volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Transkript
volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Y U R T M A D E N C I L I Ğ I N I G E L I Ş T I R M E V A K F I Y I L 1 1 S AY I 4 2 1 . S AY I 2 0 1 2 Y I L D A 4 S AY I YAY I N L A N I R . T Ü R Ü YAYG I N S Ü R E L İ 2012 YILI 1. SAYI Antik Çağlardan Günümüze AYAZMANT DEMİR MADENİ VOLFRAM Parlak Bir Bir Geleceğe Geleceğe Parlak Eti Bakır Bakır A.Ş. A.Ş. İle İle Eti Hazırlanıyor Hazırlanıyor SOMA KÖMÜR Kömür Bir Değerse, Onu Üretmek Bir Birikimin Değeridir MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 1 2 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 3 4 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 5 İÇİNDEKİLER “Türk maden sektörünün en yüksek tirajl› dergisi” OCAK, SUBAT, MART 2012 Y›l: 11 Say›: 42 Yay›n Türü: Yayg›n, Süreli YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ST‹RME VAKFI, Ad›na SAH‹B‹: Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL, Sorumlu Müdür : Prof Dr. Işık Özpeker YAYIN KURULU Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Yüksek Mühendis Murat Turan, Yüksek Mühendis Selçuk Buyurgan Ymgv Yönetim Kurulu Başkan: Prof.Dr. Güven Önal Başkan Yardımcısı: Prof.Dr. Işık Özpeker Genel Sekreter: Murat Turan Muhasip Üye: Selçuk Buyurgan Üyeler Alp Gürkan, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Ekrem Cengiz Denetim Kurulu Dr. Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay Gerçek Kişiler Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu, Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özbayoğlu, Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim Demirel, Hayrettin Elmas, Işık Özpeker, İ.Hakkı Arslan, İlhami Tezcan, İsmet Kasapoğlu, İsmet Sivrioğlu, Lütfi Çallı, Mahir Vardar, Melih Turhan, Metin Balıbey, Mevlüt Kemal, Murat Dedeman, Murat Turan, Mustafa Sönmez, Necati Kurmel, Nizamettin Çoban, Oktar Kızılsencer, Ömer Yenel, Özer Altay, Rıfat Kont, Sabri Karahan, Sadrettin Alpan, Sami Demirbilek, Selahaddin Anaç, Selçuk Buyurgan, Selim Çiçek, Senai Saltoğlu, Taşkın Akdeniz, Tuğrul Erkin, Yener Cander, Yüceer Göver, Zeki Doğan, Zeki Yavuztürk Tüzel Kişiler Altın Madencileri Derneği, Eti Bakır A.Ş., Eti Maden, İTÜ Maden Fakültesi, Maden İşleri Gn. Md., Maden Müh. Odası MTA, TKİ, TTK, Tümmer, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türkiye Madenciler Derneği YAYIMLAYAN YAYINA HAZIRLAYAN YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹sT‹RME VAKFI Ymgv Yayın Kurulu POSTA ADRES‹ Telefonlar: +90 212 246 2 081 +90 212 230 5 632 Faks: +90 212 247 5 111 WEBS‹TE www.ymgv.org.tr EPOSTA [email protected] HARB‹YE, CUMHUR‹YET CADDES‹ 179/5 S‹SL‹ 34367 ‹STANBUL TÜRK‹YE Telefonlar: +90 212 246 2 081 +90 212 230 5 632 Faks: +90 212 247 5 111 WEBS‹TE www.ymgv.org.tr EPOSTA [email protected] REKLAM VE HALKLA ILISKILER GÜLSEREN KOÇER Banka Hesap NumarASI VAKIFLAR BANKASI OSMANBEY SUBESI/ISTANBUL IBAN: TR 030.001.500.158.007.285.379.664 HALK BANKASI ELMADAG GIRISIMCI SUBESI/ISTANBUL IBAN: TR 84 0.001.200.975.100.016.003.041 6 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 E-POSTA: [email protected] [email protected] Grafik Tasarım [email protected] BASILAN MATBAA ardıçlı form kagıtçılık mAtbaacılık ımç 5. blok arkası n0: 42 unkapanı - ıstanbul Telefon: +90 212 512 16 31 pbx Antik Çağlardan Çağlardan Günümüze Günümüze Antik Ayazmant Demir Demir Madeni Madeni Ayazmant VOLFRAM Parlak Bir Geleceğe Eti Bakır A.Ş. İle Hazırlanıyor BİLFER MADENCİLİK syf.21 ETİ BAKIR A.Ş Bilfer Madencilik Ayazmant Demir Cevheri İşletme ve Zenginleştirme Tesisi Türkiye’nin ilk özel maden işletmelerinden biridir. Faaliyetlerini esas olarak Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki sahalarda sürdüren şirket kendi çalışmalarının yanında maden sektöründeki diğer özel firmalara da tedarik sağlamaktadır. Volfram elementinin Türkiye’deki evi olan Keşiş Tepe’ye hiç gittiniz mi bilmiyoruz ama adeta bir doğa harikası olan Uludağ’daki bu tepede önümüzdeki dönemde ekonomimiz açısından çok güzel gelişmeler yaşanacağının müjdesini şimdiden verebiliriz. syf.28 42 AHMET HAMDİ BOZBAĞ 8 YMGV’DEN HABERLER • Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 54.Mütevelli Heyeti Toplandı... • Madencilik Ana Planı İçin Çalışmalar Sürüyor... • YMGV Yeni Yönetim Kurulu Görev Dağılımı... • Kömür Konseyi Toplandı... • Maden Türkiye 2012 Fuarı (29 Kasım -2 Aralık 2012)... YURTTAN HABERLER 14 • Madencilikte Çevre Yönetimi Semineri Afyon’da Yapıldı... • Uşak Maden Sektöründe Altın Gibi Parladı... • Afşin-Elbistan Bölgesine 3 Santral Daha Kurulacak... • Türkiye’ye Yeni Yatırımcılar Gelmeye Devam Ediyor... • 13. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu Bodrum’da Düzenleniyor... • MMO İstanbul Şubesi Genel Kurulu Yapıldı... • Maden Mühendisleri Odası Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi... • ‘MERSEM 2012’ 8. Uluslararası Mermer Sempozyumu... • Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı... • Agrega Üreticileri Birliği 10. Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı... DÜNYADAN HABERLER 18 • Çin’de Ucuz İthalat Nedeniyle Demir Madenlerinin Yarısı Üretimi durdurdu... • Dünya’nın İlk Mobil Yer Altı Gaz Laboratuarı Avustralya’da Tanıtıldı... Onu sonsuzluğa uğurladık... 44 MAKALE 34 SOMA RÖPORTAJ Kömür bir değerse, onu üretmek bir birikimin değeridir. Soma Kömür İşletmeleri bunun için Zonguldak’ta çalışacak... 38 GÜNDEN KALANLAR PROGRAMINDA TÜRKİYE MADENCİLİĞİ KONUŞULDU Prof. Dr. Güven Önal 39 TKİ’NİN YENİ GENEL MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ 28 Aralık 2011 günü, TKİ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandı. 40 DEDEMAN MADENCİLİK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Dedeman Topluluğu’nun kurucusu Mehmet Kemal Dedeman’ın anısını yaşatmak ve ilkelerini geleceğe taşımak adına her yıl düzenlenen... Uzun Mehmet ve Madencilik Haftası... Doğu Karaoğuz – Selçuk Buyurgan 50 MAKALE 2012’ de Kyoto Protokolü ve Türkiye Maden Mühendisi Mehmet Utkan 52 MAKALE Madencilikte Yenilikler Prof. Dr. Ahmet Demirci 58 NEMRUT DAĞI’NIN MUHTEŞEM HİKAYESİ Çok uzak bir öykü Nemrut Dağı... ANDAÇ.......................................63 DIŞ SATIM TABLOSU.........64 SİNEMA.....................................66 BİRİÇ..........................................68 SANTRANÇ..............................69 BORSA.......................................70 SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9. MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SIYASI VE YAYGIN SÜRELI TÜRÜNDE 3 AYDA BIR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGISI ABONELERINE DAĞITILMAKTADIR. DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABILIR. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 7 ÖNSÖZ Değerli Okuyucular 2012 yılı ilk sayısında buluşmaktan mutluyum. 2012 yılının madencilik camiasına, bol üretimli ve kazançlı olmasını diliyorum. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı yeni yıla, ülke madenciliğinin geliştirilmesi yönünde, iki önemli projeyi, gündemine alarak başladı. İlk önemli proje, ülke madenciliğinin strateji ve politikalarını, kısa, uzun ve orta vadeli olarak belirleyecek, Madencilik Ana Planı (Master Plan) olup, komisyonların toplantıları ile çalışmalar başlatıldı. Ana Plan çalışmalarının, ilk 1–1,5 yılı, mümkün olduğunca sağlıklı, bir envanter çalışmasını kapsayacak, daha sonra ise, yatırım, üretim ve finansmanı içeren ekonomik çalışmalar yer alacaktır. Envanter çalışmaları, kamu, özel sektör madencileri ve üniversitelerin iş birliği ile gerçekleştirilecektir. İkinci proje ise, “Kömür Konseyi” olup, konsey, kamu ve özel sektör üreticileri ile, madencilik sivil toplum örgütlerinin başkanlarından oluşmaktadır. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı bünyesindeki konsey, kömürün üretimi ve enerjide kullanımının önemini vurgulayan çalışmalar yapmak ve stratejiler üretmek üzere, ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yürürlüğe konulan iki projenin de ülke ekonomisine orta ve uzun evrede önemli katkılar sağlayacağına inanmaktayım. Projeler, sektörün katkılarıyla başarı ile sonuçlanacaktır. 2012 yılının camiamıza başarılar getireceği umudu ile, sağlıcakla kalınız. Mart 2012 Prof. Dr. Güven ÖNAL Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı 8 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART2010 SAYISISEKTÖRMADEN 2012 EKIM, KASIM, ARALIK DERG‹S‹ 10 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 9 ymgv’den haberler Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 54. Mütevelli Heyeti Toplandı MÜTEVELLİ HEYETİ TOPLANTISI 24 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen 54. Mütevelli Heyet toplantısında, yeni yönetim kurulu belirlendi. Prof. Dr. Güven Önal oybirliği ile yeniden başkan seçildi. İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen toplantıda, Alp Gürkan, Erdoğan Yüzer, Işık Özpeker, Murat Turan, Selçuk Buyurgan, Nijat Gürsoy, Ekrem Cengiz ve Sami Demirbilek asil üyeliğe, Selahattin Anaç, İsmet Sivrioğlu ve Güngör Tuncer yedek üyeliğe seçildiler. Özer Altay, Dündar Renda ve Günaydın Yirmibeşoğlu Denetim Kurulu Asil üyeliğine, H. Tolga Yalçın, Dündar Ergunalp ve Sabri Karahan Denetim Kurulu yedek üyeliğine seçildiler. Y Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 54. Mütevellit Heyeti İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde toplandı. Açılış ve saygı durusunun ardından, başkanlık divanı seçimi yapıldı. Divan başkanlığına, Tuğrul Erkin, divan başkan yardımcılığına Güngör Tuncer seçildi. Yazman Üye H. Tolga Yalçın oldu. Başkanlık Divanına toplantı tutanağının imzalanması için oy birliği ile yetki verildi. Heyet, 2012 yılı Bütçe Tasarısı ve Çalışma Programı taslağını görüşerek onayladı. Çevreye önem verilen çalışmalara ağırlık vermeliyiz” 10 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Güven Önal tarafından okunan çalışma programı taslağı konusunda Divan Başkanı Tuğrul Erkin çevre ile ilgili bir seminer yapılmasının gerekli olduğunu belirtti. Erdoğan Yüzer bu konuda vakfın bir komisyon oluşturduğunu ve sürdürülebilir madencilik konusunun incelendiğini belirtti. Güven Önal çevre konusunda çalışmaların yapılmasını programa almaları gerektiğini belirtti. Çalışma programı oylandı ve oybirliği ile kabul edildi. Madencilik Ana Planı hakkında bilgi veren Güven Önal, ilk aşamada 20 maden cinsi için bir envanter oluştu- rulacağını, bunun 1- 1,5 yıl süreceğini, ardından yatırım ve üretim planlamalarının yapılacağını ve toplam 2-2,5 yıl bir süre alacağını tahmin ettiklerini belirtti. Üyelerin fikirlerini belirttiği toplantıda, özellikle istenilen bilgilerin toplanmasında zorluk yaşanması ve dokümanlar ile planlamalar yapılması gerektiği üzerinde duruldu. Gülhan Özbayoğlu kamu kurumlarından istenilen bilgilerin gelmesinde zorluklar yaşandığını belirtirken, Zeki Yavuztürk yapılacak çalışmanın plan yerine politika oluşturacak bir çalışma olması gerektiğini savundu. Mustafa Sönmez madencilikle ilgili yapılacak bu çalışmalarda sivil inisiyatife öncelik tanıyacak bir çerçeve oluşturulması gerektiğine vurgu yaparken, İsmet Kasapoğlu ise bir ma- dencilik lügatinin oluşturularak doğru bilgilendirmenin yapılması gerektiğini belirtti. Alp Gürkan özel şirketlerin döküm için vereceği bilgilerin sınırlı olacağını ve tam olarak gerçeği yansıtmayacağını, planlama ile özel şirketlerin yönlendirilemeyeceğini, özel şirketlerin planlamayı piyasaya göre yaptığını ve buradaki planlama kelimesine itiraz ettiğini belirtirken, Atılgan Sökmen’de özel şirketlerin ticari sırlarını yine de açıklamayacağını belirtti. Sadrettin Alpan, planlamadan kastının madencilikte atılım yapabilecek alanların neler olabileceğini belirlemek olduğunu, üretilen ve ithal edilen madenler hedeflenerek bir çalışma yapılabileceğini ifade etti. firma bilgisi içermeyeceğini, aksine genel bilgiler içereceğini belirtti ve bu konuda gönüllü çalışacakların listesinin belirlenmesi gerektiğini söyledi. Güven Önal ise firmalardan alınacak bilgilerin hazırlanacak eserde Prof. Dr. Güven Önal’ın oybirliğiyle yeniden başkan seçildiği toplantıda, TÜYAP ve diğer fuarların takvimi de dikkate alınarak Maden Türkiye Fuarı için tarih Aralık ayının ilk haftası olarak kararlaştırıldı. Danışma Kurulu toplantısında, kararlaştırılan komisyonların oluşturulması için yönetim kuruluna yetki verildi Yönetim ve Denetim Kurulu asil ve yedek üyelerinin seçimi yapıldı. Yönetim Kurulu asil üyeliklerine Alp Gürkan, Erdoğan Yüzer, Işık Özpeker, Murat Turan, Selçuk Buyurgan, Nijat Gürsoy, Ekrem Cengiz ve Sami Demirbilek, yedek üyeliklere de, Selahattin Anaç, İsmet Sivrioğlu ve Güngör Tuncer seçildi. Denetim Kurulu asil üyeliklerine Özer Altay, Dündar Renda ve Günaydın Yirmibeşoğlu, yedek üyeliklere de, H. Tolga Yalçın, Dündar Ergunalp ve Sabri Karahan seçildi. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 11 ymgv’den haberler Madencilik Ana Planı İçin Çalışmalar Sürüyor Türkiye madenciliğinin geleceğine ilişkin bir yol haritası çıkarılması amacıyla Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı öncülüğünde yürütülen Madencilik Ana Planı çalışmasının ikinci toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde kamu ve özel sektör temsilcileriyle, konuyla ilgili üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yapıldı. Y Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın öncülüğünde yapılan Madencilik Ana Planı çalışmasının ikinci toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Türkiye madenciliğinin geleceğine ilişkin bir yol haritası çıkarılması amacıyla yürütülen çalışmaya Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü Kurumu, ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün de aralarında bulunduğu kamu ve özel sektör temsilcileriyle, konuyla ilgili üniversiteler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. İTÜ Vakfı Maçka Sosyal tesislerinde 33 sektör temsilcisinin katılımıyla yapılan toplantı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof Dr. Güven Önal’ın konuşmasıyla açıldı. Önal, konuşmasında madencilik sektörüyle ilgili olarak kapsamlı bir Ana 12 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Plan yapılmadığını belirterek, Ana Plan yapılması işini vakıf olarak yüklenmeye gönüllü olduklarını söyledi. Hükümetin, bakanlığın ve ilgili kamu kuruluşlarının bu çalışmaya destek sözü verdiklerini belirten Önal, madencilik kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin de desteğini beklediklerini ifade ederek, “Madenciliğin öncelikle bir envanterini yapıp, madenlerin ne gibi işlemlere tutulması gerektiğini ve ekonomik yatırımların irdelenmesini yaparak, yıllara göre kısa ve uzun vadeli planlamalarla ortaya çıkacak olan eser, şimdiye kadar yapılmamış bir çalışma olacaktır,” şeklinde konuştu. Yapılması planlanan çalışmanın ayrıntılarıyla ilgili bilgiler de veren Güven Önal, çalışmanın finansmanı konusunda da şunları söyledi: “Bu çalışmanın finansmanı konusu önemlidir. Vakıf kendi kaynaklarından ayıracağı fon ve bazı şirketlerin destekleri ile bu çalışmasını yapacaktır. “Çalışma, sonraki nesillere rehber olacak” Toplantıda söz alan katılımcılar, ana plan çalışmasının madenciliğin değişik alanlarıyla ilgili noktalarında temsil ettikleri kuruluşların görüş, öneri ve değerlendirmelerini dile getirirken, ETİ Maden İşletmeleri temsilcisi Seyfullah Yılmaz, YMVG bünyesinde yapılacak olan tüm çalışmalarda özellikle Ana Plan projesinde bir hakem heyeti oluşturulmasının uygun olacağını, çalışmanın başarılı olabilmesi için gerçek ve uygulanabilir hedefler konulması gerektiğini belirtti. Agrega Üreticileri Birliği’nden Mesut Erkan ise, sektörde faaliyetlerini sürdüren kurum ve kuruluşların koyduğu verilerin güvenilirlikten uzak olduğunu, dolayısıyla sağlıklı bilgilere ulaşılabilmesi için hakiki araştırmalar yapılması gerektiğini, dile getirdi. Bu konuda söz alan Güven Önal ise, bilgi denetiminin Türkiye’nin bölgelerine göre dağılım yapılarak değişik üniversiteler aracılığı ile sağlanacak ekiplerce yapılacağını söyledi. Çeşitli bölgelerdeki çalışmaların hangi kurumlarca yürütüleceğine de değinen Önal; şöyle konuştu: “Bu şekilde yapılan bölgesel dağılımlarda birçok özel sektör kurumları da bilgi aktarımında katkı sağlayacaklardır. Üniversitelerdeki ekibin yöneticileri kendi güvendikleri jeoloji ve maden mühendisleri ile sağladıkları ekiplerle o bölgelerdeki denetimleri yapacaklardır. Bazı kurumların vereceği bilgiler çok önemlidir. Hem bölgesel hem de yerel ekipleri hızla oluşturacağız. Çalışmalar yaz aylarında başlayacaktır. Bu çalışmanın sonuçları yüzde yüz doğru olmayabilir ama bizden sonra gelecek nesillere bir rehber olacaktır.” Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’ndan Prof. Dr. Erdoğan Yüzer de, çalışmaları yürütecek komisyonların hemen hemen netleştiğini belirterek bu komisyon- ların çalışacakları kişiler, çalışma takvimleri ve bütçeleri konusunda verecekleri bilgiler neticesinde genel bir takvim oluşacağını söyledi. Toplantının kapanışında tekrar söz alan Prof. Dr. Güven Önal, önlerinde duran bu zor işi, elbirliği ile başaracaklarına inancının tam olduğunu belirterek, değerli katkılarından dolayı katılımcılara teşekkür etti. Toplantıya kamu ve özel sektör kuruluşları ile madencilik alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen şu isimler katıldı: TKİ-Mustafa Özdingiş (TKİ), Paşa Kaya (TKİ), Haşim Ağralı (MTA), Dr. Necdet Biçer (TTK), Seyfullah Yılmaz (ETİ Maden), Yavuz Gençoğlu (ETİ Maden, Doç. Dr. Sami Demirbilek, (Ciner Grubu), İsmail Halezeroğlu (TÇMB), Özgür Öztürk (TÇMB), Cihangir Koca (Agrega Üreticileri Birliği), Mesut Erkan (Agrega Üreticileri Birliği), Cahit Sağlam (Trakya Madenciler Derneği), Mehmet Kaya (Ado Madencilik), Prof. Dr. Hüseyin Özdağ (Osmangazi Üniversitesi), Doç. Dr. Mahmut Yavuz (Osmangazi Üniversitesi), Doç. Dr. Ekrem Yüce (İTÜ Maden Fakültesi), Prof. Dr. Halil Köse (Dokuz Eylül Üniversitesi), Prof. Dr. Şafak Özkan (İ.Ü. Maden Müh. Bölümü), Prof. Dr. Yadigar Müftüoğlu (Kara Elmas Üniversitesi), Doç. Dr. İlgin Kurşun (İstanbul Üniversitesi, Maden Müh. Bölümü), Prof. Dr. Mesut Anıl (Çukurova Üniversitesi), Prof. Dr. Ali İhsan Arol (ODTÜ), Dr. Selahattin Anaç (Eski TKİ Genel Müdürü), Yük. Müh. Özer Tuzlacı, Kani Alp (YMGV Trakya Geliştirme Komitesi), Ahmet Özerdim (Hema A.Ş.), Prof. Dr. Güven Önal, Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Yük. Müh. Selçuk Buyurgan, Yük. Müh. Murat Turan, Dr. Dündar Renda (Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı) MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 13 ymgv’den haberler Kömür Konseyi Toplandı Ülkemizin enerjideki dışa bağımlılığını azaltmak ve yerli kaynakların kullanımını geliştirmek amacıyla uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, bir enerji kaynağı olarak kömürün önemine dikkat çekmek ve kömür ile ilgili stratejileri geliştirmek amacıyla yaptığı çalışmalar çerçevesinde, kamu ve başlıca özel sektör kömür üreticilerinden oluşan bir “Kömür Konseyi” kurulmasına öncülük etti. YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI YENİ YÖNETİM KURULU GÖREV DAĞILIMI 54. Mütevelli Heyet tarafından seçilen Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı yeni yönetim kurulu üyeleri ilk toplantısında görev dağılımı yaptı. 24 Aralık2011 tarihinde gerçekleştirilen 54. Mütevelli Heyet toplantısında oybirliği ile yeniden başkanlığına seçilen Prof. Dr. Güven Önal ve yeni Yönetim Kurulu üyeleri toplanarak görev dağılımı yaptı. Görev dağılımında, Prof. Dr. Işık Özpeker (Başkan Yardımcısı), Murat Turan (Genel Sekreter), Selçuk Buyurgan (Muhasip Üye), Prof. Dr. Erdoğan Yüzer (Danışma Kurulundan sorumlu üye), Alp Gürkan, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr. Sami Demirbilek ve Ekrem Cengiz üye olarak görev aldılar. 14 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 K ömür Konseyi’nin ilk toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde İTÜ Sosyal Tesisleri Maçka binasında gerçekleştirildi. Oluşturulan Kömür Konseyi’nin çalışma yöntemi ile amaç ve stratejileri konusunda görüş alış verişinde bulunulan toplantıya, kamu ve özel sektör kuruluşları ile madencilik alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen şu isimler katıldı: Mehmet Tombul (MİGEM ), Mustafa Aktaş (TKİ), Fatih Özsarı (MTA), Dr. Necdet Biçer (TTK), İsmet Kasapoğlu (Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi), Mustafa Sönmez (Türkiye Madenciler Derneği), Cahit Sağlam (Trakya Madenciler Derneği), Cemil Ökten (GEMAD), Süreyya Yücel Özden (Dünya Enerji Konseyi Türk Mill Komitesi), Kani Alp (YMGV Trakya Geliştirme Komitesi), Doç. Dr. Sami Demirbilek (Ciner Grubu), Alp Gürkan ve Ertem Tuncalı (Soma Grubu), Arif Kurtel (İmbat Madencilik), Nurullah Ercan ve Fahrettin Şolpan (Ercan Şirketler Topluluğu), Mehmet Doğan Atay (Atay Holding), Dr. Osman Coşkun (Yeni Çeltek), Muzaffer Polat (Polat Madencilik), Nizamettin Çoban (Çoban Maden- Maden Türkiye 2012 (Mining Turkey 2012) Madencilik Fuarı M aden Türkiye fuarlarından ilki 2004 yılında 2174 metrekarelik bir alanda yapılmış ve 2204 ziyaretçisi olmuştu. Maden Türkiye 2006 fuarı, 2870 m2 olarak yapıldı ve 3794 ziyaretçisi oldu. Alan ve ziyaretçi artışı devam ederek Maden Türkiye 2008 fuarında, teşhir alanı 3481 m2 ye, ziyaretçi sayısı 3852 ye, Maden Türkiye 2010 da alan 4824 m2 ye, ziyaretçi sayısı 5329 kişiye ulaştı. 29 Kasım 2012 – 2 Aralık 2012 tarihleri arasında Beylikdüzü TUYAP Fuar ve Kongre Merkezinde yapılacaktır. 2 senede bir yapılan Maden Türkiye’nin bu sene beşincisi yapılmış olacaktır. Maden Türkiye 2012 fuarına enaz 30 ülkeden 250 firma ve firma temsilcisinin katılımı beklenmektedir. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın bu seneki hedefi, 8000 m2 nin üzerinde bir teşhir alanına ulaşılması, 10000 kişiyi aşan yerli ve yabancı madencinin ziyaret edeceği uluslararası muhteşem bir madencilik fuarının gerçekleştirilmesidir. cilik), Dr. Dündar Renda(YMGV), Dr. Selahattin Anaç, Erkan Pullukçu (Pullukçu kömür), Ali Altuntaş, Ahmet Özerdim (Hema Endüstri), Prof. Dr. Güven Önal, Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr.Erdoğan Yüzer, Murat Turan, Dr.Nijat Gürsoy, Selçuk Buyurgan, Murat Turan (YMGV) YMGV Mütevelli Heyet ve Danışma Kurulu Toplantı Tarihleri Belli Oldu Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 55. Mütevelli Heyet ve 50. Danışma Kurulu toplantı tarihleri belli oldu. Buna göre, 55. Mütevelli Heyet toplantısı; 26 Mayıs 2012 Cumartesi günü Saat: 14.30 50.Danışma Kurulu toplantısı; 05 Mayıs 2012 Cumartesi günü, Saat:15.00’de İTÜ Maçka Sosyal tesislerinde yapılacaktır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 15 Yurttan Haberler MADENCİLİKTE ÇEVRE YÖNETİMİ SEMİNERİ AFYON’DA YAPILDI Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Madencilikte Çevre Yönetimi Semineri 120 delegenin katılımı ile Afyonkarahisar‘da gerçekleştirildi. Seminerde, mevzuat, ÇED kavramı, çevre yaklaşımları ve madencilik, madencilik faaliyetlerinin alıcı ortamlar üzerindeki potansiyel etkileri ve tedbirler, madencilikte su yönetimi, çevresel risk yönetimi, atık yönetimi, artıkların değerlendirilmesi, mermer işletmeciliği ve çevre ilişkisi, taşocak işletmeciliği ve çevre ilişkisi, doğaya yeniden kazandırma, madencilik ve çevre ilişkilerinin ekonomik boyutu gibi konularda çalışmalar yapıldı. 1984 yılında fiili olarak elektrik üretimine başlayan Afşin-Elbistan A Termik Santrali, 27 yıllık süre içerisinde yaklaşık 101 milyar KW/h elektrik enerjisi üreterek, ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladı. 2010 yılında 2 milyar 40 milyon KW/h elektrik enerjisi üretimi gerçekleştiren Afşin-Elbistan A Termik Santrali 16 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 E Ajansı (IEA) tarafınd an hazırlanan ‘’World Energy Outlook 2011’’ raporunun Türkiye tanıtımının açılışında yaptığı konuşmada, 2050 yılına kadar doğal gaz ve petrolün enerjideki ağırlığının devam edecek gibi gözüktüğünü, kömürü de işin içine kattıklarında dünyada yüzde 75-80’ler oranında enerji kaynaklarının temelinin ortaya çıktığını kaydetti. Türkiye’nin halen uluslararası yatırımcı için bir cazibe merkezi olduğunu vurgulayan Yıldız, “Önümüzdeki günlerde yine sektörümüze ciddi bir sermayenin geleceğini buradan sizlerle paylaşmak isterim. Bu Türkiye, sektör adına, enerji yapılanmasına adına sevindiricidir’’ şeklinde konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sabancı Center’da, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Uluslararası Enerji Geçtiğimiz günlerde yapılan bazı yatırım ve anlaşmalara da değinen Yıldız, Karadeniz’de uluslararası petrol ve doğal gaz şirketleriyle yaptıkları anlaşmaların, kısmen de olsa artık ağırlık merkezini bundan sonra Akdeniz’e doğru bırakacağını bildirdi. UŞAK MADEN SEKTÖRÜNDE ALTIN GİBİ PARLADI Her geçen yıl altın üretimindeki artışı ile dikkatleri üzerine çeken Uşak son 5 yılda 37 ton altın üreterek, üretiminin tamamını iç piyasaya sürmüştür. TÜPRAG Metal Madencilik Şirketi Müdürü Mehmet Yılmaz, altın rezervlerine bakılırsa üretimin yetersiz olduğunu fakat her sene artan altın üretiminin ümit verici olduğunu söyledi. 3 milyar 660 milyon lira değerinde 37 ton 370 kilogram altın üretimi gerçekleşen Uşak Kışladağ Altın Madeninde 2006 yılından beri üretim yapılmaktadır. Mehmet Yılmaz Türkiye’de 7 bin ton civarında bulunan altın rezervinin sadece 800 tonluk yerin tespit edildiğini yılda ortalama 7 milyar dolar, 16 yılda 120 milyar dolar değerinde dışarıdan altın aldığını belirtti. Afşin-Elbistan Bölgesine 3 Santral Daha Kurulacak Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde kurulu bulunan Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri Türkiye’yi aydınlatıyor. İki termik santral kurulduğu günden bu yana 150 milyar KW/h elektrik enerjisi üretti. TÜRKİYE’YE YENİ YATIRIMCILAR GELMEYE DEVAM EDİYOR 2011 yılında çalışan iki ünitesiyle 3 milyar 200 milyon KW/h elektrik enerjisi üretirken, 8 milyon 200 bin ton kömür, 5 bin ton motorin ve 7 bin ton fueloil tüketti. Yapımına 2000 yılında başlanan, 2004’de deneme üretimine geçen ve 13 Şubat 2006 tarihinde resmi açılışı yapılan Afşin-Elbistan B Termik Santrali ise kuruluşundan bu yana 44 Milyar 553 milyon 493 bin KW/h üretimi gerçekleştirdi. Santral, aynı dönemde 95 milyon 620 bin 503 ton kömür, 162 bin 39 ton motorin, 87 bin 421 ton fueloil, 770 bin 582 ton da kireç taşı tüketti. nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, önümüzdeki günlerde yine enerji sektörüne ciddi bir sermayenin geleceğini bildirdi. Türkiye’ye yeni yatırımcılar gelmeye devam ediyor. 19 milyon ton kömür yakıldı Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerinin hayati ihtiyacını olan kömürü karşılayan Afşin-Elbistan Linyitleri (AEL) 2011 yılında yaklaşık 19 Milyon ton Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri ‘ne 19 Milyon ton kömür verdi. 19 milyon ton kömür yakılarak ülke ekonomisine 150 milyar KW/h elektrik enerjisi üretilerek, ülke ekonomisine katkı sağladı. Bölgeye 3 termik santral daha kurulacak Türkiye, Afşin-Elbistan Havzası’nda yeni termik santraller kurularak Kurulu gücünün artırılması ve arz güvenliğinin sağlanması amacıyla C, D, E kömür sahaları yatırıma açıla- 13. ULUSLARARASI CEVHER HAZIRLAMA SEMPOZYUMU BODRUM’DA DÜZENLENİYOR 1986 yılından bu yana iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumlarının 13. üncüsü 10–12 Ekim 2012 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümünün ev sahipliğinde Bodrum (Muğla) PaLoma Yasmin Resort Hotel’de gerçekleştirilecek. Kendi alanında dünyanın saygın sempozyumlarından biri olan Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu 26 yıldır ülkemizde düzenleniyor. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumlarının gelenekselleşerek bu düzeye gelmesinde rahmetli Prof. Dr. Yavuz AYTEKİN’in yanı sıra emekli öğretim üyeleri Prof. Dr. M. Z. DOĞAN, Prof. Dr. Erdoğan YİĞİT, Prof. Dr. Suna ATAK, Prof. Dr. Mevlüt KEMAL, Prof. Dr. Gülhan ÖZBAYOĞLU, Prof. Dr. Ali AKAR, İrfan BAYRAKTAR, Mehmet CANBAZOĞLU, Prof. Dr. Güven ÖNAL ve Dr. Avni YAZAN gibi isimlerin de çok değerli katkıları bulunuyor. Bu yılki sempozyumun düzenleyici ve katılımcıları arasında Prof. Dr. Güven Önal, Prof. Dr. Gülhan Özbayoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Özdağ, Prof. Dr. Neşet ACARKAN, Prof. Dr. Fatma ARSLAN, Prof. Dr. Ali GÜNEY, Prof. Dr. Üner İPEKOĞLU, Prof. Dr. Ali İhsan AROL, Prof. Dr. Çetin HOŞTEN, Prof. Dr. Halim DEMİREL ve Sabri KARAHAN da bulunuyor. MMO İstanbul Şubesi Genel Kurulu Yapıldı Ocak 2012 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel Kurulu, yeni yönetim kurulu asil ve yedek üyelerini seçti. Nedret Durukan’ın başkan olarak seçildiği toplantıda, Bülent Şentürk, Mesut Erkan, Süleyman Kurt, Hürriyet Demirhan, Burhan Erdim, Baran Eroğlu asil üyeliğe, Mehbup Turan, Selim Akylıdz, Selçuk Şimşek, Erdinç Selimoğlu, N.Alpin Mütevellioğlu, C.Hüsnü Ünal ve Mehmet Uygur yedek üyeliklere seçildiler. cak. Afşin-Elbistan Havzası’nın toplam görünür rezervi 4,4 milyar ton. Linyit rezervinin yüksek olması nedeniyle, Enerji Bakanlığı bölgeye 3 yeni termik santral kurmayı planlıyor. Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin 9.Olağan Genel Kurulu ve Yönetim Kurulu seçimleri yapıldı. Nedret Durukan Başkan seçildi. TMMOB Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin 21-22 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 17 Yurttan Haberler Maden Mühendisleri Odası Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi Maden Mühendisleri Odası‘nın 43. Olağan Genel Kurulu, 03 – 04 Mart 2012 tarihlerinde Ankara‘da gerçekleştirildi. 408 delegenin katıldığı Genel Kurul‘da, Türkiye’nin, maden mühendislerinin ve madencilik sektörünün sorunları tartışıldı. Genel Kurul son gün yapılan seçimlerle sona erdi.Olağan Genel Kurul sonucu göreve gelen yeni Yönetim Kurulu, 13.03.2012 tarihinde yaptığı ilk toplantısında görev dağılımını yaptı.Buna göre, Mehmet Torun(Başkan), Ayhan Yüksel (II.Başkan), Cemalettin Sağtekin (Yazman), Necmi Ergin(Sayman), Emre Demir, Onat Başbay ve Özlem Altınçelik Üye olarak görev aldılar ULUSLARARASI DOĞAL TAŞ VE TEKNOLOJİLERİ FUARI 18’NCİ KEZ KAPILARINI AÇTI. 21-24 Mart 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen, Mermer ve doğaltaştan yapılan dekoratif ürünlerin, mermer makinelerinin tanıtıldığı, 18.Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı , Türkiye’den ve dünyanın değişik ülkelerinden gelen çok sayıda katılımcıyla 21 Mart 2012 tarihinde açıldı. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nı temsilen Genel Sekreter Murat Turan’ın katıldığı mermer ve doğaltaş teknolojileri fuarına açılışta ilginin büyük olduğu görüldü. 18 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 8. ULUSLARARASI ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER SEMPOZYUMU 2012 YILI EYLÜL AYI İÇİNDE İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLECEK. MMOB Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nce düzenlenecek olan, 8.Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu 2012 Yılı Eylül ayı içinde İstanbul’da yapılacak. Endüstriyel minerallerin, mineralojik, petrografik, jeokimyasal özelliklerini açıklamaya, ürün niteliklerini geliştirmeye, istenmeyen katkılardan arındırmaya, boyut küçültme ve zenginleştirmeye, endüstriyel mineraller madenciliğinde, üretim verimliliğini arttır- maya, yeni tasarımlara, teknik yeniliklere, maliyetleri düşürmeye, ürün çeşitlemesi ve pazarlama yelpazesini genişletmeye yönelik, özgün araştırma bulgularının; aramalar sonucu, uluslar arası normlara, uygun saptanan rezerv ve varlıklara, ilişkin, yöntemlerin, sonuçların; çevre koruma ve iyileştirme uygulamalarının, genel ekonomik verilerin etkilerinin ve benzer sorunların, incelenerek, tartışılarak, sunulması sempozyumun ana amacıdır. AGREGA ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ GENEL KURUL TOPLANTISI YAPILDI Agrega Üreticileri Birliği Genel Kurul toplantısı 15 Mart 2012 tarihinde AGÜB merkezinde yapıldı. Seçimsiz mali genel kurul olarak yapılan toplantıya üye firma temsilcileri ile Prof. Dr. Atiye TUĞRUL katıldılar. Başkanlık Divanı, Sn. Mesut UZAL, Sn. Bayram Ali KEFELİOĞLU ve Sn Özgür ÖZTÜRK tarafından oluşturulmuştur. AGÜB 2011 yılı faaliyetleri ve gelir-gider hesaplarına ilişkin rapor Genel Sekreter Mesut ERKAN tarafından Genel Kurula sunulmuş ve raporlar üzerinde yapılan görüşmeler sonucu Yönetim Kurulu Faaliyetleri ile 2011 yılı gelir-gider hesapları oybirliği ile ibra edilmiştir. Toplantıda; Yerel yönetimler ile temasların sürdürülerek, agrega madenciliği konusunda yaşanan problemlerin çözümüne yönelik çalışmaların artırılmasına,İlgili sektörel kuruluşlar ile ortak çalışmaların yapılması yönünde girişimlerde bulunulmasına,Yurt genelinde agrega konusunun işlendiği bilgilendirme toplantılarının yapılmasına,Avrupa Agrega Birliği (UEPG) ile üyelik ilişkisinin tekrar gündeme alınması ve değerlendirilmesi konuları kararı alındı. ‘MERSEM 2012’ 8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi Düzenleniyor MERSEM’2012 8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve TMMOBMaden Mühendisleri Odası tarafından 13-15 Aralık 2012 tarihlerinde Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 19 Dünyadan Haberler Dünya’nın İlk Mobil Yer Altı Gaz Laboratuarı Avustralya’da Tanıtıldı Avustralya’nın Queensland eyaletinde bulunan madenler için geliştirilen dünyanın ilk mobil yeraltı gaz laboratuarı tanıtıldı. Çin’de Ucuz İthalat Nedeniyle Demir Madenlerinin Yarısı Üretimi durdurdu Interfax - Çin ajansının haberine göre Çin’deki demir cevheri madenlerinin yarıya yakını ucuz ithalat fiyatlarına bağlı olarak kar marjlarının düşmesi nedeniyle üretimlerini durdurdu. Üretimin esas olarak küçük ve orta ölçekli işletmelerde durdurulduğu bildiriliyor. Endüstri analisti Zhao Peng, Tangshan’da yüzde 66’lık demir cevherinin ithalat fiyatının şu an için 950 Yuan/ton olduğunu, buna karşılık yerli madenlerin sadece maliyetlerini karşılayabilmesi için bile fiyatın 1000 Yuan olması gerektiğini belirtiyor. Rio Tinto başkanı Tom Albanese de Reuters’a yaptığı açıklamada “Taban fiyatın 120 dolar/ton’dan çok da aşağıya inmeyeceği konusundaki öngörüler ancak önümüzdeki 1 yıl 20 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 için geçerli olabilir. Daha uzun vadede fiyatın bu seviyenin de altına düşmesi kuvvetle muhtemeldir,” diyor. Dünyanın iki numaralı madencilik şirketinin yaptığı bu çok da iyimser olmayan değerlendirme, tam da demir cevheri fiyatlarının %10’dan daha fazla düştüğü bir haftanın sonunda geldi. Bu %10’dan daha fazla olan düşüş ise demir cevherinin 60$/ton kaybederek piyasada büyük bir değişimin sinyalini verdiği Ekim ayından bu yana elde edilen karları neredeyse silip süpürdü. Eylül ayında MINING.com’da yer alan bir haberde ise, Caterpillar ve MCCM tarafından yapılan bir çalışmaya göre Çin’in ülkedeki maden işletme sayısını birleştirme yoluyla önemli ölçüde azaltmayı planladığını bildirilmişti. Çin ayrıca madenlerdeki verimliliğin de arttırılmasını istiyor. Çin, ülkede 2004 yılı itibarıyla 25000 olan faal maden işletmesi sayısının 2013 yılı sonuna kadar 4000’e indirilmesini planlıyor. Yeni maden işletme izni için ise yıllık minimum 300,000 seviyesinde üretim yapabilmeyi şart koşuyor. Queensland eyaleti maden bakanı Stirling Hinchliffe, otomasyon sistemli mobil laboratuvarın Madenlerde Güvenlik, Test ve Araştırma İstasyonu (SIMTARS) tarafından geliştirildiğini belirtti. Hinchliffe “Madenlerde yaşanan felaketler, tehlikeli yeraltı gazlarının varlığının yeraltı göçük veya patlamaları sonrasındaki kurtarma ve ıslah çabalarını nasıl aksattığını göstermiştir.” diye ekledi. “Yer altı gazlarının örneklenmesinin ve analizlerinin yerinde ve süratli bir şekilde yapılması, madende yaşanacak acil durumu esnasında karar verme ve hayat kurtarmayı önemli ölçüde iyileştirebilmektedir.” Bakana göre 600,000$’lık mobil yeraltı gaz izleme istasyonu, bir göçük ya da afet öncesindeki çok kritik süreler olan, ilk birkaç saat içerisinde, yer altı gazlarını izlemeyi ve olası bir kaza için kestirimler yapmayı sağlayabilmektedir. “Bu donanım hayatları kurtarmak için tasarlanmıştır.” Mobil laboratuvar tam otomasyonludur ve uzak bölgelerde bile uzun süreli olarak çalışabilmektedir. Laboratuvara internet bağlantısı aracılığıyla uzaktan erişilebilmekte ve bu sayede sistem, şantiye dışındaki personel tarafından çalıştırılabilmektedir. Laboratuvar, tek bir madendeki 20 ayrı kısımda, devamlı ve otomatik olarak, karbon monoksit, karbon dioksit ve oksijen seviyesi ölçümüne imkan tanıyan 20 adet sensörü bulunan gaz izleme sistemidir ve yüksek hızlı bir gaz kromatografisi ile birlikte çalışmaktadır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 21 Antik Çağlardan Günümüze Ayazmant Demir Madeni ECE ŞAHİN’İN HABERİ B ilfer Madencilik Ayazmant Demir Cevheri İşletme ve Zenginleştirme Tesisi Türkiye’nin ilk özel maden işletmelerinden biridir. Faaliyetlerini esas olarak Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki sahalarda sürdüren şirket kendi çalışmalarının yanında maden sektöründeki diğer özel firmalara da tedarik sağlamaktadır. Krom ve demir cevherinde önemli ve başarılı çalışmaları bulunan Bilfer Madencilik‘in maden ocakları ve zenginleştirme tesisleri bulunmaktadır. Ürettiği yüksek kaliteli demir ve krom cevheri, tutarlılık politikası ve geniş ürün yelpazesiyle dikkat çekmektedir. 1939 yılında Sadullah Bilgin tarafından kurulan Bilfer Madencilik‘in Balıkesir, Sivas, Hatay 22 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 ve Malatya’da maden ocakları bulunmaktadır. Balıkesir’de bulunan Ayazmant Bakırlı Demir Madeni Ayvalık ilçesinin 27 kilometre doğusunda, Ayvalık Burhaniye devlet karayolunun 12. kilometresinden ayrılan Kozak yolunun 15. kilometresinde yer almaktadır. Ayazmant bakırlı demir madenine ait 1954 tarih ve İR: 489 numaralı işletme ruhsatına konu maden hakları, 1972 yılında Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş. tarafından devir alınmıştır. Ülkemizin yıldızı parlayan madencilik şirketlerinden birisi olan Bilfer Madencilik’in Genel Müdür Yardımcısı Ergun Tuncer ile demir madenciliği ve bu alanda yürüttükleri çalışmalar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 23 BİLFER MADENCİLİK BİLFER MADENCİLİK Demir madenciliği ve bu faaliyetleri gerçekleştiren Bilfen Madencilik hakkında bilgi almak için şirket Genel Müdür Yardımcısı Ergün Tuncer ile yaptığımız söyleşide ilk başta demir madenciliğinin ülkemizdeki hikâyesini öğrenmek istedik. Ayazmant’ın demir ile olan hikâyesi nedir? Batı Anadolu’da antik çağlarda medeniyetlerin bakır gereksinimlerini karşılamak üzere uzun süre işletilmiş olan Kozak masifinin güneybatısında yer alan Ayazmant demir yatağı, Paleozoyik yaşlı epimetamorfik şistlerin kontakt metamorfizma sonunda hornfelsleşmesi ve şistler içerisindeki karbonatlı mercek ve seviyelerle, metasomatik olarak manyetitin yerleşmesinden oluşmuştur. Daha sonra hidrotermal evrede gelişen pirit, kalkopirit, manyetitli seviyeler oluşmuştur. Güneybatı-kuzeydoğu yönlü dislokasyon hattı Tersiyer yaşlı granodiyorit apofiz dayk ve sillerinin girmesini kolaylaştırmış, termal kontakt metamorfizmanın yaygınlaşmasını ve dolayısıyla cevherleşmeyi sağlamıştır. Demir cevheri arama çalışmaları hangi yıllarda yapılmıştır? Bu demirin kalitesinden bahseder misiniz? Bu konuda bilimsel çalışmalar yapıldı mı? Ayazmant bakırlı demir sahasında 1963-2007 yılları arasında 10.000 metreye yakın sondaj ve yarmalı arama çalışması yapılmış, bu çalışmalar sonucunda %42,00 Fe, %16,76 SiO2, %0,8 Cu, %1,06 S ağırlıklı ortalama tenörlü, görünür, muhtemel ve mümkün kategoride 5.755.369 ton demir cevheri rezervi hesaplanmıştır. 2000’li yıllarda dünya hammadde fiyatlarının yükselme trendine girmesi, Ayazmant bakırlı demir sahasının değerlendirilmesini gündeme getirmiştir. 2007 yılında Ayazmant bakırlı demir cevherinden satılabilir nitelikte demir ve bakır konsantreleri elde etmek amacı ile sahada yapılan sondajlardan, yarmalardan ve açılmış olan ocaklardan alınan cevher örnekleri üzerinde önce İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi ve sonrasında da Hacettepe ÜniSadece dmir değil bakır da çıkarıldığını biliyoruz. Bunları nasıl ayrıştırıyorsunuz, uyguladığınız teknik nedir? Maden işletmesinden zenginleştirme tesisine gelen cevher, üç kademe kırma işlemine tabi tutulup 8 mm. açıklıklı elekten elenerek öğütme öncesi “sağma silo” da stoklanmaktadır. Kırma – eleme tesisi, saatte 75 ton cevheri 8 mm. altına kırmakta, günde iki vardiya çalıştırılmaktadır. Kapalı alanda inşa edilen 24 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 versitesi Maden Mühendisliği Bölümü, Cevher Hazırlama Anabilimdalı’nda kapsamlı manyetik ayırma ve flotasyon deneyleri gerçekleştirilmiştir. Laboratuar ortamında yapılan bu deneylerin sonuçlarından hareketle oluşturulan akım şemasına göre yılda 250.000 ton tüvenan cevher işlenerek 157.000 ton asgari % 64 Fe içeren manyetit konsantresi ile birlikte yan ürün olarak da yılda 6.000 ton % 25 Cu içeren. bakır konsantresinin ekonomik olarak üretilebileceği görülmüştür. Ayazmant Maden işletmesi faaliyetlerine ilk ne zaman başladı? Gerekli izinlerin alınmasını müteakip 2008 yılının Mayıs ayında, maden sahasının 2,5 kilometre ku- kırma – eleme tesisinde bantların döküm noktalarında ve elekte oluşan tozlanmayı engellemek için pülverize basınçlı su püskürten tozsuzlaştırma sistemi kullanılmış, toz 50 mg/m3 altına indirilmiştir. İnce cevher stoğundan, zenginleştirme tesisi silolarına doldurulan cevherden önce, 40 ton/saat’lik bir kapasite ile 500 kw’lık, kauçuk astarlı bilyalı değirmende 0,25 mm. altına öğütülerek manyetik ayırıcılarda, yüksek tenörlü manyetit konsantresi üretilmektedir. Manyetik ayırıcılar, kalıcı mıknatıslardan imal edildiğinden elektrik akımına ihtiyaç duymayan, yaş tambur tipi cihazlardır. Manyetit konsantresinin kükürt ve bakır içeriğini düşürerek kalitesini artırmak için manyetit konsantresi tek kademe toplu sülfür flotasyonuna tabi tutulmaktadır. Manyetit konsantresi daha sonra 75 mikron açıklıklı elekten elenerek, + 45 mikron “sinterlik” ve – 45 mikron “peletlik” asgari % 64 Fe içeren ürünler üretilmektedir. zey batısında, Karaayıt Köyüne 350 metre mesafede bir alanda tesis inşaatına başlandı. İnşaat faaliyeti yasal olmayan nedenlerle bir buçuk yıl durdurulduysa da tesis, 2011 yılının Şubat ayında tamamlandı ve Mart ayında da devreye alındı. Üç ay gibi kısa bir sürede deneme çalışmalarını tamamlayan tesiste, 2011 yılında % 65 Fe tenörlü 100.000 ton sinterlik demir konsantresi, 10.000 ton mikronize demir konsantresi (kömür lavvarları için) ve 4.250 ton da % 28 Cu tenörlü bakır konsantresi üretilmiş ve ihraç edilmiştir. “Sinterlik” konsantre, entegre demir – çelik fabrikalarına, “peletlik” mikronize konsantre de kömür lavvarlarına “ağır ortam” malzemesi olarak satılmaktadır. “Sinterlik” konsantre üretim kapasitesi yıllık 127.000 ton, mikronize konsantre üretim kapasitesi ise yıllık 30.000 tondur. Manyetik ayırma artıkları, çoğunlukla silikat mineralleri içinde hapsolmuş 75 mikron altında, ağırlıkça yaklaşık % 6 oranında kalpopirit (CuFeS2) minerali içermektedir. Bu Üretim süreci nasıl ilerler. Maden işletme metodunuz nedir? Demir Demir cevheri, granodiorit – kireçtaşı kontağındaki skarn zonunda demir minerali olarak manyetit (Fe3O4) ve az miktarda kalkopirit (CuFeS2) içermektedir. Tavan ve taban taşı sağlam ve altere olmamıştır. Bu cevher kütlesi, 8 yıl boyunca klasik açık ocak işletme yöntemiyle üretilecek; daha sonra açık işletme ekonomik avantajjını yitireceği için kapalı (yeraltı) ocak şeklinde işletilecektir. nedenle manyetik ayırma artıkları, 315 kW’ lık, 2,7x3.05 m. ölçülerindeki bilyalı değirmende tamamı 45 mikron altına öğütülüp, bakır sülfür flotasyonuna tabi tutularak % 25 Cu içeren bir bakır konsantresi üretilmektedir. Bakır flotasyonunda ortamın pH’ı kireç ile kondüsyonerde 10 – 11 arasına ayarlandıktan sonra sırasıyla önce toplayıcı kimyasal olarak, karbon sülfür ile alkolün tepkimesi sonucu oluşmuş olan ksantat (sodyum Cevher kütlesi üzerindeki üst örtü, basamaklar oluşturularak, delme – patlatma ve kazı yoluyla (örtü-kazı) hafredilmektedir. Yıllık örtü-kazı miktarı 625.000 m3, cevher üretimi de 250.000 ton olmaktadır. 8. yıldan sonra cevher üretimi yeraltı ocağından yine 250.000 ton olarak oda – topuk yöntemiyle üretilecektir. 8. yıldan sonra hafriyat olmayacak, aksine zenginleştirme tesisi artıkları çimento ile karıştırılarak yeraltı boşluklarına doldurulacaktır. Ocaktan üretilen cevher kamyonlarla 2.5 km. uzaklıktaki zenginleştirme tesisi stokuna taşınmaktadır. izopropil) kullanılmakta, daha sonra ortama köpürtücü olarak amil alkol verilerek bakır kaba konsantresi elde edilmektedir. Elde edilen bakır kaba konsantresi üç kez temizleme flotasyonuna tabi tutulduktan sonra çöktürme tankına (tikinere) verilerek çöktürülüp filtreye beslenmektedir. Filtreden % 12-14 nemli olarak çıkan bakır konsantresi stoklanmakta ve 500 – 1.000 tonluk partiler halinde Aliağa limanından ihraç edilmektedir. Bakır konsantresi üretim kapasitesi yıllık 6.000 tondur. >>> MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 25 BİLFER MADENCİLİK Genel bir önyargıya göre maden işletmelerinin çevreye zarar verdiği düşünülür. Sizin bu konuda şirket olarak gerek tesis yeri seçimi, gerekse bazı uymak zorunda olduğunuz yönetmelikler anlamında nasıl uygulamalarınız var? Madenciliğin doğası gereği, madenin bulunduğu yerde çıkartılması ve ekonomik olarak işlenmesinin yakın çevresinde yapılmasının bir zorunluluk olmasına karşın, maden işletme ruhsatnamesi sınırları içinde DSİ’nin 1998 yılında tamamladığı Madra barajının bulunması nedeniyle, “Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği” gereğince barajın uzak mesafeli koruma alanı içerisinde, Karaayıt köyü yönünde, ocağa yaklaşık 2,5 km. mesafede bulunan ve hazineye ait 124.618,75 m2 hali arazi Balıkesir Valiliğinden 20 yıllığına kiralanmıştır. Kiralanan arazinin projeye göre hazırlanması, tesisin yerleştirilmesi, makine- ekipmanların montajı, devreye alınması ve çalıştırılması aşamalarında, yürürlükte bulunan yasa ve yönetmeliklere uygun olarak hazırlanmış, ilgili kurumdan onay almış iki adet Flotasyon atıkları (nihai atık), % 90 oranında skarn minerali silikatlardan oluşan “inert” sınıfındaki atıklardır. Atığın suyunu almak üzere tüm atıklar, 20 m. çapındaki çöktürme tankında “tikiner” flokülan yardımıyla çöktürüldükten sonra pres filtreden geçirilmekte, % 14 nem içeriği ile atık döküm sahasına gönderilmektedir. Daha sonra bu atıklar yeraltı ocağı üretim sonrası boşluklara doldurulacaktır. Tesisin proses suyu ihtiyacı 125 m3/ saat’dır. Proses suyunun 105 m3/ saat miktarı tesisteki üç çöktürme tankı ve filtreler sayesinde kapalı devrede kalmaktadır. Konsantre ve nihai atıktaki nem nedeniyle oluşan su kaybı, tesis su deposuna taze su basılarak karşılanmaktadır. Tesisin 26 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 BİLFER MADENCİLİK artmıştır. Ülkemizde partiler üstü bir anlayışla ele alınmış Ulusal Madencilik Politikası oluşturulamadığı, çıkarılan yasalar ve yapılan düzenlemeler siyasi slogan ve mevcut problemlere tepki olmaktan öteye geçemediği için sahip olduğumuz maden varlıklarımızı yeteri kadar değerlendiremiyoruz. ÇED raporunda belirtilen kriterlere ve verilen taahhütlere uyulmuş ve uyulmaktadır. Ayazmant Demir Cevheri İşletmesi ve Zenginleştirme Tesisi projesinde tesiste kaç kişi istihdam edilmektedir? Madencilik sektörünün ülke ekonomisinin gelişmesinde olumlu bir rol üstlenebilmesi için hedefleri belirlenmiş, ciddi ve tutarlı Ulusal Madencilik Politikasına (UMP) ihtiyaç vardır. UMP’nin uygulanmasında da kuşkusuz en önemli nokta yasal alt yapının oluşturulması, kanun ve yönetmeliklerin sektörü yönlendirici, destekleyici ve denetleyici özelliklerde hazırlanmış olmasıdır. Bölgede bulunan ve varlığı antik çağlardan beri bilinen bu doğal kaynak, 135 kişiye iş imkanı sağlıyor olmasının yanında ülkemize döviz de kazandırmaya başlamıştır. Bilfer Madencilik olarak maden haklarını iktisap ettiğimiz demir ve krom sahalarından bir kısmında, hazırlamış olduğumuz projelere dönük yatırımlara 2012 yılında da devam edeceğiz. Öncelikle Ayvalık’ta kurduğumuz Demir Cevheri Zenginleştirme Tesisinin kapasite artırımı için Ayazmant bakırlı, demir sahasında rezerv geliştirmeye yönelik sondajlı aramalar yıl sonuna kadar tamamlanacak. Sivas – Kangal– Eskiköy Krom Konsantre Tesisinin yılda 12 bin ton olan konsantre üretim kapasitesinin 50 bin tona çıkartılması çalışmaları devam ediyor. Haziran-2012’de devreye alınacak. Erzincan – Kemaliye – Bizmişen Demir sahasında MTA’nın arama Türkiye mevcut maden potansiyelini yeteri kadar değerlendirebiliyor mu? Bilfer Madenciliğin bu konuda projelerinde ne var? Ya da yakın geçmişte yeni cevher aramalarıyla ilgili gerçekleştirdiğiniz projeleriniz oldu mu? Demir, bakır cevherleri üretimi konusunda ülkemizi dünya ülkeleri ile kıyaslarsak üretimimiz yeterli seviyede midir? Ayazmant bakırlı demir sahasında 19632007 yılları arasında yapılmış olan 10.000 m.ye yakın sondaj ve yarmalı arama çalışmaları sonunda %42,00 Fe, %16,76 SiO2, %0,8 Cu, %1,06 S ağırlıklı tenörlü, görünür, muhtemel ve mümkün kategoride 5.755.369 ton demir cevheri rezervi hesaplanmıştır. Ülke olarak sahip olduğumuz yer altı zenginliklerinin değerlendirilmesinin, ekonomimiz için itici bir güç oluşturabileceği gerçeği kavranmamış olduğu için Türkiye borçlanarak kalkınmayı denemiş ve cari açık yıllar geçtikçe su ihtiyacı 20 m3/saat olarak hesaplanmış olup, 700 m. mesafede açılmış kuyulardan temin edilmektedir. Tesiste kullanılacak suyun tamamı geri dönüşümlü olarak sisteme geri beslendiğinden alıcı ortama herhangi bir atık su deşarjı olmamaktadır. Sahalar konusunda epey konuştuk, biraz da maden sektörünün ekonomik yönlerine değinelim. Demir, bakır ve krom cevherleri açısından fiyatlar nasıl bir seyir göstermekte, nasıl bir yatırım politikası izlenmektedir? Projenin yatırım tutarı nedir? Gerekli izinlerin alınmasını müteakip Üniversitelerde yapılan teknolojik test sonuçlarına göre hazırlanmış projeye uygun olarak, 2008 yılının Mayıs ayında, maden sahasının 2,5 km. kuzey batısında, Karaayıt Köyüne 350 m. mesafede bir alanda, tesis inşaatına başlanmıştır. Ancak Ekim-2008 tarihinde, ÇED Raporunun Balıkesir İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi üzerine inşaat faaliyetleri durdurulmuştur. Balıkesir İdare Mahkemesinin ÇED Raporunun iptaline ilişkin kararına, Danıştay nezdinde itiraz edilmiş, Danıştay; Balıkesir İdare Mahkemesinin iptal kararını esastan bozmuş, bunun üzerine inşaat işlerine kaldığı yerden, Mart-2010 tarihinde başlanmış, inşaat, makine montaj, borulama, elektrik ve otomasyon işleri Şubat-2011 tarihinde tamamlanmış, Mart ayında da devreye alınmıştır. Üç ay gibi kısa bir sürede deneme çalışmalarını tamamlayan tesis de; 2011 yılında % 65 Fe tenörlü 100.000 ton sinterlik demir konsantresi, 10.000 ton mikronize demir konsantresi (kömür lavvarları için) ve 4.250 ton da % 28 Cu tenörlü bakır konsantresi üretilmiş ve ihraç edilmiştir. Tesisin yatırım maliyeti, 3.500.000 doları bina – inşaat giderleri, 5.035.000 doları makine – teçhizat giderleri ve 3.115.000 doları da diğer yatırım harcamaları olmak üzere toplam11.650.000 doları bulmuştur. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 27 BİLFER MADENCİLİK sonuçlarına göre 21 milyon ton, ortalama % 45( Fe), % 2 (S) tenörlü görünür, muhtemel ve mümkün rezerv kategorisinde sınıflanmış manyetit tipi demir cevherinin zenginleştirilerek ilk etapta 500 bin ton % 65 (Fe) tenörlü pelet üretimi için ÇED onayı alınmıştır. 2011 yılında rezerv kontrolü amacı ile başlatılmış sondajlardan olumlu sonuç alınmasını müteakip yatırıma başlanacaktır. Ülkemizde kurulu Entegre demir çelik fabrikalarının 2011 yılında toplam 13 milyon ton olan demirli hammadde ihtiyaçlarının ancak 4 milyon tonu ülke kaynaklarından karşılanmış, 9 milyon ton demir cevheri ithal edilmiş, yaklaşık 1.350 milyon dolar ödenmiştir. Bugünkü bilinenlere göre işletme ve cevher zenginleştirme teknolojisi açısından sorunlu yatakların toplam rezervi yaklaşık 1 milyar tondur. Bu nitelikteki cevherlerin ortalama tenörleri %14-45 (Fe) arasında değişmektedir. Bu yataklardan en önemlileri Deveci sideritleri, Bizmişen, Avnik ve Hasançelebi cevher oluşumlarıdır. Ülkemizin dış ticaret dengesinde önemli bir kalem olarak olumsuz etkisi görülen demir cevheri ithalatının mümkün olduğunca sınırlandırılabilmesi, demir cevheri talebinin ağırlıklı olarak yurtiçi kaynaklardan karşılanabilmesi için demir cevheri madenciliğinin desteklenmesi gerekmektedir. Toplumların hayat seviyelerini yükseltme arzularına koşut olarak, diğer metallerde olduğu gibi, bakırın tüketim miktarı ve kullanım alanı da gittikçe artmakta ve sonuç olarak bakır fiyatlarındaki genel trendin yükselme şeklinde olduğu görülmektedir. Bu olgu ülkemizde bakır madenciliğine olan ilgiyi arttırmış, son üç yılda 1,038 milyon ton bakır cevheri ve konsantresi ihraç edilerek 1,154 milyar Dolar gelir elde edilmiştir. Ancak, bugüne kadar sorunlu demir cevheri yataklarında üretimlerin başlamamış olması nedeniyle demir cevherinin yıldan yıla ithalatının artması, diğer taraftan aramalar sonunda 2.5 milyon ton metalik bakıra eşdeğer bakır rezervimizden sınırlı üretim yapılıyor olması, demir ve bakır cevheri madenciliğimizin, ülkemiz olanakları gözönüne alındığında, yeterli düzeyde olmadığını göstermektedir. 28 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Maden sektörünün içinden birisi olarak, sektör adına neler söyleyebilirsiziniz? Maden sektörünün ne gibi beklentileri var, amaçları, yaptıkları ve yapamadıkları ile beraber ülkemizin madenciliği hakkındaki genel görüşleriniz nedir? Türkiye’de madencilik sektörüne genel olarak bakıldığında ülkenin sahip olduğu maden kaynaklarından yararlanma noktasında öngörülen hedeflerin yakalanamadığı görülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak çoğu kez dile getirilen şey atılımın yapılabilmesi, madencilik yatırımlarının ve ihracatının son derece cazip kılınabilmesi gerektiğidir. Türkiye’de madenciliğin ekonomiye katkısının arttırılması ve dolayısıyla istihdam sağlama, sosyal yarar gibi olumlu katkıların hayata geçirilebilmesi için öncelikle madenciliğin önemi üzerinde durulmalı ve bu bilinçle gerekli düzenleme ve uygulamalar gündeme getirilmelidir. Kamuoyunun da bu noktada gelişmelerden haberdar edilmesi önemlidir. Diğer taraftan madencilik sektöründeki teşvikler yetersizdir. Ayrıca, verimlilik artışının yakalanması açısından teknik eleman istihdamının arttırılması, ileri teknolojilere uyum sağlayacak iyi eğitilmiş işgücünün sağlanması ve üniversite-sektör işbirliğinin arttırılması önemlidir. Madencilikte ana hedefimiz, ülkemizi hammadde üretip satan bir kaynak olmaktan çıkarıp, sanayi ile entegre olarak dünya pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz sahibi bir ülke konumuna getirmek olmalıdır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 29 VOLFRAM Parlak Bir Geleceğe Eti Bakır A.Ş. İle Hazırlanıyor ECE ŞAHİN’İN HABERİ Volfram elementinin Türkiye’deki evi olan Keşiş Tepe’ye hiç gittiniz mi bilmiyoruz ama adeta bir doğa harikası olan Uludağ’daki bu tepede önümüzdeki dönemde ekonomimiz açısından çok güzel gelişmeler yaşanacağının müjdesini şimdiden verebiliriz. Atom numarası 74 olan ve periyodik cetvelde ‘W’ simgesi ile gösterilen volfram elementinin çok geniş endüstriyel ve askeri uygulama alanları olduğunu bundan dolayı da büyük ekonomik değeri bulunduğunu biliyoruz. Okurlarımıza, volfram’ın kimyasal yapısından üretim süreçlerine ve ekonomik boyutuna kadar pek çok konuda daha ayrıntılı ve derinlemesine bilgi sağlayabilmek amacıyla Eti Bakır Küre Tesislerini ziyaret ederek mikrofonlarımızı Eti Bakır A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Tezcan’a uzattık. AHMET TEZCAN Genel Müdür 30 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 31 ETİ BAKIR Kastamonu Küre hakkında maden kaynakları da dâhil olmak üzere biraz bilgi verir misiniz? Küre, Kastamonu’nun küçük bir ilçesidir. 3000 nüfuslu ilçenin halkının ana gelir kaynağı madenciliktir. İlçede bakır üretiminin 2000 yıl öncesine kadar dayandığını biliyoruz. Şirketimiz Eti bakır A.Ş.’nin Küre işletmesinde 780 civarında personel çalışmaktadır ve bu rakam 3.000 nüfuslu bir ilçenin çalışabilir durumdaki insanlarının %8090‘nın gelir kaynağının bu maden işletmesi olduğunun en iyi göstergesidir. üretildiği belirtiliyor. Yaptığımız küçük araştırmadan öğrendiğimiz kadarıyla, Sülfürik asit elde etmek için yakılan piritten kalan külden altın, gümüş, bakır, kobalt gibi elementler de ayrıştırılabiliyor. Eti bakır maden işletmelerinin kobalt ve diğer elementlerin ayrıştırılması konusundaki çalışmaları hakkında daha ayrıntılı bilgi alabilir miyiz? İşletmemiz proses atığının %50 sine yakını piritten oluşmakta olup, pirit içerisinde kobalt ve bazı kıymetli ETİ BAKIR metaller bulunmaktadır. Sülfürik asit üretimi dışında pek kullanım alanı olmayan piritin içerisindeki bu metallerin kazanılması için şirketimiz birkaç yıldır AR-GE çalışmalarını Fransa ve Avustralya’da devam ettirmektedir. Piritten sülfürik asit üretimi sonrası kalan külden kobalt ve diğer kıymetli metallerin kazanımı proses açısından en kolay yöntem olmakla birlikte, üretilecek sülfürik asit’in piyasada tüketilmesi konusundaki darboğazlar nedeniyle başka yöntemler araştırılmaktadır. Bu nedenle halen Avustralya da bir firma tarafından pirit içindeki kıymetli metallerin kazanılması için bazı özel yöntemler denenmektedir. Sektörün içinden ve konusunda uzman birisi olarak volfram’ı bize kimyasal özellikleriyle anlatır mısınız? Volfram yüksek ısıya ve aşınmaya karşı dayanıklı alaşımlar oluşturan bir metal olup, ergime ısısı 3420 derecedir. Havacılık, silah sanayisinde, sondaj makinesi uçları yapımında ve özellikle takım tezgâhları kesicidelici-aşındırıcı uçları yapımında, yüksek ısı ve aşınmaya dayanaklı alaşımların üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Volfram’ın Türkiye’deki hikâyesi nedir? Yani, bu elementin Türkiye’deki ilk bulunuluşunu ve bundan sonraki seyrini anlatır mısınız? Ülkemizde mevcut rezervi ve volfram içeriği olarak ekonomik değere sahip olan en büyük volfram cevherleşme- si Bursa Uludağ’da bulunmaktadır. Uludağ volfram cevherleşmesi MTA tarafından 1950 yılında tespit edilmiş ve 1954 yılı sonunda 14,4 milyon ton %0,43 WO3 içerikli şelit ve volframit minerallerinden oluşan cevher rezervi tespit edilmiştir. Etibank tarafından yürütülen bir proje ile 1977 yılında yer altı işletmesi ve zenginleştirme tesisleri işletmeye alınmıştır. Etibank’ın planlamasına göre yıllık 561.000 ton %0,43 WO3 tenörlü cevher işlenerek %72 metal ETİ Bakır A.Ş. Küre tesislerinizde bahsettiğiniz maden kaynakları nasıl ve ne kadar bir kapasite ile işletilmektedir? İşletmemiz yıllık 18.000 ton metal bakıra eşdeğer üretim yaparak, ülke ihtiyacının %6-7’lik bir kısmını karşılamaktadır. Mevcut rezervlerimiz 10 yıldan fazla yetecek düzeyde olup, 2015 yılından sonra üretimimizin kapasitesinde %45-50 civarında bir artış olacağı öngörülmektedir. Eti Bakır İşletmeleri resmi internet sitesinde Küre’de Piritten kobalt Volfram maden tesislerinin Bursa’da ilk olarak 1977’de Uludağ’da hizmete açıldığını, çelik ve kimya sanayinde kullanılmak üzere yılda 300 milyon lira döviz sağlanacağı hesaplanarak kurulmuş olduğunu biliyoruz. Volfram tesislerinin Bursa’da daha sonra nasıl bir seyir gösterdiği konusunda bilgi verir misiniz? Yukarıda da izah edildiği gibi Etibank tarafından kurulup 1977 yılında faaliyete alınan ve 1989 yılında faaliyeti durdurulan tesisler hiçbir zaman planlanan tenörde cevher üretememiştir. Zenginleştirme tesislerinde planlanan tenör ve randımanla konsantreler üretememiştir. Ayrıca o yıllarda volfram fiyatlarının oldukça düşük seviyelerde seyretmesi ve bu işin tuzu biberi haline gelmiş ve yapılan yatırım hiç32 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 bir şekilde geri döndürülemeden yok olup gitmiştir. Volfram nasıl elde edilir, nerelerde kullanılır? Volfram’ın Türkiye ve dünya açısından önemi nedir? Dünyada yaygın olan şelit ve volframit olarak adlandırılmış iki mineralden üretilen volframın tungsten olarak adlandırılan alaşımları yüksek ısı ve aşınmaya maruz makine ve ekipmanların üretiminde kullanılmaktadır. Volfram alaşımlarının fiziksel özelliğini anlamak için son yıllarda kullanımı azalan Flamanlı ampullerin flamanı volframın özelliklerini anlatan güzel bir örnektir. Volfram dışında hiçbir metalin akkor halinde iken fiziksel şeklini koruyamadığı bilinmektedir. Volframın %50 si bilinen en sert suni malzeme olan tungsten karbit üretiminde kullanılmaktadır. Jet motorları, gaz türbinleri, sondaj uçları, takım tezgâhlarının kesici-delici ve aşındırıcı uçları yapımında ve kimya sanayinde kullanılmaktadır. Dünya volfram üretiminin çok büyük bir kısmı Çin tarafından yapılmakta olup, Çin dünyada volfram üreticisi olarak tekel durumundadır. Dünya üretimin %83-84’ünü erçekleştiren Çin dışında Rusya, Kanada, Bolivya, Avusturya, Portekiz, Tayland, Brezilya, Ruanda ve Kongo da volfram üretiminde öne çıkan ülkelerdir. Dünyadaki gerek kullanım alanlarının yaygınlığı gerekse yetersiz kaynaklar dikkate alındığında son derece stratejik öneme sahip olan volfram ülkemiz- Volfram yüksek ısıya ve aşınmaya karşı dayanıklı alaşımlar oluşturan bir metal olup, ergime ısısı 3420 derecedir. Havacılık, silah sanayisinde, sondaj makinesi uçları yapımında ve özellikle takım tezgâhları kesici-delici-aşındırıcı uçları yapımında, yüksek ısı ve aşınmaya dayanaklı alaşımların üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. de de kayda değer bir miktarda Bursa Uludağ’daki yataklarımızda mevcut bulunmaktadır. Uludağ volfram madeninin yeniden devreye alınması durumunda ülkemiz Çin’den sonra dünyanın en büyük volfram üreticisi olmaya aday bir ülke olacaktır. Türkiye yeterli Volfram maden rezervine sahip midir, ayrıca ülke olarak element hakkında yeterli bilgiye ve gerekli teknolojik üretim yöntemlerine sahip miyiz? Ülkemizdeki volfram rezervi, dünya toplam rezervinin %2 si civarındadır. Ülkemizde volfram madenciliği ve zenginleştirme teknolojisi mevcut olup uç ürünler üretimi dünyada sınırlı sayıda ülke ve firma tarafından yapılmaktadır. Ülkemizde ve sadece Bursa’da yıllık Volfram üretimi ne kadardır? Diğer illerdeki üretim dağılımı nedir? Yeterli bir üretime sahip miyiz ve Eti Bakır A.Ş.’nin volfram üretimi konusundaki planları nelerdir? Ülkemizde 1989 yılından bu yana volfram üretimi yapılamamaktadır. Bursa da ki volfram yatağının Etibank tarafından çalıştırıldığı dönemde 3000 ton civarında %65 WO3 tenörlü volfram konsantresi üretimi planlamış ancak bu üretim hiçbir zaman gerçekleştirilememiştir. Şu anda şirketimize ait olan Bursa Uludağ volfram madeni şirketimiz yasal izinleri alma konusunda çalışmaları sürdürmektedir. Bu izinlerin alınması ile birlikte yatırıma başlanacaktır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 33 ETİ BAKIR K İ TA P TA N I T I M I kurtarma randımanı ile 2983 ton %65 WO3 tenörlü volfram konsantresi üretilmesi planlanmıştır. Ancak 1977 yılından tesislerin faaliyetinin durdurulduğu 1989 yılına kadar toplam olarak 1,33 milyon ton %0,31 WO3 tenörlü cevher çıkarılıp işlenebilmiştir. Geçen 11 yıllık işletme ömrü boyunca 561.000 ton/yıllık planlamaya karşın yıllık en fazla 170.000 ton %0,24 WO3 tenörlü cevher üretilebilmiştir. Diğer yan metal kurtarma randımanı %72’lik planlamaya karşın %40-50’lerde gerçekleşirken üretilen konsantrelerin tenörleri, %20-40 WO3 olarak gerçekleşmiş, dolayısıyla satılması zor konsantreler üretilebilmiştir. Türkiye’deki tüvenan haldeki volframın, üretimi yeterli hale geldiğinde nasıl bir ekonomik gelişme kaydedilmesi bekleniyor ya da planlanıyor? Kısaca bu tesis, yapılacak bu üretimle ülkeye nasıl bir katkı sağlayacak? Uludağ volfram madeninin devreye girmesi ile birlikte yapılacak üretim ilk planda ihraç edilecek olup bir döviz girişi sağlanacaktır. Yıllık üretiminin değeri 50–60 milyon dolar arasında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Ancak Uludağ’dan yapılacak üretimin doğrudan kullanılabilir olmayacağı için volfram alaşımları ithalatının devam edeceği kanaatindeyim. Maden faaliyetleri dışında çevresel ve toplumsal alanlarda da önemli çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz? Bütün gelişmiş Ülkerlerde olduğu gibi ülkemizde de çevre bilinci gelişmeye başlamış olup, işletmemiz çevreye en az zarar verecek şekilde çalışılmaktadır. Faaliyeti durdurulan bölgelerinde çevrenin doğaya yeniden kazandırılması için arazi düzenleme ve ağaçlandırma çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülmektedir. 2012 yılında arazi düzenlemesi tamamlanan bölgelere 100 binin üzerinde çevreye uygun ağaç türü dikilerek bugüne kadar faaliyette olunan alanların %70’i doğaya tekrar kazandırılmış olacaktır. Atıkların çevreye zarar vermemesi için halen faaliyette olan atık barajımızın iyileştirme çabaları şimdi olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da devam edecektir. Volfram madeninin işletilmesi durumunda da şirketimiz çevrenin korunmasında azim ve hassasiyet gösterecek olup milli parkın özelliklerine zarar vermeyecek bir şekilde bir proje hazırlanmaktadır. Ayrıca madenin bulunduğu bölge her ne kadar milli park sınırları içinde kalsa da çok az çeşitliliğe sahip ot türlerinin dışında hiçbir bitki örtüsüne sahip olmadığı için titizlikle yapılacak madencilik faaliyeti çevresel açıdan olumsuz bir sonuca yol açmayacaktır. 34 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MADENCİLİĞE YÖN VERENLER Doç. Dr. Sadrettin Alpan Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı tarafından yayınlanan Madenciliğe Yön Verenler dizisi kapsamında bu sefer Doç.Dr.Sadrettin Alpan’ın kitabı Vakfımız tarafından yayınlanmıştır. MTA Genel Müdürlüğü’nde, hizmete başlayıp 19 yıl Genel Müdürlük görevini yürüten, bugünkü modern MTA’nın kurucusu olan Sn. Sadrettin Alpan’ın ülke madenciliğine yapmış olduğu büyük hizmetler ve önderliğini sonraki kuşaklara anlatmak ve deneyimlerini aktarmak üzere hazırlanan anılarını konu almaktadır. Sn. Alpan, ülke madenciliği dışında, MTA Genel Müdürlüğünü izleyerek, Birleşmiş Milletler Uzmanı olarak uzun süre deneyimlerini tüm dünya ülkelerine aktarmıştır. Sn. Alpan, halen Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı mütevellisi olarak, madenciliğe hizmet görevini sürdürmektedir. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 35 Kömür Bir Değerse, Onu Üretmek Bir Birikimin Değeridir. Soma Kömür İşletmeleri Bunun İçin Zonguldak’ta Çalışacak SOMA KÖMÜR Temel enerji kaynaklarından biri olarak kömürün önem ve değerinin farkında olan Soma Kömür İşletmeleri, kömür üretiminde sahip olduğu yüksek bilgi, deneyim ve uzmanlık seviyesi ile Zonguldak’ta da kömür üretim faaliyetlerine başlıyor. ugün, Türkiye ve çevre ülkelerdeki en önemli enerji ve inşaat gruplarından biri olan ve toplam 6000‘in üzerinde çalışanı bulunan Soma Grup 1976’daki kuruluşundan bu yana yükselen bir yıldız olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Soma Grubu bünyesindeki şirketlerden biri de 1984 yılında gruba katılan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) Zonguldak’taki Bağlık- İnağzı sahasının 36 yıl süreyle işletilmesi ihalesini kazanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. modern madencilik anlayışı çerçevesinde güven ve verimlilik ilkelerini esas alan bir şirket. Bağlık-İnağzı sahasında toplamda 92 milyon ton kömür üretmeyi planlayan şirket, bu üretim rakamlarıyla ülkemizin kömür ithalatının önüne geçmeyi hedefliyor. 1986 yılından beri kömür üretimi yapmakta olan ve geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan ihaleyi 1 milyar 426 milyon TL’lik teklifle kazanan Soma Kömür İşletmeleri, faaliyetlerine Bağlık-İnağzı’da koklaşabilir kömür üretimi ile devam edecek. Burada üretilecek kömürle, ülkemizdeki Ereğli, İskenderun ve Karabük gibi demir çelik fabrikalarında ihtiyaç duyulan yıllık 5 milyon ton kömürün ilk etapta 2 milyon tonluk kısmının karşılanması, bu sayede de cari açığın 500 milyon dolar civarında azaltılması hedefleniyor. Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, İsviçre’de jeoloji eğitimini 1965 yılında bitirdikten sonra bir süre MTA’da çalıştıktan sonra, sırasıyla askerlik hizmeti ve özel sektör yöneticilik görevlerinin ardından 1972 yılından itibaren birebir madencilerle birlikte çalışmaya başlayarak sektöre adım attı. Flüorit ve çinko-kurşun madenciliğinin ardından, Soma’da satışı kolay yüksek kalorili kaliteli kömür üretimi alanında çalışmaya başlayan Gürkan artık kömür madenciliği faaliyetlerini Zonguldak’ta da sürdürecek. Kendisiyle Soma Grubu’nun büyük başarının ardındaki hikâyeyi ve şirketin mevcut projelerini konuştuk. Cari Açığın Kapanmasına ve İstihdama Katkı İlk olarak hemen şunu sormak istiyoruz. Koklaşabilir kömür üretimi yapmak istiyorsunuz. Buna göre, proje ne kadar bir sürede nasıl bir planlamayla tamamlanacak? İhale şartlarına göre 2 sene arama, 4 sene hazırlık döneminden sonra 7. seneden itibaren 2 milyon ton/yıl satılabilir kömür çıkaracak şekilde üretime başlanacak. Yüzeyden yapılması gereken sondaj çalışmalarının bir kısmı kurum tarafından önceden yapıldığı için, tüm aramaların, damar karakterlerinin ve diğer pek çok gerekli bilginin elde edilmesi düşüncesiyle, iki ayrı ağızdan 20 metre kesitli desandri ile -400 kotuna inilmesine karar verilip çalışmalara başlanıldı. 36 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 400 kotuna inildikten sonra tüm incelemeler o seviyeden itibaren yapılacak. Üreteceğiniz kömürün yalnızca ısı enerjisi üretiminde kullanılmasını mı planlıyorsunuz? Malum, ülkemiz şu yıllarda muhtemel bir enerji kriziyle karşı karşıya. Enerji üretimimizin yaklaşık yüzde 40’ı doğalgaz’a dayanıyor. Kömür üretiminin bu krizin çözümüne bir katkısı olacağını düşünüyor musunuz? Zonguldak bölgesinde yapacağımız üretim, koklaşabilir kömür niteliğinde olduğundan çelik sanayine yönelik olacaktır. Ancak yıkama sonrası önemli miktarda, santrallerde kullanılabilecek vasıfta mıkst kömür elde edilecektir. Bu kısım tamamen elektrik üretimine tahsis edilecektir. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 37 SOMA KÖMÜR SOMA KÖMÜR Bağlık-İnağzı’daki sahada kuracağınız tesisin teknolojisi nasıl olacak? Bunun için ne kadar bütçe ayırdınız? Seçilecek işletme metot ve teknoloji, kömürlü bölgeye inilip, damarların tetkikinden sonra tespit edilecek. Muhtemelen damar yatım ve kalınlıklarına göre birkaç yöntem karma olarak uygulanacak. Ön bir tahmin olarak, 7. yıla kadar tüm yatırımın 200 milyon dolar civarında olacağını düşünüyoruz. arası personel istihdam edeceğimizi tahmin ediyorum. Bağlık- İnağzı sahasındaki kömür işletmesinde kaç kişi istihdam edilecek ve istihdam yapılırken işçi ve mühendis seçiminde neleri gözeteceksiniz? Bu sahadaki kömürü seçmenizin belli bir nedeni var mı? Çıkarılacak olan kömürün özellikleri nelerdir? Örneğin kömürün uçucu madde içeriği, karbon içeriği ve kömürün ısıl değeri gibi teknik özellikleri bakımından Soma’da çıkarılan kömürle karşılaştırır mısınız? İstihdamı, tespit edilecek işletme metodları tayin edecek. Ancak üretimi planlanan miktar için 4000 ila 6000 Zonguldak bölgesi Türkiye ‘nin tek karbonifer havzasıdır. Burada teşekkül etmiş olan taş kömürü yüksek vasıflı (6000-7000 kcal/kg) düşük kükürtlü, düşük küllü büyük çapta koklaşabilme özelliğine sahiptir. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) Zonguldak’taki Bağlıkİnağzı sahasının 36 yıl süreyle işletilmesi ihalesini kazanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. modern madencilik anlayışı çerçevesinde güven ve verimlilik ilkelerini esas alan bir şirket. Bağlık-İnağzı sahasında toplamda 92 milyon ton kömür üretmeyi planlayan şirket, bu üretim rakamlarıyla ülkemizin kömür ithalatının önüne geçmeyi hedefliyor. Bu vasıfları ile Türkiye‘nin en değerli kömürüdür. Soma kömürü, Zonguldak kömürü ‘nün daha altında özelliklere sahiptir. (orijinal bazda 2500-3000 kcal/kg.) 30 YILDA 92 MİLYON TON KÖMÜR ÇIKARILACAK Merak ettiğimiz bir soru var. 36 yılda 92 milyon kömür çıkarılması amaçlanıyor. 3 bin işçi ile yıllık 2 milyon ton üretimden bahsediliyor. Ama hesaplarımıza göre yıllık 2 milyon ton kömür çıkarırsak sanırım 36 yılda 92 milyon ton kömür çıkaramayız. Siz bize bir hesap yapar mısınız? var fakat buna rağmen kömür ithalatı yapıyoruz? Nedenleri ile birlikte değerlendirebilir misiniz? 7 ‘nci yıldan itibaren, 2 milyon ton/ yıl ile başlanıp her yıl yaklaşık % 10 üretim artışıyla, 30 ‘ncu yılın sonunda 92 milyon tona ulaşılacak. Türkiye kömür ihraç etmediği gibi önemli bir ithalatçıdır. 2011 yılında ithalat için 4.1 milyar dolar ödenmiştir. Demir çelik fabrikalarının ihtiyaçlarının çok büyük bir kısmı ithalatla karşılanmaktadır. Ayrıca elektrik üretimi, ev ısınması ve çimento sektörü için de ithalat yapılmaktadır. Kömür madenciliğini bilen, bu alanda tecrübeli biri olarak size, Türkiye’de kömür madenciliği hakkında sorular da sormak istiyoruz. Örneğin ülkemizde kömür madenciliğinin durumu nedir, ihracat rakamları nasıl, yeterli mi değil mi? 36 yıl içinde çıkarılacak olan kömür nerelerde kullanılacak? Ayrıca Türkiye’de büyük bir kömür rezervi 38 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Ülkemizdeki kömür madenciliği olması gereken yerin çok gerisindedir. Son 10 yıl içinde yapılmış olan önemli gelişmeye rağmen daha çok yapılacak işimiz var. Şirketimizce yapılacak üretim koklaşabilir kömüre yönelik olacağı için, öncelikle kısmen ithalatı engelleyecektir. Kömür madeni Zonguldak‘ın en bü- yük ekonomik değeridir. İşsizliğin ileri boyutta olduğu bölgede, ciddi yatırımlarımız büyük teşvik görmüştür. Çevre konusunda nasıl bir politika izleyeceksiniz? Mesela atık sular ya da maden faaliyetlerinden sonra oluşacak diğer atıklar nasıl değerlendirtecek? Bu konudaki prosedürlerden ve sizin yapacağınız denetimlerden bahseder misiniz? Çevre konusunda yasaların talep ettiği her şey yerine getirilecektir. Bir değeri üretmek kadar onu satabilmek de çok önemlidir. Bir enerji kaynağı olan kömürün ülkemizde satışı kolay olmalı. Peki, kömür ya da diğer ürünleriniz için nasıl bir satış stratejisi izliyorsunuz? Grubumuzun madencilik bölümü kömür ve krom üretmektedir. Krom konsantre hale getirildikten sonra tümüyle ihraç edilmektedir. Kömürün tümü de iç piyasada tüketilmektedir. Enerji demişken, Türkiye diğer enerji kaynakları bakımından şu aralar biraz sıkıntıda. Örneğin doğal gaz fiyatları artmaya devam ediyor ve artık Türkiye’ye petrol satışı durdu. Bu durum kömürü nasıl etkiler sizce? Zonguldak havzasının dışındaki tüm kömür yatakları orta ve dü- şük kalorili gruptandır. Bu kömürlerin tümü ağırlık olarak elektrik enerjisi üretiminde, belirli bölgenin üretimleri ise (Soma gibi) hem elektrik hem de ev ısınması ve sanayide kullanılmaktadır. Türkiye elindeki düşük kalorili kömürler de dâhil, tümünü en kısa zamanda işletebilir hale gelmelidir. Mutlaka aramalara yoğun şekilde devam edilmelidir. Zonguldak havzasının denize uzantısı da mutlaka incelenmelidir. Türkiye’de maden sektörünün genel durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu konuda Türkiye ne yapmalı? Gerek devlet, gerek bu alandaki örgütler, gerekse de girişimciler olarak… Çok uzun süre ruhsatların % 85 ‘i devlet kurumlarını elinde iken, ihale ile özel sektöre devrinden sonra, son 10 sene içinde sektörde büyük gelişme olmuştur. Bu gelişim hızla devam etmektedir. Yeni çıkacak teşvik yasası bu ilerlemeye ivme kazandıracaktır. Büyük sermaye sektöre girmiştir. İleri teknolojinin uygulanmasıyla önemli ihracat rakamlarına ulaşabileceği gibi, ithalat girdilerinin de önü kesilecektir. Önemli istihdam kaynağında olan bu sektör, cari açığın kapanmasına büyük katkılar sağlayacaktır. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizin gibi sektörde tecrübeli ve birikimli bir madenciyle konuşmaktan mutluluk duyduk. Ben teşekkür ederim. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 39 B L O O M B E R G T V R Ö P O RTA J XSTRATA - GLENCORE BİRLEŞMESİNİN ETKİSİ OLAMAZ Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güven Önal, Glencore’un Xstara’yı satın almasını şu şekilde değerlendirdi: Glencore’un hissedarı olduğu Xstrata’yı, 41 milyar dolara satın alması ile büyük bir şirket oluştu. Bu durumu değerlendirirken, Türkiye nasıl etkilenecek şeklinde olaya yaklaşmalıyız. Türkiye’nin maden potansiyeli bir kıta büyüklüğündedir. Fakat Türkiye’de gerek aramalarda gerekse, yatırımlarda büyük eksiklikler var. Bu gibi büyük firmaların Türkiye’de yatırım yapması ile üretim artacağı gibi, madencilik sektörüne yeni teknolojiler girecektir. Önal, madencilikte büyümenin kartelleşme ile bağlantısı olmadığını, maden talebinden kaynaklandığını, dünyadan örnekler vererek şöyle açıkladı: Günden Kalanlar Programında Türkiye Madenciliği Konuşuldu D Dünyada ve Türkiye’de madencilik sektörü açısından meydana gelen ekonomik gelişmeleri ve bunların Türkiye üzerindeki etkilerini Bloomberg TV’de 8 Şubat 2012 Çarşamba saat 17:00 de yayına giren Aslı Şafak’ın yaptığı, Günden Kalanlar programında değerlendiren Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Güven Önal’la şu konular konuşuldu. Önal, Türkiye’deki cari açık, madenciliğin geliştirilmesi ve dünyadaki maden devlerindeki ekonomik gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkileri gibi konular hakkında sorulara cevap verdi. Önal programın ilerleyen dakikalarında, Türk Madenciliği’nde dış ticaret dengelerinin nasıl olacağını, madenciliğin ekonomik geleceğini ve nasıl olması gerektiğini değerlendirdi. 40 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Her şeyin küresel olduğu bir dünya düzeninde, kartelleşmeden bahsedilemez. Biliyorsunuz madenler ve ham madde üretimleri, toplumların ihtiyaçlarına orantılı bir şekilde artmaktadır. Kar paylarının yükselmesini ve metal fiyatlarının artmasını ben dünyadaki arz talep dengesizliğine bağlıyorum, çünkü Çin’deki ve Hindistan’daki çok büyük gelişmede madenlere ihtiyacı olduğu ve dünyada, buna anında cevap veremediği için metal ve diğer bütün hammadde fiyatları önemli ölçüde yükseldi. Bunun birleşmeyle değil dünyadaki gelişmeye bağlı gereksinimle alakası vardır. Amerika birleşik devletlerinde doğan bir bebek 70 yaşına kadar yaklaşık 1300 ton yer altı kaynağı harcamaktadır. Bu Almanya’da 900 tona düşer. Türkiye’de bu oran 300 tona kadar düşer. Çin’deki rakam daha düşüktür ve kişi başına 125 tondur. Maden kullanım miktarı ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir. Bir insan medeni olarak ne kadar gelişirse daha çok madenle üretilen teknolojiden faydalanmak istiyor. TÜRKİYE’DEKİ DOĞAL KAYNAKLARA BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİ, ÇİN VE HİNDİSTAN İLGİ DUYUYOR. Prof. Dr. Güven Önal dünya ülkelerinin Türkiye’ye maden varlığı gereği ilgi duyduğunu ve Türkiye’de madencilik faaliyetleri yapmalarının ülkeye ekonomik anlamda katkı sağlayacağını belirtti. Bunu, “İhtiyacı olan ülkeler ve büyük şirketler tabii ki dünyadaki hammadde kaynaklarına yöneleceklerdir. Türkiye hammadde kaynakları bakımından zengin bir ülke olduğu için, Türkiye’ ye ilgi duymaları doğaldır. Türkiye’deki doğal kaynaklar, özellikle, birçok Av- rupa ülkesi ile beraber Çin ve Hindistan büyük bir ilgi duymaktadır. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de yabancı madencilerin madencilik açısından faaliyet göstermeleri ile Türkiye’nin refahına hizmet etmeleri gerçekleşmiş olacaktır. Şeklinde açıkladı. TÜRKİYE’NİN SANAYİSİ MAALESEF İTHALATA DAYALIDIR Türkiye’de cari açık probleminin olduğunu ve madencilik sektörünün işleyiş şeklinin nasıl olması gerektiğini açıklayan Önal, cari açığın planlı bir ekonomi ve işleyişle kapatılabilir hale getirilebileceğini söyledi ve şu şekilde devam etti: Türkiye’de kurulmuş olan sanayi tamamen ithalata dayanmaktadır. Örnek verirsek, enerjimizin % 76 lık oranı ithaldir. Bütün sektörlerimizde, ithalata dayalı ihracat nedeniyle, negatif hesaplar oluşmaktadır. Bunu topladığınız zaman çıkan tabloya göre 100 milyar dolar açık enerji ve ham-yarı mamul ithalatından kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkiye’nin üretebileceği fakat ithal ettiği kalemleri üretmeye 70 milyar dolarlık bir cari kısmı kapatabilir ve bu da Türkiye açısından bir nefes almak, ekonomik açısından rahatlamak olacaktır. DemirÇelik 6,-6,5 milyar dolar negatiftedir. Türkiye yılda 350 bin ton bakır kullanıyor ama 40 bin ton üretiyor. Yani 310 bin ton açık var tabii ki buda İthal edilecek. Bizde bu açığı kapatacak kadar bakır var, bunu biliyoruz. Mesela enerjimizden bahsederken, Türkiye kömür varlığıyla dünyada ilk sıralarda olan ülkelerden biri, ama, biz doğalgazdan elektrik üretiyoruz ki bu çok pahalı bir yöntemdir. Gelişmiş ülkelere bakarsanız doğalgazın oranı % 15 iken bizde % 45-50’lerde bulunmaktadır. Türkiye’nin bu günkü enerjisinin 2 mislini üretecek kadar kömürü vardır. Bu durumun düzeltilebilmesi için, Türkiye’de yatırım aşamasındaki bürokratik engellerin giderilmesi gerekmektedir. Yer altı kaynaklarının değerlendirilmesini milli gurur tablosu şekline getirdiğimiz için, birçok yatırımcıyı kaçırdığımızı düşünüyorum. Türkiye’de Otomotiv ve bankacılık sektöründe de yabancı sermaye var. Madencilik sektöründe de bu böyle olmalıdır. Madencilikte sermayeye ve teknolojiye ihtiyacımız var. Bizim için önemli olan iş alanlarının açılması ve madencilik faaliyetlerinin gelişmesidir. İnsanlarımıza iş alanı sağlanması ve ülkemize bir katma değer kazandırmak bu şekilde olur. TÜRKİYE’DE BÜYÜK BİR BİLGİ BİRİKİMİ VAR, TEK EKSİK SERMAYEDİR Prof. Dr. Güven Önal, ülkenin ekonomik geleceği için şu yorumu yaptı: Eğer, yer altı kaynakları konusunda ciddi bir politika oluşturup uygulayabilirsek, Türkiye’nin özlenen refah düzeyine gelebilmesi için en fazla 10 yıl süre biçiyorum. Türkiye bu süre içinde önemli adımlar atabilir. Çünkü Türkiye’de büyük bir bilgi birikimi, genç ve çalışkan bir nüfusumuz, fakat sermaye eksikliğimiz var. Kamunun üzerine düşen yönlendirme politikası olmalıdır. Özel sektörü yatırıma teşvik etmesi lazımdır. Devletin teşviklerinden en az faydalanan maden sektörüdür. Eğer, söylediklerim gerçekleşirse, Türkiye 10 yılda çok önemli adımlar atmış olacaktır. TKİ Genel Müdürü Mustafa Aktaş Görev Başında D aha önce TKİ Genel Müdür Yardımcılığı görevini, bir süredir de genel müdürlüğü vekâleten yürüten Mustafa Aktaş, 28 Aralık 2011 günü, TKİ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandı. 1963 yılında Çorum-Osmancık’ta doğmuş olup 1982 yılında Osmancık İmam Hatip Lisesini bitirdikten sonra 1986 yılında İTÜ Maden Mühendisliği’nden mezun olarak1986–1988 yılları arasında Kemerburgaz’da özel maden işletmelerinde Mühendis olarak çalışmıştır. TKİ’de 1988 yılından itibaren çalışmaya başlayan Aktaş, son 24 yıldır mühendislikten başlamak üzere birçok görev yapmıştır. Bu görevler içinde; 1988–1989 yıllarında TKİ Afşin-Elbistan Linyitlerinde Mühendis, 19892002’de TKİ Alpagut-Dodurga Linyitlerinde Mühendis, Vardiya Mühendisi, Emniyet Mühendisi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Başmühendisi, İstihsal Şube Müdürü, İşletme Müdür Vekili, Bölge Müdür Vekili olarak görevlerde bulunmuştur. Bu görevlerin içinde; 15 yıl boyunca da yeraltında aktif olarak çalışmış ve üretimin her aşamasında bilfiil bulunmuştur. Türkiyi Kömür İşletmeleri Kurumu, Genel Müdürlüğü İş Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığına, 2002– 2004 yıllarında Başuzman olarak atandıktan sonra, TKİ Genel Müdürlüğü Pazarlama ve Satış Daire Başkanı olarak 2004-2008 yılları arasında görev yapmış ve TKİ iştiraklerinden Yeni Çeltek Kömür İşletmeleri A.Ş.’de 20062010 Şubat arası 4 yıl boyunca da Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır. 06.12.2008 tarihinde TKİ Genel Müdür Yardımcılığı ve 04.03.2010 tarihinde de TKİ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliğine atanarak görevini sürdürmüştür. Ayrıca Uluslararası bir kuruluş olan Dünya Enerji Konseyi’nin Türk Milli Komitesinde de 4 yıldır TKİ Kurumunu temsilen Yönetim Kurulu üyeliği yapmaktadır. 2003 yılında Bakanlar Kurulu Kararları kapsamında başlatılan fakir ailelere kömür yardımının halen Türkiye geneli Koordinatörlüğünü de yürütmekte olan Mustafa AKTAŞ, evli ve iki çocuk babasıdır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 41 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Dedeman Topluluğu’nun kurucusu Mehmet Kemal Dedeman’ın anısını yaşatmak ve ilkelerini geleceğe taşımak adına her yıl düzenlenen “Mehmet Kemal Dedeman Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması’nın bu yıl 8’incisi düzenlendi. Dedeman İstanbul’da 10 Şubat 2012 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılımıyla gerçekleşen ödül töreninde madencilik ve turizm olmak üzere iki dalda yarışan projelerin kazananları belli oldu. Türkiye’deki madencilik ve turizm sektörlerine kalıcı bir değer yaratmayı amaçlayan yarışma, seçkin davetlilerin ve sektörün değerli isimlerinin katılımıyla gerçekleşti. M ehmet Kemal Dedeman Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması, Madencilik ve Turizm dalında birbirinden değerli projeleri ödüllerle buluşturdu. 2011 yılı için Madencilik kategorisindeki konu başlığı “Türk Madenciliğini Geliştirmeye Yönelik Araştırma ve Projeler” olarak belirlenirken Turizm dalındaki konu başlığı “İnsan kaynakları, Eğitim ve İstihdam” oldu. Seçici kurulun kararı sonucunda birinci seçilen her iki dalın proje sahibine 20’şer bin TL ödül verildi. 42 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MADENCİLİK DALINDA ÖDÜL KAZANANLAR Mehmet Kemal Dedeman Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması Madencilik dalında “Siklojet Flotasyon Hücresi” projesiyle Hasan Hacıfazlıoğlu birincilik ödülünü almaya hak kazanırken, “Altın İçeren Refrakter Arsenopirit Cevherinden Altın Kazanımı: Flotasyon, Fiziksel – Isıl Ön İşlemler ve Siyanürizasyona Etkisi” projesiyle Doç. Dr. Abdullah Seyrankaya ikincilik ödülünün sahibi oldu. Yarışmada “İnce Taneli Feldspat Atıklarının Jameson Flotasyon Teknolojisiyle Değerlendirilmesi” projesiyle Doç Dr. Cengiz Karagüzel, Gülşah Çobanoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Oktay Şahbaz üçüncülük ödülüne layık görülen isimler oldu. 2011 yılı proje yarışmasının ödül töreninde ayrıca, madencilik ve turizm alanlarında 2012 yılının proje konuları da açıklandı. Madencilik dalında 2012 konusu “Türk Madenciliğini Geliştirmeye Yönelik Araştırma ve Projeler” olarak belirlendi. Turizm alanında 2012 yılının yarışma konusu olarak ise “Medyanın Konaklama Sektörünün Pazarlanmasında Etkin Kullanımı” seçildi. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 43 .................................................................................................................................................................................................................................................................................................. AHMET HAMDİ BOZBAĞ’I SONSUZLUĞA UĞURLADIK “Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi A. Hamdi Bozbağ, 22 Şubat 2012 tarihinde 94 yaşında hayata veda etti. Atatürk’ün yurt dışına madencilik eğitimi almak üzere gönderdiği ilk madencilerden biri olan ve Türkiye’de madencilik alanında pek çok ilke imza atan Merhum Bozbağ’a tanrıdan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.” TÜRK MADENCİLİĞİ BİR DUAYENİNİ KAYBETTİ >>> Türk madenciliğinin en önemli duayenlerinden biri olan A.Hamdi Bozbağ 1918 yılında Giresun’da doğdu. Orta öğretimini Giresun ve Trabzon’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Mühendislik Bölümüne girdi. 1937 yılında Maden Tetkik Araştırma (MTA) Enstitüsü Bursunu kazanarak Fransa Bordeaux’da Maden Mühendisliği öğrenimine başladı. İkinci Dünya Savaşı çıkınca Türkiye’ye döndü ve Amerika’da Colorado School of Mines’ta öğrenime başladı. 1942’de Maden Mühendisliği ve Jeoloji Mühendisliği diplomalarını aldı. Ahmet Hamdi Bozbağ’ın Kendi Anlatımıyla, O Günler “Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını İngiliz ve Fransız şirketleri işletiyordu. 1935 yılında Başbakan olan rahmetli Celal Bayar bu durumla ilgili kaygılarını Yüce Atatürk’e iletip, yeraltı kaynaklarımızı nasıl değerlendirebileceğimizi sormuş. Atatürk de bunun üzerine yurtdışına Maden, Jeoloji, Metalürji Mühendisleri yetiştirmek üzere öğrenci göndermeye karar vermiş. Böylece bizi sınava tabi tutarak benimle beraber on beş öğrenciyi yurtdışına gönderdiler. İlk önce 1937 yılında Yüksek Matematik ve Maden Mühendisliği tahsili yapmak üzere Fransa’ya gönderil- dim. 1939 yılında II. Dünya Harbi başlayınca Avrupa’da tahsilde bulunan öğrencilerimizi hükümetimiz Türkiye’ye geri çağırdı ve daha sonra Amerika’ya gönderdi. Ben Amerika’nın Colorado eyaletinin Denver kasabasında bulunan Colorado School of Mines okulunda öğrenimime devam ederek 1943 yılı sonuna kadar Maden Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği ve Jeoloji Master diplomalarımı aldım. O sırada Amerika Birleşik Devletleri de II. Dünya Harbi içine girmişti. Harp dolayısıyla Türkiye’ye hemen dönme imkânı bulamadım. Bunun üzerine Texas eyaletinin Dallas şehrinde merkezi bulunan büyük bir jeofizik ve petrol arama şirketi olan “National Geophysical Company” adlı bir şirkette “Chief Computer” (ekipte inceleme sonuçlarını kıymetlendiren) ve Petrol Arama Mühendisi olarak çalıştım. 1944 yılının sonbaharında Birleşik Amerika Devletleri’nin Avrupa’daki müttefiklerine harp malzemeleri taşıyan 102 gemilik konvoya katılarak Charleston limanından Mısır’a, oradan da Türkiye’ye çok özlediğim memleketime döndüm. Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nde 2 yıl çalıştıktan sonra 1946 yılında askere gittim. Subaylığımı tercüman Jeoloji Mühendisliğinde yüksek lisansının ardından ülkeye dönerek MTA’da Maden Arama Mühendisi olarak çalışmaya başladı. 1963’te Ankara’da Barit Maden Limited Şirketini kurdu ve Türkiye’nin ilk Barit ihracatını gerçekleştirdi. 1960 öncesi Demokrat Parti Milletvekilliği yapan Hamdi Bozbağ 1972’de Türkiye’nin ilk Stronsiyum Sülfat madenini Sivas Akkaya’da işletmeye açtı. 1973’de dünyanın en büyük Selestit minerali yataklarını buldu. İki yıl sonra ilk Stronsiyum Sülfat ihracatını, bu tarihten yedi yıl sonra ilk öğütülmüş Barit ihracatını gerçekleştirdi. Halen aktif olarak Karbondioksit ve Barit üretimleri ve diğer yeraltı kaynaklarıyla ilgili araştırma-geliştirme çalışmaları devam etmektedir. 1980 yılında dünyanın ilk Stronsiyum Sülfat Zenginleştirme tesisini Sivas’ta kurdu. 1989’da Barit Maden Türk A. Ş. Dünyanın en büyük Stronsiyum Sülfat üreticisi ve ihracatçısı oldu. 1991’de Gümüşhane Karamustafa’da çinko madeni ve zenginleştirme tesislerini, 1992’de Bahçe’de mikronize kalsiyum karbonat üretimini başlattı. 1997’de Türkiye’nin CO2 üreten ilk doğal kaynağını Kayseri’de işletmeye açtı. “Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi A. Hamdi Bozbağ, 22 Şubat 2012 tarihinde 94 yaşında hayata veda etti. Atatürk’un yurt dışına madencilik eğitimi almak üzere gönderdiği ilk madencilerden biri olan ve Türkiye’de madencilik alanında pek çok ilke imza atan Merhum Bozbağ’a tanrıdan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. “ olarak tamamladım. O dönem zarfında Giresun Ortaokulu’nda Fransızca öğretmenliği yaptım. 1947 yılında eşim Nevin Bozbağ ile evlendim ve İstanbul’a yerleşip işyerimi açtım. Demokrat Parti kuruluşu nedeniyle hemşehrilerimin yoğun istekleri üzerine 14.Mayıs.1950 yılında Giresun Milletvekilliğine aday oldum. Milletvekili seçildikten sonra İstanbul’daki işyerimi kapatarak Ankara’ya gittim. Ben şahsen 1954 Milletvekili seçimlerine kadar çok sevdiğim Giresun’umuza hizmet ettikten sonra yine çok sevdiğim mesleğime dönmeyi düşünüyordum. Buna rağmen seçimin yaklaştığı günlerde DP’nin o günkü il ve ilçe başkanlarının ve Türk madenciliğine yaptığı sayısız hizmetlerini, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi olarak sürdüren Ahmet Hamdi Bozbağ 22 Şubat 2012 tarihinde 94 yaşında hayata veda etti. Ölümüne kadar Mütevelli Heyet Üyesi olarak görev yaptığı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, Bozbağ’ın vefatının ardından yayınladığı baş sağlığı mesajında şunları kaydetti: hemşehrilerimin samimi ısrarları karşısında politikadaki görevime devam ettim. O dönemde çıkan ilk 6309 sayılı Maden Kanunu’nun hazırlanmasında katkılarımız ve 1960 Askeri Darbesi’ne kadar da diğer pek çok konuda severek yerine getirdiğimiz hizmetlerimiz oldu. Türkiye’yi temsilen Avrupa Konseyi delegesi olarak görev yaptım. Mahkemelerin kurulduğu Yassıada’da ve Kayseri Cezaevi’nde kaldığım 2,5 yıldan sonra çok sevdiğim eşime ve çocuklarıma, özgürlüğüme ve mesleğime kavuşmaktan büyük mutluluk duydum. Yaşadığım bütün sıkıntılara rağmen hayatımın en verimli çağında 10 yılımı çok sevdiğim memleketime hizmet yolunda harcadığım için de ayrıca kendimi çok mutlu hissediyorum. Yüce Allah’ıma daima şükrediyorum ki, yaşadığım bütün büyük sıkıntılardan sonra en büyük desteğim olan eşim ile kurmuş olduğum Barit Maden Türk Limited Şirketi’mizi bilahare 3 kızımızın da bize katılmaları ile birlikte Barit Maden Türk Anonim Şirketi’ne dönüştürmüş olduk. İlerlemiş yaşıma rağmen Yüce Allah’ımın verdiği güç ile hala memleketime kendi çapımda yeni yatırımlar yapmaya kendimi borçlu hissediyorum.” A.Hamdi Bozbağ ................................................................................................................................................................................................................................................................................................... ................... ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................... 44 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 45 MAKALE Ülkemizin “Karaelmas Diyarı” olarak bilinen Zonguldak’a gittiğinizde, her yerde Karaelmas adı kadar bir isme daha rastlarsınız: “Uzun Mehmet”. Uzun Mehmet kömür havzamızın Mehmetçik’i ve ilk maden şehidimizdir. UZUN MEHMET VE MADENCİLİK HAFTASI MAKALE lı madenciler tarafından da, ‘4 Aralık - Madenciler Günü’ olarak kutlanmaya başlanır.” Demek ki, Türk mühendisler, Hıristiyanlık dininde bir bayram olarak kabul edilen böyle bir yortuya katılıyor ve ne olduğunu bile bilmeden sözde madenciliği kutluyorlardı. Tahir Karauğuz, 1930’lu yıllara kadar, bu konuyu gazetesinde dile getirdi. Bölgede kömürün ilk bulunduğu tarih ve bulan kişi saptanabilirse, o günün “Madencilik Günü” olarak kutlanmasının daha doğru olacağını düşünüyordu. 1932 yılında yeni açılan Zonguldak Halkevi’nin ilk çalışması olarak bir komisyon kuruldu. Bu komisyonda, Tahir Karauğuz, Hüseyin Fehmi İmer ve yazar Ahmet Naim Çıladır yer aldılar. Çalışmalar başlamıştı. Doğu Karaoğuz – Selçuk Buyurgan Z onguldak, 19. yüzyılın başlarında, Batı Karadeniz’in Ereğli, Bartın, Amasra gibi tarihî kentlerinin yanında, doğru dürüst bir yerleşim merkezi bile değildi. Uzun süre, sâdece bir maden mevkii olarak bilinirdi. Daha doğrusu, Kastamonu eyaletinin Bolu sancağına ve Ereğli livasına (ilçesine) bağlı Elvan köyünün bir sahil mahallesi idi. Kömürün bulunması ve üretime geçilmesinden sonra Zonguldak kısa zamanda bir şehirleşme hareketinin merkezi haline geldi, ticaret hayatı hızla gelişti. Zonguldak Kömür Havzası’nda üretilen kömürün % 40’ının yurt dışına ihracına 1882 yılında devlet tarafından izin verilince, havza, yabancı sermaye akımına uğradı. 1893 yılında, Fransız sermayeli “Ereğli Şirket-i Osmaniyesi”nin (Societe Ottomane D’Heraclee’nin) ve ardından İtalyan sermayeli “Türk Kömür Madenleri Şirketi”nin kurulmasıyla havzanın önemi daha da arttı. 8 Mart 1919 -21 Haziran 1921 tarihleri arasında Fransız işgaline uğrayan Zonguldak’ta kömür üretimi, o yıllarda büyük çoğunlukla yabancı unsurların elindeydi. “Halkevi Araştırma Komisyonu” olarak nerelere gittiler, kimlere sordular, neler yaptılar, bilmiyoruz; ama sonunda şöyle bir öykü ortaya çıktı: Geçen yüzyılın başları... Zonguldak Gelik kömür ocağında çalışanlar bir arada. Uzun Mehmet Anıtı O yıllarda, Zonguldak’daki kömür şirketlerinde çalışmakta olan yabancı mühendisler, her yıl “4 Aralık” gününü, “Madenciler Günü” olarak kutlamaktaydılar. 4 Aralık geceleri, “Sainte Barbe” adındaki bir azize adına balolar veriliyor, bu balolarda madencilik efsânesi, papaz giysileri giymiş kişiler tarafından canlandırılmaya çalışılıyordu. Bu sıralarda okullarından yeni mezun olan Türk mühendisler de havzada çalışmaya başlamışlardı. Onlar da bu kutlamalara katılıyorlardı. Bu garip durumu merak eden ve araştırmaya başlayan ilk kişi, şehrin ilk gazetesi “Zonguldak”ı, 1923 yılından beri yayınlamakta olan gazeteci Tahir Karauğuz oldu. “Kimdir bu Sainte Barbe?.” diye araştırmalara başladı. Nihayet Fransız mühendislerden M. Sudan’dan şu hikayeyi öğrendi: “Eski adı Nicomedia olan İzmit’te, hükümdarın kızı ‘Barbe’ gizlice Hıristiyanlığı kabul eder. Bir putperest olan babası, onun kendi gibi putperest biriyle evlenmesini ister. Kızın bunu şiddetle reddetmesi üzerine, onu bir mağaraya hapseder ve mağaranın girişini bir duvarla ördürür. Kız, bu mağaranın içinde yıllarca gözyaşı döker, Allah’a yalvarır. Sonunda, büyük bir uğraşla duvarı deler (veya duvar bir doğa olayı ile kendiliğinden açılır) ve kız kurtulur. Ancak, hükümdar kızını yakalattırır ve idam ettirir. Bu olay, zamanla kulaktan kulağa yayılır. ‘Barbe’, bir sebat ve güç âbidesi olarak halkın gözünde azize mertebesine yükselir ve bu olay giderek ‘Sainte Barbe Yortusu’ adıyla her yıl kutlanan bir Hıristiyanlık bayramına dönüşür. Böylece, ‘Sainte Barbe’nin duvarı delme olayı, yüzyıllar sonra, Avrupa46 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Kömür gününde Uzun Mehmet anıtında yapılan anma töreni (1933) Tahir Karauğuz, Hüseyin Fehmi İmer, Ahmet Naim Çıladır Zonguldak, 19. yüzyılın başlarında, Batı Karadeniz’in Ereğli, Bartın, Amasra gibi tarihî kentlerinin yanında, doğru dürüst bir yerleşim merkezi bile değildi. Uzun süre, sâdece bir maden mevkii olarak bilinirdi. Daha doğrusu, Kastamonu eyaletinin Bolu sancağına ve Ereğli livasına (ilçesine) bağlı Elvan köyünün bir sahil mahallesi idi. Kömürün bulunması ve üretime geçilmesinden sonra Zonguldak kısa zamanda bir şehirleşme hareketinin merkezi haline geldi, ticaret hayatı hızla gelişti. Zonguldak Kömür Havzası’nda üretilen kömürün % 40’ının yurt dışına ihracına 1882 yılında devlet tarafından izin verilince, havza, yabancı sermaye akımına uğradı. 1893 yılında, Fransız sermayeli “Ereğli Şirket-i Osmaniyesi”nin (Societe Ottomane D’Heraclee’nin) ve ardından İtalyan sermayeli “Türk Kömür Madenleri Şirketi”nin kurulmasıyla havzanın önemi daha da arttı. “Yurt dışından ithal edilmekte olan kömürün öneminin anlaşılmasından sonra, Sultan II. Mahmut (1785 -1839) bir ferman çıkartarak memleketin her yerinde kömür aranmasını istemişti. Ayrıca, askerlik yapanlara kömür numuneleri gösterilerek, terhislerinden sonra bu cevheri aramaları isteniyordu. Bir bahriye eri olan ‘Uzun Mehmet’ kendisine söylenenleri unutmaz. Karadeniz Ereğli’sinin Kestaneci köyündeki evine döndüğünde, çevresinde bu ‘yanartaşları’ araştırmaya başlar. Bu sırada sonbahar mevsimi gelmiş, köylüler hasat sonu zâhirelerini öğütmek üzere değirmenleri doldurmuştur. Mehmet de, Ereğli’nin Köseağzı denilen yerdeki değirmene gider. Değirmende sıra beklerken, vakit geçirmek üzere, değirmene suyunu veren Niran Deresi kenarına iner. Derede, bir gün önce yağan şiddetli yağmurun getirdiği malozların arasında, Bahriye’deyken gördüğü kömür numunelerine benzeyen siyah taşların bulunduğunu görür. Bu taşları toplar; değirmende yanmakta olan ocağın içine attığında heyecanla yerinden fırlar. Taşlar kısa sürede kıpkırmızı olmuştur, yanmaktadır. Kendisine söylenen ‘yanartaşları’ nihayet bulmuştur. Kimseye belli etmeden, taşlarla birlikte değirmenden ayrılır. Ertesi gün, tekrar aynı yere gelir; bu sefer, getirdiği kazma ile derenin üst kesiminin tabanındaki kömür damarından başka parçalar kopartır. Hepsini bir çuval içinde evinin bir köşesinde saklar. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 47 MAKALE Takvimler 1829 yılını ve Sonbahar aylarını göstermektedir. Şiddetli yağışlar başlamış, kış yaklaşmıştır. Bu kötü havalarda İstanbul’a gidip gel menin zor olacağını düşünerek baharın gelmesini bekler. İlkbahar’da elindeki siyah taşları İstanbul’ a götürür; Padişah II. Mahmut’un sarayındaki yetkililere teslim eder. Taşların yandığı görülünce, Mehmet, 5000 Kuruş mükâfat ve kaydı hayat şartıyla (yaşamı boyunca) 600 Kuruş aylıkla ödüllendirilir. Ancak, Mehmet’in sonu hazin olur. Dönemin Ereğli Mütesellimi (Vergi Tahsildârı) Hacı İsmail Ağa, Uzun Mehmet’in kendisine haber vermeden İstanbul’ gidişini hazmedemez; aldığı parada da gözü vardır. İki adamını İstanbul’a gönderir ve Uzun Mehmet’i, Leblebici Hanı denilen yerde zehirleterek öldürtür. Böylece, Türk madenciliği ilk şehidini vermiştir.” Komisyonun 1932 yılında tamamladığı çalışmaya göre, Ereğli’de kömürün bulunduğu tarih, 8 Kasım 1829 olarak tesbit edilmiştir. Bazı kayıtlara göre, ilk kömür numuneleri, Ereğli’den İstanbul’a 1822 tarihinde götürülmüş, ancak devlet buna ilgi göstermemiş, hiç bir araştırma yapılmamıştır. Aslında, kömür, “yanartaş” adıyla yörede yıllardır bilinir, ancak çevrede odun kolaylıkla bulunduğundan, odun ateşi varken yanartaşa pek itibar edilmez, üstelik bu yanartaşları İstanbul’a, Padişah’a getirmek kimsenin aklından bile geçmezdi. İşte Uzun Mehmet kendisine söylenenleri dinlemiş ve bunu başarmıştı. Uzun Mehmet Ereğli’nin belli başlı ailelerinden “Karamahmutzâdeler” sülâlesindendir. Ancak, Uzun Mehmet, Padişah tarafından kendisine bağlanan maaşı bile alamadan yaşamını yitirmiştir. Zonguldak Halkevi, Uzun Mehmet’in ailesini araştırmış, bulmuş ve ailenin durumunun kötü olduğunu öğrenerek, madencilerden toplanan 68 liraya Halkevi yardımı olarak verilen 384.95 lirayı ekleyerek, toplam 452.95 lirayı bu aileye yardım olarak vermiştir. Zonguldak’da, 8 Kasım 1932 günü, “Uzun Mehmet Bayramı” olarak ilan 48 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Yandaki iki resimden birincisi Uzun Mehmet’in torunu Halit Uzunmehmet’e ait olup 73 yaşındayken çekilmiştir. Diğer resim, Uzun Mehmet’in torununun oğlu Ziya Uzunmehmet’e aittir ve 38 yaşındayken çekilmiştir. Ziya Uzunmehmet 1926 doğumludur. Halit ve Ziya Uzunmehmet (1964) edildi ve o tarihte büyük bir kutlama yapıldı. Uzun Mehmet adı ve Kömür Bayramı, Zonguldak halkı tarafından çok sevildi. Öyle ki, yeni açılan kuyulardan ikisine “Uzun Mehmet-1” ve “Uzun Mehmet-2” adları verildi. 1973 yılında, Kozlu yolu üzerindeki Balkaya’da yeni bir Uzun Mehmet anıtı açıldığı gibi, bugün şehrin bir çok yerinde Uzun Mehmet adını taşıyan dükkanlar, sokak ve parklar bulunmaktadır. “Uzun Mehmet Kömür Bayramı” kutlamaları, 1932 yılından sonra da her yıl yapıldı. Örneğin, 1936 yılındaki törene, Başbakan İsmet İnönü ve İktisat Vekili Celal Bayar, Zonguldak’a gelerek katılmışlardı. 1949 yılında ise, kömürün bulunuşunun 120. yılı etkinlikleri kapsamında, Ankara’da, Gar Gazinosu’nda, bir “Uzun Mehmet Kömür Gecesi” düzenlenmiştir. Gar Gazinosunda 8 Kasım Kömür Gecesi duyurusu (1949) “8 Kasım-Uzun Mehmet Kömür Bayramı”, Uzun Mehmet anıtının bulunduğu alanın 8 Kasım’da soğuk olduğu ileri sürülerek, “Zonguldak’ın Kurtuluş Günü” olan 21 Haziran’a bırakılmıştır. Bu değişiklik son derece yanlıştır. Soğuk bile olsa 10 Kasımlarda Anıtkabir’in Aslanlı Yolu’nda yürünmüyor mu? Mehmetçik nasıl Türk askerinin simgesi ise, Uzun Mehmet de ülkede kömürü bulan ilk kişi olarak çilekeş Türk Madencisi’nin ve Türkiye Madencilliği’nin simgesidir. Türkiye’de madencilik günü, 4 Aralık Saite Barbe Yortusu olarak değil, her yıl 8 Kasım tarihinde “Uzun Mehmet ve Madencilik Günü” olarak kutlanmalıdır. 8 Kasım öncesi hafta, madencilik haftası olarak tüm ilk öğretim kurumlarında yaşanmalı, çocuklarımız madenleri ve madenciliği tanımalı, bilgi sahibi olmalıdır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 49 50 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 51 MAKALE 2012’ de Kyoto Protokolü ve Türkiye Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önüne geçebilmek amacıyla 1997 yılında kabul edilen Kyoto Protokolü, sera gazı emisyonlarını azaltmak için bir dizi seçenek ve yükümlülükler getirmektedir. Türkiye’nin 2009 yılında resmen taraf olduğu protokol üç temel mekanizma üzerine kurulmuştur; bunlardan Temiz Kalkınma ve Ortak Uygulama Mekanizmaları küresel ısınmaya karşı çözüm amaçlı yöntemler olarak görülse de, Emisyon Ticareti Mekanizması, protokolün esas amacı olan emisyon azaltma ile olan uyumluluğu konusunda şüphe uyandırmaktadır. MEHMET UTKAN Maden Mühendisi T emiz Kalkınma Mekanizması, gelişmiş ülkelerin Türkiye haricindeki gelişmekte olan ülkelere çevre dostu teknolojiler transferleri yaparak, bu transfer çalışmalarını bir nevi kendi emisyon azaltımları olarak göstermelerini sağlar. Ortak Yürütme Mekanizması ise, gelişmiş ülkelerin kendi aralarında emisyon azaltımına yönelik ortak faaliyetlerde bulunmasını amaçlar ve bu faaliyetler sonucu kaydedilen emisyon azalma miktarının ortak ülkeler arasında paylaştırılması gibi dolaylı bir teşvikte bulunur. Şimdiye kadar sayılanlar protokolün doğru ve makul mekanizmaları olup, protokolün en önemli ayağı olan Emisyon Ticareti Mekanizması, akıllarda soru işareti bırakan ve karışık bir işleyişe sahip olan bir süreçtir. Emisyon Ticareti Mekanizması, gelişmiş ülkelerin ve bu ülkelerdeki sanayi birimlerinin, kendilerine verilen emisyon kullanım hakkını aştıkları takdirde, kendi ülkesindeki emisyon 52 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MAKALE sebebiyle emisyon hakkı alamayan şirketlere verilen teşviklerin sınırlandırılmasına dahi el atmıştır. Peki ülkenin mevcut şartları göz önüne alındığında, tükettiği emisyon hakkının fazlasını alabilecek olanlar kimlerdir? Elbette yabancı sermayeli kuruluşlar… YERLİ KÖMÜRÜNÜN GÜVENLİĞİ Kömürün çevreye verdiği zararların giderilmesi için çözüm, üreticilerin temiz kömür ve fosil yakıt tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi ve temiz kömür kullanımı ile ilgili ARGE faaliyetleri yapılmasıdır. Enerji arz güvenliğini sağlamak, sanayi için kendi yerli kömürlerini kullanmak ve bunları çevreye zarar vermeden yapmak için gereken çözüm budur. Fakat bu çözüm gözden kaçırılmakta, yerli kömürün özellikle enerji santralleri ve sanayide ki yeri siyasi hakkını tamamen kullanmamış bir firmadan, tamamen ticari amaçla elinde emisyon kotası bulunduran bir satıcıdan, ya da başka bir gelişmiş ülkenin, emisyon azaltımını kendine göre daha az maliyetlerle sağlayan firmalardan bir miktar daha emisyon kullanım hakkını satın almalarını sağlayan bir dönüşümdür. Aslında emisyon ticareti bir sanayinin (özellikle madencilik ve enerji), önce yıllık emisyon hakkının belirlenmesi ve daha sonra bu sanayilerin aştıkları emisyon hakkı fazlasının, bir nevi cezai bir fiyatla satın alınmasını öngörür. Emisyon ticareti gelişmiş ülkelerin, ve özellikle, Türkiye gibi protokolde özel bir konuma sahip bir ülkenin gelişmeye yönelik adımlarını kısıtlamayı hedefleyen siyasi amaçları olduğu şüphelerini doğurmaktadır. Öyle ki, protokolün bu mekanizması emisyon hakkını tüketen ve emisyon hakkı satın almak zorunda kalıp, imkanlarının elverişsiz olması Kyoto Protokolü Çürümüştür! Geçtiğimiz aralık ayında Kanada Kyoto protokolünden çekilmiş ve bu kararına ‘‘Kyoto protokolünün sırf emisyon ticareti kapsamında ülkesine getirdiği mali yükün 13 Milyar Dolar olduğunu ve en önemlisi Kyoto Protokolünün emisyon azaltımındaki başarısızlığını’’ gerekçe göstermiştir. Bu gelişmenin ardından Rusya’da Kanada’nın bu kararını desteklemiştir. Tüm bu gelişmeler bize Kyoto Protokolünün işlevsizliğini ve emisyon ticaretinin Kanada gibi bir madencilik ve sanayi ülkesi tarafından bile bir tehdit olarak görüldüğünü göstermektedir. Kyoto protokolü gereği gelişmiş ülkeler listesinde tutulup, özel bir konumda bulundurulan Türkiye’nin 2012 yılı itibariyle bu konumun değişeceği ve diğer sebeplerle azaltılmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin yerli kömürleri kullanması halinde Kyoto Protokolü’nün getirdiği yükümlülükler önümüze gizli bir tehdit olarak sunulmaktadır. Ancak gördüğümüz şudur ki, devletin sanayi ve enerjiden sorumlu bürokratları dahi bu protokole yenik düşmüş, protokolün esas amacı olan sanayileşmeyi boyunduruk altına alma amacına karşı dik bir duruş sergileyememişlerdir. gelişmiş ülkeler gibi emisyon ticareti kapsamına alınması doğalgaza dayalı termik santrallerden açığa çıkan azot oksitlerinde emisyon ticareti kapsamına alınacağı öngörülmektedir. Üstelik Türkiye gibi Kyoto Protokolü içerisinde, gelişmiş ülkeler listesinde bulunan ancak esasen gelişmekte olan bir ülkede, 2011’de cari açığın aldığı boyutlardan ötürü siyasi iradenin bu açığı kapatmak için madencilik, sanayi ve enerji alanında yatırım yapmaya yönelik bir planlamada olduğu şu süreçte Kyoto Protokolünün getireceği tehditler göz önünde bulundurulmalıdır. Kyoto Protokolünün amaçları ve destekçileri hakkında fikir sahibi olmak için şu soruları yanıtlamakta fayda vardır: • Sera gazı emisyonlarının büyük çoğunluğu ABD, Avustralya, üzerindeyken neden bu ülkeler protokole taraf değillerdir yada protokole taraf olduğu halde Çin ve Hindistan emisyon azaltımından muaf tutulmuştur? • Protokolle beraber 2011 yılında hedeflenen sera gazı azalımı hedeflerine ulaşıldı mı? • Emisyon ticareti kapsamında toplanan bunca emisyon hakkı bedeli olan paralar, nerelerde kullanılmaktadır? Protokolün mimarı Birleşmiş Milletler ve söz edilen paraların toplandığı Dünya Bankası bu hesapların incelenebilmesi konusunda şeffaf mıdır? • Yenilenebilir enerji, araç ve makinelerinin üretiminde açığa çıkan emisyonla, bu araçların kurulu güçlerine denk konvansiyonel enerji hammaddelerinden açığa çıkan emisyonlar arasındaki fark nedir? • Almanya ve Fransa gibi kömür rezervlerinin azalması sebebiyle, enerjide rekabet imkanları tartışılan ülkeler, Türkiye gibi hem rakip hem de gelişmekte olan ülkelerin mevcut kömür rezervlerini kullanarak büyümelerine seyirci kalırlar mı? • Türkiye’ye kömür ihraç eden ülkelere bağlı şirketlerin ve enerji üreticilerinin emisyon ticaretinde satıcı olarak bulunmaları da ortada gizli bir anlaşmanın olduğunu göstermiyor mu? Bu soruları bilimin ve vicdanın ışığında yanıtlayan herkes, Kyoto karşıtlarının doğa düşmanı olmadığını, sadece insanların nefes hakkının ticari bir argüman olarak kullanılmasına karşı olduğunu ve en önemlisi ülkelerinin gelişmesine ve kalkınmasına karşı yapılan faaliyetlere de sessiz kalmayacaklarını anlayacaktır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 53 MAKALE Madencilikte Yenilikler Yenilik kavramı ve Madencilik bir araya getirildiğinde geleneksel sınırlar, genişlemeye başlıyor. Çok dar bir ölçekte bakıldığında maden işletmesinin yaşam öyküsü, maden yatağının bulunması, developman,üretim faaliyeti(maden işletme-zenginleştirme- izabe- rafinasyon- kimyasal prosesler vs.) ve kapatma gibi aşamalardan oluşur. Prof. Dr. AHMET DEMİRCİ Cumhuriyet Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü B u ana başlıklar genişletildiğinde, çok karmaşık bir yapı ortaya çıkmakta ve bu karmaşık yapının her birinde yenilik kavramı söz konusu olmaktadır. Sınırları çok kesin olmamakla beraber bu karmaşık yapıda yenilikler, • Prospeksiyona dönük yenilikler • Explorasyona dönük yenilikler • Developmana dönük yenilikler • Üretim faaliyetlerine dönük yenilikler • Yer altı işletmelerine dönük yenilikler • Deniz dibi madenciliğine dönük yenilikler • Zenginleştirme- izabe- rafine işlemlerinde yenilikler • Kapatma(doğa onarımı) faaliyetlerinde yenilikler • İnsan gücü ve yasalara dönük yenilikler • Üretilen ürünlere dönük yenilikler gibi ana faaliyetlere ayrılmaktadır Madencilikte Yeniliğin Kapsamı Madencilik sektöründe yenilik dendiğinde genel olarak aşağıdaki gelişmiş teknolojilerin mevcut sistemlerle ilişkilendirilmesi anlaşılma durumundadır: Yarı otomasyon, tam otomasyon,uydularla iletişim, smart sensörler, robotics, uzaktan kontrol, bilgisayar ve mikroprosesörlerle donanım, araçların mekanik boyutlarını büyütme – küçültme, arızasız çalışma , uzun ömür ve kaliteli ürünler. Bu makale kapsamında ele alınabildiği kadarıyla yukarıdaki teknolojilerin, açık işletmelerdeki makine-ekipmanlara,developman faaliyetlerine dönük makine- ekipmanlara, yeraltı işletmelerine dönük makine-ekipmanlara, üretim proseslerinin ve faaliyetlerinin kontrolüne, tüketim malzemelerine, emniyet ve maliyet kontrolüne, çevrenin korunmasına dönük faaliyetlere,cevher zenginleştirme makine- ekipmanlarına, prospeksiyon ve eksplorasyon cihazlarına, madencilikle ilgili bilimsel yaklaşımlara uygulanışının geldiği son aşamadaki bant genişliğine “madencilikte yenilikler” denilecektir. İşaret edilen diğer hususlar, günümüzde farklılaştırılmış disiplinlerin kapsamına alınmıştır. 54 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MAKALE Açık İşletme Madenciliğine Dönük Yenilikler Açık işletme madenciliğinde geliştirilen tüm yenilikler, maliyetlerin düşürülmesi, doğanın(çevre) korunması, faaliyetlerin daha emniyetli bir düzeye yükseltilmesi ve üretimde güvenirlilik düzeyinin artırılmasına dönüktür. Bu hususlar, arazi düzenleme, dekapaja dönük delme ve patlatma, yükleme ve nakliye ile üretime dönük delme, patlatma, yükleme, nakliye ve doğa onarımı faaliyetlerinde eksiksiz takip edilme durumundadır. Genel olarak yamaç işletmesi, şeritler halinde işletme, havuz işletmesi,sluicing, dredging ve hidrolik madencilik şeklinde seyreden açık işletmelerin bazılarında dekapaj + cevher üretiminin bir milyon ton/ gün eşik seviyesini aştığı gözlenmektedir. Bu denli büyük üretimleri gerçekleştirebilmek için, ağırlıklı olarak scraper, buldozer, delme makinesi, ekskavatör, loder, kamyon, dragline, döner kepçeli ekskavatör ve grader lokomotif gibi ekipmanlardan oluşan açık işletme makine parkı, genelde ve özelde inşaat sektörünün kullandığı araçlara benzer şekilde üretilmiştir. Bu günün açık işletmeleri büyük kapasiteli araçlarla donatılmaktadır. Gelinen noktada söz konusu araçlar, uzaktan kumanda edilebilmekte, GPS’le yönlendirilebilmekte, gerçek zamanlı olarak yığınların tenörünü algılayabilmekte ve ilgili merkezlere veri transferi sağlayabilmektedir. Söz konusu bazı ekipmanlara yerleştirilmiş olan sensörler yardımıyla araçların sağlıklı çalışmasına müdahale edilmekte, parçalar bozulmadan deşifre yapılmakta ve elde edilen bilgiler kontrol-bakım merkezine iletilerek araçların arızalanmasına müsaade etmeden parçalar değiştirilebilmektedir. Açık işletmelerde bir yandan delme, yükleme ve nakliye araçlarının kapasitesi artarken, diğer Yeniliklerin Amacı Yukarıdaki paragraflarda işaret edilen yeniliklerin işletmelere uygulanması, işletmelerde köklü değişikliklerin oluşmasına yol açmaktadır. Bu değişikliklerin oluşabilmesinde aşağıdaki hususlar, yeniliklerin amacını oluşturmaktadır: • Maden yatağının bulunmasında ve tanımlanmasında rezervin ve parametrelerinin varlığına dönük riskin azaltılması • Geçmişe göre daha kaliteli ve gelişmiş hammadde-ürün üretilmesi • Düşük maliyetli ürünlerin elde edilmesi, • İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin artırılması • Enerji tüketimindeki veya üretimindeki verimliliğin yükseltilmesi, • Daha hızlı ve daha kontrollü çalışan makine-ekipmanların üretilmesi • Malzeme aşınma ve dayanım özelliklerinin geliştirilmesi • Ayak ve genel ocak randımanlarının artırılması • Araçların arızalı zaman dilimlerinin sıfıra yakın hale getirilmesi, • Madenlerin üretilmesinde üretim oranının ve metal kurtarma randımanının yükseltilmesi, • Düşük tenörlü yatakların işletilmesine imkân sağlanması, • İnce damarlar halinde bulunan kaynakların mekanize yöntemlerle kazanılması • Bakım – onarım – üretim faaliyetlerinde insan-gücü talebinin minimum düzeye indirilmesi • Madenin kazanılması ve yüklenmesi aşamasında tomografik algılama ve data transmisyonu • Selektif üretimin geliştirilmesi. • Doğayı ve Çevreyi Koruyan Uygulamalar Bu ve benzeri amaçların takip edilmesi, madencilik sektöründe bir bütün olarak çeşitli yeniliklerin doğmasına ve gelişmesine sebep olmaktadır. yandan bu araçlarla ilgili faaliyetlerin yarı otomatik, tam otomatik ve robotik uygulamaları geliştirilmiş ve önemli işletmelerde uygulanmaya başlanmıştır. Bilhassa kamyonla nakliye faaliyetlerinin mekanik tahrik sisteminde dizel - elektrik (DC) sitemlerde 260 ton; dizel – elektrik (AC) troley sistemlerde 300 ton üzerindeki kapasitelere ulaşılmıştır. Bu araçlar uzaktan kumanda veya GPS yardımıyla belirli merkezlerce istenen yükleyiciye yönlendirilebilmektedir. Bu haliyle söz konusu araçlarda sensör + software + iletişim sistemleri başarı ile uygulanmaya başlanmıştır. Gelecekte bu işlemler tamamen robot operatörlerle yapılabilecektir. İşletmelerde kullanılan delme makineleri, bir yandan düşük matkap çaplarında yüksek delme hızlarına ulaşırken (120 m/h), diğer yandan uzun tij boyları kullanarak (25 m’ye kadar), zaman kayıpları minimuma inmiştir. Özellikle açık işletmelerdeki yükleme işlemi, maliyetleri çok etkileyen en önemli faaliyetlerdendir. Bu nedenle bu araçlarda sürekli kapasite artışına gidilmiştir. Aynı zamanda çevrim süresinin azaltılmasına çalışılmış olan dizel-hidrolik ekskavatörlerde kepçe kapasiteleri 40 m³’ün üzerine araç ağırlıkları 800 ton’a yaklaşmıştır. Saatte 8000-9000 ton yükleme gerçekleştirebilen bu araçlar, 300 ton üzerinde kapasitelere sahip kamyonların yüklemesini başarı ile sağlamaktadırlar. Bu ekskavatörler, çok sayıda sensörle donatılmış olup uzaktan kumanda edilebilmekte ve bakım-onarım doğrultusunda otomatik olarak izlenebilmektedirler. Elektrik-halatlı ekskavatörler, 70 m³ kepçe kapasitesinin üzerinde üretilebilmektedirler. Ağırlıkları 2000 ton’a yaklaşan ve çeşitli sensörlerle donatılmış olan bu robotsu araçlar, merkezi bakım-onarım gözetimi nedeniyle peryodik bakım gerektirmemektedirler. Yükleme faaliyetleri, dragline esaslı madencilikte 120m³ kepçe kapasitelerinin, döner kepçeli ekskavatörlerde 10 000 m³/saat kapasitelerinin üzerine çıkmıştır. Bu araçların pek çoğu ağırlıklı olarak sensör sistemleri + software + iletişim sistemleri ile donatılmışlardır. Özellikle döner kepçeli ekskavatörlerlerle, madencilik sektörünün hedeflediği sürekli üretim aşamasını yakalamıştır. Diğer yandan destek hizmetlerini sağlayan dozer, loder ve benzeri pek çok araç uzaktan kontrol sistemiyle donatılabilmekte ve sandvich band sistemleriyle büyük eğimler de mobil kırıcı bağlantılı nakliye faaliyetleri yürütülebilmektedir.Benzer şekilde bazı işletmelerde lokomotif nakliyesi,robot sistemlerle 1000-1500 km mesafelere kadar uygulanabilmektedir. Madencilikte Yeniliğin Kapsamı Madencilik sektöründe yenilik dendiğinde genel olarak aşağıdaki gelişmiş teknolojilerin mevcut sistemlerle ilişkilendirilmesi anlaşılma durumundadır: MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 55 MAKALE Yarı otomasyon, tam otomasyon,uydularla iletişim, smart sensörler, robotics, uzaktan kontrol, bilgisayar ve mikroprosesörlerle donanım, araçların mekanik boyutlarını büyütme – küçültme, arızasız çalışma , uzun ömür ve kaliteli ürünler. Bu makale kapsamında ele alınabildiği kadarıyla yukarıdaki teknolojilerin, açık işletmelerdeki makine-ekipmanlara,developman faaliyetlerine dönük makine- ekipmanlara, yeraltı işletmelerine dönük makine-ekipmanlara, üretim proseslerinin ve faaliyetlerinin kontrolüne, tüketim malzemelerine, emniyet ve maliyet kontrolüne, çevrenin korunmasına dönük faaliyetlere,cevher zenginleştirme makine- ekipmanlarına, prospeksiyon ve eksplorasyon cihazlarına, madencilikle ilgili bilimsel yaklaşımlara uygulanışının geldiği son aşamadaki bant genişliğine “madencilikte yenilikler” denilecektir. İşaret edilen diğer hususlar, günümüzde farklılaştırılmış disiplinlerin kapsamına alınmıştır. Açık İşletme Madenciliğine Dönük Yenilikler Açık işletme madenciliğinde geliştirilen tüm yenilikler, maliyetlerin düşürülmesi, doğanın(çevre) korunması, faaliyetlerin daha emniyetli bir düzeye yükseltilmesi ve üretimde güvenirlilik düzeyinin artırılmasına dönüktür. Bu hususlar, arazi düzenleme, dekapaja dönük delme ve patlatma, yükleme ve nakliye ile üretime dönük delme, patlatma, yükleme, nakliye ve doğa onarımı faaliyetlerinde eksiksiz takip edilme durumundadır. Genel olarak yamaç işletmesi, şeritler halinde işletme, havuz işletmesi,sluicing, dredging ve hidrolik madencilik şeklinde seyreden açık işletmelerin bazılarında dekapaj + cevher üretiminin bir milyon ton/ gün eşik seviyesini aştığı gözlenmektedir. Bu denli büyük üretimleri gerçekleştirebilmek için, ağırlıklı olarak scraper, buldozer, delme 56 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 makinesi, ekskavatör, loder, kamyon, dragline, döner kepçeli ekskavatör ve grader lokomotif gibi ekipmanlardan oluşan açık işletme makine parkı, genelde ve özelde inşaat sektörünün kullandığı araçlara benzer şekilde üretilmiştir. Bu günün açık işletmeleri büyük kapasiteli araçlarla donatılmaktadır. Gelinen noktada söz konusu araçlar, uzaktan kumanda edilebilmekte, GPS’le yönlendirilebilmekte, gerçek zamanlı olarak yığınların tenörünü algılayabilmekte ve ilgili merkezlere veri transferi sağlayabilmektedir. Söz konusu bazı ekipmanlara yerleştirilmiş olan sensörler yardımıyla araçların sağlıklı çalışmasına müdahale edilmekte, parçalar bozulmadan deşifre yapılmakta ve elde edilen bilgiler kontrolbakım merkezine iletilerek araçların arızalanmasına müsaade etmeden parçalar değiştirilebilmektedir. Açık işletmelerde bir yandan delme, yükleme ve nakliye araçlarının kapasitesi artarken, diğer yandan bu araçlarla ilgili faaliyetlerin yarı otomatik, tam otomatik ve robotik uygulamaları geliştirilmiş ve önemli işletmelerde uygulanmaya başlanmıştır. Bilhassa kamyonla nakliye faaliyetlerinin mekanik tahrik sisteminde dizel - elektrik (DC) sitemlerde 260 ton; dizel – elektrik (AC) troley sistemlerde 300 ton üzerindeki kapasitelere ulaşılmıştır. Bu araçlar uzaktan kumanda veya GPS yardımıyla belirli merkezlerce istenen yükleyiciye yönlendirilebilmektedir. Bu haliyle söz konusu araçlarda sensör + software + iletişim sistemleri başarı ile uygulanmaya başlanmıştır. Gelecekte bu işlemler tamamen robot operatörlerle yapılabilecektir. İşletmelerde kullanılan delme makineleri, bir yandan düşük matkap çaplarında yüksek delme hızlarına ulaşırken (120 m/h), diğer yandan uzun tij boyları kullanarak (25 m’ye kadar), zaman kayıpları minimuma inmiştir. Özellikle açık işletmelerdeki yükleme işlemi, maliyetleri çok etkileyen en önemli faaliyetlerden- MAKALE dir. Bu nedenle bu araçlarda sürekli kapasite artışına gidilmiştir. Aynı zamanda çevrim süresinin azaltılmasına çalışılmış olan dizel-hidrolik ekskavatörlerde kepçe kapasiteleri 40 m³’ün üzerine araç ağırlıkları 800 ton’a yaklaşmıştır. Saatte 8000-9000 ton yükleme gerçekleştirebilen bu araçlar, 300 ton üzerinde kapasitelere sahip kamyonların yüklemesini başarı ile sağlamaktadırlar. Bu ekskavatörler, çok sayıda sensörle donatılmış olup uzaktan kumanda edilebilmekte ve bakımonarım doğrultusunda otomatik olarak izlenebilmektedirler. Elektrikhalatlı ekskavatörler, 70 m³ kepçe kapasitesinin üzerinde üretilebilmektedirler. Ağırlıkları 2000 ton’a yaklaşan ve çeşitli sensörlerle donatılmış olan bu robotsu araçlar, merkezi bakımonarım gözetimi nedeniyle peryodik bakım gerektirmemektedirler. Yükleme faaliyetleri, dragline esaslı madencilikte 120m³ kepçe kapasitelerinin, döner kepçeli ekskavatörlerde 10 000 m³/saat kapasitelerinin üzerine çıkmıştır. Bu araçların pek çoğu ağırlıklı olarak sensör sistemleri + software + iletişim sistemleri ile donatılmışlardır. Özellikle döner kepçeli ekskavatörlerlerle, madencilik sektörünün hedeflediği sürekli üretim aşamasını yakalamıştır. Diğer yandan destek hizmetlerini sağlayan dozer, loder ve benzeri pek çok araç uzaktan kontrol sistemiyle donatılabilmekte ve sandvich band sistemleriyle büyük eğimler de mobil kırıcı bağlantılı nakliye faaliyetleri yürütülebilmektedir.Benzer şekilde bazı işletmelerde lokomotif nakliyesi,robot sistemlerle 1000-1500 km mesafelere kadar uygulanabilmektedir. Yer Altı Madenciliğine Dönük Yenilikler Gerek maden yatağının derinlerde yer alması, gerekse yeryüzünün tahribini engelleyen kıstaslar, üretimin yer altı madencilik metotlarıyla yapılmasını getirmiştir. Yeraltı işletmeleri, yeryüzü tesislerine ilaveten büyük ve küçük hazırlıkları (kuyular, rampalar, spiral rampalar, kuyu dibi ve anakat galerileri, kör kuyuları, arakat galerileri, küçük hazırlık galerileri, baş yukarılar vs.) ve üretim Destek Hizmetlerinde ve Diğer Faaliyetlerde Yenilikler Madenlerin aranmasından işletmelerin kapatılmasına kadar geçen evredeki tüm destekleyici hizmetlerde, araç-gereç kullanımında önemli gelişme aşamaları kaydedilmiştir. Bunların bazıları aşağıda verildiği gibidir: Gerçek zamanlı tenör analiz cihazları, tomografik algılama – GPS uygulamaları, jeolojik anomalilerin algılanması, görüntülenmesi, enterpolasyonu ve öngörüsü ve bu kapsamda geliştirilen yer radarları, lazer analitik teknolojilerin uygulanması, planlama faaliyetlerine dönük yeni programlar,malzeme özelliklerini algılayan sensörler ,robotik bakım – onarım, cevher zenginleştirme birimlerinin sensör + software + iletişim sistemleriyle donatılması, işçi sağlığı iş güvenliğinin en ileri tekniklerle desteklenmesi, araçların daha yüksek eğimlerde kullanılabilmesi,sondaj delikleri arası tomografik algılama, daha kaliteli ve dayanıklı malzeme-yedek parça üretimleri. Genellikle destek hizmetlerindeki gelişmeler, üretime dönük araçlardaki gelişmelere göre öncü bir rol üstlenebilmektedirler. Madencilik sektörü, yakın çevresi ile geniş bir faaliyetler bütünlüğü oluşturmaktadır. Bu haliyle madenlerin bulunmasından pazarlaması Gerek maden yatağının derinlerde yer alması, gerekse yeryüzünün tahribini engelleyen kıstaslar, üretimin yer altı madencilik metotlarıyla yapılmasını getirmiştir. Yeraltı işletmeleri, yeryüzü tesislerine ilaveten büyük ve küçük hazırlıkları (kuyular, rampalar, spiral rampalar, kuyu dibi ve anakat galerileri, kör kuyuları, arakat galerileri, küçük hazırlık galerileri, baş yukarılar vs.) ve üretim yöntemine göre farklılıkları gösteren üretim faaliyetleri (delme-patlatmayükleme-nakliye) ile destek hizmetlerini (tahkimat, havalandırma, emniyet kontrolü, yol tanzimi, lojistik, emniyet ve maliyet kontrolü) kapsamaktadır. yöntemine göre farklılıkları gösteren üretim faaliyetleri (delme – patlatma – yükleme – nakliye) ile destek hizmetlerini (tahkimat, havalandırma, emniyet kontrolü, yol tanzimi, lojistik, emniyet ve maliyet kontrolü) kapsamaktadır. Bu ana faaliyetlerin usulleri ve ekipmanları belirgin farklılıklar göstermektedir. Genellikle açık işletmelerde kullanılan araçlar, dengeyi bozmamak koşuluyla geniş, yüksek, hızlı ve büaşamasına kadar işletmeler, sürekli olarak geliştirilen yeni teknolojilerle donatılmış araç gereçlerle üretim yapmaktadır. Bu faaliyetlerde gelinene son nokta, otomasyon, uydu iletişimli prosesler, smart sensörler, robotlar ve uzaktan kumanda sistemlerinin üretime uygulanmasıdır. İlgili işletmelerin bu uygulamaların sonunda; verimliliğin artırılması,maliyetlerin düşürülmesi, üretim oranı ve metal kurtarma randımanlarının yükselmesi, işçi sağlığı ve güvenliğinin desteklenmesi, araç arızalarının minimum düzeye çekilmesi, daha iyi çalışma koşullarının oluşturulması hedeflerine ulaşılmış bulunmaktadır. Söz konusu faaliyetler sonucu yeni pazarlara ulaşım, düşük mali- yük kapasitede üretilmiş olmalarına rağmen, yer altı işletmlerine dönük araçlar, basık, uzun, düşük hızlarda, düşük kapasitede ve yüksek manevra yetenekli olacak şekilde üretilmektedir. Yer altı araçlarının bu özellikleri, hem hazırlık faaliyetlerinde kullanılan ekipmanlar, hem de üretimde kullanılan araçlar için geçerlidir. Ancak geleneksel madencilikte ekipmanlar, ağırlıklı olarak oda-topuk yöntemi, uzun ayak yöntemleri ve bazı göçertmeli yöntemler için yetli yeni ve kaliteli ürünlerin üretimi ve düşük tenörlü kaynakların üretime alınması, mümkün olmaktadır. Özellikle düşük tenörlü kaynakların üretime alınması, rezerv bazını yükseltmekte ve bu nedenle daha güvenli ve barışçıl bir geleceğin oluşması söz konusu olmaktadır. Benzer şekilde üretim miktarlarında görülen toplam artışlar, insanoğlunun daha fazla maden hammaddesi tüketmesine zemin hazırlamaktadır. Diğer yandan özellikle yer altı madenciliğine dönük istihdam talebinin azalacak olması(refah toplumlarında bu görülmüştür), gelinen noktayı desteklemekte ve gerek dünyada gerekse uzayda robot madenciliğine zemin hazırlamaktadır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 57 MAKALE geliştirilmiştir. Bunları müteakiben ince damarlar için daha küçük ölçekli araçların yapımı gerçekleşmiş bulunmaktadır. Günümüzün büyük ve küçük hazırlıklarında ana hedeflerden bir tanesi, açıklıkların kesici mekanize araçlarla açılmasıdır. Bu amaçla geliştirilen kademeli kesim yapan araçlarla, tam arın kesim yapan TBM’ler, başlangıçta 400-800 kgf/ cm² mukavemetindeki kayaçlarda uygulama bulurken; günümüzde yeni kesici kafalar, 800-1200 kgf/ cm² mukavemetindeki kayaçlarda uygulama bulmuşlardır. Konu ile ilgili olarak bir yandan aşınmaya dayalı yeni uçlar üretilmekte diğer yandan araçların bilgisayar destekli ve uzaktan kumanda ile kullanımı söz konusu olmaktadır. Gelinen noktada bu araçlar sensör + software + iletişim sistemleriyle donatılmakta ve merkezi kontrol yöntemiyle izlenebilmektedirler. Koşullar uygun olduğunda söz konusu araçlarla galeri ilerlemeleri, önemli ölçüde performans artışı sağlayabilmektedirler. Aynı zamanda araçların çalışma prensipleri ve kazanılan malzemelerin zincirli ve bant konveyörlerle desteklenmesi faaliyetlere istenen sürekliliği verebilmektedir. Diğer yandan kesici makinelerin uygulanamadığı sağlam ortamlarda açıklıkların sürümü, delme-patlatma ile yapılmaktadır. Bu kapsamda geliştirilmiş olan jumbo deliciler, bilgisayar - simülasyonu destekli tasarım bazında belirlenmiş olan delik yerlerini hızlı bir şekilde otomatik kontrol esaslı delebilmektedirler. Bu deliklerin yeni geliştirilmiş olan pompalanabilen mikro patlayıcılarla doldurulup patlatılması, galeri çeperlerindeki pürüzlerin azalmasına, maliyetlerin düşürülmesine ve daha emniyetli ortamların oluşmasına yol açmıştır. Bu şekilde üretilen malzemenin yüklenmesi ve nakledilmesinde gelinen nokta, yarı otomatik 58 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 1940’larda geliştirilmiş olan continuous miner makinasının 45’li yıllarda geliştirilen wolfram esaslı yeni kesici uçlarla donatılması ve 1950’li yıllarda kömür madenlerinde uygulamaya sokulması, yer altı madenciliğinde mekanizasyonun yolunu açmıştır. yükleme ve nakliye faaliyetlerinin yürütülmesidir. Gidilecek hedef ise, tam otomatik robot makinelerin üretime sokulması olacaktır. Aynı araçlar, galerilerin sürümü paralelinde üretim faaliyetlerinde de uygulanmaktadır. Aslında ana hedef üretim ayaklarının yarı ve tam otomatik araçlarla donatılması olmuştur 1940’larda geliştirilmiş olan continuous miner makinasının 45’li yıllarda geliştirilen wolfram esaslı yeni kesici uçlarla donatılması ve 1950’li yıllarda kömür madenlerinde uygulamaya sokulması, yer altı madenciliğinde mekanizasyonun yolunu açmıştır. Günümüzde gerek bu araçlar, gerekse tamburlu kesicilerle donatılmış uzun ayaklar, uzaktan kontrollü ve/veya tam otonom üretim yapabilir hale gelmiştir. Bu haliyle ayak içinde kazı, nakliye ve tahkimatın ilerletilmesi faaliyetlerine önemli ölçüde süreklilik kazandırılmıştır. Bazı maden işletmelerinde 2300 – 2500 kW’lik güçte 4500 – 5000 t/h üretim kapasiteli tamburlu kesiciler 6,5-7 m ye varan yürüyen tahkimat yükseklikleri ile uygulamaya sokulmuş bulunmaktadır. Direklerin çapları 500 mm’ye kadar varan 1750 – 1800 ton yük taşıma kapasiteli bu hidrolik tahkimatlarla donatılmış ayaklarda büyük ölçekte üretimler yapılabilmektedir Ağırlıklı olarak delme patlatma ile kazanılan bazı metal madenlerde, (oda yöntemleri, oda-topuk yöntemleri, arakatlı kazı yöntemleri ve arakatlı göçertmeli yöntemlerde) çeşitli tipte jumbo deliciler, fan deliciler ve vagon deliciler kullanılmaktadır. Bu araçların delme hızlarında, matkap ve tij ömürlerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Araçlar tek boom bazında 120 m/h delme hızlarına ulaşabilmektedir. Aynı zamanda bu araçların bazıları, sensör + software + iletişim sistemleri ile desteklenmişlerdir. Pek çok yöntemde delmepatlatma ile kazanılan malzeme, LHD ekipmanları ile yükleme ve nakliye işlemine tabi tutulmaktadır. Maden yatağının kalınlığına bağlı olarak 0,3 – 6 m³ kepçe ebatlarında üretilen bu araçlar, hem yüksek manevra yeteneğine sahip, hem de uygun bir navigasyon sistemi ile doğrusal uzaktan kumandalı, tele uzaktan kumandalı, yarı otomatik ve tam otomatik bazda çalışabilir hale getirilebilmektedirler. Bu araçlar yakın gelecekte tam otomatik- robotik donanımla çalışır halde uygulanacak olup önemli ölçekte mobil- robotik araçlar olarak kabul göreceklerdir. Yer altı madenlerinde özellikle cevher olukları veya loderler tarafından yüklenerek mobil bir nakliye faaliyeti üstlenmiş olan diğer bir nakliye sistemi, yer altı kamyonlarıdır. Genellikle basık, uzun ve yüksek manevra yetenekli bu araçlar, 400 kW gücün üzerinde motorlar ve 5-30 m³ üzerin kasa kapasiteleri ile donatılmış olarak çalışabilmektedirler. Söz konusu araçların önemli bir bölümü, çeşitli sensörlerle donatılmış olup arızasız çalışabilmekte, tam otomasyona geçiş sağlayabilmekte ve operatöre önemli konfor verebilmektedir. Dizel motorlar yanında özellikle yüksek eğimlere (%15eğim) dönük AC akımla çalışan elektrik motorlarla donatılmış yer altı kamyonları geliştirilmiştir. Bu gibi araçların kapasiteleri çok daha büyük boyutlara ulaşmıştır. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 59 ARAŞTIRMA NEMRUT DAĞI’NIN MUHTEŞEM HİKAYESİ K “Kardeşlik Örgütü” Anadolu´daydı Nemrut´un Sırrı Nemrut Dağı hep gizemli iddialara hedef oldu; hatta uzaylıların gizli üssü olduğu bile iddia edildi; kesin olan tek şey dağda bilinmeyen veya henüz keşfedilmemiş tünellerin olduğu ve efsanevi Commagene Kralı I. Antiochos´un kayıp mezarıdır. Dağın gizemi, çok değişik alanlara yöneliyor; Hıristiyanlığın burada başlamasından tutun da, İsa´nın doğumundaki simgesel anlama ve de Noel´in yanlış zamanda kutlanmasına kadar… “The Orion Mystery ve The Mayan Prophecies” kitaplarının yazarlarından araştırmacı Adrian Gilbert, bu sırrı kovaladı, Rusya´dan Fransa´ya ve Mısır´a, Filistin´den Güneydoğu Anadolu´ya uzanan yorucu bir çalışmadan sonra edindiği bilgileri, inanılmaz iddialarla bütünleştirerek, bir kitap yazdı ve gizem büyüdü; ARAŞTIRMA Nemrut Dağının Gizemi Tarihin neresine bakarsanız bakın, muhakkak dünyanın bir yerinde, özgün bir inanç veya mistik ya da okült bir yaşam biçimi karşınıza çıkacaktır. Bu tür grupların ana ilkesi kardeşliktir, kardeşlik adayı belli bir eğitim, öğrenim ve sınav aşamasını yaşadıktan sonra ezoterik gizemlerle beraber yaşamaya başlar ama bunları dışarıya taşıması yasaktır çünkü bilgi özeldir ve yeterince eğitilmemiş, amacını bilmeyen ve meraktan öteye geçemeyen yani hak etmeyen kişilere verilemez. Yüzyılın sonuna doğru, çoğunluğu Rus olan bir grup okültist veya ezoterist gizemci peşpeşe ortaya çıktı; aralarında Madam H.P.Blavatsky, Alexandra David-Neale, P.D. Ouspensky ve G.I.Gurdjieff gibi çok önemli isimler bulunuyordu. Doğunun tanımıyla bunlar; “Bilgeliğin Ustaları” ydılar. Tümü, uzak geçmişin ezoterik ve gizemci mantığı doğrultusundaydı, kurdukları gizem örgütleri günümüzde milyonlarca insanı yönlendiriyor, yani “Kardeşlik” hala yaşıyor. Hristiyanlığın lideri Nemrut´da mıydı? 920´de G.I.Gurdjieff, batıya geldi ve Fransa´da kendi adına bir gizem veya ezoterizm okulu açtı, okulun izlediği yol çok eski bir ezoterik okulun yoluydu; bu çok uzak geçmişten gelen okulun adı “Sarmoung Kardeşliği” idi. İpucu izlendiğinde, (Gurdjieff hakkında yazılan otobiyografi de bu yöndedir.) adı geçen örgütün temelinde büyük bir olasılıkla, bir zamanlar Kuzey Mezopotamya´da gelişip, yayılan ama sonra yok edilen Hıristiyan Gnostik Okulu´ndan geriye kalanlar bulunuyordu. İzleri sürdürdüğümüzde bu kez günümüz Türkiye´sinin sınırlarının içine giriyor ve kayıp gizem okulunun Güneydoğu Anadolu´da bulunduğu anlaşılıyordu yani Gurdjieff´in kurduğu örgütün en uzak geçmişinde yer alan kayıp gizem okulu Anadolu´daydı; Ama nerede? İşte burada ortaya çıkan bir adam yeri bulduğunu söyledi, adamın adı Adrian Gilbert´ti,1972 yılında, Adrian Gilbert hacı olmak amacıyla, Filistin´e, Hz. İsa´nın doğum yeri olan Bethlehem´e gitmişti, aslında bilgeliğin peşindeydi, bir gizem örgütü arıyor ve eğitilmek istiyordu. Bölgede bir gizli okulun olduğunu duymuştu, kulağına gelenlere göre Matta İncili´nde adı geçen Maji Okulu buradaydı, sıkı bir arayışın ve gizem dedektifçiliğinin sonucunda, o da Gurdjieff´in izine rasladı, Filistin´de ortaya çıkan iz, Fransa´da gelen izle Anadolu´da birleşiyordu ve Adrian Gilbert artık sonuçtan emindi; Kayıp “Kardeşlik Okulu” nun liderini ve yerini bulmuştu; Gilbert´e göre örgütün kurucusu Commagene Kralı I. Antiochus, yeri ise Nemrut Dağı´ydı. 60 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Kral Antiochus´un krallığı Sıra Urfa´da Gilbert, Kral I. Antiochus´un yaşadığı çağda varolan Sarmoung Kardeşlik Örgütü ile yakın ilişkisi olduğu görüşünde, onun Kuzey Fırat bölgesine yayılan küçük krallığının ana simgesi aslandı veya Commagene Aslanı´ydı. Nemrut Dağı´nda bulunan dev mezar anıtta, astrolojik ve Hermetik simgeler kullanılarak, gizem vurgulanmıştı. Nemrut´da bulunan Aslan kabartmasının üzerindeki Astrolojik simgeler aslında bir horoskop yani yıldız haritasıdır ve Gilbert burada belirtilen işaret edilen iki zaman dönemiyle, Kral´ın doğum ve inisiye yani örgütte eğitildiği tarihleri işaret ettiği düşüncesindedir, bu tarih 6 Ocak´tır yani İsa´nın Yahya Peygamber tarafından vaftiz edildiği tarih yani özgün adıyla “epiphanes” günü. Günümüzde, aynı tarihte Ortodokslar suya haç atarak kutlamalar yapıyorlar. Gilbert, Kral Antiochus´un krallığının henüz bulunmamış bir yerinde 35´ eğiminde, 155 m. uzunluğunda, nereye gittiği bilinmeyen bir tünel olduğunu iddia ediyor. Aslında bu iddia doğru, çünkü arkeologlar uzun zamandan beri bu bulmacanın peşindeler, Kahta´dan Nemrut Dağı´na uzanan tünellerin varlığı biliniyor ama nereye gittikleri henüz anlaşılamadı zira o boyutta kazılar yapılmış değil. Gilbert Commagene Kralı´nın doğum tarihini de hesaplıyor; bu tarih Güneş´in, Regulus yıldızıyla Aslan Burcu´nda buluşum MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 61 ARAŞTIRMA Adrian Gilbert, Urfa´nın da (Eski adıyla Edessa) Orion Bilgeliği ile ilgili bir astrolojik merkez olduğu görüşünde ve bunun kanıtlarının da Eski Ahit´te yani Tevrat´da bulunduğunu belirtiyor. çek Christmas Milattan önceki 7. yılın 29 Temmuz´udur yani İsa milattan 7 yıl önce doğmuştur ve o gün gök konumu çok özeldir; Güneş her yıl aynı tarihte, “Kral´ın Doğumu” konumuna girer As- Nemrut Dağı, Güneydoğu Anadolu bölgesinin Adıyaman ilinde Kahta ilçesi Ankar dağları yakınında 2.150 metre yüksekliğinde bir dağdır. Kommagene kralı Antiochus Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pekçok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezartapınağını da yaptırmıştır. Hristiyanlık kalıntıları ve Urfa Kral´ın doğumu ve Mısır´a uzanan yol Hıristiyanlığın ilk yıllarında Urfa, çok önemli bir eğitim merkeziydi ve kutsal kalıntılar hala orada görülür. Haçlılar´ın yıkımlarından sonra bölge, 1145´de İslam Komutanı Zengi tarafından ele geçirilmiş ve 1146´da da Zengi´nin oğlu Nureddin, Haçlıları tamamen uzaklaştırmıştı. Gilbert, araştırmalarında kayıp Kardeşlik Örgütü´nün izlerinin Urfa´da da bulunduğu belirtiyor ve Matta İncili´ndeki “Maji Öyküsü” nü hatırlatıyor. Mesih´in yani İsa´nın doğumu yani Christmas Günü sandığımız gibi 25 Aralık değildir, bu tarih aslında antik bir Pagan festivalini simgeler (Mitralar´ın Doğum Kutlamaları). Ger62 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 Meryem´in doğumuydu ama bu kez doğan Horus değildi çünkü Meryem´in oğlu İsa´ydı, aynı anda görülen diğer parlak yıldızlarda önemliydiler, örneğin Orion Isis´in eşi yani kocası olan Osiris´ti, Hıristiyan kültürü, Osiris´e Joseph yani Meryem eşi kişiliğini verdi. Procyon yıldızı da, Sirius gibi Orion´dan sonra yükselir ve Isis´in kızkardeşi Nephthys ile simgelenir ve o da orta eş kişiliğiyle bazı erken Hıristiyanlık söylencelerinde yer alır. Zodyak yani Burçlar Kuşağı genelde hayvanlarla simgelenir, Öküz yani Boğa, Koyun yani Koç burçları İsa´nın doğduğu ahırda bulunan ve yemlenen yani beslenen iki hayvandır ve ahır Bethlehem kasabasındadır, kasabanın adının anlamı “Ekmeğin Yeri” dir, Bethlehem kasabası, Judah bölgesinde yani İsrail´in Aslan Kabilesi´nin yaşadığı yerdedir ve bu kabilenin simgesi Aslan Burcu´ndaki veya takımyıldızındaki Regulus´tur, sonuç olarak ezoterik anlamda Güneş-Regulus buluşumu, İsa´nın ahırdaki doğumunu simgeler. Nemrut dağı´ndaki horoskop şekli Hristiyanlık ve Astrolojik Simgeler Kabartmada görülen yürüyen aslan formundaki yıldız haritası yani horoskop, Yunan astrolojisi tarzındadır ve bir tarih belirlenmiştir. Bu yöntem atalarımız tarafından zaman zaman kullanılmıştır; Seleucidler, Makedonyalılar, Persler, Büyük İskender, Darius I tarafından kullanılmıştır. Antik Yunan´ın ve Persler´den gelen etkilerin ve Nemrut´ta yapılan geleneksel dinsel ritüeller genel anlamda Orta Doğu´dan Avrupa´ya yönlenen Mitra inançları ve dini ile ilgilidir. Commageneler´in Mitraik inancı, doğudan batıya doğru bir yelpaze gibi yayılırken, kesin olarak Hıristiyanlığın temelini oluşturmuştur yani Hıristiyanlığın kökeni Mitraizm dolayısı ile de Kral I. Antiochos´un katıldığı gizemli Kardeşlik Dini´dir. Kral´ın mimarları, tarihsel göndermeyi yapmak amacıyla, yıldız konumlarını bir aslan formuyla oluşturdular. İlk Hıristiyanlar, bu mitolojik kavramı kullandılar, Sirius´un yükselmesi kaynak: www.insanveevren.wordpress.com lan Burcu´ndaki “Küçük Aslan” veya “Aslan Yürek” de denen Regulus´la buluşur. Bu aynı zamanda da, göğün en parlak yıldızı olan Sirius´un yükseliş döneminin hemen sonrasıdır yani Sirius özgün periyodundaki görünmezlik dönemini bitirerek, yükselmeye başlar. Mısır Mitolojisi´nde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği dönemde Tanrıça hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir. MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 63 N İS A N ANDAÇ H A ZİR A N M AY I S K A S I M E K İ M E Y L Ü L HAZ. NİSAN A R A L I K T E M . KASIM E Y L . 64 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 TÜRKİYEDE SEMPOZYUM NE ZAMAN NEREDE Uluslararası Demir-Çelik Sempozyumu 02-04 Nisan 2012 Istanbul SEMPOZYUM NE ZAMAN NEREDE 65.Türkiye Jeoloji Kurultayı 02-06 Nisan 2012 Ankara SEMPOZYUM NE ZAMAN NEREDE Avrasya- Mena Madencilik Ticaret ve Yatırım Zirvesi 16-17 Mayıs 2012 Istanbul SEMPOZYUM NE ZAMAN NEREDE Endüstriyel Mineraller ve Kömür Işletmesi 12 KONGRE 05-06 Haziran 2012 NE ZAMAN Istanbul NEREDE Türkiye 18.Kömür Kongresi/ FUAR 06-08 Haziran 2012 NE ZAMAN Zonguldak NEREDE Ankomak 18.Iş ve Inşaat Makinaları Fuarı SEMPOZYUM 06-10 Haziran 2012 NE ZAMAN Istanbul NEREDE Prof. Dr. Güven Önal Cevher Hazırlama Sempozyumu FUAR 15 Haziran 2012 ITÜ Maden Fakültesi Maslak-Istanbul NE ZAMAN NEREDE Kauçuk 2012–7.Kauçuk Endüstrisi Fuarı FUAR 13-16 Eylül 2012 NE ZAMAN Istanbul NEREDE XIII. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu 10-12 Ekim 2012 Bodrum FUAR NE ZAMAN NEREDE Natural Stone 2012 FUAR 18-21 Ekim 2012 NE ZAMAN Istanbul NEREDE Türkiye 12. Enerji Kongresi 14-16 Kasım 2012 Ankara FUAR NE ZAMAN NEREDE Maden Türkiye Fuarı 29 Kasım- 02 Aralık 2012 Istanbul KONGRE NE ZAMAN NEREDE Mersem 2012 13-15 Aralık 2012 Afyonkarahisar ULUSLARARASI FUAR NE ZAMAN NEREDE Boyut Küçültme 2012 (Comminution 2012) 17-20 Nisan 2012 Güney Afrika KONGRE NE ZAMAN NEREDE 9.Uluslararası Madencilik Tarihi Kongresi FUAR 17-20 Nisan 2012 NE ZAMAN Güney Afrika NEREDE EXPO STONE 2012 SEMPOZYUM 19-22 Haziran 2012 NE ZAMAN Moskova-Rusya NEREDE Bio &Hidrometalurji’12(Bio&Hydrometallurgy’12) 18-20 Haziran 2012 Cornwall, Ingiltere KONGRE NE ZAMAN NEREDE 3.Uluslararası Madencilik ve Metalürji Kongresi 04-06 Temmuz 2012 Astana-Kazakistan KONGRE NE ZAMAN NEREDE XXVI Uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi KONGRE 24-28 Eylül 2012 NE ZAMAN Yeni Delhi, Hindistan, NEREDE Mineraloji Süreci 12 (Process Mineralogy’12 07-09 Kasım 2012 Cape Town-Güney Afrika SEMPOZYUM NE ZAMAN NEREDE Kıymetli Madenler’12 (Precious Metals’12) 12-13 Kasım 2012 Cape Town-Güney Afrika MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 65 İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ) 2010-2011 YILI KARŞILAŞTIRMALI MADEN İHRACAT VERİLERİ İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ) ÜRÜN GURUBU TUZ KAVRULMAMIŞ DEMİR PİRİTLERİ KÜKÜRT GRAFİT KUVARS,KUVARZİT KAOLİN VE KAOLİNLİ KİLLER BENTONİT DİĞER KİLLER TABİİ KALSİYUM FOSFATLAR BARİT,WHİTHERİT 2010 US $ 2011 US $ DEĞİŞİM (%) 4,618,496 101.69% 8,922,391 33.54% 965 6,681,591 959 -0.67% MİNERAL YAKITLAR 6,570,811 -6.04% 3,007,622 6,993,181 10,919,170 263.05% FERRO KROM 110,842,615 18.97% 194,778 93,171,703 1,064,417 446.48% DİĞER FERRO ALAŞIMLAR 24,818,123 23,164,195 -6.66% 30,022,171 38,211,874 27.28% 424,291 495,023 16.67% 25.11% 5,082,415 3,094,388 -39.12% DOĞAL VE YAPAY AŞINDIRICI TOZ,KAUÇUK 26,377,704 33,001,434 35,816,774 21.36% CÜRUF YÜNÜ;KAYA YÜNÜ;VB MİNERAL YÜNLER; 19,577,660 -1.04% 3,460,895 19,782,544 4,394,617 26.98% İŞLENMİŞ MİKA VE MİKADAN EŞYA 304,445 422,612 38.81% 21,428,151 35,901,851 67.55% 434,393 254,945 -41.31% 19,597,054 17,137,173 -12.55% -26.30% 3,208,794 -18.10% DOLOMİT 1,919,187 2,648,540 38.00% MANYEZİT 69,520,770 91,198,156 31.18% ALÇI TAŞI, ALÇILAR 67,629,611 68,789,604 1.72% 2,093 525 -74.93% 206,720 342,875 65.86% 1,222,512 1,058,176 -13.44% 595,334 475,567 -20.12% TABİİ BORATLAR VE KONSANTRELERİ 167,732,551 204,721,205 22.05% FELDSPAT 106,115,328 134,453,526 26.71% 15,805,362 17,591,837 11.30% 925 2,603 181.50% 203,951 187,271 -8.18% 14,964 2,111 -85.89% 6949.33% TABİİ MAGNEZYUM SÜLFATLAR TOPRAK BOYALAR VE MİKALI TABİİ DEMİR OKS LÜLE TAŞI 1,852 130,536 DİĞER MİNERAL MADDELER 30,629,498 28,224,002 -7.85% DEMİR CEVHERLERİ 18,806,245 29,744,686 58.16% 108.62% SELESTİN 7,579,568 15,812,735 BAKIR CEVHERLERİ 492,485,247 371,672,406 -24.53% NİKEL CEVHERLERİ 7,253,973 16,724,900 130.56% MANGANEZ CEVHERLERİ 577 574,967 99599.41% ALÜMİNYUM CEVHERLERİ 11,376,640 5,146,959 -54.76% KURŞUN CEVHERLERİ 63,284,040 88,834,308 40.37% ÇİNKO CEVHERLERİ 194,608,084 202,676,844 4.15% KROM CEVHERLERİ 475,860,865 467,731,323 -1.71% 1,186,586 1,334,089 12.43% 128,639 545,443 324.01% KOBALT CEVHERLERİ MOLİBDEN CEVHERLERİ TUNGSTEN,URANYUM,TORYUM VE TİTANYUM CEVH 6,137 74,003 1105.89% 650,270 557,106 -14.33% 13,394,122 26,312,929 96.45% 73,763 138,306 87.50% 11,242,026 33,466,766 197.69% 4,631,285 6,077,927 31.24% 430,005 107,856 -74.92% 181.432701,089 3,035,929 333.03% 363,314,508 245,661,091 -32.38% 360,297 217,862 -39.53% 8,896,617 8,930,503 0.38% MERMER - TRAVERTEN YARI İŞLENMİŞ 370,896,641 539,531,511 45.47% İŞLENMİŞ MERMER 654,355,814 622,391,249 -4.88% İŞLENMİŞ TRAVERTEN 123,268,553 197,191,362 59.97% İŞLENMİŞ GRANİT 18,345,663 12,729,121 -30.62% İNŞAATA ELVERİŞLİ DİĞER İŞLENMİŞ TAŞLAR 18,376,553 29,050,531 58.08% 3,566,053 3,000,019 -15.87% ZİRKONYUM,NİOBYUM,TANTALYUM,VANADYUM CEV KIYMETLİ METAL CEVH.(ALTIN,GÜMÜŞ,PLATİN) ANTİMUAN CEVHERLERİ KALAY CEVHERLERİ GRANÜLE CURUF VE DÖKÜNTÜLER METAL KÜL VE KALINTILARI DİĞER CÜRUF VE KÜLLER GRANİT HAM BLOK MERMER - TRAVERTEN HAM BLOK KAYAĞAN TAŞI - HAM BLOK GRANİT YARI İŞLENMİŞ KAYAĞAN TAŞI - İŞLENMİŞ 66 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 DİĞER - (MADEN) 29,512,758 3,917,956 PERLİT (%) 2,289,899 ZIMPARA VE DİĞER TABİİ AŞINDIRICILAR TABİİ KRİOLİT VE SİOLİT US $ TABİ TAŞLARDAN KARO,RANÜL,PARÇA VE TOZLA -31.28% TABİİ STEATİT,TALK US $ TABİİ TAŞLARDAN KALDIRIM VE DÖŞEME TAŞL. 8,706,521 MİKA DEĞİŞİM 56.33% 1,987,787 AMYANT 2011 29,051,013 2,892,766 POMZA 2010 18,583,043 11,813,640 SİLİSLİ FOSİL UNLARI,SİLİSLİ TOPRAKLARI ÜRÜN GURUBU DİĞER TAŞ VE MİNERALLERDEN EŞYA MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 67 S Gösterimdekiler J. EDGAR Yönetmen: Clint EastwoodOyuncular: Leonardo DiCaprio, Naomi Watts, Ed Westwick, Dermot Mulroney, Ryan Mcpartlin, Judi Dench, Josh Lucas Film Türü: Aksiyon Konu: Henüz resmi olarak açıklanmasa da Clint Eastwood bir sonraki filminde FBI’ın sabık patronu J. Edgar Hoover’ı ele alacak. 1935’ te FBI’ın kurulmasında etkin rol oynayan Hoover, 1972’ ye kadar kuruluşun başında kalmıştı. FBI’ın güçlerini sık sık kendi lehine kullandığı, acımasız taktiklerle birçok sol görüşlü insanı ABD dışında yaşamaya ittiği (Charlie Chaplin de dahil), komünist parti konusundaki operasyonunu iğrenç bir cadı avına dönüştürmekle suçlanan Hoover, amerikan tarihinin en çarpıcı figürlerinden biri. 68 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 İYİ OLAN KAZANSIN SEN KİMSİN? Yönetmen: McG Oyuncular: Reese Witherspoon, Chris Pine, Seth Rogen, Tom Hardy, Til Schweiger, Laura Vandervoort Film Türü: Aksiyon, Komedi Yönetmen: Ozan Açıktan Oyuncular: Tolga Çevik, Köksal Engür, Toprak Sergen, Pelin Körmükçü, Zeynep özder Film Türü: Komedi Konu: Hem çok iyi iki dost hem de CIA’in üst düzey yetenekli ajanları olan ikili, (Tom Hardy ve Chris Pine) birbirlerinden habersiz aynı kadına (Reese Witherspoon) aşık olurlar. Lauren’den tam karar verinceye kadar her ikisiyle çıkmakta bir sakınca görmeyince, ajanlar yeteneklerini bu sefer birbirlerini alt etmek ve Lauren’i tavlamak için kullanırlar... Konu: Tolga Çevik, ilk sinema filmi ‘Hayırdır Tekin!’ için “motor” demeye hazırlanıyor. Çevik, hikayesini kendisinin yazdığı komedi filmi ile 24 Şubat 2012’de beyazperdede olacak. Tekin (Tolga Çevik) ve emekli trafik polisi yardımcısı İsmail Abi (Köksal Engür), kaybolan bir kızı bulmak için, hayatları pahasına her türlü tehlikeyi göze alır. Sıradan bir kayıp kız vakasının peşinde başlayan hikaye, hesaplaşmaların, oyun içinde oyunların geliştiği bir maceraya dönüşür. ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YER MEVSİM ÇİÇEK AÇTI EXTREMELY KAÇAK AÇLIK OYUNLARI CLASH OF THE TITANS TOPRAĞIN ÇOÇUKLARI Konu: “Ateşin Düştüğü Yer” bir yol hikâyesidir. Beklenmeyen bir şekilde rahatsızlanan 16 yaşındaki kız çocuğu Ayşe acilen ameliyata alınır. Aile bu ameliyatı gerçekleştirmek için büyük bir dayanışma sergiler. Ameliyat sırasında kızın üç buçuk aylık hamile olduğu anlaşılır. “Yaşatmak” için büyük mücadele vermiş olan aile bu defa “öldürmek” için mücadeleye girişir. Öldürme işini üstlenen baba Osman ve kızı Ayşe birlikte yolculuğa çıkarlar. Osman yol boyunca kızını zehirlemek için çaba gösterirken kız öldürüleceğini bilmemektedir. Konu: Çekimleri 5 Kasım’da Almanya’nın Nürnberg şehrinde başlayan ve geçtiğimiz aralık ayında tamamlanan filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Ali Levent Üngör üstlenirken oyuncu kadrosu Feriha Ecem Calik, Onur Şan, Mehtap Bayrı, Deniz Oral, Turgay Tanülkü, Mehmet Ali Kula, Yavuz Bingöl ve Kerem Alışık gibi önemli isimlerden oluşuyor... Konu: Dram yüklü bir film. Filmin uyarlandığı ve ismini aldığı kitap uzun süre çok satanlar listesinde yer aldı. Filmin kadrosunda iki büyük yıldız Tom Hanks ve Sandra Bullock’u görsekte filmin başrol oyuncusu ve performansı yer yer abartılı da bulsam genel anlamda beğendiğim Thomas Horn. Yönetmen Stephen Daldry ise daha önce beğeni toplayan üç güzel filmin yönetmeni ancak çok fazla dram dolu olduğu için bu filmde dram sömürüsü yapmış eleştirileri almış çok haksızda sayılmazlar açıkcası. Konu: Mark Wahlberg, ardında bırakmak için çok uğraştığı dünyadan uzak durmaya çalışan ve ailesini korumak için her şeyi yapan bir adamı anlatan hızlı tempolu Contraband filmindeki oyuncu kadrosunun başında yer alıyor. New Orleans’da geçen film, uluslararası kaçakçılığın sadakatin nadiren var olduğu ve ölümün köşe başında beklediği acımasız dünyasını keşfediyor. Chris Farraday (Wahlberg) suç dolu yaşamını uzun süre önce terk etmiştir ama kayınbiraderi Andy (Caleb Landry Jones) acımasız patronu için bir uyuşturucu anlaşmasını berbat edince Chris, Andy’nin borcunu ödemek için yaptığı en iyi iş ... Konu: Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır.Başkent Capitol’ün etrafında 12 bölge bulunmaktadır.Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır.Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır. Yarışma için her bir bölgeden yaşları 12 ila 18 arasında değişen birer erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır.Açlık oyunları TV’den canlı yayınlanan ölümüne bir kavgadır. On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşamaktadır. Konu: Zeus’un oğlu yarı tanrı Perseus’un canavar Kraken’i kahramanca altetmesinin üzerinden 10 sene geçmiştir. Bir balıkçı olarak 10 yaşındaki oğlu Helius ile sessiz sakin bir hayat sürmektedir. Ancak titanlar ve tanrılar araasında savaş tekrar kıvılcımlarını göstermektedir. İnsanların bağlılıklarını azaltmaları ve tanrıların hapsedilmiş titanlar ve gaddar liderleri Kronos (Zeus, Hades ve Poseidon’un babası) hapisten kaçar. Kronos Zeus’u esir alır ve insanlığı tehdit etmeye başlar. Bu durumda iş insanlığı daha önce de kurtarmış olan Perseus’e düşer.. Konu: Film Köy Enstitülerinin hikayesini konu almaktadır. 1935’lere gelindiğinde Türk halkının en büyük yoksunluklarından biri de eğitimdir. Savaştan henüz çıkmış ve ayağa kalkmaya çalışan bir ülkenin çocukları, yoktan var etmeyi öğrenirler. Cumhuriyet düşü bir Rönesans gibi eğitimle, insan devrimini gerçekleştirecektir. Mustafa Kemal Atatürk, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç insan devrimi ışığının eğitimde olduğunu düşünürler. Yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen insanlardan oluşan bir ülkenin, mutlak ve sarsılmaz birliğinin yegane temeli eğitimdir. Yönetmen: İsmail Güneş Oyuncular: Levent Üzümcü, Yeşim Ceren Bozoğlu, Hakan Karahan, Luna Waston, Elif Tayhan Film Türü: Dram Yönetmen: Ali Levent Üngör Oyuncular: Yavuz Bingöl, Turgay Tanülkü, Mehmet Özgür, Kerem Alışık, Mehtap Bayri, Cihan Kente, Hanni Ekincioğlu Film Türü: Dram Yönetmen: Stephen Daldry Oyuncular: Tom Hanks, Sandra Bullock, John Goodman, James Gandolfini, Max von Sydow, Jeffrey Wright Film Türü: Dram Yönetmen: Baltasar Kormakur Oyuncular: Kate Beckinsale, Mark Wahlberg, Giovanni Ribisi, Ben Foster, J.K. Simmons Film Türü: Dram, Gerilim, Gizem, Korku, Macera Yönetmen: Gary Ross Oyuncular: Josh Hutcherson, Isabelle Fuhrman, Elizabeth Banks, Woody Harrelson, Liam Hemsworth, Wes Bentley Film Türü: Bilim Kurgu, Aksiyon, Dram Yönetmen: Louis Leterrier, Jonathan Liebesman, Oyuncular: Sam Worthington, Liam Neeson, Ralph Fiennes, Toby Kebbell, Bill Nighy, Film Türü: Aksiyon, Fantastik, Gerilim, Macera, Savaş Yönetmen: Ali Adnan Özgür Oyuncular: Erkan Can, Ezgi Mola, Türkü Turan, Şebnem Sönmez, Meral Çetinkaya, Ufuk Bayraktar Film Türü: Dram, Tarih, Politik MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 69 BRİÇ SATRANÇ ....................................................................................................................................................................................................................................................................................................... DÖRT EL AÇIK PROBLEM 1 1) Beyaz iki hamlede kazanır. 2) Beyaz iki hamlede kazanır. 3)Beyaz üç hamlede kazanır 4) Beyaz üç hamlede kazanır. Problem 1 Çözümü: Kör asına yerden çakın. As ve rua trefli çekin. Elinizden kör kaçın. Yerden üçüncü trefli oynayıp elden asla çakın. Kozla yere geçin. Doğunun kozunu bitirdiniz şu anda. Yerden sağladığınız trefli oynayın. Elinizden son körünüzü atın. Batı çakmayı reddederse treflleri oynamaya devam edip karolarınızı da kaçın. Batı trefle çakıp kör gelirse yerden karo kaçıp elden çakın. Kozla yere geçip kayıplarınızı trefllere kaçın. DÖRT EL AÇIK PROBLEM 2 Problem 2 Çözümü: Kör atağını alıp elden iki büyük koz çekin. Çektiğiniz iki büyük koza yerden sakın ikili kozu vermeyin. Diger kör alıcınızı da çekin. Şimdi batının elindeki treflleri, as ve ruayı çekerek alın. Karo ruanızı da çekin. KOZLA ELİ BATIYA VERİN. Batının elinde sadece kör kaldığı için kör gelmek zorunda kalır. Batının el çaka yer çaka geldiği köre yerden çakıp elden karo atın. Kalan son iki kozu da çekip yerden trefl atın. Yerde as ve kuçük karo bırakın. Elinizde de tek karo, tek trefl kalmıştır. Doğu son koza elindeki dam vale karodan birini ya da dam trefli yemek zorunda kalır. Doğu hangi rengi terkederse onu çekin. Çözüm 1: 1. Sc6 1 ... Kxf7 1 ... Kxd5 1 ... Rdxd5 1 ... Rfxd5 1 ... Rdxf7 1 ... Rfxf7 2 g8Q 2 Qa2 2 Re7 2 Rf6 2 Rd6 2 Re5 Çözüm 2: 1. Ra3 1 ... Rb1+ 1 ... Rxb3 1 ... Sxa2+ 1 ... Rxc2+ 1 ... Rxa2 1 ... Sd12 Bb1 Çözüm 4: 1 c5 (> 2 Sg7+ Rxg7 3 Re8) 1 ... Bxc5 2 bxc8Q> 3 Qxd7 1 ... Sxc5 2 bxa8S> 3 Sxc7 1 ... Rxc5 2 bxc8S> 3 Sf8 2 Bxb1 2 Bxb3 2 Kd2 2 Kxc2 2 Bxc3 Çözüm 3: 1 Ka5 1 ... e1Q+ 1 ... Rg82 Sd4+ 1 ... Kb7 2 Kb6 Qa5+ Qe3+ Qe5 Qe7 Qe6 Ka7 2 Se7+ Qb1+ 3 Scb4 3 Sxa5 3 Se4 3 Sxe5 3 Sxe7 3 Sc7 3 Sb5 Ka7 3 Sc8 ....................................................................................................................................................................................................................................................................................................... ................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................... 70 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 71 LONDRA METAL BORSASI ALÜMİNYUM 1 YILLIK ALÜMİNYUM 2 YILLIK BAKIR 1 YILLIK BAKIR 2 YILLIK ALTIN 1 YILLIK ALTIN 2 YILLIK KALAY 1 YILLIK KALAY 2 YILLIK ÇİNKO 1 YILLIK ÇİNKO 2 YILLIK KURŞUN 1 YILLIK KURŞUN 2 YILLIK 72 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 73 74 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012 MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 75 76 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Benzer belgeler
YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu,
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özba...
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu,
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özba...