SHOW DAILY / 3 2011 PDF için tıklayınız
Transkript
SHOW DAILY / 3 2011 PDF için tıklayınız
2011 Buluşması 02 11.05.2011 2011 Meeting 11.05.2011 03 MALE İHA’nda TUSAŞ-CASSIDIAN Stratejik İşbirliği Talarion İnsansız hava Aracı (İHA) Programı altında yakın işbirliği sağlamak üzere IDEF ‘11 Fuarı kapsamında 11 Mayıs günü Cassidian ile TUSAŞ arasında bir Mutabakat muhtırası (MoU) imzalandı. T AI standında gerçekleştirilen imza töreninde Savunma Sanayi Müsteşarı (SSM) Murad BAYAR ve Alman Savunma Bakanlığı Müsteşarı Thomas KOSSENDEY, TAI Yönetim Kurulu Başkanı M. YALÇIN KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI, Cassidian Hava Sistemleri CEOsu Bernhard GERWERT ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Nicolas CHAMUSSY ile diğer davetliler de hazır bulundu. Bu yeni anlaşma ile Türkiye, çok uluslu işbirliği programlarından insansız hava sistemlerindeki konumunu daha da sağlamlaştırmış oluyor. Avrupa’nın ileri teknoloji Orta İrtifa Uzun Havada Kalışlı (MALE) tipi İHA programlarından birisi olan Talarion, öncelikle Fransa, Almanya ve İspanya’nın gelecekteki uzun havada kalışlı insansız keşif ve gözetleme görev ihtiyaçlarını karşılamak üzere hayata geçirilmiştir. Bu yaklaşımın bir başka önemli özelliği ise modüler tasarımı ve insansız hava aracının ağ destekli harekat senaryolarına entegrasyonudur. Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ile TUSAŞ önderliğinde, Türk Sanayi’nin önemli şirketlerinin Talarion prototip program takımına entegrasyonu ve yatırımına destek veren Türkiye, bu büyük Avrupa programına katılmak üzere uzun zamandır girişimlerini sürdürüyordu. İmza töreninde kısa bir konuşma yapan Cassidian Hava Sistemleri CEOsu Bernhard GERWERT: “Bugün TUSAŞ’ın Talarion Takımı’nın bir parçası olmasından dolayı Cassidian olarak çok mutlu ve gururluyuz. Bu ileri nesil MALE İHA Sistemi şu an var 8 12.05.2011 olan çözümler ve onların yan ürünlerinin sağlayamadığı güvenlik operasyonları ve ticari aktiviteleri mümkün kılacağı için çok büyük önem taşıyor. Bu endüstriyel işbirliği ile canı gönülden inanıyoruz ki potansiyel müşteriler de en kısa sürede bu eşsiz ürünü desteklemeye karar verecekler” dedi. TUSAŞ Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI ise işbirliğini şöyle değerlendirdi: “Kendi sınıfında en iyi performansı sunan ve en modern modüler sensor süitini veri linkleri ile birleştiren programın gelişimini dört gözle bekliyoruz. TUSAŞ yeni nesil operasyonel kabiliyetlere olanak sağlayan böyle bir buluşun bir parçası olmaktan gurur duymaktadır.” Prototip, interaktif tasarım yaklaşımını takiben geliştirilen ilk standart olacak. Program altında ilk prototip ile ilk test uçuşunun 2o14 yılında gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu amaca ulaşmak için Cassidian; Fransa, İspanya, Türkiye, Almanya ve ana tedarikçilerden oluşan eş-konumlu plato aşamasını hayata geçirdi. Bugün 16o’a yakın mühendis Talarion platosunda çalışıyor. Sivil hava sahasında kullanılabilecek ilk İnsansız Hava Sistemi olarak Talarion; korsanlıkla mücadele, uyuşturucu kontrolü, sınır koruması, ekolojik ve doğal kriz yönetimi gibi birçok değişik güvenlik operasyonunda kullanılabilecek. 28 metrelik kanat açıklığı ile Talarion görev alanı üzerinde orta ve yüksek irtifada uzun süre uçabilmektedir. Kendi sınıfının en yüksek performansına sahip olan Talarion, özellikle ISTAR görevleri için hayati önem taşıyan en modern modüler sensör süiti ve veri linkleri ile donatılacaktır. Uçakta yer alacak iki adet jet motoru, yalnızca uçakta görev için gerekli enerjiyi (sensörler, faydalı yük ve haberleşme) sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda yoğun hava trafiği olan bölgelerde güvenli uçuş koşullarını da muhafaza edecektir. Görev paketi (faydalı yük) ve haberleşme alt sistemleri de dahil olmak üzere tüm sistemlerin konseptinde modülerite esas alınmıştır. İlgili ihtiyaçlara göre İHA veri, komuta ve kontrol ağına entegre edilmiştir SD Roketsan’a Tedarikçi Mükemmeliyet Ödülü R OKETSAN’a Raltheon tarafından IDEF ’11 fuarı sırasında Roketsan standında Tedarikçi Mükemmeliyet Ödülü verildi. Ödül, Raltheon adına Mike BOOTS tarafından Roketsan Genel Müdürü Hüseyin BAYSAK’a takdim edildi. Hüseyin BAYSAK törende yaptığı konuşmada, “Raytheon tarafından bu ödüle layık görüldüğümüz için son derecede mutluyuz. Bu ödül en yüksek kalite ve performansı müşterilerimize sunma taaüdümüzün en önemli kanıtıdır. Roketsan olarak yüksek eforla çalışan proje ekibimizle birlikte Patriot Programındaki sonuçların Raytheon tarafından takdir edilmesinden dolayı gurur duymaktayız” demiştir. Raytheon Türkiye Patriot Program Direktörü Mike BOOTS “Roketsan kesinlikle elit tedarikçilerimiz arasındadır. Tedarikçi Mükemmeliyet ödülümüzbizim için çalışmakta olan 4000 tedarikçi arasından 132 tanesine verildi. Bunlardan 6’sı uluslararası tedarikçidir” dedi. BOOTS ayrıca “dünya çapında 12 Patriot müştarisine Roketsan ile ortaklığımızı kuvvetlendirerek en ileri Patriot Hava Savunma Sisteminin teslimatlarını gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi. Roketsan, bir Türk Savunma Sanayi şirketi olarak Rayheon’un ilk deniz aşırı alt yüklenici olarak Patriot’ı sçmiş ülkelere hizmet edecek stratejik bir konumda bulunmaktadır. Raytheon söz konusu ödülü üç kritere uygun olmasına göre vermektedir. Zamanında teslimat, sürekli performans ile proses ve kalitede sürekli iyileştirme SD Roketsan Receives Supplier Excellence Award R OKETSAN Missiles Industries Inc of Turkey has been awarded Raytheon Integrated Defense Systems’ (IDS) 2010 Supplier Excellence Award. At a ceremony this morning at IDEF 2011, on behalf of Raytheon IDS, Mike Boots presented the award to Mr. Hüseyin BAYSAK, President of Roketsan. “We are extremely pleased to be honored by Raytheon with this prestigious award. This award is solid evidence of our commitment to deliver the highest quality and performance to our customers. We have an outstanding team at Roketsan that works hard, and we are proud of this recognition from Raytheon for our results on the Patriot Program,” said Mr Hüseyin BAYSAK, President and CEO of Roketsan. "Roketsan is indeed in an elite company of suppliers. The Supplier Excellence Award was presented to only 132 suppliers out of thousands that do work for us. And only six international suppliers received the honor this year," said Mike BOOTS, Director, Turkey Patriot Programs at Raytheon IDS. "We look forward to continuing the strong partnership with Roketsan to deliver the most advanced Patriot Air and Missile Defense System to our 12 Patriot customers worldwide." Roketsan, a Turkish Defense Systems manufacturer, is Raytheon IDS’s first major trans-Atlantic supplier, strategically located to support countries that have chosen the Patriot Air and Missile Defense System as a key component of their air and missile defense programs. Roketsan is a leading Turkish company headquartered in Elmadag ANKARA with expertise and experience in the field of Defense and Security, especially in Missile and Rocket Systems design, manufacture, assembly and testing. Raytheon IDS recognizes its suppliers based on three important factors: on-time delivery, sustained performance and commitment to continuous process and quality improvements SD TUSAŞ ve P&W F135 Motoru için Yeni Bir Şirket Kuruyor Türk Savunma Sanayi ile gerçekleştirdikleri işbirliğinin 8 yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğuna dikkat çekerek, o günden bugüne MTU/JSF Programı’nda önemli bir rol oynaması maksadıyla Türk Sanayi için geniş kapsamlı yeni fırsatlar yaratma konusuna odaklanmış olduklarını belirtti. Türkiye’nin MTU/JSF Programı kapsamında yurtiçinde Motor Nihai Montaj ve Kontrol (FACO) Tesisi’nin yanı sıra Motor Bakım, Onarım ve Overhol Tesisi kurma doğrultusundaki arzusunu dile getirdiğini hatırlatan O’DONNEL, “Bugün burada, Türkiye’nin bugüne kadar geliştirilmiş en güçlü muharebe uçağı motoru olan F135 ile ilgili ulusal özlemlerini karşılamak için gerekli olan kabiliyetlerin kurulumuna yönelik olarak P&W ve TUSAŞ arasında T USAŞ, F-35 Lightning II Müşterek Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nı güçlendiren F135 turbofan motorları için nihai montaj, test, bakım ve onarım faaliyetleri gerçekleştirecek yeni bir şirketin kurulumana yönelik olarak Pratt & Whitney (P&W) ile 11 Mayıs günü bir Mutabakat Muhtırası (MoU) imzaladı. UTC standında gerçekleştirilen imza törenine Milli Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, TSKGV Genel Müdürü Korg. (E) Hayrettin UZUN, TAI Yönetim Kurulu Başkanı M. Yalçın KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI ve Pratt & Whitney Başkan Yardımcısı Ed O’DONNEL ile SSM, TUSAŞ ve P&W’den diğer davetliler de hazır bulundu. Kurulacak yeni şirketin ilk aşamada F135 motoruna yönelik, gelecekte ise P&W ürünü diğer askeri motor programları ve hizmetlerine yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi bekleniyor. Törende kısa bir konuşma yapan TUSAŞ Genel Müdürü DÖRTKAŞLI, yeni kurulacak şirketin Türkiye’nin F-35 Programı kapsamında ortaya koyduğu beklenti ve hedeflere paralel olarak, hem ülkemizde, hem de Avrupa’da kullanılacak F135 motorlarının nihai montaj ve test aktivitelerini müteakiben de kazanılacak yeni kabiliyetler ile bölgedeki tüm F-35 uçaklarında kullanılacak F135 motorlarına lojistik destek sağlamasını arzuladıklarını kaydetti. “Biz TAI olarak fabrikamızın içerisine, şiketimizin içerisine herhangi bir F135 motor parçasının üretimini, montajını almayı düşünmüyoruz” diyen DÖRTKAŞLI, bu çerçevede Türkiye’de motor konusunda ihtisaslaşmış ve kendilerine hizmet verebilecek askeri (HİBM’leri dahil) ve sivil (özel sektör) tüm kabiliyetleri kullanacaklarını vurgulayarak “Avrupa’da motor konusunda bu işi yapan 12 12.05.2011 tek şirket olmayı ve bunu koordine etmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. P&W’in F135 motor parçalarının üretimi konusunda Türkiye’de ciddi yatırımlar yaptığına dikkat çeken DÖRTKAŞLI, Umarım memleketimiz içinde, şirketimiz için de hayırlı bir yatırım olur” dedi. P&W Başkan Yardımcısı O’DONNEL ise F135 Motor Programı kapsamında yeni bir ortak girişim şirketini hayata geçirme konusunda fırsatları araştırmamıza imkan tanıyacak bir MoU’yu imzalayacağız. TAI ile kurulacak ortak girişim şirketi, P&W’in mevcut işbirliklerini daha da güçlendirecek ve Türkiye’deki jet motor tahrik sistemleri konusundaki fırsatların daha da artırılmasına katkıda bulunacaktır ” diye konuştu SD Milli Savunma Bakanı Vecdi GÖNÜL ve SSM Murad BAYAR’e DIEHL DEFENCE standında Atilla ALP tarafından şirket ve RAM Güdümlü Mermi hakkında bilgi verildi. Solda, Teknopark İstanbul Genel Müdürü Turgut ŞENOL ve sağda Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR konuşmalarını yaparken görülüyor. Teknopark İstanbul 2o12’de Faaliyete Geçiyor S ABİHA Gökçen Uluslararası Havaalanı’nı da içeren İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi (ITEP) kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en büyük, Avrupa’nın ise en prestijli teknoparklarından birisi olmaya aday Teknopark İstanbul’un tanıtımına yönelik olarak IDEF Fuarı’nın ikinci günü olan 11 Mayıs 2o11 tarihinde, Fuaye alanında bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda aynı zamanda Teknopark İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı da olan Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR’ın yanı sıra Teknopark İstanbul Genel Müdürü Turgut ŞENOL ile SSM’ndan diğer üst düzey davetliler de hazır bulundu. Teknopark İstanbul’un, özelde İstanbul’un, genelde ise Türkiye’nin kendi teknoloji geliştirme hedeflerini somutlaştırarak, Türkiye’nin dünyaya açılacak en önemli ve en nitelikli teknoloji penceresi olma iddiasını taşımakta olduğunu kaydeden Genel Müdür ŞENOL, Teknopark İstanbul’un SSM’nca başlatılan ve sürdürülen üç aşamalı ITEP projesi’nin sonuncu adımını oluşturduğuna dikkat çekti. ŞENOL, “Bu proje çerçevesinde Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı ile hava araçlarına yönelik bakım ve onarım tesisleri geçtiğimiz yıllarda faaliyetlerine başlamış bulunmaktadır” dedi 1987 yılında başlatılan projenin ancak 2o sene sonra hayata geçirilebildiğinin altını çizen ŞENOL konuşmasını şöyle sürdürdü: “Arazinin teknoloji bölgesi olarak ilan edil- 14 12.05.2011 mesi 2oo9 yılında mümkün olabilmiş, yönetici şirketimiz Teknopark İstanbul AŞ ise 4 Mayıs 2o1o tarihinde kurulmuştur. Teknopark İstanbul, TEM otoyolu’nun pendik girişi’ne 2km mesafede, Sabiha Gökçen Havalimanı’na bitişik; tren yoluna, D-100 karayoluna ve Pendik Limanı’na yaklaşık 7km mesafede, Doğu-Batı istikametinde 1.400.ooom2, 900.ooom2 ve 200.ooom2 büyüklüklerinde, birbirinden ana arterler ile ayrılan 3 sahadan oluşmaktadır. Doğu-Batı ekseninde İzmit’in ötesine kadar yayılmış İstanbul merkezli sanayi altyapısı, Tuzla gemi inşa sanayi ve şimdiden havaalanı etrafında kümelenmeye başlamış havacılık sanayi ile bölge mükemmel ve gerçek anlamda bir iş merkezi olma potansiyelini bugünden ortaya koymaya başlamıştır. Genel Müdür ŞENOL, 650.ooom2 kapalı alana (bodrum katları ile birlikte 900.ooom2’ye ulaşmaktadır) sahip olacak Teknopark İstanbul’un kurumsal hedeflerini ise “ABD$2 Milyar’lık toplam yatırımı içeren 15 yıllık bir gelişim sürecinde, 1.ooo’e yakın firmanın, 30.ooo’i aşkın nitelikli personeliyle yüksek teknoloji bazında ABD$7 Milyar’ın üzerinde ciro üretecek bir teknoloji altyapısını oluşturmak” olarak tanımladı. Teknopark İstanbul’da yerleşecek firmalar için yakın bölgedeki çok yüksek nitelikli 7 üniversite ile İstanbul il sınirları içerisindeki 44 üniversite ve yüksek okulun işbirliği potansiyelleri titizlikle incelenmekte ve muhtemel işbirliği alanları için bu üniversiteler ile bugünden çalışmalar yapmakta olduklarını vurgulayan ŞENOL, “Diğer bir ifadeyle üniversite sanayi işbirliği konusunda da farklı ve gerçekçi bir çizgi bugünden oluşturulmaktadır” dedi. Toplantıda kısa bir konuşma yapan Müsteşar BAYAR ise Teknopark İstanbul girşiminde iki ana ortak olarak Türkiye’de en fazla ArGe yapan sektörün öncü kuruluşu SSM ile Türk ticaret dünyasının en büyük kuruluşu İTO’nun bir araya getirildiğini ve güçlerinin en etkin bir şeklide birleştirldiğine vurgu yaparak, “Bu tamamen iş dünyasına dönük, teknolojiye dönük, ürüne dönük bir teknopark olacak. İnşallah önümüzdeki seneden itibaren de faaliyete geçecek. Burada sloganımız şu; Türkiye’nin en iyi teknoparkını kuracağız. Turgut Bey’e başarılar diliyorum. Hepimize hayırlı uğurlu olsun.” SD TUSAŞ, Uzay Projelerinde SNC ile Stratejik İşbirliğine Gidiyor T ÜRKİYE’nin Havacılık ve Uzay Mükemmelliyet Merkezi ve Ulusal Uzay Programları ana entegratörü TUSAŞ, ABD merkezli elektronik, hava-uzay, havacılık elektroniği, uzay, itki sistemi, mikro uydu ve uçak sistemleri üreticisi Sierra Nevada Corporation (SNC) ile uluslararası programlar için uzay sistemleri ve teknolojileri alanında stratejik işbirliğine yönelik olarak IDEF Fuarı kapsamında 11 Mayıs günü bir Mutabakat Muhtırası (MoU) imzaladı. TAI standında gerçekleştirilen imza töreninde; SSM MEBS Daire Başkanı Mete ARSLAN, TAI Yönetim Kurulu Başkanı M. Yalçın KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI, SNC Genel Müdürü ve sahibi Fatih ÖZMEN ve SNC Uzay Sistemleri Kurumsal Başkan Yardımcısı Mark SIRANGELO ile diğer davetliler de hazır bulundu. MoU kapsamında TUSAŞ ve SNC uluslararası uzay ve uydu programları için hem pazarlama, hem de etkili çözümler geliştirmek için güçlerini birleştirecektir. Anlaşma ile ilgili bir değerlendirmede bulunan TAI Genel Müdürü DÖRTKAŞLI, bu stratejik işbirliği anlaşmasının TUSAŞ’ın uluslararası pazardaki uzay kabiliyetlerinin, TUSAŞ’ın altyapısından yararlanılmasına ve ulusal programlara dayalı kurulmuş kalifiye mühendislik gücünün gösterilmesinde önemli bir rol oynayacağını belirtti. Törende LST Sözleşmesi İmzalandı T ÜRK Deniz Kuvvetleri’nin iki adet Tank Çıkarma Gemisi (LST) ihtiyacı kapsamında seçilen ADİK Tersanesi, teknik görüşmelerin tamamlanmasını müteakip IDEF Fuarı kapsamında SSM ile bir sözleşme imzaladı. Fuarın ikinci günü olan 11 Mayıs 2o11 tarihinde ADİK standında düzenlenen imza töreninde; Milli Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur YİĞİT, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR ve Futrans Denizcilik Ticaret ve Sanayi AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Süalp ÜRKMEZ’in yanı sıra DzKK, SSM ve ADİK Tersanesi’nden çok sayıda davetli de hazır bulundu. Anlaşma uyarınca ADİK iki LST gemisini 4 yıl içinde DzKK’na teslim edecek. 16 12.05.2011 Yeni isterler ile toplam uzunluğu 14om, genişliği 19.6m ve tam yüklü ağırlığı 7.ooo tonun üzerine ulaşan LST, iki adet şaft ve 4 adet ana makina ile güçlendirilecek. 18 deniz mili seyir hızına sahip olacak LST gemilerinde 15 tonluk helikopterin inip kalkmasına imkan tanıyacak bir helikopter pisti bulunacak. Gemide helikoptere uçuş esnasında yakıt ikmalinin yapılabilmesini sağlayan HFIR kabiliyeti de yer alacak. Her birisi 525 personel ve 17 tank çıkartma kabiliyetine sahip olacak gemiler aynı zamanda değişik tiplerdeki amfibi araçları (araç tipine bağlı olarak 24, 48 ve 6o küzür adet) da taşıyabilecek. Baş, kıç ve iskele tarafından yükleme yapabilen gemiler, 4 adet LCVP’yi aynı anda denize indirebilecek ve ana güverteye araç- konuşan Yönetim Kurulu Başkanı KAYA ise “Bugün burada iki firma arasında uluslararası işbirliği konulu bir anlaşma imzalamak için toplanmış bulunuyoruz. Bildiğiniz gibi SNC uydu ve uzay konusunda çok tecrübeli bir firma. TUSAŞ olarak bizim de uydu konusunda bazı çalışmalarımız var ve önümüzdeki sene bir uydumuzu fırlatmayı planlıyoruz. Dolayısıyla bu alanda işbirliği yapmak üzere iki firma arasında bugün bir MoU imzalıyoruz. Ben bu anlaşmanın her iki firma için, Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum.” SNC Genel Müdürü ve sahibi ÖZMEN ise anlaşma ile ilgili olarak, “Biz de böyle bir anlaşmayı imzalamaktan dolayı çok gurur duyuyoruz. Türkiye ile, TAI gibi çok güzel ve ileri bir şirket ile uzay konusunda bir altyapı oluşturup buradan dış ülkelere uydu ve diğer konularda ihracat ürünleri yapacak olmamız, bizler için çok güzel ve kazançlı günlerin habercisi” diye konuştu. SNC Uzay Sistemleri Kurumsal Başkan Yardımcısı SIRANGELO ise “TUSAŞ’ın güçlü mühendislik kabiliyetleri ve büyüyen uzay altyapısı ile SNC’nin başarılı uzay sistemleri geliştirmedeki uzun mirasının birleştirilmesinin uluslararası müşterilere güvenilir ve uygun fiyatlı uzay sistemleri sunmamızı sağlayacaktır” dedi SD ların çıkarılabilmesi için çift taraflı rampa ile donatılacak. Gemilerdeki kıç kapak hem yükleme, hem de mayın dökme özelliğine sahip (buna göre açılış yönü değişmektedir) olacak. Aselsan ve Havelsan ürünü silah ve elektronik sistemleri ile donatılacak LST gemilerinde GENESİS SYS kullanılacak. ADİK yetkilileri her bir gemiye 200.ooom uzunluğunda kablo döşeneceğini ve gemilerde deniz ve kara harekatına yönelik iki adet komuta merkezinin yer alacağını açıkladılar. %6o’ın üzerinde yerli katkı payına sahip olacak LST gemileri, iki adet tek namlulu Oto Melara 4omm baş top ile 2 adet STAMP ve 2 adet Phalanx CIWS ile silahlandırılacaklar. Üst güvertesi 7.62mm mermilere karşı balistik korumaya sahip gemilerdeki elektronik donanım arasında SMART-S Mk2 3B hava/satıh gözetleme radarı, 5 adet konsoldan oluşan SYS, 2 adet AselFLIR-300D EO Direktör, Torpido Karşı Tedbir Sistemi, Lazer İkaz Sistemi, EH/ESM (2-18 GHz) Sistemi ve Link 1116/22 Sistemi de yer alıyor SD Türkiye Hava Gösterisi-2011 Türk Hava Kuvvetlerinin 100’üncü kuruluş yıl dönümü etkinlikleri içinde ayrıcalıklı ve farklı bir yere sahip olan uluslararası katılımlı “Türkiye Hava Gösterisi-2011”, 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığında (Çiğli /İzmir) 4-5 Haziran 2011 tarihlerinde düzenlenecek. D ÜNYANIN pek çok ülkesinden hava akrobasi timleri ve solo uçak gösterilerinin yer alacağı bu görkemli gökyüzü şöleninde, Türk Yıldızları ve F-16 SoloTürk Gösteri Timi göz kamaştıracak. Türkiye Hava Gösterisi-2011’e dünyanın çeşitli ülkelerinden gelecek çok sayıda akrobasi timi katılacak. İzleyicilerin uçakları yakından inceleyebileceği ve pilotlarla tanışabileceği gösteri merkezinde, çocuklar için oyun ve eğlence alanları da kurulacak. Türkiye Hava Gösterisine dünyanın en saygın akrobasi timleri katılacak. Bu timlerden bazıları: Hırvatistan’dan Krila Oluje, 18 12.05.2011 Fransa’dan Patrouille de France, Pakistan’dan Sherdils, Polonya’dan Bialo Czerwone Iskry, İngiltere’den Red Arrows ve ABD’den Thunderbirds. Belçika ve Hollanda’dan F-16 solo gösteri uçakları, Pakistan’dan F-16 ve JF-17, Avusturya’dan SAAB J 10 ve Romanya’dan IAR-99 SOIM gökyüzüne imzalarını atacak. Almanya’dan Eurofighter, Cezayir’den C-130, Polonya’dan CN-295, Romanya’dan C-27 SPARTAN, Sırbistan’dan AN-26, Slovakya’dan AN-26 ve MIG-29, Ürdün’den F-16A/C uçakları statik gösterinin bir parçası olacak. Ayrıca Türk Hava Kuvvetlerine ait, savaş uçakları, F-16, F-4E, F-4 2020, RF-4, NF-5, eğitim uçakları T-37, T-41, SF-260 ve yeni uçağımız KT-1, nakliye uçakları, C130, C-160, CN-235, tanker uçak KC-135 ile helikopterlerden Cougar ve UH-1 de ziyaretçilerin görüşüne açık olacaklardır. Bunuların dışında, Türk Hava Kuvvetlerinin önemli projelerinden olan nakliye ucağı A400M, Havadan Erken İhbar ve Kontrol [HEİK] Uçağı ‘Barış Kartalı’, TAI’nin özgün İnsansız Hava Aracı ARKA, tasarımı Türk mühendislerine ait olan eğitim uçağı HÜRKUŞ ile Göktürk-1 ve 2 ve JSF MockUp’ları sergi alanında olacaklardır. Savunma ve Havacılık Dergisi olarak bu büyük organizasyonun tanıtımını yapan ‘Türkiye Hava Gösterisi-2011’ Dergisini hazırlamak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığımız tarafından yetkilendirilmiş olmaktan büyük bir memnuniyet ve gurur duymaktayız. Dergi 4 Haziran 2011’de sergi alanında yerli ve yabancı ziyaretçilerin beğenisine sunulacaktır SD General Dynamics İngiltere, C4I Ağ Destekli Haberleşme Kabiliyetlerini Türk Ziyaretçilere Sergiliyor General Dynamics İngiltere (UK), IDEF 2011’i ziyaret eden ve ülkelerini ve vatandaşlarını saldırılardan koruma konusunda bir rol oynaması için tek tek, ya da toplu olarak komuta, kontrol ve haberleşme sistemlerini modernize etmek isteyen çeşitli Türk kullanıcıları için C4I kabiliyetlerini sergiliyor. G ENERAL Dynamics İngiltere’nin tüm dünyadaki askeri kuvvetlerin haberleşme sistemlerini sayısallaştırma deneyimi, operasyonların temposu günlük bazda arttıkça, askerlerin, komutanlarının ve kara, hava veya denizdeki destek kuvvetlerinin, muharip birliklerin tüm komponentlerinin tüm durumların farkında olması ve gerekli tepkiyi verebilmesi için, bir araya toplanması gerektiğini öğretti. Tüm askerlerin kendi müttefiklerinin nerede olduğunu ve neler düşündüğünü, ayrıca düşmanın nerede olduğunu ve bir sonraki hareketini nasıl öngöreceklerini bilmeleri gerekiyor. Askerlerin ayrıca, komutanlarının kararlarına derhal tepki verebilmeleri gerekiyor. Bu tip bir yetenek sunmak, göründüğü kadar kolay değil. Her bir müşterinin C4I sisteminin ‘şekli’ üzerinde etkisi olacak, 20 12.05.2011 kendi özel gereksinimleri, standartları ve doktrinleri oluyor. Ayrıca, müttefik kuvvetler ve dost ülkeler de kendi ilgili sistemlerini kullanarak bilgileri paylaşabilmek isteyeceklerdir. Örneğin; İngiliz Ordusu’nun ‘Okçu’ programı, gereksinimlerinin ve ekipmanlarının farklı olması nedeniyle, Hollanda Kraliyet Deniz Piyade Teşkilatı NIMCIS’e (Yeni Entegre Deniz Haberleşme ve Bilgi Sistemi) programına göre farklılık gösteriyor, yine de, iki sistem birbirileriyle kolayca konuşabiliyor ve böylece İngiliz/Hollanda Kara Kuvvetleri’nin yakın işbirliğini ve operasyonel olarak birlikte çalışabilirliğini destekliyor. Bunun nedeni, Ağ Destekli Haberleşmelerin avantajlarından faydalanmak isteyen pek çok silahlı kuvvetlerin, General Dynamics İngiltere’den beklediği bu tip yetenekleri edinmenin karmaşıklığıdır; tüm dünyada son teknoloji ürünü C4I çözümleri sunma konusunda en büyük deneyime sahip olan şirket, önde gelen temel sistem entegratörlerinden birisi olarak tanınmaktadır ve bunun tek nedeni sistemi 13.500’den fazla Zırhlı Savaş Aracı (AFV)’na entegre etmiş olması değildir. General Dynamics İngiltere, müşterileri için sıfırdan sistemler tasarlamaktadır. Bunu yapabilmesinin nedeni, üründen bağımsız bir sistem entegratörü olmasıdır. Diğer savunma yüklenicilerinin çoğu bu faktörü an- lamamakta ve müşterinin gereksinimlerine her zaman uyum göstermeyen, dikey olarak entegre bir sistem ve ekipman paketi sunarak, müşteriye kendi çözümlerini empoze etmeye çalışmaktadırlar. Üründen bağımsız yaklaşımı kullanarak, General Dynamics İngiltere, muharebe alanında, birliklere, Karargahlara ve Komuta Merkezlerine, hem demonte olarak, hem de araçların içlerine olmak üzere daha büyük bir kitleye, güvenli ses, güvenli veri, durumsal farkındalık ve video yetenekleri sağlayan entegre mobil taktik internet gibi yetenekleri daha etkin bir şekilde sunabilmektedir. Ulusal bir Ağ Destekli Haberleşme programının, kara, deniz, hava ve ortak kuvvetleri entegre etme olasılığı çok büyüktür; program Ortak Merkezlere platformlarla, askerlerden gelen uygun bilgiler sunacaktır. Örneğin; sınırlarda yer alan sensörler ve kameralar, daha sonra kuvvetler içerisinde uygun şekillerde paylaşılacak, yayılacak ve kullanılacak olan, işlemden geçirilecek ve tutarlı bir Ortak Faaliyet Resmi’ne (COP) aktarılacak olan veriler sunacaktır. Bu tip bir sistemler sistemi, reaksiyon sürelerinin kısaltılması, verilerin tutarlılığının artırılması ve sensörden nişancıya döngüsü olarak bilinen askeri etkiler sunma açısından doğal avantajlar sağlayacaktır. Bu tip karmaşık programlar, büyük ve sofistike projeler konusunda deneyime sahip, bir temel sistem entegratörü ortağı gerektirmektedir. Bu alanda sahip olduğu derin tecrübe General Dynamics İngiltere’yi ideal bir sistem entegratörü ortağı kılmaktadır. Geçtiğimiz 8 yıl boyunca İngiliz Silahlı Kuvvetleri’ne sınıfının en iyisi C4I sistemini sunan ve benzer kabiliyetleri Hollanda ve Romanya Silahlı Kuvvetlerine de sağlayan Generel Dynamics İngiltere, bu tip bir sistemi sunmanın zorluklarını ve karmaşıklığını tam olarak anlayan tek sistem entegratörüdür, çünkü; daha önce böyle bir çalışmayı gerçekleştirmiştir. Türkiye’ye sunulan bir diğer avantaj ise, General Dynamics İngiltere’nin ihtiyaca özel kabiliyetler geliştirmek üzere yerel ortaklarla çalışma ve kabiliyetlerini çoğu Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ)’den oluşan yerel şirketlerle bir araya getirme konularındaki eşşiz performansıdır. General Dynamics İngiltere, bu alanda kanıtlanabilir bir geçmişe yönelik performansa sahiptir. General Dynamics İngiltere (UK) hakkında daha fazla bilgi edinmek için şirketin Salon 2’deki İngiliz Pavyonu’nda yer alan 227B Numaralı standını ziyaret edebilirsiniz SD Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığından Hover Craft K ARA Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyacı olarak tedarik planına alınan Hover Craft projesi için KKK Lojistik Komutanlığı bir çalışma başlattı. Bu çalışma ile genel isterler çer- çevesinde tasarımını ve teknolojik özellikleri 8nci Ana Bakım Merkezi Komutanlığınca belirlenen Hover Craft’ın daha çok nehir, göl gibi karasal sularda harekat ihtiyacını karşılama üzere projelendirildiği belirtilmektedir. Söz konusu Hover Craftın bir ön çalışma olduğunu belirten yetkililer, amaçlarının bu aracın ulusal imkanlar ile üretilebileceğini göstermek ve özel sektörün projeye ilgisini çekmek olduğunu da ileve etmektedirler. Prototip olarak üretilen Hover Craft’ın bazı teknik özellikleri şöyledir: Taşıdığı Personel: 6 Taşıma kapasitesi: 600 kg Azami hız: 35 km/s Ağırlığı (Boş): 800 kg Uzunluğu: 530 cm Genişliği: 247 cm Yükseliş (şişirilmiş): 202 cm Uçuş yüksekliği: 25 cm Motor tipi : HIRT 102 BG itme, 30 BG kaldırma SD A full-scale model of the LMM can be seen at the Thales Stand (No: 253A) at IDEF ‘11. Thales’s Lightweight Multirole Missile to enter production Following three years of development, Thales UK’s Lightweight Multirole Missile (LMM) will now move forward into full development, qualification and initial production following a contract award by the UK Ministry of Defence (MoD). Q UALIFICATION testing will be carried out during 2012, with production starting at the end of the year and deliveries scheduled to commence in 2013. LMM will first enter service with the UK Armed Forces aboard the new Wildcat Lynx helicopter. Specific activities covered under the MoD contract include the design, development and qualification of the laser beam rider version of LMM, together with production of an initial quantity of 1,000 missiles. 22 12.05.2011 The LMM programme has made significant progress since its launch. Development is at an advanced stage and Thales has conducted successful guidance control firings in recent months, including for the first time a semi-active laser (SAL) version. In parallel with the UK MoD programme, Thales plans to continue the development of the LMM suite of missiles for land, sea and air-launched applications. Thales has a long history in the production of such air defence missiles as Javelin, Starburst and Starstreak, and LMM is part of the company’s plan to enter into other lightweight missile sectors with a low-cost, lightweight missile that is designed to be launched from a variety of air, sea and land platforms against a wide range of threats. Core characteristics of LMM: G Low cost G Precision strike out to ranges of >6km – low collateral damage G Wide range of targets – land, sea & air G Launch from Lightweight air, land & sea platforms Summary Diameter: 76 mm Length: 1.3 m Max range: 6000–8000m Max mach: ~1.5 Max weight: 13 kg Min range: 400 m Wing span: 0.26 m Warhead weight: 3.0 kg Propulsion: 2 Stage solid propellant Multi-mode guidance: G Laser beam riding and/or semi active laser G IR terminal homing G INS/GPS Laser proximity sensor Modular warhead options Low cost SD Leguan, Türk Silahlı Kuvvetleri için Yeni Yollar Açıyor K RAUSS-Maffei Wegmann (KMW), Türk Silahlı Kuvvetleri’nin standında kayar köprü sistemi Leopard 1 Leguan'ın donanımını sergiliyor. Aralık 2009 tarihine, Türkiye Cumhuriyeti tarafından yetkilendirilen Federal Almanya Cumhuriyeti, KMW ile Türk Silahlı Kuvvetleri için, 36 adet Leguan kayar köprü sisteminin tedariki konusunda bir sözleşme imzalamıştır. Taraflar arasındaki başarılı işbirliği sonucunda, Türkiye’de özellikle yüksek bir katma değer elde edilecektir. Sistemin temel parçaları, KMW ile işbirliği halinde Türk Kara Kuvvetleri’nin iki ayrı ana bakım bakım merkezinde (Kayseri ve Arifiye) üretilecektir. Leopard 1 Leguan ile ilgili önemli teknoloji transferi, oldukça nitelikli servis personelinin eğitimi ve etkin bir üretim hattının kurulması çalışmaları ile el ele yürütülmektedir. Seri üretimin, kısa bir süre sonra başlaması ve ilk aracın Aralık 2011’de teslim edilmesi planlanmaktadır. Türk Kara Kuvvetleri için Mobil Kayar Köprü Sistemi Leguan Leopard 1, Türk Silahlı Kuvvetleri için, mobilite yeteneklerini güçlendiren, tamamen yeni ve benzersiz bir sistemdir. Leguan kayar köprü sistemi, MLC 80 sınıfı yük dayanıklılığına sahip, 26 metrelik bir köprü oluşturabilme özelliğine sahiptir. Tam otomatik köprü kurulum sistemi, aracın kapağı kapalı durumdayken, tek bir kişi tarafından kontrol edilerek, köprülerin yaklaşık beş dakika içerisinde kurulabilmesini veya yeniden yüklenebilmesini sağlar. Ek dubalar ve hidrolik olarak çalışan rampalar kullanılarak, Leguan kayar köprü sistemi aynı zamanda geçiş yeri yapımı için de kullanılabilir. Leugan, benzersiz uyarlanabilirliği sayesinde, diğer eski veya yeni paletli veya tekerlekli araçlara monte edilebilmektedir SD 24 12.05.2011 ANZA MK II-Surface to Air Guided Missile Weapon System The ANZA Mark-II Surface-to-Air Guided Missile Weapon System stands out as the most significant contribution of IICS a subsidiary of GIDS Pakistan to the armed forces of Pakistan. The ANZA Mark II is a 2nd Generation SHORADS (Short Range Air Defence Weapon System) having all aspect attack capability as compared to first generation weapons having only tail-on attack capability. The weapon system is man portable, shoulder fired, fire and forget, highly reliable, and easy to maintain and use. GIDS Pakistan GIDS is relatively new Pakistani conglomerate, established in 2007 as a prime contractor involved in the export and marketing of military, industrial and technological products and services. R EPRESENTING seven companies at IDEF ’11, GIDS is involved in national and international markets with research, development, delivery and support of leading edge industrial and defence systems for air, land and sea applications. GIDS companies represented at IDEF ‘11 include: Aero AERO, a subsidiary of GIDS, has developed indigenous capabilities for a number of core technologies, including aerodynamics, computational fluid dynamics, guidance & control systems, test evaluation, inertial navigation, photonics, weapons integration & qualification and electromagnetic compatibility design & testing. These core technologies have given birth to a wide range of products, including anti-personnel, anti-armour, incendiary, antirunway weapons, electronic impact and time-based fuses, electronic warfare equipment, navigation systems, optical fibre and optical fibre cable. Equipped with state-of-theart facilities, AERO’s precision engineering capabilities are second to none and its defence products are developed in compliance with MIL STD 810E and MIL STD 331 and under ISO 9002 certification. AERO is now aspiring for AS-9100, the ultimate and most stringent aerospace quality standard. PAKFIRE - Artillery Fire Control System for the Pakistan Army PAKFIRE is a Modular, Reliable, Secure, User friendly and fully integrated Artillery Fire Control System developed by IDS. It automates all operational functions of artillery and ensures fast and accurate fire on targets, providing an automated solution for the preparation, coordination, dissemination, execution and modification of fire support plans, fire plans and gun programmes. It has a scalable system architecture that is suitable for modern-day combat scenarios and can be deployed at all combat echelons. The system has undergone thorough testing in field trials and is likely to enter service with the Pakistan Army very soon SD tor to play an important part in the programme, both in terms of technology and innovation in industrial processes, with huge growth in know-how that can subsequently be transferred to other applications. Finmeccanica and Turkey: A Strategic Cooperation (Part 3) IDEF Show Daily continues its look at Finmeccanica’s presence in Turkey through the eyes of the individual companies in the group. Aeronautics HE Aeronautics Sector of Finmeccanica is currently promoting its industrial and technological capabilities in integrated training systems, special versions aircraft (for maritime patrol and anti-submarine warfare roles) and tactical transport aircraft. In the field of Integrated Training Systems, Alenia Aermacchi (a company controlled by Alenia Aeronautica) is demonstrating the M-346, the most advanced and modern twin-engine jet available, providing high-quality training for military pilots destined for operational modern fighter aircraft such as the F 16, Eurofighter Typhoon and JSF. The C-27J tactical transport aircraft produced by Alenia Aeronautica is an optimum solution for the Turkish Air Force (TuAF), able to take on demanding military mission requirements and larger strategic airlifts. Its interoperability and common use by other NATO partners would provide TuAF with a strong transport capability to participate in multinational activities such as peacekeeping, humanitarian relief and disaster response missions. The C-27J is interoperable T 26 12.05.2011 with the A400M, making use of the same cargo pallets. The C-27J is fully autonomous and can be operated in many outof-theatre scenarios. The supply of 10 ATR 72 ASWs (AntiSubmarine Warfare) to the Turkish Navy (TNF) represents an important industrial cooperation in the aeronautics sector. Designed, developed and manufactured by Alenia Aeronautica for anti-submarine warfare (based on the civil ATR 72), the ATR 72 ASW is a highly-efficient medium-range aircraft, with competitive purchase and operating costs, and is also able to conduct maritime patrol missions. As a main partner in the Eurofighter Programme, Alenia Aeronautica leads the Eurofighter marketing effort in Turkey. Turkey’s recent decision to launch the development of an indigenous fighter in the next decade, and participating in the programme development phase for the next Eurofighter variant (2020) could be a first step towards entering the new domain of highperformance aircraft made out of advanced materials like the carbon fibre, and for Turkish industry to build up its experience in system integration. Eurofighter Typhoon, being developed and manufactured in partnership by Alenia Aeronautica for Italy, BAE Systems for the UK and EADS for Germany and Spain, would guarantee not only complete air dominance for TuAF when replacing the F-4 Phantoms still in service, but would also allow the Turkish aerospace sec- Defence Systems In this sector, another success in Turkey has been achieved by Oto Melara, which is now providing engines for the new Patrol Boats of the Turkish Navy. In December 2007 the company signed a contract with the Turkish shipyard Dearsan for the supply of 16 twin 40/70mm naval gun systems to the Turkish Navy (TNF) to be installed on board the new 57 metre Patrol Boats built by the Turkish shipyard itself. In addition to this contract, an order for a further four gun systems of the same type has been awarded to Oto Melara by the Turkish Undersecretariat for Defence Industry (SSM) to equip Turkish Coast Guard patrol boats. The TNF is particularly interested in the new 40 mm Single Fast Forty gun mount, which has recently been selected for the upcoming Landing Ship Tank (LST) and Landing Platform Dockship (LPD) programmes. Again in the naval sector, opportunities could spring from the two Turkish national warship programmes to modernise the Turkish navy: the TF2000 frigates and the MILGEM class corvette. For what concerns in particular the MILGEM class corvette programme, in September 2009 Oto Melara signed a contract with the Turkish Undersecretariat for Defence Industries (SSM) for one 76/62 compact gun system to equip the second ship prototype under construction by the Istanbul Shipyard. All these ambitious naval programmes open great opportunities to Finmeccanica’s companies to offer a wide range of naval guns, missiles, heavy and light torpedoes and anti-torpedo countermeasures. As part of the EUROSAM consortium, MBDA (EADS 37.5%/BAE Systems 37.5%/Finmeccanica 25%) has submitted a proposal to the Turkish Ministry of National Defence (MoND) to supply the Turkish Long-Range Air and Missile-Defence System (T-LORAMIDS), based on the SAMP/T product. Turkey is requiring industrial participation and offset in relation to the T-LORAMIDS project, and MBDA believes in sharing technology and expertise. The company has therefore identified several Turkish companies with considerable experience in the field of defence and security, and in November 2010 signed framework agreements that will come into effect if the T-LORAMIDS programme is awarded to EUROSAM SD kiye’ye havacılık ve uzay sanayinde en güncel teknolojileri ve yüksek katma değerli projeleri kazandırmaya devam etmek için çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti. ALPATA, Alp Havacılık ve Pratt&Whitney ekiplerine tebriklerini, sektöre verdiği desteklerden dolayı da Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teşekkürlerini sundu. F135 IBR’ları teknolojisi açısından mükemmeliyeti ve çevreci yeni nesli temsil ediyor. Eski teknoloji ile disk ve kanatçıklar ayrı ayrı imal edilip daha sonra monte edilerek bir araya getirilir iken günümüz Alp Havacılık’dan Jet Motorları Konusunda Büyük Adım ABD’nin önde gelen ticari ve askeri uçak motoru üreticisi Pratt & Whitney ile 2oo9 yılında imzaladığı mutabakat metni ile F-35 Lightning II Müşterek Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nda kullanılan F135 motorunun titanyum bütünleşik kanatlı fan rotorları (IBR- Integrally Bladed Rotors) üretiminde ana küresel kaynak olan Alp Havacılık, ilk ürün teslimini Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL huzurunda gerçekleştirdi. M TU/JSF projesi kapsamında üretimden ABD$2 Milyar’lık bir ciro hedefleyen Alp Havacılık, böylece bu istikamette önemli bir adım daha atmış oldu. İlk ürün teslimi nedeniyle IDEF ‘11 kapsamında yapılan törene Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık KOŞANER, Savunma Bakanı Vecdi GÖNÜL, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR ve çok sayıda katılımcı iştirak etti. Pratt & Whitney F135 Program Direktörü Keith TAYLOR, törende yaptığı konuşmada, F135 programı için üretmekte olduğu diğer uçuş kritik komponentlerin yanısıra bu kritik teknolojiyi kullanarak gerçekleştirdiği bu ilk IBR teslimatı sonucu, Alp Havacılık’ın yüksek performansını ve mühendislik gücünü bir kere daha kanıtla- 28 12.05.2011 dığını, Alp Havacılık ile olan ilişkileri daha da ileri bir noktaya taşımaktan mutluluk duyduklarını belirtti. TAYLOR, jet motoru teknolojileri açısından en önde gelen bu uçuş kritik ve döner bileşenlere Alp Havacılık’ın kaynaklık etmesinin, Türk Sanayi açısından da çok önemli bir kazanım ve başarı olduğunu vurguladı. Alp Havacılık Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer ALPATA ise, bu başarıdan dolayı büyük mutluluk ve gurur duyduklarını, Tür- motorlarındaki daha yüksek verim gereksinimleri ve gelişen imalat teknolojileri sonucunda tek parça olarak imal edilmeye başlandı. Dünyada uygulanması sınırlı olan IBR teknolojisinin tümü ile Alp Havacılık’ta oluşturulması ve F135 motoru titanyum 2, 3, 4 ve 5inci kademe IBR’ların yerli imkanlarla üretilmesi için Alp Havacılık Eskişehir’de yeni bir tesis kurarken ABD$25 Milyon mertebesinde bir yatırım gerçekleştirdi. Böylece, bu çok kritik motor teknolojisi açısından Pratt & Whitney’in kendi organizasyonu dışındaki ilk kaynak haline gelen Alp Havacılık, F135’deki global iş hacminin %70’inin karşılayacak SD EOTS, Patuxent River Deniz Hava ve Edwards Hava Kuvvetleri Üslerinde test uçuşlarında kullanılmaktadır. F-35 Lightning II için EO Hedef Sistemi F -35 Lightning (Şimşek) II Müşterek Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nın gövdesine modern yontulmuş safir pencereyle tümüyle gömülmüş olan yüksek hızlı, gömülü Elektro-Optik Hedefleme Sistemi (EOTS) hem ileri bakışlı kızıl-ötesi (IR) alıcıyı (FLIR), hem de IR arama ve takip (IRST) fonskiyonlarını bir araya getiren dünyanın ilk ve tek sensörüdür. Lockheed Martin’in F-35 EOTS’leri, uçağın bilgisayarıyla yüksek hızlı fiber optik bir arayüzle iritbatlandırılmış kompakt ve tümüyle pasif bir sensör olup, F-35 pilotlarına, havada iken hava ve yerdeki faaliyetler hakkında durumsal farkındalık sağlar. Pilotlar, sistemin herbirinin menzili arttırılmış; yüksek çözünürlüklü görüntü, otomatik arama, geniş alan IRST, lazer tayin, mesafe ölçme ve lazer nokta araması özelliklerini kullanabilecektir. IRST modunda EOTS, artırılmış menzillerden çoklu hava tehditini tespit ve takip ederek uçağın yüksek imha gücünü ve beka kabiliyetini garanti altına alacaktır. EOTS kanıtlanmış teknolojiyi ve gelişmiş optik, stabilizasyon ve işlem özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Modüler tasarımı ve onarım kolaylığı ile gerçek iki kademeli bakıma olanak verir. Şubat 2o11’de Patuxent River Deniz ve Hava Üssü ve Edwards Hava Kuvvetleri Üssü’ndeki uçakların görev sistemlerine EOTS’lerin işlevselliğini destekleyecek uçak yazılımıyla birlikte EOTS yerleştiril- 30 12.05.2011 Lockheed Martin’in Görev Sistemleri Entegrasyon Denemeleri (MSIL) laboratuvarlarında ve Sabreliner test platformundaki testlerden elde edilen veriler ışığında icra edilmektedir. Lockheed Martin Füze ve Atış Kontrol üretim birimi teslimatlarını tam zamanında yapmakta olup, üretim hızını her yıl 2oo parça daha arttırmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir. EOTS, son olarak başarılı Sniper® Gelişmiş Hedefleme Podu’nun da dahil olduğu 8,5oo’den fazla hava hedefleme sistemini üretip, teslim ederek dünya çapındaki üretim deneyimi ve kapasitesi kazanan Füze ve Atış Kontrol biriminin bu tecrübelerinden yararlanmaktadır. EOTS’ler Orlando, Florida’da bulunan Atış Kontrol tesislerine imal edilmektedirler. EOTS, F-35 Lightning II’nin ABD Silahlı Kuvvetleri ve diğer kullanıcı ülkelerce sipariş edilecek üç değişik versiyonuna da entegre edilebilmektedir. Lockheed Martin, F-35 Lightning II üretim sayısına bağlı olarak EOTS üretimini de 4,ooo veya daha fazla uçak için gerçekleştirmeyi planlamaktadır SD miştir. Buna ek olarak EOTS test uçuşlarına Müşterek Aviyonik Test Ortamı (CATBird)’nda devam edilmektedir. CATBird bütün F-35 F-35 Lightning II EOTS yüksek görüş hattı oranlarında bile kesintisiz takip sağlamaktadır sensörlerinin F35’lerdeymiş gibi entegre bir mimari içinde çalışmasına imkan vermektedir. CATBird test uçuşları, CATBird’ün daha kaliteli paylaşımlı sensör enformasyonunu olanaklı kılan benzersiz entegrasyon yeteneği sayesinde F-35 programında oluşabilecek genel sensör entegrasyonu riskini önemli oranda azaltmaktadır. CATBird testleri daha evvel Holland, Acting Smart A briefing on “Novelties from the Netherlands” A T IDEF ’11, Netherlands Industries for Defence and Security (NIDV) in the Dutch Pavilion proudly presents the “Novelties of the Netherlands Industries” under the common orange banner of “Holland, Acting Smart”. Why we value smartness Being a mid-sized economy located in a pocket format country has it advantages as ongoing innovation is stimulated by a sophisticated network of qualified suppliers. The Netherlands is the smallest country worldwide with a formal policy towards every other nation on the planet, and our Armed Forces are often involved in international operations. Owing to the existence of low-cost networks of anonymous enemies around the globe, and consequently Armed Forces with high demands, our industry is stimulated to provide innovative, durable and cost effective solutions through the use of smart integration to facilitate smaller teams and agility in operations. The early emergence of oil refining industries in our river delta has led us to secure a world-leading position in the chemical sector, and as a consequence, also in advanced materials. Our history of hightech electronics industries and systems integration provided us with a good starting position in the technological trend of miniaturisation. Add to this mixture the stimulating presence of large countries in the surrounding area that politically and financially sponsor their defence industries and you can quickly understand why “Acting Smart” has become our trademark in surviving as the fittest, with special emphasis on life-cycle cost effectiveness. The strength of our defence industry network is based on our companies and their history in supplying and sustaining compo- nents for mission critical environments, as well as organisations that have the capability to design or produce integrated platforms. Strengthening security with sustainable solutions Above our smartness in innovation, our capabilities in producing high-quality products is achieved in key application areas where urgent international operational needs are met head on by our industries: A) Advanced materials for hostile environments and innovative constructions; B) Operational experience in widespread environments C) Smart integration for smaller teams; and D) Durable systems for critical missions to enhance cost-effectiveness over the lifecycle SD Gate Elektronik G ATE Elektronik has been providing services in the field of electronics, depot level maintenance of military/industrial systems, engineering work, software development and electronic manufacturing since 1989. At IDEF ‘11, Gate Elektronik will be taking the opportunity to present to the participants some of the fruits of its R&D studies. Bomb Disposal Robot Gate Elektronik’s Bomb Disposal Robot has been designed to carry out such missions as EOD scanning and disposal, suspicious package investigation, route clearing and bomb disposal. Features: Range: 1 km (with RF link) Temperature range: -10/+50oC (80% humidity) Environment: l Asphalt 32 12.05.2011 l Stabilised road l Land l Stairs Climb angle: 40o Obstacle overjump: 30 cm Payload capacity: 150 kg Speed: 6 km/h Manipulator Functions: 5+1 Extension: l Horizontal: 2.4 m l Vertical: 2.8 m Lifting capacity: l Full extension: 15 kg l Retracted: 75 kg Gripper: l 360o continuous rotation l 30 cm spread l 4,500 N gripping force Payloads:Thermal camera, Night-vision camera, Jammer and X-trace SD A400M contract amendment finalised with customer nations EADS and Airbus welcome the conclusion of contract amendment negotiations with OCCAR and the seven A400M launch customer nations. T HE contract amendment was signed on April 7 in Seville by Patrick BELLOUARD, Director of OCCAR – Executive Agency, and Airbus Military CEO Domingo UREÑA, in the presence of Spanish Minister of Defence Carme CHACÓN. National armament directors and other representatives from customer nations also attended the ceremony. The Contract Amendment implements the changes that were agreed in principle by the Participating Nations with EADS and 34 12.05.2011 Airbus Military in the Frame Agreement signed on March 5, 2010. “This is a major milestone, and EADS is particularly proud to have the support of all governments involved in this cooperation programme, which represents a strategic capacity for Europe and its defence and for the new generation of military transport worldwide. The A400M is a fantastic new aircraft that is already flying with outstanding and unrivalled capabilities,” said EADS CEO Louis GALLOIS. “From an industrial point of view, the programme is on track. This enabled us to agree, with full confidence on the industrial go-ahead of the programme over a month ago,” said Domingo UREÑA, Airbus Military CEO. “We are also very satisfied with the progress of the Flight Test programme which confirms day by day the soundness of the aircraft. All the pilots of the Air Forces who have already tried and flown the aircraft expressed great satisfaction about its agility and capabilities. We are sure that, once it gets better known, many more Air Forces around the world will be keen to have it in their fleets”. With four aircraft flying, the A400M has achieved over 1,400 test flight hours in close to 450 flights. The fifth aircraft is complete and has entered the final control phase prior to a first flight in early autumn. Civil Certification is to be achieved before year end, and the first delivery to the first operator – the French Air Force – by the turn of the year 2012/early 2013. Today Airbus Military holds 174 firm orders from eight nations – the seven launch nations (Belgium, France, Germany, Luxemburg, Spain, Turkey and the UK) for 170, plus four for Malaysia. About the A400M The A400M is an all-new military airlifter designed to meet the needs of the world's Armed Forces in the 21st century. Thanks to its most advanced technologies, it is able to fly higher, faster and further, while retaining high manoeuvrability, low speed, and short, soft and rough airfield capabilities. It combines both tactical and strategic/logistic missions. With its cargo hold specifically designed to carry the outsize equipment needed today for both military and humanitarian disaster relief missions, it can bring materials and equipment quickly and directly to where it is most needed. Conceived to be highly reliable, dependable and with a great survivability, the multipurpose A400M can do more with less, implying smaller fleets and less investment from the operator. The A400M is the most cost efficient and versatile airlifter ever conceived and is absolutely unique in its capabilities SD Anka MALE UAV Performs Second Test Flight Designed, developed and produced by TAI under the Turkish UAV Development (TIHA/TUAV) Project, the Anka (Phoenix) MALE UAV performed its second test flight without payload from TuAF’s reserve airfield located in Sivrihisar, 90 km from the Eskişehir city centre, on May 4, 2011. A CCORDING to TAI officials the Anka prototype was able to climb to over 5,000 ft, but experienced problems with the retractable main landing gear upon landing, resulting in minor damage to the nose and right wing. During a 14-minute first test flight of the first prototype on December 30, 2010, Anka performed a hard landing as a result of a sudden and unexpected loss of propulsion, resulting in minor damage to the UAV. According to TAI officials the first prototype has been repaired and is now ready for test flights. The third prototype will be on display at the TAI stand during IDEF ‘11. TAI plans to perform a total of 130–140 flight test sorties, 70/80 hours of which will be performed with a AselFLIR-300T payload, during the summer and winter months of 2011 and 2012. Starting from August 2011 the Anka UAV will perform autonomous flights using its integrated Automatic Take-off and Landing System while carrying an AselFLIR-300T FLIR payload. Until that time the Anka UAV prototypes will perform manual take-off and landings, operated by a pilot seated at the Ground Control Station. 64 10.05.2011 In early 2011, TAI received a follow-on contract from the SSM for the production of two further Anka UAVs, and construction of the fuselage of the fourth air vehicle is about to be completed at TAI’s facilities. According to TAI General Manager Muharrem DÖRTKAŞLI, the company targeted a lighter fuselage and higher performance for the two new UAVs, on which an indigenous SAR/ISAR/GMTI radar will be integrated and tested. The indigenous SAR/ISAR/GMTI payload is being developed by an Aselsan/SDT Partnership under a contract awarded in October 2006. Test flights (expected to last 6o hours in total) with the SAR radar payload with a ground moving target indicator and inverse SAR capabilities will take place in 2012. The functional and flight tests of the engineering prototype of SAR payload has been carried out aboard an S-2E/T manned test-bed aircraft, and the first SAR image was successfully generated during the first mission flight test performed on September 22, 2010. The production prototype is expected to be delivered in December 2011, and TAI expects to receive a serial production contract from the SSM by the end of the year. In a separate development, TUSAS Engine Industries (TEI), the engine partner of TAI, is currently developing an alternate diesel engine under the TUAV/Anka Engine Modification and Development Project for the Anka MALE UAV. The new engine will be first tested on a recently-purchased manned Cessna aircraft (337 Super Skymaster) in July, and will then be integrated on the Anka UAV prototype for flight tests scheduled for August this year. Delivery of the first Anka UAV System, with three air vehicle prototypes and the related ground segment equipment, to the Turkish Air Force (TuAF) is expected to take place in 2012. TuAF has already named the Anka UAV “GÖZCÜ-II,” and is expected to deploy them at the Batman UAV Base after delivery. According to TAI officials some Caspian and Middle Eastern countries have already declared an interest in the system SD İlk Barış Kartalı 2012’de Teslim Edilecek Ülkemizin çoğrafi yapısından kaynaklanan alçak irtifa radar kaplaması zaafiyetini gidermek ve HvKK’nın erken ihbar ve komuta kontrol kabiliyetlerini artırmak suretiyle Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirmek maksadıyla hayata geçirilen Havadan Erken İhbar ve Kontrol (HİK) Uçağı Tedarik Projesi (Barış Kartalı)’nde, ana yüklenici Boeing Aircraft’ın proje başlangıcında ön göremediği teknolojik zorluklar ve donanım ve yazılım entegrasyonu konularında yaşadığı sıkıntılar nedeniyle yaklaşık 5 yıllık bir gecikme yaşanmaktadır. I DEF ‘11 Fuarı öncesinde Türk kamuoyuna Barış Kartalı Projesi’nde gelinen son durum ve geçtiğimiz Ocak ayı içinde başlanılan test programı hakkında bilgi vermek üzere TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi ve Boaing Aircraft tarafından 5 Mayıs 2011 tarihinde bir Barış Kartalı Brifingi düzenlendi. Akıncı, Ankara’da bulunan TUSAŞ tesislerinde gerçekleştirilen etkinlik, TUSAŞ Stratejik Planlama ve Endüstriyel İşbirliği Başkanı Yılmaz GÜLDOĞAN’ın Hoşgeldiniz Konuşması ile başlamış, müteakiben Özel Görev Uçakları Program Müdürü Serdar TAŞBİLEK tarafından TUSAŞ’ın Barış Kartalı Projesi kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalar üzerine 66 12.05.2011 kapsamlı bir bilgi sunumu gerçekleştirilmiştir. Toplantıda konuşan Boeing Barış Kartalı Program Müdürü Mark ELLIS ise projede gelinen son duruma ilişkin bilgileri basın mensupları ile paylaştı. Programda halen geliştirme aşamasından doğrulama testleri aşamasına geçildiğinin altını çizen ELLIS, “Seatle ve Türkiye’de laboratuvar ortamında ve uçaklar üzerinde yer ve hava testlerine devam edilmektedir” diye konuştu. 2011 yılı içinde gerekli kriterlerin karşılandığını doğrulamak için testlere odaklanacaklarını kaydeden ELLIS, “2012 yılında uçakların teslimat öncesi fiziksel ve işlevsel konfigürasyon denetimlerine odaklanılacaktır. İlk teslimatı 2012 yılı sona ermeden, kalan teslimatları ise 2013 yılında yapılmasını öngörmekteyiz” dedi. Konuşmasında Ankara’da TUSAŞ tesislerinde yürütülen uçak modifikasyon çalışmaları hakkında da bilgi veren ELLIS, uçaklar üzerindeki temel modifikasyonların tamamlandığını, ekipman kurulumu ve nihai kontrol işlemlerinin ise devam ettiiğini söyledi. ELLIS, TUSAŞ’ın yer ve hava testleri kapsamında kendilerine operasyonel destek ve bakım hizmetleri verdiğini kaydetti. ELLIS ayrıca proje kapsamında işbirliği yaptıkları Türk firmaların iyi bir performans sergilediklerini vurguladı. Proje kapsamında uçaklar üzerindeki yapısal modifikasyonlara yönelik olarak TUSAŞ ile Boeing arasındaki alt sözleşmenin 28 Ocak 2004 tarihinde imzalandığını belirten TAŞBİLEK, TUSAŞ’ın sorumluluklarını; parça komponent imalatı, modifikasyon işlemleri ve lojistik destek faaliyetleri olarak sıraladı. Boeing tesislerinde yapısal modifikasyondan geçirilen ilk B737 HİK uçağı üzerinde 37 TUSAŞ personelinin tüm modifikasyon faaliyetlerine katılmak suretiyle eğitim aldığını hatırlatan TAŞBİLEK, Barış Kartalı Programı altındaki Parça/Komponent İmalatı sorumluluğu kapsamında üstlenmiş oldukları 26 iş paketine ilave olarak TUSAŞ’ın uçak başına 1.000’den fazla parça ve 260 elektrik kablo kitinin imalatını gerçekleştirdiğini kaydetti. TSAŞ’ın proje kapsamında 30’u mühendis, 70’i teknisyen olmak üzere toplam 100 deneyimli ve sertifikalı personel kazandığını ve kendilerini Boeing’in güvenilir endüstriyel ortağı olarak kantıladıklarını belirten TAŞBİLEK, “Programın offset anlaşması çerçevesinde, Boeing Wichita firmasına 10 yılı aşan bir sürede ABD$500 Milyon’dan fazla detay parça ve komponent satışı gerçekleştireceğiz” dedi. TUSAŞ’ın Barış kartalı Programı kapsamında üstlenmiş olduğu görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirdiğini vurgulayan TAŞBİLEK, “Barış kartalı Programı ile kazanılan teknolojik deneyim ve kabiliyetlerden yürütülmekte olan diğer progdamlarda istifade edilmektedir” diye konuştu. MESA radar anteninin yerleştirildiği güçlendirilmiş yeni 46ncı Bölüm (Section 46) lazer ölçüm/konumlandırma teknikleri kullanılarak TUSAŞ tesislerinde uçaklara monte edilmiş olup MESA antenleri ‘0 hata’ ile 46ncı Bölüm üzerine monte edilmiştir. TUSAŞ tesislerinde uçaklar kapsamlı bir yapısal yapısal modifikasyondan geçirmişlerdir. Yapısal modifikasyon çalışmaları kapsamında; havadan yakıt ikmal ünitesi uçağa monte edilmekte, dikey stabilizenin (dorsal fin) ön bölümü sökülerek yerine TAI tarafından imal edilen yeni parça yerleştirilmekte, uçağın dengesini artırmak maksadıyla gövdenin arka alt yan bölümlerine TUSAŞ tarafından imal edilen yanal (ventral) stabilize yüzeyleri monte edilmekte, mevcut kuyruk konisi sökülerek TAI üretimi yeni kuyruk konisi yerleştirilmekte, mevcut kanat uçları ESM antenlerinin yerleştirilebilmesi için TUSAŞ ürünü yeni kanat uçları ile değiştirilmekte, MESA anteni gövde geçiş kaportası değiştirilmekte, kabin içindeki görev konsollarının ve ekipmanın soğutulması için TUSAŞ ürünü kompozit borular uçağa yerleştirilmekte, TUSAŞ ürünü elektrik kabinetleri uçağa monte edilmekte ve uçakta bulunan yaklaşık 2ookm uzunluğundaki kablolar sökülerek yaklaşık 35okm uzunluğunda yeni kablolar döşenmektedir. Yapısal tadilatları, bakım ve yer testleri tamalanan uçaklar boyanmak üzere Kayseri’deki 2nci HİBMK’na gönderilmiştir. 9 Kasım 2004’de üretim hattından çıkan ve TAI mühendislerinin de katılımı ile Seattle’daki Boeing tesislerinde yapısal modi- fikasyondan geçirilen ilk Barış Kartalı uçağı (001, N356BJ) ilk test uçuşunu 6 Eylül 2007 tarihinde yaparken, TAI tesislerinde yapısal modifikasyondan geçirilen 002 (N360BJ) numaralı ikinci uçak 16 Temmuz 2008, 003 (N362BJ) numaralı üçüncü uçak 17 Temmuz 2008 ve 004 (N367BJ) numaralı dördüncü uçak ise 20 Eylül 2010 tarihinde ilk uçuş testlerini başarıyla gerçekleştirmiştir. Barış Kartalı Projesi 23 Temmuz ‘o3 tarihinde yürürlüğe giren (ilk ödeme Temmuz ayında yapılmıştır) ABD$1.519 Milyar (ilk kontrat bedeli ABD$1.085 Milyar olup eskalasyon sonucunda bu rakama ulaşılmıştır) değerindeki Barış Kartalı Programı altında Boeing Aircraft’a 4 adet (+2 opsiyon) B737-700 Havadan Erken İhbar ve Kontrol (HİK) uçağı ile mürettebat eğitimi, görev desteği ve sistem bakım desteği için gerekli olan 1 adet Yer Destek Sistemi sipariş edilmiştir. Proje altında Boeing Aircraft şirketinden Türk Savunma Sanayi için önemli miktarda doğrudan ve dolaylı offset taahhüdü alınmıştır. Boeing Aircraft, Barış Kartalı Programı kapsamında uygulamaya konan Endüstriyel Katılım Programı’nın 2nci Aşaması 22 Şubat 2010 tarihinde tamamlanmıştır. Boeing, 1nci Aşaması 2006 yılında tamamlanan Endüstriyel Katılım Programı altında Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ABD$930 Milyon değerinde bir yerli katkı/offset tahhüdünde bulunmuştur. Projede Boeing; Aselsan, Havelsan, Mikes, SelKom, TAI ve Türk Hava Yolları (B737 simülatöründe pilot eğitimi ve uçakların periyodik bakımı) ile işbirliği yapmaktadır. İlk uçağın 19 Temmuz 2007 (yürürlük tarihinden itibaren 48nci ay), ikinci uçağın 4 Ekim 2007 (51nci ay), ücüncü uçağın 13 Şubat 2008 (55nci ay) ve dördüncü uçağın 18 Haziran 2008 (59ncu ay) tarihlerinde HvKK’na teslim edilmesi öngörülmesine karşın projede yaşanan ve bugün itibari ile 5 yıla yaklaşan gecikme sonucunda yukarıda da ifade edildiği üzere artık ilk uçağın teslim tarihi olarak 2012 yılı işaret edilmektedir SD andlaşmanın imza töreni sırasında ÖNSİPAHİOĞLU şunları söyledi “üçüncü ülkelere müşterek üretim yapılarak birlikte pazara ıkma yolunda tam bir mutabakat sağladık. Bugün huzurlarınızda bu tarihi imzayı atıyoruz ve resmen bundan sonraki dönemde işbirliği, beraber üretim yapmak, yurt içi ve yurt dışı birlikte pazara çıkmakla ilgili kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.” ANTONUCCI ise yaptığı konuşmada İtalya ve Türkiye’nin iki dost ülke olduklarını İtalya’nın Akdeniz’in ortasında bir köprü olduğunu, Türkiye’nin de aynı köprü görevini yaptığını ifade ederek bu birliktelikten ve imzalanacak andlaşmadan ne kadar memnun olduklarını belirtmiştir. ANTONUCCI ayrıca iki kurumun kabiliyetlerinin geliştirilmesinin hem Türk Silahlı Kuvvetleri ve hem de İtalyan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlenmesine katkıda bulunacağını da sözlerine ilave etmiştir. İmzalanan bu anlaşma ile özellikle Simmel Difesa’nın deniz topçu mühimmatı ile MKEK’nun 120mm, 81mm havan ve 155mm topçu mühimmatları üretimi konusunda birlikte çalışma ve dış pazarlara üçüncü ülkelere satış konusunda işbirliği yapacakları belirtilmiştir SD MKEK ile Simmel Difesa Arasında İşbirliği Andlaşması M KEK ile İtalyan şirketi Simmel Difesa arasında işbirliği andlaşması IDEF ‘11 Fuarı esnasında MKEK Standında imzalandı. MKEK adına Genel Müdür Ünal ÖNSİPAHİOĞLU, Simmel Difesa adına ise Başkan Michele ANTONUCCI imzaladılar. Iki kurum arasında mühimmat alanında üretim ve teknoloji trasferi konusunda işbirliğini hedefleyen Cassidian and TAI Join Forces in Talarion Programme A N MoU was signed at IDEF ‘11 between Cassidian on behalf of EADS Deutschland GmbH and Turkish Aerospace Industries, Inc. (TAI) to establish a close collaboration in the Talarion programme. The programme, for a next-generation Medium Altitude Long Endurance (MALE) advanced Unmanned Aerial System (UAS), was launched initially to fulfil a requirement of France, Germany and Spain for future unmanned long endurance surveillance and reconnaissance missions. The UAV is unique in its modular design and its ability to be integrated into network-enabled operation scenarios. Signed in the presence of Turkish Undersecretary for Defence Industries Murad BAYAR and German Deputy Defence Minister Thomas KOSSENDEY, the agreement further reinforces the presence of Turkey in Unmanned Aircraft System (UAS) multi-national collaborative programmes. The SSM has agreed to significant investments into the Talarion prototype programme team with major companies in the Turkish defence sector, which will be operating under TAI. Delivery of the first prototype is scheduled for 2014; and to achieve this goal, Cassidian has created a dedicated co-located plateau phase with engineers from France, Spain, Turkey and Germany, including main suppliers. Today, around 160 engineers are working on the development programme. Being the first Unmanned Aerial System able to operate within civil airspace, Talar- ion can be used for a variety of security missions, such as anti-piracy, drug control, border protection and ecological and natural crisis management. “Cassidian is very pleased and honoured today to welcome TAI as part of the Talarion Team,” said Bernhard GERWERT, Chief Executive Officer of Cassidian Air Systems. “This next-generation MALE UAS is of outmost importance since it will fulfil government security missions and commercial activities which are not accessible to current solutions and their derivatives. With this industrial commitment we strongly believe that the potential customers will decide soon to support this unique product,” he said SD TAI Ürdün Heyeti T ÜRKİYE’nin Havacılık ve Uzay Merkezi konumunda olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ (TUSAŞ), IDEF Fuarı’na 5nci Salonda yer alan 867 metrekare büyüklüğünde 70 12.05.2011 bir stand ile katılıyor (Stand No: 501). Fuar kapsamında Entegre Uçak, Entegre Helikopter ve Yapısal ve Uydu olmak üzere üç stratejik faaliyet alanı ile söz konusu alanlardaki ürünlerini ön plana çıkartan şirket’in en dikkat çekici ürünleri Entegre Uçak Bölümü tarafından yürütülen; Türk İnsansız Hava Aracı ‘ANKA’ Sistemi (ilk kez sergilendi) ile Türk Başlangıç ve Temel Eğitim Uçağı ‘HÜRKUŞ’, Savaşan Şahin F-16 ve özgün olarak modernize edilen C-130 Hercules nakliye uçağına ait kokpit mock-up’ları oldu. TUSAŞ standı Fuarı ziyaret eden yabancı ülke delegasyonlarının da ilgi odağı oldu. Üstte, TUSAŞ standını ziyaret eden Ürdün Heyeti, sergilenen ürünler hakkında TUSAŞ Stratejik Planlama ve Endüstriyel İşbirliği Başkanı Yılmaz GÜLDOĞAN’dan bilgi aldıktan sonra heyet başkanı Tümgeneral Abdallah Abdel Qader MATAR ile hep birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirdiler. SD dislik kadrosu ile askeri gemi tasarımı konusunda bir dünya oyuncusu olmak yolunda ilerliyor. Bu kapsamda LPD projesine özel önem atfeden firma, boyu 200 metreyi aşan bu çok amaçlı gemi projesinde yurt dışında benzer büyüklükteki projelerde tecrübeleri ve başarıları bulunan uzman firmalardan teknik danışmanlık hizmeti de alıyor. Ülkenin kendi dizayn kapasitesine sahip en büyük özel askeri tersane olma yolunda ilerliyor SD RMK Marine’den Özgün LPD T ÜRK Deniz Kuvvetlerinin LPD ihtiyacı gereğince sürdürülen LPD tedarik projesine RMK Marine özgün bir LPD ile katılmaktadır. RMK Marine’in LPD’si (Havuzlu Çıkarma Gemisi) ana görev fonksiyonu Afmfibi Görev Kuvveti Kuvvet Aktarımı olacak şekilde tasarlanmıştır. Aynı anda 35 tonluk helikopter ve/veya Tilt Rotor’lu Osprey hava araçlarının inip kalkış yapabileceği dört iniş noktalı uçuş güvertesine sahiptir. Dört adet LCM veya iki adet Hava Yastıklı Çıkarma Aracı (LCAC) alabilecek havuza, 13 ana muharebe tankı, 27 adet amfibi hücum aracı (AAV) ve 54 adet muhtelif kara 72 12.05.2011 aracını alabilecek araç güvertelerine sahiptir. 30 yataklı ve ameliyathaneli gemi hastanesine, 700 kişilik amfibi birlik ve 140 kişilik karargah taşıma kapasitesine sahiptir. Geminin tam boyu 200 metrenin üzerinde, uçuş güvertesindeki genişliği 38 metredir. Mayıs 2010’da yayımlanan Teklife Çağrı Dosyası ile başlayan resmi ihale sürecinden çok daha önce teknik çalışmalarına başlayan RMK Marine, ihaleye kendi bünyesinde geliştirdiği özgün tasarımı ile katılıyor. IDEF 2011’de bu özgün tasarımına ait gemi modelini de fuar izleyicileri ile paylaşan RMK Marine, 150 kişiyi aşan mühen- Türkiye-Azerbaycan Arasında Savunma Sanayi Alanında İşbirliği A ZERBAYCAN Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında savunma sanayi alanında işbirliğini kapsayan iki imza töreni gerçekleştirildi. İlk imza töreninde Azer- baycan Savunma Sanayi Bakanlığına bağlı fabrikalar ile Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü arasında 105mm top ve Modern Piyade Tüfeği konularında yapılması planlanan işbirliğini içeren protokolu Azerbaycan Cumhuriyeti adına Savunma Sanayi Bakanı Yaver CAMALOV, Türkiye Cumhuriyeti adına Milli Savunma Bakanı Vecdi GÖNÜL imzalamıştır. İkinci imza töreninde ise 120mm havan ve mühimmatı konularında işbirliğini içeren bir protokol, Bakanlarında hazır bulunmaları ile Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı adına Daire Başkanı Ferruh VEZİROV, MKEK adına ise Genel Müdür Ünal ÖNSİPAHİOĞLU tarafından imzalanmıştır SD Aselsan – 2121 Secure VoIP Terminal D URING IDEF ‘11, Aselsan is presenting the 2121 Encrypted VOIP Terminal (e-VOIP), which supports encrypted voice and IP data communications on the same terminal. The 2121 e-VOIP is a powerful and rugged device that can be used in both tactical and strategic C4ISR systems, and fulfills NATO SCIP standards. The e-VOIP complies to SECRET level security for National and NATO use; and its hardware may be implemented with any algorithms in the near future. In addition to working with the Aselsan Military Access Switch, e-VOIP is also compliant with COTS H.323 Gatekeepers, SIP Servers and H.323/SIP SD Aselsan Kritik Tesis ve Altyapı Güvenliği Sistemi (KTAGS) A SELSAN Kritik Tesis ve Altyapı Güvenliği Sistemi (MKAGS) deniz veya karadan gelebilecek her türlü tehdidin tespiti, tanımlanması ve takibinin yapılmasını sağlamaktadır. Sistem, ilgili Tesis’in bulunduğu bölgeye ve harekat ihtiyaçlarına göre değerlendirilecek Elektro-Optik, Gözetleme Radarı, Otomatik Tanımlama Sistemleri, Kablosuz Algılayıcı Ağlar vb. algılayıcılar aracılığıyla bölgenin ve olası tehditlerin durumsal farkındalığını artırabilmektedir. KTAGS, elektronik güvenlik çiti gibi fiziki bariyer ve gözetleme kulesi gibi unsurlarla Tesis’in güvenliğini sağlarken, insansız hava/kara/deniz araçları ve RF Karıştırıcı vb.’ler vasıtasıyla da karşı tedbir ve müdahale imkanı ya- 74 12.05.2011 ratmaktadır. Kritik Tesis ve Altyapı Güvenliği Sistemi’nin temel işlevleri, tehdidin tespiti ve tanımlanması, Durumsal Farkındalığının sağlanması, Bilgi Yönetimi, Karşı Tedbir/Müdahale Birimleri Yönetimi ve Tesis içi ve dışı ile haberleşme ağının sağlanmasıdır. Algılayıcılardan elde edilen tüm veri, Tesis içinde veya dışında konuşlu Komuta Kontrol Merkezi’ne kablolu/kablosuz haberleşme sistemleri vasıtasıyla aktar ı l m a k suretiyle, gerek algılayıcıların gerekse karşı tedbir birimlerinin kontrolü gerçekleştirilebilmektedir SD A330 MRTT: Etkinliği Kanıtlanmış Tanker/Nakliye Uçağı A 330 MRTT, günümüz tek modern uçan sertifiye edilmiş Çok Rollü İkmal ve Ulaştırma Uçağı (MRTT)’dır ve başarısını icra edilen yoğun test uçuşları sırasında göstermiştir. 2o11 yılında Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri (Royal Australian Air Force- RAAF) tarafından kullanılmaya başlanmasıyla birlikte A330 MRTT emsalsiz askeri stratejik hava ulaştırmasının yanı sıra havada yakıt ikmali kabileyetini de ispatlamıştır. Bu uçak, Airbus’ın yüksek kapasiteli, orta ve uzun menzilli, çift koridorlu, A330 yolcu uçağı temel alınarak geliştirilmiştir. A330 uçağı, 80 kadar müşteriden 1,000’i aşkın sipariş almış olup, kolay lojistik destek ve önlerindeki uzun ticari yaş garantisiyle 650 kadarı halen dünya üzerinde uçuşlarını sürdürmektedir. A330-200 yolcu uçağı üzerine şekillendirilen A330 MRTT’lerin üretinde en son model tasarım ve imalat tekniklerinden yararlanılmıştır ve uçak en gelişmiş aviyonik entegrasyonun yanı sıra tüm uçuş süresinin güvenliğine imkan veren kanıtlanmış kontrollü uçuş sistemlerine sahiptir. Kendi kategorisinde bir sanat eseri niteliği taşıyan 76 12.05.2011 A330-200’ün 0.86 Mak (1.053km/saat)’lık azami hızda azami menzili 8,000nm/14,800km olarak gerçekleşmektedir. Öncelikli tercih olarak Çok Rollü İkmal ve Ulaştırma Uçağı olarak kullanıldığında, uçak en az yatırım ve maliyetle en iyi performansı göstermektedir. Uzun dönemli büyüme potansiyeli pazarda gösterdiği başarıyla kanıtlanan bu uçağın, kullanıcıya parasının en iyi karşılığını verdiği iddia edilmektedir. A330-200 kanadı A330 MRTT uçağının başka ek yakıt tankına gerek kalmadan yüksek performans göstermesi için gerekli tüm yakıtı taşımasına imkan verecek ölçüde geniştir. Böylelikle yolcu veya kargo taşıma kapasitesinde herhangi bir azaltıma gerek kalmaz. A330 MRTT, havada yakıt ikmali için Airbus Millitary tarafından tasarlanan ve F16 Savaşan Şahin, F-35A Şimşek II ve hatta bir diğer A330 MRTT’ye havada süratli bir biçimde yakıt ikmali yapabilmesine imkan veren Havadan İkmal Boom Sistemi (Air Refuelling Boom System-ARBS) adlı ‘boom’ tipi yeni bir Yakıt İkmal Sistemi ile donatılmıştır. Airbus Military’nin ARBS çözümü, pazarda en hızlı yakıt ikmaline imkan tanıyan tek yeni nesil ‘boom’ tipi sistemdir ve bu sayede yakıt transferi süresini büyük oranda azaltır. Yakıt transferi 180kts ve 300kts arasında bir hızla seyredilirken herhangi bir irtifadan 35,000ft’e kadar gerçekleştirilebilir. EuroFighter veya Tornado gibi ‘probe’ tipi alıcılara sahip uçaklara yakıt ikmali yapabilmesi için A330 MRTT kanat altlarında iki adet Cobham 905E probe/drogue ikmal podları ile donatılmıştır. Söz konusu Havada Yakıt İkmal sistemleri kokpitin içinde bulunan geliştirilmiş Yakıt İşlem Konsolu üzerinden kontrol edilmektedir. Uçakta ayrıca gündüz ve gece yakıt ikmal işlemlerinin takip edilebilmesi maksadıyla Gelişmiş Video İzleme Sistemi bulunmaktadır. Daha uzun uçuşlarda veya görev yerinde daha uzun kalması gerektiğinde A330 MRTT’ye başka bir tanker uçağın yakıt ikmali yapmasına imkan tanıyan Çok Amaçlı Hava İkmal Hazne Sistemi Tertibatı (Universal Aerial Refueling Receptacle System Installation-UARRSI) takılabilir. Uzun süreli görevler sırasında A330 MRTT, dört adet EuroFighter uçağına hareket halinde nakli yaparak 3,600nm (5,794km) menzile veya 20t/44,800lb taşıma kapasitesinden faydalandırarak, dört savaş uçağının da 2,800nm (4,500km) menzile ulaşabilmelerine imkan sağlar. A330 MRTT ana üssünden 1,600km uzaklıkta 4 saat 30 dakika kadar görev yerinde kalıp ihtiyaç duyan araçlara 50 ton yakıt itmal kapasitesi sağlayabilmesi sayesinde çekme görevlerinde de kullanılabilir. Veya üsten 500nm (800km) uzaklıkta 5 saat görev yerinde kalarak 60ton (2,170 pound) yakıt sağlayabilir. Bu rakamlar başka herhangi bir tanker uçağın sağlayabileceğinden çok daha fazladır. A330 MRTT geniş gövde yapısı sayesinde stratejik görevler sırasında her cins askeri veya insani yükün taşınması için idealdir. Kabini sınıfının en ideal oturma düzenini sağlayarak hem kapasitenin, hem de konforun azami hale gelmesi için tasarlanmıştır. 253 koltuklu üç sınıf düzeninden 298 yolcu kapasiteli iki sınıfa ve hatta 300 koltuklu tek sınıf düzenine kadar farklı birçok düzenlemeye olanak sağlar. Kabin çekici modern bir tarzla döşenmiştir. Bu özellikler kıta nakliyesinden, VIP misafirleri ağırlama gereksinimlerine göre yapılacak özel düzenlemelere varıncaya dek geniş bir düzenleme çeşitliğine imkan verir. Ayrıca A330 MRTT, 45 ton (99,000lb) yük taşıyabilecek biçimde tasarlanmıştır. İdeal gövde kesiti sayesinde kargo LD1’den, LD3 ve LD6’ya kadar farklılık gösterebilen standart konteynır ve paletlerin yanı sıra, 88x108 inçlik standart 463-L NATO askeri paletleri de kanıtlanmış yarı-otomatik kargo yükleme sistemi kullanılarak zemin altında taşınabilir. Bazı kargolar paletlenmemiş ‘yük’ olarak taşınabilmektedir. Uçak kargo uçağı olarak kullanıldığında ana kargo bölümü gerekti- ğinde nakliye için kullanılabilir. Bu durumda ana bölüme geniş daha yüksek bir kargo kapısı ve ana kısmın zeminine yükleme araç ve gereçleri eklenir. Bu donanımlar A330 MRTT’nin 26 adet 88x108 inçlik 463-L NATO askeri paletleri taşımasına imkan tanır. Bunlara ek olarak, uçak ana gövdede yük, arka kısımda ise yolcu taşınmasına imkan veren karma kullanım içinde düzenlenebilir. A330 MRTT kabininin kolaylıkla 130 sedye yerleştirilebilmesine olanak veren bir düzene dönüştürebilmesi sayesinde tıbbi tahliye (MEDEVAC) görevlerinde de kullanılabilir. Gerekli donanım yerleştirildiğinde tıbbi tahliye uçağına dönüşüm çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Uçakta, özel ola- rak hazırlanmış askeri aviyonik donımı ve sivil aviyoniğe entegre edilmiş görev sistemi bulunmaktadır. Savunma Destek Sistemi’nin de içinde bulunduğu kapsamlı bir beka paketi, yakıt tank çözünme sistemi ve zırhlı kokpit opsiyon olarak sunulabilmektedir. A330 MRTT, Avustralya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere’den toplam 28 sipariş almıştır. Şimdiden üstün uçuş performansını ve hem ARBS, hem de probe/drogue pod sistemlerindeki benzersiz yakıt ikmal kapasitesini kanıtlamış olan A330 MRTT, mükemmel ve kendini yapmış olduğu uçuşlarla ispat etmiş bir uçaktır. A330 MRTT, 21nci yüzyılın mihenk taşlarından birisidir SD RESON Exhibit SeaBat 7112 and 7128 at IDEF ‘11 R ESON is currently exhibiting their range of sonar technology at IDEF ‘11, including: SeaBat 7112 TheSeaBat 7112, operating at 100 kHz, with a 360° view, reliably detects divers at hundreds of meters, and swimmer delivery vehicles at even longer ranges. The SeaBat 7112 is designed to maximise performance under the most challenging acoustic conditions ensuring the highest possible coverage, which can be extended even further by combining multiple sonars to allow for seamless protection over extensive areas. For choke points and areas of limited extent, where full 360° is not required the 200/400kHz SeaBat 7128 is a strong addition to SeaBat 7112-based solutions. SeaBat 7128 The SeaBat 7128 is a forward-looking multi-beam imaging system that is ideal for shallow-water imaging applica- tions, generating hi-res images even when a vessel is sailing at speed. For deeper coverage, it can be installed on a ROV and still obtain hi-res images at 6,000 m below sea level. As the system is unaffected by siltation in the water column, ROVs can carry out complex manoeuvres in zero visibility. The SeaBat 7128 can be used for Mine Countermeasure (MCM) operations, and is a capable sensor as part of a diver detection solution, either for choke points such as harbour entrances, or for classification of diver-like objects from mobile platforms. The combination of high accuracy acoustic positioning technology and real-time imaging sonars offers the operator a highly efficient visualisation when installing structures on the sea bed. The SeaBat 7128 uses commercial off-the-shelf (COTS) components and software, which means that the cost up upgrading is minimal SD RESON can be found in Hall 2, Stand No: 205C at IDEF ’11 Azerbaijani Ministry of Defence Industries Expands Joint Production of Advanced Armoured Vehicles The Azerbaijani Ministry of Defence Industries (MDI) has extended its Joint Production Agreement with the Paramount Group, Africa’s largest privately owned defence company, to produce 60 new mine protected vehicles in Baku. T HE agreement will see the production of a further 30 Marauder and 30 Matador IED and mine-protected vehicles in expanded facilities, with deliveries running through to late 2012. The announcement at IDEF ’11 follows Paramount Group’s recent successful estab- 80 12.05.2011 lishment of a joint production facility and the production of an initial 30 vehicles (15 Matadors and 15 Marauders) for the Azerbaijan MDI under a joint production agreement set up in 2009. Commenting on the new order, Minister of Defence Industry of Azerbaijan Yaver JAMALOV, said: “Both Matador and Marauder are highly flexible and advanced IED-protected vehicles that ideally meet the requirements of our armed forces. We chose Paramount Group’s vehicles because they are the most technologically advanced on the market and are flexible enough to deal with a variety of situations. “Since 2009 we have had a robust partnership with Paramount Group based around our firm belief in the creation of a strong local defence industry and we look forward to continuing to benefit from this partnership by further developing Azerbaijan’s engineering skills and vehicle production capacity. Partnerships like this show the world that the future of Europe’s defence industry is no longer in the hands of a few West European manufacturers.” Commenting on the new order, Ivor ICHIKOWITZ, Executive Chairman of Paramount Group, said: “This agreement is great news for both Paramount Group and Azerbaijan. It shows that our original project to produce 30 vehicles in Azerbaijan has been an outstanding success for all involved and is a testament to the foresight of President Ilham ALIYEV in seeking to establish a production base for the future success of the country. Our success in Azerbaijan gives Paramount a firm foothold in Eastern Europe from which to explore future joint production partnerships. Paramount Group is keen to form mutually beneficial partnerships with governments as part of its growth strategy. In 2010 it agreed a joint venture with Ashok Leyland, a leading manufacturer of commercial vehicles in India, and earlier this year two more joint ventures were signed. One was with the United Arab Emirates’ International Golden Group for the production of vehicles in-country, and the other with Griffon Aerospace Middle East. The Azerbaijani MDI is exhibiting its production Matador and Marauder vehicles at IDEF ’11 SD DYNEEMA® HB50’nin Sert Balistik (İnsert) Malzemesi Türk Üreticiden D SM Dyneema, önemli bir Türk son kullanıcıya yönelik olarak koruyucu ek parçalar için yüksek mukavemetli malzeme tedarikini kapsayan önemli bir yeni sözleşme yapmıştır. Bu bilgi, DSM Dyneema’nın da katıldığı Türkiye 10. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF’11’in hemen öncesine gelmiştir. DSM Dyneema’nın HB50 tek yönlü (UD) ürünü içindeki ek parçaları Türk şirketi Karma Composite Technologies yapacaktır. DSM Dyneema, Karma şirketine teknik know-how desteği sağlamaktadır. Karma Composite Technologies şirketinin Genel Müdürü Murat GİRAY, DSM Dyneema’nın şirketini destekleme önerisi Aselsan “HIZIR” Protection for Surface Ships A SELSAN’s “HIZIR” Torpedo Countermeasure System for surface combatants provides a “critical” time and quick reaction capability in torpedo defence warfare scenarios. The system automatically localises the threat torpedo and advises the appropriate countermeasure tactic, utilising its state-of-art torpedo detection array and the hull mounted sonar. In addition to the fully automated mode, manual operation is also possible upon the detection of a threat, with the countermeasure tactic selection made by the user. 82 12.05.2011 The system comprises early detection, accurate information, effective countermeasure and critical reaction time features; with a configuration that includes a state-of-theart Torpedo Detection Array, a Towed Decoy and Tow Cable, a heavy duty winch and remote control unit for the towed array, a Signal Processing Unit, a User Control Panel for the operation of the system, and a launcher with a Remote Control Unit. The reaction assets are expandable decoys, with both noise barrier jammers and deceptive decoys launched through the HIZIR launchers. ve taahhüdü ile birlikte, şirketinin rekabetçi teklifinin Karma Composite Technologies şirketinin ek parça tedariki için seçilmesinde temel etken olduğunu belirtiyor. Özellikle sert balistik uygulamalar için geliştirilen Dyneema HB50, DSM Dyneema’nın ultrayüksek moleküler ağırlıklı poli-etilen (UHMWPE) lifinden yapılmaktadır. Üstün mukavemet-ağırlık oranı sayesinde, durdurma gücünden ödün vermeksizin daha hafif balistik koruyucu yelek üretilmesini sağlar. DSM Dyneema Pazarlama Müdürü Dirk LOUWERS’ göre, hafif ve yüksek durdurma gücünden oluşan bu birleşim ancak UHMWPE sert balistik malzeme kullanılarak başarılabilir. Dyneema® HB50, bu sözleşmede çarpma yüzünün arkasındaki destek malzemesi olarak işlev görmektedir. LOUWERS ayrıca, DSM Dyneema’nın Türkiye’de dönüştürülmek üzere Dyneema® HB50 tedariki yoluyla Türkiye’nin mümkün olduğunca yerel üretime yönelik savunma stratejisine katkı sağlamaktan çok mutlu olduğunu ifade etmiştir. Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı, başka bir DSM Dyneema UD malzemesi olan Dyneema® HB2’den yapılan ek parçaların en önemli kullanıcısıdır. Yeni sınıf HB50, daha hafif ve mermi girişine karşı daha da dayanıklı yapısıyla, Türk pazarındaki ek parça uygulamalarına gelişmiş özellikler kazandıracaktır. Çeşitli NATO ülkeleri ek parçalarda HB50’i halihazırda kullanmaktadır SD The system detects precisely the threat torpedo at long range and classifies it with the support of the threat database. The tactical situation is displayed on the operator consoles and user-defined countermeasure techniques, as well as system defaults, are utilised to execute the countermeasure tactic. The system interfaces with the platform’s Combat Management System and Sonar System, enabling multi-static acoustical operations. In a typical countermeasure application, wide/narrow bandwidth and moving target decoys/noise jammer implementations are provided. The system has an Open Architecture that allows tailoring to suit future needs, a defence capability against different types of torpedoes, and the ability to tack up to six different targets SD Netcad – High-end Software and System Solutions N ETCAD is one of the leading providers of high-end software and system solutions in compliance with international standards. On the strength of 22 years of expertise, Netcad now has a 90% market share in Turkey and has started to make its mark in the international market through the export of its unique products and solutions. Netcad offers a complete solution for GIS, Mapping, Urban and Regional Planning, Road Design and many other applications; and can count more than 6,000 registered users and over 15,000 licenses. Netcad products and solutions are being used in 462 departments of 82 universities in the region. Possessing ISO 9001 and CMMI Level 3 quality certificates, Netcad is continuing its ongoing studies to serve as a world-leading innovator, and has a proven international record for quality as a member of Open Geospatial Consortium (OGC), with WMS, WFS and SFS certificates to its name. Netcad products are now in active use on three continents and in more than 15 countries through a network of local partners and representatives abroad. Virtual Globe Based 3D Analysis Software and Application Development Platform Glonet makes it possible to display raster, vector and elevation data on a virtual globe, to create a continuous 3D-terrain model, to present data in the OGC, WMS and WFS standards and to obtain application development interfaces for the following specific tasks: l Visibility Analysis l 360 Video l Profile Generation l Aspect analysis l Mission Planning l Moving Map System l Threat Analysis l Meteorological Analysis Corridor Analysis The simultaneous evaluation of all criteria, the comparison of all the options and the assessment of the most appropriate route between two points is not a problem to be solved manually. Corridor Analysis alleviates this problem, displaying alternative results in 2D and 3D environments according to the given limits and criteria, taking in to account such obstacles as military or forbidden zones, agricultural areas, etc. Netcad/360 Netcad/360 publishes images and/or videos on the desktop, web or on Glonet, queries buildings in the image, and displays the same buildings and their attributes on the map. Serving both civil and military customers, Netcad/360 automatically produces records using different equipment, such as helicopters, standalone walk suits or cars, by defining recording intervals and covering the entire map with 360 degree photographs and including a new virtual layer of data SD FLIR Systems PathFindIR Askeri Araç Uygulamaları F LIR Systems’in PathFindIR termal görüntüleme kameraları uzun zamandır sivil ve akeri uygulamalarda başarı ile uygulanıyor. FLIR Systems PathFindIR soğutulmamış termal kameraları 36°lik geniş açıları ile, sürücü ve araç içindeki diğer personele dışarıdaki bir insan hedefini 300 metreye kadar olan uzaklıklarda tesbit etmesini sağlıyor. Sahip olduğu Vanadyum Oksit dedektör ile 812 mikron aralığındaki termal radyasyonu görüntüye çeviren PathFindIR en karanlık gecelerde bile net bir görüntü verir. PathFindIR dumanlı ve 84 12.05.2011 hafif sisli ortamlarda da diğer kameralar ve çıplak göze göre daha iyi sonuç verir. Bu özellikleri ile PathFindIR sürücülere gece farları ile görebileceklerinden daha uzağı göstermez aynı zamanda farların açılmasının mümkün olmadığı operasyonlarda tamamen karanlıkta hareket etme imkanı verir. Son derece kolay uygulanabilen PathFindIR günümüzde bir çok askeri araç üreticisi tarafından kullanılmaktadır. Daha fazla bilgiyi 2/219B’deki FLIR Systems standından alabilirsiniz SD Goodrich Wins Queen’s Award for Enterprise P RESTIGIOUNS international trade award recognizes significant increase in export sales. Goodrich Corporation’s Sensors and Integrated Systems business in Plymouth, UK has won a 2011 Queen's Award for Enterprise, the highest official UK honour for British businesses. The award, in the category of international trade, recognises a tripling of exports by the former Atlantic Inertial Systems (AIS) business, which was acquired by Goodrich in 2009. Brian Gora, president of Goodrich’s Sensors and Integrated Systems business, said: “This honour underscores how the Goodrich team in Plymouth continues its exceptional track record of providing advanced performance, capability and support for its customers.” The Goodrich team in Plymouth designs, develops and produces miniature high performance solid state inertial systems that provide stabilisation, guidance, navigation and control for an array of systems from land vehicles to satellites. The company is a market leader in micro- electric-mechanical systems (MEMS)-based inertial systems, and supports products in service with 23 military forces worldwide. Its TERPROM® terrain avoidance software system enhances safety by providing position and situational awareness to military pilots during intense and stressful flight operations SD Öznur Savunma Türk Savunma Sanayi’nin Hizmetinde 1 975 yılında talaşlı imalat sektörüne hizmet vermek amacıyla kurulan ve 1985 yılından itibaren 2.ooom2 genişliğinde kapalı alana sahip üretim tesisinde faaliyetlerine devam eden Öznur Savunma, modern işleme ve kontrol teknolojilerini kullanarak, müşteri talepleri doğrultusunda üretim yapmaktadır. Günümüzde, yılda 50.ooo adet parça üretimi ve çeşit olarak yılda 5.ooo adet ürün üretim kapasitesine ulaşan Öznur Savunma, sürekli yenilenen ileri teknoloji ile programlı bir şekilde müşteri ve ürün portföyünü genişletmiştir. Müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutan Öznur Savunma, son olarak Aselsan’ın hazırladığı taret projesinde önemli bir görev üstlenmiş olup bu görevi eksiksiz bir biçimde yerine getirmenin haklı gururunu yaşamaktır. Müşterilerine imalat (üretim), kalite kontrol ve montaj olmak üzere 3 bölümde hizmet veren Öznur Savunma, Türk Savunma Sanayi’ne talaşlı imalat üretimi ve konfigürasyon içeren mekanik montaj üretimine yönelik hizmet ve destek sunabilmeyi hedeflemektedir. Sahip olduğu bilgi birikimi, ileri teknoloji üretim altyapısı ve deneyimiyle Öznur Savunma’nın yakın bir gelecekte Türk Savunma Sanayi’nin önemli firmaları arasında yer alması beklenmektedir SD ASELSAN Unveils ATLAS 4900 Handheld Radio at IDEF ‘11 ASELSAN demonstrates the new mission critical 4900 series Handheld Radio, which operates multi-mode, multi-band and multi-system with integrated GPS, map and data application facilities. A SELSAN introduces its new radio, the ATLAS 4900, which has the ability to cover a wide range of customer requirements. ATLAS 4900 handheld radios include multiple applications, features and modes on a single device to satisfy future’s mission critical operations. With the help of advanced capabilities and technologies, the ATLAS 4900 brings extreme advantages to users facing tough challenges in missioncritical operations. ATLAS is designed to meet all the user’s needs, featuring a large display, integrated map and data applications, a built-in GPS receiver, a high-capacity battery, advanced encryption techniques, and robust, ergonomic and light-weight design. Multi-mode, multi-band and multi-system operation features are combined in a single handheld radio by ASELSAN, which is committed to satisfying the demands of today’s user in mission-critical environments. ATLAS allows Public Safety Communications Agencies to communicate reliably, even when their modes, systems and bands are different. This multiplicity makes the ATLAS 4900 handheld radio a unique device for various kinds of users, and ATLAS is ready to help anyone who needs a smart hand in hard conditions. ASELSAN benefits from its heritage of knowledge in radio communication technologies and 35 years of experience based on implemented projects all over the world. Being ready for P25 Phase-2, the ATLAS 4900 radio also provides room for future enhancements due to its embedded Linux OS. The ATLAS 4900 handheld radio features a stunning user interface thanks to a 2.4” LED-backlit LCD display with QVGA resolution and 65K color. It can be used in noisy environments due to its noise cancellation property and mp3 quality audio. For easy connection, a micro-USB connector with USB 2.0 and USB On-The-Go support is provided on the radio. Over-the-air software updates and over-the-air configuration capabilities mean that the ASELSAN ATLAS 4900 radio greatly simplifies the field operations of its customers. ATLAS is backward and forward compatible with existing open standard systems and the systems developed by ASELSAN. ASELSAN’s 35-year experience and invaluable customer feedback from all around the world have contributed to the seamless design of the 4900 radio SD Robonic Ltd Oy conducts successful high speed launch demonstration of UAS R OBONIC Ltd Oy has successfully demonstrated the high speed launch of representative unmanned air systems in the 100 kg range at speeds of 70 m/s. The demonstration launches, conducted in February 2011, are part of a continuing company programme to expand the capability envelope of the Robonic pneumatic launcher family to meet the needs of new generation UAS and target drones. “We are committed to ensuring our launchers remain the solution of choice as market requirements evolve,” says Robonic Managing Director Juha MOISO. Existing production Robonic launchers currently provide launch speeds of up to 55 m/s for air vehicles in the 250 kg maximum take-off mass category, and to approximately 38 m/s in the 500 kg range. “Our research and development programme is helping pave the way for the next generation of lightweight unmanned air systems and target drones,” says 88 12.05.2011 MOISO. Existing industry trends in UAS and target drone design are seeing a continued reduction in aircraft mass, as well as increased endurance. The potential for the very high speed launch of lightweight UAS and target drones will directly support the continued opening up of a new market space for smaller and lower-cost systems. Launch speeds in the range of 70 m/s will be essential to achieving the viability of this notional new generation. The achievement of 70 m/s launch speeds will also provide new flexibility for existing UAS and target drones using Robonic hardware. “We can leverage these gains to provide improved launch speeds for existing air vehicles via a combination of launcher modifications and new cradle types, with final performance remaining dependent on air vehicle weight,” added MOISO SD Aster SAMP/T The Aster missile family (which also includes the naval variants Aster 15 and Aster 30) constitutes the most important missile programme ever launched in Europe, and is part of FSAF, the second largest defence programme to be managed by OCCAR after the A400M tactical transport aircraft. H AVING been taken up by three European countries and three export countries, the Aster family today offers the largest installed base of European air defence missiles. The EUROSAM/MBDA/THALES order book for air defence systems using Aster missiles currently comprises a total of 55 naval and ground-based systems and more than 1,700 missiles. The majority of systems have been designed by EUROSAM, a joint MBDA/THALES company, with a portfolio that includes SAMP/T, the only European land-based extended air defence system and four naval air defence systems. Aster is also used in three other naval systems involving MBDA and THALES. Aster-based systems are operational today in ground or naval configurations for missions associated with the self-defence of aircraft carriers; self, local and fleet area defence when deployed from frigates and destroyers; ground-based area defence; and for the anti-air protection of deployed and projected forces. The Aster missile surpasses all other current and future global products on the strength of its unequalled flexibility, which enables it to counter saturating attack scenarios against low radar signature targets with the same probability of success whet- 90 11.05.2011 her at low or high altitude. Thanks to this flexibility, the missile system is equally successful in defeating traditional aerial threats as it is in countering more recent scenarios associated with asymmetric warfare or force projection. The EUROSAM-designed SAMP/T ground system equipped with the Aster 30 Block 1 version is able to engage and intercept ballistic missiles of the 600 km class, which constitutes the main threat, as much in terms of quantities deployed as in terms of potential use for tactical means. These missile evolutions will be transferable to all systems currently deploying Aster 30, thus giving to the naval platforms the unequal ca- pability to deliver a protected area for friendly convoys against all the latest generation anti-ship threats, ranging from ASBM anti-ship ballistic missiles to supersonic low altitude sea skimmers. Preliminary studies are also under way to make EUROSAM naval systems available for ship-to-shore TMD protection. At the same time, in the framework of NATO ALTMD programme, the possibility of cueing SAMP/T with naval sensors is being studied. The SAMP/T ground system’s affectivity against ballistic missile threat has been proven with a successful missile firing carried out on 18 October 2010 in France: lThe target used for the firing was representative of a short-range ballistic missile. lAll the SAMP/T operational TBM engagement steps ran nominally, from the external target cueing up to the missile firing and TBM target engagement. For this firing, the SAMP/T system comprised the Engagement Module, the ARABEL Radar and IFF with its Electrical Generation Unit, a Vertical Launch Unit and an ASTER 30 Block1 Missile. The successful firing represented a key milestone for Europe, demonstrating the technological ability to achieve a totally independently defence capability against a theatre ballistic missile threat and deliver added value assets to the ALTBMD NATO network, which was tasked by the recent NATO conference in Lisbon to protect NATO countries and NATO-deployed forces in external the warfare theatre. With EUROSAM support, the French Air Force will proceed with further ATBM firings over the next two years. SAMP/T, with the ASTER 30 Block 1, is the weapon system section of the EUROSAM T-LORAMIDS solution being offered to Turkey by the Italian-French company SD EUROSAM T-LORAMIDS is on display at the MBDA and THALES stands during IDEF ‘11.
Benzer belgeler
SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız
MALE İHA’nda TUSAŞ-CASSIDIAN Stratejik İşbirliği
Talarion İnsansız hava Aracı
(İHA) Programı altında yakın
işbirliği sağlamak üzere IDEF ‘11
Fuarı kapsamında 11 Mayıs günü
Cassidian ile TUSAŞ ...
Untitled
Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi (ITEP)
kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı
(SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın
bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en
büyük, Avrupa’nın ise en pre...
25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜMÜZÜ COŞKUYLA KUTLADIK
kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı
(SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın
bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en
büyük, Avrupa’nın ise en prestijli teknoparklarından birisi olmaya aday...