27 NRW. sayi sayfalar
Transkript
27 NRW. sayi sayfalar
27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 1 AÝLENÝZÝN TELEVÝZYONU “Genç Ödülleri” Schramma ve Kaplan’a Verildi Solingen’de 15 yýl önce beþ ferdini elim bir yangýn neticesinde yitiren Genç Ailesi adýna ilk kez daðýtýlan “Genç Ödülü”, Solingen Tiyatro ve Konser Salonu’nda düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Sayfa: 10`da Beþeriyetin Saadeti Ýçin Yeni Bir Dünya 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi Sonuç Bildirgesi, 2008 Ýstanbul Deklarasyonu adýyla yayýnlandý. 30 ülkeden 70 yabancý ve 100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki ile gerçekleþtirilen 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi’nin sonuç bildirgesi, ESAM Genel Baþkaný Recai Kutan tarafýndan açýklandý. Sayfa: 21`de IGMG Ruhr A Bölgesi Marl Þubesi 2. Gençlik ve Yaðlý Güreþ Þöleni IGMG Ruhr A Bölgesinin baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren Marl Þubesi Gençlik Kollarý 2.sini baþarýyla gerçekleþtirdiði Marl Gençlik ve Yaðlý Güreþ Þöleni yine göz doldurdu. Program Marl þehrinde VFL Drewer Açýk Hava stadýnda yapýldý. Sayfa: 20`de hayat NR W Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 27 . Yýl/Jahre: 5 . Haziran-Juni 2008 / Cemaziye`l Ahir 1429 AVRUPA`DA YAYIN HAYATINA BAÞLAMIÞTIR Frekans: TürkSat 11.996 MHZ FEC 5/6 Vertikal Symbol 26000 Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 06134565965-66 www.oku-san.de Çocuklarýmýzýn yaz tatili döneminde hem eðitimlerini ve hem de tatillerini yapmalarý önemli Yaz Dönemi Eðitimi ve Sýla-i Rahim IGMG “Kardeþlik ve Dayanýþma Günü” programý Belçika Hasselt`te yapýldý IGMG (Ýslam Toplumu Milli Görüþ)ün düzenlediði ’Kardeþlik ve Dayanýþma Günü’ 31 Mayýs Cumartesi Belçika`nýn Hasselt kentinde Ethias Arena salonunda gerçekleþti. Avrupa`nýn dört bir yanýndan akýn akýn gelen insanlar 25.000 kiþilik Ethias Arena’nýn içini ve dýþýný doldurdu Sayfa: 16-17`de Sýla-i Rahm Dosya Dr. Yusuf IÞIK Sayfa 5`te Dosya Ahlâk Kirlenmesi Mahmut AÞKAR Sayfa 7`de Dosya Zihniyet deðiþimi Oðuz ÜÇÜNCÜ Sayfa 9`da Dosya Estaðfirullah Efendim! Selma ÖZTÜRK Sayfa 25`te Dosya Yüzme Dersi Mustafa YENEROÐLU Sayfa 13`te Dosya Seyahat Ya Resulallah Hacarabýn Serüvenleri 14 Murat ÝLERÝ M. Salih AYDIN Sayfa 23`te Özel Köþe Sayfa 29`da Dosya 54. T.C. Hükümeti Baþbakaný, Sayýn Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN'a Yönelik Uygulanan Haksýz Ev Hapsini Protesto Ediyoruz... Müslüman Þahsiyeti Ýsmet ÇATAKLI Sayfa 20`de 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 2 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Sevinçleri ve üzüntüleri paylaþmak lerimizin olduðunu hatýrlatmak isteriz. Burada bir kaç güzel insana teþekkürü borç bildiðimizi belirtmek isteriz. Sevgili Abdüssamet Temel ve Bilal Demiroðlu beyler. 2007 senesi yýlbaþýnda Bavyera Eyaletinde de çýkmaya karar verdiðimizde her türlü destekleri ile bize yardýmcý olan bu güzel insanlara sizlerin adýna teþekkür ediyoruz. Bu iki güzel insanýn destekleri sayesinde Bavyeradaki deðerli okuyucularýmýza ulaþýyoruz. Bu desteðin arkamýzda olduðunu hissetmeye devam ettiðimiz müddetçe çalýþmalarýmýza daha bir þevkle sarýlacaðýz. Sevgili dostlar! Size bir sürprizimiz olacak. Ýnþallah bu sayýmýz itibariyle NRW Eyaletinde de Hayat Gazetesi daðýtýlmaya baþlanýyor. Nord Rhein Westfalen Eyaletinde Türk nüfusun fazla olmasý münasebetiyle buradaki insanýmýza ulaþma noktasýnda 1 seneden fazladýr bir alt yapý çalýþmasý yapmakta idik. Bu çalýþmanýn gerçekleþmesi noktasýnda bizlere her türlü desteði esirgemeyen Ýsmet Çataklý, Murat Ýleri ve Yaþar Erim Beylere þükranlarýmýzý arzediyoruz. Bir nevi NRW Eyaleti için ayrý bir baský olarak deneme sayýsý niteliðindeki bu sayýmýzda bu bölgedeki insanýmýzýn haberlerine biraz daha aðýrlýk verdik. Sayfalarýmýzda bunlarý daha detayý ile görebileceksiniz. Bu bilgilendirmeden sonra Türkiyemizdeki son dönemde yaþanan geliþmeler bizleri oldukça üzmektedir. Anayasa Mahkemesinin aldýðý 3 Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 son karar ve yine 54. T.C. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bey`e reva görülen evhapsi uygulamasý bizleri derinden üzmektedir. Anayasa Mahkemesinin vermiþ olduðu karar maalesef tuzu bile kokutmuþtur. Türkiye gibi dünyada eþi benzeri olmayan bir mozayiðe sahip bir ülkenin hakim unsuru olan müslümanlarýn temel haklarýndan olan üniversitede baþörtüsü hakký; ucube gerekçelerle yürütmeyi durdurma kararý ile engellendi. Bu karar þunu da bir kez daha net olarak ortaya çýkardý ki; Türkiye`de belli bir zümre her türlü hakký kendilerinde görmekteler ve kendileri istemedikçe kimse özgürlüklerini kullanmaz. Ama Türk insanýnýn özgür iradesi bu sýkýntýlarý da aþmaya muktedir olacaktýr. Biz bu inançtayýz. Ömrünü Türk insanýnýn ve insanlýk aleminin huzur ve saadeti için harcamýþ ve görüþleri ile tüm insanlýða yol gösterici olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bey`e reva görülen ev hapsi uygulamasýný protesto ettiðimizi buradan duyurmak istiyoruz. Türkiye gibi bir ülkede Baþbakanlýk yapmýþ ve bu dönemde bazýlarýnýn hayallerinde dahi göremeyeceði kadar hizmetler yapmýþ ve elinde bulunan imkanlarý sadece ülke halký için kullanmýþ bir insan; bu dönemdeki uygulamalarýnda bunu ortaya koymuþtur. Sanki niye gözünün üstünde kaþýn var der gibi absürt bir bahane ile -ki belgelerin incelenmesi durumunda bu ortaya çýkacaktýr. Biz buna caný gönülden inanýyoruz- bu duruma gelinmiþtir. Bizler Sayýn Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bey`in yaptýðý çalýþmalarýn 20-30 sene sonra sosyolojik deðerlendirmelere tabi tutulduðunda ne kadar önemli olduðunun daha da iyi anlaþýlacaðý kanaatindeyiz. Gerçi bunun þu anda pek çok insan farkýndadýr. Sayýn Prof. Dr. Necmettin Erbakan`a reva görülen bu haksýz uygulamayý bir utanç meselesi olarak görüyoruz. Ýnþallah bu hatadan en kýsa sürede dönülür ve Türkiyemiz bu utanç durumundan kurtulur. Son olarak izine gidecek dostlarýmýza hayýrlý yolculuklar ve güzel günler diliyoruz. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. hasbihal Sevgili dostlar! Ýzin heyecanýnýn iyice hissedildiði bugünlerde bizleri de farklý bir heyecan sarmýþ durumdadýr. 2004 senesi yýlbaþýnda gazetemizin ilk sayýsýný çýkartmýþtýk. O zaman sadece Hessen Eyaletindeki Türklere yönelik olarak çýkan gazetemiz; zamanla kendisini geliþtirmeye devam etti. Hessen Eyaletinde çýktýðýmýz dönemde 5000 adetlik trajla vatandaþlarýmýzýn hizmetindeydik. 2007 yýlbaþý itibariyle gazetemiz kendi sýnýrlarýný zorlamaya baþladý ve Hessen Eyaletinden sonra Bavyera Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu eyaletteki vatandaþlarýmýza yine 5000 adetlik bir trajla hizmet sunmaya baþladýk. Yani 2007 yýlbaþý itibariyle trajýmýz 10.000 adet oldu. Burada þunu hatýrlatmakta fayda görüyoruz. Basýn dünyasýndaki bazý kiþilerin kendi yayýn organlarýnýn trajlarýný olduðundan çok daha fazla gösterdiklerine þahit oluyoruz. Tabi bu; bizim gibi aylýk olarak yayýnlanan ücretsiz gazeteler klasmanýnda olan diðer bazý gazetelerde daha da vahim bir hal alýyor. Malumunuz bizim gibi gazetelerin mali kaynaklarýný reklamlar oluþturmaktadýr. Tabi böyle olunca da prensiplere baðlý olmayan yayýn organlarý yanlýþ bilgilendirmelerle müþterilerden reklam almaya çalýþýyorlar. Tabi bu zamanla müþteri tarafýndan farkediliyor. Böyle olunca da güven sýkýntýsý yaþanmaya baþlanýyor. Burada þunu özellikle belirtmek istiyoruz. Biz Hayat Gazetesi olarak kesinlikle siz okuyucularýmýza ve reklam veren müþterilerimize olduðunda farklý bilgi ve haber vermemek konusunda kararlýyýz. Yani trajýmýz ne ise olduðu gibi yansýtacaðýz. Ýsteyenlere matbaa baský dokümanlarýný gösterebileceðimizi taahhüt ediyoruz. Bizler Hayat Gazetesi ile yayýn hayatýna atýlýrken; bazý prensipleri kendimize þiar edindik. Kesinlikle basýn etik kurallarýný ihlal etmemeyi, okuyucularýmýza yararlý bilgileri vermeyi, müþterilerimize verimli ticari yönlendirmeyi yapmayý, milli ve manevi deðerlerimize tam saygýyý, bu çerçeveye uygun her kesimden insana sayfalarýmýzýn açýk olacaðýný, her türlü fikre açýk olduðumuzu, deðiþik düþüncelerin birer renk olduðunu ve renklerin de güzel bir gökkuþaðý olusturacaðýný düþündüðümüzü v.b prensip- Seite 3 Impresium/Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas, Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn Bölge Temsilcileri Münih: Ýshak Özen 0179-8335363 . [email protected] Nürnberg: Adem Güray 0163-1345948 . [email protected] Ulm: Cengiz Aslan 0178-5333144 . [email protected] Bielefeld: Ufuk Ulun 0177-7211664 . [email protected] Osnabrück: Mehmet Demir 0178-2063526 . [email protected] Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.de Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 4 GMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan; demokratik bir ülkede yargýnýn, temel insan haklarýný ve millî egemenliði gözardý ederek, inanç özgürlüðüyle ilgili anayasal düzenlemeyi iptal etmesinin özgürlükçü bir demokrasiyle baðdaþtýrýlamayacaðýný belirtti. Yavuz Çelik Karahan, Anayasa mahkemesinin inanç özgürlüðüyle ilgili düzenlemeyi iptal etmesi sebebiyle yaptýðý ilk açýklamada: “Mahkeme kararýnýn saðlýklý bir deðerlendirmesini yapabilmek için, gerekçeli kararý beklememiz gerekir. Ancak iptal I ölner Stadtanzeiger Gazetesi’nin 03.06.2008 tarihli sayýsýnda, SPD Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün imzalý “Hedef, baþka bir toplum oluþturmak” baþlýklý bir yorum yayýmlandý. Söz konusu yorumda genel baþkanlýk görevini yürüttüðüm Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) hakkýnda kesinlikle kabul edemeyeceðimiz, bir kýsmý eksik bilgiye dayananan ve bir kýsmý ise tamamen gerçek dýþý olan ifadeler yer almaktadýr. Kýsaca DÝTÝB’e karþý kamuoyunda önyargýlarý körükleyen bu yorum yazýsý, sadece DÝTÝB camiasýnda deðil, DÝTÝB’e sempati duyan her kesimde büyük bir üzüntüye yol açmýþtýr. DÝTÝB, Alman yasalarýna göre kurulmuþ ve 887 üye derneði bulunan bir sivil toplum kuruluþudur. DÝTÝB, tüzüðü gereði sadece Türklere deðil, dini, sosyal, kültürel ve sportif alanlarda farklý din ve kültürden her kesime hizmet vermektedir. DÝTÝB’in bütün çalýþmalarý kamuoyuna açýktýr ve bu çalýþmalara baþta Eyalet ve Federal Hükümetlerin temsilcileri olmak üzere, farklý kurum ve kuruluþlardan temsilciler de katýlmaktadýr. DÝTÝB, Alman Baþbakaný ve Alman Ýçiþleri Bakanlarýnýn daveti üzere Alman Ýslam Konferansý’na ve Milli Uyum Konferansý’na katýl- K 13:35 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan: “Anayasa Mahkemesi’nin kararý özgürlükçü bir demokratik anlayýþla baðdaþtýrýlamaz” gerekçeleri olarak gösterilen Anayasa’nýn 2. ve 4. maddelerini dikkate aldýðýmýzda, Cumhuriyet’in deðiþtirilemez ve deðiþtirilmesi dahi teklif edilemez niteliði olan laiklik ilkesine atýfta bulunduðunu görüyoruz”. “Anlaþýlan o ki baþörtüsü, laiklik ilkesi ve Cumhuriyet’in niteliklerine karþý bir hareket olarak de- ðerlendiriliyor. Bu anlayýþa sahip olan yargýçlarý anlayabilmekte güçlük çekiyorum. Böyle kararlar Türkiye’ye yakýþmayan ideolojik bir anlayýþýn ürünüdür ve toplum vicdanýný derinden yaralamaktadýr”. “Baþörtüsü bir özgürlük meselesidir. Hiç kimse baþörtüsünü Cumhuriyet’e karþý çýkmak amacýyla örtmemektedir. Baþörtü- Dr. Lale Akgün’e Cevap maktadýr. DÝTÝB’in Almanya’nýn en büyük sivil toplum kuruluþu olarak teþkilatlanan dini cemaati olmasý, verdiði hizmetlerin kabul görmesinden kaynaklanmaktadýr. DÝTÝB, bugünkü konumuna inandýðý ve savunduðu temel ilkeleri ile ulaþmýþtýr. DÝTÝB, partilerüstüdür ve hiçbir siyasi görüþü temsil etmez. Her dinden ve kültürden insanlarla diyalog içindedir; diyalog çalýþmalarýna, hoþgörüye, kadýn erkek arasýndaki eþitliðe ve þeffaflýða büyük önem verir. Ýslam dinini çaðýn gereklerine göre anlar ve anlatýr. Hiçbir zaman ileri sürüldüðü gibi çaðdýþý görüþ ve düþünceleri benimsemez ve yaymaz. Bu anlamda, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn internet sitesinde yer alan ve bugün itibariyle çýkarýlmýþ olan bir haberin, DÝTÝB’le iliþkilendirilmesini kesinlikle doðru bulmuyoruz. Kaldý ki, söz konusu haber, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn görüþü olmadýðý halde ve baþka bir yazara ait olmasýna raðmen, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn görüþüymüþ gibi deðerlendirilmesi de, saðlýklý deðil tamamen önyargýlý bir yaklaþýmdýr. Sayýn Dr. Akgün yorumunda, “DÝTÝB’in Ankara güdümlü olduðunu, Ankara’dan çýkan her sözün, DÝTÝB için bir talimat ve bu talimatýn da Köln’ü baðladýðýný” ileri sürmektedir. Bu iddia doðru deðildir. DÝTÝB’i çok yakýndan tanýyan birisi olarak Sayýn Dr. Akgün de çok iyi bilir ki, DÝTÝB’in genel kurul delegeleri vardýr. Bu delegeler iki senede bir DÝTÝB Yöne- tim Kurulu’nu seçerler. DÝTÝB Yönetim Kurulu, bütün kararlarý özgür iradesiyle alýr ve hayata geçirir. Dr. Akgün’ün bu asýlsýz iddiasý, herþeyden önce DÝTÝB Yönetim Kurulu’nu rencide etmiþtir. “Kadýnýn tek baþýna seyahat edememesi, kadýnlarýn çalýþmamasý,” gibi düþüncelere DÝTÝB’te asla yer yoktur. DÝTÝB’in çalýþmalarýný yakýndan takip eden ve bazýlarýna katýlan Dr. Akgün de bu durumu çok iyi bilir. DÝTÝB’in bütün çalýþmalarýnda kadýnlar aktif olarak görev almaktadýrlar. DÝTÝB’in pratik çalýþmalarýna çoktan beri yansýyan ve bizim için normal bir durum olduðundan, burada zikretmenin aslýnda üzücü bir durum olduðu þeyleri tekrarlamak gerekirse: DÝTÝB, kadýnýn emansipasyonuna ve katý- mesaj sünün tek sebebi, dinî bir vecibenin özgür iradeyle yerine getirilmesidir. Türkiye halkýnýn ezici çoðunluðu baþörtüsüne getirilen yasaklarý reddetmektedir. Sözkonusu düzenlemenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde emsali görülmemiþ bir oy çoðunluðu ile kabul edilmiþ olmasý bu durumun apaçýk bir göstergesidir. Dolayýsýyla bu tür kararlar milletin egemenliðine ters düþtüðü gibi, özgürlükçü bir demokratik anlayýþla da baðdaþmaz. Biz; kendi aydýný, siyasetcisi, öðrencisi ve vatandaþýyla barýþýk demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye istiyoruz”! lýmcý olmasýna tam destek verir. Kadýnlar DÝTÝB’de sadece kadýn kollarý, tam ya da yarý zamanlý ya da fahri çalýþaný olarak tezahür etmez. DÝTÝB üye derneklerinin yönetim kurullarýndaki kadýnlarýn oraný yüzde ondan fazladýr ve bu sayý günden güne artmaktadýr. DÝTÝB demokratik bir kuruluþtur ve bütün hizmetlerini bu anlayýþla yürütür. Çalýþmalarý ancak üyelerinin hür iradesini yansýtýr. Ýnsanlar üzerinde nüfuz kullanmasý gibi bir suçlamanýn, somut hiçbir örneði yoktur. DÝTÝB’in her zaman, “Ýyi Müslüman Kuruluþ” rolü oynadýðý yaklaþýmýný kamuoyunun takdirine býrakýyoruz. DÝTÝB kendine baðlý derneklerle bütün Almanya çapýnda, Alman kurum ve kuruluþlarýyla güven esasýna dayalý çalýþmalarýyla, farklý dini kuruluþ temsilcileriyle yürüttüðü diyalog etkinlikleriyle, Alman komþularýyla geliþtirdiði samimi iliþkileriyle, yaþlýlara, kadýnlara gençlere, eðitime ve entegrasyona yönelik sürekli ve uzun vadeli çalýþmalarýyla uyum, kültürler ve dinlerarasý diyalog ve topluma fayda saðlamak amacýyla hareket etmektedir. Kamuoyuna saygýyla duyurulur. Sadi ARSLAN DÝTÝB Genel Baþkaný 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya inimiz Ýslam`ýn çok önem verdiði hususlardan biridir sýla-i rahm. Yani akrabalar, yakýnlar arasýnda münasebet... Bunun iyi olmasý, karþýlýklý sevgi, saygý ve yardýmlaþma esasýna dayanmasý gerekmektedir. Rahm, kelime olarak rahmet`ten gelir, rahmet, “acýmak, “þefkat duymak” manalarýný taþýr. Türkçemizde “sýla-i rahm” tabiri içerisinde “rahm” þeklinde kullanýlan bu kelime, arapça aslýnda rahim þeklinde kullanýlýr. Akrabalýk, hýsýmlýk, yakýnlýk, kuvvet, kerabet gibi farklý kelimelerle dile getirilen beþeri yakýnlýðý ifade eder. Sýla, ulaþma, varma, kavuþma, uzakta bulunan memleketine, vatanýna ve ailesine kavuþma anlamlarýný ifade eder. Sýla-i Rahm: Akraba ve yakýnlarýný ziyaret etme, hal hatýr sorma ve yardýmda bulunma demektir. Sýlai Rahm tabir olarak kýsaca akrabalara kavuþmak manasýna gelir. Sözgelimi iþ ve ikamet yerimiz akrabalardan uzakta ise, zaman zaman ziyaretlerine gitmek, mektup yazýp telefon etmek, yakýndaysa arada sýrada görüþmek, yardýmýmýza muhtaçsa yardým etmek, hastaysa ziyaret etmek, bir problemi varsa ilgilenmek, sevinçliyken tebrik, üzüntülüyken teselli ve taziyede bulunmak, hal hatýr sormak, selam vermek...vb. hepsi sýla-i rahm`e dahildir. Bütün bu sayýlanlar akrabalar arasýndaki manevi baðlarý güçlendirir, artýrýr, insaný hayata daha çok baðlar, fertleri bencillik, yalnýzlýk gibi kötü hislerden ve böylesi duygularýn getireceði marazi hal ve durumlardan korur. Allah`ýn rýzasýna, rahmetinin tecellisine sebeb olur. Sýla-i Rahm öncelikle akrabalara karþý talep edilmiþ ise de, komþulara, arkadaþlara, meslekdaþlara, iþ arkadaþlarýna, din kardeþlerine ve her çeþit tanýdýklara karþý da vazife ve borç kýlýnmýþtýr. Sözgelimi, karþýlaþtýðýmýz bir mümine, tanýþmasak bile verilen bir selam, yaþlý bir kimseye yer gösterme, otobüste yer verme, düþen bir çocuðu kaldýrma, soran kimseye adres tarif D 13:35 Uhr Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Sýla-i Rahm etme, sosyal münasebetlerde güler yüzlü, tatlý sözlü olma, hayýrhah ve yardýmsever tavrý takýnma...vs. hepsi birer sýla-i rahm`dir. Bilginler sýla-i rahm`in dereceleri olduðunu, en yüksek derecenin, nikah düþmeyecek derecedeki yakýn akrabalar arasýnda bulunduðunu ve buna riayetin farz olduðunu söylerler. Bu görüþe göre amca, dayý çocuklarý arasýnda farz olmaz. En aþaðý derecesini de selamlaþma olarak ifade eden olmuþtur. Allah`ýn insanlar arasýna böyle bir baðý koyup buna vacip emirler arasýnda yer vermesi, insanlara olan büyük nimet ve rahmetlerinden biridir. Kiþi ve toplumlarýn birbirlerini karþýlýklý olarak sevme ve saymalarýnýn mayasýný sýla-i rahm teþkil eder. Mensubu bulunmakla iftihar ettiðimiz Dinimiz, beþeri saadetin vazgeçilmez þartlarýndan birisi olan sýla-i rahm`in terkini büyük günahlardan saymýþtýr. Buna ”kat-i rahim” de denir, yani rahm`i (akrabalýk baðlarýný) koparmak demektir. Allah`ýn insanlara rahmet ve merhametinin tecellisi, sýla-i rahm`in edasýnýn þartýna baðlanmýþtýr. Bizzat Kur`an-ý Kerim sýla-i rahm`i kesenlere Allah`in lanetini yani rahmetinden mahrumiyeti haber vermektedir. Sýla-i Rahm`in önemini belirten sayýsýz Peygamber buyruðu vardýr. Önemine binaen bunlardan bir kaçýný zikredelim: - “Sýla-i Rahm`i kesen cennete giremez.” - “Sýla-i Rahm, güzel ahlak, baþkalarýyla iyi geçinmek, beldeleri mamür, ömürleri uzun eder.” - “Yakýnlara sýla (kavuþmak, ziyaret etmek), malda zenginliði, ailede sevgiyi ve ömürde uzamayý artýrýr.” - “Senden kopandan sen kopma, sana kötülük yapana sen iyilik yap, aleyhine bile olsa hakký söyle.” - “Rahm arþa asýlýdýr, der ki; “Kim beni sýla ederse Allah da ona sýla etsin. Kim benden, koparsa Allah Dr. Yusuf IÞIK da ondan kopsun.” - “Kim rýzkýnýný Allah tarafýndan geniþletilmesini, ecelinin uzatýlmasýný isterse sýla-i rahm yapsýn” - “Nesebinizden sýla-i rahm yapacaklarýnýzý öðrenin. Zira sýla-i rahm akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadýr.” Hz. Muhammed (s.a.v), sýla-i rahm için neseb yani akrabalarý öðrenmeyi emretmektedir. Ýslam bilginleri bu hadise dayanarak sýla yapýlmasý gerekenlerin ana-babadan ibaret olmayýp zevi`l-erham`a (babalar, amcalar, dedeler, dayýlar, teyzeler, halalar vs.) sayý olduðunu söylemiþlerdir. Akrabalara gösterilecek sýla-i rahm, onlara yakýnlaþma, þefkat ve ihsandan ibarettir. Sýla-i Rahm`in ömürde uzamaya sebeb olmasý meselesi ecelin deðiþmeyeceðini ortaya koyan ayetle zýt gibi görülebilir. Ömrün uzamasý demek, amelde bereket ve tevfik hasýl olmasý, ömrün boþa gitmemesi þeklinde yorumlanmalýdýr. Ayrýca: “Sýla-i Rahm, öldükten sonra hayýrla yadedilmeye sebebtir” veya “salih evlatlarýn varlýðýna sebeptir” de denmiþtir. Sýla-i Rahm, taatin bereketlenmesine ve günahlardan korunmaya bir sebeptir, böylece kendisinden sonra hayýrla yad devam eder ve sanki ölmemiþ gibi (sevabý devam eder). Kiþiye yardým saðlayan þeyler arasýnda, kendisinden sonra istifade edilecek ilim, sadaka-i cariye ve salih evlat da vardýr. Önemine binaen son olarak þu hususu da kayde- delim ki konu biraz daha iyi anlaþýlmýþ olsun. Resulullah (s.a.v)ýn mümtaz özelliklerinden birisi de sýla-i rahm`e verdiði ehemmiyet ve önemdir. Öyleki Hz. Peygamber, peygamberliðinin ilk tezahürleri karþýsýnda ve bilhassa Cebrail (a.s) ile ilk defa karþýlaþmasýnýn hemen akabinde korkmuþ ve Hz. Hatice`ye bunu açmýþtý. Hz. Hatice, korkmamasý, Allah`ýn kendisini mahcup etmeyeceði hususunda teselli ederken Resulullah`ý ikna etmek üzere zikrettiði delillerden biri Aleyhisselatü Vesselam`ýn sýla-i rahm`e riayet etmesiydi. Peygamberliðinin ilk yýllarýndan itibaren Resulullahýn muhataplarýný israrla davet ettigi þeylerden biri yine sýla-i rahm`di. Hatta Bizans Ýmparatoru Herakliyus, Peygamberlik iddiasýnda bulunan Muhammed hakkýnda bilgi edinmek üzere ticaret maksadýyla Þam´a gelmiþ olan Ebu Süfyan ve yanýndakileri çaðýrtýp “Size Muhammed ne emrediyor” diye sorulunca Ebu Süfyan`ýn saydýklarý arasýnda sýla-i rahm`i de görmekteyiz. O, Herakliyus`a Hz. Peygamber`in sözlerini aktarýyor “O, bize namazý, sadakayý, iffeti ve sýla-i rahm`i emrediyor” diyor. Buraya kadar anlattýklarýmýzdan çýkan netice þudur: Sýla-i Rahm, akraba ziyareti, konu komþu, eþdost, aile, memleket, hemþehri, baba-ana dostlarýnýn hal ve hatýrlarýnýn sorulmasý ve onlara yardým edilmesi gibi görevler olduðunu ve bu görevlerin Ýslam`ýn bir emri olduðunu öðrenmiþ bulunuyoruz. Ayný zamanda sýla-i rahm yapmamanýn büyük günah ve vebal oluþunu bir tarafa koyacak olursak bir de þu gerçekle yüzyüze kaldýðýmýzý görürüz. Sýla-i Rahm yapmamak hastalýða sebeb olur. Bu hastalýðýn adýna da “sýla hastalýðý” denir. Bu hastalýk týp literatüründe görülmez. Bu hastalýða týp, psikolojik bozukluk, stres, sinirsel 5 hastalýk, moral bozukluðu, kafa bozukluðu gibi teþhisler koymaktadýr. Sýla hastalýðý, özellikle uzun yýllar gurbette yaþayanlarda görülür. Bu hastalýðýn belirtileri vardýr. Stres, psikolojik bozukluk, dengesizlik, kararsýzlýk, kafa bozukluðu ve davranýþ bozukluklarý...vb. Sýla hastalýðý ilaçla, iðneyle tedavi edilemeyen bir hastalýktýr. Bunun diðer adý “hasret” hastalýðýdýr. Ýnsanlarý üþütük yapar, karamsar yapar, bendin yapar, yorgun ve bitik yapar. Böyle hastalýða düçar olanlar derhal tedavi olmalýdýr. Bu hastalýðýn tedavisi ise “sýlai rahm”dir. Sýla-i Rahm yapanlar bu hastalýktan kurtulurlar. Yapmayanlar kurtulamazlar. Sýla hastalýðý uzun müddet devam edenler fizyolojik olarak da hastalýklara yakalanabilirler. Özellikle kalp, tansiyon, dolaþým bozukluklarý, hazýmsýzlýk ve mide hastalýklarý gibi hastalýklar, sýla hastalýðýnýn vücuda vuran tezahürleridir. Bugün dolaþýn lokalleri, cemiyetleri, evleri, kahvehaneleri, orada toplanýp sohbet eden insanlar, genellikle memleketten ve memleketteki hatýralardan bahsederler. Beden baþka yerde, ruh baþka yerdedir. Ýþte bu hal sýla hastalýðýnýn baþlangýcýdýr. Bundan kurtuluþ yolu, sýla-i rahm yapmaktýr. Memleket özlemini gidermektir. Psikolojik itminana kavuþmaktýr. Bunun baþka da kurtuluþ yolu gözükmemektedir. Sýla-i Rahm maksadýyla izine/tatile gidenler, önce anne-baba, hýsým-akraba, eþ-dost ziyaretini yapmalý ve ondan sonra dinleneceði yere varmalýdýr. Zamanýnýn bir kýsmýný tarihi cami, medrese, han, hamam, imarethaneler, tekkeler, türbeler gibi yerlerin ziyaretlerine ayýrmalýdýr. Paranýn bir kýsmýný da hayýr hasenata harcýyabilmelidir. Sýla-i Rahm, hal vurup harman savurmak, israf etmek, çýlgýnca eðlenmek ve gayr-i meþru ortamlarda bulunmak ve böylece vakit öldürmek olmamalýdýr. Sýla-i Rahm, sýla-i rahm gibi olmalýdýr. Hayýrlý ve uðurlu sýla-i rahm`ler... 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 6 rogram Lage gençlik baþkaný Ýsa Sarýoðlu’nun okumuþ olduðu Kur`an-ý Kerim ile baþladý. Cemiyet Baþkaný Lütfü Akça cemiyetinin faaliyetlerini anlattý. Baþta Bölge Baþkaný ve idarecilerine katýlan, komþu cemiyetlere teþekkür etti. Böyle güzel bir programdan dolayý da çok mutlu olduðunu dile getirdi. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Baþkaný Ufuk Ulun “Daha çok çalýþmamýz gerekiyor” adlý seminerinde “bütün gençler bizim gençlerimizdir” diyerek gençlere yönelik yeni faaliyetlerini ve hedeflerini açýkladý. Daha sonra Bölge Dýþ Münasebetler Sorumlusu Nihat Köse “50 yýllýk dönem içerisinde nereden nereye geldik?” “Teþkilat ve Teþkilatlanma iþte budur” dedi. Ýslam’a nasýl bakýldýðýný ne kadar tanýdýklarýný ve okullarda ki müslüman çocuklarýn hal ve hareketlerini, iþsizlik oranýnýn yabancýlarda daha da fazla olduðunu söyledi. P GMG Ruhr A Bölge Baþkaný “ÝNSAN VE BAÞARI” konulu bir seminer sundu. Baþkan; “insan dünyaya imtihan için gönderildiðini bu imtihan ise zamaný iyi deðerlendirme ve Kur`an ýþýðý altýnda nurlanmasýnýn gereðini anlattý. Ayrýca sünnet bildiðinizle amel edin, bidatlerden uzak olun, hurafe batýl inançlardan uzak durun, Allah`ýn ve Nebisinin emretmediði ve ashabýnýn yapmadýðý bir iþte ne sevap vardýr ne de bereket. Size verilen görevleri yapýn, ihmalkar olmayýn, itaat edin ki size de itaat I 13:35 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinde Ýdareciler Eðitim Semineri IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Geniþletilmiþ Þubeler Arasý Ýdareciler Eðitim Semineri, Lage Þubesinde gerçekleþtirildi. Bölge Eðitimcisi Ýlahiyatcý Zeki Þeker iyi bir idareci hizmetlerini Hz. Muhammed (sav)‘in pusulasýna uyarak gayelerini yolda ilerletmel i d i r. Müslüman tembel olam a z inancý uðruna gayretli ve çalýþkan olmalýdýr, inanarak yapmalýdýr” diyerek idarecileri bilgilendirdi ve þunlarý ekledi; “zamaný iyi kullanýrsanýz sý- kýntý olmaz. Müslüman neyi nerede konuþmasýný bilmelidir ve insanlarý incitmeden üzmeden dava anlatýlmalýdýr. Bu þerefli ruhu taþýmak þerefli davanýn bayraðýný taþýmak da þereftir. Milli Görüþ iþte budur” diyerek IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Yatýlý Aile Eðitim Semineri edilsin. Sorumluluðunu aldýðýnýz görevleri hakkýyla yapýn ki Allah ecir versin“ diyerek sözlerini tamamladý. Oberhausen`dan seminerci A.Türker Hanýmefendi “ailede mutluluðun temeli fertler arasýnda oluþur birbirlerine saygý olmalý ve çocuklarýný sevmeli, büyüklere hürmet küçüklere þevkatli olmalý, aile bireyleri birbirlerine güler yüzlü hoþgörülü merhametli samimi ve sadýk olmalý, daha sonra piþman olacaðý þeyler yapmamalý, tebessüm etmeli çünki tebessüm liderimiz Hz. Muhammed sav.`in sünnetidir. Merhametli olmalý çünki müslüman baþtan baþa merhamet yüklüdür.” dedi. Eðitimci Ýlahiyatçý Dr. Yusuf Iþýk vermiþ olduðu seminerinde “mutluluðun 6 esasý vardýr! Sevgi, saygý, sabýr, sebat, sorum- luluk, saðlýk konulu seminerini iþledi. IGMG Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden aile ile ilgili þunlarý söyledi: “Ailenizi iyi idare edin. Eþinizle iyi geçinin, birbirinize saygýyla ve sevgiyle hitap edin, çocuklarýnýzýn önünde hiç bir zaman tartýþýp kavga etmeyin, yoksa çocuklarýnýza kötü örnek olduðunuz gibi onlarýn baþarýsýzlýðýna da sebeb olursunuz. Ailenizde haber sözlerine son verdi. Daha sonra IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri teþkilat yapýmýz olan Milli Görüþ bir gaye etrafýnda toplanmýþ ve belirli hedefe ulaþmak için bir sistem içerisinde planlý programlý çalýþan þuurlu insan topluluðudur. Ýleri; teþkilat ve teþkilatýn önemini anlatýrken; “sonuca gitmenin koordine, kontrol, takip ve degerlendirmekten geçer” dedi. Böylece baþarýlý olmanýn faydalarýndan, baþarýya ulaþma yollarýndan bilgiler verdi. Baþkan tevsiyelerde bulunarak tabiri caizse idarecileri yeniden motive etti. Daha sonra da “Genel esaslarýmýzý iyi bilmeliyiz ve hayatýmýzda doðru tesbitler yapmalýyýz” dedikten sonra katýlanlara ve ev sahibi cemiyete teþekkür ederek deðerlendirme yapýldý ve dilek temenniye yer verildi. Baþkan Ýleri katýlanlarýn sorularýna cevap verdi. Kur’an-ý Kerim ile baþlayan program yine Kur’an-ý Kerim ve ev sahibi cemiyetin ikramý ile sona erdi. Ýslami hava essin, helal ve haramlarý gözetip çocuklarýnýza onlarý öðretin.” IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri deðerlendirme konuþmasýnda misafirlere ve katýlanlara teþekkür etti ve iki günlük yatýlý eðitimin faydalý olacaðýna inanýyorum diyerek sözlerini tamamladý. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eðitim Kordinatörü Zeki Seker Eðitimin önemi olduðu kadar böyle yatýlý seminerler ailecek daha çok önemlidir, çocuðun eðitimi ailede baþlar dedi ve kapanýþ Kur`an-ý Kerimini okuyarak program sona erdi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya elâl ile haram arasýnda bir “tampon bölge” vardýr. O bölgenin arasýra da olsa ihlali, zamanla harama geçiþin önhazýrlýk safhasýna hizmet ederek alýþkanlýk meydana getirir. Ýnsan hayatýndaki bazý alýþkanlýklar ise, belli bir müddet sonra “normal”laþýrlar. Ýþte böylece haramlý bir hayat biçimi artýk o kiþi için sýradanlaþmýþ ve olaðanlaþmýþtýr. Önceleri kiþinin þahsýnda veya mensubu olduðu toplumun deðerler dünyasýnda (kültürerel hayat) “haram” veya “günah” statüsünde muamele gören hal ve hareketler, daha sonralarý (adamýna göre) ya din veya çaðdaþlýk kýlýfýna sokularak “kanýksanýr” ve de, “kanýksatýlýr”. Bazý mikroplara karþý baðýþýklýk kazanan insan vücudu gibi, toplumun millî bünyesi de, birtakým haramlarý bundan sonra helalmýþ gibi, birtakým günahlarý da, ya “zararsýz” olarak deðerlendirmeðe tabii tutar, ya da “modernlik” adýna artýk böylesi kavramlarýn saçmalýðýna inanýr. Bu deðerler bazýndaki normatif deðiþiklikler, “namus” ve “ahlâk” gibi kavramlara þimdiye kadar yüklediðimiz mânâlardan sapmalara ortam hazýrlar. Bu sapmalardaki açý giderek büyüdükçe ve sýklaþtýkça, “namus kirlenmesi” ve ahlâkî sapýtmalar da, þahýs veya toplum bazýnda sýklaþmaya baþlar. Bugün posmodernist toplumlar ve onlarýn benimsediði hayat tarzýnýn tesir sahasýnda kalan diðerlerinde, hayatýn her kesiminde bu kirlenmenin giderek artýþý, endiþe verici, ürkütücü ve insanlýk adýna utanç verici bir hâl almaya baþladý. Önce hava, su ve toprak gibi bütün canlýlarýn yaþayabilmeleri için olmazsa olmazlarýndan olan elementleri kirlettik. Son yýllarda milletlerarasý camianýn en çok konuþtuðu ve tartýþtýðý konu, “Çevre Kirliliði”dir. Çevreyi, yani yaþadýðýmýz dünyayý kirleten insandýr! Ýnsanýn kendisi kirlenmeseydi çevre hiç kirlenir miydi? En çok çevre kirliliðine sebebiyet verenler, sanayileþmiþ toplumlar olduðuna göre; diðerlerinden H 13:35 Uhr Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Ahlâk Kirlenmesi daha çok yýkanan, tertemiz kýyafetler giyen, herþeyiyle daha sýhhî (hijyenik) bir hayat sürenler çevreyi niye daha çok kirletmiþ olsunlar, diye de insanýn aklýndan gayriihtiyari bir soru geçiyor. Baþka bir ifadeyle; þu pýrýl pýrýl görünümlü “modern”, “çaðdaþ”, “medeni” ve de zengin insanlarýn çevremizi bu denli kirletmelerini hafýzamýz almýyor desek yeridir. Niyet kötü olunca... Modernlik, çaðdaþlýk veya medenilik gibi kavramlarýn çerçevesini çizen, içini dolduranlarýn bir kesiminin vicdaný körelmiþ ve niyeti bozulmuþtur. Vicdaný körelmiþlerde acýma ve merhamet duygusu olmaz. Niyeti bozuklarýn ahlâký da bozuktur. Ahlâký bozuklar bir sepet elmanýn içindeki çürükler gibidirler: Zamanla toplumun tamamýna sirayet eden kirlenmelere sebep olurlar ki, buna da ahlak kirlenmesi denir. Þayet temiz ahlak sahipleri çoðunlukta olmalarýna mukabil, içlerindeki bozuk ve çürüklerin üstesinden gelemiyor, tecrit edemiyorlarsa, zamanla bu leke büyüyerek bütünü kaplar ve bu sefer ‘toplum kirlenmesi’nden bahsedilir olur. Netice itibariyle, isanoðlunun önce kendisini daha sonra da diðer hemcinslerini kirletmesiyle baþlayan süreç kýsa zamanda çevreyi ve zamanla evreni kaplar. Bugün medenilik birinciliðini kimseye kaptýrma niyetinde olmayan ülke ve toplumlar bu kirliliðin baþ müsebbipleridirler. Namussuz veya ahlâksýza karþý temkinli ve tedbirli olursanýz, muhtemel tehlikeyi en azýndan kontrol altýna almýþ olursunuz. Onlar bildik isimler, tanýdýk simalardýr: Biri “mahallenin hýrsýzý”, ötekisi, “þehrin fahiþesi”, diðeri de, herkesin bildiði “pezo”dur. Türkçe’de ahlak sahibi olmayana, “ahlâksýz”, namus mefhumu gibi bir erdemliliði tanýmayan, yok sayan veya deðersiz Mahmut AÞKAR görenlere de, “namussuz” denir. Hak etmediði halde baþkalarýna ait olan malý, parayý veya hizmet karþýlýðýný deðiþik yollarla gaspedenlere de, “hýrsýz” denir. Buraya kadar herkesin bildiði þeyleri tekrarlamýþ olduk. Ama bizim asýl meselemiz fert ve toplum olarak; namuslu, ahlâklý ve dürüst görünüp de tersini yapanlarladýr. Son yýllarda ülkemizdeki “ahlâk kirlenmesi”, “iman soðumasý” veya “fikir kirlenmesi” gibi kavramlar, geliþmelere paralel olarak oluþmakta veya oluþturulmaktadýrlar. Olmayan birþeyin kirlenmesi bahis konusu olamaz. Hava, su veya tabiat olduðu için havanýn, suyun veya tabiatýn kirlenmesinden bahsedebiliyoruz. Bu noktadan hareketle; toplumlarda var olan “ahlâk” veya “namus” gibi kavramlar önceden olduðundan dolayýdýr ki “ahlâk kirlenmesi” gibi, fikir, namus ve daha nice erdemlerin kirlenmesinden yakýnmaktayýz. Önce ahlâk sonra çevre kirletildi Çevre kirliliðiyle ahlâk kirliliði birbiriyle doðrudan baðlantýlý, iliþkili konulardýr. Ýnsanýn yaratýlýþýnda, yani orijininde varolan namus, ahlâk, iffet, dürüstlük, merhametlilik gibi özelliklerin kirletilmesiyle baþgösteren beþerî kirlenmenin doðurduðu sonuç, çevre kirlenmesidir. Varoluþundaki özelliklerin zamanla kaybolmasý insan denilen mahlûkatta beþerî dengesizlik meydana getirir. Sözkonusu bu beþerî dengesizlik ise, ekolojik dengesizliðin asýl sebebidir. Çevreyi kirleterek ekolojik dengeleri altüst eden insan, ilk tahribatý kendisinde yaptý. Kirlenen çamaþýr yýkandýðýnda temizlendiði gibi, kir ve terden kokan vücudunuz da adamakýllý bir yýkanmadan sonra tertemiz olur ve gül gibi kokar. Ama kirletilen namusu, kirletilen ilmi veya kirletilen imaný nasýl ve ne ile temizleyeceksiniz?... Midemizi bulandýran, beynimizi çalkalandýran þey, üstübaþý kirli, fakir-fukaradan gelen koku deðil! Bilâkis, pýrýl pýrýl giyimli, bakýmlý ve parfümlü insanlarýn, ahlâk ve vicdan kirlenmesinin neticesi olarak çürümeðe yüz tutmuþ zihniyetin etrafa saçtýðý kokuþmuþluk kokusudur. Hem “namus bekçiliði”ne soyunan hem ortam ve fýrsatýný yakaladýklarýnda elin namusuna göz dikenlerle, hem “vatansever” hem de þahsî çýkarlarý uðruna vatanýn havasýný, suyunu kirleten, topraðýna gaspedenlerle, hem dindar hem de din üzerinden güç ve servet kazananlarla fert ve toplum olarak görülmesi gereken hesabýmýz olmalýdýr. Hâyâ perdesi yýrtýlmýþ bir “medeniyet” anlayýþýnýn arsýz temsilcilerinin tehditi altýndayýz. Batý dünyasýnýn zengin ve “medeni” ülkelerinden üçüncü dünya ülkelerine uçaklarla “seks turizmi” seferleri düzenlenmekte ve diðer taraftan, Ýnterpol dehþet verici bir boyutta artýþ gösteren “çocuk pornografisi”ne karþý çaresiz kalmaktadýr. Bu yazýnýn kaleme alýndýðý saatlerde Alman medyasýnda bir araþtýrmanýn ürkütücü sonuçlarý geniþçe yer almaktaydý: Avrupa ülkelerindeki gençlik arasýnda yapýlan bir araþtýrmaya göre haplarýn körüklediði seks, uyuþturucu ve alkol baðýmlýlýðý, tüketimi Avrupalý gençleri ahtapotun kollarý gibi sarmýþ durumda. Yine bu konuyu yazmaya devam ederken, biraz temiz hava tenefüsü 7 için kendimi dýþarý atýyorum. Kýzým yaþýnda genç kýzlarýn otobüs beklediði duraktayým: Duraktaki panoda kýzým yaþýnda birisine giydirilen iç çamaþýr reklamýný görmemezlikten gelmek mümkün deðil. Almanya’nýn hemen her þehrinde þubeleri olan bu giyim firmasý aslýnda kadýn iç giyiminden ziyade, kadýn ve erkek üst giyimi çeþitleriyle tanýnýr. Duraktaki bir yaþlýnýn ayaküstü okumakta olduðu gazetenin iri puntolarla attýðý baþlýða gözüm takýlýyor: “Sapýk baba 24 yýl kendi kýzýna tecavüz etti”. Bir an midem aðzýma geliyor, hem babalar hem de tüm insanlar adýna hicap duyuyorum. Ayný gazetenin ilk sayfasýnýn tam ortasýnda yine gencecik, çýplak bir kadýn resmi... Durakta otobüs beklemekten vazgeçerek oradan uzaklaþýrken, ülkemizin “çok satan”larý arasýnda yer alan bazý gazetelerinin hep ayný yere koyduklarý seksî kadýn pozlarý gözümün önüne geliyor. “Vahþi Kapitalizm”in elindeki en etkili reklam aracý kadýný, erkeðin ve paranýn hükmettiði bu girdaptan kurtaracak yine kadýnýn kendisidir. Çarpýtýlan, Kirletilen Deðerler Bazý suçlar sadece kiþiyle sýnýrlý kalýrken, bazýlarý bir beldeyi, bölgeyi veya ülkeyi kapsayacak kadar tesirli olabilir. Bazý suçlar da vardýr ki, bazen bir medeniyeti, bazen de bütün insaniyeti kapsar; ilgilendirir, sarsar... Ýtalyan sanatçý bayan Pipa Bacca’nýn ülkemizde tecavüze uðradýktan sonra öldürülmesi olayýný medyadan öðrenince, her Türkiye vatandaþý gibi ben de, önce ülkem ve milletim adýna, sonra da, insanlýk adýna utandým ve üzüldüm. Bu iðrenç hadiseden takriben iki hafta sonra dindar-muhafazakâr kesimin 78 yaþýndaki bir yazarýnýn, 14 yaþýndaki bir kýz çocuðuna “cinsî taciz”de bulunduðu haberini gazeteler, internet siteleri ve tv kanallarýndan öðrenince, kafamýn döndüðünü, midemin bulandýðýný hissettim. Ýspatlanmýþ bir suç he- 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 8 nüz ortada yok ama, bu kadarýný duymuþ olmak bile yetti. Ayný günlerde Almanya ve birçok Avrupa televizyon kanallarý Avusturya’dan canlý baðlantýlarla insanýn kanýný donduran bir baþka sapýklýk olayýný naklediyorlardý: 73 yaþýndaki Avusturyalý bir baba, 24 yýl boyunca eve hapsettiði kendi kýzýna tecavüz etmiþ ve bu iliþkiden yedi çocuk dünyaya gelmiþ. Birinci olay; öncelikle topyekün bir ülkeyi sýkýntýya sokan, utandýran bir çirkinlik iken, ikinci hadise; özellikle ülkenin dindar kesimini üzen, utandýran bir çirkinliktir. Üçüncü olay her ne kadar ülke ve millet olarak bizi baðlamasa da, insan evladý olmamýzdan kaynaklanan özelliðimizden dolayý insanlýk adýna insanlýðýmýzdan utandýran, diðerleri gibi sadece bir ülke sýnýrlarý içinde deðil, bu sefer dünya çapýnda vicdanlarýmýzý sarsan iðrenç mi iðrenç bir hadise... Ýnsan denilen bazý yaratýklarýn iþlediði böylesi suçlar bizleri iþte bu derece sarsabiliyor. Din ve milliyetinden baðýmsýz olarak tarihin her döneminde ruh hastalarýnýn, cinsi sapýklarýn sebebiyet verdikleri çirkin ve iðrenç hadiseler olagelmiþtir. Hatta ahlâkî deðerlerini yitiren bazý kavimlerin sýrf bu yüzden Allah’ýn gazabýGMG Ruhr A Bölgesi Bestwig Þubesi halâ inþaat ve onarýmý devam eden cemiyetleri yararýna bir kermes programý düzenledi. Güzel bir havada gerçekleþtirilen programlarda Cemiyet içerisinde cemiyet hocaefendisi Nihat Gümüþ erkeklere yönelik konuþma yaparken, bayanlara yönelik ise Bölge Kadýn Kollarý Baþkaný Cahide Yýlmaz sohbet yaptýlar. Cemiyet bahçesinde düzenlenen kermes programýnda çocuklarda kendi aralarýnda yarýþ ve eðlenceli oyunlarla günün tadýný çýkardýlar. Sevilen sanatçý Ömür Eldenizin de katýldýðý kermes programýnda, Baþta I 13:35 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir na uðrayarak yok olduklarýný da Kur`an-ý Kerim’den öðreniyoruz. Günümüzde insanoðlu madden zenginleþtikçe mânen fakirleþiyor. Bu durum özellikle ilerlemiþ sanayi toplumlarýnda daha da belirgin bir hâl alýrken; sebepleri üzerine sayýsýz inceleme ve araþtýrmalar yapýldýðýný gözardý etmeden, herkesin bildiði Ýslâmî kritere göre, dünya ile ahiret terazisinin dünyadan yana aðýr basmasý, insan ve toplum ahlâkýnýn giderek bozulmasýnda asýl sebeptir. Bazen müslüman din adamlarýnýn ve “dindar”larýn içinden, ama sýkça hýristiyan din adamlarýnýn arasýndan cinsi sapýklarýn çýkmasý, bu ilahî gerçeði deðiþtiremez. Biz insanlar dünyaya sarýldýkça dünyalýklarýmýzýn bekçisi, nefislerimizin mahkûmuyuz. Bir insan hem hýristiyan hem müslüman olamayacaðý gibi, hen sosyalist hem kapitalist de olamaz! Birbirine taban tabana zýt ideolojilerin bile mutlaka ortak yönlerinin olduðunu gözardý etmiyoruz ama dinler gibi (dünyevî) ideolojilerin de hayata dair, kendilerine özgü deðer yargýlarý var. Sistem olarak sosyalizm (komünizm) iflas ettikten sonra eski tüfek komünistlerin, nostaljivarî sosyalistçe düþünüp kapitalistçe yaþamalarýný yadýrgamýyoruz artýk. Çünkü hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 netice itibariyle her ikisinin de özünde maddeci (materyalist) dünya görüþü vardýr. Petrol zengini Araplarýn ne derece müslüman geçindiklerini ve Batýlý en kapitaliste taþ çýkartacak seviyede nasýl yaþadýklarýný da artýk gazete okuyan, tv seyreden herkes biliyor. Son yýllarda Türkiye’nin sosyal yönüyle de kabuk deðiþtirmesi neticesinde yeni bir “orta sýnýf”dan bahsedilmektedir. Toplumumuzdaki bu yeni oluþumun adýna, “muhafazakârlar” da denilmektedir, hatta Türkiye Muhafazkârlaþýyor mu” sorusunu yazýlý ve sözlü medyada herkes kendine göre cevaplamaktadýr. Türkiye’nin bu yeni sýnýfý köylülükten þehirliliðe, fakirlikten zenginliðe doðru geçiþ yaparken, beraberinde birtakým menfî ve müsbet tartýþmalara da ortam hazýrlamaktadýr. Hadisenin bizim konumuzu ilgilendiren kýsmý; refah düzeyinde kayda deðer ilerleme görülen yeni muhafazakâr snýfta deðerler erozyonunun baþgöstermesidir. Bir baþka ifadeyle; müslümanlýkla kapitalistliðin içiçe girmesi neticesinde ortaya çýkan yoz kültür, ahlakî deðerleri toz-duman içinde býrakýr. Galiba dillere pelesenk olmuþ “ahlâkî kirlenme” kavramý böylesi sosyo-kültürel tabloya verilen bir baþka addýr. -Meselâ; inancý gereði bir insan faizin haram olduðunu biliyor ve bunu dillendiriyor olmasýna raðmen ticarî hayatýnda buna kýlýf uyduruyor veya Ýslâmiyet’te israfýn haram olduðunu kabullenmesine mukabil kendi müsrifliðinde beis görmüyorsa, orada (din zaviyesinden) bir ticarî ahlâk kirlenmesi vardýr. -Meselâ; hem vatanseverliðinize toz kondurtmuyor, hem de üzerinde tüyü bitmemiþ yetimlerin de hakký olan kamuya ait mal ve kaynaklarý hakkýnýz olmadýðý halde har vurup harman savururken, bir kitabýna uydurup çalýp çýrparken, vicdanýnýz sýzlamýyor ve bunu en tabiî hakkýnýzmýþ gibi hazmedebiliyorsanýz, sizin yüzünüzden en ulvî mefhumlarýn bile kir tutmaya baþlamasýyla birlikte toplumun ortak deðerleri zamanla deðersizleþir. -Mesela; Atatürkçülüðü raký içip içmemeðe veya kýlýk-kýyafete, yani Gardrop Atatürkçülüðü”ne, müslümanlýðý da ayný türden bir Gardrop Müslümanlýðý”na, dýþ görüntü ve göstermelik icraatlara indirgemiþseniz, toplumun her kesiminin istisnasýz kabul ettiði Hacý Bektaþ-i Veli düstûru olan, “Eline, beline sadýk ol”u koro halinde söylüyor ve takým halinde IGMG Ruhr A Betwig`te Kermes IGMG Ruhr A Bölgesi Bestvig Þubesi bir kermes programý düzenledi dosya ihlâl ediyorsanýz, artýk fert olmaktan öte toplum olarak tepeden týrnaða kir ve pislik içindesiniz. Siyasette, ilimde ve daha nice sahalardaki kirlenmeleri sýralamanýn bir anlamý da yok, meselenin anlaþýlmasýndan dolayý gerek de yok... Her milletin olduðu gibi bizim de var olan ahlâkî deðerlerimizin çarpýtýlmasý, istismarý toplum hayatýmýzda telafisi neredeyse mümkün olmayacak yaralar açmaktadýr. Maddeten zenginleþen toplumlarda görülen ahlâkî çöküntünün bir benzerini kendi toplumumuzda da endiþeyle gözlemliyoruz: Biz merkezli bir hayat anlayýþýndan ben merkezli (egosentrik) yaþama biçimini tercih eder olduk. Postmodern Batý dünyasý, “Vahþi Kapitalizm”in tüketim toplumu olmaktan kendini kurtaramadýðý gibi, birçok insani deðerlerinin de önce kirlenmesine daha sonra da çürümesine engel olamadý. Bu mânada Batý’dan öðreneceðimiz ve mutlaka öðrenmemiz gereken çok þeyler var. Bazý deðerler vardýr ki, toplumlar onlarýn sayesinde ayakta dururlar ve o deðerlerin yerini ne para ne de teknolojik aletler doldurabilir. Ahlâkî çöküntüyle maneviyat da çöker. Maneviyatýn çöküþü ise insanlýðýn çöküþüdür þube kadýn kollarý olmak üzere yetiþkinler ve gençlik yönetim kurulu ve Camaati hep birlikte büyük emek vererek hazýrladýklarý Türk ve Alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri ve el emeði göz nuru iþlemeler cemiyet yararýna satýþa sunuldu. Program karþýlýklý çay sohbetleriyle devam etti. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ýfatý, SPD Federal Milletvekili ve ayný partinin „Ýslam sözcüsü olan“ bayan Dr. Lale Akgün’ün son açýklamalarýna kulak kabartýldýðýnda, kaçýnýlmaz olarak insan, eski baþbakanlardan Konrad Adenauer’in, "Beni, dünkü zýrvalamalarým ilgilendirmiyor" þeklindeki tarihî sözünü hatýrlýyor. Öyle görünüyor ki, bu duruþ, Bayan Akgün’ün yeni siyasal davranýþ biçimini oluþturuyor. Akgün’ün, en son Alman medyasý aracýlðý ile kamuoyuna yansýyan Ankara’daki Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve kýsaca DÝTÝB diye bilinen Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði ile olan hesaplaþmasý, daha baþka nasýl izah edilebilir ki? Ýþte, Kölner Stadtanzeiger gazetesinde 02.06.2008 tarihinde yayýnlanan makalesinden bir kaç tadýmlýk cümle: Makalede þöyle deniliyor: "Türkçe okuyanlarýn bir avantajý var: Sol liberal bir gazete olan "Radikal" þimdi "Diyanet"’in internet makalelerinden alýntýlar yapýyor. Bu alýntlarý ile Radikal, resmî din kurumu ve Almanya’daki uzantýsý Köln Merkezli Ditib’in gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Ditib, Ankara’dan idare edildiði için, oradaki her kelime Köln için de bir S auscht man den aktuellen öffentlichen Äußerungen von Frau Dr. Lale Akgün, ihres Zeichens SPD-Bundestagsabgeordnete und „Islambeauftragte“ derselben Partei, fühlt man sich unweigerlich an folgenden epochalen Ausspruch von Bundeskanzler Konrad Adenauer erinnert: „Was interessiert mich mein Geschwätz von gestern.“ Allem Anschein nach handelt es sich bei dem vorliegendem Zitat um die neue politische Handlungsmaxime von Frau Akgün. Wie wäre wohl sonst ihre jüngst in den deutschen Medien publik gewordene Generalabrechnung mit dem Präsidium für religiöse Angelegenheiten in Ankara (Diyanet) und der Türkisch-Islamischen Union der Anstalt für Religion, kurz DITIB, zu erklären. Nachfolgend ein paar Kostproben ihres Artikels, der am 02.06.2008 im Kölner Stadtanzeiger erschienen ist: Zunächst heisst es: „Wer Türkisch liest, hat einen Vorsprung: Die linksliberale Zeitung „Radikal“ zitiert derzeit genüsslich aus Internetartikeln der „Diyanet“ und offenbart damit das wahre Gesicht der staatlichen Religionsbe- L 13:35 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Zihniyet deðiþimi yönlendirici oluyor. Katý muhafazakar Ýslamist metinler bireyselliðe, özgürlüðe ve çoðulculuða çok az yer býrakýyor." Metin ilerledikçe, Bayan Akgün’ün gazabý da artýyor: Diyanetin, þu anda internetten çýkarýlmýþ olan "iyi ve örnek bir Müslüman Kadýn" ile ilgili rehberindeki ifadeler zararsýz bir þekilde baþlýyor: Burada, zina ve fahiþelik günah olarak ifade ediliyor. Gerçi, ayný görüþleri pek çok kilise ve düþünce öncüleri de savunuyor. Ancak bunu daha sonra, Amerika’daki Evanjelik’lerle Suudî Arabistan’daki Vahhabhi’lerin kaba teorilerini hatýrlatan bir mantýk takip ediyor: Parfum ve filört gibi zararsýz gündelik uygulamalar, zina ve fuhþa atýlan ilk adým olarak takdim ediliyor. Þimdi dahasý geliyor: Bu ahlâk vaazcýlarý için aslýnda din önemli deðil, asýl mesele, topluma hükmetme meselesi. Kendi hayat þekillerini, fikirlerin bir yarýþmasý olarak deðil de, bunlarý bir dogma olarak algýlýyorlar. Hedefleri iktidara konmak. Ki bu ikti- Oðuz ÜÇÜNCÜ dar, küçük bir grubun büyük bir gruba olan tahakkümünün iktidarý. Burada tehlikeli olan ise, gerek Türkiye’de Diyanet, gerekse Almanya’da Ditib, kendi ahlakî tesirlerini insanlar üzerinde kullanarak, Türkiye’de de epey zamandan beri günlük hayatý tanýmlayan modern norm ve davranýþ biçimlerini, tamamýyla ortadan kaldýrmaya çabalýyorlar. Can alýcý son nokta ile bitiriyor: "Diðer dernekler kötülenirken, Ditib burada nereyese hep "iyi Ýslam derneði" rolünü oynuyor. Ama, Diyanet’in internetteki makalesi, bu genel yargýlarýn doðru olmadýðýný gösteriyor. " Ýnternet ve arama motorlarý çaðýnda çok rahat ortaya çýkan zihniyet deðiþimi iþte buna denilir Daha 2004 yýlýnda, ilginçtir ki Köln Yeni Camii Jüri Heyeti’nde de bulunan bayan Akgün, Ditib ve üyelerini "özgürlük Müslümanlarý" olarak tanýmlayýp þu açýklamayý yapýyordu: "Ýslam, hiç bir zaman geri kalmýþlýðýn þifresi deðildir." Akgün, Ýslam’ýn modernite ile baðdaþmayacaðýný söylemeye müsade edilemeyeceðine de vurgu yapýyordu. Dahasý bayan Akgün, 2007 yýlýnda, kamuoyunda, yaþanan bir din olarak Ýslam ile, dini siyasal amaçlar için araç olarak kullanan Ýslamizm arasýnda yeteri kadar açýk bir ayýrým yapýlamadýðý hatýrlatmasýnda bulunuyordu. Akgün, ayný zamanda altýný çizerek, Müslümanlarýn genel olarak Ýslamizm suçlamasýna maruz kalmamasý uyarýsýnda da bulunuyordu. Ne var ki muhteviyat olarak da iyice mesnetsiz argümanlar üzerine kurulu bu denli büyük bir zihniyet deðiþimi elbette se- Sinneswandel hörde und ihres deutschen Ablegers, der Ditib mit Sitz in Köln. Da die Ditib von Ankara aus gesteuert wird, gilt jedes Wort von dort als Richtungsangabe auch für Köln. Die streng konservativen islamistischen Texte lassen wenig Platz für Individualität, Freiheit und Pluralismus.“ Je weiter der Text fortschreitet um so mehr redet sich Frau Akgün in Rage: Die Argumentation in einem Leitfaden der Diyanet für „gute und vorbildliche muslimische Frauen“, der mittlerweile aus dem Internet entfernt wurde, fängt recht harmlos an: Da werden Ehebruch und Prostitution als Sünde deklariert. Nun ja, solche Ansichten vertreten auch viele Kirchen und andere Meinungsmacher. Aber dann folgt eine Logik, die an die kruden Theorien der Evangelikalen in Amerika oder der Wahhabiten in Saudi-Arabien erinnert: Harmlose Alltagspraktiken werden als Vorläufer von Ehebruch und Prostitution gebrandmarkt: Parfümieren etwa oder Flirten. Und legt noch eins drauf: Im Kern geht es diesen Moralpredi- gern nicht um Religion, sondern um die Deutungshoheit über das Soziale. Sie verstehen ihre Lebensart nicht als Angebot im Wettbewerb der Ideen, sie verstehen sie als Dogma. Sie zielen auf Macht auf Macht einer kleinen über eine große Gruppe. Das Gefährliche daran ist, dass sowohl die Diyanet in der Türkei als auch die Ditib in Deutschland ihren moralischen Einfluss auf die Menschen ausnutzen, indem sie moderne Normen und Umgangsformen, die auch in der Türkei schon lange den Alltag bestimmen, schlichtweg abzuschaffen versuchen. Fehlt noch der krönende Abschluss: „Die Ditib spielt hier fast immer die Rolle des „guten Islamverbandes“, während die anderen Verbände verteufelt werden. Die Internetartikel von Diyanet zeigen aber, dass diese Pauschalurteile nicht stimmen.“ Was für ein Sinneswandel, der sich im Zeitalter von Internet und Suchmaschinen sehr eindrucksvoll verdeutlichen lässt. Noch im Jahr 2004 bezeichnete Frau Akgün, die interessanterwe- ise auch in der Jury für den Moscheeneubau in Köln saß, die Ditib und ihre Mitglieder als „Muslime der Freiheit“ und erklärte: "Der Islam ist keine Chiffre für Rückständigkeit", und es dürfe nicht zugelassen werden, dass ihm eine Unvereinbarkeit mit der Moderne unterstellt werde.“ Darüber hinaus mahnte sie im Jahr 2007 an, dass in der Öffentlichkeit nicht immer klar genug unterschieden werde zwischen dem Islam als gelebte Religion und dem Islamismus, welcher die Religion für politische Zwecke instrumentalisiert. Zugleich warnte sie ausdrücklich davor, Muslime generell unter Islamismusverdacht zu stellen. Nun kommt ein solch gravierender Sinneswandel, der auch inhaltlich auf sehr wackeligen Beinen steht, ja nicht ohne Grund und beim genaueren hinsehen fällt dann doch ins Auge, dass sich die Meinung von Frau Akgün zur DITIB mit deren Mitwirkung im Koordinationsrat der Muslime (KRM) und dem daraus resultierenden gemeinsamen öffentlichen Auftreten 9 bepsiz deðil. Zira, yakýndan bakýldýðýnda, bayan Akgün’ün DÝTÝB ile ilgili görüþlerinin, DÝTÝB’in Müslümanlar Koordinasyon Konseyi’ndeki üyeliði ve bunun neticesinde "organize olmuþ Müslümanlar"ýn etkin bir þekilde kamuoyu önüne çýkmasý ile 180 derece deðiþmiþ olmasý göze çarpýyor. Yine, bir "Ýslam uzmaný" olarak, bay Schäuble’nin Ýslam Konferansý’na davet edilmeyiþini hâlâ hazmedemediði gözleniyor. Siyasal güvenililirliðin kaybedilmesi bir yana asýl üzücü olan hazimsizliði her halinden belli olan bayan Akgünün, Müslümanlarýn toplumsal eþitlik için yaptýklarý haklý isteklerini kösteklemek için Ýslamî kuruluþlar aleyhine baþlatýlan „düzenli“ karalama kampanyalarýný yürüten uðursuz Koro’ya katýlmýþ olmasý. Ýlgili kuruluþlarýn, bayan Akgün gibi sürekli fikir deðiþtiren birini ciddîye almamalarýný tavsiye ediyoruz. Ama Ýslamî kuruluþlar, bu ve buna benzer kampanyalarý vesile bilerek, karþýlýklý dayanýþmayý güçlendirmeli ve Federal Almanya’da Müslümanlarý temsil edecek alt yapýnýn kuvvetlendirilmesi için daha da samimî bir þekilde çalýþmalýlar. der so genannten „organisierten Muslime“ diametral gewandelt hat. Auch scheint es die ausgewiesene „Islam-Expertin“ noch immer nicht überwunden zu haben, bei der Besetzung der Deutschen Islam-Konferenz von Herrn Schäuble einfach übergangen und ignoriert worden zu sein. Mal abgesehen vom Verlust der politischen Glaubwürdigkeit ist es schon ein Trauerspiel, dass eine offensichtlich beleidigte Frau Akgün munter in den Chor derer einstimmt, die sich mit „regelmäßigen“ Hetzkampagnen eine islamische Organisation nach der anderen vornehmen, um den berechtigten Forderungen von Muslimen nach gesellschaftlicher Gleichstellung einen Riegel vorzuschieben. Die betroffenen Organisationen sind zunächst einmal gut beraten, wankelmütige Menschen wie Frau Akgün nicht allzu ernst zu nehmen. Sie sollten aber auch diese und ähnliche Kampagnen als Anlass nehmen, ihre wechselseitige Solidarität zu stärken und noch ernsthafter an der Verfestigung der Strukturen muslimischer Repräsentanz in der BRD zu arbeiten. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 10 olingen’de 15 yýl önce beþ ferdini elim bir yangýn neticesinde yitiren Genç Ailesi adýna ilk kez daðýtýlan “Genç Ödülü”, Solingen Tiyatro ve Konser Salonu’nda düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Cumhurbaþkaný Horst Köhler’in himayelerinde daðýtýlan ödüle, Hýristiyan Demokrat Partili (CDU) Köln Anakent Belediye Baþkaný Fritz Schramma ile, 3 Þubat 2008 tarihinde Ludwigshafen’de meydana gelen yangýnda eþi, çocuklarý ve yakýnlarýný yitiren Kamil Kaplan’a layýk görüldü. Ödül törenine, T.C. Devlet Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said Yazýcýoðlu, Federal Ýçiþleri Bakaný Dr. Wolfgang Schäuble, Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakaný Prof. Dr. Maria Böhmer, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Nesil, Aile, Kadýn ve Entegrasyon Bakaný Armin Laschet, T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Olcay, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Düsseldorf Baþkonsosolluðu Din Hizmetleri Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün, Solingen’de ýrkçý saldýrý neticesinde beþ çocuðunu kaybeden Mevlüde-Durmuþ Genç çifti, Ludwigshafen’de meydana gelen yangýnda eþi, çocuklarý ve akrabalarýný kaybeden Kamil Kaplan, Hýrýstiyan Demokrat Parti (CDU) Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma, Hýrýstiyan Demokrat Parti (CDU) Federal Yönetim Kurulu Üyesi ve Berlin Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Almanya eski Cumhurbaþkaný Johannes Rau’nun eþi Christina Rau, Solingen Belediye Baþkaný Franz Haug, TürkAlman Saðlýk Vakfý Baþkaný Dr. Yaþar Bilgin, Türk-Alman görsel ve yazýlý basýn mensuplarý ile 500’e yakýn davetli katýldý. Saygý duruþu ve ardýndan Þef Betin Güneþ yönetimindeki orkestranýn, Solingen olayýna atfen bestelediði Solin-Genç eserinin sunumu ile baþlanan ödül töreninin açýlýþ konuþmasýný Solingen Belediye Baþkaný Franz Haug yaptý. Haug konuþmasýnda, Solingen’de meydana gelen bu olayýn, her kesimden insaný üzdüðü gibi, en çok da Solingen’lileri üzdüðünü söyledi. S 13:35 Uhr Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 “Genç Ödülleri” Schramma ve Kaplan’a Verildi NRW Uyum Bakaný Armin Laschet de: “Solingen’deki kundaklama sadece Türk kökenlilere deðil, Almanya’ya ve anayasaya da yapýlmýþ bir saldýrýdýr 15 yýl önceki olayda dört genç bir ailenin yaþamýný alt üst etti. Bu öfke 15 yýl önce geride kaldý ama üzüntümüz hala devam ediyor.” Türk kökenli insanlarda korkunun kýsmen sürdüðünü ifade eden Bakan Laschet: “Ludwigshafen’deki yangýndan sonraki geliþmeler bu korkunun bir göstergesidir. Ama artýk biz yabancýlardan söz etmiyoruz. Göç kökenli insanlardan bahsediyoruz. Almanya’nýn bir göç ülkesi olup olmadýðýný tartýþmýyoruz. Bunun öyle olduðunu biliyoruz“. Laschet Durmuþ ve Mevlüde Genç çiftine dönerek sözlerini Türkçe olarak þöyle tamamladý: ‘Size çok teþekkür etmek istiyorum. Ýnanýlmaz gücünüzle, insanlara olan bitmeyen sevginizle bir çok insanýn baþaramadýðýný baþardýnýz. Kuzey Ren Vestfalya sizinle gurur duyuyor. Unutmayýn, biz daima sizin yanýnýzdayýz“ dedi. Federal Ýçiþleri Bakaný Dr. Wolfgang Schäuble: “Solingen anýsýna düzenlenen anma töreninin insanlarýn kendilerini muhasebe yapmalarýna imkan saðladýðýný ve hayatlarýný kaybedenlerin neden öldüklerini düþündüðümüzde, sorunun temeline inmiþ oluruz. Maðdurlarýn hep yanlarýnda olacaðýmýzý bilmelerini isterim. Genç ve Kaplan ailesinin de yaþadýklarý karþýsýnda gösterdikleri metanet takdire þayandýr. Barýþ, hoþ görü mesajý verdiler. Þiddetten uzak durdular. Devletin görevi vatandaþlarýnýn can güvenliðini saðlamaktýr“ dedi. T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet de yaptýðý konuþmasýnda: “Solingen’de Genç Ailesi’nin evinin kundaklanmasýnýn üzerinden 15 yýl geçmiþtir. Anadolu’dan henüz gençlik çaðlarýnda gelerek, bu ülkede yeni bir hayat kuran Genç Ailesi’nin yaþamýný ebediyyen deðiþtiren bir ýrkçý saldýrýnýn yarattýðý travmayý anmak için düzenlenen bu anlamlý tören vesiyesiyle aranýzda bulunmaktan duyduðum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. 16 yýl önce Möln’de, 15 yýl önce Solingen’de vuku bulan yabancý düþmanlýðý ve ýrkçý kaynaklý saldýrýlarýn hafýzalardan silinmesi mümkün deðildir. Kuþkusuz, toplumlarýn güvenini tehdit edenlere karþý mücadele, hükümetlerin temel görevlerinin baþýnda gelmektedir. Alman Hükümeti’nde bu iradeyi görmek bizim içimizi rahatlatmaktadýr. Buradan vatandaþlarýmýza seslenmek istiyorum. Korkmasýnlar ve yýlmasýnlar. Zira, Alman ve Türk devleti kendilerine sahip çýkacak, huzur ve refah içinde toplumla bütünleþmiþ olarak iç içe yaþamalarý için yükümlülüklerini yerine getirecektir. Bunun için varýz. Ýki ülke olarak sizlerden beklentimiz, sorumlu bireyler olarak topluma katkýda bulunmanýzdýr. Onurlu bir þekilde günlük yaþamýnýzý sürdürmenizdir. Bu düþünceyle organizasyonda emeði geçenlere ve buna destek veren devlet ricaline þükranlarýmý sunuyorum. Genç Ailesini kederlerinde yalnýz býrakmayan ve yaþanan insanlýk ayýbýnýn tekrarlanmamasý için hiçbir çabayý esirgemeyen siz deðerli konuklarý selamlýyor, ýrkçý saldýrýlarla hayatlarýnýn baharlarýnda yaþamdan kopartýlan insanlarýmýzýn aziz hatýralarý önünde saygýyla eðiliyorum“ dedi. Uyumdan Sorumlu Devlet Bakaný Prof. Dr. Maria Böhmer de: “Genç ve Kaplan Ailelerinin yaþadýklarý felaketlerden sonra sergiledikleri tutum övgüye þa- yandýr. Mevlüde Genç ve Kamil Kaplan’ýn acýlarýna raðmen uzlaþma içerikli sözleri, bu açýdan birlikteliði doðurdu. Solingen failleri dinleri, kültürleri ayýrmak ve germek istediler. Ancak burada yaþayanlar buna direndiler. ‘Onlar, aramýza nifak tohumu ektirmeyiz. Burasý bizim ülkemiz ve vatanýmýz dediler.’ Devlet Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said Yazýcýoðlu, “15 yýl önce Solingen’de Genç Ailesinin evinin kundaklanmasý ile iþlenen bu ýrkçý saldýrý, gerek Almanya’da gerekse dünyada büyük yanký uyandýran bir insanlýk ayýbýdýr. Bu elim olayýn uyandýrdýðý infialin saðduyuya dönüþmesiyle doðan yakýnlaþmanýn bir neticesi de, sonradan ihdas edilen ve bu seçkin topluluðu bir araya getiren ‘Genç Ödülü’dür. Bir taraftan, yangýn sonrasýnda Genç Ailesi tarafýndan sergilenen ve hafýzalardan silinmeyen örnek tutuma dikkat çekmek, diðer taraftan yabancý düþmanlýðýný kýnamak ve karþýlýklý uzlaþma temelinde birlikte yaþam kültürünü teþvik etmek amacýyla ihdas olunan ve iki yýlda bir daðýtýlacak olan bu ödülün verilmesinde desteði olan Türk-Alman Saðlýk Vakfý ile Alman Makamlarýný yürekten kutluyorum. Ben bu seçkin davetli topluluðunun huzurlarýnda, ilk ödülleri alan Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Sayýn Schramma ve Sayýn Kaplan’ý bir kez daha kutluyor, hem kendisine hem de Genç Ailesi’nin geride kalan fertlerine sabýr diliyorum“ dedi. (CDU) Federal Yönetim Kurulu Üyesi ve Berlin Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, “Bugün barýþ, karþýlýklý anlayýþ ve uyum adýna tavýr koymak üzere biraraya geldik. Aile’nin neredeyse tamamýný yitirmiþ olmasýnýn acýsýna kat- haber lanmak, katlanabilmek hepimiz için insanüstü bir gayret ve disiplin gerektirir“ dedi. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan toplam 10 bin Euro deðerindeki Genç Ödülü Kamil Kaplan ile Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma´ya verildi. Ödül sonrasý Mevlüde Genç yaptýðý konuþmasýnda, “15 yýl geçmesine raðmen acýlarým hala tazedir. Bu acýmýz dinmedi. Kamil Kaplan ailesi evlatlarýný kaybetti. Onlarýn acýsý da benim acým. Alman Devletimiz’den de Türk Devletimiz’den de Allah razý olsun. Hep yanýmýzda oldular. Kinle bir yere varýlmaz” dedi. Ödülünü CDU-Berlin Milletvekili Emine Demirbüken Wagner’in elinden alan Kamil Kaplan yaptýðý teþekkür konuþmasýnda, ödül almaktan ötürü çok mutlu olduðunu ve gösterilen yakýn ilgi sayesinde acýsýnýn hafiflediðini belirterek, tüm yetkililere teþekkür etti. Konuþmasýnýn ardýndan duygularýný gizleyemeyen Kaplan, 8 aylýk yeðenini yanan binadan üçüncü katýndan kucaðýna attýðý polis memuru Uwe Reuber’e sarýldý. Bu manzara karþýsýnda salonda bulunan konuklar duygusal anlar yaþadýlar. Daha sonra ödülünü alan Türk dostu Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma, cami inþaatýna verdiði destekten ötürü kendini yalnýz hissettiði zamanlar olduðunu belirterek, ‘Bu ödül beni, camiye verdiðim destekten ötürü kýnayanlara, eleþtirenlere yönelik en anlamlý yanýttýr’ dedi. Dostlarým DÝTÝB Baþkaný Arslan ve Genel V. Müdürü Yýldýrým’la bu projeyi gerçekleþtireceðiz. Almanya’nýn en güzel camisini yapacaðýz ve ben bundan ötürü gurur duyuyorum’ þeklinde konuþtu. Ödül töreni, T.C. Devlet Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said Yazýcýoðlu, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Nesil, Aile, Kadýn ve Entegrasyon Bakaný Armin Laschet, Mevlüde-Durmuþ Genç çifti ile Kamil Kaplan, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma, CDU-Berlin Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, Johannes Rau’nun eþi Christina Rau, Solingen Belediye Baþkaný Franz Haug, Türk-Alman Saðlýk Vakfý Baþkaný Dr. Yaþar Bilgin’in ayný karede toplu fotograf alýmýyla sona erdi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ur’an kendisini, “kitap” “þifa”, “hak”, “rahmet”, “hikmet”, “hidayet rehberi”, “saðlam kulp”, “nûr”, “hak ile batýlý ayýran” gibi kelimelerle adlandýrýr veya tavsif eder. Ama burada insanlýk açýsýndan söylenmesi gereken belki de ilk þey Kur’an’ýn, Allah’ýn bütün kullarýna/insanlara en son çaðrýsý olduðudur. Bu sebeple Kur’an, Fatiha sûresinin hemen ilk ayetinde geçen “Rabbi’l-âlemîn” (âlemlerin rabbi) ifadesi ile baþlar, Nâs sûresinin sonundaki nâs (insanlar) kelimesi ile biter. Buradaki nükteyi “âlemlerin rabbi olan Allah’tan bütün insanlara çaðrý” olarak anlamak mümkündür. Ýslam en son din, Hz. Muhammed de en son peygamber olduðuna göre Kur’an’ý, Allah’ýn bütün insanlara en son çaðrýsý bir baþka ifade ile en son þansý olarak görmek gerekir. Kur’an, bütün insanlara çaðrýda bulunur Kur’an bir çok ayetinde din kelimesine yer verir ve bununla özel anlamda Ýslam’ý kasteder. Bu bakýmdan Ýslam ile dini adeta ayný manayý ifade eden iki kelime gibi kabul eder ve bütün peygamberlerin getirdikleri dinin ortak adýnýn Ýslam olduðunu belirtir. Ýlahî kitaplarýn, peygamberlerin hulasa ilahî dinlerin birbirlerini tasdik etmesi, insanlýða getirdikleri deðerlerdeki ana noktalarýn ayný olduðunu gösterir. Bu sebeple bütün kitaplara ve peygamberlere inanmak, onlarý tasdik etmek bizim imanýmýzýn bir parçasýdýr. Fakat insanlar daha önce bu deðerleri tahrif etmiþler, peygamberlere isyan etmiþler hatta onlardan bazýlarýný öldürmüþlerdir. Ýþte Allah Teâlâ, tahrif edilen temel dînî/insânî deðerleri yeni bir peygambere gönderdiði vahiyle düzeltmiþtir. Allah Teâlâ tahrifata uðrayan bu deðerleri en son ve kâmil manada Kur’an ile düzeltmiþ, son dönem insaný için gerekli olan esaslarý da Kur’an ile ikmal etmiþ, böylece onu bütün insanlýða göndermiþ, ayrýca koruma altýna almýþtýr. Özetle söylemek gerekirse Kur’an ilk peygamberden itibaren bütün peygamberlere indirilen vahyin kemal noktasýný temsil eder. Yer darlýðý sebe- K 13:35 Uhr Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Kur`an, Ýnsan ve Hayat [4:22-24] insanlýðýn biyle tek bir örnek vermenfaatinin zaman-memek gerekirse bütün kana göre deðiþmediði dinlerin en temel deðeri bazý konular dýþýnda olan tevhîd akîdesini, ayrýntýya girmemiþ, Hýristiyanlar teslis itikaonun dýþýnda bütün indý ile [5:72-73] sanlýðýn ihtiyacý olan kýYahûdîler de Üzeyir’i yamete kadar ortaya çýAllah’ýn oðlu kabul etkabilecek meselelerin mek suretiyle [9:30], çözümünü ihtiva eden müþrikler de putlarý temel esaslar evrensel ilah saymakla [2:165, ilkeler getirmiþtir ki, bu 3:151, 10:68-70, 16:18,66] ona dinamizm saðlayan bozmuþlardýr. Kur’an ana özelliðidir. Bunun bunu bir çok ayetinin yanýnda yaratýcý ve yayanýnda ihlâs sûresiyle ratýlanýn geçeðine uyyeniden düzeltmiþtir. gun inanç esaslarý, adaBurada iþaret edilmesi Prof. Dr. Saffet KÖSE leti saðlayan hükümlegereken bir baþka husus ri, kýssalarýndaki sosyal da þudur: Ýslam, tabii deki tercihlerine göre ahiolarak kendisini son hak rette karþýlýðýný alacaklardýr gerçeklikler, kullar arasýndin olarak kabul etmesi, di- [3:20, 5:92, 99]. Hatta Kur’an daki iliþkilerde hak-adalet ðer dinlerin batýl olduðunu bu konuda ýsrarcý olunma- anlayýþý, tabiatla iliþkilerde vurgulamasý ve onlara ciddi sýný da hoþ karþýlamaz ilahî dengeye saygý ve onu gösterilecek teolojik eleþtiriler yöneltme- [28:56]. Esasen bu bütün korumaya sine raðmen insanýn yaratý- peygamberlerin ortak tutu- özen, kulun bu fani alemdelýþ gerçeði ve imanýn ana mudur. [16:35, 16:17] Bu ki bütün fiillerinden ebedi özellikleri itibariyle diðer apaçýk davet kendisine ula- olan ahiret yurdunda hesainanç mensuplarýný kendi- þan kimse sorumlu bir var- ba çekileceði gerçeði ve Allerini tanýmladýklarý biçi- lýk olarak inanýp inanmama lah-kul, insan-alem iliþkilemiyle kabullenmiþ, insanýn hakkýna sahiptir ve bu terci- rinde bu sorumluluk þuuruirade sahibi bir varlýk oluþu hinin uhrevi sonucu kendi- nun hep ön planda tutulsebebiyle de tercihleri ile sine aittir. [6:104, 10:43-44] masýný istemesi, dünya ve onlarý baþ baþa býrakmýþtýr. Kabul etmeyenlere Kur’an ahirete deðer verme noktaEsasen bu kendinden emin Hz. Peygamber’e þöyle söy- sýnda kurduðu mükemmel olmanýn da bir ifadesidir. lemesini emreder: denge, Allah’a götüren bir Çünkü kendi ifadelerine “Rasûlüm! Yüz çevirirlerse yol olarak kainattaki eþsiz göre Kur’an’ýn hayatýn bü- de ki: Allah, bana yeter, nizam ve ahengin araþtýrýltün alanlarý ile ilgili olarak O’ndan baþka ilah yoktur. masý böylece hem insanýn getirdiði deðerler diðerleri- Ben sadece O’na güvenir, teknolojik geliþmelerle iþlene göre kör ile gören [6:60], dayanýrým. O, yüce arþýn sa- rini kolaylaþtýracak buluþlasaðýr ile iþiten [11:24], ka- hibidir.” [9:129] Bundan ra imza atmasý hem de bu ranlýk ile aydýnlýk [13: 16], sonra Kur’an-ý Kerim Ýs- mükemmelliðin Allah’ýn diri ile ölü [35:19-22], eðrilik lam’dan baþka bir dinin Al- eseri olabileceðini anlayýp ile doðruluk [2:256, 7:146- lah tarafýndan kabul edil- iman etmeyenin inanmasý147] arasýndaki fark kadar meyeceðini: “Allah nezdin- na, inanmýþ olanýn da imaaçýk ve dikkat çekici, karan- de hak din Ýslamdýr” [3:19]; nýnýn saðlamlaþmasýna katlýklarý aydýnlatan ýþýk “Sizin için din olarak Ýs- kýda bulunmasý, bunun ya[4:174, 5:15-16] kadar par- lam’a razý oldum”, [3:85]; nýnda makro alemdeki bu laktýr. Ýnsana da bütün bun- “Kim Ýslam’dan baþka bir ahenge kendi mikro alelarý görebilecek basîret/id- din ararsa bilsin ki bu on- minde de katýlmasýný isterak kabiliyetleri verilmiþtir dan asla kabul edilmeyecek mesi onun ne kadar hayatla [6:104]. Bu sebeple peygam- ve ahirette ziyan edenler- iç içe bir kitap olduðunu ve berlerin dolayýsýyla diðer den olacaktýr” [3:85] ayetle- göstermektedir. Sadece bir müminlerin görevi (ente- riyle hatýrlattýktan sonra bu örnek olarak Kur’an’ýn kul lektüel seviyede) hikmetle; durumda olanlarý: “Sizin hakkýna verdiði önemi dikgüzel öðütle davette bulun- dininiz size, benim dinim kate almamýzýn, zaman zamak, irþâd etmek, ilahî me- bana” (Kafirûn Sûresi, man gündeme gelen yolsajý ulaþtýrmak ve (tartýþma- [109:6]) ayeti ile kendi suzluk ve yoksulluk gibi ya düþkün olanlarla da) en inançlarýyla baþ baþa býrak- problemleri ya da insanlar güzel biçimde tartýþarak ik- makta, Müslümanlara da arasýndaki iliþkilerin bozulna etme yolunu aramak onlarýn kutsal deðerlerini masý yönündeki sýkýntýlarýn þeklinde olacaktýr [16:125]. tahkir edici davranýþlarda tamamýna yakýnýný ortadan Kur’an-ý Kerîm’in tanýmla- bulunmayý yasaklamakta- kaldýracaðýný söylemek hiç de kuru bir iddia deðildir. masýyla Peygamber inanç dýr. [6:108] Mesela müfessirler “Ey konusunda bir zorba/basKur’anýn mesajý evrensel kavmimiz! Allah’ýn davetçikýcý deðil [88:22], hatýrlatýve özü itibariyle sine icabet edin. O’na iman cý/öðütleyici, [88:21] müjdinamiktir edin ki sizin günahlarýnýzdeleyici ve uyarýcýdýr. Kur’an evlenilmesi ya- dan bir kýsmýný yarlýðasýn [4:165, 5:19] Ýnsanlar, irade sahibi bir varlýk olarak onu sak olan kimselerin belir- ve sizi çok elem verici bir kabul edip etmeme þeklin- lenmesinde olduðu gibi azaptan kurtarsýn” (Ahkaf 11 Sûresi, [46:31]) ayetinden ve bir çok hadisten hareketle kul hakkýnýn Allah’ýn affý dýþýnda olduðunu belirtirler. Gerçekten bu husus çok ince bir þekilde iþlenmektedir: “Yazýklar olsun o ölçek ve tartýda hile yapan mutaffiflere! Onlar insanlardan bir þeyi ölçüp alacaklarý zaman kýlý kýrk yararlar. Ama insanlar için ölçüp tarttýklarý zaman kýyýsýndan köþesinden/ucundan kenarýndan kýrparak verirler. Gerçekten onlar bütün insanlarýn hesap vermek üzere Allah’ýn huzurunda hazýr bulunacaklarý o büyük gün için diriltileceklerini hiç akýllarýna getirmezler mi’ Dikkat edin facirlerin kitabý siccîndedir. Bildin mi siccîn nedir’ [Bu ucundan kenarýndan kýrptýklarý þeylerin] rakam rakam yazýldýðý kitaptýr [amel defteri].” (Mutaffifîn Sûresi, [83:1-9]) Mutaffif kelimenin kökü dikkate alýndýðýnda ölçüp tartarken bir þeyin kýyýsýndan kenarýndan bilinçli bir þekilde/hile ile çalan kimse demektir ki, bu insanlarýn peþine düþmeyecekleri basit haklarý ifade eder. Her ne kadar insanlar peþine düþmese de Allah bu basit haklarýn onlarýn kara defterine (siccîn) yazýldýðýný ve bunlar için büyük bir mahkeme kurulacaðýna iþaret ederek, kul hakkýnýn önemine vurgu yapar. Bu anlayýþýn bir uzantýsý olarak Ýslam hukukçularý kul haklarý konusundaki sorumluluðun, kimin hangi þartlarda yaptýðýndan çok, eylemin sonucuna baðlý olarak gerçekleþtiðini dikkate almýþlar küçük de olsa çocuklarýn ve akýl hastalarýnýn birisine ait bir malý telef etmeleri durumunda ödemekle yükümlü olduklarý hükme baðlanmýþtýr. Kul hakký sadece ticaretle sýnýrlý deðil hak-haksýzlýðýn bulunduðu bütün alanlarla ilgilidir. Kur’an aciz býrakan eþsiz üslubuyla bütün insanlýðý kendisine uymaya davet etmektedir. Bununla bütün insanlýðýn ihtiyaçlarýna cevap verebilecek bir özelliðinin bulunduðuna iþaret etmektedir. Ayrýca son kitap olmasý bir baþka deyiþle kendisinden sonra kitap gelmeyecek olmasý da dinamik/canlý bir yapýya sahip olduðunu göstermektedir. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 12 ssen–Katernberg Ayasofya Camii bu yýlki cemiyet yararýna düzenlediði kermes programýný baþarýlý bir organize ile gerçekleþtirildi. Üç gün süren kermes programýna Cuma günleri düzenli olarak yapýlan hanýmlara yönelik Ruhr a Bölgesi Kadýn Kollarý Bölge Baþkaný Cahide Yýlmaz hocahanýmýn sohbeti ve daha sonra deðerli TC Essen baqkonsolosluðu eski din ateþesi Hasan Zer hocaefendinin Cuma Vaazý ile start verildi. Baþta Kadýn Kollarý olmak üzere yetiþkinler ve gençlik kollarý ve camaatin büyük katkýlarý ile hummalý bir çalýþmaya giren Essen Katernberg Ayasofya camii yönetim kurullarý tüm maddi imkansýzlýklara raðmen inanç ve kararlýlýkla her türlü hayýrlý hizmetin baþarýyla üstünden gelebileceklerini bir daha ortaya koydular. Cemiyetin iç ve dýþ bölümleri ve park alanlarýnýn tamamen dolup taþtýðý Programýn ikinci gününde ise programa özel olarak davet edilen deðerli hatip Seyfullah Kýlýç ka- E rogramýn açýlýþ Kur`an-ý Kerimini Ruhr A Bölgesinde þubelerarasý Kur`an-ý Kerim yarýþmasýnda bölge birincisi olan Hilal Tekeli okudu sunucuðulunu büyük bir baþarý ile yapan Betül Bolat ve Fatih Coþkun beðeni kazandýlar. Açýlýþ konuþmasýný Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý Baþkaný Cahide Yýlmaz haným yaptý organizede emeði geçenlere teþekkür ederek çocuklarýmýzýn yarýnlarýmýzýn teminatý olduklarýný dile getirdi. Programa misafir olarak katýlan Fatih Aksay günün mana ve ehemmiyetini içeren P 13:35 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Essen-Katernberg`te geleneksel kermes programý týlarak programa ayrý bir renk kattý. Kýlýç konuþmasýnda gençlik eðitimi ve aile konularýna yer verirken, güzel uslubu ile de katýlanlara tatlý ve neþeli anlar yaþattý. Ruhr A Bölgesi deðerli hoca efendilerinden Nedim Kuþ hocaefendi de programa katýlarak sohbet ve ilahileriyle renk kattý. Deðerli Sanatçý Selim AHA ve gurub arkadaþlarýyla katýlarak okuduklarý ilahi, ezgi ve marþlarla katýlanlara eðlenceli ve neþeli anlar yaþattýlar. Cemiyet imam hatibi Halit Piþmek ise tüm kermes boyu konuþma ve ilahileriyle belirli aralýklarla yer aldý. Piþmek programda her günün bitiminde çekiliþ ve ve cemiyet yararýna açýk arttýrmalar yaptý ve cemaati bu yýl içerisinde bitirmeyi planladýklarý cemiyet borç ödemelerinde katkýda bulunmalarý yönünde teþvik etti. Programýn ikinci gününde Ayasofya camii çok deðerli TC Essen Baskonsolosu Hakan Akbulut`u büyük sevgi ve çiçeklerle karþýladý. Akbulut programda bir selamlama konuþmasý yaparak programýn baþarýlý ve hayýrlý olmasý dileklerinde bulundu. Muhteþem kermes programýnýn minik misafirlerinin de yoðun eðlenme imkaný bulduklarý kermeste çocuklar için fayton gezileri, zýplama balonu ve çocuk kulübünün yüz ve el boyama reyonlarý ve daha bir çok eðlence standlarý yer aldý. Programýn üçüncü günü yine hiç heyacanýný yitirmeden devam etti. Programýn bu gününe ise Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden ka- týlarak bir konuþma yaptý. Özden konuþmasýnda Ýslamýn aile yapýsý, gençliðin eðitimi ve müslümanlarda bulunmasý gereken örnek davranýþlar konularýna dikkat çekti. Haným kollarýnýn büyük özenle hazýrladýklarý Türk ve Alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri satýþa sunulduðu bu güzel günde bir sürpriz katýlma oldu. Galatasarayýn ünlü oyuncularýndan Serkan Çalýk programa katýlarak hayranlarýný sevidirerek imza daðýttý. Yýldýz futbolcunun daha sonra imzaladýðý 61 nolu formasý cemiyet yararýna açýk arttýrmaya sunuldu. Daha birçok araç, gereç ve kullaným eþyalarý, Ak Reisenden uçak bileti, Royal Mobilyadan hediyeler, çekiliþe ve açýk arttýrmaya sunulduðu programda sýra Erciyes OTO`nun cemiyete baðýþladý- IGMG RUHR A BÖLGESÝ KADIN KOLLARINDAN ÇOCUK KULÜBÜ ÞENLÝÐÝ veciz bir konuþma yaptý. IGMG Ðenel Merkez Kadýn Kollarý Çocuk kulübü baþkaný Meryem Saral bir selamlama ve açýlýþ konuþmasý yaptý. Dortmund Mengede þubesinden katýlan yavrularýmýz Ýstiklal Marþý okudular ve 571 þiirini sundular. Gladbeck þubesinden bir gurup yavrumuz sema gösterisi sundular. Ayþe Yaz Ya Resulallah þiirini okudu. Dort. Anadolu camii anasýnýf öðrencileri karýnca ve arý haber Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 ilahisi okudular. Kýyafetleri diðer çocuklar tarafýndan ilgi ile izlendi. Castrop Þubesi ise bir ilahi ile renk kattý. Bestvig ilahi ve türkü okudu. Hagenden katýlan gurup dildar Arayýþ piyesi, Palyaço gösterisi ile sahne aldý. Yöresel giyilen foklor ekibi ile yine gurup dildar beðeni kazandý. Gladbeck Þubesinden Semra Pýlýþ 40 yaþýndasýn þiiri ile dinleyenleri coþturdu. Ge. Hassel Þubesinden ana sýnýf öðrencileri Taha suresini ezbere aþýr olarak okudular yine hassel Kelime-i Þahadet piyesi sundular. Bergkamen Þubesi Mehteran gurubu Fetih Marþý ile heyecanlý anlar yaþattý. Türkiyem türküsünü söylerken türkiyemizi canlandýrdýlar. Kamen cemiyetinden katýlan gurup suffa Keloðlan, Nasreddin hoca ve Tonton nine tiplemeleri ile çocuklarýn ilgi odaðý ol- ðý arabanýn çekiliþi ile doruða erdi. Yapýlan çekiliþte araba talihlisi cemiyet imam hatibi Halit Hoca olunca, hoca efendi arabayý tekrar cemiyet yararýna açýk arttýrmaya sundu ve en yüksek meblaðý veren talipliye araba devr edildi. Tüm bu üç günlük kermes programýnda sabahýn erken saatlerinden akþamýn geç vakitlerine kadar süren program katýlanlarýn hatýralarýnda unutulmayacak izler býraktý. Cemiyet baþkaný Metin Ceylan ise yaptýðý açýklamada öncelikle emeði geçen ve büyük katkýlarý olan tüm idareci, cemaate, misafir hatiplere (Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özdene, Seyfullah Kýlýça, Nedim Kuþa,) sanatçý Selim Aha ve arkadaþlarýna, Deðerli T.C. Essen Baþkonsolosumuz Hakan Akbulut beye, deðerli GS Yýldýz futbolcusu Serkan Çalýk`a Ruhr A Bölge Baþkaný Ýsmet Çataklý ve mesai arkadaþlarýna, çevre þehirden katýlan özel ve tüzel kurum ve kuruluþ temsilcilerine, tüm sponsor firma ve iþyerleri ve dolayýsý ile onlarýn yönetici ve sahiplerine, gazetemiz aracýlýðý ile bir daha teþekkür etti. du. Çocuklar için oyun stndlarýnýn, yüz boyama üye kampanyasý gibi standlarda çocuklarýn hizmetine sunuldu. Yiyecek içecek satýþýnýn yapýldýðý program IGMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý Çocuk Kulübü Baþkaný Meryem Koçak Bölge yönetim kurullarýna ve tüm iþtirak eden þubelere teþekkür ederek çocuk þenliklerinin tüm þubelerin kendi cemiyetlerinde yapmalarýnýn önemini vurguladý. Avrupa Kuran´ý Kerim okuma birincisi Enes Çiçeðin okuduðu Kur`an-ý Kerim ile son buldu. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya üsseldorf Ýdare Mahkemesi, Müslüman bir öðrencinin karma yüzme dersine katýlýmý ile ilgili uzun süredir beklenen kararýný açýkladý. Mahkeme, kýz öðrencinin erkeklerle beraber yüzme dersine katýlmasý gerektiðine karar verdi. Mahkemenin basýn bildirisinde, bu derse katýlma mecburiyetinin, din özgürlüðünün ihlali anlamýna geldiði, ancak vücut hatlarýný belirginleþtirmeyen yüzme kýyafeti ile bu ihlalin en aza indirgenebileceði belirtiliyor. Buna göre, son tahlilde, devletin eðitim sorumluluðunun, öðrencinin din özgürlüðüne müdahele edilmesinden ve ailenin çocuklarýný kendi dinî düþüncelerine göre eðitmesinden daha öncelikli olduðu kanaati tercih ediliyor. Karar, hukukî açýdan deðerlendirildiðinde yanlýþ ve kabul edilemez olmasýna raðmen, sürpriz de sayýlmaz. Nitekim karar bu haliyle, devlet politikalarýnda son yýllarda gözlemlenen bir olguyu, yani Müslümanlarýn din özgürlüðünü mümkün olduðunca sýnýrlandýrmayý ve çarpýk bir entegrasyon anlayýþýndan hareketle asimilasyonun hedeflendiðini doðrulamaktadýr. Zaten, davacýnýn avukatlarý da bu tesbitten hareketle karara itiraz edeceklerini açýkladýlar. Zira kararýn bu þekilde anayasaya aykýrý olduðu þüphe götürmüyor. Bununla beraber uzun yýllar sürecek ve belki de Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne kadar gidebilecek bir hukuk mücadelesini maalesef hesaba katmak durumundayýz. Müslümanlar için din özgürlüðü ile ilgili tartýþmalarýn etrafýnda, belli ki, bugüne kadar olduðu gibi, bu süreç içerisinde de Müslümanlarýn kendilerini toplumdan dýþladýklarý varsayýmýyla yürütülecek polemik dolu tartýþmalarý müþahade edeceðiz. Tartýþmalarýn temelinde ne anayasal deðerler, ne de özgürlükçü, çoðulcu toplum kriteri olacak; aksine, benmerkezci kültürel yaklaþýmlar ve sekülarist dünya görüþünün dayatýldýðý bir D 13:35 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Yüzme dersi: Asimilasyon ve göç arasýnda bir tercih mi? 93,2’si spor ve yüzme retorik, nesnel bir tarderslerini ayrý ayrý yatýþmayý gölgeleyecek. parken, ayný rakam BaDevletin bünyesinden-Württemberg’de deki birçok stratejistin yüzde 88,3, Saksonya son mahkeme kararý Eyaleti’nde ise yüzde ile, Federal Ýdare Mah73,8`dir. Hamburg, kemesi’nin 1993 yýlýnSchleswig-Holstein ve daki “yanlýþ” kararýný Kuzey Ren Vestfalya da bertaraf etme gibi Eyaletleri’nde karma bir niyetinin olduðu dersleri tercih ederken, anlaþýlýyor. Kuzey Ren VestfalFederal Ýdare Mahya’da yüzde 65,8 karkemesi, Ýslam’ýn tesetma, yüzde 17,1 bazen tür ile ilgili kurallarý karma, bazen ayrý ayrý açýsýndan bakýldýðýnda, ve yüzde 17,1’i de kýz karma olmayan spor Mustafa YENEROÐLU ve erkek öðrenciler ayrý dersi imkanýnýn sunuayrý ders görmektedirlamamasý ve bu nedenyasanýn ihlali anlamýna 1 ler. le öðrencinin vicdanî iki- gelmiyor mu? Herhangi Konu gerçekten enteglemde kalmasý dolayýsýyla, bir dinî veya dünyevî gö12 yaþýndaki Müslüman rüþü benimseyen ve bu gö- rasyon ise, Müslümanlar bir kýz öðrencinin bu ders- rüþlerin tezahürlerini dev- biryana, asýl, Bavyera ve ten muaf tutulmasý gerek- let marifetiyle topluma da- Baden-Württemberg eyatiðine karar vermiþ ve ka- yatmaya çalýþan bir anla- letlerinde spor ve yüzme rarýný da ayrýntýlý bir þekil- yýþ, özgürlükçü demokra- derslerinin, niçin, neredeyse tamamen kýz-erkek ayrý de gerekçelendirmiþti. Bu- siye ters düþmüyor mu? Tüm bu sorular, Alman- olarak gerçekleþtirildiði sogün birçok kiþi, bu kararýn entegrasyon politikalarý ya’nýn, anayasal hukuka rulmalýdýr. Madem yüzme açýsýndan sorunlu olduðu- dayanan yapýsýný temelden dersi, entegrasyon için olnu ve devletin menfaati- deðiþtirme teþebbüslerinin mazsa olmaz bir þarttýr, o nin, ailenin eðitim hakký ve “Müslümanlar” üzerinden zaman sadece Müslümanmaðdur öðrencinin vicdanî yürütülmeye çalýþýldýðýný larýn deðil, ayný zamanda ikileminden daha öncelikli açýkça gözler önüne ser- Müslüman olmayan çok olmasý gerektiðini düþünü- mektedir. Ancak tartýþma- büyük bir kesimin de enlarýn Müslümanlar üzerin- tegre olmayýþý gibi büyük yor. Ancak mesele gerçekten den yürütülmesi, sürecin bir sorun ortaya çýkmaktaMüslümanlarýn toplumsal uzun vadede tüm vatan- dýr! Birçok bilim adamý eþithayata katýlýmýnýn artýrýl- daþlarýn özgürlük haklarýnýn sýnýrlandýrýlmasýna lik nedeniyle –ki bu husus masý hususu mu? Yüzme doðru yöneleceði gerçeðini sürekli Müslümanlara kardersi hususu, insanlarý dikgölgelemektedir. Bununla þý öne sürülmekte– derslekate almadan, dünya görüþlerini “savaþtýrmak” beraber bu durum, toplu- rin cinsiyetlere göre ayrý amacýna yönelik kullanýl- mun büyük kesimince gö- yapýlmasý gerektiðini dümaya uygun bir konu mu? zardý edilmekte ve hatta þünüyorlar.2 Bunun nedeni Devlet, anayasal yapýya ortaya çýkan temel hak ih- olarak da, erkeklerin fizik göre bir temel hak olan ai- lalleri, potansiyel bir tehli- ve hareket üstünlükleri ile lenin eðitim hakkýný bu þe- keyi bertaraf etmeye yöne- kýzlara karþý kendi isteklekilde ihlal ederek, çocukla- lik önlemler olarak algýlan- rini kabul ettirmeleri ve rýnýn dinî eðitimi hakkýyla dýklarý için de desteklen- onlarýn isteklerine az hassasiyet göstermeleri ve alakalý olarak, olmadýk ye- mektedir. Hâlbuki, yüzme dersi böylece spor dersinde kýzre, ailelerin özgürlük alanlarýna karýþabilir mi? Bu konusunda yapýlan tartýþ- larýn erkeklere uyma duruhaliyle devletin, eðitim yü- malarýn ne entegrasyon ne munda kalýp, ikinci plana kümlülüðünü ve denetle- de yüzmenin öðrenilmesi atýlmalarý gösterilmektedir. yici vasfýný aþarak, ailelerin ile ilgili olduðunu aþaðýda- Böylece kýzlar, karma spor çocuklarýný nasýl yetiþtire- ki rakamlar açýkça göster- dersindeki hareket ve sosceklerine dair yön vermeye mektedir: Bavyera Eyale- yal davranýþlar noktasýnda çalýþmasý, doðrudan ana- ti’nde öðrencilerin yüzde geri planda ve pasif kal- 13 maktadýrlar. Buna karþýn, karma olmayan spor derslerinde kýzlarýn serbest oyun ve hareketlerde daha rahat olduklarý belirtilmektedir. Sonuçta, okulda spor derslerinin kýz erkek ayrý gruplar halinde tercih edilmesi gerektiði ifade edilmektedir.3 Nitekim Eðitim Bakanlarý Konferansý da, karma yüzme ve spor dersine mesafeli duran açýklamalarda bulunup, karma spor ve yüzme dersinin sadece “pedagojik, spor uzmanlýðý ve okul organizasyonu açýlarýndan kabul edilebileceði durumlarda” mümkün olabileceðini belirtmiþti.4 Spor Bakanlarý Konferansý eski Baþkaný da 2001 yýlýnda karma derse karþý görüþ bildirmiþ ve belli bir yaþtan itibaren spor dersinin karma yapýlmaktan vazgeçilip vazgeçilemeyeceðini sormuþtu.5 Verdiðimiz bu bilgiler ve karma ders etrafýnda Müslümanlarla baðlantýlý olmaksýzýn yürütülen bu tartýþmalar, meselenin devletin eðitim yükümlülüðü ile ilgili olmadýðýný göstermektedir. Aksine, bu durumun Müslümanlara karþý yürütülen politikalara destekleyici ek önlemler olarak ortaya çýktýðýný ve maalesef hakimlerin de bu kararlarýyla “Kültür savaþý atmosferinden” ne kadar etkilendiklerini göstermektedir. Nitekim devlet, insanlarýn açýkca beyan edilmiþ isteklerinin tersine ilgililerin üzerinde baský kurup, buna aykýrý bir menfaat dayatmaya kalkýþýrsa, bu durum, temel insan haklarýna ters düþtüðü gibi, devletin kendi denetleyici konumunu zayýflatmakta ve eðitim yükümlülüðünü “dünya görüþü açýsýndan tarafsýz” olarak yerine getirme yükümlülüðünü zora sokmaktadýr. Okul yönetiminin, dayatma gerekçesinde iddia edildiði gibi, öðrenciyi dýþlayan eylem, haftada iki saat olan bir derse katýlmama tercihi deðil, tam aksine, devletin vicdanî ikilemi gözardý ederek, ailelerin eðitim hakkýný kýsýtlayan zorlamasýdýr. Hâl böyleyken, tehditlerden de çekinilmemekte- 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 14 dir: Son çare olarak, çocuðun ailenin elinden alýnmasý anlamýna gelen çocuðun menfaatlerinin tehlike altýnda olmasýndan bahsedilmektedir. Hatta Okul Müdürü Christian Henkelmann daha da ileri giderek, “Müslümanlar ya entegre olurlar, ya da, sonuçlarýna katlanýr ve ülkeleri- 13:35 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ne geri dönerler” sözleriyle küstahlaþmaktadýr. Böyle bir anlayýþ, belli ki, Almanya’daki Müslümanlarýn burayý çoktan beri yurt edindikleri gerçeðini anlamakta ciddî sorunlar yaþamaktadýr. Bu sebeplerden dolayý bizim çýkardýðýmýz sonuç, anavatanlarýmýza geri dönmek hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 deðildir Bay Henkelmann! Tam aksine, özgürlükçü demokratik düzenin korunmasý için mücadele vermek olacaktýr! Die SPRINT-Studie - Eine Untersuchung zur Situation des Schulsports in Deutschland, Deutscher Sport Bund (fand aus Kostengründen in nur sieben Bundesländern statt), S. 94 Abbildung 14 Gender Mainstreaming in der Schul(sport)entwicklung - Eine Genderanalyse an Schulen – Diss. vorgelegt von Elke Gramespacher, Albert-Ludwigs-Universität Freiburg im Breisgau, WS 06/07, S. 72, Anlage Sport 7 Gender Mainstreaming, S. 78, Anlage Sport 7 Perspektiven des Schulsports vor dem Hintergrund der allgemeinen Schulentwicklung (Beschluss der Kultusministerkonferenz vom 16.09.2004 - Auf die andauernde Gültigkeit dieses Aktionsprog- GMG Kuzey Ruhr Bölgesi bünyesinde hizmet veren Ýslami Ilimler Kursuna devam eden 27 Haným güzel bir törenle sertifikalarýný aldýlar. Esilla Düðün salonunda icra edilen proðramýn açýlýþ Kur`an-ý Kerim`ini kursiyerlerden Mualla Müjgan okudu. Ardýndan kýsa bir açýlýþ konuþmasýný yapan IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Kadýn Kollarý Baþkaný Yeter Çibasmaz: “Bölgede þimdiye kadar yapýlan faaliyetlere deðinerek -Dinimizi öðrenmek- yaþamak ve anlatmak amacýyla- Ana Teþkilatýmýz, gençler, hanýmlar hep beraber ciddi gayretin içerisindeyiz. Yanlýz bölgemizde 1200 öðrenciyi okutmaktayýz. Yine Kur`an-ý Kerim, Hadis-Bilgi ve benzeri yarýþmalarda þubelerimizde sürekli bir hareketlilik vardýr” diyerek güzel faaliyetlerinin devamýnýn geleceðinin sözünü verdi. Kurs Hocalarý- IGMG KUZEY RUHR`DA ÝSLAMÝ ÝLÝMLER MEZUNÝYET TÖRENÝ öçmen kökenli toplumun entegrasyonundaki geliþmeler ve hükümetin entegrasyon politikalarýndaki baþarýsýnýn bilimsel olarak ölçülmesi planlanýyor Federal hükümetin Göç ve Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakaný Maria Böhmer, ülke çapýnda yapýlmasý planlanan “Entegrasyona Destekle - Baþýrýyý Ölç - Geleceði Kur” adý altýnda planlanan taslaðý Federal hükümet entegrasyonun baþarý derecesini bilimsel olarak ölçmek istiyor I G ný ve öðrencileri tebrik ederek sözlerini bitirdi. Daha sonra kürsüye gelen Kurs Müdiresi Hamide Ýleri konuþmasýnda: “Teþkilatýmýzýn eðitim çalýþmalarý en önemli faaliyetlerimiz arasýndadýr. Bu çalýþmalarý hýzlandýrmak amaçlý Ýslami Ýlimler Kursumuzu baþlattýk. 2 yýl boyunca yorucu, yorucu olduðu kadar da zevkli ve heyecanlý bir eðitim sürecinin sonuna geldik. Bu süre içerisinde “Ýlim Rutbesi en yüce rutbedir, makamdýr”. Þerefine nail olmak, kendine ve insanlýða faydalý olmak arzusuyla Bölgemizin dört bir yanýndan gelen ve Ýslami Ýlimler (Hatibe ve Eðitim) kursumuzu tamamlayan öðrencile- tanýttý. Hükümetin taslaðýnýn 14 ayrý konuda 100 gösterge üzerinden planlandýðý, göçmen kökenli tüm gruplarý kapsadýðý kaydedildi. Göstergeler arasýnda göçmenlerin hukuki statüleri, dilin destek- rimiz, kendilerine inanarak azmettiler, sabrettiler. Önce kendilerine, Ailelerine, yakýn çevrelerine ve gelecek olan neslimize faydalý olmak için adýmlarýný attýlar ve bugün ilmen yüksek mertebeye çýkmaya layýk görüldüler. Her biri birbirinden güzel huylu talebelerimi ve geleceðin eðitmenlerini tebrik ediyorum. Bugün onlarý sertifikayla taclandýracaðýz. Ancak bu tacý takmak ne kadar önemliyse, hakkýný vermekte en az o kadar mühimdir.. Öðrendikleriyle amel etmek. Bildiklerini Allah rýzasý için baþkalarýna ulaþtýrmaktýr. Bir dahaki dönemde eðitim kapasitesini geniþleterek, 35 genç ve 30 hanýmla eðitimde yeni talebelerle devam edeceðine iþaret ederek, kurs hocalarýný ve kursiyerlerini tebrik ederek, sözlerini bitirdi. Öðrenciler tarafýndan okunan ilahiler, piyes ve þiirlerden sonra günün Misafir Hatibe olan IGMG Kadýn Kollarý Genel Baþkaný Zehra Dizman Hocahaným da kýsa konuþmasýnda; “Teþkilatta Kadýn Kollarýnýn çalýþmalarýna deðinerek, Kuzey Ruhr Bölgesinin son zamanlarda eðitim alanýnda göstermiþ olduðu baþarýyý lenmesi, eðitim, iþ imkanlarý, toplumsal entegrasyon, siyasi katýlým, þiddet, yabancý düþmanlýðý gibi konularýn yer aldýðý ifade edildi. Sözkonusu taslaðýn bu konular üzerinden göçmen kökenli top- dosya ramms hat die KMK in einem Beschluss von 2004 hingewiesen „Insofern sei auch einmal die Frage gestattet, ob es zumindest ab einem bestimmten Alter auch denkbar wäre, dass wir die Koedukation sozusagen im Sport einmal aufheben, denn hier gibt es Interessen von Mädchen, die gravierend anders sind als die von Jungen“. (Aus der Rede von Annegret Kramp-Karrenbauer, Vorsitzende der Sportministerkonferenz, S. 19, Anlage Sport 3 tebrik etti. Bir zamanlar bu bölgede Hatibe ve eðitimci hasreti yaþanýr iken, þimdi iþte Kuzey Ruhr Bölgemize Hatibe ve Eðitimci yetiþiyor elhamdulillah. Bugün burada mezun olan hanýmlarýmýzýn sorumluluðu büyüktür. Onlar önce kendilerine, ailelerine, çevrelerine ve sonra da teþkilatýmýzýn çeþitli kademelerinde görev yapmak için adýmlarýný atýyorlar inþallah. Onlarý caný gönülden tebrik eder ve baþarýlar dilerim. Kurs Müdiresi ayný zamanda da kurs hocalýðý yapan H. Ýleriye ve diðer kurs hocalarýný tebrik ederek, Bölge Baþkanýnýn verdiði hediyeyi hocalara takdim ettiler. Akabinde kurs Müdiresi kursiyerlerin sertifikalarýný vererek, teker teker tebrik ettigi program dolu dolu ve bilgi yüklü oldugu kadar da eðlenceliydi. Program yemek ikramýyla sona erdi. lumdaki geliþmeleri düzenli bir þekilde takip etmeye imkan sunduðu belirtilirken, çalýþmanýn rapor halinde de yayýnlanacaðý kaydedildi. Hükümetin sözkonusu çalýþma ile milli entegrasyon planý çerçevesinde üzerine aldýðý Almanya’da entegrasyonun geliþiminin ölçülmesi yükümlülüðünü yerine getireceði kaydedildi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 15 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr I Seite 16 GMG (Ýslam Toplumu Milli Görüþ)ün düzenlediði ’Kardeþlik ve Dayanýþma Günü’ 31 Mayýs Cumartesi Belçika`nýn Hasselt kentinde Ethias Arena salonunda gerçekleþti. Avrupa`nýn dört bir yanýndan akýn akýn gelen insanlar 25.000 kiþilik Ethias Arena’nýn içini ve dýþýný doldurdu. Öðle namazýnýn ardýndan saat 15.00`da start alan proðramý IGMG Genel Merkezden Ýbrahim Kaygýsýz ve Tahir Köksoy sundular. Açýlýþ Kur`an-ý Kerimini Avrupa 2008 K. Kerim okuma birincisi Fatih Çiçek okudu. Çiçek, muhteþem tilaveti ile salonu dolduranlarý mest etti. Ýstiklal Marþýmýzýn topluca okunmasýnýn ardýndan, açýlýþ konuþmasý için davet edilen IGMG Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu konuþmasýnda, güzel tabloyu “Sizler yiðit insanlarsýnýz diye” nitelendirdi. Ganioðlu günün adýný da taþýdýðý Kardeþlik ve Dayanýþma hakkýnda katýlanlara saðduyu çaðrýsý yaptý ve önemine deðindi. Ganioðlu Avrupa`daki bölgeleri, Bölge Baþkanlarý ve Genel Merkez Yürütme Kurulunu tanýttý. Ve günün hayýrlara vesile olmasýný söyleyerek sözlerine son verdi. Kýsa bir sinevizyonla Avrupa`daki Milli Görüþ tanýtýldý ve faaliyetlerinden kesitler sunuldu. Teþekkür konuþmasý için Cezayir’li misafir Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Kathi kürsiye davet edildi ve Milli Görüþe bu güzel organizasyonu düzenledikleri için tüm emeði geçen kardeþlerine minnettarlýðýný iletti. Dünya üzerinde bir örnek teþkilat olarak Milli Görüþ`ün çalýþmalarýný desteklediklerini söyledi ve hayýrlara vesile olmasý için Cenabý Hakk`a niyazda bulundu. Bu konuþmanýn ardýndan IGMG Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt tarafýndan, Prof. Dr. Mustafa Kathi`ye bir þükran plaketi takdim edildi. Milli Görüþ Teþkilatýnýn çalýþmalarý hakkýnda bilgi vermek için IGMG Genel Sektereri Oðuz Üçüncü kürsüye geldi ve ilk olarak salonu dolduran 25.000 civarýndaki insanlara teþekkür etti. Üçüncü: “Milli görüþe yapýlan haksýz ve çirkin adlandýrmalara en güzel cevabý bu salonu dolduran kardeþlerimiz vermektedir” dedi. Çalýþmalarda tek amacýmýz var, o da Allah`ýn rýzasýdýr diye sözlerine son verdi. Ve günün konuþmasý için proðram sunucularýndan Ýbrahim Kaygýsýz IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Kara han`ý kürsüye davet etti. Karahan, katýlýmcýlar teþekkür etti ve “Sizler hayý ehlisiniz” diye sözlerine de vam etti. Günün önemine de ðinen IGMG Genel Baþkan Karahan, amaçlarýnýn kardeþ liðin derinleþtirilmesi, çalýþ malarýmýzýn güçlenmesi, say gý ve sevginin aralarýmýzd yaygýnlaþmasý olduðunu be yan etti. Milli Görüþ’ün aç olan larla aç olduðunu, çile çeken lerle çile çekmek olduðun 27 NRW. sayi sayfalar sözlerine ekledi. IGMG’nin bütün insanlarýn saadeti için var olduðunu söyleyerek konuþmasýna son verdi. IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan; Milli Görüþ`te hizmet alan eski Bölge Baþkanlarýna, äükran plaketlerini takdim etti. Proðram’a Türkiye`den gelen Kari Ekrem Nalbant muhteþem sesi ile, salondaki insanlarý okuduðu Kur`an-ý Kerim tilaveti ile, manevi açýdan doyurdu. 2007 yýlýnýn Kurban 30.04.2009 13:35 Uhr kampanyasýndan çalýþmalar hakkýnda bir sinevizyon gösterildi. Nasýl bu alanda hizmet verildiði anlatýldý. Katýlýmcýlardan bu baþarýlý çalýþma yoðun alkýþ aldý. Selamlama konuþmalarý için misafir olarak bulunan, Almanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya ve Pakistanlý El-Hizmet Vakfý Genel Sekreteri Ihsanullah Waqas seyircilerin karþýsýna çýktýlar ve birlik, beraberlik, kardeþlik, hoþgörü çaðrýsýnda bulundular. Milli Görüþ`e te- Seite 17 þekkür ederek, çalýþmalarýnda baþarýlar dilediler. Konuþmalarýn sonunda aralarýnda Endonezya Milletvekilli ile birlikte IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan`a hediye taktiminde bulundular. Milli Görüþ`e çalýþmalarýnda baþarýlar dilediler. Proðramýn akýþýnda Milli Görüþ Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ýn mesajý okundu. Erbakan`ýn mesaji okunurken, salonda bulunanlar hep bir aðýzdan “Mücahid Erbakan” diye slogan attýlar. Yine Necmettin Erbakan’ýn mesajý okunurken salonda bulunanlardan bazýlarý gözyaþlarýna hakim olamadýlar. Daha sonra misafir Bosna’lý Ýslam Birliði Ulema Reisi Prof. Dr. Mustafa Çeliç alkýþlar ile sahneye davet edildi. Bu Proðrama katýldýklarýndan dolayý mutluklarýný ifade etti ve Bosna`dan Milli Görüþçü kardeþlerine bol bol selam getirdiklerini söyledi. Ýkindi namazý ve yemek için mola verildi. Bu molayý deðerlendiren katýlýmcýlar, salonun diðer tarafýndan düzenlenen Eðitim, Sosyal Hizmetler, Teþkilatlanma ve Çocuk klübü fuarýný gezdiler. Saat 20.00`de Proðramýn ikinci bölümü Kültür ve sanat olarak, küçük kýzlar korosunun iki güzel ilahileri ile baþladý. Küçük kýzlar güzel gösterimleri ile salondakilere muhteþem dakikalar yaþattýlar. Ardýndan tasavvuf müzik sanatçýsý Mehmet Akçay sahne aldý ve güzel eserleri ile salonda bulunanlarý tek anlamda coþturdu. Daha sonra gençlerin sabýrsýzlýkla beklediði Mesut Kurtiþ sahnede yerini aldý. Son olarak yine Türkiye`den misafir sanatçý Bayram Bilge Toker ve ekibi sahne aldý. Kendine has üslubu ile Anadolu ezgilerini sunan Toker ve ekibi, salonda bulunanlara unutulmaz anlar yaþattýlar. Proðram, kapanýþ Kur`an-ý kerim ile son buldu. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 18 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya u seferki yazýmýz, son yazýmýzýn devamý olmasý yaný sýra, ergenin yaþadýðý kültürel etkileþimin derinlemesidir. Yazýmýzýn ilk kýsmý biraz teorik olmakla beraber, vermek istediðimiz ana mesaj ve bilginin temelidir. Kiþilik, bireyin sosyal ve psikolojik tepkilerinin tümüne verilen bir isimdir. Ayný zamanda bir kimsenin kendine göre belirgin bir özelliði olmasý durumudur. Kimlik ise zaman zaman benlik ve kiþilik yerine de kullanýlmaktadýr ve ‘birinin belirli bir kimse olmasýný saðlayan þartlarýn bütünü’ olarak ifade edilebilir. Ergenlik kiþilik geliþtirmede önemli bir dönemdir ve ergen ’ben kimim?’, ‘hangi hareket doðru?’, ‘nasýl davranmalýyým?’ sorularýna cevap arar. Ergenlerin deðer yargýlarý ve ahlaki standartlarý anne-babasýnýn, akranlarýnýn ve etraflarýndaki yetiþkinlerin deðer yargýlarý ve ahlaki standartlarýndan etkilenir. Eðer ergenin dünya görüþü ve deðerleri akranlarýndan ve etrafýndaki diðer önemli kiþilerindekinden bariz biçimde farklýlaþýyorsa o zaman ergen bir rol ve kimlik karýþýklýðý ile karþý karþýya kalmaktadýr. Bu baðlamda kimlik arayýþý çok farklý biçimlerde çözülebilir. Bazý gençler, bir deneyim ve arayýþ dönemi geçirdikten sonra hayatta B chick, Bavyera Yeþillerin aldýklarý kararý din özgürlüðüne bir saldýrý olarak niteledi. Schick, “Katholische Nachrichten” de yer alan açýklamalara göre bunun sadece din özgürlüðüne bir saldýrý olmadýðýný, ayrýca anayasaya da saldýrý niteliði taþýdýðýný kaydetti. Hoþgörü ile baðdaþmayan dine yönelik yasaklara deðil, din özgürlüðünün yaþanabildiði bir hoþgörü ortamýna ihtiyaç olduðunu belirten baþpiskopos, sadece otokratik hükümetlerin böyle yasaklara yönelebileceðini ifade etti. 6 Haziran 2008 tarihli Eyalet seçim programý taslaðýnda Yeþiller, eyalet hükümetinin baþörtüsü yasaðýný reddetmiþlerdi. Ýslami S 13:35 Uhr Seite 19 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Ergen ve Ýçinde Yaþadýðý Kültür ile Etkiþimi Ergenlik Dönemi-II Ýkbal NUR - Pedagog kendilerine bir hedef tayin ederler ve ona doðru ilerlerler. Bazý ergenler de kimlik karýþýklýðýný hiç yaþamazlar, çünki bu ergenler genellikle anne-babalarýnýn deðer yargýlarýný olduðu gibi kabul ederler. Ailenin veya toplumun deðer yargýlarýný benimsemek istemeyenler uzun bir kimlik karýþýklýðý döneminden geçerek kendilerini bulmakta güçlük çekerler. Her toplumun diðerinden ayrý olan bir kültürü, düþünce ve hissetme özelliði, hedefi, tavýr alýþý vardýr. Bireysel davranýþlarýmýzýn çoðunda yaþadýðýmýz çevredeki hakim kültürün yansýmasý vardýr. Yemek yeme biçimi, temizlik anlayýþý, giyim tarzý, dili kullanma ve konuþma biçimi, çalýþma ve zamaný kullanma biçimi, dini inanýþlarýmýz ve deðer yargýlarýmýz hep kültürümüzün etkisindedir. Çocuk ve genç, içinde yaþadýðý toplumun standartlarýný benimser. O standartlara ister istemez uyar. Çaðýmýzda bir ergen yetiþkinliðe girerken kendi cinsiyet rolünü benimse- me, bir mesleðe sahip olma, serbest ve baðýmsýz hareket edebilme gibi önemli geliþim görevlerinin üstesinden gelebilmelidir. Hala geleneksel tarzda yaþayan toplumlarda ise çocukluktan yetiþkinliðe geçiþte toplum, bireyi önceden hazýrlar. Toplumsal kültür daha çok aile aracýlýðýyla yeni nesillere aktarýldýðý için anne-baba tutumlarý ve bunun çocuk ve gençlere etkisini ayrýca incelemek gerektirmektedir. Birçok araþtýrma ergenin mensup olduðu sosyal sýnýfýn, onun tutumlarýný ve deðerlerini etkileyeceðini göstermiþtir. Sosyal araþtýrmacýlar toplumu farklý sosyal sýnýflara ayýrýp deðerlendirirler. Ancak konumuzun bütünlüðü açýsýndan bu hususa yalnýzca iþaret etmekle yetiniyoruz. Almanya da doðmuþ bir ergen ise, nasýl bir geliþim süreci yaþayabilir? a) Birinci nesil olarak adlandýrýlan, iþçi çocuklarýnýn anne-babalarý Türkiye’ nin, daha çok Anadolu’nun kýrsal bölgelerinden göç eden ve geleneksel tarzda eðitim veren aileler- di. Yani alýþageldikleri yaþam tarzýný, örf, adet ve ananelerini çocuklarýna vermeye çalýþtýlar. Hayallerinde Türkiye’ye dönmek vardý ve çocuklarý dönecekleri memlekette zorluk çekmemeliydiler. Dolayýsýyla çocuklara Türkiye’nin toplumsal standartlarý benimsetildi. Memleketlerine dönmek bir hayal olduðunda ise, çarþýya uymayan ev hesabýnýn faturasýný yetiþkin çocuklarý ödedi. Nasýl mý? Alman toplumunun deðer yargýlarýyla pek çok kez ters düþerek… Gittikçe bu makas aðzý açýlmaya devam etti ve Alman toplumu, kendilerine ayak uydurmayan ve uyduramayan bu Türkleri dýþlamaya baþladýlar. Ayný süreçte Türkler de onlarý toplumun bir ferdi olarak kabul etmeyen Almanlardan kendilerini geri çekmeye baþlamýþlardý. b) Kimi aileler ise memleketleri ile tüm baðlarýný koparmýþ ve Alman kültürüne oldukça ayak uydurmuþ, hatta kimisi ‘Alman olma’ eylemine giriþmiþti. Bu geliþim asimilasyon olarak nitelenmektedir. Bu ailelerin çocuklarý da Al- Yeþiller ve CSU din özgürlüðünü sýnýrlandýrmak istiyor Barmberg Baþpiskoposu Ludwig Schick Bavyera Eyaletinde Yeþiller’in parti toplantýsýnda aldýklarý okullardan tüm dini sembollerin yasaklanmasý kararýný eleþtirdi. Schick böylece dindarlýðýn toplumdan tamamen uzaklaþtýrýlmasýndan korktuðunu ifade etti ve Hýristiyan sembollerine eþit olmayan muamele yapýlmasýnýn anayasaya aykýrý olduðunu belirten Yeþiller, Bavyera’daki okullarda dinlerin eþit olmasýnýn Ýslami cemaatlerin bir hakký olduðunu ifade etmiþlerdi. Ancak buna karþýn taslaða uymayan delegelerin seçim programýna tüm dini sembollerin yasaklanmasý talebini aldýklarý kay- dedildi. Harderthauer: “Baþörtüsü ve haçýn eþit görülmesi bir skandal” CSU Genel Sekreteri Christine Haderthauer “Münchner Merkur”e yaptýðý açýklamada baþörtüsünün baskýnýn sembolü olduðunu savunurken, Ýçiþleri Bakaný Joachim Herrmann ise baþörtüsünün kendi deðerleri ile çatýþtýðýný, Hristiyan sembol- lerinin ise kendi kültür ve 19 manlarýn toplumsal deðerleri ile yetiþtikleri için þu an zorluk çekmemektedirler. c) Üçüncü bir grup olarak nitelendirebileceðimiz bazý ebeveynler ise memleketlerine dönüp dönmeme ihtimalini bir kenara býrakarak, bu ülkede yaþadýklarý ve çocuklarýnýn hâkim olan kültürle karþýlaþmasý sonucu kaçýnýlmaz olarak bir deðer çeliþkisi oluþacaðý gerçeðini kabul etmiþ ve bunun için Türk kültürünü ve dinî deðerleri öðretmeyi hedeflemiþlerdir. Bunun için de aðýrlýklý olarak Ýslamî deðerlerin aþýlanmasýný gaye edinmiþlerdir. Böylece çocuðun ve ergenin hatta yetiþkinin baz alacaðý prensipler kültürel olmasýndan ziyade dinidir. Buradan yola çýkarak bireyin hareket alaný geniþletilmiþ olmaktadýr. Yaþadýðý toplumun insan üzerindeki yansýmasý çýkarak gerçekleþir. Sonuç olarak arzuladýðýmýz, bir toplumda azýnlýðý teþkil eden Müslümanlara eðitim merkezli ve sosyolojik açýdan yaklaþabilmek ve davranýþ-eðitimsel tutum alternatifleri sunabilmektir. Bir insan kendini ve kültürünü elbette bilmeli. Ancak bunun, diðer kültürel etkileþimlere tamamen kapalý olmayý gerektiren bir durum olmadýðý da akýldan çýkarýlmamalýdýr. deðerlerine ait olduðunu belirtti. Birlik partili politikacýlarýn söylemlerinin anayasaya aykýrý olduðunu belirten Baþpiskopos Schick, “Yahudiler ve Müslümanlar gibi diðer inançlara mensup olan vatandaþlara da din özgürlüðü anayasa çerçevesinde tanýnmalýdýr” dedi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 20 llah’ýn selâmý, rahmeti, hidayeti efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e, O’nun âline ve ashâbýna ve onlarýn yolunda yürüyenlerin üzerine olsun. Müslümanýn þahsiyeti ve ahlâký Ýslam’dýr. Müslümanýn ahlâký ise Peygamber ahlâkýdýr. Çünkü O; “Ben güzel ahlâký tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmaktadýr. Önce lehte ve aleyhte olaný, neyin faydalý, neyin zararlý, neyin doðru, neyin yanlýþ olduðunu iyi bilmek gerekmektedir. Önce ilim, niçin? Ýlk emir “Oku” ilk farzdýr. Farzý olan ilimin baþýnda imanla ilgili helal ve haramlarý bilmek ona göre imaný kuvvetli tutmayý saðlayacak bilgileri öðrenmek gelir. Toplumun eðitimi nasýl olacak? Önce iyi yetiþmiþ insan sonra toplumun eðitilmesi için plan, program, uygulama sistemini öðretmek olmalý. Çünkü efendimiz (s.a.v): “Faydasýz ilim- A GMG Ruhr A Bölgesinin baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren Marl Þubesi Gençlik Kollarý bu yýlda 2.sini baþarýyla gerçekleþtirdiði Marl Gençlik ve Yaðlý Güreþ þöleni yine göz doldurdu. Marl þehrinde VFL Drewer Açýk hava stadýnda yapýlan program, Ali Romanoðlu`nun okuduðu Kur`an-ý Kerim ile baþladý. Programda Cemiyet Baþkaný Ahmet Belüren, Gençlik kollarý baþkaný Tahsin Çamlý ve ve Cemiyet Ýmam Hatibi Þuayib Çalýþkan hocaefendi birer selamlama konuþmasý yaptýlar. Çok yoðun etkinliklere sahne olan bu muhteþem güne Ayrýca IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Ýsmet Çataklý, Bölge Eðitim Baþkaný Abdullah Coþkun, katýlarak selamlama konuþmalarý yapýp baþarý dileklerinde bulundular. Programa yine bölge yönetim kurulu üyelerinden Ýbrahim Elibüyük, Ýbrahim Yýlmaz, Ali Erdoðmuþ ve Mizan Eðitim kurslarý koordinatörü Zeki Eski katýldýlar. Bu güzel günün eðlence ve müzik bölümde TV 5 program yapýmcýsý I 13:35 Uhr Seite 20 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Müslümanýn Þahsiyeti den Allah’a sýðýnýrým.” diyor. Ýlim önce sahâbenin göðüslerinde idi, sonra âlimlerin elleriyle kitaba geçti. Kitapla bizlere intikal etti ama anahtarý âlimlerin ellerinde kaldý. Yüce Rabbimiz Nûr sûresinin 52. ayetinde : “Her kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Allah’a saygý duyar ve O’ndan sakýnýrsa, iþte asýl bunlar mutluluða erenlerdir.” Buyurmaktadýr. Allah (cc) hakký ehliyle hâkim kýlacaktýr. Unutmayalým insanlarýn, dünya huzuru imanlý olmaya, ahiret huzuru imanlý ölmeye baðlýdýr. Huzur ve saadetin baþýnda doðru olmak gelir. Çünkü; Kalp doðru ise dil ve vücût doðru olur. Mevlânâ hazretlerinin dediði gibi: “Eðri ok doðru gitmez,” buna göre müslüman doðru sözlü olmalý Ýsmet ÇATAKLI çünkü arzuladýðý yere eðri gidilmez. Söz amele uymadýkça makbul olmaz. Sözlerimizin baþýnda bahsettiðimiz gibi þahsiyetli insanlar hayatlarýný Kur’ân ve Sünnete göre belirledikleri için onlarla iftihar ediyor ve gurur duyuyoruz. Allah hepsinden razý olsun. Bizler onlarýn tarihlerini iyi bilirsek gelecek nesillerin ve tüm insanlýðýn hu- zur ve saadet tarihini hazýrlamýþ oluruz, bu yolda çalýþanlarýn da, hem dünyalarý hem de ahiretlerinin mutlu olmalarý inþaallah muhakkak olacaktýr. Allah (cc) cümlemizi hak davada insanlýða hizmet eden madden, mânen destek veren þahsiyetli kullarýndan eylesin. (Âmin). Deðerli okuyucu kardeþlerim iþte Bergkamen Ýslam Kýz Koleji’mizin bu deðerli öðrencilerinin inþaallah tek arzusu ve istekleri bu mekanda ilim öðrenerek toplumun aydýnlatacak elemanlarý olacaðýna inanýyor, mezun olacak hocahaným adayý öðrencilerimize bundan sonraki hayatlarýnda ömür boyu bu kolejimizde almýþ olduðu ilimle hem kendilerine hem de topluma hayýrlý ilim ehli örnek insanlar olmalarýna IGMG Ruhr A Bölgesi Marl Þubesi 2. Gençlik ve Yaðlý Güreþ Þöleni ve grup merhametin deðerli sanatcýsý Tuncay Ayvacýk ve gurup arkadaþlarý, deðerli sanatçý Selim AHA ve Gurup Zemzem ve Gurup Gözyaþla- rý sahne alarak eserleriyle günü renklendirirken, Bölge ve Avrupa küçükler Kuraný Merim tilavet yarýþmalarý birincilerinden Enes Çiçek ve Yunus Emre Yanaz da güzel sesleriyle okuduklarý Kuraný Kerimlerle coþturdular. Haným kollarýnýn ve yetiþkinlerin hazýrladýklarý türk ve dosya yüce Rabbimden niyaz ediyor, anne ve babalarýný, ebeveynlerini kutluyorum. Tabi ki, onlarýn eðitilmelerinde maddi ve manevi desteklerini bizden esirgemeyen çok deðerli bay bayan üyelerimize teþekkürü borç biliyor ve kendilerine çok teþekkür ediyorum. Rabbim Avrupa’da bu kolejlerimizin sayýlarýný artýrmayý nasip etsin ve inþaallah en kýsa zamanda erkek çocuklarýmýz için de bu þekilde hizmet eden eðitim kurumlarýna kavuþmayý nasip etsin. 21 Haziran 2008’te icra edeceðimiz mezûniyet törenimize üye ve okurlarýmýzý davet ediyoruz. Önümüzdeki mübarek gün ve kandillerimiz mübarek olsun. Bir sonraki sayýmýzda buluþuncaya kadar Allah’a emanet olunuz. Saygýlarýmla Ýsmet Çataklý Fedarasyon Baþkaný alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri cemiyet yararýna satýþa sunulurken, çocuklarý için zýplama balonlarý, Nasrettin Hoca, Palyaço ve Gocart araba turlarý gibi bir çok etkinlikler ve eðlenceler yer aldý. Programda daha sonra yaðlý güreþ turnuvasýna geçildi. Turnuvada bir taraftan yarýþmacýlarýn guruplarý ve sýralamalarý belirlenirken, diðer taraftan bu yýlki güreþ turnuvasýnýn AÐAsý adaylar arasýndan seçildi. Ruhr A Bölgesinin deðerli hoca efendilerinden Abdullah Kodamanýn yönettiði Aðalýk seçimine yoðun iþtirak vardý, kýyasýya yapýlan baðýþ yarýþýnýn sonunda seçimi geçen yýlýn aðasý Ýbrahim USTEden iki kat daha fazla hayýr baðýþý yapan Alaattin Baþyiðit aldý. Günün geç vakitlerine kadar Yurt Seven Davul Zurna ekibinin çalgýlarý eþliðinde çekiþmeli geçen musabakalar görülmeye deðerdi. Programýn sonuna doðru hem yine bir taraftan seyircilere yönelik þans çekiliþleri yapýlýrken. Diðer taraftan derece alanlar açýklanýp madalyalarý takýlýp, kupalarý ve hediyeleri verildi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 21 dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 21 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi Sonuç Bildirgesi, 2008 Ýstanbul Deklarasyonu adýyla yayýnlandý Beþeriyetin saadeti için YENi BiR DÜNYA 30 ülkeden 70 yabancý ve 100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki ile gerçekleþtirilen 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi’nin sonuç bildirgesi, ESAM Genel Baþkaný Recai Kutan tarafýndan açýklandý. ESAM (Eko n o mik Sosyal Araþtýrmalar Merkezi) tarafýndan düzenlenen 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi’nin sonuç bildirgesi, ESAM Genel Baþkaný Recai Kutan tarafýndan Ýstanbul’da düzenlenen bir basýn toplantýsý ile açýklandý. 29-30 Mayýs 2008 tarihlerinde Ýstanbul Milsan Kongre Salonunda 37 ülkeden 70 yabancý ve 100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki ile gerçekleþen kongreye Avrupa, Afrika ve Asya’dan birçok siyasi parti genel baþkaný, milletvekili, ilim adamý, hükümet bakanlarý, eski baþbakanlar ve sivil toplum kuruluþlarý baþkanlarý da iþtirak etti. Sonuç bildirgesinde, bugün Ýslam dünyasýnýn “Post Modern Sömürgeci” emperyalist yayýlmanýn hedefi haline geldiði vurgulandý. Bildirgede, “Müslümanlar insanlýk tarihi boyunca yeryüzünde barýþ ve adaleti esas alan bir inanca, dünya görüþüne ve deðer ölçülerine sahiptir. Bu nedenle Müslümanlar, gittikleri her yerde barýþ ve adalet saðlamaya çalýþmýþlardýr. Müslümanlarýn belirgin özelliklerinden biri Ýslahtýr. Barýþ ve adaleti saðlayarak yardýmlaþma ve dayanýþmaya ortam hazýrlamaktýr” denildi. 17. Uluslararasý Müslüman Toplumlar Kongresi’nde, Siyasi Ýþler, Ýktisadi Sorunlar, Eðitim ve Kültürel Sorunlar, Sanayi ve Teknoloji, Kadýn ve Aile, Ýnsan Haklarý ve Ýnsani Yardýmlaþma ve Dayanýþma Komisyonlarý olmak üzere 7 Komisyon kuruldu. Komisyon çalýþmalarý sonucunda kapsamlý kararlar alýndý. Sonuç Bildirgesi, “Bugün Irkçý- tekelci emperyalizmin dayatmalarý ve haksýzlýklarý dünya barýþýný tehdit etmektedir. Irkçý, tekelci ve sömürgeci mihraklar geliþtirmeye çalýþtýklarý Post Modern Sömürge politikalarýyla dünyayý yeniden sömürgeleþtirmeye çalýþmaktadýrlar. Bütün Müslümanlarý ve mazlum milletleri sömürü ve haksýzlýða karþý ortak tavýr almaya davet ediyoruz. Gün her çeþit zulüm ve haksýzlýða karþý dik durma zamanýdýr. Mevcut adil olmayan uluslar arasý düzen sorun üretmekte ve dünyamýzý yoksulluk ve sefalete sürüklemektedir. Zalimlere karþý mazlumlarýn birlikte tavýr almalarý zamaný geldi” ifadeleri ile sonuçlandýrýldý. Toplantýya katýlan bazý liderler IRAK Türkmen Adalet Partisi Genel Baþkaný Enver Bayraktar, Mýsýr Ýhvaný Müslimin Parlamento Grup Baþkaný Muhammed Saad el Ketatny, Kosova Adalet Partisi Genel Baþkaný Süleyman Çerkezi, Kuveyt SIO Genel Baþkaný Mustafa Tahhan, Sudan Ýhvan milletvekili Ali Gawýsh, Bangladeþ Cemaati Ýslam Partisi Genel Baþkan Yardýmcýsý Dr. Akm Nazýr Ahmed, Yemen Islah Partisi Genel Baþkan Yardýmcýsý ve eski Bakan Galip el Kureyþi, Makedonya Hak Yol Partisi Genel Baþkaný Kenan Mazlumi, Ürdün Ihvan Baþkaný Hamid Said, Malezya Ýslam Partisi (PAS) Genel Baþkaný Hacý Abdul Hadi bin Hacý Awang, Fas Adalet ve Kalkýnma Partisi Genel Baþkaný Saadettin Osmanî, Cezayir Toplumsal Barýþ Partisi Genel Baþkaný ve Devlet Bakaný Abidjora, Pakistan Cemaati Ýslami Partisi Genel Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. Muhammed Ýbrahim. KOMÝSYONLAR VE ALINAN KARARLAR - Müslümanlar, barýþ ve adaletten yana olan herkes, Ýslam âlemini ve bütün dünyayý sömürgeleþtirmeyi hedefleyen ýrkçý-tekelci emperyalizme karþý ülkelerini, doðal kaynaklarýný ve kültürlerini korueðmeyen “Siyasi Ýrade” oluþturulmalý. yacak bir siyasi irade oluþturmak zorundadýrlar. - Müslümanlar küresel düzeyde doðru bilgi akýþýný - Müslümanlar baþka inanç mensuplarýnýn kutsallasaðlayacak enformasyon sistemleri kurmalýdýr. rýna karþý her zaman saygýlý olmuþlardýr. Diðer Rusya’da, Hindistan ve Çin’de Müslümanlarýn din mensuplarýnýn Müslümanlarýn kutsallarýna durumlarý yakýndan izlenmeli. Bu ülkelerde Müskarþý saygýsýz tavýrlarýna her yer ve ortamda yalümanlara yönelik baský ve haksýzlýklarýn önlensal tepkiler gösterilmelidir. mesi için hükümetler nezdinde gereken giriþimler - Müslümanlar kendi uygarlýklarýnýn üstünlüklerini yapýlmalýdýr. D-8 Teþkilatý’nýn üçüncü halkasýnda yeniden keþfetmeli, eðitim ve öðretimin her aþabu ülkelerinde yer almasý gerektiði her platformmasýnda kendi deðerlerini ve tarihlerini gençlere da dile getirmeli. öðretmelidirler. Batý uygarlýðý karþýsýnda yenilgi - Ýslam dünyasýnda Müslüman topluluklarýn sivil psikolojisinden bir an önce kurtulmalarý gerekir. toplum kuruluþlarýnýn iþbirliðini saðlayacak Irkçý ve tekelci küresel emperyalizme karþý kitle“Uluslararasý Müslüman Sivil Toplum Örgütleri rin ortak þuuru geliþtirilmeli ve haksýzlýða boyun Birliði” kurulmalýdýr. Ortaklaþa bir “Bilgi Bankasý” Siyasi Ýþler Komisyonu: oluþturulmalý. - 15 Haziran 1997 tarihinde kurulan D-8 Teþkilatý fonksiyonel hale getirilmesine ve geliþtirilmesine çalýþýlmalýdýr. - Müslümanlarýn ortak deðerlerinin erozyona uðratýlmaya yönelik emperyalist ve Siyonist hileler Müslüman kitlelere anlatýlmalý ve ihtilafa yol açacak farklýlýklar öne çýkartýlmamalý. - Müslüman ülkelerde halk ile devlet bütünleþmesi saðlanmalýdýr. - Ýslam coðrafyasýndaki emperyalist baský ve iþgallere son verilmeli. - Müslüman ülkeler arasýndaki ihtilaflar ÝKO tarafýndan çözümlenmeli. - Ýþbirlikçi hükümetlere karþý, birlik ve beraberlik içerisinde hareket eden sivil toplum kuruluþlarý oluþturulmalý ve þuurlandýrýlmalýdýr. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr 22 Ýktisadi Sorunlar Komisyonu: - Ýslam dünyasýnýn zengin bu kaynaklarý yabancýlar kullanmaktadýrlar. Borçlandýrma ve özelleþtirme furyasýyla da Müslüman ülkeler yoksullaþtýrýlmaktadýr. - Ýslam dünyasýnda tasarruflarý bir araya getirecek ortaklýklar özendirilmeli ve Devlet desteðiyle bu ortaklýklar yoluyla sermaye oluþumu hýzlandýrýlmalý ve halk kitlelerine yayýlmalýdýr. - Kitleler sömürü mekanizmasýnýn nasýl iþlediði hususunda bilgilendirmeli ve desteklenecek ortaklýklar yoluyla tasarruflarýn yatýrýmlara dönüþtürülmesine ortam hazýrlayacak kurumsal düzenlemeler yapýlmalý. - Müslümanlarýn kendi kaynaklarýný verimli kullanabilmelerini saðlayacak araþtýrmalar yapýlmalý, yeni strateji ve politikalar geliþtirilmeli. Bu amaçla ESAM gibi araþtýrma merkezleri kurulmalýdýr. Milli Görüþ ve Adil Düzen ile ilgili araþtýrmalar yapýlmalý ve kitlelere anlatýlmalýdýr. - Müslümanlar her alanda ve iktisadi konularda kendi kavramlarýna göre düþünmelidir. - Müslüman ülkeler arasýnda mal, bilgi ve emek akýþkanlýðýný engelleyen engeller ve gümrük ve vergileri kaldýrýlmalý. - Ýslâm’ýn iþ ve ticaret ahlâký gençlere öðretilmeli ve uygulamalara yansýtýlmalý. - Ýslam ülkeleri arasýnda seyahatleri sýnýrlayan engeller kaldýrýlmalý. - Ýslam Dünyasý kendi para birimini, kendi para-kredi sistemini ve kendi sigorta sistemini oluþturmalýdýr. - Ýslam dünyasý tüketimden gelen gücünü kullanarak sömürgeci mihraklar ve baskýcý devletlere karþý gerektiðinde ortak eylemler yapabilmelidir. - Yeni para birimi üzerinde, D-8 ülkeleri çalýþmalara baþlayabilirler. - Ýslam dünyasýnda tarýma önem verilmeli ve gýda üretimi desteklenmeli. - Müslümanlar üretim merkezli politikalar geliþtirmeli ve para ticaretinin yol açtýðý paylaþýmdaki adaletsizlikleri giderecek iktisadi modeller geliþtirmeli. - “Helal Gýda” standartlarý geliþtirilmeli, bu alandaki hileleri azaltan kurumlar kurulmalý ve ilkeler belirlenmelidir. - “Rikaz” kurumu geliþtirilmeli ve kurum yoluyla elde edilen kaynaklarla fakirlere iþ ve aþ imkaný saðlanmalý. - Ýslam’ýn beþeriyete hediyesi olan vakýf kurumlarýnýn kurulmasý kolaylaþtýrýlmalý ve bu kurumlar yoluyla Müslümanlarýn bilgi ve üretim kapasitesi artýrýlmalý ve Ýslam’ý tanýtan faaliyetler desteklenmeli. - Müslüman ülkelerde biriken tasarruflar üretken alanlara, özellikle yoksul ülkelerin kaynaklarýný harekete geçirilmesine kanalize edilmeli. - Müslüman iþadamlarý ve tüccarlarýn bir araya gelmeleri ve ortak iþ yapmalarý teþvik edilmeli. - Ankara’da geliþmiþ bir sanayileþme modeli olan OSTÝM modeli Ýslam dünyasýnda yaygýnlaþtýrýlmalý. Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Kadýn ve Aile Komisyonu: -Kadýn ve aile sorunlarý araþtýracak ve inceleyecek “Kadýn ve Aile Enstitüsü” kurulmasý yararlý olacaktýr. -Batý toplumlarýnda yayýlmaya çalýþýlan Ýslam fobia karþýsýnda Müslümanlarýn kendine güveninin artýrýlmasý amacý ile Ýslam Medeniyetinin en üstünlüðünü ortaya konan çalýþmalar yapýlmaktadýr. -Kýz çocuklarýnýn eðitimi için Dünya çapýnda düzenli bir fon oluþturulmalý bu fondan Ýslam dünyasýndaki baþarýlý çocuklar desteklenmelidir. -Müslümanlarýn bilime yaptýklarý katkýlar tespit edilmeli ve kitap haline getirilerek okullarda ve toplumlarda okutulmaya çalýþýlmalýdýr. -Saadetin temelini teþkil eden ailede, haným ve çocuklarýn taþýdýklarý bü- yük önem dolayýsý ile ülkelerimizde huzur ve saadetin temini ve korunmasý için týpký Milli Güvenlik Kurullarý gibi bir “AÝLE ÇOCUK VE KADINLARI KORUMA YÜKSEK KURULU” kurulmalýdýr. -Gençler için mutlu evlilik kurma ve bunu sürdürme yollarýna dair psikolojik danýþmanlýk ve rehberlik saðlanmasý -Irkçý mihraklarýn denetimindeki medyanýn ifsat edici etkilerinden birisi olarak dünyada bilinçli bir þekilde oluþturulan “baský altýnda ezilen” Müslüman kadýn imajýný deðiþtirilmeli. -Peygamber Efendimiz (s.a.v) kendi aile hayatýnda, veda hutbesinde ve ahirete intikal ederken son sözleri genç hanýmlarýmýza öðretilmeli. Ýnsan Haklarý Komisyonu: Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma Komisyonu: -Müslüman ülkelerde hukukçularýn sivil örgütler kurmalarý ve toplumdaki maðduriyetleri gidermede aktif rol oynamalarý gerekir. -Ýslam ülkelerinde mezhep farký gözetilmemelidir. -Hukukçular ortak bir Web sayfasý açmalý, maðdur ve mazlumlara yardýmcý olmalýdýr. -Müslüman ülkelerde Batýlýlarýn teþvikiyle ortaya çýkan ihtilaf ve ayrýmcýlýklar Müslümanlarýn adil ortak giriþimiyle çözümlenmelidir. -Batýlýlarýn insan hak ve özgürlükleri ile ilgili çifte standartlý tavrý her ortamda anlatýlmalý. -Merkezi Ýstanbul’da olan “Hak ve Adalet Vakfý” kurulmalý. Bu vakfý dünyada ve Ýslam âlemindeki insan haklarý maðdurlarýný izlemeli ve ilgili devletler nezdinde giriþimde bulunmalýdýr. - Yardýmlar tembelliði özendirmemeli, bilakis üretkenliði teþvik etmelidir. - Ýnsani yardým kuruluþlarý salt yardým daðýtmakla yetinmemeli, üretimi artýrýcý projeler geliþtirmeli. - Ýslam dünyasýndaki insani yardým teþkilatlarý, Filistin, Keþmir, Moro, Patani, Doðu Türkistan, Çeçenistan, Abhazya, Afganistan ve Irak’taki kardeþlerimize yardýmlarýný artýrarak devam etmeli. - Ýnsani yardým kuruluþlarý arasýnda rekabet deðil, yardýmlaþma ve dayanýþma yarýþý saðlanmalý, bilgi paylaþýmý saðlanmalý. - D–8 ve Ýslam Konferansý Teþkilatý nezdinde insani yardým birimleri ve platformu oluþturulmalý ve Küresel bir Yardým Stratejisi geliþtirilmeli. Eðitim ve Kültür Komisyonu: -Müslümanlar ileri bir kültüre sahiptirler. Kendi kültür deðerlerine sahip çýkarak öz güvenlerini kazanmalýdýrlar. -Ýslam toplumlarý, ilköðretimden üniversite eðitimine kadar olan süreçte yetiþmiþ eleman eksikliðini gidermek amacýyla din eðitimi, sosyal ilimler, fen bilimleri ve sanat eðitimi konularýnda eðitim verecek insanlar yetiþtirilmesine gayret etmeli. -Sanat, edebiyat, resim, müzik, mimari alanlarýnda da Ýslam ülkeleri ve toplumlarý kendi kültürel deðerlerini kitlelere öðretmelidir. -Manevi eðitim baþta olmak üzere Müslüman gençler her alanda eðitim ve öðretim imkânlarýndan yararlanýlmalý. -Kültürel yakýnlaþma ve ortak bir terminoloji oluþturmak için mevcut kurum ve kuruluþlarýn birikim ve imkânlarý kullanýlmalýdýr. -Müslümanlar kendi kaynaklarýna dayanarak kendi kavramlarýný kullanmaya özen göstermelidir. -Ýslam toplumlarý arasýnda öðrenci ve öðretim elemaný deðiþimi teþvik edilmelidir. -Eðitim programlarýnda Kur’an’ý öðrenme ve anlamak için Arapça eðitimine özel bir önem verilmelidir. -Müslüman Topluluklarýnýn temsil edildiði bir uluslararasý eðitim þûrasý düzenlenmeli. -Müslüman toplumlarýnda kendi deðerlerini konu alan TV programlarý, sinema filmleri sanat eserleri ve mimaride nitelikli eserler hazýrlanmasý teþvik edilmeli ve mevcut çalýþmalar tanýtýlmalýdýr. -Müslüman ülke üniversitelerinde mezun olanlarýn diplomalarýnýn kabulünde denkli saðlanmalý ve mütekabiliyet ilkesi esas alýnmalýdýr. dosya Sanayi ve Teknoloji Komisyonu: - Müslüman ülkelerde yatýrýmlar, yüksek ve ileri teknoloji alanlarýna kanalize edilmeli. - Ýleri teknoloji üretmek ve geliytirmek amacýyla araþtýrma ve geliþtirme merkezleri kurulmalý ve yeni teknolojiler üretilerek üretimde kullanýlmalý. - Özel sektörün öncülüðünde kurulacak araþtýrma ve geliþtirme birimleri yoluyla yatýrým alanlarý belirlenmeli ve D-8 için geliþtirilen ihtisas projeleri gerçekleþtirilmeli. - Her bir Ýslam ülkesinde bölgelerin ekolojik ve iklimsel coðrafi yapýlarýna göre, üretim, teþvik ve destekleme politikalarýnýn geliþtirilmesi, ürünlerin deðerlendirilebileceði sanayi “gýda, yem, dokuma, dericilik” ve el sanatlarý üretimine yönelik kuruluþlar desteklenmeli. - Savunma sanayinde ülkelerin ihtiyaç duyduðu silah harcamalarýnýn yüksek olduðu malumlarýnýzdýr. Bu itibarla düþmanýn silah gücüne eriþmek yerine, onu kendi gücü ile vuracak bir anlayýþý içerisinde UZAKTAN KUMANDA VE KONTROL SÝSTEMLERÝNÝN geliþtirilmesi hedeflenmeli ve bu gaye ile yine AR-GE destek ve teþvikleri uygulanmalýdýr. - Ýslam ülkelerinin iki milyar nüfusa yaklaþan Pazar potansiyeline göre sanayiler kurulmalý ve kurulu kapasiteler geniþletilmelidir. Bu maksatla D-8 ülke firmalarýndan iki veya daha fazla firmanýn bir araya gelmesi ile oluþacak bir iþbirliðinde, her firma kendi ülkesi tarafýndan teþviklerle desteklenmelidir. - Müslüman ülkelerde iþ adamý ve sanayicilerin MÜSÝAD ve ASKON gibi teþkilatlar kurmalarý ve ortak iþ yapmalar› teþvik edilmeli. - Müslüman giriþimciler arasýnda iþbirliði ve dayanýþmayý artýracak Uluslararasý Ýþ Formu (IBF) daha aktif hale getirilmeli. - Yukarýda belirtilen faaliyetlerle birlikte, D–8 ülkelerine ait ürünlerin, Ýslam ülkeleri arasýnda ithalat ve ihracata dayalý TÝCARETÝNÝN TEÞVÝK VE TERCÝH edilebilmesi için, TERCÝHLÝ TÝCARET SÝSTEMÝNÝN geliþtirilmesi ve buna cevap verecek BANKACILIK düzenlemelerinin yapýlmasý gerekmektedir. - Nükleer teknoloji dahil olmak üzere barýþçýl amaçlý teknolojilerin kullanýlmasý ve geliþtirilmesi her ülkenin tabii hakkýdýr ve siyasi ve askeri baskýlarla engellenmesi gayri ahlakidir ve kabul edilemez. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ýymetli okuyucular; bir izin dönemi daha gelip kapýmýza da- K yandý. Sýla yolu menzile varana dek virajlý ve de çile dolu olsa bile, bir çok kimse için tatilden ziyade bir ümit yolu ayný zamanda deþarz olma fýrsatýdýr. “Ýki günü birbirine eþit olan aldanmýþtýr.” prensibini baþ tacý etmesi gereken bizler; Tatili (duraðanlýk, uyuþukluk, amaçsýzlýk, vakit geçirme, eðlenme v.b) Ta’dil`e (zihnin dinlenmesi, yeni bir heyecan ve diriliðe), dönüþtürmesini bilmeliyiz. Seyahat, insanlarýn birbirlerini tanýmalarý, yakýnlarýný ziyaret etmek suretiyle gönül almalarý, ticari, fikri, ilmi, alýþveriþte bulunmalarý, bilgi ve görgülerini artýrmalarý, yeni dostluklar kazanmalarý ve ibret almalarý bakýmýndan bir ihtiyaç olduðu gibi kutsal kitabýmýzda C. Hakk þöyle buyurur. “Deki Yeryüzünde dolaþýn. Sonra yalanlayanýn sonunun nasýl olduðuna bakýn”. En`am: 11 Peygamberimiz (sav)`de “Yolculuk yapýnýz ki sýhhat bulasýnýz ve rýzkýnýz artsýn” buyurmuþtur. Müslümanlarý, olaylardan ibret almak ve daha ziyâde mânevî bir gaye için seyru sefere teþvik eden Ýslâm dini, yolculuðun meþakkatine karþý dört rekâtlýk farz namazlarý iki rekât kýlmak gibi bâzý kolaylýklar ve de ruhsatlar getirmiþtir. Bu maksatla seyahat edenleri; tevbe, ibadet, hamd, rükû ve secde edenler, emr-i bi’l-ma’rûf nehy-i ani’l-münkerde bulunanlar ile birlikte zikrederek müjdelemiþ ve övmüþtür. (etTevbe 9/112) Bundan dolayýdýr ki ta Hz. Ömer’den itibaren Ýslâm âleminde yol ve konaklama tesisleri, hanlar hamamlar yol güzergahlarýný kaplamýþ, emniyet ve güven içinde seferlerin gerçekleþmesi için gerekli tedbirler alýnmýþtýr. Bunun neticesinde de seyahat kültürümüzde apayrý bir yer edinmiþtir. Büyüklerimiz de bunu “çok okuyan deðil çok gezen bilir” diyerek öz bir þekilde ifade etmiþler. Biþri Hafi de seyahatý tavsiye ederek þöyle der “Ey bilginler seyahat edinizki geçiminiz kolaylaþsýn. 13:35 Uhr Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Seyahat ya Rasulallah Zira akan su, temiz ve tatlý olur. Duran su ise kokar.” F. Bacon ise derki “seyahat yaþlýlarda görgünün gençlerde ise eðitimin bir parçasýdýr”. Dünya tarihinin en büyük seyyahýnýn Marco Polo olduðu yazýlýr. Oysa ciddi Alman dergilerinden Illustrierte Wissensschaft þimdiye kadar yazýlýp çizilenlerin aksine tarihin en büyük keþif seyyahýnýn Ýbni Batuta olduðunu bildirdi. Fas kökenli müslüman bir hukukçu olan Ýbn Batuta 1325`te hacca gitmek için o günün þartlarýnda binek hayvanlarý olan at, deve, gemi ve yürüyerek 120 bin km. kat edip 50`den fazla ülke dolaþýp, o günün þartlarýyla paha biçilmez bilgi hazinesiyle, tam otuz yýl sonra evine geri dönmüþtür. Seyahat denilince ilk akla gelenlerden biri de þüphesiz baþlýðýmýzýn mucidi Evliya Çelebi, olmasý gerekir. Ünlü Seyahatnâme’siyle tanýdýðýmýz, gezdiði ve gördüðü yerleri kendine has üslûbu ile, nükteli bir þekilde yer yer abartmalara ve alaylara da baþvurarak anlatan Evliya Çelebi`nin eseri ve sözünün ilham kaynaðý þu þekilde zikredilir. Muharrem ayýnda, Aþûre gecesi dualar ettikten sonra derin bir uykuya dalýyor. Rüyasýnda kendisini Ahî Çelebi Camii’sinde buluyor. Camide izdihama varacak bir kalabalýk var. Baþta fahrul kainat Hz. Muhammed, peygamberler, Ashab-ý kiram, ehli beyt, Kerbelâ Þehitleri, Evliyâlar, … vs… Sonra namazda yanýnda duran kiþi ona öðüt veriyor. Peygamber efendimiz namazý kýldýrýnca yanýna git ve “Þefaat ya Rasûlallah” de ve yardým dile diyor. Ýþte Peygamber Efendimizin yanýna giden Çelebi o aný bakýn nasýl aktarýyor: Dokunsalar aðlayacak gibi idim. Her tarafým titriyordu. Aklým baþýmdan uçup gitmiþti sanki. Hiç halime bakmadan, haddimi bilmeden Hz. Peygamber’in mübarek ellerini dudaklarýma götürdüm. Dile- Murat ÝLERÝ ðimi söyledim ama heyecandan “Þefaat Ya Rasûlallah” diyeceðime “Seyahat Ya Rasûlallah” demiþim. Hz. Muhammed tebessüm buyurdular. - “Yâ Râbbi Seyahat ve ziyareti bu kuluna kolay eyle” dediler. Ýþte Evliya Çelebi o günden sonra seyahat etmeye baþladý. Gezdiði gördüðü yerler ona kolay geldi, o da bu yerleri yazdý. Ortaya Seyahatnâme diye büyük bir eser çýktý. Ýþte biz de Evliya Çelebi gibi “Seyahat Ya Rasûlallah” diyerek, gurbet elden sýla hasretini gidermek isteyenlere, yola çýkmadan önce , yolda, vardýklarý yerlerde ve sefer sonrasý dikkate almalarý ve yapmalarý gereken bazý adab ve hususlarý hatýrlatmak isteriz. yola çýkmadan önce - sýla- i rahime ve yaratýcýnýn ne mütenahi eserlerini ibret gözüyle tamaþaya niyet etmek. - Ýzni planlamak. Neler okuyacaðýmýz, nereleri gezeceðimiz, hangi mekanlarý ziyaret edeceðimiz, nerelerde konaklayacaðýmýz, önceden tesbit edilmeli. Gezilecek tarihi yerler önceden araþtýrýlmalý, ibrete haiz mekanlar, olaylar bilinmelidir. - Üzerinde borç varsa sahiplerine iade etmek, veya alacaklýdan belli bir zamana kadar müsaade istemek - sadaka vermek - helalleþmek, vedalaþmak (gidip de görmemek veya görüp de dönmemek var.) - Yolculuðun selameti için her türlü tedbiri almak - Mümkünse Perþembe yola çýkmak, ancak bu iþ, izin zaman ve imkanlara göre deðiþebilir. - erken yola çýkmak. (erken kalkan yol alýr), ancak telaþ ve strese düþmeden - yol arkadaþý edinmek. (evden önce komþu al, yoldan önce arkadaþ) - yolculuk dualarýný okumak Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- yolculuða çýkarken hayvaný üzerine binip iyice yerleþince üç kere tekbir getirir ve: “Bunu bizim hizmetimize veren Allâh’ý tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Þüphesiz biz Rabbimiz’e döneceðiz.” (ez-Zuhruf 43/12-13) âyetini okur, sonra da þöyle dua ederdi: “Ey Allâhým! Biz, bu yolculuðumuzda Sen’den iyilik ve takvâ, bir de hoþnut olacaðýn amellere muvaffak kýlmaný dileriz. Ey Allâhým! Bu yolculuðumuzu kolay kýl ve uzaðý yakýn et! Ey Allâhým! Seferde yardýmcým, geride kalan çoluk çocuðumun koruyucusu Sen’sin. Ey Allâhým! Yolculuðun zorluklarýndan, üzücü þeylerle karþýlaþmaktan ve dönüþte malýmýzda, çoluk çocuðumuzda kötü haller görmekten sana sýðýnýrým.” Efendimiz yolculuktan döndüðünde de ayný sözleri söyler ve þu cümleleri ilâve ederdi: “Biz yolculuktan dönen, tevbe eden, kulluk yapan ve Rabbimiz’e hamd eden kiþileriz.” (Müslim, Hac, 425; Ebû Dâvûd, Cihad, 72) Yol, da ; - kurallara uymak. - aþýrý sürattan kaçmak. bazý arabalarýn arkalarýnda ibret verici yazýlarý okumuþsunuzdur, Rahmetli de sollardý. Geç geldi desinler, geçmiþ olsun demesinler. Avrupa`da bir þehrin giriþinde bir levha da þöyle yazar “Þöförler size yavaþ gitmenizi tavsiye ederiz. Yavaþ giderseniz þehrimizi, hýzlý giderseniz hapishanemizi görürsünüz”. 23 - Dinin direði olan namazý terk etmemek. - Yollarda eziyet verici hareketlerden sakýnmak Peygamberimiz sav. Buyururki: “Bir adam yol üzerinde bir dikene rastladý. Gördüðü bu diken dalýný oradan attý. Bunun için Allahýn rýzasýna nail oldu ve affedildi.” (Riyazü,s-salihin, 127) Güzergah boyunca kullanýlan alanlarýn, çevrenin temizliðine dikkat etmek. - Yol boyunca tarihi eser, meþhur türbe ve camileri ziyaret etmek. - Mescid, cami ziyaretleri esnasýnda 2 rekat tahiyyetül-mescid kýlmak. Bu namaz 2 rekat olup, camiye giren için mescidin Rabbine selam vermek ve yüceltmek maksadýyla kýlýnan mendup bir namazdýr. varýlan yer de ; Sýlahi rahimin mucibini yerine getirmek. Baba ve aile dostlarýna ulaþýp gönüllerini almak, dualarýna nail olmak. Yörenin bilginleri, kanaat önderleri ile bir araya gelerek memleket, millet ve insanlýðýn gidiþatýyla alakalý fikir teatisinde bulunmak, hayatý boyunca gezdiði gördüðü yerlerdeki güzellikleri, örnek olabilecek anýlarý paylaþmak, ayný þekilde oralardan alýnabilecekleri de yaþadýðý yere taþýyabilmek. Aile mezarlýðýný, muhitinde bulunan salih kiþilerin türbelerini ziyaret etmek. sefer dönüþü ise; 2 Rekat kudüm namazý kýlmak. Gezdiði, gördüðü güzellikleri paylaþmak. Yediðin Ýçtiðin Senin Olsun; Bize Gördüklerini Anlat...; dermiþ büyüklerimiz. Uzun bir süre âilesinden ayrý kalan kimsenin, ev ahalisine dönmeden önce haber vermesi. (Buhârî, Nikâh, 130) Sevgili okuyucular bundan böyle Hayat gazeteniz zengin ve aktüel içeriðiyle, farklý yaklaþýmlarýyla, ilkeli yayýnýyla hayatýmýzýn bir parçasý, iletiþim alanýnda toplumsal bir ihtiyaca cevap vereceðini düþünerek hayýrlara vesile olmasýný temenni ederim. Bu münasebetle yola çýkanlara selamet dilerken izin sonrasý dolu ve renkli bir HAYAT`ta buluþma ümidi ve duasýyla emanetlerin sahibine emanet olun. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 24 enç pasifist Rachel Corrie, sadece 23 yaþýndayken hayatýný kaybetti. Kendisi Olympia Üniversitesi (Washington) öðrencisiydi ve adalet ve barýþ için çalýþan bir gönüllü örgütünün üyesiydi. Organizasyonuyla birlikte 11 Eylül saldýrýlarýnýn kurbanlarýnýn yaný sýra Afganistan savaþýnýn mazlumlarý anýsýna da faaliyette bulunmaktaydý. Rachel teoriden pratiðe yönelmeye karar verdi ve Filistin sýnýrýnda Uluslararasý Dayanýþma Örgütü’yle birlikte hareket etmek üzere Ýsrail’e gitti. Filistin bölgesinde intihar bombacýlarýnýn olduðu söylenen evleri yýkan Ýsrail G GMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý çocuk kulübü þenliði hem çocuklarýn hem de büyüklerin beðenisini kazandý Açýlýþ Kur’an-ý Kerim’ini Ruhr A Bölgesinde þubelerarasý Kur’an Tilaveti Yarýþmasýnda Bölge Birincisi olan Hilal Tekeli okuduðu þenlikte Betül Bolat ve Fatih Çoþkun sunuculuk yaptýlar. Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý Baþkaný Cahide Yýlmaz açýlýþ konuþmasýnda organizede emeði geçenlere teþekkür ederek çocuklarýmýzýn yarýnlarýmýzýn teminatý olduklarýný dile getirdi. Fatih Aksay’ýn günün mana ve ehemmiyetini içeren veciz bir konuþma yaptýðý þenlikte, IGMG Genel Merkez Kadýn Kollarý Ço- I 13:35 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Barýþ Gönüllüsü RACHEL CORRIE’nin anýsýna... etti ve onun üzerinden geçti” diye aktarýyor pasifist eylemci Joseph Smith. Bir diðer arkadaþý Nicholas Dure ise “Buldozer, üzerine toprak attý ve onu çiðnemeye baþladý” diye konuþmakta... Arkadaþlarý mümkün olan her þekilde buldozeri durdurmaya çalýþtý, ve Rachel’e ilk yardým giriþiminde bulunda ama yapacak birþey kalmamýþtý. Rachel Corrie sadece buldozerlerini durdurma hareketine katýldý. E-mailinde arkadaþlarýna þunlarý yazdý: “Evlerin içinde insanlar olsa bile evleri yýkýyorlar. Hiçkimseye ve hiçbirþeye saygýlarý yok.” 15 Mart’ta Gazze Þeridi yakýnlarýndaki bir olayda, Rachel, arkadaþlarýyla beraber, yýkýmlara karþý direniþteydi. “Buldozerin önünde oturma eylemi yapmaktaydý, operatör onu gördü, ama yoluna devam IGMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý çocuklar için þenlik düzenledi cuk Kulübü Baþkaný Meryem Saral bir selamlama ve açýlýþ konuþmasý yaptý. Þenlikte, Dortmund Mengede þubesinden katýlan çocuklar Ýstiklal marþýný ve “571” þiirini okurken, Gladbeck þubesi mevlana gösterisi ve “Ya Resulallah” þiirini sundular. Dort- mund Anadolu Camii anasýnýf öðrencileri karýnca ve arý ilahisi okudular. Castrop þubesi ve Bestvig þubesi de ilahi ve türkü ile þenliðe renk kattý. Hagen’den katýlan Grup Dildar “Arayýþ” piyesi Palyaço gösterisi ve ile foklor dansý ile beðeni kazandý. Gladbeck þubesinden Semra Pýlýð “40 yaþýndasýn” þiiri ile dinleyenleri coþturdu. Ge-Hassel þubesinden ana sýnýf öðrencileri “Taha” suresini ezbere aþýr olarak okudular ve “Kelime-i Þahadet” piyesi sundular. Bergkamen þubesi mehteran gurubu fetih haber 23 yaþýndayken, vücuduyla Filistinliler’in bir barýnaðý ve barýþ içinde bir topraðý olmak hakkýný savunurken yaþamýný yitirmiþti. Ýsrail yetkilileri olayýn farklý versiyonlarýný aktardý, ama hepsi fotoðraflar ve açýklamalarla çeliþki halindeydi. Genç kýz, oturma eylemi yapmakta iken barbarca bir þekilde öldürülmüþtü. Rachel ve arkadaþlarý Gazze’de hergün birçok evin yýkýldýðýný, bombalarýn Rafah mülteci kampýndaki temiz su kaynaklarýný yok ettiðini ve oradakilerin Ýsrail ateþ hattýnda durmaksýzýn kendilerini savunmalarýna imkan olmadýðýný bildirmiþlerdi. marþý ile heyecanlý anlar yaþattý. Türkiyem türküsünü söylerken Türkiyemizi canlandýrdýlar. Kamen cemiyetinden katýlan Grup Suffa “Keloðlan”, “Nasreddin hoca” ve “Tonton nine” tiplemeleri ile çocuklarýn ilgi odaðý oldu. Çocuklar için oyun, yüz boyama ve üye kampanyasý gibi standlar da çocuklarýn hizmetine sunuldu. IGMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý Çocuk Kulübü Baþkaný Meryem Koçak, yönetim kurullarýna ve tüm iþtirak eden þubelere teþekkür ederek çocuk þenliklerinin tüm þubelerin kendi cemiyetlerinde yapmalarýnýn önemini vurguladý. Þenlik Avrupa Kur’an-ý Kerim okuma birincisi Enes Çicek’in okuduðu Kur’an-ý Kerim ile son buldu. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya nsanlar arasý iliþkilerde ve günlük hayattaki konuþmalarda nezaket ve görgü kurallarý vardýr. Bu kurallar saðlýklý, huzurlu ve uyumlu bir toplum için vazgeçilmez ve kaçýnýlmaz bir önem teþkil eder. Nezaket ve görgü kurallarýna uymak ve onlara riayet etmek, yüksek edep ve güzel ahlakýn belirtileridir. Yani bir insanýn edebi ve ahlaký onun davranýþlarýndan, tavýrlarýndan, hal ve hareketlerinden belli olur. Ýnsanlarýn karakterlerini tahlil etmek ve onlarýn kültür derecesini ve asaletini tespit etmek için baþvurulabilinecek güzel ve uygun bir ölçüdür. Görgü kurallarýnýn çoðunun kaynaðý Kur’an ve Sünnet-i Nebide köklenmektedir. Allah ve Rasulu insanlara günlük hayatýnda nasýl yaþamasý gerektiðini açýk bir þekilde ifadelendirmiþlerdir ve bu hususta teferruatýyla yön göstermiþlerdir. Uyguladýðýmýz bazý kurallarýn kaynaðý bunun olduðunun bilincine sahip olmasak da bazen, bu böyledir... Mesela Nur suresindeki:“Yabancý evlere girdiðinizde, müsaade almadan ve selam vermeden içeriye girmeyiniz” veya Lokman suresindeki Lokman hekimin oðluna bulunduðuý tavsiye ve nasihatlardan birinin: “Konuþtuðunda sesini yükseltme, alçak tut! Zira seslerin en çirkini eþeðin sesi (anýrtýsý) dir.” gibi bir çok yerde insanlara öneri ve tavsiyeler bunlardan birileridir. Kur’an-ý Kerim iþte böyle edep ve ahlak misalleriyle Ý çiþleri Bakanlýðýnýn planlarýna göre Alman vatandaþý olmak isteyen kiþiler Eylül ayýndan itibaren vatandaþlýk testine tabi tutulacak. SPD konuyla ilgili görüþmeler yapýlmasý gerekir derken muhalefet partileri söz konusu teste karþý Vatandaþlýk testinde yer alacak sorularýn, Berlin Humboldt Üniversitesi Eðitimde Kalite Geliþtirme Enstitüsü tarafýndan hazýrlanan 310 sorudan 33`ünün seçileceði ve vatandaþlýk baþvurunda bulunan adaylarýn bu sorularýn en az yarýsýný doðru cevaplandýrmasý gerektiði belirtildi. Adaylarýn testi geçememe durumunda tekrarlama Ý 13:35 Uhr Seite 25 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Estaðfirullah efendim! teþekkür eden insanladoludur. Baþka bir örra karþýlýk “Estaðfirulnek ise selamdýr. Selalah!” derlermiþ. Açýklamýn hem Kur’an’da, masý ve sebebine gelinhem de Sünnet-i Nece: Teþekkür kelimesi bi’de yeri vardýr. SelaArapça dilinden türemý yaymak sünnet olyen bir kelimedir. Buduðu gibi, insanlarla nun aslý ÞIN KEF RA konuþulduðunda güzel kökünden gelmektedir ve kibar bir dille onlara ve mana bakýmýndan hitap etmek de sünneþükür ve minnet antir. Ýnsanlara hitap lamlarýna gelir. Þükür ederken ses tonu ne kaise sýrf Allah-u Teala’ya dar önemli ise, ayný zamahsus olduðu için, manda seçilen üsul da Stj. Av. Selma Öztürk dolayýsýlya insanlara, çok önemlidir. Bir insayani beþerlere ve mahna talimat verircesine lukatlara yönelik uyyumuþ buyurmak ayrýþekkür ettiðinizde bazen dýr, ona bir ricada bulun- þaþkýnlýkla aval aval bakan gun bir ifade olmadýðý için mak ayrýdýr. Burada söyle- gözlerle karþý karþýya kalý- teþekküre karþýlýk atalarýyiþ þekli ve kullanýlan keli- yorsunuz. Günümüzde ise mýz “Estaðfirullah!” diyeme seçimi mühimdir. Her teþekkür eden kiþiye karþý- rek cevap verirmiþ. Yine kelime muhatabýn üzerine lýk olarak yaygýn olan “Bir Arapçadan gelen “Estaðfipsikolojik açýdan farklý þey deðil!”, “Ben(de) teþek- rullah” fiilinin manasý ise: (olumlu veya olumsuz) bir kür ederim!” veya “Rica “Ben Allah’tan maðfiret etki yaratýr. “Þunu yap!” ederim efendim!” gibi ce- (af) dilerimdir. Size teþekdemekle “Þunu yapar mý- vaplar veriyoruz. (Eðer ak- kür eden bir insana siz karsýn!” demenin arasýnda lýmýza gelirde cevaplarsak þýlýk olarak Allah’tan af didaðlar kadar olmasa da, en tabii ki. Çünkü bazen bi- lemeyi uygun görüyorsuazýndan tepeler kadar fark linçsizlikten, zihin ve dil nuz. Yani burada karþý tavardýr. Ve neticede yýlaný tembelliðimizden dolayý raf “Estaðfirullah” demekdeliðinden çýkartan da bu bunu uygulamakta bile le, teþekkürü kabul etmeüsluptür herhalde... zorluk çekiyoruz.) Bugün yip red ediyor ve “Teþekkürünüzü kabul edemem. Görgü ve nezaket kural- durum böyle. larý arasýnda en önemli kuEskiden ise insanlar Ben kim oluyorum ki, bana rallardan biride “Teþekkür arasýnda öyle bir nezaket teþekkür (ve þükür) ediyoretmek”tir. Size bir iyilikte kurallarý yaþanýrmýþ ki, öy- sunuz? Ben teþekküre layýk bulunulduðunda, bu iyili- le bir kibarlýk ve saygý var- deðilim. Asýl teþekkür ediðe karþýlýk olarak edep ge- mýþ ki... Þimdi ise bundan lecek merci baþkasýdýr, Alreði “Teþekkür ederim eser kalmadý. Teþekkür et- lah-u Teala’dýr.” diye hem efendim!” diyerek saygýný- mesini bilen insanýmýzýn kendisini hem de muhatazý ve görgünüzü orada or- sayýsý azaldý, kaldý ki teþek- býný bu yad-ý cemil (güzel taya koyarsýnýz. Bu aslýnda küre cevap verme fýrsatý hatýrlatma) ile yaradaný hatýrlatýyor, tatlý ve yumuþak böyledir ve daima da böyle bulunsun. olmasý gerekir. Gerçi günüBiz bugün böyle cevap bir ikazda bulunuyor. müzde maalesef bunun verirken, ecdadýmýz “Te- O’nun sýfatlarýndan biri uygulanmasýnada pek þekkür”e farklý bir cevabý olan Eþ-Þekur olduðunu rastlayamýyoruzda... Te- daha uygun ve isabetli gö- bilen yüce ecdadýmýz, yüce Allah’ýmýzý bu yücelikle þekkür bile sýra dýþý bir ey- rürmüþ. lem olmuþ ve birisine teAtalarýmýz kendilerine yüceleþtirirmiþ iþte... Tüm Almanya’yý kapsayan vatandaþlýk testi eleþtiriliyor imkânýna sahip olduklarý kaydedildi. Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble’nin þimdiye kadar ortaya koyduðu plana göre vatandaþlýk testi Mecliste görüþülmeden bir kararname ile uygulamaya konulacak. Bu uygulamanýn koalisyon ortaðý SPD ile huzursuzluða neden olduðu belirtildi. Meclis Ýçiþleri Komisyonu Baþkaný Sebastian Edathy (SPD) “Süddeutsche Zeitung”a yaptýðý açýklamada bu ko- nuyla ilgili “koalisyon içerisinde uzlaþmanýn saðlanarak karar verilmesi” gerektiðini ve “böyle önemli bir konunun mecliste görüþülmeden karar verilmesinin yanlýþ ol- duðunu” belirtti. Yeþillerden Hans-Christian Ströbele’de bu konunun mecliste görüþülmemesini ve meclisin bu konuyla meþgul olmamasýný “meclisin hiçe sayýlmasý” olarak deðerlendirdi. Ayrýca birçok Almanýn da bu testi kazanamayacaðý endiþesini taþýdýðýný belirtti. SPD Grup Baþkaný Fritz-Rudolf Körper’de testin çok zor olduðundan yakýndý. Öte yandan FDP’nin de vatandaþlýk testine temkinli yak- 25 Her þeyden önce bu ifadenin altýnda TEVHÝD anlayýþý yatýyor, ALLAH bilinci ve þuuru yansýyor. Ýslam dininin en mühim ve temel esaslarýndan biri olan “El minnetu lillah”, yani “Minnet ancak Allah’adýr” düsturu yatmaktadýr. Ýþte günlük hayatta Tevhid inancýný tatbik etmek, uygulayýp yaþatmak bu olsa gerek... Hayatýn her alanýnda ve har sahasýnda O’nu görmek ve O’nu bilmek. Varlýðýndan þek ve þüphe etmediðimizi ve herþeye sebebiyet veren O’nun olduðunu bu tür hareket ve davranýþlarla içimizde (ve dýþýmýzda) yaþatmak. Çünkü bizim inancýmýza göre herþeyin sebebi Allah’týr. Ýnsan ise sadece bir vasýtatýr. Bir þeyi Allah’tan deðilde kendisinden bilmek ise büyük bir tehlike ve korkunç bir gaflettir. Bundan sonra bize teþekkür eden muhatablarýmýza mümkün mertebe teþekkür ve tevazu sözü olan “Estaðfirullah!” diye tevhid anlayýþýmýzý nezaketle birleþtirip dile getirmeye özen gösterelim. Ayný zamanda yaradana karþý olan kulluk görevimizi yerine getirmiþ oluruz ve neticede aðzýmýzdan manalý ve bereketli bir söz çýkmýþ olur “Estaðfirullah efemdim!”Ne derin bir mana, ne fevkalade bir edep ve ahlak anlayýþý... Subhanallah! Bu bilgiyi benimle paylaþtýðýnýz için sizlere teþekkür ederim efemdim! Þükranýmýn cevabýný ise sizlerin takdirine býrakýyorum... laþtýðý gözlendi. Ýçiþleri Sözcüsü Gisela Piltz „Berliner Zeitung“a yaptýðý açýklamada “Vatandaþlýða alýnmanýn ders gibi çalýþmaya baðlý olmamasý gerekir” dedi. Entegrasyon uzmaný Sibylle Laurischk “FTD” ile yaptýðý röportajda, iyi ezber yapabilen birinin bu tür biçimsel testleri kolayca aþabileceðini ifade etti. Vatandaþlýk testi sorularýnýn önümüzdeki haftalarda son halini alacaðý, geçtiðimiz Salý günü örnek sorularýn ilan edildiði kaydedildi. Sorular arasýnda örneðin, Willy Brandt’ýn 1970 yýlýnda Varþova’daki Yahudi gettosunda diz çökerek neyi ifade etmek istediði gibi sorular yer alýyor. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 26 Ailesi, Yetiþmesi ve Ýlme Yaklaþýmý Bundan tam on iki asýr önce yaþamýþ olmasýna, fýkýhta açtýðý çýðýrýn takipçilerinin hiçbir müslüman toplumda çoðunluk oluþturamamasýna raðmen Ahmed bin Hanbel (164-241 H.), hâlâ büyük bir saygýyla hatýrlanmaktadýr. Kendisi þöhretten nefret etmekteydi ve fýkhýnýn, fetvalarýnýn yazýlmasýna izin vermemekteydi. Ancak o, sünnet ve fýkýh anlayýþýyla, daha da dikkat çekicisi, inandýðý doðrultuda yaþamada yakýnmaksýzýn gösterdiði direnciyle örnek bir bilgin olarak büyük ün kazanmýþtýr. Ýmam Ahmed bin Hanbel, hicrî 164 yýlýnýn Rebîulevvel ayýnda Baðdat’ta doðmuþtur. Maalesef bugün iþgal altýnda olan o topraklar Ýmam’ýn ayný zamanda yaþadýðý, yetiþtiði ve ünlendiði yer olmuþtur. Ahmed bin Hanbel, hem anne hem de baba tarafýndan Arap soyludur. Hanbel, Ýmam Ahmed’in babasýnýn deðil dedesinin adýdýr. Dedesi, Serahs valisi olarak Horasan’da ikamet etmiþtir. Ahmed’in doðumuna yakýn bir zamanda ailesi Baðdat’a göç etmiþtir. Cömert ve alicenap bir aile olan Ýmam Ahmed’in ailesi, Emevi Saltanatý’ndan Abbasi Saltanatý’na geçiþte net bir tavýr sergilemiþler ve duruþlarýnýn sonuçlarýna da katlanmasýný bilmiþlerdir. Çok küçük yaþtayken babasýný kaybetmiþ olan Ýmam Ahmed’in terbiye ve yetiþmesini annesi ve amcasý saðlamýþlardýr. Onun yetiþtiði dönemde gerçek bir ilim ve sanat merkezi olan Baðdat’ta daha çocuk yaþta Ýslam ilimlerini öðrenmeye baþlayan Ahmed bin Hanbel, önce Kur’an-ý Kerim’i hýfzetmiþ, daha sonra Arapça, hadis, sahabe ve tabiin haberleri, peygamberimizin ve sahabelerin siretleri gibi ilimleri öðrenmiþtir. Çocukluk ve gençlik çaðýndan itibaren asalet ve takva belirtileri gösteren Ýmam, yetimliðini, ciddiyetine, dayanma gücüne ve çalýþma aþkýna dayanak eylemiþtir. O talebeliðinde ne felsefeyi ne matematiði seçmiþ, ileri de diyar diyar 13:35 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Hakedilmiþ Þöhretiyle Ahmed bin Hanbel Çocukluk ve gençlik çaðýndan itibaren asalet ve takva belirtileri gösteren Ýmam, yetimliðini, ciddiyetine, dayanma gücüne ve çalýþma aþkýna dayanak eylemiþtir. O talebeliðinde ne felsefeyi ne matematiði seçmiþ, ileri de diyar diyar dolaþmasýný gerektirecek olan hadis ve rivayet ilimlerini tercih etmiþtir. dolaþmasýný gerektirecek olan hadis ve rivayet ilimlerini tercih etmiþtir. Ýmam Ebu Hanife’nin talebesi ve dönemin baþkadýsý olan Ýmam Ebu Yusuf’tan dersler alan Ýmam Ahmed, “Re’y Fýkhý”ný da öðrenmiþ olmasýna raðmen tercihini hadisten yana yapmýþ ve hadis tahsilinde yoðunlaþmýþtýr. Onbeþ yaþýndan yirmi iki yaþýna kadar Baðdat’ta hadis tahsili yapan büyük Ýmam, daha sonra kendi döneminde tüm Ýslam beldelerine daðýlmýþ olan muhaddis alimlerden hadis öðrenebilmek için bir çok kez Basra, Kufe, Hicaz ve Yemen gibi Ýslam beldelerine seyahate çýkmýþtýr. Defalarca hacca gitmiþ olan Ýmam, bir defasýnda Ýmamý Þafiî ile tanýþmýþ ve ondan daha sonra Baðdat’ta da devam edecek olan dersler almýþtýr. Kendisine “Kâh Kûfe’ye kâh Basra’ya gidiyorsun bu yolculuk ne zamana kadar sürecek?” diye soran bir tanýdýðýna þu veciz cevabý vermiþtir: “Kalemle beraber mezara kadar...” O, güçlü hafýzaya sahip olmakla beraber iþittiði hadisleri yazmaya büyük önem vermiþtir. Çünkü onun çaðý hem hadis ilimleri hem de fýkýh ve dil ilimleri için telif ve tedvin (yazma ve toplama ) çaðýdýr. O kendisine sorulan hadis sorularýnýn cevabýný ezbere deðil, yazdýklarýna bakarak söylemiþtir. Ýmam Ahmed’in topladýðý sünnet, hadislerin yanýnda sahabî ve tabiinin fetva ve hükümlerinden oluþuyordu. O, bu ilimleri, fýkýh ilmiyle birleþtirmiþ ve en hayýrlý ilim olarak, Kitap ve sünnet ilmiyle bunlarýn rivayet ve fýkhýný or- taya koyan ilmi kabul etmiþtir. Ahmed bin Hanbel týpký Ebu Hanife gibi kýrk yaþýna gelinceye kadar ders meclisi oluþturmamýþtýr. Bu husus kimilerince ruhun olgunluk yaþý ile kimilerince de hocaya hürmet olarak açýklanmýþtýr. Ýmam Ahmed’in dersleri, onun þahsiyet özelliklerinden ve hayat ile ilmi; teori ile pratiði; ahlâk ve örnekliði birleþtirebilmesinden dolayý döneminde çok büyük bir raðbet görmüþtür. Hatta bazý rivayetlere göre derslerini beþbin civarýnda kiþi izliyordu. Bu sayý abartýlý bulunsa da, bu sayýnýn beþte biri bile bir ders meclisi için önemli bir çoðunluk olarak görülmüþtür. Tevazuu, vakarý, ciddiyeti ve samimiyeti ile derslerine devam edenlerde büyük bir tesir býrakan Ýmam Ahmed, hafýzasýna aþýrý güvenmekten sakýnarak hadisleri yazmaya büyük önem vermesine karþýn, verdiði fetvalarýn yazýlmasýný ve nakledilmesini istememiþtir. Ona göre Kitap ve Sünnetten baþka hiç bir ilim yazýlarak gelecek nesillere aktarýlmamalýdýr. Çünkü fetvalar, deðiþen zaman ve þartlara göre Kitap ve Sünne’tin aksine deðiþme gösterebilecektir. Ancak buna raðmen, talebeleri kendisinden büyük ciltler halinde eserler rivayet etmiþlerdir. Þahsiyetinden Kesitler ve Yapay Tartýþmalara Bakýþý Döneminin hocalarýna “Muhaddisler ve hocalar arasýnda hafýzasý en güçlü olan kimdir” diye sorulduðunda bir çok kimse “Ahmed bin Hanbel’dir cevabýný vermiþtir.O, güçlü hafý- zasýnýn yanýnda zorluklara, geçim sýkýntýlarýna, siyasî baskýlara karþý sabýr ve dayanýklýlýk, hem de yakýnmaksýzýn, göstermesini bilmiþtir. Onu anlatan rivayetlerin özellikle vurguladýðý hususlardan birisi de onun nazahati (safiyet ve duruluk) olmuþtur. O, iffeti, nefsine hakimiyeti, kuvvetli imaný, haram ve þüpheli þeylerden kaçýþý ve duru bir düþünce sistemiyle kendisini tanýyanlarda hayranlýk uyandýrmýþtýr. Ýmam Ahmed, þöhretten kaçmasý, riyadan nefret etmesiyle, þahsiyetini önplana çýkarmamasýyla kendisine öncü salihleri örnek almýþtýr. Selefin (önceki öncülerin) uðraþmadýðý hususlarla uðraþmamayý kendisine prensip edinen Ahmed bin Hanbel, döneminde inanç konularýnda ortaya çýkan yapay tartýþmalarý bidat olarak görmüþ ve bu gibi tartýþmalara girmediði gibi girenleri de hoþ görmemiþtir. Ancak onun bu tutumu, o dönemde Abbasîler’in öne sürdüðü resmî düþünce ile baðdaþmýyordu. Halife Memun ve haleflerinin yerleþtirmeye çalýþtýklarý “Kur’an’ýn mahluk olduðu düþüncesi”ni kabul etmediði için toplam ondört yýl baský ve dayatmalara maruz kalmýþ ve özellikle de 28 ay fiziksel iþkenceye tabi tutulmuþtur. Bu dönemde, hadis ve fetva derslerine engel olunmuþtur. Kur’an’ýn mahluk olup olmadýðý konusu ayrýntýlý incelendiðinde bu kelamî tartýþmanýn, Ýslam ilahiyatýna sonradan sokulan, kimi halife ve devlet adamlarýnca inatla sürdürülen anlamsýz bir tartýþma olduðu görüle- biyografi cektir. “Kur’an mahluktur,” demek insaný küfre sokmayacaðý halde daha kuvvetli delillerle bu konuda farklý düþünen Ýmam, iþkence ve baskýlardan yýlmayarak, takiye yapmadan yakýnmasýz bir dirençle neredeyse tek baþýna resmî düþünce dayatýmýnýn karþýsýnda durmuþtur. O, herþeyden önce bu tartýþmaya selef-i salihin (örnek öncüler ) böyle konulara girmedikleri için girmek istememiþtir. Ona göre Kur’an’ýn mahluk olmadýðýný söylemek de bir bidattir. “Kur’an Allahu Teala’nýn ilminden ve kelamýndan kaynaklanmasý itibariyle mahluk deðildir,” görüþüne katýlan Ýmam, “baþka bir þey söylemiyorum ve bu gibi konularda konuþmayý gereksiz görüyorum.” demiþtir. Siyasî Duruþu Hayatý boyunca halife ve devlet adamlarý tarfýndan kendisine yapýlan ihsanlarý kabul etmemiþ olan Ýmam Ahmed, kaynaðý belli olmayan bir mala sahip olmaktansa fakir kalmaktan yana olmuþtur. O, ruhunun hür kalmasý için bedenini yormuþ helal rýzýk temin edebilmek için hamallýk dahil bir çok iþ yapmýþtýr. Ýmam Þafiî kendisine Yemen kadýlýðý görevi için aracý olmayý teklif ettiðinde onu kararlýlýkla reddetmiþtir. Adil olmayan idarecinin memuru olmayý takva açýsýndan uygun görmemiþtir. O, bunula beraber hilafeti zorla ele geçiren kiþiye günahkar da olsa fitne çýkmasýn diye itaat edilmesi, zekatýn onlara verilmesi ve cuma namazýnýn o idarecinin yönetimi altýnda kýlýnmasý gerektiðini savunmuþtur. Çünkü ona göre dirlik ve düzen içerisinde bir nizam esastýr. O böyle yapmakla kendince selefe tabi olmaktadýr. Tabiiler, Emeviler döneminde iþlenen birçok zulme ve kötülüðe þahid olmuþlar, ancak yine de ayaklanmamýþlar ve ayaklananlarla birlikte olmamýþlardýr. O siyasî otoriteyle iliþki kurmayarak, ihsanlarýný kabul etmeyerek onlardan ve zulümlerinden uzak kalmaya çalýþmýþtýr ancak ayaklanmaya fetva vermemiþtir. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ir çalýþma yýlýný daha arkamýzda býrakýrken, akraba ve dostu ziyaret amacýyla memlekete gitme hazýrlýklarý baþlarken Müslümanlarýn tatil anlayýþý hakkýnda düþünmek elbette doðru olacaktýr. Tatil kelimesi, "atalet"ten gelir ve bir þeyin “aktivitesini durdurmasý, görevine son vermesi, iþlevsizleþmesi, amacý dýþýna çýkmasý, durmasý” anlamý ndadýr. Ayrýca atalet, "tembellik, âtýl kalmak, çalýþmamak, yatmak" anlamýnda da kullanýlmaktadýr. Bu anlamda ki bir tatil anlayýþý Ýslamî hayat anlayýþýyla baðdaþmaz. Bir zaman sürecini elini sýcaktan soðuða sokmadan, gezerek tozarak, yürüyerek yüzerek, bir yerde "yan gelip yatarak" geçirmek ilahi mesajýn "Öyleyse, bir iþi bitirince diðerine giriþ." [94:7] öðüdüne ters düþmektedir. Sanayileþmenin beraberinde getirdiði maddi refah çalýþma zamaný– boþ zaman ikilemini oluþturarak insanlarý tembelliðe ve zaman israfýna sevketmiþtir. Zengin kesime göre tatil, günah iþleyebilmek için hazýrlanmýþ ortamlarda doyasýya eðelenmek, malý ve zamaný bol bol israf etmekten ibaret iken çalýþan kesime göre tatil, biriktirebildiði üç beþ kuruþu israf ettiði bir zaman dilimidir. Bu tatil anlayýþý, ne sebepleri, ne uygulama biçimi ne de sonuçlarý itibariyle islami anlayýþa uyar. Sanayileþme öncesi önemde bu þekildeki tatil anlayýþý pek bilinmezken B GMG Ruhr A Bölgesine baðlý olarak hizmetlerini sürdüren Neuenrade þubesi, Gençlik kollarý faaliyetleri yoðun bir þekilde devam ediyor. Neuenrade cemiyeti gençlik kollarý baþkanlaðý tarafýndan yapýlan diðer faaliyetlere ek olarak gençlerle birlikte hem eðlenip hem de stres atmak ve bununla beraber toplum ha- I 13:35 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 Tatil deðil, tebdil Ali METE günümüzde yaz tatili ayrý, kýþ tatili ayrý, yurt dýþý ayrý, okyanus aþýrý tatiller ayrý organize edilmekte ve bir yýl öncesinden planlanmakta, programlanmakta ve gündeme alýnmaktadýr. Böylece tatil anlayýþý bir "hayat tarzý"na, bir felsefe haline gelmiþtir. Oteller, moteller, sahiller, tatil köyleri ve çoðu yazlýklar insanýn bu istek ve arzusunu karþýlamak için kurulmuþlardýr. Ýsraf ve harcamalar için de her þey planlanmýþtýr. Giderken uzun ve stresli bir yolculuk, gelirken ayný þekilde yorgun ve bitkin bir seyahat. Bunun için tatilden sonra, dinlenmiþ olacaðý yerde bedenen ve zihnen yorulmuþ bir vaziyette dönmektedir insanlar. Bir de anýný sýkan olaylar, moralini bozan görüntüler ve derdine dert katan tatsýz sürprizler de eklenince tatil dinlenmeden çýkmýþ, atalet haline gelmiþtir insan için. Elbette yoðun þehir hayatý ve iþ stresi, yaratýlýþý zayýf olan insaný yýpratmaktadýr. Ancak iþ sezonunda yorulan beden dinlendirilirken; ihmal edilen kafa, kalp ve ruh doyurulup geliþtirilmesi gerek- mektedir. Bu anlamda tatil ihmal edilen husularý ön plana alma, eksik býrakýlan yerleri tamamlama sezonudur. Tatil hiçbirþey yapmamak, yatmak deðil, okuma, fikir ve zikir zamanýdýr. Tatili bir iþ deðiþikliði, bilgi ve görgüyü artýrma ve yaþanan ortamý deðiþtirip farklý iþler yaparak dinlenme þeklinde anlayabiliriz. Yani "çalýþarak dinlenmek, iþ deðiþikliðiyle istirahat etmek"… Bedenin dinlenmeye ihtiyacý olduðu gibi, duygularýn aðýrlýk merkezi olan kalbin de rahata ve dinlenmeye ihtiyacý vardýr. Bu konuda Hz. Ali (ra), "Kalplerinizi dinlendirin. Onlar da týpký bedenleriniz gibi yorulurlar" diyerek sýkýntýya ve strese karþý kalb istirahatý ný tavsiye etmektedir. Allah, “Bir iþi bitirince diðerine giriþ” [94:7] diye emrettiðine göre bizim tatilimiz, yeni ve faydalý iþlerin yapýldý- ðý, malýn ve zamanýn israf edilmediði bir zaman dilimidir ki dinlenmek ve ibret almak için gezmek, dolaþmak, eþ, dost ve akraba ziyareti bu faydalý iþlerden sayýlabilinir. Kur'an, insanýn yerinde sayýp durmasýný istemiyor. Gezmesini, dolaþmasýný, seyahat etmesini, yeni yeni yerler görmesini tavsiye etmektedir. Fakat bu gezi ve seyahatler de gayesiz ve anlamsýz deðil. Bu gezlerin Kur’ani gayeleri þöyle açýklanmaktadýr: "De ki: Yeryüzünde gezin de, Allah'ýn mahlûkatý ilk önce nasýl yarattý ðýný görün." [29:20], "De ki: Gezin yeryüzünde de bakýn, görün önce gelip geçenlerin sonlarý neye varmýþ ki onlarýn çoðu müþrikti." [30:42] Kur'an'ýn iþaretiyle Allah yüzyýl anlamýnda "Asr"a, tan yeri ve sabah anlamýnda "Fecr"e, birer zaman makinesi olan "Þems (Güneþ)"e ve "Kamer (Ay)"a ve bunlarýn ördüðü "Leyl (gece)"ye ve "Nehar (gündüz)"e yemin ederek, zamanýn çok büyük bir nimet olduðunu hatýrlmakta, zamaný yerinde kullanmaya davet etmektdir. Cuma Suresinde ise, Müslümanlarýn Cuma namazýna çaðýrýldýklarýnda iþi gücü býrakarak Allah'ýn zikrine koþmalarýný emretmekte ve akabinde, namaz biter bitmez de yeryüzüne IGMG Ruhr A Bölgesi Neuenrade Gençlik Kollarýndan Gezi Programý yatýnda birlik ve beraber dostça yaþamayý öðrenmek ve gençlerin biri birlerini daha iyi tanýyýp arkadaþlýklarýný pekiþtirmelerini amaçlayan geziler düzenliyor. IGMG Neuenrade ce- miyeti Gençlik kollarý yine bu gezilerden biri olan Bestwig þehrinde bulunan FORT–FAN Luna park`a düzenledi. Otobüsler ve ek arabalarla gidilen geziye cemiyet bünyesinde öðrenim gören gençlerle birlikte yaklaþýk 150 genç katýldý. Bazý veli ve eðitimcilerinde katýldýðý gezi programý katýlýmcýlar ve veliler tararfýndan büyük beðeni kazandý. Dopdolu ve eðlenceli 27 daðýlýp rýzýk temin etmeye yönlendirmektedir. Kur'an, gecenin insan için bir örtü, uykunun da bir dinlenme vasýtasý olarak ihsan edildiðini bildirir. Bundan dolayý günün üçte biri böyle bir istirahat maksadýyla kullanýlýr. Ýslamî hayat, tabii hayattýr. Güneþ, ay ve yýldýzlar yahut kalbimiz, beynimiz ve midemiz tatile çýkmadýðýna göre tatil hayatýn bir parçasý deðildir. Fakat dinlenme ve deðiþik ortamlarda bulunmak insanýn bir ihtiyacý dýr ki bu, Ýslamî hayatta zaten kendiliðinden oluþmaktadýr. Beþ vakit namaz ve bu namazlarýn camide kýlýnmasý, eþ dost ve akraba ziyaretinin dinin bir emri olmasý, insana eþyadan çok deðer verilmesi, Cuma ve bayram günleri zaten çalýþýrken bir dinlenme ortamý meydana getirmektedirler. Ayrýca sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn saðlanmýþ olmasý, insanlarýn birbirlerine yardýmla yükümlü tutulmasý kiþileri sosyal hayattan soyutlamadýðýndan islami hayatta batý hayat anlayýþý gibi sitres ve yorgunluða karþý önlem alýnmýþtýr. Sonuç olarak Müslüman için yatmak, hiç birþey yapmamak anlamýna gelen tatil deðil, yorgunluðu atmak için tebdil, yani baþka bir iþe geçmek söz konusudur. Bütün bunlarla birlikte, pratikte yapýlmasý gereken þey, tatili atalet olarak deðil bir ganimet ve nimet olarak bilip somut hedefler vasýtasýyla faydalý kullanmaktýr. geçen ve gençlerin kendi aralarýnda unutulmayacak hatýra ve izler býrakan bu mutlu gün, akþamýn geç vakitlerine kadar sürdü. Programýn sonunda bu ve buna benzer sosyal faaliyetlerin ve gezi programlarýnýn daha sýk uygulanmasý veliler tarafýndan cemiyet yetkililerinden taleb edildi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 28 Hýzlý Ýmam Çok hýzlý teravih kýldýrmayý bir marifet sayan hoca efendi arkadaki cemaat kan ter içinde býrakýp namaza devam ederken, camiden içeri geç kalmýþ biri girer. O sýrada yanýnda bulunan kan ter içindeki adama: “Çok kýldýnýz mý? Yetiþebilir miyim?” diye sorar. Kan ter içindeki adam yeni geleni þöyle bir süzer. “Biz içindeyken yetiþemiyoruz amca, sen dýþarýdan nasýl yetiþeceksin?” Ben Hafýz Deðilim Bektaþiye sormuþlar neden namaz kýlmýyorsun diye. Kur’an-ý Kerim’de namaza yaklaþmayýn diye yazýyor da ondan kýlmýyorum demiþ. Devamýný da oku demiþler, ... - ee ben hafýz deðilim demiþ. Hocam bu nasýl namaz Nasreddin Hoca abdest alýrken, bir ayaðýna su yetmemiþ. Namaz kýlarken de bir ayaðýný yukar kaldýrarak namaz kýlmýþ. Bunu gören cami cemaati: -Hocam bu nasýl namaz? diye sormuþ. Nasreddin Hoca: -Bir ayaðý abdestsiz namaz, diye cevap vermiþ. Defolun len Namaza giden vatandaþ bir gün yine camiye gitmiþ namaz kýlacakmýþ. Hoca vaaz verirken demiþki sað tarafýnýzda melekler sol tarafýnýzda þeytan bulunur. Bunu duyan vatandaþ sünnet namaz sonunda selam verirken saða dönmüþ meleklere esselamün aleyküm demiþ sola dönüp þeytanlara defolun len burdan deyip namazý bitirmiþ. Peþin Namaz Bektaþi ile bir hoca birlikte yola çýkmýþlar, bir süre sonra hoca: -Namaz saati! demiþ, baþlamýþ kýlmaya... Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaþinin beklemekten caný sýkýlmýþ, hoca namazý bitirince sormuþ: -Yahu bu ne uzun namaz böyle? -Kazaya kalmýþ namazlarým vardý, onlarý eda ey- 13:35 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 komik yazýlar Namaz Fýkralarý ledim! Bektaþi: -Eh ben de bir namaz kýlayým! demiþ ve baþlamýþ namaza... Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamýþ : -Erenler, senin namaz da uzun sürdü! -Önümüzdeki haftanýn namazýný kýldým! Hoca þaþýrmýþ: -Yahu olur mu böyle þey? Bektaþi gülmüþ: -Yukarýdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peþinimi niye kabul etmesin? Cenaze Namazý Birgün Temel’in abisi ölür.. Cenaze namazý kýlýnýrken Temel namazý kýlmaz bir köþede oturur. Bunu gören Dursun Temele: -Ula Temel sen niye cenaze namazý kýlmaysun.der Temel ise: -Ben çenaze namazý kýlmayi bilmeyrum der. Aradan 2 hafta gerçer. Temelin kaynanasý ölür. Cenaze namazýnda cemaat Temeli en ön safda görür namaz sonunda Dursun Temel’e: -Ula Temel sen hani cenaze namazý kýlmayý bilmeydun? Temel ise þöyle der: -Haçan habu cenaze namazý deðuldur ki, bayram namazýdur da.. yeryüzünün en komik namazý Büyüklerin sýkýntýsý çokmuþ. Ama kederinden ölen yokmuþ. Çünkü onlarýn çoluðu çocuðu çokmuþ. Bir gün iki güzel kadýn ile beþ güzel çocuk buluþmuþlar bir bahçede, edeceklermiþ istiþare. Malum 7 haziran… göçtü kervan… aðladý daha doðmamýþ ceninler… adý Cahitti kendisi Zarifti. Kadýnlardan biri, “bu fýrsat kaçmaz” dedi, “çocuklarý bulmuþken cemaatle namaz kýlalým.” çocuklar “tamam” dediler, “ama abdestimiz yok, örtümüz yok...” “Bir þey olmaz gidelim” dedi güzel kadýn. Sanki minyatürdü cami… girdiler cümle kapýsýndan… çocuk kahkahalarýyla doldu içeri. Adý: bayram… yaþý oniki… saçlarý jöleli… þadýrvanda aldý abdestini. Güzel kadýn, “haydi bayram, sen imam ol” dedi. Bayram pek ses etmedi. geçti ileri… Ýki güzel kadýn ve bir güzel çocuk saf tuttu… çocuklardan biri “ben kýlmam” dedi… diðeri tesbihleri caminin dört köþesine saçmayý tercih etti. Bayram “Allahuekber” dedi. Okuduðu sûreyi güzel kadýn bile bilemedi… ama bayram sonunu unutuverdi… bir bekledi melekler kulaðýna eðilmedi… iki bekledi… Allah kalbine söylemedi… sonunda “bilmem ne iþte” deyip sûreyi bitiriverdi. Gülnihal, gözleri gök kadar, bebekleri fýrlayacak gibi… yaþý oniki… baþladý gülmeye… bayram öyle deyince… gülüþü öyle içten, kahkahasý öyle þiddetliydi ki iki güzel kadýn da dayanamadý… onlar da baþladýlar gülmeye… bayram namaza devam bu arada... Güzel kadýnlar kýyamadýlar bu namazý bozmaya… meleklerin kahkahasý bozar mý namazý fýkýhçý amca? Karýnlarý aðrýdý gülmekten… ama fesat olmadý namaz. Selamlar verildi… tesbihler çekildi… Bayrama teþekkür edildi… yeryüzünün en komik namazýný kýldýrdýðý için.. Güzel kadýn dedi ki: “bu Cahit babanýn hikmeti… çocuk cemaatini o diledi… Unutulmaz bu namaz… bu tohum büyür minik kalplerde… bir gün, gökleri sarsacak kadar olur ihlaslý bir namaz… Gökten üç kahkaha düþtü. Biri çocuklarýn kafasýna Diðeri güzel kadýnlarýn kalbine Bir diðeri Allahýn hatýra defterine... Cahit Zarif. lýndý, namazdan sonra Behlül 5-10 kiþilik bir grupla çýka geldi. Harun Reþid þaþýrdý: - Akþam camiye bu kadar insan mý geldi? Behlül cevap verdi: Siz bana camiye gelenleri deðil, namaza gelenleri iftara çaðýr dediniz. Namazdan sonra cami kapýsýnda durdum, çýkan herkese hocanýn namaz kýldýrýrken hangi sureyi okuduðunu ve daha baþka þeyler sordum. Onlarý da yalnýz bu getirdiðim kiþiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen bu kadarmýþ. Namaza gelenin farký.. Harun Reþid, bir Ramazan günü Behlül’e, akþam namazýnda camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini söyledi. Akþam oldu, namaz ký- Namaz Kýlmama Bahaneleri 1.Abi namaz kýlmýyor musun artýk? - bel fýtýðý var bende eðilip kalkamýyorum... - abi oturarakta kýlabilirsin Namaz Karadenizli bir ailedeki bey, son zamanlarda camiye gidip namaz kýlmaya baþlar. O zamana kadar da bildigi, sadece günlük kýlýnan namazlardýr, yani: sabah, öðle, ikindi, akþam ve yassý namazlarýdýr. Belli rikatlardýr. O zamana kadarda Ramazandaki teravi namazýna hiç gitmemiþtir. Ramazan günü küçük oglunu da camiye götürüp namaz kýldýrmak ister ve birlikte teravi namazýna giderler. Saf’a durup namaza baþlarlar. Çocuk babasýna bakarak onun gibi yatýp kalkmaga baþlar. Normal rekatlarda kýlýnan süre bitmiþtir. Ama herkes devam eder. Etraflarýna bakarlar herkes devam ediyor. Baba oðul da devam eder. Baba bilmezki yassý namazý ve teravinin birlikte 33 rikat olduðunu. Normal en fazla 12 rekatta bitmesi icap eden namaz uzayýp gidiyor. Bir ara zaman bulup, çeketini çýkartýp oðluna verir ve “git oðlum annene haber ver, merak etmesin, iþ iddiaya bindi babam eve geç gelecek dersin” der. - oturamýyorum da - o zaman bi çay koy sen - ..?! 2. hem sular hem elektrikler kesikti... 3. günahlarým müsaade etmiyor. 4. pazartesi kesin baþlýycam.. 5. ’’bizim ev basýk kaldýðý için kýble görmüyo abi ! 6. oðlum hadi yarýn sabah bayram namazýna gidelim. - kalkabilirsem gideriz baba, gerçi biliyosun bende menisküs var, dizlerimi kýrýp oturamýyorum üstlerine. - biþey olmaz, biþey olmaz - iyi bakarýz, hadi iyi geceler... 7. Abi 5 vakit namaz kilardýn sen.. hayrola niye biraktýn? -baktým biteceði yok biraktým ben de.. 8. böyle muhim þeyler aceleye gelmez; hem kaçmýyor ya kardeþim, gelecek aya günde 10 vakit kýlarýz olur biter (veresiye kültürünün esiri olmak) 9. Namaz kýlmýyorum ama düzenli olarak günah çýkartýrým (kurban bayramýnda þükran günü hindisi yemek) 10. Bizim yeðen alman asýllýdýr, o kýlýnca ben de kýlmýþ sayýldým (tarihi gerçekleri çarptýrmak) 11. Bu ofsayt denen kepaze kuralý kaldýrdýktan sonraki ilk iþim 5 vakit namazýn 3ünü özelleþtirmek olacak 12. bu da bir nevi meditasyon azizim, kafada olup bitiyor herþey, öyle eðilip kalkmaya lüzüm yok. Ben namazý kafamda baþlatýp kafamda bitiyorum. Namaz Batýl Oldu Bir cemaat namaza durmuþtu. Ýçlerinden biri konuþunca, öteki “Namazda konuþtun ve namazýn bozuldu!” diye çýkýþtý. Bir baþkasý gülerek “Ýkinizin namazý da bozuldu” diye güldü. Dördüncüsü “ Üçünüzün namazý da bozuldu. Çünkü üçünüz de konuþtunuz” dedi. Ayný safta duran bir baþkasý “Allah’a þükür ben hiç konuþmadým!” deyiverdi. 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr özel köþe elamlarýn en güzeli olan ALLAH’ýn Selamý rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bu yazýmda dedem ve babamýn arasýnda geçen birkaç olayý yazacaðým. Bilmiyorum hoþunuza gidecek mi? Ýnþaallah hoþunuza gider yüzünüzde bir gülümseme oluþturur. Ve gelelim konumuza zaman ve mekân kavramý bizler için olduðuna göre ve saliselerimiz hatta fark bile edemediðimiz anlarýmýz heba olup gitmekte. Nemenem bir âlemde yaþadýðýmýzý çoðumuz anlayamadan saatlerimiz durmakta ve ömür denen zaman birimi boþu boþuna törpülenmiþ olmakta. Bütün bunlara raðmen güzel insanlarýmýz güzel ve hayýrlý iþler peþinde insanlýðýn kurtuluþu için uðraþmakta. Mesaisini ailesi yanýnda olmasý gerekirken, kendine ümmetin derdini dert edinmiþ insanlýðýn derdini dert edinmiþ koþturmaktadýr. ALLAH yar ve yardýmcýlarý olsun. Güzele, doðruya, birliðe giderken tabii zor olaný seçmiþ, onun örneði Gül Muhammed (S.A.V) iken. Birileri ise hem senin uðraþlarýnýn önüne set çekerken hem de güzel iþleri çekemeyip emekleri boþa harcattýrýrken. Seni sana horlayýp bir þeyleri götürdüðünü zannediyor ama kendini teneþirde buluyor. Yaþarken hiç sevmediði o insanýn önüne getiriyorlar yýkasýn namazýný kýlsýn diye. Bu da Rabbimin bir takdiri diyerek yazýma baþlýyorum. Babam ve Dedem. Babam bir türlü okulda sanatta gözü olmayýnca artýk dedemde býkmýþ ve arkasýný býrakmak istemiþ. Ama Babalýk býrakmamýþ ne de olsa annesi vefat ettiðinden hem anne hem baba olmuþ. Birgün Dedem Ba- S Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 HACARABIN SERÜVENLERÝ-14 bamý takip ediyor, Babam doðru kara deðirmenin oraya balýk tutmaya gidiyor. Tabiî ki dedemde arkasýndan takip ediyor. Babamýn oltasý emniyet iðnesinden yani tamamen yerli malý. Babam iðneye solucaný takýyor ve türküyü de asýlýyor: —Balýk tutar gezerim, yar seni de beslerim. Tam o an dedem çýkýyor: —Evladým balýk tutmakla avrat beslenmez. Tabi babam yalnýz olmadýðýný anlýyor: —Baba ben senin düþündüðün anlamda demedim deyince dedem sinirleniyor ve: —Sen avradý deðil kendini bile besliyemezsin, kaç paralýk adamsýn be, kimin oðlu olduðunu zannediyorsun, ne okudun ne de sanat öðrendin, ne laf anlamaz adamsýn alt tarafýn kaymakam boyacý kel Halilin oðlu, ay olup baþkalarýndan ýþýk alacaðýna güneþ ol baþkalarýna ýþýk ver. Tabii babamýn kulaðýna bu söz küpe oluyor ve bir þeyler sebep oluyor da þoför oluyor. Babam þoför olunca da Dedem: —Teþekkür ederim evladým þoför mü oldun diye sevincini belli ediyor. Yine bir gün dedem birinin ayakkabýsýný boyarken adam Halilaða orasý þöyle olmuþ þurasý boyanmamýþ derken dedem ayaða fýrlýyor ve adamýn kafasýna fýrçayý yapýþtýrýyor adam þokta iken dedem: — Boyacýlýðý senden mi öðreneceðim biraz sabret bakalým. Tabii oradaki adamlar da gülmekten kýrýlýyor. Yine Birgün babam iþ Murat Baþpýnar (Rechtsanwalt) Elisabethsrt. 11 32756 Detmold Tel: 05231-3020/155 Fax: 05231-3020/156 Mobil: 0176-96491640 [email protected] www.kanzlei-baspinar.de M.Salih AYDIN bulamayýnca dedemin yanýnda oturmuþ ayakkabý boyayýp beþ on kuruþ harçlýk çýkaracak. Tabii babam durmadan adamlara laf atýyor bir taraftan çenesi bir taraftan eli çalýþýyor. Dedeme kimse gitmeyince dedem kýzýyor babama: —Maþallah evladým keçi b… gibi döktürüyorsun býrakta biz de rýzkýmýzý kazanalým. Babam takla güvercin hastasý olduðundan dedem babama hep kýzarken: —Evladým senin baban kuþ kafalý der kýzardý. Zengin ve merhametsiz insanlar için: —Varsa pulun cümlesi kulun, yoksa pulun týmarhanedir yolun. Evlat için: —Evlat akýllý ne yapacak malý kendi kazanýr, evlat akýlsýz ne yapacak malý har vurur harman savurur. Derdi. BABAM KESEYÝ NASIL KALDIRDI Babam yine bir gün b… Amcanýn akrabasýnýn kamyonunda muavin olarak çalýþýyor. Ustasý 60 çuvalý tek baþýna babama hem yükletiyor hem de boþalttýrýyor. Babam: —Abi harçlýðým yok. —Geç len ne iþ yaptýn da harçlýk istiyorsun. Babamýn yorgunluðu bir tarafa harçlýk bile vermiyor. Ama para kesesini düþürüyor. Babam bu durumu görüyor ve adam gider gitmez kesenin üstüne ayaðýný koyuyor ama o anda b… amca ve rahmetli kardeþi küçükler babamýn yanýna geliyorlar. Babam: —Gidin diyor. —Iýýh Giden yok bir daha söylüyor: —Gidin. —Iýýh Yine giden yok. O zaman ikisine de birer tokat vuruyor onlar da aðlayarak gidiyorlar. Babam da o aný deðerlendiriyor keseyi cebe atýyor. Sonra da soluðu lokantada alýyor ve çoktandýr harçlýk alamayan Hacarap böylece mideye bayram yaptýrýyor. Rabbim kimseyi yoksullukla terbiye etmesin muhannete muhtaç edip onun bunun eline baktýrmasýn, Müslüman’ýn ufkunu ve cebini geniþ etsin inþallah. KARPUZUN YARISI Zamanýn birinde Dedem Halil aðanýn bahçe köpeði kaybolur. Tabi evdekiler ne yapacaklarýný bilemezler. Dedem kýzdýðý zaman durum çok kötü olacak boþuna kel kaymakam Halil aða dememiþler. Nihayet dedem eve gelir bakar ki köpek yok ortalýðý kýrar döker evdeki herkes korkudan titremektedir. Bizim Hacarap iþin kolayýný bulmuþ yorganý kafaya çekmiþ arada bir horlayarak uyuma numarasý yapýyor. Dedem bu yutar mý bu numarayý orda bir yerde eline geçirdiði karpuzu Hacarabýn kafaya geçiriyor. Karpuz ikiye bölünüyor bir taraf tan da dedem söyleniyor: —Adama bak bizi oyuna getirecek senin cürmün ne de bana numara yapýyorsun. Hacarap yine Hacarap lýðýný yapýyor ne kafasýný düþünüyor ne aðrýyan bir tarafýný karpuzun yarýsýný ve elbiselerini kaptýðý gibi kaçýyor. Tabii dedem bu 29 olaya daha da kýzarak: —Sen adam olmassýn be ganere (asalak, bedavacý) diye baðýrýyor arkasýndan. BÝSÝKLETÇÝ ALÝ EFENDÝNÝN KERÝMESÝ VE BABAM. Babamýn eline para geçti mi, soluðu Ali efendinin yanýnda alýr, bisiklet kiralar tur atar. Mahallede gösteri yapar, bu arada ellerini býrakýp bisikletin üstüne çýkar, hatta yerde elleriyle yürür. Tabii bu duruma dedem çok kýzar kendi, kendine söylenirmiþ. Bir gün yine Ali efendinin (Ali efendi hem bisiklet tamircisi hem de karþýsýndaki Aktekke camii Ýmam hatibi) Kerimesine (kýzýna) âþýk olur kendi kafasýndan. Bu olayý dedem duyar baþlar kendi, kendine söylenmeye: —Ülen sen önce aç karnýný doyur, kaç paralýk adam oluyorsun da Ali Efendinin kýzýna âþýk oluyorsun. Ali Efendinin Kerimesi (kýzý) kim boyacý Hacarabýn oðlu kim... Nedir senden çektiðim önce kendine bak, ondan sonra alacaðýn hatuna, senden daha ne kadar çekeceðim pis herif. Bana sirk maymunu oldu mübarek onlarý yapýp milleti eðlendireceðine sanat öðren yuva kur. Anladým sen benim imtihanýmsýn, þuna bak boyacý kel Halilin oðlu git Ali efendinin kýzýna kafayý tak. Haddini bil behey serseri Bunlarý duyanlar takýlýyorlar: —Hâlla gençtir oda anlar. Dedem: —Kardeþim böyle genç düþman baþýna, adamýn iþi gücü kuþ zararlý ne varsa o, olmaz oðlu olmaz vesselam. Konuþmalar bu minval üzerine böylece devam eder gider. Selam ve dua ile ALLAH’a emanet olun saðlýcakla kalýn efendim. 27 NRW. sayi sayfalar 30 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429 bulmaca 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 31 27 NRW. sayi sayfalar 30.04.2009 13:35 Uhr Seite 32
Benzer belgeler
PDF SAYI 27 - Hayat Online
kararlýyýz. Yani trajýmýz ne ise olduðu gibi yansýtacaðýz. Ýsteyenlere matbaa baský dokümanlarýný
gösterebileceðimizi taahhüt ediyoruz.
Bizler Hayat Gazetesi ile yayýn
hayatýna atýlýrken; bazý pren...
PDF SAYI 33 - Hayat Online
bir düzen ve kýsýtlama getirilmesi,
Buna benzer bazý tedbirler bu
tür menfur olaylarýn bir daha gerçekleþmesini önler diye düþünüyoruz
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn....