Indir / Oku - Bizim Aachen

Transkript

Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen
www.bizimaachen.de
Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 10
Foto © Bundesregierung/Bilan
Kültür & Sanat > 12
Murat Karatag
Başka İşler Yapanlar> 21
Adem Avcı
Üniversite Sayfası > 14
Modern Halk Dansları
Devlet Bakanı Aydan Özoğuz: „Hala yapacak çok şey var.“
10. Yabancılar Raporu
Gençlik > 11
Seher Daşdemir
Bir Konu & Bir Konuk > 24
Kumar Bağımlılığı
Ücretsİz
Foto © Harry Hautumm/pixelio.de
Aralık 2014 / Ocak 2015
Deutsche-FörderPflege:
“Bize danışmadan karar vermeyin!“
Sigorta alanında
10 yıllık tecrübe
Einfach, unkompliziert und staatlich gefördert.
Üç yıl sigorta ve finans üzerine
meslek yaptıktan sonra, iki yıl
sigorta uzmanlığı eğitimi aldım.
Mit der Deutschen-Förder-Pflege der Barmenia sorgen Sie für
den Fall einer Pflegebedürftigkeit vor. Gleichzeitig sichern Sie
sich die staatliche Zulage.
Ihre Vorteile:
• Private Pflege-Ergänzungsversicherung: Pflegemonatsgeld
in allen Pflegestufen, auch bei Demenz
• Staatliche Förderung: 5 Euro pro Monat
• Service aus einer Hand: Die Barmenia übernimmt alle
Formalitäten und beantragt automatisch die staatliche
Zulage für Sie.
„Sigorta,
hizmet
• Keine
Wartezeit bei Unfällen
• Keineve
Gesundheitsprüfung
und kein Aufnahmehöchstalter
güven demektir...“
Sonrasında özel bir eğitim
alarak işyerlerini sigortalama
Informieren Sie sich.
(ticari sigorta) alanında da
uzmanlaştım. 2013 yılında
Barmenia Krankenversicherung a. G.
almış olduğum sertifika
Hamdi Ceyhan
ile sigorta alanında eğitici
Kaiser-Wilhelm-Ring 27-29
(Ausbilder) olmaya hak
50672 Köln
Kurmuş olduğum
Mobil: (0 15 20) 9 19 19kazandım.
99
[email protected]
temsilcilik ile Aachen, Düren,
www.barmenia.de
Köln ve Düsseldorf şehirlerinde
müşterilerime her türlü sigorta
hizmetini sunmaktayım.
Hamdi Ceyhan
Neden “Bize danışmadan karar vermeyin!“ diyoruz?
Almanya‘da bugün yüzün üzerinde sigorta şirketi ve bu şirketlerin yaklaşık
olarak 250.000 temsilciliği bulunmaktadır.
Sayıların bu kadar yüksek olması, sigorta işlemlerini herkesin yapabildiğini
göstermektedir. Fakat asıl önemli olan, sözleşmeyi imzaladıktan sonra aldığınız
kaliteli ve güvenilir hizmettir.
Bir sorunla karşılaştığınızda ne kadar sürede sigorta temsilcinize ulaşabiliyor
ve temsilcinizden ihtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı alabiliyorsunuz?
İşte, bu noktada bizim farkımız! İhtiyaç duyduğunuz anda, 10 yıllık
tecrübemize dayanan hizmetimiz ile hemen yanınızda olmak...
Yeni bir sigorta mı yaptıracaksınız veya mevcut sigortanızı
alternatifleriyle karşılaştırmak mı istiyorsunuz?
Mutlaka bize de sorun. Aynı şartlarda
bizden daha uygun fiyata sigorta hizmeti
bulmanız durumunda, size 100 € değerinde
hediye çeki vermeyi garanti ediyoruz.
Ev ve işyeri güvenliğinde kamera ve alarm sistemleri için partnerimiz
Generalagentur Hamdi Ceyhan | Spezialist für gewerbliche Versicherungen
Tel.: 0152 0 91 91 999 | E-Mail: [email protected]
3
İçindekiler
4 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan
• Vicdan sahiplerinin ses(sizliğ)i
5 ne? nerede? ne zaman?
• İnternette Aachen ve çevresindeki etkinlikler
6 Bir konuda fikrinizi alalım
• Bizim Aachen Yayın Kurulu
8 gündem
• Türketici kredi işlem ücretlerinizi geri alın...
9 aktüel | Üstün Gözler
• Opsiyon model kalktı...
• Herzogenrath’da müslümanların defin işlemleri
10 Bulmaca sayfası
11 gençlik Sayfası
• Seher Daşdemir: Küçük yaşta büyük başarılar...
12 Kültür & Sanat
• Murat Karatag:
Müzisyen, besteci, ses mühendisi, radyocu
14 üniversite sayfası
• Aachen’da bir modern halk dansları grubu:
“Turkish Folk Dance Aachen”
Yemek
Kültürü
15
• Tavuklu yemek tarifleri
16 sizden gelenler
• İthal Damat | Sezgin Çapraz
17 kapak konusu
• 10. Yabancılar Raporu
19 kapak konusuna yorumumuz
• Göçmenler Almanya’yı terkederlerse neler olur?
20 sudoku sayfası
21 başka işler yapanlar
• Adem Avcı: Ortopedik Ayakkabı Ustası
22 Genel kültür
• Ayların isimleri nereden geliyor?
23 yalnız değilsin | Dr. Sıla Yüce Çıtır
• Düşünce hataları
24 bir konu & bir konuk
• Bay C. C. - Kumar bağımlılığı
26 Yaşama dair | Füsun Özdemir
• “Bak Şu Ayının Yaptığına”
27 çevre sayfası
• Aachen’da çevre dostu otomobil üretiyor
• Hayvan Sirkleri Yasaklansın!
28 siz ve bURcunuz
• Burçlarına göre bayanlara en uygun saç modelleri
• Burçlara göre parfüm (4): Toprak grubu burçları
29 KADIN sayfası
• Kilolu bayanlar için bazı basit giyim tarzı önerileri
• Çamaşır makineleri ve deterjanları
hakkında bilmeniz gerekenler
• Öksürük ve soğuk algınlığı için soğan kürü uygulayın
• Salatalığı evinizden eksik etmeyin
30 sağlıklı YAŞLANMA
• Yaşlanma süreci nedir?
• 50’li yaşlardaki erkekler ve kadınlar
için sağlıklı yaşlanma kuralları
31 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk
• Kanser taraması hakkında önemli bilgiler
• Hipertansiyon (yüksek tansiyon) nedir?
32 Bilmece sayfası
33 BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
• Deutsch (Alman) kavramı resmi olarak
ilk kez 1871’de kullanılmıştır.
• Yeni trafik cezaları ve uygulanan puan cezaları
• Kutsal Gece (Weihnachten) kutlamaları nelerdir?
• Genelde yanlış bilinen özdeyiş ve atasözleri
34 ÇözümLER sayfası
• Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri
• Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları
Başlarken
Değerli Okurlarımız,
Dergimizin onuncu sayısıyla karşınızdayız. Bu kez kapak
konumuzu aslında farklı planlamıştık. Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz, hükümetin 10. Yabancılar Raporu’nu
yaptığı bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. 700
sayfalık raporun içeriğine göre, açıklama yapan bakanın kendisi dahi bu yabancılar (!) grubuna girmekte. Bu
nedenle kapak konumuzu değiştirmiş olduk. Ayrıca çok
detaya girmeden biz göçmenler Almanya’dan gidersek
neler olur acabayı biraz araştırdık.
“Bir Konuda Fikrinizi Alalım” sayfasında bu kez sizlerin
değil, derginin sahibi olarak ben, dergimizin yayın kurulundaki arkadaşların fikirleri almak istedim. Hepsine bir
kez daha teşekkürler buradan. Bu derginin başarısı, bu
dostların sayesindedir.
Bu sayımızda iki yenilik var. Bunlardan ilki, siz okurlarımıza da “Sizden gelenler” adıyla bir sayfa ayırmış olmamız.
Sezgin Çapraz Beye gönderdiği yazı için teşekkür ederim. İkinci yenilik ise, yaptığımız bir röportajda, o kişinin
tüm kimlik bilgilerini gizli tutuyoruz. Adının ve soyadının
ilk harflerini veriyoruz sadece: C. C.
Her sayımızda belirttiğimiz gibi, dergimizin kapısı katkı
sunmak isteyen herkese açık. Yazmak veya bir katkı sunmak isterseniz, bizi aramanız yeterli. Ele alınmasını istediğiniz belli bir konu olursa, bunu da bizlere bildirebilirsiniz.
Şimdiden, ekipteki tüm arkadaşlarım adına, yeni yılınızı
içtenlikle kutlarım.
Gelecek sayımız 30 Ocak 2015’de çıkacak.
Sağlıcakla kalın...
Günal Günal
KÜNYE
Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN
Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen
Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44
E-Mail: [email protected]
Internet: www.bizimaachen.de
Yayın Yönetmeni: Günal Günal
Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Serpil Erdemir,
Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler,
Funda Şen, Sadık Toraman, Aykut Kurşuntel,
Selim Atasever, Musa İrsi, Abdullah Yaşar,
Füsun Özdemir (Türkiye temsilcisi).
Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen
Dergi adeti: 5.000
Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem
başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir.
Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası.
4
fikir fırtınası
Bu yazı sadece vicdan sahiplerine: Aachen’da dünyaya borçla merhaba diyen bebekler...
Karar politikacıların, fatura da çocuklara... Vicdan sahiplerinin ses(sizliğ)i.
Federal Büyük Koalisyon Hükümeti
(CDU/CSU –SPD), denk bütçede kararlı ve tüm adımlarını buna göre atıyor. Nüfus itibariyle ülkenin en kalabalık eyaleti Kuzey Ren Westfalya, en
fazla borcu olan eyaletlerden. Şehrimiz Aachen ise, yıllardır hep iki-üç yıl
sonraki girdi tahminleriyle ve alınan
borçlarlarla idare ediyor.
kadrosuzluktan okullar arası mekik
dokuyor. Çalışma şartları tarifsiz kötü.
Yeni uygulamaya konulan Inklusion
sistemiyle şehirler, bu karma sistemin
sebep olduğu maliyeti temin etmek
durumuyla karşı karşıyalar.
Aachen‘da da, Berlin gibi, Büyük Koalisyon idarede. Yani Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ile Sosyal Demokrat
Parti (SPD) 2020’ye kadar koalisyondalar. 2015 bütçe planlarını Bölge
Valiliği’ne sunan şehrimiz idaresi, oradan ilk itiraz yani sarı kartı aldı. Şehirler borçlu olunca bütçesi bölge valiliği
tarafından devamlı kontrol ediliyor ve
her metelik için oranın onayını almak
mecbur hale geliyor.
Gerek federal, gerekse eyalette atılan her tasarruf adımı, tüm işlerin,
hizmetlerin, iskan ettiğimiz şehirlerde veriliyor olmasından, o şehir bütçesini, dolayısıyla halkını doğrudan
ilgilendiriyor. Şehrimizin başta ulaşımdaki yollarının hali ortada. Kütüphaneler, spor salonları ve sahaları, havuzlar, okullardaki masraflara veli
katılım payları, sosyal meskenlerin kiraları vs. vs. parası olmayan şehirlerin
ilk tasarruf kalemlerinden.
Eyaletimizdeki eğitimin kalitesi ve
okullardaki şartlar, bu bakanlıkta Yeşiller partili, meslekten bir öğretmen
bulunmasına rağmen, bir milim dahi
iyileşmediği gibi, her geçen gün de
kötüleşiyor. Okulların fiziki olarak ihtiyaçları palyatif tedbirlerle hep öteleniyor. Allah’tan okullar odun kömürle ısıtılmıyor da, öğrencilerden odun
kömür getirmeleri istenmiyor. Hani
insanın buna da şükür diyesi geliyor.
Okullarda sosyal danışmanlar, destekçi eğitmenler ve okul psikologları,
Okullu çocuklarımızla oturup konuştuğumuzda göreceğiz ki; eğitimci noksanlığı had safhada ve bunun sonucu,
çocukların aldığı eğitimin kalitesi adeta sefilleri oynuyor. Öğretmen eksikliğinden boş geçen derslerin faturası
çocukların geleceğine çıkıyor. Eğitimin
ayaklarından biri olması gerekirken,
geçici projelerle eğitime monte edilen okullarda sosyal, psikolojik problemli çocuklara rehberlik, mihmandarlık yapan sosyal danışmanlar çok
zor durumdalar. Bu yıl sonundan itibaren, maaş alabilecek kaynakların kesilmesinden dolayı, onlarsız okulların
Foto © Walter Reich/pixelio.de
Moralinizi bozmak istememekle birlikte, sizlerle paylaşmak istediğim birkaç
rakam var: Şehrimiz Aachen, eyaletimiz NRW’deki iflas alanındaki 61
şehirden biri. 701 milyon Euro borçluyuz. Aachen’da doğan her çocuk, dünyaya 2.750 Euro borçla merhaba diyor.
düşünülemeyeceği, 1.500 okul sosyal
danışmanının bohçalarını toplamaya
sadece bir ayları kaldı. Aachen Sosyal
Demokrat Parti (SPD)’si, okul sosyal danışmanlığının devam ettirilmesi için tabanda çalışmalar yaparken, şehrimiz
Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU)’dan
tıs yok. NRW Eyalet CDU’su Başkanı,
Federal CDU Genel Başkan Yardımcısı,
eyalet ana muhalefet lideri ve ‘‘Yükselenler Cumhuriyeti‘ kitabı yazarı hemşehrimiz Armin Laschet’ten de bırakın
bir cümleyi, tek bir kelime yok. SPD’li
partinin sol kanadından Federal Çalışma Bakanımız Andrea Nahles’in, bu
federal ‘Eğitim ve Katılım Paketi’nin
geleceğiyle ilgili, ’’Bu paket, 2014’ün
sonuna kadar olduğu biliniyordu’’
açıklamasına da sadece, ’’Bakanlık koltuğuna oturmak böyle birşey demek
ki...’’ demekle yetiniyorum.
Okul sosyal danışmanları için deniz
tükenmiş vaziyette. Ağızlarını her açtıklarında ‘Gelecek Eğitimde’, ’’Hiçbir çocuğu kendi kaderiyle başbaşa
yalnız bırakamayız’ diyen sevgili politikacılarımızdan sahnelerde ettikleri sözlerinin içini icraatla, gereğini
yerine getirmekle dolduracaklarını
bekledik... Gelişmeler bekleyişimizin
beyhude olduğunu gösteriyor. İnsanız, yanılıyoruz işte...
Eyaletemiz NRW’deki eğitimdeki bu
tasarruf kalemi bedelini en başta orta
direk ve yoksul tabaka bebeleriyle,
göçmen asıllı çocuklar ödeyecek. Bu
yazıyı okuyan tuzu kuru insanların
endişelenmesine gerek yok. Çünkü,
Almanya’da da, paran kadar eğitime
doğru gidiliyor son sürat...
Okul, danışma büroları ve gençlik daireleri arasında gençlerin iyi bir geleceğe sahip olmaları, sağlam bir eğitim
alabilmeleri için hava su gibi ihtiyaç
olan okul sosyal danışmanlarının istihdamlarının devamı için, vicdan sahiplerinin sesine muhtacız. Bakalım bu ses
kaç şiddetinde olacak...
Muhsin Ceylan
5
ne? nerede? ne zaman?
İnternette aachen VE ÇEVRESİNDEKİ etkinlikler
Alles aus einer Hand!
• Kraftfahrt
> PKW
• MultiPlus
www.aachen.de
> Kultur + Freizeit
www.staedteregion-aachen.de
> Freizeit & Tourismus
Aachen ve Aachen Şehirler Bölgesi’nin internet sitelerinde, bölgede gerçekleşen tüm sosyal ve kültürel etkinliklere ulaşılabilir. Tarih ve yere göre arama
olanağı da bulunuyor. Kendiniz ve tüm aileniz için uygun olabilecek etkinlikleri, gezilebilecek yerleri bu sitelerde rahatça bulabilirsiniz. Öneririz.
Aachen’da satış amaçlı olarak bütün dükkanların açık olduğu pazar günleri:
07.12.-Aachen-Şehiriçi, Laurensberg,Butscheid ve Eilendorf 14.12.-Brand
> Unfall > Haftpflicht
> Hausrat > Wohngebäude
> Rechtsschutz
• Düşük faizli ev kredisi
• Özel ihtiyaç kredisi
Herşey tek elden ve sadece
tek kişi muhatabınız!
MultiPlus Paketimizle
rahat uyku uyuyabilirsiniz!
www.kulturportal.de
www.campuslife.de
NRW çapındaki tüm etkinliklerin yer
aldığı portalda aradığınız şehrin adını yazmanız yeterli.
Aachen’daki üniversite öğrencilerine yönelik olarak hazırlanan portalda etkinlikleri görebilirsiniz
Zurich Generalvertretung
Necmi Çetir
Her
anyardima
size
yardima
haziriz
Her
ansize
size
yardima
haziriz
Her an
size
haziriz
Her
an
yardima
haziriz
0241-18
9595
400
Tel.:
0241-18
95400
400
Tel.:Tel.:
0241-18
95 400
Tel.:
0241-18
www.melan.de
www.melan.de
www.melan.de
www.melan.de
Uniklinik APAG P2
Breslauerstr.,
Aachen
Breslauerstr.,
Aachen
Breslauerstr.,
Debyestr.,
Aachen
Debyestr.,
Aachen Aachen
AmGut
Gut
Wolf,
Aachen
Am GutPauwelsstr.,
Wolf,
Aachen
Debyestr.,
Am
Wolf,
Aachen
Am
Gut
Wolf,Aachen
Aachen
Debyestr.,
Aachen
Aachen
13.04.
13.04.
13.04.
07.12.
18.05.
18.05.
18.05.
18.01.
27.04.
27.04.
27.04.
14.12.
01.06.
01.06.
01.06.
11.01.
06.04.
06.04.
06.04.
21.12.
01.05.
01.05.
01.05.
toom
toom
toom
Schumanstr.,
Würselen
Breslauerstr.,
Aachen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
28.12.
20./21.04.
20./21.04.
20./21.04.
25.05. 04.01.
25.05.
25.05.
25.01.
11.05.
11.05.
11.05.
22.06.
22.06.
22.06.
internet
üzerinden
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de de
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de
basvurabilirsiniz
Wilhelmstr. 38, 52070 Aachen
Tel.: 0241 9977 0404
Fax: 0241 9977 0407
E-Mail: [email protected]
www.zurich.de
Bize sormadan araba sigortası
yaptırmayın veya değiştirmeyin.
Tekliflerimizden yararlanın!
6
bir konuda fikrinizi alalım:
Bizim Aachen Dergisi‘ni yayınlamaya başlamamızın üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçti. Dergimizin pek çok sayısında belli
konularda insanlarımızın fikirlerini aldık. Bu sayımızda da ben, derginin sahibi olarak, dergimizde yazı yazan dostlarımıza - sorular yönelttim. Dergiye başladığımız ilk zamanlar kadromuz oldukça azdı. Her geçen gün dergimizin yayın ekibine yeni dostlar
katılıyor. Hiç bir maddi karşılık beklemeden derginin sizlere dolu dolu ulaşmasına katkıda bulunan bu dostlarıma bir kez daha
teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Sağolun; iyiki varsınız! Sorular şunlar: Dergi ile ilk kez nerede karşılaştınız? Hangi duygu ve
düşüncelerle dergimizin yayın ekibine katılmaya karar verdiniz? Sizce dergimizin gidişatı nasıl?
G. Günal
Almanya’daki alışılmış Türkçe yayınlardan çok farklı, tüketicisi okuyucularına Aachenlı olmaları noktasında rehberlik de yapan Bizim Aachen’ı ilk sayısından itibaren takip edenlerdenim. Benim, Bizim
Aachen ailesine katılma hikayem ise, derginin 4. sayısında benimle yapılan bir mülakatın ardından
getirilen teklifle başladı. “Fikir Fırtınası” adlı sayfayı ve bazen de başka konularda yazılar yazıyorum.
‘Çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yere de görünme!’ düstürundan hareketle; davete icabet ederek, bilhassa sosyopolitik konularda haddi nisbetinde düşünmeye çalışan ve bu fikir emekçiliğini de
yazıya aktarmaya gayret eden bu ülkenin yeni yerlilerinden biri olarak, her sayıda farklı bir konuyla
Muhsin Ceylan okuyucularımızın huzuruna çıkmayı deniyorum.
Katıldığım bir kurstaki hocam, bana staj yeri olarak Bizim Aachen dergisini önermişti. Dergi ile görüştüğünü ve onların da severek kabul ettiklerini söyledi. İlk tanışmamız böyle olmuştu. 3. sayıyla
birlikte, dergide bir kaç hafta süren stajımın döneminde, dergi çalışmalarına katkı sundum. Stajım
bittikten sonra da, zaten ekipten birisi olmuştum. Dergi için konuların seçiminde, röportaj yapmada ve bitirilen sayfaların tekrar okumalarını yaparak harf ve imla hatalarının düzeltilmesinde; yani
kısaca derginin her işinde elimden geldiğince katkı sunmaya çalıştım. Derginin her sayısı çıktığında,
elime alıp bakıyor ve yine çok güzel olmuş diyorum. Dergi her zaman iyiydi ve hep aynı çizgide kalacağına inanıyorum. Ele alınacak o kadar çok konu var ki, hepsine sırasıyla değinileceğini umuyorum.
Serpil Erdemir
Bizim Aachen dergisini ilk defa bir süpermarkette gördüm ve aldım. Gerek hazırlanışı, gerekse içerisindeki yazılar ve sayfa tasarımları ilgimi çekti. Baskı tekniğini, içeriğini ve konuların seçimini, uzun
zamandır basınla içi içe çalışmanın verdiği tecrübeyle çok güzel buldum ve bu mecmuada yazmaya
karar verdim. Yaptığımız görüşmede, derginin temel ilkelerini de duyduğumda karar vermiştim: Politika ve dini konulara değinmeyen, ayrımcılık yerine birleştirici yanları ön plana alan ve en önemlisi
de tamamen yerel olması çok hoşuma gitmişti. Sunabileceğim katkıları açıkladığım zaman, dergide
“Aktüel” sayfasını yapabileceğim kararına varıldı ve 2. sayıdan bu yana dergide yazıyorum. Çevremden
Üstün Gözler aldığım duyumlara göre, çok beğeniliyor dergimiz. Hedefimiz daha geniş kitlelere ulaşmak olmalı.
Bizim Aachen dergisinin ekibiyle tanışmam ilk sayının matbaa aşamasındayken oldu ve bu sırada
derginin sağlık sayfasının editörlüğü konusunda bir teklif aldım. İlk iki sayının içeriğini inceledikten
sonra, Aachen bölgesindeki Türklerin ihtiyacını karşılayan bir doğrultuda yayın çizgisine sahip olduğunu görüp, dergimizde aktif olarak 3. sayısından itibaren yazılarımı yazmaya başladım. Dergimizin şu andaki geldiği durumu ilk sayılara göre kıyasladığımda, her geçen gün daha güçlü bir yayın
kadrosuyla hizmet vermeye devam etmesi ve yayın kalitesini artırması, daha uzun yıllar boyunca bu
güzel dergide yazılarımla Aachen bölgesindeki vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam etme mutluluğunu yaşayacağım konusunda beni ümitlendirmektedir. Daha nice sayılarda görüşmek dileğiyle. Dr. Murat Kopuk
Bizim Aachen dergisini ilk kez Almanca dersleri aldığım Sprachenakademie’de bir kahve molasında gördüm. Almanya’ya yeni geldiğim ve Aachen’ı hiç tanımadığım için, dergi oldukça dikkatimi
çekti ve zevle okumaya başladım. Dr. Murat Kopuk arkadaşım aracılığıyla tanıştığım Bizim Aachen
dergisinden, benden dergi ekibine katılarak, bir psikiyatri sayfası hazırlayabileceğim ve okurları bilgilendirebileceğim teklifi geldiğinde, büyük bir zevkle kabul ettim. Derginin 4. sayısından itibaren
bu ekibin içindeyim. Her sayıda büyük bir emek harcanan, ileride Aachen sınırlarını aşacağını umduğum, oldukça değişik ve bilgilendirici konu ve konuklarıyla, zevkle okunan bu derginin bir üyesi
Dr. Sıla Yüce Çıtır olmak gerçekten heyecan verici.
Derginin ilk sayısını bir marketde gördüm ve aldım. İçerdiği konu ve konuklar öncelikle farklı geldi
bana. Objektif yaklaşması, amaçlarının farkında olması benim bu dergiye sempati duymamı sağladı
ve böylece katılma kararı aldım. Dergiyi ilk ziyaret edişimde, yazma teklifi aldım ve yanılmıyorsam
derginin 2. sayısından itibaren ekipteyim. Dergi, kısa zamanda çok iyi izlenimler bıraktı okurlarda,
ki bu da bir dergi için en önemli hedef. Kendini yenileyen, geliştiren, farkındalık yaratan bir dergi ve
emin adımlarla ilerliyor. Bir özelliği de, tamamen günlük yaşamımızı ele alan, bizden bize bir yapısı
olması. Daha ileriki zamanlarda daha farklı projeler için, değişime açık bir dergi olarak görüyorum.
Son olarak insanlarımızın bu dergiye biraz daha fazla katkı sağlamasını diliyorum.
Sadık Toraman
7
bizim Aachen yayın kurulu
bizim aachen
www.bizimaachen.de
AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 02
Bir Konu - Bir Konuk:
abdurrahman Kol > 12
Aachen’da politikayla
ilgilenenlerimiz > 4
G. ayşe Uludağ ve
Çatı-Kalem Derneği > 4
Uyum üzerine:
Heidemarie Ernst > 6
Uyum üzerine:
Nurhan Karacak > 6
Gönüllü Çalışmalar:
Üstün Gözler > 7
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 03
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
aacheN Ve çeVResi içiN TÜRkçe deRGi | 04
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
aaCHen Ve ÇeVresİ İÇİn TÜrKÇe derGİ | 05
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 06
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 07
Bir Konu-Bir Konuk:
Depresyon > 24
Başka işler yapanlar:
Kahraman abay > 23
İçimizden biri:
sait Başkaya > 8
Kültür ve Sanat:
Necip Tokoğlu > 6
Bir Konu-Bir Konuk:
salih avcı > 18
Başka işler yapanlar:
serkan Güngör > 15
Kültür & sanat
a. H. avcı > 16
Gündem > 8
seçim sonuçları
Başka işler yapanlar:
Serhan Sancaktar > 8
gönüllü çalışmalar:
Batmaz ailesi > 4
Kültür ve sanat:
Recep Vardar > 19
Başka işler yapanlar:
a. Doğancı > 6
İçimizden biri > 13
sevgi sakar
Müzik:
Ulaş Hazar > 12
Gönüllü Çalışmalar:
Mehmet Çelik > 4
Kültür ve sanat:
süleyman Büyükdere > 6
çevre ve Uyum:
Dr. ahmet lokurlu > 24
Kültür ve Sanat:
Mehmet Çetiner > 22
Çevre ve Uyum:
Burhan Çetinkaya > 20
çevre ve Uyum:
Kemal gündoğan > 26
ÜCRETsİZ
ÜcReTsiZ
© Rolf-van-Melis/pixelio.de
Aachen ve çevresinde Neo Naziler
Bu madalyonu kim takacak?
Çevre ve Uyum:
M. Çelik > 12
AACHEN VE ÇEVRESİNDEKİ NÜFUS YAPILARI
Çevre > 21
aachen Ormanı
Aachen, Belediye Başkanı‘nı Arıyor
İçimizden biri:
İbrahim Çoban > 20
ÜcReTsiZ
Haziran/Temmuz 2013
Aachen‘a 9. kardeş şehir Türkiye‘den:
Sarıyer / İStanbul
ücretsİz
Ağustos / Eylül 2013
Neo Nazi Partisi „NPD“ / Aachen - Kaiserplatz / 2004
Kültür & Sanat > 26
bülent Tiz
Gaye Gökalp-yılmaz‘ın aachen araştırması
Kapak Resimleri © Dominik Clemens
bir Konu & bir Konuk > 14
beraat Mersuh-böcker
İçimizden biri > 6
Melih Serter
“Peki ama biz kaç kişiyiz?“
Neo Nazi Partisi „Die Rechte“ / Aachen - Theaterplatz / 2013
Kültür ve sanat:
yasemin Hakverdi > 8
www.bizimaachen.de
AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 09
Kültür & sanat > 6
Zeynep Bakşi Karatag
Gençlik:
E. İ. Okur & B. Turan > 8
Neo Nazi Partisi „Pro NRW“ / Aachen - Eilendorf / 2013
Aachen‘ın
Rekorları
bizim aachen
Ekim / Kasım 2013
© Leiden, Rijksmuseum van Oudheden
AACHEN 2014
Aralık 2013 / Ocak 2014
KARNAVAL
5. MEVSİMDE KİMLER, NEDEN VE NE KUTLUYOR?
Bir Konu-Bir Konuk:
Oğuz evler > 10
ÜCreTsİZ
Şubat / Mart 2014
Marcel Philipp
CDU
Björn Jansen
SPD
Gisela Nacken
DIE GRÜNEN
Wilhelm Helg
FDP
Leo Deumens
DIE LINKE
Bir Konu - İki Konuk:
M. Nart & B. yıldırım > 24
Başka işler yapanlar > 19
Erdoğan Dakman
ÜCRETsİZ
ÜcReTsiZ
Nisan / Mayıs 2014
Haziran / Temmuz 2014
AlmAnlAşmAmAyA DİrEnmE TaKTİKlErİmİz
Fotoğraflar: Ünay Abdullah Yaşar
www.bizimaachen.de
AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 01
Foto © Stadt Aachen / Andreas Herrmann
Bizim Aachen
Gençlik > 22
Cansu Dost
Spor > 13
Şahin Dağıstan
ücretsİz
Ekim / Kasım 2014
Bizim Aachen ilk sayısından beri sahibiyle (üniversiteden arkadaş olduğumuz için) bana posta ile geliyordu. 3. sayıdan itibaren derginin son okumasını yapıp, yazı hatalarının düzeltilmesi işine gönüllü
oldum. Ayrıca Türkiye’de yaşamam nedeniyle, derginin Türkiye temsilcisi olabileceğim ve AachenSarıyer kardeş şehir projesindeki gelişmeleri, çalışmaları dergi için derleyebileceğim önerildi ve kabul
ettim. 7. sayıdan itibaren, felsefe eğitimi almış olmam nedeniyle, bazı düşünürlerin fikirlerini veya benim gözlemlerimi yazmam önerildi ve“Yaşama Dair” adında bir sayfam oldu dergide. Yazdıklarımın,
aslında çoğumuzun ortak düşüncesi olduğu ve tartışılması, üzerinde düşünülmesi gerektiği kanaaFüsun Özdemir tindeyim. Umarım bu güzel dergi devam etsin. Aachen’da yaşayan bir çok insanın katkılarıyla elbette.
Daha önce “jugendlich” adlı dergiye katkıda bulunduğum için, Bizim Aachen projesi hakkında baştan beri bilgim vardı. İlk kez 2. sayıda yaptığım bir röportajla ekibe katıldım. Bizler için özellikle yerel
olarak bir dergiye ihtiyaç duyulması ve bunu yapan birilerinin olması beni katkıda bulunmaya yönlendirdi. Bir diğer sebepse, bazen dergide gördüğüm veya okuduğum yazılarla, yakın olduğumuz kişiler
haricinde, Aachen ve çevresinde yapılan işler ve projeler hakkında çoğu zaman haberimin olmadığını bile fark edebiliyorum. Gerek kültürel, gerekse birlik anlamında desteklenmesi gereken bu projeleri, Aachen içindeki daha büyük bir kitleye ulaştırabildiğimizi düşündüğüm için bu dergiye katkıda
bulunmak istiyorum. Hani daha iyi yapabiliriz dediğim bir sey aklıma gelmiyor desem yalan olmaz. Aykut Kurşuntel
Derginin henüz proje aşamasında bana bu fikirden bahsedilmişti. Hatta bir kaç arkadaş toplanıp
üzerine kafa yormuştuk. Derginin çıkışı çok daha sonra gerçekleşti. O ilk toplantıda hemen olumlu
baktım projeye. Büyük bir eksikliği giderecekti böyle bir dergi. Gerek daha önce birlikte yaptığımız
çalışmalardan, gerekse çıkan diğer dergilerden biliyorumdum ki, bu dergi de son derece kaliteli ve
güvenilir bir dergi olacaktı. Düşündüğüm gibi de oldu. Aachen ve çevresinde yaşayan insanlara yaşadıkları yer hakkında ve burada olup bitenler hakkında bilgiler veriyor. İnsanlar için bilinmeyen ilginç konuları ele alıyor. Çok da güzel tepkiler alıyoruz. Derginin her bir sayısı bir başka güzel ama
Funda Şen hep aynı kalitede. Yayın ekibinin içinde olduğum için çok mutluyum.
Türkiye’de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü 2013 yılında tamamlayarak, yedi
ay önce, Almanya’ya yüksek lisans eğitimi ve Almanca dil eğitimi almak amacıyla geldim. Almanya’da
yayımlanmakta olan Türkçe bir dergi ile, Aachen gibi küçük bir şehirde karşılaşmak beni çok mutlu
etmişti. Bir okuyucu olarak Bizim Aachen dergisini yoğun bir ilgi ve dikkatle incelediğimi belirtmek
isterim. Bir mail yazarak ekibi tebrik ettim. Büroya davet edildim; kahve içip, sohbet ettik. Dergi ekibine katılabileceğim söylendiğinde, hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Derginin 9. sayısı ile birlikte
ekibe katılmış oldum ve röportajlar yaparak katkı sunuyorum. Dergi içerik olarak çok iyi fakat internette de daha aktif olmalı. Bence, insanlar dergiyi internetten de takip edebilmeliler.
Musa İrsi
Metabolizma Rock grubu için, derginin 8. sayısında yayınlanacak olan bir röportajın fotoğraflarını
çekmiştim. Fotoğrafları çektikten sonra, derginin elektonik posta adresine yolladım. Ben Heinsberg’te
yaşıyorum fakat Alsdorf’ta çalışıyorum. Fotoğrafımın yayınlandığı derginin ne zaman çıkacağını sordum ve ilk kez o sayısı ile karşılaştım dergiyle. Derginin o sayısını gördüğümde ne yalan söyleyeyim
hayran kalmıştım hem içerik olarak hem de baskı ve kağıt kalitesi olarak. Dergiyi arayarak, ele alınabilecek bazı konularda önerilerde bulundum. Bana istersem benim de ekibe katılabileceğim ve
önerdiğim konularda, kendimin röportajlar yapabileceği söylendi. 9. sayıdan itibaren ekibe katılmış
Selim Atasever oldum ve bu ekibin bir parçası olmaktan mutluluk duydum. Bence örnek bir yerel dergi.
Dergiyi ilk sayıdan beri tanımaktayım. Benden istenen destekleri vermeye çalıştım. Ben kendim uzun
yıllardan beri basın sektörünün içindeyim ve muhabirlik yapıyorum. Bizim Aachen dergisinin, Aachen ve çevresinde yaşayan insanlarımızın, bütün sosyal alandaki faaliyetlerini duyurma, uyuma katkı sağlama, ortak sorunlarımızı ve dertlerimizi dile getirme konusunda büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Ortak çözümler bulmada ve bunları paylaşmada iyi bir rol üstleniyor. Dergi, varlığınızı
hissettiren bir dergi olduğundan, bu çabalara bir nebze katkıda bulunabilmek için katılmaya karar
verdim. Dergi şu anda iyi gidiyor ama daha iyi şeyler yapabileciğimizi düşünüyorum. Genel anlamda
söylersem, bizler, Aachenlı Türkler olarak, şu an olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz.
Abdullah Yaşar
8
Gündem
Yargıtaydan tüketiciler lehine önemli karar: Türketici kredi işlem ücretlerinizi geri alın...
Federal Yargıtay’dan tüketicileri sevindiren karar çıktı. Bankalar kredi alan
müşterilerin son 10 yılın işlem paralarını geri ödeyecek. Yüksek mahkemenin tüketici kredisi almış yüzbinlerce
insanı sevindiren, ülke bankalar tarihinde geri ödeme miktarı büyüklüğü
itibariyle bir ilk olan kararında, tüketici
kredi işlem ücreti geri talep hakkı için
zaman aşımı süresi üç yıldan 10 yıla
yükseltildi. Son dört yılda çeşitli bölge
mahkemelerinin, bankaları haksız bulan kararları bu son kararla onaylandı.
Federal Yargıtay (BGH: Bundesgerichthof), Az.: XI ZR 348/13 ve 17/14 dosya numaralı kararında, tüketici kredisi
alanların 2011 yılında verilmiş bölgesel mahkeme kararlarındaki işlem ücretinin haksız yere alındığını bildiğini,
mevcut yasaların öngördüğü üç yıllık
zaman aşımı süresinin yetersiz olduğunu belirtti. Bu kararla, geçtiğimiz
Mayıs ayında işlem ücretinin yasal olmadığına hükmeden Federal Yargıtay,
bu kararını kesinleştirmiş oldu.
Bu yıl sonuna kadar
yazılı iade talebi şart
Federal Yargıtay, bankalardan tüketici kredisi alan müşterilerden 2005 ila
2011 yılları arasında alınan işlem ücretlerinin geri ödenmesine hükmetti.
Federal Yargıtay, daha önce de, 2011
yılından sonra alınan bu işlem paralarının geri ödenmesini talep etmişti.
Tüketici kredisi alıp işlem ücreti ödeyenlerin bu yeni haktan faydalanabilmek yani paralarını geri alabilmek için
en geç bu yılın sonuna kadar yazılı
müracaat ile talep etmeleri gerekiyor.
Uzmanların tahminlerine göre bankaların, 2005 ile 2014 yılları arasında
tüketici kredisi almış müşterilerinden
yaklaşık 13 milyar € işlem ücreti, parası aldığı tahmin ediliyor. Müşterilerine
verdikleri tüketici kredileri için alınan
işlem ücreti (Bearbeitungsgebühr) uygulamasını yasalara aykırı bulan Federal Yargıtay, bu son kararıyla vatandaşa 1 Ocak 2005’den bu yana
bankalardan aldıkları tüketici kredileri için ödedikleri işlem paralarını geri
alma hakkının yolunu açtı. Onbinlerce banka müşterisinin faydalanabileceği bu kararda geri dönüklük zamanı, yani zaman aşımı da üç yıldan on
yıla çıkarıldı.
Bankalarından tüketici kredisi alan
vatandaşlar, örnek başvuru formu ile
bankalarından ödedikleri işlem parasını geri talep edebilir. Bu yazılı talepte dikkat edilmesi gereken önemli
noktalardan birisi de; bankadan müracaata iki hafta içinde cevap verilmesinin istenmesi.
Federal Yargıtay binası, Karlsruhe © Joe Miletzki
İade miktarı 400 ile 1.500 €
arasında değişiyor
Bilindiği gibi, son kararla bankaların
geri ödemek zorunda bırakıldıkları
tüketici kredisi işlem parası, bankalar tarafından faize ek olarak alınan
bir ücretti. On binlerce banka müşterisini kendilerinden haksız kesilen
işlem ücretlerini geri almak için bankalara akın ettirecek bu son karar,
özellikle taksitle mobilya veya araba
almak için kredi alan müşterileri sevindirdi. Federal Yargıtay, geçtiğimiz
Mayıs ayındaki ön kararında, bankaların müşterinin bonitesini tesbit için
ilaveten ücret talep etmesinin haksızlık olduğuna hükmedip bankaları
uyararak, bu ön incelemenin müşteri
için bir hizmet değil, bankanın kendi
menfaatlerini hedefleyen bir uygulama olduğunu ifade ederek, bu uygulamadan ücret talep edilemeyeceğine hükmetti. Tüketicileri Koruma
Dernekleri’nden (Verbraucherzentrale)
yapılan açıklamada, bankaların müşterilenden faize ilaveten aldıkları bu
işlem ücretlerinin miktarı alınan kredinin % 1 ila % 4 arasında değiştiği hatırlatılırken, işlem ücretinin hesaplamalara göre ortalama 400 ila 1.500 €
arasında değiştiği belirtildi.
Müracaat yapılmazsa
hakkınız kayboluyor
31 Aralık 2014 tarihine kadar 2005
ve 2011 yılları arasında alınan işlem parasının geri ödenmesi için herhangi bir
başvuru yapılmaması halinde vatandaşlar haklarını kaybedecek. Tüketici
dernekleri yetkililerinden yapılan konuyla ilgili açıklamalarda dikkat edilmesi gereken konulardan bir diğeri de;
kredi sözleşmelerinde faize ek olarak
işlem ücreti alınıp alınmadığının tesbitiyle, bankaların hak sahibi kredi müşterilerine paralarının geri ödenmemesi durumunda masraflarını bankaların
ödemek mecburiyetinde olduğu avukat görevlendirilebilir.
Federal Alman Merkez Bankası verilerine göre, 2005 ile 2013 arasında bankalar tarafından mali hacmi 1.261,4
milyar € tutan 64,4 milyon tüketici
kredisi (taksit kredisi) anlaşması gerçekleştirildi. Bu tarihler arasında bankalar müşterilerinden haksız yere 13
milyar € aldı. Son Yargıtay kararına
göre bankalar bu haksız aldıkları paraları geri ödemek zorunda. Uzmanlar, bu tüketici lehine kararın bankalara müracaat Tsunamisi yaşatacağını
tahmin ediyor.
Örnek başvuru formlarını internette
kolayca bulabilirsiniz. Arama motorlarında “Bearbeitungsgebühr Musterbrief” yazmanız yeterli. Orada uygun
yerleri doldurarak bankanıza başvurmanız gerekiyor.
Ev kredisi alanlara
avukat desteği
Ev kredisi alanlar için de ayrıca kredi
anlaşmasındaki son fesih hakkı (Widerrufsrecht) kısmının uzman bir avukat tarafından incelenmesinde yarar
var. Avukatlar sizden bu belgelere bakıp incelemek için (yani iade tesbitine) para almıyorlar.
9
aktüel
Opsiyon model kalktı...
Almanya’da yabancı kökenli gençlereiki vatandaşlık modeli önerilip, bunlardan birini seçme şartı “opsiyon modeli oluşturuyordu. Bu modele göre
hem geldiği ülkenin pasaportu hem
de Alman pasaportu bulunan gençler, 18 ile 23 yaşları arasında bu iki
vatandaşlıktan sadece birini seçmek
zorundaydılar.
Opsiyon modelin 2000 yılında çıkışından itibaren uygulamada bir çok
sorunu da beraberinde getireceği
belliydi. Bu modeli hazırlayanlar ve
Uyum bakanı dahi modeli eleştirdiler. Nihayet Federal Meclis 3 Temmuz 2014’de yapılan oturumda 111
oya karşı çekimser bir oyla opsiyon
modeli kaldırdı. Bu modelin kapsamı
içerisinde Almanya doğumlu gençlere çifte vatandaşlık hakkı verilmesi
için büyük koalisyon hükümeti bir
taslak hazırlayıp 19 Eylül 2014’de bu
taslağı kabul etti. Eyalet meclisleri de
taslağı onayladı. Almanya’da bürokratik sistem ağır yürüdüğü için hazırlanan yeni yasanın eyaletler nezlinde
uygulanması gecikecektir. Bu bakımdan gençlerimizin çifte vatandaşlık
için bulundukları yerlerdeki yabancılar dairesine giderek, yasanın ne zaman uygulamaya başlayacağını öğrenmeleri ve sonra başvuru yapmaları
gerekmektedir. Yabancılar dairelerindeki Uyum (Integration) büroları da
bu konuda yardımcı olacaklardır. Aachen’daki uyum bürosu, yabancılar dairesindeki 314 numaraları odada bulunmaktadır ve her çarşamba 15:00
ile 17:30 saatleri arasında danışmanlık
hizmeti vermektedir.
Bir kez daha hatırlatmakta yarar var
ki, 1 Ocak 2000 öncesi Almanya’da
doğmuş, büyümüş olan anne-babalar, 2000 yılında başvurmamış olanlar
yeni yasadan yararlanamıyor; yani çifte vatandaş olamıyor. Bu durumdakiler ancak Türk vatandaşlığından çıkma şartıyla Alman vatandaşı olabilirler.
Üstün Gözler
SIKÇA SORULAN SORULAR (Kaynak: Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği)
Türk vatandaşı olarak, Almanya doğumlu olmak şartıyla, Alman vatandaşlığını kazanma ve her iki vatandaşlığa da sahip olma hakkı
doğduğunu duydum. Doğru mu bu?
Hayır, bu bilgi doğru değil. Yeni düzenleme sadece halihazırda Alman vatandaşı olan kişileri, yani 1990’dan sonra Almanya’da doğan ve
Almanya’da doğmuş olmakla birlikte, doğumla Alman vatandaşlığını kazanmış yabancı uyruklu anne babanın çocuklarını bağlamaktadır (Alman
Vatandaşlık Kanunu 4/III ile 40 b maddeleri). Bu şartlara sahip değilseniz,
yeni düzenleme ile sizin için değişen bir şey olmayacaktır. Almanya doğumlu olsalar bile, yurt dışında yaşayan kişilerin Alman vatandaşlığına
geçme ve/veya Alman pasaportu alma hakkı bulunmamaktadır.
Ben / oğlum / kızım opsiyon modeline tabi. Vatandaşlık Kanunu’nda
yapılan değişiklikle ne değişti?
Eski uygulamada yabancı uyruklu anne babanın Almanya’da doğan çocukları reşit olduktan sonra Vatandaşlık Kanunu’nun 29. maddesine göre
Alman vatandaşlığı ile Türk vatandaşlığı arasında tercih yapmak zorundaydılar. Opsiyon modeli dikkate alınmadığında Alman vatandaşlığı kaybedilmekte. Bu uygulama bundan sonra her yıl yaklaşık 40.000 Alman
vatandaşını ilgilendirecektir.
Peki tam olarak kimler çifte vatandaşlıktan yararlanabilecekler?
1. Son sekiz yıldır Almanya’da yaşamış olan 2. Altı yıl Almanya’da okula gitmiş olan veya 3. Almanya’dan alınmış bir okul diploması olan 4. Almanya’da
meslek eğitimini tamamlamış olanlar Almanya’da büyümüş olma şartını
yerine getirmiş sayılırlar.
Herzogenrath mezarlığı
ve müslümanların
defin işlemleri:
Herzogenrath şehir merkezinde
bulunan Orman Mezarlığı’nda
(Waldfriedhof) uzun yıllardan beri
müslümanlar için ayrılmış bir bölüm mevcuttur. Ayrılan bu bölgede islami usullere göre defin
yapılmaktadır.
Kullanım hakkı süresi diğer mezarlıklarda olduğu gibi 30 yıldır.
Bu kullanım süresi gerekirse uzatılabilir. Hatta mezar yeri seçme
imkanı dahi bulunmaktadır.
İslami usullere göre cenaze yıkama işlemleri ise burada yapılamamaktadır. En yakın yer olan
Herzogenrath/Merkstein’da bulunan Lange Hecke mezarlığında cenaze yıkama işlemleri yapılabilmektedir.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri
almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir:
Herzogenrath Belediyesi
Mezarlıklar Dairesi
Christa Reuss
Telefon: 02406 / 83 - 62 22
E-Posta:
[email protected]
Okurlarıma sağlıklı bir yaşam ve
huzurlu, imanlı ölüm diliyorum.
Selam ve saygılarımla...
Üstün Gözler
0178 / 849 05 25
10
bulmaca saYfasI
11
GENÇLİk sayfası
Seher Daşdemir
Daşdelen: Küçük yaşta büyük başarılar...
O henüz çocuk denilecek yaşta. Fakat başarısı çok büyük. Seher
Daşdelen Taekwondo spor dalında eyalet birincisi oldu. Onu biraz daha
yakından tanımak istedik ve sorularımızı ilettik. Bakın neler söylüyor.
Merhabalar Seher. Öncelikle
seni biraz daha yakından
tanımak istiyoruz. Bize biraz
kendinden bahseder misin?
Ben Aachen’da doğdum. 15 yaşındayım. Hugo-Junkers Realschule’ye gidiyorum. Onuncu sınıftayım. İki kardeşiz. Bir küçük kız kardeşim daha var.
Spora ne zaman, neden başladın?
2005 senesinde Taekwondo’ya başladım. 2006 senesinden beri turnuvalara katılıyorum.
Ben küçükken çok içime kapanık ve
çekingenmişim. Annem belki biraz
açılırım diye beni Taekwondo’ya yazdırmış.
Şimdi bu dalda eyalet birincisi
oldun. Bunu bekliyor muydun?
Açıkçası beklemiyordum. Fakat çok
çalışmıştım. Çok çalıştım ve başardım.
Umuyorum ki daha çok çalışıp daha
çok yükselebileceğim. 2013/2014 eyalet birincisi (Landesmeisterin) oldum.
Allah izin verirse, hedefim seneye Avrupa Şampiyonası’na katılmak.
Çok iyi. Bu konudaki
kabiliyetini ilk kim keşfetti?
Annem ve babam evdeki antremanlarımı izlediklerinde bunu düşünmüşler.
NRW Eyalet takımındaki (Landeskader/NWTU) antrenörler beni keşfetti-
Bu spordalının en çok
hoşuna giden tarafı nedir?
Öncelikle bu sporun kendisi hoşuma
gidiyor. Kendinize olan güveniniz artıyor. Ayrıca dünyanın her ülkesinde turnuvalar düzenleniyor. Böylelikle bütün dünyayı gezme imkanı
oluşuyor.
Gelecekte neler yapmayı hayal
ediyorsun ve planlıyorsun?
ler ve büyük turnuvalara davet ettiler
ve hala gelecekteki büyük turnuvalara katılmamı istiyorlar.
Antremanlar çok
zamanını alıyor mu?
Evet. Haftada iki gün antremanım var.
Hatta çarsamba günleri Belçika’da
antreman yapıyorum. Boş zamanlarımda da düzenli olarak evde antreman yapıyorum.
Ne yazıkki başka bir hobi için hiç zamanım yok.
Gelecekteki en büyük hayalim olimpiyatlara katılabilmek ve orada şampiyonluk elde etmek. Meslek olarak
da polis olmak istiyorum.
Bu dalda senin gibi başarılı olan
başka Türk gençleri de var mı?
Var tabii. Örneğin Nürnberger şehrinden Tahir Güleç. 2013 senesinde dünya şampiyonu oldu.
Peki kendine örnek aldığın
sporcular kimler?
Taekwondo sporunda en beğendiğim ve örnek aldığım sporcular Servet Tazegül, Tahir Güleç ve Nur Tatar.
Türkiye ile bu konuda herhangi
bir bağlantı oluştu mu? Herhangi
bir teklif alıyor musun?
Teklifler alıyorum. Fakat bu spor dalında ilk önce Almanya’da yükselmeyi düşünüyorum. Türkiye ile inşallah
ileride bağlantılar oluşur.
Sorularımıza verdiğin
içten yanıtların için sana
teşekkür ediyor, başarılarının
devamını diliyoruz.
Funda Şen
12
KÜLTÜR & sanat:
Derken kendinizi profesyonel
olarak müziğin içinde buldunuz.
Biraz bundan bahseder misiniz?
1999 yılında Aachen ve Eurogio bölgesi için yayın yapan bir radyo olan 100’5
DAS HITRADIO’da çalışmaya başladım
ve halen orada çalışmaya devam etmekteyim. Radyonun OnAir-Design ve
tüm prodüksiyonları bana ait.
OnAir-Design ve tüm
prodüksiyonlar derken tam
olarak neyi kastediyorsunuz?
Müzisyen - Besteci - Ses Mühendisi - Radyocu
Selamlar Murat Bey. Öncelikle
sizi biraz tanımakla başlayalım
sohbete. Bize biraz kendinizden
bahseder misiniz?
org vardı. Herşeye rağmen çok mutlu
olmuştum. Eğitim almadan, kendimce birşeyler yapmaya çalışıyordum,
fakat bu yeterli olmadı.
1973 yılında Aachen’ın bir ilçesi olan
Würselen’de dünyaya geldim.
Daha sonra neler oldu?
Babam, 1963 yılında Almaya’ya gelmiş ve maden işçisi olarak çalışmaya
başlamış. Würselen’de başlayan yaşamımız halen burada devam etmekte... Evliyim ve iki çocuğum var.
Müzikle ilk kez nerede
ve nasıl tanıştınız?
Yıllar geçtikçe ve ben yaş aldıkça orglar da büyüdü, hedeflerim de. Ama bu
hedeflere ulaşmam için sağlam bir zemine ihtiyaç vardı. Bu demek oluyordu
ki iyi bir piyano ve piyano hocası gerekliydi. Piyona alabilmek için, üç ay
boyunca Aachen’de bir restaurantta
bulaşık yıkadım. Sonrasında da Bernd
Steixner’den ders almaya başladım.
Müzikle ilk tanışmam ortaokul döneminde oldu. Herhalde 12 yaşlarımdaydım. Bir okul gezisi sırasında kaldığımız gençlik yurdunda, bir orgu çalma
fırsatım oldu. Etkisinde çok kalmış olmalıyım ki, eve gelir gelmez ilk işim ailemden bana bir org satın almalarını
istemek oldu. Ama annemi ve babamı
ikna etmem zor oldu.
Evde sürekli etüd çalışırdım. Piyano sesli bir enstrüman. Kardeşim de
o dönem bağlama çalardı. Annem
„Bak kardeşin ne güzel bağlama çalıyor, sen de piyano çalacağına bağlama çal.“ diye sitem ederdi.
Neden zor oldu?
Aachen Pink Noise Ton Studio’da çalıştım. Çesitli ülke sanatçılarının albümlerinde aranjörlük ve tonmeisterlik yaptım. Kimi zaman Kongo’lu bir grup,
kimi zaman karnaval müziği, bazen caz
ve bazen de rock... Böyle geniş bir yelpazede müzik yapma keyfini yaşadım.
Bu süreç bana çok tecrübe kazandırdı.
Aynı dönemde Köln’de ses mühendisliği egitimimi de bitirdim.
Biz doğulu bir aileyiz. Aslen Dersim’liyiz. Geleneksel sazımız bağlama olduğu için, org bizimkilere çok yabancı
geldi tabii ki... Uzun ısrarlarım sonuç
verdi ve hedefime ulaştım.
Aman yanlış anlaşılmasın, elimde sadece üç oktavlık küçük bir oyuncak
Fakat bir gün dışa açılmaya karar
verdiniz. Bu süreç nasıl oldu?
Bizim radyoyu açtığınızda duyduğunuz tüm reklam ve jingle müziklerinin
yanısıra haberler, hava durumu programların müziklerinin bestelenmesi,
düzenlenmesi, uyarlanması gibi işleri
kastediyorum. Hem besteleme hem
de teknik yönü olan karışık bir iş benim yaptığım.
Bu işinizin yanı sıra
müzik alanında başka
neler yapıyorsunuz?
Bunun yanısıra, Earcatch Sounddesign
adlı bir prodüksiyon şirketi kurdum
ve çesitli firmalar için radyo spotları,
audiologo, kompozisyon, telefon sistemleri için ses kayıtları üretiyorum.
Müşterileriniz kimler daha çok?
Kimlere iş yapıyorsunuz?
Müşterilerim arasında aklıma ilk gelenler Mercedes Benz, Stawag, Aachener Zeitung, Net Cologne, Aachener
Nachrichten ve Cineplex gibi seçkin
şirketler. Tabii başka şirketler de var.
Kompozisyon yaptığım önemli isimlerden birisi de komedyen Paul Panzer.
Yıllardır sahnelediği çesitli showların-
13
murat karatag
daki müzikler bana aittir. Bu sene ayrıca Fraunhofer Institut tarafından düzenlenen bir uluslararası ödül töreni
için tüm show müziklerini besteledim.
Siz, ailece müzik ile iç içe
yaşıyorsunuz diyebiliriz aslında.
Eşiniz Zeynep Karatag Hanımla
da dergimiz 7. sayısında bir
söyleşi yapmıştık. Birlikte neler
yapıyorsunuz müzik anlamında?
Örneğin, kısa bir süre önce, Aachen’da
Citykirche’de bir Alman vakfının entegrasyon konulu bir ödül töreninde
„Zeynep Karatag & Ensemble“ adıyla
sahne aldılar. Benim buradaki rolüm
de, seslendirdikleri eserleri, klasik entrümanlar için aranje etmem oldu.
Şu sıralar yeni diyebileceğiniz
çalışmalarınız var mı?
Bu aralar gündemimde olan yeni bir
çalışma var. 1001 Gece Masalları adında Almanca olarak hazırlanmakta olan
bir sesli kitabın (Hörbuch) tüm müziklerinin bestelerini yapıyorum. Fakat bu
çalışmamız henüz tamamlanmadı.
Gelecekle ilgili planlarınızdan
bahseder misiniz biraz da bize?
Benim için çok önemli olan ve keyif
aldığım kısmı da, eşimle birlikte yapmış olduğumuz müzikler... Geçtiğimiz
mart ayında Würselen Belediyesi’nde
vermiş olduğumuz „Lieder & Lyrik“ konseri çok beğenildi ve beraberinde başka projeler de getirdi.
En çok istediğim şeyler arasında film
müzikleri yapmak var. Film müziklerine olan merakım Yeşilcam sinemasına dayalıdır. O dönem yapılan film
müzikleri çok kalıcı oldular ve halen
duyulduğunda insanı etkileyecek güzellikteler.
Fakat tabiiki benim ilerideki hedefim,
burada yaşıyor olmamdan dolayı, Alman televizyonu ve sineması. O alanlarda daha kalıcı müzikler yapmak
istiyorum.
Aachen’da internet üzerinden
Türkçe yayın yapacak bir radyo
konusu gündemimizde şu
sıralar. Orada gençler sizden
bir destek bekleyebilirler mi?
Zamanım olduğu sürece elimden geldiğince destek olmaya çalışırım. Fakat
bu işler çok yorucu ve emek isteyen
şeyler. Kısacık bir yayın için dahi saatlerce hazırlık yapılması gerekiyor.
Çok iddialı olmadan başlamak gerek. Başarılar dilerim. İsteyenler bana
www.earcatch.de internet sitemden
ulaşabilirler.
Son sözlerinizi alabilir miyiz?
Yaşamınızdan müziği eksik etmeyin,
müziksiz kalmayın diyorum...
Bize zaman ayırdığınız için size
teşekkür eder, başarılar dileriz.
Günal Günal
SİZ DE ARAMIZA KATILIN!
BOĞAZ ESİNTİSİNİ HAFTADA 2,5 SAAT
BİLE OLSA NADELFABRİK'TE
YAŞAMAK İSTEMEZ MİSİNİZ?
Türk Sanat Müziği Koromuz
30 koristen ve 15 müzisyenden oluşuyor.
Her çarşamba saat 19'da provalarımızı
ciddi şekilde sürdürüyoruz.
Katılmak isteyenleri aramızda görmekten
mutluluk duyarız.
Aachen Türk Sanat Müziği Korosu
Yeni Yıl Konserimiz
10 Ocak 2015'de gerçekleşecektir.
Bizlerle çalışmak isteyenler
aşağadaki numaradan ulaşabilirler.
Tel: 0157 309 525 18
E-Posta: [email protected]
www.hih-aachen.de
© aachen.de
14
üniversite sayfası
Aachen’da bir modern halk dansları grubu: Turkish Folk Dance Aachen
Aachen’da gençlerin sosyal medyada
bir araya gelerek oluşturduğu, modern
halk dansları topluluğu Turkish Folk
Dance Aachen. Üniversite öğrencilerinin yoğunlukta yaşadığı bu kentte, kültürel ve sanatsal etkinliklerimizi
üreten ve sürdürmek isteyen bir topluluk. Şubat ayında gerçekleştirilecek
olan Hochschulsportshow etkinliklerinde bir gösteri gerçekleştirmek için yoğun ve heyacanlı çalışmalar başlatmış
bulunmaktalar.
Bizim Aachen dergisi olarak bu topluluğu yakından tanımak ve bu güzel çabayı sizlerle paylaşmak istedik. Grubun
hem kurucusu hem de çalıştırıcısı olan
Berkant Bostan’la topluluğun bir prova
çalışmasının ardından kısa bir röportaj
gerçekleştirdik.
İlk olarak bize kısaca
kendinizden ve bu
grubun oluşum
serüveninden
bahsedebilir misin?
Memnuniyetle. Aachen’a,
RWTH’da Enerji mühendisliği bölümü öğrenimi için
geldim. Köln şehrinde doğup
büyüdüm. Üniversite öncesi yıllarımdan bu zamana kadar yaklaşık altı yıldır halk danslarıyla ilgilenmekteyim.
Köln şehrinde bulunan Cologne Dance Academy topluluğunun üyelerinden biriyim ayrıca. Aachen kentine
geldiğimde bu ilgi ve uğraşımı devam ettirmek istedim. İlk olarak sosyal medya üzerinden yaptığım araştırmada bir dans grubuyla karşılaştım,
ancak aktif çalışmalarını bitirmiş bir
gruptu. Daha sonra sosyal medya sitelerinde çeşitli sayfalara duyuru yazarak, böyle bir çalışmaya katılabilecek arkadaşlar ile tanışmış olduk. Bu
şekilde bir araya gelebildik ve grubumuz aktif provalara başlamış oldu.
Yaptığınız çalışmalarda
ne tür oyunlar bulunuyor?
Şu an gelecek şubat ayında gerçekleşecek olan Hochschulsportshow etkinliklerinde sergilemek üzere bir
gösteri hazırlığındayız. Bunun için
Karadeniz yöresinden horon, Hakkari yöresinden Potpori, Ege yöre-
sinden Zeybek ve Roman dansları
üzerine çalışıyoruz. Amacımız
Anadolu danslarını temsil
edebilecek bir görsel şölen yaşatmak.
Kaç kişilik bir
ekibiniz var? Bu
çalışmaya ilgi duyacak
kişilere yönelik bir
planınız var mı?
Kesinlikle. Halk dansları kalabalık ekiplerle yapılabilecek bir etkinliktir.
Şu an 15 kişilik bir ekibiz ama sayımızın artmasını ve yeni katılımcıların
olmasını diliyoruz. Ancak önümüzde
gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz bir
gösteri var. Bu açıdan dans ve ritm konusunda yetenekli ve biraz deneyimli arkadaşların katılımı bize güç verecektir. Aachen’da yüzlerce Türkiyeli
öğrenci bulunmakta. Bu tarz etkinliklerin bir parçası olmak bence toplumsal ve kültürel bir sorumluluk. Bize katılmak isteyen arkadaşların üniversite
öğrencisi olması önceliğimiz, fakat
kesin bir şart değil. Amacımız kültürel ve sanatsal değerlerimizi topluca
sürdürebilmektir.
Aachen’da calışmalarınızı
sürdürürken karşılaştığınız
herhangi bir zorluk var mı?
Malesef evet. Aachen gibi küçük bir
şehirde bu tarz bir çalışmayı yapabilmek için uygun şartları sağlayan bir
mekana sahip olmak zor. Buna rağmen çalışmalarımızı okulumuzdaki
boş dersliklerde ya da seminer salonlarında gerçekleştiriyoruz. Bu konuda kalıcı ve ihtiyacımıza uygun yer
arayışımız devam ediyor. Buna rağmen çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz
bir şey var mı? Çalışmalarınıza
katılmak isteyen arkadaşlar
size nasıl ulaşabilir?
Sanatsal ve kültürel alanlarda bizim
insanlarımızın daha üretken ve katılımcı olmasını diliyorum. Unutulmamalı ki toplum için yapılan işler fazlasıyla geri dönecektir! Bize göstermiş
olduğunuz bu ilgiden dolayı teşekkür
ederiz. Bize ulaşmak isteyen arkadaşlarımız için Facebook’ta bir grubumuz
mevcut (rwth turk halk oyunları). Ayrıca mail adresinden de temasa geçebilirler: [email protected].
Bizim Aachen ekibi olarak sizi
bu güzel çabanızdan dolayı
tebrik eder ve başarılarınızın
devamını dileriz.
Cologne Dance Academy
Musa İrşi
15
YEMEK KÜLTÜRÜ
Tavuklu
yemekler
Yılbaşı yemeği olarak mutlaka hindili yemek tarifleri
verilir; fırında hindi dolması gibi. Biz bu kez sizlere tavukla yapabileceğiniz bir kaç yemek tarifi veriyoruz.
Umarız dener ve beğenirsiniz.
Sebzeli Tavuk Sarma
Malzemeler: 2 adet tavuk göğsü, 5-6
adet mantar, 2 tane sivri biber, 1 tane
kırmızı biber, 1 orta boy soğan, tuz,
karabiber, kırmızıbiber, zeytinyağı ve
salça
Hazırlanışı: 2 parça tavuk göğsünü
enlemesine ikiye bölün fakat tam birbirinden ayırmayın. Soğan, biber ve
mantarları ufak ufak doğrayın. Daha
sonra tavada sırasıyla soğanı, mantarı, biberleri baharatlarla soteleyin. Tavuk parçalarını baharatlarla ve zeytinyağıyla karıştırın. Tavukların ortasına
hazırladığımız sotelenmiş sebzeleri
türkisch - italienische küche
richtig satt essen
paylaştırın ve rulo haline getirip kürdanla tutturun. Üstüne salçayla suyu
ve biraz da tuzu karıştırıp dökün. Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında
üstleri kızarana dek pişirin. Pişmesine
5 dakika kala isterseniz üzerlerine kaşar dilimleri de koyabilirsiniz.
5,00 €
montags > dönertag
DÖNERTELLER
Hähnchen-Putenspiessdöner
mit Salat, Cacik & Fritten oder Reis
robottan geçirerek ezin. Tencerede
kalan tavuk suyunu ve karabiberi ekleyerek karıştırın. Hazırladığınız cevizli
sosu tavuk etlerinin üzerine yayın. Sıvıyağı tavada ısıtıp kırmızı toz biberle
kızdırın ve çerkez tavuğunun üzerine
gezdirip maydanozla süsleyin. Sıcak
ya da soğuk olarak servis yapın.
pizza DÖNER
Hähnchen + Putenspießdöner & Zwiebeln
spaghetti DÖNER
mit Geflügelfleisch, Zwiebeln,
Tomatensoße, Knoblauch + scharf
dienstags > pizzatag
PIZZA Hawaii
Fırında Tavuk Dolması
Malzemeler: 1 tüm tavuk, 1 TK salça,
tuz, karabiber, kimyon, tatlı toz biber,
sıvıyağ. İç pilavı için: 1 su bardağı pirinç, 1 kuru soğan, sıvıyağ, tuz, karabiber, kimyon, 1 YK salça, (isteğe bağlı
olarak da) tavuk ciğeri, kuş üzümü ve
çam fıstığı.
Hazırlanışı: Tavuğu marine etmek için
baharatları, salçayı ve sıvıyağı karıştırıp tavuğu bu karışımla ovun; derisinin altına da sürerek etine temas etmesini sağlayın. Pilavı hazırlayıncaya
kadar böylece dinlendirin. Pilavı için,
yemeklik doğranmış soğanı sıvıyağda
pembeleşinceye dek kavurup salçayı
ekleyin. Doğranmış ve önceden pişirilmiş ciğeri ilave edip suyunu çekene
ein menü +
ein getränk
nur
0,2 l. Cola, Wasser oder Apfelschorle
Çerkez Tavuğu
Malzemeler: 1 bütün tavuk, 3 su bardağı su, 2 tatlı kaşığı tuz, 8 diş sarımsak, 5 ince dilim bayat ekmek, 3 su
bardağı dövülmemiş ceviz, 1 TK karabiber, 2 ÇK sıvıyağ, 1/2 TK kırmızı toz
biber, 1 TK tuz, bir miktar maydanoz.
Hazırlanışı: Tavuğu temizleyip yıkayın ve bir tencereye alın. 3 su bardağı su ve tuz ekleyerek kısık ateşte yumuşayana kadar pişirin. Daha sonra
etlerini ve kemiklerini ayırın. Etleri tel
tel ayırın ve büyük bir servis tabağına
düzgünce yerleştirin. Sarımsakları soyun, ekmek dilimlerinin içini ufalayın.
Ceviz, ekmek içi ve sarımsak dişlerini
pizzeria
pont
pascha
Ananas & Schinken
pizza MISTA
Champignons, Vorderschinken, Thunfisch & Salami
pizza ORTOLANA
Champignons, Artischocken & Paprika
dek pişirin. Pirinci ve baharatları ve kuş
üzümü ile çam fıstığını da ekleyip suyunu ayarlayın. Hazırladığınız iç pilavı tavuğun içine doldurup dikin. Ayak
uçlarını bağlayıp tepsiye veya borcama yerleştirin. Önceden 180 derecede
ısınmış fırında yaklaşık 1-1,5 saat kadar
üzeri açık pişirin. Pilavını servis tabağına çıkarıp üzerine kesip parçaladığınız
tavuk etlerini yerleştirin.
pPP
pizzeriapontpascha
PONTSTR. 114/116
52062 AACHEN
TEL.: 0241 / 40 25 57
ÖFFNUNGSZEITEN:
So.-Do. 11:00 - 01:00,
FR. & SA. 11:00 - 03:00
www.pontpascha.de
16
sizden gelenler
kayınpederimi çıkışta görünceye kadar. Karşılama safhası bittikten sonra
yaşayacağım Aachen şehrine hareket
etmek üzere arabaya yöneldik.
Arabanın önüne geldiğimizde biraz
şaşırdığımı inkar edemem. Kayınpederimin Golf 2 arabasıyla gelmişlerdi,
tabiiki ben Mercedes falan bekliyordum. Beklentilerle gerçeklerin aynı olmadığını anlamak ve hissetmek için
dokunman, yaşaman veya görmen
gerektiğinin farkına vardım.
İthal damat
İthal damat terimi ile ilk tanıştığımda, ben çoktan bu ithal damatlardan
biri olmuştum bile. Bu topraklara ayak
bastığım günü bugün halen en ince
ayrıntısına kadar hatırlıyorum.
Üç saate yakın yolculuk esnasında
uçakta hostesle bir iki kelime hariç hiç
konuşmadım. Hayatımı, yaşam tarzımı tamamiyle derinden etkileyecek
olan kararımı vermiş olup son aşaması devam eden uçak yolculuğunu yapıyordum. Bütün yolculuk boyunca,
arkamda bıraktıklarım bir film şeridi
gibi geçiyordu gözümün önünden.
Uçak indikten sonra ben yanımdaki diğer yolcuları takip edip valizimi
beklemeye başladım. Etrafımda hiç
Türkçe konuşan yoktu. O an anladım
ki benim, yeni doğup konuşamayan
bir bebekten hiç bir farkım yoktu;
kendimi tamamiyle bir boşlukta hissetmiştim. Tabiiki eşimi, babamı ve
İlk günler, düğün telaşı, ilk haftalar, ilk
aylar derken artık burada yaşamaya
başlamış yavaş yavaş da alışmaya çalışıyordum. Ufak tefek uyum sorunları,
tartışmalar derken Almanca kursuna
başladım. Haftanın beş günü kursa
gidiyor, değişik ülkelerden insanlarla tanışma fırsatı buluyordum; okullu yıllara geri dönmüştüm. Eşim tıp
fakültesinin son aşamasına gelmişti
ve akşamları ikimizde öğreniyorduk.
O günlerde göstermiş olduğum büyük çaba ve azim benim bugünlerde
rahat bir yaşam sürdürmemi sağladı.
Aradan geçen 15 yıl hayatımdan bir
çok şeyi götürse de bana çok da kazandırdıkları oldu. Vermiş olduğum
karardan hiç bir zaman pişmanlık
duymadım. Buraya memuriyeti bırakıp gelmiştim. Karamsarlığa kapılıp
mücadeleden kopmak üzere olduğum zamanlar olsa bile eşim o anlarda hep yanımda oldu ve olmaya devam ediyor. Bu manada ben kendimi
şanslı ithal damatlardan sayıyorum.
Bugün severek yaptığım bir işim, çok
sevdiğim iki tane oğlum ve ailem var.
AUTOWÄSCHE • INNENPFLEGE • POLITUR • AUFBEREITUNG
.
Ali Imdat Akkaya
Benimle aynı kaderi paylaşmış insanlarımızın yaşadığı aile içi ve toplumsal
sorunların çözülmemiş veya çoğalmış
olmasının en büyük nedenlerinden
bir tanesi, misafir olarak buraya davet
edilen (gelin veya damat farketmiyor)
her kimse daha önce yaşamadığı, görmediği bir topluma ayak uydurmak
için gelmişse ve yanında en büyük
destekçisi olması gereken eşini bulamıyorsa, uyum sorununun en büyük
aşaması başlamış demektir.
Diğer bir sorun ise, buraya gelen ve bu
ülkede, bu toplumda yaşama arzusunda olan ithal damat ve gelinlerimizin
değişime, yeniliklere, alışılmışın dışına
çıkılmasına karşı koydukları inanılmaz
mücadeledir. Bu mücadele çoğu zaman da ayrılık ve hüzünle sonuçlanmıştır. Oysa değişime ve yeniliklere
direnen şahıslar ve toplumlar hiç bir
zaman ilerleme kaydedememişlerdir.
Bizler kendi öz kültürümüzden, kendi gelenek ve göreneklerimizden taviz vermeden, yaşadığımız toplumla
beraber yaşamayı, bazen özeleştiri ve empati yapıp, bizi nasıl gördüklerini anlamaya çalışmayı bilmeliyiz.
Onlar gibi düşünmek, yemek, içmek
ve giyinmek zorunda değiliz ama konulmuş olan anayasal düzene uyma
zorunluluğumuz vardır. Bu beraber
yaşama kültürümüzün en önemli ana
unsurudur.
Bu vesileyle, her ne şekilde olursa olsun, buraya yerleşmiş, ithal adı verilmiş kardeşlerime tavsiyem; ümitlerini
hiç bir zaman yitirmesinler. Problemler, sorunlar, ayrışmalar herzaman
olacaktır. Önemli olan bütün bunları
medeni bir şekilde, kavgasız ve gürültüsüz konuşarak çözebilmektir.
Bizim en büyük sorunumuzdur konuşamamak.
Sezgin Çapraz
17
Kapak konusu: 10. Yabancılar Raporu
bağımsız olarak hala yeteneklerine
göre eğitimde yükselme olanağını
sağlamayı başaramadıklarını ve göçmen ailelerin çocuklarının okulda başarılı olması için velilerin de ülkedeki
eğitim sistemini anlamaları gerektiğini vurguluyor.
Almanya’da 20-29 yaşları arası 1,3 milyon gencin meslek sahibi olmadığını
ve bunların istihdam edilme olanağının da düşük olduğuna işaret eden
Özoğuz, mesleği olmayan yabancıların oranının % 30 olduğunu kaydetti.
Rapordaki ‘yabancı’ kelimesi Bakan Özoğuz’u rahatsız etti
Foto © Bundesesregierung-Denzel
Almanya’daki Yabancıların Durum Raporu, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan
göçmenleri yabancı (!) sıfatıyla kamuoyuna tanıtması, Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz’un kendisini dahi rahatsız ettiğini belirtiyor. Rapor, göçmenlerin bir
başarı karnesi olma niteliği taşıyor ve yönetime de eksiklikleri hatırlatıyor. Ancak
uyumun diğer muhataplarının durumunu yansıtan raporların olmamasını da bir
eksiklik olarak değerlendiriyor. Burada sizlere 700 sayfalık bu raporda yer alan
ana konuları ve Özoğuz’un yapmış olduğu değerlendirmeleri kısaca sunuyoruz.
Aydan Özoğuz kimdir:
1958 yılında Türkiye'den Almanya'ya çalışmaya gelen “misafir işçi”
bir ailenin çocuğudur. 1967 yılında Hamburg’ta doğmuştur. Ailesinin yaptığı gıda ticaretinde başarılı olmasından sonra, Özoğuz
1989 yılında Almanya vatandaşı
oldu. İngiliz edebiyatı ve İspanyolca okuduktan sonra yüksek lisansını insan kaynakları üzerine
yaptı. Öğrencilik yaptığı yıllarda
Hamburg'ta iki yıl süreyle Türk
Öğrenci Derneği başkanlığını yürüttü. Öğrencilik yaşamının ardından Almanya Sosyal Demokrat
Partisi'nin (SPD) ilk Türk asıllı başkan yardımcılığı görevini üstlendi. Özoğuz Hamburg'ta senatör
Michael Neumann ile evli olup, iki
çocuk sahibidir. Almanya'da 2013
yılında Göç ve Uyum Bakanlığı
görevine getirilmiştir.
Almanya’da geçen seneki seçimlerde Federal Almanya Göç, Mülteciler
ve Uyumdan Sorumlu Devlet bakanlığı görevine getirilen Aydan Özoğuz, başkent Berlin’deki Federal Basın
Merkezi’nde yabancıların ülkedeki durumunu ortaya koyan 10. Yabancılar
Raporu’nu tanıttı. Özoğuz, yabancıların
topluma uyumu konusunda "hala yapacak çok şeyin olduğunu" belirtiyor.
Özoğuz, Almanya’nın, uzun bir zaman göç ülkesi olduğunu kabul etmek istemediğini, bundan dolayı on
yıllar önce yapılmayanları şimdi telafi
etmekle geçirdiklerini ifade etti. Bunun özellikle uyum kurslarında ve eğitim sisteminde görüldüğünü belirten
Özoğuz, "Bu konuda yapacak daha
çok şeyimiz var" dedi.
Son 15 yıl içinde ülkede ciddi değişimlerin yaşandığını belirten Özoğuz,
2000 yılında Vatandaşlık Yasası çerçevesinde yapılan tartışmalarla ülkede
göçle ilgili yeni bir anlayışın oluştuğunu kaydetti. Özoğuz, 2005'te yürürlüğe
giren Göç Yasasıyla uyum kurslarının
başladığını ve 1,4 milyon yabancının
bu kurslara katıldığını belirtti.
Göçmenlerin topluma uyumu konusunda eğitimin önemine değinen
Özoğuz, Almanya’da gençlere sosyal
durumları ve kültürel kökenlerinden
Özoğuz, 1 Aralık 2014’de yapılacak olan Uyum Zirvesi’nde meslek eğitiminin ağırlıklı konu olarak ele alınacağını belirterek, şirketlerin bilinçli veya
bilinçsiz şekilde istihdam piyasasında yaptıkları ayrımcılığın da masaya
yatırılacağını vurguluyor.
Almanya’da yaşanan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile ilgili de Özoğuz, ülkeye göçün artmasıyla yabancı düşmanlığının arttığını kaydetti.
Almanya’da toplumun yabancı düşmanlığı konusunda daha duyarlı hale
gelmesini dileyen Özoğuz, saldırıya
uğrayanlara destek vermek gerektiğini, bu kapsamda bir ay önce söz konusu cami derneklerinin yetkililerini
makamına davet ettiğini ve onları dinlediğini anımsattı.
Söz konusu raporun sadece yabancılarla ilgili olmadığına dikkati çeken
Özoğuz, raporda iki-üç kuşaktan beri
ülkede yaşayanların durumunu da
içerdiği için bu raporun ismini değiştirmek istediğini kaydetti.
Aile birleşimi konusuna da değinen
Özoğuz, Avrupa Adalet Divanı’nın
aile birleşiminde Türk vatandaşları için
Almanya’nın ülkeye gelmeden önce
dil şartı aramasının, AB hukukuna aykırı olduğu yönündeki kararıyla ilgili bir
soru üzerine de bu kararın, birçok yolu
açık bıraktığını ve Alman hükümetinin de bu kararı nasıl uygulayacağı konusuna net bir tavrının oluşmadığını
belirterek, kendisinin de Almanca'nın
Almanya’da daha iyi öğrenileceğini
düşündüğünü ifade ediyor. "Hiç şüphesiz Almanya'ya gelen herkes Almanca öğrensin ancak bunun burada yapılması ve insanların bu dili burada
uygulaması daha iyidir" dedi.
18
Kapak konusu: 10. Yabancılar Raporu
10. Yabancılar Raporu
Devlet Bakanı Özoğuz’un kamuoyuna
tanıttığı rapor, Haziran 2012 ile Mayıs
2014 arasındaki dönemi içeriyor.
Almanya'da 16,3 milyon yabancı yaşamakta ve en büyük grubu % 18,3’lük
bir oranla (yaklaşık 2,9 milyon) Türkiye’den gelenler oluşturuyor.
Almanya’daki yabancıların büyük bir
bölümü batıdaki eyaletlerde yaşıyor.
Yaş ortalamaları 35,5 olan bu grup,
yaş ortalamaları 46,4 yaşında olan Almanlara göre daha genç bir nufüs.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı
Yabancı isimler taşıyanlar
ayrımcılığa uğruyor
Rapor, meslek eğitimi için şirketlere
başvuran Türk ve Arap gençlerin Alman gençlerle aynı yeterliliğe sahip
olmalarına rağmen ayrımcılığa uğradıklarını ortaya koyuyor. Gençlerin
isimlerinden dolayı şirketler tarafından mülakata çağrılmayarak, başvurularının gözönünde bulundurulmadığı
ve ayrımcılık yapıldığının altı çiziliyor.
İş piyasasındaki olumlu gelişmelere
rağmen, yabancılar arasındaki işsizlik
sayısı genel ortalamanın çok üstünde. Yabancılar arasındaki işsizlik oranı
% 14,4 iken, genel işsizlik oranı sadece % 6,2 olduğu belirtiliyor.
Alman hükümetinin ırkçılık, yabancı
ve Yahudi düşmanlığı ile mücadele
etmesinin, öncelikli görevleri arasında
yer aldığı belirtilen raporda, raporun
kapsadığı dönemde aşırı sağcı NSU
terör örgütünün işlediği cinayetlerin
ortaya çıkmasının ardından ırkçılıkla
mücadelenin sürekli devam etmesi
gereken bir görev olduğunun gözler
önüne serildiği ifade ediliyor.
Geçmişte aşırı sağ tehlikesinin küçümsendiği belirtilen bu raporda, yabancı düşmanlığını içeren suçların 2010
yılında en düşük seviyedeyken 2013
yılında aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların % 11,2 arttığı görülüyor.
Irkçı ve politik arka planı olan suçlardan mağdur olanlara davranışların
daha olumlu hale gelmesi gerektiği
ve bu konuda bağımsız ‘’şikayet merkezlerinin’’ kurulması isteniyor.
Almanya’da dini yaşam
Almanya’da nüfusun % 61,5’inin Hristiyan inancına sahip. Müslümanların
sayısı da 3,8 ile 4,3 milyon arasında.
Bunların % 74’ünün Sünni, 12,7’sinin
Alevi ve % 7,1’inin Şii inanç grubuna
bağlı olduğu belirtiliyor.
Almanya’da göçten dolayı dini yaşamın çeşitlilik kazanmış durumda olduğu, ülkede 140’ın üzerinde değişik
inanç grubundan insanın yaşadığı ifade edilen raporda, Almanya’daki Yahudi cemaatine bağlı olan kişilerin
sayısının da yaklaşık 102.000 olduğu
kaydediliyor.
Okuldan diploma alan gençlerin oranında artış olmasına rağmen, mesleki eğitime katılmaları konusunda
olumlu gelişme görülmediğine işaret ediliyor.
Toplumsal hayatın pekiştirilmesi ve
kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması açısından, yabancı gençlerin
meslek eğitimi yapmaları ve diploma elde etmelerinin önemli olduğu
israrla belirtiliyor.
Okul öncesi eğitim
Almanya genelinde 3 ila 5 yaş çocuklarının % 35’i yabancı kökenli. Ülke
genelinde çok dilli yetişen çocukların eşit eğitim sürecinden geçemediği, yabancı çocuklarının kreşlerde ve
okullarda Almanca’yı öğrenmesinin
önemli olduğu ve bu konuda koşulların oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
‘’Toplumsal ve bireysel olarak çok dilliliğin getirdiği potansiyeller okullarda
ve kreşlerde çok fazla desteklenmiyor’’ denilen raporda, öğretmenlerin
ve eğitmenlerin bu konuda daha fazla
desteklenmesi gerektiği kaydedildi.
Raporda ayrıca, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması için, göçmen çocukların erken yaşta kreşe gitmelerinin
önemine dikkati çekiliyor.
Alman siyasi partilerine
yabancıların ilgisi
Raporda geçtiğimiz seçimlerde 5,8
milyon yabancının oy hakkının olduğu ve bunun genel oy oranının %
9’una denk geldiği belirtiliyor. Son seçimde 534 bin yabancı ilk defa sandığa
gitmeye hak kazanırken, Türkiye’den
ve Polonya’dan gelenlerin daha çok
SPD’ye, eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelenlerin ise CDU/CSU’ya yöneldikleri ifade ediliyor.
Eğitimde fırsat eşitliği
“Eğitim sisteminde son yıllarda yapılan iyileştirmelere rağmen fırsat eşitliği
hala sağlanamıyor.” Rapordaki istatistikte üniversiteye gitmek için gerekli
olan lise diplomasına sahip göçmen
gençlerin oranı 2012’de % 16,2’de kalırken, bu oran Almanlarda % 41,2 olarak gerçekleştiği kaydediliyor.
Takip edilen Alman ve
yabancı medyalar
Almanya’da yabancıların da radyo
ve televizyon vergisi ödemesine rağmen, devlet televizyonlarında yeterince dikkate alınmadıkları belirtiliyor.
16 milyon yabancı, okuyucu ve izleyici
grubu olarak, Alman medyası için büyük bir izleyici kitlesi oluşturuyor. Son
yıllarda medyada göçmen istihdam
oranı artsa da bu hala yeterli düzeyin çok altında kalıyor. Özellikle Müslümanlar, radyo ve televizyon kurullarında temsil edilmiyor.
Alman medyasının Almanya’da yaşayan herkese hitap ettiği ileri sürülse de, ana dilde yayın yapan medyanın sıkça kullanıldığı ve yabancıları
daha yakından ilgilendiren konularda önemli bir bilgi kaynağı olduğuna dikkati çekilirken, bu konuda Alman medyasının yetersiz kaldığı ifade
ediliyor.
19
Kapak konusuna Yorumumuz
Göçmenler Almanya’yı terkederlerse neler olur?
Federal Hükümet’in yaptırdığı, Göçmensiz Almanya konulu araştırma
sonuçlarına göre; üniversite öğrencilerinin yarısı, Almanya’nın göçmen
alma kapasitesinin sınırını aştığını ve
ülkenin dış ülkelerden kalifiye eleman
ihtiyacı olmadığını savunuyor.
Bu üniversitelilerin Almanya’ya göç ve
göçmenlere bakışı, toplum genelinde
de maalesef farklı değil.
Fosra Kamuoyu Araştırma Enstitüsü’
nün anketlerinden birinde de; toplumun % 23’ü, Federal Anayasa’da net
bir şekilde yer almasına rağmen ilticacı istemiyor.
Bilhassa Hristiyan Birlik Partileri’nin
(CDU/CSU) Hür Demokrat Parti (FDP)
destekli yıllardır sürdürdüğü, ‘Almanya göç ve göçmen ülkesi değildir. Çok
kültürlülük ölmüştür’ politik söylem ve
eylemleri, çözüm bekleyen acil müdahele edilmesi, neşter atılması gereken
konuları hep erteledi ve bugünkü durumlara gelip dayandık...
Irkçı yaklaşımlarıyla, elmalarla armutları karıştırıp toplumda kendilerine
yandaş, oy bulmaya çalışanlara da cevap olması bakımından, ülkedeki reel
durum eksenli ‘Göç ve göçmensiz bir
Almanya nasıl olurdu?’nun cevaplarını, araştırma sonuçlarıyla vicdan sahibi insanların değerlendirmeleri ışığında satır başlarıyla, sizlere sunalım.
Aachen’daki
Yeminli Mali
Müsaviriniz
.
Ne garip ki, Almanların zihninde göçmen deyince, hala 60’lı, 70’li yılların
verilecek her işi yapacak ‘Misafir İşçi’
(Gastarbeiter) resmi hakim. Göçmenlerin demografik yapısı da çok ciddi
değişti. Alman Ekonomi Enstitüsü’nün
son araştırmalarından birinin verilerine göre; son on yılda Almanya’ya gelen göçmenlerin üçte biri (1/3) üniversite mezunu. Bu oran asli yerliler olan
Almanlarda sadece % 19.
Dolayısıyla göç ve göçmensiz
bir Almanya’da...
• Eğitim seviyesi tabana
doğru hızla düşer.
• Üniversite anfilerinin yarısı boşalır.
• Sosyal sistem darmadağın
olup yıkılır.
• Ülke bütçesinin omurgası,
tamiri imkansız halde kırılır.
• Başta Bavyera olmak üzere bir çok
eyalette istihdam piyasası çöker.
• Kültürel fakirlik başlar.
• Alman futbol ligi başta olmak
üzere, ülke spor dünyası kapısına
kilit vurmak durumunda kalır.
Örnğin, Alman futbol milli
takımı, şampiyonluğunun
eskileriyle idare eder.
• Çeşitli alanlardaki mühendis
ihtiyacı asla kapatılamaz.
• Kalkınma ve gelişme
şimdikinin çok gerisine
düşer ve ileriye gidemez.
• Sağlık sektörü tamiri, telafisi
imkansız yaralar alır. Hastanelerde,
yaşlı bakım evlerinde kalanlara
ve evinde bakım yapılan hasta ve
yaşlılara bakacak personel kalmaz.
• Çocuk kreşlerinin çoğu
kapanır; kalanlarda da
personel sıkıntısı başlar.
• Emeklilerin maaşlarını ödeyecek
yeni bir nesil kalmaz ortada.
• Bugün emeklilik yaşını
67’ye çıkaran hükümet,
bu yaş sınırını 80’li yaşlara
çıkarmak zorunda kalır.
• Kültürel ve sanatsal alanlarda
hızlı bir çöküş yaşanır.
• Temiz çevre, yollar, şehirler
akıllarda ve resimlerde
birer hatıra olarak kalır.
Muhsin Ceylan ve Günal Günal
Tecrübeli
Güvenilir
Profesyonel
bir anlayıs. ile
sizlere hizmet
vermeye hazırız!
Dipl.-Kauffrau (FH)
RukIye Alper
Steuerberaterin
Heinrichsallee 68
52062 Aachen
Tel: +49 241 990 215-0
Fax: +49 241 990 215-29
[email protected]
Korrektur2-RukiyeAlper-Kanzleischild.indd 1
17.04.14 13:24
www.steuerkanzlei-alper.de
20
sudoku sayfası
Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler:
1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir.
basit
5
8 3
3
5 9
2 9 1
5
6
4
3
6
8
1
1
7
3
4
2
5
9
7
4
8
2
9
7 3
1
9
9
4
6
7
6
1
2
4
3
4
3 9 5
8
2
5 7
3
6
9
5
5
1
6
7
9
5
2
3
6
1
9
2
6
4
2
7
2
normal
6
1
6
8
3
1
2
3
4
7
8
2
7
6
9
6
9
7
3
8
6
1 7 2
7 3
4 8
1 8
5 6
9 4
8 6
7 2 5
5
3
9
1
2
5
4
6
5
2
3
7
9 2
2
3
8 1
5
1
2
4
1
9
6
8
1 5 7
9 6 8
2
3
4
1
9
5
8
1
6
9
7
2
9
1
3 5
8
9 1
5
7 4
7
8
8
8
7
9
6
9
2 7
2
7
5
6
5
7
4
6
6 7
4
7
2
7
1
4
2
9 8
3 5
7
4
9
1 8
4 3
5
2
3
7
3
7
6
4
4 7
9
8
6
1
5
6
5
6
9 8
6
3
3
1
1
9
3 1
4 2
5
3
6
3
3
8 3
5
4
5
5 2
7
3 9
7
5 9 7 8
9
4
6 3
8
2
6
1
3
1
7
8
5
2
6 3 4
7
4
5
4
zor
9
6
8
7
8
2
3
6
2 7
7 1
9
7
2
5
2
3
5 3
7 8
2
6
4
9
1 3
9 5
9 8
8
8
3
6 1
1
7
2
4
6
1
3
4
6
6
1
5
3
6
2
4
6
2
21
başka işler yapanlar: adem avcı
Ortopedik
Ayakkabı
Ustası
„İnsanlarımızın dertlerine ortak olmak, onlara çare bulmak benim
hayalimdi ve bu mesleği seçerek istediğim hayalime kavuşmuş oldum.“
Adem Bey biraz kendinizden
bahseder misiniz?
Babam İsmail Avcı 1970 yılında Isparta’dan Alsdorf’a madenci olarak geldikten 3 yıl sonra, 1973’de dünyaya
gelmişim. Çocukluğum ve okul yıllarım
Alsdorf ve çevresinde geçti.Okuldu,
meslek yapmak derken kendimi, ortopedik ayakkabı ve malzemeleri yapan
bir ustanın yanında buldum. 19 sene
bu meslekte bir dükkanda çalıştım ve
8 sene evvel de bu dükkanı devralarak
kendim çalışmaya başladım. Evliyim.
2 kız, 1 oğlan üç çocuk babasıyım.
Bu meslek çok tercih edilen,
pek populer olan bir meslek
dalına benzemiyor. Sizin bu
mesleğe atılmanız nasıl oldu?
Bu mesleğe başlamam biraz enteresan oldu diyebilirim. Tabii bu meslek
pek fazla tanınmıyor, çünkü bu mesleğin sağlık yönü de çok önemli. Sonuçta ortopedik hastalıkları olanlara
çareler üretiyoruz ve ortopedik malzemeler yapmanın yanında, insanların
ayaklarından beline kadar olan ağrılara derman olmaktayız. Bu mesleğin çilekeş yanı çok. Aachen ve çevresinde
bu işin meslek okulu yok. Bu mesleği
öğrenmek için Köln’e veya Essen şehrine gitmeniz gerekmekte. Tekrar başa
dönecek olursak, okul yıllarımda babam, ayakkabılarının içine ortopedik
tabanlık (Einlage) yaptırıyordu ve ben
de onunla beraber giderdim.Hep aklımda insanlara yardımım olabilecek
bir meslek yapmalıyım diye düşünürdüm. Okulumun son yıllarında, staj
yapmam gerekiyordu ve babam beni
ortopedik ayakkabı ustasına götürdü.
Beni ve babamı tanıdığı için, ben orada üç hafta staj yaparak, bu meslekle
tanışmış oldum ve okulumu bitirdikten sonra, ustamla konuştum ve beni
mesleği öğrenmem (Ausbildung) için
dükkanına kabul etti. Böylece, hayalim
olan, insanlara faydam olacak bir meslek seçmiş oldum. Mesleğimi severek
yapmaktayım.
Mesleğinizi severek yaptığınızı
söylediniz. Sizce bu mesleğin
en önemli yanı neresidir?
Ortopedik ayakkabı ve malzemelerini
yapan şu anda büyük işletmeler var.
Bizler, küçük atölyelerde bir-iki kişi
olarak çalışmaktayız. Genellikle, bu
işle uğraşanlar, aile şirketleri olmaktalar, yani babadan oğula geçen bir
meslek gibi. Aachen ve çevresinde,
okulun olmayışı tabii bu mesleğe ilgiyi azaltıyor. Büyük şirketler de kendi elemanlarını kendileri yetiştirdikleri
için bu mesleğe maalesef gençler tarafından pek ilgi yok. Ama dediğim
gibi, ben mesleğimi severek yapıyorum ve isteyerek öğrendim. İnsanların en hassas ve en çok ilgi göstermesi gereken yer ayaklarıdır. En ince
kılcal damarlar ayaklarımızdadır ve
bizi taşıyan uzvumuz olan ayaklarımız ağrıdığı zaman, gezmek ve çalışmak eziyet olmaktadır insana. Ayak
bakımı çok önemli. İsanların ayak, diz
ve bel ağrılarının çoğu, ayaktaki arızalardan meydana gelmekte ve bu
ağrılar çoğu zaman doğru ve gerekli
şekilde yapılan tabanlıklarla geçmekte veya en asgariye inmektedir. Meslek gruplarına ve çalıştıkları yerlere
göre, her çeşit tabanlık yapmaktayız.
Örneğin, sporculara yaptıkları spora
göre tabanlıklar yaparak, daha rahat
spor yapma imkanları vermekteyiz.
Yani, düşünün topuk dikeni olan bir
kişi size geliyor ve sizin imal ettiğiniz
bir parça tabanlıkla ağrılarından kurtuluyorç Bize dua etmesi, bizim için
büyük bir mutluluk olmakta ve bizde bu memnuniyeti daha da artırmak
için, daha bir heyecanla çalışmaktayız.
Benim için önemli olan müşterimin
buradan memnun olarak ayrılmasıdır.
Bu mesleğe Almanyada
ihtiyaç çok mu?
Evet, bu meslek dalında Almanya’da
ihtiyaç çok ve bu mesleği yapanlar hiç
bir zaman açıkta kalmazlar. Şu anda
garantili bir meslek dalı diyebilirim.
Ancak, bu mesleğin dezavantajı, daha
önce bahsettiğim gibi, ustalık belgesi
veren okulların uzak yerlerde olması
ve oralarda kendi imkanlarınla bunları
yapmak zorunda olman ama tavsiye
ederim. Şu anda Türkiye’de bu mesleği yapan ustalar yok. Ayakkabı ustaları var ama onlar, ortopedik ayakkabı
yapamazlar. Avrupa ve dünya genelinde bu mesleğe gerçekten ihtiyaç
var. Dünyada diyabet hastaları çoğalmakta ve diyabet hastalarının çoğu
ayaklarından problem çekmekteler
ve bunlara ortopedik ayakabı ve tabanlık mutlaka gerekmekte.
Son olarak bu meslek hakkında
neler söylemek istersin?
Almanlar bu konuda daha bilinçli ve
en ufak bir problemleri olduğunda,
doğrudan doktora giderek problemi
çözmekteler. Ancak bizim Türkler bu
konuda yetersiz kalmaktalar; özellikle ilk ve ikinci nesil vatandaşlarımız
konuyu tam kavrayamadıkları için tedavi olmamaktalar. Bilinçli bir şekilde ortopedik rahatsızlıkları olan veya
şeker hastası olanlar bana gelsinler.
Dil problemi olmadan dertlerini anlatırlar, ben de onları aydınlatarak, gerekli yönlendirmelerle, dertlerine çare
olabilirim. Özellikle gençlerimize bu
mesleği tavsiye ederim. Bu mesleği
bitirenler, açıkta kalmazlar. Bu mesleği yapabilmek için Real Abschluss diploması gerekmekte Bu konuda gençlerimiz bize gelip bigi alabilirler.
Bize zaman ayırdığınız için
teşekkür eder, başarılar dilerim.
Abdullah Yaşar
22
genel kültür
Ayların isimleri
nereden geliyor?
Ayların oluşumu Antik Roma dönemine dayanır. O zamanlar bir yılın 365
gün 6 saat sürdüğü bilinmektedir. Bir
yıl Venüs, Mars, Terminus (gençlik) ve
Luventus (yaşlılık) diye dört aya bölünmüştür. Ancak Julius Sezar döneminde, bir yıl içerisindeki bu ayrım
yetersiz görülür ve Sezar takvimde
yeniden düzenlemeye gidilmesini ister. Bunun için de o, dönemin ünlü
Mısırlı astronomi bilgini Sosigenes’e
emir verir. Sosigenes uzun çalışmalar
sonucu şöyle bir çözüm üretir:
• 1 yıl 365 gün sürecek.
• Her yıldan 6 saat artacak ve 4 yılda bir artan bu saatler, takvime bir
gün olarak eklenecek ve böylece o
yıl 365+1=366 gün olacak.
• 366 gün ise 12 aya bölünecek. Fakat
366 tam olarak 12’ye bölünmediğinden 6 ay 30 gün, 6 ay da 31 gün olacak.
365 gün ise bu aylara şöyle dağıtılmış:
Julius Sezar’ın emriyle 365 gün çeken yıllarda en son aydan düşülmesi sağlanmıştır. Tabii o zamanlar yılın
son ayı Februarius yani Şubat, yılbaşı ise Mart’tır. Böylece Şubat ayı dört
yılda bir 30 gün diğer yıllarda 29 gün
olmuş. Sezar bir de doğduğu aya kendi ismini vermiş ve ismi Julius olmuş.
Daha sonra imparator olan Augustus
da sonraki aya kendi ismini vermiş: Augustus. Ancak Sezar’ın ayı 31 gün çekerken, Augustus’un ayı 30 gün çekiyormuş. Bunun üzerine Augustus da
emir vermiş. Yılın son ayından bir gün
alın benim ayıma ekleyin diye. Böylece Şubat’tan 1 gün daha alınmış, o
günden sonra Şubat ayı dört yılda bir
29 gün, diğer yıllarda 28 gün, Sezar’ın
ayı Temmuz ve Augustus’un ayı Ağustos da peş peşe 31 gün çeker olmuş.
Peki, günümüzde kullandığımız ayların isimleri nereden geliyor? Bu sorunun cevabı biraz karışık. Gerek Hicri
takvimi bugün hiç kullanmamamıza
rağmen bazı ayların köklerinin Arapça ve Süryanice olması, gerekse aynı
ayların Yahudi takvimlerinde de kullanılıyor olması, aylar hakkında bir
genelleme yapmamıza engel teşkil
etmektedir. Galiba bunun nedeni de
Osmanlı gibi içinde birçok milletin yaşadığı bir imparatorluktan gelmemizden kaynaklanıyor.
Ocak (Januar): Eski ismi Kanuninisa’dır. Kanun, Süryanice bir kelime
olup ocak, fırın anlamına gelmektedir. Havalar iyice soğuyup ocaklar yakıldığı için bu ad verilmiştir. Eski Roma’daki ismi Januaris’dir. Janus, Roma
mitolojisinde iki yüzü olan bir tanrıdır.
Mayıs (Mai): Roma mitolojisinde bahar-bereket tanrıçası olan Miai’den
gelir. Bu ayda Miai için şenlikler düzenlenirmiş ve Miai’nin bayramı
kutlanırmış.
Haziran (Juni): Süryanicede hazuran
kökünden gelir ve sıcak anlamını taşır.
Bu ay için sıcakların başladığı zaman
anlamında kullanılmıştır. Roma’daki
adı Junius olup, ayın adı yine bir tanrıça olan Juno’dan gelmiştir. Gençlik,
genç anlamlarına gelir.
Temmuz (Juli): Eski Babil’de üreme
ve bereket tanrıçası Tamuza’nın ayı
olarak kabul edilir. Bu ayda tanrıça
Tamuza için dam (Süryanicede kadın demektir) kökünden gelen Dumuzi adında festivaller düzenlenir.
Roma’da Sezar, daha önceden de belirttiğimiz gibi, takvim oluşturulurken
bu aya kendi ismini vermiş.
Şubat (Februar): Süryanicedir (şabat-şobat-şebat). Eski Roma’daki adı
Februarius’tur. Februum arınma anlamına gelmektedir. Februa ise Romalıların günahlarına kefaret olarak
kurban kestikleri arınma festivaline
verilen isimdir. Februarius, Roma’da
yılın son ayı olduğu için yeniden doğuş, zamanın başlangıcı gibi anlamlara gelmektedir.
Mart (März): Roma’da yılın ilk ayı olup
adı Martius’tur. Savaş tanrısı Mars’tan
ismini alır. Kış bastırınca ara verilen
savaşlara bu ayda kaldığı yerden devam edilirdi. Savaş tanrısının adı bu
yüzden bu ayın adı olmuştur.
Nisan (April): Süryaniceden, nisannus kelimesinden gelir. Yılın dördüncü ayı manasındadır. Roma’da Aprilius
denir, aşk-güzellik tanrıçası Afrodit’in
ayı olarak kabul edilirdi.
Ağustos (August): İmparator Octivius’
un ünvanı olan Augustus’tan gelir.
Octivius en görkemli icraatlarından
biri olan İskenderiye’nin fethini bu
ayda gerçekleştirince Sezar döneminde Sextilis (altıncı ay) olan bu ay
Augustus’a çevrilmiştir.
Eylül (September): Süryanice’de aylul
(üzüm), yani “üzüm ayı” anlamına gelmektedir. Roma’daki adı September
olup yedinci ay manasına gelir (septi-yedi). O zamanlar Mart, yılın ilk ayı
olduğu için böyle denilmiştir.
Ekim (Oktober): Eskiden Süryanice olan Teşrin-i evvel (ilk teşrin) adı
verilirdi. Bu aya ekim yapılıp tarlalar
sürüldüğü için Ekim adı verilmiştir.
Roma’da October (sekizinci ay)dır.
Kasım (November): Eskiden Süryanice olan Teşrin-i sani (son teşrin) denirmiş. Bu aya Arapça kökenli, ayıranbölen anlamına gelen ‘kasım’ adını
vermişiz. Nedeni ise eskiler, Kasım
ayından itibaren 180 günlük süreler halinde Ruz-i Kasım ve Ruz-i Hızır diye yılı ikiye ayırırlarmış. Roma’da
November’dır (dokuzuncu ay).
Aralık (Dezember): Türkçe bir kelimedir. Eski yıl ile yeni arasında kaldığı için bu aya ‘Aralık’ adı verilmiştir.
Roma’da December (onuncu ay)dır.
Kaynak: www.wikipedia.com
23
yalnız değilsin!
Düşünce Hataları
“Eğer bir dış etken sizi üzerse,
duyduğunuz acı o şeyin kendisinden
değil, sizin ona verdiğiniz değerden
geliyordur, onu da her an ortadan
kaldırma gücünüz vardır.”
Marcus Aurelius
Sevgili Okuyucular,
Aşırı Genelleme: Aşırı genelleme yapan kişilerin cümlelerinde „kesinlikle,
asla, hiçbir zaman, daima, hiç kimse“
kelimelerine sıklıkla rastlarsınız. Örneğin; Erkek arkadaşı veya eşi tarafından aldatılan bir kadının, tüm erkeklerin güvenilmez olduğunu, matematik
sınavından zayıf alan bir öğrencinin
matematiği asla anlayamayacağınıveya bir arkadaşı tarafından reddedilen kişinin tüm arkadaşları tarafından
reddedileceğini düşünmesi gibi.
Bu hafta sizlere düşünce hatalarımızdan ve hayatımıza etkilerinden bahsetmeye çalışacağım. Yazıma değerli
hocam Prof. Dr. Hakan Türkçapar’dan
aldığım bilişsel terapi eğitimleri sırasında okuduğum, belki bazılarınızın
bildiği bir öykü ile başlamak isterim.
Bir Roma eyaleti olan Anadolu’nun
Frigya bölgesinde M.S. 100 yılları civarında tarlasında çalışan köleleri gözetleyen çiftçinin dikkatini bir kölenin ayağındaki pranga çeker. Pranga
gevşek görünmektedir ve kölenin kaçabileceğini düşünerek hemen yanına gider. Sahibi ayağındaki prangayı sıkıştırmak istediğinde, köle buna
gerek olmadığını, zaten kaçamayacağını, eğer pranga sıkıştırılırsa ayağının kırılabileceğini söyler. Efendisi
köleyi dinlemeyerek prangasını sıkıştırır ve sonuçta kölenin ayağı kırılır. Ancak kölede hiçbir tepki yoktur.
Sahibi bu duruma çok şaşırır ve neden hiçbir tepki vermediğini sorar.
Köle, ayağının zaten kırılmış olduğunu, bundan rahatsız olarak bağırıp çağırmanın birşeyi değiştirmeyeceğini
söyler. Kendisinin yaptığı yanlışlığın
sebep olduğu kötü sonuç karşısında,
hiç rahatsızlık duymamasından çok
etkilenen sahibi, köleyi serbest bırakır. İşte bu köle ünlü bir felsefeci olan
Epiktetos’tur. Epiktetos, özgürlüğünü
elde ettikten sonra, Roma’ya gelir ve
yaşamını etkili bir felsefeci olarak sürdürür. Epiktetos’a göre, insan iç huzuruna ve iyi bir yaşama, kontrolünde
olan ve olmayan öğeleri birbirinden
ayırdığında ulaşır.
İşte bu noktada, bazen farkında olmadığımız, bazen de farkında olsak
da bir parçamız gibi kabul ettiğimiz,
ama gerçekte kontrol altına alabileceğimiz bazı düşünce hatalarımıza bir
göz atalım.
Zihin Okuma: Hiç birimizin karşımızdakinin zihnini okuyabilme gibi bir yeteneği olmamasına rağmen, nedense
bunu değişen ölçülerde yapıyor ve gereksiz mutsuzluk, sıkıntı ve çatışmalar
yaşıyoruz. Örneğin bir topluluğa karşı
yaptığı konuşma sırasında, dinleyicilerden birinin esnemesi üzerine çok sıkıcı
ve dinlenilmeye değer birisi olmadığını düşünen kişi zihin okumaktadır. Esneyen dinleyici belki de bir gece önce
sabaha kadar bebeğiyle ilgilenmek zorunda kalmış, veya karşıdan gelen arkadaşı, kendisine bakmadan ve selam
vermeden yanından geçtiğinde aklına
„Beni hiç önemsemiyor, selam vermeye bile layık bulmuyor“ diye düşünen
kişi de zihin okumaktadır. Belki arkadaşı o gün yorgun, dalgın veya hastadır.
Hep ya da Hiç Biçiminde Düşünme:
Kimileri için de hayat siyah ya da beyazdır. Grilere yer yoktur. Örneğin „Mükemmel olmazsam, başarısızımdır.“
„Herkes tarafından sevilmezsem, kötü
hissederim.“ „Bana hatalarımı söylüyorsa, beni hiç sevmiyordur.“ gibi.
Büyütme ve Küçültme: Bu düşünce hatasında kişi hayatındaki olumlu
olayları küçültürken, olumsuz olayları
büyütmektedir. Şöyle ki; çok iyi bir
okul mezunu ve işinde çok başarılı bir
kişinin, bunun önemsiz ve sıradan bir
durum olduğunu düşünmesi ya da
karnesinde fizik hariç diğer dersleri iyi
olan bir öğrencinin, diğer dersleri küçümseyip „herkes yapabilir, zaten çok
kolaydılar“ diyerek sadece fizik dersini
gözünde büyütmesi gibi.
-Meli, -malı Düşünme: Kimileri, hem
kendileri hem de baskalarının nasıl davranması gerektiğiyle ilgili sert
kurallara sahiptirler. Eğer bu kurallara kendisi uymazsa suçluluk, çevresindekiler uymazsa öfke ve kızgınlık
hissederler. „Herkes, önce karşısındakini düşünmelidir.“ „Hayat, adil olmak
zorundadır.“ „Kimse kimseyi kıskanmamalıdır.“ vb.
Kişiselleştirme: Kişiselleştirme düsünce hatasında kişi, kendisiyle ilgili olmayan veya çok az ilgili olan bir
olayı, kendisiyle bağlantılı görür ve
olumsuz sonuçlardan kendisini sorumlu tutar. „Babam çok üzgün, kesin benim yüzünden.“ „Çocuğumun
sınavı bugün kötü geçmiş, yetersiz bir
anneyim.“ veya „Arkadaşlarım kesin
bana gülüyorlar.“ gibi.
Felaketleştirme: Kişi eğer yaptıgı
hata sonucunda dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyor, en ufak tersliği
büyütüp, pireyi deve yapıyorsa felaketleştirme düşünce hatasına sahip
demektir. „Projeyi yetiştiremedim, kovulacağım.“ „Beni terkederse, bu, benim sonum olur.“, “Eğer konuşurken
kekelersem, herşeyi mahvederim ve
bir daha asla düzeltemem.“ vb.
Bu düşünce hataları her birimizde değişen sıklık ve yoğunluklarda olabilir.
Yoğunluk ve sıklık psikiyatrik rahatsızlıkları olan bireylerde daha fazladır.
Bilişsel davranışçı terapiler aracılığıyla
kişinin işlevselliğini bozan bu düşünce ve davranışlar, nedenleri saptanarak, sağlıklı ve işlevsel olanlarıyla değiştirilmeye çalışılır.
Saygılarımla.
Psikiyatrist Doktor
Sıla Yüce Çıtır
Alexianer Krankenhaus
Aachen
24
Bir konu & Bir konuk:
Sonu Olmayan Bir Yol: Kumar
Dergimizin hemen hemen her sayısında “Bir Konu & Bir Konuk” başlığı altında,
değişik konularda uzmanların görüşlerini yansıtıyoruz sayfalarımıza.
Bu sayıda biraz farklı bir şey yaptık. Konumuz “Kumar Bağımlılığı” ve bu konuda
bir uzmanla görüşmek yerine; yaşamını kumarın yönlerdirdiği bir kişi ile
görüşerek, onun ağzından baktık olaya. Bu nedenle onun kim olduğundan
daha çok ne yaşadığını ele aldık. Resmini ve adını yayınlamıyoruz bu nedenle.
Adı ve soyadı C. C. Kumar son dönemlerde ailelerin dağılmalarına sebep olacak
kadar önemli ve yaygınlaşmış bir sorun oldu. Umarız bu ropörtajı okuyan
birilerine faydamız olur. Bizim Aachen
Sayın C. C. Bey bize biraz
kendinizi tanıtır mısınız?
Almanya’ya nasıl geldiniz?
54 yaşındayım. 1990 senesinde büyük
bir mücadele vererek Almanya’nın
Aachen şehrine çok yakın olan Hückelhoven kasabasına, amcamın yanına geldim. O zamanlarda, herkesin olduğu gibi, benim de hayallerim
ve hedeflerim çok yüksekti. Para kazanıp, memleketime dönecektim ve
Türkiye’de ailemle birlikte rahat bir
hayat geçirecektim. İlk işim, çalışma
iznim olmadığı için bir Türk kahvesinde garsonluktu ve her şey böyle
başladı.
Peki kumara nasıl başladınız,
hayatınızı nasıl değiştirdi?
Türk kahvesinde garsonluk yaptığım
dönemde başladı. O dönemlerde
günlük 25 DM kazanıyordum. Bir akşam amcam bana sigara al demişti. Sigara otomatiği sadece bozuk para kabul ediyordu ve paketi 4 DM’di, fakat
bende 5 DM olduğu için oyun otomatiğinde parayı bozdurup, otomatikten
sigara almaya karar verdim. 4DM sigara aldıktan sonra bir mark kalmıştı,
onu da otomatikte oynayayım dedim.
Zaten kahvedeki otomatikler her zaman ilgimi çekmişti.
İşte acemi şansı denir ya, ilk oyunumda 1 DM ile tam 122 DM kazandım
ve çok sevindim. Dediğim gibi, günlük yevmiyem sadece 25 DM ve ben
bir anda daha fazlasını kazanmıştım.
Daha sonra kahvede tanıştığım kişilerle Spielhallelere, Casinolara gitmeye başladım. Bir hafta boyunca şansım iyi gitti. Her oyunda kar ederek
çıkıyordum. Oynadığım paranın 4-5
katını kazanıp, evime dönüyordum.
Kolay yoldan para kazandığım için
çok mutluydum.
Bu otomatik işinde çok para var
diye kendimce düşünüyordum. Zaten düğün yapma zamanım yaklaşıyordu ve paraya ihtiyacım vardı.
Hückelhoven’da ev bulamadığım için
Alsdorf’da ev tuttum. Yavaş yavaş evime eşyalar almaya başladım. 500 DM
ile bir halı almaya karar verdim. Fakat
aklımdan “otomatik oyna ve o parayı iyi değerlendir” diye düşündüm
ve 500 DM’lik halı yerine belki 1000
DM’lık halı alırım dedim. Spielhalleye
gittim, 500 DM’ın hepsini oynadım ve
kaybettim. Daha sonra ne yapıp edip
300 DM daha buldum ve aynı otomatikte oynamaya devam ettim. Oynadığım 800 Mark’ın sadece 200 DM’ını
geri alabildim. Sonuç olarak ancak 200
DMlık bir halı alabildim. O gün bir daha
kumar oynamamaya karar verdim.
Alsdorf’da arkadaş çevrem olmadığı
için, evden işe, işten eve bir hayat yaşıyordum; çok sıkıcı bir yaşamdı benim
için. Daha sonra bir aileyle tanıştık. O
ailenin beyi de çok kumar oynuyordu
ve beni ikna etti. Bir gün birlikte oyuna
gittik; ben sadece izliyordum, bir daha
oynamayacaktım, fakat, izledikçe, oynamak istiyordum.
Çalıştığım yer beni işten çıkardı. Büyük bir para sıkıntısına girdim. Evim
kiraydı, kredi borcum vardı ve bunları
karşılamaya işsizlik maaşım yetmiyordu. Para kazanmalıydım... Yeniden kumar oynamaya başladım. Bazı günler
kazanıp, bazı günler kaybettim.
Kumar oynamanız nasıl
kontrolden çıktı,
niye vazgeçemediniz?
Küçük bir sıkıntı yaşadığımda bile kendimi kumar ile avutmaya başladım.
İnanır mısınız başım ağrıdığı zaman
bile kendimi Spielhallede buluyordum.
Kumarhanede olmadığım zamanlarda,
aklımda sadece oyunları nasıl ve hangi
yöntemlerle kazanabilirim gibi düşünceler vardı. İnsanların hobisi futbol izlemek, balık tutmakken, benim hobim
kumar oynamak oldu.
Çok kötü bir alışkanlık, otomatiği gördüğüm zaman para atmadan duramıyor, atmam gerektiğini düşünüyorum. Kumar oynamak uyuşturucu
kullanmak gibi; uyuşturucu bağımlısı uyuşturucuyu gördüğü zaman
nasıl dayanamıyorsa, kumar oynayanlar da oyun makinesini görünce
dayanamıyor.
İşiniz yoktu ve parasızdınız.
Peki kumar için parayı
nereden buluyordunuz?
İşsizken, hem devletten para alıyordum hem de sigortasız iş yapıyordum.
25
kumar bağımlılığı
Hückelhoven’da arkadaş çevrem vardı ve herkes benim duvar kâğıdı ve
boya işini iyi yaptığımı biliyordu. Bu
işten günlük 300 DM kazandığım
dahi oldu ama hepsini aynı gün içinde kumarda harcadım. Bu durum 4
sene böyle devam etti. Bir kazanıyor
10 kaybediyordum. Helal yoldan kazandığım parayı, haram para için kaybetmeye başlamıştım.
Başımı yastığıma koyduğum zaman
çok üzülüyordum, “niye yaptın?”
diye kendime kızıyordum. Hala öyleyim ama elimden hiçbir şey gelmiyor.
Kumar gerçekten çok tehlikeli bir şey,
otomatik oynanabilecek neresi olursa, şeytan tırmalıyor ve irademe yenik
düşüyorum.
turnuvaları da kumar. Ben senelerdir
bu işin içindeyim ve hiç kimsenin zengin olduğunu görmedim. Aileler yıkıldı, hapishaneye girenler hatta intihar
edenler bile var.
Çok şey yaşamış biri olarak
gençlere öneriniz ne olacak?
Oynadığım dönem boyunca bir şeyi
fark ettim; otomatik, oddset veya poker gibi kumar oyunlarını en çok oynayan Türk ve Arap gençleri. Artık
çaresizlikten mi kaynaklanıyor bilemiyorum. Benim tavsiyem bu oyunlardan uzak dursunlar.
25 senedir Almanya’da çalışıyorum
ve elimde hiçbir şey yok. Güzel bir
arabam ve evim olabilirdi. Bundan
utanıyorum, çünkü çalışıp çabalayıp
hiçbir şey kuramadım. Benim neslimden çoğu kişinin en azından bir dairesi veya evi var, benimse hiçbir şeyim
yok. 1990 senesinden farkım yok, hala
kirada oturuyorum ve eski, külüstür
bir araba sürüyorum.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, kumar oynayan bir kişinin hiçbir zaman
hayati güvencesi yoktur.
Anladığım kadarıyla hayatınızda
kumar olduğu için maddi
kaybınız çok fazla olmuş.
Bu durum ailenizi etkiledi mi?
Etkilemez mi! Ama eşime çok teşekkür ediyorum. Yıllardır yanımda ve
destek olmaya çalışıyor. Çoğu kadın
çoktan terk etmişti.
Çok sıkıntı çektik... Kumarda yaklaşık 200.000 Euro para kaybetmişimdir. O parayla ev alma imkanım vardı. Çok çalıştım ve o parayı kumarda
harcamasaydım, çok rahat bir hayat
yaşayabilirdik.
Son dönemlerde Oddset
pokeri çok revaçta. Bu konuda
neler düşüyorsunuz?
Aynısı, hiçbir farkı yok. Kazanırsın ve
sevinirsin. Fakat, bir kazanıp, on kez
kaybedersen kumar olur bu.
Olan gençlerimize oluyor. Yeni moda
oddset pokeri iyi bir şey gibi gösteriyorlar televizyonlarda, fakat poker
Bu işin sonu yok! Başladığınızda, kendinizi sonu olmayan bir yol içerisinde
buluyorsunuz. İstediğin arabaya binemez, ev alamaz ve hayatınız boyunca
maddi sorunlar yaşarsınız.
Uzmanlardan kumar
bağımlılığınız ile ilgili
yardım istediniz mi?
Yıllardır, hasta değilim diye kendimi
kandırdım ve hiçbir zaman yardım almayı düşünmedim. Fakat bu röportajdan sonra bağımlı olduğumun
daha da farkına vardım. 25 senedir
oynuyorum, artık yeter deme zamanı geldi. Yardım almayı düşüneceğim.
Söylemek istediğiniz
son bir şey var mı?
Bu röportajı okuyup, bundan dolayı
da kumar oynamaktan vazgeçen birileri olursa ne mutlu bana!
Bize zaman ayırdığınız için
biz de size çok teşekkür ederiz.
Selim Atasever
26
yaşama dair
“Bak Şu Ayının Yaptığına”
İstanbul’dan selamlar sevgili okurlar,
Bu sayımızda sizlere çok özel bir insandan; ülkemizin çok değerli bir biyolog ve
yaşambilimcisi olan arkadaşım Hüseyin
Avni Özen’den ve onun biz insanlara bıraktıklarından bahsetmek istiyorum.
Kendisini Eylül ayı içerisinde maalesef
savaştığı kanser hastalığı nedeniyle yitirdik ancak bizlere o kadar önemli kitaplar
bıraktı ki bunun özellikle anne babalar
tarafından mutlaka bilinmesi ve çocuklarının eğitiminde kullanılması gerektiğini düşünüyorum ve kendimi bunu sizlere duyurmakla sorumlu hissediyorum.
Hüseyin Avni Özen, Artvin, Yusufeli’
nin Barhal köyünden. Oralarda yaşayan herkesin mutlaka yaşamında bir
ayı hikayesi olmasından yola çıkarak
ilk kitabı olan ‘Ayı Hikayeleri’ adlı belgesel tadında gerçek hikayelerle süslenmiş ve ülkemizdeki ayı öyküleri
üzerine yazılmış yegane kitabın yazarı.
Bir yaşambilimci bir hayvanla ilgilenmeye başladığında inanılmaz bilgilere ulaşır diyor ve bölgesinde sıkça
rastlanan Bozayıları konu alıyor. Kitabından ayılar hakkında inanılmaz hikayeler öğrendim. Bazılarını sizlerle
de paylaşmak istiyorum.
Öncelikle Barhal köyünün bulunduğu
bölge, yani Kaçkar dağlarının karaya
bakan kesiminin dünyada amazonlardan sonra, en çok bitki ve hayvan
türünün yaşadığı bölge olduğunu biliyor muydunuz?
Dünyanın her yanından biyolog ve
doğa bilimcilerin araştırmalar için oradan ayrılmadıklarını ve Nasa’nın uzay
çalışmaları ile ilgili bozayılar üzerine
çok ciddi araştırmalarının olduğunu
ve tıp dünyasının da ayıların metabolik mucizelerini çözmek için milyon
dolarlık araştırmalar yapmakta olduğunu biliyor muydunuz? Ben onun
kitabından öğrendim.
Kaçkar dağlarının kralı ve ekolojik besin zincirinin en tepesindeki hayvan
Bozayıdır. Besin pramidinin en üstündeki canlılar yok edilirse piramit çöker. Yani ekolojik denge bozulur ve
yaşam biter. Maalesef bozayı ölümlerinin % 90’ının insan eliyle olduğunu
öğreniyoruz Hüseyin Avni Özen’in araştırmalarından. Dünyada bir milyon
olması gereken ayı sayısının sadece
100 bin civarında olduğunu, normalde 30 yıl olan yaşam sürelerinin genelde 5-10 yılla sınırlı kaldığını, uzun
yaşayabilenlerin insanla karşılaşmayan ayılar olduğunu öğreniyoruz.
O bölgede insanların çocuklarını akşam olduğunda eve ‘ayı gelir seni kapar, yer’ gibi cümlelerle korkutarak
çağırdığını, anne ayının da yavrusunu insanlardan korkutarak yetiştirdiğini söylüyor bize.
Yavru ayılar iki, üç yaşına kadar anneleriyle birlikte yaşarlar. O süreçte her
şeyi annelerinden öğrenirler; nerede
yaşayacakları, nasıl ve neyle beslenecekleri, kendilerini nasıl
koruyacakları gibi. Daha
sonra da ayrılırlar. Ayılar
tek yaşar ve doğadaki en
özgür hayvanlardır. Asla
evcilleştirilmezler. Memeli olması, doğayı algılaması ve psikolojisi bakımından insana en fazla
benzeyen hayvanlar ayılardır. Onların yiyeceğini paylaşmamak, yavrusunu korumak ve korku
nedeniyle insanlara saldırdığı, insanın
ona kaçacak bir alan bırakması halinde
oradan uzaklaştıkları açıktır.
Çok ilginç bir bilgi olarak, ayıların gebeliklerini birkaç ay durdurabildiklerini, isterlerse de sonlandırabildiklerini
öğreniyoruz kitaptan. Ayılar Haziran
ayı başından eylül ayı sonuna kadar
çiftleşme dönemine girerler. Gebeliğin oluşması için üst üste birkaç defa
çiftleşmeleri gerekir. Gebelik ne zaman
başlarsa başlasın doğum Ocak ayında olmaktadır. Haziran, Temmuz aylarında gebelik başlarsa ve hayvan kış
için yeterince kilo alamazsa ve yeterince vücudu yağlanamazsa gebeliğini
sonlandırır veya eylüle kadar durdurur. Son derece geniş yiyecek menüsü
sayesinde haftada 18 kilo kadar alabilirler, yeterince kilolandıysa eylül ayında gebelik yeniden devam eder ve kış
uykusu için mağara veya kaya kovuğuna girdiğinde Ocak ayında doğumu gerçekleştirir. Ayılar kışın aşırı kar
nedeniyle yiyecek bulamadıklarından
ve yavrularına baktıklarından pek ortalarda gözükmezler. Eğer kar yağmazsa
ayılar kış uykusuna yatmazlar. Ayılar
bütün kışı hiç uyanmamacasına uyuyarak geçirmezler, yavrularına bakar,
arada çıkıp dolanırlar. Bu süreçte metabolizmalarını yavaşlatırlar. Normal
şartlar altında ortalama 40 ila 70 arası
vurum yapan kalpleri kış uykusu esnasında 8-12 arasına iner ve metabolizma
hızını yarı yarıya düşürür. Ancak diğer
kış uykusuna yatan hayvanlardan farklı
olarak vücut ısıları fazla bir değişikliğe
uğramaz, sadece 3-7 santigrat derece arasında düşer. Kış uykusuna ait bir
başka ilginç özellik te hayvanın uykuda olduğu aylar boyunca üre ve katı
dışkısını ziyan etmemesidir. Üre zehirlenmesi diğer memelilerde bir haftada ölümlere neden olurken, ayılar
üreyi kullanılabilir proteine dönüştürebilen tek canlı türüdür. Bilim adamları bu enzim sistemini
açıklayabildiğinde böbrek hastaları için yeni bir
umut olacaktır. Kış uykusuna çekildiklerinde normalin dört katı kadar C
vitamini depolamış olurlar. Çok uzun süre beslenmeden yaşayabilen
ayılar bu arada ağırlıklarının % 30-40’ını kaybederler. İnsanlar uzun süre
hareketsiz kaldıklarında
kas kaybı ve kemik erimesi başladığı
halde ayılarda kemik erimesi görülmemektedir. Beyindeki kan akışı yavaşladığı halde ayılarda kalp krizi görülmemektedir. Kış uykusu döneminde
beyinde ve omurilik sıvısında vitamin
depoları bulunmuştur. Bu depolar ayıların beyinlerini zararlı maddelere karşı
koruyan önemli bir görev üstlenmektedir. Bu özelliklerinden dolayı ayılar
bilim adamları tarafından metabolik
mucizeler diye adlandırılırlar.
Ayılar her türlü meyveyi yedikleri ve
çekirdeğini dışkılarıyla toprağa bıraktıkları için neredeyse ormanlardaki
tüm meyve ağaçlarını onlar dikmiştir.
Ayılar insanlar tarafından en çok içkence gören hayvanlardır. Ayıların
en hassas yerleri burunlarıdır. Yavru
ayılar en çok acı duydukları burunlarından halkalar geçirilmek suretiyle
zincirlenerek kızgın saçların üzerine
çıkarılarak ve bu sırada tef çalınarak
şartlı refleks dediğimiz bir öğrenmeye maruz bırakılıp, uzun yıllar sokaklarda oynatılmıştır. Hiçbir hayvanın
27
çevre sayfası
Mesela cevizlerin neredeyse tamamı
-eğer insanlar işin içinde değilse- kargalar tarafından dikiliyor. Karga gidiyor bazı cevizleri bir yerlere gömerek
saklıyor. Çok yiyecek potansiyeli olduğu için bir süre sonra ona gerek kalmıyor. Gömdüğü ceviz de ağaç oluyor.
Hüseyin Avni Özen’in doğadan yaşam öyküleri diye sekiz kitaptan oluşan çocuk hikayeleri, Almancaya da
çevrilmiş. Biz büyükler için de çok değerli bilgilerle dolu.
Sonuç olarak insanoğlu yaşadığı bölgedeki canlılara hükmetme isteğiyle
doğadaki ekolojik dengeyi bozuyor.
Bu canlıların nesli tükendiğinde insanoğlunun yaşamı da tehlikeye girmiş
demektir; hırsımız bunu görmemize
engel oluyor. Kendimizi doğadaki herhangi bir canlıdan daha üstün görmediğimizde, dünya her canlı için daha
yaşanılabilir hale gelecektir sanırım.
Kısacık yaşamını bize gerçek doğa ve
hayvan sevgisini aşılamaya, çocuklarımızı bilinçlendirmeye adadığı için Hüseyin Avni Özen’e minnettarım.
Işıklarda uyu
arkadaşım...
Füsun Özdemir
© streetscooter.eu
Almanya‘da ilk otomobil “Fafnir” adıyla 1920 yılında Aachen‘da üretilmiştir. Bu dönemde (1920-1928)
bir kaç araba firmasının daha kurulmasıyla, Aachen
otomobil endüstrisi şehri olmuştur. Daha sonra ise
rekabet nedeniyle bu firmalar kapanmıştır. Buna
rağmen Aachen Teknik Üniversitesi otomobil sektöründe yaptığı araştırmalarla her dönemde önemli rol
üstlenmiştir.
Günümüzde dünyada elektrikli araç üretiminin yaygınlaşması ile birlikte
RWTH da bu konuda kolları sıvadı. Başlatılan projede elektrikli araba üretiminin illaki pahalı olmaması gerektiği üzerine yoğunlaşıldı ve günlük
yaşamda kısa mesafeler için bir araç üretilmesi konusunda karar verildi,
çalışmalar başlatıldı. “StreetScooter GmbH” adı ile bir şirket kurularak, Aachen ve çevresinden 30’un üzerinde orta ve küçük ölçekli firma da proje
ortağı olarak dahil edildi. 2010 yılında başlanan proje, bu yılın ortalarında
ilk modellerini piyasaya sürmeye başladı.
“Compact” adıyla insan ve “Work” adıyla yük taşımaya yönelik iki model geliştirildi ve üretimde öncelik yük taşıyacak modele verildi. Aachen Belediyesi ve Aachen Şehirler Birliği’nin de desteklediği bu projede belediyeler, bir
banka ve Alman Posta şirketi ilk müşteriler oldular ve ilk araçlarını aldılar.
“Hayvan
Sirkleri
Yasaklansın!”
diyorsan
bu sirklere
gitme,
çocuğunu
götürme!
© Aktionsbündnis - Tiere gehören nicht zum Circus
Bizler, hayvanları ciddi şekilde yanlış
tanıtan La Fontaine masallarıyla büyümüş anne babalar olarak doğaya saygılı ve hayvanlarla iç içe bir yaşamın
önemini çocuklarımıza nasıl doğru anlatabiliriz? Doğadan tanıdığımızı sandığımız hayvanlar hakkında neleri yanlış bildiğimizi anlamamız çok önemli;
Karga şaşkındır. Tilki kurnaz. Kedi nankör, ayı saldırgan mıdır gerçekten? Örneğin Karga ve Tilki hikayesi. Hikaye
çocuğa tilki gibi olmayı öğretmeye çalışıyor. Çocukların bilinçaltına ‘birbirimizi nasıl kazıklarız’ güdüsünü yerleştiriyor. Yanlış. Bu bir hikaye ama kargayı
yanlış tanıtıyor. Karga, kuşların en zekisi, hatta en zeki hayvanlardan biridir.
Aachen’da çevre dostu otomobil üretiyor
© Rolf Purpar
doğasında dans etmek, ip atlayıp, yanan çemberlerden geçmek , top oynamak yoktur. Anne babalar sirk hayvanlarının nasıl korkunç bir eğitimle
o gösterilere hazırlandıklarını bilseler
zannediyorum hiç kimse çocuğunu
öyle bir vahşeti izlemeye götürmezdi.
Almanya‘da son dönemlerde sirklerde hayvanların mağruz kaldığı utanç
verici muameler medyada sıkça ele alınıyor. Bu durum karşısında, bir çok
şehirde sivil insiyatifler oluşturularak, gösteriler düzenleniyor. Aachen’da
da bu tür bir insiyatif var. Şehre gelen sirklerin önünde gösteriler yaparak,
yabani hayvanların sirklerde çok kötü muamele gördüğünü, gelen seyircilere anlatmaya çalışıyorar. Bu sirkler ancak giden seyircilerin bilinçlenerek
gitmemesi sonucu zarar ederek kapanabilir veya yasaklanmaları gerekiyor.
28
siz Ve BURcunuz
Burçlarına göre bayanlara
en uygun saç modelleri
Koç (21 Mart / 20 Nisan)
Siz hep parlamalı, hep dikkat çekmelisiniz. Katlı kesimler tercih edebilirsiniz. Kısa, iddialı kesimler de koç kadınına çok yakışacaktır. Düzleştirici
ya da maşa yardımıyla saçınıza hareket verebilirsiniz. Evinizde mutlaka saç tipinize uygun bakım ürünleri
bulundurmalısınız.
Başak (24 Ağustos / 23 Eylül)
Yay (23 Kasım / 20 Aralık)
Saçlarınızın hep düzenli olmasını istersiniz. Bu sebeple saçlarınızı dağınık
gösteren kesimlerden, kısacık katlardan uzak durmalısınız. Saçlarınıza her
gün pratik kullanımı olan bir saç düzleştiriciyle şekil verebilir, istediğiniz
görünüme ulaşabilirsiniz.
Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak)
Bazen senelerce aynı saç modeli ve
rengiyle dolaştığı bile olur. Aykırı kesimlerden uzak durmaya çalışarak,
klasik modelleri deneyin. Kesiminizden ve saç renginizden ödün vermeseniz de saç şekillendiricilerle saçınıza değişik modeller verebilirsiniz.
Özendiğiniz saç şeklinizi koruyacak
sprey gibi saç bakım ürünleri tercih
edebilirsiniz.
Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs)
Bakımlı olmak, temiz ve hoş görünmek tabiiki hoşunuza gider ama çılgın saç modellerinin yanına bile yaklaşmazsınız. Doğal bir görünüm size
daha çok yakışacaktır. Düz bir kesimi
tercih edebilir, aralara hafif kat attırabilirsiniz. Uzun kesimlerde maşa yardımıyla doğal dalgalar yaratabilirsiniz.
İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran)
Aynanın karşısında saatler geçirmek
sizin için boşa geçmiş bir zaman. Bu
sebeple doğal bir kesimi tercih etmelisiniz. Orta boylardaki saçlarla rahat
edebilirsiniz çünkü istediğiniz zaman
saçlarınızı toplayabilir, istediğiniz zaman da salabilirsiniz. Saç bakım ürünleri kullanmayı unutmayın.
Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz)
Vaktinizi mutlaka evinize, eşinize, çocuklarınıza ya da sevdiklerinize ayırmak istediğinizden kendinize ayıracak
vaktiniz kalmayabilir. Fakat saç bakımınızı ihmal etmemelisiniz. Mutlaka
rahat edebileceğiniz bir kesim seçmelisiniz. Küt kestireceğiniz saçlarınız yüzünüzün güzelliğini ortaya çıkartabilir.
Eğer saçlarınız düzse hafif kat attırarak
bu kesime hareket katabilirsiniz.
Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos)
Genellikle kabarık olan saçlarınızı saç
tipinize uygun bir saç bakım ürünüyle mutlaka yatıştırmalısınız. Bundan
sonraki adımınız da size yakışacak
bir kesim olmalı. Genellikle saçlarınızı kendiniz şekillendirmekten hoşlanmadığınızdan gündelik hayatta
sizi engelleyecek kesimlerden uzak
durmalısınız.
Birden karar verip saç şeklinizi değiştirmeye çalışmayın. Sonradan pişman
olacağınız marjinal modellerden kaçınmalısınız. Düz kesimler size göre
değil. Hafif katlı, kahküllü modeller
tercih edebilirsiniz. Saçınızı kaskatı
yapacak ürünlerden uzak durmalı,
saç kremi, saç toniği gibi bakım ürünlerini tercih etmelisiniz.
Terazi (24 Eylül / 22 Ekim)
Kova (19 Ocak / 20 Şubat)
Uyumlu giyinmeyi, aksesuarları çok
seversiniz. Orta, kısa ya da uzun farketmez, genellikle sezonun en moda
saç modellerini tercih edeceksinizdir.
Evinizde mutlaka pratik bir saç şekillendirici bulunmalı. Zira bakımsız saçlarla dışarı çıkmak hiç size göre değil.
Akrep (23 Ekim / 22 Kasım)
Etkileyici bakışkarınızı çarpıcı bir saç
kesimiyle çerçeveleyebilirsiniz. Her
zaman etkileyici göründüğünüzden
ve doğal bir çekiciliğe sahip olduğunuzdan bu tür bir kesimle ışıldayacaksınız. Muhtemelen kendi saçınızı
kendiniz yapmaktan da hoşlanacaksınız. Saç şekillendiricilerle etkileyici
bir model yaratabilirsiniz.
Saçlarınızdan çok kitaplarınıza, eğitiminize, işinize ya da size birşeyler
öğretecek aktivitelere zaman ayırmayı seversiniz. Fakat saç bakımınızı da
yapmanız gerekli. Doğal bir saç kesimini ve saç şeklinizi koruyabileceğiniz, saçlarınızı besleyici bir bakım
ürünü tercih edin.
Balık (20 Şubat / 21 Mart)
Genellikle teniniz, saçlarınız çok hassastır. Bu sebeple katı saç şekillendiriciler, jöle gibi zararlı ürünlerden
uzak durmalısınız. Sadakatiyle ünlü
bu burcun kadını bir şeyi sevdi mi
asla bırakmaz. Sevdiğiniz saç şekline
bu kadar bağlı olmayın. Biraz yenilik
deneyin.
BURÇLARA GÖRE PARFÜM (4): TOPRAK GRUBU (Boğa,Başak,Oğlak)
Toprak burçları biçim verir, altyapı kurar
ve meydana getirir. Kendilerinin ya da yakınlarının rüyalarını gerçekleştirirler. Kendilerini yaptıkları işe adayan, sorumluluk
sahibi kişilerdir. Başarılarının büyük bir bölümünü pratik olmalarına ve ellerindeki
kaynakları iyi kullanmalarına borçludurlar. Gerçekçidirler ve kavrama yetenekleri
gelişmiştir. Son derece dakiktirler ve zamanlamaları iyidir. Sadık, sabırlı, dengeli ve asildirler. Bu nedenle de parfümleri
kendilerinin asalet ve gösterişlerini yansıtan notalara sahip olmalıdır.
29
kadIn saYfasI
Kilolu bayanlar için bazı basit giyim tarzı önerileri
Kilolu olmanız, güzel bir kadın
olmanıza asla engel değil! Siz de en
az zayıf bir kadın kadar güzelsiniz.
Sadece birkaç öneriye ihtiyacınız var...
Desen ve renk
Genelde koyu renkli elbiselerin kiloyu
gizlediği sanılır ama açık renkli elbiselerle de zayıf görünebilirsiniz. Tamamen tek bir rengin farklı tonlarını kullanarak bunu başarmanız mümkün.
Böylelikle vücudunuzda bölünmeyen, aynı rengin farklı tonlarıyla devamlılığı sağlanan bir çizgi yaratmış
olursunuz vücudunuzun daha uzun
ve ince görünmesini sağlarsınız. Desene de dikkat etmelisiniz...
Dikey çizgileri daima yatay olanlara
tercih edin. Çünkü yatay çizgiler sizi
olduğunuzdan daha geniş gösterir. İri
desenleri değil, birkaç renkli küçük desenleri seçin. Eğer kilonuz üst bölgede
toplanıyorsa düz renkte ve desensiz
bluzları tercih edin. Desenleri alt parçalarla saklayın. Eğer kilo alt bölgelerde toplanmışsa veya kalça bölgeniz
genişse koyu renk pantolonları, etekleri tercih edin ve canlı, baskılı tişörtler
veya bluzlarla tamamlayın.
Kesim ve model
Kot ve geniş paçalı pantolonlar size
çok yakışacaktır. Hafif kumaşlı parçaları üst üste kullanın. Mesela hafif bol
bir tişörtün içine başka renkte biraz
daha uzun ve alttan gözükecek şekilde dar atlet giyin. Genel anlamda hafif
bol duran kıyafetler tercih edin. Ancak
sakın gereğinden büyük bedenlere sığınmayın. Vücudunuza yapışan parçalar da giymeyin. Önemli olan dengeyi
kurmak ve ortayı tutturmaktır. Yani ne
çok dar ne de çok bol…
Çamaşır makineleri ve
deterjanları hakkında
bilmeniz gerekenler
Tüketicileri Koruma Dernekleri’nin
(Verbraucherzentrale) yakın bir zamanda yaptığı araştırma çamaşır makineleri, yıkama yöntemleri ve kullanılan
deterjanlar konusunda yeni bilgiler
sunuyor. Bu sonuçlardan ilginç olan
bazıları şöyle sıralanabilir:
• Bir makinenin A, B, C gibi enerji değerleri sadece elektrik tasarrufunu
gösterir. Yıkama ve temizlikle ilgili
bir değer değildir.
• 40 derecede ve altında temizlik vaadeden makineler ve deterjanlar
yanıltıcıdır. Normal lekelerı çıkarma da belki ama daha büyük lekeleri çıkarmada en az 60 derece ile
yıkanmalıdır.
• Bakterileri ancak en az 60 derecede
yıkayarak yok edebilirsiniz. Daha az
derecede yıkayacaksanız mutlaka
çorapları, yer silme bezlerini ve bakteri tutabilecek şeyleri ayrı yıkayın.
• Toz deterjanları sıvı deterjanlara tercih edin, belirtilen dozajı uygulayın
ve makinenizi tam doldurmayın.
• Deterjan seçiminize dikkat edin.
Yapılan araştırma sonucuna göre
Eko deterjanlar çamaşırlarınızdan
çok çevreyi düşünmektedir; tercih
etmeyin.
• Ucuz diye rastgele deterjan almayın. Tanınmış markalar daha iyi yıkama sonuçları veriyor. Üzerinde XXL
yazan büyük paketlere aldanmayın.
Bunların içinde etkin madde daha
az ve ucuza maloluyor. Bunun yerine yoğunlaştırılmış (kompakt) deterjanları tercih edin.
• Makinenizde deterjan koyduğunuz
bölümü çıkararak haftada en az bir
kez iyice yıkayın. İç bölümü de ıslak
bir bezle silin. Bu kapağı hep açık
tutun.
• Senede iki kez makinenizi bakterilere karşı koruyan madde kullanın.
Öksürük ve soğuk algınlığı
için soğan kürü uygulayın
Bir kuru soğanı soyun, soğanın üstünü daire şeklinde kesin ve bir kaç santim oyun. Üstünü oyduğunuz soğanın
çukuruna bir kaşık şeker atıp bir gün
bekleyin. Bekledikten sonra soğanın
içinin sulandığını göreceksiniz. Kaşıkla suyunu için. Hastalığınızın geçtiğini
göreceksiniz.
Başka bir yöntem: Bir soğanı kalın halka şeklinde kesin ve bir kavanoza doldurun. Üzerine 1-2 kaşık bal gezdirin.
Bir gün bekledikten sonra günde üç
kez bir kaşık için. Çocuklar için çok iyi
olduğu söyleniyor.
Salatalığı evinizden
eksik etmeyin
B ve C vitamini, folik asit, kalsiyum, demir, potasyum, çinko ve fosfor içeren
salatalığın bilinmeyen özellikleri şöyle:
• Gece yenirse uyumaya yardımcı olur.
• Ayna ve camlara salatalık kabuğu
sürülürse buğulanmaz.
• Yarım salatalık doğrayıp bir kaba konur, bahçeye yerleştirilirse böcek ve
sinekleri uzak tutar.
• Akşam eve, yemek veya eğlenceden geldikten sonra bir tane salatalık yerseniz ertesi gün baş ağrınız
tutmaz.
• Salatalık kabuğu ile ayakkabılarınızı
parlatabilirsiniz.
• Salatalık suyunu gıcırdayan menteşelerinize sürerseniz gıcırdamaz.
• Bir salatalığı kesip kaynatın. Kokusu
ve aroması yorgunluğunuzu alacaktır. Özellikle imtihana girecek öğrenciler ve yeni anne olanların stresini
azaltır.
• Ağzınız kokuyorsa bir parça salatalığı dil ile üst damağa yerleştirip 30
saniye tutun, koku azalacaktır.
• Çelik bıçak, çatal ve kaşıklarınızı kabuğu ile parlatabilirsiniz.
30
SAĞLIKLI YAŞLANMA
Yaşlanma organizmada molekül,
hücre, doku, organ ve sistemler
düzeyinde zamanın ilerlemesi ile
ortaya çıkan, geriye dönüşü olmayan,
yapısal ve işlevsel değişikliklerin
tümüdür. Yaşlılık; kronolojik, biyolojik,
fizyolojik, psikolojik ve sosyal olmak
üzere farklı şekillerde tanımlanabilir.
Kronolojik Yaşlılık: Geçen zamana
göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımını belirtir.
Biyolojik Yaşlılık: Yaşlanmaya bağlı
olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında oluşan değişikliklerdir.
Fizyolojik Yaşlılık: Çevreye uyum
sağlama yeteneğinin yani iş gücünün,
çalışma kapasitesinin, kas kütlesinin,
kalp debisinin ve aerobik kapasitenin düşmesi olarak tanımlanmaktadır.
Fizyolojik yaşlanma yapısal ve fonksiyonel değişimleri içermektedir. Bu değişimler arasında aerobik kapasitenin
düşmesi, hafıza kayıpları, vücut duruşunun değişmesi, derinin elastikiyetini kaybetmesi, kırışıklıkların oluşması
bulunmaktadır. Ayrıca beyin, kalp ve
diğer kas dokularında yaşla beraber
yerine konulamayan hücre kayıpları
da oluşmaktadır.
50’li yaşlardaki
erkekler için
sağlıklı yaşlanma
kuralları
50’li yaşlardaki
kadınlar için
sağlıklı yaşlanma
kuralları
Cilt: Yağ bezlerinin çalışması yavaşlar
ve ciltte kuruluk, pullanma oluşabilir.
Ayrıca deri pigmenti de kaybedildiğinden, güneş kremleri her zamankinden fazla önem taşır. Her gün kullanın, kreminizi tazeleyin ve uzun süre
güneş altında kalacaksanız çok dikkatli olun.
Diyet: Canınız birşey atıştırmak mı istedi? Cips veya kurabiye yerine kuruyemiş yiyin. Günde 7 gr. kuruyemiş
- yaklaşık 4 badem - yemek yüksek
tansiyon ve yüksek kolesterol riskinizi düşürecektir. Meyve ve sebze de
atıştırabilirsiniz.
Egzersiz: Egzersiz yağsız vücut kitlesini korumaya yardımcı hormonları uyarır. Egzersiz yapmazsanız metabolizmanız yavaşlamaya başlayacak
ve kemik yoğunluğunuz azalacaktır.
Spor salonundan uzak kalmayın, ama
yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza
danışmayı unutmayın.
Koruyucu Bakım: Orta yaşlar çoğu
zaman erkekler için stresli bir dönemdir. Artık düzenli egzersiz, yoga, meditasyon veya stres yönetimi dersleri gibi stres atmanın yollarını bulma
zamanıdır.
Ayrıca yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi de genel olarak zayıflar. Önerilen
aşılar için doktorunuza danışınız.
Cilt: Östrojen düzeyi eskisine göre
yaklaşık onda bire düştüğünden, cilt
kuruluğu görülebilir. Zengin nemlendiricileri daha fazla kullanın ve yüzünüzle boynunuza hafif, kurutmayan
bir temizleyici uygulayın.
Diyet: Canınız bir şey atıştırmak mı
istedi? Cips veya kurabiye yerine kuruyemiş yiyin. Günde 7 gr. kuruyemiş
- yaklaşık 4 badem - yemek yüksek
tansiyon ve yüksek kolesterol riskinizi düşürecektir. Meyve ve sebze de
atıştırabilirsiniz.
Egzersiz: Doktorunuzla haftada 4 ila
6 kez 20-40 dakikalık kardiyo ve haftada iki kez yarım saat ağırlık çalışması
yapmayı görüşün. Sonrasında mutlaka germe/esneme hareketleri yapın.
Yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza
danışmayı unutmayın.
Koruyucu Bakım: 50 yaşına geldikten sonra daha fazla odaklanmanız
gereken bazı sağlık konuları bulunmaktadır: Kemik sağlığı, kalp sağlığı
ve önleyici taramalar gibi. Pek çok kadın ellili yaşlarının başlarında menopoza girer. Menopoza girdikten sonra osteoporoza yol açabilecek kemik
kaybına yatkınlık artar.
Buna ek olarak, yaşlandıkça bağışıklık
sistemi de genel olarak zayıflar. Önerilen aşılar için doktorunuza danışınız.
Yaşlanma süreci nedir?
Psikolojik Yaşlılık: Kişilerin duygularında, algılamalarında ve davranışlarında oluşan değişimlerdir.
Sosyal Yaşlılık: Kültürel duruma ve
sosyal özelliklere göre toplumdan
topluma değişen yaşlılık tanımıdır.
Yaşlanma beş aşamada incelenir:
1. Moleküler yaşlanma: Kollajen
makromoleküllerinin birikimi köprülerin, tendon, deri ve kan damarlarının elastikiyetinde azalmaya yol açması ile olmaktadır.
2. Hücresel yaşlanma: Mutasyona
uğramış hücrelerde artış olarak kabul
edilmektedir.
3. Doku ve organ yaşlanması: Birçok
organda, yapısal ve işlevsel
değişikliklerin ortaya çıkmasıdır. Hücre işlevlerinde ilerleyen bir azalma,
stres durumlarında devreye giren yedek kapasitenin azalması, sinirsel işlevlerde azalma ve duyusal değerlendirme yetisinde azalma olmaktadır.
4. Bireysel yaşlanma: Kişinin çevreye uyum yeteneğinin azalması ile
birlikte, giderek ölümle sonuçlanacak şekilde canlılık fonksiyonlarının
bozulmasıdır.
5. Toplumsal yaşlanma: Bir toplumdaki 64 yaş ve üzeri nüfusun tüm nüfusa oranını gösteren bir özelliktir.
Yaşlılık, bunama, yardım
ve bakım sigortası gibi
konularda bilgi almak için
başvurabileceğiniz yerler:
Älter werden in Aachen
Hackländerstr. 1, Aachen
Tel.: 0241 / 432-50 28
Pflegestützpunkt / StädteRegion
Zollernstr. 10, 52070 Aachen
Tel.: 0241 / 51 98-50 67
Pflegestützpunkt / AOK
Karlshof am Markt, Aachen
Tel.: 0241 / 46 41 18
Pflegestützpunkt / AOK
Frankentalstr. 16, Stolberg
Tel.: 02402 / 10 41 25
Demenz-Servicezentrum
Regio Aachen/Eifel
Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf
Tel.: 02404 / 94 83 47
DemenzNetz Aachen
Löhergraben 2, Aachen
Tel.: 0241 / 47 70 115 269
31
önce sağlık
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir?
Kanser Taraması
Hakkında Önemli Bilgiler
Kanser taraması, hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı bireylerde kanseri, tedavisinin çok daha kolay ve etkili yapılabildiği erken evrelerde yakalamak
için test ve muayeneler yapılmasıdır.
Özellikle 40 yaş ve sonrası daha fazla
olmak üzere, 20’li yaşlardan sonra her
yaşta kanser taraması yaptırabilirsiniz.
Uluslararası otoriteler tarafından belirlenen, kadınlar ve erkekler için kanser risklerine göre belirlenmiş özel tarama programları vardır.
Sık görülen bazı kanser türlerine
yönelik tarama programları:
Meme Kanseri: 40 yaş üstü tüm kadınlar her yıl klinik muayene yaptırmalı ve yılda bir kez mamografi çektirmelidir. 20’li ve 30’lu yaşlardaki
kadınlar (20-40 yaş arası) en az 3 yılda bir klinik muayene yaptırmalıdır.
20 yaşından itibaren her kadın her ay
kendi kendini muayene etmelidir.
Rahimağzı (Serviks) Kanseri: İlk cinsel ilişkiden itibaren ilk 3 yıl içinde
veya en geç 21 yaşında serviks kanseri tarama testlerine başlanmalıdır.
Her yıl kadın doğum muayenesi ve
PAP - Smear testi yapılmalıdır.
Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri:
Her iki cinste 50 yaşından başlamak
üzere her yıl dışkıda gizli kan tetkiki,
5 yılda bir rektal muayene ve rektosigmoidoskopi yapılmalıdır.
Prostat Kanseri: Erkeklerde 50 yaşından itibaren PSA (Prostate-Specific
Antigen) Testi ve Rektal tuşe ile muayene yapılmalıdır.
Tansiyon ya da kan basıncı, vücuda
kan pompalayan kalbimizin, o sırada atardamar çeperlerine uyguladığı
gücün ölçümüdür ve mm civa (Hg)
olarak ifade edilir. Zaman içerisinde
damarlara sürekli fazla bir güç uygulanıyorsa (bu tansiyonun yüksek olması
demektir), damar çeperini oluşturan
dokular da gereğinden fazla gerilecek
ve bu durum çeşitli sağlık sorunlarına
yol açacaktır. Hipertansiyon ise yüksek tansiyon rahatsızlığını tanımlamak için kullanılan başka bir terimdir.
Tansiyon ölçerken sonuçlar genellikle 2 rakamla okunur. Büyük rakam
sistolik kan basıncı (büyük tansiyon)
ve küçük rakam diastolik kan basıncı
(küçük tansiyon) olarak adlandırılmıştır. 140/90 (mm Hg) değerleri ya da
çoğunlukla bu rakamların üstündeki değerler, yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak kabul edilir. Şeker
hastalığı veya kalp hastalığı gibi bir
sorununuz varsa doktorunuz tansiyonunuzun sağlıklı kişilere göre daha
düşük olmasını isteyebilir.
Çoğu kez yüksek tansiyon belirtileri yeterince belirgin değildir. Pek çok
kişi yüksek tansiyon sorunu olduğunu
ancak rutin bir kontrol ya da farklı bir
şikayet için muayene sırasında öğrenir. Belirti olmadığı için de yüksek tansiyon nedeniyle uzun süreçte kalp ya
da böbrek sorunları gelişebilir.
Ciddi baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu veya burun kanaması
şikayetleriniz sık oluyorsa bu belirtiler
malign hipertansiyon denilen yüksek
tansiyonun tehlikeli bir türünden kaynaklanıyor olabilir.
Yaşlandıkça tansiyonunuzun daha
yüksek çıkmaya başlaması olasıdır.
Bunun nedeni yaşlılıkla birlikte damarların esnekliğini kaybetmeye başlamasıdır.
Aşağıdaki durumlarda yüksek tansiyon riski artar:
• Obezite
• Genellikle stres altında
ve kaygılı olmak
• Fazla alkol tüketimi
• Ailede yüksek tansiyon
sorunu olması
• Çok tuzlu yemekler yemek
• Diabetes Mellitus (Şeker hastalığı)
• Sigara içmek
Yüksek tansiyonu kontrol altına almak
için yaşam biçimimizde şu değişiklikleri yapabiliriz:
• Bol su içmek ve kalp dostu
bir beslenme biçimini
(potasyum ve lif de içeren)
alışkanlık haline getirmek
• Düzenli olarak egzersiz yapmak
(günde en az yarım saat)
• Sigara içiyorsanız hemen bırakmak
• Alkol alıyorsanız, alkol
tüketimini sınırlamak
• Günlük sodyum alımını azaltmak,
yemeklerden tuzu çıkarmak
• Stresle baş etmeyi öğrenmek,
strese neden olan faktörleri
hayatınızdan uzaklaştırmaya
çalışmak
• Sağlıklı bir kiloyu korumak, fazla
kilolardan kurtulmak.
Dr. Murat Kopuk
Psychosomatische Medizin
Ameos Klinikum Inntal
GELENEKSEL
YARDIM ŞENLİĞİ
16 Ocak 2015 Cuma
Program: Oryantal Danslar,
Arjantin Tangosu ve Boollywood
Girişler saat 18.00‘den itibaren
(Büfe açılışı: 18.30‘dan itibaren)
Pfarrzentrum St. Gregorius
Eupenerstr. 222, 52066 Aachen
Giriş ücreti: 12 €
(Yemek ve içecek dahil)
(Çocuklara ücretsiz)
32
bilmece saYfası
Sayılar piramidi
Aşağıdaki pramitte sayılar matematiksel bir kurala göre sıralanmaktadır.
En alttaki kutuların içine gelmesi gereken sayıları bulabilir misiniz?
Kibrit çöplerinden
üç eşit dikdörtgen
Ortadaki sayılar
Aşağıdaki kibrit çöplerinden üçünün
yerini değiştirerek üç adet eşit dikdörtgen yapabilir misiniz?
1
1 1 1
1 2 3 2 1
1 3 6 7 6 3 1
Aşağıdaki işlemlerde ortaya öyle sayılar gelmelidir ki iki taraftaki sayılarla
belirtilen işlemler yapıldığında aynı
sonuç çıkmalıdır.
15 x
+ 42
15 x
+ 56
7x
+ 12
12 :
-4
24 :
+5
52 :
-9
8x
+ 49
Üçgen işlemi
3x
+ 44
Aşağıdaki sayıları dairelerin içine öyle
yerleştirmelisiniz ki, her kenardaki sayıların toplamı 55 olsun.
15 +
x4
21 +
x4
+
56 +
x 15
7-
:6
15 -
:4
10 -
:9
Kareyi dört parçaya bölmek
12 -
:3
Aşağıda görülen kareyi aynı büyüklükte (aynı şekilde olması gerekmiyor)
dört eşit parçaya ayırmanız gerekiyor.
Buraya kadar soru basit görünebilir.
Fakat bu parçaların her biri diğer her
birine en az bir kenarından değmesi
yani komşu olması gerekiyor. Köşelerin temas etmesi yeterli değil. Aşağıda ayırma işleminde yardımcı olması için sizlere yardımcı olacak çizgiler
yerleştirdik.
50 -
+2
13 -
+3
75 -
+ 25
68 -
+8
Eşitlikleri sağlayın
Aşağıda boş bırakılan yerlere doğru
sayıları koyarak işlemi yapın.
_87
–
+
_0
=
45_
+
3_ 9
–
1_4
=
2_5
8_6
+
_2_
=
6_2
1
4
15
9
18
9
27
Eksik olan sayılar
Aşağıdaki her sırada bir sayı
eksik. Bulabilir misiniz?
a) 1 4 9 16 25 _ 49 64
b) 2 4 8 16 _ 64 128
c) 0 2 6 14 30 62 _ 254
ç) 5 9 16 29 54 _ 200
d) 2 5 _ 11 14 17
e) 2 4 6 8 _ 12
f ) 2 7 12 17 22 _ 32
g) 3 1 4 2 5 _ 6
Toplama işlemi Harflerin yerine sizce hangi sayılar gelmelidir?
abbbc + dddd + dddd + dddd + dddd = ddddd
Biraz ipucu da verelim: a = 1/2 d; b = 3/2 d; c = 2 d.
13
36
Bu şekilde kaç tane kare var?
33
© wikipedia.de
© wikipedia.de
bunları biliyor muydunuz?
Yeni trafik cezaları ve
uygulanan puan cezaları
1871’de Almanca konuşulan bölgeler
Deutsch (Alman) kavramı
resmi olarak ilk kez
1871’de kullanılmıştır.
Bir halkı, milleti tanımlamak anlamında “Deutsch” kavramı sanıldığı kadar
eskiye dayanmamaktadır. Eski Alman
dilindeki “diutisc, diot” halk (Volk) anlamına gelen kelimeden türetilmiştir.
Burada kastedilen halk Alman dilini
konuşanlar grubunu temsil etmekteydi ve bu dili konuşanları diğer halklardan ayırmak için kullanılıyordu.
O dönemlerde Alman dilini kullanan
halk grupları, kontlukları tanımlamak
için kullanılan bu kavram 18. yüzyılın
sonları ile 19. yüzyıl başlarında sıkça
dillendirilerek bir milleti tanımlamak
için kullanılması düşünüldü ve tartışıldı. Çünkü o tarihlerde bu dili kullanan
bir çok dükalık ve kontluk vardı ama
ortada bir millet olma duygusu yoktu.
18 Ocak 1871 tarihinde ana dilleri Almanca olan dört krallık, beş büyük
dükalık, beş dükalık, yedi prenslik ve
üç bağımsız şehrin temsilcileri toplanarak Federal Alman Devletini ve
Alman İmparatorluğunu kurdular ve
bu toplantıda üçte iki çoğunlukla bu
milletin/devletin adının Deutsch (Alman) olacağı karara bağlandı. Avusturya (Österreich) ise bu Alman federe
devlet yapısına dahil olmadı.
1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren trafik
cezalarına yeni zamlar yapıldı ve uygulanan puan sistemi de değiştirildi.
“Bussgeldkatalog” olarak bilinen uzun
bir listeden sizin için seçtiğimiz bazı
örnekleri aşağıda sıraladık.
Araba kullanırken telefonla konuşmak
60 € - 1 puan
Plakasız araba kullanmak
60 € - 0 puan
Kışın arabada kış lastiği olmaması
60 € - 1 puan
Çocuklara güvenlik kemeri takmamak
60 € - 1 puan
Kırmızı ışıkta geçmek
200 € - 2 puan
Tehlikeli sollama hareketi
100 € - 1 puan
Geçiş önceliğine dikkat etmemek
70 € - 1 puan
0,5 promil alkol sınırını ilk kez aşmak
500 € - 2 puan
Yayalara dikkat etmeden dönmek
70 € - 2 puan
Ruhsatı olmayan araç kullanmak
70 € - 1 puan
Şehir içinde hız sınırlarını aşmak
• 20 km’ye kadar 35 € - 0 puan
• 25 km’ye kadar 80 € - 1 puan
• 40 km’ye kadar 160 € - 2 puan
• 50 km’ye kadar 200 € - 2 puan
Şehir dışında hız sınırlarını aşmak
• 20 km’ye kadar 30 € - 0 puan
• 30 km’ye kadar 70 € - 1 puan
• 50 km’ye kadar 160 € - 2 puan
• 70 km’ye kadar 440 € - 2 puan
• 70 km’den hızlı 600 € - 2 puan
Kutsal Gece (Weihnachten,
Noel) kutlamaları nelerdir?
Hristiyan dünyasında İsa peygamberin 25 Aralık günü doğduğu varsayılır
ve bu gün bir tatil günüdür. Almanya ve bir kaç ülkede 26 Aralık da tatil
günü ilan edilmiştir. Bayram kutlamaları bir gün önceden başlar. 24 Aralık
gecesi Kutsal Gece (Heiligabend) olarak kutlanır. Doğu Ortodoks Kiliseleri
ise Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk
gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar.
Bu dönem bir ay önceden başlar ve
Advent olarak tanımlanır. 24 Aralık
günü Noel ağacı evin bir köşesine konarak süslenir ve akşam kiliseye gidilir. Noel ağacının altına gece yarısı
hediyeler konularak ertesi sabah bu
hediyeler açılır. Herkes karşılıklı olarak
birbirine hediye verir. 25 Aralık günü
Noel yemekleri yapılmaya başlanır ve
ailece ve davet edilen dost ve akrabalarla yemek yenir ve noel şarkıları
söylenir. Noel ağacı, Noel Baba, Noel
Pazarı, Advent gibi bir çok şey daha
sonraki yüzyıllarda girmiştir.
Özünde ailenin birlikteliğinin önemli olduğu bu kutlamalar, günümüzde
tamamen bir hediye alma çılgınlığına
dönüşmüş, Noel kutlamalarının içeriği giderek bozulmaya başlamıştır. Artık neredeyse Eylül ayından itibaren
Noel dekorasyonları ve yiyecekleri ortalıkta dolaşmaya başlamıştır.
“Eni konu” değil, “Önü sonu” biçimindedir.
“Elinin körü değil, “ölünün kuru” biçimindedir, (kûr: mezar, gömüt)
“Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun” biçimindedir, (sıhhat: sağlık)
“Sıfırı tüketmek” değil, “Zafıri tüketmek” biçimindedir, (zafır: soluk)
“Eşek hoşaftan ne anlar” değil, “Eşek hoş laftan ne anlar” biçimindedir.
“Güzele bakmak sevaptır" değil, "Güzel bakmak sevaptır" biçimindedir.
“Su küçüğün söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün söz büyüğün” biçimindedir.
“Su uyur düşman uyumaz” değil, “Sü uyur düşman uyumaz” biçmindedir. (sü: asker)
“Azimle sıçan duvarı deler” değil, “Azimli sıçan duvarı deler” biçimindedir. (sıçan: fare)
“Kısa kes aydın havası olsun” değil, “Kısa kes aydın abası olsun” biçimindedir, (aba bir giysidir)
“Aptala malum olurmuş” değil, “Abdala malum olurmuş” biçimindedir, (aptal: alık. abdal: derviş)
“Göz var nizam var" değil, "Göz var izan var" biçimindedir, (izan: anlayış, anlama yeteneği, nizam: düzen, kural)
Genelde Yanlış Bilinen
Özdeyiş ve Atasözleri
34
çözümler Sayfası
32 Bilmece sayfası
10 Bulmaca sayfası
Sayılar piramidi
Soldan sağa kutuların içine
gelmesi gereken sayılar:
1 4 10 16 19 16 10 4 1
Kibrit çöplerinden
üç eşit dikdörtgen
Eşitlikleri sağlayın
Kareyi dört
487 - 30 = 457 parçaya bölmek
+
+
+
399 – 194 = 205
Ortadaki sayılar
886 – 224 = 662
Bu şekilde kaç
tane kare var?
42 adet kare
bulunmaktdır.
Eksik olan sayılar
a) 36 - sayıların kareleri,
b) 32 - öncekinin iki katı
c) 126 - katlanarak artıyor
ç) 103 - sayılar iki katlarından
hep 1, 2, 3 ... olarak düşüyor,
d) 8 - hep üç sayı artıyor
e) 10 - sayılar hep iki artıyor
f) 27 - sayılar hep beş artıyor
g) 3 - sayılar iki küçük üç büyük
olarak gidiyor
15 x
15 x
7x
12 :
24 :
52 :
8x
3x
15 +
21 +
56 +
715 10 12 50 13 75 68 -
3
4
2
6
3
13
7
22
5
7
4
6
12
9
9
24
5
25
30
+ 42
+ 56
+ 12
-4
+5
-9
+ 49
+ 44
x4
x4
x 15
:6
:4
:9
:3
+2
+3
+ 25
+8
Üçgen işlemi /15/, 18, 13, /9/, 1, 36, /9/, 4, 27
20 sudoku sayfası
5
9
6
8
3
1
4
2
7
4
1
3
2
7
6
9
8
5
7
8
2
9
5
4
6
3
1
8
3
5
1
9
2
7
6
4
6
4
9
5
8
7
3
1
2
1
2
7
4
6
3
8
5
9
2
5
8
6
4
9
1
7
3
3
6
4
7
1
5
2
9
8
9
7
1
3
2
8
5
4
6
3
5
6
1
7
2
8
9
4
4
7
8
9
5
3
1
6
2
2
1
9
4
6
8
3
7
5
5
3
1
8
2
6
7
4
9
9
6
7
5
4
1
2
3
8
8
4
2
7
3
9
5
1
6
6
2
5
3
1
4
9
8
7
7
9
3
6
8
5
4
2
1
1
8
4
2
9
7
6
5
3
9
4
6
2
8
3
7
5
1
8
7
5
6
1
4
3
2
9
1
3
2
7
9
5
6
4
8
6
2
8
3
4
1
5
9
7
3
9
7
8
5
6
4
1
2
5
1
4
9
2
7
8
6
3
4
8
9
5
3
2
1
7
6
7
5
3
1
6
9
2
8
4
2
6
1
4
7
8
9
3
5
1
5
6
3
9
4
8
7
2
9
7
4
8
6
2
1
5
3
3
8
2
7
5
1
9
4
6
4
3
5
9
8
6
7
2
1
7
1
9
5
2
3
6
8
4
6
2
8
1
4
7
3
9
5
2
4
3
6
7
9
5
1
8
8
6
7
2
1
5
4
3
9
5
9
1
4
3
8
2
6
7
7
3
6
4
8
1
5
9
2
1
9
2
5
6
3
4
8
7
4
5
8
2
7
9
1
6
3
2
8
1
7
4
6
9
3
5
3
4
5
8
9
2
6
7
1
9
6
7
3
1
5
8
2
4
8
2
4
9
5
7
3
1
6
6
7
9
1
3
4
2
5
8
5
1
3
6
2
8
7
4
9
3
6
8
4
5
2
1
7
9
5
7
9
6
1
8
2
3
4
2
1
4
9
7
3
5
6
8
1
3
2
8
9
5
7
4
6
7
9
5
1
6
4
3
8
2
8
4
6
2
3
7
9
5
1
6
8
3
7
2
1
4
9
5
4
2
7
5
8
9
6
1
3
9
5
1
3
4
6
8
2
7
3
1
5
4
2
9
7
6
8
4
8
9
1
7
6
3
5
2
6
7
2
3
8
5
4
1
9
5
3
1
9
4
7
2
8
6
9
2
4
6
1
8
5
7
3
7
6
8
2
5
3
1
9
4
8
9
7
5
3
4
6
2
1
1
4
6
7
9
2
8
3
5
2
5
3
8
6
1
9
4
7
5
9
4
2
1
3
6
8
7
7
2
3
8
6
9
4
1
5
8
6
1
7
5
4
9
3
2
4
5
2
3
7
8
1
9
6
1
8
9
6
4
2
7
5
3
3
7
6
5
9
1
2
4
8
6
4
7
9
3
5
8
2
1
9
3
8
1
2
7
5
6
4
2
1
5
4
8
6
3
7
9
1
4
5
2
7
6
9
8
3
9
8
3
1
5
4
2
7
6
6
2
7
8
9
3
4
1
5
2
7
8
6
1
5
3
4
9
4
3
9
7
8
2
5
6
1
5
6
1
4
3
9
7
2
8
3
1
6
5
2
7
8
9
4
7
9
4
3
6
8
1
5
2
8
5
2
9
4
1
6
3
7
9
7
3
1
2
5
4
8
6
8
4
5
6
3
7
2
1
9
1
6
2
8
4
9
3
7
5
6
1
9
2
8
3
5
4
7
3
5
7
9
1
4
8
6
2
4
2
8
7
5
6
1
9
3
5
8
6
3
9
1
7
2
4
7
3
1
4
6
2
9
5
8
2
9
4
5
7
8
6
3
1
5
3
6
1
8
4
7
2
9
7
2
1
5
9
3
4
6
8
8
9
4
7
6
2
5
1
3
3
7
9
2
4
6
1
8
5
1
8
2
9
3
5
6
7
4
4
6
5
8
7
1
9
3
2
2
5
3
6
1
9
8
4
7
9
1
7
4
2
8
3
5
6
6
4
8
3
5
7
2
9
1
4
5
1
2
3
9
8
7
6
6
9
3
5
7
8
4
2
1
8
7
2
6
4
1
5
9
3
1
6
9
4
8
5
7
3
2
3
8
5
1
2
7
6
4
9
7
2
4
3
9
6
1
5
8
2
1
7
8
5
3
9
6
4
9
3
6
7
1
4
2
8
5
5
4
8
9
6
2
3
1
7
Toplama işlemi 13334 + 2222 + 2222 + 2222 + 2222 = 22222
Bizim Aachen Dergisi
Reklam / İlan Fiyatları *
1 kez
Arka Kapak
1/1 Sayfa
1/2 Sayfa
1/3 Sayfa
1/4 Sayfa
1/6 Sayfa
1/8 Sayfa
1.000 €
600 €
350 €
250 €
200 €
150 €
120 €
3 kez
6 kez
900 €
540 €
315 €
225 €
180 €
135 €
108 €
750 €
450 €
262 €
187 €
150 €
112 €
90 €
(% 10 indirim) (% 25 indirim)
* Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir
ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir.
TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir
kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler
ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.)
sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla
bilgi için bizi arayabilirsiniz.
Giriş: 18.00 Program: 19.00
Fix Menü: Yemek, Meze ve Alkolsüz İçecekler (Cola, Fanta ve Su)
Taşfırın‘da pide ve lahmacun
Roermonder Strasse 335
52072 Aachen-Laurensberg
Grill • Restaurant • Café
Süt danası ve hindi döner
Meşhur dövme yayık ayran
Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri
Şark Köşesi
Zengin salata çeşitleri
Taşfırın‘da pizza çeşitleri
Şelale
Çocuk Oyun Alanı
Tereyağlı baklava
Taşfırın‘da künefe
Özel toplantı ve eğlencelerinizi
kutlayabileceğiniz 80 kişilik
özel bölümümüz mevcuttur.
Telefon: 0241 / 170 11
www.marmarisgrill.de
Tüm etlerimiz
helal kesimdir!
Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle
siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz!
Ücretsiz Otopark