İ k İ testb İ rden
Transkript
İ k İ testb İ rden
TÜRKİYE’NİN İKİNCİ EL OTOMOBİL REHBERİ Her Ay 500 İkinci El Araç AĞUSTOS 2010 TOYOTA AVENSIS n e d r i b t İki tes FIAT BRAVO İLK SÜRÜŞ KLASİK DOD REHBER AUDI A1 VOLVO S60 55 Chevy Bel Air İkİncİ elİN püf noktaları EDİTÖRDEN F. Levent Gençağa DOD Marka Yönetimi Pazarlama Yöneticisi [email protected] Merhaba, Geçtiğimiz yıl global piyasalarda yaşanan ekonomik dalgalanmaların ardından, 2010 yılında birçok sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de önemli gelişmeler yaşanıyor. Bunu net göstergelerle ifade etmek mümkün; kısa bir süre önce Uluslararası Otomotiv Sanayicileri Birliği (OICA), 2010 yılı ilk 3 aylık dünya motorlu araç üretim verilerini açıkladı. Buna göre dünya genelinde 2010 yılının ilk 3 aylık döneminde toplam motorlu araç üretimi, 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 53,8 oranında artarak 18 milyon 645 bin adete yükselmiş durumda. Ülkemizde de bunun doğal bir yansımasıyla motorlu araç üretimi önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 80,4’lük önemli bir artış göstermiş. Arz ve talepte yaşanan bu önemli gelişmelerle, geçtiğimiz yıla göre ülkemiz otomotiv pazarında daha yüksek bir performans gözlemlemekteyiz. Arz ve buna bağlı olarak talepteki bu önemli gelişmelere karşın ülkemiz sıfır km pazarını değerlendirdiğimizde, özellikle son dönemde talep karşısında yetersiz kalan araç stokları nedeniyle ileri dönemlere yönelik satışların ağırlık kazandığını görüyoruz. Bu noktada ikinci el sektöründe Doğuş Oto Değerlendirme (DOD) olarak uzun yıllara dayanan deneyim ve birikimlerimizle sürekli belirttiğimiz bir husu- Erman YERDELEN Doğuş Grubu İletişim Yayıncılık ve Ticaret A.Ş.'yi temsilen Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Yönetim Yeri Doğuş Grubu İletişim Yayıncılık ve Tic. A.Ş. Eski Büyükdere Caddesi USO Center No: 61 34389 Maslak / İstanbul Tel: (212) 335 00 00 Genel Yayın Yönetmeni Alper Aköz (Sorumlu Müdür) Editör Levent Gençağa Görsel Yönetmen Kemal Toğanç Katkıda Bulunanlar Edmon Bekyan, Zeynep Yeşilipek, Mert Uyan, Sinem Eroğlu, Gökhan Aydaş Basım Yeri Promat Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Evren Mahallesi, Evren 1 Oto Sanayi Sitesi Yanı, Esenyurt İstanbul Tel: (0212) 690 63 63 "DOD'un fiyat ve görüntü değiştirme hakkı saklı olduğundan DOD bu konularda güncelleme yapabilir. Tipografik hatalardan DOD sorumlu değildir. Resim, fiyat ve bilgilerde yazım hatası olduğu takdirde ilgili Yetkili Satıcı'daki bilgi ve fiyatlar geçerli olacaktır. KDV ve diğer vergilerdeki değişiklikler ve gelebilecek yeni vergiler fiyatlara aynen yansıtılacaktır. Kredi ödeme seçenekleri, kredi başvurusu VDF tarafından onaylandığı takdirde geçerlilik kazanacaktır." BUSINESS dergisinin okurlarına ücretsiz hediyesidir. sun bir kez daha doğruluğu ortaya çıkıyor. İkinci el ve sıfır km otomotiv pazarı, birbiriyle doğrudan ilintili ve etkileşim içerisinde olan pazarlardır. Bu nedenle şu an sıfır km pazarında yaşanan arz sıkıntısı, doğal bir yansıması olarak ikinci elde de arz yönünde etkilerini göstermektedir. Sıfır km pazarında arzu etikleri aracı şu an için bulamayan araç sahipleri, mevcut araçlarının satışını bu nedenle ertelemekte, bununla birlikte sıfır km pazarında karşılanamayan araç talepleri de ikinci el pazarına yönelmektedir. Söz konusu bu iki gelişmenin ortak etkisi sonucunda, ikinci el alanında da arz yönünde bir sıkıntı oluşmaktadır. Bu durumun etkisiyle ekonominin değişmez bir kuralı olarak; arzı az ancak talebi yüksek olan ikinci el sektöründe fiyatlar genel seviyesinin şu günlerde yüksek olduğunu belirtebiliriz. Bununla birlikte içinde bulunduğumuz Ağustos ayının sonu itibariyle ikinci el piyasasında fiyatların yeniden normal akışına döneceğini öngörüyoruz. Bu noktada sıfır km pazarında yaşanan model yılı değişimlerini de gözönüne aldığımızda, ikinci el pazarında araç almak için Eylül ayının oldukça cazip bir dönem olacağı görülüyor. Geçmiş tecrübelerimiz ve markamızın güçlü veri tabanı da bu dönemsel gelişimi doğruluyor. Önümüzdeki sayı görüşmek dileğiyle, Saygılarımızla, DOD 10. YIL ÖZEL İKİNCİ EL REHBERİ ALTINCI BÖLÜMÜ DERGİNİZDE! İkinci el araç alıp satmaya karar verdiğimizde kafamızda oluşan soruların cevaplarını elinizdeki derginin orta sayfalarında yer verdiğimiz DOD İkinci El Rehberi'nde bulabileceksiniz. •İkinci elde kurumsal firmaların sağladığı kolaylıklar. •İkinci elde doğru fiyatı belirlemenin koşulları nelerdir? •Araç maliyeti ve üzerine eklenecek kâr nasıl belirlenir? •Araçlardaki küçük boya işlemleri fiyatı ne kadar etkiler? •Devir tescil işlemlerinde otomasyona geçilmesi neyi sağladı? Hepsi ve daha başka can alıcı detaylar... Her ay devam edecek olan bölümleri çıkartıp sakladığınızda yıl sonunda vereceğimiz kapağın içine yerleştirebileceksiniz. Böylece elinizde uzun süre saklayabileceğiniz DOD Özel İkinci El Rehberi'ne sahip olacaksınız. DOD Ö ZE LÜTFE L REHBERi. . 'N N SAK LAYIN i ! 3 Audi RS5 Coupe Türkiye’de A Pırellı’nin F1 lastikleri İzmit’te üretilecek Formula 1’in tek resmi lastik tedarikçisi olan Pirelli, F1 lastiklerinin geliştirilmesi ve üretilmesi için bin kişilik özel ekip kurdu. İtalyan firma 2011-2013 yılları arasında tüm Formula 1 takımlarına dört tip kuru, bir tip yağmur ve bir tip ıslak zemin lastikten oluşan altı farklı tip lastik sağlayacak. F1 lastikleri, Pirelli’nin Milano’daki araştırma fabrikasında geliştirilerek, Pirelli’nin tüm yarış lastiklerinin üretildiği tek merkez olan İzmit fabrikasında üretilecek. Pirelli, aynı zamanda Dünya Ralli Şampiyonası, Dünya Superbike Şampiyonası, Kuzey Amerika Rolex Spor Otomobil Serisi, Dünya Motocross Şampiyonası ve çeşitli ulusal şampiyonların da lastik tedarikçisi olmaya devam ediyor. TFSI, Yılın Motoru seçİldİ Audi, TT RS modelinde kullandığı 2,5 litre TFSI motoruyla ‘Uluslararası Yılın Motoru’ ödülünü kazandı. 2–2.5 litrelik motorlar kategorisinde elde edilen başarı, Audi’nin TFSI teknolojisine sahip motorlarının farklı kategorilerde kazandığı altıncı ödül oldu. 35 ülkeden 71 gazetecinin jüri olarak değerlendirme yaptığı ‘International Engine of the Year 2010 Uluslararası Yılın Motoru’ ödüllerinde, TT RS modelinde kullanılan 340 beygir gücündeki 2,5 litrelik TFSI motor ile Audi ödüle hak kazandı. Audi, Uluslararası Yılın Motoru ödüllerinde daha önce de geçtiğimiz beş yıl içinde 1.8-2.0 litre kategorisinde, 2.0 TFSI motoruyla bu ödülü beş kez kazanmıştı. Coupe araçta, 100 km’de 9,2 litrelik tüketim değerine sahip olan motorun, Roadster modelindeki tüketim değeri 9,5 litreye ulaşıyor. 2009 yılında bu motorla pazara sunulan TT RS, 0-100km/s hızlanmasını 4.6 sn’de tamamlıyor. TT RS’in maksimum hızı ise 280km/s. 4 udi’nin güzel coupe’si A5’in yüksek performanslı versiyonu olan RS5 Coupe, 149 bin 97 Euro’dan başlayan fiyatla Türkiye’de satışa sunuldu. Yeni modelde yer alan 450 beygir gücündeki 4.2 lt V8 motor, RS5’in 4.6 saniyede 100 km/s hıza çıkmasını sağlıyor. 7 ileri S tronic şanzımanın kullanıldığı yeni model, yüksek performansına karşın 100 kilometrede sadece 10.8 litre yakıt tüketiyor. Geliştirilen ve torkun yüzde 70’i öne ya da gerektiğinde yüzde 85’e varan oranda arkaya yönlendirebilen yeni nesil quattro sisteminin ilk kullanıldığı model olan RS5’de LED gündüz farlı Xenon plus farlar standart olarak sunuluyor. Şasisi, A5’e göre 20 milimetre alçaltılan yeni modelde, 19 inç alaşım jantlarla giydirilen 265/35 serisi lastikler etkileyici bir görünüm sergiliyor. Elektrik ayarlı spor koltuklar, beyaz ibreli göstergeler ve tur zamanlayıcısı ile yağ sıcaklık göstergesinin yer aldığı renkli ekranlı sürücü bilgilendirme sistemi, otomobilin performansı hakkında ipuçları veriyor. Siyah rengin hâkim olduğu iç mekanda yer alan karbon kaplamalar sportif görünümü artırıyor. Güçlendirilen fren sistemine sahip olan RS5’de seramik disk seçeneği de tercih edilebiliyor. Fiat 500C’ye Abarth dopİngİ BugattI, Dünya Hız Rekoru kırdı Bugatti, Veyron 16.4 Super Sport ile seri üretim otomobilleri için yeni bir dünya hız rekoru gerçekleştirdi. Volkswagen Grubu’nun Wolfsburg’daki genel merkezinin yakınında yer alan Ehra-Lessien Deneme Sahası’nda Alman Teknik İnceleme Birliği (TÜV) ve Guinness Rekorlar Kitabı temsilcilerinin bulunduğu denemede Bugatti Veyron 16.4 Super Sport, tahminlerin de üzerine çıkarak ortalama 431 km/s’lik maksimum hıza ulaştı. Super Sport modeli, Veyron’un tasarımı değiştirilmeden 16 silindirli motorun beygir gücü, genişletilmiş dört turbo yardımıyla 1200’e yükseltilerek oluşturuldu. Üretim hattından çıkacak Super Sport modeli, hız rekoru kıran otomobilin konfigürasyonuna sahip, kendine özgü, özel bir seri olacak. Özel seride ayrıca yarış otomobilleri için geliştirilmiş kompleks bir yapıya sahip yeni amortisörler kullanıldı. Süper Sport’ta, aerodinamik verimliliği artırmak için tamamen karbondan üretilen monokok yeni fiber yapı tercih edildi. Sonbaharda üretimine başlanacak olan bu çok özel otomobilden beş tane satıldı bile. Ferrarı’nin tercihi Brıdgestone Yeni modeller daha coşkulu ve çevreci olacak Renault, markanın daha coşkulu bir tasarıma doğru yönelişini simgeleyen iki kişilik konsept modeli DeZir, ilk olarak Paris Otomobil Fuarı’nda sergilenecek. Futuristik çizgilere ve canlı kırmızı renge sahip olan DeZir, gücünü arka ortada konumlandırılan 110 kW (150 bg) güç üreten elektrikli motordan alıyor. Otomobilin tasarımından kaynaklanan düşük sürtünme direnci sayesinde 0-100 km/s hızlanması 5 saniyede gerçekleşiyor. Formula 1'de kullanılan KERS (Kinetic Energy Recovery System) sisteminin işleyiş mantığından ilham alan Fiat çatısı altında, motorsporları ve Fiat model ailesinin sportif performans model versiyonlarıyla dikkat çeken Abarth markasının son yeniliği, Fiat 500C versiyonu oldu. 140 HP güç üreten 1.4 litre T-Jet motorlu Abarth 500C, direksiyon üzerinden kumanda edilebilen yarış tipi 6 ileri otomatik şanzımanı ve sportif detaylarıyla dikkat çekiyor. Çift gövde rengi, isteğe bağlı olarak sunulan 17 inçlik jantları, elektrikli sofftop tavanı, çift egzoz çıkışının yer aldığı Abarth 500 C, 0-100 km/s hızlanmasını 8.1 saniyede tamamlıyor. Bridgestone, Formula 1™ teknolojisinden edindiği deneyimle ürettiği Potenza serisinin yeni ultra yüksek performans lastiği S001’i satışa sundu. Potenza RE050’nin yerini alan Potenza S001, Ferrari’nin 458 Italia ve Aston Martin’in Rapide modellerinde orijinal ekipman olarak tercih ediliyor. Potenza RE050’nin dört ana kanalının üçe indirilmesi, S001’in kenarında daha geniş bir blok oluşmasını sağlıyor. Bu, yeni “Multi-Performans Bloğu” ve “60 derece eğimli kanallar” ile biraraya gelerek hem ıslak hem de kuru zemin koşullarında geliştirilmiş tutunma ve fren performansı sunuyor. Daha sessiz bir sürüş karakteri sergileyen yeni lastiğin yuvarlanma direnci de yerini aldığı modelden daha düşük olduğu için yakıt tasarrufu da sağlıyor. bir sistem sayesinde, frenleme sırasında kinetik enerji geri kazanılıyor ve pilde toplanıyor. Sürücü bu enerji stoğunu, direksiyondaki özel bir kumanda yardımıyla anlık güç artışı sağlamak üzere istediği anda kullanabiliyor. Konsept otomobili, aynı zamanda markanın gelecekteki modellerine de ışık tutuyor. Bu çalışmanın ardından tasarlanacak olan yeni konsept araçlar zaman içerisinde bu vizyonu yansıtacak ve uyumlu, yalın bir otomobil arzını meydana getirmek için ürün planının tanımlanmasına temel oluşturacak. 458 Challenge pistlere hazır F errari’nin yeni modeli 458 Italia’nın 2011 sezonunda Ferrari Challenge Trofeo’da pistlere çıkacak olan yarış versiyonu, 458 Challenge, 570 beygir gücündeki motoruyla iddiasını ortaya koyuyor. F430 Challange’in yerini alacak yeni model, standart yol versiyonuna göre bazı modifikasyonlar içeriyor. Otomobilin ağırlığını azaltmak amacıyla kaporta panellerinin kalınlığı azaltılırken, karbon-fiber ve Lexan gibi hafif materyaller tercih edildi. Ayrıca daha sert yaylar, tek dereceli amortisörler, ortadan somunlu 19 inçlik yarış tipi jantlar, daha büyük ebatlı Pirelli yarış lastikleri, yeni nesil Brembo frenler kullanıldı. Gövde yüksekliği de 30 mm azaltıldı. F1 tipi çift kavramalı vites kutusunda ve vites oranlarında da değişiklikler yapıldı. Bir Ferrari Challenge modeli için ilk olma özelliği taşıyan özelliklerin başında ise türünün en sofistike sistemi olan F1-Trac çekiş kontrol sisteminin kullanıldı. F1Trac, virajlardan çıkışta azami hızlanmayı garanti etmek adına tamamıyla E-Diff ile bütünleştirildi. ABS, F1-Trac ve E-Diff’in kalibrasyon ayarları, direksiyon simidi üzerindeki buton aracılığıyla seçilebiliyor. Böylece sürücü “Islak” ya da “Kuru” konfigürasyonlarından birini seçebiliyor. 5 Güçlü Karakter Hızla gelişen ve farklı hayat tarzlarına sahip 21. yüzyıl toplumunun beklentilerini karşılama iddiasıyla üretilerek “güçlü karakter” olarak lanse edilen Toyota’nın Avrupa’daki amiral gemisi Avensis’i sizler için inceledik. Yazı: Levent Gençağa Fotoğraflar: Sinem Eroğlu / Zeynep Yeşilipek O tomotiv markaları için günümüzde hakim olan yoğun rekabet ortamında en önemli konuların başında, farklı pazarlarda bulunan müşterilerin, birbirlerinden farklı beklenti ve isteklerini optimum düzeyde karşılayabilecek çözümler üretebilmek geliyor. Bir yandan artan maliyetlerin ve yoğun rekabetin etkisiyle global stratejiler izlenirken; diğer yandan da yerel pazarlarda başarılı olabilmek için müşterilere yakın olmak ve onların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek önem kazanıyor. Dünyanın köklü otomotiv markalarından Toyota, günümüzde birçok sektör için en önemli konuların başında yer alan bu noktada, farklı kültürlerin sentezlerini başarıyla gerçekleştirerek rekabet avantajı sağlamayı başarıyor. Toyota’nın geçtiğimiz yıl D segmentindeki çıtasını yükselterek pazara sunduğu üçüncü jenerasyon Avensis, Japon ve Avrupa kültürlerinin başarılı bir sentezini ortaya koyuyor. Toyota tarafından J-Factor’ün, bir başka deyişle Japon kültürünü esas alarak ancak Avrupalıların beklentilerini de buna dahil ederek gerçekleştirilen bir üretim felsefesinin uygulandığı ilk araç olan Avensis’in üre- tim sürecinde, marka açısından birçok ilk yaşanmış. Toyota’da ilk defa bir baş mühendisin Japonya’dan Avrupa’ya bir aracın geliştirilmesi için gittiği süreçte; Toyota Avrupa’da görev alan 35 mühendis de Japonya’da görev aldıktan sonra final aşamasını yeniden Avrupa’da tamamlamışlar. Toyota’nın Baş Mühendisi Takashi Yamamoto’nun tabiriyle Japonların üretim kalitesiyle, Avrupa’nın tasarım anlayışını buluşturan üçüncü jenerasyon Avensis’in üretim sürecinde Avrupalıların ölçülerine dahi dikkat edildiği ifade ediliyor. Avrupalıların, Japonlara nazaran ellerinin daha büyük olduğu gözönüne alınarak direksiyon simidinin daha kalın tasarlanması; iç mekanda ahşap kaplama yerine bazı modellerde Japon kültüründe bolca yer bulan bambuya yer verilmesi, kontrol düğmelerinde yazılardan ziyade sembollerin tercih edilmesi, yeni jenerasyon Avensis’in üretim süreciyle ilgili gerçekleştirilen sentezlerin birer göstergesi. Ülkemizde pazara 2009 Ocak ayı sonunda sunulan üçüncü jenerasyon Avensis, 1.6 lt Valvematic benzinli (132 hp), 2.0 lt Valvematic benzinli (152 hp) ve 2.0 lt D-4D dizel (126 hp) olmak üzere üç Avensis, Japonların üretim kalitesiyle, Avrupa'nın tasarım anlayışını buluşturuyor. 6 7 AVENSIS'IN KISA EVRİMİ Carina E’nin ardından ilk defa 1998 yılında ülkemiz yollarına çıkan Avensis, 2003 yılında yerini ülkemizde oldukça beğenilen ikinci jenerasyona bırakmıştı. Geçtiğimiz yıl pazara sunulan üçüncü jenerasyon ile iddiasını daha da artıran marka, D segmentinde gücünü pekiştiriyor. Avensis III Avensis II Avensis I Carine E ayrı motor seçeneğiyle pazarda yer alıyor. Elegant ve Premium donanım seçeneklerine sahip araç, yüksek güvenlik ve konfor ekipmanlarıyla dikkat çekiyor. Testimize konuk olan Avensis 1.6 Elegant benzinli aracımızda ön, yan ve perde hava yastıklarının yanısıra sürücü tarafında diz hava yastığı, ABS, EBD, VSC (direksiyon destekli araç denge kontrol sistemi), TRC (elektronik çekiş kontrol sistemi), BA (fren destek sistemi), otomatik klima, kendiliğinden kararan iç dikiz aynası, elektronik park freni, yağmur sensörü, far yıkama sistemi, vites değişim göstergesi, yol bilgisayarı, optitron gösterge paneli, ön kol dayama, güç kaynağı, ISOFIX, otomatik yanan farlar, ön sis farları, elektrikli katlanır yan aynalar, bluetooth kablosuz cep telefonu bağlantısı ve 17” alüminyum alaşım jantlar gibi geniş bir donanım listesi yer alıyor. Bu geniş donanım seçeneği ile dikkatleri üzerine çeken Toyota Avensis 1.6 Elegant için karşımıza çıkan 47 bin 850 TL’lik satış fiyatı ise makul olarak değerlendirilebilir. Dış tasarım Özellikle gümüş metalik gri rengiyle ülkemizde oldukça rağbet gören önceki nesil Avensis’in ardından, daha keskin ve dinamik hatlarıyla yeni Avensis selefini aratmıyor. Önde yer alan krom çerçeveli geniş ızgaranın yanı8 Avensis, krom çerçeveli geniş ızgara ve geriye doğru uzanan büyük farlarıyla dinamik bir görüntü sunuyor. sıra geriye doğru uzanan büyük farlarıyla elit ve dinamik bir görüntü sunan araç, profilde de bu çizgilerini korumayı başarıyor. Yüksek cam çizgisiyle birlikte kapıların alt kısımlarına doğru yer alan kaporta çizgisi, arka kısımda geniş çıkıntılı tampon ve çamurluklarla bütünlük arz ediyor. Eğimli arka cam, şık bagaj kapağı ve led arka farlar, aracın ön kısmında olduğu gibi arka profilde de “güçlü karakter” kimliğine uygun bir yapı sergiliyor. Toyota’nın ülkemizde bu sınıfta pek alışık olmadığımız şekilde dış tasarımıyla ilgili zengin bir aksesuar seçeneği de sunduğu araçta, test aracımızda da yer alan yan marşpiye kaplamaları, bagaj kapağı spoyleri, krom ön tampon çerçevesi, krom sis farı çerçevesi, krom kapı altı çıtaları, bagaj kapağı kromajı, çift çıkış görünümlü spor egsoz susturucusu gibi farklı seçenekler de yer alıyor. Bu segmentte dış tasarımda bu tarz aksesuvarlar konusunda elbette tamamen kişisel tercih ve beğeniler öne çıkıyor. Bununla birlikte kişisel tercihimizi belirtirsek; bu segmentte yer alan araçlarda sportif aksesuvarlardan ziyade sadeliğin daha ağır bastığını paylaşabiliriz. 4695 mm’lik uzunluğu, 1810 mm’lik genişliği ve 1480 mm’lik yüksekliği ile sınıf ortalamalarının içerisinde yer alan araç, 509 lt’lik geniş bir hacme sahip olan bagajıyla da beklentileri rahatlıkla karşılayabiliyor. İç mekan Avensis’in içine girildiğinde sizi tipik bir Toyota disiplini olan şık ve derli toplu bir kokpit bölümü karşılıyor. Aracın Toyota mühendislerinin elinden geçtiğini hemen belli eden kabinde, başarılı işçiliğin yanısıra kullanılan plastiğin kalitesi de yeterli seviyede. Genişliği ve rahatlığıyla dikkat çeken mekanda, gösterge ve kumanda düğmeleri sorunsuz ve fonksiyonel. Direksiyonun sağ tarafında kullanımı biraz alışkanlık gerektiren elektronik park freni, artık bu sınıfın olmazsa olmazları arasında. Yeterli sayıda bulunan eşya gözlerinin yanı sıra önde yer alan kol dayama yerinin altında bulunan devasa göz ise, küçük eşyalar için adete ikinci bir bagaj görevini üstleniyor. İç mekanda aracın ön pa- nelinde ve kapı içlerinde fazlasıyla hakim olan koyu renk seçimi ise, "Keşke bir miktar daha açık renk tercih edilerek daha ferah bir görüntü sunulsaydı" düşüncesini aklımıza getiriyor. Ses izolasyonu oldukça başarılı olan araçta, yüksek süratlerde dahi kabin içinde gürültü seviyesi rahatsız edici bir noktaya gelmiyor. Önde ve arkada yeterli bir yaşam alanı sunan araç, diz ve baş mesafesiyle de sınıf standartlarını yakalıyor. Performans ve sürüş özellikleri Dürüstçe belirtmeliyiz ki, test aracımızı teslim almadan önce 1.6 litre hacmindeki bir mo- torun, 1,5 tona yaklaşan (1405 kg) ağırlığı ile bu iri cüsseli araca ne kadar yeterli bir performans sağlayacağı konusunda tereddütlerimiz vardı. Ancak aracımızın direksiyonuna geçtiğimizde, Toyota’nın Valvematic teknolojisiyle ürettiği 132 hp gücündeki bu motorun, aracın ağırlığıyla rahatlıkla başedebildiğini gördük. 1.6 lt hacmindeki motoruyla Avensis elbette bir 2.0 lt hacim performansı sunmuyor; bununla birlikte, 4400 d/d’da sağlanan 160 nm tork değeri ve 0,28 cd’lik sürtünme katsayısıyla, yeni Avensis 0-100 km hızlanmasını 10,4 saniye gibi başarılı bir sürede gerçekleştiriyor ve esneklik değerleri de tatminkâr seviyede. 6 ileri düz şanzımanla uyum içerisinde çalışan motorun, testimiz süresince elde ettiği ortalama 9 lt’lik tüketim değeri de makul. Sonuç Avensis ülkemizde rekabetin en çok yaşandığı segmentlerden birinde mücadele ediyor. Ülkemizde bu segmentte Mondeo, Insignia, Passat, C5 gibi güçlü Avrupalı modellerin yanısıra Accord, Sonata, Mazda 6 gibi iddialı Uzakdoğulu rakipler de yer alıyor. Bu noktada başarılı 1.6 lt’lik motorunun performans ve tüketim değerleri konusunda sağladığı avantajın yanı sıra markanın “güçlü karakter” kimliğiyle de Avensis gözardı edilmemesi gereken bir seçenek. Avensis, gösterge ve kumanda düğmelerinin sorunsuz ve fonksiyonel olmasının yanı sıra iç mekan genişliği ve rahatlığıyla dikkat çekiyor. Başarılı işçiliğin yer aldığı kabinde, kullanılan plastiğin kalitesi de yeterli seviyede. Gösterge tablosunda yer alan vites değişim asistanı faydalı bir özellik. Teknik Özellikler Toyota Avensis 1.6 Elegant Motor Sıralı / 4 silindirli Yerleşim Önde, enlemesine Silindir hacmi 1598 cc Maksimum güç 132 HP / 6400 d/d Maksimum tork 160 Nm / 4400 d/d Şanzıman 6 ileri düz Son hız 200 km/s 0-100 km/s 10.4 sn Aktarma Önden çekiş Yakıt türü Benzinli Frenler (ön/arka) Hava kanallı disk / disk Tüketim (ş.içi - ş.dışı) 8.3 / 5.4 lt/100 km Depo kapasitesi 60 lt Bagaj hacmi 509 lt Baz fiyat 47,850 TL Fonksiyonel kabin, konfor İç mekanın koyu rengi, alarm sistemi Donanım ABS S ESP S Hava yastığı sürücü/yolcu/yan S/S/S Klima S Radyo/CD çalar S 9 İtalyan Cazibesi Geçmişte kompakt hatchback pazarında aradığını bulamayan Fiat’ın Bravo modeli geçirdiği makyaj operasyonunun ardından iddiasını daha da artırdı ve testimize konuk oldu. Yazı: Levent Gençağa Fotoğraflar: Sinem Eroğlu / Zeynep Yeşilipek Akıcı ve dinamik çizgileriyle Bravo, İtalyan şıklığını başarıyla sergiliyor. K Fiat’ın kompakt sınıftaki temsilcisi Bravo, başarılı makyaj operasyonunun ardından daha yukarıları hedefliyor. 10 ompakt sınıf, tüketiciler için seçim yapmanın gün geçtikçe daha da zorlaştığı bir sınıf. Bunun en önemli nedenlerinin başında, pazarda hatırı sayılır bir satış hacmine sahip olan bu sınıfta, markaların yaptıkları yatırımlarla ortaya çıkan alternatiflerin fazlalığı yer alıyor. Dizel ya da benzinli, otomatik ya da düz, yüksek performanslı ya da ekonomik, sportif yada konforlu gibi birçok farklı tercihe uygun alternatiflerin bulunduğu pazar, son yıllarda giderek talebini ve buna bağlı olarak arzını artırıyor. İşte bu yoğun rekabet ortamında İtalyan üretici Fiat da bu pazarda kendisine güçlü bir yer arıyor. Geçmişte bu segmentte geliştirdiği modellerle ülkemiz pazarında önemli bir yer edinemeyen marka, özellikle Stilo modelinin ardından Bravo modeliyle bu sınıfta tekrar adından söz ettirmeye başladı. Küçük kardeşi Grande Punto’nun başarısının ardından, onun izinden giderek iddiasını ortaya koyan ikinci nesil Bravo, İtalyan çizgilerinin şık bir yansıması olan görünümüyle öne çıkıyor. Eylül 2005’te ürün tanıtımı yapıldıktan sonra, uçak geliştirme süreçlerinde kullanılan sanal sistemlerin ve simülasyonların desteği ile 18 ay gibi kısa bir sürede yollara çıkan Bravo, ilk kez Roma’da gerçekleştirilen dünya lansmanının ardından küçük bir makyaj operasyonuyla tekrar gündeme gelmeyi başardı. Markanın küçük Maserati olarak da adlandırılan modeli Grande Punto ile oldukça benzer çizgilere sahip olan Bravo’da, keskin hatlar yerine daha yuvarlak ve sportif hatlara yer verildiği dikkatlerden kaçmıyor. Geçirdiği başarılı makyaj operasyonunun ardından ön profilde koyu zeminli far grubu, krom boyalı ızgara ve geniş sis farlarıyla Bravo, oldukça dinamik ve şık bir görünüm sergiliyor. 4336 mm uzunluğunda, 1792 mm genişliğinde, 1498 mm yüksekliğinde olan Bravo, yolda kesinlikle kendisini fark ettirmeyi başaran bir otomobil. Ülkemizde 1.4 benzinli (90 hp), 1.4 T-JET dizel (120 hp), 1.6 Multijet dizel (105 hp) ve 1.6 Multijet dizel (120 hp) motor seçenekleriyle satışa sunulan Bravo’nun, Active Plus, Dynamic Plus ve Sports Style olmak üzere 3 farklı donanım seçeneği bulunuyor. Zengin motor seçeneklerinin yanı sıra uzun donanım listesiyle de farklı beklentileri karşılayabilen aracın testimize konuk olan modeli ise 1.4 16V (90 hp) benzinli Active Plus seçeneği oldu. Baz donanım seçeneği olmasına karşın 4 havayastığı, ABS, EBD, deri direksiyon simidi ve vites topuzu, yol bilgisayarı, manuel klima, dualdrive city fonksiyonlu direksiyon sistemi, follow me home aydınlatma sistemi, ISOFIX, elektrik kumandalı yan aynalar, direksiyondan kumandalı müzik 11 Donanım Teknik Özellikler ABS S Fiat Bravo 1.4 16V Active Plus ESP O Motor Sıralı / 4 silindirli Yerleşim Önde, enlemesine Silindir hacmi 1368 cc Maksimum güç 90 HP / 5500 d/d Maksimum tork 128 Nm / 4500 d/d Şanzıman 6 ileri düz Son hız 179 km/s 0-100 km/s 12.5 sn Aktarma Önden çekiş Yakıt türü Benzinli Hava yastığı sürücü/yolcu/yan S/S/S Klima S Radyo/CD çalar S En popüler Amerikan 55 Chevy Bel Air Frenler (ön/arka) Hava kanallı disk / disk Tüketim (ş.içi - ş.dışı) 8.1 / 5.2 lt/100 km Depo kapasitesi 58 lt Bagaj hacmi 400 lt Baz fiyat 33,500 TL Zarif ve dinamik tasarım, fiyat, donanım Arka görüş sistemi gibi geniş bir donanım seçeneğine sahip olan araç, 33 bin 500 TL’lik cazip başlangıç fiyatıyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Öne doğru eğimli tavan yapısıyla atak bir görünümü olan Bravo’nun eğimli ön camı, damla biçimli farları, geniş ağızlı Chrome Shadow boyalı ızgarası ve sportif arka tasarımı başarılı bir bütünlük göstererek gözalıcı bir görünüm sergiliyor. Aracın dış mekanında öne çıkan bu sportif ve şık çizgiler, iç mekanda da etkilerini sürdürüyor. Alman rakiplerine göre biraz daha sert bir plastik malzemenin tercih edildiği kokpitte her şey yerli yerinde ve herhangi bir kullanım zorluğu bulunmuyor. Krom çerçeveli şık gösterge panelindeyse, hız göstergesinin alışılagelmişin tersine sola konunlandırılmış olması alışkanlık gerektiriyor. Başarılı bir sürüş pozisyonu sunan aracın önde ve arkada yolcularına sağladığı yaşam alanı da yeterli seviyede. 400 lt’lik bagaj hacmi, sınıf ortalamalarında ve yeterli bir yükleme alanı sağlıyor. Sürüş ve performans özelliklerini incelediğimizde, 5500 d/d’da 90 hp güç sağlayan motorun, 1205 kg ağırlığındaki Bravo, yolların küçük Maserati’si olarak adlandırılan kardeşi Grande Punto ile benzerlikler taşıyor. Yana doğru uzanan damla formlu farlar ve geniş ağızlı Chrome Shadow boyalı ızgara, tasarımda fark yaratan ayrıntıları oluşturuyor. Bravo’ya, görünümü ile orantılı bir sportiflik sağlayamasa da tatminkâr bir performans sunduğunu gözlemliyoruz. Genel anlamda başarılı bir çalışma karakteri sunan motor, rahatsız edici seviyelere çıkmayan sesiyle de övgüyü hak ediyor. Motorla başarılı bir uyum gösteren 6 ileri manuel şanzıman, performanstan ziyade BRAVO'DAKİ DEĞİŞİM Ülkemizde Tipo modeliyle yakaladığı başarının ardından, kompakt segmentte tek kapılı Bravo ve beş kapılı Brava ile başarı arayan Fiat'ın bu arayışına Stilo modeli de gereken cevabı verememişti. Şık tasarımıyla dikkat çeken yeni Bravo ise, bu kez kalitesi ve sportif özellikleriyle zirveyi zorlayacağa benziyor. 12 Brava Bravo Stilo Bravo ekonomiyi hedef alıyor. Bravo, testimiz süresince ortalama 7,7 lt’lik bir tüketim değeri elde ederek yılda ortalama 20 bin km’nin altında yol kat eden sürücüler için dizel araçlara uygun bir alternatif olduğunu ortaya koyuyor. Orta sertlikte bir çalışma karakteri bulunan süspansiyon yapısı, yol tutuş konusunda da beklentileri karşılıyor. Aracın direksiyon sisteminde yer alan City fonksiyonu, özellikle şehir içi kullanımlarda önemli bir avantaj sağlıyor. Aktif ve pasif güvenlik sistemleriyle güven veren araç, Euro NCAP’ten aldığı beş yıldızla da iddiasını ortaya koyuyor. Bravo, son yapılan makyaj operasyonunun ardından kompakt sınıfta iddiasını daha da artırmayı başarıyor. Farklı alternatiflerle birlikte yoğun rekabetin yaşandığı bu sınıfta, Bravo sportif ve çekici tasarımının yanı sıra geniş donanım seçenekleri ve uygun fiyatlarıyla bu kez yukarıları hedefliyor. 55 Chevy Bel Air'in heyecan verici tasarımı ve V8 motorunun sunduğu performans en popüler klasikler arasında yer almasını sağlıyor. B u sayımızda, Amerika’da olduğu kadar ülkemizde de çok özel bir konuma sahip olan ve özellikle Amerikan otomobillerine ilgi duyanlar arasında çok sevilen 55 Chevy Bel Air’i konuk ediyoruz. 55 Chevy Bel Air’in hikayesi aslında 1953 yılına dayanıyor. O yıllarda Chevrolet, üst sınıfta yer alan otomobillerini Bel Air olarak adlandırmaya başlamıştı. 1950-1975 yılları arasında üretilen Bel Air kuşağının en popüler modeli ise 55’di. Otomobilin yanındaki krom çıta ve kabindeki krom detaylar en karakteristik özellikleri arasındaydı. Bir diğeri ise korna çalmak için direksiyon üzerinde konumlandırılan krom çemberdi. 1954 yılında Bel Air, yeni panjura ve stop lambalarına kavuştu. Aynı zamanda iki motor seçeneği de sunulmaya başlandı. Motor seçeneği, tercih ettiğiniz şanzımana göre belirleniyordu. Manuel şanzımanı tercih edenler, 115 beygir gücündeki sıralı 6 silindirli motora sahip oluyordu. Powerglide olarak adlandırılan ve General Motors tarafindan geliştirilen iki ileri otomatik şanzımanlı versiyon ise aynı motorun 125 beygir üreten versiyonuyla eşleştiriliyordu. 54 Chevy’ler convertible, hardtop coupe ve 2-4 kapılı sedan olarak ayrılıyordu. 1955 yılında Chevy Bel Air modelinde V8 motor kullanılmaya başlandı. 265 cubic inch’lik (4.343 cc) V8’in sahip olduğu yüksek kompresyon o kadar başarılıydı ki uzun yıllar üretilmeye devam etti. O yıllar için V8’in ürettiği 180 beygir güç oldukça iddialı bir rakamdı. Otomobilin tasarımı da motoru gibi zamanının ilerisindeydi. Bu özellikler sayesinde Chevrolet, Plymouth ve Ford gibi rakiplerini geride bırakmayı başarmıştı. Krom detaylar gözü okşuyor Krom detaylarla dolu olan kabinde cam çerçeveleri bile kromdan üretilmişti. Zemindeki halı kaplamanın kalitesi de gözü okşayan ve fark yaratan özellikler arasında yer alıyordu. 55 modelde kullanılmaya başlanan ve altın harflerle yazılan Bel Air yazısı da onun diğerlerinden ayrılmasını sağlıyordu. 55 Chevy Bel Air’in sıradışı tasarımı ve V8 motorunun sunduğu yüksek performans, aracı klasik otomobiller arasında en popüler olanlardan biri yaptı. Geniş kabini, etkileyici hatları ve güçlü motoru, koleksiyonerlerin de kalbini çalmayı başardı. 70'li, 80 yıllarda sık sık karşılaştığımız ve yollarımızın ayrıl- Ön panelde yer alan krom butonlar ve kaplamalar şık bir görünüm kazandırıyor. maz bir dekoru olan bu otomobillerden o kadar az kaldı ki nerede bir tanesiyle karşılaşsak gözden yok oluncaya kadar arkasından bakıp geçmişe dalıp gidiyoruz. Hasret kaldığımız ve soyu tükenmekte olan bu özel otomobillerin yaşatılmalarını ve uzun yıllar daha caddelerimizde görmeyi umuyoruz. 13 hacimde yer aldığını düşünün; artık dikkatinizi çekmeyi başardığımızı düşünüyoruz. 1.6 TDI, 4 litrenin altında tüketiyor Audi’nin u d l o i ğ e beb Küçük boyutlarına bakıp da aldanmayın. Sahip olduğu sürüş karakteri, motor seçenekleri, özellikleri, malzeme ve işçilik kalitesiyle A1, tam anlamıyla büyümüş de küçülmüş bir Audi. Edmon Bekyan G enellikle cüsseli modelleriyle tanıdığımız Audi, üst sınıflardaki otomobillerinde yer alan teknolojiyi, lüks özellikleri, malzeme ve işçilik kalitesini kompakt sınıfa taşımaya karar verince, ailenin bebeği A1 doğdu. Yenilikçi, güzel hatları ve markanın tasarım dilini yansıtan geniş panjuruyla ilk bakışta bir Audi olduğu anlaşılan A1, A3’ün ardından markayı gençler arasında daha da popüler hale getirecek. Eylül ayında 22 bin 500 euro civarında bir fiyat etiketiyle satışa sunulması planlanan A1'in, yer aldığı lüks, küçük sınıfa hareket katacağı kesin. Audi yıllar önce bu sınıfta A2 modeliyle yer almak için yola çıkmış ancak otomobilin 14 zamanının çok ilerisinde olan özelliklerinin (tamamen alüminyumdan üretilen gövde) beraberinde getirdiği maliyet dezavantajından dolayı istediğini elde edememişti. A1, doğru zamanda doğru özellikler ve doğru fiyatla satışa sunulduğu için başarısının önünde bir engel görünmüyor. Bahsettiğimiz gibi markanın imzası haline gelen ve her modele dinamik bir görünüm kazandıran geniş panjurun yer aldığı burun kısmı, küçük boyutlu otomobilin “şirin” yerine sportif, iddialı, dinamik gibi kelimelerle tarif edilmesine neden oluyor. Yeni modelin diğer bir özelliği ise nostalji içeren retro çizgiler yerine hem dış görünümde hem de kabinde modern bir anlayış ürünü olan hatların göze çarpması. Bu, farklı ebat ve tasarıma sahip jantlarına kadar yansımış; şimdiden birbirinden farklı ve iddialı jant seçenekleri arasında çok zorlanacağınızı söyleyebiliriz. Otomobilin renginden bağımsız olarak metal renginde tercih edilebilen ve A sütunundan başlayıp C sütununda noktalanan tavan kemeri, yeni modele hareket katmış. C sütunu A1’e küçük bir coupe görünümü kazandırırken gövdenin dışına taşmış gibi görünen stop lambaları, arka bölümün en karakteristik özelliğini oluşturuyor. Büyüklerinden geri kalmıyor Audi, kabinde üst sınıftaki modellerine gösterdiği özenin aynısını uygulamış. Gös- tergelerden orta konsoldaki kontrol düğmelerine kadar her detay bunu kanıtlıyor. Bunu destekleyen özellikler arasında markanın amiral gemisi olan A8 modelindekinin bir benzeri olan ve MMI olarak adlandırılan bilgi-eğlence sistemi de yer alıyor. A1 kullanıcılarının hayatını kolaylaştırmak için geliştirilen sistem yardımıyla örneğin, cep telefonunuzdaki şarkıları bluetooth ile monitörden görme olanağına sahip olabiliyorsunuz. Audi, standart haliyle bile farklı olduğunu hissettiren yeni modeli kişiselleştirmek isteyenlere de farklı imkânlar sunuyor. Bunların arasında ilk dikkat çekenler, havalandırma çıkışlarının etrafını saran farklı renklerdeki çemberler ile koltuk döşemelerini oluşturan materyal ve renk kombinasyonları. Yeni modelde Attraction ve Ambition donanım paketlerine ek olarak bilgi-eğlence ve iç tasarıma odaklanan bir medya stil paketi de sunuluyor. Concert radyo üzerine temellenen bağlantı paketi, daha sonra kurulabilecek harita görüntülü navigasyon sistemi için gereken hazırlığı içeriyor. 465 watt’lık Bose surround ses sistemi ise üst sınıfta hatta birkaç üst sınıfta yer alan modelleri bile kıskandıracak düzeyde. Bir de bütün bu özelliklerin dışarıdan algılayamayacağınız kadar geniş bir iç A1 kullanım karakteriyle de boyunu aşan işlere kalkışıyor ve bunda da başarılı oluyor. Sınıfının en sportif otomobillerinden biri olan yeni modelde standart olarak sunulan elektronik kontrollü sınırlı kaydırmalı diferansiyelle donatılan ESP dengeleme programı, araç hâkimiyetini daha da keskin ve hassas kılarken, sürüş güvenliğini de artırıyor. A1, eğlenceli ve güven veren bir sürüş karakterine sahip. Berlin’de gerçekleştirilen uluslararası test sürüşünde kullanma imkânı bulduğumuz A1, şehir içinde olduğu kadar otobanda da kendine ne kadar güvendiğini kanıtladı. Ona, küçük, şehir içi otomobili muamelesi yapmak büyük haksızlık olur; o aslında büyüklerinin küçük ölçekli bir kopyası. Sürüşü eğlenceli kılan diğer özellikler arasında, geçişleri hızlı ve hissettirmeden gerçekleştiren 7 ileri S-tronic şanzıman ve yenilikçi motor seçeneklerini sayabiliriz. A1’de güçleri 86 ile 122 beygir arasında değişen ve ikisi TFSI benzinli, ikisi TDI dizel olmak üzere dört adet, dört silindirli motor yer alıyor. Motorların tamamı, doğrudan püskürtme ve turboşarj teknolojisine sahip. Start-stop ve geri kazanım sistemleriyle birlikte bu yenilikçi konsept, asgari düzeyde yakıt tüketimi ile büyük miktarda güç aktarıyor. Küçük hacimli motorlardan yüksek beygir elde edebilen ve bunu yakıt tüketimini artırmadan başarabilen ender markalardan olan Audi’nin, yeni modelde sunduğu iki benzinli motordan 1.2 TFSI olanı 86 beygir güç sunuyor. 5 ileri manuel şanzıman sayesinde A1, 0’dan 100 km/s’e 11,7 saniyede ulaşıyor. Maksimum hız ise 180 km/s. Geçmişte bu değerlerlere 1.6 7 ileri S-tronic şanzıman ve 465 watt’lık Bose surround ses sistemi üst sınıftaki modelleri bile kıskandıracak performansa sahip. litrelik motorlarla bile zor ulaşılıyordu. Ortalama yakıt tüketimi ise 100 kilometrede sadece 5,1 litre. Satış fiyatının 27 bin 500 euro olması planlanan 1.4 TFSI ise 122 beygirle iddiasını ortaya koyuyor. 7 ileri S tronic ile eşleştirilen 1.4 TFSI, A1’i, 100 km/s’e 8,9 saniyede ulaştırıyor. Ortalama yakıt tüketimi ise 5,2 litre/100 km. A1’deki 1.6 TDI’ın iki versiyonu bulunuyor. 105 beygir gücündeki versiyon 5 ileri manuel şanzımanla eşleştirilmiş ve A1’in 10,5 saniyede 100 km/s hıza ulaşmasını sağlıyor. Fiyatının 25 bin euro olması beklenen bu seçeneğin ortalama tüketimi 3,9 litre. Aynı motorun 90 beygirlik versiyonu ise 2011’de satışa sunulacak. Gövdenin dışına taşmış gibi görünen stop lambaları otomobile dinamik bir görünüm kazandırıyor. 15 Güzel, güçlü, güvenli Volvo, yeni S60 ile bugüne kadar ürün gamının en güzel tasarımlardan birine imza attığı gibi buna yenilikçi teknolojileri de ekleyerek sedan sınıfına en iddialı girişlerinden birini yaptı. Edmon Bekyan F otoğraflarda albenisi yüksek olduğu hemen belli olan yeni S60’ı yakından gördüğünüzde beklentilerinizin boşa çıkmadığını fark ediyorsunuz. Coupe’yi andıran tasarımı, dinamik sürüş karakteri ve sunduğu yeni güvenlik özellikleriyle yeni S60, sınıfının en çok ilgi çekmesi beklenen modellerinden biri olmaya aday. Arkaya doğru alçalarak devam eden tavanı S60’ın coupe modellerini andıran bir görünüm sergilenmesine neden oluyor. Yeni modelin yüzü ise bu güne kadar görmeye alışık olduğunuz köşeli Volvo’lardan çok daha yuvarlak ve dinamik çizgilerden oluşuyor. Yeni S60’ın kabini, dış hatlarındaki kadar radikal olmasa da yenilikçi yapısıyla dikkat çekiyor. Geleneksel İskandinav tasarım anlayışını oluşturan fonksiyonellik ve sadelik unsurlarına eklenen modern detaylar (orta konsoldaki kontrol butonlarının tasarımı çok şık) iç mekanı hareketlendirmiş. Yeniden tasarlanan koltuklar ve arka koltuklarda oturanların artan diz mesafesi, daha konforlu bir ortam oluşturuyor. Volvo, her modelinde müzik sistemine büyük önem veriyor. Yeni S60’da önceki modelden daha gelişmiş bir müzik sistemi yer alıyor. En üst seçenek olan ve Audyssey Laboratories ile geliştirilen 12 hoparlörün kullanıldığı yüksek performanslı Premium Sound versiyonunun sunduğu müzik ziyafetine doyum olmuyor. Premium Sound’un yanı sıra yeni S60’ta üç değişik ses sistemi daha sunuluyor. Eylül ayında satışa sunulacak olan yeni S60’ın satış fiyatının, 2.0T modeli için 44 bin 950 euro, 2.0 dizel seçeneğinin ise 44 bin 700 euro civarında olması bekleniyor. En dinamik Volvo “Volvo’nun bugüne kadar ürettiği en dinamik model” olarak tanıtılan yeni S60’ın şasisi özel olarak geliştirildi. Yeni sedan, Avrupa pazarında ‘Dinamik’, Kuzey Amerika ve Asya’da ise ‘Konfor’ şasi ile sunuluyor. İki şasi arasındaki fark, amortisörlerin yanı sıra ön ve arka süspansiyon sisteminde ortaya çıkıyor. Artan direksiyon hassasiyeti de yeni modelde gerçekleştirilen iyileştirme çalışmaları arasında yer alıyor. Ayrıca AWD (Dört Tekerlekten Çekiş) sisteminin yazılımı da geliştirilerek, dört tekerlekten çekişli versiyonların dinamik şasiden maksimumda yararlanması sağlandı. Yeni S60’ın bütün versiyonları, gelişmiş ve kendinden ayarlı FOUR-C aktif şasi ile sipariş edilebiliyor. FOUR-C aktif şasi, daha önceki modellere göre kontrolü ve konfor hissini artırmak için modifiye edildi. Gelişmiş Denge Kontrol Sistemi’ne sahip ilk sedan Kabin, geleneksel İskandinav tasarım anlayışını oluşturan fonksiyonellik ve sadelik unsurlarına sahip. 16 Coupe’yi andıran tasarımı, dinamik sürüş karakteri ve sunduğu yeni güvenlik özellikleriyle yeni S60, sınıfının en iddialı modellerinden biri olmaya hazırlanıyor. Yeni S60’ın yeni şasisi, sportif sürüş keyfini ve güvenliği artıran bir dizi elektronik sistemle destekleniyor. Gelişmiş Denge Kontrolü’ne sahip ilk sedan olduğu belirtilen S60’ta görev yapmaya başlayan yeni Yana Yatış Açısı Sensörü sayesinde herhangi bir kayma tehlikesi erken aşamalarda saptanıyor. Böylece Dinamik Denge ve Çekiş Gücü Kontrolü (DSTC) erkenden devreye giriyor. Gelişmiş Denge Kontrolü büyük yanal kuvvetlerin söz konusu olduğu sportif kullanımlarda sürüş hâkimiyetini artırdığı gibi kontrolden çıkmak üzereyken gerçekleştirilen manevraları da kolaylaştırıyor. Performanslı kullanımda işinize yarayacak diğer bir özellik ise Viraj Çekiş Kontrolü. Sistem, tork yönlendirmesini kullanarak otomobilin virajları daha akıcı bir şekilde almasını sağlıyor. Bu teknoloji, DSTC sistemi geliştirilerek üretildi. Viraj alınırken otomobilin virajın içinde kalan tekerleğine fren uygulanırken dışta kalan tekerleğe daha fazla güç aktarılıyor. Böylece sürücü virajı daha dar alabiliyor ve dışa kayma eğilimini de azaltmış oluyor. Geliştirilen fren sistemi de dinamik sürüş denemelerinizi daha stressiz bir şekilde tamamlamanızı sağlıyor. Devrilme Koruma Sistemi (ROPS) bu segmentte sadece S60'ta standart olarak sunuluyor. Siz dalgın olabilirsiniz ama o asla Yeni S60’da tasarıma olduğu kadar güvenlik özelliklerine de büyük önem verilmiş. Bunlardan en önemlisi olan Otomatik Frenlemeli Yaya Algılama Sistemi, bu alanda büyük bir atılım olarak kabul ediliyor. Sistem, otomobilin önüne çıkan yayaları algılayarak sürücüyü sesli ve ön cama yansıtılan ekranda (head-up display) yanıp sönen bir ışıkla uyarıyor. Sürücü zamanında tepki göstermediği takdirde otomatik olarak tam güçle fren yaparak (35 km/ s’ye kadar olan hızlarda) otomobili durduruyor. Portekiz’de gerçekleştirilen tanıtımda deneme fırsatı bulduğumuz sistem çok iyi sonuç verdi. Daha yüksek hızlarda ise otomobili yavaşlatıp kaza şiddetini azaltıyor. Böylece ölüm riski, bazı durumlarda yüzde 85’e kadar azaltılabiliyor. Bu da hiç küçümsenmeyecek bir oran. Sokak aralarında ilerlerken radyoyu kurcaladığınızda ya da dikkatiniz başka bir yöndeyken aniden yola birisi çıktığında, siz farkına bile varmadan S60 her şeyi sizin yerinize halletmiş olacak. Bunun kesinlikle dikkate alınması gereken bir opsiyon olduğunu düşünüyorum Otomatik Frenlemeli Yaya Algılama Sistemi dalgın sürücülerin en büyük yardımcısı olacak. Bu sistemin bir benzeri de öndeki araçla olan mesafeyi kontrol altında tutuyor. İki araç arasındaki hız farkı 30 km/s’nin altındaysa çarpma önlenebiliyor. 1.6 dizel seçeneği geliyor Yeni S60’da güçleri 115’den 304 beygire ulaşan farklı motor seçenekleri sunuluyor. 3.0 litrelik T6 benzinli motor geliştirilerek gücü 304 beygire yükseltildi. T6’nın 0’dan 100 km/s’lik hıza ulaşma süresi 6.5 saniye ve maksimum hızı ise 250 km/s. Dört tekerlekten çekiş sistemi T6’da standart olarak yer alıyor. Yeni dört silindirli 2.0T motor, 203 HP güç üreterek 0-100 km/s hızlanmanın 7.7 saniyede tamamlanmasını sağlıyor. İlerleyen tarihlerde 240 HP gücündeki 2.0 T5 versiyonu da satışa sunulacak. Motor yelpazesinde iki adet 5 silindirli turbo dizel seçeneği de bulunuyor. Yüksek performanslı çift turbolu D5 motor, 205 HP güç ve 5.3 lt/100 km olan ortalama tüketimiyle dikkat çekiyor. Yeni geliştirilen 163 HP gücündeki 2.0 litrelik D3 motor S60’ı 9.2 saniyede 100 km/s hıza ulaştırırken 100 km’de ortalama 5.3 litre tüketiyor. Her iki turbo dizelin 6 ileri otomatik ve manuel şanzımanlı versiyonları bulunuyor. İsteyenler S60 D5’i dört tekerlekten çekiş sistemiyle de sipariş edebilecek. Yeni modelde, vergi avantajından dolayı ülkemizde büyük ilgi görmesi beklenen 115 HP 1.6 litre dizel versiyonu ise ortalama 4.3 lt/100 km olan tüketim değeri ile dikkat çekiyor. 6 ileri manuel şanzımanla alınabilecek. 1.6 dizel seçeneği, 2011 yılının ilk çeyreğinde satışa sunulacak. 17 İKİNCİ ELİ UZMANINA SORUN DOD İkinci El Sistemi Fiyatlandırma Yöneticisi olan Barış Diker, otomobil tercihi ve alım satımı hakkında rehberlik yapıyor ve sorularınızı yanıtlıyor. Sorularınız için: [email protected] Küçük ve az tüketen bir otomobil arıyorum İyi günler, Sıfırdan aldığımız 2000 model 1.3 Toyota Corolla Terra’yı satıp daha yeni model küçük bir araç almak istiyoruz. Aracı babam kullanacak. Elimizdeki aracın değeri ve bize önerebileceğiniz araçlar hakkında bilgi alabilirsek sevinirim. Ahmet Akartürk Sayın Ahmet Akartürk, Kullandığınız Toyota Corolla, 2000 yılı Nisan ayında kapsamlı bir makyaj geçirdi. Daha sonra kasası iki defa değişti, dolayısıyla oldukça değer kaybetmiş durumda. Ancak Corolla ikinci el değeri yüksek bir model olduğu için, makul bir kilometredeyse ve bakımları düzenli yapılmışsa, 1112 bin TL’lık satış fiyatıyla elden çıkarma imkanınız olabilir. Aracınıza takasta iyi bir fiyat almanız zor olmakla beraber açık pazarda ve internette kolayca müşteri bulabileceğinizi belirtelim. Corolla’nın yakıt sarfiyatının düşük olması tercih sebepleri arasında ön planda gelir. Aracı bu kadar uzun süre kullanmış olmanızın sebebinin sarfiyatından memnun olmanız olduğunu düşünüyoruz. Yakıt sarfiyatı açısından küçük hacimli bir araç tercih ediyorsanız, Opel Corsa ve VW Polo’yu önerebiliriz. Her iki model de katalog yakıt değerleri ve test verileri açısından tatminkâr tasarruf sağlayan araçlardır. Yüksek bir fark ödememek için 18 2004-2005 modelleri tercih etmeniz lehinize oalcaktır. Muhtemelen 16-18 bin TL aralığında 2004-2005 model, 100 bin kilometre civarı Opel Corsa ve VW Polo bulma imkanınız olabilir. Lüks ticari aracın ikinci eli düşük mü? Merhaba, 2011 model 180 HP Caravelle almayı düşünüyorum ancak ikinci el değeri ile ilgili tereddüdüm var. Bu tip lüks ticari araçların ikinci el değerinin çok düştüğü söyleniyor.Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyim? Murat Aksakal Sayın Murat Aksakal, VW Caravelle ülkemizde uzun yıllardan beri satılan başarılı bir VW modelidir. Donanım seviyesi ve motor gücü itibarıyla üst düzey bir ticari araç olduğu için, fiyatları da ortalama piyasa fiyatlarından yüksektir. Bunun sonucu olarak bu tip ticari araçların ikinci el değerlerinin, genel olarak Ford Transit, Renault Kangoo, VW Transporter gibi araçlardan daha düşük olması da normal kabul edilmelidir. VW Caravelle, daha önceki 130 HP ve 174 HP motor seçenekleri yerine, halihazırda 140 HP ve 180 HP motora geçmiştir. Bu güç artışına rağmen eski motorlardaki araçlar değerlerini korumaya devam etmektedir. 130 ve 140 HP motor seçenekleri de müşteri profilinin ihtiyaçlarına önemli ölçüde cevap verdiğinden, 180 HP aracın değerinin oran olarak biraz daha aşağıda olması piyasa gerçekleri açısından doğaldır. Bu tip araçlarda, araç içi tasarım firmaları tarafından eklenen lüks donanımlar aracın ikinci el değerini aynı oranda artırmaz. Aracın sıfırda ilan edilmiş olan değeri genelde tavan değer olarak kabul edildiği için, araç içine yapılan 20 bin TL’lık masraf, modelden modele farklılık gösterse de aracın ikinci el değerine en fazla 10 bin TL olarak yansır. Galeri dolaşacak vaktim yok, ne yapmalıyım? Sayın DOD Yetkilisi, Küçük ve temiz bir ikinci el araç almak istiyorum. Çok yoğun bir çalışma tempom var ve bu nedenle pazarları ve galerileri dolaşıp araç aramaya imkanım olmuyor. İkinci el satan birçok yere isim ve telefonumu bıraktım ancak maalesef ciddi bir dönüş olmadı. Sizce ne yapmalıyım? Selda Kaçar Sayın Selda Kaçar, DOD olarak çok farklı segmentlerde müşteri taleplerine cevap vermeye çalışıyoruz. Başvurduğunuz diğer kanallarda da mevcut piyasa yoğunluğu dikkate alındığında farklı bir durum olduğunu sanmıyoruz. Bu işin profesyonelleri, mevcut müşteri talepleri içindeki daha spesifik müşteri taleplerine yönelmeyi tercih edebilmektedirler. Araç arama konusunda geniş zaman sahibi değilseniz, araç satıcılarına daha spesifik talepler iletmeniz, ihtiyaçlarınızın giderilmesi noktasında size avantaj sağlayacaktır. Marka ve model-birkaç model de olabilir- belirtmeniz, hangi fiyat aralıklarında araç baktığınızı paylaşmanız daha uygun olur. Mevcut araç talebinizi herhangi bir ikinci el araç web sayfasına girdiğinizde, karşınıza yüzlerce araç çıkacaktır. Sizin için araç arayan herhangi birinin bu kadar geniş bir spektrum içinde uygun aracı seçememesi mümkündür. Marka ve model yanında aracın yakıt türünü ve şanzıman tipini belirtmeniz de çok yardımcı olacaktır. Dergimizde halen devam eden yazı dizisinde araç seçimi konusunda daha önceki yazmış olduklarımız da size rehber olabilir. www.dod.com.tr sayfasında eski sayılarımıza ulaşabilirsiniz. Kaza ihtimaline karşı ucuza mı yönelmeli? Sayın Barış Diker, Eşimin kullandığı düz vites Peugeot 207 aracı satmak istiyoruz. Eşim henüz acemi olduğu için biraz daha ucuz bir araç istiyor. Açıkçası, şehir içinde dönüşlerde ve yokuşlarda zorlanıyor ve “Çarparsam ucuz aracı çarpayım, değer kaybetmesin” diyor. Bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz? Enver Güçlü Sayın Enver Güçlü, Peugeot 207, hatchback kasa tipi dediğimiz, özellikle bayanların park ederken zorlanmadığı türden bir araç. Ancak düz vites araçlarda hatchback bile olsa, vites değişiminden dolayı sorun yaşanabiliyor. Sorunun çözümü daha ucuz bir araç almak olarak gibi görülse de, alıştığınız konforun biraz altına düşeceğinizi de hesaba katmanız gerekiyor. Üstelik bu şekilde, “araç nasıl olsa ucuz” mantığıyla tedbirsizliğe de yol açmış olursunuz; bu tedbirsizliğin her zaman düşük maliyetli bir kazayla atlatılmaması riski de mevcut. Dolayısıyla bu yöntemle eşinizin usta bir sürücü olması gerçekçi bir bakış açısı değil. Ayrıca, şehir içindeki küçük kazalarda, aracınızın değer kaybı da çok yüksek olmayacaktır. Can emniyetiniz her şeyden önemlidir. Eşinizin araç kullanmadan önce, bir sürücü kursu yardımıyla, elinizdeki araçla trafiğin yoğun olmadığı saatlerde birkaç pratik ders almasını ve ondan sonra düzenli kullanıma geçmesini öneririz. 19 REHBER İkinci el otomobil almanın püf noktaları -6- Kurumsal firmalar alıcıya kolaylık ve güven sağlıyor İkinci elle ilgilenen kurumsal firmalar, alım-satım hizmetleri, muayene, müşavirlik, kredi, kasko ve garanti işlemlerini aynı çatı altında gerçekleştirdikleri için alıcıya ve satıcıya kolaylık sunuyorlar. Otomotivin en önemli türev piyasası konumunda bulunan ikinci el pazarı, alımsatım hizmetleri, muayene, müşavirlik, kredi, kasko ve garanti gibi birçok alt uzmanlık dalı ile iç içe çalışan bir yapıdır. Kurumsal ikinci el firmalarının 2000 yılından itibaren sektöre girmesiyle aynı çatı altında hizmet bütünlüğünün sağlanması olanaklı hale gelmiş olsa da, halen Türkiye genelinde yaklaşık 10 bin civarında galeri, sektörü büyük oranda domine etmektedir. Öte yandan, gelişen teknik ve yasal altyapının rekabetçi pazar şartlarını olumlu etkilemesi sonucu, birçok galerinin de kurumsal anlayışla araç sattığı gözlenmektedir. Bu nedenle, ikinci elde aracını değerlendirmek isteyen araç sahiplerinin veya ikinci el araç temin etmek isteyenlerin, ikinci el firmalarının hangi çalışma prensiplerine göre hareket ettiğini bilmelerinde fayda vardır. Bu konuda piyasada oluşmuş kanıların çoğunun önyargı veya eksik bilgilendirme sonucu olduğunu vurgulamalıyız. 27 REHBER İkinci el otomobil almanın püf noktaları - 6- Doğru fiyat, araç sahibini ikna edebilecek kadar yüksek, satış fiyatını piyasanın üstüne çıkarmayacak kadar düşük fiyat anlamına gelmektedir. Maliyet ve kârın toplamı piyasa gerçekleriyle uyuşmalı İkinci el piyasasını diğer birçok piyasadan ayrıştıran en önemli unsur, ikinci el araç işinin belki de can damarını oluşturan satınalma boyutudur. Satınalma süreci, diğer birçok sektörlerdeki firmalardan çok farklı işlemleri içerir. Orta büyüklükte bir fabrikanın satınalma departmanını örnek olarak alırsak; sürekli çalışılan birkaç büyük tedarikçi firma ile ilişkiler (sözleşme, fiyat pazarlığı, kalite kontrolü, teslim süresi vs) söz konusudur. Bu firmalar tedarik zincirinde ara nokta oldukları için, nihai tüketici ile buluşma şansı genelde zayıf veya belirli ekonomik ölçek ve şartlara bağlıdır. Aynı zamanda göreceli olarak daha kuvvetli pozisyonda olan fabrikaya tedarik zincirinin bir parçası olarak belirli şartlarla bağlıdırlar. İkinci el araç işinde ise durum çok farklıdır. Satınalma Departmanı veya daha küçük hacimli perakende noktalarında “Satınal- macı”, aracını kendisi de doğrudan değerlendirme olanağına sahip birçok araç sahibinden araç tedarik etmekle yükümlüdür. “Birçok araç sahibi” ifadesi, tümüyle veya büyük çoğunlukla doğrudan görüşme olanağı fiilen olmasa bile, “Türkiye’deki Araç Parkı”’nı temsil eder denilirse abartma sayılmaz. Satınalmacı aracını satmak isteyenlerle fiyat pazarlığı yapar, sözleşme imzalar, aracı kontrol eder, vekalet, ödeme, yedek anahtar ve teslimat gibi konuları görüşür. Karşılıklı bir bağımlılık olmadan yapılan bu işlemde doğru fiyat, araç sahibini doğru bilgilendirme ve ikna gücü çok önemlidir. Doğru fiyat, araç sahibini ikna edebilecek kadar yüksek ancak satış fiyatını piyasanın üstüne çıkarmayacak kadar düşük fiyat anlamına gelmektedir. Doğru bilgilendirme ise, araç sahibinin hayatında belki de ilk defa gireceği bir süreçle ilgili detaylar da dahil, eksik ve yanlış bilgi verilmemesidir. Bütün maliyetler ve optimum kârın araç alım maliyetinin üzerine ilave edilmesiyle ortaya çıkan satış rakamının, piyasa gerçekleriyle uyumlu olması da, yapılan işin en önemli çıktısı olmalıdır. Yukarıda saydığımız nedenlerle “araç satınalma” için Avrupa ve Amerika’daki ikinci el firmalarda kullanılan terim, satınalmanın tam karşılığı olan “purchasing” değil, “sourcing” yani “kaynak bulma” dır. Ülkemizde de “satınalma”nın yerine “tedarik” kelimesinin kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Satılmamış bir aracın fiyatını kriter almak doğru sonucu vermeyebilir İkinci el işi yapan firmalar, bütün diğer özel sektör firmaları gibi, kâr odaklı çalışırlar. Bunun doğal sonucu olarak kâr etmeyeceği veya kâr edebilecek olsa bile yüksek risk içeren bir aracı hiçbir firma nakit olarak envanterine almak istemez. Firmalar böyle bir durumda iki yol benimser: Araca çok düşük fiyat vermek veya araca hiç fiyat vermemek. Her iki yöntemin ortak çözüm noktası olarak “Aracınızı emaneten sergileyelim” teklifi de müşteri odaklı bir yaklaşım şekli olarak önerilebilir. Araca çok düşük fiyat vermek, çok yüksek kâr görüntüsü verdiği için genelde tercih edilmemektedir. Araç sahipleri, çok haklı olarak araçlarına çok düşük fiyat verildiğinde tepki gösterir ve piyasadaki, hatta aynı teşhir alanındaki benzer araç fiyatlarını örnek gösterirler. Örnek gösterilen araçların henüz o fiyatlardan satılmamış olması aslında gerçek bir karşılaştırmayı olanaksız kılar. Bazen de benzer araçtan zarar eden satınalma elemanı, aynı zararı başka bir araçta da yaşamamak için çok düşük fiyat verebilir. 28 Araçta komple boya, önden ağır hasar yoksa küçük boya işlemleri fiyatı çok etkilemez. Ancak bütün bu açıklamaları sınırlı bir konuşma zamanı içinde yapmak kolay olmayacağı için, söz konusu aracı nakit veya takasa almamak ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, emaneten satışa almak firmaların en çok tercih ettiği yöntemdir. Filo araçları ikinci elde güven veriyor Buradan hareketle alım şekilleri üzerinde biraz durmamız gerekiyor: Nakit alım, tarafınızdan yeni veya ikinci el araç satınalışı olmaksızın, aracınızın alınması anlamına geliyor. Birçok ikinci el firması, elinde net satış verisi olduğu için, daha önce hızlı bir şekilde nakite döndükleri araçları nakit olarak almayı tercih eder. Takas alım, elde bulunan bir aracın satılarak, müşteriden nakit karşılığı aracının alınmasıdır. Takasta hem alım hem de satımda daha düşük kâr sözkonusudur. Toplamda iki işlem olduğu için, alınacak araçtaki satış kârı da hesaba katılır. Öte yandan, takas araç nakit hesabına alındığı için hemen değerlendirilmek zorundadır, aksi takdirde satılan araç zarar yazacaktır. Her iki işlemin de uygun olmadığı riskli araçlarda, ikinci el firmaları emaneti tercih ederler. Emanet alım, araç satıldığında satılan bedel üzerinden araç sahibine ödeme yapılacağı anlamına gelir ki piyasada yaygın tabir olarak kullanılan “konsinye satış”la aynı anlama gelir. Emanet satışta, aracı konumda bulunan firmanın kâr payı ve riski düşük olduğu için etiket satış fiyatı yüksek tutulabilir, bu sayede araç sahibi daha kârlı bir duruma gelir. Ancak aracın satılıp satılamayacağı belirsizdir; piyasanın biraz üzerinde, pazarlığa tabi olarak belirlenen fiyat, aniden gazetelerde boy gösteren bir kampanya ilanı ile birdenbire alıcı açısından cazibesini kaybeder. Bu açıdan araç sahibi açısından alınan risk de yüksek olmaktadır. Bir diğer alım şekli de, büyük filo kiralama şirketlerinden nakit veya emanet usulü ile araç alımıdır. Bu alım şekli de tedarik açısından gerekli ve sık başvurulan bir yöntem olmaya başlamıştır. Kiralık araçların bakımlarının düzgün yapılması ve hizmeti veren kiralama şirketi tarafından yakın takibi, şirket araçlarını giderek daha cazip bir ikinci el alternatifi haline getirmiştir. Bunlara ek olarak, araçların kaskolu olmaları nedeniyle kaporta-boya durumlarının biliniyor olması ve kiralama şirketlerinin daha iyi kullanılan araçlar için daha düşük kiralama maliyetleri çıkartarak bu yönde destek verici bir çaba içinde olmaları da önemli etkenlerdir. Araçlar satıştan önce özenli bir temizlik işleminden geçirilir Alım aşamasıyla ilgili yanlış bilinen en önemli husus, aracın daha önceki kaportaboya hasarları doğrultusunda, değeri düşürülerek fiyat verildiği bilgisidir. Bir araçta komple boya, önden ağır hasar, tavanda boya veya birkaç kaporta parçası değişimi yoksa, sadece 2-3 boyalı parça için değer düşürülmesi çok nadirdir veya çok cüzi oranda değer indirimi sözkonusu olabilir. Bunun sebebi de bu değer indirimine araç sahibinin razı olmayacağının bilinmesidir. Araç alım işlemi yapıldıktan sonra, satış öncesi yapılması gerekli birçok satışa hazırlık işlemi vardır. Bu işlemlerin sırası, süresi 29 REHBER İkinci el otomobil almanın püf noktaları - 6- ve adedi firmadan firmaya değişim gösterir. Kurumsal yapıda çalışan firmalarda araç mutlaka kaporta ve mekanik kontrolünden geçmek zorundadır. Ancak birçok galeri, bu teknik olanaklara sahip olmadığı için, aracı yetkili servis kontrolüne götürerek, daha sonra ortaya çıkabilecek olan yasal ve teknik riskleri minimize etmeye çalışırlar. Kurumsal ikinci el markaları da araçta gördükleri arızaların onarımı için gerektiğinde yetkili servisleri tercih edebilirler. Özellikle distribütör garantisi dahilinde olan araçların, bakım ve önemli parça değişimlerinin yetkili servislerde yapılması gerekir. Aracın satışa çıkışından önce yapılması gerekli bir diğer işlem ise aracın iç ve dış temizliğidir (Oto-Kuaför). Ülkemizdeki genel anlayış, satılmak üzere olan bir aracın temizlenmesine gerek olmadığı yönünde olduğundan, temizlenmemiş olarak gelen araçların temizlik işleri asgari 2-3 saat sürmektedir. Aynı ekip, satılan ikinci el araçların ve bir yetkili satıcı söz konusu olduğunda, sıfır araçların oto kuaför hizmetlerini de verdiği için bu süre yoğunluğa bağlı olarak uzayabilir. Aracın masraf dökümünün yapılması, müşteriye bildirmeyi gerektirecek önemli eksiklerinin ve mekanik masraflarının tespiti de satış öncesi netleşmesi gereken konular arasındadır. Yaygın uygulama, 30 Devir tescil işlemlerinin otomasyona geçmesi, vatandaşları mağdur edecek birçok etkeni ortadan kaldırdı. masrafların araç fiyatına eklenmeyerek müşteriye daha cazip bir fiyatla sunulmasıdır. Ancak bakım, baskı balata değişimi gibi birkaç kalemi fiyata ekleyip, diğer bazı kalemleri müşteriye bırakma da diğer bir seçenek olarak sunulmaktadır. Bakımları düzenli yapılmış ve masrafsız araçların geniş garanti seçenekleri ile sunularak, firmanın ve müşterinin belirli risklerinin güvence altına alınması da kurumsal ikinci el firmaları tarafından tercih edilen bir yöntemdir. Aracın mekaniğinin yanı sıra muayene durumunun ve hasar kayıtlarının kontrolü, yedek anahtarın temini gibi başka konular da satış öncesi çözülmesi gerekli olan diğer başlıklardır. Artan bilgi paylaşımı, ikinci el piyasasını olumlu yönde etkiliyor İkinci el piyasası, aynen emlak piyasasında olduğu gibi alıcı ve satıcının doğrudan buluşmasına olanak veren bir yapıdadır. Bu nedenle gerek araç alırken gerekse satarken, ikinci el firmaları yüksek bir kâr payı öngörüsü yapamazlar. Emanet araçlarda kâr payı yüzde 3 ila 5 arasında değişirken, nakit alınan araçlarda bu oranlar en fazla yüzde 7-8 civarına çıkar. Aracın birkaç gün içinde satılamaması durumunda, zarar ihtimali ortaya çıktığından, satışa konan aracın fiyatı mutlaka düşürülür. Sektör, kurumsal ikinci el firmalarından başlayarak, kredi, trafik müşavirliği, muayene hizmeti, kasko, mekanik garanti, trafik sigortası gibi bütünleyici hizmet ve ürünleri uzun süredir müşterilerine sunmaktadır. Devir tescil işlemlerinin otomasyona geçmesinden sonra, ikinci el araç piyasasında alım veya satım işlemi yapacak olan vatandaşların mağduriyetine sebep olabilecek birçok etken ortadan kalkmıştır. Piyasada günden güne artan bilgi paylaşımının, sektörel dinamiklerin ve devletin atacağı pozitif adımların yardımıyla ivme kazanması sonucu, ikinci el piyasasının da cazip bir seçenek olarak otomotiv endüstrisine daha yüksek bir katma değer sağlaması beklenmektedir.
Benzer belgeler
her ay en az 500ikinci el araç
Edmon Bekyan, Zeynep Yeşilipek,
Mert Uyan, Sinem Eroğlu,
Gökhan Aydaş