“Analiz 35” Dergisi Hakem Onaylı Makaleler İçin Yazım Kuralları
Transkript
I S S N21466106 İ z mi rGı daKont r ol L a bor a t uv a rMüdür l üğ üy a y ı nı dı r .Üça y dabi ry a y ı ml a nı r .T e mmuz-E y l ül 2013 S a y ı : 18 Uç uc uY a ğAna l i z l er i Coğ r a fiİ ş a r e t l emeS i s t emi Ka l ı c ı Or g a ni kKi r l ec i l er GDOMi k t a rAna l i z l er i Gı da l a r daAk r i l a mi dOl uş umu Ha y a l i ndek i İ z mi ri ç i n. . . T ÜBİ T AK' t a nDes t ek l er Ha k em Ona y l ı Y a z ı mı z :Pe y ni r deBi y oj enAmi nl er L A B O R A T U V A R D A U Z M A Seçkin Bochem® Ürünleri Bunzen Beki 1300 °C ye kadar çıkan Teclu-Brülör. İğne vana, hava regülatörü, ateşleme ve tasarruf alevi. Nikel kaplamalı pirinç. Doğalgaz veya propangazı. İmbikli Beher 18 / 10 çelik. Kenarlı ve dökme oyuklu. Ocak ve manyetik karıştırıcılara uygun hazırlanmış taban yüzeyli. Pota Pensi 18 / 10 paslanmaz çelik ve cilalı. Çift bükümlü. Oluklu. Aradığınız bu değil mi? Bütün Bochem® ihtiyaçlarınızı, bizden sipariş edebilirsiniz. Bizi arayın! OMNILAB Laboratuvar Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. 1201 / 1 Sk. No:2 Su Plaza K:5/502 • 35170 Gıda Çarşısı - Yenişehir / İzmir / Türkiye • Tel: +90 232 469 42 44 www.omnilab.com.tr • e-posta: [email protected] Esnek. Güvenilir. Kişisel. N “Analiz 35” Dergisi Yayın İlkeleri Yıl: 5 Sayı: 18 Temmuz – Eylül “Analiz 35” dergisi İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü tarafından 3 ayda bir yayınlanan, 81 ilde dağıtımı yapılan Üniversite, kamu ve özel sektöre hitap eden bir dergidir. Sahibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü Adına Erol BULUT İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürü 1. Her sayımızda 1 tane hakem onaylı yazıya yer verilecektir. 2. Gıda, yem, su ve su ürünleri ile ilgili makaleler yayınlanacaktır. 3. Hakem onaylı bölümümüzde yayınlanacak makaleler başka hiçbir yerde yayınlanmamış olacaktır. Makale ile birlikte “Bu çalışma hiçbir yerde yayınlanmamıştır.” beyanının ve yazışmalardan sorumlu yazarın imzasının bulunduğu dilekçe gönderilmelidir. 4. Yayınlanan her makalenin sorumluluğu yazar(lar)ına aittir. 5. Hakem onaylı bölümümüzde yayınlanması istenilen makaleler, [email protected] adresine elektronik ortamda ve kurumumuzun yazışma adresine posta ile 1 nüsha şeklinde gönderilmelidir. 6. Hakem onaylı bölümümüzde yayınlanması için gönderilen makale yayın kurulu tarafından incelendikten sonra, hakemlere gönderilecektir. Hakemlerce yayınlanmaya değer bulunan makaleler yayınlanacaktır. 7. Yayın kurulu gerekli gördüğü takdirde makalede kısaltma ve düzeltme yapabilecektir. 8. Gönderilen yazıların “Analiz 35” dergisinde yayımlanması ve yayımlanma sırası kararı Yayın Kuruluna aittir. 9. Yayınlanan yazılardan dolayı yazar(lar)a telif hakkı ödenmeyecektir. Sorumlu Müdür Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü Adına Erol BULUT İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürü Genel Yayın Yönetmeni Gökhan DİNÇER Koordinatör Yazı İşleri Müdürü Dr. İsmail GÖVERCİN Veteriner Hekim Editör Dr. Esra ALPÖZEN Gıda Yüksek Mühendisi Yayın Kurulu Dr. Esra ALPÖZEN Gönül GÜVEN Ergin Mehmet HARUNOĞLU Huriye ONAÇ BAYRAM Dilek ŞENOĞUL Serdar ERDAL Yönetim Üniversite Cd. No:45 Bornova – İZMİR Telefon 0 232 435 14 81 – 435 66 37 435 08 79 – 4356256 Faks 0 232 462 41 97 Web adresi www.izmir-kontrollab.gov.tr e-posta [email protected] [email protected] [email protected] Misyonumuz Ülkemizin ve dünya pazarlarının ihtiyacı olan güvenilir gıda ve kaliteli tarım ürünlerine erişebilirliği gerçekleştirmek, Grafik Tasarım Ergin Mehmet HARUNOĞLU Serdar ERDAL Tarımsal ve ekolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak, Baskı Kanyılmaz Matbaacılık Kağıt ve Ambalaj San. Tic. Ltd Şti. Sanat Cad. 5609 Sok. No:13 Çamdibi, İZMİR Tel: 0 232 449 14 43 - 449 47 90 Kırsal alanda yaşam standardını yükseltmek amacıyla politika belirlemek ve uygulamak. Vizyonumuz Basım Tarihi 30.09.2013 Gıda ve tarım alanında; üretici ve tüketici memnuniyetini en üst düzeyde sağlamak, Yerel Süreli Yayın Türkiye’yi bölgesinde lider, Dünyada küresel aktör haline getirmek. ISSN 2146-6106 i ANALİZ 35 Dergisi Bilimsel Danışma Kurulu (İsimler Unvanlarına göre Alfabetik sıra ile yazılmıştır.) Prof. Dr. Ali ÜREN Avrasya Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Durmuş ÖZDEMİR İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Kimya Bölümü Prof. Dr. Enver DURMUŞOĞLU Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Feryal KARADENİZ Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr.Figen KOREL İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Fikret PAZIR Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Harun UYSAL Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Hatice PARLAK Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Prof. Dr. Mustafa KARAKAYA Selçuk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Prof. Dr. Nafi ÇOKSÖYLER 100. Yıl Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Neriman BAĞDATLIOĞLU Celal Bayar Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Nil ERTAŞ Ege Üniversitesi Kimya Bölümü Prof. Dr. Özer KINIK Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Şebnem TAVMAN Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Taner BAYSAL Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Ümit GÜRBÜZ Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doç. Dr. İhsan YAŞA Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü Doç. Dr. Remziye YILMAZ Orta Doğu Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Biyoteknoloji Ar-Ge Merkezi Doç. Dr. Tolga DİNÇER Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Esra ÇAPANOĞLU İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Özgül ÖZDESTAN Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Çağatay KARAASLAN Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Dr. Nayil DİNKÇİ Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi 2 İçindekiler Erol BULUT Hızlı, Etkin ve Kaliteli Hizmet 4 Dr. Esra ALPÖZEN “Hakem Onaylı Makale” Köşemiz Başladı 5 TÜBİTAK'tan Destekler 8 Coğrafi İşaretleme Sistemi 10-12 Uçucu Yağ Analizleri 14-15 Kalıcı Organik Kirleticiler 18-21 GDO Miktar Analizlerinde Kapsamımız Genişlemeye Devam Ediyor 24-25 Gıdalara Uygulanan Ön İşlemlerin Akrilamid Oluşumuna Etkisi 28-30 Hayalindeki İzmir için Bugün Harekete Geç 34-35 İç Kontrol Bileşenleri, Standartları ve Genel Şartları 38-39 Peynirde Biyojen Aminler 41-47 Güncel Haberler 50-52 3 Hızlı, Etkin ve Kaliteli Hizmet Tüm okuyucularımızı Kurumum ve şahsım adına saygı ile selamlıyorum. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Kuruluşu İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü Bakanlığımız tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda kaliteli bir hizmet anlayışı ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Erol BULUT İzmir Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürü Kurumumuz konusunda uzmanlaşmış görev ve sorumluluk bilinci içinde hareket eden elit personelimiz ile hizmetlerini yürütmektedir. Kurumumuzda hızlı, etkin ve kaliteli hizmet sunmak için; - Kurumsal mükemmeliyeti sağlamak, Kurumsal Yönetim Sistemini etkin hale getirmek Teknolojik ve fiziksel alt yapıyı geliştirmek İnsan kaynaklarını etkin hale getirmek Kurum imajını güçlendirmek ve etkinliği arttırmak hedeflenmektedir. Bununla birlikte; - Çalışma verimliliğini etkileyen en önemli unsurlardan olan kurumsal aidiyet duygusunun geliştirilmesi, Motivasyonun arttırılması, Konforlu bir çalışma ortamının sağlanması amaçlanmaktadır. Kurumumuzda Gıda Güvenilirliği yönünden yapılan akredite analizlerin sayısının arttırılması önem arz etmektedir. 2004 yılında akredite olan Kurumumuz her yıl akreditasyon kapsamını genişletmektedir. Bu kapsamda; 21-22 Ekim tarihlerinde TÜRKAK tarafından gerçekleştirilmesi planlanan Gözetim tetkikine Moleküler Biyoloji Analizleri Laboratuvarımız 50 analiz Kimyasal Analizler Laboratuvarımız 17 analiz, Mikrobiyoloji Analizleri Laboratuvarımız 10 analiz, Organik Tarım Ürünleri ve Kalıntı Analizleri Laboratuvarımız 38 etken madde için akreditasyon başvurusu yapmıştır. Kurumumuzda analiz metotlarının geliştirilmesi ve analiz çeşitliliğinin arttırılması çalışmalarına devam edilmektedir. 22 gen bölgesinde yapılan GDO Miktar Analizleri kapsamımız yapılacak yeni gen bölgeleri çalışmaları ile genişletilecektir. Kurumumuzda mevcut teknolojik altyapının daha da güçlendirilmesi için Biyotoksin Analiz Laboratuvarı ile Organik Tarım Ürünleri ve Kalıntı Analizleri Laboratuvar Birimlerine 2 adet LC-MS/MS cihazının alımı çalışmalarına devam edilmektedir. Tüm okuyucularımızın Kurban Bayramını kutlar, sağlık, mutluluk ve huzur dolu günler dilerim. 4 “Hakem Onaylı Makale” Köşemiz Başladı Yayın hayatına başladığı 2009 yılından beri kendisini yenileyen “Analiz 35” Dergisinde bu sayımızdan itibaren her sayımızda bir tane hakem onaylı makale yayınlanacaktır. Hakem onaylı bölümümüzde yayınlanması istenilen makaleler, [email protected] adresine elektronik ortamda ve kurumumuzun yazışma adresine posta ile 1 nüsha şeklinde gönderilmelidir. Gelen makaleler dergimizin 2. sayfasındaki Bilimsel Danışma Kurulu listesinde ismi yer alan 2 hocamıza çalışma konuları dikkate alınarak değerlendirilmek üzere gönderilmektedir. Hocalarımız tarafından değerlendirmeye değer bulunan makalelerin minör revizyonları yayın sahibi tarafından yapıldıktan sonra, makaleler kabul tarihi sırasında göre dergimizin her sayısında bir tane olacak şekilde yayınlanacaktır. Dergimizin Bilimsel Danışma Kurulunda görev almayı kabul ederek, dergimize destek olan hocalarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Hakem onaylı köşemizde yayınlanmasını istediğiniz makaleler için “Analiz 35 Dergisi Yazım Kuralları”nı dergimizin 40. Sayfasında bulabilirsiniz. Dr. Esra ALPÖZEN Gıda Yüksek Mühendisi “Analiz 35” Dergisi Editörü 18. sayımızın kapak konusunu Uçucu Yağ Analizleri olarak belirledik. Kimyasal Analizler Laboratuvarımızda baharatlarda uçucu yağ analizleri GC-MS yöntemi ile başlamıştır. Elinizdeki sayımızda ayrıca; Coğrafi İşaretleme Sistemi, GDO Miktar Analizleri, Kalıcı Organik Kirleticiler, Gıdalara Uygulanan Ön İşlemlerin Akrilamid Oluşumuna Etkisi ve İç Kontrol sistemi konularında yazılara yer verilmiştir. Ayrıca, proje ekibimizin faaliyetleri ile ilgili yazımızı ve İzmir Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan yazıyı da okuyabilirsiniz. Hakem onaylı köşemizin ilk yazısı, Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Özgül ÖZDESTAN tarafından hazırlanan “Peynirde Biyojen Aminler” isimli makaledir. Bu sayımızda kongre duyurularına yine yer verdik. Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 17-18 Nisan 2014 tarihinde düzenlenecek olan “Zeytinyağı ve Sağlık” sempozyumunun düzenleme komitesinde Laboratuvar Müdürlüğümüz ve Zeytincilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü de görev almaktadır. Sempozyumun duyurusunu 6. Sayfada inceleyebilirsiniz. Bu sempozyumla ilgili duyurulara sonraki sayılarımızda da yer vereceğiz. Ayrıca Çukurova Üniversitesi tarafından düzenlenecek olan “Geleneksel Gıdalar Kongresi”nin duyurusunu 7. sayfalarda görebilirsiniz. Dergimize reklamlarıyla maddi destek veren firmalara kurumum adına teşekkür ediyorum. tüm Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle, herkese sağlıklı gıdalarla güzel günler diliyorum. 5 TÜBİTAK’tan Destekler B- Uluslararası Destek Programları 1011 - Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) C- İkili Proje Destekleri ERA-NET COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği) D- Konuk Araştırmacı Destek Programları 2221 - Konuk veya Akademik İzinli (Sabbatical) Bilim İnsanı Destekleme Programı 2236 - Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşımı Destek Programı 29.05.2013 tarihinde İzmir Kalkınma Ajansı tarafından verilen Proje Hazırlama Eğitimi’ne katılan 25 çalışanımız sertifikalarını almışlardır. Tebrik ederiz. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin sunduğu ve 2. aşamaya katılmaya hak kazanan TÜBİTAK 1003 Gıda Güvenirliği çağrısı kapsamındaki projede Müdürlüğümüz Mikrobiyoloji Laboratuvarı Birim Sorumlusu Hülya SÖKMEN araştırmacı olarak görev almıştır. Kendisini tebrik eder ve başarılar dileriz. TÜBİTAK 1003 Gıda Güvenirliği çağrısı kapsamında sunduğumuz projelerimiz 2. aşamaya kabul edilmemiştir. Bu haberlerden sonra aşağıda başlıklar halinde araştırmacı ve sanayicilerimizin başvurabilecekleri TÜBİTAK programlarının listesini bulacaksınız. Faydalı olması dileğiyle esen kalınız. AKADEMİK Ar-Ge PROJE SANAYİ Ar-Ge PROJE DESTEKLERİ- Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) A- Ulusal Destek Programları 1008 1512 1301 DESTEKLERİ- Araştırma ve Destekleme Programları Başkanlığı (ARDEB) 1501 1503 1507 1511 A- Ulusal Destek Programları 1001 1002 1003 1005 1007 1008 1010 1011 1301 1505 1513 3001 3501 1601 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı Hızlı Destek Programı Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destek Programı Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Programı Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı 1514 1505 1007 1513 Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı Girişimcilik Aşamalı Destek Programı Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı Proje Pazarları Destekleme Programı TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı Girişim Sermayesi Destekleme Programı (GİSDEP) Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destek Programı Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı B- Uluslararası Ortaklı Destek Programları AB 7. Çerçeve Programı 1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı Kaynaklar Anon., 2013. www.tubitak.gov.tr (05.08.2013) 8 EcsLabor at uvarCi hazl ar ı ,İ ZMİ R 2324351787/www. ecsl ab. com. t r/i nf o@ecsl ab. com. t r Coğrafi İşaretleme Sistemi Son hükümleri ile dolaylı olarak korunan coğrafi işaretlere etkin ve özel bir koruma sağlanmıştır. Coğrafi işaretlerin diğer sınai mülkiyet haklarından üstünlüğü tek bir üreticiyi değil, belirli şartlar altında üretim yapan kişilerin tümünü birden korumasıdır. yıllarda tüketicilerin sağlıklı, kaliteli ve organik ürünlere yönelimiyle birlikte orijini ve yapım teknikleri bilinen gıdaların belirli etiketler altında satışı da artış göstermiştir. Artan ticarete bağlı olarak pazarda çok farklı şekillerde ve orijinin dışında üretilmiş ürün gittikçe yaygın hale gelmiştir. Bu ürünler, gerçek ürünlere benzer özellik göstermekle birlikte aynı özelliklere sahip değildir ve üretici ürünü coğrafi isim kullanarak tanımladığında tüketiciyi yanlış yönlendirilmiş olur. Sahtesi, gerçek ürünün köken bölgesinde veya ülkesinde mevcut olması durumunda sahtekarlık sorunu oluşur ve fikri mülkiyet korunması ile ilgili benzer bir uluslararası yaklaşım gerektirmektedir. Sahtekarlığa karşı mücadelenin 2 hedefi vardır: Ticareti haksız rekabete karşı korumak ve tüketiciyi yanlış bilgilendirmeye karşı korumaktır. Bu iki kavram birçok tamamlayıcı düzenlemeyle ulusal, topluluk ve uluslararası seviyede düzenlenmektedir. Coğrafi İşaret Nedir? Coğrafi işaret, eşyaların üzerinde kullanılan bir işaret olup, ürünün belli bir coğrafi bölgeden kaynaklandığını tanımlayan ve ürünün kalitesi, ünü veya diğer karakteristik özelliklerinin belirli bir coğrafi bölgeden kaynaklandığını işaret eden bir haktır. Coğrafi işaretlere örnek olarak; Fransa’nın Roquefort bölgesinde üretilen “Rokfor” peyniri, İtalya’nın belirli bir bölgesinde üretilen “Toskana” zeytinyağı, Hindistan’da yetişen “Darjeeling” çayı veya İskoçya menşeli “İskoç Viskisi” verilebilir. Coğrafi işaretlerin kullanımı tarım ürünleri ya da alkollü içkiler ile sınırlı olmamaktadır. Aynı zamanda coğrafi işaretler bir ürünün, ürünün kaynaklandığı yerde bulunan özel üretim becerileri ve gelenekleri gibi insani faktörler nedeniyle oluşan özel niteliklerini de vurgulayabilir. Anılan menşe yeri bir köy, kasaba, bölge veya şehir olabilir. Coğrafi İşaretlerin Tanımları Ülkemizde yayınlanan kararnamede; Coğrafi işaret “belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret” olarak tanımlanır. Coğrafi işaretler menşe adı ve mahreç işareti olarak iki ayrı şekilde değerlendirilir: Avrupa Birliği, 1992 yılında gıda ürünlerinin tanıtımını yapmak ve koruma altına almak için menşe adı koruması, mahreç işareti koruması ve geleneksel özellikli ürün adı koruması olarak bilinen sistemleri oluşturmuş; 2006 yılında 510/2006 sayılı yeni tüzükle sistemi revize etmiştir. Ülkemizde Avrupa Birliği'nin 2081/1992 sayılı Tüzüğü`nden esinlenilerek 1995 yılında 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kabul edilmiş ve böylece daha önceden genel hükümlerle ve haksız rekabet Menşe Adı (Protected Designation of Origin, PDO); Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge, çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş yöre, alan, bölgeye özgü doğa ve insan faktöründen kaynaklanan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan bölge sınırları içinde üretilen bir ürünü tanımlamaktadır. 10 • • • Söz konusu tarım veya gıda ürününün; O bölge, özel yer veya ülke menşeli olması, Kalite veya niteliklerinin, doğa ve insan unsurları ile birlikte sadece özel bir coğrafi çevreye özgü olması ve Üretimi, işlenmesi ve hazırlanmasının tanımlanan coğrafi bölgede gerçekleşmesi gerekmektedir. engelleri azaltmak, fikri mülkiyet haklarının etkin ve yeterli korunmasını desteklemek ve fikri mülkiyet haklarını zorunlu hale getiren önlem ve prosedürlerin yasal ticaretin önünde engel teşkil etmesini önlemektir (Gürsu, 2008). Coğrafi İşaret Tescili Ülkemizde coğrafi işaret tescillendirmeleri Türk Patent Enstitüsü tarafından gerçekleştirilmektedir. Coğrafi işaret tescillendirmeleri, başvurulan ülkede geçerli olup her ülkede ülke mevzuatına göre başvuru yapılır. Ülkemizde 169 üründe coğrafi tescil belgesi bulunmaktadır. 510/2006 sayılı AB Tüzüğü ile ülkemizde tescil işlemi gerçekleşmiş coğrafi işaretler için AB’ye tescil başvurusunda bulunulabilir. 510/2006 sayılı AB Tüzüğü’ne göre korumadan faydalanabilecek gıda ürünleri: biralar, bitki özlerinden yapılan içecekler; ekmek, hamur işleri, kekler, şekerlemeler, tatlılar ve diğer fırıncılık ürünleri, doğal zamk ve reçineler, hardal macunu, makarna, tarım ürünleri grubu ise: kuru ot-saman, uçucu yağlar, mantar, çiçekler ve süs bitkileri, yün, saz, sepetçisöğüdü,keten lifi olarak sayılmaktadır. Ayrıca canlı hayvanlar, et ve süt hammadde olarak kabul edilerek, bu hammaddelerden elde edilebilecek peynir, salam, sosis gibi ürünler de korumadan yararlanabilmektedir. Şarap sektörü (üzüm sirkesi hariç) ve alkollü içkiler 2006/510/EC işaretli Konsey Yönetmeliği kapsamı dışında tutulmuştur. 17/5/1999 tarih ve 1999/1493/EC işaretli Şarap Ortak Piyasa Düzeni Konsey Yönetmeliği ve diğer alkollü içkiler için 29 Mayıs 1989 ve EEC 1576/89 sayılı Konsey Yönetmeliği hükümleri saklıdır. Avrupa Birliği’ne başvurular Brüksel’deki komisyona yapılır. Komisyon, yapılan inceleme neticesinde uygun bulunan müracaatlara ilişkin Tek Belge’yi AB Resmi Gazetesinde yayımlamakta veya uygun bulunmaması halinde reddetmektedir. Başvuruda gerekli belgeler • Müracaat eden grubun isim ve adresi, • Ürün şartnamesi, • Tarım veya gıda ürününün menşe adı veya coğrafi işareti ifade eden adı, • Tarım veya gıda ürününün gerekli olması halinde ham maddesi, temel fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik veya organoleptik özelliklerini kapsayan tanımı, • Coğrafi alanın tanımı, • Tarım veya gıda ürününün tanımlanan coğrafi alan menşeli olduğunun ispatı, • Tarım veya gıda ürününün elde edilme yöntemi, tescil müracaatı yapanların menşe, kalite ve kontrolünün korunması ve sağlanması amacıyla paketleme işleminin tanımlanan coğrafi bölgede gerçekleştirilmesi gerektiğine dair bir gerekçe ileri sürmesi halinde paketleme hakkında bilgi dahil Mahreç İşareti (Geographical Indication, PGI); Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş bir ürün olması yanında üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinde en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde üretilen ürünlerin belirleyici işaretidir. Söz konusu tarım veya gıda ürününün; • O bölge, özel yer veya ülke menşeli olması, • Özgün kalitesi, ünü veya diğer niteliklerinin o coğrafi bölgeden ileri gelmesi ve, • Üretimi ve/veya işlenmesi ve/veya hazırlanmasının tanımlanan coğrafi bölgede gerçekleşmesi gerekmektedir. Canlı hayvanlar, et ve süt ürünleri gibi işleme alanından farklı veya daha geniş bir coğrafi alandan temin edilen ham maddeler aşağıdaki şartların yerine getirilmesi halinde de bazı coğrafi adlar menşe adı olarak nitelendirilebilir; • Ham maddelerin üretildiği alanın tanımlanması, • Ham maddelerin üretimi ile ilgili özel koşulların var olması, • Bu özel koşulların denetlenebiliyor olması. Coğrafi İşaretlerin Korunması Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) idaresi altında olan 1883 “Paris Sözleşmesi” (Paris Convention for the Protection of Industrial Property) ve 1958’de imzalanan Menşe Adlarının Korunması ve Uluslararası Tescili İçin Lizbon Anlaşması (Lisbon Agreement for the Protection of Appellations of Origin and their International Registration) gibi birkaç antlaşma uluslar arası platformda coğrafi işaretlerin korunmasına ilişkin maddeler içermektedir. 1 Ocak 1995’te yürürlüğe giren 15 Nisan 1994 tarihli DTÖ Anlaşmasının 1C ekinde yer alan TRIPS Anlaşması uluslararası ticarette çarpıklıkları gidermek ve 11 • Cizelge 1. Ülkemizde Tescilli Coğrafi İşaretler (Anon., 2012) mümkünse otantik ve değişmeyen yerel elde edilme yönteminin tanımı, • Coğrafi alan ile tarım veya gıda ürününün kalitesi, nitelikleri ve ünü arasındaki ilişki, ürün şartnamesi ile ilgili kuralları belirleyen idarenin adı adresi ve görevleri, tarım veya gıda ürünü ile ilgili özel etiketleme kuralları ve Topluluk veya ulusal düzeyde diğer gereklilikler hakkında detaylı bilgiler. Tek Belge, 2006/1898/EC sayılı Komisyon Yönetmeliğinin ekinde yer alan “Tek Belge” ürün şartnamesi ile ilgili temel noktaları, ürün adını, ürünün tanımını, paketleme ve etiketleme kurallarını, coğrafi alanın kısa tanımını, coğrafi çevre veya menşe ile ürün arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiyi gösteren üretim yöntemini içermesi gerekmektedir. Adana Kebabı Adapazarı Dartılı Keşkek Adapazarı Islama Köftesi Afyon Kaymağı Afyon Pastırması Afyon Sucuğu Akçaabat Köftesi Akhisar Domat Zeytini Akhisar Uslu Zeytini Akkuş Şeker Fasulyesi Akşehir Kirazı Anamur Muzu Andırın Tirşiği Antakya Künefesi Antep Baklavası Antep Fıstığı Arapgir Köhnü Üzümü Aydın İnciri Ayvalık Zeytinyağı Bafra Pidesi Bergama Kozak Çam Fıstığı Beypazarı Kurusu Bodrum Mandarini Bozdağ Kestane Şekeri Burdur Ceviz Ezmesi Burdur Şiş Köftesi Çay İlçesi Vişnesi Çimin Üzümü Çorum Leblebisi Çubuk Turşusu Denizli Leblebisi Diyarbakır Karpuzu Diyarbakır Örgü Peyniri Edirne Beyaz Peyniri Edirne Tava Ciğeri Edremit Körfez Bölgesi Zeytinyağı Ege İnciri Ege Pamuğu Ege Sultani Üzümü Elazığ Öküzgözü Üzümü Erzincan Tulum Peyniri Erzurum Civil Peyniri Erzurum Kadayıf Dolması Erzurum Küflü Civil Peyniri Eskişehir Çiğböreği Eskişehir Lüle Taşı Ezine Peyniri Finike Portakalı Geleneksel Türk Ahududu Likörü Geleneksel Türk Gül Likörü Geleneksel Türk Kayısı Likörü Geleneksel Türk Vişne Likörü Gemlik Zeytini Giresun Tombul Fındığı Gümüşhane Dut Pestili Denetimi Denetimi yapacak komisyon, tescil ettirilen coğrafi işareti kendi sicil kayıtlarında belirtir. Bu komisyon söz konusu ürünün üretimi, üretimi, pazarlanması, tescilli menşe adı veya mahreç işaretinin kullanım biçimi, markalanması, ürün üzerinde belirtilmesi, işaretleme, etiketleme, markalama şekillerini ayrıntılı olarak denetlemek üzere yeterli personel, ekipman ve diğer imkanlara sahip olacak ve söz konusu ürünün üretim durumlarını sürekli kontrol edecektir. Denetim işlemi için konu ile ilgili uzman ve tarafsız kurum/kuruluşlarla işbirliği yapılabilir. Ulusal mevzuattaki düzenlemeden farklı olarak, coğrafi işaretlerin denetimi konusunda 510/2006 sayılı Tüzük çok daha belirgin hükümler içermektedir. Denetimle ilgili hükümler; coğrafi işareti taşıyan ürünlerin piyasaya sürülmesinden önce, EN 45011 veya ISO/IEC Guide 65 sayılı standartlara göre akredite olmuş bağımsız ve tarafsız kuruluşlarca denetlenmiş olması zorunlu hale gelmiştir. Bu zorunluluk, hem üye hem de üye olmayan ülkeler için 1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren geçerlidir. Gümüşhane Kömesi Güney Ege Zeytinyağları Hellim Peyniri İnegöl Köfte İsabey Üzümü İskilip Dolması İskilip Turşusu İspir Kuru Fasülyesi İzmit Pişmaniyesi Kadınhanı Tahinli Pidesi Kale Biberi Kalecik Karası Üzümü Karnavas Dut Pekmezi Kayseri Mantısı Kayseri Pastırması Kayseri Sucuğu Kemalpaşa Tatlısı Keşan Satır Et Kırkağaç Kavunu Konya Etli Düğün Pilavı Malatya Kayısısı Maraş Biberi Maraş Dondurması Maraş Tarhanası Mardin İkbebet Mardin İmlebes Mardin Kaburga Dolması Mardin Kibe Mardin Sembusek Mersin Cezeryesi Mustafakemalpaşa Tatlısı Mut Kayısısı Nizip Zeytinyağı Oltu Cağ Kebabı Osmaniye Yer Fıstığı Ödemiş Patatesi Pervari Balı Safranbolu Safranı Salihli Kirazı Salihli Odun Köfte Siirt Büryan Kebabı Siirt Fıstığı Siirt Perde Pilavı Sivas Köftesi Şanlıurfa Biberi Şanlıurfa Çiğ Köfte Tarsus Beyazı Üzüm Topacık Tarsus Şalgamı Tarsus Yayla Bandırması Taşköprü Sarımsağı Tavşanlı Leblebisi Terme Pidesi Türk Rakısı Yamula Patlıcanı Zile Pekmezi Kaynaklar Anon., 1995, Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Resmi Gazete, 27.6.1995 tarih ve 22326 sayılı. Anon. 2006a, 510/ 2006 Sayılı AB Tüzüğü, Official Journal of the European Union, 93/12- 93/25 Anon. 2006b,1898/2006 Sayılı AB Yönetmeliği, Official Journal of the European Union, 369/1-369/19 Anon., 2012, Coğrafi İşaretler, www.tpe.gov.tr Gürsu, R.P.D., 2008, Avrupa Birliği’nde kalite politikası ve Türkiye’nin uyumu, TC Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Dış ilişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon dairesi Başkanlığı, AB uzmanlık tezi, 140 s. 12 Uçucu Yağ Analizleri Uçucu Kimyasal ve fiziksel özellikler açısından sabit yağlardan oldukça farklıdır. Temel bileşikleri bitkiler aleminde doğal olarak ve yaygın şekilde bulunan terpenoitlerdir. Terpenoitler ise terpenik hidrokarbonlar ile bunların alkol, aldehit, keton, fenolik ester, eter, asit ve esterler gibi oksijenlenmiş türevleridir. Bunun yanında daha az miktarda doymuş alifatik, olefinik, asetilenik ve aromatik hidrokarbonlar ve türevleri de bulunabilir (Şekil 1) (Başer ve ark., 2012). yağlar (esansiyel yağlar), bitkilerden veya bitkilerden çeşitli distilasyon ve ekstraksiyon yöntemleri ile elde edilen, genellikle oda sıcaklığında sıvı halde olan, uçucu, kuvvetli kokulu, baharatın tüm koku ve tat verici bileşenlerini içeren, su buharı ile taşınabilen karışımlardır (Korukluoğlu ve diğ., 2005; Şahin, 2006). Uçucu yağlar salgı kanalları, salgı cepleri veya salgı tüylerinde bulunurlar. Uçucu yagların bileşim ve miktarları; bitkinin cinsine, bitkinin hangi kısmından elde edildiğine, üretim seklin, iklime ve yetiştirildiği bölgenin coğrafik yapısına bağlı olarak değişmektedir (Grassmann, ve Elstner, 2003; Coşkun, 2010). Uçucu yağlar tedavi edici etkilerinden ötürü (örn. Eucalyptus yağı), tatlandırma amacıyla, (örn. limon yağı) veya parfümeride (örn. gül yağı) kullanılırlar. Şekil 1. Uçucu yağlar 14 Kaynaklar Uçucu yağlar üretildikleri bitkilere özel, karakteristik hoş kokuya sahip olup kozmetik, parfümeri ve gıda endüstrisinde önemli bir ekonomik değer taşırlar (Başer ve ark., 2012). Günümüzde tıbbi bitkilerin ve bu bitkilere ait uçucu yağların saf ve özellikle ana etken maddelerinin elde edilip değerlendirilmesi hem bilimsel hem de ekonomik yönden oldukça önemlidir (Çelik ve Çelik, 2007). Bilindiği üzere uçucu yağlar, birçok farklı bileşeni aynı anda ancak farklı oranda içermektedir. Enstrümantal analizler ile bu bitkilerin uçucu yağlarının saflık kriterleri ve bileşenlerini ortaya konulabilmektedir. Laboratuvarımız kimyasal analizler laboratuvarında bulunan GS/MS cihazı ile uçucu yağların bileşenlerinin belirlenmesi analizi temmuz ayı itibariyle yapılmaya başlanmıştır. Uçucu yağların kalite kontrolü ve bileşenlerinin belirlenmesi açısından uçucu yağ endüstrisi ve piyasaya farklı bakış açısı getireceği düşünülmektedir. Başer, K.H. C., Gülbaba, A. G., Azcan, N., Kara, M., Kırımer, N. , M. Kürkçüoğlu, Özek, T., Özkurt, N., 2012. Türkiye’de Yetiştirilen Bazı Okaliptüs (Eucalyptus) Türlerinin Coşkun, F. , 2010. Gıdalarda Kullanılan Bazı Baharat ve Baharat Özütlerinin Antimikrobiyal Aktivitesi, Akademik Gıda 8 (4); 4146. Çelik, E. ve Çelik, G.Y., 2007. Bitki uçucu yaglarının antimikrobiyel özellikleri. Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi. 05(2):1-6. Evren, M., Tekgüler, B. 2011. Uçucu Yağların Antimikrobiyel Özellikleri, Elektronik Mikrobiyoloji Dergisi, Cilt: 09 Sayı: 3 Sayfa: 28-40. Grassmann, J. ve Elstner, E.F., 2003. Essential Oils/properties and uses. Encyclopaedia of Food Science, Food Technology and Nutrition (Elsevier Science Ltd.): 2177-2184. Korukluoğlu, M., Sertel, S., Karakaş, R., 2005. Salmonella ve Shigella’nın gelişmesini engelleyen tıbbi bitkiler ve esansiyel yağlar, Gıda Kongresi 2005. Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, İzmir, 19-21 Nisan, s. 334-337. Şahin, E., 2006. Bitkisel Kaynaklı Antimikrobiyallerin Gıda Kaynaklı Bazı Patojen Mikroorganizmalar Üzerinde Etkileri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Y.L. Tezi. Uçucu Yağ Verim Ve Bileşimlerinin ve Üretim Teknolojilerinin Belirlenmesi, Orman Bakanlığı Yayın No: 084. 15 Kalıcı Organik Kirleticiler Giriş Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) Endüstriyel gelişme, artan dünya nüfusu ve kentsel yaşamın beraberinde getirdiği çevre kirliliği, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren doğal yaşamı tehdit etmektedir. Kirlilik, ekosistem üzerinde düzensizliklere ve zararlara sebep olarak, canlı yaşamını olumsuz bir şekilde etkileyebilecek olan kirleticilerin çevreye girişi ve bu alanlarda yüksek miktarlarda birikmesi şeklinde tanımlanabilir. On iki belalı zehir diye de adlandırılan, doğada uzun süre kalabilen, besin zinciri yolu ile insan ve canlı organizmaların yağ içeren dokularında birikim yaparak, insan ve çevre sağlığı üzerinde zararlı etkilere neden olan, organik kimyasal bileşiklerdir (Varınca et al., 2008). Kalıcı Organik Kirleticilerin (KOK) özellikleri nelerdir? Zehirlidirler. Çevrede kolayca yok olmazlar ve besin zincirinde birikirler. Hava, su, toprakla kaynaklarından çok uzak mesafelere kolayca yayılabilir ve taşınabilirler. Bu on iki kalıcı organik kirletici kimyasal “Kirli Düzine” olarak da adlandırılmaktadırlar (Anonymous, 2013c). (KOK)’lar tarımın ve sanayi sektörünün bir çok alanında kullanılmak üzere üretilen 12 adet kimyasal bileşikten oluşmakta olup, bunlardan 8 adeti tarımsal mücadelede ve çeşitli zararlı böceklere karşı kullanılan pestisitlerdir. Diğer kısmı ise sanayi ve yakma işlemlerinin sonucunda yan ürün olarak ortaya çıkmaktadır. Kullanım yerine göre şu şekilde sınıflandırabiliriz (Anonymous, 2013a): - Pestisitler - Sanayide kullanılan kimyasallar - İstenmeden üretilen kalıcı organik kirleticiler Toplumun ekonomik büyümesi, dünya nüfusundaki artış ve buna paralel olarak endüstrileşme sürecindeki hızlı değişim ile birlikte çevreye yayılan kirleticilerin miktarı ve çeşidi her geçen gün artmaktadır. Canlı ve yaşadığı çevre üzerinde yapısal zararlar meydana getiren, organik ve inorganik yapıdaki kirleticilerin hava, su ve toprağa karışması olayına "çevre kirliliği" adı verilmektedir (Kösesakal, 2011). İnsan aktivitelerinin bir sonucu olarak çevreye bırakılan organik ve inorganik bileşiklerin büyük kısmı ciddi çevresel problemlere sebep olmaktadır. Toksik, mutajen, karsinojen ve/veya kalıcı özellikteki kirleticiler, insan sağlığını, tarımsal verimliliği ve çevreyi tehdit etmektedir. 18 Pestisitler (Endüstriyel Kimyasal), Hekzabromodifenil eter ve heptabromodifenil eter (Endüstriyel Kimyasal), Perflorooktansülfonik Asit (PFOS) ve Perflorooktansülfonilflorit (Endüstriyel Kimyasal), Pentaklorobenzen (Pestisit ve istenmeden üretilen yan ürün) (Anonymous, 2013a, 2013c). Aldrin: (Özellikle karınca ve çekirgelerle mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) 1979 yılında yasaklanmıştır. Klordan: (Zirai mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) 1979 yılında yasaklanmıştır. DDT: (Bit ve pire gibi zararlılarla ve sıtma ile mücadelede yaygın olarak kullanılan tarım ilacıdır) 1985 yılında yasaklanmıştır. Dieldrin: (Zirai mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) 1971 yılında yasaklanmıştır. Endrin: (Zirai mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) 1979 yılında yasaklanmıştır. Toksafen: (Zirai mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) 1989 yılında yasaklanmıştır. Mireks: (Zirai mücadelede kullanılan bir tarım ilacıdır) Türkiye’de kullanımına izin verilmemiştir. Heptaklor: (Fare, sıçan gibi zararlı hayvanlarla mücadelede kullanılan bir pestisittir) Hekzaklorobenzen: Zararlı mantar ve istenmeyen otlarla mücadele kullanılan ve dioksin furan oluşumuna neden olan bir pestisittir (Abelshon et al., 2002; Acara, 2006; Anonymous, 2013a). Organoklorlu Pestisitler (Klorlu Tarım İlaçları) UNEP tarafından tespit edilmiş olan bu 8 pestisit (aldrin, dieldrin, endrin, DDT, klordane, mireks, toksafen ve heptaklor) hemen hepsi olmasa da büyük bir çoğunluğunun üretimi ve kullanımı bütün dünyada yasaklanmış veya kısıtlama altına alınmıştır (Fu et al., 2003). Yoğun ve bilinçsiz pestisit kullanımının sonucunda gıdalarda, toprak, su ve havada kullanılan pestisitin kendisi ya da dönüşüm ürünleri kalabilmektedir. Hedef olmayan diğer organizmalar ve insanlar üzerinde olumsuz etkileri görülmektedir. Pestisit kalıntılarının önemi ilk kez 1948 ve 1951 yıllarında insan vücudunda organik klorlu pestisitlerin kalıntılarının bulunmasıyla anlaşılmıştır. Pestisitlerin bazıları toksikolojik açıdan bir zarar oluşturmazken, bazılarının kanserojen, sinir sistemini etkileyici ve hatta mutasyon oluşturucu etkileri saptanmıştır. Pestisit kalıntılarının en önemli kaynağı gıdalardır. Bu nedenle 1960 yılında FAO ve WHO “Pestisit Kalıntıları Kodeks Komitesi”ni kurmuşlar ve bu komitenin çalışmaları sonucu konu ile ilgili tanımlamalar yapılmış, bilimsel araştırma verilerine dayanılarak gıdalarda bulunmasına izin verilen maksimum kalıntı değerleri (MRL) saptanmıştır (Anonymous, 2013b). Sanayide Kullanılan Kimyasallar Poliklorlu Bifeniller Hexachlorobenzene (BHC) Mirex İstenmeden Üretilen Kalıcı Organik Kirleticiler Dioksinler Furanlar Diğer (Yeni Dokuz) Kalıcı Organik Kirleticiler Klordekon (Pestisit), Hekzabromobifenil (Endüstriyel Kimyasal), Lindan (Pestisit), Alfa Hekzaklorosiklohekzan (Pestisit), Beta Hekzaklorosiklohekzan (Pestisit), Tetrabromodifenil eter ve pentabromodifenil eter 19 Poliklorlu Bifeniller (PCBS) Dioksinler ve Furanlar Elektrikli cihazların yalıtımı amacıyla kullanılmışlardır. Rusya dışında her yerde üretimleri yasaklanmıştır. Ancak bugüne kadar üretilmiş olan miktarın üçte birinin çevreye yayıldığı tahmin edilmektedir. Geri kalan ise halen kullanımda veya atık stoklarında çevreye yayılma tehlikesi oluşturmaktadır. Dioksinler, özellikleri ve toksisiteleri birbirleriyle ilişkili olan geniş bir kimyasal madde grubudur. Yapısal yönden, bazı kimyasal maddeler, dioksine benzer ve “dioksin benzeri” davranış ve zehirlilik gösterirler. Bu kimyasallar arasında; klorodibenzofuranlar (poliklorludibenzofuranlar, PCDF veya furanlar), poliklorlu difeniller (PCB) ve naftalenler sayılabilir. Yetmişbeş farklı dioksin olmasına rağmen, en zehirli olanı 2,3,7,8-tetraklorodibenzo-p-dioksin (TCDD)’dir. Dioksin üretilmez veya endüstride ve diğer üretim dallarında kullanılmaz. Dioksin 2 şekilde oluşur: i) Klor veya brom içeren endüstriyel boyutlu üretimlerde kimyasal bir kontaminant olarak, ii) Klor varlığında, organik bir maddenin yanması sonucu (Bazı metal bileşikleri, klor kullanılan endüstriyel işlemler de dioksin şekillenmesini artırırlar) (Hişmioğulları ve ark., 2012). Heksakloronbenzen (HCB) Tarımda tohumlar için fungisit olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda klorlu solvent ve PVC gibi organoklorlu madde üretimleri sırasında istenmeden ortaya çıkan yan ürünlerdendir. Atık yakma tesislerinin uçucu külleri ve baca gazı kirlilik kontrol sistemlerinde, klor-alkali tesislerinin ve klorlu ahşap koruyucusu üreten tesislerin atıklarında rastlanan yan ürünlerdir (Acara, 2006). PCB’lere benzer kimyasallar ilk olarak 1865 yılında kömür katranında bulunmuş, 1881 yılında ise ilk PCB’ler sentezlenmiştir. PCB’ler doğada ilk kez 1914 yılında bazı kuşların tüylerinde tespit edilmiştir. Ticari anlamda ilk olarak üretilmeleri ise 1927’de Amerika Birleşik Devletleri Alabama Eyaleti'nde bulunan, Anniston Ordu Donatım Şirketi tarafından gerçekleştirilmiştir. Ticari üretimlerini takiben, insanlarda PCB kaynaklı sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Henüz 1933 yılında ilk üretim yapan fabrikada çalışan işçilerin vücutlarında ve yüzlerinde akne benzeri püstüller görülmüştür. Bu tür problemler ortaya çıkmasına rağmen 1970’li yılların sonuna kadar PCB’ler sanayide yaygın olarak kullanılmışlardır (Güvenç ve Aksoy, 2007). Başlıca kullanım alanları; transformatörler ve büyük kapasitörler, ısı iletimi ve hidrolik sistemleri, vakum pompaları, floresan lambaların balast kapasitörleri, boya, yapıştırıcı ve karbonsuz kopya kağıdı imalatı, hareketli aksam yağlama malzemesi ve kesici yağı olarak özetlenebilir. Mirex Bu zararlı öldürücü, temel olarak ateş karıncalarıyla ve ayrıca diğer karınca türleri ve termitlerle mücadelede kullanılmaktadır. Mirex de bir sanayi kimyasalı olup, Türkiye’de kullanımına izin verilmemiştir. Plastiklerde, lastiklerde ve elektrikli araçlarda yangın geciktirici olarak kullanılmaktadır (Acara, 2006). Kalıcı Organik Sorundur!!! Kirleticiler Küresel Bir KOK’lar dirençli olmaları nedeniyle çevreye bulaştığında ortamda uzun süre kaldığından, besin zinciri yoluyla insan ve hayvanların dokularında 20 birikerek onların sağlığı üzerinde tehlike oluşturduğundan, hava akımları yoluyla çok uzaklara yayılabilmesinden dolayı küresel düzeyde bir çevre ve sağlık sorunu oluşturmaktadır. kısıtlama veya yasaklama gibi tedbirler alarak üretimlerini, kullanımlarını, ticaret ve salınımları ile elde kalan stokları ve atıklarını tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen uluslararası bir anlaşmadır. Biz neler yapmalıyız? Kalıcı organik kirletici kimyasallara maruz kalmamak açısından çevre dostu üretim yapan firmaların ürünlerini kullanmayı tercih etmeli, gereksiz yere plastik ürün (özellikle torba, poşet, pet şişe vs.) kullanmaktan kaçınmalı, mümkün olduğunca organik atıklarla ekonomik değeri olan atıkları birbirinden ayrı biriktirmeye özen göstermeliyiz. Bu sayede hem kendimizi, hem de çevremizi kalıcı organik kirletici kimyasalların etkilerinden korumuş oluruz. Sorunun büyük ve dünya çapında olması nedeniyle, sözü edilen kalıcı organik kirleticilere (KOK) ilişkin uluslararası düzeyde önlem almak, insan sağlığını ve çevreyi söz konusu kirleticilerden korumak amacıyla Stockholm Sözleşmesi imzalanmıştır. Türkiye’nin de içinde yer aldığı 125 ülke tarafından 22 Mayıs 2001'de imzalanan uluslar arası bir sözleşme olan Stockholm Sözleşmesi 17 Mayıs 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Acara, 2006). Kaynaklar Kalıcı Organik Kirleticilere Stockholm Sözleşmesi nedir? (KOK) Anonymous, 2013a, Stockholm Convention, http://www.pops.int/ (Erişim tarihi: Mayıs 2013). Anonymous, 2013b, Doğa İnsan İşbirliği Derneği, http://www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr/makaleler/makal eler.html (Erişim tarihi: Mayıs 2013). Anonymous, 2013c, http:// www. kimyasallar. cevreorman. gov . tr /sources/default.asp (Erişim tarihi: Mayıs 2013). Abelshon, A., Gibson, B. L., Sanborn, M. D. and Weir, E., 2002, Identifying and managing adverse environmental health effects: 5. Persistent organic pollutants, CMAJ; 166(12):1549-54. Acara, A., 2006, Türkiye’nin kalıcı organik kirletici maddelere (POP’ler) ilişkin Stockholm sözleşmesi için taslak ulusal uygulama planı. UNIDO-POP’ler Projesi. Fu, J., Mai, B. and Sheng, G., 2003, Persistent organic pollutants in environment of the Pearl River Delta, China: an overview, Chemosphere: (52)1411–1422. Güvenç, D. ve Aksoy, A., 2007, Poliklorlu Bifenillerin Toksikolojisi, Veteriner Hekimler Derneği Dergisi Cilt: 78 Sayı: 2. Hişmioğulları, Ş. E., Aşkar, T. K, ve Hişmioğulları, A. A., 2012, Dioksin ve Dioksin Benzeri Kimyasalların Toksik Etkileri, Balikesir Saglik Bil Derg Cilt:1 Sayı:1 23. Kösesakal, T., 2011, Organik Kirleticilerin Bitkilerle Temizlenmesi: Alınma ve Parçalanma Mekanizmaları, Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Dergisi, 23(3)123-139. Varınca, K. B., Güneş, G. ve Ertürk, F., 2008, Hava Kirleticilerinin İnsan Sağlığı ve İklim Değişikliği Üzerine Etkileri, Yıldız Teknik Üniversitesi, çevre mühendisliği Bölümü, İstanbul. İlişkin İnsan sağlığı ve çevreyi oldukça tehlikeli olan bu kimyasalların olumsuz etkilerinden korumayı, 21 GDO Miktar Analizlerinde Kapsamımız Genişlemeye Devam Ediyor… Moleküler GDO Tarama Analizinde tespit edilen promotör ve terminatörlere göre hangi Tip Belirleme analizlerinin yapılacağına kararverilmektedir. Çizelge 3’de tespit edilen promotör ve terminatörlere göre pamuk, kanola ve patates içeren örneklerde yapılan analizler görülmektedir. Çizelge 3 de belirtilen Tip Belirleme Analizlerinin sonucunda amplifikasyonun görüldüğü gen bölgelerinde miktar analizlerine geçilmektedir. Biyoloji Laboratuvarımızda haziran ayında, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüzün talimatı ile GDO Miktar Analizleri başlamıştır. 3 tane soya (MON 40-3-2, A2704-12, MON 89788), 10 tane mısır(MON 88017, MON 89034, MON 810, MON 863, Bt 11, GA 21, TC 1507, DAS 59122, NK 603, MIR 604)ve 1 tane şeker pancarı (H7-1)olmak üzere toplam 14 gen bölgesinde başlayan GDO Miktar Analizlerinde validasyon çalışmalarımız CRL yöntemleri (Community Reference Laboratory) ile diğer gen bölgelerinde de devam etmiştir. Pamuğa ait 3 gen bölgesi (MON 531, MON 1445, MON 15985), kanolaya ait 4 gen bölgesi (RT73, Rf3, T45, Ms8), patatese ait 1 gen bölgesinde de (EH 92-527-1) validasyon çalışmalarımız tamamlanarak, bu gen bölgelerinde de yine Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüzün talimatı ile analizler başlamıştır. Pamuk, kanola ve patatese ait gen bölgelerindeki Tip Belirleme Analizlerinin LOD (Limit of Detection) değerleri Çizelge 1’de, Miktar Analizlerinin LOQ (Limit of Quantification) değerleri ise Çizelge 2’de görülmektedir. GDO miktar analizlerinde kantitasyon yöntemi olarak bazı gen bölgelerinde “Kopya Sayısı Yöntemi”, bazı gen bölgelerinde “∆Ct Yöntemi” kullanılmaktadır. Pamuk, kanola ve patatese ait gen bölgelerinde CRL (Community Referans Laboratory) yöntemlerine göre uygulanan kantitasyon yöntemleride Çizelge 2’de görülmektedir. Toplamda 22 gen bölgesinde hem Tip Belirleme hem de Miktar analizleri icin TÜRKAK’a akreditasyon başvurusu yapılmıştır. Onaysız diğer gen bölgeleri için validasyon çalışmalarımız devam etmekte olup, kapsamımız genişlemeye devam edecektir. Çizelge 1. Pamuk, kanola ve patatese ait gen bölgelerindeki Tip Belirleme Analizlerinin LOD Değerleri AnalizinAdı MON 1445 Tip Belirleme Analizi MON 531 Tip Belirleme Analizi Mon 15985 Tip Belirleme Analizi RT 73 Tip Belirleme Analizi Rf3 Tip Belirleme Analizi T45 Tip Belirleme Analizi Ms8 Tip Belirleme Analizi EH92-527-1 Tip Belirleme Analizi Analiz Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi 24 Yöntemin LOD Değeri %0,04 %0,05 %0,05 %0,04 %0,045 %0,045 %0,045 %0,1 Çizelge 2.Pamuk, kanola ve patatese ait gen bölgelerindeki Tip Belirleme Analizlerinin LOQ Değerleri AnalizinAdı MON 1445 Miktar Analizi MON 531 Miktar Analizi MON 15985 Miktar Analizi RT 73 Miktar Analizi Rf3 Miktar Analizi T45 Miktar Analizi Ms8 Miktar Analizi EH92-527-1 Miktar Analizi Analiz Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi CRL Yöntemi Kantitasyon Yöntemi Kopya Sayısı Yöntemi Kopya Sayısı Yöntemi Kopya Sayısı Yöntemi Kopya Sayısı Yöntemi ∆Ct Yöntemi ∆Ct Yöntemi ∆Ct Yöntemi Kopya Sayısı Yöntemi Yöntemin LOQ Değeri %0,085 %0,1 %0,085 %0,085 %0,09 %0,09 %0,09 %0,1 Çizelge 3.Çalışılacak Tip Belirleme Analizlerinin belirlenmesi Ürünİçeriği Kanola Pamuk Patates GDO Tarama Analizi Sonucu Tip Belirleme Analizi Yapılması Gereken Gen Bölgeleri 35S (+) T45 FMV (+) RT73 Ms8 NOS (+) Rf3 MON 531 35S (+), NOS (+) MON 15985 MON 531 35S (+), NOS (+), FMV (+) MON 15985 MON 1445 NOS (+) EH 92-527-1 25 T. C. TARI M,GI DA veHAYVANCI LI K BAKANLI ĞI İ zmi rGı daKont r olLabor at uvarMüdür l üğü Gıdalara Uygulanan Ön İşlemlerin Akrilamid Oluşumuna Etkisi Akrilamid nedenle, akrilamid oluşumu azalmaktadır. Soğuk suda bekletme haşlama kadar etkili değildir. Çünkü, haşlama sırasında, sıcaklık hücre zarlarının geçirgenliğini arttırmakta, akrilamidin öncül maddeleri bu sayede ekstrakte olmakta ve akrilamid oluşumu azalmaktadır (Claeys et al., 2005; Foot et al., 2007). Mestdagh et al. (2008) tarafından yapılan çalışmada, haşlama süresi ve haşlama sıcaklığının patates dilimlerinden indirgen şekerin ekstraksiyonuna ve kızartma sonrası patates cipsi ve patates kızartmasında akrilamid düzeyine etkisi araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, patates cipslerinde patates kızartmasına göre, haşlama sırasında şeker kaybının fazla olması nedeni ile daha düşük akrilamid düzeyleri tespit edilmiştir. Ayrıca, 70ºC’deki haşlamanın daha düşük sıcaklıklardaki haşlamaya göre daha etkili bulunduğu belirtilmektedir. Anese et al. (2009) tarafından yapılan çalışmada patateslerin kızartma öncesinde, glisin ile muamele edilmesi sonrasında %35-50 oranında, glisin varlığında laktik asit fermantasyonunun ise %70 oranında akrilamid oluşumunu azalttığı saptanmıştır. Bu işlemlerin patateslerin duyusal özelliklerini etkilemediği ifade edilmektedir. Low et al. (2006) tarafından yapılan çalışmada da patates model sisteminde glisin ilavesinin akrilamid oluşumunu ilave edilen glisin miktarına göre %30-70 arasında azalttığı ifade edilmiştir. Brathen et al. (2005) tarafından yapılan benzer bir çalışmada, cipslerin haşlanması sırasında glisin ilavesinin akrilamid oluşumunu %30 oranında azalttığı, ekmeğin pişirilmesi sırasında hamura glisin ilavesinin ise akrilamid oluşumunu %50-90 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Bir başka çalışmada, yine hamura glisin ilavesinin ekmekte akrilamid oluşumunu azalttığı ifade edilmektedir (Friedman and Levin 2008). Cheng et al. (2010) tarafından yapılan çalışmada, model sistemde ve kızartılmış patates cipslerinde meyve ekstraktlarının akrilamid oluşumu üzerine etkileri HPLCUV’de araştırılmıştır. Elma, yaban mersini, mangosteen (Güney Asya’da yetişen tropikal bir meyve), longan (Güney Çin’e ait tropikal bir meyve-ejderha gözü meyvesi), ejder (dragon) meyvesinden doğal yollarla elde edilen ekstraktlar üzerinde çalışılmıştır. Model sistemlerin eşit molaritede glikoz ve asparagin içermeleri sağlanmıştır. Elma ekstraktı akrilamid oluşumunu önlemede etkili bulunmuştur. Yaban mersini, mangosteen ve longan ekstraktlarının anlamlı bir etkisi bulunmamıştır. Ejder meyvesi ekstraktlarının ise (2-propenamid-CH2CHCONH2) yapısında vinil grubu bulunan beyaz renkli kristal yapılı katı bir maddedir. 2002 yılına kadar çevresel bir kontaminant olarak değerlendirilen akrilamidin aynı yıl İsveç Ulusal Gıda Örgütü (Swedish National Food Administration) ve Stockholm Üniversitesi’nin Upsala’da birlikte yaptıkları çalışmada ısıl işlem görmüş nişasta bazlı gıdalarda kendiliğinden oluştuğu görülmüştür (Ötleş, 2007; Capuano and Fogliano, 2011; Keramat et al., 2011). 1994 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Enstitüsü (IARC) tarafından, “Grup 2A” yani insanda kanserojenik etki yapma olasılığı bulunan bileşikler grubuna konulan akrilamidin, daha sonraki yıllarda yapılan hayvan denemelerinde kanserojen etkisinin olduğu saptanmıştır (IARC, 1994; Mucci et al., 2003; Sharp, 2003; Tsutsumiuchi et al., 2004; Dabrio et al., 2008; Wakaizumi et al., 2009; Halford et al., 2011). Akrilamidin nörotoksik etkileri, üreme toksisitesi ve gelişim üzerine etkileri ve kanserojenik etkileri bulunduğu saptanmıştır (Ötleş ve Ötleş, 2004; Quayson and Ayernor, 2007; Mottram and Friedman, 2008; Yuan et al., 2008; Chen et al., 2008; Hedegaard et al., 2008; Knol et al., 2009; Barlow and Schlatter, 2010). Gıdalara pişirme öncesinde uygulanan ön işlemler ile akrilamid oluşumu azaltılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, gıdaları pişirmeden önce, haşlama ve suda bekletme gibi ön işlemlerin akrilamid oluşumunu azalttığı belirtilmektedir. İlave olarak, haşlama işlemi yüzeydeki nişastayı jelatinize ettiği için, yağ absorpsiyonunu azaltmaktadır. Aynı zamanda, haşlama asparaginin gıdadan ayrılmasını sağlamaktadır. Bu 28 akrilamid oluşumunu arttırdığı belirtilmiştir. Proantosiyanidin açısından zengin gıdalar, akrilamid oluşumunu önlemede önemli önleyici etki göstermektedir. Model sistemde saptanan önleyici etki patates cipslerinde de gözlenmiştir. konsantrasyonları belirlenmiştir. 90 dakika suda bekleyen patates dilimlerinde glikoz içeriği, %32 azalmıştır. Suda bekletilen dilimlerde akrilamid oluşumunda 150ºC, 170ºC ve 190ºC’de kızartılan patateslerde kontrol örneğine göre sırasıyla %27, %38 ve %20 azalma saptanmıştır. İkinci işlem olan haşlamada, glikoz ve asparagin miktarlarında kontrol örneğine göre %76 ve %68 oranında azalma saptanmıştır. 50ºC’de 70 dakika haşlanıp 3 farklı sıcaklıkta kızartılan patates dilimlerinde çok düşük akrilamid düzeyi (<28 µg/kg) tespit edilmiştir. 10 ve 20 g/l lik sitrik asit çözeltisine daldırılarak 150ºC’de kızartılan patateslerde akrilamid düzeyi %70 azalmıştır. Üç ön işlem uygulanan patateslerde de akrilamid oluşumu kızartma sıcaklığının 150ºC’den 190ºC’ye artması ile artmıştır. Shin et al. (2010) tarafından yapılan çalışmada, pH’nın 5,0-8,0 aralığına düşürülmesi ile akrilamid oluşumunun önlendiği belirtilmiştir. Kızartılmış patates cipsi modelinde, 170°C’de 3 dakika kızartma öncesinde patates dilimlerinin %0,1-2’lik taurin çözeltisine 30 dakika daldırılması akrilamid oluşumunda anlamlı azalmalara neden olmuştur. Ancak, akrilamid oluşumundaki azalmalar ile çözelti konsantrasyonu arasında bir ilişki bulunamamıştır. 15-60 dakika arasındaki uygulama süreleri de akrilamid oluşumunu anlamlı ölçüde azaltmıştır. Ancak, uygulama süresi ile akrilamid oluşumu arasında da bir ilişki saptanamamıştır. Seyreltik taurin çözeltisinin kısa süre uygulanması akrilamid oluşumunun azaltılmasında etkili olmaktadır. Gökmen ve Şenyuva (2007) tarafından yapılan çalışmada Maillard reaksiyonu sırasında oluşan akrilamid oluşumunun bir ve iki değerlikli katyonlarla önlenmesi araştırılmıştır. 150 ve 180°C’lerdeki früktozasparagin model sistemlerinde 1 ve 2 değerlikli katyonlar ilave edilmiştir. Eşit miktarda asparagin ve früktoz içeren model sisteme, 2 değerlikli katyon ilave edildiğinde, akrilamid oluşumunun tamamen önlendiği, 1 değerlikli katyon ilave edildiğinde ise akrilamid oluşumunun yarıya indiği tespit edilmiştir. Patateslerle yapılan denemelerde kızartma öncesinde sodyum klorür içeren suda bekletmenin, kızartma sırasında oluşan akrilamidi %95 oranında azalttığı ve patateslerin duyusal özelliklerinin bu işlemden olumsuz etkilenmediği belirtilmiştir. Pedreschi et al. (2004) tarafından yapılan çalışmada, patates dilimlerinin kızartılması sırasında akrilamid oluşumunun azaltılması HPLC/MS-MS’de araştırılmıştır. Patates dilimleri 150ºC, 170ºC ve 190ºC’de kızartılmıştır. Kızartma öncesinde, patates dilimlerine 3 farklı işlem uygulanmıştır. İlk işlemde; patates dilimleri 0, 40 ve 90 dakika saf suya daldırılmış, ikinci işlemde sıcak suda farklı sıcaklık ve sürelerde (50ºC’da 30 ve 70 dakika; 70ºC’de 8 ve 40 dakika; 90ºC’de 2 ve 9 dakika) haşlanmıştır. Üçüncü işlemde ise, farklı konsantrasyonlarda (10 ve 20 g/l) sitrik asit içeren çözeltilere yarım saat daldırılmıştır. Kızartma öncesinde, patates dilimlerinde glikoz ve asparagin Pedreschi et al. (2007a) tarafından yapılan çalışmada ön kurutma uygulanmış patates dilimlerinde akrilamid içeriği ve renk gelişimi araştırılmıştır. Patates dilimleri (37 mm çapında ve 2,2 mm genişliğinde) kızartma öncesinde 85°C’da 3,5 dakika haşlanıp, konveksiyonlu fırında kurutularak, kontrol örnekleri ise herhangi bir ön işleme tabi tutulmadan hazırlanmıştır. Hazırlanan örnekler 120, 140, 160 ve 180°C’de kızartılmıştır. Akrilamid analizlerinin HPLC-MS/MS ile yapıldığı araştırma sonuçlarına göre, ön kurutma işleminin patates dilimlerinde rengi etkilemediği, fakat 180°C’de kızartılan örneklerde akrilamid düzeyinin ön kurutma işlemi ile %44 azaldığı belirtilmiştir. Pedreschi et al. (2007b) tarafından yapılan çalışmada patates cipslerini sodyum klorür çözeltisine daldırmanın akrilamid oluşumu üzerine etkilerini incelemişlerdir. Kontrol örnekleri için, patates dilimleri (37 mm çapında ve 2,2 mm genişliğinde) kızartma öncesinde 85°C’de 3,5 dakika haşlanırken, diğer örnekler aynı koşullarda haşlama sonrasında 25°C’de, 0,02 g/l’lik sodyum klorür çözeltisinde 5 dakika 200 rpm hızla karıştırılmıştır. İki grup örnekte 120, 140, 160 ve 180°C’de kızartılmıştır. Araştırma sonucunda, kızartma öncesinde sodyum klorür çözeltisinde beklenen patates cipslerindeki akrilamid oluşumunun kontrol örneklerine göre %90 azaldığı saptanmıştır. Pedreschi et al. (2010) tarafından yapılan çalışmada, 40 mm çapındaki patates dilimleri NaCl çözeltisine daldırıldıktan sonra 170°C’da 5 dakika kızartılmıştır. 6 grup örnekte çalışılmıştır. Birinci grup; haşlanmamış kontrol örnekleridir. İkinci grup; 90°C’de 5 dakika haşlanan patates dilimleri, üçüncü grup; 90°C’de 5 dakika haşlandıktan sonra 25°C’de 5 dakika 29 Friedman, M. and Levin, C. L., 2008, Review of methods for the reduction of dietary content and toxicity of acrylamide, Journal of Agricultural and Food Chemistry, 5:6113-6140. Gökmen, V. and Şenyuva, H. Z.,2007, Acrylamide formation is prevented by divalentcations during the maillard reaction, Food Chemistry, 103:196-203. Halford, N. G., Curtis, T. Y., Muttucumaru, N., Postles, J. and Mottram, D.S., 2011, Sugars in cropplants,Annals of Applied Biology,158:125. Hedegaard, R. V., Granby, K., Frandsen, H., Thygesen, J., and Skibsted, L. H., 2008, Acrylamide in bread. Effect of prooxidants and antioxidants, European Food Research and Technology, 227:519-525. IARC, 1994, Acrylamide in some industrial/chemicals; IARC monographs on the evaluation of carsinogenic risks to humans; International Agency for Research On Cancer: Lyon, France, 60:389-433. Keramat, J., LeBail, A., Prost, C. and Soltanizadeh, N., 2011, Acrylamide in foods: Chemistry and analysis. A Review. Food and Bioprocess Technology,4:340-363. Knol, J. J., Viklund, G. A. I., Linssen, J. P. H., Sjöholm, I. M., Skog, K. I. and Boekel, M. A. J. S., 2009, Kinetic modelling: A tool to predict the formation of acrylamide in potato crisps, Food Chemistry, 113:103-109. Low, M. Y., Koutsidis, G., Parker, J. K., Elmore, J. S., Dodson, A. T. and Mottram, D. S., 2006, Effect of citric acid and glycine addition on acrylamide and flavor in a potato model system, Journal of Agricultural and Food Chemistry,54:5976-5983. Mestdagh, F., De Wilde, T., Fraselle,S., Govaert, Y., Ooghe, W., Degroodt, J. M., Verhe, R., Peteghem, C. V. and Meulenaer, B. D., 2008, Optimization of the blanching process to reduce acrylamide in fried potatoes, LWT – Food Science and Technology, 41:16481654 Mottram, D. S. and Friedman, M., 2008, Symposium on the Chemistry and Toxicology of Acrylamide, Journal of Agricultural and Food Chemistry,56:5983. Mucci, L., Dickman, P., Steineck, G., Adami, H. and Augustsson, K., 2003, Dietary acrylamide and cancer of the large bowel, kidney and bladder: Absence of an association in a population-based study in Sweden, British Journal of Cancer, 88:84-89. Ötles, S. and Ötles, S., 2004, Gıdalarda akrilamid: Akrilamid oluşumu ve sağlığa etkisi, Toksikoloji Dergisi, 2(3): 3-15. Ötleş, S., 2007, Acrylamide and human health, Case Studies in Food Safety and Environmental Health, 6(1): 3-9. Pedreschi, F., Kaack, K. and Granby, K., 2004, Reduction of acrylamide formation in potato slices during frying, Lebensmittel-Wissenschaft und Technologie, 37:679-685. Pedreschi, F., Leon, J., Mery, D., Moyano, P., Pedreschi, R., Kaack, K. and Granby, K., 2007a, Color Development and acrylamide content of pre-dried potato chips, Journal of Food Engineering, 79:786-793. Pedreschi, F., Bustos, O., Mery, D., Moyano, P., Kaack, K. and Granby, K., 2007b, Colour kinetics and acrylamide formation in NaCl soaked potato chips, Journal of Food Engineering, 79:989-997. Pedreschi, F., Granby, K. AndRisum, J., 2010, Acrylamide mitigation in potato chips by using NaCl, Food and BioprocessTechnology, 3:917-921. Quayson, E. T. and Ayernor, G. S., 2007, Non-enzymatic browning and estimated acrylamide in roots, tubers and plantain products, Food Chemistry, 105:525-1529. Sharp, D., 2003, Going Public on Acrylamide, Journal of Health Communication, 8:433-434. Shin, D., Kim, C., Lee, Y., Choi, W., Na, Y. and Lee, K., 2010, Reduction of acrylamide by taurine in aqueous and potatochip model systems, Food Research International, 43:1356-1360. Tsutsumiuchi, K., Hibino, M., Kambe, M., Oıshi, K., Okada,, M., Miwa, J. and Taniguchi, H., 2004, Application of Ion-trap LC/MS/MS for Determination of Acrylamide in Processed Foods, Journal of the Food Hygienic Society of Japan, 45(2):95-99. Tuta, S, Palazoğlu, T. K. and Gokmen, V., 2010, Effect of microwave pre-thawing of frozen potato strips on acrylamide level and quality of French fries, Journal of Food Engineering, 97:261-266. Wakaizumi, M., Yamamoto, H., Fujimoto, N. And Ozeki, K., 2009, Acrylamide degradation by filamentous fungiused in food and beverage industries, Journal of Bioscience and Bioengineering, 108(5):391-393. Yuan, Y., Zhao, G., Chen, F., Liu, J., Wua, J. and Hu, X., 2008, Correlation of methylglyoxal with acrylamide formation in fructose/asparagine maillard reaction model system, Food Chemistry, 108:885-890. 1g/100g’lık NaCl çözeltisinde bekletilen patates dilimleri, dördüncü grup; 90°C’de 5 dakika haşlandıktan sonra 25°C’da 5 dakika 3g/100g’lık NaCl çözeltisinde bekletilen patates dilimleri, beşinci grup; 90°C’de 5 dakika haşlandıktan sonra 25°C’de 5 dakika suda bekletilen patates dilimleri, altıncı grup; 3g/100g’lık NaCl çözeltisinde 90°C’de 5 dakika haşlanan patates dilimlerini oluşturmaktadır. Akrilamid düzeyindeki en etkin düşüşün, 90°C’de 5 dakika haşlandıktan sonra 25°C’de 5 dakika 1g/100g’lık NaCl çözeltisinde beklenen patates dilimlerinde gerçekleştiği, akrilamid oluşumunun %62 oranında azaldığı ifade edilmektedir. Tuta et al. (2010) tarafından yapılan çalışmada, dondurulmuş patates dilimlerine kızartma öncesinde mikrodalgada ön çözünme yapılmasının akrilamid oluşumuna etkisi araştırılmıştır. Patates dilimleri mikrodalgada çözündükten sonra 170, 180 ve 190°C’de ayçiçeği yağında kızartılmıştır. Çözündürülmeden kızartılan patates dilimleri kontrol örneği olarak kullanılmıştır. Ön çözündürme işleminin 170, 180 ve 190°C’da kızartılan patateslerin akrilamid düzeylerini kontrol örneklerine göre sırasıyla; %10, %89, %64 oranında azalttığı belirtilmektedir. Kaynaklar Anese, M., Bortolomeazzi, R., Manzocco, L., Manzono, M., Giusta, C. and Nicoli, M. C., 2009, Effect of chemical and biological dipping on acrylamide formation and sensory properties in deep-fried potatoes, Food Research International, 42:142-147. Barlow, S. and Schlatter J., 2010, Risk assessment of carcinogens in food, Toxicology and Applied Pharmacology, 243:180-190. Brathen, E., Kita, A., Knutsen, S. H. and Wicklund, T., 2005, Addition of glycine reduces the content of acrylamide in cereal and potato products, Journal of Agricultural and Food Chemistry, 53:32593264. Capuano, E. and Fogliano, V., 2011, Acrylamide and 5hydroxymethylfurfural (HMF): A review on metabolism, toxicity, occurrence in food and mitigation strategies, LWT – Food Science and Technology, 44:793-810. Chen, F., Yuan, Y., Liu, J., Zhao, G. and Hu, X., 2008, Survey of acrylamide levels in Chinese Foods, Food Additives and Contaminants, 1(2):85-92. Cheng, K., Shi, J., Ou, S., Wang, M. and Jiang, Y., 2010, Effects of fruit extracts on the formation of acrylamide in model reactions and fried potato crisps, Journal of Agricultural and Food Chemistry, 58:309312. Claeys, W. L., De Vleeschouwer, K. and Hendrickx, M. E., 2005, Quantifying the formation of carcinogens during food processing:Acrylamide, Trends In Food Science and Technology, 16:181-193. Dabrio, M., Sejeroe-Olsen, B., Musser, S., Emteborg, H., Ulberth, F. and Emons, H., 2008, Production of a certified reference material for the acrylamide content in toasted bread, Food Chemistry, 110:504-511. Foot, R. J., Haase, N. U., Grob, K. and Gonde, P., 2007, Acrylamide in fried and roasted potato products: A review on progress in mitigation, Food Additives and Contaminants, 24:37-46. 30 Or gani k Y u mu r t a www. com. t r kor yumur t a. d o ğ a l l ı ki ç i mi z d e Bebi s h or gani c ; k l i e d ’ e y i k r ü T . k ei r ü n i ç i n i z i s n e d n i r e l z ö k e c i Ç Fr eeRange Y u mu r t a www. . c om mut l ut av uk l ar İ Y İ T A R I M UY G UL A MA L I S e r b e s t g e z i n e nm u t l ut a v u k l a r ı n s a ğ l ı k l ı y u m u r t a l a r ı S e r b e s t g e z i n e n t a v u k l a r ; K a n a t ç ı r p m a ö z g ü r l ü ğ ü n e s a h i pb i r o r t a m d a , t ü n e m e v e y u m u r t a l a m ay e r l e r i ( f o l l u k ) o l a n k ü m e s l e r i m i z d e h a y v a n r e f a h ı d i k k a t i a l ı n a r a kü r e t i l e n t a v u k a r ı n y u m u r t a l a r ı d ı r . T ü k e t i c i Da n ı ş maHa t t ı 0 8 5 05 3 20 00 7 Hayalindeki İzmir için Bugün Harekete Geç İzmir’in Vatandaş Toplantısı’nda İzmirlilere doğrudan “hayal ettikleri İzmir’e dair düşünceleri” soruldu. GSM operatörleri kullanıcılarından İzmir’de yaşayan rastsal olarak belirlenmiş toplam 100.000 vatandaş telefonla aranarak davet edildi. Vatandaş Toplantısı, İzmir’in kalkınma önceliklerine doğrudan vatandaş katkısını almak amacıyla rastsal yöntemle davet edilen yaklaşık 500 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Bu çalışmayı desteklemesi ve kamuoyunda duyurulması amacıyla portal yayını yanı sıra, görsel malzemeler ile İzmir’in tüm ilçelerini kapsayacak şekilde havaalanı, vapur iskeleleri, metro istasyonları ve meydanlarda tanıtım çalışmaları gerçekleştirildi. Plan çalışmaları ile ilgili duyuruları etkin kılmak adına aynı zamanda yerel TV’lerde ve yerel radyo kanallarında spot yayınlar, 5 İzmir üniversitesinin 8 kantininde öğrencilere yönelik uniboardlarda yayınlar yapıldı. Ayrıca; 50 Vatandaş ile sokak röportajı ve İzmirli ünlüler ile röportaj yapılması sağlandı. önümüzdeki 10 yılını şekillendirecek olan 2014-2023 İzmir Bölge Planının hazırlanmasına ilişkin çalışmalar bir yılı aşkın bir süredir İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) koordinatörlüğünde devam ettiriliyor. İzmir’in gelecek anayasası olacak olan Bölge Planı 2013 yılı içinde Kalkınma Bakanlığı tarafından onaylanacak. Geçtiğimiz bu süreçte İzmir'in dinamiklerinin daha etkin olarak belirlenmesine yönelik çeşitli sosyal, ekonomik ve mekânsal analizler gerçekleştirildi ve İzmir için güncel veri ve analizler sunan Mevcut Durum Analizi hazırlandı. Planlama sürecinin ilk aşaması olan, İzmir’in mevcut durumun belirlenmesi aşamasında İzmir üniversiteleri bünyesinde çok sayıda analiz ve çalışma grubu oluşturuldu ve İzmir’in planlama gündemine üniversitelerimizin üst düzeyde akademik katkısı alındı. Nisan ayı itibariyle teknik analiz çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte, sürecin temel aşamasını oluşturan katılımcı planlama aşamasına geçildi. Planlama çalışmalarının uygulama başarısını doğrudan belirleyen sahiplenme ve katılımcılık ilkelerini en uygun biçimde hayata geçirebilmek amacıyla, bugüne kadar gerçekleştirilen analiz çalışmalarının yanı sıra bölge düzeyinde çok sayıda geniş katılımlı paydaş toplantısı, sektörel ve tematik çalıştaylar ve geniş katılımlı ilçe toplantılarından oluşan bir planlama süreci tasarlandı. Bu aşamada, katılımcı toplantılar ve çalıştaylar yoluyla, İzmirlilerin ve İzmir için çalışan kurumların öncelikleri, tartışmaya açılıyor. 2014 – 2023 İzmir Bölge Planı için Vatandaş Toplantısı İzmir’in 2014-2023 bölge planı hazırlıkları kapsamında İzmirlinin kente ilişkin proje geliştirme ve karar verme süreçlerinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacak farklı katılımcı yöntemler kullanılıyor. Bu yöntemlerin önemli bir parçası olarak 12 Mayıs 2013 Pazar günü gerçekleştirilen Bununla birlikte, toplantı yönteminin gerekliliği olarak ihtiyaç duyulan masa moderasyonu için İzmir Üniversiteler Platformu aracılığıyla bildirimde bulunan 110 gönüllü öğrenciye sertifikalı moderasyon eğitimi verildi. 34 Tüm bu hazırlıklar sonucunda 12 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen Vatandaş Toplantısı’na yaklaşık 500 Vatandaşın katılımı sağlandı ve 3 eksen, 10 öncelik ve 39 hedef üzerinde toplu müzakere ve canlı anket uygulamaları gerçekleştirildi. Bu çalışmaların İzmir Bölge Planı’na girdi sağlayacak şekilde raporlanması sağlandı. Bu süreçte katılımcı yöntemlere ilişkin birçok çalışmaya imza atmış olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), hem Vatandaş Toplantısı hem Kalkınma Çalıştayı süreçlerinde gösterdikleri işbirliği ile sürece önemli katkı sağlamıştır. ilgili, o konunun uzmanlarından oluşacak olan bu platformlar sektörel ve tematik alanlarda daha detaylı çalışmaların gerçekleştirilmesini sağlıyor. Sürecin diğer ayaklarıyla paralel olarak yürütülmekte olan bir diğer parçası ise, ilçe çalışmalarından oluşuyor. İlçe çalışmaları kapsamında, ilçeler düzeyinde ilgili aktörlerin planlama sürecini sahiplenmesi ve İzmir ilçelerinin temel önceliklerinin belirlenmesi sağlandı. Planlanan ilçe toplantıları sonucunda İzmir’in ilçelerden bakıldığında ortaya çıkan öncelik alanlarının belirlenmesi sağlandı.. Planlama sürecini İzmirlilerin sahiplenmesi ve sürece destek olması, sürecin başarılı tamamlanmasına doğrudan katkı koydu. Bölge Planı nedir? 2014-2023 İzmir Bölge Planı'nın amacı nedir? Bölge Planı yapmanın amacı; bölgedeki sosyal, ekonomik ve çevresel önceliklerin değerlendirilmesi, yerel talep ve ihtiyaçlar belirlenerek çözümler üretilmesi ve bölgenin uzun vadeli temel amaç, hedef ve stratejilerini ortaya koyarak bütüncül ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleştirilmesidir. İzmir Bölge Planı (2014-2023), kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum arasında iletişimi, koordinasyonu, işbirliğini, ortak çalışma kültürünü artırmaya hizmet edecek, yerel potansiyeli harekete geçirecek, tüm kesimlerin ortak aklı ile oluşturulmuş genel bir bakış açısı ve hedef birliği sağlayacaktır. Bu hedef ve önceliklerin ortak akıl ile gerçekleştirilmesi İzmir’in ulusal ekonomiye ve ulusal rekabet edebilirliğe olan katkısını artıracaktır. İzmir Bölge Planı; ulusal düzeyde üretilen politika, plan ve stratejiler ile yerel düzeyde yürütülecek faaliyetler arasındaki ilişkiyi belirler. Bölge Planı, bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak; kaynakların yerinde tespitini ve bu kaynakların sürdürülebilir kalkınma amacına yönelik değerlendirilmesi için yönlendirmelerde bulunur. Bölge planı, bölge kaynaklarının daha iyi bir geleceğe ulaşma yönünde ortak aklı oluşturan, hedef birliği sağlayan, karar alma süreçlerinde daha fazla kişi ve kurumun katılımını harekete geçirmekte kullanılan bir araçtır. 2014-2023 İzmir Bölge Planlama Portalı Bölge Planının sahiplenilmesini sağlamak ve analiz çalışmalarının başlangıcından itibaren bölgede bütün kilit paydaşlar tarafından bilinirliğini artırmak amacıyla, planlama sürecinin tanıtımına yönelik bir iletişim planı yürütülüyor. Bu iletişim planının önemli bir parçası olarak ve planlama sürecine İzmirlilerin doğrudan katılımını sağlamak üzere bir internet portalı oluşturuldu. İzmir Bölge Planlama Portalı (www.izmiriplanliyorum.org) süreçte dinamik katılımı sağlamak ve süreç hakkında İzmirlilere bilgilendirmeler yapmak amacıyla kullanılıyor. Katılımcı Planlama Sürecinde İzmir Kalkınma Çalıştayı Kalkınma Çalıştayı, İzmir’in gelişmesine söz sahibi olan kurumların temsilcilerinin katılımıyla, Haziran ayı içinde gerçekleştirildi. Yaklaşık 120 kişinin katılımıyla düzenlenen bu çalıştayda, İzmirlilerin Vatandaş Toplantısı’nda dile getirdiği konular ve öncelikler tartışmaya açılarak, yeni dönem için belirlenen taslak gelişme eksenleri ve öncelik alanlarına ilişkin kurumların katkısı alındı. Sürecin uzmanlar düzeyinde gerçekleştirilen diğer aşamalarında ise, sektör ya da temalar bazında oluşturulan katılımcı platformlar bulunuyor. Planda önceliklendirilen her konuyla 35 İç Kontrol Bileşenleri, Standartları ve Genel Şartları İç 1-Kontrol Ortamı Standartları (Dört adet standart) Standart: 1. Etik Değerler ve Dürüstlük Standart: 2. Misyon, organizasyon yapısı ve görevler Standart: 3. Personelin yeterliliği ve performansı Standart: 4. Yetki Devri kontrol standartları, merkezi uyumlaştırma görevi çerçevesinde Bakanlık tarafından belirlenmiş ve tebliğ olarak 26.12.2007 tarih ve 26738 sayılı Resmi Gazetede “Kamu İç Kontrol Standartları Tebliği” adı ile yayımlanmıştır. Tüm kurumlar, malî ve malî olmayan tüm işlemlerinde bu standartlara uymakla ve gereğini yerine getirmekle yükümlüdür. Tebliğde Kanun’a ve iç kontrol standartlarına aykırı olmamak koşuluyla, tüm kurumlar görev alanları çerçevesinde her türlü yöntem, süreç ve özellikli işlemlere ilişkin standartlar belirlenebileceği bildirilmiştir. 2- Risk Değerlendirme Standartları (İki adet standart) Standart: 5. Planlama ve Programlama Standart: 6. Risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi 3- Kontrol Faaliyetleri Standartları (Altı adet standart) Standart: 7. Kontrol stratejileri ve yöntemleri Standart: 8. Prosedürlerin belirlenmesi ve belgelendirilmesi Standart: 9. Görevler ayrılığı Standart: 10. Hiyerarşik kontroller Standart: 11. Faaliyetlerin sürekliliği Standart: 12. Bilgi sistemleri kontrolleri Merkezi uyumlaştırma görevi çerçevesinde Maliye Bakanlığınca hazırlanan Kamu İç Kontrol Standartları Tebliğinde beş bileşen esas alınarak aşağıdaki 18 standart ve her bir standart için gerekli genel şartlar belirlenmiş bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; 4- Bilgi ve İletişim Standartları (Dört adet standart) Standart: 13. Bilgi ve iletişim Standart: 14. Raporlama Standart: 15. Kayıt ve dosyalama sistemi Standart: 16. Hata, usulsüzlük ve yolsuzlukların bildirilmesi 5- İzleme Standartları (İki adet standart) Standart: 17. İç kontrolün değerlendirilmesi Standart: 18. İç denetim şeklindedir. 38 İç Kontrol Sisteminin 18 standardı ayrıca kendi içinde 79 genel şarttan oluşmaktadır. İç Kontrol Standartlarına Uyum Eylem Planının hazırlanmasında, bu 79 genel şarta ait durum analizi yapılmakta ve öngörülen eylemler ve beklenen çıktılar buna göre belirlenmektedir. getirmelerine imkân verecek bir zaman dilimi içinde iletilmesini sağlayacak bilgi, iletişim ve kayıt sistemini kapsar. İzleme, İç Kontrol Sistemi’nin kalitesinin, kontrollerin tasarım ve isleyişinin ve alınması gereken önlemlerin değerlendirilmesi için yürütülen tüm faaliyetleri kapsar. Kontrol ortamı; çalışanların, kurumun amaçları ve varlık nedenini bildikleri, kendi görev ve sorumluluklarını süreç yaklaşımı içinde tam olarak kavradıkları, insan kaynakları uygulamalarının yazılı olarak objektif kurallara bağlandığı ve çalışanlar arasında herhangi bir ayrımcılığın söz konusu olmadığı, çalışanların yeterliliğinin artırılması için gerekli eğitim ve donanımın tahsis edildiği, yöneticilerin kontrollere uygun davranarak çalışanlara örnek olduğu, kurum çalışanları ve birimleri arasında raporlama ve hiyerarşik ilişkilerin açık ve net olarak belirlendiği bir çalışma ortamını tanımlamaktadır. Kontrol ortamı, İç Kontrol Sistemi’nin diğer bileşenlerine temel teşkil eden genel bir çerçevedir. İç Kontrol Sistemi’nin temel amaçlarından biri de, hazırlanan Stratejik Planın uygun Performans Programı ile izlenmesi için sistem oluşturmaktır. Bu kapsamda yeniden hazırlanan Bakanlığımızın Misyonu ve Vizyonu şu şekildedir; Risk değerlendirme, idarenin hedeflerinin gerçekleşmesini engelleyecek risklerin tanımlanması, analiz edilmesi ve gerekli önlemlerin belirlenmesi sürecidir. Kontrol faaliyetleri, riskleri yönetmek ve kurumsal hedefleri gerçekleştirmek üzere uygulamaya konan politikalar, tanımlamalar ve prosedürlerdir. Kontrolün amacına, yapıldığı alana ve şekline bağlı olarak gerçekleştirilebilecek kontrol türleri belirlenebilir. Bilgi ve iletişim, gerekli bilginin ihtiyaç duyan kişi, personel ve yöneticiye belirli bir formatta ve ilgililerin iç kontrol ve diğer sorumluluklarını yerine Misyonumuz; ülkemizin ve dünya pazarlarının ihtiyacı olan, güvenilir gıda ve kaliteli tarım ürünlerine erişebilirliği gerçekleştirmek, tarımsal ve ekolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak, kırsal alanda yaşam standardını yükseltmek amacıyla politika belirlemek ve uygulamak. Vizyonumuz; gıda ve tarım alanında, üretici ve tüketici memnuniyetini en üst düzeyde sağlamak, Türkiye’yi bölgesinde lider, dünyada küresel aktör haline getirmek. 39 “Analiz 35” Dergisi Hakem Onaylı Makaleler İçin Yazım Kuralları 1. “Analiz 35” Dergisi yayın dili Türkçedir. Sadece Hakem onaylı yazılardaki “Abstract” “Key words” kısımları İngilizce olacaktır. 2. Hakem onaylı makalelerde abstract ve özet 200 kelimeyi, key words ve anahtar kelimeler 5 kelimeyi geçmemelidir. 3. Hakem onaylı yazılarda yazım sırası Türkçe Başlık, Yazar(lar)ın Ad(lar)ı ve Kurum(lar)ı, Özet, Anahtar Kelimeler, İngilizce Başlık, Abstract, Key Words, Sorumlu Yazar, Email Adresi, Giriş, Materyal ve Metot, Bulgular ve Tartışma, Sonuç, Kaynaklar kısmından oluşmalıdır. Teşekkür kısmı bulunması durumunda Kaynaklar kısmından önce ve 9 punto olarak yazılmalıdır. Derleme makalelerde Abstract, Özet ve Kaynaklar dışındaki kısımlar olmamalıdır. 4. Sayfa yapısı A4 (210x290 mm) boyutunda olmalıdır. 5. Türkçe Başlık ortalanmış, koyu, sadece baş harfleri büyük harflerle ve 12 punto olarak yazılmalıdır. Başlıktan sonra bir aralık boşluk bırakılarak yazar(lar)ın ad(lar)ı açık bir şekilde yazılmalıdır. Yazar(lar)ın kurum(lar)ı isimlerinin önüne konulan rakamlar yardımıyla isimlerin altında bırakılacak alt alta ortalanmış şekilde yazılmalıdır. Yazar adları 11, kurum ad(lar)ı ise 9 punto olmalıdır. Makale 11 punto olmalıdır. 6. Türkçe Özet ve Anahtar Kelimeler ile İngilizce Başlık, Abstract, Key Words, Sorumlu yazar ve e-mail adresi 9 punto yazılmalıdır. İngilizce başlık koyu, ortalanmış ve sadece baş harfleri büyük harf olmalıdır. Sorumlu yazar ve e-mail adresi abstractan sonra sağa yaslı olarak ayarlanmalıdır. 7. Abstract kısmından bir aralık boşluk bırakıldıktan sonra ana metin, Times New Roman fontunda tek aralıklı ve 9 punto olarak yazılmalı. Ana bölüm başlıkları sola yaslanmış, baş harfleri büyük ve koyu olarak yazılmalıdır. Ara bölüm başlıkları sola yaslanmış ve baş harfleri büyük olarak yazılmalıdır. 8. Çizelge başlıkları üst, şekil başlıkları alt kısımda bulunmalıdır. Çizelge ve şekil isimleri küçük harflerle yazılmalıdır. 9. Kısaltmalarda Uluslararası Birimler Sistemine (SI) uyulacaktır. Standart kısaltmalarda (cm, g, TAGEM, vb) nokta kullanılmamalı, % işareti ile rakamlar arasında boşluk bulunmamalıdır. 10. Kaynaklar metin içerisinde yazarın soyadı ve yıl esasına göre verilmelidir. Soyadın ilk harfi büyük ve yıl ile arasında virgül olmalıdır. İki yazara ait kaynak kullanıldığında soyadlar arasında ve bağlacı, ikiden fazla olması durumunda birinci yazarın soyadından sonra ve ark. İfadesi kullanılmalıdır. Kaynaklar kısmında ise soyad ve yıl sırasına göre alfabetik sırayla yazılmalıdır. Birinci satır normal, alt satırlar 1,25 cm içeriden başlamalıdır. Kaynak yazımı aşağıdaki genel kalıba uygun olmalıdır.Yazarın soyadı-virgülad(lar)ının baş harfi-nokta-virgül- yayım yılı- nokta-eserin başlığı-nokta- yayınlandığı yer (yayın organı veya yayınevi)-virgül-yayınlandığı şehir veya ülke-virgül-cilt no-virgül-sayı no -virgül- sayfa no -nokta 11. a) Kaynak bir kitap ise; Yazarın soyadı, adının baş harfi, yıl, kitabın adı, basımevi, basım yeri ve sayfa sayısı McGregor, S. E., 1976. Insect Pollination of Cultivated Crop Plants. USDA, Washington. 411. b) Editörlü bir kitaptan alıntı ise; Yazarın soyadı, adının baş harfi, yıl, eserin başlığı, editörün adının baş harfi, soyadı, kitabın adı, basımevi, basım yeri ve çalışmanın başlangıç ve bitiş sayfaları Carpenter, F. L., 1983. Pollination Energetics in Avian Communities: Simple Concepts and Complex Realities. Insect Foraging Energetics. (C. E. JONES ve R. J.) LITTLE, editörler) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 215-234. c) Bir dergide yayınlanan makale ise; Yazarın soyadı, adının baş harfi, yıl, makale başlığı, derginin adı, derginin cilt ve sayısı (sayı parantez içinde verilmelidir) ile çalışmanın başlangıç ve bitiş sayfaları Dreller, C., Tarpy, D. R., 2000. Perception of the Pollen Need by Foragers in a Honeybee Colony. Animal Behaviour. 59(1):91-96. d) Bir yazarın çok sayıda yayını incelenmişse ismini tekrarlamaya gerek yoktur. Bir yazarın aynı yılda yayınlanmış birden fazla yayını varsa a ve b gibi harflerle gösterilmelidir. f) Yazarı bilinmeyen ancak bir kurum tarafından yayınlanmış yayınlarda kurum adı verilmeli, uluslararası kısaltması varsa açık adıyla yazılmalı ve yayın yılı verilmelidir. g) Yazarı ve kurumu bilinmeyen Türkçe yayınlarda Anonim terimi kullanılmalıdır. h) Kaynak yayınlanmamış bir rapor, tez veya ders notu ise bilgiler olağan düzende verildikten sonra parantez içinde "yayınlanmamış" sözcüğü eklenmelidir. 40 ISSN: 2146-6106 Hakem Onaylı Makale Peynirde Biyojen Aminler Biogenic Amines in Cheese Yrd. Doç. Dr. Özgül ÖZDESTAN Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü Geliş Tarihi: 11.04.2013 Kabul Tarihi: 13.05.2013 Temmuz-Eylül Sayı: 18 Ö. Özdestan, Analiz 35, (Sayı 18- Yıl 2013) PEYNİRDE BiYOJEN AMiNLER Biogenic Amines in Cheese *Yrd. Doç. Dr. Özgül ÖZDESTAN Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, 35100, Bornova, İzmir *E mail: [email protected] Abstract: Biogenic amines are found in high protein content spoiled foods and in some fermented foods. Biogenic amines are found in high concentrations in fermented foods because of the microorganisms, which have amino acide decarboxylase activity. The amounts and types of amines in foods depend on the structure of food and existing microorganisms. Cheese is an ideal medium for the occurrence of biogenic amines. The most important biogenic amines in cheese are tyramine, histamine, tryptamine, putrescine, cadaverine and 2-phenylethylamine. In this review, it is aimed to give information about the quality and quantity of biogenic amines in different cheese types and also it is aimed to give information about the analytical methods, which were used for the determination of these biogenic amines. Key Words: biogenic amines, histamine, cheese, tyramine. Özet: Biyojen aminler bozulmaya yüz tutmuş proteince zengin gıdalarda ve bazı fermente gıdalarda bulunan maddelerdir. Fermente gıdalarda amino asit dekarboksilaz aktivitesine sahip olan mikroorganizmalar nedeniyle biyojen aminler yüksek konsantrasyonlarda bulunmaktadır. Gıdalardaki aminlerin miktarı ve çeşitliliği, ürünün yapısına ve mikroorganizma varlığına bağlıdır. Peynir biyojen amin oluşumu için ideal bir ortamdır. Peynirlerde bulunan başlıca aminler tiramin, histamin, triptamin, putresin, kadaverin β ve feniletilamindir. Bu derleme kapsamında farklı peynir çeşitlerinde bulunan biyojen aminlerin nitelik ve nicelikleri ve bu biyojen aminlerin belirlenmesinde kullanılan analiz yöntemleri hakkında bilgi verilmektedir. Anahtar Kelimeler: biyojen amin, histamin, peynir, tiramin. 42 Peynirde Biyojen Aminler Giriş sindirim sisteminde bulunan monoaminoksidaz (MAO) ve diaminoksidaz (DAO) enzimlerinin genetik olarak eksikliğinde, bu enzimleri inhibe edici ilaçlar kullanıldığında (ağrı kesiciler, stres ve depresyon ilaçları, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar), mide ve bağırsak hastalıkları durumunda veya yüksek miktarlarda alkol tüketildiğinde artmaktadır (Künsch ve ark., 1989, Lonvaud-Funel, 2001, Stratton ve ark., 1991). Tüm aminler içinde en yüksek biyolojik aktiviteye sahip olan histamindir. Bakterilerde amino asit dekarboksilasyon aktivitesi ve bakteri çoğalma hızı, glukoz gibi fermente olabilen karbonhidrat varlığında daha da artmaktadır. Redoks potansiyeli de ortamdaki amin üretimini etkileyen faktörler arasındadır. Düşük redoks potansiyeli histamin üretimini arttırırken, histidin dekarboksilasyon aktivitesi O2 varlığında inaktif hale dönüşmektedir. pH değeri ne kadar yüksekse bakteriyel flora da o kadar kompleks olmaktadır (Lonvaud-Funel, 2001). Önceki çalışmalarda dekarboksilaz aktivitesi için gereken optimum pH 2,5-6,5 arasında olarak ifade edilmiştir. Genel olarak araştırmalar birçok gıdada ve içeceklerde histamin oluşumunun, mikrobiyal kontaminasyon sonucu meydana geldiğini göstermektedir (Halasz ve ark., 1994). Starter kültür kullanımı hammaddede mevcut olan bazı kontamine mikroorganizmaları ve dolayısıyla putresin ve kadaverin gibi biyojen aminlerin oluşumunu inhibe etmektedir (Çolak ve Aksu, 2002). Nout (1994) ve Chiacchierini ve ark. (2006) bir öğünde 40 mg biyojen amin alımını potansiyel toksik olarak belirtmişlerdir. Nout (1994) histamin için kabul edilebilir üst sınırın fermente gıdalarda 50-100 mg/kg dolaylarında olması gerektiğini belirtmiştir. Türkiye’de ise sadece balıkta histamin için belirlenmiş olan yasal bir sınır değeri mevcuttur. Bu değer de 200 mg/kg’dır (Anon., 2008). Gıdalarda biyojen aminlerin belirlenmesinde en fazla kullanılan yöntem yüksek performans sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemidir. Biyojen amin analizlerinde ekstraksiyon ve saflaştırma işlemlerinden sonra biyojen aminler türevlendirilmektedir. Biyojen aminler kolon öncesi veya kolon sonrası benzoil klorür, orto-fitaldialdehit (OPA) veya dansil klorürden biri kullanılarak türevlendirilmektedir. Çünkü biyojen aminler HPLC dedektörlerinde doğrudan okunamamaktadır (Özdestan, 2009). Peynir, sucuk, fermente soya ürünleri gibi fermente gıdalarda ve şarap, bira gibi içeceklerde biyojen aminlerin belirlenmesi ile ilgili çalışmalar literatürde mevcuttur. Histamin, tiramin ve putresin şarapta yüksek konsantrasyonlarda bulunan biyojen aminlerdir. Kadaverin, β-feniletilamin ve izoamilamin de şaraplarda bulunabilmektedir. Putresin ve kadaverinin kötü sanitasyon koşullarına bağlı olarak oluştuğu düşünülmektedir. Biyojen aminler doğal olarak bitkilerde, hayvanlarda ve mikroorganizmalarda bulunan organik bazlı, küçük molekül ağırlıklı azotlu bileşiklerdir ve canlı hücrelerde önemli metabolik işlevleri vardır (Askar ve Treptow, 1986, Maijala ve Eerola, 1993, Ten Brink ve ark., 1990). Ayrıca biyojen aminler gıdalarda mikrobiyal aktivite sonucunda serbest amino asitlerden de oluşmaktadırlar. Meyve, sebze, süt, et ve balık gibi fermente olmayan gıdalarda biyojen aminler düşük konsantrasyonlarda bulunmaktadır. Peynir gibi fermente gıdalarda ise amino asit dekarboksilaz aktivitesine sahip olan mikroorganizmalar nedeniyle biyojen aminler yüksek konsantrasyonlarda bulunmaktadır (Shalaby, 1996). Mikroorganizmalar tarafından biyojen amin oluşumu için gerekli koşullar; serbest aminoasitlerin varlığı, dekarboksilaz pozitif mikroorganizmaların varlığı, bakteriyel gelişim, dekarboksilaz sentezi ve aktivitesine izin veren koşulların olmasıdır (Silla-Santos, 1996). Biyojen aminler kimyasal özelliklerine göre 3 gruba ayrılmaktadırlar: 1- Aromatik ve heterosiklik aminler 2- Alifatik di-, tri- ve poli-aminler 3- Alifatik uçucu aminler (Mafra ve ark., 1999). İçerdikleri azot sayısına göre ise biyojen aminler; monoaminler, diaminler ve poliaminler olarak gruplandırılırlar (Çizelge 1) (Azim, 2002). Aromatik ve Heterosiklik Aminler Histamin Tiramin β- feniletilamin Triptamin Serotonin Monoaminler Metilamin Etilamin İzopentilamin Etanolamin β- feniletilamin Tiramin İçerdikleri Azot Sayısına Göre Kimyasal Yapılarına Göre Çizelge 1. Biyojen aminlerin sınıflandırılması (Azim, 2002). Alifatik di-, Alifatik tri- ve Uçucu poliaminler Aminler Putresin Etilamin Kadaverin Metilamin Agmatin İzoamilamin Spermin Etanolamin Spermidin Diaminler Poliaminler Histamin Agmatin Triptamin Spermin Putresin Spermidin Kadaverin Serotonin Biyojen aminler insanların fizyolojik fonksiyonlarında önemli rol oynamaktadır. Fakat yüksek konsantrasyonlarda vücuda alındığında toksik etki göstermektedirler. Bu aminler içinde tiramin migrene yol açan temel maddelerden biridir (Özdestan, 2009). Biyojen aminlerin toksikolojik etkileri, yüksek miktarlarda yani; Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve kodekste belirtilen maksimum alım miktarlarından fazla vücuda alındıklarında, 43 Ö. Özdestan, Analiz 35, (Sayı 18- Yıl 2013) Putresinin topraktaki potasyum eksikliği ile de ilgisi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalarda üzümde bulunan biyojen aminlerin şaraba da taşınabileceği ifade edilmektedir (Marques ve ark., 2008). Fermente soya ürünlerinden olan miso, sufu, tempeh, fermente soya ezmesi gibi ürünlerin fermentasyonunda çok çeşitli küf, maya ve laktik asit bakterisi rol oynamaktadır. Bu ürünlerin üretiminde hammadde olarak kullanılan soya ve diğer tahıl ürünleri önemli miktarda protein içermektedir. Bu nedenlerden dolayı fermente soya ürünlerinde özellikle fermentasyon sırasında biyojen amin oluşma riski oldukça fazladır Yapılan çalışmalarda fermente soya ürünlerinde bulunan biyojen aminlerin histamin, kadaverin, putresin, tiramin ve triptamin olduğu saptanmıştır (Shalaby, 1996). Özdestan ve Üren (2011) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada İzmir’de piyasada satılan farklı markalara ait 8 adet sucuk örneğinde biyojen amin analizleri gerçekleştirilmiştir. Putresin, kadaverin, spermidin ve spermin tüm örneklerde tespit edilmiştir. Örneklerin ortalama spermin konsantrasyonu 24,7 mg/kg olarak bulunmuştur. Sucuk örneklerinin toplam biyojen amin içeriği 45,6 ile 165,0 mg/kg aralığında ortalama olarak 80,0 mg/kg olarak bulunmuştur. Peynir biyojen amin oluşumu için ideal bir ortamdır. Biyojen aminlerin belirlenmesi sağlık üzerine olan etkilerinden dolayı ve kalitenin indikatörü olmaları açısından önemlidir. Bu derlemenin amacı farklı peynir çeşitlerinde bulunan başlıca biyojen aminler, peynirde biyojen amin oluşumuna etki eden faktörler, ülkemizde ve dünyada peynirde biyojen aminlerle ilgili yapılmış çalışmalar, biyojen aminlerin belirlenmesi için kullanılan analiz yöntemleri ve peynirde biyojen aminlerle ilgili belirlenen toksik sınır değerleri hakkında bilgi vermektir. ise 6,5 civarındadır. Bu pH değerleri dekarboksilaz aktivitesi için idealdir. Histamin ve diğer biyojen aminlerin oluşumu yüksek sıcaklıkta artmaktadır. Olgunlaştırma işleminin süresi arttıkça, biyojen amin miktarı da artış göstermektedir. Peynirlerde gerçekleştirilen çalışmalara baktığımızda farklı biyojen aminlerin çok farklı düzeylerde bulunduğu tespit edilmiştir. Peynir histamin zehirlenmesi ve tiramin toksisitesine en fazla neden olan gıdalardandır. Hollanda, ABD ve Fransa’da peynir tüketiminden kaynaklanan çok sayıda zehirlenme vakasına rastlanmıştır (El-Sayed, 1996). Peynirde biyojen amin analizinde en sık kullanılan yöntem HPLC olup, ELISA tekniğininde bu amaçla kullanıldığı ifade edilmektedir (Aygün ve ark., 1999). Peynirde Lactobacillus buchneri’nin bazı suşları histamin üretme özelliğine sahiptirler. Lactobacillus 30a, Streptococcus mitis, Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus plantarum, Lactobacillus casei, Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus arabinose hisridin dekarboksilaz aktivitesine sahiptirler. İsveç peynirlerinde Lactobacillus fermentum, Lactobacillus helveticus, Streptococcus faecium ve Streptococcus lactis’in 2 suşu histamin üreten izolatlar olarak tanımlanmıştır (Stratton ve ark., 1991). Biyojen aminler peynirde oluştuktan sonra pastörizasyon veya pişirme ile yıkıma uğratılamaz. Bu nedenle hammadde ve üretim koşullarının hijyenik tutulması ile biyojen amin oluşumu kontrol edilebilir (Valsamaki ve ark., 2000). Sıcaklık özellikle peynirde histamin oluşumunda önemli bir role sahiptir. Örneğin; 9, 14, 18 ve 21 ºC’lerde depolanan Gouda peynirinde sıcaklık artışıyla beraber histamin oluşumunun da arttığı belirlenmiştir (Stratton ve ark., 1991). Peynirlerde bulunan başlıca aminler tiramin, histamin, triptamin, putresin, kadaverin ve βfeniletilamindir (Durlu-Özkaya ve ark., 1999). Önceki çalışmalarda Gouda peyniri, Çedar peyniri, İsviçre peyniri ve rendelenmiş peynirlerde histamin ve tiramin gibi sağlık üzerine olumsuz etkisi olan biyojen aminler tespit edilmiştir. Aynı zamanda histamin ve tiraminin toksik etkisini arttıran putresin, kadaverin, triptamin, β-feniletilamin, spermin, spermidin, serotonin ve agmatin gibi biyojen aminlerde farklı peynirlerde tespit edilmiştir. Peynirde biyojen aminlerin tespit edilebilmesi için kullanılan çok sayıda ekstraksiyon ve saflaştırma yöntemi mevcuttur. Peynir yüksek oranda yağ içerdiğinden ve yüksek oranda protein içerdiğinden iyi bir geri kazanım elde edebilmek için ekstraksiyon ve saflaştırma basamakları kritiktir. Literatürdeki çalışmalara baktığımızda peynirden biyojen aminlerin ekstraksiyonu için farklı solventlerin kullanıldığı görülmektedir. Su, etanol, metanol, HCl, HClO4, TCA, sülfosalisilik asit bu amaçla kullanılan solventlerdir. Ayrıca bazik pH’daki tampon çözeltilerde bu amaçla Peynirde Biyojen Aminler Peynirde biyojen amin oluşumu çok sayıda faktöre bağlıdır. Ortamda serbest amino asitlerin varlığı ve üretim sırasında inoküle edilen veya bulaşan mikroorganizmalar biyojen amin oluşumuna neden olmaktadır. Peynir proteince zengin bir gıdadır, amino asitler mikroorganizmaların sahip olduğu proteolitik enzimlerin vasıtasıyla meydana gelmektedir. Ayrıca üretimin hijyenik olmayan koşullarda gerçekleştirilmesi mikrobiyal bulaşmayı arttırmaktadır. Mikrobiyal gelişim ve dekarboksilaz aktivitesi için gerekli koşulların (pH, tuz konsantrasyonu, sıcaklık, su aktivitesi, olgunlaştırma sıcaklığı ve zamanı, depolama sıcaklığı, uygun kofaktörlerin ortamda bulunması) olması da diğer önemli faktörlerdir. Bu nedenle peynirde bulunan biyojen amin miktarları da değişiklik göstermektedir. Peynirin genel olarak pH’sı 4,5-5,5 arasında olup, taze peynirlerin pH’sı 44 Peynirde Biyojen Aminler kullanılmıştır (Custodio ve ark., 2007). Martuscelli ve ark. (2005) tarafından gerçekleştirilen çalışmada starter kültür kullanmadan, çiğ süt kullanılarak üretilen (A) ve starter kültür kullanarak, pastörize süt kullanılarak üretilen (B) Pecorino Abruzzese peynirlerinde üretim ve olgunlaştırma sırasında oluşan biyojen amin miktarları karşılaştırılmıştır. Pecorino Abruzzese peyniri yarı-sert bir İtalyan peyniridir ve farklı yöntemlerle üretilebilmektedir. Biyojen amin analizleri HPLC’de C18 kolon kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Hareketli faz olarak asetonitril ve fosfat tamponu (pH 7) kullanılmıştır. Analizlerde dereceli elüsyon tekniğinden yararlanılmıştır. Örnekler 0,1 M HCl ile ekstrakte edilmiş, soğutmalı santrifüj işlemi uygulanmış ve süzülmüştür. Elde edilen ekstrakt dansil klorür ile 40 °C’da 60 dk süreyle türevlendirilmiştir. 60 günlük olgunlaştırma işlemi sonucunda peynirlerin toplam biyojen amin içeriği A için 697 mg/kg, B için 1086 mg/kg olarak bulunmuştur. Enterobacteriaceae familyasındaki mikroorganizmalar ve laktik asit bakterilerinin biyojen amin oluşturma üzerine etkin oldukları belirlenmiştir. A grubunda toplam biyojen amin miktarı ilk 14 günde 34 mg/kg’dan 401 mg/kg’a kadar artmıştır. 14 ile 60 gün arasında ise az bir artış göstermiştir. B grubunda ise diğer grubun tersine 30 ile 60 gün arasında %77’lik bir artış gözlenmiştir. Bu peynirlerde etilamin, tiramin, putresin, histamin, kadaverin, triptamin, βfeniletilamin, spermin ve spermidin tespit edilmiştir. A grubunda en fazla bulunan biyojen aminler histamin (%38), tiramin (%26) ve putresindir (%9). B grubunda ise β-feniletilamin (%28), tiramin (%23), etilamin (%15) ve putresin (%15) en fazla bulunan biyojen aminlerdir. Custodio ve ark. (2007) tarafından gerçekleştirilen çalışmada rendelenmiş Parmesan peynirlerinde biyojen aminlerin belirlenebilmesi için HPLC yöntemi kullanılmıştır. Türevlendirme reaktifi olarak OPA kullanılmıştır. Mobil faz olarak 0,2 M sodyum asetat ve pH’sı 4,9’a asetik asit ile ayarlanmış 10 mM 1-oktansülfonik asitin sodyum tuzu ve asetonitril kullanılmıştır. Analizler C18 kolonda gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, HCl, TCA, HClO4, CH3COOH, sülfosalisilik asit, borat tamponu, metanol, etanol biyojen aminlerin ekstraksiyonu için kullanılmış ve en etkin solventin hangisi olduğu belirlenmiştir. Örnekler uygun solventle homojenize edildikten sonra, santrifüj edilen örnekler seyreltilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, ekstraksiyon etkinliği örnekteki biyojen aminlerin düzeyine, ekstraksiyonda kullanılan solventin çeşidi, konsantrasyonu, sıcaklığı ve analizde kullanılan yönteme göre değişmektedir. Spermin ve spermidin için en iyi geri kazanım HCl ile elde edilmiştir. Agmatin için en iyi geri kazanım borat tamponu veya HCl ile elde edilmiştir. Putresin ve kadaverin borat tamponu ve HCl ile etkin şekilde ekstrakte edilmiştir. Tiramin, β feniletilamin, triptamin ve serotonin ise organik solventlerle etkin bir şekilde ekstrakte edilmiştir. Rendelenmiş peynirde tüm biyojen aminlerin ekstraksiyonu için 1 M HCl kullanımının en etkin ekstraksiyon yöntemi olduğu belirlenmiştir. Innocente ve ark. (2007) tarafından gerçekleştirilen çalışmada peynir örneklerinde biyojen aminlerin belirlenmesi için direkt asit ile ekstraksiyon yöntemi kullanılmış, dansil klorür ile türevlendirilen ekstraktlar HPLC cihazında analiz edilmişlerdir. Örneklerde triptamin,β -feniletilamin, putresin, kadaverin, histamin, tiramin, spermidin ve spermin tespit edilmiştir. Bu yöntem hem örnek hazırlama için gereken zamanı azaltmakta, hem iyi bir geri kazanım elde edilmekte, hem de iyi bir tekrarlanabilirlik göstermektedir. Çiğ sütten üretilen beyaz peynirlerde biyojen aminler ve miktarları üzerinde araştırma yapan Hocalar ve Üren (2002), örneklerde 0. günde kayda değer biyojen amin bulamazken, 30. ve 60. günlerde en yüksek düzeyde belirledikleri biyojen aminin agmatin olduğunu ifade etmişlerdir. Durlu-Özkaya ve Tunail (2000), Ankara’da bulunan süpermarketlerden rasgele olarak toplanan 25 adet beyaz peynir örneğinin biyojen amin içeriğini saptamışlardır. Triptamin, β feniletilamin, putresin, kadaverin, histamin, tiramin ve spermidin içeriği araştırılan peynir örneklerinde putresin (%56) ve tiramin (%44) baskın aminler olarak tespit edilmiştir. Örneklerin %28’inin βfeniletilamin, %16’sının histamin ve %8’inin kadaverin içerdiği, triptamin ve spermidine ise rastlanmadığı belirlenmiştir. Ayrıca örneklerin %12’sinde hiçbir biyojen amin bulunmamıştır. 20 adet tulum peyniri ile yapılan bir çalışmada peynirlerde saptanan biyojen aminlerden βfeniletilaminin en yüksek düzeyde olduğu ve bunu sırasıyla putresin, kadaverin, tiramin, spermidin ve histaminin takip ettiği, bu miktarların toksik düzeyin altında kaldığı, triptamin ve spermine ise hiçbir örnekte rastlanmadığı belirtilmiştir (Durlu-Özkaya ve ark., 2000). Van piyasasından topladıkları 46 adet beyaz peynirin histamin içeriğini araştıran Noyan ve ark. (2004) örneklerde ortalama 39,55 mg/kg histamin belirlemişlerdir. Bu çalışmanın sonucuna göre beyaz peynirlerin histamin açısından risk taşımadığını bildirmişlerdir. Diler ve ark. (2011) tarafından yapılan çalışmada Ezine peyniri yapımında uygulanan farklı ısıl işlem koşullarının biyojen amin oluşumu ve mikroorganizma profilindeki değişimlere etkileri depolama süresince araştırılmıştır. Bu amaçla, peynir sütüne 65ºCde 10 dakika ve 65ºC’de 30 45 Ö. Özdestan, Analiz 35, (Sayı 18- Yıl 2013) dakika ısıl işlem uygulanmış ve örnekler bir yıllık depolama boyunca analiz edilmiştir. Depolama süresince peynirlerde biyojen aminlerden histamin, putresin, kadaverin, tiramin, triptamin ve βfeniletilamin HPLC kullanılarak saptanmıştır. Genel olarak, farklı ısıl işlem koşullarının biyojen amin konsantrasyonu üzerine etkisi önemli bulunmamıştır. Ayrıca, taze peynirlerde biyojen amin oluşmamış olup peynir örneklerinde depolamayla birlikte biyojen amin miktarı artmıştır. Ancak, biyojen amin miktarları sağlık riski oluşturmayacak düzeylerde bulunmuştur. Sagun ve ark. (2005) otlu peynirde 3 aylık olgunlaşma döneminde histamin miktarını belirlemişlerdir. Depolamanın ilk günündeki histamin miktarı 2,19 mg/100 g olarak belirlenmişken bu değer 90. günde 4,62 mg/100 g’a ulaşmıştır. Belirlenen bu değerin sağlık açısından bir tehlikesinin olmadığı ifade edilmektedir. Otlu peynirde histamin miktarının çok yüksek olmamasının nedenleri de peynirin düşük pH değerine ve yüksek tuz konsantrasyonuna sahip olmasına bağlanmaktadır. Yetişmeyen (2005) tarafından yapılan çalışmada, otlu peynirlerde olgunlaşma katsayısı ile putresin, kadaverin ve histamin arasında önemli pozitif bir ilişki, tulum peynirinde ise olgunlaşma katsayısı ile β -feniletilamin arasında önemli negatif bir ilişki belirlenmiştir. Tarakçı ve ark. (2005) inek sütü kullanılarak üretilen tulum peynirlerini 90 gün süreyle cam kavanozlarda olgunlaştırmış ve peynirlerde histamin ve tiramin miktarlarını belirlemişlerdir. Olgunlaşma boyunca biyojen amin miktarında sürekli artış gözlenmiş olup 90. günde peynirlerdeki histamin ve tiramin miktarları sırasıyla 29,71 ve 230,08 mg/kg olarak belirlenmiştir. Ancak bu miktarların intoksikasyona neden olacak seviyenin altında olduğu bildirilmiştir. Süt ve ürünlerinde biyojen aminler için belirlenmiş herhangi bir limit bulunmamakla beraber gerçekleştirilen çalışmalara göre peynirde tiramin, histamin, putresin, kadaverin toplamının 900 mg/kg değerini geçmemesi gerektiği ifade edilmektedir (Valsamaki ve ark., 2000). Hafif seyreden belirtilerde 1,5 mmol/kg dozda, histamin zehirlenmesinin belirtileri görülür. Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (U.S., FDA), ton balığında histamin için 4,5 mmol/kg seviyesini tehlikeli olarak bildirmiştir (Joosten, 1988). düzeylerde bulunduğu tespit edilmiştir. Peynir üretimi sırasında yüksek kaliteli hammadde kullanımı ve üretim sırasında hijyenik koşullara dikkat edilmesi ile biyojen amin oluşumu azaltılabilmektedir. Peynirlerde bulunan başlıca aminler tiramin, histamin, triptamin, putresin, kadaverin ve β-feniletilamindir. Biyojen aminlerin toksikolojik etkileri göz önüne alındığında ve peynirin çok fazla miktarda tüketilen bir gıda olduğu düşünüldüğünde peynirde bulunan biyojen aminlerin nitelik ve niceliklerinin belirlenmesinin toplum sağlığının korunması açısından çok önemli olduğu görülmektedir. Kaynaklar Anon. 2008. Su ürünleri yönetmeliği, No: 2008/27004, Türkiye Cumhuriyeti, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Askar, A., Treptow, H. 1986. Biogene amine in lebensmittein vorkommen, Bedeutung und Bestimmung, Eugen Ulmer GmbH and Co. Stuggart, Germany. Aygün, O., Schneider, E., Scheuer, R., Usleber, E., Gareis, M., Mörtlbauer, E. 1999. Comparison of ELISA and HPLC for the determination of histamine in cheese. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 47:19611964. Azim, Ö. 2002. Gıdalarda yüksek basınç sıvı kromatografisi (HPLC) ile biyojen amin analizleri. Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 89 s. Chiacchierini, E., Restuccia, D., Vinci, G. 2006. Evaluation of two different extraction methods for chromatographic determination of bioactive amines in tomato products. Talanta, 69:548555. Çolak, H., Aksu, H. 2002. Gıdalarda biyojen amin varlığı ve oluşumunu etkileyen faktörler. YYÜ. Veterinerlik Fakültesi Dergisi, 13(1-2):35-40. Custodio, F. B., Tavares, E., Gloria, M. B. A. 2007. Extraction of bioactive amines from grated parmesan cheese using acid, alkaline and organic solvents, Journal of Food Composition and Analysis, 20:280-288. Diler, M., Akbağ, E., Işık, V., Avşar, E., Erkayacan, H. 2011. Farklı ısıl işlemlerin ve depolama sürelerinin Ezine peynirinde biyojen amin oluşumu üzerine etkilerinin araştırlması,TAGEM/GY/09/03/01/156, Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuar Müdürlüğü, 54 sf. Durlu-Özkaya, F., Alichanidis, E., LitopoulouTzanetaki, E., Tunail, N., 1999. Determination Sonuç Biyojen aminler, amino asitlerin dekarboksilasyonu sonucu gıdalarda meydana gelen bileşiklerdir. Peynirlerde gerçekleştirilen çalışmalara baktığımızda farklı biyojen aminlerin çok farklı 46 Peynirde Biyojen Aminler 860. Martuscelli, M., Gardini, F., Torriani, S., Mastrocola, D., Serio, A., Chaves-Lopez, C., Schirone, M., Suzzi, G. 2005. Production of biogenic amines during the ripening of Pecorino Abruzzese cheese, International Dairy Journal, 15:571-578. Nout, M. J. R. 1994. Fermented foods and food safety. Food Research International, 27(3): 291–298. Noyan, T., K., Ekici, H., Coşkun, H., Dulger, H. 2004. Histamine contents of white cheeses obtained from Van retail markets. Indian Veterinary Journal, 81:1126-1127. Özdestan, Ö. 2009. Türkiye’de üretilen bazı fermente gıdalarda biyojen aminlerin belirlenmesi üzerine bir çalışma, E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora tezi, Bornovaİzmir, 268 s. Özdestan, Ö., Üren, A. 2011. İzmir'de marketlerde satılan bazı sucuk örneklerinin biyojen amin içeriklerinin belirlenmesi, Hasad Gıda, 27: 316, 30-36. Sagun, E., Ekici, K., Durmaz, H. 2005. The formation of histamine in herby cheese during ripening, Journal of Food Quality, 28: 171-178. Shalaby, A. R. 1996. Significance of biogenic amines to food safety and human health, Food Research International, 29(7):675-690. Silla Santos, M. H. 1996. Biogenic amines: Their importance in foods, International Journal of Food Microbiology, 29:213-231. Stratton , J. E., Hutkins, R. W., Taylors, S. L. 1991. Biogenic amines in cheese and other fermented foods: A Review, Journal of Food Protection, 54(6):460-470. Tarakçı, Z., Küçüköner, E., Sancak, H., Ekici, K. 2005. İnek sütünden üretilerek cam kavanozlarda olgunlaştırılan tulum peynirinin bazı özellikleri. YYÜ. Veteriner Fakültesi Dergisi, 16: 9-14. Ten Brink, B., Damink, C., Joosten, H. M. L. J., Huis In’t Veld, J. H. J. 1990. Occurance and formation of biologically active amines in foods, International Journal of Food Microbiology, 11:73-84. Valsamaki, K., Michaelidou, A., Polychroniadou, A. 2000. Biogenic amine production in Feta cheese, Food Chemistry, 71:259-266. Yetişmeyen, A. 2005. Bazı geleneksel peynirlerimizin biyojen amin içeriğinin saptanması ve peynirlerin mikrobiyolojik, kimyasal özellikleri ile olan ilişkilerinin araştırılması, Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi Kesin Raporu. of biogenic amine content of Beyaz cheese and biogenic amine production ability of some lactic acid bacteria. Milchwissenschaft, 54(12): 680-682. Durlu-Özkaya, F., Ayhan, K., Özkan, G. 2000. Biogenic amine determination in Tulum cheese by high performance liquid chromatography (HPLC). Milchwissenschaft, 55 (1): 27-28. Durlu-Özkaya, F., Tunail, N. 2000. Salamura beyaz peynirlerde biyojen amin riski. Süt Mikrobiyolojisi ve Katkı Maddeleri. VI. Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu Tebliğler Kitabı, s. 146-153, Tekirdağ. El-Sayed, M.M. 1996. Biogenic amines in processed cheese available in Egypt. International Dairy Journal, 6: 1079-1086. Halasz, A., Barath, A., Simon-Sarkadi, L., Holzapfel, W. 1994. Biogenic amines and their production by microorganisms in food. Trends in Food Science and Technology, 5:42-49. Hocalar, B., Üren, A. 2002. Çiğ sütten üretilen Beyaz peynirlerde biyojen aminler ve miktarları. Türkiye 7. Gıda Kongresi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, s.455-464. Ankara. Innocente, N., Biasutti, M., Padovese, M., Moret, S. 2007. Determination of biogenic amines in cheese using HPLC technique and direct derivatization of acid extract, Food Chemistry, 101:1285-1289. Joosten, H.M.L.J. 1988. The biogenic amine contents of Dutch Cheese and their toxicological significance. Netherlands Milk and Dairy Journal, 42: 25-42. Künsch, U., Scharer, H., Pulver, D., Temperli, A. 1989. Formation of biogenic amines during sauerkraut fermentation, International Conference Biotechnology and Food, Stuttgart. Lonvaud-Funel, A. 2001. Biogenic amines in wines: Role of lactic acid bacteria, FEMS Microbiology Letters, 199:9-13. Mafra, I., Herbert, P., Santos, L., Barros, P., Alves, A. 1999. Evaluation of biogenic amines in some Portuguese quality wines by HPLC fluorescence detection of OPA derivatives. American Journal of Enology and Viticulture, 50 (1):128-132. Maijala, R., Eerola, S. 1993. Contaminant lactic acid bacteria of dry sausages produce histamine and tyramine, Meat Science, 35(3):387-395. Marques, A.P., Leitao, M.C., San Romao, M.V. 2008. Biogenic amines in wines: Influence of oenological factors, Food Chemistry, 107: 853- 47 Tarım ve Gıda Zirvesi Genel Müdür Yardımcımızın Ziyareti Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcımız Sayın Ahmet KAVAK 20.07.2013 tarihinde Kurumumuzu ziyaret ederek, Müdürümüz Sayın Erol BULUT ile görüşmelerde bulunmuştur. Tarım ve Gıda Zirvesi 14.06.2013 tarihinde İzmir'de Bakanımız Sayın Dr. Mehdi EKER'in katılımı ile gerçekleştirilmiştir.Toplantıya Kurum personelimizle birlikte Müdürümüz Erol BULUT katılmıştır. Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Daire Başkanımızın Ziyareti Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Daire Başkanımız Sayın Dr. Neslihan ALPER Kurumumuzu 04.07.2013 tarihinde ziyaret ederek, Müdürümüz Sayın Erol BULUT ve Birim Sorumlularımız ile görüşmelerde bulunmuştur. Müsteşar Yardımcımız ve Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün Ziyareti Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanının Ziyareti Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Dr. Nihat PAKDİL ve Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail KEMALOĞLU 19.09.2013 tarihinde Kurumumuzu ziyaret ederek, Müdürümüz Sayın Erol BULUT ile görüşmelerde bulunmuştur. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Kaynak Yönetimi ve Balıkçılık Yapıları Daire Başkanı Dr. Mustafa Altuğ ATALAY 24.09.2013 tarihinde Kurumumuzu ziyaret ederek, Müdürümüz Sayın Erol BULUT ile bilgi alış verişinde bulunmuştur. 50 Bakanlığımız Müşavirlerinin Kurumumuz Ziyareti II. Uluslararası Gıda Ar-Ge Proje Pazarı Etkinliklerine Katılım Gıda ve tarım sektörünün gelişimine katkı sağlamak, sektörün rekabetçiliğini artıracak çözümler bulmak, yeni teknoloji ve üretim metotları geliştirmek, gıda ve ilgili alanlarla bağlantılı olan ihracatçı firmalar, araştırma enstitüleri, üniversiteler ve diğer firmalar için bir buluşma platformu oluşturmak amaçlarına yönelik olarak,“II. Uluslararası Gıda Ar-Ge Proje Pazarı”etkinliği0304 Haziran 2013 tarihlerinde iki gün süresince İzmir’de Swissotel Grand Efes’te yapılmıştır. Bakanlığımız Müşavirlerinden Mehmet AYDEMİR, Erol DARGUT, İbrahim ÇETİN, Hayrunnas ÇİMEN 24.09.2013 tarihinde Kurumumuzu ziyaret ederek, Müdürümüz Sayın Erol BULUT ile görüşmelerde bulunmuştur. Çiğ Süt Analiz Laboratuarı Proje Pazarı personellerimizden; kapsamında Kurum Gülbin BOZKURT "Ege Bölgesinde yetişen başlıca zeytin çeşitlerinden elde edilen zeytinyağlarının çeşit ve orijininin DNA analizleri ile belirlenmesi üzerine çalışmalar", Nilay Sultan GİRAY "Doğal mikrobiyal içeren yenilebilir filim üretimi ve gıda sanayii uygulamaları", Manolya KARABULUT "Deodorizasyon işlem koşullarının bitkisel yağlarda 3-MCPD oluşumu üzerine etkisi ve optimizasyonu" konulu posterlerini sunmuşlardır. Bakanlığımız ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ortaklığında yürütülen "Çiğ Sütte Kalitenin Desteklenmesi Projesi" kapsamında kurulan "Çiğ Süt Analiz Laboratuvarlarının”toplu açılışı Bakanımız Sayın Dr. Mehdi EKER tarafından 23.09.2013 tarihinde Balıkesir ilinde yapılmıştır. Toplu açılışta yapılan canlı bağlantıda Eylül 2011 tarihinde faaliyete gecen laboratuvarımızda yapılan sut analizleri hakkında bilgi verilmiştir. 51 Rusya Federasyonu FBKVS Heyeti Ziyareti GDO Miktar Analizleri Kapsamımız Rusya Federasyonu FBKVS heyeti 16.08.2013 tarihinde Laboratuvar Müdürlüğümüzde denetim yaparak, incelemelerde bulunmuştur. GDO miktar analizleri kapsamımız 22 gen bölgesine çıkmıştır. 1. Soya Tarama Analizi 2. Mısır Tarama Analizi 3. Şeker Pancarı Tarama Analizi 4. Pamuk Tarama Analizi 5. Kanola Tarama Analizi 6. Patates Tarama Analizi 7. MON 40-3-2 Tip Belirleme Analizi 8. MON 40-3-2 Miktar Analizi 9. MON 89788 Tip Belirleme Analizi 10. MON 89788 Miktar Analizi 11. A 2704-12 Tip Belirleme Analizi 12. A 2704-12 Miktar Analizi 13. MON 810 Tip Belirleme Analizi 14. MON 810 Miktar Analizi 15. MON 863 Tip Belirleme Analizi 16. MON 863 Miktar Analizi 17. MON 88017 Belirleme Analizi 18. MON 88017 Miktar Analizi 19. MON 89034 Tip Belirleme Analizi 20. MON 89034 Miktar Analizi 21. TC 1507 Tip Belirleme Analizi 22. TC 1507 Miktar Analizi 23. Bt 11 Tip Belirleme Analizi 24. Bt 11 Miktar Analizi 25. MIR 604 Tip Belirleme Analizi 26. MIR 604 Miktar Analizi 27. GA 21 Tip Belirleme Analizi 28. GA 21 Miktar Analizi 29. NK 603 Tip Belirleme Analizi 30. NK 603 Miktar Analizi 31. DAS 59122 Tip Belirleme Analizi 32. DAS 59122 Miktar Analizi 33. MON 531 Tip Belirleme Analizi 34. MON 531 Miktar Analizi 35. MON 1445 Tip Belirleme Analizi 36. MON 1445 Miktar Analizi 37. MON 15985 Tip Belirleme Analizi 38. MON 15985 Miktar Analizi 39. RT 73 Tip Belirleme Analizi 40. RT 73 Miktar Analizi 41. Rf3 Tip Belirleme Analizi 42. Rf3 Miktar Analizi 43. Ms 8 Tip Belirleme Analizi 44. Ms 8 Miktar Analizi 45. T45 Tip Belirleme Analizi 46. T45 Miktar Analizi 47. H7-1 Tip Belirleme Analizi 48. H7-1 Miktar Analizi 49. EH 92-527-1 Tip Belirleme Analizi 50. EH 92-527-1 Miktar Analizi “8th International Symposium of Pesticides in Foodandthe Environment in MediterraneanCountries” Kongresine Katılım Mediterranean Group of Pesticide Research (MGPR) tarafından 12-14.09.2013 tarihinde düzenlenen VIII. Akdeniz Ülkeleri Gıda ve Çevrede Pestisit Kongresinde kurumumuzdan Ergün DÖĞEN “False Positive Cases in Residue Analysis” isimli posterli bildiriyi sunmuştur. 52 *GDOT ARAMAKİ T L E Rİ *GDOKANT İ T AS Y ONKİ T L E Rİ ( CRLME T ODUNAGÖREÜRE T İ L Mİ ŞVE Rİ F İ KAS Y ONVEKANT İ T AS Y ONKİ T L E Rİ ) *GDOT İ PL E NDİ RMEKİ T L E Rİ *E TT ÜRT AYİ NKİ T L E Rİ *İ Z OL AS Y ONKİ T L E Rİ *RE ALT İ MEPCRKİ T L E Rİ S YNBi y ot ek nol oj i v eDı şT i c . L t d. Ş. Ka z ı m Öz a l pMa h. Reş i tGa l i pCa d. No:111/24Ça nk a y a-ANKARA T el :(312)4377729-39F a k s :4377709i nf o@s y nbi o. c om. t r
Benzer belgeler
Bu PDF dosyasını indir
kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer
özellikleriyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş
yöre, alan, bölgeye özgü doğa ve insan faktöründen
kaynaklanan, üretimi, işlenmesi ve diğe...
Biyojen Aminler ve Etkileri - Kocatepe Veterinary Journal
teknikleri bilinen gıdaların belirli etiketler altında satışı
da artış göstermiştir. Artan ticarete bağlı olarak
pazarda çok farklı şekillerde ve orijinin dışında
üretilmiş ürün gittikçe yaygın hal...
19 Balık ve Balık Ürünlerinde Biyojen Aminler ve Önemi
hükümleri ile dolaylı olarak korunan coğrafi işaretlere
etkin ve özel bir koruma sağlanmıştır. Coğrafi
işaretlerin diğer sınai mülkiyet haklarından üstünlüğü
tek bir üreticiyi değil, belirli şartla...
“Analiz 35” Dergisi Hakem Onaylı Makaleler İçin Yazım Kuralları
makaleler başka hiçbir yerde yayınlanmamış
olacaktır. Makale ile birlikte “Bu çalışma hiçbir
yerde
yayınlanmamıştır.”
beyanının
ve
yazışmalardan
sorumlu
yazarın
imzasının
bulunduğu dilekçe gönderil...