e-bülten - Ankara Patent
Transkript
e-bülten Marka Patent Tasarım 2010 Aralık Sayı: 12 Alan Adı İstanbul Krizden En Hızlı Çıkan Şehir Bu Ayın Konuğu ALEV YAVUZCAN n Aynı Dili Konuşalım n Ana Rahmi Konforunda Koltuk n Bilim Kurgudan Gerçeğe n n Halo Intersceptor Uzayda Çalışan İlk Kriptomuz Tübitak'tan Çatı ve Camlar Güneş Toplayacak n 3D Printerler Organ Yazıyor n İyonik Diş Bakımı n Sabit Disk Yerine Bakteri n Amerika'da Marka Tescili ve Kullanımı n n Google EPO'ya yardım edecek n Kadınlar İçin Doğum Kontrol Kremi n Sınıf Seçiminde Vekilin Önemi n Obama'dan İlke'ye Kariyer Ödülü n Duvarın Arkasını Gören Gözler n Tekerlekli Sandalyeye Yeni Bir Bakış Yeni yılınız kutlu olsun. Parlak fikirlerinizi ticari değerlere dönüştürdüğünüz bol inovasyonlu, mutlu, sağlıklı ve verimli bir yıl geçirmeniz dileğiyle... Marka e-bülten Patent TASARIM DÜNYASI 2010 Aralık Sayı: 12 Tasarım Alan Adı Tekerlekli sandalye Spor yapmak için kullanılan tekerlekli sandalyeler günlük hayatta kullanıma elverişli değilken, Joven De La Vega’nın HXC Wheelchair isimli spor tekerlekli sandalyesi spor yapılmadığı zamanlarda da kullanıma uygun tasarlanmış. Ju Hyun Lee isimli tasarımcının geliştirdiği kullanımı kolay ve işlevsel tekerlekli sandalye uygun fiyatlarıyla başaralı bir alternatif sunuyor. TASARIM DÜNYASI Galileo Mobility Wheelchair, tank benzeri yapısıyla kumda, çakılda gidebiliyor, kullanıcısını aynı hizada yükseltip alçaltabiliyor, kolayca merdiven çıkabiliyor ve arabaya binişi kolaylaştırıyor. Anneleri tekerlekli sandalyeye mahkum iki mühendis tarafından tasarlanan Exoskeleton, felçli insanların ayağa kalkıp yürüyebilmesine olanak sağlıyor. Geceleri tekerlekli sandalye kullanmanın tehlikeleri göz önünde bulundurarak geliştirilen bu harika tasarım sayesinde tekerlekli sandalye kendi elektriğini kendi üreterek tekerleğindeki led lambaları yakıyor. Tekerlekli sandalyenin normalde tırmanamayacağı yerlere tırmanan bu sandalye, engebeli yollarda ya da arazide kolayca ilerlemeye imkan veriyor. Segway tabanlı DEKA iBot sayesinde felçliler sandalyeleri ile oturabiliyor, ayakta durabiliyor ve hatta sorunsuzca merdiven çıkabiliyor. Bu sayfa, gajitz.com, gofreewheel.com, psipunk.com kaynaklarındaki haberler esas alınarak düzenlenmiştir. 47. YIL Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent AYIN RÖPORTAJI Tasarım Alan Adı Öyle bir geçmiş zaman ki... Ankara Patent'te çalıştığım süre içinde yaşadığım çok sayıda ilginç olay ve şimdi unutamadığım değil ama unutmadığım anı biriktirdim. Bunlar bazen komik, bazen hüzünlü, bazen acı anılardı, ama unutmadığım ve unutmayacağım bir şey varsa o da o “anı”ları birlikte biriktirdiğimiz dostlarımdır. Alev Hanım, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? AYIN RÖPORTAJI Sanıyorum en zor kısım bu benim için, kendinden bahsetmek! Bir taraftan özgeçmiş gibi resmi ve ciddi olmamalı, öbür yandan da kronolojik olarak “kim” olduğunu okuyana aktarmalı, en azından bir fikir edinmesini sağlamalı. 1961 Niğde doğumluyum, 6 ay -18 yaş arası İstanbul, sonra 18-43 yaş arası Ankara’da yaşadım. 2004 Temmuz ayından beri de, yine ana şehrime döndüm; yani 25 yıl boyunca Ankara’da özlemle, hasretle andığım İstanbul’a. Arada üç yıl kadar Amerikan, General Electric şirketinde çalışma dönemini çıkarırsak, karışık ve tehlikeli İstanbul ortamından, nispeten sakin Ankara’ya gitmek zorunda kaldım. Aslında Ankara yılları hep hasretle, özlemle geçti diyorum ama şu anda sahip olduğum pek çok şeyi de bana Ankara verdi. Üniversiteyi orada bitirdim, (Hacettepe Üniversitesi İngiliz edebiyatı Bölümü), orada iş hayatına (Ankara Patent Bürosu) başladım, orada eşimle tanıştım, orada bir tanecik kızımı dünyaya getirdim, orada çok kıymetli ve sevgili dostluklar kurdum. Ailem orada idi. Dolayısıyla; Ankara, bir bakıma biraz hüzünlü ama çokça keyifli bir sürgün yeri oldu, benim için. Alev Yavuzcan kalan sürenin tamamı Ankara Patent’te geçti. 2004 Temmuz ayından beri, kendi adımla yine aynı konularda çalışmalarıma devam ediyorum. . İstanbul’da Özel Kadıköy Kız Kolejinden mezun olduktan sonra, 1978-1979 döneminde İstanbul Üniversitesine devam ettim. Ancak, o yılların Ankara Patent ile tanışmanız nasıl oldu? Ankara Patent Bürosu ile tanışmam işte ilk Ankara’ya gittiğim yıla rastlıyor: 1979. İstanbul’daki üniversite kaydımı Ankara’ya aldıramadığım için bir yıl bekleyip tekrar sınava girmem gerekmişti. O bekleyeceğim yıl içinde 47. YIL geçici olarak düşündüğüm bir işe girmeyi planlarken, ilginç bir tesadüf sonucu, o yıllar Ulus’ta eski bir iş hanının ikinci katında bugün bile gözlerimde canlılığını kaybetmemiş, üç-dört odadan oluşan büroda, Ankara Patent Bürosu’nun sevgili sahipleri/ortakları ile tanıştım. Bu tanışma sonrasında, orada çalışmaya başladım. Önce yurt dışı yazışmaların yapılması, zamanı belli olamayan aralıklarla yayınlanan (bugünün Resmi Marka Gazetesi'ne karşılık gelen) Marka Gazeteleri'ndeki markaları konularına göre ayrı ayrı kalın fihristlere elle yazılması, marka örneklerinin aydınger kağıdına kopyalanması (ki en favori işimdi), hazırlanan örneklerin klişeciye ve oradan da matbaaya iletilip çoğaltılmasını sağlamak, gelen örneklerin “giyotin” ile kesilip hazırlanması, ihtira beratı (şimdiki kullanımıyla patent) başvurularının tercüme edilmiş metinlerinin - aralarına karbon kağıdı yerleştirilerek- daktilo ile yazılması gibi işleri yaptım. Ertesi yıl üniversiteyi kazanmama ve Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenime başlamama rağmen, çalışmayı bırakmadım. Tüm üniversite eğitimi süresince çok değerli tecrübeler edindim ve bunlar sadece iş hayatına dair değil, aynı zamanda insan ilişkileri, sosyal düzen, dünya görüşü, politika ve benzeri konularda oldu. Örneğin, bulunduğumuz iş hanında bitişik komşumuz olan Angı Yayınevi sahiplerini tanımış olmam hayatımda çok önemli yer tutmuştur. 1980 ve sonrasındaki yıllar, o yılları yaşayanların çok iyi hatırlayacağı gibi görece sokak kavgalarının yerini daha farklı bir karmaşaya bıraktığı yıllardı. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, karmaşanın toplumda yansıması şiddetli bir şekilde izleniyordu. Kapalı, muhafazakar yapıdan liberal yapıya geçme çabaları, toplumsalcılıktan, bireyselliğe Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent AYIN RÖPORTAJI Tasarım AYIN RÖPORTAJI Alan Adı dönüş, “para”nın önemli ve vazgeçilmez (!) güç olduğunun keşfedilmesi, tüketimin tahrik edilmesi ve bilinen diğer neticeleri iş hayatında da izlemeye başladık. 1980’li yılların sonuna geldiğimizde bir yandan Türkiye’nin muhafazakar, içine dönük yapısından, dışa dönük bir görüşü benimsemesi ile yurt dışındaki başvuru sahiplerinin Türkiye’ye ilgisi artmaya başlamıştı, bir yandan da bazı Türk girişimcilerin yavaş ve ürkek bir şekilde yurt dışına ulaşma çabaları izleniyordu. Bir Türk buluş sahibi (Ali Rıza İyikocak) için Ankara Patent Bürosu’nun danışmanlığında ilk Avrupa Patenti 1987 yılında alındı. Bunu başka başvuru sahipleri için yapılan Avrupa Patentleri izledi. Tabii o yıllarda Türkiye henüz Avrupa Patent Sözleşmesine taraf olmadığı için (2000 yılında olacaktı), bu başvurular için tüm hazırlıklar ofiste yapılıp, Avrupa Patent Sözleşmesine taraf olan bir ülkede işbirliği yapılan meslektaşa iletiliyordu. Ancak, o başvurular bize – sisteme taraf olmadan da - sistemi anlamamızı ve yorumlamamıza imkan vermişti. 1990’lı yıllara geldiğimizde artık ilaçlı kağıt kullanılan fotokopi makineleri yerini şimdi kullandığımız sisteme benzer makinelere, teleks yerini – o zamanlar - mucizevi bir cihaz olarak algılanan faks makinesine bırakmıştı. Yurt dışında patent araştırmaları ise belli merkezlerde mikrofilmler üzerinde yapılıyordu. Bunu 1989 yılında İngiliz Patent Ofisinde araştırma yaparken hayretle öğrenmiştim. Daha önce nedense Sanayi Bakanlığı, Sınai Mülkiyet Dairesi Başkanlığı’nda (Bu günkü Türk Patent Enstitüsü görevlerin gerçekleştiren merci) yapıldığı gibi kartoteksler (bilmeyenler için kartlı fihrist sistemi) ile araştırma yapılır her yerde diye düşünmüştüm. Şimdi hayatımızın olmazsa olmazı olan bilgisayar ile tanışmamız, yine kutsal bir alet gözüyle bakılan elektrikli daktilodan sonra, 1985 yılında olmuştu. Evet, Türkiye değişiyordu, gençlik içinden çıkılan karmaşa ortamından sonra hızla politikadan uzaklaşmış, ona yavaş yavaş dayatılan-öğretilen “var olmanın yolu tüketmekten geçer” sloganını benimsemeye başlamıştı. Politik ideolojilerin yerini hızla tüketim alıyordu ancak bizim sosyal çalışma ortamımızda bu değişikliklerin hiçbiri görülmüyordu. Büyük olasılıkla bu, büyük ve hızlı değişime ayak uydurmayı bilinçli olarak ertelememizdendi. Şimdinin moda terimleri/kavramları olan “sosyal sorumluluk projeleri”, “kurum kültürü” kavramları Ankara Patent Bürosu’nda; adı konmamış olsa da, tüm içtenliği, dürüstlüğü ve saflığıyla elbirliğiyle kotarılmakta idi. İşe yeni başlayana eğlenceli oryantasyon programlarını (bilinçsiz ancak içtenlikle) uygulamak, mutlu ve acılı günlerde birbirimizin nezaketen değil, içten hissettiğimiz için yanında olmak, şirket dışındaki toplumsal olaylarda (örneğin deprem sonrası) ihtiyacı olanları tespit edip çeşitli destekler oluşturmak, kitap okumayı teşvik için şirket içinde kitap çekilişleri, kıyafet partileri, eğlenceli yılbaşı partileri, şehir içi ve dışı spontane gezilere çıkılması gibi aslında hepsi şu günlerde şirketlerde planlı programlı “uzman” kişilerce yönetilen “kurum kültürü oluşturma” projeleri olarak adlandırılabilecek ancak bizim için sadece hoş anı oluşturma faaliyetleri idi. Bu faaliyetlerin arkasında “Teşkilat-ı tertip” bütün yaramazlığı, muzurluğu ve cinfikirliği ile 2000’li yılların başına kadar yer aldı. 1996 yılı geldiğinde internet ile tanıştık ve işbirliği yaptığımız bir çok yurt dışı meslektaştan çok daha hızlı bir şekilde bilgi işlem altyapımızı oluşturmuştuk. Sistem 1988 yılından beri büyük özveri ile çalışan ve sonrasında NOUS adını alan şirketin kurucusu tarafından oluşturulmaya başlanmış ve 1990’lı yılların başında artık eski “fihrist” ler “veritabanları”na dönüşmüş ve NOUS’un isim babasının esprili yaratıcılığı ile Marka araştırmanın kısaltılması ile oluşturulan MARAŞ, patent araştırmanın kısaltılması ile “PATARA” ve 1995’den sonra Tasarım veri tabanı için de TAMARA kullanıma sunulmuştu. 1995 yılında yeni kanunların (KHK demek daha doğru) yürürlüğe girmesi ve basında ses getirmesi neticesinde, bu konulara ilgi oluştu ve toplumdaki farkındalık seviyesi artmaya başladı. Artık “patent bürosu” ile “paten endüstrisi” birbirine pek karıştırılmaz (!) oldu. Ya da “kızım patenlerini orada unutmuş, bir bakar mısınız” diye telefon 47. YIL edenlere pek rastlanmaz olmuştu. Devletin telefon santraline bağlatılan telefon görüşmelerinden, telekse, teleksden faksa ve nihayetinde fiberoptik kablolar ile yapılan veri aktarımına, oradan da uydu aracılığı ile sağlanan ses,veri,görüntü iletiminin sağladığı hızlı iletişim ile dünya “küçül”müş ve yazılan mektuplara aylarca beklenen cevaplardan, size iletilen e-postalara karşı tarafın beklediği anlık cevaplara gelindiğinde, aynen toplumsal, ekonomik ve politik hayatın inanılmaz bir değişim ivmesi yaşaması gibi, iş yerinde de cevap bekleyen işler nedeniyle stres artmaya başlamıştı. Bu da birlikte keyifli geçirilen-paylaşılan zamanları gittikçe azaltmış, çalışanları/bireyleri yalnızlığa itmiş ve bilgisayar ekranı ile sınırlı bir çalışma ortamına sokmuştu. Ankara Patent’te çalıştığınız süre içerisinde başınızdan geçen ilginç anılarınızdan bir kaçını bizimle paylaşır mısınız? Çalıştığım süre içinde yaşadığım çok sayıda ilginç olay ve şimdi unutamadığım değil ama unutmadığım anı biriktirdim. Bunlar bazen komik, bazen hüzünlü, bazen acı anılardı, ama unutmadığım ve unutmayacağım bir şey varsa o da o “anı”ları birlikte biriktirdiğimiz dostlarımdır. İşe ilk başladığınız dönemden şimdiye kadar fikri haklar sektöründe ne gibi değişiklikler oldu? Fikri haklar alanında 1980’li yıllardan 1990’lı yıllara kadar karşılaştığım en önemli sorun, bu konudaki yayınların çok az oluşu idi. Kütüphanemizdeki çok az sayıda kaynağa yurt dışından ilaveleri yapmak için 1990’lı yılları beklememiz gerekmişti. Zira, Türkiye’de geçerli olan yasalar ithalata çok sıcak bakmıyor, dövizin yurt dışına transferi konusunda çok sıkı uygulamalar ve katı kurallar bulunuyordu. Ancak, 1980’li yılların ikinci yarısında yurt dışına döviz transferi kolaylaşmış, posta yolu ile gümrüğe takılmadan kitap ısmarlanabilir olmuştu. İlk yurt dışı toplantılara katılmam da yine 1990’lı yılların ilk çeyreğine rastlıyordu. Yurt içine yapılan toplantı, eğitim, seminer, konferans Marka e-bülten Patent AYIN RÖPORTAJI 2010 Aralık Sayı: 12 Tasarım AYIN RÖPORTAJI Alan Adı sayısı ancak birkaç yılda bir iken, yurt dışında sürekli yapılan toplantılara katılabilir hale gelmek, kanaatimce önemli bir aşama idi. Tabii bu yurt dışı toplantılara elimizdeki 100 yılı çoktan devirmiş İhtira Beratı kanunumuzla katılıyor olmaktansa, 1995 sonrasını beklemek daha tercih edilir bir durumdu benim için. 1990 yılında Helsinki’de katıldığım “patent kanunun sınırları” isimli sempozyumda tartışılan; patent koruması nerede durmalı, insan eliyle yapılan varlıklara (klonlanan canlılar, yapay organlar vb) patent verilmesi ahlaki midir konuları, “ilaca patent verilmesin” i şiddete vardıran şekilde tartışan ülkem için hayallerin ötesinde bir başlık idi, ki aslında belki hala öyle sanırım. 1995 ve izleyen yıllarda Fikri Haklar’a "farkındalık ve ilginin artışı" beraberinde bu alanda hizmet veren da- nışman firma sayısını bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdan, hızla onlarcasına çıkarmıştı. Bu artış beraberinde çok önemli bir eksikliği de getirdi ve sanırım hali hazırda bu sektörde (artık bir sektörden bahsedilir durumdayız) yaşanılan en ciddi ve önemli sorun etik değer dediğimiz ahlaki iş görme yöntemlerinin yani meslek normlarının olmayışıdır. Evet, mesleği icra edebilmek için bir sınavdan geçiliyor ve sınavdan geçen kişiler isterlerse şekli gerekleri (sicil kayıt ücretini ödeme, gerekli evrakları temin gibi) yerine getirip, “bu mesleği yapabilir” kişi sıfatına hak kazanıyorlar ancak mesleklerini icra ederken hangi erdemlere, mesleki geleneklere uygun hareket edeceklerini, eğer birlikte çalıştıkları “usta” ları var ise, onlardan izleyerek öğreniyorlar veya hasbelkader önceki deneyim ve görgülerini harmanlayarak el yordamıyla bir yol bulmaya çalışıyorlar. Ancak şu an izlediğim sorun, bu iki imkan da ellerinde yoksa, 1980 sonrası tanıştığımız ve artık hayatımızın bir parçası haline gelen “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” veya Makyavellist bakış açısıyla “sonuca giden her yol mübahtır” gibi baş tacı edilen görüşleri benimseyip, çalışmalarını sürdüren “meslektaş”lardır. Sizce günümüzde bu sektörün en büyük eksikleri neler? Kanaatimce, ülkemizden çok daha önceleri etik kuralları oluşturmuş STK, Dernek, Birlik ve benzerinin deneyimleri ve bilgilerinden yararlanarak ve tabii ki “sürekli eğitim”e yer ve önem vererek, kendi etik kurallarımızı oluşturmamız şu an en çok ihtiyacımız olan konudur. AYNI DİLİ KONUŞALIM Marka Alameti Farika ® Alt Lisans AYNI DİLİ KONUŞALIM [ing. mark] [alm. marke] [fr. marque] Benzer malları veya hizmetleri başkalarının mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan ayırt edici işaret [eski terim : alameti farika] [ing. ®(registered)] [alm. ®(registriert)] [fr. ®(registeré)] Bir ticaret veya hizmet markasının tescilli olduğunu belirten işaret Adres Değişikliği [ing. change of address] [alm. adressenänderung] [fr. changement d’adresse] Marka veya marka başvurusu sahibinin sicilde kayıtlı adresinde yapılan değişiklik [ing. trademark] [alm. warenzeichen/marke] [fr. marque] 1871 Alameti Farika Nizamnamesi’nde ayırt edici işaret yerine kullanılan terim FİKRİ HAKLAR SÖZLÜĞÜ [ing. sub-license] [alm. unterlizenz] [fr. sous-licence] Lisans alan kişinin, lisans anlaşmasında kendisine tanınan yetkiye dayalı olarak, lisans konusu markanın kullanımı için bir üçüncü kişiye verdiği lisans Ayırt Edici İşaret [ing. distinctive sign] [alm. unterscheidendes zeichen] [fr. signe distinctif] bkz. Marka YAYIN İSTEK FORMU www.tusiad.org/FikriHaklarSozlukForm.pdf SİZİN ÖNERİLERİNİZ Önümüzdeki ay e-bültenimizde hangi konulara yer vermemizi istersiniz? Yoksa cevaplanmasını istediğiniz bir sorunuz mu var? Lütfen bize yazın; [email protected]. 47. YIL Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent ANKARA PATENT BLOG Tasarım ANKARA PATENT BLOG blog.ankarapatent.com Alan Adı Bilim kurgudan gerçeğe BLOĞUMUZDAN CANAN ÇAĞLAYAN Tokyo metrosunda, yeni bir pilot uygulama başladı. İnsanların yüzlerini tarayarak cinsiyetini ve yaklaşık olarak yaşını belirleyen reklam panoları, önünden geçen kişiye özel reklam yayını yapıyor! Üstelik sadece reklam panosunun ekranının önünden birkaç saniyeliğine geçilmesi, gerekli taramanın yapılması için yeterli oluyor. Örneğin; reklam panosunun önünden geçen kişi 7 yaşında bir çocuksa, ekranda o anda oyuncak reklamı görüyor. Teknolojinin bu denli hızlı ilerlemesi sayesinde, 2002 yılında "Azınlık Raporu" filminde izlediğimiz ve bize çok ulaşılmaz gelen teknolojik yenilikler belki de üzerinden daha on yıl geçmeden gerçekleşmek üzere. Pazarlama açısından da yeni çığırlar açabilecek bu buluş, hangi yaş aralığındaki insanların hangi reklamlara kaç saniye baktığının da kaydını tutabiliyor. Böylece reklamların hedef kitlesine ulaşma etkinliğinin ölçülmesi çok daha kolaylaşacak gibi gözüküyor. Yakın zamanda ortaya çıkmış yeni bir başka buluş da, İngiltere’de Murat Mutlu ve Ben Perman adlı iki mucidin keşfi olan "Tweetle" isimli su ısıtıcısı. Bu su ısıtıcısı su kaynadığında Twitter’a mesaj göndererek kullanıcısını uyarıyor. Gelecekte pek çok ev aletinde de kullanılacağı düşünülen bu teknoloji sayesinde evde süt bittiğinde, buzdolabımız cebimize mesaj atabilecek ya da bulaşık makinemiz yıkamayı bitirdiğinde bize e-mail gönderebilecek hatta fırında pişen kekimiz hazır olduğunda facebook üzerinden uyarı mesajı alacağız. Teknolojik yeniliklerin ortaya çıkma hızı sürekli artarken tıpta da insanı heyecanlandıran yeni buluşların MUCİDİN SANDIĞI Halo Intersceptor Havada, karada ve denizde gidebilen, çok yönlü tasarım Halo Intersceptor, İngiliz konsept tasarımcı Philip Pauley tarafından tasarlanmış. Yollarda hızla gidebilen, denizin üstünde yol alabilen ve hatta bir helikopter olup uçabilen otomobil, bu özellikleri içine yerleştiği yardımcı elemanlarla kazanıyor. ardı arkası kesilmiyor. İngiltere’den Dr. Aziz Aboobaker ve lisansüstü öğrencisi Daniel Felix’in beraber yürüttüğü gen araştırma projesi sonucunda Planaria’da rejenerasyon’a sebep olan genleri bulduklarını ve işleyişleri hakkında da çalışmalarının devam ettiğini açıklamış. Bu bilimsel buluşun kas, bağırsak ve beyin hücrelerinin kendilerini yenilemesini sağlayacağını ve bu sayede önümüzdeki yıllarda, olması imkansız denebilecek gelişmelerin olmasının beklendiği söyleniyor. Bu buluş sayesinde hasarlı olan beyinlerin dahi yerinde kendi kendini tamir edebilmesi mümkün olacak.Diğer yandan dünyanın başka bir köşesinde vücudumuzdaki bir geni baskılayarak insanlarda kopan organların yeniden çıkmasının sağlanabileceği keşfedilmiş. Zamanında bilim kurgu kategorisine giren filmler, tüm bu buluşlar ve sayısı katlanarak artacak olan yenilerinin de katkısıyla yakın zamanda gerçeğin ta kendisi oluverecekler. Başımıza icat çıkarın! Hiç farkında olmadan kullandığımız yüzlerce buluşun yaşamımıza nasıl girdiğini bilmek ister misiniz? www.patentmuzesi.com 47. YIL Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent FİKRİ HAKLAR GÜNCEL Tasarım Alan Adı Amerika'da marka tescili ve kullanımı Markanızı Amerika’da tescil ettirmek ve tescilinin devamlılığını sağlamak istiyorsanız, markanızı Amerika’da mutlaka kullanmanız gerekmektedir. Amerika’da marka tescili ve tescilin devamlılığı için zorunlu bir unsur “kullanım”dır. Bu nedenle; marka sahipleri, tescil aşamasında ve tescil sonrasındaki belirli dönemlerde “kullanım beyanı” sunmakla yükümlüdürler. İlgili dönem içerisinde kullanım beyanı sunulmayan markalar ise hükümsüz hale gelmektedir. Uluslararası marka başvurusunda Amerika seçilmiş ise; başvuru aşamasında “kullanıma niyet beyanı” olarak adlandırılan MM18 formu, başvuru formu ile birlikte WIPO’ya sunulmaktadır. Tescil işlemlerinin tamamlanmasının ardından, yine ilgili dönemlerde kullanım beyanının sunulması gerekmektedir. Tescil sonrası hazırlanan kullanım beyanları ise Amerikan FİKRİ HAKLAR GÜNCEL Google EPO'ya yardım edecek Günümüzde Avrupa Patenti almak isteyen herkes, patent başvuru tarifnamesini ve istemlerini Avrupa Patent Ofisi’nin resmi dillerinden (İngilizce, Fransızca veya Almanca) birinde hazırlamak ve tüm çeviri masraflarını da üstlenerek, koruma sağlamak istediği ülkedeki geçerlilik işlemleri için belgelerini o ülkenin diline çevirtmek durumunda. Bu durum, her patent belgesinin her dilde yayınlanmasını imkansız kılıyor. Bu ay, Avrupa Patent Ofisi (EPO) ve Google arasında yapılan işbirliğine göre; Google, çeviri motoru teknolojisini EPO’ya üye ülkelere 38 dilde patent çevirisi yapmak için kullanacak. Bu sayede Google; çevirisi yapılmış patent belgelerine ulaşım sağlayabildiği gibi, çeviri motorunu da geliştirebilme fırsatı bulacak ve Avrupa menşeli patentlerin çevirisini yaptığı gibi, dünyanın başka ülkelerinden Avrupa’da patent almak üzere araştırma ya da başvuru yapacaklar için de çeviri yapacak. Böylelikle, artık tüm üyeler yayınlanmış patent belgelerini 38 dilde okuyup araştırma yapabilecekler. Bu yeni sistemin çeviri masraflarını azaltacağı düşünülse de, henüz Google’ın bu konuda nasıl bir ücret politikası güdeceği bilinmiyor. 47. YIL Patent Ofisi'ne sunulmaktadır. WIPO’ya sunulan beyanlar kesinlikle kabul edilmemektedir. Kullanım beyanı hazırlanırken dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, beyanın sadece kullanılan ürünler için hazırlanmasıdır. Kullanılmayan ürünler mutlaka eşya listesinden silinmelidir. Aksi taktirde kullanımsızlığa dayalı iptal istemi ile karşılaşılabilir ve eşya listesine yer alan ürünlerden sadece bir tanesinde bile kullanımınız yok ise bu markanızın tamamının iptaline neden olabilir. Bu nedenlerle markanızı Amerika’da tescil ettirmek ve tescilinin devamlılığını sağlamak istiyorsanız markayı Amerika’da mutlaka kullanmanız gerektiğini unutmayınız. Ankara Patent Twitter’dan sesleniyor Bilim, teknoloji ve fikri haklar alanındaki son haberleri ve Ankara Patent duyurularını artık Twitter sayfamızdan da takip edebilirsiniz. http://twitter.com/ankara_patent sayfamıza hepinizi bekliyoruz. Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent BULUŞLAR GEÇİDİ Tasarım Alan Adı İstanbul krizden en hızlı çıkan şehir İngiliz Brookings Institute’ün hazırladığı “Global Metro Monitor” adlı araştırmada, küresel ekonominin ağırlığının görüldüğü 150 metropol belirlendi. Gelişmekteki ülkelerin ağırlığını koyduğu listenin ilk basamağında ise İstanbul yer aldı. Rapora göre İstanbul sıralamada küresel ekonominin merkezleri olarak bilinen New York, Londra ve Tokyo gibi metropolleri geride bıraktı. Bu araştırmanın kapsadığı ülkeler dünya nüfusunun beşte birini oluşturmak- ta ancak dünya üretiminin yarısını karşılamaktalar. Kriz öncesinde bu sıralamada 44. sırada olan İstanbul, kriz sürecini atlatmadaki başarısıyla birinci sıraya yerleşerek başarısını taçlandırdı. Bu araştırmanın kapsadığı ülkeler dünya nüfusunun beşte birini oluştururken ancak dünya üretiminin yarısını karşılamaktalar. ekonomi.haberturk.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Obama'dan İlke'ye kariyer ödülü ABD’nin genç bilim insanlarına verdiği en yüksek ödül olan ‘Presidential Early Career Awards’ ödülünü bu yıl bir Türk de alacak. Ödül ABD’nin çeşitli bakanlıklarının aday gösterdiği toplam 85 araştırmacıya verilecek. ABD Enerji Bakanlığı’nın Beyaz Saray’a sunduğu 13 kişilik listede Türk araştırmacı İlke Arslan da bulunuyor. California Üniversitesi Maddesel Bilimler Bölümü'nde profesör olarak çalışan İlke Arslan; daha önce 3 yıl çalıştığı Sandia Laboratuvarı’nda, maddelerin atom yapılarını inceleyerek en çok enerji ve yalleri bulmanın teknolojinin ilerlemesinde ve gelecek nesillerin genç bilim ve mühendislik araştırmacılarına ışık tutacağını söyleyen Arslan, materyallerin kimyasal yapısının kesitlerini elektron mikroskoplarda inceleyerek nasıl enerji depoladıklarını da araştırdı. İlke Arslan’ın yaptığı araştırma sonuçlarının, hybrid-elektrikli otomobil ve tüm elektrikli araçların geliştirilmesinde çok yararlı olacağı söyleniyor. hidrojen depolayabilen materyalleri bulma çalışmaları yaptı. Bu mater- hurriyetusa.com kaynağındaki 5 Aralık 2010 tarihli haber esas alınarak hazırlanmıştır. BULUŞLAR GEÇİDİ Doğum öncesi rahatlığı: Ana rahmi konforunda hissettiren koltuk Doğum deneyimini yeniden yaşatan Nato Station isimli koltuğu tasarlayan Kolombiyalı Nelson Ayala; tasarladığı koltuğun, stresin yoğun olarak yaşandığı alışveriş merkezleri ya da havaalanlarında kullanılabileceğini düşünüyor. Deneyim, kullanıcının rahim benzeri koltuğa oturup kafasına başlığını takmasıyla başlıyor. Ardından beyin dalgaları taranarak bu deneyimin kullanıcıyı nasıl etkilediği belirleniyor ve pek çok dış etken bloke edilerek derin bir rahatlama ortamı sağlanıyor. Rahmin içinde karanlık ve sakinlik, yerini yavaş yavaş gittikçe artan ışığa ve seslere bırakırken; kullanıcı annesinin kalp atışı ve dış dünyanın boğuk sesleri 47. YIL gibi, annesinin rahmindeyken duyduğu seslere benzer sesler duyuyor. Koltuk; kullanıcıyı ana rahminin ısısında tutarken, fetüsün anne karnında hissettiği titreşimleri yapacak şekilde hareket ediyor ve kullanıcıyı tamamen gerçek dünyadan kopararak, anne karnında hissettiği huzur ve rahatlığa geri götürüyor. Simülasyonun sonunda ise, kullanıcı doğum pozisyonuna getirilerek “ikinci doğumu” gerçekleştiriliyor. gajitz.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent BULUŞLAR GEÇİDİ Tasarım Alan Adı Uzayda çalışan ilk kriptomuz Tübitak'tan BULUŞLAR GEÇİDİ Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nca yürütülen Göktürk-1 Keşif Gözetleme Uydusu Projesi'nde, kripto sistemlerini TÜBİTAK’ın yapacağı açıklandı. Yaklaşık 10 ay önce başlayan proje 20 ay sonra tamamlanacak. Son 30 yılda geliştirdiği teknolojiyle yalnızca yurt içinde değil, NATO’nun da dahil olduğu ülke ve organizasyonlara teknoloji sağlar duruma gelen TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), bu projesiyle ilk kez bir uydu projesinde görev alarak, Göktürk-1 uydusunun çektiği görüntülerin istenmeyen kaynakların eline geçmemesi ve uydunun hareketlerinin izlenmemesi için özel kripto sistemlerini geliştirecek. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, uydu kripto sistemlerinin devreye sokulmasının istenmesinin iki gerekçesi bulunuyor. Uydunun kontrol sinyalleri şifrelenmeden gönderildiğinde, bu sinyaller istenmeyen kaynaklar tarafından yeniden üretilebiliyor ve böylece uydunun sahibi olan ülke uydusunu kaybedebiliyor. Bunun önüne geçmek için, uydu sinyallerinin kriptolanması gerekiyor. Bu nedenlerle, uyduların kripto sistemlerinin milli olanaklarla geliştirilmesi büyük önem taşıyor. ekonomi.haberturk.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Duvarların ve erimiş maddelerin arkasını görmeye yarayan teknoloji Güney Avustralya Üniversitesi’ndeki bilim adamları Nokia ile birlikte, cep telefonları ile duvarların arkasını görmeye yarayan bir teknoloji üzerinde çalışmaya başladılar. Bu çalışmada arttırılmış gerçeklik gerçek video grafikleri üzerinde örtüştürülerek kullanılıyor ve üç ayrı sistemden gelebiliyor: X-Ray Vision, Meltvision ve Distortvision. Diğer bir ilgi çekici gelişme ise; araştırmacıların, sanal objelerin hissedilebilmesi için de geliştirdikleri yeni bir buluş. Visuo-Haptic Augmented Reality isimli bu yeni teknoloji başa takılan bir ekran başlığı ve dokunma esaslı bir alet sayesinde 3 boyutlu bir objenin değişik şekillerde kullanılmasına olanak veriyor. infoniac.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. 47. YIL Bilim adamları kadınlar için doğum kontrol kremi geliştirdiler Yakında doğum kontrol hapları tarihe karışarak yerini aynı etkinlikte doğum kontrol özelliği olan vücut kremlerine bırakabilir. Yeni geliştirilen ve günlük doğum kontrol haplardan farklı bir yan etkisi olmayan bu krem, içerdiği hormonlarla kan dolaşımına karışarak etki ediyor. infoniac.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Çatılarda ve camlarda güneş enerjisi depolayan madde Fiziksel kimyager Mircea Cotlet başkanlığındaki bir grup; ince, şeffaf bir film üreterek güneş enerjisinin depolanma sürecini kolaylaştırdı. Bu sayede; standart polimerin (plastik), futbol topu şeklindeki 60 karbon atomlu fulleren küreye saplanmasıyla, geleneksel güneş panellerine göre çok daha fazla elektrik enerjisi elde etmek mümkün olacak. news.discovery.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent BULUŞLAR GEÇİDİ Tasarım Alan Adı 3D Printer teknolojisi Invetech'den Avustralyalı mühendisler, ihtiyacı olanlar için yeni organlar üretebilen 3D biyo-printer geliştirdi. 5 yıl içerisinde bu printer tarafından oluşturulacak atardamarlar açık kalp ameliyatlarında kullanılabilecekken, daha karmaşık yapılı organların ise 2020 yılına kadar üretilmeye başlanacağı düşünülüyor. İsviçre’deki Insel Hastanesi’ndeki bilim adamları da 3D printer’da insan kemiğini kopyalamak için çalışıyorlar. Bu alet sayesinde cerrahlar zarar görmüş kemikleri, hastanın kendi kan hücrelerinden üretilmiş kendi kemik kopyalarıyla iyileştirebilecekler. 3D printer’ın kullanıldığı bir başka alan da, inşaat alanı. Enrico Dini tarafından yaratılan 3D printer şimdilik kumları kalın kayaya dönüştürebiliyor. Araştırmacıların hedefi ise, bu buluşu ileride Ay’daki tozdan Ay yüzeyinde binalar inşa etmek için kullanmak. Stratassy ve Kor Ecologic şirketlerinin ortak üretimi olan Urbee isimli doğa dostu araba da tüm gövdesi 3D olarak baskısı yapılmış ilk araba. infoniac.com/01, infoniac.com/02, www.infoniac.com/03, infoniac.com/04 kaynaklarındaki haberler esas alınarak düzenlenmiştir. Su ve ışık kullanan iyonik diş fırçası Japonya da geliştirilen iyonik diş fırçaları, Amerika ve diğer ülkelerde de gittikçe popüler olmaya başladı. Soladey Ionic Toothbrush şirketinin kullandığı bu yeni teknoloji ile; dişler, ışık ve su kullanarak temizleniyor. Bu diş fırçasını kullanmak ise çok kolay. Yapılması gereken, fırçayı ışığın altına tutmak ve ardından suda çalkalamak. Bu fırçanın diş tartarını yok ettiği, diş eti kanamalarını azalttığı ve günümüz fırçalarından daha başarılı bir şekilde bakterilerle savaştığı iddia ediliyor. infoniac.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. BULUŞLAR GEÇİDİ SABİT DİSK YERİNE BAKTERİ En basit bakteriler bile, bir sabit diskten çok daha dayanıklı ve binlerce bazdan meydana gelen uzun DNA zincirlerini barındırabiliyor. Üstelik; doğal çoğalma yetenekleri, mevcut verinin istenildiği kadar kopyalanmasına da olanak sağlıyor. Yeni teknoloji ile, artık tüm bir bilgisayar diskini dolduran bilgiyi DNA dizilimi şekline dönüştürerek E. Coli bakterisi içinde saklamak mümkün oluyor. Ortalama olarak 1 gram ağırlığındaki bakterilerin alacağı veri miktarı ise yaklaşık 900 terabayt. ntvmsnbc.com kaynağındaki haber esas alınarak düzenlenmiştir. 47. YIL Marka e-bülten 2010 Aralık Sayı: 12 Patent ANKARA PATENT GÜNDEM Tasarım Alan Adı Sınıf seçiminde vekilin önemi ANKARA PATENT GÜNDEM GÖKÇEN UZER ÇENGELCİ Markanın tescil edileceği mal ve hizmetler, Nis Anlaşması ile uluslararası sınıflandırma esaslarına göre sınıflandırılır. Bu anlaşmaya göre mal ve hizmetler 34’ü mal ve 11’i hizmet olmak üzere 45 sınıfta toplanmaktadır. Şüphesiz; markanın tescil edileceği mal ve hizmetlerin markanın faaliyet amacına uygun düzenlenmesi, başvurunun en önemli konularından biridir. Zira, markanın sağladığı koruma markanın tescil edildiği sınıf ile belirlenmektedir. Burada amaç, tescili istenilen markanın koruyacağı mal ve hizmeti belirlemek, korumanın kapsamını faaliyet alanı ile örtüşür biçimde oluşturmaktır. Örneğin; ayakkabı tamir hizmeti sunan bir işletmenin, 37. sınıfta tescil alması gerekir iken, yalnızca ayakkabı boyası satan bir işletmenin 02. sınıfta tescili gerekmektedir. Firma, aynı marka ile ayakkabı tamir hizmeti sunarken, aynı zamanda ayakkabı boyası da satacaksa 37 ve 02’nin birlikte seçilmesi gerekecektir. Sınıf tercihinde, korumak istediğimiz ürün/ hizmetler ile benzer ürün/ hizmetlerin de tescilinin istenmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Türkiye’de başvuruya konu olan sınıfların, başvuru sahibi tarafından kullanıldığı/kullanılacağına yönelik beyan aranmamaktadır. Ancak 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi “Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, Marka başvurusunu faaliyet alanından bağımsız olarak, her sınıfta koruma sağlamak isteyen firmalar ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu yönde bir çözüm, teorik olarak 45. sınıflı bir marka başvurusu ile mümkün olabilirse de mevzuatta yer alan 5 yıl içerisinde kullanılmama dolayısı ile açılabilecek davalar sebebi ile önerilmemektedir. haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir. “ hükmü uyarınca marka başvurusunda sınıf seçimi faaliyet alanı ve gelecek 5 yıl içerisinde faaliyete geçilebilecek alan ile sınırlandırılmalıdır. Burada önerimiz, faaliyet alanınız ve yatırım planlarınız kapsamında konunun vekiliniz ile karşılıklı değerlendirilmesidir. Yine, marka başvurusunu faaliyet alanından bağımsız olarak, her sınıfta koruma sağlamak isteyen firmalar ile de sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu yönde bir çözüm, teorik olarak 45. sınıflı bir marka başvurusu ile mümkün olabilirse de mevzuatta yer alan 5 yıl içerisinde kullanılmama dolayısı 47. YIL ile açılabilecek davalar sebebi ile önerilmemektedir. Üstelik, bu yönde bir koruma talebinin, markadan doğan korumanın genel mantığı ile örtüşmediği düşünülmektedir. Zira, tanınmış markalar için sınıfa bakılmaksızın tanınan koruma, tanınmış olmayan markalar için yalnızca iltibas tehlikesi ile sınırlandırılmıştır. Bir başka konu, teknolojinin hızlı gelişimine uyum sağlamakta geciken yasal mevzuat sebebi ile, bazı yeni ürün/hizmetlerin birebir sınıfının tespit edilebilmesi de güçleşebilmektedir. İşte bu gibi durumlarda, vekilin, ürünün hangi sınıf içerisinde yer alacağına ilişkin değerlendirmesi önem taşımaktadır. Konuyu inceleyen vekil, müvekkilin faaliyete konu ürün/ hizmetini net olarak ortaya koymalı, faaliyete konu ürün/ hizmeti mal ve hizmet sınıfı ile eşleştirebilmelidir. Sınıflandırmada yer almayan bir ürün veya hizmetin başvuruya eklenmesi kural olarak mümkün olup, ürün veya hizmetin eklenmesi hususunun vekil tarafından ayrıca değerlendirilmesi, hangi sınıfa dahil olacağının tespiti son derece önemlidir. Tüm bu bilgilerden hareketle şunu açıkça ifade etmek gerekir ki; sınıf seçimi, korumanın kapsamını belirlemesi sebebi ile son derece önemlidir.
Benzer belgeler
e-bülten - Ankara Patent
kazandıran buluşlar markaları da devleştiriyor. Siz de buluş yapabilirsiniz.”
konseptiyle, Ankara Patent Buluş Sergisi
ile yer aldık. Türk buluşlarının, ilginç
ürünlerin ve yaşamı kolaylaştıran bul...
e-bülten - Ankara Patent
SİZİN ÖNERİLERİNİZ
Önümüzdeki ay e-bültenimizde hangi konulara yer
vermemizi
istersiniz?
Hiç farkında
olmadan
kullandığımız
Yoksa cevaplanmasını istediğiniz bir sorunuz mu yüzlerce
var? Lütfen
bize...
ankara patent e
bir şekilde yurt dışına ulaşma çabaları izleniyordu. Bir Türk buluş sahibi
(Ali Rıza İyikocak) için Ankara Patent
Bürosu’nun danışmanlığında ilk Avrupa
Patenti 1987 yılında alındı. Bunu başka
başvu...
En Değerli Global Markalar
Müvekkillerin haklarının korunmasında maksimum özenle empati kurarak yapılan yönlendirmelerde maddi motivasyondan ziyade manevi motivasyon ile müşterilere hizmet
verilmesi Ankara Patent’in tercih e...