Indir / Oku - Bizim Aachen
Transkript
Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen www.bizimaachen.de Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 10 Foto © Bundesregierung/Bilan Kültür & Sanat > 12 Murat Karatag Başka İşler Yapanlar> 21 Adem Avcı Üniversite Sayfası > 14 Modern Halk Dansları Devlet Bakanı Aydan Özoğuz: „Hala yapacak çok şey var.“ 10. Yabancılar Raporu Gençlik > 11 Seher Daşdemir Bir Konu & Bir Konuk > 24 Kumar Bağımlılığı Ücretsİz Foto © Harry Hautumm/pixelio.de Aralık 2014 / Ocak 2015 Deutsche-FörderPflege: “Bize danışmadan karar vermeyin!“ Sigorta alanında 10 yıllık tecrübe Einfach, unkompliziert und staatlich gefördert. Üç yıl sigorta ve finans üzerine meslek yaptıktan sonra, iki yıl sigorta uzmanlığı eğitimi aldım. Mit der Deutschen-Förder-Pflege der Barmenia sorgen Sie für den Fall einer Pflegebedürftigkeit vor. Gleichzeitig sichern Sie sich die staatliche Zulage. Ihre Vorteile: • Private Pflege-Ergänzungsversicherung: Pflegemonatsgeld in allen Pflegestufen, auch bei Demenz • Staatliche Förderung: 5 Euro pro Monat • Service aus einer Hand: Die Barmenia übernimmt alle Formalitäten und beantragt automatisch die staatliche Zulage für Sie. „Sigorta, hizmet • Keine Wartezeit bei Unfällen • Keineve Gesundheitsprüfung und kein Aufnahmehöchstalter güven demektir...“ Sonrasında özel bir eğitim alarak işyerlerini sigortalama Informieren Sie sich. (ticari sigorta) alanında da uzmanlaştım. 2013 yılında Barmenia Krankenversicherung a. G. almış olduğum sertifika Hamdi Ceyhan ile sigorta alanında eğitici Kaiser-Wilhelm-Ring 27-29 (Ausbilder) olmaya hak 50672 Köln Kurmuş olduğum Mobil: (0 15 20) 9 19 19kazandım. 99 [email protected] temsilcilik ile Aachen, Düren, www.barmenia.de Köln ve Düsseldorf şehirlerinde müşterilerime her türlü sigorta hizmetini sunmaktayım. Hamdi Ceyhan Neden “Bize danışmadan karar vermeyin!“ diyoruz? Almanya‘da bugün yüzün üzerinde sigorta şirketi ve bu şirketlerin yaklaşık olarak 250.000 temsilciliği bulunmaktadır. Sayıların bu kadar yüksek olması, sigorta işlemlerini herkesin yapabildiğini göstermektedir. Fakat asıl önemli olan, sözleşmeyi imzaladıktan sonra aldığınız kaliteli ve güvenilir hizmettir. Bir sorunla karşılaştığınızda ne kadar sürede sigorta temsilcinize ulaşabiliyor ve temsilcinizden ihtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı alabiliyorsunuz? İşte, bu noktada bizim farkımız! İhtiyaç duyduğunuz anda, 10 yıllık tecrübemize dayanan hizmetimiz ile hemen yanınızda olmak... Yeni bir sigorta mı yaptıracaksınız veya mevcut sigortanızı alternatifleriyle karşılaştırmak mı istiyorsunuz? Mutlaka bize de sorun. Aynı şartlarda bizden daha uygun fiyata sigorta hizmeti bulmanız durumunda, size 100 € değerinde hediye çeki vermeyi garanti ediyoruz. Ev ve işyeri güvenliğinde kamera ve alarm sistemleri için partnerimiz Generalagentur Hamdi Ceyhan | Spezialist für gewerbliche Versicherungen Tel.: 0152 0 91 91 999 | E-Mail: [email protected] 3 İçindekiler 4 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan • Vicdan sahiplerinin ses(sizliğ)i 5 ne? nerede? ne zaman? • İnternette Aachen ve çevresindeki etkinlikler 6 Bir konuda fikrinizi alalım • Bizim Aachen Yayın Kurulu 8 gündem • Türketici kredi işlem ücretlerinizi geri alın... 9 aktüel | Üstün Gözler • Opsiyon model kalktı... • Herzogenrath’da müslümanların defin işlemleri 10 Bulmaca sayfası 11 gençlik Sayfası • Seher Daşdemir: Küçük yaşta büyük başarılar... 12 Kültür & Sanat • Murat Karatag: Müzisyen, besteci, ses mühendisi, radyocu 14 üniversite sayfası • Aachen’da bir modern halk dansları grubu: “Turkish Folk Dance Aachen” Yemek Kültürü 15 • Tavuklu yemek tarifleri 16 sizden gelenler • İthal Damat | Sezgin Çapraz 17 kapak konusu • 10. Yabancılar Raporu 19 kapak konusuna yorumumuz • Göçmenler Almanya’yı terkederlerse neler olur? 20 sudoku sayfası 21 başka işler yapanlar • Adem Avcı: Ortopedik Ayakkabı Ustası 22 Genel kültür • Ayların isimleri nereden geliyor? 23 yalnız değilsin | Dr. Sıla Yüce Çıtır • Düşünce hataları 24 bir konu & bir konuk • Bay C. C. - Kumar bağımlılığı 26 Yaşama dair | Füsun Özdemir • “Bak Şu Ayının Yaptığına” 27 çevre sayfası • Aachen’da çevre dostu otomobil üretiyor • Hayvan Sirkleri Yasaklansın! 28 siz ve bURcunuz • Burçlarına göre bayanlara en uygun saç modelleri • Burçlara göre parfüm (4): Toprak grubu burçları 29 KADIN sayfası • Kilolu bayanlar için bazı basit giyim tarzı önerileri • Çamaşır makineleri ve deterjanları hakkında bilmeniz gerekenler • Öksürük ve soğuk algınlığı için soğan kürü uygulayın • Salatalığı evinizden eksik etmeyin 30 sağlıklı YAŞLANMA • Yaşlanma süreci nedir? • 50’li yaşlardaki erkekler ve kadınlar için sağlıklı yaşlanma kuralları 31 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk • Kanser taraması hakkında önemli bilgiler • Hipertansiyon (yüksek tansiyon) nedir? 32 Bilmece sayfası 33 BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? • Deutsch (Alman) kavramı resmi olarak ilk kez 1871’de kullanılmıştır. • Yeni trafik cezaları ve uygulanan puan cezaları • Kutsal Gece (Weihnachten) kutlamaları nelerdir? • Genelde yanlış bilinen özdeyiş ve atasözleri 34 ÇözümLER sayfası • Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri • Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları Başlarken Değerli Okurlarımız, Dergimizin onuncu sayısıyla karşınızdayız. Bu kez kapak konumuzu aslında farklı planlamıştık. Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz, hükümetin 10. Yabancılar Raporu’nu yaptığı bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. 700 sayfalık raporun içeriğine göre, açıklama yapan bakanın kendisi dahi bu yabancılar (!) grubuna girmekte. Bu nedenle kapak konumuzu değiştirmiş olduk. Ayrıca çok detaya girmeden biz göçmenler Almanya’dan gidersek neler olur acabayı biraz araştırdık. “Bir Konuda Fikrinizi Alalım” sayfasında bu kez sizlerin değil, derginin sahibi olarak ben, dergimizin yayın kurulundaki arkadaşların fikirleri almak istedim. Hepsine bir kez daha teşekkürler buradan. Bu derginin başarısı, bu dostların sayesindedir. Bu sayımızda iki yenilik var. Bunlardan ilki, siz okurlarımıza da “Sizden gelenler” adıyla bir sayfa ayırmış olmamız. Sezgin Çapraz Beye gönderdiği yazı için teşekkür ederim. İkinci yenilik ise, yaptığımız bir röportajda, o kişinin tüm kimlik bilgilerini gizli tutuyoruz. Adının ve soyadının ilk harflerini veriyoruz sadece: C. C. Her sayımızda belirttiğimiz gibi, dergimizin kapısı katkı sunmak isteyen herkese açık. Yazmak veya bir katkı sunmak isterseniz, bizi aramanız yeterli. Ele alınmasını istediğiniz belli bir konu olursa, bunu da bizlere bildirebilirsiniz. Şimdiden, ekipteki tüm arkadaşlarım adına, yeni yılınızı içtenlikle kutlarım. Gelecek sayımız 30 Ocak 2015’de çıkacak. Sağlıcakla kalın... Günal Günal KÜNYE Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44 E-Mail: [email protected] Internet: www.bizimaachen.de Yayın Yönetmeni: Günal Günal Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Serpil Erdemir, Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler, Funda Şen, Sadık Toraman, Aykut Kurşuntel, Selim Atasever, Musa İrsi, Abdullah Yaşar, Füsun Özdemir (Türkiye temsilcisi). Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen Dergi adeti: 5.000 Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir. Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası. 4 fikir fırtınası Bu yazı sadece vicdan sahiplerine: Aachen’da dünyaya borçla merhaba diyen bebekler... Karar politikacıların, fatura da çocuklara... Vicdan sahiplerinin ses(sizliğ)i. Federal Büyük Koalisyon Hükümeti (CDU/CSU –SPD), denk bütçede kararlı ve tüm adımlarını buna göre atıyor. Nüfus itibariyle ülkenin en kalabalık eyaleti Kuzey Ren Westfalya, en fazla borcu olan eyaletlerden. Şehrimiz Aachen ise, yıllardır hep iki-üç yıl sonraki girdi tahminleriyle ve alınan borçlarlarla idare ediyor. kadrosuzluktan okullar arası mekik dokuyor. Çalışma şartları tarifsiz kötü. Yeni uygulamaya konulan Inklusion sistemiyle şehirler, bu karma sistemin sebep olduğu maliyeti temin etmek durumuyla karşı karşıyalar. Aachen‘da da, Berlin gibi, Büyük Koalisyon idarede. Yani Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) 2020’ye kadar koalisyondalar. 2015 bütçe planlarını Bölge Valiliği’ne sunan şehrimiz idaresi, oradan ilk itiraz yani sarı kartı aldı. Şehirler borçlu olunca bütçesi bölge valiliği tarafından devamlı kontrol ediliyor ve her metelik için oranın onayını almak mecbur hale geliyor. Gerek federal, gerekse eyalette atılan her tasarruf adımı, tüm işlerin, hizmetlerin, iskan ettiğimiz şehirlerde veriliyor olmasından, o şehir bütçesini, dolayısıyla halkını doğrudan ilgilendiriyor. Şehrimizin başta ulaşımdaki yollarının hali ortada. Kütüphaneler, spor salonları ve sahaları, havuzlar, okullardaki masraflara veli katılım payları, sosyal meskenlerin kiraları vs. vs. parası olmayan şehirlerin ilk tasarruf kalemlerinden. Eyaletimizdeki eğitimin kalitesi ve okullardaki şartlar, bu bakanlıkta Yeşiller partili, meslekten bir öğretmen bulunmasına rağmen, bir milim dahi iyileşmediği gibi, her geçen gün de kötüleşiyor. Okulların fiziki olarak ihtiyaçları palyatif tedbirlerle hep öteleniyor. Allah’tan okullar odun kömürle ısıtılmıyor da, öğrencilerden odun kömür getirmeleri istenmiyor. Hani insanın buna da şükür diyesi geliyor. Okullarda sosyal danışmanlar, destekçi eğitmenler ve okul psikologları, Okullu çocuklarımızla oturup konuştuğumuzda göreceğiz ki; eğitimci noksanlığı had safhada ve bunun sonucu, çocukların aldığı eğitimin kalitesi adeta sefilleri oynuyor. Öğretmen eksikliğinden boş geçen derslerin faturası çocukların geleceğine çıkıyor. Eğitimin ayaklarından biri olması gerekirken, geçici projelerle eğitime monte edilen okullarda sosyal, psikolojik problemli çocuklara rehberlik, mihmandarlık yapan sosyal danışmanlar çok zor durumdalar. Bu yıl sonundan itibaren, maaş alabilecek kaynakların kesilmesinden dolayı, onlarsız okulların Foto © Walter Reich/pixelio.de Moralinizi bozmak istememekle birlikte, sizlerle paylaşmak istediğim birkaç rakam var: Şehrimiz Aachen, eyaletimiz NRW’deki iflas alanındaki 61 şehirden biri. 701 milyon Euro borçluyuz. Aachen’da doğan her çocuk, dünyaya 2.750 Euro borçla merhaba diyor. düşünülemeyeceği, 1.500 okul sosyal danışmanının bohçalarını toplamaya sadece bir ayları kaldı. Aachen Sosyal Demokrat Parti (SPD)’si, okul sosyal danışmanlığının devam ettirilmesi için tabanda çalışmalar yaparken, şehrimiz Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU)’dan tıs yok. NRW Eyalet CDU’su Başkanı, Federal CDU Genel Başkan Yardımcısı, eyalet ana muhalefet lideri ve ‘‘Yükselenler Cumhuriyeti‘ kitabı yazarı hemşehrimiz Armin Laschet’ten de bırakın bir cümleyi, tek bir kelime yok. SPD’li partinin sol kanadından Federal Çalışma Bakanımız Andrea Nahles’in, bu federal ‘Eğitim ve Katılım Paketi’nin geleceğiyle ilgili, ’’Bu paket, 2014’ün sonuna kadar olduğu biliniyordu’’ açıklamasına da sadece, ’’Bakanlık koltuğuna oturmak böyle birşey demek ki...’’ demekle yetiniyorum. Okul sosyal danışmanları için deniz tükenmiş vaziyette. Ağızlarını her açtıklarında ‘Gelecek Eğitimde’, ’’Hiçbir çocuğu kendi kaderiyle başbaşa yalnız bırakamayız’ diyen sevgili politikacılarımızdan sahnelerde ettikleri sözlerinin içini icraatla, gereğini yerine getirmekle dolduracaklarını bekledik... Gelişmeler bekleyişimizin beyhude olduğunu gösteriyor. İnsanız, yanılıyoruz işte... Eyaletemiz NRW’deki eğitimdeki bu tasarruf kalemi bedelini en başta orta direk ve yoksul tabaka bebeleriyle, göçmen asıllı çocuklar ödeyecek. Bu yazıyı okuyan tuzu kuru insanların endişelenmesine gerek yok. Çünkü, Almanya’da da, paran kadar eğitime doğru gidiliyor son sürat... Okul, danışma büroları ve gençlik daireleri arasında gençlerin iyi bir geleceğe sahip olmaları, sağlam bir eğitim alabilmeleri için hava su gibi ihtiyaç olan okul sosyal danışmanlarının istihdamlarının devamı için, vicdan sahiplerinin sesine muhtacız. Bakalım bu ses kaç şiddetinde olacak... Muhsin Ceylan 5 ne? nerede? ne zaman? İnternette aachen VE ÇEVRESİNDEKİ etkinlikler Alles aus einer Hand! • Kraftfahrt > PKW • MultiPlus www.aachen.de > Kultur + Freizeit www.staedteregion-aachen.de > Freizeit & Tourismus Aachen ve Aachen Şehirler Bölgesi’nin internet sitelerinde, bölgede gerçekleşen tüm sosyal ve kültürel etkinliklere ulaşılabilir. Tarih ve yere göre arama olanağı da bulunuyor. Kendiniz ve tüm aileniz için uygun olabilecek etkinlikleri, gezilebilecek yerleri bu sitelerde rahatça bulabilirsiniz. Öneririz. Aachen’da satış amaçlı olarak bütün dükkanların açık olduğu pazar günleri: 07.12.-Aachen-Şehiriçi, Laurensberg,Butscheid ve Eilendorf 14.12.-Brand > Unfall > Haftpflicht > Hausrat > Wohngebäude > Rechtsschutz • Düşük faizli ev kredisi • Özel ihtiyaç kredisi Herşey tek elden ve sadece tek kişi muhatabınız! MultiPlus Paketimizle rahat uyku uyuyabilirsiniz! www.kulturportal.de www.campuslife.de NRW çapındaki tüm etkinliklerin yer aldığı portalda aradığınız şehrin adını yazmanız yeterli. Aachen’daki üniversite öğrencilerine yönelik olarak hazırlanan portalda etkinlikleri görebilirsiniz Zurich Generalvertretung Necmi Çetir Her anyardima size yardima haziriz Her ansize size yardima haziriz Her an size haziriz Her an yardima haziriz 0241-18 9595 400 Tel.: 0241-18 95400 400 Tel.:Tel.: 0241-18 95 400 Tel.: 0241-18 www.melan.de www.melan.de www.melan.de www.melan.de Uniklinik APAG P2 Breslauerstr., Aachen Breslauerstr., Aachen Breslauerstr., Debyestr., Aachen Debyestr., Aachen Aachen AmGut Gut Wolf, Aachen Am GutPauwelsstr., Wolf, Aachen Debyestr., Am Wolf, Aachen Am Gut Wolf,Aachen Aachen Debyestr., Aachen Aachen 13.04. 13.04. 13.04. 07.12. 18.05. 18.05. 18.05. 18.01. 27.04. 27.04. 27.04. 14.12. 01.06. 01.06. 01.06. 11.01. 06.04. 06.04. 06.04. 21.12. 01.05. 01.05. 01.05. toom toom toom Schumanstr., Würselen Breslauerstr., Aachen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen 28.12. 20./21.04. 20./21.04. 20./21.04. 25.05. 04.01. 25.05. 25.05. 25.01. 11.05. 11.05. 11.05. 22.06. 22.06. 22.06. internet üzerinden basvurabilirsiniz internet üzerinden de basvurabilirsiniz internet üzerinden de de basvurabilirsiniz internet üzerinden de basvurabilirsiniz Wilhelmstr. 38, 52070 Aachen Tel.: 0241 9977 0404 Fax: 0241 9977 0407 E-Mail: [email protected] www.zurich.de Bize sormadan araba sigortası yaptırmayın veya değiştirmeyin. Tekliflerimizden yararlanın! 6 bir konuda fikrinizi alalım: Bizim Aachen Dergisi‘ni yayınlamaya başlamamızın üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçti. Dergimizin pek çok sayısında belli konularda insanlarımızın fikirlerini aldık. Bu sayımızda da ben, derginin sahibi olarak, dergimizde yazı yazan dostlarımıza - sorular yönelttim. Dergiye başladığımız ilk zamanlar kadromuz oldukça azdı. Her geçen gün dergimizin yayın ekibine yeni dostlar katılıyor. Hiç bir maddi karşılık beklemeden derginin sizlere dolu dolu ulaşmasına katkıda bulunan bu dostlarıma bir kez daha teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Sağolun; iyiki varsınız! Sorular şunlar: Dergi ile ilk kez nerede karşılaştınız? Hangi duygu ve düşüncelerle dergimizin yayın ekibine katılmaya karar verdiniz? Sizce dergimizin gidişatı nasıl? G. Günal Almanya’daki alışılmış Türkçe yayınlardan çok farklı, tüketicisi okuyucularına Aachenlı olmaları noktasında rehberlik de yapan Bizim Aachen’ı ilk sayısından itibaren takip edenlerdenim. Benim, Bizim Aachen ailesine katılma hikayem ise, derginin 4. sayısında benimle yapılan bir mülakatın ardından getirilen teklifle başladı. “Fikir Fırtınası” adlı sayfayı ve bazen de başka konularda yazılar yazıyorum. ‘Çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yere de görünme!’ düstürundan hareketle; davete icabet ederek, bilhassa sosyopolitik konularda haddi nisbetinde düşünmeye çalışan ve bu fikir emekçiliğini de yazıya aktarmaya gayret eden bu ülkenin yeni yerlilerinden biri olarak, her sayıda farklı bir konuyla Muhsin Ceylan okuyucularımızın huzuruna çıkmayı deniyorum. Katıldığım bir kurstaki hocam, bana staj yeri olarak Bizim Aachen dergisini önermişti. Dergi ile görüştüğünü ve onların da severek kabul ettiklerini söyledi. İlk tanışmamız böyle olmuştu. 3. sayıyla birlikte, dergide bir kaç hafta süren stajımın döneminde, dergi çalışmalarına katkı sundum. Stajım bittikten sonra da, zaten ekipten birisi olmuştum. Dergi için konuların seçiminde, röportaj yapmada ve bitirilen sayfaların tekrar okumalarını yaparak harf ve imla hatalarının düzeltilmesinde; yani kısaca derginin her işinde elimden geldiğince katkı sunmaya çalıştım. Derginin her sayısı çıktığında, elime alıp bakıyor ve yine çok güzel olmuş diyorum. Dergi her zaman iyiydi ve hep aynı çizgide kalacağına inanıyorum. Ele alınacak o kadar çok konu var ki, hepsine sırasıyla değinileceğini umuyorum. Serpil Erdemir Bizim Aachen dergisini ilk defa bir süpermarkette gördüm ve aldım. Gerek hazırlanışı, gerekse içerisindeki yazılar ve sayfa tasarımları ilgimi çekti. Baskı tekniğini, içeriğini ve konuların seçimini, uzun zamandır basınla içi içe çalışmanın verdiği tecrübeyle çok güzel buldum ve bu mecmuada yazmaya karar verdim. Yaptığımız görüşmede, derginin temel ilkelerini de duyduğumda karar vermiştim: Politika ve dini konulara değinmeyen, ayrımcılık yerine birleştirici yanları ön plana alan ve en önemlisi de tamamen yerel olması çok hoşuma gitmişti. Sunabileceğim katkıları açıkladığım zaman, dergide “Aktüel” sayfasını yapabileceğim kararına varıldı ve 2. sayıdan bu yana dergide yazıyorum. Çevremden Üstün Gözler aldığım duyumlara göre, çok beğeniliyor dergimiz. Hedefimiz daha geniş kitlelere ulaşmak olmalı. Bizim Aachen dergisinin ekibiyle tanışmam ilk sayının matbaa aşamasındayken oldu ve bu sırada derginin sağlık sayfasının editörlüğü konusunda bir teklif aldım. İlk iki sayının içeriğini inceledikten sonra, Aachen bölgesindeki Türklerin ihtiyacını karşılayan bir doğrultuda yayın çizgisine sahip olduğunu görüp, dergimizde aktif olarak 3. sayısından itibaren yazılarımı yazmaya başladım. Dergimizin şu andaki geldiği durumu ilk sayılara göre kıyasladığımda, her geçen gün daha güçlü bir yayın kadrosuyla hizmet vermeye devam etmesi ve yayın kalitesini artırması, daha uzun yıllar boyunca bu güzel dergide yazılarımla Aachen bölgesindeki vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam etme mutluluğunu yaşayacağım konusunda beni ümitlendirmektedir. Daha nice sayılarda görüşmek dileğiyle. Dr. Murat Kopuk Bizim Aachen dergisini ilk kez Almanca dersleri aldığım Sprachenakademie’de bir kahve molasında gördüm. Almanya’ya yeni geldiğim ve Aachen’ı hiç tanımadığım için, dergi oldukça dikkatimi çekti ve zevle okumaya başladım. Dr. Murat Kopuk arkadaşım aracılığıyla tanıştığım Bizim Aachen dergisinden, benden dergi ekibine katılarak, bir psikiyatri sayfası hazırlayabileceğim ve okurları bilgilendirebileceğim teklifi geldiğinde, büyük bir zevkle kabul ettim. Derginin 4. sayısından itibaren bu ekibin içindeyim. Her sayıda büyük bir emek harcanan, ileride Aachen sınırlarını aşacağını umduğum, oldukça değişik ve bilgilendirici konu ve konuklarıyla, zevkle okunan bu derginin bir üyesi Dr. Sıla Yüce Çıtır olmak gerçekten heyecan verici. Derginin ilk sayısını bir marketde gördüm ve aldım. İçerdiği konu ve konuklar öncelikle farklı geldi bana. Objektif yaklaşması, amaçlarının farkında olması benim bu dergiye sempati duymamı sağladı ve böylece katılma kararı aldım. Dergiyi ilk ziyaret edişimde, yazma teklifi aldım ve yanılmıyorsam derginin 2. sayısından itibaren ekipteyim. Dergi, kısa zamanda çok iyi izlenimler bıraktı okurlarda, ki bu da bir dergi için en önemli hedef. Kendini yenileyen, geliştiren, farkındalık yaratan bir dergi ve emin adımlarla ilerliyor. Bir özelliği de, tamamen günlük yaşamımızı ele alan, bizden bize bir yapısı olması. Daha ileriki zamanlarda daha farklı projeler için, değişime açık bir dergi olarak görüyorum. Son olarak insanlarımızın bu dergiye biraz daha fazla katkı sağlamasını diliyorum. Sadık Toraman 7 bizim Aachen yayın kurulu bizim aachen www.bizimaachen.de AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 02 Bir Konu - Bir Konuk: abdurrahman Kol > 12 Aachen’da politikayla ilgilenenlerimiz > 4 G. ayşe Uludağ ve Çatı-Kalem Derneği > 4 Uyum üzerine: Heidemarie Ernst > 6 Uyum üzerine: Nurhan Karacak > 6 Gönüllü Çalışmalar: Üstün Gözler > 7 Bizim Aachen www.bizimaachen.de AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 03 Bizim Aachen www.bizimaachen.de aacheN Ve çeVResi içiN TÜRkçe deRGi | 04 Bizim Aachen www.bizimaachen.de aaCHen Ve ÇeVresİ İÇİn TÜrKÇe derGİ | 05 Bizim Aachen www.bizimaachen.de AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 06 Bizim Aachen www.bizimaachen.de AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 07 Bir Konu-Bir Konuk: Depresyon > 24 Başka işler yapanlar: Kahraman abay > 23 İçimizden biri: sait Başkaya > 8 Kültür ve Sanat: Necip Tokoğlu > 6 Bir Konu-Bir Konuk: salih avcı > 18 Başka işler yapanlar: serkan Güngör > 15 Kültür & sanat a. H. avcı > 16 Gündem > 8 seçim sonuçları Başka işler yapanlar: Serhan Sancaktar > 8 gönüllü çalışmalar: Batmaz ailesi > 4 Kültür ve sanat: Recep Vardar > 19 Başka işler yapanlar: a. Doğancı > 6 İçimizden biri > 13 sevgi sakar Müzik: Ulaş Hazar > 12 Gönüllü Çalışmalar: Mehmet Çelik > 4 Kültür ve sanat: süleyman Büyükdere > 6 çevre ve Uyum: Dr. ahmet lokurlu > 24 Kültür ve Sanat: Mehmet Çetiner > 22 Çevre ve Uyum: Burhan Çetinkaya > 20 çevre ve Uyum: Kemal gündoğan > 26 ÜCRETsİZ ÜcReTsiZ © Rolf-van-Melis/pixelio.de Aachen ve çevresinde Neo Naziler Bu madalyonu kim takacak? Çevre ve Uyum: M. Çelik > 12 AACHEN VE ÇEVRESİNDEKİ NÜFUS YAPILARI Çevre > 21 aachen Ormanı Aachen, Belediye Başkanı‘nı Arıyor İçimizden biri: İbrahim Çoban > 20 ÜcReTsiZ Haziran/Temmuz 2013 Aachen‘a 9. kardeş şehir Türkiye‘den: Sarıyer / İStanbul ücretsİz Ağustos / Eylül 2013 Neo Nazi Partisi „NPD“ / Aachen - Kaiserplatz / 2004 Kültür & Sanat > 26 bülent Tiz Gaye Gökalp-yılmaz‘ın aachen araştırması Kapak Resimleri © Dominik Clemens bir Konu & bir Konuk > 14 beraat Mersuh-böcker İçimizden biri > 6 Melih Serter “Peki ama biz kaç kişiyiz?“ Neo Nazi Partisi „Die Rechte“ / Aachen - Theaterplatz / 2013 Kültür ve sanat: yasemin Hakverdi > 8 www.bizimaachen.de AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 09 Kültür & sanat > 6 Zeynep Bakşi Karatag Gençlik: E. İ. Okur & B. Turan > 8 Neo Nazi Partisi „Pro NRW“ / Aachen - Eilendorf / 2013 Aachen‘ın Rekorları bizim aachen Ekim / Kasım 2013 © Leiden, Rijksmuseum van Oudheden AACHEN 2014 Aralık 2013 / Ocak 2014 KARNAVAL 5. MEVSİMDE KİMLER, NEDEN VE NE KUTLUYOR? Bir Konu-Bir Konuk: Oğuz evler > 10 ÜCreTsİZ Şubat / Mart 2014 Marcel Philipp CDU Björn Jansen SPD Gisela Nacken DIE GRÜNEN Wilhelm Helg FDP Leo Deumens DIE LINKE Bir Konu - İki Konuk: M. Nart & B. yıldırım > 24 Başka işler yapanlar > 19 Erdoğan Dakman ÜCRETsİZ ÜcReTsiZ Nisan / Mayıs 2014 Haziran / Temmuz 2014 AlmAnlAşmAmAyA DİrEnmE TaKTİKlErİmİz Fotoğraflar: Ünay Abdullah Yaşar www.bizimaachen.de AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 01 Foto © Stadt Aachen / Andreas Herrmann Bizim Aachen Gençlik > 22 Cansu Dost Spor > 13 Şahin Dağıstan ücretsİz Ekim / Kasım 2014 Bizim Aachen ilk sayısından beri sahibiyle (üniversiteden arkadaş olduğumuz için) bana posta ile geliyordu. 3. sayıdan itibaren derginin son okumasını yapıp, yazı hatalarının düzeltilmesi işine gönüllü oldum. Ayrıca Türkiye’de yaşamam nedeniyle, derginin Türkiye temsilcisi olabileceğim ve AachenSarıyer kardeş şehir projesindeki gelişmeleri, çalışmaları dergi için derleyebileceğim önerildi ve kabul ettim. 7. sayıdan itibaren, felsefe eğitimi almış olmam nedeniyle, bazı düşünürlerin fikirlerini veya benim gözlemlerimi yazmam önerildi ve“Yaşama Dair” adında bir sayfam oldu dergide. Yazdıklarımın, aslında çoğumuzun ortak düşüncesi olduğu ve tartışılması, üzerinde düşünülmesi gerektiği kanaaFüsun Özdemir tindeyim. Umarım bu güzel dergi devam etsin. Aachen’da yaşayan bir çok insanın katkılarıyla elbette. Daha önce “jugendlich” adlı dergiye katkıda bulunduğum için, Bizim Aachen projesi hakkında baştan beri bilgim vardı. İlk kez 2. sayıda yaptığım bir röportajla ekibe katıldım. Bizler için özellikle yerel olarak bir dergiye ihtiyaç duyulması ve bunu yapan birilerinin olması beni katkıda bulunmaya yönlendirdi. Bir diğer sebepse, bazen dergide gördüğüm veya okuduğum yazılarla, yakın olduğumuz kişiler haricinde, Aachen ve çevresinde yapılan işler ve projeler hakkında çoğu zaman haberimin olmadığını bile fark edebiliyorum. Gerek kültürel, gerekse birlik anlamında desteklenmesi gereken bu projeleri, Aachen içindeki daha büyük bir kitleye ulaştırabildiğimizi düşündüğüm için bu dergiye katkıda bulunmak istiyorum. Hani daha iyi yapabiliriz dediğim bir sey aklıma gelmiyor desem yalan olmaz. Aykut Kurşuntel Derginin henüz proje aşamasında bana bu fikirden bahsedilmişti. Hatta bir kaç arkadaş toplanıp üzerine kafa yormuştuk. Derginin çıkışı çok daha sonra gerçekleşti. O ilk toplantıda hemen olumlu baktım projeye. Büyük bir eksikliği giderecekti böyle bir dergi. Gerek daha önce birlikte yaptığımız çalışmalardan, gerekse çıkan diğer dergilerden biliyorumdum ki, bu dergi de son derece kaliteli ve güvenilir bir dergi olacaktı. Düşündüğüm gibi de oldu. Aachen ve çevresinde yaşayan insanlara yaşadıkları yer hakkında ve burada olup bitenler hakkında bilgiler veriyor. İnsanlar için bilinmeyen ilginç konuları ele alıyor. Çok da güzel tepkiler alıyoruz. Derginin her bir sayısı bir başka güzel ama Funda Şen hep aynı kalitede. Yayın ekibinin içinde olduğum için çok mutluyum. Türkiye’de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü 2013 yılında tamamlayarak, yedi ay önce, Almanya’ya yüksek lisans eğitimi ve Almanca dil eğitimi almak amacıyla geldim. Almanya’da yayımlanmakta olan Türkçe bir dergi ile, Aachen gibi küçük bir şehirde karşılaşmak beni çok mutlu etmişti. Bir okuyucu olarak Bizim Aachen dergisini yoğun bir ilgi ve dikkatle incelediğimi belirtmek isterim. Bir mail yazarak ekibi tebrik ettim. Büroya davet edildim; kahve içip, sohbet ettik. Dergi ekibine katılabileceğim söylendiğinde, hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Derginin 9. sayısı ile birlikte ekibe katılmış oldum ve röportajlar yaparak katkı sunuyorum. Dergi içerik olarak çok iyi fakat internette de daha aktif olmalı. Bence, insanlar dergiyi internetten de takip edebilmeliler. Musa İrsi Metabolizma Rock grubu için, derginin 8. sayısında yayınlanacak olan bir röportajın fotoğraflarını çekmiştim. Fotoğrafları çektikten sonra, derginin elektonik posta adresine yolladım. Ben Heinsberg’te yaşıyorum fakat Alsdorf’ta çalışıyorum. Fotoğrafımın yayınlandığı derginin ne zaman çıkacağını sordum ve ilk kez o sayısı ile karşılaştım dergiyle. Derginin o sayısını gördüğümde ne yalan söyleyeyim hayran kalmıştım hem içerik olarak hem de baskı ve kağıt kalitesi olarak. Dergiyi arayarak, ele alınabilecek bazı konularda önerilerde bulundum. Bana istersem benim de ekibe katılabileceğim ve önerdiğim konularda, kendimin röportajlar yapabileceği söylendi. 9. sayıdan itibaren ekibe katılmış Selim Atasever oldum ve bu ekibin bir parçası olmaktan mutluluk duydum. Bence örnek bir yerel dergi. Dergiyi ilk sayıdan beri tanımaktayım. Benden istenen destekleri vermeye çalıştım. Ben kendim uzun yıllardan beri basın sektörünün içindeyim ve muhabirlik yapıyorum. Bizim Aachen dergisinin, Aachen ve çevresinde yaşayan insanlarımızın, bütün sosyal alandaki faaliyetlerini duyurma, uyuma katkı sağlama, ortak sorunlarımızı ve dertlerimizi dile getirme konusunda büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Ortak çözümler bulmada ve bunları paylaşmada iyi bir rol üstleniyor. Dergi, varlığınızı hissettiren bir dergi olduğundan, bu çabalara bir nebze katkıda bulunabilmek için katılmaya karar verdim. Dergi şu anda iyi gidiyor ama daha iyi şeyler yapabileciğimizi düşünüyorum. Genel anlamda söylersem, bizler, Aachenlı Türkler olarak, şu an olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz. Abdullah Yaşar 8 Gündem Yargıtaydan tüketiciler lehine önemli karar: Türketici kredi işlem ücretlerinizi geri alın... Federal Yargıtay’dan tüketicileri sevindiren karar çıktı. Bankalar kredi alan müşterilerin son 10 yılın işlem paralarını geri ödeyecek. Yüksek mahkemenin tüketici kredisi almış yüzbinlerce insanı sevindiren, ülke bankalar tarihinde geri ödeme miktarı büyüklüğü itibariyle bir ilk olan kararında, tüketici kredi işlem ücreti geri talep hakkı için zaman aşımı süresi üç yıldan 10 yıla yükseltildi. Son dört yılda çeşitli bölge mahkemelerinin, bankaları haksız bulan kararları bu son kararla onaylandı. Federal Yargıtay (BGH: Bundesgerichthof), Az.: XI ZR 348/13 ve 17/14 dosya numaralı kararında, tüketici kredisi alanların 2011 yılında verilmiş bölgesel mahkeme kararlarındaki işlem ücretinin haksız yere alındığını bildiğini, mevcut yasaların öngördüğü üç yıllık zaman aşımı süresinin yetersiz olduğunu belirtti. Bu kararla, geçtiğimiz Mayıs ayında işlem ücretinin yasal olmadığına hükmeden Federal Yargıtay, bu kararını kesinleştirmiş oldu. Bu yıl sonuna kadar yazılı iade talebi şart Federal Yargıtay, bankalardan tüketici kredisi alan müşterilerden 2005 ila 2011 yılları arasında alınan işlem ücretlerinin geri ödenmesine hükmetti. Federal Yargıtay, daha önce de, 2011 yılından sonra alınan bu işlem paralarının geri ödenmesini talep etmişti. Tüketici kredisi alıp işlem ücreti ödeyenlerin bu yeni haktan faydalanabilmek yani paralarını geri alabilmek için en geç bu yılın sonuna kadar yazılı müracaat ile talep etmeleri gerekiyor. Uzmanların tahminlerine göre bankaların, 2005 ile 2014 yılları arasında tüketici kredisi almış müşterilerinden yaklaşık 13 milyar € işlem ücreti, parası aldığı tahmin ediliyor. Müşterilerine verdikleri tüketici kredileri için alınan işlem ücreti (Bearbeitungsgebühr) uygulamasını yasalara aykırı bulan Federal Yargıtay, bu son kararıyla vatandaşa 1 Ocak 2005’den bu yana bankalardan aldıkları tüketici kredileri için ödedikleri işlem paralarını geri alma hakkının yolunu açtı. Onbinlerce banka müşterisinin faydalanabileceği bu kararda geri dönüklük zamanı, yani zaman aşımı da üç yıldan on yıla çıkarıldı. Bankalarından tüketici kredisi alan vatandaşlar, örnek başvuru formu ile bankalarından ödedikleri işlem parasını geri talep edebilir. Bu yazılı talepte dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birisi de; bankadan müracaata iki hafta içinde cevap verilmesinin istenmesi. Federal Yargıtay binası, Karlsruhe © Joe Miletzki İade miktarı 400 ile 1.500 € arasında değişiyor Bilindiği gibi, son kararla bankaların geri ödemek zorunda bırakıldıkları tüketici kredisi işlem parası, bankalar tarafından faize ek olarak alınan bir ücretti. On binlerce banka müşterisini kendilerinden haksız kesilen işlem ücretlerini geri almak için bankalara akın ettirecek bu son karar, özellikle taksitle mobilya veya araba almak için kredi alan müşterileri sevindirdi. Federal Yargıtay, geçtiğimiz Mayıs ayındaki ön kararında, bankaların müşterinin bonitesini tesbit için ilaveten ücret talep etmesinin haksızlık olduğuna hükmedip bankaları uyararak, bu ön incelemenin müşteri için bir hizmet değil, bankanın kendi menfaatlerini hedefleyen bir uygulama olduğunu ifade ederek, bu uygulamadan ücret talep edilemeyeceğine hükmetti. Tüketicileri Koruma Dernekleri’nden (Verbraucherzentrale) yapılan açıklamada, bankaların müşterilenden faize ilaveten aldıkları bu işlem ücretlerinin miktarı alınan kredinin % 1 ila % 4 arasında değiştiği hatırlatılırken, işlem ücretinin hesaplamalara göre ortalama 400 ila 1.500 € arasında değiştiği belirtildi. Müracaat yapılmazsa hakkınız kayboluyor 31 Aralık 2014 tarihine kadar 2005 ve 2011 yılları arasında alınan işlem parasının geri ödenmesi için herhangi bir başvuru yapılmaması halinde vatandaşlar haklarını kaybedecek. Tüketici dernekleri yetkililerinden yapılan konuyla ilgili açıklamalarda dikkat edilmesi gereken konulardan bir diğeri de; kredi sözleşmelerinde faize ek olarak işlem ücreti alınıp alınmadığının tesbitiyle, bankaların hak sahibi kredi müşterilerine paralarının geri ödenmemesi durumunda masraflarını bankaların ödemek mecburiyetinde olduğu avukat görevlendirilebilir. Federal Alman Merkez Bankası verilerine göre, 2005 ile 2013 arasında bankalar tarafından mali hacmi 1.261,4 milyar € tutan 64,4 milyon tüketici kredisi (taksit kredisi) anlaşması gerçekleştirildi. Bu tarihler arasında bankalar müşterilerinden haksız yere 13 milyar € aldı. Son Yargıtay kararına göre bankalar bu haksız aldıkları paraları geri ödemek zorunda. Uzmanlar, bu tüketici lehine kararın bankalara müracaat Tsunamisi yaşatacağını tahmin ediyor. Örnek başvuru formlarını internette kolayca bulabilirsiniz. Arama motorlarında “Bearbeitungsgebühr Musterbrief” yazmanız yeterli. Orada uygun yerleri doldurarak bankanıza başvurmanız gerekiyor. Ev kredisi alanlara avukat desteği Ev kredisi alanlar için de ayrıca kredi anlaşmasındaki son fesih hakkı (Widerrufsrecht) kısmının uzman bir avukat tarafından incelenmesinde yarar var. Avukatlar sizden bu belgelere bakıp incelemek için (yani iade tesbitine) para almıyorlar. 9 aktüel Opsiyon model kalktı... Almanya’da yabancı kökenli gençlereiki vatandaşlık modeli önerilip, bunlardan birini seçme şartı “opsiyon modeli oluşturuyordu. Bu modele göre hem geldiği ülkenin pasaportu hem de Alman pasaportu bulunan gençler, 18 ile 23 yaşları arasında bu iki vatandaşlıktan sadece birini seçmek zorundaydılar. Opsiyon modelin 2000 yılında çıkışından itibaren uygulamada bir çok sorunu da beraberinde getireceği belliydi. Bu modeli hazırlayanlar ve Uyum bakanı dahi modeli eleştirdiler. Nihayet Federal Meclis 3 Temmuz 2014’de yapılan oturumda 111 oya karşı çekimser bir oyla opsiyon modeli kaldırdı. Bu modelin kapsamı içerisinde Almanya doğumlu gençlere çifte vatandaşlık hakkı verilmesi için büyük koalisyon hükümeti bir taslak hazırlayıp 19 Eylül 2014’de bu taslağı kabul etti. Eyalet meclisleri de taslağı onayladı. Almanya’da bürokratik sistem ağır yürüdüğü için hazırlanan yeni yasanın eyaletler nezlinde uygulanması gecikecektir. Bu bakımdan gençlerimizin çifte vatandaşlık için bulundukları yerlerdeki yabancılar dairesine giderek, yasanın ne zaman uygulamaya başlayacağını öğrenmeleri ve sonra başvuru yapmaları gerekmektedir. Yabancılar dairelerindeki Uyum (Integration) büroları da bu konuda yardımcı olacaklardır. Aachen’daki uyum bürosu, yabancılar dairesindeki 314 numaraları odada bulunmaktadır ve her çarşamba 15:00 ile 17:30 saatleri arasında danışmanlık hizmeti vermektedir. Bir kez daha hatırlatmakta yarar var ki, 1 Ocak 2000 öncesi Almanya’da doğmuş, büyümüş olan anne-babalar, 2000 yılında başvurmamış olanlar yeni yasadan yararlanamıyor; yani çifte vatandaş olamıyor. Bu durumdakiler ancak Türk vatandaşlığından çıkma şartıyla Alman vatandaşı olabilirler. Üstün Gözler SIKÇA SORULAN SORULAR (Kaynak: Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği) Türk vatandaşı olarak, Almanya doğumlu olmak şartıyla, Alman vatandaşlığını kazanma ve her iki vatandaşlığa da sahip olma hakkı doğduğunu duydum. Doğru mu bu? Hayır, bu bilgi doğru değil. Yeni düzenleme sadece halihazırda Alman vatandaşı olan kişileri, yani 1990’dan sonra Almanya’da doğan ve Almanya’da doğmuş olmakla birlikte, doğumla Alman vatandaşlığını kazanmış yabancı uyruklu anne babanın çocuklarını bağlamaktadır (Alman Vatandaşlık Kanunu 4/III ile 40 b maddeleri). Bu şartlara sahip değilseniz, yeni düzenleme ile sizin için değişen bir şey olmayacaktır. Almanya doğumlu olsalar bile, yurt dışında yaşayan kişilerin Alman vatandaşlığına geçme ve/veya Alman pasaportu alma hakkı bulunmamaktadır. Ben / oğlum / kızım opsiyon modeline tabi. Vatandaşlık Kanunu’nda yapılan değişiklikle ne değişti? Eski uygulamada yabancı uyruklu anne babanın Almanya’da doğan çocukları reşit olduktan sonra Vatandaşlık Kanunu’nun 29. maddesine göre Alman vatandaşlığı ile Türk vatandaşlığı arasında tercih yapmak zorundaydılar. Opsiyon modeli dikkate alınmadığında Alman vatandaşlığı kaybedilmekte. Bu uygulama bundan sonra her yıl yaklaşık 40.000 Alman vatandaşını ilgilendirecektir. Peki tam olarak kimler çifte vatandaşlıktan yararlanabilecekler? 1. Son sekiz yıldır Almanya’da yaşamış olan 2. Altı yıl Almanya’da okula gitmiş olan veya 3. Almanya’dan alınmış bir okul diploması olan 4. Almanya’da meslek eğitimini tamamlamış olanlar Almanya’da büyümüş olma şartını yerine getirmiş sayılırlar. Herzogenrath mezarlığı ve müslümanların defin işlemleri: Herzogenrath şehir merkezinde bulunan Orman Mezarlığı’nda (Waldfriedhof) uzun yıllardan beri müslümanlar için ayrılmış bir bölüm mevcuttur. Ayrılan bu bölgede islami usullere göre defin yapılmaktadır. Kullanım hakkı süresi diğer mezarlıklarda olduğu gibi 30 yıldır. Bu kullanım süresi gerekirse uzatılabilir. Hatta mezar yeri seçme imkanı dahi bulunmaktadır. İslami usullere göre cenaze yıkama işlemleri ise burada yapılamamaktadır. En yakın yer olan Herzogenrath/Merkstein’da bulunan Lange Hecke mezarlığında cenaze yıkama işlemleri yapılabilmektedir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir: Herzogenrath Belediyesi Mezarlıklar Dairesi Christa Reuss Telefon: 02406 / 83 - 62 22 E-Posta: [email protected] Okurlarıma sağlıklı bir yaşam ve huzurlu, imanlı ölüm diliyorum. Selam ve saygılarımla... Üstün Gözler 0178 / 849 05 25 10 bulmaca saYfasI 11 GENÇLİk sayfası Seher Daşdemir Daşdelen: Küçük yaşta büyük başarılar... O henüz çocuk denilecek yaşta. Fakat başarısı çok büyük. Seher Daşdelen Taekwondo spor dalında eyalet birincisi oldu. Onu biraz daha yakından tanımak istedik ve sorularımızı ilettik. Bakın neler söylüyor. Merhabalar Seher. Öncelikle seni biraz daha yakından tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinden bahseder misin? Ben Aachen’da doğdum. 15 yaşındayım. Hugo-Junkers Realschule’ye gidiyorum. Onuncu sınıftayım. İki kardeşiz. Bir küçük kız kardeşim daha var. Spora ne zaman, neden başladın? 2005 senesinde Taekwondo’ya başladım. 2006 senesinden beri turnuvalara katılıyorum. Ben küçükken çok içime kapanık ve çekingenmişim. Annem belki biraz açılırım diye beni Taekwondo’ya yazdırmış. Şimdi bu dalda eyalet birincisi oldun. Bunu bekliyor muydun? Açıkçası beklemiyordum. Fakat çok çalışmıştım. Çok çalıştım ve başardım. Umuyorum ki daha çok çalışıp daha çok yükselebileceğim. 2013/2014 eyalet birincisi (Landesmeisterin) oldum. Allah izin verirse, hedefim seneye Avrupa Şampiyonası’na katılmak. Çok iyi. Bu konudaki kabiliyetini ilk kim keşfetti? Annem ve babam evdeki antremanlarımı izlediklerinde bunu düşünmüşler. NRW Eyalet takımındaki (Landeskader/NWTU) antrenörler beni keşfetti- Bu spordalının en çok hoşuna giden tarafı nedir? Öncelikle bu sporun kendisi hoşuma gidiyor. Kendinize olan güveniniz artıyor. Ayrıca dünyanın her ülkesinde turnuvalar düzenleniyor. Böylelikle bütün dünyayı gezme imkanı oluşuyor. Gelecekte neler yapmayı hayal ediyorsun ve planlıyorsun? ler ve büyük turnuvalara davet ettiler ve hala gelecekteki büyük turnuvalara katılmamı istiyorlar. Antremanlar çok zamanını alıyor mu? Evet. Haftada iki gün antremanım var. Hatta çarsamba günleri Belçika’da antreman yapıyorum. Boş zamanlarımda da düzenli olarak evde antreman yapıyorum. Ne yazıkki başka bir hobi için hiç zamanım yok. Gelecekteki en büyük hayalim olimpiyatlara katılabilmek ve orada şampiyonluk elde etmek. Meslek olarak da polis olmak istiyorum. Bu dalda senin gibi başarılı olan başka Türk gençleri de var mı? Var tabii. Örneğin Nürnberger şehrinden Tahir Güleç. 2013 senesinde dünya şampiyonu oldu. Peki kendine örnek aldığın sporcular kimler? Taekwondo sporunda en beğendiğim ve örnek aldığım sporcular Servet Tazegül, Tahir Güleç ve Nur Tatar. Türkiye ile bu konuda herhangi bir bağlantı oluştu mu? Herhangi bir teklif alıyor musun? Teklifler alıyorum. Fakat bu spor dalında ilk önce Almanya’da yükselmeyi düşünüyorum. Türkiye ile inşallah ileride bağlantılar oluşur. Sorularımıza verdiğin içten yanıtların için sana teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Funda Şen 12 KÜLTÜR & sanat: Derken kendinizi profesyonel olarak müziğin içinde buldunuz. Biraz bundan bahseder misiniz? 1999 yılında Aachen ve Eurogio bölgesi için yayın yapan bir radyo olan 100’5 DAS HITRADIO’da çalışmaya başladım ve halen orada çalışmaya devam etmekteyim. Radyonun OnAir-Design ve tüm prodüksiyonları bana ait. OnAir-Design ve tüm prodüksiyonlar derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? Müzisyen - Besteci - Ses Mühendisi - Radyocu Selamlar Murat Bey. Öncelikle sizi biraz tanımakla başlayalım sohbete. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? org vardı. Herşeye rağmen çok mutlu olmuştum. Eğitim almadan, kendimce birşeyler yapmaya çalışıyordum, fakat bu yeterli olmadı. 1973 yılında Aachen’ın bir ilçesi olan Würselen’de dünyaya geldim. Daha sonra neler oldu? Babam, 1963 yılında Almaya’ya gelmiş ve maden işçisi olarak çalışmaya başlamış. Würselen’de başlayan yaşamımız halen burada devam etmekte... Evliyim ve iki çocuğum var. Müzikle ilk kez nerede ve nasıl tanıştınız? Yıllar geçtikçe ve ben yaş aldıkça orglar da büyüdü, hedeflerim de. Ama bu hedeflere ulaşmam için sağlam bir zemine ihtiyaç vardı. Bu demek oluyordu ki iyi bir piyano ve piyano hocası gerekliydi. Piyona alabilmek için, üç ay boyunca Aachen’de bir restaurantta bulaşık yıkadım. Sonrasında da Bernd Steixner’den ders almaya başladım. Müzikle ilk tanışmam ortaokul döneminde oldu. Herhalde 12 yaşlarımdaydım. Bir okul gezisi sırasında kaldığımız gençlik yurdunda, bir orgu çalma fırsatım oldu. Etkisinde çok kalmış olmalıyım ki, eve gelir gelmez ilk işim ailemden bana bir org satın almalarını istemek oldu. Ama annemi ve babamı ikna etmem zor oldu. Evde sürekli etüd çalışırdım. Piyano sesli bir enstrüman. Kardeşim de o dönem bağlama çalardı. Annem „Bak kardeşin ne güzel bağlama çalıyor, sen de piyano çalacağına bağlama çal.“ diye sitem ederdi. Neden zor oldu? Aachen Pink Noise Ton Studio’da çalıştım. Çesitli ülke sanatçılarının albümlerinde aranjörlük ve tonmeisterlik yaptım. Kimi zaman Kongo’lu bir grup, kimi zaman karnaval müziği, bazen caz ve bazen de rock... Böyle geniş bir yelpazede müzik yapma keyfini yaşadım. Bu süreç bana çok tecrübe kazandırdı. Aynı dönemde Köln’de ses mühendisliği egitimimi de bitirdim. Biz doğulu bir aileyiz. Aslen Dersim’liyiz. Geleneksel sazımız bağlama olduğu için, org bizimkilere çok yabancı geldi tabii ki... Uzun ısrarlarım sonuç verdi ve hedefime ulaştım. Aman yanlış anlaşılmasın, elimde sadece üç oktavlık küçük bir oyuncak Fakat bir gün dışa açılmaya karar verdiniz. Bu süreç nasıl oldu? Bizim radyoyu açtığınızda duyduğunuz tüm reklam ve jingle müziklerinin yanısıra haberler, hava durumu programların müziklerinin bestelenmesi, düzenlenmesi, uyarlanması gibi işleri kastediyorum. Hem besteleme hem de teknik yönü olan karışık bir iş benim yaptığım. Bu işinizin yanı sıra müzik alanında başka neler yapıyorsunuz? Bunun yanısıra, Earcatch Sounddesign adlı bir prodüksiyon şirketi kurdum ve çesitli firmalar için radyo spotları, audiologo, kompozisyon, telefon sistemleri için ses kayıtları üretiyorum. Müşterileriniz kimler daha çok? Kimlere iş yapıyorsunuz? Müşterilerim arasında aklıma ilk gelenler Mercedes Benz, Stawag, Aachener Zeitung, Net Cologne, Aachener Nachrichten ve Cineplex gibi seçkin şirketler. Tabii başka şirketler de var. Kompozisyon yaptığım önemli isimlerden birisi de komedyen Paul Panzer. Yıllardır sahnelediği çesitli showların- 13 murat karatag daki müzikler bana aittir. Bu sene ayrıca Fraunhofer Institut tarafından düzenlenen bir uluslararası ödül töreni için tüm show müziklerini besteledim. Siz, ailece müzik ile iç içe yaşıyorsunuz diyebiliriz aslında. Eşiniz Zeynep Karatag Hanımla da dergimiz 7. sayısında bir söyleşi yapmıştık. Birlikte neler yapıyorsunuz müzik anlamında? Örneğin, kısa bir süre önce, Aachen’da Citykirche’de bir Alman vakfının entegrasyon konulu bir ödül töreninde „Zeynep Karatag & Ensemble“ adıyla sahne aldılar. Benim buradaki rolüm de, seslendirdikleri eserleri, klasik entrümanlar için aranje etmem oldu. Şu sıralar yeni diyebileceğiniz çalışmalarınız var mı? Bu aralar gündemimde olan yeni bir çalışma var. 1001 Gece Masalları adında Almanca olarak hazırlanmakta olan bir sesli kitabın (Hörbuch) tüm müziklerinin bestelerini yapıyorum. Fakat bu çalışmamız henüz tamamlanmadı. Gelecekle ilgili planlarınızdan bahseder misiniz biraz da bize? Benim için çok önemli olan ve keyif aldığım kısmı da, eşimle birlikte yapmış olduğumuz müzikler... Geçtiğimiz mart ayında Würselen Belediyesi’nde vermiş olduğumuz „Lieder & Lyrik“ konseri çok beğenildi ve beraberinde başka projeler de getirdi. En çok istediğim şeyler arasında film müzikleri yapmak var. Film müziklerine olan merakım Yeşilcam sinemasına dayalıdır. O dönem yapılan film müzikleri çok kalıcı oldular ve halen duyulduğunda insanı etkileyecek güzellikteler. Fakat tabiiki benim ilerideki hedefim, burada yaşıyor olmamdan dolayı, Alman televizyonu ve sineması. O alanlarda daha kalıcı müzikler yapmak istiyorum. Aachen’da internet üzerinden Türkçe yayın yapacak bir radyo konusu gündemimizde şu sıralar. Orada gençler sizden bir destek bekleyebilirler mi? Zamanım olduğu sürece elimden geldiğince destek olmaya çalışırım. Fakat bu işler çok yorucu ve emek isteyen şeyler. Kısacık bir yayın için dahi saatlerce hazırlık yapılması gerekiyor. Çok iddialı olmadan başlamak gerek. Başarılar dilerim. İsteyenler bana www.earcatch.de internet sitemden ulaşabilirler. Son sözlerinizi alabilir miyiz? Yaşamınızdan müziği eksik etmeyin, müziksiz kalmayın diyorum... Bize zaman ayırdığınız için size teşekkür eder, başarılar dileriz. Günal Günal SİZ DE ARAMIZA KATILIN! BOĞAZ ESİNTİSİNİ HAFTADA 2,5 SAAT BİLE OLSA NADELFABRİK'TE YAŞAMAK İSTEMEZ MİSİNİZ? Türk Sanat Müziği Koromuz 30 koristen ve 15 müzisyenden oluşuyor. Her çarşamba saat 19'da provalarımızı ciddi şekilde sürdürüyoruz. Katılmak isteyenleri aramızda görmekten mutluluk duyarız. Aachen Türk Sanat Müziği Korosu Yeni Yıl Konserimiz 10 Ocak 2015'de gerçekleşecektir. Bizlerle çalışmak isteyenler aşağadaki numaradan ulaşabilirler. Tel: 0157 309 525 18 E-Posta: [email protected] www.hih-aachen.de © aachen.de 14 üniversite sayfası Aachen’da bir modern halk dansları grubu: Turkish Folk Dance Aachen Aachen’da gençlerin sosyal medyada bir araya gelerek oluşturduğu, modern halk dansları topluluğu Turkish Folk Dance Aachen. Üniversite öğrencilerinin yoğunlukta yaşadığı bu kentte, kültürel ve sanatsal etkinliklerimizi üreten ve sürdürmek isteyen bir topluluk. Şubat ayında gerçekleştirilecek olan Hochschulsportshow etkinliklerinde bir gösteri gerçekleştirmek için yoğun ve heyacanlı çalışmalar başlatmış bulunmaktalar. Bizim Aachen dergisi olarak bu topluluğu yakından tanımak ve bu güzel çabayı sizlerle paylaşmak istedik. Grubun hem kurucusu hem de çalıştırıcısı olan Berkant Bostan’la topluluğun bir prova çalışmasının ardından kısa bir röportaj gerçekleştirdik. İlk olarak bize kısaca kendinizden ve bu grubun oluşum serüveninden bahsedebilir misin? Memnuniyetle. Aachen’a, RWTH’da Enerji mühendisliği bölümü öğrenimi için geldim. Köln şehrinde doğup büyüdüm. Üniversite öncesi yıllarımdan bu zamana kadar yaklaşık altı yıldır halk danslarıyla ilgilenmekteyim. Köln şehrinde bulunan Cologne Dance Academy topluluğunun üyelerinden biriyim ayrıca. Aachen kentine geldiğimde bu ilgi ve uğraşımı devam ettirmek istedim. İlk olarak sosyal medya üzerinden yaptığım araştırmada bir dans grubuyla karşılaştım, ancak aktif çalışmalarını bitirmiş bir gruptu. Daha sonra sosyal medya sitelerinde çeşitli sayfalara duyuru yazarak, böyle bir çalışmaya katılabilecek arkadaşlar ile tanışmış olduk. Bu şekilde bir araya gelebildik ve grubumuz aktif provalara başlamış oldu. Yaptığınız çalışmalarda ne tür oyunlar bulunuyor? Şu an gelecek şubat ayında gerçekleşecek olan Hochschulsportshow etkinliklerinde sergilemek üzere bir gösteri hazırlığındayız. Bunun için Karadeniz yöresinden horon, Hakkari yöresinden Potpori, Ege yöre- sinden Zeybek ve Roman dansları üzerine çalışıyoruz. Amacımız Anadolu danslarını temsil edebilecek bir görsel şölen yaşatmak. Kaç kişilik bir ekibiniz var? Bu çalışmaya ilgi duyacak kişilere yönelik bir planınız var mı? Kesinlikle. Halk dansları kalabalık ekiplerle yapılabilecek bir etkinliktir. Şu an 15 kişilik bir ekibiz ama sayımızın artmasını ve yeni katılımcıların olmasını diliyoruz. Ancak önümüzde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz bir gösteri var. Bu açıdan dans ve ritm konusunda yetenekli ve biraz deneyimli arkadaşların katılımı bize güç verecektir. Aachen’da yüzlerce Türkiyeli öğrenci bulunmakta. Bu tarz etkinliklerin bir parçası olmak bence toplumsal ve kültürel bir sorumluluk. Bize katılmak isteyen arkadaşların üniversite öğrencisi olması önceliğimiz, fakat kesin bir şart değil. Amacımız kültürel ve sanatsal değerlerimizi topluca sürdürebilmektir. Aachen’da calışmalarınızı sürdürürken karşılaştığınız herhangi bir zorluk var mı? Malesef evet. Aachen gibi küçük bir şehirde bu tarz bir çalışmayı yapabilmek için uygun şartları sağlayan bir mekana sahip olmak zor. Buna rağmen çalışmalarımızı okulumuzdaki boş dersliklerde ya da seminer salonlarında gerçekleştiriyoruz. Bu konuda kalıcı ve ihtiyacımıza uygun yer arayışımız devam ediyor. Buna rağmen çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Çalışmalarınıza katılmak isteyen arkadaşlar size nasıl ulaşabilir? Sanatsal ve kültürel alanlarda bizim insanlarımızın daha üretken ve katılımcı olmasını diliyorum. Unutulmamalı ki toplum için yapılan işler fazlasıyla geri dönecektir! Bize göstermiş olduğunuz bu ilgiden dolayı teşekkür ederiz. Bize ulaşmak isteyen arkadaşlarımız için Facebook’ta bir grubumuz mevcut (rwth turk halk oyunları). Ayrıca mail adresinden de temasa geçebilirler: [email protected]. Bizim Aachen ekibi olarak sizi bu güzel çabanızdan dolayı tebrik eder ve başarılarınızın devamını dileriz. Cologne Dance Academy Musa İrşi 15 YEMEK KÜLTÜRÜ Tavuklu yemekler Yılbaşı yemeği olarak mutlaka hindili yemek tarifleri verilir; fırında hindi dolması gibi. Biz bu kez sizlere tavukla yapabileceğiniz bir kaç yemek tarifi veriyoruz. Umarız dener ve beğenirsiniz. Sebzeli Tavuk Sarma Malzemeler: 2 adet tavuk göğsü, 5-6 adet mantar, 2 tane sivri biber, 1 tane kırmızı biber, 1 orta boy soğan, tuz, karabiber, kırmızıbiber, zeytinyağı ve salça Hazırlanışı: 2 parça tavuk göğsünü enlemesine ikiye bölün fakat tam birbirinden ayırmayın. Soğan, biber ve mantarları ufak ufak doğrayın. Daha sonra tavada sırasıyla soğanı, mantarı, biberleri baharatlarla soteleyin. Tavuk parçalarını baharatlarla ve zeytinyağıyla karıştırın. Tavukların ortasına hazırladığımız sotelenmiş sebzeleri türkisch - italienische küche richtig satt essen paylaştırın ve rulo haline getirip kürdanla tutturun. Üstüne salçayla suyu ve biraz da tuzu karıştırıp dökün. Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında üstleri kızarana dek pişirin. Pişmesine 5 dakika kala isterseniz üzerlerine kaşar dilimleri de koyabilirsiniz. 5,00 € montags > dönertag DÖNERTELLER Hähnchen-Putenspiessdöner mit Salat, Cacik & Fritten oder Reis robottan geçirerek ezin. Tencerede kalan tavuk suyunu ve karabiberi ekleyerek karıştırın. Hazırladığınız cevizli sosu tavuk etlerinin üzerine yayın. Sıvıyağı tavada ısıtıp kırmızı toz biberle kızdırın ve çerkez tavuğunun üzerine gezdirip maydanozla süsleyin. Sıcak ya da soğuk olarak servis yapın. pizza DÖNER Hähnchen + Putenspießdöner & Zwiebeln spaghetti DÖNER mit Geflügelfleisch, Zwiebeln, Tomatensoße, Knoblauch + scharf dienstags > pizzatag PIZZA Hawaii Fırında Tavuk Dolması Malzemeler: 1 tüm tavuk, 1 TK salça, tuz, karabiber, kimyon, tatlı toz biber, sıvıyağ. İç pilavı için: 1 su bardağı pirinç, 1 kuru soğan, sıvıyağ, tuz, karabiber, kimyon, 1 YK salça, (isteğe bağlı olarak da) tavuk ciğeri, kuş üzümü ve çam fıstığı. Hazırlanışı: Tavuğu marine etmek için baharatları, salçayı ve sıvıyağı karıştırıp tavuğu bu karışımla ovun; derisinin altına da sürerek etine temas etmesini sağlayın. Pilavı hazırlayıncaya kadar böylece dinlendirin. Pilavı için, yemeklik doğranmış soğanı sıvıyağda pembeleşinceye dek kavurup salçayı ekleyin. Doğranmış ve önceden pişirilmiş ciğeri ilave edip suyunu çekene ein menü + ein getränk nur 0,2 l. Cola, Wasser oder Apfelschorle Çerkez Tavuğu Malzemeler: 1 bütün tavuk, 3 su bardağı su, 2 tatlı kaşığı tuz, 8 diş sarımsak, 5 ince dilim bayat ekmek, 3 su bardağı dövülmemiş ceviz, 1 TK karabiber, 2 ÇK sıvıyağ, 1/2 TK kırmızı toz biber, 1 TK tuz, bir miktar maydanoz. Hazırlanışı: Tavuğu temizleyip yıkayın ve bir tencereye alın. 3 su bardağı su ve tuz ekleyerek kısık ateşte yumuşayana kadar pişirin. Daha sonra etlerini ve kemiklerini ayırın. Etleri tel tel ayırın ve büyük bir servis tabağına düzgünce yerleştirin. Sarımsakları soyun, ekmek dilimlerinin içini ufalayın. Ceviz, ekmek içi ve sarımsak dişlerini pizzeria pont pascha Ananas & Schinken pizza MISTA Champignons, Vorderschinken, Thunfisch & Salami pizza ORTOLANA Champignons, Artischocken & Paprika dek pişirin. Pirinci ve baharatları ve kuş üzümü ile çam fıstığını da ekleyip suyunu ayarlayın. Hazırladığınız iç pilavı tavuğun içine doldurup dikin. Ayak uçlarını bağlayıp tepsiye veya borcama yerleştirin. Önceden 180 derecede ısınmış fırında yaklaşık 1-1,5 saat kadar üzeri açık pişirin. Pilavını servis tabağına çıkarıp üzerine kesip parçaladığınız tavuk etlerini yerleştirin. pPP pizzeriapontpascha PONTSTR. 114/116 52062 AACHEN TEL.: 0241 / 40 25 57 ÖFFNUNGSZEITEN: So.-Do. 11:00 - 01:00, FR. & SA. 11:00 - 03:00 www.pontpascha.de 16 sizden gelenler kayınpederimi çıkışta görünceye kadar. Karşılama safhası bittikten sonra yaşayacağım Aachen şehrine hareket etmek üzere arabaya yöneldik. Arabanın önüne geldiğimizde biraz şaşırdığımı inkar edemem. Kayınpederimin Golf 2 arabasıyla gelmişlerdi, tabiiki ben Mercedes falan bekliyordum. Beklentilerle gerçeklerin aynı olmadığını anlamak ve hissetmek için dokunman, yaşaman veya görmen gerektiğinin farkına vardım. İthal damat İthal damat terimi ile ilk tanıştığımda, ben çoktan bu ithal damatlardan biri olmuştum bile. Bu topraklara ayak bastığım günü bugün halen en ince ayrıntısına kadar hatırlıyorum. Üç saate yakın yolculuk esnasında uçakta hostesle bir iki kelime hariç hiç konuşmadım. Hayatımı, yaşam tarzımı tamamiyle derinden etkileyecek olan kararımı vermiş olup son aşaması devam eden uçak yolculuğunu yapıyordum. Bütün yolculuk boyunca, arkamda bıraktıklarım bir film şeridi gibi geçiyordu gözümün önünden. Uçak indikten sonra ben yanımdaki diğer yolcuları takip edip valizimi beklemeye başladım. Etrafımda hiç Türkçe konuşan yoktu. O an anladım ki benim, yeni doğup konuşamayan bir bebekten hiç bir farkım yoktu; kendimi tamamiyle bir boşlukta hissetmiştim. Tabiiki eşimi, babamı ve İlk günler, düğün telaşı, ilk haftalar, ilk aylar derken artık burada yaşamaya başlamış yavaş yavaş da alışmaya çalışıyordum. Ufak tefek uyum sorunları, tartışmalar derken Almanca kursuna başladım. Haftanın beş günü kursa gidiyor, değişik ülkelerden insanlarla tanışma fırsatı buluyordum; okullu yıllara geri dönmüştüm. Eşim tıp fakültesinin son aşamasına gelmişti ve akşamları ikimizde öğreniyorduk. O günlerde göstermiş olduğum büyük çaba ve azim benim bugünlerde rahat bir yaşam sürdürmemi sağladı. Aradan geçen 15 yıl hayatımdan bir çok şeyi götürse de bana çok da kazandırdıkları oldu. Vermiş olduğum karardan hiç bir zaman pişmanlık duymadım. Buraya memuriyeti bırakıp gelmiştim. Karamsarlığa kapılıp mücadeleden kopmak üzere olduğum zamanlar olsa bile eşim o anlarda hep yanımda oldu ve olmaya devam ediyor. Bu manada ben kendimi şanslı ithal damatlardan sayıyorum. Bugün severek yaptığım bir işim, çok sevdiğim iki tane oğlum ve ailem var. AUTOWÄSCHE • INNENPFLEGE • POLITUR • AUFBEREITUNG . Ali Imdat Akkaya Benimle aynı kaderi paylaşmış insanlarımızın yaşadığı aile içi ve toplumsal sorunların çözülmemiş veya çoğalmış olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi, misafir olarak buraya davet edilen (gelin veya damat farketmiyor) her kimse daha önce yaşamadığı, görmediği bir topluma ayak uydurmak için gelmişse ve yanında en büyük destekçisi olması gereken eşini bulamıyorsa, uyum sorununun en büyük aşaması başlamış demektir. Diğer bir sorun ise, buraya gelen ve bu ülkede, bu toplumda yaşama arzusunda olan ithal damat ve gelinlerimizin değişime, yeniliklere, alışılmışın dışına çıkılmasına karşı koydukları inanılmaz mücadeledir. Bu mücadele çoğu zaman da ayrılık ve hüzünle sonuçlanmıştır. Oysa değişime ve yeniliklere direnen şahıslar ve toplumlar hiç bir zaman ilerleme kaydedememişlerdir. Bizler kendi öz kültürümüzden, kendi gelenek ve göreneklerimizden taviz vermeden, yaşadığımız toplumla beraber yaşamayı, bazen özeleştiri ve empati yapıp, bizi nasıl gördüklerini anlamaya çalışmayı bilmeliyiz. Onlar gibi düşünmek, yemek, içmek ve giyinmek zorunda değiliz ama konulmuş olan anayasal düzene uyma zorunluluğumuz vardır. Bu beraber yaşama kültürümüzün en önemli ana unsurudur. Bu vesileyle, her ne şekilde olursa olsun, buraya yerleşmiş, ithal adı verilmiş kardeşlerime tavsiyem; ümitlerini hiç bir zaman yitirmesinler. Problemler, sorunlar, ayrışmalar herzaman olacaktır. Önemli olan bütün bunları medeni bir şekilde, kavgasız ve gürültüsüz konuşarak çözebilmektir. Bizim en büyük sorunumuzdur konuşamamak. Sezgin Çapraz 17 Kapak konusu: 10. Yabancılar Raporu bağımsız olarak hala yeteneklerine göre eğitimde yükselme olanağını sağlamayı başaramadıklarını ve göçmen ailelerin çocuklarının okulda başarılı olması için velilerin de ülkedeki eğitim sistemini anlamaları gerektiğini vurguluyor. Almanya’da 20-29 yaşları arası 1,3 milyon gencin meslek sahibi olmadığını ve bunların istihdam edilme olanağının da düşük olduğuna işaret eden Özoğuz, mesleği olmayan yabancıların oranının % 30 olduğunu kaydetti. Rapordaki ‘yabancı’ kelimesi Bakan Özoğuz’u rahatsız etti Foto © Bundesesregierung-Denzel Almanya’daki Yabancıların Durum Raporu, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan göçmenleri yabancı (!) sıfatıyla kamuoyuna tanıtması, Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz’un kendisini dahi rahatsız ettiğini belirtiyor. Rapor, göçmenlerin bir başarı karnesi olma niteliği taşıyor ve yönetime de eksiklikleri hatırlatıyor. Ancak uyumun diğer muhataplarının durumunu yansıtan raporların olmamasını da bir eksiklik olarak değerlendiriyor. Burada sizlere 700 sayfalık bu raporda yer alan ana konuları ve Özoğuz’un yapmış olduğu değerlendirmeleri kısaca sunuyoruz. Aydan Özoğuz kimdir: 1958 yılında Türkiye'den Almanya'ya çalışmaya gelen “misafir işçi” bir ailenin çocuğudur. 1967 yılında Hamburg’ta doğmuştur. Ailesinin yaptığı gıda ticaretinde başarılı olmasından sonra, Özoğuz 1989 yılında Almanya vatandaşı oldu. İngiliz edebiyatı ve İspanyolca okuduktan sonra yüksek lisansını insan kaynakları üzerine yaptı. Öğrencilik yaptığı yıllarda Hamburg'ta iki yıl süreyle Türk Öğrenci Derneği başkanlığını yürüttü. Öğrencilik yaşamının ardından Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) ilk Türk asıllı başkan yardımcılığı görevini üstlendi. Özoğuz Hamburg'ta senatör Michael Neumann ile evli olup, iki çocuk sahibidir. Almanya'da 2013 yılında Göç ve Uyum Bakanlığı görevine getirilmiştir. Almanya’da geçen seneki seçimlerde Federal Almanya Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet bakanlığı görevine getirilen Aydan Özoğuz, başkent Berlin’deki Federal Basın Merkezi’nde yabancıların ülkedeki durumunu ortaya koyan 10. Yabancılar Raporu’nu tanıttı. Özoğuz, yabancıların topluma uyumu konusunda "hala yapacak çok şeyin olduğunu" belirtiyor. Özoğuz, Almanya’nın, uzun bir zaman göç ülkesi olduğunu kabul etmek istemediğini, bundan dolayı on yıllar önce yapılmayanları şimdi telafi etmekle geçirdiklerini ifade etti. Bunun özellikle uyum kurslarında ve eğitim sisteminde görüldüğünü belirten Özoğuz, "Bu konuda yapacak daha çok şeyimiz var" dedi. Son 15 yıl içinde ülkede ciddi değişimlerin yaşandığını belirten Özoğuz, 2000 yılında Vatandaşlık Yasası çerçevesinde yapılan tartışmalarla ülkede göçle ilgili yeni bir anlayışın oluştuğunu kaydetti. Özoğuz, 2005'te yürürlüğe giren Göç Yasasıyla uyum kurslarının başladığını ve 1,4 milyon yabancının bu kurslara katıldığını belirtti. Göçmenlerin topluma uyumu konusunda eğitimin önemine değinen Özoğuz, Almanya’da gençlere sosyal durumları ve kültürel kökenlerinden Özoğuz, 1 Aralık 2014’de yapılacak olan Uyum Zirvesi’nde meslek eğitiminin ağırlıklı konu olarak ele alınacağını belirterek, şirketlerin bilinçli veya bilinçsiz şekilde istihdam piyasasında yaptıkları ayrımcılığın da masaya yatırılacağını vurguluyor. Almanya’da yaşanan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile ilgili de Özoğuz, ülkeye göçün artmasıyla yabancı düşmanlığının arttığını kaydetti. Almanya’da toplumun yabancı düşmanlığı konusunda daha duyarlı hale gelmesini dileyen Özoğuz, saldırıya uğrayanlara destek vermek gerektiğini, bu kapsamda bir ay önce söz konusu cami derneklerinin yetkililerini makamına davet ettiğini ve onları dinlediğini anımsattı. Söz konusu raporun sadece yabancılarla ilgili olmadığına dikkati çeken Özoğuz, raporda iki-üç kuşaktan beri ülkede yaşayanların durumunu da içerdiği için bu raporun ismini değiştirmek istediğini kaydetti. Aile birleşimi konusuna da değinen Özoğuz, Avrupa Adalet Divanı’nın aile birleşiminde Türk vatandaşları için Almanya’nın ülkeye gelmeden önce dil şartı aramasının, AB hukukuna aykırı olduğu yönündeki kararıyla ilgili bir soru üzerine de bu kararın, birçok yolu açık bıraktığını ve Alman hükümetinin de bu kararı nasıl uygulayacağı konusuna net bir tavrının oluşmadığını belirterek, kendisinin de Almanca'nın Almanya’da daha iyi öğrenileceğini düşündüğünü ifade ediyor. "Hiç şüphesiz Almanya'ya gelen herkes Almanca öğrensin ancak bunun burada yapılması ve insanların bu dili burada uygulaması daha iyidir" dedi. 18 Kapak konusu: 10. Yabancılar Raporu 10. Yabancılar Raporu Devlet Bakanı Özoğuz’un kamuoyuna tanıttığı rapor, Haziran 2012 ile Mayıs 2014 arasındaki dönemi içeriyor. Almanya'da 16,3 milyon yabancı yaşamakta ve en büyük grubu % 18,3’lük bir oranla (yaklaşık 2,9 milyon) Türkiye’den gelenler oluşturuyor. Almanya’daki yabancıların büyük bir bölümü batıdaki eyaletlerde yaşıyor. Yaş ortalamaları 35,5 olan bu grup, yaş ortalamaları 46,4 yaşında olan Almanlara göre daha genç bir nufüs. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı Yabancı isimler taşıyanlar ayrımcılığa uğruyor Rapor, meslek eğitimi için şirketlere başvuran Türk ve Arap gençlerin Alman gençlerle aynı yeterliliğe sahip olmalarına rağmen ayrımcılığa uğradıklarını ortaya koyuyor. Gençlerin isimlerinden dolayı şirketler tarafından mülakata çağrılmayarak, başvurularının gözönünde bulundurulmadığı ve ayrımcılık yapıldığının altı çiziliyor. İş piyasasındaki olumlu gelişmelere rağmen, yabancılar arasındaki işsizlik sayısı genel ortalamanın çok üstünde. Yabancılar arasındaki işsizlik oranı % 14,4 iken, genel işsizlik oranı sadece % 6,2 olduğu belirtiliyor. Alman hükümetinin ırkçılık, yabancı ve Yahudi düşmanlığı ile mücadele etmesinin, öncelikli görevleri arasında yer aldığı belirtilen raporda, raporun kapsadığı dönemde aşırı sağcı NSU terör örgütünün işlediği cinayetlerin ortaya çıkmasının ardından ırkçılıkla mücadelenin sürekli devam etmesi gereken bir görev olduğunun gözler önüne serildiği ifade ediliyor. Geçmişte aşırı sağ tehlikesinin küçümsendiği belirtilen bu raporda, yabancı düşmanlığını içeren suçların 2010 yılında en düşük seviyedeyken 2013 yılında aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların % 11,2 arttığı görülüyor. Irkçı ve politik arka planı olan suçlardan mağdur olanlara davranışların daha olumlu hale gelmesi gerektiği ve bu konuda bağımsız ‘’şikayet merkezlerinin’’ kurulması isteniyor. Almanya’da dini yaşam Almanya’da nüfusun % 61,5’inin Hristiyan inancına sahip. Müslümanların sayısı da 3,8 ile 4,3 milyon arasında. Bunların % 74’ünün Sünni, 12,7’sinin Alevi ve % 7,1’inin Şii inanç grubuna bağlı olduğu belirtiliyor. Almanya’da göçten dolayı dini yaşamın çeşitlilik kazanmış durumda olduğu, ülkede 140’ın üzerinde değişik inanç grubundan insanın yaşadığı ifade edilen raporda, Almanya’daki Yahudi cemaatine bağlı olan kişilerin sayısının da yaklaşık 102.000 olduğu kaydediliyor. Okuldan diploma alan gençlerin oranında artış olmasına rağmen, mesleki eğitime katılmaları konusunda olumlu gelişme görülmediğine işaret ediliyor. Toplumsal hayatın pekiştirilmesi ve kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması açısından, yabancı gençlerin meslek eğitimi yapmaları ve diploma elde etmelerinin önemli olduğu israrla belirtiliyor. Okul öncesi eğitim Almanya genelinde 3 ila 5 yaş çocuklarının % 35’i yabancı kökenli. Ülke genelinde çok dilli yetişen çocukların eşit eğitim sürecinden geçemediği, yabancı çocuklarının kreşlerde ve okullarda Almanca’yı öğrenmesinin önemli olduğu ve bu konuda koşulların oluşturulması gerektiği belirtiliyor. ‘’Toplumsal ve bireysel olarak çok dilliliğin getirdiği potansiyeller okullarda ve kreşlerde çok fazla desteklenmiyor’’ denilen raporda, öğretmenlerin ve eğitmenlerin bu konuda daha fazla desteklenmesi gerektiği kaydedildi. Raporda ayrıca, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması için, göçmen çocukların erken yaşta kreşe gitmelerinin önemine dikkati çekiliyor. Alman siyasi partilerine yabancıların ilgisi Raporda geçtiğimiz seçimlerde 5,8 milyon yabancının oy hakkının olduğu ve bunun genel oy oranının % 9’una denk geldiği belirtiliyor. Son seçimde 534 bin yabancı ilk defa sandığa gitmeye hak kazanırken, Türkiye’den ve Polonya’dan gelenlerin daha çok SPD’ye, eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelenlerin ise CDU/CSU’ya yöneldikleri ifade ediliyor. Eğitimde fırsat eşitliği “Eğitim sisteminde son yıllarda yapılan iyileştirmelere rağmen fırsat eşitliği hala sağlanamıyor.” Rapordaki istatistikte üniversiteye gitmek için gerekli olan lise diplomasına sahip göçmen gençlerin oranı 2012’de % 16,2’de kalırken, bu oran Almanlarda % 41,2 olarak gerçekleştiği kaydediliyor. Takip edilen Alman ve yabancı medyalar Almanya’da yabancıların da radyo ve televizyon vergisi ödemesine rağmen, devlet televizyonlarında yeterince dikkate alınmadıkları belirtiliyor. 16 milyon yabancı, okuyucu ve izleyici grubu olarak, Alman medyası için büyük bir izleyici kitlesi oluşturuyor. Son yıllarda medyada göçmen istihdam oranı artsa da bu hala yeterli düzeyin çok altında kalıyor. Özellikle Müslümanlar, radyo ve televizyon kurullarında temsil edilmiyor. Alman medyasının Almanya’da yaşayan herkese hitap ettiği ileri sürülse de, ana dilde yayın yapan medyanın sıkça kullanıldığı ve yabancıları daha yakından ilgilendiren konularda önemli bir bilgi kaynağı olduğuna dikkati çekilirken, bu konuda Alman medyasının yetersiz kaldığı ifade ediliyor. 19 Kapak konusuna Yorumumuz Göçmenler Almanya’yı terkederlerse neler olur? Federal Hükümet’in yaptırdığı, Göçmensiz Almanya konulu araştırma sonuçlarına göre; üniversite öğrencilerinin yarısı, Almanya’nın göçmen alma kapasitesinin sınırını aştığını ve ülkenin dış ülkelerden kalifiye eleman ihtiyacı olmadığını savunuyor. Bu üniversitelilerin Almanya’ya göç ve göçmenlere bakışı, toplum genelinde de maalesef farklı değil. Fosra Kamuoyu Araştırma Enstitüsü’ nün anketlerinden birinde de; toplumun % 23’ü, Federal Anayasa’da net bir şekilde yer almasına rağmen ilticacı istemiyor. Bilhassa Hristiyan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) Hür Demokrat Parti (FDP) destekli yıllardır sürdürdüğü, ‘Almanya göç ve göçmen ülkesi değildir. Çok kültürlülük ölmüştür’ politik söylem ve eylemleri, çözüm bekleyen acil müdahele edilmesi, neşter atılması gereken konuları hep erteledi ve bugünkü durumlara gelip dayandık... Irkçı yaklaşımlarıyla, elmalarla armutları karıştırıp toplumda kendilerine yandaş, oy bulmaya çalışanlara da cevap olması bakımından, ülkedeki reel durum eksenli ‘Göç ve göçmensiz bir Almanya nasıl olurdu?’nun cevaplarını, araştırma sonuçlarıyla vicdan sahibi insanların değerlendirmeleri ışığında satır başlarıyla, sizlere sunalım. Aachen’daki Yeminli Mali Müsaviriniz . Ne garip ki, Almanların zihninde göçmen deyince, hala 60’lı, 70’li yılların verilecek her işi yapacak ‘Misafir İşçi’ (Gastarbeiter) resmi hakim. Göçmenlerin demografik yapısı da çok ciddi değişti. Alman Ekonomi Enstitüsü’nün son araştırmalarından birinin verilerine göre; son on yılda Almanya’ya gelen göçmenlerin üçte biri (1/3) üniversite mezunu. Bu oran asli yerliler olan Almanlarda sadece % 19. Dolayısıyla göç ve göçmensiz bir Almanya’da... • Eğitim seviyesi tabana doğru hızla düşer. • Üniversite anfilerinin yarısı boşalır. • Sosyal sistem darmadağın olup yıkılır. • Ülke bütçesinin omurgası, tamiri imkansız halde kırılır. • Başta Bavyera olmak üzere bir çok eyalette istihdam piyasası çöker. • Kültürel fakirlik başlar. • Alman futbol ligi başta olmak üzere, ülke spor dünyası kapısına kilit vurmak durumunda kalır. Örnğin, Alman futbol milli takımı, şampiyonluğunun eskileriyle idare eder. • Çeşitli alanlardaki mühendis ihtiyacı asla kapatılamaz. • Kalkınma ve gelişme şimdikinin çok gerisine düşer ve ileriye gidemez. • Sağlık sektörü tamiri, telafisi imkansız yaralar alır. Hastanelerde, yaşlı bakım evlerinde kalanlara ve evinde bakım yapılan hasta ve yaşlılara bakacak personel kalmaz. • Çocuk kreşlerinin çoğu kapanır; kalanlarda da personel sıkıntısı başlar. • Emeklilerin maaşlarını ödeyecek yeni bir nesil kalmaz ortada. • Bugün emeklilik yaşını 67’ye çıkaran hükümet, bu yaş sınırını 80’li yaşlara çıkarmak zorunda kalır. • Kültürel ve sanatsal alanlarda hızlı bir çöküş yaşanır. • Temiz çevre, yollar, şehirler akıllarda ve resimlerde birer hatıra olarak kalır. Muhsin Ceylan ve Günal Günal Tecrübeli Güvenilir Profesyonel bir anlayıs. ile sizlere hizmet vermeye hazırız! Dipl.-Kauffrau (FH) RukIye Alper Steuerberaterin Heinrichsallee 68 52062 Aachen Tel: +49 241 990 215-0 Fax: +49 241 990 215-29 [email protected] Korrektur2-RukiyeAlper-Kanzleischild.indd 1 17.04.14 13:24 www.steuerkanzlei-alper.de 20 sudoku sayfası Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler: 1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir. basit 5 8 3 3 5 9 2 9 1 5 6 4 3 6 8 1 1 7 3 4 2 5 9 7 4 8 2 9 7 3 1 9 9 4 6 7 6 1 2 4 3 4 3 9 5 8 2 5 7 3 6 9 5 5 1 6 7 9 5 2 3 6 1 9 2 6 4 2 7 2 normal 6 1 6 8 3 1 2 3 4 7 8 2 7 6 9 6 9 7 3 8 6 1 7 2 7 3 4 8 1 8 5 6 9 4 8 6 7 2 5 5 3 9 1 2 5 4 6 5 2 3 7 9 2 2 3 8 1 5 1 2 4 1 9 6 8 1 5 7 9 6 8 2 3 4 1 9 5 8 1 6 9 7 2 9 1 3 5 8 9 1 5 7 4 7 8 8 8 7 9 6 9 2 7 2 7 5 6 5 7 4 6 6 7 4 7 2 7 1 4 2 9 8 3 5 7 4 9 1 8 4 3 5 2 3 7 3 7 6 4 4 7 9 8 6 1 5 6 5 6 9 8 6 3 3 1 1 9 3 1 4 2 5 3 6 3 3 8 3 5 4 5 5 2 7 3 9 7 5 9 7 8 9 4 6 3 8 2 6 1 3 1 7 8 5 2 6 3 4 7 4 5 4 zor 9 6 8 7 8 2 3 6 2 7 7 1 9 7 2 5 2 3 5 3 7 8 2 6 4 9 1 3 9 5 9 8 8 8 3 6 1 1 7 2 4 6 1 3 4 6 6 1 5 3 6 2 4 6 2 21 başka işler yapanlar: adem avcı Ortopedik Ayakkabı Ustası „İnsanlarımızın dertlerine ortak olmak, onlara çare bulmak benim hayalimdi ve bu mesleği seçerek istediğim hayalime kavuşmuş oldum.“ Adem Bey biraz kendinizden bahseder misiniz? Babam İsmail Avcı 1970 yılında Isparta’dan Alsdorf’a madenci olarak geldikten 3 yıl sonra, 1973’de dünyaya gelmişim. Çocukluğum ve okul yıllarım Alsdorf ve çevresinde geçti.Okuldu, meslek yapmak derken kendimi, ortopedik ayakkabı ve malzemeleri yapan bir ustanın yanında buldum. 19 sene bu meslekte bir dükkanda çalıştım ve 8 sene evvel de bu dükkanı devralarak kendim çalışmaya başladım. Evliyim. 2 kız, 1 oğlan üç çocuk babasıyım. Bu meslek çok tercih edilen, pek populer olan bir meslek dalına benzemiyor. Sizin bu mesleğe atılmanız nasıl oldu? Bu mesleğe başlamam biraz enteresan oldu diyebilirim. Tabii bu meslek pek fazla tanınmıyor, çünkü bu mesleğin sağlık yönü de çok önemli. Sonuçta ortopedik hastalıkları olanlara çareler üretiyoruz ve ortopedik malzemeler yapmanın yanında, insanların ayaklarından beline kadar olan ağrılara derman olmaktayız. Bu mesleğin çilekeş yanı çok. Aachen ve çevresinde bu işin meslek okulu yok. Bu mesleği öğrenmek için Köln’e veya Essen şehrine gitmeniz gerekmekte. Tekrar başa dönecek olursak, okul yıllarımda babam, ayakkabılarının içine ortopedik tabanlık (Einlage) yaptırıyordu ve ben de onunla beraber giderdim.Hep aklımda insanlara yardımım olabilecek bir meslek yapmalıyım diye düşünürdüm. Okulumun son yıllarında, staj yapmam gerekiyordu ve babam beni ortopedik ayakkabı ustasına götürdü. Beni ve babamı tanıdığı için, ben orada üç hafta staj yaparak, bu meslekle tanışmış oldum ve okulumu bitirdikten sonra, ustamla konuştum ve beni mesleği öğrenmem (Ausbildung) için dükkanına kabul etti. Böylece, hayalim olan, insanlara faydam olacak bir meslek seçmiş oldum. Mesleğimi severek yapmaktayım. Mesleğinizi severek yaptığınızı söylediniz. Sizce bu mesleğin en önemli yanı neresidir? Ortopedik ayakkabı ve malzemelerini yapan şu anda büyük işletmeler var. Bizler, küçük atölyelerde bir-iki kişi olarak çalışmaktayız. Genellikle, bu işle uğraşanlar, aile şirketleri olmaktalar, yani babadan oğula geçen bir meslek gibi. Aachen ve çevresinde, okulun olmayışı tabii bu mesleğe ilgiyi azaltıyor. Büyük şirketler de kendi elemanlarını kendileri yetiştirdikleri için bu mesleğe maalesef gençler tarafından pek ilgi yok. Ama dediğim gibi, ben mesleğimi severek yapıyorum ve isteyerek öğrendim. İnsanların en hassas ve en çok ilgi göstermesi gereken yer ayaklarıdır. En ince kılcal damarlar ayaklarımızdadır ve bizi taşıyan uzvumuz olan ayaklarımız ağrıdığı zaman, gezmek ve çalışmak eziyet olmaktadır insana. Ayak bakımı çok önemli. İsanların ayak, diz ve bel ağrılarının çoğu, ayaktaki arızalardan meydana gelmekte ve bu ağrılar çoğu zaman doğru ve gerekli şekilde yapılan tabanlıklarla geçmekte veya en asgariye inmektedir. Meslek gruplarına ve çalıştıkları yerlere göre, her çeşit tabanlık yapmaktayız. Örneğin, sporculara yaptıkları spora göre tabanlıklar yaparak, daha rahat spor yapma imkanları vermekteyiz. Yani, düşünün topuk dikeni olan bir kişi size geliyor ve sizin imal ettiğiniz bir parça tabanlıkla ağrılarından kurtuluyorç Bize dua etmesi, bizim için büyük bir mutluluk olmakta ve bizde bu memnuniyeti daha da artırmak için, daha bir heyecanla çalışmaktayız. Benim için önemli olan müşterimin buradan memnun olarak ayrılmasıdır. Bu mesleğe Almanyada ihtiyaç çok mu? Evet, bu meslek dalında Almanya’da ihtiyaç çok ve bu mesleği yapanlar hiç bir zaman açıkta kalmazlar. Şu anda garantili bir meslek dalı diyebilirim. Ancak, bu mesleğin dezavantajı, daha önce bahsettiğim gibi, ustalık belgesi veren okulların uzak yerlerde olması ve oralarda kendi imkanlarınla bunları yapmak zorunda olman ama tavsiye ederim. Şu anda Türkiye’de bu mesleği yapan ustalar yok. Ayakkabı ustaları var ama onlar, ortopedik ayakkabı yapamazlar. Avrupa ve dünya genelinde bu mesleğe gerçekten ihtiyaç var. Dünyada diyabet hastaları çoğalmakta ve diyabet hastalarının çoğu ayaklarından problem çekmekteler ve bunlara ortopedik ayakabı ve tabanlık mutlaka gerekmekte. Son olarak bu meslek hakkında neler söylemek istersin? Almanlar bu konuda daha bilinçli ve en ufak bir problemleri olduğunda, doğrudan doktora giderek problemi çözmekteler. Ancak bizim Türkler bu konuda yetersiz kalmaktalar; özellikle ilk ve ikinci nesil vatandaşlarımız konuyu tam kavrayamadıkları için tedavi olmamaktalar. Bilinçli bir şekilde ortopedik rahatsızlıkları olan veya şeker hastası olanlar bana gelsinler. Dil problemi olmadan dertlerini anlatırlar, ben de onları aydınlatarak, gerekli yönlendirmelerle, dertlerine çare olabilirim. Özellikle gençlerimize bu mesleği tavsiye ederim. Bu mesleği bitirenler, açıkta kalmazlar. Bu mesleği yapabilmek için Real Abschluss diploması gerekmekte Bu konuda gençlerimiz bize gelip bigi alabilirler. Bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder, başarılar dilerim. Abdullah Yaşar 22 genel kültür Ayların isimleri nereden geliyor? Ayların oluşumu Antik Roma dönemine dayanır. O zamanlar bir yılın 365 gün 6 saat sürdüğü bilinmektedir. Bir yıl Venüs, Mars, Terminus (gençlik) ve Luventus (yaşlılık) diye dört aya bölünmüştür. Ancak Julius Sezar döneminde, bir yıl içerisindeki bu ayrım yetersiz görülür ve Sezar takvimde yeniden düzenlemeye gidilmesini ister. Bunun için de o, dönemin ünlü Mısırlı astronomi bilgini Sosigenes’e emir verir. Sosigenes uzun çalışmalar sonucu şöyle bir çözüm üretir: • 1 yıl 365 gün sürecek. • Her yıldan 6 saat artacak ve 4 yılda bir artan bu saatler, takvime bir gün olarak eklenecek ve böylece o yıl 365+1=366 gün olacak. • 366 gün ise 12 aya bölünecek. Fakat 366 tam olarak 12’ye bölünmediğinden 6 ay 30 gün, 6 ay da 31 gün olacak. 365 gün ise bu aylara şöyle dağıtılmış: Julius Sezar’ın emriyle 365 gün çeken yıllarda en son aydan düşülmesi sağlanmıştır. Tabii o zamanlar yılın son ayı Februarius yani Şubat, yılbaşı ise Mart’tır. Böylece Şubat ayı dört yılda bir 30 gün diğer yıllarda 29 gün olmuş. Sezar bir de doğduğu aya kendi ismini vermiş ve ismi Julius olmuş. Daha sonra imparator olan Augustus da sonraki aya kendi ismini vermiş: Augustus. Ancak Sezar’ın ayı 31 gün çekerken, Augustus’un ayı 30 gün çekiyormuş. Bunun üzerine Augustus da emir vermiş. Yılın son ayından bir gün alın benim ayıma ekleyin diye. Böylece Şubat’tan 1 gün daha alınmış, o günden sonra Şubat ayı dört yılda bir 29 gün, diğer yıllarda 28 gün, Sezar’ın ayı Temmuz ve Augustus’un ayı Ağustos da peş peşe 31 gün çeker olmuş. Peki, günümüzde kullandığımız ayların isimleri nereden geliyor? Bu sorunun cevabı biraz karışık. Gerek Hicri takvimi bugün hiç kullanmamamıza rağmen bazı ayların köklerinin Arapça ve Süryanice olması, gerekse aynı ayların Yahudi takvimlerinde de kullanılıyor olması, aylar hakkında bir genelleme yapmamıza engel teşkil etmektedir. Galiba bunun nedeni de Osmanlı gibi içinde birçok milletin yaşadığı bir imparatorluktan gelmemizden kaynaklanıyor. Ocak (Januar): Eski ismi Kanuninisa’dır. Kanun, Süryanice bir kelime olup ocak, fırın anlamına gelmektedir. Havalar iyice soğuyup ocaklar yakıldığı için bu ad verilmiştir. Eski Roma’daki ismi Januaris’dir. Janus, Roma mitolojisinde iki yüzü olan bir tanrıdır. Mayıs (Mai): Roma mitolojisinde bahar-bereket tanrıçası olan Miai’den gelir. Bu ayda Miai için şenlikler düzenlenirmiş ve Miai’nin bayramı kutlanırmış. Haziran (Juni): Süryanicede hazuran kökünden gelir ve sıcak anlamını taşır. Bu ay için sıcakların başladığı zaman anlamında kullanılmıştır. Roma’daki adı Junius olup, ayın adı yine bir tanrıça olan Juno’dan gelmiştir. Gençlik, genç anlamlarına gelir. Temmuz (Juli): Eski Babil’de üreme ve bereket tanrıçası Tamuza’nın ayı olarak kabul edilir. Bu ayda tanrıça Tamuza için dam (Süryanicede kadın demektir) kökünden gelen Dumuzi adında festivaller düzenlenir. Roma’da Sezar, daha önceden de belirttiğimiz gibi, takvim oluşturulurken bu aya kendi ismini vermiş. Şubat (Februar): Süryanicedir (şabat-şobat-şebat). Eski Roma’daki adı Februarius’tur. Februum arınma anlamına gelmektedir. Februa ise Romalıların günahlarına kefaret olarak kurban kestikleri arınma festivaline verilen isimdir. Februarius, Roma’da yılın son ayı olduğu için yeniden doğuş, zamanın başlangıcı gibi anlamlara gelmektedir. Mart (März): Roma’da yılın ilk ayı olup adı Martius’tur. Savaş tanrısı Mars’tan ismini alır. Kış bastırınca ara verilen savaşlara bu ayda kaldığı yerden devam edilirdi. Savaş tanrısının adı bu yüzden bu ayın adı olmuştur. Nisan (April): Süryaniceden, nisannus kelimesinden gelir. Yılın dördüncü ayı manasındadır. Roma’da Aprilius denir, aşk-güzellik tanrıçası Afrodit’in ayı olarak kabul edilirdi. Ağustos (August): İmparator Octivius’ un ünvanı olan Augustus’tan gelir. Octivius en görkemli icraatlarından biri olan İskenderiye’nin fethini bu ayda gerçekleştirince Sezar döneminde Sextilis (altıncı ay) olan bu ay Augustus’a çevrilmiştir. Eylül (September): Süryanice’de aylul (üzüm), yani “üzüm ayı” anlamına gelmektedir. Roma’daki adı September olup yedinci ay manasına gelir (septi-yedi). O zamanlar Mart, yılın ilk ayı olduğu için böyle denilmiştir. Ekim (Oktober): Eskiden Süryanice olan Teşrin-i evvel (ilk teşrin) adı verilirdi. Bu aya ekim yapılıp tarlalar sürüldüğü için Ekim adı verilmiştir. Roma’da October (sekizinci ay)dır. Kasım (November): Eskiden Süryanice olan Teşrin-i sani (son teşrin) denirmiş. Bu aya Arapça kökenli, ayıranbölen anlamına gelen ‘kasım’ adını vermişiz. Nedeni ise eskiler, Kasım ayından itibaren 180 günlük süreler halinde Ruz-i Kasım ve Ruz-i Hızır diye yılı ikiye ayırırlarmış. Roma’da November’dır (dokuzuncu ay). Aralık (Dezember): Türkçe bir kelimedir. Eski yıl ile yeni arasında kaldığı için bu aya ‘Aralık’ adı verilmiştir. Roma’da December (onuncu ay)dır. Kaynak: www.wikipedia.com 23 yalnız değilsin! Düşünce Hataları “Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.” Marcus Aurelius Sevgili Okuyucular, Aşırı Genelleme: Aşırı genelleme yapan kişilerin cümlelerinde „kesinlikle, asla, hiçbir zaman, daima, hiç kimse“ kelimelerine sıklıkla rastlarsınız. Örneğin; Erkek arkadaşı veya eşi tarafından aldatılan bir kadının, tüm erkeklerin güvenilmez olduğunu, matematik sınavından zayıf alan bir öğrencinin matematiği asla anlayamayacağınıveya bir arkadaşı tarafından reddedilen kişinin tüm arkadaşları tarafından reddedileceğini düşünmesi gibi. Bu hafta sizlere düşünce hatalarımızdan ve hayatımıza etkilerinden bahsetmeye çalışacağım. Yazıma değerli hocam Prof. Dr. Hakan Türkçapar’dan aldığım bilişsel terapi eğitimleri sırasında okuduğum, belki bazılarınızın bildiği bir öykü ile başlamak isterim. Bir Roma eyaleti olan Anadolu’nun Frigya bölgesinde M.S. 100 yılları civarında tarlasında çalışan köleleri gözetleyen çiftçinin dikkatini bir kölenin ayağındaki pranga çeker. Pranga gevşek görünmektedir ve kölenin kaçabileceğini düşünerek hemen yanına gider. Sahibi ayağındaki prangayı sıkıştırmak istediğinde, köle buna gerek olmadığını, zaten kaçamayacağını, eğer pranga sıkıştırılırsa ayağının kırılabileceğini söyler. Efendisi köleyi dinlemeyerek prangasını sıkıştırır ve sonuçta kölenin ayağı kırılır. Ancak kölede hiçbir tepki yoktur. Sahibi bu duruma çok şaşırır ve neden hiçbir tepki vermediğini sorar. Köle, ayağının zaten kırılmış olduğunu, bundan rahatsız olarak bağırıp çağırmanın birşeyi değiştirmeyeceğini söyler. Kendisinin yaptığı yanlışlığın sebep olduğu kötü sonuç karşısında, hiç rahatsızlık duymamasından çok etkilenen sahibi, köleyi serbest bırakır. İşte bu köle ünlü bir felsefeci olan Epiktetos’tur. Epiktetos, özgürlüğünü elde ettikten sonra, Roma’ya gelir ve yaşamını etkili bir felsefeci olarak sürdürür. Epiktetos’a göre, insan iç huzuruna ve iyi bir yaşama, kontrolünde olan ve olmayan öğeleri birbirinden ayırdığında ulaşır. İşte bu noktada, bazen farkında olmadığımız, bazen de farkında olsak da bir parçamız gibi kabul ettiğimiz, ama gerçekte kontrol altına alabileceğimiz bazı düşünce hatalarımıza bir göz atalım. Zihin Okuma: Hiç birimizin karşımızdakinin zihnini okuyabilme gibi bir yeteneği olmamasına rağmen, nedense bunu değişen ölçülerde yapıyor ve gereksiz mutsuzluk, sıkıntı ve çatışmalar yaşıyoruz. Örneğin bir topluluğa karşı yaptığı konuşma sırasında, dinleyicilerden birinin esnemesi üzerine çok sıkıcı ve dinlenilmeye değer birisi olmadığını düşünen kişi zihin okumaktadır. Esneyen dinleyici belki de bir gece önce sabaha kadar bebeğiyle ilgilenmek zorunda kalmış, veya karşıdan gelen arkadaşı, kendisine bakmadan ve selam vermeden yanından geçtiğinde aklına „Beni hiç önemsemiyor, selam vermeye bile layık bulmuyor“ diye düşünen kişi de zihin okumaktadır. Belki arkadaşı o gün yorgun, dalgın veya hastadır. Hep ya da Hiç Biçiminde Düşünme: Kimileri için de hayat siyah ya da beyazdır. Grilere yer yoktur. Örneğin „Mükemmel olmazsam, başarısızımdır.“ „Herkes tarafından sevilmezsem, kötü hissederim.“ „Bana hatalarımı söylüyorsa, beni hiç sevmiyordur.“ gibi. Büyütme ve Küçültme: Bu düşünce hatasında kişi hayatındaki olumlu olayları küçültürken, olumsuz olayları büyütmektedir. Şöyle ki; çok iyi bir okul mezunu ve işinde çok başarılı bir kişinin, bunun önemsiz ve sıradan bir durum olduğunu düşünmesi ya da karnesinde fizik hariç diğer dersleri iyi olan bir öğrencinin, diğer dersleri küçümseyip „herkes yapabilir, zaten çok kolaydılar“ diyerek sadece fizik dersini gözünde büyütmesi gibi. -Meli, -malı Düşünme: Kimileri, hem kendileri hem de baskalarının nasıl davranması gerektiğiyle ilgili sert kurallara sahiptirler. Eğer bu kurallara kendisi uymazsa suçluluk, çevresindekiler uymazsa öfke ve kızgınlık hissederler. „Herkes, önce karşısındakini düşünmelidir.“ „Hayat, adil olmak zorundadır.“ „Kimse kimseyi kıskanmamalıdır.“ vb. Kişiselleştirme: Kişiselleştirme düsünce hatasında kişi, kendisiyle ilgili olmayan veya çok az ilgili olan bir olayı, kendisiyle bağlantılı görür ve olumsuz sonuçlardan kendisini sorumlu tutar. „Babam çok üzgün, kesin benim yüzünden.“ „Çocuğumun sınavı bugün kötü geçmiş, yetersiz bir anneyim.“ veya „Arkadaşlarım kesin bana gülüyorlar.“ gibi. Felaketleştirme: Kişi eğer yaptıgı hata sonucunda dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyor, en ufak tersliği büyütüp, pireyi deve yapıyorsa felaketleştirme düşünce hatasına sahip demektir. „Projeyi yetiştiremedim, kovulacağım.“ „Beni terkederse, bu, benim sonum olur.“, “Eğer konuşurken kekelersem, herşeyi mahvederim ve bir daha asla düzeltemem.“ vb. Bu düşünce hataları her birimizde değişen sıklık ve yoğunluklarda olabilir. Yoğunluk ve sıklık psikiyatrik rahatsızlıkları olan bireylerde daha fazladır. Bilişsel davranışçı terapiler aracılığıyla kişinin işlevselliğini bozan bu düşünce ve davranışlar, nedenleri saptanarak, sağlıklı ve işlevsel olanlarıyla değiştirilmeye çalışılır. Saygılarımla. Psikiyatrist Doktor Sıla Yüce Çıtır Alexianer Krankenhaus Aachen 24 Bir konu & Bir konuk: Sonu Olmayan Bir Yol: Kumar Dergimizin hemen hemen her sayısında “Bir Konu & Bir Konuk” başlığı altında, değişik konularda uzmanların görüşlerini yansıtıyoruz sayfalarımıza. Bu sayıda biraz farklı bir şey yaptık. Konumuz “Kumar Bağımlılığı” ve bu konuda bir uzmanla görüşmek yerine; yaşamını kumarın yönlerdirdiği bir kişi ile görüşerek, onun ağzından baktık olaya. Bu nedenle onun kim olduğundan daha çok ne yaşadığını ele aldık. Resmini ve adını yayınlamıyoruz bu nedenle. Adı ve soyadı C. C. Kumar son dönemlerde ailelerin dağılmalarına sebep olacak kadar önemli ve yaygınlaşmış bir sorun oldu. Umarız bu ropörtajı okuyan birilerine faydamız olur. Bizim Aachen Sayın C. C. Bey bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Almanya’ya nasıl geldiniz? 54 yaşındayım. 1990 senesinde büyük bir mücadele vererek Almanya’nın Aachen şehrine çok yakın olan Hückelhoven kasabasına, amcamın yanına geldim. O zamanlarda, herkesin olduğu gibi, benim de hayallerim ve hedeflerim çok yüksekti. Para kazanıp, memleketime dönecektim ve Türkiye’de ailemle birlikte rahat bir hayat geçirecektim. İlk işim, çalışma iznim olmadığı için bir Türk kahvesinde garsonluktu ve her şey böyle başladı. Peki kumara nasıl başladınız, hayatınızı nasıl değiştirdi? Türk kahvesinde garsonluk yaptığım dönemde başladı. O dönemlerde günlük 25 DM kazanıyordum. Bir akşam amcam bana sigara al demişti. Sigara otomatiği sadece bozuk para kabul ediyordu ve paketi 4 DM’di, fakat bende 5 DM olduğu için oyun otomatiğinde parayı bozdurup, otomatikten sigara almaya karar verdim. 4DM sigara aldıktan sonra bir mark kalmıştı, onu da otomatikte oynayayım dedim. Zaten kahvedeki otomatikler her zaman ilgimi çekmişti. İşte acemi şansı denir ya, ilk oyunumda 1 DM ile tam 122 DM kazandım ve çok sevindim. Dediğim gibi, günlük yevmiyem sadece 25 DM ve ben bir anda daha fazlasını kazanmıştım. Daha sonra kahvede tanıştığım kişilerle Spielhallelere, Casinolara gitmeye başladım. Bir hafta boyunca şansım iyi gitti. Her oyunda kar ederek çıkıyordum. Oynadığım paranın 4-5 katını kazanıp, evime dönüyordum. Kolay yoldan para kazandığım için çok mutluydum. Bu otomatik işinde çok para var diye kendimce düşünüyordum. Zaten düğün yapma zamanım yaklaşıyordu ve paraya ihtiyacım vardı. Hückelhoven’da ev bulamadığım için Alsdorf’da ev tuttum. Yavaş yavaş evime eşyalar almaya başladım. 500 DM ile bir halı almaya karar verdim. Fakat aklımdan “otomatik oyna ve o parayı iyi değerlendir” diye düşündüm ve 500 DM’lik halı yerine belki 1000 DM’lık halı alırım dedim. Spielhalleye gittim, 500 DM’ın hepsini oynadım ve kaybettim. Daha sonra ne yapıp edip 300 DM daha buldum ve aynı otomatikte oynamaya devam ettim. Oynadığım 800 Mark’ın sadece 200 DM’ını geri alabildim. Sonuç olarak ancak 200 DMlık bir halı alabildim. O gün bir daha kumar oynamamaya karar verdim. Alsdorf’da arkadaş çevrem olmadığı için, evden işe, işten eve bir hayat yaşıyordum; çok sıkıcı bir yaşamdı benim için. Daha sonra bir aileyle tanıştık. O ailenin beyi de çok kumar oynuyordu ve beni ikna etti. Bir gün birlikte oyuna gittik; ben sadece izliyordum, bir daha oynamayacaktım, fakat, izledikçe, oynamak istiyordum. Çalıştığım yer beni işten çıkardı. Büyük bir para sıkıntısına girdim. Evim kiraydı, kredi borcum vardı ve bunları karşılamaya işsizlik maaşım yetmiyordu. Para kazanmalıydım... Yeniden kumar oynamaya başladım. Bazı günler kazanıp, bazı günler kaybettim. Kumar oynamanız nasıl kontrolden çıktı, niye vazgeçemediniz? Küçük bir sıkıntı yaşadığımda bile kendimi kumar ile avutmaya başladım. İnanır mısınız başım ağrıdığı zaman bile kendimi Spielhallede buluyordum. Kumarhanede olmadığım zamanlarda, aklımda sadece oyunları nasıl ve hangi yöntemlerle kazanabilirim gibi düşünceler vardı. İnsanların hobisi futbol izlemek, balık tutmakken, benim hobim kumar oynamak oldu. Çok kötü bir alışkanlık, otomatiği gördüğüm zaman para atmadan duramıyor, atmam gerektiğini düşünüyorum. Kumar oynamak uyuşturucu kullanmak gibi; uyuşturucu bağımlısı uyuşturucuyu gördüğü zaman nasıl dayanamıyorsa, kumar oynayanlar da oyun makinesini görünce dayanamıyor. İşiniz yoktu ve parasızdınız. Peki kumar için parayı nereden buluyordunuz? İşsizken, hem devletten para alıyordum hem de sigortasız iş yapıyordum. 25 kumar bağımlılığı Hückelhoven’da arkadaş çevrem vardı ve herkes benim duvar kâğıdı ve boya işini iyi yaptığımı biliyordu. Bu işten günlük 300 DM kazandığım dahi oldu ama hepsini aynı gün içinde kumarda harcadım. Bu durum 4 sene böyle devam etti. Bir kazanıyor 10 kaybediyordum. Helal yoldan kazandığım parayı, haram para için kaybetmeye başlamıştım. Başımı yastığıma koyduğum zaman çok üzülüyordum, “niye yaptın?” diye kendime kızıyordum. Hala öyleyim ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Kumar gerçekten çok tehlikeli bir şey, otomatik oynanabilecek neresi olursa, şeytan tırmalıyor ve irademe yenik düşüyorum. turnuvaları da kumar. Ben senelerdir bu işin içindeyim ve hiç kimsenin zengin olduğunu görmedim. Aileler yıkıldı, hapishaneye girenler hatta intihar edenler bile var. Çok şey yaşamış biri olarak gençlere öneriniz ne olacak? Oynadığım dönem boyunca bir şeyi fark ettim; otomatik, oddset veya poker gibi kumar oyunlarını en çok oynayan Türk ve Arap gençleri. Artık çaresizlikten mi kaynaklanıyor bilemiyorum. Benim tavsiyem bu oyunlardan uzak dursunlar. 25 senedir Almanya’da çalışıyorum ve elimde hiçbir şey yok. Güzel bir arabam ve evim olabilirdi. Bundan utanıyorum, çünkü çalışıp çabalayıp hiçbir şey kuramadım. Benim neslimden çoğu kişinin en azından bir dairesi veya evi var, benimse hiçbir şeyim yok. 1990 senesinden farkım yok, hala kirada oturuyorum ve eski, külüstür bir araba sürüyorum. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, kumar oynayan bir kişinin hiçbir zaman hayati güvencesi yoktur. Anladığım kadarıyla hayatınızda kumar olduğu için maddi kaybınız çok fazla olmuş. Bu durum ailenizi etkiledi mi? Etkilemez mi! Ama eşime çok teşekkür ediyorum. Yıllardır yanımda ve destek olmaya çalışıyor. Çoğu kadın çoktan terk etmişti. Çok sıkıntı çektik... Kumarda yaklaşık 200.000 Euro para kaybetmişimdir. O parayla ev alma imkanım vardı. Çok çalıştım ve o parayı kumarda harcamasaydım, çok rahat bir hayat yaşayabilirdik. Son dönemlerde Oddset pokeri çok revaçta. Bu konuda neler düşüyorsunuz? Aynısı, hiçbir farkı yok. Kazanırsın ve sevinirsin. Fakat, bir kazanıp, on kez kaybedersen kumar olur bu. Olan gençlerimize oluyor. Yeni moda oddset pokeri iyi bir şey gibi gösteriyorlar televizyonlarda, fakat poker Bu işin sonu yok! Başladığınızda, kendinizi sonu olmayan bir yol içerisinde buluyorsunuz. İstediğin arabaya binemez, ev alamaz ve hayatınız boyunca maddi sorunlar yaşarsınız. Uzmanlardan kumar bağımlılığınız ile ilgili yardım istediniz mi? Yıllardır, hasta değilim diye kendimi kandırdım ve hiçbir zaman yardım almayı düşünmedim. Fakat bu röportajdan sonra bağımlı olduğumun daha da farkına vardım. 25 senedir oynuyorum, artık yeter deme zamanı geldi. Yardım almayı düşüneceğim. Söylemek istediğiniz son bir şey var mı? Bu röportajı okuyup, bundan dolayı da kumar oynamaktan vazgeçen birileri olursa ne mutlu bana! Bize zaman ayırdığınız için biz de size çok teşekkür ederiz. Selim Atasever 26 yaşama dair “Bak Şu Ayının Yaptığına” İstanbul’dan selamlar sevgili okurlar, Bu sayımızda sizlere çok özel bir insandan; ülkemizin çok değerli bir biyolog ve yaşambilimcisi olan arkadaşım Hüseyin Avni Özen’den ve onun biz insanlara bıraktıklarından bahsetmek istiyorum. Kendisini Eylül ayı içerisinde maalesef savaştığı kanser hastalığı nedeniyle yitirdik ancak bizlere o kadar önemli kitaplar bıraktı ki bunun özellikle anne babalar tarafından mutlaka bilinmesi ve çocuklarının eğitiminde kullanılması gerektiğini düşünüyorum ve kendimi bunu sizlere duyurmakla sorumlu hissediyorum. Hüseyin Avni Özen, Artvin, Yusufeli’ nin Barhal köyünden. Oralarda yaşayan herkesin mutlaka yaşamında bir ayı hikayesi olmasından yola çıkarak ilk kitabı olan ‘Ayı Hikayeleri’ adlı belgesel tadında gerçek hikayelerle süslenmiş ve ülkemizdeki ayı öyküleri üzerine yazılmış yegane kitabın yazarı. Bir yaşambilimci bir hayvanla ilgilenmeye başladığında inanılmaz bilgilere ulaşır diyor ve bölgesinde sıkça rastlanan Bozayıları konu alıyor. Kitabından ayılar hakkında inanılmaz hikayeler öğrendim. Bazılarını sizlerle de paylaşmak istiyorum. Öncelikle Barhal köyünün bulunduğu bölge, yani Kaçkar dağlarının karaya bakan kesiminin dünyada amazonlardan sonra, en çok bitki ve hayvan türünün yaşadığı bölge olduğunu biliyor muydunuz? Dünyanın her yanından biyolog ve doğa bilimcilerin araştırmalar için oradan ayrılmadıklarını ve Nasa’nın uzay çalışmaları ile ilgili bozayılar üzerine çok ciddi araştırmalarının olduğunu ve tıp dünyasının da ayıların metabolik mucizelerini çözmek için milyon dolarlık araştırmalar yapmakta olduğunu biliyor muydunuz? Ben onun kitabından öğrendim. Kaçkar dağlarının kralı ve ekolojik besin zincirinin en tepesindeki hayvan Bozayıdır. Besin pramidinin en üstündeki canlılar yok edilirse piramit çöker. Yani ekolojik denge bozulur ve yaşam biter. Maalesef bozayı ölümlerinin % 90’ının insan eliyle olduğunu öğreniyoruz Hüseyin Avni Özen’in araştırmalarından. Dünyada bir milyon olması gereken ayı sayısının sadece 100 bin civarında olduğunu, normalde 30 yıl olan yaşam sürelerinin genelde 5-10 yılla sınırlı kaldığını, uzun yaşayabilenlerin insanla karşılaşmayan ayılar olduğunu öğreniyoruz. O bölgede insanların çocuklarını akşam olduğunda eve ‘ayı gelir seni kapar, yer’ gibi cümlelerle korkutarak çağırdığını, anne ayının da yavrusunu insanlardan korkutarak yetiştirdiğini söylüyor bize. Yavru ayılar iki, üç yaşına kadar anneleriyle birlikte yaşarlar. O süreçte her şeyi annelerinden öğrenirler; nerede yaşayacakları, nasıl ve neyle beslenecekleri, kendilerini nasıl koruyacakları gibi. Daha sonra da ayrılırlar. Ayılar tek yaşar ve doğadaki en özgür hayvanlardır. Asla evcilleştirilmezler. Memeli olması, doğayı algılaması ve psikolojisi bakımından insana en fazla benzeyen hayvanlar ayılardır. Onların yiyeceğini paylaşmamak, yavrusunu korumak ve korku nedeniyle insanlara saldırdığı, insanın ona kaçacak bir alan bırakması halinde oradan uzaklaştıkları açıktır. Çok ilginç bir bilgi olarak, ayıların gebeliklerini birkaç ay durdurabildiklerini, isterlerse de sonlandırabildiklerini öğreniyoruz kitaptan. Ayılar Haziran ayı başından eylül ayı sonuna kadar çiftleşme dönemine girerler. Gebeliğin oluşması için üst üste birkaç defa çiftleşmeleri gerekir. Gebelik ne zaman başlarsa başlasın doğum Ocak ayında olmaktadır. Haziran, Temmuz aylarında gebelik başlarsa ve hayvan kış için yeterince kilo alamazsa ve yeterince vücudu yağlanamazsa gebeliğini sonlandırır veya eylüle kadar durdurur. Son derece geniş yiyecek menüsü sayesinde haftada 18 kilo kadar alabilirler, yeterince kilolandıysa eylül ayında gebelik yeniden devam eder ve kış uykusu için mağara veya kaya kovuğuna girdiğinde Ocak ayında doğumu gerçekleştirir. Ayılar kışın aşırı kar nedeniyle yiyecek bulamadıklarından ve yavrularına baktıklarından pek ortalarda gözükmezler. Eğer kar yağmazsa ayılar kış uykusuna yatmazlar. Ayılar bütün kışı hiç uyanmamacasına uyuyarak geçirmezler, yavrularına bakar, arada çıkıp dolanırlar. Bu süreçte metabolizmalarını yavaşlatırlar. Normal şartlar altında ortalama 40 ila 70 arası vurum yapan kalpleri kış uykusu esnasında 8-12 arasına iner ve metabolizma hızını yarı yarıya düşürür. Ancak diğer kış uykusuna yatan hayvanlardan farklı olarak vücut ısıları fazla bir değişikliğe uğramaz, sadece 3-7 santigrat derece arasında düşer. Kış uykusuna ait bir başka ilginç özellik te hayvanın uykuda olduğu aylar boyunca üre ve katı dışkısını ziyan etmemesidir. Üre zehirlenmesi diğer memelilerde bir haftada ölümlere neden olurken, ayılar üreyi kullanılabilir proteine dönüştürebilen tek canlı türüdür. Bilim adamları bu enzim sistemini açıklayabildiğinde böbrek hastaları için yeni bir umut olacaktır. Kış uykusuna çekildiklerinde normalin dört katı kadar C vitamini depolamış olurlar. Çok uzun süre beslenmeden yaşayabilen ayılar bu arada ağırlıklarının % 30-40’ını kaybederler. İnsanlar uzun süre hareketsiz kaldıklarında kas kaybı ve kemik erimesi başladığı halde ayılarda kemik erimesi görülmemektedir. Beyindeki kan akışı yavaşladığı halde ayılarda kalp krizi görülmemektedir. Kış uykusu döneminde beyinde ve omurilik sıvısında vitamin depoları bulunmuştur. Bu depolar ayıların beyinlerini zararlı maddelere karşı koruyan önemli bir görev üstlenmektedir. Bu özelliklerinden dolayı ayılar bilim adamları tarafından metabolik mucizeler diye adlandırılırlar. Ayılar her türlü meyveyi yedikleri ve çekirdeğini dışkılarıyla toprağa bıraktıkları için neredeyse ormanlardaki tüm meyve ağaçlarını onlar dikmiştir. Ayılar insanlar tarafından en çok içkence gören hayvanlardır. Ayıların en hassas yerleri burunlarıdır. Yavru ayılar en çok acı duydukları burunlarından halkalar geçirilmek suretiyle zincirlenerek kızgın saçların üzerine çıkarılarak ve bu sırada tef çalınarak şartlı refleks dediğimiz bir öğrenmeye maruz bırakılıp, uzun yıllar sokaklarda oynatılmıştır. Hiçbir hayvanın 27 çevre sayfası Mesela cevizlerin neredeyse tamamı -eğer insanlar işin içinde değilse- kargalar tarafından dikiliyor. Karga gidiyor bazı cevizleri bir yerlere gömerek saklıyor. Çok yiyecek potansiyeli olduğu için bir süre sonra ona gerek kalmıyor. Gömdüğü ceviz de ağaç oluyor. Hüseyin Avni Özen’in doğadan yaşam öyküleri diye sekiz kitaptan oluşan çocuk hikayeleri, Almancaya da çevrilmiş. Biz büyükler için de çok değerli bilgilerle dolu. Sonuç olarak insanoğlu yaşadığı bölgedeki canlılara hükmetme isteğiyle doğadaki ekolojik dengeyi bozuyor. Bu canlıların nesli tükendiğinde insanoğlunun yaşamı da tehlikeye girmiş demektir; hırsımız bunu görmemize engel oluyor. Kendimizi doğadaki herhangi bir canlıdan daha üstün görmediğimizde, dünya her canlı için daha yaşanılabilir hale gelecektir sanırım. Kısacık yaşamını bize gerçek doğa ve hayvan sevgisini aşılamaya, çocuklarımızı bilinçlendirmeye adadığı için Hüseyin Avni Özen’e minnettarım. Işıklarda uyu arkadaşım... Füsun Özdemir © streetscooter.eu Almanya‘da ilk otomobil “Fafnir” adıyla 1920 yılında Aachen‘da üretilmiştir. Bu dönemde (1920-1928) bir kaç araba firmasının daha kurulmasıyla, Aachen otomobil endüstrisi şehri olmuştur. Daha sonra ise rekabet nedeniyle bu firmalar kapanmıştır. Buna rağmen Aachen Teknik Üniversitesi otomobil sektöründe yaptığı araştırmalarla her dönemde önemli rol üstlenmiştir. Günümüzde dünyada elektrikli araç üretiminin yaygınlaşması ile birlikte RWTH da bu konuda kolları sıvadı. Başlatılan projede elektrikli araba üretiminin illaki pahalı olmaması gerektiği üzerine yoğunlaşıldı ve günlük yaşamda kısa mesafeler için bir araç üretilmesi konusunda karar verildi, çalışmalar başlatıldı. “StreetScooter GmbH” adı ile bir şirket kurularak, Aachen ve çevresinden 30’un üzerinde orta ve küçük ölçekli firma da proje ortağı olarak dahil edildi. 2010 yılında başlanan proje, bu yılın ortalarında ilk modellerini piyasaya sürmeye başladı. “Compact” adıyla insan ve “Work” adıyla yük taşımaya yönelik iki model geliştirildi ve üretimde öncelik yük taşıyacak modele verildi. Aachen Belediyesi ve Aachen Şehirler Birliği’nin de desteklediği bu projede belediyeler, bir banka ve Alman Posta şirketi ilk müşteriler oldular ve ilk araçlarını aldılar. “Hayvan Sirkleri Yasaklansın!” diyorsan bu sirklere gitme, çocuğunu götürme! © Aktionsbündnis - Tiere gehören nicht zum Circus Bizler, hayvanları ciddi şekilde yanlış tanıtan La Fontaine masallarıyla büyümüş anne babalar olarak doğaya saygılı ve hayvanlarla iç içe bir yaşamın önemini çocuklarımıza nasıl doğru anlatabiliriz? Doğadan tanıdığımızı sandığımız hayvanlar hakkında neleri yanlış bildiğimizi anlamamız çok önemli; Karga şaşkındır. Tilki kurnaz. Kedi nankör, ayı saldırgan mıdır gerçekten? Örneğin Karga ve Tilki hikayesi. Hikaye çocuğa tilki gibi olmayı öğretmeye çalışıyor. Çocukların bilinçaltına ‘birbirimizi nasıl kazıklarız’ güdüsünü yerleştiriyor. Yanlış. Bu bir hikaye ama kargayı yanlış tanıtıyor. Karga, kuşların en zekisi, hatta en zeki hayvanlardan biridir. Aachen’da çevre dostu otomobil üretiyor © Rolf Purpar doğasında dans etmek, ip atlayıp, yanan çemberlerden geçmek , top oynamak yoktur. Anne babalar sirk hayvanlarının nasıl korkunç bir eğitimle o gösterilere hazırlandıklarını bilseler zannediyorum hiç kimse çocuğunu öyle bir vahşeti izlemeye götürmezdi. Almanya‘da son dönemlerde sirklerde hayvanların mağruz kaldığı utanç verici muameler medyada sıkça ele alınıyor. Bu durum karşısında, bir çok şehirde sivil insiyatifler oluşturularak, gösteriler düzenleniyor. Aachen’da da bu tür bir insiyatif var. Şehre gelen sirklerin önünde gösteriler yaparak, yabani hayvanların sirklerde çok kötü muamele gördüğünü, gelen seyircilere anlatmaya çalışıyorar. Bu sirkler ancak giden seyircilerin bilinçlenerek gitmemesi sonucu zarar ederek kapanabilir veya yasaklanmaları gerekiyor. 28 siz Ve BURcunuz Burçlarına göre bayanlara en uygun saç modelleri Koç (21 Mart / 20 Nisan) Siz hep parlamalı, hep dikkat çekmelisiniz. Katlı kesimler tercih edebilirsiniz. Kısa, iddialı kesimler de koç kadınına çok yakışacaktır. Düzleştirici ya da maşa yardımıyla saçınıza hareket verebilirsiniz. Evinizde mutlaka saç tipinize uygun bakım ürünleri bulundurmalısınız. Başak (24 Ağustos / 23 Eylül) Yay (23 Kasım / 20 Aralık) Saçlarınızın hep düzenli olmasını istersiniz. Bu sebeple saçlarınızı dağınık gösteren kesimlerden, kısacık katlardan uzak durmalısınız. Saçlarınıza her gün pratik kullanımı olan bir saç düzleştiriciyle şekil verebilir, istediğiniz görünüme ulaşabilirsiniz. Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak) Bazen senelerce aynı saç modeli ve rengiyle dolaştığı bile olur. Aykırı kesimlerden uzak durmaya çalışarak, klasik modelleri deneyin. Kesiminizden ve saç renginizden ödün vermeseniz de saç şekillendiricilerle saçınıza değişik modeller verebilirsiniz. Özendiğiniz saç şeklinizi koruyacak sprey gibi saç bakım ürünleri tercih edebilirsiniz. Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs) Bakımlı olmak, temiz ve hoş görünmek tabiiki hoşunuza gider ama çılgın saç modellerinin yanına bile yaklaşmazsınız. Doğal bir görünüm size daha çok yakışacaktır. Düz bir kesimi tercih edebilir, aralara hafif kat attırabilirsiniz. Uzun kesimlerde maşa yardımıyla doğal dalgalar yaratabilirsiniz. İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran) Aynanın karşısında saatler geçirmek sizin için boşa geçmiş bir zaman. Bu sebeple doğal bir kesimi tercih etmelisiniz. Orta boylardaki saçlarla rahat edebilirsiniz çünkü istediğiniz zaman saçlarınızı toplayabilir, istediğiniz zaman da salabilirsiniz. Saç bakım ürünleri kullanmayı unutmayın. Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz) Vaktinizi mutlaka evinize, eşinize, çocuklarınıza ya da sevdiklerinize ayırmak istediğinizden kendinize ayıracak vaktiniz kalmayabilir. Fakat saç bakımınızı ihmal etmemelisiniz. Mutlaka rahat edebileceğiniz bir kesim seçmelisiniz. Küt kestireceğiniz saçlarınız yüzünüzün güzelliğini ortaya çıkartabilir. Eğer saçlarınız düzse hafif kat attırarak bu kesime hareket katabilirsiniz. Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos) Genellikle kabarık olan saçlarınızı saç tipinize uygun bir saç bakım ürünüyle mutlaka yatıştırmalısınız. Bundan sonraki adımınız da size yakışacak bir kesim olmalı. Genellikle saçlarınızı kendiniz şekillendirmekten hoşlanmadığınızdan gündelik hayatta sizi engelleyecek kesimlerden uzak durmalısınız. Birden karar verip saç şeklinizi değiştirmeye çalışmayın. Sonradan pişman olacağınız marjinal modellerden kaçınmalısınız. Düz kesimler size göre değil. Hafif katlı, kahküllü modeller tercih edebilirsiniz. Saçınızı kaskatı yapacak ürünlerden uzak durmalı, saç kremi, saç toniği gibi bakım ürünlerini tercih etmelisiniz. Terazi (24 Eylül / 22 Ekim) Kova (19 Ocak / 20 Şubat) Uyumlu giyinmeyi, aksesuarları çok seversiniz. Orta, kısa ya da uzun farketmez, genellikle sezonun en moda saç modellerini tercih edeceksinizdir. Evinizde mutlaka pratik bir saç şekillendirici bulunmalı. Zira bakımsız saçlarla dışarı çıkmak hiç size göre değil. Akrep (23 Ekim / 22 Kasım) Etkileyici bakışkarınızı çarpıcı bir saç kesimiyle çerçeveleyebilirsiniz. Her zaman etkileyici göründüğünüzden ve doğal bir çekiciliğe sahip olduğunuzdan bu tür bir kesimle ışıldayacaksınız. Muhtemelen kendi saçınızı kendiniz yapmaktan da hoşlanacaksınız. Saç şekillendiricilerle etkileyici bir model yaratabilirsiniz. Saçlarınızdan çok kitaplarınıza, eğitiminize, işinize ya da size birşeyler öğretecek aktivitelere zaman ayırmayı seversiniz. Fakat saç bakımınızı da yapmanız gerekli. Doğal bir saç kesimini ve saç şeklinizi koruyabileceğiniz, saçlarınızı besleyici bir bakım ürünü tercih edin. Balık (20 Şubat / 21 Mart) Genellikle teniniz, saçlarınız çok hassastır. Bu sebeple katı saç şekillendiriciler, jöle gibi zararlı ürünlerden uzak durmalısınız. Sadakatiyle ünlü bu burcun kadını bir şeyi sevdi mi asla bırakmaz. Sevdiğiniz saç şekline bu kadar bağlı olmayın. Biraz yenilik deneyin. BURÇLARA GÖRE PARFÜM (4): TOPRAK GRUBU (Boğa,Başak,Oğlak) Toprak burçları biçim verir, altyapı kurar ve meydana getirir. Kendilerinin ya da yakınlarının rüyalarını gerçekleştirirler. Kendilerini yaptıkları işe adayan, sorumluluk sahibi kişilerdir. Başarılarının büyük bir bölümünü pratik olmalarına ve ellerindeki kaynakları iyi kullanmalarına borçludurlar. Gerçekçidirler ve kavrama yetenekleri gelişmiştir. Son derece dakiktirler ve zamanlamaları iyidir. Sadık, sabırlı, dengeli ve asildirler. Bu nedenle de parfümleri kendilerinin asalet ve gösterişlerini yansıtan notalara sahip olmalıdır. 29 kadIn saYfasI Kilolu bayanlar için bazı basit giyim tarzı önerileri Kilolu olmanız, güzel bir kadın olmanıza asla engel değil! Siz de en az zayıf bir kadın kadar güzelsiniz. Sadece birkaç öneriye ihtiyacınız var... Desen ve renk Genelde koyu renkli elbiselerin kiloyu gizlediği sanılır ama açık renkli elbiselerle de zayıf görünebilirsiniz. Tamamen tek bir rengin farklı tonlarını kullanarak bunu başarmanız mümkün. Böylelikle vücudunuzda bölünmeyen, aynı rengin farklı tonlarıyla devamlılığı sağlanan bir çizgi yaratmış olursunuz vücudunuzun daha uzun ve ince görünmesini sağlarsınız. Desene de dikkat etmelisiniz... Dikey çizgileri daima yatay olanlara tercih edin. Çünkü yatay çizgiler sizi olduğunuzdan daha geniş gösterir. İri desenleri değil, birkaç renkli küçük desenleri seçin. Eğer kilonuz üst bölgede toplanıyorsa düz renkte ve desensiz bluzları tercih edin. Desenleri alt parçalarla saklayın. Eğer kilo alt bölgelerde toplanmışsa veya kalça bölgeniz genişse koyu renk pantolonları, etekleri tercih edin ve canlı, baskılı tişörtler veya bluzlarla tamamlayın. Kesim ve model Kot ve geniş paçalı pantolonlar size çok yakışacaktır. Hafif kumaşlı parçaları üst üste kullanın. Mesela hafif bol bir tişörtün içine başka renkte biraz daha uzun ve alttan gözükecek şekilde dar atlet giyin. Genel anlamda hafif bol duran kıyafetler tercih edin. Ancak sakın gereğinden büyük bedenlere sığınmayın. Vücudunuza yapışan parçalar da giymeyin. Önemli olan dengeyi kurmak ve ortayı tutturmaktır. Yani ne çok dar ne de çok bol… Çamaşır makineleri ve deterjanları hakkında bilmeniz gerekenler Tüketicileri Koruma Dernekleri’nin (Verbraucherzentrale) yakın bir zamanda yaptığı araştırma çamaşır makineleri, yıkama yöntemleri ve kullanılan deterjanlar konusunda yeni bilgiler sunuyor. Bu sonuçlardan ilginç olan bazıları şöyle sıralanabilir: • Bir makinenin A, B, C gibi enerji değerleri sadece elektrik tasarrufunu gösterir. Yıkama ve temizlikle ilgili bir değer değildir. • 40 derecede ve altında temizlik vaadeden makineler ve deterjanlar yanıltıcıdır. Normal lekelerı çıkarma da belki ama daha büyük lekeleri çıkarmada en az 60 derece ile yıkanmalıdır. • Bakterileri ancak en az 60 derecede yıkayarak yok edebilirsiniz. Daha az derecede yıkayacaksanız mutlaka çorapları, yer silme bezlerini ve bakteri tutabilecek şeyleri ayrı yıkayın. • Toz deterjanları sıvı deterjanlara tercih edin, belirtilen dozajı uygulayın ve makinenizi tam doldurmayın. • Deterjan seçiminize dikkat edin. Yapılan araştırma sonucuna göre Eko deterjanlar çamaşırlarınızdan çok çevreyi düşünmektedir; tercih etmeyin. • Ucuz diye rastgele deterjan almayın. Tanınmış markalar daha iyi yıkama sonuçları veriyor. Üzerinde XXL yazan büyük paketlere aldanmayın. Bunların içinde etkin madde daha az ve ucuza maloluyor. Bunun yerine yoğunlaştırılmış (kompakt) deterjanları tercih edin. • Makinenizde deterjan koyduğunuz bölümü çıkararak haftada en az bir kez iyice yıkayın. İç bölümü de ıslak bir bezle silin. Bu kapağı hep açık tutun. • Senede iki kez makinenizi bakterilere karşı koruyan madde kullanın. Öksürük ve soğuk algınlığı için soğan kürü uygulayın Bir kuru soğanı soyun, soğanın üstünü daire şeklinde kesin ve bir kaç santim oyun. Üstünü oyduğunuz soğanın çukuruna bir kaşık şeker atıp bir gün bekleyin. Bekledikten sonra soğanın içinin sulandığını göreceksiniz. Kaşıkla suyunu için. Hastalığınızın geçtiğini göreceksiniz. Başka bir yöntem: Bir soğanı kalın halka şeklinde kesin ve bir kavanoza doldurun. Üzerine 1-2 kaşık bal gezdirin. Bir gün bekledikten sonra günde üç kez bir kaşık için. Çocuklar için çok iyi olduğu söyleniyor. Salatalığı evinizden eksik etmeyin B ve C vitamini, folik asit, kalsiyum, demir, potasyum, çinko ve fosfor içeren salatalığın bilinmeyen özellikleri şöyle: • Gece yenirse uyumaya yardımcı olur. • Ayna ve camlara salatalık kabuğu sürülürse buğulanmaz. • Yarım salatalık doğrayıp bir kaba konur, bahçeye yerleştirilirse böcek ve sinekleri uzak tutar. • Akşam eve, yemek veya eğlenceden geldikten sonra bir tane salatalık yerseniz ertesi gün baş ağrınız tutmaz. • Salatalık kabuğu ile ayakkabılarınızı parlatabilirsiniz. • Salatalık suyunu gıcırdayan menteşelerinize sürerseniz gıcırdamaz. • Bir salatalığı kesip kaynatın. Kokusu ve aroması yorgunluğunuzu alacaktır. Özellikle imtihana girecek öğrenciler ve yeni anne olanların stresini azaltır. • Ağzınız kokuyorsa bir parça salatalığı dil ile üst damağa yerleştirip 30 saniye tutun, koku azalacaktır. • Çelik bıçak, çatal ve kaşıklarınızı kabuğu ile parlatabilirsiniz. 30 SAĞLIKLI YAŞLANMA Yaşlanma organizmada molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde zamanın ilerlemesi ile ortaya çıkan, geriye dönüşü olmayan, yapısal ve işlevsel değişikliklerin tümüdür. Yaşlılık; kronolojik, biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal olmak üzere farklı şekillerde tanımlanabilir. Kronolojik Yaşlılık: Geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımını belirtir. Biyolojik Yaşlılık: Yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında oluşan değişikliklerdir. Fizyolojik Yaşlılık: Çevreye uyum sağlama yeteneğinin yani iş gücünün, çalışma kapasitesinin, kas kütlesinin, kalp debisinin ve aerobik kapasitenin düşmesi olarak tanımlanmaktadır. Fizyolojik yaşlanma yapısal ve fonksiyonel değişimleri içermektedir. Bu değişimler arasında aerobik kapasitenin düşmesi, hafıza kayıpları, vücut duruşunun değişmesi, derinin elastikiyetini kaybetmesi, kırışıklıkların oluşması bulunmaktadır. Ayrıca beyin, kalp ve diğer kas dokularında yaşla beraber yerine konulamayan hücre kayıpları da oluşmaktadır. 50’li yaşlardaki erkekler için sağlıklı yaşlanma kuralları 50’li yaşlardaki kadınlar için sağlıklı yaşlanma kuralları Cilt: Yağ bezlerinin çalışması yavaşlar ve ciltte kuruluk, pullanma oluşabilir. Ayrıca deri pigmenti de kaybedildiğinden, güneş kremleri her zamankinden fazla önem taşır. Her gün kullanın, kreminizi tazeleyin ve uzun süre güneş altında kalacaksanız çok dikkatli olun. Diyet: Canınız birşey atıştırmak mı istedi? Cips veya kurabiye yerine kuruyemiş yiyin. Günde 7 gr. kuruyemiş - yaklaşık 4 badem - yemek yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol riskinizi düşürecektir. Meyve ve sebze de atıştırabilirsiniz. Egzersiz: Egzersiz yağsız vücut kitlesini korumaya yardımcı hormonları uyarır. Egzersiz yapmazsanız metabolizmanız yavaşlamaya başlayacak ve kemik yoğunluğunuz azalacaktır. Spor salonundan uzak kalmayın, ama yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın. Koruyucu Bakım: Orta yaşlar çoğu zaman erkekler için stresli bir dönemdir. Artık düzenli egzersiz, yoga, meditasyon veya stres yönetimi dersleri gibi stres atmanın yollarını bulma zamanıdır. Ayrıca yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi de genel olarak zayıflar. Önerilen aşılar için doktorunuza danışınız. Cilt: Östrojen düzeyi eskisine göre yaklaşık onda bire düştüğünden, cilt kuruluğu görülebilir. Zengin nemlendiricileri daha fazla kullanın ve yüzünüzle boynunuza hafif, kurutmayan bir temizleyici uygulayın. Diyet: Canınız bir şey atıştırmak mı istedi? Cips veya kurabiye yerine kuruyemiş yiyin. Günde 7 gr. kuruyemiş - yaklaşık 4 badem - yemek yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol riskinizi düşürecektir. Meyve ve sebze de atıştırabilirsiniz. Egzersiz: Doktorunuzla haftada 4 ila 6 kez 20-40 dakikalık kardiyo ve haftada iki kez yarım saat ağırlık çalışması yapmayı görüşün. Sonrasında mutlaka germe/esneme hareketleri yapın. Yeni bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmayı unutmayın. Koruyucu Bakım: 50 yaşına geldikten sonra daha fazla odaklanmanız gereken bazı sağlık konuları bulunmaktadır: Kemik sağlığı, kalp sağlığı ve önleyici taramalar gibi. Pek çok kadın ellili yaşlarının başlarında menopoza girer. Menopoza girdikten sonra osteoporoza yol açabilecek kemik kaybına yatkınlık artar. Buna ek olarak, yaşlandıkça bağışıklık sistemi de genel olarak zayıflar. Önerilen aşılar için doktorunuza danışınız. Yaşlanma süreci nedir? Psikolojik Yaşlılık: Kişilerin duygularında, algılamalarında ve davranışlarında oluşan değişimlerdir. Sosyal Yaşlılık: Kültürel duruma ve sosyal özelliklere göre toplumdan topluma değişen yaşlılık tanımıdır. Yaşlanma beş aşamada incelenir: 1. Moleküler yaşlanma: Kollajen makromoleküllerinin birikimi köprülerin, tendon, deri ve kan damarlarının elastikiyetinde azalmaya yol açması ile olmaktadır. 2. Hücresel yaşlanma: Mutasyona uğramış hücrelerde artış olarak kabul edilmektedir. 3. Doku ve organ yaşlanması: Birçok organda, yapısal ve işlevsel değişikliklerin ortaya çıkmasıdır. Hücre işlevlerinde ilerleyen bir azalma, stres durumlarında devreye giren yedek kapasitenin azalması, sinirsel işlevlerde azalma ve duyusal değerlendirme yetisinde azalma olmaktadır. 4. Bireysel yaşlanma: Kişinin çevreye uyum yeteneğinin azalması ile birlikte, giderek ölümle sonuçlanacak şekilde canlılık fonksiyonlarının bozulmasıdır. 5. Toplumsal yaşlanma: Bir toplumdaki 64 yaş ve üzeri nüfusun tüm nüfusa oranını gösteren bir özelliktir. Yaşlılık, bunama, yardım ve bakım sigortası gibi konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler: Älter werden in Aachen Hackländerstr. 1, Aachen Tel.: 0241 / 432-50 28 Pflegestützpunkt / StädteRegion Zollernstr. 10, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 51 98-50 67 Pflegestützpunkt / AOK Karlshof am Markt, Aachen Tel.: 0241 / 46 41 18 Pflegestützpunkt / AOK Frankentalstr. 16, Stolberg Tel.: 02402 / 10 41 25 Demenz-Servicezentrum Regio Aachen/Eifel Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf Tel.: 02404 / 94 83 47 DemenzNetz Aachen Löhergraben 2, Aachen Tel.: 0241 / 47 70 115 269 31 önce sağlık Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir? Kanser Taraması Hakkında Önemli Bilgiler Kanser taraması, hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı bireylerde kanseri, tedavisinin çok daha kolay ve etkili yapılabildiği erken evrelerde yakalamak için test ve muayeneler yapılmasıdır. Özellikle 40 yaş ve sonrası daha fazla olmak üzere, 20’li yaşlardan sonra her yaşta kanser taraması yaptırabilirsiniz. Uluslararası otoriteler tarafından belirlenen, kadınlar ve erkekler için kanser risklerine göre belirlenmiş özel tarama programları vardır. Sık görülen bazı kanser türlerine yönelik tarama programları: Meme Kanseri: 40 yaş üstü tüm kadınlar her yıl klinik muayene yaptırmalı ve yılda bir kez mamografi çektirmelidir. 20’li ve 30’lu yaşlardaki kadınlar (20-40 yaş arası) en az 3 yılda bir klinik muayene yaptırmalıdır. 20 yaşından itibaren her kadın her ay kendi kendini muayene etmelidir. Rahimağzı (Serviks) Kanseri: İlk cinsel ilişkiden itibaren ilk 3 yıl içinde veya en geç 21 yaşında serviks kanseri tarama testlerine başlanmalıdır. Her yıl kadın doğum muayenesi ve PAP - Smear testi yapılmalıdır. Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri: Her iki cinste 50 yaşından başlamak üzere her yıl dışkıda gizli kan tetkiki, 5 yılda bir rektal muayene ve rektosigmoidoskopi yapılmalıdır. Prostat Kanseri: Erkeklerde 50 yaşından itibaren PSA (Prostate-Specific Antigen) Testi ve Rektal tuşe ile muayene yapılmalıdır. Tansiyon ya da kan basıncı, vücuda kan pompalayan kalbimizin, o sırada atardamar çeperlerine uyguladığı gücün ölçümüdür ve mm civa (Hg) olarak ifade edilir. Zaman içerisinde damarlara sürekli fazla bir güç uygulanıyorsa (bu tansiyonun yüksek olması demektir), damar çeperini oluşturan dokular da gereğinden fazla gerilecek ve bu durum çeşitli sağlık sorunlarına yol açacaktır. Hipertansiyon ise yüksek tansiyon rahatsızlığını tanımlamak için kullanılan başka bir terimdir. Tansiyon ölçerken sonuçlar genellikle 2 rakamla okunur. Büyük rakam sistolik kan basıncı (büyük tansiyon) ve küçük rakam diastolik kan basıncı (küçük tansiyon) olarak adlandırılmıştır. 140/90 (mm Hg) değerleri ya da çoğunlukla bu rakamların üstündeki değerler, yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak kabul edilir. Şeker hastalığı veya kalp hastalığı gibi bir sorununuz varsa doktorunuz tansiyonunuzun sağlıklı kişilere göre daha düşük olmasını isteyebilir. Çoğu kez yüksek tansiyon belirtileri yeterince belirgin değildir. Pek çok kişi yüksek tansiyon sorunu olduğunu ancak rutin bir kontrol ya da farklı bir şikayet için muayene sırasında öğrenir. Belirti olmadığı için de yüksek tansiyon nedeniyle uzun süreçte kalp ya da böbrek sorunları gelişebilir. Ciddi baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu veya burun kanaması şikayetleriniz sık oluyorsa bu belirtiler malign hipertansiyon denilen yüksek tansiyonun tehlikeli bir türünden kaynaklanıyor olabilir. Yaşlandıkça tansiyonunuzun daha yüksek çıkmaya başlaması olasıdır. Bunun nedeni yaşlılıkla birlikte damarların esnekliğini kaybetmeye başlamasıdır. Aşağıdaki durumlarda yüksek tansiyon riski artar: • Obezite • Genellikle stres altında ve kaygılı olmak • Fazla alkol tüketimi • Ailede yüksek tansiyon sorunu olması • Çok tuzlu yemekler yemek • Diabetes Mellitus (Şeker hastalığı) • Sigara içmek Yüksek tansiyonu kontrol altına almak için yaşam biçimimizde şu değişiklikleri yapabiliriz: • Bol su içmek ve kalp dostu bir beslenme biçimini (potasyum ve lif de içeren) alışkanlık haline getirmek • Düzenli olarak egzersiz yapmak (günde en az yarım saat) • Sigara içiyorsanız hemen bırakmak • Alkol alıyorsanız, alkol tüketimini sınırlamak • Günlük sodyum alımını azaltmak, yemeklerden tuzu çıkarmak • Stresle baş etmeyi öğrenmek, strese neden olan faktörleri hayatınızdan uzaklaştırmaya çalışmak • Sağlıklı bir kiloyu korumak, fazla kilolardan kurtulmak. Dr. Murat Kopuk Psychosomatische Medizin Ameos Klinikum Inntal GELENEKSEL YARDIM ŞENLİĞİ 16 Ocak 2015 Cuma Program: Oryantal Danslar, Arjantin Tangosu ve Boollywood Girişler saat 18.00‘den itibaren (Büfe açılışı: 18.30‘dan itibaren) Pfarrzentrum St. Gregorius Eupenerstr. 222, 52066 Aachen Giriş ücreti: 12 € (Yemek ve içecek dahil) (Çocuklara ücretsiz) 32 bilmece saYfası Sayılar piramidi Aşağıdaki pramitte sayılar matematiksel bir kurala göre sıralanmaktadır. En alttaki kutuların içine gelmesi gereken sayıları bulabilir misiniz? Kibrit çöplerinden üç eşit dikdörtgen Ortadaki sayılar Aşağıdaki kibrit çöplerinden üçünün yerini değiştirerek üç adet eşit dikdörtgen yapabilir misiniz? 1 1 1 1 1 2 3 2 1 1 3 6 7 6 3 1 Aşağıdaki işlemlerde ortaya öyle sayılar gelmelidir ki iki taraftaki sayılarla belirtilen işlemler yapıldığında aynı sonuç çıkmalıdır. 15 x + 42 15 x + 56 7x + 12 12 : -4 24 : +5 52 : -9 8x + 49 Üçgen işlemi 3x + 44 Aşağıdaki sayıları dairelerin içine öyle yerleştirmelisiniz ki, her kenardaki sayıların toplamı 55 olsun. 15 + x4 21 + x4 + 56 + x 15 7- :6 15 - :4 10 - :9 Kareyi dört parçaya bölmek 12 - :3 Aşağıda görülen kareyi aynı büyüklükte (aynı şekilde olması gerekmiyor) dört eşit parçaya ayırmanız gerekiyor. Buraya kadar soru basit görünebilir. Fakat bu parçaların her biri diğer her birine en az bir kenarından değmesi yani komşu olması gerekiyor. Köşelerin temas etmesi yeterli değil. Aşağıda ayırma işleminde yardımcı olması için sizlere yardımcı olacak çizgiler yerleştirdik. 50 - +2 13 - +3 75 - + 25 68 - +8 Eşitlikleri sağlayın Aşağıda boş bırakılan yerlere doğru sayıları koyarak işlemi yapın. _87 – + _0 = 45_ + 3_ 9 – 1_4 = 2_5 8_6 + _2_ = 6_2 1 4 15 9 18 9 27 Eksik olan sayılar Aşağıdaki her sırada bir sayı eksik. Bulabilir misiniz? a) 1 4 9 16 25 _ 49 64 b) 2 4 8 16 _ 64 128 c) 0 2 6 14 30 62 _ 254 ç) 5 9 16 29 54 _ 200 d) 2 5 _ 11 14 17 e) 2 4 6 8 _ 12 f ) 2 7 12 17 22 _ 32 g) 3 1 4 2 5 _ 6 Toplama işlemi Harflerin yerine sizce hangi sayılar gelmelidir? abbbc + dddd + dddd + dddd + dddd = ddddd Biraz ipucu da verelim: a = 1/2 d; b = 3/2 d; c = 2 d. 13 36 Bu şekilde kaç tane kare var? 33 © wikipedia.de © wikipedia.de bunları biliyor muydunuz? Yeni trafik cezaları ve uygulanan puan cezaları 1871’de Almanca konuşulan bölgeler Deutsch (Alman) kavramı resmi olarak ilk kez 1871’de kullanılmıştır. Bir halkı, milleti tanımlamak anlamında “Deutsch” kavramı sanıldığı kadar eskiye dayanmamaktadır. Eski Alman dilindeki “diutisc, diot” halk (Volk) anlamına gelen kelimeden türetilmiştir. Burada kastedilen halk Alman dilini konuşanlar grubunu temsil etmekteydi ve bu dili konuşanları diğer halklardan ayırmak için kullanılıyordu. O dönemlerde Alman dilini kullanan halk grupları, kontlukları tanımlamak için kullanılan bu kavram 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyıl başlarında sıkça dillendirilerek bir milleti tanımlamak için kullanılması düşünüldü ve tartışıldı. Çünkü o tarihlerde bu dili kullanan bir çok dükalık ve kontluk vardı ama ortada bir millet olma duygusu yoktu. 18 Ocak 1871 tarihinde ana dilleri Almanca olan dört krallık, beş büyük dükalık, beş dükalık, yedi prenslik ve üç bağımsız şehrin temsilcileri toplanarak Federal Alman Devletini ve Alman İmparatorluğunu kurdular ve bu toplantıda üçte iki çoğunlukla bu milletin/devletin adının Deutsch (Alman) olacağı karara bağlandı. Avusturya (Österreich) ise bu Alman federe devlet yapısına dahil olmadı. 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren trafik cezalarına yeni zamlar yapıldı ve uygulanan puan sistemi de değiştirildi. “Bussgeldkatalog” olarak bilinen uzun bir listeden sizin için seçtiğimiz bazı örnekleri aşağıda sıraladık. Araba kullanırken telefonla konuşmak 60 € - 1 puan Plakasız araba kullanmak 60 € - 0 puan Kışın arabada kış lastiği olmaması 60 € - 1 puan Çocuklara güvenlik kemeri takmamak 60 € - 1 puan Kırmızı ışıkta geçmek 200 € - 2 puan Tehlikeli sollama hareketi 100 € - 1 puan Geçiş önceliğine dikkat etmemek 70 € - 1 puan 0,5 promil alkol sınırını ilk kez aşmak 500 € - 2 puan Yayalara dikkat etmeden dönmek 70 € - 2 puan Ruhsatı olmayan araç kullanmak 70 € - 1 puan Şehir içinde hız sınırlarını aşmak • 20 km’ye kadar 35 € - 0 puan • 25 km’ye kadar 80 € - 1 puan • 40 km’ye kadar 160 € - 2 puan • 50 km’ye kadar 200 € - 2 puan Şehir dışında hız sınırlarını aşmak • 20 km’ye kadar 30 € - 0 puan • 30 km’ye kadar 70 € - 1 puan • 50 km’ye kadar 160 € - 2 puan • 70 km’ye kadar 440 € - 2 puan • 70 km’den hızlı 600 € - 2 puan Kutsal Gece (Weihnachten, Noel) kutlamaları nelerdir? Hristiyan dünyasında İsa peygamberin 25 Aralık günü doğduğu varsayılır ve bu gün bir tatil günüdür. Almanya ve bir kaç ülkede 26 Aralık da tatil günü ilan edilmiştir. Bayram kutlamaları bir gün önceden başlar. 24 Aralık gecesi Kutsal Gece (Heiligabend) olarak kutlanır. Doğu Ortodoks Kiliseleri ise Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Bu dönem bir ay önceden başlar ve Advent olarak tanımlanır. 24 Aralık günü Noel ağacı evin bir köşesine konarak süslenir ve akşam kiliseye gidilir. Noel ağacının altına gece yarısı hediyeler konularak ertesi sabah bu hediyeler açılır. Herkes karşılıklı olarak birbirine hediye verir. 25 Aralık günü Noel yemekleri yapılmaya başlanır ve ailece ve davet edilen dost ve akrabalarla yemek yenir ve noel şarkıları söylenir. Noel ağacı, Noel Baba, Noel Pazarı, Advent gibi bir çok şey daha sonraki yüzyıllarda girmiştir. Özünde ailenin birlikteliğinin önemli olduğu bu kutlamalar, günümüzde tamamen bir hediye alma çılgınlığına dönüşmüş, Noel kutlamalarının içeriği giderek bozulmaya başlamıştır. Artık neredeyse Eylül ayından itibaren Noel dekorasyonları ve yiyecekleri ortalıkta dolaşmaya başlamıştır. “Eni konu” değil, “Önü sonu” biçimindedir. “Elinin körü değil, “ölünün kuru” biçimindedir, (kûr: mezar, gömüt) “Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun” biçimindedir, (sıhhat: sağlık) “Sıfırı tüketmek” değil, “Zafıri tüketmek” biçimindedir, (zafır: soluk) “Eşek hoşaftan ne anlar” değil, “Eşek hoş laftan ne anlar” biçimindedir. “Güzele bakmak sevaptır" değil, "Güzel bakmak sevaptır" biçimindedir. “Su küçüğün söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün söz büyüğün” biçimindedir. “Su uyur düşman uyumaz” değil, “Sü uyur düşman uyumaz” biçmindedir. (sü: asker) “Azimle sıçan duvarı deler” değil, “Azimli sıçan duvarı deler” biçimindedir. (sıçan: fare) “Kısa kes aydın havası olsun” değil, “Kısa kes aydın abası olsun” biçimindedir, (aba bir giysidir) “Aptala malum olurmuş” değil, “Abdala malum olurmuş” biçimindedir, (aptal: alık. abdal: derviş) “Göz var nizam var" değil, "Göz var izan var" biçimindedir, (izan: anlayış, anlama yeteneği, nizam: düzen, kural) Genelde Yanlış Bilinen Özdeyiş ve Atasözleri 34 çözümler Sayfası 32 Bilmece sayfası 10 Bulmaca sayfası Sayılar piramidi Soldan sağa kutuların içine gelmesi gereken sayılar: 1 4 10 16 19 16 10 4 1 Kibrit çöplerinden üç eşit dikdörtgen Eşitlikleri sağlayın Kareyi dört 487 - 30 = 457 parçaya bölmek + + + 399 – 194 = 205 Ortadaki sayılar 886 – 224 = 662 Bu şekilde kaç tane kare var? 42 adet kare bulunmaktdır. Eksik olan sayılar a) 36 - sayıların kareleri, b) 32 - öncekinin iki katı c) 126 - katlanarak artıyor ç) 103 - sayılar iki katlarından hep 1, 2, 3 ... olarak düşüyor, d) 8 - hep üç sayı artıyor e) 10 - sayılar hep iki artıyor f) 27 - sayılar hep beş artıyor g) 3 - sayılar iki küçük üç büyük olarak gidiyor 15 x 15 x 7x 12 : 24 : 52 : 8x 3x 15 + 21 + 56 + 715 10 12 50 13 75 68 - 3 4 2 6 3 13 7 22 5 7 4 6 12 9 9 24 5 25 30 + 42 + 56 + 12 -4 +5 -9 + 49 + 44 x4 x4 x 15 :6 :4 :9 :3 +2 +3 + 25 +8 Üçgen işlemi /15/, 18, 13, /9/, 1, 36, /9/, 4, 27 20 sudoku sayfası 5 9 6 8 3 1 4 2 7 4 1 3 2 7 6 9 8 5 7 8 2 9 5 4 6 3 1 8 3 5 1 9 2 7 6 4 6 4 9 5 8 7 3 1 2 1 2 7 4 6 3 8 5 9 2 5 8 6 4 9 1 7 3 3 6 4 7 1 5 2 9 8 9 7 1 3 2 8 5 4 6 3 5 6 1 7 2 8 9 4 4 7 8 9 5 3 1 6 2 2 1 9 4 6 8 3 7 5 5 3 1 8 2 6 7 4 9 9 6 7 5 4 1 2 3 8 8 4 2 7 3 9 5 1 6 6 2 5 3 1 4 9 8 7 7 9 3 6 8 5 4 2 1 1 8 4 2 9 7 6 5 3 9 4 6 2 8 3 7 5 1 8 7 5 6 1 4 3 2 9 1 3 2 7 9 5 6 4 8 6 2 8 3 4 1 5 9 7 3 9 7 8 5 6 4 1 2 5 1 4 9 2 7 8 6 3 4 8 9 5 3 2 1 7 6 7 5 3 1 6 9 2 8 4 2 6 1 4 7 8 9 3 5 1 5 6 3 9 4 8 7 2 9 7 4 8 6 2 1 5 3 3 8 2 7 5 1 9 4 6 4 3 5 9 8 6 7 2 1 7 1 9 5 2 3 6 8 4 6 2 8 1 4 7 3 9 5 2 4 3 6 7 9 5 1 8 8 6 7 2 1 5 4 3 9 5 9 1 4 3 8 2 6 7 7 3 6 4 8 1 5 9 2 1 9 2 5 6 3 4 8 7 4 5 8 2 7 9 1 6 3 2 8 1 7 4 6 9 3 5 3 4 5 8 9 2 6 7 1 9 6 7 3 1 5 8 2 4 8 2 4 9 5 7 3 1 6 6 7 9 1 3 4 2 5 8 5 1 3 6 2 8 7 4 9 3 6 8 4 5 2 1 7 9 5 7 9 6 1 8 2 3 4 2 1 4 9 7 3 5 6 8 1 3 2 8 9 5 7 4 6 7 9 5 1 6 4 3 8 2 8 4 6 2 3 7 9 5 1 6 8 3 7 2 1 4 9 5 4 2 7 5 8 9 6 1 3 9 5 1 3 4 6 8 2 7 3 1 5 4 2 9 7 6 8 4 8 9 1 7 6 3 5 2 6 7 2 3 8 5 4 1 9 5 3 1 9 4 7 2 8 6 9 2 4 6 1 8 5 7 3 7 6 8 2 5 3 1 9 4 8 9 7 5 3 4 6 2 1 1 4 6 7 9 2 8 3 5 2 5 3 8 6 1 9 4 7 5 9 4 2 1 3 6 8 7 7 2 3 8 6 9 4 1 5 8 6 1 7 5 4 9 3 2 4 5 2 3 7 8 1 9 6 1 8 9 6 4 2 7 5 3 3 7 6 5 9 1 2 4 8 6 4 7 9 3 5 8 2 1 9 3 8 1 2 7 5 6 4 2 1 5 4 8 6 3 7 9 1 4 5 2 7 6 9 8 3 9 8 3 1 5 4 2 7 6 6 2 7 8 9 3 4 1 5 2 7 8 6 1 5 3 4 9 4 3 9 7 8 2 5 6 1 5 6 1 4 3 9 7 2 8 3 1 6 5 2 7 8 9 4 7 9 4 3 6 8 1 5 2 8 5 2 9 4 1 6 3 7 9 7 3 1 2 5 4 8 6 8 4 5 6 3 7 2 1 9 1 6 2 8 4 9 3 7 5 6 1 9 2 8 3 5 4 7 3 5 7 9 1 4 8 6 2 4 2 8 7 5 6 1 9 3 5 8 6 3 9 1 7 2 4 7 3 1 4 6 2 9 5 8 2 9 4 5 7 8 6 3 1 5 3 6 1 8 4 7 2 9 7 2 1 5 9 3 4 6 8 8 9 4 7 6 2 5 1 3 3 7 9 2 4 6 1 8 5 1 8 2 9 3 5 6 7 4 4 6 5 8 7 1 9 3 2 2 5 3 6 1 9 8 4 7 9 1 7 4 2 8 3 5 6 6 4 8 3 5 7 2 9 1 4 5 1 2 3 9 8 7 6 6 9 3 5 7 8 4 2 1 8 7 2 6 4 1 5 9 3 1 6 9 4 8 5 7 3 2 3 8 5 1 2 7 6 4 9 7 2 4 3 9 6 1 5 8 2 1 7 8 5 3 9 6 4 9 3 6 7 1 4 2 8 5 5 4 8 9 6 2 3 1 7 Toplama işlemi 13334 + 2222 + 2222 + 2222 + 2222 = 22222 Bizim Aachen Dergisi Reklam / İlan Fiyatları * 1 kez Arka Kapak 1/1 Sayfa 1/2 Sayfa 1/3 Sayfa 1/4 Sayfa 1/6 Sayfa 1/8 Sayfa 1.000 € 600 € 350 € 250 € 200 € 150 € 120 € 3 kez 6 kez 900 € 540 € 315 € 225 € 180 € 135 € 108 € 750 € 450 € 262 € 187 € 150 € 112 € 90 € (% 10 indirim) (% 25 indirim) * Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir. TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.) sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz. Giriş: 18.00 Program: 19.00 Fix Menü: Yemek, Meze ve Alkolsüz İçecekler (Cola, Fanta ve Su) Taşfırın‘da pide ve lahmacun Roermonder Strasse 335 52072 Aachen-Laurensberg Grill • Restaurant • Café Süt danası ve hindi döner Meşhur dövme yayık ayran Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri Şark Köşesi Zengin salata çeşitleri Taşfırın‘da pizza çeşitleri Şelale Çocuk Oyun Alanı Tereyağlı baklava Taşfırın‘da künefe Özel toplantı ve eğlencelerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik özel bölümümüz mevcuttur. Telefon: 0241 / 170 11 www.marmarisgrill.de Tüm etlerimiz helal kesimdir! Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz! Ücretsiz Otopark
Benzer belgeler
Aachen ve çevresinde Neo Naziler
Yayın Yönetmeni: Günal Günal
Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Serpil Erdemir,
Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler,
Funda Şen, Sadık Toraman, Aykut Kurşuntel,
Selim Atasever, Musa İrsi, Ab...