2003 Kasım Sayı - xn--sevgiyaynlar
Transkript
2003 Kasım Sayı - xn--sevgiyaynlar
SAYI: 112944 2003/11 FÝYATI: 2.500.000 Verdiklerimizi Deðil Aldýklarýmýzý Unutmamalýyýz Dr. Refet KAYSERÝLÝOÐLU Ý Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 35 Kasým 2003 Sayý: 418 SEVGÝ YAYINLARI TÝC. LTD. ÞTÝ. adýna Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü Dr. Refet Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Özenç Kayserilioðlu Hale Ürkmezgil Haberleþme Sorumlusu: Kazým Erdemoðlu 212 - 250 42 42 Okur - Abone Ýliþkileri: Kazým Erdemoðlu 212 - 252 85 85 Yönetim Yeri: Aydede Caddesi Kývýlcým Apt. No.4/5 34437 Taksim, ÝSTANBUL 212 - 250 42 42 Yazýþma Adresi: SEVGÝ DÜNYASI P.K.471-Beyoðlu, 34437 ÝSTANBUL Mizampaj ve Teknik Danýþman: Hale Ürkmezgil Dizgi: Özenç Dizgi Baský: Anka Basým 212 - 629 01 83 Fiyatý: 2.500.000 TL. Yýllýk Abone: 30.000.000 Yurt Dýþý: 35.000.000 TL. Ç Ý N D E K Ý L E R Sevgili Dostlar Dr. Refet Kayserilioðlu .................................... 1 Verdiklerimizi Deðil Aldýklarýmýzý Unutmamalýyýz Dr. Refet Kayserilioðlu ............................................. 2 Dinin Özü ve Gerçek Yüzü Güngör Özyiðit ............................................ 6 Hedeflerimize Nasýl Ulaþabiliriz Ali Rýza Tanaltay ...................................... 41 Musiki - Ses ve Renk ile Tedavi Yavuz Yektay ............................................. 13 Sakin Uyanýklýk Nadide Kýlýç .............................................. 18 Sorularla Ruhsal Olaylar Özenç Kayserilioðlu ........................................... 21 Ýnternetten ...................................................... 24 Ýki Yaþam Arasýnda Çev: Arýn Ýnan ........................................ 26 Durun, Kalkýn, Dinlenin Zehra Ýskender ........................................... 30 Kendime Mektuplar Nelda Bayraktar ............................................. 32 Esinler Olgay Göksel ............................................... 34 Atatürkten Özlü Sözler Ýnternetten ...............................................35 Iþýðýn Hazinesi Çeviren: Nelda Bayraktar ..................................... 36 Arýnmak Ama Nasýl Arýn Ýnan ...............................................41 Ýktidar Olmak ilr Muktedir Olmak Uður Uzunhekim .................................................. 45 GUINESS Buluþlar Kitabý Norris Mc Whirrer ............................................ 47 Sevgi Dünyasý 1 Sevgili Dostlar Zaman ve ömrümüz, Yaratanýmýzýn bizlere lütfen hediye ettiði yükselme, arýnma ve üstün olma süresidir. Yaratan bize olan sevgisinden, yaþamamýzý ve olgunlaþmamýzý saðlayacak dünya ortamýný, o ortama uygun bedenimizi, yaþamamýzý kolaylaþtýran diðer canlýlarý yaratmýþtýr. Ýnsanlardan beklediði de akýllarýný ve ruhlarýný geliþtirerek ve gönüllerini arýtarak, diðer insanlarla yardýmlaþmalarý, O'nun varettiklerini ve O'nu sevmeleridir. O'nun gösterdiði doðru yoldan gitmeleridir. Sevgisinden varettiði kullarý bunu yaparlarsa, Yaratan'ýn kazanacaðý sadece sevinçtir ve mutluluktur. O'nun insandan istediði baþka bir þey yoktur. Aslýnda her þeyi veren odur. Bilinçli bir anata da evlâtlarýnýn yükselmesini, iyi, doðru, çalýþkan, bilgili ve herkesi seven insanlar olmasýný ister. Öyle olmalarý o anataya sevinç ve mutluluk verir, olmamalarý, kötü yolda heder olmalarý da üzüntü verir. Onlarýn evlâtlarýndan beklediði baþka bir menfaat yoktur. Çünkü bilinçli bir anata evlâtlarýný bir nevi yatýrým aracý gibi görmez. Sevgilerinin gereði olarak evlâtlarý için, her fedakârlýða seve seve katlanýrlar. Onlarýn yükselmelerinden, sevilen, hayýrlý, baþarýlý insan olmalarýndan sevinç, mutluluk ve övünç duyarlar. Evlâtlarýnýn kötü yolda heder olmalarý, anarþist ve terörist olmalarý, zalim, vicdansýz olmalarý, onlarý üzer. Yükselebilecekken alkol ve uyuþturucu baðýmlýlýðýyla geleceklerini karartmalarý, onlara büyük azap verir. Ýþte anatanýn dünyadaki cenneti de, cehennemi de budur. Bugün tüm dünyada insanlar kötü yolda, kötülük yolunda yarýþýyorlar. Feryat, gözyaþý, beddua ve lânet bitmiyor. Dünya hýzla karanlýk bir uçuruma doðru gidiyor. Düþünebilenler, olaylarý, dünyayý, insanlarý inceleyebilenler, bu büyük felâketin, bu korkunç sonun dehþetiyle ürperiyorlar. Ricalarý, uyarmalarý, yalvarmalarý, çýrpýnmalarý büyük gürültü içinde kaybolup gidiyor. Filmler, müzikler, her çeþit toplumu etkileme araçlarý þuursuzca, kötülüðü, vahþeti, canavarlýðý, fuhuþu, her çeþit sapýklýðý alabildiðine körüklüyor. Hürriyet adýna her çeþit adiliðe yeþil ýþýk yakýlýyor. Ve topluma yön vermesi beklenen yöneticiler, kendi kýsýr çýkar kavgalarýndan baþka bir þeyle uðraþmaya vakit bulamýyorlar. Kimse kimseyi sevmiyor, kimse kimseye acýmýyor, kimse kimseye yardým etmeye, el uzatmaya hevesli deðil. Bu gidiþ elbette gözyaþýna doðrudur. Elbette felâkete ve uçuruma doðrudur. Çünkü dünya tekâmül ve yaþama ortamý olmaktan çýkýyor. Ama dünyayý yok etmeye izin verilemez. Çünkü dünyayý biz yaratmadýk. Onun elips yörüngesinde, belli meyille, hiç þaþmadan dönüp durmasýný saðlayan biz deðiliz. Onu insan için en uygun yaþama ortamý yapan da biz deðiliz. Þimdi insanýn insaný uyandýrmasý için, insanýn insaný kurtarmasý için bir mühlet daha veriliyor, ümitle bir süre daha bekleniyor. O süre de geçerse topluca felâketlerin yaðacaðýndan kimsenin þüphesi olmasýn. Allah için bir nesli yok etmek, insanlarý taze bir fidan gibi kökünden söküp almak hiç zor deðildir. Doðruyu görenlere, gerçeði öðrenenlere, insaný sevenlere, Yaratanýn buyruðuna uyanlara büyük görev düþüyor. Her sýkýntýyý göze alarak, her zorluða ve acýya katlanarak, süratle insanlarý uyarmalarý, uyandýrmalarý, doðruya çekmeleri, gerçek insanlýðý yeryüzüne yaymalarý gerekiyor. En Derin Sevgilerimle Dr. REFET KAYSERÝLÝOÐLU 2 Sevgi Dünyasý Verdiklerimizi Deðil Aldýklarýmýzý Unutmamalýyýz Dr. Refet KAYSERÝLÝOÐLU Nesilden nesile zincirleme sürüp giden mutsuzluðun gerçek nedeni aldýklarýný unutmaktan ve hep verdiklerini düþünmekten ileri gelmektedir. Sevgi Dünyasý Karý koca kavgalarý çoðu zaman taraflardan birinin veya her ikisinin çok verdiklerini, fazla fedakârlýk ettiklerini iddia etmelerinden çýkar. Bu iddianýn arkasýnda, haksýzlýða uðradýðý ve ezildiði sýzlanmasý ve kendine acýmasý yatar. Meselâ kadýn þöyle der: Sabahtan akþama kadar köle gibi, hizmetçi gibi çalýþýyorum, benim bundan kazancým ne? Karnýmý nerede olsa doyururum. Hem senin, hem çocuklarýn bütün sýkýntýsýný ben çekiyorum. Boðaz tokluðuna hizmetçilik ediyorum. Erkek bu iddialarýn karþýsýnda köpürür: Ben kimin için çalýþýyorum, sabahtan akþama kadar. Kazandýðýmý baþkalarýna mý yediriyorum. Elime geçeni eve getirmiyor muyum? Nereden evlendim. Eskiden arkadaþlarla ne güzel eðlenirdik ve gezerdik. Þimdi bir akþam bile evden çýkacak olsam kýyametler kopuyor. Biz esir mi olduk? Senin yaptýðýn ev iþi de ne ki, iki saatte biter. Ondan sonra yan gel yat. Senin yaptýðýn iþleri ben bir hizmetçiye de yaptýrýrým. Ve kavga böylece sürer gider. Her iki taraf da devamlý verdiklerini düþünmekte, aldýklarýný ise, yalnýz unutmakla kalmamakta, üstelik inkâr etmekte, ve deðersiz bir þey olarak görmektedir. Arkadan her iki taraf da arkadaþlarýna þikâyete baþlamaktadýr. Bu kadýna ne versem, ne yapsam kadrini, kýymetini bilmez. der erkek. Kadýn da: Ah kardeþ der arkadaþlarýna: Bu adama ne yapsam, ne versem deðerini bilmez, saçýný süpürge etsen nafile, nankör adam. Bu þikâyetler ve bu tartýþmalar giderek sevgiyi de, saygýyý da siler süpürür. Ev içinde her an hýrlaþan iki düþman kiþi belirir. Bu ortamda yetiþen çocuklarýn da huysuz, bencil, kavgacý, ve kompleksli olmasý gayet doðaldýr. Çocuklar büyüdükçe önce anneyi, 3 sonra babayý, saymaz ve sevmez olurlar. Onlarý yuvaya baðlayan maddi ihtiyaçlardýr. Baba para verdiði, çocuklarýn isteklerini yerine getirdiði sürece iyi, vermediði zaman kötüdür. Bunu gören baba üzgündür, çocuklarýna kýzgýndýr. Anne çocuklarýna iþ buyurmadýðý, onlarýn hizmetlerini gördüðü, isteklerini yerine getirdiði sürece iyidir. Yoksa kötüdür. Bunu gören anne de çocuklarýnýn egoistliðine üzgün ve kýzgýndýr. Çocuklar ise anne ve babalarýnýn hep kendilerine vermekle, hizmet etmekle yükümlü olduklarýný düþünmekte, hep almayý istemekte, hep aldýkça mutlu olacaklarýný s a n m a k t a d ý r l a r. Ve r m e y e i s e yanaþmamaktadýrlar. O çocuklar da mutlu deðildirler, ilerde de mutlu olamayacaklardýr. Ýlerde anne, baba olup vermek zorunda kalýnca onlar da þikâyetlere baþlayacaklardýr. Bu zincirleme sürüp giden ve nesilden, nesle geçen mutsuzluðun nedeni, hep verdiklerini düþünmekten ve, aldýklarýný unutmaktan ileri gelmektedir. ALLAH ÝLE ÝLÝÞKÝLERDE Allaha inanan veya inanmadýðýný, söyleyen kiþiler, büyük bir sýkýntýyla, dertle ve hastalýkla karþýlaþýnca o yüce kudretten yardým dilerler. O sýkýntý geçince de kendilerini Sevgisinden Yaratandan, ailesinden ve toplumdan aldýklarýna karþýlýk, insan kardeþlerine veren kiþi, Alma verme dolaþýmýný iyi iþler hale getirmiþ demektir. 4 Sevgi Dünyasý Varedeni hemen unutuverirler. Bu durumda hem inanan inancýnda içten deðildir, hem de inanmadýðýný söyleyen inançsýzlýðýnda içten deðildir. Onlarca Allaha inanmak bir menfaat saðlarsa vardýr veya gereklidir. giderek vermekte güçlük çekecek, sonra hiç veremeyecektir. Halbuki o Yaratandan aldýklarýný hiç unutmasa, hep düþünüp dursa her zaman daha çok vermek gereðini duyacak, böylece dolaþýmý canlý tutacaktýr. Oysa Allahýn varlýðýný bir insanýn aklýyla, mantýðýyla idrak etmesi ve gönlüyle duymasý, hissetmesi gerekir. Onun varlýðý akýlda görülüp gönülde duyulmaya baþlanýnca artýk ondan gelenlerin bize acý da gelse sonunda hayrýmýza olduðu bilinir. Çünkü Onu tanýmakla beraber, Onun Sevgisinden Varettiði kullarýna asla zulmetmediði de öðrenilmiþ olunur. Ayný zamanda Onun abes iþ yapmadýðý, yanlýþ ve kötü þeyleri kullarýna göndermediði bilinir. Yine bilinir ki, O yarattýðý varlýklarýn daima geliþme, yükselme ve arýnma yolunda olmasý için düzenler, yardýmcý varlýklar ve âlemler varetmiþtir. Ýþte Yarataný bu þekilde tanýyan kiþi aldýðý her nefesi, rahatça ve saðlýkla yediði her lokmayý, dünyada edindiði her tecrübeyi ve her bilgiyi, aldýðý her hazzý Ona borçlu olduðunu bilir. Ona olan borcu nasýl ödeyecektir? Onun bizim verebileceðimiz hiçbir þeye ihtiyacý olmadýðýna ve bizde olanlarýn hepsini O verdiðine, onlarý elde etme olanaðýný da O baðýþladýðýna göre ne yapacaðýz? Borcumuzu ihtiyacý olan kardeþlerimize ki onlar da Onun kuludur, yardým ederek ödeyeceðiz. Sevgisinden Varedenden aldýklarýna karþýn insan kardeþlerine veren kiþi, alma ve verme dolaþýmýný iþler hale getirmiþ demektir. Bu dolaþým iyi iþlediði sürece o kiþiye gelecekler gittikçe çoðalacak, gittikçe daha güçlenecek ve yücelecek demektir. ALMA - VERME DOLAÞIMINI iþler halde tutan kiþiler; hayýrlý ve örnek kiþilerdir. Onlar verirken bir karþýlýk gözetmezler, sadece borçlarýný ödediklerini bilirler. Bu alma - verme dolaþýmýný bozan kiþi, aldýklarýný unutup verdiklerini gözünde büyütmeye baþlar. O, TOPLUMLA ÝLÝÞKÝLERDE Çoðu kiþi toplumdan þikâyet eder: Toplumun bozulduðunu, çýkar düþkünlüðünün, yalancýlýðýn, iki yüzlülüðün arttýðýný, fuhuþun arttýðýný, ahlâkýn çöktüðünü söyler. Bunun karþýsýnda çok az kiþi toplumun düzelmesi için çaba harcar. Toplum canlý bir varlýksa, onun iyiye gitmesi herkesin topluma olan borçlarýný ödemesiyle olur. Herkes toplumdan sadece almayý ve faydalanmayý düþünürse, toplum giderek birbirini sömürmeye çalýþan kiþilerden kurulu bir topluluk olur. Toplumun bu hale dönüþmesi herkesi rahatsýz eder. Huzursuzluk ve mutsuzluklar öyle bir toplumun olaðan halleridir artýk. Toplumun geliþmesi ve herkesi mutlu eden bir ortam olmasý, her ferdin topluma bir deðer katmaya çalýþmasýyla olur. Topluma deðer katmak nasýl olacaktýr? Önce her ferdin toplumun bir hücresi veya organý olduðunu, o fert olmazsa bir yönünden Sevgi Dünyasý eksik kalacaðý idrak edilmelidir. Sonra herkes diðer kiþilere iyi örnek olmak zorunda olduðunu bilmelidir. Ýyi örneklik, iyilik ve hizmet etmekle, kendinde olanlardan kardeþlerine vermekle ve herkese deðer vermekle olur. Topluma katýlacak büyük deðerlerse, yeni iþ imkânlarý, yeni buluþlar ve herkese rahatlýk saðlayan yeni düzenlerdir. Bunlarý meydana getirmek daha büyük gayret, düþünce ve emek gerektirir. Ama onlarýn hayrý da o derece büyüktür. Yapanlara kazandýracaðý mutluluk ve hayýrlar da o derece sürekli ve güçlüdür. Çoðumuz yaptýðýmýz iyilikleri ve hizmetleri sayar dökeriz. Bunun karþýlýðýnda nankörlükle, deðer bilmezlikle ve kötülükle karþýlaþtýðýmýzdan yakýnýrýz. Ýyiliðin karþýlýðýnda mutlaka iyilik görülür diye bir kural yoktur dünyada. Hattâ çoðu kez iyiliðin karþýlýðýnda kötülük görülebilir. Tabii her zaman böyle olacak demek deðildir. Çoðu kez de iyiliðin karþýlýðýnda daha büyük iyilikler görülebilir. Ama bir kimse yapacaðý iyiliði karþýlýk görmek için yaparsa o kurnazca bir alýþveriþ olur. Ýyilik Yarataný memnun etmek için, Ona olan borcumuzu ödemek için yapýlýrsa en güzel iyilik olur. Yaratandan mükâfat beklesek de hakkýmýzdýr. Çünkü her þeyi Ondan alýyor, Ondan istiyoruz. Zaten biz istemeden de O bizim iyilik yolunda olduðumuzu görünce bize verir. En güzel olaný, verdiklerimizi ve baþkalarýnýn hayrýna yaptýklarýmýzý hemen unutmamýz ve onlarýn lâfýný etmememizdir. Böyle yapýnca iyiliðimizin karþýlýðýný beklemeyiz. Karþýlýðý gelmedi veya kötü oldu diye de üzülmeyiz. Fakat bu sözlerimiz verdiklerini ve yaptýklarýný gerçekten insani bir 5 duyguyla ve iyi kalplilikle yapanlar içindir. Yoksa gösteriþ için, ya da övünmek ve gururlanmak için yapanlara deðildir. Onlar övünmekle ve gururlanmakla, orada burada methedilmekle mükâfatlarýný almaktadýrlar esasen. Bu tarz vermeler ruh yüceliðini ve iyiliði yansýtmaz. Sadece benliði ya da egoyu tatmindir. Öyle tatminlere ihtiyacý olanlarýn da onu yapmalarý çevrelerinin de onlarý övmeleri kendi tekâmülleri için gereklidir. O safhadan geçmeden daha üst mertebelere geçilmez. GERÇEK ARANAN Hayýr yolunda yürüyen, yükselmenin beþ esasýný (Ýyilik, doðruluk, çalýþmak, bilgi ve sevmek) kendine rehber edinenler doðru yolu bulmuþ kiþilerdir. Onlar dünyanýn gerçekten aradýðý, özlediði kiþilerdir. Onlarýn davranýþlarýyla ortaya koyduklarý örnek pek çok kiþiyi hayýr yoluna çekecek kudrettedir. O hayýrlý kiþilere büyük sabýr ve hoþgörü görevi d e d ü þ m e k t e d i r. Ý n s a n l a r ý n zayýflýklarýný, eksikli oluþlarýný bilerek sabrederek, iyi ve doðru yollarýnda þaþmadan, sapmadan yürüyeceklerdir. Gerçekleri görmeye baþlayan kiþiler, kýsa zamanda fark ederler ki kendilerinin hayýr yolunda yürüyecek duruma gelmeleri de baþkalarýnýn, müsbet ve menfi yardýmlarýyla olmaktadýr. Onlar anlamaya baþlamýþlardýr ki verdiklerini deðil, aldýklarýný unutmamak kendilerini daha çok hýzlandýrmakta, hayýr yolunda daha çok yükseltmektedir. Aldýklarý için çevresine ve Yaratanýna her an teþekkür içinde alan, aslýnda verdiklerinin ya da verebildiklerinin pek büyük olmadýðýný görür. Verebildiklerini daha çok artýrmanýn yollarýný arar. 6 Sevgi Dünyasý DÝNÝN ÖZÜ VE GERÇEK YÜZÜ Güngör Özyiðit Sevgi Dünyasý 7 · Din, insanlarý Tanrýya ve birbirine baðlayan kutsal bir baðdýr. · Göksel dinler, Yaratanýn gülyüzlülerde dile gelen bir yol gösterme ve sevgi bildirisidir. · Hakka hürmet ve halka hizmet, din olayýnýn biri Tanrýya, diðeri insana dönük iki yüzü. · Önce Ona ve sonra kullarýna kulluk etmek ise, dinin özü. DÝNÝN ETÝMOLOJÝSÝ Ýnsaný kuþatan bir gerçek olarak dini, daha derinden kavrayabilmek için, ilkin, din sözcüðünün kökenine inmeye çalýþalým. Din sözünün eski yunanca karþýlýðý, korku ile karýþýk saygý ve sevgidir. Latincede din Religio sözcüðü ile karþýlanýr. Bunun iki kökten geldiði ileri sürülür. Çiçero, religio sözünün religere kökünden geldiðine deðinerek, bunun bir iþin tekrar tekrar ve dikkatle yapýlmasý demek olduðunu söyler Bu baðlamda din, kendini ibadete verme, tören ve yortulara katýlma anlamýndadýr. Bir baþka düþünür ise, dinin religare kökünden türediðini bildirir ki, bu da baðlanmak anlamýna gelir. Böylece insanlarýn din yoluyla Tanrýya ve birbirlerine baðlanmalarý anlatýlmak için religio sözcüðü kullanýlmýþtýr. Bu iki anlam ve yorum, dinin birbirinden ayrý ve birbirine baðlý iki anlatýmýný gösterir: Objektif olarak din, bazý eylemlerin belli aralýklarla yinelenmesi olup, dýþ olaylarla ilgilidir. Ayinler, yortular, bayramlar, törenler, dualar, kýsacasý bütün din eylemleri bu kategoriye girer. Sübjektif olarak din ise; iç hayatýn gizli bir durumunu belirtir. Ýnsanýn Tanrýyla, kendisiyle ve baþkalarýyla iliþkilerini, bunlarla ilgili duygularýný, inançlarýný içerir ve hayat görüþünü þekillendirir. Arapçada din sözünün üç anlamý vardýr: Arâmi-Ýbrani köklerden gelen anlamý ceza ve yargýdýr. Din (yargý) gününün mâliki âyetinde din bu anlamdadýr. Öz Arapçada, usul, adet, tutulan yol anlamýndadýr. Peygamber kavminin usul ve âdetinde idi sözünde olduðu gibi... Farsça kökten gelen daena sözünden türeyen din kelimesi ise, hesaplaþma ve cezalanma anlamýnda kullanýlýr. Ýyilik yok olmaz, suç unutulmaz, yargýlayan Tanrý ölmez. Ýstediðin dinden ol, yaptýðýnýn cezasýný çekersin. hadisindeki din sözü ve türevleri bu anlamdadýr. 8 Sevgi Dünyasý Ýslâm kelâmýnda din; Tanrýnýn koyduðu ve inananlarý dünya ve âhirette kurtuluþa götüren inanýþ ve davranýþlardan meydana gelen bir kurumdur. Ýslâm Ansiklopedisine göre din, Ýslâmýn beþ þartý, iman ve ihsan (sözde ve iþte doðruluk) olarak üç anlamda kullanýlmýþtýr. DÝNÝN TANIMI Bu durumda dini, Tanrý tarafýndan peygamberlere vahiy yoluyla indirilen, insanlar maddi ve manevi hayatlarýnda kurtuluþa erdiren hükümlerin tümüdür diye tanýmlayabiliriz. Bir bilgi sisteminin din adýný alabilmesi için: 1-Tanrý katýndan indirilen ve biz insanlara bildirilen türden bir bilgi olmasý. 2-Ýnsanlarý her iki dünyada yükseltecek, kurtuluþa erdirecek güçte olmasý ve insanlarý sevgi ile birbirine baðlayýcý, kardeþliði saðlayýcý hükümler taþýmasý. 3-Özgürlük, adalet ve eþitlik gibi yüce ilkeleri içermesi gerekir. Ýslâm bilgini Elmalýlý Hamdi Efendiye göre din, iman ve amel (uygulama) konusu olarak akýl ve özgür iradeye teklif olunan hak ve hayýr kanunlarýnýn toplamýdýr. Bize göre din; yaþamýn her anýnda insanýn Tanrý ile beraber olduðunun bilincine varmasý, düþünce, söz ve davranýþlarýný Onun buyruðuna uydurmaya özen göstermesi ve her hareketinin Tanrýnýn rýzasýna uygunluðunu gözeterek yaþamaya çalýþmasýdýr. TA N R I Y I DUYABÝLMEK ÝÇÝMÝZDE Dinin asýl amacý, insaný Tanrý ile iliþkiye geçirmek, Onu içinde duymasýný saðlamaktýr. Ve bu bayrama, gönlü arýtmakla eriþilebilir ancak. Çünkü Onun yeri gönüllerdir. Yolunca gidildiðinde, Onun buyruklarýna uygun yaþanarak gönül temizlendiðinde, insan, kendini ve her þeyi Sevgisinden Varedeni içinde duyabilir, Tanrýyý bir tecrübe olarak yaþayabilir. Vecd ve istiðrak denilen bu hal, sonlu bir varlýðýn, sonsuz bir varlýðýn ve sevginin kucaðýnda kendini kaybetmesidir. Sevinç içinde sevinçtir. Vecit ve istiðrak, ruhun geniþlemek ve yükselmek yoluyla kendini aþmasý, bedenden dýþarý taþmasýdýr. Bu durumda zekâ ve muhakeme bir süre susar, ruh sonsuz bir güzelliði seyre dalarak haz içinde kendini unutur. Bundan sonra insan, Tanrýyla beraberliðinin bilincinde olarak, varlýðýn tümünü sevgiyle kucaklar ve kendini insanlýðýn hizmetine adar. Onda artýk gelecekle ilgili hiç bir korku kalmamýþtýr. Sevgisi, onu tüm varlýklarla özden iliþkiye geçirmiþ, kendinden baþka olan her þeye benzemiþ, Onun kudretini kullanacak olgunluða vararak, Tanrýnýn dili olma mutluluðuna ermiþtir. Aslýnda Tanrý adýna iþ yapma, Onun halifesi olma hedefi, tüm insanlara açýktýr. Ve dinler, insaný bu hedefe ulaþtýran, yine Tanrýnýn çizdiði dosdoðru yollardýr. DÝN OLAYI Dýþarýdan bakýldýðýnda dinin üç temel ilkeye dayandýðý görülür: 1-Ýnançlar, 2-Tapýnmalar, 3Gruplanmalar veya taraftarlar. Ýnançlar, akýl, mantýk ve düþünme yoluyla varýlan kaný ve kavramlardýr. Sevgi Dünyasý Tapýnmalar, kutsal sayýlan varlýða yapýlan. belli sürelerle yinelenen, saygý ve itaati belirten belirli eylemlerdir. Taraftarlar ise, ayný þeye inanan, ayný ibadeti yapan insan topluluðu yani cemaattir. Bu üç ilkeye eski dilde akideamel cemaat denir. DÝN OLAYININ NÝTELÝÐÝ Görüldüðü gibi din, kutsal bir varlýk olan Tanrý inancýna dayanýr, kiþiyi Ona yaklaþtýrýcý ibadet ve davranýþlarla insanlar arasýnda manevi bir bað kurar ve ayný þeye inanýp baðlanan kimseleri manevi bir topluluk ve cemaat halinde birleþtirir. Öyleyse her din, Tanrýsal vahiy üzerine kurulur. Kutsal bir varlýk ve kutsallýk duygusu taþýr. Özellikle göksel dinlerde aþkýn, mutlak bir varlýk olarak anýlan Allah, yetkin (noksansýz ve sonsuz), bilinemez (mahiyeti insan için tam bilinemez) ve doðaüstü (olay türünden olmamak, yaratýklara benzememek) þeklinde tanýmlanýr. KUTSALA YAKLAÞMA YOLU Gerçekten kutsal varlýk inancý ve kutsallýk duygusu dinin ayýrt edici niteliðidir. Dinde, insanlarýn tasarladýðý þeyler haram-helâl, kutsal-kutsal dýþý olarak ikiye ayrýlýr. Kutsal þeyler, yalnýzca Tanrý ve ruhlar deðil, onlara yakýn olan her þeydir. Dinsel eylemler bir yerde, kutsallýðýna inanýlan þeye saygý ve sevgi göstermek üzere tekrarlanan sözler, yapýlan hareket ve iþaretlerdir. örneðin Ýslâmda Kuran okuma, oruç, namaz, kelime-i þehadet, zekât ve hac bu tür eylemleridir. Kutsal ve kutsal-dýþý alanlar, açýk ve seçik olarak birbirinden ayrýlmýþlardýr. Bir alandan ötekine geçme uzun törenlere yol açar. Kimi dinlerde insan, aslýnda kutsal dýþý sayýldýðý halde, ancak bir takým törenler sonunda kutsal olur. Erdirme (inisiyasyon) törenlerinin amacý 9 bu geçit ve geçiþi saðlamaktýr. Dinsel törenler de bir bakýma, kutsal olmayan dünyadan, kutsal olan dünyaya girmeyi saðlar. Buna delâletten hidayete geçiþ de denebilir. Ayrýca bu iki dünya birbirinin karþýtý deðil, rakibidir de. Ýkisi arasýnda sürekli bir savaþ vardýr. Ýnsan, þeytanýn egemen olduðu alandan, Tanrýnýn egemen olduðu alana geçmek durumundadýr. Ne var ki birinciden kesin bir biçimde ayrýlmak, kirden iyice bir yýkanýp arýnmakla ikinciye varýlabilir. Ýþte çilecilik (asketizm) buradan çýkmýþtýr. Çilecilikte amaç, insanýn ruhunda kutsal olmayan dünyadan kalan ne varsa, gönlü o kirlerden temizleyip arýtmaktýr. Çünkü kutsal olana kirimiz pasýmýzla varamayýz. Kirimiz bizi arýnmak üzere yine dünya hamamýna çeker getirir. Þunu hemen belirtelim ki, insandan istenen, çileciliðin aþýrýya varmýþ þekliyle, arzularýn kökünü kurutmak, dünyadan el-etek çekmek deðil, fakat hayrýmýza olan þeylere pek fazla düþkün olmamak ve isteklerimize makul bir ölçü koyabilmektir. Tasavvufta insanýn Tanrýya yaklaþmasý nurun nura yaklaþmasý, nur iktisabý ile mümkündür þeklinde formüle edilir. Ünlü bilgin Ýbn-i Sina, en yüce mutluluðun, kendimizi azar azar Tanrýya benzetmek olduðunu söyler. Din; insanlarý Tanrýya ve birbirine baðlayan kutsal bir baðdýr. Göksel dinler; Yaratanýn bir inayeti, gülyüzlülerde dile gelen bir yol gösterme ve sevgi bildirisidir. Hakka hürmet ve halka hizmet, din olayýnýn biri Tanrýya, diðeri insana dönük iki yüzü. Önce Ona ve sonra kullarýna kulluk etmek ise, dinin deðiþmez özüdür. 10 Sevgi Dünyasý HEDEFLERÝMÝZE NASIL ULAÞABÝLÝRÝZ? Uzman Psikolog Ali Rýza Tanaltay Bir iþi baþarmaya giden yolda ilk adým hedef belirlemek olmalýdýr. Hedefler bize kendimizi sevdirir; davranýþlarýmýzý ölçmek için bir ölçüt oluþturur. Hedeflerimiz iþimizi ve yaþamýmýzý anlamlý kýlarsa, bizi motive edip enerjimize enerji katarlar. Hedeflerimize ulaþabilmemiz için hedef belirlerken yapmamamýz ve yapmamýz gereken þeyler vardýr. 1. Ulaþýlamaz hedefler belirlemek: Hedeflerimize ulaþmakta hayal kýrýklýðýna uðramýþsak bunun bir nedeni hedefimizin çýtasýný çok yüksek tutmamýzdýr. Çok yüksek hedefler belirlememiz hem bizi baþarýsýzlýða sürükler hem de hedefimize ulaþma isteðimizi yok eder. 2. Mücadeleye davet etmeyen hedefler belirlemek: Ayný þekilde ulaþmak istediðimiz hedeflerin çýtasý çok alçaksa, bizim mücadele etme gücümüzü zorlamýyorsa, çalýþmak için motivasyonumuz ve enerjimiz kalmaz, baþarýmýz için engel oluþtururlar, sonunda onlarý ulaþýlmasý deðmez hedefler olarak deðerlendiririz. Kendi hedeflerimizi belirlerken veya baþkalarýnýn hedef belirlemesine yardýmcý olurken ulaþýlabilir ve mücadeleye davet eden hedefler seçmeniz gerekir. Böylece çok çalýþmak için motivasyonunuzu hiç kaybetmez, hedeflerinize ulaþtýðýnýz zaman da baþarýnýn tadýný tadarsýnýz. 3. Yanlýþ sorular sormayýn: Ulaþmak istediðiniz hedefle ilgili kendinize yanlýþ sorular sormayýn. Örneðin; Ben bunu nasýl yapabilirim? Bütün bu bilgileri nereden temin edebilirim? Sevgi Dünyasý Ya baþarýsýz olursam ne yaparým? Kendinize böyle yýkýcý sorular sormaya baþlar baþlamaz, hedefiniz gittikçe sizden uzaklaþacaktýr. Eðer siz kendinize inanmýyorsanýz, kim inanacak? Doðru adýmý attýðýnýzdan emin olarak baþlayýn, ve hedefe ulaþan yolu eðlenceli, heyecanlý bir macera yolu olarak düþünün. 4. Doðru sorularý sorun: Hedefinizle birlikte sahip olacaðýnýz iyi þeyleri düþünün ve doðru sorularý sorun. Bu hedefi daha küçük ulaþýlabilir hedefler haline nasýl getirebilirim? Baþardýðým zaman elime geçecek parayla neler yapabilirim? Ben nasýl baþarýsýz olurum, elbette olamam. Doðru sorularý sorduðunuz zaman, cevaplarý da doðru olacaktýr. Ve böyle düþündüðünüz zaman baþarýya ve mutluluða giden yolda ilerleyeceksiniz. 5. Hedeflerinizi daha küçük bölümlere bölün: Eðer zayýflamayla ilgili bir hedefiniz varsa, diyelim ki 20 kilo, bu ilk anda sizin gözünüzü korkutabilir, zor gelebilir. Hedefinizi on ayda, her ay 2 kilo vereceðim diyerek daha küçük, aylýk hedeflere bölerseniz, bu kesinlikle baþarabileceðiniz bir þey olur. 6. Hedeflerinizi yazýn: Hedeflerinize ulaþmanýn anahtar noktasý onlarý daima hatýrlamanýzdýr. Öncelikle hedefinizi saptadýktan sonra onu sade, anlaþýlabilir bir cümle halinde kaðýda yazýn. Ayda iki kilo vermek için her sabah 7-7.30 arasý koþ Hedefleri kaðýda dökmek, onlarý daha kesin, gözle 11 görülebilir, somut bir hale getirmek, inancýnýzý ve motivasyonunuzu arttýrarak daha çabuk ulaþmanýzý saðlayacaktýr. Hedefinizin illâ büyük olmasý gerekmez, her türlü hedefinizi kaðýda yazýn. 7. Hedeflerinizi kendinize sýk sýk hatýrlatýn: Gün içindeki koþturmalarýmýz sýrasýnda hedeflerimiz bazen aklýmýzdan çýkabilir. Hedefinizi yazdýðýnýz kaðýdý çoðaltýn ve evde, ofisinizde sýk sýk bulunduðunuz yerlere banyoya, mutfaða, buzdolabýna, masanýza, duvarýnýza yapýþtýrýn. Böylelikle uyandýðýnýzda, evinizin içinde bir bölümden baþka bölüme geçerken, iþ yerinizde gün içinde hedefiniz size sýk sýk beni unutma mesajýný verebilsin. 8. Motivasyon grubu kurun: Hedeflerinize ulaþabilmek için ortak hedefe sahip kiþilerden oluþan bir motivasyon grubu oluþturabilirsiniz. Grup kiþilerinin ideal sayýsý 4-5 olmalýdýr. Haftada bir veya ayda bir kere grup arkadaþlarýnýzla toplanarak, birbirinize o zaman süresinde neler yaþadýðýnýzý, hedefinize ulaþmak için neler yaptýðýnýzý, tavsiyelerinizi konuþun. Böylelikle birbirinizi motive ederek hem olayý daha eðlenceli ve heyecanlý hale getirirsiniz hem de ulaþmak istediðiniz hedefe giden yol, paylaþýmla daha kolaylaþýr ve kýsalýr. 9. Baþarýsýzlýktan yýlmayýn: Bazý hedeflerinize ulaþamadýðýnýzda, kendinizi eleþtirmeyin. Sadece bu hedefinize bu seferlik istediðiniz süre içinde ulaþamadýðýnýzý kabul edin, onun sizin için hâlâ bir hedef olup olmadýðýna, vazgeçmek isteyip istemediðinize, deðiþtirmek isteyip istemediðinize karar verin. Ulaþamadýðýnýz hedeflere bu 12 Sevgi Dünyasý düþünceyle bakmadýðýnýz takdirde, zamanla onlarý bilinçaltýnýzda biriktirerek, ben hiçbir þeyi baþaramam inancýna sahip olabilirsiniz ve artýk yeni hedefler belirlemekten kaçýnabilirsiniz. Eðer saptadýðýnýz hedeflerin çoðu baþarýsýzlýða uðruyorsa, bunlar büyük bir olasýlýkla gerçeðe uygun olamayacak kadar yüksek hedeflerdir, ya da sizin gerçekten ulaþmayý istemediðiniz ve bundan dolayý da öz motivasyonunuzun olmadýðý hedeflerdir.Bu yüzden gerçekten istediðiniz ve hoþlandýðýnýz hedefleri seçmelisiniz. 10. Kendinizi ödüllendirin: Hedeflerinizden birine ulaþtýðýnýzda, bu çok küçük bir hedef bile olsa, kendinizi ödüllendirin, baþarýnýzýn verdiði doyumun tadýný çýkarýn ki diðer hedeflerinize ulaþabilmek için yeni bir enerjiyle yola çýkýn. Hedefleriniz kendinizi geliþmiþ, iyi, mutlu ve huzurlu, meydan okumaya arzulu hissetmenizi saðlamalýdýrlar. Eðer böyle hissedemiyorsanýz, kendinize yeni hedefler tespit edin. Hep sevgiyle kalýn. Allah Allah!!! Ölmek üzere olan yaþlý bir baba, yataðýnýn baþýna üç oðlunu çaðýrarak, onlara vasiyette bulunur: - "Oðullarým, ben ölünce, birbirinize düþmemeniz için, size sahibi olduðum 17 deveyi paylaþtýrmak istiyorum. Miras olarak develerin yarýsýný büyük oðluma, üçte birini ortancaya, dokuzda birini ise küçük oðluma býrakýyorum." Babalarýnýn ölümünden sonra, mirasý babalarýnýn vasiyeti uyarýnca paylaþmak üzere kardeþler bir araya gelirler. Fakat bir türlü iþin içinden çýkamazlar. Mirasý babalarýnýn istediði gibi pay edemezler. Çünkü 17 sayýsý ne 2' ye, ne 3' e, ne de 9' a bölünebilir. "Bu iþin üstesinden ancak köyün tecrübe ehli, yaþlý bilgesi gelir!" diye düþünüp, ona giderek, danýþýrlar. Bilge kiþi: -"Benim bir devem var, onu da alýp, yeniden hesap yapýn!" der. Bu cömertliðe çok þaþýran oðullar, 18 deveyi pay etmeye giriþirler. Önce 2' ye bölerler, büyük oðul 9 develik payýný alýr. Sonra 3'e bölerler, çýkan 6 deveyi de ortanca oðul alýr Daha sonra 9' a böldüklerinde 2 deveyi de küçük oðul alýr. Ama, bütün develeri paylaþtýktan sonra ortada fazladan bir deve kalýr, yine. Oðullar bu duruma da bir çözüm getirmesi için yaþlý bilgeye baþvururlar. Bilge kiþi güler ve: -"Ýyi öyleyse!" der. "Sorun çözümlendiðine göre, ben de devemi geri alayým." Bilge kiþi týpký bilgi gibi katalizör olarak olaya girer, çözümü saðladýktan sonra olaydan çýkar. Sorunu çözmede insanlara yardýmcý olur, ama kendinden de bir þey eksilmez. Özellikle sevgi ve bilgi verdikçe azalmayan, daha da çok artan, tükenmez bir özelliðe ve güzelliðe sahiptir. Ýþte bilgelik ve bilge kiþi budur. Sevgi Dünyasý 13 MUSÝKÝ - SES VE RENK ile TEDAVÝ (7) Bulabildiklerimiz ve Bilebildiklerimiz (1) YAVUZ YEKTAY Baktýkça, þaþmaz düzeni hatýrlatan, ýþýk oyunlarý ile bizde hayret ve saygý uyandýran, güzel bir fotoðraf. (Sinan, Sanem, Erce Türeyen Albumundan) SEVGÝNÝN RENGÝ... ...Birbirinize sýkýca baðlanabilmek için, Sevginin yedi renginden örgüler yapmalýsýnýz... Bu yedi renk hangileri olabilir? Hayrýn ortaya çýkmasý ve kötünün engellenmesi için koyu yeþil rengin bir yerden bir yere taþýnacaðýný biliyorum... Aslýnda geceleri darda isek bütün koyu renklerden ayrýlmalýyýz, güzel mavilere, güzel pembelere, güzel yeþillere varmalýyýz. Tam teslim olarak inanýyorum ki, O kimseyi karanlýkta býrakmaz. Onun her gönderdiðinde bir ýþýk, bir çare vardýr mutlak... Sevgiye giden yolun ilk adýmlarý merhamet, tolerans ve saygýdýr... Bu üç rengi besleyen olay bizlerin birbirimize olan sabrýmýzdýr. Çünkü orada hoþgörü, çünkü onda iyi anlamak, çünkü onda itimat vardýr. 14 Sevgi Dünyasý Yedinci renk de Beyazdýr. Beyaz öyle bir renktir ki, prizmadan geçirilirse yukarýda yazdýðýmýz yedi renk ve daha nice renkler çýkar içinden... Beyaz, tüm renkleri temsil eden bir güç, bir enerjidir... (2) Gelinler niçin bembeyaz gelinlikler giyer? Renkler, görülebilen yüksek titreþimli seslerdir. Gözlerimizle duyar, sonsuz etkileniriz. Beyaz giysi giymek tüm renk titreþimlerini almak ve mutlu olmak, akümülatör gibi enerji ile dolmak demektir. Þimdi Sevgi için örgüler yapmamýz gereken renkleri yazalým: 1. YEÞÝL: Kalp çakrasýný açarak insaný en yüksek ifâde zenginliðine ulaþtýrýr. (Sevgi) (Güçlü ve pozitif bir iletiþim) 2. PEMBE: Kalp çakrasýnýn enerjisini canlandýrýr, iyileþtirir, neþe verir, insan sanki melekleþir... (Þefkat) (Karþýlýklý anlaþma) 3. MAVÝ: Sükûnet yaratýr. Sizi geniþleterek ruhsal esine, yani vahýye açar. (Paylaþma) (Kendini yaratýcý bir biçimde ifade etmek) 4. ALTIN SARISI: Ruhsal ve bedensel sýkýntýlardan kurtulma, ferahlama ve rahatlýk verir. (Ýçtenlik) (Açýk olmak) 5. MOR: Zihni ve ruhu Oluþun ruhsal boyutlarýnda birliðe götürür. (Özveri) (Baðýmsýzlýk) 6. LÂCÝVERT: Duygularý en ince algýlama düzeylerine açar. (Kendini adama) (Esinlenme) 7. SARIMSI BEYAZ (NUR RENGÝ): Renk spektrumunun bütün renklerini içerir. Benliðimizi ilâhi ýþýða (Nura) açar. (Þifa) (Oluþun gizemli düzeylerine ulaþmak) *** Renklerin muhteþem görüntü ve etkilerinden sonra Sesin görüntüsüne bakalým ve o muazzam gücü ve enerjiyi görelim. Hans Jenny isimli Ýsviçreli bir araþtýrmacý Madde ve Enerji üzerinde çalýþýyor. (3) Ses enerjisi madde üzerine verildiðinde, Madde sanki canlanýr gibi oluyor! diyor. Çeþitli maddelere tek tek, veya karýþýmlarýna tek ses veriliyor. Çeþitli yaratýklara benzer þekiller, patlamalar, atom bombasý patlama þekilleri, iðne oyasý gibi þekiller, ritmik düzenli hareketler, (plastik maddelerde ise topa benzer þekiller), dairesel ve spiral-dairesel hareketler... Bütün bunlarý videodan görüntü olarak izleyebiliyorsunuz!.. Melodiyi þekil olarak görebiliyorsunuz, izleyebiliyorsunuz!.. Ýnsanýn aklýna Acaba þekilden ve maddeden musikiye dönülebilir mi? diye bir soru geliyor! Niçin olmasýn, evrendeki tüm enerjilerin hepsinin, Yüce Yaratanýmýzýn Sevgi Enerjisinden dönüþen sayýsýz-sonsuz enerjiler olduðunu biliyoruz. (Enerji, baþka e n e r j i l e r e d ö n ü þ ü r, a m a a s l a kaybolmaz.) Madde içinde de potansiyel ve duraðan enerjiler olmasa, kendilerine musiki dinletilince o þaþýrtýcý hareketleri yapmazlardý... Düþünün, Evrende ve þu üzerinde rahatça dolaþtýðýmýz okulumuz, üzerinde yaþamakla olgunlaþtýðýmýz gezegende sessizce duran maddelerin, potansiyel müzik ve ritmik hareketler içerdiðini!.. Ýnþallah gün gelir bu muazzam senfoniyi duymak ve görmek nasip olur bizlere... Halil Cibranýn (4) musiki üzerine yazdýðý bir þiirden: Sevgi Dünyasý Ey müzik, Ýçimizin derinliklerinde, Yüreklerimizi ve Canlarýmýzý gizleriz. Sensin öðreten bize: Kulaklarýmýzla görmeyi, Ve Yüreklerimizle iþitmeyi... Þimdi Hans Jennyden ilginç baþlýklar aktarýyorum, sizin için seçtim, benden yazmak, sizden yorumlamak... 1. Hepimizin kökeni sestir 2. Ses maddeleri (ve/veya atomlarý, molekülleri) Hem yapýlar içinde, hem de birbirleri ile birlikte tutuyor. 3. Ses þeklin temelidir. 4. Dünya böyle yaratýldý (Veya Evrenler): Bu Büyük Boþluðun Ýçine Bir Ses Geldi ve Madde Þekil Aldý. (Ýlk ses Yüce Yaratanýmýzýn OL sesi, sonraki sesler -Yüce Yaratanýmýzýn emri ve izniyle- Ýsrafilin sûrundan çýkan sesler!.) 5. Ve bir gün Ýsrafilin sûrundan çýkan ses kýyameti mi getirecek? Ses, bu üstün gücü ile dünya maddelerini paramparça eder, içindeki bütün aðýrlýklarý çýkarýr, ya yok eder veya kýsmen veya tamamen yeni bir þekilde oluþturur. Her Vernal Zamandan sonra dünyamýzýn bir revizyon devresi, bir yeniden þekillenme ve temizlenme (arýnma) devresi (muhtemelen canlýlar olmadan) geçirdiðini düþünüyorum. 6. Sese her maddenin kendine göre bir davranýþ þekli vardýr. (Demir parçacýklarýnýn sesle ne hale geldikleri görmeye deðer; toplandýlar, insana benzer þekiller aldýlar ve hep beraber dans eder gibi bir harekete girdiler..) 7. Sesler tizleþtikçe daha komplike þekiller çýkýyor ortaya... Simetri ve asimetri hârikalarý... 15 8. Çok tiz seslerin verdiði þekiller daha statik (Duraðan) oluyor. Sanki durur gibi titriyorlar. Tizleþtikçe duraðanlaþýyor. Süptil seslere (!) dönüþüyor. Belki de Ses ile Sessizliðin arasýnda yalnýz bir çizgi var!.. Yani titreþimleri Sýfýrdan Sonsuza, ve Sonsuzdan Sýfýra dizilmiþ gibi düþünmemiz gerekecek!.. Ýþte bu gibi çok tiz seslerin, orta kulaktaki denge merkezine zarar vereceði, tekâmülü çok yavaþlatacaðý açýktýr. *** Bu ay sizlere RAST ve REHAVÎ makamlarýnýn ayný eserde yan yana kullanýldýðý bir tablet musiki sunuyoruz. Ekim 2003 ayý Sevgi Dünyasý dergisinde verdiðimiz ilâhi, þimdi verdiðimiz ve ileriki ayda vereceðimiz bir Sesli Dua, koral bir ilâhinin üç önemli bestesidir. Bu dünya okulunda neler yapmamýz lâzým geldiði, yapacaklarýmýzýn usul ve metodu, Ondan bize gelen emirler ve bizlerden Ona yalvarýþlar ve insanca taleplerimiz ayný koral bestede birleþtirilerek verilecektir. Rast ve Rehavî makamlarýnýn birlikte kullanýlmasý tedavi bakýmýndan olaðanüstü tesirler verecektir: Ruhumuzun, özgürlüðünü bilmesi ve sonsuza kadar yaþayacaðýný hissetmesi; neþe ve mutluluk içinde, her türlü negatiften kurtularak iç huzuru vermesi, insanda büyük bir rahatlýk yaratýr. Düþük nabzý yükseltir. Baþ ve göz hastalýklarýna ve aðrýlarýna iyi gelir. Kas yorgunluklarýna, tik ve spazmlarýn çözülmesine ve yeniden mutlu ve isabetli bir yaþama hissi edinilmesine büyük ölçüde yardým eder. 16 Sevgi Dünyasý Sevgi Dünyasý Bu iki makamýn da karar perdeleri Rast (SOL) olmakla beraber, bu bestede, karara giderken devamlý Yegâh (Kaba RE) perdesi kullanarak insan aklýný kararlýlýða azim ve intizama, düzgün ve hayýrla yaþamaya doðru götürmesi önemlidir. Eksi düþünmeyi kaldýrýp, Artý düþünerek hem kendine hem de topluma (ve Evrene) faydalý ve hayýrlý olmak ne güzel... bu bilince eriþmek ne büyük mutluluk... - Artý düþünenler hem kendilerini, hem düzeni kurtarýr. - Eksi düþünenler, hiçbir þey ilâve etmeden kendilerini yok ederler... - Ve biz hep iyi düþünmekle, hep iyileri varetmeliyiz. Rast-Rehavî makamýndaki ilâhinin kutsal sözleri þöyle: Emirdir, lazýmdýr, muazzamdýr ve muntazamdýr size Ondan gelenler Ýnce düzendir, ince plandýr, þaþýrtýr, þaþmaz Anahtar elinizde ve aklýnýz var Size baþýndan beri, bir çok þeyi sýra ile, belli edip geldik Düþünürseniz, Birbirinizle kavga etmeden Her þeyin cevabýný bulabilirsiniz Dinledikçe ve söyledikçe bu ilâhiyi, Yüce Yaratanýmýza yaklaþtýðýmýzý, Onun bizi sevdiðini, Ondan bizlere yalnýz hayýr geldiðini Hissedecek, anlayacak ve mutlu olacaksýnýz. Güzellikleri, dostluðu, birliði, sevgiyi ve barýþý birlikte ve beraber yaþamak 17 ve gönülden paylaþmak ve SEVGÝnin yedi renginden örgüler yapmak için saðlýk dolu gelecekler el ele olsun... Dip notlar: (1) Bu yazýlar bir dizi halinde yayýnlanacaktýr. (2) Siyah rengin çok düþük bir titreþimi var, renk tedavisinde yeri yok. Çakra fonksiyonlarýna ciddi zararlar veriyor. Ýnsaný güçsüz býrakýr... (3) Bu bilgiler, Mimar Sinan Üniversitesi, Konservatuar Bölümü Öðretim görevlilerinden Sayýn Prof. Yýldýz Daðdelen konferanslarýndan nakledilmiþtir. (4) Halil Cibranýn The Voice of the Master isimli kitabýndan faydalandým. (Türkçesi Sözler, Sayýn Aytunç Altýndal, kitabýn Ýngilizcesinde, Eriþilmez Olan Yüce Yaratanýmýzdan Allah kelimesiyle, Birin Biri En büyük parlak varlýktan Rab veya Tanrý kelimesiyle bahsettiðini görünce, Halil Cibrana niçin Ermiþ dendiðini anladým! Selâm olsun bu yüce Evliyaya!. Þu þiirini yazmadan geçemeyeceðim: I was (Vardým) And I am (Ve varým) So shall be to the end of time (Sonuna dek de varolacaðým, zamanýn) For I am without end. (Çünkü yoktur sonum benim) (5) Ýlâhinin giriþ müziði Üstad Bestekâr Sezer Baðcan tarafýndan bestelenmiþtir. Kendisine sonsuza kadar, sonsuz teþekkürler, sað olsun... 18 Sevgi Dünyasý Sakin Uyanýklýk Nadide Kýlýç ellerimizde tutmak... öyle yaþamak, özgün kiþiliðimizin ýþýðýný söndürmeden, baþkalarýnýn söndürmesine meydan vermeden kavramak... Kendi orijinalliðimizin kýymetini bilip, tek ve özel yaþamýmýzý anaç bir þefkatle kucaklamak. Parlamak, onlarýn, insanlarýn gönüllerine ve yaþamlarýnýn içine gökyüzündeki Ay gibi ýþýmak... Yeþiller arasýnda kendi halinde akan çay gibi ferahlýk taþýmak... Yardan taþýp, aþaðýdaki dere yataðýný döven þelâleler gibi düþüncelerdeki ateþi körüklemek... Olmazý olduracak gücü hareketlendirmek... Güneþten aldýðýný köklerinde biriktire biriktire, gövdesinden akýttýðý reçinesini, kehribar olmasý için salabilen çamgiller gibi cömertliði sunabilmeyi becererek parlamak. Becerebilmek, beceri olduðu için deðil, öyle hissedebildiðimiz için salt iç dünyamýzda yaþadýklarýmýzý dýþ dünyamýza, çevremize de taþýmak... Derin sularýn dibinde fosilleþen hazine sandýklarýnýn peþine düþen defineciler gibi vurgun korkusu çekmeden gönül içre dalabilmek... ruhsal zenginliðimizin kapaðýný hiç kapamadan her zaman yüzümüzde, gözlerimizde ve Kiþiliðimiz, ruhsal varlýðýmýz Ben dediðimiz, varlýðýmýzý ayakta tutan yanýmýz... Bana, sana, ona ve sizlere göre en has, en orijinal, tek olan... isimlerin, lâkaplarýn ve soy aðaçlarýnýn gölgeleyemediði, Dünyada hiçbir þeyin ulaþamadýðý, kilidi salt kendimizde gizlenmiþ, paha biçilmez mücevherleri bile kýskandýracak... dokundukça, yokladýkça, eþsiz güzelliðini ve özgün kimliðini parlatacak yegâne hazinemiz özümüz deðil midir? Ne yazýk ki, öz kimliðimizi sosyal yanýmýzýn, cinsiyetimizin, ana, evlat, baba, dede, nine, v.b. rollerimizin ardýnda býrakýp, onun varlýðýný yok sayarýz. Genellikle görmezlikten geliriz... özümüz, kulisteki kostüm dolaplarýndan birine sýkýþýp kalmýþ elbiseler gibi fark edilmemekten, dokunulmamaktan, kullanýlmamaktan, tozlar altýnda kaybolup görünmez olur. Henüz büyüyemeden kürtaja kurban edilen ceninler gibi içimizde büzülüp kalakalýr. Ýþlenmeyen demir gibi paslanýr. Toplumsal rollerimize talip olmak, bizi ne denli mutlu etse de, hayatýmýza da bizden baþka kimsenin altýndan kalkamayacaðý sorumluluklar getirse de, bizi ayakta tutan bir güç vardýr. Baþka hiç kimsede bulamayacaðýmýz, içimizdeki özgün insana ulaþarak, Sevgi Dünyasý hayatýn zorluklarýna karþý tedirginlik duymadan, korkuya ve bezginliðe düþmeden, yaþamý olduðu gibi kucaklayarak, onunla kendimizi sonsuza kadar sürecek bir maceranýn içinde hissedebiliriz. Bitmesini hiç istemeyeceðimiz zevkli bir dansýn içinde kendimizi bulabiliriz. Bu zevk, hayatýn ritmini yakalamaktýr. Bu, severek, isteyerek, sýrf öyle arzu ettiðimiz için karþýlaþtýðýmýz her olayýn, her þeyin, her insanýn evrensel yasalarýn koruyucu kanatlarý altýnda bizimle buluþtuðunu hissetmekten geçecektir. Hani farkýndalýk dediðimiz bilinç açýlýmýmýzý ziyadesiyle gerçekleþtirebildiðimiz, tevekkülün anlamýný çözebildiðimiz, insanca sorumluluðumuzun aðýrlýðýný umursamadan yüklenebilecek, beden ve ruh bütünlüðüne ulaþmak var ya... Ýþte orada, tam o noktada, o çizgide biz özgünlüðümüzle kucaklaþabiliriz. Gönlü gani insanlarýn çocuksu vergenliði ve heyecanýyla muþtulanýrýz. Hiçbir yapaylýðýn barýnamadýðý, sýnýrsýz hoþgörü ve sýcak ilginin varlýðýmýzý kuþattýðý, yüreðimizi ellerimizin ayasýnda hissettiðimiz özgün kimliðimize kavuþmak... muþtulanana kavuþmak deðil midir? Çünkü unuttuðumuz bir gerçek bize sunulur. Bu unutup önemsemediðimiz, üstüne eðilmediðimiz bir olguyu hatýrlamamýza da yardýmcý olacaktýr. Bu, Evrende, dünyada olageleni anlayýp rollere sahip olmanýn yerine, sadece olmayý önemseyerek... Evrenin bir parçasý, yaþamýn bir halkasý olduðumuzu hissedebilmek... Önemli olduðumuzu, bu çemberin içindeki yerimizin sevgiyle kutsandýðýný, büyük bir arzu ve þevkle onu teslim aldýðýmýzý anýmsayabilmek... Bunu yapmak yerine, toplumsal güdülenmenin aðýrlýðý altýnda ezik, beli bükük üzgün ve yorgun 19 gurbetçiler gibi kavrukluðu helal sayarak maðdurluðun altýnda ezilmek... tabii ki bize iyi gelmeyecektir. Düþün ve düþ alemimizin her safhasýnda çatýþma ve kargaþa yakamýzý býrakmayacaktýr. Çünkü kendimize dönüp, olduðumuz halimizi (eksiðimiz ve hattâ toplumsal deðerlere göre sýnýfta kaldýðýmýz) kabullenmek yerine, toplumsal baþarýlarýn olmazsa olmaz koþulunu yaþamaya zorlanmaktan vazgeçemeyiz. Bu ise, evrenselliðin dýþýnda bir zorlayýcýlýk olduðu için, bizim bilincimizde ve ruh dünyamýzda dokuz þiddetinde depreme neden olacaktýr. Yaþama tutunduðumuz bütün güzellikler kökünden sarsýlacaktýr. Kendimizi yönetemeyiz, yönetilmeye muhtaç oluruz. Oysa ki özümüzde, bilinçliliðimizin ve özgün olabilmemizin sakin uyanýklýðý gizlidir. Bu sakinliðe ulaþmak, dingin bir özgürlüðe kavuþmak olacaktýr, ki bunu bize verecek þey, içimize doðru yolculuktur. Ýçsel yolculuðumuz, son duraðý olmayan sýnýrsýz bir yol olsa da, doðru adýmlarla gitmek, bizi sakin uyanýklýða götürecektir. Doðru adým, zihnimizin ölçüp biçmeden, yargýlayýp bir sonuca varmadan, izleyici bir tutumla yaþamýmýza bakmaktýr. Böylece düþüncemizi ve yarattýðý çatýþmalarý görüp, düþüncelerimizin akýþýný izleyebilir çatýþmalarýmýzdan kaçmadan gerçeði bilerek adým atabiliriz. Ýçsel yolculuðumuz için en önemli k o þ u l b u d u r. A m a k e n d i m i z i olabildiðimiz kadar serbest býrakmak... serbestliði gerçekten özgür olduðumuz için hakkettiðimizi bilerek yapmak. Bize ayakbaðý olan bütün zorlayýcý, yorucu her türlü toplumsal baskýlarý bir yana býrakarak hissetmek, yaþamaktýr. 20 Sevgi Dünyasý Ýþte özgün düþünebilmek baþka hiç kimsenin hiçbir felsefi, dini sosyal etkinliðin, kültürel etnikliðin tesiri altýnda kalmadan hattâ kendimize düstur olarak edindiðimiz her þeyden soyutlanarak içimize bakmak... içimizdeki özgün varlýðýmýzla buluþmaktýr. Çünkü içimizde varolan, gerçek biz olduðumuz Öz benliðimizi oluþturan varlýðýmýz, özgürlük çatýsý altýnda büzüldüðü yerden kalkabilecek, düþüncelerimizi, düþlerimizi, duygularýmýzý ay ýþýðý gibi aydýnlatacaktýr. Çevremize irdeleyici nazarlarla bakarsak, mutlu insanlarý görebiliriz. Yürüyüþlerinde, oturuþlarýnda, konuþurken seçtikleri sözcüklerde, ses tonlarýnda, hattâ hiç mimiksiz yüzlerinde hissettiðimiz, göz bebeklerinin parlaklýðýnda bulduðumuz gizemli bir çekicilik, imrendiren bir týlsým bizi etkisi altýna alýverir. Hiçbir þeyi el ucuyla yapmazlar. Kendilerine olduðu kadar yaþamlarý içinde olan herkesi de büyük bir sevgiyle karþýlayýp, þefkatle hattâ coþkuyla kavrayabilirler. Onlarý izlerseniz, hani bir günlerini bir haftalarýný birlikte geçirseniz; yaþamlarýnýn pek de iç açýcý olmadýðýný, koþullarýnýn bize göre daha aðýr olduðunu fark edersiniz. Ama bu insanlar için yaþamýn kendisi mutluluk kaynaðý gibidir. Her hal ve durum, onlarýn içsel coþkunluðunu, sevincini kavrayýp hissetmeleri için bir sebep teþkil eder. Onlarý bir gece, bir piyano resitalini izlerken, Rumeli Hisarýnda bir þarkýcýyý dinlerken... ya da Sarýyerde mütevazý bir balýkçý teknesindeki sofrada, çay bardaklarýndaki rakýyla demlenirken ayný gönül sarhoþluðuna dalmýþ bulursunuz. Bu sarhoþluk içinde bile karþýsýndakini, yanýndakini gönlünün sultanýymýþ gibi sevgiyle coþkuyla karþýlar. Nerede ne yapýyorsa, ne dinliyor ve söylüyorsa kiminle ise baþka hiçbir þey ile ilgili deðildir. Sadece orada, o anda nefes alýr, aldýrýr. Coþkunluðunu, sevincini ziyadesiyle açar. Týpký içimizdeki o öz gibi yavaþ yavaþ bizi içine alýr, parlaklýðýný artýrdýkça, bizdeki bütün güzel duygularýný hareketlendirdikçe... gözlerimizi kamaþtýran bir ýþýk gibi aydýnlatýr içimize akan bir su gibi serinletir. Mutlu insanlarla yaþamýþ ya da onlarla birlikte olmuþsanýz (bir iki saatlik bile olsa) bilirsiniz. Onlar her zaman özgür ve özgün kimlikleriyle sarmaþ dolaþ yaþarlar. Bu nedenle yaþama cesaretle büyük bir sevgiyle sarýlmýþlardýr. Onlarla olduktan sonra bize göre gerçek olan (!) statükocu yalan dünyaya Alicein Harikalar Dünyasýndan dönüþü gibi biraz buruk bir tadla katýlýrýz. Halbuki parlamak, çaðýldamak, hattâ bir yaz akþamýndaki Boðazýn sularýna yakamoz olup yansýyan ay gibi, hiç deðilse kendi yaþamýmýza aydýnlýðý ve özgürlüðü indirebiliriz. O öz, bizi bekliyor, içimizde bir yerlerde, hep bizi bekliyor. Gelip bulmamýzý, kendi özgün yaþamýmýzý mayalamak, bütün yaþamlarýmýzý aydýnlatýp, baþka hayatlarý da parlaklýða çekmek için. Hadi, iç yolunuza çýkýn. Bu ince ve zarif yol, eksik adýmlarla þaþýrtýr ama doðru düþünerek, doðru adýmlarla saðlam basarak yürünürse gideceðiniz yere kadar o içsel dinginliðin sakin uyanýklýðýnýn hüküm sürdüðü öze doðru... saðlýcakla. Sevgi Dünyasý 21 SORULARLA Derleyen: Özenç Kayserilioðlu Celse Nedir, Çeþitleri Nelerdir? Ruhlarla irtibata geçmek ve konuþmak için yapýlan toplantýlardýr. Celselerin dört önemli ana unsuru vardýr. 1. Medyum. Nasýl olmasý gerektiðini, kalitesini belirleyen hususlarý, sorumluluklarýný belirtmiþtik. 2. Operatör. Onun da tecrübesinin, bilgisinin, sorumluluðunun ve celsedeki varlýðýnýn öneminden bahsetmiþtik. Ancak ruhlarla irtibata çok kereler geçmiþ, t e c r ü b e l i , b i l g i l i m e d y u m l a r, operatörsüz de celseler yapabilirler. 3. Bedensiz Varlýk. Bilgi ve tekâmül seviyesinin denenmesi, celse operatörü ve celsede bulunanlar tarafýndan yapýlýr. Bu demektir ki, medyumun, operatörün ve celsede bulunanlarýn ciddiyeti, yaptýklarý iþe verdikleri önem, kaliteleri ve bilgi seviyeleri, her söylenenlere kolay kanmamalarý, gelecek varlýðýn niteliklerini belirleyici unsurlardýr. 22 Sevgi Dünyasý 4. Celse Organlarý. Eski deyiþle Hâzirun (Hazýr bulunanlar) ya da Celse Organlarý. Ýngilizler bu kiþilere Sitter (oturumcu) derler. Dr. Refet Kayserilioðlu ise Celse Organlarý demeyi uygun görmüþtür. Bunun haklý gerekçelerini ise þöyle sýralar: Biz þimdi bunlara Celse Organlarý demeyi teklif ediyoruz. Çünkü bunlar, ne celsede sadece oturan, ne de sadece hazýr bulunanlardýr. Onlar celsenin manevi atmosferine (aurasýna) tesir eden, celsenin çok mühim uzuvlarý, organlarýdýr. Yani onlar, celsenin bir parçasýdýrlar. Onlarla yapýlan celse baþka, onlarsýz baþka neticeler verir. Binaenaleyh, onlar celse organlarýdýrlar. Ýþte celselerde, bu bilgilere istinaden, celse organlarýnýn da çok iyi seçilmeleri gerektiði kendiliðinden anlaþýlýr. (*) Celselerin baþarýlý, güvenli olmasý ve yürütülmesi için ilk þart, medyum ile bedensiz varlýðýn arasýndaki sempatinin, sevgi baðýnýn güçlü olmasýdýr. Bu yoksa, irtibat kurulamaz veya devam edemez. Daha sonra, önceden saydýðýmýz dört ana unsur arasýnda da ayný baðýn olmasý, aralarýnda, tam bir sevgi, anlaþma, dostluk ve kardeþliðin kurulmasý gerekir. Celseler, yapýlýþ maksatlarýna göre üçe ayrýlýrlar: 1. Ýspat Celseleri, 2. Haber Celseleri, 3. Bilgi Celseleri Ýspat Celseleri: Öte âlemin varlýðýna, ruhun varlýðýna ve ölmezliðine inandýrmak için bunlarýn varlýðýný ispat maksadýyla yapýlan celselerdir. Örneðin normal þartlarda yapýlamayacak olan bir takým fiziksel tezahürler, fizik medyumlar vasýtasýyla g ö s t e r i l i r l e r. Ve y a c e l s e d e bulunanlardan birinin ölmüþ yakýnýnýn ruhuyla temasa geçildiðinde, sadece o ölenle, yakýný arasýnda geçen, baþka kimsenin bilmesine imkân olmayan bilgiler, hatýralar, ispat maksadýyla ortaya verilebilir. Gelen yakýn, gerçekten o ölen kimse olduðunu ispat etmek için, kendi kiþiliðini, karakterini belirleyen özellikleriyle kendini tanýtýr. Ýspat celseleri, ruhsal hayata ve olaylara tam inanmýþ kiþilerce yapýlmalýdýr. Celse organlarýnýn hepsinin inanmasý beklenemez ama, onlarýn da araþtýrmacý ve iyi niyetli insanlardan seçilmesi gerekir. Ancak böyle saðlýklý sonuçlar alýnabilir. Yoksa baþkalarýný inandýracaðým, onlara ispatlayacaðým diye, aslýnda kendini inandýrmaya çalýþan, þüphelerinden kurtulamamýþ veya bu iþi sýrf hevesten ve meraktan yapan kiþilerin yaptýklarý celselerin faydadan çok zararý olabilir. Ýnsanýn inanmadan yaptýðý bir iþe, baþkalarýnýn inanmasýný beklemesi, yaptýðý iþin sonucunun hayýrlý olacaðýný zannetmesi, aslýnda koca bir saflýk... Dilimiz varmýyor ama, hadi söyleyelim, bir aldatmaca... Akla þu soru gelebilir: Ruhun varlýðýna inanmayan bir insan, neden celse yapsýn? Ýnanmasa yapar mý? Bu çeþit kiþiler sanýldýðýndan da çoktur. Ama inanmadýklarýný kendilerine bile itiraf edemezler, baþkalarýndan çekindikleri için þüphelerinin üzerini örtmeye çalýþýrlar. Ayrýca ilgi odaðý olmayý býrakmak istemezler. Herkesin kolayca inanamadýðý, inanmakta zorluk çektiði bazý gerçekleri onlara anlatmak, ispat etmek için görevde olan, kendini görevli hisseden insanlara, yaptýklarýna ve söylediklerine, Sevgi Dünyasý akýllarýnda ve gönüllerinde en ufak þüphe tohumu býrakmadan, önce kendilerinin inanmasý bekleniyor. 2. Haber Celseleri. Bu celseleri, irtibata geçecekleri kiþilerin durumlarýný göz önünde bulundurarak, haber vermeyi gerekli, uygun ve faydalý görürlerse, bedensiz varlýklar tertip ederler. Gelecekte olacak olaylarý, kazalarý, felâketleri v.s. haber verebilirler. Bu tür celseleri falcýlýkla veya benzeri durumlarla karýþtýrmamak gerekir. Çünkü haber celselerinin iki maksadý vardýr: Birincisi, ispat celselerini destekler mahiyettedir. Gelen varlýða güven duyulmasýna, onun tekâmül seviyesi elverdiði ölçüde bazý þeyleri önceden bildiðine inancýn güçlenmesine yardýmcý olur. Ayrýca, celsede bulunanlarýn ruh âlemine karþý duyacaklarý güveni temin etmeye yöneliktir. Ýkinci maksadý ise, insanlarý bazý olacak hadiselere karþý uyarmak ve korumaktýr. Bazý varlýklar, bu iki maksadý da kullanarak haber celseleri düzenleyebilirler. 3. Bilgi Celseleri. Bedensiz varlýklar ve spatyum konusundaki bilgilerini ve inançlarýný tamamlamýþ, ispat ve haber celselerini iyi deðerlendirmiþ kiþilerin, üstün varlýklardan, üstün bilgiler almak maksadýyla yaptýklarý celselerdir. Verilecek bilginin üstünlük derecesini, operatörün, celse organlarýnýn, bazý durumlarda da medyumun bilgi seviyesi ve sorduklarý sorular tayin eder. O yüzden hangi konuda bilgi edinilmek isteniyorsa, o konunun önceden araþtýrýlmasý, sorularýn derinlemesine ve sýký bir çalýþma sonucunda hazýrlanmasý gerekir. Konular birbirinden kopuk kopuk, oradan oraya çaðrýþýmlarla atlanarak deðil, belli bir konuyu giriþi ve geliþmesiyle bir bütün 23 halinde ele alacak þekilde sorular haline getirilmelidir. Bir konu iyice incelendikten sonra diðer bir konuya geçilir. Verilen cevaplar net ve iyi bir þekilde kaydedilmeli, üzerinde durup düþünmeli, þüpheler ve soru iþaretleri varsa tespit edilmeli, daha üst ve adým attýracak bilgiyi almayý hak edecek þekilde yeni sorular hazýrlanmalýdýr. Ýnsanlara bilgi vererek hizmet etmekle görevli bedensiz varlýklar, her çaðrýldýklarý yere deðil, ancak böyle çalýþýp, hazýrlanýp, baþkalarýna da iletebilecek faaliyetlere hazýr, böyle kiþilere gönderilirler. (*) Dr. Refet Kayserilioðlu (Günhan Arýcan), Ruh ve Madde, Cilt 2, sayý 16. Dr. Bedri Ruhselman (Yazýlar Dr. Refet Kayserilioðlunun, Refik Kayahanýn, Dr. Günhan Arýcanýn, Reha Eroðlunun Ruh ve Madde Dergisi ilk 3 cildindeki yazýlarýndan ve Dr. Bedri Ruhselmanýn kitaplarýndan derlenmiþtir.) 24 Sevgi Dünyasý ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER SARI GÜLLER Süper markete aslýnda alýþveriþ için girmemiþtim. 37 yýllýk kocamý kaybedeli bir hafta olmuþtu ve bu dükkânda onunla ne tatlý anýlarýmýz vardý. Ben alýþveriþ yaparken ortadan kaybolurdu. Nereye gittiðini bilirdim. Elinde üç tane sarý gülle dönerdi hep. Rudy sarý gülleri çok sevdiðimi bilirdi. Ýçim hem sevgi hem hüzünle doluydu. Birkaç þey alýp sepete attým. Tek kiþi için alýþveriþ, iki kiþiye alýyor olmaktan daha çok düþündürüyor insaný, nedense. Et reyonunun önünde bifteklere bakýp, Rudy'nin bunlara nasýl bayýldýðýný hatýrlarken bir genç kadýn geldi yanýma. Ýnce uzun, güzel bir sarýþýndý. Kocaman bir pirzola paketi aldý, sepetine attý. Sonra durdu, düþündü, pirzolalarý sepetten çýkarýp, tekrar rafa koydu. Ona tebessüm ederek baktýðýmý fark etti ayný anda. "Kocam pirzolayý çok sever, ama bu fiyatla da alamam ki. Bilemiyorum." Dokunsalar aðlayacaðým. Mavi gözlerinin ta içine baktým. "Kocam sekiz gün önce öldü" dedim, sesimin titremesini kontrole çalýþarak. "Alýn bu pirzolalarý ve birlikte olduðunuz her anýn hazzýný yaþayýn." dedim. Baþýyla evet dedi. Pirzolalarý tekrar sepetine koydu ve yürüdü. Ben de süt, peynir reyonuna doðru gittim. Þimdi artýk hangi büyüklükte süt almalýyým, diye düþünürken, bana doðru gelen yeþil elbiseye dikkat ettim. Oydu. Sarýþýn kadýn. Yüzünde o güne dek rastlamadýðým kadar güzel ve anlamlý bir tebessüm vardý. Göz göze geldik. "Bunlarý size aldým" dedi. "Kasaya vardýðýnýzda, parasýnýn ödendiði belli olacaktýr." Uzandý, yanaklarýmdan öptü ve sepetime, uzun saplý üç sarý gül býraktý. Ona ne yaptýðýný, bu güllerin benim için ne manâ ifade ettiðini söylemek istedim, ama mümkün mü?. Hýçkýrýklara boðulup, gözyaþlarým görmemi hýzla engellerken, uzaklaþtýðýný hayâl meyâl seçtim. Sepetimdeki sarý güllere baktým. Hem de üç taneydiler. Nereden biliyordu?. Birden anladým. Dükkânda yalnýz deðildim. Gözlerimde yaþlarla yukarý doðru baktým. "Rudy" dedim... "Rudy, beni unutmadýn, beni halâ býrakmadýn deðil mi?." Rudy, gene benimle gelmiþti alýþveriþe. Bu sarýþýn kadýn onun perisiydi. Sevgi Dünyasý ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER BÝR UFAK GÜLÜMSEME Küçük kýz, hüzünlü bir yabancýya gülümsedi. Bu gülümseme adamýn kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakýn geçmiþte kendisine yardým eden bir dosta teþekkür etmediðini hatýrladý. Hemen bir not yazdý, yolladý. Arkadaþý bu teþekkürden o kadar keyiflendi ki, her öðlen yemek yediði lokantada garson kýza yüklü bir bahþiþ býraktý. Garson kýz ilk defa böyle bir bahþiþ alýyordu. Akþam eve giderken, kazandýðý paranýn bir parçasýný her zaman köþe baþýnda oturan fakir adamýn þapkasýna býraktý. Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. Ýki gündür boðazýndan aþaðý lokma geçmemiþti. Karnýný ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasýnýn yolunu ýslýk çalarak tuttu. Öyle neþeliydi ki, bir saçak altýnda titreþen köpek yavrusunu görünce, kucaðýna alýverdi. Küçük köpek gecenin soðuðundan kurtulduðu için mutluydu. Sýcak odada sabaha kadar koþuþturdu. Gece yarýsýndan sonra apartmaný dumanlar sardý. Bir yangýn baþlýyordu. Dumaný koklayan köpek öyle bir havlamaya baþladý ki, önce fakir adam 25 ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER uyandý, sonra bütün apartman halký. Anneler, babalar dumandan boðulmak üzere olan yavrularýný kucaklayýp, ölümden kurtardýlar. Bütün bunlarýn hepsi, beþ kuruþluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜM'ün sonucuydu. 26 Sevgi Dünyasý Ýki Yaþam Arasýnda Dr. Michael Newton Derleme: Acar Doðangün anýsýna Arýn Ýnan Bundan dört yýl önce yayýnlamýþ olduðumuz "Ýki Yaþam Arasýnda Ruhun Yolculuðu" adlý dizide Dr. Newton'un, geriye götürücü hipnoz yoluyla yüzlerce insan üzerinde yaptýðý araþtýrmalarý ve elde ettiði deðerli bilgileri okumuþtuk. Bu dizide de, yine Dr. Newton'un en son araþtýrmalarýna dayanarak, ölüm anýndan tekrar doðuma kadar, dünya ötesindeki yolculuðumuzun daha önce görmediðimiz ilginç ayrýntýlarýný izleyeceðiz. Sevgi Dünyasý Geçen ay sizlere OLAY 46da geçmiþ yaþamda baþlayan ve bu hayatta da iþaretlerini göstererek elli yýl sonra birbirlerini bulan eþ ruhlara ait bir aþk hikâyesini vermiþtik. Yapýlan ekminezi seansýnda her iki kiþinin de bir araba kazasý sonrasý boðularak öldüðünü öðrendik. Þimdi bu olay üzerinde konuþmalarýmýza devam edeceðiz. Dale ile yaptýðým seansta da Maureen ile yaptýðým görüþmeden elde ettiklerimden farklý bir þey çýkmadý. Samantha (Maureennin geçmiþ hayattaki ismi) arabanýn denize düþmesinden sonraki birkaç saniye yaþayýp, sudan biraz çýkabilmiþken, Rickin ruhunun daha araba düþerken serbest kaldýðý anlaþýlýyor. Bu hikâyeyi Dallasta katýldýðým bir toplantýda anlattýðýmda kadýn seyircilerden biri ayaða kalkýp baðýrarak: Erkek deðil mi? Tabii ki öyle olur! dedi. Bu hanýma, hiçbir kurtulma ümidi kalmadýðýnda bazý ruhlarýn gerçek ölümden bir dakika kadar önce bedenlerini terk edebileceklerini söyledim. Dale ve Maureen ile yaptýðým seanslar bittikten sonra toplanarak neler öðrendiklerimiz üzerinde konuþtuk. Maureen, San Francisconun güneyindeki otoyolda ne zaman araba kullansa, tam olarak açýklayamadýðý bir gerginlik ve sinirlilik içine girdiðini söyledi. Ama þimdi bunun nedenini biliyordu. Maureen geceleri ani ölümle ilgili kâbuslar da görüyordu. Ancak bu seanstan bir ay sonra bana yazdýðý mektupta bunlarýn da sona erdiði müjdesini verdi. Dale ise doðduðu þehir olan San Franciscoyu kendini huzursuz hissettiði için terk etmiþti. Belki sizler ölümden sonra gidilen ruhlar âleminde bu tarz tortularýn silinip gidebileceðine inanýyor olabilirsiniz. Pek çok vaka için evet 27 siliniyor diyebilirim ancak bazý insanlar geçmiþ yaþamlarýnýn fiziksel ve duygusal izlerini bu hayatlarýna da taþýyabiliyorlar. Bu, özellikle gelecek olan yaþam için belli bir karmik ders çýkarýlacaksa olmaktadýr. Bu ruh eþleri neden bu hayatlarýnda 50 yýl boyunca birbirlerinden ayrý yaþamýþlardý? Bunu anlayabilmek için onlarýn ruh gruplarýna bakmamýz gerek. Dale ve Maureen birinci kademe ruh grubundan gelmekteydiler. Deðiþik derecelerde bu on iki ruh; risk alabilen, mücadeleci varlýklardýr. Rehberleri onlarý düzenli bir þekilde yan taraftaki gruplara götürerek diðer gruplarýn nasýl uyum ve barýþ içinde çalýþtýklarýný onlara gösterir. Dale ve Maureen bu ziyaretlerin ilginç olduðunu fakat kendileri için sýkýcý olduðunu söylediler. Elbet ki kendilerine göre daha huzurlu olanlar da vardý kendi gruplarýnda, fakat Dale (o zamanki adý Rick idi) bunlardan biri deðildi. Bu hayatýnda orduya katýlmýþ Vietnamda bulunmuþtu. Oradan dönmeyi düþünmedim dedi bir keresinde bana. Dale tehlikenin ucunda yaþamayý sevenlerden biriydi. 1923deki araba kazasýndan sonra grubun en üst rehberi Ricki yanýna aldý ve ona Samanthaya sarfettiði zamandan daha fazlasýný vererek uyum saðlamasý için yardým etti. Rick kendi grubuna geri döndüðünde hayal kýrýklýðýyla doluydu. Yaþamýný bu denli genç iken kaybetmesine üzülüyordu. Dale ve Maureen daha önceki yaþamlarýnda da sevgiliydiler. Hemen hemen hepsinde de karmaþýklýk yaþamýþlardý. Bu yaþamlarýnda ayný zamanlarda enkarne olmalarýna, ayný yerde doðmalarýna raðmen gençlik yýllarýnda karþýlaþmamalarý planlanmýþtý onlar için. Bu coðrafi bölgeden aldýklarý duygusal enerji ve yaþadýklarý duygusal tecrübeler onlarýn daha sonra karþýlaþmalarýný 28 Sevgi Dünyasý saðlayan basit þartlardan biriydi. Her ikisi de erken yaþlarda birbirlerine kavuþmamalarýnýn daha hayýrlý olduðuna inanýyordu. Dale, yaþamýnda doðru kadýnýn karþýsýna çýkmamasýyla ilgili tam bir yýlgýnlýk yaþamýþtý. Artýk Dale, bu hayatýnda ilgisiz ve sorumsuz bir erkek deðildi. Samantha (yani Maureen) ise, Rick ile 1920lerde yaþadýðý iliþkide sahip olmadýðý olgunluða sahipti artýk. Her ikisi de birleþmelerinin bu noktasýnda hiçbir þeyi olduðu gibi kabul etmeme noktasýna gelmiþlerdi. Birbirlerini görmediklerinden dolayý belli bir süre gönül sýzýsý çekmiþlerdi. Bu çiftle iþim, her ikisi de ayný þeyi söylediklerinde bitmiþ oldu. Maureen dedi ki: Þifamýzý yaþamýn kutsallýðý ve baðýþlamanýn önemine duyduðumuz saygýdan bütünleþtiriyoruz. Þimdi her ikimiz de kaybetmenin ne olduðunu bildiðimize göre, kalan yaþamýmýzý bir hazine gibi deðerlendireceðiz. Ruh eþleriyle ilgili bu bölümü bitirmeden önce pek çok ruh eþlerinin bir sonraki enkarnasyonlarýndan önce hazýrlýk sýnýfýna alýndýklarýný söylemeliyim. Ruhlarýn Yolculuðu isimli kitabýmda dünyaya gönderilmeden hemen önce ruh eþlerinin biraraya gelmediklerini yazmýþtým. Karmalarýna baðlý olarak bazen ruhlardan biri, gelecekteki buluþmalarýyla ve dünya bedenlerinde nasýl olacaklarýyla ilgili diðerinden daha fazla bilgiye sahip olabilir. Aþaðýdaki kýsa örnekteki ruh eþlerinden biri, böyle bir durumu anlatmaktadýr. Gelecek yaþamýmdaki eþimin görüntüsünü gösterdiler bana bir perde üzerinde. Oldukça çekici bir aerobik hocasý bedenindeydi. Ben de onunla jimnastik salonunda tanýþacaktým. Bedenini ve yüz hatlarýný iyice inceledim çünkü karþýlaþtýðýmýzda karýþtýrmak istemiyordum. Geçmiþ yaþamýmda da böyle yapmýþtým çünkü. Terliyken bana gelen kokusunu zihnime iyice kayýt ettim. El, kol hareketlerini, mimiklerini, gülümsemesini, hepsinden öte gözlerini de.... Onu bu yaþamýmda gördüðümde iki mýknatýs sanki birbirini çekiyormuþ gibi hissettim. SPÝRÝTÜEL AÝLELERLE ÝNSAN AÝLELERÝ ARASINDAKÝ BAÐLAR Bir kural olarak ayný ruh grubunun üyeleri bir sonraki enkarnasyonlarýnda ayný genetik insan ailesinin üyeleri olarak gelmezler. Bu da Amerikan Kýzýlderili geleneðine ters bir þekilde, bir dedenin ruhunun torununa geçmeyeceði anlamýna gelmektedir. Ayný irsiyete, etnik gruba, kültürel çevreye ve belki de ayný coðrafyaya enkarne olmak ruhlarýn yeni dersler öðrenmelerinde kýsýtlayýcý hattâ geriletici bir fonksiyon görmektedir. Her seferinde farklý ailelerin içine enkarne olan ruhlar oldukça farklý bedenleri denemiþ olurlar. Bu çeþitlilik ise onlara enkarnasyonlarýnda bir derinlilik kazandýrýr. Olaðanüstü vakalarda rehberlerimiz ailelerin içinde henüz bitmemiþ karmik dersler varsa anlayýþ göstermektedirler. Ruhlar, bir önceki yaþamlarýnda ayný ailede olduklarýndan dolayý ciddi þekilde ruhsal yaralanma geçirmiþ ya da baþkalarýna zarar vermiþ olabilirler. Yeni jenerasyonun çocuklarý olarak gelebilirler fakat ayný yaþam içinde karmik dersi birlikte alacaklarý ruhlarýn da orada bulunmasý gerekir. Bazen de bu aileyle yakýn iliþkisi olan baþka bir aileye de enkarne olunabilir. Bu þekilde de ruhlar karmik derslerini alabilirler. Sevgi Dünyasý Ruhlar çoðunlukla ayný aileye enkarne olmasalar da ayný ruh grubunun üyeleri birlikte olabilecekleri aileleri seçerler. Ruh grubunun üyeleri her yaþamlarýnda birbirlerine kan baðýyla da baðlanmak isterler. Ne çeþit roller üstlenirler? Belki de þu anda elinize kaðýt kalem alýp, ailenizi, arkadaþlarýnýzý, sevgililerinizi ve tanýþ olduklarýnýzý yeniden gözden geçirip, hangilerinin sizin ruh ailenizin üyeleri olduðunu hesap ediyorsunuzdur. Yaptýðým çalýþmalarda, büyükbabalar ve büyükannelerin bir önceki yaþamlarýmýzda en yakýn arkadaþlarýmýz ve çocuklarýmýz olduklarýný gördüm. Ýnsanlarýn birbirleriyle olan iliþkilerinin sosyal dinamikleri öylesine güçlü ki pek çok vakada ruhlarýn yaþamlarýmýzda oynadýklarý roller, bizim onlarýn yaþamlarýndaki önemimiz, grubun doðrudan karmik dersleriyle de ilgili olmaktadýr. Birisi bizi incittiðinde, kendisi de dahil olmak üzere eðitildiðimizi düþünmemiz gerekir. Olay 47de göreceðimiz gibi, bu dersler bizi gelecek yaþamlarýmýza hazýrlamaktadýr. 29 BÝZÝ ÝNCÝTMÝÞ OLAN RUHLARLA YENÝDEN KARÞILAÞMAMIZ Bana sýk sýk kendilerini incitmiþ olan bir ruhla yeniden karþýlaþmalarýnýn neye benzediðini sorarlar. Filozof Heidegger þöyle der: Hiç kimse senin için sevemez ve senin acýný hissedemez". Bu cümle Yeryüzü için doðru olabilir ancak ruh dünyasý için deðil. Ruhlar orada arkadaþlarýnýn zihinlerine girebilirler ve neler hissettiklerini anlayabilirler. Bunu empati adýna yaparlar. Olay 47de geçmiþ yaþamýnda zor bir baþlangýç yapmýþ olan bir adamý seçtim. Hükmedici bir baba olup hiçbir þeyden memnun olmuyordu. Süjelerim Ral ve Babasý Carldan bahis ediyorum. Ray sorunlu bir çocuktu. Kendine güveni olmadan büyümüþtü. Yetiþkin olduðunda ise hâlâ bu olumsuz duygu ve düþüncelerle boðuþuyordu. Herkesten saklýyordu duygularýný, etrafýna bir kalkan örüyordu sanki. Baba ve oðul ruh dünyasýnda karþýlaþtýklarýnda neler hissettiler acaba? (Gelecek ay: Olay 47de Carl ile yapýlan celseyle yazýmýza devam edeceðiz) 30 Sevgi Dünyasý BÝTÝÞÝK KAPI Zehra Ýskender Fotoðraflar: ÝBB Kent Yaþamý ve Kültürü Dergisi Yardýmlaþmak... bizim için pek de kolay olmayan bir eylemdir... Hepimiz yardým etmeye çocukluk dönemimizde alýþýrýz. Ailemiz, ana babamýz tarafýndan yardým etmeye özendiriliriz. Ancak zorlandýðýmýz durumlarda, maddimanevi desteðe ihtiyaç duyduðumuzda, yardým almamýz söz konusu olduðunda, ayný rahatlýðý hissedemeyiz. Hattâ elzem ihtiyaçlarýmýzý yardým almamak pahasýna gizlemeyi, yok saymayý yeðleriz. Çünkü baþkasýna açýlmak, ailemizden gördüðümüz gibi yardým almayý hak sayarak istemek, çoðunlukla yapmadýðýmýz bir iþtir. Bu bir huy, geçmiþimizden gelen bir ilke olarak yaþamýmýza yansýr. Çevremizde her an muntazam ve eksiksiz bir insan görünmek gibi en doðal arzumum maalesef kendimizi zorlayarak yaparýz. Sevgi Dünyasý Ama... bir kapý vardýr ki, bizi hep bu zorlamalardan kurtaran ilk yardým gibi açýktýr. Dýþ dünyaya karþý takýndýðýmýz bütün zýrhlarý bu kapýnýn önüne býrakýrýz. Çünkü bu kapý ana ocaðý gibi sýcaktýr. Bu kapý içinde yaþayan herkes, aile bireylerimiz gibi gönlümüzde yer alýr. Evet!.. bildiniz. Komþumuzdan bahis ediyorum. Bizi bütün hallerimizle gören, bilen komþumuz; þu bitiþik kapýnýn ardýnda bulunur. Sevgi dolu yüreði, yardýmýný hiç esirgemeyen eliyle yaþamýmýzda her zaman vardýr. O, bizim için baþkasý deðildir. Sýrasýnda kardeþ, ana-baba gibi bizi kavrar. En gizli sýrlarýmýzý, baþkalarýnýn yanýnda yüzümüzü kýzartacak en zor durumlarýmýzý bilir. Hattâ ona sormadan biz anlatýrýz... Çünkü o bizimle ilgili her emanete sahip çýktýðý gibi sýrlarýmýza da ayný titizliði gösterir. Bizim için riske girmeye, yorulmaya hiç yüksünmez. Sanki bu bitiþik kapý, bizim için karþýlanmýþ ihtiyacýmýzýn bir simgesidir. Gerçekten de komþumuzun yokluðunda yaþamýmýzda büyük bir eksiklik olur. (Tabii ki modern yaþamýn ilkesi haline gelen apartman yaþamýný konunun dýþýnda tutuyorum). Komþuluk çaðrýþtýrdýðý anlam itibariyle de karþýlýklý olarak iki ya da daha fazla evdeki ailelerin birbirlerini sevinçle kabulleniþleridir. Bu, baþka bir deyiþle manevi bir birlik çatýsý altýnda toplanmaktýr. Bu çatýnýn en önemli unsuru insanlarý birbirinden ayýran, ailemizi dýþ dünyaya karþý evlerin, bahçe duvarlarýnýn, kapýmýzýn komþumuz sözkonusu olduðunda baðlayýcý, gönül açýcý bir fonksiyon üstlenmesidir. Belki bir sokak ötede bizimle çok iyi anlaþacak binleri olabilir Hatta vardýr. Ancak bu bizi çok ilgilendirmez. Her sabah yüzüne baktýðýmýz günaydýný bizden 31 esirgemeyen, hastalýðýmýzý da mutluluðumuzu da bizim gibi yaþayan, bitiþik kapý sakinleri bizim için önemlidir. Elzemdir. Komþumuz, bizim yaþamýmýzdaki en gerçek insanlarýmýzdýr. Hiç düþündünüz mü bilmiyorum. Tuhaf denecek kadar zýt karakterde insanlar birbirleriyle iyi komþuluk iliþkileri içindedirler. Çok ender olarak farklý kültürden insanlar bile bitiþik komþusu ile bütün sosyologlarý, antropologlarý þaþýrtacak kadar mükemmel iliþkiler içinde yaþarlar. Folklorumuz içinde önemli bir yer alan atasözlerimiz de konu ile ilgili pek çok söz vardýr. En bilineni Ev alma komþu al deyiþidir. Bitiþik kapýmýzla ilgili pek çok þey yazýp söyleyebiliriz. Ancak, hayatýmýzýn en kýymetli kapýsý sanýrým, komþumuzun açtýðýdýr. Kapýsý komþusuna açýlanlardan olmanýz dileðiyle. (Ýki aydýr Zehra Ýskendere ait yazýlar, Nadide Kýlýç adýyla çýkmýþtýr. Özür diliyor, yanlýþý düzeltiyoruz) 32 Sevgi Dünyasý Kendime Mektuplar Nelda Bayraktar Dostunu tatlý dille öven güzel kardeþim, kendine biraz haksýzlýk etmiyor musun acaba? Hani Güleryüz, tatlý dil her þeyden daha önemlidir. Yüzünüzün çizgisinde her zaman bahar olsun derler ya, iþte sen böyle insanlardan birisin benim gözümde. Yüzündeki çizgiler beni hiç dondurmadý ve üþütmedi. Elbette ki insanlarýn çeþitli iklimleri var. Ýþ hayatýmda olsun, çeþitli iliþkilerimde yaþadýðým olaylarda olsun bunu net bir þekilde görebiliyorum. Ýnsanýn bir günü bir gününe uymuyor. Dertli, huzursuz, karamsar, sinirli, gergin, ilgisiz, tuhaf, hafiflemiþ, heyecanlý, mutlu, coþkulu, geveze, saçmalayan, bedensel acýlarý nedeniyle ýstýraplý, sükûnetli ya da uykuda gezer gibi olduðumuz, birbirinden taban tabana zýt hallerimiz ve günlerimiz olmuyor mu sanki? Bence önemli olan bu ruh halleri arasýnda tutarlý bir dengeyi saðlamak. Temelinde kaos, çözümsüzlük olan ruh halleri iklimlerin rotasýný þaþýrýp, þaþýrtmasý gibi hem insanýn kendisini hem de karþýsýndakini yoruyor. Ben kendimi çok dertli ve güçsüz hissettiðimde içimde olumsuz duygularýn da kabarmaya baþladýðýný fark ettiðim zaman buldum bu gerçeði. Bazen dokunsak aðlayacak, dokunsak kýzacak ve azarlayacak hallerimiz vardýr ya! Ýþte böyle durumlarda hiçbir yere seremeyeceðimiz, sergileyemeyeceðimiz oya gibi iþlediðimiz olumsuz duygu ve düþüncelerimizi ortaya çýkarýveririz. Hünerle iþlediðimiz oyalar, danteller elbette ki alýcý bulmaz kendine. Aslýnda Sevgi Dünyasý 33 bizim en fazla sevilmek, þefkatle okþanmak, merhamet duyulmak istediðimiz anlardýr bunlar. Ve biz, insan doðasý gereði bu anýmýzý günün yirmi dört saatine yaymayý da severiz. Yaptýðýmýz telefon konuþmalarý, annemizle, babamýzla, kardeþlerimizle, arkadaþlarýmýzla, eþimizle, sevgilimizle ve çocuðumuzla hattâ apartman görevlisiyle bile olan iliþkilerimiz bundan etkilenebilir. Ýþ yerindeki patronumuza bile kendimizin bildiði bir usulde yaparýz bunu. Þimdi bir düstur edindim. Böyle durumlarda içimdeki sevgi enerjimi düþürmüyorum. Her ruh halimi ayrý bir sigortaya baðladým da denebilir buna. Birinin sigortasý attýðýnda diðerlerini etkilememesi için elimden geleni yapýyorum. Beni çok sýkan bir konunun hemen akabinde bu konuyla ilgili olmayan sevdiðim bir arkadaþým beni aradýðýnda gönlümde onun için ayýrdýðým koltuða geçip konuþuyorum onunla. Dertleþebiliyorsam eðer, içimdeki tüm olumsuzluðu ona kusmadan yapmaya çalýþýyorum. Belki de ne fazla duygusal ne de fazla mantýksal olmak gerekiyor burada. Belli bir akýl gönül dengesini tutturmak en iyisi. Bazen akýldan gönüle inilir, bazen de gönülden akýla çýkýlýr çünkü. Sabrýmýzý da elbet ki sadece bir tahammül olarak ele almayýp aktif bir güç olarak kullanmak en iyisidir diye düþünüyorum. Biliyor musun bu tarz bir gönül eðitimi paniklemekten de koruyor insaný. Kendi duygularýný tanýyorsun, köklerine inebiliyorsun, kendinle konuþabiliyorsun... Dilimizin ikliminden de bahis etmiþsin mektubunda. Bir TV programýnda sunulan bir þarký yarýþmasý var. Seyretmediysen lütfen seyretmeni isterim. Her kesimden insan katýlabiliyor. Zengin, fakir, güzel, çirkin, þiþman, zayýf, özürlü, dengeli, dengesiz diye listeyi çoðaltabiliriz. Buraya kadar iyi çünkü herkese açýk olmasý eþitsizlik durumunu ortadan kaldýrýyor. Ýnsanlar teker teker hünerlerini sunmak için içeri alýndýktan sonra baþlýyor reytinglerin artmasý. Jüri hiçbir yerde görmediðim bir küstahlýkla insanlarý acýmasýzca eleþtiriyor. Ýnsanlarýn bazýlarý buna tepki vermiyor, aptallýk derecesindeki bir gereksiz sükûnetle terk ediyorlar salonu, diðerleri ise büyük tepkiler verip, iþi kavgaya kadar vardýrýyorlar. Ýþte bu dakikalarda programýn reytingi üst sýralara týrmanýyor. Diyebilirsin ki eleþtiriyi kabul etmek de bir sanattýr. Ama bu sadece geliþmiþ insan seviyesi için geçerlidir. O zaman eleþtirenlerin de belli bir seviyede olmasý beklenir. Geçenlerde toplumun gelir seviyesi düþük kesiminden geldiði belli olan bir anne ile kýzý göründü ekranda. Anne baðýrýp çaðýrýyordu. Ne yokluklar içinde kýzýný buraya getirdiðini, herkesin kýzýnýn sesine hayran olduðunu, ama adýna jüri denilen bu sanatçýlarýn -ki kendilerini sanatçý zannediyorlardý- kýzýnýn sesini beðenmedikleri gibi aþaðýladýklarýný söyleyip, yaþamýn onun sýrtýna þimdiye kadar yüklediði bütün yüklerin acýsýný bu yarýþma programýndan çýkarmak istermiþçesine haykýrýyordu. Topçu, popçu felsefesiyle beþikten mezara kadar eðitilen bir toplumun kendini aynada doðru bir þekilde göremediðine mi yanayým, bu yarýþmayý yurt dýþýndan getirdiðini ve orada da týpký buradaki gibi insanlarýn jüri tarafýndan aþaðýlanmasýnýn programýn formatý gereði olduðunu söyleyen yapýmcýya mý kýzayým þaþýrdým doðrusu. Neyse bu konudaki diðer görüþlerimi senin mektubundan sonraya býrakayým. Çünkü görüþlerini merak ediyorum doðrusu. Caným dostum kendine iyi bak. Sevgiyle ve hayýrla kal. Özde bir kardeþin Nelda Bayraktar 34 Sevgi Dünyasý e s i n l e r Daha ne isteyeyim ki senden Yeni bir ben yarattýn benden *** Âþýka aþktan baþkasý kâr etmedi Aþký anlatmaya sözler yetmedi *** Gerçeðin ta kendisidir özün Ya Muhammed!.. Göster bana yüzün *** Ermiþ kerâmet gösterip de uçmazsa eðer Ona baðlý olanlar onu uçururmuþ meðer *** Âdemi adam eden ne mi? Beþ harflik bir sözcük: adý SEVGÝ *** Sevgidendir hep gördüðü her güzellik gözün Tanrým; türlü güzellikler biçiminde görünür yüzün *** Softanýn parmaðý kesilse Haktan razý olmaz Hak âþýðýnýn derisi yüzülse, yüzündeki gül solmaz olgay göksel Sevgi Dünyasý 35 ATATÜRKTEN ÖZLÜ SÖZLER *Özgürlük ve baðýmsýzlýk benim karakterimdir. *Fikirler, zor ve sertlikle, top ve tüfekle asla öldürülemez. *Basýn hiçbir þekilde baský ve etki altýna alýnamaz. *Ulusal varlýðýmýza düþman olanlarla dost olmayalým. *Bir dinin doðal olmasý için; akla, fenne, bilime ve mantýða uygun olmasý gerekir. *En doðru, en gerçek tarikat, uygarlýk tarikatýdýr. *Ulusu yok eden, tutsak eden, yýpratan kötülükler hep din kýlýðý altýndaki küfür ve melunluktan gelmiþtir. *Dünyada her þey için, uygarlýk için, yaþam için, baþarý için, en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dýþýnda yol gösterici aramak, sersemliktir, bilgisizliktir, sapýklýktýr. *Güzel sanatlarý ihmal eden dini biz kabul etmeyiz. *Ordumuz, Türk birliðinin, Türk güç ve yeteneðinin, Türk vatanseverliðinin çelikleþmiþ anlatýmýdýr. *Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve yýkýlma vardýr. Her yükselmenin ve kurtuluþun anasý özgürlüktür. *Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür nesiller ister. *Bizim ulusumuz aslýnda demokrattýr. *Ýrtica fikirleri güdenler muayyen bir sýnýfa dayanaklarýný sanýyorlar. Bu katiyyen bir vehimdir, zandýr. Terakki yolumuzun üstüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceðiz. Yenilik vadisinde duracak deðiliz. Dünya müthiþ bir cereyanla ilerliyor. Biz bu ahengin dýþýnda kalabilir miyiz? Þurasýný açýkça söylemek lazýmdýr ki, bu milletin 3.5 seneye sýðdýrdýðý daha çok azametlidir. Bunu hazmetmek için kuvvetli dimaðlar lazýmdýr. Fransýzlar, Büyük Ýhtilali geçirmek için tam bir asýr çalýþmýþlardýr. Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir ki her faydalý ve yeni þeye mutlaka bir kuvvet çýkar. Buna bizim dilimizde irtica derler. Ýþte bu irticanýn imhasý için gerekli tedbirleri almýþ olmak lazýmdýr. Bütün millet emin ve müsterih olsun kik bu inkýlabý yapanlar bu gibi menfi kuvvetleri çýktýðý noktada ezecek kudret ve kabiliyette ve tedbire maliktirler. Katiyetle tekrar ederim ki, milletin hakimiyeti ebedidir. 36 Sevgi Dünyasý IÞIÐIN HAZÝNESÝ "The Fireside of Treasury of Light" kitabýndan Çeviren: Nelda Bayraktar Bu yazý dizisi bazýlarýnca Altýn Çað, Kova Çaðý, Milenyum diye de nitelendirilen New Age yazarlarýna ait önemli ve anlamlý kitaplarýn çok kýsa özetlerini içermektedir. Bu Kitaplar insanlarýn hayatlarýný deðiþtirebilmiþ, toplumu etkileyebilmiþ dahasý düþüncelerimizi yeni ve heyecanlý istikametlere yönlendirebilmiþtir. Yazarlar, düþünce adamlarý, þairler, spiritüel üstatlar, hümanist psikologlar, devrimciler ve Þamanlar bu dizide Yeni Çað'ýn birbirinden farklý ve çeþitli düþünce unsurlarýný ortaya koymaktadýrlar. Sevgi Dünyasý SEÇÝMLERÝMÝZ BAÐLANTILARI, VE ETKÝLÝ BÝR DEÐÝÞÝM ELEMANI OLABÝLME Robert Theobald Bizler etkisiz deðiþim elemanlarýyýz çünkü yüz yüze geldiðimiz gerçeðin doðasýný yanlýþ okuyoruz. Çabalarýmýzýn çoðu, kökten bir deðiþime ihtiyaç var gerekçesiyle insanlarý ikna etmeye harcanýyor. Bu yaklaþým 60larda ve 70lerde gerekli idi. Günümüzde ise insanlar þaþkýn, yýlmýþ ve kýzgýn durumdalar; çünkü dünyadan bir manâ çýkaramýyorlar; þimdi yapýlacak þey onlarýn örnekler görmelerini ve beceriler kazanmalarýný saðlamaktýr. ALTMIÞLI VE YETMÝÞLÝ YILLARIN DÜNYASI Endüstriyel çaðýn toplumu ellili yýllarýn sonu, altmýþlý yýllarýn baþýnda mücadeleye davet edildiklerinde insanlarýn çoðu buna kayýtsýzlýk gösterdi. Ýçinde bulunduklarý sosyoekonomik yapýnýn deðiþtirilemez olduðuna inanmýþlardý çünkü. Optimistler sistemin güzel olduðunu düþündüler, pesimistler de bunun yapýlabilecek en iyisi olduðuna inandýlar. Her iki grup da yeni bir sistemi inþa etmeye çalýþmanýn sorumsuzluk olduðu görüþünde birleþtiler. Altmýþlý yýllarda, sistemde köklü bir deðiþiklik olmasý gerektiðine inananlar, toplumu iri cüsseli bir katýrla mukayese etmeye baþladýlar. Çünkü katýr kafasýna pek çok kez vurulmadan dikkatini veremiyordu. Buna benzer bir þekilde insanlarýn da, o günün sorunlarýna eðilip bakmalarýnýn, zorla da olsa saðlanmasý gerekiyordu. Aksi taktirde insanlar alternatif çözümlere bakmýyorlardý bile. 37 Altmýþlý yýllarýn baþlarýnda insanlarýn ne kadar optimistik olduðunu hemen hemen unutmuþ gibiyiz. Baþkan Kennedy hiçbir þeyin mümkünsüzlüðünün olmadýðý bir motivasyon ve ümit dönemi yaratmýþtý. Ancak suikasta kurban gitmesi, Vietnam Savaþý ve bunu takip eden sosyoekonomik çöküntüler bu vizyonu kararttý. Altmýþlý yýllarýn sonlarýna doðru, ortaya çýkan sorunlarýn gerçek olduðuna ama asla çözülemeyeceðine dair gittikçe artan bir inanç (ki aslýnda bu korkuydu) oluþmaya baþladý. Batý kültürü etkin olmayacaklarýný anlayýnca, kiþisel ve sosyal inkâr mekanizmasý oluþturup, meseleye baþka türlü bakmayý tercih etti. Yetmiþli yýllar, petrol þokuyla birlikte geldi ve insanlarýn yeni yapýlara olan ihtiyaçlarýyla yüzyüze gelme isteklerini azalttý. Daha sonra, ekonomik geliþmenin olaðanüstü ivme kazanmasýyla, zengin ülkeler zenginliklerini daha da arttýrdýlar. Ve insanlar bambaþka yeni mücadelelerle yüz yüze geleceklerini görmeye baþladýlar. Baþkan Carter, Amerikalýlarý bu konularla ilgilenmeye zorladý. Maalesef, iletiþiminde hatalar yaptý. Zamanýn deðiþen ihtiyaçlarýný karþýlayabilmek için yeni baþarý stratejilerine olan ihtiyacýn altýný çizmektense, hatalarý kabul etmeyi öðrenmenin gerekli olduðu üzerinde durdu. Böyle bir strateji-baþarýsýzlýðýn kaçýnýlmazlýðýný kabullenmek-hem bireyler hem de sistemler için ölümcül oldu. Baþkan Carter sýnýrlardan; Baþkan Reagan ise Amerikanýn yeniden nasýl büyük olacaðýný konuþtu. Hangi felsefenin daha çekici olduðuyla ilgili çok az þüphe vardý elbet ki. Sevgi Dünyasý 38 SEKSENLÝ YILLAR Reagan yönetimiyle ilgili zorluk, yaþanýlan yaþam tarzlarýmýzý deðiþtiren altý ana devrimden habersiz oluþlarýydý. Önce silahlanma devrimi baþladý. Bu, sadece savaþmakla kalmadý fakat anlaþmazlýklarý çözmenin bir metodu olarak þiddeti ortaya koydu. Sonra bilgisayarlarýn ve robotlarýn geliþimi geldi ki bu da üretimde, enformasyon endüstrisinde ve hizmetlerinde devrim yarattý. Ýnsan Haklarý Hareketleri eþitliðin ve doðruluðun ortaya konulup, üzerinde ýsrar edilmesini saðladý. Biyolojik alanda yapýlan ilerlemeler sadece üretim teknolojisini deðiþtirmekle kalmadý, insan olarak kendimizle ilgili düþüncelerimizi de deðiþtirdi. Çevre ile ilgili sýnýrlamalar getirilmesi maksimum geliþme stratejileri üzerinde bir kez daha düþünceye sevk etti ve son olarak Dünyayý anlamamýz yönündeki deðiþiklikler kendi realitelerimizden ziyade algýladýðýmýz bir kâinatýn içinde yaþayýp durduðumuzu bize gösterdi. Bu altý devrimi kavrayamama baþarýsýzlýðý bakýþ açýlarýnýn ve politikalarýn sadece ilgisiz olmakla kalmayýp ayný zamanda yýkýcý olduðunu da emin kýlmaktadýr. Bu da elbet ki Reagan yönetiminin sonunu getiren nedenlerden biri oldu. GÜNÜMÜZDE DURUM Deðiþim uzmanlarýn çoðu, günümüzde insanlarýn düþüncelerini ve davranýþlarýný deðiþtirmeye ikna etmenin en önemli mücadele olduðunu düþünmekteler. Ancak bu, gerçekçi olmayan ve üretime ters bir bakýþ açýsýdýr. Ülke çapýnda gerçekleþtirdiðim konferanslarda pek çok insanýn bu konuya karþý duyarlýlýk gösterdiðini gördüm. Onlar da mevcut sistemin çalýþmadýðýný düþünüyorlardý. Yine de konuþtuðum bazý seçkin insanlar vardý ki onlarýn daha da duyarlý olmasýný beklerdim bu konuda fazla fikir beyan etmediler. Bazýlarý ise kendilerini asla deðiþime adayamayacak nitelikteki insanlardý. Konferanslarýmda öncelikle þu soruyu sorarým: Çocuklarýmýzý, içinde yaþayacaklarý dünyaya hazýrlayabildiðimize inanýyor musunuz? Son beþ yýlda, katýlýmcýlarýn yüzde beþinden fazlasýnýn bu soruya evet dediðini hatýrlamýyorum. Yine de deðiþim uzmanlarý mevcut eðitim sistemlerimizden halâ hoþnut olanlarýn oranýnýn yüzde elli olduðunu varsayýyorlar. Pek tabii ki herkesin deðiþimden yana olmasýný bekleyemem. Ancak insanlarýn farklý arayýþlar içinde olduðunu görüyorum. Mevcut sistemler insanlarý hiçbir þey yapamaz hale getiriyor ve güçsüz býrakýyor. Daha sonra insanlara bu yüzyýlýn sonuna gelinmeden hangi deðiþimlerin olacaðýný düþündüklerini sorarým. Ýlginçtir ki katýlýmcýlarýn büyük bir yüzdesi endüstriyel yüzyýl sistemine farklý alternatiflerin arayýþlarý içinde olurlar hep. Çünkü biz insanlar insanla ilgili konularla yüz yüze gelmekten kaçtýk ve zenginle fakir arasýndaki ayrýmý görmezden geldik hep. P O TA N S Ý Y E L OLANI ALGILAMA Bizler çok kýsa bir zaman periyodu içinde muazzam deðiþimlerin ihtiyacýyla burun buruna geldik. Þimdi insanlarý yaþam tarzlarýný deðiþtirmeleri hususunda cesaretlendirmek gerekiyor. Sevgi Dünyasý Bu alanlardan biri de saðlýk alaný. Yetmiþlerin baþýnda bazý arkadaþlarýmla birlikte bir saðlýk aðý kurmuþtum. Amerikalýlar saðlýklarý ile pek ilgilenmediklerinden bu giriþimim bir Don Kiþotluk olarak deðerlendirilmiþti. Seksenli yýllarýn sonuna doðru bu görüþlerinde yanýlmaya baþladýklarýný anladýlar. Çünkü biz beslenme, sigara, alkol gibi konularda önemli yaþam tarzý deðiþikliðini öneriyorduk. Þimdi de iþ dünyasý artýk saðlýk konusuna dikkat etmenin kendilerini de yakýndan ilgilendirdiðini kavramýþ durumda. Ekolojik bakýþ açýsýndaki etkileyici deðiþimler de çok güzel. Yapýlan pek çok ankette insanlarýn çevre ile ilgili duyarlýlýklarýný, yaþamlarýnýn önemli bir bakýþ açýsý haline getirdikleri görülüyor. Yani sadece yüksek standartlarda yaþamak onlar için önemli olmamýþ oluyor. Bunun dýþýnda endüstriyel bir toplumda yaþanabilecek en kaliteli yaþamý arzuluyorlar. Buna benzer deðiþimler, toplumun canlýlýðýnýn yeniden kazandýrýlmasý, gruplar arasýndaki iletiþimin geliþtirilmesi ve daha iyi bir sosyal adalet tanýmýnýn yapýlmasý konularýnda da yaþanýyor. Geleceðimizle ilgili bu kadar duyarlý olan bizler peki þimdi ne yapýyoruz? Ýnsanlara daha fazla enformasyon vermektense onlara ilgilendikleri konular üzerinde konuþma fýrsatý vermemiz, insanlarýn yeni realitelerle baþ edebilmelerini, birlikte çalýþacaklarý, konuþacaklarý kiþileri, arkadaþlarý temin etmemiz de gerekiyor. Yaptýðým çalýþmanýn büyük bir bölümü, insanlarýn açýkça, yargýlanmadýklarýný bildikleri bir alanda konuþma yapmalarýný saðlamaya ayrýlmýþ durumda. Böylece tabu gibi görünen bazý konular ve sorularýn da 39 üstüne gidilmiþ oluyor. Hepimiz kendimizin ne yapmamýz gerektiði üzerinde yoðunlaþmalýyýz. Pek çok arkadaþ, iþ arkadaþým deðiþimin gerekli olduðuna inanmakta ama ilk adýmlarý atma cesaretini kendilerinde görmemekteler. Ýþin sýrrý fazla risk almayacak derecede ilk adýmýzý atacak bir konuyu bulmanýzdýr. KUANTUM ÞÝFASI Deepak Chopra M.D. Beynimizdeki sinir iletkenleri ile ilgili iyi haber onlarýn maddeden yapýlmýþ olmasýdýr. Ýster çýlgýnca ister akýllýca olsun bir düþünceyi avucunuzun içine almanýz ise çok zordur çünkü o dokunabileceðiniz veya hissedebileceðiniz bir þey deðildir. Halbuki sinir iletkenlerine çok ince ve kýsa ömürlü olmalarýna raðmen dokunulabilir. Düþünceyle baþ edebilmek bir sinir iletkeninin iþidir. Bunu yapabilmesi için moleküllerinin týpký düþünceler gibi esnek, ele avuca sýðmaz olmasý gerekir. Böylesine bir esneklik, geçilmesi mümkün olmayan bir engeli kaldýrýp atmasý bakýmýndan mucize olduðu kadar bir musibettir de. Ýnsan eliyle üretilmiþ hiçbir ilaç ne þimdi ne de görünür gelecekte bu esnekliði ikiye katlayamaz. Hiçbir ilaç da gerçekte bir düþünceyle eþleþmez. Bunu reseptörün yapýsýna bakarak söylemek kolaydýr. Reseptörler sabit deðildir; onlar hücrenin derinliklerinden yüzeye çýkmýþ olan ve orada yüzen su zambaklarý gibidir. Su zambaklarýnýn köklerinin aþaðýya doðru inmesi gibi, hücrenin çekirdeðine ulaþýldýðýnda orada DNAnýn bulunduðu görülür. DNA sonsuz sayýdaki mesajlarla uðraþýr. Ve bundan dolayý 40 Sevgi Dünyasý da yeni reseptörler imal ederek hücre duvarýna yollar. Reseptörlerin belli bir sayýsý yoktur. Ne hücre duvarýnda belli bir diziliþleri ne de muhtemelen ayarlandýklarý þeyle ilgili sýnýrlarý vardýr. Hücre duvarý kýþýn boþ olan yazýn ise çiçeklerle týka basa doldurulmuþ bir havuz gibi olabilir. Reseptörlerle ilgili tek kýsýtlama tahmin edilemez olmalarýdýr. Yapýlan çalýþmalar adýna imipramine adý verilen bir sinir iletkeninin depresyonlu hastalarýn beyinlerinde anormal miktarlarda üretildiðini göstermiþtir. Araþtýrmacýlar, Ýmipramine adlý maddeyi beyin hücrelerinde ararken ona cilt hücresinde de rastladýklarýnda þaþýrmýþlardýr. Cilt neden beyinde bulunmasý gereken bir molekül için reseptör üretmiþtir ki? Bu reseptörlerin depresyonla iliþkisi nedir? Tek akla yatkýn cevap depresyonlu insanýn üzgün bir beyne, cilde ve karaciðere v.s... sahip olmasýdýr. Buna benzer bir þekilde araþtýrmacýlar sinirli ve gergin insanlar üzerinde yaptýklarý araþtýrmalarda yüksek miktarlardaki epinephrine ve norepinephrine adlý iki kimyasalýn bu kiþilerin beyinlerinde ve adrenalin bezlerinde bulunduðunu saptadýlar. Daha sonra yapýlan çalýþmada ise bu kiþilerin kan hücrelerinde de yoðun miktarlarda bu maddelerden bulunduðundan, kanlarýnýn da kendileri gibi sinirli ve gergin olduðu tespit edildi. Doktorlar için de bu iþ gitgide karmaþýk h a l e g e l m e k t e d i r. Þ i z o f r e n i n , depresyonun, alkolizmin, ilaç baðýmlýlýðýnýn ve diðer bozukluklarýn çabuk bir þekilde tedavi edilmesiyle ilgili hamleler, endorfinin bedenden ayrýþtýrýlmasýndan hemen sonra, 70li yýllarýn ortalarýnda baþlamýþtýr. Kimyasal bariyerler þimdi her zamankinden daha güçlüdür... Hayata Dair - Ýnsan gençliðinde öðrenir, yaþlandýðýnda anlar. - Hiçbir zaman deðiþmeyen biri, saçma biridir. - Amacý olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardým edemez. (Montaigne) - Böcek olmayý kabullenenler ezilince þikâyet etmemeli. (Schiller) - Ýyi bir insan olduðunuz için dünyanýn size âdil davranmasýný beklemek, vejetaryen olduðunuz için boðanýn size saldýrmamasýný beklemek gibidir. (Dennis W. Boley) - Herkes aya benzer, çünkü herkesin içinde kimseye göstermediði bir karanlýk yüzü vardýr. (M. Twain) - Cevizin kabuðunu kýrýp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk sanýr. (Gazalî) - Ýnsanlar baþaklara benzer, içleri boþken baþlarý havadadýr, doldukça eðilirler. (Montaigne) - Herkes düþüncelerinde yanýlabilir ama aptallar bunu asla kabul etmezler. (Çiçero) - Size ne yapacaðýnýzý söyleyebilirler ama ne düþüneceðinizi asla. (Sokrates) - Ýyiliðinize inanýlmasýný istiyorsanýz, bundan asla bahsetmeyin. (Balzac) - Hayatýn trajedisi þudur: Ýnsan çok çabuk yaþlanýr ama çok geç akýllanýr. (Franklin) Sevgi Dünyasý ARINALIM AMA NASIL? Arýn Ýnan 41 42 Sevgi Dünyasý Tekamül eden insan býraktýðý realiteleri deðersiz bulmaya baþlýyor gitgide. Onlardan zorla kopmuyor. Yani istek ve hazlarýný tamamen yok etmiyor. Gitgide de basit hazlarýn yerine daha derinlerini koyuyor. Yapmamasý gerekenleri ustaca yapmayan, yapmasý gerekenleri ise ustaca yapan oluyor. Kaçmasý gerekenlerden ustaca kaçan oluyor. Yani kendi gönlünün usta bir idarecisi haline geliyor. Arýnmýþ bir insan sizce tamamen zararsýz, kötülüklerden temizlenmiþ, suya sabuna dokunmayan, istek ve arzularýný yok etmiþ biri midir? gerekenleri ise ustaca yapan oluyor. Kaçmasý gerekenlerden ustaca kaçan oluyor. Yani kendi gönlünün usta bir idarecisi haline geliyor. Arýnmanýn içe dönük bir çalýþma olduðunu biliyoruz. Ancak pasif bir insan yaratan bir faaliyet olmadýðýný da...Evimizdeki su arýtma sistemlerini düþünelim. Ne yapýyor bu sistemler? Sudaki mikroplarý en ince ayrýntýsýna kadar yok ediyor. Tortularý süzüyor. Pýrýl pýrýl berrak bir su haline getiriyor. Ancak bu suyun vitamin ve mineralleri çaðýldayan bir kaynak suyu gibi zenginleþtirilmiþ deðil. Belki de hiç yok. Ýþte bu nedenle arýnma ve olgunlaþma faaliyeti bir arada yürütülmesi gereken faaliyetlerdir. Ýç içe olmalarý gerekiyor. Bir yandan içimizi temizlerken diðer yandan da benimsediðimiz doðrularý uygulamamýz, bilgi ve tecrübe yönünden yüksek ve derin tadlara ulaþmamýz g e r e k i y o r. Ya n i g ö n l ü m ü z ü zenginleþtirmemiz gerekiyor. Arýnma olgunlaþmayý baþlatýyor, olgunlaþma arttýkça arýnmak da hýzlanýyor. Gördüðünüz gibi bir yerden sonra insanýn gönlünü temizleme iþi daha kolay ve basit bir hale geliyor. Tekamül eden insan býraktýðý realiteleri deðersiz bulmaya baþlýyor gitgide. Onlardan zorla kopmuyor. Yani istek ve hazlarýný tamamen yok etmiyor. Gitgide de basit hazlarýn yerine daha derinlerini koyuyor. Yapmamasý gerekenleri ustaca yapmayan, yapmasý Biliyoruz ki biz insanlar dünyaya arýnmak, olgunlaþmak ve bir olmak için geliyoruz. Bu bilgiyi bilsek bile gerçekten kendimizi arýnmanýn gerekliliðine inandýrmamýz gerek. Niçin Arýnacaðýz? Arýnmak Gerekli midir sizce? Evet gereklidir. Çünkü bizler, komþuluk, arkadaþlýk, evlilik, iþ, idare eden-edilen iliþkileri gibi uzun süreli insan iliþkileri içinde yaþýyoruz. Bu iliþkiler ise toplumun temelini oluþturuyor. Düþünün ki insanlarýn arýnmamýþ taraflarý birbirlerine en fazla batan ve etkileyen yönleri oluyor. Týpký bunun gibi büyük toplumu düþündüðümüzde ise sistemleri bozan, týkayan þeyler oluyor. Bu ise ancak insanýn iç eðitimi yani içinde kendine karþý kazandýðý zafer ile kurulabiliyor. Bu nedenle nasýl ki bir çiftçinin uymasý gereken doða kurallarý var, insanýn da duygu, düþünce ve davranýþlarýna iliþkin uymasý gereken kurallar ortaya çýkýyor. Madem ki biz yaptýðýmýz eðitime GÖNÜL EÐÝTÝMÝ diyoruz; ismi üstünde, eðitim bitkinin ürün vermesi gibi uzun bir süreçtir ve her þeyin doðasýna uygun zamanýnda yapýlmasýna baðlýdýr. Sevgi Dünyasý Gönül eðitiminden geçmiþ bir insan ancak olgun bir insan haline gelebilir. Böylesine bir insan ancak iç bütünlüðünü saðlamýþ, alçak gönüllüðü elde etmiþ, cesaretli, hoþgörülü, hakkaniyetli ve çalýþkan olabilir. Ayrýca böyle bir insanýn en büyük özelliklerinden biri de sadelik ve aþýrýya gitmemesi olarak göze çarpar. Tüm bunlar da insanlarda güven ve dostluk duygusu uyandýrýr. Ayrýca kendine hakim olabilen, kendini deðiþtirebilmiþ olmanýn gücüne sahip bir insan olmak fena mýdýr yani? Böylesine bir eðitim sayesinde insan kendi kendine tarafsýz olmayý, kendini aldatmamayý öðrenebilir. Böylesine bir gönül eðitimi sayesinde sýk yanlýþ yapmaktan, kolay þaþmaktan, vesvese verene kolay uymaktan kendimizi alýkoyabilir. Hele Yaratanýný iyice tanýmýþ, O'nun düzenini iyice kavramýþ olanlar için arýnmayý ve olgunlaþmayý hýzlandýrmak daha da anlamlý hale geliyor. Çünkü bir olabilmek için, birbirimizin gönlünde yer yapabilmek için de arýnmak çok önemlidir. 1. ÝNSANLAR BANA GÜVEN DUYSA NE OLUR; DUYMASA NE OLUR? 2. MUTLAKA ÝNSANLARA KENDÝMÝ KANITLAMAM MI GEREKÝYOR 3. ÝNSANLAR BENDEN NE KADAR UZAK YAÞARSA O KADAR ÝYÝ OLUR 4. KENDÝMÝ SEVDÝRMEK BANA ÇOK SAÇMA GÖRÜNÜYOR 5. BENÝM ÝÇÝN RAHAT BÝR YAÞAM, PARA, MAL, ÞÖHRET 43 GÝBÝ DEÐERLER DAHA ÖNEMLÝ. BUNLARI ELDE ETTÝYSEM BAÞKA BÝR ÞEY YAPMAM. ZATEN HAYAT SAVAÞININ ÇOÐU DA BUNLARDAN ÝBARET DEÐÝL MÝ? Diyenleriniz var mý? Arýnmanýn bizi iç baþarýya götüreceðine bir kere inanalým. Ýç baþarý gönül eðitimi sonunda kazanýlan gönül zaferidir. Böylelikle o gönül, saðlýklý duygu, düþünüþ ve davranýþlarý ortaya koymaya baþlar. Diyelim ki birdenbire parlama ve hiddetlenme huyum var. Salt bu yüzden eþimi, çocuðumu arkadaþlarýmý kýrýp duruyorum. Arýnma çabamla birlikte daha sakin ve sevecen olma yolunda bir geliþme gösterdiysem bu büyük bir gönül zaferi olmaz mý sizce? Gerçek fatih olabilmemiz için kendi kendimizle cenge girmekten baþka çaremiz olmadýðýný bilmemiz gerek. Gördüðünüz gibi zafer kazanýrken önce sen demeyi öne alýyoruz. Böyle demek insanýn sermayesinden götürmüyor. Tam tersine onu yüceltiyor ve sevdiriyor. Prim toplamak için yapýlan bir davranýþ deðil, tam tersine içindeki zaferin sonucu olarak doðuyor. Yoðun sigara içen ve seven ana-baba nasýl bir gönül eðitiminden geçecek? Sigarayý güzel bir gönül eðitimi ile býrakabilir. Ýlk etapta çocuklarýn bulunduðu yerde sigara içmezler sonra da sigarayý tamamen býrakýrlar. Bu kiþilerin vizyonu iyi ve saðlýklý birer ana ve baba olmaktan geçiyor. Deðiþmeye güzel þeyleri baðlamak gerekiyor. Biz genellikle acýlarý deðiþmeye baðlarýz. Toplum olarak da buna çok yatkýnýzdýr. Acýlý ve hüzünlü bir toplum olduðumuz için de oluyor bu. Halbuki deðiþmemeye, arýnmamaya acýlarý baðlamamýz gerekiyor. Sevgi Dünyasý 44 Deðiþmenin %20 si nasýl'ý bilmek ile ilgilidir, %80'I ise niçin ile ilgilidir. Ýnsan niçinlerine tam hâkimse deðiþmesi çok hýzlý oluyor. Bu tarz iç baþarýlarýna þunlarý örnek gösterebiliriz: *Yalan söylemeyen bir insan *Hiddetlenmeyen ama hiddeti iyi tanýyan bir insan *Kýskanmayan *Gýybet yapmayan *Haksýzlýk yapmayan ama hak sýnýrlarýný iyi bilen *Ýki yüzlülük yapmayan *Kin tutmayan *Hoþgörülü olan Arýnmanýn bir diðer özelliði arýnýrken insanýn geçmiþ olduðu yollarý da iyi ezberlemesi gerektiðidir. Yoksa insan kafasýna saksý düþmüþ gibi hiçbir þeyi hatýrlamadan yeni bir kalýba dökülmüþ olursa baþkasýna hiç bir faydasý dokunamaz. Nasýl Yapmalý? Önce kendi temel düþünce ve duygularýmýzýn farkýna varmamýz gerekiyor. Yani ben nasýl düþünen ve nasýl davranan bir insaným diye iyice bir incelememiz gerekiyor kendimizi. Kopamadýklarýmýzý, baðlý olduðumuz þeyleri, nesneleri, tutkularýmýz, vazgeçemediðimiz küçüklüklerimizi çok iyi tespit etmemiz gerekiyor. Çünkü tüm bunlar bizim bir yerde kalýplaþtýrdýðýmýz düþünce ve davranýþlarýmýz oluyor. Böylelikle bizim yeniye açýk hale gelmemize engel oluyorlar. Yaþadýðýmýz olaylar içinde bizi sýkýyorlar, bunaltýyorlar ve olgunlaþmamýza engel oluyorlar. Nelerimizi Etkiliyorlar? Bizi þaþýrtabilirler (henüz kendimize bile tarafsýz olamadýðýmýzdan ve davranýþlarýmýzý seçip, sonuçlarýný seçemediðimizden) Mücadele gücümüzü kaybettiriyorlar. Örnek olmamýza engel oluyorlar Kendi kendimize hür olmaktan bizi alýkoyuyorlar.(aklýmýzýn hür çalýþmasý ile ilgili) Önce kendimizde bunlarý tanýyalým. *PARA; MAL; MÜLK; ÞAN; ÞÖHRET; AÝLE; EÞ; ÇOCUKLAR; SÝGARA; ALKOL; Yeniye Açýk Olmamýzý Engelleyen Kalýplarýmýz Var mý? DÜÞÜNCE BÝÇÝMÝMÝZ; OLAYLARI ELE ALIÞ TARZIMIZ; ÇABUK USANIYOR; YORULUYOR MUYUZ?; KORKULARIMIZ VAR MI? TEMBELLÝÐÝMÝZ VAR MI?; Þ Ü P H E L E R Ý M Ý Z VA R M I ? SÜREKLÝ SOLGUN; YORGUN VE ÜZGÜN MÜYÜZ? Kalýplarýmýzý yýkabilmek, geliþmemize engel, ayaklarýmýza bað olanlardan kurtulabilmek ve yerine yeni deðerleri koyabilmek, baþarýlý bir arýnma eðitimi ile mucizeler yaratabilir. Sevgi Dünyasý 45 Ýktidar Olmak Ýle Muktedir Olmak (Baþa geçmek veya baþta bulunmak ile yeterli, ehliyetli, iþi bilir olmak) Uður Uzunhekim Ýktidar olmak, demokratik (parlamenter) rejimlerle yönetilen ülkelerde, politikacýlarýn seçim yolu ile, halk tarafýndan iktidar olmalarý yani baþa geçmelerini akla getirir. Bunu oy verme hakký olan veya olmayan hemen her ülke vatandaþý gayet iyi bilir. Ancak, muktedir olmak, yani yeterli, iþi bilir ve ehliyetli olmak konusunda, iktidara gelenlerin ne derece bu özelliklere sahip olduklarý hususunda yanýlabilirler. Baþa geçen iktidarýn ayný zamanda muktedir olarak ülkelerini yönetmesini arzu ettiklerinden, inanarak oylarýný o iktidar için kullanýrlar. Padiþahlýk veya krallýkla yönetilen ülkelerde iktidarýn mutlaka muktedir olmasý gerekir diye bir sorunu olmadýðý için, Padiþahlýkta ( O s m a n l ý Ýmparatorluðunda olduðu gibi) en büyük oðul padiþahýn yerine geçerdi. Krallýk rejimiyle yönetilen ülkelerde ise, en büyük çocuk kral veya kraliçe olurdu. Bunlarýn muktedir bir iktidar olmalarýna bakýlmazdý. Ýngilterede ve Ýspanyada olduðu gibi krallýk veya kraliçelik sadece sembolik bir makam olarak kalsa da, ülke seçimle gelen ve muktedir olduðu düþünülen ve inanýlan kimseler tarafýndan yönetilmektedir. Tüm dünyada herhangi bir þekilde, herhangi bir alanda iktidar olup (baþa geçip) o alandaki bilgi, yetenek ve tecrübelerini kullanarak baþta bulunma konumlarýný tam olarak yerine getirenler olduðu gibi, Ben yapýyorum, oluyor þeklinde kendilerini yeterli, iþi bilir olarak tanýmlama cesaretini duyan, kendi kendilerini takdir eden çok ama çok insanoðlu vardýr. Bu durumun, din, dil, ýrk, millet veya cinsiyet ile ilgisi olmayýp, beyinlerin fonksiyonel durumu ile ilgisi vardýr. 46 Sevgi Dünyasý Eðitimlisi veya eðitimsizi birçok insanýn muktedir olmadan iktidar konumunda olanlarýný þöyle bir düþünürsek, çevremizde, yurdumuzda, medeniyete eriþmiþ diðer birçok ülkelerde böyle insanlarýn bulunduðunu görürüz. Her þeyden önce, iktidar konumunda olan kimselerin, muktedir olmalarýnýn yanýnda sorumluluk bilinci ile yüklü olmalarý gerekir. Bu bilinç insanda ya doðuþtan bulunmakta, ya da yetiþtirildiði ortamýn kendisine aþýladýklarýyla veya çocukluk-gençlik yýllarýnda, büyük sorumluluklar yüklenmiþ kimseleri kendine örnek almasýyla oluþmaktadýr. Bunlarýn hiçbiri yok ise, zorla, anlatarak, göstererek veya baþka nice metotlarla insanlara sorumluluk yüklenemez. Aksi taktirde sorumluluk bilincinden yoksun olan bu insanlar, her þeyin bilincinde, sorumluluðunda olduklarýný zannedip, etrafýn öneri veya uyarýlarýný göz önünde tutmadan muktedir olduklarýný zannedebilirler. Ýktidarda olan kimselerin, bulunduklarý konumda yeterli, ehliyetli ve iþi bilir olmalarý ana þartlardan birisi olmakla beraber, etrafýndakilere güvence veren, problemlerine çare bulan, düþündüklerini eylemleri ile de gösteren ve inandýran olmalarý da gerekir. Böylece, ortaya attýklarý fikirler, yaptýklarý iþler ve bunlarý baþarý ile uygulamalarý, iktidarlarýnda bulunan kimseler tarafýndan çok daha fazla beðeni, saygý ve sevgi ile karþýlanýr. Ýnsanlar, o iktidarda olan veya olanlarýn yaptýklarýný her yerde gururla anlatýp, diðerlerinin de takdir etmesini saðlayýcý yorumlar yaparlar. Ayrýca yaratýcýlýk vasfýna sahip iktidar ve muktedir kimseler çok daha katmerli bir iktidar süreci içinde bu dönemlerini geçirirler. Ayný zamanda bu dönem sürecince sevecen, tatlý-sert, kýrýcý olmamayý kendilerine prensip edinen tutumlar içinde olmalarý, yine sevgi ve saygýyý getiren unsurlardýr. Derecesini çok iyi bir þekilde ayarlayýp alçakgönüllü olabilenlerin, ayný zamanda yönettikleri insanlarýn geleceðini göz önünde tutarak, mantýklý, olmasý gereken þekilde düþünerek karar verip, bazen acýmasýz duruma düþmeyi de kabullenmiþ olmalarý gerekir. Duygusal davranmayý bir yana býrakýp, iþin sonucunda kendileri bundan yara alsa bile bu iþin böyle olmasý gerekir diyerek karar verici yetenekte olmalarý da elzemdir. Ýktidardaki muktedir olan kimseler acele etmeyip, yapacaklarý iþi, üzerinde durup düþünerek, tartarak, görüþerek yapmalarý, zamansýz ve yersiz kararlar vermelerini önler. Mevcut bilgi ve tecrübelerini ilerletmek için, etrafýndakilerin bilgilerine baþvurmak, onlarý samimi olarak dinleyebilmek, hattâ onlarýn önerileri üzerinde düþünerek, uygun gördüðünde tatbik etmek, ideal bir iktidarýn göstergesidir. Sabýrlý ve sakin olmayý yani sinirlerini frenlemeyi bilen iktidardaki kimseler, daha çok üretken olurlar. Yaratýcý özelliklerini paylaþarak, eserler býrakacak yeteneklere sahip olan iktidar ve muktedir kimseler, kendilerinden sonra, hayýrla anýlan, hemen her mecliste ismi yâdedilen kimselerden olabilirler. Bütün bunlarý yapan, yapabilme gücüne sahip olanlarýn, hiçbir yerde kendilerinin neler yaptýklarýný ve neler yapabileceklerini söylememe durumunda olmalarý gerekir. Týpký, Âyinesi iþtir kiþinin lâfa bakýlmaz. Þahsýn görünür rütbei aslý eserinden sözleri gibi... Sevgi Dünyasý 47 GUINNESS BULUÞLAR KÝTABI Norris McWhirrer Yaþamýmýza girmiþ olan, fark etmeden kullandýðýmýz, yediðimiz, içtiðimiz þeyler acaba ilk ne zaman ve nasýl bulunmuþ? Ýnsanoðlu ilkçaðlardan beri pek çok buluþ gerçekleþtirerek bugünlere gelmiþ. Her buluþun kendine özgü bir hikayesi ve þaþýrtýcý öyküsü vardýr. Bundan böyle SEVGÝ DÜNYASI derginizde her ay bu buluþlarýn kýsa öykülerinden söz edip, bilgilerimizi tazeleyeceðiz... KONSERVE KUTULARI 1795te Fransýz Nicolas Appert, besinlerin korunmasý için tarýmbeslenme endüstrisinde devrim yaratacak bir yöntem buldu. Günümüzde giderek yaygýn bir biçimde kullanýlan yöntem, besinleri havayla temas ettirmeden sterilize etmeyi amaçlar. Aslýnda henüz konserve kutularý yoktu; aðzý beþ kat mantarla örtülmüþ kavanozlar kullanýlýyordu. Appert, Fransýz Hükümetinin düzenlediði bir yarýþmadan aldýðý büyük para ödülüyle, buluþunu endüstride uygulama fýrsatýný da buldu. Buluþ, 1804de Deniz Bakanlýðý tarafýndan denendi. Örnekler, Breste gönderilip, kullanýlmadan önce üç ay bekletildi. Sonuç umut vericiydi: Üs komutanlýðý raporunda etli ya da etsiz kuru fasulye ve bezelyelerin tazeliklerini ve lezzetlerini aynen koruduðunu belirtiyordu. 1810 yýlýnda ise Pierre Durand isimli biri özellikle kalay kaplý maden kutularýn besinlerin korunmasý için kullanýlmak üzere hazýrlanmýþ þeklinin patentini aldý. Daha sonra bunu 1000 altýn liraya Ýngiliz Bryan Donkin ve John Halla sattý. Onlar da bu yöntemi Appertin yöntemiyle birleþtirdiler. Böylece 1812de teneke konserve kutularý ortaya çýktý. Ýlk örnekler, ünlü deniz subaylarý tarafýndan yendi ki, bunlarýn arasýnda geleceðin Wellington Dükü, Lord Wellesley de vardý. DONDURULMUÞ GIDANIN TAÞINMASI Fransýz Charles Tellier, 1877 yýlýnda Eski Dünya ile Yeni Dünya arasýnda et taþýmacýlýðýný saðlayacak uluslararasý bir yarýþmayý kazandý. Tellier, dondurma iþlemine inanmýyordu. Aklý fikri, kuru soðutmadaydý. Böylece etin yüzeyini kurutmayý tasarlýyordu. Bu kuru kabuk, mikroplarýn üremesine uygun olmayan bir ortamdý. 1868de Auteuilldeki küçük fabrikasýnda denemelerine baþladý. Kesilen hayvanlarýn etlerini burada metilik eter makinesiyle kabukluyordu. Böylece sýðýr etlerini üç ay hiç bozulmadan korumayý baþardý. Ancak bu yöntemin maliyeti çok yüksekti. Frigorifik isimli gemide içindeki etlerle bu yöntemle 1876-1877 yýllarýnda, Rouenla Buenos Aires arasýndaki onikibin km.lik yolu, etler bozulmadan katedebildi. Gemi, Tellier in üç adet metilik eter makinesiyle donatýlmýþtý. Kurutulmuþ hava depolarýnda saklanan 12 koyun ve 2 dana eti yolculuk sýrasýnda asla bozulmadý. DERÝN DONDURUCULAR Amerikalý Clarence Birdseye, 48 Sevgi Dünyasý 1924te endüstride derin dondurma yöntemini ortaya attý. Daha önce de 1905 yýlýnda Birleþik Amerikanýn doðu kýyýsýnda variller içindeki çilekler, dondurmalar, cold-pack denilen (soðuk paketleme) yöntemle dondurulmaya baþlanmýþtý. Bu yöntemde þekerli maddeler 12 derecede bir salamura içinde barýndýrýlýyordu. 1913 de Minnesotada Mary Pennington mýsýr taneciklerini dondurmayý baþardý. Daha sonra Labradoru dolaþan Clarence Birdseye, Eskimolarýn balýk ve av etlerini dondurarak çok iyi koruduklarýný gözlemledi. 1924te Freezing Companyyi kurarak o günkü imkânlarla yýlda 500 ton meyve ve sebzeyi korumayý baþardý. 1929 da dondurma iþlemini hýzlandýrmak gereðini duyarak, çift bantlý bir dondurma aygýtý yaptý. Dondurulmak istenen madde, soðuk bir salamura içeren çukur iki madensel bant arasýnda, iki yüzü de donduruluyordu. 1935 yýlýnda ise bugün bizlerin uyguladýðý yöntemi buldu. Þimdi derin dondurucularda çok sayýda plaka, dondurma iþlemini gerçekleþtirmektedir. DONDURULMUÞ PÝÞMÝÞ YEMEKLER Ýlk kez 1945 de Amerikalý Maxson uçak yolcularýna dondurulmuþ piþmiþ yemek sunmayý düþündü. Ayrýca hazýr yemeklerini tepsi içinde yemek, yalnýz hava yolcularý için deðil, TV ekranýnýn karþýsýndan kalkmadan program seyretmek isteyen TV hastalarý için de biçilmiþ kaftandý. Birçok Amerikan firmasý bu yöntemi inceleyip, özellikle 1954 ten sonra pek yaygýnlaþan ünlü TV Yemeklerini sunmuþtur. Yalnýz 1960 ta ABD de 215 milyon tepsi yapýlýp satýlmýþtýr.
Benzer belgeler
2003 Temmuz Sayı
daima geliþme, yükselme ve arýnma
yolunda olmasý için düzenler, yardýmcý
varlýklar ve âlemler varetmiþtir.
Ýþte Yarataný bu þekilde tanýyan kiþi
aldýðý her nefesi, rahatça ve saðlýkla
yediði her ...
2004 Temmuz Sayı
Sahibi ve Genel Yayýn
Müdürü
Dr. Refet Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kurulu:
Güngör Özyiðit
Nelda Bayraktar
Özenç Kayserilioðlu
Hale Ürkmezgil
Haberleþme Sorumlusu:
Kazým E...
2004 Eylül Sayı - xn--sevgiyaynlar
Aldýklarýmýzý Unutmamalýyýz
Dr. Refet Kayserilioðlu ............................................. 2
Dinin Özü ve Gerçek Yüzü
Güngör Özyiðit ............................................ 6