Nesrin Akkaş - Türkiye Finans
Transkript
Nesrin Akkaş - Türkiye Finans
Her yeni yýl kimine göre bir baþlangýcý, kimine göreyse bir bitiþi simgeler... Atýlan adýmlar, alýnan yollar ve ulaþýlan hedefler bakýmýndan, her yýlýn sonunda oturup bir deðerlendirme yapmalý, bazý dersler çýkararak yeni adýmlarý ona göre atmalýyýz. Türkiye Finans açýsýndan 2007 yýlý oldukça verimli ve baþarýlý geçti: Uluslararasý para transferlerinde yakaladýðýmýz hatasýzlýk oranýyla yine "Mükemmellik Ödülü" aldýk. Ardýndan bir yýl içinde iki kez alýnan murabaha sendikasyonu, bankamýza uluslararasý piyasalarda duyulan güvenin bir simgesi olarak göze çarptý. Bu arada ÝTO gibi büyük kuruluþlarla yapýlan iþ birlikleri de, gücümüze güç kattý. Memur-Sen ve TÜMSÝAD gibi kuruluþlarla ortak kredi kartý ve Business Card projelerimiz hayata geçti. 2008 sonu için 175 olarak hedeflediðimiz þube sayýmýzý, 2007 sonunda 137'ye ulaþtýrdýk. Sosyal ve kültürel konularda da boþ durmadýk. Önceki yýl olduðu gibi 2007-2008 sezonunda da Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü'nün düzenlediði kültürel etkinliklerin sponsorluðunu üstlendik. Türkiye'nin orman varlýðýný artýrmak ve yaþanan çevre sorunlarýnýn çözümüne katkýda bulunmak amacýyla ÇEKÜD tarafýndan yürütülen aðaçlandýrma kampanyasýna destek verdik. Türkiye Finans çalýþanlarý olarak, Ýstanbul Samandýra Paþaköy'de bulunan 3 hektar alana, toplam 2500 adet fidan diktik. Dünyaya açýlmak, diðer ülkelerle daha sýký ekonomik iliþkilerde bulunmak, tüm kurumlar için olmazsa olmaz bir gereklilik. Ýþte Türkiye Finans da, kurulduðu günden bu yana, dünya standartlarýnda bir banka olmak ve bu gerekliliði yerine getirmek için var gücüyle çalýþtý. Paylaþým dergimizin yeni yýldaki bu ilk sayýsý, Ýngilizce özet sayfalarýyla, farklý ülkelerden okuyuculara da ulaþýyor. Bu yeniliðin yaný sýra, Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný Paul Wouters ile Türkiye'de ve dünyada katýlým bankacýlýðý; Süper Lig'de gösterdiði performansla herkesi þaþýrtan Sivasspor'un teknik direktörü Bülent Uygun ile hedefleri ve beklentileri; usta gazeteci Taha Akyol ile "Osmanlý ve Günümüz Türkiyesi" üzerine yapýlan röportajlarý beðeniyle okuyacaðýnýzý umuyoruz. Bunlar sizlerle paylaþacaðýmýz konulardan sadece birkaçý 2008'in; baþarýlarýn ve paylaþýmlarýn artarak devam edeceði bir yýl olmasý dileðiyle PAY L A Þ I M D A N Yeni Bir Yýl 4 5 paylaþýmdan BÝZDEN HABERLER içindekiler zaman içimizden biri 4 KATILIM BANKALARI ÝTO ÜYELERÝNE TANITILDI Islamic Finance News dergisi 2007'nin en iyilerini seçti Bankacýlýk sektöründe hýzla geliþen ve büyüyen Katýlým Bankalarý'nýn ÝTO üyelerine daha iyi anlatýlmasý ve tanýtýlmasý amacýyla 19 Kasým Pazartesi günü ÝTO Genel Merkezi'nde bir toplantý düzenlendi. Ülkemizde "Katýlým Bankacýlýðý" olarak tanýmlanan sektörün dünyadaki önde gelen yayýnlarýndan Islamic Finance News dergisi, 2007 yýlýnýn en iyilerini açýkladý. Okuyucular "Best Islamic Bank" kategorisinde Türkiye'den Türkiye Finans'ý en iyi olarak seçtiler. ÝTO üyelerinin yoðun katýlým gösterdiði toplantýda Katýlým Bankacýlýðý hakkýnda geniþ bir sunum yapan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar; "Katýlým Bankalarý, Türkiye genelindeki 419 þubesi ve 8860 çalýþaný ile hýzla büyüyen bir güç konumundadýr. Bu yapýsýyla bankacýlýk sektöründe toplanan fonlarda yüzde 3.75, kullandýrýlan fonlarda ise yüzde 5.8 pay alan katýlým bankalarý geliþmelerini sürdürerek ilerleyen dönemde çok daha önemli çalýþmalar yapacaktýr" dedi. Katýlým Bankalarý olarak sendikasyonlar ile firmalara yurtdýþýndan uygun maliyetli orta ve uzun vadeli fon kullanma olanaðý saðladýklarýný da belirten Nacar, son bir yýllýk dönemde Ýstanbul Menkul Kýymetler Borsasý'ndan (ÝMKB) sonra ortalama olarak en fazla getirinin yüzde 17.1 ile Katýlým Bankalarý [email protected] ekonomi BÝZDEN HABERLER TÜRKÝYE FÝNANS'A ULUSLARARASI ÖDÜL tarafýndan saðlandýðýný, normal mevduat bankalarýnda bu oranýn yüzde 15.6 olduðunu söyledi. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz ise dünyada finansal sistemde dönen paranýn 400 milyar dolarýnýn faizsiz bankacýlýk alanýnda deðerlendirildiðini, dünyada son dönemde faizsiz bankacýlýk enstrümanlarýna önem verildiðini ve ülkemizde de faizsiz bankacýlýk sektörünün öneminin giderek anlaþýldýðýný vurguladý. Türkiye'nin son birkaç yýldýr yaþanan geliþmeler sonrasýnda 'kanat ülke'den 'merkez ülke' olma yolunda hýzla ilerlediðini ve Türkiye'nin doðru adýmlar atýlmasý halinde 'kilit ülke' olacaðýný belirten Prof. Dr. Kerem Alkin, bir ülkenin ekonomik sisteminin saðlamlýðý paralelinde prestij kazandýðýný belirtti. Bu doðrultuda ekonomik ürünlerin çeþitlendirilmesi gerektiðini belirten Alkin, 'sukuk-u icara'nýn vakit kaybetmeden hayata geçirilmesinin bir zorunluluk olduðunu ve 'varlýk kârlýlýðý, gelir senedi' gibi konularda beklenen yasalarýn acilen çýkarýlmasýný istedi. Dünya tarihine derin izler býrakan olaylar, kiþiler, medeniyetler vardýr. Osmanlý Devleti de gerek ilim alanýnda, gerekse kültürel ve mimari alanda iz býrakabilmiþ önemli tarihi aktörlerden bir tanesi. Bu köklü mirasýn sahibini ve günümüz Türkiyesine geçiþ sürecini Taha Akyol ile konuþtuk. Osmanlý'nýn ardýndan Arapça ve Farsça kelimeleri Türkçe'den çýkararak, dili sadeleþtirme çalýþmalarý yapýldýðýna dikkat çeken Akyol uyarýyor: "Bir süre sonra Ýstiklâl Marþý anlaþýlamayacak hale gelecek!" yönetim 8 K [email protected] kültürümüz TÜRKÝYE FÝNANS'TAN ANLAMLI DESTEK gelirken biz Türklerin elinde kopuz vardý. Halbuki Osmanlý bu kopuza mehterdeki, klasik müzikteki tüm enstrümanlarý da ilave etti. Hece vezni yerine aruz vezni getirmek suretiyle dilde bir ahenk oluþturdu. Saray kültürüyle bir bakýma aristokratik diyebileceðimiz yüksek bir kültür meydana getirdi. Bu bakýmdan Osmanlý'nýn bize býraktýklarýnýn, son derece pozitif bir miras olduðunu düþünüyorum. Türkiye Finans'ýn destek verdiði "Kültürel Etkinlikler Projesi" kapsamýnda; öncelikle kütüphanelerin yalnýzca kitap okunan yerler deðil, birer kültür yaþam merkezi haline getirilmesi planlanýyor. Proje kapsamýnda Ýstanbul'da bulunan müzelerin de aktif olarak kullanýlmasý hedefleniyor. Ýstanbul Ýl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili, proje ile kültürel etkinliklerin belli merkezlerden çýkarýlýp tüm Ýstanbullular'ýn ayaðýna götürülmesinin amaçlandýðýný söyledi. Kültürel etkinliklerin bir þehirde yaþayan insanlarýn en önemli ihtiyacý olduðunu vurgulayan Doç Dr. Bilgili, "Bu tip etkinliklerin yaygýnlaþmasý ile bu þehirde hem kültür layýk olduðu yere gelir hem de ayný þehirde yaþayan insanlara gerçekten "hemþehrilik" duygusu aþýlanmýþ olur" dedi. Hýristiyan Arap Charles Isawi: Ortadoðu'da Türkler'in yerleþik medeniyete ve kurumlaþmaya öncülük ettiðini, bu bakýmdan Türk tarihinin ilerici bir misyona sahip olduðunu söyler. 9 anuni zamanýnda Viyana'dan Hint Okyanusu'na, Ural Daðlarý'ndan Arabistan'a kadar 11 milyon km karelik bir alanda hüküm süren Osmanlý Devleti, 600 yýllýk ömrü sonlansa da görkemiyle anýlmaya devam ediyor. Osmanlý mirasý eserler, Osmanlý esintilerini taþýyan kýyafetler ve hatta Osmanlý mutfaðýna ait yemekler, Türkiye'yi merak eden ve buraya yolu düþenlerin en çok ilgi gösterdiði unsurlar Türkiye Cumhuriyeti'ne kültür ve kurumlaþma yolunda büyük miraslar býrakan ve yeni bir çaðý baþlatacak kadar büyük adýmlar atan Osmanlý'yý, yýllarýn gazetecisi Taha Akyol'dan dinledik. Osmanlý'nýn Türklere kattýðý deðerleri bizlerle paylaþan deneyimli gazeteci Akyol, "Bugün Türkiye herhangi bir Ortadoðu ülkesinden daha fazla geliþmiþ, daha kurumlaþmýþ, daha demokrat, daha modernleþmiþ bir ülkeyse; bu 600 yýllýk Osmanlý Ýmparatorluðu'nun býraktýðý kurumlaþma, kanun, merkezi idare, hukuk gibi geleneklere dayanýyor." diyor. 600 yýldan fazla ayakta kalmýþ ve Kanuni zamanýnda üç kýtaya hâkim olmuþ Osmanlý Devleti, kuruluþundan yýkýlýþýna dek sizin için ne anlam ifade ediyor? Osmanlý Devleti benim için iki þey ifade ediyor: Birincisi, Türklerin göçebelikten yerleþik medeniyete geçiþi, ikicisi ise Orta Asya kökenli Türklerin Balkanlar'da Batýyla tanýþarak Anadolu'yu vatanlaþtýrmalarý. Göçebelikten kurtulduðumuz içindir ki, Türkiye bir Irak gibi, bir Suriye gibi ve devlet geleneði olmayan Ortadoðu'daki diðer Arap devletleri gibi olmadý. Osmanlý günümüze güçlü bir devlet geleneði ve bürokrasisi, kurumlaþmýþ bir yönetim mirasý býraktýðý içindir ki, Tanzimat'tan itibaren hukuk modernleþti, eðitim modernleþti. O hukuka dayalý kurumlar ve o eðitim kurumlarýndan mezun olanlar, Milli Mücadele'de bulundular. Ýkinci miras olarak söylediðim Batýyla tanýþmýþ olmak, bizi göçebe kültüründen ziyade yerleþik kültürle, kurumlarla düþünen, estetiði, sanatý olan bir toplum haline getirdi. Orta Asya'dan Anadolu'ya Türkiye'de sorun cumhuriyetin elden gitmesi deðildir; zihinlerimizin daha fazla açýlmasýný saðlayacak kadar daha özgürlükçü, daha çeþitli, daha demokrat, daha liberal bir Cumhuriyet anlayýþýnýn ve uygulamasýnýn yerleþmesidir. Özgürlükler açýsýndan baktýðýmýzda; Osmanlý, çok uluslu yapýya sahip bir devletti; çok farklý dilden, dinden, ýrktan insan Osmanlý sýnýrlarý içinde yaþýyordu. Buradan yola çýkarak, Osmanlý Devletinin hoþgörü anlamýnda bir model olduðunu söyliyebilirmiyiz ? Benim için Atatürk dönemi de model deðildir, Osmanlý dönemi de. Bu dönemlerden esinler alýnabilir, dersler çýkarýlabilir. Fakat ona bakarak geleceðimizi inþa edemeyiz. Ancak onlarýn yaptýklarý bize bir kültür mirasý, bir tecrübe býrakmýþtýr. Kanuni zamanýnda Osmanlý'ya özenen Fransýz düþünürler Osmanlý'ya özgürlükler açýsýndan bakmak istediðimizde, öncelikle hangi döneme baktýðýmýzý düþünmemiz, daha sonra da onu kendi dönemiyle mukayeseli olarak görmemiz lâzým. Kanuni dönemine baktýðýnýz zaman Osmanlý Ýmparatorluðu, Avrupa'ya göre inançlara, kimliklere daha fazla saygýlý, daha düzenli bir imparatorluktu. Hatta Avrupa'da 33 Yýl Savaþlarý gibi büyük savaþlar, feodal kavgalar, Fransa'daki San Bartelemi Katliamý gibi büyük kitle katliamlarý yaþanýrken, Osmanlý Ýmparatorluðu'nda devrine göre nispi bir huzur ve düzen yaþanýyordu. O yüzden de Fransýz 16 kiþisel geliþim Foto: Emrah Gürel Futbolseverler tarafýndan 'Asker Bülent' olarak anýlan Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, yükseliþe geçen Sivasspor'u, futbola olan tutkusunu, hayallerini ve ailesini Paylaþým Dergisine anlattý. mesleki yazý Benim futbola baþlama hikâyem biraz ilginç aslýnda. Babam milli takým güreþ þampiyonuydu. Ben de 5 yaþýnda güreþe baþladým ve yaklaþýk 14 yaþýna kadar da devam ettim. Güreþe devam ettiðim sýrada bir arkadaþýmýn maçýný izlemeye gittim. Takýmda oyuncu eksiði vardý ve teknik direktör Ekrem Karaberberoðlu eksik oyuncunun yerine beni oynatmak istedi. Oynadýðým bu maçýn ertesi günü Ekrem Hoca gelip babamla konuþtu. Bu konuþmanýn ardýndan babam bana, "Sen artýk güreþe gelmiyorsun, Ekrem hocan seni istiyor. Bundan sonra futbolcu olacaksýn." dedi. O zaman çok üzülmüþtüm. Çünkü minderde sýrtý yere gelmeyen bir güreþçiydim. Sakarya'da birincilikleri olan, güreþte çok iyi yerlere geleceði düþünülen bir sporcuydum. Böylelikle, biraz istemeyerek de olsa futbola baþladým. Babanýzý iknâ eden sözler ne oldu acaba? Ekrem Hocam babama, "Oðlunu güreþçi yapýp aç býrakacaðýna, futbolcu yap da bu iþten ekmek yesin." demiþ. Babam bu sözle iknâ olmuþ. Ekrem Hocamýn da ellerinden öperim, iyi ki böyle bir karar vermiþ. Hiç piþman deðilim. Asrýn güreþçisi olamayacaðýma göre iyi ki futbolcu olmuþum. SPOR güncel 16 düþünürleri bu anarþiden kurtulmak için, Osmanlý gibi merkeziyetçi bir devlet kurmak lâzýmdýr diye kitaplar yazmýþlardýr. Geçmiþe bakýþýmýz düþmanca da olmamalý, sevda dolu gözlerle de Abdülhamid dönemine bakacak olursak; bu dönem de monarþi dönemidir. Bu dönem, Avrupa'ya, hatta 20. yy Avrupasý'ndaki Nazi faþizmine bakmak gerekir. Abdülhamid gerçekten otoriter bir liderdi. Parlamentoyu tatil etmiþ, siyasi düþünceleri yasaklamýþtý. Ancak ayný þey tek partili döneminde de yaþanmýþtý. Abdülhamid döneminde bu yasaklar ve otokratik idare olmakla beraber eðitim ve edebi dilin son derece geliþtiðini görüyoruz. Çok uluslu ve daðýlmak üzere olan bir imparatorlukta özellikle 1. Dünya Savaþý'na doðru gitmekte olan bir dünyada, saðlýklý bir meþrutiyeti yönetmek mümkün olmamýþtýr. Nitekim Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle birlikte Avrupa'da 1. Dünya Savaþý'nýn çýkmasýna paralel, Osmanlý da kendisini bu savaþýn içinde bulmuþtur. Geçmiþe düþmanca da bakmamak lâzým sevda dolu gözlerle de... Dönemleriyle mukayese ederek ve bugüne býraktýklarýnýn ne olduðunu dikkate alarak bakmak lâzým. SPOR mý sizi futbol oynamaya yöneltti? Nesrin Akkaþ Asker Bülent'in zirve yürüyüþü ürünlerimiz ÝSTANBUL KÜLTÜREL ETKÝNLÝKLER PROJESÝ'NE Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan geçtiðimiz yýl baþlatýlan 'Kültürel Etkinlikler Projesi' geniþleyerek devam ediyor. Türkiye Finans'ýn desteklediði proje kapsamýnda her ay farklý mekanlarda gerçekleþtirilen etkinliklerle kültür baþkenti olmaya hazýrlanan Ýstanbul'un geneline ulaþýlmasý hedefleniyor. model deðil, geleceðe esin kaynaðý olmalý! bankamýzdan teknoloji adaylar yarýþtý. Okurlardan gelen oylar sonucunda "Best Islamic Bank" kategorisinde, Türkiye'den Türkiye Finans en iyi olarak seçildi. Diðer ülkelerden ödüle layýk görülen bankalar þöyle sýralandý: Bahrain Islamic Bank (Bahreyn); Islamic Bank of Brunei (Brunei); Faisal Islamic Bank (Mýsýr); Bank Syariah Mandiri (Endonezya); Kuwait Finance House (Kuveyt); CIMB Islamic Bank (Malezya); Meezan Bank (Pakistan); Qatar Islamic Bank (Katar); Al Rajhi Bank (Suudi Arabistan); The Islamic Bank of Asia (Singapur); Dubai Islamic Bank (B.A.E.) ve European Islamic Investment Bank (Avrupa). Ödüller 26 Þubat'ta Dubai ve 6 Mart'ta Kuala Lumpur'da düzenlenecek iki ayrý törenle sahiplerine teslim edilecek. ÝTO'nun ev sahipliðinde gerçekleþtirilen toplantýya Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz ve Ýstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin konuþmacý olarak katýldý. Geçmiþ tadýmlýk Ýngilizce yayýn yapan Malezya merkezli dergi, her yýl sonunda bir anket düzenliyor. Aralýk 2007'de yapýlan son ankette 35 kategoride 1502 oy kullanýldý. Sektörün önde gelen mensuplarý, oylarýný "en iyi" algýladýklarý kurumlardan yana kullandý. Ülkeler kategorisinde 15 ülkeden 2010 yýlýnda Avrupa Kültür Baþkenti olmaya hazýrlanan Ýstanbul için çalýþmalar tüm hýzýyla devam ediyor. Türkiye Finans'ýn katkýlarýyla Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan bu yýl ikincisi hayata geçirilen "Kültürel Etkinlikler Projesi" ise bu hazýrlýklarýn önemli adýmlarýndan biri olarak deðerlendiriliyor. Aynur Þenol S ÖY L E Þ Ý B ülent Uygun'un Sakaryaspor'da baþlayan futbol hayatý, en parlak dönemini Fenerbahçe'ye transferiyle yaþadý. Fenerbahçe'ye transferinin ilk yýlýnda gol kralý olurken, baþarýlarýnýn yanýnda verdiði asker selamýyla da sempati topladý. O yýllarda da herkes onu konuþuyordu, küme düþmek üzereyken devraldýðý Sivasspor'u ligin üst sýralarýna çýkardýðý bugün de... Bülent Uygun, "Hayallerim var; ama hayalperest deðilim." diyor ve ekliyor, "Anadolu'dan bir takýmý þampiyon yapmak, Þampiyonlar Ligi Þampiyonu Kupasýný ellerimin arasýnda görmek istiyorum." Futbol kariyerinize Sakaryaspor'da baþladýnýz. Daha sonra Kocaelispor ve sonrasýnda da Fenerbahçe Bülent Uygun'un yýldýzý da Fenerbahçe ile parlamaya baþladý aslýnda. Size göre Fenerbahçe'nin kariyerinize, artý ya da eksi, ne gibi etkileri oldu? Ben Kocaelispor'da ilk defa profesyonel oldum ve 4 sene boyunca orada futbol oynamaya devam ettim. Bütün kariyerimin baþlangýç noktasý orasý oldu. Ama futbolda zirveye çýkýþým o sezonun sonunda Fenerbahçe'ye transferimle oldu. O zamanlar henüz 21 yaþýnda olmama raðmen gösterdiðim performansla 4 büyük takým tarafýndan aranan bir futbolcu oldum. Bir seçim yapmam gerekiyordu ve Oðuz Çetin, Aykut Kocaman gibi ellerinde yetiþtiðim aðabeylerimin Fenerbahçe'de olmasý ve baþkan Güven Sazak'ýn beni aramasý sebebiyle ben Fenerbahçe'yi tercih ettim. Bundan sonra bir futbolcu için yaþanmasý gereken en güzel duygularý yaþadýðým bir dönem baþladý. Fenerbahçe sayesinde oynadýðým futbol, verdiðim asker selamý, yaptýklarým ve yapabileceklerimle herkesin takip ettiði, sevgiyle baktýðý bir futbolcu oldum. Burada ilk senemde gol krallýðý yaþadým. O zamanki takýmýmýzda Tanju Çolak'ýn, Oðuz Çetin'in, Aykut Kocaman'ýn, Frank Pingel'in sakatlýklarýndan doðan boþluklar oluþmuþtu ve birinin bu boþluklarý doldurmasý gerekiyordu. Hocam da beni santrafor olarak oynattý ve bu sayede attýðým goller takýmýmýzý þampiyonluk yolunda hep önde tuttu. Dolayýsýyla ben de unutulmaz anýlarla dolu bir 4 yýl yaþadým Fenerbahçe'de. Asker selamýndan bahsetmiþken, sizin isminizle özdeþleþmiþ bu selamýn ortaya çýkýþý nasýl oldu? Fenerbahçe'de oynadýðým ilk maçta, Galatasaray ile TSYD Kupasý için mücadele ettik. Baþkanýmýz Derya Sazak, gol atarsam ona asker selamý vermemi istedi. O maçta attýðým golden sonra ben de gidip baþkanýma, "Bu golü size armaðan ediyorum" diyerek asker selamý verdim. Bunun sonucunda da o selam benimle epeyce özdeþleþti. Taraftarlar bana, "Asker buraya yumruk havaya!" diye tezahürat etmeye baþladý. Ben yumruk gösterisi yapmaktansa asker selamý vermeyi tercih ettim. Ýsmet Ýnönü hatýralarýnda anlatýr: "Baðýrdým, birbirimizi anlamýyoruz dedim." Atatürk'ün Ýsveç veliahtý Gustav geldiðinde yaptýðý bir protokol konuþmasý var, hiç kimse anlamaz Ýþte Ýsmet Ýnönü'nün birbirimizi anlamýyoruz diye isyan ettiði de budur. Sonra Atatürk, bunun bir yanlýþ olduðunu görür ve Fatil Rýfkýya þöyle der: Dili bir çýkmaza saplamýþýz, onu bu haliyle býrakamayýz. Bu yanlýþý fark eden Atatürk, yeniden istiklâl, millet ve millî haysiyet demeye baþlar. Bu Mustafa Kemal'in karizmatik dehasýný gösterir. 17 Bizim için her maç özeldir ve final havasýnda oynanýr. Futbolcularým oyunda rahat olurlar ve oynadýklarý futboldan zevk alýrlar. Futbol topu onlarýn sevgilileri gibidir ve sevgilileriyle orada vals yapmak zorundalar. Bir orkestra þefi olarak da ben onlarý yönetirken her futbolcumdan yetenekleri anlamýnda sahada güzellikler sunmalarýný beklerim. "Sýrtý yere gelmeyen güreþçiydim; ama iyi ki futbolcu olmuþum" Futbol oynamak sizin hayaliniz miydi yoksa her erkek çocuðunda var olan futbol meraký 28 Cihan Dað news MEKÂN 1 2 12 20 22 24 32 36 39 40 44 48 56 58 60 62 63 64 VAN Dört bir yaný daðlarla çevrili Van'a, ister havayolu isterse de karayoluyla gelinsin, o topraklara adým atýldýðýnda bir þaþkýnlýk duygusu kaplýyor insanýn içini. Yüzlerce metre yükseklikte, karlarla kaplý daðlarýn ortasýnda, Van Gölü kýyýsýnda kurulmuþ bu þehir bir vahayý andýrýr. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye üzerindeki ilk ayaðý olan bu serhad kentinin tarihi de, binlerce yýl önceye dayanýr. Kimlere yurt olmamýþ ki Van Urartular, Medler, Persler, Büyük Ýskender, Roma ve Bizans Ýmparatorluðu ve son olarak Osmanlý Ýmparatorluðu Sadece bu isimleri sýralamak bile hikayesi M.Ö. 4 binli yýllarla dek uzanan kentin tarihi atmosferini anlatmaya yetecektir. saatinde gittiðinize baðlý olarak deðiþiyor. Kimi zaman kil rengine kimi zamansa gri ya da sarýya çalýyor. Bunun nedeni ise kilisenin yapýldýðý kýzýl andezit taþý. Vaspurakan Kralý I. Gagik tarafýndan 915921 yýllarý arasýnda yaptýrýlan kilisenin tasarýmý da krala ait. Bin yýlý aþan tarihiyle Akdamar Kilisesi mimarisi kadar dýþ çevresini saran kabartmalarla da dikkat çekici. Bir rivayete göre þimdi içleri boþ olan hayvan ve insan figürlerindeki gözlerin içinde daha önce çok kýymetli taþlar bulunurmuþ. Van Kalesi reklam dünyasý Yemeðin adý: Kavut Porsiyon adedi: 5 kiþilik Kullanýlan Malzemeler: Kavut (buðdayýn kavrulduktan sonra el deðirmeninde öðütülmüþ hali) 250 gr. Tereyaðý 150 gr. Þeker isteðe göre Yapýlýþý: Tereyaðý bir tavada eritilir. Kavut karýþtýrýlýr. Hafifçe kýzardýktan sonra isteðe göre þeker katýlýr. Þeker katýlmadan da kahvaltýlarda çayla birlikte yenilebilir. bulmaca þube bilgileri Serhad Kenti kiliseler, camiler, kaleler, þelaleler, köprüler, hamamlar, medreseler Ancak görmezseniz eksik kalacaðýnýz bir diðer yer Akdamar Adasý ve Kilisesi. Van'ýn Gevaþ ilçesinde bulunan adaya, 20 dakikalýk keyifli bir motor yolculuðu ile ulaþabiliyorsunuz. Adaya yaklaþýrken sivri külahlý kubbesiyle Akdamar Kilisesi dikkat çekiyor. Plan bakýmýndan gonca yapraðý biçimindeki bir haç þeklinde olan kilisenin kubbelerinin yüksek tutulmuþ olmasý, görsel etkiyi de artýrýyor. Bahçesinde badem aðaçlarý bulunan kilisenin rengi, günün hangi 28 M Bu büyülü kenti gezerken güzel bir program yapmalýsýnýz. Ama kahvaltý yapmadan da olmaz. Hele de bahsettiðimiz þehir Van ise. Zira burada yapacaðýnýz kahvaltý büyük kentlerde yapýlanlara benzemez. Þehir merkezinde baþta Sütçü Fevzi olmak üzere pek çok kahvaltý salonu, size bu fýrsatý sunacaktýr. Sadece kahvaltý servisi veren bu salonlarda öðle saatlerine dek leziz bir kahvaltý yapabilirsiniz. Baþta otlu peynir olmak üzere þairin "masa da masaymýþ hani" dediði türden donanýyor masanýz; çeþit çeþit peynirler, kaymak, cevizli bal, tereyaðý, süzme yoðurt, cacýk, sucuklu ya da dilerseniz kavurmalý yumurta. 'Murtuða' ve ustasýnýn "deðirmende öðütülmüþ buðday, tereyaðýyla kavrularak yapýlýr" diye tarif ettiði 'Kavut'. Sýcak tandýr ekmeðinin yanýnda da tercihe göre sýcak süt ya da çay. Sýcak ekmeðin üstüne sürülecek kavut ve cevizli bal birleþimi ile kahvaltýyý sonlandýrmak; tarihle, doðayla dolu eþsiz bir Van gezisi için gerekli enerjiyi veriyor ziyaretçilerine. Bir tarih mabedi: Van Kalesi Van Kalesi, eþsiz Van Gölü ve Süphan baþta 32 33 YÖNETÝM Paul Wouters'ý biraz tanýyabilir miyiz? Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný Paul Wouters'a göre: Aynur Þenol Katýlým Bankacýlýðýnýn Sektördeki Payý Artýyor 3,5 sene önce Türkiye'ye gelen ve büyük potansiyele sahip olduðunu düþündüðü 'katýlým bankacýlýðý' konusunda araþtýrmalar yapmaya baþlayan Paul Wouters, bugün katýlým bankacýlýðý konusunda ilgiyle takip edilen bir uzman. Yaptýðý araþtýrmalarda edindiði izlenim ise þu: "Bu sermaye, sadece dini Ýslam olan ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde de geliþiyor." [email protected] YÖNETÝM A slen Belçikalý bir avukat olan Paul Wouters, 3,5 senedir Türkiye'de yaþýyor. Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'de çok büyük bir potansiyeli olduðunu ve sürekli büyüdüðünü söyleyen Wouters, Türkiye'ye geldiði ilk günlerde bunun farkýna varmýþ ve çalýþmalarýný bu konu üzerine yoðunlaþtýrmýþ. Avrupalý olmasýna karþýlýk katýlým bankacýlýðý üzerine çalýþmalarýný gün geçtikçe derinleþtiren Paul Wouters: "Tüm dünya ülkeleri Türkiye'yi merak ediyor ve Türkiye'deki potansiyeli çok önemsiyor. Çok yakýnda dini Ýslam olmayan ülkeler de bu alanda yatýrýmlarýný artýracak." diyor. Buna gerekçe olarak da, katýlým bankacýlýðýnýn ilke edindiði etik kurallarýn, tüm insanlýk tarafýndan benimsenecek nitelikte olmasýný gösteriyor. Türkiye'de avukatlýk yapamadýðý için danýþmanlýk hizmeti veren Paul Wouters, günü kurtaracak bilgilerle yetinmek yerine, yarýn gerekli olacaðýný düþündüðü bilgilerin peþinden gidiyor. Yýllar önce Türkiye'ye geldiðinde gördüðü eksiklikleri tamamlamak adýna çalýþmalarýna baþlayan Paul Wouters, Türkiye'yi dünyaya tanýtacak ve onda var olan potansiyeli tüm dünyaya aktaracak makaleler yazýyor. 3.5 sene önce Türkiye'ye geldim ve Türkiye'deki avukatlarýn ilgi duymadýðý alanlara yönelmek istedim. O dönemde katýlým bankacýlýðý konusunda bir potansiyel olduðunu, herkesin bir þekilde bu konuyla ilgilendiðini, fakat derinlemesine bilgi sahibi olmadýklarýný gördüm. Bu konuda araþtýrmalar yapmaya baþladým. Katýlým bankacýlýðý konusunda, tüm dünyaca bilinen uzman kiþilerle görüþmeler yapýp, baðlantýlar kurdum. Bu konuda yapýlan zirvelere, Türkiye'yi temsilen katýlmaya baþladým. Malezya, Suudi Arabistan ve Türkiye'de yazýlar yayýnlama olanaðým oldu. Bir taraftan da, dünya çapýnda çok tanýnan ve Malezya'da yayýnlanan, Islamic Finance News (Ýslami Finans Haberleri) adlý gazetede, danýþmanlýk yapmaya devam ediyorum Herkes Türkiye'yi merak ediyor Sýk sýk zirvelere katýldýðýnýzý söylediniz. Buralarda edindiðiniz izlenimler nelerdir? Mesela geçtiðimiz aylarda Zürih'te düzenlenen ve Financial Times'in organize ettiði bir zirveye katýldým ve orada tüm katýlýmcýlara, Türkiye'deki katýlým bankacýlýðý konusunda bilgi verdim. Bu zirvede gördüðüm þu oldu: Bir sürü insan Türkiye'ye yatýrým yapmak ve Türkiye'de katýlým bankacýlýðýný elinde tutanlarýn kim olduðunu öðrenmek istiyor. Türkiye'de bu sektör her geçen yýl daha da büyüyor ve herkes bu tip bir finansmaný kullanmak istiyor. Zirvedeki konulardan biri de, Avrupa'da katýlým bankacýlýðýnýn nasýl kullanýldýðý, bunun nasýl kazanca çevrildiðiydi. Bugüne kadar katýldýðým tüm konferanslarda, dünyadan Türkiye'ye genel bir ilgi olduðunu gördüm. Bu durum, Zürih'te de deðiþmedi; herkes, Türkiye hakkýnda bir þeyler öðrenmek istiyor. Türkiye'de katýlým bankalarýnýn temeli, bundan 22 yýl önce atýldý, diyebiliriz. Katýlým bankacýlýðýnýn dünyadaki geliþimiyle Türkiye'deki geliþimini karþýlaþtýrýrsak; bu sürede kat edilen yolu nasýl deðerlendiriyorsunuz? Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'deki hikâyesi 1985'de baþladý ve son 6-7 yýldýr büyümesi hýzlandý. Özellikle 2001 ekonomik krizinden, katýlým bankalarýnýn olumsuz etkilenmemesi, krizden sonra bu alanda oldukça büyük bir hareketlenme yaþanmasýna neden oldu. Genel olarak tepkiler ortak aslýnda, herkes bu sermayenin hýzla büyümesine oldukça þaþýrýyor. IMF yetkilileri, bu sermayenin potansiyelinin 1,4 trilyon dolar olduðunu, ancak bunun 400-500 milyar dolarýnýn kullanýldýðýný söylüyorlar. Konvansiyonel bankalar açýsýndan baktýðýmýzda da, katýlým bankalarý, göz ardý edilemeyecek kadar büyük bir rakip. Katýlým bankalarý ile konvansiyonel bankalar arasýndaki farký açýklar mýsýnýz? Konvansiyonel bankalar, sabit bir faiz oraný üzerinden parayý ödünç verirler. Bu paranýn ne için kullanýlacaðý ya da projenin kâr elde edip edemeyeceðiyle ise, fazla ilgilenmezler. Bu bankalar için önemli olan, sizin ödünç aldýðýnýz paranýn tekrar geri ödenecek olduðunu bilmektir. Bu tip bankanýn müþterileri ya da mevduat sahipleri, hesaplarý için belirli miktarda bir faiz geliri elde ederler. Katýlým bankacýlýðýnýn Avrupa'da kurulmasý bir süreçtir. Ancak bir baþlangýcýn ardýndan bu sayý hýzla artacaktýr. AB'de paranýn ve servisin serbest dolaþýmý söz konusu olduðundan, muhakkak hýzlý bir yayýlma da olacaktýr. Katýlým bankacýlýðý sisteminde ise, para sabit bir faiz karþýlýðýnda ödünç verilemez. Banka, projeye katýlarak, týpký sizin iþ ortaðýnýz gibi, kârý yahut zararý paylaþýr. Diðer alternatif, bankanýn finansal varlýklarýný leasing veya vadeli ödeme ile satýþtýr ki, o iþten kâr elde etmek için çaba göstermeli, çalýþýlmalýdýr. Bu kârýn bir bölümü mevduat sahibine dönecektir. Ülkemizde katýlým bankacýlýðý, hükümetten herhangi bir destek almýyor. Diðer ülkelerde durum nasýl? Evet, Türkiye'de, katýlým bankacýlýðý maalesef hükümetten aktif olarak hiçbir þekilde destek almýyor Ama baþka ülkelere baktýðýmýz zaman hükümetler katýlým bankacýlýðýný özellikle destekliyor. Türkiye'de, hükümet tarafýndan aktif olarak desteklenmemesine raðmen çok güçlü ve hýzla büyüyen bir pazar haline geldi. Endonezya'da devletin de desteðiyle paralar kullanýlýyor, yani canlý tutuluyor. Türkiye'de ise bu pazardaki paranýn büyük bir kýsmý uyuyor. Baþka ülkeler bu sermayeyi desteklerken, ayný zamanda farklý pencereler de açýyorlar. Bahsettiðim destek, normal bankalardan daha fazla katýlým bankalarýna veriliyor; yani hükümetler, bu alanda yatýrýmý desteklemek için çabalýyorlar. Ancak Türkiye'de hükümet, bu konuda, tüm bankalara eþit olarak yaklaþýyor ki, aslýnda katýlým bankalarýnýn da isteði bu doðrultuda. Her ekonomide birtakým deðiþiklikler olabilir. Ama katýlým bankacýlýðýnda bazý þeyler belli olduðu için çok büyük iniþler ve çýkýþlar olmaz. Buna karþýlýk, konvansiyonel bankacýlýk birden çok alanda faaliyet gösterdiðinden, aniden büyüyebilir ya da çok aþaðýlara düþebilir. Yani krizler çok fazla hissedilebilir. 32 46 Cihan Dað Doðunun Parlayan Yýldýzý Türkiye Finans Van Þubesi Kaliteli, dinamik ve güleryüzlü hizmet anlayýþýyla Türkiye'nin en hýzlý büyüyen katýlým bankasý konumunda olan Türkiye Finans'ýn baþarýsýnýn ipuçlarýný Van Þubesi'nde aradýk. D Doðu'nun göl kýyýsýndaki tahtý Van'ýn tarihi çok eskilere dayanýyor. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye'deki ilk duraðý olan kentin tarihi M.Ö. 4 binli yýllara dek uzanýyor. Bu tarihi kenti diðer Doðu illerinden ayýran en önemli unsur hiç kuþkusuz Van Gölü. Zira iklim, göl nedeniyle diðer doðu þehirlerine göre daha yumuþak ve bu nedenle bölge de önemli bir ticaret merkezi. Bölgedeki tarihi zenginliklerin restore edilmesiyle þehir, Doðu'da turizmin baþkenti olmaya da aday. Þ U B E TA N I T I M I [email protected] Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ Van'da en önemli geçim kaynaðýný tarýmcýlýk, aðýrlýklý olarak da hayvancýlýk oluþturuyor. Kent, Türkiye'nin et ihtiyacýnýn önemli bir bölümünü karþýlýyor. Sanayi, gýda ve dokuma sektörlerinin öne çýktýðý Van'da, et ürünleri iþleyen orta ölçekli tesisler bulunuyor. Van'ýn ticarette sahip olduðu pay da oldukça yüksek. Bunda en büyük etken þehrin sýnýra yakýnlýðý ve sýnýrlarý içerisindeki Van Gölü. Zira Ýran'dan ya da kuzeyden gelen mallarýn bölgeye daðýtýlmasýnda Van Gölü büyük ulaþým kolaylýðý saðlýyor. Van'da bir diðer dikkat çekici geliþme ise saðlýk sektöründeki büyüme. Sadece il merkezinde iki devlet bir de üniversite araþtýrma hastanesi olmak üzere büyüklü küçüklü çok sayýda özel hastane birbiri ardýna açýlýyor. Van'da turizm geliþiyor. Van'da ticaret artýyor. Van'ýn ekonomisi büyüyor. Kýsaca "Serhad Þehri Van" Doðu'nun baþkenti olma yolunda hýzla genel yayýn yönetmeni aydýn gündoðdu Baþarýnýn sýrrý insanlarý tanýmak ilerliyor. Biz de Van'ýn bu baþarýsýnýn sýrlarýný, kurulduðu günden bu yana "yerel kaynak, yerel kalkýnma" anlayýþýný benimseyen Türkiye Finans Van Þubesi'nde aradýk. Leasing denince ilk akla gelen banka: Türkiye Finans Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nýn kuruluþ aþamasýnda yönetmen olarak görev yapan ve þu anda Türkiye Finans Van Þube Müdürü olarak görevini devam ettiren Kadir Keleþ on yýlý aþkýn bir süredir bankacýlýk yapýyor. Kendi deyimiyle mesleðine büyük bir baðlýlýk içinde. Çünkü o, insanlarý seviyor. Ýlk ve orta öðrenimini Van'da yapan Keleþ, üniversite eðitimini Anadolu Üniversitesi'nde tamamladý. Çeþitli bankalarda görev yaptýktan sonra, o zamanki adýyla Family Finans Van Þubesi'nin kuruluþunda önemli katkýlarý oldu. Keleþ 2007 yýlýnýn Temmuz ayýndan beri Türkiye Finans Van Þubesi'nin baþýnda bulunuyor. Kentin ekonomik hacminin artmasýnda büyük katkýlarý olan þube, 14 çalýþanýyla, Van'da ilk 3 banka þubesi arasýnda bulunuyor. Tecrübeli þube müdürü, aðýrlýklý olarak gayri nakdi çalýþtýklarýný ve kâr payý dýþý gelirlerin yanýnda bu özellikleriyle Türkiye Finans'ýn diðer þubeleri arasýnda da önde yer aldýklarýný söylüyor. Keleþ'e göre bunun nedeni inþaat taahhüt firmalarýyla çalýþmalarý Bölgede leasing denilince akla gelen ilk banka olan Türkiye Finans Van Þubesi'nin müþteri profilinde saðlýk, inþaat taahhüt ve kömür sektörü öne çýkýyor. Bölgede en az çek yazdýrma oranýna sahip þubenin bu baþarýsýndaki nedeni sorduðumuzda, müdür Kadir Keleþ bize þu yanýtý veriyor: "Her þeyden önce müþterilerimizi iyi tanýyoruz. Çalýþanlarýmýz onlarla iyi iliþkiler içinde. Öyle ki, iþleri olmasa bile boþ vakitlerinde yanýmýza uðrar çayýmýzý içerler hem de iþle ilgili fikirlerimizi alýrlar. Bu da karþýlýklý olarak birbirimizi tanýmamýzý saðlýyor. Ayrýca þubelere kredi yetkisi verilmesi baþarýmýzýn artmasýnda bir diðer etken. Ýþlemlerde hýzýn artmasý bir yana bize güvenildiðini bilmek hem kendimize güvenimizi artýrdý hem de motivasyonumuzu yukarýlara çekti." ise keyif aldýðým bir diðer hobim. Çoðu zaman çocuklarýmla beraber fotoðraf makinesini alýyoruz ve hoþumuza giden bir yer gördüðümüz zaman oralarýn fotoðraflarýný çekiyoruz." sorumlu yazý iþleri müdürü kemal kaptaner Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'e son sözünü sorduðumuzda kýsa bir yanýt veriyor: "Hedefimiz Van'da bir numara olmak. Biliyoruz ki baþarmak elimizde." zaman, makine almak için önceliðimiz leasing imkânlarýndan yararlanmak oluyordu. Zaten diðer bankacýlýk iþlemlerini de burada yaptýðýmýz için bu iþe giriþmeden önce bankamýza geldik ve konuþtuk: Ne yapabiliriz, nereye kadar iþi ilerletebiliriz? Zira karþýmýzda büyük rakipler mevcuttu. Türkiye Finans önümüzü görmek adýna bizlere önemli katkýlar saðladý. "Bir lider olarak, yoðun bir çalýþma temposu içindeki çalýþanlarýn motivasyonunu nasýl saðlýyorsunuz?" diye sorduðumuzda baþarýlý þube müdürü hiç düþünmeden þu sýrrý veriyor: Birbirilerini tanýmak ve mesleði sevmek. Bir yönetici olarak öncelikle insanlarla iletiþimde olmayý seviyorum. Çalýþma arkadaþlarýmýzla sýk sýk bir araya geliyoruz. Yaz mevsiminde her ay piknik düzenliyoruz. Kýþýn ise bir çalýþma arkadaþýmýzýn evinde ailece toplanýyoruz. Böylece birbirimizi daha iyi tanýyoruz. Müþteri ya da ekip arkadaþýnýz fark etmez; baþarýya giden yolda karþýnýzdaki insaný tanýmak ve anlamak çok önemli." diye de ekliyor Kadir Keleþ. yayýn kurulu mehmet ali akben süleyman çelik selçuk aydemir Diðer tüm bankacýlýk iþlemlerinizi de Türkiye Finans'ta gerçekleþtirdiðinizi söylediniz? Peki, neden Türkiye Finans? Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden anlýyor. Biz yýllardýr resmi bankalarýn resmiyetlerinden bir türlü sýyrýlamadýk. Oysa buraya geldiðimiz zaman hissettiðimiz ilgi ve sevecenlik, bizi Türkiye Finans'a daha çok yaklaþtýrýyor. Birleþmenin ardýndan kadroda artýþ olmasý ve teknolojiye olan yatýrýmla beraber bankadaki yoðunluk da azaldý. Ýhtiyacýmýz olan tüm bankacýlýk hizmetlerini burada fazlasýyla gerçekleþtirebiliyoruz. Ayrýca Türkiye'nin her yerinde þubeleri mevcut. Ýþlemlerimizi büyük bir hýzla gerçekleþtirdiðimiz için þehir dýþýndaki müþterilerimize de özellikle "Türkiye Finans'ý tercih edin." diyoruz. Türkiye Finans'tan bir müþteri: Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden anlýyor. Sizi tanýyabilir miyiz? Ýsmim Yavuz Karaman.1969'da Van'ýn Baþkale ilçesinde doðdum. Ýlk ve orta öðrenimimi tamamladýktan sonra ticarete atýldým. Ýlerleyen süreçte iþlerimizi daha da geliþtirdik. Son olarak kâðýt sektörüne adým attýk. "Baþarmak elimizde" Hiç kuþkusuz, bir mesleði sevmek ve çok çalýþmak baþarýnýn 2 altýn kuralý. Mutlu bir aile yaþamý ise, baþarý için olmazsa olmazlardan... 3 erkek çocuk babasý olan baþarýlý Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'in ailesi ve mesleðinden sonra en büyük tutkusu doða. Keleþ, bu tutkusunu þöyle anlatýyor: "Doðanýn içinde huzur buluyorum ve senede bir hafta mý mutlaka doðayla hele de ormanla iç içe bir yerde ailemle birlikte geçiriyorum. Fotoðrafçýlýk Türkiye Finans'ýn bu süreçte nasýl bir katkýsý oldu? Yýllardan bu yana Türkiye Finans ile çalýþýyoruz. Yeni bir iþe gireceðimiz 52 46 53 Cihan Dað Ýnternet Baðýmlýlýðý Ýlk bilgisayar, insanoðlunun hayatýný deðiþtiren en önemli icatlardan biri olarak gösteriliyor. Ancak bu sihirli kutu, gerçek iþlevine, internetin gündelik hayatýn içine girmesiyle kavuþtu. Öyle ki, insanoðlu ondan önceki alýþkanlýklarýný nasýl yerine getirdiðini bile hatýrlayamaz oldu. Hayat kolaylaþtý, yaþam hýzlandý ve görünmez að, kendine has alýþkanlýklar ve hatta kültür yarattý. Ý AÝLE [email protected] nternet artýk günümüzün en vazgeçilmez buluþlarýndan biri. Tarým ve sanayi devriminden sonra 3. büyük devrim olarak kabul edilen internet, durdurulamaz bir hýzla ilerliyor ve daha da ilerleyeceði öngörülüyor. Bunda en büyük etken, hiç kuþkusuz, internetin bireye þimdiye kadar tatmadýðý oranda bir özgürlük vaat etmesi. 'Internetworldstats' sitesinin verilerine göre bugün dünya genelinde her 5 kiþiden 1'i aktif internet kullanýcýsý. Türkiye'de de durum çok farklý deðil. 90'larýn sonunda bilgisayarlarýn ve internetin ucuzlamasýyla, ülkemizde de kullanýcý sayýsýnda bir patlama oldu. Türkiye'de 2000 yýlýnda internet kullanýcý sayýsý 2 milyonu geçmezken, bugün bu rakam 16 milyonu aþmýþ durumda. 'Siber dünya' sadece ekonomi, askeri, üretim ya da eðitim alanýnda insan hayatýný deðiþtirmedi. Vaat ettiði sýnýrsýz iletiþim özgürlüðü sayesinde, modern insanýn dünyayý algýlayýþýný da deðiþtirdi. Sohbet odalarý, oyunlar, arkadaþlýk siteleri, yeni ve farklý biçimlerdeki medya portallarý, sanal topluluklar Ýnternet artýk kendi dilini, sosyolojisini hatta kültürünü yaratmýþ durumda. Bunda hiç kuþkusuz, giderek sýnýrlarý kalkan dünyamýzdaki baþ döndürücü teknolojik geliþmeler de etkili. Mobil cihazlar sayesinde evde deðilken; bir kafede, otobüste uçakta ya da cep telefonunuzla yolda yürürken bile internete baðlanabilir, dünyanýn herhangi köþesindeki birine ya da bir bilgiye ulaþabilirsiniz. Artýk insanoðlu, bedensel, mekânsal ya da zamansal olarak bir yerde bulunmasa bile iþlerini, iliþkilerini yürütebiliyor. Bu da doðal olarak günlük hayatta yaþadýðýmýz birçok iliþki biçimini farklý boyutlara taþýyor. Ýnternete has hastalýklar Günlük hayatýn içinde bu denli yoðun kullanýlan bilgisayar ve internet, kendine has hastalýk ve baðýmlýlýklarýn da ortaya çýkmasýna neden oldu: Ýnternet hastalýðý ya da internet baðýmlýlýðý Bireyin toplumdan yalýtýlmasý, yalnýzlýk hissi ve bunun sonucunda depresyona kadar giden süreç Ýnternetin baðýmlýlýða neden olup olmadýðý sorusu, bilimsel çevrelerde hâla bir tartýþma konusu olmayý sürdürse de; yapýlan araþtýrmalar, bilgisayar baþýnda çok zaman geçiren kiþilerin internetten uzaklaþtýrýldýklarýnda, baðýmlý insanlarda görülen etkilere benzer belirtileri gösterdiðini ortaya koymuþtur. Özellikle gençler, bu baðýmlýlýða daha yatkýn. Bunun nedeni ise, internetin bilinçli kullanýlmamasý. 54 Ýnternet, dünyada en fazla eðlence amaçlý kullanýlýyor. Sonra sýrasýyla haber takibi, iþ ve bilgi edinme geliyor. Türkiye'de de durum pek farklý deðil, özellikle 15-25 yaþ arasý kiþiler sanal dünyada sohbet etmek, oyun oynamak ya da e-postalarýný kontrol etmek için görünmez aðlarda gezintiye çýkýyor. Bilgisayar baþýnda sabahlamalar, giderek kopulan sosyal, iþ ya da okul yaþamý, giderek zayýflayan aile baðlarý ve yerine getirilemeyen sorumluluklar Aslýnda bu baðýmlýlýk tehlikesi sadece gençler için geçerli deðil, yetiþkinler de risk altýnda. Hatta istatistikler, evliliklerin bitme nedenleri arasýnda, eþlerden birinin bilgisayar baþýnda aþýrý zaman geçirmesinin de yer aldýðýný gösteriyor. Ýnternet baðýmlýlýðýndan korunma yollarý Ýnternet bir bilgi mabedi olmasýna karþýn, bilinçsiz kullanýmlarda baðýmlýlýða kadar gidebiliyor. Baþta Amerika, Ýngiltere ve Çin olmak üzere pek çok ülkede tedavi amaçlý merkezler birbiri ardýna açýlýyor. Türkiye'de de internet baðýmlýsý kiþilerin artmasýyla birlikte bu tür tedavi merkezleri kurulmaya baþladý. Peki, bu baðýmlýlýktan korunmanýn yollarý nelerdir? Uzmanlar diðer baðýmlýklarda olduðu gibi, bunda da, kiþinin öncelikle internette aþýrý vakit geçirdiðinin farkýnda olmasý ve bu durumun sosyal ve fiziksel yaþamýnda olumsuz etkilere neden olduðunu kabul etmesi gerektiðinin altýný çiziyorlar. Tedavide baþlýca kullanýlan yöntem ise, online olunan vakitleri kýsýtlamaya gitmek. 10 soruda internet baðýmlýlýðý sabahladýðýnýz oluyor mu? Uzmanlar diðer baðýmlýlýk türlerinde görülen temel 2 unsurun, internet için de geçerli olduðunu söylüyor. Yani internette geçirilen sürenin kontrol edilememesi ve uzak kalýnan sürenin ardýndan bilgisayar baþýna oturulduðunda, kiþinin rahatlamasý. Eðer aþaðýdaki sorularýn büyük bölümüne evet diyorsanýz, dikkatli olmanýn zamaný gelmiþ demektir. 4- Ýnternette daha çok vakit geçirebilmek için sorumluklarýnýzý (iþ ya da okul) aksattýðýnýz oluyor mu? 5- Online olmadýðýnýz zaman huzursuzluk, kaygý ya da uyku bozukluklarý yaþýyor musunuz? 6- Ýnterneti kullandýðýnýzda rahatlýyor musunuz? 8- Ýnternette iþiniz bittiði halde, yeni meþgaleler arýyor musunuz? 9- Ýnternet dýþý uðraþlara ilginiz azalýyor mu? 2- Ýnterneti kullaným süreniz her geçen gün artýyor mu? 10- Ýnternette geçirdiðiniz vakit nedeniyle sosyal iliþkilerinizde, özellikle yüz yüze görüþtüðünüz arkadaþlarýnýzýn sayýsýnda azalma oldu mu? 3- Geç vakitlere kadar bilgisayar baþýnda kaldýðýnýz, hatta zaman zaman bilgisayar baþýnda Örneðin kiþi günde 16 saat bilgisayar baþýnda oturuyorsa; o sürenin kademe kademe makul bir süreye indirilmesi ve sosyal hayata dahil olacak alýþkanlýklar edinilmesi bu önerilenler arasýnda. Tedavide bir diðer aþama da kiþinin hayatýndaki, bu baðýmlýlýða neden olan psikolojik Kobi Doktoru M. Rauf Ateþ DVD ARÞÝV Tür: Dram Oyuncular: Tim Robbins, Morgan Freeman, Bob Gunton, William Sadler, Clancy Yönetmen: Frank Drabont Yapým: 1994 ABD., 142 dk. Bazý filmler vardýr ne kadar izlenirse izlensin seyircisine hep ayný tadý verir. Esaretin Bedeli de öyle filmlerden biri kuþkusuz. Zekice bir kurgu, Morgan Freeman ve Tim Robbins'in eþsiz oyunculuklarý ve yýllarca aklýnýzdan çýkmayacak diyaloglar... Stephen King'in romanýndan uyarlanan film baþarýlý bir bankacý olan Andy Dufresne'in Shawshank Hapishanesi'ne girmesiyle baþlar. Alýþýk olmadýðý bir ortamda yaþam savaþý veren bu "tuhaf ve inatçý" bankacý burada dostluðu, mücadeleyi, umudu öðrenir ve en önemlisi yaþar. Filmin sonunda ise seyirciyi þaþkýnlýk uyandýracak bir final beklemektedir. 1994 yýlýnda gösterildiði ülkelerde büyük ilgiyle karþýlanan ve 7 dalda Oscar'a aday gösterilen Esaretin Bedeli DVD arþivinizde yer almasý gereken baþyapýtlardan biri olacak. TANGO & CASH Tür: Aksiyon/Komedi Oyuncular: Sylvester Stallone, Kurt Russell, Jack Palance, Teri Hatcher Yönetmenler: Andrei Konchalovsky, Albert Magnoli Yapým: 1989, ABD., 98 dk. Jeffrey J. Fox Hayat Yayýnlarý Nokta Yayýnlarý "CEO Olmaya Giden Yol" ve "Küçük Ýþlerle Büyük Para Kazanmanýn Yollarý" adlý kitaplarý ile dünya çapýnda bestseller olan dünyanýn en saygýn pazarlama ve þirket kültürü uzmaný Jeffrey Fox'dan zirveye ulaþmanýz için önemli ipuçlarý Kendiniz ve þirketiniz için Giriþimcilerin yanýtýný aradýðý hayati sorular, Türkiye'den ve dünyadan örnekler Bu kitap, yönetim konularýnda uzmanlaþmýþ bir iþ ve ekonomi gazetecisi tarafýndan hazýrlandý. Adý sizi yanýltmasýn. Teknik deyimler, teþhisler ve reçetelerle dolu bir kitap deðil. Onlarca soru, yüzlerce tanýklýk, çok sayýda yönetici ve iþ adamýnýn deðerlendirmesinden süzülen konulardan oluþuyor. Soru ve yanýtlarýn tamamý, Türk iþ dünyasýnýn yaþadýðý gerçekleri kapsýyor. Týpta "koruyucu" hekimlik diye bir kavram vardýr. Aslýnda Kobi Doktoru iþ dünyasý için tam anlamýyla bunu hedefliyor. Ýçeriðinde özel reçete ve mucizevi tedavi yöntemleri yok. Ancak, "hastalýðý" önceden görmenin yollarýný ortaya koyuyor. Yaþanan sorunlar, yükselen trendler, gözden kaçan gerçekler ve örneklerle, þirketlere bir anlamda uyarýda bulunuyor. - Müþteri Gerçek Patrondur - Çalýþanlara ya Çekidüzen Verin ya da Onlarý Süpürün - Sýradan Olmayýn, Yaratýcý Olun - Ýþe Yavaþ Alýn, Ýþten Çabuk Çýkarýn - Daima Herkesi Dinleyin - Söylediklerinize Dikkat Edin - Asla Küçümsemeyin, Asla Hor Görmeyin - Arkadaþ Gibi Olun Fakat Arkadaþ Olmayýn arþivden K Ü LT Ü R - S A N AT Beste, Düzenleme ve Keman Kompozisyonlarý: Can Atilla Yapým: Poem Müzik Öyle albümler vardýr ki her dinlediðinizde sizi þimdiki zamandan alýp yüzyýllar öncesine götürür ve güncelliðini hiç kaybetmez. Can Atilla'nýn Osmanlý üçlemesinin ikinci albümü '1453 Sultanlar Aþkýna' da bu tür albümlerden biri Osmanlý Devleti'nin en eþsiz fethi olan Ýstanbul'un alýnýþýný notalarla anlatan albümde, savaþýn soðuk yüzünden ziyade duygulu ve destansý öðeler kullanýlmýþ. 'Sultanlar Aþkýna', 'Yeni Hayat' ve '1453 Fetih' albümde öne çýkan eserler olarak göze çarpýyor. FORREST GUMP yenilerden Oyuncular: Tom Hanks, Robin Wright Penn, Gary Sinise, Yönetmen: Robert Zemeckis METAMORFOZ Yapým : 1994, ABD., 142 dk Sanatçý: Tarkan Mykelti Williamson Beyazlar içinde bir adam; yanýnda bir bavul; bir bankta oturmaktadýr. Ardýndan koþmaya baþlar... Zekâ seviyesi normalin altýnda olan bu genç adam o uzun koþunun içine neler neler sýðdýrmaz ki: Ýnancý, aþký, dürüstlüðü, sadakati, mertliði, zorluklarý ve mücadeleyi... Kýsacasý hayatý 1995 yýlýnda en iyi film ve en iyi oyuncu dâhil 6 dalda Oscar'a layýk görülen unutulmaz filmde Tom Hanks zihinsel engelli bir genci yani Forrest Gump'ý canlandýrýr. Ancak bu ateþten gömlek rolü öylesine iþler ki usta oyuncunun üzerine, peþ peþe ikinci Oscar'ý kazanmasý kaçýnýlmaz olur. kapak fotoðrafý emrah gürel - Disiplini Kendiniz Saðlayýn 1453 Sultanlar Aþkýna Tür: Macera/Dram/Komedi sanat yönetmeni kenan özcan logo tasarým selma yýlmaz - Büyük Patronun Basit Baþarý Formülü - Þirketler Patronun Yaptýðýný Yapar MÜZÝK Aksiyon ve komedi filmlerinden hoþlanýyorsanýz Tango ve Cash hem size nostalji yaþatacak hem de keyifli dakikalar geçirmenizi saðlayacak bir film. Ray Tango (Sylvester Stallone) ve Gabe Cash (Kurt Russell) Los Angeles polis departmanýnda görevli iki gözüpek kanun adamýdýr. Birbiriyle de rekabet eden Cash ve Tango þehirde suç oranýn artmasýnda büyük pay sahibi olan Yves Perret'in (Jack Palance) iþlerini sürekli baltalamaktadýr. Acýmasýz suç baronu bir iftira ile iþlemedikleri bir cinayetten hapse girmesini saðlar iki kafadarýn. Þimdi onlar hem kendilerini aklamak hem de yaþamlarýný kurtarmak için mücadele edeceklerdir. muhabirler cihan dað nesrin akkaþ grafik ve tasarým serhat demirbað Büyük Patron Olmaya Giden Yol Giriþim, aile þirketleri, pazarlama, marka yönetimi, strateji, insan kaynaklarý ve yeni trendler ESARETÝN BEDELÝ - THE SHAWSHANK REDEMPTION 52 55 K Ý TA P yönetim yeri yakacýk mevkii, adnan kahveci cad. no. 139 34876 kartal / istanbul tel : 0216 452 54 54 (pbx) faks : 0216 452 54 00 turkiyefinans.com.tr [email protected] editör aynur þenol 7- Ýnterneti daha az kullanmak gibi istek duyuyor, ama baþaramýyor musunuz? 1- Her gün internete giriyor musunuz? halkla iliþkiler selma yýlmaz yapým hayat yayýncýlýk, iletiþim, yapým, eðitim hizmetleri ve tic. ltd. þti. Sanal kimlikler, sanal yaþamlar Ýnternet ile birlikte hayatýmýza yeni kavramlar girmeye baþladý. Sanal mekânlar, sanal topluluklar, sanal gerçeklikler ya da sanal cemaatler Bu kavramlardan biri de sanal kimlikler. Yani takma ad olarak ifade edilen 'nick name'ler. Artýk insanlar 'nick name'leri sayesinde cinsiyetlerinden, yaþlarýndan, görünüþlerinden ve diðer tüm özelliklerinden baðýmsýzlaþabiliyor. Peki, bunun nedeni ne? Öncelikli neden, internet teknolojisinin insanlarýn 'diðer ben'lerini yaþayabilmesini kolaylaþtýrýyor olmasý. Bu sayede insanlar, modern dünyadan gelen tüm maskelerinden sýyrýlýp, sosyal bir baskýya maruz kalmadan, diðer benlerini ya da kimliklerini çok rahat bir kenara koyabiliyorlar. Sanal topluluklar sayesinde yeni dünyalara ait olduklarýný hissedebiliyorlar. imtiyaz sahibi türkiye finans katýlým bankasý adýna yunus nacar Yapým: Hitt Müzik Megastar Tarkan uzun zaman sonra hayranlarýnýn karþýsýna farklý bir albümle çýktý: 'Metamorfoz' yani dönüþüm Geçmiþ albümlerde Nazan Öncel, Sezen Aksu gibi sanatçý dostlarýndan destek alan megastarýn sevenlerini neden dört yýl beklettiði ise albümü piyasaya çýkýnca anlaþýldý. Albümde yer alan 10 þarkýnýn söz ve müziðinde de Tarkan imzasý yer alýyor. Yeni albümünde imajýný da yenileyen ünlü sanatçý kýsacýk saçlarý ve takým elbisesiyle dikkat çekiyor. Metamorfoz'da müzik anlayýþýný deðiþtiren Tarkan'a en büyük destek ise yine Ozan Çolakoðlu'ndan geldi. 54 baský ve cilt bilge matbaacýlýk a.þ. yýlanlý ayazma sokak, no:8 örme iþ merkezi kat: 1 davutpaþa zeytinburnu - istanbul tel : 0212 483 15 16 faks : 0212 483 30 55 4 KATILIM BANKALARI ÝTO ÜYELERÝNE TANITILDI Bankacýlýk sektöründe hýzla geliþen ve büyüyen Katýlým Bankalarý'nýn ÝTO üyelerine daha iyi anlatýlmasý ve tanýtýlmasý amacýyla 19 Kasým Pazartesi günü ÝTO Genel Merkezi'nde bir toplantý düzenlendi. [email protected] BÝZDEN HABERLER ÝTO üyelerinin yoðun katýlým gösterdiði toplantýda Katýlým Bankacýlýðý hakkýnda geniþ bir sunum yapan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar; "Katýlým Bankalarý, Türkiye genelindeki 419 þubesi ve 8860 çalýþaný ile hýzla büyüyen bir güç konumundadýr. Bu yapýsýyla bankacýlýk sektöründe toplanan fonlarda yüzde 3.75, kullandýrýlan fonlarda ise yüzde 5.8 pay alan katýlým bankalarý geliþmelerini sürdürerek ilerleyen dönemde çok daha önemli çalýþmalar yapacaktýr" dedi. Katýlým Bankalarý olarak sendikasyonlar ile firmalara yurtdýþýndan uygun maliyetli orta ve uzun vadeli fon kullanma olanaðý saðladýklarýný da belirten Nacar, son bir yýllýk dönemde Ýstanbul Menkul Kýymetler Borsasý'ndan (ÝMKB) sonra ortalama olarak en fazla getirinin yüzde 17.1 ile Katýlým Bankalarý tarafýndan saðlandýðýný, normal mevduat bankalarýnda bu oranýn yüzde 15.6 olduðunu söyledi. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz ise dünyada finansal sistemde dönen paranýn 400 milyar dolarýnýn faizsiz bankacýlýk alanýnda deðerlendirildiðini, dünyada son dönemde faizsiz bankacýlýk enstrümanlarýna önem verildiðini ve ülkemizde de faizsiz bankacýlýk sektörünün öneminin giderek anlaþýldýðýný vurguladý. Türkiye'nin son birkaç yýldýr yaþanan geliþmeler sonrasýnda 'kanat ülke'den 'merkez ülke' olma yolunda hýzla ilerlediðini ve Türkiye'nin doðru adýmlar atýlmasý halinde 'kilit ülke' olacaðýný belirten Prof. Dr. Kerem Alkin, bir ülkenin ekonomik sisteminin saðlamlýðý paralelinde prestij kazandýðýný belirtti. Bu doðrultuda ekonomik ürünlerin çeþitlendirilmesi gerektiðini belirten Alkin, 'sukuk-u icara'nýn vakit kaybetmeden hayata geçirilmesinin bir zorunluluk olduðunu ve 'varlýk kârlýlýðý, gelir senedi' gibi konularda beklenen yasalarýn acilen çýkarýlmasýný istedi. ÝTO'nun ev sahipliðinde gerçekleþtirilen toplantýya Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz ve Ýstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin konuþmacý olarak katýldý. 5 BÝZDEN HABERLER Islamic Finance News dergisi 2007'nin en iyilerini seçti TÜRKÝYE FÝNANS'A ULUSLARARASI ÖDÜL Ülkemizde "Katýlým Bankacýlýðý" olarak tanýmlanan sektörün dünyadaki önde gelen yayýnlarýndan Islamic Finance News dergisi, 2007 yýlýnýn en iyilerini açýkladý. Okuyucular "Best Islamic Bank" kategorisinde Türkiye'den Türkiye Finans'ý en iyi olarak seçtiler. Ýngilizce yayýn yapan Malezya merkezli dergi, her yýl sonunda bir anket düzenliyor. Aralýk 2007'de yapýlan son ankette 35 kategoride 1502 oy kullanýldý. Sektörün önde gelen mensuplarý, oylarýný "en iyi" algýladýklarý kurumlardan yana kullandý. Ülkeler kategorisinde 15 ülkeden adaylar yarýþtý. Okurlardan gelen oylar sonucunda "Best Islamic Bank" kategorisinde, Türkiye'den Türkiye Finans en iyi olarak seçildi. Diðer ülkelerden ödüle layýk görülen bankalar þöyle sýralandý: Bahrain Islamic Bank (Bahreyn); Islamic Bank of Brunei (Brunei); Faisal Islamic Bank (Mýsýr); Bank Syariah Mandiri (Endonezya); Kuwait Finance House (Kuveyt); CIMB Islamic Bank (Malezya); Meezan Bank (Pakistan); Qatar Islamic Bank (Katar); Al Rajhi Bank (Suudi Arabistan); The Islamic Bank of Asia (Singapur); Dubai Islamic Bank (B.A.E.) ve European Islamic Investment Bank (Avrupa). Ödüller 26 Þubat'ta Dubai ve 6 Mart'ta Kuala Lumpur'da düzenlenecek iki ayrý törenle sahiplerine teslim edilecek. ÝSTANBUL KÜLTÜREL ETKÝNLÝKLER PROJESÝ'NE TÜRKÝYE FÝNANS'TAN ANLAMLI DESTEK Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan geçtiðimiz yýl baþlatýlan 'Kültürel Etkinlikler Projesi' geniþleyerek devam ediyor. Türkiye Finans'ýn desteklediði proje kapsamýnda her ay farklý mekanlarda gerçekleþtirilen etkinliklerle kültür baþkenti olmaya hazýrlanan Ýstanbul'un geneline ulaþýlmasý hedefleniyor. 2010 yýlýnda Avrupa Kültür Baþkenti olmaya hazýrlanan Ýstanbul için çalýþmalar tüm hýzýyla devam ediyor. Türkiye Finans'ýn katkýlarýyla Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan bu yýl ikincisi hayata geçirilen "Kültürel Etkinlikler Projesi" ise bu hazýrlýklarýn önemli adýmlarýndan biri olarak deðerlendiriliyor. Türkiye Finans'ýn destek verdiði "Kültürel Etkinlikler Projesi" kapsamýnda; öncelikle kütüphanelerin yalnýzca kitap okunan yerler deðil, birer kültür yaþam merkezi haline getirilmesi planlanýyor. Proje kapsamýnda Ýstanbul'da bulunan müzelerin de aktif olarak kullanýlmasý hedefleniyor. Ýstanbul Ýl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili, proje ile kültürel etkinliklerin belli merkezlerden çýkarýlýp tüm Ýstanbullular'ýn ayaðýna götürülmesinin amaçlandýðýný söyledi. Kültürel etkinliklerin bir þehirde yaþayan insanlarýn en önemli ihtiyacý olduðunu vurgulayan Doç Dr. Bilgili, "Bu tip etkinliklerin yaygýnlaþmasý ile bu þehirde hem kültür layýk olduðu yere gelir hem de ayný þehirde yaþayan insanlara gerçekten "hemþehrilik" duygusu aþýlanmýþ olur" dedi. 6 BÝZDEN HABERLER TÜRKÝYE FÝNANS'TAN SPONSORLUK FAALÝYETLERÝ Katýlým bankacýlýðýnýn önde gelen ismi Türkiye Finans, çeþitli sektörlerde gerçekleþtirdiði sponsorluk faaliyetleriyle yaþamýn her alanýna giriyor, farklý sektörlere destek veriyor. ön plana çýkaracak genç tasarýmcýlara destek veriyor. III. Ulusal Ev Mobilyalarý Yarýþmasý 5. Uluslararasý Finans Zirvesi Mobilya Sanayicileri Derneði'nin (MOSDER) 5 farklý kategoride düzenlediði III. Ulusal Ev Mobilyalarý Yarýþmasý'na sponsor olan Türkiye Finans, yaratýcý fikirleriyle geleceðe þekil verecek ve Türk mobilya sanayini uluslararasý arenada 5. Uluslararasý Finans Zirvesi'ne "Finans Sektörü Sponsoru" olarak katýlan Türkiye Finans, finans sektörünün sorunlarýna çözüm bulmak ve gelecek günlere daha güvenli bakabilmek için çalýþýyor. Finans sektörünün önde gelen isimlerini biraraya getiren ve ülke ekonomisinin genel deðerlendirilmesi yanýnda geleceðe yönelik planlamalarýn da yapýldýðý Active ACADEMY 'Bayim Olur musun?' Türkiye Finans sponsor olarak katýldýðý etkinliklerde, katýlýmcýlarý hizmetleri konusunda da bilgilendiriyor. Globalleþen ve bu doðrultuda geliþen ekonomilerde büyük önem kazanan ve ülkemizde de son dönemde oldukça gündemde olan 'franchising iþletmeciliði' sektörünün buluþma noktasý 'Bayim Olur musun?' fuarýnda stand açan Türkiye Finans, franchising iþletmeciliði yapmak isteyen, bu þekilde ülke istihdamýna katkýda bulunacak firmalara kredi desteði vermek ve sorunlarýna çözüm bulmayý hedefliyor. TÜRKÝYE FÝNANS YENÝ ÞUBELERÝ ÝLE BÜYÜMEYE DEVAM EDÝYOR Katýlým bankalarý arasýnda en yaygýn þube aðýna sahip olan ve bu aðý daha da geniþletmek için çalýþmalarýna devam eden Türkiye Finans, her geçen gün yeni bir þube açýyor. Bölgelerden gelen ihtiyaç ve talepleri deðerlendiren Türkiye Finans, þube yatýrýmlarýný da bu deðerlendirmelere göre yapýyor. Son olarak Karadeniz Ereðli, Ankara Demetevler ve Ýstanbul'un altý farklý semtinde yeni þube açýlýþlarý gerçekleþtiren Türkiye Finans, Aralýk ayýnda da Turgutlu, Fatsa, Edirne ve Çorlu'daki yeni þubelerini hizmete açtý. Türkiye'nin "en yaygýn hizmet aðýna sahip olan katýlým bankasý" ünvanýný taþýyan Türkiye Finans'ýn þube sayýsý son açýlýþlarla birlikte 137'ya ulaþtý. Þube sayýsýnýn artmasýyla birlikte artan personel ihtiyacýna yönelik çalýþmalara önem veren Türkiye Finans, 2007 yýlýnda bünyesine 505 yeni personel daha ekledi. Türkiye Finans'ýn öncelik verdiði alanlardan birinin þube yatýrýmlarý olduðunu belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, "Bir bölgeden topladýðý fonlarý yine ayný bölgede kullanarak bölgesel kalkýnmaya destek olmayý kendisine ilke edinen Türkiye Finans'ýn hizmet anlayýþýný tüm Türkiye'ye ulaþtýrmak için önemli yatýrýmlar gerçekleþtiriyoruz. Bu kapsamda bölgesel ihtiyaç ve talepleri deðerlendiriyor ve zaman kaybetmeden yeni þubelerimizi hizmete açýyoruz." dedi. Bu doðrultuda 2008 yýlýnda 175 þubeye ulaþma hedefleri olduðunu belirten Nacar, "Yakýn zamanda Türkiye'nin her noktasýnda olacaðýz ve kaliteli hizmeti anlayýþýmýzý tüm yurttaþlarýmýza sunacaðýz" dedi. 7 BASKETBOLA DA EL ATTIK Bugüne kadar çeþitli futbol turnuvalarýnda baþarýlar kazanan Türkiye Finans, farklý spor dallarýnda da mücadele etmeye baþladý. Spormax tarafýndan bu yýl üçüncüsü düzenlenen Þirketler Basketbol Ligi'ne katýlan Türkiye Finans Basketbol Takýmý, yaptýðý maçlar sonucunda 7. oldu. Toplam 96 takýmýn katýldýðý ligde baþarýlý maçlar sergileyen Türkiye Finans, sergilediði centilmen mücadele ile her kesimden takdir aldý. Turnuvada baþarý bir performans sergileyen takým kaptaný Mustafa Akpýnar ise genel klasmanda attýðý 45 sayý ile sayý krallýðýnda yedinciliði elde etti. Sporun sadece beden saðlýðýna deðil ruh saðlýðýna da pozitif etkisi olduðunu düþünen takým koçu Bankacýlýk Hizmetleri Müdürü Ýkram Göktaþ, yeni kurulduðu halde bu baþarýyý elde eden takýmýn ilerleyen dönemde þampiyonluk kupasýný kaldýracaðýna inandýðýný ifade etti. "TÜRKÝYE AÐAÇLANIYOR" KAMPANYASINA TÜRKÝYE FÝNANS DESTEÐÝ Türkiye Finans çalýþanlarý, Çevre ve Kültür Kuruluþlarý Dayanýþma Derneði (ÇEKÜD) tarafýndan yürütülen "Türkiye Aðaçlanýyor" kampanyasýna 2.500 fidan ile katýldý. Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, "Çevreye yönelik yatýrýmlarýmýz önümüzdeki dönemde artarak devam edecek" dedi. Türkiye Finans çalýþanlarý, Türkiye'nin orman varlýðýný artýrmak, küresel iklim deðiþikliðinin etkilerini azaltmak ve yaþanan çevre sorunlarýnýn çözümüne katkýda bulunmak amacýyla ÇEKÜD tarafýndan yürütülen aðaçlandýrma kampanyasýna destek veriyor. Türkiye Finans çalýþanlarý, Ýstanbul Samandýra Paþaköy'de bulunan alaný aðaçlandýrdý. ÇEKÜD tarafýndan belirlenen alana bankanýn her bir çalýþaný adýna çeþitli türlerde toplam 2.500 adet fidan dikildi. Aðaçlandýrma kampanyasýna baþta Türkiye Finans'ýn üst düzey yetkilileri ve çalýþanlarý olmak üzere 300'den fazla kiþi katýldý. Banka çalýþanlarý ile birlikte fidan diken Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, "Türkiye Finans olarak çevreye yönelik yatýrýmlarýmýzý önümüzdeki dönemde de artýrarak devam ettireceðiz. Doðadan aldýðýmýzý doðaya geri vererek borcumuzu ödemeyi ve tükettiðimiz kadar aðacý doðaya geri vermeyi amaçlýyoruz" dedi. Nacar, Türkiye Finans olarak aðaçlandýrma çalýþmalarýný her yýl düzenli þekilde gerçekleþtirmeyi amaçladýklarýný da söyledi. Aynur Þenol Geçmiþ model deðil, geleceðe esin kaynaðý olmalý! Dünya tarihi derin izler býrakan olaylar, kiþiler, medeniyetler vardýr. Osmanlý Devleti de gerek ilim alanýnda, gerekse kültürel ve mimari alanda iz býrakabilmiþ önemli tarihi aktörlerden bir tanesi. Bu köklü mirasýn sahibini ve günümüz Türkiyesine geçiþ sürecini Taha Akyol ile konuþtuk. Osmanlý'nýn ardýndan Arapça ve Farsça kelimeleri Türkçe'den çýkararak, dili sadeleþtirme çalýþmalarý yapýldýðýna dikkat çeken Akyol uyarýyor: "Bir süre sonra Ýstiklâl Marþý anlaþýlamayacak hale gelecek!" [email protected] S ÖY L E Þ Ý K anuni zamanýnda Viyana'dan Hint Okyanusu'na, Ural Daðlarý'ndan Arabistan'a kadar 11 milyon km karelik bir alanda hüküm süren Osmanlý Devleti, 600 yýllýk ömrü sonlansa da görkemiyle anýlmaya devam ediyor. Osmanlý mirasý eserler, Osmanlý esintilerini taþýyan kýyafetler ve hatta Osmanlý mutfaðýna ait yemekler, Türkiye'yi merak eden ve buraya yolu düþenlerin en çok ilgi gösterdiði unsurlar Türkiye Cumhuriyeti'ne kültür ve kurumlaþma yolunda büyük miraslar býrakan ve yeni bir çaðý baþlatacak kadar büyük adýmlar atan Osmanlý'yý, yýllarýn gazetecisi Taha Akyol'dan dinledik. Osmanlý'nýn Türklere kattýðý deðerleri bizlerle paylaþan deneyimli gazeteci Akyol, "Bugün Türkiye herhangi bir Ortadoðu ülkesinden daha fazla geliþmiþ, daha kurumlaþmýþ, daha demokrat, daha modernleþmiþ bir ülkeyse; bu 600 yýllýk Osmanlý Ýmparatorluðu'nun býraktýðý kurumlaþma, kanun, merkezi idare, hukuk gibi geleneklere dayanýyor." diyor. 600 yýldan fazla ayakta kalmýþ ve Kanuni zamanýnda üç kýtaya hâkim olmuþ Osmanlý Devleti, kuruluþundan yýkýlýþýna dek sizin için ne anlam ifade ediyor? Osmanlý Devleti benim için iki þey ifade ediyor: Birincisi, Türklerin göçebelikten yerleþik medeniyete geçiþi, ikicisi ise Orta Asya kökenli Türklerin Balkanlar'da Batýyla tanýþarak Anadolu'yu vatanlaþtýrmalarý. Göçebelikten kurtulduðumuz içindir ki, Türkiye bir Irak gibi, bir Suriye gibi ve devlet geleneði olmayan Ortadoðu'daki diðer Arap devletleri gibi olmadý. Osmanlý günümüze güçlü bir devlet geleneði ve bürokrasisi, kurumlaþmýþ bir yönetim mirasý býraktýðý içindir ki, Tanzimat'tan itibaren hukuk modernleþti, eðitim modernleþti. O hukuka dayalý kurumlar ve o eðitim kurumlarýndan mezun olanlar, Milli Mücadele'de bulundular. Ýkinci miras olarak söylediðim Batýyla tanýþmýþ olmak, bizi göçebe kültüründen ziyade yerleþik kültürle, kurumlarla düþünen, estetiði, sanatý olan bir toplum haline getirdi. Orta Asya'dan Anadolu'ya gelirken biz Türklerin elinde kopuz vardý. Halbuki Osmanlý bu kopuza mehterdeki, klasik müzikteki tüm enstrümanlarý da ilave etti. Hece vezni yerine aruz vezni getirmek suretiyle dilde bir ahenk oluþturdu. Saray kültürüyle bir bakýma aristokratik diyebileceðimiz yüksek bir kültür meydana getirdi. Bu bakýmdan Osmanlý'nýn bize býraktýklarýnýn, son derece pozitif bir miras olduðunu düþünüyorum. Hristiyan Arap Charles Isawi: Ortadoðu'da Türkler'in yerleþik medeniyete ve kurumlaþmaya öncülük ettiðini, bu bakýmdan Türk tarihinin ilerici bir misyona sahip olduðunu söyler. 9 Türkiye'de sorun cumhuriyetin elden gitmesi deðildir; zihinlerimizin daha fazla açýlmasýný saðlayacak kadar daha özgürlükçü, daha çeþitli, daha demokrat, daha liberal bir Cumhuriyet anlayýþýnýn ve uygulamasýnýn yerleþmesidir. Özgürlükler açýsýndan baktýðýmýzda; Osmanlý, çok uluslu yapýya sahip bir devletti; çok farklý dilden, dinden, ýrktan insan Osmanlý sýnýrlarý içinde yaþýyordu. Buradan yola çýkarak, Osmanlý Devletinin hoþgörü anlamýnda bir model olduðunu söyleyebilir miyiz ? Benim için Atatürk dönemi de model deðildir, Osmanlý dönemi de. Bu dönemlerden esinler alýnabilir, dersler çýkarýlabilir. Fakat ona bakarak geleceðimizi inþa edemeyiz. Ancak onlarýn yaptýklarý bize bir kültür mirasý, bir tecrübe býrakmýþtýr. Kanuni zamanýnda Osmanlý'ya özenen Fransýz düþünürler Osmanlý'ya özgürlükler açýsýndan bakmak istediðimizde, öncelikle hangi döneme baktýðýmýzý düþünmemiz, daha sonra da onu kendi dönemiyle mukayeseli olarak görmemiz lâzým. Kanuni dönemine baktýðýnýz zaman Osmanlý Ýmparatorluðu, Avrupa'ya göre inançlara, kimliklere daha fazla saygýlý, daha düzenli bir imparatorluktu. Hatta Avrupa'da 33 Yýl Savaþlarý gibi büyük savaþlar, feodal kavgalar, Fransa'daki San Bartelemi Katliamý gibi büyük kitle katliamlarý yaþanýrken, Osmanlý Ýmparatorluðu'nda devrine göre nispi bir huzur ve düzen yaþanýyordu. O yüzden de Fransýz düþünürleri bu anarþiden kurtulmak için, Osmanlý gibi merkeziyetçi bir devlet kurmak lâzýmdýr diye kitaplar yazmýþlardýr. Geçmiþe bakýþýmýz düþmanca da olmamalý, sevda dolu gözlerle de Abdülhamid dönemine bakacak olursak; bu dönem de monarþi dönemidir. Bu dönem, Avrupa'ya, hatta 20. yy Avrupasý'ndaki Nazi faþizmine bakmak gerekir. Abdülhamid gerçekten otoriter bir liderdi. Parlamentoyu tatil etmiþ, siyasi düþünceleri yasaklamýþtý. Ancak ayný þey tek partili döneminde de yaþanmýþtý. Abdülhamid döneminde bu yasaklar ve otokratik idare olmakla beraber eðitim ve edebi dilin son derece geliþtiðini görüyoruz. Çok uluslu ve daðýlmak üzere olan bir imparatorlukta özellikle 1. Dünya Savaþý'na doðru gitmekte olan bir dünyada, saðlýklý bir meþrutiyeti yönetmek mümkün olmamýþtýr. Nitekim Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle birlikte Avrupa'da 1. Dünya Savaþý'nýn çýkmasýna paralel, Osmanlý da kendisini bu savaþýn içinde bulmuþtur. Geçmiþe düþmanca da bakmamak lâzým sevda dolu gözlerle de... Dönemleriyle mukayese ederek ve bugüne býraktýklarýnýn ne olduðunu dikkate alarak bakmak lâzým. Ýsmet Ýnönü hatýralarýnda anlatýr: "Baðýrdým, birbirimizi anlamýyoruz dedim." Atatürk'ün Ýsveç veliahtý Gustav geldiðinde yaptýðý bir protokol konuþmasý var, hiç kimse anlamaz Ýþte Ýsmet Ýnönü'nün birbirimizi anlamýyoruz diye isyan ettiði de budur. Sonra Atatürk, bunun bir yanlýþ olduðunu görür ve Falih Rýfkýya þöyle der: Dili bir çýkmaza saplamýþýz, onu bu haliyle býrakamayýz. Bu yanlýþý fark eden Atatürk, yeniden istiklâl, millet ve millî haysiyet demeye baþlar. Bu Mustafa Kemal'in karizmatik dehasýný gösterir. 10 S ÖY L E Þ Ý Bir süre sonra Türkiye'de Ýstiklâl Marþý anlaþýlamayacak hale gelecek. "Muhtaç olduðun kudret damarlarýndaki asil kanda mevcuttur." yerine "Gereksindiðin güç damarlarýndaki asil kanda vardýr." deniliyor. Bu ayný þey mi? Neyi kaybediyoruz farkýnda mýsýnýz? Kelimelerin derinliði, kelimelerin taþýdýðý müzikalite, kelimelerin taþýdýðý iç anlamlar kaybolup gidiyor. Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldý. Niçin diðer yazarlarýmýz almadý ? diye düþünmemiz gerekir. Orhan Pamuk'un eserlerinde çok kuvvetli bir Osmanlý kültürü ve Doðu-Batý mukayesesi vardýr. Bu da Batýya cazip gelmiþtir. Çünkü Orhan Pamuk'un eserlerinde tasavvuf var, Doðu kültürü, Osmanlý, Osmanlý Ýstanbulu var. Bizim, dünya insanlýk kültürüne neler verebileceðimiz de, buradan anlaþýlýyor. Orhan Pamuk'a ödül kazandýran onun eserlerindeki DoðuBatý problematiðidir. Ýngilizceyi çok iyi bildiði için Batý kültürüne son derece vakýf olan, dolayýsýyla bu problematiði daha iyi ortaya koyan Orhan Pamuk; bize dünyada hangi kültürel problemi, insanlýðýn hangi muammalarýný gündeme getirerek, Türklerin dünya kültüründe daha yüksek bir mevkiye sahip olabileceðini gösterir. Abdülhamid döneminde önemli bir kültür birikimi oluþtu. Osmanlý'nýn son zamanlarýndaki zihin ve toplum yapýsýyla, günümüz Türkiyesinin zihin ve toplum yapýsý arasýndaki farklar ve benzerlikler nelerdir? Abdülhamid tahttan indirildikten sonra II. Meþrutiyet ilan edildi. Buna ayný zamanda hürriyetin ilaný da denir. Darwin ile ilgili eserler ilk olarak o zaman yayýnlanýyor. Bahar Tevfik dönemin önemli düþünürlerinden biri olarak, Madlun Mezhebi kütüphanesini kuruyor. Türkiye'de materyalizme dair kitaplar ilk kez o dönemde yayýnlanýyor. O dönemde Türkiye'de Marks'ýn Komünist Manifestosu yayýnlanýyor. Materyalizm, Komünist Manifestosu, metalik materyalizm ayný zamanda liberal fikirler, Ýslamcý fikirler, Türkçü fikirler ve Batýlý fikirler Bu Abdülhamid döneminde nasýl bir kültür birikiminin meydana geldiðini ve Osmanlý aydýnlarýnýn kendi aralarýnda nasýl kapsamlý olarak tartýþtýklarýný gösterir. Bugüne baktýðýmýzda, Ziya Gökalp düzeyinde bir milliyetçi düþünür ve sosyolog bulmak maalesef mümkün deðildir. Bugün Ýslamcýlýk açýsýndan baktýðýnýzda, Cevdet Paþa, Sait Halim Paþa düzeyinde düþünürü, âlimi bulmak mümkün deðildir. Realizm açýsýndan baktýðýnýzda Turgut Cem Sabahattin'i bulmak mümkün mü? Nurettin Þazi Kösemihal 1970'lerin baþýnda Remzi Kitabevi'nden 'Durkheim Sosyolojisi' adýnda bir kitap yayýnladý. O kitabýn önsözünde diyor ki; "Durkheim iliþkin temel eserler eski Türkçe olarak tamamen yayýnlanmýþ olmasýna raðmen, baktým ki, yeni harflerle yazýlmamýþ, ben de bu boþluðu doldurmak için bu kitabý yazdým." Bu biraz nereden nereye geldiðimiz gösterir. Tabi Osmanlý'da bir tek Dar'ül-fünûn vardý, bugün 50'den fazla üniversite var; bugünkü gazete ve kitap trajlarý da Osmanlý ile mukayese edilemeyecek kadar geliþmiþtir. Ama bazý gerçekler kalite anlamýnda almamýz gereken mesafeler olduðunu da gösteriyor. 100 yýl öncesinin þartlarýnda bu þahsiyetler yetiþiyorsa, þimdi daha fazla yetiþmesi gerekir. Zihinlerimizde cevaplarýn deðil sorularýn olmasý gerekli Bu nasýl olabilir peki? Daha çok okumak, daha çok düþünmek, daha serbest fikirli olmakla olabilir ancak. En önemlisi de, zihinlerimizde cevaplarýn deðil sorularýn olmasý lazým. Halbuki biz, çocuklarýmýzý eðitirken, onlarýn bir þeyleri merak edip sorgulamalarýný saðlamak yerine, akýllarýna birþeyler gelirse diye zihinlerine önceden cevaplar yerleþtirmeye çalýþýyoruz. Zihninde soru iþaretleri, meraklar, þüpheler teþekkül etmeyince de çocuk yeteri kadar okumuyor, okuduðunda ise, yeteri kadar üretici olmuyor. UNESCO 2007 yýlýný Dünya Mevlânâ Yýlý olarak ilân etti, 2010'da ise Avrupa Kültür baþkentinin Ýstanbul olmasýna karar verildi. Tüm dünyadan Türk kültürüne genel bir ilgi var. Bunu nasýl yorumluyorsunuz? Bunun birçok sebebi var. Evvela eskiden içine kapanýk, dünyaya kuþkuyla bakan Türkiye Turgut Özal'ýn dýþa açýlýmýyla birlikte bugün pek çok uluslararasý kuruma girmiþtir. Birleþmiþ Milletler, NATO, Avrupa Konseyi, Ýslam Konferansý Örgütü, OECD üyesi olan Türkiye þimdi de Avrupa Birliði yolunda ilerliyor. Eskiden Batýlýlara Biz sizin gibiyiz; sizin gibi þapka giyiyor, sizin gibi dans ediyoruz. diyorduk. Halbuki bu Batýlý için, kendisi olmak gibi bir þeydi. Ama þimdi Türkiye'yi daha yakýndan tanýdýkça, Türkiye'nin farklý ve ilginç olduðunu hissediyorlar. Cami ile kilisenin yan yana olmasý, Türkiye'den bir Mevlânâ bir Yunus Emre çýkmýþ olmasý gibi Dünyanýn Türkiye'ye ilgisinin altýnda siyasi sebepler de var; Clinton'un dediði gibi: Dünya haritasýna baktýðýnýzda 3 kýtanýn arasýnda Türkiye var. Ýþte bu kadar stratejik öneme sahip bir ülke burasý Geliþen ekonomik ve ticari münasebetler de, Türkiye'nin farklýlýðýný Batýlýya göstermiþtir. Türkiye bugün 250 milyar dolarlýk iþlem yapan bir ülkedir. 100 milyar dolar ihracat, 150 milyar dolar ithalat yapan Türkiye'deki turizm ve yabancý sermaye hareketlerini saydýðýmýzda, bu rakam 300 milyar dolarý buluyor. Demek ki biz, 300 milyar dolar deðerinde dünyalýlaþmýþ bir toplumuz. Bu dünyanýn ilgisini çekiyor. Kültürümüzde onlara ilginç gelen nedir? Ýstanbul kültür baþkenti olduðunda hangi eserler restore ediliyor? Osmanlý'dan kalanlar Hangi geleneksel sanatlar canlandýrýlmaya çalýþýlýyor? Ebru sanatý Moda çalýþmalarý yapýlacaðý zaman 'Osmanlý esintileri' deniliyor. Bu bize Osmanlý tarihinin ne kadar deðerli olduðunu hatýrlatýr. Cumhuriyet anlaþýlabilir sebeplerle, baþlangýçta, Osmanlý tarihini bütünüyle kötülemiþtir. Tarihsiz ve hafýzasýz bir millet olamayacaðý için de Atatürk'ün deyimiyle "Türklüðün unutulmuþ yüksek medeni vasfý"ný arkeolojik çaðlarda aramýþtýr. Bu cumhuriyeti yerleþtirmek, hafýzalardaki saltanat izlerini silebilmek için anlaþýlabilir bir tavýrdýr. Ama artýk Cumhuriyet yerleþmiþtir. Öyleyse, Cumhuriyet ve Osmanlý tarihine, birbirlerinden farklýlýklarý ve eklemleri açýsýndan gerçekçi olarak bakmak lâzýmdýr. Sizce biz kendi kültürümüze ne kadar sahip çýkýyoruz? Bir anlamda redd-i miras söz konusu mudur? Maalesef evet. Hatta harf devrimi yapýldýðýnda az bir yerde de olsa, binalar üzerindeki sanat eseri tuðralar, Osmanlý armalarý, hat yazýlarý çekiçle kýrýlmýþtý. Osmanlý ve Selçuklu dönemini es geçen, arkeolojik çaðlarda, tarih tahaddüd eden bir anlayýþ oluþtu. Bugün Türkiye'de Atatürk'ün Nutukunu okuyup onu anlayacak insanlarýn, Türkiye geneline oranýnýn %1 olabileceðinden bile tereddütlüyüm. Bugün Türkiye'de Namýk Kemal'in eserlerini anlayacak kaç kiþi vardýr? Bizim yaþadýðýmýz kültürel kopuþ, maalesef birçok toplumun kaçýnýlmaz olarak yaþayacaðý kültürel kopuþtan daha acý olmuþtur. Geoffrey Lewis'in "Dramatik Baþarý: Türk Dil Devrimi" adýnda bir kitabý vardýr. Orada hiçbir ulusun kendi dilini bu kadar tahrip etmediðini yazar. Atatürk'ün hitap ettiði insanlarýn kültür seviyesi çok yüksek olduðundan dili bugüne göre, bize, biraz aðdalý geliyor diyelim. Ama biz, Halide Edip'in romanlarýný sadeleþtirmeye baþladýk, bu bir facia! Reþat Nuri Güntekin'in yazdýklarýný okuyamayacak bir kuþak yetiþtirdik. Ne bekliyorduk? Bilimin, sanatýn, felsefenin temelinde ayrýntýya inmek vardýr. Ayrýntýya indikçe kavramlarýn sayýsýnýn artmasý gerekir. Halbuki biz sadeleþtirme, basitleþtirme diye ayrýntýlarý ifade edecek bütün kelimeleri yok ediyoruz. Izdýrap, hüzün ikisi de acý oldu. Halbuki ikisinin arasýnda ince nüanslar var. Giderek bir manken dili teþekkül ediyor adeta. Yahya Kemal çok güzel söylemiþ: "Kökleri mazide baki olur." Kökleri budadýðýnýzda aðaç kuruyor. Ýþte manken Türkçesi dediðimiz bu dil, kökleri budanmýþ aðacýn kurumuþ dallarýdýr. Bu kapsamda Türk Dil Kurumu'nun fonksiyonlarýný nasýl deðerlendiriyorsunuz ? Türk Dil Kurumu 1980 yýlýna kadar tahripkâr bir rol oynamýþtýr. Þemsettin Sami'nin 1895'de yayýnlanan Kâmus-u Türkî'sinde (Türkçe Lügat) 50 bin kelime vardýr. TDK'nýn 1949'da yayýnladýðý Türkçe sözlükte ise 24 bin kelime var. 50 bin kelime ile düþünebilecek bir eðitim, üretebilecek bir felsefi hayat yerine; Arapça ve Farsça kelimeleri sokmama kaygýsýyla sözcük katliamýnýn yapýldýðý 24 bin kelimelik küçük bir dünyaya sahipsiniz. Bunu yaparken de aman Arapça ve Farsça kelimeleri sokmayalým diye kelime katliamý yapýldý. II. Meþrutiyet aydýný neden Darwin'i, Jonh Lock'u tartýþýyordu, niçin materyalizm kütüphanesi kuruyordu. Neden o devrin milliyetçisi Ziya Gökalp, Ýslamcýsý Sait Halim Paþa çapýnda oluyordu; biz niye bugün o çapta deðiliz. Ýþte bunun cevabý kelime katliamý yoluyla 50 bin kelimelik sözlükten, 24 bin kelimelik sözlüðe mahkum edilmiþ olmamýzdýr. Modern anlamdaki din ve vicdan, fikir ve düþünce hürriyeti açýsýndan baktýðýmýzda, Osmanlý'nýn tüm dönemleri bizdeki tek parti döneminden ve Avrupa'da yaþanan otoriter dönemlerden daha fazla özgürdür, diyebiliriz. Türkiye'nin gidiþatýný nasýl görüyorsunuz ? Yaptýðým tüm eleþtirilere raðmen, Türkiye'nin iyiye gitmekte olduðu kanaatindeyim. Dün tarih kitaplarýndan çýkarmaya çalýþtýðýmýz Osmanlý'nýn hat sanatlarý, bugün müzayedelerde en büyük ilgiyi görüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti "Muhteþem Süleyman Sergisi"ni Avrupa'da dolaþtýrýyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlý Devleti'nin kuruluþunun 700. yýlýný kutluyor. Bu, kültür bilincinin geliþtiðini gösterir. Kültür bilinci geliþtiði için bugünkü Türkiye daha fazla heykel, daha fazla tercüme yapýyor; Avrupa'daki ve Amerika'daki moda geliþmelerini, sanat geliþmelerini dünkünden daha iyi izliyor. Önemli olan kültür bilincine sahip olmanýzdýr. O zaman Dostoyevski'nin de, Peyami Safa'nýn da, Yakup Kadri'nin de kýymetini bilirsiniz. Ama kültür bilincine sahip deðilseniz, neye saplandýysanýz onunla sýnýrlý kalýrsýnýz. Kültür bilincine sahip oldukça Marks'ý, Adam Smith'i de anlarsýnýz, cami ve kilisenin deðerini de. Türkiye artýk arkasýna bakmaktan da önüne bakmaktan da korkmuyor. Bizim arkamýza bakmaktan korktuðumuz dönemler, önümüze bakmaya da korktuðumuz dönemlerdir. Biz ayrýntýlara inecek, sorgulayacak, analitik düþünecek kuþaklar yetiþtirmek yerine, genel doðrularý ezberletiyoruz. "Hayatta en hakiki mürþit ilimdir." sözünü her yere yazmakla ilim zihniyeti yerleþmiyor. Bu genel doðrular da ayrýntýlar düzeyinde düþünmemizi saðlamýyor. Ne zaman ilim zihniyetini, yani eleþtirel ve analitik düþüncenin ne olduðunu anlarsak, iþte o zaman bilimsel düþünebilen insanlar haline geliriz. 2007 1999 1 97 998 2003 96 00 20 12 2008 2006 2005 Aynur Þenol ÝTO Baþkaný Yalçýntaþ: Varolan istikrar, yeni ekonomik politikalarla daha da güçlendirilmeli Ýstanbul Ticaret Odasý, yaklaþýk 270 bini aktif olmak üzere, 350 bini aþkýn üyesiyle Türkiye'nin en büyük, dünyanýn ilk 5 büyük odasýndan biri. Bu özelliði dolayýsýyla Türk ve dünya ekonomisi için büyük önem arz ediyor. Böylesine güçlü bir kurumun baþkaný olarak büyük bir sorumluluðu omuzlarýnda taþýyan ve bir anlamda ekonomiye yön verenlerin sözcülüðünü üstlenen ÝTO Baþkaný Murat Yalçýntaþ'tan gündeme ve ekonomiye dair birçok konuda ilgili görüþ aldýk. [email protected] [email protected] E KO N O M Ý Ý TO Baþkaný Murat Yalçýntaþ ile ekonomimizin durumu, 2007'de yaþanan siyasi geliþmelerin sonuçlarý ve 2008 yýlýna dair beklentileri üzerine yaptýðýmýz röportajda, Yalçýntaþ'ýn sarf ettiði sözler, Türkiye için umut olacak nitelikteydi. "23 çeyrektir pozitif büyüme rakamlarýna sahibiz. Bu aralýksýz büyüme, tek baþýna bile, dikkat çekici, takdir edilesi bir baþarýdýr ve en en önemli lokomotif gücü, Türk özel sektörüdür." diyen Yalçýntaþ, yapýlabilecek iyileþtirmelerle, bu baþarýnýn daha da büyüyeceði görüþünde. Size göre 2007, Türkiye için nasýl bir yýldý? Bana göre 2007, ekonomik anlamda eldekinin korunduðu, demokratik anlamda da demokrasi kültürünün güçlü bir þekilde yerleþtiði yýl oldu. Ayrýca iki önemli seçimin gerçekleþtirilmesi nedeniyle, ekonomik hayatta 5 yýldýr alýþtýðýmýz gibi yüksek deðerlere ulaþýlamadý. Ulaþýlamadý, ama kayýplarla kapatýlan bir yýl da olmalý. Bence bu, altý özenle çizilmesi gereken bir noktadýr. 2007'yi deðerlendirirken þunlarý da unutmamalýyýz: Türkiye 2002-2006 döneminde, ortalama yüzde 7 oranýnda bir ekonomik büyüme elde etti. Bu yüksek büyüme nedeniyle, beklentiler de, bu oranda gerçekleþmeye ve bu hedefin dýþýndaki her þey insanlarda, bir durgunluk olarak algýlanmaya baþladý. Oysa bu yanlýþ bir kodlamanýn sonucudur. Biz, iþ dünyasý olarak çok iyi hatýrlýyoruz ki, Türkiye hiçbir dönemde ekonomik büyümesini, yüksek oranlarda, üst üste üç yýl devam ettirememiþti. Üstelik AB ülkeleri ile ABD'de ekonomik büyümenin yavaþladýðý bir süreçte, bazen rakamlar beklenenin altýnda da gerçekleþse, 23 çeyrektir pozitif büyüme rakamlarýna sahibiz. Bu aralýksýz büyüme, tek baþýna bile dikkat 13 E KO N O M Ý çekici, takdir edilesi bir baþarýdýr ve en önemli lokomotif gücü, Türk özel sektörüdür. Eksiklikler yok mu? Þüphesiz var. Ýstanbul'u temsil eden en büyük meslek örgütü olarak biz bunlarý sürekli dile getiriyoruz. Dövizin düþük deðerde olmasý, reel faizlerin hâlâ yüksek oranda seyretmesi, enerji ve istihdam üzerindeki vergiler, kayýt dýþý ekonomi bunlardan hemen aklýma gelenlerdir. Bu hususlar, Türk firmalarýnýn küresel rekabette dezavantajlý bir pozisyonda bulunmasýna yol açtýklarý için son derece önemlidir. Ayrýca ihracatta yaþadýðýmýz büyük artýþlar ve 100 milyar dolarlýk psikolojik sýnýrýn aþýlmýþ olmasý da önemli bir baþarýdýr. 2008 yýlý hedefleri ÝTO olarak 2008'den beklentileriniz ve bu yýla dönük hedefleriniz neler? Bu hedeflere ulaþmak için neler yapýlmalý? Ýþ dünyasý olarak, 2008'den en büyük beklentimiz, son 5-6 yýlda oluþturulan istikrarlý ekonomi temelinin üzerinde yükselecek yeni bir ekonomik hamle politikasýnýn uygulanmaya baþlanmasýdýr. Baþka bir deyiþle; makro ekonomik düzeyde uygulanan politikalarla saðlanan güven ve istikrarýn, mikro ekonomik politikalarla güçlendirilmesidir. Böylece ekonomide yeni büyüme dinamikleri harekete geçirilebilecektir. Elbette ekonomik büyümenin yüksek seviyede devam ettirilebilmesinin en önemli enstrümaný, dýþ talep artýþýna dayandýrýlmasýdýr, yani ihracat artýþýnýn sürdürülebilmesidir. Bunun için de, firmalarýmýzýn uluslararasý düzeyde rekabet edebilirliklerinin güçlendirilmesi elzemdir. Firmalarýmýzýn verimli çalýþmalarýný kolaylaþtýrmak için genel anlamda istihdam yani üretim üzerindeki vergi yükünün azaltýlmasý gerekiyor. Ayrýca uluslararasý düzeyde rekabet imkânlarýný göz önünde tutan bir döviz kuru politikasý izlenmesi, yüksek reel faiz seviyesinin düþürülmesi de beklentilerimiz arasýndadýr. Yine bizim 2007 yýlýnda sürekli dile getirdiðimiz ve hükümetten de talep ettiðimiz, KOBÝ birleþmelerinin teþvik edilmesi çok yerinde olacaktýr. Çünkü sektörel bazda KOBÝ birleþmeleri ve iþletme kümeleþmeleri desteklenirse, üretimde ve pazarlamada büyük ölçekli faaliyete geçiþ kolaylaþtýrýlacak, bu da ekonomiye olumlu olarak yansýyacaktýr. Diðer taraftan yatýrýmlarýn en verimli sahalara yönlendirilmesi için sektörel ve bölgesel bazda stratejik önceliklerimizin bir an evvel belirlenmesi gereklidir. Bölgesel geliþme imkânlarýnýn harekete geçirilebilmesi ancak bu þekilde mümkün olacaktýr. Böylelikle gerçekçi geliþme stratejileri hazýrlanarak belirli bölgesel kalkýnma odaklarý hayata geçirilmiþ olacaktýr. Ülkemiz ekonomisi için önemli bulduðumuz bir diðer konu, yabancý yatýrýmlarýn üretime yönlendirilmesidir. Yakýn zamanda ülkemiz büyük ölçüde yabancý yatýrým çekebildiði halde bunlarýn küçük bir kýsmý yeni tesis kurulmasýna yönelmiþtir. 2008 yýlýnda, ekonomik büyüme hýzýnýn öngörüldüðü þekilde yüzde 5,5 olabilmesi için, toplam tüketim talebinin bilhassa yurtdýþý talep artýþý ile yükseltilmesi gerekiyor. Bunun yaný sýra tarýmsal üretimin, 2007'ye göre daha iyi olmasý beklenen iklim koþullarýyla beraber artýrýlmasý ve daha iyi bir turizm sezonu geçirilmesi, ekonomik büyümemize katkýda bulunacaktýr. AB'ye tam üyelik coþkumuzu koruyoruz Avrupa ile iliþkilerimizi, bu kapsamda AB'ye üyelik sürecimizi nasýl deðerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin 2007 yýlýnda ortaya çýkan demokratik sorunlarýnýn çözümüne odaklanmasý, yani genel seçimler ile cumhurbaþkanlýðý seçimleri süreci, AB tam üyelik sürecimizi kýsmen yavaþlatmýþtýr. Buna paralel olarak Avrupa'da yaþanan geliþmeler, özelikle Fransa Cumhurbaþkaný Nicholas Sarkozy'nin olumsuz açýklamalarý da, bunda etkili olmuþtur. Bununla birlikte dünya ve Avrupa kamuoyu gözünde Türk demokrasisi için bir sýnav niteliði taþýyan geçtiðimiz seçim döneminin baþarýlý bir þekilde sonuçlanmasý, Türk demokrasisinin olgunluðunun ispatý açýsýndan çok önemlidir. Ayrýca belirtmeliyim ki, 2002 yýlýndan itibaren yaþanan siyasi reformlarýn söz konusu bu baþarýlý tablonun oluþmasýnda büyük etkisi vardýr. Her þeye raðmen 22 Temmuz sonrasý hýzla tesis edilmekte olan siyasi istikrarýn ve AB'ye üye ülkelerce imzalanan Lizbon Anlaþmasý'nýn sonucunun, ülkemizin AB ile olan iliþkilerine olumlu yansýyacaðýný düþünüyorum. Bu baðlamda, 19 Aralýk'ta, Portekiz dönem baþkanlýðýnýn son günlerinde "Trans-Avrupa Aðlarý" ve "Tüketicinin ve Saðlýðýnýn Korunmasý" fasýllarýnýn müzakerelere açýlmasý, yeni yýldaki tam üyelik müzakerelerinin ilerlemesine iliþkin beklentilerimizi artýrmaktadýr. Bunun yanýnda, 2007 yýlýnda Avrupa tarafýnda Sarkozy'nin "KOBÝ birleþmeleri desteklenmeli. Çünkü sektörel anlamda, KOBÝ birleþmeleri ve iþletme kümeleþmeleri desteklenirse, üretimde ve pazarlamada büyük ölçekli faaliyete geçiþ kolaylaþtýrýlacak, bu da ekonomiye olumlu yansýyacaktýr." 14 E KO N O M Ý öncülük ettiði bazý liderlerin olumsuz söylemleri Türk kamuoyunu hayal kýrýklýðýna uðratmýþ olsa da, iþ dünyasý olarak bizler AB'ye tam üyelik coþkumuzu koruyoruz. 1882 yýlýndan bu yana Türk ticaretinin ve ekonomisinin hizmetinde olan Ýstanbul Ticaret Odasý, 87 farklý sektörü temsil ediyor. Bu arada, yeri gelmiþken belirtmek isterim ki, ÝTO olarak biz Türkiye'nin üyelik sürecine katkýda bulunmak ve bu amaçla lobi çalýþmalarýnda bulunmak üzere, yýl içinde 2 defa Brüksel ziyareti gerçekleþtiriyoruz. Bu ziyaretlerimiz sýrasýnda hem odamýzý ilgilendiren konularda hem de ülkemizin AB üyeliði için Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü olarak önemli temaslarda bulunuyoruz. AB gazetecileriyle, AB komiser ve genel müdürleriyle ve Geniþlemeden Sorumlu Komiserle, AB milletvekilleriyle görüþmeler yapýyoruz. Komþu ülkelerle yaþanan siyasi anlaþmazlýklarýn ekonomik yaptýrým ya da ambargo ile çözülmeye çalýþýlmasýnýn Türkiye'ye yararlarý ya da zararlarý size göre ne olur? 350 bin üyesi bulunan ÝTO olarak genel yaklaþýmýmýz, ambargo uygulamasýnýn, siyasi anlaþmazlýklarýn çözümü için uygun bir yöntem olmadýðýdýr. Çünkü ekonomik ve ticari enstrüman, ülkeleri ve toplumlarý birbirine yakýnlaþtýrýcý, düþmanlýklarý ortadan kaldýrýcý bir güce sahiptir. Dolayýsýyla bu gücün ilk planda olumsuz olarak kullanýlmamasý gerektiðine inanýyorum. Ama, þunu da vurgulamalýyým ki, siyasal ve diplomatik çözümlerin tükendiði anlaþmazlýklarda, ekonomik ve ticari yaptýrýmlarýn sonuç alýcý bir tarafý varsa, ülkemizin menfaatleri, birliði ve bütünlüðünün korunmasý doðrultusunda kullanýlmasýndan da çekinilmemelidir. Bu noktada gözetilecek tek ilke, yapýlacak uygulamalarýn çok hassas bir þekilde tasarlanmasýdýr. ÝTO, küresel ticaretin dinamik bir oyuncusu olmayý baþardý [email protected] Üye olduðunuz birçok uluslararasý kurum var. Bu kurumlarý ve onlarýn diðer üyelerini göz önüne aldýðýnýzda, Türkiye'nin yeri ve önemini nasýl tarif edersiniz? ÝTO, sizin de belirttiðiniz gibi birçok uluslararasý örgüt ve kurumun üyesidir. Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odalarý Birliði (ASCAME), Avrupa Ticaret ve Sanayi Odalarý Birliði (Eurochambres), Birleþmiþ Milletler Sanayi Geliþtirme Örgütü (UNIDO) bu örgütlerin baþýnda geliyor. ÝTO, bu uluslararasý kuruluþlardaki rollerini, son yýllarda daha da aktif hale getirdi. Bir anlamda ticarî diplomasi olayýný baþlattý ve küresel ticaretin dinamik bir oyuncusu olmayý baþardý. Bu çerçevede ÝTO, 2007 yýlýnda ASCAME'nin baþkanlýðýna seçildi. Akdeniz'e kýyýsý bulunan ülkelerin sanayi ve ticaret odalarýnýn üye olduðu ASCAME, ayný zamanda Avrupa ile Akdeniz iþbirliði açýsýndan da, son derece stratejik bir örgüttür. Üye ülkeler arasýndaki ticari ve ekonomik iþbirliðini artýracak faaliyetler gerçekleþtiren ASCAME, bu ülkelerin firmalarý arasýnda daha güçlü bir ticari atmosfer oluþturmak için gayret gösteriyor. Ayný þekilde, 2 binden fazla yerel ve bölgesel odanýn üyeliðiyle çalýþmalarýný sürdüren Eurochambres bünyesinde de yer alýyoruz. Avrupa ortak çýkarý gözetilerek AB karar alýcýlarý üzerinde etkin bir rol oynayan bu kurum vasýtasýyla, odamýz, TOBB ve söz konusu kuruma üye diðer Türk odalarý ile birlikte Türk iþ dünyasýnýn taleplerini iletiyor, kararlarýn oluþmasýna katkýda bulunuyoruz. Ayrýca biz, Avrupa Ticaret Odalarý Birliði ile ortaklaþa, Türkiye'de bazý projeler de gerçekleþtiriyoruz. Bu kapsamda, son derece büyük baþarýlar elde ettiðimiz "Ýhracata Ýlk Adým Projesi"ni burada anmak isterim. Hiç ihracat yapmayan Türk firmalarýný ihracat yapabilir hale getirmeyi amaçlayan bu projeyi, Eurochambres'ýn þemsiyesi altýnda Madrid Ticaret Odasý ile birlikte üç yýldýr baþarýyla uyguluyoruz. Verimli çalýþmalar gerçekleþtirdiðimiz diðer bir uluslararasý kurum da, Birleþmiþ Milletler Sanayi Geliþtirme Örgütü UNIDO'dur. UNIDO ile beraber ülkemizdeki iþletmelerin sanayi kapasitelerinin artýrmak ve sürdürülebilir büyümelerine katký saðlamak amacýyla, çeþitli projelerde çalýþmaktayýz. Bunlarýn en baþýnda, UNIDO-ÝTO iþbirliði ile 1990 yýlýnda kurulan Türk Yan Sanayi Borsasý gelmektedir. Organize Sanayi Bölgeleri'nin çalýþma þekilleri ve ülke ekonomisine kazandýrdýklarý hakkýnda düþünceleriniz neler? "Organize Sanayi Bölgeleri"nin, hatta "toplu iþ yerleri"nin, ülkemiz ekonomisine olumlu katkýlarý olduðunu düþünüyorum. Bu bölgelerde faaliyet gösteren kuruluþlar daha modern koþullar altýnda çalýþmakta, bir arada yaþama, iþbirliði, yardýmlaþma ve kollektif davranýþ bilincine eriþmektedir. Altyapý hizmetlerinden ortaklaþa yararlanýlmakta, zaman ve emek kaybý ile atýl kapasite oluþumu en aza indirgenebilmektedir. Kýsacasý, OSB'ler, bugün dünyadaki önemi giderek artan "kümelenme (cluster)" modelinin güzel bir çýkýþ noktasý olabilecek organizasyonlardýr. Ancak, ülkemizdeki OSB'lerin de, baþta yasal düzenlemelerden kaynaklananlar olmak üzere, çözüm bekleyen bazý sorunlarý vardýr. Çünkü yasa, yönetim yapýsýnda "çok baþlýlýk" sorununa yol açmaktadýr. Diðer önemli sorun ise, imar mevzuatýndan ortaya çýkmaktadýr. Yürürlükteki imar kanunu, sanayi yapýlaþmasýný yeterince içermediðinden, uygulamada sorunlarla karþýlaþýlmakta ve sanayici zor durumda býrakýlmaktadýr. Ayrýca OSB'lerin kurulmasý için ayrýlan fonlar yetersiz kaldýðýndan, kaynak sorunu olduðunu da söyleyebiliriz. OSB'lerin kurulma aþamasýndan, iþleve geçme aþamasýna kadar maruz kaldýðý bazý bürokratik engeller de bulunmaktadýr. Pek çok resmi ve özel kurumun OSB'ler ile ilgili olmasý ve bu kurumlarýn arasýndaki iletiþim eksikliði, bürokrasinin yavaþ iþlemesine neden olmaktadýr. Amaca uygun iþler yapamamak ise baþka bir sorundur. Temel amacý, bölgesel geliþmiþlik farklarýnýn azaltýlmasýna yardýmcý olmak þeklinde tanýmlanan OSB'ler, bu konuda her yerde baþarýlý olamamýþlardýr. Birçok OSB'de doluluk oranlarý düþük kalmýþ, çevre sorunlarý ile ilgili konularda hedeflenen baþarý gerçekleþmemiþtir. Odamýz, OSB'lerin sorunlarý ve çalýþmalarý ile yakýndan ilgilenmekte, oluþturduðu Organize Sanayi Bölgeleri Ýhtisas Komitesi vasýtasýyla geliþmeleri yakýndan izlemekte olup, bu konuda da katkýlarýný sunmaya devam edecektir. Bir coðrafyanýn sanayi ve ticari geliþimi sizin için neyi ifade ediyor? Bu geliþimi saðlamak için gerekli unsurlar neler? Bir bölgenin sanayi ve ticari geliþimi, hem o coðrafyanýn önemli bir cazibe merkezi haline gelmesi, hem de o bölgede yer alan ülkelerin ekonomiden siyasete kadar uzanan birçok alanda etkinliðinin ve söz sahibi olma hakkýnýn artmasý demektir. Bu geliþimi saðlamanýn en temel noktasý da, o coðrafyada yer alanlarýn bir bütünlük içinde sahip olduklarý avantajlarý bölgesel bir kalkýnmanýn lokomotifi yapmalarýna baðlýdýr. Bir anlamda, bir büyüme sinerjisi oluþturabilmeleri gerekmektedir. Bu sinerji yakalandýðý zaman, ticaret ve sanayi hamlesinin geliþiminden bütün bölge yaþayanlarý yararlanabilecektir. Ancak bunun saðlanabilmesinin tek þartý, bölgedeki ekonomik faaliyetlerin bir bütün olarak ve birbirini destekleyici veya tamamlayýcý þekilde koordine edilmesidir. Ben bu noktada, özellikle son dönemde Türkiye'nin baþta komþularý olmak üzere, yaþadýðý coðrafyada ekonomik bir að oluþturma gayretlerinin bu sorunuza çok önemli bir örnek olduðunu düþünüyorum. Üretim ve finansman "etle týrnak" gibidir Yaþanýlan krizlerin ardýndan, ülkemizdeki finans kurumlarý, son yýllarda ciddi atýlýmlar gerçekleþtirdiler. Sizce bu geliþme, neyi ifade ediyor? "Bir bölgenin sanayi ve ticari geliþimi, o bölgede yer alan ülkelerin ekonomiden siyasete kadar uzanan birçok alanda etkinliðinin ve söz sahibi olma hakkýnýn artmasý demektir." Finans kurumlarýnýn son yýllarda gerçekleþtirdiði atýlýmlar, Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkilemiþtir. Çünkü bu atýlýmlar hem firmalarýmýzýn geliþmesine imkân tanýyarak genel ekonomiye olumlu yönde katkýda bulunmuþtur, hem de bölgemizdeki ticari iliþkileri artýracak bir etkiye sahiptir. Biliyorsunuz, geliþmenin bir ayaðý üretimse bir ayaðý da finansmandýr. Üretim ve finansman et ile týrnak gibi ayrýlmaz bir bütünlük içindedir. Ben finans kuruluþlarýnýn, üretim üzerinde aðýr bir yük oluþturan olumsuzluklarý kaldýran yöntemleriyle, baþta leasing ve kurumsal krediler olmak üzere, üretime büyük katkýda bulunduklarýný düþünüyorum. Öte yandan, bir süre önce yaþadýðýmýz krizlerde, finans kuruluþlarýnýn yetersizliðinin bir ülkeye neye mal olduðunu, çok açýk olarak gördük. Katýlým bankalarýnýn iç ticarete, ithalat ve ihracata ne gibi etkileri olduðunu düþünüyorsunuz? Katýlým bankalarý da týpký ticari bankalar gibi, iç ve dýþ ticarette finansman saðlayarak destek vermektedir. Bence en önemli faydasý faize karþý inancý yüzünden açýlým yapamayan insanlarýmýza da finansman saðlayarak onlarýn önlerini açmasýdýr. Bu baðlamda katýlým bankacýlýðýnýn ekonomiye kazandýracaklarýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Katýlým bankacýlýðý gerek tasarruf sahiplerine gerekse finansman ihtiyacý olan firmalara ticaret bankalarýndan farklý iþlem, risk, gelir ve maliyet seçenekleri sunmaktadýr. Böylece mali piyasada kullanýlabilecek mekanizmalarý geniþletmektedir. Bu bakýmdan katýlým bankacýlýðý, ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnda geniþletici katký saðlamaktadýr. "Katýlým bankacýlýðý, ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnda geniþletici katký saðlamaktadýr." 16 Nesrin Akkaþ Foto: Emrah Gürel Asker Bülent'in zirve yürüyüþü Futbolseverler tarafýndan 'Asker Bülent' olarak anýlan Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, yükseliþe geçen Sivasspor'u, futbola olan tutkusunu, hayallerini ve ailesini Paylaþým Dergisine anlattý. SPOR B ülent Uygun'un Sakaryaspor'da baþlayan futbol hayatý, en parlak dönemini Fenerbahçe'ye transferiyle yaþadý. Fenerbahçe'ye transferinin ilk yýlýnda gol kralý olurken, baþarýlarýnýn yanýnda verdiði asker selamýyla da sempati topladý. O yýllarda da herkes onu konuþuyordu, küme düþmek üzereyken devraldýðý Sivasspor'u ligin üst sýralarýna çýkardýðý bugün de... Bülent Uygun, "Hayallerim var; ama hayalperest deðilim." diyor ve ekliyor, "Anadolu'dan bir takýmý þampiyon yapmak, Þampiyonlar Ligi Þampiyonu Kupasýný ellerimin arasýnda görmek istiyorum." Sýrtý yere gelmeyen güreþçiydim; ama iyi ki futbolcu olmuþum Futbol oynamak sizin hayaliniz miydi yoksa her erkek çocuðunda var olan futbol meraký SPOR mý sizi futbol oynamaya yöneltti? Benim futbola baþlama hikâyem biraz ilginç aslýnda. Babam milli takým güreþ þampiyonuydu. Ben de 5 yaþýnda güreþe baþladým ve yaklaþýk 14 yaþýna kadar da devam ettim. Güreþe devam ettiðim sýrada bir arkadaþýmýn maçýný izlemeye gittim. Takýmda oyuncu eksiði vardý ve teknik direktör Ekrem Karaberberoðlu eksik oyuncunun yerine beni oynatmak istedi. Oynadýðým bu maçýn ertesi günü Ekrem Hoca gelip babamla konuþtu. Bu konuþmanýn ardýndan babam bana, "Sen artýk güreþe gelmiyorsun, Ekrem hocan seni istiyor. Bundan sonra futbolcu olacaksýn." dedi. O zaman çok üzülmüþtüm. Çünkü minderde sýrtý yere gelmeyen bir güreþçiydim. Sakarya'da birincilikleri olan, güreþte çok iyi yerlere geleceði düþünülen bir sporcuydum. Böylelikle, biraz istemeyerek de olsa futbola baþladým. Babanýzý iknâ eden sözler ne oldu acaba? Ekrem Hocam babama, "Oðlunu güreþçi yapýp aç býrakacaðýna, futbolcu yap da bu iþten ekmek yesin." demiþ. Babam bu sözle iknâ olmuþ. Ekrem Hocamýn da ellerinden öperim, iyi ki böyle bir karar vermiþ. Hiç piþman deðilim. Asrýn güreþçisi olamayacaðýma göre iyi ki futbolcu olmuþum. Futbol kariyerinize Sakaryaspor'da baþladýnýz. Daha sonra Kocaelispor ve sonrasýnda da Fenerbahçe Bülent Uygun'un yýldýzý da Fenerbahçe ile parlamaya baþladý aslýnda. Size göre Fenerbahçe'nin kariyerinize, artý ya da eksi, ne gibi etkileri oldu? Ben Kocaelispor'da ilk defa profesyonel oldum ve 4 sene boyunca orada futbol oynamaya devam ettim. Bütün kariyerimin baþlangýç noktasý orasý oldu. Ama futbolda zirveye çýkýþým o sezonun sonunda Fenerbahçe'ye transferimle oldu. O zamanlar henüz 21 yaþýnda olmama raðmen gösterdiðim performansla 4 büyük takým tarafýndan aranan bir futbolcu oldum. Bir seçim yapmam gerekiyordu ve Oðuz Çetin, Aykut Kocaman gibi ellerinde yetiþtiðim aðabeylerimin Fenerbahçe'de olmasý ve baþkan Güven Sazak'ýn beni aramasý sebebiyle ben Fenerbahçe'yi tercih ettim. Bundan sonra bir futbolcu için yaþanmasý gereken en güzel duygularý yaþadýðým bir dönem baþladý. Fenerbahçe sayesinde oynadýðým futbol, verdiðim asker selamý, yaptýklarým ve yapabileceklerimle herkesin takip ettiði, sevgiyle baktýðý bir futbolcu oldum. Burada ilk senemde gol krallýðý yaþadým. O zamanki takýmýmýzda Tanju Çolak'ýn, Oðuz Çetin'in, Aykut Kocaman'ýn, Frank Pingel'in sakatlýklarýndan doðan boþluklar oluþmuþtu ve birinin bu boþluklarý doldurmasý gerekiyordu. Hocam da beni santrafor olarak oynattý ve bu sayede attýðým goller takýmýmýzý þampiyonluk yolunda hep önde tuttu. Dolayýsýyla ben de unutulmaz anýlarla dolu bir 4 yýl yaþadým Fenerbahçe'de. Asker selamýndan bahsetmiþken, sizin isminizle özdeþleþmiþ bu selamýn ortaya çýkýþý nasýl oldu? Fenerbahçe'de oynadýðým ilk maçta, Galatasaray ile TSYD Kupasý için mücadele ettik. Baþkanýmýz Derya Sazak, gol atarsam ona asker selamý vermemi istedi. O maçta attýðým golden sonra ben de gidip baþkanýma, "Bu golü size armaðan ediyorum" diyerek asker selamý verdim. Bunun sonucunda da o selam benimle epeyce özdeþleþti. Taraftarlar bana, "Asker buraya yumruk havaya!" diye tezahürat etmeye baþladý. Ben yumruk gösterisi yapmaktansa asker selamý vermeyi tercih ettim. 17 Bizim için her maç özeldir ve final havasýnda oynanýr. Futbolcularým oyunda rahat olurlar ve oynadýklarý futboldan zevk alýrlar. Futbol topu onlarýn sevgilileri gibidir ve sevgilileriyle orada vals yapmak zorundalar. Bir orkestra þefi olarak da ben onlarý yönetirken her futbolcumdan yetenekleri anlamýnda sahada güzellikler sunmalarýný beklerim. 18 SPOR Bu selam, benim de çok hoþuma gitti açýkçasý Goller peþpeþe gelmeye baþlayýnca ben selamý vermeye, asker selamý da bir simge olarak benimle beraber yürümeye devam etti. Þu an bir Anadolu takýmýnýn teknik direktörlüðünü baþarýyla yürütüyorsunuz. Bunun öncesinde Fenerbahçe gibi büyük bir takýmla oynama þansýnýz oldu. Sizce Anadolu takýmýnda oynamak ile daha büyük takýmda oynamak arasýndaki fark nedir? Fenerbahçe'de oynadýðým 4 yýl içinde güzel anýlar da yaþadým, çok zor durumlarda da kaldým. Þampiyonluklar yaþadým, bu þampiyonluklarýn sevinciyle birlikte gönderildiðim gün çok büyük acý da yaþadým. Tabi orada her hareketiniz, her söyleminiz insanlarý etkiliyor. Giydiðiniz formaya inanmýþ milyonlarca insaný temsil eden biri olarak o maça çýkýyorsunuz. Ama Anadolu takýmlarýna baktýðýmýz zaman gittiðiniz þehrin sadece futboluyla ilgilenen ve 20 ya da 30 bini geçmeyen bir grubun futbolcusu olarak iliþkilendiriliyorsunuz. Bu nedenle de aradaki farký milyonlarla binler arasýndaki fark, olarak algýlamak lazým. Tabi bu farkýn getirdiði sorumluluklar da farklý oluyor. Türkiye'de teknik direktör olarak isminizin baþýnda Hans olmasý sizin daha baþarýlý zannedilmenizi saðlýyor. Yabancý teknik direktörler haftalarca baþarýsýz olsalar da onlara gösterilen tolerans size gösterilmiyor. Hâlbuki bilgi, duruþ, yapý, yapmak istedikleriniz anlamýnda siz belki daha fazlasýný verebilirsiniz. Fakat maalesef size bunun için gerekli zaman tanýnmýyor. Sizce futbolcu olmak mý yoksa teknik direktör olmak mý daha zor? Elbette teknik direktör olmak çok daha zor. Çünkü futbolcu olduðunuzda kendinizden sorumlusunuz, sizi sadece o gün gösterdiðiniz performans baðlýyor. Ama teknik direktör olduðunuzda takýmdaki 25 oyuncu baþta olmak üzere malzemecisinden taraftarýna, yönetim kurulundan teknik kadroya kadar hepsinden siz sorumlusunuz. Bu sorumluluk hep omuzlarýnýzda Baþarýlý olma zorunluluðunuz var. Bununla birlikte baþarýlý olduðunuzda aldýðýnýz keyif, futbolcu olarak aldýðýnýz keyiften çok daha fazla. Ama baþarýsýz olduðunuz zaman duyduðunuz üzüntü de çok büyük oluyor. Gerçekten yaþlandýðýnýzý hissediyorsunuz. Bunu aynaya baktýðýnýzda fark ediyorsunuz. Sivasspor'u UEFA'ya götürmek istiyorum Ligin en genç teknik adamý olarak futbol kariyerinizdeki ve ligdeki hedefleriniz neler? Þu an gayet istikrarlý bir baþarýyý devam ettiriyorum. Bu durumun sonuna kadar böyle devam etmesi için gerek oyuncularým, gerek ben, gerekse yönetici ekip olarak elimizden geleni yapýyoruz. Her teknik direktör belli teknikler ve taktikler kullanarak baþarýyý saðlamaya çalýþýyor. Kimi baþarýlý oluyor, kimi baþarýsýz. Ama inanýn bana baþarýlar da sonsuza kadar devam etmiyor. Evet, þu an için kýsa vadede önüme koyduðum bazý hedefler var. Bunlar; Sivasspor'u UEFA'ya götürmek, Anadolu'dan bir takýmý þampiyon yapmak, Þampiyonlar Ligi þampiyonu olmak ve o kupayý ellerimin arasýnda havaya kaldýrabilmek. Bunlar benim antrenörlük kariyerimdeki hedeflerim. Benim esas hedeflediðim, arzuladýðým, hep yapmak istediðim þeylere gelince; bunlarýn birincisi Türk sporuna genel anlamda bir hizmet vermek. Bunun için 100 dönümlük bir arazi üzerine yapmayý düþündüðümüz tam teþekküllü sporcu hastanesi ve rehabilitasyon merkezi, bir de sporcu huzur evi projemiz var. Futbolcularýn emeklilikleriyle ilgili bazý çalýþmalar yaparak futbol kariyeri biten futbolcularýn emekli maaþý almalarýný saðlamayý amaçlýyorum. Çünkü zannedildiði gibi futbolcularýn hepsi bu iþten çok büyük paralar kazanmýyor. Büyük bir kýsmý bu iþi çok zor þartlarda yürütüyor. Herhangi bir sakatlýkta gerekli tedaviyi yaptýramadýðý için futbolu býrakmak zorunda kalan birçok futbolcu kardeþim olduðunu biliyorum. Bu nokta bence Türk sporunda kanayan bir yara Ýþte ben bu kanayan yarayý durdurabilirsem kendimi baþarýlý olmuþ bir spor adamý olarak hissedeceðim. Bu söylediklerimi futbolcu olarak baþaramamýþtým; ama en azýndan söylemlerimle belli bir noktaya getirmiþtim. Teknik direktörlükte de bu söylemlerim devam edecek. Teknik direktör olarak baþaramazsam gerekirse Federasyon Baþkanlýðýna oynayacaðým, o da olmazsa bakan olarak eninde sonunda bu düþündüklerimi yapacaðým. Ben hep hayaller kurarým ama bu hayalleri ideallerimle desteklerim. Gerek bir yerlerden para bularak gerek çeþitli çalýþmalarda bulunarak bu sözünü ettiðim hayallerin hepsini gerçekleþtireceðim. Bunun önünde Allah'tan baþka kimsenin durmasýna izin vermem. Benim hayalim, hedeflerim bunlar. 19 Hayallerim var ama hayalperest deðilim Sivasspor sizinle birlikte altýn çaðýný yaþýyor. Aslýna bakýlýrsa bu durum spor camiasýný da biraz þaþýrttý. Sivasspor'un ligden beklentileri neler? Biz baþkanýmýzla hayal kurarken hayalperest olmadýk. Buraya gelene kadar sürekli bir yapýlanma içindeydik. Bugün Türkiye'de ciddi anlamda sistem problemi var. Hiçbir baþkanýn spor danýþmaný ve neredeyse hiçbir takýmýn da genel menajeri yok. Sivasspor kurduðu doðru sistem, doðru yönetilme tarzý ile 8 seneden beri yapýlan planlamanýn sonunda buralara geldi. Yani pek çok takýmýn 40 senede baþaramadýðýný biz 4 senede baþarmýþ olduk. Sivasspor bu baþarýsýný ne kadar daha devam ettirebilir? Sonuna kadar devam ettirmek istiyoruz Þampiyon olacaðýz diye iddia etmiyoruz. Ama iddia ettiðimiz bir þey var. Bir Sivasspor duruþu vardýr, bu onurlu bir duruþtur. Evine gelen ya da misafir olduðu hiçbir takýma kötü bir davranýþta bulunmaz, her geleni sevgiyle karþýlar. Ayný þekilde saygýyla uðurlar ve sahaya çýktýðýnda futbolun bütün güzelliklerini ve bireysel yeteneklerini sergiler. Maç bittiðinde yenilse bile izleyenler tarafýndan alkýþ alýr. Ýþte bu Sivasspor duruþudur, Bülent uygun duruþudur, Mecnun Otyakmaz duruþudur. Bizim farkýmýz bu Dolayýsýyla bizim illa þampiyon olacaðýz diye bir iddiamýz yok. Kýzým benim uður meleðim Aileniz sizden biraz uzakta Bursa'da yaþýyor. Bu uzaklýk sizin için zor olmuyor mu? Her erkeðin baþarýsýnýn ardýnda inandýklarý vardýr. Ýþte benim de ailem, hanýmým, çocuðum, annem, babam ya da akrabalarým arkamdadýr ve ben onlardan büyük destek alýyorum. Ama tabi ailemle uzaðýz biraz 1999 Marmara Depremi'nden sonra ailemi bir yere yerleþtirmem gerekiyordu. Akrabalarýmdan bazýlarýnýn da Bursa'da olmasý sebebiyle Bursa'ya yerleþtik. Almina isimli çok tatlý bir kýzým var. Onun okulunun orada olmasý sebebiyle ailem orada yaþamaya devam ediyor, ben de iþim gereði diyar diyar geziyorum. Onlarý da böyle gezdirmek olmazdý. Onlardan uzak yaþamama raðmen bana her türlü desteði veriyor, imkanlarý ölçüsünde yanýmda oluyorlar. Kýzýnýz Almina size nasýl destek oluyor? Kýzým, benim uður meleðimdir. Þimdiye kadar onun gelmediði 2 maçýn ikisinide kaybettik. Biri ilk maçýmýz olan Trabzonspor maçýydý, imtihanlarý olduðu için o maça gelemedi. Bir de Konyaspor maçýna getirememiþtim. Bu iki maçý o yanýmda olmadýðý için kaybettiðimi düþünüyorum. Yalnýz yenildiðim bir maçým daha oldu bunlarýn dýþýnda, o da Fenerbahçe maçý Almina o maça geldi ama koyu Fenerbahçeli olduðu için gönlü Fenerbahçe'den yanaydý ve biz o maçý da kaybettik. Kýzým 1996 yýlýnda Fenerbahçe'nin þampiyon olduðu yýl doðdu. Biz de o yýldan beri onu el bebek, gül bebek, fener bebek olarak yetiþtirdik. Hatta bazen birlikte Fenerium'a gidip ona alýþveriþ yapýyoruz. Sonra da biri görse ne der diye þakalaþýyoruz birbirimizle. O da bana "Baba sen profesyonelsin ve kýzýn Fenerbahçeli olabilir. Bu sebeple kimse bir þey diyemez. diyor. Çocuðumun kararlarýna saygým var, bu anlamda. Kayserispor maçýna da geldi; ama o maçta çok hastaydý, serum baðlamak zorunda kaldýk. O ateþler içinde yatarken maça gelemedi ama þehirde bulunmasý sebebiyle zar zor 1-0 aldýk maçý. Bunlardan dolayý o benim uður meleðim ve bundan sonra her maçýma gelme zorunluluðu var. Siz futbolu nasýl tanýmlýyorsunuz. Bir topun peþinde 90 dakika koþmak mýdýr futbol? Yoksa sizin futbola yüklediðiniz farklý anlamlar var mý? Eskiden hocalarýmýz futbolu bize: "22 kiþi bir topun peþinde koþar, 3 kiþi onlarýn birbirine girmesini engeller, bir sürü insan da acaba ne yapacaklar diye onlarý izler" þeklinde anlatýrlardý. O zamandan bu zamana deðiþen neler oldu? Artýk spor dünyada bir güç gösterisi, spor dünyada ekonomiye büyük katký saðlayan unsurlardan biri, futbol kitleleri peþinden sürükleyen bir olgu oldu. Futbol insanlarýn olmazsa olmazý þeklinde, ailesinden önde gelir oldu. Bu kadar büyük deðer taþýyan bir topun peþinden dünya koþuyor düþünebiliyor musunuz? Bu söylemler ve baðlamlar içinde ve artýk çocuklar bile neredeyse fanatik doðuyor. Herkes çocuðunun topçu olmasýný istiyor ya da topçu olmasýný istiyor. Bu anlamda futbol yeni bir misyon. Siz ne kattýnýz? derseniz, iþte ben de size anlattýklarýmý kattým, sevgimi kattým. Bu iþten alýnmasý gereken zevki kattýk. Bu iþte doðru durmayý, alýnaný hak ederek almayý, alýn terini kattýk. Verilen her sözü tutmayý, insanlarýn yaptýklarý iþlerden onur duymasýný kattýk. Bu onurla birlikte de futbol felsefesi yarattýk. Bu felsefenin ana temalarý da iþte bunlardýr. Bu temalarýn içinde futbol giderek çýtasýný yükseltiyor. Eskiden Erkek adam topsuz olmaz. diyorduk. Þimdi bakýyoruz, kýzlarýmýz futbol oynamaya baþlamýþ. Cihan Dað - Nesrin Akkaþ Dört bir yanda kýþ Türkiye, dört mevsimin birden yaþandýðý dünyadaki ender ülkelerden birisidir. Her ne kadar, küresel ýsýnma sebebiyle tüm dünyada mevsimler özelliklerini kaybediyor gibi görünse de, kýþ soðuk yüzünü iyiden iyiye gösteriyor bugünlerde. Tabi, Türkiye'nin her köþesi kýþý farklý karþýlýyor. Kimi þehir -45 derece soðukla mücadele ederken kimi güneþle baðýný hiç koparmadan geçiriyor bu mevsimi. Bu sayýda Türkiye'nin dört bir yanýndan seçtiðimiz þehirlerle Türkiye'de kýþ zamanlarýný anlattýk. K ars'ta soðuk, halký evlere hapsederken çocuklara en güzel kar oyunlarýný vaat ediyor. Ýstanbul'da ise, kestaneciler soðuk havada tüten ocaklarýyla sýcak kestanenin tadýný sunuyor þehir sakinlerine. Antalya'da güneþ kýþý Beydaðlarý'nýn eteklerindeki karla selamlýyor. Trabzon'da ise kýþ bize, elleri soðuktan çatlamýþ balýkçýlar ve sýrtýnda küfesiyle odun taþýyan cefakâr Karadeniz kadýnýný anlatýyor. Ýþte size Türkiye'nin dört bir yanýndan kýþ manzaralarý [email protected] ZAMAN Kars'ta Kýþý çocuklar yaþýyor Kýþ ve kar denilince ilk akla gelen þehirlerden biri kuþkusuz Karstýr. Ani Harabeleri, Kars Kalesi, Arnavut Kaldýrýmý, eþsiz mimari özellikteki yapýlarý, kaþar peyniri, balý, hiç eksik olmayan karý, soðuðu Kar ve buz neredeyse 8 ay yerden kalkmaz, Doðu'nun bu büyülü þehrinde, Kar kalýnlýðý zaman zaman 2 metreyi bulur, sýcaklýk deseniz, kimi geceler -45 dereceye kadar düþer. Kar zorluk demek, yollarýn kapanmasý demek ya, ayný zamanda oyun demek aslýnda; hele de çocuklar için hemen her yer oyun alanýna dönüþüverir. Böyle zamanlarda, nehirler, çaylar, parklar; görebileceðiniz hemen her su parçasý, çoktan buz kesmiþtir. Kimi buz pisti olmuþ, kimi kýzak alaný, kimi futbol sahasý. Tahtadan kýzaklar da cabasý... Bu nedenle soðuk ama bir o kadar güzel olan bu kentte, kahvaltýda ne yediðiniz çok önemli. Sabah kahvaltý sonrasý yenilen birkaç kaþýk bal, ceplerdeki sýcak kestane gibi, insanýn içini ýsýtýr. Ýstanbul'da Kýþý yaþamak þanstýr! Her mevsimin ayrý bir güzelliði olduðu muhakkak. Ancak kýþ mevsiminde, birde Ýstanbuldaysanýz; bu eþsiz kent kendine has lezzetleriyle çok farklý kucaklayacaktýr. Köþe baþlarýnda kestaneciler, balýk ekmek keyfinde yaný baþýnýzdaki turþucular, vapur seyahatlerinde içilen bol tarçýnlý sýcacýk salepler, geceyarýsý sokaðýnýzdan "boozaaaaa" diye seslenen bozacýlar... Hepsi içinizi ýsýtmak için hazýr beklerler; kâh evinizde, kâh sokakta, kâh bir yolculuk sýrasýnda... Kýþý Ýstanbul'da yaþamak bir þanstýr. Çünkü diðer birçok dünya kentinin aksine, 24 saat yaþayan bu ýþýltýlý þehir pek çok olanak sunar onu yaþayanlara. Tiyatro, sinema, konser mevsimidir kýþ Ýstanbul'da. Hemen hemen tüm sanat mekânlarý en önemli eserlerini sunmak için, özellikle kýþý bekler. Ýstanbul'da kýþ ayný zaman da, eski kýþlara yönelik bitmeyen efsaneler demek. Bunlardan en sýk dile geleni ise; Boðaz'ýn ya da Haliç'in bitmek bilmeyen donma hikâyeleridir. Sonuncusu 1954'ün 24 Þubat'ýna ait: O gün soðuk bir Ýstanbul sabahýna gözlerini açan ahaliyi, farklý bir Ýstanbul Boðazý manzarasý karþýlar. Boðaz'da devasa buz kütleleri gezinmektedir. Bu olaðanüstü olay karþýsýnda ilk þaþkýnlýðý atan Ýstanbullularýn kimi Boðaz'dan yürüyerek karþýya geçer, kimi de buz kütlelerinin üstünde fotoðraf çektirir. Vapur seferlerinin zorlukla yapýlmasýna neden olan olay, yaklaþýk bir hafta sürer. Ýstanbul Boðazý donmuþtur! Bu þehir efsanesi yýllarca sürer. Oysa iþin aslý öyle deðildir. Ýstanbul Boðazý'nýn buzlarla kaplandýðý gün, hava sýcaklýðý sadece -6 derecedir. Böyle bir havada denizin donmasý zaten mümkün deðildir. Sadece; Tuna Nehri'nden kopup gelen dev buz parçalarý önce Karadeniz'e akmýþ, oradan da Boðaz'ýn bir bölümünü kaplamýþtýr. Güneþ ve kar ayný anda Antalya size mevsim boyunca güneþi armaðan eden þehirdir. Bu þehirde güneþi görmek için yazý beklemek gibi bir sýkýntýnýz yok. Özellikle yýlýn bu zamanlarýnda, bir tarafta güneþin son günlerinin cömertliðinden faydalanmak için denize giren insanlar, diðer tarafta ise karlý etekleriyle misafirlerini selamlayan Beydaðlarý'ný görürsünüz. Siz, hiç, hem denizin hem de karýn keyfini ayný anda çýkaran bir kentte yaþadýnýz mý? Antalyada kýþ aylarý, özellikle de aralýk ve ocak aylarý, saðanak yaðmurlarýn yaðdýðý, kentin karanlýða gömüldüðü gecelerden ibarettir. Ama sabah gözlerinizi açtýðýnýzda o kasvetli, insaný yorganýn altýna hapseden korkunç gök gürültülerinden eser kalmamýþ; güneþin Antalyayý yaðmurun býraktýðý hüznü topraðýn üzerinden usulca silmek için selamlamýþ bulursunuz Trabzon'da kýþ, kadýnlara zordur Trabzon, Karadeniz söz konusu olduðunda ilk akla gelen þehirlerden biridir. Vakfýkebir ekmeði ve kývrak zekâlý insanlarý ile gerek fýkralara gerekse þarkýlarýmýza renk katmýþtýr, Trabzon. Bu doða harikasý yerde, kýþ manzarasýnýn tadýna doyum olmaz. Uzun Göl'ün, görkemli çam aðaçlarýnýn, yaylalarýn, Zigana'nýn beyaz örtüsünü izlemek tarif edilemez bir güzelliktir. Kýþýn yanan odun sobalarý, kuzinelerde piþen mýsýr ekmeðinin kokusu ve meþhur uzayan kuymaðý buz gibi soðuk bir havadan sýcacýk ahþap yayla evlerine giriþinizde sizi karþýlayacak vazgeçilmez tatlardýr. Bütün bu güzelliklerin bir de diðer yüzü var ki, o da Karadeniz'in cefakâr kadýnlarýdýr. Dik yamaçtaki evlerine patikalardan geçerek giden üstünde köyüne has peþtamalý ve sýrtýnda taþýdýðý kimi zaman erzaðý kimi zaman topladýðý yakacak odunuyla Trabzon kadýný... Elleri hep nasýrlýdýr onlarýn; kýþýn, ayaklarýnda kara lastikleri sýrtlarýnda kefeleri ile odun toplarlar. Bu sebeple kýþ, kadýnlara zordur Trabzon'da Erkeklerin de hakký yenmemeli; pek çoðunun kýþý denizde geçer. Kýþýn hýrçýn olur Karadeniz Dalgalar kýyýlarý, takalarý döverken, yine de vira Bismillah der azgýn dalgalarla boðuþur, Karadenizli balýkçýlar. Kimi zaman boðaz tokluðuna döner azgýn denizlerden, kimi zaman kasalarý doldurarak. Eller çatlar soðuktan, aðlar keskin býçak olur. Hamsi de olmasa çekilmez bu dert. diyecek kadar da sever hamsiyi, Trabzonlu balýkçýlar 22 Nesrin Akkaþ Üniversite yýllarýnda merak sardýðý fotoðrafçýlýðý þimdilerde bir hobi olarak devam ettiren Türkiye Finans Katýlým Bankasý Ankara Bölge Müdürlüðü Kurumsal Pazarlama Müdür Yardýmcýsý Feridun Bakýrcý, "Fotoðrafçýlýktan para kazanmayý hiç düþünmedim. Çünkü iþin içine kâr etme düþüncesi girince var olan bütün büyü kayboluyor." diyor. [email protected] ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ Feridun Bakýrcý: "Bakmak ve görmek arasýndaki farktýr fotoðraf" O n bir yýldýr bankacý olan Feridun Bakýrcý'nýn Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nda devam eden iþ hayatý, yýllar önce Family Finans'ta çalýþmasýyla baþladý. Bir süre Family Finans'ýn Mali Tahlil biriminde çalýþan Bakýrcý, daha sonra Pazarlama birimine geçiþ yaptý. Þimdilerde Türkiye Finans'ýn Ankara Bölge Müdürlüðü'nde Kurumsal Pazarlama Müdür Yardýmcýsý olan Bakýrcý'yý sayfalarýmýza taþýyan özelliði ise, uzun yýllardýr profesyonel fotoðraflar çekiyor olmasý Üniversitede baþlayan bu sevda o yýllarda Bakýrcý'nýn cep harçlýðý çýkartmasýna bile yardýmcý olmuþ. Þimdi bankacýlýðý profesyonel iþi olarak devam ettiren Feridun Bakýrcý, fotoðrafçýlýk için de ayný özeni göstermeye çalýþýyor ama fotoðrafçýlýktan para kazanmayý hiç düþünmüyor. Çünkü ona göre yaptýðýnýz bir iþe kâr kaygýsý girdiði anda o iþin tüm büyüsü kaçýyor ve Feridun Bakýrcý fotoðrafçýlýðýn büyüsünün kaçmasýný istemiyor. Fotoðrafçýlýða ilginiz nasýl baþladý? Üniversiteyi Hacettepe Üniversitesi Ýþletme Bölümü'nde okudum. Fotoðrafçýlýða ilgim o yýllarda seçmeli olarak verilen fotoðrafçýlýk dersiyle baþladý. Daha sonra bu iþ benim çok fazla ilgimi çekti ve fotoðrafçýlýk kulübüne üye oldum. Bu kulübün demirbaþlarýndan biri haline geldim. Kendime ait bir makine aldým. Hatta evimizin bir odasýný karanlýk oda haline bile getirdim. Orada siyah beyaz fotoðraflarý kendim basmaya baþladým. Bu serüvenim kart banyolarýn dökülüp annemin bu iþi sonlandýrmasýyla bitti. Çünkü kart banyolarý yere damladýðý zaman o leke bir daha çýkmaz. O sebeple artýk karta basmayý býraktým. Ayrýca bu hobim benim üniversitede harçlýk çýkarmama da yardýmcý oldu. Damla fotoðrafý nasýl çekiliyor? Birkaç kýrtasiye ve büfe ile anlaþýp "Vesikalýk fotoðraf çoðaltýlýr" þeklinde ilan vermiþtim. Böylece o yýllarda fotoðrafçýlýk benim için hobi olmakla beraber okurken harçlýðýmý çýkardýðým bir iþe dönüþtü. Bir nesnenin görebildiðiniz ayrýntýlarý size aittir 1. Aþama: Fotoðraf makinesi damla kaynaðýna (musluk en basit çözüm) tripod ile sabitlenir. Makine manuel netleme yapmaya izin vermelidir. Her fotoðrafçý, fotoðrafý kendine göre tanýmlayabilir. Siz fotoðrafý nasýl tanýmlýyorsunuz, size göre fotoðraf neyi ifade ediyor? 2. Aþama: Damlanýn düþtüðü ya da yakalanmak istenen noktaya bir obje (kredi kartý vs ) koyup manuel netlik yapýlýr. Flash muhakkak kullanýlmalýdýr. Benim için fotoðraf, bakmakla görmek arasýndaki o ince farktýr. Her þeyin fotoðrafýný çekebilirsiniz. Ama bir nesnenin görebildiðiniz ayrýntýlarý size aittir. O ayrýntýlarý görmek farklý bir olgudur. Mesela; ailemle birlikte güzel çiçekleri ve kýrlarda top oynayan çocuklarýn olduðu bir yere pikniðe gittiðimizde; eþim çiçeklerin ne kadar güzel olduðunu, ben ise onlarý nasýl fotoðraflayacaðýmý düþünürüm. Baktýðým her þeye Acaba bundan nasýl bir fotoðraf çýkar? diye düþünerek bakýyorum. Fotoðrafçýlýk bakmakla görmenin ayrý ayrý þeyler olduðunu kanýtlar. Fotoðrafçýlýk bizlere her gün yanýndan geçtiðimiz ama fark etmediðimiz nesnelerin ne kadar güzel olduðunu gösterir. Fotoðraf harika yaratýlýþýn sonucunda bana Yaratana da þükretme duygusunu veriyor bana. 3. Aþama: Damlanýn etkisini artýrmak için arkada bir objenin görünmesi veya düþtüðü yer ile arka fonun güzel olmasý saðlanmalý. Damlalar, arkasýna konulan objeyi içine ters olarak alýr. Damlanýn içinde görünmesi istenen obje, damlanýn düþeceði yerin arkasýna ters olarak konulmalý. 4. Aþama: Damla suya düþerken görüntülenmek isteniyorsa, þeffaf kaba su doldurulup içine renkli taþlar vs. konularak ya da suya meyve suyu vs. dökülerek deðiþik efektler elde edilebilir. Deðiþik renkte kaplar konularak da benzer etki saðlanabilir. Ne tür fotoðraflar çekmekten hoþlanýyorsunuz? Bir fotoðraf sitesinde Süleyman Uçar'ýn çektiði damla fotoðrafýndan o kadar etkilendim ki, o günden sonra damla fotoðraflarý üzerinde yoðunlaþmaya baþladým. Damla fotoðrafçýlýðý dijital makinelerin geliþmesi ile kendini göstermeye baþlamýþtýr. Çünkü güzel bir damla fotoðrafýný yakalamak için yüzlerce fotoðraf çekmek gerekebilir. Bu da analog makinelerde yüksek maliyete sebep olacaðýndan o dönemlere ait damla fotoðraflarý sýnýrlý sayýdadýr. Ve zaten o dönemlerde de þimdiki kadar baþarýlý örneklere rastlamak pek mümkün deðildi. Damla fotoðraflarýný sevmemdeki nedenlerden biri insan gözünün damlanýn güzelliðini görmesinin mümkün olmamasýdýr. Bu farklý güzelliði baþkalarýna göstermek müthiþ bir haz veriyor bana. Damla fotoðraflarýný ilk görenler dijital bir müdahale olduðunu düþünüp nasýl yapýldýðýný öðrenmek istiyor. Oysa ki damla fotoðraflarýnda crop (kenarlarýný keserek fotoðraflarý küçültme) dýþýnda müdahale yoktur. Bir de su damlalarýna öyle bir güzellik verilmiþtir ki, Yaratanýn büyüklüðü su damlasýnda bile kendini gösterir. Her damla ayrý bir optik harikasýdýr. Arkalarýnda yer alan cisimler ters olarak damlanýn içinde görünürler. Bu optik mükemmellik damlalardan binlerce farklý kompozisyon oluþturmanýza imkân tanýr. Bunun dýþýnda da genel çekimlerim oluyor tabi Makro fotoðraflar her zaman daha çok ilgimi çekmiþtir ve fotoðraflarýmda bu hâkimdir. Damla fotoðrafçýlýðý da makro fotoðraftýr. Ben gözün görmediði þeyleri fotoðraflarýma yansýtmaktan büyük keyif alýyorum. Damla fotoðrafçýlýðý sabýr gerektiriyor Anladýðým kadarýyla oldukça sabýr gerektiren bir tür damla fotoðrafçýlýðý Evet, gerçekten de damla fotoðrafý çekmek için oldukça sabýrlý olmanýz gerekiyor. Dolayýsýyla bu fotoðraflar, insan için çok önemli bir meziyet olan sabrýmýzýn geliþmesine de imkân tanýr. Ben de oldukça sabýrsýz birisiyim ve damla fotoðrafý çekme isteði benim sabrýmý da geliþtirdi. Bir gün saatlerce uðraþýp tek bir damla yakalayamadýðým bile oluyor. Ama yine de pes etmiyorum. Bu fotoðraf türünün bu kadar zor olmasýndan dolayýdýr ki, hemen hemen herkes fotoðraf çeker ama damla fotoðrafý çeken kiþi sayýsý çok azdýr. Peki fotoðrafçýlýðýn profesyonel iþ hayatýnýza katkýlarý oluyor mu? Damla fotoðrafçýlýðý oldukça sabýr gerektiren bir iþ demiþtim. Bu anlamda baktýðým zaman bankacýlýðýn da oldukça sabýr gerektiren bir iþ olduðunu düþünüyorum. Müþterilere ve birlikte çalýþtýðýnýz diðer insanlara karþý sabýrlý olmalýsýnýz. Sabýr çok önemli bir meziyet ve iþ hayatýmda bunun yansýmalarýný çok fazla görüyorum. 24 [email protected] BANKAMIZDAN Cihan Dað Ýþimiz firmanýn fotoðrafýný iyi çekmek Müþteriler için alýnan kredinin miktarý önemlidir, bankalar için ise verilen kredinin ne kadar doðru yere gittiði ve geri alýnabilirliði Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü, kredi almak isteyen müþteriler hakkýnda çeþitli çalýþmalar yaparak onlarýn bir fotoðrafýný çeker. Bu nedenle de bankalarýn en önemli birimlerinden birisidir. K urumlarýn baþarýsýnda her çalýþanýn katkýsý bir tuðla gibidir. Üste konulan her tuðla yapýyý biraz daha saðlamlaþtýrýr. Ancak bazý birimler vardýr ki onlarýn görevleri baþarý açýsýndan kritik bir noktada durur. Hele de bahsedilen bankacýlýk sektörüyse, Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü tam da bahsettiðimiz o kritik dönemecin baþýnda durur. Peki, bu birim neden bu denli önemli? Biz de bu sayýmýzda Türkiye'nin en hýzlý büyüyen bankalarýnýn baþýnda gelen Türkiye Finans'ýn baþarý ipuçlarýný Türkiye Finans Mali Tahlil Ýstihbarat Birim Müdürü Hüseyin Cemtekin'e sizler için sorduk. Bir banka için en kritik birimlerin birinin baþýndasýnýz. Hüseyin Cemtekin'i Türkiye Finans Mali Tahlil Ýstihbarat Birim Müdürlüðü'ne getiren süreci bize anlatabilir misiniz? Ýlköðretim ve lise tahsilimi doðum yerim Kocaeli Gölcük'te tamamladým. Ardýndan Ýstanbul Üniversitesi Ýþletme Fakültesi'ni bitirdim. Aslýnda bankacýlýk ve finans sektörüne ilgim bu yýllarda baþladý. Üniversitede öðrenciyken bazý firmalarýn finans ve muhasebe departmanlarýnda çalýþtým. Üniversite yýllarýmda özellikle faizsiz bankacýlýkla ilgili çeþitli araþtýrmalar yaptým. Zaten askerden döndükten sonra da kariyerimi bu doðrultuda devam ettirmeye karar verdim. 1996 yýlý sonunda o zamanki adýyla Faisal Finans'ta Mali Tahlil Ýstihbarat Müdürlüðü'nde bankacýlýk hayatýma baþladým. Faisal Finans 2001 yýlýnda Ülker Grubu'na geçtikten sonra Family Finans adýný aldý. 2003'te Family Finans Mali Tahlil Ýstihbarat Birimine Müdür Vekili olarak atandým. 2004-2005 yýllarýnda Family Finans'ta, Ocak 2006'dan bu yana da Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nda Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürü olarak görev yapýyorum. Peki, neden bu bölümü tercih ettiniz? Anladýðým kadarýyla bilinçli bir þekilde seçiminizi yapmýþsýnýz. Evet, seçimimde son derece kararlýydým. Mali Moral ve motivasyonu bozuk olan bir mali tahlil elemanýnýn saðlýklý bir rapor yazmasý beklenemez. Bu nedenle çalýþma arkadaþlarýmýzýn moral seviyesini yüksek tutmaya çalýþýyoruz. Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü son derece dinamik bir birim. Kiþinin kendini geliþtirmesi yönünde önemli katkýlar saðlamasý da tercihimde etkin olan bir diðer neden oldu. birimimizde rating raporu hazýrlanýr. Bu süreci þöyle özetlemek mümkün; ön istihbarat, firma ziyareti, piyasa istihbaratý, mali verilerin girilmesi, aktarma-arýndýrma iþlemlerinin yapýlmasý ve son olarak raporun tamamlanmasýnýn ardýndan Birim yöneticilerince kontrol edilmesi aþamalarýndan oluþur. Daha sonra mali tahlil istihbarat raporunu ve gerekli deðerlendirmeleri þubelere iletiriz. Onlar da bu deðerlendirmeler ýþýðýnda Kurumsal Krediler Tahsis Müdürlüðü'ne kredi teklifinde bulunurlar. Yoðun bir iþ yaþamýnýz var. Aileniz bu süreçte nasýl yer alýyor? Firmalara kredi verirken göz önüne aldýðýnýz kriterler nelerdir? Eþim gerçekten bu süreçte en büyük destekçim. Birleþmenin ardýndan gelen yoðun tempoda en önemli moral kaynaðým o ve tabiki çocuklarým. Hafta sonlarý özellikle onlarla birlikte vakit geçirmeyi seviyorum. Hafta sonlarý fýrsat buldukça çocuklarýmla sinemaya gitmek en büyük keyfimiz. Annem babam Gölcük'te yaþýyorlar. Gölcük depremden sonra son birkaç yýldýr çok güzelleþti . Ýstanbul'a yakýn olduðu için de 2-3 haftada bir onlarýn yanýna gidip, memleket havasýný almak benim ve ailem için güzel bir deðiþiklik oluyor. Birimimiz önemli bir görev üstlenmiþ durumda. Zira Kredi Komitesi üyelerinin verecekleri kararlarda , birimimizce hazýrlanan raporlar oldukça etkili oluyor. Bu nedenle de iþimizi titizlikle sürdürmemiz önemli. Kredi verilirken, gerekli raporlarý hazýrlarken Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü olarak öncelikle firmalarýn borç ödeme gücüne ve borç ödeme ahlâkýna bakýyoruz. Ayrýca firmalarýn banka-piyasa istihbaratlarýný yapýyor, genel moralite durumlarýný araþtýrýyor, bilânçolarýný ve rasyolarýný detaylý olarak inceliyoruz. Birden fazla þirketi olan gruplarda, ilave olarak konsolide mali tablolar hazýrlýyoruz. Raporlarýmýzý firma ziyaretinden sonra hazýrlýyoruz. Firma ziyaretlerinde firma yetkililerini dinliyoruz ve onlarla karþýlýklý müzakere ediyoruz. Kredi Komitesinde firmalarla ilgili yeni bir bilgi ihtiyacý oluþturmayacak þekilde bilgi topluyoruz. Firmalarýn fotoðraflarýný çekiyoruz Türkiye Finans'ta son derece önemli bir birimin baþýnda bulunuyorsunuz. Peki, Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü'nün faaliyet alanlarý tam olarak nelerdir? Faaliyetlerimizi, "bir firmanýn talep edilen krediyi almaya uygun olup olmadýðýný analiz etmek" þeklinde özetlemek mümkün. Firmalarýn fotoðraflarýný olabildiðince net ve berrak olarak çekerek, alýnacak kredi kararlarýyla ilgili Kredi Komitesi üyelerine ciddi anlamda yardýmlar saðlýyoruz. Bu baðlamda 2007 yýlýnýn ilk 9 ayýnda yaklaþýk 4 bin civarýnda firmaya rating raporu hazýrladýk. Hedefimiz yýlsonu itibariyle 5 bin civarýnda firmayý gözden geçirmek ve rating raporu hazýrlamak. Kredi deðerlendirme servisinde ne gibi çalýþmalar yapýyorsunuz? Kredi Deðerlendirme Servisi, Genel Müdürlük Kredi Komitesi ve Yönetim Kurulu yetkisinde limit tahsis edilecek firmalarýn kredi deðerliliðinin ölçülmesi fonksiyonunu yürütür. Bu çerçevede cirosu 7,5 milyon YTL'yi aþan firmalar için Þubelerde karþýlaþtýðýmýz müþteriler Türkiye Finans'ýn bu tür baþvurulara cevap verme sürecindeki hýzýný diðer bankalara oranla daha baþarýlý buluyorlar. Bu çabukluðu saðlayan etken nedir? Bu hýzý saðlayan tek bir etken yok açýkçasý. Öncelikle þubelerimizin kendi limitleri dahilinde kredi tahsis etme yetkileri var. Bu durum onlarýn elini epeyce rahatlatýyor. Ayrýca bir süre önce 6 tane Bölge Müdürlüðümüz kuruldu. Bölge Müdürlüklerimiz þube yetkilerini aþan kredi taleplerinde 750.000 YTL'ye kadar limit tahsisi yapabiliyorlar. Bölge Müdürlüðü yetkisini aþan talepleri biz deðerlendiriyoruz. Bu yetki paylaþýmý doðal olarak süreci hýzlandýran etkenlerin baþýnda geliyor. Ayrýca þubelerimizin gerekli evraklar konusunda titiz davranmasý , acil ve karlý projelerde þubelerimizle olan iyi iletiþim , oluþturduðumuz mali tahlil ekiplerinin hýzlý ve çözüm odaklý çalýþmasý vb.gibi nedenler ; Bölge Müdürlüklerinde ve Genel Müdürlükte kredi BANKAMIZDAN tahsis sürecini hýzlandýrmaktadýr . Türkiye Finans þubelerini ziyaretlerimiz sýrasýnda hep þu cümleyi duyuyorum "bizde dönmeyen kredi sayýsý çok az" diye Sizce bu baþarýyý getiren etkenler neler? Banka olarak kanuni takip oranýmýz , bankacýlýk sektör ortalamasýnýn oldukça altýnda. Öncelikle Yönetim Kurulumuz ve üst yönetimimiz geri dönmeyen kredi oraný konusunda titiz davranýyor. Ýkinci nokta ise Mali Tahlil Ýstihbarat Müdürlüðü'nün çalýþmalarýna ve raporlarýna önem veriliyor. Ayrýca þubelerdeki ilgili personelimize belirli periyotlarda "mali tahlil istihbarat eðitimi" veriliyor ve bu eðitimler bundan sonra daha da yoðun olarak devam edecek. Peki istihbarat anlamýnda ne gibi çalýþmalarda bulunuyorsunuz? Firmalarla ilgili banka piyasa istihbaratý yapýyoruz. Rutin olarak bazý önemli sektörlere yönelik piyasa araþtýrmasý yapýyoruz ve bunu rapor olarak ilgili Genel Müdürlük birimlerine iletiyoruz. Bazý kuruluþlardan çok önemli istihbarat datalarý elde ediyoruz. Bu istihbarat datalarýný belirli bir süzgeçten geçtikten sonra sistematik olarak bankamýzýn veri tabanýna aktarýyoruz. Bu konuda þu anda Türkiye'de faaliyet gösteren bankalarýn çoðundan ciddi anlamda öndeyiz. Kurum için yararlý olabilecek yeni istihbarat kaynaklarýnýn oluþturulmasý ve yöntemlerinin belirlenmesi için çalýþýyoruz. Diðer finansal kurumlardan daha kapsamlý, hýzlý ve saðlýklý bilgi saðlanmasýný temin etmek üzere toplantý, davet vs. gibi tertipler yapýyoruz. Ayrýca bu tarz organizasyonlara da azami ölçüde katýlmaya gayret ediyoruz. Firmalarla ilgili rating raporlarý hazýrlýyoruz dediniz. Hep de duyuyoruz bu terimi ama tam olarak hangi anlama geliyor bir firmanýn ratingi? Biliyorsunuz 2009 yýlýnda Türkiye'de Basel II kriterleri uygulamaya girecek. Basel II kriterlerinde prensip olarak her firmanýn rating notunun olmasý gerekiyor. Rating'i þu þekilde özetleyebiliriz: Bir firmanýn kredibilitesini derecelendirme mantýðýyla ortaya koyabilmek ve hangi risk derecesinde olduðunu tespit edebilmek. Her firmayý 100 puan üzerinden deðerlendiriyoruz ve rating notu veriyoruz. Aslýnda biz bir taþla iki kuþ vuruyoruz. Ayný formatta hem bir firmanýn ratingini ölçüyoruz hem de o firmaya mali tahlil istihbarat raporu yazýyoruz. Tabi ki bu çalýþmalarda objektif olmak çok önemli. Bu bilgiler de þubelerimize önemli anlamda ýþýk tutuyor. Peki, Basel II'nin getireceði yenilikler neler olacak? Bu sistem baþladýðýnda firmalarla ilgili þöyle uygulamalar olacak: Rating notu iyi olan firmalar daha ucuza kredi bulacaklar. Ayrýca bu firmalar limit ve teminat þartlarýndan daha rahat hareket edebilecekler. Ayrýca bankalar ratingi iyi olan firmalar için daha az karþýlýk ayýracaklar. 2009 yýlýndan itibaren firmalarýn mali verilerinin daha saðlýklý ve daha þeffaf olmasý önem arzedecektir. Halen eksiklerimiz olsa da Türkiye Finans ülkemizde bu anlamda en tecrübeli bankalardan biri konumunda. 2003 yýlýndan bu yana kurumsal kredili müþterilerimizle ilgili düzenli olarak rating raporlarý hazýrlýyoruz. Az laf çok iþ prensibiyle, çözüm odaklý çalýþýyoruz Yoðun ve hareketli bir görev yürütüyorsunuz. Ayný zamanda da kalabalýk bir ekipsiniz. Bir lider olarak ekibinizi nasýl yönlendiriyorsunuz? Ekip olarak az laf çok iþ prensibiyle, çözüm odaklý çalýþýyoruz. Genç dinamik ve heyecanlý bir ekibiz. Þubelerimiz sahada kurumsal ve bireysel müþterilerimizi memnun etmek için mücadele ediyorlar. Bizim aslýnda Genel Müdürlük olarak müþterimiz, þubelerimiz. Biz de o nedenle þubelerimize elimizden geldiði kadar yardým ve destek veriyoruz. Organize bir takým çalýþmasýyla efektif bir çalýþma sürdürüyoruz. Normal bir yönetici olmaktansa iyi bir lider olmayý her zaman tercih ettim. Peki, bir haftanýz nasýl geçiyor? Birimimizde 5 müdür yardýmcýsýna baðlý 16 ayrý ekip var. Her Pazartesi bu ekiplerle genel bir toplantý yapýyoruz. Ardýndan müdür yardýmcýsý arkadaþlarýmýzla bu görüþmelerin sonuçlarýný deðerlendiriyoruz. Tabi kalabalýk bir ekip olmanýn bazý özellikleri oluyor. Öncelikle tüm ekip arkadaþlarýmýza deðer verdiðimizi hissettirmeye çalýþýyoruz. Acý ve tatlý günlerinde onlarýn yanýnda olmaya özel çaba harcarým. Bir lider olarak ekibimdeki mesai arkadaþlarýmýn maddi ve manevi sorunlarýyla yakýndan ilgilenirim. Çünkü yýllardan bu yana bu birimde görev yapmanýn getirdiði deneyimle biliyorum ki moral ve motivasyonu bozuk olan bir mali tahlil elemanýnýn saðlýklý bir rapor yazmasý beklenemez. Aðýrlýklý olarak hangi sektörlerden kredi talepleri geliyor? Aðýrlýklý olarak inþaat , gýda, tekstil, demir çelik sektörlerinden yoðun talep var. Bunun yanýnda ülkemizin hýzla artan ticaret hacminin yansýmalarý sonucunda toptan ve perakende sektörlerinden de kredi talepleri alýyoruz. 27 Kredi verilirken, gerekli raporlarý hazýrlarken Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü olarak öncelikle firmalarýn borç ödeme gücüne ve borç ödeme ahlâkýna bakýyoruz 28 Cihan Dað MEKÂN Serhad Kenti VAN Dört bir yaný daðlarla çevrili Van'a, ister havayolu isterse de karayoluyla gelinsin, o topraklara adým atýldýðýnda bir þaþkýnlýk duygusu kaplýyor insanýn içini. Yüzlerce metre yükseklikte, karlarla kaplý daðlarýn ortasýnda, Van Gölü kýyýsýnda kurulmuþ bu þehir bir vahayý andýrýr. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye üzerindeki ilk ayaðý olan bu serhad kentinin tarihi de, binlerce yýl önceye dayanýr. Kimlere yurt olmamýþ ki Van Urartular, Medler, Persler, Büyük Ýskender, Roma ve Bizans Ýmparatorluðu ve son olarak Osmanlý Ýmparatorluðu Sadece bu isimleri sýralamak bile hikâyesi M.Ö. 4 binli yýllarla dek uzanan kentin tarihi atmosferini anlatmaya yetecektir. Yemeðin adý: Kavut Porsiyon adedi: 5 kiþilik Kullanýlan Malzemeler: Kavut (buðdayýn kavrulduktan sonra el deðirmeninde öðütülmüþ hali) 250 gr. Tereyaðý 150 gr. Þeker isteðe göre Yapýlýþý: Tereyaðý bir tavada eritilir. Kavut karýþtýrýlýr. Hafifçe kýzardýktan sonra isteðe göre þeker katýlýr. Þeker katýlmadan da kahvaltýlarda çayla birlikte yenilebilir. M asada bir tek kuþ sütü eksik: Van kahvaltýsý Bu büyülü kenti gezerken güzel bir program yapmalýsýnýz. Ama kahvaltý yapmadan da olmaz. Hele de bahsettiðimiz þehir Van ise. Zira burada yapacaðýnýz kahvaltý büyük kentlerde yapýlanlara benzemez. Þehir merkezinde baþta Sütçü Fevzi olmak üzere pek çok kahvaltý salonu, size bu fýrsatý sunacaktýr. Sadece kahvaltý servisi veren bu salonlarda öðle saatlerine dek leziz bir kahvaltý yapabilirsiniz. Baþta otlu peynir olmak üzere þairin "masa da masaymýþ hani" dediði türden donanýyor masanýz; çeþit çeþit peynirler, kaymak, cevizli bal, tereyaðý, süzme yoðurt, cacýk, sucuklu ya da dilerseniz kavurmalý yumurta. 'Murtuða' ve ustasýnýn "deðirmende öðütülmüþ buðday, tereyaðýyla kavrularak yapýlýr" diye tarif ettiði 'Kavut'. Sýcak tandýr ekmeðinin yanýnda da tercihe göre sýcak süt ya da çay. Sýcak ekmeðin üstüne sürülecek kavut ve cevizli bal birleþimi ile kahvaltýyý sonlandýrmak; tarihle, doðayla dolu eþsiz bir Van gezisi için gerekli enerjiyi veriyor ziyaretçilerine. Bir tarih mabedi: Van Kalesi Van Kalesi, eþsiz Van Gölü ve Süphan baþta olmak üzere çevredeki daðlarýn manzarasý için mükemmel bir ilk durak olacaktýr. Bir tarafý uçurum olan ve dik bir tepenin üzerinde bulunan Van Kalesi'ne çýkmak oldukça zordur. Ancak tepeden görülen eþsiz manzara, çýkarken gösterilen tüm çabaya deðecek türden. Ýçinde 12 mezar odasý, bir açýk hava mabedi ve çivi yazýlý kitabelerinin olduðu 'Tuþba' yani Van Kalesi, Urartu Kralý Sarduri tarafýndan yaptýrýldý ve baþkent olarak kabul edildi. 3 bin yýllýk görkemli yapý, yýllar içinde hasar görse de, günümüze kadar gelebilmiþ. Kalenin güney bölümünde Evliya Çelebi'nin görkemle anlattýðý eski Van þehri bulunuyor. Eski Van þehrine ait bazý kalýntýlar hala dursa da kentin surlarý 1. Dünya Savaþý sýrasýnda talan edilmiþ. Eski þehirde Mimar Sinan'ýn eseri olan Hüsrev Paþa Camisi 16. yüzyýldan günümüze kadar saðlam kalan bir yapý olarak hemen göze çarpýyor. Bir diðeri ise 17. yüzyýldan kalma Kaya Çelebi Cami Van Kalesi Akdamar Kilisesi (Ahdamar) Van, bir gün içinde gezilemeyecek kadar çok fazla tarihi zenginliklere sahiptir. Tapýnaklar, kiliseler, camiler, kaleler, þelaleler, köprüler, hamamlar, medreseler Ancak görmezseniz eksik kalacaðýnýz bir diðer yer Akdamar Adasý ve Kilisesi. Van'ýn Gevaþ ilçesinde bulunan adaya, 20 dakikalýk keyifli bir motor yolculuðu ile ulaþabiliyorsunuz. Adaya yaklaþýrken sivri külahlý kubbesiyle Akdamar Kilisesi dikkat çekiyor. Plan bakýmýndan gonca yapraðý biçimindeki bir haç þeklinde olan kilisenin kubbelerinin yüksek tutulmuþ olmasý, görsel etkiyi de artýrýyor. Bahçesinde badem aðaçlarý bulunan kilisenin rengi, günün hangi saatinde gittiðinize baðlý olarak deðiþiyor. Kimi zaman kil rengine kimi zamansa gri ya da sarýya çalýyor. Bunun nedeni ise kilisenin yapýldýðý kýzýl andezit taþý. Vaspurakan Kralý I. Gagik tarafýndan 915921 yýllarý arasýnda yaptýrýlan kilisenin tasarýmý da krala ait. Bin yýlý aþan tarihiyle Akdamar Kilisesi mimarisi kadar dýþ çevresini saran kabartmalarla da dikkat çekici. Bir rivayete göre þimdi içleri boþ olan hayvan ve insan figürlerindeki gözlerin içinde daha önce çok kýymetli taþlar bulunurmuþ. baþlamýþ. Tabii, tam bir gizlilik içinde... Tamara, herkesin uyuduðundan emin olduktan sonra, geceleri elinde fenerle adanýn çeþitli yerlerine gelirmiþ. Elindeki feneri sallayýnca, genç de karþý kýyýdan denize atlar, 4 kilometrelik yolu yüzerek aþar, sevgilisine kavuþurmuþ. Buluþmalar bir süre böyle devam etmiþ fakat bir gün adanýn keþiþi durumun farkýna varmýþ ve zalimce bir plan yapmýþ. Fýrtýnalý bir gecede, Tamara, genç adamýn gelmesini istememiþ. Bu nedenle o gece fener tutmamýþ, yatmýþ ve uyumuþ. Uygulayacaðý plan için fýrsat yakaladýðýný anlayan keþiþ, feneri ada kýyýsýnda, hem de yanlýþ hedefler gösterecek þekilde dolaþtýrmaya baþlamýþ. Gideceði yeri þaþýran genç fýrtýnada dalgalarla savaþýrken boðulmuþ. Durumu öðrenen Tamara da peþinden kendini Van Gölü'ne býrakmýþ. Rivayet edilir ki genç adam boðulurken 'Ah Tamara!' diye baðýrmýþ. Adanýn ismi yýllar içinde bu hikâyeden etkilenilerek önce Ahdamar, daha sonra da Akdamar haline gelmiþtir. "Ah Tamara!" Badem aðaçlarýyla dolu Akdamar'ýn halk arasýndaki adý 'Ahtamar.' Ne kadar doðrudur bilinmez ama bu adýn nereden geldiðine yönelik þöyle bir efsane dilden dile anlatýlýr: "Vakti zamanýnda ada dýþarýya tamamen kapalýymýþ. Ne karþý kýyýdan adaya kimse gelebilir ne de adadan kýyýya biri çýkabilirmiþ. Ancak günlerden bir gün çok iyi yüzen bir genç, sahilden 4 kilometre uzaklýktaki adaya yüzmeyi baþarmýþ. Adada Tamara adýnda pek güzel bir kýz varmýþ. Aþk iki gencin kapýsýný böylece çalmýþ ve aralarýnda zamanýn þartlarýna göre bir iliþki Akdamar Kilisesi Van kedisi Van Gölü Van denilince ilk akla gelen genellikle gölüyle birlikle, kedisi olur. Bir gözü mavi diðeri genellikle yeþil ya da kehribar rengi olan bu ilginç kedi türü, þehrin isminin tüm dünyada duyulmasýný saðladý. Hemen belirtelim yöre halký onlarý "Piþik" diye çaðýrýyor. Yani kedi Genellikle kafa ve boyun bölgelerinde sarý benekler bulunan Van kedileri aslýnda genetik bir farklýlýktan dolayý çift renkli gözlere sahip. Onlarý diðer kedilerden ayýran özellikler bu kadarla da kalmýyor. Mesela yüzmeye bayýlýyorlar. Birini ýlýk bir suda yüzerken görürseniz unutmayýn ki bu, zorunluluktan çok keyiftendir. Sonra kavun, karpuz, çikolata gibi ilginç gelebilecek yiyecekleri yiyebiliyorlar. Uzun kuyruklu ve türdeþlerine göre biraz irice olan bu sevimli kediler, kendilerini temizleme konusunda da oldukça titizler. Tabii her kedi gibi iyi birer avcý olduklarýný ve sevilmekten çok hoþlandýklarýný da belirtelim. Kedi dünyasýnýn bu sevimli temsilcilerinin sayýsý, ne yazýk ki giderek azalýyor. Þehrin sokaklarýnda bile artýk pek rastlanmýyor onlara. Nesillerinin tükenmemesi için Van Valiliði ve Van Yüzüncü Yýl Üniversitesi iþbirliðiyle üniversite kampusu içinde modern bir "Van Kedisi Evi" kuruldu. Ayrýca onlarý evlerinde konuk eden yöre halkýna da mama yardýmý yapýlýyor. Þehir, Van Gölü'nden yeterince faydalanýlamýyorsa da, bu özelliði onu diðer doðu illerinden hemen ayýrýyor. Kýsa süren yaz aylarý boyunca þehir bir sayfiye yerini andýrýyor. Kýyýda villalar, plajda baþta yöre halký olmak üzere kenti gezmeye gelen turistler ve size Van'a ait damak tadýný sunan lokantalar. Göl, yaklaþýk 60 bin yýl önce volkanik Nemrut Daðý'nýn patlamasý sonucu Muþ Ovasý'ný da içine alan büyük su kütlesinin Tatvan'da kapanmasýyla oluþur. Böylece volkanik lavlar bir set oluþturarak Van Gölü çanaðýnýn Muþ Ovasý ile baðlantýsýný keser. Çanakta toplanan sularýn dýþa akýþý kesildiði için zamanla Van Gölü bugünkü þeklini alýr. Geleneksel Van Evi Van Kedisi Süphan Daðý 32 Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný Paul Wouters'a göre Katýlým Bankacýlýðýnýn Sektördeki Payý Artýyor YÖNETÝM [email protected] 3,5 sene önce Türkiye'ye gelen ve büyük potansiyele sahip olduðunu düþündüðü 'katýlým bankacýlýðý' konusunda araþtýrmalar yapmaya baþlayan Paul Wouters, bugün katýlým bankacýlýðý konusunda ilgiyle takip edilen bir uzman. Yaptýðý araþtýrmalarda edindiði izlenim ise þu: "Bu sermaye, sadece dini Ýslam olan ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde de geliþiyor." A slen Belçikalý bir avukat olan Paul Wouters, 3,5 senedir Türkiye'de yaþýyor. Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'de çok büyük bir potansiyeli olduðunu ve sürekli büyüdüðünü söyleyen Wouters, Türkiye'ye geldiði ilk günlerde bunun farkýna varmýþ ve çalýþmalarýný bu konu üzerine yoðunlaþtýrmýþ. Avrupalý olmasýna karþýlýk katýlým bankacýlýðý üzerine çalýþmalarýný gün geçtikçe derinleþtiren Paul Wouters: "Tüm dünya ülkeleri Türkiye'yi merak ediyor ve Türkiye'deki potansiyeli çok önemsiyor. Çok yakýnda dini Ýslam olmayan ülkeler de bu alanda yatýrýmlarýný artýracak." Aynur Þenol diyor. Buna gerekçe olarak da, katýlým bankacýlýðýnýn ilke edindiði etik kurallarýn, tüm insanlýk tarafýndan benimsenecek nitelikte olmasýný gösteriyor. Türkiye'de avukatlýk yapamadýðý için danýþmanlýk hizmeti veren Paul Wouters, günü kurtaracak bilgilerle yetinmek yerine, yarýn gerekli olacaðýný düþündüðü bilgilerin peþinden gidiyor. Yýllar önce Türkiye'ye geldiðinde gördüðü eksiklikleri tamamlamak adýna çalýþmalarýna baþlayan Paul Wouters, Türkiye'yi dünyaya tanýtacak ve onda var olan potansiyeli tüm dünyaya aktaracak makaleler yazýyor. 33 YÖNETÝM Paul Wouters'ý biraz tanýyabilir miyiz? 3.5 sene önce Türkiye'ye geldim ve Türkiye'deki avukatlarýn ilgi duymadýðý alanlara yönelmek istedim. O dönemde katýlým bankacýlýðý konusunda bir potansiyel olduðunu, herkesin bir þekilde bu konuyla ilgilendiðini, fakat derinlemesine bilgi sahibi olmadýklarýný gördüm. Bu konuda araþtýrmalar yapmaya baþladým. Katýlým bankacýlýðý konusunda, tüm dünyaca bilinen uzman kiþilerle görüþmeler yapýp, baðlantýlar kurdum. Bu konuda yapýlan zirvelere, Türkiye'yi temsilen katýlmaya baþladým. Malezya, Suudi Arabistan ve Türkiye'de yazýlar yayýnlama olanaðým oldu. Bir taraftan da, dünya çapýnda çok tanýnan ve Malezya'da yayýnlanan, Islamic Finance News (Ýslami Finans Haberleri) adlý gazetede, danýþmanlýk yapmaya devam ediyorum Herkes Türkiye'yi merak ediyor Sýk sýk zirvelere katýldýðýnýzý söylediniz. Buralarda edindiðiniz izlenimler nelerdir? Mesela geçtiðimiz aylarda Zürih'te düzenlenen ve Financial Times'in organize ettiði bir zirveye katýldým ve orada tüm katýlýmcýlara, Türkiye'deki katýlým bankacýlýðý konusunda bilgi verdim. Bu zirvede gördüðüm þu oldu: Bir sürü insan Türkiye'ye yatýrým yapmak ve Türkiye'de katýlým bankacýlýðýný elinde tutanlarýn kim olduðunu öðrenmek istiyor. Türkiye'de bu sektör her geçen yýl daha da büyüyor ve herkes bu tip bir finansmaný kullanmak istiyor. Zirvedeki konulardan biri de, Avrupa'da katýlým bankacýlýðýnýn nasýl kullanýldýðý, bunun nasýl kazanca çevrildiðiydi. Bugüne kadar katýldýðým tüm konferanslarda, dünyadan Türkiye'ye genel bir ilgi olduðunu gördüm. Bu durum, Zürih'te de deðiþmedi; herkes, Türkiye hakkýnda bir þeyler öðrenmek istiyor. Türkiye'de katýlým bankalarýnýn temeli, bundan 22 yýl önce atýldý, diyebiliriz. Katýlým bankacýlýðýnýn dünyadaki geliþimiyle Türkiye'deki geliþimini karþýlaþtýrýrsak; bu sürede kat edilen yolu nasýl deðerlendiriyorsunuz? Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'deki hikâyesi 1985'de baþladý ve son 6-7 yýldýr büyümesi hýzlandý. Özellikle 2001 ekonomik krizinden, katýlým bankalarýnýn olumsuz etkilenmemesi, krizden sonra bu alanda oldukça büyük bir hareketlenme yaþanmasýna neden oldu. Genel olarak tepkiler ortak aslýnda, herkes bu sermayenin hýzla büyümesine oldukça þaþýrýyor. IMF yetkilileri, bu sermayenin potansiyelinin 1,4 trilyon dolar olduðunu, ancak bunun 400-500 milyar dolarýnýn kullanýldýðýný söylüyorlar. Konvansiyonel bankalar açýsýndan baktýðýmýzda da, katýlým bankalarý, göz ardý edilemeyecek kadar büyük bir rakip. Katýlým bankalarý ile konvansiyonel bankalar arasýndaki farký açýklar mýsýnýz? Konvansiyonel bankalar, sabit bir faiz oraný üzerinden parayý ödünç verirler. Bu paranýn ne için kullanýlacaðý ya da projenin kâr elde edip edemeyeceðiyle ise, fazla ilgilenmezler. Bu bankalar için önemli olan, sizin ödünç aldýðýnýz paranýn tekrar geri ödenecek olduðunu bilmektir. Bu tip bankanýn müþterileri ya da mevduat sahipleri, hesaplarý için belirli miktarda bir faiz geliri elde ederler. Katýlým bankacýlýðýnýn Avrupa'da kurulmasý bir süreçtir. Ancak bir baþlangýcýn ardýndan bu sayý hýzla artacaktýr. AB'de paranýn ve servisin serbest dolaþýmý söz konusu olduðundan, muhakkak hýzlý bir yayýlma da olacaktýr. Katýlým bankacýlýðý sisteminde ise, para sabit bir faiz karþýlýðýnda ödünç verilemez. Banka, projeye katýlarak, týpký sizin iþ ortaðýnýz gibi, kârý yahut zararý paylaþýr. Diðer alternatif, bankanýn finansal varlýklarýný leasing veya vadeli ödeme ile satýþtýr ki, o iþten kâr elde etmek için çaba göstermeli, çalýþýlmalýdýr. Bu kârýn bir bölümü mevduat sahibine dönecektir. Ülkemizde katýlým bankacýlýðý, hükümetten herhangi bir destek almýyor. Diðer ülkelerde durum nasýl? Evet, Türkiye'de, katýlým bankacýlýðý maalesef hükümetten aktif olarak hiçbir þekilde destek almýyor Ama baþka ülkelere baktýðýmýz zaman hükümetler katýlým bankacýlýðýný özellikle destekliyor. Türkiye'de, hükümet tarafýndan aktif olarak desteklenmemesine raðmen çok güçlü ve hýzla büyüyen bir pazar haline geldi. Endonezya'da devletin de desteðiyle paralar kullanýlýyor, yani canlý tutuluyor. Türkiye'de ise bu pazardaki paranýn büyük bir kýsmý uyuyor. Baþka ülkeler bu sermayeyi desteklerken, ayný zamanda farklý pencereler de açýyorlar. Bahsettiðim destek, normal bankalardan daha fazla katýlým bankalarýna veriliyor; yani hükümetler, bu alanda yatýrýmý desteklemek için çabalýyorlar. Ancak Türkiye'de hükümet, bu konuda, tüm bankalara eþit olarak yaklaþýyor ki, aslýnda katýlým bankalarýnýn da isteði bu doðrultuda. Her ekonomide birtakým deðiþiklikler olabilir. Ama katýlým bankacýlýðýnda bazý þeyler belli olduðu için çok büyük iniþler ve çýkýþlar olmaz. Buna karþýlýk, konvansiyonel bankacýlýk birden çok alanda faaliyet gösterdiðinden, aniden büyüyebilir ya da çok aþaðýlara düþebilir. Yani krizler çok fazla hissedilebilir. Katýlým bankacýlýðý, sadece, dini Ýslam olan ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde de geliþiyor. konvansiyonel bankalar hakkýnda yapýlan iþlemlerde, faizden elde ettikleri kazanç da göz önünde bulunduruluyor. Ama katýlým bankacýlýðýnda faizden kaynaklanan bir kazanç olmadýðý için, vergi ve benzeri konularda iþlem yapýlmasýnda sýkýntý doðuyor. Bir katýlým bankasýyla özel bir banka arasýnda, yapýlan iþlemler bazýnda büyük farklýlýklar var. Bu iki bankacýlýk türünde iþlem ve ilke olarak çok farklý þeyler söz konusu. Öncelikle bu konuda bilinç ve bilgi sahibi olunmasý gerekiyor. Diðer bankalarýn, katýlým bankalarýn çalýþma þekillerini iyi öðrenmeleri gerekiyor. Türkiye'ye özgü bir model oluþturmak gerekiyor Katýlým bankacýlýðý dünyada hýzla yayýlan bir pazar Peki dünyada katýlým bankacýlýðý ne durumda? Katýlým bankacýlýðýnýn ilke edindiði etik kurallar, tüm insanlýk tarafýndan benimsenecek nitelikte. Zaten bu nedenle de dini Ýslam olmayan ülkelerde de hýzla yayýlýyor. Londra, katýlým bankacýlýðý için bir merkez olma yolunda. Diðer yandan özel "sukuk" (Ýslami bono) teþebbüslerinin duyurulduðu ve kýsa süre içinde uygulamaya geçeceðinin açýklandýðý, Kore ve Japonya da, katýlým bankacýlýðýnda önemli potansiyel sahibi ülkeler haline gelecekler. Çin, katýlým bankacýlýðý ürünlerini Malezya'da kullanýyor. Malezya ve Japonya hükümetleri katýlým bankacýlýðý alanýnda iþbirliði yapýlacaðýný da açýkladý. Hong Kong'da ortaya çýkan geliþmeler, Çin'de katýlým bankacýlýðýnýn geliþtirilmesine yönelik bir istek olduðu gösteriyor. Görüldüðü gibi bu sermaye sadece dini Ýslam olan ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde de geliþiyor. Ýngiltere'de konvansiyonel bankacýlýkla katýlým bankacýlýðý arasýnda bir rekabet oluþtu bile. Peki, Avrupa'daki katýlým bankacýlýðý ile ilgili, elinizdeki bilgiler nelerdir? Avrupalý yatýrýmcýlar bu alanda yatýrým yapmak için heyecanlýlar. Ama öncelikle Avrupa'da katýlým bankacýlýðý alanýndaki düzenlemelerle ilgili bazý çalýþmalar yapýlmasý gerekiyor. Çünkü Katýlým bankacýlýðý konusunda uzmanlaþmýþ, model alýnabilecek bir ülke var mý? Pakistan'da bu alanda yapýlmýþ bazý düzenlemeler var, ama baþarýlý deðil. Endonezya ve Malezya gibi ülkeler bir yandan bu alanda çalýþmalar yaparken, diðer yandan neler olduðunu görmek için Türkiye'ye bakýyor. Türkiye'nin kimseyi örnek almadan kendisine özgü bir þeyler yapmasý gerekiyor. Bunun için de, öncelikle, hükümetle bir araya gelerek katýlým bankalarý ve konvansiyonel bankalar arasýndaki benzerlik ve farklarý ortaya koyularak; nasýl bir hizmet verilebileceði konuþulabilir. Kendimiz bir model çýkarabiliriz, bunu yapmalýyýz; çünkü potansiyelimiz büyük. Elimizde, bankacýlýk marketinin yüzde 7 ile 10'ununa sahip olabilecek bir güç var, üstelik hükümet desteði almamýþ haliyle. Katýlým bankacýlýðý destek almadan bu rakamlara ulaþýyorsa, destek aldýðýnda çok daha iyi yerlere gelebilir. Katýlým bankacýlýðýnýn ülke ekonomisine, bir ülkenin ekonomik geliþmiþliðine etkisi nedir? Ekonomistler, katýlým bankacýlýðý modelinin, ekonomiyi, konvansiyonel banka tipinden farklý geliþtireceðini düþünüyorlar. Sektör yetkilileri de, büyümenin devamý için yeni ürünlere, enstrümanlara ihtiyaç duyulduðunu dile getiriyor. Ürünler, birçok kullanýcý için yeni ve farklý olmasýna raðmen, piyasa bu ürünlere ve farklýlýða olumlu yanýt veriyor. Bu, bir ülkenin ekonomisi için oldukça önemli. Bunun dýþýnda müþteriler açýsýndan da etkileri var tabiî ki. Mesela müþteriler arasýnda katýlým bankacýlýðýný kullananlar, konvansiyonel bankalarý tercih 35 YÖNETÝM etmiyorlar; çünkü onlar, faiz enstrümanlarý kullanýyorlar. Bunun yaný sýra çoðu insan da, konvansiyonel bankalarda "Faizin uygulanmadýðý bir sistem var mý?" diye merak ediyor. Ýnsanlar ikiye ayrýlýyor; bu sistemi almak isteyenler ya da almak istemeyenler. Sonuçta tercih yapamayan insanlarýn parasý kullanýlmýyor ve bekliyor. Bu ise ekonomi için olumsuz bir süreci iþaret ediyor. Oysa ben bir yönetici olsam, bu paralarýn kullanýlmasý için yönlendirmeler yapar ve yatýrýmlarý hýzlandýrmak için, bir þekilde insanlarý teþvik ederdim. Eðer Türkiye'de bu destek saðlanýrsa, birçok ekonomik sýkýntý giderilebilir hale gelecek. Duran paranýn iþler hale gelmesi için, ya bu hizmeti veren bankalarýn çoðalmasý ya da var olan bankalara daha fazla destek verilmesi gerekir. Bu konuda, büyük bir potansiyel olan KOBÝ'lerin de, göz önünde bulundurulmasý gerekir. Hükümetin bu yüzden de katýlým bankacýlýðýný daha aktif olarak desteklemesi gerekiyor. Katýlým bankacýlýðýnda para bir þekilde hareket ediyor, iþliyor. Ama konvansiyonel bankalarda, para faize yatýrýlarak paradan para kazanýlabiliyor. Faize yatýrýlan anaparanýn bir bölümünü birkaç yerde kullanýp, faiz getirisi beklenebiliyor. Belki de bu nedenle, bu bankalar hýzla büyüyor. Ancak para farklý alanlarda kullanýldýðýndan, kriz anýnda, krizden etkilenme riski de o denli artýyor. Bunun örnekleri Amerika'da da çok yaþandý. Aslýnda katýlým bankacýlýðýnýn henüz olgunlaþmadýðý, Türkiye'deki geçmiþ ekonomik kriz dönemlerinde katýlým bankalarýnýn diðer finansal kuruluþlar gibi krizden olumsuz etkilenmediðini ve bu dönemi hiçbir dýþ destek almadan atlattýklarýný görmekteyiz. Her ekonomide birtakým deðiþiklikler olabilir. Ama katýlým bankacýlýðýnda bazý noktalar belli olduðu için, çok büyük iniþler ve çýkýþlar olmaz. Buna karþýlýk, konvansiyonel bankacýlýk birden çok alanda faaliyet gösterdiðinden, aniden büyüyebilir ya da aniden çok aþaðýlara düþebilir. Yani krizler çok fazla hissedilebilir. Katýlým bankacýlýðýnýn tercih edilme nedenlerinden biri de bu olabilir mi? Elbette bu olabilir. Zira, 2001'de Türkiye'de yaþanan ekonomik krizden tüm konvansiyonel bankalar etkilenirken, katýlým bankacýlýðý yapanlardan sadece Ýhlas Finans etkilendi. O da zaten amacýnýn dýþýnda bazý faaliyetlerde bulunduðu için, yani farklý nedenlerden ötürü etkilenmiþti. O dönemlerde yeteri kadar saðlam temellere oturmamýþ olan "Holding Bankacýlýðý" sisteminin bir parçasý olmasý da, en önemli etkenlerden biriydi, aslýnda. Katýlým bankacýlýðý yapanlar krizden çok fazla etkilenmeden, kaldýklarý yerden yollarýna devam ettiler. Türkiye Finans'ýn %60'lýk hissesinin satýlmasý konusunda Suudi NCB ile prensip anlaþmasýna varýlmasý ve BDDK'nýn onayýnýn ardýndan bu anlaþmanýn yürürlüðe girecek olmasý, ileriye dönük yabancý yatýrýmlarýn artmasýna bir iþaret olabilir mi? Baþka bir deyiþle, bu giriþim, yeni satýn almalar için bir yol açma olabilir mi? Bu satýn alma, Türkiye Finans'ýn büyümesi adýna, kesinlikle çok önemli bir adýmdýr. NCB, Suudi Arabistan'ýn en büyük bankasýdýr. Bu satýn almayla Türkiye Finans'ýn arkasýnda çok büyük bir güç oluþtu. Bunun iyi deðerlendirilmesi gerekir. Çünkü herhangi bir sorun çýktýðýnda, arkada güçlü bir ismin olduðunu bilmek, güven tazeleyici ve çok önemli bir avantaj. Bu hareketlenme ve büyüme diðer ülkeler tarafýndan da mutlaka görülecektir. Bu sayede de, diðer ülkelerden Türkiye'ye bir ilgi olacaktýr. 3,5 sene önce bu alanda çalýþma yapan kimse olmadýðý için, bu konuya odaklandýðýnýzý söylediniz. Aradan geçen zamana raðmen, hâlâ bu konuda yalnýz mýsýnýz? Türkiye'ye ilk geldiðimde, insanlar bu konuya karþý ilgisizdi. Þimdi ise herkes benimle görüþmek, bu konuda bilgi sahibi olmak istiyor. Eskiden ilgilenmeyenler, þimdi katýlým bankacýlýðýnýn ne olduðunu öðrenmeye çalýþýyor. Aþaðý yukarý her ay bir konferansa, bir panele katýlýyor, katýlým bankacýlýðý ile ilgili çalýþmalarý yakýndan takip ediyorum. Maalesef, bu çalýþmalarla, Türkiye'den hiç kimsenin benim kadar ilgili olmadýðýný da görmüþ oluyorum. Ýlgilenenler de genellikle, bildikleri ve duyduklarýyla yetiniyor. Ama ben yetinmiyorum; araþtýrýyorum, öðrenmeye çalýþýyorum. Bütün geliþmeleri yerinde takip etmek için sýk sýk seyahat ediyorum. Gelecek için kendimize yatýrým yapmamýz gerektiðine inanýyorum. Yarýn yaþamayacakmýþýz gibi, bugünün bilgisiyle yetinmemeliyiz. Zürih'te geçtiðimiz aylarda yapýlan bir konferansta, IMF'den Abbas Mirakov adlý yetkili, yaptýðý konuþmada þunlarý söyledi: " 'Katýlým bankacýlýðý konvansiyonel bankalara yaklaþýyor.' diye bir görüþ var; aslýnda konvansiyonel bankalar katýlým bankacýlýðýna yaklaþýyor. Zira konvansiyonel bankalar, týpký katýlým bankalarý gibi, etik açýdan müþterisinin isteklerini daha fazla göz önünde bulunduran bir hale geldi. Oysa güvenirlik ve müþteri etiði gibi özellikler, katýlým bankalarýnýn var olduðu günden beri olmazsa olmazlarýdýr. 36 Nesrin Akkaþ K Ü LT Ü R Ü M Ü Z Mûsikî Yüce Allah'ýn lisanýdýr Hz. Mevlânâ'nýn 800. doðum yýlý nedeniyle 2007 yýlý "Mevlânâ Tanýtým Yýlý" olarak ilan edildi. UNESCO'nun katýlýmýyla gerçekleþen etkinlikler sayesinde Hz. Mevlânâ tüm dünyaya tanýtýldý ve Mevlevî Müziði eþliðinde Sema Törenleri düzenlendi. Yapýlan etkinliklerle bu büyük kültürel deðerin sonsuza kadar korunmasý amaçlanýyor. [email protected] B undan 800 yýl önce doðmuþ olmasýna raðmen hala öðretileri dilden dile dolaþan ve tüm varlýðýný Ýslâmiyet'e adamýþ bir gönül eridir Hz. Mevlânâ 2007 yýlýnda UNESCO'nun da desteðiyle Mevlevîlik kültürünün sahibi olarak görülen Türkiye'nin önderliðinde gerçekleþen "Mevlânâ Tanýtým Yýlý" etkinlikleri, 800 yýllýk bu kültür ve geleneðin korunarak tüm insanlýða tanýtýlmasý için düzenlendi. Biz de hem geçtiðimiz ay gerçekleþen Þeb-i Arûs Töreni hem de 2007 yýlýnýn "Mevlânâ Tanýtým Yýlý" olmasý sebebiyle Kültürümüz sayfasýnda Mevlevîlik Kültürüne ve Mevlevî Mûsikîsine yer verdik. Paylaþým Dergisi sayfalarýna konuk olan Kültür ve Turizm Bakanlýðý sanatçýsý Timuçin Çevikoðlu, bizlere Hz. Mevlânâ'yý, Mevlevîlik kültürünü ve Mevlevî Müziðini anlattý. Mevlevîlik hakkýnda kýsa bir tanýtýcý bilgiyle söze baþlarsak, bize ne söylemek istersiniz? Mevlevîlik, Hz. Mevlânâ'nýn ebedi aleme göçmesinden sonra, O'nu sevenler ve düþüncelerini benimseyenler tarafýndan oluþturulmuþ bir manevi eðitim sistemi ve bu sistemin uygulandýðý kurumsallaþmýþ yapýnýn adýdýr. Bu kurumun amacý, talip olan insanlarý bir sistem yoluyla yetiþtirip, geliþtirerek ulaþýlmak istenen insan modeline yaklaþtýrmak ve nihayete ulaþtýrmaktýr. Bu insan modeli ve buna ulaþtýracak sistem Hz. Mevlânâ'nýn düþüncelerinden yola çýkýlarak tespit edilmiþtir. Oluþturulmak istenen insan modelinin özellikleri nelerdir? Bu insan modeli, Yüce Allah'ýn Kur'ân-ý Kerîm'de emrettiði ve sevgili Peygamberimiz ile örnekleyip tarif ettiði insan modelidir. Yani Mevlevîliðin yetiþtirmek istediði insan modeli, olgun bir Müslüman'dýr, baþkasý deðil. Zaten Hz. Mevlânâ'nýn tüm varlýðý Ýslâm'a dayalýdýr. Bu yüzden Mevlânâ'nýn bir düþünür, þair veya bir mistik þahsiyet olarak tanýtýlmasý, gerçeði yansýtmaz. Mevlânâ, Allah'ýn ve sevgili Peygamberimizin mesajlarýný ulaþtýrmaya çalýþan, büyük bir velidir. Bir Hakk aþýðýdýr, Hakk yolunun yolcusudur. Tüm insanlýðý da kendiyle beraber bu yolculuða davet eden bir erendir. Hz. Mevlânâ'nýn ünlü çaðrýsý da, aslýnda Hz. Peygamber'in yüzyýllar önce tüm insanlýða yaptýðý çaðrýnýn yinelemesidir: MevlÂnâyý Anlamak "Bâzâ! Bâzâ! Her ân çi hestî bâzâ Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâzâ Ýn dergeh-i mâ, dergeh-i novmîdî nîst Sad bâr eger tövbe-þikestî bâzâ Gel!.. Ne olursan ol, yine gel... Ýster kâfir ol, ister ateþe tap, ister puta... Ýster yüz kere tövbe etmiþ ol, ister yüz kere bozmuþ ol tövbeni... Bizim kapýmýz umutsuzluk kapýsý deðil, nasýlsan öyle gel". Burada bahsedilen kapý, Ýslâmiyet'in kapýsýdýr. Çünkü Mevlânâ'nýn tüm söyledikleri Ýslâmiyet'in mesajlarýdýr. Mevlânâ, insanlýðý Yüce Allah'a kulluða, bir olmaya, barýþ ve huzur içinde yaþamaya, Hakk'ça paylaþmaya, sevgiye, kardeþliðe, hoþgörüye, iyiliðe, yardýmlaþmaya, doðruluða ve güzel ahlaka, yani Ýslâm'a çaðýrýr Mevlevîliðin sanatla da çok yakýn bir iliþkisi var, deðil mi? Evet, bu kurum yüzyýllar boyunca bir yandan anlatmaya çalýþtýðýmýz iþlevini yürütürken, diðer yandan oluþturduðu kültürel yapý sayesinde, baþta mûsikî sanatýmýz olmak üzere hemen bütün güzel sanatlarýmýzýn geliþmesinde büyük rol oynamýþtýr. Aslýnda güzel sanatlarla uðraþmak, bu eðitimin bir parçasýdýr. Güzel sanatlar Mevlânâ'nýn ruhu ve fikirleriyle çok uyumludur. Mûsikî olsun, hüsn-i hat olsun, þiir olsun, sema olsun, tezhîb olsun, ebru olsun Tüm güzel sanatlar Hz. Mevlânâ'nýn his ve düþünce dünyasýyla örtüþür. Hz. Mevlânâ'nýn özellikle mûsikî hakkýnda yüceltici fikirleri var. O'na göre mûsikî, Allah'ýn lisanýdýr. Yüce Allah, insanlarý yaratmadan önce insan ruhlarý ile yaptýðý toplantýda ruhlara "(Ben sizin) Rabb'iniz deðil miyim?" diye seslenmiþ ve tüm ruhlar da "(Evet) Rabbimizsin, buna tanýklýk ederiz." diye tasdîk etmiþlerdir. Bu toplantý, "Bezm-i Elest" olarak adlandýrýlýr. Bezm-i Elest, Kur'ân'da, A'raf sûresinde geçer. Ýþte Mevlânâ'ya göre Yüce Allah, Bezm-i Elest'te ruhlara mûsikî ile seslenmiþtir. Bu yüzden hangi ýrktan, renkten, milletten, dilden veya dinden olursa olsun, tüm insanlar mûsikî aracýlýðýyla ayný duygularý paylaþabilmektedirler. Ýþte bakýnýz Mevlânâ'nýn mûsikîye verdiði bu deðer, bu sanatýn Mevlevîlik yapýsý içinde önemle yer almasýný saðlamýþ ve Mevlevî mûsikîþinâslar, bu yüksek mûsikîyi ortaya çýkarmýþlardýr. Mevlevî Müziði hakkýnda neler söylemek istersiniz? Hiç þüphe yok ki, Mevlevî Ayinleri Türk Mûsikîsi'nin en büyük ve sanatlý eserleridir. Yakýn dönemin büyük müzikoloðu Rauf Yektâ Bey, 1934 yýlýnda Ýstanbul Konservatuarý tarafýndan gerçekleþtirilen "Mevlevî Ayinleri" neþriyatýnýn önsözünde, Ýstanbul Konservatuarý Tasnif ve Tesbit Heyeti Reisi sýfatýyla Mevlevî Ayinleri hakkýnda þöyle diyor: "Türk Mûsikîsi'nin mükemmel bir târihi yazýldýðýnda görülecektir ki, en meþhûr Türk bestekârlarýnýn hepsi mevlevîdirler. Bu üstadlar, mûsikî sahasýndaki zeka ve dehalarýnýn en büyük kýsmýný, Mevlevî Ayinleri bestelemeye sarfetmiþlerdir. Bunun içindir ki Mevlevî Ayinleri, Türk Mûsikîsi'nin en sanatlý parçalarýný içeren kýymetler hazinesi halini almýþtýr. Mûsikî üstadlarýmýz, milli mûsikîmizin inceliklerini öðrenmek için mutlaka Mevlevî Ayinleri'ni derinliðine incelemek lüzumunu öðrencilerine tavsiyeden kayýtsýz kalmazlardý. Gerçekten de güzel sanatlarýn mûsikî kýsmýnda Türklerin ne derece muvaffak olduklarýný anlamak ve asrýmýzda da Türk ruhuna hitap edecek eserler K Ü LT Ü R Ü M Ü Z kudûm-ý þerîf" diye anarlar. Tabii ki rebâb da bugün yaygýn olarak kullanýlmamakla birliktebu mûsikînin çok önemli bir sazýdýr. Ayrýca bilindiði gibi Mevlevîler son derece geniþ görüþlü olduklarýndan, diðer sazlarýn da bu mûsikî içinde bulunmasýnda herhangi bir sakýnca görmemiþlerdir. Bu nedenle sine kemaný, keman, viyola, viyolonsel gibi Batý sazlarý bile müzik grubunda yer almýþtýr. Hatta Ýstanbul'a gelen ilk piyanonun da Mevlevîhâne'de denendiði, ancak Türk Müziði sesleri bulunmadýðýndan kullanýlmadýðý kaynaklarda yer alýyor. Gerçek olan þudur ki, ney ve kudûm baþta olmak kaydýyla, rebâb ile diðer vurmalý sazlardan bendir ve halîle Mevlevî Müziði'nin en önemli ve deðiþmez sazlarýdýr. Hepimiz Mevlânâ'nýn öðretilerini, düþüncelerini duyarak büyüdük. Üzerinden 800 yýl gibi uzunca bir süre geçmiþ olmasýna raðmen hâlâ bu düþüncelerin önemsenmesini neye baðlýyorsunuz? Bu düþünceler, kavramlar ve mesajlar insana aittir. Ýnsanlýk buna her zaman ihtiyaç duyacaktýr. Belki bugün bu kavramlara dünden daha çok ihtiyacýmýz var. Hz. Mevlânâ'nýn fikirlerinin bugün dünden daha çok kabul görmesi, sevilmesi ve benimsenmesinin sebebi, onun iletiþim araçlarýnýn yardýmýyla daha fazla tanýnmasýndan kaynaklanýyor. Ama bize göre en önemli sebebi O'nun Ýslâmiyet'in çok iyi bir temsilcisi oluþudur. yazabilmek için ecdadýmýzdan kalan bu nefis yadigârlarý ciddi surette incelemekten baþka çare yoktur." Mevlânâ, Allah'ýn ve sevgili Peygamberimizin mesajlarýný ulaþtýrmaya çalýþan bir büyük velîdir. Bir Hakk âþýðýdýr, Hakk yolunun yolcusudur. Tüm insanlýðý da kendiyle beraber bu yolculuða davet eden bir erendir. Ayrýca insanlýðý Yüce Allah'a kulluða, bir olmaya, barýþ ve huzur içinde yaþamaya, Hakk'ça paylaþmaya, sevgiye, kardeþliðe, hoþgörüye, iyiliðe, yardýmlaþmaya, doðruluða ve güzel ahlâka, yani Ýslâm'a çaðýrýr Bu sözler Mevlevî Ayinleri'nin önemini en iyi þekilde anlatýyor. Eldeki kaynaklara göre Mevlevîhanelerin kuruluþundan, 677 sayýlý "Tekke ve zaviyeler ile türbelerin kapatýlmasýna ve türbedarlýklar ile birtakým unvanlarýn men ve ilgasýna dair kanun" un yürürlüðe giriþ tarihi olan 30 Kasým 1925 tarihine kadar bestelenmiþ, bugün bilinen ve notasý bulunan Mevlevî Ayinlerinin sayýsý 45'dir. Bugün için bilinmeyen ve notasýna ulaþýlamamýþ olanlarýn sayýsý ise 29'dur. Yapýlacak çalýþmalarla, bilinen ayinlerin sayýsýnýn artacaðýný ümit ediyoruz. Ne yazýk ki, bu konudaki çalýþmalar istenen düzeyde deðildir. Sözü edilen þaheserlerin birçoðu, henüz icra edilmemiþtir bile... Mevlevî Müziði'nde en çok kullanýlan sazlar hangileridir? Mevlevî Müziði'nin baþ sazlarý diyebileceðimiz iki önemli sazý ney ve kudûmdür. Mevlevîler, bu iki saza çok önem verdiklerinden onlarý adeta kutsal kabul ederler. Bu yüzden "nây-ý þerîf" ve Hz. Mevlânâ, insanlarýn rastlar rastlamaz kendisine hayranlýk duyduklarý bir þahsiyettir. Ancak üzülerek söyleyeyim, özellikle yabancýlar "Ýþte Hz. Mevlânâ ve Ýþte Ýslâm" diye bakmýyor. Belki de Hz. Mevlânâ'nýn sözleri Ýslâm'dan farklý olarak algýlanýyor. Bu üzücü bir durum. Hâlbuki Hz. Mevlânâ'nýn yolu Ýslâm'ýn ta kendisidir. Tabii bu düþünceler, bazý çevrelerce çizilmeye çalýþýlan Ýslâm modeline benzemiyor. Biz de gerçekte Ýslâmiyet'in bu olduðunu anlatma noktasýnda bugün için pek baþarýlý deðiliz galiba. Ama bu bize göre en önemli konu, bunu mutlaka saðlamalýyýz. Yoksa Hazret-i Mevlânâ'nýn bezdikleri arasýna gireriz. Çünkü O þöyle diyor: Men bende-i Kur'ânem, eger cân dârem, Men hâk-i reh-i Muhammed-i Muhtârem, Ger naklî koned cuz in kez ez guftârem, Bîzârem ez u vez an suhan bîzârem. Câným bedende oldukça Kur'ân'ýn kuluyum, Seçilmiþ Muhammed'in yolunun topraðýyým, Birisi sözlerimden bundan baþka söz naklederse, O nakledenden de bezmiþim ben, bu sözlerden de bezmiþim. KAR VE BEN Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar. Söyleyin hangi kuþun kanatlarý yolundu? Yine hangi aðaçtan döküldü bu yapraklar? Yaðan beyaz bir sükut, bir mahþerdir sanki kar! Bir hicret sevdasýdýr ruhumu sardý yine. Ruhum gibi pervasýz yoldaþlar da bulundu. Ruhum karýþtý gitti bu kar tanelerine; Þimdi yaðan kar deðil, ruhumdur kar yerine. Cahit Sýtký TARANCI Fotoðraf : Mustafa Yýlmaz Nesrin Akkaþ Nasýl Baþardýlar? S okullu Mehmet Paþa, Mimar Sinan, Ýbn-i Sina... Günümüze býraktýklarýyla hâla konuþulan bu isimler, Türk tarihinin yetiþtirdiði en önemli þahsiyetler arasýndadýr. Dönemin þartlarýný göz önüne aldýðýmýzda, ne denli büyük zorluklarý aþtýklarýný anlayabiliriz. Onlar inançlarý ve kendine güvenleriyle pek çok þeyi baþararak günümüze önemli izler býraktýlar. Peki, bunu nasýl baþardýlar? "Dünya durdukça, eserlerimi gören aklýselimlerin, çabamýn ciddiyetini göz önünde bulundurarak bana insaf ile bakacaklarýný ve beni hayýrlý dualarla anacaklarýný umarým, Ýnþaallah." pek çok sefere daha katýlan Mimar Sinan, buralarda gösterdiði baþarýlar sayesinde, ordu içerisinde de dikkatleri üzerine çekti. Bu baþarýlarýndan sonra Yeniçeri Ocaðý'na alýnan Sinan, kýsa süre sonra subaylýða yükseldi. Tebriz Seferi sýrasýnda Van Gölü'nden geçmek için yaptýðý üç gemiden sonra, kendisine 'haseki' unvaný verildi ve yine 1538'te Mohaç Seferi sýrasýnda yaptýðý köprü ile dikkatleri üzerine çekti. Bundan bir yýl sonra, saray baþ mimarý Acem Ali'nin ölümü üzerine saray baþ mimarlýðý görevine getirildi ve vefatýna dek bu görevi sürdürdü. Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat olmak üzere üç padiþah döneminde saray baþ mimarý olarak görev yapan Mimar Sinan, Osmanlý Ýmparatorluðu'nun en güçlü olduðu çaðda yaþamýþ ve bu gücü simgeleyen eserlere imza atmýþtýr. Yüzlerce yýla meydan okumuþ eserlerin sahibi Mimar Sinan, pek çok otorite tarafýndan kabul görmüþ, dünyanýn sayýlý yapý sanatçýlarýndandýr. 1489-1588 yýllarý arasýnda yaþamýþ ve günümüze çok deðerli eserler býrakmýþtýr. 1511 yýlýnda, Yavuz Sultan Selim zamanýnda, devþirme olarak Ýstanbul'a gelen Sinan, ilk olarak Yavuz Sultan Selim'in Mýsýr Seferi'ne katýldý. Bu seferin ardýndan Mimar Sinan eserlerinde daima yeniliði aramýþ, döneminin þartlarýnda bile hepsi deneysel olan pek çok eser inþa etmiþtir. Mimarlarýn mimarý Koca Sinan [email protected] KÝÞÝSEL GELÝÞÝM Tarihe adlarýný altýn harflerle yazdýran önemli þahsiyetler vardýr, her zaman akýllarda kalýr her zaman yaptýklarýyla yaþatýlýrlar. Sokullu Mehmet Paþa, Mimar Sinan, Ýbn-i Sina da eserleriyle, verdikleri mücadelelerle, düþünceleri ve kiþilikleriyle bunlardan birkaçý ve belki de en fazla bilinenleridir. KÝÞÝSEL GELÝÞÝM Mimar Koca Sinan Her eserinde yenilik arayan Sinan sayesinde, Osmanlý-Türk mimarlýðý bileþim sürecini tamamlamýþ, arayýþ aþamasýndan klasik dönemine geçen mimarimiz, dünya mimarlýðýna pek çok katký saðlamýþtýr. Böylece Doðu ve Batý ile iliþki içinde olan, hem Anadolu hem de Akdeniz kültürlerine sahip çýkan bir OsmanlýTürk Ýslam mimarlýk bileþimi ortaya çýkmýþtýr. Bu yapýya katkýda bulunan öteki sanatlarý da etkilemiþ, imparatorluðun her yerindeki yapý eylemleri için yol gösterici olmuþtur. Ýlimlerin Efendisi Ýbn-i Sina Galiba yok bana dar gelmeyecek bir belde Deðerim çok, alacak müþteri bilmem nerede? Felsefe, din, metafizik, mantýk, ruh bilim konularýnda pek çok eser sahibi olan Ýbn-i Sina, daha çocukluðunda, çevresini hayrete düþüren bir zekâ ve hafýza örneði göstermiþ, küçük yaþta çaðýnýn bütün ilimlerini öðrenmiþtir. Gündüzünü ve gecesini okumakla geçiren Sina, mum ýþýðýnda saatlerce, çoðu zaman sabahlara kadar çalýþýrdý. Belki de baþarýsýnýn sýrrýný burada aramak gereklidir. Ýbn-i Sina henüz mikroskobun bulunmadýðý zamanlarda, hastalýklarýn sebebinin mikroplar olduðunu keþfederek eserlerinde mikroplar ve onlardan kurtulma yollarýndan sýk sýk bahsetmiþtir. Ýbn-i Sina; matematik, astronomi, geometri alanlarýnda da geniþ araþtýrmalar yapmýþtýr. Eserleri arasýnda en tanýnmýþ olanlardan "ElKanun Fi't-Týb" isimli kitabý tamamen bir týp ansiklopedisidir. "Necât ve Ýþârât" adlý kitaplarý ve Aristo'nun felsefesini anlatan yirmi ciltlik "Kitâbü'l-Ýnsâf"ý baþta gelen eserlerindendir. Ýbn-i Sina kimya alanýnda da çalýþmýþ ve önemli keþiflerde bulunmuþtur. Berthelet, kimya ilminin bugünkü hale gelmesinde Ýbn-i Sina'nýn büyük yardýmý olduðunu söyler. Bu çalýþmalarý ve etkileriyle Ýbn-i Sina, Doðu ve Batý kültürünü geliþtiren büyük bilginlerden biri oldu. 41 Ýbn-i Sina, bu çalýþmalarýnýn dýþýnda, çok güzel þiirler de yazdý. Eserlerini genellikle Farsça yazan Ýbn-i Sina'nýn Türkçe olarak kaleme aldýðý þiirleri de vardýr. Ama onun asýl büyüklüðü doktorluðundadýr. "Þifâ" adýndaki 18 ciltlik ansiklopedisi, ismine raðmen týptan çok matematik, fizik, metafizik, teoloji, ekonomi, siyaset ve musiki konularýný içine alýr. Bugün Paris Üniversitesi Týp Fakültesi öðrencileri, St. Germain Bulvarý yanýndaki büyük konferans salonunda toplandýklarýnda, iki kiþinin duvara asýlý büyük boy portresiyle karþýlaþýrlar. Bu iki portreden biri Ýbn-i Sina ve diðeri ise er-Razi'ye aittir. Ýbn-i Sina Kudretli, bilge, iyi huylu; Sokullu Mehmet Paþa Sokullu Mehmet Paþa, Kanuni Sultan Süleyman zamanýnda sadrazamlýk yapmýþtýr. Osmanlý Devleti'nin en güçlü olduðu dönemleri simgelemesi, icraatlarý ve kiþiliði nedeniyle en büyük Osmanlý sadrazamlarýndan biri olarak bilinmektedir. Uzun süre sadrazamlýk yapmýþ olan Sokullu Mehmet Paþa, ülke yönetiminde etkin rol oynamýþ ve sadrazamlýk görevini yerine getirmenin ötesinde, siyaset alanýnda öne çýkmýþ, askeri ve siyasi alanda da pek çok baþarýya imza atmýþtýr. Bu baþarýlarýndan dolayý kýsa bir süre sonra Rumeli Beylerbeyliði'ne atanmýþtýr. Avrupa'daki geliþmeleri izlemek için sýk sýk seyahatler yapan Sokullu'nun bilgi ve deneyimleri devlet erkâný tarafýndan da çok ciddiye alýnmaktaydý. Bu sebeple Kanuni Sultan Süleyman kudretli, bilge ve iyi huylu Sokullu Mehmet Paþa'yý devletin ikinci adamý yapmaya karar verdi. Bu, büyük ve gösteriþli olmasý yanýnda sorumluluklarý da en aðýr meslek idi. Üç kýtaya yayýlmýþ bu devletin topraklarýndaki tüm insanlarýn sorunlarý, artýk, Sokullu Mehmet Paþa'yý bekliyordu. Ama o, vazifesinin bilincinde bir kiþi olarak uzun yýllar bu vazifeyi hakkýyla götürecek; ordunun baþýnda sefere çýkmaktan divaný yönetmeye, halka hitap etmekten gemilerle denizlere açýlmaya kadar görevi neyi gerektiriyorsa bundan kaçýnmayacaktý. Sadrazamlýðý zamanýnda aldýðý kararlar sayesinde Osmanlý Devleti'ne pek çok fayda saðladý. Sokullu, özellikle Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra tahta geçen II. Selim ve III. Murat'a çok büyük destek oldu. Ýki padiþah da Sokullu'nun yanlarýnda olmasýndan dolayý, çok büyük bir güven içerisinde devletin baþýnda bulundu. Sadrazamlýðýndan sonra da ülkeye katkýlarý devam eden Sokullu Mehmet Paþa, en çok istediði þey -þehit olmak- için dua ettiði günün sabahýnda, daha önce yardým ettiði aklýný yitirmiþ biri tarafýndan, þehit edildi. Sokullu Mehmet Paþa Ömer Salih Yücelsin 44 BASEL : 2 KOBÝ : 0 MI KOBÝ'ler maça 2 : 0 maðlup mu baþlýyor ? [email protected] M E S L E K Ý YA Z I 1970'li yýllarýn baþýnda yaþanan krizlerden bankalarýn olumsuz etkilenmesi neticesinde düzenleyici bir otoriteye ihtiyaç duyulmuþtur. Böylece 1974'te Ýsviçre'deki Uluslararasý Takas Bankasý (BIS) bünyesinde bu ihtiyacý karþýlamaya yönelik bir komite oluþturuldu. Geliþmiþ ülkelerin merkez bankalarý ve bankacýlýk denetim otoritelerinin yetkililerinin katýlýmýyla oluþan bu komite (BCBS ), BIS'in bulunduðu yer olan "Basel" kasabasýnýn adýyla anýlmaktadýr. Basel Komitesi, bankacýlýk konusunda yaptýðý çalýþmalarla sektörün ulusal ve uluslararasý standartlara kavuþarak yapýsýný güçlendirmeyi amaçlamýþtýr. 1988'de yayýnladýðý "Sermaye Yeterliliði Uzlaþýsý" genel kabul görmüþ ve yüzün üzerinde ülkede esas kabul edilmiþtir. Türkiye'de 1989 yýlýnda aldýðý bir kararla 3 yýllýk kademeli bir geçiþ süreciyle bu uzlaþýyý uygulamýþtýr. Finansal piyasalardaki hýzlý geliþmeler neticesinde komite, Basel Uzlaþýsý olarak adlandýrýlan bu düzenlemede çeþitli iyileþtirmeler yapmýþtýr. Fakat gerek bankacýlýk enstrümanlardaki hýzlý deðiþim ve artan riskler, gerekse uzlaþýnýn bazý temel eksiklik ve zayýflýklarý neticesinde yeni bir uzlaþý hazýrlýðýna baþlanmýþtýr. 1999 yýlýnda baþlayan hazýrlýk süreci ve uzun istiþareler sonucunda 2004 yýlýnda Basel II olarak adlandýrýlan yeni uzlaþý yayýnlanmýþtýr. Basel II'de etkin risk yönetim sistemleri teþvik edilerek bankalarýn risklerine daha duyarlý olmasý, daha gerçekçi sermaye yükümlülüðü hesaplamalarý / deðerlendirmeleri ve kamuya açýklama prensipleri getirilerek finansal istikrarýn artýrýlmasý amaçlanmaktadýr. Böylece baþta bankacýlýk kesimi olmak üzere birçok kesimi etkileyecek kapsamlý ve teknik bir yapý ortaya çýkmýþtýr. Pekçok ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip KOBÝ'ler de bu kesimlerden biridir. Peki bankacýlýk sektörü için hazýrlanan bir düzenleme KOBÝ'leri nasýl etkileyecektir? Bu soruya cevap aranýrken KOBÝ'lerin Basel II ile daha zor kredi bulacaklarý, teminatlarýnýn geçersiz olacaðý ve rating notu almalarý gerekeceði þeklinde bir kanaat oluþmuþtur. KOBÝ'lerin genel durumuna bakýldýðýnda aslýnda bankalara ulaþmada yetersiz olduklarý gözükmektedir. TÜÝK' in 2002 yýlýnda yaptýðý Genel Sanayi ve Ýþyerleri Sayýmý'na göre KOBÝ tanýmýna girebilecek iþletmelerin oraný 45 %99,89'dur. Abartýlý gibi gözükse de bu oran dünyanýn birçok ülkesinde %97'nin üzerindedir. Ayrýca KOBÝ'ler toplam istihdama %50 katký saðlamakta üretimin de %40'ýný gerçekleþtirmektedir. Bu veriler de KOBÝ'lerin ekonomideki önemini göstermektedir. Ülke ekonomisinde bu derece etkili olan KOBÝ'lerin finansal sistemden yararlanma oranlarý ise düþüktür. BDDK' nýn Sayýsal Etki Çalýþmasý bankalarýn KOBÝ kredilerinin (nakdi / gayrinakdi) oranýnýn %18 olduðunu göstermektedir. Bir önceki çalýþmada yaklaþýk %9 olan oranýn artmasý ise dikkat çekicidir. altýnda olacak þekilde tutarak perakende KOBÝ kapsamýna dahil olabilir. Ülkemizde yaygýn olarak kullanýlan teminat türleri müþteri çek-senedi (MÇS), kefalet ve ipoteklerdir. Basel II ile birlikte bu teminatlarýn bankalarca kabul edilmeyeceði dile getirilmektedir. Fakat mevcut sermaye yeterliliði hesaplarýnda MÇS ve kefalet zaten kullanýlmamaktadýr. Bu durumda teminatsýz kabul edilen bu krediler (%100 Risk aðýrlýðý) Basel II ile KOBÝ kredisi (%75 risk aðýrlýðý) olarak bankaya sermaye avantajý saðlayacaktýr. Sadece, ipotek karþýlýðý kredilerin mevcut %50'lik risk aðýrlýðý KOBÝ kredilerinde %75'e çýkacaktýr. Bu da bize bankalarýn bu teminatlarý almayý sürdüreceklerini iþaret etmektedir. Risk azaltýmýnda ve sermaye yeterliliðinde kullanabilecekleri teminatlar içinse müþterilerini teþvik edeceklerdir. Genel olarak Basel II kriterlerinin KOBÝ 'leri olumlu etkileyeceði görülmektedir. KOBÝ 'lerin bu olumlu etkiyi daha da artýrmalarý da mümkündür. Zaman içerisinde alýnabilecek bazý önlemlerle KOBÝ 'ler kredi maliyetlerini düþürebilme imkanýna kavuþabilirler. Bunlar: Rating notlarý ise bankalarýn sermaye yeterliliði hesaplamasýnda ileri ölçüm tekniklerini uygulamasýyla kullanýlacaktýr. Bu uygulama hazýrlýklardaki gecikmeler nedeniyle 2009 yýlýna ertelenmiþtir. AB uygulamalarýndaki gecikmeler de gözönüne alýndýðýnda bankalarýn rating notlarýný kullanmasýnýn daha da gecikebileceði görülmektedir. Ayrýca ülkemizde derecelendirme kuruluþlarýnýn henüz yeterli etkinliðe ulaþamamasý da uygulamanýn gecikeceði tezini desteklemektedir. Uygulamaya geçildiðinde kurumsal nitelikteki KOBÝ'lerin %100 olan risk aðýrlýðý rating notlarýnýn yüksekliði derecesinde azalabilecektir. Banka yüksek notlu KOBÝ 'ye verdiði kredi için daha düþük sermaye yüküne katlanacaktýr. Bunu da KOBÝ 'ye kredi maliyetlerini düþürerek yansýtabilecektir. Fakat KOBÝ yüksek not alamýyor ya da rating maliyetlerine katlanamýyorsa... Bu durumda kullandýðý kredilerini her bir bankada 1 Milyon Euro' nun QIS-TR2 Çalýþmasý sonuçlarýndan en önemlisi ise perakende KOBÝ kredilerinin bankalarýn sermaye yükümlülüðünü olumlu etkilemesidir. Derece notu olmayan kurumsal KOBÝlerin menfi etkisine raðmen KOBÝ kredileri bankalarýn sermaye yükünü olumlu etkilemiþtir. Basel II ye geçiþ sürecinde bankalarýn KOBÝ kredileri pazarlamasýna yoðunlaþmasý da bunu desteklemektedir. Basel II'de belirlenen kriterlere göre teminat yapýlarýný deðiþtirmek, Kayýt dýþý iþlemlerini kayýt içine almak, Sermaye yapýlarýný güçlendirmek, Güvenilir ve þeffaf mali tablolar hazýrlamak, Esas faaliyet konularýna yoðunlaþmak, Teknoloji altyapýsýný ve insan kaynaklarýný güçlendirmek, Yönetimde kurumsallaþma çalýþmalarýna baþlamak, Nakit akýþlarýný dikkatle planlamak, Ölçülü ve makul riskler almak, Yukarýda anlatýlanlar KOBÝ'lere zor gelse de aslýnda çaðýn gereklerine ayak uydurmada olmazsa olmaz þartlardýr. Bu tedbirler finansman maliyetlerini azaltmanýn yanýsýra KOBÝlerin yapýlarýný ve rekabet kabiliyetlerini kuvvetlendirecektir. Böylece KOBÝlerin vizyonlarýný geniþletmesi ve küresel rekabete katýlarak ölçeklerini büyütmeleri de mümkün olacaktýr. Zaten yatýrým ve ihracat paylarý düþük olan KOBÝ'lerin ileriki dönemlerde finansal ihtiyaçlarýnýn artacaðý da kesindir. Bu nedenle KOBÝ'lerin Basel II ve bankalar hakkýndaki önyargýlarýndan kurtulmalarý gerekmektedir. Konuyla ilgili bilgilerini artýrmalarý içinse bankalarýyla iletiþime geçmeleri yeterli olacaktýr. KOBÝ'ler toplam istihdama %50 katký saðlamakta üretimin de %40'ýný gerçekleþtirmektedir. Bu veriler de KOBÝ'lerin ekonomideki önemini göstermektedir. Ülke ekonomisinde bu derece etkili olan KOBÝ'lerin finansal sistemden yararlanma oranlarý ise düþüktür. 46 Cihan Dað Doðunun Parlayan Yýldýzý Türkiye Finans Van Þubesi Kaliteli, dinamik ve güleryüzlü hizmet anlayýþýyla Türkiye'nin en hýzlý büyüyen katýlým bankasý konumunda olan Türkiye Finans'ýn baþarýsýnýn ipuçlarýný Van Þubesi'nde aradýk. D Doðu'nun göl kýyýsýndaki tahtý Van'ýn tarihi çok eskilere dayanýyor. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye'deki ilk duraðý olan kentin tarihi M.Ö. 4 binli yýllara dek uzanýyor. Bu tarihi kenti diðer Doðu illerinden ayýran en önemli unsur hiç kuþkusuz Van Gölü. Zira iklim, göl nedeniyle diðer doðu þehirlerine göre daha yumuþak ve bu nedenle bölge de önemli bir ticaret merkezi. Bölgedeki tarihi zenginliklerin restore edilmesiyle þehir, Doðu'da turizmin baþkenti olmaya da aday. Þ U B E TA N I T I M I [email protected] Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ Van'da en önemli geçim kaynaðýný tarýmcýlýk, aðýrlýklý olarak da hayvancýlýk oluþturuyor. Kent, Türkiye'nin et ihtiyacýnýn önemli bir bölümünü karþýlýyor. Sanayi, gýda ve dokuma sektörlerinin öne çýktýðý Van'da, et ürünleri iþleyen orta ölçekli tesisler bulunuyor. Van'ýn ticarette sahip olduðu pay da oldukça yüksek. Bunda en büyük etken þehrin sýnýra yakýnlýðý ve sýnýrlarý içerisindeki Van Gölü. Zira Ýran'dan ya da kuzeyden gelen mallarýn bölgeye daðýtýlmasýnda Van Gölü büyük ulaþým kolaylýðý saðlýyor. Van'da bir diðer dikkat çekici geliþme ise saðlýk sektöründeki büyüme. Sadece il merkezinde iki devlet bir de üniversite araþtýrma hastanesi olmak üzere büyüklü küçüklü çok sayýda özel hastane birbiri ardýna açýlýyor. Van'da turizm geliþiyor. Van'da ticaret artýyor. Van'ýn ekonomisi büyüyor. Kýsaca "Serhad Þehri Van" Doðu'nun baþkenti olma yolunda hýzla ilerliyor. Biz de Van'ýn bu baþarýsýnýn sýrlarýný, kurulduðu günden bu yana "yerel kaynak, yerel kalkýnma" anlayýþýný benimseyen Türkiye Finans Van Þubesi'nde aradýk. Leasing denince ilk akla gelen banka: Türkiye Finans Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nýn kuruluþ aþamasýnda yönetmen olarak görev yapan ve þu anda Türkiye Finans Van Þube Müdürü olarak görevini devam ettiren Kadir Keleþ on yýlý aþkýn bir süredir bankacýlýk yapýyor. Kendi deyimiyle mesleðine büyük bir baðlýlýk içinde. Çünkü o, insanlarý seviyor. Ýlk ve orta öðrenimini Van'da yapan Keleþ, üniversite eðitimini Anadolu Üniversitesi'nde tamamladý. Çeþitli bankalarda görev yaptýktan sonra, o zamanki adýyla Family Finans Van Þubesi'nin kuruluþunda önemli katkýlarý oldu. Keleþ 2007 yýlýnýn Temmuz ayýndan beri Türkiye Finans Van Þubesi'nin baþýnda bulunuyor. Kentin ekonomik hacminin artmasýnda büyük katkýlarý olan þube, 14 çalýþanýyla, Van'da ilk 3 banka þubesi arasýnda bulunuyor. Tecrübeli þube müdürü, aðýrlýklý olarak gayri nakdi çalýþtýklarýný ve kâr payý dýþý gelirlerin yanýnda bu özellikleriyle Türkiye Finans'ýn diðer þubeleri arasýnda da önde yer aldýklarýný söylüyor. Keleþ'e göre bunun nedeni inþaat taahhüt firmalarýyla çalýþmalarý Bölgede leasing denilince akla gelen ilk banka olan Türkiye Finans Van Þubesi'nin müþteri profilinde saðlýk, inþaat taahhüt ve kömür sektörü öne çýkýyor. Baþarýnýn sýrrý insanlarý tanýmak Bölgede en az çek yazdýrma oranýna sahip þubenin bu baþarýsýndaki nedeni sorduðumuzda, müdür Kadir Keleþ bize þu yanýtý veriyor: "Her þeyden önce müþterilerimizi iyi tanýyoruz. Çalýþanlarýmýz onlarla iyi iliþkiler içinde. Öyle ki, iþleri olmasa bile boþ vakitlerinde yanýmýza uðrar çayýmýzý içerler hem de iþle ilgili fikirlerimizi alýrlar. Bu da karþýlýklý olarak birbirimizi tanýmamýzý saðlýyor. Ayrýca þubelere kredi yetkisi verilmesi baþarýmýzýn artmasýnda bir diðer etken. Ýþlemlerde hýzýn artmasý bir yana bize güvenildiðini bilmek hem kendimize güvenimizi artýrdý hem de motivasyonumuzu yukarýlara çekti." "Bir lider olarak, yoðun bir çalýþma temposu içindeki çalýþanlarýn motivasyonunu nasýl saðlýyorsunuz?" diye sorduðumuzda baþarýlý þube müdürü hiç düþünmeden þu sýrrý veriyor: Birbirilerini tanýmak ve mesleði sevmek. Bir yönetici olarak öncelikle insanlarla iletiþimde olmayý seviyorum. Çalýþma arkadaþlarýmýzla sýk sýk bir araya geliyoruz. Yaz mevsiminde her ay piknik düzenliyoruz. Kýþýn ise bir çalýþma arkadaþýmýzýn evinde ailece toplanýyoruz. Böylece birbirimizi daha iyi tanýyoruz. Müþteri ya da ekip arkadaþýnýz fark etmez; baþarýya giden yolda karþýnýzdaki insaný tanýmak ve anlamak çok önemli." diye de ekliyor Kadir Keleþ. Baþarmak elimizde Hiç kuþkusuz, bir mesleði sevmek ve çok çalýþmak baþarýnýn 2 altýn kuralý. Mutlu bir aile yaþamý ise, baþarý için olmazsa olmazlardan... 3 erkek çocuk babasý olan baþarýlý Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'in ailesi ve mesleðinden sonra en büyük tutkusu doða. Keleþ, bu tutkusunu þöyle anlatýyor: "Doðanýn içinde huzur buluyorum ve senede bir hafta mý mutlaka doðayla hele de ormanla iç içe bir yerde ailemle birlikte geçiriyorum. Fotoðrafçýlýk ise keyif aldýðým bir diðer hobim. Çoðu zaman çocuklarýmla beraber fotoðraf makinesini alýyoruz ve hoþumuza giden bir yer gördüðümüz zaman oralarýn fotoðraflarýný çekiyoruz." Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'e son sözünü sorduðumuzda kýsa bir yanýt veriyor: "Hedefimiz Van'da bir numara olmak. Biliyoruz ki baþarmak elimizde." zaman, makine almak için önceliðimiz leasing imkânlarýndan yararlanmak oluyordu. Zaten diðer bankacýlýk iþlemlerini de burada yaptýðýmýz için bu iþe giriþmeden önce bankamýza geldik ve konuþtuk: Ne yapabiliriz, nereye kadar iþi ilerletebiliriz? Zira karþýmýzda büyük rakipler mevcuttu. Türkiye Finans önümüzü görmek adýna bizlere önemli katkýlar saðladý. Diðer tüm bankacýlýk iþlemlerinizi de Türkiye Finans'ta gerçekleþtirdiðinizi söylediniz? Peki, neden Türkiye Finans? Türkiye Finans'tan bir müþteri: Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden anlýyor. Sizi tanýyabilir miyiz? Ýsmim Yavuz Karaman.1969'da Van'ýn Baþkale ilçesinde doðdum. Ýlk ve orta öðrenimimi tamamladýktan sonra ticarete atýldým. Ýlerleyen süreçte iþlerimizi daha da geliþtirdik. Son olarak kâðýt sektörüne adým attýk. Türkiye Finans'ýn bu süreçte nasýl bir katkýsý oldu? Yýllardan bu yana Türkiye Finans ile çalýþýyoruz. Yeni bir iþe gireceðimiz Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden anlýyor. Biz yýllardýr resmi bankalarýn resmiyetlerinden bir türlü sýyrýlamadýk. Oysa buraya geldiðimiz zaman hissettiðimiz ilgi ve sevecenlik, bizi Türkiye Finans'a daha çok yaklaþtýrýyor. Birleþmenin ardýndan kadroda artýþ olmasý ve teknolojiye olan yatýrýmla beraber bankadaki yoðunluk da azaldý. Ýhtiyacýmýz olan tüm bankacýlýk hizmetlerini burada fazlasýyla gerçekleþtirebiliyoruz. Ayrýca Türkiye'nin her yerinde þubeleri mevcut. Ýþlemlerimizi büyük bir hýzla gerçekleþtirdiðimiz için þehir dýþýndaki müþterilerimize de özellikle "Türkiye Finans'ý tercih edin." diyoruz. Nesrin Akkaþ Nesrin Akkaþ Foto : Barýþ Aþýk Kýþ Mevsimi, Hastalýk Mevsimi Uzm. Dr. Ali Akben Kýþ deyince aklýnýza sadece soðuk algýnlýðýyla ilgili rahatsýzlýklar geliyorsa yanýlýyorsunuz. Kýþ aylarýnda ortaya çýkan kilo problemleri, depresyon, mide ve baðýrsak rahatsýzlýklarý için de dikkatli olmanýz gerekiyor. Uzm. Dr. Ali Akben de uyarýyor, Kýþ mevsimi, hastalýk mevsimi. M Hastalýklar mevsimden mevsime, farklýlýk gösteriyor mu? [email protected] GÜNCEL evsim deðiþiklikleri sýrasýnda pek çoðumuz hastalýða yenik düþüyor ve daha kýþýn baþýnda vücut direncimizi kaybediyoruz. Peki, kaybettiðimiz bu direnci yeniden kazanmak için neler yapmalýyýz? Kýþ aylarýnda soðuk algýnlýðýnýn yaný sýra bizi bekleyen tehlikeler neler? Bu sorularýmýzý ve daha fazlasýný Uz. Dr. Ali Akben'e sorduk. Dr. Akben, direncimizi kuvvetlendirmekteki en önemli faktörün güne kahvaltýyla baþlamak olduðunun altýný çiziyor ve ekliyor: "Olumlu bir kimlik tercihi ile hayata pozitif bakmak zinde ve dinç kalmanýn en önemli noktasýdýr." Hastalýklar mevsimden mevsime farklýlýk gösterir. Kiþilerdeki davranýþlar da böyledir. Öncelikle çevreyle insan organizmasý birebir baðlantý içerisindedir. Bu nedenle dýþ ortamdaki her þeyden etkilenir. Sadece mevsimden deðil; atmosferdeki deðiþikliklerden tutun da, dýþ ortamda rafine edilmiþ bir kimyasal ürünün bile zararýný görebiliyoruz. Kýþ aylarýnda malumunuzca güneþin atmosferdeki duruþ süresi kýsalýyor, bulutlar nedeniyle bizimle irtibatý kesiliyor ve daha karanlýk ortamlarda yaþamaya baþlýyoruz. Bu da hem mizaçla hem de sinir sistemiyle ilgili deðiþikliklerin önünü açýyor. Birtakým hastalýklara karþý bünyemizin direnci zayýflýyor ve virüslere karþý daha açýk hale gelmemize vesile oluyor. Bir de tabiî ki kýþ mevsimiyle birlikte kapalý alanlarda daha çok bulunmamýz sebebiyle de kýþ hastalýklarý olarak bildiðimiz; soðuk algýnlýðý, grip, nezle gibi rahatsýzlýklara yakalanma olasýlýðýmýz daha da artýyor. Çünkü kapalý ortamlar nefes yoluyla bulaþan hastalýklar için en uygun ortamlardýr. Kýþ aylarýnda bizi bekleyen hastalýklar neler? Kýþ aylarýnda güneþle irtibatýmýzýn kesilmesinden doðan o kasvet beynimizdeki mutluluk hormonu üretimiyle ilgili bazý problemlerin önünü açma noktasýnda bir zemin hazýrlýyor. Bu da depresyon gibi, melankoli gibi, sýkýntý gibi birtakým sinirsel ve psikolojik hastalýklara da yatkýn hale gelmemize vesile oluyor. Tabi bunun dýþýnda da soðukla birlikte romatizmal hastalýklarýn, beslenmedeki deðiþimlerden dolayý da mide ve baðýrsak sistemindeki rahatsýzlýklarýn da biraz arttýðýný biliyoruz. Yaz aylarýndaki sebze ve meyve aðýrlýklý bir beslenmeden sonra kýþ aylarýnda bakliyat benzeri beslenme türlerine yönelmemizden dolayý mide baðýrsak sistemimizin çalýþma düzeni deðiþtiðinden kabýzlýk, kolit, ülser gibi birtakým hastalýklara da daha açýk hale gelebiliyoruz. Ama þunun da altýný çizmek gerekir. Her þey dirençle ilgili. Vücut direncimiz hastalýklarla mücadelemizde bizim silahýmýz, zýrhýmýz. Peki vücut direncimizi kuvvetlendirmek için neler yapmalýyýz? Önemli olan soru bu: Nasýl korunacaðýz? Birincisi kýþ mevsiminde mevsime uygun giyinmemiz gerekiyor. Mevsimin, herhangi bir zamanda bize yapacaðý bir sürprize karþý hazýrlýklý olmalýyýz. Birkaç kat alttan pamuklu giysilerle ya da yünlü giysilerle desteklenirsek soðuða karþý kendimizi korumuþ oluruz. Ýkincisi, beslenme ve bu da çok önemli Çünkü aldýðýnýz gýdalarla, enerjilerle vücudumuzu zinde tutma noktasýnda þans elde ediyoruz. Kýþ aylarýnda beslenmemize ayrýca özen göstermemiz gerekiyor. Peki, bu geçiþ dönemlerinde insanlarýn hastalýklara karþý daha duyarlý olmasýnýn nedeni nedir? Bunun bir sürü nedeni var aslýnda. Öncelikle mevsim deðiþiklikleriyle bünyemizde üretmiþ olduðumuz hem hormon hem elektrot hem de hücrelerimiz açýsýndan bazý farklýlaþmalara uðruyoruz. Mesela baharla birlikte yenileniyoruz Kýþ mevsiminde bahara göre daha yavaþ yenileniyoruz. Özellikle kýþ mevsiminde mutluluk hormonu daha az 50 Kýþ aylarýnda hem beslenme ile ilgili hatalar hem de onlarý yakma ile ilgili sorunlar gündeme geliyor. GÜNCEL üretiliyor. Onun dýþýnda pasif olmaktan, kapalý ortamda bulunmaktan kaynaklanan stres hormonlarý bu aylarda daha fazla salgýlanýyor. Bu tür hormon deðiþiklikleri, atmosferde ki hava deðiþiklikleri, dýþ ortamýmýzdaki iyon deðiþikliði, nem deðiþikliði vs Bunlarýn hepsi bizim hastalýklara karþý daha açýk hale gelmemize neden oluyor ve mevsimsel deðiþime ayak uydurmakta zorlananlarýn da bu geçiþ dönemlerinde hastalandýðýný görüyoruz. Genellikle insanlar kýþýn daha çok kilo aldýklarýndan söz ederler. Bu doðru bir düþünce mi? Bu doðru bir þey. Kýþ aylarýnda yemeden kaynaklanan hastalýklar daha çok oluyor. Burada hem beslenme ile ilgili hatalar hem de onlarý yakma ile ilgili sorunlar gündeme geliyor. Sofrada ki zengin bir menüden salata, yoðurt, çorba, meyve ve sebze gibi hafif yiyeceklere yönelmek gerekiyor. Yalnýz bunu yaparken de dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü yemeyi birden kestiðinizde kilolarýnýz iki katý olarak geri dönüyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta yemeði fazla kaçýrdýðýmýz zaman bunun bedelini ödemektir. Fazla alýnacak kalorilerin yað olmasýna izin vermeden kaslarý harekete geçirerek kullanmalýyýz. Biraz tembelleþirsek kilo alýrýz. Birinci öncelik dengeli beslenme Bu aylarda aðýrlýk vermemiz gereken besinler nelerdir? Kahvaltý; enerji verme, bir gün önceden dinlenmiþ olan bünyenin birtakým açýklarýný kapatma ve güne iyi baþlama noktasýnda bizim koruyucumuz, zýrhýmýzdýr. Birinci önceliðimiz beslenme þeklimizin dengeli olmasýdýr. Dengeli beslenmede karbonhidrat, protein ve yað dengesi önemlidir. Bu denge yüzde 40 karbonhidrat, yüzde 30 protein, yüzde 30 yað þeklinde olur. Böyle bir dengenin pratikteki yansýmasý nedir? Saðlýðýna dikkat etmek isteyen bir insan öncelikle kahvaltýya önem vermeli. Yani kahvaltý; enerji verme, bir gün önceden dinlenmiþ olan bünyenin birtakým açýklarýný kapatma ve güne iyi baþlama noktasýnda bizim koruyucumuz, zýrhýmýzdýr. Kahvaltýyý zenginleþtirmenin de yollarýný aramakta fayda var. Yani, batý tipi atýþtýrma þeklinde ya da yolda bir þeyler yeme þeklinde olan kahvaltýlar kendimizi aldatmaktýr. Kahvaltý mümkünse aile ortamýnda ve mümkünse eðer yeþilliklerin, sebzelerin meyvelerin olduðu, çay ya da sütle, özellikle de siyah ekmekle desteklenmiþ þekilde yapýlmalýdýr. Kahvaltýyý peynirini, zeytinini bir miktar yoðurdunu, sütünü, yumurtasýný ihmal etmeyerek yaptýðýnýz zaman güne 1-0 önde baþlarsýnýz. Yani bünye hem eksiklerini tamamlamýþ oluyor hem de artý savunma gücüyle birtakým dýþ ortamdaki olumsuzluklara karþý olarak siper almýþ oluyor. Öðlen ve akþam yemeklerinde de denge bu þekilde olmalý. Akþam yemeðinde mümkün olduðu kadar sebze ve meyveye ya da yoðurt, çorba türü gýdalara kayarak, aðýr olmayan bir beslenmeyi tercih ettiðiniz zaman rahat uyuyabileceðiniz bir geceye de hazýrlanmýþ oluyorsunuz. Çünkü gece uykusu da hem kýþ döneminde hem de diðer dönemlerde saðlýklý olmamýz için gerekli bir gýda. Geriye kalan ise enerjik ve pozitif olmak. Beslenme konusunda bazý dengelerden bahsettiniz. Yazýn tükettiðimiz sebze-meyve sayýsý ile kýþýn tükettiklerimiz arasýnda farklýlýklar var. Kýþ için insanlara tavsiye edebileceðiniz sebze ve meyve ya da vitamin ihtiyacýmýzý karþýlamaya yönelik besinler neler acaba? Vitamin bizim mayamýzýn oluþmasýnda elzem olan bir þeydir. Bünyemizin saðlýklý çalýþmasý için, kan devri daiminin devam edebilmesi için, organlarýn birbiriyle uyum içinde olmasý için, beynimizin hafýzamýzýn güçlü olarak çalýþmasý için hem mineral hem de vitaminlerle beslenmemizi dengelemeliyiz. Vitaminleri sebzemeyvelerden elde ediyoruz. Yazýn ihtiyaç duyduðumuz meyve-sebzeler ile kýþýn ihtiyaç duyduðumuz meyve-sebzeler birbirinden farklý. Kýþ mevsiminde özellikle karnabahar, brokoli, lahana, þalgam, turp, elma, mandalina, portakal tüketilmesi gerekir. Bunlarýn her biri ayrý ayrý eczane niteliðinde. Mesela lahananýn üzerine, ismi lahana mucizesi olan bir kitap bile yazýlabilir. O kadar yararlý bir sebze ki yemeðini yiyemiyorsanýz suyunu içerek mide ve baðýrsak sisteminizi temizleyebiliyorsunuz. Yok onu da yapamam diyorsanýz kabuklarýný yumuþatarak aðrýyan bir yerinize sardýðýnýz zaman orada ki aðrýlarý alýp kiþiyi rahatlatan bir gýda. Brokoli en az lahana kadar faydalý bir sebze. Ýçindeki lifler ve minerallerle, özellikle C vitamini ve Omega yaðlarýný ihtiva etmesi nedeniyle þifalý bir gýdadýr. 52 Cihan Dað Ýnternet baðýmlýlýðý Ýlk bilgisayar, insanoðlunun hayatýný deðiþtiren en önemli icatlardan biri olarak gösteriliyor. Ancak bu sihirli kutu, gerçek iþlevine, internetin gündelik hayatýn içine girmesiyle kavuþtu. Öyle ki, insanoðlu ondan önceki alýþkanlýklarýný nasýl yerine getirdiðini bile hatýrlayamaz oldu. Hayat kolaylaþtý, yaþam hýzlandý ve görünmez að, kendine has alýþkanlýklar ve hatta kültür yarattý. Ý AÝLE [email protected] nternet artýk günümüzün en vazgeçilmez buluþlarýndan biri. Tarým ve sanayi devriminden sonra 3. büyük devrim olarak kabul edilen internet, durdurulamaz bir hýzla ilerliyor ve daha da ilerleyeceði öngörülüyor. Bunda en büyük etken, hiç kuþkusuz, internetin bireye þimdiye kadar tatmadýðý oranda bir özgürlük vaat etmesi. 'Internetworldstats' sitesinin verilerine göre bugün dünya genelinde her 5 kiþiden 1'i aktif internet kullanýcýsý. Türkiye'de de durum çok farklý deðil. 90'larýn sonunda bilgisayarlarýn ve internetin ucuzlamasýyla, ülkemizde de kullanýcý sayýsýnda bir patlama oldu. Türkiye'de 2000 yýlýnda internet kullanýcý sayýsý 2 milyonu geçmezken, bugün bu rakam 16 milyonu aþmýþ durumda. 'Siber dünya' sadece ekonomi, askeri, üretim ya da eðitim alanýnda insan hayatýný deðiþtirmedi. Vaat ettiði sýnýrsýz iletiþim özgürlüðü sayesinde, modern insanýn dünyayý algýlayýþýný da deðiþtirdi. Sohbet odalarý, oyunlar, arkadaþlýk siteleri, yeni ve farklý biçimlerdeki medya portallarý, sanal topluluklar Ýnternet artýk kendi dilini, sosyolojisini hatta kültürünü yaratmýþ durumda. Bunda hiç kuþkusuz, giderek sýnýrlarý kalkan dünyamýzdaki baþ döndürücü teknolojik geliþmeler de etkili. Mobil cihazlar sayesinde evde deðilken; bir kafede, otobüste uçakta ya da cep telefonunuzla yolda yürürken bile internete baðlanabilir, dünyanýn herhangi köþesindeki birine ya da bir bilgiye ulaþabilirsiniz. Artýk insanoðlu, bedensel, mekânsal ya da zamansal olarak bir yerde bulunmasa bile iþlerini, iliþkilerini yürütebiliyor. Bu da doðal olarak günlük hayatta yaþadýðýmýz birçok iliþki biçimini farklý boyutlara taþýyor. Sanal kimlikler, sanal yaþamlar Ýnternet ile birlikte hayatýmýza yeni kavramlar girmeye baþladý. Sanal mekânlar, sanal topluluklar, sanal gerçeklikler ya da sanal cemaatler Bu kavramlardan biri de sanal kimlikler. Yani takma ad olarak ifade edilen 'nick name'ler. Artýk insanlar 'nick name'leri sayesinde cinsiyetlerinden, yaþlarýndan, görünüþlerinden ve diðer tüm özelliklerinden baðýmsýzlaþabiliyor. Peki, bunun nedeni ne? Öncelikli neden, internet teknolojisinin insanlarýn 'diðer ben'lerini yaþayabilmesini kolaylaþtýrýyor olmasý. Bu sayede insanlar, modern dünyadan gelen tüm maskelerinden sýyrýlýp, sosyal bir baskýya maruz kalmadan, diðer benlerini ya da kimliklerini çok rahat bir kenara koyabiliyorlar. Sanal topluluklar sayesinde yeni dünyalara ait olduklarýný hissedebiliyorlar. Ýnternete has hastalýklar Günlük hayatýn içinde bu denli yoðun kullanýlan bilgisayar ve internet, kendine has hastalýk ve baðýmlýlýklarýn da ortaya çýkmasýna neden oldu: Ýnternet hastalýðý ya da internet baðýmlýlýðý Bireyin toplumdan yalýtýlmasý, yalnýzlýk hissi ve bunun sonucunda depresyona kadar giden süreç Ýnternetin baðýmlýlýða neden olup olmadýðý sorusu, bilimsel çevrelerde hâla bir tartýþma konusu olmayý sürdürse de; yapýlan araþtýrmalar, bilgisayar baþýnda çok zaman geçiren kiþilerin internetten uzaklaþtýrýldýklarýnda, baðýmlý insanlarda görülen etkilere benzer belirtileri gösterdiðini ortaya koymuþtur. Özellikle gençler, bu baðýmlýlýða daha yatkýn. Bunun nedeni ise, internetin bilinçli kullanýlmamasý. 53 Ýnternet, dünyada en fazla eðlence amaçlý kullanýlýyor. Sonra sýrasýyla haber takibi, iþ ve bilgi edinme geliyor. Türkiye'de de durum pek farklý deðil, özellikle 15-25 yaþ arasý kiþiler sanal dünyada sohbet etmek, oyun oynamak ya da e-postalarýný kontrol etmek için görünmez aðlarda gezintiye çýkýyor. Bilgisayar baþýnda sabahlamalar, giderek kopulan sosyal, iþ ya da okul yaþamý, giderek zayýflayan aile baðlarý ve yerine getirilemeyen sorumluluklar Aslýnda bu baðýmlýlýk tehlikesi sadece gençler için geçerli deðil, yetiþkinler de risk altýnda. Hatta istatistikler, evliliklerin bitme nedenleri arasýnda, eþlerden birinin bilgisayar baþýnda aþýrý zaman geçirmesinin de yer aldýðýný gösteriyor. Ýnternet baðýmlýlýðýndan korunma yollarý Ýnternet bir bilgi mabedi olmasýna karþýn, bilinçsiz kullanýmlarda baðýmlýlýða kadar gidebiliyor. Baþta Amerika, Ýngiltere ve Çin olmak üzere pek çok ülkede tedavi amaçlý merkezler birbiri ardýna açýlýyor. Türkiye'de de internet baðýmlýsý kiþilerin artmasýyla birlikte bu tür tedavi merkezleri kurulmaya baþladý. Peki, bu baðýmlýlýktan korunmanýn yollarý nelerdir? Uzmanlar diðer baðýmlýklarda olduðu gibi, bunda da, kiþinin öncelikle internette aþýrý vakit geçirdiðinin farkýnda olmasý ve bu durumun sosyal ve fiziksel yaþamýnda olumsuz etkilere neden olduðunu kabul etmesi gerektiðinin altýný çiziyorlar. Tedavide baþlýca kullanýlan yöntem ise, online olunan 10 soruda internet baðýmlýlýðý Uzmanlar diðer baðýmlýlýk türlerinde görülen temel 2 unsurun, internet için de geçerli olduðunu söylüyor. Yani internette geçirilen sürenin kontrol edilememesi ve uzak kalýnan sürenin ardýndan bilgisayar baþýna oturulduðunda, kiþinin rahatlamasý. Eðer aþaðýdaki sorularýn büyük bölümüne evet diyorsanýz, dikkatli olmanýn zamaný gelmiþ demektir. sabahladýðýnýz oluyor mu? 4- Ýnternette daha çok vakit geçirebilmek için sorumluklarýnýzý (iþ ya da okul) aksattýðýnýz oluyor mu? 5- Online olmadýðýnýz zaman huzursuzluk, kaygý ya da uyku bozukluklarý yaþýyor musunuz? 6- Ýnterneti kullandýðýnýzda rahatlýyor musunuz? 7- Ýnterneti daha az kullanmak gibi istek duyuyor, ama baþaramýyor musunuz? 8- Ýnternette iþiniz bittiði halde, yeni meþgaleler arýyor musunuz? 1- Her gün internete giriyor musunuz? 9- Ýnternet dýþý uðraþlara ilginiz azalýyor mu? 2- Ýnterneti kullaným süreniz her geçen gün artýyor mu? 10- Ýnternette geçirdiðiniz vakit nedeniyle sosyal iliþkilerinizde, özellikle yüz yüze görüþtüðünüz arkadaþlarýnýzýn sayýsýnda azalma oldu mu? 3- Geç vakitlere kadar bilgisayar baþýnda kaldýðýnýz, hatta zaman zaman bilgisayar baþýnda vakitleri kýsýtlamaya gitmek. Örneðin kiþi günde 16 saat bilgisayar baþýnda oturuyorsa; o sürenin kademe kademe makul bir süreye indirilmesi ve sosyal hayata dahil olacak alýþkanlýklar edinilmesi bu önerilenler arasýnda. Tedavide bir diðer aþama da kiþinin hayatýndaki, bu baðýmlýlýða neden olan psikolojik rahatsýzlýklarýn ya da stres nedenlerinin araþtýrýlmasý 54 DVD ARÞÝV ESARETÝN BEDELÝ - THE SHAWSHANK REDEMPTION Tür: Dram Oyuncular: Tim Robbins, Morgan Freeman, Bob Gunton, William Sadler, Clancy Brown, Gil Bellows Yönetmen: Frank Drabont Yapým: 1994, ABD, 142 dk. Bazý filmler vardýr ne kadar izlenirse izlensin seyircisine hep ayný tadý verir. Esaretin Bedeli de öyle filmlerden biri kuþkusuz. Zekice bir kurgu, Morgan Freeman ve Tim Robbins'in eþsiz oyunculuklarý ve yýllarca aklýnýzdan çýkmayacak diyaloglar... Stephen King'in romanýndan uyarlanan film baþarýlý bir bankacý olan Andy Dufresne'in Shawshank Hapishanesi'ne girmesiyle baþlar. Alýþýk olmadýðý bir ortamda yaþam savaþý veren bu "tuhaf ve inatçý" bankacý burada dostluðu, mücadeleyi, umudu öðrenir ve en önemlisi yaþar. Filmin sonunda ise seyirciyi þaþkýnlýk uyandýracak bir final beklemektedir. 1994 yýlýnda gösterildiði ülkelerde büyük ilgiyle karþýlanan ve 7 dalda Oscar'a aday gösterilen Esaretin Bedeli DVD arþivinizde yer almasý gereken baþyapýtlardan biri olacak. TANGO & CASH Tür: Aksiyon/Komedi Oyuncular: Sylvester Stallone, Kurt Russell, Jack Palance, Teri Hatcher Yönetmenler: Andrei Konchalovsky, Albert Magnoli Yapým: 1989, ABD, 98 dk. K Ü LT Ü R - S A N AT Aksiyon ve komedi filmlerinden hoþlanýyorsanýz Tango ve Cash hem size nostalji yaþatacak hem de keyifli dakikalar geçirmenizi saðlayacak bir film. Ray Tango (Sylvester Stallone) ve Gabe Cash (Kurt Russell) Los Angeles polis departmanýnda görevli iki gözüpek kanun adamýdýr. Birbiriyle de rekabet eden Cash ve Tango þehirde suç oranýn artmasýnda büyük pay sahibi olan Yves Perret'in (Jack Palance) iþlerini sürekli baltalamaktadýr. Acýmasýz suç baronu bir iftira ile iþlemedikleri bir cinayetten hapse girmesini saðlar iki kafadarýn. Þimdi onlar hem kendilerini aklamak hem de yaþamlarýný kurtarmak için mücadele edeceklerdir. FORREST GUMP Tür: Macera/Dram/Komedi Oyuncular: Tom Hanks, Robin Wright Penn, Gary Sinise, Mykelti Williamson Yönetmen: Robert Zemeckis Yapým : 1994, ABD, 142 dk Beyazlar içinde bir adam; yanýnda bir bavul; bir bankta oturmaktadýr. Ardýndan koþmaya baþlar... Zekâ seviyesi normalin altýnda olan bu genç adam o uzun koþunun içine neler neler sýðdýrmaz ki: Ýnancý, aþký, dürüstlüðü, sadakati, mertliði, zorluklarý ve mücadeleyi... Kýsacasý hayatý 1995 yýlýnda en iyi film ve en iyi oyuncu dâhil 6 dalda Oscar'a layýk görülen unutulmaz filmde Tom Hanks zihinsel engelli bir genci yani Forrest Gump'ý canlandýrýr. Ancak bu ateþten gömlek rolü öylesine iþler ki usta oyuncunun üzerine, peþ peþe ikinci Oscar'ý kazanmasý kaçýnýlmaz olur. 55 K Ý TA P Kobi Doktoru Büyük Patron Olmaya Giden Yol M. Rauf Ateþ Hayat Yayýnlarý Jeffrey J. Fox Nokta Yayýnlarý Giriþim, aile þirketleri, pazarlama, marka yönetimi, strateji, insan kaynaklarý ve yeni trendler Giriþimcilerin yanýtýný aradýðý hayati sorular, Türkiye'den ve dünyadan örnekler Bu kitap, yönetim konularýnda uzmanlaþmýþ bir iþ ve ekonomi gazetecisi tarafýndan hazýrlandý. Adý sizi yanýltmasýn. Teknik deyimler, teþhisler ve reçetelerle dolu bir kitap deðil. Onlarca soru, yüzlerce tanýklýk, çok sayýda yönetici ve iþ adamýnýn deðerlendirmesinden süzülen konulardan oluþuyor. Soru ve yanýtlarýn tamamý, Türk iþ dünyasýnýn yaþadýðý gerçekleri kapsýyor. Týpta "koruyucu" hekimlik diye bir kavram vardýr. Aslýnda Kobi Doktoru iþ dünyasý için tam anlamýyla bunu hedefliyor. Ýçeriðinde özel reçete ve mucizevi tedavi yöntemleri yok. Ancak, "hastalýðý" önceden görmenin yollarýný ortaya koyuyor. Yaþanan sorunlar, yükselen trendler, gözden kaçan gerçekler ve örneklerle, þirketlere bir anlamda uyarýda bulunuyor. "CEO Olmaya Giden Yol" ve "Küçük Ýþlerle Büyük Para Kazanmanýn Yollarý" adlý kitaplarý ile dünya çapýnda bestseller olan dünyanýn en saygýn pazarlama ve þirket kültürü uzmaný Jeffrey Fox'dan zirveye ulaþmanýz için önemli ipuçlarý Kendiniz ve þirketiniz için - Büyük Patronun Basit Baþarý Formülü - Þirketler Patronun Yaptýðýný Yapar - Müþteri Gerçek Patrondur - Çalýþanlara ya Çekidüzen Verin ya da Onlarý Süpürün - Sýradan Olmayýn, Yaratýcý Olun - Ýþe Yavaþ Alýn, Ýþten Çabuk Çýkarýn - Disiplini Kendiniz Saðlayýn - Daima Herkesi Dinleyin - Söylediklerinize Dikkat Edin - Asla Küçümsemeyin, Asla Hor Görmeyin - Arkadaþ Gibi Olun Fakat Arkadaþ Olmayýn MÜZÝK arþivden 1453 Sultanlar Aþkýna Beste, Düzenleme ve Keman Kompozisyonlarý: Can Atilla Yapým: Poem Müzik Öyle albümler vardýr ki her dinlediðinizde sizi þimdiki zamandan alýp yüzyýllar öncesine götürür ve güncelliðini hiç kaybetmez. Can Atilla'nýn Osmanlý üçlemesinin ikinci albümü '1453 Sultanlar Aþkýna' da bu tür albümlerden biri Osmanlý Devleti'nin en eþsiz fethi olan Ýstanbul'un alýnýþýný notalarla anlatan albümde, savaþýn soðuk yüzünden ziyade duygulu ve destansý öðeler kullanýlmýþ. 'Sultanlar Aþkýna', 'Yeni Hayat' ve '1453 Fetih' albümde öne çýkan eserler olarak göze çarpýyor. yenilerden METAMORFOZ Sanatçý: Tarkan Yapým: Hitt Müzik Megastar Tarkan uzun zaman sonra hayranlarýnýn karþýsýna farklý bir albümle çýktý: 'Metamorfoz' yani dönüþüm Geçmiþ albümlerde Nazan Öncel, Sezen Aksu gibi sanatçý dostlarýndan destek alan megastarýn sevenlerini neden dört yýl beklettiði ise albümü piyasaya çýkýnca anlaþýldý. Albümde yer alan 10 þarkýnýn söz ve müziðinde de Tarkan imzasý yer alýyor. Yeni albümünde imajýný da yenileyen ünlü sanatçý kýsacýk saçlarý ve takým elbisesiyle dikkat çekiyor. Metamorfoz'da müzik anlayýþýný deðiþtiren Tarkan'a en büyük destek ise yine Ozan Çolakoðlu'ndan geldi. Ýnsan Hayatýný Deðiþtiren Buluþlar Ýþte önem listesine göre ilk 10 buluþ: Ýnsan hayatýný kolaylaþtýran ilk 10 buluþ açýklandý. Ýlk sýrayý internet aldý. 3- Bilgisayar Teknoloji baþ döndürücü bir hýzla ilerliyor. Sadece geçtiðimiz yüzyýl içinde bile, bilim, insanlýðýn hayatýný kolaylaþtýracak binlerce yeni buluþa imza attý. Bundan 15-20 yýl önce hayali bile kurulamayan geliþmeler yaþandý ve görünen o ki, yaþanmaya da devam edecek. Teknolojinin geliþimiyle birlikte insanlýðý en çok etkileyen ve kullanýmýndan vazgeçilmeyecek ilk 10 buluþ açýklandý. En tepeye hiç kimseyi þaþýrtmayacak olan bir buluþ yerleþti: Ýnternet. 5- E-posta 1- Ýnternet 2- Cep telefonu 4- Fiber optik 6- Ticari GPS (Küresel Konuþlandýrma Sistemi) 7- Taþýnabilir Bilgisayarlar 8- Hafýza depolama disketleri 9- Tüketicilere yönelik dijital fotoðraf makineleri 10- Radyo frekanslý kimlik etiketleri Nanoteknoloji Kansere Umut Oldu T E K N O LO J Ý Ýnsanoðlunun özellikle son yüzyýlda en korktuðu hastalýklarýn baþýnda yer alan kanserle mücadelede nanoteknoloji dönemi baþlýyor. Bu sayede yan etkileri çok fazla olan, ancak bilinen en etkili yöntem olan kemoterapiye alternatif bulunmuþ oldu. Kanser yüzyýllardan bu yana insanlýðýn en büyük kâbusu... Bilim tedavide çok yol kat etmiþ olsa da, hala alýnacak çok yol var. Ancak dünyanýn en önemli araþtýrma enstitülerinden biri olan MIT'den yapýlan açýklama yeni tedavi yöntemleri konusunda umut oldu. Bilim adamlarý kanserle mücadelede kanser hücrelerini tedavi eden nano partikülleri kanserli hücrelere ulaþtýrmayý baþardý. Yeni yöntemle kan yoluyla tümörlü bölgeye ulaþan nano partiküller, yaydýklarý elektromanyetik alan sayesinde beraberinde taþýdýklarý tedavi edici ilacý, hastalýklý bölgeye býrakýyor. Radyo dalgalarý gibi 350 ve 400 kilohertz arasýnda gönderilen manyetik dalgalar vücuda zarar vermiyor ve nano partikülleri ýsýtýyor. Bu ýsý da nano parçalar ile taþýdýðý ilaç arasýndaki baðý eriterek ilacý ortaya çýkarýyor. Bu þekilde kanserli hücreler rezonans cihazlarý ile daha rahat görünür hale geliyor. Bu yöntem, kanserle mücadelede bilinen en etkili; ancak yan etkisi fazla olan kemoterapiye alternatif olarak gösteriliyor. Çocuklar Ýçin Temiz Ýnternet Ýnternet bir bilgi denizi olsa da, kötü niyetli bazý kiþilerin elinde kimi zaman tehlikeli bir silaha dönüþülebiliyor. Bundan etkilenenlerin baþýnda da çocuklar geliyor. Aile Koruma Þifresi ile aileler çocuklarýný bu tehlikelerden koruyabilecek. Peki, bu ücretsiz hizmet neyi içeriyor? TTNet'in ücretsiz sunduðu Aile Koruma Þifresinin kurulumu ve kullanýmý çok kolay. Bu þifreyle çocuklar ailelerin belirleyeceði sýnýrlar ve zaman içinde sakýncalý sitelere girmeden internetten faydalanabilecek. Temiz internet kampanyasý çerçevesinde aileler bazý sitelere filtreleme koyabiliyorlar. Böylece çocuklarýn sakýncalý kiþilerle iletiþime geçmesi ve zararlý sitelere giriþleri engellenebiliyor. Ebeveynler, çocuklarý zararlý sitelere eriþmeye çalýþtýðýnda, e-posta ile uyarýlýyor. Tamamý Türkçe olan programla, ayrýca sohbet içerikleri de takip edilebiliyor. Dünya'nýn En Güzel Doðuþu Ay'dan Dünya'nýn doðuþu ilk kez görüntülendi. Japon Uzay Ajansý JAXA'nýn geçtiðimiz Eylül ayýnda uzaya gönderdiði araca yerleþtirilen özel bir kamera sayesinde 'Mavi Küre'mizin doðuþu Ay'dan ilk kez bu denli yüksek çözünürlüklü bir þekilde görüntülenmiþ oldu. Gece vakti, hele de denize yakýn bir yerde, Ay'ýn muhteþem bir manzarasý vardýr. Bir de sarý bir top halinde denize batýyorsa izlenecek görüntünün büyüsüne ister istemez kapýlýr insan. Ancak Japon bilim adamlarý manzarayý tam tersine çevirdi ve Ay'ýn yörüngesine gönderdikleri Kaguya adlý uzay aracýyla, dünyanýn doðuþunu ilk kez görüntüledi. Uzay aracýndan gelen görüntülerde Dünya, týpký güneþin doðuþu gibi, an be an ufuktan göðe doðru yükseliyor. Ekim baþýnda Ay'ýn çekim alanýna giren uzay aracý Dünya'dan 100 kilometre uzaklýkta 1 yýl boyunca Ay'ýn detaylý haritalarýný görüntüleyecek. Ýsmini geleneksel bir Japon hikâyesindeki bir prensesten alan Kaguya, 1960'lý yýllardaki Apollo programlarýndan bu yana en önemli proje olarak gösteriliyor. ÜRÜNLERÝMÝZ Türkiye Finans kredi kartýndan size özel avantajlar! Her geçen gün müþterilerine sunduðu avantajlarý arttýran Türkiye Finans kredi kartýndan yeni bir hizmet daha. Türkiye çapýnda 30.000 üye iþyerinde taksit imkaný saðlayan Türkiye Finans kasým ayý itibariyle Marka Firma Taksit Fýrsatlarý kampanyasýný devreye aldý. Teknoloji, giyim, turizm, beyaz eþya gibi birçok farklý ürün grubunun yeraldýðý Türkiye'nin önde gelen markalarýnýn ürünlerini içeren taksit fýrsatlarý, Türkiye Finans kredi kartý kullanýcýlarýna yeni imkanlar sunuyor. 30.000 noktada ve onlarca markada taksit imkaný sunan kampanya 2008 yýlý içerisinde yüzden fazla markayý kapsayarak tüm Türkiye'de taksitli alýþveriþ olanaklarý saðlayacak þekilde yaygýnlaþacak. Farklý avantajlarý ve yeni kampanyalarý devreye alarak geliþmeye devam eden Türkiye Finans kredi kartý mutlaka cebinizde yeralmalý. Kart baþvurunuzu size en yakýn þubemize yapabilirsiniz. Türkiye Finans'tan MobilÞifre... Ýnternet bankacýlýðýnda güvenliði artýrmak için her geçen gün yeni projelere imza atan Türkiye Finans, bu doðrultuda MobilÞifre uygulamasýný hayata geçirdi. MobilÞifre, Ýnternet Bankacýlýðýnda müþteri bilgilerinin güvenliðini saðlamaya yönelik olarak geliþtirilmiþ, süreli ve tek kullanýmlýk þifre üreten ileri düzey güvenlik sistemidir. MobilÞifre, mevcut güvenlik yapýsýna ek olarak geliþtirilen ve cep telefonunuza gönderilen tek kullanýmlýk þifre ile en üst güvenlik seviyesinde internet bankacýlýðý kullanýmýnýzý saðlayan bir güvenlik uygulamasýdýr. SMS'le cep telefonunuza gönderilen altý haneli MobilÞifre tek kullanýmlýk ve sürelidir. Ýkinci bir kez daha siz ya da bir baþkasý tarafýndan kullanýlamaz Nasýl Kullanýlýr? Ýnternet Þubesi "güvenlik ayarlarým" modülü üzerinden MobilÞifre bölümüne girip "MobilÞifre kullanmak istiyorum" seçeneði iþaretlediðinizde uygulama devreye alýnýr. MobilÞifre hangi iþlemlerde kullanýlýr? MobilÞifre alýcý tanýmlama iþlemlerinde, daha önce transfer yapýlmamýþ bir hesaba para transferi yapýldýðýnda veya ödeme emri verildiðinde kullanýlýr. MobilÞifre, bankamýz sisteminde cep telefonu kayýtlý tüm müþterilerimiz tarafýndan ücretsiz olarak kullanýlabilir. Geleceðinize açýlan hesaplar Türkiye Finans'ta Müþterilerimizden gelen talepleri deðerlendiren bankamýz, katýlma hesaplarý konusunda bir yeniliðe imza attý. Ýnci, Zümrüt, Yakut ve Elmas Hesap olarak çeþitlendirilen hesaplardan size en uygun olanýný seçerek farklý vadelerde farklý tutarlarda kazancýnýzý artýrabilirsiniz. Bu hesaplar kâr paylaþýmý esaslý olup, aþaðýdaki tabloda gösterilen vade ve tutar aralýðýndaki limitler dahilinde açýlabilmektedir. Katýlma Hesap Limitleri 250-100.000 YTL 100.001-350.000 YTL 350.000-750.000 YTL 750.000-5.000.000 YTL 5.000.000 YTL+ 250-100.000 $ 100.000-350.000 $ 350.000-750.000 $ 750.000-5.000.000 $ 5.000.000 $+ 250-100.000 100.001-350.000 350.000-750.000 750.000-5.000.000 5.000.000+ 1 ay Ýnci Hesap Ýnci Hesap Zümrüt Hesap Yakut Hesap Elmas Hesap 3 ay Zümrüt Hesap Zümrüt Hesap Zümrüt Hesap Yakut Hesap Elmas Hesap 6 ay Zümrüt Hesap Zümrüt Hesap Yakut Hesap Yakut Hesap Elmas Hesap 1 yýl Zümrüt Hesap Yakut Hesap Elmas Hesap Elmas Hesap Elmas Hesap Vade TÜMSÝAD üyelerine özel kredi kartý... Ýþ dünyasýna yönelik sunduðu yeniliklerle dikkat çeken Türkiye Finans, Tüm Sanayici ve Ýþadamlarý Derneði (TÜMSÝAD) üyelerine özel, TÜMSÝAD Kredi Kartý kredi kartýný hizmete sundu. TÜMSÝAD üyelerinin talepleri doðrultusunda hazýrlanan bu kartla kullanýcýlar aþaðýdaki avantajlara sahip olacaklar: Türkiye genelindeki 30.000 üye iþyerinde harcamalarýnýzý 2-12 ay arasý vadelerle taksitlendirebilirsiniz. TÜMSÝAD Kredi Kartý ile üye iþyeri olsun olmasýn yapýlan tüm harcamalarýnýza özel KATPUAN kazanýrsýnýz. Kazanýlan KATPUAN'larý ekstre ödemelerinizde kullanabilirsiniz. TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel çok cazip fiyatlarla Medline Acil Saðlýk Paketi'ne sahip olabilirsiniz. TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel bireysel kredi liste fiyatlarýnda 0.10 puan indirimli kredi kullanabilirsiniz. TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel çek karnesi masraflarýnda %25, kiralýk kasa hizmeti ücretlerinde ise %50 indirim kampanyasýndan yararlanabilirsiniz. 60 From Paylasim A New Year A new year symbolizes a beginning for some; whereas an end for some In terms of steps taken, roads left behind and objectives reached, an evaluation has to be made at the end of each year, some lessons have to be taken, and new steps have to be taken accordingly. 2007 was pretty productive and successful in respect of Türkiye Finans: We received "Excellence Award" again for straight - through rates, we reached in international payment formatting. Then murabaha syndication obtained 2 times within a year stood out as a symbol of reliability of our bank in international markets. In the meantime, cooperations, established with big corporations such as ITO, made us much more powerful. Common credit card and Business Card projects were realized with institutions such as Memur-Sen and TÜMSÝAD. We made our branch number reach 137 by the end of 2007, in respect of which the number 175 was targeted for the end of 2008. We did not stay idle in terms of social and cultural areas as well. As in the previous year, we assumed sponsorships of cultural activities, organized by Istanbul Culture and Tourism Directorate in 2007-2008 season. We supported to afforestation campaign, conducted by ÇEKÜD, so as to increase forest areas of Turkey, and contribute to solutions of environmental problems, which are faced. We planted 2500 trees in total in 2 hectares field, located in Ýstanbul Samandýra Paþaköy, as Türkiye Finans employees. Expansion to world, establishment of closer economic relations with other countries are obligatory for all institutions. Türkiye Finans has made effort so as to be a world Standard bank and fulfill this necessity since the day it was established. We wish that 2008 will be a year, comprising continuation of increasing successes, and sharings Aydýn Gündoðdu TÜRKÝYE FÝNANS CONTINUES TO GROW WITH ITS NEW BRANCHES NEWS [email protected] Türkiye Finans, having the widest branch network among participation banks and which continues its endeavours for expansion of this network, opens up a new branch each day. Türkiye Finans, evaluating needs and demands coming from regions, conducts branch investments according to these evaluations. Türkiye Finans, which opened up new branches in six different neighbourhoods of Karadeniz Ereðli, Ankara Demetevler and Ýstanbul lastly, opened up its new branches in Turgutlu, Fatsa, Edirne and Çorlu in December. The number of branches of Türkiye Finans, having the the title "the participation bank having the widest service network", reached 136 with last openings. Türkiye Finans, attaching importance to studies for needs of increasing personel, added 505 new personel to its structure in 2007. Yunus Nacar General Director, stating that one of the primary fields attached importance by Türkiye Finans is branch investments, said: "We make crucial invetsments so as to ensure that the service concept of Türkiye Finans, adopting support to regional development by utilization of collected funds from a region in the same region as a policy, is provided to all Turkey. Within this scope, we evaluate regional needs and demands and open up new branches for service without losing any time". He also added: "We will be at eachpoint of Turkey soon and will present quality service concept to all our citizens". 61 NEWS PARTICIPATION BANKS WERE INTRODUCED TO ITO MEMBERS A meeting was held in ITO Head Office on the date of November 19 Monday so as to introduce Participation Banks, developing and growing fast in banking sector, to ITO members To the meeting, which was hosted by ITO (Istanbul Chamber of Commerce), Yunus Nacar, the General Director of Türkiye Finans, Dr. Adnan Büyükdeniz, the General Director of Albaraka Türk, and Prof. Dr. Kerem Alkin, member of Istanbul Commerce University attended as speakers. Yunus Nacar, making a comprehensive presentation as regards Participation Banking at the meeting, which was intensively attended by ÝTO members, said: "Participation Banks are fast growing power with 419 branches and 8860 employees all around Turkey. In the framework of this structure, participation banks, receiving 3.75 percent share from funds collected in banking sector; whereas 5.8 percent share from loans will continue to develop and and conduct much more important works in the upcoming period." Nacar, stating that they present the opportunity of utilization of reasonable middle and long term funds from abroad to companies through syndications, said that within the last one-year period, the highest return approximately were provided by Participation Banks, after Istanbul Stock Exchange (IMKB), and this amount was 15.6 percent in conventional banks. Whereas Dr. Adnan Büyükdeniz, emphasized that 400 billion dolar of capital, circulating in financial system in the world, is utilized in interestfree banking area; interest-free banking instruments are attached importance in the latest period in the world and importance of interestfree banking sector is increasingly realized in our country as well. Prof. Dr. Kerem Alkin, stating that Turkey makes progress towards being "a central country" from "a wing country" as a result of developments experienced in the last few years, and would be "a key country" in the event of right steps to be taken, Alkin expressing that economic products must be diversified, added that "non-ijara based sukuk" must be implemented without losing time and demanded that prospective laws in subject matters such as "asset profitability, income bond" entered into force. OUR SUPPORT TO THE CAMPAIGN, TITLED "TURKEY IS BEING AFFORESTED" Türkiye Finans employees, participated in "Turkey is being Afforested" campaign, which is conducted by the Society for Collaboration of Environmental and Cultural Institutions (ÇEKÜD), with 2.500 plants. Yunus Nacar, the General Director of Türkiye Finans said: "Our investments in environment will go on increasingly in the upcoming period". Türkiye Finans employees support afforestation campaign, conducted by ÇEKÜD so as to increase forest areas, decrease affects of global climate changes, and contribute to solution of environmental problems, which are faced. Türkiye Finans employees afforested the area in Ýstanbul Samandýra Paþaköy. Different kinds of 2.500 trees were planted in total in the name of each employee of the bank to the area, determined by ÇEKÜD. Over 300 people participated in afforestation campaign, primarily senior executive officers and employees of Türkiye Finans. Yunus Nacar, planting with bank employees, said: "As Türkiye Finans, we will increasingly go on with our investments on environment in the upcoming period as well. We aim at paying our debt by repaying what we took from nature to nature again and returning as many trees as we consumed to nature". Nacar added that they target performance of afforestation works regularly each year with employees of Türkiye Finans. T ürkiye Finans'ýn yeni basýn kampanyasý, Türkiye Finans Business Card için hazýrlandý. Business Card, þirketteki kiþisel harcamalarý ve iþ harcamalarýný ayýrmaya, kayýt altýna almaya ve masraflarda gözle görülür bir azalma saðlamaya yardýmcý olan, özel bir kart. Altýncý Duyu Reklam Ajansý tarafýndan hazýrlanan gazete ve dergi ilanlarý da Business Cardýn önemli özelliklerini anlatýyor. Þirket patronlarýný ve üst düzey yöneticileri hedefleyen kampanyada, Business Cardýn sunduðu avantajlarýn altý çiziliyor ve þirketler için "vazgeçilmez" bir unsur olduðu vurgulanýyor. Maliyetlerde önemli bir yer tutan þirket harcamalarý, belirli bir sistem içinde olmadýðý zaman sorun olmaya baþlýyor. Küçük gibi görünen harcamalar bile birleþerek, zamanla büyük maliyetlere dönüþebiliyor. Ýþte o zaman da Business Card, þirketlerin yardýmýna yetiþiyor. Kýsaca söylemek gerekirse, Business Card kampanyasýnýn mesajý çok net: Þirket harcamalarýný düzene sokar, iþleri pratikleþtirip hayatý kolaylaþtýrýr." Reklam Ajansý : Altýncý Duyu Reklamveren : Türkiye Finans Katýlým Bankasý Yapým Þirketi : DayLight Films Yönetmen : Bora Egemen Müzik : Attila Özdemiroðlu Türkiye Finans Kurumsal Kampanya Künyesi R E K L A M D Ü N YA S I Þirket içindeki harcamalarý kontrol altýna almak ister misiniz? Geleceðe açýlan bir hesabýnýz var mý? H epimizin geleceðe dair umutlarý ve hayalleri var... Peki onlarý gerçekleþtirmek için hazýrlýðýmýz var mý? Yoksa birilerinin ya da bir þeylerin, bize yarýnlarý düþünmemiz gerektiðini hatýrlatmasý mý gerekiyor? Ýþte Türkiye Finans'ýn yeni mevduat kampanyasý, bu sorularý soruyor. sonra çevremize sorduk ve cevap neredeyse hep aynýydý: "Çocuk sahibi olmak." Kendimizi düþünmesek, daha iyi ve güvenli bir gelecek için yatýrým yapmayý ertelesek de bir çocuðumuz olunca, her þey deðiþiyor. Biz de hazýrladýðýmýz kampanyada, oðlu olan bir adamýn hikayesi aracýlýðýyla yarýnlara, bugünden hazýr olmanýn önemini vurgulamak ve hesap açmanýn gerekliliðinin altýný çizmek istedik. Türkiye Finans'ýn Altýncý Duyu Reklam Ajansý tarafýndan, hazýrlanan mevduat kampanyasý ile ilgili olarak, ajans yetkilileri þunlarý söyledi: "Bugünün koþuþturmacasý içinde, yarýný düþünmek çok zor. Peki hayatýmýzda ne olursa, gelecekle ilgili "ciddi" düþünmeye baþlarýz? Bu soruyu önce kendimize, Filmde, baba olduðu için çok mutlu olan bir adam var. Ýþyerine gelip bu mutlu haberi arkadaþlarýyla paylaþýyor. Herkes onu tebrik ederken, iþyerinin emektarlarýndan biri, ona hayatýn gerçeklerini hatýrlatýyor: "Bezler, mamalar, sünnet, okul, kýyafet, kurslar, üniversite, evlilik..." Bebeðinin geleceði için hiçbir hazýrlýk yapmamýþ olan acemi babanýn gözü korkuyor ve soluðu Türkiye Finans'ta alýyor. Oðlunun yarýnlarýný güvence altýna almak, ona bir hesap açmak için..." Kampanyanýn radyo spotunda ve ilanlarýnda ise, yeni doðan bir bebeðe sesleniliyor ve esprili bir dille "geleceðe hazýr olmak için, bir banka hesabý açmanýn önemi" vurgulanýyor. Her zamanki gibi, reklam filminde ve radyo spotlarýnda duyulan müzik, Türkiye'nin en önemli müzisyenlerinden biri olan, Attila Özdemiroðlu'na ait. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 ADANA ADANA SEYHAN ADIYAMAN AFYON ANKARA ANKARA BALGAT ANKARA DEMETEVLER ANKARA ETLÝK ANKARA GÝMAT ANKARA KEÇÝÖREN ANKARA KIZILAY ANKARA OSTÝM ANKARA POLATLI ANKARA SÝNCAN ANKARA SÝTELER ANKARA ULUS ANTALYA ANTALYA ALANYA ANTALYA MANAVGAT BALIKESÝR BATMAN BOLU BURSA BURSA ÝNEGÖL BURSA NÝLÜFER BURSA ULUCAMÝ BURSA YILDIRIM ÇORUM DENÝZLÝ BAYRAMYERÝ DENÝZLÝ DÝYARBAKIR DÝYARBAKIR KAYAPINAR EDÝRNE ELAZIÐ ERZÝNCAN ERZURUM ESKÝÞEHÝR GAZÝANTEP GAZÝANTEP SUBURCU ISPARTA ÝSKENDERUN ÝSTANBUL AHL SERBEST BÖLGE ÝSTANBUL AKSARAY ÝSTANBUL ALTUNÝZADE ÝSTANBUL AVCILAR ÝSTANBUL BAÐCILAR ÝSTANBUL BAHÇELÝEVLER ÝSTANBUL BAYRAMPAÞA ÝSTANBUL BEÞYÜZEVLER ÝSTANBUL BEYLÝKDÜZÜ ÝSTANBUL CADDEBOSTAN ÝSTANBUL ÇAÐLAYAN ÝSTANBUL ÇAMLICA ÝSTANBUL ÇARÞI ÝSTANBUL DES ÝSTANBUL DUDULLU ÝSTANBUL EMÝNÖNÜ ÝSTANBUL ERENKÖY ÝSTANBUL ESENLER ÝSTANBUL FATÝH ÝSTANBUL FINDIKZADE ÝSTANBUL GAZÝOSMANPAÞA ÝSTANBUL GÜLTEPE ÝSTANBUL GÜNEÞLÝ ÝSTANBUL HADIMKÖY ÝSTANBUL ÝKÝTELLÝ ÝSTANBUL ÝSTOÇ ÝSTANBUL KADIKÖY ÝSTANBUL KARAKÖY Tel: (0 322) 359 55 35 Tel: (0 322) 363 07 11 Tel: (0 416) 213 34 34 Tel: (0 272) 213 06 07 Tel: (0 312) 430 50 50 Tel: (0 312) 284 87 07 Tel: (0 312) 335 04 76 Tel: (0 312) 322 04 06 Tel: (0 312) 397 22 77 Tel: (0 312) 356 00 70 Tel: (0 312) 417 44 40 Tel: (0 312) 385 68 23 Tel: (0 312) 621 11 33 Tel: (0 312) 276 77 47 Tel: (0 312) 348 10 90 Tel: (0 312) 309 27 41 Tel: (0 242) 244 53 57 Tel: (0 242) 512 90 06 Tel: (0 242) 743 23 94 Tel: (0 266) 244 12 55 Tel: (0 488) 214 15 06 Tel: (0 374) 217 61 31 Tel: (0 224) 221 33 00 Tel: (0 224) 711 90 80 Tel: (0 224) 443 43 00 Tel: (0 224) 223 48 40 Tel: (0 224) 361 52 22 Tel: (0 364) 225 31 82 Tel: (0 258) 265 06 03 Tel: (0 258) 241 67 00 Tel: (0 412) 229 00 03 Tel: (0 412) 252 24 54 Tel: (0 284) 214 92 40 Tel: (0 424) 236 43 74 Tel: (0 446) 223 39 39 Tel: (0 442) 213 50 10 Tel: (0 222) 230 02 98 Tel: (0 342) 215 35 31 Tel: (0 342) 231 20 10 Tel: (0 246) 233 00 21 Tel: (0 326) 613 16 15 Tel: (0 212) 465 04 47 Tel: (0 212) 518 83 84 Tel: (0 216) 651 87 90 Tel: (0 212) 593 34 44 Tel: (0 212) 462 92 28 Tel: (0 212) 555 28 20 Tel: (0 212) 612 24 20 Tel: (0 212) 479 71 66 Tel: (0 212) 876 68 00 Tel: (0 216) 355 70 07 Tel: (0 212) 291 55 25 Tel: (0 216) 461 00 06 Tel: (0 216) 316 85 85 Tel: (0 216) 420 38 00 Tel: (0 216) 540 70 70 Tel: (0 212) 514 01 54 Tel: (0 216) 478 54 02 Tel: (0 212) 568 10 80 Tel: (0 212) 631 04 90 Tel: (0 212) 491 20 40 Tel: (0 212) 614 40 46 Tel: (0 212) 280 20 42 Tel: (0 212) 602 03 30 Tel: (0 212) 886 22 82 Tel: (0 212) 671 21 00 Tel: (0 212) 659 58 00 Tel: (0 216) 414 56 76 Tel: (0 212) 297 09 09 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 ÝSTANBUL KARTAL ÝSTANBUL KAVACIK ÝSTANBUL KÜÇÜKBAKKALKÖY ÝSTANBUL LEVENT SANAYÝ ÝSTANBUL MALTEPE ÝSTANBUL MECÝDÝYEKÖY ÝSTANBUL MERKEZ ÝSTANBUL MERTER ÝSTANBUL OSMANAÐA ÝSTANBUL OSMANBEY ÝSTANBUL PENDÝK ÝSTANBUL PERPA ÝSTANBUL RAMÝ ÝSTANBUL SAHRAYICEDÝT ÝSTANBUL TUZLA SERBEST BÖLGE ÝSTANBUL SULTANBEYLÝ ÝSTANBUL SULTANHAMAM ÝSTANBUL ÞÝRÝNEVLER ÝSTANBUL TELSÝZ ÝSTANBUL TOPÇULAR ÝSTANBUL TOPHANE ÝSTANBUL TOPKAPI ÝSTANBUL TUZLA ÝSTANBUL ÜMRANÝYE ÝSTANBUL ÜSKÜDAR ÝSTANBUL YAVUZSELÝM ÝSTANBUL ZEYTÝNBURNU ÝZMÝR ÝZMÝR BORNOVA ÝZMÝR ÇÝÐLÝ ÝZMÝR KARABAÐLAR ÝZMÝT ÝZMÝT GEBZE ÝZMÝT SANAYÝ KAHRAMANMARAÞ KARAMAN KAYSERÝ KAYSERÝ OSB KAYSERÝ SANAYÝ KIRIKKALE KIRÞEHÝR KONYA ALAADDÝN KONYA SANAYÝ KONYA KONYA MEVLANA KÜTAHYA MALATYA MANÝSA MANÝSA TURGUTLU MERSÝN MERSÝN TARSUS NEVÞEHÝR ORDU ORDU FATSA OSMANÝYE RÝZE SAKARYA SAKARYA/ADAPAZARI ERENLER SAMSUN SÝVAS ÞANLIURFA SÝÝRT TEKÝRDAÐ ÇORLU TRABZON UÞAK VAN YALOVA ZONGULDAK KARADENÝZ EREÐLÝ Tel: (0 216) 387 21 51 Tel: (0 216) 680 38 60 Tel: (0 216) 469 74 80 Tel: (0 212) 278 58 34 Tel: (0 216) 442 80 05 Tel: (0 212) 356 03 15 Tel: (0 216) 452 86 43 Tel: (0 212) 637 26 09 Tel: (0 216) 348 28 19 Tel: (0 212)231 18 12 Tel: (0 216) 483 64 05 Tel: (0 212) 222 66 16 Tel: (0 212) 417 38 40 Tel: (0 216) 411 14 94 Tel: (0 216) 394 09 42 Tel: (0 216) 496 12 22 Tel: (0 212) 514 02 98 Tel: (0 212) 551 73 13 Tel: (0 212) 416 26 09 Tel: (0 212) 612 13 00 Tel: (0 212) 251 65 20 Tel: (0 212) 674 33 36 Tel: (0 216) 493 13 82 Tel: (0 216) 523 13 63 Tel: (0 216) 391 00 70 Tel: (0 212) 631 93 53 Tel: (0 212) 665 07 27 Tel: (0 232) 445 51 75 Tel: (0 232) 339 57 07 Tel: (0 232) 329 54 60 Tel: (0 232) 253 66 86 Tel: (0 262) 325 25 20 Tel: (0 262) 644 71 36 Tel: (0 262) 335 60 35 Tel: (0 344) 224 00 32 Tel: (0 338) 214 70 70 Tel: (0 352) 222 34 88 Tel: (0 352) 322 16 70 Tel: (0 352) 336 45 28 Tel: (0 318) 218 89 89 Tel: (0 386) 212 32 62 Tel: (0 332) 350 72 15 Tel: (0 332) 345 31 00 Tel: (0 332) 238 06 66 Tel: (0 332) 353 61 03 Tel: (0 274) 216 40 81 Tel: (0 422) 325 03 25 Tel: (0 236) 239 84 84 Tel: (0 236) 314 70 60 Tel: (0 324) 238 20 24 Tel: (0 324) 613 95 01 Tel: (0 384) 214 36 00 Tel: (0 452) 223 27 47 Tel: (0 452) 424 24 06 Tel: (0 328) 813 56 26 Tel: (0 464) 213 21 08 Tel: (0 264) 274 01 91 Tel: (0 264) 276 99 81 Tel: (0 362) 435 86 04 Tel: (0 346) 225 72 00 Tel: (0 414) 215 54 21 Tel: (0 484) 224 69 30 Tel: (0 282) 673 57 26 Tel: (0 462) 326 01 36 Tel: (0 276) 227 11 10 Tel: (0 432) 215 62 62 Tel: (0 226) 811 21 50 Tel: (0 372) 323 53 23
Benzer belgeler
Paylaşım Dergisi Sayı - 4
Paylaþým dergisinin bu sayýsýnda sinema sektörünün marka ismi Osman Sýnav'ý,
Türk futbol dünyasýnýn unutulmaz ismi, þimdilerde miniklerin "Mehmet Hoca"sý,
Mehmet Özdilek'i sayfalarýmýza konuk ettik...
sayı: 02 / ekim / 2007 Bienal, Yönetim Yoko Ono, Mezuniyet Liberya
yozlaþma, belirsizlik algýlamasýnýn gerçeklik anlayýþýný giderek geçersiz
kýlarken, bunun sanata yansýmasý,
býraktýðý izler, modernleþme
anlayýþýnýn ekonomik ve sosyal yaklaþým ve yöntemlerde büyük...