Indir / Oku - Bizim Aachen
Transkript
Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen www.bizimaachen.de Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 08 Kültür & Sanat > 10 Metabolizma Rock Grubu İçimizden biri > 21 Fatma Altunoğlu Başka işler yapanlar > 15 Recep Kılıç Yaşama dair > 23 Türkiye temsilcimiz döner kebap... Nereden nereye! Bir konu & üç konuk > 24 Kim için hangi sigorta? Ücretsİz Ağustos / Eylül 2014 Deutsche-FörderPflege: “Bize danışmadan karar vermeyin!“ Sigorta alanında 10 yıllık tecrübe Einfach, unkompliziert und staatlich gefördert. Üç yıl sigorta ve finans üzerine meslek yaptıktan sonra, iki yıl sigorta uzmanlığı eğitimi aldım. Mit der Deutschen-Förder-Pflege der Barmenia sorgen Sie für den Fall einer Pflegebedürftigkeit vor. Gleichzeitig sichern Sie sich die staatliche Zulage. Ihre Vorteile: • Private Pflege-Ergänzungsversicherung: Pflegemonatsgeld in allen Pflegestufen, auch bei Demenz • Staatliche Förderung: 5 Euro pro Monat • Service aus einer Hand: Die Barmenia übernimmt alle Formalitäten und beantragt automatisch die staatliche Zulage für Sie. •„Sigorta, Keine Wartezeit beihizmet Unfällen ve Gesundheitsprüfung güven demektir...“ • Keine und kein Aufnahmehöchstalter Sigortacılık alanında eğitici sertifikam (Ausbilderschein/IHK) bulunmaktadır. Barmenia Krankenversicherung a. G. Ayrıca, iki yıllık özel bir Hamdi Ceyhan eğitimle „işyeri sigortaları“ Kaiser-Wilhelm-Ring 27-29 alanında uzmanlaştım. 50672 Köln Informieren Sie sich. Mobil: (0 15 20) 9 19 19 99 Aachen, Köln ve [email protected] Düsseldorf çevresinde www.barmenia.de müşterilerime her türlü sigorta işlemlerinde hizmet sunuyorum. Hamdi Ceyhan Neden “Bize danışmadan karar vermeyin!“ diyoruz? Almanya‘da bugün tam olarak yüzün üzerinde sigorta şirketi var ve bunların yaklaşık 250.000 adet temsilciliği bulunmaktadır. Sigorta işlemlerini herkes yapabilir... Fakat asıl servis, sözleşmeyi imzaladıktan sonra aldığınız hizmettir. Karşılaştığınız bir sorunda sigorta temsilcinize ne kadar sürede ulaşabiliyor ve ihtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı alabiliyorsunuz? İşte, 10 yıllık tecrübemizle hizmet sunarken bizim farkımız! Gerek duyduğunuz anda hemen yanınızda olmak... Yeni bir sigorta mı yaptıracaksınız veya karşılaştırmak mı istiyorsunuz? Mutlaka bize de sorun. Aynı şartlarda bizden daha ucuzunu bulursanız, size 100 € değerinde bir hediye çeki vermeyi garanti ediyoruz. Generalagentur Hamdi Ceyhan | Spezialist für gewerbliche Versicherungen Tel.: 0152 0 91 91 999 | E-Mail: [email protected] 3 İçindekiler 4 ne? nerede? ne zaman? • Aachen ve çevresinde bazı önemli etkinlikler 5 aktüel | Üstün Gözler • Davetiye işlemleri • Baesweiler’de müslümanların defin işlemleri 6 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan • Aidiyet oluşması ve engelleri 7 gündem • 8. Uyum Günü (Tag der Integration) • Bizim Aachen dergisi dernek kuruyor! 8 çevre sayfası • Çevre dostu okul çantası • Kaçak çöp problemi • Sağlık Müdürlüğü’nden hacı adaylarına uyarı! 9 BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? • Avrupa’nın en küçük müzesi Aachen’da bulunuyor • Aachen Katedrali Gülü • Hakaret içeren sözlere verilen para cezaları 10 Kültür ve Sanat • Metabolizma Rock Grubu 12 Bir konuda fikrinizi alalım • Bizim Aachen dergisini okuyorum. Çünkü... 13 Tanıtım • Deutsche Bank - Bankamız 14 sudoku sayfası 15 başka işler yapanlar • Recep Kılıç 16 Bulmaca sayfası 17 kapak konusu • Döner kabap... Nereden nereye! 20 Bilmece sayfası 21 içimizden biri • Fatma Altunoğlu: Facebook üzerinden yaptığı ev yemeklerini satıyor... 22 Yemek Kültürü • Türkiye‘nin lezzet haritası (Böl.6): Marmara mutfağı • Patlıcan yemeği tarifleri 23 Yaşama dair | Füsun Özdemir • Aydınlanmak, kararmak mıdır aynı zamanda? 24 bir konu & ÜÇ konuk • “Hangi sigorta kimler için ve ne zaman gereklidir?” Necmi Çetir, Hamdi Ceyhan & Emre Dağ 26 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk • Güneş alerjisine dikkat! • Kaç Faktörlü Koruyucu Kullanmalı? 27 yalnız değilsin! | Dr. Sıla Yüce Çıtır • Saplantı-Zorlantı Bozukluğu 28 Genel kültür • Bağlamanın tarihçesi • Aachen bağlama çalıyor! 30 sağlıklı YAŞLANMA • Yılda bir kez yapın: Limon ve sarımsak mucizesi • Beyin felci (inme) 31 PERDE ARKASI | Necip Tokoğlu • Was ist das? Döner??? 32 siz ve bURcunuz • Burcunuz ve karakteriniz • Burçlara göre parfüm (2): Hava grubu burçları • Ağustos ve eylül aylarında doğanların ruh halleri 33 KADIN sayfası • Yaz sezonunun trendlerinden: Kapri pantolonlar • Sebzeler meyvelerden daha faydalı • Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak faydalı bilgiler (2) 34 ÇözümLER sayfası • Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri • Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları Başlarken Değerli Okurlarımız, Dergimizin sekizinci sayısıyla sizlerle yine birlikteyiz. Bu güzel havalarda bazılarımız tatile Türkiye’ye gitse de, bazılarımız burada kalıp çalışmaya devam ediyor, bizim gibi. Bu sayımızda kapak konusu olarak döner kebabını ele aldık. Döner kebabının tarihini, Almanya’ya gelişini ve burada nasıl bir değişime uğradığını sizlere sıkıcı olmadan aktarmaya çalıştık. Umarım keyifle okursunuz. Her sayımızda belirttiğimiz gibi, dergimizin kapısı katkı sunmak isteyen herkese açık. Yazmak veya bir katkı sunmak isterseniz, bizi aramanız veya bir mail yollamanız yeterli. Eğer ele alınmasını istediğiniz belli bir konu olursa, bunu da bizlere bildirebilirsiniz. Bu sayımızla birlikte, İstanbul’dan bir Türkiye temsilcimiz oldu. Bize hem kardeş şehir Sarıyer’den ilginç gelişmeler olursa onları bildirecek, onlarla aramızda bir köprü olacak, hem de dergimizde yazılar yazacak. Buradan, sunduğu katkıdan dolayı kendisine teşekkür ederim. Dergi olarak bir dernek kuralım diyoruz. Bununla ilgili ilk açıklamamızı yedinci sayfada bulabilirsiniz. Belki sizin de ilginizi çeker ve birşeyler yapmak, katkı sunmak istersiniz. Kurban bayramı 4 Ekim günü başlıyor. Bayram hediyesi olarak, dergimizin gelecek sayısını bayramdan bir kaç gün önce sizlere ulaştırmak için çaba sarfedeceğiz. Sağlıcakla kalın... Günal Günal KÜNYE Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44 E-Mail: [email protected] Internet: www.bizimaachen.de Yayın Yönetmeni: Günal Günal Yayın Ekibi: Serpil Erdemir, Muhsin Ceylan, Sadık Toraman, Funda Şen, Necip Tokoğlu, Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Üstün Gözler, Dr. Murat Kopuk, Füsun Özdemir (Türkiye temsilcisi), Denis-Dion Dreisbusch (çeviriler). Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen Dergi adeti: 5.000 Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir. Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası. 4 ne? nerede? ne zaman? aachen’da 2014 ağustos ve eylül aylarında yapılacak önemli etkinlikler Öcher Bend Aachen AACHEN GELENEKSEL LUNAPARKI 8 - 18 Ağustos 2014 Bendplatz 1413‘den bu yana düzenlenen luna9. -küçük-büyük 19. herkes için eğlenpark me olanağı sunuyor. Atlıkarıncadan, August dönme dolaba her şey var. Saat 14-24 Täglich ab 14 Uhr WEIN SOMMER AACHEN AACHEN ŞARAP YAZI 21 - 24 Ağustos 2014 Aachener Kunstroute 2014 AACHEN SANAT TURU 2014 27 ve 28 Ağustos 2014 Tarihi belediye binasıyla Aachen kilisesinin arasındaki Katschof olarak bilinen alanda kurulacak tezgahlarda Rheinland-Pfalz bölgesindeki üzüm bağlarında üretilen 500‘ü aşkın farklı renk ve tadlardaki şaraplar ziyaretçilere tanıtılıyor. Giriş ücretsiz. Müzeler ve sanat galerileri kapılarını sanatseverler için açıyor. Yapılan çalışmaları, sergileri görebileceğiniz gibi, düzenlenen farklı toplantılara katılmanız da mümkün. Toplam olarak 35 katılımcı sanat galerisi ve müze gezilebilir. KURPARK CLASSIX AÇIK HAVA KONSERLERİ 29 Ağustos - 1 Eylül 2014 EUROPAMARKT AACHEN TASARIM VE ELSANATLARI PAZARI 6 ve 7 Eylül 2014 VITAL messe AACHEN SAĞLIK VE SAĞLIKLI YAŞAM FUARI 6 ve 7 Eylül 2014 Aachen Senfoni Orkestrası eşliğinde dünyaca ünlü sanatçılarla açık havada düzenlenen konserler Aachen Gazinosu yanındaki parkta ve giriş ücretleri 22 ile 54 € arasındadır. Daha fazla bilgi: www.kurparkclassix.de Avrupa‘nın değişik ülkelerinden katılan sanatçıların, eserlerini sergilediği etkinlik, Aachen şehir merkezinde kuruluyor. 38. kez düzenlenen Tasarım ve Elsanatları Pazarı‘nda 300‘ü aşkın tezgah ziyaretçileri bekliyor. Eurogress Aachen‘da açılacak sağlık ve sağlıklı yaşam fuarına sağlık sektöründen yaklaşık 100 firma standlarıyla katılıyor. Fuar saat 11-18 arası gezilebilir. Giriş 3 €; dört kişilik aileler için sadece 5 €. arası açık olan lunaparkta kapanış gecesi bir havai fişek gösterisi de var. Girişler ücretsiz. www.bend-aachen.de Her anyardima size yardima haziriz Her ansize size yardima haziriz Her an size haziriz Her an yardima haziriz 0241-18 9595 400 Tel.: 0241-18 95400 400 Tel.:Tel.: 0241-18 95 400 Tel.: 0241-18 www.melan.de www.melan.de www.melan.de www.melan.de toom Uniklinik APAG P2 Breslauerstr., Aachen Breslauerstr., Aachen Breslauerstr., Aachen Debyestr., Aachen Debyestr., AachenAachen AmGut Gut Wolf, Aachen Am Gut Wolf, Aachen Debyestr., Aachen Am Wolf, Aachen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Pauwelsstr., 13.04. 13.04. 13.04. 10.08. 18.05. 18.05. 18.05. 07.09. 27.04. 27.04. 27.04. 17.08. 01.06. 01.06. 01.06. 21.09. 06.04. 06.04. 06.04. 24.08. 01.05. 01.05. 01.05. 14.09. toom toom toom Am Gut Schumanstr., Wolf, Aachen Breslauerstr., Aachen Debyestr., Aachen Schumanstr., Würselen Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen 31.08. 16.11. 20./21.04. 20./21.04. 20./21.04. 25.05. 03.10. 25.05. 25.05. 28.09. 21.12. 11.05. 11.05. 11.05. 22.06. 07.12. 22.06. 22.06. internet üzerinden basvurabilirsiniz internet üzerinden de basvurabilirsiniz internet üzerinden de de basvurabilirsiniz internet üzerinden de basvurabilirsiniz Aachen September Special AÇIK HAVA KONSERLERİ 18 - 21 Eylül 2014 Bu yıl sadece Münsterplatz ve Elisengarten’da kurulacak sahnelerde konserler verilecek. Her yaşa ve müzik zevkine hitap edecek konserlerde dünyanın değişik yerlerinden farklı müzikleri dinlemeniz mümkün. Konserler perşembe ve cuma akşamları saat 20:30‘da başlıyor. Cumartesi ve pazar günleri ise saat 14:00 ve 20:30‘da konserler var. Bu yıl 8. kez düzenlenen konser serisi tamamen ücretsiz. Bu fırsatı kaçırmayın deriz. 5 aktüel Davetiye İşlemleri (Einladung) Baesweiler’de müslümanların defin işlemleri: Baesweiler Şehir Mezarlığı: Baesweiler Mezarlığında müslümanlara ayrılmış özel bir yer yoktur. Baesweiler Belediyesi’nin Mezarlıklar Yönetmeliği’nde geçen ilgili paragrafa göre şartlar şöyledir: Cenazeler mutlaka tabut içerisinde veya yakılmışsa kül kavanozu içerisinde toprağa gömülür. Eğer cenaze bir yabancıya aitse ve başka bir dine mensupsa, o dini inanışın gereği tabutsuz defin de yapmak mümkündür. Fakat bunun için belediyenin Cenaze İşleri Müdürlüğü’ne müracaat edilmesi gereklidir. Bu durumda yetkili makam istisnai durumu gözönüne alarak cenazenin tabutsuz defnedilmesine izin verebilir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir: Baesweiler Belediyesi Mezarlıklar Dairesi Maria Strasse 2 52499 Baesweiler Türkiye’deki yakınlarınızı getirmek için yapılacak işlemler: İlk başvuru için davet edenden istenen belgeler şunlardır: Türkiye’den bir yakınınızı davet edebilmeniz için Aachen Yabancılar Dairesi’ne müracaat edip, istenen belgelerle birlikte üç-dört hafta içerisinde verilen randevu (Termin) günü dairedeki informasyon odasındaki memura istenen belgeleri verip, yabancılar dairesi tarafından (Angaben zur Verpflichtungserklärung nach § 68 AufenthG) verilen formları doldurmanız gerekiyor. • Pasaport, • Aylık gelir belgesi, • Çalışıyorsa çalışma belgesi, • Emekliyse emeklilik kasasından belge, • Eğer işyeri sahibiyse vergi denkleştirme bürosundan senelik bilanço, • Oturduğu evin kira sözleşmesi veya kendi eviyse noter alış sözleşmesi, • 25 € işlem parasının ödendiğine dair makbuz. Formun ilk sayfasında davet edenin adı, soyadı, Almanya’daki ikametgah adresi, doğum yeri ve tarihi, hangi ülke vatandaşı ise, o ülke pasaportundaki pasaport numarası (Reisepass Nr.), mesleği, eğer çalışıyorsa işyeri adresi, evinde bulunan cocuk sayısı, başkasına bakabilme mükellefiyeti, aylık geliri gibi bilgileri doldurmak gerekiyor. İkinci sayfada, gelecek olan misafirin adı ve soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi ve yeri, hangi ülke vatandaşı olduğu, pasaport numarası, Türkiye’deki adresi, akrabalık derecesi, eğer yanında çocuklar da olacaksa, onların isimleri ve doğum tarihleri bu “Zorunlu Açıklama Belgesi”ne yazılacaktır. Yukarıda belirtilen belgelerle birlikte yabancılar dairesinden (Ausländeramt) alınan davetiye Türkiye’ye gönderilir. Gelecek olan misafir bu davetiye ile birlikte bulunduğu yerdeki Alman Konsolosluğuna başvurarak seyahat vize talebinde bulunur. Yapılan bu talep, konsolosluk tarafından değerlendirilir. Tutumları ise değişik olabiliyor; bazen vize talebi reddedilebiliyor, bazen de kabul ediliyor. Reddetme durumunda herhangi bir açıklama yapma, bilgi verme gibi bir zorunlulukları da bulunmuyor. Üstün Gözler Tel: 0178 / 849 05 25 Taşımacılıkta çözüm ortağınız! Antonia Küppers Telefonlar: 02401 / 800 108 02401 / 800 109 E-Posta: antonia.kueppers@ stadt.baesweiler.de müracaat edilebilir. Okurlarıma sağlıklı bir yaşam ve huzurlu, imanlı ölüm diliyorum. Selam ve saygılarımla... Üstün Gözler 0178 / 849 05 25 Firma Sahibi: Banu Pınar Henricistr. 50, 52072 Aachen Tel.: 0241 - 95 15 71 15 Fax: 0241 - 95 15 71 11 E-Mail: [email protected] İnternet: www.ice-logistics.de 6 fikir fırtınası Aidiyet oluşması ve engelleri Yazılarımızı okumaya değer görüp, takip edenler bilir: Bizler, Almanya’nın tartışmasız yeni yerlileriyiz. Peki, çoğunluk toplumuyla birlikte yaşamda, bu yeni yerliliğin yansımaları nasıl? Bu sorunun cevabı, Fransız Milli Takımı oyuncularından Kerim Benzema’nın şu çok basit gibi görünen, ‘’Gol atarsam Fransızım, atamazsam Arabım’’ cümlesinde yatıyor. Bu cümle, çoğunluk toplumunun göçmen asıllılara bakışını, özünü ifade ediyor. Yeni yerlilerin kabul görmelerini, salt başarıya endekslemek yani kâr zarar açısından bakmak, insani değil ticari bir ilişkidir. Matematiksel bir yaklaşımdır ki, bu da sosyal hayatta ayrıştırmadan başka bir işe de yaramaz. Bu yaklaşımın ne yakın, ne orta ne de uzun vadede sıhhatli olduğunu söyleyebilecek bir tek sıhhatli akıl sahibi yoktur. Aslında bu konu tek başına uzun uzun derinleştirilmeye muhtaç. Sizleri sıkmamak için konuyu daha da derinleştirmeyi nasip olursa ileriki yazılara bırakarak, aklımdaki; “Avrupa’da yaşayan Türk gençleri bilhassa sosyal medyadan takip ettikleri veya yılda bir kere gittikleri ailelerinin anavatanlarına mı, yoksa sürekli yaşadıkları ülkeye mi odaklanmalı?” sorusunu konuşalım istiyorum. Bazılarınızın, ‘’ailelerinin anavatanlarına’’ tanımıma itiraz etmesine şaşırmam. Şimdilik bu itirazın realist değil, tamamen duygusal olduğunu söylemekle yetininip, devam edelim. Sorumuz hem çok basit hem de çok zor. Bu kendimizi tanımlamamızla alakalı. Kültürel kimliğimizle ilgili. Nereye odaklanmalı sorusuna yaklaşım çeşitleri kısaca şöyle; 1) Anavatana. 2) İçinde yaşanan ülkeye. 3) Veya her ikisine de. 4) Almanya’da yaşıyorum ama ruhum Türkiye’de. Sakince düşününce, odaklanmamız gereken yer; nerede yaşıyorsak ve hayatımızı kurmuşsak ora olmalı. Köken olarak ait olunan ülkeyle manevi ve kültürel bağlar, kesinlikle koparılmamalı. Peki, bu bağlar tükettiğimiz hayatta duygusallığın dışında nerede ve nasıl? En basit örneği; Türkiye’de yapılan izinlerin şekli ve ona yüklediğimiz mana. Sakince izinlerimizin nelerden oluştuğunu düşünelim. Yani nasıl geçtiğini, nasıl izin yaptığımızı... Aslında ülkeleri birbirine tercih etmekten ah bir vazgeçebilsek! Yaşanan ülkeyle daha fazla ilgilenmek işin tabiatı gereği ama bize baktığımızda, görünen resim hepimizin malumu. İçinde yaşadığımız toplumda varlığı daha verimli ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek odaklanmadaki yoğunluğa ve koordinatlarına bağlı değil mi? Birinci kuşak, sürekli olarak bir zaman sonra geriye dönmeyi düşünüyordu. Artık onlar da genelde torunlarını terkedip gidemiyorlar. Genç kuşaklar ise sosyalizasyonlarını gerçekleştirdikleri burada iki kültürde büyümelerine rağmen başka bir ülkede yaşamayı düşünemiyorlar bile. İnanmayanlarımız, uzağa gitmeden kendi çocuklarımıza herhangi bir yönlendirme yapmadan soruversinler. Bu kuşak artık ‘uyum’ ve ‘asimilasyon’ kavramlarını haklı olarak duymak istemiyor. Zaten bunlar onlara da uymuyor. Onlar oldukları gibi toplumla beraberce yaşamak istiyor. Fakat, çoğunluk toplumu bu gençleri gerçekten ne kadar tanıyor veya tanımak istiyor? Birlikte geleceğimizin şekli bu cevapta yatıyor. Esas baba soru bu. Bu iki kültürlü kuşakların tam kabul görerek birlikte yaşamı Almanya için büyük bir şanstır. Saçma, ‘başöğretmen-öğrenci’ yani tepeden bakmacılığı terkedebilirsek, birbirimizden çok şeyler öğrenebiliriz. Peki, çoğunluk toplumu buna niyetli mi, yoksa, bir türlü net bir şekilde söyleyemediği ‘’uyum sağlamalıdırlar’’ diye, örtülü olarak ‘’siz buraya ait değilsiniz’’ciliğe devam mı edecek? Haa, bir de, doğma büyüme buralılıkları her hallerinden belli olan aksansız Almanca konuşan ülkenin yeni yerlilerine hala, aslını kasdederek ‘Nerden geliyorsun?’ sorusu çoğunluk toplumunun yeni yerlilere bakışının turnusol kağıdı adeta. Türk asıllı akademisyen gençlerin Almanya’yı neden terkettiklerini derinlemesine düşünmeli çoğunluk toplumu ve politik akıl. İkinci kuşağın da bir şekilde kapağı Türkiye’ye atmak için yollar araması çoğunluk toplumunu hiç mi hiç ilgilendirmiyorsa birşeyler yanlış gidiyor demektir. Dikkat edersek, bu kuşaklar, kabul gördükleri toplumla ya birlikte yaşamak istiyorlar, ya da birlikte yaşayabilecekleri ülkelere 7 GÜNDEM Uyum aşağı, asimilasyon, yozlaşma yukarı. Geçmeliyiz artık bunları. Almanya’nın göç ülkesi olduğunun gereklerini söylemde değil, eylemde oy kaygısına düşmeden hayata geçirmeliyiz. Herhangi bir vesileyle birlikte olduğumuz etkinliklerin misafiri olan politik simaların, ‘’İslam da bizim eyaletimize aittir’’ deme yarışına girdikleri dikkat çekiyor. Bu kulağa hoş gelen ifadelerin günlük hayatta ete kemiğe büründürülmesi için gerekli adımları alması gerekenler de yeni yerliler değil, bu yarış cümlesini söyleyen bizzat kendileridir. Bizlere hoşumuza gidecek sözleri söyleyen politikacılara bizler de: ‘’Dediğiniz çok güzel de, 35 bin mensubu bulunan Ahmediye Cemaati’ni resmi olarak tanıyan politika, 3 milyon mensubu olan İslam’ı tanımamada ısrar ediyor. Her defasında garip gerekçeler öne sürerek, bu süreci hep öteliyor. Bunu nasıl açıklayacağız?’’ diye sakince ve kibarca soruyoruz. Evet yeni yurtta, gelişmelerde nesne değil, özne olmak istiyoruz. Bunun gerçekleşmemesi için üretilen suni sebeplerin inandırıcı bir yanı bulunmadığının farkındayız. Bunun da bilinmesini istiyoruz. Çünkü bizler misafir işçilikten, göçmenliğe ve göçmenlikten de yeni yerliliğe geçeli çoook oldu. Geride kalan ise, politika ve politik akıl. Ümit ederiz ki, onlar toplumun gerçeklerinin gerisinden gelmeyi bırakıp, reele yönelerek, barış ve huzur içinde birlikte yaşam için gerekli adımları atarlar, kapatılan kapıları açarlar, gerekli kanuni düzenlemeleri de yaparlar... Muhsin Ceylan 8. Uyum Günü (Tag der Integration) 21 Eylül’de Samia ist dabei. Und Du? Bu yıl sekizincisi düzenlenen “Uyum Günü” 21 Eylül pazar günü Eurogress’te gerçekleştirilecek. Saat 11:30 ile 17:30 arasında genç-yaşlı her yaştan insana ilginç gelebilecek kültürel, sanatsal etkinlikler var. Uyumla ilgili çalışma yapan kurum ve dernekler de stant açarak, yaptıkları çalışmaları tanıtma fırsatı bulacaklar. Katılım için son başvuru tarihi 15 Ağustos. 8. Tag der Bizim Aachen Dergisi değişik içerikliIntegration bir dernek kuruyor! Sonntag, 21. September 2014 | 11.30 - 17.30 Uhr Eurogress Aachen | Eintritt frei "Bir yıl içinde bir dergi olarak yaptıklarımız, bir dernek olarak yapacaklarımızın garantisi olacaktır!" diyerek çıkıyoruz yola. İlk etapta kuruculardan oluşacak dernek bir tüzük hazırlayacak ve resmi başvuruda bulunacak. tagderintegration-aachen.de İki kesin kuralımız var: Kesinlikle politik ve dini konulara girilmeyecek. Kimsenin politik görüşü, dini inanışı sorgulanmayacak; kimse bu nedenle dışlanmayacak. İnsanlar kendi istekleri ile belli bir alanda kendileri için biraraya gelecekler. Bu nedenle de, bu dernek kesinlikle diğer derneklere alternatif, karşıt veya yandaş olmayacak. Ortak ilgi alanlarında biraraya gelen insanlar, kendilerini ve gruplarını geliştirdikçe dernek de gelişecek. Aşağıda bu konudaki düşüncelerimizi yazdık. Amacımız kendileri için birşeyler yapmak isteyen ama bir türlü zaman ayıramayan, o tür şeyleri nerede, nasıl, ne zaman yapacağını bilemeyen insanlarımıza bir yol göstermek; aynı alanda ilgisi olan insanları bir araya getirmek, onları buluşturmak, teşvik etmek, yaptıklarını dergimizde tanıtmak; gerekli durumlarda nerelerden ne tür destek bulunabileği konusunda kafa yormak ve yol göstermek ve elimizdeki olanakları onlara sunmak. Yani belli bir alanda faaliyet gösterecek gruplara bir üst yapı olarak var olmak. Yaşanan tüm olaylar içinde kendimizi unutuyoruz. Kendimizi geliştirmek, kendimiz için birşeyler yapmak istiyor ama bunu değişik nedenlerle hep erteliyoruz. Artık yeter! Kendiniz için zaman ayırma olanağı sunuyoruz sizlere. Kendinizin farkına varın ve hayallerinizi gerçekleştirin. Resim yapmak isteyenler, türkü söylemek isteyenler, gönüllü olarak çocuklara, yaşlılara yardım etmek isteyenler, pul koleksiyoncuları, emekliyim ve canım sıkılıyor ve ne yapacağımı bilemiyorum diyenler, yürüyüş ya da birlikte bisiklet turları yapmak, düzenlemek isteyenler, amatör fotoğrafçılar, okçuluk, masa tenisi vb. şeyler yapmak isteyen ama ortamını bulamayanlar, bir fikrim var ama olanaklarım yok diyenler ve daha niceleri... İşte size fırsat! Buluşun, birleşin ve birlikte yapın. Derneğimiz de size destek olsun. Hatta ilk olarak biz başlıyoruz: Aachen ve çevresinde Rus ve Polonyalıların "Evde Yaşlı Bakımı" firmaları varken bizlerin yok. Bu konu gelecekte çok büyük bir sorun olacak. Bu nedenle dergimiz ilk aşama olarak AOK Sağlık Kasası ile birlikte evinde bir yakınına bakmak zorunda olan insanlarımıza pratik bilgiler sunacak kurslar sunmak için görüşmelerini sürdürüyor. İleride bu alanda çalışan insanlarımızla bir grup oluşturup bir firma (kendi işinin ortağı ol!) kurulmasını sağlamayı düşünüyoruz. Yaşlı bakıcıları, sosyal pedagoglar gibi insanlara uygun bir grup. Diğer bir grup çalışması ise "Türkülerimiz". Aachen'da bir halk müziği korosu... O kadar çok insandan "böyle birşey olsa severek katılırım" diye duyduk ki. Haydi o zaman dedik; biz vesile olalım. Profesyonel ve amatör olarak bu konuda birşeyler yapanları böylesi bir grubun kuruluşu için bekliyoruz. Grupların adlarını siz koyabilirsiniz. Bizden duyurması... Haydi kolay gele! Kendiniz için birşeyler yapmaya var mısınız? İlk olarak kurucu üyeler arıyoruz. Bize maille veya Facebook’taki profilimizden ulaşabilirsiniz. WWW.CARABINBACKHAUS.COM | FOTO: A. SCHMITTER göçüyorlar. Çoğunluk toplumu, göçmen asıllı genç kuşakları 50 yıl sonra kıytırık ve komikten de öte ‘hoşgeldin kültürü’ lakırtısı değil, gerçekten kucaklayıcı adımlar atmalıdır. Aksi halde, ötekileştirici, dışlayıcı, horlayıcı ve tepeden bakan tavırlarla bu kuşağın Almanya’ya aidiyet kesbetmesi mümkün değildir. Politikacılarımızın anlata anlata bitiremedikleri Amerika veya Kanada’daki gibi aidiyet örnekleri Almanya’da 50 yılda gerçekleş(tirile)miyorsa, sebeplerini ülke politik aklı düşünmeli ve bu konuyla ilgili tekliflere kulak kabartmalıdır. 8 Broschüre_Schulranzen_hoch_Layout 1 29.11.12 17:11 Seite 1 çevre sayfası Çocuklarınıza çevre bilincinin ne kadar önemli olduğunu daha bu yaşlardayken anlatın. Der coole „Toni“ Tipps für die umweltfreundliche Schultasche Okula başlayacak çocuğunuza çanta alırken tercihiniz TÜV- işaretli ve DINstandart etiketli çantalar olsun, bu size güven ve kalite garantisi sağlayacaktır. Stiftung Warentest ürün testi sonuçları hakkında bilgi edinebilirsiniz. Kalem kutusu, silgi ve kalem alırken ürünü koklayınız! Kimyasal rahatsız edici kokular zararlı maddeler içerdiği anlamına gelir. Mümkünse üzeri cilasız kalemleri tercih edin. Boya kalemleri alırken kutunun üstünde EN 71-7 standartını arayın. www.aachen.de/umweltamt Çevre dostu okul çantası Aachen Belediyesi Çevre Müdürlüğü yayınladığı bir broşürle okula yeni başlayacak çocuklara okul malzemesi alırken dikkat edilmesi gereken konularda bilgiler veriyor. Broşürü resmi kurumların info raflarında bulabilirsiniz. İşte o broşürden önemli bazı kısımlar: Sevgili veliler! Sevgili büyükanne, büyükbaba, teyzeler ve arkadaşlar! Okul çantasının içinde! • daha az çöp, • çevreye daha az zehir, • daha fazla sağlık olmalıdır... Kaçak Çöp Problemi Yapıştıcı alırken ateş tehlike sembolüne dikkat edin. Kırtasiyede alış-veriş yaparken hangi silginin doğal kauçuk olduğunu sorun. Silgi alırken yumuşatıcısız ve parfümsüz olanı seçin. © www.staedteregion-aachen.de Aachen ve çevresinde şehir içlerine, yol kenarlarına ve ormanlık alanlara kaçak olarak bırakılan çöpler büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Çevre müdürlükleri yeni önlemler alarak, çöplerini kaçak yollarla rastgele bir yerlere atanlara ağır para cezası uygulaması getirmeyi düşünüyorlar. Bir kağıdın her iki tarafını da kullanmayı öğretin çocuğunuza ve alırken çevre dostu kağıtları seçin. Çöp toplama işlemlerinin tamamen ücretsiz olmasına rağmen, çöpleri ormanlara, yol kenarlarına atarak kurtulmaya çalışanları gerçekten anlamak zor. Bu tür çöpler hem kötü bir görüntü, hem de insan sağlığı için tehlike oluşturuyor. Ormana atılan bazı maddeler ise toprağı ve yeraltı sularını kirletiyor. Kahvaltı kutusu çöp ve para tasarrufu yapmanızı sağlayacaktır. Evde hazırlanmış sağlıklı ekmek her zaman parayla dışarıdan alınan yiyeceklerden daha sağlıklıdır. Vatandaşların bu tür olayları gördükleri anda hemen yer ve saati, araba plakasını not ederek (0241) 432-18666 nolu telefondan yetkilileri aramaları isteniyor. Çevremize sahip çıkalım! Bir ürün alırken küçük parçalarına da dikkat edin. Malzemeler uzun ömürlü ve doğal olsun. Dikkat! Aachen Şehirler Bölgesi Sağlık Müdürlüğü’nden Hacı Adaylarına Uyarı! Açıklamaya göre, Arap Yarımadası’nda yeni ortaya çıkan bir hastalığa dikkat edilmesi isteniyor. MERS-Koroner virüsü diye tanımlanan bir virüs solunum yollarına yerleşek insanların hasta olmasına neden olabiliyor. Nisan 2012 tarihinden bu yana 700’ün üzerinde insana bu virüsün geçtiği ve bunların 249’un da bu virüs nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Hac döneminin yaklaşması nedeniyle Aachen Şehirler Bölgesi Sağlık Müdürlüğü 25 Temmuz 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaparak, hacca gitmeyi düşünen hacı adaylarını yeni bir hastalık konusunda uyardı. Bu virüsün Arap devesinden insanlara geçtiğini belirten Dr. Verena Bochat, bu develerle direk temas etmekten kaçınılması gerektiğini vurguluyor. Hacca gitmeyi düşünen kişiler eğer akut solunum hastalığı veya bağışıklık sistemi zayıflığı gibi sorunlar yaşı- yorlarsa, mutlaka seyahatten önce ev doktorlarına danışmalıdır. Hac ziyareti sırasında üst solunum yolu yetmezliği, ateş ve öksürük gibi sorunlar yaşanması durumunda hemen bir sağlık merkezine başvurulması gerektiği de belirtiliyor. 9 bunları biliyor muydunuz? Avrupa’nın en küçük müzesi Aachen sınırında bulunuyor Aachen’dan Vaals’e pek çoğumuz ya alış-veriş veya gezmek için geçmişizdir. Eskiden bu cadde yoktu ve onun yerine bugün Alte Vaalser Strasse olarak bilinen caddeden gidilirdi. Bu cadde şimdiki Vaalser Strasse’nin sol tarafındaki paralel caddedir. Bu caddenin sonunda tam sınır noktasında eskiden kullanılan bir sınır karakolu vardı. 1890 yılında yapılan bu küçük yapı sınır geçişlerini kontrol etmek için kullanılır ve sadece yayaların geçmesine izin verilirdi. 1972 yılında Vaals’ta bir vatandaş derneğine devredildi ve müze olarak korunma altına alındı. Sadece dışarıdan bakılabilen bu yapının içinde o dönemde kullanılan eşyalar olduğu gibi muhafaza edilmiştir. Bu eski sınır karakolu Hollanda’nın ve bazılarının iddialarına göre de Avrupa’nın en küçük müzesi kabul edilir. Aachen Katedrali Gülü Alles aus einer Hand! • Kraftfahrt • MultiPlus Almanya’da herhangi birine karşı elinizde olmadan da olsa kızgınlıkla hakaret içeren sözler söylemenin, o kişiyi rencide edecek el-kol hareketleri yapmanın ağır para cezaları olduğunu biliyor muydunuz? Eğer aşağıda vereceğimiz örnekler sizin başınıza gelmiş ve ceza ödememişseniz kendinizi şanslı hissedin. Eğer bu tür şeylere siz maruz kalırsanız da hemen şikayetçi olun. Buradaki rakamlar cezaların üst sınırlarıdır ve 1.000 € üstündeki cezalar için mahkeme kararı gerekmektedir. > > > > > Unfall Hausrat Wohngebäude Haftpflicht Rechtsschutz Herşey tek elden ve sadece tek kişi muhatabınız! Daha Şarlman döneminde Aachen’da tıbbı alanda kullanılmak üzere bitki ve çiçek yetiştirilmesine önem verilirdi; özel kanun dahi çıkarılmıştı. Bugün Katedral ile tarihi belediye binası arasında bulunan ve Katschof olarak adlandırılan alanda bu çiçek ve bitkiler yetiştirilirdi. Hatta botanik biliminde Aachen Katedrali Gülü (Rose Aachener Dom) adında bir gül çeşidi dahi vardır. Hakaret içeren sözlere ve el-kol hareketlerine verilen para cezaları > PKW Resmi üniformalı polis ve zabıta memuruna karşı: • Aptal demek 450 € • Domuz demek 475 € • “Aptal insanlar başka işiniz yok mu?” demek 500 € • Salak, inek, eşşek demek 600 € • Polis memuruna “sen” diye hitap etmek 600 € • Şakağına parmağıyla vurarak “aptalsın” imasında bulunmak 750 € • Polise orta parmak göstererek hakaret etmek 1.000 € • Polisleri kastederek “üniformalı salaklar” demek 1.500 € • Üniformalı kadın görevliye “fahişe” demek 1.900 € Araba kullanırken karşıdan gelen araç sürücüsüne karşı yapılan hakaretler ve el-kol hareketleri: • Trafiğin akışı içerisinde başka bir sürücüye kızarak orta parmağı göstermek 4.000 € • Bayan sürücülere küfretmek veya tokat atmak 6.000 € Üstün Gözler MultiPlus Paketimizle rahat uyku uyuyabilirsiniz! Zurich Generalvertretung Necmi Çetir Wilhelmstr. 38, 52070 Aachen Tel.: 0241 9977 0404 Fax: 0241 9977 0407 E-Mail: [email protected] www.zurich.de 10 Kültür & SANAT: Alper Hicham Teoman Şevket Faical “Tüm enerjimizi kendi müzikal kimliğimizi bulmaya ve bestelerimizi güçlendirmeye harcıyoruz.” Öncelikle kendinizi biraz tanıtır mısınız? Alper: Benim adım Alper Ersoy, gruptaki vokal ve gitaristim. Almanya’nın Bavyera bölgesindeki Kulmbach şehrinde 1983 yılında doğdum. Çocukluğum dört yaşından onyedi yaşıma kadar Çekoslovakya sınırındaki Hof an der Saale şehrinde geçti. Sekiz sene Almanya’daki tek Türkçe eğitim veren okulda okudum. İki sene meslek okulundan sonra Aachen’a geldim ve gastronomide iş hayatına atıldım. Aynı zamanda My Studios’ta bir sene boyunca ses asistanı olarak çalıştım, kayıt ve Tonmeisterlik deneyimi kazandım. 2013 yılında evlendim ve Mayıs ayında bir erkek çocuğu sahibi oldum. Şevket: Benim adım Şevket Gökay, grubun diğer gitaristiyim. Bulgaristan’ın Schumen şehrinde 1985 yılında doğdum ve dört yaşıma kadar orada yaşadım. 1989 yılında Türkiye’ye göç ettik ve 2005 yılına kadar İstanbul’da yaşadım. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra bilgisayar mühendisliği eğitimi için Aachen’a geldim. RWTH Aachen’dan 2013 yazında mezun olup, aynı dalda doktoraya başladım. Halen de devam etmekteyim. Hicham: Adım Hicham Benbrahim, grupta bas gitar çalıyorum. Fas’ta doğdum, 2001 yılında yirmi yaşında Aachen’a geldim. O zamandan beri burada yaşıyor ve çalışıyorum. Faical: Adım Faical Amioui ve 35 yaşındayım. Metabolizma’da vurmalı çalgılardan sorumluyum. Fas’ta doğdum ve 1992 yılından beri Aachen’da yaşıyorum. Seyahat işletmeciliği üzerine meslek öğrenimi gördüm. Teoman: Benim adım Teoman. Grubun back-vokalistiyim. 1976 yılında Almanya’nın Erkelenz kentinde dünyaya geldim ve 24 yaşıma kadar Hückelhoven’da yaşadım. Liseden sonra teknik ressamlık öğrendim. Ardından inşaat mühendisliği eğitimi için Aachen’da üniversiteye başladım ve dört yıl okudum. 5 senedir perakende satış elemanı olarak çalışıyorum. 2008 yılından beri evliyim ve 2011’de bir kızım oldu. Ne zamandır müzikle uğraşıyorsunuz ve neden Rock? Alper: Müzikle tanışmam 9 yaşıma rastlıyor. Vurgulu çalgılarla başladım ve 13 yaşında bağlamaya merak sardım. Telli çalgılarla tanışmam bu vesileyle oldu. Gitara 17 yaşında başladım ve o zamandan bu yana tutkuyla bunu devam ettirmekteyim. Annemin güzel sesiyle çocuk yaşta başlayan müzik merakımı, babamın ve abimin 70’li yılların plak ve kaset koleksiyonu şekillendirdi. Deep Purple, The Doors, Led Zeppelin, Black Sabbath, Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca ve Moğollar gibi müzisyenleri çokça dinledim ve halen dinlemekteyim. Sonuçta bu müzikle beslenen bir insan, doğal olarak müzik yapınca da Rock müziği tercih ediyor. Şevket: Müzikle ilgilenen bir aileden geliyorum. Küçüklüğümden hatırımda kalan babamın keman, ud ve banjo çalıp şarkılar söylemesi, annemin de buna sesiyle eşlik etmesidir. Klasik müzik, Türk sanat müziği ve klasik rock küçüklüğümden beri ailede dinlenen müzikler oldu. Her ne kadar babam ilkokul çağında beni mandolin çalmaya yönlendirmek istediyse de, müzikle ilgilenmeye kardeşimle beraber ilk olarak lisede başladık. O kemana merak sardı, ben ise gitara. Her genç gibi rock, metal dinliyordum ve 13-14 yaşlarımda klasik gitar çalmaya başladım. İ.Ü. Devlet Konservatuarı’nda Cem Küçümen hocayla 4 sene klasik gitar çalıştıktan sonra daha dinamik olması, insanın kendini daha bireysel ve özgür ifade edebilmesi dolayısıyla elektro gitar çalmaya başladım ve halen çalıyorum. İnsanın gençlik döneminde dinlediği müzik, her ne kadar sonradan çeşitli müziklere merak sarsa da müzikal kimliğinde çok büyük bir öneme sahip oluyor. Rock müzik bu açıdan çalışımda belirginliğini koruyor. Hicham: Müzikle küçüklüğümden beri iç içeyim. Önceleri sadece dinleyiciyken 25 yaşımda enstrüman da çalmaya başladım. Sanırım herkesin ergenliğinde olduğu gibi bir çok müzik tarzını dinledim, ancak sonraları zevkim daha çok Rock’a yöneldi. Bunda en büyük etken insanın ruh hali ne olursa olsun (kızgın, mutlu, üzgün vs.) Rock müzikte bir şeyler bulabilmesidir. Elektronik öğelerden ziyade canlı ve akustik performansa dayanması dolayısıyla da enerjisi yüksek bir müziktir. Ara ara değişik tarzlarda müzikler dinliyorum ama Rock hayatımın hep arka fonunda. Faical: Müziği her zaman çok sevdim. Küçük bir çocukken hep şarkılar söyler ve değişik eşyalarla ritim tutardım. Reggae, ragga, hip-hop ve RnB gibi tarzları severek dinliyorum. Ve tabi ki oryantal esintili müzikleri de. Metabolizma’ya 2007 yılında arkadaşım ve grubun bas gitaristi Hicham sayesinde dahil oldum. Yani grupta çaldığım için ona bir teşekkür borçluyum. Bundan önce Türk Rock müziğinden habersizdim, ama artık hem severek dinliyor hem de çalıyorum. Teoman: Babam türküleri çok sever ve kendisi de söyler, sesi çok güzeldir. Annem ise Türk Sanat Müziğine 11 Metabolizma Rock Grubu 90’lı yıllarda büyüdüğüm için her çesit müzik dinlerdim. Bu dönemde cidden çok farklı müzik tarzlarının gelişmesine tanık olduk. Elektronik, hip-hop, grunge... Rock müziği ile tesadüfen tanıştım. Benden 10 yaş büyük komşum 1000’den fazla plağa sahipti ve rock müzik fanatiğiydi. Müzik arşivi benim de zevkimi şekillendirdi. Radiohead, Bob Marley, Michael Jackson, Biz müzisyenler olarak da sürekli bir arayış ve gelişme içerisindeyiz ve bu yüzden tarzımızı herhangi bir müzikal tarza sokmakta zorlanıyoruz. Kökeni Antik Yunan’a dayanan metabolizma kelimesi de değişim anlamına geliyor. Biz de gruba bu ismi koyarak hayatımız boyunca bu bilinçle müzik yapmayı amaçlıyoruz. Aachen’da yaşamanıza rağmen siz burada pek tanınmıyorsunuz. Bunun nedeni ne? Bunu biraz grubumuzun gevşekliğine, biraz da Aachen’daki ortama bağlayabiliriz. Pek çok müzisyen gibi yer yer çok bencil davranıp, kendimize odaklanıyoruz. “Şarkıları nasıl daha iyi çalabilir, nasıl daha iyi düzenleyebiliriz?” Gelecek projeleriniz nelerdir? Şu andaki önceliğimiz, bestelerimizi düzenlemek ve son şeklini vermek. Bunun hiç bitmeyen bir süreç olduğunu da bildiğimizden önümüzdeki aylarda profesyonel bir stüdyoya girip bestelerimizi kaydetmek istiyoruz. Bu hem bizi dinlemek isteyenlere bir imkan tanıyacak, hem de bir süredir üstünde çalıştığımız şarkılara “artık bitti” gözüyle bakabileceğiz. Böylece yeni fikirlerle ve şarkılarla yeni bir döneme başlamak istiyoruz. Bu yüzden Aachen’da “Bad Audio Basement“ kayıt stüdyosu ile görüşme halindeyiz. Bizi canlı dinlemek isteyenlere ulaşmak için her zaman yeni konser planları da yapıyoruz. © Selim Atasever çok meraklıdır. Müzik virüsü onlardan bana daha küçüklüğümde geçmisti yani. 6 yaşında müzik okuluna kaydoldum ve 4 sene trompet çaldım. 10 yaşında klarnete geçtim ve 25 yaşıma kadar çaldım. Bu dönemde farklı müzik okullarında farklı hocalardan ders aldım ve 2 klasik müzik orkestrasında çaldım. Yıllarca trompet ve klarnet çaldıktan sonra kendimi farklı bir biçimde ifade etme isteği de duymaya başladım. Kendi şarkılarımı yazıp söylemek istiyordum. Bu duygularla 21 yaşımda ilk elektro gitarımı aldım ve kendi çapımda öğrenmeye başladım. The Beatles gibi müzisyen ve grupların bende önemi büyüktür. Halen de değişik müzikler dinlerim ama blues, jazz, rock ve progresif rock favorilerim. Metabolizma grubu ne zamandır var? Bu adı neden seçtiniz? Metabolizma 2006 yılında kuruldu. Her yeni kurulan grup gibi cover parçalarla başladık: Mor ve Ötesi, Duman, Athena, Pentagram, Guns ‘n’ Roses, Metallica, Audioslave, Nirvana, Alice in Chains. Grup o zamandan bu yana bir çok eleman değiştirdi ve pek çok şehirde konserler verdik. Son halini yaklaşık iki sene önce Alper (vokal ve gitar), Şevket (gitar), Teoman (back vokal), Hicham (bas) ve Faical (bateri) ile aldı. En baştan beri var olan beste denemeleri, grubun son halini bulmasıyla daha da bir ivme kazandı. Bu nedenle de, bir süredir tüm enerjimizi kendi müzikal kimliğimizi bulmaya ve bestelerimizi güçlendirmeye harcıyoruz. Metabolizma ismini bulmamıza gelince; evren ve dünya sürekli bir devinim halinde. Canlılar doğumdan ölüme kadar sürekli değişmekteler. gibi sorularla uğraşmaktan, prova stüdyomuzda çokça vakit geçirmekten, insanlarla buluşmayı unutuyoruz. Buna neden olan en büyük etken de, tamamen arkasında durabileceğimiz ve gurur duyduğumuz işlerle kendimizi insanlara sunmak istemek. Öte yandan, Aachen’da tanınmadığımızın farkındayız. Derginiz aracılığıyla pek çok kişiye ulaşacağımızı umuyoruz. Aachen’da da gelecekte konserler verme düşünceniz var mı? Tabi ki var. Hatta en son konserimizi Wild Rover’da verdik. Aachen, grubun kurulduğu, halen prova yaptığımız ve birçok elemanının da yaşadığı şehir. Bu yüzden Aachen’da kendimizi evde hissediyoruz ve doğal olarak daha çok insana ulaşmak istiyoruz. Gelecekte de Aachen’da konserlerimiz olacak. Rock müzikle ilgilenenler size nasıl ulaşabilir? Diğer müzisyenlerle birlikte çalışma yapmak ister misiniz? İlgilenenler ve merak edenler, sosyal medyada aktif olarak güncellediğimiz ve konserlerimizi duyurduğumuz Facebook sayfamızdan (www.facebook. com/MetabolizmaBand) bize ulaşabilirler. Kayıtlarımızı tamamladıktan sonra da bu sayfa üzerinden paylaşmayı umuyoruz. Bir müzisyenin en çok beslendiği kaynak, yeni perspektiflere imkan sağlaması dolayısıyla, başka müzisyenlerle çalışmasıdır. Bu sebeple, sadece Rock müzik değil her tür müziğe ve müzisyene kapımız açıktır. Zaman ayırdığınız için teşekkür eder, gelecekde başarılar dileriz. Günal Günal 12 BİR KONUDA FİKRİNİZİ ALALIM: Bizim Aachen dergisini okuyorum. Çünkü ... Evet, bu kez okurlarımıza böyle bir soru sorduk. Çünkü dergimizin okunduğunu, beğenildiğini biliyorduk ama bu soruyu yine de soralım istedik. Facebook sayfamızda böyle bir soru yönelttik. Burada, yer darlığı nedeniyle bize gelen yanıtların bazılarına yer verebiliyoruz. Bizim sorumuza yanıt veren Gaye Hanım bize Türkiye’den yolladı yazısını. Dergimiz sadece Aachen ve çevresinde değil, başka yerlerde de okunuyor. İstek gelirse elektronik posta yoluyla okurlarımıza gönderiyoruz. Beğenilmek hoş bir duygu. Tüm okurlarımıza teşekkür ederiz. Buna ileride de layık olmaya çaba sarfedeceğiz... Bizim Aachen www.bizimaachen.de AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 01 Bir Konu - Bir Konuk: abdurrahman Kol > 12 Aynur Karakaruk İsmail Çelik Gaye Gökalp Yılmaz Bizim Aachen dergisini okuyorum. Çünkü, Aachen ve çevresinde yaşayan insanımızın kendi projelerinden, başarılarından, Alman-Türk işbirliğinden haberdar ediliyoruz. Bizlerin Almanya’da entegrasyon konusunda başarılarımızın özetlenmiş halidir Bizim Aachen Dergisi. Yabancı bir ülkede uyum sağlamak kolay olmamakla birlikte, cesaret ve özveri ister. Bu hususta insanımızın attığı başarılı adımları resmeden ”Bizim Aachen” dergisi bence okunmaya değer güzel bir dergi... Derginizi ilginç buluyorum ve okuyorum. Çünkü güzel, seviyeli yazılar var ve herkese yer veriliyor. Aachen’ın bilinmeyen yönlerini yazıyorsunuz. Güzel işler yapan insanlarımızı görüyoruz. En önemlisi de, bizim insanımıza okuma alışkanlığını aşılayabilirseniz çok iyi olacak. Almanların kültürünü tanımada, önyargıları aşmada bilgi alış-verişi şart. Önyargıları aşacak, kültürlerimizi yakınlaştıracak şeyleri anlatmak gerekir. Ayrıca belediye başkanının da bizlere hitaben bir şeyler yazmasını tavsiye ederim. Konsolosluk yetkililerinin de bazı konularda bizi dergide aydınlatmaları faydalı olabilir. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Araştırma Görevlisiyim. Bizim Aachen dergisini okuyorum, çünkü doktora çalışma konum Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin gündelik hayat pratikleri üzerine ve Aachen’da bu konu üzerine bir yıldan daha uzun bir süre çalıştım ve araştırma yaptım. Orada yaşayan onlarca güzel dostumuz var ve Bizim Aachen dergisi benim için Almanya’ya, Aachen’a açılan güzel bir pencere. Almanya’dan döndükten sonra da dijital olarak dergiyi takip etmeye devam ettim. Her yeni sayısını sabırsızlıkla bekliyorum, çünkü güncel gelişmelerin Almanya’ da yaşayan Türklerle ilgili boyutlarını bu dergi sayesinde takip edebiliyorum. Ayrıca, dergi o kadar samimi ve güzel bir dille yazılıyor, konular o kadar dinamik ve hareketli ki, okuduğum her sayıda sanki Aachen’a küçük bir yolculuk yapıyorum. Almanya’da ve Aachen’ da yaşayan Türkiye kökenlilerin bir araya gelmesinde basın ve medya yoluyla önemli bir katkı sağlayan Bizim Aachen, önemli bir rol üstleniyor. Bu iyi niyetli girişim ve mücadeleye destek olabilmek için herkesin elinden geleni yapması gerektiğine inanıyorum. bizim aachen www.bizimaachen.de AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 02 G. ayşe Uludağ ve Çatı-Kalem Derneği > 4 Aachen’da politikayla ilgilenenlerimiz > 4 Uyum üzerine: Nurhan Karacak > 6 Aachen‘ın Rekorları Uyum üzerine: Heidemarie Ernst > 6 Kültür ve sanat: yasemin Hakverdi > 8 Gönüllü Çalışmalar: Üstün Gözler > 7 İçimizden biri: İbrahim Çoban > 20 ÜcReTsiZ Haziran/ Temmuz 2013 Müzik: Ulaş Hazar > 12 Bizim Aachen www.bizimaachen.de AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 03 Bir Konu-Bir Konuk: Depresyon > 24 Kültür ve Sanat: Mehmet Çetiner > 22 Aachen‘a 9. kardeş şehir Türkiye‘den: ücretsİz Sarıyer / İStanbul Ağustos / Eylül 2013 Bizim Aachen www.bizimaachen.de Neo Nazi Partisi „Pro NRW“ / Aachen - Eilendorf / 2013 aacheN Ve çeVResi içiN TÜRkçe deRGi | 04 Kültür ve Sanat: Necip Tokoğlu > 6 Başka işler yapanlar: Kahraman abay > 23 Başka işler yapanlar: Serhan Sancaktar > 8 Neo Nazi Partisi „Die Rechte“ / Aachen - Theaterplatz / 2013 Aachen ve çevresinde Neo Naziler Bir Konu-Bir Konuk: salih avcı > 18 Gönüllü Çalışmalar: Mehmet Çelik > 4 gönüllü çalışmalar: Batmaz ailesi > 4 Çevre ve Uyum: Burhan Çetinkaya > 20 Neo Nazi Partisi „NPD“ / Aachen - Kaiserplatz / 2004 ÜCRETsİZ Ekim / Kasım 2013 Kapak Resimleri © Dominik Clemens Kültür ve sanat: süleyman Büyükdere > 6 Bizim Aachen www.bizimaachen.de aaCHen Ve ÇeVresİ İÇİn TÜrKÇe derGİ | 05 İçimizden biri: sait Başkaya > 8 çevre ve Uyum: Kemal gündoğan > 26 © Leiden, Rijksmuseum van Oudheden AACHEN 2014 ÜcReTsiZ Aralık 2013 / Ocak 2014 Bizim Aachen www.bizimaachen.de AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 06 Foto © Stadt Aachen / Andreas Herrmann Başka işler yapanlar: serkan Güngör > 15 Gençlik: E. İ. Okur & B. Turan > 8 Kültür ve sanat: Recep Vardar > 19 Kültür & sanat a. H. avcı > 16 çevre ve Uyum: Dr. ahmet lokurlu > 24 KARNAVAL Başka işler yapanlar: a. Doğancı > 6 Bir Konu-Bir Konuk: Oğuz evler > 10 ÜCreTsİZ 5. MEVSİMDE KİMLER, NEDEN VE NE KUTLUYOR? Şubat / Mart 2014 Bu madalyonu kim takacak? Çevre ve Uyum: M. Çelik > 12 Aachen, Belediye Başkanı‘nı Arıyor Bizim Aachen www.bizimaachen.de AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 07 © Rolf-van-Melis/pixelio.de Kültür & sanat > 6 Zeynep Bakşi Karatag Gündem > 8 seçim sonuçları İçimizden biri > 13 sevgi sakar “Peki ama biz kaç kişiyiz?“ AACHEN VE ÇEVRESİNDEKİ NÜFUS YAPILARI Çevre > 21 aachen Ormanı Başka işler yapanlar > 19 Erdoğan Dakman ÜcReTsiZ Haziran / Temmuz 2014 Bir Konu - İki Konuk: M. Nart & B. yıldırım > 24 Marcel Philipp CDU Björn Jansen SPD Gisela Nacken DIE GRÜNEN Wilhelm Helg FDP Leo Deumens DIE LINKE ÜCRETsİZ Nisan / Mayıs 2014 Ercan Demirel Derginizde en çok gençlerle ilgili şeyleri görünce seviniyorum ve ilgiyle okuyorum. Bir sürü gencimiz işsiz gezerken, bazılarının azimli çalışmaları bizleri gururlandırıyor. Bizim Aachen, bizleri aydınlatan, çevremizde bulabileceğimiz tek dergi. Çevremizde olup bitenleri oradan takip ediyoruz. Keşke aylık bir dergi olarak çıkabilse. Ebru Bayram Burada yaşayan bir Türk olarak, böyle bizlere ait bir dergi olması çok hoşuma gidiyor. İçi ve dışıyla çok kaliteli buluyorum ve zevkle okuyorum. İçinde her şey var. Derginizin bu çizgisinde devam etmesini isterim. 13 TANITIM: Deutsche Bank - BANKAMIZ Deutsche Bank Stolberg şubesine Türk müdür Daha önce Deutsche Bank’ın Aachen şubesinde müşteri danışmanı olarak hizmet veren Şerafettin Büyükkelek Deutsche Bank Stolberg şubesine müdür olarak göreve başladı. Deutsche Bank-Bankamız Genel Müdürü Ergün Akıncı, Şeraffetin Büyükkelek’i kutlayarak Stolberg’de bundan sonraki yapacağı çalışmaları için başarılar diledi. Akıncı, “Almanya genelinde birçok Deutsche Bank şubesinde Türkçe danışmanlık hizmeti sunuyoruz ve Şerafettin Bey gibi uzun yıllardır bu alanda çok başarılı bir şekilde hizmet veren bir çok arkadaşımız var. Bugün Şerafettin Bey yıllardır başarılı çalışmasının karşılığını haklı olarak almış bulunmakta. Daha önce danışman olarak başladığı Deutsche Bank’ta şimdi müdürlük yapacak düzeye yükseldi. Deutsche Bank müşterisi olmak bir ayrıcalıktır, çünkü biz müşterilerimiz için her türlü imkanı sağlamaya çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de paranızı TEB paramatiklerinde ücretsiz çekin Deutsche Bank “Bankamız”ın Türk müşterilerine sunduğunu hizmetleri sıralayan Büyükkelek: “Deutsche Bank Bankamız Genel Müdürü Ergün Akıncı Frankfurt merkezindeki ekibi ile Deutsche Bank’ta gerçekten ilklere imza attı.Türkçe-Almanca danışmanlık hizmetinin yanı sıra, iki dilli çağrı merkezimiz (069/910-10090) ve iki dilli internet sitemiz (www.bankamiz.de) mevcut. Ancak, servisimiz bununla sınırlı değil, Deutsche Bank’ın tüm paramatiklerinde Türkçe menü de var ve işlemler böylece daha da kolaylaştırıldı. Bankamız hesabı açan müşterilerimiz ücretsiz nazar boncuğu motifli banka kartı alabiliyor ve Türkiye’ye yılda 5 ücretsiz havale olanağına sahip. Bankaya yeni müşteri kazandıranlara ise çeşitli hediyelerin yanısıra sevdikleri Türk takımların (Türk Milli Takım, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor) orijinal formasınıda veriyoruz. Ayrıca Türkiye’ye giden müşterilerimize çok güzel bir servisimiz daha var. Deutsche Bank müşterileri artık Türkiye seyahatlarında, banka kartlarıyla tüm Türkiye Ekonomi Bankası’nın (TEB) yaklaşık 1.500 bankamatiklerinde üçretsiz para çekebilecek (Euro, TL ve Dolar olarak). Deutsche Bank banka kartıyla ayrıca sadece Deutsche Bank paramatiklerinde değil, örneğin Commerzbank, Postbank, Hypovereinsbank dahil Almanya’da 9.000 paramatik olmak üzere dünya çapında 30 ülkede yaklaşık 43.000 paramatiklerde ücretsiz olarak nakit para çekilebiliyor”. kredi kartlarıyla dünyada 24 milyondan fazla anlaşmalı noktada nakitsiz ödeme yapılabileceğini söyledi. Sizleri şubeye bekliyor Deutsche Bank Stolberg şubesine müdür olarak göreve başlayan Şerafettin Büyükkelek, vatandaşları şubeye çağırırken ’’Gelin bir bardak Türk çayı eşliğinde finansal ihtiyaçlarınıza en içi çözümleri sunalım’’ dedi. Deutsche Bank Stolberg Şubesi Şerafettin Büyükkelek Rathausstr. 46-48 52222 Stolberg Ev, tatil, düğün, askerlik ve Türkiye’den emeklilik için krediniz bizden Şu sıralarda tatile gitmeyi, düğün yapmayı veya ev almayı düşünenler için çok uygun bir dönem olduğuna dikkat çeken Büyükkelek, “Faizler hem emlak hem de bireysel kredi için çok düşük. Bu nedenle müşterilerin bir an önce şubemize uğramasında yarar var. Gelenler için şubemizde Türk çayı servisimiz bile var.” dedi. Sevdiklerinizin resmini kredi kartınıza taşıyın Deutsche Bank ücretsiz nazar boncuğu motifli banka kartının yanı sıra müşterilerine kişiye özel bir kredi kartı sunuyor. Müşterilerin kredi kartı üzerine Türkiye veya kişisel isteklerine göre seçtikleri bir resmi (örneğin çocuklarının, eşlerinin ya da son tatil yerinin) bastırabileceklerini söyleyen Büyükkelek, bu özel Tel.: 02402 / 969-16 Yüzde 5,5’le bireysel kredi* Alacağınız kredi şu şekilde olabilir Net kredi miktarı: 10.000 € Yıllık efektif faiz: % 5,55 Yıllık borç faiz oranı: % 5,41 Vade: 60 ay İşlem ücreti: Yok Avantajlarınız • 30 gün içinde iptal etme hakkı • İlk taksitinizi 3 aya kadar erteleme imkanı • İstediğiniz zaman kredi borcunuzun % 100’üne kadar ücretsiz geri ödeme fırsatı • Kişisel harcamalarınıza göre, her yıl taksitsiz bir ay imkanı • Kredi ödemeniz size genelikle aynı gün içerisinde yapılacak *ödeme gücünüzün uygun olması koşuluyla 14 sudoku sayfası Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler: 1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir. basit normal zor 8 5 9 8 1 6 4 8 6 1 4 3 2 1 8 7 6 9 9 7 5 2 7 15 başka işler yapanlar: REcep kılıç “Hep birgün kendi işyerimi açacağım derdim...” Önce okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız? Adım Recep Kılıç. Sivas’ın Şarkışla ilçesinde 1968 yılında doğdum. Orada ilkokulu bitirdikten sonra birçok kişi gibi, 1979’da Aachen’ın Stolberg kasabasına ailemin yanına geldim. Babam orada bir fabrikada çalışıyordu. O yıllarda bütün çocuklar gibi yoğun bir Almanca eğitiminden sonra ortaokulu bitirdim. 25 yıldır evliyim ve üç çocuk babasıyım. Gerçekten farklı bir iş yapıyorsunuz. Nasıl aklınıza geldi bu meslek ve ne zaman kendi işyerinizi açmaya karar verdiniz? Okulu bitirdikten sonra, mekanikçi olarak meslek yapmak istedim. Aachen ve çevresine çok sayıda iş başvurusu yazdım. Stolberg’de bir bisiklet dükkanında 1985-1988 yılları arasında bisiklet ve motorsiklet tamirciliği eğitimi aldım. Bu meslek eğitimimi çok severek yaptım. 1988-2008 yılları arasında bir cam firmasında ikinci bir meslek olarak cam yapımını (Industrieglasfertigung) öğrendim ve ustalık belgesi aldım; bu işte 2008’e kadar çalıştım. Bu arada boş vakitlerimi bisiklet dükkanlarında veya evde bisikletle uğraşarak geçirdim. 2008 yılında kendi işimi kurmaya karar verip bir bisiklet dükkan ve tamirhanesini devraldım. Hep birgün kendi işyerimi açacağım derdim, nasip o güne imiş. Şimdi daha yoğun çalışıyorum ama işimi severek yapıyorum ve bu yıl ilk kez bir öğrencimizi 3,5 yıl bu mesleği öğreterek mezun ettik. Aachen ve çevresi bisiklet sürmek için çok uygun. Birçok bisiklet yolu var. Belediyeler de insanların araba yerine, çevre dostu olan bisiklet sürmelerini teşvik ediyorlar. Bisiklet kullananların sayısı arttı mı sizce? Evet belediyeler bu yönde teşvik edici çalışmalar yapıyorlar ve bisiklet kullanımında bir artış var ama daha da arttırılabilir. Örneğin Hollanda bu konuda çok daha başarılı. Bunun için şehirlerde yapılacak çok iş var. Bizlerin bir şansı da Hollanda ve Belçika sınırlarına çok yakın olmamız. Oralarda da birçok bisikletle gidilebilecek güzel yerler var. bisiklet de satıyor. Fakat doğru olanı bir bisikletçiden almaktır. Bisikletçilerde kim için ve hangi amaçla kullanılacağı belirtildiğinde, o kişi ve amaca en uygun olan bisiklet hakkında ayrıntılı bilgi alınabilir. Bisiklet fiyatları sizin de belirttiğiniz gibi çok farklı olabiliyor. Kaliteli ve kullanılabilir bir bisikletin fiyatı en az 400 €’dan başlar. Son yıllarda akülü bisikletler (E-Bike) çok revaçta. Bu bisikletlerde en önemli unsur motor ve aküdür. Fiyatları da 1.300 €’dan başlar. Başka önemli bir konu da bisikletlerin düzenli bakımıdır. Yılda en az bir kez genel bakım (Inspektion) yaptırılmasını öneriyoruz. Müşterileriniz arasında daha çok kimler var? Sizce bizim insanlarımız bisiklet kullanma konusunda yeterince bilgi sahibi mi? Müşterilerimin büyük çoğunluğu Almanlar. Genelde orta yaş ve üstü yoğunlukta. Malesef bizim Türk veya yabancı kökenli insanlarımız pek fazla bisiklet kullanmıyor; biz spor konusunda biraz tembeliz galiba. Oysa bisiklete binmek sağlık açısından da çok faydalı. Aslında alışkanlık haline getirmeliyiz, hafta sonları ailece küçük turlar yapılabilir; hem ailemizle vakit geçirmiş hem de spor yapmış oluruz. Çoğumuz bisikleti bir çocuk oyuncağı olarak görüyoruz, onlara bisiklet alıyoruz. Çocuklara bisiklet alırken nelere dikkat etmeliyiz sizce? Önce emniyetine, kalitesine ve sağlamlığına, sonra da sürecek olan çocuğun yaşına, kilosuna ve nerede kullanacağı konularına dikkat edilmelidir. Malesef bu konuda bilinçsiziz. Çocuklarına genelde sadece güzel gözüktügü için, oyuncakcı veya büyük marketlerden kalitesiz rastgele bisikletler alıyorlar. Bir çok kişi sonradan bize gelerek şunu tamir edebilir misiniz diye soruyorlar. Elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz, fakat bu tür bisikletlerin ne yazıkki yedek parçalarını bulmak dahi imkansız gibi. Bu nedenle çocuklara bir bisikletçi dükkanından yeni veya kullanılmış sağlam ve bilinen bir marka bisiklet alınmasını öneririz. Bir diğer önemli konu da bisiklet kullanırken mutlaka kask takılması gerekliliğidir. Özellikle Alman yaşlıların büyük çoğunluğu düzenli olarak bisiklet sürüyor. Bizim aynı yaştaki insanlarımızda maalesef böyle bir alışkanlık yok. Hobileri olmadığı için evde veya kahvede vakit geçirmeyi tercih ediyorlar. Bisiklet fiyatları çok farklı. Normal bir bisiklet kaç para civarında olmalı ve alırken nelere dikkat etmeliyiz? Bisiklette kalite çok önemli. Kaliteli bisiklet daha dayanıklı ve uzun ömürlü olur. Sürmesi daha kolay ve zevklidir. Günümüzde bir çok büyük firma Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir? Sağlığım el verdiğince işimi en iyi sekilde yapıp, buradaki müşterilerimin memnuniyetini sağlamak ve yanımda eğiterek eleman yetiştirmek istiyorum. Bir hayalim de bu işi ileride Türkiye’de yapmak ve buradaki sistemi orada da uygulamak istiyorum. Okurlarımız size nasıl ulaşabilirler? Herzogenrath-Kohlscheid Süd Str. 140 numarada bizi ziyaret edebilirler. Telefonumuz ise 024 07 / 22 86. Görüşme için teşekkür eder, iş hayatınızda başarılar dileriz. Günal Günal 16 bulmaca saYfasI © www.alemannia-aachen.de 17 kapak konusu: keçi, sığır ve manda (camız) eti dahi kullanılır. Koyun ve kuzu eti garip koktuğu için daha çok dana eti tercih edilir. Sadece Trakya bölgesinde yetişen kuzuların etinin kokmadığı söylenir. Kemiklerinden ayrılan etin belli bölümleri öncelikle ince yapraklar halinde kesilir. Bu etler çok ince kıyılmış (veya rendelenmiş) soğan, tuz ve karabiberle harmanlanarak kat kat şişe geçirilir. Önceleri, hazırlandıktan hemen sonra direk pişirilirken, sonraları etin soğan ve biberi içine çekmesi ve tatlanması için bir gün bekletilmeye başlanmıştır. Dönerle ilgili bugüne kadar bilinen en eski fotoğraf budur. 1855 yılında James Rodbertson tarafından İstanbul’da çekilmiştir ve sokakta döner satan bir seyyar satıcıyı göstermektedir. Döner kebap... Nereden nereye! Bir Alman televizyonunda Türkiye’ye tatil yapmak için giden bir Alman bayana döner yerken sorulan bir soruyu hatırlıyorum: “Türk dönerini beğendiniz mi?” Soruya verilen yanıt çok daha ilginçti. “Almanya’da bizim dönerimiz daha iyi!” Bu kadına bu sözu söyleten neydi? Döner nasıl bir değişime uğramıştı. Buradan şöyle bir sonuca varmak da mümkün aslında: Sürekli entegrasyondan, uyumdan ve bizlerin hala uyum sürecini tamamlayamadığımızdan bahseden Almanlar için dönerimiz bu süreci tamamlamıştı ve onlara “Almanya’da bizim dönerimiz” dedirtecek kadar da başarıyla geçirmişti bu süreci. Peki ama nasıl? Bu yazımızda sizlere Türkiye’deki dönerle buradaki döner arasındaki farklılıkları; neyin, ne zaman, neden ve nasıl değiştiğini anlatmaya çalışacağız. Döner kebabın kökeni Bugün bilinen döner kebabın kökeni 1800’lü yılların başlarına kadar uzanır. Yazılı kaynaklara göre, ilk kez Kastamonu’da Hamdi adında bir usta tarafından yapıldığı iddia edilir. Fakat o döneri dikey olarak değil, yatay olarak çeviriyordu. Hamdi Ustanın yaptığından haberi olmayan başka bir usta da, yaklaşık yirmibeş yıl sonra Bursa’da aynı yöntemi kullandı. Adı İskender Efendi (İskender Kebabına adını veren kişi) idi. At arabasında seyyar olarak döner satan İskender Usta daha sonra dükkan açarak burada satmaya başlamıştır. Fakat bazı iddiaların aksine döneri ilk bulan kişi o değildir. Döner kebabın hazırlanışı Temel olarak hazırlanış bakımından iki ceşit döner vardır. Birincisinde et katmanlarının arası kıyma ile doldurularak hazırlanır ki, bu bugün bilinen Bursa İskender kebap tarzıdır. İkincisi ise Ankara’da yapılan yaprak döneridir ki, bu döner yapraklar halinde kesilip hazırlanan et katmanlarından oluşur ve içinde kıyma yoktur. Yazımızın bundan sonraki bölümü daha yaygın olan bu yaprak döner üzerinden olacaktır. Döner eti temel olarak kuzu, koyun, ve dana etinden olur. Bazı yörelerde Daha sonraları eti terbiye etme aşamasında yöresel baharatlar da kullanılmaya başlanmıştır. Hatta yoğurt, süt ve yumurta katarak hazırlayanlar da vardır. Eskiden şişe geçirilen etler (bazı yörelerde günümüzde dahi) odun kömürü ateşinde sürekli döndürülerek pişirilir ve ince ince kesilerek ekmek arasında veya tabakta sunulurdu. Daha sonra gazlı ve elektriki döner pişirme aletlerinin gelişmesiyle birlikte mangal kömürüyle pişirme yöntemi azaldı. 1900lü yılların başlarında İstanbul’da bir dönerci dükkanı ve çalışanları. Döner kebabının sunuluş biçimi Her toplumda ve her dönemde et ateşte bir şekilde pişirilip yenmiştir. Döner kebabının en büyük farkı ise, eti kemiksiz olarak sunmak ve seyyar olarak müsterinin ayağına kadar götürüp satabilmek fikri olmuştur. İlk dönemlerde dönerciler seyyar satıcı olarak faaliyet göstermiştir. Pişirilen döner bir ekmek arasına konmuş ve içine sadece ince kıyılmış soğan ve maydanoz konularak servis edilmiştir. Çok uzun süre sonra dönerci dükkanları açılmaya başlanmıştır. İstanbul’da ilk kez 1940’lı yıllarda döner satan lokantalar açılmış ve buralarda döner 18 kapak konusu: tabaklarda sunulmaya başlanmıştır. Yanına da garnitür olarak gelen şeylerin sayısı gittikçe artmıştır. Başta soğan, domates, biber, marul veya kıvırcık salatası, turp ve giderek pilav ve hazırlanmış salatalar, yoğurt ve hatta turşu konmaya başlanmıştır. Dönerin tekrar ekmek içine konarak servis yapılmasına ise ilk kez 1960’lı yıllarda İstanbul’da başlanmıştır. Daha sonra diğer illerde de porsiyon olarak tabakta sunulan servislere ek olarak ekmek arası da servis edilmeye başlanmıştır. İskender Kebabı Bu kebabın aslında temel malzemesi döner olsa da, üstündeki tereyağ, domates sosu, yanındaki yoğurt ve altındaki yağlı pide parçaları İskender kebabın farklılığını ortaya koyar. Bazı yerler çok ince olarak kesilmiş yaprak etler de kullasa da, İskender kebap genelde kıymadan yapılır. Kıyma katmanlarının aralarına yaprak halinde ince kesilmiş et veya yağ parçaları konur. Yaprak döner de olsa kıyma döner de olsa sunumu aynı kalır. Günümüzde bir çok lokantanın yemek kartında dönerin yanısıra İskender kebap ayrıca belirtilir. Bir farkı da ekmek arasında servis yapılmaz; sadece tabakta sunulur. ateşte pişirilir ve keserken küçük şişlere geçirilerek servis edilir. Tavuk ve hindi döneri 1990’lı yıllarda yaşanan “Deli Dana Hastalığı” (BSE) nedeniyle üreticiler alternatif olarak tavuk ve hindi etinden döner yapmaya başladılar. Bu döner hem daha hafif bir tat veriyor hem de daha ucuza maloluyordu. Gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da kırmızı eti sevmeyenler için hala popüler olma özelliğini sürdürüyor. 1989 yılında Almanya’da döner “Alman Gıda Kitabı”na kaydedildi ve ayrıntılarıyla tanımlandı (ne tür etlerden olabileceği, ne tür baharatlar katılabileceği vb.). Bu tanıma göre, tavuk ve hindi dönerleri “döner kebap” olarak tanımlanamazdı. Bu nedenle yeni bir kavramlar ortaya çıktı: “Drehspiess” veya “Drehspiess nach Döner-Art” (Döner şiş), (Döner kabap usulü döner şiş.) Dönerde alternatif arayışlar Türkiye’de olsun, Avrupa’da olsun başka tatlar arayanlar için döner tarzında birçok denemeler yaşandı. Bunlar arasında sucuk döneri, balık döneri, hamsi döneri ve et yemeyenler için sebze döneri sayılabilir. Fakat bunlar, satışı yaygınlaşmadığı için ya ortadan kayboldular veya yerel bazda kaldılar. Başka ülkelerde döner tarzı yiyecekler Arap ülkelerinin çoğunda “şavarma” (çevirme) adıyla anılan ve dönerden pek farkı olmayan bir kebap vardır. Kullanılan et ve pişirme şeklinden dolayı birbirlerine yakın görülseler de etin terbiyesinde kullanılan baharatlar ve sunumdaki farklı soslarla birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Türkiye’de dahi şavarma adıyla satılmaktadır. Güney Amerika’da da döner tarzı et pişirme yöntemleri bilinmektedir. Cağ Kebabı Sivas, Erzurum ve Elazığ yörelerinde yapılan “Cağ Kebabı” da döner kebabı kategorisine girer ve genelde keçi eti kullanılır. Dik olarak değil, yatay olarak Dönere en çok benzeyen bir çeşit ise Yunanlıların “gyros”udur. Hatta baklavada olduğu gibi kim kimden taklit etmiştir, orjinali kime aittir tartışması hala sürmektedir. Dönerin Almanya’ya gelişi Almanya’da ilk dönercinin ne zaman açıldığı tam olarak bilinmese de, 1972 yılında Berlin’in Zoologischer Garten semtinde Kadir Nurman tarafından açıldığı tahmin edilmektedir. Döneri Türkiye’de bilinen şekliyle hazırlamış ve satmış; patentini almayı hiç düşünmemiştir. Diğer bir görüşe göre, bir kasap olan Mehmet Aygün Almanya’da döneri ilk yapan kişidir. 1978 yılında Berlin’de ilk dükkanını açmış ve “Alman usulü” (deutscher Art) döner yapmış, daha sonra dükkanlarının sayısını artırmıştır. Dönerinin temel özelliği kıyma döneri olmasıdır ve gerçekten de döner kebap onun sayesinde yaygınlaşmıştır. Döner ve gyros arasındaki farklar Dönerin Almanlar arasında tanımması kolay olmadı. Çünkü buraya ondan daha önce gelen ve çok benzeyen bir rakibi vardı: Gyros... Almanya’ya Yunanistan’dan işçi alımı Türkiye’ye göre daha önceye dayandığı için, oradan gelenler kendi gyros imbisslerini açmışlar ve Almanlara gyroslarını tanıtmışlardı. O dönemde her yerde, çok sayıda bulmak mümkündü. Sonraları bunların çoğunu Türkiye’den gelenler devraldı. Bazıları da ileriki yıllarda yaygınlaşan dönerle rekabet edemeyerek kapandı. Yunanistan’da gyros genelde domuz etinden yapılır; nadiren de kuzu ve koyun eti kullanılır. Almanya’da domuz eti daha ucuz olduğu için bu et tercih edilmiştir. Gyros eti tuz, karabiber, sarımsak, kekik ve kısmen de kimyon, mercanköşk ve kişniş gibi baharatlarla terbiye edilir. Porsiyon olarak da servis edilmesine rağmen, yaygın olarak Pita Gyros (Pita, pide anlamına gelir ve burada tam Türkçe karşılığı “Döner-Dürüm”dür) olarak elde yenecek biçimde satılır. Orjinalinde pitanın (bizim dürüm yufkasından biraz daha kalın) üstüne kalınca kesilen etler yerleştirilir ve yanına ince kesilmiş domates, soğan, lahana ve tsatziki (cacık) konarak sarılır. Fakat Almanya’da Almanların ağız tadına uysun diye içine kırmızı lahana ve patates kızartması da sonradan girmiştir. Fakat döner kadar farklılık geçirmemiş, eti ve etin terbiye biçimi aynen kalmıştır. 19 Döner kebap... Nereden nereye! rekabet ortamında yaprak dönerler satılsa da maliyet nedeniyle genelde kıyma döneri tercih edilir olmuştur. Sanayi kıymasına dikkat! Alman usulü döner “Bitte einen Döner komplett!” Türkiye’deki usülle Almanya’da başarılı olunamayacağını farkeden döner sektörü, buradaki etlerin suni yem vb. nedenlerle çok lezzetli olmadığını da farkedip, döner etinin terbiyesinde bahatlara daha çok yer vermiş ve sunumunda içine bir çok şey katmıştır: Bilinen ince doğranmış domates, soğan ve kıvırcığın haricinde rendelenmiş beyaz ve kırmızı lahana, turşu,beyaz peynir, patates kızartması (Fritten) ve her çeşit sos türü dönerin içine girmiştir: “komplett!” (içinde hepsi olsun) kültürü de böylece oluşmuştur. Almanya’da yaklaşık 20 bin dönerci vardır bugün ve günde yaklaşık 300 tondan fazla döner tüketilmektedir. Bu Bazı dönerciler kendi dönerlerini hala kendileri hazırlıyor; fakat çoğu döner imalathanelerinden hazır dondurulmuş döner alıyor. Son dönemde sanayi kıyması (Separatorenfleisch) diye bir kavram çıktı. Her çeşit et, kıkırdak ve kemiği büyük makinelerde öğüterek elde ediliyor bu karışım ve “kıyma” diye sucuk, sosis, salam gibi ürünlerin yanısıra döner etinde de kullanılıyor. Ürün etiketlerinin içindekiler kısmında buna dikkat edin ve bu ürünleri yemeyin ve çocuklarınıza yedirmeyin. Bazılarının üstünde nasıl oluyorsa “Helal” ibaresini görmek bile mümkün. Bu nedenle dönerci arkadaşlarımızın bu tür etleri satan toptancılardan almamasını, içindeki et türü hakkında bilgi almalarını öneririz. Kendinizin ve çocuklarınızın sağlığı söz konusu... Döner hakkında bazı ilginç notlar • Dünyanın en büyük döneri 6 Kasım 2005’de Bursa’da yapılmıştır. Bu dönerde tamamen kuzu eti kullanılmıştır ve tam olarak 2.698 kilodur. Guiness Rekorlar Kitabı’na da girmiştir. • Tim Toupet adlı bir şarkıcı “Ben bir dönerim” adlı bir şarkı yaparak Almanya’da ve bazı ülkelerde listelerin üst seviyelerine kadar çıkmıştır. • Dönerin, Çin’de bir Alman yemeği olarak patenti alınmıştır. Günal Günal pizzeriapontpascha türkisch - italienische küche AB 4,00 € GROSSE STUDENTENPIZZEN immer dauer- & menüangebote PONTSTRasse 114-116, 52062 AACHEN, TEL.: 0241 / 40 25 57 ÖFFNUNGSZEITEN: So.-Do. 11:00 - 01:00, FR. & SA. 11:00 - 03:00 www.pontpascha.de 20 bilmece saYfası Noktaları birleştirmek İşlemleri yapın Aşağıda dokuz adet nokta görülmektedir. Dört adet düz çizgi çizerek bu noktaların hepsinin üzerinden geçmeniz isteniyor sizden. Açıkta kalan nokta olmamalı. Sadece şu iki kurala uymak gerekiyor: Çizgiler birbirini takip etmeli ve geçilen bir çizginin üzerinden tekrar geçilmemelidir. Sağdaki kırmızı sayıları kutulara doğru yerleştirerek işlemleri yapın. X X X X 660 = 2340 = 1456 4 6 7 8 11 13 15 26 30 X X X X = X X X X = = = 2340 960 1001 Kaç adet üçgen sayabilirsiniz? İki taraftaki üçgenlerin içinde kaçar tane üçgen sayabilirsiniz? İşlemleri yapın Boş kutulara yerleştireceğiniz doğru sayılarla işlemlerin hepsi doğru çıksın. 39_ + _65 – – 14 _ + 18 _ = = 7_0 – 32_ _53 + = 43_ 17_ Kibrit çöplerinden eşkenar dörtgen yapmak Aşağıdaki şekilde altı adet kibrit çöpünün yerini değiştirerek, hepsi aynı büyüklükte olan altı eşkenar dörtgen oluşturabilir misiniz? İşlem sonucu kaçtır? Aşağıdaki toplama, çarpma ve çıkarma işlemleri yapılınca sonuç ne çıkar? a) 45, b) 25, c) 10. 5 + 5 x 5 - 5 = ? Kaç adet kare sayabilirsiniz? Kaç adet küp sayabilirsiniz? Aşağıda değişik büyüklüklerde kareler bulunuyor. Sizce toplam olarak irili ufaklı kaç tane kare vardır? Aşağıda çok sayıda küp görünüyor. Sizce toplam olarak kaç tane küp vardır? Altta kalan ve görülmeyenleri de hesaba katmayı unutmayınız. Saat kaç? Belli bir kurala göre ilerleyen saatler görüyorsunuz. Soru işareti olan saat kaçtır? ? 21 içimizden biri: Fatma AltunoĞlu Facebook üzerinden yaptığı ev yemeklerini satıyor... Fatma Hanımı biz Facebook’ta tanıdık. Orada “Bizim Aachen” olarak bir profilimiz var ve o da bizim arkadaş listemizde. Yaptığı bir şey ilginç geldiği için kendisini tanımak istedik. Evinde yaptığı yöresel yemekleri, Facebook üzerinden sipariş verenlere satıyor. sem yoğurtlu fasulye yaprağı köftesi, lahmacun, yufka ekmek, ıspanaklı ve peynirli katmer en çok yaptığım yemekler. Fatma Hanım öncelikle bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? 1946’da Malatya’da doğdum. Bundan yaklaşık 25 yıl önce Almanya’ya geldim. Eşim Köln Bayer Leverkusen fabrikasında çalıştı. Eşimi kaybettikden sonra yaşamaya ve hayatla mücadeleme devam ettim. Üç oğlum ve bir kızım olmak üzere dört tane çocuğum var. Ortanca oğlum Türkiye’de yaşıyor. Öteki iki oğlum evli ve burada yaşıyorlar. Ben de kızımla birlikte yaşıyorum. Facebook’ta bir kişisel hesap (profil) oluşturarak, yaptığınız yemeklerin resimlerini ve fiyatlarını dahi belirlemişsiniz. Bu fikir nereden geldi aklınıza? Aslında başta böyle birşeyi hiç düşünmemiştim. Kızım böyle birşey yapsak nasıl olur anne diyince aklıma yattı. Yaptığımız şeylere belli fiyatlar koyduk. Ama fiyat belirleme konusunda acemi olduğumuzu söylemeliyim. Onu da en kısa zamanda düzetmek istiyoruz. Ne zamandan beri başkalarına evde yemek yapıyorsunuz? Böyle bir fikir nereden aklınıza geldi? Beş yıldır yemeklerimi seven, isteyen herkese, camilere yapıyorum. Facebook üzerinden satmak fikri sonradan kızımın aklına geldi. Ne tür yemekler sunuyorsunuz insanlara? Malatya’ya özgü analı-kızlı köfte, içli köfte, eğer fasulye yaprağı bulabilir- Böyle bir iş yaparak ev masraflarına biraz katkı sağladığınızı söyleyebilir misiniz? Tabii ki amacım evime bir katkı sağlamak. Hem ekonomik yönden bana destek sağlıyor, hem de birşeyler yapmak, çalışmak beni mutlu ediyor. İnsanlardan nasıl bir talep geliyor? Müşteri sayınızda artış oldu mu Facebook ile birlikte? Facebook’ta sayfamızı açtıktan sonra bazı talihsizlikler oldu. Sonra sayfamızı kaybettik. Bulduğumuzda bayağı bir geç olmuştu. Oradan yazanlar, sipariş vermek isteyenler olmuş ama maalesef kısmet olmadı. Facebook’ta şu an çok yeni olduğumuz için tam anlamıyla oturtamadık bazı şeyleri. Kızım zamanla sayfamızı yenileyecek ve daha detaylı hale getirecek. Size örneğin lokantalardan toplu talep gelse, ne cevap verirsiniz? Üstesinden gelebilir misiniz? Tabiiki altından kalkabilirim. İçli köfte, yufka gibi şeyler artık gözü kapalı yaptığım yemekler oldu benim için. Size sipariş vermek isteyenler nasıl ulaşacak? Kaç gün önceden size söylemeleri ve sipariş vermeleri gerekiyor? Stolberg’de oturuyoruz. Sipariş vermek isteyenlere telefonlarımı verebilirim: 02402 / 388 98 31. Cep numaram ise 0177 798 39 20. Facebook’ta da bana ulaşabilirler. Herhangi bir sipariş alırken bir kaç gün süre istiyorum. En az üç gün önce bildirirlerse iyi olur. Söylemem gereken önemli bir husus ise, arabam olmadığı için yaptıklarımı sipariş verenlere götüremiyorum; ne yazık ki onların gelip almaları gerekiyor. Görüşme için teşekkür eder, bol kazançlar dileriz! Sadık Toraman 22 YEMEK KÜLTÜRÜ Patlıcan yemekleri Türkiye‘nin Lezzet Haritası Yazın bolca bulunan patlıcan sebzesi için Anadolu’dan yemek tarifleri verelim istedik sizlere bu sayımızda. Patlıcan tütünle akraba olan bir bitkidir ve bu nedenle içindeki toksin gitsin diye pişirmeden önce suda bekletilir. Genelde patlıcan yemeklerinin üstüne karpuz yenir toksini vücuttan temizlesin diye. Meftune Malzemeler: 1 kg koyun veya kuzu kuşbaşı, 1,5 kg patlıcan, 2 ÇK sumak, 1 su bardağı su, tuz ve pulbiber. Ankara Ticaret Odası ve Ankara Patent Bürosu, Türkiye‘nin lezzet haritasını çıkardı. 81 ili kapsayan bu haritaya göre, Türkiye, 2.205 çeşit yöresel yiyecek ve içecekten oluşan zengin mutfağıyla lezzetli bir ülke. Bölüm 6: MARMARA MUTFAĞI Hazırlanışı: Eti yıkayıp tuzla ovarak tencerenin tabanına yayın. 2 ÇK sumağı 1 su bardağı suyla karıştırıp 15 dakika bekletin. İnce bir tülbentten geçirerek süzün. Patlıcanların kabuklarını alacalı soyun. Boyuna dörde bölüp küçük küçük doğrayın. Tuzlu suda bekletip süzün. Domateslerin kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın. Hazırladığınız sebzeleri tenceredeki etin üzerine yerleştirin. Sumak suyunu ilave edip tuz ve pulbiber serpin. Orta ateşte etler yumuşayıncaya kadar kapağı kapalı olarak pişirin. Sıcak olarak servis yapın. Mamzana Marmara bölgesi mutfağından illere göre patentli bazı yemek örnekleri şöyle: Balıkesir: Saçaklı mantı, mafiş tatlısı, börülce ekşilemesi. Bilecik: Keklik kebabı, piruhi, samsı. Bursa: Ekşili baş çorbası, etli gavata, İnegöl köftesi. Çanakkale: Tumbi, lakerda, erik macunu. Edirne: Mamzana, hardaliye, satır kebabı. İstanbul: Kanlıca yoğurdu, Sultanahmet köftesi, beyinli Beykoz kebabı. Kırklareli: Sulu kaçamak, kuru kaçamak, bıldırcın kağıt kebabı. Kocaeli: Kandıra yoğurdu, pişmaniye, otur Fatma tatlısı. Sakarya: Pekmez, yoğurt. Tekirdağ: Tekirdağ köftesi. Yalova: Pavli, luhu şuşkey çirbuli, lalanga. Malzemeler: 2 adet patlıcan, 1 adet salçalık kırmızı biber, 2 adet taze soğan,1 adet domates, 1 adet sivri biber, 1 YK kıyılmış maydanoz, tuz ve karabiber. Sosu için: 2 diş sarımsak, 2 YK yoğurt. Üzeri için: 1 YK zeytinyağı, 1ÇK toz kırmızı biber. Hazırlanışı: Patlıcanları ve salçalık kırmızı biberi közleyin ve soyun. Soyduktan sonra ufak ufak doğrayın. Taze soğanı temizleyip zar şeklinde kıyın. Domatesi soyup zar şeklinde doğrayın. Sos için gerekli olan sarımsakları rendeleyin ya da havanda ezip yoğurt ile karıştırın. Patlıcanları servis tabağına alın. Üzerine közlenmiş kırmızı biberi, taze soğanı, domatesi, sivri biberi ve kıyılmış maydanozu ekleyip üzerlerine tuz ve karabiber serpiştirin. Sarımsaklı yoğurdu tabağın üzerine yayın. Üzerine zeytinyağında kavrulmuş toz kırmızı biberi dökün. Fırında patlıcan kebabı Malzemeler: 2 adet büyük boy patlıcan, 200 gr kıyma, 1 adet soğan, bir tutam maydanoz, tuz, nane, kekik, kimyon, karabiber, 3 adet küçük boy domates, 1-2 adet yeşil biber, kızartmak için sıvıyağ. Hazırlanışı: Patlıcanları yıkayıp, alacalı olarak soyun. 1 cm kalınlıkta halkalar halinde kesin. Daha sonra patlıcanları tuzlu su içinde 15 dak. bekletin. Ardından suyunu süzüp, kurulayın. Diğer yandan bir kaba kıymayı koyun. Üzerine rendelenmiş soğan, tuz, nane, kekik, karabiber, kimyon ve ince ince doğranmış maydanozu ko- yun. Karışımı iyice yoğurun. Ardından ceviz büyüklüğünde parçalar alıp, elinizde yuvarlayın. Daha sonra patlıcanları ve köfteleri kızgın yağ içinde hafifçe kızartın. Bir fırın kabına yanyana patlıcan-köfte-domates dilimi yerleştirin. Boşluklara da biber dilimo leri yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180 fırında 25 dak. kadar pişirin. 23 yaşama dair Günümüz dünyasında ‘insanca yaşam, insan hakları, demokrasi‘ gibi kavramların içini doldurmaya uğraşa dururken bir taraftan sevgi ve saygıyı unutuyoruz sanki. İnsanların birbirlerine gülümsemekten, ’merhaba’ demekten kaçındıkları toplumlar haline geliyoruz. Sevgili okurlar, öncelikle hepinize merhaba. Bizim Aachen dergisinde bu ilk yazım. Birkaç hafta önce ikinci kez Aachen’da idim. Çok güzel bir şehir. Ben İstanbul’da yaşıyorum ve derginin Türkiye Temsilciliği görevini üstlendim. Kardaş şehir İstanbul/Sarıyer’den sizlere arasıra haberler aktarmaya çalışacağım. Derginin sahibi, bazen de, değişik konularda görüşlerimi yazmamı istedi benden. Öğrenimini gördüğüm ve öğretmen olarak çalışıp emekli olduğum felsefe konusunda arada bir şeyler yazmaya; insana ve hayata dair düşündüklerimi paylaşmaya çalışacağım. Aydınlanmak, kararmak mıdır aynı zamanda? Varolduğundan bu güne insanoğlu kaynak aramış, kaynaklar yaratmış. Önceleri hayatta kalabilmek için, sonra ise daha iyisi, daha fazlası için. Bu ‘daha iyisi’ kime ve neye göre bilemiyorum. Düşünüyorum gelişme kelime anlamı ile içinde çelişen bir gerileme mi taşıyor diye. Soruyorum kendime gelişip, değiştikçe aydınlanma yerine kararmak mümkün olabilir mi diye? Bizleri ileriye götüren tüm kaynakların enerjisini doğadan alıyoruz. İnsan aklının bu özden aldıkları sayesinde yaptığı buluşlar, hep daha iyi, daha hızlı, daha kolay, daha aydınlık, daha sıcak ve daha, daha için. İnsanların tüm bu özden yararlanırken kullandıkları ya da yok ettikleri şeyler, gene kendi akıllarına emanet. Peki ya kazanımlarımız bizi bu muhakemeden uzaklaştırıcak kadar tembelleştirip, bencilleştiriyorsa? Her şeyin kolay olmasına alışıp, düşünmemeye mi başlıyoruz? Malzeme bulduk, teknoloji de var diye ‘güzel’ olandan, güzeli aramaktan vaz mı geçiyoruz yoksa? İmkanlar daha azken, yaratılanlar neden daha özenli ve güzel gözüküyor birçoğumuza? Oysa biliyoruz ki, her şey bir gülümsemeyle daha güzel gözükebilir bize. Sabahları güzel bir ‘Günaydın’la güne başlamak hepimiz için daha keyiflidir. Hani hep denir ya ‘kendinize verdiğiniz değer kadar değerlisiniz ‘diye, o halde kendimize değer vermeyi ihmal etmeye mi başladık dersiniz. Cebimizde son model telefonlar olsa da arkadaşlarımızı, dostlarımızı eskisi kadar arayıp, sormuyor, hatta merak etmiyoruz, konforlu evlerde yaşıyor, konforlu araçlarla seyahat ediyoruz ama artık daha yalnızız. Hayatlarımız hızla tek kişilik olmaya başladı. İnsanlar bizle biraz sohbet etmeye çalıştıklarında bile rahatsız olmaya başladık. Yaşam amacımız hep ’daha fazlası’ için çalışmak artık. Dostlarla, aileyle paylaşılan ortamlar, yemekler ve sevinçler ve sıkıntılar azaldıkça, içimiz karardı sanki. İnsanın istediği, bizi mutlu eden bu mudur acaba? Çoğumuzun eski günlere, geniş ailelere, çocukluğumuza olan özleminin altındaki neden bu içten içe kararmamızı fark ediyor olmamız olabilir mi? Kendimce, insanoğlunun en doğal, en içten olan sevmek güdüsünü kaybetmediğini ve ihtiyacımız olanın sadece onu tekrar ortaya çıkarmak olduğunu biliyorum. Hani annelerimizin yemekleri bize çok güzel gelir ya, hani içine sevgilerini kattıkları için olduğunu söyleriz ya, yaptığımız her işe, davranışlarımıza bolca bu sevgimizden katsak diyorum, dünya hepimiz için daha güzel olmaz mı? Denemeye değer. Sevgiyle Kalın... Füsun Özdemir Bütün vergi hizmetleriniz için Aachen‘daki yeni Yeminli Mali Müşaviriniz... 24 Bir konu & ÜÇ konuk: Hangi sigorta kimler için ve ne zaman gereklidir? Günümüzde sigortası yapılmayan şey kalmadı gibi birşey. Yaşamınızı, ellerinizi, cep telefonunuzu, gözlüğünüzü, bilgisayarınızdaki programları, seyahatlerinizi vs. herşeyi sigorta ettirebilirsiniz. Günümüzün yaşam şartları ve yapılan reklamlar hep buna teşvik ediyor bizleri. Fakat gerçekte hangi sigortalar kimler için bir zorunluluk olmalı? Gereksiz veya lüks diyebileceklerimizi çıkarırsak ne tür sigortalar yaptırmalıyız? Görüşlerini ve bilgilerini almak için Aachen ve çevresinde bu konuda uzman olan insanlarımıza sorduk. Olmazsa olmaz sigortalar nelerdir? Özel sorumluluk sigortası (Haftpflichtversicherung): Her kim dikkatsizlik veya kendi hatası sonucu bir zarar vermişse, bunun sorumluluğunu yasal olarak üstlenir ve maddi karşılığını öder. Bu sadece pahalı bir masa örtüsündeki yanık lekesi değil, aynı zamanda trafikte bisiklet sürücüsü olarak veya yaya olarak neden olduğu kazalar da olabilir. Kişi gerekirse sahip olduğu tüm mal varlığı ile bu zararı karşılamakla mükelleftir. Bu durum, ekstra sigorta koruması olmayanlar için yüksek bir finansal risk yaratabilir. Bu açıdan kişisel sorumluluk sigortası mutlak bir zorunluluktur. Genel olarak, bu durumlardaki tazminat ödeme sorumluluğu, zarara neden olan kişinin özel sorumluluk sigortası tarafından üstlenilir. Bu uygulama ağırlıklı olarak eğlence, spor, mahalle ya da evlerde olan kazalar ve zararlarda (bir vazonun kırılması, birinin yaralanması gibi) doğan maliyetleri içerecektir. Örneğin bir kaza sonrası ortaya çıkan, yüksek tedavi maliyeti, yüksek manevi tazminatlar ve hatta ömür boyu kaza gerekçeli iş görmezlik emeklilik maliyetleri de bu sigortalar dahilindedir. Bu tür sigortalar kaza sonrası oluşan tazminat talepleri durumunu inceleyerek sigortalıya zarar değil, kazada zarar görenin haksız istemlerine karşı da sigortalıyı yasal olarak korur. Araba sigortası: Almanya’da motorlu araçlar yasal olarak sigortalanmak Necmi Çetir Hamdi Ceyhan Emre Dağ zorundadır. Bu araba sigortaları (KFZ- Bu sigortaların yanısıra bir sürü Haftpflichtversicherung) sizi kazadan sigorta var. Hangisi kimler için sonra oluşacak maddi sorumluluktan "olmazsa olmaz" sigortalardır? korur. Bu zorunlu sigortanın yanına ek olarak kasko sigorta yaptırabilirsiniz. Bunlardan ilki özel hukuk (RechtsTeilkasko, aracınız çalındığında, so- schutz) sigortası. Fakat çoğu zaman yulduğunda, yandığında, doğal afet- bunun içeriği bilinmiyor. Tek bir hulerlerde, camı çatladığında veya or- kuk sigortası var sanılıyor. Oysa bumanlık bir alanda bir hayvana çarp- nun farklı paketleri var. Siz, size gema gibi durumlarda zararlarınızı kar- rekli olanları bunun içinden kendiniz şılar. Vollkasko ise Teilkasko’nun tüm seçebilirsiniz. Bu sigortalar sizi, eşinizi özelliklerini kapsar ve bir kazada suçlu ve çocuklarınızı toplu olarak kapsar. durumda olsanız bile kendi aracınızın masrafını da karşılar. Bunları sıralayacak olursak birincisi, özel hukuk sigortası (Privatrechtschutz) ki bu sigorta özel yaşamınızda karşılaşacağınız haksızlıklarda sizin avukat ve mahkeme giderlerinizi karşılar. İkincisi, çalıştığınız işyerinde işverenle bir sorun yaşadığınızda (Berufsrechtschutz) yine tüm hukuksal giderlerinizi karşılar. Üçüncüsü Sakatlık (iş görememe) sigortası: trafikle ilgilidir (Verkehrsrechtschutz). Mesleki yetersizlik sigortası (Berufs- Burada sadece trafik kazası düşünülunfähigkeitsversicherung), herhangi memelidir. Araba kazasının yanında bir kaza veya hastalık gerekçeli ola- örneğin alım-satım sırasında çıkabirak ortaya çıkan eski mesleğinde ça- lecek sorunları da bu sigorta üstlelışamama durumundaki maddi kayıp- nir. Sonuncusu ise ev, daire ve arsa lardan sigortalıyı kurtarabilir. İnsanlar hukuk sigortası (Haus, Wohnung und yaşlandıkça ucuz ve iyi sigorta bul- Grundstüksrechtschutz). Eğer bir daması da sorun olmaktadır. 2001 yı- irede oturuyorsanız ve evsahibiyle lında yapılan yasal değişiklikle 1961 sorunlar yaşıyorsanız (örneğin ev sasonrası doğanların mesleki yetenek- hibiniz kiraya haksız zam yaptı veya sizlik veya sakatlık sigorta hakları, ar- evden hemen çıkmanızı istiyor) size tık devlet tarafından yasal güvence bu konularda hukuksal destek verir. altına alınmamaktadır. İstatistiklere Eğer siz bir evsahibi iseniz ve sorunlar göre çalışanların 1/4’ü emeklilik yaş- yaşıyorsanız (örneğin komşuyla bahlarına ulaşamadan mesleğinde çalışa- çe sınırında sorunlar) bu durumda da mayacak duruma gelmektedir. Özel hukuksal destek alırsınız. olarak yapılmış bu sigorta, bu durumlarda emeklilik kasasına ödenmek zo- Burada çok önemli bir husus var. Bu sirunda olan emeklilik primlerini ve di- gortalardan faydalanabilmeniz için üç ğer giderleri de bir emeklilik maaşı ile ay bekleme süreniz var. Bu şu demekkarşılar. Bir kişi artık çalışamaz duru- tir: Sigorta yaptırdığınız tarihten üç ay ma düştüğünde, bu sigortası olma- sonraki sorunlarınızı kabul eder. Bazı dan geçinebilmesi imkansızlaşmıştır. istisnai durumlar da olabilir. 25 NeCMİ çetir, hamdi ceyhan & emre dağ Son dönemlerde önemi artmaya başlayan bir diğer sigorta da özel bakım (Privatpflegeversicherung) sigortasıdır. Artık eskisi gibi bakıma muhtaç yakınlarımıza kendimiz bakmak istesek dahi bakamıyoruz. Bu, gerek hastalık nedeniyle ve gerekse zaman açısından olabiliyor. Bu gibi durumlarda bakıma muhtaç kişiyi bakımevlerine yatırmak ve profesyonel bir bakım almasını sağlamak zorundayız. Bakımevlerindeki masrafların bir kısmını sağlık sigortası üstlenir. Fakat bu miktar masrafların yarısını dahi karşılamıyor. Kalan kısmını ise kişi kendisi üstlenmek zorundadır (emekli maaşı, bankadaki birikimi, malı-mülkü vb). Bunlar da yoksa veya yine de yetmiyorsa, çocukları üstlenmek zorunda kalıyor. Sağlık kasasının ödediği miktarın üstünü bu sigorta karşılıyor, fakat bu farkı sigorta uzmanınıza hesaplattırabilirsiniz. Özel bakım sigortası kadar önemli olan bir diğer sigorta da özel emeklilik sigortasıdır. Günümüzdeki emeklilerin aldıkları emekli maaşlarının yetmediğini görüyoruz. Bir ömür boyu çalışıp emekliliğimde rahat edeceğim diye düşünen bir çok kişi bugün ne yazıkki sosyal yardım almak zorunda kalıyor. Gün geçtikçe hayat koşulları zorlaşıyor ve kendi emeklilik günlerimiz için şimdiden birşeyler yapmak zorundayız. Bunu emeklilik kasası dahi öneriyor. Bu noktada özel emeklilik sigortası devreye giriyor. Birincisi Riesterrente olarak bildiğimiz devlet teşvikli emekllilik. Çocuklu aileler için bu daha da karlı bir sigortadır. Siz ve eşiniz çocuk sayısına göre teşvik alırsınız. Ayrıca vergi tasarrufunuz da oluyor. Bir diğeri Gehaltumwandlung. Burada, çalışırken net maaşınızından fazla kayıp yapmadan özel bir emeklilik sigortası yapabilirsiniz. Bu konuda bir uzmanla görüşmek ve bilgi almak yararlı olur. En çok bilineni ise hayat sigortası benzeri özel emeklilik sigortasıdır. Burada aylık bir miktar ödeyerek, kendinizin belirlemiş olduğunuz bir zamanda biriken miktarı toplu halde alıyorsunuz. Özel kaza sigortası (Privat Unfallversicherung): Kazalar spor yaparken ya da tatilde, yolda, evde her an olabilir. Normal sigortanız, işyerinde ve işe gidip gelirken olacak kazaları üstlenir. Diğer kazalarda ise tedavinin bir kısmını üstlenir. Buna karşılık, özel kaza sigortası tüm sağlık masrafları, çalışamamaktan kaynaklanan gelir kaybını dahi üstlenir. Sigorta şirketi, bir kerelik ödeme veya kararlaştırılan aylık maaşı ödemeyi ve özürlülük derecesine göre hesaplar. Yurtdışı seyahat hastalık sigortası (Auslandsreisekrankenversicherung) Yurtdışında tatilde olabilecek hastalanma veya kaza durumları için geçerlidir. Tedavi, ameliyat ve gerekirse ülkeye geri getirilme masraflarının tamamını üstlenir. Pahalı olmayan bu sigorta herkese önerilebilir. Hastalık katkı sigortası (Krankenzusatzsversicherung) ise sağlık sigortalarının artık üstlenmedikleri masrafları karşılamak içindir. İlaç, hastanede tek kişilik oda, özel tedavi, yurtdışında tedavi, takma diş, gözlük gibi gereken bir şey olabilir bunun içinde. Sigorta yaptırmak isteyen kişi kendine gerekli olanları kendi tespit eder ve ona uygun bir sigorta yapılır. Diş yaptırma sigortası (Zahnersatzversicherung) giderek pahalanan diş kaplatma, köprü ve implant yaptırma gibi durumlar için gerekli olabilir. Sağlık kasaları bu durumlarda sadece 387 €’sunu öder. Masrafın geriye kalan kısmını siz ödersiniz veya varsa bu sigortanız üstlenir. Bir işyeri açarken ne tür sigortalar gereklidir? İşyerleri için gerekli olan birkaç tane sigorta vardır. Örneğin bir dükkan açıyoruz. Burada öncelikle işyeri sorumluluk (Betriebshapftlicht)sigortası yapmak zorundayız. Dükkanda müşterilerin görebileceği zararları karşılar. Bir diğeri dükkandaki malzeme ve ürünleri yangına, hırsızlığa, su baskınına, fırtınaya vs. sigortalar. Buna içerik sigortası (Inhaltsversicherung) denir. Bir diğeri de cam, vitrin ve tabelanın hasarını karşılayan cam (Glas)sigortasıdır. Bunlar dükkanla ilgili olanlar. Bir de dükkan sahibinin kendisiyle ilgili olanlar var. Peki bir dükkan sahibi ne tür sigortalar yapmalı kendisi için? En önemlisi sağlık sigortası. Bunun iki çeşiti var. Birincisi zorunlu yasal sağlık sigortası. Bu, işçilerin sigortasıyla aynı sayılır. Ödeme miktarını ise sizin yıllık geliriniz belirler. Bir diğer türü de özel sağlık sigortasıdır. Doktora gittiğinizde veya hastanede daha ayrıcalıklı bakım görüyorsunuz. (Örneğin başhekimin hastası olmak, tek yataklı odada yatmak, daha detaylı muayene, hastanede yatarken her gün için bir miktar para almak, dişle ilgili sorunlarda da özel uygulamalar vs.) Bu bazen zorunlu yasal sağlık sigortasından ucuz olabilir. Bir diğer önemli konu ise işyeri sahibinin emekliliği. Emeklilik konusunun önemine biraz önce değinmiştik. Birçok işyeri sahibi ne yazıkki zorunlu olmadığı için emeklilik kesintisi ödemiyor. Emeklilik yaşlarında daha zor durumlara düşüyorlar. Mutlaka özel emeklilik sigortası yaptırmalılar. Burada bir avantajları da var. Ödediğiniz emeklilik kesintisininin yaklaşık % 80’ini vergiden düşebiliyorsunuz. Vergi verme yerine, kendi emeklilik sigortanızı ödeyebilirsiniz. Bir uzmandan danışma almada yarar var. Bir ev veya daire alındığında ne tür sigortalar yaptırmak gerekiyor? Ev alındığında bina sigortası (Wohngebäudeversicherung) yaptırmak şarttır. Daire alırsanız, bina sigortasının size düşen payını ödersiniz. Yangın, su baskını, evin iç ve dış borularına birşey olduğunda bu sigorta masrafları üstlenir. Hatta daha özel durumlar için (deprem, sel vb.) bu sigortaya istediğiniz eklemeler yapılabilir. Bir önemlisi de eğer binada siz kendiniz oturmayacaksanız bina için sorumluluk sigortası (Haus und Grundbesitzerhaftpflicht) yaptırmanız gerekir. Kendimiz oturursak ne gerekiyor? Ev sigortası (Hausrat) eşyalarınızı yangına, hırsızlığa, su baskınına karşı korur. 26 önce sağlık Güneş alerjisinin bir diğer çeşidi olan Aktinik prurigo ise genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde meydana gelir ve ciltte kırmızı, kabarcıklı yamalar ile güneş ışığı görmeyen bölgelere de yayılabilen kaşıntılı kabarcıklar şeklinde ortaya çıkabilir. Sıvı dolu kabarcıklar patlayarak açılabilir. Aktinik prurigo; yanakları, boynu, kulakları, kolları ve elleri etkiler. Aktinik prurigo, bazı insanlarda yara izleri bırakır. Belirtiler genellikle yaz aylarında başlar ve sonbaharın sonlarına doğru iyileşme gösterir. Güneş Alerjisine Dikkat! Yaz mevsimini yoğun bir şekilde yaşadığımız şu günlerde hava sıcaklıklarının artması ve güneş ışınlarının daha dik gelmeye başlamasıyla birlikte güneş ışınlarına maruziyetimizin sıklığının yükselmesi sebebiyle bu sayımızda sizlerle güneş alerjisi hakkında gerekli olabilecek bilgileri paylaşmak istiyorum. Alerji vücudun aslında zararlı olmayan bazı maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermesidir. Bu aşırı reaksiyon sonucu vücudumuzda kaşıntı, kızarıklık, hapşırma, burun akıntısı gibi belirtiler oluşabilir. Güneş alerjisi ise cildin güneş ışığına karşı gösterdiği bir reaksiyondur. Güneş alerjisi çoğu kişide kaşıntılı kızarıklık veya isilik (sıcak ya da fazla terlemek nedeniyle deride oluşan küçük pembe kabartılar) olarak ortaya çıkabilir. Ancak şiddetli güneş alerjisi ise kurdeşen, sulu kabarcıklar, şişlik gibi belirtilere neden olur. Kaç Faktörlü Koruyucu Kullanmalı? Genetik yatkınlık güneş alerjisinin temel sebebidir. Ancak alerjiyi tetikleyen bir çok faktör de olabilir. Tüketilen bazı besinler ve ilaçlar güneş alerjisine neden olabilir. Başta incir olmak üzere bazı bitkiler, parfümler ve kozmetik ürünler de güneş alerjisini tetikleyebilir. Güneş alerjisinin belirtileri, güneş alerjinizin türüne bağlı olmakla birlikte en yaygın türü Polimorföz ışık erüpsiyonudur (PMLE). Bu türde belirtiler güneşe maruz kaldıktan sonraki dakikalarda ya da bunu izleyen birkaç saat içerisinde başlar. Alerjik reaksiyon, genellikle kırmızı zemin üzerinde beyazımsı ya da sarımsı, kaşıntılı ve kabarcıklı cilt görüntüsüyle belirir. Yamalar halinde kabarcıklar gelişebilir. İltihaplanan kan damarları, cildinizin kızarmasına ve şişmesine neden olur. PMLE, “güneş zehirlenmesi” olarak da bilinir. Vücudun boyun bölgesini, kolların arkasını, yüzü ve elleri etkiler. Belirtiler, etkilenen bölgelerin güneş ışığından korunmasıyla birlikte birkaç gün içinde kaybolur. PMLE, daha çok ilkbahar ve yaz başlarında ortaya çıkar. Bizler güneşten korunmayı sadece tatil ve denizle sınırlandırıyoruz. Oysa günlük yaşamımızda farkında olmadan maruz kaldığımız güneş ışınları da aynı ölçüde zararlıdır. Dolayısıyla özellikle güneşe direkt maruz kalan yüz, boyun, ense, göğüs, eller ve kollara evden çıkmadan önce güneş koruyucu uygulanması hem derimizin genç kalması hem de ileride oluşabilecek deri kanseri riskini azaltmak açısından büyük önem taşır. Bu nedenle kullanacağımız nemlendiricimiz en az SPF 30+ olmalıdır. SPF, rakamla belirtilen bir özellik olup, ürünün cildi güneş hasarına karşı koruyabilme yeteneğini gösterir. Günlük kullanım için iyi bir nemlendirici; kokusuz, parfümsüz, nonallerjik ve en az SPF 30 + olmalıdır. Güneş ürtikeri ise güneş ışığına maruz kalınmasıyla başlar ve kurdeşen, kaşıntı ve kabarcıklara neden olur. Güneş ürtikeri, hem doğrudan güneş ışığı gören bölgeleri hem de kıyafetlerle kapatılmış bölgeleri etkileyebilir. Çoğunlukla ileri yaşlardaki insanlarda ortaya çıkar. Belirtiler genellikle cildin güneş alan bölgelerinin kapatılmasından sonraki birkaç saat içerisinde iyileşir. Güneş alerjisinden korunmak için yapılması gereken ilk şey güneşte kalma süresini aşamalı olarak azaltmak ve mümkün olduğunca güneş ışınlarının yeryüzüne daha dik geldiği saat 11.00 ile 15.00 arası güneşe çıkmamaktır. Bunun dışında alerjiyi tetikleyen ilaç veya başka bir madde var ise o da tespit edilmelidir ve bu maddelere maruziyet azaltılmalıdır. Güneşe çıkarken koruyucu kozmetik ürünler kullanmak ve uzun kollu giysiler giyinmek faydalı olabilir. Güneş ışığına maruz kaldıktan sonra cildinizde rahatsız edici ve alışılmadık reaksiyonlar gelişti ise, bir doktora görünebilirsiniz. Şiddetli ve kronik belirtiler için, cilt bozukluklarının teşhis ve tedavisinde uzman olan bir doktora (Dermatolog-Hautarzt) gitmeniz gerekebilir. Dr. Murat Kopuk 27 yalnız değilsin! Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif Kompulsif Bozukluk) Yeniden Merhaba, Bu ay sizlere “Obsesif Kompulsif Bozukluk” diğer bir ifadeyle “SaplantıZorlantı Bozukluğu” ya da “Takıntı” hastalığından bahsetmek istiyorum. Sevgili okurlar, bir çoğumuzun az ya da çok endişesi ve takıntısı vardır, ama önemli olan bu takıntıların günlük yaşamımızı etkileyip etkilemediğidir. Örneğin evden çıkarken aklımıza ocağı kapatıp kapatmadığımız gelebilir. Kimse evinde yangın çıkmasını istemeyeceği için gidip kontrol etmek gayet normal bır davranıştır. Ancak ocağınızı kontrol etmekten işinize ya da gideceğiniz bir yere geç kalıyorsanız, günlük hayatınız etkilenmeye, hastalık belirtileri kendisini göstermeye başlamış demektir. Takıntı hastalığının iki ana belirtisi vardır. Bunlardan ilki obsesyon dediğimiz belirtidir. Obsesyonda, kişinin isteği dışında gelen bazı düşünce ve dürtüler vardır. Kişi bu düşüncelerin saçma olduğunu bilse de zihninden uzaklaştırmakta zorlanır. Bir müddet sonra bu zorlayıcı düşünceler kişinin yoğun bir sıkıntı ve huzursuzluk yaşamasına neden olur. Kişinin bu zorlayıcı düşüncelerden kurtulmak için geliştirdiği tekrarlayan davranış ya da düşünceler ise kompulsiyonlardır. Kişi yaşadığı sıkıntı nedeniyle tekrarlayan bu davranışları yapmaktan kendini alıkoyamaz. Özellikle kişinin sıkıntılı dönemlerinde (ayrılık, maddi kayıplar, stresli ev ya da iş ortamı gibi) yaşadığı obsesif-kompulsif belirtiler de alevlenir. Bu tekrarlayan düşünce ve davranışlar kişiden kişiye değişir. Örneğin; kimisi sürekli dokunduğu kişi ya da eşyalardan mikrop bulaşacağını düşündüğü için elleri yara olana kadar ellerini yıkarken, kimisi ailesine, çocuklarına elinde olmadan zarar vermekten korktuğu için evdeki tüm bıçakları atar. Kimisi ocağı, pencereyi, arabasının kapısını kapattığından bir türlü emin olamadığı için işine her sabah geç kalırken, kimisi dua ederken „tövbe tövbe içimden küfretmek geliyor“ der ve yaşadığı utanç duygusu ve sıkıntıyla başetmek için bazen günü- nün tamamına yakınını abdest alarak geçirir. Kimisi gereksiz olduğunu bilse de bazı eşyaları toplayıp istiflemekten kendini alamazken, kimisi etrafındaki her bir nesne belli bir düzende ve simetrik olmazsa dikkatini yapacağı işe veremez. Kimisi aklına gelen rahatsız edici düşünceden kurtulmak için çevresindekilere sık sık sorular sorar, kimisi gün içinde yaptığı bir sohbet sırasında söylediklerinin uygunluğu üzerinde saatlerce düşündüğünden kendisine ve ailesine vakit ayıramaz. Başlangıçta yaşanılan huzursuzluğu yenmek için yapılan tekrarlayıcı davranışlar kısa süreliğine rahatlama sağlasa da uzun vadede bu davranışlara da direnç gelişmeye başlar. Örneğin kişi her büyük abdestten sonra, banyoda temizlenmek için 3-4 saat geçiriyorsa, bir müddet sonra büyük abdestte çıkmamak için yemek yemekten dahi kaçınabilir. Bazı kişilerde “Herhalde aklımı yitiriyorum!” korkusu başlar. Bu rahatsızlığı yaşayan birçok kişi kendisiyle dalga geçilmesinden ve ciddiye alınmamaktan korktuğu için sıkıntılarını kimseyle paylaşmak istemez. Bu nedenle tedaviye başvuru çoğunlukla hastalık başladıktan çok sonra gerçekleşir. Peki neden olur Obsesif-Kompulsif Bozukluk? Yapılan araştırmalar bu hastalığı tek bir nedenle açıklamanın mümkün olmadığını gösteriyor. Çocuklukta yaşanan travmalar, bazı enfeksiyonlar, genetik nedenler, bazı beyin bölge- lerindeki serotonin azlığı, yaşanılan ortam, kuralcı ve mükemmelliyetçi kişilik yapısı, bu hastalığın olabilecek nedenlerı arasında sayılabilir. Nasıl tedavi edilir? Tedavide bilişsel-davranışçı terapiler ve antidepresan ilaçlar bazen yalnız, bazen birlikte uygulanırlar. Tedavide amaç tekrarlayıcı davranışları azaltmaktır. Alıştırma tedavisinde kişi huzursuzluk veren düşüncelerden kaçmak yerine bunlarla yüzleşir. Ayrıca kişi ile birlikte işlevsel olmayan, sıkıntı veren düşünceleri değerlendirilerek sağlıklı olanları ile değiştirilmeye çalışılır. Tedaviye uyum atılacak en önemli adımdır. Saygı ve sevgilerimle… Psikiyatrist Doktor Sıla Yüce Çıtır Alexianer Krankenhaus Aachen OKURLARIMIZIN DİKKATİNE! Bu sayfamızı okuyup dergimizi arayarak, doktor arkadaşımıza ulaşmak isteyen çok sayıda telefon aldık bugüne kadar. Dr. Sıla Hanım Aachen’da Alexianer Krankenhaus’da çalışmaktadır. İletişim için telefon numarası: 0241 / 477 010 (Alexianer Krankenhaus/Santral) 28 genel kültür: çıkmıştır. Bilinen ilk kopuzlar su kabağına bir sap takılarak, kapak yerine ise deri gerilerek yapılmış ve bir çok kadim medeniyet tarafından çalınmıştır. Saz değİl, bağlama! Kopuzun geçmişinin 15. yüzyıla dayandığı kabul edilir. Bağlama ismiyle tanınması ise 17. yüzyılda başlar. Yapımı Yapımında değişik ağaçlar kullanılabilir. Kapağı genellikle ladin ağacından yapılır. Tekne (gövde) iki türlü imal edilebilir, tek parça ve büyükçe bir ağacı oyarak (oyma tekne) ya da ince ağaç dilimlerini ısıtıp büküp yanyana yapıştırarak (yaprak tekne). Tekne yapımında ortalama bir genel form Bağlama Bağlama sadece bir çalgı değil aynı zamanda da kültürün vazgeçilmez bir parçası olmuştur çalındığı her yerde. Belki de en büyük özelliği birbirinden çok farklı müzik türlerinin çalınabildiği en ender saz olmasıdır. Yaygın bir yanlışı düzeltmekle başlamak istiyorum yazıya. Çok kullanılanın aksine Anadolunun en çok kullanılan müzik aletinin adı “Saz” değil “Bağlama”dır. Sazın türkçe anlamı, müzik aletidir. Haliyle bağlama da bir müzik aleti olduğu için saz olarak adlandırılabilir. Çalımı Diğer mızraplı çalgılarla karşılaştırıldığında bağlama çok özel bir yere sahiptir. Kolay çalınabilmesi,yerleri değiştirilebilir perdelerin tüm ezgi dizilerini karşılayabilmesi, klavyesine çok yakın olan tel yüksekliği ve muhteşem dengesi sayesinde yüksek bir ajilite (enstrümanın hızlı ve seri olarak çalınması) sağlar. Değişik çalım teknikleri ile icra edilebilir, mızrapla, parmaklarla ve hatta yay ile. Yaprak bağlama teknesi olmasına rağmen, çok değişik form ve büyüklüklerde tekneler görülebilir. Kullanılan malzemede bir kısıtlama yoktur, neredeyse tüm ağaçlardan bağlama tekneleri yapılmıştır. Sapında uzun yıllar düzlüğünü muhafaza edebilecek sert ağaçlar tercih edilir. Tarihçesi Kopuz Bağlama mızraplı sazların atası olarak bilinen kopuzun evrimi ile ortaya Tekne oyan bir usta • Özel ve gruplar için bağlama kursları • Bağlama ve diğer çalgıların tamiri ve satışı Burguları da çok sert ağaçlardan yapılır. Bağlamanın eşiği akçaağaçtan yapılır, telleri ise sap uzunluğuna, çalınacağı yöreye ve kullanıcının tercihine bağlı olarak değişik kalınlıklarda çelik tellerden üretilir. Genellikle üç gruptan oluşan, bazılarının üzerlerinde ayrıca bakır sargılar bulunan (bam teli) yedi tane tel kullanılır. Bağlama ailesi Aynı zamanda da “bağlama” bir çalgı ailesinin ismi olarak kullanılır. Bağ- 29 bağlamanın tarihçesi lama ailesinde farklı büyüklüklerdeki bağlamalara, kimisi de sadece yerel olmak üzere, farklı isimler verilmiş; Meydan, divan, çöğür, bağlama, bozuk, aşık, tanbura, cura, bulgari, ırızva, kara düzen,cura. Günümüzde ise bu isimlerden sadece birkaçı güncelliğini sürdürmektedir. Bunlar (uzunluklarına göre büyükten küçüğe): Meydan bağlaması, divan bağlama, bağlama (kısa, uzun sap ve elektro olmak üzere üç tür) ve cura bağlama. Aachen spIelt BaGlama! Aachen Bağlama çalıyor! Bağlama nasıl bir çalgıdır? Nasıl çalınır? Yapımı nasıldır? Kaç türü vardır? Ben çalabilir miyim? İşte bu tür sorulara cevap vermek amacıyla Aachen’da SPD Federal Parlemento Milletvekili Ulla Schmidt’in hamiliği ile bir “Bağlama Atölyesi” etkinliği düzenleniyor. Etkinliğin amacı Aachenlılara bu aleti her yönüyle tanıtmak. 1 Üç saat sürecek etkinlikte bağlama üzerine genel bilgiler verilerek, çeşitleri tanıtılacak ve değişik bağlamaları çalmayı denemek isteyenlere olanaklar sunulacak. Etkinlikte çocuklar da unutulmamış. Onlar için de özel bir bölüm ayrılmış. Mini bir konser ve sürprizler sizleri bekliyor. 2 1) Dede sazı, 2) kısa sap bağlama ve 3) divan sazı 3 Bağlamadaki en son devrim 1975-1980 yılları arasında çalışmaları yapılmış ve bağlama ailesindeki son üyeyi de ortaya çıkarmış olan bu gelişme aynı zamanda bir devrim de sayılabilir. Bu çalışma ailenin son ve en popüler üyesi kısa sap bağlamadır. Arif Sağ'ın isteği ile Yusuf Toraman tarafından yapılmış bu bağlama, kısaltılmış sapı ile büyük bir çalım kolaylığı sağlamış ve bağlamanın kitleselleşmesinde büyük bir rol oynamıştır. Bazı gelenekselci çevreler tarafından hala dışlansa da kısa sap bağlamanın çalım kolaylığı, kitleselleşme rolünün yanı sıra, şelpe gibi unutulmaya yüz tutmuş bazı çalım tekniklerini de tekrar gün ışığına çıkarmıştır. At binenin kılıç kuşananın Bağlamadan bahsederken alevileri unutmak olmaz. Alevilikte bağlama simgesel bir rol üstlenmiş, seslerini duyurabilme aracı olmuştur. Aleviler için bağlama kimlik, yaşam tarzı ve kültürlerinin simgesidir. Bağlamanın bugünlere taşınmasında büyük rolleri olduğu inkar edilemez. Serkan Güngör Organizatörlüğünü Euro-Türk Aachen, Aachen Belediyesi Müzik Okulu, “Anatolian” Musikevi, Özel Müzik Okulu “musicloft”, Aachen SPD Göç ve Uyum Çalışma Grubu ve Aachen Belediye Meclisi SPD-Fraksiyonu Kültürel Çalışma Grubu gibi kurum ve kuruluşların üstlendiği etkinlikte müzisyen ve enstrüman yapımcısı Serkan Güngör dostumuz büyük bir sorumluluk üstlenmiş. Biz de Bizim Aachen dergisi olarak bu etkinliğe destek vermeyi bir görev olarak görüyoruz. Sizler de yakınlarınızı, çocuklarınızı alarak bu kültürel etkinliğe mutlaka katılın ve çevrenizdeki Alman dostlarınızı, komşularınızı teşvik edin deriz. 7 Eylül 2014, Pazar günü 14:00 - 17:00 saatleri arasında Aachen Klangbrücke’de Kurhausstr. 2, Aachen (Girişler ücretsizdir!) Sorularınız için E-posta: [email protected] bizim aachen Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ Abone olun ve derginiz evinize gelsin! Bazı okurlarımızın isteği üzerine bu hizmeti sunmaya karar verdik. Ücretsiz olan dergimizi dağıtım noktalarımızdan elde etme olanağı olmayanlar, pul ve zarf giderlerini karşılamak üzere bize banka havalesiyle 15 Euro yatırırlarsa, gelecek altı sayımız (zarfın içinde iki adet dergi olarak) adreslerine yollanacaktır. Empfänger: FACTOR G Medien, Kontonummer: 1071589723, Bank: Sparkasse Aachen, BLZ: 390 500 00 Önemli not: Yollanacak kişinin adını ve adresini yazmayı unutmayın! 30 SAĞLIKLI YAŞLANMA Yılda bir kez mutlaka yapın: Limon ve sarımsak mucizesi Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor. Evinizde kendiniz yapabilirsiniz Gerekli olan malzemeler: • 2 litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu, • 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak • Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik cam veya pet şişeler de kullanılabilir). Hazırlanışı 2 litrelik kavanoz ya da şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limon suyunun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz. 25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs.) katmayın. Faydaları 1. Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açı- Beyne giden damarda bir kan pıhtısı ve beyin felci (inme) Halk arasında “inme” olarak da bilinen beyin felci, beyni besleyen kan damarlarındaki akışın durmasıyla oluşan beyin hasarı ile ortaya çıkan bir durumdur. Son dönemlerde daha sık görülmektedir. Felç vakaları, inme geldikten üç saat içinde müdahale edilebilse felcin etkileri tamamen geri çevrilebilir. Buradaki püf noktası felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın tıbbi bakımının başlamasıdır. Felcin tanımlanmasında üç test: Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz kalır. yor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor. 2. Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasın yenilenmesini sağlıyor. 3. Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor. 4. Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin tedavisini yapıyor. 5. Tüm romatizmal iltihabi önlüyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor. 6. Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor. 7. Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor. Yaşlılık, bunama, yardım ve bakım sigortası gibi konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler: Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin üç basit soru sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor: • Gülümsemesini söyleyin, • Basit bir cümle kurmasını söyleyin (örn. Bu gün dışarısı güneşli), • Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil servis numarasını (112) arayın ve semptomları almaya gelenlere iletin. Felcin yeni işareti: “Dilinizi çıkarın!” Felcin bir başka işareti de şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da felç işaretlerindendir. Älter werden in Aachen Hackländerstr. 1, Aachen Tel.: 0241 / 432-50 28 Pflegestützpunkt / StädteRegion Zollernstr. 10, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 51 98-50 67 Pflegestützpunkt / AOK Karlshof am Markt, Aachen Tel.: 0241 / 46 41 18 Pflegestützpunkt / AOK Frankentalstr. 16, Stolberg Tel.: 02402 / 10 41 25 Demenz-Servicezentrum Regio Aachen/Eifel Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf Tel.: 02404 / 94 83 47 DemenzNetz Aachen Löhergraben 2, Aachen Tel.: 0241 / 47 70 115 269 31 perde arkası „Was ist das? Döner???” Sene 1975, Gürol amcam Koblenz´de ufak bir büfe işletiyor „Piknik Imbiss“, ufak da ne demek, minicik bir yer, afedersiniz hani „döt kadar bir yer“ derler ya, o kadar bile değil. İki kişilik bir masa, dört kişi de ayaküstü girdi mi, doldu mekan. Mekan da ne mekan yani, gece hayatının kaynadığı ve kaynaştığı ortam. Anlamışınızdır, barlar, pavyonlar filan. Ben de ondört onbeş yaşlarında ortaokul öğrencisiyim. Hafta sonlarında biraz harçlığımı toparlamak için mutfakta yardım ediyorum, şiş diziyorum, havuç rendeliyorum, salata yıkıyorum, arada bir de özel mi özel bir köfte ekmek götürüyorum afiyetle. Şu havuç ve salata alerjim de o günlerde oluştu galiba. Annemin evde tepsi tepsi yaptığı börekleri satıyoruz ve Osmanlının Balkanlardaki etkisini ilk defa orada anlıyorum. Böreklerin müşterileri hep Boşnak, Arnavut ve Yunan. „Ayni unsere borek“ diyip yumuluyorlar; bir tek Alman müşteriler börek yemiyor. Sebebi de belli yani, bir Alman atasözü der ki „Was der Bauer nicht kennt, frisst er nicht“ (Çiftçi bilmediği nesneyi yemez). Benzettikleri her şeyi yiyorlar ama, köfte Frikadelle oluyor, şiş kebap Schachlik oluyor, lahmacun da türkische Pizza diye gidiyor. Müşterilerimizin en renklileri de pavyonlarda çalışan ablalardı. Süslü püslü mini etekli raziyeler kapıdan başlarını uzatıp siparişlerini veriyor, biz içerde yemekleri hazırlarken onlar kapının önünde müşteri kolluyorlardı. Tabii müşteriyi kaparlarsa o arada yemekler de buz gibi oluyordu, neyse… İlk gördüğümde pek şaşırmıştım ve „amca bunlar kim?“ diye sorduğumda, amcam „bunlar yengen olur, sen Tante diyebilirsin“ demişti bıyık altından gülümseyerek ve ben süslülere „Hallo Tante“ diye hitap ettiğimde hep kıkır kıkır gülüyorlardı kaldırım serçeleri. Koblenz’de ve birçok Alman kentinde Türk mutfağı ile ilk tanışan Almanlar gerçekten de gece kuşları olmuştur. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Zira en çok enternasyonal yaşayanlar da onlardı. Hem bizlerin geceleri, özellikle eğlenceli bir akşamın sonunda, çorba içme merakı, büfelerin geç vakte kadar açık olmasına sebep olurdu. Eski Aachenlılar bilir sarhoş halleri ile Osman Usta’yı çorba için yataktan kaldıranlar bile olmuştur; ama korkmayın sır vermem ben. Bu bağlamda Almanların yemek alışkanlıkları da çok tutucu desek yerindedir mutlaka, bindokuzyüzellili yıllarda İtalyan makarnası diye bildiğimiz „Spagetti“ önce hiç beğenilmemiş, sonra İtalya tatillerinde pizza ve spagettiye alışılmış ve bugün artık Almanya’da en çok tüketilen yemek haline gelmiştir. Tabii o yıllarda Koblenz’de henüz döner bilinmiyor, zaten ne aletlerini bulmak mümkün ne de döner ustasını. Biz ama çok şanslıydık, amcamın bir arkadaşı olan Kaya Usta gençliğinde uzun yıllar döner lokantasında çalışmıştı ve „ben size yardımcı olurum“ dedi. Yaz tatilinde Türkiye’den döner takımı ve bıçaklar getirildi ve biz sadece cumartesi va pazar günlerinde olmak üzere Koblenz´in ilk dönerlerini takmaya başladık. Tabii bugünkü gibi kolay değildi bu iş. Gün öncesinden etler terbiye edilir, sonra kat kat yerleştirilirdi, geleneksel tarzda. Ben de döneri traş ederken kızarmış ilk parçalara bayılırdım zaten. Bu kadar emeği harcadıktan sonra işin en kötü tarafı da Almanlara bunun ne olduğunu anlatmaktı. Köskös dönere bakar, bir anlam veremez, saçma sapan sorular sorarlardı: „Bu niye dönüyor?“, „En üstünde niye koca- man bir domates var?“ „Bunun tadı neye benzer?“ Neyse kısa zamanda birçok yabancı ve bizim vatandaşlar döner hasreti ile uzaklardan bile “Piknik”in yolunu bulurken Alman müşteriler dönere uzun uzun baktıktan sonra siparişlerini veriyorlardı: “Ich nehme einmal Pommes mit Mayo“ (Bana mayonezli bir patates kızartması). Birçok gencimizin bugün Almanlara „Kartoffel“ diye hitap edişinin hikayesi de taa o günlere dayanıyor demek. Amcam Almanlara patateslerini uzatırken de bana döner „Yaa, evlat“ derdi, „eşek bilmediği otu yerse başı ağrır“. Bugün ise döner gerçekten kırk yıllık bir başarı serüveninin keyfini sürüyor. Eskiden dönere köskös bakan Alman dostlarımız artık günde iki milyon porsiyon döneri kaş göz arasında götürüyor ve çoğu artık fabrikalarda üretilen dönerler birçok ülkeye ihraç da ediliyor. Ne yazık ki Almanlar dönere bu kırk yılda alışırken ben buralarda döner yiyemez oldum. Gerçekten kaliteli, lezzetli ve iddialı bir döner takan var ise, beni lütfen arayın, gelip bir test edelim, burada övgüler yağdıralım. Kebapçılarda görüşmek üzere iyi tatiller! Necip Tokoğlu 32 siz Ve BURcunuz Koç (21 Mart / 20 Nisan) Vücudunda yöneten bölge baş olan Koç burcu; dürüst, açık sözlü, kendine güvenen, cesur, atılgan, etkin, tepkisel, enerjik, aceleci, hızlı, serüvenci, iddialı, dik kafalı, içe dönük, hemen öfkelenen, kavgacı, alaycıdır. Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs) Vücudunda yönetici bölge boyun olan Boğa burcu; Güvenilir, hoşgörüsüz, sabit fikirli, kinci, pratik, istikrarlı, tutarlı, üretken, sabırlı, dayanıklı, kararlı, azimli, sanatçı ruhlu, sadık, sahiplenici, inatçı, tutucu, rahatına ve boğazına düşkün, pasif, üşengeç, güzelliklere ve maddeye önem verir, doğaya düşkündür. İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran) Zeki, bilgili, uyanık, değişken, esprili, sempatik, meraklı, çabuk kavrayan, iletişimde yetenekli, mantıklı, konuşkan, sosyal, yeniliklere açık, esnek, uyumlu, çok yönlü, yüzeysel, duygusuz, sinirli, kararsız, dedikoducu, huzursuz. Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz) Yumuşak, duygusal, çekingen, ürkek, kuruntulu, içe dönük, hassas, nazik, önsezili, anlayışlı, koruyucu, alakalı, geçmişi unutmayan, güvensiz, savunmasız, alıngan, değişken ruh hali, bağımlı, kuşkucu. Burcunuz ve Karakteriniz Burçların Karakteristik Özellikleri Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos) Kendine güvenen, onurlu, lider, cesur, inatçı, yaratıcı, güçlü, otoriter, canlı, cömert, asil, gururlu, övgü bekleyen, gösterişi seven, dikkat çekmek isteyen, neşeli, sıcakkanlı, kendini beğenmiş, ukala, küstah. Başak (24 Ağustos / 23 Eylül) Pratik zekalı, çalışkan, seçici, mükemmelliyetçi, analizci, dakik, dikkatli, detaycı, titiz, düzenli, eleştirici, disiplinli, becerikli, mütevazı, yardımsever, şüpheci, önyargılı. Terazi (24 Eylül / 22 Ekim) Sanatkar, sosyal, samimi, düşünceli, tarafsız, adil, nazik, tatlı, diplomat, arabulucu, hoş, estetik, zarif, zevkli, bağımlı, kararsız, pasif, bocalayan, tembel, yüzeysel, kibirli, kolay etkilenen, huysuz ve vefasız. Akrep (23 Ekim / 22 Kasım) Sabit fikirli, tutkulu, aşırıya kaçan, derine inen, araştırmacı, kıskanç, erotik, seksi, çekici, güçlü, karmaşık, duygusal, gizemli, önsezili, şiddete meyilli, iğneleyici, saplantılı, şehvetli, sahiplenici, küsen, intikamcı, acımasız, güvenilmez, paranoyak, şüpheci. BURÇLARA GÖRE PARFÜM (2): HAVA GRUBU (Kova,İkizler,Terazi) Modern, çağdaş, meraklı ve inatçı... Sıkı bir araştırmacı olan hava kadını, sınırsız bir keşif duygusuyla doludur. Kendinden emin, enerjik ve girgin yapısıyla aradığı cevapları bulmadan peşini bırakmaz. Kariyeri, hava kadınının yaşam tarzı ve vitrinidir. İşte bu yüzden, tene değer değmez patlama hissi yaratan, enerjisine ve hayal gücüne ayak uydurabilecek kokuları tercih eder. O, kullandığı kokunun yaşam tarzını ve güçlü kişiliğini yansıtmasını ister. Az ve öz olanı seven hava kadını, geçmişi çok düşünür ancak ona bağlı değildir. Açık ve dobra yapısıyla, en abartılı detayları dahi müthiş bir yalınlıkla sunabilir. Seçici Hava kadını, notaları yalın ve perde perde yayılan kokuları seçmelidir. Yay (23 Kasım / 20 Aralık) Ahlaklı, açık fikirli, akıllı, anlayışlı, ileri görüşlü, idealist, hayalperest, iyimser, umutlu, kaygısız, esprili, açık yürekli, cömert, yardımsever, insancıl, merhametli, hayvanları seven, hoşgörülü, gerçeği arayan, maceracı, gezgin, dürüst, atletik, özgürlüğüne düşkün, umursamaz. Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak) Güvenilir, mücadeleci, sabırlı, çalışkan, başarılı, hırslı, yönetici, düzenli, pratik, disiplinli, görev duygusu gelişmiş, sistematik, olgun, üretken, gerçekçi, planlayıcı, verimli, dikkatli, tutumlu, tutucu, katı, cimri, karamsar, korkak, katı, duygusuz, melankolik. Kova (19 Ocak / 20 Şubat) Yenilikçi, devrimci, sosyal, akılcı, bilimsel, sıradışı, özgür, hümanist, demokrat, evrensel, yardımsever, açık görüşlü, dışadönük, orijinal, hızlı, uçuk, parlak, düzensiz, isyankar, disiplinsiz, fanatik, kolay ikna olmayan. Balık (20 Şubat / 21 Mart) Duygusal, değişken, hassas, mütevazı, anlayışlı, merhametli, fedakar, yumuşak, gerçekçi olmayan, romantik, hayal gücü kuvvetli, idealist, gizemli, önsezili, evrensel, bilinçsiz, belirsiz, düzensiz, karmaşık, aldatıcı, dönek, savunmasız, etkiye açık, kararsız. Ağustos ve Eylül aylarında doğanların ruh halleri Ağustos: Şakalaşmayı sever. Hassas ve ilgilidir. Korkusuzdur. Liderlik özellikleri vardır. Psikolojiyle ilgilenir. Kolay provoke edilir. Dikkatli ve tedbirlidir. Hürriyetine düşkündür. Yol göstermeyi sever. Romantiktir. Eylül: Hataları yüze vurur, detaylarla uğraşır. İyi bir konuşmacıdır. Sadık ve güvenilirdir. Sorumluluk almayı sever. Bilgi ve kültüre önem verir. Spor ve seyahati sever. İlişkilerinde seçicidir. 33 kadIn saYfasI Yaz sezonunun göze çarpan trendlerinden Kapri Pantolonlar Kapri pantolonlar nasıl seçilmelidir? Kapri pantolon seçerken en çok dikkat edilmesi gereken şey; kapri pantolonun paçalarının hangi uzunlukta olduğudur. Kapri pantolon alırken, pantolonun paça boyunun bacağınızın en ince yerinde son bulmasına dikkat etmelisiniz. Bu şekilde bacaklarınızın en ince kısmına vurgu yapmış olur ve daha ince gözükürsünüz. Hem böylece, bacak boyunuz da olduğundan kısa gözükmez. Bacağınızın kalın bir noktasında biten paça boyunda bacaklarınız daha kalın ve kısa gözükür. Kapri pantolonlar nasıl kullanılmalı? ABD’de yapılan bir araştırma sebzelerin meyvelerden daha faydalı olduğunu ortaya çıkardı. Bu en faydalı sebzeler listesinin başında ise sürpriz bir sebze var: Tere Dünya Sağlık Örgütü günde en az 5 kez meyve ve sebze yemeyi öneriyor. Bu öneriden yola çıkan Amerikalı bilim adamları yaptıkları araştırma ile en sağlıklı sebze ve meyveleri belirledi. Lif, potasyum, protein, kalsiyum, B12, A ve D vitaminleri bakımından sebzeler meyvelere fark attı. Besin değeri en yüksek olan sebze olarak ise tere seçildi. Kapri pantolonlar, çoğumuzun giymekte tereddüt ettiği giyim parçaları arasında yer alıyor. Yeni sezonun kısa paçaları gündeme getirmesiyle kapri pantolonlara yeniden alıcı gözüyle bakar olduk. Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak küçük ve faydalı bilgiler (2) • Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz. Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın. Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz. • Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin. Böylece içleri de dağılmayacaktır. • Unlarınızın böceklenmemesi için, un kavanozunun içerisine bir adet defne yaprağı koyun. • Fırında patates yapmadan önce, 1015 dakika haşlayın ve çatal ile delin. Daha kolay pişecektir. • Büyük miktarda patatesiniz var ise torbanın içerisine bir adet elma koyun. 8 hafta boyunca filizlenmesini ve büzüşmesini önler. • Kullanılmış limon kabuklarını rendeleyip şeker ile karıştırın. Kavanozun içerisinde buzdolabında uzun bir süre saklayabilirsiniz. Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur. • Domates salçanız çok ekşi ise içerisine bir havuç rendeleyin.Havuç, salçanızı tatlandıracaktır. Sebzeler meyvelerden daha faydalı • Kabarık bir omlet yapmak istiyorsanız, bir çorba kaşığı suyun içerisine bir çay kaşığı mısır unu karıştırın. Hazırladığınız karışımı yumurtaya ilave edin. Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız. • Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsaniz kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz. Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır. • Peyniri kolay rendelemek için, 15 dakika buzlukta bekletin. • Hazırladığınız kekin, fırında pişirirken çökmemesi için hamuru kalıbı ile birlikte fırına koymadan önce 20 dakika kadar dinlendirin. • Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız, elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin. • 2 çorba kaşığı yoğurdu, sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı ve biraz da zeytinyağını derin bir kabın içerisinde karıştırın. Fırına koymadan önce tavuğun her tarafına sürün. Çok daha lezzetli olacaktır. • Fırında tavuk kızartacağınız zaman üzerine koyduğunuz baharatlardan içine de koyun. Daha lezzetli olur. • Fırında tavuk kızartacağınız zaman bir limonu ikiye bölün, yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün. Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin. Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır. • Mantarların daha lezzetli olması için pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz ve limon suyu koyun, 5 dakika bekletin. Daha sonra pişirin. • Hazırladığınız kekin ortasına malzeme koyacağınız zaman bıçak ile kesmenize gerek yok. Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip dikkatlice çektiğiniz zaman düzgün bir şekilde kesildiğini göreceksiniz. • Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini kaybetmemesi için bir kesme şeker ya da limon suyu koyun. 34 çözümler Sayfası 16 Bulmaca sayfası 20 Bilmece sayfası İşlemleri yapın 15 X X 6 X 11 X X X 26 4 30 8 660 = 2340 = 1456 X X 13 X X = X 7 X = = = 2340 960 1001 Saat kaç? Saatlerdeki sıralamada ilk saat 12:25, sonra 25 dakika ilerlemiş. Sonra hep iki katı olan 50, 100, 200 dakika... Sonuncusunda saat 1:20‘yi göstermelidir. Noktaları birleştirmek Kibrit çöplerinden eşkenar dörtgen yapmak Kaç adet kare sayabilirsiniz? Toplam olarak irili ufaklı tam 24 tane kare var. İşlemleri yapın 14 sudoku sayfası 395 + 365 = 760 142 + 187 = 329 253 + 178 = 431 Kaç adet küp sayabilirsiniz? Toplam olarak tam 50 tane küp var. Kaç adet üçgen sayabilirsiniz? Soldakinde 8 adet üçgen, sağdakinde ise tam 17 adet üçgen bulunuyor. İşlem sonucu kaçtır? Sonuç b şıkkı 25 olmalıdır, çünkü çarpma işlemi diğerlerinden önce yapılmalıdır. Bizim Aachen Dergisi Reklam / İlan Fiyatları * 1 kez 3 kez 6 kez Arka Kapak 1/1 Sayfa 1/2 Sayfa 1/3 Sayfa 1/4 Sayfa 1/6 Sayfa 1/8 Sayfa 1.000 € 600 € 350 € 250 € 200 € 150 € 120 € (% 10 indirim) (% 25 indirim) 900 € 540 € 315 € 225 € 180 € 135 € 108 € 750 € 450 € 262 € 187 € 150 € 112 € 90 € * Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir. TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.) sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz. Almanya Fr. 29.08. Epitaph Electric Orange Rufus Zuphall Kinshasa Symphonie Le Havre Sa. 30.08. Fr. 05.09. Die Piroge Sa. 06.09. Park Frequenzen Park Flimmern Open-Air-Konzerte im Kennedypark Open-Air-Kino im Kennedypark Mit den Bands Epitaph, Rufus Zuphall und Electric Orange Samstag, 23. August 2014, 17 bis 22 Uhr, Eintritt frei! Preisgekrönte Filme unter freiem Himmel Vom 29. August bis 6. September 2014, freitags und samstags ab 20.30 Uhr. Eintritt frei! 24. August Tag der offenen Tür in der Nadelfabrik www.aachen.de/nadelfabrik Taşfırın‘da pide ve lahmacun Roermonder Strasse 335 52072 Aachen-Laurensberg Grill • Restaurant • Café Süt danası ve hindi döner Meşhur dövme yayık ayran Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri Şark Köşesi Zengin salata çeşitleri Taşfırın‘da pizza çeşitleri Şelale Çocuk Oyun Alanı Tereyağlı baklava Taşfırın‘da künefe Özel toplantı ve eğlencelerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik özel bölümümüz mevcuttur. Telefon: 0241 / 170 11 www.marmarisgrill.de Tüm etlerimiz helal kesimdir! Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz! Ücretsiz Otopark
Benzer belgeler
Rekorları aachen`ın
Kitabın ilginç olan özelliği sadece bir sözlük olmaması... Değişik ortam ve durumlarda karşılaşabileceğimiz sorunlara da pratik kısa cümleler sunması. Türkiye’den yeni gelenlere ya da hala dil