PDF SAYI 23 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 23 - Hayat Online
23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 1 Usta Yönetmen Mesut UÇAKAN ile Yeni Filmi “ANKA KUÞU/ Bana Sýrrýný Aç” Üzerine Söyleþi IGMG’den Yogyakarta’ya Saðlýk Merkezi Sayfa: 23`te Sayfa: 34`te hayat Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 23 . Yýl/Jahre: 4 . Aralýk/Dezember 2007 . Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 069-43052815 www.oku-san.de Birbirimize sadece kapýlarýmýzý deðil gönüllerimizi de açalým Evlenmenin Getirdiði Mutluluk ve Boþanmanýn Getirdiði Felaket Dosya Dr. Yusuf IÞIK Sayfa 5`te Dosya Mahmut AÞKAR Sayfa 9`da Yeni Göç Yasasý Hakkýnda Bilgiler Almanya’da ayrýmcýlýkla mücadele var mý? Bölünen Benim, Memleket Deðil! Dosya Ýlhan BÝLGÜ Sayfa 13`te Dosya Avukat Selma Demirel Koçar Sayfa 11`de Dosya Hacarap`ýn Hac Arkadaþýnýn Oðlu M.Salih AYDIN Sayfa 37`de BÝR ÜMMET HAREKETÝ SOSYAL DAYANIÞMA OLARAK KURBAN Mustafa MULLAOÐLU Dosya Sayfa 7`de Dosya Alýþ-Veriþ için farklý bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin. www.balbalshop.com Alýþ-Veriþ Alýþkanlýðýnýzý deðiþtirecek yeni bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin. www.telpashop.com Toplumsal görev ve sorumluluklarýmýz Osman ARSLANTÜRK Sayfa 17`de Dosya YOL PARASI DAVASINDA BAÞARIYA DOÐRU Asým TOZOÐLU Sayfa 29`da 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 2 "...Yoluna gücü yeten herkesin, Kabe'ye gidip hacc etmesi, Allah'›n insanlar üzerinde bir hakk›d›r..." (Al-i ‹mran-97) UÇUfi PLANI 2007-1428 e Mekek v ’de ne Medimek ye hil da Kafile 2.350,-Q IGMG Genel Merkez üyelerine 50,- T indirim yap›l›r. Ücrete dahil hizmetlerimiz: Gidifl-dönüfl uçak bileti • Vize-ifllem masraflar› • Ayakbast› (çek) ücreti • Mekke-Medine otel (3 ö¤ün tabldot usulü yemek dahil) • Otel-Kabe aras› servisi • Arafat-Mina çad›r hizmetleri ve transferler • Ziyaretler • Hacc’da kullan›lacak özel hediyelik eflyalar. Uçufl Yeri Uçufl ‹lk Tarihi Ziyaret Dönüfl Tarihi Müracaat Tel. Kafile Uçufl Yeri Uçufl ‹lk Tarihi Ziyaret 07.12.2007 Mekke Dönüfl Tarihi Müracaat Tel. Rhein-Saar Frankfurt 21.11.2007 Medine 24.12.2007 0177-7221176 Avusturya 1-2 Viyana Stuttgart-1 Stuttgart 22.11.2007 Medine 24.12.2007 0163-8332882 Düsseldorf Düsseldorf 11.12.2007 Mekke 04.01.2008 00436608186016 Köln Köln 25.11.2007 Medine 25.12.2007 0170-9011930 ‹sviçre Zürih ‹talya Milano 23.11.2007 Medine 25.12.2007 0039-3933377749 Frankfurt 2 Hafta Frankfurt 15.12.2007 Mekke 01.01.2008 Avusturya 1-1 Viyana 22.11.2007 Medine 25.12.2007 0043-660-8186016 Fransa 2 Hafta Strasburg 15.12.2007 Mekke 01.01.2008 00336227418500 Kuzey Ruhr Hannover 29.11.2007 Medine 28.12.207 0162-3946072 Avusturya 2 Hafta Viyana 14.12.2007 Mekke 31.12.2007 00436608186016 Bremen Hannover 29.11.2007 Medine 28.12.207 0176-66137248 Belçika 2 Hafta Brüksel 14.12.2007 Mekke 31.12.2007 0032-475524564 Hannover Hannover 30.11.2007 Medine 29.12.207 0172-6788348 G-Hollanda Amsterdam 11.12.2007 Mekke 11.01.2008 0031-630357600 10.01.2008 0172-2179867 08.12.2007 Medine 30.12.2007 0041-786592997 02237-656311 Nürnberg Nürnberg 30.11.2007 Medine 29.12.2007 0157-72176636 Danimarka Kopenhag 11.12.2007 Mekke 11.01.2008 0045-29260534 Berlin Berlin 30.11.2007 Medine 29.12.2007 0177-3823890 ‹sveç Stokholm 12.12.2007 Mekke 11.01.2008 0046-704444008 ‹ngiltere Londra 07.12.2007 Medine 30.12.2007 0044-7770704811 Norveç Oslo 12.12.2007 Mekke 11.01.2008 0047-95235086 Ruhr-A Düsseldorf 01.12.2007 Medine 30.12.2007 0163-7069728 Strasbourg Strasburg 12.12.2007 Mekke 12.01.2008 00336227418500 Hessen Frankfurt 01.12.2007 Medine 30.12.2007 06142-17459 Paris Paris 13.12.2007 Mekke 12.01.2008 0033-620054306 Frankfurt 3 Hafta Frankfurt 13.12.2007 Mekke 05.01.2008 02237-656 310 Lyon Lyon 13.12.2007 Mekke 12.01.2008 0033-614890699 05.01.2008 0031-642134462 Annecy Lyon 12.12.2007 Mekke 12.01.2008 0033-650148277 Amsterdam 3 Hafta Amsterdam 13.12.2007 Mekke K-Hollanda Amsterdam 03.12.2007 Mekke 01.01.2008 0031-642134462 Münih Münich 14.12.2007 Mekke 12.01.2008 Hamburg Hamburg 01.01.2008 0174-2612566 Avusturya 2 Münih 14.12.2007 Mekke 13.01.2008 0043-6508880402 03.12.2007 Mekke 0176-63302119 Stuttgart 2 Stutgart 04.12.2007 Mekke 02.01.2008 0163-8332882 Avustralya Malbourne 14.12.2007 Mekke 13.01.2008 02237-656 311 Freiburg Stutgart 04.12.2007 Mekke 01.01.2008 174-3268158 Kanada Toronto 14.12.2007 Mekke 13.01.2008 02237-656 311 Schwaben Münih 05.12.2007 Mekke 03.01.2008 0170-2312309 Son Kafile Frankfurt 15.12.2007 Mekke 13.01.2008 02237-656 311 Belçika Brüksel 06.12.2007 Mekke 02.01.2008 0032475-524564 NOT: 1. Uçufl tarihlerinde 2-3 gün de¤ifliklik olabilir. 2. Gerekti¤inde kafileler bir baflka kafile ile birlefltirilebilir. 3. THY ile uçufllarda, biletler Avrupa’dan uçufl tarihinden itibaren 6 ay geçerlidir. 4. Hac dönüflü, Türkiye’de kalmak isteyenlerin, Türkiye’den dönüfl tarihlerini kay›t formunda belirtmeleri gerekir. Hacc ve Umre “Millî Görüfl” ile bir baflkad›r Millî Görüfl HACC ve UMRE ORGAN‹ZASYONU Boschstr. 61-65, D-50171 KERPEN • Tel.: +49 2237 656 310/11 • Fax: +49 2237 656 319 www.igmg.de • E-Mail: [email protected] Banka Hesab›: IGMG SEB AG-Köln Konto Nr.: 162 888 5602 BLZ: 370 101 11 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Gönül Kapýlarýný da Açmak toplumlar arasýndaki kaynaþmanýn saðlanmasý için sadece kapýlarýn deðil; gönüllerin de birbirimize açýlmasý gerekmektedir. Aksi taktirde sadece 3 Ekim günleri kapýlar açýlýp kaynaþma saðlandýðý sanýlýrsa bu yanlýþ olur. Tabi biz bu konuyu 3 Ekim günü yapýlan bu çalýþmayý gözönüne alarak irdeliyoruz. Bu demek deðil ki sadece Almanyadaki müslümanlar bu çalýþmayý yapacak ama Almanlar bu ve buna benzer çalýþmalarý yapmayacaklar. Toplumlarýn birbirlerini daha iyi tanýyabilmeleri açýsýndan bu tür etkinliklerin þüphesiz önemi büyüktür. Ama dostlar alýþ veriþte görsün misali senenin belirli günlerinde bu tür etkinlikler yapýlmasý yetmemektedir. Almanyadaki toplumda daha iyi bir kaynaþmanýn saðlanmasý ve birbirlerimizi daha iyi anlayabilmemiz için göstermelik bu tür etkinliklerin dýþýnda; herkesin gönlünde birbirine karþý sevgi ve saygý da beslemesi gerekmektedir. Aksi taktirde toplum içerisindeki insanlarýn birbirleriyle kaynaþmasý eksik kalmaktadýr. Burada Alman siyasetçilerine çaðrýda bulunmak istiyoruz: -Gelin sizler bulunduðunuz resmi makamlarda herkese eþit þekilde davranýn. Almanyadaki göçmenlerin bir kýsmýna daha yakýn bir kýsmýna da mesafeli durarak yanlýþ içerisine düþmeyin. Unutmayýn ki bu tür davranýþlar toplum içerisinde huzursuzluða sebeb olmaktadýr. 3 Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Gelin Almanyadaki göçmen nüfusun tüm dini ve milli bayramlarýna imkanlar ölçüsünde katýlým saðlayýn. Yine Almanya`nýn dini ve milli bayramlarýna da göçmenlerin katýlýmýný saðlamak için kucaklayýcý davranýþlar sergileyin. Yani demek istediðimiz; sizler ayný toplumda yaþadýðýnýz ve farklý din ve kültürlerden insanlara bunun bir çeþitlilik olduðunu unutmadan ve bu çeþitliliðin Alman toplumuna zenginlik kattýðýný da düþünerek hareket ederseniz daha yararlý olur kanaatindeyiz. Bunu niye söylüyoruz; bakýn 10 Aralýk`ta Hessen`de baþörtüsü devlet dairelerinde serbest olsun mu olmasýn mý? bu mesele karara baðlanacak. Biz bu meselenin býrakýn karara baðlanmasýný; tartýþmaya açýlmasýnýn bile abesle iþtigal olduðunu düþünüyoruz. Bazý politik beklentiler yüzünden toplumdaki farklý din ve kültürlere mensup insanlarýn inançlarý gereði yaptýklarý ibadetlerine müdahale edilmesi Almanya gibi bir hukuk devletinde hiç de güzel geliþmeler deðildir. Bizler bu ve buna benzer konularýn demokratik ortamýn gereði konuþarak ve dini inançlar gereði yapýlan ibadetlerin, yetkin kurum ve kiþilere sorularak halledilmesi gerektiðine inanýyoruz. Aralýk ayý içerisinde Kurban bayramýný inþallah hep beraber idrak edeceðiz. Bizim tavsiyemiz yine her bayramda olduðu gibi ailemizle mutlaka bayram alýþ veriþi yapýlmasýdýr. Yine Kurban bayramýnýn gereði kurban ibadetlerimizi yerine getirmemizdir. Almanya`da bulunan bizlerin Allah`a þükürler olsun ki et ihtiyacýmýz pek bulunmamaktadýr. Bizim sizlere tavsiyemiz; imkanlar dahilinde bir adet kurbanýnýzý sivil Ýslami teþkilatlarýn düzenlemiþ olduklarý kurban kampanyalarýna vermenizdir. Yine bir kurbanýnýzý da burada keserek hem bu Ýslami ibadeti yerine getirmeniz ve hem de bu kurban etlerinden Alman komþularýnýza da ikram etmenizdir. Bu vesile ile Kurban Bayramýnýzý tebrik ediyoruz. Rabbimizden niyazýmýz bizleri daha nice Bayramlara ulaþtýrmasýdýr. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. hasbihal Sevgili dostlar! Biz müslümanlar için önemli olan iki dini bayramdan biri olan Ramazan Bayramýný idrak ettikten sonra inþallah diðer dini bayram olan Kurban Bayramýný da idrak etmeye hazýrlanýyoruz. Rabbimize hamdolsun ki bize Ramazan ayýnýn bereketinden faydalanmayý nasip etti. Kurban Bayramýný da aynen bereketli bir þekilde idrak etmeyi Cenab-ý Allah`tan diliyoruz. Sevgili dostlar! Bu sayýmýzda yine bazý yenilikler göreceksiniz. Hem içerik olarak ve hem de yazar kadromuza deðiþik arkadaþlarýmýz da katýlmakta. Bizler yayýn hayatýmýza baþladýðýmýzdan beri her kesime ayný mesafede olduðumuzu belirtmiþtik. Ve bu doðrultuda gazetemizde yazmak isteyen herkese sayfalarýmýzýn açýk olduðunu söylemiþtik. Yine gazetemizin sayfalarýnýn her türlü konuya açýk olduðunu söylemiþtik. Ýþte bu sayýmýzdaki yeniliklerimizden bazýlarý: Ýnþallah bu sayýmýzdan itibaren Avukat Selma Demirel Koçar hanýmýn yazýlarýný sayfalarýmýzda bulacaksýnýz. Yine burada doðan ve yetiþen genç arkadaþlarýmýzýn yazýlarýný da yayýnlamaya devam edeceðiz. Yine bu sayýmýzdan itibaren her sayýda bir Ýslam Büyüðünün biyografisini yani tanýtýmýný bulacaksýniz. Ýnþallah bu sayýmýzda Ýslam Tarihinin ve insanlýk tarihinin büyük devlet adamlarýndan Selahaddin Eyyübi`nin biyografisini yayýnlayarak bu çalýþmamýzý baþlattýk. Sizlerden ricamýz gazetemiz ile alakalý eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzý bizlere ulaþtýrmanýzdýr. Sevgili dostlar! Gazetemiz ile ilgili son dönemde güzel geliþmeler olmaktadýr. Þu an gazetemiz Hessen ve Bavyera Eyaletlerinde daðýtýlmaktadýr. Ýnþallah yakýn zamanda Dortmund-Düsseldorf ve Köln civarýnda da daðýtýlmaya baþlanacaktýr. Yine gazetemizin daðýtým noktalarý ile alakalý teklifleriniz olursa deðerlendireceðimizi belirtmek isteriz. Gazetemizin bu sayýsýnýn kapak konusunu deðerlendirirken; Ekim ayý içerisinde gerçekleþtirilen “Açýk Kapý Günü” yani “Açýk Cami Günü” çalýþmalarýnýn toplumda oluþturduðu güzellikleri incelemenin uygun olacaðýný düþündük. Bunu irdelerken gördük ki Seite 3 Impresium/Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Aralýk/Dezember 2007 Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas, Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn Bölge Temsilcileri Münih: Ýshak Özen 0179-8335363 . [email protected] Nürnberg: Adem Güray 0163-1345948 . [email protected] Ulm: Cengiz Aslan 0178-5333144 . [email protected] Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr 4 GMG Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt toplantýda yaptýðý konuþmada gönüllülerin temel vazifesini, Kurban emanetlerini hedef ülkelere ulaþtýrmak olarak açýkladý. Kesimlerin ardýndan etlerin muhtaç sahibi insanlara daðýtýmýnýn ve çalýþmalarýn belgelenmesinin de önemli olduðu, Ali Bozkurt tarafýndan ayrýca ifade edildi. Organizasyonun anlamýna da deðinen Bozkurt, ‘‘Kurban kampanyasý, Müslüman halklarla dayanýþmanýn bir sembolüdür. Avrupa’dan yapýlan bu yardýmlarýn Müslüman halklara verdiði manevi desteði, kampanyanýn ardýndan aldýðýmýz yorumlar bizlere göstermektedir. Biz bu çalýþmamýzla ‘‘Komþusu açken tok yatan bizden deðildir’’ hadisini pratiðe geçiriyoruz.’’dedi. Toplantýda, Kurban ibadetinin Ýslam dini içerisinde ki önemine de deðinildi. IGMG Ýrþad Baþkan Yardýmcýsý Hulusi Ünye, Kurban ibadetinin önemi konusunda yaptýðý açýklamada, bu ibadetin sosyal boyutuna dikkat çekti. Gönüllülerin Kurban kesimlerini vekaleten yürüttüklerini vurgulayan Ünye, konuþmasýnýn ikinci bölümünde bu konudaki fýkhî çerçeve hakkýnda bilgi verdi. IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü toplantýda yaptýðý konuþmada I Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat faaliyet haber Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Kurban Kesim Görevlileri Kerpen’de buluþtu IGMG Kurban Kampanyasýnda bu yýl 180 gönüllü görev yapacak Kampanyada toplanan kurbanlarýn kesim ve daðýtým hizmetlerini yürütecek olan görevliler, bilgilendirme maksadýyla Kerpen’de bir araya geldi. Toplantýda, gidilecek ülkeler ve gönüllülerin yapmasý gereken çalýþmalar hakkýnda bilgi verildi. IGMG’nin bir insanî yardým kuruluþu olmadýðýný ancak çalýþmalarýnýn arasýnda insanî yardýmýn da bulunduðunu ifade ederek üzenlenen belge merasiminde bir konuþma yapan, DÝTÝB Eðitim ve Kültür Müdürü Iþýk Uðurlu: “Bugün burda, uyum kurslarýmýzý devam eden ve baþarýlý sonuçlar alan kursiyerlerimiz için düzenlediðimiz sertifika töreni için bir araya geldik. Kendi alanýnda Almanya’nýn en prestijli kurslarýnýn baþýnda yer alan ve verdiði hizmetlerle çok iyi bir konumda olan, DÝTÝB Eðitim ve Kültür Müdürlüðü kurslarý, bugün itibariyle 21. yýlýný baþarýlý bir þekilde ulaþmanýn kývancýný yaþamaktadýr. Almanya’ya yeni gelen veya Almanya’da yaþayan, fakat yeterli Almancasý olmayan göçmenler, Alman Göç ve Uyum Dairesi D Seite 4 özetle þunlarý söyledi: “Sizler Avrupa’lý Müslümanlarýn elçisi olarak oralara gidiyorsunuz. Avrupa Müslümanlarýnýn dualarý- ný, selamlarýný götürüyorsunuz. Kardeþliðimizi, dayanýþmamýzý, gittiðiniz yerlere götürecek ve onlardan da birþeyler öðrenerek geri DÝTÝB’DE BELGE TÖRENÝ Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði’nin, (DÝTÝB) Eðitim ve Kültür Müdürlüðü bünyesinde Almanca uyum kurslarýna katýlan öðrenciler, “Sertifikat Deutsch” diplomasýný almaya hak kazanarak, baþarýlarýný belgelendirdiler. döneceksiniz. Dolayýsýyla bu kampanya, ‘Ümmet’ olma bilincini taþýyan bir kardeþlik projesidir. Götürdüðünüz yardýmlarýn çok az bir miktar olduðunu, dünyada en az 800 milyon kiþinin açlýkla mücadele ettiði gerçeðini biliyoruz. Dolayýsýyla bu proje ile insanlarý doyurma gibi bir hedefimiz de yok. Hadi diyelim bir günlüðüne doyurduk. Ya geri kalan günler ne olacak? Onun içindir ki, bu Kurban Kampanyasý ile dünyamýzýn içinde bulunduðu mevcut þart ve durumuna itiraz ediyoruz, direniyoruz, tavýr koyuyoruz. Kan için, adam öldürmek için, savaþ için milyarlar harcayan dünya sistemine itiraz ediyoruz. Karýncanýn Hz. Ýbrahim’in yakýldýðý ateþi söndürmek için sahip olduðu mücadele azmi gibi, biz de bu ateþin söndürülmesi arzumuzu böyle ortaya koyuyoruz. Yardýma muhtaç bu insanlarýn haysiyetlerini de korumak ve onlarla kendimizi eþit deðerde görmek zorundayýz. Bunun için de Müslümanlar olarak bizzat kendimizin Kur’an ve Sünnet’le barýþýk olmamýz gerekir. O insanlarla, kardeþliði ve iþbirliðini geliþtirmek için uyarýcý teþviklerimiz olmalý. Bunun için de, dinî kuruluþlarý, yardým kuruluþlarýný ve hükümet temsilcilerini ziyaret edin. Allah yardýmcýnýz olsun.” (Bundesamt für Flüchtlige und Migration Nürnberg) tarafýndan Uyum Kurslarýna katýlmaya mecbur tutulmaktadýr. Türk ve diðer ülke vatandaþý göçmenler, Bundesamt ve DÝTÝB iþbirliði ile, Merkez’de düzenlenen Uyum Kurslarýna büyük ilgi gösteriyor. Bu vesileyle belge alan öðrencilerimizi tebrik ediyor ve baþarýlarýnýzýn devamýný diliyorum” dedi. Uyum Kurslarý sonunda yapýlan sertifika imtihanýný baþaran 10 öðrenci, diplomalarýný DÝTÝB Eðitim ve Kültür Müdürü Iþýk Uðurlu’nun elinden aldýlar. Törende en göze çarpan tablo da 3 aylýk Senanur’un annesi Gülden Ýkinci’nin diploma sevincine ortak oluþuydu. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya z. Muhammed (s.a.v)in hanýmý, Mü`minlerin annesi ve Hz. Ebubekir`in kýzý Hz. Aise (r.a) anlatýyor: Resulullah (s.a.v) buyurdular ki; -”Nikah Benim sünnetimdendir. Kim Benim sünnetimle amel etmezse, benden deðildir. Evleniniz! Zira ben, diðer ümmetlere karþý sizin çokluðunuzla iftihar edeceðim. Kimin maddi imkaný varsa hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için þehvet kýrýcýdýr” Þimdi bu hadisten yola çýkarak Hz. Peygamberin aile reisi olarak yaþantýsýna bir gözatalým. Hiç þüphe yokki, Hz. Peygamberin evi; gelmiþ geçmiþ ve gelecek evlerin, kurulacak yuvalarýn en mesudu, en bahtiyarý ve en bereketlisiydi. Onun hanesinde her zaman burcu burcu saadet kokardý. Belki bu hane, maddi imkanlar yönünden, dünyanýn en fakir hanelerinden biriydi, çünkü aylar ve günler geçerdi de bu hanede bir çorba bile kaynamazdý. Hanýmlarýna düþen yer ise, sadece baþlarýný sokabilecekleri küçük birer oda veya daracýk birer kulübeden ibaretti. Bu bahtiyar kadýnlar, Allah Resulüyle haftada ancak bir-iki saat beraber olmayý, dünyanýn herþeyine tercih ediyorlardý.. mutluydular ve son derece mes`uttular. Hz. Muhammed (s.a.v) aileyi oluþturan kadýn ve erkeðin evlilikte birbirlerine karþý sorumluluk ve haklarý çeþitli hadislerinde detaylý bir þekilde belirtmektedir. Biz burada sadece birkaçýyla yetineceðiz: Hz. Muhammed (s.a.v) buyurur ki; -”Eðer bir kimsenin bir baþkasýna secde etmesini emretseydim, kadýna, kocasýna secde etmesini emrederdim...” -”Müslüman, Allah`a takvadan sonra en ziyade saliha bir hanýmdan hayýr görür. Böylesi bir kadýna emretse itaat eder. Ona baksa sürur duyar, bir þeyi yapýp yapmama hususunda yemin etse, kadýn bunu H 10:30 Uhr Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Evlenmenin Getirdiði Mutluluk ve Boþanmanýn Getirdiði Felaket yerine getirerek onu yeminden kurtarýr, kadýndan ayrýlýp uzak bir yere gitse, kadýn hem kendi namusu hem de adamýn malý konusunda hayýrlý ve dürüst davranýr.” -”Güzellikleri sebebiyle kadýnlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onlarý (kibir ve gurur sebebiyle) alcaltacaðýndan korkulur. Onlarla mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin, zira mal ve mülkün onlarý azdýracaðýndan korkulur. Fakat onlarla din bütünlüðünü esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulaðý delik siyahi dindar bir köle (dindar olmayan hür kadýndan) daha faziletlidir.” Pek çok rivayette, çocuðun anne tarafýna cekeceði belirtilerek, evlenilecek kadýnýn aslýna bakýlmasý, hayýrlý olanýn tercih edilmesi belirtilmiþtir. Kur`an-ý Kerimde olsun, hadislerde olsun hayýrlý kadýnýn dindar kadýn olacaðý belirtilmiþtir. Sýrf maddi yönden tercih dinen yanlýþtýr. Kadýnda aranmasý gereken diðer bir husus kadýnýn erkeðe denk olmasýdýr. Denklik mutlaktýr, dindarlýkta, sosyal þartlarda, zenginlikte ve hatta yaþta bile aranabilir. Alimlerin çoðunluðu denkliði dört þeyde aramýþtýr: Din, hürriyet, neseb ve meslek. Denklik daha çok erkeklerle ilgili bir meseledir, kadýnlarda denklik aranmaz. Çünkü hadisler “erkeðin kadýna denk olmasý”ndan bahseder. Alimler bu sebeble müslüman bir kadýnýn, gayr-i müslim erkekle evlenemeyeceðini hükme baðlarken, müslüman bir erkeðin ehli kitaptan bir kadýnla evlenebileceðini belirtirler. Yine, bir dindar kadýnýn fasýk bir erkekle, hür bir kadýnýn köle bir erkekle, asaletli bir aile kýzýnýn soyu sopu tanýnmayan bir erkekle, üstün bir mesleði Dr. Yusuf IÞIK olan bir aileye mensup kýzýn, adi sayýlan bir meslek sahibi erkekle evlendirilmemesi gerektiði belirtilmiþtir. Buraya kadar anlattýklarýmýzdan da anlaþýlacaðý gibi evlilik müessesesi son derece önemlidir. Toplumun temeli aileye baðlýdýr. Aile oluþturulurken de yukardaki þartlara ne ölçüde uyulmasý gerektiði ise ortadadýr. Bu þartlara ve prensiplere uyulmadan ve gözardý edilerek evliliklerin uzun ömürlü olmadýðý gözlemlenmektedir. Özellikle Avrupadaki ailelerde çözülmeler, geçimsizlikler, birbirlerine tahammülsüzlükler, mutsuzluklar, kavgalar, çekiþmeler, didiþmeler boþanmayla son bulmaktadýr. Bu oran gün geçtikçe büyümekte ve müslümanlar arasýnda sosyal bunalýmlara ve onarýlmaz yýkýmlara yol açmaktadýr. Boþanmalarýn sebebleri üzerinde uzun uzadýya durmaya gerek yok. Çünkü konuya, mefhumu muhalifinden bakmak yeterlidir. Yani boþanma gerçekleþmeden önce, evlilik þart ve prensiplerine uyulup uyulmadýðýna bakmak gerekir. Aileler bu prensiplere uygun davrandýklarý oranda boþanmalarýn önüne geçebilirler. Aksi ise düþünülemez. Bu cümleden hareketle evlendirmelerde ölçüler son derece önemlidir. Aileler gençlere baský ve zorla- mada bulunmamalýdýrlar. Ama bu demek deðildir ki, ebeveyn gençlere karýþmamalýdýr. Ebeveynler gençleri evlendirirken baský ve zorlama yerine, onlarý hayra, doðruya, iyiye ve faydalýya yönlendirmelidirler. Ýþte bu yönlendirmeler boþanmalarý da büyük ölçüde azaltacaktýr. Evlenecek gençler hepten baþýboþ da býrakýlmamalýdýr. Gençlerin baþýboþ, kendi hallerine býrakýlmalarý durumunda yapacaklarý evliliklerin büyük bir çoðunluðu boþanmalarla neticeleniyor. Örnek olarak bir takým evlilikleri verebiliriz: CHAD`(çed)leþerek yapýlan evlilikler yine CHAD`(çed)leþerek boþanmalara sebeb oluyor. Ýnternet yoluyla yapýlan evlilikler mobil telefon mesajlarýyla son buluyor. Hauptbahnhof`ta anlaþarak yapýlan evlilikler Süd Bahnhof`ta boþanmayla son buluyor. Ýslam`dan, ahlaktan, edepten, hayadan, þeref ve haysiyyettten ve diðer erdemlerden yoksun yetiþtirilen gençlerin kuracaðý evliliklerden ve onlardan meydana gelecek olan nesilden hiç bir hayýr gelmez. Onun içindir ki, mütedeyyin aileler baþta olmak üzere, müslümanlar arasýnda hýzla yaygýnlaþmaya devam eden boþanmalara karþý caydýrýcý önlemler alýnmasý ve bir dizi çalýþma yapýlmasý kaçýnýlmaz bir zarurettir. Bu konuda, aile büyüklerine birinci derecede görev düþmektedir. Kurulan ailelere aile büyükleri pozitif katkýlarda bulunmalýdýrlar. Aile içi geçimsizliklere aile büyükleri taraf olmamalý ve problemlerin hallinde ve aile içi barýþta çözüm üreten taraf olmalýdýr. Anadolu tabiriyle aile büyükleri yangýna körükle gitmemeli ve tam tersine yangýna su serperek onu 5 söndürmelidirler. Diðer taraftan, hýsým akrabalar ve cemiyetin diðer unsurlarý gençlerin oluþturduklarý yeni aile kurumlarýna destek olmalýdýrlar. Bütün bu ve buna benzer konularda geniþ çaplý aile içi eðitim seminerlerine, hatta evlilik öncesi konferans ve eðitim çalýþmalarýna öncelik verilmeli ve bu konuda baþta gençler olmak üzere tüm aileler bilgilendirmeli ve bilinçlendirilmelidir. Ailede reis durumunda olan erkeðe düþen sorumluluk herþeyden önce gelir. Bu sorumluluðun gereklerinin yerine getirilmesi durumunda aile müessesesi dimdik ve sapasaðlam ayakta durur. Bu konuda Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr: -”Sizin en hayýrlýnýz, hanýmlarýna karþý en iyi davrananlardýr.” Bu davranýþ sadece erkekten beklenmemeli ayný þekilde kadýndan da beklenmelidir. Karþýlýklý saygý, sevgi, sadakat ve sabýr, aile binasýnýn çimentosudur. Bu çimentoya yabancý madde karýþtýrýlmamalýdýr. Ýslam dini boþanmayý meþru addeder, fakat tecviz ve tavsiye etmez. Bir hadiste Talak (boþanma) “Allah`ýn ençok nefret ettiði helal” olarak vasýflandýrýlmýþtýr. Bu sebeble kadýnýn veya erkeðin, ciddi bir sebeb olmadan boþanma talebinde bulunmasý caiz görülmemiþtir. Boþanmaya taraf olan ve istekli olan bayanlara bir ihtar var Allah`ýn Resulü Hz. Muhammed (s.a.v)den: -”Mazur/geçerli bir sebeb yokken kocasýndan boþanma talep eden kadýn Cennetin kokusunu bile hissedemez. Halbiki Cennetin kokusu kýrk yýllýk yürüme mesefesinden hissedilir.” Sözün özü; Cemiyetin temeli ailedir. Aile ise saðlam temeller üzerine kurulmalýdýr. Saðlam temel demek; bir yaþam biçimi olan Ýslam`in bu yöndeki prensiplerine uymak ve Resulullahý örnek almak demektir. Gerisi laf-ü güzaf. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 6 Wetzlar Özel etzlardan IGMG organizasyonu ile hacca gidecek hacý adaylarýnýn birlikte organize ettiði hacc yemeðine katýlým beklenenin üzerinde oldu. 600 kadar davetlinin katýldýðý hacc yemeðine misafir hatipler de iþtirak ettiler. IGMG Ýrþad Baþkan Yardýmcýsý ve Avrupa Fýkýh Konseyi Üyesi Mustafa Mullaoðlu, IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ, IGMG Hessen Bölge Ýcra Üyelerinden bazýlarý, IGMG Wetzlar Cemiyet W üslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði’nin (CIG e.V.) kuruluþunu 25. yýlý, Bergisch Gladbach KardinalSchulte-Haus Katolik Akademisi’nde kutlandý. Kutlamaya, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, NRW Uyum Bakaný Armin Laschet, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma, Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði Baþkaný Wilhelm Sabri Hoffmann ve Genel Müdür Dr. Thomas Lemmen, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kýlýçarslan, Bosna Müftüsü Dr. Mustafa Ceriç, Protestan Papaz Bernd Neuser, Vaftiz Piskoposu M 10:30 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 IGMG Wetzlar Cemiyetinde 2007 Hacc Yemeði Ýslam Toplumu Milli Görüþ Hessen Bölgesi Hacý Adaylarý için her sene geleneksel olarak düzenlenen Hacc Yemekleri programýný bu sene de Wetzlar Cemiyetinin düzenlediði program ile baþlattý. Ýdarecileri de programa katýlanlar arasýnda idi. Program açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. IGMG Wetzlar Cemiyet Baþkaný Memduh Þahin katýlýmcýlara hoþgeldiniz dedi ve bir konuþma yaptý. Daha sonra IGMG`nin kurban çalýþmalarý hakkýnda bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Sinevizyon gösterimin- den sonra mikrofona IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ hacý adaylarýna güzel bir konuþma yaptý. Gelecek yýl hacca gitmek isteyenlerin þimdiden kayýtlarýný yaptýrmalarý tavsiyesinde bulundu. Cemiyet idarecileri tarafýndan Bölge Baþkaný Mehmet Ateþe çalýþmalarýna yapmýþ olduðu katkýlardan dolayý çiçek taktim edildi. Wetzlar Kadýn Kollarýnýn hazýrlamýþ olduðu minikler ilahi gurubu katýlýmcýlara eserlerini sundular. Programýn misafir hatibi Mustafa Mullaoðlu mikrofona gelerek katýlýmcýlara nefis bir konuþma yaptý. Zaman zaman tebessüm ettiren hatýralarýndan örnekler veren Mullaoðlu hacý adaylarýna tavsiyelerde bu- Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði’nin 25. Yýlý Kutlandý Franz Vorrath, çok sayýda Müslüman ve Hýristiyan din adamý ile baðlý kuruluþlarýn temsilcileri katýldý. Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, kutlamada yaptýðý konuþmasýnda: “MüslümanHýristiyan Ortak Çalýþma Derneði’nin kuruluþunu 25. yýlýný kutlamýþ olmaktan duyduðum mutluluðu ifade etmek istiyorum. Bu güzel çalýþmayý baþlatanlara huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum. Biz Türkler de; “Ýnsan bilmediðinin düþmanýdýr” diye bir atasözü vardýr. Gerçekten insan, bilmediði ve tanýmadýðý her þeye karþý temkinli davranýr. Öncelikle bu korkuyu ve çekingenliði giderebilmek için, birbirimizi iyi tanýmamýz, sadece tanýmak da yetmez, ayný zamanda anlamamýz gerekir. Bu anlamda da, derneðin kurulmuþ olmasýný çok önemsiyorum. Biz DÝTÝB olarak, dinlerarasý diyalog çalýþmalarýný son derece önem veriyoruz. Bu konuda çok yoðun mesai harcýyoruz. Kamuoyunda müslümanlarla ilgili yanlýþ anlaþýlmalar var. Herhangi yanlýþ bir eylemin, bir müslüman- dan kaynaklanmasý, bütün müslümanlara maledilemez. Ýslam dini, insaný merkezine alan bir dindir. Bizim dinimizde bir insaný öldürmek, bütün insanlarý öldürmekle eþdeðerdedir. Herhangi bir insanýn, Hýristiyan, Musevi yada Müslüman olsun, bir baþka insana zarar vermesi, sadece o kiþinin kendini baðlar. Baðlý olduðu dine baðlamaz” dedi. Sadi Arslan, 25. yýlýný kutlayan, Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði Baþkaný Thomas Lemmen’e, daha uzun yýllar bu güzel dost- faaliyet haber lundu. Mullaoglu`na cemiyet idarecileri tarafýndan çiçek takdimi yapýldý. Son olarak sahneye hacý adaylarý çaðrýlarak teker teker kendilerini tanýtmalarý istendi. Bu tanýþmadan sonra Cemiyet Baþkaný tarafýndan tüm hacý adaylarýna çiçek takdiminde bulunuldu. Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþin yapmýþ olduðu duaya tüm salonun iþtirak etmesi ve verilen hacc yemeði ikramý ve kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile program sona erdi. luðun devam etmesi dilek ve temennisiyle çini bir vazo hediye etti. 25. yýlý kutlamasýnda ayrýca, NRW. Uyum Bakaný Armin Laschet, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma, Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði Baþkaný Wilhelm Sabri Hoffmann ve Genel Müdür Dr. Thomas Lemmen, Bosna Müftüsü Dr. Mustafa Ceriç, Protestan Papaz Bernd Neuser, Vaftiz Piskoposu Franz Vorrath da birer konuþma yaparak, kutlamada bulunmaktan ve derneðin 25.yýlýna ulaþmasýndan duyduklarý mutluluðu ifade ettiler. Kutlama programý, katýlýmcýlara verilen ikramla sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya urbanýn tarifi: Kurban, sözlük olarak yakýnlýk ifade eden bir kelime olup, Allah’a yaklaþtýran mali bir ibadet demektir. Arabçada, udhiye olan bu kelimenin fýkhi tarifi yani terim olarak manasý ise: Allah Teala`ya yakýn olmak için kurban niyetiyle belirli bir vakitte kesilen özel hayvanýn adýdýr. Kurbanýn tarihçesi: Kurbanýn tarihi, insanlýk tarihi kadar eskidir. Zira Kur’aný Kerim`de ilk kurbanýn Adem(as)`ýn oðullarý Habil ile Kabil tarafýndan kesilip Allah Teala`ya sunulduðu zikredilmektedir. Allah(cc) þöyle buyurmaktadýr: “Bir de onlara Adem’in iki oðlunun haberini (aralarýnda geçen olayý) gerçek yönüyle anlat. Hani ikisi birer kurban sunmuþlardý da birinden kabul edilmiþ, diðerinden ise kabul edilmemiþti. (Kurbaný kabul edilmeyen bu duruma öfkelenerek): Andolsun ki seni öldüreceðim, demiþti O da: Allah ancak muttakilerden kabul buyurur, demiþti.”(1) Bu olaydan sonra tarih boyunca bütün hak dinlerde kurban yer verilmiþ ve her peygamber kavmine tavsiye etmiþtir. Ancak Hz. Ýbrahim (as)den sonra sünnet olarak kalmýþ, Ýslam`da da mali bir ibadet olarak yerini almýþtýr. Kurban, hicretin ikinci yýlýnda meþru kýlýnmýþ olup, Kitab, Sünnet ve icma ile meþru kýlýnmýþtýr. Hanefi mezhebine göre hükmü vacibtir. Kurban ile ilgili ayeti kerimeler: 1-”Þüphesiz ki biz sana kevseri verdik. Artýk Rabbin için namaz kýl ve nahr yap (kurban kes).”(2) 2-”Her ümmet için kurban kesmeyi meþru kýldýk. Ta ki Allah’ýn kendilerine rýzýk olarak verdiði hayvanlarýn üzerine Allah’ýn adýný anýp (o þekilde kessinler)... Kurbanlýk develeri de sizin için Allah’a ibadet niþanelerinden kýldýk. Sizin için onda hayýr vardýr. O halde bir dizi halinde kesilirken üzerlerine Allah’ýn ismini anýn, yanüstü yere yýkýlýnca da onlardan yeyin hem kanaat edip istemiyene, hem de isteyen fakirlere yedirin. Ýþte böylece biz, onlarý size boyun eðdirdik, ola ki þükredesiniz”(3) 3-”Kesilen kurbanlýk hayvanlarýn ne eti, ne de kaný elbette Allah’a ulaþmaz, ama ulaþacak olan sizin takvanýzdýr. Böylece Allah size doðru yolu, ibadet ölçüsünü göster- K 10:30 Uhr Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 BÝR ÜMMET HAREKETÝ SOSYAL DAYANIÞMA OLARAK KURBAN diðinden O’na tekbir getirip tazim etmeniz için bu hayvanlarý sizin buyruðunuza baþ eðdirdi, sen iyiliði huy edinenleri müjdele.”(4) 4-Allah (cc) Ýsmail (as)ý bir kurban göndererek kurtardýðýndan haber veriyor ve buyuruyor ki: “Biz de ona büyük bir kurbanlýðý fidye vererek kurtardýk.”(5) Kurbanla ilgili Hadisi Þerifler: 1-”Adem oðlu, Nahr günü (kurban bayramý günü) Allah katýnda kurMustafa MULLAOÐLU ban kesmekten daha güzel ve sevimli bir amelde ðý, dini ve sosyal yönlerinden bulunmamýþtýr. Þüphesiz ki biraz bahsedelim. kesilen kurban kýyamet günü Her þeyden önce Müslüboynuzlarý, yünleri ve týr- manlar, bazýlarýnýn yaptýðý naklarýyla birlikte gelirler. gibi mübarek Ramazan bayDoðrusu onun kaný yere düþ- ramýný þeker bayramý, kurmeden önce Allah katýndaki ban bayramýný da et bayramý manevi yerine düþer. Artýk yapma gafletine düþmemelisiz kurban ile kendinizi hoþ dir. tutun.”(6) Çünkü kurban bayramý 2-Ashabý kiramdan bazý- da aynen Ramazan bayramý larý Rasulullah (s.a.v)a sor- gibi Müslümanlarýn dini dular ve dediler ki: “Ya Ra- bayramlarýdýr ve bu bayramsulallah(s.a.v)! Bu kesilen larda yapýlan her þey ibadet kurbanlar nedir?” niyetiyle yapýlmalýdýr. Zira Rasulullah (s.a.v) þöyle sadece ibadet niyetiyle de cevap verdiler: “Atanýz Ýbra- kalmayýp bu müstesna ibahim Peygamberin sünneti- detin bir ümmet yanýnýn, bir dir.” sosyal yönünün olduðu asla “Bizim için bunda ne gibi unutulmamalýdýr. Çünkü faydalar var?” dediler. Peygamberimiz(s.a.v)in uy“Yününden her kýl için gulamasý da bu yöndedir. Ýþbir iyilik ve sevap vardýr.” te Efendimiz(s.a.v)in kurban buyurdular. uygulamasý: Rasulullah “Yününden mi? diye sor- (s.a.v) iki güzel (kusursuz ve dular. Efendimiz (s.a.v): semiz-besili) koç kurbanlýk “Evet yününden her kýl için seçmiþ ve onlarý kendi mübabir iyilik ve sevap vardýr, bu- rek elleriyle keserek, “Bismilyurdu.”(7) lahi Allah’u ekber! Bunlar, 3-Peygamberimiz (s.a.v) benim ve kurban kesemeyen bir hadis-i þeriflerinde de ümmetim içindir.”(11) buyurþöyle buyurmuþlardýr: “Kur- muþtur. ban kesiniz. Þüphesiz bu, baEbu Eyyub el-Ensari(ra) banýz Ýbrahim(as)in sünneti- de þöyle demiþtir: “Allah Radir.’’(8) sulü (s.a.v) hayatta iken, biz4-Yine bir hadis-i þerifleler ev halký adýna kurban kerinde Efendimiz (s.a.v) þöyle ser ve ondan hem kendimiz buyurmuþlardýr: “Ey insan(12) lar! Her aile için her yýl bir yer, hem de daðýtýrdýk.” Rasulullah (s.a.v) Efendikurban gerekir.”(9) miz ve ashab-ý kiramýn bu 5- Gücü yettiði halde kuruygulamasýndan hareketle ban kesmeyen için de Rasulullah (s.a.v) þöyle buyur- bu günün Müslümanlarý muþlardýr: “Mali imkaný bu- kurban ibadetini çok yönlü lunduðu halde kurban kes- bir ibadet olarak deðerlenmeyen kimse bizim namaz- dirmelidirler. gahýmýza yaklaþmasýn.”(10) Çünkü özellikle Avrupa`Kurban bir ümmet da yaþayan Müslüman karhareketi/bir sosyal deþlerimiz, hem kurban kedayanýþma örneðidir: mekte zorluklarla karþýlaþýKurbanýn, tarihçesini, yorlar, hem de kesseler bile Kur’andaki ve Sünnetteki ye- neredeyse istemeyerek de olrini sunduktan sonra þimdi sa üçtebirine tekabul eden, de Kurban ibadetinin taþýdý- derisini, kellesini, ayaklarýný ve iç organlarýný deðerlendiremeyip heba ediyorlar. Bu da kurbanýn ciddi manada eksik olmasýna sebep oluyor. Ama buna raðmen çocuklarým bir kurban görsün ve bu duyguyu yaþasýn diye bu zahmetlere katlanýyorum ve burada kesiyorum diyor. Bu da gayet güzel bir davranýþtýr ancak; özellikle bu asrýmýzda bir yýl boyunca bir lokma et görmeyen milyonlarca mazlum ve madur var iken, çocuklara daha farklý bir duygu yaþatmak mümkün. Mesela onlara, fakir insanlarý hatýrlatarak, binlerce km. uzaklýktaki insanlarý düþünmenin müslümanlýðýn gereði olduðu bilincini aþýlayarak, kurbandan iki türlü kazaným elde edilebilir: 1-Aile ferdlerinin ümmet þuuruna ermelerini saðlamak. 2-Bu kurbanlardan nasiplenen insanlara da ümmet þuurunu taþýmak. Ýþte bundan dolayýdýr ki baþta çok yönlü bir kurban ibadeti yapýlmasý tavsiyesinde bulunmuþtuk. Kurbanla ilgili söylenecek çok söz vardýr ancak biz, kurban ibadetinin insanlar üzerindeki etki ve faydalarýndan bazýlarýný zikrederek þimdilik makalemizi bitirelim. Kurban ibadetinin insanlar üzerindeki tesirleri ve faydalarý: 1-Kurban kesmek, kulluðun en güzel ifadesi ve tasdikidir. 2-Kurban kesmek, sadakatin, baðlýlýðýn ve teslimiyetin bir göstergesidir. 3-Kurban kesen kiþi, sadece bedeni ibadetlerle kalmayýp, mali ibadetle de kulluðunu haykýrmýþ oluyor. 4-Böylece kul, Allah’a yakýnlaþma imkanýný yakalamýþ oluyor. 5-Bu maddeci dünyada, cimrilik gibi çirkin bir hasletten kurtulma ve cömertlik gibi övülmüþ bir vasýfa kavuþma bahtiyarlýðýna erilmiþ olunuyor. 6-Ümmet bilincini pekiþtirmiþ, ümmetin derdi ile dertlenmiþ ve ümmet ruhunu bir baþkalarýna da taþýmýþ oluyor. Kurban kesen kiþi. 7-Hz. Peygamber (s.a.v)in en güzel sünnetlerinden birini ihya etmiþ olur. 8-Aile fertlerinin hayra, 7 iyiliðe ve cömertliðe alýþmasýna ve yönelmesine vesile olur. Cenneti kazandýracak þekilde kurban ibadetini iþlemek: Kurbaný, gücü yeten her Müslüman genelde keser. Ancak bunun Allah’ýn rýzasýna en uygun bir þekilde yapýlmasýnýn yolunu Hz. Peygamberimiz (s.a.v) öðrenelim. Þöyle buyuruyor Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i Þeriflerinde: “Kim Müslümanlardan herhangi bir ev halkýnýn mutluluðuna sebep olursa, Allah(cc) da o kul için cennetten baþka bir sevaba razý olmaz.”(13) Kurbaný, Allah(cc) katýnda ve Rasulullah’a en sevimli olan iþi yapmak: Müslüman, gelenekselleþmiþ bir kurban sünnetini iþlerken bunu Allah Teala`nýn en çok hoþnut olduðu þekilde nasýl gerçekleþtirir? Ýþte bunun da cevabýný Efendimiz (s.a.v)den öðrenelim: Þöyle buyuruyor (s.a.v): “Ýnsanlarýn Allah katýnda en sevimlileri insanlara en çok faydalý olanlarýdýr ve amellerin Allah katýnda en faziletli olanlarý ise Müslümaný sevindirmektir. Bir Müslümandan onun sýkýntýsýný kaldýrmaktýr. Yahut borcunu ödemektir. Yahut açlýðýný gidermektir. Çünkü kim bir kardeþinin ihtiyacýný gidermek için çalýþýrsa benim þu mescidimde bir ay itikafta durmaktan bana daha sevimlidir. Kim gadabýný yenerse Allah da kýyamet günü o kulun kalbini rýzasý ile doldurur ve kimi bir kardeþinin ihtiyacýný gidermek için yürürse Allah da ayaklarýn kaydýðý günde kulun ayaklarýný sabit kýlar.”(14) Günümüzde ihtiyacý giderilecek, sevindirilecek ve duasý alýnacak o kadar muhtaç var ki. Þimdiden kurbanlarýmýz makbul, Hacca gidenlerimizin haccý mebrur, tüm Müslümanlarýn bayramý mübarek olsun. Dipnotlar: (1)Maide suresi ayet: 27. (2)Kevser suresi ayet:1-2. (3)Hacc suresi ayet: 34-36. (4)Hacc suresi ayet:37. (5)Saffat suresi ayet:107. (6)Tirmizi. El-Hakim, Hz. Aiþe(ra)den. (7)El-Hakim sahih bir isnadla: Zeyd b. Erkam(ra)dan. (8)Ýbn-i Maceh. Ahmed b. Hanbel. (9)Tirmizi. Nesa’i. Ahmerd b. Hanbel. (10)El-Hakim. Hz. Ebu Hüreyre(ra)den. (11)Buhari ve Müslim. (12)Tirmizi. Ýbn-i Maceh. (13)Taberani. (14)Taberani. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr 8 F.Kurtoðlu Mainburg ainburg Ayasofya Camiinde yapýlan ihtida töreniyle Simon Gräber Müslüman olarak Yasin Rasid ismini aldý. Ýhtida törenine misafir olarak IGMG Güney Bavyara Bölgesi Baþkaný Abdussamed Temel, Cami yöneticileri ve cemaat katýldý. Simon Gräber Misafir Hoca Efendi Hüseyin Erbay`ýn telkinleri ile Kelime-i Þehadet getirerek þahitlerin huzurunda müslüman oldu. Duygusal anlarýn yaþandýðý törene cemaat büyük ilgi gösterdi. Yapýlan törenin ardýndan Yasine Ýslam`ý neden Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat faaliyet haber Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 M Ýslama olan ilgi her geçen gün artarak devam ediyor Huzuru Ýslam`da buldum seçtiðini sorduk. Yasin; ben Hristiyan bir ailede doðdum ve Hristiyan olarak büyüdüm Kilise de papaz olmak istiyordum. Fakat büyüdükçe Hristiyanlýk da bazý çeliþkiler gör- meye baþladým, bu beni diðer dinleri araþtýrmaya zorladý ve bütün dinleri araþtýrdým. En çok da Ýslamý araþtýrdým. Çünkü en çok da Ýslam dinine saldýrý yapýlýyor idi ve menfi ba- kýlýyordu. Ýþin gerçeðini internetten ve internette tanýþtýðým Veysel Yýlmaz arkadaþýmdan öðrendim. Müslümanlarý yakýndan tanýmak için camiye gittim. Aklýma takýlan sorula- rý sordum ve onlarýn samimi davranýþlarý beni etkiledi. Hele camide yerde oturmayý çok sevdim. Þu an cuma namazlarýný hiç kaçýrmýyorum. Orucumu da bütün Ramazan tuttum namaz surelerini ezberliyorum. Elimden geldiði kadar camiye gitmeye çalýþýyorum ve namaz kýlmayý öðreniyorum. Kendimi yeniden doðmuþ gibi hissediyorum. Bundan sonrada elimden geldiði kadar Ýslamý yaþamaya gayret edeceðim inþallah. Yasine bundan sonraki hayatýnda Ýslam`ý yaþamayý ve yaþatmayý, huzurlu ve mutlu bir hayat diliyoruz. osna-Hersek Ýslam Birliði Baþkaný ve Reisu’l Ulema’sý Prof. Dr. Mustafa Çeriç, Ýslam Toplumu Millî Görüþ Genel Merkezi’ni ziyaret etti. IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan ile bir araya gelen Dr. Mustafa Çeriç, IGMG’nin þimdiye kadar Bosna-Hersek ve Balkanlara yaptýðý insanî yardýmlar için teþekkür etti. Prof. Dr. Mustafa Çeriç, Bosna’daki Ýslam Birliði’nin faaliyetlerini de anlattýðý konuþmasýnda, savaþ sonrasý dönemdeki geliþmelerle ilgili olarak da bilgi sundu. Savaþ esnasýnda Bosna müslümanlarýnýn bir soykýrýmla karþý karþýya kaldýðýný da bildiren Mustafa Çeriç, yüzlerce caminin yýkýlýp tahrip edilmesine raðmen, þu anda bu camilerin yarýsýndan daha fazlasýnýn tekrar yapýldýðýný veya onarýldýðýný söyledi. Bosnalý Müslümanlarýn Avrupa’da yerli müslüman olduklarýný Bosna Baþ Müftüsü Prof. Mustafa Çeriç IGMG’yi ziyaret etti hatýrlatan Mustafa Çeriç, bu yüzden Bosnalý Müslümanlarýn oluþturduklarý kurumlarý ile Avrupa’daki diðer Müslümanlarýn entegrasyonuna yardýmcý olabileceklerini söyledi. IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan da, ziyaretten memnun kaldýðýný belirterek, karþýlýklý ziyaretlerin davem edeceðini söyledi. Yavuz Çelik Karahan, savaþ esnasýnda olduðu gibi savaþ sonrasýnda da IGMG’nin yaptýðý insanî yardýmlarýn devam ettiðini ve baþta Kurban olmak üzere bu yardýmlarýn imkanlar dahilinde devam edeceðini de söyledi. Karahan, Bosnalý Müslümanlarýn Batý Avrupa’daki Müslümanlarýn komþusu olduðunu, bu yüzden de, kardeþlik baðlarýnýn yaný sýra komþuluk haklarý da bulunduðunu, dolayýsýyla karþýlýklý iliþkilerin çok yakýn olmasý gerektiðini söyledi. Ekim tarihi tüm Almanya`da hem iki Almanya`nýn birleþmesi kutlamalarý ve hem de tüm camilerin kapýlarýný Alman komþularýna da açtýðý bir tarih. Tüm sivil Ýslami kuruluþlar camilerinin kapýlarýný komþularýna açarken ayný zamanda Ýslam`ýn tanýtýlmasý açýsýndan güzel faaliyetler de yapmaktalar. Ýþte bu kuruluþlardan birisi olan IGMG de tüm Almanya çapýnda bu çalýþmasýný oldukça yoðun bir þekilde gerçekleþtirmektedir. IGMG Hessen Bölgesi de bu çalýþmalara katkýda bulunmaktadýr. Hessen Bölgesi genelinde yaklaþýk 10 cemiyette gerçekleþtirilen bu çalýþmalar bu sene Ramazan münasebetiyle farklý bir etkinliðe de sahne oldu. Wiesbaden ve Hanau cemiyetlerinin öncülüðünde ve Alman resmi Hessen camileri kapýlarýný açtý sene yapýlan açýk kapý programlarý bu sene daha da bir farklý önem arzetti. Cemiyetlerde yapýlan programlara 500`den fazla Alman misafir iþtirak etti. Ayný þekilde çadýr programlarýna 2000`den fazla Alman misafir iþtirak etti. Bu programlara politikacýlardan tutun da, kilise yetkililerine, okul idarecilerinden tutun da, belediye baþkanlarýna kadar pek çok resmi yetkili de iþtirak etti. IGMG Hessen Bölgesi Dýþ Münasebetler-Tanýtma-Basýn Yayýn yetkililerinin de bizzat iþtirak ettikleri etkinliklerde Alman misafirlere Ýslam hakkýnda detaylý bilgilendirmeler yapýldý. Bu tür programlar hem Ýslam`ýn tanýnmasý ve hem de entegrasyon çalýþmalarý için oldukça önemli çalýþmalardýr. B 3 makamlarýnýn katkýlarýyla Ramazan Çadýrlarý organize edildi. Bu çadýrlarda verilen iftarlar hep- birlikte yapýldý. Yine 3 Ekim tarihi Ramazan ayý içerisine denk geldiði için de ayrý bir önem arzetti. Her 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr dosya enazeler geliyor birer ikiþer, hatta beþer onar... Ýnsanlar sokaklara dökülmüþ, binler, on binler, yüz binler... Yer gök inliyor, yer gök dinliyor: “Þehitler Ölmez, Vatan Bölünmez!”. Tarih boyunca hep biz bizi kýrdýk, biz bizi ayýrdýk. Bizi bölen yine biz olduk. Korkum, düþmandan deðil, bizden, bizimkindendir. Tanklar tüfeklerle daðlara askerler yürütülürken, ben bir Avrupa þehrinde bizi ilgilendiren dünya ölçekli konularý dünyanýn dört bir köþesinden gelen akademisyenlerden dinliyorum: -Ýslam dünyasý savunmacý rolden kurtulmalýdýr! Mehmetçik, vatan savunmasý için sýnýr ötesi harekâta baþladý bile. Fakat kürsüdeki konuþmacýnýn askerî bir savunmayý veya taaruzu kasdetmediðini biliyorum: Beynin düþünce üretsin, deðerlerinin kýymetini bil ve kültürler çatýþmasýnda si- C Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Bölünen Benim, Memleket Deðil! lahýn bunlar olsun! Gündemi sen belirle, oyuncularýn oyununa gelme! Kendini anlatamayanlarýn savunmasý da zayýf olur. Ülke sokaklarý ayyýldýzlý bayraklarla donatýlmýþ, millî duygular dorukta; Vatan ayaklanmýþ, millet kenetlenmiþ haykýrýyor: Þehitler Ölmez, Vatan Bölünmez! Korkma, ne bu þafaklardan ay-yýldýz söner, ne de vatan bölünür... Ama bölünen benim! Düþüncem bölünüyor, yüreðim ikiye ayrýlýyor; dastluðun yerini husumet, sevginin yerini kin almasýndan korkuyorum. Kürsüdeki adam yine kafamý karýþtýrýyor, fikrimi bölüyor: -Sömürgecilik dönemi kavramlar kargaþýndan kurtulmak gerekir! Kavramlar.... Kaynaðýný bilmediðimiz, yükle- ubarek Ramazan ayýndaki heyecanlý kýpýrtýlarýn neticesinde 12/14 Ekim 2007 tarihlerinde Almanya nýn Mülheim an der Ruhr da ATÝB Türk Kültür Merkezi ve Darmstadt Emir Sultan Külliyesinde gerçekleþtirilen proðramlarla 20. kuruluþ yýldönümü ve Ramazan Bayramý proðramlarý birlikte kutlandý. Cuma namazýnýn arkasýndan dualarla baþlayan proðramda açýþ konuþmasýný yapan ATÝB Genel Baþkaný Fikret Ekin “Bu ilkin verdiði heyecaný teþkilat mensuplarýmýzla birlikte paylaþmaktan mutluluk duymaktayým. Ýnþaallah bu organizeleri daha detaylý ve geniþ bir þekilde gelecek yýllarýmýzda da yaþayacaðýz” dedi. Teþkilat bahçelerine kurulan çadýrlarla insanýmýzýn unutmaya baþladýðý ve özlem duyduðu gü- M Seite 9 Mahmut AÞKAR nen manayý idrak edemediðimiz ama ezberlediðimiz, avazýmýz çýktýðý kadar haykýrdýðýmýz kavramlar.. Silah gibi, küfür gibi, zehir gibi kullandýðýmýz ithal kavramlar. Þükür ki, biz Türkler sömüren de sömürülen de olmadýk. Fakat kültür dünyamýzý, düþünce hayatýmýzý alabora eden sömürgeci kavramlardan kurtulup bizi terennüm eden kavramlarýmýzý üretmek gerek. Sýrasýyla kürsüye gelen alimlerin konuþtuðu salonda cismen varým ama ruhen vatanýmdayým: Kulaklarý yýrtan insan çýðlýklarý arasýndan ‘Uygar Batý Medeniyeti’nin faziletlerini sýralamaya devam eden yüzsüzlerin sesini duyuyorum. Ortadoðuyu kana bulayanlar hâlâ barýþ, hâlâ demokrasi, insan haklarý ve uygarlýk nutuklarý atýyorlar. Onlar ki hainlerle ittifak, bizim müttefik halindeler. Ne sömürgeci ve ne de sömüren olduk elhamdulillah!.. Saçlarýný omuzlarýna kadar inmiþ Ýtalyan Profesör Stefano Allievi: -Çatýþma kültürü önemlidir, ona ihtiyacýmýz var. Kendi gücümüzü ve diðerlerinin gücünü keþfediyoruz. ATÝB`in 20. Kuruluþ Yýldönümünde Bayram Coþkusu Göçün üzerinden 46 küsür yýl geçtikten sonra 20. Kuruluþ yýldönümüne ulaþarak sivil kitle örgütleri içinde ilklerde imzasý olan Avrupa Türk Ýslam Birliði yeni bir güzellikle toplumumuzla kucaklaþtý. zellikleri Anavatan`dan uzakta da olsa ayný duygularý bulabilecekleri bir ortamdaydýlar. Çadýrlarýn arasýnda gezinmeye çalýþan insanýmýz kitap reyonunun önünden uzaklaþýrken bundan sonra hangi tarafa yöneleyim diyemeden kendisini kalabalýðýn akýþýna býrakmaktaydý. Folklorik cepken ve þalvarýyla þerbetçinin çevresine toplanmýþ çocuklar merakla onun hareketlerini izlerken boyacýnýn fýrça takýrtýlarýna duyan insanlar ayakkabýlarýna bakarak o tarafa doðru yürümekteydiler. Böyle bir proðramý kim düzenlemiþ diye düþünenlerin imdadý- 9 Müthiþ bir tesbit! Kültürlerin çatýþmasý direncimizi arttýrýyor, kendimize geliyoruz. Yavaþ yavaþ güven tazeliyor, gözümüzdeki perde kalkmaya baþlýyor, yalan ile hakikatý idrak etmeðe baþlýyoruz. Kültürler Çatýþmasý’ný icad edenler nihayetinde bu iþe baþladýklarýna piþman olmalýlar... Evet, çatýþma kültüründen korkmamak lazým. Onlardan çok buna bizim ihtiyacýmýz var, çünkü kültürel dinamiklerimizi keþfettikçe uyuþukluðu üzerimizden atýyor, diðerlerinin ne kadar þiþirme balon olduklarýný görüyoruz. Farklýlýklarýmýzý görmemezlilikten geldik, konuþmalarýmýz hep monolog geçti, bir türlü diyaloða dönüþemedi ve tartýþma kültüründen nasibini alamayan biz, birbirimizle kanlý-býçaklý olduk. Bölündük, böldüler... Memleketin bölünmesinden korkmuyorum. Memleket bölünmez, bölünemez! Bölünen benim. na ise ATÝB tanýtým standý yetiþmekteydi. Kuruluþ gaye ve hizmetleriyle insanýmýza ufuk kazandýrmanýn bir diðer yolu da tanýtým sayesinde gerçekleþmekteydi. Proðramýn akýþý içinde misafir konuþmacýlarda bu güzelliðin Avrupa`daki insanýmýza renk kattýðýný duygulu konuþmalarýyla ifade ettiler. Türkiye’den katýlan misafir sanatçý Esat Kabaklý da çadýrdaki kalabalýðý görüp büyük bir coþku ile sazýnýn tellerine dokundukça çadýrdan dýþarýya doðru buram buram bir Anadolu sevdasý yankýlanmaktaydý. Bu güzel atmosfer içinde sona eren proðramdan geriye güzel hatýralar ve anýlar kalmýþtýr. Organizede emeði geçen bütün herkesten Allah razý olsun. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 10 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir oplantýda yapýlan deðerlendirmelerden sonra bir deðerlendirme ve teþekkür konuþmasý yapan Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal demiroðlu; ‘Ümmetin % 95’i ya savaþ altýnda inim inim inliyor ya da doðal afet altýnda en aðýr þartlarda hayatmemat mücadelesi verirken, dünyanýn hakim ve ma’lum güçleri ile onlarýn iþ birlikçileri, insanlýðýn gerçekleri görmemesi için dünyayý toz-pembe gösterme çabasýnda. Ýnsanlýðýn gözünün önüne, tabir yerinde ise; bir iðne koymuþlar ve bu iðnenin deliðinden gördü- T ÝTÝB Basýn-Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen ile, Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða’nýn da hazýr bulunduklarý görüþmede Arslan: “Bugün sizinle tanýþmak ve birlikte ne gibi çalýþmalar yapabileceðimiz konularýnda, haraket noktamýzý tesbit etmek için bir araya gelmiþ bulunmaktayým. Öncelikle bu görüþmenin gerçekleþmiþ olmasýndan duyduðum mutluluðu ifade etmek istiyorum. Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB), Almanya’nýn en büyük sivil toplum teþkilatýdýr. Bünyemizde istihdam ettiðimiz din görevlilerimiz, kendi alanlarýnda uzman, ilahiyat tahsili almýþ ve pedegojik formasyona sahip olan arkadaþlarýmýzdan oluþmaktadýr. Almanya’da yaþayan vatandaþlarýmýzýn büyük bir çoðunluðu, teþkilatýmýn vermiþ olduðu hizmetlerden yararlanabilmektedir. Böyle olmamýza raðmen, bu güne kadar bir takým haklarýmýzý elde etmiþ deðiliz. Mesela, okullardaki din derslerini DÝTÝB olarak verebilme konusunda þu ana kadar bir netice alýnamamýþtýr. Bizler, Almanya’daki müslümanlarýn ortak konularda bir araya D hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 faaliyet haber Kuzey Bavyera Bölgesi, Ýzin sonrasý yapýlan çalýþmalarý ve Ramazan Etkinliklerini deðerlendirmek üzere Geniþletilmiþ Ýdareciler Toplantýsý yaptý Nürnberg Merkez camiinde ve Fürth Camiilerinde yapýlan toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir þekilde irdelendi ve hizmetlerde artý ve eksiler gözden geçirildi. ðün kadarýný bil. Dünya bu iðnenin deliðinden gördüðün kadar deniyor. Bunun karþýsýnda insanlýðýn gözünün önüne konan perdeyi veya iðne deliðini atýp, Allah’ýn verdiði Feraset ile bakmayý öðretecek bir klavuzluk ve rehberlik hizmeti gerekiyor ki, bu anlayýþ Pey- gamberler görüþüdür. Biz buna Milli Görüþ diyoruz.’ Ýþte Ümmetin % 5`i olan bizlerin hayat þartlarý, yukarýda anlatmaya çalýþtýðýmýz insanlýk dramýný yaþayan ‘Mazlum ve Madurlara karþý, insanlýðýn bir sorumluluðu olduðuna inanýyorum. Bu mana da slo- ganýmýz olan; Milli Görüþ, ‘Mazlum ve Maðdurlara Uzanan Dost El’ demektir anlayýþýyla çalýþmalarýmýza hýz vererek, canla ve baþla çalýþmalýyýz’ dedi. Toplantýda genel bir deðerlendirme yapan, IGMG. Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü: ‘Þimdiye kadar Milli Görüþ anla- Arslan, Huber’i Ziyaret Etti T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Almanya Protestan Kilisesi Konsey Baþkaný Prof. Dr. Wolfgang Huber’i, Berlin’deki makamýnda ziyaret ederek, Almanya’daki Müslümanlarýn durumu, Hiristiyan dünyasýnýn Ýslam’a bakýþý ve birlikte yapýlabilecek ortak çalýþmalarla ilgili, fikir alýþ-veriþinde bulundu. gelebilmeleri, ayný fikir etrafýnda toplanabilmeleri için, dini teþkilatlar olarak bir araya gelerek, KRM adýný verdiðimiz bir çatý kuruluþu oluþturduk. Bu dönemde sözcülü- ðünü de DÝTÝB yapmaktadýr. Bu çatý kuruluþu Almanya’daki müslümanlarýn büyük çoðunluðunu temsil etmektedir. Müslüman, hiristiyan ve musevi yýþýna ve kaliteli Milli Görüþ hizmetlerine olan ihtiyaç azalmamýþtýr, aksine artmýþtýr. Dedi-koduya düþmeden, Milli Görüþ Hizmetlerine ihtiyacý olan her yere bu hizmetleri götürme sorumluluðumuz var. Bunun için daha bilinçli ve kararlý çalýþmalar ortaya koymalýyýz’ dedi. olsun, insanlarýn dine olan ilgilerinin artýrýlmasýnýn önemli olduðu kanaatindeyim. Çünkü dindar insandan topluma zarar gelmez diye düþünüyorum. Bu konularda birlikte ortak çalýþmalar yapabilir, projeler üretebiliriz. Ben tekrar birlikte olmaktan ve görüþlerimizi beraberce paylaþmaktan duyduðum mutluluðu ifade ediyor, Þahsýnýz’ýn baþkanlýðýndaki bütün Protestan Kilisesi mensuplarýna baþarýlar diliyorum” dedi. Prof. Dr. Wolfgang Huber de konuþmasýnda: “Sizin ve çalýþma aekadaþlarýnýzýn ziyaretinden büyük mutluluk duydum. Öncelikle birlikte, dini alanda vatandaþlarýmýza yönelik, onlarýn dine olan ilgilerinin artýrýlmasý konularýndaki düþüncenizden, ziyadesiyle etkilendiðimi ifade etmek istiyoruum. Daha sýk bir araya gelerek, ortak sorunlarýmýzý tartýþalým. Dinler arasý diyalog çerçevesinde devam eden çalýþmalarýmýz var. Bu aktivitelerimizi daha da artýrabiliriz” dedi. Toplantý, daha sýk bir araya gelme ve birlikte ortak komisyonlar kurarak çalýþma, istek ve arzusuyla sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr dosya Almanyanýn Göçmen Yasasýnda Türklere Dil Vizesi Engeli Almanya Federal Meclisi Avrupa Birliði’nin oturum ve iltica mevzuatý ile ilgili onbir yönergenin uygulamaya geçirilmesi doðrultusundaki göç yasasý reformunu karara baðladý. 6 Temmuz 2007’de Federal Konsey yasayý onayladý ve 28.08.2007 tarihinde yürürlüye girdi. Bu Yasa Aile Birleþimi, Vatandaþlýða geçiþler ve oturma izni konularýnda sertleþtirmeler öngörüyor. AÝLE BÝRLEÞÝMÝ ZORLAÞIYOR Aile birleþimi (Alman vatandaþý veya Almanya’da yaþayan bir yabancý eþ ile) konusunda her iki eþ için prensip olarak asgari 18 yaþ sýnýrý geçerli olmaktadýr. Böylece erken yaþta zorla evlendirilmiþ kadýn ve genç kýzlarýn Almanya’ya gelmelerinin engellenmesi amaçlanmaktadýr. ALMANCA BÝLMEYENLERE VÝZE VERÝLMEYECEK Özellikle aile birleþimi çerçevesinde ülkeye gelecek olan kadýnlarýn Almanya’da uyum süreçlerini kolaylaþtýrmak için, Almanya’ya giriþ yapmadan önce basit Almanca dil bilgilerinin kanýtlanmasý gerekmektedir. Belli bir dil kursa gitme mecburiyeti yoktur. Fakat vize baþvurusu sýrasýnda Almanca bilgisi Goethe Enstitüsü’nün verdigi A 1 „Start Deutsch“ sertifikasý ile belgelenmelidir. Herhangi bir kursa baþlamadan önce buna göre hazýrlanýlmalýdýr. Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir’deki Goethe Enstitülerinin internet sayfalarýndan veya 0533 478 03 07 numaralý telefon hattýndan bilgi edinebilirsiniz. Ayrýca bu konuyla ilgili Federal Göç Dairesi de (0049) 911 9436390 numaralý bilgi hattýný Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 11 Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Yeni Göç Yasasý Hakkýnda Bilgiler navýna giriþ zorunlu, vadevreye sokmuþ ve tandaþlýk kursuna katýlwww.integration-in-dema ise isteðe baðlý olautschland.de web sitesincaktýr. Eþi Alman olanlarde almanca ve türkçe bildan da vatandaþlýða gegi broþürleri hazýrlamýþçiþte iyi derecede Almantýr. ca bilme þartý aranacak. Geçimini kendisinin Almanya’ da yaþayan saðlayýp saðlayamadýðý 23 yaþýn altýndaki yabanalman vatandaþý olan bir cýlarda istisnai olarak Türk için de aile birleþimi þimdiye kadar Alman vaçerçevesinde önemli bir tandaþlýðýna geçebilmekriter olacak. Doðuþtan leri için kendi geçimleriAlman olanlarýn eþini ni saðlamalarý gerekmiTürkiye`den getirirken yordu. Bu istisna kaldýrýlise ekonomik durumuna mýþtýr. Ama eðer bu yaþ bakýlmayacak. grubuna dahil kiþiler, yeMülteci, üniversite veya yüksek okul diploAvukat Selma Demirel Koçar terli derecede eðitim ve istihdam yeri mevcut olmasý statüsüne sahip kimamasý nedeniyle kendi þiler, Avrupa Birliði vaYeterli seviyede Almanca tandaþlarý ve Almanya’ya da- bilmeyenlere, zorunlu olarak ellerinde olmayan sebeplerha önce de vizesiz giriþ yapa- Uyum Kursuna gönderile- den dolayý iþsizlik parasý bilen yabancýlarýn eþleri için cektir. Yasada artýk kursa ba- (ALG II) alýyorlar ise, öncebazý istisnalar geçerlidir. Al- þarýlý bir þekilde katýlma he- den olduðu gibi halen vatanman vatandaþý olan bir eþle defi özellikle vurgulanmak- daþlýða geçme hakkýna sahipyapýlan aile birleþiminde de tadýr. Böylece bundan sonra tirler. OTURMA ÝZNÝ ÝÇÝN belirli þartlar altýnda kendi giderek daha çok katýlýmcýDÝL SARTI geçimi saðlama þartý aranabi- nýn sadece bir kursa gitmeleDil Sýnavýný geçemeyenlelir. rini deðil kursu bir bitirme sýDÝL ÞARTINA navýna girerek baþarýlý bir þe- re oturum hakký verilmeyeANAYASAYA AYKIRI kilde tamamlamalarýný gü- cek. Öðretmen veya DoktorOLDUÐU ÝÇÝN DAVA vence altýna almak amaçlan- lar da Almanca bilmeyen bir Aile birleþimi yoluyla ge- maktadýr. Dolayýsýyla kursa, göçmeni „Dil bilmiyor ve bu len Türkler’den Almanca bil- „öngörülen þekilde“ katýlma- nedenle uyumu engelliyor“ meleri istenirken, aralarýnda ma durumunda iþsizlik para- gerekcesi ile ilgili yerlere ihAvustralya, Ýsrail, Japonya, sý (ALG II) yüzde 30 oranýn- barda bulunabilecek. MÜSAMAHA Kanada, Amerika Birleþik da kesilebilir. „Uyumu redDevletleri, Güney Kore, Yeni dedenler“ bunun ötesinde GÖSTERÝLENLERE Zelanda ve Avrupa Birligi ül- 1.000 Euro’ya kadar para ceKALMA HAKKI ke vatandaþlarýna dil þartý ta- zasýna çarptýrýlabileceklerini Reformun can alýcý bir lep edilmemesini içeren Göç hesaba katmak zorundalar. noktasý, uzun yýllar müsamaYasasý’na karþý birçok vatanVATANDAÞLIÐA ha gösterilenler (hemen hedaþlar dava açmak istiyorlar. GEÇÝÞ ÝÇÝN ZORUNLU men 180.000 kiþi) için varolan VATANDAÞLIK SINAVI Bir takým Türk kökenli avuve ‘yýllanmýþ vaka düzenleVatandaþlýða geçmek iste- mesi’ olarak adlandýrýlan uykatlar ve Bilirkiþiler, Alman Politikacýlar dahi bu ayrýmcý yen yabancýlar gelecekte, va- gulamadýr. Müsamaha gösteyasaya karþý mücadele ede- tandaþlýða geçmeden önce rilen kiþiler, oturum statüsü Alman hukuk ve toplumsal olmayan ama gerçek ya da ceklerini söylediler. düzeni ve buradaki yaþam hukuki sebeplerden ötürü – UYUM KURSLARINA þartlarý üzerine bilgi sahibi örneðin, yabancýnýn hangi ülKATILMAYANLARA olduklarýný kanýtlamak zo- ke vatandaþý olduguðu açýk1000 EURO PARA rundadýrlar. Vatandaþlýk sý- lýk kazanmadýðý için– sýnýrdýCEZASI lmanya’ya gelmek isteyen yabancý eþlerin ülkeye giriþ öncesinde Almanca öðrendiklerini ispatlamalarý gerekiyor. Berlin Eyalet Parlamentosu Yeþiller Meclis Grup Baþkaný Volker Ratzmann konuyla ilgili Anayasa mahkemesine baþvuracaðýný açýkladý Ýkamet yasasýnda yapýlan deðiþiklik ile eþlerin Almanya’ya getirilebilmeleri Almanca bilgisinin ispatlanmasýna baðlandý. Bununla birlikte entegrasyon talepleri daha ülkeye giriþ izni alma sürecinde öne sürülmeye baþlandý. Prof. Dr. Thomas Groß Yabancýlar Hukuku ve Politikasý dergisine verdiði beyanatta, bu uygulamanýn amacýnýn zoraki evlilikleri engellemek olduðunu açýkladý. “Süddeutschen Zeitung”un ha- A Seite 11 Eþlerin Almanya’ya getirilmesinde dil öðrenmiþ olma þartý Anayasa’ya aykýrý berine göre konuyla ilgili maðdurlar tarafýndan avukatlara çok sayýda müracaatýn yapýldýðý belirtildi. Karma Evlilikler ve Birliktelikler Derneði’nin de (IAF) bu yasa deðiþikliðini baþtan beri protesto edenlerden olduðu belirtilirken, derneðin baþkaný Cornelia Spohn’un Ýçiþleri Bakanlýðý’na Mart ayýnda gönderdiði mektupta “Almanca bilgisi Almanya’da hayatýný idame ettirebilmek için ve iþ imkanlarýný kullanabilmek açýsýndan tabii ki gerekli” ifadelerini kullanýrken, ayrýca dil öðrenme sürecinin kolay bir süreç olmadýðý, bu nedenle “bir dili en iyi öðrenme yerinin, o dilin konuþulduðu ülke oldu- ðu” ifadelerine yer verdi. Spohn bakanlýða yazdýðý mektubunda ayrýca kurs imkanlarýnýn kýtlýðýna da deðindi. Mektupta “Çoðu ülkede Almanca kurslarý, tabi eðer varsa, sadece büyük þehirlerde bulunmaktadýr. Küçük þehirlerdeki köylerdeki vatandaþlarýn bu imkaný kullanmalarý olanaksýzdýr” ifadeleri bulunurken, yasa deðiþikliði çerçevesinde bu durumun göz ardý edildiði belirtildi. Bunun yaný sýra, kurs ücretlerinin yaklaþýk 1500 Euro’yu bulduðu ve bu ücrete uzak bir yerden gelindiði takdirde konaklamanýn dahil olmadýðý kaydedildi. Bu durumun þý edilemeyen kiþilerdir. Eðer 1 Temmuz 2007 olarak belirlenen tarihe kadar en azýndan sekiz (yalnýz yaþayanlar) ya da altý yýldýr (yaþý reþit olmayan çocuklarý olan aileler) Almanya’da yaþýyor, geçimlerini kendileri saðlýyor, suç iþlememiþ ve Almanca biliyorlar ise kendilerine oturma hakký verilmektedir. Geçimleri güvence altýna alýnmamýþsa, kendilerine belli bir ‘deneme süresi’ için oturum izni verilmesi ve 2009 sonuna kadar iþ bulmalarý için zaman tanýnmasý öngörülmektedir. Federal eyaletler ayrýca bu kiþilere para yardýmý yerine sadece ihtiyaç malzemesi olarak yapýlan yardýmý vermeye devam etmekte serbesttirler. YÜKSEK KALÝFÝKASYON SAHÝBÝ GÖÇMENLER ÝÇÝN KOLAYLAÞTIRILMA Almanya’da serbest meslek sahibi olarak yatýrým yapmak ve istihdam yeri açmak isteyen yabancýlar için engeller azaltýlýyor: Þu anda serbest çalýþanlara genelde en azýndan bir milyon Euro yatýrýmda bulunduklarý ve 10 istihdam yeri açtýklarý zaman oturum alma olanaðý saðlanmaktadýr. Bundan sonra bu asgari yatýrým tutarý ve açýlmasý gereken istihdam yeri sayýsý yarý yarýya indirilecektir. Bu þekilde, serbest çalýþanlar arasýnda yüksek kalifikasyon sahibi olanlarýn göç etmesi kolaylaþtýrýlmýþ oldu. Kaynak: http://www.bundesregierung.de/Content/DE/StatischeSeiten/Breg/IB/Anlagen/2007-07-10-zuwanderungsrecht-tuerkisch,property=publicationFile.pdf www.ankara.diplo.de www.almanyagöcyasasi.com sosyal bir vaka olduðu ve devletin bireylerin eþ seçimlerini bir þekilde etkilemiþ olduðu belirtilirken, ayrýca bu uygulamanýn farklý meslek gruplarý veya ayrýcalýklý olan baþka ülke vatandaþlarý için geçerli olmamasýnýn bu olumsuz durumu gözler önüne serdiði belirtildi. Prof. Groß’un da bu konuda “Ailenin korunmasý ilkesi açýsýndan problem teþkil ettiði” düþüncesinde olduðu kaydedildi. Alman vatandaþý Mustafa Ýnce, Almanya’ya getirmek istediði eþinin Almanca bilmediði için vize baþvurusunun reddedilmesi üzerine dava açmak için harekete geçti. Berlin Eyalet Parlamentosu Yeþiller Meclis Grup Baþkaný Volker Ratzmann ve davacýnýn avukatý konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne baþvuracaðýný açýkladý. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 12 ÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, RTS Üyesi Sigarayla Savaþanlar Vakfý Baþkaný Mehmet Þaþmaz ve Avrupa Demokrasi Vakfý danýþmaný Þefik Kantar’ýn da hazýr bulunduðu görüþmede, Almanya’daki gündeme iliþkin konular ve iki kurum arasýndaki iþbirliði noktalarý üzerinde duruldu. Her iki Baþkan, Almanya’daki vatandaþlarýmýzý yakýndan ilgilendiren konularý görüþerek, çözüm yollarý üzerinde birlikte hareket etmek için görüþ birliðine vardýlar. Türk Milleti’nin bölünemez bütünlüðü ile problemi bulunmayan 10:30 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 D BÝLGÝN’DEN ARSLAN’A ZÝYARET Kýsa adý RTS olan, Rat der Türkeistaemmige Staatsbürger in Deutschland (Almanya Türkiye Kökenli Vatandaþlar Konseyi) Baþkaný Dr. Yaþar Bilgin, bir heyetle birlikte Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) Baþkaný Sadi Arslan’ý ziyaret etti. Göçmenlere eðitim haksýzlýðý Dahrendorf göçmen asýllý üniversite öðrencileri için asgari not ortalamasý talebinde bulundu konomik Kalkýnma ve Ýþbirliði Örgütü’nün (OECD) yayýnladýðý 2007 yýlý eðitim raporu, Almanya’da eðitim sisteminin göçmenlerin aleyhine iþlediðini ortaya koydu. Almanya’da genç insanlarýn eðitim baþarýsýnýn, bu insanlarýn içerisinden geldiði sosyal tabakaya baðlý olduðu ifa- E de edildi. Eðitim ve öðretim alanýndaki entegrasyon ile ilgili eksikliklerin “2007 yýlý Avrupa’da herkes için fýrsat eþitliði” doðrultusunda bile gözardý edildiði belirtilirken, “Spiegel-Online” “söz konusu araþtýrmadan “göçmenlerin iþ piyasasýnda yer alamamalarý için bir neden oluþturan bu durum tek deðildir, zira eðitimini tamamlamýþ göçmenler de Almanya iþ piyasasýna girmede zorlanmaktadýr” ifadelerine yer verdi. Sosyolog, eski Dýþiþleri Sekreteri ve ayný zamanda Avrupa Komisyonu üyesi olan Lord Ralf Dahrendorf, söz konusu eðitim haksýzlýðý sebebiyle yeni programýn deðerlendirilebileceðini belirtti. Göçmen arka planý olan üniversite öðrencilerine yönelik bakým imkanlarýnýn kaldýrýlarak, dil destek programlarýnýn oluþturulmasý, göç ve entegrasyon konularýnýn araþtýrýlmasý gibi konularýn yaný sýra, çocuklarýn üniversitelerde belli kategorilere göre asgari not ortalamasý uygulamasýnýn yerini almasý gerektiði ifade edildi. Dahrendorf ayrýca bu program sayesinde durumun anormalden normale döneceðini belirtti. Buna karþýn Üniversite Rektörleri Baþkaný Prof. Dr. Margret Wintermantel, “Bu asgari not ortalamasý uygulama- faaliyet haber herkesle biraraya gelinebileceði ve ortak çalýþmalarýn gerçekleþtirilebileceði ifade edilen ortak görüþmede ayrýca, iki kuruluþ arasýnda baþta, eðitim ve saðlýk sorunlarý olmak üzere, bir çok konuda iþbirliðine gidilmesi kararlaþtýrýldý. Arslan ve Bilgin, önümüzdeki dönemde dernekler arasýnda geniþ katýlýmlý bir toplantýnýn yapýlmasý, konunun daha derinlemesine ele alýnmasý, kurumlar arasýndaki temaslarýn daha da sýklaþtýrýlmasý, yanlýþ anlamalarýn önüne geçilmesi maksadýyla, doðrudan görüþmelere aðýrlýk verilmesinin þart olduðunu ifade ettiler. sý katý kurallarýyla, ilgili kiþileri faydadan çok zarara uðratmaktadýr, bu nedenle problemlidir” açýklamasýnda bulundu. Öte yandan, üniversite öðrencilerinin ve akademisyenlerin giderek yabancý üniversitelere yöneldiðini belirtmekte fayda var. Ayrýca doktora öðrencileri arasýnda göçmenlerin asgari not ortalamasýnýn diðerlerine nazaran oldukça yüksek olduðu kaydedildi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya u yazýnýn baþlýðýný ilk okuyan kimse, Almanya’da ayrýmcýlýkla iligili olarak ya bir soru soruluyor zanneder; ya da, böyle bir mücadelenin var olduðunu iddia edenlere karþý, ‘onu da nereden çýkarýyorsunuz’ manasýnda iki farklý istikamette düþünmeye baþlar. Doðrudur da. Gerçekten de bu baþlýðýn iki yönlü açýlýmý þöyle olabilirdi: Almanya’da ayrýmcýlýkla mücadele gibi prosedür var mý? Ya da, Almanya’nýn ayrýmcýlýkla mücadele ettiðini iddia etmesi ne kadar gerçekçidir? Haksýzlýk etmemek gerekir ki, geçen yýlýn Aðustos ayýndan beri Federal Almanya’da “Ayrýmcýlýkla Mücadele” yasasý yürürlükte bulunuyor. Gerçi yasanýn þu andaki resmî adý kýsaca “Eþit Muamele Yasasý” olarak bilinse de, yasanýn hazýrlýk ve yürürlük aþamasýný izleyenler, Almanya’daki iþverenler öncülüðündeki bir hareketin siyaseti nasýl da etkisiz kýldýðýný, siyasetçilerin de bu yasanýn çýkmasý hususundaki isteksizliðini hatýrlarlar. Yasanýn çýkmasýndan sonra normal olarak kamuoyunu bildirmesi gereken hükümet ve meclis neredeyse böyle bir yasanýn yürürlüðe girmediði intibaýný veren bir sessizliðe büründü. Sanki çýkarýlan yasa, isteyerek ve ihtiyaç olduðu için çýkarýlan bir yasa deðildi. Aslýna bakýlýrsa, “Ayrýmcýlýkla Mücadele” yasasýnýn Federal Almanya’da çýkarýlma sebebi, Almanya’nýn böyle bir prosedürü gerekli görmesinden kaynaklanmýyordý. Aksine, Avrupa Birliði normlarýna uyumluluk açýsýndan böyle bir yasanýn çýkmasý gerekiyordu. Bununla birlikte Almanya Avrupa Birliði normlarýný tam olarak yasalaþtýrmata gevþek davrandý. Öyle ki, Almanya konuya iliþkin yürürlüðe koyduðu yasayla Avrupa Birliði’nin ilgili normlarýna tam uymadýðý ve ayrýmcýlýkla doðru dürüst mücadele etmediði için yüklü bir para cezasý ile de karþý karþýya bulunuyordu. 28 Nisan 2005 tarihinde Almanya’nýn bu gecikmesini Avrupa Adalet Divaný tesbit edince, Avrupa Komisyonu 2006 yýlý Nisan ayýna kadar AB yönetmeliklerini yasalaþtýrmamasý halinde Almanya’nýn 12 milyon 700 B 10:30 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Almanya’da ayrýmcýlýkla mücadele var mý? bin Euro ceza ödemesi için mahkemeye baþvurdu. Bunun üzerine Almanya da ilgili yönetmelikleri yasalaþtýrmak zorunda kaldý. Çýkarýlan bu yasanýn önemli hükümlerinden biri, hükümetten baðýmsýz olarak çalýþmasý gereken bir “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi”nin oluþturulmasýný öngörüyor. Federal hükümet, sonunda böyle bir daireyi hayata geçirmiþ olmasýna raðmen, daha çok yakýn bir zamana kadar sadece ismi ve bir sorumlusu bulunan bu daire de þimdi, kendisinin ne iþ yapacaðýný sorguluyor. “Antidiskriminierungsstelle des Bundes” resmî isimli bu daire, Federal Aile Bakanlýðý þemsiyesi altýna alýnmýþ durumda. Ayrýmýcýlýkla Mücadele Dairesi, görev alaný ile igili olarak kendilerine her hangi bir müracaatýn yapýlmamýþ olmasýndan endiþe duyuyorlar. Oysa ki, ayrýmcýlýk sebebiyle insanlarýn her hangi bir yere þikayette bulunmamasý gerçekten de sevindirici olmalýydý. Zira bu durum, bu ülkede ayrýmcýlýðýn olmadýðýný, devletin ve iþverenlerin insanlar arasýnda farklý bir muamele yapmadýklarýný göstermeliydi. Tam tersine, bu durum ilgili devlet görevlilerini endiþe sürüklüyor. Sebep, Almanya’da ayrýmcýlýða uðrayan insanlarýn, bu ayrýmcýlýðý normal karþýlayýp kabullenmeleri ve maðduriyetlerini gidermek hususunda her hangi bir giriþimde bulunmamalarý. Konuya örnek olmasý açýsýndan, Almanya Ayrýmcýlýkla Mücadele Birliði Baþkaný Dr. Klaus Michael Alenfelder’in bu yasanýn yürürlüðe girmesinin birinci yýldönümünde verdiði misalleri aktarmak yerinde olacaktýr sanýrým. “Almanya’da kadýnlar hâlâ erkeklerden yüzde-2025 daha az kazanýyorlar” diyen Dr. Alenfelder þöyle devam ediyor: “40 veya 50 yaþýn üzerindeki insanlara iþ verilmiyor. Engelliler çok Ýlhan BÝLGÜ zor iþ bulurken, çok nadir yüksek konumlara gelebiliyor. Almanya’da bu çok normal. Hem de bu durumu maðdurlar bile artýk normal görüyor.” Dr. Klaus Michael Alenfelder’in bu öz açýklamasýný Müslümanlar açýsýndan deðerlendirdiðimizde ise, daha korkunç bir gerçek ile karþý karþýya bulunuyoruz. Özellikle Müslüman hamýnlar ve öðrencilerle ilgili ayrýmcýlýk konusunda karþýlaþtýðýmýz þikayetlerin sayýsý giderek artýyor. Kimi öðretmenlerin, Müslüman öðrencilere karþý takýndýklarý tavýrlarýn bazýlarý ders notlarýna kadar yansýyabilidiði gibi, en masum uygulamasý da, meslek seçimi ya da yüksek öðrenim gibi konularda bilerek yanlýþ yönlendirme ile de sonuçlanabiliyor. Yüzme dersleri ve baþörtüsü ile ilgili mahkeme kararlarýna raðmen, öðrenciler ve velileri öðretmenler ya da okul idaresi tarafýndan tehdit ediliyor. Ýþverenler, iþe almada problem çýkarsalar bile, her hangi bir þekilde iþe aldýðý bir Müslüman bayanýn sözleþmesini daha iþin baþýnda hemen sona erdirebiliyor. Bunun gibi bir þekilde, son yýllarda büyük bir ayrýmcýlýk akýmýnýn hedefi haline gelen Müslümanlar, maðduriyetlerinden þikayetçi olmayý ppek tercih etmiyorlar. Bunun sebebleri var. Birinci sebep, Müslümanlar olarak artýk bu ülkede ayrýmcýlýk yapýlmasýna tepki gösterilmediði için, bu ayrýmcýlýktan þikayetçi olmak yerine, boyun bükmeyi tercih ediyorlar. Ýkinci sebeb, þikayetlerine muhatab olacak bir makam bulamamalarýdýr. Þikayet edilen makam bulunsa bile, o makam da maðduriyetin giderilmesi yerine, yeni problemler çýkarýyor. Üçüncü ve en önemli sebeb ise, þikayet sonrasýnda maðduriyetin giderilmiþ gibi görünmesine raðmen, zaman zaman daha da aðýr ve ilave problemlerin ortaya çýkmasý. Almanya “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi”ne zaten çok az müracaat olmakla birlikte, Müslümanlar tarafýndan pek bir müracaatýn olmamasý, ya da, Müslümanlarýn müracaatlarýna dair kamuoyuna bir bilgi verilmemesi ilginç ve dikkat çekici deðil mi? Ýþte “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi” çalýþanlarýný endiþe sürükleyen sebeblere bunu da ilave ettiðinizde, asýl endiþenin Müslümanlarýn ayrýmcýlýkla karþýlaþmasýna raðmen suskun kalmayý tercih etmelerinin altýnda yatan sebebler olduðunu görmek gerekir. Çünkü, bir hukuk devletinde ve “Ayrýmcýlýkla Mücadele” ya da “Eþit Muamele” yasasýnýn yürürlükte bulunduðu bir ülkede, insanlarýn maðdur olduklarýný dahi söylemekten çekinmeleri, gerçekten 13 de endiþe edilecek bir sebebtir. Gönül isterdi ki, bu ülkede bu tür yasalarýn dahi çýkmasýna gerek kalmasýn. Fakat, Müslümanlar söz konusu olduðunda, yasalarýn ve yönergelerin bile Müslümanlarý ayýran hükümler içermesi, böyle bir yasanýn gerekliliðini ortaya koyduðu gibi, yetersizliðini de ortaya koyuyor. Yazýmýza son verirken, bu yasanýn amacýnýn neler olduðunu hatýrlatmak istiyoruz. Amacý “Irk veya etnik köken, cinsiyet, din veya dünya görüþü, engellilik, yaþlýlýk ya da cinsî hüviyet sebebiyle zarara uðramayý engellemek veya ortadan kaldýrmak” olan yasanýn uygulama alanlarý ise özetle þunlar: Bir iþe yerleþmede, iþ seçmede, meslekî konumda yükselmede, meslekî derneklere üye olmakta, ücretlendirmede, meslekî danýþma ve meslek geliþtirmede, sosyal güvenlik ve saðlýk hizmetlerinde, sosyal yardýmlarda, eðitimde, kamu hizmetlerinde, iþ sözleþmelerinin iptalinde. Yasaya göre bu alanlarda maðdur edildiðine inanan kimseler, mahkemelerde haklarýný arayacaklarý gibi, yukarýda adý geçen “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi”ne de müracaat ederek maðduriyetlerinin giderilmesi için danýþmalarda bulunabilirler. Ne var ki, Almanya’da insanlar maðduriyetlerinin giderilmesi için müracaatta bulunmayý önemsemiyorlar. Bu durum, insanlarlarýn kendisinden deðil, bu mekanizmanýn iyi iþletilememesinden kaynaklanýyor. “Dini misyon Müslümanlarla diyalogu dýþlamamaktadýr” inlandiyalý teolog ve Mannheim Protestan-Luther Din Enstitüsü Müdürü Martti Vaahtoranta Rheinland’da katýldýðý teologlar toplantýsýnda, dini misyonun Müslümanlarla diyalogu dýþlamadýðýný kaydetti Bunun için Hristiyan kiliseleri çalýþanlarý ve sorumlularýnýn Ýslam hakkýnda daha fazla bilgiye sahip olmalarý gerektiðini belirten teolog Vaahtoranta, Hristiyanlara Ýslam teolojisini daha iyi anlayabilmek için Kuran okumalarý tavsiyesinde bulundu ve bunun hem akademik düzeyde hem de toplum F içerisinde Müslümanlarla diyalog kurulabilmesi için gerekli olduðunu kaydetti. Mannheim Protestan-Luther Din Enstitüsü (Erlim) ayný zamanda Hristiyanlýk hakkýnda Türkçe yayýnlarda yapýyor. Ancak Almanya’da misyon faaliyetlerinin, Müslümanlarýn artýk eskisi gibi yerli Hristiyanlara baðýmlý olmamalarý nedeniyle zorlaþtýðý belirtiliyor. Vaahtoranta “ Müslümanlarýn kendi içine kapanmalarý nedeniyle, onlara ulaþmasý zor oluyor” derken, çoðu yerde ebeveynlerin protestolarý nedeniyle misyonerlik faaliyetlerinin durdurulduðu belirtiliyor. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 14 10:30 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 faaliyet haber IGMG Kadýn Kollarý’ndan Muhteþem Yarýþma IGMG`li Hanýmlar Hagen Stadthalle’ye sýðmadýlar Hagen Özel tadthalle’ye sýðmayan Kur’an aþýklarý maneviyatý yüksek bir programa þahid oldular. 2006 yýlnýn birincisi Betül Pür’ün açýlýþ Kur’an’ýný okuduðu yarýþmanýn baþýnda, Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra Dizman “Kur’an’ý Anlamanýn ve Yaþama”nýn önemini belirten bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda tüm misafirlere iþtiraklerinden dolayý teþekkür eden Zehra Dizman þunlarý söyledi: “Müslüman ferdler olarak bizim en ulvi gayemiz ve arzumuz, Yüce Rabbimizin Kitabýný okumak, anlamak ve O’nun prensipleri istikametinde yaþamaktýr. Kur’an’ýn Allah’a imandan sonra en çok zikrettiði ve müslümana yüklediði misyon, iyilik yapmaktýr.” Yaratandan dolayý yaradýlanlarý sevmenin gereðine dikkat çeken Zehra Dizman sözlerini þöyle sürdürdü: “Eðer bir insanýn ruhu Allah’a iman ve iyilik duygularý ile doluysa, onlar Ýslam’a aittir. Eðer imanda samimiyet, yapýlan ibadetlerde ihlas yoksa, diðer bütün boþ inanç ve fiiller gibi kulluk sýnavý baþarýsýzdýr, sonuçsuzdur. Namaz, oruç, hac ve zekat gibi ibadetler, müminlerin imanlarýna ve iyi insan olmalarýna katký yaptýðý tak- S Ýslam Toplumu Milli Görüþ (IGMG) Haným Kollarý geleneksel hale gelen Avrupa Kur’an-ý Kerim Tilavet Yarýþmasýnýn dördüncüsünü düzenledi. Almanya’nýn Hagen þehrinde yapýlan yarýþmaya 2000`den fazla haným katýldý. dirde Allah katýnda deðer kazanýr. Biz IGMG Kadýn Kollarý olarak yaptýðýmýz bütün çalýþmalarýmýzda Kur’an’ýn öðütlerini önemseyen ve bu öðütlerin her birini davranýþlarýna yansýtan bir toplum olmanýn gayreti içindeyiz. Ýnanýyorum ki bu salonda bulunan kardeþlerimizin hepsi ayný çabayý gösteriyor. Sizlerden gayretlerinizi daha da arttýrmanýzý, herbirinizin samimiyetle Kur’an’ý hayatlarýnda yaþayan insanlar olmanýzý istirham ediyorum. Bu hususta birbirimize destek olalým. Evimizin bir köþesini Kur’an medresesi haline getirelim. Ruhumuz Kur’an’dan gýdalanýyorsa, hiç korkmayýn, bu, iç huzurunuzu ve dünyada iken cennet mutluluðunuzu yaþýyorsunuz demektir. Kendini Kur’an ile inþa eden bir insan yanlýþ yapamaz! Yanlýþ yapmayan insan ve onlarýn oluþturduðu toplum sevgi toplumu olma yolunda hýzla ilerler.” Zehra Dizman’ýn konuþmasýnýn ardýndan, baþkanlýðýný Hüsna Erdem hanýmefendinin yaptýðý jüri heyeti, Jumana Ergüven, Semanur Öcalýr ve Ruken Karabulut tarafýndan oluþtu. Kur’an-ý Kerim’i önce ezber daha sonra da yüzünden okumak suretiyle yapýlan ve çekiþmeli geçen yarýþmanýn birinciliði Ruhr A Bölgesinden Esma Serin, ikinciliðini Hannover Bölgesinden Merve Barut, üçüncülüðünü Rhein Saar Bölgesinden Rumeysa Saðdýç- Koçer ve dördüncülüðünü Hamburg Bölgesinden Sevda Altun kazandý. Proðramýn ikinci bölümünde Bonn’da yapýlan bir toplantýya katýlmak zorunda olduðunu belirten IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan’ýn gönderdiði baþarý ve tebrik mesajý okundu. Yavuz Ç. Karahan mesajýnda “Hanýmlar kardeþlerimizin bugüne kadar çok güzel ve deðerli çalýþmalara imza atmýþ olmalarý sebebiyle de kendilerine müte- þekkiriz. Bu güzel çalýþmalarýn en güzellerinden birisi ise mukaddes kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’in okunmasýný, anlaþýlmasýný ve yaþanmasýný teþvik eden Kur’an-ý Kerim’i Güzel Okuma Yarýþmasýdýr. Bugün bu güzel yarýþmanýn 4.sünü yapmaya muvaffak olduklarý için de ayrýca tebrik ve teþekkür ediyorum. Sevgili Peygamberimiz (as): “Sizin hayýrlýnýz, Kur’an’ý öðrenen ve öðretenlerinizdir” buyuruyor ve Kur’an’a hizmet eden insanýn kazanacaðýný, hayýrlý insanlardan olacaðýný haber veriyor. Sizler insan fýtratýna uygun, insanlýðýn deðerine deðer katan, maneviyat dünyasý yýkýlmýþ insanlarýn kaybolan huzurlarýný yeniden temin eden en büyük hayat düsturu Allah kelamýnýn güzel okunmasýný teþvik ve neticesinde insanlýðýn, yeniden O’na dönmesine vesile olacak, son derece deðerli ve þerefli bir yarýþma yapýyorsunuz. Bu suretle huzur kaynaðý Ýslam’a da- hil olmalarý için insanlýða rehberlik ediyorsunuz.” dedi. Yarýþmadan sonra aslen Filipinli bir müslüman olan Ayþenur Helene Saðlam ilahi ziyafeti verdi. Ziyafetten önce kendisiyle hayatý hakkýnda ropörtaj yapýldý. Ayþenur ropörtajýnda Kur’an’dan etkilenerek müslüman olduðunu belirtti. Bir misyoner okulunda yüksek müzik eðitimi alan Ayþenur asýl huzuru Ýslam’da bulduðunu açýkladý. Mevlana ve Yunus Emre’den feyz aldýðýný anlatan Ayþenur kendi yazdýðý ilahileriyle salonda bulunanlara duygusal anlar yaþattý. Programa davet edilen fakat vize sorunu yüzünden katýlamayan Mýsýr’lý küçük hafýz Sumeyye Al Eddeb’lle telefon baðlantýsý yapýldý. Sumeyye telefonda okuduðu Kur’an’la katýlýmcýlarý mutlu etti. Ayrýca programa gelemeyen Ýran’lý Parisa Mojarrad Almanabad’la da telefon baðlantýsý yapýldý. Programýn sonunda Avrupa Kur’an Okuma birincilikleri olan Enes Çiçek ve abisi Fatih Çiçek Kur’an okudu. Kadýn Kollarý Eðitim Baþkaný Tünay Ermiþ’in yaptýðý dua ile yarýþma sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya Etraf baþörtülü yarý çýplaklardan geçilmiyor. Tesettürle baþkalarý deðil ama baþörtülüler fena halde dalga geçmekte. Arkadaþ zor geliyorsa çýkar kafandaki örtüyü. Sana zorla taktýran mý var? Bir salaþlýk, bir derbederlik. Sanki kafasýndaki iki kýlý kapatýnca hatun kiþi, bütün vazifelerini tamamlamýþ gibi vücudunu orta yere saçýveriyor. Acaba Müslüman kadýnýn sadece saçý kýymetli, en mahrem vücut azalarý çok mu deðersiz diye düþünmekte insanlar. Göbekler, göðüsler, kalçalar orta yerde. Kadýncaðýz adeta amazon gibi sokaða fýrlamýþ. Önceki gün ziyaretime gelen üç bayan yazarla oturup konuþtuk. Örtülerini bayaðý modernleþtirmiþlerdi. Belli ki bana akýl vermeye gelmiþlerdi. “Biz de zamanýnda bu tesettürü amma abartmýþýz” deyince bayaðý þaþýrdým. Arkadaþlarým iyi eðitimli ve sevilen kalem sahipleri idi ama deðil pardösü, ceket bile giymeyerek incecik elbiselerle ne büyük devrim iadrina Avrupa Üniversitesi Karþýlaþtýrmalý Kültür ve Sosyal Antropoloji Bölümü Profesörü Werner Schiffauer, “Berliner Zeitung” adlý gazetede yayýnlanan röportajýnda, Almanya’da Türklerin vatandaþlýða geçiþlerindeki azalmanýn, kendi içlerinde kalmalarýnýn sebepleri ve ayrýca Müslümanlara yönelik sürekli artan güvensizliðin nedenleri konularýnda açýklamalarda bulundu. Vatandaþlýða geçiþlerin azalmasýnýn dikkat çekici bir iþaret olduðunu belirten Schiffauer, “Bu üçüncü nesile kadar uzanýrsa, bu ülkede uzun süre kalan ancak siyasi düþünce oluþumunun temel yönlerinden habersiz bir toplum içimizde olacak” dedi. Vatandaþlýða geçiþlerin azalma nedeni olarak 11 Eylül’den sonra Müslümanlara yönelik korkunun artmasý ve Ýslam’ýn terörle eþit tutulmasýný gösteren Schiffauer, böylece toplumun çoðunluðunu oluþturan ke- V 10:30 Uhr Seite 15 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Baþörtülü yarý çýplaklar yaptýklarýný anlatmaya uðramýþlardý. En baþtakilerdeki bozulma bütün toplumu etkilemekte. VIP kadýnlardan baþlayan bir dezenformasyon. “Özür dileriz cumhurbaþkanlýðý sitesinde hanýmefendinin bir düðünde çekilmiþ resmi çýkmýþ, düzelteceðiz”. “E evladýmýn düðününde bile, þöyle etrafa endamlý bir kadýn nasýl olurmuþ göstermeyeyim mi? Hem bizi zevksizlikle, demodelikle suçlayan laiklere biraz zarafet dersi vermeyelim mi?” iyi niyetinizi yüzünüzden okuyorum da. Düðünlere katýlan binlerce erkeðin meraklý bakýþlarýný bir kalemde yok saymanýz da size ilahi bir artý getiriyor mu acaba? Ya da dinin þöyle bir kuralý mý var? Düðünlere katýlan erkekler namahrem sayýlmaz. Zaruret miktarýdýr. Gecelik gibi elbiselerle göbeði göðsü etrafa daðýtýp salon sahibeli- Mine Alpay GÜN ði yapmanýz da bir mahzurat yok mudur? Büyük baþlarýmýz böyle yapýnca; halk çocuklarý da nereden bulsunlar cici salonlarý, þýk avizeleri, pahalý kostümleri; onlar da sokaklarda soyunmaya baþladýlar. Tamam, bizim kýzlar yeni örtünüyor biraz hoþgörü de, altmýþ yaþýndaki büyük hanýmlarda da mendil kadar baþa yapýþan örtüler ve göbek göðüs hatlarý olabildiðince belli eden dar kostümler. Acaba Müslüman modacýlar ellerindeki maka- sýn hakkýný nasýl verecekler? Pardösü deðil de atletizm mayosu biçiyorlar sanki. Bütün vücut azalarý ortada. Tanýdýðým pek çok baþý açýk laik bayan; bizim baþý örtülü pek çok kadýnýmýzdan daha kapalý giyinmekteler. Yaz sýcaðýnda diz altý eteði üzerine ceketini ya da hýrkasýný giymeden dýþarý çýkmayan, neneden atadan görgülü, terbiyeli çok insan tanýyorum. Lakin bizim cephede bir amazonluk, bir yarý çýplaklýk almýþ baþýný gidiyor. Arkadaþlar zor geliyorsa takmayýverirsiniz þu örtüyü olur biter. Ama Rabbimizin Müslüman kadýnlara hediye ettiði tesettür tacýný, toza kire bulayýp ayaða düþürmeyin lütfen. Allah sonumuzu hayreyleye ama durum hiç iç açýcý deðil. Aþaðýlýk kompleksleri ile acýnacak durumdayýz. Hem bu konuda sadece kadýný suçlamam da yer- “Almanya’daki Müslümanlarýn korkularý var” Profesör Werner Schiffauer Müslümanlarýn çoðunluðu oluþturan toplum tarafýndan dýþlanmamasý konusunda uyarýlarda bulundu simde Ýslam korkusu (Ýslamophobie) oluþtuðunu kaydetti. Bunun da temelde biz Almanya’da Müslümanlarý vatandaþ olarak istemiyoruz anlamýna geldiðini ifade eden Schiffauer, bunun da Müslümanlarýn vatandaþlýða geçiþlerini zorlaþtýran yabancýlar dairelerine de yansýdýðýný belirtti. Bu nedenle toplumun çoðunluðunu oluþturan kesim tarafýnda kabul görmeyen Müslümanlarýn da özellikle 2000 yýlýnda çýkan Vatandaþlýk Kanunu’na göre eski vatandaþlýklarýnýn terketmek zorunda olduklarý için, vatandaþlýða geçiþ konusunda çekingen tavýr almaya baþladýklarýný ifade eden Schiffauer, “Bu ülkede yetiþmiþ ve bu ülkenin dilini konuþan özellikle de inançlý bir Müslüman olarak ülkede kabul görmediði mesajý insanlarý aþýrý derece rahatsýz ediyor. Bu da insanlarýn ihtiyaten çekingen davranmalarýna ve Türk vatandaþlýðýný býrakmak konusunda daha fazla korkmalarýna neden oluyor” dedi. Müslümanlarýn “Almanya’da yanlýþ yola sapmýþ Müslüman bir grup bir saldýrý gerçekleþtirirse ne olur?” sorusuyla meþgul olduklarýný ve bunun üzerine “Ondan sonra bu ülkede ne kadar güvendeyiz, olaylar böyle devam ederse Türk vatandaþlýðýna belki de ihtiyacýmýz olacak” diye düþündüklerini belirten Schiffauer, bu nedenle varolan vatandaþlýðýný kimliði sorun ettiði için deðil, aksine gelecekteki geliþmelerden endiþe ettiði için býrakmak istemediðini ifade etti. Almanya’da üniversite bitirmiþ nesilden gençlerin 11 Eylül sonrasý baskýlar 15 siz. En büyük suçlu insanýn erkek cinsi yine. Geçen gün baktým anlý þanlý delikanlý, kolundaki eþi yarý çýplak. Dapdar bir pantolon, neredeyse baðýrsaklarýnýn baþlangýç ve bitiþ yeri ortada. Üzerinde uzun bir ceket yok. Derisine yapýþmýþ bir mini bluz. Ve bu trajik tabloya arsýzca bir de baþ baðlamýþ. Bu görüntüyü veren kadýndan çok erkeðe baktým. Acaba oðlan kör mü diye. Aval aval aðzýný açmýþ etrafý seyreden delikanlý, yanýndaki kadýnýn yarý çýplaklýðýný göremeyecek kadar aptaldý. Tesettürün bozulmasýnda en büyük suçlu erkekler. Onlar açýk bayanlara, televizyonun edepsiz çýplaklarýna hayranlýkla bakarken, hanýmlarý da; o aptal beylerini ellerinde tutabilmek için açýlma yarýþýna girdiler. Bizim pek çok kadýnýmýz niçin kapanmýyor sanýyorsunuz, ya da böyle yarý çýplak dolaþýyor derseniz; kocalarý yüzlerine bakmaz diye. Rabbimiz setr olma hususunda cümlemizin kalbine güzel ilhamlar versin. nedeniyle Müslüman cemaatlerde daha fazla yönetici konumuna geldiðini belirten Schiffauer, bu kiþilerin cemaatleri reforme etmek ve Avrupa'ya kenetlemek istemelerinden dolayý þans olarak deðerlendirilmesi gerektiðini ifade etti. Bu kiþilerin Almanlar tarafýndan manipülasyon yapmakla suçlanmalarýný da eleþtiren Schiffauer, “Bu da cemaatler içerisinde Alman toplumunun Ýslam’ý kabul etmeyeceðini ve Müslüman olarak sadece Ýslam toplumu içerisinde yaþanabileceðini düþünenleri haklý çýkarmaktadýr” dedi. Sözkonusu güvensizlik açmazýnýn, örneðin bir Müslümanýn Federal Meclis’e seçilmesi yoluyla aþýlmasý gerektiðini vurgulayan Schiffauer, “Böylece Ýslam Almanya’da kabul görmüþ olur, ancak þu anda bu durumdan çok uzaðýz” dedi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr 16 aziantepli SeyfettinZeliha Özbay çiftinin oðullarý Feyyaz Özbay Freising Teþkilatý cemaatýndan Sinoplu Ahmet-Ayþe Turhal çiftinin kýzlarý Hatice ile hayatýný birleþtirdi. Landshut Sparkasse Arena salonunda muhteþem bir atmosferde gerçekleþen düðün törenine düðün sahiplerinin yakýnlarýnýn yanýsýra, IGMG Genel Merkez Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu ve Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden, Milli Görüþ camiasý ve 2 bine yakýn davetli katýldý. Grup Merhamet ve Tuncay Ayvacýk’ýn seslendirdikleri ezgilerle renk kattýklarý G Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 ÖZBAY AÝLESÝNÝN MUTLU GÜNÜ IGMG Güney Bavyera Bölgesi Ýrþad Baþkaný Seyfeddin Özbay`ýn oðlu IGMG Gençlik Teþkilatý Güney Bavyera Bölgesi Ortaöðretim komisyonu üyesi Feyyaz Özbay dünyaevine girdi. TV5 VUSLAT PROGRAM EKÝBÝ 3. KEZ GÜNEY BAVYERA’DA faaliyet haber gecede söz alan Seyfeddin Özbay, fazla akrabasýnýn olmadýðýný ifade ettiði Almanya`da böylesine muhteþem bir kalabalýðýn düðün törenlerine katýlmasýndan duyduðu memnuniyeti dile getirdi. Törende Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden de söz alarak kýsa bir konuþma yaptý. Ýslam`ýn aile kurumuna verdiði önemi vurgulayan Özden, evlilik çaðýndaki tüm gençlere ve anne babalarýna seslenerek çeþitli nasihatlerde bulundu. Düðün töreni yapýlan ikram ve taký merasiminin ardýndan sona erdi. Törene Tv5 Vuslat programý ekibi de katýlarak çekim yaptý. Autopartner Rosenheim GmbH Nejat&Ýsmail Demir v5 ekranlarýnda Çarþamba akþamlarý Avrupa saatiyle 20:30´da yayýnlanan, Avrupa ve Türkiye`de büyük beðeni ile izlenen Vuslat programý ekibi üçüncü kez G.Bavyera Bölgesine geldi. Vuslat programýnýn daha önceki bölümlerinde Ingolstad, Münih T ve Mühldorf þubeleri ekrana gelmiþti. Çekilen yeni bölümlerde ise Münih Ostbahnhof Eyüp Sultan Camii ve Schongau Mevlana Camii yer alýyor. Üç gün süren çekim çalýþmalarýna Tv5 Münih temsilcisinin yanýsýra program sunucusu Mehmet Akif Çelik ve kameraman Ali Andal da katýldý. Bize danýþmadan otomobil almayýn Rosenheimer Str asse 47 . D-83059 Kolbermoor Tel: 0 80 31-23 00 58 . Fax: 0 80 31-23 00 60 Mobil: 0171-33 13 108 E-Mail: info@autopar tner-r osenheim.de Internet: www.autopar tner-r osenheim.de 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya erþeyin gerçek sahibi ve maliki olan, bizleri yoktan var edip kainatýn halifesi kýlan yüce Allah yarattýðý bütün canlý varlýklara ayrý ayrý özellikler haslet ve sorumluluklar yüklemiþtir. Örneðin; meleklere akýl, hayvanlara nefis, nebadat’ta can verirken 18.000 alemin tamamýna kendine has ayrý ayrý özellikler ve sorumluluklar vermiþtir. Bunlarýn içinden en mükemmel yaratýlan insanoðluna ise hem can, hem mal, hem akýl, hem nefis, hem irade, hem kitap, hem zeka hem de iman ve peygamber gibi yüce deðerleri ihsan etmiþtir. Bunlarla da kalmamýþ, kainatý emrine amade kýlmýþ, bizzat kendi kudreti ile yaratýp ruhundan üfleyerek deðerini yükseltmiþ ve hak din olan dini mübini dünyanýn mizan ve intizamýný insanlarýn huzur ve mutluluðunu ona emanet etmiþtir. En güzel þekilde yaratýlýp gökte ve yerde ne varsa hepsi emrine verilen insanoðlunun baþýboþ býrakýlmayacaðý sorumlu tutulacaðý bu nimetlere bakarak çok açýk bir þekilde anlaþýlmaktadýr. Kur’an’ýn ifadesiyle bu sorumluluk insanýn kendi arzu ve isteðiyle gerçekleþmiþtir. Bunu Kur’an dine inanma ve kabul etme konusunda zorlama yoktur diye de genel olarak ifade etmektedir. Nitekim Cenab-ý Allah bu konuda Ahzab sûresinin 72. âyetinde þöyle buyurmuþtur: “Biz emaneti (sorumluluðu) göklere, yerlere ve daðlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler ve korktular. O emaneti (sorumluluðu) insan üstlendi.“ Yani þunu söylemiþ olduk, senin varlýðýna ve birliðine inanacaðýma, seni herþeyin üstünde tutup tesbih ve tenzih edeceðime senin gönderdiðin emir ve yasaklarýna uyacaðýma nizam ve intizamý senin istediðin þekilde saðlayacaðýma terör estirip kan akýtmayacaðýma herkesin temel hakký olan din, akýl, namus, can ve mal güvenliliði haklarýna saygý duyacaðýma, fitne ve fesat çýkar- H 10:30 Uhr Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Toplumsal görev ve sorumluluklarýmýz mayacaðýma, kimsenin hakkýna hukukuna çoluk ve çocuðuna vatan ve milletine deðerlerine göz dikmeyeceðime dair sana söz veriyorum. Bu sözü yüce Allah’ýmýz, yine bizlerin dünya ve ahiret mutluluðu için bizden istemiþtir. Yüce dinimiz Ýslam`ýn bizlere sunmuþ olduðu bu mukaddes deðerler bunlara sahip çýkmak bunlarý yaþamak ve yaþatmak herkesin bunlarý korumasý ve kollamasý dini bir sorumluluk olduðu kadar insani de bir sorumluluktur. Aklý baþýnda olan her insan bunun bilinci ve þuurunda olmalýdýr. Bu insanlýðýn birinci derecede genel görevidir. Tabiki bunlarýn baþýnda Allaha iman, kulluk bilinci ve sorumluluðu gelir. Zarar verdiðimiz herþeyin, düþünmeden yaptýðýmýz herþeyin düþünülmeden yapýlan her hareketin batýl dava uðruna kýyýlan canlarýn öldürülen o günahsýz yavrularýn bir gün mutlaka hesabýnýn verileceði unutulmamalýdýr. Bu sorumluluk çizgisinde olan her insan, deðil insanlara, hayvanlara, bitkilere, saatlik doðup ölen sineklere dahi kýyýp zarar veremez. Sözü edilen sorumluluðun toplumsal deðerlerin dýþýna çýkarak aksini yapmak insana, müslümana yakýþmayan bir davranýþ olduðu gibi ahde vefasýzlýk sunulan bu kadar kýymetli deðerlere karþý nankörlüktür. Ayný ayetin sonunda bu nankörlüðü yapanlar zalim cahil olarak tarif edilmektedir. Ama þunu çok iyi biliyoruz ki; Allah insanlýk dýþý hareket edenleri zalimleri sözünde durmayanlarý sevmez ve affetmez. Ve yine þunu hiç unutmayalýmki sözünde durmayanlar, nankörlük edenler, fitne fesat çýkartanlar, Osman ARSLANTÜRK insanlarýn canýna ve malýna kýyanlar o günahsýz çocuklarý yetim býrakanlar dünya ve ahirette mutluluk ve huzur bulamayacaklarý gibi en acý azaba çarptýrýlacaklardýr. Mutluluk bulamadýklarýnýn yanýnda nefislerinin batýl arzu ve isteklerine uyarak ilahi emir ve yasaklarýn dýþýna çýkanlar Allah’ýn Kur’an’da isim olarak haram kýldýðý suçu iþlemiþlerdir. Allah c.c “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanlarý öldürmüþ gibi olur, kim de bir caný kurtarýrsa bütün insanlarýn hayatýný kurtarmýþ olur.” Bu ayetin emrine uymamak ayný zamanda Allah’a þirk koþup katil olmak demektir. Katillik bütün insanlýk süresince büyük suç olarak kabul edilmiþtir. Bu yanlýþa düþenleri bu hatayý iþleyenleri ne tarih ne insanlar ne de Allah affetmeyecektir. Bu inanç doðrultusunda olan biz müslümanlar hangi ýrk, hangi din, hangi millet ve topluma ait olursa olsun terörün her türlüsüne karþýyýz. Yapan ve yaptýranlarý destek verenleri oyuna gelenleri kýnýyoruz. Bunlarý yapanlarýn yeterince dini eðitimden maneviyattan Allah, kitap, peygamber, insanlýk sevgisinden haberleri olmadýðýnýn en büyük alametidir. Buradan buna alet olanlara oyunun farkýna varamayanlara ve en önemlisi bütün yetkililere destek veren devletlere ve milletlere sesleriniyoruz çok büyük yanlýþ yapýyorsunuz, birgün bu yaptýðýnýzla muhakkak karþý karþýya kalacaðýnýzý asla unutmayýnýz. Türkiye`de, Avrupa`da ve dünyada bulunan bütün müslüman kardeþlerimize hatta bütün insanlýða Ýslam ülkeleri merkezli yapýlan bu terörizm baþta müslümanlar olmak üzere bütün insanlarýn birlik ve beraberliðini huzur ve mutluluðunu kaçýrmak içindir. Kýsacasý Ýslami ve insani dini sorumluluklarýmýzý gözardý edemeyiz. Bu tür olaylarýn din ve insanlýk yoksulu aciz insanlar tarafýndan yapýldýðý ve yaptýrýldýðýný birkez daha unutmayalým. Allah korkusundan uzak insan hak ve hukukundan habersiz bu kadar büyük ve geniþ dünyayý insanlara dar eden sözüm ona medeniyet sahipleri bu zülme devam ederken bile biz müslümanlar gerçek dinin ve medeniyetin sahibi olan insanlar dini ve insani vazifelerimizden ayný zamanda sorumluluklarýmýzdan vazgeçemeyiz. Çünkü hak olan dinimizden, dünyaya örnek olan peygamberimizden adalete inanan inanmayan herkese asýrlarca hizmet eden ecdadýmýzdan öyle gördük ve öðrendik. Bu bakýmdan birlik ve beraberliðimizi zedeleyen insani deðerlere zarar veren her hareketten uzak kalarak sevgi, saygý ve kardeþlik adýna ne kadar kapý varsa hepsini sonuna kadar açmalýyýz. Toplumun insanlýðýn huzurunu bozan yanlýþlar karþýsýnda akli selim ile hareket edip birbirimize insanlýk adýna yine insanlýða yardým ve iyilikte bulunmalýyýz. Ne olduðu belli olmayan kiþiyi ve milletlerin ha- 17 in oyunlarý karþýsýnda ufak tefek menfaatlerimiz için insanlýða iyilikten birbirimizi sevip saymaktan genel prensiplerden ayrýlýp tartýþmalara telafisi mümkün olmayan hatalara, yanlýþlara, kalp kýrmalara kýsýr çekiþmelere asla katýlamayýz, ayný zamanda katýlanlarý da uyarmalýyýz. Allahýmýzýn biz kullarýna lütfettiði nimet ve imkanlarýn herkese yetecek kadar fazla olduðunu unutmayalým yeter ki kanaatkâr bir þekilde dini ve ahlaki insani anlayýþla paylaþmasýný dileyelim. Nefsin acýmasýz istek ve arzularý karþýsýnda israfa düþmeden harama dalmadan birinin öbürünün malýna göz dikmeden toplumlarýn barýþ ve huzurunu koruyalým. Alýn terimizle çalýþarak kendimize ve topluma karþý görevlerimizi yerine getirelim. Topluma karþý görevlerimizi yerine getirirken kimsenin hakkýna tecavüz etmeden yaþamak yeryüzünde öfke, kin, nefret ve þiddeti körüklememek buna karþý þefkat ve merhametli olmak barýþ ve fazilet sahibi olmak Allah’ýn kullarýnýn üzerinde bir hakkýdýr. Bu haklar bu dönem gücü elinde bulunduranlar tarafýndan kiþilere hak ülkelere yönelik asla deðiþtirilemezler. Toplumun bütün fertlerinin dünyadaki bütün yetkili ve etkili insanlarýn bu haklarý korumasý ve uygulamasý sorumluluðu vardýr. Son dönemlerde yaþanan geliþmeler insani deðer ve sorumluluklardan uzak bir dünya temel ve de hayal edildiðini açýk bir þekilde göstermektedir. Toplumsal sorumluluklar karþýsýnda müslüman olarak birbirimizin hakký hukukuna riayet edilerek kendisiyle ve toplumla barýþýk bir hayat yaþanmalýdýr fikrini saðlýyor. Herkesin yaptýðý her iþin kim için ne adýna yaptýðýný sonunda nerelere varacaðýný düþünmeye davet ediyoruz. Bu iyi düþünüldüðü takdirde sýkýntýlarýn yerini huzur ve mutluluða býrakacaðýný hiç kimse unutmamalýdýr. Toplumsal huzurlar, toplumsal dini ve ictimai görevlerin yerine gelmesiyle mümkündür. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 18 Rüsselsheim / Özel GMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin idarecilerinin katýlýmýyla Rüsselsheim`daki Bölge Merkezinde Ramazan Bayramý Bayramlaþma Programý gerçekleþtirildi. Ramazan ayý boyunca yapýlan çalýþmalarýn tatlý yorgunlugu bayram münasebetiyle IGMG Hessen Bölge Merkezinde yapýlan Bayramlaþma programý ile tatlý bir sevince dönüþtü. IGMG Hessen Bölgesi bu seneki Ramazan çalýþmalarýný oldukça yoðun ve verimli geçirdi. Zekat ve fitrede hedeflerini yerine getirmenin haklý gururu ve huzurunu yaþamaktalar. Bu münase- 10:30 Uhr Seite 18 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 I arýþmaya, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Akþit, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, DÝTÝB Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Dokuz Eylül Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yýldýrým, Ýstanbul-Þile Müftüsü Recai Albayrak, DÝTÝB Basýn-Yayýn ve Halkla iliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen, Din Görevlileri, DÝTÝB Dernekleri Baþkanlarý ve Yöneticileri, Yarýþmaya katýlan öðrencilerin velileri ile çok sayýda izleyici takip etti. T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Akþit, FürhDÝTÝB Mevlana Camii Dernek Baþkaný Mustafa Yaman ve Din Görevlisi Yusuf Anlaðan’ýn sunuþ konuþmalarýndan sonra yarýþmanýn jürisi, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Ak- Y IGMG Hessen`de Bayramlaþma IGMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin idarecilerinin katýlýmýyla Rüsselsheim`daki Bölge Merkezinde Ramazan Bayramý Bayramlaþma Programý gerçekleþtirildi BÜLBÜLLER NEFES KESTÝ T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþavirliði ve DÝTÝB iþbirliði ile organize edilen 9. Kur’an-ý Kerim-i Güzel Okuma Almanya Finali, 2006 yýlýnýn birincisinin derneði olan, Nürnberg-Fürth-DÝTÝB Mevlana Camii’inde yapýldý. þit, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Dokuz Eylül Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yýldýrým ve Ýstanbul Þile Müftüsü Recai Albayrak tarafýndan oluþturuldu. Birbirinden güçlü rakiplerin kýyasýya mücadele ettiði 9. Kur’an-ý Kerim-i Güzel Okuma Almanya Finali’nde jüri, dereceye girenleri tesbit edebilmek için epeyce zorlandý. Jüri’nin yaptýðý deðerlendirme neticesinde, 9. Kur’an-ý Kerim-i Güzel Okuma Almanya Finali’nde: Birinciliði, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinden Mustafa Kader, Ýkinciliði, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinden Kerim Yöntem, Üçüncülüðü de, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinden Burak Þahin kazandýlar. Yarýþmalarýn sonuþlanmasýndan sonra bir konuþma yapan, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan: “Öncelikle yarýþmaya katýlan bütün yavrularýmýza ve misafirlerimize hoþgeldiniz diyorum. Önceleri bütün bu yarýþmalar Köln’de yapýlýyordu. Biz ayný zamanda birinci gelen bölgemizi ödüllendirmek adýna, yarýþmalarýmýzý bir önceki senenin birincisinin bölge- sinde yapýyoruz. Ben sizlere teþekkür ediyorum, çünkü sizler kendi bölgenizi birinci yapýyorsunuz. Bizler de sizlerin bölgenize gelerek, bu yarýþmalarý yapýyoruz. Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz. Öncelikle yarýþmaya katýlan çocuklarýmýzý tebrik ediyorum. Onlarý yetiþtiren anne ve babalarýný tebrik ediyorum. Bilhassa yarýþmalara hazýrlayan din görevlilerimizi tebrik ediyorum. Çünkü onlar, gecegündüz demeden büyük gayret sarfederek, belki kendi zevklerinden fedakarlýk göstererek bu çocuklarý yarýþmaya hazýrlanmýþlardýr. Onlarý takdir edecek olan Allah’týr. Bizler ne kadar vaaad etsek bile, bu hizmetlerin karþýlý- faaliyet haber betle her sene olduðu gibi bu sene de IGMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyet idarecileri; Bölge Merkezindeki Bayramlaþma Programýna yoðun bir katýlýmla iþtirak ettiler. IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ programa katýlan tüm idarecilere teþekkür etti. Herzaman olduðu gibi Ramazanda da yaptýklarý verimli çalýþmalarýndan dolayý tüm idarecileri tebrik etti. Kýsa selamlama ve deðerlendirme konuþmasýndan sonra idarecilerin bayramlaþmalarý ve kucaklaþmalarý görülmeye deðerdi. Bölgenin ikramlarý hep beraber neþe icerisinde afiyetle yendi. ðýný veremeyiz. Çünkü onlar Allah’ýn Mabed’leri için bu fedakarlýðý yapýyorlar. Dernek yetkililerimizi ve cemaatimizi huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum. Onlar da büyük fedakarlýklar göstererek sýcacýk mekanlar hazýrlýyorlar ve bu yavrularýmýzýn yetiþmesi için büyük gayretler gösteriyorlar. Bugün burada çok güzel bir yarýþma izledik. Ben þahsen Jüri’nin yerinde olmayý arzu etmezdim. Bu çocuklarýmýzýn hepsine teþekkür ediyorum ve onlarýn hepsini birinci ilan ediyorum. Fürth DÝTÝB-Mevlana Camii Dernek Baþkanýmýzý ve çalýþma arkadaþlarýný bu güzel ev sahipliklerinden dolayý huzurlarýnýzda teþekkür ediyor, hepinize saygýlar sunarým.” dedi. Yarýþma, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan’ýn, yarýþmacýlara ödüllerini ve ardýndan, katýlýmcýlara verdiði Ýftar ile sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 19 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 20 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 21 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 22 23. sayi sayfalar 30.04.2009 röportaj 10:30 Uhr Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Mesut Uçakan`la yeni filmi “Anka Kuþu/Bana Sýrrýný Aç” Üzerine slami kesimin önde gelen yönetmenlerinden olan Mesut Uçakan, yeni filmi ‘Anka Kuþu’ ile sinamaseverlerin karþýsýna çýkmaya hazýrlanýyor. Geçen yýl çektiði ‘Anne ya da Leyla’ filmi büyük hayal kýrýklýðýna yol açan yönetmen yeni filminde iddialý... Çarpýcý açýklamalarda bulunan Uçakan, hem kendisine hem de Ýslami kesime yönelik ciddi eleþtirilerde bulunuyor. Reis Bey, Yalnýz Deðilsiniz, Sonsuza Yürümek, Kelebekler Sonsuza Uçar gibi sinema sektörünün klasikleri arasýna giren yapýmlara imza atan senarist, yönetmen Mesut Uçakan, 1995’te çektiði Ölümsüz Karanfiller ile sinemaya uzun bir mola vermiþti. Geçtiðimiz yýl vizyona giren Anne Ya Da Leyla isimli film ise kendisinden büyük beklentiler içinde olan seyirciyi þaþýrtmýþtý. Uçakan þimdi, ‘yerli Matrix’ olarak tanýmladýðý Anka Kuþu ile seyirci karþýsýna çýkmaya hazýrlanýyor. Uçakan’la, kendisini bugün Anka Kuþu’nu çekmeye götüren süreci ve “bütünüyle entegre olmayý” reddettiði sinema sektörünü konuþtuk. Art arda film çekmiyorsunuz? Çok zor film çekenlerdenim. El attýðým her þeyin mükemmel olmasýný istemek gibi bir saplantým var. Yaptýðým bir iþi, hele sinemayý çok kutsadýðým için de altýnda kalýp eziliyorum hep. Sinema denilen olayý, hem ticari olarak kotarma yeteneðim yok; hem de her film çekiminde içine düþtüðüm þartlar, kalite ve estetik olarak kafamdaki mükemmelliði yakalamama imkan vermiyor. Sonuçta mevcut þartlarý sonuna kadar zorluyor, fakat yine de istediðimi elde edemediðimi görüyorum. Bu özeleþtiri tüm filmle- Ý riniz için mi? Evet. Oysa bu yaratýlýþa aykýrý. Eksikler, yanlýþlýklar olmasa bu dünya niye var olsun ki. Bu bana zarar veriyor, ama bir yönden de iyi oluyor. Mükemmel olmaya çalýþmak sizi, hem fikir planýnda yüceltiyor ve sonsuza yolculuðunuzda daha ileri noktalara sürüklüyor; hem de estetik iddianýz saðlam kalýyor. Sizi, ucuzluktan, basitlikten, sulusepken populizmden koruyor. Baþarýsýz da olsanýz çýtanýzý fazla düþürmüyor. Geçen otuz yýlý þöyle bir mercek altýna aldýðým zaman, þahsým adýna gerçekten de çok saf, temiz bir idealizm içinde mücadele sergilendiðini görüyorum. Sinemada salt ticari kaygýlarla hareket edip kýsa yoldan zengin olalým, refahýmýzý artýralým hesabý yapmadýk. Daima ‘yaptýklarýmýzýn hesabýný verme’ hassasiyeti içindeydik. Önümüze çýkan fýrsatlarý bu kaygýlara dayalý reddettik. Fýrsatlar? Mesela, bir zaman önce büyük bir kanala sürekli film çekmemiz teklif edildi, konu bir yere geldiðinde tavrýmýzý koyduk, “Bana trilyonlar da verseniz, kurþun da sýksanýz müstehcen filmler çekmem.” dedik. Sizden müstehcen film çekmenizi mi istediler? Müstehcenlikten kastým, öpüþme sahneleri, kadýný plaj kýyafetleri ya da iç çamaþýrlarýyla gösteren sahneler. Fikri plandaki bu yontulmaz tavrýmýz sürekli dýþlanmamýza yol açtý. Piyasaya adapte olmadýk. Ayný inançta gördüðümüz kimi çevrelere de tavýr koyduk. Bu kez de kalite ve es- tetik kaygýlarýmýz duvarlar ördü o sevgili kardeþlerimizle aramýzda. Bu kaygýlar çerçevesinde de pek çok teklifi geri çevirdik. Ne gibi? Türk Sinemasý’nýn en ilkel þartlarla boðuþtuðu bir dönemde ilk bilim kurgu denemesi olan Kavanozdaki Adam’la TRT’de ciddi sükse yapmýþtýk. Arkasýndan Fatih-Harbiye’yi çekmemizi istediler. Bütçe düþüktü, çekmedik. TRT Ýstanbul televizyonunda senaryosunu okumaya fýrsat bulamayacaðým günübirlik dramalar çekmemiz istenince, kaçtýk. Ki, paraya da son derece ihtiyacýmýz vardý ve hatta TRT adeta vitrindi. Önceleri sizin gibi idealist olan pek çok Müslüman, 28 Þubat’tan sonra çok deðiþti. Paraya para demeyenler var. Bugün, “Keþke ben de taviz verseydim” diye piþmanlýk duyuyor musunuz? Þimdi þöyle etrafýma bir baktýðýmda, býrakýn o paraya para demeyen eskilerin mücahitlerini, kendi ellerimizle yetiþtirdiðimiz kimi gençlerin bile büyük kurnazlýklarla lüks köþklere, lüks arabalara kavuþtuðunu görüyoruz. Benim bunca yýl hala ayný züðürtlükte, ayný fakirlikte olmama þaþýyorlar. Bazýlarý AKP iktidarýnda bile neden büyük projelere imza atamadýðýmýzý soruyor! Ýstemesini, kurnaz iliþkiler kurmasýný bilmiyoruz. Bugün hâlâ þaþýlacak derecede MTTB’de dünyayý kurtarmaya namzet o yirmibeþ yaþlarýndaki genci görüyorum. Fikir ve estetik kaygýlarý için gemileri yakmýþ biriyim. Gemi- leri yakma kararým da Yalnýz Deðilsiniz ile baþlamýþtý. Nasýl baþlamýþtý? Fatih Harbiye’yi çekmeyince Yimpaþ’ýn baþýnda olan arkadaþ Yalnýz Deðilsiniz’i çekmemizi önerdi. Romaný okumamýþtým. Baþörtüsü dramýný anlatýyordu.“Tamam!” demeden önce düþündüm: “Uçakan, deðil bu yaþanmýþ hikayeyi, sadece duvar dibindeki baþörtülü kýzý bir buçuk saat çekip göstersen bile baþörtüsü sorunu gibi militan bir Ýslami konuyu ele aldýðýn için militan bir Ýslamcý yönetmen damgasýný yiyeceksin. Seni öyle bir mahkum ederler ki þaþar kalýrsýn. ” Ama çektiniz… Çektim tabii. O tür bir damgayý hep þeref bildim. “ Ýnsanlarý bir yana býrak, bu filmi çekersem önce Allah’ýn rýzasýný alýr mýyým.” diye sordum kendi kendime. Tereddütsüz “Elbette!” dedim ve filmi çektim. Gerçekten sadece ‘Ýslamcý yönetmen’ oldum onlarýn gözünde. Bu sözü bana mal ettikleri için onlar adýna ben utanýyorum. Az önce þeref bildim dediniz? Evet þeref bildim. Kastettikleri ve pek tabii yadýrgadýklarý benim dini hassasiyetimdi. Utandýðým taraf, bu kavramý yanlýþ kullanýyorlar, kasýtlý kullanýyorlar. Geriye dönüp baktýðýmda bütün filmlerimizin cesarete dayandýðýný görüyorum. Yakýn tarihimizi, Ýstiklal Mahkemelerini, devrim kanunlarýný korkusuzca ele almasý bakýmýndan Kelebekler Sonsuza Uçar, Türk Sinemasý’nda sansürün bü- 23 tün aðýrlýðýný hissettirdiði günlerde yargý makamýný eleþtiren Reis Bey, sinemada ilk defa fail-i meçhulleri konu edinen Ölümsüz Karanfiller, keza, ilk defa baþörtüsü dramýný anlatan Yalnýz Deðilsiniz. Sonsuza Yürümek… 9 Kasým’da vizyona girecek olan ve ilk defa hala yasak kapsamýnda bulunan tekkelerin kurtuluþ olduðunu vurgulayan Anka Kuþu… Anne Ya Da Leyla’yý saymadýnýz. O bir ara denemedir. Neyin denemesi? Herkesi küstürüp, kendi baþýma býrakýlýnca sinema sektöründen uzaklaþan, borçla harçla yaþar konuma giren, ama yine de piyasaya taviz vermeye yanaþmayan, hayatýný sürdürmek için kýytýrýk reklam ve tanýtým filmleri çekmek zorunda kalan, bir noktadan sonra yine beþ parasýz bir halde sinemaya dönen ve sinema tekniði/sanatý adýna çok þey kaybettiðini gören, utana sýkýla küçücük bir sponsorlukla, amatörlükle filmini çeken bir yönetmenin denemesi. Tam tersi de olabilirdi. Sinemaya uzak kaldýðýnýz yýllarda reklam ve tanýtým filmleri sizi zengin de edebilirdi. Bizim camiada bu çok zor. Bir üründe reklamýn gerekliliði hala doðru dürüst anlaþýlabilmiþ deðil. Hele birkaç sene öncesine kadar hiç deðeri yoktu. Bizim camia dýþýndaki reklam alanlarýnda da doðrusu var olmak için þartlarý zorlamadýk. Bugün reklamýn önemini anlayan Müslüman iþadamlarý bunu daha çok sisteme kendini kabul ettirmiþ solcu reklamcýlarla yapmayý yeðliyor. Sen aðzýnla kuþ tutsan piyasa gözüyle saðcý, gerici bir isim olarak deðerin yok. Hatta onlarýn ulaþmalarý gereken medya çevrelerine engelleyici bir rol oynuyorsun. Kompleks tabii bu. Ne yazýk ki reklam sektörü böyle. Ekonomiye, sanata ve medyaya hakim çevreler böyle. Ýþin garibi o çevreler karþýsýnda komplekse kapýlan bizim öyle entel-dantel tiplerimiz var ki, ancak o çevreler bizi överse bizi adam yerine ko- 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr 24 yuyorlar. Hele 28 Þubat’tan sonra bizim aydýnýmýz, bizim yöneticimiz, bizim televizyoncularýmýz, bizimle yan yana durmaktan öyle korkar hale geldiler ki sormayýn. 28 Þubat sonrasýnda travma yaþadýk. Film çekemedik, geçim derdine düþtük. Bu anafor bizi eþya ve hadiselerin hakikatine dönük içimizdeki fýrtýnalarý dýþarý çýkardý, hayatýn esrarýný keþfetmeye kalktýkça yaþadýðýmýz sancýlar travmaya dönüþtü. Gördük ki Allah’tan baþka hiçbir þey yok, bize ses ve görüntü olarak görünenlerin hepsi birer yanýlsama. Böyle düþününce Asýl Yönetmen’le burun buruna geliyorsunuz. Anka Kuþu’nun Matrix’e benzediðini söylediðiniz noktalar bunlar olmalý… Siz kendi içinizde bu anaforu yaþarken dýþarýda da elbet bazý geliþmelerin buna denk düþtüðünü görüyorsunuz. Sinema sektöründe Matrix diye bir film çýkýyor ve sizin bu sancýlarýnýzla belli ölçüde örtüþüyor. Keza Sýr Kapýsý’nýn, Kalp Gözü’nün reyting yapmasýnýn nedeni insanlarýn metafizik arayýþ içinde olduðu gerçeðidir. Bunlar benim dýþýmda olan þeyler. Ben Anka Kuþu’ndaki metafizik sancýlarý Matrix’te gördüðüm için ele almadým. Yaþadýklarýmý, hissettiklerimi dýþa vurmaya çalýþtým. Baþka türlü yapsam da beceremezdim doðrusu. Bu ara Matrix’in bizim filmden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir farkýný da vurgulamak lazým. Biz hayatýn büsbütün simulasyon olduðunu göstermeye çalýþýyoruz. Ama Martrix’te öyle deðil. Bu dünyayý uzaydaki bir koloninin oluþturduðu simülasyon olarak takdim ediyor. Görülen o ki, bütün bunlarý Anka Kuþu’nda bir yönetmen üzerinden anlatmayý tercih etmenizin sebepleri az deðil. Hayattaki yanýlsamayý en iyi bir yönetmen tipiyle verebileceðimi düþünüyorum. Çünkü sinemanýn bizzat kendisi çok çarpýcý bir yanýlsama örneði ve bir film yönetmeni ancak hayattaki senaryoyu, yaþananlarla akýp giden filmi, onun gerçek Yönetmenini bu kadar doðru yakalayabilir. Hep yaþadýklarýnýzýn bir yansýmasý. Filmdeki yönetmenin yaþadýðý travma, duygu ve düþünceler elbette benim. Zaten her film, yönetmenin kiþiliðini sergiler. Ama, olay örgüsü, benim yaþadýklarýmdan çok farklý. Filmdeki yönetmen, ortaöðretim döneminde karasevdaya tutulduðu kýzý bulmak için Ýstanbul’a gider. O kýzý yýllar sonra bulur, ama dünyasý yýkýlýr. Ben de orta öðretimde bir kýza aþýk oldum, onun da babasý tayin oldu gitti, ama ben onu hiç bulamadým. Peþine de düþmemiþtim açýkçasý. Anne Ya Da Leyla’da da hayal kýrýklýðýna sebep kadýnýn pavyonda çalýþmasýydý. www.kultur-gesundheit.de” adresiyle ziyaret edilebilen internet sitesinde Müslüman hastalarýn, saðlýk alanýnda kültür ve inançlarýyla ilgili sorunlar hakkýnda bilgi alma imkanýna sahip olduklarý ve internet sitesinin “Müslümanlarýn Alman saðlýk sistemi içerisinde bilgi, danýþma ve saðlýk bakýmý imkanlarýnýn daha iyileþtirilmesi” projesi çerçevesinde oluþturulduðu bildirildi. Proje sorumlusu Dr. Ýlhan Ýlkýlýç, saðlýk eðitimi kapsamýnda kültür konusuna gereken önemin verilmediðini belirtirken, “Dini inanç ve deðerler hakkýnda verilecek temel bilgiler, Müslüman hastalar ve saðlýk personeli arasýndaki münasebeti iyileþtirecek, bununla birlikte Müslüman has- “ Seite 24 hayat Evet. Ýyi yakaladýnýz. Demek ki bu bilinçaltýmda çok yer etmiþ. Anne Ya da Leyla bende büyük yaralar açmýþ bir filmdir. Doðrusu 10 yýl aradan sonra öyle bir filmle dönmek istemezdim. Parasýzlýk nedeniyle çok büyük hatalarýmýz da oldu filmde. Hatalar? On yýlda sinemada çok þey deðiþmiþ. Bunu o film çalýþmasýyla gördük. Mesela en basitinden, on yýl önce genelde sinema filmlerinde mono ses kaydý, dollby sistem tek tüktü. Seyirci profili de tamamen deðiþmiþ. 10 yýl önce güzel kaliteli bir filmi sabýrla seyreden bir sinemacý kitlesi vardý, televizyon bu seyirciyi öyle bir hale getirmiþ ki, tempo/gerilim yeni seyircinin öyle ruhuna iþlemiþ ki en küçük bir durgunlukta hemen sýkýlýyor, ofluyor pofluyor. Teknik geliþmelerden nasýl uzak kaldýnýz bu kadar? Ýtiraf etmek gerekir ki sinemayý yakýn takibe alamadýk. Bu bir eksiklik ve kocaman bir yanlýþ. Doðrusu baþka yanlýþlarýmýz da oldu bu filmde. Mesela, onca parasýzlýkta digital deðil de negatif çekmemiz bir hataydý. Görüntü yönetmeni bir felaket çýktý. Çok hatalar yaptý. Oysa yýllarýn adamýydý, bol ödülleri vardý. Bütün eksikliklerine raðmen samimi þekilde mükemmel bir sinema lezzeti aldýklarýný söyleyen, filmin arka planýný okuyabilen çok kiþi çýktý. Sizden Yalnýz Deðilsiniz benzeri bir film bekleyenlerin yaþadýðý hayal kýrýklýðý bundan olmalý. Aþaðý yukarý. Ama haksýzlar. Medya bizi hep bir þablon içinde görüyor. Bu hep dini ve siyasi filmler çeker diyorlar. Bu kavramlarýn içini de kendi bildikleri gibi dolduruyorlar. Bizden baþka tür bir film sadýr olduðunda, diyelim ki salt estetik kaygýlarý öne çýkmýþ bir çalýþma gördüklerinde kabullenemiyorlar, küçümsüyorlar. Yeni tanýnmamýþ bir isim olsam herhalde daha büyük saygýyla bakarlardý. DÝNÝN BÝZÝM MALIMIZ OLMADIÐINI ANLADILAR Araf, Dabbe gibi dini içerikli konulara eðilen filmler arttý. Bunu neye baðlýyorsunuz? Ýlk defa Takva filminde Ýsmailaða camii cemaatinin ele alýnmasý bence çok önemli bir geliþme. Lanet’i, Gençlik Köprüsü’nü , hatta daha sonralarý Yalnýz Deðilsiniz’i çektiðimiz dönemlerde ideolojik kutuplanmalar vardý. Komunist blok yýkýldýktan sonra, siyasete girdiler, ticarete girdiler, sisteme entegre oldular, kozmopolitleþtiler. Sosyal bir vakýa olarak dinle karþý karþýya geldiler. Bu toplumu anlatayým derken dini ve din adamlarýný göz ardý edemediler. Kiminin eski düþmanlýklarý depreþti, kimi objektif davranmayý yeðledi. Dondurmam Gaymak’ta, dine saldýrýl- Saðlýk bakýmý konusunda Müslümanlara yönelik bilgilendirici internet sitesi Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi Týpta Tarih, Etik ve Teori Enstitüsü Eylül ayýndan bu yana kültür ve saðlýk konulu yeni bir internet sitesi yayýný yapýyor talarýn saðlýk bakýmý ve her türlü ihtiyacý daha iyi karþýlanabilecektir” dedi. Ýnternet sitesinde ayrýca, konulara göre tasnif edilmiþ sorularýn cevaplarý, kültür ve saðlýk ala- röportaj Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 nýnda hizmet veren kurum ve kuruluþlarýn adresleri, týp alanýnda günlük vaka örnekleri gibi bilgiler de yer alýyor. “E-Health-Seiten” baþlýklý bölümde ise Müslümanlar için kendi ana dillerinde madý. Takva’da ise bu yok. Din dedikleri olay insanlýðýn hazinesidir. Kim ne kadar keþfederse o kadar faydalanýr. Bugüne kadar dini hep sadece bizim malýmýzmýþ gibi görüyorlardý. Þimdi öyle olmadýðýný anladýlar. Anka Kuþu da bir tarikat filmi mi? Bir tarikatý mý anlatýyor? Bir kasabada, siyasetle çok ilgisi olmayan, birbiriyle aþk sohbetleri yapan, zikirleriyle manevi atmosferler oluþturan, birbirleriyle yardýmlaþan, fakirlerin muhtaçlarýn ihtiyaçlarýna koþan bir çevreyi yansýtýyoruz. Bu nedenle o çevrelere detaylarýyla girmedik. Anka Kuþu’nun devamýný çekmek nasip olursa artýk direkt tarikat olayýný göbeðinden yakalamamýz gerekecek. Eleþtirilere hazýr mýsýnýz? Benim herhangi bir filmim olmasýn ki biri yerin dibine batýrýrken diðeri göklere çýkarmasýn, Eminim bu filmimde de ayný þey olacak. Kimi iyi diyecek kim kötü, kimi beðendim diyecek kim beðenmedim. Doðrusu bunlarý önemsemiyor deðilim, ama iþime geldiði kadar alýyorum. Ancak, filmin çok tartýþýlacaðý kesin. Hatta býrakýn dinle alakasý olmayanlarýn tepkilerini, tarikata/tasavvufa inanmayan Müslüman cemaatler de var, onlar da veryansýn edecek. Kelebekler Sonsuza Uçar’da çizdiðim bu tür bir tipe eleþtiriler gelmiþti. Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere saðlýk siteleri hakkýnda bilgiler veriliyor. Uzmanlar için oluþturulan veri bankasý ise, uzman kiþilere daha detaylý bilgilere ve kaynaklara ulaþma imkaný saðlýyor. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya orunlu bir þekilde baþlayan Almanya hayatýmýz, farklý boyutta olsada deðiþik problemlerle birlikte devam etmekte. Almanca sorunu kýrk yýl önce birinci nesil için hayatî bir meseleydi. Bu sorunun günümüzde topyekün bir þekilde çözüldüðünü söylememiz zor. Bununla birlikte hukuk, iþ piyasasý ve aile-ev alanlarýnda da bir takým sýkýntýlarýn hâlâ devam ettiðini gözlemlemekteyiz. Biriken sorunlarýn adeta çözümsüzlüðe mahkum edilmiþ olmasýnda, iç faktörlerin yanýsýra dýþ faktörlerde önemli rol oynamaktadýr. Dýþ faktörlerin baþýnda muhtelif alanlarda gözüken ayrýmcý uygulamalar gelmektedir. Bu uygulamalar, Türk nüfusun toplumsal hayatýn her alanýndaki geliþimini olumsuz yönde etkilemektedir. Konuyla ilgili uygun bir örneði, ayrýmcýlýk vakalarýnýn göründüðü eðitim sisteminde yaþanan geliþmeler oluþturmaktadýr. Yazýmýzda, Almanya ortaokullarýndaki farklýlýðý kýsaca izah ettikten sonra, bu okullarda eðitim gören genelde yabancý, özelde Türkiye kökenli çocuklarýn istatistiklere yansýyan göreceli baþarýsýzlýklarýnýn arkaplanýnda yatan ayrýmcý uygulamalara deðineceðiz. Almanya’daki eðitim sisteminin en belirgin özelliði, çocuðu, ilkokulun ardýndan baþarý derecesine göre ayýrmasýdýr. Çocuklar bölünmüþ ortaokul sisteminde, ilkokulun ardýndan baþarý derecelerine göre Hauptschule, Realschule veya Gymnasium’a gönderilmektedir. Ýlkokulu iyi derecede tamamlayan öðrenciler Gymnasium, alt derecede bitirenler Hauptschule ortaokuluna gönderilmektedir. Eðitim sistemi içerisinde Gymnasium ile Hauptschule arasýnda duran Realschule’da, ilkokulu orta dereceyle baþarmýþ çocuklar yer alýr. Bu ortaokul türlerinin haricinde ayrýca, her üç okulu bir arada barýndýrmayý amaçlayan Gesamtschule ile, bu üç derecenin dýþýnda, öðrenim engelli çocuklarýn gönderildiði özel okullar da (Sonderschule) eðitim sisteminde yer almaktadýr. Bu yapý içerisinde öðrenim gören öðrencilerin durumunu inceleyen bir kiþi- S 10:30 Uhr Seite 25 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Eðitim sisteminde ayrýmcý uygulamalar Ünal KOYUNCU • [email protected] nin dikkatini çeken ilk husus, yabancý kökenli çocuklarýn yerli çocuklara kýyasla baþarýsýz konumda olmalarýdýr. Konuyla ilgili verilere baktýðýmýzda, yabancý kökenli çocuklarýn ortaokullara daðýlýmý ile Alman çocuklarýn ortaokullara daðýlýmý arasýnda ciddi bir farklýlýk sözkonusudur. Ýstatistiklerin verdiði bilgiler, bizlere, yabancý kökenli çocuklarýn Alman çocuklara kýyasla daha az Gymnasium’a, fakat daha çok Hauptschule’ya gittiklerini göstermektedir. Hauptschule’ya giden yabancý kökenli çocuklarýn, okulu baþarýlý bir þekilde bitirme oranýda ayný þekilde düþüktür. Bununla birlikte, öðrenim engelli çocuklarýn gittiði özel okullara da (Sonderschule) göreceli olarak daha fazla yabancý kökenli çocuk gönderilmektedir. Bunun haricinde sýnýf tekrarlama ve okuma kabiliyetindeki zayýflýk, bu çocuklarda daha fazla gözüken olumsuz vasýflardýr. Geride býrakýlan 40 yýllýk göç sürecine raðmen, eðitim sistemindeki bu açýðýn niçin hala kapatýlamadýðý sorusu, aktarýlan bilgiler göz önünde bulundurulduðunda, göçmenlerin ve uzmanlarýn gündeminden düþmeyen bir soru olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Yabancý kökenli çocuklarýn eðitim alanýndaki göreceli baþarýsýzlýklarýný izah etmede þu ana kadar farklý yaklaþýmlar geliþtirilmiþtir. Çocuklarýn baþarýsýzlýðýný, içerisinde yetiþtikleri geleneksel kültüre baðlayan yaklaþým, otoriter ve ezberci eðitim kültüründe yetiþen çocuklarýn Almanya’da geçerli olan bireyselci ve öðretici eðitim kültüründe tutunamadýklarýný savunmaktadýr. Diðer bir kanaate göre, ailelerin sosyal durumu baþarýsýzlýkta ana faktördür. Ebeveynlerin düþük eðitim seviyesi, ailenin yaþadýðý dar ev ve kardeþ sayýsýnýn çokluðu, çocuklarýn eðitim hayatýný negatif yönde etkilemektedir. Bu baðlamda aile, çocuðunu, okul hayatýnda yeterince destekleyememektedir. Sonuç olarak çocuk, baþarýlý sonuç elde et- mede gerekli aile altyapýsýndan mahrum kalmaktadýr. Gerek kültürel farklýlýk ve gereksede aile imkanlarýndan yola çýkýlarak yapýlan izahlar, sorunu bütüncül olarak açýklayamamaktadýr. Kültürel farklýlýða ve kýsýtlý aile imkanýna raðmen, okul hayatýnda baþarýlý olan yabancý kökenli öðrencilerin varlýðý, bu yaklaþýmlarý geçersiz kýlmaktadýr. Öte taraftan kültürel eþitliðe ve geniþ aile imkanýna sahip olmasýna raðmen eðitim sisteminde tutunamayan çocuklarda söz konusudur. Almanya’daki eðitim sisteminin ayýrýcý özelliðine daha önce deðinmiþtik. Burada, ilkokuldan ortaokula geçiþlerde, okulun ve öðretmenlerin yaptýklarý tavsiyeler ve çocukla ilgili verdikleri kararlar, çocuðun gelecekteki okulunu belirlemektedir. Yabancý kökenli çocuklarýn göreceli baþarýsýzlýðýný ‘kurumsal ayrýmcýlýk’ baþlýðý altýnda izah eden yorum, tam da bu noktada yer alan ayrýmcý uygulamalara deðinmektedir. Bu baðlamda kurumsal ayrýmcýlýk, bir kurum olan okulun öðrenciler arasýnda bilinçli/bilinsiz bir þekilde ayrýmcýlýk yapmasýný ifade etmektedir. Daha ilkokula baþlama döneminde ortaya çýkan bu olgu, yabancý kökenli çocuðun ilerleyen yýllardaki okul hayatýný olumsuz yönde etkileyen baþlýca unsurdur. Eðitim sistemindeki yabancý kökenli çocuklar sorununu bu yorumun diliyle aktaracak olursak, okul ve öðretmenler tarafýndan Hauptschule ve Sonderschule okullarýnda, kültürel farklýlýk veya aile desteði eksikliðinden dolayý deðil, okul yapýsýnda yer alan ayýrýcý mekanizmalardan dolayý daha fazla yabancý kökenli çocuk yer almaktadýr. Bu olumsuz yönlendiriþin arkaplanýnda öncelikle, Almanca dilbilgisi ýsrarýnda görüldüðü gibi, sistemin yabancýyý dýþlayan özelliðine atýfta bulunulmaktadýr. Öte taraftan öðrencilerin kabiliyet ve kapasiteleri bir takým kliþelerden ve önyargýlardan yola çýkarak deðerlendirilmektedir. Öðrenciyi deðerlendirmede anahtar ölçü Almanca dilbilgisidir. Tekdilli eðitim sisteminde Almanca konusunda gerekli hassasiyet gösterilmekte, çocuklar, Almanca dilini yeterince bilemeyen Gymnasium ve hatta Realschule’yý baþaramaz, kanýsýndan yola çýkýlarak ele alýnmaktadýr. Ýlkokulda Almanca dilbilgisi yeterli olmayan çocuklar için sunulan destekleyici ek dersler, bir taraftan okul ve sýnýf içerisinde ayrýmcý bir mekanizma iþlevi görürken diðer taraftan öðrenciyi diðer okul derslerinden uzak tutmakta ve böylelikle öðrencinin bazý derslerden geri kalmasýna neden olmaktadýr. Sonraki yýllarda devam edilecek ortaokul türüyle iliþkin verilecek olan kararda bu derslere katýlmýþ olmak, olumsuz bir faktördür. Çocuklar için bir artýdeðer olarak kabul edilmesi gereken anadil sistem içerisinde göz ardý etmektedir. Çocuðun temel bazý kabiliyetlerini geliþtirebildiði anaokula gidiþ süresi ilkokula baþlamada önemli bir kriter olmaktadýr. Anaokul hayatýný deðerlendiren eðitimci ve öðretmenler için 2 anaokula gitmiþ olmak, bazý durumlarda okula alýnmama nedeni olmaktadýr. Öte taraftan bazý okullarda, Almanca yetersizliði tespit edilen birinci sýnýf yabancý çocuklarýný anaokula tekrar gönderme durumlarýda yaþanmaktadýr. Birinci sýnýfta bu eksikliðini gidermesi gereken çocuklar, okulun ek Almanca destek sunamamasýndan dolayý basit bir yöntemle anaokula gönderilmektedir. Ýlk bakýþta makul bir sebep olarak yansýyan bu geliþme, ilerleyen yýllarda negatif bir vasýf olarak çocuðun geleceðini belirlemekte, öðretmenin gözünde ‘yaþý büyük’ olan çocuk farklý bir muameleye tabi tutulmaktadýr. Bir diðer ayrýmcý yaklaþým sýnýf oluþumlarýnda sergilenmektedir. Bilindiði gibi sýnýf oluþumlarýnda bir sýnýfda mümkün mertebe ayný yaþ çocuklarýn bulunmasý hedeflenmektedir. Bunun bir diðer anlamý ‘yaþý büyük’ 25 çocuðun baþka bir okula gönderilmesidir. Öðretmenlerin çocuklarla ilgili verdiði kararlarda ortaya koyduklarý düþünceler, 40 yýl içerisinde oluþmuþ yaygýn önyargý ve kliþelerden beslenmektedir. Öðretmenler, bizzat çocuðu muhatap almak ve çocuða yatýrým yapmak yerine, çocuðun içerisinde yetiþtiði kültür, ikamet ettiði sokak, ve ailesinin verdiði destek gibi hususlardan yola çýkarak deðerlendirmelerde bulunmakta ve yaþanan bu çarpýk anlayýþý gözler önüne sermektedi. Sonderschule’ya gönderilen bir çocuðun gönderiliþ sebebinin arkaplanýnda ailenin dindarlýðý ve çocuðun Kur’an kursuna gitmesinin sebep olarak gösterilmesi, bu çarpýk anlayýþa verilebilecek örneklerdendir. Almanya’daki Türk nüfusun kendisini tam anlamýyla Almanyalý olarak görebilmesi için yetkililerin bu hedefe ulaþmada gerekli hukukî, iktisadi ve sosyal altyapýyý oluþturmalarý gerekir. Bunun baþlýca þartý, ülkede var olan imkanlarýn teoride ve pratikde yerli-yabancý ayrýmý yapmadan eþit uygulanmasýdýr. Aksi takdirde eþit muamelenin zýddý olan ayrýmcýlýk, ülkede yaþayan insanlarýn ortak bir payda oluþturmasýna deðil, herkesin kendi dünyasýnda yaþamasýna neden olacaktýr. Ýstifade edilen makaleler: • Birgit Becker, Nicole Biedinger: Ethnische Bildungsungleichheit zu Schulbeginn, iç: Kölner Zeitschrift für Soziologie und Sozialpsychologie, 2006, Jg. 58, Heft 4, s. 660-684 • Heike Diefenbach: Bildungschancen und Bildungs(miss)erfolg von ausländischen Schülern oder Schülern aus Migrantenfamilien im System schulischer Bildung, iç: Rolf Becker/ Wolfgang Lauterbach(Hg.): Bildung als Privileg, s. 225-249 • Mechthild Gomolla: Fördern und fordern allein genügt nicht! Mechanismen institutioneller Diskriminierung von Migrantenkindern und -jugendlichen im deutschen Schulsystem, iç: Georg Auernheimer (Hg.): Schieflagen im Bildungssytem. Die Benachteiligung der Migrantenkinder, s. 97-112 • Mechthild Gomolla, FrankOlaf Randtke: Mechanismen institutionalisierter Diskriminierung in der Schule, in: Gogolin, Ingrid/ Nauck, Bernhard (Hg.): Migration, gesellschaftliche Differenzierung und Bildung, s. 321-341. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr 26 Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat saðlýk Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Ebeveynler ne yapmal›? Dikkat eksikli¤i ve hiperaktivite Çocuklar›na, bir uzman doktor taraf›ndan "Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite" teflhisi konulan ebeveynler, çocuklar›nda afla¤›daki davran›fllar› gözlemlerler: Birden parlayan öfke, sürekli olarak otoriteye karfl› savafl, "hay›r" cevab›n› kabullenmemek, kurallar› ve yap›lmas› gereken davran›fllar› hat›rlamamak, arkadafl edinmekte zorluk çekmek. Araflt›rmalar, çocuklar›n % 5inin (erkek çocuklar k›z çocuklardan fazla) bu özelliklerin baz›lar›n› ya da tümünü sergiledi¤ini ortaya koymufltur. - Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite Sendromu olan çocuklar e¤er her gün, ayn› zamanlarda ayn› fleyleri yaparlarsa hayatlar› çok kolaylafl›r. - Yaz›l› günlük faaliyet listesi; bafllar› s›k›flt›¤›nda dan›flabilecekleri bir yard›m kayna¤›d›r - difl f›rçalamak ve hatta çorap giymek gibi... - Küçük yafltan bafllayarak, günlük ifllerini yazd›¤› bir defter ya da takvim tutmay› afl›layabilirsiniz. - Zaman› do¤ru kullanmak, Dikkat Eksikli¤i olan çocuklar için en zor ifltir. Erken yaflta bafllayan "zaman› etkili kullanma" e¤itimi ve sürekli bu konuya önem göstermek çocu¤unuza kazand›rabilece¤iniz en önemli yetenektir. ‹yi haber, bu çocuklar›n ayn› zamanda da çok özel yetenekleri olan çok özel çocuklar oldu¤udur. Üretken ve tart›flmaya aç›kt›rlar ve ola¤anüstü geliflmifl bir kiflisel adalet duygular› vard›r. Onlar›n dikkatleri "eksik" de¤il "de¤ifliktir" Zeka kapasitelerinde eksiklik olmad›¤› ise çok aç›kt›r. Bu olumlu yönler onlara yetiflkin hayatlar›nda çok yard›mc› olacakt›r ama önce kazas›z belas›z çocukluk dönemlerini yaflamalar› gerekmektedir. - Çocu¤unuzun gününü organize etmek için bir plan yapmak çok önemlidir. Ebeveynlere 10 öneri 1- Çocu¤unuza asla sinirliyken muamele etmeyiniz. Öfke öfkeyi do¤urur. fiayet çocu¤unuz özel e¤itim merkezlerine gidiyor ise buradaki ö¤retmenleri ile sürekli irtibatta olun ve sorunlar›n›z› onlarla paylafl›n. Ö¤retmenler ile ilgili sorunlar ç›karsa durumu önce ö¤retmen ile çözemezseniz müdüriyet ile görüflün. Asla kaba kuvvete baflvurmay›n. 2. K›r›c› olmamaya çal›fl›n›z. Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite Sendromu ve Kaynaflt›rma E¤itimi konusunda bilginiz artt›kça, zaman zaman rahats›z edici durumlarla karfl›lafl›rs›n›z. Örne¤in; çocu¤unuzun ö¤retmeni, yeni araflt›rmalarla tersi ispatlanm›fl bilgilere at›f yapabilir. Baz› ö¤retmenler yenili¤e ve bilgi ak›fl›na aç›k olmalar›na karfl›n baz›lar› bu konuda al›nganl›k gösterebilir. O zaman çocu¤unuza yard›mc› olabilmek için baflka yollar denemelisiniz. 3. Kendinizin ve karfl›n›zdakilerin kulland›klar› sözcüklere dikkat gösteriniz. Çocu¤unuzun ö¤retmeni anlamad›¤›n›z bir sözcük kulland›¤›nda aç›klama isteyin. Kimi zaman farkl› kifliler ayn› sözcüklere farkl› yorumlar getirirler ve bu da yanl›fl anlaflmalara yol açar. Ayn› lisan› konuflmad›¤›n›z kiflilerle bir anlaflmaya varman›z zordur. 4. Kendinize "Bu sorunu kim çözebilir?" sorusunu sorunuz. Bir sorunu çözmek için giriflimde bulunmadan önce bu sorunun cevab›n› verebilmelisiniz. E¤er çocu¤unuzun ö¤retmeni, çocu¤unuzun sorunlar›na çözüm - Üzücü olan; zaman zaman Dikkat Eksikli¤ini bilmeyen ve kabullenmeyen ö¤retmenlere rastlamakt›r. - Bu ö¤retmenler, bilmeyen ama ö¤renmek için gayret gösterenler ya da bilmeyen ve sendromun do¤rulu¤una hiçbir flekilde inanmayan, çocuklar›n "tembel" oldu¤una inananlar olarak ikiye ayr›l›rlar. - Dikkat Eksikli¤i Sendromunun belirtileri uzun zamand›r bilinmekte, tedavide kullan›lan uyar›c› ilaçlar 1937 y›l›ndan beri araflt›r›lmaktad›r. Bu sendrom hakk›nda hemen hemen her fley bilinmektedir. getiremeyece¤ini ifade ederse o zaman müdür, rehberlik ö¤retmeni, okul psikolo¤u ya da merkezinde bu konuda bilgi ve yetki sahibi birisi ile bir toplant› önerip, ö¤retmene yard›mc› olmalar›n› sa¤layabilirsiniz. 5. Bir plan yap›n›z. Çocu¤unuz için uzun vadede ve k›sa vadede istediklerinizin bir listesini yaparak, bir hareket plan› gelifltiriniz. Plan›n›z› bir takvime uygulay›n›z. Kendinizi bir yöntem uzman› olarak görünüz. Bir sorunu çözümlemek için önce sorunu tan›mlamak sonra olas› çözümler için kafa yormak, en baflar›l› olaca¤›n› düflündü¤ünüzü seçmek ve çözümü denemek gerekir. E¤er bir çözüm ifle yaramazsa o zaman bir ikincisini olmazsa bir üçüncüsünü denersiniz. Kararl›, planl› hareket ederek kendinizi amac›n›za odaklay›n›z. 6. Yapt›klar›n›z› ka¤›da dökerek, saklay›n›z. E¤er birden fazla çocu¤unuz, ifliniz, eviniz, gönüllü bir göreviniz ve bir kaç tane de hobiniz varsa, çocu¤unuzun ö¤retmeni ile en son ne zaman konufltu¤unuzu, nelerden konufltu¤unuzu ve ne kararlar ald›¤›n›z› hat›rlamak zordur. Neler yapt›¤›n›z› yazarak hat›rlay›n›z. 7. Ö¤retmenlere teflekkür etmeyi unutmamal›s›n›z. Veli-ö¤retmen görüflmelerinin ertesi günü bir teflekkür notu gönderebilirsiniz. Görüflme iyi gitmemifl bile olsa, ö¤retmene size ay›rd›¤› zaman için teflekkür edebilirsiniz. ‹letiflim kanallar›n› daima aç›k tutmak çocu¤unuzun yarar›na olacakt›r. 8. Kendinizi bilgilendirin. Çocu¤unuzun s›n›f›, kanunlar ve "özel e¤itim gerektiren çocuklar›n haklar›" konusunda araflt›rma ya- parak bilgi sahibi olunuz. Çocu¤unuzun ö¤retmeni ile en uygun görüflme zaman›, bir sorun yaflanmadan öncedir. Okul y›l› bafl›nda ö¤retmenle arkadaflça bir iliflki kurunuz. Okuldan ya da e¤itim merkezinde yap›lan toplant›lar›n hepsine kat›l›n›z. Bu toplant›lar›n s›k›c› oldu¤u do¤rudur ama toplant›lar s›ras›nda baflka hiçbir yerde ö¤renemeyece¤iniz bilgiler edinirsiniz. Okul yönetimi ya da e¤itim merkezi ile konuflarak özel e¤itim gerektiren çocuklar için ne gibi yat›r›mlar yapt›klar›n›, yapacaklar›n› ö¤reniniz. 9. Di¤er velilerle dayan›flma içinde olunuz. Baflkalar› ile benzer sorunlar› paylaflt›¤›n›z› bilmek, kendinizi iyi hissetmenize neden olacakt›r. Anne baba olmak çok zor bir ifltir. Farkl› bir çocu¤a sahip olmak çok çok zor bir ifltir. Çocu¤unuzun güçlü yanlar› oldu¤unu, dünyay› farkl› olarak alg›lad›¤›n›, de¤iflik bir bak›fl aç›s› oldu¤unu, duygular›n›n kimi zaman çok güçlü oldu¤unu ve kendine özgü meraklar› oldu¤unu akl›n›zdan ç›karmamal›s›n›z. Elefltirilere olumlu cevaplar Baflkalar›n›n çocuklar›n›z hakk›nda yapt›¤› olumsuz elefltirileri en iyi karfl›lama yöntemi; elefltiriyi cevaplarken karfl›n›zdakinin söyledi¤i olumsuz düflünceyi olumlu hale getirmektir. Örne¤in; e¤er birisi size çocu¤unuzun çevre edinemedi¤ini söylerse ona flu karfl›l›¤› verebilirsiniz, "Evet. O¤lum her zaman ba¤›ms›z ve kendine yeten bir çocuk olmufltur." Bir baflkas› çocu¤unuzun inatç› oldu¤undan söz ederse, o zaman da "Her zaman kararl› ve ne istedi¤ini bilen bir çocuk olmufltur" diyebilirsiniz. E¤er birisi tu- tup da çocu¤unuzu "garip ve acayip" olarak tan›mlarsa, sizde ona "Evet. Çocu¤umun üretici ve hayal gücü olan bir çocuk oldu¤unun fark›nday›m." demelisiniz. Yaln›z de¤ilsiniz Çocuklar›n›n yar›m kalm›fl projelerine gömülmüfl olarak yaflayan anne babalar vard›r çünkü çocuklar› ne yap›lmas› gerekti¤inden ziyade nas›l yap›laca¤› ile ilgilenirler. Baz› evlerde tek bir tane iflleyen el feneri yoktur çünkü çocuklar nas›l yap›ld›¤›n› anlamak için el fenerini son vidas›na kadar sökmüfltür. Bu çocuklar›n anne babalar› ile ahbapl›k kurunuz, yaln›z olmad›¤›n›z› anlamak sizi rahatlatacakt›r. 10. Çocu¤unuzun iyi ö¤renim görmesinin size ba¤l› oldu¤unu anlamal›s›n›z. Çocu¤unuzun ö¤renimi için en önemli kifli onun hayat›ndaki en önemli kiflidir; bu da sizsiniz. Çocu¤unuza bol bol kitap almal›s›n›z. Ama kitaplar› onun eline verip okumas›n› söylemeyin. Kitaplar› görebilece¤i yerlerde el alt›na koyun, er geç ilgisini çekeceklerdir. De¤iflik radyo kanallar›n› ve televizyon kanallar›n› izleyerek, onu de¤iflik kültürler, inan›fllar ve fikirlerle tan›flt›r›n. Aile bütçenizin sizi k›s›tlamas›na izin vermeyin, üretkenli¤inizi kullanmal› ve kaynaklar›n›z› di¤er ailelerle paylaflmal›s›n›z. Onunla sohbet edin Çocu¤unuzla sohbet edin. Onunla konuflurken sorular›na k›sa ve öz cevaplar vermeye çal›fl›n. Çocu¤unuzun her an›n› doldurmaya çal›flmay›n, herkesin düflünmeye, planlamaya ve her fleyden önemlisi hayal kurmaya ihtiyac› vard›r. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya u gün sanayileþmiþ ekonomik yapýlara sahip devletlerin müreffeh yaþam þartlarý sunduðu toplumlar, çevre kirliliýi, sanayi atýklarý, kontrolsüz kullanýlan tarým ilaçlarý, ormanlarýn yok edilmesi, nükleer atýklar gibi tabiatý tehdit eden bir çok unsur hakkýnda bilgilendirilmiþlerdir. Ancak sonuçlarý kýsa vadede hissedilmeyen yada bedelini geliþmemiþ, fakir halklarýn ödediði bu sorunlar politik bir magazin konusu olmaktan ileri gidemedi. Mutluluðun kazanýlan para ve tüketilen mal ile ölçüldüðü toplumsal sistemlerin ürettiði eðitimden geçen insanlar, var olmakta olan her sorunu ekonomik parametreler çerçevesinde deðerlendirmekteydi. Ta ki felaketin ayak seslerini hissedene kadar… Küresel ýsýnma, atmosferin termal dengesinin ýsýnma yönünde deðiþmesi þeklinde tanýmlanabilir. Bu süreç ise atmosferdeki CO2 ve metan gazlarýnýn doðal olmayan sebeplerden dolayý yükselmesi ile izah edilmekte. Atmosferdeki CO2 ve metan gazlarý aslýnda dünyadaki yaþam için hayatî öneme sahip unsurlardýr. Normal þartlar altýnda güneþten dünyamýza ulaþan ýþýnlar yeryüzüne çarptýktan sonra kýrýlmaya uðrayýp, uzaya geri yansýmalarý gerekir. Eðer atmosferdeki herhangi bir mekanizma bu ýþýnlarý soðutmazsa dünyanýzýn sýcaklýðý 18 derece olmasý gerekirdi. Bu ise dünyadaki yaþamýn varolma imkanýný tamamen ortadan kaldýrýrdý. Ancak güneþten gelen ýþýnlar uzaya geri yansýmaz. Bu ýþýnlar atmosferde bulunan CO2, metan, ozon, ve de su buharýnýn sayesinde uzaya geri yansýmak yerine dünyamýza hapsolunurlar. Böylece bugün dünyamýzýn sýcaklýðý ortalama +15 derecede stabil durumda tutulur. Daha doðrusu öyleydi. Isýl sisteme etki eden gazlardan en etkin olaný CO2 gazýdýr. Bu gaz karbon içeren maddelerin (petrol, doðalgaz, kömür, odun vb.) yakýlmasý ve canlýlarýn yaptýklarý solunum ile oluþan bir gazdýr. Atmosfere salýnan CO2 gazý ise gerek fotosentez gerekse okyanus sularýnda çözünmesi yoluyla son 200.000 yýldýr %003 (onbinde 3) ora- B 10:30 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Küresel Isýnma Bülent ESÝN . [email protected] nýný sabit bir þekilde korumaktaydý. Ancak 17. yüzyýlýn baþlarýnda gerçekleþen sanayi devrimi ile bu denklem dramatik bir þekilde deðiþmeye baþladý. Ýlk zamanlarda kurulan fabrikalarýn atmosfere saldýðý CO2’in termal sistem üzerindeki etkisi bu günkü devasa ekonomiler ile karþýlaþtýrýldýðý zaman yok denilebilecek kadar azdý. CO2’in atmosferin termal sistemi üzerinde bir etkisi olabileceði, ilk olarak 1896 yýlýnda Nobel ödülü sahibi Ýsveçli bilim adamý S. Arrhenius tarafýndan tespit edildi. Ancak bu öngörünün yapýlmýþ olduðu zamanda böyle bir ýsýnmanýn olmayýþýndan dolayý geliþen sanayileþme sürecinede bir etkisi olmadý. Dünya hýzlý ve kontrolsüz bir þekilde sanayileþti. Fabrika bacalarýndan çýkan gazlar ise atmosferdeki CO2 ve metan gazý oranýný hýzlý bir þekilde týrmandýrdý. Artan CO2 ve metan havayý ýsýttý. Isýnan hava ile birlikte okyanuslardaki buharlaþma arttý. Okyanuslardan buharlaþan su atmosferde bulut kütlelerini arttýrdý. Bu bulutlar ise ayný CO2 ve metan gazlarýnýn yaptýðý gibi dünyaya gelen güneþ ýþýnlarýnýn uzaya yansýmasýný engelledi. Böylece dünya, ýsýl olarak kýsýr bir döngüye girmeye baþladý. Oluþan yeni bulut kümeleri ýsýyý arttýrýyor, artan ýsý ile birlikte yeni bulut kümeleri oluþuyordu. 1900’lü yýllarýn sonuna gelindiði zamanlarda ise dünyanýn ikliminde bir þeylerin ters gittiði hissedilmeye baþlanmýþtý. Atmosfere salýnan gazlarýn dünya iklimi üzerinde bir etki oluþturduðu, ilk olarak 1979 yýlýnda yapýlan dünya meteoroloji örgütü WMO’nun düzenlediði “dünya birinci iklim konferansýnda” deklare edildi. Bu bazda yapýlan ilk konferans ise 1992 yýlýnda yapýlan Rio konferansýdýr. 184 ülkenin taraf olduðu konferansta “Birleþmiþ Milletler Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi” kabul edildi. Ancak sözleþmenin geliþmiþ ülkelere aðýr sorumluluklar yükleyip, sanayi geliþimini tamamlayamamýþ devletlere ise ayrýcalýklar vermesi iþlevsellik kazanmasýný önlemiþtir. Buna karþýlýk konferansýn küresel ýsýnmayý vede buna baðlý geliþen iklim deðiþikliklerini ciddi bir sorun olarak dünya gündemine taþýmasý baþlý baþýna bir baþarýdýr. Konferanstan sonra bilim çevreleri küresel ýsýnmanýn canlý yaþamý üzerindeki etkileri hakkýnda ciddi çalýþmalara giriþtiler. Ortaya çýkan sonuçlar insanoðlunun yaradýlýþýndan bu yana karþýlaytýðý en büyük tehditle karþý karþýya olduðunu ortaya koyuyordu. Doðurabileceði felaketin sonuçlarý o kadar büyüktü ki, insanoðlu ortaya çýkan bu gerçekleri kabullenmekte oldukça sýkýntý yaþýyordu. Eðer dünya bu günkü hýzla sanayileþirse, atmosferdeki CO2 miktarý 2050 yýlýnda bu günkü seviyesinin 2 katýna çýkacak. Yapýlan en iyimser hesaplamalar bile CO2’in 2 katýna çýkmasý durumunda dünyamýzýn 5 ila 6 derece kadar ýsýnacaðýný ortaya koymakta. Böyle bir durumda ise kutuplardaki buzullar büyük ölçüde eriyecek. Bu ise dünyadaki deniz seviyesinin yaklaþýk olarak 60 cm kadar yükselmesi anlamýna geliyor. Bu durum okyanusa kýyý þeridi olan ülkelerin topraklarýnýn büyük bölümünü kaybetmesi anlamýna gelmekte. Kýyý þeritlerinde yaþayan yüz milyonlarca insanýn iç kesimlere göçmesi sonucunu doðuracak. Deniz seviyesinin yükselmesi göçten daha büyük bir sorun doðuracaktýr ki, bu da kýyý kesimlerdeki içme suyu kaynaklarýnýn denize karýþmasýdýr. Bu bakýmdan yüzyýlýmýzýn en büyük sorunu içme suyuna ulaþabilme sorunu olacaðýný söylemek hiç de büyük bir kehanet sayýlmaz. Isýnan dünya ile birlikte tatlý su kaynaklarýnýn %20’sinin kuruyacaðýný ve de insan nüfusunun bu günkü sayýsýndan çok daha yüksek olacaðýný da hesap edersek büyük su savaþlarýndan bahsetmemiz de kaçýnýlmaz olacaktýr. Artan sýcaklýklarla birlikte gece ile gündüz arasýndaki sýcaklýk farký deðiþecek. Bu da bu günkünden çok daha büyük çapta fýrtýnalar ve de yeni yaðýþ sistemleri oluþturacak. Gece ile gündüz arasýndaki sýcaklýk farkýnýn azalmasýnýn bir diðer sonucu ise, bu gün dünyanýn sadece ekvator kuþaðýnda etkili olan virüslerin dünyanýn geneline yaymasý olabilecek. Kuzey kesimlerde mutasyona uðrayacak olan bu virüsler milyonlarca insanýn ölümüne sebep olabilecek. Dünyamýzýn iç kesimlerde kalan alanlarý çölleþecek. Bu da tarýmsal ürünlerin azalmasýný doðuracak. Azalan mahsulle birlikte dünyada ciddi bir açlýk sorunu baþlayacak. Isýnan hava ile birlikte çayýr ve orman yangýnlarý artacak. Deðiþen iklimle birlikte bazý bölgelerin çölleþmesi yada kurak yaþamsal alanlarýn yaðýþ almasý ile birlikte o bölgelere uyum saðlamýþ canlý hayatý tehlikeye girecek. Yapýlan araþtýrmalar 2100 yýlýnda dünyadaki tüm canlý türlerinin beþte birinin yok olacaðýný göstermekte. Bu yaklaþýk olarak 1.000.000 canlý türünün dünyadan silinmesi anlamýna giriyor. Bu bazda daha bir çok felaket senaryosunun iklim deðiþikliði ile iliþkilendirilmesi dünya ülkelerini 1997 yýlýnda Kyoto’da buluþturdu. 160 ülkeden on bin dolayýnda bilim adamýnýn katýldýðý konferansta iklim deðiþikliðindeki insan katkýsýný ortadan kaldýrýlmasýna yönelik somut bir eylem planý ortaya koyuldu. Bu anlaþamaya göre geliþmiþ ülkeler 2012 yýlýna kadar atmosfere saldýklarý CO2 miktarýný, 1990 senesinde saldýklarý miktarýn %5 altýna indirmesi gerekmekte. Ancak baþta ABD olmak üzere Japonya, Kanada, Avustralya gibi dünya CO2 üretiminin en önemli merkezleri olan ülkeler, ekonomilerine büyük zarar vereceði gerekçesi ile bu anlaþmayý imzalamamýþlardýr. Sadece ABD’nin tek baþýna, dünyada insan eliyle üretilen CO2’in %25’inden sorumlu olduðunu düþünürsek bu gün için bu protokolün sadece bir te- 27 menniden ibaret kaldýðýný anlayabiliriz. Ancak ýsýnan dünyamýzda iklimsel deðiþikliðin etkisi her geçen yýl daha þiddetli ve de daha yoðun bir þekilde hissedilmektedir. Bu gün kutuplardaki buzullar hýzlý bir þekilde erime eðilimi göstermekte. Geçen yüzyýlda okyanuslarýn yaklaþýk 25 cm yükselmiþ olmasý buzullarýn erime hýzýný anlayabilmemiz açýsýndan oldukça dramatik bir örnektir. Ayrýca yüksek daðlarýn tepelerini süsleyen buzullar dünyamýzdan hýzla silinmekte. Sýcaklýðýn 0°C’ye düþtüðü yükseklik her yýl 4,5 metre kadar artmakta. Avrupa ve Kuzey Amerika’ya sýcak hava taþýyan okyanus akýntý sistemi, kutuplarda yaþanan erime sebebiyle her geçen gün zayýflamakta. Akarsu ve göllerdeki su kaybý, yaðýþlarýn azalmasý ve ortaya çýkan kuraklýk ise bu gün bire bir muhatap olduðumuz sorunlardýr. Bu gibi örneklerin çokluðu ve de her geçen gün daha da artmasý dünla ülkelerini küresel ýsýnma hakkýnda önlem almaya zorlamakta. Ancak her deðerin ve de her sorunun ekonomik büyüklüklerle ölçüldüðü dünyamýzda, küresel ýsýnmaya karþý radikal önlemler alýnabilmesi reel olarak ihmal edilebilecek kadar küçük bir ihtimaldir. Radikal önlemlerin alýnabilmesi bir yana, baþta ABD olmak üzere bir çok geliþmiþ ülke sorunun büyüklüðünü kabullenmeyip, abartýldýðý yönünde güçlü bir propaganda yapmaktalar. Sorunu basite alan bu ülkeler, çözümede basit önlemlerle ulaþýlabileceðini iddia etmekteler. Ancak bu iddialar her geçen gün çölleþen dünyamýzdaki yaþamsal çeþitliliðin azaldýðý gerçeðini deðiþtirmiyor. Bu gün felaketin boyutlarý hakkýnda oldukça geniþ çaplý bilgilere sahip olan batýlý modern toplumlarýn nasýl bir refleks sergileyecekleriyse hala bir muammadýr. Ya yapýlan propagandalarla kendilerini avutup konforlu yaþam koþullarýna sarýlacaklar, yada hükümetlerine sorunun çözümü için baský yapacaklar. Sorunun çözümünde kilit taþý olan bu tercih ise sadece insanlarýn deðil, dünyadaki hayatýn kaderini belirleyecektir. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 28 atýþmalarý diplomatik yollardan çözmeye çalýþan tarihi bir kiþilik olarak Müslümanlarýn hükümdarý Selahaddin Eyyubi’yi görüyoruz. Acý savaþlardan sonra Kudüs’u savaþmaksýzýn ele geçiren Eyyubi, kültürler savaþýný durdurmanýn ilk iþaretlerini verdi. Haçlý seferlerinin baþlangýcý Bugün çokça konuþulan kültürlerin çatýþmasý olayý Ortaçað’da Müslümanlar ve Hristiyanlar arasýnda 200 yýl süren savaþlarda kendini göstermiþti. O dönemde ilk planda olan Kudüs’ün ele geçirilmesiydi. Ortaçaðýn bu dönemi hükümdarlarýn kitleleri savaþ için nasýl motive ettikleri ancak çatýþmalarýn gerçek sebepleri konusunda bilgisiz býrakma konusunda ki tavýrlarý bakýmýndan iyi bir örnek sunuyor. Haçlý seferleri dini motiflerle haklý gösterilmekle beraber, biz bugün biliyoruz ki, esas nedenleri birilerinin güçlü durumlarýnýn korunmasý için siyasi ve ekonomik nedenlerle gerçekleþtirilmiþti. Haçlý seferleri için yapýlan propaganda esnasýnda örneðin Hristiyanlýðý Ýslam karþýsýnda tehlike altýnda olduðu propagandasý-, toplumdaki korkularý kullanarak düþman oluþturulmuþ, ancak siyasi sebepler doðal olarak açýklanmamýþtý. Çatýþmalarý diplomatik yollardan çözmeye çalýþan tarihi bir kiþilik olarak Müslümanlarýn hükümdarý Selahaddin Eyyubi’yi görüyoruz. Acý savaþlardan sonra Kudüs’u savaþmaksýzýn ele geçiren Eyyubi, kültürler savaþýný durdurmanýn ilk iþaretlerini verdi. Ortaya koyduðu diplomasi herkesi hayran býrakmýþ ve kültürlerin barýþ için de birarada yaþamasýný saðlamýþtý. Haçlý seferleri Anadolu’da sürekli güçlenen Selçuklulara karþý Bizans Hükümadarý’nýn zora girerek yardým çaðrýsý yapmasý ile baþlamýþtýr. Bizans hükümdarý Papa II Urban’dan yardým istemiþ ve çaðrýsýnda da kutsal þehir Kudüs’te ki Hristiyanlara kötü muamele edildiði ve baský gördüklerini gerekçe olarak göstermiþti. Gösterilen gerekçelerin gerçek olmadýðýný, Hristiyanlarýn Kudüs’te zulüm görmedikleri ve dinlerini Ç 10:30 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Selâhaddîn Eyyûbi özgürce yaþadýklarýný sonradan öðreneceklerdi. Papa hangi sebeplerle yapýldýðý dikkate almadan yardým çaðrýsýný haklý bulmuþtu, zira Avrupa’da kendi aralarýndaki ayrýlýklarý unutmak ve Hristiyan deðerlerine geri dönüþü saðlamak için bir düþmana ihtiyaç vardý. Papa ayrýca bu durumu Doðu ve Batý kiliselerini birleþtirmek için bir fýrsat olarak görüyordu. Arkasýnda yatan bu nedenlerden dolayý Papa Urban II, piskoposlar ve aristokratlarla görüþerek 1096 yýlýnda ilk haçlý seferini baþlatmýþ, bu seferin sonunda da kutsal þehir Kudüs ele geçirilmiþti. Þehri ele geçiren haçlýlarýn Kudüs’te yaptýklarý katliam nedeniyle bu haçlý seferi tarihe en korkunç sefer olarak geçti. Gerçekleþtirilen kanlý katliam hem Ýslam hem de Hristiyan kaynaklarýnda anlatýlmaktadýr. Haçlýlarýn Müslümanlara karþý kazandýðý bu zaferden sonra bugünkü Filistin ve Suriye bölgelerinde dört haçlý þehri kurulurken, aralarýnda anlaþamamalarý nedeniyle bu þehirle kalýcý olmadý. Müslümanlar ise Hristiyanlara karþý mücadele için biraraya geldi. 1144 yýlýnda Müslüman bir hükümdar bu haçlý þehirlerinden birini ele geçirmiþ, buna karþý yapýlan haçlý seferide baþarýsýz olmuþtu. Selahaddin Eyyubi ise Kudüs’ü Hristiyanlardan geri almak için Müslümanlarý biraraya getirmiþti. 1187 yýlýnda Hristiyan haçlý seferlerine dayanarak Müslümanlarýnda kutsal savaþýný baþlattý. Onun kumandanlýðýnda Müslümanlar Kudüs’ü tekrar Müslüman hakimiyetine almayý baþardýlar. Bu yenilgiyi Hristiyanlar kabullenmeyerek doðuya doðru haçlý seferlerini yeniden baþlattýlar. Uzun yýllar süren savaþlardan sonra Selahaddin Eyyubi diplomatik bir çözüm yoluna giderek çatýþmalarý durdurdu. Hükümdarlar sonunda Hristiyan hacýlarýn özgürce þehre girebilmeleri ve Kudüs’ün Müslümanlarý elinde kalmasý noktasýnda anlaþtýlar. Selahaddin Eyyubi’nin kiþiliði ve tavýrlarý 1138 yýlýnda Tikrit’te doðan ve haçlý seferleri döneminde yaptýklarý ile hem Müslümanlar hem de Hristiyan arasýnda þöhret kazanan Selahaddin Eyyubi hakkýnda bilimsel çalýþmalarýn sayýsý geçtiðimiz yýllarda artýþ gösterdi. 2005 yýlýnda Selahaddin Eyyubi ve Haçlýlar adý altýnda gezici bir sergi düzenlenirken, bu sergiyi örneðin Hannes Möhring’in Selahaddin ve Dönemi gibi gündemdeki konularý içerecek þekilde kültürlerin karþýlaþmasý baðlamýnda eserler takip etti. Kudüs’ün kansýz bir þekilde fethedilmesi ve Selahaddin Eyyubi’nin haçlýlarýn aksine þehirdeki Hristiyanlarý korumasý Ortaçað’da Selahaddin hakkýnda olumlu bir imaj oluþmasýna neden oldu. Kendisine þövalyelere layýk ünvanlar verilirken, merhametli, insaflý, samimi olmasý nedeniylede övgüye mazhar olmuþtu. Hristiyanlarýn Müslümanlara yönelik verdikleri sözleri önemsiz bularak tutmama tavýrlarýnýn aksine diðer dinlere mensup insanlarla yapýlan sözleþmelere sadýk kalýþý herkesi kendisine hayran býrakmýþtý. Selahaddin Eyyubi hakkýnda haçlý seferleri öncesi yapýlan olumsuz propaganda ile oluþan imaj ile savaþ sonrasý karþýlaþtýklarý hakka riayet eden Selahaddin imajýný uyuþmamasý nedeniyle, ölümünden sonra kendisinin Hristiyan bir anneden doðduðu ve çocukken vaftiz edildiði yönünde söylentiler çýktý. Ancak Bahaaddin Ýbn Þaddad’ýn hazýrladýðý Selahaddin Eyyubi biyografisi bu söylentileri yalanlýyor. Selahaddin ayrýca Hristiyanlara karþý savaþlarýný Müslümanlarýn huzur için deðil, hakim olduðu bölgeleri geniþletmek için yaptýðý yönünde eleþtiriler sözkonusu olmuþtur. Bunun dýþýnda kendisine yönelik neredeyse olumsuz bir yaklaþým sözkonusu deðildir. Selahaddin Eyyubi’ye övgüler devam etmiþ, bu ise ancak yeni zamanlarda eleþtirel yaklaþýmlarýn ortaya çýkmasýna imkan saðlamýþtýr. Ortaçað’da Dante ve Boccacios’un eserlerinde Selahaddin Eyyubi’nin diðer dinlere karþý gösterdiði tolerans övülmektedir. Boccacios’un eserinde dinlerin eþitliði düþüncesi iþlenmektedir. Voltaire ise tolerans düþüncesini ele alarak haçlý seferleri ile ilgili yazdýðý risalede þu ifadelere yer vermektedir: “Vasiyetnamesinde sadakanýn eþit þekilde Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar arasýnda daðýtýlmasýný emrettiði söylenmektedir. Kendisi bu emirle insanlarýn hepsinin kardeþ olduðu yardým etmek isteyenlerin hangi dine mensup olduklarýný sormalarý yerine hangi acýlarý çektiklerinin sorulmasý gerektiði anlatmak istemiþtir.(...)O hiçbirzaman dini nedeniyle kimseye zulmetmemiþti ve ayný zamanda bir filozoftu”. Voltaire’in bu sözleriyle Selahaddin’i erken aydýnlanma döneminin içine kattýðý, kendisinde dinleri aþan ve insanlarýn eþit olduðu ilke- biyografi sini önplana çýkaran bir hükümdar gördüðü söylenebilir.Lessing’de Selahaddin hakkýnda bu görüþe katýlarak kendi yazdýðý eserinde de onun asil karakterini ortaya koymanýn yanýnda, onu özgürlük ve eþitliði öven aydýnlanmacýlarýn yanýna koymaktadýr. Bir Selahaddin Eyyubi biyografisini tercüme eden Claude Marin bu yaklaþýmý eleþtirmekte ve þunlarý söylemektedir: “Selahaddin Eyyubi Kuran’ýn emirlerine büyük ihtimam göstermiþ ve Müslümanlarda onu kutsal bir þahýs olarak görmüþlerdir. Þehirlerde camiler, okullar, bakým evleri ve hastaneler yaptýrmýþ, yaþlýlarý ve yetimleri korumasý altýna almýþ ve ihtiyaç sahiplerini doyurmuþtur. Selahaddin’in bir filozof olarak öldüðünü söyleyenler büyük yanýlgý içerisindedirler. O dindar bir hükümdar olarak ölmüþtür. Bugünü bazý yazarlarýna göre dindar olmamaya dayanan felsefe olmaksýzýn böyle büyük adamlarýn varolmasý imkansýz gözükmektedir”. Ýslam kaynaklarýnda ise Selahaddin Eyyubi’nin dindar bir Müslüman olduðu ve o asil karakterinin kaynaðýnýn Kur’an-ý Kerim olduðu belirtilmektedir. Lüksten uzak bir hayat süren bir hayat tarzýna sahip olmasý ve Ýslam’ý gerçek anlamda yaþama çabasý ile örnek insan olmuþ batý dünyasýnada Ýslam’ýn önceliklerini görme imkaný saðlamýþtýr. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr bilgilendirme 2 007 yýlý vergi denkleþtirme iþlemleri için geçerli olacak ve iþ yolunun ancak 21 km`den fazlasýnýn kabul edileceði yasa, iki mahkeme tarafýndan haksýz görüldü ve dosya Federal Anayasa Mahkemesinde incelenmekte. Koalisyon ortaðý SPD 21 kilometrenin tekrar tanýnabileceðini, ancak paranýn baþka kaynaktan bulunmasý gerektiðini açýkladý. Veya km baþýna 25 veya daha az centin hesaplanabileceði görüþünde. Büyük koalisyonu oluþturan CDU/SPD hükümeti göreve baþlarkan bir dizi yeni yasalar çýkarýrken, vergi yasalarýnda da çok önemli deðiþiklikler yapmýþtý. Bu deðiþikliklerden en önemlilerinden birisi de çalýþan kimselerin iþ yol masraflarýnýn ilk 21 kilometresinin tanýnmamasý olayýydý. Bu yasaya göre eðer bir kimsenin 21 kilometreden az iþ yolu varsa, ‘pauschal’ olarak 920 euro yol masrafý tanýnarak, hesaplamasý yapýlacaktý. Eðer iþ yolu 21 km`den fazlaysa, örneðin 45 km ise, bundan 21 km düþülecek ve kalan 24 km için km baþýna 30 cent hesaplanarak yol parasý vergiden muaf tutulacaktý. Tabii ki bu da büyük bir adaletsizliðe yol açacaktý. MALÝYE DEREYÝ GÖRMEDEN PAÇAYI SIVAMIÞTI Ne demek istiyoruz bu güzel atasözümüzle?. Bu yýl içerisinde 2006 yýlý iþlemleri yapýlýrken maliye daireleri 2007 yýlý için de ‘önceden tahmin’ hesaplarý yaparak, çok sayýda vergi mükellefinden peþinen para istemiþti. Nasýl? Örneðin vatandaþ Ahmet bey 2006 yýlýnda 23 km iþ yolunu vergiden düþürürken, yýlda ortalama 235 gün çalýþtýðýný varsaya(235x23=5405km rak, x30cent=1621,50) 1621,50 euro ve diðer sendika vb. masraflarý vergiden muaf tutarak vergi iadesi alýrken, maliye, Ahmet beyin 2007 gelirlerinin ayný kaldýðýný varsayarak, iþ yolu masraflarýnýn, 21 km ortadan kalkacaðýný düþündü ve sadece 920 euroyu hasapladý. Maliye, 2007 yýlý için hesapladýðý örneðin 700 euroyu bu yýldan baþlamak þartýyla ödemeye zorladý. Bu olaydan rahatsýz olan ve iþ yeri ile evinin mesafesi uzak olan vatandaþlarýn 2007 yýlý baþýnda vergi kartlarýna uzak mesafenin mas- Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 YOL PARASI DAVASINDA BAÞARIYA DOÐRU raflarýný peþinen iþletmek istemelerine (Jahresfreýbetrag auf LK) maliyenin yanaþmamasý üzerine açtýklarý davanýn sonuçlanmasý bugünkü duruma geri gelmemizi saðlamýþtýr. Maliye Bakanlýðý Tamim Yayýnladý Çok sayýda vatandaþýn açtýðý davalar örneðin Finanzgericht Niedersachsen (AZ:8 K 549/06), ve birkaç mahkemenin Federal Anayasa Mahkemesinde incelenmesi üzerine, maliye bakanlýðý bir tamim yayýnladý ve maliye dairelerinin yukarda anlattýðýmýz aksaklýða geçici olarak son vermelerini duyurdu. Ýtiraza gerek var mý? Birçok okuyucumuz telefon ederek bu yasaya karþý itiraz gerekli olup olmadýðýný sordular. Hatta bazýlarý sendikalarýnýn veya tanýdýklarýnýn hazýrladýðý itiraz örneklerini faksladýlar. Cevabýmýz gayet açýk. Ýtiraza gerek yok. Maliye Bakanlýðýnýn tamimine göre maliye daireleri 2007 vergi sonuç bildirimlerini Anayasa Mahkemesi kesin kararýný açýklayana kadar, ‘geçici’ olarak düzenleyeceklerdir. Yüksek mahkeme davayý lehimize karar verirse, tüm sonuç bildirimleri otomatikman deðiþtirilecektir. Okuyucularýmýzýn çok sorduðu ve herkesi ilgilendiren bazý sorulara cevabýmýz: Eþlerden her ikisi çalýþýrsa, vergi kartýndaki sýnýflandýrma nasýl olmalýdýr? Bu konuda ana kural, çok kazananýn 3. sýnýfý, daha az kazananýn 5. sýnýfý seçmesidir. Örneðin bay X 4000 Euro brütle çalýþýyor ve bayan Y`de 2500 Euro brutto kazanýyorsa, yukardaki kural geçerlidir. Ama eþlerden her ikisi birbirine eþit veya az farklý kazanýyorlarsa, o zaman her ikisi de 4 sýnýf vergi kartý almalýdýr. Yýl içinde kazançlarda deðiþiklik olursa vergi sýnýflarýný deðiþtirmek mümkündür. 2) Vergi sýnýfý 6 ne zaman kullanýlýr, avantajý/deyavantajý var mýdýr? 6 sýnýf yedek iþlerde kullanýlýr. Yani bir kimse bir yandan örneðin 3. sýnýf vergi Asým TOZOÐLU kartýyla çalýþýrken, yedek bir iþ yaparsa onu 6. sýnýfla yapabilir. 3). Tüp bebek masraflarý vergiden düþülmektedir. Federal Sayýþtayýn verdiði karara göre, bekar da olsa bir kadýnýn tüp bebek sahibi olmasý için yaptýðý masraflar vergiden düþülmektedir. (Bundesfinanzhof Az: III R 47/05) Masraflarýn yurt dýþýnda olmasý halinde maliye kabul etmeyebilir. 4). Türkiye Emekliliði çok ses getirdi. Federal Almanya`da çalýþýp vergi ödeyenlerin kendilerinin veya eþlerinin Türkiye`de SSK, Baðkur veya Emekli sandýðýna ödedikleri paralarýn ödedikleri yýlýn vergi denkleþtirmesinde beyan etmeleri halinde vergi iadesinden yararlanacaklarýný duyurmuþtuk. Bir daha hatýrlatýrýz. 5). Ayrýca, Çocuk parasýyla ilgili haberimiz büyük yanký uyandýrdý. Çocuk paralarý üç yýl geriye dönük alýnabiliniyor. 6). 2005 yýlý vergi denkleþtirmesinin süresi ne zaman bitiyor? Yasal olarak süreler iki yýl için belirlenmiþtir. Ancak hastalýk parasý, iþsizlik parasý vb. yan gelirler olunca bir kaç yýl geriye dönük iþlem yapýlabilinir. Maliyeden ceza almamak için iki yýl süre dolmadan iþlemlerin yaptýrýlmasýný salýk veririz. 7). 2006 yýlý için vergi denkleþtirme iþlemlerinde hangi belgeler lazým? UNUTMAYIN! 2006 yýlý Vergi iþlemlerinizde gerekli bilgi ve belgeler Vergi kartlarý (varsa eþinizin de vergi kartý) Banka hesap numaranýz Evlenme/boþanma/ayrýlma tarihi Eþinizin ve çocuklarýnýzýn doðum tarihi Alýnan hastalýk/iþsizlik/annelik parasýnýn alýnan kurum tarafýndan belgesi Eþlerden biri emeklilik parasý alýyor ise gelen emeklilik parasýnýn bildirisi 18 yaþýndan büyük çocuklar için okul/meslek eðitimi belgesi ve çocuklarýn gelirleri Çocuklarýnýz için Kindergarten veya Horta ödediðiniz masraflar (2006 yýlýndan itibaren kapsamlý bir þekilde kabul edilmektedir) Ýþlem yapýlan yýl içerisinde dünyaya gelen çocuklar için doðum belgesi Türkiye`de veya dýþ ülkelerde olan bütün çocuklar için okul belgesi gereklidir. Faiz / Kar payý gibi gelirlerin belgeleri (Örneðin Merkez bankasý) Derneklere yapýlan baðýþlar için baðýþ belgesi Araba/Hayat/Kaza/Sigortalarý için belgeler (Bu sigortalar yýllýk brüte orantýlý olarak belirlendiði için brütün yüksek olduðu durumlarda geçersizdir.) Hastane/gözlük/diþ/ ilaç masraflarý cenaze-defin masraflarý, boþanma masraflarý (bu masraflar da brüte ve çocuk sayýsýna orantýlý olarak kabul edildiði için, az miktarlar vergi iadesinde etkili olmamaktadýr) Sizde veya aile fertlerinin birisinde bedensel veya zihinsel özür var ise, bunun için özürlülük kimliði veya belgesi Ýþ yolu uzaklýgý (tek yön) Ýþ icabý deðiþik yerlere gitmek zorunda kalýyorsanýz (montaj veya inþaat iþçiliði gibi) veya þöför olarak çalýþýyorsanýz iþ yerinizden yýllýk kaç gün ve günde kaç saat çalýþtýðýnýza dair bir belge (Bescheinigung über die Einsatzwechseltätigkeit) Ìþ icabý evinizde bilgisayar kullanmanýz gerekiyorsa veya bir çalýþma odanýz var ise bunlarýn gerekliligi için iþ yerinizden bir belge ve bunlarýn masraflarý. Ìþ yerinizin size ulaþmasý gerektiði durumlarda telefon masraflarý Mesleðinizde ilerlemek 29 için eðitim alýyorsanýz Kurs ücreti, yol masrafý, Kitap ve gerekli malzemelerin faturalarý Birinci dereceden akrabalara (Anne/ Baba/ Büyükanne/ Büyükbaba/ Kayýnvalide/ Kayýnpeder) yapýlan bakým: Bakýma muhtaç kiþiler Türkiye`de yaþýyor iseler: Türkiye`den her þahýs için vali veya kaymakamlýktan bir bakým belgesi Havale makbuzlarý ve bunlarýn bakým yapýlan kiþiler tarafýndan alýndýgýna dair Türkiye`den gelen ödendi bildirileri Türkiye`de ki 50 yaþýndan büyük anne ve babalar için iþ ve iþçi bulma kurumundan alacaklarý iþsizlik belgesi (Bu belgelerin eksikliðinde bakýmlarýn vergi dairesi tarafýndan kabul edilemeyecegine dikkat ediniz!) Dikkat! Bakým Miktarý kiþi baþýna 3.840,- EUR dur. Fakat bunda havalelerin yýlýn içerisinde ilk defa yapýldýðý ay gözönünde bulundurulduðu için, havalelerin Ocak ayýndan itibaren ve en fazla 3 ay aralýklarla yapýlmýþ olmasý gerekmektedir. Örneðin ilk havale Haziran ayýnda yapýlmýþsa kiþi baþýna sadece 1.198.- EUR kabul edilmektedir. Bakýma muhtaç kiþiler Almanya`da yaþýyor iseler: Kendilerinin yardým aldýklarýna dair bir beyan (Bu formu bizden temin edebilirsiniz.) Varsa buradaki gelirlerinin belgeleri (Hastalýk-Ìþsizlik-Emeklilik parasý belgesi vs.) Havaleler (ayný evde yaþýyor iseniz havale gereksizdir.) Gelirler göz önünde bulundurularak bu kiþilere yýllýk 7.680.-EUR`ya kadar bakým yapmak mümkündür Almanya`da yaþayan ve 18 yaþýný doldurmuþ olan çocuklarýnýz varsa, bu çocuklara çocuk parasý alýnmamýþsa ve bu çocuklarýn gelirleri yoksa veya çok düþükse bu zaman içerisinde de geçimini siz temin etmiþseniz, bakým gösterebilirsiniz. Diðer sorularýnýzda size her zaman yardýmcý olmaya hazýrýz. Daha geniþ bilgi için: 069/731919 Veya [email protected] 23. sayi sayfalar 30.04.2009 30 10:30 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 faaliyet haber IGMG Hessen Gençliði Sezonun Ýkinci Ýdareciler Toplantýsýný Gerçekleþtirdi IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Sezonun ikinci ÞBT ve Ýdareciler Toplantýsýný bir yatýlý seminerle Darmstadt Þubesinde gerçekleþtirdi. DARMSTADT Y.B.GÜZEL roðram açýlýþ Kur’aný Kerim ile baþladý ve IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Teþkilatlanma Baþkaný Abdullah Hatip Þubelerin yoklamasýný yaptýktan sonra gündemi takdim etti. Ardýndan Darmstadt Þube Gençlik Baþkaný M.A.SKaya gelen gençlere “Hoþgeldiniz” konuþmasý yaptýktan sonra açýlýþ konuþmasý için mikrofonu IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný Hakan Bayhan’a verdi. Bayhan konuþmasýnda gençlere bir konuþma yaparak ilk hedefiniz insanlýðýn kurtuluþu ve barýþýdýr diyerek noktaladý. Bu konuþmadan sonra günün Hatibi olan Avrupa Ýslam Konseyi Üyesi Mustafa Mullaoðlu Hoca efendi günün ilk dersini yapmak için söz aldý. Mullaoðlu konuþmasýnda þu konulara deðendi: *Allah dostlarýnýn hayatlarýndan kesitler sundu *Davasýz genç olmaz ve lidersizde dava olmaz diyerek konuþmasýný tamamladý. Bu konuþmadan sonra Akþam namazý için mola verildi ve moladan sonra gençlere klipler gösterildi. P Günün ikinci dersini yapmak üzere Ana Teþkilattan, IGMG Hessen Bölgesi Teþkilatlanma Baþkaný Ahmet Ölmez`in semineri vardý. Seminerinde gençlere çok güzel nasihatlarda bulunuldu. Bu konuþmadan sonra Yatsý Namazý ve Akþam yemeði için mola verildi ve serbest bölüme geçildi. Ýkinci gün ise Toplu Sabah Namazý ile baþladý ve ardýndan Kahvaltý yapýldý. Kahvaltýidan sonra Þube Baþkanlarý ve Ýdareciler ayrý odalarda ders gördüler. Ýdarecilerin üçüncü dersi için IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Tanýtma Baþkaný M.S.Gül söz aldý ve kendi has bir konuþma sundu ve ardýndan dördüncü ders için sözü IGMG Hessen Bölgesi Genç Eðitmen Ý.Köse aldý ve Gençlere güncel hayattan ve sahabe hayatýndan örnekler vererek gençleri asrý saadete götürdü. Bu etkili konuþmalarýn ardýndan Günün Hatibi olan Hessen Hatiplerinden ve eski Bölge Baþkanlarýndan Ýbrahim Gümüþoðlu söz aldý. Gümüþoðlu konuþmasýinda Ýslam çalýþmalarýnda gençlerin yeri, 40 Hadis ve Kur’an da geçen Ayetlerden bahsederek, gençlere Prof.Dr. Vecdi Akyüz’ün ‘Kur’an da geçen siyasi ayetler’ kitabýný tavsiye etti. Bu güzel konuþmadan sonra Öðle Namazý ve yemeðe geçildi ve Proðram toplu fotoðraf çekildikten sonra sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya Ýslam tarihinde camiler Cami hakkýnda hazýrlanan bir broþürde caminin mimari bir sanat eserinden daha fazla bir þey olduðu söylenmektedir. Cami Ýslam’ýn tarihini, hayata ve dünyaya bakýþýný sembolize eder. Bu nedenle de cami Ýslam’ýn fiziki manifestosu olarak adlandýrýlabilir. Bu tanýmlamanýn þu anda Almanya’da yer alan camilere ne kadar uygun düþtüðü, Almanya’daki camilerin hangi özellik ve iþlevlere sahip olduðu veya olabileceði, bunun yanýnda hangi tarihsel ve dinsel temellere dayandýðý bu yazýda ele alýnacaktýr. “Cami” kelimesi arapçada “sucud” kelimesinden gelen yüksek arapçada “mescid” kelimesine dayandýrýlýr ve “secde edilen yer” anlamýna gelir. Türkçe’de daha sýk kullanýlan “cami” kelimesi arapçada toplanmak, biraraya gelmek anlamýna gelen “cem” kelimesinden gelir ve geçmiþte bir þehirdeki merkez olan ve Cuma namazýnýn kýlýndýðý camiye iþaret eder. Emeviler zamanýnda þehirlerin geniþlemesi nedeniyle Cuma namazý için çok sayýda cami yapýlmak durumunda kalýnmýþ ve dolayýsýyla “cami” ile “mescid” arasýnda fark önemsiz duruma gelmiþtir. Bu anlamda “mescid” veya “cami” olarak adlandýrýlsýn Almanya’daki camilerde Cuma namazlarý kýlýnmaktadýr. Ancak Kuran’da ve hadislerde sadece mescid kavramý kullanýlmaktadýr. Dünyanýn ilk camisi Kâbe’dir ve Hz. Adem (as) tarafýndan inþa edilmiþtir. Kuran-ý Kerim’de yer alan surede þöyle denilmektedir: “Þüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynaðý olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke´deki (Kâbe)dir” [3:96] Bunun yanýsýra Hz. Muhammed (sav) tarafýndan yeryüzündeki ilk mescidin “Mescid-ül Haram” yani Mekke’de bulunan Kâbe olduðu, ikinci mescidi ise Kudüs’te yer alan “Mescid-ül Aksa” olduðu bildirilmiþtir.1 Peygamberimizin hayatýný kaleme alan önemli yazarlardan Ýbn Hiþam’a göre Peygamberimiz zamanýndaki ilk cami -özel de olsa – Kur`an okumak ve namazlarýný kýlmak için Hz. Ebu Bekir’in inþa ettiði Ebubekir camisidir.2 Beytullah (Allah’ýn evi) Mekke’de bulunmasýna raðmen ilk Müslümanlar kendilerini baskýlardan ko- 10:30 Uhr Seite 31 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Caminin anlamý üzerine Ali METE Ýslam dünyasýnda gözlemlenen camilerin iþlevleriyle ilgili ayrýmlamalara karþýn, Almanya’daki camiler ihtiyaç nedeniyle Mescid-i Nebevi örneðindeki olduðu gibi çokiþlevli bir merkez olma þansýný kazandýlar. rumak için alternatif mekanlar oluþturuyorlardý. Ancak bu camilerin hiçbiri sonra yapýlacak olan camilere örneklik teþkil etmemiþlerdir. Müslümanlarýn ileride yapacaklarý camiye örneklik teþkil eden tek cami Hz. Muhammed’in (sav) Medine’ye hicret ettikten sonra yaptýrdýðý Mescid-i Nebevi’dir. Mescid-i Nebevi ayný zamanda eðitim, hukuki, askeri, siyasi, kültürel ve idari iþlevlerin görüldüðü bir yerdi. Bunun nedeni belirtilen görevleri kendisi yürüten Hz. Peygamber’in evinin doðrudan caminin yanýndan bulunmasýdýr. Bugün için bu iþlevlerin heryerde görülemeyeceði ve görülmek zorunda olmadýðý aþikârdýr. Baþtada belirttiðimiz gibi “mescid” secde edilen yer anlamýna gelmektedir ve bu anlamda caminin temel iþlevine iþaret etmektedir. Cami aþaðýdaki ayetlerin belirttiði gibi tek tek veya toplu olarak namaz kýlýnan yerdir. “...(Bu kandil) birtakým evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anýlmasýna izin vermiþtir. Orada sabah akþam O´nu (öyle kimseler) tesbih eder ki...” [24:36] “...Eðer Allah, bir kýsým insanlarý (kötülüklerini) diðer bir kýsmý ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah´ýn ismi bol bol anýlan manastýrlar, kiliseler, havralar ve mescidler yýkýlýr giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardým edenlere muhakkak surette yardým eder. Hiç þüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir…” [22:40] “Biz, Beyt´i (Kâbe´yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kýldýk. Siz de Ýbrahim´in makamýndan bir namaz yeri edinin (orada namaz kýlýn). Ýbrahim ve Ýsmail´e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim´i temiz tutun, diye emretmiþtik…” [2:125] Belki secde edilen yer anlamýnýn altýný çizmek veya belkide toplu halde ibadet toplanmayý gerekli kýldýðý için Kuran’da sadece “mescid” kavramý geçmektedir. Bu ibadetlerin en önemlisi olan beþ vakit namazýn dýþýnda mecburiyetle cemaat ile eda edilmesi gereken Cuma namazý da cemiyetteki dayanýþmayý ve birlikteliði saðlar. Bir hadise göre Peygamberimiz ilim öðrenmeyi Allah’ý zikretmekten öncelemektedir.3 Peygamberimizin bu ve benzeri ifadeleri, uygulamalarý dolayýsýyla cami baþtan beri Ýslam öðretisinin aktarýldýðý yer iþlevini kazanmýþtýr. Baþlangýçta Kur``n ve hadislerin öðretildiði camilerde daha sonra þiir, dil ve hatta pratik týp bilgisi dersleri de verilmeye baþlanmýþtýr. Hemen hemen tüm müslümanlarýn alimlerinin eðitimlerine camide baþladýklarý ve devam ettirdikleri söylenebilir. Ýlim öðretimi ya camilerde ya da camilerin yanlarýnda inþa edilen kurumlarda gerçekleþtiriliyordu. Bunlar arasýnda sadece Ýslam konusunda kitaplarýn deðil, daha baþka birçok alanda kitaplarýn da yer aldýðý kütüphaneler de yer alýyordu. Ýbadet edilen ve eðitim verilen yer olarak iki merkezî iþlevinin yanýsýra camiler, zamanýna, yerine ve þartlara göre farklý diðer iþlevlere de sahiptiler. Peygamberimizin yaþadýðý zamanlarda cami, hukuki kararlarýn verildiði, sonraki dönemlerde baþa gelen hükümdarýn ilk konuþmasýný gerçekleþtirdiði ve diplomatlarý karþýladýðý yer olarak kullanýlageldi. Hatta bazen hazinenin muhafaza edildiði mekan olarak ta kullanýldý. Caminin sürekli farklý amaçlar için kullanýlmasý nedeniyle mekânsal ayrýmýn yanýsýra içerik olarakta bir ayrým sürecine girildi. Deðiþik bölgelerde, farklý zamanlarda baþlayan bu süreç caminin sadece dini ibadetleri yapýldýðý yer olarak algýlanmasýna yol açtý. Bu durum ise Ýslam’ýn dünya ve ahireti bir bütünlük halinde ele alan öðretisinin sözkonusu bütünlüðünü tehdit etmeye baþladý. Ýslam’ýn dini ve dünyevi olaný birarada yaþatmak istemesi gerçeði ýþýðýnda bakýldýðýnda cami, kilise gibi kutsal bir mekân deðildir. Bu nedenle de cami eðitim, yönetim, siyaset, sanat, hukuk gibi birçok alanda hizmetlerin görüldüðü mekân olagelmiþtir. Camilere kutsallýk atfedilmediði ve camiler daha çok pratik amaçlara hizmet ettiði için ihtiyaca, zamana ve yere göre deðiþiklik arzeden bahsettiðimiz iþlevleri üstlenebilmiþlerdir. Günümüzde camiler Ýslam dünyasýnda gözlemlenen camilerin iþlevleriyle ilgili ayrýmlamalara karþýn, Almanya’daki camiler ihtiyaç nedeniyle Mescid-i Nebevi örneðindeki olduðu gibi çokiþlevli bir merkez olma þansýný kazandýlar. Bu nedenle yazýmýzýn bundan sonraki bölümünde Almanya’daki camilerin iþlevleri ve pespektiflerinden bahsedeceðiz. Almanya’daki her cami en azýndan üç iþlevi görmektedir: Ýbadet yeri, kültürel etkileþimin olduðu mekân ve eðitim yeri. Daha öncede bahsedildiði gibi camilerde ilk planda günlük beþ vakit namaz, haftalýk Cuma namazý, bayram namazlarý kýlýnmaktadýr. Bunlar istisnasýz Almanya’daki her camide yapýlmaktadýr. Ýslam’da ibadetlerin dünyaya bakan yönüde vardýr. Evde tek baþýna da kýlýnabilecek günlük namazlarýn cemaatle birlikte kýlýnmasý tavsiye edilmektedir. Buna karþýn Cuma ve bayram namazlarý sadece cemaatle kýlýnabilmektedir. Ancak günlük beþ vakit namazýn cemaatle kýlýnmasý önemlidir ve hatta Peygamberimizden sonra gelen bazý alimler namazý cemaatle kýlmamanýn Sünnet’i terk anlamýna geldiði düþüncesindedirler.4 Almanya’da evlerin, iþyerlerinin ve 31 camilerin arasýnda uzaklýk nedeniyle meseleye farklý yaklaþýlabilir, ancak namaz vakitlerinde Müslümanlarýn camide buluþabilmelerini cemaatle namazýn önemine borçluyuz. Cemaatle namazýn bu kadar önemli olmasý camilerin hertürlü faaliyetin merkezi olmasýna neden olmaktadýr. Almanya’daki camilerin kültürel görevler üstlenmeleri bir yandan göç tarihi ile diðer taraftan da Ýslam’ýn dünya görüþü ile doðrudan baðlantýlýdýr. Almanya’da yaþayan Müslümanlarýn çoðunluðu kültürel hayatlarýný sürdürebilecekleri ortamlar olan camilerde buluþan göçmenlerdir. Sözkonusu kültürel hayatýn içerisine özel bir lokalin yer aldýðý sohbet guruplarýndan baþlayarak, Ramazan ve Kurban bayramlarýnda düzenlenen kutlamalar, folklor gruplarý ve hatta dikiþ kurslarý da dahildir. Bu iþlevi nedeniyle camiler çoðunlukla “cami dernekleri” olarak nitelendirilmektedir. Bu hukuki terminolijide normal bir dernek konumunda olmaktadýr, ancak Ýslam düþüncesi açýsýndan bakýldýðýnda caminin anlamýnýn daraltýlmasýdýr. Bu baðlamda çoðunlukla paralel toplumdan sözedildiði görülmektedir, ancak genelde istenilen bir olgu olarak kültürel unsurlarýn desteklenmesi anlamýnda bakýldýðýnda cami ile her þehirde bulunabilecek hemþeri dernekleri arasýnda fark yoktur. Makalemizin baþýnda da vurguladýðýmýz gibi Ýslam bir bütünlük sunmak istemekte bu nedenle de hayatýn dini ve kültürel boyutlarý herzaman birbirinden ayrýlmamaktadýr. Her camide din dersleri verilmekte ve din eðitimi yapýlmaktadýr. Sözkonusu eðitimi en köklü þekli sadece Cuma namazlarýnda önce deðil, ayný zamanda namazlarda önce veya sonra veya farklý toplantýlarda verilen vaazlardýr. Haftalýk Cuma vaazlarý tüm Müslümanlara hitabýn yapýldýðý ve Peygamberimizin uygulamalarý baðlamýnda sadece dini deðil, dini temellerle baðlantýsý kurulacak þekilde ayný zamanda aktüel sosyal, siyasi ve hatta ekonomik konularýnda konuþulmasý nedeniyle çok önemlidir. Ayný þekilde din eðitimine hafta sonlarý ve okul tatillerinde gerçekleþtirilen Kuran kurslarý da dahildir. Sözkonusu kurslarda 23. sayi sayfalar 30.04.2009 32 her yaþtan Müslüman çocuklar ve gençler dini sorumluluklarýný yerine getirebilmek için temel dini bilgileri öðrenmektedirler. Bunun yanýsýra camilerin çoðunda, ekseriyetle yer darlýðý ve maddi imkansýzlýklar nedeniyle küçükte olsa, Kuran-ý Kerim’in, Kur`an meallerinin, Kur`an tefsirlerinin, Hadis külliyatlarýnýn bulunduðu kütüphaneler yer almaktadýr. Almanya’daki yaklaþýk tüm camilerde bahsettiðimiz faaliyetler gerçekleþtirilmektedir. Almanya’yý memleketleri gibi görmeye baþlamalarý ve burada sürekli yaþamak istemeleri nedeniyle Müslümanlarýn konumlarýndaki deðiþme baðlamýnda Müslümanlarýn düþüncesinde de- iesbach DÝTÝB Mevlana Camii’nin açýlýþýna; T.C Münih Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C Diyanet Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki Aydýn, T.C Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Miesbach Belediye Baskaný Ingirid Pongratz, Miesbach Kaymakamý Norbert Kerkel, Protestan Papaz Otto, DÝTÝB Basýn Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen, Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða, Bölge DÝTÝB din görevlileri ve dernek yöneticileri ile çok sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti. T.C Diyanet Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki Aydýn, konuþmasýnda bu eserlerin ortaya çýkmasýnda emeði geçen herkese teþekkür ediyorum. Eðer bizler Allah’ýn gücünün bizlere döndüðünü inanýrsak, Allah da bizlere yardýmcý olacaktýr. Camiler, müslümanlarýn hayatý açýsýndan, olmazsa olmazlardandýr. Hz Peygamberden bu yana bütün uygulamalar bu yöndedir. Müslümanlar camilere olduðu kadar diðer dinlerin ibadethanelerine de çok önem vermiþlerdir. Ýslam Dini, savaþlarda M 10:30 Uhr Seite 32 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ðiþiklikler olmuþtur. Bu gerçek ýþýðýnda bakýldýðýnda Müslümanlar gerek dinlerarasý ve kültürlerarasý diyaloðun gerçekleþebileceði gerekse eðitim noktasýnda duyarlýlýk nedeniyle daha iyi kullaným imkanlarý içeren yeni camilerin yapýlmasýný istemektedirler. Böyle camilerin yapýmýnýn entegrasyonun bir iþareti olduðunu söylemeliyiz. Zira Müslümanlar kendilerine cami yapýmý için imkan saðlanan yerde kendilerini evlerinde hissedebilirler. Cami islami veya kültürel bir dernek olarak deðil, Ýslam’ýn bir kurumu olarak kabul gördüðü takdirde fonksiyonunu tam anlamýyla icra edebilir. Müslümanlarýn kendilerini ve dinlerini anlatma ihti- hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 yacý nedeniyle gerek açýk cami günleri ve iftar programlarý gerekse diyalog toplantýlarý veya bölgeler iþbirlikleri baðlamýnda gitgide daha fazla cami dýþarýya yönelik faaliyetlere baþlamýþtýr. Belediyeler –ve özellikle partiler– bu potensiyelin farkýna vardýlar ve Müslümanlarý ve camilerini kapsamlý biçimde yaptýklarý çalýþmalara dahil etmeye baþladýlar. Camiler Peygamberimizin mescidi örneðinde olduðu gibi çocuklarýn eðitim ve öðretimine gitgide daha fazla önem vermektedirler. Peygamberimizin mescidinin bir eðitim merkezi olmasý gibi, cami cemiyetleri gelecek nesillerin eðitimi için daha fazla yer ve mali imkanlar saðlamaya çalýþmaktadýrlar. Bu arada camilerde Kur`an kýraatýnýn öðretilmesi, Peygamberimizin hayatý ve kiþiliði gibi geleneksel derslerin yanýsýra, ev ödevi yardým kurslarý, ana dil dersi, Almanca kurslarý, bilgisayar kurslarý gibi faaliyetler de yapýlmaktadýr. Bu görevi artýk camilerde önemli rol üstlenmiþ olan imamlar dýþýnda pedagojik eðitim almýþ Müslüman öðretmenler üstlenmektedirler. Sonuç olarak camilerin aktif olmasýnýn ve farklý iþlevlerin yüklenmelerinin olumlu iþaret olduðunu söyleyebiliriz. Böylece Peygamberimiz’in sünnetini yerine getirmekte ve Müslümanlarýn entegrasyonu içinde önemli katký saðlamaktadýrlar. MEVLANA CAMÝÝ ÝBADETE AÇILDI T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinde faaliyette bulunan Miesbach DÝTÝB Mevlana Camii düzenlenen törenle hizmete açýldý bile kutsal dinlerin ibadethanelerine saldýrýlmasýný yasaklamýþtýr. Hiçbir zaman ‘Dinde zorlama yoktur’ ayetinin manasýndan uzaklaþmamýþlardýr.” dedi. T.C Münih Baþkonsolosu Ali Rifat Köksal da konuþmasýnda: “Bu güzel eserin yapýlmasýnda emeði geçenlere teþekkür ediyorum. Almanya’daki Türk toplumu, Almanya’yý beraber þekillendirdi. Bugün 2,5 milyondan fazla olan Türkler, ibadetlerini huzur içerisinde yerine getirmektedirler. Burada, uyum ve hoþgörü adýna güzel hizmetlerin yapýlacaðý- na inanýyorum. Hayýrlý olsun” dedi. T.C. Berlin Büyükelciliði Din Hizmetleri Müsaviri ve DÝTÝB Genel Baskani Sadi Arslan konuþmasýnda: “Burada çok güzel bir olaya þahitlik ediyoruz. Türkler, Almanlar ve diðer ülkelerin vatandaþlarý, bu tatil gününde, bir coþku içerisinde, tatil olmasýna raðmen bir baþka yere deðil, müslüman komþularýnýn sevinçlerine ortak olabilmek adýna salonumuzu doldurmuþlardýr. Þehrin Belediye Baþkaný burada, Valisi burada, din adamlarý burada, siyasi parti temsilcileri bura- da, komþularýmýz burada. Ýþte uyumun ve hoþgörünün en güzel örneði. Ben öncelikle bu katýlýmdan dolayý misafirlerimize sonsuz teþekkürler ediyorum. Bu camilerin yapýlmasýnda emeði geçen herkese tekrar teþekkür ediyorum” dedi. dosya 1 Buhârî, Enbiya 40; Muslim, Mesacid 1-2 2 Ibn Hiþâm, I, 367 3 Ibn Mâce, Mukaddime, 17 4 Nesâî, Imamet, 50; Ebû Dâwûd, Salât, 46 Kaynaklar: - Ýslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfý, Bd. 7, S. 46-92 - Das Gebetshaus der Muslime, Prof. Dr. Cemal Tosun (http://fortuna.divinity.ankara.edu.tr/~tosun/yazi/moschee.pdf) - Ýslam Müessesselelerine Giriþ, Muhammad Hamidullah, Beyan Yayýlarý, S.51-76 - Encyclopedia of the Orient (http://lexicorient.com/e.o/mosque.htm) - Encyclopedia of Religion, Gale University, 2nd Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Miesbach DÝTÝB Mevlana Camii Dernek Baþkaný Süleyman Kaynak`a caminin yapýmýnda emeði geçenlerin göstermiþ olduklarý üstün baþarý ve gayretlerinden dolayý bir plaket takdim etti. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan, açýlýþý yapýlan camilerin kurdelalarý, T.C. Münih Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C Diyanet Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki Aydýn, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Miesbach Belediye Baskaný Ingirid Pongratz, Miesbach Kaymakamý Norbert Kerkel, tarafýndan kesilerek ibadete açýldý. Program, camilerin Haným Kollarý’nýn hazýrladýðý kermesin gezilmesinin ardýndan, misafirlere verilen ikramla sona erdi. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya ugünkü küresel sistem içinde en büyük Ýslamî organizasyon kuþkusuz ki Ýslam Konferansý Örgütü (ÝKÖ)’dür. 1969 yýlýnda Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya yapýlan bir saldýrý sonucu bazý Müslüman devletlerin bir araya gelmesiyle kurulan ÝKÖ, bugün 56 üyesiyle Birlemiþ Milletler’den sonra üye sayýsý açýsýndan dünyadaki en büyük ikinci uluslararasý örgüttür. Bu özelliðine raðmen, genelde soðuk savaþ sonrasý, özelde ise 11 Eylül olaylarý sonrasý dünya siyasetinde en önemli tartýþma konusunun Ýslam olduðu bir ortamda, Ýslam dünyasýný gerek temsil kabiliyeti, gerekse kurumsal açýdan temsil edebilecek tek organ olan ÝKÖ, beklenenin aksine yapýlan tartýþmalara Müslümanlar adýna katýlamamaktadýr. Ýslam dünyasýnýn sesini daha gür ve tek sesle duyurmasý gerektiði þu günlerde, ÝKÖ kendi bizatihi varlýðýný tartýþmaya açtýðý gibi gelecekle ilgili de umut vermekten uzaktýr. ÝKÖ’yü baþarýsýz kýlan sebepler nelerdir ve ÝKÖ nasýl baþarýlý olabilir sorularýna cevap aramak bu yazýnýn temel amacýdýr. ÝKÖ’nün günümüzdeki etkisizliðini ancak tarihî bir baðlama yerleþtirebilir ve oradan yola çýkarak gelecekle alakalý yorumlar yapabiliriz. Öncelikle belirtilmelidir ki, ÝKÖ Afrika ya da Avrupa Birliði gibi bir bölgesel örgütlenme deðildir. Dört kýtadan üyesi olan ÝKÖ, ayný zamanda gerçek bir küresel örgüt olmaktan da uzaktýr. Bunun en temel sebebi genellikle üyelerinin dünya siyasetinde üçüncü dünya ve de geliþmekte olan ülkeler olarak adlandýrýlan devletlerden oluþmasý ve bu sebeple büyük güçlerin etkin olduðu küresel karar alma mekanizmalarýndaki etkisizliðidir. Tek üyelik þartýnýn Müslüman ülke olma olduðu ÝKÖ, genel olarak bir ‘konferans örgütlenmesi’ niteliðindedir. Bu niteliði ÝKÖ’yü kurumsal olarak uluslararasý alanda bir aktör olmaktan çok bir Arena’ya dönüþtürmüþtür. Arena daha çok üye devletlerin kendi çýkarlarýný öncelediði ve baþkalarýna kabul ettirmeye çalýþtýðý bir ortam olup, üyelerin beraber hareket etme fikrine en baþtan sorunlu baktýklarý bir B 10:30 Uhr Seite 33 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Ýslam Konferansý Örgütü (ÝKÖ) Mehmet Özkan • [email protected] durumdur. Kýsa bir tarihî bakýþ bu durumu ortaya koyacaktýr. ÝKÖ içindeki Suudî Arabistan, Pakistan, Ýran ve Mýsýr gibi güçlü üye devletler dönem dönem ÝKÖ’yü kendi siyasetlerine alet etmiþ ve bu durum ÝKÖ’nün etkisizleþtirilmesiyle sonuçlanmýþtýr. Mesela 1970’lerde genellikle Arap dünyasýnda Mýsýr lideri Nasýr’ýn etkisiyle Arap milliyetçiliðinin hat safhada olduðu dönemde, Arap dünyasýnda liderlik yarýþýnýn bir parçasý olarak hem genel merkezini elinde bulunduran hem de örgütü büyük oranda tek baþýna finanse eden Suudî Arabistan, ÝKÖ’yü öne çýkarmýþ ve Arap milliyetçiliðini bir nevi depolitize etmiþtir. Ayný þekilde, Müslümanlarý temsil açýsýndan en kapsayýcý kurum olan ÝKÖ, ayný zamanda bölgede yaygýnlaþan Ýslamileþme siyasetlerinin Suudî Arabistan tarafýndan bir süre depolitize edilmesinin önünü açmýþtýr. 1979 Ýran devrimi sonrasýnda ise Ýran, ÝKÖ forumunu Ýslamileþmeyi teþvik etme arenasý olarak görmüþtür. Bir nevi Ortadoðu’daki Þia-Sunnî rekabetinin siyasal yansýmasý olarak, 1979 sonrasýnda Suudî Arabistan, Ýran’ýn bölgedeki etkisini kýrmak için Arap milliyetçiliði siyasetine geri dönmüþ ve ÝKÖ’yü bu kulvara doðru çekmiþtir. Dolayýsýyla 1978 yýlýnda Ýsrail ile anlaþma yaptýðý için ÝKÖ’den ihraç edilen Mýsýr, Þia-Sunnî etkinlik rekabetinin bir sonucu olarak 1984 yýlýnda, Suudî Arabistan’ýn çabalarýyla ÝKÖ’ye yeniden üye olmuþtur. Mýsýr’ýn yeniden katýldýðý 1984 Kazablanka ÝKÖ toplantýsýnýn Ýran tarafýndan açýkça protesto edilmesinin arkasýnda da bu güç mücadelesinin yansýmalarýný bulmak mümkündür. 1980 sonrasý yavaþ yavaþ ÝKÖ’ye daha sýcak bakmaya baþlayan ve 1969 yýlýndan beri üye olan Türkiye, önceleri yakýn durmadýðý ÝKÖ’ye yönelik izlediði yakýnlaþma siyasetini, 1995 sonrasýnda iyice aktif hale getirerek ÝKÖ’nün kurumsal arenasýnda güç mücadelesi yapan ülkeler arasýna katýlmýþtýr. Önceden sayýlarý daha sýnýrlý olan ÝKÖ arenasýnýn ana aktörlerleri arasýna artýk Türkiye’nin yanýnda Malez- ya, Cezayir, Ürdün ve hatta Fas da katýlmýþ bulunmaktadýr. Bu durumun gelecekte ÝKÖ içinde bölünme ya da gruplaþmaya mý, yoksa, birleþmeye mi yol açacaðýný ancak zaman gösterecektir. ÝKÖ’nün bir aktörden çok bir arena olduðu yukarýda vurgulanmýþtý. Son yýllarda özellikle Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nun 2004 yýlýnda örgütün yeni genel sekreteri olarak seçilmesinden sonra ÝKÖ’nün küresel siyasette neden aktör olamadýðý sorusu daha çok sorulmaya ve ÝKÖ’nün uluslararasý alanda gerçek bir aktör haline getirilmesi için çalýþmalar yapýlmaya baþlanmýþtýr. Bu çerçevede akil adamlar grubu olarak adlandýrýlan Ýslam dünyasýndan uzmanlar çeþitli zamanlarda bir araya gelmiþ ve projeler uzerine tartýþmýþlardýr. Bu çerçevede ÝKÖ tüzüðünün deðiþtirilmesi ve genel sekreterin yetkilerinin artýrýlmasý gibi öneriler ilk etapta kabul görmüþ ve 2005 yýlýnda Mekke’de yapýlan Devlet Baþkanlarý zirvesinde kabul edilmiþtir. Tüm bu pozitif adýmlara raðmen bu reform çalýþmalarýnda gözden kaçýrýlan temel nokta, ÝKÖ’nün temel sorununun bürokratik olduðu yönündeki ön kabuldür. En temelde ÝKÖ’nün ana sorunu bürokratik degil ideolojiktir. Yapýlan düzenlenmelerin bürokratik düzeyde kalmasý geçiçi bir rahatlamanýn dýþýnda, ÝKÖ’de kalýcý bir örgütsel dönüþüm yapabilmesi zayýf bir ihtimaldir. ÝKÖ, ilk olarak ne olduðu, ne için kurulduðu ve amacýnýn ne olduðu konusundaki sorulara net yanýtlar vermek zorundadýr. 1969 yýlýnda kurulduðu zaman en temel amaç Filistinlilere yardým etmekti. Aradan yaklaþýk kýrk yýl geçmiþ olmasýna raðmen bugünkü Filistinlilerin durumunu o zamana göre daha kötü olduðu gibi, ortada ne Filistin için gerçek bir destek ne de proje vardýr. Ayný þekilde hem BM’den sonraki en büyük örgüt olan, hem de Ýslam dünyasýnýn tek temsilcisi olduðunu iddia eden ÝKÖ’nün ortada bir FilistinÝsrail barýþ planý olmadýgý gibi, yapýlan barýþ görüþmeleri konusunda ÝKÖ’ye bilgi verilme ihtiyaçý bile hisse- dilmemektedir. Þu ana kadar ÝKÖ’nün temel siyaseti malesef “siyasetsizlik” olmuþtur. Kuruluþunu bile Mescidi Aksa’ya yapýlan býr saldýrý sonucu ortaya çýkan tepkiselliðe borçlu olan ÝKÖ, tarihi boyunca tepkisel ve savunmacý bir tavýr göstermiþtir. Artýk savunmacý ya da reaksiyoner yaklaþým ÝKÖ’nün bürokratik yapýsýndan kaynaklanan bir sorun olmaktan ziyade, temel ideolojik esaslarýndan birisi olmuþtur. Hiç kuþkusuz soðuk savaþ döneminde uluslararasý örgütlerin dünya siyasetindeki etkisi iki kutuplu dünya düzeni dolayýsýyla sýnýrlýydý. Özellikle doðu, batý ve baðlantýsýzlar olarak adlandýrýlan üç bloktan da üyesi olan ÝKÖ için siyasi konularda ortak bir tavýr geliþtirilememesi bir nebze anlaþýlabilir birþeydi. Fakat soðuk savaþ biteli onbeþ yýldan fazla olmasýna raðmen ÝKÖ hala Müslümanlarýn sorunlarý konusunda ortak tavýr almak bir yana, ortak tepki bile verememektedir. Tüzüðü bile Afrika’daki kýtasal örgütlenmeden adapte ederek oluþturulan ÝKÖ’nün, tüzüðünü borçlu oldugu Afrika’daki örgütlenmenin (Afrika Birligi) bile kendisini yenilediði bir ortamda kendini yenilemesi bir ihtiyaçtan çok zaruret haline gelmiþtir. ÝKÖ’nün en büyük handikaplarýndan birisi de Ýslam dünyasýndaki uluslararasý örgüt bolluðudur. Arap 33 Ligi, D-8, Ekonomik Ýþbirliði Örgütü (ECO) ve Körfez Ýþbirliði Konseyi gibi örgütlenmelerin bulunduðu bir ortamda kararlar genellikle bu tür küçük çaplý örgütlenmelerde alýnmakta ve bu durum ÝKÖ’nün hem bypass edilmesine hem de etkisizleþtirilmesine yol açmaktadýr. ÝKÖ’nün bir þemsiye örgüt olarak görülmesi ve ÝKÖ’nün rolünün ne olduðunun tam olarak belli olmamasý da (ideolojik problem) bu sürece alt yapý hazýrlamaktadýr. Günümüz Ýslam dünyasý yenilenmiþ bir ÝKÖ ya da benzeri bir örgütlemeye acilen ihtiyaç duymaktadýr. Fakat derin bir entellektüel liderlik sorununun yaþandýðý Ýslam dünyasýnda fikir birliðinin saðlanamadýðý bir ortamda aksiyon birliðini saðlayacak kurumsal yapýlarýn oluþmasýný beklemek naiflik olsa gerekir. Bu sebeple Ýslam dünyasýndaki kurumsal oluþumlarýn geçici ya da kalýcý bir baþarý grafiði çizmeleri, Ýslam dünyasýndaki fikirsel oluþumlarla direkt baðlantýlýdýr. Ayný þekilde gerçek anlamda Müslümanlarý temsil edebilecek yenilenmiþ bir ÝKÖ’nün ancak Ýslam dünyasýnda oluþan bir fikir birliðinin aksiyona dönüþmesi sonucu ortaya çýkabileceði unutulmamalýdýr. Stratejik karmaþanýn hüküm sürdüðü Ýslam dünyasýnda taktiksel adýmlarý atan kurumlarýn tali bir rol oynadýðý göz önünde bulundurulduðunda, ÝKÖ’nün geleceðinin Ýslam dünyasýnýn yeniden yapýlanmasýyla doðrudan baðlantýlý olduðu ortadadýr. Güngör`s Brotlad`l Çalýþma Saatleri: Pazartesi-Cuma: 06.00 - 18.00 Cumartesi: 06.30 - 12.30 . Pazar: 07.00 - 11.00 Waldfriedhof 46 . 81377 München Tel: 089-71090481 Handy: 0160-4533985 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 34 34 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir lk bölümü tamamlanan saðlýk merkezi 9 Kasým’da düzenlenen törenle hizmete açýldý. Törene IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan, IGMG Ýngiltere Gençlik Teþkilatý Baþkaný ve Proje Sorumlusu Ufuk Seçgin, PKPU Derneði Baþkaný ve dernek yetkililerinin yaný sýra, bazý Endonezyalý milletvekilleri ve hükümet yetkilileri katýldý. Açýlýþ töreninde konuþan IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan, Ýslam Toplumu Millî Görüþ olarak, Tsunami felaketini izleyen ilk günlerde felaketzedelerin yanýnda olduklarýný söyledi. Açe’ye ulaþýp, bölgeye insanî yardýmlarýn yanýnda, kalýcý proje olarak eðitim merkezi, yetim ve öksüzler yurdu projelerini, yerel bir yardým kuruluþu olan PKPU ile ortaklaþa hayata geçirdiklerini anlatan Karahan, Endonezya Kýzýlayýna ambulans ve finans yardýmýnda da bulunduklarýný belirtti. Ýmogiri Saðlýk Merkezi hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 faaliyet haber Ý IGMG’den Yogyakarta’ya Saðlýk Merkezi IGMG geçtiðimiz yýl meydana gelen depremde 6 bin Müslümanýn hayatýný kaybettiði Endonezya’nýn Yogyakarta bölgesinde PKPU derneðiyle ortaklaþa bir saðlýk merkezi açtý projesinin gerçekleþmesinde emeði geçenlere ve Avrupa’da bu kampanyaya katýlan ve destek veren tüm Millî Görüþ mensuplarýna teþekkür eden Karahan, “Ýlk bölümü tamamlanan bu Saðlýk Merkezimiz, bir ay içerisinde gereken týbbî cihaz ve malzemelerle dö- þendikten sonra, PKPU’nun uzman saðlýk ekibiyle yerli halka hizmet vermeye baþlayacaktýr. Ýleri zamanda Allah’ýn iziniyle master planda öngörüldüðü gibi projenin diðer bölümleri de tamamlanarak bu Saðlýk Merkezimiz en son model týbbî cihazlar, deneyimli doktor ve saðlýk ekipleri ile modern bir hastahaneye dönüþüp bu çevredeki halka hizmet verecektir. Saðlýk Merkezimizde tüm hizmetler mevcut olacak, özellikle Doðum ve Kadýn hastalýklarý bölümünde uzmanlaþýlacaktýr” dedi. 2004 yýlýnda Güney Asya’da yaþanan Tsunami felaketinin yaralarý sarýlmadan, 27 Mayýs 2006 tarihinde Yogyakarta bölgesinde yine 5.8 büyüklüðünde bir deprem yaklaþýk 6 bin Müslümanýn hayatlarýný kaybetmesine neden olmuþtu. IGMG Yogyakarta bölgesinde yaþanan felakette yardýma koþarak bölgeye acil insanî yardýmda bulunmuþ, IGMG Yardým Heyeti’nin Ýmogiri ilçesinde bir saðlýk merkezi ihtiyacý olduðunu tespit etmesi üzerine ve bu proje hemen uygulamaya konmuþtu. Endonezyalý yetkililer, Yogyakarta bölgesinde hasta sayýsýnýn çok fazla olmasýna raðmen kýsýtlý sayýda hastane bulunduðunu, sadece Ýmogiri’de 15.000’den fazla yardýma muhtaç insan olduðunu belirterek, IGMG’nin bölgedeki hizmetlerinin bu insanlarýn sorunlarýnýn çözümüne büyük katký saðlayacaðýný ifade ettiler. Schäuble Müslümanlarý organize olmaya çaðýrdý Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble Müslümanlarýn Alman toplumu içerisinde inançlarýný yaþama haklarý olduðunu yineledi ederal Almanya Ýçiþleri Bakaný Wo l f g a n g Schäuble, Augsburg’ta “Almanya’da Hristiyanlar ve Müslümanlar” adý altýnda yaptýðý bir konuþmada Müslümanlarý “Almanya’nýn anayasa hukukuna uygun biçimde organize olmaya” çaðýrdý. Bunun baþarýlý bir en- F tegrasyonun önþartý olduðunu vurgulayan Schäuble, Müslümanlarý Alman toplumu içerisinde dinlerini yaþama haklarý olduðunu da yineledi. Müslümanlarýn genel zan altýnda býrakýlmalarýný devletin engellemesi gerektiðini ve Ýslam’ý “Avrupa’nýn bir gerçeði” olarak kabul edilmesi gerektiðini belirten Schäuble, Hristiyanlýðýn ve Ýslam’ýn hakikat iddi- asýnýn deðerlendirilmesinin, devletin iþi olmadýðýný vurguladý ve “devletin görevi anlaþmazlýklarý ortadan kaldýrmaya çalýþmak, dindar ve dindar olmayan insanlarýn özgürlükçü demokratik ortamda yaþamalarýný saðlayacak þartlarý oluþturmaktýr” dedi. Ayný toplantýda konuþan Piskopos Walter Mixa, Avrupa kültürüne damgasýný “Hristiyanlýðýn” vurduðunu Avrupa’nýn Hristiyanlýk olmadan düþünülemeyeceðini belirttikten sonra, dinler arasý diyalog noktasýnda Müslümanlarýn ve Hristiyanlarýn samimi olarak dinlerinin farklýlýklarýný da ortaya koymalarý gerektiðini kaydetti. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr komik yazýlar Gelin Yemini Ýki yarýmdan bir tam olmaya adým attýðýmýz bugünde; kredi kartlarýný çökertip seni üzmeyeceðime, sýk sýk aðlayarak annemin evine gitmeyeceðime, pahalý hediyeler istemeyeceðime sürekli þikayet etmeyeceðime her gün sana mükellef sofralar hazýrlayacaðýma seni anlamaya çalýþacaðýma hayatým boyunca seni seveceðime söz veriyorum. -----------------Damat Yemini Ýki yarýmdan bir tam olmaya adým attýðýmýz bugünde futbol maçlarýný seni sýkacak kadar izlemeyeceðime televizyon kumandasýný arada bir sana vereceðime fazla mesai bahanesiyle arkadaþlara uymayacaðýma kayýnvalidemin ev ziyaretlerinden rahatsýz olmayacaðýma, özel gün ve haftalarýmýzý asla unutmayacaðýma arada sýrada da olsa sana hediyeler alacaðýma seni daima koruyup kollayacaðýma soz veriyorum. -----------------VÝLLANIN KAPISINDA YAZILANLAR Büyük bir evin kapýsýnda þu notlar yazýyordu: - Bugün bir iþ toplantým var gecikeceðim. Babanýz. - Konken partisindeyim, geç geleceðim. Anneniz. - Arkadaþýmda kalacaðým. Kýzýnýz. - Sinemaya gideceðim, geç gelebilirim, hatta gelmeyebilirim. Oðlunuz. - Ýþimi kolaylaþtýrdýðýnýz için teþekkür ederim. Hýrsýz -----------------Avukatlarýn Sorularý Massachusetts Avukatlar Birliði’nin raporlarýna göre duruþma esnasýnda bazý avukatlarýn gerçekten sormuþ olduðu sorular ve aklý evvel tanýklarýn da verdiði cevaplardan seçmeler... “Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahýna kadar bunun farkýna varamaz, deðil mi doktor?” “En genç olan oðlunuz, hani þu 20 yaþýnda olan, kaç yaþýndaydý?” “Resminiz çekilirken orada mýydýnýz?” Seite 35 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Tuhaf þeylerden seçmeler “Yalnýz mýydýnýz, yoksa kendi baþýnýza mýydýnýz?” “Savaþta öldürülen kardeþiniz miydi yoksa siz miydiniz?” “Sizi öldürdü mü?” “Çarpýþma esnasýnda araçlar arasýnda ne kadar mesafe vardý?” “Oradan ayrýlana kadar orada mý kaldýnýz?” “Kaç kere intihar etmeyi baþardýnýz?” -----------------Bir japonun Türkler hakkýndaki görüþü Bir Japon, Ýstanbul'da geçirdiði bir haftanýn sonunda fikri sorulduðunda þunlarý söylüyor: Türkler'in evine gittiðinizde, tanýmasalarda buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeðe baþlamadan kimse baþlamýyor. Zorla her yemekten tattýrýyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin cocuðu bile sofradan kalkmýyor. Cay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için ugraþýyor. Kumandayý elinize veriyorlar. Sýrtýnýza, altýnýza yastýk konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmýyor. Gitmeye yeltendiðinizde bu kez býrakmýyorlar. Yataklarýný veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatýyor. Sonra evden çýkýyorsunuz ayný adamlar 180 derece degiþiveriyor. Herkes arabasýný üstünüze sürüyor. Arabanýn burnunu çýkarmazsanýz kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler, þerit degiþtirmek bile mümkün deðil. Yayaysanýz ýþýk olmayan bir geçitten mümkünü yok geçemezsiniz. Evde öyle, arabada böyle, nasýl oluyor? Bu iþi çözemedim. -----------------Salaklýðýn Tarihçesi *Arizonalý bir adam kelepçelerle oynarken kendini kelepçeledi ve anahtarý bulamadý. Kendisini kurtarmak için çilingir çaðýrmak yerine polisi arayýnca baþý belaya girdi. Onu kelepçeden kurtaran polisler, ödenmemiþ bir kefalet borcu bulunduðunu belirleyince onu yeniden kelepçelediler. -----------------* Gillette þirketi 1902 yýlýnda güvenli jilet satmaya baþladýðýnda yüzlerce erkek satýn aldý. Sonra da bu jiletlerin sakallarýný kesmediðini söyleyerek onlarý çöpe attýlar. Gillette yetkilileri, mutsuz müþterilerin týraþ olmadan önce jiletin sarýldýðý kaðýdý çýkarmadýklarýný fark ettiler.. -----------------* Chevrolet, yeni model arabasý için "Nova" ismini buldu ama sonra arabayý Latin Amerika da satamayacaklarý anlaþýldý. Çünkü "Nova", Ýspanyolca da "gitmez" anlamýna geliyordu. -----------------*1932 yýlýnda Los Angeles olimpiyatlarýnda Fransýz atlet Jules Noel in disk atmada kýrdýðý olimpiyat rekoru sayýlmadý. Çünkü atýþý izlemesi gereken bütün hakemler, sýrýkla yüksek atlama yarýþmasýný izlemek için arkalarýný dönmüþlerdi... -----------------* 1840 da ABD baþkanlýðýna seçilen William Henry Harrison, çok soðuk bir günde Washington da açýk havada düzenlenen göreve baþlama töreninde þapka ve palto giymeyi reddederek yaptýðý uzun konuþma sonucu zatürre oldu. Yeni baþkan sadece bir ay görev yaptýktan sonra öldü. -----------------* Meksika daki bir saðlýklý yaþam merkezinin sahibi, vasiyetine mezarlýðýn sigara içilmeyen bölümünde gömülmek istediðini ýsrarla ekletmeye çalýþtý. -----------------* 1971 de toprak kaymalarýný incelemek isteyen Japon bilim adamlarý, büyük bir yaðmur fýrtýnasý efekti yapmak için bir tepeyi yangýn hortumlarýyla adam akýllý suladýlar. Bu yüzden tepenin çökmesi sonucu meydana gelen heyelanda, dört bilim adamýyla 11 izleyici hayatýný kaybetti. ------------------ * Fransýz ordusu, askerlerin mayýn tarlalarýnda yürüyebilmelerini saðlayan patlamaya dayanýklý botlar icat etti. Fakat botlar o kadar aðýr ve içinde yürünmesi o kadar zordu ki, askerler mayýnlarla havaya uçmadan önce pusuya yatan düþman askerleri tarafýndan vuruluyorlardý. -----------------* 1985 de New Orleanslý cankurtaranlar o yýl þehrin havuzlarýnda kimsenin boðulmamasýný kutlamak için bir parti verdiler. Partide konuklardan biri boðuldu. -----------------* 1975 de Ýngiliz bir çift televizyonda en sevdikleri programý izlerken erkek yarým saat süren bir gülme krizi sonucu kalp krizi geçirerek öldü. Eþi, cenazeden sonra programýn yapýmcýlarýna bir mektup yazarak, kocasýný hayatýnýn son dakikalarýnda bu kadar mutlu ettikleri için teþekkür etti. -----------------* 1983`de maðazada hýrsýzlýk yaparken yakalanan San Diegolu bir kadýn polislere eðer onu býrakmazlarsa morarana kadar nefesini tutacaðýný söyledi. Polisler kadýný býrakmadýlar, o da gerçekten ölünceye kadar nefesini tuttu. -----------------AMELÝYAT EDÝLEN HASTAYA YUMRUK Japonya'nýn Shiga kentindeki üniversite hastanesinde lokal anestezi altýnda ameliyat edilen bir hasta, kýpýrdayarak ameliyatý aksatýnca, ameliyatý yapan pratisyen doktordan sýký bir yumruk yedi. Ameliyat edilirken rahatsýz olup ameliyatýn durdurulmasýný isteyen ve huzursuzca kýpýrdayan hasta, doktorun, ''Kýpýrdama ve çeneni kapat'' uyarýsý eþliðinde gelen sert yumruðu karþýsýnda neye uðradýðýný þaþýrdý. Yumruk sonrasý ameliyat yarýda kesildi. Hastane yönetimi tarafýndan kendisinden ve ailesinden defalarca özür dilenen hasta 5 gün rapor aldý. 35 -----------------Olay ODTÜ`de geçiyor 5 öðrenci bir sýnava girmiyorlar hepsi anlaþmalý olarak hocalarýna gidip "Hocam lastiðimiz patladý o yüzden sýnava yetiþemedik lütfen bize yardýmcý olurmusunuz?" Hoca okeyi çekiyor 5 genci yeniden sýnava alýyor geçme notu 60. Öðrencilere sýnav kaðýtlarýný daðýtýyor.Ýlk sayfada 4 soru var hepsi 10 ar puan sayfanýn arkasýnda tek bir soru var o soru 60 puan.Soruda "Hangi lastik patladý?" -----------------Jake Fen isimli Macar adam, eþini korkutmak için kendini asmýþ pozu verdi...Eve gelen eþ kocasýný o halde görünce bayýldý..Kapýyý açýk gören komþu kadýn içeri girince iki cesetle karþýlaþtýðýný sanýp evi soydu.Topladýklarý ile kaçarken Jake kadýna bir tekme attý. Cesedin canlandýðýný sanan kadýn korkudan öldü...Jake beraat etti... -----------------New York'ta 5'inci caddede bir adama araç hafifçe çarptý. Adama birþey olmamýþtý.. Þöförle konuþtu ve kalkacakken olayý gören biri yanýna gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceðini söyleyince yeniden aracýn önüne yattý. Araç sürücüsü ise adamýn gittiðini düþünerek gaza bastý ve adam öldü... -----------------Bayan Carson Amerika'nýn New York kentinde yaþýyordu..Birgün eðlenmek için cenaze iþleri yapan bir þirketle anlaþtý. Þirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi geçirip öldüðünü söyledi. Aile hemen koþtu. Bu sýrada tabutun içinde yatan bayan Carson birden doðruluverdi.Ama kýzý o anda kalp krizi geçirip öldü... -----------------Romollo Ribaldo iþsizdi. Pisa kentinde oturan 42 yaþýndaki bu Ýtalyan birgün, tabanca ile intihar etmeye hazýrlandý. Eþi onu engellemek için dil döktü.. Sonunda Romolo aðlamaya baþladý ve intihardan vazgeçip silahýný yere fýrlattý. Ateþ alan tabancadan çýkan mermi eþine isabet etti ve eþi öldü. 23. sayi sayfalar 30.04.2009 36 10:30 Uhr Seite 36 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 faaliyet haber Gençliði Olmayanýn Geleceði de Olmaz Avrupa Türk Ýslam Birliði 13. Gençlik Þöleni 27 Ekin 2007 Cumartesi günü Mainz Þehrinde Avrupa`nýn dört bir yanýndan gelmiþ gençlerle birlikte yüreklerinde gençlik ateþini duyan teþkilat mensuplarýnýn katýlýmýyla çoþkulu bir þekilde gerçekleþti. uruluþundan itibaren “Gençliði olmayanýn geleceði de olamaz” düsturu doðrultusunda yaptýðý çalýþmalarýnda, gençlere milli kimlik kazandýrarak toplumda daha þahsiyetli þahýslar olarak yerlerini almalarýný, kendine hedef olarak tayin eden, Avrupa Türk Ýslam Birliði, Mainz þehrinde yapýlan Þölende bu çalýþmalarýnýn meyvelerini devþirmeye baþladý. Yapýlan faaliyetlerin, harcanan emeklerin boþa gitmediðinin en bariz göstergesi olarak, bu dönemde ATÝBGençlik Kollarý Yönetim Kurulu’nda görev alan gençlerin hemen hemen hepsinin ATÝB çatýsý altýnda yetiþmiþ olmalarýdýr. ATÝB Gençlik Kollarýnda 14. Dönemde görev yapacaklar: ATÝB-Gençlik Kollarý Genel Baþkaný Mustafa Çaðrý Öner, Baþkan Yardýmcýlýklarýna: Mehmet Alparslan Çelebi, Oðuzhan Erkmen, Sekreter Yasin Yücel, Muhasip Alperen Akçay, yönetim kurulu üyeleri Ünal Göktaþ, Ýbrahim Kantaþ, Özdem Güçlü, Oðuzhan Baþöz ve Sadýk Bayrak’tan oluþmaktadýr. ATÝB-Gençlik Kollarý Genel Baþkaný Mustafa Çaðrý Öner yaptýðý teþekkür konuþmasýnda, Avrupa yetiþen iki kültür ve dolayýsýyla iki dil arasýnda bocalýyan Türk Gençleri’nin problemleri üzerinde duran Musta Çaðrý Öner þöyle devam etti: ”Sizlere teþkilatta yetiþmiþ ve teþkilat terbiyesi görmüþ insanlar olarak büyük bir sorumluluk düþmektedir. Gençleri mutlaka teþkilatlara kazandýrmamýz lazým. Her birimiz içinde bulunduðumuz teþkilatta faal olmanýn yollarýný aramamýz lazým. Unutmama- K lýyýzki teþkilatlar insan yetiþtirme yuvalarýdýr. Bugün gençlik kollarý çapýnda yaptýðýnýz faaliyetlerin yararýnýn þuurunda olmayabilirsiniz, ama yarýnlarda sizin herkesten çok farklý düþünen, herkesten çok farklý hareket eden önder þahýslar olacaðýnýzdan eminim.” dedi. Þölene otobüslerle iþtirak eden çeþitli teþkilatlarýn yoðunluðu salonun dýþýnda hissedilmekteydi. Herkes kendine en güzel yeri bulabilmek için koþturarak salonun merdivenlerinden adeta týrmanýrcasýna kendini zorlamaktaydý. Kapýda uzaklardan gelen ATÝB mensuplarýnýn hasretle birbirlerini kucaklamalarý hal hatýr sormalarý güzel duygularla birbirlerine yol vermeleri görülmeye deðerdi. Disiplinli gençlerin “Hoþgeldiniz, þöyle buyurun” diyerek yol göstermeleri insana duygulu anlar yaþatmaktaydý. Proðramýn baþlamasýna saatler varken salondaki canlýlýk dýþarýdan duyulmaktaydý. Heyecanla bir o tarfa bir bu tarafa koþuþturan gençlerin halleri görülmeye deðerdi. Proðramý heyecaný sesinden anlaþýlan genç kýzýmýzýn okuduðu günün manasýna uygun þiirle açarak Rehberimiz Kur’an-ý Kerimden bir aþýr okunmasýyla birlikte “Allah bu millete bir daha Ýstiklal Marþý yazdýrmasýn” diyen milli þairimizin dizeleriyle anlam kazanmýþ Ýstiklal Marþýmýzý bütün salon ayakta okuyarak, duyulmasý gereken mesajý verdi. Hessen Bölge Baþkaný Köksal Akçay yaptýðý konuþmada “içinde bulunduðumuz bu günlerde dikkatli ve tedbirli olunmasý gerekmek- tedir. Zira suyu bulandýrmaya çalýþanlar fýrsat aramaktadýr” dedi. Proðramýn akýþý içinde Plochingen teþkilatýnýn kýymetli hocalarýnýn ilmek ilmek iþler gibi yavrularýmýzý iyi bir eðitimle güne nasýl hazýrladýklarý ancak dinlemek suretiyle anlaþýlabilirdi. O minik yavrularýmýz dudaklarýnda Sevgili Peygamberimiz için ilahileri öyle söylediler ki gözlerimizin yaþarmamasý mümkün deðildi. Ýçlerinden hissederek yaþayarak proðrama renk kattýlar. Kornwestheim’dan küçük kýzlarýn sunduðu folklor gösterisi, salonda bulunanlara hem neþeli, neþeli olduðu kadar da, gösterinin sonunda kýzlarýn kendi duygu ve düþünceleri dile getiren ve kendi yazdýklarý pankart, duygulanmalarýna vesile oldu. Bremen’li gençlerin, Alman kamuoyununda zaman zaman tartýþýlan “zor ile evlilik” konusu, iþleyen skeçleri, bu konunun bir de gençleri gözüyle görülmesine sebep oldu. Salondakilere de hoþ dakikalar yaþattý. ATÝB Genel Baþkaný Fikret Ekin davet edildiði kürsüden yapmýþ olduðu konuþmada “Bu güzel günde aranýzda bulunmaktan mutluyum. Proðramda emeði geçenlere çok teþekkür ederim. Güzel çalýþmalarýn neticesinde iyi ürün alýnmaktadýr. Bizler tohumlarý ekiyoruz o tohumun yetiþmesi için gerekli ortamý hazýrlayýp iyi ürün almak için gayret göstermekteyiz. Çeþitlilik zenginliktir. Þarkýmýzla, türkümüzle, þiirimizle, folklorumuzla, ilahimizle ve de Repimizla zenginliðimizi ortaya koyuyoruz. Görüyorum ki çabalarýmýz bo- þuna deðilmiþ. Ýstenirse baþarýlmayacak hiç bir þey yoktur. Bunu gördüm ve iþte ATÝB Gençliði diyerek mutlu oldum Þenliðiniz hayýrlý olsun” diyerek sözlerini bitirdi. Daha sonra sahne alan müzik gurubunun marþlar ve heyecanlý þiirleriyle proðramýn kapanýþýný gerçekleþtiren ATÝB Genel sekreteri Ýmam Cengiz “Sizlerle gurur duyuyorum” diyerek geçlerin coþkusunu bir kez daha kamçýla- mýþ oldu. ATÝB 13. Gençlik Þöleni’nin, programýn organizesinden, programa katkýda bulunanlarýn hemen hemen hepsinin ATÝB’in çatýsý altýnda yetiþmiþ olmalarý, ATÝBGenel Baþkaný’n da ifade ettiði gibi “Ekilen tohumlar boþa gitmiyor” olduðunun göstergesi olarak, programda hazýr bulunanlar tarafýnda da bir defa daha görüldü ve takdir edildi. Hessen’de baþörtüsü yasaðý hakkýnda karar 10 Aralýk’ta verilecek Wiesbaden’da bulunan Devlet Yüksek Mahkemesi, Hessen Eyaleti’nde memurlara yönelik baþörtüsü yasaðýnýn Anayasaya uygunluðu hakkýndaki kararýný 10 Aralýk’ta açýklayacak ava süreci kanunun açýk þekilde Eyalet Anayasasý’nda bulunan din ve vicdan özgürlüðü, dinin özgürce yaþanmasý haklarý ve cinsiyet ayrýmcýlýðý yasaðýna aykýrý olmasý gerekçeleriyle, Devlet Yüksek Mahkemesi’nde Eyalet Avukatý Prof. Dr. Ute Sacksofsky’in çabalarýyla baþlatýlmýþtý. Hessen’de baþörtüsü yasaðý 2004 yýlý Ekim ayýnda CDU’nun parlamentodaki kesin çoðunluðu ile karara baðlanmýþtý. Karara göre dinî ve politik sembollerin memurlarca taþýnmasý yasaklanýyor, Hristiyan sembolleri söz konusu yasaðýn dýþýnda tutuluyordu. Eyalet Avukatý Sacksofsky’nin Hessen Eyaleti Devlet Yüksek Mahkemesi’nde bir norm kontrol süreci baþlattýðý ve bu çerçevede Hessen Eyaleti Memur Kanunu’nun 68. maddesi ve Hessen Okul Kanunu’nun 86. madde 3. fýkrasýnýn geçersiz olmasýný talep ettiði kaydedildi. Sacksofsky itirazda bulunduðu maddelerin, inanç özgürlüðü, dinin özgürce yaþanmasý hakký, kamu kuruluþlarýnda eþitlik ve erkek ile kadýna eþit muamele ilkelerine aykýrý olduðunu belirtti. Eyalet Avukatý Sacksofsky’nin bu gerekçelerle söz konusu maddelerin, Devlet Yüksek Mahkemesi tarafýndan iptal edilmesi için baþvuruda bulunduðu belirtildi. Davanýn Devlet Yüksek Mahkemesi’ndeki ilk sözlü duruþmasý 15 Aðustos 2007 tarihinde Wiesbaden’da gerçekleþmiþti. D 23. sayi sayfalar 30.04.2009 özel köþe ene yetmiþli yýllar evde oturuyoruz zil çaldý kapýya çýktýk bir de ne görelim tanýmadýðýmýz bir adam. Babamý kapýya çaðýrdýk babam adamý görünce hemen sarýldý ve: —Gel Mustafam gel dedi. Tabii biz de hoþ geldin dedik 7 kardeþ de evdeyiz ve küçüðüz en büyükleri ben 14 yaþýndayým sene 1972. Meðerse biz Türkiye`de iken her zaman þeker aldýðýmýz çok tanýdýðýmýz Ziya amcanýn oðlu imiþ (Bakkal dükkaný vardý). Adamýn aðzý bir laf ediyor adamý iki dakikada hipnotize yapar. Baþladý aile durumundan anlatmaya, ailesi tarafýndan terk edildiðinden, periþan edildiðinden, iþ aradýðýný, tercüman olduðunu, vizite kartýný gösterdi her probleminiz halledilir yazýlý idi. Adam anlattý, anlattý kendini baldan çýkmýþ süt yaptý babam o kadar üzüldü ki aðlamaya baþladý: —Vay kardeþimin oðlu vay dedi. Adam artýk babamý tam etkisi altýna aldý: —Mustafam 7 çocuðum var sen de 8. olursun dedi. Ertesi gün babam çalýþtýðý iþ yerine gitti (Buderus) iþçi alma durdurulduðu halde üvey kardeþim diye iþe aldýrdý. Bekâr evinden bir oda ayarlandý ve dahasý da þimdiki Wetzlar`daki Fatih camiinin altýnda (Aksa Market) REWE marketi vardý oradan istediðin kadar alýþ veriþ yapabilirsin dedi ve markete tembih etti. Babam alýþ veriþi o zamanlar veresiye alýyordu Almanlara onu da öðretmiþti. Adamýn gayesi çalýþmak deðilmiþ sadece pasaportunun süresini yabancýlar memurluðundan uzatmakmýþ bir gün çalýþmadan iþi hallolduktan sonra aðýz deðiþtirdi ve benim için para problem deðil demeye baþladý tabii enayiler olduktan sonra. Babam tabiî ki iþ yerine rezil oldu. Bir gün yine: —Hacý abi acil paraya ihtiyacým var dedi. Babamda: —Tamam, Mustafam dedi. Eline 1400 DM verdi, pahalý bir fotoðraf makinesi vardý onu verdi gelirken bilezik getireceðim diyerek neymiþ efendim orada bir- S 10:30 Uhr Seite 37 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 37 Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Hacarap`ýn Hac Arkadaþýnýn Oðlu çok baðlantýlarý ve alacaklarý varmýþ. Adam yalaný iðnenin üstünde durduruyor bizim saflarda inanýyor babamý birkaç kez uyardým ama: —Sen ne diyorsun oðlum o benim hacý arkadaþýmýn oðlu adama ne derler deyip susturdu. Neyse 2 hafta sonra yine geldi ve babam annem bana baktý yani demek istediler ki gördün mü senin düþüncen yanlýþ. Þimdi babam: —Mustafam hoþ geldin yengenim emanetini getirdin mi? —Hacý abi altýný gümrükten toplu geçiremeyeceðimden amcamýn gelini takmýþtý bilahare getireceðim ondan kuþkunuz olmasýn. Tabii ki yüzüme acýyla karýþýk bir gülümseme geldi çünkü babam bir daha enayi yerine konuyordu ama beni, de dinlemiyordu en çokta üzüldüðüm tarafý orasý idi. Ben babama: —Bak baba yine bir bahane buldu demeye kalmadý: —Sus bakayým adam getireceðim diyor duymadýn mý? Böylece bu olayada müdahale yapamadým ve adam bir daha haklý çýktý babama göre. Adam bizde kalýyor yiyor içiyor bizim hiç harçlýðýmýz olmadýðý halde ona veriyor velhasýl rahatý yerinde birkaç gün sonra oturuyoruz babama: —Hacý abi iþler biraz zorda iþ arasak dedi. Babamda: —Bak senin Almancan var Türk danýþýn bir exportu var oraya bir gidelim dedi. Bir de duyduk ki iþe girmiþ. Ýþe girdikten sonra sen tut 10–15 meþin parke ve duvar halýsý sat parayý cebe at eve gel bize sattýðý halýyý da al bekâr evlerinde oturanlara sat. Anneme yenge ben size daha iyisini getiririm der annem de inanýr verir. Babama gelerek: —Hacý abi Berlin`de bir baðlantým var turisti olanlar varsa iþçi yapýyorum adam baþý 600 DM. Babam bekâr evlerine M.Salih AYDIN gider ve turisti olanlara bu arkadaþ Berlin`de iþçi yapýyormuþ der. Babamý tanýdýklarýndan 6 kiþiyi adama teslim ederler, parayý da verirler, adamlarý alýr götürür, bir gün sonra geri döner. Bizim eve gelir ben ve dayým babamý öteki odaya çektik. —Bu adam resmen dolandýrýcý polis çaðýralým dedik. —Susun Karaman`da bana ne derler dedi ve içeri gitti. Eeee yetmedi ve babama: —Hacý abi benim yine iþler için acil Ýstanbul`a gitmem lazým onun için biraz para. Ýþte o an babamýn içine biraz þüphe girer. —Mustafa o adamlardan aldýðýn para ne oldu deyince. —Hacý abi biz onu hayrýmýza yaptýk bana beþ kuruþ kalmadý. —Bak Mustafa çocuklarýmýn ayaðýnda yýrtýk ayakkabý varken ve sen tanýdýðýn oðlu olduðun halde yine veriyorum vicdanýna býrakýyorum (O anda Kardeþim Hüsnü`nün ayakkabýsýný gösteriyor. Ama yetmiyor: —Hacý abi bu sefer toplu para elime geçecek paraný ve altýnýný elinde bil aslýnda para benim için hiç problem deðil ama Ýstanbul`dan 5 týraþ makinesi sipariþi var onu da temin edersen memnun olurum tabii babam taksitle onu da temin eder. Ama adam doymuyor: —Hacý abi bir isteðim daha var ben saatsiz kalamam kolumda saatte yok benimkini amcamýn oðluna vermiþtim. Babam bana bakýyor kolumda nacar bir saat var ve hayatýmda ilk sefer bir saat takýyorum ama bakýþýndan anladým gitti bizim saatte dedim içimden. Babam bana dönerek: —Salih oðlum saati çýkar amcana ver ve çýkarýp veriyorum. Adamýn gidiþi o gidiþ. Ertesi gün çarþýda çalýþtýðý export sahibi babamý yakalýyor: —Hacý abi senin adam bizi dolandýrdý. Babam da ne yazýk ki beni de dolandýrdý diyor ve olayý anlatýyor. Ama sadece bu mu Berlin`e götürdüðü adamlarýn yakýnlarý Babamý yakalýyorlar nerdeyse dövecekler adamýn biri: —Durun yahu adamý bir dinleyelim diyor. Öbürü devamla: —Hacarap yoksa sendemi o üçkâðýtçýya ortaksýn seninki bizim turistleri Berlin`in ortasýna aç susuz býrakýp kaçmýþ. Babam þok durumda: —Ben sizden kötüyüm olayý anlatýyor dayak yemeden kurtuluyor. Bu sefer adamlar babama acýyor. Bu hikâye tabiî ki burada bitmiyor adam bizden çýktýktan sonra çok iyi konuþtuðumuz bir hemþeriye saati satýyor ondan da biraz para koparttýktan sonra kayýplara karýþýyor. Meðerse ailesi- ni zor duruma düþüren bu imiþ bütün karamanlýlarý dolandýrdýktan sonra son durak bizim evmiþ böylece Almanya turunu tamamlamýþ ondan sonra Hollanda`ya geçmiþ. Sadece Opel bekâr evlerinden 1 saatte 20.000 DM toplamýþ bakana araba çýkarýyorum diye. Bir gün yine oturuyoruz bizim komþu çýkageldi: —Hacarap seni bir haným kýz arýyor. Babamda: —Gelsin dedi. Kadýn geldi biraz çekingen bir halde babam: —Gel kýzým bak benimde kýzlarým var tabii cesaretlendi ve içeri girdi Ýstanbul`da bir mahkemede kâtip olarak çalýþýyormuþ ve Mustafa ile güya niþanlý imiþ, Hacarap benim abim onun yanýna git demiþ, o zavallýda inanmýþ gelmiþ. Ýki gün kaldý ve durumu anladý Berlin`de akrabalarý varmýþ gitti. Fazla geçmedi Berlin`e mukavele ile iþçi gelen bir kýz çýktý geldi ona da bizim hemþeri sahip çýktý ev tuttu yiyeceðini içeceðini aldý hatta sigarasýný aldý sen kontratýný boz ben orda Türk danýþým sana iþ bulurum de zavallý kýzcaðýz aldanýp gelmiþ. Bizim dolandýrýcý bir gece gelir kýzý da alýr kayýplara karýþýr ve hala ortalýkta görünmedi ve Ýstanbul`dan bir mektup aldýk mektupta: —Hacarap sen ne ahlaksýz herifsin benim aleyhimde her yerde konuþuyormuþsun paraný bir gün veririz fazla konuþma. Karamana izine gittik izinde babam Babasýna gitti olayý anlattý Cevap: —Hacarap kapýnýn önüne bak ben herkesin parasýný vermeye kalkýþsam servetim biter (Karamanýn zenginlerinden) bak kaç kiþi bekliyor. Bakýyor ki durum çok kötü en az babamdan götürmüþ babamda çýkýp gidiyor ahirete kaldý. Selam ve dualarýmla saðlýcakla kalýn efendim. Kadim Dostum Ingolstadt Eski Gençlik Baþkaný Ingolstadt Eski Gençlik Baþkaný Yasin ALTINTAÇ’ýn Muhammed Ali Muhammed Ali ismini verdiði bir erkek çocuðu dünyaya gelmiþtir. Altýntaç ailesini tebrik eder, Yavru’nun hayýrlý ve uzun ömürlü olmasýný Cenab-ý Allah’tan temenni ve niyaz ederim. Ýdris METE Yasin ALTINTAÇ’ýn ismini verdiði bir erkek çocuðu dünyaya gelmiþtir. Altýntaç ailesini tebrik eder, Yavru’nun hayýrlý ve uzun ömürlü olmasýný Cenab-ý Allah’tan temenni ve niyaz ederim. IGMG Ingolstadt / Gençlik Teþkilatý Yürütme Kurulu 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 38 38 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ünlü Memlük Sultan› Sol üst resimdeki hayvan Hayvansal Bitkiler 1 2 hayat 6 bulmaca Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428 Köpek Sol alt resimdeki hayvan Radyum’un simgesi Sa¤ alt resimdeki hayvan 10 Bir nota At›n bak›m› Bir evcil hayvan Bir hayret nidas› 8 Sa¤ üst resimdeki hayvan Kur’an-› Kerim’de bir sure 3 ‹stanbul’da bir semt Tersi, ön yüzünde suretimizi görürüz ‹lkel Bir maymun türü Tersi, bir rüzgar ad› Oto durdurma sistemi Bir haber ajans›m›z ‹lgili ‹yot’un simgesi ‹stanbul Elektrik Tramvay Bir erkek ve Tünel ad› ‹flletmeleri Kamer Azot’un simgesi Birlikte hareket etme Görünüfl, flekil S›n›rlar› içerisine dahil etmek Acele Maharet Jenosid Hububat Cüsseli 31 plakal› ilimiz Uyma, kabul etme Utanma duygusu Tersi, Kur’an-› Kerim’de bir sure Bir tür baflörtüsü Lüks bir deniz tafl›t› Bir kad›n ad› K›sa süreli görüfl Gelir getiren mülk Bol, genifl Alfabemizin 12. harfi Türk Standartlar› Enstitüsü Dahi anlam› veren bir ek Bina, fabrika gibi al›n›r sat›l›r mallar Yoksulluk Mu¤la Donuk ilimizin renkli bir ilçesi Dinsiz Bir tür bilgisayar oyunu Geri verme 07 plakal› ilimiz Elde olmadan yap›lan belirli hareketler Bir kad›n ad› Alfabemizin 22. harfi Sini’nin ünlüleri Ö¤leden sonraki namaz vakti Tarihte bir Türk Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Konferans› devleti Çocuklu kad›n Yozgat ilimizin bir ilçesi Boru sesi Baston Bebe¤in ilk yürüme çabas› Geri vermek Bir mülkiyet yap›m eki ‹laç Askerler ‹laç Kibarl›k Birden Tungsten’in simgesi Bir nehrimiz Çay›r, otlak Uzakl›k belirtir Kur’an-› Kerim’de bir sure Zariflik Sonsuza dek Bir hayret nidas› fiikar ‹lave Sami’nin ünlüleri Bir mevsim Bir nota Tart›da kab›n a¤›rl›¤› Hatay ilimizin bir ilçesi Yukar›ya bakan flekilde Tersi, ça¤r› Tersi, hal›’n›n son hecesi Yo¤unluklu Gelir Bir kat› ‹smin lokatif hali 7 Bir tür cetvel Sodyum’un simgesi 5 Hesap cetveli Bir kad›n ad› Yara’n›n ünsüzleri Su içindeki kara Bir nota Derebeyi kalesi Tahmin Gökyüzü Ayl›k al›nan ücret Engel Radyum’un simgesi Azot’un simgesi 19 Tarihte bir uygarl›k Baflkalar› Bir erkek ad› Kaza’n›n son hecesi Üye Piflmemifl 9 Türk Mal› Oto terminali Dondurucu so¤uk Kefe’nin ünlüleri Ego Sarp geçit Bir tür kat› ya¤ Kap›ya tak›lan uyar›c› Türklerin Namaz k›l›nan yer Ortaasya’daki ilk yurtlar› ‹nek’in ünsüzleri 4 Dakika Al›p verdi¤imiz hava Çocuklu kad›n 16 Futbolda topun ele de¤mesi Azot’un simgesi Kiloamper 17 Ayr›l›k Bir erkek ad› Yar›flmalarda üçüncüye verilen madalyan›n madeni Tersi, zannetme 20 Bir vahfli hayvan Eski Yugoslavya’n›n diktatörü Bir yük hayvan› Tersi, dahi anlam› veren bir ek Tersi, derya Ölümlü Yard›m umma Ender bulunan 35 plakal› ilimiz 15 Zalim’in lik hecesi Kabul etmeme Ekleme Bir tür deri çorap 74 plakal› ilimiz Arapça’da bir harf Laikli¤i savunan kifli Arapça’da bir harf Gümüfl’ün simgesi 23 11 Alfabemizir 22. harfi ‹syankar Beddua Küçük bitkiler 14 12 Alfabemizin 16. harfi Arapça’da bir harf 18 Zonguldak’ta kömürü bulan kifli ANAHTAR SÖZCÜK 22 21 13 24 1 8 9 Mu¤la ilimizin bir ilçesi 10 11 2 12 13 3 14 15 4 16 5 17 6 18 19 7 20 21 22 23 24 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 39 “Rabb'in için Namaz kıl, Kurban kes!” Kevser Sûresi 2 ] KURBAN KURBAN BEDELì 100, - EU RO “Mazlum ve maídurlara uzanan dost el” IGMG KURBAN KAMPANYASI Hesap Numarası: IGMG • SEB Bank AG Köln Kontonr.: 162 888 56 04 • BLZ: 370 101 11 Verwendungszweck: Kurban Kurban Bedellerini elden bölge ve ñube kurban sorumlularına verebileceíiniz gibi banka hesabına da havale edebilirsiniz. IBAN DE61 3701 0111 1628 8856 04 • BIC (SWIFT) ESSEDE5F370 SON HAVALE TARëHë: 17 Aralık 2007 ìslam Toplumu Millî Görüï • Boschstr. 61-65 · D-50171 Kerpen • Tel: +49 (0)2237-656 293 • Fax: +49 (0)2237-656 222 • [email protected] · www.igmg.de 23. sayi sayfalar 30.04.2009 10:30 Uhr Seite 40
Benzer belgeler
PDF SAYI 32 - Hayat Online
Bunun için de Müslümanlar olarak bizzat kendimizin Kur’an ve Sünnet’le barýþýk olmamýz gerekir. O insanlarla, kardeþliði ve iþbirliðini geliþtirmek için uyarýcý teþviklerimiz olmalý.
Bunun için de,...