THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic
Transkript
GÜNDEM Meraklı çocuklar şaşırtır! Merhaba Arkadaşlar, THY Teknik A.Ş. Ailesi’nin tüm üyeleri için özel bir ayı geride bıraktık. 80 yılı geride bırakan Türk Hava Yolları tarihinde, büyümemizin doğal sonucu olarak yaşadığımız önemli bir değişimin, THY Teknik A.Ş.’nin kuruluşunun 7. yılını 23 Mayıs günü geride bıraktık. BÜMED Merak Eden Çocuk İlkokulu ve Anaokulu, Boğaziçi Üniversitesi’nin 150 yıllık kültürel ve bilimsel mirasını çocuklarımızın geleceğine taşıyor. Kayıt başvuruları için: www.merakedencocuk.com (0212) 257 00 60 - (0216) 312 84 08 Sadece yedi yıl gibi kısa bir sürede büyük bir atılım gerçekleştirirken, güçlü aidiyet hissi ve rekabetçi ruhla bunu hayata geçirmemizde büyük katkısı olan çalışanlarımızla gurur duyduğumuzu bir kere daha tekrar etmek istiyorum. Zaten sürekli değişim içinde olan yapımızın başarıya ulaşması ancak çalışanlarımızdaki bu ruh ile mümkün olabilirdi. Önümüzde bizleri bekleyen iki büyük dönüşüm süreci daha var. Bunlardan biri MNG Teknik’in Türk Hava Yolları Ailesi’ne katılımının ve yeni kimliğinin düzenlenmesi, diğeri ise HABOM tesislerine geçiş aşamasının tamamlanması. Bu iki adımla gerçekleşecek büyük dönüşümün mimarı, Türk Hava Yolları Ailesi’nin teknik anlamdaki her işinde olduğu gibi THY Teknik A.Ş. olacaktır. Tüzel kişilik ve kimlik ne olursa olsun, bütün bu yapılaşmaların ve ortaklıkların mimarı ve geleceğe taşıyıcısı olmak gibi önemli rolü üstlenen her seviyedeki arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarken süreci başarmak için önümüzde önemli adımlar olduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler, 40 yılı aşkın bir süredir her yıl haziran ayında, bizim iştigal alanımızla yakından ilgilisi olan özel bir günü/haftayı kutluyor: Dünya Çevre Günü ve Çevre Koruma Haftası. Her yıl 5 Haziran günü ve bu günün içinde bulunduğu haftayı kapsayan günlerde çeşitli etkinliklerle insanların çevreye duyarlılığı artırılmayı çalışılıyor. Hepinizin bildiği gibi her fırsatta ne kadar önem verdiğimizi vurguladığımız ‘çevre bilinci’ her geçen yıl daha büyük önem kazanıyor. Ben de bu özel gün vesilesiyle hepinize, çevrenize göstereceğiniz hassasiyet ile dünyamız, ülkemiz ve insanlarımız için daha güzel bir gelecek hazırlayacağınızı hatırlatmak istiyorum. Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılarda nasıl ki hepinizin tek tek büyük payı varsa, bundan sonra başaracaklarımızda da yine sizin imzanız olacak. Büyük hedefleri olan, gözünü zirveye dikmiş bir şirket olarak birlik ve beraberliğimizden asla taviz vermememiz gereken günlerden geçtiğimizi hepinize bir kere daha hatırlatmak isterim. Bizi bugünlere getiren ekip ruhunu her zaman koruyacağınızdan ve hedeflerimize ulaşacağımızdan son derece eminim. Hepinize esenlikler diliyorum, Doç. Dr. İsmail Demir Genel Müdür İlkokulu ve Anaokulu 4-18 Mayıs, Cumartesi - Tanıtım Günü: 10.00-12.00 saatleri arasında Çekmeköy okulumuzun aday öğrencileri için tanıtım günü yapılacaktır. Arnavutköy Çekmeköy 01 02 İÇİNDEKİLER 04 21 TEKNİK’TEN HABERLER TEKNOLOJİ 09 04 21 22 22 HABOM’da son durum BİREBİR 10 11 24 AR-GE MERKEZİ eğitim ÇEVRE 24 26 BİZDEN 28 16 YAYIN THY TEKNİK A.Ş. Medya Reklam Halkla İlişkiler Şefliği Ferhat Yenibertiz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre Kara 26 12 Sahibi THY TEKNİK A.Ş. Doç. Dr. İsmail DEMİR (Genel Müdür) 28 GEZİ-YORUM 12 15 16 30 HAVACILIK DÜNYASINDAN EMNİYET KÖŞESİ KURULUŞ YILDÖNÜMÜ SAĞLIK REHBERİ 30 YAPIM GODE İSTANBUL Alev Aktaş (Yayın Grup Direktörü) Songül Kurnaz (Yapım Koordinatörü) Ulaş Atay (Editör) Meltem İşleyen (Art Direktör, Kapak Tasarım) Asım Hocagil (Grafik Uygulama) Jülide Türkay (Redaksiyon Editörü) Fotoğraflar İstanbul Fotoğraf Atölyesi (İF Atölye) Baskı ve Cilt Apa Uniprint GODE İSTANBUL Al Karanfil Sokak No: 5 Levent / İstanbul godeistanbul.com 444 02 90 04 TEKNİK’TEN HABERLER THY Teknik A.Ş.-İTÜ işbirliği THY Teknik A.Ş. ile İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi (UUBF) arasında imzalanan protokol sonucunda fakülte bünyesinde bir ‘THY Ar-Ge Ofisi’ kuruldu. Ofisin 26 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirilen açılış törenine THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, THY Teknik A.Ş. Ar-Ge Müdürü Güven Pado, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Özkol ve UUBF Dekanı Prof. Dr. Metin Orhan Kaya katıldı. Sekiz istasyonun yer aldığı ofiste, UUBF’nin yanı sıra Elektrik-Elektronik Fakültesi, Kimya Metalurji Fakültesi gibi diğer fakültelerin öğrencileri de projelerde yer alacak. Singapore Management University öğrencileri THY Teknik A.Ş.’deydi THY Teknik A.Ş.’nin Türk havacılık sanayine önemli bir hizmeti olan bu ofisin açılması ile ülkemizde ve dünyada hızla büyüyen havacılık sektöründeki gelişmelerin yakından takip edilmesi, sanayi-üniversite işbirliğinin en üst düzeyde yürütülmesi, havacılık sektörünün ihtiyaçlarını inovatif çözümlerle karşılamaya yönelik bir platform oluşturulması, belirli aralıklarla düzenlenecek seminerlerde sektör temsilcilerinin bir araya gelerek havacılık sektöründeki yenilikçi düşünceleri ve gelişmeleri değerlendirmesi amaçlanıyor. Emekliye ayrılanlar uğurlandı THY Teknik A.Ş.’ye uzun yıllar hizmet eden Cemal Yat, Dilaver Yağcı ve Mustafa Güneyli emekliye ayrıldı. Üç emektar isim için 30 Nisan günü Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen veda törenine THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel müdür yardımcıları, yöneticiler ve çalışma arkadaşları katıldı. Veda töreninde bir konuşma yapan İsmail Demir, THY Teknik A.Ş. çatısı altında hizmet veren tüm çalışanları her zaman birer aile ferdi olarak gördüğünü belirterek konuşmasına başladı. THY Teknik A.Ş.’nin büyük bir aile olduğunu vurgulayan Demir, “Biz bugünlere tüm çalışma arkadaşlarımızın büyük emeği ve gayreti ile geldik. Emekli olarak şirkete veda eden arkadaşlarımızın ayrılığı sadece fiziki bir ayrılıktır. Kapılarımız her zaman kendilerine açıktır” dedi. Demir daha sonra, emekliye ayrılan Cemal Yat, Dilaver Yağcı ve Mustafa Güneyli’ye THY Teknik A.Ş.’ye yapmış oldukları hizmetlerin anısına birer plaket ve çeşitli hediyeler takdim etti. Singapore Management University’den 30 kişilik öğrenci topluluğu, inceleme-araştırma projeleri kapsamında gelişmekte olan ülkeleri ve bu ülkelerdeki önemli şirketleri incelemek amacı ile Türkiye’ye geldi. Son yıllarda gösterdiği büyüme ile uluslararası arenada dikkatleri üzerine çeken Türk Hava Yolları’nı ve iştiraklerini de ziyaret eden öğrencilere THY Teknik A.Ş. tesisleri gezdirildi. Gezi sırasında öğrencilere, şirketin Türkiye ve bölgesindeki önemi, geleceğe yönelik planları ve projeleri anlatıldı. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden ziyaret Kongo Demokratik Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı’ndan yetkililer ve havacılık sektöründen üst düzey temsilcilerden oluşan altı kişilik heyet, 14 Mayıs günü, Türk Hava Yolları bünyesinde gerçekleştirdiği bir dizi görüşme sonrasında THY Teknik A.Ş. tesislerini ziyaret etti. THY Teknik A.Ş.’nin kabiliyetlerinin ve başarı serüveninin anlatıldığı tanıtım sunumunu izleyen heyet, daha sonra atölyeleri ve hangarları gezdi. Uçak bakım hizmetlerini uzman ekiplerin eşliğinde yerinde görme, inceleme fırsatı bulan konuklar, ülkelerinde gerçekleştirecekleri havacılık projelerinde Türk Hava Yolları’nın ve THY Teknik A.Ş.’nin başarılı çalışmalarından istifade etmek istediklerini dile getirdi. THY Teknik A.Ş. AP&M Europe’a katıldı THY Teknik A.Ş., İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen Airline Purchasing & Maintenance Expo (AP&M Europe) Fuar ve Konferansı’na katıldı. Fuar süresince Avrupalı havayollarının ve komponent tedarikçilerinin üst düzey temsilcilerini ağırlayan THY Teknik A.Ş. yetkilileri, konukları ile karşılıklı görüş alışverişinde bulundu ve potansiyel işbirliği olanaklarını görüştü. 05 06 TEKNİK’TEN HABERLER Fatih Koleji öğrencilerinden ziyaret Fatih Koleji öğrenci ve öğretmenlerinden oluşan 40 kişilik bir grup 13 Mayıs 2013 tarihinde THY Teknik A.Ş. tesislerini ziyaret etti. Öğrencilerin bakım-onarım faaliyetlerini yerinde görmesini ve gelecekte meslek seçimi yaparken fikir sahibi olmaları amacıyla yapılan gezi sonrasında Türkiye çapında dereceye giren Fatih Koleji öğrencileri, gelecekte havacılık sektöründe çalışmak istediğini söyledi. THY U-14 Futbol Takımı İstanbul Grup Şampiyonu THY Spor Kulübü U-14 Futbol Takımı İstanbul Grup Şampiyonu oldu. Türk Hava Yolları Genel Müdürlük Binası’nda yapılan şampiyonluk kutlamasına Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, Genel Müdür Yardımcısı ve THY Spor Kulübü Başkanı Dr. Ahmet Bolat, THY Spor Klübü İkinci Başka- nı İrfan Sağmen, antrenörler ve sporcular katıldı. THY U-14 Futbol Takımı, şampiyonluk kupasını Temel Kotil’e teslim etti. Başarılarından dolayı U-14 Futbol Takımı’nı kutladığını ve başarılarının devamını dilediğini belirten Kotil, oyunculara çeşitli hediyeler taktim etti. THY Teknik A.Ş. Alman konuklarını ağırladı Türk Hava Yolları’nın Bremen ve Leipzig müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen fam trip organizasyonlarına 50’ye yakın acente yetkilisi ve gazeteci katıldı. THY Teknik A.Ş.’nin uzman ekibi tarafından B Kapısı’nda karşılanan konuklar, hangarları ve atölyeleri gezdi. Gezi sırasında THY Teknik A.Ş. ve çalışmaları hakkında bilgi alan acente yetkilileri ve gazeteciler, şirketin çalışmalarını yerinde görme şansı buldu. Uzmanlara oryantasyon gezisi Türk Hava Yolları tarafından organize edilen oryantasyon gezisi kapsamında Türk Hava Yolları Ailesi’ne yeni katılan bir grup uzman THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda THY Teknik A.Ş’yi tanıtan sunumun ardından konuklara atölyeler ve hangarlar gezdirildi. THY Teknik A.Ş. müşteri memnuniyetinde sınır tanımıyor THY Teknik A.Ş., kalitesini bir adım daha ileriye götürmek, müşterilerini daha iyi anlayarak onları memnun etmek, müşteri bakış açısı ile geri bildirimleri sistematik bir yapıda analiz etmek ve problemleri en kısa sürede çözüme kavuşturmak amacıyla Kalite Yönetim Sistemleri ile entegre çalışacak olan ISO 10002 Müşteri Geri Bildirimlerinin Yönetimi ve Memnuniyeti Standardı’nı aldı. Müşteri geri bildirimlerinin alınmasından sonuçlandırılmasına kadar atılan her adımın yönetimi ve kontrolü, etkinlik ve sürekliliğinin sağlanmasını amaçlayan ISO 10002, müşteriler nezdinde farklılık oluşturmak isteyen, müşterilerinin görüş ve düşüncelerine önem veren, bu düşünceleri sürekli iyileştirme amacıyla kullanan kuruluşlar için geliştirilmiş bir standart. ISO 10002 belgesini kalite yönetim sistemi sertifikalarına ekleyen THY Teknik A.Ş., kalite politikasına uygun olarak yüzde 100 müşteri memnuniyeti sağlamak amacıyla yaptığı çalışmaların sürekliliğini tüm departmanlarıyla içselleştirerek perçinlemiş oldu. Anadolu Üniversitesi Havacılık Kulübü THY Teknik’te Anadolu Üniversitesi Havacılık Kulübü’ne bağlı 45 kişilik öğrenci grubu THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları gezen öğrenciler, bu gezinin, gelecekte yapacakları meslek seçiminde son derece etkili olacağını dile getirdi. THY Teknik A.Ş. İstanbul Gelişim Üniversitesi’ni ağırladı İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden öğrenciler, THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları gezen öğrenciler, gezi sırasında sektör ile ilgili sorularına yanıt bulma şansı da yakaladı. Havacılık sektörüne ilgi duyduklarını ve gelecekte bu sektörde kariyer yapmak istediklerini dile getiren öğrenciler, kendilerine bu olanağı tanıyan yetkililere teşekkür etti. 07 08 TEKNİK’TEN HABERLER Giyi n Hangarlardan Yönetim Binası’na, Sosyal Bina’dan Enerji Binası’na HABOM’u oluşturan tüm yapılardaki çalışmalar ana hatlarıyla tamamlandı. İnce işçilik gerektiren işlerde de büyük bir hızla sona yaklaşılıyor. ne D Ye m ek ha Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil de bir mesaj yayınladı. Kotil mesajında, 80 yıllık uçuş serüveninde, milyonlarca insana hizmet ettiklerini, gelinen noktada Avrasya’yı yöneten bir konumda olduklarını ifade etti. Mesajında ayrıca son 10 yılda, geçmiş 70 yılın performansından daha fazla çalıştıklarını vurgulayan Kotil, yakında 100. ülkeye de hat açarak, dünyada en çok ülkeye uçan havayolu olacaklarını, Türk Hava Yolları’nın dünya şirketi olmasında hizmeti geçen herkese şükranlarını sunduğunu belirtti. B sı ar Gövdeli Hangar ve Anneks Binası’nın ince işçilik isteyen çalışmalarına devam ediliyor; bina büyük oranda kullanıma hazır durumda. Sosyal Merkez, Güvenlik-Giyinme-Eğitim Binası, Kimyasal Depo ve Atık Deposu kullanıma hazır halde. Geniş Gövdeli Hangar ve Anneks Binası’nın ince işleri ve cephe kaplama çalışmaları programa uygun olarak ilerliyor. Pek çok noktada mobilya yerleştirme işlemi tamamlanmış durumda. Yönetim Binası’nda cephe kaplama ve ince işçilik gerektiren çalışmalara büyük bir hızla devam ediliyor. İnce işleri hızla ilerleyen Otopark Binası da büyük oranda hazır durumda. Enerji Binası’nın ise bir taraftan bazı eksiklikleri gideriliyor, diğer taraftan da kalıcı elektrik ve doğalgaz bağlama çalışmalarına devam ediliyor. it Eğ i im B nası Türk Hava Yolları’nın kuruluşunun 80. yılı kutlandı. Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulması ile başlanan kutlamalara, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, Genel Müdür (Uçuş İşletme) Yardımcısı Asaf Bora, Kurumsal İletişim Başkanı Zeki Çukur, kabin amirleri ve pilotlar katıldı. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu yayınladığı mesajda, Türk Hava Yolları’nın 80. yaşını kutladığını, 1933 yılında beş uçakla başlayan ve bugün 217 uçak ve 99 ülkede, 223 uçuş noktası ile dünyanın en büyük dördüncü uçuş ağına sahip olan Türk Hava Yolları’nın kuruluşundan bugüne emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ettiğini belirtti. me a in THY Teknik A.Ş.’nin iniş takımları hizmeti teklifi sunduğu Japan Airlines’ın alt kuruluşu Japan Transocean Airlines yetkilileri THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları gezen Transocean Airlines yetkilileri, THY Teknik A.Ş.’nin bakım-onarım ve modifikasyon hizmetlerini ve kabiliyetlerini yerinde görme imkânı buldu. İniş Takımları Atölyesi’nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısının ardından atölyede yapılan Kalite Denetleme Programı başarı ile tamamlandı. Japan Transocean Airlines yetkileri, yakın gelecekte THY Teknik A.Ş. ile çalışmak istediklerini belirterek THY Teknik A.Ş.’den ayrıldı. Türk Hava Yolları 80. yaşını kutladı HABOM’da son durum Atölye Binası Japan Transocean Airlines yetkilileri THY Teknik’teydi Girne’den öğrenciler İstanbul’daydı Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Havacılık Yüksekokulu Müdürü Dr. İsmail Hakkı Doğankaya ve öğrencilerinden oluşan bir grup, Türk Hava Yolları’nın davetlisi olarak İstanbul’a geldi. Önce Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’ni gezen ve burada uçuş simülatörlerini görme imkânı bulan Doğankaya ve öğrenciler, daha sonra THY Teknik A.Ş. atölyelerini ve hangarlarını gezdi, şirket hakkında detaylı bilgi aldı. Gün boyu süren gezinin son derece başarılı geçtiğini belirten Doğankaya, öğrencilerin, derslerde teorik olarak gördüğü konuları pratik olarak da yakından görme imkânı bulduğunu dile getirdi. Sosyal Bina 09 10 AR-GE MERKEZİ EĞİTİM Turkish Engine Center’dan iki eğitim Yazan: Dr. Sait Nurdoğan YURT T HY Teknik A.Ş.’nin yerli sanayi kuruluşları ile ortak olarak sürdürdüğü projeler ilk ürünlerini vermeye başladı. Aircraft Health Monitoring System Projesi kapsamında geliştirilen WQAR (Wireless Quick Access Recorder) cihazının prototipi ve Uçuş Durum İzleme ve Analiz Yazılımı (Flight Monitoring and Analysis Tool-FMAT), 7-10 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda (International Defence Industry Fair-IDEF) sunuldu. halinde ve pdf formatında kaydedebildiği gibi bu dosyayı sistemde tanımlı alıcılara da gönderebiliyor. Dahili bir SSD (Solid State Drive) saklayıcısı da bulunan WQAR, verileri harici bir USB belleğe kaydetme özelliğine de sahip. THY Teknik A.Ş. yüksek öğrenime destek vermeye devam ediyor Wireless Quick Access Recorder (WQAR) nedir? WQAR, yüzde 100 iyileşme ve uçakla ilgili tüm uçuş verilerinin kayıpsız bir şekilde analiz edilmesini hedefleyen havayolu şirketlerine yönelik ideal çözüm sunan bir cihaz. Uçağın uçuş veri toplama sistemindeki verileri uçuş esnasında kaydeden WQAR, kaydettiği verileri, uçak yere indikten sonra -kablosuz bir bağlantı ile- bu verilerinin analiz edildiği filo yer destek istasyonundaki bilgi merkezine aktarıyor. Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu Uçak Gövde-Motor ve Uçak Elektrik-Elektronik bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin, eğitim ve öğretimlerinin belirli bir döneminde, havacılık sektöründe hizmet veren kuruluşlarda pratik yapması amacıyla THY Teknik A.Ş. ile Erciyes Üniversitesi arasında 2009 yılında imzalanan ‘Eğitimde İşbirliği Protokolü’ üç yıl daha uzatıldı. Eğitimciler için yeni bir eğitim Eğitim Müdürlüğü, THY Teknik A.Ş. bünyesinde eğitim veren bütün PA ve PI yetkili personeline yönelik, eğitim prosedürleri, uygulamalı eğitim sırasında kullanılacak dokümanlar, kursiyer değerlendirme kriterleri ve imtihan evrakları ile ilgili bilgilendirici bir eğitim vermeye başladı. WQAR’ın sağladığı temel yenilikler: • Uçuş verilerinin güvenli bir şeklide aktarılması • Verilerin çok hızlı bir şeklide transfer edilmesi • Veri kayıplarının engelenmesi • Hızlı operasyonel destek • Sağlıklı veri analizi Uçak yere inip motorlar kapatıldıktan sonra Wireless veya 3G ile otomatik veya manuel olarak yer destek istasyonuna aktarılan veriler Uçuş Durum İzleme Yazılımı ile analiz edilebiliyor. Uçuş Analiz Yazılımı, uçak işletmecisine, uçak performans trendinin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi olanağı sunuyor ve uçuş sonrasında, uçuş süresince WQAR tarafından ikili kodda kaydedilen -ARINC 717 formatına göre oluşturulmuş- uçuş durum verileri dosyasını analiz ediyor. Daha sonra ise analiz edilen uçuş verilerine eşdeğer mühendislik parametre değerleri üretiyor. Sistemdeki olay tanımlama kayıtları ile eşleşen mühendislik parametre değerlerinin algılanmasını sağlıyor. Analiz sonucunda otomatik olarak HTML formatında bir rapor dosyası oluşturuyor ve sistemde tanımlı alıcılara bu dosyayı gönderiyor. Uçuş verilerine ait ham parametre değerlerini liste halinde gösteren WQAR, uçuşa ait mühendislik değerlerini liste olarak veya grafik format THY Teknik A.Ş.’nin motor revizyonu konusunda destek aldığı, ortaklık şirketlerinden Turkish Engine Center için düzenlenen eğitimde EASA Part 145 ve FAR 145 kuralları gereği zorunlu olan Şirket Prosedürleri ve Havacılık Sektöründe İnsan Faktörü eğitimleri verildi. Bu eğitimlerle, hem çalışanlara THY Teknik A.Ş.’nin prosedürleri hatırlatıldı hem de hazırlanan dokümanların kalite sistemine uygunluğunun devamlılığı sağlandı. Özellikleri Ağırlık Elektriksel güç gereksinimi Çevresel sertifikasyon İşlemci Veri kaydetme kapasitesi Veri girişleri Yazılım setifikasyonu Güvenilirlik (MTBF) < 3 kg 28 V DC RTCA DO-160G Intel Atom (Düşük enerji tüketimi) 56 GB (512 GB’a kadar genişletilebilir media) ARINC 573/717 ARINC 429 RTCA/DO-178B 20.000 saat Boyutlar Yükseklik Genişlik Derinlik 165 mm 156 mm 175 mm MNG Teknik’te THY prosedürleri MNG Teknik’in B737-600/700/800 (Next Generation) ve Airbus 319/320/321 serisi uçaklarında uzman yetkili personele THY Hat Bakım Hizmeti Prosedürleri Eğitimi verildi. Böylece ihtiyaç duyulması halinde MNG Teknik C/S personeli, Türk Hava Yolları için hat bakım hizmeti verebilecek. Goodrich’te İnsan Faktörleri Eğitimi Ortaklık şirketlerinden Goodrich Turkish Technic Service Center’da (GTTSC), İnsan Faktörleri Tekrar Eğitimi gerçekleştirildi. Havacılık kuralları gereği zorunlu bir eğitim olan İnsan Faktörleri Tekrar Eğitimi sırasında, ‘Thrust Reverser’ ve ‘Nacelle’ bakımlarında insan faktörü açısından dikkat edilmesi gereken noktalara ağırlık verildi. Jet Airways Şirket Prosedürleri Eğitimi için THY Teknik A.Ş.’yi seçti Her gün dünyanın 76 noktasına 400’den fazla uçuş gerçekleştiren, Hindistan’ın ikinci büyük havayolu şirketi Jet Airways, hat bakımında ve ağır bakımda çalışacak personeline, kendi şirket prosedürü ile ilgili eğitim vermek üzere THY Teknik A.Ş. eğitmenlerinden Abdurrahman Tuncer ve Ahmet Serhat Karatay’a daimi eğitmen yetkisini içeren birer sertifika verdi. Bu sertifikalar, Jet Airways’in Ortadoğu ve Balkanlar’da THY Teknik A.Ş. dışında herhangi bir bakım şirketi ile çalışması durumunda, söz konusu bakım kuruluşuna Şirket Prosedürleri Eğitimi’ni THY Teknik A.Ş.’nin vereceği anlamına geliyor. 11 12 HAVACILIK DÜNYASINDAN Pratt & Whitney ile Air New Zealand ortak yatırıma gidiyor Volga-Dnepr’den yeni yatırımlar V olga-Dnepr’ı Ortadoğu’da temsil eden Volga-Dnepr Gulf (VD Gulf), Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şarjah şehrindeki yeni bakım merkezinde faaliyetlerine başladı. İlk olarak AN-124 tipi bir kargo uçağının çekildiği 22 bin metrekarelik hangar, altı dar gövdeli uçağı ya da iki Boeing 747 veya Antonov AN-124-100 serisi uçağı aynı anda alabilecek kapasiteye sahip. Şarjah’da hizmet verebildiği uçak gamını genişletmeyi planlayan VD Gulf, 2013 yılı içerisinde bir kompozit malzeme ve uçak yapısal bakım atölyesi kuracak. Şirket ayrıca NDT ve hat bakımı teknik teşhis hizmetleri de sunacak. VD Gulf, 2014 yılına kadar, Rus yapımı ve Batı yapımı uçak tiplerine C bakımına kadar periyodik bakım hizmetlerinin yanı sıra Boeing 777 ve Airbus A330 tipi uçaklara da hizmet vermeyi he- defliyor. Sarjah Hangar Kompleksi’ndeki işyükünün yüzde 90’ı diğer müşterilere, geri kalan yüzde 10’u ise Volga-Dnepr grubunun uçaklarına ayrılmış durumda. 2013 yılında Batı menşeli uçaklar iş yoğunluğunun yüzde 20’sini oluşturacak. VD Gulf 2015 yılına kadar sadece bu tip uçaklara hizmet vermeyi planlıyor. Volga-Dnepr Grubu, bir diğer yatırımını ise Almanya’da hizmete açtı. Leipzig/Halle Havalimanı’nda bulunan uçak lastiği ve fren tamir atölyesi, Ocak 2013’te hizmet vermeye başlayan yeni bir hangarın içinde yer alıyor. Açılmadan önce denetlenen atölye, mevcut EASA Part 145 Sertifikası’nı genişleterek, Boeing 747200/300/400/8 tipi uçaklarının tekerlek ve fren bakım ve onarımı için C14 seviyesine yükseldi. Kaynak: MRO News Focus A ir New Zealand ve Pratt & Whitney, Yeni Zelanda’da IAE V2500 motoru üzerine uzmanlaşan Christchurch Motor Merkezi’ne, yeni atölyeler ve bir lojistik merkezi için 20 milyon dolarlık yatırım yapacak. Söz konusu tesisin bulundu- ğu havalimanı yetkilileri ve şehrin belediyesi tarafından da desteklenen bu tesis yatırımının 2014 sonuna kadar hayata geçmesi planlanıyor. Kaynak: Flightglobal Filo çözümlerinde işbirliği H avayolları ve işleticilerine bakım, mühendislik ve uçuş operasyonları için gelişmiş bilgi teknolojileri hizmetleri sunmayı amaçlayan Airbus ve IBM, Airbus’ın sunduğu filo çözümleri hizmetleri ile ilgili ortak bir çalışmaya imza atıyor. Airbus Smarter Fleet Solutions (ASFS) adındaki bu çalışma ilk olarak iki noktaya odaklanacak. Bunlardan ilki, Airbus’un mevcut yazılım ürünlerini (e-çözümler) entegre edecek ve daha da geliştirecek. Bu çözümler şu anda tekil uygulamalardan oluşan, hem online hem de offline olarak erişilen geniş bir ürün gamından oluşuyor ve yaklaşık 200 işletici tarafından kullanılıyor. İkinci nokta ise ASFS’nin, açık, modüler ve esnek bir platform ile kullanıcıya özel hazır- lanmış dosya veri yönetimi sunması. Bu hizmetin müşterilere, sorunsuz operasyon planlamak için gereken açık görüşlülüğü; mevcut ve yeni hizmetleri, çözümleri entegre etme olanağı sağlaması bekleniyor. Bu, işletmeler arasında önemi her geçen gün artan bir katma değer olarak görülüyor. Bu eğilim günümüzün büyüyen iş hacmi ve birçok kaynaktan gelen operasyonel büyük verilerin, yeni teknolojik fırsatların ve ekonomik ortamın karmaşıklıkları sayesinde sürdürülüyor. Böylece bilgi teknolojileri çözümleri için harcanan paranın değerini bulması yönünde beklentiler de artıyor. Kaynak: MRO News Focus 13 14 HAVACILIK DÜNYASINDAN EMNİYET KÖŞESİ İki dev Asya-Pasifik’te rekabete hazırlanıyor 22 yıl sonra kazaya neden olan Çin Havayolları’na ait bir uçak 2002 yılında havada parçalandı ve 225 kişi hayatını kaybetti. Kazanın nedeninin 1980 yılında gerçekleştirilen bir bakım-onarım hatası olduğu ortaya çıktı. Ç H er ne kadar Boeing 777X’in Ortadoğu’daki büyük havayolu şirketlerinin ilgisini çekeceği ileri sürülse de, Boeing’in bu modeli ile Airbus’ın muadil modeli A3501000’in en fazla Asya-Pasifik’te rekabet edeceği tahmin ediliyor. Kesinleşmiş 89 Boeing 777-300ER siparişi bulunan Asya firmalarının, 23 opsiyon ve 66 niyet mektubu da mevcut. Ancak bazı danışman firmalarına göre, 777X’in gelişi, kesinleşen siparişler dışındaki niyet mektubu ve opsiyonların uygulanma ihtimalini düşürüyor. Zira bir havayolu, 2018 yılında bir 777300ER almak yerine, 777X’i bir yıl beklemeyi düşünebilir. Danışmanlar, Boeing’in opsiyonları ve niyet mektuplarını Airbus’a kaybetmemek için bu konuda bir strateji uygulaması gerektiğini düşünüyor. Airbus’ın A350-1000’i 2017’de hizmete sunması bekleniyor. Bu, A350-1000’in, 777X’den iki yıl önce piyasaya çıkacağı anlamına geliyor. Dünya çapında verilen 110 adet A350-1000 siparişinin 36’sı Asya-Pasifik bölgesindeki firmalara ait. Bu bölgeden sipariş ve- in Havayolları’na ait Boeing 747-209B tipi yolcu uçağı, 25 Mayıs 2002 tarihinde, Chiang Kai Shek Uluslararası Havalimanı’ndan kalktıktan 25 dakika sonra radar ekranında kayboldu. Uçak 34.900 feet yükseklikte parçalandı ve 225 kişi hayatını kaybetti. Uçağın parçalanma sebebi, 22 yıl önce yapısal tamir uygulanan bir parçadan ve bu parçanın bakım kayıtlarından ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar, uçağın kuyruk altından parçalandığını gösteriyordu. Bu parçalanmaya o bölgede oluşan metal yorgunluğunun neden olduğu tespit edildi. Metal yorgunluğunun olduğu bu bölgede daha önce yapısal bir tamir gerçekleştirilmişti. rilen 36 uçağın 2021’e kadar tamamlanmış olması bekleniyor. Japan Airlines, All Nippon Airways, Eva Air ve Singapore Airlines, bölgedeki ilk 777-300ER kullanıcıları olarak, önümüzdeki on yıl içinde değiştirme seçeneklerini kullanacak. Bu, bölgedeki 250-300 uçağın değişmesi anlamına geliyor. Bir başka deyişle, 777X veya A350-1000’in Asya-Pasifik’teki potansiyel pazarı en az 300 uçaktan oluşuyor. Kaynak: FlightGlobal Tamir neden ve ne zaman yapıldı? Aynı uçak 7 Şubat 1980 tarihinde Hong-Kong’a inişi sırasında kuyruk sürtmesi nedeniyle hasar gördü. Uçakta meydana gelen yapısal hasar 23-26 Mayıs 1980 tarihleri arasında onarıldı. Ancak bakım işlemi hatalı yapılmıştı. Kuyruk sürtmesi sonucunda oluşan yapısal hasar, bakımda kullanılan Boeing Yapısal Tamir Manueli’nde (SRM-Structural Repair Manual) ifade edildiği şekilde gerçekleştirilmedi. Yapısal hasarın olduğu bölgede, hasarlı yüzeyler çıkarılmadı ve bu bölgeye yapısal mukavemeti sağlayacak büyüklükte plaka (doubler) yerleştirilmedi. Yapısal hasar zamanla geniş bir alana yayıldı ve uçağın parçalanmasına zemin hazırladı. Bu hata 22 yıl sonra 225 kişinin hayatına mal oldu. Yedi SMS görevi 1. Emniyet, her çalışanımızın öncelikli sorumluluğudur ve bu sorumluluk devredilemez. Dokümana göre iş yapmak en hayati görevimizdir. 2. Her çalışan, kurallar gereği rapor edilmesi gereken durumları/olayları ve yapılan işlemleri gizlemeden açık bir şekilde bildirir. 3. Her çalışan, emniyetin artması için cezalandırma korkusu yaşamadan emniyetsizlikle ilgili durumları ve çözüm önerilerini gönüllü olarak bildirir. 4. Gönüllü bildirim yapan kişilerin isimleri gizli tutulur. 5. Yöneticiler, çalışanların doğru ve açık bir şekilde raporlamasını teşvik eder ve yapılan gönüllü bildirimlerden dolayı, yapan kişiyi cezalandırma yoluna gitmez. 6. Bakım hatalarının tespiti ve düzeltilmesine yönelik MEDA çalışmalarına her çalışan aktif katılım sağlar. Yöneticiler MEDA çalışmalarını teşvik eder ve destekler. 7. Kalite/emniyet koordinatörleri ve diğer orta seviye yöneticiler kendi çalışma alanlarındaki riskleri analiz eder ve riski yüksek olanlara önlem alır. 15 16 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ “Dünyanın en iyisi olmamamız için bir neden yok” THY Teknik A.Ş. yeni yaşına başlarken, bugünlere nasıl gelindiğini ve geleceğe yönelik hedeflerini sorduğumuz Genel Müdürümüz Doç. Dr. İsmail Demir, “THY Teknik A.Ş.’nin dünyanın en iyisi olmaması için bir neden yok. İnsan gücümüz, dinamizmimiz ve ideallerimiz ile bunu başaracağımıza inanıyorum” dedi. Ö nemli artılara sahip olduklarını, teknoloji anlamındaki eksikliklerini giderdikleri takdirde dünyanın bir numarası olmamaları için bir neden olmadığını söyleyen THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, “Başkaları yürürken bizim koşmamız lazım. Bunu bir yarış gibi düşünürseniz, önünüzde 10 yarışçı var ise onlarla aynı hızla gitmekle hiçbir yere varamazsınız” dedi. THY Teknik A.Ş. 2006’dan bu yana nasıl bir mesafe kat etti? Eskiden sadece Türk Hava Yolları’nın bakım birimi olan bugün beş tane alt şirketi olan, yeni iki tesisi bünyesine katmaya hazırlanan, uluslararası alanda ‘Turkish Technic’ imzası ile bilinen ve rakiplerinin dikkatini çeken bir şirket konumunda. 2006’da sadece 75-80 uçağın bakım-onarımını yapan şirketimiz, 2013 yılı itibarıyla Türk Hava Yolları’nın 220 uçağının yanı sıra bu sayının yüzde 30’u kadar da diğer havayolu şirketlerine hizmet veriyor. Bu, yedi yıl boyunca sürekli olarak büyüdüğümüz anlamına geliyor. Büyüme, bu noktada çok fazla anlam taşıyan bir kelime. Çünkü büyüdüğünüzde kârlılığınızı ve iş hacminizi korumanız; insan kaynağınızı bunlara göre belirlemeniz, tesisleşmenizi buna göre yapılandırmanız lazım. Tabii bunları oluşturmak için ciddi bir altyapı harcaması, emek, eğitim vb. ortaya koymak gerekiyor. Bu da bize sürecin çok kolay olmadığını gösteriyor. Bunu yaparken maliyet kontrolleri, yatırımın geri dönüşü, elemanların kalifiye olması gibi bir sürü parametreyi işin içinde öğütmek gerekiyor. Tesislerin kurulması ve eleman yetiştirme aşamalarında hem tecrübe edinildi hem de aktarıldı. Bu tabloya bakınca, ayrıldığımızdan bu yana dolu dolu bir yedi yılı geride bıraktığımızı düşünüyorum. THY Teknik A.Ş.’nin tesisleşme, altyapı ve istihdam kalitesi bakımından iyi bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle. Zaten öyle bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ki, iyi bir yapı oluşturmadığınız takdirde yaptığınız işin sürekliliği olması imkânsız. En ufak bir eksikliğin acı geri dönüşlerle kendi- sini size hissettirdiği bir sektördeyiz. Bu nedenle iyi bir altyapı oluşturmadan, çok iyi düşünüp planlamadan, gerekli tedbirleri almadan; prosedürler, emniyet unsurları ve yapılan düzenlemeler ile ilgili detaylara hâkim olmadan, bu işi sağlıklı bir şekilde yapamazsınız. Dinamik şekilde şartları değiştirebileceğiniz bir alanda iştigal etmiyoruz. Ona rağmen her türlü tedbirin alınması ve sürekli önünüze bakmanız, sürekli olarak ileriyi gözlemeniz gereken bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. İleride tahmin edemediğiniz bir gelişme olduğunda, hazırlığı bugünden yapmadıysanız, ileride tamamen boşta kalmanız mümkün ve bunun telafisi yok. Türkiye’nin çok büyük eksikleri olduğunu biliyoruz. Sivil havacılık alanında Türkiye’nin en önemli kuruluşu olarak bizim de eksiklerimiz var. Daha önce kat etmemiz gereken mesafeleri belki şimdi yürüyor, Ar-Ge ve inovasyon gibi konularda bazı şeyleri henüz hayata geçiriyoruz. Diğerleri yürürken biz de onlarla aynı hızda yürürsek, iddiamızın gerçekleşmeyeceğini iyi biliyoruz. Bu nedenle başkaları yürürken bizim koşmamız lazım. Bunu bir yarış gibi düşünürseniz, önünüzde 10 yarışçı var ise onlarla aynı hızla gitmekle hiçbir yere varamazsınız. İnsangücümüz, dinamizmimiz ve ideallerimiz ile bunu başaracağımıza inanıyorum. THY Teknik A.Ş., olması gerekenlerden neleri başardı? Başlıca hedefleri neler? Önemli bir seviye atlama durumu söz konusu burada. Bu nasıl gerçekleşecek anlatabilir misiniz? Çalışma alanlarımızı genişlettik ve daha fazla uzmanlaştık. Hizmetlerimiz, spesifik olarak uçak bakım, uçak gövde bakımı ve uçak parçalarının bakımından; çok geniş anlamda uçak parçalarının ve komponentlerinin bakımına, son derece geniş bir spektrumuna yayıldı. Hizmet etme anlayışında ‘müşteri’ kavramını gündeme getirdik. Bu kavramı dünya ile rekabet edebilecek, “Dünyadaki önemli bakım-onarım şirketlerinden birisi de biziz” diyebilecek bir mentaliteye ulaştırdık. Fiziki ve teknik yeterlilik için atılan adımların yanında mental değişiklik de belli ölçüde başarıldı. “Yapabildik” dediğimiz şeylerden biri bu. Ana çalışma alanımızda dünya standartlarını sağlayarak, dünyadaki herhangi bir rakibimiz ile başabaş rekabet edebilecek seviyeye gelme çabasını gösterdik ve bu anlamda belirli bir yere geldik. Alt uzmanlık gruplarında şirketler kurarak orada bu yapıyı oluşturduk. Bakım kabiliyetlerimizin çeşidini; kabiliyet listemizi ve yetkinliklerimizi artırdık. Aynı zamanda mental olarak da, “Evet, bizim uçağımız, bizim havayolumuz, biz bunu yaptık, şunu başardık” bakış açısı yerine, “Evet, biz teknik kabiliyeti yeterli olan bir hizmet kurumuyuz ve bu kabiliyetlerimizi artırarak, genişleterek, derinleştirerek dünya çapında bir şirket olmalıyız” bakış açısı ile hareket etmek bence önemli oldu. Türk Hava Yolları’nı ‘müşteri olarak görme’ mentalitesini belli ölçüde yerleştirdiğimizi ve müşteri memnuniyeti kavramını önemli ölçüde geliştirdiğimizi düşünüyorum. Dikkat etmemiz gereken en önemli nokta “Yapacak fazla bir işimiz yok. Zaten başarılıyız” diye düşünmek olur. Bu, bizi gevşeme moduna sokabilir. Biz asla böyle bir modda olmadık, olmak da istemiyoruz. Hedefimiz ‘dünyanın en iyisi’ olarak gösterilmek. Bu nedenle daha gideceğimiz çok yol var. “THY Teknik A.Ş.’nin nihai hedefi dünyanın en iyisi olmak” dersek yanlış olmaz o zaman... Kesinlikle doğru. Herkes faaliyet gösterdiği sektörde dünyanın en iyisi olmayı hedefleyebilir. Bu, güzel ve çalışanların motivasyonunu artıracak bir slogan. Ancak önemli olan bu sözün altını ne kadar doldurabildiğinizdir. Şu anda ki mevcut kabiliyetlerimize, dinamizmimize, çalışan yapımıza ve ideallerimize baktığımızda bu mümkün mü? Bizce mümkün. “Bunu beş yıl içinde yapacağız” dersek bu, hamaset olarak algılanabilir, ama nihai hedefimizin bu olduğunu söyleyebilirim. Bunu gerçekleştirmek için de bir eksikliğimizin olmadığını düşünüyorum. Havacılık, teknolojisi yoğun bir sektör. Havacılık teknolojisi ile ilgili olarak Gelecek dendiğinde biz projektörlerimizi HABOM’un üzerine çeviriyorduk. Ancak çıta şimdi biraz daha yükseldi. Çünkü MNG Teknik’in Türk Hava Yolları bünyesine katılması ile önemli bir tesisimiz daha oldu. İstanbul’a üçüncü havaalanı projesinin gündeme gelmesi ile yeni inşa edilecek bu havaalanında da bir yapılanma gündeme geldi. Önümüzdeki beş-yedi yıla baktığımızda sadece HABOM’un ön planda olmasını beklerken, üçüncü havaalanındaki tesisin planlanması da ön plana çıktı. Ama tabii HABOM’u en iyi şekilde yapılandırarak, her metrekaresini para kazandıracak bir faaliyette kullanarak kat edeceğimiz mesafe, diğer adımlardaki başarımızın da bir göstergesi olacak. HABOM’da elde edeceğimiz başarı, özgüven kazanmamızı ve üçüncü havaalanı ile ilgili yapılanmada daha hızlı ilerlememizi sağlayacak. Bu noktada geçiş ve büyümelerin sağlıklı olması çok önemli. MNG Teknik’in Türk Hava Yolları’na entegrasyonu, HABOM’un entegrasyonu, bizim bunları yönetme sürecimiz ve “Kayıpsız geçti” diyebilmemiz için geçiş süreci son derece önemli. Şu anda bu geçiş sürecini yönetmek gibi bir sorumluluğa da sahibiz. Geçiş sürecini yönetmek, üçüncü havalimanını gündeme almak, alt alanlar oluşturmak amacı ile alt şirketler kurmak, diğer faaliyet alanlarına girmek gibi çalışmalarda da bulunmamız gerekiyor. HABOM sadece bir tesis planı değil. Aynı zamanda o tesislerde yapılacak faaliyetler anlamına da geliyor. İşte bu faaliyetlerin spektrumunu derinlemesine genişletmemiz lazım ki, dünyada söz sahibi olabilsinler. Bunun için entegrasyon, geniş- “Başarı kazanıldıkça, şirketimiz büyüdükçe çalışanlarımız da buna sevinmeye, bununla gurur duymaya başladı. THY Teknik A.Ş. çalışanları rekabetçi bir ruha sahip olduğunu gösterdi. Bu durum çalışanlar arasında aidiyet hissi oluşturdu.” 17 18 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ leme ve odaklanma projeleri olacak. Bunların hepsi de yoğun teknoloji, insan eğitimi ve bilgi gerektirecek. Bu süreci geçmemizin yanı sıra oluşturulacak alt iş alanlarının açılması, zaman zaman gündeme getirdiğim THY Teknik A.Ş.’nin Türkiye’de sivil havacılık üretiminin kuluçkasını oluşturması, motivasyon aracı ve itici gücü olması gibi fonksiyonları da yerine getirmemiz gerekiyor. lık oluşturabilmektir. Bu farklılığı oluşturamazsanız sadece takip eden pozisyonunda kalırsınız. Başkalarının arkasından giderek, onların yaptığını ya da benzerini yaparak fark oluşturamazsınız. Fark oluşturulbilecek alan bilginin olduğu alandır. Taklit etmeye devam eden sürekli birkaç adım geriden gider. Ulusal ve uluslararası rakiplerimizden temel farklarımız sizce neler? Neleri biraz daha iyi yapmamız lazım? THY Teknik A.Ş. çalışanları, bu zorlu süreçte tam anlamı ile gönüllerini ortaya koyarak çalıştı. Çalışanların büyük bir kısmı büyüdüğümüz, dünya çapında bir şirket olma yolunda önemli mesafeler kat ettiğimiz bu dönemde severek çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bu çalışmalar sonucunda başarı kazanıldıkça, şirketimiz büyüdükçe çalışanlarımız da buna sevinmeye, bununla gurur duymaya başladı. THY Teknik A.Ş. çalışanları rekabetçi bir ruha sahip olduğunu gösterdi. Bu durum çalışanlar arasında aidiyet hissi oluşturdu. Belki de bizim en büyük kazanımımız işte bu aidiyet hissi oldu. Ayrıca insanımızın başarıya duyduğu açlığın da işimize olumlu yansıdığını, önemli bir artı olduğunu düşünüyorum. Başarı geldikçe çalışanlarımızın motivasyonu da arttı. En temel farklardan biri, büyümeye -belki de mecburi olarakadapte olabilmemiz ve uyabilmemiz. Bunun bizim önemli bir avantajımız olduğunu düşünüyorum. Kamu kültürü olan bir şirket olarak hantal olduğumuz düşünülse de, biz buna dinamizm kazandırarak önemli ölçüde avantaja dönüştürdük. Dinamizmimiz ve çalışanlarımızın önemli bir kesimindeki idealist bakış açısı bence bizim en büyük avantajımız. En önemli eksikliğimiz ise aramızdaki teknolojik mesafe. Bu aynı zamanda son dönemde yavaş yavaş kırmaya başladığımız “Biz yapabiliriz” ya da “Biz yapamayız” şeklinde psikolojik faktör olarak da yansıyor. Şu anda “Biz yapabiliriz” düşüncesinin daha fazla yer etmesi gerekiyor. Tabii bu da yaptıkça olacak. Bunun için yapmamız gereken ise o teknoloji farkını kapatmak, bilgiyi yaptığımız işin içine katmak. Bunun için de bilginin önemini, bilginin değer katabileceğini kavramamız gerekiyor. Böylece mental bir bariyeri aşmış olacağız diye düşünüyorum. Bilgi ve emek ile uçak bakımı yaparsınız. Teknisyen yetiştirir, sonra onu dünyanın teknoloji yoğun herhangi bir yerine gönderir ve üç-beş yıl eğitim almasını sağlarsınız. Ancak başkalarında olmayan, fikirlerin bir araya gelmesi, böylece yeni şeyler üretilmesi ve farklı- Bugüne kadar kat ettiğimiz yolda THY Teknik A.Ş. çalışanlarının sizce nasıl bir katkısı oldu? “Yapacak fazla bir işimiz yok” diye düşünürsek bu bizi gevşeme moduna sokabilir. Biz asla böyle bir modda olmadık, olmak da istemiyoruz. “Arzu edilen yere ulasacak gücü kendimizde buluyoruz” Can Şaşmaz Genel Müdür Yardımcısı (İşletme) THY Teknik A.Ş. yedi yıl öncesine kadar Türk Hava Yolları Genel Müdür Teknik Yardımcılığı adıyla, öncelikle Türk Hava Yolları filosuna hizmet veren bir bölüm olarak organizasyonda yer alıyordu. Bu bölüm 23 Mayıs 2006 itibarıyla THY Teknik A.Ş. olarak yeni bir anlayışla, hem mevcut Türk Hava Yolları filosuna hem de yerli veya yabancı diğer havayollarına hizmet verecek şekilde yapılandırıldı ve ana bünye altında ayrı bir yönetim kadrosu ile yeni şirket olarak göreve devam etti. Burada ‘teknik’ sözcüğünün hakkını vermek THY Teknik A.Ş.’nin artık sadece Türkiye’de değil, bulunduğu coğrafyada güvenilen ve tercih edilen bir bakım onarım kuruluşu olarak bilinirliğini sağlamak ve marka değerini artırmak olarak anlaşılmalıdır. Zaten şirketin arkasında 80 yıllık bir Türk Hava Yolları rüzgârı bulunmaktadır. Bu rüzgârın etkisi ve THY Teknik A.Ş.’nin eğitimli ve tecrübeli teknik kadrosu ile bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Yapılan yeni tesis yatırımları ve yeni kurulan iştiraklerin de desteği ile arzu edilen yere kısa sürede ulaşabilmeyi hedefliyor ve bu gücü kendimizde buluyoruz. Buna olan Verimliligimizi artırarak büyüdük Fazıl Çiftçi / Genel Müdür Yardımcısı (Mali ve İdari İşler) Bir şirketin büyüklüğünü ölçerken finansal açıdan; şirketin aktif ve ciro büyüklüğüne, insan kaynakları açısından ise şirket bünyesinde kaç kişinin çalıştığına bakmak gerekir. Bu temel kriterler üzerinden baktığımızda 2006 yılındaki çalışan sayımız ile şu andaki çalışan sayımız neredeyse aynı. Bunun yanında, hem aktif büyüklüğümüz hem de ciromuz artmış durumda. Bu da geçtiğimiz yedi yıl içinde verimlilik artışı sağlayarak büyüdüğümüzü gösteriyor. Bildiğiniz gibi HABOM A.Ş. personeli yaklaşık bir buçuk yıldır THY Teknik A.Ş. çatısı altında uçak bakım ve onarımından muhasebeye, planlamadan satın almaya her alanda eğitim aldı. Bu eğitimler THY Teknik A.Ş. çalışanları tarafından verildi. Bu süreçte çalışanlarımız hem belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için çalışmış hem de HABOM A.Ş. çalışanlarına teorik ve pratik eğitim vermiş oldu. Çalışanlarımıza, sağladıkları bu eğitim hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca uçak bakım ve onarımı açısından havacılığın en büyük okulu olarak gördüğüm THY Teknik A.Ş.’nin, geçtiğimiz yedi yıl zarfında, nitelikli insangücü kazandırma anlamında da sektöre önemli katkılar sağladığını vurgulamak istiyorum. inancımı zaman zaman personelime şu şekilde aktarıyorum: “Gün gelecek biz de Lufthansa Technik gibi olacağız. Hatta ondan daha iyi olmamamız için bir neden yok!” Aslında bu bahsettiklerimizi yapabilmek, dünya MRO pazarında global bir oyuncu olmamızı gerektiriyor. Bunu kısmen yerine getirebildiğimizi düşünüyorum. THY Teknik A.Ş.’nin son birkaç yıldır ortakları ile oluşturduğu iştirak şirketleri de global oyuncu olabilmenin basamaklarını oluşturuyor. Bu şirketler, gerek arz ettikleri işgücü gerek ise ortaya koydukları ciro ile THY Teknik A.Ş.’nin MRO pazarında büyümesine katkı sağlıyor. Hükümetimizin 2023 hedefleri içinde yer alan yerli uçak projesi de THY Teknik A.Ş.’nin ve iştiraklerinin içinde yer aldığı veya alabileceği bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Bu kapsamdaki çalışmalarda, uçaktan önce uçak içinde kullanılan galley, trolley gibi kabin içi malzemeler ile yolcu koltuğu üretimi çalışmalarına başlanmış olması ve prototiplerin ortaya çıkması, bir kısmının gerekli test prosedürleri aşamasına gelmesi, hatta tamamlaması ise işin sevindirici ve haz verici yönünü oluşturuyor. Bu tür faaliyetlere her türlü yenilikçiliğe açık bir şekilde devam ederek, Türk sivil havacılığı adına önemli hizmetlere imza atmanın gayreti içinde olduğumuzu vurgulamak isterim. Bütün bu söylediklerimizin yapılması aşamasında en önemli unsur tabii ki çalışanlarımızın oluşturduğu sinerjidir. Biz bu işleri yaparken, kurallara uygun ve en kaliteli şekilde çalışmayı hedefliyor; en yenisinden en kıdemlisine kadar tüm çalışanlarımızın ahenk içinde çalışmasına ve ortaya çıkan ürünün ‘he- pimizin ürünü’ olduğu konusundaki farkındalığı en üst seviyede tutmaya önem veriyoruz. Bu yolda ilerlerken “Kalite insana saygıyla başlar“ düsturunu daima ön planda tutuyoruz. Çalışanlarımızın, özellikle mesleki ve kişisel eğitim konularında kendilerini geliştirmelerine maksimum katkı sağlamaya çalışıyoruz. Zaten geçmişten gelen köklü bir şirket yapısı ve güçlü bir teknik altyapısı olan kadromuzu, genç elemanlar ile destekleyerek, üretim gücümüzü devamlı dinamik tutuyoruz. THY Teknik A.Ş. bugünlere nasıl çalışanları sayesinde geldi ise bundan sonra da en büyük rol yine çalışanlarımızın olacaktır. Bu vesile ile THY Teknik A.Ş.’nin yedinci kuruluş yıldönümünü en samimi duygularımla kutluyor, çalışanlarımızla birlikte nice yıllara diyorum! 19 20 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ TEKNOLOJİ Büyük hedefler, basarılı ekip Altan Büyükyılmaz Genel Müdür Yardımcısı (Ticaret) THY Teknik A.Ş. 2006 yılına kadar neredeyse sadece Türk Hava Yolları’na hizmet veren bir yapıya sahipken, 2006 yılında ayrı bir yapılanmaya gidince, toplam cirosunun yarıdan fazlasını üçüncü parti şirketlerden alma misyonu yüklendi ve büyük bir şirketin alt birimi olmaktan çıkıp kendi kâr hedefi olan, kendi iş geliştirme hedefi olan ayrı bir şirket haline dönüştü. Geçtiğimiz yedi yıl içerisinde toplam satışlar içerisindeki üçüncü parti yüzdemizin ve ciromuzun yanı sıra üçüncü parti müşterilere verebildiğimiz hizmet türlerini de artırdık. Hatta insan kaynakları yapılanmamızı da bu doğrultuda değiştirdik, şu an güçlü bir satış ve müşteri ilişkileri birimlerine sahibiz. Özellikle HABOM’un açılmasından sonra üçüncü parti müşteri bulma misyonumuz daha büyük önem kazanacak. MNG’den satın alınan ve HABOM’un açılması ile faaliyete geçecek olan tesisler ile toplam ciromuzu şu anki ciromuzun iki katına; bunun içindeki üçüncü parti müşterilerin payını da yüzde 50’nin üzerine çıkaracağız. Her tür hizmetin zamana karşı verildiği bir sektörde yer alıyoruz. Bu şartlar altında üç ayrı tesisin ve üçüncü parti müşterilerden Türk girişimcilerden Dream Chaser N ASA’nın, yaşamın oluşmasına elverişli gezegenleri bulmak amacıyla uzaya gönderdiği Kepler teleskobu arızalandı. NASA’dan yapılan açıklamada, Kepler uzay aracının dört dümeninden uzayda yönelimini sağlayan ikincisinde arıza belirlendiği bildirildi. gelen birbirinden farklı taleplerin olduğu bir ortamda üretim planlaması yapmak şimdikinden de zor olacak ama bu anlamda yetkin ve deneyimli bir kadroya sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Elimizde tornavida ile uçak altında bakım-onarım yapıyormuşuz gibi görülüyor ama aslında sivil havacılığın üzerine inşa edildiği teknik veriyi yönetiyoruz. Uçak üreticilerinden havacılık otoritelerine kadar oldukça geniş bir yelpazedeki çok sayıda kurala uyarak adım atıyoruz. Bu süreçte bilişim teknolojileri, şirketin başarısını tayin edecek en önemli araç konumunda. Bu nedenle bilişim teknolojileri kullanımında şirketi farklı bir boyuta taşımak amacı ile kapsamlı bir çalışmamız var. TT 2.0 adını verdiğimiz bu projeyle, ciddi yatırımlar yaptığımız işletim sistemimiz Tracks ve SAP yazılımları ile yepyeni bir THY Teknik A.Ş.’ye doğru ilerliyoruz. Nihai hedefimiz yönetimin karar verme sürecinde de bilişim araçlarını kullandığı bir altyapıyı kurabilmek. Hızla büyüyen ve seçkin arkadaşlardan oluşan bilişim ekibimiz ile birlikte çok daha zorlu projelerin üstesinden geleceğimizi düşünüyorum. Sahip olduğumuz becerileri, yaptığımız işleri dünyaya duyurma ihtiyacını geçmiş dönemde hissetmiyorduk. Hâlbuki ‘uluslararası mühendislik satışı’ olarak tanımlayabileceğimiz bu alanda kurumsal iletişim son derece büyük bir öneme sahip. Bilinçli bir yaklaşımla bu noktada çok büyük mesafe kat ettik. Beş kişilik ekibimizin başarılı çalışmaları sonucunda ‘Kurumsal Kimlik’ çalışmamızı tamamladık, yeni logomuzu kullanıma sunduk. Ayrıca şu anda eşzamanlı olarak yürüttüğümüz üç-dört projeyi de yakın zamanda hayata geçireceğiz. Yeni Dünya’yı arayan Kepler arıza yaptı NASA Proje Müdür Yardımcısı Charles Sobeck, arıza ile ilgili yaptığı açıklamada, “Şimdi yöneltmek istediğimiz yere yöneltemiyoruz. Verileri alamıyoruz” ifadesini kullandı. T ürk girişimciler Fatih ve Eren Özmen çiftinin sahip olduğu Sierra Nevada Corporation tarafından ilk ticari uzay mekiği olarak geliştirilen Dream Chaser, testlere başlamak üzere NASA’nın Edwards Dryden Uçuş Araştırma Merkezi’ne teslim edildi. İnsanların güvenli ve uygun fiyata uzaya erişimini sağlamayı amaçlayan NASA’nın Ticari Araç Programı (Commercial Crew Program) uyarınca geliştirilen Dream Chaser, Amerikan topraklarından uzaya gönderilecek ticari araçlardan biri olacak. Bu yıl içinde serbest uçuş testlerine başlayacak olan mekiğin iniş sırasındaki aerodinamiği teste tabii tutulacak. Testlerde, uzay mekiğindekilerin farklı atmosfer ortamlarında nasıl bir navigasyon performansı sergileyeceği de gözlemlenecek. NASA Bilimler Direktörlüğü Yardımcı Yöneticisi John Grunsfeld ise “Ben Kepler’i henüz yenilgiye uğramış saymazdım” diyerek, hâlâ ümit bulunduğunu belirtti. Uzaya fırlatıldığı 2009’dan bu yana yaşama elverişli 132 gezegenin varlığını teyit eden Kepler, yaşama elverişli olma ihtimali bulunan 2 bin 700’ü aşkın gezegeni de saptama başarısı gösterdi. Dünya’dan kaçmak isteyenlere! ‘Mars One’ isimli Hollanda firması, yaşanabilecek bir gezegen bulunması halinde bu gezegene insanların gönderilmesi konseptli bir yarışma başlattı. Şirket, bu yarışmayı bir televizyon programı olarak sunmayı planlıyor. Şimdiden 78 bin başvuru alan firmanın ilk hedefi Mars’a benzeyen gezegen modelleri. 2022 yılında Mars’a gönderilmesi planlanan ilk koloniciler ara- sında bulunmayı isteyen katılımcılar ise hayatlarının sonuna kadar ‘bu gezegende’ kalmayı göze almış durumda. Firmanın kurucu ortaklarından Bas Landsdrop, iki haftada aldıkları başvuru sayısının son derece yüksek olduğunu, en az yarım milyon başvuru hedeflediklerini söyledi. Yedi yıldır dünyadaki ilk beş MRO şirketinden biri olma hedefi ile hareket ediyoruz. Bu hedefe ulaşmak amacıyla satın almalar, ortaklıklar ve ortak girişimler ile geçen hareketli bir yedi yılı geride bıraktık. Hedeflediğimiz büyüklüklere ulaşmak için bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu alandaki çalışmalarımızı başarı ile yürüten Strateji ve İş Geliştirme Müdürlüğümüz uzun vadeli stratejilerimizi belirlememizde önemli rol oynuyor. Bu müdürlüğümüz tarafından gerçekleştirilen çalışmaların duyurularını 2013 yılı içerisinde gerçekleştireceğiz. 2004’ten beri çalıştığım Türk Hava Yolları’nda görev yapan son derece başarılı arkadaşlarımız var. Zaten gelinen nokta bunun en açık göstergesi. Ancak yeni katıldığım THY Teknik A.Ş.’nin çok iyi eğitilmiş, zorlu işlere karşı gösterdiği rekabetçi duruşu ile dikkat çeken seçkin çalışanları ile birlikte olmak beni son derece mutlu ediyor. 21 22 BİREBİR Üç, iki, bir... Şiir İnsan Kaynakları Departmanı’nda memur olarak görev yapan Mahmut Avcı, hem şair hem de yönetmen kimliğine sahip bir sanatçı. Bugüne kadar bir şiir kitabı yayımlanmış, yeni kitapları yayımlanmak üzere olan Avcı, imzasını taşıyan kısa filmlere, “Motor!” demeye hazırlandığı uzun metrajlı bir çalışmayı ve bir belgeseli de eklemek istiyor. 2 0 yıldır ilgilendiği şiiri, “Şiir zaman isteyen değil, zamanın tamamını alan bir şey” olarak tanımlayan Mahmut Avcı, zamanını işyerinde, dizeler arasında ve İstanbul’un henüz tanışmadığımız kadrajlarını yakalamaya çalışarak geçiren bir şair-yönetmen. THY Teknik A.Ş. Ailesi’ne ne zaman katıldınız? Hangi görevde bulunuyorsunuz? 7 Haziran 2010 tarihinde THY Teknik A.Ş.’de çalışmaya başladım. İnsan Kaynakları Departmanı’nda memur olarak görev duvarlarımız şe h ri u zu n bo ylu sis k a pl a mış d uva rl a ra ya zıl a r ya z m a lı ağırd a n a l a ra k bi zi m miş gibi d uv a rl a r u st u n u başını ya pa r gibi go lg e le ri n yapıyorum. 2012 yılında sekiz ay için görevimden ayrılarak bir eğitime katılmak üzere Londra’ya gittim. Döndükten sonra aynı göreve başladım ve halen devam ediyorum. Kurum içi ve kurum dışı resmi yazışmaların takibinden ve bu yazışmaların yanıtlanmasından sorumluyum. Sanat tarihi eğitimi almama karşın, bu alanda çalışmıyorum. Sanat tarihi eğitimi almak Türkiye için maalesef henüz oldukça lüks bir ilgi alanı. Doğal olarak iş alanı da son derece kısıtlı. Bu nedenle ben de uzmanlık alanımın dışında çalışmak zorunda kaldım. Ama sanatla iç içe bir yaşamınız var... Evet, öyle denebilir. 20 yıldır şiirle ilgileniyorum. Mürsel Sönmez yönetiminde yayımlanan ‘İstanbul Bir Nokta’ isimli aylık edebiyat dergisini çıkarıyoruz. Özellikle şiirle katkı sağladığım dergimiz 134 sayıyı geride bırakarak 12’nci yılını tamamladı. ‘İstanbul Bir Nokta’ bugün Türkiye’de yayımlanan uzun ömürlü dergiler arasında ilk akla gelen birkaç yayından biri konumunda. Edebiyata, şiire olan ilgim lise hocalarımdan Mehmet Bayram Bektaş sayesinde daha da arttı. Kendisi, bana ve benim gibi edebiyata ilgisi olan arkadaşlarıma ödev mahiyetinde ça- -ecek g ozle ri n i k a pa tıp ışığın içi n d e n ba k a ca k sın k e n d i n i so ru g ibi o rt a y a t aşıyın ca içi n i n k a ra n lık k u y u l a rı n ı t aşl a yıp y u su f’ u n k u y u su n u iç i n e t aşıyın ca ev ve l d e a h i r d e içi n d e y m iş bil e c e k si n lışmalar, okumalar yaptırırdı. Onun aracılığı ile edebiyat dergileri ile tanıştık. Derken edebiyat dergilerini takip etmeye, bir romantik liseli gibi değil de edebiyat dergilerine uygun çizgide şiir yazmaya, şiiri sanatsal bir faaliyet olarak algılamaya başladım. Liseyi bitirdikten sonra sürekli değişen sınav sistemi ve haksız tercih uygulamaları yüzünden üniversiteye gitmeme kararı almıştım. O dönem Dergâh Yayınları’na, hikâyeci Mustafa Kutlu’nun yanına gidip geliyordum. Yazdığım şiirleri kendisi ile paylaşıyordum. Bazen beğeniyor bazen ise yırtıp atıyordu. Beni sanat tarihine o yönlendirdi. Bunun üzerine Gazi Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nü kazandım. Daha sonra da Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans programına devam ettim. Bu uzun şiir yolculuğunun birikimini kitaplaştırma şansınız oldu mu? Evet. İlk kitabım ‘Düğüm Cambazı’ 2008 yılında İstanbul Yayınları’ndan çıktı. Şu anda 2013 içinde basılmak üzere yayın aşamasında olan iki şiir dosyam hazır. Bunlardan biri daha ziyade toplumsal duyarlıklı şiirlerin yer aldığı “Gül Devrimi”, diğeri ise lirik bir izlek oluşturmaya çalıştığım “Kuş Sesi Ürkek”. Şiirin yanı sıra sinema ile de yakın bir bağınız var. Ne zaman ve nasıl kuruldu bu bağ? 2009 yılında şiirlerimden birini, ‘18.40’, imgesel bir dille kısa filme çekme denemesinde bulundum. Şiire adını veren ‘18.40’, Beşiktaş-Üsküdar vapurunun saati. Şiir, bir hikâyeden çok, bir durumu anlatıyordu. Bir gün bir yerde güzel bir kız görmüşsündür. Sonra o kız sende çoğalmaya başlar. Sen bir ümitle aynı yerde bulunmak istersin; içinde o güzeli bir kez daha görme arzusu vardır. Ama bu hiçbir zaman olmaz. Bu durumu anlatan şiirin, daha ziyade şiirselliğini gözeterek 18 dakika 40 saniye süren, o anı, umudu, saf güzelliği, beklemeyi ve bir noktaya bağlanmanın çaresiz güzelliğini filme aktarmaya çalıştım. O dönemde elimde bir kamera çantası ile dolaşıyordum sürekli. Akşam işten çıkınca ve hafta sonları İstanbul’da görüntü avına çıkıyordum. Çekimler altı ay sürdü. Hiç beklemediğim gelişmeler oldu. Şansım da yaver gitti; çekimler için tarihi Beşiktaş İskelesi’ni kapatma imkânı bile buldum. Edebi altyapısı olan bu tür çalışmalar büyük ilgi görür genellikle. ‘18.40’ bu ilgiyi gördü mü? Gördüğünü söyleyebilirim. Film, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Projesi kapsamında Fransa’da gerçekleştirilen Türk Günleri kapsamında, İKSV aracılığıyla, İstanbul’u temsilen gösterim daveti aldı ve orada gösterildi. ‘18.40’, aynı yıl Mısır’da İsmaila Film Festivali’nde de gösterildi. Bu davetler ve gösterimler benim için gurur verici ve motive edici oldu. Ben o dönem kısa filmlerle, sinema yapma düşüncesi ile meşgul olurken, özellikle dergi çevresinden şair arkadaşlarım bana “Maceraya atılma. Sen şair adamsın, şiirini yaz” diyordu. Peki arkadaşlarınızın sözünü dinlediniz mi, yoksa yeniden kamera arkasına geçtiniz mi? Hayır, onları dinlemedim. ‘18.40’tan sonra başka hikâyeler de çektim. Bir çoğu kollektif çalışmalar oldu. Bir televizyon kanalı için islami duyarlıkla örtüşen, ramazan temalı bir film istenmişti, onu çektim ilk olarak. Adı, ‘Kuru Üzüm İnsandır’. Bu filmde, ramazanla özdeşleşen, iftar sofrasına ait herhangi bir nesneyi, sadece bir nesne olarak değil, onun insan olgusuna varan anlamını göstermeye çalıştık. 2012 yılında bir grup arkadaşımla beraber “Kahverengi ya da Beyaz” adında bir kısa film çektik. Film, Akbank Film Festivali’nde 285 uluslararası film arasında ilk 10’a girdi ve geçen yıl Aksanat’ta gösterimi gerçekleştirildi. Yeni projeleriniz var mı? ‘Oğlum Asker’ adında uzun metrajlı bir film üzerine çalışıyorum şu anda. Türkiye’de önemli politik gelişmelerin yaşandığı, Ekim 1992 ile Nisan 1993 arasındaki altı aylık dönemde Anadolu’nun bir köyünde geçen yaşanmış bir hikâyeyi anlatacağım bu filmde. Filmin bütçesini düşürmek amacıyla gerekli ekipmanları satın alıyorum bir taraftan da. Bu yılın eylül ayında bir süreliğine yeniden Londra’ya gitme olasılığım var. Türkiye’ye döner dönmez, 2014 yılı içinde, filmi çekmeyi düşünüyorum. Ayrıca Londra’da çekmeyi düşündüğüm bir de belgesel film projesi var. Önce onu çekeceğim sanırım. Şiirle olan köklü bağınız sinema dilinizi de etkiledi mi peki? Elbette. Çünkü şiir zaman isteyen değil, zamanın tamamını alan bir şey. Bu nedenle şiir dili sinema dilini de etkiliyor ister istemez. Şiir sadece yaptığınız şeyi değil yaşamınızı da etkiler. Tam anlamıyla bir hikâyeci olamadım, daha ziyade duruma, insanın hallerine odaklanan bir bakış açısına sahibim. Şiir, sinema dilimi bu şekilde etkiledi. Fotoğrafa da ilgi duyuyorum. Ancak fotoğraf, teknoloji ile iç içe ve gelişmelerin sürekli takip edilmesi gereken bir alan. Ben gereken bu ilgiyi gösteremiyorum. Bu nedenle şiir ve sinemaya göre benim için biraz daha arka planda olduğunu söyleyebilirim. sürgün gülleri az ld e n a n l a m a pt a ll a r g u d i r, a mış çi rk i n hiç g u l a l m a ma z g u ld e n a n l çe kt i r A ll a h g u z e l bi r çi e d iz m e hç ba z a n a nla ma n d e n ba hçıv k a lbi n çiçeği 23 24 ÇEVRE THY Teknik A.Ş. bugüne kadar neler yaptı? THY Teknik A.Ş., 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle her yıl geleneksel hale gelen kutlama ve organizasyonlar çerçevesinde bugüne dek şunları yaptı: • Çalışanların çocuklarının katıldığı resim yarışması, • Satranç turnuvası, • Karaçam tohumlu kalem, • Hangarlar arası ağaç dikme, • Kurtköy ve Kemerburgaz’da fidan dikimi, • Çevre konulu fotoğraf yarışması, • ‘100 Yeşil Adım’ adlı kitap dağıtımı kampanyası, • Çevre konulu seminer ve konferanslar, • Geri dönüşümlü malzemelerden üretilen taşıma çantası dağıtımı, • Elektrikli araç alımı. ediyor. Bu salınımların büyük bir kısmı uluslararası uçuşlardan kaynaklanıyor. Dünyadaki havacılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı salınımının yüzde 40’ı tek başına Kuzey Amerika kıtasından kaynaklanıyor. Yemeklik yağ ile Amsterdam-Paris uçuşu Dünya genelinde karbon salınımında yaşanan artış küresel ısınma tehtidini her geçen gün artırıyor. Bunda en büyük paylardan birine sahip olan havacılık sektörü, başta karbon salınımından kaynaklı yarattığı tüm çevre kirliliğine çözüm bulmak için projeler geliştiriyor. W right Kardeşler tarafından 1903 yılında uçurulan ilk motorlu uçağın ardından, insanoğlunun uçma serüveni başlamış oldu. Sonrasında gelen 100 yılı aşkın zaman içinde, uçaklar lüks olmaktan çıktı ve ulaşım sektörünün vazgeçilmez bir parçası oldu. Bugün dünyada 17 bini aşkın yolcu uçağı, yılda 4,2 milyar yolcu taşıyor. Çevre boyutundan baktığımız zaman ise 2020 yılı itibarıyla, küresel boyutta uluslararası havacılıktan kaynaklanan emisyon miktarının, 2005 yılına göre yüzde 70 artması bekleniyor. ICAO tahminlerine göre ise 2050 yılında emisyon salınımının yüzde 300 ila 700 arasında büyüme göstermesi bekleniyor. Yakaladığı bu ivme ile ‘en hızlı büyüyen ulaşım sektörü’ olarak gösterilen havacılık sektörü, bu büyüme ile birlikte farklı bir sorunu da gündeme getiriyor. Çünkü havayolu taşımacılığında kullanılan petrol yenilenemeyen bir enerji kaynağı ve ulaştırma sektöründeki enerji ihtiyacının yüzde 90’ından fazlası petrol ve türevlerinden karşılanıyor. Ulaştırma alanında havayolu taşımacılığının, petrol tüketiminde karayolu taşımacılığının ardından ikinci sırada yer aldığı düşünüldüğünde, bu durumun ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu daha net anlaşılacaktır. Avrupa Birliği’nde (AB) havacılıktan kaynaklanan emisyonlar, AB’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 3’üne tekabül Dünyada alternatif biyoyakıt üretimi ve kullanımı yaygınlaşırken, uçaklar için de çeşitli firmalar tarafından alternatif biyoyakıt uygulamaları üzerinde çalışılıyor. Biyoyakıt kullanılarak uçuş kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 60-80 oranında azaltılmasını hedefleyen Boeing, uçaklarda kullanılmakta olan jet yakıtı ve algler ile üretilen yakıtın karışımını kullanarak, 2015 itibarıyla küresel havacılık yakıtında yüzde 1 biyoyakıt paylaşımına ulaşmayı amaçlıyor. Bu konudaki araştırma, geliştirme ve yerleştirme çalışmalarını destekleyen Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA-International Air Transport Association), 2020 yılında yüzde 6 oranında ‘ikinci nesil sürdürülebilir biyoyakıt paylaşımı’ öngörüyor. IATA ayrıca karbon emisyon salınımının 2050 yılı itibarıyla, 2005 yılına göre yüzde 50 azalmasını hedefliyor. Bu alanda gösteri amaçlı ilk uçuş Şubat 2008’de Londra ile Amsterdam arasında gerçekleştirildi. Bu uçuşta yüzde 20’lik hindistan cevizi-babassu hammaddeli biyoyakıt karışımı kullanıldı. KLM tarafından B737-800 tipi bir uçak ile Amsterdam-Paris hattında gerçekleştirilen ilk ticari uçuşta ise yemeklik yağ kullanıldı. Üniformalar halı, can yelekleri çanta oluyor Yakıt kullanımı ve neden olduğu salınımların yanı sıra havacılık faaliyetlerinden dolayı çok büyük miktarda yiyecek, halı, üniforma, koltuk, döşeme, kumaş gibi atıklar da ortaya çıkıyor. Can yeleklerinin raf ömürleri olan altı yılın sonunda atık halini alması; koltuk kumaşlarının, kuru temizleme nedeniyle bir süre sonra yanmazlık özelliğini kaybederek, Federal Havacılık Kurulu (FAA-Federal Aviation Administration) kuralları gereği kullanılamaz hale gelmesi gibi teknik detaylar da havacılık sektörünün yarattığı atık miktarının artmasına neden oluyor. Ortaya çıkan bu ve benzeri atıkların geri dönüşüme kazandırılması gerekiyor. Çeşitli havayolu şirketleri bu atıklar için farklı uygulamalar geliştirmiş. Örneğin Delta Havayolları, Tierra Ideas isimli şirket ile iş- birliği yaparak, 2010 yılından bu yana uçaklarındaki eski koltuk döşemelerinden ve perdelerinden 3.616 kilogram tekstil ürününü geri dönüştürmüş, bu ürünlerden çanta ve cüzdan üretmiş. 19 ay önce üniformalarını değiştiren KLM, tonlarca kumaşı yüzde 100 biyolojik olarak parçalayan ve bu işlemin sonunda hiç atık çıkarmayan halı şirketi Desso Aviation’a vermiş. Şirket bu kumaşları halıya çevirerek, KLM’in Boeing 747-400 filosundaki Business Class kabininde kullanacak. Eski üniformaları petrol sızıntılarını temizlemek için kullanıma kazandıran Finnair, battaniyeleri Myanmar’daki mülteci kamplarına gönderiyor, uçak koltuklarını, araçlarında yolcu koltuğuna dönüştürmesi için Finlandiya’daki Kızıl Haç’a veriyor, kıyafet ve mobilyaları ise ihtiyaç sahibi kişilere bağışlıyor. Air France-KLM’in uçaklarında kullanılan malzelemelerin yüzde 80’i de geri dönüştürülerek tekrar kullanıma sunuluyor. Eski billboard afişlerinden ve can yeleklerinden çanta tasarlamak üzere Bilium isimli firma ile çalışmaya başlayan Air France-KLM’in can yeleklerinden yapılan çantalar 31 dolara satılıyor. Plastik yemek tepsileri, plastik çatal ve bıçağa; koltuk arkalarındaki kablolar ise kulaklığa dönüştürülüyor. Atık dönüşümünden fidan dikimine THY Teknik A.Ş. THY Teknik A.Ş olarak biz de çevreye karşı duyduğumuz sorumluluk çerçevesinde faaliyetlerimizden kaynaklanan tüm tehlikeli atıkları, yönetmeliklere uygun şekilde, bakanlık lisanslı firmalar aracılığıyla işleme tabii tutuyor ve bu atıkların geri dönüşüm imkânını araştırıyoruz. 2012 yılında atık olarak çıkan 59 ton yağı ve dokuz ton atık solventi, 2013 yılı planlarımızda da yer alan şekilde geri kazanmayı hedefliyoruz. Ulusal ve uluslararası alanda iklim değişikliği ile mücadelede önemli yer tutan karbon salınımlarının ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik stratejilerden biri de yutak alanlar olarak bilinen ormanların artırılmasıdır. Bu nedenle THY Teknik A.Ş. de Kurtköy ve Kemerburgaz’da gerçekleştirdiği fidan dikimleri ve ormanlaştırma çalışmaları ile atmosferdeki karbondioksit emisyonlarını belli miktarda azaltarak, küresel iklim değişikliği mücadelesinde sadece Türkiye’ye değil dünyaya da katkı sağlamayı hedefliyor. 25 26 BİZDEN “Spor bana yenilgiyi kabullenmemeyi öğretti” THY Teknik A.Ş.’de Atölye Mühendisi olarak görev yapan Umut Bekbay, enerjik ve hırslı yapısını parkelere taşıyan çekirdekten yetişme bir voleybolcu. Şimdilerde ilk aşkı basketbolla daha fazla haşır neşir olan Bekbay ile neredeyse profesyonelliğe uzanan voleybol serüveni ve sporun kendisine kattıkları üzerine konuştuk. D ört yıldır THY Teknik A.Ş. Ailesi’nin bir parçası olan Umut Bekbay, Uçak Bakım Müdürlüğü Mühendislik Şefliği’nde Atölye Mühendisi olarak çalışıyor. İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Bekbay, 12 yaşında okul ve kulüp takımlarında oynamaya başladığı voleyboldan neredeyse hiç kopmamış. Voleybola ne zaman ve nasıl başladınız? Voleybola Bursa Anadolu Lisesi’nde hazırlık sınıfında okurken başladım. Henüz 12 yaşındaydım. Beden eğitimi dersini aldığımız hocamız aynı zamanda okulun voleybol takımını çalıştırıyordu. Bana, “Seni voleybol takımına almak istiyorum. Ne dersin?” dedi. Aslında ben basketbolcu olmak istiyordum. Hocamın bana voleybol takımına katılmamı önerdiği günün akşamında babamla konuştum. Babam da basketbolcu olmak istediğimi biliyordu. Bana, “Sen önce voleybol oyna. O sırada esnekliğini, hızını kazan; daha sonra hâlâ basketbol oynamak istiyorsan onu da oynarsın” diyerek son derece doğru bir yönlendirmede bulundu. Bunun üzerine ben de hocamın teklifini kabul ettim. Sporcu bir aileden geliyorum. Babam yakın döğüş sporlarından, futbol, voleybol, basketbol gibi klasik takım sporlarına kadar pek çok sporla, annem yüksek atlama ile yakından ilgilenmiş; ablam ise eski milli yüzücü. Aileniz spora yakın olunca ister istemez siz de spora yakınlık duyuyorsunuz. Peki daha sonra basketbolcu olmaya çalıştınız mı? Hayır. Çünkü voleybolu çok sevdim ve yedi yıl boyunca okulun voleybol takımında oynadım. Hocamızın hazırlık sınıfından seçtiği üç kişiden biriydim. İlk olarak Genç Erkekler Takımı’nda yer aldık. Yaşımız küçüktü ve yedek oturuyorduk. Hocamız tecrübe sahibi olmamız, parkenin havasını solumamız için bizi bu takıma aldı. Aynı yıl Bursaspor’un Küçük Erkekler Takımı’na da katıldım. O yıllarda Bursa’da 10-12 voleybol takımı vardı ve bunların beşi altyapıya son derece önem veriyordu. Bursaspor da bunlardan biriydi. Bursaspor’da oynamaya başlamam benim için çok büyük avantaj oldu. Her ne kadar o yıl ki kadronun yedek oyuncusu olsam da takımdaki ikinci yılımda Türkiye ikinciliği yaşamak oldukça keyifliydi. Üniversite sınavına hazırlanırlen bir spor takımında yer almak oldukça zordur. Türkiye’de pek çok öğrenci için yorucu geçen bu dönemde ne yaptınız? Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde, hafta içi okuldan sonra antrenmana gidiyor, hafta sonu ise önce antrenmana sonra dershaneye oradan yeniden antrenmana gidiyordum. Liseyi bitirmek üzereyken hocam Bursa’da kalmamı istedi, ama tercihimi okul yönünde kullandım. Ciddi sayılabilecek bir sakatlık da yaşamıştım. Ayrıca İTÜ’de okuma şansım varken Uludağ Üniversitesi’ni tercih etmek de çok mantıklı gelmedi. Üniversite hayatı voleybola olan ilginizi nasıl etkiledi? İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü’nü kazandım ve 2000 yılında İstanbul’a geldim. Üniversitedeki ilk yılımda, Bursa’daki hocamın da desteğiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genç Takımı’nda voleybol oynamaya başladım. İkinci yıl İBB’de A Takım’a da çağrıldım. Ancak günde çift antrenman ve okulu aynı anda yürütmek zor olduğu için İBB’den ayrıldım. Bunun üzerine İTÜ’nün hem okul takımında hem de kulüp takımında oynamaya başladım. Kulüp takımdaki son yılımda şampiyon olduk ve 3. Lig’den 2. Lig’e yükseldik. Benim için anlamlı bir final oldu. Peki şimdi çalışma hayatının temposu içerisinde voleybola zaman ayırabiliyor musunuz? 2006-2009 yılları arası görece voleyboldan en uzak olduğum dönem oldu. Bu yıllarda, bir tanıdığım aracılığıyla, amatörce voleybol oynayan ve turnuvalara katılan bir takım ile antrenmanlara katılıyor, maçlara çıkıyordum. Yılda bir buçuk-iki ay da olsa voleybola olan özlemimi dindirmesi açısından önemliydi benim için. Bu dönemde sahilde yürüyüşe çıkarak, basketbol oynayarak ve spor salonuna giderek de sporla olan bağımı sıcak tutmaya çalıştım. İlk aşkınız olan basketbol başta olmak üzere diğer sporlarla aranız nasıl? Basketbol oynamaya hiçbir zaman ara vermedim. Herhangi bir hocadan eğitim almadım, lisanslı bir şekilde oynamadım ama basketboldan da hiç kopmadım. Ayrıca futbol maçlarında kalecilik de yaparım. İş arkadaşım Melik Karakaş, geçen yıl, “Futbol turnuvası yapılıyor. Neden basketbol turnuvası da olmasın!” dedi. Bunun üzerine kendisi ile birlikte girişimlerde bulunarak basketbol turnuvası organize edilmesine ön ayak olduk. Böylece iki yıldır THY Teknik A.Ş.’de basketbol turnuvası organize ediliyor. Corporate Basketball League’de mücadele eden Türk Hava Yolları Basketbol Takımı’nın kadrosunda da yer alıyorum. Basketbolu çok seven ve bu takımda yer almaya önem veren bir ekibiz. Ancak takımda çok sayıda uçucu personelin ve benim gibi vardiyalı çalışanların olması, maalesef düzenli antrenman yapmamızı engelliyor. Takım oyunlarında, bence bu basketbolda daha da fazla, uzun süre birlikte oynamanın ve antrenman yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeye rağmen orada olmak ve bir mücadele ortaya koymak son derece keyifli. Uzun yıllar düzenli spor yapmış şimdi de spora zaman ayırmaya çalışan biri olarak, bu yaşam tarzının size nasıl faydaları olduğunu düşünüyorsunuz? Spor, her şeyden önce sağlıklı yaşam anlamına geliyor. Yemek yemeyi çok seven biriyim. Spor yapmam, bunun yaratacağı olumsuzlukları ortadan kaldırıyor. Spor bana yenilgiyi kabullenmemeyi öğretti. Bu, hayatın her evresinde işe yarayan bir özellik bence. Yapımdaki inatçılık, sporun kazandırdığı ‘direnç gösterme’ ile birleşti. Sporda geçerli olan her şey aslında hayat için de geçerli. Spor yapmak insana bunu yaşayarak öğretiyor. Spor yapmak insanın çevresinin genişlemesini, sosyalleşmesini de sağlıyor. Şimdi konuşkan biriyim. Ama voleybola başladığım yıllarda daha içedönük bir yapım vardı. Voleybol daha dışadönük olmamı sağladı. Spor insanları birleştiren önemli bir faktör. Bunun için çok ciddi bir çaba harcamanıza da gerek yok. Önceleri ortak paydanız spor oluyor. Daha sonra başka ortak paydalarınız olduğunu fark ediyorsunuz ve buradan dostluklar doğuyor. Vücudum yıllar boyunca belirli bir tempoya alıştığı için şimdi masabaşında çalışmak çok durağan gelebiliyor. Eve gidince eşimle birlikte uzun yürüyüşlere çıkıyoruz. Hatta eşim benden de enerjik, çoğunlukla o beni motive ediyor. Televizyonda voleybol maçına denk geldiğimde mutlaka izliyorum. Ancak maçların saatini bilerek ve düzenli olarak takip ettiğimi söyleyemeyeceğim. Bunu kendimde bir eksiklik olarak görüyorum. Voleybolla ilgili olarak “Keşke şöyle yapsaydım” dediğim şeyler var. Ama hiçbir zaman “Keşke sporu seçseydim” demedim. 27 28 GEZİ-YORUM Gökdelenlerinden caddelerine New York Satış Pazarlama Başkanlığı’nda mühendis olarak çalışan Orhan Alay, para, sanat ve moda dendiğinde akla ilk gelen şehirlerden biri olan ve daha sonra da gittiği New York’u daha çok ‘16 yaşındaki bir gencin gözünden’ anlatıyor. Times Meydanı’ndan Özgürlük Anıtı’na küçük bir New York turu. N ew York’a ve ABD’ye ilk gidişim 1999 yılında oldu. Henüz 16 yaşındaydım. Annem ve babamla beraber ‘Long Island’ta kaldım. Burası, New York’un kalbi Manhattan’a uzaktı. O güne kadar Avrupa’da birkaç şehre gitmiştim, ama Amerika bana çok farklı geldi. İnsanlar, arabalar, herkes, her şey farklıydı. Dünyanın kalbinin attığı yer olan Manhattan’ı henüz görmemiş olmama rağmen New York çok hoşuma gitmişti. Orhan Alay Ertesi gün erkenden kalktık. Tabii o zaman tam olarak bilmiyordum, araştırma da yapmamıştım, elimizin altında Google da yoktu. Gökdelenle dolu, üzerine şarkılar yapılan New York nerede diye kendi kendime düşündüğümü hatırlıyorum. Otomobil kiraladık. O zaman henüz benim ehliyetim olmadığı için otomobili annem ve babam kullanıyordu. Long Island’tan tahminen bir saat sürmesi gereken yolculuk, kaybolmalarımız sonucunda neredeyse iki saati buldu. Bir dönemeçten hemen sonra aniden çok yüksek binalarla karşılaşmamızı hiç unutamıyorum. Yaz olmasına rağmen hava yağışlı ve bulutluydu. O yüksek binaların en üst katları bulutların üzerindeydi. Bir anda kendimi ‘Zor Ölüm 3’ filminde gibi hissettim. Şehre yaklaştıkça binalar iyice yükselmeye başladı. Ailece çok etkilenmiş ve şaşırmıştık. Şarkılarda geçen ‘concrete jungle’, yani ‘betondan orman’ sözü bizi için anlam kazanmıştı. O zaman Sabancı’nın ‘İkiz Kuleler’i henüz yapılmıştı; ülke olarak gökdelenlere fazla alışkın değildik. ‘İkiz Kuleler’, New York’taki en kısa gökdelenin giriş katı gibi kalıyordu. Manhattan’da otomobilden uzak durun! Şehre, nehrin altından geçen Midtown Tüneli ile bağlanılıyor. Şehre kuzeyden ya da güneyden köprülerle bağlanmak da mümkün. Şehre girince bir anda Long Island’taki sakinlik gitmiş, yerini tam bir kaos almıştı. Otomobiller birbirinin üstüne çıkıyordu; her tarafta sarı taksiler vardı. Burası İstanbul’a daha çok benziyordu. Otomobili park edecek bir yer bulmanın ne kadar zor olduğunu ve otoparkların ne kadar pahalı olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Manhattan’a gidecekseniz, yürümenizde ya da şehrin her yerine ulaşan metro ağından faydalanmanızda fayda var. Bu arada takım elbiseli adamlar küçük motosikletleri ile yanımızdan geçiyordu. Bu çok dikkatimi çekmişti. Wall Street’te çok kazanan işadamlarına benzeyen çok da genç olmayan bu adamları o şekilde motosiklet üzerinde görmek çok garipti. Şehrin ışıltılı yüzü Otomobili park ettikten sonra ilk durağımız tabii ki Times Square (Times Meydanı) oldu. Burası aynı bizdeki Taksim Meydanı gibi çok kalabalık ve bütün turistler ilk önce buraya geliyor. Turistler geldiği için sokaklar da seyyar satıcılardan geçirmiyor. Batman ya da Örümcek Adam kostümü giymiş, birlikte fotoğraf çektirebileceğiniz insanlardan, 100 dolara dünyanın en pahalı saatlerinin sahtelerini satan seyyar satıcılara kadar her şey var meydanda. Yağmur yağdığı anda o saatler bir anda 10 dolarlık şemsiyelere dönüşüyor. Times Meydanı çok ışıklı, canlı bir yer. Dünyaca tanınmış tiyatro merkezi Broadway de Times Meydanı’nda bulunuyor. Times Meydanı’ndan sonra geçtiğimiz ‘5. Avenue’ (5. Cadde) tam bir alışveriş cenneti. Dünyaca tanınmış pek çok markanın mağazalarını burada bulmak mümkün. Ancak buralardaki fiyatlardan dolayı bir şey satın almak akıl kârı değil. Onun yerine, New York’a otomobille yaklaşık bir saat mesafedeki New Jersey’de bulunan Woodbury outletleri çok daha uygun fiyatlarla alışveriş yapma olanağı sunuyor. New York’un ikonları Şehrin dünyaca ünlü sembolü Özgürlük Anıtı’na gitmek için şehrin güneybatısında yer alan Financial District’ten feribotlar kalkıyor. Financial District, 11 Eylül 2001’den önce Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu bölge. Feribot için oldukça uzun kuyrukların oluştuğu bu yerde de etrafı seyyar satıcılar sarmış. Batı Yakası’nda, Hudson Nehri’nin yanından büyük sürat motorları kalkıyor. Tabii ki biraz daha pahalı olan ve yaklaşık 30 kişi alabilen bu sürat motorlarını animatörler kullanıyor. Yine Hudson Nehri’nin yanından helikopter turları kalkıyor. 100 dolar ödeyerek Manhattan’ın üzerinde helikopterle 15 dakika tur atabiliyorsunuz. Şehrin tam ortasındaki Central Park, beton görmekten yorulanların yürüyüşe, koşuya veya hava almaya gittiği en önemli yeşil alan Manhattan’daki. Bütün trenlerin geldiği Central Station (Merkez İstasyon) ise tam bir mimari harikası. Birçok filmde de kullanılan yer Times Meydanı’na oldukça yakın. Bu ihtişamlı yapının önünde güzel fotoğraflar çekmek mümkün. Uzun yıllar dünyanın en yüksek binası unvanını elinde bulundurmuş The Empire State Building’e çıkmak için uzun kuyruklara katlanmak gerekiyor. Binanın tepesine çıkmak için iki kere asansör değiştimeniz gerekiyor. Neyse ki asansörler 50 katı, Türkiye’deki standart bir binada beşinci kata çıkma hızımızda çıkıyor. Havasına güvenmeyin! Tüm şehri gezebilmenize imkân tanıyan ve dünyadaki birçok şehirde olduğu gibi tüm gün in-bin yapabileceğiniz ‘City Sightseeing Tour’ otobüslerine binmek için yaklaşık 50 dolar ödemeniz gerekiyor. Bu, üstü açık otobüslere yazın binmemenizi tavsiye ederim. Çünkü New York’un yazı aşırı sıcak oluyor. Kışları da oldukça soğuk olan bu şehirde sıcaklık hep uç değerlerde hissediliyor. New York’un havası aynı zamanda oldukça değişken. Çok güneşli başlayan bir gün aniden sağanak yağmur yağacak kadar değişebiliyor. Tabii bu da insana yine İstanbul’u hatırlatıyor. Sanat galerileri Tribeca’da ‘Little Italy’ (Küçük İtalya), daha önce İtalya’ya gidenlere çok aşina gelecek bir yer. Çünkü buradaki atmosfer ve lokantalar size küçük bir İtalya esintisi yaşatıyor. Siz de benim gibi yemek düşkünüyseniz burada yiyeceğiniz mozzarella peynirine bayılacaksınız. Yine yüksek gökdelenlerin biraz daha azaldığı Tribeca, güzel kafelerin bulunduğu, keyifle kahve içebileceğiniz bir muhit. İnsanı New York’un merkezi kadar yormayan bu semtte New York’un ünlü sanat galerilerini görmek de mümkün. Lüks mağazalardan gökdelenlere, dünya mutfağından örneklerden sanat galerilerine dünyada ne ararsanız New York’ta hepsi var. 29 30 SAĞLIK REHBERİ Panik atağı doğru beslenme ile yenin Panik atak krizlerini engellemenin yolu doğru beslenmeden geçiyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Berna Çil, panik atak hastalarının beslenme düzenlerinde dikkat etmeleri gereken detaylar hakkında bilgi veriyor. duruma sokabiliyor. Panik atak durumunda vücudun kimyasallarında değişimler oluyor. Beslenme ile bu değişimleri minimize edebilmek ve direnci artırmak mümkün. Sinir sisteminde rol oynayan vitamin ve minerallerin yeterli olması bu noktada çok önemli. Yapılan araştırmalar panik atak geçiren kişinin serotoninin düştüğünü ve bu durumun atağı tetiklediğini ortaya koyuyor. Serotonin, vücut tarafından sentezlenen ve yapıtaşı dışarıdan alımı zorunlu olan ‘triptofan aminoasiti’ olan bir hormon. Serotonin yapımını artırabilmek için triptofan içeren besinlerin daha fazla tüketilmesi gerekiyor. Hindi, muz, süt ve süt ürünleri, badem, soya, susam, yumurta, portakal, domates, mandalina, kakao ve ceviz triptofan içeriği zengin olan besinler arasında yer alıyor. Bu besinlerin günlük tüketimde yer alması birçok psikolojik hastalıkta olduğu gibi panik ataktan korunmak için de etkili. İyot ve selenyum eksikliğine dikkat! B azen çok sevilen birinin kaybı ya da yaşanan ağır bir deneyim son derece sağlıklı olan bir kişinin panik atak yaşamasına neden olabiliyor. Kişide ‘ölüyorum’ düşüncesi yaratan bu durum hiç beklenmeyen bir zamanda aniden yaşanabiliyor ve birçok insan hayatının herhangi bir döneminde panik atakla yüzyüze gelebiliyor. Ancak sürekli tekrarlayan nöbetler şeklinde sıklıkla yaşanan panik ataklar kişinin yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor. Acil servisleri sıklıkla ziyaret eden panik atak hastalarının, doktoru gördüklerinde genellikle bulguları geriliyor ve sakinleşiyorlar. Düzenli ve sağlıklı beslenme panik atak hastalarının hayatlarını büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Çünkü vücutta eksik olan bazı vitamin ve mineraller panik atağı tetikliyor. Serotonin yapımını artıran gıdaları tercih edin Düzenli beslenmeyen ve öğün atlayanlarda hipoglisemi atakları yaşanıyor. Şayet bu durumu yaşayan kişi panik atak hastası ise tansiyon düşüklüğünü veya kan şekerindeki ufak oynamalar dahi büyük önem kazanıyor ve kendini içinden çıkılamaz bir Oluşumunda iyot ve selenyumun etkili olduğu bilinen T3 hormonunun eksikliğine bağlı olarak tiroit hastalarında da panik ataklar gelişebiliyor. Normal beslenme ile eksiklik oluşmuyor. Ancak karaciğer, hindi, balık, kabuklu deniz ürünleri, soğan, sarımsak ve tam tahıl ürünleri gibi selenyum içeren besinlerin tüketilmesinde fayda var. Uzun süreli açlık atakları tetikleyebilir Uzun süreli açlık durumunda böbreküstü bezlerinden salgılanan adrenalin hormonu vücudun şeker ihtiyacını proteinlerden sağlamaya çalışıyor. Ağız kuruluğu, terleme, çarpıntı ve bağırsakların hızlı çalışması adrenalinin diğer yan etkileri. Panik atak hastası bu yan etkileri normal olmayan durumlar olarak değerlendirerek öleceğini düşünmeye başlıyor ve ataklar tetikleniyor. Oysa kişi öğün atlayarak, aç kalma sürelerini uzatarak şeker metabolizmasında bozukluğa sebep oluyor ve bu sonu kendisi hazırlıyor. Karamsarlığa, kaygıya meyilli olan panik atak hastaları basit bir beslenme hatasının sonuçlarını bile bir kalp krizi vakası olarak algılayabiliyor. Bu nedenle panik atak hastası olanların beslenme ile ilgili hata yapmaması, yaşam kaliteleri açısından çok önemli. Panik atak hastalarına beslenme önerileri Koyu çay, kahve ve kafein içeren içecekler tüketmeyin. Bu tip içecekler çarpıntıya, taşikardiye ve uyku bozukluğuna neden olabilir. Basit şekerler ve basit şekerlerle yapılan besinleri diyetinizden çıkartın. Basit şeker tüketimi hipoglisemi ve hiperglisemiyi artırabilir. Tam tahıl ve bol tahıllı ürünleri tercih edin. B grubu vitaminler açısından zengin olan bu besinler sinir sistemi hastalıklarından korunmada ve tedavide etkili oluyor. Öğünlere çorba ile başlayın. Çorba, kan şekerini dengeliyor ve sindirim sistemini düzenliyor. Haftada iki-üç defa omega-3 açısından zengin olan balık yiyin. (Omega-3’ün psikolojik hastalıkların tedavisinde etkili olduğu ve serotonin salınımını artırdığı düşünülüyor. Balık tüketemiyorsanız hap olarak da alabilirsiniz.) Günde en az iki buçuk litre su için. Uzun süreli ve bilinçsizce yapılan diyetlerden uzak durun. Enerji miktarı çok düşük, tek besin diyeti gibi özel diyetleri yapmayın. Bu diyetler protein, karbonhidrat ve yağ alım düzeylerini bozarak; vitamin ve mineral yetersizliğine yol açabilir. ‘Fast food’ gıdalardan uzak durun. Fast food gıdalar şeker metabolizmasını bozuyor ve vücutta oluşacak kimyasal değişiklikler panik atağı olan kişinin duygulanım bozukluklarına yönelmesine sebep olabiliyor. Diyetinizde çinko içeren besinleri mutlaka bulundurun. Çinko hem serotonin salgılanmasını artırıyor hem de psikolojik hastalıklarda çöküntüye uğrayan bağışıklık sistemini güçlendiriyor. (Çinko eksikliğinde T3 hormonu miktarı da azalıyor. Bu nedenle çinko açısından zengin olan karaciğer, et, karides, ceviz, kabak çekirBeslenme ve Diyet Uzmanı Berna Çil deği, ay çekirdeği, buğday tohumu, midye, süt gibi besinleri mutlaka tüketin.) Zayıflama ilacı kullanmayın. Bazı zayıflama ilaçları panik atağa neden olabiliyor. Günde dört-beş porsiyon mevsim meyvesi yiyin. Kabuklu yenilebilenleri mutlaka kabuklu olarak tüketin. Özellikle serotonin oluşumunda etken olan triptofan içeren portakal, mandalina, ananas tüketmeyi ihmal etmeyin. Her öğünde 1 porsiyon sebzeli yemek ve 1 porsiyon salata bulundurmaya çalışın. C vitamini kayıplarını önlemek için yemekleri çok fazla pişirmeyin ve tekrar tekrar ısıtmaktan kaçının. Tatlı eğiliminiz artarsa sütlü tatlıları tercih edin. Rahatlatıcı veya triptofan içeren bitki çaylarından için. Örneğin rezene ve anason triptofan içerir, papatya ise rahatlamayı sağlar. Yumurtanın beyazını iyice pişirin. Yumurtanın beyazı çiğ bırakıldığında vücuttan B vitaminlerinin atılmasına neden oluyor. Yoğurdun suyunu atmayın. B vitamini açısından zengin olan yoğurt suyunu dökmek vitamin kaybına neden oluyor. Yağda kızartma ve kavurma yapmayın. Panik ataktan korunmak için alınan psikolojik desteğin yanı sıra yeterli düzeyde dengeli beslenilmeli ve spor yapılmalı. Ancak beslenmenin kişiye özel olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu tip tavsiyelerin panik atak dışında herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişiler için geçerli olduğu unutulmamalı. Panik atağın yanı sıra başka hastalığı/hastalıkları olan kişilerin diyetinin tüm hastalıkların ortak tedavisine yönelik olarak yapılması gerekir. 31 32 BULMACA 1 2 3 C M Y 4 CM MY CY CMY GEÇEN SAYININ CEVABI: Degradasyon K 8 5 7 6 Geçen sayının talihlileri Cabir Çakmak, Erkan Çağlar, Alper Dündar, Serdar Tan ve Aylin Halvacıoğlu 100 TL tutarında IKEA hediye çeki kazandı. Anahtar kelimeyi 22 Haziran 2013 tarihine kadar [email protected] adresine gönderen beş kişi, yapılacak çekilişle 100’er TL tutarında IKEA hediye çeki kazanacak. ANAHTAR KELİME: 1 2 3 4 5 6 7 8
Benzer belgeler
Untitled - Turkish Technic
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre...
NİSAN 2013 - Turkish Technic
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre...
MART 2013 - Turkish Technic
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre...
SkyTech - Turkish Technic
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre...