YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Transkript
YIL 2012, Sayı: 43 YILDA 4 SAYI YAYINLANIR. TÜRÜ YAYGIN SÜRELİ YIL 2012, Sayı: 43 içindekiler içindekiler 38 30 “Türk maden sektörünün en yüksek tirajl› dergisi” Nisan - Mayıs - Haziran 2012, Yıl 11 Sayı: 43 YayIn Türü: YaygIn, Süreli YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ŞT‹RME VAKFI, Ad›na SAH‹B‹: Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL, SORUMLU MÜDÜR: Prof Dr. Işık Özpeker YAYIN KURULU Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Yüksek Mühendis Murat Turan, Yüksek Mühendis Selçuk Buyurgan Ymgv Yönetim Kurulu Başkan: Prof.Dr. Güven Önal Başkan Yardımcısı: Prof.Dr. Işık Özpeker Genel Sekreter: Murat Turan Muhasip Üye: Selçuk Buyurgan Üyeler Alp Gürkan, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Ekrem Cengiz Denetim Kurulu Dr. Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay MÜTEVELLİ HEYETİ Gerçek Kişiler Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim Demirel Hayrettin Elmas, Işık Özpeker, İ.Hakkı Arslan, İlhami Tezcan , İsmet Kasapoğlu, İsmet Sivrioğlu Lütfi Çallı, Mahir Vardar, Melih Turhan, Metin Balıbey, Mevlüt Kemal, Murat Dedeman , Murat Turan Mustafa Sönmez, Necati Kurmel, Nizamettin Çoban, Oktar Kızılsencer, Ömer Yenel, Özer Altay, Rıfat Kont, Sabri Karahan Sadrettin Alpan, Sami Demirbilek, Selahaddin Anaç, Selçuk Buyurgan, Selim Çiçek, Senai Saltoğlu, Taşkın Akdeniz Tolga Yalçın, Tony Caouki, Tuğrul Erkin, Yener Cander, Yüceer Göver, Zeki Doğan, Zeki Yavuztürk Tüzel Kişiler Altın Madencileri Derneği, Eti Bakır A.Ş. , Eti Maden, İTÜ Maden Fakültesi, Maden İşleri Gn. Md., Maden Müh. Odası MTA, TKİ, TTK, Tümmer, Türkiye Maden İşçileri Sendikası , Türkiye Madenciler Derneği YAYIMLAYAN YAYINA HAZIRLAYAN YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ŞT‹RME VAKFI POSTA ADRES‹ HARB‹YE, CUMHUR‹YET CADDES‹ 179/5 Ş‹ŞL‹ 34367 ‹STANBUL TÜRK‹YE Ymgv Yayın Kurulu Telefonlar: +90 212 246 2 081 +90 212 230 5 632 Faks: +90 212 247 5 111 Faks: +90 212 247 5 111 WEBS‹TE www.ymgv.org.tr EPOSTA [email protected] WEBS‹TE www.ymgv.org.tr EPOSTA [email protected] Banka Hesap NumarASI VAKIFLAR BANKASI OSMANBEY ŞUBESI/İSTANBUL IBAN: TR 030.001.500.158.007.285.379.664 HALK BANKASI ELMADAĞ GIRISIMCI ŞUBESI/İSTANBUL IBAN: TR 84 0.001.200.975.100.016.003.041 2 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Telefonlar: +90 212 246 2 081 +90 212 230 5 632 REKLAM VE HALKLA İLİŞKİLER Gülseren Koçer E-POSTA [email protected] [email protected] Grafik Tasarım Gamze Üstünlü [email protected] basılan matbaa Karakter Color A.Ş. ADRES 100 Yıl Mah. 3. Cad. No.200 Bağcılar / İstanbul TELEFON (0212) 432 30 01 pbx FAKS (0212) 628 95 65 E-POSTA [email protected] WEBSİTE www.karaktercolor.com Sertifika No: 12799 MTA ve MİGEM’den ortak açık oturum: Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi 16 ÜNİVERSİTE YURDUNDAN ULUSLARARASI BİR MADENCİLİK ŞİRKETİNE ODTÜ’deki bir yurt odasında başlayan hikâye, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde kömür üretimi ve ihracatında yakalanan 110 milyon dolarlık ciroya, 2012 yılı için 300 milyon dolar ciro hedefine, dünyanın çeşitli ülkelerinde sürdürülen madencilik faaliyetlerine ve Türkiye’deki büyük yatırımlara kadar uzanıyor. Meslekte 50. Yılında Prof. Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu 34 SONDAJCILAR ‘Teknoloji Günü’nde buluştu “Mapek & Boart Longyear Technology Day” semineri 21 Mart tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi..................................................................8 17. Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi İstanbul’da 1950 yılından beri dört senelik aralıklarla üye ülkelerin ev sahipliğinde ..................................11 Trakya madenciliğinin sesi: 26 YMGV Trakya Geliştirme Komitesi DİYARBAKIR’DA MADEN PANELİ YMGV 55. Mütevelli Heyeti toplantısı yapıldı makale: ZEYTİN YÖNETMELİĞİ Necati Yıldız Madencilikle zeytinciliği karşılaştırarak, madenciliğin zeytincilikten daha üstün olduğu ya da bunun tam tersini savunmak ..........................54 makale: SANAYİİ MADENLERİ Dündar ERGUNALP Geçen yüzyılın sonunda sanayi madenlerinin ticaretine muazzam kaynaklara sahip Çin’in agresif fiyat..........................................................46 Dicle Üniversitesi ve Güneydoğum Derneği tarafından düzenlenen ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin Maden Potansiyeli ve Sektörel Sorunları’ .......................................14 Maden sahaları yeşeriyor Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve ............................................................22 ANDAÇ ............................................... 62 DIŞ SATIM TABLOSU ......................... 64 SİNEMA .............................................. 68 BORSA ............................................... 70 SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE 3 AYDA BİR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE DAĞITILMAKTADIR. DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 3 ÖNSÖZ Değerli okuyucular, Madenciliği yakından ilgilendiren yatırımlarda devlet yardımı (teşvik) kararnamesi 19 Haziran 2012 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi. Madencilik yatırımlarına önemli katkıları olacağını düşündüğümüz yatırım teşviklerinin madenciler tarafından yeterince kullanılacağını ümit ediyoruz. Kararnamenin yayınlanması öncesinde Vakıf, diğer sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarının Ekonomi Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerden olumlu sonuçlar elde edildi. Aramalara, yatırım dışında, teşvikler elde etme ve enerji teşviki sağlama konusunda, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nca yürütülen çalışmalar devam etmektedir. 4 Haziran 2012’de Tekirdağ’da düzenlenen toplantıda, Maden İşleri Genel Müdürü Sn. Mehmet Hamdi Yıldırım ile Trakya madencilerinin sorunları ve çözüm önerileri, tartışılarak yol haritası belirlendi. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın katkısı ile, 27 Haziran 2012’de Ankara’da, MTA ve MİGEM tarafından düzenlenen açık oturumda, madenciliğin önemi ve ülke ekonomisine katkıları tartışıldı. Buna benzer bir toplantının kış aylarında, Abant veya Kızılcahamam’da, Vakıf’ın desteği ile tekrarlanması planlanmaktadır. Sağlıcakla kalınız, Prof. Dr. Güven Önal haziran, 2012 Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 7 YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN Aksu Group’tan yeni yatırımlar Şehmus Tatlıcı’yı kaybettik MARBLE 2012 başarıyla gerçekleştirildi Sondajcılar ‘Teknoloji Günü’nde buluştu “Mapek & Boart Longyear Technology Day” semineri 21 Mart tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Enerji ve maden sektörüne yönelik sondaj makine ve ekipmanları üreten lider firmaların Türkiye temsilcisi olan ve sondaj sektörüne servis ve danışmanlık hizmeti veren Mapek Makine ile dünyanın tek orijinal wireline ekipman ve makine üreticisi olan, aynı zamanda dünyanın önde gelen delici ekipman üreticisi Boart Longyear’ın birlikte düzenlediği etkinlikte konuşan Mapek Genel Müdürü Bülent Şahhüseyinoğlu, şirket olarak 20. yaşlarını kutladıklarını söyledi. Türkiye’de sondaj konusunda bilgiler veren Şahhüseyinoğlu Boart Longyear ile 14 yıldır güçlü bir birliktelik sağladıklarını, bu süre içinde birlikte 50’den fazla makine sattıklarını belirtti. Mapek Makine Genel Müdürü Bülent Şahhüseyinoğlu, Boart Longyear Başkan Yardımcısı Alan Sides, Boart Longyear Uluslararası ürün ve pazarlama yöneticisi Kevin Tomaszevski, Boart Longyear Avrupa-Orta Doğu-Afrika Bölgesi satış direktörü Pascal Lefevre, Boart Longyear EMEA Bölgesi iş geliştirme müdürü Jos Nutbroek ve Boart Longyear EMEA Bölgesi Teknik servis müdürü Johan Nuijten’in sunumları yer aldı. Karotlu sondaj ekipmanları, tijler, elmas ürünler - kuyu içi ekipmanlar, yer altı ve delme - patlatma ekipmanları, sondaj makineleri, yeni nesil sondaj teknolojileri gibi çeşitli konuların ele alındığı seminerin sonunda katılımcılara sertifika verildi. 8 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 18. kez gerçekleştirilen MARBLE Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı başarıyla sona erdi. MARBLE 2012'yi 84 ülkeden gelen 57 bin 178 kişi ziyaret etti. 201 bin 500 metrekare alan üzerinde gerçekleşen fuara, 265’i yabancı, 898’i yerli, toplam 1163 firma katıldı. Fuarı, Türkiye dahil 84 ülkeden 57.178 kişi ziyaret ederken, ülkemizin 76 ilinden profesyonel ziyaretçi İzmir’e, MARBLE Fuarı için geldi. Türk doğaltaşını yeni ülkelerle tanıştırmak ve dünya pazarından aldığı payı yükseltmek için çalışan ve bu maksatla ziyaretçi ülke ve yabancı alıcı sayısını artırmaya yönelik girişimlerini yıl boyu sürdüren İZFAŞ, MARBLE 2012 süresince aralarında Çin, Hindistan, ABD, İtalya, Rusya, Arjantin, ve İran’ın da bulunduğu 84 ülkeden 5.350 yabancı profesyonel ziyaretçiyi konuk etti. Türkiye’den de 76 ilden binlerce ziyaretçinin ilgi gösterdiği fuarda önemli iş bağlantıları kuruldu, ülkemizin doğaltaş ihracatını arttıracak büyük anlaşmalar yapıldı. Fuar süresince, doğaltaş ocaklarından çıkarılan her biri ortalama 25 ton ağırlığında olan toplam 12 bin ton ağırlığında 575 adet mermer ve doğaltaş bloğu Kültürpark Alanı’nda sergilenirken, tanıtımı yapılan ağır tonajlı iş makinaları ve mermer işleme makinaları da ziyaretçilerin büyük ilgisiyle karşılaştı. A ksu Group’un Sivas - Kangal’daki Krom Konsantre tesisini 20 milyon dolar yatırımla tamamladı. Tesis Türkiye’nin en büyük krom konsantre tesisi olma özelliğini taşıyor. Günlük 5 bin ton tuvenan krom cevherinin işleneceği tesiste deneme üretimi başladı. 200 kişiye istihdam sağlayan tesiste yıllık 100 bin ton konsantre kromit üretilerek ülke ekonomisine 30 milyon dolar katkı sağlanacak. Aksu Group bir diğer yatırımını da Balıkesir Dursunbey’de tamamlandı. 18 milyon dolara malolan kurşun-çinko-bakır flatasyon tesisinde deneme üretimine başlandı. 150 kişiye iş olanağı sağlayan tesiste yıllık 225 bin ton tuvenan cevheri işlenerek 5 bin ton kurşun, 5 bin ton çinko, 2 bin ton da bakır konsantre üretilecek. Bu tesisin ekonomiye katkısının da yıllık yaklaşık 20 milyon dolar olması öngörülüyor. Türkiye Madencilik camiasının önemli simalarından, işadamı Şehmus Tatlıcı 76 yaşında hayatını kaybetti. 16 Haziran 2012 tarihinde Bodrum’da ölen Tatlıcı’nın sahibi olduğu ŞETAT Madencilik’in krom üretiminin yanı sıra nikel, siyenit, manyezit ve olivin cevherleri alanında da yatırımları bulunuyor. 18 Haziran günü İstanbul Teşvikiye Camiinde yapılan cenaze törenine ailesi ve yakınlarıyla birlikte madencilik, iş siyaset ve sanat dünyasından pek çok önemli isim katılarak Tatlıcı’ya son görevlerini yerine getirdiler. Sektörmaden Dergisi olarak biz de Merhum Şehmus Tatlıcı’ya tanrıdan rahmet, ailesi, yakınları ve madencilik camiasına baş sağlığı diliyoruz. TMD 53. Genel Kurulu yapıldı Türkiye Madenciler Derneği 53. Olağan Genel Kurulu 5 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Beyoğlu Richmond Otel’de yapıldı. Divan seçimi ve saygı duruşu ile başlayan genel kurulda, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu raporlarının görüşülmesi ve kurulların aklanması, bütçelerin tasdik ve kabulü ve tüzük değişikliği önerilerinin görüşülmesinin ardından derneğin yeni yönetim ve denetlim kurulları için seçim yapıldı. Bu seçim sonucu oluşan yeni görev dağılımına göre, Yönetim Kurulu, Mustafa Sönmez (Başkan), M. Atılgan Sökmen (2. Başkan), Ali Emiroğlu (Genel Sekreter), B. Benjamen Pinto (Sayman), Süha Nizamoğlu, H. Can Çoker ve A. Sinan Özman’dan oluşurken, Denetleme Kurulu üyeliklerine Melih Turhan, Şeyda Çağlayan ve R. İhya Kangal getirildi. Ülkemiz madenciliğinin gelişmesinde önemli katkıları olacağına inandığımız Türkiye Madenciler Derneği’nin yeni yönetimine başarılar diliyoruz. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 9 YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN Maden katma değer şampiyonu M adencilik sektörü katma değeri çok yüksek olan bir sektör olup, ihracat şampiyonu olan diğer sanayi dalları ile kıyaslanırsa önemi daha iyi anlaşılır. Örnek olarak ihracat miktarı en yüksek olan otomotiv sektörümüzün katma değeri %12-15’dir. Yani 20,4 milyar USD olan 2011 yılı otomotiv ihracatının katma değeri 3.06 milyar USD’dir. Buna karşılık 2011 yılı ihracatı 3,8 milyar USD olan madencilik ile 2011 yılı ihracatı 3,2 milyar USD olan seramik çimento ve cam sektörünün katma değeri toplam değerin birkaç katıdır. Yani diğer sektörlerde yapılan her 1 milyar USD’lık ihracattan ülkede kalan net para 0,15 milyar USD olurken, Madencilikte 1 milyar USD’lık tutar hammadde girdi olması nedeniyle ülkemizde yapılmakta olan ihracat tutarının katları oranında kalmaktadır. Pomza üstü sera İnşaat iç ve dış mekanlarında süs bitkileri yetiştiriciliğinde çevre düzenleme ve peyzaj çalışmaları, bina çatı altlarında doğal klima görevi yapmakta kullanılmasının dışında inşaat sektöründe yeni oluşum hazır ev blok kalıpları üretiminde hafifliği, taşınma kolaylığı, klima özelliği nedeniyle tercih sebebi olan pomza madenine ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye’de seracılık, fidan yetiştiriciliği bitki altı dolgu malzemesi ve su tutucu olarak da kullanılan ve ‘Beyaz altın” olarak adlandırılan pomza madenine tarım sektöründen ilgi artmaya başladı. Suyu bünyesinde tutup absorbe edici özelliği bulunan pomza madeni tarım sektöründe su kullanımını damla sulamadan daha aza indirgemesi yanı sıra seracılıkta yaygın olarak kullanılan ve yıllık olarak değiştirilmesi gereken bazı bitki altı malzemelerinin ömrünün tek yıllık olup maliyeti artırması nedeniyle seralarda çok yıllık alt malzeme olarak tercih edilmeye başlandı. Diş macunundan tarıma, savunma sanayinden inşaat sektörüne kadar birçok sektörün hammaddesi olan pomza taşının dünya rezervlerinin yüzde 45’i Türkiye’de bulunuyor. Fakat karayolu taşımacılığı ile sınır komşusu ülkelere pomza madeni sevki yasak olduğu için ihracat yapılamıyor. 17. Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi İstanbul’da 1950 yılından beri dört senelik aralıklarla üye ülkelerin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresinin 17.’si (XVII.ICPC) 1-6 Ekim 2013 tarihlerinde İstanbul’da Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’nde yapılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın himayelerinde yapılacak kongrede teknik oturumların yanısıra ICPC 2013 EXPO isimli bir sergi de yer alacak. Önümüzdeki yıl yapılacak Kongre’nin ilk Uluslararası Organi- zasyon Komitesi toplantısı 3-4 Ekim 2011 tarihinde Manisa-Soma’da yapıldı. Almanya, Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere, Kanada, Polonya, Rusya, Ukrayna ve Türkiye’nin temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında, M.T.A.’dan Dr. İlker Şengüler “Türkiye’nin Maden ve Kömür Potansiyeli” konusunda , T.K.İ.’den Sayın Mücella Ersoy “ T.K.İ.’nin Kömür Madenciliği ve Kömür Hazırlama Uygulamaları “ konusunda sunumlar yaptı. Toplantıda İstanbul’da yapılacak Kongre’nin hazırlıkları tartışıldı, ABD’de yapılan bir önceki Kongre’nin değerlendirmesi yapıldı ve Türkiye’den sonra XVIII. ICPC’ye ev sahipliği yapacak ülkenin seçimi yapıldı. Yapılan gizli oylamada 2016 yılındaki XVIII. ICPC’nin Rusya Federasyonu tarafından St.Petersburg’da yapılması kararlaştırıldı. Toplantının ikinci günü IOC temsilcileri için Soma’da Çiftay Kömür Hazırlama Tesisini ve Bergama kalıntılarına gezi düzenlendi. Kısaca Uluslararası Kömür Hazırlama Kongresi (ICPC) ‘Neş’e Önal “Son Resim 2012” sergisi ile anıldı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Sayın Prof. Dr. Güven Önal’ın eşi merhum ressam ve heykeltıraş Neşe Önal anısına düzenlenen resim sergisi 11 – 15 Haziran 2012 tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze Resim Galerisi’nde gerçekleştirildi. Eğitmen ve ressam Sevgi Karakadıoğlu’nun ve öğrencilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçının eserlerinden oluşan ve seçkin bir davetli topluluğunun huzurunda açılışı yapılan “Son Resim 2012” başlıklı sergiyi çok sayıda kişi ziyaret etti. 10 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 SERGİYE GÖNÜL VERENLER Aslıhan Niksarlı Ayfer Özdemir Fehmi Bildik Hülya Özyılmaz İclal Vatandost İnci Tezcan Janet Ekinci Mukaddes Özdemir Naile Buyurgan Nebahat Çağıl Neriman Onursal Neş’e Giray Nevzat Başak Nuran Yapıcı Oğuz Güler Pirko Özüdoğru Salime Kaman Serap Kaya Sevgi Karakadıoğlu Şafak Gökşin Yusuf Özel 1950 yılından beri dört senelik aralıklarla üye ülkelerin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ICPC’nin amacı, kömür kalitesini iyileştirmeye yönelik dünyanın çeşitli ülkelerindeki kömür hazırlama ve kömür teknolojileri konusundaki bilim adamlarını, mühendisleri , karar vericileri ve kömür üreticilerini, makina imalatçılarını bir araya getirmek, bu alanlardaki gelişmelerin tartışılacağı ve sektörün ihtiyaç duyduğu makina/teçhizat ve hizmetlerini sergileyebilecekleri bir zemin yaratmaktır. ICPC fikrini ilk defa ortaya atan Müttefik Kömür Komisyonu (Allied Coal Commission) Marşal Planı doğrultusunda Avrupa’daki kömür üreticilerini desteklemek ve Avrupa’ya yardım etmeyi amaçlamış; bu şekilde 2.Dünya Savaşında çöken Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya’daki kömür endüstrisinin yeniden kurulmasına çalışmıştır. Daha sonraki yıllarda Avustralya, S.S.C.B., Hindistan, Kanada, Japonya, Polonya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin gibi ülkeler de IOC’ye üye olmuşlardır. Halen IOC’ye tam üye statüsünde 12 ülke bulunmaktadır; bunlar A.B.D., Almanya, Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere, Kanada, Polonya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna’dır. Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Yunanistan ise aday üye statüsünde temsil edilmektedir. İlk ICPC kongresi 1950 yılında Fransa-Paris’te gerçekleştirilmiştir; kongrelere Fransa, Avustralya ve Amerika ikişer kere, Almanya, Belçika, İngiltere, S.S.C.B., Hindistan, Kanada, Japonya, Polonya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Çin birer kere ev sahipliği yapmışlardır. 1998’ten beri IOC üyesi olan Türkiye 2013’te ilk defa bu kongreyi ilk defa yürütecektir. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 11 YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN Madencilikte ruhsat sayıları düşerkeN gelirler arttı Maden Kanunu’nda ruhsat müracaatlarında yapılan değişikliğin Haziran 2010’da yürürlüğe girmesinin ardından yatırım yapmayan ruhsat sahipleri sektörden çekildi. 43 bin 166 olan ruhsat sayısı yasa değişikliğinin ardından 30 bin 900’e geriledi. MADEN Kanununda yapılan değişiklikle ülkemizin maden kaynakları gerçek yatırımcıların faaliyetine açıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, ruhsat alıp yatırım yapmayan kişiler piyasadan çekildi. Bakanı Yıldız, maden kanununda yapılan değişiklikle gerçek yatırımcıya ve gerçek maden aramacılığına uluslararası standartlarda bir ortam sağlandığını kaydetti. 24 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5995 Sayılı yasa ile ruhsat müracaatlarına belirli kriterler getirildiğini, projeli arama döneminin başlatılarak, ön arama, genel arama, detay arama olmak üzere üç aşamanın getirilerek her dönem sonunda yeterlilik şartı konulduğunu belirten Yıldız, Haziran 2010’da yürürlüğe giren yasa değişikliği öncesinde 43 bin 166 olan toplam ruhsat sayısının Ocak 2012’de 30 bin 900’a gerilediğine dikkat çekti. Bakan Yıldız, “Bu düzenlemeler sonucunda gerçek yatırımcıya ve gerçek maden aramacılığına uluslararası standartlarda uygun bir ortam sağlanmıştır,” dedi. Bakan Yıldız, maden kaynaklarının üretilerek ülke sanayine rekabet edilebilir koşullarda sunmayı, maden kaynaklarının kullanıldığı yerli sanayiyi kurmayı hedeflediklerini belirterek, “Ülkemizi hammadde üretip satan bir kaynak olmaktan çıkarıp sanayi ile entegre olmuş dünya pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz sahibi bir ülke haline getirmek istiyoruz” dedi. 2 bin 830 ruhsatın faaliyeti Durduruldu Maden ruhsatlarına getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bu yana toplam 362 adet arama ruhsatı düzen12 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 lendi. Bu rakam bir önceki dönemde 3 bin 460’tı. 2008 sonu itibarıyla toplam ruhsat sayısı 46 bine ulaşırken Mayıs 2012 itibarıyla ruhsat sayısı 29 bin 143’e düştü. Üzerinde faaliyet gösterilen ruhsat ise 9 bin 300’e yükseldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği bilgiye göre, 20 Ocak 2012 tarihi itibariyle 15 bin 979 arama, 50 genel arama, 13 bin 326 işletme, 1540 ön arama, 67 ön işletme olmak üzere toplam 30 bin 962 adet ruhsat bulunmakta. 20 Ocak 2012 itibariyle çeşitli nedenlerle 2 bin 830 ruhsatın faaliyeti durduruldu. Maden İşleri Genel Müdürlüğü maden alanlarının ekonomiye kazandırılması için yürüttüğü çalışmalar kapsamında halen hazırlık aşamasında bulunan bin 651 dosya var. Ruhsatlardaki bu rekor düşüşe rağmen madencikte yükseliş trendi hız kesmeden devam etti. 2003 yılında madenciliğin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya katkısı 2.3 milyar dolarken, bu rakam 2010’da 8.5 milyar dolara yükseldi. 2011 yılında ruhsatlardaki rekor düşüşe rağmen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya katkısı 11.5 milyar dolara çıktı. Enerji Bakanlığı yetkilileri yeni maden yasası ile çoğu ruhsatların yatırım yapmayan kişilerin elinden düştüğünü belirterek, “Ruhsat müracaatları yüzde 70’lere varan oranda düştü. Buna karşılık yeni ruhsat alıp arama faaliyetine koyulanlarda ise iki kat artış oldu” dedi. YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN YURTTAN HABERLER | SEKTÖRMADEN Diyarbakır’da Maden Paneli D Ü Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen ve oturum başkanlığını Prof. Dr. Güven Önal’ın yaptığı panele Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Süleyman Hamzaoğulları, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri İlhan Karakoyun, Güneydoğum Derneği Başkanı Duygu Sucuka, İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal, Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Raif Türk, MTA Diyarbakır Bölge Müdürü Ekrem Tosun, akademisyenler ile diğer davetliler katıldı. Panelde konuşan Vali Mustafa Toprak, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin maden kullanımıyla yakından ilgili olduğunu belirterek, sanayi devriminin temel itici gücünün kömür madeninin sanayide kullanımı olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın maden potansiyeli açısından mermer yataklarının öneminin yadsınamayacağını belirten Vali Toprak, “Petrolün yanı sıra Diyarbakır denilince mermer yataklarının da yeraltı zenginlikleri açısından çok önemli bir yeri var. Hem kalite hem Dicle Üniversitesi ve Güneydoğum Derneği tarafından düzenlenen 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin Maden Potansiyeli ve Sektörel Sorunları' konulu panel Dicle Üniversitesi Kongre merkezinde gerçekleştirildi. de rezerv olarak önemli bir mermer üretim potansiyeline sahip bulunmaktayız. Tüm bunların yanı sıra krom ve manganez gibi kaynaklara da sahip olduğumuzu biliyoruz. Gerek metalik gerekse metalik olmayan yeraltı zenginliklerimizin çok iyi bir şekilde tespit edilip, işletilerek, istihdama, üretime ve ülke ekonomisine kazandırılması için çalışıyoruz,” diye konuştu. Panelde, Prof. Dr. Güven Önal slayt gösterisi eşliğinde yaptığı sunumda, madenlerin önemi ve Türkiye madenciliğinin durumu hakkında bilgiler verdi. 18. Kömür Kongresi’nde cari açık vurgusu M aden Mühendisleri Odası ve Bülent Ecevit Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği Türkiye 18. Kömür Kongresi 06 - 08 Haziran 2012 tarihleri arasında Zonguldak - Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez kampusünde yapıldı. Kongrenin açılışında konuşan Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, 12 milyar ton linyit ve yaklaşık 1.2 milyar ton taşkömürü rezervine sahip ülkemizin bu zenginliğine rağmen 2010 yılı itibariyle ithal kaynak bağımlılığının birincil enerji tüketiminde % 72, elektrik üretiminde ise % 55 düzeyinde olduğuna dikkat çekerek kömür kaynaklarımızın stratejik önemine vurgu yaptı. Cari açığımızın yüzde 10’a yaklaştığını söyleyen Torun, yapılan maden ithalatının da bu açığı tetikleyen önemli unsurlardan biri olduğunu belirterek şöyle konuştu: “ 2011 yılı sonu itibarıyla; bakıra 4 milyar dolar, kömüre 14 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 3.5 milyar dolar, demir cevherine 1 milyar dolar, hurda demire 9 milyar dolar, alüminyuma 1.8 milyar dolar, çinkoya 0.7 milyar dolar, gübre hammaddesine 1.5 milyar dolar ödenmesi bu politikanın sürdürülemez olduğunun bir göstergesidir. Bin bir güçlükle ürettiğimiz madenlerimizi hammadde olarak yurtdışına satmanın hiçbir ekonomik ve politik gerekçesi bulunmamaktadır. Yapılması gereken; doğal kaynaklarımızı planlı şekilde, çevreye duyarlı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini alarak verimli bir şekilde üretmek ve ülkemiz sanayisine hammadde olarak sunmaktır.” 500 delegenin katıldığı ve 41 bildirinin sunulduğu kongrenin ikinci gününde “Enerji ve Kömür” konulu bir de “Özel Oturum” düzenlendi. Ayrıca, 30 firmanın katıldığı ve teknolojik gelişmelerin sergilendiği “Maden Makinaları ve Donanımı Sergisi” de kongre süresince delegelere açık tutuldu. . MESLEKTE 50. YILINDA GÜVEN ÖNAL | SEKTÖRMADEN MESLEKTE 50. YILINDA GÜVEN ÖNAL | SEKTÖRMADEN Ülke madenciliğine adanmış 50 yıl: Meslekte 50. Yılında Prof. Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu Prof. Dr. Güven Önal 1940 yılında doğan Güven ÖNAL, 1963 yılında İ.T.Ü. Maden Fakültesi’ni bitirerek, aynı yıl Cevher Hazırlama anabilim Dalı’nda Asistan olarak göreve başladı. 1970 yılında “Doktor” unvanını aldı. 1970-72 yılları arasında ingiltere’de Imperial College’de araştırmalar yaptı. 1975 yılında “Doçent” unvanını aldı. 1979-1981 yılları arasında Alexander von Humboldt bursu ile ödüllendirildi ve B.Almanya-Berlin Teknik Üniversitesi’nde araştırmalarda bulundu. Ü lkemizin madencilik camiasının duayenlerinden, İTÜ Maden Fakültesi emekli öğretim üyesi ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal’ın meslekte 50. yılını doldurması anısına bir sempozyum düzenlendi. Prof. Güven Önal’ın kurucusu olduğu İTÜ Maden Fakültesi Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen ve Tüprag Metal Madencilik A.Ş., Tüfekçioğlu Kauçuk Ltd. Şti., Koza Altın İşletmeleri, Türk Maadin Şti., Dedeman Madencilik A.Ş., Adana Madencilik, TKİ, Soma Kömür İşletmeleri, Park Holding ve Metek Madencilik Ltd. Şti.’nin desteklediği, 16 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 “Meslekte 50. Yılında Prof. Dr. Güven ÖNAL Sempozyumu” 15 Haziran 2012 tarihinde Maden Fakültesi, İhsan Ketin Konferans Salonunda yapıldı. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlyas Çağlar, Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gündüz Ateşok, Maden Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural ile Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekrem Yüce ve YMGV Yönetim Kurulu temsilcilerinin yaptığı açılış konuşmalarıyla başlayan Sempozyumun öğleden önceki bölümünde “Prof. Dr. Güven Önal” başlıklı bir bi- yografik sunum yapılırken, katılımcılar Önal ile ilgili anılarını da paylaştılar. Ülkemiz madenciliğine 50 yıl boyunca yaptığı katkılardan dolayı İTÜ Maden Fakültesi Cevher Haz. Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gündüz Ateşok, YMGV Yönetim Kurulu, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Koza Altın İşletmeleri, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer ve Eşi Aysel Yüzer ile Prof. Dr. Badie Morsi (ABD) tarafından kendisine sunulan plaketleri kabul eden Prof. Dr. Güven Önal sempozyumda yaptığı konuşmada, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek, vefanın kişilerin ölümünden sonra değil sağlıklarında gösterilmesinin önemine değindi. Hep birlikte yenen öğle yemeğinin ardından, sem- pozyumun teknik oturumları yapıldı. ABD’li Prof.Dr. James L. Hendrix “Dünya Altın Madenciliği ve Çevre”, Prof. Dr. B.Morsi “Temiz Kömür Üretim Teknolojileri”, Mustafa Aktaş “Türkiye Kömür Madenciliği ve Enerjideki Rolü”, Prof.Dr. Ali Güney “Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümünün Kuruluşu ve Bugünü”, İsmet Sivrioğlu “Türkiye Altın Madenciliği ve Çevresel Etkiler”, Sabri Karahan “Türkiye Metal Madenciliği ve Gelecekte Durumu”, Dündar Ergunalp “Türkiye Endüstriyel Hammaddeler Madenciliği” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler. Kalabalık bir katılıma sahne olan sempozyumun ardından birlikte akşam yemeği yenildi. 1981 yılında “Profesör” olan Güven ÖNAL’ın Türkçe ve Yabancı dilde 16’sı kitap olmak üzere 450’nin üzerinde bilimsel ve teknolojik yayını bulunmaktadır. Prof. ÖNAL, Rus Bilim Akademisi Ekoloji ve Çevre Bölümü ile Yugoslav Bilim Akademisi üyeliğine seçilmiş, 2010 yılında Pittsburgh Üniversitesi Bilim ödülünü kazanmıştır. Balkan Ülkeleri Cevher Hazırlama Bilim ve Teknoloji Akademisinin Başkanıdır. Kendisine, Romanya Baie-Mare Teknik Üniversitesi tarafından Fahri Profesör unvanı verilmiştir. Ayrıca, uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi Bilim ve Yürütme Komitesi Üyeliği, Pittsburg Kömür Kongresi Organizasyon Kurulu Başkan Yardımcılığı, Balkan Cevher Hazırlama Kongresi Organizasyon Kurulu Başkanlığı, Uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi Konseyi Üyeliği görevlerini yürütmektedir. 23. Uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi Başkanlığını yapmıştır. 200’ün üzerinde teknolojik araştırma ve projeye araştırıcı, yürütücü ve yönetici olarak katılan ÖNAL’ın proje koordinatörlüğü, danışmanlık gibi endüstriyel faaliyetleri ve Üniversite- Sanayi işbirliği konusunda çalışmaları bulunmaktadır. Çok sayıdaki Ulusal ve Uluslar arası mesleki kuruluşların, Vakıf ve Derneklerin kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olan Güven ÖNAL, halen Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanıdır. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 17 GÜNCEL | SEKTÖRMADEN GÜNCEL | SEKTÖRMADEN Ü Kazdağları ve Madencilik Çalıştayı Madencilik kuruluşları ve bilim adamları ile çevre örgütleri ve yöre halkını bir araya getiren çalıştayda madenciliğin doğa ve çevre ile ilişkisi masaya yatırıldı. lkemizin, hatta bölgenin en güzel coğrafyasında yer alan ve barındırdığı tarihsel, toplumsal, kültürel, ekolojik ve ekonomik değerleri nedeniyle yeryüzünün en özgün yaşam alanlarının başında gelen Kazdağları, son yıllarda, barındırdığı zengin maden, özellikle de altın kaynaklarıyla da gündeme geliyor. Bugüne kadar sergilenen olumsuz madencilik pratiklerinden dolayı kamuoyunda oluşan çevre ve doğanın korunması konusundaki yüksek hassasiyet, bölgedeki altın zenginliğinin ekonomiye kazandırılmasını güçleştiriyor. İşte böyle bir ortamda, madencilik kuruluşları ve bilim adamları ile çevre örgütleri ve yöre halkını bir araya getiren çalıştayda madenciliğin doğa ve çevre ile ilişkisi masaya yatırıldı. İki gün süren Çalıştayın ardından yayınlanan Sonuç Bildirgesinde de, Kazdağları için özel yasal düzenleme ya- pılması, yörede kitlesel turizm faaliyetlerine izin verilmemesi, Kazdağları’nda sivil inisiyatifin kararlarına saygı gösterilmesi, ve Kazdağları’nda madencilik faaliyetlerinin durdurulması gibi talepler dile getirildi. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı da Çalıştaydaydı K azdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği, Kazdağları ve Madencilik konulu bir çalıştay düzenledi. 2 – 3 Haziran 2012 tarihlerinde Balıkesir’in Güre beldesinde düzenlenen çalıştay kapsamında ‘Kazdağları’nın Yerbilimsel Özellikleri’, ‘Kazdağlarının Ekolojisi’, ‘Kazdağları’nın Doğal Zenginlikleri’, ‘Kazdağları’nda Su Kültürü’, ‘Madencilik Ve Yarattığı Sonuçlar’ başlıkları altında beş ayrı oturum düzenlendi. Çalıştaya bilim adamları, uzmanlar, madencilik faaliyetleri ile ilgili kuruluşlar ve çevre örgütleri katıldı. “Madenciliğin doğa ve çevreye zarar verdiğine dair ön yargı kırılmalı” Çalıştaya Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Yüzer ve Genel Sekreter Murat Turan da katılarak birer konuşma yaptılar. Ekolojik dengenin en önemli unsurlarından biri olan su kaynakları üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Kazdağları’ndaki soğuk ve sıcak sular ile ilgili teknik bilgiler verdi. Yüzer, Kazdağları’nda sayıları yüzlerle ifade edilen soğuk ve sıcak su kaynağı bulunduğunu belirterek, hali hazırda içme ve sulama suyu gereksinmelerinin karşılanması için bu akarsular üzerinde 9 adet baraj ve çok sayıda gölet bulunduğunu söyledi. Kazdağları’nın güneyinde alüvyon yelpazelerinde derinlikleri bir kaç metre ile 30 m’ler dolayında olan yüzlerce adi kuyu ve sondaj kuyusu bulunduğunu ifade eden Erdoğan Yüzer yöredeki 20 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 turizme bağlı yaz aylarındaki nüfus artışının su kaynaklarına ve doğaya olumsuz etkisini şu sözlerle dile getirdi: “1990’lı yıllardan itibaren özellikle yaz aylarında artan nüfusun gereksinmelerini karşılamak için bu kuyulardan yapılan aşırı çekimler, dinamik seviyeyi önemli ölçüde düşürmüş, sonuçta bazı yerlerde deniz suyu girişimi ile tuzlanmalar başlamıştır.” YMGV Genel Sekreteri Murat Turan ise yaptığı konuşmada, ekonomik bakımdan çok önemli olan madenciliğin doğa ve çevre ile karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını belirterek, madenciliğinin çevre ve doğa düşmanı olduğuna dair ön yargının kırılması gerektiğini belirtti. Madencilik faaliyetinin gerekli önlemlerin alınmasıyla doğa ve çevreye zarar vermeden de yapılabildiğini belirten Turan, madenciliğin doğaya zararının inşaat, turizm gibi diğer ekonomik faaliyetlerden daha fazla olmadığını savundu. Çevre örgütlerinin madencilik konusundaki hassasiyetlerini aşırı bulduğunu söyleyen Turan, doğal ve toplumsal çevreye çok daha fazla zarar veren, aynı zamanda ülkemizin ekonomik bakımdan sömürülmesine de yol açan büyük çok uluslu sermaye gruplarının faaliyetlerinin görmezden gelinerek madenciliğe yüklenilmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Çevre örgütlerinin duyarlılığını paylaştıklarını söyleyen Murat Turan, fakat aynı duyarlılığın, örneğin Bursa Ovasını, Sakarya Pamukova’yı yok olma noktasına getiren sanayi işletmelerine, gösterilmemesini eleştirdi. Turan, yeni çıkarılan Zeytin Kanunu’nda zeytinliklerin üç kilometre yakınında maden işletmesi yapılamayacağının öngörüldüğünü, fakat bütün sahil şeridini, zeytinlikleri, ormanı dolduran inşaatlara bir yaptırım olmadığını söyleyerek, çevre örgütlerini bu konular üzerine de düşünmeye çağırdı. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 21 GÜNCEL | SEKTÖRMADEN GÜNCEL | SEKTÖRMADEN Maden sahaları yeşeriyor “Madenci doğayı tahrip etmez” Yapılan çalışmayla ilgili bir açıklama yapan MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. İşletme Müdürü Bayram Altıntop, ocaktaki madeni bitirdikten sonra böyle bir faaliyeti bölge halkıyla paylaşmanın şirket çalışanlarına büyük bir mutluluk verdiğini söyledi. Maden Mühendisi Bayram Altıntop, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Biz Türkiye’de algılanan madencinin doğayı tahrip ettiği şeklindeki görüşlerin yanlış olduğunu bu örneklerle ispatlamaya çalışıyoruz. Tabiî ki milyonlarca senede oluşmuş madenleri değerlendirmek bizim görevimiz. Bütün ülkemizin insanlarının bunda payı var. Ekonomik bir değer ihtiva ettiği sürece madenler değerlendirilmeli, daha sonra da tekrar doğayı düzeltip yeniden kullanılacak hale getirilmelidir. Şu anda 21 yıldan bu yana kullandığımız maden ocağını ağaçlandırma yaparak kapatmak istiyoruz. Bundan sonra inşallah ağaçlandırılmış ve fıstık çamı yetişen bir bölge ortaya çıkacak. Burada yaşayan insanlar da bundan faydalanacak. Biz de bunun mutluluğunu beraber paylaşacağız. Çalışmalarımızda ve faaliyetlerimizde bölgedeki insanlardan faydalanıyoruz.” Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve insana karşı sorumluluk hisseden pek çok şirketin gündeminde. Rehabilitasyon çalışmaları Orman Bakanlığına bağlı Orman Müdürlükleriyle madencilerin ortak çabalarıyla yürütülüyor. Bu çalışmalardan en büyük faydayı da tabii ki doğal ve toplumsal çevre elde ederken, yıllardan beri ülkemizde madencinin doğayı tahrip ettiği şeklinde oluşan ve bir türlü düzeltilemeyen olumsuz önyargılar da kırılmaya çalışılıyor. MATEL 50 bin ağaç dikti Bugüne kadar madeni alınarak terk edilen on dört ayrı maden sahasında yaptığı ağaçlandırma faaliyetleriyle öncü bir rol üstlenen şirketlerden biri de MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. Bugüne kadar bir çok farklı ilde 50.000 adet fidan diken şirket, yaptığı ormanlaştırma çalışmalarının yanı sıra ilk iki ağaçlandırma sahasında yetiştirmeye başladığı fıstık çamı ağaçlarıyla da hem bölge halkına hem ülke ekonomisine katkı sunmuş olacak. 22 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Matel’in son ağaçlandırma faaliyeti ise Muğla ilinin Milas İlçesi Olukbaşı Köyünde bulunan Feldispat Madeninin kapatılması ile başladı. 21 yıllık maden ocağının, yaklaşık 35 dönümlük maden arazisi restore edildi. Madeni alınarak terk edilen alana toplam 1000 adet fıstık çamı dikildi. Geyik Barajına 200 metre mesafede 1990 yılında MATEL Hammadde Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde faaliyet göstermeye başlayan ve 35.000m2’lik bir alanda kurulu bulunan Olukbaşı Feldspat Maden Ocağı 2011 yılında kapatıldı. Ocak sahası ilgili firma ve Milas Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen projeyle bin fıstık çamı fidanı dikilerek ağaçlandırıldı. İşletildiği 21 yıllık tarihi boyunca Türk ekonomisine 1 milyon dolarlık bir katkı sağladığı öğrenilen maden ocağı, ilerleyen yıllarda yetişen fıstık çamı ağaçlarıyla yeniden ekonomiye katkı sağlamış olacak. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 23 DÜNYADAN HABERLER | SEKTÖRMADEN DÜNYADAN HABERLER | SEKTÖRMADEN Neyin peşinde oldukları anlaşıldı Altın madeni ifadesi sözün gelişi, çünkü bu göktaşının üzerinde tam 8 trilyon dolar değerinde platin bulunuyor. G oogle ve yönetmen James Cameron’un da deste- ğiyle kurulan Planetary Resources’un neyin peşinde olduğu ortaya çıktı. Hedefte aralarında Amun 3554’ün de bulunduğu 20 trilyon dolarlık metal barındıran göktaşları var. Asteroid maden arama şirketi olarak kurulan Planetary Resources’a destek olanlar arasında Microsoft ve Googlemilyarderlerinin yanı sıra Ross Perto Jr. ve James Cameron da bulunuyor. Firmanın peşinde olduğu Amun zavallı, küçük bir kaya parçası gibi görünse de aslında bir nevi bir altın madeni. Altın madeni ifadesi sözün gelişi, çünkü bu göktaşının üzerinde tam 8 trilyon dolar değerinde platinyum bulunuyor. John S. Lewis tarafından ilk kez gözlenen bu göktaşı, Planetary Resources’un ilk hedefi olacak. Diğer bir hedef ise yine 8 trilyon değerinde nikel ve demirin yanı sıra 6 trilyon değerinde kobalt içeren bir başka göktaşını da yine Lewis buldu. Toplamda 20 trilyon dolar değerindeki bu hedeflere ulaşılabilirse Planetary Resources bir anda dünyanın en büyük şirketi haline gelecek. (Kaynak: CNNTürk) Maden işçilerinin ‘roket’li isyanı Yollara barikatlar kurarak işgal eden maden işçileri, el yapımı roketatar ve füzelerle polise saldırdı. İ spanya’da hükümetin tasarruf tedbirleri çerçevesinde çalışma koşullarını zorlaştırdığı maden işçileri iki haftadır grevde. Polisle her gün çatışan maden işçileri, güvenlik görevlilerine el yapımı roketatarlar ve havai fişeklerle saldırıyor. İspanya’da hükümetin son tasarruf tedbirleri çerçevesinde çalışma koşulları ağırlaştırılan 8 bin maden işçisi ülkenin kuzeyindeki maden ocaklarında son iki haftadır grev yapıyor. İspanyol polisiyle, grevci maden işçileri arasındaki en büyük çatışma ise dün yaşandı. Yollara barikatlar kurarak işgal eden maden işçileri, el yapımı roketatar ve füzelerle polise saldırdı. (Kaynak: Sabah Gazetesi) 24 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 PIttsburgh’da geleceğin kömür teknolojileri tartışılacak 29. Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansında, mevcut kömür kullanımı bağlamında çevresel emisyonlar ve teknoloji, ve gelecekteki enerji talebini karşılayacak, kömürle çalışan, sıfıra yakın kirletici emisyonlu, düşük maliyetli, ve yüksek verimli enerji santralleri konuları ele alınacak. 9. Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansı 15-18 Ekim 2012 tarihleri arasında ABD’nin Pittsburgh kentinde yapılacak. Kömürle ilgili temel bilimsel konulardan geniş çaplı ticari operasyonlara kadar pek çok konunun ele alınacağı konferansta bu yıl özellikle karbondioksit uzaklaştırma ve sekestrasyonu ile ilgili pek çok seçkin bilim adamı makale ve sunumlarıyla yer alacak. 1973 yılındaki petrol krizinin ardından Pittsburg Üniversitesi tarafından ön ayak olunan ve başlangıçta COGLAC (Kömür Gazlaştırma, Sıvılaştırma ve Elektriğe Dönüştürme) adıyla gerçekleştirilen konferans, 1984 yılında Yıllık Pittsburgh Kömür Konferansı ismini almıştır. Kap- samının ve katılımcı sayısının büyümesine paralel olarak 1988 yılında adına “Uluslararası” sıfatı da eklenen Konferans bugün dünya çapında kömür, enerji ve çevre konusunda yapılan en önemli bilimsel toplantı olma niteliği taşımaktadır. Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansı’nın amacı kömürün bir enerji kaynağı olarak etkili ve verimli kullanımını geliştirirken çevreyi de korumaktır. 29. Uluslararası Pittsburgh Kömür Konferansında, mevcut kömür kullanımı bağlamında çevresel emisyonlar ve teknoloji, ve gelecekteki enerji talebini karşılayacak, kömürle çalışan, sıfıra yakın kirletici emisyonlu, düşük maliyetli, ve yüksek verimli enerji santralleri konuları ele alınacak. Zaman zaman ABD dışında dünyanın başka kentlerinde de yapılan Konferansa 1997’de Çin, 2001’de Avustralya, 2004’te Japonya, 2007’de Güney Afrika ve son olarak 2010 yılında Türkiye ev sahipliği yapmıştı. 11 – 14 Ekim 2010 tarihlerinde İstanbul’da yapılan Konferans, İstanbul Teknik Üniversitesi, Türkiye Kömür İşletmeleri, Pittsburgh Üniversitesi ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı‘nın ortak organizasyonu ve 500’ün üzerinde seçkin bilim adamının katılımıyla gerçekleştirilmiş, kömürle ilgili son teknolojiler, kömürden akaryakıt ve gaz üretiminin yanı sıra, global ısınma, karbondioksit uzaklaştırma ve temiz kömür teknolojileri konuları ele alınmıştı. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 25 YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN YMGV 50. Danışma Kurulu toplantısı yapıldı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 50. Danışma Kurulu toplantısı 05 Mayıs 2012 tarihinde İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde yapıldı. 52 kurul üyesinin katıldığı toplantı Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Yüzer’in konuşmasıyla başladı. T oplantıda, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer’in yaptığı çalışma komiteleri ile ilgili sunumun ardından Dr. Caner Zanbak Sürdürülebilir Madencilik Çalışma Grubu ile ilgili bir sunum yaparak zeytincilik, ÇED Yönetmeliği, maden atıklarının yönetimi, çevre izinleri, büyük endüstriyel kazaları önleme programı hakkında bilgi verdi. Zafer Murat Çetintaş söz alarak AB katılım YMGV 55. MütevelliLER toplantısı yapıldı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın 55. Mütevelli Heyet Toplantısı 26 Mayıs tarihinde yapıldı. İTÜ Maçka Sosyal Tesislerinde yapılan toplantıya 36 Mütevelli heyet üyesi katıldı. A çılışını Başkan Prof. Dr. Güven Önal’ın yaptığı toplantıda divan başkanlığına Tuğrul Erkin, divan üyeliklerine de İsmet Sivrioğlu ve Doç.Dr. H. Tolga Yalçın seçildi. Divan seçiminin ardından YMGV’nin 26 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 süreci ile ilgili mevzuatlar ve ithal yönetmelikler konusunda ek bilgi sundu. MTA’nın bu konudaki görüşleri Abdülkerim Yörükoğlu tarafından sunuldu. Metin Erözlü bürokratik engellerlerden söz ederken, fiili üretimin Türkiye’nin gündemine girmesi gerektiğini, yönetmeliklerin Batıdan alınmasının bu ülkede sorun oluşturduğunu, fazla üretenin cezalandırıldığını belirt- ti. Aynı konuda söz alan Yurdagül Yiğitgüden ise mevzuatları hazırlayan genç bürokratların bu tür toplantılara davet edilerek bilgilendirilmesinin ve madenlerin gezdirilmesinin yararlı olacağını belirtti. Madencilikle ilgili yasa ve yönetmeliklerle ilgili çalışma grubu üyeleri olan Melih Turhan, Mehmet Tombul, İbrahim Kallioğlu, Oğuz Güner ve Ümit Akdur 2011 yılı faaliyetleri, mali bilançosu ve denetçi raporu üyelere sunuldu. Toplantıda madenciliğin genel sorunları ve yeni teşvikler ile ilgili görüşmeler de yapıldı. Prof. Dr. Güven Önal, teşvikler ile ilgili olarak bakanlık ile görüşmelerin devam ettiğini açıkladı. Cari açığın kapanması için madenciliğin teşvik edilmesinin önemine dikkat çekti. Halil İbrahim Kırşan enerji üretiminde doğal gaz yerine kömüre ağırlık verilmesi gerektiğini belirtirken, Necati Kurmel aramalara mutlaka teşvik verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Mehmet Tombul, KDV indiriminin sağlanmasının bile yeterince teşvik olacağını ve bu konuda Maliye Bakanlığı’ndan talepte bulunulması gerektiğini ifade etti. Prof. tarafından hazırlanan raporun bir nüshasını başkanlık divanına sundu. Doç. Dr. Ekrem Yüce, atık bertarafında her atık için tek tip prototip hazırlanması aşamasında olunduğunu söyleyerek her farklı atığın farklı bertaraf yöntemi olması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Mahir Vardar İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2014 yılında taşocaklarını kapatma kararı ve kentsel dönü- şüm için agrega ihtiyaçları konusunda bilgi verdi. Madenciliğin genel sorunlar ve yeni teşvikler ile ilgili olarak, Mehmet Tombul tarafından yeni teşvikler konusunda bilgi verildi. Tombul, AKÇT (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu) ile ilgili olarak kömürün, özellikle linyitin teşvik kapsamına alınması gerektiğine vurgu yaparken, Prof. Dr. Ha- luk Eyidoğan madencilik ve çevre mevzuatları ile ilgili koordinasyonu yapacak bir birimin kurulması gereğini dile getirdi. Eyidoğan ayrıca, sektörün toplumu bilgilendirerek iyi bir imaj yaratmasının gerektiğini bunun için de medya- nın iyi kullanılmasının önemli olduğunu söyledi. Maden Türkiye 2012 fuarının 29 Kasım – 02 Aralık arasında yapılacağının da duyurulduğu toplantı bu önemli organizasyonun iyi geçmesi dileğiyle sona erdi. Dr. Işık Özpeker ise rezerv araştırmalarının yetersiz olduğuna dikkat çekerek, teşvik almış “arama şirketleri”nin kurulmasının faydalı olabileceğini ve yabancı sermayenin bu sayede çekilebileceğini belirtti. Alp Gürkan, kömür konusunda AB ile rekabet olmadığını (ithalat ve ihracat olmadığını), teşviklerin AB ile bir ilgisi bulunmadığını belirterek Zonguldak bölgesinin teşvik edilmemesi durumunda buradaki taşkömürünün ekonomiye kazandırılamayacağını söyledi. Divan Başkanı Tuğrul Erkin de tanıtım için bir sempozyumun faydalı olacağını belirterek bunun için vakfın kaynaklarının arttırılması gerektiğinin altını çizdi. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 27 YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN MADENCİLİK ŞİRKETLERİYLE TOPLANTI YAPILDI Y urt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, ülkemizin çıkarları ve geleceği açısından büyük önem arz eden madenlerimizin üretimini sınırlandıran engellerin kaldırılması için yeni stratejiler oluşturulması amacıyla ülkemizin önde gelen maden şirketlerinin üst düzeyde davetli olduğu bir danışma toplantısı düzenledi. Hem genel bir madencilik stratejisi üzerine fikir alış verişinde bulunmak hem de, yeni ilan edilen teşvik tedbirlerinin madencilik için yeterli olup olmadığı konusunu masaya yatırmak üzere düzenlenen toplantı, 5 Mayıs 2012 tarihinde İTÜ Vakfı Maçka Sosyal Tesislerinde yapıldı. Toplantıya, Ümit Akdur (Tüprag Metal Madencilik), İsmet Kasapoğlu(Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi), Ali Rıza Özderici (Özkoyuncu Madencilik), İsmet Sivrioğlu (Koza Altın A.Ş.) Doç. Dr.Sami Demirbilek (Ciner Group), Arif Kur Tel (İmbat Madencilik), Salih Kaymaz (Vtg Holding), Alp Gürkan (Soma Kömür A.Ş.), Muzaffer Polat (Polat Madencilik), Dr. Nijat Gürsoy (YMGV), Selçuk Buyurgan (YMGV), Prof. Dr.Işık Özpeker (YMGV), Prof. Dr.Güven Önal (YMGV) katıldılar. İTÜ’de ‘Çevre ve Madencilik’ tartışıldı 29. Vakıflar Haftası etkinlikleri çerçevesinde Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve İTÜ Maden Fakültesi işbirliğiyle ‘Çevre ve Madencilik’ konulu bir panel düzenlendi. 8 Mayıs 2012 tarihinde Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans Salonunda düzenlenen panelin yürütücülüğünü Prof. Dr. İlyas Çağlar yaparken, Prof. Dr. Işık Özpeker (YMGV), Prof. Dr. Atiye Tuğrul (İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği ), Dr. Caner Zambak (Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği), Zafer Murat Çetintaş (Doğa Savaşçıları Derneği) ve Özgür Öztürk (Agrega Üreticileri Birliği) konuşmacı olarak katıldı. Panele, çoğunluğu öğrencilerden oluşan bir izleyici topluluğu ilgi gösterdi. 28 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN YMGV'DEN HABERLER | SEKTÖRMADEN TRAKYA’DA PANEL YMGV Trakya Geliştirme Komitesinin 4 Haziran 2012 Tarihinde Düzenlemiş Olduğu Toplantıda, “Madencilerin Sorunları, Teşvik Yasası, Çalışma Yönetmeliği ve Maden Kanunu“ tartışıldı. Trakya Geliştirme Komitesi, son olarak, 4 Haziran 2012 tarihinde Tekirdağ’da bir toplantı düzenleyerek faaliyetlerini sürdürdü. Tekirdağ Otelcilik ve Turizm Uygulama Oteli’nde düzenlenen toplantıya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü Mehmet Hamdi Yıldırım, YMGV Başkanı ve İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güven Önal ve İşkur Tekirdağ İl Müdürü Şerafettin Küçük ko- Trakya madenciliğinin sesi: A Yönetim Kurulu Kani Alp (Maden Mühendisi), Metin Akgün (Akgün Beton), Mithat Kumyol (Kumyol A.Ş.), Cüneyt Pullukçu (İbirice Madencilik), Bekir Kiremitçi (Kiremitçiler Madencilik), Erkan Pullukçu (Pullukçu Madencilik), Zühtü Kiremitçi (Derya Madencilik) 30 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 nuşmacı olarak katıldı. Toplantının açış konuşmasını yapan Prof. Dr. Güven Önal, Ülkemiz ekonomisi için madenciliğin öneminden bahsederek, maden bakımından zengin bir ülke olduğumuzu fakat kaynaklarımızı yeterince değerlendiremediğimizi söyledi. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının maden kaynaklarını iyi değerlendirerek sağlanabileceğini, cari açıktan ve enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmasının sahip olduğu madenleri işlemesine bağlı olduğunu vurguladı. Trakya’nın özellikle kömür kaynakları bakımından önemli bir bölge olduğunun altını çizen Önal, hem bu kömür kaynaklarının hem de Istranca’da bulunan bakır yataklarının üretime alınmasının hem Trakya’nın hem de Türkiye’nin gelişmişliği açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Buna dikkat çekmek için vakıf olarak bu tür toplantıları sık sık yaparak kamuoyunun dikka- tini bu konuya çekmeye çalıştıklarını de belirten Prof. Önal, sözlerini şöyle tamamladı: “Madencilik faaliyetleri çevreye en üst düzeyde saygı göstererek yürütülmeli, madenciler de en üst düzeyde çevreci olmalıdır. Vakıf olarak bu hususu ön planda tutuyoruz. Kısacası, çevreye saygılı, ekonomik olarak verimli, Türk halkının gelişmesine ve refahına hizmet edecek bir madenciliği vurguluyor, gerek mahalli gerekse merkezi düzeyde bütün yöneticilerimizin bu bilinçle hareket etmelerini diliyoruz.” Maden İşleri Genel Müdürü Mehmet Hamdi Yıldırım konuşmasına burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu, bu tür toplantıların daima güzel sonuçlar verdiğini söyleyerek başladı. Madenciliğin zahmetli ve zor bir iş olduğunu anlatan Yıldırım, bu işi fiilen yapanların ise çok daha farklı zahmet yaşadıklarını söyledi. Genel Müdür, “Bu zorluklar, başlangıç sermayesinin büyüklüğü, şehir merkezinde yaşanan zorluklar ve çalışanlar açısından güçlükler düşünülünce, gerçekten de özel bir iş yaptığımız or- taya çıkmaktadır,” şeklinde konuştu. Madenciliğin ekonomiye katkısına da değinen Yıldırım şunları söyledi: “Madenciliğin Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payı 10 milyar dolardır. Bunu maksimum düzeyde kullanmalıyız. Madencilik, dışa bağımlılığımız açısından da çok önemli. Madencilik ile enerji arasında büyük bir bağ var. Doğal kaynaklarımız bugünkü ekonominin temelini oluşturuyor. Madencilik, hükümetin ve toplumun en önemli noktasında duruyor. Bunun için madenciliği iyi yapan ülkeleri örnek alarak, o standartlarda çalışmalıyız.” İşkur Tekirdağ İl Müdürü Şerafettin Küçük de toplantıda, maden işkolundaki istihdam rejimi, yeni düzenlemeler ve eğitim programlarıyla ilgili bilgiler verdi. Aralarında, Maden İşleri Şube Müdürü Osman Burgaz, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cengiz Günay, ile Trakya’da faaliyet gösteren pek çok sivil toplum örgütü temsilcilerinin bulunduğu kalabalık bir izleyici topluluğunun ilgiyle izlediği toplantı sonunda, sektör ve STK temsilcilerine plaket verildi. Madencileri, kamunun temsilcilerini ve sivil toplumu bir araya getiren toplantının ardından hep beraber akşam yemeği yenildi. YMGV Trakya Geliştirme Komitesi na amacı, bir yandan yönetim kademeleriyle kamuoyunu madencilik konusunda aydınlatmak, öte yandan enerji, sanayi, tarım hammaddeleri ve entegre üretimlerinin gerçekleşmesini sağlamak, katma değeri yüksek ürünler ile Türkiye ekonomisini güçlendirmek olan Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın Trakya’daki çalışmalarını gerçekleştirmek amacıyla 2010 yılında kuruldu. Arkasında YMGV’nin tam desteğiyle yola çıkan Komite, ülkemizin önemli madencilik alanlarından biri olan Trakya bölgemizde düzenlediği çeşitli etkinlik ve toplantılarla madencilik sektörünün sesi oldu ve olmaya devam ediyor. Başta Tekirdağ olmak üzere Kırklareli ve Edirne de çeşitli toplantılar düzenleyen komite aynı zamandan Uzunköprü’de kurulu bulunan Trakya Madenciler Derneği ile de ortak çalışmalar yapıyor. Te- miz, ekonomik ve sürdürülebilir bir madencilik faaliyeti için başta üreticiler olmak üzere tüm paydaşların bilinçlendirilmesi için çalışıyor. Sektörü halkla bütünleştiriyor Kuruluşundan itibaren mühendis ve üretici düzeyinde üye sayısının arttıran YMGV Trakya Geliştirme Komitesi, bölgedeki 100 e yakın maden mühendisi ve bir o kadar da maden üreticisi ile koordineli olarak çalışmalarına devam ediyor. İş güvenliği ve teknik konularla, mahalli idarelerle, madenciliğe ilişkin yasal mevzuatla ilgili çeşitli seminerler ve toplantılar yapan komite bu konuda da üyelerini ve kamuoyunu bilinçlendirmeye devam ediyor. Sektörü halkla bütünleştirmek ve madencilik lehine kamuoyu yaratmak amacı ile sık sık basın toplantıları düzenleyen Ko- mite, özellikle kömür üreticilerinin sıkıntılarını gidermek için büyük uğraşlar veriyor. YMGV Trakya Geliştirme Komitesi, yöredeki kamu kuruluşları ve halkla da ilişkilerini geliştirerek sürdürmeye, zaman zaman makine parkı ve kamyon zaman zaman da malzeme yardımı yaparak yöre halkına katkı sağlamaya devam ediyor. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 31 EĞİTİM | SEKTÖRMADEN Cemal Birön Firmamız 1995 yılından bu yana İstanbul Türkiye’de faaliyet göstermektedir. Şu anda yurt içinde ve yurt dışında konusunda lider olan birçok firmanın temsilciliğini ve distribütörlüğünü yapmaktadır. Kariyer Gününde Anıldı Kesici firması sürekli olarak yer üstü ve yer altı madencilik sektöründe kullanılan makine ve ekipmanlarının çeşitliliğini arttırmaktadır. Yaptığı kaliteli ve özel imalatlarla, birçok firmanın çözüm ortağı olmuştur. Türkiye madenciliğinin duayenlerinden, İTÜ Maden Fakültesi eski öğretim üyesi ve Maden Mühendisliği Bölümü eski başkanı rahmetli Prof. Dr. Cemal Birön, anısına düzenlenen kariyer gününde anıldı. 1 0 Nisan 2012 tarihinde Maden Fakültesi İhsan Ketin Konferans Salonunda düzenlenen Kariyer gününde, açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Cemal Birön ile ilgili anılar aktarıldı ve katılımcılar tarafından kariyer konuşmaları yapıldı. Türkiye Taşkömürü Kurumu, Meta Nikel Kobalt A.Ş., Akdağlar Madencilik, Maya Holding, İSO, Atlas Copco, Ko- za Altın, Dedeman Madencilik ve İmbat Madencilik gibi kuruluşların yanı sıra İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük ve Maya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nuri Özsüer’in de katıldığı kariyer günü için salonun girişine TTK tarafından tahkimatlı galeri kuruldu. YMGV Başkanı Prof. Dr. Güven Önal’ın da bir konuşma yaptığı Kariyer Günü Maden Fakültesi öğ- Müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik tüm kaliteli ürünleri, stoklarından veya yurtdışındaki acentalarından hızlı bir şekilde sağlayarak, satış öncesi ve sonrası en iyi hizmeti vererek, sorunları en kısa zamanda ekonomik olarak çözebilmektedir. rencilerinden yoğun ilgi gördü.. PROF. DR CEMAL BİRÖN KİMDİR? 1919 yılında İstanbul’da doğdu. 1937 yılında İzmir Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1938 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nün açtığı yurtdışı sınavını kazanarak, Paris Ecole des Mines’te Maden Mühendisliği öğrenimi görmek üzere Fransa’ya gönderildi. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitimini sürdürdü. 1940 yılında ABD’de başlayan İngilizce dil öğrenimini tamamladıktan sonra Montana Maden Mühendislik Okulu’na kaydoldu. Bu okuldaki dört yıllık eğitim süresini Türkiye’den gelen diğer arkadaşları gibi, üstün başarı ile üç yılda “Maden Mühendisi” unvanını alarak tamamladı. Lisansüstü öğrenimine Utah Üniversitesi’nde başladı ve 1944 yılında “ Maden Yüksek Mühendisi” derecesini aldı. 1944 yılı ortalarında Türkiye’ye dönen Cemal BİRÖN, aynı yıl Eylül ayı sonunda Ereğli Kömürleri İşletmesi Kurumu (EKİ-Zonguldak)’nda çalışmaya başladı. EKİ Çaydamar Ocağı’nda 1953 yılında, Bölge Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdü. 1953 yılında İngiliz Kültür Heyeti bursunu kazanarak İngiltere Durham Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına başladı ve 1955 yılında Doktora derecesi almaya hak kazandı. Yurda döndükten sonra görev aldığı EKİ’de, idari görevlerinin yanı sıra “Denizaltı Madenciliği” konusunda bilimsel çalışmalarını da aralıksız olarak sürdürdü. Bu konuda Japonya’da da araştırmalarda bulundu. Doçentlik Tezi’ni hazırlayarak 1962 yılında İTÜ Maden Fakültesi’ne geçti ve “Maden İşletmesi ve Makineleri Kürsüsü” başkanlığına getirildi. 1971 yılında “Profesör”lüğe yükseltildi ve ülkemizde “Maden Mühendisliği Dalı”nda bu unvanı taşıyan ilk bilim adamı oldu 2011 yılında aramızdan ayrıldı. 34 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Her türlü tesisat montajı ve projelendirme işlerinde, eğitimli ve uzman kadrosu ile yıllardan beri başarılı bir şekilde hizmet vermektedir. • İSTENİLEN STANDARTLARDA VE EBATLARDA PASLANMAZ, ÇELİK, CPVC, PVC , HDPE BORULARI VE FİTTİNGSLERİ. • • • • GEOMEMBRANLAR, HDPE VE PVC DRENAJ BORULARI. • YİVLİ KAPLINLER VE BAĞLANTI ELEMANLARI. İŞ GÜVENLİĞİ VE YÜK KALDIRMA EKİPMANLARI. • İZOLASYON VE YALITIM ÜRÜNLERİ. GRANİT , BETON, ASFALT VE MERMER KESME TESTERELERİ VE EKİPMANLARI. • PASLANMAZ MODÜLER SU DEPOLARI TÜM HORTUM ÇEŞİTLERİ VE BAĞLANTI FİTTİNGSLERİ. STORMTECH YERALTI VE YAĞMUR SUYU TOPLAMA SİSTEMLERİ. HER STANDARTLARDA TÜM AKIŞKAN TİPLERİNE UYGUN VANA ÇEŞİTLERİ. PATLAYICI, PATLAMA ÜRÜN VE EKİPMANLARI. YANGIN SÖNDÜRME SİSTEMLERI VE EKİPMANLARI. KESİCİ DIŞ TİCARET VE MAKİNA SAN. LTD. ŞTİ. Perşembe Pazarı Cd. Mahkeme Sk. No: 2-4/A 34420 Karaköy-İSTANBUL-TÜRKİYE Tel.: +90 212 238 61 57 - 256 72 13 Fax: +90 212 238 76 92 E-mail: [email protected] www.kesici.com GÜNCEL | SEKTÖRMADEN GÜNCEL | SEKTÖRMADEN MTA ve MİGEM’den ortak açık oturum: Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi Madenler kalkınmanın motorudur Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın da katkısı ile ülkemizin madencilikle ilgili en önemli iki kamu kuruluşu tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi” konulu açık oturum madencilikle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirdi. Ü lkemizde madencilikle ilgili kuruluşların, madenlerin sanayileşmedeki yerinin vurgulanması, sürdürülebilir madenciliğin gerçekleştirilmesi, ortak politikaların oluşturulması, hammadde tedarik güvenliği ve çeşitliliğinin sağlanması, katma değerin arttırılması ve cari açığın azaltılması gibi hedeflerle yürüttüğü faaliyetler hız kesmeden devam ediyor. Bu faaliyetler kapsamında, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfının da katkısı ile bir açık oturum düzenledi. MTA Genel Müdürlüğü ve MİGEM Genel Müdürlüğü’nce, 27 Haziran 2012 tarihinde Ankara’da MTA Genel 36 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Müdürlüğü İhsan Ruhi Berent Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen “Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi” konulu açık oturum, madencilikle ilgili kamu ve sivil toplum örgütleri tarafından ilgiyle izlendi. Oturum Başkanlığı’nı Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal’ın yaptığı toplantı, MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer ve MİGEM Genel Müdürü Hamdi Yıldırım’ın açış konuşmalarıyla başladı. MTA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Abdulkerim Yörükoğlu “Türkiye Maden Potansiyeli”, MİGEM Genel Müdür Yardımcısı Selehattin Erdoğan “Türkiye’de Madencilik Faaliyetleri ve Üretimi”, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven ÖNAL “Madenciliğin Türkiye Ekonomisindeki Yeri”, ve Prof. Dr. James Hendrix “Dünya’da ve Türkiye’de Altın Üretimi” başlıklı birer sunum gerçekleştirdiler. İlgiyle dinlenen sunumların ardından karşılıklı soru cevap kısmına geçildi. Açık oturum, verilen kokteyl ile sona erdi. Ülkelerin kalkınmasında madenciliğin sahip olduğu kilit önem, “Türkiye Maden Kaynakları ve Madenciliğin Ekonomideki Önemi” başlıklı açık oturumun çağrı metninde şu sözlerle dile getiriliyordu: “Doğal kaynakların, ülkelerin kalkınmasındaki önemi açıktır. İnsan ve toplum hayatında vazgeçilmez bir yer tutan “Madencilik”, tarih boyunca gelişmiş ülkelerin sahip oldukları teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rol oynayan faktörlerden biri olmuştur. Madencilik, özellikle tarım ile birlikte toplumların hammadde ihtiyaçlarını sağlayan iki temel üretim alanından birisi konumundadır. Doğal kaynak- larını etkin bir biçimde kullanan gelişmiş ülkeler, var olan ekonomik güçlerini büyük anlamda buna borçludur. Sektör, gerek ekonomiye doğrudan yaptığı katkılar, gerekse ekonominin diğer alanlarına, özellikle imalat sektörüne sağladığı girdiler nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Ülkemiz madenlerinin, sanayileşmedeki yerini ve sürdürülebilir madenciliğin gerçekleştirilmesi, ortak politikaların oluşturulması, hammadde tedarik çeşitliliği ve güvenli tedarikinin sağlanması, sağlanan katma değerin arttırılması ve cari açığın azaltılması ulaşılması gereken hedeflerdir.” Açık oturumda neler konuşuldu? Toplantının açış konuşmasında MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, kurumunun faaliyetleriyle ilgili bilgiler verirken, ülkemizde bilimsel madenciliğin MTA ile başladığını ve 2000’li yıllara kadar da öyle devam ettiğini belirterek, son dönemde özel sektörün özellikle arama faaliyetlerindeki yoğunlaşmasına dikkat çekti. MTA’nın ise maden arama çalışmalarının yanı sıra artık sektöre yönelik altyapı çalışmalarına da ağırlık vermeye başladığını söyleyen Üzer, özel sektörün arama işinde daha da yetkinleşmesiyle birlikte MTA’nın klasik maden aramacılığını bırakarak sektöre yönelik altyapı çalışmalarına yoğunlaşabileceğini belirterek bundan sonraki asıl hedefin harita yapmak, laboratuar hizmetlerini ve pilot tesisleri daha da geliştirerek sektörün hizmetine sunmak olduğunu belirtti. MİGEM Genel müdürü Hamdi Yıldırım da, açış konuşmasında Türkiye’de madenciliğin esasen kamu yatırımlarıyla bugünlere geldiğini fakat gelişen dünyaya ayak uydurmak istiyorsak özel sektörün önündeki engellerin kaldırılmasını ve madenciliğin de bir iktisadi faaliyet olarak serbest piyasa ekonomisinin gereklerine uygun olarak yapılması gerektiğini söyledi. Bununla birlikte ülkemizin gelişmesi için gerekli olan kamu yatırımlarını sürdürmenin önemine işaret etti. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 37 GÜNCEL | SEKTÖRMADEN MTA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Abdülkerim Yörükoğlu, madenciliğin hayatımızdaki önemine vurgu yaparak toplumların refah ve gelişmişlik düzeyi ile madencilik faaliyetleri arasında yakın bir ilişki bulunduğuna dikkat çekti. Maden aramanın zaman, uzmanlık, bilgi ve teknoloji gerektiren son derece zahmetli bir süreç olduğuna değinen Yörükoğlu, ülkemizin jeolojik karmaşık yapısından dolayı maden çeşitliliği bakımından zengin fakat çok büyük maden rezervlerine sahip olmayan bir durumda olduğundan söz ederek, bu anlamda ülkemizin maden çeşitliliği bakımından dünyada 10. sırada iken üretim rakamları bakımından 27. sırada bulunduğunu söyledi. MİGEM Genel Müdür Yardımcısı Selahattin Erdoğan sunumunda, ülkemizdeki madencilikle ilgili mevzuat hakkında bilgi vererek, özellikle maden ruhsatları konusundaki düzenlemelerin ayrıntılarından bahsetti. Madenlerimizin uç ürün haline getirilerek ekonomiye daha büyük katma değer kazandırılması yolunda hayli mesafe alındığını belirten Erdoğan, ülkenin doğal kaynaklarının toplumsal, iktisadi ve çevresel faktörler dikkate alınarak ekonomiye kazandırılmasının bir zorunluluk olduğunu, işletilmeyen maden kaynaklarının bir zenginlik olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. ABD’li Prof. Dr. James Hendrix, dünyada ve Türkiye’de altın üretimi konusunda teknik bir sunum yaptı ve sodyum siyanür kullanımının tüm Dünyada geçerli olduğunu, Türkiye’de üretim sırasında Dünya standartlarının üzerinde önlem alındığını belirtti. YMGV Başkanı Güven Önal da sunumuna başlarken, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversitelerin ilk açtıkları bölümlerin maden okulları olduğunu belirti ,Türkiye’de bu konuda çok geç kalındığını vurgulayarak, endüstri devriminde geç kalmamızın önemli bir sebebinin de, madenci yetiştirmekte geç kalmamız olduğunu vurguladı. Önal konuşmasında dünyada ve Türkiye’de madenlerin önemini çarpıcı rakam ve tablolar eşliğinde ortaya koydu. Türkiye’de büyük boyutlu rezervler bulunmadığı yönündeki genel kanının tersine bazı madenlerde dünyada söz sahibi konumda olduğuna dikkat çeken Prof. Önal, eldeki verilere göre ülkemizin maden zenginliğinin 2,5 trilyon dolar seviyesinde olduğunu söyledi. Bu zenginliğin ekonomiye kazandırılması için arama ve üretim faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiğini belirten Önal, Türkiye’nin 241 milyar dolarlık ithalatı içinde maden ve enerji ürünlerinin toplam 91 milyar dolar tuttuğuna dikkat çekti. Bu rakamın toplam ithalattaki payının yüzde 37, cari açık içindeki payının ise yüzde 83 olduğunu vurgulayan Güven Önal, ülkemizin bu ithalatın büyük kısmını kendi kaynaklarından sağlayabileceğini belirtti. Türkiye’de madenciliğin tam gelişmemiş olmasının böyle bir kültürün geç oluşmasıyla birlikte dışarıdan gelen telkinlerle, madenciliğin yeterince önemsenmediğini savunan Önal, Türkiye’nin iyi bir planlama ile kendi kaynaklarını harekete geçirmesi durumunda, önümüzdeki 10 yıl içinde cari açığının büyük bir kısmını kapatabileceğini belirterek, bu konuda madencilik alanındaki tüm aktörlere sorumluluk düştüğünü söyledi. 38 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 39 RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN Üniversite yurdundan Bir Madencilik Şirketine Geçtiğimiz günlerde gazete ve televizyonlara bir başarı hikâyesi yansıdı. ODTÜ’deki bir yurt odasında başlayan hikâye, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde kömür üretimi ve ihracatında yakalanan 110 milyon dolarlık ciroya, 2012 yılı için 300 milyon dolar ciro hedefine, dünyanın çeşitli ülkelerinde sürdürülen madencilik faaliyetlerine ve Türkiye’deki büyük yatırımlara kadar uzanıyor. VTG Holding ve kurucuları Gökhan Kantarcıgil, Vuslat Bayoğlu, Tarık İmre’nin başkahramanı olduğu bu başarı hikâyesi daha büyük hedefler ve daha geniş ufuklarla devam edecek gibi görünüyor. Sektörmaden dergisi olarak, VTG Holding kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Kantarcıgil ile hem bu başarı hikayesi hem de madenciliğin genel sorunları üzerine konuştuk. Başarı hikâyenizden başlayarak bu günlere nasıl geldiğinizi anlatır mısınız? Başarınızın altında yatan nedir? VTG Holding olarak serüvenimiz, ODTÜ’de öğrenci olduğumuz yıllara kadar uzanıyor. Şirketin üç kurucu ortağı olan Vuslat Bayoğlu, Tarık İmre ve ben, hem öğrenim gördüğümüz bölümden hem de kaldığımız ODTÜ yurdundan tanışıyoruz. Mezuniyet sonrası Tarık, master için Güney Afrika’ya gitti. Vuslat ile benim kendi işimizi kurma girişimimiz ise ne yazık ki başa40 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 rısızlıkla sonuçlandı. Bu moral bozukluğunun ardından Vuslat, Güney Afrika’ya Tarık’ın yanına gitti. Ben de uzun bir süre kuyum alım-satımı işiyle uğraştım. Altı yıl boyunca Vuslat ve Tarık ile sadece telefonda konuştuk. Aradan geçen yılların ardından, tecrübelerimize de dayanarak madenciliğin gelecek vaad eden bir sektör olduğuna kanaat getirdik. Üç arkadaş Dubai’de buluşarak ortak bir şirket kurma kararı aldık ve 2006 yılında sektöre adım attık. İlk olarak kömür madeni atıklarının ticareti ile işe başladık. Sonrasında kendi sahamızda maden üretimi yapmayı denedik. 2008 yılına kadar zorlu ve sıkıntılı geçen sürecin ardından amacımıza ulaştık ve 2008 yılında keşfettiğimiz Güney Afrika’daki kömür rezervlerinden kendi kömürümüzü üretmeye başladık. Üretimimizi dünyaya pazarlayarak 2010’da ciromuzu 69 milyon USD’ye, 2011’de 110 milyon USD’ye çıkardık. 2012 yılında ise 6 milyon ton kömür satışından 300 milyon USD ciro elde etmeyi planlıyoruz. Faaliyet alanı olarak madencilikte yoğunlaşmanızın tek sebebi ticari kaygılar mı, yoksa madenciliği sizin için özel kılan başka şeyler de var mı? Genel olarak dünyada faaliyet gösteren tüm işletmeler için karlılık ön plandadır. Bununla birlikte sektörü tercih aşamasında, madenciliğin birey ve toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimlerinde ne kadar büyük bir pay sahibi olduğunu görme fırsatımız oldu. Bu nedenle, dünya medeniyetlerinin oluşumunda diğer sektörlere nazaran çok daha büyük bir etkiye sahip madenciliğe odaklanmayı uygun gördük. Bu alanda dünya çapında bir Türk şirketi olmayı kendimize hedef edinmiş durumdayız. Yürüttüğünüz faaliyetlerden söz eder misiniz? Özellikle de Türkiye’deki projeleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz? Madencilik faaliyetlerimiz, Güney Afrika dışında Türkiye ve Kolombiya’da aktif olarak sürüyor. Türkiye’deki faaliyetlerimizi Oremine Madencilik, VTG Bakır, VTG Nikel ve VTG Kömür çatısı altında yürütüyoruz. VTG Nikel ile Türkiye’nin en büyük nikel rezervine sahip Manisa Turgutlu’daki Çaldağ projesinin sahibiyiz. 2011 yılında European Nickel’den (ENK) 40 milyon dolara satın aldığımız projeyi, Çaldağ Nikel A.Ş. adıyla sürdürüyoruz. Bu projeyi hayata geçirmek için 450 milyon dolarlık yatırım planladık. 2014 yılında faaliyete geçecek tesis ile ülke ekonomisine yaklaşık 6 milyar dolar kazandırmayı hedefliyoruz. Yine Türkiye’de, Oremine Madencilik ile altın arama çalışmalarında bulunmaktayız. Balıkesir ve Gömeç’te ileri seviyede arama, Biga Yarımadası, Kısacık, Bayramiç ve Narlı pro- “Sektörü tercih aşamasında, madenciliğin birey ve toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimlerinde ne kadar büyük bir pay sahibi olduğunu görme fırsatımız oldu. Bu nedenle, dünya medeniyetlerinin oluşumunda diğer sektörlere nazaran çok daha büyük bir etkiye sahip madenciliğe odaklanmayı uygun gördük.” jelerinde ise ön arama çalışması gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de sahip olduğumuz bazı ruhsat alanlarında ise diğer arama faaliyetlerini sürdürmekteyiz. VTG Bakır’ın Türkiye’deki bazı projelerini, dünyanın en büyük bakır üreticilerinden Freeport-McMoRan Copper&Gold ile ortak yürütüyoruz. Muş, Denizli, Afyonkarahisar ve Ankara-Kazan’daki sahalarda da linyit arama çalışmalarını yürütmekteyiz. Türkiye’de nikel, kömür, altın ve bakırın yanı sıra yatırım yaptığımız alanlara bu yıl itibariyle endüstriyel hammadde madenciliğini de ekledik ve Perlitsan A.Ş.’yi kurduk. VTG, yılsonunda faaliyete geçmesi beklenen tesislerinde, son yıllarda enerji verimliliği konusunda öne çıkan perlit madenini üretmeye başlayacak. Kolombiya’da ise sahip olduğumuz 27 bin hektarlık 4 kömür sahasında taş kömürü arama çalışmalarını yürütmekteyiz. Türk madenciliğinin bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz? Dünya madenciliğine yön veren büyük aktörler arasında Türk şirketlerinin olmamasının sebepleri nelerdir? Önümüzdeki dönemde dünya devleri arasında Türk şirketlerini de görmemiz mümkün olabilir mi? Bunun için gerek özel sektöre gerekse de devlete düşen görevler nelerdir? Anadolu, madenciliğin doğuşunda ve buna bağlı olarak medeniyetlerin kuruluşunda çok önemli konuma sahiptir. Bildiğiniz gibi altın para, ilk kez Anadolu’da kurulu olan ve Manisa topraklarının başkentlik yaptığı Lidyalılar tarafından kullanılmıştır. Yine bakır madeninin Latince adı olan cyprum’un kökeni Kıbrıs’tır. Kıbrıs’ın MÖ bakır ihraç eden bölgelerin başında geldiği bilinmektedir. Kısaca Türkiye, metalik cevherleşmede oldukça elverişli bir coğrafyaya ev sahipliği yapmaktadır. Anadolu’da zengin bir geçmişe sahip madencilik sektörünün, tıpkı enerji gibi Türkiye için geleceğin yükselen sektörlerinden biri olacağını düşünüyoruz. Madencilik, ülkemizin en temel sorunları arasında yer alan cari açık, işsizlik ve göç gibi sorunların çözümünde etkili olabilecek bir sektör. Bundan 5-6 yıl önce enerji sektörüne olan yoğun yatırımcı ilgisi bugün de madencilik sektörüne yönelik devam ediyor. Bunu tetikleyen çok çeşitli nedenler bulunuyor. Madencilik, dünyadaki hammadde talebinin artışına bağlı olarak cazip bir sektör haline gelirken, Türk Hükümeti, sektörün ülkenin kalkınmasına sağlayacağı faydanın farkında olarak, madenciliğin ekonomideki payının artırılmasına dönük düzenlemeler getiriyor. Türkiye’de Kamu’nun, getirdiği bu yeni düzenlemelerle sektörü sahiplenmesi, madenciliğin yatırımcılar nezdinde ilgi çeken sektörlerden biri olmasını sağladı. Bu tür teşviklerle Türkiye’de madencilik sektörünün hızla gelişeceğini inanıyoruz. Madencilik Türk şirketlerinin dünya çapında zirveye oynayabileceği potansiyelde olan bir sektör. Sektörün en temel gereklilikleri olan, knowhow, teknoloji transferi, kalifiye insan kaynağı gibi alanlarda gelişim gösterilebildiği takdirde, Türkiye, NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 41 RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN RÖPORTAJ | SEKTÖRMADEN madencilik sektöründe, küresel arenada önemli ülkelerden biri konumuna gelecektir. Ülkemizin madencilik geleceğini nasıl görüyorsunuz? Size göre yapılması gerekenler neler? Sektörler arasında en yüksek katma değer ve istihdam yaratma kapasitesine sahip olan madencilik, gerek ekonomiye yaptığı doğrudan katkılar, gerekse ekonominin diğer alanlarına, özellikle imalat sektörüne sağladığı girdiler nedeniyle özel bir öneme sahip. Birçok endüstrinin ilk tedarikçisi konumunda olması sebebiyle küresel ekonominin de temel taşlarından biri olan madencilik, daha çok kırsal alanlara yakın yerlerde gerçekleştirildiği için kente olan göçü önleyip, tersine göçü başlatarak bölgesel kalkınmayı da hızlandırmaktadır. Madencilik sektörünün, Türkiye’nin 2023 vizyonu olan; dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmek ve ihracatı 500 milyar dolara yükseltmek gibi hedeflerine ulaşmasında ve cari açığını azaltmasında ilaç görevini göreceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’de sektörün hak ettiği ölçüde gelişemediğini de görüyoruz. Madenciliğin ülkemiz GSYH’sindeki payı geçen yıl yüzde 1.3 civarında iken, bu oran gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük seviyededir. Sektörün Türkiye’de gelişimi için, sürdürülebilir madenciliği prensip haline getiren, çevreye duyarlı, finansal ve teknolojik donanıma sahip kuruluşların teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sektörün gelişiminde, madencilik alanında ihtisas sahibi insan kaynağı da büyük önem arz ediyor. Bu süreçte üniversitelere büyük sorumluluk düşüyor. Üniversitelerin ilgili fakültelerinin araştırma bütçelerinin büyütülmesi, uluslararası yayın sayılarının arttırılması, proje çalışmalarına destek verilmesi ve bu bölümlerin en iyi öğrencileri cezbetmesi için bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Son olarak, VTG Holding’in geleceğini nasıl görüyorsunuz? Plan, proje ve öngörülerinizden bahseder misiniz? “Türkiye’nin en iyi, dünyanın en dinamik maden şirke- ti” olma vizyonu ile yola çıkan VTG Holding olarak sabır ve dürüstlük ilkesini benimseyerek sürdürülebilir madencilik yapmayı hedeflemekteyiz. Çevre politikasını “Doğaya Vefa ve Saygı” prensipleri ile yürütürken, çevre koruma ve iş güvenliğini dünya madencilik standartlarını belirleyecek düzeyde geliştirmeyi amaçlamaktayız. Sadece madenciliğe odaklı bir şirket olarak, kısa vadede Türkiye’de ve Güney Afrika’da büyümeyi planlıyoruz. Orta vadede Kolombiya ve Mozambik’te maden projelerinde faaliyet göstermeyi, uzun vadede ise madencilik sektöründe öne çıkan Kanada, Avustralya ve ABD gibi ülkelerde şirket satın alma yoluyla büyümeyi planlıyoruz. Ülkemizin yeraltı zenginlikleri bakımından önde gelen illeri arasında yer alan Sivas’ta Maden Kenti Sivas Zirvesi’nin ikincisi düzenlendi. Sivas Ticaret ve Sanayi Odasının ev sahipliğinde düzenlenen zirve, 18-19 -20 Nisan 2012 tarihlerinde gerçekleştirildi. "Sürdürülebilir madencilik ilkesi olmazsa olmazdır" Son yıllarda çevre ve doğal yaşam konusunda artan bir hassasiyet ve bilinç de gelişti toplumda. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz? VTG Holding’in bu konudaki şirket politikasından ve varsa uygulamalarından bahseder misiniz? Günümüzde sektörün önündeki en önemli faktör; “sürdürülebilir madencilik” modelini uygulamak ve bunu devam ettirebilmektir. Sürdürülebilir madencilikte; günümüz neslinin ihtiyaçları en uygun koşullarda karşılanırken, gelecekte ise tüm canlıların yaşam formlarını koruyan bir yaklaşım söz konusudur. Günümüzde Güney Afrika, 42 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Kanada, Avustralya, Şili, ABD, Brezilya, İsveç gibi ülkeler sürdürülebilir madenciliğin en güzel örneklerini oluşturmaktadır. Dünyanın dev madencilik grupları, faaliyet gösterdiği ülkelerde yıllardır yürüttükleri toplum programlarında, bölge halklarının eğitimi, meslek sahibi olması, sağlık hizmetleri alması gibi çok çeşitli başlıklarda önemli katkılar sağlamaktadır. VTG Holding için de “Südürülebilir Madencilik” ilkesi olmazsa olmaz bir kriterdir. VTG Holding’in sürdürülebilir madencilik adına oluşturduğu Güney Afrika’daki Umthombo Sosyal Fonu, bu yıl içinde inşasına baş- layacağı “Winnie Madikizela Mandela Kız Lisesi” projesi ile eğitime destek verecek, aynı zamanda ihtiyaç sahibi öğrencilere burs sağlayacaktır. Şirket, bulunduğu bölgede yaşayan halkın, madencilik faaliyetinin bitmesinden sonra da istihdam edilmesini sağlamak üzere; Tavuk Üretim Çiftliği, Briket Üretim Tesisi gibi projeleri hayata geçirmek üzere çalışmalarını hızla sürdürmektedir. Ayrıca, Güney Afrika’da kurmuş olduğumuz “Filter Press” sistemi ile su tüketimini yüzde 67 oranında azaltmaktayız. Bu sistemle saatte 35 bin metreküp olan su ihtiyacı, 11 bin 500 metreküp’e düşürülmektedir. Yine atık kömürü geri kazanmak amacıyla tesiste hayata geçirilen “Yıkama Teknolojisi” ile kömür, Kyoto Protokolü kriterlerine uygun hale getirilmektedir. VTG Holding, Türkiye’de de sürdürülebilir madencilik adına kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Bu anlayışın bir yansıması olarak, Türkiye’nin en büyük nikel rezervinin bulunduğu Manisa Çaldağ’a Maden Kenti Sivas Zirvesi’nin ikincisi yapıldı yönelik bir dizi yatırımlarda bulunmaktayız. Çaldağ projesi kapsamında su teminine duyarlı bir çözüm geliştirmek üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Turgutlu Belediyesi ile işbirliğine giderek Turgutlu’ya bir arıtma tesisi kuracağız. Turgutlu’nun kanalizasyon sularını arıtarak projedeki su ihtiyacını karşılamayı planlıyoruz. Böylece su teminini mevcut su kaynaklarını tüketmeden arıtma yoluyla çözmüş olacağız. VTG Holding’in “Sürdürülebilir Madencilik” bakış açısının bir diğer yansıması olarak; Manisa Çaldağ projesinin Genel Müdürlük görevini, uzmanlık alanı olan madenlere uygulamak için yeraltı suyu modellemesi, etki ve önlem analizi, ocak gölü kalitesi değerlendirmesi ve ocak duvarı stabilitesinde ABD ve Avrupa’da 18 yıl boyunca görev almış, Türkiye dahil toplamda 30 yıllık iş tecrübesine sahip, Cevat Er yürütmektedir. Sektörün bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, doğru yönlendirilmesi, mevcut yatırımların geliştirilmesi ve yeni yatırımların gerçekleştirilmesine zemin oluşturulması amacıyla, Sivas Valiliğinin öncülüğünde yapılan ve çeşitli kurum ve kuruluşların da katkı sunduğu zirve üç gün sürdü. Sekretarya görevini MTA Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü’nün yürüttüğü zirvenin ilk 2 gününde, toplam 7 oturumda 32 bildiri sunumu, bir panel ve bir interaktif toplantı yapılırken, üçüncü günde ülkemizin en büyük krom zenginleştirme tesisi ve en büyük demir yatağının bulunduğu Divriği-Kangal yörelerine bir teknik gezi yapıldı. Yatırımcılar, sektör temsilcileri, yetkililer ve akademisyenlerin bir araya gelerek madencilik sektörünü tüm boyutlarıyla ele aldığı, ekonomik bağlamda istihdam, katma değer ve ihracat getirisi sağlayacak önemli yeraltı zenginliklerini tartışarak kamuoyunun bilgisine sunduğu zirveye, alanında uzman pek çok bilim insanının yanı sıra, İTÜ Maden Fakültesi Öğretim üyesi ve YMGV Başkanı Prof. Dr. Güven Önal da katıldı. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 43 MAKALE | SEKTÖRMADEN MAKALE | SEKTÖRMADEN İthal Kanun ve Yönetmelikler Eğer yabancı kanun ve yönetmelikleri tercüme edip olduğu gibi ithal edecek idiysek, kendi uzmanlarımızı yetiştirmek için bu kadar masraf yapılmasına, yurt dışında eğitim almaları için burslar verilmesine ne gerek vardı? Bir Adam ya da George gelir, yazar, çizer, alın bunu uygulayın der giderdi... Zafer Murat Çetintaş B ildim bileli ülkemizin Avru- işin sırrı çok basit; onlar kendi ih- rak yaşandığı ve Cumhuriyet tarihi pa Birliği’ne gireceği söyle- tiyaçlarını tespit edip, yıllarca araş- boyunca 100 binden fazla insanın nip durur, fakat AB’nin işlevini ta- tırma yapıp o kanunları çıkartıyor. hayatını doğal afetlerde kaybettimamlaması nedeniyle Türkiye tam Başka ülkeler, aman da Almanya, ği Türkiye’de sömürü düzeni içinüye olmadan dağılacağı bugünden Fransa, İngiltere her şeyin en iyisini de yer alan bazı bürokratların mal aşikâr. Pek çok gelişmiş Avrupa ül- bilir deyip, tercüme edip gözü kapa- varlıklarını öğrendikçe durumun kesinin Türkiye’deki uzantıçarpıklığını anlamak daha ları, hayranları aklınıza geÜlkemizde hala bilinmeyen, bulunmayan kolay oluyor. Çeşitli rivayetlen topyekûn savunucuları lere göre yıllarca İmar İskân çok fazla miktar ve çeşitte maden yatak- Bakanlığı İstanbul Bölge AB’ye girmemiz halinde insan hakları dâhil yaşamsal bürokrat ları bulunduğu bilinmektedir. Bu konuda Müdürlüğü’nde olarak pek çok haktan faydaolarak çalışanların bazılarıçevreci STK’larla da iş birliği yapılarak orlanacağımızın propagandasının 40 dairesi, bir diğerinin tak akılda buluşarak çalışma yapılmalıdır. 25 binası ve bir başkasının nı yapıyorlar, hâlbuki AB’ye girmemiz için ön şart koşu20 trilyon mal varlığı varlan sözde ortak kanun ve yönetme- lı meclisten ya da herhangi bir kuru- mış. Hala da koltuklarından vazgeçliklerle aslında güzelim ülkemizin mundan geçirmiyorlar. Bu nedenle o miyorlarmış. Aileden zengin olsalar sömürülmesini kolaylaştırmaktan kadar eğitimli bilim insanlarımız da zaten memur olmazlardı, diye dübu konuda duyarlı olmalıdır, boşu- şünmemek elde değil. başka bir işe yaramıyor. na mı bu ülke onlara yatırım yaptı? Hiçbir değişiklik yapılmadan ka- Eğer yabancı kanun ve yönetmelik- Bir ülkenin güçlü ve bağımsız olabul ettirilen Avrupa’dan ithal kanun leri tercüme edip olduğu gibi ithal bilmesi için kendi enerji kaynaklave yönetmeliklerle ülkemizin zen- edecek idiysek, kendi uzmanları- rıyla ayakta durması gerekirken biz ginlikleri, yeraltı ve yer üstü tüm mızı yetiştirmek için bu kadar mas- hızla dışa bağımlı hale getirmeye kaynaklarımız adeta kan emer gibi raf yapılmasına, yurt dışında eğitim çalışıyorlar. Bu nedenle sürekli ve sömürülüyor. Çünkü her ülkenin so- almaları için burslar verilmesine ne düzenli biçimde sömürülüyoruz.13 runları, yapısı, statüsü farklıdır. Siz gerek vardı? Bir o ülkenin ihtiyaçlarını araştırmadan, Adam ya da Getespitler yapmadan kopyala yapıştır orge gelir, yaşeklinde düzenlemeler, kanunlar ge- zar, çizer, alın tirirseniz hiçbir başarı elde edemez- bunu uygulayın siniz. O düzenleme belki İngiltere’de der giderdi... dört dörtlük işler ve sektöre, halka derman olurken farklı bir ülkede Depremletam tersi sonuçlar doğurabilir. Bu rin yoğun ola- 44 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 İthal Kanun ve Yönetmelikler milyar ton kömür rezervi bulunan ülkemizde, sırf ithal yönetmelikler nedeniyle yine ithal kömür getirip 4 milyar doları aşan paraları bu sömürü düzenine akıtıyoruz. 4 milyar doları kendi kömürümüzü teşvik ve zenginleştirme için kullansak sadece bu konuda büyük adımlar atabilmemiz mümkün olacak belki. Ancak bazıları hiç boş durmuyor ve ithal yönetmeliklerden en ufak taviz verilmemesini sağlıyorlar. ABD ve Çin gibi dünyanın en büyük kömür tüketicisi ülkelerinin imzalamadığı Kyoto Protokolü işlevini tamamlamış olmasına rağmen bizden hala protokole bağlı kalmamız isteniyor. Isıdan Kaynaklanan Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde ithal kömürün lehine yapılan değişikliklere yaptığımız itirazın üzerinden 2 yılı aşan süre geçti. Danıştay yönetmeliğin ilgili kısmının yürütmesini durdurdu. Bilirkişi atadı, bizden bilirkişi parası da alındı ama bilirkişiler toplanıp karar veremedi daha. Oysa Yönetmelik çoktan yine birilerinin lehine değişti ve uygulanmaya başladı bile, aynı tas aynı hamam misali. Danıştay’a yaptığımız itiraz siyasal bir konuda olsaydı belki çoktan sonuçlanabilirdi. Türkiye ciddi anlamda altın tüketen bir yapıya sahip olması sebebiyle AB üyesi ülkelerden altın alarak 5 – 6 milyar doları her yıl düzenli olarak dışarı akıtırken ülkemizde altın madenlerinin çalışmaya, üretmeye başlamış olması dışarıda ve içerde ciddi anlamda rahatsızlık yarattı ve yine ithal bir yönetmelikle önü kesilmeye çalışıldı. Daha önceki yazılarımda konuşmalarımda belirttiğim gibi ülkemizde yeraltı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılması sırasında madencilik faaliyetleri sırasında hangi dalda olursa olsun tüm madencilerin ülkemizin menfaati için birlikte hareket etmeye mecbur olduklarını hatırlatmak istiyorum. Madencilerin bir araya geldiği toplantılarda hala arada çatlak seslerin olması ithal yönetmeliklere dayanarak sömürü düzeninin sürdürmeye çalışanlara ciddi fırsatlar vermektedir. Tabi bu faaliyetleri gerçekleştirirken çevre faktörü unutulmamalı ve yapılan işler çevresel önlemler alınarak yapılmalıdır. Kısacası elma ile armutları karıştırmamak gerekir. Madencilik faaliyetlerini sürdürerek genç madencileri istihdam edenlerin mutlak biçimde onlardan bazılarının çevre konularında eğitim almalarına fırsatı yaratmaları ülkemizin geleceği açısından olumlu olacaktır. Ülkemizde hala bilinmeyen, bulunmayan çok fazla miktar ve çeşitte maden yatakları bulunduğu bilinmektedir. Bu konuda çevreci STK’larla da iş birliği yapılarak ortak akılda buluşarak çalışma yapılmalıdır. AB’den ithal edilen kanun ve yönetmeliklerle uğraşmak yerine kendi modelimizi yaratmaya çalışılmalıdır. Bu dünyadaki gelişmelerin göz ardı edilmesi anlamına gelmiyor. Onları da bilip, görüp, anlamalıyız fakat bu hukuki düzenlemeler bize özgü olmalıdır. Ancak bu yolla sorunlarımıza gerçek ve etkili çözümler üretebiliriz Madencilik faaliyetlerini sürdürerek genç madencileri istihdam edenlerin mutlak biçimde onlardan bazılarının çevre konularında eğitim almalarına fırsatı yaratmaları ülkemizin geleceği açısından olumlu olacaktır. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 45 MAKALE | SEKTÖRMADEN MAKALE | SEKTÖRMADEN SANAYİ MADENLERİ SANAYİ MADENLERİ Geçen yüzyılın sonunda sanayi madenlerinin ticaretine muazzam kaynaklara sahip Çin'in agresif fiyat politikaları damgasını vurdu. Gene aynı dönemde globalleşme sanayi madenleri alanında hiç olmadığı kadar büyük uluslararası firmaların doğmasına sebep oldu... Dündar ERGUNALP “Sanayi Madenleri” 1980’lerin ikinci yarısı ile 90’ların ilk yarısında iki kere Maden Dairesi (şimdiki adıyla Migem) başkanlığı yapmış olan jeoloji yüksek mühendisi Yüksel Önem’in, çok değil 10 yıl kadar önce kitabına verdiği ad. Endüstriyel mineraller ve kayaçlar, ya da endüstriyel hammaddeler yerine “sanayi madenleri”, çünkü bunlar sanayileşme ile doğrudan ilintili, minerallerden ibaret değil ve de hammadde ifadesi çok genel. Çakmaktaşını başlangıç noktası kabul edersek, insanoğlunun hayatına giren en eski madenler olmalarına rağmen ve bugünde hayatımızın yapı taşları sayabileceğimiz bu isim altında sınıflandırdığımız 100 civarında madeni kullanmamıza rağmen, hala bunların tarifi üzerinde bir fikir birliği yok. Sanayi madenlerini tarif etme çabaları geçen yüzyılın başında müzelerin tercih ettiği Berzelian sınıflandırması ile başlayıp, ansiklopedicilerin tercih ettiği alfabetik sınıflandırma, jeologların kullandığı jenetik ve tektonik sınıflandırmalar, pazarlamanın önem kazanmasıyla beraber tercih edilen son kullanıma göre yapılan sınıflandırmalar, birim fiyat ve üretim miktarlarına bağlı olarak geliştirilen ticari sınıflandırmalar ve nihayet hibrid (karışım) sınıflandırma metodlarına geldi. En yaygın kullanılan tarif belki de en ba46 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 siti; “metalik madenler, enerji madenleri ve mücevher taşları hariç, ekonomik değeri olan herhangi bir kayaç, mineral ya da doğal hammadde”. Ancak bu basit tarife göre dahi pek çok anormal durum sözkonusu. Örneklersek; Boksit aluminyum metalinin cevheri olmasına rağmen, refrakterler ve aşındırıcıların üretiminde kullanılan alumina ve diğer aluminyum alaşımlarının da hammaddesi. Titanyum metali rutilden elde edilmekle birlikte, bu mineral sanayide kullanılan en önemli beyaz pigment, titanyum dioksitin de hammaddesi. Yeraltından çıkarılanın pek azı mücevher kalitesinde olan, çoğu sanayi uygulamalarında kullanılan elmastır. Bu karmaşadan bizim maden kanunumuz da nasibini almış. Kanunun 5. Maddesi madenlerin sınıflandırmasının mineralojik temelde yapıldığı iz- lenimini veriyor. Ancak karışıklık had safhada; hümik asit elde etmekten başka bir işe yaramayan leonarditi enerji maddesi demek, granatların tamamını mücevher taşı olarak sınıflandırmak, zirkonyum metalini doğada bulunan bir maden sanmak, literatürde dahi adına rastlanmayan anaksit, imalogit, logliniti sanayi hammaddesi olarak kabul etmek, bizde de kafaların karışık olduğuna dair iyi birer örnek. Sanayi madenleri konusunda herkesin hemfikir olduğu bir husus var; bir ülkede kullanılan sanayi madenlerinin miktarı ve çeşitliliği doğrudan o ülkenin sanayileşmesinin bir göstergesidir. Dahası gelişmiş ülkelerde kullanılanlarla, sanayileşmemiş ülkelerde kullanılanlar farklılık gösterir. Ülke geliştikçe bu madenlerin adam başı tüketimleri artar. Bir başka ifadeyle de sanayi madenlerinin metal madenlerinden fazla üretilmesi sanayileşmiş ülkelerin tipik özelliğidir. Bu sebepten “sanayi madenleri” ifadesinin daha anlamlı olduğunu söylemek mümkündür. Bir grubu tarif etmek kendi içindeki benzerliklerden ziyade diğer gruplardan farklılıklarını anlamakla da mümkündür. Pekçok sanayi madeni doğadaki özellikleri değişmeden ham halde kullanılır. Dolayısıyla farklı yataklardan, hatta aynı maden yatağından dahi özellikleri farklı ürün elde edilebilir. Halbuki Şili’deki bakır konsantresiy- pının, yan sanayinin, hizmet sektörüle Zambia’dakinin izabehane açısın- nün hızla gelişmesini temin ediyor. dan farkı yoktur. Aynı sanayi madeni- Açık işletme madenciliğinin önündeni kullanan üreticiler uygulamalarına ki en büyük engel, dolayısıyla sanayi göre değişik standartlar, özellikler ta- madenlerinin gün ışığına çıkmasının lep eder. Hatta zamanla üretim metod- önündeki en büyük engel bugünlerde ları, ihtiyaçlar değiştikçe standartlarda çevre izinleri, artık maden ruhsatının değişir ve genellikle de daha karma- değil ÇED izininin olup olmaması daşıklaşır. Örneğin, bugün kâğıtta kul- ha belirleyici bir faktör. lanılan kaolin mikron altı boyutlarda, kimyasal olarak parlatılmış ve reolo- Maden yatakları genelde bir çeşit majik özellikleri değiştirilmiş bir ürün- den için üretime açılır. Sanayi madendür. Keza mikronize kalsit de pekçok lerinin bir kısmıysa yan ürün olarak uygulamada yüzeyi kimyasal mad- elde edilir; kurşun-çinkonun yanında barit gibi. deyle kaplanmış olarak ter- Sanayi madenlerinin heryerde bulun- Ayrıca, cih edilmekte. duğuna dair yaygın inanışa karşın, bir sanayi madeninBu talepler dünyadaki sanayi madeni üretiminin den birdoğrultusunda sanayi maden- 2/3 si 5 ve daha az sayıdaki ülkeden den çok lerinde artık üretiliyor olması çoğumuzu şaşırtır. ürün elde edilir akla gelen her türlü cevher zenginleştirme metodu ki bu durumda herbirinin farklı piyakullanılmaya, hatta yeni metodlar ge- sası olacağından bir sanayi madeni kaynağını değerlendirmek metal maliştirilmeye başlandı. deni yatağını değerlendirmekten daha Sanayi madenlerinde genellikle açık karmaşık bir hal alabilir. Üstelik meişletme madenciliği tercih edilir, zira tallerin aksine bunların referans alıbunlar genellikle nispeten ucuz ham- nabilecek uluslararası borsası yoktur, maddelerdir. Bu sebepten nakliyeleri değerlendirme tamamen pazardaki çoğu kez en kritik maliyet unsurunu rekabet koşulları ve müşteri ilişkilerioluşturur. O kadar ki, bu tip sanayi ne göre şekillenir. Geçen yüzyılın somadenlerini karayollarının, hatta de- nunda sanayi madenlerinin ticaretine miryollarının çokda uzağında arama- muazzam kaynaklara sahip Çin’in agya gerek duyulmamıştır. Bu açıdan resif fiyat politikaları damgasını vurbakınca, ülkemizde demiryolu ağı- du. Gene aynı dönemde globalleşme nın gelişmesi ve hizmet kalitesinin sanayi madenleri alanında hiç olmaartmasıyla pekçok sanayi madeninin dığı kadar büyük uluslararası firmagün ışığına çıkacağını varsayabiliriz, ların doğmasına sebep oldu; Fransız ki pekçok gelişmiş ülkede bu olgu- Imerys ve Belçikalı Sibelco gibi. Sayu gözlemek mümkün. Ticareti ya- nayi madenlerinin kaderini belirleyen pılan sanayi madenlerinin hacminin en belirgin parametre teknoloji sayılametalik madenlere kıyasla çok fazla bilir. Örneğin, stronsiyumun tüplü teolması, doğal olarak özellikle üretil- levizyonla parlayıp sönen yıldızı, ya dikleri yerlerde bunlara bağlı altya- da bugünlerde elektrikli araçlarla gün- deme gelen lityuma hücum. Sanayi madenlerinin heryerde bulunduğuna dair yaygın inanışa karşın, dünyadaki sanayi madeni üretiminin 2/3 si 5 ve daha az sayıdaki ülkeden üretiliyor olması çoğumuzu şaşırtır. Çeşitlilik açısından bakınca, USGS verilerine göre kayda değer miktarlarda 20 farklı sanayi madeni üreten Türkiye’nin Dünya’da önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkün. Bunlar alfabetik sıralamayla; alçıtaşı, antimuan, barit, bentonit, boksit, bor, feldspat, florit, grafit, kaolen, kromit, manyezit, perlit, pomza, tuz, silis kumu, soda külü, sodyum sülfat, stronsiyum ve talk. Çeşitlilik açısından Türkiye ile aynı kategorideki ülkelerin sıralaması ise oldukça öğretici; ABD (38), Brezilya (32), Çin (30, Avustralya (30), G, Afrika (29), Hindistan (29), Rusya (27), İspanya (25), Meksika (24), Avusturya (24), İran (23), Arjantin (22), İtalya (20), Fransa (20), Almanya (20), Kanada (20), Şili (20). Bu tablodan çıkan sonuç ülkenin gelişmişliğinin yanında boyutunun da önemli olduğudur. Ancak herhangi bir sanayi madeninde Dünya üretiminin %20 sinden fazlasını üreten ülkelere baktığımızda, Türkiye sadece bor ile listede yer alıyor. Bu sıralamada da ABD, Çin ve Avustralya gene başı çekiyor. Son (iki) söz: Yazımın başında üzerinde durduğum sanayi madenlerinin tarifi, sınıflandırılması konusundaki karmaşa konusunda; “Allah madencilere zihin açıklığı versin.”, Türkiye’nin Dünya’daki konumuna değindiğim son geldiğimiz noktada da “Önümüz açık, yapacak çok şey var” diyerek sözü bitirmek yerinde olur sanırım. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 47 MAKALE | SEKTÖRMADEN MAKALE | SEKTÖRMADEN BİLGİSAYAR DESTEKLİ CEVHER YATAĞI MODELLEME VE MADEN TASARIMININ ÖNEMİ VE NETPRO/MINE YAZILIMI Mineral kaynakları, üretildiğinde bir daha yerine konulamayan doğal varlıklardır. Yenilenemez özelliklerinden dolayı bunları en yüksek fayda ile toplumun kullanımına sunmak gerekir. Madencilik şirketleri bu durumun farkında olup madenleri günümüz bilim ve teknolojisine uygun bir şekilde işletmek istemektedir... Bahtiyar ÜNVER, A. Erhan TERCAN, Mehmet Ali HİNDİSTAN, Güneş ERTUNÇ, Fırat ATALAY, M. Suphi ÜNAL, S. Yasin KILLIOĞLU M adencilik, katma değer yaratma potansiyeli en yüksek olan lokomotif sektörlerden biridir. Örneğin Avustralya, Güney Afrika, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi madencilik sektörünün çok gelişmiş olduğu ülkelerde madenciliğin GNP içindeki payları %5-10 seviyelerindedir. Bu ülkelerin özellikle ekonomik büyüklükleri göz önüne alındığında madencilik sektörünün gerçekten öncü sektörlerden birisi olduğu anlaşılabilir. Türkiye’de ise bu oran 2009 yılında %1,49 (2000, 2006, 2007, 2008 yıllarında sırasıyla 0,99, 1,18, 1,25, 1,42) olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamlar gelecekte kalkınabilmek için Türkiye’nin maden potansiyelini kullanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Son yıllarda bu yönde önemli adımlar atılmıştır. MİGEM’e göre 2010 itibarıyla 33.407 arama, 156 önişletme ve 10.779 işletme olmak üzere toplam 44.342 adet maden ruhsatı bulunmaktadır. Mineral kaynakları, üretildiğinde bir daha yerine konulamayan doğal varlıklardır. Yenilenemez özelliklerinden dolayı bunları en yüksek fayda ile toplumun kullanımına sunmak gerekir. Madencilik şirketleri bu durumun farkında olup madenleri günümüz bilim ve teknolojisine uygun bir şekilde işletmek istemektedir. Çağdaş madencilik bilim ve teknolojisi, madenlerin çıkarılmadan önce üç boyutlu olarak modellenmesini ve ocak tasarımlarının yapılmasını gerektirir. Bunun için aramadan kapatmaya kadar bütün madencilik süreçlerinin modellenip tasarlandığı bütünleşik bilgisayar programlarına gereksinim vardır. Bununla birlikte ülkemizdeki madencilik faaliyetleri incelendiğinde önemli bazı büyük firma ve kuruluşlar dışında gerçek anlamda bilimsel ve teknolojik bir üretimin yapıldığı söylenemez. Milyonlarca yıllık jeolojik süreçler 48 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 sonunda oluşan maden yatakları, genellikle çok kısa bir zaman diliminde plansız ve programsız bir şekilde işletilmektedir. Madencilik sektöründe gerçek anlamda bir ilerlemenin sağlanabilmesi için maden aramadan kapatmaya kadar tüm süreçlerde madencilik bilim ve teknolojisinin uygulanması gerekmektedir. Bunun için tüm bu süreçlerin tasarlanıp modellendiği bütünleşik bilgisayar yazılımlarına gereksinme vardır. Bu amaçla dünyada bir çok ticari yazılım geliştirilmiştir. Bu yazılımlar, cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımındaki süreçleri yetkin bir şekilde gerçekleştirmekle birlikte, lisan sorunu, eğitim desteği eksikliği ve yerel sorunlara çözüm üretmemesi gibi nedenlerden dolayı ülkemizde yaygınlık kazanmamışlardır. Bu nedenle cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımının tüm aşamalarını 3 boyutlu bilgisayar ortamında gerçekleştiren mevcut ticari yazılımlara gore bir çok üstünlük içeren NETPRO/Mine isimli yeni bir ürün geliştirilmiştir. Ürün, cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımın tüm bileşenlerini bütünleşik bir yapıda içermekte, kullanıcıya modelleme çalışmalarını hızlı, güvenilir şekilde gerçekleştirecek bir ortam sunmaktadır. Bu çalışmada NETPRO/Mine programının cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımındaki yetenekleri tanıtılmıştır. Bu amaçla ilk olarak genel özellikler verilmiş, daha sonra kullanılan temel veri yapıları sunulmuş ve jeolojik katı modelleme süreci açıklanmıştır. Katı model içinde blok modellemenin ilkeleri ve blok değerlerinin kestirimi incelenmiştir. Bu bağlamda programda kullanılan mineral kaynak kestirim yöntemleri gösterilmiştir. Yer altı ve yerüstü madencilik yöntemlerinin üç boyutlu ortamda tasarım süreci açıklanmış, maden veri analizi ve operatörler ile ilgili yetenekleri tanıtılmıştır. BİLGİSAYAR DESTEKLİ CEVHER YATAĞI MODELLEME VE MADEN TASARIMININ ÖNEMİ VE NETPRO/MINE YAZILIMI Genel Özellikler NETPRO/Mine, yeraltı ve yerüstü maden işletmelerinin cevher yatağı karakterizasyonu ve üretim yapılması ile ilgili her türlü gereksinimine cevap verecek niteliktedir. Yazılım ülkemiz maden mühendisliği pratiklerini ve uluslararası teknikleri desteklemektedir. Modüler yapıdadır ve maden işleten firmalar ve maden ve jeoloji mühendislerinin ihtiyaçlarına yönelik modülleri içermektedir. Genel bilgisayar destekli tasarım ve coğrafi bilgi sistemleri özelliklerini içermektedir ve bu amaçla NETCAD kullanılmıştır. Program hem plan hem hacimsel 3B görüntüleme yeteneklerine sahiptir. Bu 3 boyutlu ortamda seçme, değiştirme, hesaplatma vb. işlemlere erişmek mümkündür. Google Earth’ü desteklemektedir. Hazırlanan yer üstü modelleri Google Earth’e aktarılabilmektedir. Yazılım küresel konumlandırma sistemini desteklemektedir. Program, gerektiği durumlarda sektörde var olan ve etkin yazılımların verilerini okuyabilmekte standard bir donanım ile kolay bir şekilde çalışmaktadır. Veri Tabanı Cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımına temel olan veriler genellikle sondajlardan elde edilen bilgilere dayanır. Bunlar kabaca üç gruba ayrılabilir: geometrik, litolojik ve öznitelik verileri. Geometrik veriler, sondajların x, y, z koordinatları, derinliği, eğimi ve çapı gibi geometrisi ile ilgili bilgileri içerir. Litoloji ve öznitelikle ilgili veriler sondajdan alınan her bir karot örneği ile ilişkili olup sondaj boyunca jeoloji ve kalite değişimini temsil eder. Örneğin litoloji her bir karotun jeolojik birimini, karot verimini içerirken öznitelik yine her bir karot için analiz edilen öznitelik değerlerini (kömürde ısıl değer, kül yüzdesi, nem yüzdesi, kükürt yüzdesi, metal madenlerinde tenör ve yoğunluk) içerir. NETPRO/Mine, bir veri tabanının sondajla ilgili verilerin girilmesinde etkili araçları sunmaktadır. Örneğin böyle bir veri tabanında öznitelik ve litolojiler, kullanıcı tanımlı olarak girilebilmekte, bu tanımlar bir veri kütüphanesinden seçilebilmekte ve farklı kullanıcılar arasında paylaşılabilmektedir. Hem litoloji hem de öznitelik için gösterim rengi ve desen tanımlanabilmekte ve bir özniteliğe birden çok öznitelik (Çinko+Kurşun gibi) kazandırılabilmektedir. Veri tabanına hatalı girilmiş koordinatların tespiti, olanaklı değerler aralığı dışında kalan öznitelik değerlerinin saptanması, farklı özniteliklerin toplamlarının belirli bir üst değeri aşmaması gibi kontrollerin yapılmasına olanak sağlayan program, ham verilerden kompozit (eşit uzunlukta tanımlanmış) veriler üretebilmektedir. Kompozitler, variogram hesaplama ve krigleme gibi daha çok blok modellemede kullanılan veri tipidir ve ham veriler ile kompozitler ayrı ayrı saklanabilmektedir. Bu veri tipinin üretiminde litoloji, karot verimi gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Ayrıca verilere ait özet istatistikler hesaplanabilmekte ve histogramlar çizilebilmektedir. Bu tür hesap- Proje Özellikleri ve Ülkemiz İçin Bilgisayar Destekli Cevher Yatağı Modelleme Gereksinimi Bu proje, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ)’nin sahip olduğu kömür yataklarını günümüz madencilik bilim ve teknolojisine uygun bir şekilde işletme isteğinden doğmuştur. Amaç, kömür üretmeden önce sondajlı arama faaliyetinden yeraltı/yerüstü ocak planlamasına kadar olan süreci ayrıntılı bir şekilde bilgisayar ortamında tasarlamaktır. Bu amaçla MOTAY (Madencilik Otomasyon ve Tasarım Yazılımı Geliştirme) projesi başlatılmış ve iki yıllık bir çalışma sonunda NETPRO/Mine yazılımı ortaya çıkmıştır. NETPRO/Mine yazılımı sadece TKİ ihtiyaçlarını giderir nitelikte olmayıp ülke madenciliğine büyük ölçüde hizmet edecek şekilde geliştirilmiştir. Benzer işlemi yapan farklı yazılımlara göre kullanım kolaylığı, dil ve teknik destek imkanı, kullanılan hesaplama araçlarının daha güncel olması nedeniyle performans açısından iyi özelliklere sahiptir. Bu yazılımın ortaya çıkmasında TKİ, Hacettepe Üniversitesi (Maden Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği ve Matematik Bölümü) ve ULUSAL CAD ve GIS ÇÖZÜMLERİ A.Ş büyük bir çaba göstermiştir. Proje, KAMAG altında TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 49 MAKALE | SEKTÖRMADEN lama ve çizimler ham ve kompozit edilmiş veriler üzerinde yapılmaktadır. NETPRO/Mine ekranında sondaj verileri üç boyutlu olarak gösterilmektedir (Şekil 1). Sondajların üç boyutta gösterimi veri girişi ile eşzamanlı olarak gerçekleşmektedir. Veri tabanı konumsaldır ve farklı formattaki (TXT, CVS, LAS gibi) veriler okunup yazılabilmektedir. Veri aktarımı kullanıcı ile etkileşimlidir ve veri aktarımında sorun yaratan kayıtlar kullanıcıya rapor edilmektedir. MAKALE | SEKTÖRMADEN Metal madenlerinde üstte verilen modelleme yaklaşımları yanında metal tenörü de dikkate alınır. Cevher sınırları, ekonomik metal tenörüne göre belirlenip bu tenörün üstündeki kaynaklar cevher olarak alınır. Metal madenlerinin jeolojik katı modellemesinde yalnızca ekonomik tenörün dikkate alındığı yaklaşımlar da vardır. Ancak bu tür yöntemlere güvenilirliğinden emin olmadıkça ihtiyatla yaklaşmak gerekir. uzaklık ve jeoistatistiksel yöntemlerle kestirilebilmekte, jeoistaistik yöntemlerden ortalamalı krigleme, ortalamasız krigleme, eşkrigleme gibi doğrusal teknikler yanında indikatör krigleme gibi doğrusal omayan tekniklerde kullanılabilmektedir. Benzetim yöntemleri olarak ardışık normal ve ardışık indikatör benzetimler uygulanmaktadır. Bunlara ek olarak benzetim öncesi ve sonrası işlemlere ilişkin araçlarda kullanıcıya sunulmuştur. Programda veriler süzgeçlenebilmektedir. Süzgeçleme, sondaj geometrisi, öznitelik ve litoloji gibi her türlü veriye uygulanabilmektedir. Ayrıca, verilerden rapor alınabilmekte ve bu raporlar, sondaj listesi olacağı gibi sondaj log raporu da olabilmektedir. Log raporları kullanıcı tanımlı şablonlara göre üretilmekte ve raporlama istenen formatta (pdf, doc, xls vb) yapılabilmektedir. lirlenir. Rezerv, kaynağın ekonomik olarak işletilebilir bölümüdür. Madenin üretiminde oluşacak kayıpları ve seyrelmeleri de içerir. Diğer bir ifade ile maden kaynağı terimi, arama ve örnekleme ile tanımlanan ve kestirilen cevherleşmeyi, maden rezervi ise bu cevherleşme içinde madencilikle ilgili faktörlerin gözönüne alınmasıyla elde edilen varlığı ifade eder. Mineral kaynağı genellikle cevher miktarı (tonaj) ve bunun ortalama kalitesi (tenör) ile karakterize edilir. Bu parametreler aynı zamanda sınır tenöre bağlıdır. Sınır tenör arttıkça tonaj azalır, ortalama tenör artar. Tonaj ve ortalama tenörün sınır tenörün bir fonksiyonu olarak grafiksel gösterimi tenör-tonaj eğrisi (Şekil 6) olarak bilinir. Şekil 2. Kesit yöntemi. a) Kesitlerin alınması, b) Katı modelin oluşturulması Şekil 4. Blok modelleme Şekil 1. Sondajların üç boyutlu gösterimi Jeolojik Katı Modelleme Maden yatağı gibi yer ile ilintili objelerin üç boyutta büyüklük, şekil, uzanım ve geometrisinin çıkarılması jeolojik katı (wireframe) modelleme olarak bilinir. Bu amaçla kömür ve metalik madenlerde kullanılan yaklaşımlar birbirinden farklılık gösterir. Kömür yataklarının modellenmesi iki boyutta yapılan geometrik kestirimlerin üç boyuta taşınması esasına dayanır. Bunun için iki farklı yaklaşım kullanılır: 1)Kesit yöntemi, 2)Tavan-taban yöntemi. Kesit yönteminde genellikle düşey yönde kesitler alınır, her kesit içinde kömürün geometrik sınırları belirlenir ve son olarak kesitlerdeki iki boyutlu şekiller üç boyutta jeo-objeler oluşturmak üzere birleştirilir (Şekil 2). Tavan-taban yönteminde ise damarın tavan ve taban yüzeyleri sayısal arazi modeli şeklinde modellenir daha sonra bu iki yüzey, bir katı model oluşturacak şekilde birleştirilir (Şekil 3). 50 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Şekil 3. Tavan-taban yöntemi. a) Tavan ve taban yüzeyleri, b) Katı model NETPRO/Mine programında jeolojik katı modelleme yapılan bir uygulamada her iki yönteme ilişkin araçlar mevcuttur. Bu araçlar kesit alma, fay modelleme ve farklı içkestirim yöntemleri ile desteklenmektedir. Programda kırık kesitler alınabilmekte, fay düzlemleri jeolojik katı modellemeden sonraki uygulamalarda kullanılabilmekte, içkestirimde en yakın değer yöntemi, uzaklığın tersi ile ağırlıklandırma yöntemi ve krigleme yöntemi uygulanabilmektedir. Blok Modelleme Blok modelleme, katı model içinde cevher kalitesinin değişimine yönelik bir modellemedir. Bu amaçla katı model bloklara ayrılır, her bloğun ortalama tenör değeri içkestirim ya da benzetim yöntemi ile hesaplanır. Netpo/ Mine’da blok boyutları ve şekli sabit ya da değişken olarak alınabilmektedir. Blok tenörleri, en yakın komşu, ters Şekil 4, NETPRO/Mine programında olusturulan katı modellerden oluşturulan blokların içkestirim yapılmış (sağdaki bloklar) ve kestirim yapılmamış modelleri (soldaki bloklar) göstermektedir. İç kestirimde ortalamasız krigleme tekniği kullanılmıştır. Gerek içkestirim gerekse benzetim için değişkenin uzaklığa bağlı değişimlerini üç boyutta modelleyen variogram analizlerine gereksinme vardır. NETPRO/Mine variogram analizi yapan araçlara sahiptir. Bu araçlar, deneysel variogramları hesaplayabileceği gibi modellerde üretebilmektedir. Bu variogram araçları küresel, yuvalı yapı, üstel, Gaussian gibi temel modelleri desteklemekte, ayrıca uzaklığa bağlı değişkenlik, variogram yanında kovaryans, korelogram ve çapraz variogram gibi araçlarla ölçülebilmektedir. Program ayrıca variogram model parametrelerinin tutarsız olmadığını test eden çapraz doğrulama gibi teknikleri içermektedir. Kaynak Kestirimi Kaynak terimi çoğu zaman rezerv terimi ile karıştırılmaktadır. Mineral kaynağı, yerkabuğu üzerinde yada içinde bulunan, ekonomik öneme sahip bir zuhur yada konsantrasyondur. Bu zuhur yada konsantrasyondan, nihai aşamada ekonomik olarak üretilebilecek şekil ve miktar be- Şekil 6. Tipik bir kalite-tonaj eğrisi. Standart bir cevher yatağı modelleme programı blok modelden tonaj, ortalama tenör ve tenör-tonaj eğrisi gibi raporları üretebilmelidir. Uygulamada tonaj hesaplanırken sabit bir yoğunluk değeri kullanılır. Bununla birlikte yoğunluk cevherin kalitesine bağlıdır. Örneğin bir demir cevheri yatağı için cevherin Fe içeriği değişirken yoğunluğun da değişmesi kaçınılmazdır. Benzer şekilde kömürde ısıl değer ile yoğunluk arasında ters bir ilişki vardır. Bu nedenle modelleme uygulamaları, tonaj raporu alınırken yoğunluğun kaliteye bağlı olarak değişimini dikkate alan araçları içermesi gerekir. NETPRO/Mine programı, blok modelden tenör-tonaj eğrileri üretebilmekte, tonaj hesabında kaliteye bağlı yoğunluk değişimini dikkate alan araçlar içermektedir. NETPRO/Mine’ın diğer programlar üzerinde önemli bir üstünlüğü çoklu veri tabanları, çoklu katı modeller ve çoklu blok modellerle aynı anda çalışabilmesidir. Yeraltı Ocak Tasarımı Bir yeraltı ocak işletmesi ayak, taban yolları, galeri ve kuNİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 51 MAKALE | SEKTÖRMADEN yu gibi maden yatağını yüzeye bağlayan her türlü açıklığın toplamı şeklinde düşünülebilir. Şekil 7, bir kömür madeninde NETPRO/Mine programı ile tasarlanmış kuyu, galeri ve taban yollarını göstermektedir. NETPRO/ Mine ile bu açıklıklar, uygun koordinatlar ile tanımlanabilmekte, içersinde yer alan her çeşit altyapı elemanı (bant konveyör, enerji hattı, basınçlı hava borusu ve su borusu vb) modellenebilmekte ve bunların geometrik özellikleri (metrajları) alınabilmektedir. Ayrıca program havalandırma şebeke analizi ve patlatma tasarımı yapılabilen modüller içermektedir. Şekil 7. Yeraltı ve Yerüstü ocak tasarımları. Yerüstü Ocak Tasarımı NETPRO/Mine, açık ocak tasarımında yatay ve düşey güzergah tanımları yapılabilen, yol güzergah profili oluşturabilen, platform ve şev tanımları yapılabilen araçlara sahiptir. Ayrıca şablon platform tanımları mevcut olup, istendiğinde bu şablon platformlar seçilebilmektedir. Tasarlanan yol, enkesit ve yüzey haline getirilebilmektedir. Maden Veri Analiz Modülü Bu modülün fonksiyonları aşağıda verilmektedir: MAKALE | SEKTÖRMADEN ve yükleniciden gelen veriler arasında karşılaştırma yapılarak kontrol raporlarının oluşturulması. NETPRO/Mine hazır operatörleri kullanıcıya sunmaktadır. Bunlar; Madencilik sektöründe standartlaşmış bir yazışma ve raporlama mekanizması bulunmamaktadır. Hakediş gibi işler için belirlenmiş bir yöntem ve hakediş içinde kullanılacak olan İnşaat sektörü için Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanan poz numaraları ve birim maliyetlere benzer standart poz numaraları bulunmamaktadır. NETPRO/Mine yazılımı TKİ’nin istemiş olduğu formatta hakediş hesaplamalarını yapabilmekte ve raporlar üretmektedir. Ayrıca yazılım her türlü stok kontrolü ve ilgili maliyet hesaplarının yapılabilmesine olanak sağlayan bir altyapıya sahiptir. Kullanıcı ilgili verileri kaydederek istediği işlerleri NETPRO/Mine özelliklerini kullanarak programlayabilir. Bu işlemlerin kullanıcı istekleri doğrultusunda yapılabilmesini sağlayan bir altyapı oluşturulmuştur. Operatör 1: Sondaj limitlerini içeren toplam hacmi bloklayarak herhangi bir enkesit yada damar sınırı bulma işlemi yapmadan bloklara jeoistatistik yöntemler ile değer atayan ve kabaca cevher sınırlarını ve miktarını belirler Operatör 2: Kullanıcının seçeceği bir litolojik katmanın yada damarın alt ve üst sınırlarından yüzey oluşturur (jeoistatistik kullanmadan üçgenleyerek) ve bu sınırları hacme dönüştürüp bloklar. Jeoistatistik ile bloklara değer atar. Operatör 3: Operatör 2’nin yaptığı işin aynısını yapar, yü- 52 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Bu işlem dizileri için kod yazmaya gerek yoktur, birim iş yapan kutuların arka arkaya eklenmesi ile önceden kestirilemeyen birçok fonksiyon gerçeklenebilmektedir. Kullanıcı, araştırmacı yada geliştiriciler modülde bir değişikliğe gerek kalmadan kendi yöntemlerini kodlayarak sisteme entegre edebilmektedirler. Bugün düşünülemeyen yada kapsam dışında olan bir özellik gerek duyulduğunda kolaylıkla ileride proje ekibi yada başkaları tarafından entegre edilebilecektir. Operatörler NETPRO/Mine ürününün diğer yazılımlara göre bir diğer üstünlüğü operatör modülünün kullanıcıya sunulmuş olmasıdır. Operatörler girdi ve çıktıları standart olan işlem paketleri olarak düşünülebilir. Girdi ve çıktıları birbirleri ile uyumlu işlemler ardı ardına eklenerek bir zincir oluşturabilir ve bu zincir daha sonra çalıştırmak üzere saklanabilir. Bir örnek vermek gerekirse, kullanıcı aynı projeyi farklı yöntemler ile çözüp karşılaştırmak istediğinde (örneğin kriging ve en yakın komşu) tüm işlem adımlarını tekrarlamasına gerek olmamaktadır. Bir operatör zinciri hazırlayıp sadece kullanılan jeoistatistik kutusunu değiştirmesi yeterlidir. Cevher yatağı modelleme ve ocak tasarımına ilişkin bütünleşik yazılımların geliştirilmesine yönelik olarak Türkiye’de yapılan çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Dünyada cevher modelleme ve maden tasarımında kullanılan farklı yazılımlar mevcuttur. Tüm bu yazılımların bir anlamda ticari ürün oldukları düşünüldüğünde, özelliklerini karşılaştırmalı olarak inceleyen ve ortaya koyan güvenilir çalışmalar bulmak mümkün değildir. Şekil 8. Operatör tasarımcısı Yazılımda; kurum içi, kurumlar arası ve kurum-yüklenici arasındaki resmi yazışmalar için gerekli şablon dosyaları hazır olarak bulundurulması. Yükleniciye verilen Operatör 4: Ortalama tenör ve damar kalınlığını hesaplar Sonuçlar Bir maden işletmesinde yürütülen tüm faaliyetler ile ilgili bilgilerin gerçek zamanlı olarak kaydedilmesi ve faaliyetler ile ilgili raporların elde edilmesi. İşletmede yapılacak faaliyetlerin kısmi olarak taşeronluk marifetiyle yapılması ile ilgili işlemlerin yürütülmesi ve takip edilmesi. zey oluştururken jeoistatistik kullanır. Bu yazılımların hepsinde; sondaj veri yönetimi, jeolojik katı modelleme, blok modelleme, kaynak kestirimi, ocak tasarımı ve ocak planlaması standart uygulamalardır. Ancak bu standart sayılabilecek uygulamalar farklı yaklaşımlar ve fonksiyonlar kullanılarak yapılmaktadır. Dolayısıyla, farklı yazılımlar kullanılarak yapılan aynı işlem- lerden tamamen aynı sonuçların elde edilmesi mümkün değildir. NETPROMine’nın bu açıdan güvenilir sonuçlar üreten bir yazılım olduğu testler sonucunda belirlenmiştir. NETPRO/Mine Netcad ile entegre olarak çalışarak çok avantajlı bir yapı sergilemekte ve Netcad’in tüm avantajlarını kullanabilmektedir. NETPRO/Mine çoklu blok model kullanımına olanak sağlamaktadır. Çoklu veri tabanı kullanımı sahanın farklı bölgelere ayrılarak çok daha etkin ve verimli bir şekilde analiz edilebilmesi açısından çok önemli bir özelliktir. NETPRO/Mine’nın 3B projeksiyon desteği ile önemli bir görsel sunum becerisi vardır. NETPRO/Mine çıktı ve çizdir- me işlemeleri için çok güçlü bir arayüzü olan Netcad yazılımını kullanmaktadır. Bu itibarla, bu açıdan diğer yazılımlar içerisinde en gelişmiş olanlarından biridir. Ayrıca, hem en güncel hesaplama teknikleri ve yazılım kütüphanelerinin kullanılmasının sağladığı performans üstünlüğüyle hem de Netcad ile entegre olarak uzun yıllardır güvenle kullanılan güçlü bir altyapıya sahiptir. Gelecekte bu tür yazılımların ne yönde evrileceğine modellemede belirsizliğin en çok olduğu süreçler etkileyecektir. Şu anda modelleme sürecinde en büyük belirsizlik jeolojik yorumlamadan ortaya çıkmaktadır. Gelecekte jeolojik yorumlama sürecinde yazılımların daha çok rol üstleneceği açıktır. Bu konularla ilgili olarak çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etmektedir. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 53 MAKALE | SEKTÖRMADEN MAKALE | SEKTÖRMADEN ZEYTİN YÖNETMELİĞİ ZEYTİN YÖNETMELİĞİ Madencilikle zeytinciliği karşılaştırarak, madenciliğin zeytincilikten daha üstün olduğu ya da bunun tam tersini savunmak düşülebilecek en büyük hatadır. Zeytincilik ve madencilik ülke ekonomisi açısından sürdürülmesi gerekli iki değişik ekonomik faaliyetlerdir. Ancak bu ekonomik faaliyet alanlarının çakışması durumunda yasalar, ulusal menfaatlerimizin gerektirdiği kararların alınmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. nırları dışında olup da 17.10.1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan” olarak tanımlanmıştır. Necati Yıldız Maden Yük. Müh. Ü lkemiz zeytinciliğe bakıldığında, modern fidanlıkların yanı sıra dağlarda kendiliğinden gelişigüzel aralıklarla yetişmiş zeytin ağaçlarını görmekteyiz. İspanya’da dekar başına zeytin ağacı sayısı 40 civarında iken bu değer ülkemizde zeytinciliğin en yoğun olduğu Ayvalık’da 8’dir. faaliyetlerdir. Ancak bu ekonomik faaliyet alanlarının çakışması durumunda yasalar, ulusal menfaatlerimizin gerektirdiği kararların alınmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesinde; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, tinlik”, “zeytinlik sahası”, “tesis”, “kimyevi atık” , “toz ve duman” gibi kavramların tanımları yapılmamış ve atıklarla ilgili rakamsal sınır değerlerinin verilmemiş olması nedenleriyle sorunlar yaşanmıştır. Kanundaki “Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınTürkiye’de zeytinlik alanların ülke ması hâlinde altyapı ve sosyal tesistopraklarımızın %1,1’i kadar olduler dâhil toplam yapılaşma, zeytinlik ğu söylenmekte, bazı çevrelerce bu alanının % 10’unu geçemez.” hükalanlar içinde yapılabilecek madencimündeki iki cümle birbiri ile çelik önemsenmemektedir. Zeytin lişmektedir. Bu hükümle zeytin ağaçları etrafında “Zeytinciliğin Zeytincilik ve madencilik ülke ağaçlarının kesilip yazlık yapılIslahı ve Yabanilerinin Aşılatekonomisi açısından sürdürülmesi masına göz yumulmasına kartırılması Hakkındaki Kanun”un gerekli iki değişik ekonomik şın madencilik yapılmaması için getirdiği 3 km’lik faaliyet kısıtfaaliyetlerdir. zorluk çıkarılmaktadır. layıcı koruma alanları göz önüne alındığında zeytinlikler topraklarımızın yaklaşık % 10’unu kapla- toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz 3 Nisan 2012 tarihinde Zeytinciliğin maktadır. Yasaklı alanlar yan yana ve işletilemez. Bu alanlarda yapıla- Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasıgetirildiğinde ülkemizde madencilik cak zeytinyağı fabrikaları ile küçük na Dair Yönetmelikte Değişiklik Yayapılabilecek alanlar ciddi boyutta ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri ya- pılmasına Dair Yönetmelik’te bazı pımı ve işletilmesi Tarım ve Köyiş- değişiklikler yapılmıştır. daralmaktadır. leri Bakanlığının iznine bağlıdır …” Madencilikle zeytinciliği karşılaş- hükmü yer almaktadır. Ülkemizde Yapılan değişiklikte zeytinlik alanlatırarak, madenciliğin zeytincilikten zeytinciliğin geliştirilmesi, zeytinlik rı; “Orman sınırları dışında bulunan daha üstün olduğu ya da bunun tam alanların ıslahı bu alanlara 3 kilomet- ve Devletin hüküm ve tasarrufunda tersini savunmak düşülebilecek en re yaklaşmayı yasaklamakla gerçek- olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitbüyük hatadır. Zeytincilik ve maden- leştirmek mümkün değildir. leri veya şahıs arazisi olan tapuda bu cilik ülke ekonomisi açısından sürdürülmesi gerekli iki değişik ekonomik Geçmiş yıllarda bu kanunda “zey- şekilde kayıtlı sahalar ile orman sı54 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 Diğer taraftan değişiklikte; “alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda; ... ç) İlgili Bakanlıkça kamu kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.” denilmiştir. Yönetmelikteki tanımlamaya göre ülkemizin Akdeniz ve Ege Bölgesinin tamamı “zeytinlik alanı” olarak ilan edilmiştir. Hâlbuki bu tanımlama ile, zeytinlik alan olarak tanımlanacak bölgenin, yerleşim yeri, toprak yapısı, topografyası, iklimi, coğrafyası, yükseltisi zeytincilik yapılmaya ve zeytin ağacı yetiştirmeye uygun olup olmadığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlenecek ekonomik büyüklük tarif edilerek bu bölgeden alınabilecek asgari ürün miktarının belirlenmesi gerekirdi. Bu yönetmelik hükmü doğrudan 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunundan alınmıştır. Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunun 13. maddesinde; “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı Madde 13 - Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; … ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetler...” 2005 yılında 5403 Sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanım Kanunu TBMM’de görüşülürken bu hükmün sorun yaratacağı Mecliste ifade edilmişti. Devletin hüküm ve tasarrufunda altındaki madenlerin işletilmesinde kamu yararı olup olmadığının tartışılmasının yanlış olduğu, bu Kanun hükmünün madenciliğe yarar getirmeyeceği söylenmişti. Ancak madencilik dernek yöneticileri ”madencilik faaliyetlerinde kamu yararı vardır” şeklinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından alınacak bir tek “Olur”la sorunun aşılabile- ceğini ifade ederek tasarının yasalaşmasına seyirci kalmışlardı. Zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetleri için Yönetmelikle “kamu yararı” yerine bu Kanunun 20.maddesinde belirlen zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak “kimyevi atıklar”, tesislerin çıkarabileceği “toz ve duman” kavramlarına rakamsal değerlerle açıklık getirilmesi daha doğru olacaktı. Zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine nelerin engel olduğu, “toz ve duman”ın limit değerlerinin rakamsal olarak belirlenmesi gerekirdi. Madencilik faaliyetleri için de tanımlama yeteri değildir. Madencilik faaliyeti tanımı maden ocağı ve cevher hazırlama tesisleri olarak düzenlemede yer almış olmalıydı. Maden İşleri Genel Müdürlüğünce 5403 Sayılı Kanununa göre yapılan kamu yararı taleplerinde istenilen belgeler özetle: Kamu yararı kararı alınması talep edilen yerin ve yakın çevresinin vaziyet planı, kamu yararı kararı alınmasının zorunlu olduğuna dair İl Tarım Müdürlüğünden alınacak belge, üretilecek madenin cinsi, rezerv miktarı, projeye ile ilgili bilgiler, hali hazır vaziyet planı, kamu yararı kararı alınması istenen tarım arazilerinde özel mülkiyete konu taşınmazların sahipleri ile anlaşma olup olmadığına ilişkin bilgilerdir. Bu belgeler aynı zamanda zeytinlik alanlar için de kamu yararı kararı almak için istenecektir. Yönetmelikte yapılan düzenlemede “özel mülkiyet” ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Akdeniz ve Ege bölgesinde madenciler rehabilite etNİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 55 MAKALE | SEKTÖRMADEN ZEYTİN YÖNETMELİĞİ tikleri alanları zeytinliğe çevirmektedir. Bu da madencilikle zeytinciliğin iç içe yapılabileceğinin en önemli kanıtıdır. Düzenlemede özel mülkiyetle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun için madencilerin uyanık olmalarında yarar vardır. Devletin bu yaklaşımıyla bir gün gelip madenci- ler, kendi arazilerine diktikleri zeytin ağaçları nedeniyle madenciliği sürdürebilmesi için “kamu yararı kararı” almak zorunda kalırlarsa hiç şaşmamak gerekir. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda, yeni yatırımların yapılması veya mevcutların genişletilmesi için yatırımların başlamasından işletmeye geçiş dönemine kadar sıkı bir bürokratik işlemler ve takip söz konusudur. Ne yazık ki bu süreçte yatırım için belirli standart ve kurallar yerine yasaklar getirilmektedir. Kamu yararı kime göre neye göre? Kamu yararı soyut bir kavram olup kişiden kişiye değişebilmektedir. Kimilerince “kamu yararı” yerine “toplum yararı” denilmektedir. Toplum yararı da söz konusu karar sonucu oluşan “değerin” toplumu oluşturanlar tarafından paylaşılması anlamına gelmektedir. Kamu yararı kavramı, toplumun gelişimine, zamana, ekonomik ve sosyal yapıya göre değişik şekillerde yorumlanmakta ve değerlendirilmektedir. Kamu yararı kararı ile oluşan “değer” hak olarak da tanımlanabilmektedir. Hak kişinin toplumun bir üyesi olarak sahip olduğu ve yasaların kendisine tanıdığı değişik şekillerde belirtilen maddi ve manevi yetkilerinin ifadesidir. Kamu yararı kararı alınabilmesi için istenilecek belgelere bakıldığında değerlendirmenin bazı verilere dayanılarak yapılacağı görülmektedir. Bu verilerin kamu yararı kararı alınmasındaki önceliği ve etkinliği belli değildir. Kanunla yapılması gerekli bir düzenleme Yönetmelikle yapılmıştır. İlgili kanun ile getirilen yönetmelik hükmünün ilişkisi de tartışılır durumdadır. Kamu yararı kararı alınmış da olsa bu kararın alınabilmesi için somut yasal hükümlerin olmaması nedeniyle alınan kararların yargıdan dönme olasılığı yüksektir. Kamu yararının gerektirdiği durumların belirlenmesi yasa uygulayıcısının takdir alanı içinde değerlendirilmektedir. Yasa koyucu ve uygulayıcı takdir alanına giren değerlendirmelerde anayasal ilkelere uygun 56 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 davranmak zorundadır. Kamu yararı kavramı, her ne kadar soyut bir kavram ise de devlete olan güveni sarsması durumunda kararın kamu yararına olduğundan söz etmek olası değildir. Esasen uygulamada kamu yararından öte “faaliyetin ekonomik üstünlüğü” söz konusunun olduğu izlenimi vermektedir. Görüldüğü gibi “kamu yararı “ soyut bir kavramdır. Sorun yalnızca zeytinlik alanları değildir, sorun madencilik yapılacak alanlara getirilen kısıtlamaların tamamı için geçerlidir. Öncelikle Devletin hüküm ve tasarrufunda olan madenlerin işletilmesinde kamu yararının olup olmadığına karar verilmelidir. Esasen her ekonomik faaliyette kamu yararı vardır. Bazı alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinde kamu yararı yoksa, kamu yararı olmayan bu alanlara ruhsat verilip kişi ve kuruluşlar mağdur edilmemelidir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu düzenlemeyi Maden Kanunun 7.madde kapsamında değerlendirmemeli, 5177 sayılı Kanun sonrası zeytinliklerle ilgili yaklaşımını sürdürmelidir. Aksi takdirde madencilerin teminat iratları ile karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktı. Temennim yapılmış bu değişikliğin sorunları çözmesidir. Ancak konunun köklü çözümü için, madencilerin mevcut ve olası sorunları ortaya konulmalı, bu sorunların çözümleri belirlenmeli, çözümleri içeren yasal bir düzenleme yapılmalıdır. İSTANBUL'UN KAYIP ŞEHRİ | SEKTÖRMADEN İSTANBUL'UN KAYIP ŞEHRİ | SEKTÖRMADEN Araştırma ekibi, sahil çizgisinden bir metre kadar açıktaki bir taşın önünde aniden duruyor. Bir şey bulmuş olmalılar. Şengül’ün yanına yaklaştığımda, “Bir lahit kapağı parçası” diyor. İSTANBUL’UN KAYIP ŞEHRİ Küçükçekmece Gölü ve çevresi Paleolitik Çağ’dan Bizans Dönemi’ne uzanan kayıp bir tarihin kapılarını aralayacak kalıntıları saklıyor Y anılmışım! Elimi attığım her toprak parçasında müthiş bir keşif yapacağımı hayal ettiğim heyecanlı gençlik günlerimin geride kaldığını sanıyordum. Üstelik bunun İstanbul gibi bir metropolün yanı başında olabileceğini düşünemezdim. Küçükçekmece Gölü ve çevresinde bulduğumuz arkeolojik izler tarihi değiştirebilirdi. Sıcak bir yaz günü göl kıyısında bulduğumuz lahit parçası ve diğer buluntular, sadece Küçükçekmece’nin 2700 yıl önceki tarihine ışık tutmakla kalmadı, göl çevresindeki taşlar Neolitik Çağ’ın da kapılarını araladı... Zaman tüneline girdiğimizde takvimler 3 Ağustos 2008’i gösteriyor. Leyleklerin gökyüzünde müthiş bir göç töreniyle başlayan, puslu ve parçalı bulutlu hava, yerini güneşli bir öğleden sonraya bırakıyor. Araştırma ekibi, sahil çizgisinden bir metre kadar açıktaki bir taşın önünde aniden duruyor. Bir şey bulmuş olmalılar. Şengül ‘ün yanına yaklaştığımda, “Bir lahit kapağı parçası” diyor. Ardından benden yana olan kenarını göstere60 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 rek ekliyor: “...yazısı da var”. Lahdin üzerinde harfi andıran bazı işaretler fark ediyorum. Objektifimi lahit kapağına doğrulturken, araştırma ekibimizin diğer üyeleri, bir şeylerin varlığının heyecanını hissederek Küçükçekmece Gölü’nün batısındaki yarımadanın ucuna doğru ilerliyorlar. Peşlerinden gidiyorum. Yarımadanın sivri burnuna geldiğimizde, sahilde çok düzgün taş sıralarının çeşitlenerek, belirgin oda şekillerine dönüştüğünü görüyoruz. Sualtı arkeologu Hakan Öniz, şaşkınlık ve sevinç içinde, “Hocam, çok büyük, çok büyük” diye sesleniyor. Heyecanla aradıkları şey her ne ise bulmuş olmalılar... Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Şengül Aydıngün, 2008 Mart’ında KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde yapılan 12. Akdeniz Arkeolojisi Kongresi’ne katıldığında, üniversitenin Sualtı Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Hakan Öniz’e tam da bu noktada çekilmiş kısa bir taş sırasının fotoğraflarını göstermiş ve kendi başkanlığında yürütülecek “İstanbul Tarih Öncesi Arkeolojik Araştırmaları” (İTA) projesine katılmalarını istemişti. Hakan’ın düzgün bir sırada duran taşlar için gelmeye karar vermesi zor olmamıştı. Ancak ne olursa olsun, şimdi gördüğü “şeyin” büyüklüğü karşısında şaşkınlığını ve sevincini dizginleyemiyordu. Proje başkanı, eşim, Şengül Aydıngün, 2007 yaz sezonunda nasıl bir arkeolojik arazi çalışması yapacağına karar vermeye çalışırken, çevresindeki hızlı yapılaşma nedeniyle İstanbul’un batı yakasında bir yüzey araştırması yapma fikrini ortaya atmıştı. Ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gereken resmi izin alınmış, Kocaeli Üniversitesi arkeoloji öğrencileri ve desinatör arkeolog Burhan Gülkan’dan oluşan altı kişilik bir ekip oluşturulmuştu. Araştırmanın ilk gününün sabahında ekip, Avcılar Belediyesi’nin tahsis ettiği araçla uzaklaşırken, arkalarından, “Acaba kayda değer bir şeyler bulabilirler mi?” diye düşünmüştüm. Akşam yorgun ve gülen yüzlerle, torba torba kırık dökük çanak çömlek parçaları ile geri geldiler. Getirdikleri parçalar, amatör eski eser meraklılarına bir şey ifade etmeyecek ama profesyonellere söyleyecek çok sözü olan parçalardı. İlk gün kapıldığımız heyecan bir daha hiç bitmedi. Dr. Aydıngün, bölge arkeolojisini anlayabilmek için yüzeyde, sadece arkeologların yapacakları bir araştırmanın yeterli olmayacağına karar verip ilk araştırma sezonundan itibaren ekibe, farklı uzmanlık alanlarından bilim adamlarını davet etmeye başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Şükrü Ersoy, Küçükçekmece Gölü’nün birkaç binyıl önce önü denize açık, derin bir koy olduğunu söylüyordu. Bölgenin ne zaman deniz, ne zaman bir göl olduğunun bilinmesi, arayacağımız kültürel birikimler açısından çok önemliydi. Ve ulaştığımız bilgiler bizi, göl kenarında gördüğümüz Roma lahdinden -zaman tüneli gibi kesintisiz bir şekilde- insanlığın ilk tarım faaliyetlerine başladığı Neolitik Çağ’a kadar götürdü... (Kaynak : National Geographic Türkiye) NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 61 ANDAÇ | SEKTÖRMADEN TÜRKİYE’DEN DÜNYADAN ANDAÇ ETKİNLİK ZAMAN Madenlerde Havalandırma Mine Ventilation 2012 4-5 Temmuz 2012 Afrika Madencilik Kongresi 16-19 Temmuz 2012 Afrika 4.Uluslararası Çevresel Arsenik Kongresi 22-27 Temmuz, 2012 Avusturalya 34. Uluslararası Jeoloji Kurultayı 5-10 Ağustos 2012 Brisbane Avusturalya CIMEE 2012 - Çin Beijing Uluslararası Madencilik Fuarı 2012 22-24 Ağustos 2012 Pekin, Çin XXVI. Uluslar Arası Cevher Hazırlama Kongresi 24-28 Eylül 2012 Yeni Delhi, Hindistan Coaltrans 2012 (“32. Dünya Kömür Kongresi – Coaltransİstanbul”) 14-16 Ekim 2012 Çin Madencilik Konferansı ve Sergisi 2012 3-6 Kasım 2012 Process Mineralogy ‘12 7-9 Kasım 2012 Kıymetli Madenler Konferansı (Precious Metals ‘12) 12-13 Kasım 2012 Processing of Nickel Ores and Concentrates ‘12 14-15 Kasım 2012 Uluslararası Jeoloji ve Yer Bilimleri Konferansı 3-4 Aralık 2012 Singapore 7.Kauçuk Endüstri Fuarı (Kauçuk2012) 13-16 Eylül 2012 İstanbul XIII. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu 10-12 Ekim 2012 Bodrum Natural Stone 2012 9.Uluslararası Doğaltaş Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı 18-21 Ekim 2012 CNR Expo’ İstanbul’da Türkiye 12.Enerji Kongresi 14-16 Kasım 2012 Ankara 8.Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu 29-30 Kasım 2012 İstanbul Maden Türkiye 2012 Fuarı/Tüyap Fuar Merkezi 29 Kasım-2 Aralık 2012 Beylikdüzü, İstanbul 8.Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi (mersem’2012) 13-15 Aralık 2012 Afyonkarahisar Türkiye 23. Uluslararası Madencilik Kongresi Ve Sergisi 16-19 Nisan 2013 Antalya Minex 2013 23-24-25 Mayıs 2013 İzfaş, İzmir 4. Ulusal Maden Makinaları Sempozyumu 23-24 Mayıs 2013 İzmir 62 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 YER Brisbane, Queensland, Avustralya İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Fuar Merkezi Tianjin, Çin Cape Town, South Africa Cape Town, Güney Afrika Cape Town, Güney Afrika İHRACAT VERİLERİ | SEKTÖRMADEN İHRACAT VERİLERİ | SEKTÖRMADEN MADEN İHRACATÇILAR BİRLİĞİ ÜRÜN GRUBU, İSTATİSTİKÎ VERİLERİ MADEN İHRACATÇILAR BİRLİĞİ ÜRÜN GRUBU, İSTATİSTİKÎ VERİLERİ 2011 2012 OCAK-NİSAN TÜRKİYE GENELİ DEĞİŞİM % USD $ USD $ Değer 19.156.381,06 2.289.773,88 -88,05 0 3.577,50 100 Kükürt 1.033.777,80 2.792.645,55 170,14 Grafit 12.478,24 294.857,64 2.262,97 12.105.917,81 13.855.315,83 14,45 136.373,32 451.558,82 231,12 Bentonit 12.642.463,19 11.046.173,13 -12,63 Diğer Killer 1.520.438,82 1.083.974,26 -28,71 97.795,40 9.201,84 -90,59 5.336.441,03 3.647.133,52 -31,66 256.775,40 508.614,71 98,08 Pomza 3.366.114,17 2.335.592,65 -30,61 Zımpara, Diğer Tabii Aşındırıcılar 1.360.303,94 1.513.218,67 11,24 Dolomit 847.571,47 1.020.456,16 20,4 Manyezit 33.778.866,24 27.663.811,95 -18,1 Alçı Taşı, Alçılar 19.533.350,53 18.688.840,85 -4,32 524,66 251,06 -52,15 Mika 102.558,81 70.978,52 -30,79 Tabii Steatit, Talk 388.629,63 265.847,97 -31,59 Tabii Kriolit Ve Siolit 62.738,16 43.631,61 -30,45 Tabii Boratlar Ve Konsantre 47.533.304,17 50.666.540,52 6,59 Feldspat 44.313.933,12 44.763.196,23 1,01 Perlit 5.987.222,75 7.301.618,35 21,95 116,1 0 -100 Toprak Boyalar Ve Mikalı Tabii Demir Oksitler 70.841,39 41.005,29 -42,12 Lüle Taşı 1.545,20 3.762,31 143,48 Selestin 1.032,00 0 -100 Diğer Mineral Maddeler 10.570.497,13 5.486.098,38 -48,1 Toplam: 220.217.991,54 195.847.677,20 -11,07 Demir Cevherleri 4.905.618,61 11.760.726,25 139,74 Manganez Cevherleri 4.576.460,79 2.594.239,56 -43,31 Bakır Cevherleri 121.155.153,42 140.299.885,00 15,8 Nikel Cevherleri 5.660.200,00 4.521.400,00 -20,12 574.966,51 242 -99,96 Alüminyum Cevherleri 1.818.337,13 1.469.394,86 -19,19 Kurşun Cevherleri 13.853.548,74 41.621.649,16 200,44 Çinko Cevherleri 65.747.938,78 53.706.301,69 -18,31 Krom Cevherleri 156.613.778,38 124.133.227,47 -20,74 ÜRÜN GRUBU Tuz Kavrulmamış Demir Piritleri Kuvars, Kuvarzit Kaolin Ve Kaolinli Killer Tabii Kalsiyum Fosfatlar Barit, Whitherit Silisli Fosil Unları, Silisli Top. Amyant Tabii Magnezyum Sülfatlar Kobalt Cevherleri 64 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 2011 2012 OCAK-NİSAN TÜRKİYE GENELİ DEĞİŞİM % USD $ USD $ Değer 0 1.145,08 100 15.123,15 0 -100 10.175.234,20 7.953.200,22 -21,84 116.449,20 16.278,20 -86,02 Granüle Cüruf Ve Döküntüler 9.055.560,53 17.564.038,32 93,96 Metal Kül Ve Kalıntıları 2.516.882,13 1.551.174,07 -38,37 Diğer Cüruf Ve Küller 92.338,29 125.787,50 36,22 397.424.531,99 407.382.649,38 2,51 795.898,75 313.104,65 -60,66 67.595.903,77 50.119.102,96 -25,85 58.072,76 24.320,65 -58,12 Toplam: 68.449.875,28 50.456.528,26 -26,29 Granit Dikdörtgen Veya Kare Bloklar Veya Kalın Dilimler 3.203.982,96 2.920.119,35 -8,86 ÜRÜN GRUBU Zirkonyum, Niobyum, Tantalyum, Vanadyum Kıymetli Metal Cevh. (Altın, Gümüş, Platin) Antimuan Cevherleri Kalay Cevherleri Toplam: Granit Ham Veya Kabaca Yontulmuş Mermer - Traverten Ham Veya Kabaca Yontulmuş Kayağan Taşı - Ham Veya Kabaca Yontulmuş Mermer-Traverten Dikdörtgen Veya Kare Bloklar 112.091.819,35 147.128.561,85 31,26 Toplam: 115.295.802,31 150.048.681,20 30,14 İşlenmiş Mermer 194.422.915,78 204.282.209,45 5,07 İşlenmiş Traverten 58.408.211,28 69.685.687,38 19,31 İşlenmiş Granit 4.301.694,16 5.138.272,58 19,45 İnşaata Elverişli Diğer İşlenmiş Taşlar 8.042.960,01 5.651.779,47 -29,73 792.663,27 891.531,82 12,47 Tabii Taşlardan Kaldırım Ve Döşeme Taşları 1.562.980,79 946.962,83 -39,41 Tabi Taşlardan Karo, Ranül, Parça Ve Tozları 3.315.228,13 1.651.510,02 -50,18 270.846.653,42 288.247.953,55 6,42 Mineral Yakıtlar 2.436.147,24 2.721.231,48 11,7 Toplam: 2.436.147,24 2.721.231,48 11,7 Toplam: 1.074.671.001,78 1.094.704.721,07 1,86 Ferro Krom 36.273.604,56 39.498.992,92 8,89 Diğer Ferro Alaşımlar 10.750.515,69 3.401.521,25 -68,36 Toplam: 47.024.120,25 42.900.514,17 -8,77 Doğal Ve Yapay Aşındırıcı Toz, Kauçuk 9.808.747,10 11.142.166,63 13,59 Cüruf Yünü; Kaya Yünü; Vb Mineral Yünler 2.534.744,21 2.700.736,14 6,55 İşlenmiş Mika Ve Mikadan Eşya 107.798,62 245.514,60 127,75 Diğer Taş Ve Minerallerden Eşya 12.696.236,84 9.006.636,65 -29,06 104.560,72 83.022,30 -20,6 Toplam: 25.252.087,49 23.178.076,32 -8,21 Toplam: 72.276.207,74 66.078.590,49 -8,57 Toplam: 1.146.947.209,52 1.160.783.311,56 1,21 Kayağan Taşı - İşlenmiş Toplam: Diğer - (Maden) NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 65 SİNEMA | SEKTÖRMADEN 1 BABAM İÇİN / Will SİNEMA | SEKTÖRMADEN 2 Aramızda Bebek Var Un Heureux Evenement 3 RUH EŞİM Cafe de Flore 4 Karanlık Gölgeler Dark Shadows IMDB Puanı: -/10 IMDB Puanı: 5.9/10 IMDB Puanı: 7.2/10 IMDB Puanı: 6.5/10 Will Brennan, yakın zamanda annesini kaybetmiş, babası ise bir süre önce ortadan kaybolmuş 11 yaşında kimsesiz kalmış bir çocuktur. Hayattaki en büyük tutkularından bir ise İngiliz futbol takımı Liverpool’dur. Will’in futbol karşı ilgisi ve bilgisi ise çevresindeki herkesten daha fazladır. Bir gün kayıp babası Gareth bir anda ortaya çıkar; hem de oğlunun gönlünü almak için İstanbul’da oynanacak Liverpool –A.C. Milan, Şampiyonlar Ligi Final maçına cebine iki biletle gelmiştir. Will babasına hemen güvenemese de, Gareth onu bir daha terk etmeyeceğinin ve yeni bir hayata başlayacaklarının sözünü verir. Fakat Türkiye yolculuğuna hazırlandıkları sırada Will’in babası aniden ölür, Will kendisini yatılı okulda tamamen terk edilmiş bulur... “Hayatımı tepetaklak etti, köşeye sıkıştırdı beni, sınırlarımı zorladı... Dibine kadar kendimden vazgeçmeyi, şefkati ve fedakârlığı öğretti bana. Peki, annem bana bunları niye hiç anlatmadı? Niye kimse bu konudan bahsetmiyor?” İlk çocuklarının doğumuyla birlikte tasasız hayatları kesintiye uğramış genç bir çifti anlatan Aramızda Bebek Var, genç bir annenin günlüğünden hareketle, hamilelik ve doğum tabusunu yıkıyor. Eliette Abecassis’in otobiyografik romanından uyarlanan ve ünlü Fransız yönetmen Rémi Bezançon’un üçüncü uzun metrajı olan bu sıcak ve hınzır film, prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı. C.R.A.Z.Y. ile dünya çapında müthiş ilgi toplayan yönetmen Jean-Marc Vallée, Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde prömiyeri yapılan son filmiyle izleyici karşısına çıkıyor. Bir adamla bir kadın arasındaki aşkı, bir anneyle oğlu arasındaki sevgiyi anlatan Ruh Eşim, sevgiye dair fantastik bir macera, aşk hakkında mistik ve doğaüstü bir yolculuk. Film, biri 1960’ta, diğeri günümüzde geçen ama birbirine paralel ilerleyen iki farklı olay örgüsünü izliyor. Birinde 1960’ların Paris’inde bekâr bir anne olan Jacqueline, Down Sendromlu oğlu için her şeyi feda etmeyi göze alırken diğer öyküde Montreal’de eşinden tatsız bir şekilde boşanan ünlü bir DJ konu alınıyor. 1752 yılında küçük oğlu Barnabas ile birlikte Joshua ve Naomi Collins çifti yeni bir hayata başlamak için Liverpooldan Amerika’ya taşınırlar. Ama koca bir okyanus bile aileyi rahatsız aden gizemli kabustan kaçmak için yeterli değildir. Şehirde 20 yıl geçirir.Ama köklü playboy Angelique Bouchard un kalbini kırmışlardır. Angelique Bouchard barnabası vampire çevirip mezara hapsetmiştir. İki yüzyıl sonra Barnabas mezarından yanlışlıkla serbest kalmışıtr.Ve gelişmiş 1972 dünyasında tekrar dirilir. 5 SEZAR ÖLMELİ Cesare deve morire IMDB Puanı: 8.1/10 Azılı mahkûmların tutulduğu bir hapishanede, mahkûmların rehabilitasyonu amacıyla bir tiyatro oyununun sahneye konması planlanır, bu oyun Shakespeare’in Jül Sezar oyunudur. 68 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 6 8 Mahşer Günü The Divide IMDB Puanı: 6.9/10 The Divide, “The Fallout” olarakta bilinen film, New York’ta nasıl olduğu bilinmeyen çok büyük ve gizemli bir patlama ile başlamaktadır. Bu yapımda kıyamet sonrası hayatta kalmayı başaran 8 kişilik bir grubun mahsur kaldıkları sığınakta kurtarılmayı beklerken birbirlerine düştükleri gerilim yüklü dakikaları konu almaktadır. 7 BUZ DEVRİ: KITALAR AYRILIYOR Ice Age: Continental Drift IMDB Puanı: - /10 Bir buzdağından derme çatma bir gemi yapan kahramanlarımızın maceralarla dolu epik deniz seferi başlıyor. Manny ve arkadaşlarını bu yeni dünyada egzotik deniz canavarları ve acımasız korsanlar da bekliyor. HAYATININ SEÇİMİ The Ledge IMDB Puanı: - /10 Köktendinci bir Hıristiyan ile bir ateist arasındaki felsefe savaşı. İstendiğinde ölümcül bir savaşa dönüşebilen düşünceler. Sonuçta, inançlı olanla bu eksikliği bir deneme olarak gören, inançsızlığa inanan kişi çok yüksek bir binanın uç kısmında mı her şeyi çözecektir?.. NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 69 BORSA | SEKTÖRMADEN BORSA | SEKTÖRMADEN LONDRA METAL BORSASI ALÜMİNYUM 1 YILLIK ALUMINUM PRICE - 1,924.42 USD/t - 14 Jun ‘12 ALTIN 1 YILLIK GOLD PRICE - 1,627.28 USD/oz - 15 Jun ‘12 ÇİNKO 1 YILLIK ZINC PRICE - 1,886.50 USD/t - 14 Jun ‘12 70 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 ALÜMİNYUM 5 AYLIK ALUMINUM PRICE - 1,924.42 USD/t - 14 Jun ‘12 ALTIN 6 AYLIK GOLD PRICE - 1,627.28 USD/oz - 15 Jun ‘12 ÇİNKO 6 AYLIK ZINC PRICE - 1,886.50 USD/t - 14 Jun ‘12 BAKIR 1 YILLIK COPPER PRICE - 7,376.45 USD/t - 14 Jun ‘12 KALAY 1 YILLIK TIN PRICE - 19.45 x1000 USD/t - 14 Jun ‘12 KURŞUN 1 YILLIK LEAD PRICE - 1,884.95 USD/t - 14 Jun ‘12 BAKIR 6 AYLIK COPPER PRICE - 7,376.45 USD/t - 14 Jun ‘12 KALAY 6 AYLIK TIN PRICE - 19.45 x1000 USD/t - 14 Jun ‘12 KURŞUN 6 AYLIK LEAD PRICE - 1,884.95 USD/t - 14 Jun ‘12 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN 2012 71
Benzer belgeler
Türkiye`den Haberler - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim...
Kömür madeninde geçmişe yolculuk
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim...
YIL 2012, SaYI: 45 EKİM, KaSIM, aRaLIK
Madencilik Başkanlar Konseyi Başkanı İsmet Kasapoğlu madencilik sektörüne
eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti
Materyali tükenmiş, eski maden ocakları alanlarının doğaya yeniden kazandırılması, çevreye ve ............................................................22
volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
MÜTEVELLİ HEYETİ
Gerçek Kişiler
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdo...
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya
Gerçek Kişiler
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüze...
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Gençlik Komitesi Katılımcılar ne
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer , Gülhan Özba...