10 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu
Transkript
10 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 İçindekiler 04 PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ Anneyim, kadınım güzelim... 16 ÇOCUK SAĞLIĞI Okullar enfeksiyona davetiye çıkarıyor 30 PSİKİYATRİ Doğru tedavi yaşam kalitesini yükseltiyor 38 08 ORTOPEDİ & TRAVMATOLOJİ Spor sakatlanmalarına dikkat! 10 MEDİKAL ESTETİK Güneş lekeleri cilt güzelliğinizi bozmasın... 18 24 BESLENME VE DİYET GENEL CERRAHİ Dikkat! çocuklar şişmanlıyor Hamilelik hemoroidi tetikleyebilir 32 34 ÜROLOJİ KBB Gebelikte böbrek taşı tedavisi artık daha... Anne adayları için mevsim dönümü... 40 KBB Mevsim virüslerine karşı hijyenle korunun 48 ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KİTAP TANITIMI Yeni doğan bebeklerde uyum süreci Kurucumuz DR. AHMET EMİNOĞLU Bülteni Hazırlayanlar AYŞEN ÖZKUL Pazarlama Müdürü Yönetim Kurulu Başkanı LEVENT EMİNOĞLU FARUK GÜR Görsel İletişim Sorumlusu İcra Kurulu Başkanı BUKET PİLAVCI SEDA EVRAN Kurumsal İletişim Sorumlusu Yeni çıkanlar, en çok okunanlar İletişim Bilgileri Işıklar Cad. No: 31 Ataşehir, İstanbul 444 2 574 www.kadikoysifa.com [email protected] 2 14 GÖZ HASTALIKLARI Çocuğunuzun okul öncesi göz muayenesi 28 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Yumurtalık kistleri yakın takipte olmalı 36 KARDİYOLOJİ Mutlu yaşlılık için vücudunuza kulak verin. 50 İNSAN KAYNAKLARI Hemşireler haftası, Yaratıcı drama Baskı Form-Ar Matbaacılık ve Ambalaj San. Tel: 0212 512 16 31 Sağlıklı bir yaşamı hedefleyen ve bu konuda koruyucu ve önleyici tıp yaklaşımını talep eden bireylerin sayısı hızla artıyor. Biz de KadıköyŞifa Sağlık Grubu olarak bu beklenti ve ihtiyaçların farkındalığı ile hareket ediyoruz. Amacımız; tabii ki verdiğimiz hizmetlerin yanı sıra, bireylerin yaşamlarının tüm evrelerini sorunsuz ve kaliteli geçirmeleri için gereken bilimsel ve tıbbi desteği sağlamak; faydalı ve üretken yaşam yıllarını artırmaktır. Dergimizin bu sayısında özellikle bu amaca hizmet eden zengin bir içerik paylaşıyoruz. Keyifle okuyacağınızı umuyorum. Buket Pilavcı İcra Kurulu Başkanı 3 PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 HAMİLELİK SONRASI BAKIMLI MUTLU ANNELER Hamilelik sürecinde anne adayının aldığı kilolar ve bebeğin fiziksel etkisiyle vücutta yaşanan değişimlerin kadını olumsuz etkileyebileceğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Gülden Avcı ülkemizde ve dünyada uygulanan güncel tedavi yöntemlerini anlatıyor. Doğum sonrası süreçte de, süt verme ve hayat tarzındaki değişimler sıklıkla; karın , bacak ve kalça bölgesinde kilo alma, memelerde büyüme ve sarkma, genital bölgede deformasyon gibi istenmeyen görüntülere sebebiyet verebilir. Amerika’da momi makeover adı verilen tek ve / veya çoklu seans operasyonlarla kadının vücudu toparlanır. Hamilelik sonrası en çok yapılan estetik ameliyatlar abdominoplasti (karın germe), liposuction (yağ alımı), meme estetiği, bacak germe ve genital estetik ameliyatlardır. Ancak bu ameliyatlar için hastanın süt verme dönemini geçirmiş olması şarttır. Doğum sonrası karın germe ameliyatı; Hamilelikte karın kasları orta hattan ayrılır, karın ön duvarı kasları gevşer ve karın cildi genişler. Bu sırada cilde çatlaklar oluşabilir. Karın germe ameliyatında hamilelikte oluşmuş olan bu deformasyonun düzeltilmesi amaçlanır. Göbek deliğinin altında kalan sakmış ve çatlaklar olan cilt çıkarılırken, karın ön duvarındaki birbirinden ayrılmış kaslar anatomik pozisyonuna getirilir. Böylece belde inceltilmiş olur. Ancak bu ameliyatları yapabilmek için doğum sonrası en az 3-4 ay geçmiş olması gerekir. Doğumla aynı anda karın germe ameliyatının yapılması uygun değildir. Büyümüş olan rahmin normal boyuta inmesi için beklenmesi şarttır. Genel anestezi altında yapılan bu ameliyat sonrası bir gece hastanede yatış uygundur. Ameliyattan yaklaşık 6-8 saat sonra hastanın yürümesi gereklidir. 7-10 gün sonra hasta normal hayatına döner, ancak ağrı egzersizleri yaklaşık 6 hafta sonra yapabilir. Doğum sonrası meme estetikleri; Hamilelik sürecinde başlayan memedeki büyüme ve değişim, doğum sonrasında emzirme ile devam eder. Emzirme dönemi sona erdiğinde meme dokusu adeta küçülür ancak memedeki fazla deri nedeniyle sıklıkla yarı sönmüş balon şeklinde görünüm olur. Bu durumda memelerin dikleştirilmesi ve bazen de büyütülmesi gerekir. 4 Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Op. Dr. Gülden Avcı Nadiren de memelerde büyüklük kalıcı olduğunda meme küçültme cerrahisi gerekebilir. Meme estetiği cerrahisi için ; emzirmenin bitmesi ve üzerinden en az 3, ideal olan 6 ay geçmiş olması gereklidir. Genel anestezi altında yapılan ameliyattan sonra 1 gece hastanede kalmak yeterlidir. Meme Dikleştirme ameliyatı; fazla olan cildin çıkarılması, meme başının olması gereken yere taşınması işlemidir. Bazen dikleştirmeyle beraber meme büyütme de yapılabilir. Böyle durumlarda meme protezİ meme dokusunun altına yerleştirilir. Meme küçültme ameliyatında ise; meme dokusu ve meme derisindeki fazlalık çıkarılır. Tüm ameliyatlarda ortak amaç görünür iz olmamasıdır. Bu nedenle dikiş meme altında olur. Ameliyat sonrası 3-4 gün sonra hasta rutin hayatına dönebilir. Ancak 2 hafta kollarını kullanmasını gerektirecek ağır iş ve sporlardan kaçınması gereklidir. Doğum sonrası liposuction (yağ alımı); Hamilelikte ve doğum sonrasında oluşan; karın , bel, kalça ve bacaklardaki yağlanmalar diyet ve egzersizle düzelmeyebilir. Bu durumda liposuction denen yöntemle yağlar negatif basınçlar alınır. Ancak bu ameliyat için hastanın ideal kilosuna inmiş olması gereklidir. Bu ameliyatlar zayıflama ameliyatı değil vücut şekillendirme ameliyatıdır. Ameliyat sonrası hastaların mutlaka korse giymesi gerekmektedir. İyileşme sürecini hızlandırman, sonucun daha iyi olmasını sağlayan lazer laser lipoliz günümüzde kullanılır hale gelmiştir. Bazen karın germe, bazen de meme ameliyatları ile beraber yapılan bu ameliyattan sonra 4-6 hafta korse giyilmesi zorunludur. Doğum Sonrası genital estetik; Doğum sonrası kadın genital bölgesinde deformasyon gelişebilir. Çoğu zaman bu bozulma doğumdan önce de vardır ancak doğumla problemin büyüklüğü artar. En sık yapılan genital estetik küçük dudaklardaki sarkma ve fazlalıkların alınması, asimetrinin düzeltilmelidir. Bunun haricinde karın dokusunun hemen alt kararında mone pubis denen bölgeye liposuction , büyük dudakların doldurulması(yağ dokusu veya hazır dolgu maddeleri ile), klitorisdeki fazlalıkların alınması ve vajen girişinin daraltılması diğer genital estetik işlemlerdir. Doğum sonrası bu işlemlere ihtiyaç artar. Bu ameliyatlar hastanın hayat kalitesini arttırmak ve özgüvenini sağlamak açısından önemlidir. Hamilelikte ve doğum sonrasında oluşan; karın , bel, kalça ve bacaklardaki yağlanmalar diyet ve egzersizle düzelmeyebilir. Bu durumda liposuction denen yöntemle yağlar negatif basınçlar alınır. Ancak bu ameliyat için hastanın ideal kilosuna inmiş olması gereklidir. Bu ameliyatlar zayıflama ameliyatı değil vücut şekillendirme ameliyatıdır. Ameliyat sonrası hastaların mutlaka korse giymesi gerekmektedir. 5 FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 KEMİK ERİMESİNE KARŞI YÜRÜYÜŞ Özellikle ileri yaş kadın ve erkeklerde sıklıkla görülen kemik erimesini konuştuğumuz KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Dilek Mete Hürel; hastalığın tedavisinde güneş ve sporun önemine dikkat çekiyor. Fizik Tedavi ve Rahabilitasyon Uzm. Dr. Dilek Mete Hürel O steoporoz; düşük kemik kitlesi ve kemik dokusunun mikro mimari yapısının bozulması sonucu, kemik kırıkları ve kırık riskinde artış ile karakterize olan bir hastalıktır. Osteoporoz primer; menopoz sonrası kadınlarda ve ileri yaş erkeklerde ortaya çıkarken, başka hastalıklar veya fizyolojik durumlarla beraber sekonder olarak ortaya çıkabilir. Klinik bir belirtisi var mıdır? Osteoporozun uyarıcı bir belirtisi olmadığı için kırık, şekil bozukluğu, kronik ağrı gibi sonuçlar oluşmadan önce tanı konulan hasta sayısı oldukça azdır. Bu yüzden belli aralıklarla kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmak erken teşhis için büyük fayda sağlayacaktır. Sadece kadınlarda mı görülür? Menopoz sonrası kadınların 1/3 ünde olmak üzere, erkeklerde de dahil olmak üzere yaşlı nüfusun çoğunda osteoporoz görülmektedir. 45 yaşından sonra görülen kırıkların %70 i osteoporoz ile ilişkilidir. Menopozdan sonra kadınların kemik kaybı daha hızlı olmaktadır. Bununla birlikte 65 ve 70 li yaşlardan itibaren kalsiyum emilimi her iki cinste de azaldığından. süreç erkek ve kadınlarda eşit kemik kaybı ile sonuçlanır. rinde 15 dakika güneşlenmelidir. Egzersiz, doğru beslenme ve yeterli D Vitamini alımı osteoporozun önlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Hangi yaşlarda başlar? Primer osteoporoz kadınlarda genellikle menopoz sonrası başlamakla birlikte, troid, Paratroid bezlerinin az veya çok çalışması, D vitamini eksikliği, diyabet, böbrek fonksiyonlarında bozulma, romotolojik nedenlerle gelişen sekonder osteoporoz çok daha erken yaşlarda görülebilir. Minimum 45 dakika / 4 gün / hafta olarak uygulanmalıdır. Nasıl tedavi edilir? Osteoporozun tedavisinde ilaç, beslenme ve egzersiz bir arada uygulanmalıdır. Yeterli D Vitamini alımı için sabah ve akşam saatle- 6 Osteoporozda uygulanan egzersizlerden yürüyüş; Minumum 60 dakika / 3 gün / hafta veya Ayrıca; kol ve bacaklar için kas kuvvetlendirme hareketleri ve kamburlaşmayı önlemeye yönelik duruş egzersizleri de son derece faydalıdır. Tedavide kemik kaybının şiddetine bağlı olarak kalsiyum ve D Vitamini ile beraber gerekli durumlarda antirezortif ilaçlar ve paratiroid hormondan yararlanılmaktadır. 7 ORTOPEDİ & TRAVMATOLOJİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 SPOR SAKATLANMALARINA DİKKAT! Sağlıklı yaşam için düzenli aktivitenin son yıllarda bilimsel olarak önem kazandığını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Burhan Uslu, yapılan sporun kişiye zarar değil fayda sağlaması gerekli olduğunu, bilinçsiz spor yapıldığında oluşabilecek riskler ve önlemleri anlatıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Prof. Dr. Burhan Uslu Spor yapmak sağlık için çok faydalı olsa da bilinçsiz yapılan spor aktiviteleri yaralanmaları da birlikte getirmektedir. Ne yaparsanız yapın spor yapanlarda sakatlanmaları önlemek imkansızdır. Ancak belirli hususlara dikkat ederek bunu en aza indirebiliriz. Yapılan geniş kapsamlı çalışmalarda sportif zedelenmelerin, belirli konulara dikkat edildiğinde %25 oranında daha az görüldüğü saptanmıştır. Yapılan sporlarda zedelenmeler ve sakatlanmalar önlenebilinir mi? • Öncelikle fiziksel kondisyonumuzun yapılan spora uygun olması gerekir. Eğer bir sporu yapacaksanız yeterli oranda antreman yapmalısınız. Sporunuza uygun muntazam aralıklarla yapılan antremanlar sizi yaptığınız spora uygun hale getirecek ve sakatlık oranı azalacaktır. • Yapılan sporun kurallarını çok iyi bilmeniz gerekmektedir. Bilhassa temas sporlarında bu çok önem kazanır. Kurallara uyulmadan yapılan sporlarda sakatlık oranı artmaktadır. • Yapılan spora uygun giyinmeli ve uygun ekipman kullanmalıdır. • Yaptığımız spora göre dizlerimizi, ellerimizi, gözümüzü, dişlerimizi ve başımızı koruyucu 8 ekipman kullanmalıyız. Giydiğimiz ayakkabılar içlerindeki destekler daima gözden geçirilmelidir. • Sakatlıkların önlenmesinde istirahat çok önemli bir konudur. Yorgun olarak yapılacak spor sonrası sakatlık oranlarında artma gözlemekteyiz. Aynı şekilde yapılan sporun uzun süre yapılması, ya da yapılan bir müsabaka sonrası diğer bir müsabakaya devam daima vücudumuz için zararlı olacak- tır. Vücudumuzun önce dinlenmesi sonra spor yapmamız gerektiği akıldan asla çıkarılmamalıdır. Unutulmaması gereken bir husus ise eğer spor sırasında herhangi bir sakatlık oluşursa derhal sportif faaliyete ya da egzersize son verilmelidir. • Yapılacak her sportif aktivasyon öncesinde mutlaka iyi bir ısınma ve germe yapılmalıdır. Isınma Spor yaralanmalarında ilk yardım olarak neler ve germeler sizi yapacağınız spora uygun hale yapılmalıdır? getirir yani sizi yapacağınız spora hazırlar. Yaptığımız sporu hemen bırakmalıyız. Sonra sa• Yorgun olduğunuzda ya da ağrınız olduğunda katlanan bölgeye kompresyon bandajı uygulamalı asla spor yapmamalısınız. Ağrı size bir problem ve üstünden buz kompresi uygulamalıyız. Eğer alt olduğunu göstermektedir. Üzerine gitmekle daha ekstremitede sorunumuz varsa asla üzerine ağırsonra ciddi sorunlar yaratacak sakatlıklarla yüz lık vermemeliyiz. Daha sonra mutlaka bir doktora yüze kalabilirsiniz. görünmeli ve daha sonra ciddi problem yaratabilecek zedelenmelerin acilen ve kısa sürede • Maalesef son günlerde yanlış ayakkabı giyme, tedavisini yaptırmalıyız. destek kullanmama ve ağrısı olmasına rağmen spora devam etme sonrası onlarca aşil tendon Spor Yapılmadan önce dikkat edilmesi gereken rüptürü görülmüş ve ameliyat edilmiştir ve edilhususlar nelerdir? mektedir. Spor sağlığınız için yapılmalıdır. Ancak düzgün ve kurallara uygun olarak yapılmazsa karşımıza En sık karşılaşılan sakatlıklar nelerdir? sakatlıklar çıkar. Sağlığımız için yaptığımız sporun vücudumuza uygun olup olmadığına, o spor için • Bağların gerilmesi ya da kopması uygun ekipmanımız var mı yok mu, spor yapılacak • Diz sakatlıkları zeminin uygunluğuna bakılmalı, spor öncesi mut• Ayak bilek bağ zedelenmesi laka ısınma ve germe hareketleri yapılmalı ve asla • Aşil tendon zedelenmesi tok karnına spor yapmaya çıkılmamalıdır. • Adele sakatlıkları • Stres kırıkları • Kırık ve çıkıklar Spor Yaralanmaları kendini nasıl hissettirir? Eklemde ya da sakatlanan bölgede ani ve şiddetli ağrı, şişlik, bacak ya da uylukta ise üzerine basamama, eklemi oynatamama, kırık yada çıkıkta o bölgede şekil bozukluğu oluşabilecek 9 MEDİKAL ESTETİK BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 GÜNEŞ LEKELERİ CİLT GÜZELLİĞİNİZİ BOZMASIN Vücudumuz için son derece yararlı olan güneşin istenmeyen yan etkilerinden biride güneş lekeleridir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kaliteli Yaşam Polikliniği Koordinatörü Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş güneşin bedenimize verebileceği zararları ve yazdan kışa geçerken güneş lekelerinden nasıl kurtulabileceğimizi anlatıyor. Medikal Estetik Dr. Yasemin Savaş ken bu kez kendimizi kısa sürede toparlanmanın ve sağlıklı görünüme kavuşmanın planlarını yaparken buluyoruz. •Ciltte kırışıklık, hücre yenilenmesinde aksama, melanin pigmentinin aşırı çalışması sonucu dengenin bozulması ile meydana gelen güneş lekeleri, ciltte savunma mekanizması olarak kalınlaşma ve nem kaybı-kuruluk, çiller, sivilcelerde artma (Sivilcelerin güneşin ve deniz suyunun etkisiyle tedavi olduğunu ve azaldığı düşünülebilir ama gerçekte öyle değildir. Ultraviyole Yaşınız kaç olursa olsun solar yaşışınları cildi kurutup, yağ üretimini lanma; güneşe karşı teslim olmuş düzenler fakat iklimin değişmesiyle tüm savunmasız ciltlerde moleküler düzeyde gelişen bir dizi olaydır sivilcelerde artış görülebilir. Önce aşırı bir kuruma, sonra da çok fazla ve serbest radikallerin açığa çıkışı yağlanma hissedilen sivilceli ciltlerve oksidasyon denen olay sonucu gerçekleşir. Erken yaşlanma kaçınıl- de, tedavi uygulanmazsa problem mazdır. Tatilde kumsal, havuz, deniz, daha da artabilir), • Kılcal damar genişlemeleri, varis, güneş derken bunların cildimize, saçlarımıza ve vücudumuza verdiği • Cildin elastikiyetini kaybetmesi ve sarkmalar, zararları unutuveriyoruz ve güne• Saçlarda kuruluk ve matlaşma, şe teslim oluyoruz. Gerçek şu ki, çabuk kırılma, kepeklenme (Güneşin insan cildinin yazın gördüğü bütün zararlar sonbahar aylarında ortaya yaydığı ultraviyole ışınları ile deniz çıkıyor ve bronz tenin pırıltısı gider- suyundaki tuz ve havuzlardaki klor Ruh ve beden sağlığımızda önemli bir yere sahip, dünyamızın enerji kaynağı olan güneşin kaliteli yaşam için faydaları şüphesiz tartışılmaz. Ancak güneş faydalarının yanı sıra vücudumuza pek çok zarar da verebilir. Bu mevsim cildimizi hem yazın olumsuz etkilerinden arındırmak hem de cildimizi kışa, soğuğa hazırlamak açısından özel ve dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Sonbahar ayları cildimiz için çok önemlidir; 10 bunda önemli etkenlerdir), • Tırnaklarda incelme ve sararma gibi erken yaşlanma belirtilerini de aynı güneş ışınları yapmaktadır. Aynı zamanda ani hava değişimleri, soğuk hava, rüzgar, yağmur gibi etkenlere karşı cildi korumak ve güçlendirmek gerekmektedir. Kuru ve gergin cilt görünümünün giderilmesi için, mevsime ve cildin o anki ihtiyacına uygun doktor önerisiyle günlük bakım ürünlerinin kullanılması, bariyer görevi yapan cildimizin ancak yapısına uygun ürünlerle nemlendirilmesi ile olumsuz dış faktörlerin cilt altına ulaşılması engellenebilir. Bu nedenle kışın nemlendirici kullanımı çok önemlidir. Soya, yeşil çay, yenileyici maske, vitaminli meyve maskesi, antioksidan maskeler ve nem maskeleri cildin ihtiyacını ciddi oranda karşılamaktadır. Ayrıca kışın genellikle gerekli olmadığı düşünülerek güneş koruyucuların kullanılmadığı görülmektedir. Bu yanlıştır, kesinlikle kullanılması gerekmektedir ama yine mevsimine uygun olması tercih edilmektedir. Ev bakımı ürünleri kesinlikle doktor önerisiyle kullanılması gerektiği, yanlış kullanılan ürünlerin tedavi etmek yerine sorunları daha da artırdığı bilinmektedir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kaliteli Yaşam Polikliniği Koordinatörü Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş, hekim tarafından cildin ihtiyacına göre belirlenen bir protokol dahilinde uygulanan işlem ve detayları şu şekildedir; 1- Cilt bakımları; soruna yönelik ve cilt yapısına uygun ürünlerle yapılan cilt bakımları cilde kaybettiği nemi kazandırır, 2- Oksijenterapi; fotoyaşlanma belirtilerinde, cilt neminin azaldığı her durumda, hassas, etkili ve güvenli bir yöntemle canlı ve sağlıklı bir cilt görünümü sağlar, 3- Peelingler; Karbon peeling uygulamada kullanılan karbon solüsyonu mikrosaniyelik atımlarla gözeneklerin içine iyice yerleştirilir ve bu noktalar hedef haline getirilir. Sonrasında yapılan nanosaniyelik atımlar ile bu partiküller tümüyle patlatılarak temizlenir. Uygulamadan hemen sonra ciltte fark edilebilen bir pırıltı görülür. Güneş lekeleri ve melasmada (hormonal etkilerle olan lekelenme) oldukça etkili bir tedavi sağlar. Her mevsim uygulanabilir olması ve en hassas ciltte dahi yapılabilir olması tedavide ciddi bir avantaj sağlar. Fraksiyonel karbondioksit lazer ; Akne izleri, çatlaklar, benlerin alınması, sarkmada, yara izlerinde, kırışıklıklarda ve cilt yenilemede kullanıldığı gibi cilt rengini düzenlemede de kullanılan bir tedavidir. Özellikle yüzeysel lekelerde tercih edilir. Water peeling; düşük frekansta ultrason kullanarak soyma fonksiyonu ile ölü hücreleri, aşırı sebumu, havada bulunan kirletici maddeleri, örneğin makyaj gibi ve diğer zararlı maddelerin artıklarını ortadan kaldırır ve bunu yaparken kişinin sosyal hayatında kesinti olmaz. ilk seansta bile 10-Göz Mezoterapisi ve özel göz peelingleri; gözaltı morluk ve torbalanmaları için kullanılan yöntemlerdir, 11-Saç Mezoterapisi ve PRP ler; yüzde ince ve derin kırışıklıkların olduğu bölgelerde, izlerde, çatlaklarda, saç dökülmesinde, cilt tonunu sıkılaşBunların dışında kimyasal peelingler tırmada, dekolte, kol, el yaşlanma izlerini azaltmada kullanılabilen bir ve enzimatik peelingler de cildi ölü yöntemdir. hücrelerden arındırmak amacıyla 12-Lazerle cilt yenilemeleri, elasüst tabakasının uzaklaştırılması tikiyet kayıplarında, lekelerde, cilt işlemidir. gözeneklerinin genişlemesinde kullanılmaktadır. Özellikle peelingler güneş lekeleri, kırışıklıklar ve akne izlerinin gideril- Unutulmamalıdır ki güneş sadece yaz mesinde, cildin nem ve yağ dengesini aylarında, tatilde veya kış sporları yaparken değil günlük hayatımızda, kontrolde faydalıdır. Cildin canlı kışın da korunulması ve zararlarına ve homojen bir görünüm almasını karşı önlem alınması gereken bir tehsağlar. likedir. Kaliteli yaşamın vazgeçilmezi 4-Gençlik aşısı; kullanılan saf hyalü- olan güneşe karşı koruyucu önlemler ronik asit sayesinde cilde kaybettiği özellikle ozon tabakasındaki incelmenin olduğu son yıllarda daha da nemi kazandırarak leke tedavisine önem kazanmıştır. katkı sağlar. 3 doz halinde yapılır. 5-PRP; (trombositten zengin plazma) cilde nem kazandırma ve hasarlı bölgelerde iyileşmeyi hızlandırma özelliği sayesinde leke tedavisinde de destek amaçlı kullanılabilir. 2 hafta arayla 3-4 seans uygulanır. 6-Mezolifting; yüze; nem, dolgunluk, gerginlik, renk ve ışıltı vererek, anında diri ve genç bir görünüm sağlar, 7-Hyaluronic Acid uygulamaları; cildin nem dengesini kazanmasında, yenilenmesinde ve yapılanmasında yararlanılan yöntemlerdendir, 8-İğneli Radyo Frekans; Cilt yenileme, toparlama, yara izi, leke tedavisi gibi uygulamalarda yararlanılan uygulamadır, 9-Radyo Frekans ve Ultra Skin yöntemleri; Radyo Frekans ve Ultra Skin ile cilt gençleştirme ile cilt elastikiyetinin kaybına bağlı olarak oluşan sarkma ve kaş, alın, yanak, ağız kenarı, yüz konturu, çene hattı ve gıdı bölgesi ile göz çevresinde kırışıklıklarında cerrahi bir işlem olmadan düzelme ve gençleşme sağlanmaktadır, cildinizin üzerindeki yağ butonlarının ve siyah noktaların kaybolduğunu görürsünüz. Su ile yapılan uygulama cilde kesinlikle zarar vermemekle birlikte anında ferahlama ve canlılık getirmektedir. İnsan cildinin yazın gördüğü bütün zararlar sonbahar aylarında ortaya çıkıyor ve bronz tenin pırıltısı giderken bu kez kendimizi kısa sürede toparlanmanın ve sağlıklı görünüme kavuşmanın planlarını yaparken buluyoruz. 11 ENFEKSİYON HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 SADECE ÇOCUKLARINIZ DEĞİL, HAYDİ YETİŞKİNLER SİZ DE AŞIYA Çağımızda, dünyada her yıl binlerce insanın aşılanma ile önlenebilecek hastalıklar sebebiyle hayatının kaybettiğini belirten KadıköyŞİfa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Nermin Etiz, aşılanma sayesinde; enfeksiyon sıklığında, iş gücü kaybında, hastaneye yatış oranlarında, tedavi maliyetlerinde, gelişebilecek komplikasyon ve ölüm oranlarında azalma sağlanabileceğini vurguluyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Nermin Etiz Bağışıklama, enfeksiyon hastalıklarından korunmanın önemli bir yoludur. Aşılanma; toplum kaynaklı sık rastlanılan enfeksiyonlar (özellikle risk faktörleri taşıyan bireyler için), geçmişte yaşanan ve dünyada büyük çapta ölümlere yol açan salgınlar nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Tüm bunlara rağmen, dünyada erişkin bağışıklama oranları maalesef genel olarak düşük olup, Amerika’da yılda ortalama aşı ile önlenebilir hastalıklar nedeniyle, 42000 erişkin- 300 çocuk hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde de erişkinlerde bağışıklama yüz güldürücü olmamakla birlikte ne yazık ki çocukluk dönemi kadar da başarılı değildir. Bunun nedenleri arasında; • Erişkinlerin bir kısmının çocukluk döneminde aşılarının olmaması, • Yeni aşıların erişkinlerin çocukluk döneminde bulunmaması, • Zaman içinde bağışıklık düzeylerinde düşme, • Yaşlandıkça grip, pnömoni gibi sık görülen enfeksiyonların ciddiyetinde artış , • Diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı gibi kronik hastalıkların varlığı, Mesleki nedenler ve seyahat gibi risk faktörlerinin ortaya çıkması sayılabilir. İşte bu nedenlerle erişkilerde bağışıklama, gerek ülkemizde gerekse gelişmiş ülkelerde giderek önem kazanmaktadır. Örneğin 2020 yılında ABD’de, özellikle grip ve pnömokok aşısının (>65 yaş) toplumun %90’ına uygulanması hedeflenmektedir. 12 Aşı öneri komitesi olan ACIP (Advisory Committee on Immunization Practices) tarafından erişkin bağışıklama şeması ilk kez 2002 yılında yayımlanmış ve her yıl güncellenmektedir. En son bağışıklama şeması ise 26 Ocak 2015’te yayımlanmıştır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı erişkin aşılama uygulamaları 3 grupta değerlendirilmiştir: • Kontrol programları • Risk grubu aşılamaları • Seyahat aşılamaları Ülkemizde aşı uygulamalarına baktığımızda, aşağıda yıllara göre çeşitli aşıların ulusal aşı takvimine girdiğini görmekteyiz: AŞI İLE KORUNABİLEN HASTALIKLAR ÜLKEMİZDEKİ AŞI UYGULAMALARI DifteriMeningokoksik Menenjit Çiçek - 1930 KKK, Hib-2006 Boğmaca Difteri, Boğmaca - 1937 DaBT-IPA-Hib, 7 valanlı TetanozPnömokoksik Pnömoni BCG-1952 KPA-2008 PolioHepatit A oral Polio-1963 dABT-ıpa-2010 KızamıkHepatit B DTB-1968 13 valanlı KPA-2011 Kızamıkçık Kızamık-1970 Hepatit A-2012 Hepatit B-1998 Suçiçeği H. influenza Tip B (Hib) Menenjiti Tüberküloz Kabakulak Kuduz Suçiçeği Genital siğil (HPV) ZonaSarı Humma Mevsimsel İnfluenz (Grip) ERİŞKİNLER İÇİN RUTİN ÖNERİLEN AŞILAR (2015 ACIP ÖNERİLERİ) INFLUENZA (GRİP): Erişkin tüm yaş gruplarında ve yılda 1 doz PNÖMOKOKSİK PNÖMONİ: 65 yaş üzerinde 1 doz RİSK FAKTÖRLERİ VARLIĞINDA ERİŞKİNLERE ÖNERİLEN AŞILAR (2015 ACIP ÖNERİLERİ) TETANOZ, DİFTERİ, BOĞMACA: Erişkin tüm yaş gruplarında Td’yi güçlendirmek için bir doz Tdap aşılama, ardından her 10 yılda bir Td aşılama MENİNGOKOKSİK MENENJİT: Erişkin tüm yaş gruplarında 1 veya 2 doz VARİCELLA (SU ÇİÇEĞİ): Erişkin tüm yaş gruplarında 2 doz HEPATİT B: Erişkin tüm yaş gruplarında 3 doz GENİTAL SİĞİL (HPV): Erkeklerde 19-21 yaş, kadınlarda 19-26 yaş grubunda 3 doz ZOSTER (ZONA) : 60 yaş üstü 1 doz KIZAMIK, KIZAMIKÇIK, KABAKULAK (MMR): 19-59 yaş 1 veya 2 doz HEPATİT A: Erişkin tüm yaş gruplarında 2 doz HAEMOPHILUS INFLUENZAE TİP B (HIB): Erişkin tüm yaş gruplarında 1 veya 3 doz PNÖMOKOKSİK PNÖMONİ: 19-64 yaş grubunda 1 veya 2 doz SEYAHAT AŞILARI Seyahat aşıları, yolculuğa ait özelliklere ve kişiye özgü olup, seyahate çıkmadan tercihen en az 3-4 hafta önce yapılmalıdır. Seyahat aşıları; rutin, önerilen ve zorunlu olmak üzere üç gruba ayrılabilir: 13 Rutin Aşılar; Tetanoz-Difteri (Td, Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak (KKK), Polio Önerilen Aşılar; Hepatit A, Hepatit B, Kuduz, Tifo, Kolera, Japon Ensefaliti, Kene Kaynaklı Ensefalit Zorunlu Aşılar; Sarı Humma, Meningokoksik menenjit Son söz olarak, erişkinlerde aşılama günümüzde giderek önem kazanmakta olup, çocuklukta başlanan aşılamaların erişkinlerde de devam etmesi, risk taşıyan grupların mutlak aşılanması gerekmektedir. Ayrıca günümüzde mesleki nedenler ve seyahatler de erişkinlerde aşılanmayı zorunlu hale getirmiştir. Yapılan çalışmalarda aşıların maliyet- etkin oldukları kanıtlanmıştır. Bu nedenle erişkin yaştaki kişilerin aşılarını ihmal etmemeleri ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli aşıları yaptırmaları önerilmektedir. GÖZ HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 ÇOCUĞUNUZA OKUL ÖNCESİ GÖZ MUAYENESİ YAPTIRMAYI İHMAL ETMEYİN ! Görmenin aslında öncelikle bir beyin fonksiyonu olduğunu belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Şehvar Nefesoğlu ; Beynin bu bölümünün 7-8 yaş sonrası da gelişimini tamamladığından tedavi için geç kalınmış olabileceği konusunda uyarıyor. Bundan 20 yıl önce myopinin (uzağı görememe) başlama yaşı 9-10 yaş gibi iken günümüzde bu 8 yaş seviyesine kadar düşmüştür. Bunda ergenliğin daha erken yaşlara gerilemesi ve ekranlı cihazların çocukluk döneminde yoğun olarak kullanılması rol oynamaktadır. olabilir. Hipermetropinin tedavisi son derece kolaydır ve çoğu hasta zamanla gözlük takmasa bile kendiliğinden düzelebilir. Bu yaşlarda ortaya çıkan veya düzelen bozukluklar gelişimle ilgilidir. Gelişim ile birlikte vücudun diğer bölümleri gibi gözde büyür. Gözün ön arka ekseni uzadıkça hipermetropi geriler ve tam tersine myopi Okul döneminde ortaya çıkan en artar. Bu yüzden okul döneminbelirgin görme bozukluğu olan de veya daha önceki yaşlarda hipermetropi ( yakını görememe); hipermetrop gözlük kullanan pek doğumla birlikte başlar ve yaşla çok çocuk ergenlikten sonra artık beraber gittikçe geriler. 6. ayında gözlük ihtiyacı duymaz. Ama bu 5-6 dioptri ölçtüğümüz pek çok hipermetropi kayboldu anlamıbebek 1 yıl içinde normal göz na gelmez ve 35 yaş sonrasında seviyelerine gelmektedir. Eğer tekrar geri döner. hipermetropi seviyesi çok yüksek değilse ve 2 göz arasında belirgin Eğer 2 göz arasında belirgin fark yoksa uzak görme ile ilgili so- numara farkı veya şaşılık varsa run yaşanmaz. Ancak okul donemi görme tembelliği diye adlandırçocuk yakın çalışmaya başladığımız problem ortaya çıkar. dıktan sonra baş ağrısı şikayeti Görme tembelliği; bir gözde veya ile ortaya çıkar ve beraberinde nadiren her iki gözde var olan özellikle içe kayma (şaşılık) da kırma kusuru ve kayma düzeltil- 14 Göz Hastalıkları Uzm. Dr. Şehvar Nefesoğlu se bile görme kapasitesinin tam olamamasıdır. Çünkü asıl gören kısmımız beynimizdir. Göz ışık hissini alıp beyine yollar ve beyin bunu görüntü olarak yorumlar. Beynin bu bölümü özellikle ilk 3 yaşta çok hızlı gelişirken, 7-8 yaş sonrası da gelişimini tamamen bitirir. Bu yaştan sonra yapılan tedaviler, beyin gelişimini tamamladığı için olumlu sonuçlanmaz. Yani aslında görme tembelliği ilk 3 yaşta zaten mevcuttur ve bu dönemde tespit edilirse tedavisi çok daha iyi sonuç verir. Maalesef okul döneminde tespit edilen görme tembelliklerinin tedavi başarısı son derece kısıtlıdır. Myopi günümüzde 8-9 yaşlarında başlamaktadır. Rutin göz muayeneleri yapılmayan çocuklarda sorun ancak sınıfta tahtayı arkadaşları gibi net göremediğinde ortaya çıkar. Bu tamamen yapısal bir olaydır ve yaşla beraber ilerler. 10-16 yaş arası dönem en hızlı arttığı dönemdir. 20 yaş sonrası artış genellikle olmaz veya artış hızı çok yavaşlar. Amerika’da 1970 yılında yapılan araştırmada, 12-54 yaş arası myopi oranı %25 iken, 2004 de bu oran %41 e kadar yükselmiştir. bunu günde en fazla 2 saat ile kısıtlamak uygun olacaktır. Bu sadece göz bozukluğu için değil, obezite, dikkat bozukluğu, sosyalleşememe gibi problemler içinde gereklidir. Okul çağı başladığında gözde kayma problemi olan çocukEkran kullanımı ile myopi artışı lar bunu daha önemsemeye arasında kesin bir bağ ispatlan- ve problem etmeye başlarlar. mamış olsa bile özellikle ilk 2 Kayma problemi olan ve cerrahi yaşta çocukları ekranlı cihazile düzeltilebilecek çocuklar lardan olabildiğince uzak tutçok zaman kaybetmeden efektif mak, daha sonraki yaşlarda da şartlarda ameliyat edilmelidir. İyi bir cerrahi sonrası başarı şansı %100 e yakındır. Bazı şaşılıklarda sadece gözlük tedavisi şaşılığı tamamen düzeltebilmektedir. Göz kapağı düşüklüğü okul döneminde kozmetik bir sorun olarak ön plana çıkar. Eğer kapak düşüklüğü görmeye engel oluyorsa derhal ameliyat edilmelidir. Kozmetik amaçlı müdahaleler için genellikle 15 yaş sonrasını beklemekteyiz. Rutin göz muayeneleri yapılmayan çocuklarda sorun ancak sınıfta tahtayı arkadaşları gibi net göremediğinde ortaya çıkar. Bu tamamen yapısal bir olaydır ve yaşla beraber ilerler. 10-16 yaş arası dönem en hızlı arttığı dönemdir. 20 yaş sonrası artış genellikle olmaz veya artış hızı çok yavaşlar. 15 ÇOCUK SAĞLIĞI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 OKULLAR ENFEKSİYONA DAVETİYE ÇIKARTIYOR ! Yaklaşan kış ayları ile birlikte sıklaşan enfeksiyon hastalıkları ve tedavi yöntemlerini anlatan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı Kliniği Uzmanı Dr Yeşim Eker çocuklarımızı özellikle okul yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan korumak için hijyene dikkat çekiyor. Çocuk Sağlığı Kliniği Uzm. Dr. Yeşim Eker Kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürenin artması, hasta kişilerle temas ve soğuk havalar, kışın her yaşta insanda olduğu gibi çocuklarda da enfeksiyon hastalıklarında artmaya sebep olmaktadır. Nezle, soğuk algınlığı, grip, boğaz enfeksiyonu, kulak enfeksiyonu, sinüzit, zatürre bu hastalıkların başlıcalarıdır. ayenesi ve laboratuar incelemeleri gerekebilir. A grubu beta hemolitik streptokok (beta mikrobu) tespit edilen hastaların mutlaka ve yeterli süre antibiyotik tedavisi alması gerekir. Kalabalık ortamlardan alınan viral ve bakteriyel etkenler ayrıca zatürre (pnömoni), bronşit, bronşiolit, NEZLE; En sık görülen viral solunum yolu enfeksiyonu- sinüzit, orta kulak enfeksiyonu, bağırsak enfeksiyonu dur. Hafif burun akıntısı, hapşırık ve seyrek öksürükle (ishal), döküntülü hastalıklara da sebep olabilirler. beraber hafif ateş olabilir. Genellikle kısa sürede kenOkul çağı çocuklarında enfeksiyonlarının sık görülmediliğinden iyileşir. sinin sebepleri arasında; henüz yeteri kadar bağışıklık GRİP; Yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kazanmamış olmaları ve hijyen kurallarına yeterince seyreden burun akıntısı, burun tıkanık- uyamamaları yer almaktadır. lığı ve öksürüğün eşlik ettiği, aşırı halsizlik yapan ciddi bir durumdur. Etken Okul çağındaki çocukları hastalıklardan korumanın influenza virüsüdür. Hekim gözetiminde yolları; tedavi ve takibi (orta kulak enfeksiyonu, • Çocuklara genel hijyen kurallarına uymaları ve sık sık bronşit, zatürre açısından) gerekir. el yıkamaları öğretilmelidir. BOĞAZ ENFEKSİYONLARI; Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü ve bazen ateş • Özellikle sonbahar ve kış aylarında çok kalabalık ve ile seyreden boğaz enfeksiyonlarının büyük kapalı ortamlara çocukları götürmemeli, çocukların çoğunluğu viraldir ve antibiyotik kullanımı- gireceği ortamların yeterince havalanması sağlanmanı gerektirmez. Antibiyotik tedavisi gereken lıdır. durumların ayırt edilebilmesi için hekim mu- 16 • Beslenmelerine özen gösterilmeli; protein, karbonhidrat ve yağlardan dengeli bir şekilde beslenmeli; vitaminden zengin, mevsimine uygun, iyice yıkanmış sebze ve meyveler ile probiyotikten zengin yoğurt ve peynir tüketmeleri teşvik edilmelidir. • Çocukların bulunduğu ortamlarda sigara içilmesine izin verilmemelidir. Çünkü sigara, çocukların solunum sistemlerinde mikropların dışarı atılmasını sağlayan mekanizmayı bozar. • Aşıları eksiksiz ve zamanında yaptırılmalıdır. • Süt çocukluğu döneminde emzirilmelidir. • Düzenli ve kaliteli uyumaları sağlanmalıdır. • Risk grubundaysa sonbaharda grip aşısı yaptırılmalıdır. • Yüksek ateşi ve bulaşıcı hastalığı varsa okula gönderilmemelidir. • Çocuğa öksürürken ya da hapşırırken eliyle değil mendille ağzını ve burnunu kapatması öğretilmelidir. İdrarın açık renk olmasını sağlayacak miktarda su içmesi sağlanmalıdır. İdrar yolu enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra ikinci sıklıkta gözlenir. Özellikle okullardaki tuvalet temizliğinin yetersizliği nedeniyle idrar tutmaları ve idrarı eve saklama alışkanlıkları, kızlarda alt temizliğinin önden arkaya doğru yapılmaması (Bu temizlik sırasında sabun değil de sadece temiz su kullanılmalı), dar ve sentetik iç çamaşırlarının giydirilmesi idrar yolu enfeksiyonunu kolaylaştıran nedenlerdendir. Her gün iç çamaşırlarının değiştirilmesi sağlanmalıdır. Yine hijyenik olmayan ortamlarda hazırlanmış gıda tüketimiyle gelişen gıda zehirlenmeleri, el hijyenine dikkat edilmemesi ile gelişen bağırsak enfeksiyonları ve kıl kurdu başta olmak üzere bağırsak parazitleri de okul çocuklarında sıkça gözlenen enfeksiyon hastalıklarıdır. 17 BESLENME VE DİYET BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 DİKKAT! ÇOCUKLAR ŞİŞMANLIYOR! Çağımızın en önemli problemlerinden biri olan obezitenin sadece yetişkinler için değil, çocukları için de büyük tehdit oluşturduğunu belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cem Nevşioğulları; okulların açılması ile birlikte çocuklarda oluşan beslenme düzeni değişiklikleri konusunda uyarıyor. Beslenme ve Diyet Dyt. Uzm. Cem Nevşioğlları Yıllardır süregelen şişman konusunda birçok bilimsel siyete, fiziksel aktiviteye, boya çocuk sağlıklı çocuktur inanı- araştırma mevcuttur. bağlı olarak alınan enerji tüketilen enerjiye eşit olmalı şının aksine obezite; basitçe aşırı yağ birikimi olarak ta- Özellikle çocukların okula nımlayabileceğimiz şişmanlık, başlamasıyla edindiği yeni tedavi edilmediği sürece bir sosyal çevre, okul saatleri se- çok sağlık sorununu da bera- bebiyle değişen yeme düzeni ve normal büyüme gelişmeyi sağlayacak düzeyde olmalıdır. Protein gereksinimi : 4 yaş ile erişkinlik dönemi arasında berinde getiren bir hastalıktır. ve geliştirdiği yeni beslenme total vücut ağırlığının %18- ması, metabolizma ve genetik Bu nedenle çocukları sosyal gelişimi, doku oluşumu ve Azalan fiziksel aktivite, günlük alışkanlıkları dikkat edilmezse 19 unu proteinler oluşturur. alınan enerji miktarının artolumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuklukta sağlıklı beyin yatkınlık, çevresel faktörler çevresinden soyutlamadan çocukluk çağı obezitesinin doğru beslenme alışkanlıkları başlıca nedenleri arasında kazandırarak yeterli ve dengeli sayılabilir. Çocukluk çağı obe- beslenmesini sağlamak zorun- zitesinin yetişkinlik çağında ludur. hipertansiyon, hiperlipidemi(kan yağlarında artış), insüline Çocuklarda yeterli ve dengeli bağlı olmayan diyabet ve beslenmeyi etkileyen temel kardiyovasküler(kalp-damar) faktörler ; hastalıklarıyla ilişkili olduğu Enerji gereksinimi : Yaşa, cin18 onarımı, hormon ve enzimlerin yapımı, enfeksiyonlara karşı koruma gibi fizyolojik olaylarda proteinler ilk sıradadır. Alınan proteinin yeterli seviyede olması ve doğru kaynaklardan karşılanması son derece önemlidir. Protein ihtiyacı, vücutta kullanımı daha verimli olan kaliteli (hayvansal) besinlerden karşılanmalıdır. Çünkü bitkisel kaynaklı proteinler hayvansal kaynaklı proteinlere oranla daha az kaliteli protein içerir. Protein ihtiyacı, vitamin ve mineral ihtiyacı karşılanırken doğal yollar tercih edilmelidir. Kompleks karbonhidrat (Tahıl, kuru baklagiller, sebze, meyve) alımı basit karbonhihratlara( beyaz un, makarna) oranla arttırılmalıdır. Bu şekilde diyetle alınan doymuş yağ ve kolesterol içeriği azalır. Rafine şeker alımı azaltılmalı. Bütün olarak çocukların diyetinden çıkarmak mümkün olmasa da günlük alımı sınırlandırılmalıdır. alreflü hastalılığı, inflamatuvar barsak hastalıkları, vitamin-mineral eksikliği gibi problemleri karşımıza çıkarabilir. Okul çağı çocuklarında en sık karşılaşılan problemlerden bir diğeri de öğün atlamadır.En çok atlanılan öğün ise yetişkinler için olduğu gibi çocuklar için de OKUL ÇAĞINDA YANLIŞ en önemli öğün olan kahvaltıBESLENME ALIŞKANLIKLARI dır. 8-12 saat gibi gece açlığının Yanlış beslenmeye bağlı gelişen ardından gelen ilk öğün olan problemlerden ilki aşırı fast kahvaltı kan şekeri(glikoz) food tüketimidir. Hızlı, ekoregülasyonunu sağlamada son nomik, doyurucu ve lezzetli derece önemlidir. Glikozun beyolması sebebiyle tercih edilen nin tek enerji kaynağı olması bu ürünler dikkatli tüketilmez- çocukların okul performansının se başta obezite olmak üzere sağlanmasında da büyük rol hipertansiyon, gastroözefagiüstlenir. Okul çağı çocuklarında beslenme durumunun iyileştirilmesi için alınabilecek önlemler; • Beslenme durumunun yeterliliğini tespit etmek amacıyla yaşa göre boy ve kilosu takip edilmelidir. • Aileler yeterli ve dengeli beslenme konusunda çocuklara yol gösterici olmalıdır. • Özellikle ilkokul çağı hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu bir dönemdir. Bu nedenle okul yönetimi ve aile iş birliği içerisinde olmalıdır. • Okullarda standart beslenme saatlerinin oluşturulması, kantin ve kafeteryaların denetlenmesi, okul çevresinde satıcıların açıkta yiyeceklerin satışının engellenmesi gibi önlemler yeterli ve dengeli beslenme için büyük yararlar sağlayacaktır. 19 PEDAGOJİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 ÇOCUĞUNUZ BAĞIMLI OLMASIN! Yapılan araştırmalar ile, çocukluk çağında internet bağımlılığının arttığını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Pedagoji Uzmanı Psk. Yaprak Veziroğlu, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekerken, annebabanın çocuklarını nasıl koruyabileceklerini anlatıyor. Günümüzde, şehirlerde insanlar daha küçük alanlarda yaşıyorlar. Apartmanlarda çocuklar koşup oynamayı, zıplamayı, hatta yüksek sesle şarkı bile dinleyemez hale geldiler. Gençler, çocuklar ve hatta yetişkinler dahi enerjilerini boşaltma, kendilerini ifade etme, akranlarıyla sosyalleşme gibi ihtiyaçlarını gidermek için sanal ortamları kullanmaya başladılar. Komşuluk, akraba ziyaretlerinin yerini chatleşme, facebook’tan fotoğraf paylaşma aldı. Kimin nereye gittiği, ne yediği, ne yaptığını bu mecralardan takip ediyoruz. Eski arkadaşları bulmak gibi faydalarının da olduğu inkar edilemese de sanal ortamların akranlarla yüz yüze buluşma, görüşme, karşılıklı dertleşme, konuşmanın yerini alamayacağı kesin. Evde anne babaların iş dönüşü yorgun argın televizyonun karşısına geçtiği, bilgisayarından günün kalan işlerini bitirdiği, arkadaşlarından gelen mesajlara cep telefonundan cevap yazmakla uğraştığı sırada çocukların bilgisayar ve diğer teknolojik aletlerden uzak durmaları nasıl beklenebilir? Ekran ya da teknoloji bağımlılığının model Pedagoji Psk. Yaprak Veziroğlu almayla yakın ilişkisi olduğu bir gerçek. Cep telefonundan bile kolayca girilebilen internetin sosyalleşme, hoşça vakit geçirme, araştırma yapma ve bilgilere kolay erişim sağlama gibi olumlu yönlerinin yanında, olumsuz arkadaşlar edinme, şiddet ve cinsellikle ilgili yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayan site ziyaretleri gibi birçok zararı olduğu da kabul edilmekte. Bu nedenle çocukların interneti kontrollü kullanmalarını sağlamak ebeveynlere düşen önemli bir görevdir. İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR? İster alkol, ister kumar, ister teknoloji ya da herhangi bir şey sağlıksız ve kötü kullanıldığında ve insana zarar vermeye başladığında bağımlılıktan söz edilebilir. Bağımlılıkta, gelişimin zarar görmesinin ötesinde insanın kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir hayat sürememeye başlaması vardır. Teknoloji bağımlısı haline gelmiş kişi fiziksel gelişimine önem vermez, hareketsiz kalır, uyku ve yemek düzeni bozulur, kilo alır, uykuya dalmakta güçlük yaşamaya başlar, geç yatıp az uyur. 20 Internet bağımlılığının başlıca göstergeleri ; • Devamlı interneti düşünme • İnternette kalma süresinde artışa ihtiyaç duyma • İnternet kullanımını azaltmaya yönelik girişimlerde başarısız olma • İnternet kullanımının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri yaşama (huzursuzluk, vb.) • Zamanı (günlük aktiviteleri) programlamada sorunlar yaşama • Aşırı internet kullanımı nedeniyle çevre ile ilgili (aile, okul, iş, arkadaşlar) problemler yaşama BİLGİSAYAR OYUNLARI • Bilgisayar oyunları çocukları sanal bir dünyanın içine çekmektedir. • Sanal bir kimlik oluşturmakta, gerçek hayatta kendini güçlü hissedemeyen çocuk ancak kendini düşsel dünyada güçlü hissetmektedir. • Gerçek hayatta yapılamayacak deneyimleri burada yaşamaktadır. • Bilgisayar oyunu dışındaki tüm etkinlikleri reddedip, bilgisayar oyunuyla aşırı zaman geçirerek fiziksel ve zihinsel aktivitelerden uzak kalmaktadırlar. Bilgisayar oyunu, yaşamlarının birincil önceliği haline gelmiştir. • İnternete bağlı kalabilmek veya bağlanabilmek için • Özellikle 5 yaş ve altında olan çocuklar için bazı bilyalan söylemek, hırsızlık yapmak gibi dürüst olmayan gisayar oyunları tehlikeli olmaktadır. Özellikle şiddet girişimlerde bulunma içerikli olanlar çocukları şiddete özendirir. Gerçekle hayal ürünü olanı karıştırmalarına neden olabilir. • İnternete bağlanıldığı süre içerisinde duygulanımda değişikliğin olması. Bilgisayar oyunlarına bağımlılık; KİMLER RİSK ALTINDA? Düşük kendilik değerine sahip olan çocuklar/gençler: Kendilerini sadece internette önemli bir birey olarak görürler. İnternette olmadıkları zaman kendilerini değersiz, başarısız sanırlar. Zamanlarının çoğunu tekrar nasıl bilgisayarda oyun oynayabileceklerini ve diğer tüm etkinliklerin sıkıcı olduğunu düşünerek geçirirler. Oynamadıkları za- Ebeveyn-çocuk ilişkisi zayıf olanlar: Sorunlu bir aile yaşantısı olan çocuklar için bilgisayar bir kaçıştır. Böylece kontrolü ele geçirdikleri bir alan yakalarlar. Kişilerarası ilişkileri zayıf olanlar: Yalnız, yetersiz ve sosyal olarak kabul edilmeyen çocuk ve gençler bilgisayar oyunlarında kendilerini daha güçlü ve sosyal hissederler. Yüz yüze iletişim kurmak yerine internet üzerinden sosyal ilişkiler kurmayı tercih ederler. Sosyal anksiyetesi olan kişiler için bir ekranın ardından iletişim kurmak çok daha kolaydır. Duygu ve düşüncelerini yüz yüze değil ekranın ardından belirtmek daha güvenlidir. 21 BESLENME VE DİYET BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 manlarda sürekli oyun üzerine düşünürler ve konuşurlar. Konsantrasyon ve dikkat azalmıştır, başka aktivitelere yoğunlaşamazlar. Takıntı arttıkça okul derslerini ve evdeki sorumluluklarını ihmal edebilir, arkadaş çevresinden uzaklaşabilirler. ilgili ebeveynlere yalan söyleyebilirler. Bu özellikle de bilgisayar çocuğun odasındaysa karşılaşılan bir durumdur. ğimde ders çalışacağıma söz veriyorum’’ EBEVEYNLER NASIL DAVRANMALIDIR ? yın. Hangi zamanlarda internete girebileceği ve nasıl kullanabileceğiyle ilgili mantıklı kurallar koyun. İnternetle ilgili kuralları birlikte oluşturmaya çalışın. • Sosyal izolasyon başlar: Dışa dönük ve sosyal olanların arkadaş • Ödevini/dersini bitirmeden çevreleri bilgisayardaki arkadaş- internete izin vermeyin. ları haline dönüşebilir. İçe dönük • Ebeveynleri tarafından oyunları ve yalnız hale gelebilirler. • Çocuklarla neden bu kadar engellenen çocuklarda huzursuzzamanı bilgisayar başında geluk, kaygı ve mutsuzluk görüle• Önceden hoşlarına giden çirdiklerini konuşarak alternatif bilir. (spor, sanat, vb…) etkinliklerden etkinlikler –özellikle fiziksel- yaratmak ve çocuğun sosyalleşmesoğurlar. sine destek olun. • Ebeveynlerin koydukları kurallar karşısında öfkeli davranabilirler. • Okul derslerini ihmal etmeye • Okul rehber öğretmeniyle veya başlamak bilgisayar oyunlarının çocuğunuz ciddi internet bağımlı• Bağımlılığın ilk zamanlarında sağlıksız hale dönüştüğünün ilk lığı belirtileri gösteriyorsa bir ruh ebeveynlerle pazarlık yapmaya belirtisidir. sağlığı uzmanıyla görüşün. çalışırlar: “Bu seviyeyi bitirdi- İnternete yönelik izin verici tutuma sahip ailelerin çocukları• Ebeveynlerle araları açılmaya nın daha fazla internet bağımlısı başladığında ise savunmacı bir olduğu tespit edilmiştir. İzin verici tavır takınır ve aşırı oyun oynatutuma sahip olan anne babamalarını mantıksallaştırmaya ların çocuklarına gerekli ilgiyi çalışırlar. “ Diğer çocuklar kadar oynamıyorum’’, ‘’Başka kötü alış- göstermemeleri ve çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını karşılamakanlığım yok’’ vb… maları çocukları bu ihtiyaçları farklı şekilde karşılama yollarına • Tüm bunlar işlemediği zaman ise ebeveynlere karşı daha agre- itebilmektedir. sif, sinirli olabilirler. Fiziksel şid- • Bilgisayarı çocuğun odasında dete varan davranışlarda mutlaka değil paylaşılan başka bir odada tutun. destek almak gerekir. • Ne kadar süre oynadıklarıyla • İnterneti tamamen yasaklama- 22 • Amerikan Pediyatri Birliği bir çocuğun TV izleme, bilgisayarda oyun oynama gibi etkinliklerinin günde 1-2 saati geçmemesi gerektiğini söylemektedir. • Ebeveynlerin bu konuda birlikte hareket etmesi önemlidir. Çocuk için yeni kurallar koymadan önce mutlaka bir araya gelip durum hakkında görüşmelidirler. • Ebeveynlerden birinin kendi tarafında olduğunu hisseden çocuk konulan kurallara uymamak için elinden geleni yapacaktır. BİZDEN HABERLER Doğumda Kadın Hakları Derneği olan “Doğana”nın Sosyal Medya yazarlarına özel verdiği toplantıya KadıköyŞifa Sağlık Grubu olarak ev sahipliğini üstendik. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir hastanesi toplantı odasında dernek başkanı Esra Erkut Demiröz; Doğumda Kadın Hakları Derneği’ nin tüzüğü, faaliyetleri, doğuran kadının doğumdaki hakları konusunda önemli bilgileri katılımcılarla paylaştı. Doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi ve Doğumda Kadın Hakları Bildirisini kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Hem doğal hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin doğumda kadın haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor. Doğana Doğumda Kadın Hakları Derneği neleri savunuyor? 1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal süreçlerdir. 2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir. 3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum süresince aktif olabilmelidir. 4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun vazgeçilmez parçasıdır. 5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar istediği kişilerden kesintisiz destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları, ebesi ve doulası (doğum destekçisi) dahildir. 6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her türlü tıbbi girişim konusunda kadın doğru ve tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar hakkına saygı duyulmalıdır. 7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve sonrasında korunmalı ve desteklenmelidir. 8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda rahatsız edilmeden, çalışma hayatında ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve benzeri temel analık ihtiyaçlarını karşılayacak koşullar sağlanmalıdır. 23 GENEL CERRAHİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 HAMİLELİK HEMOROİDİ TETİKLEYEBİLİR Hamilelikte sıkça rastlanan rahatsızlıklardan biri hemoroidlerdir. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Levent Eminoğlu, anne adaylarının bedeninde meydana gelen değişikliklerin sonucunda ortaya çıkan hemoroidler hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Hemoroid dokusu her insanda normalde var olan, istemsiz gaz ve sıvı çıkışını engelleyen bir yastıkçık mekanizmadır. Bu yastıkçıkları oluşturan damar yumağının şişmesi, sarkması, kanama ve ağrı yapması durumunda ise hemoroidal hastalık oluşur. Gebelik dönemi çeşitli nedenlerle hemoroid sorunlarının sıklaştığı veya başladığı bir dönemdir. Gebelik döneminde vücuttaki kan miktarı % 25 – 40 arttığından, toplardamar sisteminin basıncı direkt olarak artar. Büyüyen rahim, giderek toplardamar sistemi üzerine baskı yapacağından, hemoroid ve bacaklarda varis oluşumunu çok kolaylaştırır. lığı tetikleyerek de hemoroid hastalığının oluşumuna katkıda bulunur. Gebelik döneminde bol sıvı ve posalı gıda tüketilmeli gereğinde şurup kullanılarak kabızlığa engel olunmalıdır.Tuvalette uzun oturmamaya ve ıkınmamaya dikkat edilmelidir. Kaşıntı ve Gebelik döneminde doğal olarak artan progesteron hormonu ve damar duvarında gevşeme, rahatlama yaratarak, doğrudan hemoroid durumuna neden olabilirken, aynı zamanda bağırsak hareketlerini yavaşlatıp kabız- 24 Genel Cerrahi Op. Dr. Levent Eminoğlu kanamanın ön planda olduğu durumlarda ise, kortikosteroid içerikli pomatlar kısa süreli olmak üzere kullanılabilir. Nadir durumlarda ise, hemoroid memesi içinde pıhtılaşma oluşması ve / veya ilaçla kontrol altına alınamaması durumunda cerrahi gerekebilir. 25 MEME CERRAHİSİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 KALITSAL MEME KANSERI ILE ILGILI EN ÖNEMLI SORULAR! Günümüzde genetik alanında yaşanan gelişmeler, meme kanserine yatkınlığı belirleyen genlerdeki değişimlerin tespit edilmesine ve risk altındaki bireylerde kanser ortaya çıkmadan önlem alınmasına olanak sağlıyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Meme Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Münire Kayahan kalıtsal meme kanseri teşhis ve tedavisi ile ilgili en önemli soruları yanıtladı! Meme Cerrahisi Op. Dr. Münire Kayhan Kalıtsal meme kanseri sık mıdır? Zannedildiği kadar sık değildir. Kalıtsal meme kanserleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık %10’unu oluşturur. Geri kalan grupta ise kanser gelişiminde çevresel ve kişiye özel faktörler rol oynar. Kalıtsal meme kanserlerinin özellikleri daha mı farklıdır? Meme kanseri sıklığı yaşla artar ancak kalıtsal kanserler genellikle erken yaşta ortaya çıkar. Kanserin genç yaşta görülmesi, iki memede birden olması, her iki yumurtalıkta ortaya çıkması, diğer kanser tipleri ile birlikte olması gibi durumlarda kalıtsal kanserler düşünülmelidir. Kalıtsal meme kanseri gelişimi için kimler risk altındadır? Yakın akrabalarda meme ya da yumurtalık kanseri tespit edilmesi, yakalanma yaşının 35 yaş altında olması, ailede erkek akrabada meme kanseri bulunması gibi durumlarda meme kanseri görülme riski artar. Kalıtsal meme kanseri gelişme riskini belirlemede kullanılan genetik testi herkes yaptırmalı mıdır? Hayır. Belirli risk faktörleri varlığında, test sonucuna göre doktor tarafından önerilecek koruyucu girişimleri kabul eden kişilerde uygulanması önerilir. Test sonuçlarının kişinin psikolojisi üzerine olan etkileri hafife alınmamalıdır. rakamlar hayat boyu riski belirler, kimse kanserin kaç yaşında ortaya çıkacağını öngöremez. Meme kanseri gelişimine neden olan başka genlere ait mutasyonlar var mıdır? BRCA1 ve BRCA2 dışında TP53, PTEN gibi başka genlerde oluşan mutasyonlar da meme kanseri gelişimine neden olabilir, ancak daha az sıklıkta. Çok sayıda geni analiz eden testler Risk belirlemede en sık kullanı- de vardır. lan genetik testler hangileridir? BRCA1 ve BRCA2 genlerindeGenetik testlerde risk olmadıki mutasyonların meme ve ğı görülürse meme kanserine yumurtalık kanseri gelişimi ile kesin yakalanmayacağımız ilintili olduğu bilinmektedir. söylenebilir mi? Kan örneği alınarak bu genler Genetik testlerin negatif çıkmadeğerlendirilir. BRCA1 geninde sı halinde sadece kalıtsal meme mutasyon saptanması halinde kanserine yakalanma olasılığı bir kadının meme kanserine büyük ölçüde ortadan kalkar. yakalanma riski %85, yumurta- Kişi bu durumda genetik dışı lık kanserine yakalanma riski nedenlerle edinilen meme kanise %45-50 civarındadır. BRCA2 seri için toplumdaki bireylerle geninde saptanan mutasyonlar- aynı riske sahiptir. da ise meme kanserine yakalanma riski %40-45, yumurtalık Genetik test kimlere önerilir? Ailede bir kişide BRCA1/BRCA2 kanserine yakalanma riski ise gen mutasyonunun tespit edil%15 olarak bildirilir. Ancak bu 26 mesi halinde diğer aile fertlerine test yaptırması önerilebilir. Bunun dışında kabaca söylemek gerekirse, erkek aile ferdinde meme kanseri olması, 45 yaş altında meme kanseri tanısı alan bir kişinin yakın akrabalarında meme, yumurtalık ya da karın zarı kanseri hikayesinin olması, meme kanserinin yumurtalık, karın zarı kanserleri ile birlikte görülmesi ve birbirinden bağımsız iki meme kanserinin aynı kişide tespit edilmesi gibi durumlarda belirli kriterler gözetilerek hekim tarafından genetik test önerilebilir. Genetik meme kanseri gelişme riski belirlenen kişilerde nasıl bir yol izlenir? Genetik testlerle risk belirlenmesi halinde cerrahi girişim önerilir. Bu amaçla her iki me- menin çıkartılması (mastektomi) ve hastanın kendi dokuları ya da protez kullanılarak yeni meme yapılması (rekonstrüksiyon) işlemleri uygulanır. Protez kullanılacaksa mastektomi işlemi, meme cildi ve meme başı korunarak yapılabilir. Ancak bu durumda bırakılan dokularda gelişebilecek kanser nedeniyle risk sıfırlanamaz. Yumurtalık kanseri gelişimine karşı her iki yumurtalığın laparoskopik yani kapalı ameliyatla çıkartıldığı ooforektomi işlemi uygulanır. Risk varlığında uygulanacak önlemler test öncesi konuşulmalıdır. Ameliyat istemeyen kişilerde test kararı alınırken, test sonuçlarının hastada yaratabileceği psikolojik sonuçlar iyi değerlendirilmelidir. Test yapılmamış fakat ailevi kanserler nedeniyle yüksek risk altında 27 olduğu tespit edilen kişilerde yakın takip önerilir. Test yerine yakın takibi tercih eden yüksek risk altındaki kişilerde nasıl bir yol izlenir? Meme kanseri taramalarına normalde 40 yaşında başlanırken, genetik meme kanseri için yüksek risk altında olduğu belirlenen kişilerde uygun yöntem belirlenerek taramaya daha erken yaşta başlanır. Yakın akrabalarında meme, yumurtalık, erkek meme kanseri gibi kanserler varsa kadınların, yaş gözetmeksizin, bir meme cerrahına başvurarak risk analizi yaptırması ve takipte nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi uygundur. KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 YUMURTALIK KİSTLERİ YAKIN TAKİPTE OLMALI KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gökmen İyigün ile yumurtalık kistleri ve tedavi yöntemlerini konuştuk. Kadın Hastalıkları ve Doğum Op. Dr. Gökmen İyigün Kadınlardaki temel üreme organlarından olan ve yaklaşık 3 cm çapındaki yumurtalıktan gelişen, yer yer içi sıvı dolu kesecikler (kistik), yer yerde sert doku parçacıkları (solid) yapılarına yumurtalık kisti adı verilir. kayeti olmayan kadınlarda rutin jinekolojik muayenede karşılaşılır. Bu da yumurtalık kistlerinde 6-12 ayda bir yapılması gereken rutin jinekolojk muayenenin önemini oldukça arttırır . Yumurtalık kütlelerinin takip Ne kadar sıklıkla görülür ve ve tedavisinde en önemli konu hangi yaşlarda karşılaşılır? nedir? En sık 20-44 yaşında görülmesi- Aslında bu konunun en can ne rağmen hemen hemen her alıcı noktasıdır. Bir yumurtalık yaşta, farklı türleri ile karşılakisti ile ister rutin jinekolojik şılabilir. Farklı özellikler taşıyan kontrollerde karşılaşılsın ister türlerinden dolayı da belki de şikayetleri üzerine araştırılırken her kadın bu sorunla yaşamında tespit edilsin, öncelikli hedef bu en az bir kere karşılaşabilir. kistlerin kötü huylu bir kanser mi yoksa iyi huylu selim kistler Hangi şikayetleri yapabilir? mi olduğunun tespitidir. BizKadınlar nelerden şüphelenerek ler ilk önce bu ayırımı yapmak hekime başvurmalıdır? için detaylı bir ultrasonograGenellikle ; kasıklarda ağrı, fik inceleme ve kanda tümör karında gerginlik, düzensiz belirteçlerini araştırıyoruz. Ve adet görme, sık idrara çıkma ve gerekirse PET-CT, MRI , bilgisakabızlık gibi şikayetlerle hekime yarlı tomografi gibi ileri tanı başvurulur. Fakat sıkça hiçbir şi- yöntemlerini uyguluyoruz . Eğer 28 kanser şüphesi varsa öncelikle cerrahi operasyon planlıyoruz ve patolojik inceleme sonrası kesin tanıyı zaman kaybetmeden koymaya çalışıyoruz. Ancak sevindirici haber ; oluşan kistlerin sadece menopoz öncesi %7 sinde menopoz sonrası ise %30 unda kötü huylu potansiyel taşıyor olmasıdır. Bu ayrımından sonra kistlerin çok büyük kısmı olan iyi huylularda; fonksiyonel bir kistik yapımı (ki bunlar genellikle menstürüelsiklusda her ay oluşan yumurtalamanın sonucu olan kistlerdir) yoksa iyi huylu bir tümörmü ayrımını yapmak gerekir. Bu ayrımı yapmak için sabırlı olmak ve deneyimli olmak gerekir. İlk olarak detaylı bir teknik değerlendirme sonrasında ilaç tedavisi yada hastaları 1-3 ay gözlemek esastır. Kanser olmayan iyi huylu kistlerin çok büyük kısmı fonksiyonel kistlerdir. 1 - ayda doğum kontrol hapları kullanarak geriler ve hastaları gereksiz cerrahi operasyondan kurtarır. Fonksiyonel kistlerin büyük bir kısmı gerilediğinden takibine gerek varmıdır? Elbette yakın izlenmelidir. Fonksiyonel kistler yırtılarak iç kanama yapma, kendi etrafında dönerek yumurtalık torsiyonu dediğimiz geç kalınırsa o yumurtalığı tamamen yok edecek ciddi Ancak bu 3 aylık tedavi ve tablolara zemin hazırlayabilir. gözlem sonrasında kistler Ayrıca tüm fonksiyonel kistlerin gerilemez ve / veya büyümeye yok olduğundan emin olmak devam ederse bu durumda da gerekir. Ancak o zaman bu kistin cerrahi bir operasyon planlamak bir tümöral kist olmadığından gerekir. emin olunabilir. Fonksiyonel olmayan iyi huylu tümörlerde neden cerrahi tedavi Çikolata kistlerinin önemi planlanıyor ve nasıl yapılıyor? nedir? İyi huylu tümörlerde 2 önemli Çikolata kistleri endometriozis sorun vardır. dediğimiz rahimdeki menstürüel döngüyü oluşturan tabakanın Birincisi; bunların türüne göre yumurtalıklarda kistik yapı oluş%1 -25 i zaman içinde kanserturmasıdır. Kısırlık, şiddetli ağrı, leşme potansiyeli taşıyabilir ve yapışıklık ve cinsel sorunlara bu riski ortadan kaldırmaları yol açabilir. Tedavisi ve takibinin gerekir. kusursuz yapılası ve kişinin hem cinsel hem de üreme sağlığını İkinci bir önemli konuda; bu korumak, yaşam kalitesini artkistler çoğunlukla menopoz tırmak için hayatidir. En önemli öncesi görüldüğünden kistler tedavi yanlışlıklarından biri; erbüyüdükçe yumurtalıkdan çalken ameliyat kadar geç ameliyat maya ve yumurtalık kapasitesini yapmaktır. Bir o kadar önemli azaltıp yok etmeye başlarlar ve konu da, ameliyat sonrası çok bir süre sonrada üreme sorunla- büyük oranda kistin tekrarlama rına sebeb olabilirler. ihtimalinin olması sebebi ile ; başarılı cerrahi bir tedavi uyguYumurtalık kistlerinin kısırlık lanmış olsa da, sonrasında meyapma riski var mıdır? dikal tedaviyi menopoza kadar Evet aslında tüm yumurtalık sürdürecek titizlikte olunmalıdır. kistleri hatta fonksiyonel olanlar Unutmamalıdır ki; tekrarlayan bile kısırlıkla yakın ilişkilidir. her çikolata kisti daha karmaşık Tümoral kistler yumurtalığı yok sorunlara sebep olur. ederek hacmini azaltırlar ve geç kalındıkça yumurtalık rezervleri Çocuk ve ergenlik döneminde azalır. Özellikle halk arasında kistlerin önemi var mıdır? çikolata kisti denilen endometri- Kesinlikle önemlidir. Bazı tür omalar hem yumurtalık hacmini yumurtalık kanserleri o yaşlarda azaltarak, ilaveten tüplerde gözlemlenir. Oluşan iyi huyyapışıklık yaparak kısırlık riskini lu kistler bu yaşlarda hiç akla arttırırlar. Sık sık fonksiyonel gelmeyeceğinden önemli bir kistleri olan kadınlarda da yuyumurtalık doku kaybına sebep murtalık rezervleri araştırılmalı olabilir. Bu yaş grubunda hekime ve erken menopoz riski açısıngitme alışkanlığı pek olmadıdan dikkat edilmelidir. Çünkü ğındanda çoğunlukla gecikmiş yumurtalık kalitesinin azaldığı halde gelir hastalar. Bu yaş menopoz öncesi dönemde fonk- gruplarında anlamsız kasık ağsiyonel kistleri daha sık görürüz. rısı, adet düzensizliği ve karında şişlik şikayeti olan genç kızlar 29 mutlaka ultrason ile değerlendirmek gerekir. Bu kistlerin tedavisinde nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz? Kistler genellikle menopoz öncesi yaşlarda olduğundan; çoğunluk çalışan yada eğitimine devam eden kadınlar olduklarından, cerrahi tedavilerinin en az kozmetik hasar yapacak bir yöntem ve mümkün olduğunca kısa hastanede kalış süresi ile hastanın sosyal ortamına hızla dönmesi hedefleniyor. Son yıllarda ileri kanser hastaları dışında hemen hemen tüm hastalarımızda laparaskopik cerahi (klasik yada robotik) tercih ediyoruz. Böylece hedeflediğimiz tüm cerrahi amaçları kusursuzca gerçekleştirmenin yanı sıra hastayı aynı gün yada ertesi gün taburcu ederek, 1 hafta içerisinde sosyal yaşamlarına dönmelerini sağlıyoruz. Yumurtalık kistlerinin oluşturabileceği sorunlardan korunmak için kadınlar nelere dikkat etmelidir? Üreme çağındaki kadınlar rutin jinekolojik kontrollerini aksatmamalıdır. 20 yaş altı genç kızlar ise adet düzensizliği, karında şişlik yada anlamsız karın ağrısı şikayetleri olduğunda doktora yönlendirilmelidir. Menopoz sonrası ise en az 70 yaşına kadar kontrolleri aksatmamalıdır. Unutmamalı ki; menopoz öncesi overyal kistlerin sadece %7 si kanser potansiyeli taşırken, bu oran menopoz sonrasında %30 a çıkar ve daha ciddi bir durumla karşılaşma ihtimalleri yüksektir. PSİKİYATRİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 DOĞRU TEDAVİ YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTİYOR KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kadıköy Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysun Genç Dişçigil ile; genellikle genç erişkinlik döneminde başlayan, sürekli değişen ruh halleri, karmaşık insan ilişkileri ile kendini gösteren, ciddi bir ruh sağlığı hastalığı olan borderline üzerine konuştuk. Psikiyatri Uzm. Dr. Aysun Genç Dişçigil İnsan ilişkilerinde; Gözünde aşırı büyütme, Bu hastalığa sahip kişiler, ruhsal durumlagöklere çıkarma veya yerin dibine sokma rında ve başkalarıyla ilişkilerinde süreklilik sağlayamazlar. Hatta kendilerine ilişkin değer- uçları arasında gidip gelebilir. İkili ilişkilerinde lendirmelerinde de süreklilik yoktur. Kimlik karmaşası yaşayabilirler. Cinsel yönelim, uzun süreli amaçlar ya da iş seçimi, arzu edilen arkadaşların seçimi, tercih edilen değerlerde belirsizlikler görülür. Kendilerini sürekli boşlukta hissedebilen bordeline hastalarının, kendilerine zarar verme riski yüksektir. Örneğin; gereksiz ve çok para harcama, rastgele cinsel ilişki, uyuşturucu kullanımı, tehlikeli araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme bu hastalarda görülebilen durumlardır. Daha da tehlikelisi, tekrarlayan intihar tehditleri ve hatta girişimleri, kendini kesme gibi zarar verici davranışlar görülebilir. 30 gergin ve tutarsız yoğun ilişki şekli yaşayabilirler. Terk edilme riski olmaksızın birebir ilişki oluşturmaya çabalarlar. Terk edilmeyi önlemek üzere çılgınca girişimlerde bulunabilirler. Üstelik bu terk edilme olasılığı hayali de olabilir. Borderline kişi için başkalarına güvenmek zor olduğundan, reddedilecekleri düşüncesiyle panik düzeyinde korku yaşarlar. Tek başına olmayı önlemek üzere, bağlandıkları kişinin imdada yetişmesini sağlamak için bilek kesme ya da kendine zarar verici başka davranışlara başvurabilirler. Terk edilmek üzere olduklarını düşündüklerinde ya da sevdikleri kişinin güven verici yokluğunda açıkça paranoid (şüpheci) hale gelebilirler. bu hastalığın oluşumuna yol açabileceği değerlendirilmektedir. Diğer yandan bazı araştırmalar, hastaların beyinlerinin bazı bölümlerindeki değişikliklerin duyguların düzensizliğinde, dürtüsel bir şekilde akılları estiği gibi davranmalarında, öfke kontrolsüzlüğünde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca beyinde bulunan duyguları düzenleyen serotonin Şiddetli, uygunsuz öfke ya da öfke kontrolü gibi bazı kimyasal maddelerin de düzgün çalışeksikliği, sık sık hiddetlenme, sürekli gerginlik gösterebilirler. Sıkça kavga edebilirler. Genellikle mayabildiği görülmüştür. bir kaç saat, seyrek olarak bir kaç gün süreyle depresyon belirtileri, öfke, korku veya endişe Tedavi geçişleri görülebilir. Borderline, kişinin kendine, mesleki ve sosyal ilişkilerine zarar veren bir hastalıktır. Bu hastalar oldukça akıllı ve yaratıcı olmalarına karşın yeteNedenleri Hastalığın oluşumunda kalıtımın yanı sıra kişilik neklerini geliştirmekte çok nadir olarak başarı gelişimini etkileyen psikolojik ve sosyal etkenler gösterirler. Hastalığın tedavisinde ruhsal durumdaki değişimler ve belirtilere yönelik çeşitli ilaç olduğu düşünülmektedir. Kişiliği biçimlendiren çevresel etkenlerin ve çocukluk yaşantılarının et- tedavileri kullanılmakla birlikte asıl tedavi, uzun kisinin yüksek olduğu düşünülmektedir. Yanlış ya süreli bireysel psikoterapidir. Doğru bir tedavi ile hastaların yaşam kalitesi belirgin bir şekilde da tutarsız anne- baba tutumlarının, çeşitli çocukluk travmalarının (Örneğin ebeveynin ölümü iyileştirilebilir. veya ensest) ve diğer olumsuz aile koşullarının Kendilerini sürekli boşlukta hissedebilen bordeline hastalarının, kendilerine zarar verme riski yüksektir. 31 ÜROLOJİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 GEBELİKTE BÖBREK TAŞI TEDAVİSİ ARTIK DAHA KOLAY Yaklaşık olarak her 150 gebeden biri böbrek taşı problemi yaşamaktadır. Gebelerde tespit edilen taş sıklığında bir artış olmasa da var olan taşlar gebelik ile beraber idrar kanallarındaki gevşeme nedeniyle daha sık olarak idrar kanalına düşerek ağrılı tabloların yaşanmasına neden olmaktadır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Levent Gürkan gebelikte böbrek taşı tedavisi ve yeni tedavi yöntemleri ile ilgili en önemli soruları yanıtladı! Gebelik zamanında taş olmasa bile böbreklerde belli bir miktar şişliğe rastlamak doğal kabul edilmektedir. Bunun nedeni idrarı böbrekten idrar kesesine ileten kanalcıkların gebelik ile büyümüş ana rahmi nedeniyle sıkışması yanında gebelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler de idrar kanallarını gevşetip görece şişkinliğe katkıda bulunmasıdır. Böbreklerdeki doğal kabul edilen bu şişlik gebeliğin 6 ila 10.haftasında başlar ve doğumdan sonra 6.haftaya kadar şişlik sürebilir. Bu tür şişlikler ağrıya neden olmazken tek taraflı ağrıya neden olan böbrek şişlikleri ise taş şüphesi doğurmalıdır. Tanısı atlanmış bir böbrek taşı gebelerde böbreklere zarar vermek dışında erken doğuma, preeklampsi veya izole yüksek tansiyona neden olabileceğin- den, dikkatli olunarak ağrısı olan gebelerin taş açısından değerlendirilmeleri ve tanı atlanılmaması önemlidir. Gebelikte böbrek taşı tanısı koymak neden zordur? Gebelikte taş tanısını koymak gebe olmayan hastalardaki kadar kolay değildir. Böbrek taşının klasik bulguları olan yan ağrısı, bulantı, kusma ve sık idrar yapma hissi gebelerde taş hastalığı olmadan da görülürken, gebelerde büyüyen ana rahmine bağlı olarak taş ağrıları bel ve kasık gibi klasik konumlarından farklı noktalarda hissedilerek ağrının doktor tarafından yorumlanmasını da güçleştirebilir. Üroloji Op.Dr. Levent Gürkan kullanılabilecek görüntüleme yöntemleri de sınırlıdır. Özellikle bilgisayarlı tomografi (BT), intravenöz pyelografi (IVP), floroskopi gibi radyasyon içeren görüntüleme yöntemlerinin belli bir dozun üzerinde kullanılması anne karnındaki bebeğin bedensel ve zeka gelişimine olumsuz etki etmenin yanında kanser riskinin artmasına da neden olmaktadır. Bu radyasyon içeren yöntemlerin gebelerde, sadece diğer yöntemlerle tanı konulamayacak kadar karmaşık ve anne veya bebeğin hayatını tehdit eden durumlarda kullanılması uygun olacaktır. Buna karşın radyasyon içermeyen bir yöntem olan ultrason anne karnındaki bebek için güvenlidir ve dolayısıyla taş Gebelikte hangi yöntemlerle teşhis konabilir? şüphesi olan gebelerde ilk terFizik muayenedeki güçlük yanın- cih edilen görüntüleme yöntemi da gebede taş tanısı sırasında olarak rahatlıkla kullanılabil- 32 mektedir. Gebelik döneminde doğal olarak gelişmiş olan böbrek şişliği veya henüz şişliğe neden olamayacak kadar yeni tıkanıklığa yol açmış taşlarda ultrasonun tanı koyma yeteneği belirgin olarak düşmektedir. Manyetik rezonans görüntüleme (MR) gebelerde güvenle kullanılabilecek bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem ile böbreklerde ve idrar kanallarında oluşan değişiklikler net olarak görüntülenebilmektedir. MR ile yaşanan sorun taşın kendisinin MR’da belirgin bir görüntü vermemesidir. Bu nedenle MR idrar kanalında bir tıkanmanın olduğunu net olarak gösterebilirken darlığın nedeni hakkında net bir bilgi verememektedir. Sonuç olarak böbrek taşından şüphelenilen bir gebede ilk tercih edilen görüntüleme yöntemi ultrason iken, tanısı konulamamış vakalarda MR, BT ve IVP’nin de sınırlı kullanım alanı vardır. HER HASTA İÇİN KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ PLANLANMALI Gebelerde böbrek taşı tedavisi nasıl yapılır? Tanısı konulmuş taşlarda hastanın genel durumu, gebeliğin süresi, taşın büyüklüğü ve konumu tedavinin genel hatlarını belirler. Her şeyden önce bilinmelidir ki taşların yaklaşık %70 kadar büyük bölümü ağızdan ilaç tedavisi ile takip edildiğinde kendiliğinden düşer. Bu nedenle ağrısı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilebilen ve böbrek şişliği kritik düzeyde ilerlemeyen tüm gebeler takip edilmektedir. Genel durumu kötüleşen, ağrısı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilemeyen hastalarda ise ek tedavi yöntemlerine yönelmek gerekmektedir. Tedavide temel amaç hamile anne adayına ve karnındaki bebeğine zarar vermeden idrar akımının tekrar sağlanması ve bunun ile birlikte ağrı ve bulantının kontrol altına alınmasıdır. gebelerde, özellikle ileri gebelik haftalarında rahimleri belli bir boyutun üstünde olduğunda bu bükülemeyen modellerle tedavi güçleşmektedir. Fleksible adı verilen bir sonraki nesil bükülebilir üreteroskoplarla tedavinin gebelik döneminde de sunulması gündeme gelmiştir. Bükülebilirlikleri ile ana rahminin baskısı Geleneksel olarak bu yönde altındaki idrar kanalında rahatyapılan ilk tedavi üreteral stent ça ilerleyen bu cihazlarla hasta takılması olmuştur. Bu işlemde %70 ila 100 arasında başarı ile böbrek ile idrar kesesi arasında taştan arındırılmaktadır. Hastalar taş ile tıkanmış olan kanala taşın açısından yüksek konfor sağlayanından geçecek şekilde bir ka- yan bu yöntemin gebelerde taş teter, bir lastik boru takılmaktadır. tedavisinde altın standart olması Bu lastik boru gebelik süresince beklenmektedir. hasta içinde kalmakta ve birçok gebede sıkıntıların gebelikten sonra yapılacak kesin tedaviye kadar ertelenmesini sağlamaktadır. Bazı gebelerde ise bu takılan boru taş ağrısını kesmekte yetersiz kalmakta, idrar kesesinde hassasiyete ve ağrıya neden olmakta, sık tuvalete gitme ihtiyacı ile gebenin hayat kalitesini belirgin olarak düşürmektedir. Dışarıdan ses dalgaları ile taş kırma yöntemi olan ESWL’nin gebelerde kullanımı sakıncalıdır. Son dönemde endoskopik aletlerde ve lazer teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak bu hastalar artık üreteral kateterlere mahkûm değildir. Ucunda ışık ve kamerası bulunan üreteroskop adı verilen özel cihazlarla idrar deliğinden girilerek direkt görüş altında idrar kanalı boyunca ilerlenmekte ve taş ile karşılaşıldığında lazer ile parçalanmaktadır. Üreteroskop adı verilen bu cihazların genel kullanımda olanları rijit, sadece 5-7 derece eğilmeye izin veren metal modelleridir. Oysaki 33 Radyasyon içermeyen bir yöntem olan ultrason anne karnındaki bebek için güvenlidir ve dolayısıyla taş şüphesi olan gebelerde ilk tercih edilen görüntüleme yöntemi olarak rahatlıkla kullanılabilmektedir. KBB BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 ANNE ADAYLARI İÇİN MEVSİM DÖNÜMÜ UYARILARI Dünyaya bir çocuk getirmeye karar veren anne adayının vücudu önemli değişimlere uğrar. Hamileler bu zorlu süreçte bazı hastalıklara normalden daha fazla maruz kalırlar. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op Dr. Seyit Aydoğmuş ; anne adaylarının sıklıkla sordukları soruları yanıtlarken, hamilelikte sık karşılaşılan hastalıklar ve çözümleri konusunda önemli bilgiler veriyor. Bebek sahibi olmaya niyet eden anne adayı, kendisini ruhsal ve fiziksel olarak buna hazırlamalıdır. Aile, iş, ev, finansman, bakım planlaması yapılırken bir doktora başvurularak; metabolik, alerjik, hormonal ya da yapısal bir kronik hastalık var mı diye araştırılması, tedbir alınması yararlı olur. Kronik Sinüzit, alerjik nezle, kronik kulak, boğaz ve bademcik iltihapları ile normal zamanlarda zar zor idare edilerek geçiştirilen burun içi deviasyon, konka hipertrofisi gibi tıkanıklık yaratan durumlar varsa tedavi edilmelidir. Bademcik iriliği nedeniyle oluşan solunum sıkıntıları varsa gebelik başlamadan önce gerekirse ameliyatla çözüme kavuşturulması yerinde olacaktır. Sigara mutlaka bırakılmalı egzersiz ve yürüyüşler yapılmalıdır. Mevsim itibariyle sıklıkla ortaya çıkan nezle, grip, sinüzit, tonsillit ve farenjit gibi akut enfeksiyonlar hamilelikte daha sık olarak karşımıza çıkabilir. Hamilelerde bağışıklık sisteminin daha hassas olduğundan, nezle, grip farenjit gibi hastalıklara daha sık rastlanır ve iyileşme süreci de daha uzar. Bu gibi durumlarda özellikle ilk üç aylık dönemde yatak istirahati, bol sıvı tüketimi ve vitaminler dışında ilaç kullanmayı tavsiye etmiyoruz. Ancak bakteriyel bir enfeksiyon söz konusu ise antibiyotik kullanılmak zorunda kalınabilir. Korunmak için grip aşısı yaptırmak faydalı olacaktır. Tüm tedbirlere rağmen anne adayı hastalığa yakalanmışsa; El yüz temizliği düzenli olarak yapılmalı, oda sürekli havalandırılmalıdır. Yeterli taze sebze ve meyve tüketilmeye çalışılmalı bu olamıyorsa da vitaminler ile çinko, magnezyum gibi mineraller alınmalıdır. Yeterince balık tüketilmelidir. Hava değişimi ve klimalı ortamlarda vücudun ani ısı değişimine maruz kalmaması önlenmelidir. Ortam ve hava müsait ise uygun bir şekilde güneş ısı ve ışınlarından yararlanmak bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etki yapacaktır. Burun içinin serum fizyolojik ya da biraz daha tuzlu olan (deniz suyu) kıvamındaki sıvılarla temizlenmesi faydalı ve güvenli olur. Hamilelikte sık karşılaşılan bir durum da burun kanamalarıdır. Bu durum sakin ve huzurlu kalması gereken anne adaylarını panikletebilir. Oysa bunun önemli bir kısmı hormonal aktivite nedeniyle artmış 34 KBB Op.Dr. Seyit Aydoğmuş ve genişlemiş kılcal damarların sümkürme gibi küçük travmalarla daha kolay çatlaması nedeniyle olur. Nemlendirici spreyler yararlı olacaktır. Tekrar eden durumlarda ise altta yatan bir neden olup olmadığı araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Kendini onarmakta zorlanan ve sık sık kanayan bir kılcal damar kimyasal olarak dağlanabilir. Bazen bu araştırmalar sayesinde doğum esnasında ortaya çıkabilecek can sıkıcı kanama sorunları önceden tespit edilebilir. Gebeliğin 3. ayındaki kusmalar ve ilerleyen aylarda oluşan reflü; ses kısıklığı, gıcık ve öksürüklere neden olabilir. Bu şikayetlerin uzun dönem olması durumunda olası diğer nedenler modern tanı yöntemleriyle ekarte edilmelidir. Hamilelik yine sıklıkla; tükürük bezi hastalıkları, çeşitli baş boyun bölgesi enfeksiyonları, boyunda ele gelen yumru ve bezelere neden olabilir. Böyle durumlarda en kötü senaryoların vurgulandığı internet bilgilerinin hamileleri panikletmesine neden olmak yerine, işin uzmanına danışarak bilgilenmek ve tedavi olmak daha doğru ve daha az stresli olacaktır. Merak Ettikleriniz; giderilmesi en doğru seçimdir. Ama bu safhayı aştı iseniz özellikle ilk 3 Kulaklarım sıklıkla kaşınıp, tıkanıyor aydan sonra bazı tedaviler yapılabilir. Baş ağrıları için gebelikte ve emzive hatta ağrı ve akıntı yapabiliyor. rirken güvenle kullanabileceğiniz Tedavisiz geçmeyen bu sorun için hamilelik öncesinde veya esnasında tek ağrı kesiciler parasetamol grubu olanlardır. ne yapabilirim? Kulak kaşıntısı ve tıkanıklıklar; kir, egzema, mantar ve kronik orta kulak enfeksiyonu kaynaklı olabilir. Kesinlikle kulak temizleme çubuklarını kulak kanalının içine sokmamak gerekir. Kirler doktorunuz tarafından uygun yöntemlerle uzaklaştırılır. Egzema ve mantar varsa uygun tedavi planlanır. İlerlemiş durumlarda ise antibiyotik gerekebilir. Bu aşamada uygun bir tedavi seçilmesi önem arzeder. Alerjik ve egzematik kişilerde kulakların sudan korunması gereklidir. Alerjik nezlem olduğundan baharda aylarında ve tozlu ortamlarda çok hapşırıyorum. Bebeğime bir zararı olur mu? Alerjiler genetik geçiş gösteren ve uygun ortamlarda artan bir rahatsızlıktır. Maalesef alerji hapları tüm gebelik sırasında rahatça kullanabileceğimiz ilaçlardan değildir. Hamileliğin ileri aylarında tuzlu su ve bazı kortizonlu spreyler önerilen dozlarda kullanılabilir. Esas fayda alerjen maddelerden ve stresten uzak durmaya çalışarak elde edilir. Normal hapşırıklar bir sorun teşkil etmez. Ancak çok nadir durumlarda şiddetli gıcık öksürükler gebeliğin ilk başlama haftalarında düşük olasılığını kolaylaştırdığı yada son haftalarda doğumu başlatabildiği bilinmektedir. Kronik sinüzitim var ve sık sık tekrarlıyor. Ağrılarım ilaç kullanmadan geçmiyor. Hamileyken yine sinüzitim tutarsa ne yapmalıyım? Esasında hamilelik öncesinde sinüzitinizi tetikleyen deviasyon, polip, konka hipertrofisi sinüs kanallarının yapısal darlıkları vb. gibi nedenlerin ameliyat yada uygun tedavilerle rağmen bebeğinizden ayrı kalmayın ve aksi söylenmedikçe emzirin. Sizde oluşacak koruyucu antikorlar bebeğinizin bağışıklık sistemini destekleyecektir. Süte geçecek bebek için sakıncalı olabilecek ilaçları doktorunuz önermeyecektir zaten. Bebeğinizin nezle olması durumunda ise en iyi Hamileyken nezle yada grip gibi ilaç, anne şefkati ve sütüyle beraber bulaşıcı bir hastalık kaptığımda bu belki biraz da buruna serum fizyolojik bebeğime de geçer ve onu hasta eder damlatmak olacaktır. mi? Yeni hamile olduğumu öğrendim, grip Bu gibi hastalıklar solunum yoluyve grip aşıları hakkında endişelerim la geçtiğinden bebeğinize geçmez. var sizce grip aşısı olmalı mıyım? Ancak siz çok ağır geçirecek olurAşının bana ya da bebeğime bir sasanız bebeğinizde dolaylı olarak kıncası olur mu? etkilenecektir. Vücut ısı ve enerjinizi uygun seviyede tutacak şekilde yatak Grip aşıları hakkında son yıllarda çok istirahatı yapıp uygun sıvı ve gıdayla fazla spekülasyon oldu. Aşının yüzde desteklemeniz yeterlidir. yüz koruyucu olmadığı, hassas bazı kişilerde nadiren de olsa bazı yan Burun tıkanıklığından çok rahatsızım, etkilere neden olduğu ve çok fazla hiç uyuyamıyorum. Hamile iken burun abartıldığı gibi durumlar söz konuameliyatı olabilir miyim? Ayrıca tam su. Kanımca kendilerine iyi bakan doğum öncesi grip olursam ve sezar- tamamen sağlıklı erişkinlerin grip yen gerekirse? aşısı olmaları şart değil. Bu kuvvetli enfluenza H1N1 ve H3N2 suşları için Hamile iken ameliyat ancak hayati de geçerli. Ancak bu konuda en yetkili durumlar söz konusu olduğunda otorite kabul edilen Amerikan FDA yapılmalı ve gereksiz risk alınmama- kurumunun da önerdiği gibi çocuk ve lıdır. Üst solunum yollarından akut yaşlılar, kalp, akciğer, astım, diyabet hasta iken de mecburen sezaryen gibi kronik yıpratıcı hastalığı olanlar ameliyatı olabilirsiniz. Bebek çok kısa ile hamilelerin grip aşısı olmasında süre anesteziye maruz kalacaktır. FAYDA var. Bir grip salgınında hamileBuradaki en önemli sıkıntı, amelilerin grip kapma olasılıkları diğer biyat sonrası öksürdüğünüzde dikiş reylere göre en az 2-3 kat daha fazla yerlerinizde ağrı duyacak olmanız ve bulunmuş çünkü. Kendinizi yeterince bebeğe solunum yolu enfeksiyonu güçlü ve sağlıklı hissetmiyorsanız aşı bulaştırmanızdır. Enfeksiyonun ilerle- yaptırmalı yada bu kararı doktoruyerek alt solunum yolu enfeksiyonu- nuzla birlikte vermeniz en doğrusu na dönüşme riski azdır. olabilir. Yoğun şeker içeren gıdalardan uzak durmak, sigarayı kesmek ve Ben hasta iken emzirirsem bebeğime düzenli egzersiz yapmak, grip virüslede bulaşır mı ? Süt emzirirken ilaç rine karşı daha güçlü bir bünyeye sakullanabilir miyim? Bebeğimden ayrı hip olmamızı sağlar. Esasen bizi hasta durmam gerekir mi? eden şey, grip virüsünün kendisinden çok bizim zayıf düşmüş bünyemizdir. Doktorunuz tarafından aksi söylenBu nedenle kendimize çok iyi bakmamediği sürece elbette emzirebilirisi- mız gereklidir, bu durum hamilelerde niz emzirmeniz faydalı olur. Kendiniz çok daha önemlidir. için cerrahi maskeler kullanabilirsiniz ama yine de bu bulaşmayı önlemenin kesin çözümü değildir. Buna 35 KARDİYOLOJİ BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 MUTLU YAŞLILIK İÇİN KALBİNİZE KULAK VERİN Dünyada özellikle enfeksiyon hastalıklarının daha iyi kontrol edilebilir olması, acil tıp girişimlerinin, hastalıkların teşhis ve tedavi metotlarının oldukça gelişmiş yöntemlerle daha hızlı yapılabiliyor olması insan ömrünü uzattı. Ancak ömrün uzamasının sağlıklı bir yaşlanmayı bize vaat etmediğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Tartan; bu kronik hastalıkların başında kalp ve damar hastalıklarının geldiğini belirtiyor. Kalp ve damar hastalıklarını bir ailenin fertleri gibi düşünmek gerekir. Bu ailenin bir ferdi ile tanıştığınızda eğer aranıza sınır çekmezseniz, maalesef zararlı olan diğer fertlerle de tanışmanız kaçınılmazdır. Kalp ve damar hastalıkları çok yavaş hayatımıza girerler ve aslında bizimle yaşarken hayatımızda var olduklarını pek anlamayabiliriz. Ancak davet eden ve onlara kapıyı açık tutan unsurları biliyorsak, varlıklarını hissettiren ip uçlarını tanıyorsak gereken önlemleri alarak onları hayatımızdan uzak tutabiliriz. Hipertansiyon; yaşlanma ile görülme sıklığı artan bir hastalıktır. Ailenin en sık belki de ilk tanışılan üyesidir. Toplum da her 3 kişiden biri hipertansiyonla tanışır. Ani ve çok yüksek değerlere çıkmadıkça çoğu zaman hissedemeyiz. Hipertansiyona davetiye çıkartıyor muyuz yoksa o sessizce zaten hayatımıza girmiş mi anlamak için nasıl yaşadığımızı gözden geçirmek yeterlidir. • Çok fazla unlu, şekerli gıdalar tüketiyor muyuz? • Fazla ekmek yiyor muyuz? Bunun esmer çok tahıllı vs olması daha yararlı anlamına gelmiyor. Çok fazla meyve, meyve suyu, meşrubat, alkol tüketiyor muyuz? • Çok fazla hazır yiyecek veya paketli yiyecekler, atıştırmalıklar, katı yağlar ve çok yağlı hayvansal gıdalar yiyor muyuz? • Hareketsiz bir yaşantımız var mı? Kilo fazlamız var mı? Bunlar kalp ve damar hastalıkları ve hipertansiyon için açık davetiye verdiğimiz en kusurlu yaşam alışkanlıklarımız. Peki erken teşhis için neler yapabiliriz? Bedenimiz aslında bizimle 36 Kardiyoloji Doç. Dr. Zeynep Tartan sürekli kendi dilinde konuşur. Bize bir şeylerin eskisi gibi gitmediğinin sinyallerini verir. İç sesinizi çok önemseyin. Eskiye oranla daha çabuk yorulmak, güç ve enerji hissetmemek. Çabuk nefes nefese kalmak. Yürürken göğsünüzde bir dolgunluk, tıkanıklık veya yanma hissetmek; hatta bu sebeple durup soluklanmak ihtiyacı duymak. Uykudan kalktığınız halde oldukça yorgun ve enerjisiz hissetmek. Sık baş ağrısı, kulak çınlaması, bulanık görme, burun kanaması atakları, düzensiz kalp ritmi, çarpıntı olması dikkatimizi çekmesi gereken hallerdir. Ayda bir defa tansiyonumuzu doğru ölçüm tekniğiyle ve güvenilir bir cihazla ölçerken tansiyonumuzun rakamsal olarak değerinin farkında olmak önemlidir. Sıklıkla 140/90 civarında tansiyona sahip birçok kişi yukarda yazılan bulguların çok azını hisseder. Bu durumu hareketsizlik, alınan kiloya yorumlar ve tansiyon yüksekliğinin olabileceğini hiç aklına getirmez. Normalde her yaş için tansiyonumuz ideal olarak 130/85 mmHg in altında olmalıdır. Ancak gün içinde tansiyonumuz iniş çıkışlar gösterir. Bu nedenle bu rakamların üzerinde bir seyir varsa 1 hafta 10 gün gibi sabah akşam takip edilerek hangi aralıkta seyrettiğinin farkına varılması gerekir. Yılda en az bir defa rutin kan testleri ile, açlık kan şekeri, kan yağları, karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve buna ek olarak hekimin riskinize ait öngördüğü diğer testler yapılmalıdır. Unutmayalım ki; Kalp ve damar hastalıkları risk faktörleri ailesi birbirine bağlıdır ve mutlaka birinin varlığı neticesinde diğerleri de bir süre sonra hayatınıza girecektir. Bu risk faktörleri erken dönemde teşhis edilmezlerse ilerleyen yaşımızda kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı ve neticesinde kalp krizine sebebiyet verecektir. Bununla birlikte ritim bozukluğu, ana atar damarda tıkanma genişleme, felç, erken bunama, beyin kanaması, böbrek yetmezliği, körlük 37 gibi çok ciddi hastalıklara dönüşerek yıllar önce bizim hayatımıza girdiklerini bize hatırlatacaklardır. Sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık geçirebilmek için bunun yatırımını da erken yapmak gerekir. Sağlıklı olmak; doğru beslenmek, egzersiz yapmak, sosyal çevreyle ve iç dünyanızda iyi ilişkiler kurmak, kendinizi geliştirmek gibi bütünsel bir yaşam biçimini içeriyor. Vücudunuza kulak verin, düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın. KBB BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 MEVSİM VİRÜSLERİNDEN HİJYENLE KORUNUN Batılı ülkelerde hekim ziyaretlerinin yaklaşık %70’inin, yaşamın ilk 10 yılında her yıl ortalama 3 ila 8 kere yaşanan üst solunum yolu enfeksiyon atağına bağlı olduğunu söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastane’si Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hakan Yenice, hijyen kurallarına uymanın en iyi korunma yöntemi olduğunu vurguluyor. Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları, insanlarda en sık görülen toplum kökenli enfeksiyonlardır. Sonbahar ve ilkbahar mevsimleri arası hastalığın görülme sıklığı daha yüksektir Büyük çoğunluğu virüslerle oluşmakla birlikte değişik bakteriler de enfeksiyona neden olabilirler. Genelde hafif seyirli ve ciddi mortalitesi olmayan enfeksiyonlardır. Uygun şekilde tanısı konup uygun şekilde tedavi edilmediklerinde önemli sekel ve komplikasyonlara da neden olabilmektedirler. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının büyük bölümünün virüslerle oluşması nedeniyle viral-bakteriyel ayrımının iyi yapılması gereksiz antibiyotik kullanımının en aza indirgenmesi açısından son derece önemlidir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında başlıca dört ana klinik tablodan bahsedilebilir. • Rinit (soğuk algınlığı) • Akut tonsillofarenjit(yutak ve bademcik iltihabı) • Akut otitis media( orta kulak iltihabı) • Akut rinosinüzitler ve larenjitlerdir (ses teli enfeksiyonları) Rinit (soğuk algınlığı) ; Halk arasında soğuk algınlığı, nezle gibi isimlerle anılan Rinit, dünya- 38 KBB Op. Dr. Hakan Yenice daki en sık karşılaşılan enfeksiyon hastalığıdır. Alerjik de olabilir. En sık rinovirüslerle (%20- 50) oluşur. Bunların dışında başta coronavirüsler olmak üzere çok değişik virüsler bu tabloya neden olabilir. Kısacası, soğuk algınlığının tümüyle virüslerle oluşan bir klinik tablo olduğu söylemi kesinlikle yanlış olmaz. Bu nedenle, etken virüsün saptanmasının pratik olarak hiçbir yararı ve de gereği yoktur. Çünkü, hangi virüsün etken olduğu bizim tedavi yaklaşımımızı değiştirmeyecektir. Antibiyotik kullanmaksızın semptomatik tedavi ile ortalama bir hafta içinde iyileşecektir. Akut tonsillofarenjit ( bademcik ve yutak iltihabı ) ; Özellikle kış aylarında çok sık görülen, genellikle çocukluk döneminde olmasına rağmen erişkinlerde de olabilen bir enfeksiyondur. 5 / 15 yaşları arasında görülen akut tonsillofarenjitlerin % 75’i viraldir. Geri kalan %25’lik bölümünde ise etken bakterilerdir. Bakteriyel olanların ise tamamına yakını A grubu beta-hemolitik streptokoklar (AGBHS)’dır. 3 yaşından küçük çocuklarda etken genelde virüslerdir. Adenovirüsler, enterovirüsler, parainfluenza, EBV, HSV, RSV, rinovirüsler gibi çok değişik virüsler akut tonsillofarenjite neden olabilirler. sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar. Üretilen mukus burun örtüsü (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir. Akut otitis media (orta kula iltihabı) ; Orta kulak iltihapları çocukluk çağı hastalıklarında en sık görülen ikinci hastalıktır. Bu enfeksiyonda kulak zarının arkasında orta kulak boşluğunda sıvı birikir. Sıvının biriktiği yerde işitmede rol oynayan örs, üzengi ve çekiç olarak bilinen kulak kemikçikleri bulunur. Kulak ağrısı, kulak akıntısı, baş ağrısı, geçirilmekte olan veya yakında geçirilmiş enfeksiyon hikayesi, ateş, huzursuzluk, iştahsızlık, işitme azlığı bulgularında orta kulak iltihabı akla gelmelidir. LARENJİT ( ses teli enfeksiyonu ) ; Çocukluk Larenjitinde en sık neden viral enfeksiyondur. Sıklıkla hafiftir ve viral üst solunum yolu enfeksiyonunu takip eder. Öksürük, hafif ses kısıklığı, burun akıntısı ve düşük ateş mevcuttur. Rinovirüs, parainfluenza, RSV, adenovirüs suçlanmıştır. Tanı anamnez, semptomlar ve endoskopik ses teli muayenesi ile konur. Kendi kendini sınırlayan bu enfeksiyonda tedavi hidrasyon ve nemlendirme ile yapılır. Korunmak için ; Kapalı ve kalabalık yerlerde hastalık hızla yayıldığından açık havada ve havalandırması iyi Akut sinuzit ; Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun 39 olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya gözlerimize transfer edebiliriz. Bunu engellemek için ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız. Elleri sık sık sabunlu su ile yıkamak virüsleri uzaklaştıracağı için en etkili korunma yöntemidir. Spor yapmak, dengeli beslenmek, hijyen kurallarına dikkatle uymak yoluyla genel vücut direncini yükseltmek, burun tıkanıklığını okyanus suları İle açık tutmaya çalışmak korunmaya yardımcı olur . ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 YENİ DOĞAN BEBEKLERDE UYUM SÜRECİ Yeni doğan bebeklerde sıklıkla karşılaşılan sağlık sorunlarını anlatan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Yeni doğan Uzmanı Prof. Dr İlknur Kılıç; anne sütünün önemine vurgu yapıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Prof. Dr. İlknur Kılıç K VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ: Bağırsaklardaki faydalı mikroorganizmalar tarafından üretilen K vitamini; pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerin karaciğerde yapılmasını sağlar. Bebeklerin bağırsakları doğumda mikropsuzdur. Faydalı mikropların bebeğin bağırsağına yerleşmeleri birkaç haftayı bulabilir. Bu süreçte K vitamini eksikliğine bağlı kanamayı önlemek için doğum sonrası K vitamini yapılır. Doğumda K vitamini yapılmasına rağmen, bebeklerde K vitamini sentezi gecikirse göbekten kanama olur. Bu durumda K vitamininin bebeğe tekrar yapılması gerekir. Anne sütü bağırsaklarda faydalı mikroorganizmaların yerleşmesini kolaylaştırdığı için, anne sütünün verilmesi desteklenmelidir. Tam tersine antibiyotikler bu süreci geciktirmektedir. Antibiyotik alan yeni doğan bebeklere K vitamininin tekrarlanması gerekebilir. Doktora sorarak probiyotik kullanılabilir. YENİDOĞAN SARILIĞI: Ülkemizde zamanında doğan bebeklerin % 60’ı, prematüre doğan bebeklerin % 80’i doğum sonrasındaki ilk hafta içinde sararmaktadır. Sarılığı oluşturan bilirubin maddesi kanımızda bulunan eritrositlerin (kırmızı kan hücreleri) yıkılmasıyla oluşur. Bebek anne karnında iken oksijeni düşük bir ortamda yaşamakta, oksijenin dokulara götürülmesi için daha fazla hemoglobine ihtiyaç duymaktadır. Bebek doğduğunda hemoglobini 18-21 g/dl gibi yüksek düzeylerdedir. Doğum sonrası atmosfer havasındaki yüksek oksijen ile karşılaşan bebeğin yüksek hemoglobine ihtiyacı kalmamakta, hemoglobin yıkılmakta ve ortaya fazla miktarda bilirubin çıkmaktadır. Ortaya çıkan fazla miktardaki bilirubinin karaciğerden bağırsaklara atılması aynı hızda olmayınca kanda birikmekte, sarılık meydana gelmektedir. 40 Sarılık bebeğin önce gözlerinin beyazında, yüzünde fark edilir. Arttıkça gövdesinin sarardığını ve bacaklara doğru indiğini görürüz. Gün ışığında veya beyaz ışıkta daha iyi fark edilir. Özellikte gövdede sarılığın görülmesi mutlaka uzman muayenesi gerektirir. Sarılığın diğer nedenleri arasında; • Anne ve bebek arasındaki kan grubu uyuşmazlığı • Kırmızı kürelerdeki yapısal bozukluklar, • Enzim eksiklikleri (Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği, pirüvar kinaz enzim eksikliği gibi) • Tiroid hormon eksikliği • İdrar yolu enfeksiyonu Vücutta ve kafada doğum sırasında enfeksiyon ihtimalini artırır. Göbek fıtığı ilk aylarda giderek artabilir oluşmuş kanamalar sayılabilir. ancak daha sonra karın kaslarının gelişimi ile azalır, çoğu 1 yaşa kadar Nedeni bulunamayan yeni doğan kaybolur. sarılıklarının bir kısmı genetiktir. Benim yapmış olduğum, Int J Clin KOLİK: Bebeklerde kolik ağrısı dePharmacol Ther dergisinde yayındiğimiz gaz ağrısı genellikle hayatın lanan bir çalışmamda; Japonlarda 3. Haftasında başlar. Daha çok sık olarak bulunan ve yeni doğan sarılığına neden olan bir mutasyo- akşam saatlerinde 3 saatten fazla nun Türkiye’de de var olduğu, yeni süren durdurulamayan ağlamalar olur. Bu dönemde bebek sürekli doğan bebeklerde sarılığa neden emmek ister. Emdikçe gaz ağrısı olduğu gösterilmiştir. Sarılığı oluşturan bilirubin maddesi devam eder. Sonunda ağlamaktan yorularak uyuyakalır. Tam olarak çok yüksek düzeylerde (bu düzey nedeninin bilinemediği bu süreç bebeğin vücut ağırlığı ve kaç günbağırsaklarda anne sütü şekerinin lük oluşuna göre değişmektedir) tam sindirilememesiyle ilgili olakan-beyin bariyerini geçip beyne yerleşir ve beyin hücrelerine zarar bilir. Anne sütü şekeri tam olarak verir. Bebekte kalıcı nörolojik hasa- sindirilemeyince laktoz laktik aside çevrilir ve gaz ortaya çıkar. Laktozu ra neden olabilir. sindiren laktaz enzimi bağırsaklarda 4. ay civarında normal düzeylere İyi beslenmeyen bebeklerde erişir ve gaz ağrısı kendiliğinden bağırsaklarda uzun süre durursa, azalır. Bu mekanizma dışında başka bilirubin tekrar emilip kana karışır. mekanizmaların da neden olduğu Bebeğin bilirubin düzeyi riskli düzeye ulaşmış ise ışık tedavisi yapılır. Beyin etkilenmesi sınırına gelmiş ise bebeğin kanı değiştirilir. Işık tedavisi ile 430-490 dalga boyu bebeğin cildine 30-45 cm uzaklıktan verilir. Bu dalga boyundaki ışık bilirubini suda eriyen bir forma çevirir, bir tür karaciğerin görevini yapar. Suda eriyen bilirubin safra yolu aracılığı ile bağırsaklara ulaşır ve vücuttan uzaklaştırılır. GÖBEK FITIĞI: Göbek fıtığı bebeklerde, çoğunlukla, karın kaslarının karnın orta kısmında tam olarak birleşmemesinden kaynaklanır. Bebeğe göbek kuşağı takılmasının faydası olmaz, hatta para gibi cisimlerin göbeğe konulup sarılması 41 düşünülmektedir. Gaz ağrısı düşünülen bebek iyi bir sistematik muayeneden geçirildikten sonra olası idrar yolu enfeksiyonu olmadığının tespitinin ardından gaz ağrısını azaltabilen bitkisel bazı ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçların tam olarak gaz ağrısını azaltmayabileceği bilinmelidir. Bebeğin karnına masaj yapmak bebeği rahatlatabilir. Bu süreçte annenin desteklenmesi çok önemlidir. Annenin moralinin bozulması strese girmesi süt salınımını azaltabilir. Evde anneye destek olabilecek birinin olması, bebeğin bakımına yardımcı olunması ve annenin ara ara 1-2 saatlik bebeğin ağlamasını duymayacağı şekilde yürüyüş yapması, ortam değiştirmesi anneyi rahatlatacaktır. GÖĞÜS HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 AKCİĞER KANSERİNDE EN BÜYÜK SUÇLU SİGARA Ülkemizde yılda ortalama 21.000 kişinin akciğer kanseri sebebiyle hayatını kaybettiğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Cengiz Şen bu hastalığın oluşumunun en önemli sebeplerinden biri olan sigara kullanımı konusunda uyarıyor. Göğüs Hastalıkları Dr. Cengiz Şen Akciğer kanseri hem erkeklerde hem de kadınlarda en fazla ölüme sebebiyet veren kanser türüdür. 2012 yılında tüm dünyada akciğer kanseri teşhisi olan 1.8 milyon insandan 1.6 milyonu hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyılın başında nadir görülen bir kanser türü olan akciğer kanseri sigara tüketiminin artmasına paralel olarak hızla artmıştır. Tüm kanser olgularının %12,8’inden ve kanser ölümlerinin %17,8’inden akciğer kanseri sorumludur . Akciğer Kanseri tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da önemli bir sorundur. Ülkemizde 2013 yılında teşhis konulmuş 34.000 civarında yeni akciğer kanseri hastası varken, toplam vaka sayısı 59.000 civarındadır. Sigara, puro, pipo (tütün) tüketimi: akciğer kanseri gelişiminde en önemli risk faktörüdür. Akciğer kanseri gelişiminden %90 oranında sigara sorumludur. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 10-30 kat daha fazla akciğer kanseri gelişmektedir. Sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi, içilen sigara sayısı ile tütün ve sigara tipi (filtreli, filtresiz, puro, düşük tar ve nikotin içeriği vb.) akciğer kanseri gelişme riskini etkiler. Sigara dumanına maruz kalmanın da kanser riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bu nedenle akciğer kanseri ile mücadelede en önemli nokta sigaraya başlanmasının önüne geçmek ve içenlerin bırakmasını sağlamaktır. Diğer risk faktörleri ; Radyoterapi görmüş olmak, özellikle lenfoma ve meme kanseri hastalarında. Çevresel toxinlere maruz kalmak; asbest ,metaller(nikel krom arsenik)radon gazı, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, radyasyon. Özellikle asbest maruziyeti akciğer kanseri riskini 5 kat arttırırken aynı zamanda sigara içimi söz konusu ise bu oran 50-100 kat olmaktadır. Pulmoner fibrozis adı verilen ve akciğer dokusunun yapısının bozulmasıyla seyreden hastalıkta akciğer kanseri gelişme riski 7 kat artmaktadır.Verem gibi akciğerde yara,iz bırakarak iyileşen hastalık- 42 larda da bu yara bölgesinde kanser gelişme riski normal dokuya göre daha fazladır. HIV İNFEKSİYONU Genetik faktörler En sık görülen belirtiler ; öksürük, kan tükürme, göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Bunun dışında eğer başka bir organa yayılım varsa o organa ait bulgular da ortaya çıkabilir. Öksürük akciğer kanseri hastalarının %50-75’inde görülmektedir. Erken Teşhis Mümkün mü? Hastalık ileri aşamaya gelinceye kadar önemli bir şikayete yol açmayabilir ve genellikle sinsi bir seyir gösterir. İleri evrelerde tedavi şansı oldukça düşüktür. Tanı konan hastalarda 5 yıllık sağ kalım oranları %10-15 civarındadır. Bunun en önemli sebebi vakaların %70’i evre 3 ve ya 4 olarak yani ileri evrede teşhis edilebilmeleridir. Halbuki 1.evrede tespit edilen hastaların 5 yıllık sağ kalım oranları %73 e kadar yükselmektedir. Yaş ilerledikçe hastalığın görülme ihtimali de artmaktadır. Tanı konan Akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %80 ‘ i 55-77 yaş grubu arasındadır. Erken teşhis için akciğer grafisi kontrollerinin ve balgam incelemelerinin yeterince etkin olmadığı görülmüştür. Yapılan çalışmalarda yoğun sigara öyküsü olan ve 55 yaş üzerinde olan kişilere herhangi bir şikayeti olmasa bile her yıl düşük doz akciğer tomografisi incelemesi yapılmasının erken tanı oranını arttırdığı ve ölüm oranlarını %20 düşürdüğü gösterilmiştir. Bununla birlikte “etkin erken tanı yöntemleri” için araştırmalar devam etmektedir. Akciğer kanseri teşhisinde; akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, pet ct incelemesi gibi radyolojik yöntemler ile kanser şüphesi olan bölge tespit edilir. Ancak tanı için görüntülemeden ziyade alınan biyopsi örneğinin patolojik incelemesi esastır. Bu nedenle doku alabilmek için göğüs duvarından iğne biyopsisi, akciğer zarından sıvı boşaltmak, bronkoskopi ve cerrahi yöntemler denenebilmektedir. Ayrıca hastalığın vücut içindeki yayılımını ortaya koymak için kemik sintigrafisi, batın tomografisi (veya pet ct ) ve beyin mr gibi yöntemlere başvurulması gerekmektedir. Hastalık ne kadar erken evrede yakalanırsa tedavi şansı da o oranda yüksektir. Tedavide ki temel yaklaşım kanserli dokunun tamamen ameliyatla çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrası ve ya öncesi doktorunuzun önerisiyle radyoterapi ve/ veya kemoterapi yapılabilir. Ameliyat şansı olmayan hastalarda radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir. 43 DAHİLİYE BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 DİKKAT! KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ DİYABETE DÖNÜŞEBİLİR! Yemeklerden sonra, özellikle tatlı veya hamur işi yedikten sonra kendinizi yorgun veya bitkin hissediyorsanız, terleme ya da el – ayak boşalması gibi belirtiler görüyorsanız hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) olabilirsiniz. Hipoglisemi, tedavi edilmediği takdirde diyabete dönüşebileceğinden, bu belirtilere sahipseniz mutlaka bir uzmana başvurmanız gerekir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Arzu Yalçın, hipoglisemi hakkında en çok merak edilenleri açıkladı Hipoglisemi, kan şekeri düşüklüğü demektir. Ancak kan şekeri zaten, sürekli aynı değerde değildir; değişkendir. Yiyecek ve içecekler, hareket durumu, stres, alkol, kullanılan bazı ilaçlar kan şekerinin değişimine neden olur. Hipoglisemi bu ilaç ve durumlara bağımlı ya da bağımsız olarak kan şekerinin ani düşmesi ve hastanın bunun belirtilerini algılamasıdır. Hipoglisemi kadınlarda daha sıktır. Ancak toplumdaki sıklığına dair net bir bilgi yoktur, belirtilerini yaşayıp hekime gitmeyen veya gitse de net tanı konamayan vaka çoktur. Hipoglisemi nedenleri Hipoglisemi nedenleri içerisinde en önemlisi, altında insülin fazlalığı, dolayısıyla insülin direnciyle birlikte bulunan tiptir. Genellikle karbonhidratı yoğun (tatlı, hamur işi, pilav, makarna gibi) gıdalardan 1 - 2 saat sonra hastanın kendini kötü hissetmesi, uyku hali, sinirlilik gelişir. Hatta terleme, titreme, el - ayak boşalması, bayılmaya kadar giden hastalar da olur. Panik atak hastalığı ile karışan olgular bulunmaktadır. Bu yüzden panik atak hastalığı tanısı konmadan önce kişinin bulguları yemeklerle ilişkili ve ailesinde diyabet(şeker hastalığı) öyküsü varsa mutlaka hipoglisemi açısından 44 Dahiliye Uzm. Dr. Arzu Yalçın tetkik edilmelidir. Hipoglisemisi olan kişilerin açlığa dayanıklılıkları düşmüştür. Hipoglisemi tanısı için kan şekerinin 60 mg’ın altına düşmesi gerekir. Ancak bazı diyabet hastaları daha yüksek (70 - 80 mg gibi) rakamlarda da bu belirtileri hissedebilirler. Hipoglisemide tanı Hipogliseminin en önemli özelliği, hepsinde olmasa da ileride diyabet adayı olmaya yatkınlık göstergesi olabileceğidir. Bu nedenle bu belirtileri yaşayan, ailesinde diyabet öyküsü bulunan hastalar, mutlaka hekime başvurup, halk arasında bilinen adıyla yükleme yani oral glukoz tolerans testi (OGTT) yaptırmalıdırlar. Bunun sonucuna göre de mutlaka diyet ve egzersiz, gerekirse de ilaç tedavisi almalıdırlar. Hipoglisemide Tedavi Hipogliseminin tedavisinde ana tedavi, diyet ve egzersizdir. Hastalar asla aç kalmamalıdırlar. Sık sık, az porsiyonlarda yemek tüketmelidirler. İnsülini tetikletecek, yani glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durmalıdırlar. Ancak hipoglisemiye girdiklerinde ise, mutlaka şekerli gıda ve içecekler almalıdırlar. Bazen hipoglisemide şuur kaybı olabilir, o zaman en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidirler. Bu durumda yedirmeye çalışmak, akciğerlere aspirasyona neden olabilir. Hipogliseminin kronik tedavisinde, ilaçlar da kullanılabilir. Eğer insülin direnciyle bir arada olan bir hipoglisemiyse, hasta kiloluysa zayıflamasını da kolaylaştıracak ilaç gruplarından faydalanılabilir. Hastanın insülin direnci yoksa, ancak diyetle de nöbetlerden kurtulamıyorsa, yine ona uygun gıdanın barsakta oyalanmasını sağlayabilecek ilaçlar önerilebilir. Hipoglisemi de, diyabet gibi kronik bir hastalıktır. Yaşam biçimi düzenlemesi yapmak, çoğu zaman hastalığın, kişiye daha da sağlık katmasına neden olur. Tip 1 Diyabette Hipoglisemi Tip 1 Diyabetli hastalar, insülin kullanan diyabetiklerdir. İnsülin kullanımında, ani şeker düşüklüğü riski yüksektir. Bu nedenle, hastaların mutlaka ara öğün adı verilen sabah-öğlen, öğlen-akşam arası yani ikindi, gece yatmadan önce ufak porsiyonlar şeklinde sağlıklı atıştırmalıklar almaları önerilir. Aşırı efor yapacakları zaman, insülin dozlarını azaltmaları veya öğünlerinde artış yapmaları istenir. Hipoglisemi atakları, tip 1 diyabetik hastalarda, bazen gece uyurken gelişebilir. Bu durum çocuklarda ve yaşlılarda daha sıktır. Sabah kalktıklarında çarşafları çok karışık hastalarda, bu durumdan şüphelenilmelidir. Gece 3:00’te saat ayarlayıp, şeker ölçümü yapılmalıdır. Baen de gece yaşanan bu hipoglisemi, sabah yüksek şekerle uyanmaya neden olur. Dolayısıyla sabahları sürekli yüksek şekerle uyanan tip1 diyabetiklerde gece ölçülen şeker değeri düşükse, gece yapılan insülin değeri düşürülmelidir. 45 Tip 2 diyabetik, insülin kullanan yaşlı hastalarda hipoglisemi Hipoglisemiler, yaşlılarda, gece uykuda ani ölümlere neden olabilir. Bu nedenle gece ara öğün mutlaka yenilerek yatılmalı, şeker düzeylerinin normalleri biraz daha yüksek tutulmalıdır. 80 yaşında diyabetik bir hastanın şekeri, açlıkta 160, toklukta 180 mg’a kadar kabul edilebilir değerdir. Mutlaka daha aşağı sınırlarda olsun diye uğraşılırsa, ölümcül hipoglisemiler olabilir. AYAK SAĞLIĞI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 AYAK BAKIMI LÜKS DEĞİL, SAĞLIĞINIZ İÇİN GEREKLİ ! Diyabet Hastalarının düzenli yaptıracakları profesyonel ayak bakımı ile beden bütünlüğünü koruyabileceklerini vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Ayak Sağlığı Birimi Uzmanı Ludmina Erkut ile, korkulan uzuv kaybından nasıl korunabileceğimizi konuştuk. Diyabetiniz var ise, ayak bakımı sizin için hayati önem taşır. Nedeni ise periferal nöropati, yani ayaklardaki his kaybı ve buna bağlı olarak ayaktaki çatlak, yaralama yada ülserin fark edilmemesidir. Ülserin büyümesi ile; kas, bağ, kemik dokusu bile iltihaplanabilir ve Kangren’e dönüşen ayakta amputasyon (uzuvların kesilmesi) gerekebilir. ayağı o duruma getirmemek ve ayaklarınızı daima sağlıklı tutarak enfeksiyondan korumaktır. Araştırmalar gösteriyor ki, ayak yaralarının oluşmasının başlıca sebepleri ; hiperkeratoz, nasır, tırnak batması, ayağınıza uygun olmayan ayakkabı kullanımı, evde kendi başınıza kesici aletlerle bakım yapılması ve ayağın yaralanması olarak sıralanabilir. Hastanemizde uygulanan profesyonel ayak bakımı ile hayat kalitenizi yükselten, ömrünüzü uzatan, ampuDünya da 1.ci sırada yer alan tasyon, böbrek amputasyon nedeni diyabet çökmesi ve hastalığıdır! Ve ne mutlu bize septisemiyi ki, periyodik profesyonel ayak önleyen hizbakımları % 85 oranında ampu- met sunmaktasyonu önlemektedir. tayız. Kurumumuza Düzenli ayak bakımı ile amacı- profesyonel mız; yara bakımı yapmak değil, ayak bakımı 46 Ayak Sağlığı Ludmina Erkut için müracaat ettiğinizde ; Su banyosu kullanmadan (çünkü su dokuyu şişirir, yaralamaya sebep olur), özel yumuşatıcı sürüyoruz. Sertlikler ve nasırlara makine yardımı ile, kesici alet kullanmadan, özel diyabetik frezelerle nazik ve ağrısız bir şekilde bakıyoruz. Tüm ayakta ölü tabakayı yine freze ile temizliyoruz. Tırnakları düz bir şekilde kesi- yoruz ve mantar enfeksiyonu varsa, frezelerle hastalanmış dokuyu alıyoruz. şimi fark ederseniz hemen doktorunuza müracaat edin. Diyabetik ayak kremi sürüyoruz, tırnaklara özel damla uyguluyoruz. Nerede olursanız olun burnu kapalı terlik ve / veya ayakkabı kullanın. En son (çok önemli unsu) evde kullanabileceğiniz, her gün bakım yapacak ürünü veriyoruz. Diyabetik ayak ürünleri genelde ürik asit yüksek oranı içeren ürünler olup dokuyu esnek tutatarak, sertlikler ve çatlak oluşumunu önler. Günümüzde kullandığımız gümüş içeren yeni nesil diyabetik ürünler son derece etkilidir. Gümüşün ana görevi enfeksiyonu önlemektir. Herhangi bir yara, kanama v.s. erken fark edebilmek için beyaz çorap kullanın. Gözünüz iyi görmüyorsa, kesinlikle kendi tırnağınızı kesmeyin, bakımınızı yapmayın; Peki, evde nelere dikkat etmelisiniz? İşe ayakkabınızı gözden geçirerek başlayabilirsi- yardım alın. niz. Yanlış ayakkabı % 33 gibi yüksek bir oranda Her gün ayakayak yaralarının nedenidir. larınızı ılık suyla yıkaAyakkabı giydiğinizde, ayağınızı tam kavradığın- yın, masaj dan ve parmaklarınızı rahatça hareket ettirdiği- yaparak nizden emin olun. Dar ayakkabı ekstra basınç ve krem yara nedenidir, ama büyük gelenleri de sürtün- sürün. me ile aynı sıkıntıyı yapar. Dar, fazla geniş veya kalıbı rahatsız edenleri kullanmayın. Ayakkabınızın iç tabanlığını 6 ayda bir değiştirin, tamir ve boyası ihmal etmeyin. Yeni ayakkabı aldığınızda, 2 haftalık alıştırma programı ile kullanın. Plastik ve yüksek topuklu ayakkabılar size uygun değildir. En az haftada bir kere ayna yardımı ile ayaklarınızı kontrol edin. Çatlak, yaralama, renk deği- 47 KÜLTÜR SANAT BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 Yeni Hayat Nadiren boş kaldığım endoskopi odasında bir şey beni yazmaya itti. Ufak ufak aklımdakileri kağıda değilde doğal olarak teknoloji gereği klavye tuşlarından karşımdaki ekrana dökmeye başladım. Yaklaşık üç yıl evvel başlayan bu macera zamanla bir kitap haline geldi. İlk kırk sayfası o odada yazıldı. Sonrası ise zaman nereyi uygun gördüyse oralarda. Geçmişi ve geleceği birleştirmeye çalıştım. Bazen dağ başına çıktım bazen düzlüklerde gezindim. Bazen yazdıklarıma ben bile hayret ettim, yeri geldi korktum yeri geldi gözlerim nemlendi. Geçmişe olan vefa borcumu ödemeye çalıştım ama gelecekle ilgili beklentilerimi de ihmal etmedim. On yıl gibi azımsanmayacak bir zaman dilimini birlikte geçirdiğim siz güzel insanlara şimdiden keyfli okumalar dilerim. ( Laf aramızda kitabı okuyan ve beni yüreklendiren dostlarıma bir müjde vereyim; ikinci kitabı yazmaya başladım bile....) 48 KİTAP TANITIM Esrarengiz Bahçe Bir boyama kitabı satış rekorları kırabilir mi? Johanna Basford Edam Yayınevi Evet evet, yanlış duymadınız, bir boyama kitabı satış rekorları kırıyor. Ama bu, bildiğiniz boyama kitaplarına benzemiyor. Bu kitap, âdeta mürekkeple kurulmuş bir Esrarengiz Bahçe! Bu kitap, her yaştan sanatkâr için kendini keşfetme imkânı sunan bir hazine sanki. İster çocuk olun, ister yetişkin... Bu kitapta olağanüstü çiçekler ve ilginç bitkilerle dolu, siyah beyaz, büyüleyici bir harikalar diyarı keşfedeceksiniz. Boyanacak resimler, keşfedilecek labirentler, tamamlanacak desenler ve kendi çizimlerinizi yapabileceğiniz pek çok alan bulacaksınız. Kitabın çizeri Johanna Basford kendisini “mürekkebe aşık bir çizer” olarak tanımlıyor. Çizimlerini İskoçya kırsalındaki evini çevreleyen bitki örtüsünden ve canlı yaşamdan ilham alarak yapıyor. İnce ince işlenmiş çalışmaları, yoğun bir el emeğinin ürünü... Nerde Kalmıştık “Biliyor musun arkadaşım, iyi işler yapmak istiyorum. Benden küçüklere yararlı şeyler öğretmek istiyorum.Hayvanların hayatını iyileştirmek istiyorum.Temiz sokaklar, temiz parklar, temiz denizler istiyorum.Tüm apartmanların balkonları çiçeklerle bezeli olsun istiyorum.Bir şeyler yapmak gerek.Bunları hayata geçirmek için bir yerden başlamak gerek.”... İpek Ongun Artemis Yayınları Benim Yolum Christina Daniels Martı Yayınları Hayranları yeteneğini oynadığı filmlerden önce gözündeki ışıktan seziyor çünkü oyunculuğu da kendisi gibi samimi. “Gözleriyle oynayan adam” lakabını almasının bir sebebi var. Ona sadece sevgi değil saygı da duyuyorlar çünkü ülkesinde yolsuzluk, eğitim sistemi, cinsiyetçilik, çocuk istismarıyla mücadele, insan hakları gibi meselelerde örnek bir aktivist. O, bir zamanların Hintli çocuk yıldızı, sinemanın içinde doğmuş bir aileye mensup, oyunculuktan yönetmeliğe uzanan zirvenin sahibi. Gençlerin kalbinin gümbür gümbür atmasına sebep olan ‘çikolata oğlan’dan, Hint sinemasının dönüm noktası sayılan filmlere uzanan yolculuğuyla parlamış bir yıldız. Başarıya Götüren Aile Bu kitap, çocuğunun başarılı olması için, “Çok çalış oğlum/kızım,” demenin ya da tüm maddi olanaklarını seferber etmenin ötesinde bir şeyler yapmak isteyen anababalara yol göstermek amacıyla yazıldı. Her anababa, okul başarısı için çocuğuna yardımcı olmak ister. Ama öğrenme sürecinin bilimsel temellerini kavramadan atılacak her adım, iyi niyetli de olsa, çocuğu engelleyebilir. Doğan Cüceloğlu Remzi Kitabevi Başarıya Götüren Aile, sınav döneminde çocuklarına destek olmak için doğru ve etkili yöntemler arayan tüm anababalara kılavuzluk edecek. 49 İNSAN KAYNAKLARI BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3 Bizden Haberler Hemşireler Haftası Özveri ve sabır ile mesleklerini sürdüren Değerli Hemşirelerimizin “Hemşireler Haftası”nı kutlamak amacı ile HEMŞİRELİK GECESİ düzenlenmiştir. Yaratıcı Drama Çalışanlarımızın iletişimlerinin güçlenmesi, takım halinde çalışma becerilerinin artması ve problem çözme konusunda birlikte hareket edebilme yetisine sahip olmalarını sağlamak amacı ile Eğitim Takımı tarafından YARATICI DRAMA eğitimi düzenlenmiştir. 50 ldin Hoşge e Beb k Şifalı Miniklerimiz.. Çocuklarınızla birlikte sağlıklı ve şifalı bir ömür dileriz... ADA BAPUN EBRU BAPUN BEREN ELİS ŞAHİN FATMA ŞAHİN MERTCAN TERZİOĞLU TOLGA TERZİOĞLU ALİ YERLİ BORA DEMİR FİLİZ YERLİ ÇİĞDEM DEMİR ZEYNEP YADE EKER EVRİM GENÇEL BAHAR YALÇIN EKER İSMET NAZLI TÜTÜNCÜOĞLU GENÇEL ASİL DEMİR ÇİĞDEM DEMİR HİRA MASAL AGAY FATMA KARTALOĞLU AGAY NİL ESİLA KORKMAZ ABDULLAH KORKMAZ EVLENEN PERSONEL MERYEM BİCİCİ-ALPER SEVİNÇ 03.05.2015 FADİME KIVRAK-ÖZGÜR ZEYBEK 31.05.2015 TUĞÇE ÖZYÜREK08.05.2015 HİLAL ÖZDEMİR31.05.2015 DİDEM ÖZSEZGİN-ALİ AKIN 10.05.2015 NİLGİOUN GOLOVİNA03.07.2015 ZEYNEP ULAŞ16.05.2015 EMRAH KARADUMAN01.08.2015 SİNEM ÇETİNER05.09.2015 GÖREVİ DEĞİŞEN PERSONELLER ÖNCEKİ UNVANI ŞİMDİKİ UNVANI PINAR ÖZGE BİRCAN HASTA KABUL YETKİLİSİ MİSAFİR HİZMETLERİ YETKİLİSİ TUĞÇE KOÇAK HASTA DANIŞMANI HASTA KABUL YETKİLİSİ LALE SAVTEKİN FİNANSMAN MÜDÜR YRD. FİNANSMAN MÜDÜRÜ BURAK YILDIRIM ULUSLARARASI HASTA İLİŞK. SRM. ULUSLARARASI HASTA İLİŞKİLERİ MÜD. YRD. 51
Benzer belgeler
onkoplastik teknikler
Nadiren de memelerde büyüklük
kalıcı olduğunda meme küçültme
cerrahisi gerekebilir.
Meme estetiği cerrahisi için ;
emzirmenin bitmesi ve üzerinden
en az 3, ideal olan 6 ay geçmiş
olması gereklidir....