NİSAN 2013 - Turkish Technic
Transkript
NİSAN 2013 - Turkish Technic
GÜNDEM siplinin oluşturulmasından; gerekli doküman, alet, teçhizat ve aracın yerli yerinde ve usulünce kullanılmasına, ihlal ve ihmal durumlarında her kademede sorumluluk hissedilmesine kadar bir zinciri içine alır. Ancak bütün bunların önce insan unsuru göz önüne alınarak yapılması da işin merkezine konulmalıdır. Düzenli eğitimlerle çalışanlarımızın bu konudaki bilgilerinin güncel kalmasını amaçlıyoruz. Bu nedenle, 6331 sayılı yeni İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun yayınlanması ile şefler, müdürler ve üst yönetim için konunun uzmanlarından bilgilendirme seminerleri alınmasını sağlıyor; Dünya İş Sağlığı Güvenliği Haftası başta olmak üzere, belirli gün ve haftalarda yaptığımız kutlama ve sempozyumlarla siz çalışanlarımızın konu hakkındaki farkındalığı üst seviyede tutulması için çaba gösteriyoruz. İşyerlerinde alınacak teknik önlemlerle risklerin önlenemediği veya yeterince sınırlandırılamadığı durumlarda, çalışanları olası tehlikelere karşı korumak amacıyla çare olarak riskin çeşidine ve şiddetine uygun kişisel koruyucu donanımlar kullanılıyor. Hangar ve atölyelerimiz, iş yoğunluğu nedeniyle her an tehlikeye ve kazaya açık bir şekilde çalışılıyor. Bu nedenle, olası bir iş kazasının öncelikle kendimizi, ailemizi, iş arkadaşlarımızı ve işyerimizi etkileyeceğini asla unutmalayım. Merhaba Arkadaşlar, Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz ay, şirketimiz içinde görev yapmakta olan HABOM A.Ş.’ye bağlı teknisyen arkadaşımız Şentürk Çavuş’u elim bir kaza sonucunda kaybettik. Hepimizi derinden yaralayan bu üzücü olay, çalışma güvenliğinin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu bize bir kere daha hatırlattı. Bu tür bir olayı bir daha yaşamamamız için “Hiçbir iş, insanın can güvenliğini tehlikeye atacak kadar acil ve önemli değildir” ve “Önce iş güvenliği” prensiplerimizi hepinize bir kere daha hatırlatmak isterim. Gelişen teknoloji, konulan standart ve kurallar ile yeni kontrol sistemlerinin kurulması, ‘makine’ kaynaklı hataların zamanla azalmasını sağlarken, diğer taraftan insan faktörünü daha fazla ortaya çıkardı ve insan kaynaklı kazaların artmasına neden oldu. Uçak bakımında, iş kazalarını en aza indirmenin doğrudan doğruya insan faktörleri ile ilgili olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Uçak bakımında görev yapan çalışanlarımızın iş güvenliği, insan faktörleri eğitimleri, kişisel kapasitesi, fiziksel ve zihinsel yeterlilikleri, periyodik sağlık kontrolleri, işe uygun kişisel koruyucu donanım kullanımı sürekli olarak kontrol edilerek insan kaynaklı, kullanılan tüm makine, cihaz ve ekipmanın periyodik kontrollerini yaparak, makine kaynaklı kazaları en aza indirmeye çalışıyoruz. Uçak bakım faaliyetleri sırasında kurallı olmak ana prensiptir. Bu prensip teknik anlamda yapılan işlerin kurallarının belirlenmesi, açık ve anlaşılır şekilde iletişiminin yapılması, süreç ve işlevlerin tam tanımlı şekilde belirlenmesi, öğrenilmesi ve benimsenmesi, iş devir tesliminde boşluk bırakmayacak bir di- Nisan ayında iki önemli etkinlikte boy göstereceğiz. Bunlardan ilki, ABD’de havacılığın önemli merkezlerinden Atlanta’da 16-18 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “MRO Americas 2013”, diğeri ise 23-25 Nisan 2013 tarihleri arasında Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yapılacak olan “Airline E&M: India Conference”. Bu iki önemli etkinliğin, havacılık sektörünü ne kadar yakından takip ettiğimizi, sektörle ilgili organizasyonlara katılımımızı ve Türkiye’nin coğrafi konumuna yakışır şekilde hem Doğu hem de Batı ile yakın temasta olduğumuzu göstermesi açısından son derece iyi örnekler olduğunu düşünüyorum. HABOM, 7 Mart 2013 günü bir ilki yaşadı. O gün, Dar Gövdeli Hangar’ın Docking Sistemi’nin testi için ilk uçak hangara alındı ve HABOM’a ilk giren uçak olan TC-JHA kuyruk numaralı B737’nin testi başarı ile tamamlandı. Bundan sonra HABOM’la ilgili çok fazla “ilk” ve “başarı” haberi almayı bekliyoruz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklarımızı hangarlarda ağırlayacağız. Umarız yaptığımız işler onların ilgisini çeker ve geleceğin havacılarını topluma kazandırmada bizim de bir payımız olur. Bildiğini gibi sizden gelen öneriler arasından 2012 yılının en iyi önerilerilerini açıklamamıza çok az bir zaman kaldı. Kurum içinden gelen 1.000 öneri arasından sıyrılarak finale kalan 18 öneri, 11-22 Mart tarihleri arasında dijital ortamda yapılan personel oylaması ile seçildi. Oylamaya katılan kişiler arasından kura ile belirlenecek 10 kişiye sürpriz hediyelerin verileceği sonuçlar nisan ayında açıklanacak. Umarım bu öneriler THY Teknik A.Ş.’yi ve siz çalışanlarımızı daha güzel günlere taşır. Tekrar “önce insan, önce siz” diyor, esenlikler diliyorum. Doç. Dr. İsmail Demir Genel Müdür 01 02 İÇİNDEKİLER 04 04 20 TEKNİK’TEN HABERLER BİREBİR 11 22 HABOM’da son durum EMNİYET KÖŞESİ 12 16 24 havacılık dünyasından Özel Röportaj Röportaj 20 24 BİZDEN 28 GEZİ-YORUM 16 18 19 30 AR-GE MERKEZİ TEKNOLOJİ SAĞLIK REHBERİ 19 YAYIN THY TEKNİK A.Ş. Medya Reklam Halkla İlişkiler Şefliği Ferhat Yenibertiz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre Kara 26 26 12 Sahibi THY TEKNİK A.Ş. Doç. Dr. İsmail DEMİR (Genel Müdür) 28 YAPIM GODE İSTANBUL Alev Aktaş (Yayın Grup Direktörü) Songül Kurnaz (Yapım Koordinatörü) Ulaş Atay (Editör) Meltem İşleyen (Art Direktör, Kapak Tasarım) Asım Hocagil (Grafik Uygulama) Jülide Türkay (Redaksiyon Editörü) Fotoğraflar İstanbul Fotoğraf Atölyesi (İF Atölye) Baskı ve Cilt Apa Uniprint GODE İSTANBUL Al Karanfil Sokak No: 5 Levent / İstanbul godeistanbul.com 444 02 90 04 TEKNİK’TEN HABERLER TALTA Havacılık Konferansı yapıldı T THY U-15 Futbol Takımı İstanbul Şampiyonu üm Uçak Bakım Teknisyenleri Derneği (TALTA) tarafından düzenlenen Havacılık Konferansı 14 Mart 2013 tarihinde İstanbul Radisson Blu Hotel’de yapıldı. Konferansa, Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, TALTA Başkanı Yavuz Güver, Airbus, MNG Teknik, Onur Air Teknik Başkanı Şükrü Can, EASA’dan üst düzey yetkililer, yurtiçi ve yurtdışından havacılık sektörü temsilcileri katıldı. T ürk Hava Yolları Spor Kulübü, 2012-2013 Futbol Ligi U-15 yaş grubunda İstanbul Şampiyonu olarak, 2124 Mart 2013 tarihlerinde Eskişehir’de düzenlenecek Türkiye Şampiyonası’na katılma hakkı kazandı. Hem bu şampiyonluğu kutlamak hem de yenilenen THY Spor Kulübü’nün açılışını yapmak üzere THY Spor Kulübü’nde bir kutlama töreni düzenlendi. TALTA Başkanı Yavuz Güver’in yaptığı açılış konuşması sonrasında konuşan, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, konferansın ana amacının, uçak bakımı ve teknisyenlik kapsamında ön plana çıkan konularda bir bilinçlenmenin sağlanması olduğunu vurguladı. Bakım-onarım endüstrisini temsilen güvenlik yönetimi, kurallar, düzenlemeler ve bu konularda ilgili birimler arasındaki koordinasyonun önemine dikkat çeken Demir, Türkiye’de sivil havacılığın hızla büyüdüğünü, son 10 yılda endüstrinin hızla genişlediğini ve bununla beraber bazı konuların da ön plana çıktığını ifade etti. Gelişen sektöre paralel olarak, sektörün gerektirdiği insangücünün sağlanması, eğitilmesi ve endüstriye uyarlanmasının sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önem verilen bir konu olduğunu vurgulayan Demir, Türkiye’nin de bu değişimin bir parçası olarak geleneksel yöntemleri bırakıp güvenlik, eğitim ve standartlar konusunda modern havacılığın gereklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Şampiyonluk kutlamasına, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Türk Hava Yolları Genel Müdür Yardımcısı ve THY Spor Kulübü Başkanı Dr. Ahmet Bolat, THY Spor Kulübü ikinci Başkanı İrfan Sağmen, THY Spor Kulübü antrenörleri, sporcular, sporcuların aileleri ve çalışanlar katıldı. Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi ise konuşmasına, Türkiye’de sivil havacılık pazarının 2003 yılında bu yana büyük gelişme kaydettiğini ve Türkiye’nin, ABD’den sonra Avrupa’ya en fazla yolcu taşıyan ülke olduğuna dikkat çekerek başladı. Havayolu şirketlerinin her aşamada denetlenmesinin mümkün olmadığını, burada, havacılığın en önemli kurallarının başında gelen etik kuralların devreye girdiğini hatırlatan Ekşi, “Çalışanlar, havacılık kurallarına işin her aşamasında, her zaman dikkat etmeli. Sivil Havacılık Müdürlüğü, TALTA, UTED gibi derneklerle birlikte havacılık sektörü çalışanlarına, etik kültürün verilmesi ve uygulanması son derece önemli” dedi. Nijer Ulaştırma Bakanı THY Teknik’te N ijer Ulaştırma Bakanı Yacouba Ibrahim, Sivil Havacılık Genel Müdürü Seydou Amadou ve heyeti, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Türk Hava Yolları’nı ve THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. THY Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Altan Büyükyılmaz ve Satış Pazarlama Başkanı Özcan Baştekin ile birlikte THY Teknik A.Ş. atölyelerini ve hangarlarını gezen heyete şirket hakkında bilgi verildi. Heyeti HABOM tesisleri hakkında da bilgilendiren Büyükyılmaz, projenin faaliyete geçmesi ile THY Teknik A.Ş.’nin dünyanın en önemli bakım-onarım merkezi konumuna geleceğini vurguladı. THY Teknik A.Ş. ile işbirliği arzularını dile getiren Nijer Ulaştırma Bakanı Ibrahim ise kendilerine gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekürlerini ifade etti. Yaptığı konuşmada, Türk Hava Yolları’nın, yolcu taşıma ve uçak bakımında olduğu gibi sporda da lider konumda olduğunu belirten Hamdi Topçu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Özellikle amatör sporları destekleyerek, çalışanlara, çalışanların çocuklarına ve spor yapma eğiliminde olan gençlere spor yapma imkânı sağlıyoruz. Türk Hava Yolları, THY Teknik A.Ş. ve bağlı diğer şirketlerimiz bundan sonra da özellikle amatör sporlara destek olmaya devam edecektir. Eskişehir’de yapılacak Türkiye Şampiyonası’na katılacak olan takımımıza başarılar dilerim.” Topçu, konuşmasının ardından, yenilenen THY Spor Kulübü’nün açılış kurdelesini Ahmet Bolat ve İrfan Sağmen ile birlikte kesti. Syracuse Üniversitesi THY Teknik’te A BD’nin New York kentinde bulunan Syracuse Üniversitesi’nden yüksek lisans öğrencilerinden oluşan 20 kişilik bir grup THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. 11 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen ziyarette öğrencilere THY Teknik A.Ş.’nin atölyeleri ve hangarları gezdirildi. Uçak bakımı faaliyetleri hakkında geniş bilgi verilen öğrencilerin bu alandaki sorularına teknik ekip çalışanları açıklayıcı yanıtlar verdi. Geziden çok etkilendiğini söyleyen Syracuse Üniversitesi öğrencileri, uçak bakım faaliyetlerinin yapıldığı tesisleri ilk defa bu kadar yakından gezme imkânı bulduklarını ifade etti. Kariyer planlarında bu gezinin önemli bir yer tutacağını vurgulayan öğrenciler, kendilerine bu olanağı sunan yetkililere teşekkür etti. 05 06 TEKNİK’TEN HABERLER Pakistan’dan THY Teknik A.Ş.’ye ziyaret “Türkiye’de Sivil Havacılık” paneli İTÜ’de düzenlendi Başak Özer yine ‘Adım Adım’ koştu T ürk Hava Yolları’nın yurtdışı acentelerine yönelik tanıtım gezileri kapsamında Karaçi’den gelen acente yetkilileri 1 Mart 2013 Cuma günü THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Aralarında Türk Hava Yolları Karaçi Müdürü Hüseyin Çepni’nin de bulunduğu ziyaretçilere hangarlar ve atölyeler gezdirildi, THY Teknik A.Ş.’nin faaliyetleri hakkında bilgi verildi. THY Teknik A.Ş. Dubai’de B irçok sosyal sorumluluk projesinde görev alan THY Teknik A.Ş. mühendislerinden Başak Özer, Adım Adım’ın Antalya’da düzenlediği Runtalya Maratonu’nda 21 km’lik yarı maratonu Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) için koştu. 260 bayan sporcunun katıldığı yarışmayı 16. sırada tamamlayan Özer, ilköğretim çağındaki çocuklara devlet tarafından verilen eğitimi tamamlayıcı çalışmalar yürüten TEGV adına koşmaktan mutlu olduğunu ifade etti. Adım Adım’ın, yurtdışında “charitiy run” olarak bilinen yardımseverlik koşusunu Türkiye’de tanıtmak ve yaygınlaştırmak için kurulan ilk sivil toplum kuruluşu olduğunu hatırlatan Özer, “Adım Adım, uzun mesafe koşuları başta olmak üzere, yüzme, bisiklet, dağcılık gibi sporlar aracılığı ile ülkemizin önemli sosyal sorumluluk projelerine maddi kaynak ve tanıtım desteği sağlamaya çalışıyor. AKUT, BUĞDAY, TEGV, KORUNCULUK, TOFD ve TOG vakıfları ile çalışan Adım Adım, yardımseverlik olgusunu artırmak ve sosyal sorumluluk projeleri ile toplumsal fayda sağlamak amacı ile faaliyet gösteriyor” dedi. İ stanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Mimarlar ve Mühendisler Grubu (MMG), 14 Mart 2013 Perşembe günü, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi TAV Konferans Salonu’nda “Türkiye’de Sivil Havacılık” başlıklı bir panel düzenledi. Panele Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, MMG Genel Başkanı Avni Çebi, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Bilal Ekşi panelde yaptığı konuşmaya, Türk sivil havacılık tarihinin dönüm noktalarından önemli anekdotlar aktararak başladı. Daha sonra Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün çalışma ve sorumluluk alanları hakkında bilgi veren Ekşi, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Türkiye’de sivil havacılık sektörü 2003 yılında 2,2 milyar dolar iken, 2013 yılı itibarıyla 14 milyar doları aşmış durumda. Buna paralel olarak sektördeki çalışan sayısı 60 binden 165 bine, yolcu uçağı sayısı ise 162’den 374’e yükseldi. Dünyada en fazla noktaya uçan havayolu şirketine sahibiz. Ayrıca dünyanın en büyük uçuş ağına sahip beşinci ülkesi konumundayız.” Ekşi, Türkiye’nin dünyanın en büyük uçuş ağına sahip beşinci ülkesi olmasının arkasında ülke ekonomisindeki büyümenin ve başarılı siyasi politikaların yattığını ifade etti. Türkiye’nin 2023’e kadar bölgesel uçak yapma kararı aldığını, ancak gelinen noktada çok gelişme kaydedilmediğini dile getiren İsmail Demir, sözlerine şu şekilde devam etti: “Günümüzde devlet, uçak sanayi konusunda iradesini ortaya koyuyor. Üniversitelere ve havacılık sektöründe hizmet veren herkese düşen temel görev, bilgili ve donanımlı insan kaynağını hayata geçirecek, tasarım ve üretim yapılmasını sağlayacak ortamı oluşturmaktır. THY Teknik A.Ş.’nin alt şirketlerinden TCI ve TSI, tamamen özgün, prototipi imal edilmiş, testleri yapılmış ve şu anda uçmakta olan uçaklara takılmaya hazır ürünler üretmeye başladı. Bunlar ümit verici adımlar.” THY Teknik A.Ş.’den üç veda T T HY Teknik A.Ş., 2-6 Mart 2013 tarihleri arasında Dubai’de düzenlenen 10. IATP Konferansı ve Fuarı’na katıldı. Dünya havacılık sektöründen önemli firmaların yer aldığı fuarda, THY Teknik A.Ş. yetkilileri birçok firma ile görüştü. Fuar, hem tanışma ve yeni işbirliği fırsatlarının doğması hem de THY Teknik A.Ş. markasının temsil edilmesi ve bilinirliğinin artırılması adına son derece verimli geçti. HY Teknik A.Ş. personellerinden Tamay Başlıgil, Levent Kadıoğlu, Sinan Fuat Güneş için emeklilik töreni 28 Şubat 2013 tarihinde Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel müdür yardımcıları, yöneticiler ve çalışma arkadaşları katıldı. Emekliye ayrılarak THY Teknik A.Ş.’ye veda eden personele yeni yaşamlarında başarılar dileyen Doç. Dr. İsmail Demir, kendilerine birer plaket takdim etti. 07 08 TEKNİK’TEN HABERLER Nürnberg’ten acenteler THY Teknik A.Ş.’deydi Borusan Oto yetkilileri THY Teknik tesislerini gezdi B orusan Distribütörlük Grubu şirketlerinden Borusan Oto’nun yöneticileri ve teknisyenlerinden oluşan bir grup 4 Mart 2013 Pazartesi günü THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Gruba önce THY Teknik A.Ş. tanıtıldı, daha sonra ise hangarlar ve atölyeler gezdirilerek, bakım ve onarım faaliyetleri hakkında bilgi verildi. Türkiye’de ve bölgesinde yetişmiş uzman kadrosu ile öncü ve en büyük uçak bakım merkezi olan THY Teknik A.Ş.’nin faaliyetlerini yakından görme ve inceleme fırsatı bulan Borusan yetkilileri, kendilerine gösterilen ilgiden dolayı teşekkür etti. N ürnberg ve yakın bölgesinde faaliyet yapan LCC K&N (Lufthansa City Center Knoefel&Nolte) acentelerinin üst düzey yetkilileri, Türk Hava Yolları Nürnberg Müdürlüğü’nün organize ettiği fam trip organizasyonu kapsamında İstanbul’a gelerek, Türk Hava Yolları’nı ve THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Bölgesinin en büyük acentelerinden biri olan LCC K&N yetkilileri 16 Mart günü önce THY Teknik A.Ş. te- sislerini ziyaret etti. Gruba, hangar ve atölyeler gezdirildi, uçak bakım ve onarım faaliyetleri hakkında bilgi verildi. Ziyaret sırasında, THY Teknik A.Ş.’nin, başta Türk Hava Yolları olmak üzere, yerli ve yabancı havayolu şirketlerinin uçaklarının bakımının yapıldığı en büyük uçak bakım merkezi olduğu vurgulandı. Acente yetkilileri THY Teknik A.Ş.’den sonra, Turkish Do&Co ve Uçuş İşletme Başkanlığı’nı da ziyaret etti. Nijerya’dan ziyaretçiler THY Teknik A.Ş.’de Mühendislik Başkanlığı Öneri Ödülleri dağıtıldı Başkentte güçlü tanıtım T HY Teknik A.Ş., Ankara’da düzenlenen Havacılık ve Savunmada Endüstriyel İşbirliği Günleri Fuarı’na katıldı. 6-8 Mart 2013 tarihleri arasında Ankara Congresium Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen fuara, 200’e yakın yerli ve yabancı savunma ve havacılık şirketi katıldı. Fuarda özellikle Türkiye savunma ve havacılık sanayinin yurtdışından gelecek olan Boeing, Airbus, Sikorsky, Bell Helicopters, Rolls Royce gibi dünya devlerine tanıtılması, Türk sanayi ve yan sanayi ile işbirliğinin hayata geçirilmesi amaçlandı. Fuarda ayrıca THY Teknik A.Ş. Ar-Ge Bölümü yetkilileri, uçak üzerinde kullanılan parçaların yerli sanayiciler tarafından imal edilmesi amacıyla imalatçı firmalar ile parça imalatı konusunda görüşmeler yaptı. Fuar sırasında THY Teknik A.Ş. standına gelen havacılık sektörünün önde gelen firma yetkililerine, THY Teknik A.Ş.’nin faaliyet alanları ve kabiliyetleri hakkında detaylı bilgi verildi. T B atı Afrika’nın en büyük ticari havayolu şirketi olan Nijerja Arik Air’in üst düzey yöneticileri THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Aralarında Arik Air Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Michael Arumemi ve Genel Müdür Conor Prendergast’ın da bulunduğu Arik Air yöneticileri, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir’i makamında ziyaret etti. Daha sonra Satış Pazarlama Başkanı Özcan Baştekin ve Teknik Pazarlama ve Satış Müdürü Altuğ Sökeli refakatinde atölyeleri ve hangarları gezen gruba THY Teknik’in kabiliyetleri hakkında bilgi verildi. Gezi sonrasında Arik Air yetkilileri, yakın gelecekte THY Teknik A.Ş. ile işbirliklerini artırma niyeti ve isteğinde olduklarını dile getirdi. HY Teknik A.Ş. Mühendislik Başkanlığı Ekim-Aralık 2012 dönemine ait öneriler, Ödül Değerlendirme Kurulu tarafından değerlendirildi ve ilk üçe giren önerilerin sahipleri ödüllerini aldı. Mühendislik Başkanlığı Toplantı Salonu’nda düzenlenen ödül törenine yöneticiler ve birim çalışanları katıldı. Bakım Mühendislik Müdürlüğü’nden Dilek Akyüz’ün “Mod Kontrolü” önerisi ile birincilik ödülünü aldığı törende, ikincilik ödülünü, “Komponentlerin Ömür Bilgisinin Takibi” için oluşturduğu önerisi ile Yapısal ve Kabiniçi Mühendislik Müdürlüğü’nden Çağdaş Yıldırım, üçüncülük ödülünü ise “Uçuş Dokümanları Takip Sistemi” önerisi ile Bakım Mühendislik Müdürlüğü’nden İlker Kesici aldı. Ödül olarak, birinciye tam, ikinciye yarım, üçüncüye ise çeyrek Cumhuriyet Altını verildi. 09 HABOM 10 EĞİTİM Ders süreleri revize edildi T HY Teknik A.Ş. Eğitim Müdürlüğü bünyesinde sınıf ortamında anlatılan Şirket Prosedürleri ve İnsan Faktörü eğitimlerinin süresi uzatıldı. Şirket içi kuralların, prosedürlerin ve kalite politikalarının anlatıldığı Şirket Prosedürleri Eğitimleri’nden ‘Başlangıç Eğitimi’ bir günden iki güne, ‘Tazeleme Eğitimi’ ise yarım günden tam güne çıkarıldı. ICAO ve sivil havacılık otoritelerinin zorunlu kıldığı Uçak Bakımında İnsan Faktörü Tazeleme Eğitimi’nin süresi de iki katına çıkarıldı. Teknisyen Yetiştirme Programı (TYP) devam ediyor K ocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu’nda teorik eğitimlerini tamamlayan TYP öğrencileri, 18 Mart 2013 tarihinde THY Teknik A.Ş. şirketlerinde pratik eğitimlerine başladı. Böylece öğrenciler, 20 işgünü sürecek pratik eğitim boyunca farklı çalışma ortamlarında bulunarak THY Teknik A.Ş.’yi daha yakından tanıma şansına sahip olacak. Eğitmenlerin gözünden İngilizce dersleri İ stanbul Üniversitesi Dil Merkezi’nden gelen bizler açısından farklı bir deneyim olan kurslar sırasında öğrencilerin derslere olan ilgisi, katılımı ve dil seviyelerini ilerletme konusundaki çabaları bizleri ayrıca motive etti. Yaklaşık bir yılı bulan eğitim sürecinde, vakit harcayan, düzenli katılım gösteren ve dersin gereklerini yerine getiren kursiyerlerin daha iyi ilerleme gösterdiğini göz- T HY Teknik A.Ş.’de tecrübe ettiğimiz eğitim süreci ‘etkileşim’e dayalı bir şekilde başladı ve devam ediyor. Etkileşim ile öğretmenin öğrenenlere bir şeyler katarken, aynı zamanda onlardan bir şeyler öğrenmesini kastediyorum. Öğrenenlerimiz, kimi zaman mesai saatleri içerisinde kimi zaman da istirahat saatlerinden fedakârlıkta bulunarak derslere katılıyor; gün içerisinde Y aklaşık bir yıldır devam eden İngilizce eğitimi, şirketin kendilerine sunduğu bu imkânı büyük bir özveri ile değerlendiren öğrencilerin dil seviyesinde nicel bir değişim yarattı. Eğitim sürecinde -genel İngilizce kadar- teknisyenlerin birincil kaynağı olan ve İngilizce hazırlanmış bakım kartları üzerine de çalışarak, eğitimleri her öğrenci için azami ölçüde efektif kılmaya çalıştık. Öğrencilerim benden cümle yapılarını öğrendi, ben de onlardan teknik T HY Teknik A.Ş’de devam eden İngilizce eğitim süreci benim için her öğretmenin kariyerinde yer almasını isteyeceği olumlu ve bir o kadar da geliştirici bir tecrübe oldu. İlk günden bu yana karşılıklı bir öğrenme süreci yaşıyoruz. Öğrencilerimiz İngilizce konusunda kendilerini geliştirirken, biz de havacılık sektörüne ait teknik terimleri öğreniyoruz. Ben de böylece üniversite yıllarında başlayan havacılığa olan ilgimi bir adım daha öteye taşıma lemledim. Çalışanların, dil öğrenimi konusunda sahip oldukları bu temel bilgilerle dili kullanmadaki yeterliliklerini zamanla daha iyi bir seviyeye getireceklerini düşünüyorum. Çalışma yoğunluklarına rağmen fedakârlık göstererek derslere gereken özeni gösterdikleri için tüm kursiyerlerimize teşekkür ederim. Gözde Demirel yaşadıkları yoğunluğa rağmen, derse katkı sağlamak ve dersten en iyi şekilde faydalanmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Öğrenenlerimizin, şirketlerinin kendilerine sunduğu bu imkânı sonuna kadar değerlendirdiklerini söyleyebilirim. Akif Yavuz Özdemirel detayları. Yaşadığım bu tecrübe eğitimin hiçbir koşulda sonlanmadığının en güzel kanıtıydı. Oldukça keyifle devam eden bu süreçte Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki teknik eğitmenlerin ve diğer çalışanların yardımı ve desteği elbette yadsınamaz. Özveri ile çalışıp derslere ehemmiyet gösteren tüm öğrencilerime ve kıymetli yardımlarını bizden esirgemeyen ofis arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürler. Şeyda Tüney imkânı buluyorum. Kursiyerlerin derse olan ilgisi ve bizlere olan güveni, eğitim sürecinin çok daha sağlıklı ilerlemesini sağlıyor. Geldiğimiz günden bu yana bize misafirperverlik gösteren tüm Eğitim Müdürlüğü çalışanlarına ve eğitimin başarı ile sonuçlanması için azami gayret gösteren kursiyerlere teşekkür ederim. Ahmet Kaya Dar Gövdeli Hangar Binası HABOM’da son durum HABOM Projesi’nde, Docking Sistemi’nin kontrolü için Dar Gövdeli Hangar’a ilk uçak alındı. Test başarı ile tamamlandı. 7 Mart 2013 gecesi Dar Gövdeli Hangar’ın Docking Sistemi’nin testi için ilk uçak hangara alındı. HABOM’a ilk giren uçak olan TC-JHA kuyruk numaralı B737 uçağı için kurulan Docking Sistemi Testi başarı ile tamamlandı. Dar Gövdeli Hangar Annex Binası/ÜPK Ofisi Ayrıca mart itibarıyla başlanan Dar Gövdeli Hangar poliüretan kaplamasının bir ay içinde tamamlanması bekleniyor. Dar Gövdeli Hangar Anneks Binası’nın ise ince iş eksiklikleri tamamlanıyor. Anneks Bölgesi’ndeki pek çok ofis ve atölyenin mobilya yerleşimi yapılarak kullanıma hazır hale getirildi. Geniş Gövdeli Hangar’ın çelik işleri tamamlandı; kenet çatı ve yan cephe kaplama işleri ise devam ediyor. Sosyal Bina ve Güvenlik-Giyinme-Eğitim Binası tamamlanmış durumda. Atölye Binası, Yönetim Binası ve Otopark Binası’nın ince yapı imalatları, tüm tesisin mekanik-elektrik altyapı işleri, enerji merkezinin tamamlanması yönündeki çalışmalar ve devreye alma çalışmaları ise devam ediyor. ası li Hangar Bin Geniş Gövde 11 12 HAVACILIK DÜNYASINDAN Bombardier ve AEI’den işbirliği B ombardier Aerospace ve Aeronatical Engineers, Inc (AEI), CRJ100 ve 200 yolcu uçaklarının, kargo dönüşümlerinde 3. taraf Supplemental Type Certificate (STC) sahibi kuruluş olması için işbirliğine gitti. Geliştirme maliyetleri tamamen AEI tarafından karşılanan programın işçiliklerinde de AEI imzası bulunacak. Bölgesel bazlı kargo taşıyıcıları ana kargo şirketlerine daha fazla hizmet verdikleri için bu tip uçakların her zaman bir pazar payı vardır. Ayrıca birçok havayolu şirketi CRJ100 ve 200 uçaklarını, filolarının yolcu uçağı kategorisinden çıkarıyor. Tabii bu da önemli bir fırsat sağlıyor. Uçakların toplam kabin içi kargo alanı 568 m3 ve menzilleri de (10.000 lb payload ile) 1.735 nm olarak belirlenmiş. Yeni tip uçak almadan önce B ir filoya yeni bir uçak tipi dahil etmek, fonksiyonlardan oluşan bir ekosistem gerektiren kompleks bir şeydir. Bu, ekip planlama, eğitim, uçuş operasyonu ve bakımı da kapsayan bir süreçtir. Bu hem yeni çıkan uçak tipleri için hem de mevcut, ancak havayolunun filosuna yeni giren uçaklar için geçerlidir. Havayolu şirketlerinin yeni tip uçaklardan beklentilerini iyi belirlemesi gerekir. Filoya alınan yeni tip uçakların verimliliği genellikle belli bir süre için düşüktür. Bu, hem uçakta yaşanabilecek teknik aksaklıklardan hem de şirket içindeki yapının yeni tipin kullanımına alışma sürecinde kaynaklanabilir. Sektörde, yeni çıkan bir uçak tipinin ikinci neslinin birinci nesle göre daha iyi olacağı yönünde bir genel kanı mevcut. Bazı havayolu şirketleri yeni tip uçakları filolarına dahil etmek için özel bir “hizmete giriş ekibi” oluşturuyor ve bu grup bir uçağı işletmek için gereken tüm fonksiyonlara sahip olarak süreci hızlandırıyor. Lufthansa bunu ilk olarak 747-8 yolcu versiyonunda ve sonra da A380’de olmak üzere iki kez uyguladı. Hem A380 hem de 747-8 hizmete girdikten sonra kayda değer sorunlar yaşandı. A380’in kabur- Kaynak: MRO News Focus MD-80 kargo uçağı ilk STC sahibini buldu ga desteklerinde tespit edilen çatlakları tamir etmek için yapısal modifikasyonlar gerekti ve uçağın Rolls Royce Trent 900 motorları modifiye edilmek zorunda kaldı. 747-8’in ise ilk üretim versiyonları 4,5 ton kadar ağır üretildi. Beluga uçakları için Airbus’ın tercihi Sabena Technics oldu A irbus, uçak gövdeleri taşımak için kullandığı A300600ST Beluga uçaklarının C bakımları için Sabena Technics ile beş yıllık bir anlaşma imzaladı. Bakımlar, uçakların beşini de alabilecek Bordeaux şehrindeki hangarlarda yapılacak. Birçok taşıyıcı, diğer havayollarının yeni tipler ile yaşadığı sıkıntılardan dolayı, hem yeni uçak tiplerini hem de sektörde mevcut olan tipleri tercih eder. Bunun -özellikle ABD’detercih nedeni olduğu bir Airbus yetkilisi tarafından da ifade edilmiştir. Örneğin American Airlines, ilk 777-300ER tipi uçağı, hizmete girdikten dokuz yıl sonra, A320 ailesinden uçakları ise hizmete girdikten 25 yıl sonra filosuna katmış. Uçak satın alınmadan ön hazırlık yapılması şarttır. Kaynak: Avitrader A Bu, uçak içindeki sistemlerin entegrasyonundan, uçağı kullanabilecek pilot yetiştirmeye kadar birçok işlem gerektirir. Ayrıca uçağın bakım detayları da unutulmamalıdır. Uçağın -özellikle geniş gövdeli uçakların- girebileceği ölçülerde bir hangarın olması çok önemlidir. Birçok taşıyıcı, üretici ile yakından çalışarak tüm detayları hesaba katma yolunu tercih eder. eronautical Engineers, Inc. (AEI) Amerikan Federal Havacılığı’ndan (FAA) McDonnell Douglas MD-80SF kargo dönüşümü için Supplemental Type Certificate (STC) aldı. Sertifika, MD-81, 82, 83 ve 88 modellerini kapsıyor. Prototip olarak 1987’de üretilen bir MD-82SF’nin (MSN 49470) kullanıldığı uçağın ana katında toplam 1.264 m3 kargo alanı var ve uçak 21 ton yük taşıyabiliyor. Kaynak: Flightglobal, Edward Russell Kaynak: MRO NewsFocus 13 14 HAVACILIK DÜNYASINDAN Embraer’İn stratejİsİ E-Jet yenilemesi üzerine kurulu İlk E-170/190 modelleri, Bombardier’in CRJ700 ve 900’lerine ciddi bir rakip oldu. Bombardier ise buna CRJ NextGen ile cevap verdi ve CRJ1000’in gelişimi sırasındaki tecrübeleri ile CRJ700 ve 900’lerde aerodinamik ve kabin içi geliştirmelere uyguladı. Güncellemeler müşteri tercihlerini etkiliyor Embraer, güncellemeyi sürekli gelişim stratejilerinin bir parçası olarak tanımlamasına karşın, bu güncelleme ilk E-170’in piyasaya girişinden neredeyse 10 yıl sonra geldi. İlk E-170/190 modelleri, Bombardier’in CRJ700 ve 900’lerine ciddi bir rakip oldu. Bombardier ise buna CRJ NextGen ile cevap verdi ve CRJ1000’in gelişimi sırasındaki tecrübeleri ile CRJ700 ve 900’lerde aerodinamik ve kabin içi geliştirmelere uyguladı. Bu uygulamalar, yeniden tasarlanmış yakıt kullanımını azaltan wingletler de içeriyordu. Embraer ise benzer bir güncelleme paketini beş yıl sonra çıkardı ve muhtemelen aynı hedef ile hareket etti; ürününü daha rekabetçi olan bir pazarda güncel tutabilmek. Uçak üreticileri, her ne kadar ilk uçak yapısının sabit jeometrisinin getirdiği sınırlamalar olsa da, sürekli ürünlerinin yakıt verimliliğini artırmaya yönelik geliştirmeler arıyorlar. B ölgesel jetlerde beklenen bir sipariş dalgası için Bombardier ve Embraer stratejilerini belirledi. Bombardier’in CRJ NextGen serisini açıklamasından beş yıl sonra, Embraer de E-Jet ailesi için benzer bir programla piyasaya çıkmayı planladığını açıkladı. Bu gelişme, Embraer’den ikinci nesil bir E-jet geliştirme haberi beklentilerini arka planda bıraktı. Hatta birçok havayolu şirketi söz konusu güncellemeler hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmiş durumda. Embraer, bu şirketlerden biri olan Delta’nın, ekim ayında açıklanan konsept uçaklardan sipariş etmesini beklerken, Delta, Bombardier CRJ900’ü seçti ve 40 uçaklık bir sipariş verdi. Buna rağmen Embraer programını geliştirmeye devam etti ve yakın zamanda büyük müşterilerinden biri olan American Airlines’dan gelen bir güvenoyu ile planlarının detayları hakkında bilgi vermeye başladı. Beş Amerikan havayolundan yaklaşık 400 uçak siparişi gelmesini bekleyen Bombardier ve Embraer, geri kalan uçak siparişlerini kapmak için kolları sıvamış durumda. Şu ana kadar sadece toplam 164 uçaktan oluşan iki grup sipariş verildi. Embraer için daha fazla uçak kazanmak, ikinci nesil uçağının 2018’deki gelişine kadar olan beş yıllık arayı kapatmak anlamına geliyor. Yeni Pratt & Whitney PW1700 ve 1900 motorlarının kullanılması ve yeni kanat tasarımı içermesi beklenen yeni nesil uçakların yaklaşık yüzde 15 oranında yakıt verimliliği sağlaması bekleniyor. Beş Amerikan havayolundan yaklaşık 400 uçak siparişi gelmesini bekleyen Bombardier ve Embraer, geri kalan uçak siparişlerini kapmak için kolları sıvamış durumda. Şu ana kadar sadece toplam 164 uçaktan oluşan iki grup sipariş verildi. Anlamlı geliştirmelere imza atabilmek için üreticiler arasındaki öncelikli genel eğilim, standart uçak kanadında lift sağlamakta en az verimli olan yer olan uçağın kanadının uç kısımlarına odaklanmaktı. Uçak üreticileri sadece bir çift winglet ekleyerek hem buradaki lift verimliliğini artırdı hem de lift sağlayan yüzeylerin aktardığı drag’i azalttı. Embraer de E-jet ailesini ilk nesil bir winglet ile hizmete sunmuştu. Ancak daha sonra ciddi bir yeniden tasarımlama ile önemli yakıt tasarrufu sağlayabileceğini keşfeden Embraer, bu tasarufların, geliştirilmiş E-175’in yüzde 5,5 yakıt tasarrufunun neredeyse üçte birine denk geldiği öngördü. Tabii aerodinamikte istenilen her sonuç için kaçınılmaz olumsuzluklar da söz konusudur ve tasarımcı doğru dengeyi tutturmak zorundadır. Embraer’in yeni winglet’leri de daha iyi aerodinamik özelliklere sahip olmasına karşın, kanatta ağırlık artışı ve bazı havaalanlarında kapılara erişim imkânını ortadan kaldıran daha uzun kanatlar gibi iki negatif sonuca da sahipti. Yeni wingletler ihtiyaç duyulan iç yapısal değişikliklerden dolayı mevcut uçaklara retrofit edilemedi. Ancak bu mevcut E-Jet ailesine retrofit edilemeyen ilk aerodinamik özellikler olmadı; diğer aerodinamik değişikliklerden oluşan güncellemeler de mevcut uçaklara uygulanmak üzere bir retrofit paketinde toplandı. Bombardier de CRJ Serisi’nde neredeyse aynı geliştirmeleri sundu. Güncellemeleri daha önce yapmış olmanın avantajını taşıdığına inandığı için CRJ NextGen’in rekabetçiliğine fazlasıyla güvenen Bombardier, yakıt verimliliğinde her zaman üstünlüğünü koruduğunu söyleme hakkına da sahip gibi görünüyor. Çünkü E-Jet’lerde kabin konforu tasarımda ağırlık verilen bir etkendir ve bu, kabinlerin daha geniş, uzun ve yüksek olduğu anlamına gelir. Ancak Embraer geliştirilmiş versiyonunda kabin değişikliği yapmadığından daha ağır bir uçaktır. Son olarak, önümüzdeki 10 yılın rekabet ortamının haritası çizilmiş gibi görünüyor; ilk başta CRJ ve E-jet arasında bölünen pazarın, daha sonra MRJ’nin de piyasaya girmesi ile üç şirket arasında paylaşılması bekleniyor. Kaynak: FlightGlobal Önümüzdeki 10 yılın rekabet ortamının haritası çizilmiş gibi görünüyor; ilk başta CRJ ve E-jet arasında bölünen pazarın, daha sonra MRJ’nin de piyasaya girmesi ile üç şirket arasında paylaşılması bekleniyor. 15 16 Özel Röportaj Havacılık denince... Uğur Cebecİ ‘Kokpit’ programının yapımcısı ve Doğan Haber Ajansı Genel Müdürü Uğur Cebeci ile THY Teknik A.Ş. ile ilgili gözlemlerinden beğendiği havayolu şirketleri ve havalimanlarına kadar pek çok konuyu konuştuk. T ürkiye’de havacılığın medyada bugünkü kadar yer almasında önemli bir paya sahip olan Uğur Cebeci, uçma kavramı ile farklı bir bağa sahip deneyimli bir gazeteci. Havacılık üzerine uzmanlaşmaya başlayan muhabirlerin olmasının, bu alandaki haberlerin kalitesine yansıdığını belirten Cebeci, uçaklarla ilgili ‘yeni bir şey’ yapılacaksa bunun yolunun tasarımdan geçtiğini düşünüyor. Türk Hava Yolları’nın büyümesi ve THY Teknik A.Ş.’nin duruşu ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? THY Teknik A.Ş.’nin uzun yıllardır lider kimlikli ve doğru teknik adamlar tarafından yönetildini görüyoruz. Türk Hava Yolları filosunun büyümesi beraberinde THY Teknik A.Ş.’nin de büyümesine katkıda bulundu. Şu anda THY Teknik A.Ş.’nin portföyünde gerçekten çok tecrübeli, çok başarılı mühendisler, teknik adamlar, hatta tasarımcılar var. Biz bunun kokusunu Boeing’in Seattle’daki ya da Airbus’ın Toulouse’daki tesislerinde veya Brezilya’da bile alabiliyoruz. Bu önemli bir başarıdır. Uçaklardaki teknik bir arızadan meydana gelen talihsizlik oranlarına baktığımızda bu oranın iyice düştüğünü görüyoruz. Aynı zamanda bu, bizim yolcular olarak çok daha güvenli ve rahat uçmamızı sağlıyor. Ancak uçaklarımıza ne kadar iyi bakarlarsa baksınlar, biz yolcuların kabindeki dekoratif malzemelerden çok etkilendiğini unutmamaları gerekir. THY Teknik A.Ş. çok sayıda fuara katılıyor. Havacılıkta bu tür fuarlara katılmanın ne tür faydaları olduğunu düşünüyorsunuz? THY Teknik A.Ş.’yi dünyanın çeşitli yerlerindeki havacılık fuarlarında görüyorum. THY Teknik A.Ş., İstanbul’un, transit hava taşımacılığının merkezi haline gelmiş olması ve çok sayıda havayolunun bu merkeze daha fazla ilgi göstermesi nedeniyle Türk Hava Yolları dışındaki firmalara da hizmet veren bir konuma geldi. Bu nedenle THY Teknik A.Ş.’nin özellikle uluslararası fuarlarda mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu fuarlar THY Teknik A.Ş.’ye, birlikte çalıştığı bazı şirketlerle üretmeye başladığı koltuk, galley, trolley gibi ürünleri tanıtma olanağı da sağlayacaktır. Bunların yanı sıra THY Teknik A.Ş. -iş hacmi düşük de olsa- ileri teknoloji isteyen ürünler imal ederek özel sektöre bayraktarlık da yapacaktır. Türkiye’nin kendi uçağını imal etmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Daha önce yazılarımda da belirttiğim gibi halihazırda pazarda olan bir uçağın aynısını yapmanın hiçbir mantığı yok. Böyle bir uçağı imal etmek için yapacağınız maliyet, o yatırıma değmeyecektir. Bu konuda daha önce yaptığım öneriyi tekrarlamak istiyorum; dünyanın çeşitli yerlerindeki uçak firmaları için çalışan Türk tasarımcıları Türkiye’ye davet ederek, bu insanları bir araya getirmek için gerekli finansmanın sağlanması ve büyük bir tasarım ofisi kurulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü dünya genelindeki uçak imalatçılarının imalat giderlerinin arasında tasarıma harcadıkları para bazen yüzde 30’ları geçiyor. Demek ki fark yaratan nokta tasarım. Fransız Dassault Aviation’ın tasarım için harcadığı para, imalata harcadığı miktarın yaklaşık yüzde 40’ını oranında. Firma bir taraftan bu kadar fazla yatırım yaparken diğer taraftan CATIA adında bir çizim modeli keşfediyor. İş jetleri, askeri Mirage ve Rafale uçaklarını imal eden bu firmanın bulduğu bu çizim programı hem Boeing hem de Airbus kullanıyor. Böylece Dassault Aviation, CATIA sayesinde, neredeyse piyasaya bir uçak sürmüş gibi kazanç elde ediyor. Bunun gibi pek çok örnekte olduğu gibi farkı yaratan temel nokta yine tasarım. Türk medyasının havacılık sektörüne bakışını nasıl görüyorsunuz? Medyanın giderek disipline olmaya başladığını, uçaklara ilgisinin daha fazla arttığını, havacılıkla ilgili terimlerin “Denetim mekanizmaları daha titiz davranmalı” Türkiye havacılık sektörünün ne tür eksikleri var sizce? Sektör hızla büyüyor. Bu noktada denetim mekanizmalarının çok daha titiz davranması son derece önemli. Başta Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, kendi sınırları içerisindeki hareketlerden kaynaklı belki DHMİ. Çünkü birkaç yıl önce Isparta’da yaşanan kaza teknik anlamda bazı sorunlarımız olduğunu ortaya koyuyor. Havacılık sektörünün buna hiç tahammülü yok. Bazen bana, “Çok fazla kural var ve ceza verirken çok acımasız davranıyorlar” şeklinde şikâyetler geliyor. Bence dünya standartlarındaki bütün kurallar uygulanmalı, bütün denetimler yapılmalı ve bu konuda acımasız olunmalı. daha doğru kullanılmaya başlandığını, korkuların sınırlarının daha iyi belirlendiğini görüyorum ve bunu görmekten de mutluyum. Küçük bir kabin tazyiklemesini “Yolcular ölümden döndü” ya da öndeki pilot camının sadece bir katmanında meydana gelen bir çatlak yüzünden “Yolcular ölümle burun buruna geldi” gibi, havayolunu tercih edenleri ürkütecek başlıklar giderek azalmaya başladı. Ayrıca bundan 15 yıl önce gazetelerde havacılıkla ilgili haberler haftada bir yer alırken, bugün neredeyse her gün havacılıkla ilgili detaylı haberler görmek mümkün. Bu alana ilgi duyan bir sürü gazeteci çıkmaya başladı. Bu da sevindirici. Çünkü her konuda uzman muhabirler yetişmesi ve bu kişilerin odaklandıkları işlerle ilgili doğru bilgi aktarımında bulunması gerekiyor. Sizi en çok etkileyen, en beğendiğiniz havayolu şirketleri ve havalimanları hangileri? Milli havayolumuz olan Türk Hava Yolları’nı, hem büyüme hızı hem disipline edilmesi hem kârlılığı hem de ikramlarıyla özel bir yere koymak lazım. Özellikle catering’de doruk noktasına ulaşan Türk Hava Yolları’nı elbette çok beğeniyor ve onunla uçmaktan çok keyif alıyorum. Ayrıca iyi eğitimli pilotların görev yaptığı ve teknik bakımdan dorukta olduğunu bildiğim bir havayolu olarak Lufthansa’yı, kendisini bütün ekonomik çalkantılardan korumayı başardığı ve kendine ait pazarlama kültüründen dolayı Singapur Havayolları’nı, ülkesinin yapısından daha ileri bulduğum Thai’yi, zaman zaman krizler yaşasa da ticari anlamda başarılı olduğunu düşündüğüm Japon All Nippon Havayolları’nı da beğeniyorum. Amerikan havayollarının çoğunun çok pasaklı ve dağınık olduğunu; otogarlardaki bazı otobüs firmalarının bende yarattığı güvensizlikle aynı hissi bıraktığını düşünüyorum. Şikago Havalimanı ya da JFK gibi istisnaları olsa da, ABD’deki havalimanlarının büyük bir kısmının otogarlardan farklı olmadığını düşünüyorum. Dünyadaki hacmiyle doğru orantılı olmamakla birlikte Münih Uluslararası Havalimanı’nı kolay kullanılabilen bir havalimanı olarak görüyor ve beğeniyorum. İstanbul’a yapılması planlanan üçüncü havaalanıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu proje ile doğru dürüst bir plan, maket ya da çizim görmediğim için beni henüz fazla heyecanlandırmıyor. Bu tür yatırımlara 50 yıllık, 100 yıllık vizyonla bakılması gerekiyor. Halbuki biz insanların yakınında oturduğu, gürültü kirliliğinden etkilendiği havalimanları inşa ediyoruz. Bu sorunları Avrupa da yaşıyor. Yeni bir uçak piyasaya sürmek istiyorsak nasıl tasarıma ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorsam, havalimanlarının yerleri seçilirken de çok detaylı çalışmalar ve çok uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini düşünüyorum. 17 18 AR-GE MERKEZİ TEKNOLOJİ Öneri Verme ve Değerlendirme Sistemi Çin Y-20 için büyük düşünüyor Ç in, değişik versiyonlarını üretmeyi planladığı, uzun menzilli, dört motorlu ulaştırma uçağı Y-20’yi ihraç etmeyi planlıyor. Y-20’nin üreticisi Xian Aircraft, 1990 yılından bu yana projesi devam eden uçağın, 2017 yılında Çin semalarında olmasını planladığını açıkladı. Boeing C-17’den küçük, Ilyushin II-76’dan büyük, yüksekliği 15 metre ve gövde uzunluğu 47 metre Y-20, 66 ton yük taşıma kapasitesine sahip. Y-20 projesinin varlığı resmi olarak geçtiğimiz ocak ayında açıklanmıştı. Çin bu proje ile, bu kategoride milli uçağını üreten dördüncü ülke olacak. Kokpitler hafifliyor P Ö neri Verme ve Değerlendirme Sistemi tüm THY Teknik A.Ş. çalışanlarını, müşterilerini ve taşeronlarını bünyesine dahil eden bir uygulamadır. Sistem, sürekli iyileştirme ve geliştirme yaklaşımı ile THY Teknik A.Ş. çalışanlarının, müşterilerinin ve taşeronlarının, organizasyonun tüm süreç ve fonksiyonlarında iyileştirmeye yönelik katkıda bulunmasını hedefler. Sistemin hedefleri: • Çalışanların ünitesine ait faaliyetlerde, sorgulayıcı düşünmelerini sağlayarak, bilgi birikimi, yaratıcı fikir ve tecrübelerini organizasyonun ve çalışanların yararına daha aktif bir şekilde kullanılacak hale getirmek, • Olumlu ve yapıcı düşüncelerin çeşitli yönetim kademelerinde değerlendirilmesi yoluyla çalışanların aktif katılımını ve iş tatminini sağlamak, • Tüm organizasyondaki iletişimi güçlendirmek, • Organizasyon faaliyetlerinin kalitesini yükseltecek, verimliliği ve kârlılığı artıracak, giderleri azaltacak önerilerin yürütülen faaliyetlere yansımasını sağlamak, • Önerilerin verilmesi ile başlayan sürekli iyileştirme çalışmaları vasıtası ile daha iyi bir iş ortamı sağlamak. Öneri Verme ve Değerlendirme Sistemi, Öneri Değerlendirme Komisyonu’nun (ÖDK) organizasyonu altında faaliyet gösterir. Ar-Ge Müdürlüğü-Süreç Geliştirme ve Dokümantasyon Şefliği başkanlığında toplanan bu komisyona, Uçak Bakım Başkanlığı, Komponent Atölyeleri Başkanlığı, İnsan Kaynakları Başkanlığı, Kalite Güvence Başkanlığı, Üretim Planlama ve Kontrol Başkanlığı, Satış Pazarlama Başkanlığı, Satınalma ve Lojistik Başkanlığı, Mali İşler Başkanlığı ve Mühendislik Başkanlığı’ndan üyeler de katılır. ilotların yüklerinin hafiflemesi ve güvenliğin artması için iPad ile ilgili araştırmalar yapan ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), 2011 yılından bu yana devam ettirdiği projeyi bu yıl sonuçlandırdı. Proje sayesinde, güvenlik ve acil durumlar için kabinlerde hazır tutulan, ağırlıkları 20 kilogramı bulan dev kitaplar ve uygulama dosyaları tek bir iPad’in içinde olacak. Şimdilik sadece American Airlines tarafından uygulanacak bu projenin gelecekte dünya çapında yayılması bekleniyor. Ancak Quick Response Handbook dosyasının uçaklarda bulunması ise hâlâ zorunlu. 2012’nin en iyi önerilerini siz seçin! ÖDK’nin görevleri, verilen önerilerin zamanında değerlendirilmesini sağlamak, kabul edilen önerilerin uygulanma sürecini takip etmek ve belirlenmiş olan süre içerisinde tamamlanmasını sağlamak, uygulanmış önerilerin geri bildirimlerini değerlendirmek ve şirket genelinde yılın en iyi atölye ve ofis önerilerinin seçilmesi sürecini organize etmektir. 2012’nin en iyi önerilerinin ilk etap seçimi 11-22 Mart 2013 tarihleri arasında yapılan personel oylaması ile gerçekleştirildi. 26 Mart Salı günü yapılan ÖDK oylaması ile birlikte oylamanın 2. aşamasına katılmaya hak kazanan beş atölye ve beş ofis önerisi belirlendi. Geçtiğimiz yılın en iyi önerileri, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel müdür yardımcıları ve başkanların katılımıyla nisan ayı içerisinde yapılacak son oylama ile belirlenecek. Öneri Sistemi’ne ulaşmak için: http://info.thyteknik.com adresindeki “Öneri Verme ve Değerlendirme Sistemi” linkine tıklayabilirsiniz. J Jetman olmak isteyenlere müjde! etman adıyla bilinen ve taktığı kanatlarla uçan, havacılık severlerin yakından tanıdığı Yves Rossy, bu hobisini ticari bir boyuta taşıma kararı aldı. Jetman, açacağı okulda meraklılarına kanat takıp uçmayı öğretecek.Taktığı kanatlarla 240 kilometre hıza ulaşabilen Rossy, uçaklarla yarışıyor. İnişi dert etmeyin, onu da paraşütle yapıyor. 19 20 BİREBİR THY Teknik A.Ş.’nin sportmen yüzü THY’nin reklam yüzü olarak THY Teknik A.Ş. teknisyenlerini temsil etme şansı yakalayan Teknisyen Erol Ağırman, voleybol oynayarak, serbest dalış ve olta balıkçılığı yaparak sporla ve doğa ile iç içe yaşıyor. T ürk Hava Yolları tanıtımlarında THY Teknik A.Ş. adına teknisyenleri temsil eden Erol Ağırman, 23 yıldır çalıştığı şirketi hakkındaki düşüncelerini, “Biz ana kapıdan içeri girdiğimiz zaman farklı bir cumhuriyete geldiğimizi düşünüyoruz, burası özel bir toprak” sözleri ile dile getiriyor. Sizi tanıyabilir miyiz? Nerede doğdunuz, büyüdünüz, THY Teknik A.Ş.’de çalışmaya ne zaman başladınız? 1968 İstanbul doğumluyum. Dedemler Kırım’dan göç etmiş, Çapa’ya yerleşmiş. Annem babam İstanbul’da doğmuş. Şehreminiliyim. İstanbul’un eskilerinden sayılırız. İş hayatına, askerden döndükten sonra Camialtı Tersanesi’nde arabalı vapurun elektrik tesisatını yapan bir firmada çalışarak başladım. Orada çalışmak benim için ilginç ve keyifli bir iş tecrübesi oldu. Daha sonra Türk Hava Yolları’nın sınavına girdim ve benim bugüne kadar bildiğim en büyük işe alımlardan biri ile 550 kişi kadrolu olarak işe alındı. Böylece 1990 yılında Elektrik Atölyesi’nde teknisyen olarak işe başladım. O zamanlar Elektrik Atölyesi adı altında tek bir atölye olarak çalışıyorduk. 2000 yılında Elektrik Atölyesi’nin elektrik ve elektromekanik sistemler olarak ikiye bölünmesine, elektromekanik sistemlerinin elektrik, mekanik, hidrolik ve pnömatiğe vakıf kişilerden oluşturulmasına karar verildi. Bunun üzerine bize birtakım eğitimler verildi. O günden bu yana da Elektrik ve Elektromekanik Sistemler Atölyesi’nde teknisyen olarak çalışıyorum. THY Teknik A.Ş. çalışanları arasında nasıl bir dayanışma anlayışı, nasıl bir ekip ruhu olduğunu düşünüyorsunuz? “Şirketle beraber biz de büyüyoruz” THY Teknik A.Ş. çok özel bir şirket. Biz ana kapıdan içeri girdiğimiz zaman farklı bir cumhuriyete geldiğimizi düşünüyoruz, burası özel bir toprak. Bu toprağa ayak basan herkeste özveri vardır, arkadaşlık vardır, yardımlaşma vardır, dayanışma vardır; herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Mesai saatleri dışında da görüşecek kadar yakın bir arkadaşlık ilişkimiz var. Zaman zaman ekibimle ve iş arkadaşlarımla Çatalca’ya mangal yapıp balık tutmaya gidiyoruz. Herkes ailesi ile birlikte gelir; keyifli vakit geçiririz. Bunun dışında da ailecek görüşüyoruz. Bizim dostluğumuz işle sınırlı değil. Burada bir aile gibiyiz. Ailenizden bahseder misiniz bize? 1994 yılında evlendim. Eşimin ismi Havva Ağırman. Kendisi Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun. İşe ilk başladığım yıllarda aldığım pass biletlerden biri ile Antalya’dan İstanbul’a uçarken tanıştık eşimle. Yani şirketimizin eşimle tanışmamda önemli bir payı var. Biri 18, diğeri sekiz yaşında iki oğlumuz var. Büyük oğlumuz Barış, şirketimizi ve uçakları çok sevdiği için Bağcılar Anadolu Teknik Lisesi Uçak Bölümü son sınıfta okuyor; bu yılın sonunda uçak teknisyeni olacak. Hatta bugünlerde Gövde Kanat Atölyemiz’de staj yapıyor. Ben babamdan ileri, oğlum benden ileri prensibiyle; inşallah oğlum beni de geçip İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü’nde okuyacak. Oldukça başarılı bir öğrenci, başaracağına inanıyoruz. Barış ayrıca basketbol oynuyor ve iki yıl kadar da tekvando yaptı. Küçük oğlumuz Gönenç ise Ataköy İlköğretim Okulu’nda ikinci sınıfa devam ediyor. Barış’tan 10 yıl sonra dünyaya gelen Gönenç, neşeli, hareketli, eğlenceli bir çocuk. Biz de onunla beraber eğlenerek keyifli bir hayat yaşıyoruz. Tek başınıza ya da ailenizle birlikte yaptığınız hobileriniz var mı? Lise yıllarımda Şehremini Spor Kulübü’nde Amatör Gençler Ligi’nde voleybol oynadım. Oldukça başarılı günlerimiz oldu; gazetelere çıkıyorduk. Kupürlerini hâlâ saklıyorum. Bugün ise öğle aralarında işyerinde arkadaşlarımla voleybol oynuyorum. Ayrıca yazları atölyeler arası voleybol turnuvasına da katılıyoruz. Takımın kaptanlığını yapıyorum. Her yıl ilk üçte yer alıyoruz. Otomobil kullanmayı, kitap okumayı ve sinemaya gitmeyi de severim. Genellikle komedi, felsefe, bilimkurgu ve macera türünde kitapları ve filmleri tercih ediyorum. Denize büyük ilgim var. Çocukluğundan bu yana balık tutmayı seven biri olarak bu ilgimi, sevgimi farklı bir boyuta taşıdım ve 20 yıldır serbest dalıyorum. İlk beş yılında oldukça amatörce ilgilendim; son 15 yıldır ise profesyonel bir şekilde dalıyordum. Şirketin deneyimli isimlerinden biri olarak sizin çalışmaya başladığınız günlerden bu yana THY Teknik A.Ş.’nin nasıl bir aşama katettiğini düşünüyorsunuz? İşe başladığımda Türk Hava Yolları’nın 60 uçağı vardı. Bildiğim kadarıyla şimdi 220’nin üzerinde uçağımız var. Ayrıca 130 uçak sipariş edildi. Bir süre sonra toplam 350 uçağımız olacak. Uçak sayısı artınca yeni hangarlar yapılıyor, hangarlar yapılınca yeni personel istihdam ediliyor, yeni atölyeler kuruluyor... Yani şirketle beraber biz de büyüyor, daha kalifiye, daha teknolojik bir hale geliyoruz. Dalmak için daha çok nereleri tercih ediyorsunuz? Dünyada kendini temizleyen üç denizden biri olduğu için balık ve canlı popülasyonu çok fazla olan Saros Körfezi’ni tercih ediyorum genellikle. Körfezin en kuzeyindeki Enez’den, en güneyindeki Büyük Kemikli Burnu’na kadar hemen her koyunda balık avlamışlığım vardır. Geçen yılın yaz sonuna kadar mümkün olan her izin günümde İstanbul’dan ailecek yola çıkar dalmaya giderdik. Eşim, oğlum Barış ve ben elbiseleri giyip dalar, balık avlardık. Akşam da o gün tuttuğumuz balıkları yer, gece orada kalırdık. Denize olan bu sevgimiz nedeniyle yaz aylarını da Saros’ta geçirirdik. Ancak geçen yıl atlattığım bir-iki deniz kazası riski ve çok sevdiğim dalış arkadaşlarımdan ikisini art arda bu sporda yitirince bu yıl dalışı bırakmaya karar verdim. Bundan sonra olta ile balık tutacağım, balığa olan merakımı ve avlak bilgilerimi oltacılıkta kullanacağım. Bunların yanı sıra hafta sonları ailece Yeşilköy Sahili’ne gidiyoruz. Barış paten kayıyor. Küçük oğlum bisikletine biniyor. Eşimle ben de kiraladığımız iki kişilik bisikletle onlara eşlik ediyor, yürüyüş yapıyoruz. 21 22 EMNİYET KÖŞESİ Şekil-4 Emniyet Yönetim Sistemi (SMS), Gönüllü Bildirim Sistemi (GBS) ve Maintenance Error Decision Aid (MEDA) B ildiğiniz gibi SMS kapsamında emniyet kültürünün gelişmesi THY Teknik A.Ş. için son derece önemli. Bu kültürün gelişmesinin en önemli göstergesi ise yapılan gönüllü bildirimlerin sayı ve niteliği. 1- GBS istatistikleri Yapılan gönüllü bildirimlerin sayısı ve hedeflenen değerler Şekil-1’de verilmektedir. GBS’de gelen bildirimler beş kategoriye (Emniyet, Kalite, Öneri, İdari ve İSGÇ) ayrılmaktadır. Emniyet kategorisindeki bildirimlerin artması sistemin amacına yönelik çalıştığını göstermektedir. (Bkz. Şekil-2) 2- Gönüllü Bildirim Sistemi (GBS) tanıtımları THY Teknik A.Ş.’de, GBS, 7 Kasım 2012-30 Ocak 2013 tarihleri arasında, Uçak Bakım Başkanlığı ve Komponent Atölyeleri Başkanlığı’na bağlı müdürlüklerde çalışan personele tanıtılmıştır. Toplamda 586 kişinin katıldığı tanıtımların sonunda 115 adet Şekil-1 Trend in number voluntary reports Real On site data collection bildirim elde edilmiştir. Online gelen bildirim sayıları da tanıtımlar sonunda artış göstermiştir. Bildirimlerin cevaplarıyla ilgili birimlerden geldikçe bildirim yapan personele dönüş yapılmaktadır. En çok bildirim yapan personele teşekkür mesajı gönderilmiştir. 2010 7 1 140 2011 Mar-12 1 3 1 1 Skytech’in Şubat 2013’te çıkan 102. sayısında akış şeması verilen GBS için yeni web sitesinde çalışmalar devam etmektedir. Site şu anda test aşamasındadır. Bildirim yapacak personel için kullanımı daha kolay ve yapılan bildirimlerin görülebileceği yeni sitenin GBS sürecine katkı sağlayarak emniyet içerikli bildirimlerin artış göstermesi beklenmektedir. Goal Apr-12 May-12 Jun-12 Jul-12 Aug-12 Sep-12 Oct-12 Nov-12 Dec-12 Jan-13 3 9 10 12 10 8 15 126 42 15 1 3 3 3 10 10 10 10 10 10 Feb-13 Mar-13 31 20 30 30 Şekil-2 Number of voluntary reports in categories` 83 42 SAFETY PROPOSAL 39 ORGANIZATIONAL OHSAS-EMS SYSTEM FAILURE CONTRIBUTING FACTOR Other 9% Information 12% Communication 10% FOD 13% Work acc. 3% Other 10% T&E 10% Organizations 8% Design 8% Environment 10% Installation 28% Troubleshooting 19% Job 11% Individual Factors 11% Repair 13% Knowledge/Skill 11% Servicing 14% 3- GBS Web sitesi Bildirimler ve bu bildirimlere ait çözümler de bu siteden takip edilebilecektir. Sitenin tanıtımı Skytech’in gelecek sayılarında ayrıntılı olarak yapılacaktır. Şekil-3’te siteye ait ekran görüntüsü verilmektedir. Real Goal Probability Probability EVENT Aircraft Damage Event 21% 5- Yeni MEDA Modeli Yeni MEDA modeline göre araştırma ana basamakları Olay (Event), Sistem Hatası (System Failure) ve Yardımcı Faktör (Contributing Factor) olarak sınıflandırılabilir. Yeni araştırma yönteminde “Error” kavramının yerine “Sistem Hatası” kullanılarak köklü değişiklikler yapılmıştır. Son yapılan 2012 yıllık değerlendirme sonucuna göre THY Teknik A.Ş.’nin MEDA modeli Şekil-4’te verilmektedir. Airworthiness Control 46% Rework 33% Şekil-3 4- Yeni MEDA Konsepti MEDA, uçak bakım hatalarını araştırmak ve tekrarlamasını önlemek amacı ile 2000’li yıllarda Boeing tarafından geliştirilen bir araçtır. MEDA çalışmaları daha önce hataların insan tarafından yapıldığını öngörüp onu düzeltmeye çalıştı. Ancak istatistikler hataların yüzde 80’inin organizasyondan, yüzde 20’sinin ise insanlardan kaynaklı olduğunu gösterdi. 2009 yılında MEDA çalışmalarında yaklaşım değişti; yeni MEDA modeli oluşturuldu ve daha çok organizasyonel faktörler ön plana alındı. THY Teknik A.Ş.’nin sunduğu bakım hizmetinin gelişmesinin, sadece tüm çalışanlarının yüksek duyarlılığı ile mümkün olacağı unutulmamalıdır. Emniyet kültürünün şirket genelinde geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için katkılarınızı bekliyoruz. Tüm THY Teknik A.Ş. çalışanlarına ve misafirlerine, SMS çalışmalarına katılım ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. 23 24 Röportaj var. Kendi adımıza düşen kısmından biz son derece memnunuz. 2000’li yılların başında Türk Hava Yolları -teknik anlamda- müşteri odaklı değildi. Temel bakış açısı kendi uçaklarına teknik destek vermekti. Diğer uçaklara teknik destek verme mantalitesi ile hareket edilmiyordu. Ama daha sonra yeni hangar yapıldı, Türk Hava Yolları dışındaki firmaların uçaklarına da teknik destek verme bakış açısı ile hareket edildi. Bu değişim süreci ile Pegasus Havayolları’nın filosunun büyümesi yaklaşık olarak aynı döneme denk geldi. THY Teknik A.Ş., o zamandan bu yana bizim en büyük teknik bakım sağlayıcımız konumunda. Dışarıdan aldığınız teknik desteğin yüzde kaçını THY Teknik A.Ş.’den sağlıyorsunuz? Servet Ulaşan: Minimum yüzde 70 diyebiliriz. Örneğin iki yıl önce tüm C bakım hizmetlerini THY Teknik A.Ş.’den aldık. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bakıma girecek uçaklarımızın çok büyük bir kısmında yine THY Teknik A.Ş. desteği olacak. Tahsin İstanbullu: Artık THY Teknik A.Ş.’de motor bölümü yok. Bu bölüm faaliyetteyken motor da yaptırıyorduk. APU’larla ilgili hizmet alıyoruz. İniş takımı bakımlarını büyük oranda THY Teknik A.Ş.’ye yaptırıyoruz. Kısacası teknik bakımdan çok ciddi bir işbirliği içindeyiz. “İstanbul uçak bakımında da cazibe merkezi olmalı” Sektörün deneyimli isimlerinden Pegasus Teknik Direktörü Servet Ulaşan ve Direktör Yardımcısı Tahsin İstanbullu, transit yolcular için önemli bir merkez olan İstanbul’un uçak bakımında da cazibe merkezi olması gerektiğini düşünüyor. Ş Pegasus Havayolları olarak THY Teknik A.Ş. ile nasıl bir ilişkiye sahipsiniz? bakımlarımızı kendimiz yapıyoruz, C ve daha üstü bakımlarımızı ise anlaşmalı olduğumuz kuruluşlara yaptırıyoruz. Bunların başında da THY Teknik A.Ş. geliyor. Pegasus Havayolları ile THY Teknik A.Ş. arasındaki bu bağ 2002 yılından bu yana her yıl daha da güçleniyor. Ayrıca bunlara ek olarak iki kurum arasında 10 yıllık ve milyonlarca dolarlık bir komponent havuzu anlaşması da var. Servet Ulaşan: Pegasus Havayolları, sadece hat seviyesi bakım hizmeti veren bir şirket. Ana üslerimiz olan Sabiha Gökçen Havalimanı, İzmir Adnan Menderes Havalimanı, Antalya Havalimanı ve teknisyenlerimizin dönemsel olarak görev yaptığı diğer havalimanlarında, uçaklarımızın olağan bakımlarını ve günlük kontrollerini yapıyoruz. Bunların yanı sıra kalite standartlarımız gereği Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bizden istediği bazı bakımları da yapıyoruz. A Tahsin İstanbullu: Bu anlaşmaya göre, arızalı komponentleri THY Teknik A.Ş.’ye veriyor, onların yerine faal komponentleri alıyoruz. Daha sonra THY Teknik A.Ş. ilgili işlemleri yaptıktan sonra bu komponentleri yeniden havuza dahil ediyor. Bu, her iki taraf için de son derece önemli bir destek anlaşması. THY Teknik A.Ş. bunu son yıllarda bir iş modeli olarak geliştirdi; başka firmalarla da bu tür anlaşmaları irket dışında yaptırdıkları bakımların yüzde 70’ten fazlasını THY Teknik A.Ş.’ye yaptırdıklarını dile getiren Pegasus Teknik Direktörü Servet Ulaşan, filoları genişledikçe bu işbirliğinin daha da gelişeceğini düşünüyor. HABOM’un kısa bir süre sonra faaliyete geçecek olması THY Teknik A.Ş. ile Pegasus arasındaki ilişkiyi sizce nasıl etkileyecek? Tahsin İstanbullu: Hemen yanıbaşımızda HABOM gibi bir tesisin olması bizi çok mutlu ediyor. Çünkü hem teknik ekibin uçağa gelmesi hem de uçakların hangara gitmesi artık çok daha kolay olacak. Önümüzdeki beş yılda havayolu taşımacılığı ve bakım alanlarında ön plana çıkacak konu başlıkları sizce neler? Servet Ulaşan: Türkiye’de uçak sayısı, özellikle bizim ve Türk Hava Yolları’nın verdiği siparişlerle büyük bir hızla artıyor. Bu artış beraberinde hangar ve yetişmiş teknik eleman ihtiyacını artıracaktır diye düşünüyorum. Hemen karşımızda yer alan HABOM, bu yöndeki ihtiyacı karşılamaya yönelik önemli bir yatırım. Pegasus olarak bizim bugün yılda 24-25 olan C bakımı sayımız 2015’ten itibaren çok daha fazla olacak. Bu nedenle, bakım hizmeti aldığımız firmalarla uzun vadeli sözleşmeler imzalamayı düşünüyoruz. Ayrıca ana üssümüz olan Sabiha Gökçen Havalimanı’na ikinci bir pist yapılması bekleniyor. Bu gerçekleşirse bizim de hangar sahibi olma yönünde bir projemiz var. Ama tabii bunu zaman gösterecek. Tahsin İstanbullu: Bağımsız bakım kuruluşlarının önümüzdeki yıllarda azalacağını öngörüyorum. Küçük olarak sıfatlandırabileceğimiz bakım kuruluşlarının daha büyük kurum- larla organik bağ kuracağını ya da uzun süreli anlaşmalar imzalayacağını; bunun da ortaya daha büyük ve daha güçlü bakım organizasyonları çıkaracağını düşünüyorum. İstanbul, havayolu taşımacılığında önemli bir merkez olmaya doğru hızla ilerliyor. Bu durum, uçak bakımı anlamında da bir merkez olacağı yönünde yorumlanabilir mi sizce? Servet Ulaşan: Kesinlikle. Umarız THY Teknik A.Ş. sahip olduğu ismi, gücü ve pazarlama avantajlarını en iyi şekilde kullanarak, yabancı havayolu şirketlerinin İstanbul’u bir uçak bakım merkezi olarak da görmesini sağlar. Bu, ülkemize ciddi bir getiri sağlayacaktır. THY Teknik A.Ş. bunu başarabilecek teknik altyapıya da sahip bir firma. Havacılık sektöründe Türkiye’yi nerede görüyorsunuz? Tahsin İstanbullu: Bugün Türkiye, Çin ve Hindistan’dan sonra havacılık sektörünün en hızlı büyüdüğü ülke konumunda. Yolcu ve uçak sayısının bu kadar büyük bir hızla arttığı ülkemizde havacılığa yönelik eğitim tesislerinin de aynı hızla çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin bir süre sonra transit yolcu taşıma üssü, bakım üssü ve eğitim üssü olmasını bekliyoruz. İstanbul uçak bakımında da cazibe merkezi olmalı. Türkiye’de sivil havacılığın önümüzdeki iki yılda ki önemli hedeflerinden biri, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) tam üyesi olmak. Bu gerçekleşirse, şu anda şirketlerimizin önündeki pek çok engel ortadan kalkmış olacak. Kasım 2005’te sadece altı noktaya uçan Pegasus Havayolları, bugün 28 ülkede toplam 70 noktaya uçuyor. Buna katkı sağlayan teknik ekip ise, başta firmanın ana üssü olan Sabiha Gökçen Havalimanı olmak üzere, Antalya, İzmir, Lefkoşa, Bodrum, Trabzon ve Kayseri havalimanlarındaki toplam 313 kişiden oluşuyor. Servet Ulaşan 25 26 BİZDEN xxxxxxxx “Vizörün ardındaki dünya bambaşka” Fotoğrafçılıkla yaklaşık bir buçuk yıldır ilgilenen, yurtiçinde ve yurtdışında pek çok fotoğrafçılık gezisine katılan Muhasebe Memuru Nihan Fidan, vizörün ardında bambaşka bir dünya olduğunu söylüyor. F otoğrafçılığın kendisinde meditasyon etkisi yarattığını söyleyen Muhasebe Memuru Nihan Fidan, bu hobisinin hayatında yarattığı olumlu etkileri başkalarının hayatına da taşımak amacıyla Düşler Akademisi’nin fotoğrafçılık ekibinde gönüllü olarak yer alıyor ve buradaki engelli kişilere yardımcı olmaya çalışıyor. Sizi tanıyabilir miyiz? Muhasebe eğitimi aldım ve THY Teknik A.Ş.’den önce beş yıl bankacılık sektöründe çalıştım. Yaklaşık üç yıldır THY Teknik A.Ş. Mali İşler Başkanlığı Gelir Şefliği Bölümü’nde memur unvanıyla çalışıyorum. Halen işletme yönetimi üzerine yüksek lisans yapıyorum. Sonraki hedefim ise fotoğraf ana bilim dalı üzerine yüksek lisans yapmak. Ne zamandan bu yana fotoğrafçılıkla ilgileniyorsunuz? Fotoğrafçılıkla ilgilenmeye bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine yaklaşık bir buçuk yıl önce İFSAK’ın (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) kursuna giderek başladım. Orada önce temel eğitim, daha sonra da Oktay Çolak’tan portre eğitimi aldım. Bunlar çok uzun süreli olmayan, aralıklarla devam eden eğitimlerdi. Ayrıca Fotoğrafik Görüntünün Başlangıcından Günümüze Tarihsel, Toplumsal Yapısı ve İlişkileri Eğiti- mi’nin yanı sıra Photoshop üzerine de eğitim aldım. Zamanla çok keyifli bir meditasyon gibi gelmeye başladı bana fotoğrafçılık. Çok saf ve sürekli merak uyandıran bir duygu yaratıyor bende. Hep bir sonraki aşamayı öğrenmek istiyorsunuz ve her aşamada fotoğrafçılığın sanatsal yönünü daha fazla keşfediyorsunuz. Bir nevi bilgi açlığı denen şeyi yaşıyorsunuz fotoğrafçılıkta. Bunlara geziler de eklenince, vizörün arkasından inanılmaz keyifli anları keşfetme şansı buluyorsunuz. Bugüne kadar fotoğraf çekme amacıyla hangi gezilere katıldınız? İFSAK’ın yurtiçinde düzenlediği pek çok geziye katıldım. Pavli Panayırı, Beypazarı, Nallıhan Karacasu Köyü, Göynük; Bursa merkez, Keles ilçesine bağlı Gelemiç, Sorkun ve Kocakovacık köyleri; çini atölyeleri ve eski sokakları ile ünlü İznik; Kapadokya Aşk Vadisi, Çavuşin Köyü, Avanos, Ürgüp, Ürgüp Karcin Köyü, Açıksaray Harabeleri, Paşabağ (üst bölüm), Cemil Köyü, İbrahimpaşa Köyü, Mustafapaşa-Soğanlı güzergâhı aklıma ilk gelenler. Abant, Yedigöller, Gaziantep, Mersin, Hatay, Safranbolu ve Amasra’da da İFSAK dışındaki gezi organizasyonları ile fotoğraflar çektim. Prag, Dresden, Roma, Floransa, Venedik, Üsküp, Ohrid, Beyrut, Paris ve Brüksel, benim gibi fotoğraf merakı olan arkadaşlarımla birlikte fotoğraf çekmek amacıyla seyahat ettiğim bazı şehirler. Bu gezilerin fotoğraf anlayışınıza, fotoğrafa bakış açınıza ne tür katkıları oluyor? Bugüne kadar çektiğiniz fotoğraflar herhangi bir yerde sergilendi mi? Geziler sırasında fotoğraf hakkında çok şey öğreniyorum. Bu gezilerde insanlar size bir şeyler öğretmek için zaman harcıyor, ilgileniyor. Bir şeyi yanlış yaptığım zaman “Nihan bak ışığı buradan yakala, kompozisyon yarat” diyor. Geziler sırasında hem geziyor hem fotoğrafla ilgili kendimi geliştirme şansı buluyor hem de yeni arkadaşlar ediniyorum. Örneğin köy yaşamı dediğinizde her yerde aynı fotoğrafları görüyorsunuz. Biz orada farklı bir insanı, orayı anımsatan farklı bir yaşamı veya yitirilmeye yüz tutmuş konuları yakalamaya çalışıyoruz. İFSAK’ta teması “Emek” olan bir sergimiz oldu. Sergide toplam yedi fotoğrafım sergilendi. Aynı serginin mayıs ya da haziran ayında farklı mekânlarda tekrarlanmasını bekliyoruz. Fotoğrafın sizi ne yönlerden geliştirdiğini düşünüyorsunuz? Fotoğrafçılık hayatınızda nasıl bir yer kaplıyor? “Mutlaka şu fotoğraf makinesini kullanmalıyım” diye bir hedefiniz var mı? İlk günden bu yana Canon EOS 550D kullanıyorum. EOS 5D Mark II. ve Objektif 24-70 F2.8 almayı düşünüyordum. Ancak bir hocam bana, “Elindeki en düşük kalitedeki makineyle, lensin olsun ya da olmasın, bakış açınla, kadrajınla her şeyi yakalayabilmelisin. Önemli olan bakış açını en güzel şekilde aktarabilmen, kompozisyonu oluşturabilmen” demişti. Bu nedenle başka bir makineye sahip olmayı bir süre için erteledim. Fotoğraf benim için pek çok anlam taşıyor. Meditasyon özelliğinden bahsetmiştim. Bende uyandırdığı bir diğer önemli kavram da ölümsüzlük. Çünkü biz, nesneler, etrafımızdaki her şey zamanla değişime uğruyor, ama siz fotoğrafı çektiğiniz an o kadraj ölümsüzleşiyor. Fotoğrafla ilgilenmek -günümüzde insanlarda kolay kolay bulamadığımız- eleştirel bakış açısına açık olma yönünüzü de geliştiriyor. Fotoğraf ayrıca yenilik ve fark yaratmak da demek. Fotoğrafçılıkta kendinizi her zaman güncel, taze tutmanız gerekiyor. Fotoğrafı çekmenin yanı sıra, “Fotoğrafçı bu fotoğrafı hangi ruh haliyle çekti?”, “Çekerken ne düşündü, ne hissetti?” gibi sorular üzerine düşünmeyi de seviyorum. Kısacası vizörün ardındaki dünya bambaşka. Fotoğrafla ilgili bir sosyal sorumluluk projesinde de yer alıyorum. Gönüllü olarak katkıda bulunmaya çalıştığım Düşler Akademisi, engelli bireylerin sosyal dışlanmayı kırmalarına, aktif ve üretken olmalarına sanat aracılığıyla destek olmayı hedefliyor. Aynı zamanda işaret dili öğrencisi olduğum Düşler Akademisi’nin fotoğrafçılık ekibinde yer alıyorum. Buradaki kardeşlerime, arkadaşlarıma yardımcı olmak beni çok mutlu ediyor. Belki siz de bir kişinin sosyal hayata adım atmasında rol oynamak isteyebilirsiniz. Herkesi Düşler Akademisi’ne bekliyoruz! 27 28 GEZİ-YORUM Avrupa’nın deniz feneri PORTO Avrupa’nın Atlantik’e açılan yüzü Porto, yapıları ve etkileyici coğrafyası ile insanın zihninde özel bir yer ediniyor. Portekiz’in kuzeyindeki bu etkileyici şehri, Uçak Bakım Başkanlığı A Bakım Müdürlüğü’nde teknisyen olarak görev yapan Cem Sipahi’nin gözünden tanıyoruz. G ri bulutları ve sıcak havasıyla karşıladı bizi Porto. Francisco Sá Carneiro Havalimanı’nın iki alt katında bizdeki gibi hafif raylı sistem var, fakat çok daha geniş bir ağa sahip. Havalimanında başlayan yolculuğumuz Trindade durağında son buldu. Burası hostelimizin olduğu yer ve şehrin kalbinin başlangıç noktası. Gecelik 10 euro olan hostelimizi haritamdan bulduğumuzda eski harabe gibi bir binanın önünde duruyorduk. Kapının üzerinde adı ve yapım tarihi yazıyordu; Alveres Cabral Guesthouse 1938. Yağmur başlamıştı ve başka seçeneğimiz yoktu, koşar adımlarla içeriye girdik. Gıcırdayan merdivenlerden çıkıp kapıları üflesen yıkılacak gibi olan rutubet kokan odamıza geldiğimizde, camdan yağmurun daha da hızlandığını gördük. Ancak bu bizim için engel değildi! Çantalarımızı atıp dışarı çıktık. Sao Bento Tren İstasyonu: Mavi çinili cennet Şehrin kalbi ve en eski bulvarı olan Aliados Bulvarı’nın bir üst sokağındaydık. Kısa bir yürüyüşle tarihi bulvara girdik. Tek yönlü trafiğin aktığı, ortasında sıra sıra ağaçlar ve geniş yürüyüş yolları olan bir bulvar burası. Aşağıya doğru yürüdüğümüzde kocaman, bembeyaz, ortasında saat kulesi olan meclis binası karşımıza çıktı. Binanın önündeki ünlü Portekizli yazar Almeida Garret’in ihtişamlı heykeline selam verip yolumuza devam ettik. Özgürlük Meydanı ve IV. Pedro Heykeli, bize bulvarın sonunda olduğumuzu söylüyordu. Dışı mavi çinilerle kaplı, Porto’nun en eski kiliselerinden Congregados Kilisesi sol tarafımızda duruyordu. Ancak elimizdeki haritaya göre görmemiz gereken yer, kilisenin tam karşısında yer alan Sao Bento Tren İstasyonu’ydu. Burada, 20 bin adet mavi çiniden oluşan, Porto’nun ve Portekiz’in tarihini anlatan mozaikler karşıladı bizi. İstasyon dev bir sanat galerisi gibiydi. Yemekler leziz, Fado etkileyici Canastron Sokağı’ndaki küçük tünelden geçtikten sonra, şehri ikiye bölen Rio Douro tüm güzelliği ile karşımızdaydı. Bu nehir, şehri Ribeira ve Gaia diye iki bölüyordu. Ribeira, eski şehrin bulunduğu tarihi yapılarla dolu doyumsuz güzellikte bir yaşam alanı. Gaia ise genellikle üzüm bağlarının, şarap imalathanelerinın ve kıyısında şarap fıçıları yüklü teknelerin olduğu bir yer. Ribeira’da nehir kıyısında yürümeye başladığımızda ilk gördüklerimiz sıra sıra dükkânlar, restoranlar, kafeler; arka sokaklara açılan küçük tüneller ve üst bölümlerde rengârenk sıralı küçüçük evler. Cem Sipahi Burası bize Balat, Beykoz ve Odunpazarı evlerini anımsatıyor. Nehrin ön tarafında bakan evler bakımlı ve güzel, fakat daracık arka sokaklar bakımsız ve virane durumda. Karanlık daha fazla bastırmadan bu sokaklardan tarihi Riberia Meydanı’na atıyoruz kendimizi. Sıralı restoranların önünden yürürken sade ve sıcak gözüken Postigo Do Carvao’ya giriyoruz. Ancak her yer rezervasyonla müşteri kabul ettiği için yarım saat beklemek zorunda kalıyoruz. En sonunda güzel bir masaya alıyorlar bizi. Biz her ne kadar garson arkadaşın tavsiyesini dinleyip Porto’nun en ünlü yemeği olan Frencesina’yı sipariş vermediysek de, yemeklerden memnun kaldık; çok lezzetli ve bizim damak zevkimize çok yakınlar. Yemeğimizi bitirmek üzereyken tüm ışıklar karardı. Sadece bir köşede, Portekiz’e özgü 12 telli gitarı olan iki adam ve simsiyah giyinmiş bir kadının oturduğu üç sandalye aydınlandı. Portekizce bir şarkıya başladılar. Gerçekten farklı, çok güzel ve buruk bir tat bırakan bir müzikti bu. Bizimle ilgilenen arkadaşa sorduğumuzda bize bu müziğin adının ‘Fado’ olduğunu söyledi. Kelime anlamı tam olarak bilinmese de ‘kader, alınyazısı, mukadderat’ anlamına geldiği kabul edilen Fado, denize açılan Portekizlilerin geride bıraktıkları eş ya da diğer yakınlarının onları bekledikleri uzun zaman boyunca yaktıkları ağıtlardan doğmuş. Gerçekten de dinlediğinizde acı, hüzün, isyan, özlem ne ararsanız bulabiliyorsunuz. İlk günümüzü bu etkileyici müzikle bitirdik, hostelimize dönüp derin bir uykuya daldık. Luis Köprüsü ya da ‘Eyfel’in yan yatmış hali’ İkinci günümüze, Ribeira boyunca yürüyüp Porto’nun en eski meydanı olan Rieira Meydanı’nda birkaç fotoğraf çekerek başladık. Oradan, Rio Douro’ya ve Porto’nun simgesi olan Luis Köprüsü’ne yöneldik. Portolular bu köprü için ‘Eyfel’in yan yatmış hali’ diyor. Üstünden tramvay geçerken alt tarafından taşıtların ve yayaların geçtiği 3.045 ton ağırlığındaki bu dev çelik yığını Ribeira ile Gaia’yı birbirine bağlıyor. Karşıya geçtik, Gaia’dayız artık. Burası Porto ile özleştirilen şarap mahzenlerinin sıralı olduğu çok uzun bir sahil şeridi. Önümüzde belki de yüzlerce şarap mahzeni ve uzun yıllar önce dünyaya şarapları taşımaları için kullanılan fıçı gemileri duruyordu nehirde sırayla. Kilise ve tarihi mezarlık bir arada Dışarıya çıktığımızda istikametimiz Sao Francisco Kilisesi. Pek çok internet sitesinde, “Eğer Porto’da sadece bir kilise gezmeye yetecek kadar vaktiniz varsa bunu Sao Francisco için kullanın” yazıyor. Kilisenin tam karşısında bir de müzesi bulunuyor. Her ikisine tek bir biletle giriyorsunuz. Müzedeki en ilginç şey mahzendeki mezarlar. 1846 yılına kadar Porto’da açık mezarlıklar bulunmuyormuş ve insanlar kapalı yerlere gömülüyormuş. Burası da bu kapalı mezarlıklardan biri. Üzerlerinde isimler ve muhtemelen ölüm tarihleri yazıyor. İnsanı ürpertmiyor dersem yalan olur. Müzenin üst katındaki genişçe salonda ise bir masa ve duvarlarda bolca resim bulunuyor. Kiliseden çıktığımızda havanın kararmasına biraz daha vakit vardı. Nehir turuna katılmak ya da Douro’nun Atlas Okyanusu ile buluştuğu yeri görmek yerine nehrin kenarındaki banklarda oturup hem biraz dinlenmek hem de şehrin karanlığa gömülürken ışıklarla tekrar aydınlanmasını izlemek istedik. Beklemekten sıkılmayacağınız kafe Gecenin ışıkları ve yağmur eşliğinde Luis Köprüsü’nden Ribeira’ya geçip Aliados Bulvarı’nda bulunan Porto’nun en eski kafesi Cafe Majestic’e -1853 yılında bugüne ayaktayürüdük. Burada da neredeyse 30 dakikalık bekleyişin sonunda kahvemizi içebileceğimiz bir masa bulduk. Fakat bu bekleyiş sabaha kadar sürse bile bizim için sorun olmazdı. Çünkü buraya kafe demek gerçekten ayıp olur. Cafe Majestic tam anlamıyla bir sanat müzesi; uzun avizeler, işlemeli duvarlar ve duvardaki tablolardan oluşan görsel şölen eşliğinde kahvelerimizi içerken iki günün Porto için yeterli olmadığını ve bundan önce gördüğümüz pek çok Avrupa şehrine göre neden çok daha fazla etkilendiğimizi konuştuk. Sabah erken saatteki Madrid uçağımız ve durmayan yağmur, Porto gezimizi Majestic Cafe’de sonlandırmamıza neden oldu. Sokak lambalarının sarıya boyadığı arnavut kaldırımlı taş sokaklarda yavaş, yorgun, ama mutlu bir şekilde hostelimize geri döndük. 29 30 SAĞLIK REHBERİ Meme kanseri hakkında bİlİnmesİ gerekenler Meme kanseri en sık kimlerde görülür, erken teşhis için neler yapılmalıdır ve meme kanseri hakkında bilinmesi gereken diğer detayları konunun uzmanları Prof. Dr. Cemalettin Camcı ve Yrd. Doç. Dr. Akil Tayyareci’nin kaleme aldığı yazıda bulacaksınız. Mamografiden korkmayın Hastalarımızın büyük kısmı hâlâ “Mamografi çektirirsek ışın alırız” diye korkuyor. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde mevcut risk milyonda bir bile değildir. 40 yaşın altındaki kadınlar da söz konusu riskleri taşıyorlarsa mutlaka doktora gitmeli, eğer o riskleri taşımıyorlarsa ve herhangi bir şikâyetleri yoksa kendilerini düzenli aralıklarla muayene etmelidir. 40 yaşından küçük hastalarda -yani doğurganlık yaşındaki kişilerdemamografinin hastalığı göstermedeki duyarlılığı düşüktür. Bu yüzden meme muayenesi sonrası ultrasonografi yapılır. Gerekirse meme magnetik rezonans incelemesi (MRI) yapılmalıdır. Meme kanserinin geliştiği takdirde çoğunlukla ağrısız kitle yaptığı unutulmamalıdır. Bu her zaman için geçerli olmasa da, ağrının olması bizleri meme kanseri düşüncesinden kısmen de olsa uzaklaştırır. Meme kanserinin belirtileri nelerdir? Memenin cildinde veya başında çekilmeler, memede sonradan oluşan şekil bozuklukları, meme başının pozisyonunu değiştirmesi, memede gözle görülen şişlikler, meme başındaki kapanmayan yaralar, meme başından kanlı veya kahverengi akıntı gelmesi, meme cildindeki toplar damarların görünür hale gelmesi, koltuk altlarında bezelerin ortaya çıkması, meme kanseri alarmı olarak algılanmalıdır. D ünyada ve ülkemizde meme kanseri vakalarına son 20 yılda çok sık rastlanıyor. ABD’de yapılan istatistikler, bu yüzyılda her dokuz kadından birinde meme kanseri görülme riskinin olduğunu ortaya koyuyor. Bu kadar sık olmamakla birlikte ülkemizde de -diğer kanser türleri gibimeme kanseri vakaları daha sık görülmeye başlandı. Ancak görülme sıklığı artmasına rağmen ölüm oranlarında düşüş yaşanması sevindirici bir gelişme olarak göze çarpıyor. Meme başından gelen akıntılara kısaca değinmek gerekirse, özellikle kendiliğinden ve bir süt kanalından gelen gözyaşı rengindeki (şeffaf) akıntının yanı sıra meme başından gelen kanlı akıntı kanser göstergesi olabilir. Bu akıntı çeşitleri haricinde memedeki herhangi bir anomali ve ne renkte olursa olsun akıntı olduğu zaman derhal meme hastalıklarında deneyimli bir doktora müracaat edilmeli ve kişinin yaşına uygun gerekli tüm tetkikler yapılmalıdır. Bu da meme kanserinin kişilerce daha iyi anlaşılması, farkındalığın artması, kendi kendine meme kontrolleri ve doktor kontrollerinin daha sık ve düzenli bir şekilde yapılmasından kaynaklanıyor. Böylece tanı erken konuyor ve geç kalınmadan tedavi sürecine geçiliyor. Kendinizin doktoru olun En sık kimlerde görülür? Meme kanseri hakkında bilgi sahibi olurken en sık kimlerde görüldüğünü bilmek son derece önemlidir. Meme kanseri en sık; • Annesinde, teyzesinde ya da kız kardeşi meme kanseri olanlarda, • Daha önce bir memesinden meme kanseri ameliyatı geçirenlerde, • Erken yaşta adet görmeye başlayıp geç yaşta adetten kesilenlerde, • Çocuk doğurmayanlarda, • Çocuklarını bir sebepten emzir(e)meyenlerde, • Şişmanlarda (obezite hastalarında), • Sigara içicilerinde (aktif-pasif), • Bazı kromozomlarında (genetik yapı) anomali, bozukluk olanlarda görülür. Bu faktörleri artırmak mümkün, ancak bunlar en sık görülen risk faktörleridir. Her kadın, doktor muayenesi haricinde, ayda en az bir defa aynanın karşısına geçmeli ve ellerini başının üzerine kaldırarak göğüslerinde yukarıda belirtilen anormalliklerden herhangi birinin olup olmadığını kontrol etmelidir. Daha sonra yatağa sırtüstü yatarak sağ eliyle sol göğsünü, sol eliyle de sağ göğsünü, parmaklarının iç yüzü ile tüm göğsünü, göğüs duvarına bastırarak muayene etmelidir. Eğer iki parmakla mıncıklama tarzında muayene ederse normal meme dokusunu kitleymiş gibi algılayarak gereksiz telaşa kapılabilir. 40 yaşına gelen her kadın mutlaka meme hastalıklarında deneyimli bir doktora muayene olmalı ve gerekli tetkikleri (meme ultrasonografisi ile mamografi, gerekirse meme MRI) yaptırmalıdır. Genelde uygulamada gördüğümüz bir noktaya da değinmek istiyoruz; meme dokusu vücudumuzun endokrin-ekzokrin (yani iç ve dış salgı) sağlayan bir organıdır. Meme yüzyıllardır cinsel organ olarak algılandığı için hastalarımızla kadın hastalıkları ve doğum uzmanları bakmıştır. Ancak Meme Hastalıkları Bilimi (Senoloji) genel cerrahinin bir alt branşıdır. Bu nedenle meme ile ilgili şikâyetler genel cerrahlar tarafından değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir. Başlangıçta da değindiğimiz gibi teşhiste geç kalmamak için meme kanserinin farkında olunmalı, zamanında doktora gidilmeli, gerekli muayene ve kontroller yaptırılmalıdır. Her kadın, doktor muayenesi haricinde, ayda en az bir defa aynanın karşısına geçmeli ve ellerini başının üzerine kaldırarak göğüslerinde yukarıda belirtilen anormalliklerden herhangi birinin olup olmadığını kontrol etmelidir. 31 32 BULMACA 1 2 3 4 C M Y 5 CM MY CY CMY K GEÇEN SAYININ CEVABI: Seyrüsefer 7 6 8 9 10 Geçen sayının talihlileri Hasan Oral, Gökhan Özenç, Bilal Pandul, Nurcan Ulgu ve Onur Balaban 100 TL tutarında Teknosa hediye çeki kazandı. Anahtar kelimeyi 22 Nisan 2013 tarihine kadar [email protected] adresine gönderen beş kişi, yapılacak çekilişle 100’er TL tutarında IKEA hediye çeki kazanacak. ANAHTAR KELİME: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Benzer belgeler
Untitled - Turkish Technic
Halkla İlişkiler Şefliği
Ferhat Yenibertiz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş
K...
MART 2013 - Turkish Technic
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre Kara
Doğan Aydın
Heybet Dündar
Ulaş Konuk
SkyTech - Turkish Technic
Halkla İlişkiler Şefliği
Ferhat Yenibertiz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
...