PDF Versiyonu - Kahve Molası
Transkript
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 264 16 Mayýs 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 ■ ABONE FORMU ■ email@adresiniz Hýdýr'ýn fendi ... Hüsamettin Gezer BARONES VALENTÝNE TASKÝNA'NIN KOLTUKLARI ... Mehtap Yýldýz Post-Modern eþ bulma yöntemleri ya da "kuruyemiþ tabaðý teoremi" ... Mehmet Emin Arý KORKMA ... Didem Sökmen ABONE OL ABONELiKTEN AYRIL HTML TEXT GÖNDER ■ ■ ■ Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Kahvenin Yanýnda - TAHÝNLÝ AKÞAMÜSTÜ MÝLFÖYÜ...Elif Þeref Artun Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Gereksiz Bilgiler, Biraz Gülümseyin, Birlikte Oynayalým, Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Önerir misin? KISAYOLLAR SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Kim Bu Editor? KAPI KOMÞULARIMIZ Editör'den : Esenlikler... Merhabalar, Bugün bana yer kalmadý. Artýk gevezeliði haftaya yaparýz. Sizleri yepyeni, birbirinden güzel yazýlarla baþbaþa býrakýyor, haftasonunu dilediðinizce güzelleþtirmenizi diliyorum. Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Delikanlý Yazar Kahveci : Hüsamettin Gezer Hýdýr'ýn fendi Merhaba dostlar, Eðer varsa, oturduðunuz binanýn kapýcýsýyla aranýz nasýl? Ara sýra size de bizlere olduðu gibi kapýcýnýz kafasýna göre takýlýyor, caný istediði zaman servis yapýyor veya çöp topluyor gibi geliyor mu? Nedense bizim yýllanmýþ kapýcý Hýdýr efendiyi site içinde her türlü ticari faaliyette görüyoruz ama kendilerine bir türlü asli görevlerini yaparken rast gelemiyoruz. Günahý boynuna, adamýn hatlý minibüs iþlettiði, bu yüzden baþýný kaþýyacak vakti olmadýðý bile söyleniyor. Hizmet konusunda iþi iyice çýðýrýndan çýkaran kapýcýmýzla ilgili þikayetler artýnca apartmanda sadece bu konuyla ilgili toplantý yapmaya karar verdik. Ben de apartmanda ilk oturmaya baþlayanlardan birisi olma sýfatýyla kalktým, gittim. Toplantýda gördüm ki, anlatýlanlarýn yarýsýný palavradýr diye kessek bile yine de Hýdýr'ý ipe götürecek kadar suç var. Bir kere adamý ortalýkta gören yok, hizmetleri yarým yamalak karýsý veya çocuklarý yapýyor, onlar da "belim aðrýyor, dersim var" gibi bahanelerle kaytarýyormuþ. Hýdýr efendi ise bu arada site içinde ve dýþýnda köyden gelmiþ yað, bal gibi gýda maddelerini pazarlamakla meþgul. Her anlatan baþka bir macerasýný anlattý ve biz sonunda kapýcýyý kovmaya karar verdik. Vermesine verdik ama bunu ona söyleyecek adam arýyoruz. Hýdýr efendi her türlü numarayý çevirirken utanmýyor, biz adamý çaðýrýp bunu söylemeye utanýyoruz. Sonunda Hýdýr'ý cep telefonundan bulduk, þýp diye çýktý geldi. Oturduðumuz salona buyur ettik, her gün hepimize tepeden bakan Hýdýr efendi kaþlar Küçük Emrah stili mahsun, geldi, oturdu. Hýdýr'la konuþmasýna karar verilen Sabri bey birdenbire "Hýdýr efendi, bak Ahmet bey sana bir þey söyleyecek" diye topu baþka birisine atýverdi. Ahmet bey'in surat bombok, "böyle mi konuþtuk" bakýþlarýyla bakýyor; sonunda eveleye, geveleye "Hýdýr efendi bazý þikayetler var" diye konuþmaya baþladý. Yýllarýn kurdu Hýdýr meseleyi þýp diye kavradý, hemen boynunu en gariban pozda saða yatýrdý, nemli gözleri, genizden gelen aðladý aðlayacak sesiyle konuþmaya baþladý. Teker, teker hepimizin gözlerine baka, baka "ben" dedi, "bu siteye zorla gelmedim, güzellikle geldim, yine öyle güzellikle giderim, hepiniz büyüðümsünüz, ne yapalým kaderde bu da varmýþ, size biþey olmasýn" mealli tiradýný kýrk yýllýk tiyatroculara taþ çýkartýrcasýna okudu ve nemli gözlerle tavana bakmaya baþladý. Ortalýk birden karýþtý, en baþta en çok þikayet edenler olmak üzere herkes "ölürüm de Hýdýr'ý kovdurmam, cesedimi çiðnersiniz" diye kendini paralýyor. Ulan bizim Hýdýr birdenbire en paylaþýlmaz kapýcý oldu, ne oldu az evvel þikayet eden bu adamlara anlaþýlmaz. Kimisi Hýdýr'ýn sýrtýný sývazlýyor, kaþ, göz iþaretleriyle "sen merak etme Hýdýr, ben varken bu deyuslar sana dokunamaz " iþmarlarý çakýyor. Kimisi de anlatýlanlarýn dedikodu olduðunu bizim Hýdýr'ýn aslýnda ne yaman bir kapýcý olduðunu söylüyor, velhasýlý kelam Hýdýr'ý yere, göðe koyamýyoruz. Sonunda ortalýk sakinleþti, kovmak üzere çaðýrdýðýmýz Hýdýr'a bir de zam yaptýk, kapýcý dairesinin eksiklerini gidermeye söz verdik, Hýdýr efendi gelmiþken orada bulunanlardan daha önce vermiþ olduðu ballarýn parasýný tahsil etti, bir iki kilo yeni sipariþ aldý, giderken de "Allah sizden razý olsun" diye ellerimize sarýldý, memnun, mesut ve sanki, kýs, kýs gülerek çýktý, gitti. Hýdýr gittikten sonra aramýzda ana konusu "iftira ediyorlar adama" olan sohbetler yaptýk, bizler de fedakar kapýcýmýzý onu karalayan, az daha kovmaya kalkmýþ iftiracýlarýn elinden kurtarmýþ olmanýn gönül rahatlýðýyla evlere gittik. Evde Necla "naaptýnýz?" diye sordu, "iftira etmiþler caným adamcaðýza" diyerek olanlarý anlattým. Necla sonuna kadar dinledi, sonra "her seçimde ýsrarla kendini kazýklayanlarý seçen insanlardan baþka ne beklenir zaten" dedi ve mutfaða gitti. Cahil duruma düþmeyeyim diye "ne alakasý var ya" diyemedim ama merak etmeden de duramýyorum, sahi ne alakasý var ya? Kapýcýlarýnýza iyi bakýn dostlar, kalýn saðlýcakla. Hüsamettin Gezer [email protected] Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Mehtap Yýldýz BARONES VALENTÝNE TASKÝNA'NIN KOLTUKLARI Yeþim ile altý yýl önce bir dost toplantýsýnda karþýlaþtýk. Beline dek inen saçlarý, sýmsýcak gülen gözleri ve ýþýklý yüzüyle, bu dostluðun uzun yýllar süreceðinin sinyallerini o birkaç saatlik beraberlikte vermiþti. Tavýr ve davranýþlarýndaki inceliði ile tam bir eski Ýstanbul hanýmefendisi görünümündeki Yeþim'i ve þeker kýzý Begüm'ü çok sevdiði þehrinden Ankara'ya sevgili eþi Cüneyt'in iþi çekip getirmiþti de, iyi ki de getirmiþti. Çok kýsa sürede ilerleyen dostluðumuzla birbirimize yüreklerimizle birlikte, evlerimizin de kapýlarýný aralamýþtýk. Yeþim'in evi, özellikle de salonu ince bir zevkin bir araya getirdiði antik görünümlü pek çok detayýn yer aldýðý, farklý nostaljiler yaþatan bir atmosfer.. Bu ortamýn en tamamlayýcý parçalarý da; ikisi koyu bordo, ikisi siyah aðýrlýklý, kendinden çok hafif desenli, haþmetli görünümdeki ahþap kollarýyla zamana meydan okuyarak saltanatlarýný sürdüren eski koltuklarý. Koltuk deyip geçmeyin, bu koltuklar sizin bildiðiniz koltuklara benzemiyor. O kadar rahatlar ki, oturduðunuz an yýllarýn yükünü ve anýlarýn aðýrlýðýný paylaþmak istercesine, sizi yakaladýklarý gibi içlerine çekiveriyorlar. Üzerinde biraz fazlaca kýpýrdansanýz, kalktýðýnýzda altýna dökülen samanlarý, buna neden olan sizmiþsiniz gibi süpürme isteðine kapýlýyorsunuz. Anýlar gibi neleri yutmamýþtý ki Yeþim'in nostaljik koltuklarý... Aysun'un uzun süredir arayýp ta bulamadýðý caaaným yüzüðü, kime ait olduðunu anlayamadýðýmýz, sahibinin de artýk umudunu kestiðini sandýðýmýz eþarbý, Yeþim aylar sonra bir temizlik sýrasýnda çekip aldý aç koltuklarýn aðzýndan. Kimbilir daha neleri yutmuþtur kimse farkýnda olmadan.. Alice olmak iþten bile deðil. Yýpranmaktan açýlmýþ boþluklarýn arasýna kazara düþecek olsanýz, Harikalar Diyarý'nýn kapýlarý ardýna kadar kolayca açýlacak sanki. Nereden gelmiþti bu koltuklar, dostlarýmýz çok mu aramýþlardý? -"Madam Taskina'dan" der Yeþim. Kimdi ki Madam Taskina ? Yýllardýr koltuklarýnda oturmaktan yakýndýðýmýz biri olmaktan öte ! Birazcýk kurcalayýnca, koltuklara kimliðini veren aristokrat sahibin; Nermin Bezmen'in "Kurt Seyt ve Shura", Jak Deleon'un da "Beyoðlu'nda Beyaz Ruslar" adlý kitaplarýnda yaþamýndan kesitlere yer verilen, Barones Valentine Clodt Von Jurgenzburg Taskina olduðunu öðreniyoruz sevgili Yeþimden. Madam Taskina, 1900 lü yýllarda Çarlýk Rusya'sýnda dünyaya gelmiþ, Ekim Devrimi sýrasýnda Ýstanbul'a iltica etmiþ bir rus soylusu. Yaþamý 1992 yýlýnda Ýstanbul'da son buluncaya dek, Pera'nýn renkli yaþamýna hem ruhunu hem de müziðini katmýþ, piyanosunu Atatürk'ün bile dinlemeye gittiði o devirlerin ünlüsü bir aristokrat. Bir söyleme göre, bu koltuklar Cumhuriyet'in Dergi ekine de fotoðraflarýyla konuk olmuþ bir zamanlar. Benim naif arkadaþým bunca geçmiþe saygýsýzlýk eder mi? Ne yazýk ki Cüneyt'in salonda rahat, geniþ bir kanepe üzerinde televizyon izleme düþü öyle kolay kolay gerçekleþeceðe benzemiyor. Yeþimi þimdilerde bir telaþ aldý. Bu denli deðerli koltuklar atýlamayacaðýna göre, olsa olsa yüzleri deðiþtirilebilir telaþý..Ama bir dakika...Acele etmeyelim. Öyle bir çýrpýda yapýlýr mý? Anýlara saygýsýzlýk olur, yavaþ yavaþ... Bu konu altý yýl önce de gündemdeydi. Sevgili Yeþimin bu fikri benimsemesi yaklaþýk beþ yýl, beþ ay'ý aldý. Son sekiz aydýr ise epey yol almýþ durumda. Neler mi yapýlýyor? Önümüze bir Ankara haritasý alýnýp, semt semt dekorasyon maðazalarý gruplanýyor. Saptanan maðazalar bir bir dolaþýlýp kumaþ kartelalarý alýnýyor, birer hafta deðerlendirilip tekrar götürülüyor ve yerine yenileri alýnýyor. Bu konu o kadar hassas ve önemli ki, ünlü bir maðazanýn kartelalarýný elde etmek için büyük bir grubun üst düzey yetkilisi bile devreye sokuluyor. Günlerce maðazalarda sabah 8.30, akþam 18.00 mesai yapýlýyor. Yeþim bu iþe öyle konsantre ki adeta maðazanýn bir parçasý olmuþ. Maðazanýn en geniþ, en gösteriþli masasýna yayýlmýþ, önünde yýðýnla kartela, gelsin çaylar, gitsin kahveler birisini görseniz , bir müþteri kimliði ile onu müdür zannetmez misiniz? Aynen öyle olmuþ. O da bakmýþ tezgahtarlar çok meþgul, görüntüyü bozmamýþ, bir güzel yardýmcý olmuþ gelenlere, hem de profesyonelce. Araþtýrma iþinin çok uzamasýna dayanamayan ve yeþim adýna üzülen bir maðaza sahibi; - "Hanýmefendi siz biraz ara verip dinlenseniz de sonra devam etseniz" önerisinde bulunmuþ. Bizim kýz aslýnda Jeoloji Mühendisi, ama bir ara tekstil sektörünün içinde de yer almýþ, kolay kolay beðenebilir mi, zor tabii. Yeþim karar verinceye dek mevsimler geçiyor, yeni kolleksiyonlar geliyor, yeniler yeni fikirler çaðrýþtýrýyor, eskiler tekrar toparlanýp deðerlendiriliyor,yani iþler iyice karýþýyor. Yeþim: -"Þu kartelaya bakayým" Maðaza sahibi: - " Hanýmefendi onu geçen hafta götürmüþtünüz." - " Ýþte þurdaki?" - " Hanýmefendi onu da geçen ay inceleyip beðenmemiþtiniz." Amaa sonunda bir çözüm bulundu. Ýyi niyetle arkadaþýma yardýmcý olmaya çalýþan bir maðaza yetkilisi; - " Deseni çizin, renkleri belirleyin, biz dokuyalým" diyor. Yeþim buna ikna olur olmasýna. Renk, desen, her þey tamam. Sipariþ veriliyor, bekleniyor.. Bu kez oldu artýk oh bee diyecekken, dokuma defolu çýkmaz mý? Þimdilerde yeniden dokutuluyor. Anlaþýlan Madam Taskina'nýn ahý tuttu. O özlenesi mübarek gün gelip de, Yeþim "nihayet koltuklarýmýn yüzü deðiþti, gelin görün nasýl olmuþ?" dese, eve gitmeye artýk cesaret ister. Koltuklarý eski þekliyle karþýmýzda bulsak bile, korkarým hiç birimiz " AAA Kral Çýplak !!! " diyemeyecek. (Sevgili Yeþim, affýna sýðýnýyorum, umarým bana kýzmazsýn :) Mehtap Yýldýz (namý diðer mehtap) Yorum Oku / Yaz Yukarý Aklýmda Gezintiler : Mehmet Emin Arý Post-Modern eþ bulma yöntemleri ya da "kuruyemiþ tabaðý teoremi" Malumunuz armudun çöpü, üzümün gözü derken evde kaldýk (ya üzümün gözü ne ola ki? hadi armudun çöpünü anladýk da, üzüm son tahlilde bir bitki, gözü olmaz ki). Hikmetinden sual olunmaz yüce Rabbim, kýsmetimi belki de sanal alemde bulmamý istedi diye, biraz meraktan, biraz da umut dünyasýdýr bu, belki kendime uygun bir talip bulurum diye popüler çöpçatan sitelerinden birine gittim üye oldum. Kýsmet bu nereden geleceði belli olmaz di mi? Hay olmaz olaydým... Ýster yerli olsun ister yabancý olsun bu çöpçatan sitelerinin ortak bir iþleyiþ özelliði var. Ýþe önce kendinizi tanýtan oldukça uzun ve sýkýcý bir formu doldurmakla baþlýyorsunuz. Yaþýnýz, boyunuz, kilonuz, en çok sevdiðiniz elbiseniz ve sizi kime benzetirler gibi uzun bir liste. Bunun dýþýnda kiriyatif olmanýz beklenen bir sunuþ baþlýðýnýz ve takma adýnýz olmalý. Ýþte kendimizce bir þeyler doldurup müstakbel eþ arayýþýna bir týklama ile baþladým. Tamam kilo kýsmýnda biraz oynama yaptým ama zaten herkes benim tartýmýn biraz abarttýðýný söyler. Size benzettikleri ünlü kimdir sorusuna hiç tereddütsüz "Garfield" dedim. Yani tembellikte ve uyku konusunda ona benzetilebilirim, eh kilolarýmýz da benzer. Profilimi yazdýktan sonra üye oldum ve hemen uygun birini bulmak için arama sayfasýna gittim. Arama için belirli kriterler belirledikten sonra (iþte belirli bir yaþ aralýðýnda ve Ankara'da oturan kadýnlar vs.), bismillah deyip ara düðmesine týkladým. Abartýsýz karþýma 200 küsur kayýt çýktý. "Ya" dedim içimden, "madem bu kadar kadýn vardý ben niye evde kaldým?". Tekrar "Mevlam kýsmetimi belki burada vermiþtir" deyip bir heves çýkan kayýtlarý incelemeye baþladým. Þekerci dükkanýndaki çocuk gibi heyecanlýydým ama kýsa sürede heyecaným kursaðýmda kaldý. Kayýtlarda takma adlar ve sunuþ baþlýklarý yer alýyordu. Sunuþ baþlýklarýnýn bir kýsmý gerçekten bir tuhaftý. Kimi reklam sloganý gibi, örneðin en sýk karþýlaþtýðým "yeni dostluklara merhaba". Eeee, güzelim ne dostluðu ya? Valla kadýnlarý anlayabilmiþ deðilim. Belki doðrudan iliþki kelimesini telaffuz edemediði için bunu diyor. Bunun dýþýnda "Mutluluða merhaba", "Elveda hüzün", "Geç otur, hayal kýrýklýðý", "Nerelerdesin hayýrsýz neþe", "vay! Depresyon baba ne haber?", "sen de hayýrsýz çýktýn be ümit", "bir çay içmeden býrakmam melankoli" gibi garip baþlýklar da vardý netekim. Bunlar yine makul olanlarý. Bir de oldukça rijit sunuþlar var; örneðin "ben güzelim, sadece kendine güvenen beyler lütfen" gibi baþlýk hatýrlýyorum. Sanki ortaya karýþýk mevsim salatasý yap der gibi. Daha sert olanlarý da var tabi ki, "Achtung, achtung ! beni hak etmelisin" gibi bir baþlýk ilgimi çekti. Prensesle evlenebilmek için olmadýk abudik gübidik þeyler yapýp sonunda muradýna eren kahraman motifinin iþlendiði masallarý çok dinleyen yurdum kadýný sonuçta böyle yerel motifler taþýyan yerli malý prenses Diana havalarýna giriyor. Bu eriþilmez kadýný hak etmek için ne yapmamýz? ne tür sýnavlardan geçmemiz? nelere muktedir olmamýz? gerektiði pek belirtilmiyor. Ama kesin olan bir þey var. Belli ki bu hatun öyle ya da böyle karþýsýndakini epey bir süründürecek ki, adamýn onu hak edip etmediðine karar verebilsin. Gençlerin dediði gibi "teþekkürler ben almayayým". Güzelim sana mutluluklar! Gider yeþil berelilere ya da SAT komandolarýna katýlýrým daha iyi. En azýndan biraz heyecan biraz da edele yaparým. Kaf daðýndan sana elma getireceðime sen bi zahmet manava git. Hem ayrýca beni takip eden okurlar bilir, ben erik severim. Takma isimler yani nickler de pek normal gibi durmuyor. Otomobil markasý gibi olanlarý mý? ararsýnýz (ahu99, leyla 2001) yoksa hangi dilde ne anlama geldiði belli olmayan tuhaf isimler mi (zabredeska). Doðrudan bir ilaç ismini kendine nick yapan bir kadýn vardý. Ýsim olarak kullandýðý ilaç da baþ aðrýsý ilacý! Bu ablamýz baþ mý aðrýtýyor yoksa sizin yaþamýnýzdaki acýlarý mý? azaltýyor anlayamadým valla. Sonra baktým, meðer eczacýymýþ. Biraz kiriyatif ol be abla! Ne bu þimdi? Biz de makine mühendisiyiz ama nikimiz krank þaftý deðil di mi? Bir de seviyeli muhabbet isteyenler var. "Lütfen seviyeli olanlar" yazsýn ya da "seviyeli muhabbet edebilenler" gibi baþlýklar dikkatimi çekti. Seviyeden kasýt ne çözebilmiþ deðilim. Anladýðým kadarýyla "üstünde kýrmýzý geceliðin var mý?" gibisinden ucuz bel altý muhabbete girmeyecek adam istiyorlar. Bu en alt seviye. Ýyi de, seviyeli muhabbetten benim anladýðým "kuantum fiziðinde yerel olmama paradoksunu" tartýþmaktýr. Bunu da tartýþabileceðim bildiðim tek bayan Alev Alatlý. Onunla da olmaz. Þimdi bunu konuþamadým diye bu hatunlara seviyesiz mi diyeceðim? Sanýrým ahlaksýz tekliflerden sýkýlmýþlar dedim içimden. Neyse. "Hadi" dedim kendi kendime, "yine baþlama ince eleyip sýk dokumaya." Bir tanesine mesaj gönderdim. Ama yalnýz kalplerden ses seda yok. Gelecek olan mutluluða, merhaba demek için acaba baþka yere mi bakýyorlardý? Aradan üç, dört gün geçti týk yok. Allah, Allah nerede hata yaptýk? Kiloyu biraz daha mý indirelim? yoksa gelir düzeyini bir beþ yüz dolar daha mý artýralým? karar veremedim. Neyse biri sonunda halime acýmýþ olmalý ki cevap verdi. Heyecanla gelen mesajý týkladým. Sadece bir "slm" vardý. Selam ya da merhaba bile deðil, sadece "slm". Baþka da bir þey yok. "Ekonomik davranýyor" dedim. Gereksiz harfleri kullanarak evrenin toplam entropisini artýrmak istemiyordu. Çok ince düþünceli. Ýþte dedim, bu kadýn fizikten anlýyor! Oh ne güzel, yarýn tanýþýrýz ve ertesi günde perde bakmaya gideriz. Peki bu fizikçi bayanýn fiziði nasýldýr? diye özelliklerine týkladým. Fizikçi ablamýz meðer dünya yarýsýymýþ. Yani evet biçimci deðilim ama bir evde bir tane dombik yeterli di mi? Hem "selam" bile yazmaya üþenen saygýsýz biri. Türkçe'yi böyle katleden bir kadýnla mesut bir yuva kurulamaz netekim. Kilo/boy oranýný öðrenince ona karþý olan düþüncemdeki ani deðiþmeyi yazarlýðýma verin. Böyledir yazar taifesi, sürekli yeni fikirler peþindeyizdir. Orhan Pamuk da benim gibi yapýyor. Epey bir süre yeni mesaj gelmeyince, kilomu beþ aþaðý indirip, gelir düzeyimi beþ yüz dolar artýrdým. Beþ benim uðurlu sayýmdýr. Yanlýþ anlamayýn, sadece bir tür psikolojik ve sosyolojik deney yapýyordum. Bu yaptýðým da aslýnda, deðiþkenlerle oynayýp, olasý sonuçlar üzerindeki etkilerini görmek amacýyla yapýlmýþtý. Bu ince ayar hemen etkisini gösterdi. Hangi beþ etkili oldu bilemiyorum, muhtemelen dolarýn önündeki beþ olabilir ama emin deðilim. Para çok, huzur yok! Birkaç yalnýz kalpten mesaj aldým. Biri "Ciddiyseniz tanýþalým" yazmýþ. Bunu Türkçe'ye çevirdiðinizde anlamý "Evleneceksek tanýþalým, yoksa hiç vakit kaybetmek istemiyorum". Evet, aslýnda makul bir talep. Diðer mesajlarda da daha çok "yani gönlümüzdeki yatan aslaný bulamadýk ama vakit de geç oldu, eh! koyunun olmadýðý yerde sen Abdullah çelebi ile idare edebiliriz" havasý sezdim. Ne bu ya? Kamuya mal olmuþ bir yazara bu ne saygýsýzlýk? Sen benim megamarketlere ne yaptýðýmý biliyor musun? Fay hatlarý bana abi derler. He, heyyyyt! Bu saygýsýzlýða daha fazla tahammül edemedim. Þeytan diyor bir "tane daha muhteþem "5" iþlemi daha yap ama istemedim. Kaydýmý hemen sildim. Yaptýðým sosyolojik ve psikolojik deneyin sonucunda (ben her þeyi bilim adýna, katký olsun diye yaptým), elde ettiðim verilerden yola çýkarak þu teoriyi ürettim. Bir kuruyemiþ tabaðýndan sýrasýyla önce çan fýstýklar, bademler, fýndýklar, fýstýklar vs. gider. En son beyaz leblebiler ve çekirdekler kalýr. Benzer þekilde belli bir yaþa kadar evlenmemiþseniz, kalan beyaz leblebiler ile idare etmek zorunda kalýrsýnýz. Sonra böyle, olur da bir fýstýk bulurum umuduyla tabaðý karýþtýrýr durursunuz. Her þey iyi hoþ, millete beyaz leblebi diyorsun tamam da, peki sen nesin sarý leblebi? Mehmet Emin Arý http://www.eminari.com Yorum Oku / Yaz Yukarý Þimdilik Misafir Kahveci : Didem Sökmen KORKMA ...... BÝRÞEYLERÝN ARKASINA SAKLANMA..... Ölesiye seviyorum ...... lar Vazgeçilmezimsin..... Ömrümce seni seveceðim.....ler Elbette yaþandýklarý dönemde doðrudurlar, yoðundurlar...... Zannedersin ki bulduðun bu aþk artýk sondur bu yolda ..... Bundan sonra böyle sevemez , Kendine böylesine uygun birini bulamazsýn.... Sanki o tektir.... Onunla yatar , onunla kalkarsýn ; Onunla yer , onunla içersin ; an olmasýn ki aklýndan çýksýn.... Her yerde , her þeyde o vardýr, izi vardýr..... Adamýþsýndýr kendini... O, yanýnda seninle olmasa bile.... Karþýlýk alsan da almasan da , bir iliþki yaþansa da yaþanmasa da , zamanla aþkýn olgunlaþýr , sevgiye dönüþür ..... Ki bu artýk vazgeçilmezlik boyutudur . Evet! Vazgeçilmez sandýðýn vazgeçilmezlik....? Yaþanmasý gerekenler yaþanýr ve bitecekse biter, sonu gelir. Sen hala unutmama yemini edersin. Sevmene raðmen, içinde intikam ateþi zamanla , minicikte olsa alevlenir....karþýlýksýz bir aþkta olsa , biten bir aþkta olsa , bu böyledir.... Hýrsýnýn içinde artýk ona kendini ispatlama amacý vardýr : "Evet , bir gün görecek , neleri kaybettiðini..." gibi mantýklar daima yol göstericin olacak sanýrsýn.... Onun inadýna yeni aþklar ararsýn , onun inadýna yeni iþler , yeni baþarýlar.... Hatta onun inadýna bir evlilik...komik..: Onun inadýna , ortak hayaliniz olmayan bir yaþamda mutlu olmak..... Zamanla hýrsýn azalýp , intikam ateþin küllenip , koþmaktan , inadýn adýna çabalamaktan yorulduðunda , onun inadýna yaptýðýný sandýðýn þeylerin seni mutlu ettiðini gördüðünde , gerçeði þaþarak farkedersin..... Belki bir dönem bu gerçekten kaçarsýn .... Ama gerçek bu !.... daima aynada ki yüzün gibi karþýndadýr; tüm çýplaklýðý ve doðruluðuyla..... kaçma ! eninde sonunda bir gün aynaya bakarsýn..... Sen yeniden sevebilmenin ya da yaþama sýkýca sarýlmanýn sende yarattýðý duygularý ; "ondan intikam alýyorum " ya da "onun inadýna yapýyorum" un arkasýna saklarsýn.... Çünkü o büyük hisleri , yoðun duygularý, aþk yeminlerini , "onunla bütünleþtim" leri , vb. unutmuþ olmaktan ve bunlarý açýklamaktan korkarsýn.... Suç gelir sana bu .... Bitmeyeceðini sandýðýn bir aþkýn bitmesi suçtur sana göre.... Öyle görürsün ya da görmek istersin..... Ama unutma ki kalbin hala çarpýyor, Sen yaþýyorsun.... Hissediyorsun.... Görüyor , öðreniyor , büyüyor ve olgunlaþýyorsun.... Korkma çýk kabuðunda . Kendine , Kendi kendine ördüðün duvarlarýn ardýndan çýk ! korkma... O büyük aþktan geriye de , içinde kocaman bir sevgi kaldýysa hele hiç korkma ! O sevgi senin daima kýlavuzun olacaktýr.... sevmek , yeni sevgilere önceki sevgileri yitirmeden yelken açmak , çoðalmaktýr..... Sevgiyle çoðalacaksýn bu hayata unutma ! Sakýn unutma ! Asýl aþký deðil , sevgiyi yitirmekten kork bu hayatta.... !!! Didem Sökmen Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not: Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_106.asp Devamý var Yukarý Dost Meclisi Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.272 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler BEN ÖLÜRSEM AKÞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM Ben ölürsem akþamüstü ölürüm Þehre simsiyah bir kar yaðar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarýmýn arasýndan Gecenin geldiðini görürüm Ben ölürsem akþamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçeðe gömüp Aðlamak gibi isterim Derinden bir tren geçer Ben ölürsem akþamüstü ölürüm Alýp baþýmý gitmek isterim Bir akþam bir kente girerim Kayýsý aðaçlarý arasýndan Gidip denize bakarým Bir tiyatro seyrederim Ben ölürsem akþamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlýk bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayý deðiþtirmeye baþlar Kuþ sesleri, haykýrýþlar Denizin ve kýrlarýn Rengi birbirine karýþýr Sana bir þiir getiririm Sözler rüyamdan fýþkýrýr Dünya bölümlere ayrýlýr Birinde bir pazar sabahý Birinde bir gökyüzü Birinde sararmýþ yapraklar Birinde bir adam Herþeye yeniden baþlar Ataol BEHRAMOÐLU Yukarý Gereksiz Bilgiler : Derleyicibaþýsý Bahçýgöz "Adem" isminin manasýný biliyormusunuz? "Adem" ismi "Adam" isminden gelir. Bu, Adam aslýnda bir kiþi deðildir, harfiyen "Arzlý" demektir, çünki "Adam" kelimesi ; Adamah, "Toprak" ile ayný kökten geldiðinden bu anlama gelir ; yani "Dünyalý". Ama terim bir kelime oyunudur çünki "kan" anlamýna gelen dam, adamýn "üretilme" tarzýnýda yansýtýr. "Ýnsan" anlamýna gelen Sümer terimi LU'dur. Ama kökü "insan varlýðý" deðil ; daha ziyade " iþçi, hizmetkar" anlamýndadýr ve "evcilleþtirilmiþ" olduðu ima edilen hayvan isimlerinin bir parçasýdýr. Atra Hasis metininin yazldýðý (ve tüm Sami dillerinin dallandýðý) dil olan Akkadca, bu yeni yaratýlan varlýða LULU terimini atfeder ; Sümercede olduðu gibi "insan" anlamýna gelir ama karýþým kavramýný da aktarmaktadýr. LULU kelimesi daha derin manada "karýþmýþ olan" anlamýna gelir. Bu durum , Adamýn - hem "Dünyalý" hem de "kandan olan" - yaratýlma tarzýný da yansýtýr. Yukarý Biraz Gülümseyin Yabancý deðil Tuzu kuru delikanlý, son model Porshe otomobille caddede hava basýyor. Kýrmýzý ýþýkta durduðunda arkadaki kamyon büyük bir gürültüyle girmiþ tampona. Delikanlý hemen fýrlamýþ dýþarýya. Kamyoncu hurdahaþ tamponun önünde iç çekiyor: - Abi bir hatadýr oldu iþte. Yirmi yýl çalýþsam ödeyemem ben bunu. Sana koymaz be abicim. Yap bi delikanlýlýk! Bakmýþ, kamyoncu periþan: - Saðlýk olsun, demiþ oðlan, basýp gitmiþ. 2-3 ýþýk sonra yine o acý fren sesi ve o müthiþ gürültü. Bu sefer bagaj da iptal! Oðlan ateþ püskürerek fýrlamýþ, arkada ayný kamyon. Kamyoncu dýþarý çýkmamýþ bu defa. Pencereden uzatmýþ kafayý, baðýrýyor: - Abi, benim ben yabancý degil... Devam et!.. <#><#><#><#><#><#><#> Yavrum yazýk hayvancaðýza. Annesii nerde bizimkinin biberonuuu!.. Yukarý Birlikte Oynayalým : Presented by Enishte Biraz zorlandýnýz mý ne ? Yok, yok bence vakit bulamadýnýz ... :-) Yanýtým : GELÝN - GELEN - GEVEN - GÜVEN - GÜVEY Doðru yanýtý ilk gönderenlerden; Ayþe Nur Gedik AZRAK'a ALTIN, Elvan GÖÇMEN'e GÜMÜÞ ve Erdoðan GÜLBOY'a BRONZ madalyalarýný takdim ediyorum. Ayrýca; Berrin CERRAHOÐLU, Use2000, Hakan CELAYÝR, Deniz Þevki KAYABAY, Uður ALÝGÜLLÜ, Bülent KUMRAL, Iþýk ETKÝN, Þükran AKÇADENGÝ, Aysel ALAÇAM OÐUR, Kemal ÖZBATUR ve Nurettin KARAKAÞ'a alkýþlarýmý iletiyorum... Yeni Soru : 8 - Çocukluðumuzun en çok okunan kitaplarýndandý, kýrmýzý ceketli urbalara hücuuum :-) ÇELÝK - ..1.. - ..2.. - ..3.. - BÝLEK [email protected] Yukarý Kýraathane Panosu Sevgili Arkadaþlar, www.annecocuk.com da çizgi filmlerle ilgili bir kampanya baþlattýk. Eski çizgi filmlerin (Heidi, Vikingler,Taþ Devri,Þeker Kýz Candy, Tonton Ailesi..) tekrar yayýnlanmasý ve þimdiki þiddet içeren çizgi filmlerin yayýndan kaldýrýlmasý için. Ýçinizde çocuðu olmayan ya da bekar olan arkadaþlarým var. Ama hepinizin yakýnýnda çocuðu olan biri vardýr mutlaka. Hepinizden ricam kampanyaya katýlmanýz. Þimdilik 50 kiþiyiz. Katýlým ne kadar çok olursa TV lere baskýmýz o kadar güçlü olacaktýr. Yalnýzca isminizi yazmanýz bile yeterli. http://www.annecocuk.com/kampanya/index.php?id=1 (katýlým bölümü sayfanýn altýnda ) Yukarý Kahvenin Yanýnda: Elif Þeref Artun TAHÝNLÝ AKÞAMÜSTÜ MÝLFÖYÜ Akþamüzeri çayýn, kahvenin yanýna canýnýz tatlý bir þey çekiyor ama ne yapacaðýnýzý bilemiyorsunuz… Dolapta milföyünüz var… Dün de tahin helvasý almýþtýnýz… Eh, iþiniz tamam demektir. Milföyleri ister bütün kare, ister ikiye bölerek üçgen çeklinde kullanabilirsiniz. Tahin helvasýndan küçük bir dilim keserek milföyün ortasýna yerleþtirin, kenarýndan ikiye katlayýn. Üzerine yumurta sarýsý sürmek gerek tabii. Dilerseniz þeker falan da serpebilirsiniz… Fýrýnýn derecesi ve piþirme süresi için milföy paketine bakýn artýk :) Afiyet olsun… Tarifi yazdýrmak için týklayýn (Siteye yönlendirilecek, basýmý oradan gerçekleþtireceksiniz.) Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.imece.org/siir/dalga.html ...Bulutu kestiler bulut üç parça, Kaným yere aktý bulut üç parça, Ýki gemiciynen Van Gogh'dan aþýrýlmýþ, Bir kadýnýn yüzü ha ha ha. Bir kadýnýn yüzü avucum kadar ,Ýki gözümle gördüm vallahi billahi, Yýldýzlar vardý kafayý çekmiþtim, Bu kimin meyhanesi ha ha ha. Bu Ali'nin meyhanesi bu da masa, Bu ipi kimse için gezdirmiyorum, Bir kere asýlmýþtým çocukluðumda, Direkler gemideydi ha ha ha... Cemal Sureya. http://www.erkekadam.com/gez/gez.asp?mak_id=15 ...Türkiye’de güneþin kemikleri hala ýsýttýðý þu anlarda saat on buçuk itibarýyla, Londra’da hava gri ve tüm þehri yýkýyor. Hava alanlarýnýn insana verdiði sabýrsýzlýk ve uykusuz geçirilen bir gecenin ertesinde kahve üzerine kahve devirip dýþarýda havalanmaya hazýr uçaklarý seyrediyoruz. Gökyüzü gri, yeryüzü gri, yaðmur damlalarý sabýrsýz bir telaþla düþüyor uçaklarýn, kontrol görevlilerinin ve taþýtlarýn üzerine. Ýçeride hemen her milletten uykusuz gözler... http://www.diyarbakir-bld.gov.tr/belediye.asp?p=7&s=kultursanat Diyarbakýr Büyükþehir belediyesi, resmi web sitesi. ...Tarihi kent Diyarbakýr’ýn tarih mirasýný görsel olarak tanýtmak için, surlar ve tarihe tanýklýk eden bütün yapýlarýn maketi yapýldý. Bu maketlerden, 35 m2 alanda minyatür bir kent kuruldu. Böylece Diyarbakýr’a kuþ bakýþý bakma olanaðý yaratýlmýþ oldu. Þu an var olan ve geçmiþte olduðu bilinen bütün yapýlarýn maketinin yer aldýðý maket kentle, tarihi mekanlarýn aslýna uygun tekrar inþa edilmesi ya da aslýna uygun onarým yapýlmasýna katký sunmak amaçlanýyor... http://www.geocities.com/alabalikavi/makina.htm Alabalýk nasýl avlanýr. ...Makinasýnýn uzun ömürlü olmasýný isteyen avcý; Alabalýk, Turna, Sazan ve Denizde kullanmak için ayrý ayrý makinalar edinir. Alabalýk avýnda kullanacaðýnýz misina 0.15 - 0.20 hadi 0.25 geçmezken Turna için misina kalýnlýðý 0.30 dan baslayip 0.35 0.40 olur . Sazan için 0.50 - 0.60'ý bile geçtiði olur... Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler CDBurnerXP Pro v1.1.7 [8.0M] W98/2k/XP FREE http://w1.737.telia.com/~u73702956/updates/setup.exe Ýyi bir CD yazýcý programý arýyorsanýz bu programý kullanmanýzý öneririm. Hem de bedava. Bir CD yazýcý programdan beklediðiniz herþey ve daha fazlasý var. image dosylarýný kullanabiliyor. MP3 lerden kendi CD nizi encode ederek anýnda yapabiliyor. Tüm parçalarýn ayný ses düzeyine sahip olmasýný saðlayabiliyorsunuz. Meþhur Nero ayarýnda bir program. Tavsiye edilir. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20030516.asp ISSN: 1303-8923 16 Mayýs 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com
Benzer belgeler
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 252
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Kahvenin Yanýnda - TAHÝNLÝ AKÞAMÜSTÜ MÝLFÖYÜ...Elif Þeref Artun
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Gereksiz Bilgiler, Biraz Gülümseyin, Birlikte Oynayalým,
Ýþe Yar...
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 411
17 Subat 2004 - KAHVE MOLASI
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 442