sayı daha da artar. Ölen kişi sayısının 4 bin olduğunu düşünürsek bunlardan bin kişinin bize başvurmuş olması gerekirdi. Ancak 2010’da bize gelen başvuru sayısı 380, 2009’da gelen başvuru sayısı ise 636 oldu. Yani en az yüzde 40 daha başvuru alıyor olmamız gerekirdi. Uzun vadede payımıza düşen yüzde 25 oranındaki hasarın tamamıyla ilgili başvuruları almayı umuyoruz. mizah 35 ARAP’IN ZEKÂSI Bir Arap emirinin oğlu Almanya’ya eğitime gider. Bir ayın sonunda ailesine şöyle bir mektup gönderir: “Berlin süper bir yer, insanlar da çok sempatik ve burayı çok seviyorum ama profesörlerim okula tramvayla gelirken ben Mercedesimle gelmekten biraz utanıyorum.” Birkaç günün sonunda çocuk bir mektup alır, mektupta 2 milyon dolarlık bir çek ve şu not vardır: “Artık utanmana gerek yok, git sen de kendine bir tramvay al.” Şükrü Kızılot, Çengelli İğne, Sayfa. 111 KARNE Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. “Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş…” diye düşünür ve oğluna seslenir: - Getir bakayım şu karneyi! - Al baba… Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. - Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce dedin, İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey! - Baba… O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, kitabın arasında karnelerinden birini bulmuştum… Şükrü Kızılot, Çengelli İğne, Sayfa. 98 Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı sağlık Narkolepsi Trafik kazalarında uykusuzluk nedeniyle pek çok kaza yaşanmaktadır. Uykusuzluğa neden olan pek çok hastalık da bu durumun en önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Uykuya bağlı gelişen otomobil kazaları hem uykuya dalan sürücü hem de karşı yolda seyreden sürücü ve kişiler için ciddi tehlikedir. Uykuya bağlı gelişen otomobil kazalarında etken, sık görülen ve gündüz aşırı uyku eğilimi (hipersomnolans) ile seyreden uyku hastalıklarıdır. Bunlar uyku apnesi, narkolepsi, gündüz aşırı uyku eğilimi yapan diğer uyku hastalıkları ve diğer uyku bozukluklarıdır. Trafik kazası riski, hipersomnolans ile seyreden uyku sorunu olan bireylerde, sağlıklı bireylere göre 2 - 7 kat fazladır. Bu sayımızda narkolepsi hastalığı konusunda sizleri bilgilendireceğiz. 36 Belirtileri En belirgin semptomlarından biri gece yeterli derecede uyunmuş olunsa bile gün içinde aşırı uyku eğilimi görülmesidir. Narkolepsi hastaları, herhangi bir zaman ya da mekânda uykuya dalabilir. Uyku atakları, bazen kendini belli ederek aşırı bir uyku ihtiyacı hissettirirken bazen de hiç hissettirmeden doğrudan uyumayla sonuçlanır. Hasta gün içinde birden çok kez uykuya dalabilir. Bu kısa uykular sonucunda kendini iyi hissederek uyanır, ne var ki uyku hissi birkaç saat sonra tekrar kendini gösterecektir. Bununla beraber hasta, gece uykusu esnasında sık sık uyanır. Bütün hastalarda görülmemekle birlikte narkoleptiklerin bazılarında katapleksi, hipnogojik halüsinasyon ve uyku felci gözlemlenebilir. Katapleksi, hastanın kaslarının fonksiyonlarını yitirdiği, boyun ve dizlerdeki zayıflama sonucu vücudunun çöktüğü ve anlaşılır konuşamadığı epizodik bir durumdur. Bu epizot aşırı gülme, kızgınlık, sürpriz ya da korku gibi duygusal reaksiyonlar tarafından ortaya çıkarılabilir ve süresi birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir. Kişi epizot boyunca bilincini kaybetmez ancak vücut fonksiyonları felce uğramış olur. Uyku felciyse uyanma esnasında geçici bir konuşamama ya da hareket edememe durumudur ve tehlikeli değildir. Hipnogojik halüsinasyonlar ise son derece canlı, sık sık korkutucu olan, uykuya dalış ve uyanış esnalarında görülen, rüya benzeri bir durumdur. Gündüz aşırı uyku eğilimi, uyku felci, hipnogojik halüsinasyonlar, özellikle yetersiz uyumuş kişilerde gözlenebilir ancak katapleksi yalnızca narkoleptik hastalara özgü bir durumdur. Bu sayılan semptomlarının tamamının görüldüğü hastaların yüzdesi 20 ile 25 arasında değişir. Narkolepsi özellikle gündüz aşırı uyuma eğilimine yol açar ve katapleksi kişinin sosyal, kişisel ve profesyonel yaşamında sık sık ciddi problemler yaşamasını neden olarak hastayı ciddi anlamda sınırlar. Etkileri 37 Uyku düzeni iki kısımdan oluşur; birincisi hızlı göz hareketleri olarak adlandırılan REM (Rapid Eye Movement) uykusu, diğeri ise REM uykusu dışında kalan Non-REM (NREM) uykudur. Normalde, kişi uyanıkken beyin dalgalarının ritmi düzenlidir ancak uykuya daldığında beyin dalgaları yavaşlar. Bu sürece verilen ad, NREM yani normal uyku durumudur. Uykuya daldıktan 30 – 60 dakika sonra beyin dalgaları aktif sürece geçmeye başlar. Buna da REM uykusu denir ve rüyaların büyük bir kısmı bu süreçte görülür. Normalde insanlar uykularına NREM ile başlarlar. Buna karşın narkoleptik kişiler doğrudan REM uykusuna dalar. Bu nedenle gece çoğunlukla derin bir uykuya dalamazlar, genellikle hatırlayamadıkları çok canlı ve çoğunlukla korkutucu rüyalar / kâbuslar görürler. Gün içinde herhangi bir zamanda uykuya dalabilirler. Nedenleri Narkolepsi hastalığının nedeni kesin olarak bilinmemektedir ancak genetik yolla ortaya çıktığı konusu üzerinde durulmaktadır. 2004 yılında Avustralya’da narkoleptik insanlardan alınan proteinlerin farelere enjekte edilmesi yoluyla bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda, narkolepsinin ‘otoimmün’ bir hastalık olduğuna ilişkin ipuçları elde edilmiştir. Bu da bağışıklık sisteminin normal beyin dokularına yabancı doku gibi saldırması anlamına gelir. Nöropeptid hipokretinin (uyanıklık sağlar) çoğu hastanın BOS’unda eksik olduğu belirlenmiştir. Bu da lateral hipotalamusta hipokretin içeren nöronların HLA aracılıklı otoimmün yıkımını düşündürmektedir. Hastaların yüzde 98’inde HLA-DRQ 0106 poziftir. Uykudan önce titreme, sürekli halsizlik vb. durumları görmek de olasıdır. Uyku esnasında kişi, dış etkenleri algılayamaz, fakat bazılarını hatırlayabilir. Genellikle uyku sürelerinin belirli bir saati olmamasına karşın, bazı hastalar uyku nöbetlerinin vakitlerini saptayabilirler. Bu tip kişilerde genellikle gece uykusuzluk görülür. Tedavisi düzenli yatış zamanı, gündüz şekerlemesi izni, ani uykuya karşı güvenlik önlemleri, gündüz için uyarıcılar, antidepresan kullanımı biçiminde yapılmaktadır. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı gezi Eski Çağlardan günümüze... Kültür Mozaiği HATAY Türkiye’nin en güney ucunda bulunan il, en eski yerleşim yerlerinden biri olma özelliğine sahiptir. Araştırmacılar, eldeki bilgilere göre yörenin iskân tarihinin MÖ yüz binli yıllara rastlayan orta paleolitik döneme kadar tarihlendiğini ifade etmekte, bunun 2,5 milyon yıl öncesine kadar uzanabileceğini belirtmektedirler. Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye giden ve doğudan gelen anayolların kavşak noktasında bulunan Hatay, tarihi boyunca kıtalar ve bölgeler arası ticarette önemli rol oynamış, yolcu ve hacı kervanları için bir konaklama yeri ve çeşitli bölgelerden gelen insanlar için bir kültür alışverişi merkezi olmuştur. 1.413.287 nüfusu, 5.403 km2’lik yüzölçümüyle Türkiye’nin ve Akdeniz Bölgesi’nin en önemli illerinden biri olan Hatay; Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Suriye Devleti (Halep, Laskiye, İdlip) gibi bölgelerle komşudur. 38 İSKENDERUN Akdeniz’in doğu ucunda ve aynı adla anılan körfezin doğusunda bulunan İskenderun; MÖ 333 yılında Büyük İskender tarafından kurulmuştur. İlk adı “Alexandratta” olan şehir MS 638 yılında Arapların fethiyle beraber “İskenderun” olarak anılmaya başlanmıştır. ARSUZ İskenderun’un 33 km güneyinde Arsuz Çayı ağzında bulunan bir tatil ve turizm köyüdür. 39 Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı gezi 40 BELEN Antakya İskenderun karayolu arasında Amanos Dağlarının tek geçit veren yeri Belen’dedir. Kanuni Sultan Süleyman 1548 yılında İran seferi dönüşünde buraya han, hamam ve cami yaptırılması emrini vermiştir. Böylece bu bölge Doğu’ya giden ordular için bir derbent konumuna gelmiştir. HARBİYE (DAPHNE) TARİHÇESİ Hatay’ın çağlayanlar bölgesi olan Harbiye, 8 km’lik bir yolla Antakya’ya bağlanır. Şelaleleri ve temiz havası ile ünlü olup, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği bir mesire yeridir. SAMANDAĞ – ÇEVLİK (SELEUCİA PIERIA) Antakya’nın 35 km batısında, Musa Dağı’nın güneyinde kurulmuş antik şehirdir. Şehrin ÇARŞI ve EL-MİNA ismini taşıyan iki kapısı bulunmaktadır. Şehrin tamamı bir surla çevrilidir. PAYAS İÖ 300’lü yıllarda Babias adı altında kurulan Payas Antakya’ya 80 km uzaklıktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ticaret kervanlarının konakladığı bir yer olan Payas’ta hanlar inşa edilmiştir. Bu yüzden şehir tarihi anıtlar açısından zengindir. Bunlar arasında Payas Kalesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Mehmet Paşa Camii, Cin Kulesi sayılabilir. ERZİN İssos Epiphanea Şehri Antik tiyatro, akuaduct, nymphaeum, kuzey-batı şehir surları ile çevrelenmiş kesim içinde olup, ören yerinin yaklaşık olarak merkezi kesimine inşa edilmiştir. Tarihsel açıdan büyük önem taşımaktadır. HATAY’ DA ÖNEMLİ TURİSTİK ALANLAR İNANÇ TURİZMİ Anadolu, dinlerin uğrak yeri, farklı inançlara sahip insanların yan yana yaşadıkları topraklar olarak dünyanın en ilginç yö- sadece yaz aylarında ibadet yapılmaktadır. İskenderun Latin residir. Tarihin canlı tanıkları durumundaki farklı uygarlık ve Katolik Kilisesine bağlı olarak faaliyet gösteren bu kilise, 15 inançlara ait bu eserlerin en güzel örneği Hatay ilinde görü- Ağustos’ta Meryem Ana’nın göğe yükselmesine adanmıştır. lebilir. Meryem Ana Havuzu (Gözcüler-İskenderun): Hacı Ahmetli İslam Dinine Ait İbadet Yerleri: Ulu Camii (Sultan Selim Köyü’nü 8 km geçtikten sonra ulaşılan havuzda Meryem Camii), Habib-i Neccar Camii, Kanuni Sultan Süleyman Camii Ana’nın banyo yaptığına inanılmaktadır. Hıristiyanlar tarafın- (Belen), Sokullu Külliyesi ve Camii (Payas-Dörtyol), Beyazit dan kutsal bir yer olarak bilinir. Özellikle Ortodokslar Meryem Bestami Türbesi (Kırıkhan), Hz. Hızır Ziyaretgâhı (Samandağ), Ana’ya adadıkları perhizin son günü olan 14 Ağustos’u bura- Şeyh Ahmet Kuseyri Cami ve Türbesi da büyük şenliklerle kutlamaktadır. Hıristiyanlık Dinine Ait İbadet Yerleri: Rum Ortodoks Kilisesi (Aziz Pierre ve Aziz Paul Kilisesi), St. Simon Stilit Manastırı (Samandağı), Barleam Manastırı (Keldağı), Katolik Kilisesi (Antakya), Aziz Nikola Ortodoks Kilisesi (İskenderun), İtalyan Katolik Latin Kilisesi (İskenderun), Maryo Hanna Kilisesi (Arsuz-İskenderun), Marcircos Ortodoks Kilisesi (İskenderun), St. İlyas Kilisesi (Samandağ), Marcircos Türk-Hıristiyan Ortodoks Kilisesi (Altınözü), Maria Ana Rum Ortodoks Kilisesi (Altınözü), Protestan Kilisesi (AntakyaGüney Kore Kwang Lim Metodist kilisesi tarafından kullanılmaktadır) St. Pierre Kilisesi (Dünyanın ilk mağara kilisesi): Antakya - Reyhanlı yolu üzerinde kente 2 km uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınındadır. Doğal bir mağara olup, eklemelerle kiliseye dönüştürülmüştür. Her yıl 29 Haziran’da Katolik Kilisesince burada bir ayin düzenlenmektedir St. Meryem Ana Katolik Kilise ve Manastırı (Güzelyayla-Belen): 1920 yılında yaptırılan Meryem Ana Kilisesi ve Manastırı’nda Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 41 gezi zenginliği yönünden dünyada ikinci sırayı almaktadır. Müzede 18.100 parça arkeolojik eser, 1.050 etnografik eser, 13.820 sikke, 1.347 mühür olmak üzere toplam 34.317 adet eser bulunmaktadır. Hıdırbey’de Çınar Ağacı 800–1000 yaşlarında olduğu tahmin edilen ve halk arasında 2000–3000 yaşlarında olduğuna inanılan bir ağaçtır. Gövdesinin çevresi 35 metredir. Bu ağacın Hz. Musa’nın asasının abıhayat (ölümsüzlük suyu) sayesinde filizlenip kök salması sonucunda meydana geldiğine dair efsaneler anlatılmaktadır. TERMAL TURİZM Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları: Reyhanlı-Antakya karayolu üzerinde Kumlu ilçesinde bulunmaktadır. Yörenin en büyük kaplıcası olup birçok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. 42 Erzin Başlamış Kaplıcaları ve Şifalı Suları: Kaplıca ve şifalı maden suyunun çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Erzin ilçesine bağlı Başlamış Köyü’ndeki kayaların çeşitli yerlerinden çıkmaktadır. Erzin içmelerinin suyu hafif tuzlu ve acımsı, karbonatlı, toprak kalevili ve karbondioksitlidir. de Hıristiyanlık dinine ait ibadet yerlerindendir. Musevi Cemaatine Ait İbadet Yerleri Havra (Antakya): Antakya Musevi cemiyetinin kullandığı bir binadır. Büyük bayramlarda ve önemli günlerde törenler düzenlenmektedir. Ermeni Cemaatine Ait İbadet Yerleri: Vakıflı Ermeni Kilisesi (Samandağ), Karasun Manuk Kilisesi (İskenderun), Ermeni Kilisesi (Belen) KÜLTÜR TURİZMİ Antakya Kalesi ve Surlar İstanbul surlarından sonra yurdumuzda en uzun surları oluşturmaktadır. Evliya Çelebi, 44.000 adım uzunluğundaki duvarların büyük blok taşlarla örüldüğünü, çok sağlam ve sık mazgallı olduğunu, 70–80 adımda bir burç bulunduğunu yazmakta ve zamanında duvarların 30 metre uzunluğunda olduğundan ve 360 burçla (Beş katlı) desteklendiğinden bahsetmektedir. Hatay Arkeoloji Müzesi (Antakya Mozaik Müzesi) Antakya’da Cumhuriyet Alanı’nda, Asi Irmağı kenarında ve köprü yakınındadır. Hatay’da bilimsel kazı çalışmaları 1932 yılında başlamıştır. Çalışmaların ilk yıllarında çeşitli ve kıymeti büyük olan tarihi eserlere rastlanması bir müze kurulması fikrini doğurmuştur. O yıllarda Fransız idaresinde bulunan Hatay’da hazırlanan bir proje ile çıkan eserlere göre bir müze hazırlanmıştır. Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait olan ve Harbiye, Antakya, Atçana, Seleukeia Pieria ile İskenderun’da bulunmuş eserlerin sergilendiği müze, mozaik koleksiyonlarının Reyhanlı Hamamı: Reyhanlı ilçesine 20 km uzaklıktadır. Türkiye-Suriye sınır kapısının çok yakınında bulunan kaplıcada yaklaşık 5 kaynaktan su çıkmaktadır. İçme suyu olarak da kullanılabilen kaplıca suyu çeşitli romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir. Kisecik Köyü Şifalı Suyu: Merkez ilçeye bağlı Kisecik köyündedir. İçildiği zaman mide mitolitesini arttırır, boşalmasını kolaylaştırır. Çok içildiği zaman idrarı arttırarak idrar yollarının ince kumlarının atılmasını ve iltihapların temizlenmesini kolaylaştırır. Hararet derecesi sıcak sular grubuna girecek düzeyde olup, nevrit, nevralji, kronik romatizmal hastalıklarına iyi gelmektedir. Kültürel Hayat ve Gelenekler ve Görenekler Hatay bölgesinde çok sayıda, şair, bilim adamı, sanatçı yetişmiş, zaman içinde zengin bir kültür birikimi meydana gelmiştir. Toplumun sahip olduğu ortak kültür nedeniyle inanç farklılıkları Hatay’da hiçbir zaman problem olmamış, bu farklılıklar kültürel yapının bir zenginliği olarak kabul edilmiştir. GELENEKSEL EL SANATLARI ni ve hayal edebildiklerini taşları yontarak, taşlara hayat veren bu insanlar sanatlarını halen kendi çabalarıyla sürdürmektedirler. Sikkecilik: Tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış Harbiye’nin zengin tarihsel birikimi sikkeleri yapmak için Camcılık: Dünya üzerinde, camın ilk elde edildiği yerleşim bölgelerinden biri, Antakya - Suriye - Filistin civarıdır. Antakya’da çok sayıda cam ustası vardır. bronz, gümüş ve altın kullanılıyor. İpekçilik-Dokuma: Geçmişte Samandağ ve Harbiye’ye bağlı köylerin çoğunda hemen hemen her evde üretilen ve beslenen ipek böcekçiliğinin bugün artık yok olduğunu görüyoruz. Hatay’da ipek böceği kozası ile ipek üretimi tarihe karışırken baba mesleği diye devam etmeye çalışan bazı aileler tarafında yaşatılmaya çalışılmakta ve Türkiye’ye tanıtılmaktadır. genellikle temizleyici olarak kullanılan bir mamuldür. Defne Hasırcılık: Örmek… İp örmek değil ama hasır örmek bambaşka bir şey… Bir de buğday ve çavdar saplarıyla olursa. Yerli ve yabancı turistlerin en çok rağbet gösterdiği hasır örme ürünleri; çanta, tabak, cirem, pano, yarım tabak ve kayıktır. Heykelcilik: Hatay’da heykelcilik sanatını sürdüren Şıh Ali ve çocukları genellikle siyah taş üzerine Tanrı ve Tanrıça heykelleri yapmaktadırlar. Hiçbir eğitim almadan sadece gördükleri- Defne Sabunu: Ana maddesi bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitlerinin alkalilerle reaksiyon sonucunda elde edilen ağacının meyve (Fructus Lauri) ve yapraklarından elde edilen defne yağı (Oleum Lauri) sabun imalinde ve hekimlikte kullanılır. Meyvesi Fiorivente Alkolatının bileşimine girdiği için terletici ve idrar sökücü olarak, ayrıca romatizmal ve cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılan defne yağı ve yaprakları son yıllarda dış ülkelere ihraç edilmektedir. Normal iklim koşullarında yıllık defne yağı rezervi Hatay bölgesinde yapılan son araştırmalara göre 150–250 ton arasındadır. Defne yağını çıkaran herhangi bir sanayi kuruluşu yoktur. Bu yağ köylüler tarafından basit usuller ile 8–12 saat haşlanarak çıkarılır. Bu yağlarla ve katkı maddeleri ile sabun üretimi yapılmaktadır. Katkılarından dolayı Hatay Valiliği İl Kültür Müdürlüğüne teşekkür ederiz. Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 43 kültür-sanat Devlet Tiyatroları Perdelerini Açtı Sırça Kümes Yazan: Tennessee Williams Sahne Amiri: Sibel Güvercin Çeviren: Can Yücel Kondüvit: Tayfun Gültutan Yöneten: Jason Hale Işık Kumanda: Cem Göktaş Dekor Tasarımı: H. Güven Öktem Giysi Tasarımı: İnci Kangal Işık Tasarımı: Yakup Çartık Yönetmen Yardımcısı: Çağman Pala Asistan: İrfan Kılınç Anıl Sağıroğlu Suflöz: Kiraz Han Dekor Sorumlusu: Selahattin Göktaş Aksesuar Sorumlusu: Burak Uyanık Oyuncular: Meltem Keskin Bayur, Orhan Özyiğit, İrfan Kılınç, Gülin Ersoy Konu Tennesse Williams’ın yarı biyografik oyunu “Sırça Kümes”, Büyük Buhran Dönemi’nde Amerika’da geçer. Oyunda, 1937’de St. Lois’de yaşayan parçalanmış bir ailenin yoksulluğa karşı verdiği hayatta kalma çabası anlatılır. Oyunun hem kişilerinden biri hem de anlatıcısı olan Tom, bizlerle onu yazar olmak için evden kaçmaya götüren süreçteki anılarını paylaşır. Oyunun sonunda Tom, yazar olmuştur ama hâlâ evden ayrılma kararıyla yüzleşememiştir. Kız kardeşinin anısı her an onu takip eder, “İyisi mi sen mumları bir an önce söndür, Laura” derken bile… Elma Hırsızları 44 Yazan: Faruk Erem Asistan: Esma Çankaya Oyunlaştıran: Memet Baydur Sahne Amiri: Kazım Kerimoğlu Yöneten: Volkan Özgömeç Kondüvit: Onur İldegez Dekor Tasarımı: Kerem Çetinel Işık Kumanda: Osman Bal Giysi Tasarımı: Özlem Karabay Işık Tasarımı: Kazım Öztürk Müzik: Cem İdiz Dramaturg: Özcan Özer Yönetmen Yardımcısı: Edip Tümerkan Suflöz: Fatma Kış Dekor Sorumlusu: Dursun Dinçsoy Aksesuar Sorumlusu: Yücel Ünver Oyuncular: Ahmet Türkoğlu, Oktay Dal, Edip Tümerkan, Levent Şenbay, Çağrı Evren Turan, Tolga Çiftçi, Sinem Şahin, Pınar Uslu, Nurcihan Ergün Konu Faruk EREM’in “BİR CEZA AVUKATININ ANILARI” adlı eserinden Memet BAYDUR tarafından oyunlaştırılan “ELMA HIRSIZLARI”, hukuk ve yasaların adil olması zorunluluğunu farklı sosyal çevrelerden insanların yaşanmış, gerçek hayat hikâyeleriyle anlatıyor. “ELMA HIRSIZLARI” bize fikri hür vicdanı hür bir toplumsal yaşam özleminde “ceza” kavramının içeriğini de sorgulatıyor. Aydınlık gelecekler için geçmişte yaşananların hesaplaşması şu soruya ulaşmamızı sağlıyor: “Hukuk ne için vardır? İnsan için mi?” İnsanca yaşayabilmek umuduyla… Dönülmez Akşamın Ufkundayız Yazan: Nazlı Nihan Şenol Kondüvit: Adem Tutak Yöneten: Maral Üner Işık Kumanda: Korhan Boduroğlu Dekor - Giysi Tasarımı: Gül Emre Suflöz: Necmiye Özsümer Işık Tasarımı: Burhanettin Yazar Dekor Sorumlusu: Serhat Duruakan Asistan: Sine Zeynep Türker Aksesuar Sorumlusu: Mete Kocaoğlu Sahne Amiri: Ahmet Ceylan Oyuncular: Mehmet Ege, Işıl Poyraz Konu “Ölüm geldiğinde zaten olmayacağımıza, o gelene kadar da yaşadığımıza göre; ölümden korkmak yersizdir”. Yine de hepimizin ölümü sorgulayacağı bir an gelir. Yaşlanma şansını yakalayanlar sanki biraz daha fazla düşünür ölümü. Yaptıklarından çok yapamadıklarını, söylediklerinden çok söyleyemediklerini anımsar, geç kaldıklarına inanırlar. Yanılırlar. Çünkü ölüm, henüz gelmemiştir. Aile bağlarınıza sıkıca sarılın. Öyle tılsımlı bir bağdır ki bu bedenler ayrı düşmüş olsa bile sizi gözetmeye devam eder. Ne ailenizden bu kutsal bağı esirgeyin ne de onların bu bağı görmezden gelmesine sebep olun.” Vizyondakiler Conan the Barbarian Oğul Yönetmen: Marcus Nispel Oyuncular: Jason Momoa, Rachel Nichols, Stephen Lang Başrolünde Jason Momoa’nın oynadığı film, Hyboria’nın tek umudu Kimmeryalı savaşçı Conan’ın, babasının ve talan edilen köyünün intikamını almak için dehşet verici canavarlar, güçlü rakipler ve kötülüğün her türlü vücut bulmuş haliyle savaşmasını anlatıyor. Yönetmen: Atilla Cengiz Oyuncular: Rıza Akın, Nurinisa Yıldırım, Enes Atış İkisi de farklı coğrafyalardan ama benzer evlat hasreti ve korumacılığı ile yola çıkan iki babanın dramatik öyküsü. Karadenizli genç bir delikanlı ülkede yaşanan terör olaylarını umursamadan sevgilisinin peşinden doğuya gider. Babası ise oğlundan haber alamayınca ölüsünü ya da dirisini bulmak için peşine düşer. Doğudaki bir dağ köyünde yalnız yaşayan başka bir umutsuz baba ise tüm yalvarmalarına ve vazgeçirme girişimlerine rağmen oğlunun dağa çıkmasını engelleyemez. Sonuçta hayatları boyunca hiç karşılaşmayacak bu iki gencin babaları oğullarının ölümleri üzerinden kesişecek, acılar birbirine katılarak sarılacaktır... Hem babalar hem de oğulları sıkışmışlık ve çaresizlik içerisindedir... Şeytanın İkizi Yönetmen: Lee Tamahori Oyuncular: Dominic Cooper, Ludivine Sagnier, Raad Rawi Şan şöhretin yanı sıra onur ve haysiyetin de parayla satın alındığı şehir Bağdat; Saddam Hüseyin’in sadist oğlu Uday’ın kendi küçük krallığı gibidir. Çıkarlar için her türlü ahlaksızlığın döndüğü bu kentte Uday’ı alt etmek mümkün değildir. Orduda subay olan Latif Yahia bir gün Saddam’ın sarayına çağrılır ve kendisine Uday’ın yerine geçmesi ‘emredilir’. Latif Yahia’nın karşısında iki seçenek vardır: ya Uday’ın fiziki ikizi olacaktır, ya da ailesini de kendisiyle birlikte ölüme götürecektir. İhanetin ve yolsuzluğun kol gezdiği, hiç kimseye güvenilmeyen bir dünyada, Latif hem hayatta kalma mücadelesi verecek hem de zorla içine itildiği bu görevden kurtulmaya çalışacaktır... En Çok Okunanlar Ve Steve Jobs Apple’ı Yarattı / Michael Moritzen - İş Bankası Kültür Yayınları Notos Öykü Sayı: 30 / Kolektif - Notos Kitap Bulfinch Mitolojileri / Thomas Bulfinch - Pinhan Yayıncılık Küçük Mucizeler Dükkânı / Debbie Macomber - Martı Kitabevi Karatay Diyeti / Canan Efendigil Karatay - Hayykitap Aklından Bir Sayı Tut / John Verdon - Koridor Yayıncılık İskender / Elif Şafak - Doğan Kitap Mavi Köpeğin Gözleri / Gabriel García Márquez - Can Yayınları Ölüm Pornosu / Chuck Palahniuk - Ayrıntı Yayınları Sofie’nin Dünyası / Jostein Gaarder - Pan Yayıncılık Kabil / Jose Saramago - Kırmızı Kedi Yayınevi Serenad / Zülfü Livaneli - Doğan Kitap Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları Bir Gün / David Nicholls - Pegasus Yayınları Ekim - Kasım - Aralık 2011 | Ankara Trafik Vakfı 45 TEHLİKE UYARI İŞARETLERİ %1 0 0 %1 SAĞA TEHLİKELİ VİRAJ SOLA TEHLİKELİ VİRAJ SAĞA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR SOLA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR TEHLİKELİ EĞİM (İNİŞ) TEHLİKELİ EĞİM (ÇIKIŞ) HER İKİ TARAFTAN DARALAN KAPLAMA EHLİ HAYVANLAR GEÇEBİLİR VAHŞİ HAYVANLAR GEÇEBİLİR YOLDA ÇALIŞMA IŞIKLI İŞARET CİHAZI HAVAALANI - HAVALİMANI (ALÇAK UÇUŞ) YANDAN RÜZGAR İKİ YÖNLÜ TRAFİK SAĞDAN DARALAN KAPLAMA SOLDAN DARALAN KAPLAMA AÇILAN KÖPRÜ DENİZ VEYA NEHİR KIYISINDA BİTEN YOL KASİSLİ YOL KAYGAN YOL GEVŞEK MALZEMELİ ZEMİN DİKKAT ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI GEVŞEK ŞEV YAYA GEÇİDİ OKUL GEÇİDİ BİSİKLET GEÇEBİLİR GİZLİ BUZLANMA KONTROLLÜ DEMİRYOLU GEÇİDİ KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ DÖNEL KAVŞAK DÜŞÜK BANKET SAĞDAN ANA YOLA GİRİŞ SOLDAN ANA YOLA GİRİŞ KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ (TEK HAT) KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ (EN AZ İKİ HAT) KONTROLSÜZ KAVŞAK DEMİRYOLU GEÇİDİ DEMİRYOLU GEÇİDİ KÖPRÜ BAŞI TEHLİKELİ VİRAJ YÖN ONARIM YAKLAŞIM DEMİRYOLU GEÇİDİ LEVHALARI LEVHALARI YAKLAŞIM LEVHALARI YAKLAŞIM LEVHALARI YAKLAŞIM LEVHALARI LEVHALARI (SOL-SAĞ) (SOL-SAĞ) (SOL-SAĞ) (SOL-SAĞ) ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ENGEL İŞARETİ REFÜJ BAŞI EK LEVHASI DÖNÜŞ ADASI EK LEVHASI TRAFİK TANZİM İŞARETLERİ KARŞIDAN GELENE YOL VER YOL VER DUR BİSİKLET GİREMEZ MOPET GİREMEZ EL ARABASI GİREMEZ TRAKTÖR GİREMEZ GENİŞLİĞİ ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ YÜKSEKLİĞİ ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ UZUNLUĞU ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ SOLA DÖNÜLMEZ U DÖNÜŞÜ YAPILMAZ ÖNCEKİ TAŞITI GEÇMEK YASAKTIR KAMYON GİREMEZ MOTOSİKLET HARİÇ MOTORLU TAŞIT TRAFİĞİNE KAPALI YOL MOTOSİKLET GİREMEZ TREYLER GİREMEZ YAYA GİREMEZ AT ARABASI GİREMEZ BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA SU KİRLETİCİ MADDE TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ MOTORLU TAŞIT GİREMEZ TAŞIT GİREMEZ YÜKLÜ AĞIRLIĞI ..... TONDAN FAZLA YÜK DÜŞEN TAŞIT GİREMEZ ÖNCEKİ TAŞIT ..... METREDEN DAHA YAKIN TAKİP EDİLEMEZ SAĞA DÖNÜLMEZ TAŞIT TRAFİĞİNE KAPALI YOL GİRİŞİ OLMAYAN YOL OTOBÜS GİREMEZ BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA TEHLİKELİ PATLAYICI VE PARLAYICI MADDE MADDE TAŞIYAN TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ TAŞIT GİREMEZ DİNGİL BAŞINA ..... TONDAN FAZLA YÜK DÜŞEN TAŞIT GİREMEZ KAMYONLAR ÖNDEKİ TAŞITI GEÇMEK YASAKTIR AZAMİ HIZ SINIRLAMASI GÜMRÜK SESLİ İKAZ CİHAZLARININ (DURMADAN GEÇMEK KULLANIMI YASAKTIR YASAKTIR) HIZ SINIRLAMASI SONU GEÇME YASAĞI SONU KAMYONLAR İÇİN GEÇME YASAĞI SONU SAĞA MECBURİ YÖN SOLA MECBURİ YÖN İLERİ VE SAĞA MECBURİ YÖN İLERİ VE SOLA MECBURİ YÖN SAĞA VE SOLA MECBURİ YÖN İLERİDEN SAĞA MECBURİ YÖN İLERİDEN SOLA MECBURİ YÖN SAĞDAN GİDİNİZ HER İKİ YANDAN GİDİNİZ ADA ETRAFINDA DÖNÜNÜZ MECBURİ BİSİKLET YOLU MECBURİ BİSİKLET YOLU SONU MECBURİ YAYA YOLU MECBURİ YAYA YOLU SONU MECBURİ ATLI YOLU SONU MECBURİ ASGARİ HIZ MECBURİ ASGARİ HIZ SONU ZİNCİR TAKMAK MECBURİDİR ZİNCİR TAKMA MECBURİYETİ SONU BÜTÜN YASAKLAMA VE KISITLAMALARIN SONU TEHLİKELİ MADDE TAŞIYAN TAŞITLARIN İZLEYECEKLERİ MECBURİ YÖN İLERİ MECBURİ YÖN SOLDAN GİDİNİZ MECBURİ ATLI YOLU TEHLİKELİ TEHLİKELİ MADDE MADDE TAŞIYAN TAŞIYAN TAŞITLARIN TAŞITLARIN İZLEYECEKLERİ İZLEYECEKLERİ MECBURİ YÖN MECBURİ YÖN TEHLİKE BİLGİ İŞARETLERİ D.260 0.21 E.90 0.21 D.260 KAVŞAK ÖNCESİ YÖN LEVHASI 400 m TÜRKİYE HIZ SINIRLARI LEVHASI TÜRKİYE DEVLET SINIRI LEVHASI İL SINIRI LEVHASI MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (KÖYBELDE-BUCAK MERKEZİ) COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (DAĞ GEÇİDİ) KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI (TURİSTİK MAHAL) KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI MESKUN MAHAL LEVHASI (İLÇE MERKEZİ) MESKUN MAHAL LEVHASI (İL MERKEZİ) COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (KÖPRÜ-NEHİR) MESAFE LEVHASI GİRİŞİ OLMAYAN YOL KAVŞAĞI REFÜJ ORTASI YÖN LEVHASI KAPLAMA ÜSTÜ YÖN LEVHASI KAVŞAK ÖNCESİ İLERİKİ KAVŞAKTA ŞERİT SEÇİM SOLA DÖNÜŞ YASAĞINI LEVHASI GÖSTEREN İŞARET LEVHASI TEK YÖNLÜ YOL E.90 COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (DAĞ) KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI (HAVAALANI) MESKUN MAHAL LEVHASI (KÖYBELDE-BUCAK MERKEZİ) OTOYOL SONU MOTORLU TAŞIT YOLU BAŞLANGICI İLERİ ÇIKMAZ YOL KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI (KAMP YERİ) MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (İL MERKEZİ) KARAYOLLARI TEŞKİLATINA AİT BİLGİ LEVHASI (BÖLGE MERKEZİ) COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (GÖL) OTOYOL BAŞLANGICI GİRİŞİ GİRİŞİ OLMAYAN OLMAYAN YOL YOL KAVŞAĞI KAVŞAĞI MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (İLÇE MERKEZİ) MESKUN MAHAL ve KAVŞAK ÇIKIŞI MESAFE LEVHASI MOTORLU TAŞIT YOLU SONU İLKYARDIM Radyo TRT FM 88.8 JANDARMA POLİS YANGIN TEHLİKESİ RADYO BÖLÜNMÜŞ ÇADIRLI ve YOL ÖNCESİ KARAVANLI YÖN LEVHASI KAMP YERİ TÜNEL OTEL veya MOTEL LOKANTA ÇAYHANE veya KAFETERYA ÇEŞME PİKNİK YERİ YÜRÜYÜŞ KAMP YERİ BAŞLANGICI YÜZME YERİ YÜZÜLMEZ ÖNCELİĞİ OLAN YÖN İKİ YÖNLÜ YOL ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI HASTANE KARAVANLI KAMP YERİ DURAK TAMİRHANE TELEFON AKARYAKIT İSTASYONU GENÇLİK KAMPI TURİZM DANIŞMA ALT GEÇİT ÜST GEÇİT ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI ANA YOL ŞERİT ŞERİT ŞERİT ŞERİT DÜZENLEME DÜZENLEME DÜZENLEME DÜZENLEME LEVHALARI LEVHALARI LEVHALARI LEVHALARI
Benzer belgeler
2009 Yılı - 3. Sayı - Temmuz - Ağustos - Eylül
İmtiyaz Sahibi
Mümtaz Fahri AYKIRI
Genel Yayın Yönetmeni
Süleyman PAMPAL
Genel Koordinatör
Hüseyin KILAVUZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hüseyin BEKTAŞ
Yayın Kurulu
Ahmet ÇİÇEK
Ahmet KUŞGÖZ
Timuçin ON...