ankara çiğdem - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
Transkript
ankara çiğdem - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
______________ Ankaralı Gez ginle r Bülteni _______________ ANKARA ÇĐĞDEMĐ Sayı: 11, Ocak 2011 Dünyadan: Zanzibar, Rüya Gibi! Türkiye’den: Şahindere Kanyonu Ankara’dan: Çubuk Bendi Tadı Damağımda: Küba Đçindekiler 3- EDĐTÖRDEN “Timur Özkan” 4- KISA/KISA; Ankara’dan ve Grubumuzdan Haberler 8- ÜYELERĐMĐZ “Eser Saka” 9- GEZ/DĐNLE: Tunus “Belkıs Ceyla Çetinsoy” 10- OBJEKTĐF “Berrin Cerrahoğlu” 12- ANK AR A’DAN; Çubuk Bendi “Timur Özkan” 14- TÜRKĐYE’DEN; Şahindere Kanyonu “Nilgün Akçay” 16- DÜNYAD AN; Zanzibar “Tuba Evren” 20- TADI DAMAĞIMD A: Küba “Erdem Engin” 21- GEZ /YAZ “Rüştü Hatipoğlu” - GEZ/OKU “Safer Emre Tonguç” 22- ANK AR A KÜTÜPH ANESĐ “Erdoğan Tekin”, “Şeref Erdoğdu, “Yıldırım B. Doğan”, “Berrin Cerrahoğlu” 23- ANK AR A/ ANKAR A; Anadolu 1913’den “Bela Horvath” 24- DĐZELERDEN; Pir Sultan Abdal Kapak ve 3. Sayfa Fotoğrafları: Haluk Sargın . ANKARA ÇĐĞ DEMĐ ANKAR ALI GEZGĐNLER BÜLTENĐ Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir. Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve sahiplerinden izin alınar ak kullanılabilir. Editör: Timur Özkan http://groups.yahoo.com/group/an kar aligezg inler ankar alig ezginler@ yahoogroups.com ANKARA ÇĐĞDEMĐ hakkındaki her türlü görüş, eleştiri ve önerilerinizi, bültenimizde yayımlanmasını istediğiniz etkinlik haberlerinizi ve de Ankara’dan, Türkiye’den Dünya’dan gezi yazılarınızı [email protected] adresine bekliyoruz. ◙ ANKARA ÇĐĞDEMĐ 'nin önceki sayılarını; grubumuzun ana sayfasındaki Files'dan E-dergi "Ankara Çiğdemi" klasörünü veya http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde sağ klikle Yeni Pencerede Aç yapabilir, bilgisayarınıza indirmek için aynı şekilde sağ klikle Hedefi Farklı Kaydet, yazdırmak için ise Hedefi Yazdır fonksiyonlarını kullanabilirsiniz. ◙ Bültenlerimiz dergi formatında tasarlandığından booklet olarak print alırsanız, 24 sayfalık bir dergi olarak okuyabilirsiniz. ◙ Ankara Çiğdemi’nin tüm sayılarını, medya destekçimiz www.fotogezgin.com sitesinden de takip edebilirsiniz… Editörden ________________________Timur ÖZKAN [email protected] … 20 Happy New Year Nava Varsh Ki Shubh Kaamnaayen Stastny Novy Rok Felice Felice Anno Nuovo Feliz Ano S Novym Godom Bonne Année Feliz Año Nuevo Gott Nytt År S Novim Godom Kong He Xin Xi Kull 'aam wa-antum bikhayr Ein glückliches neues Jahr Yeni Yılınız Kutlu Olsun Kısa/Kısa Başkent Ankara Gecesi Ankara’nın başkent oluşunun 87. y ıldönümü v esilesiyle, 13 Ekim akşamı, Devlet Resim Heykel Müzesi’nde görkemli bir kutlama gerçekleştirildi. “Başkent Ankara Gecesi” adı verilen kutlama etkinliği Ankara Valiliği Đl Kültür v e Turizm Müdürlüğü’nün katkılarıy la Ankara Kulübü Derneği v e Ankaralılar Vakf ı taraf ından düzenlendi. Vakıf Başkanı Halil Şıv gın ile Dernek Başkanı Dr. Metin Özaslan’ın konuşmalarıy la başlayan ve hey ecanlı bir Ankaralı topluluğu taraf ından ilgiy le izlenen gecede; Ankara Kulübü Türk Halk Müziği Topluluğu’nun konseriy le birlikte Ankara Kulübü ve Ankaralılar Vakf ı Seymenlerinin gösterileri sunuldu. Ankaralı Ressamlar ve Ankaralı Şairler Ankara Kulübü’nde 15’inci Geleneksel “Ankaralı Ressamlar ve Ankara Resimleri” Sergisi 8 Ekim 2010 Cuma günü saat 19.00da Ankara Kulübü Abidinpaşa Köşkü’ndeki sergi salonunda açıldı. Ekim ay ı boy unca gezilebilen sergide; Ressamlar Aysun Tümer, Handan Kay akökü, Kayhan Ay batlı, Kemal Altay, Kemal Çelik, Meral Otan, Mustaf a Kumcu, Narin Ölmez, Nigar Kalıpçı v e Ünal Şahin’e ait y ağlıboy a, suluboy a v e kum tekniğiy le çalışılmış çok say ıda tablo y er aldı. Öte y andan her ay ın üçüncü pazar günü saat 13.30’da, aynı mekanda gerçekleştirilmekte olan “Ankaralı Şairler ve Ankara Şiirleri” adlı dinletiler yeni sezonda da dev am ediyor. 17 Ekim Pazar günü düzenlenen v e Şairler Mehmet Nuri Parmaksız v e Đsmet Bora Binatlı’nın y önettiği sezonun ilk dinletisine çok say ıda şair ve şiir dostu katıldı. Ankara Üniversitesi öğrencileri, Atatürk’ün Ankara’da yaşadığı mekanları gezdi… Atatürk’ün Ankaralıların hemşerilik teklif etmesinin 88. v e Ankara’nın başkent olmasının 87. y ıldönümü nedeniy le y apılan kutlama etkinlikleri çerçev esinde 12 Ekim Salı günü düzenlenen geziy e Ankara Üniv ersitesi’nin çeşitli f akültelerinden 10 öğretim üy esi ve 40 öğrenci katıldı. Keçiören’deki Eski Ziraat Mektebi’nde başlayan tur kapsamında daha sonra Gar’daki Atatürk Konutu, AOÇ’deki Atatürk’ün doğduğu ev in tıpkı yapımı v e Söğütözü’nde dinlenme amaçlı y aptırdığı kulübe gezildikten sonra Çankay a’daki Eski Köşk ziy aret edildi. Cengiz Tümer fotoğraflarını ikinci kez sergiledi… Grubumuz üy elerinden M. Cengiz Tümer; daha önce Karaburun Saip Kır Kahv esinde "Sonbahar 2010" adıy la açtığı f otoğraf sergisini bu kez Urla Belediy esi Fotoğraf Sanat Ev i'nde 06 - 31 Kasım 2010 tarihleri arasında tekrarladı. __._,_.___ Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden “Seğmen Büyük Ödülleri” Ankara’nın başkent oluşunun y ıldönümü nedeniy le Ankara Büy ükşehir Belediy esi, kente emeği geçen 44 kişiye ödül v erdi. “Seğmen Büyük Ödülü” adı v erilen v e bu y ıl ilk def a dağıtılan ödüller arasında; Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Üniv ersitesi Ankara Çalışmaları Araştırma ve Uy gulama Merkezi ANK AMER, Ankaralılar Vakf ı Eski Başkanı Ayhan Sümer v e Ankara Turizm Đşletmecileri Derneği Başkanı Seçim Aydın öne çıkan isimler oldu… Prof. Talat Halman’dan; “Kendi Sözleriyle Yaşayan Atatürk” Ankara Üniv ersitesi’nin 10 Kasım, Atatürk’ü Anma etkinlikleri çerçev esinde DTCF’nin Farabi Salonu’nda düzenlenen bir toplantıda; Bilkent Üniv ersitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Talat Halman’ın, Atatürk’ün Söy lev’inden yaptığı seçmelerden oluşan “Kendi Sözleriy le Y aşay an Atatürk” baslıklı bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Halman’ın sunumu, kalabalık v e ilgili bir öğrenci topluluğuy la birlikte aralarında Rektör Prof. Dr. Cemal Taluğ’un da bulunduğu çok say ıda öğretim üyesi taraf ından ilgiy le izlendi. “Ankara Kara Kalpaklı Kent 1923-1938” Sergisi ve Đki Söyleşi Beyoğlu’ndaki Đstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde 29 Ekim 2009- 28 Mart 2010 tarihleri arasında düzenlenen “Kara Kalpaklı Kent Ankara” sergisinin Ankara’daki, tekrarı kapsamında; bu serginin danışmanlığını da yapan Araştırmacı Yazar Turan Tanyer iki söyleşi gerçekleştirdi. Galeri Kara’daki 28 Ekim 2010 tarihli ilk söyleşinin konusu; Başkent Ankara’nın Cumhuriyet Bayramları”, 9 Kasım 2010 günü gerçekleştirilen ikinci söyleşinin konusu ise “Atatürk’ü Anıyoruz” oldu. Ankaralı Gezginler’in Tematik Ankara Gezisi 5 Aralık Pazar günü düzenlenen v e grubumuz üyelerinden ve y akınlarından 17 kişinin katıldığı tematik Ankara gezisi kapsamında ilk olarak Anadolu Medeniy etleri Müzesi v e Ankara Kalesi gezildi. Gezinin öğleden sonraki bölümünde önce Ulus’taki Kurtuluş Sav aşı (1. Meclis) v e Cumhuriy et (2. Meclis) müzelerini ziy aret eden grup son olarak Ankara Garı’nda bulunan Atatürk Konutu ile Atatürk’ün v agonunu gezdi. Ankara ve Turizm Paneli Ankaralı Gezginler’den çok farklı bir ilk! Grubumuzun eski üyelerinden olan ve birbirleriyle bir gezide tanışan Melih Eriş ve Füsun Uzunoğlu bir başka gezide hayatlarını birleştirdiler. Düğünlerini, Nepal geleneklerine göre Katmandu’da yapan değerli üyelerimizi bir kez daha kutluyor ve sağlıklı, bol gezili, mutlu bir yaşam diliyoruz. Adım Adım Ankara” kent yürüyüşlerinin ilki 27 Kasım’da Dikmen Vadisi’nde gerçekleştirildi Grubumuz üy elerinden Haluk Saran’ın düzenlediği v e 20 kadar üy emizin katıldığı Dikmen Vadisi y ürüyüşü, akşamüzeri bir kaf ede y apılan tost/çay sohbetiy le sona erdi. Adım Adım Ankara y ürüyüşlerinin ikincisi Keçiören’de planlanıy or… TODAĐ’de “Gezgin Gözüyle Ankara” sunumu Ankara Kulübü’nün, 27 Kasım 2010 tarihinde düzenlediği “Ankara ve Turizm” panelinde, sektörün üst düzey temsilcileri bir aray a geldi. Ankara Đl Kültür v e Turizm Müdürü Doğan Acar’ın y önettiği panele; Anadolu Turizm Đşletmecileri Derneği y önetim Kurulu Üy esi Hüsnü Gümüş, Gezgin ve Gezi Y azarı Timur Özkan, Ankara Rehberler Derneği Başkanı Müeyy et Tiritoğlu ve TURSAB Ankara Bölgesel Y ürütme Kurulu Üy esi Dihle Topaloğlu panelist olarak katıldılar. Abidinpaşa Köşkü’nün tarihi atmosf erinde düzenlenen paneli, Ankara’ya ve Turizm’e ilgi duy an çok say ıda Ankaralı izledi Timur Özkan’ın hazırlay ıp sunduğu “Gezgin Gözüy le Ankara” f oto-sunumu, Türkiy e v e Ortadoğu Amme Đdaresi Enstitüsü’nde bir kez daha tekrar edildi. 24 Kasım 2010 Çarşamba günü gerçekleştirilen sunuma TODAĐ öğrencileri ile birlikte bazı öğretim üyeleri de katıldı. Gezgin Gözüy le Ankara sunumu Antik Ankara, Cumhuriyet Ankara’sı v e Günümüz Ankara’sı olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Ankaralı Gezginler belgesel oluyor… Y önetmenliğini; Mor Menekşeler (Hacettepe), Ebe Đle Gassal Arasında v e Đnsanın Deli Dediği adlı belgesellerin y önetmeni Egemen Adak’ın yapacağı ANKARALI GEZGĐNLER BELGESELĐ için çalışmalar başladı. Grubumuzun tüm etkinlikleriyle birlikte üy elerimizin gezilerinden oluşacak belgeselin Ekim 2011’de tamamlanması planlanıy or. 500. Üyemiz… 5 Aralık 2010 tarihinde Ankaralı gezginlere üy e olan Reklamcı Mustafa Aslan 500. Üy emiz oldu. Kendisine hoş geldin diyor, gelecek say ılarda bir söyleşi y aparak kendisin sizlere de tanıtmay ı planlıy oruz. “Japon Yapmış” Onur Ataoğlu Yazmış… Kanal B’de yayınlanan Günce programına konuk olduk. Grubumuz üy elerinden ve Ankara Kulübü Başkanı Dr. Metin Özaslan ile birlikte Kanal B’nin popüler programlarından Günce’nin 9 Aralık günkü canlı y ay ınına konuk olduk. Altan Alkan’ın sunduğu programda Ankara’y ı v e” Ankara v e Turizm” panelini konuştuk. Gezginler Kulübü Fotoğraf Sergisi Sirkeci Garı’nda açıldı Merkezi Đstanbul’da bulunan Türkiy e Gezginler Kulübü Derneği’nin düzenlediği f otoğraf sergisi 10 Aralık 2010 tarihinde Sirkeci Garı’nın tarihi salonunda açıldı. 21 dernek üy esinin y anısıra aralarında Coşkun Aral, Nasuh Mahruki gibi ünlü isimlerin bulunduğu 61 f otoğrafçının eserlerinden oluşan serginin, Đstanbul’un çeşitli y erlerinde tekrar edilmesi planlanıy or. “Ankara 3S” iki yaşında yeni yüzüyle piyasada Japony a’da yaşadığı 3,5 y ıla ait izlenimlerini “Japon Y apmış” adıy la kitap haline getiren Onur Ataoğlu kitap tanıtımı v e f otosunumuy la planlanan Sırtçantalılar grubunun ilk Ankara buluşması 10 Aralık günü ODTÜ Mezunları Derneği’nin Vişnelik tesislerinde gerçekleştirildi. Etkinliğe, Ankara’da y aşay an Sırtçantalılarla birlikte bazı Ankaralı Gezginler v e ODTÜ mezunlarından oluşan 50 civ arında izley ici katıldı. Eser Saka’dan bir sergi daha… Grubumuz moderatörlerinden Eser Saka dördüncü kişisel sergisini açtı. “21 -31 Aralık tarihleri arsında Milli Piyango Talih Kuşu Sanat Galerisi’nde Orta Asya’dan Esintiler” adıy la açılan sergide Saka’nın Kazakistan, Türkmenistan v e Özbekistan’dan çektiği çok say ıda f otoğraf sergilendi… Ankara’nın tek ay lık kent kültürü dergisi olan Ankara ThreeS bir y ılını tamamladı. Aralık ay ında y ay ımlanan 13. say ısında logosunu değiştiren ve ebatlarını büy üten dergi,,Sanat, Siy aset v e Spor düny asından yazılara dev am ederken, bundan böyle Ankara konularına daha çok ağırlık v erecek. Yeni çıkartmalarımız hazır Daha önce grubumuz üy elerinden Mak. Müh. Ay han Razgat’ın sponsorluğunda hazırlanan v e üyelerimiz taraf ından düny anın çeşitli y örelerindeki lokanta, otel, hostel v b y erlere y apıştırılan Ankaralı gezginler çıkartmaları bu def a bir başka makine mühendisi üyemiz taraf ından y eniden bastırıldı. Đçten v e dıştan y apıştırmalı olarak hazırlanan y eni çıkartmalarımızı bastıran üyemiz Cem Artun’a teşekkür ediy oruz. Y eni çıkartmalarımız önümüzdeki dönemde etkinliklere katılan üy elerimize dağıtılacağı gibi diley en üy elerimize, sey ahatlerine başlamadan ulaştırılacaktır. GEZGĐN GÖZÜYLE 2010 Ankaralı Gezginler 5. Geleneksel Fotoğraf Sergisi, 13-20 Aralık 2010 tarihleri arasında, Çankaya Belediy esi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin C Salonu’nda gerçekleştirildi. Sergimiz, geçen y ıllarda olduğu gibi bu y ılda, üy elerimiz v e y akınlarıy la birlikte çok say ıda Ankaralının katıldığı bir koktey lle açıldı. Düny anın ve Türkiye’nin çeşitli y örelerinde çekilen 71 üy emize ait toplam 126 f otoğraf ın sunulduğu sergiy e katılan üy elerimizin birer f otoğraf larıy la hazırlanan masa takv imleri LÖSEV y ararına satışa sunuldu v e 3000.- TL bağış toplandı. Ankaralı Gezginlerden yeni bir sergi projesi daha; SPOTLIGHT ON TURKEY ABD’nin Birmingham kentinde f aal TAAA (Turkish American Association of Alabama) ile birlikte 2011 Nisan ay ında Birmingham’da açacağımız Türkiy e temalı fotoğraf sergisinin hazırl ıkları başladı. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 11, Ocak 2011) Üyelerimiz Eser SAKA [email protected] Eser Saka “Çok gezen kişi daha hoşgörülü, daha entelektüel ve daha sosyaldir.” Eser Saka Kimdir? Neden gezer? Gezmekten ne anlar? Eser Saka y olun y arısını çoktan geçmiş, ancak enerjisiy le, duy gularıy la kendini hala yolun başında hisseden biridir. (Kendisi halen bir kamu kuruluşunda aktif olarak çalışsa da, bu aktif çalışma onun özgür ruhunu sadece işle ilgili bir alana sıkıştırmay a y etmemektedir.) Zaten bu y üzden de durmaksızın düny anın y eni y erlerini keşf etmeye çalışmaktadır. Đnsanın istediği sürece gezmeye, yeni y erler görmeye zaman v e para ay ırabileceğini düşünenlerdendir. Çünkü kendisi ev lidir, bir erkek çocuğu annesidir v e y oğun bir şekilde çalışma hay atı içindedir. Buna rağmen, ne y apıp edip, ailesinden sonra önceliklerini gezmey e, yeni y erler keşf etmeye y öneltmiş bir kişidir. Gerekirse eski bir paltosuy la 10 y ıl gezer, ama y eni bir gezi için para biriktirir. Gezemiy orum, param yok diyenlere de, eğer gerçekten y oksul değilseler, önceliklerine para ay ırmalarını önerir. Eser Saka, gezmenin kendini özgürleştirdiğini düşünür. Genellikle tek başına sey ahat etmekten hoşlanır. Çünkü tek başına sey ahat ettiği y erleri daha rahat gözlemlediğini düşünür. Çev resi onu çok f edakar olarak tanımlasa da, sey ahat konusunda bencillik eder ve sey ahatlerine tek başına çıkmay ı tercih eder. Farklı kültürleri tanımanın insana f arklı pencereler açtığına inanır. Đnsan ne kadar çok y er ve kültür ile tanışırsa, o kişinin hay ata bakış açısının daha geniş bir pencerey e sahip olduğunu kendi yaşamındaki değişimlerden gözlemler. Çok gezen kişi daha hoşgörülü, daha entelektüel ve daha sosyaldir. Gördüğü ülkeler hakkında edinilen bilgilerin kesinlikle bir şekilde başkaları ile paylaşılmasından y anadır. Gideceğiniz yerleri nasıl seçiyorsunuz? Nereleri gördünüz ve nereleri görmek istiyorsunuz? Doğrusu gezeceğim yerler konusunda eskiden bilinçli bir seçim y apmıy ordum. Ancak son y ıllarda, özellikle Ankaralı Gezginler Grubunu tanıdıktan sonra daha bilinçli seçimler y aptığımı düşünüy orum. Şöyle ki; kendime sorular soruyor v e içtenlikle cev apladıktan sonra gideceğim rotalara karar v eriyorum. Ben en çok nerey i görmek istiy orum? Neden istiy orum gibi? Şimdiy e kadar; Đsveç, Norveç, Finlandiy a, Almany a, Hollanda, Belçika, Fransa, Kıbrıs, Çin, Doğu Türkistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan’ı gördüm. Özellikle Af rika ve Güney Amerika ülkeleri ilk planda görmek istediğim ülkeler. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 11, Ocak 2011) Doğu Türkistan hakkında, kitap yazdınız sergiler açtınız? Bu ilgi nerden kaynaklanıyor? Gez/Dinle Belkıs Ceyla ÇETĐNSOY [email protected] Doğu Türkistan benim memleketim. Dedem (Annemin babası) ve 1940’lı y ıllarda babam Türkiy e’y e göç etmişler. Onların özlemle anlattıkları memleket hikây eleri, Doğu Türkistan hakkında özel ilgimin oluşmasını sağladı doğal olarak. Memleketine hasret olan babamın düşlerini süsley en Doğu Türkistan, benim de düşlerime girer olmuştu. Bu yüzden kitabımın adına da, sergimin adına da “Düşten Gerçeğe Y olculuk: Doğu Türkistan” adını v erdim. Ankaralı Gezginlerin işlevi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir yönetici olarak üyelerden beklentileriniz var mı? Ankaralı Gezginlerin sanal ortamda oldukça büy ük bir boşluğu doldurduğunu düşünüy orum. Düny anın çeşitli ülkelerine gidecek olan kişiler bu site say esinde; gitmey i düşündükleri ülkelerin muhakkak görülmesi gereken y erlerinden, kalınabilecek otellerine v ey a ekonomik durumlarına göre hostellerine, pansiyonlarına, ulaşım araçlarından, ülkelerin güv enlik durumundan, sağlık sorunu y aratabilecek koşullarına kadar bilgi ediniy or ve gerekirse uyarılıy orlar. Her y eni gezginin bir ülkeye gidişi dönüşünde y eni bir tecrübe ile siteye dönüşüm sağlıy or. Bu da sitenin bilgi pay laşımını her geçen gün daha da artırıy or. Ay rıca Ankaralı Gezginler tüm bu bilgi birikimlerini çeşitli gazete v e dergilerde pay laşıma sunmaktalar. Ortak y ay ınlar olduğu gibi bireysel y ay ınlarda gün geçtikçe raf larda y erlerini almakta. Ankaralı Gezginler düny anın dört bir köşesinden çektikleri fotoğrafları da sergiye dönüştürüp, sanatsev er ve gezi sev erlerle buluşturuy orlar. Ancak bu pay laşımın en güzel y anı ise sergide elde elden gelirin ”LÖSEV”e bağışlanması. Sadece bu etkinlik bile, Ankaralı Gezginlerin işlev inin ne olduğu hakkında f azla söy ley ecek bir söz bırakmıy or kimseye. Bir y önetici olarak üy elerden bekley eceğim tek şey, sanal ortamdaki yazışmaların her zaman karşılıklı görüşmelerdeki sıcaklığı sağlay amayacağı v e yanlış anlamalara sebep olabileceğinin bilinciyle, zaten var olan hoşgörümüzü, yazışmalarımız da daha da üst sev iy e de tutmay a çalışmamız olacaktır. MÈMORIES OF TUNISIA Vol 5 DANCE DU CLUB Tunus, turizmde iyi konumda. Eğlence dendiğinde; animasy on, müzik ve dans üçlüsü ile sizi coşturuyorlar. Bu ihtiy aç üzerine çeşitli miks albümler y apılmış. DJ adına özel üretilmiş remiks albümler de v ar. Düny a v e Tunus müziği harmanlanmış bunlarda. Tunus’tan aldığım böy le bir müzik CD’siy le karşınızday ım. Kıv rak Arap ezgilerinin insanın içini kay nattığı bir dans albümü bu. Darbukay la ritm tonlamasının abartıldığı, ciğerinizin güm güm ettiği bir vibrasy on eşliğinde, Shakira kemeri edinip piste f ırlama tehlikesi ile karşı karşıy ay ız. Ancak içeriğindeki tüm açıklamalar Arap alfabesiyle yapıldığından okumak v e tercüme etmek benim için imkansız hale geldi. Bu naçar durumda bile müziğin ev rensel diliyle çok şey y akalanıy or yine de. Darbuka soloy la başlayan Arap ezgileri, kulağımıza tanıdık “Allah, Allah, Y a baba” gibi parçalar y anında Tarkan’ın “Şımarık”ı ile sürüy or. Hav uz başı animasy onlarında ve gece eğlencelerinde “Şımarık” şarkısıy la çılgınca oy nayan turistlerin olduğu bir ülke Tunus. Globalleşme denen şey bu olsa gerek. Bir de Mustaf a Sandal’ın “Araba” şarkısını duy arsanız şaşırmay ın. Bizim albümde de böy le tanıdık parçalar mev cut. Adı üzerinde DANS KULUBU işte. Bire bir ay nı olmamakla birlikte benzer bir karışımı içeren albümü v erdiğim linkten dinley ebilirsiniz: http://www.mp3f iesta.com/the_best_arabis_songs_me mories_f rom_tunisia_album118057 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) . Objektif Berrin CERRAHOĞLU berrin782002 @yahoo.com Karcal 2004 Karcal 2004 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Karcal 2004 Zirve Dağcılık Üçüncülük Ödülü Karcal 2004 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Ankara’dan Timur ÖZKAN [email protected] Çubuk Bendi Ankara’nın başkent olmasıyla başlayan çağdaşlaşma hamlesinin adımlarından biridir Çubuk Barajı. 1929 yılında Atatürk’ün emriyle yapılmaya başlanan ve tamamen Türk mühendis, yüklenici ve işçilerle yapılan baraj, 1936’da bizzat Atatürk tarafından açıldığında tüm Ankaralıların gurur duyduğu bir Cumhuriyet eseri daha ortaya çıkmıştı, tıpkı Ankara Garı gibi, At atürk Orman Çiftliği gibi... Baraj duvarındaki kitabede şöyle yazıyor: “Bu Çubuk Bendi Türk Ulusunun Đlk Cumhur Reisi Kemal Atatürk Devrinde Devlet Merkezi Ankara’nın Su Đhtiyacını Karşılamak Üzere kurulmuştur. 1929-1936” Çubuk Barajı denilince genellikle birincisi anlaşılsa da Çubuk Çayı üzerinde iki baraj bulunuyor. Ankara’nın 12 km kuzeyinde yer alan Çubuk-1, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizin ilk beton barajı olma özelliği taşıyor. Zaman içinde millenme tabir edilen taban seviyesinin yükselmesi sonucu kullanılamaz duruma gelmiş. Yıllarca tek başına Ankara’nın su ihtiyacını karşılayan Çubuk-1 daha sonra başkente önemli bir rekreasyon alanı olarak hizmet etmeye başlamış. 1964’de açılan ve Ankara’ya 54 km uzaklıkta yer alan Çubuk-2 barajı daha çok Ankara’nın Çubuk ilçesinin su ihtiyacını karşılamaktadır. Öte yandan içinden otoyol geçen belki de dünyadaki tek barajdır Çubuk-1. Ankara’nın çevre yolu yapılırken, çevrecilerin tüm itirazlarına rağmen otoyolun viyadüklerinin baraj gölünün iki yakasına yapılmasında bir sakınca görülmemiştir. Neyse ki bugüne kadar baraj üzerindeki yolda bir trafik kazası olmamış ve baraj suyuna tehlikeli bir kimyasal karışmamıştır. En iyisi aklımıza böyle şeyler getirmeden baraj çevresini gezmek olsa gerek… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Çam ve akasya ağaçları ile yeşillendirilen baraj çevresinde bulunan bazı binalar dönemin estetik anlayışını yansıtır. Bunlardan bir tanesi baraj gölü kenarında bulunan ve bugün kapalı olan restoran, bir diğeri ise eski müdürlük binası. Bu bina o dönemde Atatürk için dinlenme köşkü olarak yapılmış. Köşk ile beraber Atatürk’ün barajda gezmesi için bir de tekne ısmarlanmış. Đstanbul’da Haliç Tersanesi’nde yapılan ve 1938’de Atatürk tarafından sadece bir defa kullanılan bu tekne şimdi Anıtkabir’de 23 Nisan Kulesi’nde Atatürk’ün bir otomobili ile beraber sergileniyor. Bir süre önce DSĐ’den ASKĐ’ye devredilen ve Belediyenin denetimindeki parklar içinde, içki içilmesine izin verilen tek yer olması nedeniyle hafta içi günlerde de oldukça çok ziyaretçi alan Çubuk-1’e giriş kış aylarında ücretsiz. Mülkiyet değişimden sonra açılan tahliye davaları sonucu buradaki restoran ve büfeler kapanmaya başlamış. Buna rağmen Ankaralıların ilgisi kış aylarında da devam ediyor ve piknik masaları hafta sonları boş kalmıyor. Çubuk Barajı’na ulaşım çok kolay, Havaalanı yolunda Hasköy’ü geçince sağ tarafta Hacı Bayram Evi’nin tabelası görülüyor, hemen hemen aynı noktada ikinci bir giriş daha var. Havaalanı yolu genişletilirken her nasılsa buradaki “Çubuk” tabelası kaldırılmış, buradan itibaren sadece 2 km’lik bir yol ile Çubuk-1’e ulaşılabiliyor. Ayrıca Sıhhiye’den kalkan 447 numaralı belediye otobüsleri ile Ulus, Dışkapı üzerinden de gelmek mümkün Çubuk Barajı unutulmuş bir cumhuriyet eserini hatırlamanın yanı sıra dingin baraj gölünün kenarındaki ağaçların altında güzel bir gün geçirmek isteyen Ankaralıları bekliyor. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Türkiye’ den Nilgün AKÇAY [email protected] Nihayet Kanyon Zamanı Doğası, havası, deniziy le muhteşem bir beldey i y azılarda anlatmak y etmiyor bence havasını teneff üs etmek, muhteşem doğasını gezmek gerekiy or. He m de öyle çocuklara falan kalır diye değil öl mekten korktuğun halde ölümüne inan madığ ın için yaşamak yani, ağır bastığı için” Y azları gitmekten keyif aldığım bir belde Altınoluk v e tabiî ki Kazdağları. Bu yaz Kazdağları odaklı bir gezi planı oluşturduk. Şahindere Kany onu’na gitmek üzere temin ettiğimiz bir jeep v e rehberimizle y ola çıktık. (Rehber almadan y ola çıkmak y asak) Tarih v e edebiy at düşünürken birden” Milli Parka geldik” sözüy le irkiliy orsunuz. Çev resi şif alı bitkilerle çevrili kany ona girebilmek için Orman Đşletme Müdürlüğü’nden izin alınması gerekiy or. Kazdağı Milli Parkı’nda, bilim adamlarınca 800 civ arından bitki tespit edildiğini v e bunlarda 29 tanesinin sadece bu dağda bulunan endemikler olduğunu öğrenmek v e buradan bakıldığında uçsuz bucaksızmış gibi görünen zeytin ağaçlarını, Dede Pınarı’ndan muhteşem körf ez manzarasını sey retmek hepimizi key iflendiriy or. Avcılar köyünden efsanevi Đda Dağı’na tırmanırken y emy eşil kutsal zey tin ağaçlarıy la süslenerek devam eden y ol boy unca y aklaşık 2800 y ıllık geçmişe day alı Arkeolojik zenginliği düşünüy or ve hemen aklınıza Homeros’un Đly ada’sı v e ardından Nazım Hikmet’in dizeleri geliy or. ”Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı yetmişinde bile, mesela zeytin ağacı dikeceksin Denizden itibaren 600 metreye kadar devam eden y olda zeytin ağaçları yerini kızılçamlara bırakıy or. 800 metreye kadar devam eden kızılçamlar y erini karaçam v e yer y er kay ın ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) ağaçlarına bırakıy or. Ağlay an Çam’dan söz etmeden olmaz, asırlık bir karaçam, gövdesinin alt kısmından bir sıv ı akmaktadır (reçiney e benzer bir sıv ı), efsaneye göre çam, sev ip de kav uşmay anlara ağlamaktaymış. Kaz Dağları’na tırmanırken bu efsaneleri hay al etmeden geçemiyorsunuz. Şelalenin kay alıklar arasında oluşturduğu onlarca gölete girip çıkarken doğanın her şey i kendine göre düzenlediğine şahit oluy orsunuz. Ağaç v e kır çiçeklerinin kokuları arasında engebeli toprak y olda ilerlerken çeşitli doğa olay larıy la şekil değiştiren ağaçlar sanki bir sanat eseri edasıy la karşınıza çıkıy or. Onca güzellikleri y aşadıktan sonra dönüş y olunda kany onun muhteşem, tüy ler ürpertici görkemli manzarası çıkıy or karşınıza v e korkuy la karışık özgürlük duygusu. Küp Gediği, Kozak Pınar ı, Şah Taşları sonrası geldiğimiz Düden y aylasında çobanlarım meyv e v e peynir ikramlarıy la büy ük şehirlerde unuttuğumuz misaf irperverlik sıcaklığını görmek bu zorlu tırmanışın y orgunluğunu unutturuy or birden. Bu y ayla riv ayetlere göre kapalı ev ekonomisinin geçerli olduğu y ıllarda dağın iki y amacında oturan insanların senenin belirli zamanlarında mallarını ihtiy açları doğrultusunda takas yoluy la değiştirdikleri y er olarak biliniy or. Önce y aklaşamıy orsunuz korkuy la ama merak ağır basıy or, adım adım dibi görünmey en bu doğa harikasını izlemey e içindeki gizi keşf etmeye çalışıy orsunuz. Bölgenin havasını değiştiren kany on dağlardan çam kokulu hav ay ı ov aya, denizden iyot kokulu hav ay ı dağlara dağıtan bir baca görevi gördüğü v e Alplerden sonra oksijen oranıy la düny ada ikinci sırada olduğu konusundaki rehberimizin bilgilendirmeleriy le hav ay ı ciğerlerinize çekerek sanki test ediyorsunuz. 1800 metreye tırmanırken gördüğümüz karaçam, kızılçam, zey tin ağaçları, kır çiçekleri, böğürtlen, kekiklerle bezeli y oldan inişte insanların kötü davranmasına karşın doğanın ne kadar güçlü olduğuna tanık olmanın hazzın ı y aşıy orsunuz. Test Kendi dillerindeki isimleri bunlar, biz bu ülkeleri hangi adla tanıyoruz? (Yanıtlar: 21. sayfad a) Zorlu tırmanışın ardında y ürüy erek ulaştığımız kany onun başlangıç noktası v e Şahinderesi’ni mey dana getiren şelale. Şelalenin ve kuş sesinin birbirine karıştığı inanılmaz bir senfoniy i duy ar gibi oluy orsunuz birden. Bu güzellikler arasında şelalenin buz gibi suy unda yüzmek “Aman Allahım cennette miy im ben” diy e kendi kendinize konuşmanıza neden oluy or. 1.NIPPON 2.ZHONGGUO 3.BHARAT 4.ELLAS 5.SHQIPERIA 6.MAGYARORSZAG 7.SCHWEIZ 8.SVERIGE 9.SUOMI 10. AL MAGHRIB ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Dünyadan _________ Tuba EVREN [email protected] Zanzibar… Rüya Gibi… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) THY ile Entebbe üzerinden geldiğim Tanzany a’nın başkenti Dar Es-Selam'da ilk günümü kenti gezerek geçirdikten sonra ertesi sabah doğruca limana, ünlü, tarihi köle adası Zanzibar'a gitmek için f eribot bileti almay a gittim. Uçak seçeneğini saati v e fiy atı y üzünden düşünmedim bile. Kıy ıda, lüks bekleme salonunun dibindeki minik barakadan Fly ing Horse Katamaranı'na 20 USD'a tek y ön bileti aldım. Hareket saatine kadar sırt çantamı bu of iste bıraktım v e bir taksiyle pazarlık y apıp kısa bir şehir turu, müze, balık pazarı, y olun sonundaki ada f eribotu limanı... gibi y erlere gidip döndüm. da y apılmış bu mavi-bey az-y eşil ada. Son y ıllarda bol bol Masai y erleşmiş turistik bölgelere, çalışmak (bodyguard, odacı, tezgahtar) için. Stone Town iskelesi küçüktü, karşıda göz alıcı, ahşap işlemeli beyaz bir bina dikkat çekiy ordu (Kültür-Sanat Merkeziymiş). Ülkey e giriş işlemleri sonrasında gemiden birkaç kişiy le birlikte bir minibüse bindik, adını v erdiğim hostele gittik çabucak. Flamingo Guest House'a y erleştim, f iyat y atak başına 10 USD'dı. Bina v e y ataklar temizdi, hav alandırma vardı, odam küçüktü, bany o koridorday dı ama rahat bir y erdi, çarşıy a y akındı, oray ı v e güleryüzlü çalışanlarını sev dim. Katamaran büy üktü. Mzungu'lar (bey az insan) VIP bölümünde, yukarıdaki klimalı bölüme y önlendiriliyordu. Y er geniş, deri koltuklar rahattı. Alt kat v e geminin arka açık bölümüyse kalabalık say ılırdı, klima y oktu. Y ol üç saat kadar sürdü. Gemide dışarıda durup denizin, kıy ının v e küme küme bulutların harika f otoğraf larını çektim, gezindim. Oray a v armadan eski tarihli Lonely Planet'ten Zanzibar otellerine, gezilecek temel yerlere, Stone Town haritasına, adanın tarihi hakkındaki yazılara göz gezdirdim. Zanzibar'a Temmuz'da gittiğim için hava sıcaktı ama gezim boy unca sıcak konusunda çok zorlandığ ımı söy ley emey eceğim. Gittiğim gün ve ertesi günlerde her f ırsatta Stone Town'da gezdim sokak sokak. Daracık, oymalarla süslü ahşap kapıların hangi birinin f otoğraf ını çekeceğimi bilemedim, bir süre sonra y orulup, bu işten vazgeçtim zaten. Bu arada bir Hindu Tapınağı'nda buldum kendimi (gerçi iki tane varmış o civ arda), pek hey ecanlandım, Amritsar'dakilere benziy ordu, hemen girip gezdim birkoşu. Zanzibar Tanzany a için, bizim Kıbrıs'ımız gibi bir y er; aslında başka bir ülke, pasaportla giriliy or ama dil, para v e kültür aynı. Ülke, büy ücek iki adadan oluşuy ormuş; en büy üğü Unguja (benimki), diğeri de kuzey deki, bir-bir buçuk saatlik feribot yolculuğuyla ulaşılan Pemba. Çev resinde, tıpkı bu adalardakiler kadar kaliteli mercan resif li, bembey az kumlu upuzun plajlar, üstü tepeleme ağaç dolu, yeşil denizli sürülerle minik adacık da v ar. Burası güneş, deniz ve kum cenneti! Zanzibar, tarihi geçmişi konusunda ciddi önemli bir y er. Önemi, öncelikle coğraf i konumundan geliy or. Koca Hint Oky anusu'nun nimetleriy le donanmış bitki örtüsü, y umuşak, güzel bir iklimi v e kaliteli baharatları v ar. Hindistan'dan, Đran'dan, Af rika'dan v e y olu buradan geçen birçok medeniyetten insanlar adaya f arklı dönemlerde y erleşmişler. Y ıllarca köle pazarı Sohbet eden birkaç kişi v ardı bir sokak başında, ay aküstü konuştuk. Türkiy e'y e Zwahili dilinde “Taki” diy orlar ve hakkımızda bildikleri tek şey “Av rupa'daki tek Müslüman ülke” olduğumuz. O bey, yanımızdaki, okuldan çok ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) dev bir konağa benzey en okulun müdürüymüş, bana içeriy i gösterdi. Ve ekledi, çarşıda bir Türk v ar, eczacı, Đzmirli, gördünüz mü diy e? Onu görmedim ve bulabileceğimi de hiç düşünmedim, gülümseyip, ilgisine teşekkür edip gezmey e devam ettim. Hav a y avaş y avaş kararırken, kale taraflarına ulaşmak üzerey dim. Kıy ıdaki binalar (Mizingani Road) çok gösterişliydi v e sonradan öğrendim ki müze, saray v e kültür merkezi gibi y erlermiş bunlar. Kıy ıdaki kalede yerel müzikli bir dans gösterisi vardı, biraz orada dolaştım, satış rey onlarına baktım v e dışarıy a çıktığımda ise, bana Marrakesh'in Jam-El Fana Mey danı'nı hatırlatan, geniş park alanına (Forodhani Gardens) harika yemek stantlarının kurulduğunu gördüm. Lambalar yanmış, y ağ v e y emek kokuları y ükselmişti, sebzesinden şekerkamışı suyuna (burada limonlu v e karanf illi içiliy or), ucuzundan pahalısına, kalamarından adını bilmediğim birçok çeşit balık v e böceğe, muz kızartmasından y erel y emeklere kadar her çeşit y iyecek vardı ortalıkta ve bunları satın alan kalabalık gece y arısına kadar eksilmedi. Her akşam f arklı şey leri denedim, buradaki muz çeşidi v e f arklı pişirme tarzları beni şaşırttı doğrusu, ama sev dim. Bu sırada 12-15 y aşlarında oğlanlar denize atlama y arışı y apıy orlardı bağrış çağrış, benim gibi turistler de izliy ordu onları. Güneşin batışı çok güzeldi, kıy ıda y üzlerce minik y elkenli v ardı, açıklarda da büy ük gemilerin say ısı artmıştı. Gece hostelime, altında tünely ol olan binanın (sonradan öğrendim, orası y etimhaneymiş) altından geçip, uzun ana y olu harita üzerinden takip ederek (Keny atta Road) gittim, bu tarafta sokaklar ıssızdı ama bana adanın güv enli olduğu söy lendiği için rahatsız olmadım. Ertesi gün 5-6 saat süreceği söy lenen baharat turuna katıldım, sanırım f iy atı 15 USD civ arınday dı. Bir arkadaşım bu turu beğenmediğini söy lemişti ama ben gay et eğlenceli v e eğitici buldum. Anlaşmalı bahçeler v armış, birine gittik, rehberimiz bize adanın ünlü karanf il çiçeklerini, kahv eyi, limon kokulu ağacımsı bitkileri, başka tropik v e egzotik birçok meyve ve bitkileri gösterdi. Vanilya hariç (o çok pahalıymış), hepsinden birer parça v erdi elimize, biz de bunları, etraf taki çocukların bize y apraktan yaptıkları külahların içine koy up oy nayarak gezindik. Çocuklar bize otlardan bilezik, y üzük, krav at v e kolye de y apıv erdiler çabucak. Çıkışta oradan baharat aldık, f iyatlar pazardakilere y akındı. Baharat bahçesinin ardından öğlen y emeğini hazırlamaları için minik bir köy e uğray ıp malzeme bıraktık, biz y akınlardaki tarihi bir hamamı gezdik v e köy deki y erel bir ev de (hasır çatılı, y anları duv arsız), leğende bizim için hazırlanan pilav ı v e sebze haşlamasını y edik. Y emekten sonra köy deki minik çocuklar geldiler y anımıza, eski terliklerden kesilen dairelerden y apılmış oy uncak v ardı birinin elinde, şirindiler, onlara şeker v erdim. Gezi, aday a köle olarak getirilen zencilerin tutulduğu büy ük bir mağara ziy aretinden sonra, hoş, güzel bir plajda, y üzme molasıy la bitti. O gün haritamı işaretley erek gezdim Stone Town'da, alışv eriş yaptım, akşam mey danda y emek y edim, sonra limana doğru ilerledim v e kıy ıda, dışarıy a harika müzik seslerinin taştığı bir binay a girdim. Kanun ve udla, bildiğim parçalar çalınıy ordu, merakla, hızla çıktım terasa, meğer sanatçı Filistinliymiş v e müzik eğitimini Türkiye'de almış, böy le bir şeyi burada dinley ebilmek güzeldi. Başka bir gün günübirlik Nungwi'ye (kuzey e) gitmek için y ola çıktım. Otobüse binmeye giderken, y olumun üstündeki Anglikan Katedrali'ne uğradım, bilete dahil rehberim gezdirdi beni, şu anda hostel olarak kullanılan Saint Monica binasının altındaki taş hücreleri gösterirken, soydaşlarına y apılan eziy etleri anlattı. Çarşıda, tam otobüse binmeden de Đzmir Eczanesi'ni karşımda gördüm tesadüfen v e merakla girdim içeriy e “Kim Türk burada?” diye. Zanzibarlı bir bey , Türkçe cev apladı beni “Ben! Ben!” diy e. Üniv ersitey i Đzmir'de okumuş v e bir Türk hanımla ev liymiş. Beni akşam ev lerine düny a kupası sey retmeye ve y emeğe dav et etti ama planlarım v ardı tabii, y ine de bu karşılaşmaya sev indim. Nungwi y olu 1,5 saat kadar sürdü v e minik bir mey danda bitti. Sora sora, toprak y ollu baraka ev lerin arasından plaja 20 dakikada ulaştım. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Her koy rengi v e kumuyla muhteşemdi. Plajda, direkler üzerinde restoranlar, binalar v ardı. Beğendiğim her koy da, bel çantamı v e minik sırt çantamı birilerine emanet edip doy a doy a y üzdüm. Masailerden alışv eriş y aptım, tüplü dalış sordum ama f iyatlar pahalı diy e v azgeçtim. Y umuşacık kumu, usulca derinleşen turkuaz sularında y üzerken, suyun üzerindeki minik yansımaların da pembe-eflatun göründüğünü f ark ettim, orada çok güzel zaman geçirdim. Çıktığımda kıy ıda sular y ükseldiği için, geldiğim yerden dönemedim y ola ve bungalov ların aralarından geçtim, bu kez tam burun taraf ına y öneldim. Kıy ıda, rüzgarla sürüklenen sessiz bir y elkenli ordusu v ardı. Geniş plajda hindistancev izi ağaçları v e tamir edilen tekneler arasından bayağı ilerlediğim sırada gökyüzü giderek koy ulaştı, ardından birden y ağmur başladı. Muson y ağmuru çok güçlüydü v e 20 dakika kadar sürdü. Koşup, yakınlarda onarılan bir teknenin altına sığınd ım tamircilerle birlikte. Çıktığımda oldukça ıslaktım v e y aklaşık y arım saat y ürüyüş sonunda daladala (yanları açık kamy onet-minibüs) durağına ulaştım. Şehre geç v ardım, duş ve y emek sonrası korkunç y avaş internette birkaç şey yazdım arkadaşlarıma, etrafta çok dolaşmadan y attım. Sonraki gün planımda doğu v e güney v ardı. Daladalay la Jambiani'y e kadar dura kalka gittik. Y anıma binen öğrencilerin sarı kesekağıdı sayf alarından oluşan defterlerini inceledim, şeker dağıttım, y olda hasta bir adama pomad, ilaç v erdim. Daha sakin, metal baraka v e kuru balık-y osun alanlarıy la dolu plajlarda yüzüp zaman geçirdikten sonra, geçen akşam y emek y erken tanışıp, bungalovunda kalmak için anlaştığım çocukla telef onlaştım, tekrar daladalalara binip güney e hareket ettim bu kez. Kizimkazi Mtendeni'y e ulaştığımda hav a kararmay a başlamıştı, bu nedenle Mkunguni'y e (2-3 km sanırım) taşıt bulamadık, y ürüdük. Kasabay ı geçtiğimizde hav a tamamen kararmıştı ve bungalowumun sahibi beni motosikletli arkadaşıy la gönderdi gideceğim y ere. Gerçekten ilginçti. Hiç ışık, hiç ses yoktu, otlaktan geçip ulaştığım bungalov umu sev dim, hav alıy dı. Fırf ırikli v e cibinlikli y atağım temizdi, musluktan akmay an su hariç (leğenlerdeydi, tepeden akıtacak deposu yoktu), her şey iy iydi. Şıpır şıpır deniz sesi, çıt çıkmayan ortam v e ışık kirliliği olmadan izley ebildiğim gökyüzü harikay dı. Ertesi sabah denize girmek için kıy ıy a gittim ama su çok alçaktı v e kıy ıdan birkaç y üz metre boy unca kum-mercan kayaları v ardı, balık, y engeç ve midy e toplay an birileri geziniy ordu bu alanda. Ben de terliklerimle başladım y ürümey e. Đlerlemek çok zordu v e kay alar arasındaki deniz kestaneleri de gayet tehlikeliy di, açığa ulaşmam, şöy le bir yüzüp dönmem 1,5 saati aştı ama oray ı da, f arklı olduğu için sev dim. Zorluklarına rağmen, buray a gittiğime pişman olmadım ve bungalov umun keyfini biraz daha çıkarıp Stone Town'a kolay ca döndüm öğlen. Dönüşte eski hostelime uğradım. Kasay a koy duğum ekstra paramı, bıraktığım bazı eşy alarımı alıp, ay ırttığım katamaran biletimi almay a gittim v e Beit-El Ajaib adlı ünlü müzey i gezebildim nihay et. Çok y üksek tav anlı, ahşap süslemeler içinde, aydınlık, geniş ve çok özenli döşenmemiş bir binaydı. Kalan zamanımda biraz alışv eriş yaptım, meydanda y emek yedim v e Freddy Mercury'nin doğduğu ev in f otoğraf ını da çekip, iskeleye döndüm. Pasaport işlemleri sırasında tanıştığım iki Amerikalı delikanlı v e bir Đngiliz kızla birlikte ilerledik korkunç kalabalık gece katamaranında. O geceki ikinci gemi arızalanmış, tüm yolcular da bizimkine gelmiş. Bu, ilk anda pek rahatsız etmemişti beni ama sabaha karşı dalgalarda zıplay ıp, her sef erinde suy a çok sert düşüşlerimizden, korktum; batmaya karşı tetikte uyukladım son birkaç saat. Sabah 06'y a doğru Dar'a sağ-salim ulaştık v e beraberimdeki üç kişiy le birlikte taksi tutup, Arusha'y a gidecek otobüse y etiştik. Zanzibar rüy a gibi güzeldi! ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Tadı Damağımda Erdem ENGĐN [email protected] Kahve Aslında Ne Renk? Kahv e ağacığıy la tanıştım burada… Sabah akşam içmekten sonsuz keyif aldığım kahv eyi meğer hiç tanımıy ormuşum ben… Farkında bile değilmişim olgunlaşmamış kahv e çekirdeğinin etraf ındaki kırmızı, kıpkırmızı d ış kabuğun… Kahv e meğer gölgey i sev ermiş, meğer en iyi kahv e mimozanın gölgesinde y etişirmiş… Mimozalar gece yapraklarını kaparmış, böy lece kahv e ağacı gece nef es alırmış, gündüzse tekrar açılırmış mimozanın y aprakları v e kahv e ağacını sıcaktan korurmuş… Meğer dost sohbetlerle tadına doy amadığımız kahv e, güzelim mimozanın gölgesini sev ermiş… Mimozalara mı baksam, y oksa altındaki kırmızı tohumlu y emy eşil kahve ağacına mı, şaşırıy orum… Küba’nın dağlarında dolaşırken böy le bir tanışma planlamamıştım: Kocaman kırmızı çekirdeklerin içinde bembey az bir düny a… Kav rulup bizlere ulaştığında rengi koy ulaşmış olsa da aslında dostluklarımızın, neşemizin, kederimizin rengini de taşıy or sonrasında. Eskiden Küba ekonomisinde birinci sırada olan kahv e-rom-puro üçlüsü şimdilerde beşinci sıray a gerilemiş durumda. Zamanında kölelerin terinin karıştığı, düny anın pek çok y erine ulaşan Küba kahv esi satışları, eskiy e göre oldukça gerilemiş olsa da bu durum kaf elerindeki buram buram kahv e kokusunu duymanıza engel değil. Kimi şehirlerde, kimi kafelerde şeker y okluğu nedeniyle kahv e servisi y apamasalar da kahv e her y erde. Tarif ini v ermey e gerek y ok sanırım, hepimiz biliyoruz o tadı. Ağzınıza aldığın ız bir y udum romun tüm Küba’nın tadını size taşıması gibi bir y udum kahve de aslında ülkenin tüm tarihini ve tadını taşıy or… Tadı damağımda… Acı, buruk, renkli… Bir paket Cubita almadan, pazardan boy nunuza kırmızı kahv e çekirdeği kolyesinden takmadan dönmey in lütf en… Buram Buram Rom Ben milli içki diye buna derim işte!!! Kadını erkeği, genci y aşlısı, köylüsü kentlisi, okumuşu okumamışı, hepsi - herkes içmeli milli içki denen içkiyi, aynen Küba’da içilen rom gibi. Hay atın içine sızmış rom Küba’da, her y erde, herkesle… Restoranda içen de, barda dans ederek içen de, elinde şişesi deniz kıy ısında oturmuş içen de, ev inin balkonunda sallanan koltukta yudumlayan da, herkes, aynı keyfi alıy or gibi. Ve Mojito (mohito diy e okunuy or) gerçekten milli kokteylleri. Türkiy e’de sosyete içkisi olan bu koktey lin burada halk içkisi olması ne traji komik aslında, Bodrum’da bir dolu para ödediğimiz Mojito, Küba’da sadece 2 euro! Rom üç tip. Birincisi genç olanı, bey az. Sadece koktey l y apımında kullanılıy or. Y ani mojito y apımında bunu kullanıy oruz. Đkincisi orta y aşlı olanı, 3-5 y aşında, rengi biraz koy u, sek içilebiliy or, kimi zaman koktey lde de kullanılabiliy or. Üçüncüsü tabii en pahalısı, y ıllanmış olanı, en koy u olanı; konyak gibi içiliyor. En iy i markası Caney . Romla özdeşleşmiş Bacardi de Küba doğumlu ama 1960’larda dev letleştirilince her şey , Amerika’y a gitmiş üretici aile. Ve bu sebeple Kübalılar Bacardi’y i romdan saymıy orlar. Mojito için birkaç y aprak taze nane, uzun bir bardağın içinde 1 adet y eşil limonun suyuy la v e 2 çay kaşığı toz şekerle ezilir. Üzerine 2 ölçek rom (genç olanından!) ilave edilip karıştırmay a devam edilir. Sonra biraz soda v e buz… Đşte Küba’nın tüm tadı ağzınızda… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Gez/Yaz Rüştü HATĐĞOĞLU [email protected] EVEREST AN A K AMP Defterimle Sohbetler A. Rüştü HATĐPOĞLU 216 Sayfa, Alter Yayıncılık, 2010 Ankaralı gezginlerden Rüştü Hatipoğlu’nun y azdığı v e 2009’da gerçekleştirdiği Ev erest Ana Kamp y ürüy üşü esnasında hay atını kay beden Nepalli rehberi Dhan Bahadur Rai’nin anısına ithaf ettiği kitap; birbirinden güzel renkli fotoğraflarla süslenmiş bir anı kitabı olduğu kadar kapsamlı bir gezi rehberi niteliğinde. Y ola çıkmadan y apılması gereken hazırlıklarla başlay an, gezi anılarıy la dev am eden kitap v ize v s teknik bilgilerle sona eriy or. Bu bölümler içinde en önemlisi kitaba da adını v eren defter notları. 13 Nisan 2009 tarihinde başlay an günlükler 8 Haziran 2009’da sona eriy or. Y azarın, başlık koy amadığını söy lediği bir bölüm v ar ki bu bölümde, y olculuğun ne kadar zor geçtiği hemen anlaşılıy or. Ana kampa 1 km kadar kala 5400-5450 rakımda, Rüştü Hatipoğlu daha f azla day anamay acağını söy ley erek bayrağı dikiyor… Gez/Oku Saffet Emre TONGUÇ [email protected] ĐSTANBUL HAKKINDA HER ŞEY, Saffet Emret Tonguç - Pat Yale 616 Sayfa (19x19) Boyut Yayın Grubu Tanınmış bir rehber v e deney imli bir gezi y azarı olan Saffet Emre Tonguç ile birlikte Kapadoky a’da y aşay an Lonely Planet’in Türkiy e y azarı Pat Y ale’in ortak eseri. Đstanbul’un Kültür Başkenti olduğu y ıla denk gelen bu çalışma şimdiy e kadar Đstanbul hakkında y azılan kitapların en güzeli v e kelimenin tam anlamıy la Đstanbul’a lay ık bir eser. 3 binden fazla görselin süslediği 650 sayf alık kitap tasarımıy la, baskısıy la, içeriğiy le göz dolduruy or. Kitapta Đstanbul, Tarihi Y arımada (Suriçi), Sahil Y olu, Haliç, Taksim’den Maslak’a, Boğaziçi (Avrupa), Boğaziçi (Anadolu) v e y akın çev re olmak üzere y edi bölüm halinde ele alınarak Đstanbul’un 101 y eri kapsamlı bir şekilde tanıtılıy or. Kitapta ayrıca bu 101 y ere ait, ne yenir, nerede kalınır, nasıl gidilir v b soruların yanıtlarına v e kentin y akın v eya uzak geçmişine ait kısa notlara y er v erilirken tüm bilgiler birbirinden güzel f otoğraf, çizim, harita v b görsellerle destekleniyor. Test Yanıtlar: 1. Japonya, 2. Çin, 3. Hindistan, 4. Yunanistan, 5. Arnavutluk, 6. M acaristan, 7. Đsviçre, 8. Đsveç, 9. Finlandiya, 10. Fas ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Ankara Kütüphanesi Timur ÖZKAN [email protected] ATILIM’IN YAB AN ÇĐÇEKLERĐ, Erdoğan TEKĐN 290 Sayfa (11x19) Atılım Üniversitesi Yayınları Atılım Üniv ersitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Tekin ay nı zamanda gerçek bir doğa gönüllüsü. Mesleki uğraşılarının dışındaki zamanlarında doğa f otoğrafları v e özellikle de Türkiy e’nin yaban çiçeklerinin f otoğraf larını çeken Prof. Tekin’in doğay a ilgisi f otoğraf la sınırlı değil. Üniv ersitenin Đncek’teki yerleşkesinde y etiştirmey i başardığı v e sadece Gölbaşı’nda yaşadığı bilinen Ankara’nın endemik bitkilerinden Sev gi Çiçeği’nden sonra sırada Ankara Çiğdemi v e diğerleri v ardır. Üniv ersite y önetimi de bu çabalara destek verir v e y erleşke içinde y aban çiçeklerinin en çok görüldüğü bir bölümü “Doğa Parkı” ilan ederek korumaya alır… Atılımın Y aban Çiçekleri, Erdoğan Hoca’nın üniv ersite v e y akın çevresinden f otoğraf ladığı 250 çiçeği künyesiyle birlikte tanıtıy or. ANK AR A’NIN TARĐHĐ SEMT ĐSĐMLERĐ VE ÖYKÜLERĐ, Şeref Erdoğdu 144 Sayfa (14x20) T.C. Kültür Bakanlığı Bu kitap ile semt, mahalle v e sokak isimleri olarak Ankara halkının günlük y aşamında her gün binlerce kez kullanılmasına rağmen anlamı düşünülmey en v eya bilinmey en sözcüklerin halk öyküleri halinde anlatılması ile kentin eski anılarının y aşatılması sağlanacaktır. Bu kitap artık birer tarihi anı olan Ankara’daki dereleri, bağlık v e bahçelik y eşil alanları, y ıkılan ve yok edilen eski semtleri tarihi isimlerin çerçevesindeki yaşamları v e yaşam öyküleri ile bizlere sunuy or. (Arka kapaktan) “Ankaram” adlı kapsamlı araştırma kitabıy la tanıdığımız Şeref Erdoğdu, Mimar Fikret Ünsal’ın çizimleriy le desteklenen bu kitabında; Bağlar, Dereler v e Semtler adlı üç bölüm halinde Ankara’nın tarihi semt isimlerinin öykülerini anlatıy or. ANK AR ALI NEFĐSE, Yıldırm B. Doğan 244 Sayfa (14x20) Agora Kitaplığı “Ankaralı Nef ise” bir kent romanı. Aslına bakarsanız kenti anlatmay an ama kendini kentli bellemiş insanların içlerinde taşıdıkları kenti gözler önüne sermey e çalışan bir roman. Ankara; Đrf an’ın, Şadi’nin, Nefise’nin kentleri olarak bambaşka serüv enler çizer önlerine. Sanki birinden diğerine ay rı adlar taşıy an ama hepsinin yazgısını birleştirdiğinde de her birini kendi dramatik kaderleriy le yalnız köşelerine sav uran bir kenttir o. Nef ise ise bu kentin v e kentlilerin ortasında bir başına; öğrenme merakı, y aşama hevesi v e bedeninin isteklerini keşf etme arzusuy la cesur olmaya itilen bir kadındır. Durağı olmayan bir ‘gidiş’in peşine düşmüş, kalbindeki erkeği gözbebeklerinde taşıy an, kente v ardığında da hay atına sahip çıkmay a çabalay an b ir kadın. Y ıldırım B. Doğan’ın sürprizi olmayan, yalın, okuyan herkese ‘bunu ben de y azardım’(!) dedirtecek ilk romanı… (Arka kapaktan) CUMARTESĐ PORTRELERĐ ANKAR A, Berrin Cerrahoğlu 116 Sayfa (21x20) Kendi yayını Grubumuz üy elerinden, Fotoğrafçı Berrin Cerrahoğlu 2001-2005 y ılları arasında f otoğraf larını çektiği, Ankara’da y aşay an v eya y olu Ankara’dan geçen bilim, sanat v e kültür insanlarının portrelerini önce Türk Amerikan Derneği’nde, Fotoğrafev i’nde v e Kıbrıs Fotoğraf Günleri’nde sergiledikten sonra kitap haline getirdi. Tuğrul Çakar v e Güle Ezen’in sunumlarıy la başlayan kitapta 52 siyah beyaz porte yer alıy or. Nuri Abaç, Tuna Ötenel, Erendüz Atasü, Müşfik Kenter bu portrelerden sadece birkaçı… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Ankara/Ankara ANKARA’DA 30-31 Ağustos Đşte, Doğu v e Batı arasında onca savaşa v e kan dökülmesine neden olan Ankara 1 önümüzde, y üzlerce metre derinde. Bu kenti Frigyalılar kurmuşlardı. Kral Midas taraf ından kurulan şehir daha sonraları Galatların başkenti oldu. Ardından MÖ 189’da Manlius Vulso taraf ından f ethedilerek Romalıların eline geçti. Nero taraf ından bölge merkezi haline getirilen Ankara (Ankyra) o dönemde Sebatsa adını aldı. Şehir bundan sonraki tarihi boy unca da çok talan ve işgal yaşadı, çünkü doğu batı y ollarının kesişme noktasında olması nedeniy le halklar hareketinin v e orduların sürekli uğrak y eri olmaktan kurtulamadı. Palmira Kraliçesi Zenobia taraf ından ele geçirilmesinin ardından, önce Horroes zamanında Perslerin, Sof iyan v e Harun el Reşid döneminde de Arapların kenti oldu. Sonra Haçlı orduları v e Selçuklular dönemi y aşandı. Sultan Murad zamanında ise Osmanlılar taraf ından f ethedildi. Cumhuriy eti başkentinin taşınmasından sonra gündeme geldi. Ankara’da dolaşırken antik çağların izlerine de rastlıy orsunuz: Đy onlardan bir sütun başı, bir sütun parçası, Bizanslılardan bir kırık aslan heykeli, duv arda eski Y unan bir kitabe her an karşınıza çıkabilir. Agustus döneminden kalma 10 metre yüksekliğindeki sütun ve Hacı Bay ram Camii yakınlarındaki Agustus tapınağının kalıntıları Roma ordularının muzaff er kumandanının anısını hala y aşatıy or. Tapınağın altındaki özel bölümde ise imparatorun bizzat kendisi taraf ından dikte edilen bir kitabe, dönemin kahramanlıklarını çağımıza taşıy or. Düny a Savaşı’ndan sonra Y unanlılar y akınlarına kadar ilerlemey i başardılar. Balık pazarında her türden insan koşuşturuyor. Sırtlarında plastik y ağmurluklarıy la Av rupalılar, köşe başında pazarlık kav gası y apan kara bir Af rikalı, diğer y anda Ermeni satıcı, kollarını dirseklerine kadar sıv ay ıp müşteri çağıran Rum lokantacılar, sarı kaftanlı Arap tüccarlar, boylu paslı Kürt katırcılar, her şey, her kes birbirine karışıy or. Bütün inanlar çarşının o inanılmaz temposu içinde işini bitirmeye, bir şey leri almay a, satmaya, taşımay a çalışıy or. Ankara Y üksek boğazdan döne döne inen y olu hızla kat etmey e çalışıy oruz. Arkamızda f ırtına işareti olan bulutlardan önce kente ulaşmak niy etindey iz. Üzüm bağları v e bağ evleri arasıandan geçerek, şehre doğru y aklaşıy oruz. Birden uzaklardan bir tren düdüğü duy uy oruz; Ne kadar ilginç v e tanıdık bir ses! Ben atımı dörtnala kaldırıy or ve Bekir Ef endi’nin Hürriy et Oteli adını taşıy an oteline bir an önce ulaşıy orum. Antik çağlarda Suriy e, Đran v e Ermenistan’a y önelik ticaret yollarının önemli durağı olan Ankara, 1913’te 50 bin nüf usa sahipti. 1892’de inşa edilen tren y olunun son istasyonu Ankara’da bulunuy or. Kayseri, Y ozgat v e diğer kentlere mal taşıy an kerv anlar buradan y ola çıkıy or. Bu nedenle Ankara’nın çarşısı çok büy ük. Moher adı v erilen Ankara yünü, balı, balmumu, meyvesi ve afyonu çok ünlüdür. Bugün hala eski kale surları içinde yaşayan şehirde 80 civ arında cami bulunuyor. Bunlar arasında en ünlüleri Hacı Bayram Camii, Merlihane v e Arslanhane camileri. Demiryolunun inşasından sonra, Ankara vilay etinin de merkezi olan kent hızlı bir büy üme dönemi y aşadı. Ama Amerikan şehirlerine özgü katlanarak büy üme asıl Dünya Savaşı’ndan sonra Y unanlıları y enerek görkemli bir zaf erle çıkan Türkiy e 1 Ankara’nın deniz seviyesinden yüksekliği 848 metre, bizim Ankara’yı gördüğümüz boğazın yüksekliği ise 1200 metre. Tepedeki surlar (Akkale) artık harabe halinde. Kalın burçları dökülüy or. Bu burçlardan akşamları Tabakhane suy unun derin kıy ılarını içeren v adinin manzarasını hay ranlıkla seyredebilirsiniz. - Güzel kary olaaa, altı mecidiy eee… Altı mecidiy e… Hay di… Önümüzden bunları bağıran bir tellal geçiyor. Doğuy a özgü bu olay işleri çok kolaylaştırıy or. Eğer satılacak bir şey iniz v arsa, tellallara v eriyorsunuz. O, çarşıda dolaşarak sizin malını satıy or. Tabii en f azla v erene satıy or. Hisse senedi olmay an, ama borsa gibi bir kurum bu! Birden sırtında bir af iş taşıy an biri çıkıy or karşımıza; genizden gelen bğir sesle de bağırıy or, seyircileri akşam “Othello” temsiline çağırıy or. Anadolu’da Shakespeare oy nanıy or! … Bela Horv ath, Anadolu 1913 Özgün adı: Türkiy e’nin Kalbinde, Anadolu’da 2300 Kilometre Budapeşte, 1929 Çev iren: Tarık Demirkan Tarih Vakf ı Y urt Y ay ınları, 1996 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:11, Ocak 2011) Dizelerden PĐR SILTAN ABDAL “23 SAYILI ŞĐĐR” Engürü Dağı’ndan bir yol azıttım Acep Şah’a giden yollar bu m’ola Sarardı gül benzim döndü ayv aya Acep Şah’a giden yollar bu m’ola “25 SAYILI ŞĐĐR”DEN; Ankara’dan çıktım sabah namazı Bize yol v ermiyor aşmağa dağlar Yetiş Seyit Battal, Hüseyin Gazi Bize yol v ermiyor aşmağa dağlar … Cahit Öztelli Pir Sultan Abdal Bütün Şiirleri Milliyet Yayınları, 1971 Sn. Güven Dinçer’e teşekkürler
Benzer belgeler
ankara çiğdem - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
ankar alig ezginler@ yahoogroups.com
ankara çiğdemi - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz
sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde ...
ANKARA ÇİĞDEMİ
Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir.
Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve
sahiplerinden izin alınar ak kullanılabil...