Indir / Oku - Bizim Aachen
Transkript
Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen www.bizimaachen.de regıon Aachen, Düren, heınsberg ve euskırchen İçİn türkçe dergİ | 14 Bir Konu & Bir Konuk > 22 Necla Demirci İçimizden Biri > 6 Ahmet Özdemir Başka işler yapanlar > 8 Sibel Güleç Kültür & Sanat > 12 Ahmet İhsan Tolunalp ÖlçülebİlİR Güzellİk Sizden gelenler > 11 Esra Cenkiz Ücretsİz Ağustos / Eylül 2015 3 İçindekiler 4 aktüel | Üstün Gözler • Almanya’daki vergi denkleştiriminde yurtdışındaki gelirler ve Türkiye’den alınan emekli maaşlarının durumu • Türkiye’den emeklilik borçlanması günlük 13,58 TL’ye çıktı • Stolberg’de müslümanların defin işlemleri 5 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan • Birlikte yaşamın anahtarı 6 içimizden biri • Ahmet Özdemir: “Uyum yerine tedirginlik” 8 başka işler yapanlar • Sibel Güleç: “İyi bir barmen, iyi bir sanatçı olmalıdır.” 9 ne? nerede? ne zaman? • Ağustos ve Eylül aylarındaki bazı önemli etkinlikler 10 sudoku sayfası 11 Sizden Gelenler | Esra Cenkiz • Evlilik yoluyla Türkiye’den Almanya’ya... 12 Kültür & Sanat • Ahmet İhsan Tolunalp: “Amacım, Avrupa’daki Türklerin estetik zevkleri ile de burada olduklarını gösterebilmek.” Yalnız değilsin! | Dr. Sıla Yüce Çıtır 14 • Özgül fobi 15 bunları biliyor muydunuz? 16 bir konuda fikrinizi alalım • Bu resimde ne görüyorsunuz? 17 kapak konusu • Ölçülebilir güzellik 20 Bilmece sayfası 21 çevre sayfası | Hakan Tuc • Arıların yok oluşu 22 bir konu & bir konuk • Necla Demirci & eğitimdeki sorunlar 24 siz ve bURcunuz • Meslekler ve burçlar 25 KADIN sayfası • Yaz için güneş gözlüğü alacaksanız, yüz şeklinize uygun seçim yapın • Saçları düzelmek için süt maskesi • Buz ve cilde faydaları 26 Yaşama dair | Füsun Özdemir • İnsan neden okur? 28 KİŞİSEL GELİŞİM | Hasan Erdal • Uyku 29 Yemek Kültürü • İç baklalı enginar, kabak pizzası, karnabahar sote, hamsili pilav, sarımsaklı domates kebabı 30 Bulmaca sayfası 31 bunları biliyor muydunuz? • Yarım kalan konuların neden unutulmadığının bilimsel nedeni: Zeigarnik etkisi 32 sağlıklı YAŞLANMA • Demans nedir? Alzheimer nedir? Farkları nedir? • Saat testi • Region Aachen Bölgesi‘nde yaşlılık, bunama, yardım ve bakım sigortası gibi konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler 33 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk • Sıcak havalara dikkat! • Sağlıklı Su Tüketimi 34 ÇözümLER safası • Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri • Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları Başlarken Değerli Okurlarımız, 14. sayımızla yine karşınızdayız. Yaz aylarında okunacak biraz sevimli, ilginç ve değişik bir konu olsun istedik. Her sayımızda olduğu gibi, yine ilginç konu ve konuklara yer verdik bu sayıda da. Hatta bu konuklarımızın bazıları, bize ulaşıp, dergimizi çok beğendiklerini belirterek, dergimize kendi alanlarında katkı sunmak istediklerini söylediler. Biz de, öncelikle sizlerin bu değerli insanları tanımanızı istedik ve birer röportaj gerçekleştirdik. Umarız keyifle okursunuz. 24 Eylül 2015’de, dört gün sürecek olan Kurban Bayramı başlıyor. Gelecek sayımız bayramdan sonra çıkacağı için, şimdiden tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutlayalım. Etin ucuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Burada kurban kesmeyi düşünenlere, kurban kesme yerine, bu parayı yoksullara vermelerini veya hayır kurumlarına bağışlamalarını öneririz. Yakında sizlere yeni sürprizler yapmayı planlıyoruz. Bunlardan biri Türkçe-Almanca olacak gençlik dergisi ve bir de internet üzerinden yayın yapacak, yerel bir Türkçe radyo. Hazırlıkları ne kadar sürer, önceden kestirmek zor. Güneşli güzel günlerin tadını çıkarın ve kendinize iyi bakın. Tatile gideceklere de şimdiden iyi tatiller dileyelim. Gelecek sayımız 2 Ekim 2015 Cuma günü, yeni konu ve konuklarla çıkacaktır. Sağlıcakla kalın... Günal Günal KÜNYE Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN G. Günal, Goerdelerstr. 9, 52066 Aachen Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44 E-Mail: [email protected] Internet: www.bizimaachen.de Yayın Yönetmeni: Günal Günal Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Füsun Özdemir, Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler, Funda Şen, Sadık Toraman, Serpil Erdemir, Selim Atasever, Abdullah Yaşar, Emrah Güngör, Hasan Erdal, Mine Nart, Aykut Kurşuntel, Hakan Tuc. Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen Dergi adeti: 7.000 Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir. Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 14 arası. 4 aktüel Almanya’daki vergi denkleştiriminde yurtdışındaki gelirler ve Türkiye’den alınan emekli maaşlarının durumu Stolberg Mezarlığı ve müslümanların defin işlemleri: Stolberg’de bulunan Bergstrasse mezarlığında müslümanlar için tahsis edilmiş bir alan bulunmaktadır. Bu alanda islami usullere göre defin işlemi yapılabilir. Sıra mezar (Reinengräber) olarak tanımlanan bu bölümde kefenle defin işlemi yapılabilmektedir. Mezarın kullanım süresi 30 yıldır. Stolberg’deki bu mezarlıkta cenazelerin yıkanması için bir gasilhane bulunmamaktadır. Gerekli durumlarda Aachen civarında bulunan diğer kasaba camilerinin gasilhanelerinden istifade edilebilir. © www.ard.de Türkiye’den emekli maaşı alan emekliler, eğer Almanya’da ikamet ediyorlarsa, maaşlarını mutlaka buradaki maliye müdürlüğüne (Finanzamt) bildirmek mecburiyetindedirler. Senenin 6 ayından fazla Almanya’da kalıyorsanız, burada vergi mükellefisiniz demektir. Yurtdışındaki tüm gelirlerinizi; Türkiye’den almış olduğunuz emekli maaşınız da dahil olmak üzere “Vergi Denkleştirme Formu”nda belirtmeniz gerekmektedir. Almanya’daki emeklilere, 2005 yılından itibaren, vergi denkleştirme bildirim mecburiyeti getirildi. Emekli aylıkları emekli kişinin emekli olduğu yıl Stolberg Belediyesi - FB 2 / A 68 Mezarlıklar Müdürlüğü Okurlarımıza sağlıklı bir yaşam ve huzurlu, imanlı ölüm diliyorum. Selam ve saygılarımla... Üstün Gözler 0178 / 849 05 25 Roermonder Str. 77 52072 Aachen Training: Di./Do. 18.30 Sa. 13.30 Stolberg Türkiye’den emeklilik borçlanması günlük 13,58 TL’ye çıktı Hesaplanan ödeme miktarının, bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde ödenmesi gerekiyor. 2008 yılından itibaren asgari ücretle orantılı olarak, günlük emeklilik borçlanmaları her altı ayda bir artan asgari ücretlerle birlikte 01.01. - 01.06.2015 tarihleri için 12,82 TL iken, 01.07.2015 tarihinden itibaren 13,82 TL’ye çıkarılmış yani 76 Kuruş artırılmıştır. Türkiye’den emekli olmayı düşünen vatandaşlarımıza vakit geçirmeden müracaatlarını yapmalarını öneririz. Yeni kurulacak bir hükümetin bu tür emeklilik ödemelerini kaldırma ihtimali de her zaman mümkün. Üstün Gözler Avci Escrima Stock- und Waffenkampf zur Selbstverteidigung mit und gegen Hieb-, Stich- und Schnittwaffen – übertragbar auf diverse Alltagsgegenstände. ei en ses g ! Zwochnlo inin W ste t r a e ko o b Pr Aachen Kişi başına yılda 8.472 €, evli çiftlerde ise 16.944 €’ya kadar olan gelirler vergi denkleştirmesinde vergiden muaf (Grundfreibetrag) tutulur. O yıl içinde bu miktarın üzerinde bir gelir edinilmişse, bu fazla olan kısım vergiye tabidir. Aklınızda bulunsun... Üstün Gözler 1 Temmuz 2015’den itibaren: 3.600 iş günü borçlanması 48.888 TL 5.000 iş günü borçlanması 67.900 TL 5.400 iş günü borçlanması 73.332 TL 7.200 iş günü borçlanması 97.776 TL 9.000 iş günü borçlanması 122.220 TL ödeme öngörülüyor. Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir: Willi Philippengracht Telefon: 02402 / 122 317 [email protected] dan itibaren yıllara göre belirli oranda hesaplanır. Buna bir örnek verecek olursak şöyle izah edebiliriz basitçe: 2005 yılından önce emekli olanların aylıklarının % 50’si vergi denkleştirmesinde dikkate alınır. Bu oran her yıl % 2 artırılır. Avci WingTsun Waffenlose Selbstverteidigung in allen fünf Kampfdistanzen – direkt, effektiv, realistisch und funktionell. Prämienstr. 249 52223 Stolberg Training: Mo./Mi. 18.30 Eschweiler Röthgener Str. 57 (Eingang Mittelstr.) 52249 Eschweiler Training: Mi./Fr. 18.30 Tel.: 0177/4552191 SELBSTVERTEIDIGUNG für Frauen, Männer, Jugendliche und Kinder pur www.aachen.wteo.org 5 fikir fırtınası olma zahmetine katlanmadan, politikaları ve siyasileri eleştirmek faydasızdır, kelime israfıdır. İspatı ise yakın geçmişte yaşadıklarımızdır. Beş dakikanızı ayırıp düşünün lütfen... Beş dakikanızı ayırıp düşünün lütfen... Birlikte yaşamın anahtarı Sosyal statümüz, ekonomik durumumuz ve kültür durumumuz ne olursa olsun, politik uygulamaların hayatımızı doğrudan etkilediği tartışma götürmez bir gerçek. Peki, bu politik kararların alındığı veya verildiği mahfillerde toplum gerçek manada ne oranda temsil ediliyor? Uygulamalardan haklı olarak şikayet eden bizler, bu politikaların oluşturulma aşamalarında ya sağırız ya da ilgisiz. Ta ki, uygulamaların menfi tesirlerini hissetmeye başlayınca ilk işimiz şikayet olur. Oysaki, bu kararların olgunlaşma aşamasında vatandaşlıktan bağımsız olarak katkı sağlamak, hedefleneni desteklemek veya değiştirmek için teklif ve tenkitlerimizi ortaya koymak mümkündür. Bunun için partili olmak da gerekmiyor. Sizlerin de bildiği bu fırsat ve imkanları hayata geçirmede oldukça tembel ve problem çözme çalışmalarında da tarifsiz cimriyiz. Bizler, üretmekten ziyade tüketmeyi tercih etme alışkanlığına sahibiz. Bunu sürdürmekte de ısrar ediyoruz. Birlikte yaşamımızın sinir merkezlerine dokunan her konu, başta mahalli idarelerin komisyonlarında konuşulur, tartışılır ve kararlaştırılır. Sonuç olarak da bizlerde uygulanır. Şayet biz, bu ülkenin yeni yerlileri, o komisyonlara ilgisiz kalıp uzak durursak, ki onu yapıyoruz, politik kararlara nasıl renk verebilir, tesir edebiliriz? Bu işi yapmaya çalışanların sayıları giderek azalıyor. Bu da demektir ki; yarınlar, birlikte yaşam noktasında bugünlerden daha iyi olmayacak. Üzgünüm ama gidişat bunu gösteriyor. Bu durumu değiştirmek bizlerin elinde. Yapmamız gereken, sadece ve sadece ayda bir iki saatimizi bu işlere ayırmaktır. Katılımcı Aachen’daki Yeminli Mali Müsaviriniz . Eyalet koalisyon hükümetinin bütçe denkleştirme ve borçsuz bütçe politikasının faturaları biz düz vatandaşlara çıkmaktadır. O tasarruflar; bizler için ya hizmet kısıtlaması veya zaten zar zor denkleştirebildiğimiz cebimizden katkı paylarının çıkmasıdır. Kütüphane hizmet saatlerine, havuzların açık olduğu vakitlere, Halk Yüksek Okulu’nun (VHS) sunduğu kurs çeşitlerine bir bakarsak, tasarruf politikalarının ne olduğunu basitçe görürüz. Kim bana oturduğu mahalledeki yolda yolların bozuk olmadığını söyleyebilir? Şehrimiz Aachen, Almanya’da reşit olmayan mültecileri en yoğun ağırlayan ilk sıradaki şehirlerden. Bunların eğitimleri en insani haklarıdır. Fakat, zaten hep parlatıcı araştırmalarla durumu idare eden eğitim politikası bunun üstesinden gelemez. Talebeler artarken, gerekli eleman istihdamsızlığı ve maddi imkansızlıklar, zaten ülke eğitim listesinin sonunda olan eyaletimiz NRW’yi, daha kalitesiz bir eğitim veren eyalet durumuna düşürecektir. Tecrübeli Güvenilir Profesyonel bir anlayıs. ile sizlere hizmet vermeye hazırız! Evet, değerli Bizim Aachen okuyucuları, gerek Avrupa Birliği gerekse Federal Hükümet ile eyalet hükümetinden şehrimizin payına düşen yardımlar nedir? Nerelere ve ne kadar harcanır, harcandı? Hangi okula kaç eleman verildi veya planlanıyor? Hangi kreşte eğitmen sayısı çoğaldı, kaç yeni bakıcı alındı? Hangi yolun tamiri yapıldı veya yapılacak? Dipl.-Kauffrau (FH) RukIye Alper Steuerberaterin Daha çoğaltabileceğimiz bu ve buna benzer soruların cevaplarını merak ediyorsak, mutlaka ama mutlaka katılımcı olmak mecburiyetindeyiz. Aksi halde özne yerine nesne, yani dolgu malzemesi olmaktan kurtulmamız mümkün değildir. Şayet yanılıyorsak, bunu birileri bize anlatsın lütfen. Bekliyoruz efendim... Muhsin Ceylan Heinrichsallee 68 52062 Aachen Tel: +49 241 990 215-0 Fax: +49 241 990 215-29 [email protected] Korrektur2-RukiyeAlper-Kanzleischild.indd 1 17.04.14 13:24 www.steuerkanzlei-alper.de 6 içimizden biri: Kitabın içeriğini biraz özetler misiniz? Kronojik bir seyir mi izliyor? Yoksa aklınıza gelen anıları rastgele mi ele aldınız? Kitap, benim Almanya’daki hayatımı anlatıyor. Anaokulundan, okul zamanımdan, üniversitede ve iş hayatımda pozitif ve negatif edindiğim tecrübelerimden bahsediyor. Yani, Almanya’da kendi başımdan geçen olumsuz olayları konu alıyor. Bir çok yerli insana (Almanlar) göre, yabancılar çoğunlukla devlet yardımı ile geçiniyor ve tembel tembel oturuyorlar. Uyum yerine tedirginlik Kamuoyundan ne tür tepkiler ve eleştiriler aldınız? Hangimiz şu veya bu biçimde, gündelik yaşamda ayrımcılığa uğramadı? Almancayı tam konuşamamaktan tutun da, kılık kıyafetine varana kadar... Aachen doğumlu Ahmet Özdemir “Yeter artık!” dedi ve bir kitap yazdı. Onu tanımak ve bu kitabı neden yazdığını anlamak için kendisine sorular yönelttik. Ahmet Özdemir kimdir? Bize önce biraz kendinizi tanıtır mısınız? Aachen doğumluyum, evliyim ve bir kız çocuk babasıyım. Üniversitede İletişim Bilimleri (Kommunikationswissenschaften) bölümünü okudum ve mezun oldum. Mesleğimi, Pazarlama yöneticisi (Marketing Manager) olarak tanımlayabiliriz. Yüksekokulda (Fachhochschule) doçentlik yapıyorum. Bunun yanında Köln’deki eyalet mahkemesinde eğitmen (Ausbilder) ve jüri üyesi (Schöffe) olarak çalışmaktayım. Hobilerim ise seyahat etmek, spor, yemek yapmak ve yazmak. Yakın bir tarihte Almanca bir kitap yazdınız ve yayınlandı. Bu kitabı yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Ben Almanya doğumluyum, meslek ve yüksekokul öğrenimimi başarılı olarak sonuçlandırdım. Almancayı anadilim gibi konuşuyorum ve Almanya’da, birkaç istisnai durum dışında, kendimi iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Fakat bazı durumlarda işyerinde olsun, yolculuklarda veya bazı eğlence yerlerinde, yabancı kökenli oluşumdan dolayı gördüğüm tepkiler, bana karşı nefret ve ayrımcılık yapıldığı duygusu hissetiriyor. Sürekli olarak bir uyumdan (Integration) bahsedilip durulur. Fakat biz yaten bu toplumun bir parçasıyız; yani bu topluma aitiz. Onun için bu kelime (uyum) negatif anlamlı ve kullanılması bile çok gereksiz bence. Bizler Almanya toplumunun bir parçasıyız. Bence, Almanya’da şimdiye kadar pılitikacıların uyguladığı uyum politikaları da hep olumsuzdu. Ne ana okullarında, ne de okullarda bunu olumlu olarak gerçekleştirebildiler. Bu sebepten dolayı, bu kitabı yazmaya karar verdim. Sürekli ön yargılarla, genellemelerle ve ayrımcılıklarla karşılaşmak, beni “Yeter artık!“ deme noktasına getirdi. Her alanda olumsuz genellemeler yapılıyor: “Siz zaten şöylesiniz...” ile başlayan. Sanki tüm kötü ve olumsuz şeyleri biz yapıyoruz. Bütün bu tür toptancı genellemeleri bir tarafa bırakıp, yabancı olmanın pozitif taraflarını da görmeli ve bunlar hakkında da konuşulmalıdır. Çünkü “iyi veya kötü“ her tarafta var. Kitabım, medyanın büyük dikkatini çekti. Ünlü Stern dergisi, internet sitesinde beni ana sayfasına koydu. Böylece, kitabımın daha geniş kitlelere ulaşması konusunda büyük bir destek sağlamış oldular. Bundan sonra, Kölner Stadtanzeiger, Super Mittwoch, Hufflington Post ve Burda Verlag gibi diğer medya kuruluşları da kitabım hakkında çok olumlu yazılar yazdılar. Radyolarda da kitabım hakkında çok olumlu yayınlar yapıldı. Bunlar arasında ilk aklıma gelenler: 100,5 das Hitradio, Antenne AC, Funkhaus Europa (Köln Radyosu), Radio Köln ve Radio Bonn. Pek çok insandan da pozitif ve saygı dolu haberler geldi. Cesaretim ve açık bir şekilde her şeyi dile getirdiğim için teşekkürler aldım. Fakat bunun yanında negatif mailler de geldi. Mesela, “Bütün yabancılar cehenneme gitsin.”, “Burada hiç bir şey söylemeye hakkınız yok.”, “Hitler, keşke geri gelse ve hepinizi gaz odalarına yollasa.” gibi elektronik postalar (E-Mail) aldım maalesef. Kitabınızın Türkçe çevirisi yapılacak mı? Böyle bir düşünceniz var mi? Evet, kitabımı Türkçe olarak da çıkarma gibi bir niyetim var ve umarım kısa bir zamanda da gerçekleştirebilirim. Son dönemde özellikle üniversite okumuş/kalifiye genç neslimizin, Türkiye’deki iş ve yaşam koşullarının buraya göre 7 ahmet özdemir daha iyi olduğu gerekçesiyle yavaş yavaş dönüş yaptığı bir döneme girdik. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? oluşturmak. Örneğin, Kerpen şehrinde yaptığım bir okuma toplantısında, bu konuları açık ve çözüme odaklı, etkili bir şekilde tartıştık. Ben, burada, Almanya’da yaşamak istiyorum; hem de burada misafirmişiz gibi dayatmalarla ve ayrımcılıkla mücadele ederek. Bizler, kayıtsız ve şartsız olarak bu topluma aitiz ve bu kitap bir başlangıç oldu benim için. Kitap tanıtım ve okuma toplantıları yapmaya devam edeceğim. Hatta bazıları planlandı bile. Kitabınızı alıp okumak isteyenler nereden bulabilirler? Kitabım tüm kitabevlerinde satışa sunuldu. Örneğin, Aachen’daki Mayerische Buchhandlung’da bulabilirler. Bunun yanında internetten de sipariş verebilirler. amazon.de, thalia.de, buch.de, bücher.de gibi internet portalarında satışa sunuldu. 21 Ekim 2015 tarihinde, saat 19:30’da Aachen’da bir okuma düzenledik fakat yeri henüz tam belli değil. Etkinliklerin yeri ve zamanı facebook’dan takip edilebilir. Yeni bir kitabın hazırlığına da başladım. Sadece bunu söyleyeyim. Son olarak söylemek istediğiniz başka bir şey var mı? IRRITIERT statt integriert eitet in haften und arAusbilschen. 3 Ekim 2015’de Kerpen’de düzenlenen ve binden fazla insanın gelmesi düşünülen Kültürler Festivali’nde kitabımla birlikte sahneye çıkacağım. 2016’da, Köln’de her yıl düzenlenen Birlikte - Sanat ve Kültür Festivali’ne davet edildim; oraya katılacağım. rsucht, durchoch mit ens in n, seien, die nt. Von espekt folgen, uf, was ten für 9 Eylül 2015’de, saat 19:00’da Baesweiler/Setterich’teki Haus Setterich’de okuma yapacağım. Ahmet Özdemir Her türlü inşaat işi için İHTİYACINIZ olacak inşaat makineleri ve özel aletleri KİRALIYORUZ. Aralarında Türklerin de olduğu çalışanlarımızdan güler yüzlü hizmet ve PROFESYONEL DANIŞMANLIK alabilirsiniz. Konumuzla ilgili olarak iki tarafa da seslenmek istiyorum. Ahmet Özdemir er. Her türlü inşaat işiniz için üstün kalite aletleri UYGUN FİYATLARA sunuyoruz. IRRITIERT statt integriert Öncelikle bazı “yabancılara” şunu söylüyorum: Alman dilini öğrenin, okulunuzu bitirip mezun olun; Almanya’da her türlü olanağa sahipsiniz. Kaba güç yerine, aklınızı kullanın. Kendinize güvenin ve karşınızdakine önyargı oluşturma fırsatı vermeyin. Geleceğe yönelik planlarınız neler? Yeni bir kitap var mı sırada? Bazı “Almanlara” da şunu söylemek istiyorum: Bizlere karşı güttüğünüz kin ve nefreti yok edin ve özellikle Pegida gibi Nazi örgütlerinin kışkırtıcı gösteri lerine katılıp destek olmayın. Bence Pegida gibi örgütün savunduğu görüş açısı, sadece ırkçı, ayrım yaparak insanları hor görmek. Umarım sizler de Nazilerle beraber hareket ettiğinizin bir gün farkında olursunuz. Yabancı kökenliler arasında da harika insanlar var, hepsini bir görüp, toptan yargılamayın. Amacım bu kitap ve bu konuyla ön yargılı olan insanlarda ilgi ve duyarlılık Görüşme için teşekkür eder, başarınızın devamını dileriz. Sizinle tanışmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler? Benimle iletişim kurmak isteyenler ya facebook üzerinden iletişime geçebilirler; orada Ahmet Özdemir olarak kayıtlıyım veya mail adresime yazabilirler: [email protected]. Schönebergstraße 9 52068 Aachen Telefon: 0241/ 96 820-0 8 başka işler yapanlar: Sibel Güleç Sibel Güleç: “İyi bir barmen, iyi bir sanatçı olmalıdır.” Sibel hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 1964’de Konya/Ereğli’de doğdum. 1974’de işçi ailesi çocuğu olarak Almanya’ya geldim. İkinci sınıfa kadar Türkiye’de okudum. Daha sonra burada okula devam ettim ve 18 yaşında görücü usulüyle beni tanımadığım birisi ile evlendirdiler. Tabii ben, okumayı çok seviyordum ve eşime şart koştum; ben evlendikten sonra da okula devam edecektim. Ailem ve eşim kabul edince evlendim. Arkadaşlarım, okul bitince hangi fabrikaya çalışmaya gideceğim diye düşünürken, ben hangi okula gideyim diye düşünüyordum. Annem-babam çalıştığı için, bize bir Alman komşumuz bakıyordu ve bu nedenle ben Almanca’yı çok çabuk öğrendim. Bize bakan ailenin çocukları yoktu ve bu nedenle biz üç kardeşle çok iyi ilgilendiler; derslerimize yardım ettiler. 4 kardeşim burada Almanya’da doğdu. İş hayatına nasıl başladınız? Hem okudum hem üç tane çocuk büyüttüm. Sonra Düsseldorf’ta üniversiteye gittim. 1984’de evlendim ve 90’lı yıllarda üniversiteyi “Engelliler için Eğitimci” olarak bitirdim. Okulu bitirdikten sonra direk işe başladım ve 5 senesi mecburi hizmet olmak üzere 20 sene o klinikte çalıştım. Klinikte çalıştığım zamanlarda boş durmadım. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı çok seven bir insandım; kimse bana patronluk yapmasın istiyordum. Birilerinin bana birşeyler yaptırmasından hoşlanmıyordum. Onun için belli bir yerlere gelmeliydim ki, ben insanları idare edeyim. İnsanlarla bereber olmayı ve konuşmayı seviyordum. Bu nedenle hem meslek hayatıma devam ettim hem de iş hayatına atıldım. İlk olarak, ev kiralama işleriyle ilgilendim, yani emlakçılığa başladım. Hem kendi mesleğimi hem de emlakçılık yapıyordum. Tabii ki bu arada çocuklarla da ilgileniyordum. Emlakçılık işleriyle uğraşırken, kendime altı restaurant olan bir apartman satın aldım. Evin altındaki restoranı kiraya verdim. Ancak, kiracım bir gün aşyaları alıp kaçtı ve bunun üzerine zoru seven ben, restoranı kendim işletmeye karar verdim. Her şeyiyle kendim ilgilenerek istediğim tasarımla bir restorant açtım. Kendim rahat olduğum zaman, müşterimin de rahat olacağını düşünen birisi olarak, kendimin rahat edebileceği gibi bir restaurant yaptım yani. Restauranta gelen müşteriler işletmeciye de dikkat ediyorlar; rahat mı, sinirli mi, insanlarla ilişkileri nasıl? Tabii bunlar işletmecilikte önemli şeyler. Bu kokteyl barı açmak nereden aklınıza geldi? Çok iyi işleyen bir restoranım varken, eşimden ayrılınca bu binayı satmam gerekti ve ben kendi sahibi olmadığım bir iş yerinde iş yapmak istedim ve böylece restorant maceram da bitmiş oldu. 43 yaşındayken rahatsızlandım, çalışamadım ve malunen emekli oldum. Tabii, görünen bir rahatsızlığım olmadığı için, boş duramadım ve kendime yapacak bir iş aramaya başladım. Daha önce restaurantı kızıma açmıştım ama evlenince çalışamadı. Kapatınca, yeni yapacağım işi de oğluma yapayım, o devam etsin istedim ve yapacak iş aramaya başladık. Büyük şehirlerde bir iş yapmak istedik; Duisburg, Düsseldorf gibi yerlerde kokteyl bar gibi bir yer aradık olmadı. Oğlum, kendi genç olduğu için, yapacağımız işimizin de gençlere yönelik olsun istedim. Küçük erkek kardeşim, Eschweiler’de Markplatz’da bir dükkan var kiralık dedi. Biz büyük şehirlere bakarken, yolumuz buraya düştü. Eschweiler’e geldim dükkana bakmak için ama dükkana bakmadan bu meydana aşık oldum; tam istediğim gibi bir yer olduğu için. Burası bana göre dedim ve ev sahibi ile görüşüp kiraladım. Burası boş bir kaç tane dükkandan oluşuyordu ama evsahibi tek dükkan yapmış, içi sıfır ve hiç bir şey yoktu.Kokteyl bar açacağız ama bu işten hiç anlamıyoruz. Evet dükkanın içtasarımını gene bir ölçüde restorant tecrübemden biliyorum ama o kadar. Tabii bu arada oğlumla barları ve bu işlerleler uğraşan yerleri gezdik, fikir edindik.Kokteyl kartlarına bakıp neler yapıyorlar tek tek öğrendik. Kokteyl barların kendilerine has kokteyleri vardır. Böylece kokteyl barı açtık ve ismini TIMEOUT koyduk. İçtasarımı tamemen kendime ait. İçeride kullandığım resimler de bana ait; hepsini kendim yaptım. Dükkanı açmadan önce yaptığım resimler ve siyah-beyaz resimler. 2010 yılında burayı açtım ve çalıştırıyorum. Kokteyller için ne söyleyeceksiniz? Şuruplar, alkoller ve meyve suları çok önemli ve kaliteleri tabii. Timeout adında kendi özel bir kokteylimiz var. Stardart kokteylerin yanı sıra, kendimizin yaptığı kokteyller de var. Ayrıca müşteriye özel, istenildiği gibi yaptığımız kokteyler var ve bunlar sadece o müşteriye ait oluyor. Başka hangi hizmetleriniz var? Salsa bachata dansı canlı müzik yapıyoruz DJ’lerle. Yani kokteyle uygun olan latin amerika dansları. Arada bir nişan ve düğün gibi özel günler de oluyor burada. 150 kişiye kadar kiralanabiliyor. Son olarak ne söylemek istersiniz. Kadınlarımız eskiden aktif değillerdi ama şimdi bir ilerleme var. Kadınlarımızın bağımsız olması ve kendi ayaklarının üstünde durmaları güzel bir şey. Fakat kadınlarımızın iş hayatında daha aktif olmalarını temenni ediyorum. Yani, kendilerini göstersinler diyorum. Bize zaman ayırdığınız için size teşekkür eder ve başarılarınızın devamını dileriz. 9 ne? nerede? ne zaman? Ağustos ve eylül aylarındaki bazı önemli etkinlikler Samia ist dabei. Und Du? | FOTO: A. SCHMITTER Öcher Bend AACHEN GELENEKSEL LUNAPARKI 7 - 17 Ağustos 2015 Tag der 9. Tag derIntegration UYUM GÜNÜ Integration 23 Ağustos 2015 Sonntag, 23. August 2015 | 11.30 - 17.30 Uhr Eurogress Aachen | Eintritt frei Bu yıl dokuzuncu kez düzenlenen “Uyum Günü” 23 Ağustos pazar günü Eurogress’te gerçekleştirilecek. Saat tagderintegration-aachen.de 11:30 ile 17:30 arasında genç-yaşlı her yaştan insana ilginç gelebilecek kültürel, sanatsal etkinlikler var. Uyumla ilgili çalışma yapan kurum ve dernekler de stant açarak, yaptıkları çalışmaları tanıtma fırsatı bulacaklar. Schirmherr Oberbürgermeister Marcel Philipp Ehrenwert Aktionstag der Aachener Vereine 27. September 2015 11 bis 18 Uhr Aachener City AKTIONSTAG DER AACHENER VEREINE www.aachen.de/ehrenwert Derneklerİn Etkİnlİk Günü 27 Eylül 2015 Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Aachen’daki Derneklerin Etkinlik Günü, bu yıl 27 Eylül 2015 Pazar günü saat 11:00 ile 18:00 arasında Aachen şehir merkezinde yapılacaktır. Aachen Katedrali (Dom) ve Aachen Belediye binasının (Rathaus) çevresinde, dernekler standlar açarak kendilerini ve yaptıklarını tanıtma fırsatı bulacaklar. Geçen yıl bu etkinliğe 160’dan fazla dernek katılmıştı. Eğer siz de gönüllü çalışmalar yapmak istiyor ama kiminle neler yapabilirim diyorsanız, işte size fırsat! Aachen em spezıal 2015 Avrupa Şampİyonası Özel 11 - 23 Ağustos 2015 Aachen Bendplatz Atlıkarıncadan, dönme dolaba bir çok şey var. Saat 14-24 arası açık o9. - 19. lan lunaparka girişler ücretsiz. August Täglich ab 14 Uhr At yarışlarına paralel düzenlenen etkinlikte bir çok konser, film gösterimi yer alıyor. www.aachenspecial2015.de EUROPAMARKT AACHEN TASARIM VE ELSANATLARI PAZARI 5 ve 6 Eylül 2015 Aachener Kunstroute 2015 AACHEN SANAT TURU 2015 26 ve 27 Eylül 2015 Avrupa‘nın değişik ülkelerinden katılan sanatçıların, eserlerini sergilediği etkinlik, Aachen şehir merkezinde kuruluyor. 10 ile19 saatleri arası gezilebilir. 39. kez düzenlenen Tasarım ve Elsanatları Pazarı‘nda 300‘e yakın tezgah ziyaretçileri bekliyor. Bu yıl 18. kez düzenlenen etkinlikte müzeler ve sanat galerileri kapılarını sanatseverler için açıyor. Yapılan çalışmaları, sergileri görebileceğiniz gibi, düzenlenen toplantılara katılmak da mümkün. Toplam 43 katılımcı sanat galerisi ve müze gezilebilir. www.bend-aachen.de 10 sudoku sayfası Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler: 1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir. basit 4 2 3 7 9 2 1 4 9 8 9 5 8 1 7 3 normal 2 5 3 1 4 9 8 3 5 7 4 6 Conceptis Puzzles 2 4 1 9 7 1 6 4 7 1 5 6 8 2 5 8 9 3 3 4 6 1 9 5 4 9 7 8 Conceptis Puzzles 2 2 8 4 3 7 2 1 6 8 06010016213 Conceptis Puzzles 2 7 9 8 2 5 3 6 6 2 9 4 9 6 1 2 4 6 9 3 6 1 7 5 9 6 5 3 2 1 6 8 7 1 5 8 8 1 9 2 3 7 4 7 4 3 8 9 9 1 Conceptis Puzzles 3 2 4 7 8 6 5 9 6 5 7 4 8 7 8 1 4 1 3 5 4 3 9 8 9 8 6 Conceptis Puzzles 6 1 1 3 9 2 5 7 5 6 3 9 2 9 5 2 1 9 7 8 8 7 2 1 5 7 2 9 9 6 4 3 5 4 6 8 7 4 1 3 1 9 1 8 9 5 2 3 4 06010014512 2 6 2 7 9 4 3 06010014513 2 1 3 5 6 1 7 3 5 6 9 2 Conceptis Puzzles 6 3 7 Conceptis Puzzles 4 7 2 6 Conceptis Puzzles 4 06010015015 4 3 2 9 5 3 3 9 9 8 1 5 6 5 1 7 8 5 06010015014 2 6 3 2 3 Conceptis Puzzles 4 Conceptis Puzzles 7 06010016215 9 6 06010015013 3 5 6 8 9 4 06010016214 1 1 8 3 7 1 3 7 06010015012 Conceptis Puzzles 8 7 Conceptis Puzzles 3 3 06010016212 6 8 5 1 9 4 2 5 1 9 6 7 8 9 2 7 4 2 5 4 8 2 2 7 5 9 4 3 8 3 7 4 9 1 6 2 9 4 7 4 2 9 7 3 5 2 1 8 4 6 3 4 5 4 8 1 zor 06010014514 6 1 6 7 3 4 1 8 06010014515 11 sizden gelenler Almanya yolunda Aile Birleşimi Vizesi Evlilik Yoluyla Türkiye’den Almanya’ya... Beynimde sürekli 'Almanca öğrenmeliyim, buraya alışmalıyım' sesiyle yaşıyorum. İnanın, hiç de kolay değil. Bir sabah 'İki seçeneğin var' dedim kendime... Ya varolan durumu tamamen rededip, bu ülkeden nefret ederek ve Türkiye özlemiyle yaşayacaksın ya da Almanya'yı kabul edip, burada bir hayat kuracaksın'. Eşimle tanıştığım zaman, Almanya kelimesini duyar duymaz düşünmeden itiraz etmiştim. Dedem, 32 sene burada işçi olarak kalmış ama ailesini getirmemişti. Sanırım dedeme özlemden, Almanya, hep olumsuzluklarla bağdaştırdığım yer olarak benim kafamda yeretmiş. Sonunda evlendik ve ben burada bir hayat kurmaya karar verdim. Burayı, kurallarını, kültürünü, insanlarını ve dilini sevmeyi öğrenmeyi seçtim. Hem böylece işler daha kolay yürüyecek hem de ben söylenmeyle geçecek bir hayat geçirmeyeceğim. Kimliğimizi, değerlerimizi, kültürümüzü, dilimizi unutmadan! Elbette buraya kadar olan süreç hiç de kolay olmadı. Açıkçası, bundan sonrası da hala kolay yürümüyor. Bu işin birinci adımı, her ne kadar kaldırıldığı söylense de, hala Türkiye'de bulunan Alman Konsolosluklarının israrla istediği A1 seviyesinde Almanca dil bilgisi ve bunun ispatlanmasıydı. Almanya'da Auslanderamt'ta (Yabancılar Dairesi) sınavın kaldırıldığı bilgisi veriliyor, ancak Türkiye'de konsolosluklar ille de istiyorlar. Mutlaka bunu gözönünde bulundurarak tüm süreci planlamanızı öneririm. Avrupa Adalet Divanı tarafından 2014 yılında, Avrupa Birliği ülkesi olmayan ülkelerden eşinin yanına gelmek isteyen kişiler için A1 sınavının zorunluluğunun kaldırılması kararı çıkmıştır. Ancak, belirttiğim gibi, konsolosluklar tarafından henüz yürürlüğe girmemiş. Tabii Avrupa Adalet Divanı'na başvurarak itiraz etme hakkıniz var ama bence sınava girip, sertifikayı almak daha kolay olacaktır. Kişisel görüşüm, bir başka ülkede yaşayacaksanız, o ülkenin dilini öğrenmek zorundasınızdır. Bunun, Almanya vizesi için zorunlu tutulmasına ise tamamen karşıyım. Sınavı gözlerinde büyütmesinler. Sorular oldukça kolay ve tamamen günlük hayatta işlerinizi yürütebilecek kadar Almanca bilgisine yönelik en basit düzeyde hazırlanıyor. Eşini Türkiye'den getirecek arkadaşlara tavsiyem, Goethe Institut'ü tercih etmeleridir. Türkiye'de vize sürecinde sınav belgesinin satıldığını bile gördüm. Kesinlikle bunlara kanmayın. Son değişikliğe göre, sınav yetkisi sadece Goethe Enstitüsü'ndedir. Diğer sertifikaların geçerliliği yoktur. Bu adımı atlattıktan sonra, konsolosluğun sizden istediği diğer belgeleri hazırlayarak, konsolosluktan randevu alıp, vize başvurusunu yapacaksınız. Randevu sırasında istenen tüm evraklar e-mail ile gönderilmektedir. Konsoloslukta, vize başvuru randevusu sırasında kısa bir Almanca sözlü mülakat yapılıyor. 'Adınız nedir? Nelerden hoşlanırsınız?' tarzında, tamamen basit sorulardan oluşmaktadır. Stres yapmasınlar, kendilerine güvensinler ve bundan sonrasında da yaşamayı planladıkları ülkenin dilini öğrenmenin zaten bir zorunluluk olduğunu hatırlayıp, dili öğrenmeye çalışsınlar. Tabii tüm bu süreçte burada yaşayan eşlere büyük sorumluluk düşüyor. Mümkün oldukça yardımcı olmanızı ve cesaretlendirmenizi öneririm. İnanın, Türkiye'de bulunan ve burayı tanımayan birisi için herşey çok daha zor oluyor. Vize başvurusunun sonuçlanması, ortalama olarak 8 hafta sürmektedir. Bu süreçte bulunan arkadaşlara yardımcı olabilmesi umuduyla; herkese kolaylık, sabır ve mutluluklar diliyorum. “Yeni Vatanım” Ön Uyum Projesi: Almanya'ya geliş sürecinde, her konuda yardım alabileceğiniz, tamamen ücretsiz hizmet veren harika bir ekip: www.almanya-danismanlik.eu Türkiye'de, bu sınava yönelik birçok kurs merkezi bulunmaktadır. Ücretler genelde 1.500 TL'den başlıyor ve kurslar ortalama 3 ay sürüyor. Burada yine sınav merkezi olan Goethe Enstitüsü’nü tercih etmelerini öneririm. Eğer bulundukları şehirde kurs merkezi yoksa, enstitünün kitaplarını kullanarak eğitim veren kurs merkezleri seçilebilir. Goethe Institut: A1 sınavı ve kursları için, Alman Konsoloslukları tarafından yetkilendirilmiş kurs ve sınav merkezi: www.goethe.de/ins/tr/tr/lp.html Vize başvurusu: Randevu ve bilgi alınabilen resmi tek yetkili kurum: www.idata.com.tr/tr/ Esra Cenkiz 12 kültür & Sanat: “Amacım, Avrupa’daki Türklerin estetik zevkleri ile de burada olduklarını gösterebilmek.” Ahmet bey Köln’de yaşayan bir sanatçı. Bölgemize yaptığı bir ziyarette dergimizi görmüş ve bize mail yazarak tebrik etti ve bize katkı sunmak istediğini belirtti. Biz de öncelikle kendisini ve sanat çalışmalarını daha yakından tanımak için kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik. Ahmet bey bize biraz kendinizi tanıtır mısın? Memleketim Kütahya’nın Emet ilçesidir. Babamın memuriyeti sebebiyle Anadolu’muzun pek çok yerini görme, insanımızı yakından tanıma fırsatı buldum. Emet çok bilinen bir yer olmadığı için belki kısaca ifade etmekte fayda var. Çünkü nerelisin, sorusunun cevabı olarak “Emetliyim” deyince muhatabınız ya sizin emekli olduğunuzu, ya da Ankara’nın Emek semtini kasdettiğinizi düşünüyor. Anadolu’muzun pek çok şehrine, köyüne, kasabasına, İstiklal ya da Kurtuluş Harbi esnasında gösterdikleri kahramanca mücadelelerden dolayı ünvanlar verilmiştir. Ne hikmetse, belki de bütün memleket çapında ilk mücadeleyi başlatan yerlerden biri olmasına rağmen Emet, bu ünvanı resmi olarak alamamıştır. Sadece bu yönüyle değil, termal kaplıcalarıyla, dünyadaki bor madeni rezervinin önemli bir kısmını bağrında barındırması ile de önemlidir. Şimdi siz nerelisiniz deyince, ben de bunları anlatmamın üzerime bir vazife olduğunu düşündüm. Sorunuza tekrar gelirsek, kendi öğrenim hayatımla ilgili olarak da farklı şehirlerde bulundum. En son durağım İstanbul’dan halihazırdaki ikametgahım Almanya’nın Köln şehrine geleli 15 seneden fazla bir zaman oldu. Türkiye’de, Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünü bitirdikten sonra vakıf yöneticiliği, yayıncılık, grafikerlik, editörlük vb. gibi asıl mesleğimle ilgisi olmayan, ama bana hayatı öğreten farklı iş kollarında çalıştım. Almanya’ya geldikten sonra uzun yıllar Türkçe kitap satış-dağıtım sektöründe çalıştım. Ayrıca grafiker, çizgi-roman çizeri ve ressam olarak da çalıştım. Sanatla ilgilenmeye ne zaman başladınız? Benim yazı-çizi işleri ile ilgim çok küçük yaşlardan başlar. Ailemde güzel resim çizebilen kimse yoktur. Kendimde resme, yazı-çizi işlerine bir meyil olduğunu keşfetmem ilkokul yıllarıma dayanır. O zaman evimize günlük gazete alınırdı. Televizyon Türkiye’ye henüz gelmemişti. Şimdi sanal, dijital olan şeyler henüz yoktu. İşte ben de okuma-yazmayı seven bir çocuk olarak gazetede çıkan günlük çizgi roman bantlarını takip eder ve her gün bunlara bakarak çizimler yapardım. Zannediyorum bir yeteneğim olmasa bile o dönemde her gün kendimi zorladığım için çizim yapabilme alışkanlığım ortaya çıkmıştır. Lise yıllarımda İstanbul’da ikamet ettiğimizden ve bu işlere olan merakım nedeniyle Babiali’de çeşitli yayınevlerinde mizanpaj elemanı, dizgici, matbaalarda ayakçı olarak çalıştım. Bu dönemler, gerçek manada mürekkep yaladığım ve bu mürekkep kokusunu ruhuma sindirdiğim dönemlerdir. Sonraları bazı karikatür yarışmalarında birinciliklerim oldu. Kaligrafiye ne zaman ve nasıl başladınız? Kaligrafi sanatına olan merakım da yine aslında İstanbul yıllarında oldu. 80’li yılların başlarında kaligrafi sanatı henüz yeni yeni filizlenmeye, kitap fuarlarında bu tip yazı yazan bir kaç kişi görünmeye başladı. O zamanlar merak ederdim, bu nasıl bir sanattır, nasıl öğrenilir, diye... Bu işi yapan bir avuç insan da ketum davranırlardı; tabir caizse ser verip, sır vermezlerdi. Bu hep içimde bir ukde olarak kalmıştı. Daha sonra Almanya’ya geldiğimde çalıştığım işimden arta kalan zamanlarda bu işi, acaba nasıl öğrenebilirim diye düşünmeye ve araştırmaya başladım. Son dönem hattatlardan Mahmud Bedrettin Yazır’ın “Medeniyet Aleminde Yazı ve İslam Medeniyeti’nde Kalem Güzeli” isimli üç ciltlik oldukça hacimli eserinin tamamını olmasa da, bir kısmını buldum. Esasen, bu kitabı üniversite yıllarımda üniversitede bir hocam da tavsiye etmişti. Ancak öğrencilik yıllarımda bu kitabı almak mümkün olmadı. Daha sonraki yıllarda da kitap tekrar basılmadı. Artık antika eser gibi muamele görmeye ve her sahafta bulunmamaya başladı. Bu kitaptan boş zamanlarda çalışmaya başladım. Tabii, kitap “Aklam-ı Sitte” denen hat sanatının temeli olan altı yazı çeşidini (Rik’a, Sülüs, Nesih, Tevkii, Reyhani, Muhakkak) anlatıyor. Kitapta bütün arabi harflerin yazılış şekilleri, nokta usulleri, kalem çeşitleri ve yazı örnekleri bütün ayrıntısıyla anlatılıyor. Bu kitapta anlatılan yazi tekniğini bugün kullandığımız harflere uygulamaya çalıştım. Hat sanatında Elif harfi, 7 veya 8 nokta uzunluğunda yazılır. Her harfin farklı nokta ölçüsü vardır. Bu nokta ölçüsünü bugünkü harflere uygulamaya çalıştım. Mesela A harfi 3 nokta yüksekliğinde, 2 nokta enindedir ve her harf böyle nokta ölçülerine sahip olmalıdır. 13 ahmet ihsan tolunalp Nokta ölçüsünün faydası şudur: Bütün harfler, elinizi bu ölçüye göre alıştırdıktan sonra, sanki matbaada basılmış, bir makinadan çıkmışçasına düzgün, aynı hizada, aynı ölçüde yazılmış olur. Burada bu işi yapmak, öğrenmek isteyen arkadaşlarımıza bir tavsiyede bulunmak isterim. Artık bu işi yapan çok insan var ama bu işi bu nokta ölçülerine göre yapan, tekniğine uygun olarak çalışan fazla kimse yok. İnternette bununla ilgili bir hayli video var. Ancak bu iş, videoya bakarak öğrenilemiyor, maalesef. Mutlaka ya bu işin bir ustasını bulmalı ya da usulü anlatan bir kitaptan öğrenmelisiniz. Nokta ölçüsü eski Türk veya Osmanlı hattatlarının ortaya koyduğu bir ölçüdür. Bizans İmparatorluğu zamanında kral, Arap yarımadasında bir kiliseye bir gemi kereste ve inşaat malzemesi gönderir. Kilisenin tamir ve restore edilmesi gerekiyordur. Gemi açık denizde fırtınaya tutulur ve Cidde açıklarında karaya oturur. Gemi artık kullanılmaz hale geldiği ve malzemeleri götüremeyeceği için, malzemeleri müslümanlara verirler. Müslümanlar da o sırada Kabe’yi tamir etmek, onarmak istemektedirler. İşte, bu malzeme ile Kabe’ye yeniden bir şekil verilir. Bu şekil kuşbakışı bakıldığında aynen hat sanatında kullanılan nokta ölçüsünün şeklidir. Bu bakımdan hat sanatının usullerini, tekniğini oluşturan hattatlar, nokta ölçüsünü bu manasını düşünerek ortaya koymuşlar ve ortaya harika sanat eserleri çıkarmışlardır. “Kuran-ı Kerim Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” denilir ki, çok doğrudur. Hat ya da bugünkü adıyla kaligrafi sanatı Türk hattatlar eliyle bugünkü metodolojisine, tekniğine ve kıymetine kavuşmuştur. Acizane benim yapmaya çalıştığım da bu kuralları bugünkü harflere uygulayarak yeni ve belki günümüze ait bir estetik zevki geliştirmeye çalışmak, bu yüksek estetik zevki insanlarımızla paylaşmak ve belki de böylece Avrupa’daki Türklerin sadece çalışmak, para kazanmak için değil, aynı zamanda estetik zevkleri ile de burada olduklarını gösterebilmek. Almanya’da bu alanda çalışan sanatçı sayımız ne kadar? Bunu tesbit etmek tabii ki mümkün degil ama, öyle zannediyorum ki, Almanya’da bu sanatı ilk defa büyüklü küçüklü bir çok organizasyonda tanıtan, icra eden insanlardan biriyim. Bugün bu işi yapan pek çok arkadaşımız var. Tabii, bunu meslek olarak yapıp, bu işten para kazanmak mümkün ama çalakalem yapılmayıp usulüne göre olursa, çok daha fazla kimseye bu yüksek sanat zevki aşılanmış olur. Katıldığım organizasyonlarda, bu sanatla ilgili bana yöneltilen her soruya ayak üstü de olsa, ayrıntılı şekilde cevap vermeye çalışıyorum. Az önce de bahsettiğim gibi, bu işi yapan ar- kadaşlarımız genelde ketum davranırlar; bilgi vermezler. Ben inanıyorum ki, bilgi paylaşıldıkça mutluluk verir. Kaldı ki, ilmin de bir zekatı vardır. İlmin zekatı da, onu öğretmektir. Kaligrafi konusunda başka neler yapıyorsunuz? Bu işi öğrenmek isteyen arkadaşlarımız için bir kitap hazırlığı içerisindeyim. Kitapta sadece kaligrafi sanatını değil, aynı zamanda hat sanatı usullerinden Sülüs yazı metodunu da örnekleri, usulleri ve tekniği ile anlatmak istiyorum. Yani, kaligrafiyi bugün kullandığımız harflerle, Sülüs metodunu da önceden kullanılan Arap harfleriyle öğreten, ikisini birden anlatan bir kitap... Halen, ikisini birden öğreten bir kitap mevcut değil. Belki böylece ben de, kendi öğrendiğimin zekatını vermiş, bu yolla insanlarımıza faydalı olmuş olurum. Kaligrafinin yanısıra çizgi-roman, Almanya’da Wandbildmalerei olarak bilinen duvar ressamlığı, portre ve karikatür çalışmaları, grafik ve logo tasarım ilgilendiğim diğer alanlar. Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz? Bana bu fırsatı verdiğiniz için, daha doğrusu beni, kendisiyle röportaj yapılmaya değer bir sanatçı olarak gördüğünüz için teşekkür ederim. Kaligrafi ve diğer çalışmalarımı görmek için, okurlarınız internet sitemi ziyaret edebilirler. www.kaligrafiksanat.com Biz, size teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. 14 yalnız değilsin! reddetmiş, yaşadığı koma nedeniyle birkaç kez acil servise kaldırılmıştı. Görüldüğü üzere kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde bozan bu duruma kişilik özelliği ya da huy demek veya „herkeste olabilir böyle korkular, boşver“ düşüncesiyle yardım aramaktan kaçınmak doğru değildir. Özgül fobi Merhaba değerli okuyucular, Bu sayıda anksiyete bozukluklarına özgül fobi ile son vereceğiz. Özgül fobinin en önemli özelliği sanırım psikiyatriye başvuru oranının çok az oluşudur, çünkü çoğunlukla bir kişilik özelliği gibi değerlendirilir. Hastalık olarak düşünülmemesi tedavisinin de olmadığı yanılgısına yol açar. Bu nedenle özgül fobi genellikle başka sorunları nedeniyle başvuran kişilerde öykü alımı sırasında tesadüfen farkedilir. Peki nedir özgül fobi? Özgül fobi, bazı durumlar veya nesnelerden duyulan mantıksız, aşırı korkudur. Korku, fobik durum veya nesnelerle karşılaşarak ya da bu durumların resmi veya görüntüsünün zihinde canlandırılmasıyla ortaya çıkar. Kişi korktuğu durum veya nesne ile karşılaştığında nefes almakta güçlük, kalp çarpıntısı, baş dönmesi, bedeninde uyuşma, titreme, terleme ve bayılma hissi yaşar. Kişi korkusunu abartılı bulsa da buna engel olamaz. Yükseklik, kapalı alan, araba, gök gürültüsü ve fırtına, hayvan, iğne, kan, uçak, dişçi, karanlık fobisi bunlardan bazılarıdır. En sık görülen fobi türü ise hayvan fobileridir. En çok korkulan hayvanların başında da köpek, kedi, böcek, kuş ve yılan gibi hayvanlar gelir. Toplumda her 100 kişiden yaklaşık 3’ünde vardır. Genellikle çocukluk ya da ergenlik dönemlerinde başlar ve kadınlarda erkeklere oranla daha sıktır. Bu hastalığı örnekler üzerinden anlatmak belki daha açıklayıcı olacaktır... Örneğin, depresyon nedeniyle başvuran bir hastam, işe geç kaldığı için patronuyla yaşadığı bir tartışmadan bahsetti. Neden işe geç kaldığını sorguladığımda sabahları yürüdüğü kaldırımda bir köpek görürse karşı kaldırıma geçtiğini, yaşadığı korku nedeniyle köpeğin uzaklaşmasını beklediğini, bu yüzden otobüsü kaçırdığını anlattı. Hatta bir defasında bahçeli bir evin önünden geçerken bahçede bir köpek olduğunu fark eder etmez kendini düşünmeden yola attığını, bu nedenle ayağını kırdığını ekledi. En yakın arkadaşı evinde köpek beslediği için ziyaretine gidemiyor, her zaman kendi evine gelmesini rica ediyordu. Bunun bir hastalık olduğunu o zamana kadar farketmediği için tedavi arayışına da girmemişti. Bir başka hastam işi nedeniyle sık sık seyahat etmesi gereken ama uçağa binemediği için saatlerce otobüs ya da tren yolculuğu yapan ve şirkete yaşattığı zaman ve nakit kaybı nedeyle işi tehlikeye giren bir kişiydi. Diyabetik bir hastam ise iğne ve kan fobisi nedeniyle insulin iğnelerini yapmayı Özgül fobi neden olur sorusuna ise net bir yanıt vermek zordur. Bazen yaşanan travmatik bir olay sonrası, örneğin bir köpek tarafından kovaladıktan sonra köpek fobisi, dişçide yaşanan ağrılı bir girişimden sonra dişçi fobisi başlayabilir. Bazen de anne ya da babamızdan kalan genetik bir mirastır. Araştırmalar, fobisi olan kişilerin çocuklarında da benzer fobilerin olduğunu göstermiştir. Peki kişi bu hastalıktan kurtulabilir mi? Bir kez daha belirtmek isterim ki özgül fobinin tedavisi vardır ve başarı oranları da oldukça yüksektir. Tedavide ilk seçenek davranışçı tedavilerdir. Davranışçı tedavide alıştırma tekniğinden faydalanılır. Bildiğimiz üzere özgül fobisi olan kişi, korktuğu nesne ve durumdan kaçınır. Alıştırma tekniğinde, kişinin yaşadığı korkulu durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır. Tahmin edileceği üzere bu durum başlarda hasta için oldukça sıkıntı verici olacaktır. Ancak kişi bu sıkıntılı ortama yeteri kadar katlanabilirse, yaşadığı korku bir müddet sonra azalacak, üzerinde yeterli süre çalışılırsa tama yakın bir iyileşme sağlanacaktır. Saygılarımla Tıp Dr. Sıla Yüce-Çıtır Alexianer Krankenhaus Aachen Tel: (0241) 47701 15000 15 bunları biliyor muydunuz? Şampiyonlara kupa verme adeti Pilot ve yardımcı pilota farklı yemek Karpuzun iyisi nasıl anlaşılır? Antik yunan olimpiyatlarında yarışmaları en iyi bitirenlere, kupalar içinde altın değerinde olan zeytinyağı verilirmiş. İşte nedeni bu! Bir uçuş sırasında, uçaklarda, olası bir yemek zehirlenmesinden aynı anda etkilenmemeleri için, pilot ve yardımcı pilota farklı yemekler verilir. Erkekler neden kısa saçlıdır? Kendi sesimizi neden farklı duyarız Güneşe bakınca neden hapşırılır? İlk defa, Roma İmparatorluğu zamanında, savaşlarda hareketi kısıtlamasın, rakibe avantaj vermesin diye erkeklerin saçları kısa kesilmeye başlanmış. Video veya ses kayıtlarında kendi sesimiz bize farklı gelmesi, konuşurken kendi sesimizi kulaklarımızla değil, kemiklerimizin titreşimiyle duymamızdır. Ilık su, kepek sorunun çözümüdür Sivrisinekler neden kanımızı emer? Beynimiz ne kadar enerji kullanır? Saçların kepeklenmesinin sebebi şampuanlar değil, kafanın sıcak suyla yıkanması sonucu, derinin kurumasıdır. Sivrisinekler bitki özleriyle beslenir. Sadece dişi sivrisinekler yumurtalarını beslemek için kanımızı emerler. Karpuz seçerken vurmak ne kadar zevkli olsa da, asıl bakmanız gereken yeşil çizgilerdir. Koyu çizgiler daha kalınsa, karpuzunuz daha lezzetlidir. Nefes yollarının temizlenmesi için hapşırılır. Bu bilgi beyne burundaki bazı sinirlerce iletilir. Aşırı güneş ışığı, bu sinirleri tetiklediği için de harşırırız. % 75’i sudan oluşan beyin, vücuda giren kalorinin % 25’ini kendi kullanır.Performansı, alınan su miktarına bağlıdır. Bunlar ve daha fazlasını uygun fiyatlarla bizde bulabilirsiniz! Çanak Antenler 65 cm 19,90 € 80 cm 29,90 € 100 cm 39,90 € 120 cm 59,90 € DiseqC şalter 2-1 6,90 € 4-1 7,90 € LNB Tek çıkışlı 6,90 € Çift çıkışlı 9,90 € Dört çıkışlı 19,90 € Kelepçeli dirsek 25 cm 15,90 € 40 cm 17,90 € 50 cm 19,90 € Dirsek 25 cm 9,90 € 35 cm 13,90 € 45 cm 18,90 € 50 cm 19,90 € HD Digital Receiver 39,90€’dan başlayan fiyatlarla Adalbertsteinweg 263, 52066 Aachen Balkon direği 29,90 € Kablo 100 metre 120dB 19,90 € Tel.: 0241 / 56 84 245 www.satboerse24.de 16 bir konuda fikrinizi alalım Bu sayımızda farklı birşey yapalım istedik ve facebook hesabımızdan yanda gördüğünüz resmi yayınladık ve oradaki arkadaşlarımıza şu soruyu sorduk: “Bu fotoğraf için ne yorum yapardınız? (Ciddi bir soru bu!) Lütfen sadece ciddi ve samimi cevaplar alalım...” İşte orada yapılan yorumlar. (Oradaki profil isimlerini aynen aldık.) • Vehbi Yildirim: Biraz saçı uzun olsa daha da güzel olacak. Yine de çok güzelsin; sadece maşallah derim. Allah nazardan esirgesin. • Can Bahar: Robotlaşmış bir yüz görüyorum. • Urfali Bekir Kacar Kısa saç olmamış ama uzun olsaydı çok güzel olurdu. • TC Nihal Tekce: Saçı; evet bir de soğuk bi yüz. • Deniz Dagdelen: Sanırım hasta ve bilgisayarla saç yapılmış. • Ufuk Cevik: Kızın hiç bir yüz hattı yok; çok fazla retüş yapılmış! • Sendogan Yangin Gerçeğe benzemiyor. Bilgisayar yardımıyla yapılmış bir resme benziyor. • Mustafa Akbulut: Bu canlı, capcanlı, sanki fotografın dışına çıkmış, birşey anlatıyor. • Hilmi Durakoglu: Pasfoto • Ayten Solak: Çok üzgün bakıyor. • Mavi Kelebek: Bilgisayarrr... • TC Ali Nazmi Kumlar Bu kızcağız, kanser hastası olan bir insanın Kemoterapi sonrası saçları dökülmüş, yüzü solmuş ama yine de hayata sarılmış bir görüntüyü sergiliyor... • Can Bahar: Görüntü doğallığını kaybetmiş. Her kısa saçlıyı lütfen kanser teşhisiyle yargılamayalım. • Sükür Aydin: Resmi tam açıp, yavaşça sağa veya sola ya da aşağı yukarı bir deneyin. • Nurdan Kosan Karaogullarindan: İlk bakışta güleryüz, sakin, içten birisi. Sonradan ama gözlerine baktıkça boçluk oluşuyor. • Nusret Akdogan: Güzel yüzlü robot. • Sendogan Yangin: Daha uzun baktığımda fotomontaj görüyorum. Yani görünen bir bayan ama gerçekte bir erkek sanki. • Birsel Aras: Saçları kendinden değil gibi, yüz tamam herşeyiyle. • Yilmaz Gulperi: Bi b..k görmüyom vallahi tam 10 dakikadır bakıyorum. • Murat Erdinc: Asker, amerikan askeri. • Sendogan Yangin: Bayan-erkek karışımı bir fotomontaj. • Sevim Bektas: Gayet güzel bir kız bence. Bu resimde ne görüyorsunuz? • Can Bahar: Tanıdığımız insanlara hele hiç yorum yapmayalım bence. “Perfect 365” şimdiki bilgisayar sistemi bütün bayanlara fırsat oldu. Yüzlerini pürüzsüz ve aşırı güzelleştiren botox etkili program. • Pelin Yigit: Bakışlarında canlı bir ifade görüyorum. Doğal ve güzel bir yüz. • Kubilay Baydar: Sahte bir resim • Damla Kılıç: İnsan • Aliye Akin: Peki niye yorum yapmamızı istiyorsunuz ki? Yani bu sorunun amacı ne? Tam olarak neye yorum yapılsın ki? Sonuçta normal, Allah’ın yarattığı bir insan, “frown”-Emoticon. • Neset Sariyürek: Saçlar başta olmak üzere resim fotoşoplanmış. Bu yüzden göz aldatmacası olmuş, kız görünümlü erkek resmine dönmüş. • Neset Sariyürek: İki resim de aynı kişi değil mi? Bu resmin, kadın mı, erkek mi olduğu karmaşasını önlemek için “bu da erkek versiyonu” diyerek, bu resmi ekledik. • Sermin Tan Kaya: Gözleri soru, hüzün ve boşluk dolu. Robot resim. • Neset Sariyürek: Doğrudur ama benim ilk resimdeki algım o şekilde. • Dilek Kizkapan: Konu ön yargı olabilir. • Melis Tsv: Martin Gründl ve ekibinin ideal güzelik adına yaptığı bir prototip bu resim. Erkek versiyonu da aynı şekilde ideal erkek güzeli olarak tanımlanıyor. Büyük gözler, küçük burun, prüzsüz bir cilt vesaire, ama ilerdeki yıllarda ideal güzelliğin tanımının değişeceğinden emin Gründl. Örneğin, eskiden beyaz ten idealken, bugün esmer ten daha çekici. • Köksoy Ihsan: Bence ortadan bölünmüş bir resmin sırf sağ ya da sol tarafı birleştirilerek ve foto-montajla pürüzler giderilerek düzenlenmiş bir resim. Yani gördüğümüz, iki gözburun. Kulak da aynı gibi geliyor. • Özlem Gül: Ben biometrik vesikalik fotograf görüyorum „smile“-Emoticon • TC Müfide Basegmez: Güzelliğin formülü, bilgisayarla gerçekleştirilmiş model yüzü. • Ümit Aksoyek: Photoshop sağolsun. • Feridun Mese: Bu bir erkek mi, yoksa bayan mı? Ne dersiniz! • Devran Dogan: Muhteşem birşey. İnsan mı, melek mi? Bu kadar saf, temiz bir yüz; kim çekmiş resmi? • Paparazi Abdullah Yasar: İyi bir stüdyo çalışması bence. • Berkant Koç: Biyometrik foto.. • Murat Aslan: Kadın-erkek karışımı bir fotoğraf bence. Kadına çok benzese de, erkeğe de benziyor. • Özlem Bozkurt Akbas: Gözlerde var birşey! Sanki resim değil, gerçek gibi. • T Yavuz Özdemir: İkiz mi bunlar? • Yusuf Kizkapan: % 100 hatasız. • Bülent Dagli: Saçlar peruk! • Kamil Yıldırım: Güzel olmuş. • Özlem Edanur Bicakci: Resim hem erkeğe, hem kadına benziyor. • Emredenizyigit Özcan: Saç ve kaş boyanmış gibi, doğal durmuyor. • Can Dağdur: Kusursuz güzellik. • Ali Uzeyir Afyon: Çok güzel. Efsane ama kadına da benziyor erkeğe de. • Toprak Zekai: Güzellik budur işte. • Hatice Mutlu-Erdinc: Güzel ve sade bir genç bayan. • Melek Kizkapan: Kızın saçlarına uzun bir süre baktığımda, sanki saç rengi ve yüz şekli değişiyor. Saç renginin ve şeklinin insanın yüzünde nasıl değişiklikler ortaya çıkardığını görebiliyorum. Facebookta, resimlere yapılan yorumlar böyleydi. Gerçekten ilginçti verilen cevaplar. Şimdi buyrun kapak konumuzu okuyun! “Ölçülebilir Güzellik”. 17 kapak konusu Ölçülebilir Güzellik Güzellik kavramı kişiden kişiye, toplumdan topluma değişir gibi gelir bize. Fakat bir de değişmeyen bir güzellik kavramı ve oranı vardır. Mümkün olduğunca teknik ve karmaşık olan bu konuyu basitçe ele alacağız. Altın oran (İlahi oran) Altın oran, çeşitli bilim dallarında, mimari ve sanatsal alanlarda yararlanılan, belirli bir tutarlılık üzerine kurulu, parçalar arasındaki uyumu yansıtan geometrik ve sayısal değerlere verilen isimdir. Hesaplanması ise aşağıda gösterilmiştir. Virgülden sonraki sayılar sonruza kadar tekrarlamadan gider ve bu fi (phi) sayısı olarak adlandırılır. (Bunu pi sayısı ile karıştırmamalıyız.) Temel olarak bölünen bir bütünün yan yana getirilen iki parçasının diğer büyük parçayı oluşturması prensibine dayanır ve altın oranın sayısal değeri 1,618'dir. Doğada bir çok canlıda ve yapıda gözlemlenebilen altın oranın insanlar tarafından ne zaman ve nasıl bulunduğu tam olarak bilinmemekle birlikte bu konudaki en ünlü eser Leonardo da Vinci'nin 1492 yılında tamamladığı insan vücudundaki altın oranları gösteren Vitrivius Adamı isimli çalışmasıdır. İtalyan matematikçi Fibonacci de altın orana uygun olarak dizilen sayılar topluluğunu keşfetmiştir. Bu diziliminde arka arkaya gelen her sayının toplamı bir sonraki sayıya eşittir. Örneğin; 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55 gibi. Doğada altın oran Bu oran doğada hemen her yerde karşımıza çıkar. İstiridye, salyangoz gibi canlıların kabuklarında, insan vücudundaki uzuvlar ve organlarda, DNA'da, uzayda ve daha bir çok farklı alanda altın orana rastlamak mümkündür. Örneğin; ayçiçeğinin merkezinden dışarıya doğru sağdan sola ve soldan sağa doğru tane sayılarının bir birine oranı, altın oranı verir. Çam kozalağındaki taneler kozalağın altındaki sabit bir noktadan kozalağın tepesindeki başka bir sabit noktaya doğru spiraller (eğriler) oluşturarak çıkarlar. İşte bu eğrinin eğrilik açısı altın orandır. Salyangozun Kabuğu bir düzleme aktarılırsa, bu düzlem bir dikdörtgen oluşturur ve bu dikdörtgene altın dikdörtgen denir. İşte bu dikdörtgenin boyunun enine oranı yine altın oranı verir. çizildiğinde bu yuvarlığın büyüklüğü birbirleri ile eşit olmaktadır. Yunanlılar da tapınak ve heykel yapımlarının çoğunda bu orandan yararlanmışlardır. Rönesans Döneminde ise bir çok sanatçı tablolarında altın oranı kullanmıştır. Mimar Sinan da bir çok eserinde bu oranı kullanmıştır. Örneğin; Süleymaniye ve Selimiye Camilerinin minarelerinde altın oran görülmektedir. İnsan vücudunda altın oran Mimari ve sanatta altın oran İlk kez Mısırlılar ve Yunanlar tarafından mimari yapılarda, heykellerde ve diğer sanatsal alanlarda kullanılmıştır.Keops Piramidi’nin kare şeklindeki tabanının ölçüsü ile üçgen şeklindeki yüzeyine uygun bir yuvarlak İnsanın vücudunun tamamında altın oranla hesaplanabilecek bölgelere rastlanır. Örneğin; ağız boyu ile burun genişliği oranı, yüz boyu ile yüzün genişliği oranı, burun genişliği ile burun delikleri oranı, göz bebekleri arası ile kaşlar arası oranı hep aynı oranı vermektedir; yani altın oranı. Yeni açılış 01.08.2015 Neueröffnung Herşey unutulur, kokunuz asla! Vergessen kann man vieles, jedoch niemals ihren Duft! City-Passage Aachen 18 kapak konusu Dr. Stephen R. Marquardt tarafından geliştirilmiş olan sistemdir. Bu sistemde yüzde estetik noktalar, açılar ve hat ile ilgili değerlendirmeler yapılmaz. Daha önce hazırlanmış ırklara göre belirlenmiş şablon-maskeler bulunmaktadır. Bunlar kişilerin ön ve yan fotoğrafları ile karşılatırılmaktadır. Örneğin; insan elindeki ilk 2 parmak boğumunun toplam uzunluğu 3. boğumun uzunluğuna eşittir veya iki ayağın toplam ölçüsü, yerden diz bölgesine kadar olan kısmın ölçüsüyle aynıdır. Başın üst kısmından boynun bitimine kadar olan ölçü iki kez alt alta dizildiğinde ortaya çıkan ölçü tam olarak kişinin vücudundaki merkez olan karın kısmına denk gelmektedir. Yüzde dudak bitimleri ile, göz bebekleri aynı çizgide olduğu takdirde altın oranı oluştururken bu çizginin tam ortası burnun ucuna denk gelmektedir. Akciğerde ise asimetrik şekilde gelişen kısa bronşların toplamı uzun bronşa eşittir. Marquardt, estetik maskelerinde altın oranı kullanılmıştır (1:1.618). Marquardt altın orana sahip iki 5 köşeli pentagonu birleştirerek 10 köşeli altın orana sahip bir yapı elde etmiştir. Bunun içerisine 42 adet fi (phi) sayısı ile orantılı bir ongen (decagon) çizilmiştir. Böylece iç içe geçen ongenlerden oluşan bir kompleks elde edilmektedir. Geometride altın oran Altın oranın geometride de var olduğu keşfedilmiştir. Başta beşgen, yıldız ve üçgen şekli olmak üzere bir çok şekilde bu oran mevcuttur, hatta 1,618 ölçüsüne dayanan dikdörtgen ve üçgen şekilleri altın üçgen ve altın dikdörtgen olarak anılmaktadır. Altın üçgende tıpkı Fibonacci diziliminde olduğu gibi iki üçgenin toplam ölçüsünün bir sonraki üçgeni oluşturması şartı ile iç içe geçen üçgenlerin üst kısımlarından dışarıya doğru çizilen spiral şekli bize altın oranı vermektedir. Keops Piramidi ile benzerlikler gösteren Kepler Üçgeni ve Pentagram olarak bilinen çizgileri içten birleştirilmiş şekilde çizilen, güzelliği, estetiği ve şansı simgeleyen yıldız şekli de bir çok farklı alanda yararlanılan simgelerdir ve her iki şekil de altın oranla uyumlu geometrik şekillerdendir. İnsan yüzündeki altın oran Bir çok bilimadamı, insan yüzündeki altın oranları araştırmış ve sanatçılar da bu oranları kullanmıştır. Bunlardan en ilginç olanı ise, kendisi bir ağız ve çene cerrahi uzmanı olan Bu maskelerin kadın ve erkek formları ve farklı etnik kökenler için de varyasyonları bulunmaktadır. Bu maskeler ön ve yan profil resimleri üzerine bilgisayal fotoğraf programları ile yerleştirilmekte ve Marquardt, yüzün bu maske ile uyumuna ve eğer uyumsuzluklar varsa nasıl bir estetik yöntem izleneceğine karar vermeyi amaçlamıştır. Marquardt, bu maskeyi geçmişte yapılmış tablolardaki insanların ve ünlü sanatçıların yüzlerinde uyguladığında ise aşağıda örneklerini gördüğünüz gibi maskeler tıpa tıp o yüzlere denk gelmiştir. Yani tablodaki kişilerin ve bu sanatçıların “güzel” olarak tanımlanmaları tesadüf değil, yüzlerinin altın orana uygun olmalarındandır. Peki ama bizim yüzümüz bu maskelere uymuyorsa ne yapacağız? Dünyanın sonu değil elbette, fakat yapılacak uygun bir makyajla yüz görünümünüzü da değiştirmeniz elinizde. Altta, altın oran kuralına göre yapılmış bir makyajın etkisini görebilirsiniz. Bu kompleks üzerine insan yüzü yerletirildiğinde ve bazı çizgiler ve dış hatlar silindiğinde maskesi elde edilmektedir. Bu maskedeki tüm alt şekiller ve açılar ve oranlar tamamen altın oran ile ilşkilidir. öncesi kadın erkek sonrası Tüm estetik cerrahlar ve güzellik uzmanları bu kurala uygun olarak mesleklerini yapmaktalar... 19 kapak konusu Bir sonraki aşamada, hazırlanan bir ölçekle “hoşsohbet, memnun, çalışkan, akıllı, yaratıcı, sempatik, başarılı, heyecan verici, erişilebilir ve dürüst” gibi kriterlere dayanan bir anket oluşturulur. 1’den (çok çirkin) 7’ye (çok çekici) kadar olan bir ölçekte, ankete katılanların her bir resmi değerlendirmesi istenir. Yapılan bu anketlerden sonra, verilen cevaplardan hareket edilerek, ortalama bir kadın ve erkeğin yüzü tespit edilir (Facebook sayfamızda paylaştığımız kadın ve erkek resmi) öncelikle. Kapaktaki resim Öncelikle hemen şunu belirtelim ki, bu gerçek bir insanın resmi değil; bilgisayarda karmaşık işlemlerden sonra ortaya çıkan bir sonuç. Şimdi bunu anlatalım. 2001 yılında, Regensburg Üniversitesi’nde, Martin Gründl’ün başı çektiği, üç psikolog ve bir biyologtan oluşan genç bir ekip “Çekiciliğin Neden ve Sonuçları” adında bir araştırma yaparlar. Aylarca süren bu araştırmanın sonunda 400 sayfayı aşan çok detaylı bir rapor hazırlarlar ve aynı yıl, Almanya’da bir vakıf tarafından verilen araştırma yarışmasında ikincilik ödülünü kazanırlar. Çalışma için, yaşları 17 ile 29 arası (bunların 8 tanesi model) 64 kadın ve 32 erkeğin yüzünü fotoğraflarlar. Bu fotoğrafları çekerken, o kişilerin gözlük ve takılarını çıkarmalarını, hatta bayanlardan saçlarını arkada toplamalarını isterler. Amaç, tamamen tarafsız bir ifade ile yüzlerin fotoğraflarının çekilmesidir. Hatta, farklı kıyafetlerin bile yanıltıcı olabileceğini düşünerek, herkese beyaz bir tişört giydirilir. Daha sonra, bu fotoğraflar, özel bir bilgisayar programı ile kaydedilerek belirli referans noktaları alınır ve bu noktalar yardımıyla, karmaşık matematiksel işlemlerden geçen resimler, birbirleriyle karıştırılarak, daha fazla sayıda bir çok farklı resim elde edilir. Hatta bununla da yetilmeyerek, aynı fotoğrafların beş farklı derecede gençleştirilmiş resimleri de oluşturulur; yani, çok karmaşık işlemler sonucu elde edilen tüm olasılıklar. normal bir kadın normal bir erkek Kadında da, erkekte de dikkati çeken noktalar şunlar olmuştur: Kahverengi bir ten, daha dar bir yüz, az yağ depolanması, koyu kaşlar, koyu kirpikler, çıkık elmacık kemikleri, daha dar bir burun, daha dolgun dudaklar ve daha dar bir boyun. içi eğitim de sunuyoruz. 2002 yılından yana Allianz’da Güveniniz içinbu size teşekkür olmak üzere, 2006 yılından ediyoruz! itibaren de bağımsız bir temsilci olarak ekibimlebubirlikte 3000 2002 yılından yana Allianz’da müşterinin güvenini kazanmayı olmak üzere, 2006 yılından başardık. itibaren de bağımsız bir temsilci olarak ekibimle birlikte 3000 Güçlü olduğumuz yönlerimiz müşterinin güvenini kazanmayı müşterilere başardık. hizmet vermekle ve uzmanlığımızla sınırlı değil; aynı zamanda iş hayatına yeni Güçlü olduğumuz yönlerimiz başlayanlar ve genç müşterilere hizmet vermekle meslektaşlarımız yükselme ve uzmanlığımızlaiçin sınırlı değil; olanakları sağlayan meslek aynı zamanda iş hayatına yeni eğitimi, sürekli eğitim ve hizmet başlayanlar ve genç içi eğitim de sunuyoruz. meslektaşlarımız için yükselme olanakları sağlayan meslek Güveniniz için size teşekkür eğitimi, sürekli eğitim ve hizmet Erdinc Dincer ediyoruz! içi eğitim de sunuyoruz. Generalvertretung Talstraße 15için size teşekkür Güveniniz 52249 Eschweiler ediyoruz! Telefon 0 24 03.78 55 45 Telefax 0 24 03.83 93 85 [email protected] www.ed-allianz.de Anket sonucu elde edilen veriler yardımıyla, tüm resimler kadınlarda da, erkeklerde de “en çekiciden, çok çirkine” kadar sıralanmıştır. Kapakta paylaştığımız resim, bu kategorilere dayanarak, en çekici bayan olarak tanımlanmıştır. Normal olarak kabul edilen erkek ise, aynı zamanda en çekici erkek ünvanının da sahibidir. Bu araştırma Almanya’da yapılmıştır. Başka bir ülkede yapılsaydı, belki de farklı bir sonuç elde edilebilirdi. Araştırmayı yapanlar bunu belirtiyor zaten. İşin ilginç tarafı, bu araştırmanın yapıldığı 2001 yılındaki Almanya Güzellik Yarışması’nda birinci olan bayan, bu resme çok benziyor ama bu resim ondan daha güzel kabul ediliyor. Yan sayfada bahsettiğimiz altın oran kuralı da, tam olarak uyuyor bu resme. Şöyle veya böyle, güzellik ölçülebiliyor! Resimler: © wikipedia.de, beautycheck.de Erdinc Dincer Generalvertretung Talstraße 15 ErdincEschweiler Dincer 52249 Generalvertretung Telefon 0 24 03.78 55 45 Talstraße 15 03.83 93 85 Telefax 0 24 52249 Eschweiler [email protected] Telefon 0 24 03.78 55 45 www.ed-allianz.de Telefax 0 24 03.83 93 85 [email protected] www.ed-allianz.de 20 bilmece saYfası Üçgen işlemi İşlemleri yapın Sağdaki kırmızı sayıları kutulara doğru yerleştirerek işlemleri yapın. X X X X 300 = 462 = 378 3 4 5 6 9 10 11 13 14 X X X X = X X X X = = = 910 120 594 Aşağıdaki sayıları, dairelerin içine öyle yerleştirmelisiniz ki, her kenardaki sayıların toplamı 45 olsun. 7 x 7’lik kareye 7 sayısı yerleştirme Ok işareti sorusu Aşağıdaki kutulara 7 sayılarını öyle bir yerleştirin ki, her satır ve her sütunda sadece 3 adet 7 sayısı olsun. Tek birkural var: Her satır ve sütunda sadece iki adet 7 sayısı yanyana olabilir. Soru işaretli yere hangi ok gelecektir? 7 7 3 12 ? 7 c 7 Sadece birer kibritin yerini değiştirerek eşitlikleri sağlayabilir misiniz? 10 Sayıları yerleştirin Dört işlemi kullanarak size verilen 2, 2, 2, 4, 4, 5, 10, 10, 10, 25 sayılarını uygun yerlere koyarak eşitliği sağlayınız. Bir de ipucu verelim: İlk sayı 2. x Kibrit çöpü sorusu - 1 6 22 Sadece 3 kibrit çöpünün yerini değiştirerek 5 adet kare elde edebilir misiniz? b 7 5 19 Kibrit çöpü sorusu - 2 a 7 5 18 - + + x - x = 2 : Saat kaç olmalı? Aşağıda soru işaretli yerde sizce saat kaçı göstermeli? 11 12 1 10 2 9 11 12 1 10 9 6 5 1 4 6 5 12 12 ? 6 1 2 3 4 5 1 10 3 7 8 7 11 2 8 a 9 5 6 9 4 7 12 10 4 10 3 8 8 7 11 2 2 3 5 6 11 9 4 7 1 10 3 5 6 2 8 12 11 9 4 7 1 10 3 8 12 11 2 9 3 8 4 7 b 6 5 c Resimdekiler ne olabilir? Aşağıda nesnelerin sadece küçük bir bölümleri görülmektedir. Bunlar sizce ne olabilir? a b c d e 21 çevre sayfası Arıların yok oluşu Bu sayımızda arıların neden azalmaya başladığını, arıların bizim için önemini ve bunun sebeplerini araştıralım dedik. çıkmasına ve koloni çökmesi durumuna sebebiyet vermektedir. Gün geçtikçe kullanılan hormon ilaçlarının artması ve araba sayısındaki artışla ortaya çıkan egzos gazlarının ve sera gazlarının ani artışı tüm arıları ve tabiî ki öteki canlıları da olumsuz etkiliyor. Tabii ki aşağıda sayacağım nedenler bu yok oluşun sadece birkaç nedeni. Cep telefonlarının yaydığı radyasyon, küresel ısınma, tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (özellikle bitkiler). Peki bu etkenler nasıl arıların yok oluşunun sebepleri olabiliyorlar? Cep telefonlarının etkisi Artık dünyamızda cep telefonu olmayan insan kalmamıştır. Tabii ki radyasyon çekici ve yayıcı olarak düşünüldüğünde ne kadar doğaya (hissetmeden kendimize de) negatif etkiler bıraktığı yapılan son araştırmalarla gün yüzüne çıkıyor. En son bilim adamları bu radyasyonun arılara da etki edebileceğini hipotez olarak ortaya attı. Bu ilginç teoriye göre, arıların yok oluş nedeni cep telefonunun yaydığı radyasyon. Cep telefonlarından yayılan dalgalar arıların yön bulma sistemlerini karıştırdığı gibi, aynı zamanda telefonların kullanımı sırasında arıların kovanlarına dönmeyi reddettikleri de gözlenmiştir. Arı kovanlarındaki canlıların yok olması veya ortadan kaybolması ve geriye sadece kraliçe arı, yumurtalar ve birkaç olgunlaşmış işçi arının kalması kovan sönmesi sendromu olarak adlandırılmaktadır. Küresel ısınmanın yol açtığı sorunlar Genetiği değiştirilmiş organizmalar, özellikle bitkiler Bu teknolojide bitkinin genetik yapısı içerisine o bitkinin doğal zararlısını öldürecek bir gen yerleştiriliyor. Örneğin mısır bitkisinin içerisine Bacillus thrungiensi (Bt) adlı mikroorganizmanın zehiri, DNA kodu olarak koyuluyor. Bu durumda bitkiyi yiyen böcek, Bt zehrini de yemiş oluyor. Zehir bağırsak hücrelerinin patlamasına yol açıyor ve böcek ölüyor. Normalde Bt toksini ekolojik tarımda spreyleme şeklinde kullanılıyor. Uygulamadan kısa süre sonra da doğada yıkanmaya uğrayıp ortadan kalkıyor. Meyveyi yıkamakla da tamamen temizlenmiş oluyor. Lakin arı kolonilerinin ortadan kalkmasından bu toksin ve mısır sorumlu tutuluyor. Bt toksini bitkiden arının sindirim sistemine alındığında ya doğrudan ya da zararsız parazitlerle etkileşerek arılar için zararlı hale geliyor. Arıların faydalarından bir kaçını şöyle açıklayabiliriz: Çiçek ve bitki türlerinin tüm polenleri arıların ayaklarına yapışıyor. Arılar 130 bin farklı bitki türüne konarak onların üremesini sağlar. Sadece bir kovandaki arılar bir gün içinde bir milyon çiçeği döller. Kısaca arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz. Arıların yok olmasının bal üretimini ve dolayısıyla fiyatlarını olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor. Arıların ani yok oluşu ilk olarak ABD’de görülmüş ardından kıta Avrupasına geçerek Almanya, İsviçre, İngiltere, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de de rastlanmıştır. Araştırmalarda ABD’de bahar mevsiminin gelişiyle birlikte 2,5 milyon kovanın 600 bininin aniden boşaldığı, Türkiye’de ise arı nüfusunun % 30 oranında azaldığı belirtilirken, Hırvatistan’da 5 milyon arının 48 saat içinde öldüğü, İspanya’da kolonilerin yok olduğu ve Polonya’da da % 60 azaldığı belirtiliyor. Yazımıza son vermeden önce şunu belirtmek isterim; her zaman olduğu gibi değerlerin farkına, onları kaybetmeye başlayınca varıyoruz. Bu olayların biz insanoğlunu arılar hakkında daha duyarlı ve bilinçli olmaya sevk edeceği kesin. Artık insanlar arıları küçük bir böcek değil, yaşamın devamı için görevlendirilmiş kutsal bir canlı olduğunu anlamak zorundayız. Hakan Tuc Araştırmalar, 40 yılın en yüksek sıcaklıklarının içinde olduğumuzu göstermektedir. Her canlıya küçükten büyüğe etkisi olabildiği gibi, küresel ısınmanın arıların kovanlarını terk etmesini sağladığı, aşırı sıcaklar altında fazla dayanamadıkları öne sürülüyor. Kurak ve ılık geçen kış ayları, arıların biyolojik dengesini bozuyor ve koloni düzeninin dağılmasına sebep oluyor. Tarım ilaçlarının ve zehirli gazların negatif etkileri Arılara zarar veren tarım ilaçları, uçakların ve otomobillerin havayı kirletmeleri, bir çok arı hastalığının ortaya AUTOWÄSCHE • INNENPFLEGE • POLITUR • AUFBEREITUNG . Ali Imdat Akkaya 22 Bir konu & bir konuk: Artık 4. kuşaktan söz ediliyor Necla Demirci kimdir? 1988 yılında Köln şehrine aile birleşimi nedeniyle geldi. Dil öğrenmek ve iyice kendini anlayana kadar iki senesi geçti. Yeni nesillerin Almanya’ya uyumlarında ve onlarla eşit imkanlara sahip olmalarında ve imkanlardan yararlanmalarında en temel etken, “iyi bir eğitim” almalarıdır. Göçmen ve kadın olmanın verdiği zorluklar, ayrıca öğretmen kökenli bir aileden gelmesi, onu eğitim alanında çalışmaya yönlendirdi. Sosyal Pedagoji Meslek Yüksek Okulunu bitirip, Köln Belediyesi bünyesinde farklı grup formlarında, grup yöneticisi olarak çalıştı. Göçmen kökenli çocukların dil açısından teşviki ve ebeveynlerle işbirliği, çalışmasının ağırlık noktasını oluşturmaktaydı. Bu çalışma dönemi 15 yıl sürdü ve göçmen çocukların eğitimde ne kadar zorlandıklarını ve eğitim şanslarının ne kadar az olduğunu gördü. Ana okulunda çalışmaları devam ederken, 2003 yılında Kuzey Ren Vestfalya Uygulamalı Bilimler Katolik Üniversitesi Köln Bölümü - Sosyal Hizmetler Anabilim Dalında okumaya başladı ve “Göçmen kökenli çocuklar için dil desteği. Aile merkezlerinde ebeveyne dayalı eğitim taslakları” isimli bir lisans tezi hazırladı. 2009’da Sosyal Çalışma Bilimdalı’nı bitirip, Sosyal çalışmacı ve sosyal pedagog ünvanını aldı. Bu arada sosyal çalışmalarına devam ederek, göçmen kökenli olan yaşlı, kadın ve gençlere ana dillerinde danışmanlık, çocuklar için dil teşviki ve ebeveylerin desteklenmesi gibi konularla ilgilendi. 2009 ile 2012 yılları arasında bir katolik ilkokulunda sosyal çalışmacı olarak görev aldı. Ağırlıklı olarak, Türkçe danışmanlık, ebeveynlerin/ velilerin bireysel terbiye sorumluluklarının güçlendirilmesi, problemli çocukların davranışlarıyla ilgili olarak öğretmenlere danışmanlık ve destek hizmeti, sosyal pedagojik grup çalışması, problemli çocukların okul verimlerinin iyileştirilmesi, ev ziyaretleri, okul harici kurumlarda ebeveynlere refakatçilik gibi işleri üstlendi. 2012’de ilkokuldaki görevini bıraktı ve halen gönüllü ve bireysel olarak, ailelere yönelik çalışmalarına devam etmektedir. Şimdiki durum, Türk çocuklarının ve gençlerinin eğitim bakımından çok iyi bir konumda olmadıklarını ortaya koymaktadır. Bu ülkenin eğitim imkanlarından olabildiğince yararlanarak Alman çocuklarıyla eşit şartlara gelmeleri gerekmektedir. Necla hanım ile bölgemizde verdiği bilgilendirme toplantıları sayesinde tanıştık. Yaptığı çalışmalar bizim için de çok önemli. Bu nedenle, eğitimde yaşanan sorunlar, fırsat eşitsizliği ve neler yapılabileceği konularında fikrini aldık. Okumanızı öneririz. Türkler, Almanya’ya bundan 53 yıl önce işgücü olarak gelmeye başladılar. Günümüzde sayıları üç milyona ulaşmaktadır. Bu insanların büyük bölümü ya burada doğmuş ya da çok küçük yaşlarda gelerek burada sosyalizasyonlarını gerçekleştirmişlerdir. Artık sokakta yürürken insanlarımızın Almanca konuştuklarını duyuyoruz. Çocukları ile kısa cümlelerle Almanca konuşuyor ve çocuklarından kısa cevaplar alıyorlar. Gitgide dil erozyonuna uğruyoruz. İşte bu nedenden dolayı da, çocuklarımız okullarda başarısız olup, geleceğe, doğru hazırlanamıyor. Bizlere, senelerce, Almanca konuşmamız tavsiye edildi. Bizlere evimizde, günlük konuşma dilimizin Almanca olması gerektiğini söylediler ve buna teşvik ettiler. Bizim farklı bir kültürden geldiğimizi ve çok güzel bir dilimizin olduğunu hiçe saydılar. Bu konuda Türkiye’den ve çeşitli Türkiye kökenli sivil toplum kurumlarından da destek alamadık. Bizi bize bırakarak, bizleri bu hale getirdiler. Bundan dolayıdır ki, çocuklarımız eğitimin dışında kaldı ve kalmaya da devam edecek. Bazı Alman bilim insanları anadil hakkında güzel çalışmalar yaptılar. Okullara ve eğitim kurumlarına anadilinin teşviki için tavsiyede bulundular. azda olsa anadili hakkında çok güzel çalışmalar oldu, lakin hedefine ulaşamadı. Alman Eğitim Sistemi içinde, öncelikle yabancı öğrenciler dezavantajlı konumdadırlar. Alman okul sistemi, toplumsal yönden yardıma gereksinimi olan çocukları ve gençleri eğitmeyi başaramamaktadır. Alman ve diğer yabancılarla kıyaslandığında, Türk öğrenciler oldukça elverişsiz konumdadırlar. Bu gerçek, PISA araştırması sonuçlarından açıkça anlaşılmaktadır. PISA şokundan kurtulmanın arayışları içinde olan Alman yetkililer, yabancı öğrencilerin eğitim sorunlarına daha gerçekçi ve kalıcı bir çözüm maalesef bulamamış ve çocuklarımız ortada sahipsiz kalmışlardır. Eğer çocuğun dil problemi, sosyal davranışlarında uyumsuzluk ya da dilden ötürü öğrenme zorluğu çekmesine sebep oluyorsa, bu durumda olan çocuklar ve gençler kısa yoldan engelliler okuluna gönderilmektedir. Şimdiki rakamlara baktığımızda Almanya’da bu tür okullara giden Türkiye kökenli göçmen çocukların sayısı bazı bölgelerde % 70’lere kadar çıkmaktadır. Son zamanlarda bu sayı ne yazık ki git-gide yükselmektedir. 01.08.2014 tarihinden itibaren Inklusion yasası yürürlüge girdi. Alman kökenli aileler engelli çocuklarını, engellilere yönelik okullardan alarak birleştirilmiş okullara vermeye başladılar. Engelliler okulunda öğrenci azalınca, Türkiye kökenli göçmen çocuklarını bu okullara yönlendirmeye başladılar. Bizlere büyük görevler düşüyor Çocuklarımızın durumunu düzeltmek, geleceğe donanımlı şekilde hazırlamak için bizlere büyük görevler düşmektedir. 23 necla demirci & eğitimdeki sorunlar 2014 yılında Mittendrin Derneği ve Türkiye Cumhuriyeti Yurt Dışı Akraba Toplulukları desteği ile danışmanlık hizmetlerim kurumsal bir şekilde devam etmeye basladı. Almanya genelinde, aileler bana gelip ,eğitim alanında, benden destek almaya başladılar. Aileler tarafından öne çıkan sorunlar Danışmanlık hizmeti almak isteyen ailelerin büyük bir kısmının çocukları ilkokul 1., 2. ve 3. sınıfa gitmektedirler. Ailelerin bize gelme nedenlerini şöylece sıralayabilirim: • Çocukların engelliler okuluna gönderilmek istenmesi. (Buraya gönderilmek istenen çocuklara konulan tanı daha çok; Sprache (Dil), lernen (öğrenme) ve Sozial-Emotional (sosyal duyarlılık) oluyor. • Engelli olmayan çocuklara, engelli tanısı konulması ve engelli olan çocuklarla aynı çatı altında eğitim verilmesi. • Sorunları olan ailelerin bilgilerinin çok az olması. Doğru ve güvenilir bilgi alabilecek mercilerin bulunmaması. • Dilden kaynaklanan sorunlardan dolayı, ailelerin kendilerini doğru ifade edememeleri; kendi yasal haklarını yeteri kadar bilmemeleri. • Alman makamlarına güven duyulmaması. İnsanımızın okullara, öğretmenlere, eğitim müdürlüğüne ve gençlik dairesine karşı aşırı derecede korku beslemeleri; kendini dışlanmış hissetmeleri. • Okul problemlerini konuşmaktan utanıyorlar ve saklıyorlar. Bu problemlerin duyulması durumunda, toplum tarafından dışlanmaktan korkuyorlar. • Çocuklarda özgüven yetersizliği oluşuyor; kendilerini aşağılanmış ve değersiz hissedebiliyorlar. • Psikolojik hastalıklar, depresyon ve buna bağlı hastalıklar. Gelecek kaygısı ve sosyal hayattan soyutlanma. Çocukların eğitimindeki problemlerin ana temelleri • Almanyadaki eğitim sistemi ortaçağdan kalma olup, çocuğun etnik kökenine ve statüsüne göre ayrıştırmaktadır. Bu sistem sadece tek dilli ve tek kültürlü çocuklara hitap etmektedir. Eğer aile işçi ise, çocuk eğitim seviyesi düşük, fazla geleceği olmayan okullara yönlendirilmektedir. Elbette bu sistem göçmenlere olumsuz etki yapmaktadır. • Göçmenlere karşı değişmeyen bir önyargının olması. Çocuğun isminden, kimliğinden ötürü belirli katagoriye konulması. Son zamanlarda İslamofobi’nin yayılması bu önyargının artmasına daha fazla zemin hazırlamaktadır. • Çocuğun gelişmesinde önemli rol oynayan alt yapının ve desteğin aileler tarafından verilememesi ve Alman eğitim sisteminin bilinmemesi. Bunların başında çocuğun anadilini unutması, anadili ve Almancayı yarım konuşması ve özgüven yetersizliği. • Ailelerin toplumdan uzak paralel bir toplum oluşturması. • Ailelerin gelecek korkusu ve maddi sıkıntı içinde olmaları. Verilen danışmalık hizmetleri ve hedefleri • Göçmen kökenli aileleri Alman eğitim sisteminde hukuksal ve sosyal alanda haklarını bilmeleri ve devlet kurumlarını yakınen tanımalarını sağlamak ve çocuklarını geleceğe doğru hazırlamak. • Eğitimde yaşanan sorunları, eğitim sistemi içindeki bilirkişi desteğiyle takip etme ve çözüme kavuşturmak. • Aileleri, veli olarak okul sisteminde etkin rol almalarının önemi hakkında bilinçlendirmek ve devamında çocukların okul başarısının yükselmesini sağlamak. • Çocukların eğitiminde Türk kültürü, anadilin önemi, bilinçli ve sistemli olarak verilebilmesini sağlamak. • Aile Danışmanlığı ve meslek seçiminde destek. • Ailelere okullarda, devlet kurumlarında uzman ve tercüman desteği sağlamak ve bireysel danışmanlık. • Çocukların ihtiyacına göre ilgili kurumlardan destek talebinde bulunmak ve yönlendirmek. • Okul müdürlüğü ve öğretmenlerle birlikte çalışma ortamı oluşturmak. • Derneklerde ve camilerde seminerler vermek. Seminerlerde ağırlıklı olarak işlenen konular: Eğitimde fırsat eşitliği ve Alman eğitim sistemi; Alman eğitim sistemindeki yanlışlar ve ailelerin alması gereken önlemler; anadilin önemi; çocuğun okul başarısında ailenin desteği; sağlıklı beslenme; Inklusion yasası ve çocuk istismarı. Dernekleşerek hizmet vermek Politik ve toplumsal sorunlardan kaynaklanan, eğitimdeki dışlanmalar ve sorunları, benim bireysel olarak başarabilmem imkansız; bu nedenle dernekleşmeye karar verdik. 2015 yılı başlarında Sevgi Derneğini (Sozial Engagierter Verein für Gemeinschaftliche Integrationsarbeit e.V.) kurduk. Anadilde eğitimin büyük bir kazanım olduğunu ve bu doğrultuda ailelerin ve çocukların farklı metodlarla adapte edilmesi ve anadilin güçlendirilmesi gerekmektedir. Dar gelirli ailelerın mutlaka desteklenmesi, gelecek kaygısının üzerlerinden atılması için takviye seminerlerin verilmesi temel amacımızdır. Yaşadığınız herhangi bir sorunda veya derneğinizde bir seminer talebi için bize ulaşabilirsiniz. Necla Demirci Mobil: 0157 397 196 17 E-Mail: [email protected] mittendrin e.V. Luxemburger Str. 189 50939 Köln 24 siz Ve BURcunuz Hangi meslek hangi burç için? Hangi burç, hangi meslekte daha başarılı olur? Gerçekten de burcumuzla, işimiz arasında çok kuvvetli bir bağlantı var.Hatta bazı firmalar, alım yapacakları işin niteliğine göre uygun burçlara öncelik veriyorlar. Koç (21 Mart / 20 Nisan) Burçlar kuşağının en genç üyesi olan koç burcu, içinde bitmek bilmeyen bir enerji taşır. Bu enerji kimi zaman insanlara ilham kaynağı olur. Koçlar için uygun meslekler arasında gazetecilik, reklam ve halkla ilişkiler bulunur. Aynı zamanda cesareti ve dürtüsellikleri nedeniyle itfaiyeci, polis memurları, girişimci, asker, kurtarma görevlileri genelde yine koç burcundandır. Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs) Bir boğa düzeninin bozulmayacağı her işte mutlu olacaktır, yeter ki saatleri belli olsun, fazla bedensel iş yapmak zorunda kalmasın. Sakin, huzurlu, çalışkan boğa için uygun meslekler arasında bankacılık, avukatlık, mimarlık bulunur. Boğa, güzel ve estetik olanı seçer. Damak zevki gelişmiştir. Bunun için gıda, mücevher ve lüksle ilgili işlerde çalışmaktan zevk alır. İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran) İkizleri mutlu etmek ister misiniz? Ona yaratıcılığını kullanacağı bir iş verin! İkizlerle çalışmak iki insanla meşgul olmak demektir. Bu sebeple o iki kat fazla düşünecek, fazla konuşacak ve belki de az çalışacaktır. Çünkü pratik yolu bilir. İkizler için uygun meslekler arasında rehber, borsacı, santral operatörü, öğretmen, mimar, halkla ilişkiler bulunur. Aynı yerde sürekli kalmaktan sıkılır, arada bir hava alması gerekir. Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz) Burçlar kuşağının annesi olan yengeçler, anaç yapıları nedeniyle, yuva ve çocuklarla ilgili işleri yüklenmenin haricinde daha büyük sorumluluk gerektiren alanlarda da başarılı olurlar. Mükemmel yöneticiler olabilirler. Sorumluluk gerektiren işleri rahatlıkla halleder, yaratıcı çözümler sunabilirler. Uygun meslekler arasında; insan kaynakları, aşçı, öğretmen, yönetici, avukat bulunur. Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos) İhtişamlı aslan, şov yapabileceği alan ister. Organizatörlük, yöneticilik, tur rehberliği, moda ve tasarım ile ilgili alanlarda çalışabilir. Ekip olmaktan ziyade tek olmak ister. Gittiği yerde oldukça sevilir ve önünde sonunda istediğini alır. İkna yeteneği çok gelişmiştir, iyi avukatlar yine aslan burcundan çıkar. Yay (23 Kasım / 20 Aralık) Eline valizini tutuşturun ve bırakın o istediği yere gitsin, emin olun döndüğünde ihtiyacınız olandan fazla bir donanımla gelecektir. Yaylar için bir yerde sabit kalmak işkenceyle eş değerdir. Felsefik yaylar çok babacan bir yöneticidir. Kimsenin kötülüğünü istemez. Manevi yanları çok gelişmiştir, sürekli ilham almak ister. Umutlu ve pozitiftir. Seyahat ile ilgili bütün işler, eğitmenlik, spor ile ilgili işler yayların ilgi alanlarındandır. Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak) Meslekler ve Burçlar Başak (24 Ağustos / 23 Eylül) Mükemmeliyetçilik ve titizliği ile bilinen başaklar, detay gerektiren işlerde başarılı olurlar. Gezegeni Merkür olduğundan, yazar, araştırmacı, öğretmen, eleştirmen, çevirmenler de başak burcundan çıkar. Ayrıca hizmet sektöründe de başaklara sıkça rastlanılır. Terazi (24 Eylül / 22 Ekim) Hassas terazilerin sürekli denge arayışı mesleklerine de yansır. İyi birer ara bulucu olduklarından elçiliklerde çalışanlar, adalete önem verdikleri için ise mahkemelerde görev alanlar terazi burcundan çıkar. Romantik ve aşka aşık terazilerden düşünceli söz yazarlarının da çıkması muhtemel. Güzel olanı seven terazi moda alanında da oldukça başarılı olabilir. Akrep (23 Ekim / 22 Kasım) Bir akrebin iyileştirme ve şifa verme gücü olduğu söylenir. O ölüm ve yeniden doğuşun simgesidir. Yoğun hislere sahip olan akrep burcu için uygun mesleklerin başında psikiyatrist, dedektif, avukat, eğitimci, bilim adamı gelir. O oldukça fazla yoğunlaşabilmesi sebebi ile istediği her alanda başarılı olabilir. Güvenilir bir çalışandır. Burçlar kuşağının babası olan oğlak burcunu nasıl bilirsiniz? Otoriter, gelenekçi ve kuralları çok önemseyen yapıları nedeniyle çok iyi bir yöneticidir. Nerede neyin olması gerektiğini bilir. O günler sonrasını tasarlar, adımların ötesini hesaplar ve öyle kararlar alır ve inanın birçoğu, büyük başarılara imza atar. Oğlak bu özellikleri nedeniyle iyi bir liderdir. Para yönetimi konusunda da başarılı olduğu için bankacı olabilir. O sorumluluk insanıdır ve herkesten en iyi şekilde yapmak ister. Kova (19 Ocak / 20 Şubat) Kendini günümüze ait hissetmeyen kovanın yapmak istediği meslek, muhtemelen sıra dışı olacaktır. O kendi tuhaf meslek alanını bile yaratabilir. Farklı çalışan kafaları, onları bilim adamı yapabilir veya çalışmaya bile gerek duymadan dünyayı keşfe çıkıp çadırıyla istediği yerde konaklayabilir. Kısacası kovanın alanı herkesin harcı değildir. Bir kadın kova, sıradan bir erkekten daha fazla elektronik bilgiye sahip olabilir. Kovalar için uygun meslekler: havacı, mucit, bilim insanı, elektrik-elektroniktir. Balık (20 Şubat / 21 Mart) Düşlere sıkça dalmalarıyla bilinen balıklar, yaratıcılık gerektiren işlerde başarılı olabilir. O sezgiseldir ve bu yanını kullanacağı işer onu yukarılara rahatlıkla taşıyacaktır. Bir balık maddiyatçı değildir. Fotoğrafçı, müzisyen, denizci, sanatçı, hemşire, veteriner, psikolog olabilirler. Gelecek sayıda: Burçların Huysuzluk Sıralamaları 25 kadIn saYfasI Saçları düzelmek için süt maskesi Yaz için güneş gözlüğü alacaksanız, yüz şeklinize uygun seçim yapın Doğru güneş gözlüğünü nasıl seçerim diye soruyorsanız, işte size bazı ipuçları: Saçınıza zarar vermeden düzleştirmek istiyorsanız süt maskesini deneyebilirsiniz. Bunun hazırlanması için malzemeler: 1/2 bardak süt, 1 çay kaşığı bal, 2-3 adet püre haline getirilmiş çilek ve bir sprey şişesi. Yuvarlak yüzler: Çok keskin hatları olmayan, köşeli ve hafif çekik gözlükler tercih etmelisiniz. Bu tip gözlükler yüz hatlarınızın daha keskin görünmesini sağlayacaktır. Yuvarlak ve aşağı doğru genişleyen gözlükler kullanmamanızda yarar var. Oval yüzler: Diğer yüz tipine sahip kişilere göre daha şanslısınız. Bu yüz tipine sahipseniz hemen hemen her gözlük tipi yüzünüzde hoş duracaktır. Köşeli ve daha büyük camlı gözlükler de size oldukça yakışacaktır. Kare yüzler: Oval ve yuvarlak gözlükler tam size göredir. Ayrıca küçük çerçeveli gözlükler yüzünüzü daha uzun gösterir ve suratınızın daha yumuşak görünmesini sağlar. Çok köşeli ve gözlerinize oturmayan gözlükler, bakış açınızı bozacağı için bu tip gözlüklerden uzak durmanız gerekir. Uzun yüzler: Gözlük seçerken daha dikkatli olmalısınız. Tercihinizi yüzünüzü daha dolgun gösterecek yuvarlak ve büyük gözlüklerden yana yapmalısınız. Köşeli gözlüklerden uzak durmanızda fayda var. Üçgen yüzler: Kalın çerçeveli gözlükler size çok yakışacaktır. Eğer geniş bir çene ve dar bir alın bölgesine sahipseniz, kedi gözü şekilli çerçeveler seçmelisiniz. Buz ve Cilde Faydaları Aşırı sıcak cilde zarar verebilir. Cilde uygulanan buz küpleri, kan dolaşımını hızlandırarak teninize sağlıklı ve doğal bir parıltı verir. Cildinize daha ışıl ışıl bir görünüm vermek için, dondurulmuş meyve küpleri de kullanabilirsiniz. Buz teninizdeki iltihaplanmaların, sivilce ve lekelerin hafifletilmesinde kullanılır. Akneli bölgelerin üstüne doğrudan uygulanarak cildin uyuşması beklenir ve bu yöntem iki günde bir geceleri tekrarlanabilir. Gözlerinizin altındaki mor halkalar ve şişkinlikler için dondurulmuş salatalık ve gül suyu karışımı çok etkilidir. Makyaj yapmadan önce kullanıldığı takdirde, cildinizdeki gözenekleri ufaltır ve fondötenin pürüzsüz bir biçimde uygulanmasına olanak verir. Makyaj yapacak vaktiniz yoksa bir bezin içine dolduracağınız buz kalıplarını suratınıza uygulayarak hiç makyaj yapmadan canlı ve taze bir görünüm elde edebilirsiniz. Buz uygulaması kırışıklıkların görünümünü azaltır ve yaşlanma belirtilerini hafifletir. Şunlara da dikkat etmelisiniz: Buzu bir kumaş ya da bez içinde uygulayın. Cildin altındaki kılcal damarları çatlatabileceğinden, buzu doğrudan buzluktan alıp kullanmayın. Çatlamış kılcal damarları olan cilde buzu doğrudan uygulamayın ve çok uzun süre ciltte tutmayın. Soğuk sizi rahatsız ederse, uygulamayı hemen kesin. Buzu tek bir bölgeye 15 dakikadan fazla uygulamayın. Sprey şişesinin içine süt, bal ve püre haline getirilmiş çileği koyun. Şişedeki malzemeleri iyice çalkalayın. Karışımın içinde bulunan çilek saçınızı hem besleyecek hem de güzel kokmasını sağlayacak. Saçınıza hazırladığınız karışımı püskürtün. Saç diplerinize de sıkabilirsiniz. Ardından saçınızı tarayın ve maskeyi yarım saat bekletin. Sonra da saçınızı yıkayıp durulayın. Dalgalı saçlarda bu yöntem işe yarıyor ancak çok kıvırcık saçlarda etkisini göstermeyebilir. Saçınız düzleşmese bile en azından beslenecektir. 26 yaşama dair İnsan neden okur? Aslında hepimizin farklı farklı cevapları vardır bu soru için. Mesela benim birden çok cevabım var. Ben bazen sırf hayatın gerçekliğinden, günün yorgunluğundan kurtulmak için okurum. Evet, gerçeğin gerçekliği beni bazen o kadar yorar ki, düşüncelerimi alıp, gerçek olmayan bir yere gitmek isterim. İşte tam o noktada kitap devreye girer. O sayfaları parmaklarımın arasına aldıktan sonra, ne ben gerçek ben olurum, ne de dünyam gerçek dünya . Elimdeki sayfalar arasında kaybolup giderim, saatlerce o dünyadan ayrılmak istemem, yeri gelir tasımı tarağımı toplayıp, yaşamımın geri kalanını orada geçirmek isterim. Ama böyle bir şey elbette mümkün değil, çünkü belli bir süre sonra kafanızı o büyülü kelimeler arasından kaldırmak zorunda kalıyorsunuz. Bence insan , insanlar için ve kendisi için okur . Okumak oldukça yalnız ve tekil gözükse de siz okuduğunuz zaman , başkalarının okumasına ön ayak olmuş oluyorsunuz .Ben okuduklarımı paylaşmaktan müthiş keyif alan bir insanım. Okuduğum her kitabın da, ötekinin okumasına öncülük ettiğini görüyorum. Mesela, öğrencilerime kitap önerilerim böyle bir işlev görür .Onun için okuduğunuz her kitap , biraz da başkası için okunmuştur aslında .Okuyan İnsan istese de istemese de toplumsal bir misyonu olduğu ve sahip olduğu bilgileri paylaşması gerektiği duygusunu benimser. Diğer bir deyişle okumak özü itibariyle bencilliğe yatkın insanı, paylaşımcı bir insana çevirir. İnsan için öğrendiği her yeni bilgi, tabiri caizse başkalarıyla paylaşılması gereken bir yük halini alır. Hem bu yükten kurtulmak hem de okumanın kazandırdığı toplumsal misyonu yerine getirmek ihtiyacı kişiyi paylaşmaya iter. Bunun için kendi sosyal medya hesaplarımdan kitaba ve edebiyata dair görselleri ve düşüncelerimi paylaşıyorum. İnsan, yaşamak için de okur .Hayat ve kitap ayrılmaz iki dosttur . Okudukça yaşadığınızı, yaşadıkça okuyacağınızı hissedersiniz . Yaşamak için okumak esastır, yani okudukça yaşama da bağlılık hissederiz . Onu anlamlı ve donanımlı yaşar hale geliriz İnsan, anlatmak ve anlamak için de okur. Anlamak, okumanın sonucu olduğuna göre , iyi bir kitap okuru , aynı zamanda anlama işini gerçekleştirmiş olur. Anlatmak için de okumalıyız. İyi okuyorum ama , anlamıyorum diyen birisini duymadım . Geçmişi anlamak ve geleceği kurmak için de okumalıyız Geçmişine ilgi duymayan okur, geleceğini iyi kuramaz . Gelecek yine de geçmiş üzerine kurulan bir yapının adıdır. İnsan değişmek ve dönüşmek ihtiyacı için de okur. Okumayan insanda değişme olmaz. Halbuki okur değişen insandır. Dönüşmek isteyen insan, mutlaka okumalıdır. Okuyan insanın değiş tiğini ve dönüştüğünü anlık görebilirisiniz. Bu entelektüel değişiminiz için ,entel dantel kelimeleriyle sizi aşağılamaya çalışan kişiler olacaktır. Bunlara takılmayınız. Okumak değişimdir. Değişmeden, dönüşmek de mümkün değildir. Okuyan her insan da bir parça dönüşmeye taliptir. Öğrenim hayatımızda, uğraşı alanlarımızda ve zevk için okumada, okumanın önemli bir nedeni zihnin yetenek ve gücünü, kuvvetli düşüncelere karşı kullanmak suretiyle geliştirmektir. Çok okuyarak deneyim kazanırsak, zihindeki bilgi yapıları çeşitlenir ve esnekleşir, elimize aldığımız kitabı kolay anlarız. Söylenenleri ve okunanları kolayca yorumlamayı, anlamayı, daha önce edindiğimiz bilgilere dayanarak sağlarız. Okuma ilk başlarda insanı sıksa bile, yavaş yavaş anlamaya çalışırsak okuma isteğimiz artar. Anlama zevki okumanın anahtarıdır. Anladıkça, okudukça okuma deneyimi artar. Sözcük dağarcığı zenginleşir, ufkumuz genişler,dikkatimiz yoğunlaşır. Bilgiler çoğaldıkça, çeşitlendikçe ve yapılandıkça düşünceler de esnekleşir, bildiklerimize dayanarak yeni okunanlardan sonuç çıkarma yeteneğimiz artar. Türkçeyi, akıcı ve etkili konuşmanın ana unsurlarından birisi de etkili ve iyi okuma sanatını bilmektir. André Maurois, gençler için yazılmış en güzel kitaplardan birisi olan “Yaşama Sanatı” adlı o güzel kitabının bir bölümünü, okuma sanatına ayırmıştır. Maurois’ya göre genelde üç tip okuyucu vardır. Birinci tip okuyucular, durmadan okuyan, ne bulursa okuyanlardır:“Bunlar okumakta ne düşünce ne gerçekleri ararlar, ancak dünyayı ve ruhlarını maskeleyen o sözcükler dizisinin peşindedirler. Okuduklarının özünden, ana düşüncesinden pek azını akıllarında tutarlar; bilgi kaynakları arasında hiçbir değerlendirme yapmazlar. Onların yaptığı okuma, tamamen edilgendir; sadece yazılara boyun eğerler, okuduklarını yorumlamazlar, akıllarında bunlara yer açmazlar, bunları sindirmezler.” İkinci tip okuyucular, zevk için okuyanlardır. Bu daha aktif bir okumadır. “Bu tür okuma meraklısı romanları, güzel ifadeleri ya kendi duygularının uyanışını ve heyecana gelmesini ya da yaşamda bulamadığı serüvenleri aradığı için yani zevki için okur.” İnsan dertlerinin, yüz yıllardır aynı kaldığını görmek onu rahatlatır. Bu tür, zevk için okuma, sağlıklı bir okumadır. Üçüncü tip okuma, iş için okumadır. “Bu, bir kitapta belirli bilgileri, ana hatlarını tasarladığı hâlde zihinde bir yapıyı tamamlayabilmek için gereken ham maddeleri bulmak için okuyan adamın okumasıdır.” Bu tip okumaya girişenlerin mutlaka not tutması gerekir. Birkaç yazarı ve birkaç konuyu eksiksiz bilmek, birçok yazarı ve birçok konuyu üstünkörü bilmekten daha iyidir: “Bir eserin güzellikleri ilk okuyuşta hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz. Gençlikte, tıpkı yaşamda olduğu gibi, kitapların arasında dost aramak için dolaşmalıdır; ama bu dostlar bulunup, seçilip, benimsenince onlarla baş başa kalmak gerekir. Montaigne, “Saint-Simon’un, Retz’in, Balzac’ın veya Proust’un yakını olmak, bir yaşamı zenginleştirmeye yeter.” der. 27 yaşama dair Peki ama ne okuyacağız? Bizi zenginleştirecek eserleri nasıl seçeceğiz? Yaşam, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecinden geçmiş olan baş yapıtları, şaheserleri öncelikle okumalı; “Şaheserlerin sayısı zaten o kadar çoktur ki, hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır.“ Biz de yüzyılların yaptığı seçime güvenelim. Sanat kitaplarının seçiminde de, bilim kitaplarının seçiminde de bu görüş işe yarayabilir. Size seslenen yazarları bulun. Sizin yazarlarınızın kimler olduğunu tanımayı öğrenin. Sizin yazarlarınızın, arkadaş larınızın yazarlarından farklı olduğunu göreceksiniz. Maurois, bu konuda “Edebiyatta da, aşkta olduğu gibi başkalarının seçimi insanı şaşırtır.” diyor. Size uygun gelen yazarları bir defa bulduktan sonra, onları kendinize birer düşünce merkezi yapabilirsiniz. okumayın. Okuma işlemini dinamik bir oturuşla yapın. • Belleğinizi geliştirmek için bol bol beyin fırtınası yapın. • Kavrama ve anlama yeteneklerinizi geliştirmek için söz dağarcığınızı, bilgi ve kültür düzeyinizi geliştirin. • Zihin ve beden olarak son derece uyanık ve dinamik olarak okuyun. Bütün duygularınızla, okunan yazıya yönelin. Asla dalgın biçimde okumayın. • Okumalarınızda esnek olun. Her yazıyı aynı hızla okumayın, koşullara göre okuma hızınız da, “esnek okuma, görme, görme / duyma ağırlıklı okuma hızları” uygulayın. • Okuma alıştırmalarınızda, önce kısa ve kolay metinler, sonra zor ve uzun metinlerde uygulamalar yapın. • Okuma olayının, aynı zamanda düşünmek olduğunu unutmayın. • Öğrenme ağırlıklı okuma yaparken dinlenme gereksinimi duyar duymaz, okuma hızınızı düşürün; çünkü, bu durumda ilgi azalacak, aklınız işlevini yerine getiremeyecektir. Bu tür yazıları uygun koşullarda, dingin bir kafayla okuyun. • Ön yargılarınızı atın. Kendi düşüncelerinizi yitirmeksizin, başkalarının düşüncelerine açık olun. Düşüncelerinize ters gelen veya düşüncelerinizi zorlayan metinleri yılmadan, mutlaka bir şeyler öğreneceğim diye okuyun.. • Zaman zaman ara verin, okuduklarınızı aklınızdan özetleyin ve tekrar okumaya devam edin. Verilen aralarda, zihninizde kıyaslar ve yorumlar yaparak, bilgileri özümlemeye çalışın. • Önemli yerlerin altını çizin, sayfa kenarlarına notlar alın veya kendi yönteminizle hatırlatmalar çıkarın. Önemli yerlerin önce, ayrıntıların sonra geldiğini unutmayın. • Her okunanı ezberlemeye kalkmayın. • Okuma işlemi bittiği zaman, mutlaka yazılanlarla uyum ya da çelişkide olduğunuz yerleri net olarak belirlemeye çalışın. Kısa kısa notlar alın. C M Y CM A medi ktif Aktif medya hizmetleri... www.mediaktif.com A firmalara özel e-radyo kurulumu Aktif yayın ve tanıtımınızı yapabileceginiz, kullanımı son derece kolay olan internet radyosu kurulumu ve teknik takip hizmeti sağlıyoruz. İnternet radyonuzda,başarılı bir reklam ve yayın planlaması ile hem kurumiçi müzik yayınını özgün ve eğlenceli bir şekilde gerçekleştireceksiniz hem de tüm bu olanakları değerlendirerek hedef kitlenizi kolaylıkla yönlendirebileceksiniz. W W W. A website tasarım & güncelleme Firmanızın imajını temsil edecek olan web siteniz için alacağınız web tasarım hizmetinin ihtiyaçlarınızı en iyi şekilde karşılaması gerekir. Mediaktif profesyonel web tasarım hizmeti ile firmanızın kimliğini internet üzerinde de etkili bir biçimde tanıtın. .C OM MY CY CMY K Bir sayfaya göz atmak, telefona yanıt vermek, sonra, aklı başka yerdeyken kitabı tekrar eline almak, sonra ertesi güne kadar bir yere bırakmak, okumak değildir. Gerçek okuyucu, kendisine uzun, yalnızlık içinde akşamlar hazırlar; çok sevdiği şu yazara, bir pazarının öğleden sonrasını ayırır. İyi Okuma Konusunda Bazı Öneriler • Göz sağlığınıza dikkat edin. Okuyacağınız yazı ile gözleriniz arasında 30 - 35 cm aralık olsun ve sayfayı kuş bakışı bir açı ile tutun. • Işık gözlerinize değil, doğrudan okuduğunuz yazıya gelsin. Parlak kâğıtlardaki yazıları loş, mat kâğıtlardaki yazıları parlak ışıkta okuyun. • Sırtüstü yatarak, yüzüstü uzanarak Konuyu yine Maurois’nın şu cümlesiyle bitirelim: “Okuma sanatı, her şeyden önce, yaşamı kitaplarda bulmak ve kitaplar sayesin de onu, daha iyi anlamak sanatıdır.” Kitapsız kalmamanız dileğiyle… Füsun Özdemir A grafik tasarım Grafik tasarım çalışmaları her türlü basılı medyada kullanabileceğiniz görsel tasarılardır. Dergi ve gazete reklamları, katalog, broşür, bülten ve şirket tanıtım dosyaları matbaa öncesi tüm tasarımları grafik tasarım ekibimizce hazırlanmaktadır. A multimedya çalışmaları Firmalar artık uzun ve sıkıcı düz metinler yerine kendilerini, yaptıkları işi, ürünü, hizmeti, imajı, prestiji yansıtacak görseller, tasarım ürünleri kullanmaktadırlar. Mediaktif olarak bütün video-foto metaryellerinin işlenmesi konusunda, son teknolojiyle çalışıp, işe duyulan saygı ve sevgiyi, araştırmacılığı ve tecrübeyi birleştirip sizlerle buluşturuyoruz. A medi ktif +49 151 47928739 • +49 151 47052922 www.mediaktif.com [email protected] 28 KİŞİSEL GELİŞİM Rem uykusu: Uykunun rüya görülen evresidir. Non-rem uykusunun dört evresinden sonra gelir. Rüya insanların uyurken deneyimlediği olaylardır. Nedenleri, kaynakları ve anlamları üzerine geliştirilmiş farklı anlayışlar bulunsa da, genel olarak iki kolda gelişen rüya çalışmalarından bahsedilebilir. Bunlar psikiyatri gibi bilim dallarının teorileri ile metafizik açıklama çabalarıdır. Uyku Evrenin pozitif enerjileriyle ve içinde bulunduğumuz bahar aylarının bütün güzelliğiyle sizleri selamlıyorum... Uyku, tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda doğal dinlenme biçimidir. Bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. Uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez. İnsanlarda yeterli uyku alınmaması unutkanlık, asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca gereğinden fazla uyku, depresyon gibi rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Uyku bozukluğu kimi insanlarda kronik hale gelip, çok büyük sorunlara neden olabilmektedir. Uyku, insan ömrünün en az 1/3’ünü oluşturur. Vücudun dinlenmesini ve beynin bir gün önce aldığı bilgiyi işlemesini sağlar. Uyku, 24 saatlik döngüde doğal olarak yerini almaktadır. Kişinin kolaylıkla uyandırılabildiği, değiştirilmiş bilinçlik halidir. Kişilerin uykudaki davranışlarını ve EGG kullanarak onların beyin dalgalarını inceleyen bilim insanları, uyku sırasında gerçekleşen olaylara dair kanıtları ortaya koyarlar. Uyanıkken ya da uyurken beyin dalgaları, beyindeki milyarlarca nöronlar arasındaki elektrik trafiği sonucunda üretilir. Uyku aynı zamanda hafızanın yeniden yapılandırılması ve psikolojik yenilenme için gereklidir. Melatonin hormonu ve tyrophonin aminoasiti uykuyu etkileyen önemli faktörlerdendir. Bunları içeren besinler, uykuyu olumlu yönde etkiler. İç organların herbirinin dinlenip, onarılması, gece saatlerinde gerçekleşmektedir. Uyuduğumuz esnada, adrenalin düzeyi ve kortikostereoid seviyeleri düşer. Büyüme hormonları ve yenileyici hormonların düzeyi ise yüksektir. Melatonin hormonu ise uykuyu tetikleyici olarak bilinir. Uyurken kişi “non-rem uykusu” ve “rem uykusu” olmak uzere, iki uyku tipi arasında gidip gelir. Non-rem uykusu elektroensefalografik dalgaların değişimine göre 4 ayrı evreden oluşur. Birinci evre: Uykuya dalma durumudur, bu evrede uyanılırsa kişi etrafında olup bitenden haberdar olmamasına rağmen, uykuya daldığının da farkında değildir. İkinci evre: bu evrede uyandırılan kişi uykuda olduğunu hatırlayacaktır. Üçüncü ve dördüncü evreler: yavaş dalgalı (en derin) uyku evresidir. Uyku süresi genelde 8 saat olarak belirlenmesine karşı, kişiye, cinsiyete, yaşam tarzına göre değişebilmektedir. Derin, yavaş uyku ve REM evresi yeterli düzeyde uyunmalıdır. Bu uyku evrelerinin kalitesini genler haricinde şu etmenler de etkiliyor: • Stres, depresyon. • Her gün eşit miktarda ve aynı saatlerde uyumaya çalışın. • Amfetamin, steroid, antidepresan türü ilaçlardan uzak kalmaya çalışın. • Yüksek ses (Odada hiçbir elektronik eşya bulundurulmamalı )(Elektromanyetik alan) sessiz bir ortam sağlanmalıdır. • Açlık, tokluk (Yatmadan en az 2 saat önce hafif bir akşam yemeği (sebze, meyva) yenmelidir. • Işık (Melatonin hormonu sadece karanlık ortamda vücut tarafindan gece 23.00-05:00 arasında üretilmektedir.) • Sigara, çay, kahve vb. içecekler ve uyku ilaçlarını uykudan önce almamaya çalışın. • Bir önceki günden kalan uykusuzluk (Ne kadar eksik uyuduysanız, ertesi gün tamamlamaya çalışın.) • Zihnin meşgul olması (mümkün oldukça günlük yaşananları gece değil, ertesi günün sabahında düşünün). • Derin, yavaş uyku süresini uzatan seratonin (mutluluk) hormon miktarının eksikliği. (Pozitif düşünün.) • Yatmadan önce , zencefilli ve karanfilli ılık suyunuzu yudumlayıp, taze oksijen dolu yatak odanızda, ortapedik yastıkta, sağ yanınıza yatıp, nefes terapisi yaparak, derin ve kaliteli, renkli rüyalar görebileceğiniz bir uykuya dalın. Sağlıcakla ve sevgiyle, daima pozitif kalın. Hasan Erdal Yaşam Koçu 29 Yemek kültürü Yaza özel basit tarifler seçtik sizler için. Hoşunuza gideni deneyin deriz. (SB/ÇB: Su/çay bardağı, YK/ÇK: Yemek/çay kaşığı) İç Baklalı Enginar Kabak Pizzası Karnabahar Sote Malzemeler: 6 adet enginar çanağı, 1 SB dolusu iç bakla, 1 büyük kuru soğan, 1/2 SB taze bezelye, 1 portakal suyu, yarım limon suyu, dereotu, zeytinyağı, tuz. Hazırlanışı: Yayvan bir tencereye enginar çanaklarını dizin. Üzerine küp küp doğranmış soğanları, bezelye ve iç baklaları paylaştırın. Tuzunu serpip, portakal ve limon suyunu dökün. Çok az da kaynar su ekleyebilirsiniz. Enginarlar yumuşayana kadar pişirin. Piştikten sonra üzerine zeytinyağını gezdirip, dereotu ile süsleyin. Malzemeler: 2 adet kabak, 1 kuru soğan, 1 yeşil biber, dereotu, rendelenmiş peynir, sıvı yağ.Sosu için: 2 adet domates, 3 baş sarımsak, tuz, karabiber, kırmızı biber, kekik, kimyon. Hazırlanışı: Rendelenmiş sarımsak domates ve baharatları kısık ateşte pişirin. Kabakları uzunlamasına incecik dilimleyin ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin. Üzerine sırasıyla, pişen domates sosunu, ince dilimlenmiş biber ve soğanları ve dereotu ve peynir rendesini koyarak, 180o fırında 25 dakika kadar pişirin. Malzemeler: 1/3 baş karnabahar, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Karnabaharı yıkadıktan sonra, çiçeklerini minik minik doğrayın. Çiğden veya biraz buharda pişirdikten sonra üzerine tuz, karabiber ve yağını gezdirip tavaya koyun. Rengi hafif dönünceye kadar kavurun. İsterseniz üzerine sarımsaklı yoğurt ve kırmızı toz biber ilave edebilirsiniz. Hamsili Pilav Pembeleşince üzerine fıstıkları ve kuşüzümünü ekleyin. Karabiber, yenibahar, tarçın, nane, tuz, fıstık, kuş üzümü, rendelenmiş domates, limon suyun ve şekeri ekleyip, en son pirinci katın ve kavurmaya devam edin. Kavurma işleminin sonuna doğru rendelenmiş domatesi ve limon suyunu ilave edip, üzerine kaynamış suyu ekleyip kısık ateşte pişirin. Sonra 20 dakika dinlendirin. Fırına dayanıklı cam kabı yağlayıp, balıkların yarısını tüm zemine dizin. Hamsilerin üzerine demlenmiş pilavı yayın. Sonra da kalan hamsileri dizin. 180o ısıtılan fırında 15 dakika pişirin. Malzemeler: 1 kg kılçıksız hamsi, 2,5 SB sıcak su, 2 SB pirinç, 1 ÇB sıvı yağ, 2 kuru soğan, karabiber, yenibahar, tarçın, nane, tuz, şeker, fıstık kuş üzümü, limon. Hazırlanışı: Tencereye yağ koyarak küp küp doğramış soğanları kavurun. Sarımsaklı Domates Kebabı Malzemeler: 1 kg kuşbaşı et, 1 kg domates, 1 baş sarımsak, 100 gr tereyağı, 3 ÇK tuz, 1 ÇK kırmızı tozbiber. Hazırlanışı: Domatesleri rendeleyin ve sarımsakları soyun. Tencereye eti koyup üstüne sarımsakları serpin. Üstüne domatesleri yayın. Tuzu, tozbiberi ve tereyağını da koyup kısık ateşte et pişene kadar kapağı kapalı olacak şekilde kaynatın. pizzeriapontpascha türkisch - italienische küche AB 4,00 € GROSSE STUDENTENPIZZEN immer dauer- & menüangebote PONTSTRasse 114-116, 52062 AACHEN, TEL.: 0241 / 40 25 57 ÖFFNUNGSZEITEN: So.-Do. 11:00-01:00, FR. & SA. 11:00-03:00 www.pontpascha.de 30 bulmaca saYfasI © www.wikipedia.de 31 bunları biliyor muydunuz? Yarım kalan konuların neden unutulmadığının bilimsel nedeni: Zeigarnik Etkisi Sorumluluk Duygusunu Tetikliyor Geçmiş dönemde planlayıp da gerçekleştiremediğimiz projelerimize ait başarısızlıklar bize, Zeigarnik Etkisi olarak ve “keşke” şeklinde geri döner. Bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, ortasında eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştirir bu etki. Zeigarnik Etkisinin Çıkış Noktası 1920’lerin ortalarında bir grup psikolog, Berlin Üniversitesinin restoranına gider. Kalabalık grup, siparişlerini verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Grup, yemeklerini yer ve restorandan çıkar. Daha sonra, gruptan bir psikolog, geri dönerek, aynı garsonu bulur ve bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. Garson, üniversitenin kalabalık restoranındaki biraz evvel aldığı siparişi bırakın, psikologlardan oluşan grubu bile hatırlamamaktadır. Garsonun psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. Zeigarnik ve ekibi, bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin, zihni meşgul ettiğini görürler. Tamamlanmamış Yaşantı Doygunluğa Ulaşmamıştır Bu etkinin çıkış noktası: İnsanların tamamlanmamış yaşantılarını, tamamlanmış olanlardan daha önce ve daha net bir şekilde anımsama eğilimidir. Tamamlanmamış yaşantının doymamış olması ile alakalıdır bu, rahatlama gerçekleşmemiştir, sonuca gidilmemiştir. Yaşantının tamamlanması veya sonuca gidilmesi sonucunda bir rahatlama ve doymuşluk elde edilir. Dolayısıyla tamamlanmamış yaşantılar daha açık ve net anımsanır. Bir Örneği: Eski Sevgilinin Unutulmaması Günlük hayattan örnek verecek olursak “eski sevgilinin unutulmaması” güzel bir örnektir, hedefe gidilmemiş, sonuca ulaşılamamıştır. Bu etki doğrultusunda eski sevgili, ayrılığın ilk zamanlarında fazlasıyla hatırlanır. Ama zamanın unutturma ve duyarsızlaştırma etkisi uzun vadede Zeigarnik etkisinden çok daha baskın olduğu için, anımsamaların veya hatırlamaların gücü azalır. Bir Başka Sonucu: Evlilik Aşkı Öldürüyor Öte yandan, yaygın olarak inanılan “evlilik aşkı öldürüyor” düşüncesi de bu etkinin sonuca gidilmesi sonucunda oluşmuştur. Bireyler, yaşantılarını tamamlamış, sonuca gidilmiş bir rahatlama ve doygunluk yaşanmıştır. Evlilik aşamasında, çeşitli aktiviteler ile bireylerin birbirini tanımaya ve anlamaya çalışması, birbirlerine saygı göstermesi ve evliliğin değer önceliklerinin belirlenmesi evliliği canlı tutabilir ve evliliği sağlam temellere oturtabilir. Dizilerdeki ‘’Devam Edecek’’ Olgusu Zeigarnik etkisi televizyon dizilerinde de bolca kullanılıyor. “Devam edecek” şeklinde yarım bırakılan bir dizi finali, yarım kalmışlık etkisiyle seyircinin aklında kalıyor. Bu etkiyi geniş izleyici kitlelerine konuşan veya sunum yapan kişiler de kullanıyor. Konuşmayı kişisel bir anı ile açan sunucu, bu anının nasıl sonlandığını anlatmadan konuşmanın diğer kısımlarına geçiyor. İzleyici hikayenin nasıl bittiğini bilmek istediğinden dikkatle konuşmayı dinliyor. Öncelikle, “Sorumluluk” denen duygu durumu ile Zeigarnik Etkisi arasında bir bağ kurabiliriz. Genlerimizle gelen ve beyne ait bir mekanizmanın (limbik sistem), içinde yaşadığımız topluluk ve çevre koşulları ile beraber işlenen bu sorumluluk duygusunu, çoğunlukla farkında olmadan (bilincimiz dışında) edinmiş olmalıyız. Bir başka deyişle, sorumluluk duygusu, beynimizin düşünen kısmına ait değildir. Etkisi Kişiliğinize Bağlı Zeigarnik etkisinin sizi ne kadar etkileyeceği ise kişilik özelliklerinize bağlı. Örneğin yargılayıcı-algılayıcı ölçeğinde ne tarafa daha yatkın olduğunuz gibi. Daha yargılayıcı iseniz, bir hikayenin sonunu duymak sizin için önemlidir, çünkü netice ihtiyacınız yüksektir. Daha algılayıcı iseniz de, hikayenin sonunu duyup duymamak sizin için çok önemli olmayabilir. Borçsuz bir hayat mümkün! Telefon: 0241 / 903 94 04 ınternet: www.schuldnerberatung-ac.info e-mail: [email protected] Büro adresimiz: Dennewartstr. 17 (3. kat) (Europaplatz’da Technologiezentrum’un yanı. Jülicher Str. tarafından gelenlerin Ludwig Museum durağında inmeleri gerekmektedir). Büro saatlerimiz: Pazartesi 0900 -1200 ve 1500 -1600 Salı 0900 -1200 ve 1400 -1600 Çarşamba 0900 -1200 ve 1400 -1600 Perşembe 0900 -1200 ve 1400 -1600 Cuma 0900 -1200 32 SAĞLIKLI YAŞLANMA 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü Demans (Bunama) nedir? Alzheimer nedir? Farkları nedir? Demans ileri yaşlarda en sık karşılaşılan sağlık sorunları arasında yer alır. Almanya’da toplam olarak 1,5 milyon kişide demans vardır. Tıpta “demans”, gittikçe daha fazla sinir hücresinin ve sinir hücreleri arası bağlantıların yok olduğu bir durum olarak tanımlanır. Bundan dolayı hafıza, düşünme, yön bulma ve dil yetenekleri giderek daha olumsuz şekilde etkilenir. Çoğunlukla davranış ve motivasyonda değişiklikler meydana gelir. Demans hastalığının birçok nedeni olabilir. Alzheimer ise demans hastalığının en sık görülen türüdür. Demansların yaklaşık %60’ının nedeni Alzheimer hastalığıdır. Dünyanın bir çok ülkesinde bu hastalığa dikkat çekmek ve bilgilendirmek için her yıl 21 Eylül tarihinde etkinlikler yapılır. Saat testi Hafıza bozukluğu mu, bunama veya Alzheimer mı? Zihinsel verimliliğimizde aksaklıklar olduğunda, çoğu insan endişelenir ve bunuyor muyum, Alzheimer’a mı yakalandım acaba diye kaygıya kapılır. Unutkanlık başka bir hastalığın işareti de olabilir. Zihinsel aktiviteyi test etmek için çeşitli deneyler var. Altdaki test bunlardan biri ama unutmayın, tam teşhis için yeterli değildir. Bunun için aile hekiminize başvurmalısınız. Nasıl uygulanır? • Test edeceğiniz yakınınıza vs., üzerinde bir dairenin çizili olduğu kâğıdı verin, alt ve üstü işaretleyin. • Ona bu dairenin bir saat olduğunu ve önce sayıları yazmasını, sonra da saati “11’i 10 geçiyor” olarak çizmesini söyleyin. • Sonra bu çizimi aşağıdaki kriterlere göre değerlendirin. • Sonuç 1 veya 2’deki gibiyse, henüz herşey yolunda demektir. • 3. seviyeden itibaren mutlaka bir hekime görünüp daha kapsamlı testler yaptırılmalı. Älter werden in Aachen Hackländerstr. 1, Aachen Tel.: 0241 / 432-50 28 Pflegestützpunkt / StädteRegion Zollernstr. 10, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 51 98-50 67 Pflegestützpunkt / AOK Karlshof am Markt, Aachen Tel.: 0241 / 46 41 18 DemenzNetz StädteRegion Aachen e. V. Löhergraben 2, Aachen Tel.: 0241 / 51 00 21 21 Pflegestützpunkt / AOK Frankentalstr. 16, Stolberg Tel.: 02402 / 10 41 25 1: Mükemmel • 1 den 12 ye kadar olan sayılar doğru yerleştirilmiş • Akrep ve yelkovan doğru pozisyonda ( 11:10 ) 2: Hafif hatalar • Rakamlar arasındaki boşluklar eşit değil • Rakamlar daire dışında • Yazarken kâğıt çevrilmesinden dolayı sayılar ters • Kişi yön bulmak için çizgiler ile çalışıyor 3: Hatalı zaman • Çizim aşağı yukarı doğru • Tek ibre var • Vakit yazı olarak yazılmış • Akrep ve yelkovan eksik 4: Doğru çizmek mümkün değil • Rakamlar arasındaki boşluklar orantısız • Bazı rakamlar unutulmuş • 12 den büyük sayılar kullanılmış • Sağ sol karıştırılmış, sayılar saat yörüngesinde degil • Sayılar okunmuyor 5: Yüksek derece bozukluk - Seviye 4 deki gibi, ancak daha vahim 6: Tamamen başarısız • Saat yapmaya hiç bir teşebbüs yok • Saate benzer bir taraf yok • Kişi kelime ya da isim yazıyor 1 2 3 4 5 6 Region Aachen Bölgesi‘nde yaşlılık, bunama, yardım ve bakım sigortası gibi konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler: Demenz-Servicezentrum Regio Aachen/Eifel Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf Tel.: 02404 / 94 83 47 Pflegestützpunkt Kreis Düren Bismarckstr. 16, Düren Tel.: 02421 / 22 15 17 Pflegestützpunkt / AOK Aachenerstr. 30, Düren Tel.: 02421 / 95 62 99 Pflegestützpunkt / AOK Promenadenstr. 1-3, Jülich Tel.: 02461 / 68 22 99 Beratungs- und Vermittlungsstelle Kreis Heinsberg Valkenburgerstr. 45, Heinsberg Tel.: 02452 / 13 55 03 Pflegestützpunkt Kreis Euskirchen Jülicher Ring 32, Euskirchen Tel.: 02251 / 15 521 Pflegestützpunkt / AOK Kaplan-Kellermann-Str. 2-6, Euskirchen Tel.: 02251 / 70 31 17 33 önce sağlık Bu sayımızda yoğun sıcaklar altında kronik hastalığı olanların dikkat etmesi gereken hususlar hakkında sizleri bilgilendirmek istiyoruz. ani şeker düşüşlerine karşı önlem alabilmek için, yanlarında şeker içeren bir besin ile sokağa çıkmaları unutulmaması gereken bir detaydır. Kalbinizi koruyun Hava sıcaklıklarının artması, özellikle kalp hastaları açısından önemli riskleri de beraberinde getirir. Sıcaklıklarla birlikte artan su ve tuz kaybı kanın pıhtılaşma oranının yükselmesine neden olur. Vücut ısısını sabit tutan en önemli mekanizmalardan biri cildin kan dolaşımıdır. Cildi besleyen damarlar sıcakta genişleyerek vücuttaki ısı kaybını artırmaya çalışır. Bu durum kalbin daha fazla çalışmasını gerektirir. Tansiyon ilaçlarınıza dikkat edin Aşırı sıcaklar ve yüksek nem tansiyon hastalarını olumsuz etkilemektedir. Havanın nemli olduğu durumlarda vücut ısısını dengeleyemediğinden kan basıncı da olumsuz etkilenecektir. Tansiyon ilaçlarının birçoğunda idrar söktürücü özelliği bulunması vücutta sodyum ve potasyum kaybına neden olur. Tansiyon ilacı kullananların doktorlarına danışarak sıcak havalarda idrar söktürücü özellikte olmayan ilaçları kullanmaları uygun olacaktır. Tuzsuz diyet yapan hipertansiyon hastaları tuz kaybını önlemek için doktorlarına danışarak tuz tüketimini belirlemelidir. Durumlarına göre bir miktar tuz tüketimini artırabilirler. Bunların yanı sıra ishal gibi sıvı kaybına yol açan hastalıklarda ortaya çıkabilen ciddi tansiyon düşüklükleri hayati tehlikeye yol açabilir. Klimalara dikkat Uzun süre sıcak ortamda kaldıktan sonra aniden klimalı soğuk bir ortama girmek kalp krizine davetiye çıkartabilir. Serinlemek için kullanılan klimaya direkt maruz kalmak yerine farklı bir odada çalıştırılarak serinlemeyi tercih etmek daha sağlıklı bir seçenektir. Ani sıcaklık geçişleri kalp damarlarında spazm etkisi yaparak büzülmelere ve kalp krizlerine neden olmaktadır. Tatil bölgelerinde seçici olun Tatil planı yaparken nem oranının daha düşük olduğu bölgelerin seçilmesi kalp hastalarının ihmal etmemesi gereken bir detaydır. Yüksek sıcaklıklara rağmen nem oranının düşük olduğu karasal iklim bölgeleri tatil de ön plana çekilmelidir. Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir ve beslenmemizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Yetişkin insan vücudunun ortalama % 60’ı sudur. Yazın çok sıcak ve nemli havalarda vücut terleyerek sıvı kaybını arttırır. Bu nedenle, sıcaklık artışının başladığı şu günlerde sıvı tüketiminin arttırılmasına özen gösterilmelidir. •Sabah kalkıldığında ilk yapılması gereken işlerin başında 1 bardak su içmek de olmalı, •Her tuvalet sonrası, kaybedilen sıvıyı yerine koymak için 1 bardak su içilmeli, •Egzersiz yaparken ve çalışırken su tüketimi arttırılmalı, •Özellikle hava ve deniz yolculuklarında su tüketimi arttırılmalı, • Suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, susama hissi beklenmeden içilmelidir. Sıcak havalara dikkat! Astımlılar dikkat Astımlı hastalarda nefes darlığına yol açan nedenlerin başında viral enfeksiyonlar ve alerjenlere maruziyet gelmektedir. Bununla birlikte özellikle aşırı sıcak hava ve solunum yollarında gelişen ani ısı değişiklileri astım bulgularının başlamasına yol açabilmektedir. Düzenli bakımı yapılmayan klimalar, soğutma sistemlerindeki küf mantarları, bakterilerin ve tozların birikmesi de astım krizlerini tetikleyebilir. Astım hastaları için ortamdaki havanın en uygun nem miktarı yüzde 30 ile 50 arasındadır ve sıcaklıkların yükseldiği ve nem oranının yüzde 60’ı geçtiği durumlarda evden çıkılmamalıdır. Yaz meyvelerine dikkat edin Gündüzlerin daha uzun olması, mevsim dolayısıyla, kavun karpuz gibi birçok glisemik indeksi yüksek meyvenin bolca bulunması ve çok tüketilmesi, aşırı dondurma tüketimi, belirli bir beslenme-uyku düzenine sahip olması gereken diyabetiklerde sorun oluşturabilir. Bunun yanı sıra uzun yürüyüş yapacak diyabet hastalarının Sağlıklı Su Tüketimi Her gün ne kadar su içmelisiniz? • Genel bir kural olarak, vücutta oluşan zararlı maddelerin atımını sağlamak ve vücut sıvı dengesini koruyabilmek için günlük 8-10 bardak (2,5 litre) su tüketilmesi önerilmektedir. • İnsanlar su gereksinimlerini genelde; içecekler, besinler ve metabolizma olmak üzere üç kaynaktan sağlarlar. Besin içerisinde bulunan besin öğelerinin yakılması sonucunda su Şekeri olana uyarı Aşırı sıcaklar, şeker düzeyinde anı iniş çıkışlar yaratabileceğinden diyabet hastaları için ciddi risk oluşturur. Diyabetli hastalar doğrudan güneş altında kalmamalıdır. Aşırı sıcaklar nedeniyle kan şekerinin yükselmesi kan akışkanlığını azaltır. Şekerin yükselmesiyle ortaya çıkan sıvı kaybı sıcağın da etkisiyle inme, kalp krizi ve beyin kanamalarına neden olabilir. oluşur. Diyette proteine göre karbonhidrat ve yağın yüksek olması metabolik suyu arttırır. Yediğimiz besinler ve içecekler yoluyla da vücudumuza su sağlarız. Örneğin sebze ve meyvelerin yaklaşık % 85- 90'ı , sütün % 90'ı sudur. Gün içerisinde içtiğimiz çay, kahve, soda vb. içeceklerle de sıvı almaktayız. Ancak kafein içeren kahve, çay ve diğer içecekler sıvı ihtiyacını karşılasa da uygun su kaynakları olarak sayılmazlar. Örneğin kafein içeren kahve içildiğinde su alırsınız ancak diüretik etkisinden dolayı daha fazla idrar çıkışı yaparak daha fazla sıvı kaybedersiniz. Dr. Murat Kopuk Psychosomatische Medizin Ameos Klinikum Inntal 34 çözümler Sayfası 20 Bİlmece sayfası 30 Bulmaca sayfası İşlemleri yapın 5 10 X X 6 X X 14 3 X X 4 X 300 7 X 11 X X 13 = 7 x 7’lik kareye 7 sayısı yerleştirme = 7 7 462 9 = = = = 910 120 594 378 7 7 X X 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 7 Kibrit çöpü sorusu - 1 Saat kaç olmalı? Bu soru biraz saçma da görünse tek bir bağlantı var saatler arasında. Akrep ve yelkovandaki sayıların toplamı hep 16. Yani B şıkkı doğru. Çünkü sadece orada akrep ve yelkovanın gçsterdiği sayıların toplamı 16. Ok işareti sorusu Soru işaretli yere gelecek ok işareti c şıkkıdır. Çünkü oklar her satırda soldan sağa doğru dönerek ilerliyor sürekli. Her satırda okların arkalarında farklı sayıda (1,2,3) çizgiler bulunuyor. Kibrit çöpü Üçgen işlemi sorusu - 2 3 çöpün yerini değişerek 4 küçük 1 de büyük kare elde etmiş olduk. 12 10 9 2 3 6 5 8 1 4 7 1 5 8 4 9 7 3 6 2 6 sudoku sayfası 4 6 7 3 2 1 9 8 5 3 4 2 8 7 9 6 5 1 5 8 1 2 4 6 7 3 9 7 9 6 5 1 3 8 2 4 2 3 9 7 8 5 4 1 6 6 7 5 1 3 4 2 9 8 8 1 4 9 6 2 5 7 3 3 5 4 1 7 9 8 2 6 8 9 2 5 6 3 1 7 4 1 7 6 2 4 8 5 3 9 5 3 7 8 1 4 6 9 2 6 1 9 7 5 2 4 8 3 4 2 8 9 3 6 7 5 1 2 8 1 4 9 5 3 6 7 7 6 5 3 2 1 9 4 8 06010016212 2 1 6 4 3 9 8 5 7 3 7 9 1 8 5 6 2 4 8 5 4 2 7 6 9 1 3 5 6 2 7 1 8 3 4 9 1 9 7 3 6 4 2 8 5 4 3 8 9 5 2 7 6 1 7 8 1 5 2 3 4 9 6 6 4 3 8 9 1 5 7 2 9 2 5 6 4 7 1 3 8 4 2 9 5 6 1 7 3 8 6 5 8 3 2 7 4 9 1 9 8 4 7 1 3 5 2 6 2 1 3 6 9 5 8 4 7 5 6 7 2 4 8 9 1 3 1 9 6 8 7 2 3 5 4 8 4 5 9 3 6 1 7 2 7 3 2 1 5 4 6 8 9 3 2 6 4 5 7 8 1 9 8 7 9 1 2 3 6 4 5 1 5 4 9 6 8 3 2 7 2 9 3 6 8 4 5 7 1 7 1 8 2 9 5 4 6 3 6 4 5 7 3 1 2 9 8 5 6 7 8 1 2 9 3 4 9 3 1 5 4 6 7 8 2 6 1 8 5 3 7 9 2 4 3 2 5 8 9 4 6 7 1 9 5 3 2 7 8 4 1 6 8 4 2 9 1 6 3 5 7 7 6 1 3 4 5 8 9 2 5 3 4 7 8 2 1 6 9 2 9 6 1 5 3 7 4 8 1 8 7 4 6 9 2 3 5 06010016215 5 1 3 4 2 6 8 9 7 4 8 7 3 9 1 6 5 2 9 5 1 7 6 4 3 2 8 3 6 8 2 1 9 5 7 4 2 7 4 8 3 5 1 6 9 7 4 6 1 5 2 9 8 3 1 2 5 9 8 3 7 4 6 4 8 2 3 7 9 1 5 6 6 1 2 5 4 3 9 7 8 5 9 3 2 7 8 6 4 1 7 8 4 6 1 9 5 3 2 4 2 8 1 6 7 3 5 9 9 5 7 8 3 2 1 6 4 1 3 6 9 5 4 2 8 7 2 6 5 7 8 1 4 9 3 8 4 1 3 9 5 7 2 6 3 7 9 4 2 6 8 1 5 9 6 4 8 2 3 7 5 1 8 5 3 1 6 7 9 2 4 1 7 2 5 4 9 8 6 3 5 4 9 6 3 2 1 7 8 7 3 6 4 1 8 2 9 5 2 8 1 7 9 5 4 3 6 4 1 5 2 7 6 3 8 9 6 9 7 3 8 4 5 1 2 2 3 7 1 5 4 8 6 9 6 8 9 7 3 2 1 4 5 7 9 5 6 4 1 3 2 8 1 4 8 3 2 9 7 5 6 3 6 2 5 8 7 9 1 4 8 2 6 9 1 5 4 3 7 4 7 3 2 6 8 5 9 1 9 5 1 4 7 3 6 8 2 06010015015 3 2 8 9 5 1 6 4 7 06010014513 4 1 5 9 7 2 8 3 6 9 3 8 5 6 4 7 2 1 6 7 2 3 1 8 9 4 5 8 2 6 4 5 9 1 7 3 7 5 3 1 2 6 4 8 9 1 4 9 8 3 7 6 5 2 3 6 4 7 9 5 2 1 8 5 9 7 2 8 1 3 6 4 5 4 8 3 7 6 9 1 2 1 9 3 8 5 2 7 4 6 2 7 6 9 1 4 8 5 3 4 5 7 2 9 1 3 6 8 8 6 2 7 3 5 4 9 1 3 1 9 6 4 8 5 2 7 6 2 4 5 8 7 1 3 9 9 8 5 1 6 3 2 7 4 06010015014 5 1 4 8 9 6 2 7 3 8 3 9 6 4 7 2 1 5 06010014512 06010015013 06010016214 4 7 9 6 2 1 5 8 3 6 9 2 5 7 8 4 3 1 06010015012 06010016213 3 7 1 4 8 9 2 6 5 9 4 3 6 8 7 2 1 5 2 8 1 6 4 3 5 9 7 06010014514 7 3 1 4 2 9 6 8 5 06010014515 10 5 22 5 3 19 18 Sayıları yerleştirin 2 x 10 - 10 + 10 + 5 x 4 : 25 x 2 : 4 = 2 Resimdekiler ne olabilir? a) Lego taşı, b) Balık, c) Fotoğraf makinesi film rulosu, d) Tren rayı, e) Ördek. Reklam / İlan Fiyatlarımız * 1 kez 3 kez 6 kez Arka Kapak 1/1 Sayfa 1/2 Sayfa 1/3 Sayfa 1/4 Sayfa 1/6 Sayfa 1/8 Sayfa 1.000 € 600 € 350 € 250 € 200 € 150 € 120 € (% 10 indirim) (% 25 indirim) 900 € 540 € 315 € 225 € 180 € 135 € 108 € 750 € 450 € 262 € 187 € 150 € 112 € 90 € * Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir. TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.) sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz. 22.08. 20 Uhr 07.08. bis 15.08. Die Farben Brasiliens Kunstausstellung Vom 07.08. bis zum 15.08.2015 in der Nadelfabrik Eröffnung am 07.08.2015 um 19 Uhr mit freundlicher Unterstützung des brasilianischen Honorarkonsulats, Aachen Der Eintritt ist frei! Reigen Ein Stück des Kleinen Theaters Aachen Am 22.08.2015 um 20 Uhr in der Nadelfabrik Eintritt 10 Euro, 7 Euro ermäßigt 28.08. und 29.08. 15.08. 15 Uhr Fiesta Latina Samba Show, Capoeira Show, Latin DJ, Kabarett uvm. Am 15.08.2015 von 15 – 22 Uhr im Kennedy-Park Der Eintritt ist frei! Ausblick Park Flimmern 300 Worte Deutsch Unterm Sternenhimmel 04.09. und 05.09.2015 20.30 Uhr www.aachen.de/nadelfabrik Open Air Kino an der Bühne im Kennedy Park Am 28.08.2015 um 20.30 Uhr: Das Salz der Erde Am 29.08.2015 um 20.30 Uhr: 3 Filme des Aachener Filmemachers Michael Chauvistré Der Eintritt ist frei! Taşfırın‘da pide ve lahmacun Roermonder Strasse 335 52072 Aachen-Laurensberg Grill • Restaurant • Café Süt danası ve hindi döner Meşhur dövme yayık ayran Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri Şark Köşesi Zengin salata çeşitleri Taşfırın‘da pizza çeşitleri Şelale Çocuk Oyun Alanı Tereyağlı baklava Taşfırın‘da künefe Özel toplantı ve eğlencelerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik özel bölümümüz mevcuttur. Telefon: 0241 / 170 11 www.marmarisgrill.de Tüm etlerimiz helal kesimdir! Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz! Ücretsiz Otopark