avrupa mevduat sigortacıları forumu 2007
Transkript
avrupa mevduat sigortacıları forumu 2007
Y A Y I N O R G A N I TMSF yýl:2 sayý:16 Ocak-Þubat-Mart 2008 B Ý L Ý M S E L AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007 Sayfa 6da Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ Sayfa 3te SUBPRIME MORTGAGE Sayfa 12de TMSFYE STRATEJÝK VÝZYON SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ Sayfa 8de TEMEL PARAMETRELER SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI GENEL EKONOMÝK VERÝLER FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Aralýk) Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre ÜFE 0,15 6,31 5,94 TÜFE -0,22 8,76 8,39 Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.) (*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný) DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ* 31.12.2007 USD 1,1689 EURO 1,7144 GBP 2,3099 Kaynak: REUTERS 30.12.2006 1,4037 1,8650 2,7450 30.11.2007 1,1794 1,7369 2,4500 *Serbest Piyasa FAÝZ ORANLARI (%) 31.12.2007 30.12.2006 30.11.2007 Gecelik 15,75 17,50 16,25 Mevduat Faizleri* **16,80 18,10 **16,80 TRLIBOR (O/N) 15,77 17,97 16,18 Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.11.2007 BORSA ENDEKSÝ ÝMKB Sýnai Mali Kaynak: ÝMKB 31.12.2007 55.538 40.567 83.822 30.12.2006 39.117 30.896 60.168 YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ Son Deðer 1 ay öncesine (31.12.2007) göre (%) ÝMKB Dolar Altýn(YTL/gr) Altýn (Usd/Ons) DÝBS Endeksi 51.538 1,1689 39.98 844.70 (3 aylýk)* 887,85 30.11.2007 54.213 39.264 82.590 1 yýl öncesine göre (%) 2,4 -0,9 4,3 8,3 41,9 -16,7 7,6 33,1 1,3 18,2 DÝBS Endeksi 917,23 Kaynak: ÝMKB,Reuters 1,3 20,6 *ÝMKB DIBS performans endeksi (12 aylýk)* GSMH ve GSYÝH (BÝRÝKÝMLÝ) 2007 (3.çeyrek) 2006 2006 (3.çeyrek) GSMH (milyar YTL) 468.5 575.8 416.0 348.6 399.7 290.1 GSMH (milyar USD) GSYÝH (milyar YTL) 468.2 576.3 416.1 GSYÝH ( milyar USD) 348.5 400.0 290.1 GSMH (Büyüme)* %2,0 %6.0 %3,0 GSYIH (Büyüme)* %1,5 %6,1 %3,4 Kaynak: TÜÝK (Veriler 3er aylýk dönemlerin sonunda açýklanmaktadýr.) *Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir. ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%) Ekim 2007 Aralýk2006 Ekim 2006 Ýstihdam Oraný* 43,1 43,2 43,9 Ýþsizlik Oraný 9,7 9,9 9,3 Kaynak: TÜÝK *Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus (Veriler dönemi izleyen 3 üncü ayýn 20 sinde açýklanmaktadýr.) Ýmalat Sanayi Kapasite Kullaným Oraný Aralýk 2007 Aralýk 2006 %81,2 %81,7 ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (milyon USD) Kasým 2007 Cari Ýþlemler Hesabý -32.758 Dýþ Ticaret Dengesi -32.135 Kasým 2006 -29.347 -38.228 Kasým 2007 %82,6 Aralýk 2006 -32.774 -41.238 Toplam Ýhracat 103.258 82.672 91.937 Toplam Ýthalat 145.393 120.900 133.175 Ýhracat/Ýthalat %71,0 %68,4 %69,0 Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.) TMSF-Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ (milyon USD) Kasým 2007 Aralýk 2006 Ýç Borç Stoku 216.9 178.9 Dýþ Borç Stoku 66.8 66.6 Toplam 283.6 245.5 Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý Kasým 2006 173.2 65.5 238.8 KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ) (milyar YTL) Kasým 2007 Gelirler 174.69 Harcamalar 184.40 Bütçe Dengesi -9.71 Faiz Dýþý Denge 37.24 Kaynak: Maliye Bakanlýðý Kasým 2006 157.76 157.70 0.06 44.13 Aralýk 2006 173.48 178.12 -4.64 41.32 BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Kasým 2007) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve Bank. Bank. Yatýrým Bank. Banka sayýsý 33 4 13 Yurtiçi Þube 7.478 419 41 Yurtdýþý Þube 49 1 1 Yurtiçi Personel 151.478 9.039 5.353 Yurtdýþý Personel 536 4 3 Kaynak: BDDK BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Kasým 2007) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve milyon YTL Bank. Bank. Yatýrým Bank. 18.264 19.090 522.276 Toplam Aktifler 8.801 14.495 252.023 Toplam Krediler 66 1.546 30.038 Konut Kredileri 354 25.458 Kredi Kartlarý 178 543 Takipteki Alacaklar 9.433 2.486 24 164.046 Menkul Kýymet 14.392 Mevduat/Kat.Fon. 327.897 8.786 2.294 63.795 Özkaynak 17.476 17.562 373.901 Toplam Bilanço Dýþý Ýþlemler 2.701 12.727 -Gayrinakdi Kredi 80.643 ve Yükümlülükler 14.775 4.835 293.258 -Taahhütler -2 136 41 YPNGP* Kaynak: BDDK *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu MEVDUAT VE KATILIM FONU milyar YTL Kasým 2007 Kasým 2006 292,43 MEVDUAT HESABI 327,90 %38,6 Dth oraný %35,2 10,70 KATILIM FONU 14,39 %50,6 Dth oraný %48,4 303,13 TOPLAM 342,29 %39,0 Dth oraný %35,7 milyar YTL Eylül 2007 Toplam 50 7.938 51 165.870 543 559.630 275.318 31.649 25.812 10.154 166.546 342.289 74.577 408.939 96.071 312.868 175 91,3 Sigorta kapsamýndaki mevduat 102,03 90,44 Dth oraný %31,1 %33,7 Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 4,48 5,44 Dth oraný %30,7 %29,1 TOPLAM 107,48 95,92 Dth oraný %31,1 %33,1 *Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr. Aralýk 2006 484.964 22.378 507.342 Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekaný) Prof. Dr. Nazým EKREN (Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardýmcýsý) Ahmet ERTÜRK Prof. Dr. Necla PUR (TMSF Baþkaný) (Marmara Üniversitesi Rektörü) I. Oturum GENEL OLARAK TÜZEL KÝÞÝLÝK PERDESÝNÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Coþkun KOÇAK (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Baþkaný) 11.00-11.30: 92,9 Özel Hukukta Perdenin Aralanmasý Mudi Adeti* (milyon) Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Ýpek SAÐLAM (Marmara Üniversitesi) 64.96 11.30-12.00: 0.93 Piercing The Corporate Veil In Italian Company And Banking Law-Þirketler 65.89 ve Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Ýlkesi- Eylül 2006 122.518 5.701 128.219 Tel: (212) 340 22 00 Fak: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr Bilgi ve Önerileriniz için: 10.30-11.00: Açýlýþ Konuþmalarý 1,6 BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%) % Kasým 2007 Aralýk 2006 Kasým 2006 Mevduat Bankalarý 17,50 19,89 19,91 Katýlým Bankalarý 15,45 16,51 15,91 Kalk. ve Yat.Ban. 65,69 86,16 145,95 Bankacýlýk Sektörü 19,05 21,90 22,18 Kaynak: BDDK SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI YTL Eylül 2007 Mevduat Bankalarý 147.438 Katýlým Bankalarý 6.804 TOPLAM 154.242 Marmara Üniversitesi / Hukuk Fakültesi Haydarpaþa Kampüsü Ord. Prof. Reþat Kaynar Konferans Salonu 11.00-12.00: Hesap Adedi (milyon) Eylül 2006 PROGRAM Toplam Tel: (212) 340 10 57 Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur. Prof. Dr. Marco SPERANZÝN (Udinese Üniversitesi) 12.00- 13.00: Öðle Yemeði - Otantik Cafe (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi) 13.00-14.20: II. Oturum ÞÝRKETLER VE ÝCRA ÝFLAS HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Mustafa OSKAY (Yargýtay 12. Hukuk Dairesi Baþkaný) 13.00-13.20: Ýcra ve Ýflas Hukukunda Perdeyi Kaldýrma Ýlkesi Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK Yrd. Doç. Dr. Murat YAVAÞ (Kadir Has Üniversitesi) (Marmara Üniversitesi) 13.20-13.40: Anonim Þirketlerde Tüzel Kiþilik Perdesinin Kaldýrýlmasý Meselesi Hakkýnda Ýsviçre Federal Mahkemesi Kararlarý Iþýðýnda Düþünceler Doç. Dr. Lerzan YILMAZ (Marmara Üniversitesi) 13.40-14.00: Þirketler Hukukunda Perdenin Aralanmasý (Örtünün Kaldýrýlmasý) Ýlkesi Kemalettin YÜKSEL (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Üyesi) 14.00-14.20: Tartýþma 14.20-14.40: Ara 14.40-16.20: III. Oturum BANKACILIK VE VERGÝ HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Yurdaer ÖZDÝLEK (Yargýtay 11. Hukuk Dairesi Baþkaný) 14.40-15.00: Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý, Karþýlaþýlan Sorunlar ve Çözüm Yollarý Av. Taner YALÇIN (TMSF Grup Koordinatörü) 15.00-15.20: Haftung Des Gesellschafters Wegen Existenzvernichtenden Eingriffs In Grenzüberschreitenen Sachverhalten -Þirket Ortaðýnýn Sýnýr Aþan Meselelerde Ticari Hayatý Tehlikeye Sokan Müdahalelerinden Dolayý Sorumluluðu- Prof. Dr. Ansgar STAUDINGER (Bielefeld Üniversitesi) 15.20-15.40: Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Doç. Dr. Erol ULUSOY (Marmara Üniversitesi) 15.40-16.00: Vergi Hukukunda Perdenin Aralanmasý Yrd. Doç. Dr. Bumin DOÐRUSÖZ (Marmara Üniversitesi) 16.00-16.20: Tartýþma ve Kapanýþ ÝÇÝNDEKÝLER EDÝTÖRDEN Dr. Yusuf Adýgüzel 2 Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ Ahmet Ertürk 3 AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007 Anýl ERTANOÐLU - Razan ELVERÝÞLÝ 6 SUBPRIME MORTGAGE MARTIN GRUENBERG 12 TÜRK FÝNANSAL HÝZMETLER MEVZUATINDAKÝ GELÝÞMELER Güray VURAL 16 GELÝÞMÝÞ BÝR EKONOMÝDE YAÞANAN BANKACILIK SUÝSTÝMALÝ ÝNCELEMESÝ: CHARLES KEATING VE LINCOLN S&L Biyçe KUÞHAN 18 AZERBAYCAN EKONOMÝSÝNE GENEL BÝR BAKIÞ ve BANKACILIK SEKTÖRÜNE BÝLGÝ SÝSTEMLERÝ ÝHRACATI Dr. Ýsmail Özgür Aslan 23 MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝNÝN YÖNETÝÞÝMÝ KONUSUNDA ÖNERÝLER Çeviren: Razan ELVERÝÞLÝ 28 DÜNYADA ve TÜRKÝYEDE EKONOMÝK BEKLENTÝLER ve FÝNANSAL SÝSTEME ETKÝLERÝ Prof. Dr. Sadi UZUNOÐLU 30 TCKDA BÝLÝÞÝM SUÇLARI Mehmet KALAY 32 BANKALARDA YÖNETÝM SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE KURUMSAL YÖNETÝMÝN ROLÜ Dr. A. Kadir Tuna 39 GELÝÞÝM KONFERANSLARININ 15.si YAPILDI / TMSFYE STRATEJÝK VÝZYON SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ 43 SÜREÇ YÖNETÝMÝ PROJESÝ TAMAMLANDI / TMSF STRATEJÝ ODAKLI YÖNETÝM YAKLAÞIMINI BALANCED SCORECARD ÝLE YAYGINLAÞTIRIYOR Merih Demir 44/45 Karlý daðlarýn büyüsü: KILIÇKAYA : H. Bayram Babacan Yayýn Yönetmeni : Dr. Yusuf Adýgüzel Sorumlu Yazýiþleri Müdürü : Kamil Oðuz Danýþma Kurulu : Doç. Dr. Cüneyt KOYUNCU - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ERDAL - Adnan Menderes Üniversitesi, Y A Y I N TMSF Adýna Sahibi Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi B Ý L Ý M S E L O R G A N I Ali Göçer 46 - Muðla Üniversitesi, Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Dumlupýnar Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi Yayýn Kurulu : Fethi Çalýk, H. Bayram Babacan, Ahmet Yýlmaz, Rýdvan Çabukel, Ali Göçer, Abdullah Canbek, Ýsmail Güler, Nizamülmülk Güneþ Yayýn Türü : Yerel Süreli Yayýn Periodu : 3 Aylýk - Ocak-Þubat-Mart 2008 Görsel Tasarým : 1111 Adam Yapým &Tanýtým Adres : Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul E-posta : [email protected] Tel : 0 212 340 16 11, 23 99, 22 96 Faks : 0 212 288 53 35 Baský : FSF Printing House Baský Tel : 0 212 690 89 89 TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir. TMSF EDÝTÖRDEN Merhaba 2008 yýlýnýn bu ilk sayýsýna merhaba derken, kýsa bir yýl sonu deðerlendirmesi yapmakta fayda var. 2007 yýlý sonunda kurumun tahsilat odaklý çalýþmalarýný büyük oranda neticelendirerek, asli görevi olan mevduat sigortacýlýðý iþine yoðunlaþacaðýný ifade ediyorduk. Ancak 2007 yýlýnda 2 milyar dolara yakýn tahsilat yapýlarak toplam tahsilatta 16 milyar dolara yaklaþýlmasý, kurumun iki temel misyonunu; yani hem banka çözümleme, hem mevduat sigortacýlýðý misyonunu ayný aðýrlýkta bir süre daha götürmesi gerektiðini gösterdi. Ayrýca 1 Nisanda Sabah-Atv yönetiminin üstlenilmesi, uluslararasý piyasalardaki dalgalanma ve fon bulma zorluðu asýl göreve yoðunlaþma hedefini biraz ertelemiþ oldu. Kurumumuz, mevduat sigortacýlýðý konusunda da sadece ülke çapýnda deðil, dünya ölçeðinde de büyük iþlere imza atmaya devam ediyor. Haziran ayýnda yapýlan Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) konferansýndan sonra, Kasýmda da Avrupa Mevduat Sigortacýlarýný (EFDI) Ýstanbulda aðýrladýk. Þubat ayý baþlarýnda ise Marmara Üniversitesi ile birlikte Tüzel Kiþilik Perdesinin Aralanmasý konusunda bir sempozyum düzenleyeceðiz. TMSF, bankacýlýk krizi ve çözüm yollarý ile birlikte, mevduat sigortacýlýðý konusundaki birikimlerini de uluslararasý platformlara taþýyarak sektörde söz sahibi bir kurum oldu. Raf temizliði projesinde artýk son aþamaya gelinirken, süreç yönetimi projesi ve 20052007 Kurumsal Geliþim Planý baþarý ile sonuçlandýrýldý. Kurum baþarýsýnda stratejik odaklý düþünme ve proaktif yönetim anlayýþýnýn önemini her zaman ve zeminde vurgulayan Baþkanýmýz Sayýn Ahmet ERTÜRK, 2008-2010 yýlý için yeni bir vizyon ortaya koydu: Strateji odaklý dinamik yönetim anlayýþý ile uluslararasý finansal istikrarýn oluþmasýnda aktif ve öncü bir kurum olmak. Dr. Yusuf Adýgüzel Yayýn Yönetmeni TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü 2 Bu sayýmýzda, Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu ile birlikte düzenlediðimiz Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel Konular baþlýklý konferansýmýzdaki konuþmalar ve sunumlardan bir kaç örnek sunacaðýz. Baþkan Ahmet Ertürkün EFDI-IADI iliþkilerinin geliþtirilmesinin önemini vurgulayan konuþmasý ile birlikte IADI Baþkaný FDIC Baþkan Yardýmcýsý Martin Gruenbergin Subprime Mortgage Sorununu iþlediði konuþmasýnýn metinlerine yer veriyoruz. Dr. A. Kadir Tuna makalesinde Bankalarda Yönetim Sorunlarýnýn Çözümünde Kurumsal Yönetimin Rolünü iþlerken, Biyçe Kuþhan geliþmiþ bir ülkede yaþanan örnek bir bankacýlýk suistimalini inceliyor: Charles Keating ve Lincoln S&L. Özgür Aslan TMSF yönetimindeki bir þirketin yaptýðý Bankacýlýk söktürüne iliþkin bilgi iþlem ihracatýný iþlerken, Mehmet Kalay TCKda Biliþim Suçlarýný ele alýyor. Çatý Dergimizin sizlerden gelecek makale ve yazýlara da açýk olduðunu, ayrýca görüþ ve önerilerilenizi bizlerle paylaþmanýza çok önem verdiðimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Selam ve saygýlar. KAPAK Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ* Son aylarda mevduat sigortacýlýðý konularýnda toplanan bütün uluslararasý topluluklarýn önemli gündem maddelerinden biri olan güncel uluslararasý geliþmeler hakkýnda bazý gözlemler yapmak faydalý olacaktýr. Son aylarda mevduat sigortacýlýðý konularýnda toplanan bütün uluslararasý topluluklarýn önemli gündem maddelerinden biri olan güncel uluslararasý geliþmeler hakkýnda bazý gözlemler yapmak faydalý olacaktýr. Dünyada uluslararasý finansal piyasalarýnýn iþleyiþine ve finansal istikrara iliþkin ciddi deðiþiklikler olmaktadýr. Geliþmiþ piyasalardaki sýkýntýlý dönemlere raðmen, geliþmekte olan piyasalar normal iþleyiþine devam etmektedir. Geçmiþte Türkiyenin uluslararasý geliþmelerden en fazla etkilenen ülkelerden biri olmasýna karþýlýk, bu kez, þimdiye kadar Türk finansal sisteminde olumsuz etkiler görülmemiþtir. 2000-2001 yýllarýnda yaþanan ekonomik krizi hatýrlarsak, Türkiye, bankacýlýk sektörünün %20sini kaybetmiþ ve parasý %50 oranýnda deðer kaybetmiþtir. Bu krizin toplam maliyeti 30 milyar USDye ulaþmýþ ve Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF) halen bu krizin yaralarýný iyileþtirmeye çalýþmaktadýr. Son yýllarda finansal piyasalarýn çok daha fazla entegre olduðunu görmekteyiz. Carry trade kavramý sofistike yatýrýmcýlarýn yanýnda küçük yatýrýmcýlar tarafýndan da kullanýr hale gelmiþtir. Küçük yatýrýmcýlar için bile uluslararasý piyasalara ulaþýmýn kolaylaþýyor olmasý önemli bir husustur. Küçük yatýrýmcýlarýn sofistike yatýrýmcýlara dönüþmesi sonrasýnda, Hedge Fon yöneticileri ve diðer kurumsal yatýrýmcýlar çok daha yaygýn olarak yapýlandýrýlmýþ ve birleþtirilmiþ enstrümanlarý kullanýlýr hale gelmiþtir. Mortgage gibi görünüþte basit ve zararsýz enstrümanlar da çok karmaþýk hale gelmiþ ve piyasanýn yaþadýðý son dalgalanmanýn nedeni olmuþtur. Mortagagelar temel olarak ev almak için kamu kurumlarýnca garanti altýna alýnan uzun vadeli krediler vermek için oluþturulmuþtur. Sosyo-ekomik açýdan baktýðýmýzda, mortgage sisteminin kredi yeterliliði düþük gelir gruplarýna fayda saðlayacak þekilde artarak alt gelir gruplarýna ulaþmasý olumlu bir geliþme olarak görülebilir. Ancak, bu mortgage kredileri menkul kýymetleþtirilmiþ (kýsaca MBS denebilir), bu menkul kýymetler de yatýrým yapýlabilir nitelikte teminatlý borç yükümlülüðü oluþturulmasýnda kullanýlmýþtýr. Bu enstrümanlar finans mühendisliðinin baþyapýtlarý olarak deðerlendirilebilir. Son günlerde finansal kuruluþlar, grup þirketlerinin yapýsýný ve sýnýr ötesi satýn alma ve birleþmeleri kullanarak faaliyetlerini geniþletmiþlerdir. Bu yeni yapýlanmadaki riskin yumuþatýlmasý boyutu, denetleyici otoritelerin denetimlerini güçleþtirmektedir. Bu hususa, Basel-II Anlaþmasýnda ve Sermaye Yeterliliðine Ýliþkin Direktifte konsolide denetim kavramý içerisinde yer verilmiþtir. Diðer taraftan, bu finansal istikrarý sürdürmek Merkez Bankalarý için yeni bir hedef haline gelmiþtir. Bankacýlýkta yabancý payý Finansal bütünleþmenin parçasý olarak uluslararasý finansal kuruluþlar, geliþmekte olan ekonomilerdeki bir çok finansal kuruluþu ele geçirmiþtir. Bu bakýmdan Türkiye, büyük meblaðlarda yabancý doðrudan yatýrýmý ülkeye çekmiþtir. Türkiyede bankacýlýk sektöründe %30 paya sahip olan kamu bankalarý hariç tutulduðunda, bankacýlýk sektöründe yabancýlarýn payýnýn süratle arttýðý görülmektedir. Bu uluslararasý kuruluþlarýn uzun vadeli yatýrým anlayýþlarýnýn ve geliþmiþ risk yönetimi uygulamalarýnýn bulunmasý nedeniyle, bu uluslararasý kuruluþlarýn Türk bankacýlýk sektörüne olumlu etkileri olmuþtur. Geliþmiþ piyasalardaki yeni finansal geliþmeler ve güncel olarak yaþanan bankalara hücumlar mevcut denetleme ve mevduat sigortacýlýðý anlayýþýmýzýn geliþmesine ihtiyaç olduðunu Ahmet Ertürk TMSF Baþkaný Sayýn Ahmet ERTÜRKün konuþma metninin orijinali Ýngilizcedir. Çevirenler: Anýl ERTANOÐLU, Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý) Elif ARIPINAR, Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý) * 26 27 Kasým 2007 Tarihlerinde EFDI ve TMSF Tarafýndan Ýstanbulda Gerçekleþtirilen Mevduat Sigorta Sistemlerini Etkileyen Güncel Konular Konferansýnda Sayýn Ahmet ERTÜRK Tarafýndan Gerçekleþtirilen Konuþma 3 KAPAK IADInin yeni seçilen Baþkan Bay Martin Gruenbergin EFDInin yýllýk toplantýsýna ve konferansýna katýlýyor olmasý EFDI-IADI iliþkisinin geliþtirilmesi için önemlidir. Bu iki kuruluþun farklý öncelikleri olmakla birlikte, nihai karþýlýklý faydalarýn ortak ve çok daha önemli olduðu aþikardýr. Bu kapsamda, EFDI üyelerinin IADI çalýþma gruplarýna aktif olarak katýlmasý, bu alandaki ortak problemlerin çözümüne katký saðlayacaktýr. göstermektedir. Sorunun sadece denetimle ilgili olmadýðý, ayrýca karmaþýk finans mühendisliði ile desteklenen mevduat sigortacýlýðý sistemi ve risk yönetimiyle de ilgili olduðu açýktýr. Bu, denetleyicilerin ve mevduat sigortacýlarýnýn daha iyi iþleyen finansal piyasalar oluþturulmasýný teminen piyasanýn yapýsýný anlamak ve diðer alacaklýlarýn yanýnda mudilerin de beklentilerini karþýlamak durumunda olduðu anlamýna gelmektedir. Nitekim, 1983 yýlýnda baþlayan mevduat sigortacýlýðý sistemimize bakacak olursak, 1997 ile 2003 yýllarý arasýnda sadece mudilere deðil tüm alacaklýlara tam garanti saðladýðýmýz görülecektir. Bu süreçte, 22 bankayý çözümledik ve tüm alacaklýlar paralarýný geri aldýlar. Yine ayný dönemde ciddi bir bankalara hücum problemi yaþanmamýþ ancak yaþanan ahlaki riskin olaðanüstü düzeyde olduðu görülmüþtür. Finansal yapýda böyle geliþmeler olurken, denetim otoriteleri baþta olmak üzere bütün finansal güvenlik aðý taraflarýnýn bakýþ açýsýnda deðiþikliðe ihtiyaç bulunmaktadýr. Konsolide denetim anlamýnda, denetim otoritelerinin arasýndaki iþbirliðine iliþkin olarak Lamfalasy Yaklaþýmý çerçevesinde çeþitli geliþmeler olmuþtur. Avrupa Birliðinde, Banka Denetçileri Komitesi sýnýr ötesi iþbirliði üzerinde çalýþmalar yapmaktadýr. Ancak, finansal güvenlik aðý içerisinde mevduat sigortacýlýðýnýn rölü hala net olarak belirlenmemiþtir. Mevduat sigortacýlarýnýn, mevduat sigortalama, bir çok alacaklýsý ve varlýðýyla birlikte ekonomik temsilcileri olduklarý bankalarý ve finansal þirketler topluluðunu tasfiye etmeye yönelik iyi iþleyen mekanizmalarý bulunmalýdýr. Tüketicinin korunmasý kavramý çerçevesinde, mudilere ödeme çok çabuk yapýlmalýdýr. Ancak, ödeme süresi, ülkelerin þirketler hukuku düzenlemelerindeki farklý tasfiye kurallarý nedeniyle çok deðiþiklik göstermektedir. Direktifte yer aldýðý gibi, bir mudiye 9 ay içerisinde geri ödeme yapýlmamasý düþünülemez. Batmýþ bir kuruluþun varlýklarýný en yüksek deðerden çözümlemek için etkin bir çözümleme metoduna ihtiyaç bulunmaktadýr. Bu sayede sigortalanmamýþ alacaklýlar paralarýný daha iyi bir geri dönüþüm oranýyla alabilecektir. Uluslararasý Örgütlerden Beklentilerimiz Türkiyede mevduat sigortacýlýðý kavramý, mudilere tüm alacaklýlar arasýnda öncelikli haklar vermek suretiyle, 1933e kadar gitmektedir. 1983 yýlýnda tüzel kiþiliði haiz ve Merkez Bankasýnca yönetilen bir fon haline 4 gelmiþtir. 1994 yýlýnda yaþanan krizin akabinde, TMSFye bankalarýn yeniden yapýlandýrýlmasý ve tasfiyesi görevi verilmiþtir. 2003 yýlýnda, baðýmsýz bir kuruluþ haline gelmiþ ve batmýþ bankalarýn çözümlenmesine iliþkin etkinliðini arttýrmýþtýr. Mevduat sigortacýlýðý politikalarýnýn etkinliðinin artýrýlmasý için çeþitli araþtýrma ve geliþtirme çalýþmalarý yürütülmektedir. Avrupa Birliðine üyeliðin Türkiyenin devlet politikasý olmasý doðrultusunda, TMSF -EFDI iliþkileri de özel öneme haizdir. Bu kapsamda, TMSF, düzenlemelerini AB mevzuatýna uyumlu olacak þekilde hazýrlamalýdýr. Diðer taraftan, TMSF bu çalýþmalara çözümleme ve mevduat sigortacýlýðýna yönelik tecrübesiyle katkýda bulunmaktadýr. EFDI - IADI Ýliþkisi Önemli Diðer taraftan, yýllardýr zengin bir problemli bankalarla ilgilenme deneyimi olan Türkiye uzun süreli ve maliyetli mevduat sigortacýlýðý deneyimlerini IADI ve EFDI çalýþma gruplarýna aktarmakta ve bu alanlarda uluslararasý örgütler tarafýndan gerçekleþtirilen tüm çalýþmalara faal olarak katýlmaktadýr. Bu kapsamda TMSF, IADInin kurucu üyelerinden biri olmuþtur ve bir çok çalýþma grubunda aktif olarak çalýþmaktadýr. Bu baðlamda, IADInin yeni seçilen Baþkan Bay Martin Gruenbergin EFDInin yýllýk toplantýsýna ve konferansýna katýlýyor olmasý EFDI-IADI iliþkisinin geliþtirilmesi için önemlidir. Bu iki kuruluþun farklý öncelikleri olmakla birlikte, nihai karþýlýklý faydalarýn ortak ve çok daha önemli olduðu aþikardýr. Bu kapsamda, EFDI üyelerinin IADI çalýþma gruplarýna aktif olarak katýlmasý, bu alandaki ortak problemlerin çözümüne katký saðlayacaktýr. IADI ve EFDI içerisinde yer alan bir kurumun temsilcisi olarak, farklý çalýþmalarda ve projelerde mevduat sigortacýlarýnýn müþterek ilgisini vurgulamak istiyorum. EFDInin gündemindeki sigorta kapsamý, sýnýr ötesi faaliyetlerde üzerine ekleme (topping-up) uygulamasý, müþteri bilgilendirmesi, mudilere geri ödeme konularý, ana konular olarak göze çarpmaktadýr. Ayrýca, EFDI üyeleri tasfiye düzenlemesine iliþkin görüþlerini sunacaklardýr. Bu konular AB içerisinde tek bir piyasa oluþturmak ve rekabeti korumak amacýyla kýsmen düzenlenmiþtir. Ancak, küresel piyasalar bilgi ve fon akýþýndaki geliþmelerden dolayý tek bir uluslararasý piyasa haline dönüþmüþtür. Bu nedenle AByle baðlantýlý teþkilatlarýn gündem maddeleri sadece AB mevduat KAPAK sigortacýlarýný deðil tüm küresel mevduat sigortacýlarýný ilgilendirmektedir. IADI, yetki, alacaklar ve geri kazaným, idare, sigorta kapsamý limiti, kamu farkýndalýðý, risk yönetimi ve fonun yeterliliði konularýnda çalýþmayý amaçlayan alt komiteler oluþturmuþtur. EFDI de yetki konusu hariç diðer konularý incelemektedir. Uyumlulaþtýrma programýnda incelenmese de, yetki konusu, uzun vadede mevduat sigortacýlýðýnýn etkinliðinin ölçülmesinde önemli bir alan olarak karþýmýza çýkabilecektir. Bu nedenle, IADI ve EFDI arasýndaki iþbirliðinin artmasý dünyada mevduat sigortacýlýðýnýn geliþmesi ve finansal istikrarýn sürdürülmesi için bir önemli bir ihtiyaç olacaktýr. Mevduat Sigortacýlýðýnýn önemini vurgulayacaðýz Uluslararasý piyasalarda yaþanan zorluklar, oyuncularýn, mevduat sigortacýlýðýnýn önemini anlamasýna yardýmcý olacaktýr. Uluslararasý piyasalardaki güncel duruma iliþkin kaygýlarýn, ABde ve üye ülkelerdeki karar alýcýlarýný ve politika yapýcýlarýný harekete geçirdiðini görmekteyiz. Durumun bir an önce çözülmesini umut ederken, mevduat sigortacýlýðýna iliþkin deðiþik teknik ve politik yaklaþýma sahip olmamýz gerektiðini de söyleyebiliriz. Bu yüzden, EFDI ve TMSFnin birlikte gerçekleþtirdiði bu konferans mevduat sigortacýlýðýnýn gerçek gündemine dikkat çekecektir. Bu kapsamda, bu temel konularda görüþlerimi sizinle paylaþmak istiyorum. Türk mali sektörü çok kýsa sürede düzenleme ve uygulamalarýný AB mevzuatýna uyumlu hale getirecektir. Bankacýlýk sektörüne iliþkin olarak en temel uyumsuzluðun Sermaye Yeterliliði Direktifinin halihazýrda uygulamaya geçirilmemiþ olmasý görülebilir. Bu önemli hususta, denetleyici otorite ve bankacýlýk sektörü ciddi çabalar göstermiþ olup, bu düzenlemenin 2009 yýlý baþýnda yürürlüðe girmesini planlamaktadýrlar. Sigortacýlýk Yasasýndaki ve alt düzenlemelerdeki son deðiþikliklerle birlikte, sigorta sektöründe uyumun saðlanmasýna yönelik gerekli adýmlar atýlmýþtýr. Sermaye piyasalarýna iliþkin önemli bir yasal deðiþiklik de gündemdedir. Mevduat sigortacýlýðý alanýnda ise en önemli eksiklik tüzel kiþilerin kapsanmasýna iliþkindir. Bu husus Bankacýlýk Kanununda deðiþiklik gerektirdiði için, uygulamaya konulmasýný yaklaþýk 1 yýl süreceði tahmin edilmektedir. Mevduat Sigortacýlýðý Sistemine Bakýþ konusunun geliþme süreci içerisinde olduðu aþikardýr. Bu alanda EFDI ve IADInin üyeleri olarak çabalarýmýz hýz kazanacaktýr ve kazanmalýdýr. Ayrýca, IMF ve Dünya Bankasýnýn katýlýmcýlarýnýn bu konferansta dile getirecekleri deðerli düþünceleri, uygulamacýlar olarak bize ýþýk tutacaktýr. Finansal bütünleþmenin ve sýnýr ötesi faaliyetlerin ilave zorluklara neden olmasý tasfiye düzenlemelerinin yeniden ele alýnmasýný gerekmektedir. Bu konuda, Avrupa Komisyonunun temsilcilerini dinleyip, onlarýn deneyimlerinden faydalanacaðýz. Uluslararasý piyasalardaki güncel duruma iliþkin kaygýlarýn, ABde ve üye ülkelerdeki karar alýcýlarýný ve politika yapýcýlarýný harekete geçirdiðini görmekteyiz. Durumun bir an önce çözülmesini umut ederken, mevduat sigortacýlýðýna iliþkin deðiþik teknik ve politik yaklaþýma sahip olmamýz gerektiðini de söyleyebiliriz. Bu yüzden, EFDI ve TMSFnin birlikte gerçekleþtirdiði bu konferans mevduat sigortacýlýðýnýn gerçek gündemine dikkat çekecektir. Son olarak, karþýlaþtýðýmýz zorluklarýn bazýlarýný hatýrlatmak isterim. Bu zorluklardan ilki, mevduat sigortacýlýðýnýn bankacýlýk sektörüne maliyetini düþürme ihtiyacýdýr. Ýkincisi, sigorta priminin optimum oranýn belirlemektir. Türkiyede risk esaslý prim sistemi sayesinde sigorta rezervi 2 milyar EUROyu geçmiþtir. AB, ex-ante fonlama sisteminin maliyetleri belirlenmesi ve böyle bir sistemin maliyetlerinin ekonomik oyuncular arasýnda paylaþtýrýlmasý konularý üzerinde çalýþabilecektir. Konunun uzmanlarý, TMSFnin mevduat sigortacýlýðý politikalarýný geliþtirmesinde ek yardýmda bulunacaktýr. Sonuç olarak Yukarýda bahsedilenlere ek olarak artan küreselleþmenin yaþandýðý bankacýlýk sektöründeki uluslararasý geliþmelerin etkisiyle, benzer kuruluþlarla iþbirliði içerisinde bulunulmasýnýn ve bu alanda karþýlaþýlan sorunlar için çözüm önerileri ortaya koymanýn önemli olduðunu belirtmek isterim. Bu konferansýn mevduat sigortacýlýðý sistemlerini ve politikalarýný þekillendirmeye yönelik bu gibi hususlarýn tartýþýlacaðý en iyi platformlardan biri olacaðýna ve tüm katýlýmcýlarý aydýnlatacaðýna inanýyorum. 5 KONFERANS AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007 TMSFnin üyesi olduðu EFDInin Yýllýk Toplantýsý ve Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel Konular Konferansý 26-27 Kasým 2007 tarihlerinde TMSF evsahipliðinde Ýstanbulda yapýldý. Konferansýn açýlýþ konuþmalarýný EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI ve TMSF Baþkaný Ahmet ERTÜRK yaptý. Güncel uluslararasý geliþmelere deðinerek sözlerine baþlayan ERTÜRK konuþmasýnda, geliþmiþ piyasalardaki finansal geliþmeler ile güncel olarak yaþanan bankalara hücumlarýn mevcut denetleme ve mevduat sigortacýlýðý anlayýþýnýn geliþmesine ihtiyaç olduðunu ifade etti. TMSFnin üyesi olduðu Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumunun (EFDI) Yýllýk Toplantýsý ve EFDI ile TMSF tarafýndan ortaklaþa düzenlenen Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel Konular isimli Konferans 26-27 Kasým 2007 tarihlerinde Ýstanbulda yapýldý. Anýl ERTANOÐLU Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý) Razan ELVERÝÞLÝ Fon Uzman Yardýmcýsý (Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý) 6 EFDInin Yýllýk Toplantýsý 26 Kasým 2007de kapalý oturum þeklinde düzenlendi. Kapalý oturumdan sonra baþlayan konferansýn açýlýþ konuþmalarýný EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI ve TMSF Baþkaný Ahmet ERTÜRK yaptý. Güncel uluslararasý geliþmelere deðinerek sözlerine baþladýðý konuþmasýnda, geliþmiþ piyasalardaki finansal geliþmeler ile güncel olarak yaþanan bankalara hücumlarýn mevcut denetleme ve mevduat sigortacýlýðý anlayýþýnýn geliþmesine ihtiyaç olduðunu ifade etti. Sorunlarýn çözümünde denetimin yanýnda, mevduat sigortacýlýðý sistemi ve risk yönetiminin de ele alýnmasý gerektiðini belirten ERTÜRK, tüketicinin korunmasý kavramý çerçevesinde mudilere ödemenin çok çabuk yapýlmasý gerektiðini söyledi. Birinci Oturum Ýlk oturum olan Avrupa Birliði MüktesebatýTürkiye Tecrübesi-AB Üyeliðine Giden Yoldaki Adýmlar, TMSF Strateji Geliþtirme Daire Baþkaný Abdullah CANBEK baþkanlýðýnda gerçekleþti. Oturumun ilk konuþmacýsý olan Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Sektör Yöneticisi Güray VURALýn, Türkiyede Finansal Hizmetler Mevzuatýndaki Geliþmeler-Finansal Piyasalara iliþkin AB Müktesebatý ve Türkiye konulu sunumunda; tüm finansal hizmetlerde geliþmeler olduðuna, sermaye yeterlilik kriterleri, mevduat sigortasý, tasfiye gibi konularda AB ile uyumlulaþtýrýlma çalýþmalarýna devam edildiðine ve finansal sektörde ihtiyati denetim standartlarýnýn güçlendiðine deðinilerek, belirtilen hususlarda geliþmelere ihtiyaç olduðu vurgulandý. Birinci oturumun ikinci konuþmacýsý Türkiyede Mevduat Sigortacýlýðý konusunu sunan TMSF Baþkan Yardýmcýsý Vekili ve Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkaný Rýdvan ÇABUKEL idi. ÇABUKEL sunumunda, Türkiyedeki finansal KONFERANS tazmin sürecinin tasfiye ya da iflas kararý alýnmadan Sermaye Piyasasý Kurulunun (SPK) kararýyla baþlayabileceði belirterek, fonlamayla ilgili hususlarda düzenlemeler yapýlmasý gerektiðini dile getirdi. güvenlik aðý sisteminin yapýsýna iliþkin bigiler vererek, tüzel kiþilerin sigorta sistemine dahil edilmesiyle mevduat sigortacýlýðý konulu 1994/19/EC sayýlý AB Direktifine büyük ölçüde uyum saðlanacaðýný belirtti. ÇABUKEL, yapýlan düzenlemelerle tasfiye konulu 2001/24/EC sayýlý AB Direktifine uyum saðlandýðý, Türkiyedeki 50.000 YTLlik sigorta tutarýnýn (yaklaþýk 28.000 EUR) AB ülkelerine göre ortalamanýn bir miktar üzerinde olduðu, mevcut düzenlemelerle % 1,53 seviyesinde olan kapsama oranýn tüzel kiþilerin dahil edilmesiyle % 1.03e gerileyeceði hususlarýný dile getirdi. Daha sonra Yatýrýmcýlarý Koruma Fonu (YKF) Baþkaný Remzi ÖZBAY tarafýndan Yatýrýmcýlarýn Korunmasý baþlýklý bir sunum gerçekleþtirildi. Sunumda Türk sermaye piyasalarýna iliþkin genel bilgiler verilerek, Merkezi Kayýt Kuruluþu yönetiminde menkul kýymetlerin zorunlu olarak kaydileþtirildiði, geliþtirdikleri kontrol mekanizmalarý yoluyla yatýrýmcý varlýklarýnýn suiistimalinin önlendiði, sadece Menkul Kýymetler Borsasýnda iþlem gören hisse senetlerinin koruma kapsamýnda bulunduðu, sigorta tutarýn 48.203 YTL olduðu, uluslararasý finansal kuruluþlarýn Türkiyedeki aracý finansal kuruluþlarý devralmalarýnýn ya da bu kuruluþlarda pay sahibi olmalarýnýn sermaye yeterliliði rasyolarýný ve sermaye yapýlarýný güçlendirdiði, merkezi kayýt sistemine geçiþle aracý kuruluþ iflaslarýnýn sýfýra yakýn bir düzeye indiði vurgulandý. ÖZBAY, AB müktesebatýyla uyumlu düzenlemelerin yapýldýðýný, AB tarafýndan fonlanan Eþleþtirme Projesiyle Bu oturumun son konuþmacýsý SPK AB Çalýþma Grubu Baþkaný Ayþegül EKÞÝT oldu. EKÞÝT Finansal Piyasalarda Denetim konusu üzerinde durdu. 1982 yýlýnda kurulan SPKnýn amaçlarýndan bahsedilerek sermaye piyasasý göstergelerine iliþkin bilgiler verilerek, sermaye piyasasýna iliþkin yasal düzenlemelerin ve denetimlerin etkin, AB standartlarýna uyumlu ve uluslararasý standartlarda olduðu, ABye uyum çalýþmalarý kapsamýnda AB Mevzuatýna Uyum Programý (2007-2013), Yeni Sermaye Piyasasý Kanunu (2008) ve ikincil düzenlemelerle (2009-2013) ilgili faaliyetlere devam edildiði, YKF düzenlemeleriyle AB müktesebatý arasýnda korumanýn tutarý, kapsamý ve üye kuruluþlar açýsýndan farklar bulunduðu ve Eþleþtirme Projesi ile YKF ile ilgili Sermaye Piyasý Kanunu Deðiþiklik Taslaðý ve Yatýrýmcý Tazminine Ýliþkin Yönetmelik olmak üzere iki taslak hazýrlandýðý vurgulandý. Türkiyede tüzel kiþilerin sigorta sistemine dahil edilmesiyle mevduat sigortacýlýðý konulu 1994/19/EC sayýlý AB direktifine büyük ölçüde uyum saðlanacaktýr. Ýkinci Oturum Konferansýn Mevduat SigortacýlýðýYapýlanmasý ve Uygulanmasý-Bankacýlýðýn Ýstikrarýna Katkýsý ve Yeni Tehditler baþlýklý ikinci oturumu Ýngiltere Finansal Hizmetler Tazmin Kurumundan (FSCS) Karen GIBBONS baþkanlýðýnda yapýldý. Ýkinci oturumun ilk konuþmacýsý Dünya Bankasýnda Üst Düzey Araþtýrma Yöneticisi olarak görev yapan Aslý DEMÝRGÜÇ KUNT oldu. KUNTun Mevduat Sigortasý: Tasarým Uygulamalarý ve Etkisi konulu sunumunda; 1965ten bu yana dünyadaki mevduat sigortacýlýðý sistemlerinin sayýsýnýn giderek yükseldiði, mevduat sigorta sisteminin bankaya hücumu önlediði için finansal sisteminin istikrarýný arttýrdýðý ancak bankalarý risk almaya teþvik ederse (ahlaki riskin) istikrarý azaltabileceði, devlet tarafýndan yönetildiði durumlarda ve kapsamý arttýkça mevduat sigorta sisteminin bankanýn istikrarýný olumsuz etkilediði, mevduat sigortasýnýn bankalarýn eskisi gibi yakýndan izlenmemesine sebep olduðu için banka riskliliðini arttýrdýðý, kapsam arttýkça piyasa disiplininin daha çok zayýfladýðý, açýk mevduat sigorta sisteminin ancak güçlü kurumsal geliþmeler saðlandýðý ve saðlam bir yasal düzenlemeler sistemi olduðu takdirde finansal sistemin istikrarýna katkýda bulunabileceði dile getirildi. 7 KONFERANS Düzenleyici ve denetleyici yaklaþýmlar bankacýlýðýn deðiþen yapý ve kapsamýna göre ayarlanmalý, kriz zamanýnda ihtiyaç duyulacak bilgileri tanýmlanmalý ve uygun bilgi paylaþýmý mekanizmasý oluþturulmalýdýr. Ayný oturumun ikinci sunumunu Uluslararasý Para Fonu Para (IMF) Sermaye Piyasalarý Bölümü Direktör Yardýmcýsý David S. HOELSCHER Mevduat Sigortasý Sistemlerinin Tasarýmý ve Uygulamalarý konusunda yaptý. HOELSCHER 1999dan itibaren seksenden fazla ülkenin mevduat sigorta sistemlerini yeniden yapýlandýrdýðýný, blanket koruma sistemlerin artýk uygulanmadýðýný, ahlaki riskle ilgili farkýndalýðýn ve ilginin büyüdüðünü ifade etti. 5 kýtada 78 ülkede yetki, üyelik, kapsam, fonlama açýlarýndan yapýlan araþtýrmalar sonucunda açýk mevduat sigortasý ve zorunlu üyelik sisteminlerine doðru geçiþ olduðunu, mevduat sigortacýlýðý kurumlarýnýn yetkilerinin arttýðýný, risk aðýrlýklandýrmasý konusuyla ilgili çalýþmalarýn yapýldýðýný söyleyen Hoelscher, kamunun bilinçlendirilmesi, sigorta kapsamýndaki mevduatýn vaktinde ödenmesi, müþterek sigorta, sorunlu banka çözümlemesi gibi hususlarda önemli sorularýn yükseldiðini belirterek sunumunu noktaladý. Ýkinci oturumun son konuþmacýsý Ýsviçre Federal Bankacýlýk Komisyonundan Dr. Eva HUPKES oldu. HUPKES, Mevduat Sigortasý Sistemlerine Yeni Tehditler baþlýklý sunumunda, bankacýlýk ve bankacýlýk krizlerinin yapýlarý hakkýnda bilgi verdi. Hupkes, finansal sorunlarýn sebep ve sonuçlarýnýn ulusal sýnýrlarla sýnýrlý kalmadýðý belirtilerek, düzenleyici ve denetleyici yaklaþýmlarýn bankacýlýðýn deðiþen yapý ve kapsamýna göre ayarlanmasý, kriz zamanýnda ihtiyaç duyulacak bilgilerin tanýmlanmasý ve uygun bilgi paylaþýmý mekanizmasýnýn oluþturulmasý, kriz çözümlemesinde önemli fonksiyonlarýn devamlýlýðýnýn saðlanmasý ve bu fonksiyonlarýn kriz zamanýnda korunmasý için sistemler oluþturulmasý, sorunlu bankalara 8 öncelikli el konulmasý, hýza duyulan ihtiyacýn arttýðýnýn farkýnda olunmasý gerektiði ve hýzlý, etkin ve adil bir finansal güvenlik aðý düzenlemelerini tetiklediðini ifade etti. Oturum sonunda söz alan ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumundan (FDIC) Fred CARNS, EFDI-FDIC arasýndaki iþbirliðinin gelecekteki konumuna iliþkin bir konuþma yaptý. Konferansýn ilk günü akþamý yabancý katýlýmcýlar için düzenlenen yemekte IADI Baþkaný ve FDIC Baþkan Yardýmcýsý Martin GRUENBERG Mevduat Sigortasýnýn Uluslararasý Rolü üzerinde bir konuþma yaptý. Önce güncel konulardan ve FDICnin tarihsel geliþiminden bahseden Gruenberg, kapalý mevduat sigorta sistemlerinde bankanýn iflasý halinde kime ne kadar ödeneceði hususunda belirsizlik olduðunu, bu belirsizliðin en maliyetli çözüm olan devlet tarafýndan tam garanti verilmesiyle sonuçlanabileceðini, iyi tasarlanmýþ, halk tarafýndan anlaþýlan bir açýk mevduat sigorta sisteminin bankaya hücumu önlemede en etkili yol olduðunu ve krizin þiddetini azaltarak finansal istikrara katkýda bulunduðununu, dünyadaki açýk mevduat sistemlerinin 1960tan bu yana arttýðýný belirterek; bir mevduat sigorta sisteminin etkin çalýþmasý için gereken özellikleri sýraladýktan sonra IADInin dünya mevduat sigorta sisteminlerinin faaliyetlerini güçlendirdiðini, IADI ile FDICnin birlikte çalýþmasý ve iki kurum arasýnda iþbirliðinin artmasý gerektiðini dile getirdi. Üçüncü Oturum EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEInin kýsa bir açýlýþ konuþmasýyla baþlayan Konferansýn ikinci KONFERANS gününde, ilk olarak Kredi Kuruluþlarýnýn Tasfiyesi ve Geri Ödeme konulu üçüncü oturuma geçildi. Oturumun baþkanlýðýný yapan Thorsten BEHNKE, ilk sözü Hýrvatistan Mevduat Sigortacýlýðý ve Banka Rehabilitasyon Kurumundan (DAB) Mevduat Sigortacýlýðý Bölümü Yöneticisi Ivan TOMLJENOVICe verdi. TOMLJENOVIC Geniþ Yetkilerle Donatýlmýþ Mevduat Sigortacýsý konulu sunumunda; ülkesinde 1997 yýlýnda oluþturulan mevduat sigorta sisteminin faaliyetlerinden, DABýn problem yaþayan kredi kuruluþlarýna iliþkin önlemler almak suretiyle aktif bir rol üstlenerek finansal istikrarýn saðlanmasýna katkýda bulunduðundan bahsetti. Ülkesindeki 7 büyük bankanýn batmasý halinde DABýn karþýlamakla yükümlü olduðu tutarýn 42 milyar Kuna (yaklaþýk 8,5 milyar USD) olduðunu belirten TOMLJENOVIC, ülkesiyle AB Mevzuatýnýn uyumlulaþtýrýlmasýna yönelik Olasý Uyumlulaþtýrma Senaryolarýný anlattý. Daha sonra Macaristan Ulusal Mevduat Sigorta Fonu (NDIF) Müdür Yardýmcýsý Andras FEKETEGYÖR Daraltýlmýþ Yetkilerle Donatýlmýþ Mevduat Sigortacýsý konulu bir sunum yaptý. GYÖR, ülkesindeki mevzuat ile AB Mevzuatý arasýndaki boþluklarýn ve uyuþmazlýklarýn sýnýr ötesi sorunlarý arttýrdýðýna, sýnýr ötesi tasfiye prosedürlerinde yol gösterici ve birleþik yasalarýn eksikliðinin çekildiðine deðinerek, NDIFnin 2005den bu tarafa mevduat sigortacýlýðý ve tasfiyeye iliþkin yetkilerinden, görev ve sorumluluklarýndan, yasal altyapýdan, geri ödemenin ve tasfiyenin sosyal etkilerinden, geri ödeme ile tasfiyeden çýkarýlan derslerden bahsetti. Ermenistan Mevduat Garanti Fonundan Artak KYURUMYAN Ödeme Aczi Durumunda, Mevduat Sigortacýsýnýn Alacaklarýnýn Önceliði konulu konuþmasýnda, alacaklarýn önceliði hususunda ülke örneklerine deðindi. KYURUMYAN, mevduat sigorta sistemine yapýlan geri ödemenin geri kazanýlan varlýklarýn tutarýyla orantýlý olduðunu vurgulayarak, konuya iliþkin ülke örnekleri vererek, tasfiyenin mevduat sigortasýyla ilgilenen kuruluþ eliyle gerçekleþtirildiði ülkeler ve yapýlarý dile getirdi. AB üyesi ülkelerin mevzuatlarý ile AB Mevzuatý arasýndaki boþluklar ve uyuþmazlýklar sýnýr ötesi sorunlarý arttýrmakta, sýnýr ötesi tasfiye prosedürlerinde yol gösterici ve birleþik yasalarýn eksikliði çekilmektedir. Oturumun son sunumunu Kredi Kuruluþlarýnýn Tasfiyesi baþlýðýyla Karen GIBB ONS gerçekleþtirdi. GIBBONS, 94/19 EC sayýlý AB Direktifinin (1)inci maddesinin (1)inci fýkrasýnda yer alan hükmün amir ve evrensel bir uygulama olup olmadýðýna iliþkin görüþlerini belirttikten sonra, Ýngiltere ve Almanyada konuya iliþkin yasal düzenlemeler hakkýnda bilgi verdi. Dördüncü Oturum Cagliari Üniversitesinden Prof. Riccardo DE LISAnýn baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen Risk Bazlý Prim Sistemi baþlýklý dördüncü oturumda ilk olarak IMFden David PARKER, Prof. DE LISA ile birlikte çalýþtýðý Risk Bazlý Primlerin Belirlenmesi ve Risk Ölçümü Ýçin Modellemeler üzerinde durdu. Ýlk olarak açýk ve kapalý mevduat sigortasý ile ahlaki risk kavramlarýna deðinen PARKER, ahlaki riski sýnýrlandýran çeþitli unsurlar ve risk bazlý primli sistemlerinin özelliklerini dile getirdi. Ýdare zorluðunun ve risk ayrýþtýrmasýnýn kolay olmamasýnýn risk bazlý prim sistemine iliþkin engelleri oluþturduðundan bahseden PARKER, kýsaca bankacýlýk sektörünün yapýsý, denetlenmesi, bütünsel analizi ve bankacýlýktaki yeni trendlere deðindi. PARKER risk bazlý prim sisteminin 9 KONFERANS Türkiyedeki mevcut risk bazlý prim sistemi bankalarýn risk bazlý sýnýflandýrmasýný yapma hususunda yetersiz kalmaktadýr, TMSF Haziran 2008e kadar risk bazlý prim sisteminde iyileþtirmeye gidecektir. niceliksel, niteliksel ve niceliksel-niteliksel metodlarýn bileþimi olarak oluþturulabileceðini belirterek, niceliksel, niteliksel ve iki sistemin bileþimi olarak uygulanan metodlarýn avantajlarýna ve dezavantajlarýna deðindi. Kanadanýn risk bazlý modelinin temel olarak alýnacaðýný, yine bu süreçte bankalar ve denetleyici otoriteyle risk kriterlerinin ve risk aðýrlýklarýnýn belirlenmesine yönelik olarak görüþmelerde bulunulacaðýný ifade etti. Daha sonra Dr. Ralf BENNA Almanya Kooperatif Bankalarýnýn Derecelendirme Metodu ve Katký Sistemi hakkýnda bir sunum yaptý. Ülkesindeki koruma sisteminin risk algýsýna deðinen BENNA, bankalar için uygulanan notlama sistemindeki parametreler hakkýnda bilgi vererek, risk bazlý ödemelerin bankalarýn notlama/ sýralama sonuçlarýna göre yapýldýðýný ifade etti. Beþinci Oturum Oturumun son konuþmacýsý olarak söz alan TMSF Baþkan Yardýmcýsý Vekili ve Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkaný Rýdvan ÇABUKEL, Türkiyede Risk Esaslý Prim Sisteminin Ýyileþtirilmesi konulu sunumunda ilk olarak Risk Bazlý Prim Uygulamalarýna deðindi. AB içerisinde exante bir fonlama sistemi ve risk bazlý bir prim sistemi oluþturmaya yönelik çalýþmalarda bulunulduðunu ifade eden ÇABUKEL, Türkiyede Fon Rasyosunun ABye üye ülkeler içerisinde en üst seviyede bulunduðunu, Türkiyedeki mevcut risk bazlý prim sisteminin bankalarýn risk bazlý sýnýflandýrmasýný yapma hususunda yetersiz kaldýðýný, TMSFnin Haziran 2008e kadar risk bazlý prim sisteminde iyileþtirmeye gideceðini, 10 Günün ve konferansýn son oturumu olan Mevduat Sigorta Sistemlerini Etkileyen Güncel Hususlar konulu oturuma David S. HOELSCHER baþkanlýk etti. Ýlk olarak FDIC Baþkan Yardýmcýsý Martin GRUENBERG Subprime Mortgage Piyasasýndaki Geliþmeler üzerine konuþtu. Öncelikle subprime mortgage sektörünün tarihsel geliþimine ve subprime mortgage kredilerinin özelliklerine deðinen GRUENBERG, subprime mortgage kredilerine iliþkin sorunlarýn 2008 yýlýnýn ilk dönemlerinde en yüksek safhaya çýkabileceðini, sorunun tüm toplum için siyasal ve sosyal sonuçlar doðuracaðýný, krizi aþmak için ABDde yasal anlamda çabalar sarfedildiðini, mortgage kredisi veren kuruluþlarýn da kredi koþullarýnda bazý deðiþliklikler yaparak krizin boyutlarýnýn büyümesini engelleyebileceðini belirtti. Hollanda Merkez Bankasýndan Erik SMID, Mevduat Sigortacýsý ve Alacaklýlar/Ýlk Ödemeyi Kim Yapar? Hollandadaki Son Geliþmeler üzerinde durdu. Mevduat sigortacýlýðýnýn Hollandadaki tarihsel geliþimine deðinerek sözlerine baþlayan SMID, alacaklýnýn alacaðýný KONFERANS önce mevduat sigorta sisteminden istemesiyle, alacaðýn önce iflas masasýndan sonra mevduat sigorta sisteminden istenmesi arasýndaki farklarý vurguladý. EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEInin Avrupa Pa r l e m e n t o s u n u n M e v d u a t S i g o r t a Sistemlerine Ýliþkin Raporu ile AB Ekonomik ve Finansal Komitesinin AB Finansal Ýstikrar Düzenlemeleri Konulu Raporuna iliþkin konuþmasýndan sonra Karen GIBBONSa söz verildi. GIBBONS, Bankacýlýk ReformuÝngilterede Mevduat Sahiplerinin Korunmasý konulu bir sunum yaptý. GIBBONS, mudiyi korumak için Ýngilteredeki ve küresel olarak finansal piyasalar üzerindeki baskýnýn mevduat sigortacýlýðýna iliþkin finansman modelinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirdiðini, reformun ilk ayaðý olarak sigorta kapsamýnýn Ekim 2007 itibariyle 35.000 Sterline yükseltildiðini belirtti. GIBBONS tazmin edilecek tutardaki sýnýrlar, ödemelerin zamanlamasý, farklý ürünlerin kapsanmasý, fonlama düzenlemeleri, hizmetlerin devamlýlýðý ve tüketicinin farkýndalýðý hususlarýnýn FSCSnin yeniden gözden geçireði hususlar olduðunu, bu süreç içerisinde Ýngiliz Hazinesi, Ýngiliz Merkez Bankasý, FSA ve FSCSnin birlikte yakýndan çalýþtýðýný, ortaya çýkan problemli hususlarý çözmek amacýyla yasal düzenlemelerin 2008in ilk yarýsýnda ortaya konacaðýný ifade etti Oturumlarýn sonunda Avrupa Komisyonu Ortak Araþtýrma Merkezinden (OAM) Adamo UBOLDI Avrupa Komisyonu OAMnin Mevduat Sigortacýlýðýna Ýliþkin Çalýþmasý hakkýnda bilgi verdi. 94/19 EC sayýlý AB Direktifi doðrultusunda EFDI bünyesinde 5 adet çalýþma grubunun bulunduðuna deðinen UBOLDI, son araþtýrma sonuçlarý, OAMnin mevcut iþ planý, mevduat sigortacýlðýnýn verimliliði, risk bazlý mevcut uygulamalar, arzu edilen risk bazlý model ve risk bazlý sisteme iliþkin zaman çizelgesi hakkýnda bilgi verdi. Mudiyi korumak için Ýngilteredeki ve küresel olarak finansal piyasalar üzerindeki baský, mevduat sigortacýlýðýna iliþkin finansman modelinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmiþ, reformun ilk ayaðý olarak sigorta kapsamý Ekim 2007 itibarýyle 35.000 Sterline yükseltilmiþtir. Konferans EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI ile EFDI Baþkaný Roberto MORETTInin kýsa kapanýþ konuþmalarýyla sona erdi. 11 GÖRÜÞ SUBPRIME MORTGAGE* Konuþmanýn konusu ABDde baþlayan subprime mortgage sektörü ile ilgili olaðanüstü geliþmelerdir. Ancak konunun herkes için öðretici dersler içerdiðine inanýyorum. Bu konuþmanýn konusu Amerika Birleþik Devletlerinde baþlayan subprime mortgage sektörü ile ilgili olaðanüstü geliþmelerdir. Ancak konunun herkes için öðretici dersler içerdiðine inanýyorum. Finansal piyasalarýmýz çok hýzlý bir þekilde evrim geçirmiþ, kredi riski pazarýn bir parçasý haline gelmiþ, küreselleþme sonucunda bütün dünyaya yayýlmýþ ve küresel sonuçlar doðurmuþtur. Bu deneyimden çýkarýlacak temel ders hala detaylý inceleme sürecinde olduðumuzdur. Bunun ABDde nasýl ortaya çýktýðýyla baþlamak istiyorum. Bugün bulunduðumuz konuma nasýl geldiðimize, bu ilginç ve çok ciddi finansal probleme iliþkin ABDdeki beklentilere biraz deðineceðim. Subprime mortgage problemini gerçekten anlamak istiyorsanýz 1920lerdeki ABD mortagage sektörüne bakmak gerekmektedir. O dönemde ABDdeki mortgage kredilerinin birçoðu kýsa vadeliydi (3-5 yýllýk) ve çok riskli enstrümanlardý. Piyasalarda yaþanan daralmanýn unsurlarýndan bir tanesi bu mortgage kredilerinin yapýsýydý. ABDde yaþanan daralmaya karþý atýlan adýmlardan bir tanesi mortgage kredilerini garanti edecek, Federal Ýskan Ýdaresi1 isimli bir kamu kuruluþu yaratmak olmuþtur. Adý geçen kurumun oluþturulmasý sonucunda ABDde 30 yýl vadeli sabit faiz oranlý mortgage kredilerinde geliþme yaþanmýþtýr. 30 yýl vadeli sabit faiz oranlý krediler, mortgage pazarýnýn kurulmasýný da saðlamýþ ve mortgage kredileri 1930lardan 1980lerin sonuna kadar piyasaya hakim olmuþtur. MARTIN GRUENBERG IADI Baþkaný FDIC Baþkan Yardýmcýsý Çeviren: Anýl ERTANOÐLU Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý) *Konuþmanýn orijinali Ýngilizce olup, söz konusu konuþma 26-27 kasým 2007de Mevduat Sigortacýlarýnýn Avrupa Forumu (EFDI) ile TMSF tarafýndan düzenlenen Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel Konular konulu konferansta gerçekleþtirilmiþtir. 12 ABDde 1980li yýllarýn sonundan itibaren tasarruflarda ve kredilerde geliþme, faiz oranlarýnda artýþlar görülmüþtür. Faiz oranlarýnýnýn artmasý nedeniyle, ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerinde de sorunlar yaþanmýþtýr. Ancak yine de söz konusu ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredileri ABD mortgage sektöründe öneme sahip olmuþ, düzey olarak ise sýnýrlý kalmýþtýr. 1980lerin sonundan 1990lara gelindiðinde, ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerinin, ABD mortgage sektörü içindeki payýnýn %15le %25 arasýnda deðiþtiði, 2001 yýlýnda ise ABDdeki mortgage kredilerin %84ünün 30 yýl vadeli sabit faiz oranlý mortgage kredilerden oluþtuðu görülmektedir. 2001-2006 yýllarý arasýnda, ABD mortgage piyasasýnda bugün yaþanan zorluk ve geliþmelerin temelini oluþturan bir dönüþüm yaþanmýþtýr. Tek Faiz Ödemeli Option ARMs2 adý verilen farklý tür mortgage kredileri de dahil olmak üzere, ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerinin kullanýmýnda çok hýzlý bir büyüme görülmüþtür. 2006 yýlý itibarý ile ABDde kullandýrýlan toplam mortgage kredileri içerisinde sabit faiz oranlý mortgage kredilerin oraný %84ten %55e düþmüþ (muhtemelen þu anda daha da düþüktür), ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerin oraný %45e çýkmýþtýr. Dolayýsý ile ABD mortgage pazarýnýn neredeyse yarýsýný oluþturan ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerinde dikkat çekici ve önemli geliþmeler ortaya çýkmýþ, sabit faiz oranlý mortgage kredilerinden deðiþtirilebilir oranlý mortgage kredilerine yönelimin artmasýyla birlikte mortgage sektöründe de büyüme yaþanmýþtýr. 2001 yýlý itibariyle (düþük kredibiliteli kiþilere kullandýrýlan mortgage kredileri anlamýna gelen) subprime mortgage kredileri tüm mortgage kredilerinin %5ine tekabül etmiþtir. Tabii ki ABDdeki piyasalarýn büyüklüðüne 1 Federal Housing Administration (Ç.n.) 2 Option ARMs: Krediyi kullananlara fazla ödeme yapma güçlerine göre seçenekler sunarak faiz oranýnýn aylýk, ödemenin yýllýk olarak ayarlandýðý bir ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredisidir. Seçenekler; tek faiz ödemeli ve tek faiz ödemesinden genellikle daha düþük olan minimum ödemeli türleri içermektedir. (Ç.n.) GÖRÜÞ bakacak olursak bu oran çok önemli deðildir. Geçen yýl itibariyle subprime mortgage kredileri ABDdeki mortgage kredilerinin %20sine tekabül etmiþtir. Dolayýsý ile 2001 2006 yýllarý arasýnda subprime mortgage kredilerinin tüm mortgage kredilerine oraný %5ten %20ye çýkmýþtýr. 2001 yýlýndan önce birçok subprime mortgage kredisinin sabit faiz oranlý olmasý nedeniyle konuyla ilgili en önemli geliþme, yine söz konusu subprime mortgage kredilerine iliþkin olarak yaþanmýþtýr. Bu yeni mortgage kredileri, yüksek faiz oranlý olmalarý gibi bazý olumsuz yönlere sahip olsa da ABDdeki geleneksel mortgage kredilerine benzer yapýdaydý. Söz konusu 5 yýllýk dönem içerisinde subprime mortgage sektöründe, Hybrid ARMs adý verilen mortgage kredilerinde de geliþme görülmüþtür. Ýzin verirseniz þimdi bunu açýklamaya çalýþayým. Adý geçen Hybrid ARMs subprime mortgage kredileri 2-28ler olarak adlandýrýlmaktadýr. 2, 30 yýl vadeli mortgage kredisinin ilk iki yýlýný; 28, 30 yýl vadeli mortgage kredisinin kalan yirmi sekiz yýlýný ifade etmektedir. Bu mortgage kredilerinin yapýlandýrýlmasýna bakacak olursak; baþlangýç faiz oraný olarak kullanýlan ilk iki yýllýk faiz oranýnýn nispeten daha düþük olduðu, ancak ilk iki yýldan sonra faiz oranýnýn arttýðý görülmektedir. Baþlangýç oraný %7 - %8 olabilir ama ilk iki yýldan sonra ayarlanabilir faiz oraný %12ye kadar çýkabilir. ABDdeki subprime mortgage sorununun özünde, bu mortgage kredilerinin baþlangýç faiz oranýna baðlý olarak kullandýrýlmasý bulunmaktadýr. Diðer bir ifadeyle, bu mortgage kredileri, borçlunun yeniden ayarlanan faiz oranýnda ödeme yapma gücüne göre verilmemiþ, borçlunun, bu yeniden ayarlanan faiz oranýnda ödeme yapamayacaðýna yönelik bir beklenti bulunmamýþtýr. Burada, ABDdeki ev fiyatlarýnýn deðer kazanmaya devam edeceði ve kiþilerin (aslýnda ödeyemeyecekleri) mortgage kredilerini yeniden finanse edebilecekleri þeklinde bir varsayým bulunmaktadýr. Mortgage sektörünün nasýl iþlediðini bilenler, ev fiyatlarýnýn bir arttýðýný bir azaldýðýný bilirler. Ayrýca ekonomide ev fiyatlarýnýn sonsuza dek artacaðýna yönelik ilkeler de bulunmamaktadýr. Subprime mortgage piyasasýnýn iþaret ettiði varsayým da iþte bu varsayýmdý. Bu 2-28ler, 2006 yýlýnda subprime mortgage kredilerinin %70inden fazlasýný oluþturmuþtur. Anlaþýlacaðý üzere, ABDde mortgage sektörü 1930lardan beri ilk kez bu yýl düþüþ yaþamýþtýr, gelecek yýl da ev fiyatlarýnýn düþmesi beklenmektedir. Böylece ABDdeki subprime mortgage sektörünün büyümesine iliþkin oluþturulan temel varsayým çökmüþtür. Söylemeliyim ki buna ek olarak diðer problemli hususlar da borçlunun ödeme kabiliyetini azaltacaktýr. Diðer taraftan, mortgage kredilerinin, belli kredi kullandýrým standartlarý olmadan verilmiþ olduðunu görmekteyiz. Yüksek faiz oranlý olarak kullandýrýlan bu kredilerin önemli bir miktarý, %40ý, da beyan edilen gelire göre plase edilmiþtir. Burada süreç þöyle iþlemiþtir: Borç veren kuruluþ krediyi alacak olan subprime müþterisine Gelirin nedir? diye sormakta, borçlu da gelirini beyan etmektedir, iþlemler bundan ibarettir. Kredi kuruluþuna hiçbir belge verilmemekte, beyan teyit edilmemektedir. Böylece ABD mortgage sektörünün çok büyük bir kýsmý, savunulacak bir yaný olmayan bu tür iþlemler sonucunda kullandýrýlan kredilerden oluþmuþtur. Sonuçta bu sistem de çökmüþtür ve mortgage kredisi veren bir çok kuruluþ sektörün dýþýnda kalmýþtýr. Ancak bence, bugün yaþanan problemlerin kritik boyuta gelmesine neden olan esas felaket, bu mortgage kredilerinin yaygýn bir þekilde menkul kýymetleþtirilmesiyle oluþmuþtur. Hybrid ARMs subprime mortgage kredileri 2-28ler olarak adlandýrýlmaktadýr. 2, 30 yýl vadeli mortgage kredisinin ilk iki yýlýný; 28, 30 yýl vadeli mortgage kredisinin kalan yirmi sekiz yýlýný ifade etmektedir. Bu mortgage kredilerinin yapýlandýrýlmasýna bakacak olursak; baþlangýç faiz oraný olarak kullanýlan ilk iki yýllýk faiz oranýnýn nispeten daha düþük olduðu, ancak ilk iki yýldan sonra faiz oranýnýn arttýðý görülmektedir. Ýþte burada son 5 yýldaki iki dönüþüm unsurundan bahsedebiliriz. Ýlki, sabit faiz oranlý mortgage kredilerinden ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredilerine yöneliþtir. Ýkincisi ise ikincil mortgage piyasasý içerisinde özel sektörce mortgage kredilere karþýlýk çýkartýlan menkul kýymetlerin geliþimidir. ABDde devlet tarafýndan sigorta edilmeyen, özel sektörce mortgage kredileri karþýlýðýnda çýkartýlan bu menkul kýymetler 1999 2006 yýllarý arasýnda büyük geliþim göstermiþ olup, ABDdeki subprime mortgage kredilerinin %70inden fazlasýnýn da menkul kýymetleþtirildiði görülmektedir. Böylece menkul kýymetleþtirme, bahse konu kötü kredilendirme sürecinin etkilerinin ABD ve dünya piyasalarýna yayýlmasýna neden olmuþtur. Bu gerçekten yeni bir geliþmedir, böyle bir durumla daha önce hiç karþýlaþmamýþtýk. Dolayýsýyla bu bizim için yeni bir deneyim ve sorundur. Aslýnda biz bu kötü kredilendirme süreci sonucunda kullandýrýlan subprime mortgage kredileri karþýlýðýnda çýkartýlan menkul kýymetleri elde tutanlarý tespit etmeye çalýþmaktayýz. Bu husus, bu problem, ABDde henüz konuþulmamaktadýr. Þimdi bunun nedenini açýklamaya çalýþacaðým. Daha önce de söylediðim gibi, bu mortgage kredilerinin önemli özelliði ilk iki yýl düþük bir baþlangýç faiz oranýna sahip olmalarý, daha sonra bu faiz oranýn artmasýdýr. Bu mortgage 13 GÖRÜÞ Örneðin bir toplulukta, bir mahallede 2 veya 3 ev, mortgage kredisinin ödenememesi nedeniyle boþaltýlýrsa, bu yalnýzca ev sahibi veya ailesi için sonuç doðurmaz, ayný zamanda ev sahiplerinin komþularý ve içinde yaþadýklarý toplum için de bazý etkiler, sonuçlar doðurur. kredilerinin büyük miktarý 2005 yýlýnýn son çeyreðinde 2006 yýlýnýn baþlarýnda kullandýrýlmýþtýr. 2005 yýlýnýn son çeyreðiyle 2006 yýlýnýn baþlarýna iki yýlý eklediðimizde 2007 yýlýnýn son çeyreðiyle 2008 yýlýnýn baþlarýna ulaþýlmaktadýr. Böylece faiz oraný yeniden ayarlanan mortgage kredilerine iliþkin patlamayý önümüzde sene (2008) göreceðimizi söyleyebiliriz. Bu subprime mortgage kredilerinin yaklaþýk 2 milyonunun faiz oranlarýnýn önümüzdeki yýl (2008) içerisinde tekrar ayarlanacaðý tahmin edilmektedir. Bu mortgage kredilerine karþýlýk çýkartýlan menkul kýymetleri ellerinde tutanlar batma riski altýna girecektir. Bu baðlamda bu problemin, ABDde çok yönlü etkilere sahip, çok büyük bir problem olduðu görülmektedir. Örneðin bir toplulukta, bir mahallede 2 veya 3 ev, mortgage kredisinin ödenememesi nedeniyle boþaltýlýrsa, bu yalnýzca ev sahibi veya ailesi için sonuç doðurmaz, ayný zamanda ev sahiplerinin komþularý ve içinde yaþadýklarý toplum için de bazý etkiler, sonuçlar doðurur. Söylemeye gerek yok, bu, ev piyasasýný da etkileyecektir. Sonuçta, önümüzdeki yýl (2008) itibariyle piyasalarýn tansiyonu artacaktýr. Belirtmek gerekir ki, bu krediler genellikle düþük gelirlilere verilmiþ durumdadýr. Örneðin Afrika kökenli Amerikalýlar, Ýspanya veya Latin Amerika Kökenli Amerikalýlar gibi etnik kökenli müþteriler üzerinde özellikle bir yoðunlaþma mevcuttur. Diðer taraftan ABDdeki Mortgage Bilgilendirme Kanununa göre, krediyi kullandýran kuruluþ kredinin kullandýrýlmasý ile ilgili olarak bazý hususlara bakmalý, bazý hususlarý gözönünde bulundurmalý, borçlunun profilini çýkarmalýdýr.Geçen aylarda yayýnlanan verilere göre Afrika Kökenli Amerikalýlarýn %54üne, Ýspanya veya Latin Amerika Kökenli Amerikalýlarýn %47sine bu yüksek faiz oranlý mortgage kredileri kullandýrýlmýþ durumdadýr. Nüfusun geri kalanýnýn ise %18ine yüksek faiz oranlý mortgage kredisi kullandýrýlmýþtýr. Dolayýsýyla bu mortgage kredilerinin daðýlýmýnýn önemli siyasal ve sosyal boyutlarý mevcuttur. Burada sormamýz gereken soru þu: Peki biz ne yapýyoruz?. Aslýnda bu sorunun cevabýnýn iki kýsmý var: Ýlki bence, diðerinden daha etkili ama daha da zorlu. Daha kolay olan ikinci kýsým ise, borçlunun krediyi geri ödeyebilme gücüne göre kredilendirilmesine yönelik olarak subprime mortgage kredisi kullandýrma standartlarý koyulmasýdýr. Ayrýca mortgage kredisine iliþkin ödenecek vergi ve sigorta tutarlarýnýn belli olmasý gerekir ki, krediyi kullanan, kullandýðý krediyle ilgili vergi ve sigorta 14 ödemelerinin ne kadar olduðunu, bu ödemelerin aylýk mortgage taksidinin ne kadarýný oluþturduðunu bilmelidir. Ancak mortgage sektöründe kredi veren kuruluþlarýn sigorta ve vergi tutarlarýný netleþtirmediðini görüyoruz. Dolayýsý ile kiþiler, kendilerini çok büyük finansal yükümlülük altýna sokan borçlarýn unsurlarý hakkýnda bilgi sahibi olamamaktadýr. Bu da aslýnda tüm kredilendirme sürecinin ciddi þekilde bozulmasý anlamýna gelmektedir. Bankacýlýkla ilgili federal otorite, ABD Merkez Bankasý (FED), mevduat sigortacýlýðýyla ilgili kuruluþ (FDIC), federal tasarruf kurumu mortgage piyasasýnda borçlunun ödeme gücüne göre mortgage kredilerinin tahsisine, vergi ve sigorta ödemelerine ve diðer problemli konulara iliþkin bazý kýlavuz ilkeler yayýnlamýþtýr. Bu da konunun baþka bir boyutudur. Þimdi bunu açýklamaya çalýþacaðým. ABDde subprime mortgage kredilerinin ¼ü federal sigorta kuruluþlarý, federal bankalar ve tasarruf kuruluþlarýnca, ¼ü federal sigorta kuruluþlarý ile tasarruf kuruluþlarýnýn iþtirakleri olan kuruluþlarca kullandýrýlmýþtýr. Subprime mortgage kredilerinin geriye kalan yarýsý ise yukarýda bahsedilen kuruluþlarla baðlantýsý olmayan kuruluþlarca tahsis edilmiþtir. Bu en son bahsedilen kuruluþlar ise federal düzenlemelere tabi bulunmamakta olup, eyalet düzenlemelerine tabi bulunmaktadýr. Bu anlamda biz federal düzenleyiciler, eyalet düzenleyicileriyle yakýn bir çalýþma içindeyiz. Eyalet düzenleyicileri de federal ilkeleri eyalet bazýndaki ilkelere adapte etme sürecinde bulunmaktadýr. Ancak ABDdeki bir Kanuna göre, FED Kurulu tüm ülkede uygulanacak þartlarý, kurallarý oluþturma yetkisine sahiptir. FED de bu süreçte yeni bir düzenleme geliþtirmekte olup, FED Baþkaný yýlsonundan önce teklif düzenlemenin çýkartýlacaðýný bildirmiþtir. Ayrýca ABD Kongresinde de mortgage sektörüne iliþkin genel standartlar oluþturmak amacýyla, bir düzenlemeyi kanunlaþtýrmaya yönelik yoðun çaba sarfedilmektedir. Konuya iliþkin bir yasa Kongreden geçmiþtir, yasanýn ABD Temsilciler Meclisince yakýnda yayýnlanmasý beklenmektedir. Yasa çýkarma ve uygulama sürecinde önemli bir baþarý þansý bulunmaktadýr. Dolayýsý ile sorunun ilk kýsmýný düzeltmeye çalýþýyoruz, sanýyorum ki bunun üstesinden geleceðiz. Sorunun zorlu kýsmý ise, mortgage kredisi kullanmýþ olup, kullandýklarý kredilerin faiz oranlarý önümüzdeki yýl tekrar ayarlanacak GÖRÜÞ olan ve böylece evlerini kaybetme riskiyle karþý karþýya bulunan yaklaþýk 2 milyon kiþi olmasýdýr. Daha önce de bahsettiðim üzere problemin bu kýsmý söz konusu mortgage kredilerinin menkul kýymetleþtirilmiþ olmasý nedeniyle çok zorlu. Geçmiþ dönemlerde finansal kuruluþlar ve bankalar borçlunun ödeme güçlüðüne düþtüðü durumlarda kredi þartlarýný gözden geçirebiliyordu. Çünkü bir çok durumda krediye konu evin, kredi borcunun ödenememesi nedeniyle boþaltýlmasý krediyi veren kuruluþ için en maliyetli seçenekti. Genel olarak borçluyla anlaþýlýp, borçlunun evde oturmaya ve ödemeleri yapmaya devam ettirilmesi saðlanmaya çalýþýlýrdý. Þimdiki sorun ise bu mortgage kredilerinin birçoðunun finansal kuruluþlarýn elinde bulunmamasý, yani menkul kýymetleþtirilmiþ olmasý ve yatýrýmcýlarýn elinde bulunmasýdýr. Diðer bir husus da, mortgage kredisi veren kuruluþlarýn yatýrýmcý ile ev sahipleri arasýnda aracýlýk yapýyor olmasýdýr. Yani insanlarýn evlerini kaybetmemesi amacýyla, söz konusu mortgage kredilerin koþullarýnda düzenleme yapýlmasý için bir takým vergisel vb. yasal hususlarýn ortaya konmasý gerekmektedir. ABDdeki federal düzenleyici otorite olarak bizler de konu üzerinde çok kafa yorduk, çok çalýþtýk. Aslýnda mortgage kredisi veren kuruluþlarýn da, ev sahiplerinin en azýndan birçoðunun evlerini kaybetmemesi için, mortgage kredilerinin koþullarýnda bazý deðiþliklikler yapma yetkisine sahip olduklarýný da biliyoruz. Söylemem gerekir ki, bu ev sahiplerinden bazýlarýnýn kötü mortgage kredilerini tekrar finanse etme yollarý bulabilmesi en kolay çözüm yolu olacaktýr. Ancak ABD piyasasýna bakacak olursak, ev fiyatlarýnýn düþmesiyle kendisini tekrar finanse etme olanaðý, bir çok kiþi için zorlaþacaktýr. Böylece bu mortgage kredilerinin vadelerinin deðiþtirilmesi bir çok ev sahibi için temel çözüm olacaktýr. Kiþilerin borçlarýnýn vadelerinin uzatýlmasýný teminen kredi veren kuruluþlarýn bu kredilerin þartlarýný deðiþtireceklerinden umutluyuz ve burada tabii ki önemli olan þey kýsa vadeli deðil, uzun vadeli etkilerdir. Aslýnda FDICnin Baþkaný da bu problemlerle baþa çýkmanýn yolunun; baþlangýç faiz oranýnda ödemelerini yapmakta olan borçlularýn, 30 yýlýn tamamý için baþlangýç faiz oranýnda ödeme yapmaya devam etmelerini saðlamaktan geçtiðini söylemiþtir. Bu baþlangýç faiz oranýndan ödeme yapmanýn geniþletici etkileri olacaktýr. Yatýrýmcýlar insanlarýn evlerini kaybetmelerinden ziyade mortgage kredilerine iliþkin ödemelerini yapmaya devam etmeleriyle ilgilenecektir. Bu gerçekten çok aciliyeti olan bir husustur. Bazý mortgage kredisi veren kuruluþlar bu konuya gerçekten tepkisiz kalmamýþtýr ama birçoðu tepkisiz kalmýþtýr. Þu anda ABDde düzenleyici otoriteler ve ilgili diðer taraflar, kredi veren kuruluþlarýn subprime mortgage kredilerinde büyük kapsamda uzun vadeli deðiþiklikler yapmalarý için bu kuruluþlarý cesaretlendirme yönünde çok çaba sarfetmektedir. Bunun nedeni, evini kaybeden insanlarýn sayýsýnýn azalmasýnýn mortgage sektörü ve ekonominin tümü için sonuçlar doðuracak olmasýdýr. ABD piyasasýna bakacak olursak, ev fiyatlarýnýn düþmesiyle kendisini tekrar finanse etme olanaðý, bir çok kiþi için zorlaþacaktýr. Böylece bu mortgage kredilerinin vadelerinin deðiþtirilmesi bir çok ev sahibi için temel çözüm olacaktýr. Þunlarý söyleyerek konuþmamý sonuçlandýrmak istiyorum; tüm bu geliþmelerin ABDdeki tüm finansal kuruluþlar için olasý sonuçlarý mevcuttur. Özellikle de subprime mortgage kredi portföyünü elinde tutan veya subprime mortgage kredilerine karþýlýk menkul kýymet çýkartarak fon yaratan kredi kuruluþlarý için sonuçlar doðacaktýr. Ýþte bu kuruluþlar kýrýlgandýrlar ve federal bankacýlýk otoriteleri tarafýndan yakýndan takip edileceklerdir. ABDdeki mortgage kredilerine iliþkin konunun öyküsü bu þekildedir. 15 EFDI SUNUM TÜRK FÝNANSAL HÝZMETLER MEVZUATINDAKÝ GELÝÞMELER* Türkiye halen katýlým müzakerelerini sürdürmektedir. Bilim ve Araþtýrma baþlýðý müzakerelere açýlmýþ ve geçici olarak kapatýlmýþtýr. Ayrýca beþ baþlýkta daha müzakerelere baþlanmýþtýr. Avrupa Komisyonu Türkiyenin üyelik sürecinde kaydettiði geliþmeleri Ýlerleme Raporu adý verilen teknik raporlarda yýllýk olarak deðerlendirmektedir. Geniþleme, 21. yüzyýla hazýrlanan Avrupa Birliði için en önemli fýrsatlardan biridir. Yeni üyelere bir istikrar ve refah bölgesi sunarak, kýtanýn barýþçýl yollarla bütünleþmesini daha ileriye götürmek için benzersiz tarihi bir görevdir. AB, þimdiden baþarýlý bir geniþleme geçmiþine sahiptir. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluðunun (AKÇT) kurulmasýna iliþkin Paris Anlaþmasý (1951) ile Avrupa Ekonomik Topluluðunun (AET) ve EURATOM'un kurulmasýna iliþkin Roma Anlaþmasý (1957) altý kurucu üye tarafýndan imzalanmýþtýr: Belçika, Fransa, Almanya, Ýtalya, Lüksemburg ve Hollanda. AB bundan sonra dört geniþleme sürecinden geçmiþtir: 1957 Belçika, Fransa, Almanya, Ýtalya, Lüksemburg ve Hollanda (Kurucu Üyeler) 1973 Danimarka, Ýrlanda ve Ýngiltere 1981 Yunanistan 1986 Portekiz ve Ýspanya 1995 Avusturya, Finlandiya ve Ýsveç 2004 Estonya, Litvanya, Letonya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, GKRY, Slovakya, Slovenya, Malta ve Macaristan 2007 Bulgaristan ve Romanya Güray VURAL Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu *Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumunun (EFDI) 26-27 Kasým 2007 tarihlerinde Ýstanbulda düzenlenen Mevduat Sigorta Sistemlerini Etkileyen Güncel Konular baþlýklý uluslararasý konferansýnda yapýlan sunumdur. 16 1987 yýlýnda üyelik baþvurusunda bulunmuþ olan Türkiye, Ekim 2005'te müzakere çerçeve belgesinin kabulü ile resmen müzakere sürecine baþlamaya hak kazanmýþtýr. 2003'te adaylýk baþvurusunu yapmýþ olan Hýrvatistan ile 2005'te müzakerelere baþlanmýþtýr. 2004'te adaylýk baþvurusu yapan Makedonya ise Aralýk 2005'te adaylýk statüsünü kazanmýþtýr. Son olarak da Arnavutluk, Sýrbistan-Karadað, Bosna Hersek ve BM güvencesi altýnda korunan Kosova adaylýk statüsü bekleyen ülkelerdir. Avrupa Birliði 1993 Kopenhag zirvesi'nde kabul edilen tam üyelik kýstaslarý þu þekildedir: Siyasi Kýstas: Ülkede demokrasi, hukukun üstünlüðü, insan haklarýna ve azýnlýk haklarýna saygýyý teminat altýna alan istikrarlý kurumlarýn varlýðý. Ekonomik Kýstas: (1) Ýstikrarlý piyasa ekonomisinin mevcudiyeti; (2) Baþta AB olmak üzere dýþ dünya rekabetine dayanma kapasitesi. Uyum Kýstasý: Siyasi Birlik ile Ekonomik ve Parasal Birlik de dahil olmak üzere, AB'nin müktesebatýna uyum kapasitesi. Finansal hizmetler mevzuatýnda kýsa vadede ilerleme kaydedilen hususlar aþaðýdaki gibidir: Türkiye halen katýlým müzakerelerini sürdürmektedir. Bilim ve Araþtýrma baþlýðý müzakerelere açýlmýþ ve geçici olarak kapatýlmýþtýr. Ayrýca beþ baþlýkta daha müzakerelere baþlanmýþtýr. Avrupa Komisyonu Türkiyenin üyelik sürecinde kaydettiði geliþmeleri Ýlerleme Raporu adý verilen teknik raporlarda yýllýk olarak deðerlendirmektedir. 2007 Ýlerleme Raporunda Türkiyenin finansal hizmetler alanýnda, özellikle bankacýlýk, sigortacýlýk ve mesleki emeklilikte iyi derecede geliþme saðladýðý, menkul kýymet piyasalarý ve yatýrým hizmetlerinde de yeterli ilerleme saðladýðý kaydedilmiþtir. Benzer olumlu geliþmeler bankacýlýk ve finansal holdingler alaný için de söz konusudur. Bankacýlýk kanununun uygulanmasý ile ilgili geniþ bir düzenlemeler aðý kabul edilmiþtir. Banka ve kredi kartlarýnda tüketicilerin korunmasý iyileþtirilmiþ ve daha geliþmiþ ihtiyati standartlar getirilmiþ, müþteri þikâyetleri için mahkeme dýþý çözüm mekanizmasý düzenlenmiþtir. Lisansýn iptali ile iflas ve tasfiye prosedürleri hakkýndaki TMSF düzenlemeleri devam etmektedir. Sigortacýlýk ve mesleki emeklilik konusunda iyi bir ilerleme söz konusudur. Yeni sigortacýlýk yasasý yürürlüðe girmiþ, bu yasaya baðlý çok EFDI SUNUM sayýda ikincil düzenleme Hazine Müsteþarlýðý tarafýndan hayata geçirilmiþtir. Müþteri þikâyetleri için getirilen mahkeme dýþý çözüm mekanizmasý takdire þayandýr. Sigortacýlýk alanýnda düzenleyici otoritenin baðýmsýzlýðýnýn saðlanmasý ve yaptýrým gücünün artýrýlmasý gerekmektedir. - Finansal holdingler için tamamlayýcý denetim Menkul kýymet piyasalarý ve yatýrým hizmetlerinde kýsmi ilerleme vardýr. Tut-sat yasasý, uygulama ile ilgili düzenlemeler yapýlmýþ, gayrimenkul yatýrým þirketlerinin yönetim kurullarýnda üye olabilmek için Türk vatandaþý olma gerekliliði kaldýrýlmýþtýr. - Banka ve þube hesaplarý 2007 yýlýnda ayrýca Avrupa Komisyonu yeni bir Katýlým Ortaklýðý Belgesini Avrupa Konseyine sunmuþtur. Katýlým Ortaklýðý Belgesi, Türkiye için AB müktesabatýnýn tüm alanlarýnda kýsa ve orta vadeli önceliklerini belirlemektedir. Bu doðrultuda, Finansal hizmetler faslýnda kýsa vadeli öncelikler olarak; kredi kuruluþlarý ve yatýrým þirketleri için BASEL-II olarak bilinen Avrupa Birliðinin yeni sermaye yeterlilik mevzuatýna uyuma devam edilmesi, ilgili diðer direktiflere uyum çabasýnýn sürmesi (mevduat garanti sistemleri, tasfiye ve yeniden yapýlanma, finansal holdingler, banka hesaplarý), hem bankacýlýk hem de bankacýlýk dýþý finansal sektördeki ihtiyati ve düzenleyici standartlarýn güçlendirilmesi, ve sigortacýlýk sektörü için baðýmsýz bir düzenleyici ve denetleyici otorite kurulmasý gerektiði belirtilmiþtir. Orta ve uzun vadede daha fazla ilerleme kaydedilmesi gereken konular ise aþaðýdaki gibidir: Bankalar ve Finansal Holdingler için: - AB sermaye yeterliliði çerçevesi - Konsolide denetim - Elektronik para kurumlarýnýn denetimi için kurallar - Sýnýr ötesi bankacýlýk hizmetleri - Mevduat sigortasý (tüzel kiþiler) 2007 yýlýnda ayrýca Avrupa Komisyonu yeni bir Katýlým Ortaklýðý Belgesini Avrupa Konseyine sunmuþtur. Katýlým Ortaklýðý Belgesi, Türkiye için AB müktesabatýnýn tüm alanlarýnda kýsa ve orta vadeli önceliklerini belirlemektedir. Sigortacýlýk ve mesleki emeklilikler için: - Zorunlu trafik sigortasý (minimum sigorta seviyesi, tarife onayý) - Sigorta aracýlýðý (mesleki yükümlülük, AB sigorta þirketlerinin hizmet sunma özgürlüðü) - Bireysel emeklilik sistemi (hükümet tahvillerine yatýrým zorunluluðu, garanti gereklilikleri, risk hesaplamasý) - Denetim ve gözetim otoriteleri GDI ve IABnin özerkliðinin saðlanmasý. Tahvil piyasalarý ve yatýrým hizmetleri için: - Finansal Enstrüman Piyasalarý direktifine u yu m MiFID ( ta n ým la r, yetki ve operasyonlar) - Yatýrýmcý tazmini (hisseleri ve nakiti sigortalar, yabancý hisseler kapsam dýþý) - Prospektüs oldukça uyumlu (elektronik yayýn) - Piyasa suiistimali: kýsmi uyum geçerli (içeriden bilgi temini) - Yatýrým fonlarý UCITS (uygun varlýklar, yedieminin yükümlülükleri) - Ýdari kapasite makul seviyede geliþmiþtir. Basel II ve iliþkili AB Direktiflerinin yürülüðe girmesi için çalýþýlmasý gerekmektedir. 17 MAKALE GELÝÞMÝÞ BÝR EKONOMÝDE YAÞANAN BANKACILIK SUÝSTÝMALÝ ÝNCELEMESÝ: CHARLES KEATING VE LINCOLN S&L Charles Keating, 80lerin sonlarýnda yaþanan bankacýlýk ve S&L krizi döneminde batan kuruluþlar içinde, hem siyasi iliþkileri hem de suistimalleri ile öne çýkan isimlerden biridir. Giriþ 1980lerin baþýnda durgunluða giren Amerikan ekonomisinde devletin piyasa iþleyiþi üzerinden kontrolünü kaldýrmasýyla beraber çok sayýda banka ve S&L 1 kuruluþu, yaþanan likidite sýkýntýsýný aþabilmek amacýyla riskli yatýrýmlara yönelmiþ, ayný zamanda piyasadaki boþluk pek çok suistimale sebebiyet vermiþtir. Düzenleyici otoritelerin uyarýlarýna raðmen, siyasi otoritelerin görmezden gelmesiyle, aslýnda çok daha düþük bir maliyetle atlatýlabilecek olan kriz giderek büyümüþ, 1000den fazla batýk kuruluþun ekonomiye yüklediði 500 milyar dolarýn üzerindeki maliyetin büyük kýsmý vergi ödeyenlerin üzerine kalmýþtýr. Charles Keating (Keating) bu dönemde batan kuruluþlar içinde, sahibi olduðu Lincoln Savings&Loan (Lincoln) ile en çok öne çýkan isimlerden biri olmuþtur. Yine Keatingin sahibi olduðu ve gayrimenkul iþiyle uðraþan American Continental Corporation(ACC)un alt kuruluþu olan Lincoln aracýlýðýyla Keating, 20.000den fazla, çoðu yaþlý ve emekli birikim sahiplerini dolandýrmýþ, ACCnin baþarýsýz giriþimlerinin finansmaný için milyonlarca dolar, çeþitli muhasebe hileleri ile bu þirkete aktarýlmýþtýr. Piyasa serbestisinden yararlanarak pek çok riskli yatýrýma girmekten de çekinmeyen Keating, yüklü maaþlar ödediði muhasebeci ve hukukçulardan oluþan büyük bir ekip kurarak, siyasi iliþkilerini sahibi olduðu kuruluþun istismarýnda kalkan olarak kullanmýþ, kampanyalarýna açýk ya da örtülü olarak önemli ölçüde katkýda bulunduðu beþ senatörün2 kendisi ve þirketi adýna lobi yapmasýný saðlayarak Lincolnýn suistimalinin uzun süre denetim dýþý býrakýlmasýný saðlamýþtýr. Batýþý ile Amerikan ekonomisine 2,6-3,4 milyar USD yük getiren Lincolnýn bu maliyetinin bir S&L kuruluþunun vergi yükümlülerine getirdiði en büyük hasar olduðu belirtilmektedir. 1980lerde Amerikan Ekonomisinin Durumu 1980lerden önceki yaklaþýk 30 yýllýk bir dönemde, S&L piyasasý sorunsuz bir faaliyet alaný olmuþtur : Mudilerden tasarruflar toplanarak, oturma amaçlý gayrimenkuller için ipotek karþýlýðý borç verilmektedir. Amerikan vatandaþlarý da büyük oranda ev satýn aldýklarýndan, bu dönemde herhangi bir sýkýntý ile karþýlaþýlmamýþtýr. Bu çerçevenin 70lerin sonlarýna doðru deðiþmeye baþladýðý görülmektedir. 1979 yýlýnda Amerikan Merkez Bankasýnýn baþýna getirilen Paul Volkner yönetiminde, artmakta olan enflasyonun kontrol altýna alýnmasý amacýyla para arzý kýsýlmýþ, bu da ekonomiyi Ýkinci Dünya Savaþýndan sonraki en büyük durgunluða itmiþtir. Para arzýnýn kýsýlmasýyla faiz oranlarý önemli ölçüde artýþ göstermiþtir3 (önceki 14 yýlýn faiz ortalamasý %7,6 ; 1980 yýlýnda ise bu oran %21,5). Gelirleri 30 yýllýk, sabit ve düþük faiz oranlý gelirlerden oluþan S&Ller ekonomideki bu geliþmeler karþýsýnda faaliyetlerini sürdürmekte zorlanmaya baþlamýþlardýr. Deðiþken faiz oraný uygulamasýna müsaade edilmemesi sebebiyle gelirleri sabit kalmakta, ancak tasarruf toplamak için ödemeleri gereken piyasa faizi yükselmektedir. Bu sebeple bu dönemde tasarruflar, istenilen faiz oranýndan ödeme yapýlabildiði için yavaþ yavaþ para piyasalarýna ve yatýrým fonlarýna doðru kaymaya baþlamýþtýr. 1 Savings and Loan (Tasarruf ve Kredi Kuruluþlarý) : Tüketicilerden mevduat toplayan ve bunlarý ipotek karþýlýðý borç vermede kullanan kuruluþlar 2 Keating Five Scandal adýyla anýlan bu olayda baþrolü oynayan beþ senatörün isimleri þöyledir : Alan Cranston, Dennis DeConcini, John Glenn, Biyçe KUÞHAN John McCain ve Donald Riegle. 3 Zepezauer, Mark; Naiman, Arthur. The S & L Bailout: $32 billion every year for 30 years, excerpted from the book Take the Rich Off Welfare, Odonian Press, 1996; http://www.thirdworldtraveler.com/Corporate_Welfare/S&L_Bailout.html Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi Fon Uzmaný 18 MAKALE Ancak bu alana yapýlan yatýrýmlar sigorta kapsamýnda deðildir. Bankalarda ise durum daha da sýkýdýr. Dolayýsýyla 80lerin baþýnda bankalar ve sivil toplum örgütleri, S&Llerin uygulayabildiklerinden bile düþük olan faiz oranlarýnýn artýrýlmasý amacýyla hükümete baský yapmaya baþlamýþ ve bir süre sonra istediklerini elde etmiþlerdir. Bankalara uygulanan faiz üst limitlerinin yukarý çekilmesiyle beraber, S&Ller de lobileri aracýlýðýyla 40.000 USD olan sigortalý mevduat tavanýnýn 100.000 USDye çýkarýlmasý talebini gündeme getirmiþlerdir. Bu þekilde tasarruf sahiplerini yeniden kendilerine çekebileceklerini düþünmektedirler. Bunun kendileri için maliyetsiz bir çözüm olacaðýnda hemfikirdirler; zira herhangi bir sorunla karþýlaþýlmasý halinde yükü Amerikan Hazinesinin ya da daha geniþ ölçekte vergi yükümlülerinin üstleneceði düþünülmektedir. 80lerin baþýnda S&Ller üzerindeki sýnýrlamalar iyice gevþemeye ve deregulasyona4 gidilmeye baþlanmýþtýr. Muhasebe standartlarý esnetilmiþ, kriz halinde S&Llerin bulundurmasý gereken sermaye rezervi miktarý iki kez aþaðý çekilmiþ, S&L lobileri esnek denetleyiciler ve parlamento üyeleri için baský yapmaya baþlamýþtýr. Bu þekilde batýk S&Ller dahi sektörde faaliyete devam edebilecektir. Yeni sigorta düzeyi düþünüldüðü gibi Wall Streetten ve zengin yatýrýmcýlardan 100.000 USDlik blok sýcak paralarýn S&Llere akmasýný saðlamýþ, S&Ller de piyasadan en yüksek seviyede pay alabilmek için her tür riski göze almaya baþlamýþlardýr. Çünkü tasarruf sahiplerine verilen faiz oranlarý ile ev kredilerinden gelen düþük faiz ikilemi sürmektedir. Bunun sonucunda 1980de 32.2 milyar USD olan S&L piyasasý büyüklüðü, 1982de 3.7 milyar USDye kadar gerilemiþtir. Krizi bahane eden S&L lobileri, daha karlý, ancak çok daha riskli olan ticari ve bireysel borçlanmaya girmek için harekete geçmiþlerdir.5 Son olarak 1982de çýkarýlan Garn-St.Germain yasasý ile Reagan hükümeti piyasa iþleyiþinden kontrolünü tamamen kaldýrmýþtýr. Bu kanun, S & L l e r i n d a h a ç o k r i s k a l m a l a r ý n ý cesaretlendirirken, batýk þirketlerin daha uzun süre piyasada kalmalarýna imkan vermiþtir. S&Ller bu Kanunla varlýklarýnýn %90a kadarlýk kýsmýný oturma amaçlý konut kredisi dýþýnda deðerlendirme olanaðýna sahip olmuþlardýr. Bankalara da sýnýrsýz faiz serbestisi getirilmiþtir. Açýkçasý, finansal sektörün tüm aktörleri bu yasadan bir getiri saðlamýþtýr.6 1983te ülkedeki S&Llerin %35i zarar etmekte, %9u ise fiili olarak batýk durumdadýr. Sektöre 1983te müdahale edilmiþ olsa, S&Llerin ekonomiye yükleyeceði maliyetin 25 milyar USD ile sýnýrlý kalacaðý düþünülmektedir. Tasarruf sahiplerinin birikimlerini para piyasalarý ve devlet tahvillerine kaydýrma eðiliminin yanýsýra, ekonomideki durgunluk sebebiyle çok sayýda gayrimenkul kredisinin temerrüde düþmesinin sonucu olarak, S&Ller büyük ölçüde likidite sýkýntýsýna girmiþtir. Yeni düzenleme ile, sözkonusu sýkýntýnýn aþýlabilmesi çabasýyla piyasadaki risk alma eðilimi inanýlmaz boyutlarda artmaya baþlamýþtýr. 1983te ülkedeki S&Llerin %35i zarar etmekte, %9u ise fiili olarak batýk durumdadýr.7 Sektöre 1983te müdahale edilmiþ olsa, S&Llerin ekonomiye yükleyeceði maliyetin 25 milyar USD ile sýnýrlý kalacaðý düþünülmektedir. Oysa sektördeki risk alma eðiliminin desteklenmesi ve kampanyalarý için sürekli þirketlerden destek alan (1982de bu rakam yaklaþýk 12 milyon USD) politikacýlarýn gidiþatý görmezden gelmeleri sonucunda batýklar artarak büyümüþtür. Bu durum 1989 seçimlerinde Bush yönetimi göreve gelene kadar sürmüþ, yeni yönetim, sektörün kendi sorunlarýný çözmesini beklemek yerine eyleme geçmiþ, FIRREA (Financial Institutions Reform, Recovery and Enforcement Act)yý yürürlüðe koymuþtur. Batýk kuruluþlar kapatýlmýþ, mudilere geri ödemeleri yapýlmýþ, sektörün yasal çerçevesi yeniden düzenlenmiþ ve 1000den fazla batýk kuruluþun ekonomiye yüklediði 500 milyar dolarýn üzerindeki faturanýn yaklaþýk 125 milyar dolarlýk kýsmýnýn vergi yükümlülerine kaldýðý resmi olarak kabul edilmiþtir.8 Ancak kurtarma harekatý baþladýðýnda, Baþkan Bush ve 101. kongre devasa maliyeti bütçe dýþý bir yolla çözümlemek amacýyla borçlanmayý tercih etmiþtir. Çýkarýlan borç senetleri ile ilgili olarak, 2029 yýlýna kadar faiz ödemesi devam edecektir. 4 Hükümetin piyasa iþleyiþinden kontrolünü kaldýrmasý 5 Dikkati çeken bir nokta, yalnýzca ev kredisi vermeye devam ederek geleneksel yöntemlerle devam eden S&Llerin krizden sað çýkmýþ olmalarýdýr. Bugün ülkenin 4 büyük S&L kuruluþunun 3ü, o dönemde bu stratejiyle devam eden þirketlerdir. 6 Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - causes of the savings and loan scandal, Washington Monthly, May, 1995 http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718 7 Amedeo, Kimberly. Savings and Loans Crisis, http://useconomy.about.com/od/grossdomesticproduct/p/89_Bank_Crisis.htm 8 FDIC krizin çözümlenme maliyetinin (Batýk bankalarýn kapatýlmasý, sigortalý mevduatlarýn ve diðer borçlarýn ödenmesi) 153 milyar dolar olduðunu belirtmektedir. Bunun 124 milyar USDlik kýsmý vergi yükümlülerine düþen miktardýr. Krizin ekonomiye toplam maliyetinin ise 500 milyar USDden fazla olduðu ifade edilmektedir. Sözkonusu krizde S&Llerin mevduat sigorta kuruluþu olan FSLIC bile 20 milyar USD zarar ederek batmýþtýr. 19 MAKALE Keating ve Lincoln Savings&Loan Association Charles Keating 1972 yýlýnda sigorta ve bankacýlýkla uðraþan American Financial Corporation için çalýþmaya baþlamýþtýr. Dört yýl sonra ise AFCnin yan þirketi olan ve gayrimenkul iþiyle uðraþan ACCyi satýn almýþ, Þubat 1984te de ACC, Lincolnýn sahibi olmuþtur. C h a r l e s Ke a t i n g Californiadaki en büyük S&Llerden biri olan Lincoln Savings and Loan, Keatingin eline geçtiðinde, 1 milyar USDlik bir kuruluþ iken, 1988 yýlýnda deðeri 3,5 milyar USDyi bulmaktadýr. Lincoln, Californiadaki en büyük S&Llerden biriydi. Bu þirketin Keatinge cazip gelmesinin bir baþka sebebi ise California eyalet kanunlarýnýn oldukça serbest olmasýydý. Þirket Keatingin eline geçtiðinde 1 milyar USDlik bir kuruluþ iken, 1988de kaðýt üzerindeki deðeri 5,5 milyar USDye yükselmiþtir.9 Ayný zamanda, þirketin portföyünde ev kredisi hemen hemen hiç kalmamýþ olup, hisse senedi ve bono portföyün çoðunluðunu oluþturmaktadýr. Keating ve ACC, Lincolný yönetmek üzere kendi kadrosunu oluþturmuþtur. Milyon dolarlar, ACCnin baþarýsýz gayrimenkul projelerinin zararýný karþýlamak üzere muhtelif muhasebe hileleri ile ACCye aktarýlmýþtýr. Böylece vergiden muafiyet de saðlanmýþ olmaktaydý. Bunun yanýsýra, Lincoln milyonlarca dolarlýk ACC tahvilinin tasarruf sahiplerine pazarlanmasýnda da kullanýlmýþtýr. Mudiler hükümetçe sigortalanmýþ mevduat sertifikalarý almak üzere þubelere baþvurduklarýnda, veznedarlar mudilerin paralarýný -gerçekte batmakta olan- ACCnin hisselerine yatýrarak daha fazla kazanç saðlayabileceklerini belirtip satýcýlara yönlendiriyor, onlar da bu tahvillerin (öyle olmadýðý halde) sigorta kapsamýnda olduðunu iddia ediyorlardý.10 Bu þekilde, çoðu emekli 20.000den fazla insanýn toplamda 285 milyon USDyi bulan maaþlarý ve birikimleri deðersiz ACC hisselerine aktarýlmýþtýr. 11 Federal Savings and Loan Insurance Corporation (FSLIC)12 1983 yýlýnda Federal Home Loan Bank Board (FHLBB)13yi uyararak, sektördeki 100.000 USDlik sigorta kapsamýndaki blok sýcak paralarýn riskli yatýrýmlar ile teminatsýz ya da düþük teminatlý kredilerde kullandýrýlmakta olduðu uyarýsýný yapmýþtýr.14 Keatingin þirketi de bunlardan biriydi. Bunun üzerine, FHLBB kuruluþun hesaplarýný incelemek üzere muhtelif defalar giriþimde bulunduysa da Keating, oluþturduðu avukat ve muhasebeciler ordusu ve direkt ya da dolaylý olarak parasal yardýmda bulunduðu politikacýlarýn desteðiyle bu çabalarý bir çok defa geri çevirmeyi baþarmýþtýr. Hatta o dönemde FHLBBnin baþýnda görev yapan Edwin Gray, Eylül 1985te Beyaz Saraya çaðrýlarak, birkaç ay içinde istifa etmesi istenmiþtir.15 1986 - 1987 yýllarýnda Keating ve kadrosunun yoðun protestolarý eþliðinde Lincolnýn San Francisco þubesinde yapýlan 1 yýllýk denetim sonucu þirketin; evrakta sahtekarlýk, finansal kayýtlarýn tarihlerinde oynama ve benzeri kanuna aykýrý fiilleri gerçekleþtirmekte olduðu rapor edilmiþtir. Ayrýca þirketin topladýðý sigortalý mevduatlarý riskli yatýrýmlarda kullandýðý ve faaliyetine son verilmesi gerektiði belirtilmiþse de, Temmuz 1987de Edwin Grayin görev süresinin dolmasýyla hükümet tarafýndan FHLBBnin baþýna getirilen M.Danny Wall hiçbir aksiyon almamýþtýr. Tersine, FHLBB tarafýndan Lincolnýn kapatýlmasýnýn uygun olmadýðýna karar verilmiþtir. Daha sonra, Kongreden beþ senatörün 1986 ve 1987 yýllarýnda Keatingden toplamda 1,3 milyon USDye varan direkt ya da endirekt- parasal yardým aldýklarý ve þirket lehine Kongrede lobi faaliyeti yürüttükleri, FHLBBnin eski baþkaný Edwin Graye de þirketin denetimden muaf tutulmasý amacýyla baský yaptýklarý ortaya çýkmýþtýr16. Seçimler sonucu Bush hükümetinin faaliyete geçmesiyle birlikte, 1989 yýlýnda FHLBB tarafýndan Lincolna el konulmuþtur. Lincolndan gelen nakit akýmý kesilince, ayný ay içinde ACC de iflas etmiþ, ve tüm ACC hissesi sahipleri paralarýný kaybetmiþtir. Ýnceleme sonucunda, Lincolnda 600 milyon USD batýk olduðu anlaþýlmýþ olup17 þirketin tasfiyesine 9 Stice, James D.; Albrecht, W. Steve; Brown, Jr, Leslie M.Lessons to be learned - ZZZZ Best, Regina, and Lincoln Savings. (Lincoln Savings and Loan) (Auditing) By, The CPA Journal Online, April, 1991 , http://www.nysscpa.org/cpajournal/old/10691661.htm 10 Stevenson, Richard W. Keating Convicted Of Securities Fraud In S.& L.'s Collapse, Published: December 5, 1991,http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9D0CE3DF173EF936A35751C1A967958260&sec=&spon=&pagewanted=2 11 Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - causes of the savings and loan scandal, Washington Monthly, May, 1995 http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718 12 Federal Tasarruf ve Kredi Kuruluþlarý Sigorta Kurumu : Dönemin S&Llere yatýrýlan mevduatýn sigorta edilmesinden sorumlu kuruluþu. 1989da getirilen FIRREA ile kurum feshedilerek yetkileri FDICye devredilmiþtir. 13 Federal Ev Kredisi Bankalarý Kurulu : Dönemin S&Llerin gözetim ve denetimi ile iþleyiþinden sorumlu kuruluþu. FIRREA ile kurum feshedilmiþ ve gözetim yetkisi Federal Housing Finance Boarda, lisans verme,düzenleme ve denetim yetkileri ise Office of Thrift Supervisiona devredilmiþtir. 14 http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html 15 http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html 16 http://www.polisci.ccsu.edu/trieb/curr-tim.HTM 17 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses In Civil Court, Too, http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html 20 MAKALE karar verilmiþtir. Lincolnýn batýþýnýn vergi yükümlülerine maliyeti 2,6 milyar USD ile 3,4 milyar USD arasýndadýr.18 Hukuki Süreç Lincoln Savings&Loan Associationa el konulduktan sonra, Keating aleyhine hem sivil hem de kamu kuruluþlarý olmak üzere muhtelif davalar açýlmýþtýr. 1992 yýlýnda 20.000 davacýyý kapsayan ve Keatingin yatýrýmcýlarý dolandýrdýðý iddiasýyla açýlan kolektif bir davada, Keating ve þirketleri 3.3 milyar USDden sorumlu tutulmuþtur (daha sonra bu rakam 1.6 milyar USDye indirilmiþtir). 1991 yýlýnda Keatingin tasarruf sahiplerini dolandýrdýðý suçlamasý da dahil olmak üzere 18 ayrý iddia ile açýlan davada Keatingin avukatlarý; kasýt unsurunun olmadýðý, Keatingin söz konusu ACC tahvillerinin sigorta kapsamýnda olduðunu iddia ederek pazarlayan satýcýlarýn üzerinde doðrudan bir kontrolünün olmadýðý ve olamayacaðý savunmasýný öne sürmüþtür. Ancak jüri tüm kanýtlarý inceledikten sonra Keatingi 18 iddianýn 17sinden suçlu bulmuþ19, Keating 10 yýl hapis ve 250.000 USD para cezasýna çarptýrýlmýþtýr. U.S Securities and Exchange Commissionýn Yanýltýcý satýþ yöntemleri ile tasarruf sahiplerini kandýrmak ve 200 milyon USDlik riskli menkul kýymeti saðlam yatýrým gibi göstermek iddialarýyla Keating ve eþi aleyhine açmýþ olduðu davada, 1994te uzlaþmaya gidilmiþ; Keating iflas etmiþ olduðunu, herhangi bir gizli malvarlýðýnýn tespit edilmesi halinde sorumlu tutulduðu miktarý ödeyeceðini beyan ve kabul etmiþtir.20 Resolution Trust Corporation tarafýndan açýlan bir baþka davada, Keating ve eþi 4.3 milyar USDden sorumlu tutulmuþtur. Bu rakam, tarihte bir þahsa karþý öne sürülen en büyük tutardýr. Ancak söz konusu karar daha sonra temyizde bozulmuþtur.21 1993 yýlýnda Keatinge, içinde 1989da ACCnin batýþý esnasýnda 975.000 USDyi hortumladýðý iddiasý da dahil omak üzere 73 ayrý suçlama yapýlmýþ, Keating tüm iddialardan suçlu bulunmuþ ve 151 ay hapse mahkum edilmiþtir.22 Temyize giden Keatingin avukatlarý, davada Keating aleyhine karar veren jürinin, daha önce benzer suçlardan hüküm giydiði bilgisine sahip olduðu ve bu sebeple önyargýlý karar verdiðini öne sürmüþlerdir. Bu geliþme üzerine karar bozulmuþ ve dava yeniden görülmek üzere bir baþka hakime verilmiþtir.23 Yýllara yayýlan bu davada Keating, Nisan 1999da anlaþma yoluna gitmiþ ve hortumculuk suçlamasý da dahil olmak üzere kendisine yöneltilen 4 suçu kabul etmiþtir.24 Davaya bakan hakim, Keatingin karþý karþýya olduðu diðer sivil davalarý da gözönünde bulundurarak Keating ve oðluna karþý öne sürülen diðer suçlamalarý düþürmüþ, o tarihe kadar hapiste yatmýþ olduðu 50 aylýk süre cezasý sayýlmýþ ve serbest kalmýþtýr. Bu tarihe kadarki 10 yýllýk sürede Keating hiçbir zaman kendisine yöneltilen suçlamalarý kabul etmemiþ olduðundan, hukuki açýdan bu sonuç Keatinge karþý önemli bir zafer olarak görülmüþtür.25 Aleyhinde açýlan sayýsýz davada Keating birçok kez hüküm giymiþ, toplamda 4 yýlý aþkýn süre hapis yatmýþtýr. Ancak tüm bunlara raðmen kendisine yöneltilen suçlamalarý hiçbir zaman kabul etmemiþtir. Sonuç Keating, Lincolnýn batýþý ve diðer bir çok somut kanýta raðmen halihazýrda da suçlu olmadýðýný, þirketine el konulmasýnýn ve aleyhinde yaratýlmaya çalýþýlan kamuoyunun kendisine karþý güdülen kan davasýndan kaynaklandýðýný, meydana gelen sonuçlara kendi hatalarýndan ziyade düzenleyici otoritelerin fiillerinin sebep olduðunu öne sürmeye devam etmektedir. Keatingin vurgu yaptýðý yönlerden deðilse de, Lincolnýn suistimalinde siyasi otoritelerin gösterdiði zaafiyetin büyük önem taþýdýðý bir gerçektir. Zira sektörün gidiþatý ile ilgili olarak o dönemin S&Llerle ilgili mevduat sigortasý kurumu olan FSLIC gerekli uyarýlarý yapmýþ, denetleyici otorite (FHLBB) de her tür muhalefete raðmen görevini yerine getirmiþ; ancak siyasi otoritenin sorunun etkin þekilde çözümlenmesi hususunda gerekli kararlýlýðý göstermemesi sonucunda çok daha fazla 18 Deðiþik kaynaklarda farklý rakamlar telaffuz edilmektedir. 19 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses In Civil Court, Too http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html 20 http://www.wikipedia.org/ 21 http://www.wikipedia.org/ 22 Dava döneminde Rahibe Teresa (Keating 80lerde R.Teresaya 1.250.000 USD yardýmda bulunmuþtur), davanýn hakimi Lance Itoya mektup yazarak, iþleri ile ilgili bilgisi olmasa da Keatingi fakirlere karþý cömert bir adam olarak tanýdýðýný anlatmýþtýr. 23 Charlie Keating's Long, Hard Road to Freedom, The Champion, April, 2002 http://www.kirkland.com/sitecontent.cfm?contentID=230&itemId=7632 24 Mrozek, Thom, Public Affairs Officer, Central District of California. News Release No. 99-072 http://web.archive.org/web/19990921172635/http://www.usdoj.gov/usao/cac/pr/072.htm 25 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses In Civil Court, Too , http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html 21 MAKALE Lincoln ve diðer pek çok S&L ile ilgili olarak bu dönemde gerçekleþen suistimalde siyasi otoritelerin gösterdiði zaafiyet büyük önem taþýmaktadýr. maliyete katlanýlmak durumunda kalýnmýþ, sözkonusu maliyetin önemli bir kýsmý vergi ödeyenler tarafýndan karþýlanmýþtýr. Netice itibariyle, 80lerde Amerikada yaþanan kriz, geliþmiþ ekonomilerde bile güvenlik aðýnýn aktörlerinden herhangi birinin iþleyiþinde aksama olmasý halinde karþýlaþýlabilecek sonuçlara iliþkin çarpýcý bir örnek olarak dikkati çekmektedir. Dolayýsýyla, piyasa mekanizmasýnýn düzgün çalýþmasý açýsýndan doðru politikalar belirlenmesinin yanýsýra, bu politikalarýn tespitinde görev alan kanun koyucularýn, bunlarý uygulamakla yükümlü olan icracýlarýn ve denetleyicilerin görevleri birbirinden baðýmsýz düþünülmemelidir. Bu baðlamda, kamu otoriteleri arasýnda yeterli koordinasyon ve bilgi paylaþýmýnýn saðlanmasý; hedef, yetki ve sorumluluklarýn net olarak tanýmlanmasý; sorumluluk ve hesap verme hususlarýnýn belirlenmiþ olmasý da ayrýca önem kazanmaktadýr. Kaynakça: 1.Amedeo, Kimberly. Savings and Loans Crisis, http://useconomy.about.com/od/grossdomesticproduct/p/89_Bank_Crisis.htm Zepezauer, 2. Charlie Keating's Long, Hard Road to Freedom, The Champion, April, 2002 http://www.kirkland.com/sitecontent.cfm?contentID=230&itemId=7632 3. Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses In Civil Court, Too http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-KeatingTrials-1991-99.html 4. Mark; Naiman, Arthur. The S & L Bailout: $32 billion every year for 30 years, excerpted from the book Take the Rich Off Welfare, Odonian Press, 1996; http://www.thirdworldtraveler.com/Corporate_Welfare/S&L_Bailout.html 5. Mrozek, Thom, Public Affairs Officer, Central District of California. News Release No. 99-072 http://web.archive.org/web/19990921172635/http://www.usdoj.gov/usao/cac/pr/072.htm 6. Stevenson, Richard W. Keating Convicted Of Securities Fraud In S.& L.'s Collapse, Published: December 5, 1991 http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9D0CE3DF173EF936A35751C1A967958260&sec=&spo n=&pagewanted=2 7. Stice, James D.; Albrecht, W. Steve; Brown, Jr, Leslie M.Lessons to be learned - ZZZZ Best, Regina, and Lincoln Savings. (Lincoln Savings and Loan) (Auditing) By, The CPA Journal Online, April, 1991 http://www.nysscpa.org/cpajournal/old/10691661.htm 8. Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - Causes of the Savings and Loan Scandal, Washington Monthly, May,1995 http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718 9. http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html 10. http://www.polisci.ccsu.edu/trieb/curr-tim.HTM 11. http://www.wikipedia.org/ 22 MAKALE AZERBAYCAN EKONOMÝSÝNE GENEL BÝR BAKIÞ ve BANKACILIK SEKTÖRÜNE BÝLGÝ SÝSTEMLERÝ ÝHRACATI Azerbaycan Cumhuriyeti, baðýmsýzlýðýný kazandýðý günden itibaren hukuka, demokrasiye ve serbest piyasa ekonomisi kurallarýna dayalý bir yapý kurmaya çalýþan ülke görünümünde olmuþtur I. GÝRÝÞ Kafkaslar, dünya tarihinde siyasi ve ekonomik anlamda her zaman önemli yer tutmuþ bir bölgedir. Bu bölgenin en önemli aktörlerinden biri doðu ve batý arasýnda bir geçit konumunda olan Azerbaycandýr. Azerbaycan, 1828 yýlýnda Rus Ýmparatorluðunun hakimiyetine geçmiþ, 19181920 yýllarý arasýnda ise baðýmsýz bir Türk Cumhuriyeti olarak varlýk göstermiþtir. Ancak 28 Nisan 1920 tarihinde tekrar Rus yönetimi altýna girmiþtir1. Yaklaþýk yetmiþ yýllýk süre boyunca Rus yönetimi altýnda yaþayan Azerbaycan, S SCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliði)nin daðýlmasý sürecinde baðýmsýzlýðýný tekrar kazanmýþtýr2. II. AZERBAYCAN EKONOMÝSÝ VE BANKACILIK SÝSTEMÝ Azerbaycan Cumhuriyeti 3 , baðýmsýzlýðýný kazandýðý günden itibaren hukuka, demokrasiye4 ve serbest piyasa ekonomisi kurallarýna dayalý bir yapý kurmaya çalýþan ülke görünümünde olmuþtur5. Bölgedeki kritik konumu6, yeraltý ve yerüstü kaynaklarý ile dikkat çeken ülkede ekonominin temelini, tarým, hayvancýlýk, sanayi, doðal kaynaklar, enerji ve dýþ ticaret oluþturmaktadýr7. Hýzla endüstrileþen ve yabancý sermayeye kapýlarýný açan Azerbaycan ekonomisinde8, önümüzdeki 15 yýllýk zaman diliminde 50 milyar USD petrol geliri beklendiði gözönüne alýndýðýnda9, tüm sektörlerin geliþmesine katkýda bulunacak10 1 GURBANOV, Sarvar, Baðýmsýzlýktan Sonra Azerbaycanýn Yaþadýðý Ýktisadi Dönüþüm Süreci ve Bugün Varýlan Nokta, Yüksek Lisans Tezi, Eskiþehir, 2005, s. 2.; AKDÝÞ, Muhammet, Azerbaycanda Bankacýlýk ve Mali Kurumlar, (http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm) 2 Azerbaycan, SSCB ülkeleri arasýnda 29 Eylül 1991 tarihinde baðýmsýzlýðýný kazanan ilk ülkedir. Ancak Eylül 1989da Azerbaycan Parlamentosu, aldýðý bir karar ile yeraltý ve yerüstü kaynaklarý üzerindeki kontrol ve idarenin kendisine ait olduðu, dýþ iþlerinde baðýmsýz hareket edeceðini kabul ederek SSCB içerisinde baðýmsýzlýk hareketini baþlatan ilk devlet olmuþtur. (TAÞÇI, Celal, Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycan Finans Sektörünün Yapýsal Analizi ve Deðerlendirmesi, Doktora Tezi, Ýstanbul, 1994, s. 2). 3 86.600 km2 yüzölçümü ve 8.016.200 nüfusa sahiptir. Baþkenti Bakü, para birimi Manattýr. (Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý: http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=71). 4 Azerbaycan Cumhuriyeti demokrasi ve ekonomik anlamda serbest pazar ekonomisini tercih ederek eski sistemi merkezi planlama modelini terk etmiþtir. (Azerbaycan Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Beynelhalk Cemiyeti: http://www.tusiab.org/index.php?MID=views&viewid=45). 2001 yýlýnda Avrupa Konseyine üye olan ülke, demokrasi, laiklik ve hukukun üstünlüðü ilkelerine uygun bir yapý oluþturmaya çalýþmaktadýr. (http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2004/01/040112_azerbaycan_rehber.shtml) 5 Ekonomik anlamda en önemli geliþme; Özelleþtirme ile ilgili yapýlan yasal düzenlemelerdir. Buna göre; özelleþtirme, 7 Ocak 1993 tarihinde kabul edilen Azerbaycan Cumhuriyetinde Devlet Mülkiyetinin Özelleþtirilmesi Hakkýnda Kanun çerçevesinde Devlet Emlak Komitesi tarafýndan yürütülmektedir. Ancak daha sonra Ýktisadi Kalkýnma Bakanlýðýnýn bünyesine alýnan Devlet Emlakinin Ýdare Olunmasý ve Özelleþtirilmesi bölümü tarafýndan özelleþtirilme çalýþmalarýna devam edilmiþtir. (BENLÝ, Ayþe Oya, Azerbaycan Cumhuriyeti Ülke Raporu, T.C. Baþbakanlýk Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý Ýhracatý Geliþtirme Etüd Merkezi, 2008, s. 9. http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke_sek/index.cfm?sec=ara) 6 Azerbaycanýn iki iç deniz (Hazar ve Karadeniz) arasýnda olmasý, onun diðer ülkelerle deniz yolu ile baðlantýsýný saðlamakta, Milletlerarasý ticaret hareketlerine ve transit ticarete faydalar saðlayacak bir konuma getirmektedir. (OÐAN, Sinan, Azerbaycan Cumhuriyetinde Ekonomik ve Finansal Sektörün Yapýsal Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1992, s. 8). 7 http://www.ulkeler.net/azerbaycan.htm#04; 2006 yýlý itibariyle Azerbaycanýn ekonomik göstergelerine bakýldýðýnda; GSYÝH 19.9 Milyar USD, Reel GSYÝH Büyüme Hýzý % 34.5, GSYÝH/kiþi 2.326 USD, Ýhracat 13 Milyar USD, Ýthalat 5.3 Milyar USD, Ýþsizlik Oraný % 11, Enflasyon Oraný % 8,3 gerçekleþtiði görülmüþtür. (BENLÝ, s. 1). 8 1993-2003 yýllarý arasýnda Azebaycanda 3.000 yeni endüstriyel iþletme açýlmýþ ve 2004 yýlý itibariyle bu iþletmelerin sayýsý 5.536 ya yükselmiþtir. Bu yýllar arasýnda, izlenen politiklar sayesinde yabancý ortaklýklarýn sayýsý üç kat artmýþtýr. (http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo/_generalInfo_e.html). Ayrýca ABD ve Avrupa Birliðinin desteklemiþ olduðu Bakü- Tiflis- Ceyhan petrol boru hattýnýn çalýþmaya baþlamasý ile Azerbaycan kendi petrolünü güvenli bir þekilde batýya taþýmaya baþlamýþtýr. Bu geliþmelere ek olarak Avrupa Birliðinin resmi projesi olan INOGATE ile Azerbaycan doðalgazýnýn Gürcistan, Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupaya taþýnmasý planlanmýþtýr. (MÝRZAYEV, Elvin, Azerbaycanýn Petrol Stratejisi ve Batý ile Bütünleþme, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s. 14). Bu durum, Azerbaycanýn ihracat gelirlerinde yükselme, ekonomisinde büyüme, istihdam ve hayat standardý üzerinde olumlu sonuçlar yaratacaktýr. Dünya Bankasý Raporlarýna bakýldýðýnda; Ülkedeki fakirlik oranýnda büyük azalma gözlemlenmektedir; 2002de fakirlik oraný %44,6 iken bu rakam 2005te 24,0a gerilemiþtir. Dünya Bankasý 07/12/2007 Tarih ve 37812 No.lu Azerbaycan Cumhuriyeti Raporu, s. 3) (http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJAN/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrategy.pdf) 9 BENLÝ, s. 3. 10 Yeraltý zenginliklerinden elde edilen gelirleri diðer alanlara aktarmak amacýyla Devlet Petrol Fonu kurulmuþ ve gerekli alanlara fon aktarýmý yapýlmýþ olup, bunun sonucunda diðer sektörlerde %10luk bir büyüme gerçekleþmiþtir. (Commission of European Comminities European Neighborhood Policy Country Report: Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels, s. 14: http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf) Dr. Ýsmail Özgür Aslan Bilgi Ýþlem Müdürlüðü 23 MAKALE Azerbaycanda bankacýlýk ve finans sektöründe yaþanan hýzlý geliþmeler bilgi sistemleri altyapýsý ve bu sektörlere yönelik yazýlýmlara olan ihtiyacý da artmýþtýr. ve Azerbaycan ekonomisinin lokomotifi olacak sektör, tüm dünyada olduðu gibi Azerbaycanda da, bankacýlýk11 ve bankacýlýðýn öncelikli partneri biliþim sektörü 12 olacaðý þüphesizdir. 1991 yýlýna kadar, Azerbaycan bankalarý, Moskova ve diðer Rus þehirlerindeki bankalarýn alt kuruluþu þeklindeyken13 diðer bir deyiþle Azerbaycan bankacýlýk sistemi SSCB bankacýlýk sisteminin bir parçasý iken14 Azerbaycanýn baðýmsýzlýðýný kazanmasý ile Bankacýlýk alanýnda hýzla yeni yasal düzenlemeler yapýlmýþtýr. 7 Aðustos 1992de Merkez Bankasý Hakkýndaki Kanun15 ile birlikte bankalar ve banka faaliyetleri hakkýndaki kanun da yürürlüðe girmiþtir16. Bu yasal düzenlemelerden sonra hýzlý bir þekilde dört farklý devlet bankasý ve özel ticari bankalar piyasadaki yerlerini almýþlardýr17. Petrol ve doðalgaz baþta olmak üzere yeraltý kaynaklarýnýn zenginliði18 nedeni ile artan yabancý sermaye giriþleri ve para hareketleri finans sektörünün daha da önem kazanmasýna ve banka sayýlarýnýn da artmasýna neden olmuþtur. Banka sayýlarýnda yaþanan artýþlar sonucunda 2004 yýlýnda kabul edilen yeni bankacýlýk kanunu ile birlikte bankalarýn sayýsý 230dan 43e indirilerek 19 serbest piyasa ekonomisine ve rekabete dayanamayan bankalar sistemden çýkarýlmýþ, Ülke çapýnda faal olan banka sayýsý dört kat düþürülmüþ, buna karþýlýk sermaye yeterlilik oraný dört kat artmýþtýr 20 . Yeni kanun ile bankalarýn koordinasyon politikasýnýn uygulanmasý ve bankacýlýk sektöründe yabancý sermaye giriþini kýsýtlayan tüm engellerin kaldýrýlmasý ve Merkez Bankasýnýn denetim fonksiyonlarýnýn yeniden düzenlenmesi sektörün iyileþtirilmesine yönelik yaþanan geliþmelerdir21. Bu geliþmeler ýþýðýnda, modern Bankacýlýk sisteminin oturtulmasý için çalýþmalara baþlanýlmýþ olduðu, öncelikle de bankalarýn mali yapýlarýnýn güçlendirilmesinin hedeflendiði bu doðrultuda ilk olarak sermayelerinin arttýrýlmasý yoluna gidildiði anlaþýlmaktadýr. Azerbaycanda bankacýlýk ve finans sektöründe yaþanan hýzlý geliþmeler bilgi sistemleri altyapýsý ve bu sektörlere yönelik yazýlýmlara olan ihtiyacý da artmýþtýr. Yazýlým ve donamým ihtiyaçlarýný ithal eder konumda olan Azerbaycan ile Ülkemiz arasýnda bankacýlýk ve bilgi sistemleri alanýnda ortaklaþa çalýþmalar yürütülmektedir22. Bu kapsamda oluþturulan Türk Cumhuriyetleri Bilgi Teknolojileri Çalýþma Grubu çeþitli toplantýlar yaparak iþbirliðini arttýrmaya çalýþmaktadýr23. Ayrýca özel sektör alanýnda da iþbirliði artarak devam etmektedir. Özellikle hizmet sektöründe, baþta finans ve bilgi sistemlerine yönelik geliþmeler izlenmekte; finans, vergi24, muhasebe alanlarýnda yasal ve bilgi sistemlerine yönelik alt yapý çalýþmalarý örnek alýnmaktadýr 25 . Ancak iliþkilerin geliþmesini engelleyen bazý olumsuz durumlar da yaþanmaktadýr; yýllar itibariyle ithalat ve 11 Azerbaycanda reform hareketleri, ilk olarak bankacýlýk ve merkez bankacýlýðý alanýnda yapýlan düzenlemeler ile baþlamýþtýr. (GULÝYEV, Eldeniz, Yabancý Sermayeli Bankalarýn Azerbaycan Bankacýlýk sistemine Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 2005, s. 3). Ancak finans sektörüne yönelik reformlar çok yavaþ ilerlemektedir. Örneðin Sovyetler döneminden kalan baþlýca dört bankadan üçünün birleþtirilmesine ancak haziran 2000de baþlanabilmiþtir. (BENLÝ, s. 1). 12 Azerbaycanda e-devlet programýna geçiþ ve tüm iþlemlerin sanal ortamda yapýlabilmesine yönelik çalýþmalara aðýrlýk verilmiþ, bu konuda Kominikasyon ve Biliþim Bakanlýðý aktif bir rol üstlenmiþtir. (http://i-policy.typepad.com/informationpolicy/2008/01/ministry-of-com.html) 13 http://www.photius.com/countries/azerbaijan/economy/azerbaijan_economy_banking.html 14 CAFEROV, Etibar, Azerbaycan Bankacýlýk Sisteminin Yapýsý ve Sorunlarý Bankacýlýk Sektöründe Son Geliþmeler, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1993, s. 16). Detay Bilgi için Bkz. ALÝYEVA, Sebine, Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycanda Bankacýlýk Sistemi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000, s. 19, Azerbaycan Bankacýlýðýnýn Geçmiþi ve Bugünü konu baþlýðý). 15 Merkez Bankasý Kanunu m. 3 ve 4 kapsamýnda Mevduat Sigorta Fonunun kurulmasý ve idaresi ile ilgili prosedürün belirlenmesi de yer almaktadýr. (TAÞÇI, s. 51). Merkez Bankasýnýn yapýsý ve detay bilgiler için Bkz. Azerbaycan Merkez (Milli) Bankasý internet adresi: http://www.nba.az/; Azerbaycan Merkez Bankasý hakýnda diðer bilgiler için Bkz. GULÝYEV, s. 24-34. 16 Finans Sektörüne iliþkin ilk yürürlüðe giren kanunlar: Aðustos 1992 tarihli Bankalar ve Bankacýlýk Faaliyetleri, Aðustos 1992 tarihli Azerbaycan Merkez Bankasý, Aralýk 1992 tarihli Merkez Bankasý Organizasyonudur. (TAÞÇI, s. 11). 17 Bu bankalar; Milli Bank (Merkez Bankasý), Agrar-Sanayi (Tarým-Sanayi) Bankasý, Sanayi-Investiya (Sanayi-Yatýrým) Bankasý, Emanet Bank (Tasarruf Bankasý) ve Beynelhalk Bank (Uluslararasý Banka) devlet bankalarý olarak kurulmuþlar, bundan ayrý olarak ticari bankalarýn faaliyetleri de serbest býrakýlmýþtýr. (AKDÝÞ, (http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm). 18 Azerbaycanýn 2003 yýlý itibariyle tespit edilmiþ enerji stoðu; 7 milyar galon ham petrol ve 1.34 trilyon metreküp doðalgazdýr. 20 yýl içinde Azerbaycanýn petrol ve gaz reservleri ile birlikte boru hatlarýndan elde edeceði gelir 340 Milyar USD öngörülmektedir. Dünya Bankasý 07/12/2007 Tarih ve 37812 No.lu Azerbaycan Cumhuriyeti Raporu, s. 2) (http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJAN/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrategy.pdf) 19 Bankalarýn sermaye yönünden yetersiz ve tek þubeli yapýda olmasý ayrýca faaliyetlerini ihtiyaca cevap verecek bir þekilde icra edememelerinden dolayý söz konusu bankalar kapatýlmýþtýr. (ALÝYEVA, s. 2). 20 http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo/_generalInfo_e.html) 21 BENLÝ, s. 2.;Bkz. http://www.nba.az/ 22 Azerbaycanýn baðýmsýzlýðýný tanýyan ilk ülke ve ayný zamanda ilk yabancý sermaye götüren ülkenin de yine Türkiye olmasý kültürel ve siyasi yakýnlýk Türkiyeyi avantajlý konuma getiren etkenler olarak karþýmýza çýkmaktadýr. (AHUNDZADE, Nurlane, Azerbaycanýn Hizmet Sektöründe Türk Þirketlerinin Yatýrýmlarý, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000, s. 63. Ayrýca detay bilgi için Bkz. TAÞÇI, s. 81-83). 23 Buna örnek olarak 15-17 Aralýk 2004 yýlýnda Baküde yapýlan toplantýyý örnek gösterebiliriz. Toplantý notuna http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/DisTicaretGelistirmeDb/Topnotu.doc linkinden ulaþýlabilir. 24 Maliye Bakanlýðý ve Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý arasýnda 7 Haziran 2002 tarihinde imzalanan Protokole istinaden Azerbaycan Vergiler Bakanlýðýna teknik yardým vermeye yönelik yeni bir proje baþlatýlmýþtýr. Bu proje ile Vergiler Bakanlýðý'na vergi konusunda, Bakü'de danýþmanlýk hizmeti ve Türkiye'de iþbaþýnda eðitim verilmektedir. (http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik_Detay.ASP?Icerik=539). 25 240.000 vergi yükümlüsünün olduðu Azerbaycanda 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren vergi kanunlarý birleþtirilmiþ, vergi ve muhasebe alanlarýnda yeni düzenlemeler yapýlmýþtýr. (Bkz. BENLÝ, s. 5-6). 24 MAKALE ihracat rakamlarýnýn dalgalanmalar gösterdiði Azerbaycan ile Ülkemiz arasýnda ekonomik iliþkilerin geliþmesini engelleyen en önemli etkenler arasýnda Ýranýn Azerbaycanýn ticari partneri olmasý ve Azerbaycanýn Rusya ile gümrüksüz ticaret yapmasý bulunmaktadýr26. Azerbaycanýn söz konusu iki ülke ile olan iliþkileri Türkiye aleyhine bir durum yaratýyor olsa da yürütülen çalýþmalar kapsamýnda olumlu adýmlar atýlmakta ekonomik ve ticari iliþkilerin geliþmesi ithalat-ihracat rakamlarýna da yansýmaktadýr27. Mevduatlarýn sigortalanmasý ve Mevduat Sigorta Fonu hakkýnda28 da düzenlemeler yapan yeni Bankacýlýk Kanunu ile tüm bankacýlýk faaliyetlerini kapsar þekilde yasal düzenlemeler yapýlmýþ olmasýna raðmen Kanunun uygulanmasýnda yaþanan sýkýntýlar nedeni ile sektöre yönelik baþta güven sorunu olmak üzere çeþitli sorunlar yaþanmaktadýr29. Ancak Dünya Bankasý ve IMF 30 gibi uluslararasý kuruluþlarýn desteði ve Avrupa Birliði ile Azerbaycan arasýnda ortaklýk ve iþbirliði anlaþmalarý31 kapsamýnda ülke sorunlarýnýn aþýlmasýna çalýþýlmakta ve bunun sonucunda Azerbaycanda baþta ekonomi olmak üzere tüm alanlarda olumlu geliþmeler yaþanmaktadýr. III. BÝR ÝHRACAT ÖRNEÐÝ: YAZ BÝLGÝ SÝSTEMLERÝ A.Þ. Hukuk ve bilgi sistemleri altyapýsýnda eksiklikleri olmasýna ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmede sorunlar yaþanmasýna raðmen birçok sektörde Türkiyeyi örnek alan Azerbaycanda iþ yapmak isteyen Türk firmalarý için Ülkenin riskli ama getirisi yüksek bir pazar olarak deðerlendirilmesi gereklidir. Bu deðerlendirmeyi yapan þirketlerden birisi de 09.07.2007 tarihinde yüzde yetmiþ oranýndaki hissesi devralýnan ve yüzde yüz bir Fon iþtiraki olan YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ.dir. Azerbaycan bankacýlýk sektörüne bilgi sistemleri ihracatý yapan ve bu piyasayý yakýndan tanýyan YAZ Bilgi Sistemleri yöneticilerine Azerbaycan deneyimi hakkýndaki görüþlerini sorduk. YAZ Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Sn. Nihal Yaslýdaðýn Azerbaycan bilgi sistemleri projeleri hakkýndaki görüþleri aþaðýdaki gibidir. Öncelikle, YAZ Bilgi Sistemlerinin, 1995 2001 yýllarý arasýnda Moldova ve Romanyada da temel bankacýlýk sistem satýþý yaptýðýný ve bu ülkelerdeki ilk gerçek zamanlý bankacýlýk sistemi kurulumunu yaparak tecrübe kazanmýþ olduðunu belirtmek gereklidir. Kazanmýþ olduðu bu tecrübeler ile YAZ Bilgi Sistemleri pazar araþtýrmalarýna devam etmiþ ve Azerbaycan piyasasýnda gördüðü fýrsatlarý deðerlendirme þansýný yakalamýþtýr. Bunun için 2003 yýlýnda marBAS ürünü Oracle 10g ye geçirilerek ve geliþtirilerek marBAS II adýný almýþtýr. 2004 yýlýnda Euro geçiþi ile birlikte mevcut müþterilerinin marBAS II upgrade iþlemleri tamamlanmýþtýr. Gerek niteliði gerekse teknolojisi geliþtirilen ürün ile 2005 yýlý ilk çeyreðinde Azerbaycan pazarýna girmek amacýyla araþtýrma faaliyetlerine baþlanmýþtýr. Bu doðrultuda Türkiyeden Ýnfotech Firmasýnýn aracýlýðý ile Nisan 2005 de Azerbaycanda ilk görüþmeler yapýlmýþ, Haziran 2005 de Azerbaycana ilk marBAS II Bankacýlýk Sistemi satýþ anlaþmasý Atabank ile imzalanmýþtýr. YAZ Bilgi Sistemlerinin Azerbaycanda Atateknoloji ile partnerlik iliþkisi olup, pazar araþtýrmalarý ve bazý ön satýþ görüþmeleri Atateknoloji tarafýndan sürdürülmektedir. YAZ Bilgi Sistemlerinin Azerbaycanda Atateknoloji ile partnerlik iliþkisi olup, pazar araþtýrmalarý ve bazý ön satýþ görüþmeleri Atateknoloji tarafýndan sürdürülmektedir. YAZ Bilgi Sistemlerinin ilk müþterisi olan 26 Bkz. BENLÝ, s. 8-9. 27 Türkiye ile Azerbaycan arasýnda yýllar itibari ile ihracat rakamlarý yaklaþýk: 2004te 361 Milyon USD, 2005de 528 Milyon USD, 2006da 695 Milyon USD, 2007 Ocak-Ekim döneminde 808 Milyon USD olarak gerçekleþirken, yýllara göre ithalat tutarlarý yaklaþýk; 2004te 119 Milyon USD, 2005de 246 Milyon USD, 2006da 306 Milyon USD, 2007 Ocak-Ekim döneminde 232 Milyon USD olarak gerçekleþmiþtir. (BENLÝ, s. 8. Kaynak: Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý). 28 Mevduatýn Sigortalanmasý Hakkýnda Kanun 29/12/2006 tarihinde kabul edilerek bankalarýn bu husustaki görevleri belirlenerek mevduatlar güvence altýna alýnmýþtýr. (http://www.adif.az/index.php) 29 Bu sorunlardan bazýlarý; yabancý sermaye payýnýn toplam bankacýlýk içinde % 30u geçememesi, kredilerin geri dönmesinde sorunlar yaþanmasý, halktan mevduat toplanamamasý ve banka sermayelerinin özel bankalar dahi olsa büyük bölümünün devlet ve devlet kuruluþlarýna ait olmasýdýr. AKDÝÞ, Azerbaycanda Özel Bankacýlýk ve Fonksiyonlarý Konu Baþlýðý; GULÝYEV, s. 52 AHUNDZADE, s. 63. Ayrýca detay bilgi için Bkz. TAÞÇI, s. 55-56 ve diðer konu baþlýklarý; GULÝYEV, Bankacýlýk Sisteminin Sorunlarý Konu Baþlýðý s. 47 ve diðerleri. 30 IMF, Azerbaycandan makroekonomik istikrarý saðlayan para ve maliye politikalarý ile liberal dýþ ticaret polititikalarýnýn devam etmesini, yapýsal reformlarýn hýzlandýrýlmasýný ve ülkede hukuki ortamýn geliþtirilmesini istemektedir. (TOGAN, Sübidey, Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Ýktisadi Geliþmeler, s. 3- http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/subidey.doc) 31 Avrupa Birliði ve Azerbaycan iliþkileri 1996da imzalanan ve 1999da yürürlüðe giren, AB-Azerbaycan Ortaklýk ve Ýþbirliði anlaþmasý kapsamýnda yürütülmektedir. Bu anlaþma kapsamýnda, serbest piyasa ekonomisinin geliþtirilmesine büyük önem verilmiþ ve anlaþma uyarýnca Azerbaycan ile ekonomik, siyasi ve ticari iþbirliðine gidilmiþtir. Bu geliþmeler ile paralel olarak ve ABnin geniþleme politiklarý uyarýnca Azerbaycan Avrupaya Komþu bölgeler programýnýn bir parçasý olmuþtur. (Commission of European Comminities European Neighborhood Policy Country Report: Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels, s. 3-4: (http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf) 25 MAKALE Azerbaycanýn petrol ve doðalgaz ürünleri ihracatýndan saðlayacaðý gelirlerinde yaþayacaðý patlama ve buna ek olarak hukuki ve bilgi sistemleri alanýnda yapacaðý düzenlemeler gözönüne alýndýðýnda yakýn gelecekte Azerbaycanýn önemli bir ülke ve karlý bir Pazar haline geleceði açýktýr. Atabank diðer bankalara referans olmuþ ve Ekim 2006 da Nikoil Bank ile lisans anlaþmasý imzalanmýþtýr. Nikoil Bank, AzeriRus ortaklý ve 12 þubeli bir banka olup, Atabank da edinilen tecrübeler ve her iki bankanýn eski sisteminin ayný olmasý, Nikoil Banka marBAS II devrininde kolaylýk saðlamýþ ve Ocak 2007de sistem devreye alýnmýþtýr. Nikoil Bank ta karþýlaþýlmýþ olan en büyük sorun, personelin aðýrlýklý olarak Rusça konuþmasý nedeni ile yaþanan lisan sorunu olmasýna raðmen 3 ay süren paralel-run sürecinden sonra marBAS II tek sistem olarak kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Bu ülkede faliyetlerine devam eden YAZ Bilgi Sistemlerinin üçüncü müþterisi Azerbaycan Senaye Bankasý (ASB)dýr. Aðustos 2007 de imzalanan sözleþme ile Kasým 2007 de convercion çalýþmasý tamamlanmýþ olup, Banka da paralel-run süreci devam etmektedir. Bu bankanýn Azerbaycandaki diðer bankalardan ayrýlan özelliði; YAZ Internet Bankacýlýðý ürünü ile internet bankacýlýðý hizmetinini almasý ve Azerbaycanda bunu uygulayacak ilk banka olmasýdýr. Azerbaycan projelerinde karþýlaþýlan en büyük sorun, Bankalarda projeyi sahiplenecek ekiplerin bulunmayýþýdýr. Bilindiði üzere yazýlým projelerinin pek çoðu projeyi yönetecek ve sahiplenecek ekiplerin olmamasýndan dolayý sekteye uðramaktadýr. Bu nedenle YAZ Bilgi Sistemleri, projeleri, Azerbaycandaki müþterileri yerine de sahiplenip, uygulamaya alýnmasý için ayrý bir uðraþ vermektedir32. Bundan sonraki dönemde YAZ Bilgi Sistemlerinin Azerbaycan pazarýndaki hedefleri ile ilgili olarak YAZ Bilgi Sistemleri Yönetim Kurulu Baþkaný Sn. Mücahit Þengülün görüþleri aþaðýdaki gibidir. YAZ Bilgi Sistemleri, marBAS II bankacýlýk sistemi ve ek ürünleri ile Azerbaycan Bankacýlýk sektöründe yaklaþýk % 8 Pazar payýna sahip bulunmaktadýr. 2008 2009 yýllarý içerisinde toplam Pazar payýnýn % 20 ye çýkarýlmasý hedeflenmektedir. 2007 yýlý sonunda yapýlan Azerbaycan ziyaretinde potansiyel müþteri konumundaki bankalar ile görüþmeler yapýlmýþtýr. Bu görüþmeler sonucunda üç Banka daha program ile ilgilenmekte olduðunu belirtmiþ buna ek olarak satýþ temsilciliði konusunda iki ayrý firma YAZ Bilgi Sistemleri ile temasta bulunmaktadýr33. IV. SONUÇ Azerbaycan bankacýlýk sektörü ile ilgili sadece bankacýlýk alanýnda deðil sektör ile baðlantýlý ticaret, borçlar, ceza hukuku gibi alanlarda da hukuki yapýnýn kurulmasý ve güçlendirilmesi için yeni yasal düzenlemeler yapýlmalý ve bunlarýn uygulamaya geçirilmesi gereklidir. Bunlarýn yanýnda bankacýlýk sektörüne olan güvenin arttýrýlmasý ve müþteri memnuniyeti odaklý çalýþma anlayýþý ile bireysel bankacýlýða önem verilmesi, yabancý sermayeli bankalarýn ülke bankacýlýk sistemine girmesinin teþvik edilmesi, bankacýlýkta devlet payýnýn azaltýlmasý ancak güven mekanizmalarýnýn iyi ve iþler hale getirilmesi, teknolojinin bankacýlýk iþlemlerinde etkin olarak kullanýlmasý ve bankacýlýk sektöründe çalýþacak nitelikli personel yetiþtirme amaçlý eðitimlere önem verilmesi en önemli iyileþtirme adýmlarý olacaktýr. Soldan saða: Azad Cavadov-Azebaycan Emanetlerin Sigortalanmasi Fondu Ýcraci direktörü, Nihal Yaslýdað-YAZ Bilgi Sistemleri Genel Müdürü, Mücahit Þengül-TMSF Bilgi Ýþlem Müdürü YAZ Bilgi Sistemleri, Azerbaycan bankacýlýk sektörünün bilgi sistemlerine yönelik ihtiyacýný iyi görmüþ ve 2005 yýlýndan itibaren Azerbaycan finans sektörüne biliþim hizmeti ihraç eden bir þirket konumuna gelmiþtir. Azerbaycanýn petrol ve doðalgaz ürünleri ihracatýndan saðlayacaðý gelirlerinde yaþayacaðý patlama ve buna ek olarak hukuki ve bilgi sistemleri alanýnda yapacaðý düzenlemeler gözönüne alýndýðýnda yakýn gelecekte Azerbaycanýn önemli bir ülke ve karlý bir Pazar haline geleceði açýktýr. Para giriþlerinin artacaðý ülkede halen faaliyette bulunan 43 adet banka olduðu ve finans sektörünün diðer oyuncularý olan, leasing, aracý kurumlar, faktoring hizmetleri ile birlikte düþünüldüðünde 34 Azerbaycan pazarý özellikle finans ve bilgi sistemleri sektöründe faaliyet gösteren Türk giriþimcileri için zorlu ama büyük getiriler vaad eden bir pazar olacaktýr. 32 YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ. Genel Müdürü Sn. Nihal Yaslýdaða teþekkür ederiz. 33 YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ. Yönetim Kurulu Baþkaný Sn. Mücahit Þengüle teþekkür ederiz. 34 Finans sektorunde bankalar aðýrlýklý olmakla birlikte microfinans kurumlarý, küçük kredi birlikleri, sigorta þirketleri ve az da olsa leasing þirketleri bulunmaktadýr. Mortgage kurumlarý henüz bulunmayan ülkede bankacýlýk sistemi özelleþtirme sürecinde olup, bu süreç yavaþ iþlemektedir. (Commission of European Comminities European Neighborhood Policy Country Report: Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels, s. 20: http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf) 26 MAKALE Kaynakça: AHUNDZADE, Nurlane: Azerbaycanýn Hizmet Sektöründe Türk Þirketlerinin Yatýrýmlarý, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000. Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý: http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/Dis TicaretGelistirmeDb/Topnotu.doc AKDÝÞ, Muhammet: Azerbaycanda Bankacýlýk ve Mali Kurumlar, (http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm) Azerbaycan Merkez (Milli) Bankasý: http://www.nba.az/ ALÝYEVA, Sebine: Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycanda Bankacýlýk Sistemi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000. BENLÝ, Ayþe Oya: Azerbaycan Cumhuriyeti Ülke Raporu, T.C. Baþbakanlýk Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý Ýhracatý Geliþtirme Etüd Merkezi, 2008. Azerbaycan (Emanetlerin Sigortalanmasý Fonu) Mevduat Sigorta Fonu: http://www.adif.az/index.php Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý: http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=71. (http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke_sek/in dex.cfm?sec=ara) Azerbaycan Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Beynelhalk Cemiyeti: http://www.tusiab.org/index.php?MID=views&vie wid=45 CAFEROV, Etibar: Azerbaycan Bankacýlýk Sisteminin Yapýsý ve Sorunlarý Bankacýlýk Sektöründe Son Geliþmeler, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1993. Avrupa Birliði Komisyonu Azerbaycan Raporu: http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerba ijan_country_report_2005_en.pdf GULÝYEV, Eldeniz: Yabancý Sermayeli Bankalarýn Azerbaycan Bankacýlýk sistemine Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 2005. Dünya Bankasý Azerbaycan Raporu: GURBANOV, Sarvar: Baðýmsýzlýktan Sonra Azerbaycanýn Yaþadýðý Ýktisadi Dönüþüm Süreci ve Bugün varýlan Nokta, Yüksek Lisans Tezi, Eskiþehir, 2005. MÝRZAYEV, Elvin: Azerbaycanýn Petrol Stratejisi ve Batý ile Bütünleþme, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006. OÐAN, Sinan: Azerbaycan Cumhuriyetinde Ekonomik ve Finansal Sektörün Yapýsal Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1992. TAÞÇI, Celal: Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycan Finans Sektörünün Yapýsal Analizi ve Deðerlendirmesi, Doktora Tezi, Ýstanbul, 1994. http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJA N/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrateg y.pdf Diðer Ýnternet Siteleri: http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo /_generalInfo_e.html http://ipolicy.typepad.com/informationpolicy/2008/01/mi nistry-of-com.html http://www.photius.com/countries/azerbaijan/eco nomy/azerbaijan_economy_banking.html http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2004/01 /040112_azerbaycan_rehber.shtm http://www.ulkeler.net/azerbaycan.htm#04 TOGAN, Sübidey: Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Ýktisadi Geliþmeler, http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/Tan itimKoordinasyonDb/subidey.doc 27 ÇEVÝRÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝNÝN YÖNETÝÞÝMÝ KONUSUNDA ÖNERÝLER Yaptýðý çalýþmalarla mevduat sigortacýlýðý literatüründe çok önemli bir yere sahip olan Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliðinin (International Assocation of Deposit Insurers-IADI) Mevduat Sigortasý Sistemlerinin Yönetiþimi konulu rehber dökümanýnýn çevirisine faydalý olacaðý düþüncesiyle bu sayýmýzda yer verdik Giriþ Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI), misyonunun bir parçasý olarak mevduat sigortacýlýðýyla ilgili konularý araþtýrma ve mevduat sigortacýlýðý sistemlerine iþlerliklerini geliþtirebilmeleri için yol gösterme görevlerini üstlenmiþtir. Bu araþtýrma yazýsý mevduat sigortacýlýðý sistemlerinin iyi yönetiþimini geliþtirmek için IADI Temel Prensipleri ve Etkin Uygulamalarý þeklinde getirilen önerilere ýþýk tutmaktadýr. Önerilerde yer alan hususlar kamuoyunun görüþüne sunulmak üzere 22 Kasým 2007 tarihinde IADInin web sitesinde yayýmlanan Mevduat sigortacýlýðý Sistemlerinin Yönetiþimi konulu müzakere dökümanýnda dile getirilmiþtir. Yönetiþim genellikle süreçleri, yapýlarý ve bir organizasyonun yöneticilerini idare etmek ve denetlemek için kullanýlan bilgileri ifade eder. Önemli olarak, yönetiþim ayrýca mudinin korunmasý sistemini ve bu sisteme yetki veren otorite veya sonradan hesap vereceði otorite arasýndaki iliþkileri de kapsar. Bu nedenle iyi bir yönetiþim çatýsý etkin bir mevduat sigortacýlýðý sisteminin çok önemli bir parçasýdýr. Ýyi bir yönetiþimin esas unsurlarý veya prensipleri: operasyonel baðýmsýzlýk, hesap verebilirlik, dürüstlük; þeffaflýk ve açýklýktýr. Bu unsurlarýn tamamý eþit derecede önemli olup birbirlerini iyi yönetiþimin saðlanmasý açýsýndan desteklerler. Deneyimler; ayrý bir tüzel kiþiliði haiz, operasyonel yönden baðýmsýz ve hesap verebilen bir mevduat sigortasý kurumunun finansal güvenlik aðý içerisinde en iyi uygulama modeli olacaðýný göstermiþtir. Böyle bir modelin: Çeviren: Razan ELVERÝÞLÝ Fon Uzman Yardýmcýsý Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý 28 1. Mevduat sigortasý kurumunu etkileyecek ahlaki riskin kontrolü için en etkin teþviklerin yapýlabilmesini, 2. Mudi haklarýnýn en iyi þekilde korunmasýný, 3. Daha dengeli ve etkin karar verilmesini, 4. Operasyonel olarak bu düzeyde baðýmsýz olmayan kuruluþlara nazaran olasý anlaþmazlýklarýn daha geniþ kapsamda izlenmesini saðlama imkâný olacaktýr. Müzakere Dökümanýnda Yer Alan Konular ve Sunulan Öneriler Nelerdir? Mevduat sigortasý kurumunun yetkileri, görev ve sorumluluklarý gibi yönetiþim yapýlarý da ülkeden ülkeye deðiþiklik gösterebilir. Hangi yönetiþim þekli seçilmiþ olursa olsun, hepsinde ortak olarak paylaþýlan bazý özellikler vardýr. Bütün mevduat sigortacýlýðý sistemlerinde, kendilerine yetki veren ya da hesap vermek zorunda olduklarý bir hakim birim ( örnek olarak yönetim kurulu, denetim kurulu ya da bölüm baþkaný gibi) ve mevduat sigortasý kurumunun yöneticileri gibi daha yüksek merciler vardýr. Bu müzakere dökümaný; mevduat sigortacýlýðý yönetiþim yapýlarýný, iliþkilerini, idari birimini ve yöneticilerini, denetimi ve kanuni korumayý, þeffaflýk ve açýklýðý dikkate almaktadýr. Yol gösterici hususlar bu yazýnýn ana sonuçlarýný özetlemekte ve özellikle hesap verebilirliði, dürüstlüðü, operasyonel baðýmsýzlýðý, þeffaflýk ve açýklýklýðý geliþtiren iyi yönetiþim yapýlarýný destekleyen IADI Temel Prensipleri ve Etkin Uygulamalarý tasarýsýný düzenlemektedir. IADI Temel Prensipleri ve Etkin Uygulamalarý taslaðý birçok ortam, þart ve yapýyý yansýtýr ve bunlara uygulanabilir. Yönetiþim Yapýlarý Bir mevduat sigortacýlýðý sisteminin yetki ve sorumluluklarý açýkça tanýmlanmýþ, tercihen kanunla düzenlenmiþ olmalýdýr. (Ana Prensip) ÇEVÝRÝ Mevduat sigortacýlýðý sistemi bir idari/hakim birime sahip olmalý ve bu hakim birim de mevduat sigortacýlýðý sistemine yetki veren kuruma karþý sorumlu olmalýdýr. (Ana Prensip) sisteminin stratejik istikametini belirlemesi ve yöneticilerin bu stratejik istikamete uygun olarak çalýþmalarýný yürütmesi etkin bir uygulamadýr. Mevduat sigortasý kurumunun görevini yerine getirmek için gücünü ve araçlarýný kullanýrken operasyonel yönden baðýmsýz olmasý etkin bir uygulamadýr. Hakim birimin kendi sorumluluklarýný belirten bir ana sözleþmesinin veya politikasýnýn olmasý etkin bir uygulamadýr. Yönetiþim Ýliþkileri Denetim ve Yasal Koruma Mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi; politik güçlerin, finansal hizmetler sektörünün veya diðer finansal güvenlik aðý üyelerinin nüfuzlarýný kullanarak kendisini etkilemelerini önleyecek þekilde yapýlandýrýlmalýdýr. (Ana Prensip) Mevduat sigortacýlýðýna iliþkin görevini yerine getirirken iyi niyetle alýnan kararlar, istisna edilen durumlar ve yapýlan iþlemler ile ilgili olarak mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birim üyelerinin, üst düzey görevlilerinin ve çalýþanlarýnýn yasal olarak korunmasý etkin bir uygulamadýr. Mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi ile yöneticilerinin ilgi alanlarýnýn çatýþmasý olasýlýðýnýn en az seviyeye indirildiði bir yapýsý olmalýdýr. (Ana Prensip) Bir mevduat sigortacýlýðý sisteminin düzenli olarak dýþ denetim ve gözetimlere tabi olmasý ile bu denetim ve gözetimlerin kamuoyuna duyurulmasý etkin bir uygulamadýr. Hakim/Ýdari Birim ve Yöneticiler Mevduat sigortacýlýðý sisteminin, ilgi alanlarýnýn çatýþmasý ve etik davranýþlara iliþkin kanun ve/veya kurallara tabi olmasý, mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi üyeleri, üst düzey görevlileri ve çalýþanlarý için etkin bir uygulamadýr. Mevduat sigortacýlýðý sisteminin, üst düzey yöneticilerinde, hakim birim üyelerinde ve yetkinlik ve becerilerine göre atanacak kiþilerde olmasýný istediði özelliklerin profilini çýkarmasý etkin bir uygulamadýr. Performans Deðerlemesi Hakim birimin kendisine iliþkin anlamlý deðerlemeler yapmasý etkin bir uygulamadýr. Hakim Birimin ve Yöneticilerin Rolleri Hakim birimin mevduat sigortacýlýðý Deneyimler; ayrý bir tüzel kiþiliði haiz, operasyonel yönden baðýmsýz ve hesap verebilen bir mevduat sigortasý kurumunun finansal güvenlik aðý içerisinde en iyi uygulama modeli olacaðýný göstermiþtir. Mevduat sigortasý kurumunun günlük operasyonlarýnýn iç denetime tabi olmasý ve iç denetim biriminin hakim birime baðlý olarak çalýþmasý etkin bir uygulamadýr. Þeffaflýk ve Açýklýk Bir mevduat sigortasý kurumu mümkün olduðu kadar þeffaf olmalý ve faaliyetleri, yönetiþim uygulamalarý, yapýsý ve finansal sonuçlarý ile ilgili bilgileri uygun olarak açýklamalýdýr. (Ana Prensip) Bu öneriler 22 Kasým 2007 tarihinde www.iadi.org sitesinde yayýmlanmýþtýr. Governance of Deposit Insurance Systems, International Association of Deposit Insurers (IADI) Research Letters-Volume 2 Issue 25 29 GELÝÞÝM KONFERANSI DÜNYADA ve TÜRKÝYEDE EKONOMÝK BEKLENTÝLER ve FÝNANSAL SÝSTEME ETKÝLERÝ* 2001 yýlýnda yaþadýðýmýz krizin ardýndan IMF Türkiye için, ihracata dayalý bir büyüme modeli önerdi. Kur etkisiyle de ihracat ciddi bir artýþ gösterdi. 2002 yýlýnda yapýlan 3 yýllýk program bu þekilde baþladý. Bir ülkede yaþayanlarýn refahýnýn arttýðýný ölçmenin belirli kriterleri vardýr. Saðlýklý bir sonuç elde edebilmek için sabit fiyatlarla hesaplanan kiþi baþýna gelire bakmak gerekir. Böylece refah artýþýný fiyatlarýn etkisinden arýndýrarak üretim bazýnda göstermiþ oluruz. Diðer bir ifade ile sabit fiyatlarla kiþibaþýna gelir önceki yýl ve/veya yýllara göre ülkede yaþayanlarýn filesine giren mal ve hizmet miktarýnýn artýp artmadýðýný gösterir. Bizde bu yöntem pek makbul sayýlmýyor. Basýnýn da ilgi gösterdiði yöntem, dolar bazýnda gelir artýþý hesaplarýna dayalý yöntemdir. Sýklýkla ''Dolar bazýnda gelirimiz arttý, 2003 yýlýnda 3500 dolar olan kiþi baþýna gelir 2004 yýlýnda 4172 dolara yükseldi'' diyorlar. Ama öncelikle söyleyelim, vatandaþ pazardan alýþveriþini TL ile yapýyor. Ücreti, maaþý da TL cinsindendir. Öyleyse neden kiþi baþýna geliri dolar cinsinden hesaplýyoruz ki? Eðer dolar bazýnda kiþi baþýna geliri ''arttýrmak'' istiyorsanýz, Merkez Bankasý elindeki dolarlarý satar, dolar üzerinde baský kurar, kiþi baþýna gelir bir günde 10 bin dolara çýkar! Biz hesabý baþka türlü yapalým. TL bazýnda, sabit fiyatlarla, enflasyon arýndýrýlmýþ kiþi baþýna gelire bakalým. Sonuç, bizim 2004 yýlýnda 1998 yýlýndaki refah düzeyini yakalayabildiðimizi gösterir. Kuþkusuz burada ülkede kiþi baþýna gelirin eþit daðýtýldýðý varsayýmýyla yapýldýðýný, ama gerçeðin böyle olmadýðýný da unutmamak gerekiyor. Prof. Dr. Sadi UZUNOÐLU Trakya Üniversitesi Ýktisadi Ýdari Bilimler Fakültesi Ýktisat Bölümü Öðretim Üyesi * Bu yazý 28 Aralýk 2007 tarihinde Trakya Üniversitesi öðretim üyesi Prof. Dr. Sadi Uzunoðlu tarafýndan 15. TMSF Geliþim Konferansýnda yaptýðý konuþmadan alýnmýþtýr. 30 2001 yýlýnda yaþadýðýmýz krizin ardýndan IMF Türkiye için, ihracata dayalý bir büyüme modeli önerdi. Kur etkisiyle de ihracat ciddi bir artýþ gösterdi. 2002 yýlýnda yapýlan 3 yýllýk program bu þekilde baþladý. Gerçekten de bu yýldan sonra ekonomi ihracata dayalý büyüdü ve 100 dolarlýk büyüme yalnýzca 4 dolarlýk dýþ açýk verdi. Böylece katma deðer büyük ölçüde Türkiye'de kaldý. Ama 2003 yýlýnýn ortasýndan itibaren farklý bir geliþme yaþandý. Büyüme yani üretim artýþý büyük ölçüde tüketici kredileri ile desteklenmiþ iç tüketime dayanmaya baþladý. Bu arada kabul edelim ki tüketim ve aðýrlýklý olarak rekabet gücünü arttýrmaya yönelik teknolojik yatýrýmlar artýþ gösterdi. Bu süreci destekleyen diðer bir geliþme ise 2003 yýlýndan itibaren dünyada faiz oranlarýnýn gerilemesine paralel olarak ortaya çýkan likidite fazlalýðýydý. Türkiye artan bu likiditeden pay aldýkça deðerli TL'ye dayalý iç talebe dayalý büyüme etkisini daha fazla hissettirdi. Artýk 100 dolarlýk büyüme 40 dolarlýk bir açýkla mümkün olabiliyordu. Biraz daha açýklamaya çalýþalým: Tüketici kredilerine dayalý büyüme, insanlarýn geleceklerini ipotek altýna alarak gerçekleþtirilen bir büyümedir. TL deðerlendikçe ihracatta rekabet gücümüz azalýyor. Buna karþýn ithalat ucuz hale geliyor. Üreticiler de ayakta kalabilmek için, rekabet güçlerini koruyabilmek için, daha fazla ithal girdi kullanýyorlar. Tüketici kredileri 2004 yýlýna kadar baþta dayanýklý tüketim mallarý olmak üzere birçok sektör için önemli bir kaynak oldu. Tüketici kredileri bugünlerde aðýrlýklý olarak konut kredileriyle inþaat sektörüne yöneldi. Ýnþaat sektöründe özellikle lüks konut talebinde canlanma oldu. Ama 9 yýllýðýna borçlanan orta gelirli kesim, artýk tüketim gücünü büyük ölçüde yitirdi. Konut kredileri diðer sektörlere olan talebi daraltmaya baþladý. Öte yandan konut birçok sektöre iþ yaratýr derken, inþaat malzemeleri de lüks konut inþaatý nedeniyle ithal edilmeye baþlandý. Genel olarak KOBÝ'lerin esnafýn, zanaatkârýn gelirleri de bu süreçte ciddi bir artýþ göstermedi. Bir kesim ayakta kalmanýn yolunu genelde kayýt dýþýna çýkmakta buluyor. Sürekli þehir içinde açýlan büyük alýþveriþ merkezleri küçük esnafý silerken, KOBÝler uzayan satýcý kredileri ile faaliyetlerini sürdürebiliyor. Doðal olarak TLnin deðerli olmasý bir baþka alanda pozitif bir etki yaratýyor. Türkiye'de GELÝÞÝM KONFERANSI ekonomiyi yönetenler deðerli TL ya da düþük döviz kuru ile enflasyonu kontrol ediyorlar. Kuþkusuz bu yöntemle enflasyon kontrol edilebilir. Geniþ kesimlerin satýn alma gücü de zaten sýnýrlandýrýldýðý için enflasyon rakamlarýnda bir düþüþ görünüyor. Ancak bu geniþ kesimlerin satýn alma gücünün sýnýrlandýrýlmasý ve yerli üreticilerin deðerli TL ile ortadan silinmesi pahasýna oluyor. 2001 yýlýnda 100 dolarlýk takým elbise ihraç eden bir konfeksiyoncu, 25-30 dolarlýk ithal girdi kullanýrdý. 75-80 dolar da Türkiye'ye kalýrdý. Ülkenin de pamuðu, ipliði, kumaþý deðerlendirilmiþ olurdu. Bugün 100 dolarlýk takým elbise ihraç eden, 50-55 dolarlýk ithalat yapýyor. Pamuk üreticisi üretmekten vazgeçiyor, kumaþçý pamuðu, ipliði ithal eder hale geliyor. Bunun yapýsal deðiþim olduðunu ve uyum gösteremeyenlerin piyasadan çekilmesinin normal olduðunu söyleyenler yanýlýyorlar. Olan Türkiye ekonomisinin geleceðine oluyor. Dünyada oynanan oyunlarý iyi anlamalýyýz aksi takdirse krizleri ve fýrsatlarý gerçekçi bir gözle algýlama þansýmýz olmaz. Krizi fýrsat sanabiliriz ya da fýrsatý kriz sanýp kaçýrabiliriz. Biz son 50 yýlda bunu baþardýk. Bilgiyi kovduk, korunan bir ekonomiydik dünyada olanlar bizi etkilemez sandýk. Ama öyle olmadý, dünyadaki her þey bizi etkiliyormuþ, siyasetçi de günü kurtarýrken geleceðimizi tüketiyormuþ. Þimdi yapýmýzý bu gerçek deðerlere göre yeniden düzenlemeliyiz. Kimsenin kimseyi aldatamayacaðý bir sistem kurmalýyýz. Herkes birbirine güvenecek ama bilgi topluma eþit daðýtýlacak. Bir kesim bilgiyi kendi çýkarý doðrultusunda kullanmayacak. Ýþte yapýlmasý gereken veya anlaþýlmasý gereken bu olmalý. Þu anda dünyada sorunlar çok aðýr ve Türkiyede çok kilit bir durumda. Çünkü dünyada birçok mal önemlidir ama bazýlarý daha önemlidir. Bu mallar dünyada gelir daðýlýmý direkt etkiler. Tarýmsal ürünler ve enerji. Biz, enerji bölgelerine çok yakýnýz. Batýya giden yol üzerindeyiz. Türkiyenin istikrarsýzlýðý herkesin çýkarýný etkiler. Bunu tüm dünya biliyor, bir tek biz bilemedik veya görme konusunda sorun yaþadýk. Bizim güdülerimiz yatýrým yaparken, karar alýrken daha çok Ankarayý dikkate alýyor. Bu nedenle ne fýrsatlarýn farkýna varabiliyoruz nede krizlerin tehlikelerin fark edebiliyoruz. Sonrada kader diyoruz. Hayýr bu kader deðil. Toplumlar akýllarýný kullanarak kendi kaderlerini kendileri yaratýr. Bu tavrýmýzý devam ettireceksek Türkiye için bol bol tehlike var. Yok aklýmýzý kullanacaksak alýþkanlýðýmýzý geliþtirip bilgiyi temel rehber olarak alacaksak önümüzde çok büyük fýrsatlar var. Uzlaþma içinde, þeffaflýk içinde yapýsal reform yapýlmalý. Herkes anlamalý. Yeni yapýnýn sunacaðý fýrsat ve tehlikelere göre kararlar alýnmalý. Oyun deðiþiyor baþka bir oyuna geçiyoruz. Bu nedenle eski alýþkanlýklarýn terk edilmesi gerekiyor. Her toplumun kendi içinde bir sosyal kontratý olmalý. Toplumun deðiþik kesimleri pastadan alacaklarý konusunda uzlaþmalý ve ortak bir hedef koymalý. Kýsa vadeli ve spekülatif deðil, orta uzun vadeli vizyon sahibi olmalýyýz. Hukuku en tepeye koyacaðýz altýna ekonomi. Siyaset ekonomiye müdahale edip belirsizlik üretmeyecek. Siyaset belirsizliði azaltmak için hizmet üretecek. Geleceði ancak böyle yaratabiliriz. Bugün tüm dünya ekonomisi sorunlu. ABde büyüme oraný düþük ve iþsizlik yüzde 9a yakýn. Japonya, 1990 yýlýndan bu yana ilk kez toparlanma çabasýnda ama yine de sorunlu. ABDde ise her türden açýklar büyümüþ durumda. Artýk likidite konusunda dünyada sorun yaþanýyor. Faizlerin düþürülmesi sonucu aþýrý yükselen varlýk deðerleri artýk gerileme sürecine girdi. Sorunlu krediler tüm dünyanýn büyük kurumlarýna büyük zararlar yazdýrýyor. Uluslar arasý sermaye tedirgin ve yol arýyor. Þu anda dünyada sorunlar çok aðýr ve Türkiyede çok kilit bir durumda. Çünkü dünyada birçok mal önemlidir ama bazýlarý daha önemlidir. Bu mallar dünyada gelir daðýlýmý direkt etkiler. Tarýmsal ürünler ve enerji. Biz, enerji bölgelerine çok yakýnýz. Batýya giden yol üzerindeyiz. Türkiyenin istikrarsýzlýðý herkesin çýkarýný etkiler. Bunu tüm dünya biliyor, bir tek biz bilemedik veya görme konusunda sorun yaþadýk. Bugün geldiðimiz noktada krizden ders çýkarmadýðýmýzý görebiliyoruz. Aþýrý sermaye giriþinin yarattýðý deðerli TL ve bunun sonucu ortaya çýkan dýþ açýk, uluslar arasý likiditenin tedirginlik döneminde kýrýlganlýðýmýzý artýrýyor. Maliyeti yüksek (pahalý) ve parasý deðerli olan Türkiyenin üretiminin rekabet edebilmesi çok zor. Diðer taraftan TLnin deðer yitirmesi de baþta kamu maliyesi ve enflasyon hedefi olmak üzere bir çok kesimi olumsuz etkileyecek. Kýsacasý iki arada bir derede kaldýk gibi görünüyor. Umarýz çok gecikmeden geliþmeleri daha iyi analiz eder ve gerekli savunma mekanizmalarýný geliþtiririz. 31 MAKALE TCKDA BÝLÝÞÝM SUÇLARI Bilgisayar suçlarý ya da biliþim suçlarý konusunda herkesin ittifak ettiði bir tarif yoksa da en geniþ kabul gören tarif Avrupa Ekonomik Topluluðu Uzmanlar Komisyonunun Mayýs 1983 tarihinde Paris Toplantýsýnda yaptýðý tanýmlamadýr. Bu tanýmlamaya göre biliþim suçlarý; Bilgileri otomatik iþleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanuni,gayri ahlaki veya yetki dýþý gerçekleþtirilen her türlü davranýþtýr. Giriþ 20. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren dünyada sosyo-ekonomik alanda yaþanan deðiþim ve geliþimin doðal sonucu olarak teknoloji ve biliþim alanýnda da büyük deðiþiklikler yaþanmýþtýr. Bununla birlikte hukuk sistemi bu baþ döndürücü deðiþime ayak uyduramamakta veyahut bu deðiþimi geriden takip etmektedir. Biz aþaðýda öncelikle biliþim kelimesinin etimolojisi üzerinde durarak Türkiye ve dünyadaki tarihi sürecini kýsa olarak aktaracaðýz. Ardýndan Türk Ceza Kanunundaki suç düzenlemelerini ve bunun doktrindeki yansýmalarýný karþýlaþtýrarak bazý ülkelerdeki düzenlemelere kýsaca deðineceðiz. Biliþim alanýndaki suçlar 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanununun 3. kýsmýnýn 10. bölümde Biliþim Sistemlerine Karþý Suçlar baþlýðý altýnda 243., 244., 245. ve 246. maddelerinde düzenlenmiþtir. Biliþim kavramý ile ilgili olarak hukuk literatürümüzde ortak bir tanýmlamadan ziyade farklý ve çeþitli tanýmlarý barýndýran görüþler mevcuttur. Türk Dil Kurumu sözlüðünde biliþim terimi, Ýnsanoðlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletiþiminde kullandýðý ve bilimin dayanaðý olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracýlýðýyla, düzenli ve ussal biçimde iþlenmesi bilimi. Bilgi olgusunu, bilgi saklama, eriþim dizgeleri, bilginin iþlenmesi, aktarýlmasý ve kullanýlmasý yöntemlerini, toplum ve insanlýk yararý gözeterek inceleyen uygulamalý bilim dalý. Disiplinler arasý özellik taþýyan bir öðretim ve hizmet kesimi olan biliþim bilgisayar da içeride olmak üzere, biliþim ve bilgi eriþim dizgelerinde kullanýlan türlü araçlarýn tasarlanmasý, geliþtirilmesi ve üretilmesiyle ilgili konularý da kapsar þeklinde tanýmlanmýþtýr. Kuramsal Çerçeve Biliþim, Fransýzca informatique sözcüðüne dayanan ve enformatik þeklinde Türkçede kullanýlan kelimeden türetilen bir kavramdýr. Biliþim alaný ise, bir kavram olarak, bilim kurgu temeline dayanýr; William Gibson tarafýndan kaleme yazýlan Neuromancer adlý romanda bu þekilde adlandýrýlmýþtýr.1 Biliþim, verileri otomatik iþleme tabi tutan, bilgi iþlem ve iletiþim kavramlarýnýn her yönüyle bir araya geldiði elektronik teknolojisi olup biliþim cihazlarýnýn geliþtirilmesi ve kullanýlmasý faaliyetidir.2 Türk Ceza Kanununda biliþim alaný kavramý kullanýlmaktadýr, bununla hem Türk Ceza Kanunundaki biliþim suçlarýnýn konusunu oluþturan alan, hem de baþ döndürücü hýzla geliþmekte olan teknolojinin icat edilebileceði yeni sistemler anlatýlmak istenmiþtir. Kavramýn birçok iþlenme þekli ve çeþidi olan biliþim suçlarýnýn hepsini kaplar nitelikte olmasý nedeniyle tercih edildiði belirtilmektedir.3 Bilgisayar suçlarý ya da biliþim suçlarý konusunda herkesin ittifak ettiði bir tarif yoksa da en geniþ kabul gören tarif Avrupa Ekonomik Topluluðu Uzmanlar Komisyonunun Mayýs 1983 tarihinde Paris Toplantýsýnda yaptýðý tanýmlamadýr. Bu tanýmlamaya göre biliþim suçlarý; Bilgileri otomatik iþleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanuni,gayri ahlaki veya yetki dýþý gerçekleþtirilen her türlü davranýþtýr.4 1 KARAGÜLMEZ, Ali. Biliþim Suçlarý ve Soruþturma ve Kovuþturma Evreleri, Seçkin Yayýnlarý, sh. 34 2 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, 23-24 3 DÜLGER, Murat Volkan. Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýncýlýk, sh. 46 4 ÖZEL, Cevat. Biliþim-Ýnternet Suçlarý, http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/ Mehmet KALAY Hukuk Ýþleri Dairesi Fon Avukatý 32 MAKALE Bu tanýmlardan yola çýkýlarak biliþim kavramýnýn, Fransýzca enformasyon kelimesinden kaynaklandýðý, insanlarýn deðiþik amaçlarla kullandýðý bilginin özellikle elektronik makineler aracýðýyla toplanmasý, iþlenmesi ve kullanýlmasýnda kullandýðý, ayrýca verilerin otomatik iþleme tabi olduðu ve bilgisayar ile internet kullanýmýyla doðrudan baðlantýlý bir kavramdýr sonucuna gidebiliriz. Bilgisayar ve iletiþim teknolojilerindeki g e l i þ m e l e r, t a r i h t e k i d i ð e r d e ð i þ i m dönemlerinden çok daha ileri ve geniþ kapsamlý sonuçlar yaratýlmasýna zemin hazýrlamýþtýr. Özellikle internetin yaygýn olarak kullanýlmaya baþlanmasý eðitimden saðlýða, ticaretten sanayiye, kamu sektöründen özel sektöre varýncaya kadar, iþ ve sosyal hayatýmýzda ve bireysel iliþkilerimizde köklü deðiþikliklere neden olmuþtur. Yeni teknolojilerin kullanýlmasý toplumlara büyük yararlar saðladýðý gibi, beraberinde birtakým problemler de getirmiþtir. Suç iþlemek kolaylaþmýþ, modern bilgi toplumunun istenmeyen bir ürünü olarak biliþim suçlarý ortaya çýkmýþtýr. Bilgisayar korsanlarý; þirketlerin, bankalarýn, kamu kurumlarýnýn sitelerine girerek büyük zararlar verebilmekte, bilgisayar ortamýndaki bilgileri bozabilmekte ya da çalabilmektedirler. Ýnsanlarýn özel yaþamlarý, kurumlarýn özel bilgi ve stratejileri kolaylýkla ihlal edilebilmektedir.5 Dünyadaki bilgisayar ve iletiþim teknolojilerinde yaþanan hýzlý geliþmeler karþýmýza; eðitimden ticarete, devlet sektöründen özel sektöre, eðlenceden alýþ-veriþe kadar birçok alanda klasik anlayýþý deðiþtirerek, hayatýmýza yeni bir yaþam tarzý getirmiþtir. Geliþen teknolojinin yaygýn olarak kullanýldýðý günümüzde, bilgi teknolojilerinin ortaya çýkardýðý yenilik ve deðiþimleri kullanmak kadar son zamanlarda iþlenen suçlarýn teknoloji ile paralel olarak geliþtiðini de akýlda tutmalýyýz.6 Avrupa Birliði Tavsiye Kararý Avrupa Birliðinin bu konu ile ilgili olarak aldýðý tavsiye kararýnda þu hususlar düzenlenmiþtir: Bilgisayarda mevcut olan kaynaða veya herhangi bir deðere gayri meþru þekilde ulaþarak transferini saðlamak için kasten bilgisayar verilerine girmek, bunlarý bozmak, silmek, yok etmek, Bir sahtekârlýk yapmak için kasten bilgisayar verilerine veya programlarýna girmek, bozmak, silmek, yok etmek, Bilgisayar sistemlerinin çalýþmasýný engellemek için kasten bilgisayar verilerine veya programlarýna girmek, bozmak, silmek, yok etmek, Ticari manada yararlanmak amacý ile bir bilgisayar programýnýn yasal sahibinin haklarýný zarara uðratmak, Dünyadaki bilgisayar ve iletiþim teknolojilerinde yaþanan hýzlý geliþmeler karþýmýza; eðitimden ticarete, devlet sektöründen özel sektöre, eðlenceden alýþ-veriþe kadar birçok alanda klasik anlayýþý deðiþtirerek, hayatýmýza yeni bir yaþam tarzý getirmiþtir. Bilgisayar sistemi sorumlusunun izni olmaksýzýn, konulmuþ olan emniyet tedbirlerini aþmak sureti ile sisteme kasten girerek müdahalede bulunmaktýr. Biliþim kavramýnýn taným ve açýklanmasýnýn akabinde aþaðýda yer alacaðý üzere öncelikle Türk Ceza Kanununda biliþim alanýndaki suçlar ile ilgili maddeleri, bu maddelerin gerekçeleri ve madde yer alan suçlarýn tanýmlarý, unsurlarý ve konu ile ilgili doktrine yer verilecektir. 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanunu / Üçüncü Kýsým, Onuncu Bölüm Biliþim Alanýnda Suçlar , Biliþim sistemine girme MADDE 243. - (1) Bir biliþim sisteminin bütününe veya bir kýsmýna, hukuka aykýrý olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yýla kadar hapis veya adlî para cezasý verilir. (2) Yukarýdaki fýkrada tanýmlanan fiillerin bedeli karþýlýðý yararlanýlabilen sistemler hakkýnda iþlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarý oranýna kadar indirilir. (3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiði veriler yok olur veya deðiþirse, altý aydan iki yýla kadar hapis cezasýna hükmolunur. Herkes suçun faili olabilir. Suçun faili herkes olabileceði gibi suçun maðduru da herkes olabilir, fail ya da maðdurun sýfatý ya da görevi suçun faali ya da maðduru olmak konusunda herhangi bir önemi haiz deðildir. Maddenin 1. fýkrasýna bakýldýðý zaman, hangi sebeple olursa olsun hukuka aykýrý olarak ve de haksýz biçimde sisteme girilmesi ve o sistemde kalmaya devam etmeyi suç olarak düzenlediði için genel kast suçun vuku bulmasý açýsýndan yeterlidir. Ayrýca özel bir saikle yani özel kastla hareket etmiþ olmasý 5 TULUM, Ýsmail. Biliþim Suçlarý ile Mücadele, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Yüksek Lisans Tezi 6 GÜRBÜZ, Özer. Biliþim Suçlarý, Türk Parlamenterler Birliði, http://www.tpb.org.tr/tpb/index.php?option=com_content&task=view&id=399&Itemid=89 33 MAKALE Biliþim sistemine girme suçunun oluþabilmesi için sisteme girmenin hukuka aykýrý olarak gerçekleþmesi gerekmektedir. Biliþim sisteminin sahibinin rýzasý olmaksýzýn, ya da baþlangýçta rýzasý bulunsa bile sisteme girdikten sonra rýza ortadan kalktýðý halde biliþim sitemi içinde kalmaya devam etmekle suç gerçekleþecektir gerekmemektedir. Sisteme hukuka aykýrý olarak giren ve orada kalmaya devam eden bir kimsenin herhangi bir baþkasýna zarar vermek veya baþkasý ya da kendisi adýna menfaat temin etmek veya belirli bilgileri elde etmek amacýný taþýmasý ve bunun sonucunda bazý bilgiler elde etmesinin suçun vukuu açýsýndan herhangi bir önemi bulunmamaktadýr. Suçla korunan hukuki deðer, biliþim sisteminin güvenliðidir. Biliþim sistemine hukuka aykýrý eriþimin engellenmesiyle sistemin maliki ya da kullanýcýsý gibi sistemden yararlanan kimselerin verilerinin gizliliðinin korunmasý, özel hayatýn dokunulmazlýðý ya da kiþi veya kurumlarýn gereksinim duyduðu, güvenlik duygusu çok sayýda farklý türden çýkarlarý koruma altýna alýnmaktadýr.7 Biliþim sistemi içerisinde yer alan bilginin, sahibinin isteðine uygun olarak gizli kalmasýnýn gerekmesi ve bu gizlilikten maddi ya da manevi yararýnýn söz konusu bulunmasý yeterlidir. Bu yeterliliðe baðlanan bilgi ve sýrlarýn dokunulmazlýðýnýn ihlali suça konu olacaktýr.8 Madde metninde Bir biliþim sisteminin bütününe veya bir kýsmýna, hukuka aykýrý olarak giren ve orada kalmaya devam eden açýklamasýný getirerek sisteme girmeyi suçun oluþumu bakýmýndan tek baþýna yeterli görmemekte, bu fiille birlikte sistemde kalmaya devam etmeyi de tamamlayýcý olarak düzenlemiþtir ki doðru olan da budur. Çünkü bu suçun oluþumu açýsýndan kast aradýðýmýza göre ve taksirle bu suçun oluþmasýnýn söz konusu olamayacaðýný kabul ettiðimize göre sisteme kusura dayanmayan herhangi bir sebeple girmiþ olmasý tek baþýna yeterli olmamakta, bununla birlikte sistemde kalmaya devam eden bir hareketin de bulunmasý gerekir ki sistemde kalmaya devam etmek ilk hareketle birlikte alýndýðýnda suçun oluþumu açýsýndan gerekli olan genel kastý da mündemiç olacaktýr. Madde gerekçesinde ise Maddenin birinci fýkrasýnda bir biliþim sisteminin bütününe veya bir kýsmýna, hukuka aykýrý olarak girmek veya orada kalmaya devam etmek fiili suç hâline getirilmiþtir. Yer verilerek sisteme girme veya sistemde kalmaya devam etmeyi suçun oluþumu açýsýndan kýstas olarak kabul etmektedir. Bu durumda gerekçedeki maddedeki suç tanýmýndan sanki seçimlik hareketin söz konusu olduðu gibi bir sonuca gidilebilir ve bu hareketlerden herhangi birisinin yapýlmasýnýn suçun oluþumu açýsýndan yeterli olacaðý gibi bir sonuca bizi sevk edebilecektir. Ancak kanunun madde metninde açýkça sisteme girme ve orada kalmaya devam etme þartý koþulduðundan seçimlik hareketin söz konusu olamayacaðýný, her iki hareketin birbirinin tamamlayýcýsý olduðu hususunun göz ardý edilmemesi gerekmemektedir. Biliþim sistemine girme suçunun oluþabilmesi için sisteme girmenin hukuka aykýrý olarak gerçekleþmesi gerekmektedir. Biliþim sisteminin sahibinin rýzasý olmaksýzýn, ya da baþlangýçta rýzasý bulunsa bile sisteme girdikten sonra rýza ortadan kalktýðý halde biliþim sitemi içinde kalmaya devam etmekle suç gerçekleþecektir Prensip olarak açýk bir ifade tarzýnda olmasa bile bir kiþinin biliþim sistemine baþka birisinin haberi olmaksýzýn girmesinde rýzasýnýn olmadýðý varsayýlýr. Bu genel kabule aykýrý durumun varlýðýný, bunun aksini iddia eden ispat etmelidir. Yani fail bir biliþim sistemine sahibi ya da zilyedinin haberi olmaksýzýn girmiþ ve orada kalmaya devam etmiþ ise, maðdur olan, söz konusu giriþin rýzaya dayalý olarak gerçekleþmediðini deðil, fail, giriþin rýzaya dayalý olarak gerçekleþtiðini ispat etmek zorundadýr. Tabii olanýn ispatý deðil, gayri tabii ve sýra dýþýnýn ispatý gerekmektedir.9 Sisteme hukuka aykýrý olarak girip orada kalmaya devam etmekle suç tamamlanýr. Açýklanan þekilde sisteme girmeye çalýþmak veya girdikten sonra orada kalmayý baþaramamak teþebbüs halidir.10 Failin sisteme girdiði sýrada elektriðin kesilmesi, sistemin kilitlenmesi vb. gibi nedenlerle failin eylemi suçu elveriþli hareketlerle doðrudan doðruya icraya baþlayýp girdiði sýrada elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadýðý durumda hakkýnda teþebbüs hükümleri uygulanýr.11 Maddenin ikinci fýkrasýna göre ilk fýkrada tanýmlanan fiillerin bedeli karþýlýðý yararlanýlabilen sistemler hakkýnda iþlenmesi failin bu suç açýsýnda daha az ceza ile cezalandýrýlmasýný gerektirir. Birinci fýkrada tanýmlanan fiil nedeniyle aslýnda failin kastý bu olmamasýna raðmen sistemin içerdiði verilerin yok olmasý veya deðiþmesi durumu maddenin üçüncü fýkrasýnda suçun neticesi 7 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 363 8 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 148 9 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 156-157 10 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 11 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 367 34 MAKALE sebebiyle aðýrlaþmýþ bir hali olarak düzenlenmiþ ve faile suçun temel þekline nazaran daha aðýr bir ceza verilmesi öngörülmüþtür.12 Madde gerekçesinde Ýkinci fýkraya göre, birinci fýkrada tanýmlanan fiillerin bedeli karþýlýðý yararlanýlabilen sistemler hakkýnda iþlenmesi, bu suç açýsýndan daha az ceza ile cezalandýrýlmayý gerektirmektedir. Þeklinde açýklamaya yer vermiþtir. Hem madde metninde hem de gerekçede hangi bedeli karþýlýðý yararlanýlabilen siteler ya da hangi nedenlerle cezada indirim yapýlmasýný öngören düzenleme yapýldýðý noktasýnda yeteri kadar açýklama olmadýðýndan maddedinin yorumlanmasý açýsýndan sýkýntý olabilecektir. Maddenin 3. fýkrasýnda ise bu suçun netice sebebiyle aðýrlaþtýrýlmýþ hali düzenlenmiþtir. Nitekim gerekçede Birinci fýkrada tanýmlanan suçun iþlenmesi nedeniyle sistemin içerdiði verilerin yok olmasý veya deðiþmesi hâlinde failin, suçun temel þekline nazaran daha aðýr ceza ile cezalandýrýlmasý öngörülmüþtür. Ancak 3. fýkradaki cezanýn tatbik edilebilmesi için failin verileri yok etmek kastýyla hareket etmemiþ olmasý gerekmektedir. Eðer fail sistemin içerdiði verileri yok etme veya deðiþtirme kastýyla hareket ederse, þartlarýnýn bulunmasý halinde 244. madde kapsamýnda deðerlendirilecektir. Suça iþtirak ve içtima açýsýndan herhangi bir özellik arz etmemektedir. Hukuka uygunluk sebeplerinin var olmasý halinde ise suçun varlýðýndan bahsedilemez. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya deðiþtirme MADDE 244. - (1) Bir biliþim sisteminin iþleyiþini engelleyen veya bozan kiþi, bir yýldan beþ yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr. (2) Bir biliþim sistemindeki verileri bozan, yok eden, deðiþtiren veya eriþilmez kýlan, sisteme veri yerleþtiren, var olan verileri baþka bir yere gönderen kiþi, altý aydan üç yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr. (3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluþuna ait biliþim sistemi üzerinde iþlenmesi halinde, verilecek ceza yarý oranýnda artýrýlýr. (4) Yukarýdaki fýkralarda tanýmlanan fiillerin iþlenmesi suretiyle kiþinin kendisinin veya baþkasýnýn yararýna haksýz bir çýkar saðlamasýnýn baþka bir suç oluþturmamasý hâlinde, iki yýldan altý yýla kadar hapis ve beþbin güne kadar adlî para cezasýna hükmolunur. Seçimlik hareketli bir suç düzenleyen ve biliþim sisteminin kendisini içindeki verilerden daha önemli sayan maddeye göre suçun maddi unsuru birinci fýkrada hüküm altýna alýnan durumda bir biliþim sisteminin iþleyiþini engellemek veya bozmak ikinci fýkraya göre ise bir biliþim sistemindeki verileri bozmak, yok etmek, deðiþtirmek veya eriþilmez kýlmak, sisteme veri yerleþtirmek ve var olan verileri baþka bir yere göndermektir.13 Burada korunan hukuki menfaat deðiþmekle birlikte sistemin üzerinde ya da içerisindeki bilgilerin üzerinde hak sahibi olan kiþinin yazýlým, bilimsel çalýþmalar vs. gibi haklarýn korunmasý, en geniþ anlamýyla mülkiyet hakkýnýn korunmasýdýr. Maddenin 1. ve 2. fýkrasýnda bir biliþim sisteminin iþleyiþini engelleme, bozma, sisteme hukuka aykýrý olarak veri yerleþtirme, var olan verileri baþka bir yere gönderme, eriþilmez kýlma, deðiþtirme ve yok etme fiilleri suç olarak tanýmlanmýþtýr. Üçüncü fýkrada ise fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluþuna ait biliþim sistemi üzerinde iþlenmesini düzenlemiþtir. Burada korunan hukuki menfaat deðiþmekle birlikte sistemin üzerinde ya da içerisindeki bilgilerin üzerinde hak sahibi olan kiþinin yazýlým, bilimsel çalýþmalar vs. gibi haklarýn korunmasý, en geniþ anlamýyla mülkiyet hakkýnýn korunmasýdýr. Aslýnda 244. madde baþta olmak üzere biliþim alanýndaki suçlarýn düzenlenmesinde Avrupa Siber Suç Sözleþmesinin büyük etkisi bulunmaktadýr. Sözleþmenin 4. maddesinde Her bir taraf devlet, bir kimsenin bilgisayar verisine hakký olmadýðý halde bilerek ve isteyerek zarar verme, silme, bozma ve deðiþtirme ya da ortadan kaldýrma fiillerini suç olarak düzenlemek üzere gerekli düzenlemeleri yapmak ve gerekli diðer önlemleri almalýdýr., yine 5. maddesinde her bir taraf devlet veri yükleyerek, aktararak, zarar vererek, silerek, bozarak, deðiþtirerek veya müdahale ederek bilgisayar sisteminin kullanýmýnda hakký olmadýðý halde bilerek ve isteyerek bilgisayar sisteminin çalýþmasýný sekteye uðratma fiilini ulusal kanunlarýnda suç olarak düzenlemeli ve gerekli diðer düzenlemeleri yapmalýdýr. Ýbarelerine yer vermiþtir. Bu maddenin koruduðu hukuki yarar esas itibariyle mülkiyet hakkýdýr. Ancak mülkiyet hakkýnýn söz konusu olmadýðý zamanlarda zilyet olanýn ya da normal þartlarda eriþim hakkýna sahip olanlarýn haklarýnýn korunmasý amaçlanmaktadýr. 12 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 13 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 35 MAKALE Baþkasýna ait bir banka veya kredi kartýnýn, her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesinden sonra, sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý ve bu suretle failin kendisine veya baþkasýna haksýz yarar saðlamasý banka veya kredi kartlarýnýn kötüye kulanýlmasý suçunu oluþturur. Biliþim sisteminin iþleyiþinin engellenmesi halinde sistemin bozulmasý söz konusu olmayýp normalde yerine getirdiði fonksiyonlarý ifa etmesi engellenmektedir. Biliþim sisteminin bozulmasý halinde ise, tamamýyla çalýþamaz haline gelmesi söz konusudur. Suçun iþlenmesi noktasýnda doðrudan kastýn söz konusu olmaktadýr. Þekli suç tipine giren bu suç hareketin yapýlmasý ile tamamlanýr. Ancak suçu iþlemek için elveriþli hareketlerle icra hareketlerine baþlayýp da failin elinde olmayan nedenlerle hareketlerini tamamlayamamasý durumunda teþebbüsün uygulanmasý ihtimalinden bahsedilebilir. Ýþtirak ve içtima hükümlerinin uygulanmasý açýsýndan da herhangi bir özellik arz etmemekte, þartlarýn mevcudiyeti halinde uygulanabilecektir. Kanun koyucu, zarar sonucunun meydana gelmesini madde metninde açýkça aramamýþ olduðundan ve seçimlik hareketlerden birinin gerçekleþtirilmesi suçun oluþmasý bakýmýndan yeterli görüldüðünden suçun þekli (neticesiz) suç niteliðini taþýdýðýný söylemek olanaklýdýr. Suçun sonucu hareketten ayrýlmaktadýr. Hareketle birlikte sonuç da meydana geldiðinden, yani hareket ve sonuç yer ve zaman bakýmýndan birbirinden ayrýlmadýðýndan bu tür suçlara neticesiz suçlar da denilebilmektedir.14 Dördüncü fýkrada ise ilk iki fýkrada tanýmlanan fiillerin iþlenmesi suretiyle kiþinin kendisinin veya baþkasýnýn yararýna haksýz bir çýkar saðlamasý daha aðýr bir ceza ile yaptýrýmlandýrýlmaktadýr. Ancak bu fýkra hükmüne dayanarak ceza verilebilmesi için fiilin daha aðýr cezayý gerektiren baþka bir suç oluþturmamasý gerekir.15 Banka veya kredi kartlarýnýn kötüye kullanýlmasý MADDE 245. - (1) Baþkasýna ait bir banka veya kredi kartýný, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin rýzasý olmaksýzýn bunu kullanarak veya kullandýrtarak kendisine veya baþkasýna yarar saðlarsa, üç yýldan altý yýla kadar hapis cezasý ve adlî para cezasý ile cezalandýrýlýr. (2) Sahte oluþturulan veya üzerinde sahtecilik yapýlan bir banka veya kredi kartýný kullanmak suretiyle kendisine veya baþkasýna yarar saðlayan kiþi, fiil daha aðýr cezayý gerektiren baþka bir suç oluþturmadýðý takdirde, dört yýldan yedi yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr. Suçun faili herkes olabileceði gibi suçun maðduru da biliþim sistemindeki verilere herhangi bir engel olmadan ulaþýlmasýnda ya da verilerin kullanýmýnda yararý bulunan herkes olabilir. Banka kartý, kullanýcýsýna, bankanýn müþterilerinin kullanýmýna sunduðu sisteme sadece kendince bilinen bir þifre yardýmýyla girerek banka çalýþanlarýnýn yardýmýna muhtaç olmaksýzýn kendi banka hesabý üzerinde tasarrufta bulunma imkâný veren bir araçtýr. Kredi kartý ise kullanýcýsýna banka ile arasýnda varýlmýþ bir sözleþmeye dayanarak bankanýn kendine sunduðu kredi olanaklarýndan yararlanma imkâný vermektedir.16 Banka veya kredi kartlarýný kötüye kullanmak suçunu düzenleyen madde gerekçesinde, bu suçun aslýnda hýrsýzlýk, dolandýrýcýlýk, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarýnýn özelliklerini içinde barýndýrdýðý belirtildiðinden tüm bu suçlarýn koruduðu hukuki yarar bu suçun da hukuki yararý olacaktýr. Hýrsýzlýk suçunda korunan hukuki yarar zilyetlik, dolandýrýcýlýk suçunda kiþilerin iyi niyetleri, inancý kötüye kullanma suçunda mülkiyet, sahtecilik suçunda ise belgelere duyulan güven duygusu korunan hukuki deðerdir.17 Madde gerekçesinde, suçu oluþturan hareketler iki baþlýkta toplanmýþtýr: Baþkasýna ait bir banka veya kredi kartýnýn, her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesinden sonra, sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý ve bu suretle failin kendisine veya baþkasýna haksýz yarar saðlamasý. Ayný fiilin, ayný koþullarla sahibine verilmesi gereken bir banka veya kredi kartýnýn bunu elinde bulunduran kimse tarafýndan kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý; söz gelimi kartý sahibine vermekle görevli banka memurunun kartý kendi veya baþkasý yararýna kullanmasý Baþkasýna ait banka veya kredi kartýnýn her ne surette olursa olsun ele geçirilmesinden sonra, sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn kullanýlmasý 14 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 372 15 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 16 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 17 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 177-178 36 MAKALE veya kullandýrýlmasý ve suretle failin kendisine ya da baþkasýna haksýz yarar saðlamasýyla suç oluþur Öngörülen suçun oluþmasý için kart sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin rýzasý olmaksýzýn bunun kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý suretiyle failin kendisine veya baþkasýna yarar saðlamýþ olmasý gerekir. Araþtýrýlmasý gereken konu kart sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin, kartýn kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý ile saðlanan yarara iliþkin rýzasýnýn bulunmasý gerekir. Rýza suçun iþlendiði anda bulunmasý gerekir. Sonradan saðlanan veya alýnan rýza suçu ortadan kaldýrmaz.18 Kanun maddesinin tanýmý ile banka veya kredi kartlarýnýn kullanýlmasý suçu genel kasýtla iþlenebilen bir suçtur. Yani bu suçlarý iþlerken iradesiyle bilerek ve isteyerek fiilini gerçekleþtirmesi gerekmektedir. Yaptýðý fiilin suç olarak düzenlendiðini bilmesi þart deðildir. Kanun bu suç için failin özel bir saik gütmesini veya özel bir amaç taþýmasýný aramamýþ, genel olarak bir suç iþleme iradesinin varlýðýný yeterli görmüþtür. Bu suç için failin bilerek ve isteyerek fiili gerçekleþtirmiþ olduðunun belirlenmesi cezalandýrýlabilmesi için yeterli olacaktýr.19 Suça iþtirak ve içtima açýsýndan herhangi bir özellik arz etmemektedir. Hukuka uygunluk sebeplerinin var olmasý halinde ise suçun varlýðýndan bahsedilemez. Tüzel kiþiler hakkýnda güvenlik tedbiri uygulanmasý MADDE 246. - (1) Bu bölümde yer alan suçlarýn iþlenmesi suretiyle yararýna haksýz menfaat saðlanan tüzel kiþiler hakkýnda bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. 765 Sayýlý eski Türk Ceza Kanunumuzda böyle bir düzenleme yer almamakta, ilk defa 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanununda düzenlenmiþtir. Tüzel kiþiler hakkýnda güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanununun 60. maddesinde þu þekilde düzenlenmiþtir. (1) Bir kamu kurumunun verdiði izne dayalý olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kiþisinin organ veya temsilcilerinin iþtirakiyle ve bu iznin verdiði yetkinin kötüye kullanýlmasý suretiyle tüzel kiþi yararýna iþlenen kasýtlý suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir. (2) Müsadere hükümleri, yararýna iþlenen suçlarda özel hukuk tüzel kiþileri hakkýnda da uygulanýr. (3) Yukarýdaki fýkralar hükümlerinin uygulanmasýnýn iþlenen fiile nazaran daha aðýr sonuçlar ortaya çýkarabileceði durumlarda, hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir. (4) Bu madde hükümleri kanunun ayrýca belirttiði hâllerde uygulanýr. 60. maddede öngörülen ilk güvenlik tedbiri, faaliyet izninin iptalidir. Bunun için ilk koþul özel hukuk kiþisine belirli bir faaliyette bulunabilmesine iliþkin bir kamu kurumunca verilen bir iznin varlýðýdýr. Ýkinci koþul ise bu iznin saðladýðý yetkinin kötüye kullanýlmasý suretiyle tüzel kiþi yararýna kasýtlý bir suç iþlenilmesidir. Dikkat edilmelidir ki, burada söz konusu olan suç, tüzel kiþi yararýna iþlenmiþ herhangi bir suç deðildir. Ýþlenen suçla, verilen iznin kullanýlmasý arasýnda nedensellik baðý olmalýdýr. Ayrýca, özel hukuk tüzel kiþinin organ veya temsilcilerinin bu suçun iþlenmesine iþtirak etmesi gerekir.20 Öngörülen suçun oluþmasý için kart sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin rýzasý olmaksýzýn bunun kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý suretiyle failin kendisine veya baþkasýna yarar saðlamýþ olmasý gerekir. Araþtýrýlmasý gereken konu kart sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin, kartýn kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý ile saðlanan yarara iliþkin rýzasýnýn bulunmasý gerekir. Rýza suçun iþlendiði anda bulunmasý gerekir. Sonradan saðlanan veya alýnan rýza suçu ortadan kaldýrmaz. Bazý Ülkelerdeki Biliþim Suçlarýna Ýliþkin Düzenlemeler Biliþim suçlarý alanýndaki son yasal düzenleme 23 Aralýk 1993 tarihinde 547 sayýlý kanun ile yapýldý. Meclis, 1993 Temmuzunda tasarýyý kabul etti ve Aðustos ayý baþýnda Senato'ya sundu. 14 Aralýk 1993'teki oturumda kabul edilen tasarý, 23 Aralýk 1993 tarihli ve 547 sayýlý yasa haline geldi. Olgun DEÐÝRMENCÝ, Biliþim Suçlarý konulu yüksek lisans tezinde çeþitli ülkelerdeki biliþim suçlarýný ayrýntýlý olarak incelemiþtir. Burada sadece örnek olmasý açýsýndan ABD; Ýngiltere, Ýrlanda ve Almanyaki biliþim suçlarý ile ilgili düzenlemelere kýsaca deðinilecektir.21 ABD'de biliþim suçlarý ile ilgili düzenlemeler eyalet düzeyinde baþlamýþtýr. 1984 yýlýnda biliþim suçlan ile ilgili federal alanda yapýlan ilk düzenleme olan "Counterfeit Access Device and Computer Fraud and Abuse Act" yürürlüðe girdiðinde 47 eyalette biliþim suçlarý ile ilgili düzenlemeler bulunmaktaydý. Ýngiltere, ABD gibi biliþim suçlarýný ceza kanunlarýnda yapacaðý deðiþikliklerle hüküm altýna almak yerine, ihdas ettiði özel bir kanunla düzenleyen ülkeler arasýndadýr. Ýngiltere'de 18 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 380 19 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 195 20 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 219 21 DEÐÝRMENCÝ, Olgun. Biliþim Suçlarý, Marmara Üniversitesi, Kamu Hukuku Bilim Dalý, yüksek lisans tezi, 2002 37 MAKALE Bir an için Türkiyedeki teorik düzenlemelerin biliþim alanýndaki ihtiyaçlara cevap verdiðini kabul etsek dahi, biliþim alanýnda uzman hâkim veya hukukçu eksikliðinin olduðu, biliþim alanýnda ihtisas mahkemelerinin mevcut olmadýðý ve dava dosyalarýnýn nihayete ermesinin tamamen bilirkiþi raporlarý üzerinden olduðu hususlarýnýn göz önünde bulundurularak biliþim hukuku ve yargýlamasýnýn saðlýklý bir þekilde yapýlmasý için alt yapý desteðinin ve imkanýnýn saðlanmasý gerekmektedir. biliþim suçlarýný; 29 Aðustos 1990 tarihinde yürürlüðe giren 29 Haziran 1990 tarihli "Computer Misuse Act" düzenleme altýna almaktadýr. Ýrlanda'da, Ýngiltere örneðinde olduðu gibi özel bir biliþim suçlarý yasasý bulunmamaktadýr. Ancak Ýrlanda, biliþim suçlarýný ceza kanununun sistematiði içinde yaptýðý eklemelerle düzenlemeyi tercih etmemiþ, 1991 yýlýnda çýkarýlan "Criminal Damage Act" içinde yer alan hükümlerle bu alana düzenleme getirmiþtir. Almanya'da; biliþim sistemleri korunan hangi hukuki yararda araç görevi görmekteyse, suç tipi biliþim sistemleri boyutu göz önünde bulundurularak, söz konusu suçlarýn düzenlendikleri fasýllarda yer alýr. Biliþim sistemlerine karþý nas-ý ýzrar fiilini suç olarak düzenleyen 303a maddesinin; nas-ý ýzrar suçunu düzenleyen fasýlda yer almasý konunun anlaþýlabilmesi için çarpýcý bir örnektir. Sonuç Sonuç olarak bir an için Türkiyedeki teorik düzenlemelerin biliþim alanýndaki ihtiyaçlara cevap verdiðini kabul etsek dahi, biliþim alanýnda uzman hâkim veya hukukçu eksikliðinin olduðu, biliþim alanýnda ihtisas mahkemelerinin mevcut olmadýðý ve dava dosyalarýnýn nihayete ermesinin tamamen bilirkiþi raporlarý üzerinden olduðu hususlarýnýn göz önünde bulundurularak biliþim hukuku ve yargýlamasýnýn saðlýklý bir þekilde yapýlmasý için alt yapý desteðinin ve imkanýnýn saðlanmasý gerekmektedir. KAYNAKÇA 1. DEÐÝRMENCÝ, Olgun. Biliþim Suçlarý, Marmara Üniversitesi, Kamu Hukuku Bilim Dalý, yüksek lisans tezi, 2002 2. DÜLGER, Murat Volkan. Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýncýlýk 3. ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc 4. GÜRBÜZ, Özer. Biliþim Suçlarý, Türk Parlamenterler Birliði, http://www.tpb.org.tr/tpb/index.php?option=com_content&task=view&id=399&Itemid=89 5. KARAGÜLMEZ, Ali. Biliþim Suçlarý ve Soruþturma ve Kovuþturma Evreleri, Seçkin Yayýnlarý 6. KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý 7. MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý 8. ÖZEL, Cevat. Biliþim-Ýnternet Suçlarý, http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/ 9. TULUM, Ýsmail. Biliþim Suçlarý ile Mücadele, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Yüksek Lisans Tezi 38 MAKALE BANKALARDA YÖNETÝM SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE KURUMSAL YÖNETÝMÝN ROLÜ Bugüne kadar gerek akademik çevrelerde, gerekse iþ çevrelerinde kurumsal yönetimin önemine iliþkin birçok ampirik çalýþma yayýnlanmýþtýr. Çalýþmalarda elde edilen ortak bulgularda kurumsal yönetim, þirketlere düþük maliyetli fon bulmada, þirketlerin deðerlerinin artmasýnda ve paydaþlarla iliþkilerin güçlenmesinde katkýlar saðladýðý gözlenmektedir. 1. Giriþ 1980li yýllardan itibaren, piyasalarýn serbestleþmesine yönelik atýlan adýmlar, uluslararasý piyasalarda fon akýmýný hýzlandýrýrken, küresel riskleri de beraberinde getirmiþtir. Bu süreçte ortaya çýkan krizler, uluslararasý piyasalarda oluþan güvensizliði de getirmiþtir. Özellikle 1997 yýlýnda Asya krizinden önemli ölçüde etkilenen, Tayland, Endonezya, Güney Kore, Malezya, Filipinler ve Singapur gibi ülkelerde krizin derinleþmesinde kurumsal yönetim ve denetim mekanizmalarýndaki eksikliðin önemli rol oynadýðý gösterilmektedir. Küresel düzeyde artan kriz riski, þirket yönetim yapýlarýnýn krizlere karþý güçlendirilmesi görüþünü aðýrlýk kazanmýþtýr. Þirketlerin, kurumsal yapýlarýnýn güçlendirilmesine yönelik doðan ihtiyaç, kurumsal yönetim kavramýnýn tartýþýlmaya baþlanmasýný saðlamýþtýr. Bu çerçevede kurumsal yönetimi tanýmlamak gerekirse, þirketlerin kurumsal yapýlarýnýn paydaþlarý içine alacak þekilde hukuki çerçevesinin düzenlenmesidir. Bugüne kadar gerek akademik çevrelerde, gerekse iþ çevrelerinde kurumsal yönetimin önemine iliþkin birçok ampirik çalýþma yayýnlanmýþtýr. Çalýþmalarda elde edilen ortak bulgularda kurumsal yönetim, þirketlere düþük maliyetli fon bulmada, þirketlerin deðerlerinin artmasýnda ve paydaþlarla iliþkilerin güçlenmesinde katkýlar saðladýðý gözlenmektedir. Özellikle iyi yönetim sonucunda tüm þirketler düzeyinde elde edilecek baþarýnýn ekonomik sonuçlarý istihdam, büyüme ve ülke risklerinin azalmasý olarak göstermektedir. 2. Kurumsal Yönetimin Ortaya Çýkýþý ve Geliþimi Dünyada Enron ile baþlayan, Worldcom ve Parmalat ile devam eden þirket skandallarý sonucunda artan yatýrýmcý riskleri nedeniyle birçok uluslararasý kuruluþun bir dizi önlemler almasýný saðlamýþtýr. 1999 yýlýnda OECD Bakanlar Kurulu tarafýndan hazýrlanan Kurumsal Yönetim Ýlkeleri, yatýrýmcý haklarýnýn korunmasý, þeffaflýk ve hissedarlarýn eþit muamele görmesine yönelik bir dizi düzenlemeleri içermektedir. OECDnin açýkladýðý ilkelerin temel özelliði, öncelikle halka açýk þirketler olmak üzere tüm þirketlere yönelik baðlayýcýlýðý olmayan tavsiye niteliðinde kararlar olmasýdýr. Bu durum baþta ABD olmak üzere birçok geliþmiþ ve geliþmekte olan ülke sermaye piyasalarýnda köklü deðiþimleri de beraberinde getirmiþtir. Kurumsal yönetim alanýnda yapýlan ve tüm dünyanýn ilgisini uyandýran diðer bir önemli düzenleme Sarbanes-Oxley yasasýdýr. Þirketlerin finansal raporlamalarý üzerindeki kontrollerin iyileþtirilmesini amaçlayan ve ayný zamanda etkin kurumsal yönetimi desteklemek amacýyla halka açýk þirketler de Yatýrýmcýyý Koruma Yasasý olarak tanýmlanan Sarbanes-Oxley Yasasý, ABDdeki borsalarda iþlem gören halka açýk þirketlerin tamamýný kapsayacak þekilde 30 Temmuz 2002den itibaren uygulanmaya baþlanmýþtýr. Söz konusu yasa, bugüne kadar yatýrýmcýlarýn korunmasýna yönelik yapýlan oldukça kapsamlý olmasý nedeniyle birçok ülke ULUSLARARASI SKANDALLAR Skandalýn Geliþimi Þirketin Konumu Þirket Enron Worldcom Global Crossing Adelphia Com. Xerox Tyco International Dýck Grasso Us Technologýes Yukos SK Group Hyundai Ahold Parmalat Ülke ABD ABD ABD ABD ABD ABD ABD ABD Rusya G. Kore G.Kore Hollanda Ýtalya Sektör Enerji Telekom Telekom Enerji Otomotiv Tarih 2001 2001 Maliyeti 80 milyar dolar 3.8 Milyar dolar 2002 2002 2003 2002 2003 2004 2007 2002 2003 14.5 milyar Euro 600 milyon Euro 667 milyon dolar 500 milyon dolar 14.5 Milyar Euro Dr. A. Kadir Tuna Ýstanbul Üniversitesi Ýktisat Fakültesi Bankacýlýk Araþtýrma Merkezi 39 MAKALE Ýngilterede 1970li yýllarda bankacýlýk sektöründe baþlayan deregülasyon baþta ABD olmak üzere birçok batý Avrupa ülkesine yayýlýrken devletin bankacýlýk üzerindeki düzenlemedeki rolünün giderek zayýflamasýna neden olmuþtur.1 Ancak bankacýlýk sisteminde býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler düþüncesine karþýn, yaþanan bankacýlýk krizleri Devlet bankacýlýk üzerinde nasýl bir rol oynamalý? sorusunun sýklýkla sorulmaya baþlanmasýný saðlamýþtýr. sermaye piyasasý hukukuna referans oluþturmuþtur. Bu geliþmeler karþýsýnda günümüzde kurumsal yatýrýmcýlar, öncelikle þirketlerin güçlü kurumsal yönetim yapýsýna sahip olup olmadýklarýna bakmaktadýr. Bu nedenle kurumsal yatýrýmcýlarýn, ellerindeki büyük hacimli fonlarýný sistemik risklerin düþük olduðu bölgelerde deðerlendirme isteklerinde temel ölçüt kurumsal altyapýsý güçlü bölgeler olmaktadýr. Nitekim dünyanýn en büyük kurumsal yatýrýmcýlarý arasýnda bulunan ABDnin en büyük emeklilik fonu konumundaki Kaliforniya Kamu Çalýþanlarý Emeklilik Sistemi CalPERS, yatýrým yapýlabilir geliþmekte olan ülke seçiminde, þeffaflýk, siyasi istikrar, yasal altyapý ve yatýrýmcýlarýn korunmasýna iliþkin kriterleri dikkate almaktadýr. Bu çerçevede, piyasa aktörlerinin beklentisi uluslararasý fonlarýn güven içinde tüm dünyada hareketini saðlayacak bir yapýnýn tesisidir. Bu nedenle baþta Dünya Bankasý ve Uluslararasý Para Fonu(IMF) olmak üzere bazý uluslararasý kuruluþlar tarafýndan, güçlü piyasa altyapýsýnýn oluþturulmasýna imkân saðlayacak ilkeler açýklanmýþtýr. Bu yapýnýn, Makroekonomik Politikalar, Þeffaflýk, Kurumsal Piyasa Alt Yapýsý, Finansal Düzenleme ve Denetim olmak üzere beþ temel unsuru bulunmaktadýr. Bu kapsamda bankalar için sermaye yeterliliði gibi koruyucu düzenlemeler ve yatýrýmcýlarýn aydýnlatýlmasý amacýyla þirket mali tablo ve bilgilerin kamuoyuna açýklanmasýna yönelik düzenlemeler bulunmaktadýr. 3. Bankacýlýk Sisteminin Düzenlenmesi ve Denetimi Ýngilterede 1970li yýllarda bankacýlýk sektöründe baþlayan deregülasyon baþta ABD olmak üzere birçok batý Avrupa ülkesine yayýlýrken devletin bankacýlýk üzerindeki düzenlemedeki rolünün giderek zayýflamasýna neden olmuþtur.1 Ancak bankacýlýk sisteminde býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler düþüncesine karþýn, yaþanan bankacýlýk krizleri Devlet bankacýlýk üzerinde nasýl bir rol oynamalý? sorusunun sýklýkla sorulmaya baþlanmasýný saðlamýþtýr. Tartýþmanýn odaðýnda bulunan bankalarýn düzenlenmemiþ olmasý durumunda sistemdeki herhangi bir paniðin bankalardan kaçýþýn müdafaasýný zorlaþtýracaðý görüþü bulunmaktadýr. Mevduat sahiplerinin kaçýþ kararý ve kaçýþlarýn ayný anda olmasýnýn BANKACILIK KRÝZLERÝNÝN MALÝYETÝ Maliyeti Ülke Kapsam %GSYH $Milyar EJapan, 1990s 960$ Kötü Krediler, Emlak Fiyatlarý 24 China, 1990s 428$ 4 Büyük Kamu Bankasý Ýflasý 47 U.S., 1984-1991 180$ 1400 TKM ve 1300 Bankanýn Ýflasý 3 Güney Kore, 199790$ Bankalarýn Yeni Yapýlanmasý 28 Endonezya, 199783$ 83 Bankanýn Kapanmasý 55 Meksika, 199581$ 20 Bankanýn Sermayesinin Güçlendirilmesi 19 Türkiye, 200054$ 21 Bankanýn Kurtarýlmasý 31 Arjantin, 1980-1982 46$ 70 Kurumun Kapatýlmasý 55 Tayland, 199739$ Bankacýlýk Sektörü 35 Ýspanya, 1977-1985 28$ 20 Bankanýn Kamulaþtýrýlmasý 17 Rusya, 1988-1999 15$ 720 bankanýn Kapatýlmasý 6 Ýsveç, 1991-1994 15$ 5 Bankanýn Kurtarýlmasý 4 14$ Malezya, 1997Bankacýlýk Sektörü 16 14$ Venezüella, 1994 Ödeme Güçlüðü Çeken Bankalar 20 10$ Fransa, 1994-1995 Credit Lyonnais 0.7 Kaynak: Phippe Jorion, Value At Risk, McGraw Hill, Third Edition, 2007, s.35. diðer mevduat sahiplerini, hissedarlarý ve kreditörleri negatif þekilde etkileyeceðine dikkat çekilmektedir.2 Ýdeal düzenlemenin nasýl olmasý gerektiði konusundan tam bir mutabakat bulunmamasý raðmen finansal hizmetler kapsamýnda yapýlacak düzenlemelerin mevduat sahibini korumaya yönelik olmasý gerektiði savunulmaktadýr. Bu görüþü destekleyen yaklaþýmlarýn temelinde finansal piyasalarda ürün ve hizmetlerin giderek karmaþýk hale gelmesi ve artan rekabet ile birlikte piyasa katýlýmcýlarýnýn karþý karþýya olduðu risklerinin giderek artmasý gösterilmektedir. Küresel ekonomide yaþanan istikrarsýzlýklarýn finansal sistemde ortaya çýkardýðý belirsizlik ve güven eksikliðinin ekonomideki kaynaklarýn etkin þekilde daðýlýmýný sýnýrlandýrýcý etkiye neden olmakta ve fon aktarýmlarýnýn etkin iþleyiþini sýnýrlanmaktadýr. Bununla birlikte, bankacýlýk sistemindeki düzenlemenin dengeli ve sýnýrlý olmasý gerektiði ifade edilmektedir. Bunun için üç gerekli koþul þu þekilde sýralamaktadýr:3 1. Politikadan baðýmsýz kurumlarýn gözetiminde olmalý, 2. Para politikasý ile bankacýlýk düzenleme ve denetimi arasýndaki uygun koordinasyona izin verilmeli, 3. Sistemik riskleri önlemeye imkan verecek zamanýnda ve etkin olmasý saðlanmalýdýr. 4. Bankalarda Kurumsal Yönetim Kurumsal yönetime bankalar açýsýndan bakýldýðýnda ayrý bir önem arz etmektedir. Bankalarýn ekonomideki finansal aracýlýk rolü 1 Peter Rose, Commercial Bank Management, Graw Hill, New York, 2002, s.45. 2 Lawrence H. White, The Theory of Monetary Institution, Blackwell, 1999, s.121-123. 3 Charles Goodhart, The Organizational Structure of Banking Structure, Financial Stability and Central Banks, Routledlge, London, 2001, s.101. 40 MAKALE ve mevduat toplama imtiyazýna sahip olmalarý, kurumsal yönetimi bankalar açýsýndan daha önemli hale getirmektedir. Bankalarda kurumsal yönetim ihtiyacý iki nedenden ortaya çýkabilmektedir. Bunlar, hâkim hissedarlarýn banka kaynaklarýný kullanarak bankayý zarara uðratmalarý ya da kötü yönetim nedeniyle iç denetim ve risk yönetiminden kaynaklanan riskli iþlemlerin ortaya çýkmasý þeklindedir. Bu geliþmeler, Basel Komiteyi bankalarýn risklerini iyi yönetmeleri konusunda tedbirler almaya yönelik bir dizi öneriler sunmaya itmiþtir. Basel Komite 1999 yýlýnda OECDnin ilkelerinin temel alýndýðý Bankalarda Kurumsal Yönetim baþlýðýný taþýyan dokümaný yayýnlamýþtýr. Bu dokümanýnda risk yönetiminin yönetim kurulundan baþlayarak bankalarýn en küçük birimine kadar uzanan bir risk yönetim kültürünün oluþturulmasýnýn gerekliliðinin altý çizilmektedir. Basel Komite, yönetim kurullarýnýn etkin risk yönetimi ve kurumsal yönetimin yerleþmesinden birinci dereceden sorumlu olduðu ifade etmektedir. Basel Komite, bankalarda etkin kurumsal yönetimde iki noktaya odaklanmaktadýr. Birinci olarak ülke gözetim ve denetim otoritelerinin bankalarda etkin kurumsal yönetimin saðlanmasýndan ve denetiminden sorumlu tutmaktadýr. Bunun için gözetim ve denetim otoritelerinden beklenen bu yapýnýn tesisi için bankalara yol gösterici dokümanlarýn yayýnlanmasý ve sonuçlarýnýn izlenmesini önermektedir. Ýkinci olarak Komite bankalarda etkin kurumsal yönetimin nasýl gerçekleþtirileceðine iliþkin düzenlemelere odaklanmaktadýr. 5. Bankalarda Yönetim Sorunlarýnýn Nedenleri Bankalarda yönetim sorunlarý, opak yapý ve hissedarlýk yapýsý olmak üzere iki temel nedenden kaynaklanmaktadýr. Opak yapý, bir kurumun ya da organizasyonun faaliyetlerinin tam olarak izlenemediði yapýyý ifade etmektedir. Bu durum banka dýþýnda bulunan paydaþlar ile banka arasýnda asimetrik bilgi problemini ortaya çýkarmakta ve bankanýn faaliyetlerinin izlenmesini güçleþtirmektedir.4 Asimetrik bilgi sorunu, mevduat sahiplerinin bankayý, hissedarlarýn yöneticileri, hissedarlarýn kreditörleri, denetim otoritelerinin bankayý izlemesini güçleþtirmektedir. Ýþletmelerde vekâlet probleminin kaynaðý olarak gösterilen yöneticiler, kendi çýkarlarýný gözetmeleri durumunda ortaya çýkan zararýn maliyetinin karþýlamasýnda hissedarlar sorumlu hale getirebilmektedir. Hissedarlýk yapýsýnýn daðýldýðý ve hissedar/yönetici yerine sadece profesyonel yöneticilerin þirketleri yönettiði sistemde yöneticilerin izlenmesi, gözetimi ve kontrolünün bazen sýnýrlý olmasý, bazen de küçük hissedarlar için bunun yapýlmasýnýn ekonomik olarak maliyetli olmasýnýn bir sonucu olarak hissedarlar, yöneticileri yeterince kontrol edemeyebilmektedir. Anglo Sakson sistemin genel özelliði olan bu durum güçlü yönetici, zayýf sahipler olarak nitelendirilmektedir. Ancak hissedar/yönetici ya da paya sahip olmayan yönetici arasýnda özellikle bankacýlýkta risk alma konusunda farklý tutumlar ortaya çýkabilmektedir. Bir baþka deyiþle bankacýlýkta pay sahibi olmayan yöneticiler aþýrý risk alabilmektedir.5 Bankalarda yönetim sorunlarý, opak yapý ve hissedarlýk yapýsý olmak üzere iki temel nedenden kaynaklanmaktadýr. Opak yapý, bir kurumun ya da organizasyonun faaliyetlerinin tam olarak izlenemediði yapýyý ifade etmektedir. Johnson, La Porta, Lopez-de-Silanes ve Shleifer (2000)nin, Tunelling (Hortumlama) baþlýklý çalýþmalarýnda, bir þirket yapýsý içinde kontrolü elinde tutan hissedarlarýn kendi çýkarlarýna yarar saðlayacak davranýþlarý incelemiþlerdir. Çalýþmada tünelleme, bir þirket yapýsý içinde þirketi kontrol eden hissedarlarýn þirket varlýklarýný ve karlarýný þirket dýþýna çýkarmasý olarak tanýmlanmaktadýr. Tünelleme iki þekilde ortaya çýkabilmektedir. Birinci olarak þirketi kontrol eden hissedarlar, hýrsýzlýk ya da hilekârlýk yöntemleri ya da yüksek ücret ödemeleri ya da þirketin kaynaklarýný kullanmaktadýr. Ýkinci olarak þirketi kontrol eden hissedarlar, þirkete herhangi bir varlýk koymadan paylarýný artýrmak amacýyla, sulandýrýcý pay ihraçlarý, insider trading ya da azýnlýk haklarýný engelleyici uygulamalara baþvurulabilmektedir.6 6. Basel Komitenin Kurumsal Yönetim Ýlkeleri Basel Komite, bankanýn yönetim kurulu ve üst düzey yönetimin bankanýn performansýndan nihai olarak sorumlu olduðunu kabul etmektedir. Bu nedenle, bankanýn kurumsal yapýsýnýn güçlendirilmesine katký saðlayabilmesi için, banka ve hissedarlara karþý sadakatle görevini yürütmesini ve diðer kuruluþlarla çýkar çatýþmalarýndan ve taahhüt vermekten kaçýnmasý, banka politikalarý ve kurum içi iletiþim kanallarýnýn oluþturmasýný önermektedir. Buna ek olarak kurumsal amaçlarýn 4 Ross Levine, The Corporate Governance of Banks: A Concise Discussion of Concepts and Evidence, World Bank Policy Research Working Paper 3404, 2004, s.2-3. 5 Morris Goldstein, and Philip Turner, Bankacýlýk Krizleri, Çev. Ali Ýhsan Karacan, Globus Dünya Basýmevi, Ýstanbul, 1999, s.64-65. 6 Simon Johnson, Rafael La Porta, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, Tunnelling Harvard Institute of Economic, Research Discussion Paper Number: 1887, 2000, s.3. 41 MAKALE Türk Bankacýlýk sektöründe 2000 ve 2001 yýllarýnda kurumsal yönetim yetersizliði kaynaklý nedenlerden edinilen deneyimlerin bir sonucu olarak kurumsal yönetim Basel II sürecinde daha da önem kazanmýþtýr. gerçekleþmesinde kaydedilen ilerlemelerin izlenmesi için üst düzey yönetim ve denetim kurulu ile iliþki içinde olmasýný öngörmektedir. Bankalarda kurumsal yönetimin yapýsýnýn etkin kýlýnmasý amacýyla; Kurumsal deðerler ve kurumsal stratejinin oluþturulmasý, Yetki ve sorumluluklarýn açýk olarak tanýmlanmasý Kurum içi iþbirliði ve etkileþimin saðlanmasýna yönelik mekanizmanýn kurulmasý, Çýkar çatýþmalarýnýn önem arz ettiði durumlara iliþkin risklerin özel olarak izlenmesi, Uygun çalýþma ve idari teþvik mekanizmalarýnýn oluþturulmasý, Kurum içinde ve kamuoyuna yeterli bilgi akýþýnýn saðlanmasý, Etkinliði saðlayacak komitelerin oluþturulmasý ve izlenmesi, gerekmektedir. 7. Türk Bankacýlýk Sisteminde Kurumsal Yönetim Uygulamalarý KAYNAKÇA Charles Goodhart, The Organizational Structure of Banking Structure, Financial Stability and Central Banks, Routledlge, London, 2001. Lawrence H. White, The Theory of Monetary Institution, Blackwell, 1999. Morris Goldstein, and Philip Turner, Bankacýlýk Krizleri, Çev. Ali Ýhsan Karacan, Globus Dünya Basýmevi, Ýstanbul, 1999. Peter Rose, Commercial Bank Management, Graw Hill, New York, 2002. Phippe Jorion, Value At Risk, McGraw Hill, Third Edition, 2007. Ross Levine, The Corporate Governance of Banks: A Concise Discussion of Concepts and Evidence, World Bank Policy Research Working Paper 3404, 2004. Simon Johnson, Rafael La Porta, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, Tunnelling Harvard Institute of Economic, Research Discussion Paper Number: 1887, 2000. 42 Türk Bankacýlýk sektöründe 2000 ve 2001 yýllarýnda kurumsal yönetim yetersizliði kaynaklý nedenlerden edinilen deneyimlerin bir sonucu olarak kurumsal yönetim Basel II sürecinde daha da önem kazanmýþtýr. Türk bankacýlýk sisteminde Türk Ticaret Bankasýnýn 1997 yýlýnda Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu(TMSF)na devri ile baþlayan süreçte, 2003 yýlý sonunda Fona devredilen banka sayýsý 21e ulaþmýþtýr. 2000 ve 2001 Krizlerinin etkisi ile bankalarýn Fona devir sürecinin hýzlanmasý, bankacýlýk sektöründe kapsamlý yeniden yapýlandýrmayý gündeme getirmiþtir. Söz konusu bankalarýn Fona devir gerekçeleri incelediðinde iç kontrol ve risk yönetim sistemlerindeki yetersizlikler ve banka hâkim ortaklarýnýn banka kaynaklarýný kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanmalarý gösterilmektedir. Önemli ölçüde kötü yönetim ve kurumsal yönetim eksikliðinden kaynaklanan bu durum Türk Bankacýlýk sektöründe kurumsal yönetim yapýsýnýn güçlendirilmesine yönelik düzenlemelerin yapýlmasýný saðlamýþtýr. Bankalarda kurumsal yönetimin yapýsýna iliþkin düzenlemelerin temel kaynaðý Bankacýlýk Kanunu ve ilgili yönetmelikler ve tebliðler oluþturmaktadýr. 1999 yýlýndan 2005 yýlýna kadar yürürlükte bulunan 4389 sayýlý Bankacýlýk Kanunu ve 8 Þubat 2001 tarihli ve 24312 sayýlý Bankalarýn Ýç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkýnda Yönetmelik in Basel Komitenin belirlemiþ olduðu kurumsal yönetim ilkelerine uyum konusundaki yetersizlikleri nedeniyle yürürlükten kaldýrýlmýþtýr. Bunlarýn yerine 2005 yýlýnda yürürlüðe giren 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu ve 1 Kasým 2006 tarihli ve 26333 sayýlý Bankalarýn Ýç Sistemleri Hakkýnda Yönetmelik bankalarda kurumsal yönetimin yapýsýna iliþkin temel hükümleri içermektedir. 8. Sonuç ve Deðerlendirme Þirketlerin sermaye yapýlarýndaki büyümenin bir sonucu olarak ortaya çýkan sahiplik ve kontrol ayrýmý iki kurumsal yönetim modelini ortaya çýkarmýþtýr. Birinci olarak ABD ve Ýngilterenin içinde bulunduðu Anglo Sakson modelidir. Çok sayýda küçük hissedarlarýn sahipliðinde olan söz konusu þirket yapýlarýnda yönetim kurullarýnýn hissedar haklarýný gözetme konusunda isteksizlikleri ABDnde þirket kaynaklarýnýn farklý þekilde þirket dýþýna çýkarýlmasýna neden olmuþtur. Enerji þirketi Enron ile baþlayan bu süreç ABD Sarbanes Oxley Yasasýnýn yürürlüðe girmesiyle birlikte ABD sermaye piyasasýnýn yeni bir dönemin baþlangýcý kabul edilmektedir. Yasayla birlikte özelde halka açýk þirketler olmak üzere þirketler bazýnda kurumsal yönetim yapýsýnýn g ü ç l e n d i r i l m e s i a m a ç l a n m a k t a d ý r. Almanya, Fransa ve Ýtalyayý içine alan ikinci kurumsal yönetim modeli ise Kýta Avrupasý modelidir. Güçlü sahiplik, zayýf yönetimin olduðu bu yapýda büyük bir hissedarýn yanýnda küçük hissedarlarýn yer aldýðý daðýnýk bir hissedarlýk yapýsýnýn söz konusu modeldir. Bu yapý içerisinde hakim hissedarýn þirket yönetimde etkinliðinin fazla olmasý azýnlýk hissedarlarý açýsýndan eþit muamele görme ve hissedar haklarýnýn korunmasýnda önemli sorunlarý da beraberinde getirmiþtir. Bu yapýnýn da ortaya çýkardýðý zayýflýklar þirketlerde güçlü bir kurumsal yönetimin nasýl oluþturmasý gerektiðinin tartýþýlmaya baþlanmasýna neden olmuþtur. Tüm bu geliþmeler yanýnda uluslar arasý piyasalarda artan riskler ile ortaya çýkan krizler makro düzeyde ekonomide büyümenin yavaþlamasýna, fonlarýn güvenli bir þekilde dolaþýmýna engel olurken mikro düzeyde þirketlerin bu fonlardan yeterli ölçüde yararlanmasýný zorlaþtýrmaktadýr. Bu nedenle yatýrýmcýlarýn artan riskleri nedeniyle yatýrýmcýlar kurumsal yönetim düzeyi yüksek þirketlere yönelmeye baþlamýþtýr. Baþka bir ifadeyle, makro ekonomik faktörler, yaþanan þirket skandallarýnýn etkisi, kurumsal yatýrýmcýlarýn yatýrýmlarýnda güven ve istikrarý ön planda tutmalarýnda önemli etkileri olmuþtur. HABER TMSFYE STRATEJÝK VÝZYON SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ Türkiyeye bir baþarý öyküsü armaðan etmek vizyonu ile 20052007 Kurumsal Geliþim Planýnýn baþarý ile tamamlayan TMSF, TASAM tarafýndan Stratejik Vizyon Sahibi Kurum ödülüne layýk görüldü. Türk Asya Stratejik Araþtýrmalar Merkezi (TASAM) "2007 Stratejik Vizyon Ödülleri" sahiplerini buldu. Grand Cevahir Oteldeki ödül töreninde konuþan TASAM Baþkaný Süleyman Þensoy, Türkiyede stratejik vizyonun geliþmesine yönelik çalýþmalar yaptýklarýný belirterek, Bu ülkeye hizmet etmiþ vefalý kurum ve kuruluþlarýn deðerlendirilmesini öngörüyoruz. Hedefimiz, önümüzdeki yýllarda Nobel benzeri bir yapýlandýrmaya ulaþmak dedi. TMSF Stratejik Vizyon Sahibi Kurum ödülüne layýk görüldü. TMSF ile birlikte TÜBÝTAK, TRT, Baþbakanlýk Toplu Konut. Ýdaresi ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu da Vizyon sahibi kurum ödülüne layýk görüldü. TMSF Baþkaný Ahmet Ertürke ödülü veren TASAM Baþkaný Süleyman Þensoy TMSFnin çalýþmalarýný yakýndan takip edip baþarýlarýný tebrik ettiðini söyledi. TMSFnin ödülünü Baþkan Ertürk aldý. Ertürk törende yaptýðý konuþmada, bugüne kadar TMSF baþkaný olarak yýlýn bürokratý, yýlýn iþ insaný vs gibi baþlýklar altýnda onlarca ödül aldýðýný, ancak ilk kez TMSFnin kurumsal baþarýsýný görüp, kurumun ödüllendirildiðini bunun da kendisi ve çalýþma arkadaþlarý için ayrý bir önem taþýdýðýný vurguladý. 2005-2007 yýllarý arasýnda Kurumsal Geliþim Planý adý aldýnda Stratejik bir plan uyguladýklarýný, 2008den itibaren ise bu planýn ikinci aþamasýný hayata geçireceklerini söyledi. TASAM Stratejik Vizyon Ödülleri ile farklý fikirleri ve bilimsel yaklaþýmlarý; Türkiyenin menfaatleri ve hedefleri doðrultusunda, yapýcý eleþtirel yaklaþýmla ele alan, simetrik ve asimetrik etkileþimleri bir araya getirerek sinerji yaratan stratejik vizyonu paylaþan ve Türkiyeyi çaðýn ötesine taþýmak için ciddi çabalar sarf eden devlet adamlarýnýn, bilim adamlarýnýn, medya personelinin ve genç akademisyenlerin onurlandýrýlmasý ve teþvik edilmesi amaçlanýyor. Her yýl farklý kategoride deðerlendirilen kiþi ve kurumlar özel bir kurul tarafýndan deðerlendirildikten sonra açýklanýyor. Bu kategoriler þunlar; Devlet Adamý Ödülü, Bilim Ödülü, Akademik Çalýþma Ödülü, Ýþ Adamý Ödülü, Medya ve Ýletiþim Ödülü, Stratejik Vizyon Sahibi Kurum ve Yurtdýþý ödülü TMSFnin ödülünü Baþkan Ertürk aldý. Ertürk törende yaptýðý konuþmada, bugüne kadar TMSF baþkaný olarak yýlýn bürokratý, yýlýn iþ insaný vs gibi baþlýklar altýnda onlarca ödül aldýðýný, ancak ilk kez TMSFnin kurumsal baþarýsýný görüp, kurumun ödüllendirildiðini bunun da kendisi ve çalýþma arkadaþlarý için ayrý bir önem taþýdýðýný vurguladý. GELÝÞÝM KONFERANSLARININ 15.si YAPILDI Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF) personeline yönelik, kiþisel geliþim amaçlý TMSF Geliþim Konferanslarýnda bugüne kadar 15 farklý konuþmacý konuk edildi. Her ay farklý bir konunun iþlendiði TMSF Geliþim Konferanslarýnda, TMSF personelinin bilgi birikimine ve sosyal geliþimine katkýda bulunulmasý hedefleniyor. Konferanslarýn Ekim ayý konuðu Mehmet Altan oldu. Ýstanbul Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan 30 Ekim 2007 tarihinde Devlet-Birey Ýliþkileri ve Ýktisadi Sistem konulu bir konferans verdi. Serinin onüçüncüsü olan bu konferansta, devletin toplumu bir arada yaþatmak için gerekli olduðu ancak devletin toplumun haklarýný mý koruyacaðý yoksa bireyin haklarýný mý koruyacaðý, devletin mi kutsal olduðu yoksa bireyin mi kutsal olduðu, birey mi devlete hizmet edecektir, devlet mi bireye hizmet edecektir, devlet mi korunacak yoksa birey mi korunacak? vs gibi sorulara cevap arandý. TMSF Geliþim Konferanslarýna 15 Kasým 2007 tarihinde 1980lerin Bankacýlýðýndan 2000lerin Sivil Toplumuna konulu Toplum Gönüllüleri Vakfý baþkaný Ýbrahim Betil katýldý. Betil, 1980li ve 1990lý yýllardaki bankacýlýðýn durumu, bu sektördeki geliþmeleri, ülkemizdeki sivil toplum kuruluþlarýndaki geliþmeleri, Toplum Gönüllüleri Vakfýný kuruþunu ve amaçlarýný, gelecekten beklentilerini aktardý. TMSF Geliþim Konferanslarýnýn onbeþincisi ise Trakya Üniversitesi öðretim üyesi Prof. Dr. Sadi Uzunoðlunun katýlýmlarýyla 28 Aralýk 2007 tarihinde gerçekleþtirildi. Dünyada ve Türkiyede Beklentiler ve Finansal Sisteme Etkileri konulu konferansta Prof. Dr. Sadi Uzunoðlu, dünya ekonomisi ve finans piyasalarýndaki geliþmeler ve Türkiye ekonomisini deðerlendirdi. Dünyadaki sýcak para hareketlerinin durumu, enerji ve hammadde fiyatlarýndaki yükseliþin etkileri, dünya üretiminde yaþanan deðiþim, varlýk fiyatlarýnda oluþan balon doðrultusunda Avrupa ve Türkiyenin geleceði, ülkemizde yaþanan krizler üzerine yorumlarda bulundu. 43 HABER TMSF STRATEJÝ ODAKLI YÖNETÝM YAKLAÞIMINI BALANCED SCORECARD ÝLE YAYGINLAÞTIRIYOR TMSF 1. Strateji Çalýþtayý Ironman Consulting ile birlikte gerçekleþtirildi. Kurum baþkaný Sayýn Ahmet Ertürkün liderliðinde gerçekleþtirilen çalýþma sonrasýnda Strateji Odaklý Yönetim Sistemini kurma çalýþmalarý Kurumda belirli bir aþamaya geldi. 2007 yýlý baþýnda daha verimli/daha etkin çalýþma felsefesini yaygýnlaþtýrarak günlük hayatýnýn bir parçasý haline getirme kararý alan TMSF, son 75 yýlýn en önemli yönetim yaklaþýmý olarak kabul edilen Balanced Scorecard(Kurumsal Karne) yaklaþýmýný benimsedi. Bu çerçevede, TMSF 1. Strateji Çalýþtayý Ironman Consulting ile birlikte gerçekleþtirildi. Kurum baþkaný Sayýn Ahmet Ertürkün liderliðinde gerçekleþtirilen çalýþma sonrasýnda Strateji Odaklý Yönetim Sistemini kurma çalýþmalarý Kurumda belirli bir aþamaya geldi. Yürütülen çalýþmalarla ilgili Ironman Consulting yöneticilerinden Sayýn Merih Demir Çatýnýn sorularýný yanýtladý. Balanced Scorecard (Kurumsal Karne) ve TMSFde Balanced Scorecardýn uygulamaya alýnmasý ile ilgili öngördüðünüz çýktýlar konusunda bilgi verebilir misiniz ? Merih Demir Balanced Scorecard (Kurumsal Karne), strateji odaklý yönetim yaklaþýmýdýr ve kurum yönetimine farklý perspektiflerden bakarak stratejik hedeflerin geliþimini güncel olarak izleme imkaný verir. Balanced Scorecard (Kurumsal Karne), kavramsal olarak öðrenilmesi pratik, uygulamadaki baþarýsý ise yönetim iradesinin ortaya konmasý ve çalýþanlarýn bu irade ile bütünleþik olarak çalýþmalarýna baðlý bir yöntemdir. Balanced Scorecard ile TMSFde elde etmeyi planladýðýmýz ana çýktýlar; Pilot Uygulama &Proje Kapanýþ D. Canlý Kullaným C. Teknoloji Bütünleþtirme B. Model Geliþtirme A. Proje Baþlangýç Proje Koordinatörü Kurumun neden-sonuç iliþkilerinin tanýmlandýðý bir Strateji Haritasý doðrultusunda yönlendirilmesi/ yönetilmesi, Bu proje 5 temel aþamadan oluþur A. Proje Baþlangýç aþamasýnda ve ayrýntýlý proje planý ve çalýþma programý hazýrlanýr, proje yönetimi standartlarý belirlenir. B. Model Geliþtirme aþamasýnda kapsamda belirlenen organizasyonel birimler için karneler hazýrlanýr. C. Teknoloji Bütünleþtirme aþamasýnda tanýmlanan karnelerin teknoloji ortamýnda veri entegrasyonu/yetkilendirme çalýþmalarý gerçekleþtirilir. D. Canlý Kullaným aþamasýnda son kullanýcý eðitim hazýrlýklarý ve bilgi sisteminin altyapýsýnýn hazýrlanýr, karne sahipleri eðitilir. Stratejik Plan ve Strateji Yönetim Takvimi hazýrlanýr. E. Sistemin yönetimsel olarak kullanýmýna iliþkin bir Pilot Uygulama gerçekleþtirilir ve Proje tamamlanýr. 44 Çalýþanlarýn kurumun stratejik hedeflerini destekleyecek iþ hedeflerine ulaþmak için faaliyetlerini birbirleri ile etkileþimli olarak planlanmasý ve gerçekleþmelerini izleyebilecek ortak bir dile sahip olmasý. Bu ortak dil çok önemli çünkü, kurum birikimi bu ortak dilin saðladýðý ortamda paylaþýlabilecek ve iletiþim bu ortak dil ile güçlenecek. Strateji Çalýþtayý öncesinde nasýl bir ön hazýrlýk yapýldý? TMSF strateji ve performans yönetimi uygulama pratiðine sahip. Dolayýsýyla, çalýþmalarýmýza sýfýr noktasýndan baþlamadýk. Ýlk etapta Kurumsal Geliþim Planý olarak uygulanmakta olan sistemin verilerini deðerlendirdik, sonrasýnda ise, tüm birimler geçmiþ 3 yýla iliþkin stratejiler, hedef-gerçekleþmeler konusunda standart bir yapýda sunumlarýný hazýrladýlar. Danýþmanlarýmýz ve proje üyelerimiz diðer ülkelerde bulunan benzer kuruluþlarýnýn çalýþmalarýný inceledik, süreç yönetimi konusunda elde ettiðimiz deneyimle birleþtirerek ev ödevimizi tamamlayarak 1 Aralýk 2007de Strateji Çalýþtayýmýzý gerçekleþtirdik. Balanced Scorecard projesinde hangi aþamalardan geçiliyor? TMSF Balanced Scorecard Kurumsal Karne projesi 5 ana aþamadan oluþuyor. TMSFde þu anda Kurum Karnesi çalýþmalarýmýz tamamladýk. Birim Karnelerimizi oluþturma aþamasýndayýz. Bu çalýþmayý Þubat sonu gibi tamamlayarak Kurumun iþ sonuçlarýný bütünleþik olarak izleyebileceði bir sistem ortaya koymuþ olacaðýz. Ayrýca, bu çalýþma sonucunda Kurumun Stratejik Planý da tamamlanmýþ olacak. Sizce bir kurumun insan kaynaðýnýn Balanced Scorecard uygulamasýndaki önemi nedir? Bütün projelerde vurgulanan klasik bir kritik baþarý faktörü Üst Yönetimin ve çalýþanlarýn projeyi sahiplenmesi. Balanced Scorecard projesi gerçekten bir Üst Yönetim ve liderlik projesidir. Kurum yönetiminin konuyu ele alýþý ve sahiplenmesi çalýþmanýn somut çýktýlar ðretmesi açýsýnda bizce son derece memnuniyet verici, bizi tüm proje üyeleri olarak teþvik ediyor. Kurum Yöneticilerimiz dýþýnda, Proje Yöneticilerimiz ve projede yer alan tüm çalýþma arkadaþlarýmýz kuruma bir deðer/katký saðlama bilinciyle günlük iþ yoðunluðunun yanýsýra, büyük destek verdiler-çaba sarf ettiler-bu iþe mesai koydular, proje bitimine kadar da bu gayretin devam edeceðini düþünüyorum. Bence, insan kaynaðýnýn saðlayacaðý katký anlamýnda TMSF Yönetimi ve çalýþanlarý iyi bir örnek. TMSFnin kurulan sistemin yaygýn olarak kullanabilmesi için neler yapmasý gerekir ? Bu tarz sistemlerin bir kurumda yaygýn olarak kullanýlabilmesinin iki olmazsa olmazý var. Birinci olmazsa olmaz; yönetim iradesi, ikincisi teknoloji. TMSFde herkisinin de var olduðunu görüyoruz. TMSF Yönetimi, Kurum Sonuçlarýný gözden geçirmek amaçlý düzenli aralýklarla gerçekleþtirdiði toplantýlarý bir teknoloji omurgasý üzerinden gerçekleþtirme imkanýna sahip. QPR Bütünleþik Yönetim Platformunda düzenli aralýklarla beslenen verilerle kurum sonuçlarý yer alýyor. Bu sonuçlar, Kurumsal Karne (Balanced Scorecard) yaklaþýmý ile uyumlu olarak, Paydaþlar / Finansal / Operasyonel Mükemmellik / Çalýþan&Geliþim açýsýndan dört boyutta izlenebiliyor. Bu platformun, Kurum Üst Yönetiminin geliþimi izleme aracý olmasýnýn yanýsýra, Birimler arasý etkileþimli çalýþmayý da destekleyeceðini öngörüyoruz. HABER SÜREÇ YÖNETÝMÝ PROJESÝ TAMAMLANDI TMSF, 2005-2007 Kurumsal Geliþim Planýndaki stratejik hedeflerinden birini daha gerçekleþtirdi. TMSF Kurumsal Geliþim Planýnda, Fon organizasyon yapýsý, yönetim anlayýþý ve hizmet kalitesi ile örnek bir kamu kuruluþu haline getirilecektir. þeklinde tanýmlanan stratejik amacýn gerçekleþtirilmesine yönelik kapsam, 2007 yýlý sonuna kadar, Fon birimleri; tasarruf mevduatý sigortacýlýðýna odaklanmýþ ve muhtemel çözümleme süreçlerine hazýrlýklý, çaðdaþ yönetim gereklerine uyumlu, verimli ve kaliteli hizmet anlayýþý içerisinde yeniden organize edilecektir. olarak somutlaþtýrýlmýþtýr. Bu hedefi desteklemek amacýyla Strateji Geliþtirme Dairesi koordinasyonunda, tüm TMSF Birimlerinin katýlýmlarýyla, ve bir danýþmanlýk firmasýnýn desteðiyle TMSF Süreç Yönetimi Projesi 2007 yýlýnýn Mayýs ayýnda baþlatýlmýþ ve 8 ayda tamamlanmýþtýr. TMSF Süreç Yönetimi Projesi sonucunda; Kurumsal bellek oluþturmasý, Birim ve pozisyon bazýnda görev tanýmlarýný oluþturulmasý, Çözümleme faaliyetlerinde elde edilen bilgi ve tecrübe birikiminin analiz edilerek model oluþturulmasý ve muhtemel bir banka çözümleme sürecine hazýrlýklý hale gelinmesi, Mevduat sigortacýlýðý faaliyetlerine odaklanmýþ kurumsal yapýya ulaþýlmasý, Gelecek kuþaklara bilgi ve tecrübe aktarýmýnýn saðlamasý hedeflenmiþtir. Projede öncelikli olarak, Kurumda yürütülmekte olan iþler süreç yaklaþýmý ile analiz edilerek tanýmlanmýþtýr. TMSF Süreç Yönetimi modeli iþlerin ana baþlýklarýný oluþturmaktadýr. 2007 yýlýnýn Temmuz ayý sonuna kadar yoðun katýlýmlý oturumlarla bu ana baþlýklar altýnda yapan iþlerin akýþlarý çýkarýlmýþ, bu akýþlarda görev yapan birimler / sorumlular / katýlýmcýlar ve süreç adýmlarýnda gerekli kritik bilgiler derlenmiþ, kullanýlan bilgi sistemleri tanýmlanmýþtýr. Bu çalýþmalar sýrasýnda, Birimler birbirlerinin iþleyiþleri ile ilgili ayrýntýlý bilgilere sahip olurken iletiþimi geliþtirmek adýna yeni adýmlar atýlmýþtýr. Yapýlan iþleri süreç yaklaþýmý ile analiz ederken, Ýyileþtirme Alanlarý, Risk Alanlarý, Anahtar Performans Göstergeleri de belirlenmiþtir. Ýyileþtirme alanlarý tanýmlarken bu zamana kadar günlük iþleyiþte karþýlaþýlan sýkýntýlar geniþ katýlýmlý bir ortamda tartýþýlmýþtýr. Süreçlerde yer alan rollerin ana sorumluluklarýnýn özetlendiði Rol Profilleri hazýrlanmýþtýr. Çýktýlar tüm Birimler ile paylaþýlarak geribildirimler alýnmýþ, gerekli düzenlemeler çýktýlar üzerinde gerçekleþtirilmiþtir. Nihayetinde tüm iþ akýþlarýnýn yer aldýðý TMSF Süreç Modeli 2008i tamamlanmýþ (Þekil 1: TMSF Süreç Modeli) ve Ýyileþtirme Alanlarýndan süzülerek planlanan projelerden oluþan TMSF Proje Kitabý hazýrlanmýþtýr. B. Sigortalama C. Çözümleme D. Hukuki Takip F. Mali Ýþler Yönetimi G. Ýnsan Kaynaklarý Yönetimi A. Strateji Yönetimi H. Bilgi Sistemleri Yönetimi E. Denetim I. Ýdari Ýþler Yönetimi SÜREÇ MODELÝ 2008 J. Satýnalma Yönetimi K. Kurumsal Ýletiþim Yönetimi L. Karar/Onay Süreçleri Geliþimi Sürdürülebilir Kýlmak anlayýþýyla baþlatýlan bu projenin çýktýlarý günlük iþ yapma anlayýþýný kolaylaþtýracak, kurumsal ve bireysel geliþime önemli katýlar saðlayacaktýr. Merih Demir Proje Koordinatörü 45 GEZÝ Karlý daðlarýn büyüsü: KILIÇKAYA Adapazarý Taraklý yakýnlarýndaki Kýlýçkaya, Ýstanbuldan yaklaþýk 3-3,5 saat uzaklýkta. Her mevsim ayrý bir güzelliði olan bu parkurun tamamýna yakýný çam aðaçlarýyla kaplý orman içi yürüyüþten oluþuyor. Kýlýçkaya zirvesinden baktýðýnýz zaman, muhteþem manzarasýyla Sakarya vadisinin önümüzde uzandýðýný görürüz. Zirvenin bir yaný kayalýk öteki yüzü köknar ormanlarý ile kaplý bir dað... Adapazarý Taraklý yakýnlarýndaki Kýlýçkaya, Ýstanbuldan yaklaþýk 3-3,5 saat uzaklýkta. Her mevsim ayrý bir güzelliði olan bu parkurun tamamýna yakýný çam aðaçlarýyla kaplý orman içi yürüyüþten oluþuyor. Kýlýçkaya zirvesinden baktýðýnýz zaman, muhteþem manzarasýyla Sakarya vadisinin önümüzde uzandýðýný görürüz. Zirvenin bir yaný kayalýk öteki yüzü köknar ormanlarý ile kaplý bir dað... Parkur, Taraklý ilçesinin Dark köyünden baþlýyor, Soðucak yaylasýndan geçerek, Kýlýçkaya zirvesindeki yangýný gözetleme kulesine ulaþýlýyor. Kuleden zirvenin kuzey yamacýndan Belpýnar köyüne inilmesiyle tamamlanýyor. Daha önce sonbaharda yürüdüðümüz Kýlýçkayaya, bu defa kýþ mevsiminin karlý ve soðuk bir gününde yürüyeceðiz. Özellikle Kýlýçkayanýn güney yüzünde fazlaca kar olacaðýný sanýyorum. Bu kez kalabalýk bir grupla gideceðiz. Karda yürümenin iki kat Ali Göçer Fon Uzmaný 46 KILIÇKAYA efor harcamayý gerektirdiðini de düþünürsek oldukça zorlu geçeceði daha baþýndan belli olan bir yürüyüþ. Kalabalýk olmanýn keyifli yanlarý var kuþkusuz. Ama yeni katýlýmcýlarýn da etkisiyle grubu yavaþlatan etkenler de arttýðýndan doðal olarak yürüyüþ süresi uzuyor. Kimi zaman da hýzlý yürüyenlerin aceleci davranýþlarý öndekilerle arkadakilerin arasýný oldukça açabiliyor. GEZÝ Alifuatpaþada ilk molamýzý verip öðle nevalesi olarak helva ve peynirimizi alýp Taraklýya doðru yola çýkýyoruz. Hark köyünden Kýlýçkayaya doðru yürüyüþe geçtiðimizde saat 11.50 idi. Yaklaþýk 2.5 saat kadar yukarýya eðimli yürüyeceðiz. Çok sert bir çýkýþ olmasa da 800 metre rakýmý olan Kazkýran geçidinden hemen sonra baþladýðýmýz yürüyüþümüz, 1525 rakýmlý Kýlýçkaya orman gözetleme kulesinde en yüksek noktaya ulaþacak. Zirvenin solundaki geçitten düzlüðe çýktýðýmýzda Soðucak Yaylasýna ulaþýyoruz. Buradan öteye Yangýn Kulesine yaklaþýk bir saatlik bir yolumuz var. Önümüzdeki zirveye çýkan karla kaplý yol kývrýla kývrýla uzanýrken, gruptan bazý arkadaþlar zirveye çýkmak yerine Yaylada ateþ yakarak bizi beklemeyi tercih ettiler. Çünkü karla kaplý zirveye çýkmak gerçekten büyük bir azim ve cesaret istiyordu. Daðda insaný yýldýran þey karda dik çýkýþ yapmaktýr. Aðýr aðýr iz açarak ve karda bata çýka yürümek buz gibi havaya raðmen baþýmýzdan buhar çýkmasýna neden oluyordu. Yoksa o soðukta hem de bol rüzgar alan bölgenin en yüksek tepesine çýkmak insaný hasta eder diye düþünülse de pek öyle olmuyor. Çünkü kar yaðarken futbolcular nasýl þortla sahada futbol oynuyor ve hastalanmýyorlarsa, trekking yapanlar da terlerini üzerlerinde kurutmadýklarý sürece hasta olmuyorlar. Bu inceliði bilen tercübeli trekkingciler, terlememek için sýký sýký, kat kat giyinmek yerine ihtiyaca göre giyiniyorlar. 1525 metre rakýmlý yangýn kulübesinin olduðu tepeye çýkýþýmýz yaklaþýk bir saat sürdü. Kuleden tüm bölgeyi izlemenin keyfi kuþkusuz tartýþýlmaz. Kuleye çýktýðýmýzda Adapazarýndan gelen ve daha önceki yürüyüþlerde de karþýlaþtýðýmýz bir gruba rastladýk. Kendi bölgelerinde olmamýz nedeniyle hoþgeldiniz diyerek bizi misafir gibi karþýlayýp ikramlarda bulundular. Biraz sohbet ettikten sonra onlarý orada býrakarak kulenin yamacýndan aþaðý inmeye baþladýk. Akþam serinliðinde buzlanmýþ yollarda aracýmýz dikkatli biçimde arkadaþlarýmýzý köye getirdiðinde köy kahvesinin odun sobasýnýn çocukluðumuzu anýmsatan nostaljik sýcaklýðý ve çaylar bizi bekliyordu. Sabah yürüyüþe baþlamadan tenbihlediðimiz kaptanlarýmýz ateþi yakmýþlardý. Çýktýðýmýz yol uzun olduðu için iniþ birazcýk riskli gibi görünse de, kýsa sürecek bu yolu izlemeyi tercih ettik. Yardýmlaþarak aþaðý indik. Aþaðýda kalan arkadaþlar bizi bir buçuk saat beklemek zorunda kaldýklarý için bir ateþ yakýp ýsýnmanýn keyfini çýkarmýþlar. Yanlarýna vardýðýmýzda artýk korlarý dökülmüþ ateþin baþýnda bizi bekliyorlardý. Biz de ateþin baþýnda keyif sürmeyi arzulardýk ama yolumuz oldukça uzundu ve zaten karanlýða kalmýþtýk. Rehberimiz araç kaptanlarýmýza, daha yakýndaki duraklar köyüne gelip bizi oradan 47 GEZÝ almalarý için telefon etmeye çalýþtýysa da bu mümkün olmadý. Telefonlar kapsama alaný dýþýndaydý. Zorunlu olarak daha uzak olan Belpýnar köyüne kadar yürüyeceðiz. Kar kum gibi kuru, ama yürürken ayak altýndan kaydýðý için kaslarý oldukça zorluyor. Saðýmýzda Kýlýçkayanýn üþüyen çýplaklýðý, önümüzde bembeyaz bir derinlik ve çamlarda bukle bukle olmuþ karlarýn el deðmemiþ güzelliði... hala, araba ile de olsa, alacaðýmýz 3,5 saatlik bir yolculuk vardý. Yorucu geçen günün ardýndan arabaya bindiðimizde, hepimizin ayaklarý sýzlarken, dimaðlarýmýz aldýðý lezzetten dolayý bütün vücudumuza enerjik olmasýný öðütlüyordu. Üzerinden günler, aylar geçse de her kar yaðýþý beni alýp tekrar Kýlýçkaya zirvesine götürüyor. Bu yürüyüþ, trekkinge yeni baþlayanlar için oldukça zor ve uzun bir parkur. Zirveden inerken patikalarýn karla kaplý olmasýndan dolayý zaman zaman orman içindeki tali yollara sapmalar oluyor. Bu sapmalar da yolu bir miktar uzattýðý için yürüyüþ neredeyse 7 saat sürüyor. Daðda insaný yýldýran þey karda dik çýkýþ yapmaktýr. Aðýr aðýr iz açarak ve karda bata çýka yürümek buz gibi havaya raðmen baþýmýzdan buhar çýkmasýna neden oluyordu. Yoksa o soðukta hem de bol rüzgar alan bölgenin en yüksek tepesine çýkmak insaný hasta eder diye düþünülse de pek öyle olmuyor. 48 Akþam serinliðinde buzlanmýþ yollarda aracýmýz dikkatli biçimde arkadaþlarýmýzý köye getirdiðinde köy kahvesinin odun sobasýnýn çocukluðumuzu anýmsatan nostaljik sýcaklýðý ve çaylar bizi bekliyordu. Sabah yürüyüþe baþlamadan tenbihlediðimiz kaptanlarýmýz ateþi yakmýþlardý. Bir saat kadar köy kahvesinde akþam yemeði, ýsýnma molamýzdan sonra yola çýktýðýmýzda saat akþam 10u geçmiþti. Tabii ki önümüzde NASIL GÝDÝLÝR? Ali Fuat Paþa-Taraklý yolundan araçla yaklaþýk yarým saat sonra sola, Hark Köyü'ne dönüþ vardýr. Dönüþten hemen sonra solunuzda Kýlýçkaya zirvesini görülür. Hark Köyü'nden yürüyüp Kýlýçkaya'nýn solundaki belden aþarak Belpýnar Köyü'ne geçilir. Kuzey yamaç kýþ aylarda yoðun kar altýnda olduðundan parkur zorlaþýr, ama ayný ölçüde doyumsuz manzaralar sunar. TEMEL PARAMETRELER SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI GENEL EKONOMÝK VERÝLER FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Aralýk) Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre ÜFE 0,15 6,31 5,94 TÜFE -0,22 8,76 8,39 Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.) (*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný) DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ* 31.12.2007 USD 1,1689 EURO 1,7144 GBP 2,3099 Kaynak: REUTERS 30.12.2006 1,4037 1,8650 2,7450 30.11.2007 1,1794 1,7369 2,4500 *Serbest Piyasa FAÝZ ORANLARI (%) 31.12.2007 30.12.2006 30.11.2007 Gecelik 15,75 17,50 16,25 Mevduat Faizleri* **16,80 18,10 **16,80 TRLIBOR (O/N) 15,77 17,97 16,18 Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.11.2007 BORSA ENDEKSÝ ÝMKB Sýnai Mali Kaynak: ÝMKB 31.12.2007 55.538 40.567 83.822 30.12.2006 39.117 30.896 60.168 YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ Son Deðer 1 ay öncesine (31.12.2007) göre (%) ÝMKB Dolar Altýn(YTL/gr) Altýn (Usd/Ons) DÝBS Endeksi 51.538 1,1689 39.98 844.70 (3 aylýk)* 887,85 30.11.2007 54.213 39.264 82.590 1 yýl öncesine göre (%) 2,4 -0,9 4,3 8,3 41,9 -16,7 7,6 33,1 1,3 18,2 DÝBS Endeksi 917,23 Kaynak: ÝMKB,Reuters 1,3 20,6 *ÝMKB DIBS performans endeksi (12 aylýk)* GSMH ve GSYÝH (BÝRÝKÝMLÝ) 2007 (3.çeyrek) 2006 2006 (3.çeyrek) GSMH (milyar YTL) 468.5 575.8 416.0 348.6 399.7 290.1 GSMH (milyar USD) GSYÝH (milyar YTL) 468.2 576.3 416.1 GSYÝH ( milyar USD) 348.5 400.0 290.1 GSMH (Büyüme)* %2,0 %6.0 %3,0 GSYIH (Büyüme)* %1,5 %6,1 %3,4 Kaynak: TÜÝK (Veriler 3er aylýk dönemlerin sonunda açýklanmaktadýr.) *Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir. ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%) Ekim 2007 Aralýk2006 Ekim 2006 Ýstihdam Oraný* 43,1 43,2 43,9 Ýþsizlik Oraný 9,7 9,9 9,3 Kaynak: TÜÝK *Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus (Veriler dönemi izleyen 3 üncü ayýn 20 sinde açýklanmaktadýr.) Ýmalat Sanayi Kapasite Kullaným Oraný Aralýk 2007 Aralýk 2006 %81,2 %81,7 ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (milyon USD) Kasým 2007 Cari Ýþlemler Hesabý -32.758 Dýþ Ticaret Dengesi -32.135 Kasým 2006 -29.347 -38.228 Kasým 2007 %82,6 Aralýk 2006 -32.774 -41.238 Toplam Ýhracat 103.258 82.672 91.937 Toplam Ýthalat 145.393 120.900 133.175 Ýhracat/Ýthalat %71,0 %68,4 %69,0 Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.) TMSF-Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ (milyon USD) Kasým 2007 Aralýk 2006 Ýç Borç Stoku 216.9 178.9 Dýþ Borç Stoku 66.8 66.6 Toplam 283.6 245.5 Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý Kasým 2006 173.2 65.5 238.8 KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ) (milyar YTL) Kasým 2007 Gelirler 174.69 Harcamalar 184.40 Bütçe Dengesi -9.71 Faiz Dýþý Denge 37.24 Kaynak: Maliye Bakanlýðý Kasým 2006 157.76 157.70 0.06 44.13 Aralýk 2006 173.48 178.12 -4.64 41.32 BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Kasým 2007) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve Bank. Bank. Yatýrým Bank. Banka sayýsý 33 4 13 Yurtiçi Þube 7.478 419 41 Yurtdýþý Þube 49 1 1 Yurtiçi Personel 151.478 9.039 5.353 Yurtdýþý Personel 536 4 3 Kaynak: BDDK BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Kasým 2007) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve milyon YTL Bank. Bank. Yatýrým Bank. 18.264 19.090 522.276 Toplam Aktifler 8.801 14.495 252.023 Toplam Krediler 66 1.546 30.038 Konut Kredileri 354 25.458 Kredi Kartlarý 178 543 Takipteki Alacaklar 9.433 2.486 24 164.046 Menkul Kýymet 14.392 Mevduat/Kat.Fon. 327.897 8.786 2.294 63.795 Özkaynak 17.476 17.562 373.901 Toplam Bilanço Dýþý Ýþlemler 2.701 12.727 -Gayrinakdi Kredi 80.643 ve Yükümlülükler 14.775 4.835 293.258 -Taahhütler -2 136 41 YPNGP* Kaynak: BDDK *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu MEVDUAT VE KATILIM FONU milyar YTL Kasým 2007 Kasým 2006 292,43 MEVDUAT HESABI 327,90 %38,6 Dth oraný %35,2 10,70 KATILIM FONU 14,39 %50,6 Dth oraný %48,4 303,13 TOPLAM 342,29 %39,0 Dth oraný %35,7 milyar YTL Eylül 2007 Toplam 50 7.938 51 165.870 543 559.630 275.318 31.649 25.812 10.154 166.546 342.289 74.577 408.939 96.071 312.868 175 91,3 Sigorta kapsamýndaki mevduat 102,03 90,44 Dth oraný %31,1 %33,7 Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 4,48 5,44 Dth oraný %30,7 %29,1 TOPLAM 107,48 95,92 Dth oraný %31,1 %33,1 *Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr. Aralýk 2006 484.964 22.378 507.342 Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekaný) Prof. Dr. Nazým EKREN (Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardýmcýsý) Ahmet ERTÜRK Prof. Dr. Necla PUR (TMSF Baþkaný) (Marmara Üniversitesi Rektörü) I. Oturum GENEL OLARAK TÜZEL KÝÞÝLÝK PERDESÝNÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Coþkun KOÇAK (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Baþkaný) 11.00-11.30: 92,9 Özel Hukukta Perdenin Aralanmasý Mudi Adeti* (milyon) Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Ýpek SAÐLAM (Marmara Üniversitesi) 64.96 11.30-12.00: 0.93 Piercing The Corporate Veil In Italian Company And Banking Law-Þirketler 65.89 ve Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Ýlkesi- Eylül 2006 122.518 5.701 128.219 Tel: (212) 340 22 00 Fak: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr Bilgi ve Önerileriniz için: 10.30-11.00: Açýlýþ Konuþmalarý 1,6 BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%) % Kasým 2007 Aralýk 2006 Kasým 2006 Mevduat Bankalarý 17,50 19,89 19,91 Katýlým Bankalarý 15,45 16,51 15,91 Kalk. ve Yat.Ban. 65,69 86,16 145,95 Bankacýlýk Sektörü 19,05 21,90 22,18 Kaynak: BDDK SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI YTL Eylül 2007 Mevduat Bankalarý 147.438 Katýlým Bankalarý 6.804 TOPLAM 154.242 Marmara Üniversitesi / Hukuk Fakültesi Haydarpaþa Kampüsü Ord. Prof. Reþat Kaynar Konferans Salonu 11.00-12.00: Hesap Adedi (milyon) Eylül 2006 PROGRAM Toplam Tel: (212) 340 10 57 Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur. Prof. Dr. Marco SPERANZÝN (Udinese Üniversitesi) 12.00- 13.00: Öðle Yemeði - Otantik Cafe (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi) 13.00-14.20: II. Oturum ÞÝRKETLER VE ÝCRA ÝFLAS HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Mustafa OSKAY (Yargýtay 12. Hukuk Dairesi Baþkaný) 13.00-13.20: Ýcra ve Ýflas Hukukunda Perdeyi Kaldýrma Ýlkesi Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK Yrd. Doç. Dr. Murat YAVAÞ (Kadir Has Üniversitesi) (Marmara Üniversitesi) 13.20-13.40: Anonim Þirketlerde Tüzel Kiþilik Perdesinin Kaldýrýlmasý Meselesi Hakkýnda Ýsviçre Federal Mahkemesi Kararlarý Iþýðýnda Düþünceler Doç. Dr. Lerzan YILMAZ (Marmara Üniversitesi) 13.40-14.00: Þirketler Hukukunda Perdenin Aralanmasý (Örtünün Kaldýrýlmasý) Ýlkesi Kemalettin YÜKSEL (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Üyesi) 14.00-14.20: Tartýþma 14.20-14.40: Ara 14.40-16.20: III. Oturum BANKACILIK VE VERGÝ HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI Oturum Baþkaný: Yurdaer ÖZDÝLEK (Yargýtay 11. Hukuk Dairesi Baþkaný) 14.40-15.00: Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý, Karþýlaþýlan Sorunlar ve Çözüm Yollarý Av. Taner YALÇIN (TMSF Grup Koordinatörü) 15.00-15.20: Haftung Des Gesellschafters Wegen Existenzvernichtenden Eingriffs In Grenzüberschreitenen Sachverhalten -Þirket Ortaðýnýn Sýnýr Aþan Meselelerde Ticari Hayatý Tehlikeye Sokan Müdahalelerinden Dolayý Sorumluluðu- Prof. Dr. Ansgar STAUDINGER (Bielefeld Üniversitesi) 15.20-15.40: Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Doç. Dr. Erol ULUSOY (Marmara Üniversitesi) 15.40-16.00: Vergi Hukukunda Perdenin Aralanmasý Yrd. Doç. Dr. Bumin DOÐRUSÖZ (Marmara Üniversitesi) 16.00-16.20: Tartýþma ve Kapanýþ Y A Y I N O R G A N I TMSF yýl:2 sayý:16 Ocak-Þubat-Mart 2008 B Ý L Ý M S E L AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007 Sayfa 6da Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ Sayfa 3te SUBPRIME MORTGAGE Sayfa 12de TMSFYE STRATEJÝK VÝZYON SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ Sayfa 8de
Benzer belgeler
krizin çözümü anlamaktan geçiyor
Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE Süleyman Demirel ...
20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE Süleyman Demirel ...