`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki
Transkript
Sayı: 90 Haziran 2013 Argande doğduğu yere geri döndü ‘Benim Dünyam’ anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki-moon Karadeniz Eğitim Kutusu projesini ziyaret etti AKD'ye ve Kuzey Doğa Koruma Derneği'ne "Yeşil Oscar" 6 bin gönüllü 20 şehirde 'Haydi Yapalım Türkiye' dedi BM Genel Sekreteri Karadeniz Eğitim Kutusu projesini Sochi’de ziyaret etti BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Sochi’de bir or taöğretim sınıfındaki çevre ile ilgili eğitim seti Karadeniz Eğitim Kutusu'nun anlatıldığı derse katıldı. Ankara, Haziran 2013 Karadeniz Eğitim Kutusu, UNDP ve Coca-Cola firmasının su ortaklığı olan Her Damla Değer Katar projesi tarafından tasarlandı ve dağıtıldı. Bu eğitim kutusunda Karadeniz’i anlatan, öğretmenler için hazırlanmış kılavuzun haricinde çocukların eğlenirken öğrenebileceği 50 adet oyun bulunuyor. Karadeniz Eğitim Kutusu projesi Türkiye'de başlatıldı ve Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde hazırlandı. 2 bin kutu Türkiye'nin Karadeniz kıyı şehirlerine dağıtıldı. Karadeniz Eğitim Kutusu, daha sonra Ukrayna diline ve Rusçaya çevrildi. Ukrayna’da 1400 adet, Rusya’da bin adet kutu dağıtıldı. Karadeniz Eğitim Kutusunun Rusça versiyonunun açılışı Sochi’de Ban Ki-moon’unda da katılımıyla üst düzey bir etkinlikte kutlandı. Şu anda Romanya ve Bulgaristan'da Karadeniz Eğitim Kutuları geliştiriliyor ve yakında Gürcistan için de çalışmalara başlanılması planlanıyor. Uluslararası Tanınırlılık Karadeniz Eğitim Kutusu projesi çok olumlu yorumlar ve tepkiler alıyor. Öğretmenler, Eğitim Bakanlığı çalışanları ve bilim adamları Karadeniz Eğitim Kutusu’nun Karadeniz Bölgesi için ne kadar yararlı olduğunu vurguluyor. Kutunun içeriğinin kullanıcı dostu olduğu da belirtiliyor. Kore’nin bir şehri olan Yeosu’da düzenlenen Expo 2012’de Karadeniz Eğitim Kutusu, su konusunda en iyi 11 küresel uygulamadan biri olarak kabul edildi. Hayalet ağları çıkarmak için geri sayım başladı “Hayalet Ağ Avcıları” projesi ile yerleri belirlenen ağları çıkarmak için dalışlar başladı. Proje, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi projesi ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) – COMDEKS desteğinde yürütülüyor. Ankara, Haziran 2013 Gökova Yelken Kulübü tarafından yürütülen projede, hayalet ağların deniz dibinden çıkarılması için hazırlıklar tamamlandı ve dalışlar Mayıs ayı sonunda başladı. Çalışmalar, internet sitesinden takip edilebiliyor Proje kapsamında kurulan internet sitesinden, yapılan çalışmalara ilişkin tüm gelişmeler takip edilebiliyor. www.hayaletag.com internet adresinden, proje hakkında geniş ve ayrıntılı bilgilerin yanı sıra hayalet ağ sorunuyla ilgili aydınlatıcı veriler, etkileyici fotoğraflar ve proje hakkındaki haberler ziyaretçilere sunuluyor. SAD’dan, sorumlu balıkçılık için sorumlu tüketici hareketi Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) tarafından yürütülen “Sorumlu Balıkçılık Uygulamalarına Geçiş” projesi ile hazırlanan ankette, konunun “tüketici” tarafı masaya yatırılıyor. Ankara, Haziran 2013 Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi projesi ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) – COMDEKS desteğindeki projenin alanda yarattığı değişimin yanı sıra arz-talep ilişkilerinde yerel ekonomi aleyhine ortaya çıkan değişimler anketle tespit ediliyor. Projenin yarattığı değişim ölçülüyor SAD tarafından hayata geçirilen anket çalışması, konuyla ilgili uzmanlar tarafından projenin yürütüldüğü DatçaBozburun Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi’nde uygulanıyor. Anket çalışmasıyla, projenin alanda yarattığı değişim ve etkiler ölçülüyor ve bundan sonraki çalışmalarda verim artışı için ölçü ve metod belirlemede referans noktalar saptanıyor. Hem bilinç hem sorumluluk Anket çalışmasıyla ayrıca, bölge halkının deniz koruma faaliyetlerinde rol ve sorumluluk alma kapasitesi belirlenirken, nesli tehlike ve ileri seviyede tehlike altındaki türler hakkında bilinç oluşturulması da amaçlanıyor. Projeyle ilgili gelişmeler www.birbalikcokbalik.org internet sitesinden de takip edilebiliyor. Koruma Alanları için katılım belgeli e-öğrenme başladı “ Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında hazırlanan Deniz Koruma Alanları e-öğrenme uygulaması başladı. Uygulamaya egitim.dka.gov.tr adresinden ulaşılabiliyor. Ankara, Haziran 2013 http://egitim.dka.gov.tr internet adresinden ulaşılabilen ve iki modülden ulaşılan e-öğrenme uygulamasında daha önce proje kapsamında yapılan kamu personeline yönelik eğitimler ve sunumlardan yararlanıldı. Eğitimi tamamlayanlara katılım belgesi veriliyor Uygulamada birinci modül, "Korunan Alanlar, Biyolojik Çeşitlilik ve Deniz Koruma Alanlarına Giriş" konularından oluşuyor. İkinci modül ise "İş Geliştirme Birimi Eğitimi: Çevre Ekonomisi, Denizel Biyolojik Çeşitlilik, Finansal Sürdürülebilirlik, Pazarlama ve Doğal Kaynak Envanteri ve Yönetimi" konularını içeriyor. Eğitime katılarak derslerin takibini tamamlayanlara katılım belgesi veriliyor. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nda Enerji Verimli Okul Binası tanıtıldı Binalarda Enerji Verimliliğinin Ar tırılması projesinin or taklarından Milli Eğitim Bakanlığı, “Eğitimde İyi Örnekler Konferansı”nda bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı ile tasarımı yapılan enerji verimli okul binasını tanıttı. Ankara, Haziran 2013 Konferansın bu yılki teması “Eğitimi Dönüştürmek" idi. Konferansa Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Doç. Dr. Ömer Açıkgöz katıldı. Binalarda Enerji Verimliliğinin Ar tırılması projesi iyi örnekler arasında ‘Mesleki Eğitimde Güncel Gelişmeler ve Beklentiler’ paneline katılan Açıkgöz sunumunda Türkiye’de meslekler ve beceriler haritası, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 650 mesleğin EUROPASS sertifikaları, ortaöğretimde yeniden yapılanma çalışmaları, mesleki ve teknik eğitim alanındaki yönetici ve öğretmenlerin eğitimi, Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı konularında bilgi verdi. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ya da dâhil olunan iyi örnekler de eğitimde tanıtıldı. Küresel Çevre Fonu (GEF) desteği ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte yürütülen Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması projesi de bu örnekler arasında yer aldı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre ve Şehicilik Bakanlığı projenin diğer ortakları arasında yer alıyor. Tasarım aşamasındaki üç bina yakında kullanımda Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması projesi kapsamında sürdürülebilirlik prensibi esas alınarak bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı ile üç adet binanın tasarım işleri devam ediyor. Binalardan ilk ikisi, Ankara Eryaman Mahallesi'nde yapılacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından "Yenilenebilir Enerji Teknik Meslek Lisesi" olarak kullanılacak. Okul yapıları, derslik binası ve atölye binası olmak üzere iki ana bölümden oluşacak. Üçüncü bina ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Sincan- Etimesgut Bölgesi Hizmet Binası olarak tasarlanıyor. Ayrıntılı bilgi için: www.surdurulebilirbinalar.net Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kalkınmadaki rolü İstanbul’da tartışıldı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın Kalkınma Politikası Bürosu ve Krizleri Önleme ve Atlatma Bürosu or taklığında düzenlenen ve üç gün süren toplantıda UNDP’nin kalkınma programlarında bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının sağladığı fırsatlar tar tışıldı. Ankara, Haziran 2013 Sosyal ağlar ve mobil teknolojiler, toplumsal ve siyasi hareketlere küresel olarak destek sağlanması ve yerel düzeyde insanların harekete geçmesi için yeni iletişim kanalları sağlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde hızlı bir şekilde yaygınlaşan cep telefonu ve diğer bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) katılım, sorumluluk alma ve hesap verebilirlik konularında yeni alanlar yaratıyor. Bu durum bireyler ve hükümetler arasındaki ilişkiyi dönüştürerek yeni bir ‘sosyal sözleşmenin’ oluşmasına öncülük ediyor. Yeni medya kanalları sayesinde bireyler tüm dünyaya seslerini duyurabiliyor. Tüm bunlara ek olarak, pek çok insan ilk defa yönetişim ve çatışmanın dönüşümü süreçlerine aktif olarak katılıyor. Bu bağlamda, İstanbul’da UNDP tarafından organize edilen uygulama toplantısı, kalkınma için BİT ve e-yönetişim ile krizleri önleme uygulamalarını güçlendirmeyi amaçladı. Ayrıca toplantıda, bilgi ve iletişim teknolojileri ile krizleri önleme uygulamalarının ortak çalışmayla güçlendirilmesi için yeni stratejiler ve mekanizmalar geliştirildi. Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse, toplantı UNDP’nin ve ulusal ortaklarının BİT, yönetişim ve krizleri önleme alanında yaptıkları çalışmalarını daha ileri götürmeyi amaçladı. Üç gün süren olan uygulama toplantısı oldukça etkileşimli bir biçimde yürütüldü. Toplantı, aynı zamanda Güney ülkeleri arasında deneyim paylaşımına da olanak tanıdı. Hangi sonuçlar elde edildi? Uygulama toplantısına 55’ten fazla ülkeden gelen UNDP ülke ofislerinin personelleri, ulusal paydaşlar ve diğer paydaşlar arasından yaklaşık 60 kişi katıldı. Toplantının bitiminde, UNDP BİT, Yönetişim ve Kriz Kılavuz Notu’nun gözden geçirilmesi ve uygulanabilir ve somut bir işbirliği ile ortak girişimlere öncülük edecek BİT, E-Yönetişim ve Krizleri Önleme Uygulamaları arasındaki iletişim ve koordinasyon artırıldı. Toplantıda ayrıca Güney-Güney İşbirliği ve bölge içi işbirliklerinin geliştirilmesi de amaçlandı. Orman mühendislerine yönelik kapsamlı eğitim verildi Ankara, Haziran 2013 Orman Mühendisleri Odası tarafından, UNDP ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun katkıları ile düzenlenen “Proje Döngü Yönetimi Eğitimi” tamamlandı. Kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan orman mühendislerine yönelik eğitim dört hafta sürdü. Eğitimlerde proje döngü yönetiminin parçası olan proje hazırlama, mantıksal çerçeve, izleme ve değerlendirme, iletişim, kaynak oluşturma ve bütçeleme gibi konuların yanı sıra orman yönetimi, Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi konularda da bilgi verildi. Eğitimlere katılan 74 kişi sertifikalarını 6 Mayıs 2013 tarihinde Ankara’da düzenlenen törenle aldı. Sertifika törenine Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ali Küçükaydın, FAO Türkiye Temsilcisi Mustapha Sinaceur, UNDP Türkiye Program Yöneticisi Dr. Leyla Şen ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün eğitime katılan çalışanları ve özel sektörden çok sayıda orman mühendisi katıldı. Bu eğitim, orman mühendislerine yönelik yapılmış en kapsamlı proje döngü yönetimi eğitimi olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Akdeniz Koruma Derneği'ne ve Kuzey Doğa Koruma Derneği'ne "Yeşil Oscar" Akdeniz Koruma Derneği (AKD) Başkanı Zafer Kızılkaya ve Kuzey Doğa Koruma Derneği Başkanı Dr. Çağan Şekercioğlu, “Yeşil Oscar ” olarak bilinen Uluslararası Whitley Doğa Koruma Ödülü’ne layık görüldü. Ankara, Haziran 2013 AKD, ödülü Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi balıkçılığa kapalı alanların koruma etkinliğini yerel balıkçıların katılımı ile artırma çalışmalarından dolayı aldı. AKD, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) desteğinde gerçekleştirilen pek çok proje yürütüyor. GEF desteği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve UNDP tarafından yürütülmekte olan “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” desteğindeki farklı projelerin yürütücüsü olan AKD Başkanı Zafer Kızılkaya, “Yeşil Oscar” olarak bilinen Uluslararası Whitley Doğa Koruma Ödülü’ne layık görüldü. Ödül, yerel balıkçıların katılımı ile Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki balıkçılığa kapalı alanların korunmasını artırma çalışmalarından dolayı AKD’ye verildi. Dr. Çağan Şekercioğlu, ilk Whitley Altın Ödülünü 2008 yılında almıştı. Şekercioğlu bu sene Whitley Altın Ödülleri'nin 20. Yılı Ödülünü aldı. Bu ödül geçmişte Whitley Doğa Koruma Ödülü'nü alanlara veriliyor ve Şekercioğlu bu ödülü Türkiye'nin ilk yabanıl yaşam koridoru girişimi vesilesiyle aldı. Çağan Şekercioğlu bu ödüle son 20 yıl içinde Whitley Doğa Koruma ödüllerini almış 167 aday arasından layık görüldü. Diğer bir deyişle, Çağan Şekercioğlu, doğa korumada Türkiye'yi dünya gündemine taşıması nedeniyle son 20 yılda Whitley Doğa Koruma ödülünü kazanmış en başarılı kişi olarak seçildi. Kuzey Doğa Derneği'nden Dr. Çağan Şekercioğlu, 227 çeşit kuşa ev sahipliği yapan Kuyucuk Gölü'nün uluslararası Ramsar alanı olarak tanınmasında önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda Şekercioğlu, etobur hayvanlar için Türkiye'nin ilk yabanıl yaşam koridoru girişimini GEF Küçük Destek Programının desteği ile başlattı. Ödülü İngiltere Prensesi verdi İngiltere Kraliyet Coğrafya Derneği’nde yapılan törende Kızılkaya’ya ve Şekercioğlu'na ödülünü İngiltere Prensesi Anne takdim etti. Prenses Anne yaptığı konuşmada, “Buradaki Whitley ödülüne layık görülenler, kendi yerel halklarıyla yakın ilişki içerisinde, doğa-insan ilişkisinin yarattığı sorunları bilen ve bunlara pratik çözümler yaratırken, yerel insanları ve resmi yetkilileri işin içerisine katabilen ender yeteneklere sahip insanlardır. Gelin şunu kabul edelim, çoğumuz bu yetenekten yoksunuz, ama Whitley ödül sahipleri bu alanın uzmanları” dedi. Pek çok proje yürütüyor AKD, sürdürülebilir balıkçılık açısından büyük önem taşıyan balıkçılığa kapalı alanlardaki denetlemelerin etkisinin artırılması amacıyla yerel balıkçıların yer aldığı bir deniz korucusu sistemi kurulması ve yerel balıkçılara alternatif gelir kaynağı olabilecek “Geleneksel Balıkçılık Turizmi” gibi pek çok proje de yürütüyor. BBC Türkçe'nin Zafer Kızılkaya ve Çağan Şekercioğlu ile yaptığı röportajı izlemek için bubağlantıya tıklayabilirsiniz. Kazananların ödül töreninde yaptığı konuşmaları dinlemek için: http://www.youtube.com/watch?v=mB_THPX7Uh8 http://www.youtube.com/watch?v=gqgm9A6OxFs ‘Benim Dünyam’ anketinin ilk sonuçları açıklandı Ankara, Haziran 2013 194 ülkeden 560 bin kişinin katıldığı ‘Benim Dünyam’ anketinin ilk sonuçlarına göre, bireyler için "iyi bir eğitim", "daha iyi sağlık hizmetleri" ve "dürüst ve duyarlı bir hükümet" konuları öncelikli. Daha iyi bir dünya için hazırlanan ‘Benim Dünyam’ isimli Birleşmiş Milletler küresel anketi bireyleri, BM sisteminde kendilerine bir yer bulmaya ve seçenekler arasından oylama yaparak bir sonraki küresel kalkınma gündeminin belirlenmesi sürecinde yer almaya çağırıyor. ‘Benim Dünyam’ anketi bu anlamda ezber bozan bir girişim. Bireylerin kendi hayatlarında değişiklik sağlayacak en önemli konuları ve hem kendilerin hem de ailelerinin yüzleştikleri en önemli zorlukları oylarıyla belirtmeleri için uygulanan ve şimdiye kadar 194 ülkeden 560 binden fazla bireyin oy verdiği bir anket 'Benim Dünyam'. Ruanda’dan Pilipinler’e, Meksika’dan Amman ve Madrid’e kadar pek çok birey, okullardan, camilerden, ofislerden ve mülteci kamplarından oy kullanarak herkes için daha iyi bir dünyanın tanımlanmasına yardımcı oldu. ‘Benim Dünyam’ anketinin ilk sonuçları Mayıs ayında 2015 sonrası diyalog sürecinde kurulan BM Genel Sekreteri Üst Düzey Paneli’nin geleceğin uluslararası kalkınma gündemi hakkında tavsiyelerini açıkladığı New York buluşması sonrasında açıklandı. ‘Benim Dünyam’ anketinin gerçek zamanlı sonuçları BM Genel Sekreteri’ne ve Sürdürülebilir Kalkınma Çalışma Grubu’na düzenli olarak iletiliyor. Şimdiye kadar oyların yüzde 57’si çevrimdışı olarak, yüzde 35’i internet sitesi üzerinden, yüzde 8’i de cep telefonları aracılığıyla toplandı. Dünya genelinde bireyler ne diyor? ‘Benim Dünyam’ anketi 16 konu arasından katılımcıların kendileri ve aileleri için en önemli gördükleri 6 tanesini seçmeleri isteniyor. Bugüne kadar yapılan oylamaların sonucuna göre bireylerin hayatlarını iyileştirmesi için en önemli gördüğü konular arasında ilk üç sırayı “iyi bir eğitim”, “daha iyi sağlık hizmetleri” ve “dürüst ve duyarlı bir hükümet” oluşturuyor. ‘Temiz suya erişim ve sağlık’ ve ‘besleyici ve satın alınabilir gıda’ konuları da bireyler tarafından hayatlarını iyileştirmek için büyük önem taşıyan konular arasında görülüyor. Bireylerin ağırlıklı olarak sağlık ve eğitim konularında oy kullanmaları, tamamlanması için son bin gün kaldığı açıklanan Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin (BKH) geçerliliğini koruduğunu ortaya koyuyor. ‘Benim Dünyam’ anketi bireylere BKH’lerinin başarılarını devam ettirmek ve 2015 sonrası için yoksulluğun ortadan kaldırılması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması konularını temel alan iddialı bir kalkınma gündeminin hazırlanmasına yardım etmek için bir fırsat sunuyor. 6 bin gönüllü 20 şehirde 'Haydi Yapalım Türkiye' dedi Bir günlük çöp toplama etkinliği olan Mayıs ayında Türkiye’de düzenlenen Haydi Yapalım Türkiye kampanyası ile bir günde, 20 farklı şehirden 6 bin gönüllü 30 ton atık topladı. Ankara, Haziran 2013 Haydi Yapalım (Let’s Do It) kampanyası, çevre konusunda farkındalık yaratmayı ve her bir bireyin içinde yaşadığı toplum için gönüllü olarak fark yaratabileceğini göstermeyi hedefliyor. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) de kampanyaya Ankara’daki etkinliği organize ederek katıldı. Mühye Köyü’nde 250 gönüllünün katılımı ile yapılan etkinlik için Birleşmiş Milletler Gönüllüleri’ne, Ankara Büyükşehir Belediyesi, ITC Invest Trading & Consulting AG, Türkiad ve TEMA destek verdi. Birlemiş Milletler Gönüllüleri Program Asistanı Burcu Tamgaç Mörel, “11 Mayıs günü sabahı Ankara’da yağmur yağdığını görünce gönüllülerin katılımın az olmasından endişe duydum. Fakat buluşma yerine gittiğimde yağmurlukları ve şemsiyeleri ile gelmiş farklı yaş gruplarından heyecanlı gönüllüler ile karşılaştım. Gün boyunca yağan yağmura rağmen gönüllülerin daha fazla çöp toplamak için bitmeyen enerjilerini görmek beni bundan sonraki etkinlikler için çok motive etti.” diyor. Etkinlik ilk olarak 2008 yılında Estonya’da yapıldı. Bu sene Türkiye, 40 bin gönüllünün katıldığı Bosna Hersek ve 60 bin gönüllünün katıldığı Kosova gibi, etkinliğe katılan 100 ülkeden biri oldu. “Türkiye genelinde 6 bin gönüllünün etkinliğe katılmış olması iyi bir şey olsa da önümüzdeki yıllarda katılımcı sayısının artacağına inanıyorum” diye ekliyor Burcu. Argande doğduğu yere geri döndü Güneydoğu Anadolu'da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler projesinin ikinci aşaması kapsamında Güneydoğu Anadolu'da düzenlenen organizasyonla bu güne kadar projeye destek veren ulusal ve yerel düzeydeki paydaşlar bir araya geldi. Ankara, Haziran 2013 Program, Şanlıurfa'da yapılan Proje Yönlendirme Komitesi - Yerel Danışma Komitesi ortak toplantısı ile başladı. Ulusal ve bölgesel düzeydeki iyi örneklerin, ihtiyaç ve önceliklerin paylaşıldığı toplantının ardından bugüne kadar projeye destek veren paydaşlara teşekkür plaketleri GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil tarafından verildi. Ardından, Argande'nin 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonu Bilge Tuğsuz'un koreografisi ile sergilendi. Proje destekçileri için düzenlenen gezide, Şanlıurfa, Mardin ve Argande üretiminin yapıldığı Batman 19 Mayıs ÇATOM atölyesi ziyaret edildi. Argande'nin yeni koleksiyonunun üretimine devam eden atölye çalışanları ile bugüne kadar projeye destek vermiş tasarımcıları bir araya getiren buluşma yerel ve ulusal basında da geniş yer buldu. Proje destekçilerinin Batman ziyareti devam ederken Argande'nin 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonunun katalog çekimleri de Mardin'de gerçekleşti. Argande markasının yüzü Sema Şimşek'in de aralarında bulunduğu modeller, Argande tasarımlarıyla fotoğrafçı Gencer Bavbek'e poz verdiler. Fotoğraf: Billur Saatçi Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na başvurular sona erdi Gelecek Turizmde - Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Projesi'ne ön başvuru süresi sona erdi. Ankara, Haziran 2013 Destek Fonu, Anadolu Efes, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle, sürdürülebilir turizmle yerel ekonomiye ve kalkınmaya destek vermek üzere hayata geçirildi. Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Türkiye genelinde yoğun ilgi gördü. Fona 60 ilden 250'nin üzerinde başvuru yapıldı. Ön değerlendirme sonucu başarılı bulunan projeler, 29-30 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek olan Sürdürülebilir Turizm ve Proje Geliştirme Atölye Çalışması'na katılacaklar. Bu projeler şöyle: Hüsamettindere Köyü: Türkiye'nin İlk Ekomüzesi - Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Derneği - Bolu, Mudurnu İstiklalden İstikbale Turizm - Ersizlerdere Yardımlaşma ve Dayanışma Ekonomik Kalkınma Eğitim ve Eko Turizm Derneği Kastamonu, Küre Kızlar Öğreniyor Siirt Turizmle Gelişiyor Projesi - Siirt'i Geliştirme ve Kalkındırma Derneği - Siirt Kültür Rotalarında Kadın ve Konaklama - Kültür Rotaları Derneği - Şanlıurfa, Afyonkarahisar Kültür Turizminde Baksı Konukseverliği - Baksı Kültür Sanat Vakfı - Bayburt, Bayraktar Köyü Mardin'de Kadınlar Liderliğinde Sürdürülebilir Turizm Girişimlerinin Yaratılması - Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı Mardin Seferihisar'ın Yavaş Mutfağı - Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi - İzmir, Seferihisar Turizm ve Deniz Kaplumbağaları Birlikte Yaşasın - Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (Dekamer) - Muğla Turizmde Farklı Pencereler - Uzundere Doğa Gençlik ve Spor Kulubü Derneği – Erzurum %100 Misia - Nilüfer Misi Köyü Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Derneği - Bursa, Misi Köyü Detaylı Bilgi için www.gelecekturizmde.com adresini ziyaret edebilirsiniz. GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi'nin kurulması için Gaziantep’te protokol imzalandı Kuluçka merkezi iş modelinin tanımlanması için süren sekiz aylık istişareler sonunda, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Üniversitesi, GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi’nin Gaziantep’te kurulması ve işletilmesi protokolünü imzaladı. Ankara, Haziran 2013 GAP Enerji Verimliliği Kuluçka Merkezi, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde açılacak. Enerji verimliliği danışmanlık şirketlerine destek vermesinin yanı sıra merkez, sanayi bölgelerinde, kamu binalarında, özel konutlarda ve hizmet sektörü binalarında enerji verimliliği potansiyellerinin değerlendirilmesi ve enerji verimliliği önlemlerinin alınması ve uygulanması için danışmanlık hizmeti de verecek. Yasal süreçlerin tamamlanması, enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin belirlenmesi ve yenilenmesinden sonra, merkez kurulacak ve 2013’ün ikinci yarısında çalışmalarına başlayacak. Merkez ile birlikte girişimciler için daha uygun bir iş or tamı GAP Bölge İdaresi tarafından UNDP’nin teknik desteği ile koordine edilen ‘Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliğinin arttırılması’ projesinin önceliklerinden biri de enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin bölgede konumlanmasını sağlamak. Şu anda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde konumlu bir enerji verimliliği danışmanlık şirketi bulunmuyor. Bölgedeki bu danışmanlık hizmetlerini Türkiye’nin diğer illerinden gelen şirketler veriyor. Test ve ölçüm aletlerinin yüksek maliyeti enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin bölgede olmamasının sebeplerinden biri. Bu sebeple enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin makul fiyatlardaki test aletlerine sahip olabileceği bir kuluçka merkezinin kurulmasının bölgedeki girişimciler için uygun bir iş ortamı sağlayacağına inanılıyor. Projenin bütçesi, merkezin kurulması ve çalışmaya başlaması ve finansal sürdürebilirliğini güvence altına alıncaya kadar operasyonel maliyetlerinin karşılanması için yeterli. UNDP Başkanı bir kez daha dünyanın en güçlü 100 kadınından biri oldu Forbes dergisi, UNDP Başkanı Helen Clark’ı sürdürülebilir büyümeyi desteklemek ve yoksulluğu azaltmak için toplumsal cinsiyet eşitliğine yaptığı vurgu nedeniyle dokuzuncu kez dünyadaki en güçlü yüz kadın arasında gösterdi. Ankara, Haziran 2013 Forbes dergisi yaptığı açıklamada, “BM kalkınma sisteminin öncü örgütü UNDP’nin başkanı olarak ikinci dört yıllık dönemine başlayan Helen Clark, yıllık 5.8 milyar dolarlık bir bütçeye ve 177 farklı ülkede 8 bin çalışana başkanlık ediyor. Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak ve yoksulluğu azalmak için bulduğu çözüm toplumsal cinsiyet eşitliği ve üreme sağlığına yönelik büyük yatırımlar yapılmasını sağlıyor” dedi. Forbes dergisi aynı zamanda Helen Clark’ın, 2009 yılında UNDP’nin ilk kadın başkanı olmadan önce Yeni Zelanda’da seçilmiş ilk kadın başbakanı da olduğunu belirtti. Helen Clark aralarında Alman Başbakanı Angela Merkel, Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, Gates Vakfı Eş Başkanı Melinda Gates, ABD Devlet Başkanı’nın eşi Michelle Obama, eski ABD Devlet Bakanı Hillary Clinton ve Facebook Üst Düzey Yöneticisi Sheryl Sandberg’in de bulunduğu yüz kişiden oluşan listede 21. sırada yer alıyor. Helen Clark’ın UNDP Başkanlığı’nda ikinci dört yıllık görev süresi Nisan ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda Genel Sekreter Ban Ki-moon tarafından onaylanmıştı. Clark, Yeni Zelanda’da art arda üç dönem boyunca başbakanlık görevini üstlendikten sonra UNDP Başkanı olarak Nisan 2009’da göreve başladı. Helen Clark, BM’nin küresel kalkınma ağını yöneten ve BM Kalkınma Grubu’na başkanlık eden ilk kadın. Helen Clark, başkan olarak yeniden atanması üzerine yaptığı açıklamada, “İkinci dönemim boyunca sürdürülebilir insani kalkınma ve yoksullukla mücadele UNDP’nin temel hedefleri olmaya devam edecek” dedi. Clark, “Yeni dönemde Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için sürdürdüğümüz çabaların 2015 ve sonrasında artırılması çalışacağım. Bu vizyon ile UNDP’yi daha şeffaf, güvenilir ve etkin bir organizasyon haline getireceğiz” diye ekledi. Amerikan Üniversitesi Helen Clark’ı Dünyayı Değiştiren 20 Kadın arasında ilk sıraya taşırken, Foreign Policy dergisi Mayıs-Haziran 2013 sayısında Helen Clark’ı gezegen üzerindeki en güçlü 500 kadın arasında gösterdi. Uluslararası Caz Günü’ne İstanbul ev sahipliği yaptı Bu yıl ikincisi kutlanan Uluslararası Caz Günü’ne İstanbul ev sahipliği yaptı. İstanbul Aya İrini Müzesi’nde düzenlenen Uluslararası Caz Günü konserinin yanı sıra dünyanın dör t bir tarafında, barış, diyalog ve işbirliği için güçlü bir araç olarak cazın rolüne vurgu yapan konserler ve eğitim programları düzenlendi. Ankara, Haziran 2013 UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova, 20 Nisan’da kutlanan Uluslararası Caz Günü’nde: “Hiçbir müzik türü, diplomatik bir araç olarak caz kadar güçlü değil’, dedi. Bokova şunları ekledi: “Neredeyse bir asırdır, caz tutkunun ve cömertliğin evrensel dili oldu. Farklı kültürlerden, dinlerden, uluslardan olan insanları bir araya getirdi, iletişimlerini ve işbirliklerini güçlendirdi.” Caz müziği ilk olarak ABD’nin New Orleans kentinde 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Afrika gelenekleri ile Avrupa müzik formlarını bir araya getiren çeşitli türlerde tüm dünyaya yayıldı. Özgürlüğün evrensel bir dili olarak kabul edilen caz için kutlanan bu günde, özellikle yeni teknolojiler ve sosyal ağlar gibi iletişim araçları ile sosyal gelişimi desteklemeyi amaçlanıyor. Müzik direktörlüğünü John Beasley'nin üstlendiği Uluslararası Caz Günü Konseri'nde, ünlü piyanist ve UNESCO İyi Niyet Elçisi Herbie Hancock başta olmak üzere, Wayne Shorter, Diane Reeves, Marcus Miller, Al Jarreau, Joss Stone, Terri Lyne Carrington, Hugh Masekela ve ünlü birçok isim sahne aldı. Ban: Susuz bir geleceği önlemek elimizde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, uluslararası topluluğun Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşma çabalarını yoğunlaştırdığı ve 2015 sonrası sürdürülebilir kalkınma gündeminin belirlendiği bir dönemde, su ve biyolojik çeşitliliğin iki önemli konu olduğunu söyledi. Ankara, Haziran 2013 Ban 22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü vesilesiyle yayınladığı mesajında, "Dünya yüzeyinde bol miktarda bulunmasına rağmen, suyun sadece çok küçük bir kısmı insanlar için kullanılabilir tatlı sudan oluşuyor. Her geçen gün su sorununun büyüdüğü ve su standartlarının asgarinin de altına düştüğü günlerden geçiyoruz. Bu şekilde devam etmesi halinde ileride insanların suya olan talepleri karşılanamayacak" dedi. Biyolojik çeşitliliğin su güvenliğinin sağlanması açısından ekosistemler üzerinde önemli bir rol oynadığını belirten Ban, "Ekosistemler, yerel, bölgesel ve küresel seviyede, su kaynaklarının devamlılığının sağlanmasını ve kalitesinin yükselmesini sağlıyor." Ban sözlerine şöyle devam etti: "Ormanlar erozyonun önlenmesine katkı yapıyor ve su kaynaklarını koruyor. Sulak alanlar sel riskini azaltıyor. Hızlı kentleşme sonucu su sorununun şiddetli bir şekilde hissedileceği şehirlerde, doğa temelli çözümlerin şehir planlamasına eklenmesinin şehirlerin su kaynaklarının korunmasına yardım edeceği görülüyor." Bu senenin Biyolojik Çeşitlilik Günü teması ‘Su ve Biyoçeşitlilik’ idi, bu sene aynı zamanda BM tarafından Uluslar arası Su İşbirliği yılı olarak da belirlenmişti. Küresel gıda fiyatlarında iki ay üst üste artış yaşandı BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dünya genelinde gıda fiyatlarının iki ay üst üste ar tığını, ancak 2013 yılında yüksek bir tahıl rekoltesi elde edilmesinin beklendiğini belir tti. Ankara, Haziran 2013 FAO tarafından aylık olarak yayınlanan gıda endeksi rakamlarına göre gıda fiyatları Nisan ayında Mart ayına göre yüzde bir oranında artış gösterdi ve iki puanlık yükselişle 215,5 oldu. FAO gıda endeksi et, süt ve süt ürünleri, tahıl, yağ ve şeker fiyatlarına göre belirleniyor. FAO, dünyanın en büyük süt üreticisi olan Yeni Zelanda’da üretimin düşmesi nedeniyle süt ve süt ürünlerinin fiyatlarında yükseliş yaşandığını açıkladı. FAO tahıl ürünleri endeksi 10 puan yani yüzde 4,1’lik düşüş göstermiş olsa da 2012 yılının aynı tarihine oranla 11 puan daha yüksek olduğu tespit edildi. Beklenmeyen hava koşulları yaşanmazsa tahıl ürünlerindeki yükselen trend tüm yıl boyunca devam edecek. FAO’ya göre 2013 yılında elde edilecek tahıl rekoltesinin 1.266 milyon tonla rekor seviyelere ulaşacağının tahmin edildiğini belirtti. ‘Genç işsizliği krizinin uzun vadeli etkileri onlarca yıl hissedilebilir’ Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün hazırladığı ‘Gençliğin Küresel İstihdam Eğilimleri 2013’ raporuna göre, bu yıl dünyada yaklaşık 73 milyon gencin işsiz kalmasının bekleniyor. Ankara, Haziran 2013 ‘Gençliğin Küresel İstihdam Eğilimleri 2013: Risk altında bir nesil’ başlıklı ILO raporuna göre, geçici işlerin artması, gelişmiş ekonomilerde gençlerin heveslerini giderek kaybetmeleri, gelişmekte olan ülkelerde ise mevcut işlerin düşük kaliteli, kayıtsız, geçinmeyi ancak sağlayan işler olması genç işsizliğini artırıyor. ILO, raporda, genç işsizliği krizinin uzun vadeli etkilerinin onlarca yıl hissedileceğini belirtti ve sorunun çözümü için yaratıcı ve geniş çaplı politika çözümlerinin uygulanması için çağrı yaptı. Rapora göre, 2012 ve 2013 yıllarında ekonomik kriz sonrası küresel iyileşmenin yavaşlamasının genç işsizliğini daha da arttırdı ve iş arayanlar gençler için iş kuyrukları daha da uzadı. Rapor şunları ekliyor: “Gençlerin büyük kısmı iş aramayı bıraktı. Ayrıca uzun süredir devam eden işsizlik krizi nedeniyle gençler yapacakları iş ile ilgili daha az seçici.” 2018 yılında genç işsizlik oranı %12.8 ILO raporuna göre küresel genç işsizlik oranları 2009’da yüzde 12,7, 2011’de yüzde 12,3 iken 2012 yılında yüzde 12,4 ve 2013’te de yüzde 12,6. Rapor, 2018 yılı itibarıyla küresel genç işsizlik oranının yüzde 12,8’e çıkacağını öngörüyor. Bu yükselişle birlikte bölgesel farklılıklar da artacak. Gelişmiş ekonomilerdeki beklenen iyileşmeler özellikle Asya gibi diğer bölgelerde yükselen genç işsizliği ile dengelenecek. PODCAST 77 6 Mayıs 2013 Haydi Yapalım Türkiye! Can Yalvaç, Gönüllü play Bu bölümde tek bir günde büyük bir temizlik yapmak amacıyla tüm dünyada ve Türkiye’de her yıl düzenlenen "Haydi Yapalım" (Let’s Do It) kampanyası hakkında konuşuyoruz. UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar programıyla karşınızdayız. Bu bölümde tek bir günde büyük bir temizlik yapmak amacıyla tüm dünyada ve Türkiye’de her yıl düzenlenen ‘Haydi Yapalım’ (Let’s Do It) kampanyası hakkında konuşacağız. Konuğum da bir gönüllü, Can Yalvaç. Hoş geldiniz. Can Yalvaç (C.Y.): Hoş bulduk. UNDP Türkiye: Siz ‘Haydi Yapalım Türkiye’ grubundansınız ve aynı zamanda bir Birleşmiş Milletler gönüllüsüsünüz, yani UNV Birleşmiş Milletler Gönüllüleri kuruluşunun da bir üyesi olarak bu kampanyanın içinde yer alıyorsunuz. Şimdi bu kampanyadan biraz bahsedelim. ‘Haydi Yapalım’ (Let’s Do It) kampanyası bu şekilde çevrilmiş Türkçe’ye. Tahminlere göre dünyada toplanmayı ve ayrıştırılmayı bekleyen 100 milyon ton katı atık var ve 2008’den beri düzenleniyor bu kampanya. Biraz bundan bahsedelim: Nasıl başlamıştı, nerede başlamıştı? Kampanya ile amaçlanan neydi acaba? C.Y.: Tabii ki. Kampanya öncelikle 2008 senesinde Estonya’da başlıyor. Yaklaşık yirmi gönüllünün başlattığı bu kampanya çok kısa sürede 50 bin kişiye ulaşıp beş saat içerisinde bütün ülkeyi temizleme… UNDP Türkiye: Yaklaşık yirmi gönüllüyle başladı ve toplamda 50 bin gönüllüye ulaştı. Her sene 11 Mayıs’ta mı düzenleniyor acaba kampanya? C.Y.: Her sene her ülke tabii ki farklı tarihlerine göre düzenliyor bu kampanyayı. 2008’den beri yaklaşık 96 ülkeye ulaştı ve 96 ülkeden 115 etkinlik ve yaklaşık 7 milyon gönüllü toplanmış bulunuyor. UNDP Türkiye: İlk olarak 2008 Estonya diye vurgulayalım. Aslında çok fazla bir zaman geçmemiş, beş yıl geçmiş. Şimdi dünyanın pek çok ülkesinde düzenleniyor ve milyonlarca kişiye ulaşmış vaziyette. Nasıl sonuçlar elde edildi peki bu etkinlikler kapsamında? C.Y.: 22,5 milyon Euro’ya ve üç buçuk sene alacak bir çalışmayı beş saat içerisinde yaklaşık 50 bin Euro’ya Estonya ülkesi kapatmış bulunuyor projesini. Ve aynı şekilde bu atıklarla… UNDP Türkiye: 50 bin gönüllünün katılımıyla… C.Y.: Aynı şekilde maliyeti 50 bin Euro’ya sadece. Maliyeti 50 bin euroya sadece. UNDP Türkiye: 50 bin Euro’ya. C.Y.: Evet. Ve aynı şekilde bu çöpün toplanmasından sonra üretilen enerji, akıllı tarım yöntemleri ve daha birçok alternatif gelişme unsurlarını sunabilecek bir kampanya olduğu açıkça ortada. UNDP Türkiye: Şimdi ‘Haydi Yapalım’ kampanyası 2008 yılında Estonya’da başladı tekrar altını çizelim. 3 Mart 2008 tarihinde 50 bin kişi bir araya geldi. 50 bin Euro dediniz, yani bu aslında normalde 22,5 milyona mal olması gereken bir iş. C.Y.: Ve üç buçuk senede… UNDP Türkiye: Üç buçuk sene sürmesi gereken bir iş. 50 bin gönüllüyle 50 bin Euro’ya halledildi. C.Y.: Bir günde. UNDP Türkiye: Ve binlerce ton çöp birkaç saat içinde toplandı. Yani herhalde buradan biraz resim çekmiş oluyoruz bu kampanyanın hedefi konusunda. Tamamen gönüllülük esasına dayalı, birlikte yapılan birkaç saatlik bir etkinlikte nasıl bir toplumsal ve çevresel fark yaratılabileceğini göstermeyi amaçlayan bir kampanya. Türkiye’ye dönelim. Nasıl dahil oldu Türkiye bu kampanyaya? C.Y.: Türkiye geçen sene 2012’de İstanbul’da yine küçük bir gönüllü grubuyla yaklaşık 1,500 gönüllüye ulaşarak beş farklı noktadan bu projeye ayağını sokmuş bulundu. Bununla birlikte on üç ton atık toplandı ve bir tonu bunun geri dönüşebilir atık olarak kullanılıyor. Onun dışında bu sene 1,500 gönüllüden, 5 noktadan, 1 ilçeden 16 ile yayılmış durumda. Yani bu sene 16 farklı il katılacak kampanyaya ve her geçen gün bu rakam artmakta, gönüllüler artmakta, farklı STKlar, farklı şirketler ve aynı şekilde belediyeler destek olmakta. UNDP Türkiye: Beş noktadan bir sene içinde 16 noktaya geldi. Gönüllü sayısında ciddi bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu noktada şunu da belki vurgulamakta fayda var: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri de bu seneden itibaren kampanyanın destekçilerinden biri haline geldi Türkiye’de, değil mi? C.Y.: Evet. Bu sene kampanyanın Ankara ayağı Birleşmiş Milletler Gönüllüleri tarafından düzenlenmekte ve Büyükşehir Belediyesi ve ITC firması toplanan çöplerin geri dönüşümünün yapılması konusunda etkinliğe her türlü desteği olacaklarını belirttiler. UNDP Türkiye: 11 Mayıs tarihinde ki cumartesiye denk geliyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Birleşmiş Milletler Gönüllüleri tarafından düzenleniyor. Tabii ‘Haydi Yapalım Türkiye’ (Let’s Do It Turkey) grubu tarafından da organize edilecek gönüllüler. Ankara’daki etkinlikle ilgili biraz detay verelim isterseniz. O gün neler olacak sabahtan akşama kadar? C.Y.: Tabii ki. Ankara’da toplanan gönüllülerin ve aynı şekilde farklı firmalar, farklı STK’lar ve belediyenin yönlendirmesiyle 11 Mayıs’ta Mühye köyünde genel bir temizleme etkinliği düzenlenecek. Tabii eş zamanda Ankara’nın her yerinde düzenlenmesi bekleniyor bu projenin ama genel temizlik projesi Mühye köyünde olacak. Saat 11.00’da olacak bu etkinlik için saat 10.00’da Büyükşehir Belediyesi’nin önünden araçlar kalkacaktır. Bütün gün istediğiniz kadar sürecek bir aktivite, belli bir saati yok. Bir saat de gelebilirsiniz, bütün gün de kalabilirsiniz. Amaç toplayıp ondan sonra belediyenin desteğiyle gerekli yerlere bu çöpleri aktarmak. UNDP Türkiye: Evet. Sadece aslında bir gün toplanalım ve çöpleri toplayalım diyerek etrafı temizleyelim kampanyası değil. Gönüllülüğün gücünü de aslında ortaya koymayı hedefleyen kampanyalar bunlar. Yılda bir kez düzenleniyor. Ankara’nın dışında da, şimdi notlara baktığım zaman, İstanbul’da Üsküdar ve Adalar ilçelerinde var. Burdur’da Mudurnu’da, yani Bolu Mudurnu ilçesinde, Amasya’da, toplam beş noktada temizlikler yapılıyor. 1,300 kişi katılıyor. Bir tonu geri dönüştürülmüş olmak üzere on üç ton atık toplanıyor. Bunlar geçen yılki rakamlar. Tamamen gönüllü bir ekip, 2013 temizliğinin hazırlıklarına devam ediyor. Bu sene yeni katılan yerler nereler? C.Y.: Bu sene Yunanistan, Moğolistan, Bulgaristan ve Ukrayna’da bu kampanyaya katılacak. Söylediğim gibi 96 ülke zaten bu kampanyayı hala sürdürmekte. Bu eklenen yeni beş ülke kadar, toplamı kadar, ben ülkemizin potansiyeli olduğunu düşünüyorum. UNDP Türkiye: Yeter ki organize edilebilsin, gönüllüler kanalize edilebilsin bu çalışmalara. C.Y.: Aynen öyle. UNDP Türkiye: Şimdi ‘Haydi Yapalım Türkiye’ kampanyasına katılmak ve detaylı bilgi almak için letsdoitturkiye.org adresi var. Oradan bakılabiliyor veya Facebook’tan facebook.com/letsdoitturkiye adresinden de takip edilebiliyor bu kampanya. Bizi dinleyenler, tartışmaya katkıda bulunmak isteyenler de #haydiyapalim veya #yeniufuklar etiketleriyle Twitter üzerinden de katkıda bulunabilecekler. İsterseniz size bu noktada sorayım bu kampanyaya katılmak veya bu kampanya kapsamında kendi bölgelerinde aynı etkinliği düzenlemek isteyenler ne yapmalı? Size nasıl ulaşmalı? C.Y.: Yöntemi çok basit. Eğer, sizin de söylediğiniz gibi, www.letsdoitturkiye.org’a girerseniz orada hemen üç tane şık çıkacaktır karşınıza. Bir tanesi ‘gönüllü ol’, oraya kaydolabilirsiniz. O bizim için çok büyük bir destek, hepimiz için büyük bir destek. Aynı şekilde çöpün yerini belirtme kısmı var. Oraya girerseniz çöpün nerelerde olduğunu, sizin gördüğünüz bizim kaçırdığımız göremediğimiz yerlerdeki çöpleri belirleyebilirsiniz. UNDP Türkiye: Çöpün nerede olduğunu dediniz. Bir not daha: Dünyada yaklaşık 100 milyon ton katı atık bulunduğu düşünülüyormuş ve bu sadece estetik bir sorun değil aynı zamanda sağlık, doğal hayat, dayanışma ve sorumlulukla alakalı bir durum olarak görülmeli. Bu atıklara aynı zamanda değerlendirilmemiş kaynaklar gözüyle de bakılmalı. Bu açıdan da sürdürülebilir kalkınmayla bağlantı kurmak da çok rahatlıkla mümkün. Bu sene Türkiye’den katılan yeni yerler nereler acaba kampanyaya? C.Y.: Farklı illerimizde var. İzmir, Trabzon, Ankara, İstanbul, Edirne ve Bursa. UNDP Türkiye: Evet bunlar bu sene ilk defa katılacak illerden ve bölgelerden bazıları. 11 Mayıs günü Cumartesi günü ‘Haydi Yapalım Türkiye’ (Let’s do it Türkiye) tarafından düzenleniyor kampanya. Katılmak isteyenler letsdoitturkiye.org adresinden bilgi alabilirler veya facebook sayfasına girerek bu grup hakkında Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV)’nin de desteklediği bu gün hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak mümkün. Bugün bu kampanyaya ayırdık programımızı ve konuğumuz da bir gönüllüydü, Can Yalvaç’tı, ‘Haydi Yapalım Türkiye’ grubundan ve Birleşmiş Milletler gönüllüsü. Çok teşekkürler programımıza katıldığınız için. C.Y.: Ben teşekkür ederim. UNDP Türkiye: Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye temsilciliğinin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu bölümünün de sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi radyosu Radyo İlef’te hazırladık. Programımıza podcast formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, elliye yakın ilde Polis radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın! PODCAST 78 13 Mayıs 2013 Bir başarı hikayesi: Argande Şükran Altun, Yeşeren Düşler şirketi yöneticisi Fatma Şimşek, Argande atölyesi çalışanı Gamze Saraçoğlu, Tasarımcı play Bu bölümde GAP Bölge Kalkınma İdaresi, UNDP Türkiye ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı işbirliğinde yürütülen “Güneydoğu Anadolu’da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler ” projesinin başarı hikayesini anlatacağız. UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu bölümde GAP Bölge Kalkınma İdaresi, UNDP Türkiye ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı işbirliğinde yürütülen “Güneydoğu Anadolu’da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler” projesinin başarı hikayesini anlatacağız. Birinci aşamasını tamamlayan proje, ikinci aşamasına Temmuz 2012’de geçti. Proje altında yaratılan “Argande” markası ile bölgedeki pek çok kadının hayatı değişti. (Müzik) Şimdiye kadar İstanbul Moda Haftalarında boy gösteren Argande markası Mayıs ayı içinde doğduğu bölgede Şanlıurfa’da ilk defilesini düzenledi. Müziklerini dinlemekte olduğumuz bu defileye birazdan döneceğiz. Argande’de üretime katılan kadınların gelir elde etmesini sağlandı ve kadınlar toplum içinde sosyal olarak daha da güçlendi. 2008’den 2012’ye proje tarafından desteklenen aktivitelerle 3,700 kadının gelir elde etmesini sağlandı. Bölgesel bir hazır giyim markası olan Argande’nin kurulmasıyla toplam 40 kadına istihdam, 150’den fazla kadına ise parça bazında gelir elde etme imkanı sağlanmış oldu. Proje ile 44 Çok Amaçlı Toplum Merkezi’ne, diğer bir deyişle ÇATOM’a ve 10 yerel girişime kapasite geliştirme, pazar bağlantısı oluşturma, ekipman ve hammadde alımı gibi konularda destek sağlandı. Argande’nin koleksiyonlarını Türkiye’nin önde gelen modacıları tasarladı. Argande’nin üretimini yapan Yeşeren Düşler şirketi yöneticisi Şükran Altun, proje ile Batman’da yaşanan değişimi şöyle anlatıyor: Şükran Altun (Ş.A.): Şimdi önceden ben ÇATOM Merkezi’nde başladım. 2009’da da Argande şirketi ve Argande atölyesini kurduk ve Argande atölyesine ilk başladığımızda 50 tane kızımızla önce eğitim bantlarını kurduk. Eğitim bantlarından sonra onları yetiştirip işte atölye bölümüne aldık. Atölye bölümünde de çok güzel üretim yapmaya başladılar. İşte üretimden sonra biz birara çok boş kalmıştık. İşte şey dedik biz fason iş de alalım. Onunla ilgili İstanbul’dan Gönül Hanımın desteğiyle bir tane yatırımcı Batman’a geldi. İlk fabrikayı böyle kurduk yatırımcıyla beraber. Şimdi atölyede, ÇATOM’da yetişen kızlarımızı ilk başta fabrikaya yerleştirdik. UNDP Türkiye: Batman’daki Argande atölyesinde kadınlar ünlü tasarımcıların 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonlarını üretiyor şu sıralar durmaksızın. Peki bu atölyede kaç kişi istihdam edildi? Bölge ekonomisine katkısı ne oldu? Yine Şükran Altun: Ş.A.: Argande atölyesinin yüzde 99’u kadınlara istihdam alanları yaratılsın diye. Bu atölye vesilesiyle 5.000 kişi şu anda iş sahibi oldu kadın erkek fark etmez çünkü eğitimize erkekler de katıldı yani sadece kadınlar değil. Ağır işlerde ya da işte ütüde vesaire erkekleri de aldık. Kadınlar şey olmasınlar, kızlarımız ezilmesin, şey olmasın biraz erkeklere yüklendik. 5.000 çok büyük bir rakam az bir rakam değil 5.000 kişinin iş sahibi olması. İlk atölyeyi biz kurduğumuzda (Batman’da) hiçbir atölye tekstil dalında hiç herhangi bir şey yoktu. Şu anda yaklaşık on sekiz tane tekstil fabrikası açıldı. Elli altı tane de elli atlı altmışa yakın da tekstil atölyeleri kuruldu ve hep bizden eleman talebinde bulunuyorlar ve biz de şey dedik grup grup hep eleman alıp işte altı ay üç ay eğitimlerden sonra biz hep bunları yetiştirip onlara gönderiyoruz. Hem Argande markamızı daha çok geliştirip daha çok kadına istihdam alanı yaratılması daha çok duyurduk. UNDP Türkiye: Argande atölyeleri özellikle bölge kadınları için gelir kazandıkları bir yer anlamına gelmiyor. Projeyle bölge kadınlarının hayatlarında çok şey değişti ve pek çok kadın toplumda sosyal olarak güçlendi, hayallerini gerçekleştirdi. Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarıyla İstanbul’dan memleketi Batman’a giden Fatma Şimşek Argande ile hayatının değiştiğini ve artık kendi hayatına yön verebildiğini söylüyor: Fatma Şimşek (F.Ş.): Argande olmadan önce ve Argande’yle Argande’den sonrası çok şeyler değişti benim hayatımda. Çocuklarımı okutuyorum her şeyden önce. Evimi ayırdım. Hani Doğu’da öyle hani boşanıp da çocuklarına bakan, hani ayaklarının üzerinde duran çok az kadın bulunur yani yok ki sayısında. Ben bunların hepsini başaracağıma inandım o anda. Yapacağım, başaracağım, ayaklarımın üstünde duracağım ve bunu bütün hepsi desteklerle tabii ki de. Desteklerle insanın olan özgüveni oluyor. Başarma gücü oluyor. Ben bunun hepsini başardım. Çocuklarımı okutuyorum şu an, ayrı evdeyim. UNDP Türkiye: Batman ÇATOM’un ve Yeşeren Düşler Şirketi’nin yöneticisi Şükran Altun Argande ile hayatı değişen başka bir kadının hikayesini ise şöyle anlatıyor: Ş.A.: Bir kız vardı çok içine kapanık, hiç annesi babası onu dışarı çıkartmıyor, hep onu ezip evde üçüncü planda tutuyorlardı. İlk geldiğinde içine o kadar kapanıktı ki ben onu okuma yazma kursuna kaydettim ve tabii okuma yazma kursunu görünce katıldı bir ay. Ondan sonra tekstili gördü ve herkesin para kazandığını ve kendi ayakları üzerinde durduğunu görünce tekstile girebilir miyim diye tabii dedim siz gel tekstile. Onu tekstile aldım. Tabii bir ay eğitim verdikten sonra ona para kazanmaya başladı eve gitti. Aldığı maaşı babasına verdi. Babası ona ilk bir dolap aldı, evlerinde dolapları yokmuş giysi koyacağı bir dolap. Ondan sonra televizyonları yoktu, siyah beyaz çok eski bir televizyon ve renkli televizyon aldı o parayla. Sonra geldi şey dedi hocam dedi size ne kadar teşekkür etsem, elinizi öpmek istiyorum. Hayır dedim estağfirullah niye elimi öpmek istiyorsun. Senin sayende dedi ben parayı eve getirdim babam bana artık bir şey sorarak danışıyor kızım bunu nasıl yapsak diye. Beni adam yerine koymayan babam, beni üçüncü planda tutan babam şimdi bana değer veriyor ve erkek çocuklarının üstünde tutmaya başladı. Ne kadar dedi benim hayatım değişti ve o değişiklikleri görüyoruz aile içindeki, iletişimleri konusunda olsun işte ailedeki kızlara değer vermesi konusunda olsun. Zaten bana çoğu gelen kızlar atölyede çalışıp şey ya şiddet görmüş ya eşinden boşanmış ya da işte evde rolü olmayan bir kız gelip burada çok güzel kendi ayakları üzerinde duruyor, özgüveni artıyor ve para kazanmaya başlıyor. , UNDP Türkiye: Batman ÇATOM’dan Şükran Altun’u dinliyorduk. Argande projesi hakkında daha fazla bilgi öğrenmek ve proje ile ilgili son gelişmeleri takip etmek için http://www.argande.com/ sitesine bakabilirsiniz. Peki, proje ile hayatı değişen kadınlar toplumda nasıl karşılanıyor? Fatma Şimşek anlatıyor: F.Ş.: Erkekler hani “hanım ne olmuş sana, hanım söz hakkı arıyorsun”. Eskiden yoktu hanım işte konuşuyor en azından, cevap verebiliyor. Eşine ya da babasına, ağabeyine, ailesine cevap verebilme hakkı oluyor, hakkı olduğuna inanıyor. UNDP Türkiye: Dolayısıyla “Güneydoğu Anadolu’da Kadının Güçlendirilmesinde Yenilikler” projesi ile desteklenen girişimler ve Argande kadınları yaşama bağlıyor. Şükran Altun bu gibi projelerin bölge kadını üzerindeki etkisini anlatan önemli bir bilgiyi bizimle paylaşıyor: Ş.A.: Şimdi ÇATOM Merkezi’nden 1997-1998 yıllarında böyle çok Batman’ı hatırlarsınız intihar vakaları çok yaşanıyordu ve bizim merkezimiz her bir ÇATOM merkezimiz dokuz mahalleye hitap ediyordu. Hiçbirinde intihar olayı yaşanmadı çünkü intihara girişen ya da depresyona giren ya da kendine güveni olmayan kadınlar bize geldiler. Biz onları bu intihardan vazgeçirip kendi ekonomik özgürlükleri, onların sosyalleşmeleri için çok büyük destekler verdik. UNDP Türkiye: Batmanlı kadınların hazırladığı Argande ürünlerinin tasarımını gönüllü olarak İstanbul’dan çalışan ünlü tasarımcılar yapıyor. Bu tasarımcılar arasında Hatice Gökçe, Özgür Masur, Gamze Saraçoğlu, Mehtap Elaidi, Gül Ağış ve Nihan Peker de var. 2013-2014 Sonbahar/Kış koleksiyonu defilesini Mercedes-Benz İstanbul Moda Haftası kapsamında sergileyen Argande, son defilesini Şanlıurfa’da yaptı Mayıs ayının başında. (Defile Müziği) UNDP Türkiye: Argande’nin Şanlıurfa’da yapılan son defilesinden bir kesit dinlediniz. Argande ürünleri Mudo ve Markafoni aracılığıyla satılıyor bu arada. Projeye gönüllü destek veren tasarımcılardan Gamze Saraçoğlu da Argande’nin Şanlıurfa defilesine katılanlar arasındaydı. Gamze Saraçoğlu Argande ürünlerinin tasarım sürecini şöyle anlatıyor: Gamze Saraçoğlu: Aslında tabii burada önemli olan da ürünün bir şekilde buradaki kadınlara da destek olması açısından satan bir ürün yapmak, çünkü ürün satmalı, repete almalı, devam etmeli ve burada iş gücü sağlamalı diye düşünüyorum. O yüzden ben kendi koleksiyonlarımdaki satış raporlarında en çok satan ürünün daha rahat kumaşla, daha satabilecek kumaşla tasarlamayı tercih ediyorum çünkü risk alarak, çok tasarım gücünü ortaya çıkararak orada kendimi ispatlamak yerine burada gerçekte amaç satan bir ürün yapmak ki burada bir gelir olsun buradaki kadınlara diye düşünüyorum. O yüzden satan, kumaşı uygun, rahat satabilecek ama tasarım gücü de olan ve buradaki insanlara kolay imkan sağlayabilecek ürün sağlamak burada benim için önemli olan. O yüzden hani o raporlara bakarak, kendi koleksiyonlarımda satan ürünlerden, öne çıkan ürünlerden seçerek koleksiyon hazırlıyorum. UNDP Türkiye: Modacı Gamze Saraçoğlu’nun bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde Güneydoğu Anadolu bölgesindeki kadınlara yalnızca gelir sağlamakla kalmayıp toplumsal hayatta da kadınları güçlendiren Argande projesinden bahsettik. Proje hakkında daha fazla bilgiye erişmek için http://www.argande.com/ sitesini takip edebilirsiniz. Projeyi ‘argande’ kullanıcı adıyla Twitter’dan da izlemek mümkün. Konuya ilişkin görüşlerinizi Twitter üzerinden #yeniufuklar veya #argande etiketlerini kullanarak bizlere iletebilirsiniz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis Radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın! PODCAST 79 20 Mayıs 2013 2013 İnsani Gelişme Raporu Berna Bayazıt, UNDP Türkiye Program Yöneticisi play Bu bölümde 14 Mar t 2013’te Meksika’da açıklanan UNDP’nin hazırladığı 2013 İnsani Gelişme Raporu hakkında konuşuyoruz. UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu bölümde 14 Mart 2013’te Meksika’da açıklanan UNDP’nin hazırladığı 2013 İnsani Gelişme Raporu hakkında konuşacağız. Konuğum da UNDP Türkiye Program Yöneticisi Berna Bayazıt. Hoşgeldiniz. Berna Bayazıt (B.B.): Hoşbulduk. Merhabalar. UNDP Türkiye: Şimdi her sene yayınlanıyor İnsani Gelişme Raporu, 14 Mart’ta Meksika’da açıklandı. 2013 Raporu’nun kapağında ‘Güney’in Yükselişi: Farklılıklar Dünyasında İnsani Gelişme’ başlığını görüyoruz. Bu yılki rapor insani gelişme açısından önemli ilerlemeler sağlayan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan kırktan fazla ülkenin, diğer bir deyişle Güney’in, son on yıl içinde kat ettiği yolu gözler önüne seriyor. Böyle bir giriş yapalım. Raporun baş yazarı Khalid Malik “Sanayi devrimi yüz milyon kişiyi etkilemişti. Bizim anlattığımız ise milyarlarca insanın hikayesi” diyor. Buradan yola çıkarak, raporda anlatılan bu küresel değişim nedir acaba? B.B.: Raporda aslında gerçekten çok değişik bir güç dengelerinin değişmesine işaret ediyor bir şekilde. Bildiğimiz işte kuzey ülkeleri vardır, gelişmiş ülkeler. İşte bunlar Nordik ülkeleri, İskandinav ülkeleri, Avrupa, Amerika, Kanada ve bunun yanında da işte diğer gelişmekte olan ülkeler veya az gelişmiş olarak bildiğimiz ülkeler vardı. Hep geleneksel yaklaşım böyleydi. Ama şimdi bu raporda baktığımızda son on yıllık bir trend diyebiliriz, 2000 ile 2012 arasını karşılaştırmış. Genel olarak İnsani Gelişme Endeksine bakıldığında her ülke, bu listeye konan her ülke, gelişme gösterirken, daha yüksek insani gelişme endeksine ulaşırken, bir grup ülke diğerlerinden daha ciddi bir sıçramaya ulaşmış. Yine bakıldığında, işte kriz döneminde bu finansal kriz son 2008’lerin krizi döneminde de gelişmekte olan ülkeler aslında diğerlerinden daha az etkilenmiş bir şekilde ekonomileri. Bu bir şekilde acaba bu gelişmekte olan ülkelere ne oluyor gibi bir soruya yol açıyor ve geri dönüp işte ne gibi uygulamalar yapılmış, rakamlarda ne gibi değişiklikler olmuş, rapor bir şekilde buna bakıyor. Aslında rakamlarla verecek olursak örneğin hem insani gelişme, yaşam beklentisi, eğitim standartları gibi konularda ama bir yandan da ekonomik, iktisadi boyutlarda örneğin ticaret hacimleri gibi konularda ciddi ilerlemeler kaydedilmiş. Mesela rapor bir rakam veriyor, küresel ticarette güney ülkelerinin payı 1980’den 2010’a kadar yüzde 25’ten yüzde 47’ye çıkmış. Yine güney ülkelerinin kendi içindeki ticaret hacmi de yüzde 8.1’den yüzde 26.7’ye çıkmış. Bu ciddi bir ticaret hacmindeki artışı işaret ediyor. Yine aynı şekilde bir projeksiyona göre de 2020’ye kadar Brezilya, Çin ve Hindistan’ın toplam ekonomik üretiminin, altı ülke, bildiğimiz en büyük ülkeleri, aşacağı beklentisi var. Bu ülkeler Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve Amerika. Çok ciddi bir değişim gözleniyor gerçekten. UNDP Türkiye: Ciddi bir paradigma değişiminden bahsediyoruz. B.B.: Paradigma değişimi, aynen öyle. UNDP Türkiye: Gelişmekte olan ülkelerin ya da Güney’in, yeni ifadeyle, yükselişinden söz ediyoruz. Şimdi birkaç not daha aktarayım ben rapordan. Rapora göre Güney’in büyük bir bölümünde yaşam koşulları iyileşiyor. Dünya çapında aşırı yoksulluk altında yaşayanların oranı 1990’da yüzde 43 iken 2008’de yüzde 22’ye gerilemiş vaziyette. Sadece Çin’de 500 milyondan fazla kişi yoksulluktan kurtulmuş vaziyette. Güney’deki bu değişim aynı zamanda insani gelişmede ve yoksullukla mücadelede önemli bir itici güç durumuna gelmiş vaziyette. Şimdi az önce biraz bahsettiniz rakamlardaki değişimden yani Güney’in yükselişinin hayata nasıl etkileri olduğundan ama biraz daha somutlaştıralım. ‘Güney’in Yükselişi’ olarak tanımlanan bu değişimin insani gelişmeye etkisi nasıl oldu? B.B.: Dediğimiz gibi yani insani gelişme endeksine baktığımızda aslında belli bileşenleri var bu endeksin. Gelir bunların sadece biri, eğitim ve sağlık işte yaşam beklentisi gibi belli bazı gelişim noktaları ya da bileşenleri var. Bu bileşenlere baktığımızda insani gelişme endeksinin yükselmesi demek bu ülkelerde yaşayan vatandaşların doğumda yaşam beklentisinin artması işte doğumda rastlanan ölümlerin azalması veya işte eğitim süresinin, okullaşma oranının, okula devam etme süresinin, kız ve erkek çocuklar arasındaki okullaşma oranlarındaki farklılığın azalması gibi şeylere işaret ediyor olması… UNDP Türkiye: Ve aynı zamanda kişi başına düşen gelir… B.B.: Kişi başına düşen gelir. Hem gelir hem de gelire bağlı olmayan göstergelerde bir ilerlemeye işaret ediyor bu ve hayatın her alanına da değiyor diye düşünebiliriz. UNDP Türkiye: Diğer taraftan da güney ülkeleri sanayileşmiş kuzey ülkelerinin de paylaştığı bazı uzun vadeli sorunlarla karşı karşıya. Bu sorunların arasında nüfusun yaşlanması var, çevresel baskılar, eşitsizlikler, sosyal eşitsizlikler, eğitim, iş fırsatları arasında uyumsuzluk ve anlamlı sivil katılıma olan ihtiyaç yer alıyor. Raporda bu sorunlara karşı nasıl çözümler bulunması öneriliyor acaba? B.B.: Aslında bu ülkelerin yani aynı kuzey ülkelerinin taşımakta olduğu sorunları yaşadığı belli. Rapor bir şekilde bu güney ülkelerinin deneyimine baktığında öncelikle hükümetlerin kalkınmayı önceliklendirdiğini görüyor. Bunun mutlaka devam ediyor olması gerekiyor öncelikle bu sürecin devam ediyor olması için. Küresel pazarların aktif olarak kullanıldığı, ticaretin çok yoğun olarak işlediği görülüyor. Aynı şekilde bu, bu ülkelerin gelişmesi için bir artı olarak görülüyor ve sosyal politika ve sosyal politikadaki yenilikçi yaklaşımların yine aynı şekilde bu ülkelerde diğerlerinden farklı bir artı nokta olarak görüyoruz. Ama bu kalkınmadaki gelişmenin devamı için de bir şekilde belli bazı şeylerin de sağlanması gerekiyor. Örneğin bu ülkelerde hala eşitsizlik söz konusu yani eşitsizliğin bir şekilde özellikle de toplumsal cinsiyet eşitliğinin korunuyor olması ve sağlanıyor olması bu artı pozitif gelişimin sağlanması, sürdürülmesi için bir ön koşul. Yine vatandaşların katılımı: siyasi katılım olsun, topluma her şekilde katılımının daha artması bir şekilde bir yine koşul olarak görülüyor bu durumun daha sürdürülebilir olması için. Çevresel faktörler, çevresel sürdürülebilirliğin devamı çok şart ve özellikle bu yaşlanma gibi konularda işte bu demografik değişimlerin bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Yani bunlar da önümüzdeki dönemde Güney ülkelerinin mutlaka göz önünde bulundurması gereken bazı unsurlar. UNDP Türkiye: 2013 İnsani Gelişme Raporu’nu konuşuyoruz UNDP Türkiye’den Berna Beyazıt’la. Raporun metnine undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Geniş bir Türkçe özeti de web sitemizde yer alıyor. hdr.undp.org adresinden de rapora dair göstergelere ulaşmanız ve kendiniz yeni değişkenlerle yeni endeksler oluşturmanız mümkün. Bu tartışmaya katkıda bulunmak isteyenler #yeniufuklar veya #insanigelişme etiketlerini kullanarak Twitter üzerinden de bizlere görüşlerini iletebilirler. Türkiye’ye dönelim isterseniz. Türkiye’de raporu incelediğimiz zaman, raporun incelediği gelişmekte olan Güney ülkelerinden biri Türkiye. Türkiye’ye acaba raporda nasıl yer veriliyor? B.B.: Türkiye aslında bu bahsi geçen kırk güney ülkeleri arasında en ön plana çıkanlar arasında. Yani hep Çin, Hindistan, Brezilya’dan bahsedilirken ya da Meksika’dan, Türkiye’de işte ilk beş ülke arasında hep geçiyor raporda. Özellikle işte ticaret hacminin büyümesi, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlanması ön plana çıkıyor. Hatta raporda ayrı bir katkı var, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz adına hazırlanan. Burada da daha çok Türkiye’nin yoksulluk rakamlarının düşmesinde sosyal politika önlemlerinden bahsediliyor, işte nasıl sosyal güvenlik sisteminin işte daha iyileştirildiğinden, sosyal yardımların işte istihdam politikalarından bahsediliyor ve ayrıca da sağlık sistemindeki dönüşüm, işte bu evrensel sağlık sistemine erişim uygulamalarıyla ilgili biraz daha bilgi veriliyor. Burada da Türkiye örnek ülkeler arasında gösteriliyor bu bakımdan. UNDP Türkiye: Şimdi birkaç not da ben ileteyim. Rapora göre 1980-2012 yılları arasında Türkiye’de ortalama yaşam süresi beklentisi 18 yıla yakın bir süre artmış vaziyette. Öğrenim görme süresi ortalama 3.6 yıl yükseldi. Öğrenim görme süresi beklentisi ise 5 buçuk yıl artmış vaziyette. Türkiye’nin kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılası yine 1980-2012 arasında yüzde 133 arttı. Fakat raporda verilen İnsani Gelişme Endeksinde 187 ülke ve bölge arasında Türkiye hala 90. sırada yer alıyor. Bu sıralamayla Türkiye Avrupa Birliği üye ülkelerinin ve OECD ülkelerinin tümünün gerisinde yer alıyor. Ekonomik olarak dünyanın ilk 20 ülkesinde Türkiye ama İnsani Gelişme Raporu’nda 90. Bu konu nasıl yorumlanmalı? B.B.: Bununla ilgili de belli bazı analizler var. Her ülkede böyle analizler yapılıyor. Biraz önce belirttiğim gibi insani gelişme endeksi oluşturulurken gelir bileşeni var, sağlık bileşeni var, eğitim bileşeni var. Belli yani daha çok sosyal hayata katılımla ilgili bileşenler var. Türkiye gelir bileşeninde ciddi anlamda bir gelişme kaydetmiş durumda. Sağlık göstergelerinde de oldukça olumlu, işte doğumda yaşam beklentisidir, işte sağlık hizmetlerine erişimdir. Bu konularda da yine nispeten biraz daha geriye çekmekle beraber gelirden elde edilen endeks kazanımını diyeyim sağlıkta da yine durumumuz oldukça iyi görünüyor. Asıl bu gerilemeyi 90. sıraya iten unsurlardan biri eğitim. Eğitimde eşitliğin sağlanması veya işte daha uzun süreli okullaşma, okula devam süreleri, kız ve erkeklerin okullaşmasındaki farklılıklar gibi konular, işte 2. ve 3. derece eğitim kurumlarında yine kadın erkek eşitliği gibi konular burada 90. sıraya düşmesine neden oluyor. UNDP Türkiye: O zaman eğitim ve eğitim süresi meselesi. B.B.: Eğitim ve eğitim süresi diyebiliriz ve hem kalitesi bir yandan da toplumsal cinsiyet eşitliği de yine 90. sıraya düşmesinde bir etken çünkü toplumsal cinsiyet de burada bir unsur insani gelişmede. UNDP Türkiye: Tam bu noktaya gelmişken son bir soru: Raporda yer alan başka endeksler de var İnsani Gelişme Endeksinin dışında. Toplumsal cinsiyet eşitliği endeksi de bunlardan biri. Bu endekste Türkiye 148 ülke ve bölge arasında 68. sırada. Toplumsal cinsiyet eşitliği endeksi hangi verilere bakıyor ve Türkiye için verilen bu sıralamayı nasıl yorumlamamız gerekiyor acaba? B.B.: Bu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi de beş civarında unsura bakıyor. Türkiye’de bizim asıl sorun yaşadığımız konular özellikle siyasi katılım, mecliste kadının temsili, yine eğitimde özellikle işte 2. ve 3. eğitim kurumlarında yani lise ve üniversitelerde kadının katılımı ve özellikle de iş hayatına katılımı yani iş piyasasına katılımları konusunda Türkiye oldukça geride gözüküyor. Gerçekten de bizim toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde yerimizi oldukça aşağı çekiyor. Bu zaten Türkiye’nin yıllardır kalkınmayla ilgili hazırlanan raporlarında ön plana çıkarılan bir şey ve yani bu rapor da yine onu doğruluyor. Gelişmeler ufak tefek olsa bile bizim gerçekten önümüzü tıkayan bir unsur toplumsal cinsiyet eşitliği olarak görülüyor. UNDP Türkiye: Gidilecek bir yol olduğu anlaşılıyor. Berna Beyazıt çok teşekkürler. UNDP Türkiye Program Yöneticisi Berna Hanımla UNDP’nin 2013 İnsani Gelişme Raporu’nu konuştuk. Raporun tam metnine ve yönetici özetine ayrıca geniş bir Türkçe özetine undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza podcast formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis Radyosundan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın! PODCAST 80 27 MAYIS 2013 Göç ve kalkınma Yasemin Akis, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi ve Doktora Öğrencisi play Bu bölümde göç alan ülkeler konumuna gelen gelişmekte olan ülkelerde göçün kalkınma politikalarına etkisini konuşuyoruz. UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu bölümde ülkelerarası göçün giderek arttığı bir dönemde göç alan ülkeler konumuna gelen gelişmekte olan ülkelerde göçün kalkınma politikalarına etkisini konuşacağız. Ve konuğumuz da Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi ve doktora öğrencisi Yasemin Akis. Hoşgeldiniz. Yasemin Akis ( Y.A.): Hoşbulduk. UNDP Türkiye: Siz bu konu hakkında çalışıyorsunuz. Hatta yakın bir zamanda konu ile ilgili bir araştırmanızı da yayınlamış olacaksınız. Dolayısıyla göç konusuyla ilgili olarak sizinle konuşmayı tercih ettik. Kırk sene önce dünyada 70 milyon kişi göç etmekteydi. 2012 yılında bu sayı 200 milyona yükseldi. Küresel olarak ülkelerin bağlılığının, birbirine olan bağlılığının ve bağımlılığının teknoloji ve internetle sınırlı kalmadığını da gösteriyor aslında bu veriler. Dahası artık göçün yapısı da değişiyor. Gelişmekte olan ülkelerin, diğer bir deyişle Güney’in, ekonomik ve sosyal olarak kalkınmasıyla beraber Güney ülkeleri de artık göç alıyor ki Türkiye’de bu ülkelerin arasında. Şimdi şu anki küresel durumu bize özetleyebilir misiniz? Göç eden insanların sayısı giderek artıyor ama özellikle son yıllarda ne değişti? Y.A.: Daha önce aslında küreselleşme deyince aklımıza ilk olarak hızlı bilgi ve sermaye akışı geliyordu. Fakat durum artık bundan ibaret değil. Özellikle son yıllarda, sizin de dediğiniz gibi, Güney ülkelerinin ekonomik ve sosyal yapısı oldukça değişti ve küreselleşme bağlamında önceden bu kadar vurgulamadığımız birçok yeni durumu ortaya çıkardı. Birkaç istatistik verecek olursak aslında gelişmekte olan ülkeler 90’lı yıllarda dünyanın toplam ekonomik üretim miktarında yüzde 25 gibi bir paya sahipken, bu rakam 2010 yılında yüzde 47’ye ulaştı. Yani son yirmi yılda payını neredeyse ikiye katladı. Bir başka ifade ile söyleyecek olursak, üretimin Güney ülkelerine kaymasından, burada belli bölgelerde merkezileşmesinden bahsediyoruz. UNDP Türkiye: Bir paradigma değişikliği var. Y.A.: Aynen. Bu değişim kuşkusuz ki dünya üzerindeki insan hareketini ve bu hareketin yönünü de etkilemiş durumda. Gelişmekte olan ülke vatandaşları kendi ülkelerinde işsizlik veya yoksulluk durumundan kurtulmak için artık sadece gelişmiş kabul ettiğimiz Kuzey ülkelerine değil aynı zamanda gelişmekte olan komşu ülkelerini de hedef almaya başladılar. Bu sayede risk ve mesafenin azalması söz konusu olduğu gibi göçün çeşitliliği de ve yönü de değişmiş oldu. UNDP Türkiye: Gelişmekte olan ülkelerin kendi arasındaki göç ‘Güney-Güney göçü’nden bahsediyorsunuz. Y.A.: Evet. Bu aşamada aslında son sizin dediğiniz elli yıllık artışın sonuçları bunlar. Ama bu küreselleşmenin etkilerinden bahsederken sadece olumlu yönlerinden bahsetmek doğru olmaz. Aynı zamanda işsizliğin arttığı ülkeler gibi küreselleşmenin negatif olarak vurduğu ülkeler de var. Mesela 90’larda işsizlik oranı 70’lere çıkan eski sosyalist ülkeler gibi ülkeler bunlara örnek verilebilir. UNDP Türkiye: Şimdi UNDP tarafından Mart ayında açıklanan İnsani Gelişme Raporu’na göre gelişmekte olan ülkeler arasındaki göç yakın dönemde Güney’den Kuzey’e yönelen net göçü aşmış vaziyette. Az önce bahsettiniz, biraz değindiniz. Bunun gelişmekte olan ülkelerin kalkınma politikasına etkisi nedir ve ne olacaktır size göre? Y.A.: Yani son verilere göre göçmen aileler tarafından gelişmekte olan ülkelere gönderilen havalelerin yarısı artık diğer Güney ülkelerinden yapılıyor. Bu da uluslararası göçün artık Güney ülkelerinde çok daha büyük bir ekonomik büyümeye etkisi olduğunu söylüyor. UNDP Türkiye: Havaleler aslında çok önemli bir gösterge değil mi bu göçü ölçmek için. Y.A.: Kesinlikle çok önemli bir gösterge. UNDP Türkiye: Göçün etkilerini. Y.A.: Kesinlikle. Ekonomik büyümenin aslında en büyük göstergelerinden bir tanesi. Ama burada atlanan çok önemli biri nokta var: Ekonomik büyüme deyince genellikle sadece hani aktarılan paralar aklımıza geliyor. Fakat ekonomik büyüme insan odaklı olmadığı takdirde yani iş, eğitim veya sağlık gibi yapısal sıkıntıları çözmek üzere kullanılmadığı takdirde bunun geçici bir etkisi olacaktır, kalıcı bir etkisi ülkeler üzerinde olmayacaktır kalkınma açısından. UNDP Türkiye: Şimdi Türkiye’de gelişmekte olan bir ülke. Bu anlamda küresel olarak Güney’in yükselişinden kaynaklanan göç modellerindeki değişimi de gözlemleyebileceğimiz bir ülke. Aynı zamanda Türkiye hem göç alan hem göç veren hem de göçmenler için transit bir ülke konumunda. Türkiye’de göçmenlerin evlerine, Türkiye’de yaşayan göçmenlerin evlerine yolladığı para da 2011 yılında rakamlara baktığımızda 205 milyon dolar olmuş. Türkiye ne zaman göç alan bir ülke olmaya başladı ve hangi ülkelerden göç alıyor? Y.A.: Türkiye’yi göç üzerinden düşündüğümüzde hepimizin aklına ilk olarak Almanya’ya yapılan işçi göçü gelir. Fakat Türkiye aslında sadece göç veren bir ülke değil, eski yıllardan beri göç alan bir ülke konumuda. Osmanlı’nın son yıllarında Türkçe konuşan Müslümanlar göçmen olarak kabul edildiği gibi Türk aidiyeti olan kişiler de Cumhuriyet tarihi boyunca ülkeye göçmen olarak geldiler. Ancak sizin sorunuz muhtemelen Türk kökeni olmayan göçmenler bağlamında. Bu açıdan bakacak olursak, 90’lar sonrasında küreselleşmenin etkisiyle iyice artmaya başlayan bir yükseliş görüyoruz. Yani Türkiye sizin de dediğiniz gibi artık sadece göç veren bir ülke değil aynı zaman da transit ve göç alan bir ülke haline geldi. UNDP Türkiye: Son yirmi küsür senedeki ekonomik büyümeyle aslında bağlantılı bir gelişme. Y.A.: Evet ve küreselleşmenin etkisiyle. Bu bağlamda aslında Türkiye İran, Irak, Suriye, Bangladeş, Hindistan gibi Yakın ve Orta Doğu ülkelerinden göç aldığı gibi, kuzey komşularımızdan Karadeniz ülkeleriyle eski Sovyet ülkelerinden, güneyde ise çeşitli Afrika ülkelerinden göç almakta. Tabii bunların tamamının düzenli göçmenler oluşturmuyor. Geçici olarak ülkede kalma izni olan düzensiz göçmenleri de bu grupta saymak lazım. Bir de son olarak emekli olmuş hani Avrupa Birliği’nden profesyonel iş sahibi ama emekli olmuş vatandaşları da Türkiye’ye gelen göçmen grubuna eklemek gerekiyor. UNDP Türkiye: Bu bölümde gelişmekte olan ülkelerde göçün kalkınma politikasına etkisini konuşuyoruz. Konuğumuz Orta Doğu Teknik Üniversitesi’den Yasemin Akis. Bize katılmak isterseniz #yeniufuklar etiketiyle soru, görüş veya yorumlarınızı Twitter üzerinden bizlere aktarmanız mümkün, diyelim. Hemen bir sonraki soruya geçmek istiyorum Yasemin Hanım. Güney ülkeleri içn göçmenlerin ailelerine yolladığı paralar hala büyük bir önem taşıyor. 2010 senesinde mesela 25 Güney ülkesi göçmenlerden gelen havalelerin Gayri Safi Milli Hasıla’larının yüzde 10’unu aştığını belirtmişlerdi. 2011’de yine gelişmekte olan ülkelere gönderilen toplam para 372 milyar dolar seviyesinde. Türkiye’ye gönderilen havalelerde 2011’de yaklaşık 1 milyar dolar seviyesinde. Şimdi Türkiye’den göçen kişilerin ailelerine yolladığı miktarların ülke ekonomisinde ve kalkınmasındaki yeri nedir boyut ve ölçek bakımından bakıldığında? Y.A.: Verdiğiniz rakamlar kesinlikle çok yüksek ve bunun ülke ekonomisine büyük bir masraf getirmediğini düşünürsek hiç kimsenin uluslararası havalelerden vazgeçmek isteyeceğini sanmıyorum. Öte yandan şöyle bir durum var göz önüne almamız gereken, birçok yerde belirtiliyor bu aynı zamanda: Uluslararası havaleleri ülkelerin kalkınması için temel bir dayanak olarak görmek çok büyük bir yanlış. Çünkü başka ülkede çalışmak üzere yaşayan ve çeşitli araçlarla kendi ailesine ve ülkesine para gönderen göçmenlerin durumları sürekli olmayabiliyor. Ülkede yaşanan herhangi bir ekonomik kriz bu akışı ciddi biçimde etkileyecektir. Ayrıca gönderilen bu havalelerin kalkınmaya etkisi olması için ülkede yatırıma dönüştürülmesi gerek. Türkiye üzerine yapılan bir çalışmaya göre yurtdışında yaşayan Türk mühendislerin yüzde 70’i Türkiye’de yatırım yapmamış durumda. Yüzde 16’sı ise sadece gayrimenkul sahibi. Yani aynı mühendis grubu, yani bu mühendis grubu daha doğrusu, para alan aileleri rahatlatsa da, para gönderdikleri aileleri rahatlatsa da gönderilen havale ülke kalkınmasına doğrudan destek sağlamadığı için uzun vadeli etkiler yaratmamış durumda. UNDP Türkiye: 2013 İnsani Gelişme Raporu’na baktığımızda, uluslararası toplumun çözüm bulması gereken ticaret ve iklim değişikliği gibi küresel konuların yanında göç konusu da var. Raporda göç konusunun özellikle çok taraflı işbirliği modelleri ile değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Y.A.: Bu bahsettiğiniz model aslında uluslararası düzeyde devlet ve kurumların işbirliğine dayalı anlaşmaları kapsıyor. Mesela göçmenlerin yurtdışında iş bulmalarını kolaylaştırmak, uluslararası havalelerin masraflarını azaltmak, yaşadıkları ülkede yatırım imkanlarını çoğaltmak veya aynı şekilde kendi ülkelerine yatırım yapmalarına teşvik sağlamak gibi. Bunlar kesinlikle göçmenin kendisinin olduğu kadar göç edilen ve göç eden ülke açısından da ekonomik büyümeye destek olan modeller. Ancak özellikle vurgulamak gerekiyor ki yine, ekonomik olduğu kadar genellikle daha az bahsedilen bir de sosyal ve kültürel boyutlar var. Tüm bu safhalar gerçekleşirken göçmenlerin yaşadığı ülkede sosyal yaşama katılımından tutun da bir sonraki kuşağın göç etme fikriyle büyümemesi için kendi ülkesindeki koşulların geliştirilmesi kadar birçok alanın planlama aşamasında göz önünde tutulması gerekiyor. Aksi takdirde yapılan tüm çalışmalar göçün ülkelere sağladığı kısa dönemli ekonomik katkı olmasının ötesine geçemeyecek. Bunun sağlanması için de ülkeyle beraber ülkelerarası ve kuruluşlar arası doğru politik siyaset gütmek öncelikle önemli. UNDP Türkiye: Aslında pek çok sektörü kesen bir göç politikasına, politikasının hazırlığına ülkelerde gerek olduğunu söylüyorsunuz. Y.A.: Evet. UNDP Türkiye: Çok teşekkürler Yasemin Hanım katıldığınız için. Y.A.: Ben teşekkür ederim. UNDP Türkiye: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Yasemin Akis’le konuştuk gelişmekte olan ülkelerdeki göçün kalkınma politikalarına etkisini. Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın bu bölümünün de sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza podcast formatında iTunes üzerinden, İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, 50’ye yakın ilde Polis Radyosu’ndan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın! UNDP Türkiye'deki İş İlanları IICPSD Araştırma Stajyeri 1 IICPSD Araştırma Stajyeri 2 IICPSD Ofis Stajyeri Ulusal İnsani İşler Yetkilileri Ulusal Bilgi Yönetimi Yetkilisi Üst düzey idari ve finans görevlisi Tüm ilanlar
Benzer belgeler
Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin
Anket çalışmasıyla ayrıca, bölge halkının deniz koruma faaliyetlerinde rol ve sorumluluk alma kapasitesi belirlenirken,
nesli tehlike ve ileri seviyede tehlike altındaki türler hakkında bilinç oluş...
Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı
alanındaki yönetici ve öğretmenlerin eğitimi, Mesleki ve Teknik Eğitim
Strateji Belgesi ve Eylem Planı konularında bilgi verdi.
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlü...
Yoksulluk ölçümlerine yeni bir yaklaşım Sürdürülebilir turizm
Argande'nin yeni koleksiyonunun üretimine devam eden atölye çalışanları ile bugüne kadar projeye destek vermiş
tasarımcıları bir araya getiren buluşma yerel ve ulusal basında da geniş yer buldu.
Pr...
Gençlik öğreniyor ve yazıyor Çoruh Vadisi turizm merkezi haline
dönüşümü süreçlerine aktif olarak katılıyor.
Bu bağlamda, İstanbul’da UNDP tarafından organize edilen uygulama
toplantısı, kalkınma için BİT ve e-yönetişim ile krizleri önleme
uygulamalarını güçlen...
2013 İnsani Gelişme Raporu Meksika`da açıklandı Antonio Banderas
Projeler, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma, biyoçeşitliliği koruma, enerji
tasarrufu sağlama gibi amaçlara yönelik hazırlandı.
Projeler, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Bartın, Sakarya ve...