inancın evrimi - xn--sevgiyaynlar
Transkript
inancın evrimi - xn--sevgiyaynlar
ARALIK 2014 Sayý: 552 Fiyat: 7 TL ÝNANCIN EVRÝMÝ SEVGÝ AYIRIM YAPMAZ KADINLARIN DOÐAL LÝDERLÝK YETENEKLERÝ ÝÇÝNDEKÝLER Davranýþlarýmýzda Þartlanmalarýn Büyük Önemi ....................................... 2 Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri: 0535 4554223 - 0549 7220248 Dr. Refet Kayserilioðlu Hz. Þuayb ve Soygun Düzeni ............. 6 Ahmet Kayserilioðlu Paradigma ......................................... 12 Güngör Özyiðit “Rosabelle, Ýnan!” .............................. 18 Zuhal Voigt Günyüzüne Hasret Gidenler ................................. 25 Nadide Kýlýç GDO’nun Yararlarý ve Zararlarý Nelerdir? ............................. 30 Der: Þule Kayserilioðlu Yönetim Yeri: Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap. No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst. Sevgi Ayýrým Yapmaz ........................ 34 Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul Kadýnlarýn Doðal Liderlik Yetenekleri............................. 38 Fiyatý: 7 TL Yýllýk Abone: 80TL Yurt Dýþý: 100 TL Ýnancýn Evrimi ................................... 42 Erol Yurderi Çeviren: Nelda Bayraktar (Canlý Kryon Celsesi) Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org adreslerinden ziyaret edebilirsiniz SEVGÝ DÜNYASI Sevgili Dostlar Ýyiliðin ve iyi insan olmanýn olmazsa olmazlarýný bir kere daha hatýrlamak gerekirse, þunlarý söyleyebiliriz: 1) Ýyiliði sevmek, iyi insan olmaktan memnun ve razý olmak. Yaptýðýmýzý iyi olduðu için, iyilik olduðu için yapmaktan hoþlanmak. 2) Yeniliði kabul etmek. Ne kadar doðru ve hayýrlý olsa bile inandýklarýmýz, geliþen þartlara uygun deðilse, beliren ihtiyaçlara çare getiremiyorsa, onlarýn faydalý olmaktan çýkarak zararlý hâle gelmeleri kaçýnýlmazdýr. Ýyiliðin doðruluða, doðruluðun da iyiliðe dönüþebilmesine, hayýrlý enerjinin aralarýnda berrak su gibi gidip gelmesine, engelsiz dolaþmasýna önem vermek. 3) Çalýþmayý baþ tacý etmek. Her türlü çalýþmak, ne gerekiyorsa o iþ için çalýþmak. Hayatta kalmak, geçim saðlamak için didinmek, gönüllü kuruluþlarda, istenirse sivil toplum örgütlerinde faaliyette bulunmak için uðraþmak, yeniliði ve bilinmezi getirmek için kendini unuturcasýna çabalamak, yaratýcýlýðýný ortaya çýkarmak. Dinlenirken çalýþmak, çalýþýrken dinlenmek. Elbette kendini geliþtirmek için, farkýndalýðýný, sevgisini artýrmak ve Yaradan’ý gönlünde daha çok duymak için tüm bu çalýþmalarýný severek yapmanýn bir yolunu bulmak. Ýyi olmak, iyi insan olmak, o bitmez tükenmez yolculuða çýkmak isteyen kiþinin ilk ve vazgeçilemez þartýdýr. Ýyi insanlar, inançlý ve güleryüzlü insanlar varsa, arzuladýðýmýz o güzel düzen oluþabilir ve bozulmadan devam eder. Yeni yýlda daha iyi insan olmaya ne dersiniz, daha olgun insan olmaya? Daha dostça, daha faydalý, daha kendinden önce baþkasýný düþünen olmaya? Þimdiki dünyanýn gerçekleriyle uyuþmuyor mu? Dünya bu halde bile dönmeye devam ediyorsa iyi olmaktan vazgeçmeyen, usanmayan insanlar sayesindedir bu. Yeni yýlda daha çok onlardan biri olmaya var mýyýz? Yýlýmýz, yýllarýmýz o zaman mutlu olur belki. En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI 1 SEVGÝ DÜNYASI 2 "Mutlaka bazý þartlanmalarý hasýl etmek gerekli midir?" diye bir soru sorulabilir. Buna insan davranýþlarýný bilen ve inceleyen kiþilerin verecekleri cevaplar hiç tereddütsüz "Evet" olacaktýr. Çünkü insanlar, davranýþlarýna yön verecek inanýþlarýný her gün deðiþtirip durmazlar. Bir inanýþýn, bir kanaatin veya bir hükmün içimizde yer etmesi uzun bir ruhî faaliyetin sonucudur. Bunun içindir ki yanlýþ þartlanmalarý atýp yerine doðru þartlanmalarý koymak da ayný þekilde uzun bir ruhi faaliyet gerektirir. Dr. Refet Kayserilioðlu Davranýþlarýmýzda Þartlanmalarýn Büyük Önemi SEVGÝ DÜNYASI OLAYLARIN DÜÞÜNDÜRDÜKLERÝ Kan dâvâsý güden bir ailede yetiþen bir çocuðu ele alalým. Çocuk en küçük yaþtan itibaren düþman ailenin aleyhinde devamlý kötülemeler duymuþ, onlara zarar verme ve intikam alma telkinleriyle yetiþmiþtir, Henüz yürümeye baþladýðý zamanlarda düþmanlarýn tavuklarýný kovalamasý veya taþlamasý büyük bir marifet diye alkýþlanmýþtýr. Büyüyünce mutlaka þerefini temizlemesi, intikamý alarak, kahramanlýðýný ve üstünlüðünü ispat etmesi gereklidir. Aksi halde aþaðýlýk, deðersiz ve þerefsiz bir insandýr o! Öyle bir ortamda yaþayanlar için adam öldürmek, katillik ve günah olmaktan çýkmýþ, toplum içinde þerefli ve deðerli bir insan sayýlmanýn þartý olmuþtur. Ýlâhi kanunlarla ve medeni ülke kanunlarýyla çatýþan bu deðer ölçüsü, þahsý en küçük yaþlardan itibaren þartlandýrmakta, kanunlarýn vereceði cezalara gözü kapalý atýlmasýna yol açmaktadýr. Hýrsýzlýðý meslek edinmiþ ailelerde yetiþen 3 çocuklarý ele alalým. O çocuklara da, en küçük yaþlardan itibaren, kanunlarýn, Ýlâhi düzenin ve toplumlarýn suç saydýðý ve cezalandýrdýðý hýrsýzlýðýn, büyük ve üstün bir marifet olduðu telkin edilmiþtir. O ailede hýrsýzlýk yapmamak enayilik, yapmak akýllýlýk ve kurnazlýk, yakalanmamak ise büyük hünerdir. Ýnsanlarýn davranýþlarýna yön veren inandýklarý fikirler ve doðru olarak kabullendikleri hükümler ise ki hiç þüphesiz öyledir, o ailede, böyle fikir ve hükümlerle þartlandýrýlmýþ bir çocuðu suçlu görmemiz biraz zor olacaktýr. Ceza vermek yetkisini kendinde görenlerin, önce o çocuklarýn ve öyle düþünen ailelerin yanlýþta ve hatada olduklarýný göstermeleri ve öðretmeleri gerekmez mi? Ceza her çeþit öðretme ve göstermeyi yaptýktan sonra doðruya gelmemekte direnenleri yola getirmek için bir vasýta olmalýdýr ancak. Son yýllarda ülkemizde bir solculuk modasý çýkmýþtý biliyorsunuz. Gazetelerde, köþe baþlarýný tutmuþ kudretli yazarlarýmýz, her Allah'ýn günü solculuðun faziletlerini sayýp döküyorlardý. Elbette onlar bu iþi iyi niyetle ve memleketin kurtuluþunu o fikirlerin uygulanmasýnda gördükleri için böyle yapýyorlardý. Arkadan sol yayýnlar büyük ilgi gördü ve çýð gibi büyüdü. Bu akýmý dengeleyecek akla ve mantýða dayanan sað yayýnlar olmalýydý.. Bunun yerine, hiç olmamasý lâzým gelen bir þey oldu. Fikirler küfürle veya tehditle susturulmaya çalýþýldý. Ýþte bu çok yanlýþ tutum, sol tarafý savunanlarý toplum gözünde büsbütün haklý duruma soktu. Artýk onlarýn her söyledikleri tartýþmasýz doðru olarak kabul edilmeye baþlandý. Bilhassa okuyan gençlik, o çeþit yayýnlara bütün varlýðýyla sarýldý ve sahip çýktý. Aydýn kesim büyük bir çoðunlukla sol fikirlere baðlanmaya baþladý. Bu hava, bulanýk suda balýk avlamak isteyenlere çok elveriþli bir ortam hazýrlamýþ oldu. Aþýrý fikirleri ve emelleri besleyenler teþkilâtlanmaya ve zorbaca eylemlere geçmeye baþladýlar. Sol da, sað da silâhlanýyordu artýk. Hareket, iyi SEVGÝ DÜNYASI 4 niyetle yola çýkanlarý çoktan aþmýþ, frensiz bir araba hýzla yokuþ aþaðý gitmeye baþlamýþtý. Þimdi araba, önüne taþ atýlarak, oldukça zararsýzca durduruldu. Ama kafalarý deðiþtirecek, yanlýþlarý gösterecek yayýnlar yok ortada. Bir fikir, "yanlýþ ve kötü" demekle yanlýþ olmaz, mantýkî delillerle onun yanlýþlarýnýn gösterilmesi ve her çeþit yayýn vasýtasýyla gerçeklerin tekrar tekrar belirtilmesi gerekir. Solun ve saðýn eksiklerini ve hatalarýný, buna karþýt doðru ve iyi yönlerini ortaya seren yayýnlar yapýlmayacaksa herkes doðru diye kabullendiði ve þartlandýðý fikirleri er geç gerçekleþtirmek için yola çýkacaktýr. Zorlar veya cezalar bir zaman için insanlarý susturur, yanýldýklarýný ve yanlýþ düþündüklerini onlara öðretmez ki. ÞARTLANMALARIN ÖNEMÝ Toplumda yaþadýðýmýz, bu olaylar üzerinde duruþumun sebebi, þartlanmalara çok güzel bir misal teþkil ettiðinden dolayýdýr. Önceki iki misal daha çok sayýlý kiþileri ilgilendirdiði ve çoðunlukça bir gerilik olarak nitelendirildiði için pek önemsenmeyebilir. Oysa bu sonuncu misal, bütün ülkeyi ilgilendirmiþdir. Görüyoruz ki bir yöndeki þartlanmalar kiþinin veya kiþilerin bütün davranýþlarýný þekillendirmekte ve þartlanma yönünde harekete zorlamaktadýr. Öyleyse þartlanmalara çok önem vermek zorundayýz. Çünkü yanlýþ þartlanmalar kiþileri yanlýþ davranýþlara ve doðru þartlanmalar da doðru ve faydalý davranýþlara itmektedir. Bu sebepten iyi þartlanmalarý saðlamak ve doðru bilgilere dayanan doðru þartlanmalarý hasýl etmek bir bakýma zorunluluk olmaktadýr. "Mutlaka bazý þartlanmalarý hasýl etmek gerekli midir?" diye bir soru sorulabilir. Buna insan davranýþlarýný bilen ve inceleyen kiþilerin verecekleri cevaplar hiç tereddütsüz "Evet" olacaktýr. Çünkü insanlar, davranýþlarýna yön verecek inanýþlarýný her gün deðiþtirip durmazlar. Bir inanýþýn, bir kanaatin veya bir hükmün içimizde yer etmesi uzun bir ruhî faaliyetin sonucudur. Bunun içindir ki yanlýþ þartlanmalarý atýp yerine doðru þartlanmalarý koymak da ayný þekilde uzun bir ruhi faaliyet gerektirir. ÞARTLANMALARIN TEÞEKKÜLÜ Þartlanmalar öncelikle doðru kabul edilen bir fikre veya hayat görüþüne dayanýr. Bu fikir veya hayat görüþü, ya çocukluktan itibaren aileden ya da çevreden edinilmiþtir. Yahut da okunulan kitaplarýn etkisinde kalýnarak bir fikre baðlanýlmýþtýr. Bir fikrin bizde bir inanç ve hayat düsturu olarak kabul edilmesi için önce onun doðruluðuna þahsýn inanmasý gereklidir. Sonra o doðru olan fikrin kendisine faydalý olduðunu görmesi icap eder. Bunu takiben o fikrin benimsenmesinin kendisi için çok lüzumlu, hattâ çok zaruri olduðuna kanaat getirmesi gerekecektir. Þahsýn bu kademelerden geçerek o fikre sýký sýkýya baðlana- SEVGÝ DÜNYASI bilmesi için, o konuda çok okumasý, çok düþünmesi ya da o fikirleri telkin eden konuþmalarý çok dinlemesi gereklidir. Modaya uymak da bir nevi þartlanmadýr. Reklâm ve propaganda böyle bir þartlanmayý saðlamak için yapýlýr. Baþarýlý bir reklâm ve propaganda göze ve kulaða en güzel bir þekilde ve sanat aracýlýðýyla hitap ederek hissettirmeden benimsetmekle olur. Yalnýz burada bazý yanýlmalar olabilmektedir kolaylýkla. Önce yanlýþý görülemeyen fikirler, esasta yanlýþta olsalar da doðru kabul edilmeye baþlanýr. Sonra çok tekrar edilen þeyler, zamanla doðru kabul edilmeye baþlanýr. Bu iki yanýlmayý en küçük dereceye indirebilmek için yapacaðýmýz, devamlý mantýðýmýzý iþletmemiz ve devamlý bilgimizi artýrmamýzdýr. Hep düþünen ve hep yeni þeyleri öðrenen kimseler, her þeyin doðrusunu daha çabuk görmeye baþlarlar. Yalnýz burada ters yönde de bir tehlike var. O da çok septik, yani þüpheci olmak durumudur. Kanmayacaðým diye bir 5 vesvese ve þüphe küpü olmak da pek hoþ bir þey deðildir. ÜSTÜN ÞARTLANMA TEHLÝKELERÝ ÖNLER Üstün fikirlere ve insanlýðýn hayrýna olan yüce ideallere, baðlanmak elbette birer üstün þartlanmadýr. Üstün fikir, insanlarý ruhen ve fikren yücelten ve insanlar arasýndaki sevgiyi, birliði, yardýmlaþmayý ve insanca iliþkileri artýran fikirdir. Elimizdeki ölçü bu olunca yanýlmamýz pek kolay olmaz. O zaman her fikir karþýsýnda sorarýz: Bu fikir, beni ruhen ve bilgi yönünden yüceltiyor mu? Bu fikir, insanlarý birbirine yaklaþtýrýyor mu, yoksa uzaklaþtýrýyor mu? Vereceðimiz cevap müspet ise o fikri benimsememiz için hiçbir engel olmamalýdýr önümüzde. Üstün fikirlere baðlananlar, kafalarýndan baþkalarýna zararlý fikirleri çabucak atarlar. Çünkü baþkalarýnýn zararýna olan fikirler sonunda bizim de zararýmýza olurlar. Görüyoruz ki, kötülük ve bencillik ileriyi görememekten, günlük menfaatleri önde tutmaktan, insanlar arasýndaki kader birliðini bilmemekten ileri geliyor. Hâlbuki bizi Sevgisinden Vareden kaderlerimizi ve menfaatlerimizi öylesine birbirine örmüþ ki, bizim menfaatimiz baþkalarýnýn elindedir. Bizim menfaatimizi elde edebilmemiz için, karþýmýzdakinin menfaatine hareket etmemiz ona bir menfaat saðlamamýz þarttýr. Ýnsanlarý kandýranlar bile, onlara menfaat vaat ederek sözlerinde durmayanlardýr. Ama kanmak hiçbir zaman sürekli olmayacaðýna göre, aldandýðýný fark eden biri kendisini kandýrandan yüz çevirecek demektir. Demek ki kandýrýcýlarýn menfaatleri asla sürekli olamayacaktýr. Öyleyse geçici bir menfaat için çaba sarf etmek akýllýlýk mýdýr? Netice olarak diyeceðiz ki, üstün. Fikirlere baðlanmak, kendimizi üstün fikirlerle þartlandýrmak bizi kötü ve geri fikirlerin peþine düþmekten, vesvese verene uymaktan, yanlýþa varmaktan koruyacak en güvenilir sigortadýr. SEVGÝ DÜNYASI 6 Gülyüzlülerden Ýbretler: 13 Hz. Þuayb ve Soygun Düzeni HÝLEKÂR BÝR TOPLUM Hz. Þuayb, Arabistan yarýmadasýnda Kýzýldeniz sahillerinde, þimdi Akabe dediðimiz bölgede, zamanýmýzdan 3300 yýl önce yaþamýþ bir peygamber. O zamanlar Medyen veya Eyke adý ile Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog anýlan bir þehirde doðmuþ ve orada yaþamýþ. Hayatý hakkýnda sadece Kuran'dan ve bazý detaylarda da Hz. Muhammed'den aldýðýmýz bilgiler var. Bizim Celselerimizde de onun yaþam serüveninden uzunca söz edilir. Geçmiþte olduðu gibi çaðýmýzda da pek SEVGÝ DÜNYASI çok toplulukta süre gelen haksýzlýklar, aþýrý mal düþkünlüðü; doðru-yanlýþ, helâl-haram demeden gözü doymaz bir þekilde hazinenin soyulmasý, orada da artýk günlük iþlerden. Þimdi yaþadýklarýmýzý son zamanlarda okuduðum bir kitap çok güzel anlatýyor. Daron Acemoðlu ve James A. Robinson'un 2012'de yayýnladýðý "Uluslarýn Düþüþü" kitabýnda Güney Amerika, Afrika, Asya devletlerinin pek çoðunda elit sýnýfýn ve yöneticilerin yüzyýllar boyunca ve günümüzde de iþi kitabýna uydurup zavallý halký nasýl iliðine, kemiðine kadar sömürmekte olduðunu açýk seçik örneklerle okurken insan gerçekten büyük üzüntü yaþýyor. Afrika'da bir devlet baþkanýnýn onca hýrsýzlýðý yetmezmiþ gibi, alavere dalavere ile milli piyangolarýnýn en büyük ikramiyesini kendine çýkarttýðýný bile okuduk kitaptan. Peki, mutlular mý? Ne gezer? Tatminsizlikleri ve geleceklerine güvensizlikleri o kadar zirvede ki, Halil Cibran'ýn Hak Erenler kitabýnda özlü olarak örneklediði gibi: Hazneleri su ile dolu olduðu halde, hâlâ susuzluk endiþesi içindeler. Öyleyse þimdi Hz. Þuayb'ýn toplumunun Kuran'dan ve Bizim Celselerimizden çok geçmiþ yüzyýllardaki aldatma ve hýrsýzlýklarla dolu yaþamlarýný okurken "eskilerin masallarý" gibi bakmayalým bunlara. Masal ne kelime, hem de daha dehþetli þekilde yaþandýðýný görerek, onlarýn feci akýbetine uðramamak için ibret almalý, çareler düþünmeliyiz. 7 Hz. Muhammed'in yaþadýðý yýllarda Mekke'de de Medyen'dekine benzer ekonomik sömürü düzeni geçerli olduðundan, Kuran'ýn pek çok suresinde Þuayb peygamberin yaþamýndan örnekler verilir. Þimdi bunlardan bazýlarýný okuyalým: ** Medyen'e de kardeþleri Þuayb'ý gönderdik. Þöyle dedi: "Ey toplumum! Allaha kulluk edin. Size O'ndan baþka ilâh yok! Size Rabbinizden açýk bir kanýt gelmiþtir. Ölçü ve tartýda dürüst davranýn. Ýnsanlarýn eþyasýna el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orasý barýþa kavuþtuktan sonra bozgun çýkarmayýn. Eðer inanan insanlarsanýz bu sizin için daha hayýrlýdýr. Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak, Allah yolundan inananlarý çevirmeyin. Yolun çarpýðýný isteyip durmayýn. Hatýrlayýn ki, siz az idiniz o sizi çoðalttý. Bir bakýn, nasýlmýþ bozguncularýn sonu!" (Araf 85-86) ** Eyke halký da elçileri yalanladý. Þuayb onlara demiþti ki: "Hâlâ sakýnmýyor musunuz? Kuþkusuz ben sizin için güvenilir bir resulüm. Artýk Allah'dan korkun da bana itaat edin. Ben bu iþ için sizden herhangi bir ödül de istemiyorum; benim ödülüm Âlemlerin Rabbinden baþkasýndan deðil. Ölçüyü tam yapýn, þunun bunun hakkýný çarpanlardan olmayýn, doðru düzgün terazi ile tartýn. Halkýn eþyasýný deðerlerini düþürerek almayýn. Yeryüzünde bozguncular olarak fesat çýkarmayýn. Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korkun." 8 Dediler: "Sen fena halde büyülenmiþsin. Sen bizim gibi insandan farklý bir þey deðilsin. Biz senin yalancýlardan olduðunu düþünüyoruz. Eðer doðru sözlülerdensen hadi üzerimize gökten parçalar düþür." (Þuara 176-187) Hz. Muhammed'in "nebiler arasýndaki en büyük hatip" diye övdüðü Hz. Þuayb gerçekleri toplumuna en güzel cümlelerle dile getirdiði halde inanmadýklarý gibi tehdit de ediyorlardý. ** Dediler ki: "Ey Þuayb, atalarýmýzýn taptýklarýný terketmemizi ve mallarýmýzda dilediðimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi sana namazýn mý emrediyor? Esasýnda sen gerçekten yumuþak huylu, olgun bir insansýn." Dediler ki: "Ey Þuayb, söylediklerinin birçoðunu anlamýyoruz. Ve biz seni aramýzda zayýf bir adam olarak görüyoruz. Hani kabilen olmasa kafaný taþla ezivereceðiz. Senin bize karþý hiçbir üstünlüðün yok." (Hûd 87 ve 91) Bu sert ve kati inkârlarýna raðmen peygamber akýllarýný baþlarýna toplamalarý için öðütlerde bulunuyor ama yanýsýra geçmiþteki örnekleri de hatýrlatýyordu. ** Ey toplumum! Bana kafa tutmanýz sakýn sizi Nuh kavminin yahut Hûd kavminin yahut Salih kavminin baþlarýna gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de sizden pek uzak deðil. (Hûd 89) SEVGÝ DÜNYASI Bunun üzerine kodamanlar tehditlerini daha da arttýrdýlar: ** Toplumunun büyüklük taslayan kodamanlarý dediler ki: "Ey Þuayb ya bizim dinimize dönersiniz yahut da seni seninle birlikte inananlarý kentimizden mutlaka çýkarýrýz." Dedi ki: "Ýstemiyorsak da mý, zor ve baský ile mi?" (Araf 88) En güzel sözlerle söylendiði ve aradan yýllar geçtiði halde belli olmuþtu ki, o büyük servet sahipleri asla yola gelmeyecekler. Hz. Þuayb gönlü parça parça þunlarý söylemek zorunda kalmýþtý onlara: ** Ey toplumum elinizden geleni yapýn, ben görevimi yapýyorum. Yakýnda bileceksiniz rezil edici bir azabýn kime geleceðini. Yalancýnýn kim olduðunu! Gözetleyin ben de sizinle beraber gözetliyorum. (Hûd 93) Nihayet azap gelmekte gecikmedi: ** Onu yalanladýlar; bunun üzerine o gölge gününün azabý onlarý yakaladý. O gerçekten büyük bir günün azabýydý. (Þuara 189) ** Emrimiz gelince Þuayb'ý ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardýk. Zalimleri de o korkunç ses yakaladý yurtlarýnda çöküp kaldýlar. Sanki orada hiç yaþamamýþlardý. Bakýp görün ki Medyen de týpký Semud gibi dönüþü olmayan bir gidiþle gitti. (Hûd 94-95) SEVGÝ DÜNYASI GERÇEK NAMAZ Hz. Þuayb'ýn yaþadýðý Medyen ve diðer adýyla Eyke'deki - Mekkeliler bu adla biliyorlardý - bu korkunç son daha detaylý olarak Bizim Celselerimiz'de anlatýlýr. Böylece Kuran'daki "gölge günün azabý" ifadesinin anlamý daha belirgin hale gelir. Ancak o celseyi aktarmadan önce ileri gelenlerin "Hz. Þuayb bunlarý sana namazýn mý emrediyor?" cevabý üzerinde biraz durmak istiyorum. Kuran'da pek çok âyette bütün peygamberlerin Müslüman olduðu söylenir. Ayrýca hepsinin, rukû ve secde ile sonlanan ibadetleri de "namaz" diye anýlýr. Buradan da anlýyoruz ki, ibadetlerdeki görünüþte olan ayrýlýklar ve namazda söylenen ilâhi mesajlar ayrý cümleler ve lisanlarla da olsa, Kuran hepsini "namaz" diye vasýflandýrýyor. Böylece bozulmamýþ haliyle tüm semavi dinlerdeki birlik ve bütünlük tüm haþmetiyle gözlerimizin önüne tekrar tekrar seriliyor. 9 gaflet içindedir onlar! Riyaya sapanlardýr onlar/ gösteriþ yaparlar ve onlar kamu hakkýna/yardýma, zekâta, iyiliðe engel olurlar. AYRILIKTA OLANLAR VE SONLARI Bizim Celselerimizden Hz. Þuayb'ýn peygamberlik mücadelesini okuyalým: "Onlar iyi ile kötüyü birbirinden ayýramazlar, ki onlar ayrýlýktadýr. Ve bellidir yüzlerinden... Ve bellidir gözlerinden, göz göze gelince yüzlerini yere eðmelerinden. Siz onlarý böyle ayýracaksýnýz. Siz onlar için de hayýr dileyip, onlar için de verecek, asýl onlarý bulup yola getireceksiniz. Hani bir vakitte bir gülyüzlünün olduðu yerde, o gülyüzlünün birlikte yaþadýklarý, onunla bir yerden su içip, onunla bir yerde gezenler vardý ya, hepsi ayrýlýkta olan ve hepsi birbirinin yüzüne bakamayanlardý.. Ýþte onlar, en Namaz ama hangi namaz? Kuþkusuz kolayýndan önce birbirlerinin malýna ki gösteriþ ve çýkar için, ayrýmcýlýk, hak- göz dikmiþ, her iþte hileye baþvursýzlýk, zalimlik ve büyüklenmelerle kýlý- muþlardý. nan namaz deðil. Bunlar Rabbimizin en O günlerde bir gün, aralarýndaki sevmediði günahlar. Aslýnda burada gülyüzlü, hayra çekmek için söz etti fazla söze ne gerek var? Mâûn suresi zaten bunu en çarpýcý cümlelerle dile onlara ve Var Olan'ý belli etti ve Var Olan'ýn hayýr yolunu. Ýçlerinden bir getirmiyor mu? kiþi çýkýp tutmadý gülyüzlünün kolu** Gördün mü o dini yalan sayaný? nu. O usanmadý, o yorulmadý, o býkÝþte odur yetimi itip kakan! Yoksulu madý hiç. Yalnýz aldýðýný vermek için doyurmayý özendirmez o. Vay haline o Vareden'den, sabýrla söyledi gelen namaz kýlanlarýn ki, namazlarýndan özsözü. 10 Ýçlerinden bir vakit sonra, birkaç kiþi ancak onun yanýna vardýlar, ona gönül verdiler, yoluna baþ koydular. Ve geri kalan hepsi yalnýz ayrýlýkta ve yalnýz yalanda idiler... Kötü iþlerine, kötü sözlerine devam ettiler öylece... Ve gülyüzlüye dönüp ve onun hayýrla giden arkadaþlarýna, zaman zaman alay ettiler, zaman zaman kötülük ettiler. Onlar yalnýz sabýrla söylediler ve beklediler. Kötüler boþ durmadý. Ondan, hani sözünü ettiði Rabbi için delil dilediler. O boynu bükük mahzun, o gönlü kýrýk, azimli, o býkmayan, o usanmayan yine onlarýn hayrý için yalvardý Rabbine. Öylece bir vakit geçti aradan. Bir gün birdenbire umulmadýk bir sýcaklýk sökün etti bir yerden ve kuruttu bütün ýslaklýðý her yerde... Ýçilen su, içilmeden kayboluverdi konulan kapta. Alýnan nefes, alev girdi ciðerlere kadar... Yaþamak zor oldu o günde o yerde... Ve yine kötüler vazgeçmediler ve yine kötüler, doðruya gelip, doðruyu bilmediler. Sekiz gün sonra, onlarý yakan kavuran Güneþin önüne kara bir bulut geldi. Ve dediler ki kötüler: "Ýþte kötü günler sona erdi." Hâlbuki onlar için SEVGÝ DÜNYASI her þey bitmiþti çoktan... Her þeyi bilen, her þeyi gören, her þeyi Vareden yoktan, vermiþti kesin karar onlar için. Karanlýk gittikçe arttý, yoksulluk gittikçe arttý, bozuldu bütün düzen. Ve bir anda hepsi birden yokoldular. Yalnýz gülyüzlü ve yalnýz onun yanýnda yoluna baþ verenler kaldýlar, bir zaman sonra, hani bir baþka gülyüzlüyü ayný yerde bulmak için. Siz, bütün ayrýlýkta olanlara gönlünüzden, doðruyu görüp, hayra dönmeleri için dilekte bulununuz. Siz, bütün ayrýlýkta olanlarýn öyle karanlýk günlere varmamalarý için istekte bulununuz. Karanlýðýn sökün etmesi yakýndýr ya! Hani o, vaktin biteceði zamandýr ya! Hani o çýðlýðýn çýkacaðý andýr ya! Ýþte bunu bilip, yerinize gelip, güzel gözlerinizi çevirin dört bir yanýnýza, onlarý bulmak için." SEVGÝ DÜNYASI ÝYÝLERÝN DÜNYASINA KAVUÞMAK ÝÇÝN Dünyamýz vahþet içinde yok olmaya doðru giderken, gönüllerinde insan sevgisi olan herkes göreve çaðýrýlýyor gördüðünüz gibi. Ýnsanýn insana farksýzlýðýný, her gönülde O'na yer ayrýldýðýný unutmadan; þu anda yerlerinde olmadýklarýný, ayrýlýðýn atýna bindiklerini gördüklerimizi bile, herkesi Rabbimizin deðiþmeyen ahlâk prensiplerinde birleþmeye çaðýrmak kurtuluþumuzun tek çaresi... Levhi Mahfuz'a yazýlmýþ, insanlýðýn kader çizgisinde, yaþayacaðýmýz önemli günler var. Kuran'da Duhan suresinde, tüm Dünyayý sarýp sarmalayacak dumandan ve karanlýk günlerden; insanlarýn bu azabýn kaldýrýlmasý için yalvarýp yakarmalarýndan söz edilir. Namazýn her rekâtýnda okunan Fatiha suresinde "maliki yevmid din" denerek "Din Günü" sürekli hatýrlatýlýr. Çok yaklaþtýðýmýz ve kýyametten epeyce zaman önce Dünyada yaþanacak o gün, bir çýðlýkla baþlayacak ve tüm insanlar O'nun adýna ince ince sorguya çekilecek. Ýyilerin dünyasýna kabul edilecekler böylece bir bir seçildikten sonradýr ki; Dünyamýz Tevrat'ta Zebur'da ve son olarak Kuran'ýn Enbiya suresi 105. âyetinde dile getirilen, Rabbimiz'in o en büyük vaadine eriþmiþ olacak!.. O muhteþem milenyumda iyilerin dünyasýnda mutluluklar içinde yaþanacak yüzyýllar içinde insanlar arasýndan nice bilenler, nice bulanlar çýkacak þüphesiz. 11 Elbette o günlere ulaþmak için bugünden iyi insanlarýn yapacaklarý yararlý iþlerin yanýsýra, Rabbin hayýr düzeni de devrede olacak. Örneðin Maide suresi 54. âyette Allahýn güçlü bir topluluðu hayýr yolunda görevlendireceði açýkca þöyle anlatýlýr: ** Ey iman edenler! Ýçinizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onun yerine Allah'ýn kendilerini sevdiði, onlarýn da Allahý sevdiði, müminlere karþý yumuþak baþlý, kâfirlere karþý onurlu ve güçlü olan bir topluluðu getirecektir. Onlar Allah yolunda cihad ederler, kýnayanýn kýnamasýndan korkmazlar. Ýþte bu Allah'ýn ihsan ve ikramýdýr. Onu dilediðine verir. Allah her þeyi kuþatandýr, her þeyi çok iyi bilendir. Sadece o kadar da deðil. Çok yanlýþ yorumlara uðramýþ Dabbe aslýnda Allah tarafýndan görevlendirilmiþ bir hayýrlý kiþidir. Ýnsanlarý Rabb'in doðru yoluna davet edecektir. Kuran'ýn Neml suresi 82. âyetinde; Dabbe'nin Din Günü'nden önceki günlerde görevlendirilmesinden dolayý, o gün ayrýlýkta olanlar hakkýnda hüküm verenlerden biri olacaðýndan söz edilmektedir. Gelecek yazýmda Hz. Musa'dan ve Medyen'de Hz. Þuayb'ýn yaþlýlýk zamanýndaki buluþmalarýndan, birlikte geçirdikleri yýllardan söz edeceðim. Böylece yukarýdaki celsenin sonunda bahsedilen "bir baþka gülyüzlüyü ayný yerde bulmak için" sözü de anlam kazanacak. 12 SEVGÝ DÜNYASI Psikolojik Gözlük Paradigma Güngör Özyiðit, Psikolog B ir Pazar sabahý New York metrosu... Tatil gününün rehaveti içinde herkes sessiz sedâsýz oturmuþ... Kimi gazete okuyor, kimi düþüncelere dalmýþ duruyor, bazýlarý da gözlerini kapatmýþ bir halde meditasyon yapar gibi dinleniyor... Herkes bu huzurlu ve sakin ortamýn keyfini sürüyor... Yolcularýn arasýnda "Etkili Liderlik Merkezinin" kurucusu ve baþkaný Stephen R.Covey de bulunuyor. Gerisini olayý birebir yaþayan Covey'den dinleyelim; "...Sonra birdenbire bir adam, çocuklarýyla metroya bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücüydü ki, hava bütünüyle deðiþiverdi. Adam, yanýma oturup gözlerini kapattý, durumla hiç ilgilenmediði anlaþýlýyordu. Çocuklar koþarak baðýrýp çaðýrýyor, eþyalarý fýrlatýp atýyor ve dahasý bazý yolcu- SEVGÝ DÜNYASI larýn gazetelerini kapýyorlardý. Ama yanýmda oturan adam kýlýný kýpýrdatmýyordu. Öfkelenmemek elde deðildi. Adamýn, çocuklarýn böyle vahþice koþuþmalarýna, ortalýðý velveleye vermelerine aldýrýþsýz durmasý, olan bitene kayýtsýz kalmasý beni çileden çýkarýyordu. Sonunda dayanamayarak, sabrýn önüne geçip sordum: "Beyefendi, çocuklarýnýz birçok kiþiyi rahatsýz ediyor, onlarla biraz ilgilenemez misiniz?" Adam durumu henüz fark ediyormuþ gibi bana bakarak "Ah, çok haklýsýnýz, bir þeyler yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz. Anneleri bir saat önce orada öldü. Ne düþüneceðimi bilemiyorum. Galiba çocuklar da bu duruma nasýl katlanacaklarýný bilmiyorlar" dedi. O anda neler hissettiðimi düþünebiliyor musunuz? Paradigmam deðiþime uðradý. Birdenbire her þeyi baþka türlü gördüm: Baþka türlü gördüðüm için de baþka türlü düþünmeye, baþka türlü hissetmeye ve baþka türlü davranmaya baþladým. Öfkem hemen geçti. Yüreðim adamýn acýsýyla doldu. Sevecenlik ve merhamet duygularý sardý içimi. Anlayýþ belirten bir sesle "Demek karýnýz yeni öldü? Ah, çok üzüldüm. Bana olayý anlatabilir misiniz? Size nasýl yardým edebilirim?" dedim. Her þey bir anda deðiþivermiþti. Böylece paradigmanýn deðiþmesiyle birlikte, paylamanýn yerini paylaþma alýr. Yine Covey'nin karýsý Sandra ile ilgili yaþadýðý bir olay, davranýþlarýn kökenine inip oradaki düþünceyi anlamanýn, duygu yumaðýný çözmenin güzel bir örneði: 13 Sandra'nýn yýllardan beri süren bir saplantýsý vardýr. Nedense Frigidaire marka beyaz eþyaya pek fazla düþkündür. Ne zaman bir beyaz eþya almak gerekse, ille Frigidaire olsun diye tutturur. Çoðu kez bunun için, bulunduklarý yerde o marka olmadýðýndan, uzak bir yere gidilmek zorunda kalýnýr. Covey bunu bir türlü anlayamaz. Karýsýyla her seferinde tartýþýr ve sonunda içine kapanýr. Ve kaygýlarýný þöyle dillendirir: "Beni endiþelendiren, Sandra'nýn Frigidaire'i beðenmesi deðildi. Karým, Frigidaire'i savunmak için hiçbir dayanaðý olmayan, benim son derece mantýksýz bulduðum ve savunulamayacaðýný düþündüðüm sözler söylüyordu. Eðer Sandra karþýlýðýnýn mantýksýz ve tümüyle duygularýna baðlý bir þey olduðunu kabul etseydi, sanýrým bu olaya katlanabilirdim. Ama onun kendini haklý çýkarmaya çalýþmasý beni sinirlendiriyordu..." Baþka her konuda anlaþýp uzlaþan karýkoca, Frigidaire söz konusu olunca bocalýyorlar. Ta ki bir tatil ortamýnda konu yeniden gündeme gelene kadar... Birlikte bir þekerkamýþý tarlasýnda dolaþýrken iþ tatlýya baðlanýr ve uzlaþma saðlanýr. Covey'nin kendini karþýsýndakinin yerine koyup, anlamaya çalýþan empatik yaklaþýmý sayesinde düðüm çözülür. Aralarýnda sinerjik bir durum oluþur. Sandra, saplantýsýnýn nedeni konusunda ilk defa aydýnlýk bir duygu boþalýmý ile babasýndan söz etmeye baþlar. Sandra'nýn babasý ve Covey'in kayýnpederi yerel lisede yýllarca tarih öðretmenliði ve koçluk yapmýþ. Ýki yakasýný biraraya getirmek için beyaz eþya iþine de girmiþ. Ancak ekonomik bir durgunluk sýrasýnda SEVGÝ DÜNYASI 14 ciddi parasal sorunlarla karþýlaþmýþ. O dönemde iþini sürdürebilmesini saðlayan tek þey, Frigidaire'in ona kredi açmasýymýþ. Sandra küçük bir kýzken, çok sevdiði babasý bunu ona söylemiþ. Ve Sandra'nýn küçücük kalbinde Frigidaire'e karþý bir minnet duygusu yer etmiþ. Covey, bunu öðrenince, Sandra'nýn Frigidaire markada ýsrarýna kýzmak yerine, onun bu minnet, vefa ve sadakat duygusuna saygý gösterir. Ve daha önceki incitici sözleri için, özür dilercesine þunlarý söyler: "Daha derindeki nazik sorunlarý fark etmeden yüzeydeki önemsiz þeylerle ilgilenmek, bir baþkasýnýn kalbinin kutsal köþelerini çiðnemek demektir." Ve saðlýklý iletiþimin önemine deðinerek de þöyle der: "Karým ve ben, sevgiyi sürdürmenin anahtarýnýn konuþmak, özellikle duygulardan söz etmek olduðuna inanýyoruz. Her gün birkaç defa birbirimizle iletiþim kurmaya çalýþýyoruz." Demek ki, sadece aklýn deðil, kalbin de kendine göre bir mantýðý var. Ve o mantýk, aslýnda insanýn daha derin kiþiliðini oluþturuyor. PARADÝGMA Paradigma Yunanca bir sözcük. Günümüzde model, kuram, algý, varsayým ya da referans kaynaðý olarak kullanýlýyor. Yani geniþ anlamda dünyayý görüþ, anlama, algýlama ve yorumlama sistemi. Paradigmayý zihinsel bir haritaya da benzetebiliriz. Nasýl ki, harita da arazinin kendisi deðildir. O yerin belirli bazý özelliklerinin açýklanmasýdýr. Hepimizin kafamýzýn içinde birçok konuyla ilgili böyle birçok harita bulunur. Bunlar genelde iki türlüdür: Gerçeðin ne olduðu ile ilgili haritalar ya da nelerin nasýl olmasý gerektiðini gösteren paradigmalar. Baþýmýzdan geçen her þeyi bu zihinsel haritalara göre algýlar, anlar, yorumlar ve deðerlendiririz. Paradigma, her birimizin bilincinde olmadan taktýðýmýz psikolojik bir gözlüktür. Ýç ve dýþ dünyamýzý bu gözlükle görürüz. Paradigma dinamiktir, deðiþebilir. Ne var ki, çoðu SEVGÝ DÜNYASI kimse kullandýðý paradigmanýn farkýnda deðildir. Paradigmanýn oluþumu ile ilgili þöyle bir deney yapalým. Ýki grup aile çocuðundan birine sokak çocuklarýna dair olumlu bilgi yükleyelim. Onlarýn anne-babasýz kaldýklarýný, sevgi ve ilgi yoksunu olduklarýný, bakýmsýz ve eðitimsiz kaldýklarýný, o yüzden onlara el uzatmanýn, sevgi göstermenin, yardým etmenin, onlarla arkadaþ olup, onlarý topluma kazandýrmanýn bir insanlýk görevi olduðunu söyleyelim. Bu bilgilerle dolan grup, sokak çocuklarýna sýcak bakacak, onlara yakýn duracak ve gerektiðinde dostluk elini uzatacaktýr. Diðer yandan ikinci bir gruba, sokak çocuklarýna iliþkin olumsuz bilgi yükleyelim. Sokak çocuklarýnýn suça ve uyuþturucuya yatkýn olduklarýný, onlarla görüþmenin bir bakýma bu kötülüklere bulaþmak olduðunu, en azýndan o riski taþýdýðýný, kendilerini korumak için onlardan uzak durmak gerektiðini aþýlayalým. Beyni bu þekilde yýkanan grup, sokak çocuklarýndan çekinecek, uzak duracak ve onlarla hiçbir þekilde iletiþim kurmamaya özen gösterecektir. Birinci grup þefkat paradigmasý gözlüðünü takarken, ikincisi korku paradigmasý gözlüðünü kullanmýþtýr. PARADÝGMA DEÐÝÞÝMÝ Nicel deðiþimler belli bir birikime ulaþtýðýnda, varlýðýn yapýsýnda niteliksel bir deðiþim ya da dönüþüm olur. Örneðin ýsýnan suda, ýsý derecesi yüze vardýðýnda, su, su olmaktan çýkar, buharlaþýr. Týpký bunun gibi insanýn veya toplumlarýn yaþamýnda 15 olaylar belli bir düzeye ulaþtýðýnda sýçrama ya da devrim dediðimiz ani deðiþimler veya dönüþümler olur. Bir hastalýk, bir ölüm olayý, hayatý yeniden yorumlama ve iç dünyasýný yeniden yapýlandýrma yolunda insana sýçramasý için birer basamak olabilir. Kömürün elmasa dönüþmesi gibi, sevgi dolu bir iyilikle karþýlaþma eþkýyayý evliyaya, fahiþeyi azizeye çevirebilir. Geçmiþte, ünlü Mýsýrlý astronom Batlamyus (Ptolemy) için dünya evrenin merkeziydi. Egosantrik (Benmerkezci) bir görüþ egemendi. Ancak Kopernik bunu deðiþtirdi, bilimsel bir devrim gerçekleþtirdi. Merkeze Güneþi yerleþtirdi. Dünyanýn Güneþin uydusu olduðunu söyleyerek, insanlarýn dünya görüþünü deðiþtirdi, bir "paradigma deðiþimi" yarattý. Newton'un fizik modeli düzenli bir paradigmaydý ve birçok olayý doðru bir þekilde açýklýyordu. Modern mühendisliðin temeli bir bakýma ona dayanýr. Ama yine de eksikliydi, "Merkür'ün yaramazlýðý" gibi açýklayamadýðý, onun modeline sýðmayan olaylar vardý. Olacaklarý öngörme ve açýklayýcýlýðý daha geniþ kapsamlý olan Einstein'ýn "Görecelik paradigmasý" Newton modelinin yerine geçti. Mikrop bilinmeden önce pek çok hastalýðýn nedeni bilinmiyor ve doðaötesi þeylere yoruluyordu. Ancak mikrop kuramýyla birlikte týpta bir paradigma deðiþimi oldu ve birçok hastalýða da çare bulundu. 16 Ýnsanlar kral ya da sultan denilen kiþiler tarafýndan güya Tanrý adýna yönetilirken, Fransýz Devrimi ve Amerika Birleþik Devletleri deneyimiyle, toplumsal düzeyde yeni bir yönetim paradigmasý geliþti: Halkýn halk tarafýndan ve halk için yönetilmesi. Öylece anayasal demokrasi doðdu. Devlet ve yurttaþ kavramlarý yeni bir yoruma kavuþtu. GÜNÜMÜZDEN ÖRNEKLER Bugün 65 milyonluk Türk toplumunun yarýsýndan fazlasý 25 yaþýn altýnda. Genç bir nüfusa sahibiz diye övünüyoruz. Eðer gençleri iyi eðitebilirsek, gerçekten umut vaat eden bir toplumuz. 35 milyonu bulan genç nüfusun büyük bir bölümü sýradanlýðý aþmak, adam yerine konulmak ve önemli biri olmak istiyor. Nasýl? Zenginliðe kavuþarak. Kendi eðilim ve yeteneklerine uygun bir meslekte, bilgi ve becerisiyle evrensel düzeyde bir standarda ulaþarak deðil. Salt zengin olarak, kendini kanýtlamak istiyor, hem de nasýl olursa olsun zengin olarak. "Ýþ bitirme ve köþeyi dönme paradigmasý" ile çoðu gençlerimiz buna koþullanmýþ durumda. Oysa dünya insan zenginliði ve fakirliði konusunda bugün deðiþik bir konumda. Birleþmiþ Milletlerin 2000'e 2,5 kala yayýnladýðý insan zenginliði listesinde Türkiye ilk 50'nin içinde bile deðil. Ýnsan zenginliðini belirlerken esas alýnan ölçütler ise baþta eðitim, kültür, sanat, hayat gustosu, çevreye, insan haklarýna ve gelecek kuþaklara saygý gibi, üretimi kaliteli kýlan, çeþitlendiren ve insan yaratýcýlýðýný SEVGÝ DÜNYASI ateþleyen, nicelik deðil de nitelik açýsýndan bireysel donaným zenginliði. Türkiye artýk kendine göre deðil, evrensel ölçülere göre standart koymayý öðrenmek zorunda. Türkiye'nin insan zenginliði listesinde ilk elliye girememesinin en büyük nedeni halkýnýn %80'nin doðru dürüst mesleði olmamasý. Kartvizitine mesleðini yazamayan insan, kendini kanýtlama adýna Türk veya Müslüman kimlik kartýný kullanmak zorunda kalýyor. Ekonomik alanda da kazanmanýn dinamikleri deðiþiyor. "Ucuz emek, fazla üretim-kazanç" paradigmasý tarihe karýþýyor. Japon mucizesiyle birlikte "toplam kalite" kavramý gündeme geldi. Eskiden Japonya'nýn ihraç mallan "Japon malý-tapon malý" diye ti'ye alýnýrken, bugün Japon mallarý bütün dünya piyasalarýnda bir kalite simgesi olarak kabul ediliyor. Eskiden maliyet düþürmek, kaliteden ödün vermek anlamýna geliyordu. Japonlar "toplam kalite" paradigmasýyla bunu deðiþtirdiler. Yani, kaliteyi artýrmak, çalýþanlarýn kalitesini artýrmak, insana yatýrým yapmak demektir. Çalýþanlarýn kalitelerini artýrmak için, çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi yetiyordu. Kiþilerin özel yaþamlarýnda, sosyal iliþkilerinde de kalite ve standartlarýn artmasý gerekiyordu. Toplam kalitenin aracý da amacý da insandý. Ýyileþtirmeler, iþçilerin gönüllü katýldýklarý "kalite çemberleri"yle gerçekleþtiriliyordu. Öylece iþçiler yaþamý iyileþtirmenin yollarýný arýyordu. Malýn kalitesindeki artýþ, bu "toplam kalite" artýþýnýn doðal bir sonucuydu. Bunun sonucu ise maliyetlerin düþmesi, müþterinin daha fazla tatmin olmasýydý. SEVGÝ DÜNYASI Paradigmalarýn insanlýðýn tarih içinde topyekûn evrimiyle birlikte deðiþmesine ve geliþmesine karþýn, hâlâ kafalarýnda çaðdýþý paradigma ile dolaþan, o modasý geçmiþ psikolojik gözlüðü çýkarmayan yýðýnla insan var. Onlar için sorunlarý çözmede, kahvelerde konuþulan "asacaksýn üç-beþ kiþiyi her þey düzelir" mantýðý geçerli. Baskýcý düzenler bu mantýða dayanýr. Kaba güçle, silâh zoruyla her þeyi çözeceðini sanýr. Ne demiþ Nazi generali: "Ýnsanlarý tutmak için dört duvara ne gerek var ki? Onlarý bir duvarýn önüne dizersiniz. Her þey bir anda hallolur." Ýnsanýn elinde âlet olarak sadece çekiç varsa, bütün sorunlar onun gözüne çivi gibi görünür. Ve böylece insan elinde çekiç, sorunlarý çivi gibi çaka çaka sözüm ona caka satar. Bir süre sonra tarih de öylelerini çöp sepetine atar. Doðru ya da yanlýþ, paradigmalarýmýz, hayatý anlayýþ ve kavrayýþ tarzýmýz, tutum ve davranýþlarýmýzýn, dolayýsýyla da baþkalarýyla iliþkilerimizin kaynaðý ve belirleyicisidirler. En komiði de doðru veya eðri, hayat görüþleri belirlenmemiþ insanlarýn, saðýrlar diyaloðuna dönüþen hali þunun gibidir; Adamýn biri, garsona limonsuz bir votka söylemiþ. Garson bara gitmiþ. Sonra dönüp gelmiþ: "Limon kalmamýþ. Acaba votkanýz portakalsýz olsa olur mu?" 17 Bir samanlýkta bir sürü kuþ iskeleti bulmuþlar. Gerekli araþtýrmayý yaptýktan sonra þu sonuca varmýþlar: Kapýlar açýkken içeri giren kuþlar, kapýlar kapatýldýðýndan dýþarý çýkamamýþlar. Çünkü hep yukarý doðru uçmuþlar, çatýdan dýþarý çýkma umuduyla. Samanlýk kapýlarýnýn altýndaki açýklýklardan dýþarý çýkmayý denememiþler bile. Hadi onlar kuþ beyinli; ya aklý olduðu halde onu kullanma zahmetine girmeyen insanlara ne demeli? Geçenlerde üç haným arkadaþ, yaslý bir dostu ziyaretten dönerlerken, içlerinden biri "Bugün nedense pek bir karamsarým. Nereye baksam, her þeyi kara görüyorum" diyor. Diðerleri gülerek, arkadaþýn gözündeki güneþ gözlüðünü çýkarmasýný söylüyorlar. Arkadaþ gözlüðünü çýkarýr çýkarmaz, her þey birden aydýnlanýyor ve kendi doðal rengine bürünüyor. Ne yazýk ki, paradigmamýzý deðiþtirmek, içimizdeki farkýnda bile olmadýðýmýz psikolojik gözlüðü çýkarmak o kadar kolay deðil! 18 SEVGÝ DÜNYASI Telepati, Telekinezi ve Avatar “Rosabelle, inan !” Çeviren ve Derleyen: Zuhal Voigt Medyumluða inanmayan Houdini, buna raðmen karýsý Bess'e bir parola býrakmýþtý. Ölümünden sonra eðer bir medyum ona bu parolayý söyleyebilirse, karýsý gerçekten Houdini ile temasta olduðunu anlayacaktý ve daha da önemlisi Houdini öte âlemden bir mesaj vermiþ olacaktý. Bess onun ölümünden sonraki zamanda, her sene medyumlarý çevresine toplayarak, kendisine bu parolayý verebilecek medyumu aradý. SEVGÝ DÜNYASI M acaristan doðumlu dünyaca ünlü Amerikalý Ýllizyonist ve Sihirbaz Harry Houdini'nin ismini duymayan yoktur herhalde. Houdini 1874-1926 yýllarý arasýnda yaþadý. Özellikle, baðlý olarak konulduðu tabutlardan, topraðýn ve suyun metrelerce altýndan, dýþarýdan yardým olmadýðý halde, nefes kesici kendi kendisini kurtarma numaralarýyla tanýnan Houdini'nin baþkaca bilinen bir yönü de, tüm spiritüalistlere, medyumlara, telepati yoluyla düþünce alýþveriþinde bulunduklarýný iddia eden kiþilere karþý açmýþ olduðu amansýz savaþtý. Baþta Sherlock Holmes serisi olmak üzere baþka birçok romanýn da yaratýcýsý olan Ýngiliz Edebiyatçýsý Arthur Conan Doyle ile olan arkadaþlýðýnýn, spiritizm konusundaki fikir ayrýlýklarý dolayýsýyla, hemen hemen düþmanlýða dönüþtüðü de, çok iyi bilinen bir konudur. Houdini, o yýllarda özellikle ABD ve Avrupa'da çok revaçta olan Spiritüalizma hareketine karþý olan mücadelesini o derece ileri götürdü ki, medyumlarýn ve spiritualistlerin, maskelerini düþürüp onlarý þarlatan olarak ortaya koymak için kendi þovlarýnda sürekli elinden geleni yaptý, onlarýn celselerine kimliðini gizleyip girerek foyalarýný ortaya çýkarmaya çalýþtý. Doðaüstü olaylarý açýklamak için kurulmuþ olan "Scientific American" dergisinin, telepati yeteneðini ispat edebilecek kiþi için koyduðu 5000 dolarlýk ödülü, hiç kim- 19 senin elde edememesi de, Houdini'nin çabalarý sayesindeydi. Houdini'nin Spiritüalizma hareketine karþý yürüttüðü bu zorlu savaþ, henüz 52 yaþýndayken, dikkate almadýðý bir karýn aðrýsý ve sonucunda apandisit patlamasýyla gerçekleþen karýn zarý iltihaplanmasýndan kurtarýlamayarak, yaþama veda ediþinden sonra da bütün hýzýyla devam etti. Medyumluða inanmayan Houdini, buna raðmen karýsý Bess'e bir parola býrakmýþtý. Ölümünden sonra eðer bir medyum ona bu parolayý söyleyebilirse, karýsý gerçekten Houdini ile temasta olduðunu anlayacaktý ve daha da önemlisi Houdini öte âlemden bir mesaj vermiþ olacaktý. Bess onun ölümünden sonraki zamanda, her sene medyumlarý çevresine toplayarak, kendisine bu parolayý verebilecek medyumu aradý. Ama bulamadý. Sonunda Arthur Ford adlý bir medyum, Bess'e bu parolayý söyleyebildi. Sansasyon gerçekleþmiþti. Lâkin ne yazýk ki, daha sonra Bess'in para sýkýntýsý çekerek parolayý Arthur Ford'a sattýðý ve hâtta Arthur Ford ile Bess arasýnda bir aþk iliþkisi olduðu þeklindeki söylentiler ortalýðý sardý. Bunun sonrasýnda, ABD'li illüzyonistler, her yýl aralarýnda toplanýp, çeþitli medyumlar çaðýrarak, bu defa da Houdini'nin Arthur Conan Doyle için býraktýðý söylenilen bir mesajý beklemeye baþladýlar. Söylenenlere göre de hâlâ bekliyorlarmýþ. Dünyanýn en ünlü illüzyonisti ile spritüalistler arasýnda geçen bu ilginç düellonun sonu, ge- 20 nelde medyada görülebildiði þekliyle, böylece belirsizlikte kaybolmuþ oldu. Elimde bulunan bir kitap ise, Houdini'nin gizli parolasýný Bess'e söyleyebilen medyum Arthur Ford'un, medyumluk yaþamýný bizzat kendisinin anlattýðý kitabý. Ford bu kitabýnda, Houdini faslýna da deðiniyor ve bambaþka bir þey anlatýyor. Ford'a göre, ölümünden iki sene kadar sonra, Houdini bizzat onun rehber varlýðýyla temasa geçiyor ve karýsýna gönderilmek üzere, þifreli bir mesaj veriyor. Önce bu çok tartýþmalý konuya hiç girmek istemeyen Ford tereddüt ediyor ama sonra gerçeðin hizmetinde olabilmek için mesajý Bess'e götürmeyi kabul ediyor. Bess mesajý onaylýyor. Houdini sonraki mesajýný, tam da kendisi gibi bir sihirbaza yakýþýr þekilde, þifreli bir biçimde ve birçok celseye yayýlmýþ olarak aktarýyor. Sonunda da þunlarý söylüyor: "Bu metni karýma veriniz. Bildiðimiz ve ölümümden önce defalarca tekrar ettiðimiz sisteme göre deþifre etsin. Anlamýný çýkardýktan sonra metni yayýnlasýn. Bunun arkasýndan bir fýrtýna kopacaktýr. Onu dolandýrýcýlýkla suçlayacaklar, onu küçük düþürmeye çalýþacaklar. Ama korkmasýn. Onun, ben ölmeden önce yaptýðýmýz anlaþmamýzý bozmayacaðýndan eminim. Mesajý anlayýnca mutlu olacaðýndan da eminim, çünkü ikimiz de böyle bir þeyin mümkün olacaðýna inanamamýþtýk." SEVGÝ DÜNYASI Gönderilen metnin anlamýný çözen Bess, Houdini tarafýndan bir sonraki celseye davet ediliyor. Celsede Ýllüzyonist karýsýný, yalnýz ikisinin bilebileceði baþka soru ve cevaplarla da, ikna ettikten sonra, yine matematiksel bir þifreyle "Rosabelle inan!" baþlýðýný taþýyan þu asýl mesajýný iletiyor: (Bu arada Rosabelle, Houdini'nin karýsýyla birlikte ilk defa sahne aldýklarýnda, karýsýnýn söylediði, sevgi sözleriyle bezeli ve anlaþýlan ikisi için önemi olan bir þarkýnýn adý ve belki de Houdini'nin özelde karýsýna verdiði isim.) "Rosabelle, inan!! Ben aranýzdayken, ölümden sonra yaþamýn devam etmesinin mümkün olmadýðýný ispatlamak için her þeyi yaptým. Ama þimdi haksýz olduðumu biliyorum ve yaptýðým þeyleri geri çevirmek isterdim. Benim suçum yüzünden öte âleme olan inançlarýný yitirmiþ olan herkese lütfen bu mesajýmý ulaþtýr. Bunu bütün dünyaya anlat." Bundan sonrasýný da Arthur Ford þöyle naklediyor: "Mesaj gerçekten de tüm dünyaya iletildi. Bütün dünya gazeteleri buna yer verdiler. Ama Houdini'nin, fýrtýna kopacaðý þeklindeki kehaneti de doðru çýktý. Ýftiralara kimin baþladýðýný tesbit etmek güç ama olumsuz söylentiler ve iddialar gitgide büyüyerek yayýldý. SEVGÝ DÜNYASI 21 Bilim Eliyle Telekinezi 19. yy sonlarý ve 20. yy baþlarýnda, bir "inanç" konusu olan "telepati", günümüz bilimadamlarý tarafýndan laboratuvarlarda inceleniyor ve varlýðý belgeleniyor. Bilim adamlarý "düþünce nakli" olayýnýn ispatýndan da öte; çalýþmalarýyla felçlilerin, ALS ve Alzheimer hastalarýnýn durumlarýný, düþünce naklini kullanarak iyileþtirmeyi hedefliyorlar. Ýlk baþarýlar, 1980 lerde bulnan, ses dalgalarýný zarar görmüþ duyma organýna hiç uðramadan doðrudan iþitme sinirine ulaþtýran Cochlea implantý. Görmeyenlerin kullanacaðý yapay retinalar üzerinde de çalýþýlýyor. Mesajýn yalan olduðu, Mrs. Houdini'nin parolayý parayla sattýðý söylendi, yazýldý, basýldý. Oysa kendisinin para sorunlarý yoktu. Ayrýca ben parolayý satýn almýþ olsaydým, þifreleri daha basit hale getirir ve o kadar uðraþmazdým, çünkü matematikle aram yoktur. Mrs. Houdini'nin ve celselerde bulunan Scientific American temsilcilerinin, olayýn doðruluðuna dair yeminli yazýlý beyanlarý da yayýnlandý. Ama anlaþýlan Houdini'nin yaþarken yaratmýþ olduðu, spiritüalizme ve ölüm sonrasý yaþama savaþ açan kiþi imajý, kafalarda o kadar kuvvetliydi ki, öbür âlemden mesaj veren inançlý bir Houdini'yi kimse dinlemek istemiyordu. "Ýnan!" talebi de, anlaþýlan birçok kere olduðu gibi, materyalist yüzyýlýmýzýn bir çok sakini için, çekilmez bir dayatma idi." Bu gereçler, beynin dýþýnda faaliyet gösteriyorlar ama araþtrmacýlar doðrudan beyne yerleþtirilecek Nöroimplantlar üzerinde de çalýþýyorlar. Kol veya bacaðý kesilmiþ veya felçli insanlarýn, düþüncelerle hareket ettirebilecekleri yapay organlar geliþtiriyorlar. Burada kilit nokta, düþüncelerle bu maddi organlarýn, yani maddenin nasýl hareket ettirilebileceði ki, bu da telekinezinin ta kendisi. Bunun için de EEG (Elektroensefalografi) ve MRT (Magnetrezonanstomografi) metodlarýyla, önce beyin dalgalarýný ölçüyorlar. Pittsburgh Üniversitesi'nden Andrew Schwartz ve grubu, geçtiðimiz sene, boynundan aþaðýsý felçli bir kadýn hastanýn beynindeki hareket merkezine, 200 kadar mini elektrod baðladýlar. Öðrenme yeteneði olan algoritmalar, beyinden çýkan teþvik niteliðindeki dal- 22 SEVGÝ DÜNYASI dokusunu ve ýsýsýný da duyurabilmek üzerinde çalýþýyorlar. Fare Usulü Telepati galarý, hareket emri haline çevirerek, yapay bir kola ilettiler. Bu sayede felçli kadýn bu kolla, bazý hareketleri, aynen saðlýklý bir insan gibi yapabildi ve en fazla da, 13 seneden beri ilk defa bir çikolata parçasýný kendi kendine yiyebildiðine sevindi. Yalnýz bu yapay kolda iletiþim tek yönde oluyordu, yani kiþi düþüncesiyle kolu hareket ettirebiliyor ama yapay elin deðdiði þeylerin özellikleri, örneðin çikolatanýn kaðýdýnýn izlenimi veya kakaonun yapýþkanlýðý gibi þeyler, beyne iletilemiyordu. Nihayet bu senenin (2014) Þubat ayýnda, Lozan Teknik Yüksek Okulu'nda (EPFL) araþtýrmacýlar, kendisini taþýyan kiþiye his iletebilen bir yapay el ürettiler. Bunu ilk defa deneyen ve bir kazada kolunu yitirmiþ olan Danimarkalý Dennis Aabo Sorensen, duygularýný þöyle ifade ediyor: "Dokuz senedir hissedemediðim þeyleri hissedebildim." Sorensen dokunduðu þeylerin sert, yumuþak, yuvarlak veya köþeli olduðunu duyabiliyordu. Araþtýrmacýlar halen, eþyanýn North Carolina'daki Duke Üniversitesi Nörobiyologlarýndan Miguel Nicolelis ve takýmý, geçtiðimiz sene iki farenin beynini birbiriyle iletiþim haline geçirmeyi baþardýlar. Üstelik farelerden biri North Carolina'da, diðeri ise Brezilya'da idiler. Farelere daha önce, iki manivelayý (kolu) hareket ettirmek öðretildi. Bu iki maviveladan hangisinin üzerinde ýþýk yanýyorsa, fare onu hareket ettirdiðinde, kolun altýndan hayvanýn içebileceði taze su fýþkýrýyordu. Böylece fareler, doðru kolu hareket ettirmeyi öðrendi. Daha sonra her iki farenin de beyinlerindeki hareket merkezlerine elektrodlar yerleþtirildi. Sonunda da internet yoluyla iki fare arasýnda baðlantý saðlandý. Brezilya'daki fare üzerinde ýþýk yanan kolu hareket ettirir ettirmez beyin dalgalarý ölçülerek bilgisayarda elektrik dürtülerine çevrildi ve North Carolina'daki farenin beynine gönderildi. Ýkinci fare, ýþýðý görmediði halde, tüm denemelerin yüzde 60 ýndan fazlasýnda doðru kolu hareket ettirdi. Bunun üzerine Brezilya'daki fare ödül olarak suyu içti. Araþtýrmacýlar, ABD'deki farenin yanlýþ yapmasý halinde, Brezilya'dakinin beyin dalgalarýnýn daha kuvvetlendiðini tesbit SEVGÝ DÜNYASI 23 ettiler. Ýki fare, birbirlerinden haberleri olmadýðý halde, birbirleriyle ortak bir çalýþmaya giriþmiþlerdi. algýlanýp, kiþiye özel bir þekilde deðerlendirilip, baþka baþka sinir hücrelerini veya sinapslarý faaliyete geçirmesi. Washington Üniversitesi araþtýrmacýlarý ise, iki insan beynini iletiþim haline getirdiler. EEG yoluyla, birlikte bir bilgisayar oyunu oynayan iki kiþiden biri, oyundaki düþman uçaklarýný imha etme görevinde, düþünme iþini üzerine almýþtý. Birinci kiþi bir topu ateþlemeyi düþündüðü anda, beyin dalgalarý ölçülerek, ikincinin beyninin hareket merkezine gönderildi. Sonuçta, ikinci kiþinin parmaklarý anýnda harekete geçerek tuþa bastý ve düþman uçaðý imha edildi. Böylece insanda telepati örneði gerçekleþtirilmiþ ve ispatlanmýþ oldu. Bütün bunlarýn yaný sýra, düþüncelerimizi tüm olarak aktarmak henüz mümkün deðilse, acaba onlarý bilgisayara kaydetmek ve kendimiz için muhafaza etmek olabilir mi sorusu, bugünlerde Avrupa çapýnda 80 deðiþik yönde yapýlan araþtýrmalarýn baþlatýldýðý büyük bir projeyi harekete geçirdi. "Human Brain Project" adý verilen ve AB tarafýndan da finanse edilen bu proje, on yýllýk olarak baþlatýldý ve bir milyar Euro'ya mal olacak. Bu projenin hedefi, fonksiyonel bir sanal beyin meydana getirmek.Bu amaçla çalýþan kuruluþlardan biri olan Jülich Nöroloji Enstitüsünde Katrin Amunts ve ekibi, ölü bir insan beynini 7400 ince dilimlere ayýrarak scan tarayýcýdan geçirdi ve bilgisayarda bir araya getirdi. "Big Brain" adý verilen bu modelle dünyada ilk defa, insan beyninin üç boyutlu bir beyin haritasý yapýlmýþ oldu. Araþtýrmacýlar, otomatik bir parmak hareketiyle, çetrefil düþüncelerin iletilmesi arasýnda daðlar kadar fark olduðunu biliyor ama günün birinde insanlarýn, birbirleriyle, yalnýzca düþünceler vasýtasýyla iletiþimde olabileceði bir dünyayý kurgulamaktan da geri kalmýyorlar. Karýþýk düþünce silsilesinin iletilebilmesi için beyindeki 100 milyar sinir hücresinin ve 100 milyon kadar sinapsýn baðlantýlanmasý gerek ki, bugünün ilmiyle bunun henüz olanaksýz olduðu düþünülmekte. Bunun dýþýnda, ayni gibi görünmekle birlikte, mikroskopik düzeyde incelendiðinde, her insanýn beyninin farklý olduðu da gözönüne alýnýrsa, zorluðun derecesi artmakta. Baþka daha büyük bir zorluk da, dýþ olay ve etkenlerin, her insan tarafýndan baþka türlü Bellek Bankasý ve Avatar Bilim adamlarý bütün bu çalýþmalarýn, iþin daha baþlangýcý olduðunun farkýndalar ve tüm beynin çalýþma mekanizmasýnýn anlaþýlarak aktarýlmasý için daha çok uzun bir yol gerektiðini biliyorlar ama amaçlarý, günün birinde örneðin, Alzheimer hastalarýna veya beyinleri zedelenmiþ kiþilere, belleklerinin küçük bir kýsmýný geri verebilmek; "Ocak nasýl çalýþýyordu?" 24 "Ýlaçlarým nerede?" gibi basit sorularýn cevaplarýný onlarýn hizmetine sunabilmek. Belki de yakýn bir gelecekte, tüm anýlarýmýzý bir bilgisayara kaydetmek mümkün olacaktýr. ABD'deki Medical Institute nöroloji bilginleri Ken Hayworth ve Howard Hughes, beynimizin bütün baðlantýlarýnýn, ölümden hemen sonra okunabileceði ve bilgisayarda yeniden inþa edebileceði bir zamanýn hayalini kuruyorlar. Bunun aþaðý yukarý 100 yýl sonra gerçekleþebileceðini ve herkes için satýn alýnabilir bir þey olacaðýný söyleyen bu bilim adamlarý, bilgisayarda kaydedilen beynimizin daha sonra bir "Avatar" a nakledilebileceðini ve bu sayede, baþka bir yapay bedende yaþamaya devam edebileceðimizi ifade ederek þöyle diyorlar: "Bir düþünün, tekrar gözlerinizi açýyorsunuz, biraz sersemlemiþ halde anýlarýnýzý yokluyorsunuz. Bedeniniz biraz acayip ama siz yine sizsiniz. SEVGÝ DÜNYASI Anýlarýnýz, tecrübeleriniz ve yetenekleriniz, hepsi yerinde." "Avatar" filmini görmüþ olanlarýnýz hatýrlayacaklardýr. Bu Science Fiction (bilim kurgu) filminde, insanlar kiþiliklerini ve düþüncelerini, yapay bedenlere ýþýnlýyabiliyorlardý. Görülüyor ki, günümüz bilginlerinin bazýlarýnýn hayallerini süsleyen de, böyle bir bilgi. Yani, ölümsüzlük düþüncesi insanlarý terk etmiyor. Maddi bedenin ölümünü kabul ediyor ama insaný, o insan yapan diðer öðelerin ölmesini kabul edemedikleri için- çünkü gerçeði içlerinde hissediyorlar- onu kopya ederek veya kaydederek yapay bir baþka bedene aktarma yolunu arýyorlar. Oysa gerçek çok daha yakýnda ve çok daha mantýklý: Beden ölür, ruh ölmez. Bütün bu araþtýrmalarýn bilim adamlarýnýn önüne çýkaracaðý sonuç da, bundan baþka bir þey olmayacaktýr. Eninde sonunda. Alýntýlar: PM Bilim Dergisi "Es gibt ein Leben nach dem Tod" (Ölümden Sonra Bir Yaþam Vardýr) Arthur Ford SEVGÝ DÜNYASI 25 Günyüzüne Hasret Gidenler Nadide Kýlýç S oma Madencilik'in, Manisa'nýn Soma Ýlçesindeki madencilik faaliyetlerini kamulaþtýrma kararý 24 Temmuz 2014 günlü Resmi Gazete'de ilan edildi. Bu kararýn 11 Haziran, 2014 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý'nýn talebi üzerine alýndý (DHA'nýn haberi). 301 madencinin iþ kazasý sonunda ölümünün üstünden tam 2 ay 10 gün geçti… Þimdi kamulaþtýrma talebi gazetelerin onuncu, on ikinci sayfalarýna düþtü, güncelliði kalmadý. Belleklerimizde de unutkanlýðýn gölgesine saklandý kaldý. Þimdi gönüllerimizde baþka olay çaresizlikle katlandý, derinleþti... Gönüllerdeki yarýklar teselliler ile sývanamayacak kadar büyüdü. Keþkelerin içine düþtü, madencilerin dul kadýnlarý ve yetimleþen çocuklarý; birlikte paylaþacaklarý hayalleri planlarý vardý; -"Gelecek yaza gitsek!" -"Seneye olmaz mý? Tabii ki olur...deðil mi?" 26 -"Okulunu bitirdiðin zaman alýrýz tabletini... Sen bisikletten vaz mý geçtin?" -"Yok, bisikletim olsa da... Seninle ne zaman bineceðiz? Sen gündüz hep iþtesin. Sensiz binemem baba!" -"Ýzinde... Balýk bile tutarýz. Bu da benimki oðul." -"Balýðý boþver babasý. Bizi Manisa'ya götür. Ailecek mesir macunu kapalým, Mesir Bayramýnda. " -"Ýnþallah haným, kýsmetse." "KISMETSE... ÝNÞALLAH"... Madencilerin, daima çocuklarýndan önce kendilerini avuttuklarý masalsý sözcüklerdi. Ýçine kök salan tedirginliðin, korkunun daðýlmasý, gelecek umudunu büyütmesi için bir dua. Madencilerin makûs kaderinin geç bir zamana tehir edilmesinin duasý. Her sabah gurbete gönderir gibi vedalaþarak iþe yolcu ederlerdi; çocuklarý, kadýnlarý... hattâ analarý babalarý... Çünkü madenci her sabah, iþine giderken onlarýn içten dileklerine, dualarýna bastona dayanýr gibi yaslanýp, azýðýna umudunu katýk ederdi. Her akþam, galeride kömüre salladýðý son kazma, iþçileri yukarý çeken iptidai asansörün sesi, ailesine kavuþma müjdesi gibi gelirdi madenciye. "Son kazma hamlesi, asansör halatýnýn gacýrtýsý"ný Madalyalý'dan duymuþtu. Madalyalý'nýn sesi gibi geçmiþten kulaklarýmda çýnlayan bir benzetmeydi. Madalyalý ismini mahallenin kadýnlarý takmýþtý. Bu lakabý kolundan hiç çýkarmadýðý, kenarlarý sarý altýndan, kayýþý da altýn gibi parlayan metalik renkli kocaman bir erkek saatinden dolayý vermiþlerdi (takmýþlardý). SEVGÝ DÜNYASI Madalyalý, ellerini baðrýnda kavuþturur, konuþmalara pek az katýlýrdý... Yüzü hep düþünceli, hüzünlüydü. Bir gün "Madalyalý lakabý" onun da kulaðýna gitmiþti. O kýzacaðýna herkesin içinde katýla katýla gülmüþtü. Belki de hayatýnda ilk defa bu denli neþeliydi ki yine katýla katýla aðlamaya baþlamýþtý. Aðladý, aðladý sustu... Sonra konuþmaya kolundaki saatten baþladý. Ona kocasý kendi saatini yüzgörümlüðü niyetine vermiþti. Bir anlamda niþan yüzüðüydü. Kocasý Amasya'nýn ÇELTEK havzasýndaki kömür ocaklarýnda çalýþan bir madenciydi... ama ailesinin de geçimini o saðlýyordu, köyüne (ana babasýna) de para gönderiyordu. Bu nedenle kocasýyla, haftada bir gün görüþebiliyorlardý. Çünkü çok çalýþýyordu, fazla mesaiye kalýyordu. Çeltek'e yakýn olduðu için bizim ilçeye (Vezirköprü'ye) taþýnmýþlardý. Evine geleceði günler, asansörün gýcýrtýsý, karýsýnýn türküleri gibi naðmeli geliyordu madenciye. Bir gün, bir haberci geldi evlerine. Madalyalý acý acý haykýrarak koþturdu. Grizu'dan zor kurtarýlmýþtý kocasý... ama her tarafýnda kýrýklar, ezikler vardý. Ýç kanama riski taþýyordu... Merzifon Devlet Hastanesi'ne kaldýrmýþlardý. Ýlk Yaþar Kemal'in Ýnce Mehmed'den öðrenmiþtim madeni… Kara Elmas diye bahsediyordu kömürden… Zonguldak'taki kömür ocaklarýndan bahis vardý. Evlenmek için gerekli parayý biriktirmekti Ýnce Mehmed'in niyeti… Kömür ocaklarýnda çalýþmak, sýla çekmek kaderi kurtuluþuydu. Köyündeki yavuklusunun baþlýk parasýydý. O zamanlar kömür, geçim derdi çekenlerin umudu müjdesiydi.. Bolluk ve bereketin SEVGÝ DÜNYASI 27 çaresi, kaynaðýydý. Ülke içinde Zonguldak Ereðlisi'ne giderek çoðalan bir göç furyasý baþlamýþtý. Zonguldak'la kalmamýþ, kömür ocaklarý ülkenin çeþitli yerlerine de açýlmýþtý... Yeraltýnda ekmek kapýsý aralanmýþtý insanlara… kara elmas yokluðun yoksulluðun umudu olmuþtu… büyüyen çocuklarýnýn da eðitim harcý… yani istikbali. Týpký o zamanlar Ýngiltere'de madene inen iþçiler gibi amaçlarý da aynýydý. Richard Lewellyn'in "Vadim O Kadar Yeþildi ki" kitabýnda da, yeraltýndaki kömürün karasý, yer üstündeki gönüllerin yeþilliðini korumak; yaþamý yemyeþil vadiler gibi kolay ve bereketli kýlmak için elzemdi. Dünya'nýn her yanýnda madencinin amacý korkusu aynýydý. Ýþletmeleri, milli þirketler yabancý ortaklarýyla birlikte yürütülmüþtü. Malum nedenler yüzünden meclis (II. Meþrutiyet Zamaný) etkin tavýr alamamýþtý. Kömür yaþamýmýza, sanayinin, fabrikalaþmanýn dünyada yaygýnlaþmasý ile girmiþtir. 19. yüzyýl baþlarýna kadar donanma, darphane, tersane, fabrika ve limanlarýn, gemilerin çalýþmasý, mükemmel iþlemesi için en etkin madde kömürdü, hemen her þey kömürle çalýþýyordu. Ancak ülke olarak ihtiyaç duyulan kömür, yurt dýþýndan saðlanýyordu.. 19. yy baþlarýnda II. Sultan Mahmud, levendlere (deniz eri) taþ kömürü örnekleri verip, köylerde araþtýrma yapýlmasýný istemiþti. Bu sayede yurt dýþýna muhtaç kalmayacaktýk. 1822 yýlýnda Karadeniz'de Zonguldak'taki (Karadeniz Ereðlisi) Kestaneci Köyünden ilk kara elmas müjdesi geldi. Ancak gerçek anlamda önemsenmesi Uzun Mehmet (Ýnce Mehmed'e ilham olan) adlý bir denizcinin bulmasý ile olmuþtu. Ta ki, 1920 yýlýna kadar. Çünkü bu tarihten sonra, 15.10.1940/3867 sayýlý kanun ile kömür havzalarýnýn millileþmesinin ardýndan Ereðli Kömür Ýþletmesi (EKÝ) ile Etibank 1957/6874 sayýlý kanunla kurularak maden ocaklarýnýn çalýþmasý ve sermayesi düzen ve disiplin altýna alýnmýþtý. Kömürün araþtýrýlmasýnýn gerçek amacýnýn (dýþa baðýmlýlýktan kurtulmak) tersine yabancý þirketlerin eline geçmiþti. Bu nedenle kimi ocaklar direkt yabancý þirketlerin elinde idi. 1865 - 1914 arasýnda devlet kontrolü altýnda görülen Türk Sermayesinin yanýnda, Ýtalyan, Yunan, Ermeni, Alman, Belçika, Rus ve Fransýz Firmalarýna ait yabancý sermayeler de vardý. Bu durum hem toprak altý zenginliðinin ülke dýþýna çýkmasý, hem de ucuz iþ gücü ile yurdun insanýnýn sömürülmesinin nedeniydi. Bu sistem uzunca bir süre devam etti. 1.9.1957/6874 sayýlý kanunla Türkiye Kömür iþletmesi kuruldu. Daha sonra Ýktisadi Devlet Teþekkülü adý altýnda 440 sayýlý kanunla bölge müdürlükleri de açýldý. Bu süreç içinde ortaya çýkan önemli bir gerçek, insan gücü ve iþçi haklarý alanýnda da kendini göstermiþti… Çalýþanlarýn barýnma sosyal, saðlýk, sportif faaliyetlerle ilgili tesislerle, iþletme idari binalarýný içeren yer üstü kuruluþlar oluþturulmuþtu. Yeraltýndan çýkarýlan (o zaman sadece kömür madeni) madenin depolanma, transfer iþlemleri ile iþçilerin idari ve özlük iþleri vb. Her türlü çalýþmalarýn sürdürüldüðü 28 iþletme binalarý ve atölyeleri oluþturulmaktaydý. Sosyal Kuruluþlar: * Memur, evli iþçiler ve bekâr iþçiler için barýnma evleri (lojmanlar) * Elektrik ve makine atölyeleri ile mineroloji ve jeoloji laboratuarlarý * Ýþçilere nazari ve uygulamalý dersler için bir eðitim ocaðýný içine alan insan gücü eðitim merkezi * Kalkýnma planý ile paralel yürütülen EKÝ programlarýndaki öngörülen hedeflere ulaþmak için teknik ve kalifiye eleman yetiþtirebilmek amacýyla (EKÝ) insan gücü eðitim merkezinde OCAÐA ÝNTÝBAK EÐÝTÝMÝ, iþçiler için okuma-yazma, maden baþçavuþu yetiþtirme, ocak iþi elektrikçiliði, topoðraf-çýrak tekâmül kurslarý olmak üzere 27 ayrý branþta eðitim yapýlmaktaydý. * Bu kurslar önemine göre 2 ay veya iki yýl süre olabiliyordu. * 1967 yýlýna kadar 19.046 kiþi çeþitli kurslara tabi tutulmuþtu.. * Zonguldak kömür havzasýnda 10 okul, 2 hastane, 2 dispanser vardý. (*) Bu çalýþmalarýn ve hizmetlerin büyük bölümü, Cumhuriyetin ilk yýllarýna rastlamaktaydý. 1. dünya savaþýndan sonra, iktisadi baðýmsýzlýðýn, sýnai kalkýnmanýn ve yaygýn-örgün eðitim hamlelerinin eseriydi. Bütün bu çalýþmalarýn semeresi alýnmýþ, madende kalifiye iþçiler branþlaþarak, iþlerin de baþarýlý olmuþlardý. Yine de, yer altýnda çalýþmakta risk de vardý... Riskin adý; Grizu patlamasýydý o zamanlar.. O zamanlar geçmiþte kaldý... geçmiþ bizde her zaman masmavi gökyüzünde parlayan beyaz bulutlar gibi bizi sarýp sarmala- SEVGÝ DÜNYASI maz mý?... içinde yaþarken fark edemediðimiz, sýkýldýðýmýz pek çok þey, anýlarýmýza yerleþince güzelleþir, baþka bir anlam kazanýr, bizdeki etkisi deðiþir. Geçmiþimizi paylaþýrken; neþeli olur, hafifleriz, mutluluk içinde yaþarýz. Çünkü anýlarýmýz özneldir... anýlar zamanýn da etkisi altýndadýr. Zaman sýkýntýlý duygularý hafifletir, iyileþtirir. Hâlbuki yaþanýlan gerçekler deðiþmez, yýllar geçse de ayný kalýr. Ýþte maden göçükleri, grizu patlamalarýnda bu hayattan koparýlýrcasýna ölen madencilerle geride býraktýklarý eþleri, çocuklarý, annebabalarýnýn dramý gerçek... hem de hiç silinmeyecek yorumlanamayacak gerçek.. Türkiye Ýstatistik Kurumu'nun araþtýrmalarýna göre; Türkiye'de 1941-2012 yýlýndan beri grizu patlamasý, yangýn, galerilerdeki göçükler gibi nedenlerden dolayý 100 binden fazla iþçi yaralanýrken, 3 binden fazla iþçi de hayatýný kaybetmiþtir. Ancak, 2013 yýlýnýn ilk yarýsýnda Ýstanbul Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisinin, iþ kazalarý sonunda 448 iþçinin öldüðünü, Haziran 2013 ayý, Ýþ Cinayetleri Raporu baþlýðý altýnda yayýnladý. Ýþin en acý yaný ise içlerinden 5 iþçinin henüz çocuk yaþta olduðunun belirtilmesi. (Üstelik 16 yaþýndan küçük olanlarýn, çýraklýk yapamayacaðý, yapýlamayacaðý kuralý var. Yani çalýþtýrýlamaz. Mevsimlik iþlerde bile) Esasta ekonomik kaygýlarla kurulan biraraya gelen Avrupa Topluluðu bizim için amaçtan ziyade araç olmalý. Çünkü biz kendi kültürümüze tarihsel geçmiþimizden getirdiðimiz bilgi birikimimizi gözardý etmeden kendi noksanlarýmýzý görebilir, (*) Türkiye Kömür Ýþletmeleri tarihi ve süreci ile ilgili bilgiler TÜRK ASÝKLOPEDÝSÝ 22. cilt/Sayfa 277/282 SEVGÝ DÜNYASI yaþadýðýmýz çaðýn þartlarýný özümseyerek, deðiþen sistemlere paralel çözümleri kendimiz bulabiliriz. Deðiþmeyen ana esaslara sadýk kalýp daha mükemmele yürüyebiliriz. 2014 yýlýna geldiðimizde, bu sayýlar sadece yeraltý maden kazalarýnda ölen, öldüðü kesinleþen (hâlâ ulaþýlamayan, hiç ulaþýlamamýþ) iþçi sayýsý 2013 yýlý toplam ölüm rakamlarýný aþmýþ gözüküyor. (Bu yazýyý gözden geçirirken, TV'de 20.11.1014 tarihinde) Ankara'daki bir inþaatta Hüsnü Allak isimli bir iþçinin, iþ kazasý sonucu öldüðü haberi verildi. Bizim için acý olan bu tablodan, bu vahim durumdan, dumura uðramýþlýktan kurtulmamýz lâzým. Hattâ en baþ hedefimiz bu olmalý. 1865'li yýllarda baþlayan Madencilik faaliyetimiz 2014'lü yýllarý yaþarken geçmiþine yakýþýr bir ilerleme kaydetmeli idi... O yýllardaki kazanýmlarýmýzýn üstüne daha iyiyi daha mükemmeli hedefleyerek, ileri teknolojik enstrümanlarla donatýlmýþ, insani bütün þartlarýn hayata geçirildiði iþinde ehil ekipmanlarla, madenin çýkarýlmasý saðlanabilmeliydi. Niçin bunlar olmadý, olamadý? Biz 50 yýlý aþkýn Avrupa Topluluðu'na namzet bir ülkeyiz. Birinci aþamasýný on yýllar önce geçmiþ bir devlet deðil miyiz? Kopenhag Kriterleri üstünde kendimizi uyumlamaya çalýþýrken ÝLO'nun (Avrupa Topluluðu Çalýþma Örgütü) esaslarýný kabul edip imzalamadýk mý? Ýmzaladýk. Hâttâ birçok çalýþma sahasýnda çok önemli, doðru, mükemmele yakýn adýmlar attýk. Yani kendimizi yenilemek, olumsuz þartlarý iyileþtirebilmek 29 için hem gücümüz, hem de imkânýmýz var. Hiç küçümsenmeyecek, dünyadaki emsalleri ile ayný denklikte üniversitelerimiz var. Bu okullardan yetiþmiþ, yetiþen teknik alanda yenilikler getirebilecek, yetkinlikte mühendisler var. Bu okullardan Ankara Ortadoðu Teknik Üniversitesi, Ýstanbul Teknik Üniversitesini örnek verebiliriz. Asýl olan; köklü iyileþmeyi, doðru adýmlarý atmayý amaçlayabilmemizde. Ben bu alanda, ülke içinde yaþayan ayný havayý soluyan herkese, hepimize iþ düþtüðü... hepimizin sorumlu olduðuna inanýyorum. Bizim için, çaðýn teknolojik nimetleri kolaylýk saðlamakta zaten... Ýyi fikirler, televizyonla, gazete ile internet ile doðru merciilere ulaþtýrýlabilir. Bütün fikirler birleþince çözüm daha kolaylaþýr, badireler çabuk atlatýlýr diye düþünüyorum. Maden sektöründeki iþçi kazalarýnýn birçok farklý sebebi var. Sebeplerini baþka bir yazýya býrakarak, yazýmý, Atatürk'ün 1937 Balkan Paktý (Ankara'da) açýlýþ konuþmasýyla bitirmek istiyorum: "Tüm dünya tek bir vücud ve uluslar da onun organlarý olarak düþünülmelidir. Hiç bir zaman, "Dünyanýn uzak köþelerindeki sorunlara aldýrmam" dememiz mümkün deðildir. Tersine, bu sorunlar bizim ilgi odaðýmýz olmalýdýr. Yeryüzünün her parçasýnda sefaletin yerini refah almalýdýr. Böyle bir dünyanýn yurttaþlarý hasetten, nefretten ve hýrstan özgür olacaktýr." Kurallar nizamlara, nizamlara bozulmayan esaslara baðlanmalýdýr. Bunu yapabiliriz. 30 SEVGÝ DÜNYASI GDO'nun Yararlarý ve Zararlarý Nelerdir? Derleyen Þule Kayserilioðlu D ünya geliþiyor, insanlar deðiþiyor, nüfus yükseliyor, talepler artýyor. Dünyadaki var olan gýdalarýn kaynaklarý insanlarýn tüketim hýzýna yetiþemiyor. Bu yüzden bu nüfus artýþýna karþýlýk biyoteknolojik çalýþmalarla verim artýþý saðlanmaya çalýþýyor. Elde edilen ürünlerden daha fazla üretilmeye çalýþýlýyor. Bugün Amerika, Kanada, Arjantin, Avustralya, Çin ve Güney Afrika baþta olmak üzere bir çok dünya ülkesinde gen aktarýmý yapýlmýþ tarým bitkileri (soya, pamuk, mýsýr) üretiliyor ve ekonomik sebeplerden dolayý da kullaným alanlarý her geçen gün artýyor. Nedir Bu GDO ve Nasýl Elde Edilir? Bilimadamlarý 25 yýl önce, genleri DNA'dan ayýrarak baþka bir canlýya yerleþtirebilceklerini keþfettiler. Bir canlýdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taþýmayan bir canlýya aktarýlmasý sonucunda üretilen yeni canlýya Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizma (GDO) deniyor. Genetiði deðiþtirilmiþ organizma (GDO, GMO) bir organizmadan diðerine DNA aktarýmýný yahut, bir organizmaya ait DNA'nýn biyoteknolojik olarak deðiþtirilmesi anlamýna geliyor. Genetik bilgiler hücrede DNA ve RNA'da bulunur. Organizmadaki herhangi bir iþlev ya da SEVGÝ DÜNYASI bir fenotip özellik genetik olarak deðiþtirilebilir ya da genetiði deðiþtirilmiþ bir organizmada devamlýlýðý saðlanabilir. Fiziksel, kimyasal veya biyolojik engellerin her biri ya da tamamý için insan ve çevre lehine bir çok özellikler de katýlabilir. Örneðin; Antartika'daki bir balýðýn soðuða direnç geni, bir çileðe aktarýldýðýnda soðuða daha dayanýklý bir çilek elde edilmiþ olur. Genetik yapýsý deðiþtirilerek mýsýr kurtlarýna karþý toksin üreten bir bakteri genine sahip mýsýr, patates böceklerine karþý toksin üreten bir gene sahip patates üretebilir ve böylece kaliteli niþasta elde edilebilir. GDO 'nun elde edilebilmesi için öncelikle bir hücreden bahsedilen genin elde edilmesi gerekir. Genom'dan DNA segmentlerinin koparýlmasýnda “restriksiyon endonükleaz” denilen çeþitli enzimler kullanýlýr. Daha sonra bu gen, seçilmiþ bir organizmada çoðaltýlýr. Genin bir diðer genomda (*) DNA iplikçiðine eklenmesinde DNAligaz enzimlerinden yararlanýlýr ve bu iþlem sýrasýnda vektörler kullanýlýr. Vektör (**) hücreye baðlanýr ve yeni geni DNA iplikçiðine ekler. Organizma artýk bu yeni geni üretmeye baþlar ve karþýlýðý olan proteini sentezler. 31 madýðý ve açlýða asla çözüm oluþturmadýðýný açýk olarak ifade eder. Zaten mevcut GDO'larýn hiçbirisi verim artýþýný amaçlamamaktadýr. Hedef sadece ot ilaçlarýna direnç saðlamak veya yabancý böcekleri zehirlemektir. Peki öyleyse GDO'lar niye var? Tohum üreten dev küresel þirketler ayný zamanda zirai ilaç da üretirler. Bu þirketler üretip patentini aldýklarý genetiði deðiþtirilmiþ tohumlarý yaygýnlaþtýrarak kimyasal ilaç satýþlarýný da arttýrmayý hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine baðýmlý hale gelirler. GDO'larýn dayattýðý endüstriyel tarým yöntemlerinden sadece devasa tarým þirketleri kazanç saðlarken, üreticiler, tüketiciler ve doða büyük zarar görür. GDO'nun Yararlarý Nelerdir? Gen aktarýmý sayesinde besinler daha cazip ve kaliteli hale getirilebilir ve daha çok ürün alýnabilir. Ayrýca, bu organizmalar bazý hastalýklara karþý daha dirençli kýlýnarak, verim artýþý yoluyla dünyada açlýkla mücadele edilebilir. Meyvelerin olgunlaþma süreci deðiþtirilebilir, besin öðeleri zenginleþtirilebilir, depolama ve raf ömrü uzatýlabilir, besinlerin tatlarý arttýrýlabilir. GDO'lar Açlýða Çare midir? Hayýr! Birleþmiþ Milletler ve Dünya Bankasý'nýn öncülüðünde 300 bilim insaný tarafýndan hazýrlanan ve Türkiye'nin de imzaladýðý Dünya Tarým Raporu, GDO'larýn verim artýþý saðla- Biyoteknolojik çalýþmalar sonucunda hayvanlar da ekonomik olarak üretime dahil edilebilir. Hattâ bu doðrultuda, deðiþik balýk türlerine farklý hastalýklara karþý dayanýklýlýk genleri aktarýlabilmiþ, hormon kodlayan genlerin klon- (*) Genom: DNA’da kayýtlý genetik bilgilerin tamamý (**) Vektör: Mikro organizmalarý bünyesinde barýndýran, taþýyan canlý 32 lanmasý sonucu doðurganlýk, büyüme hýzý bakýmýndan ideal hayvanlar elde edilebilmiþtir. Hekimlik ile ilgili alanlarda da GDO'lardan yararlanýlabilir. Örneðin bazý organizmalar; tripsin ve benzeri ürünleri (insulin gibi) yapmak ve aðýzdan alýnan aþýlar, antikorlar ve endüstride kullanýlan enzimler üretmek veya sanayide farklý amaçlý kullanýma yönelik ürünler elde etmek üzere yönlendirilebilir. GDO'nun Zararlarý Nelerdir? Bu bahsedilen özelliklerin, insanlýða saðladýðý yararlar açýsýndan bir mucize olarak görülen gen aktarýmlý ürünler kamuoyu tarafýndan oldukça sert tepkiler de almýþtýr. Özellikle sivil toplum kuruluþlarýnýn bilgilendirmeleri ve halký uyarma adýna yürüttüðü çalýþmalar sayesinde bir çok tepki alýnmasýný saðlamýþtýr. Bu sayede bazý ülkeler -Tayland ve Yeni Zelanda gibibu ürünlerin ülkeye giriþ çýkýþlarýna yasak getirmiþlerdir. GDO kendine ait olmayan, baþka bir özelliðe ait ürün üretir. Bu ürün çeþitli hormonlar vb. olabilir. Bu yüzden onu tüketen veya o organizma ile etkileþimde olan canlýlarý ve çevreye olumsuz etkiler de yayabilir. Örneðin; GDO'lu bir patatesin farelerde zehir özelliði göstererek, onlarýn baðýþýklýk sistemini bozduðu görülmüþtür. Yine benzer þekilde, örneðin; fýndýk SEVGÝ DÜNYASI üzerinden alýnan bir genin, baþka bir ürüne aktarýldýðýnda, o ürünün fýndýða ait özellikleri üretmeye baþlar. Ürünü tüketen kiþinin fýndýða karþý herhangi bir alerjisi var ise, tüketildiði anda o kiþi için tehlike arz edecektir.Dünyada yaþayan tüm canlýlar belirli bir ekosistem içerisindedir ve tüm canlýlarýn yaþamlarý zincirleme reaksiyonlarla birbirlerine baðlýdýr. Bundan dolayý tarýmda yaratýlan tahribat veya yapýlan bir deðiþiklik sadece bitkileri deðil, onlarla etkileþim içerisinde olan; hayvanlarý, insanlarý, havayý, suyu kýsaca tüm doðayý etkilemektedir. GDO'larý üreten genetik mühendisleri canlýlara lego muamelesi yaparlar. Rahatlýkla bir parçanýn çýkartýlabileceðini veya bir baþkasýnýn takýlabileceðini düþünürler. Oysa canlýlarýn yapýsý yap-boz gibi deðildir. Canlýnýn bütünlüðü on milyonlarca yýllýk geliþimin sonucunda çok hassas bir denge ile oluþmuþtur. Canlýlara yap-boz muamelesi yapmak o canlýnýn bütünlüðünü, bu hassas dengeyi bozar. GDO, dünyamýz ve canlýlar üzerinde yapýlan tehlikeli bir deneydir. GDO'nun Saðlýða Zararlarý: * GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir. * GDO'lu yemler, hayvanlarda antibiyotik direncini artýrýr, antibiyotiklerin etkisini azaltýr. * Çoðu GDO'nun içerdiði böcek öldüren toksinlere hamile kadýnlarýn kanýnda ve fetusunda raslandý. SEVGÝ DÜNYASI * Ýtalya'da yapýlan bir bilimsel araþtýrmada marketlerden alýnan her 4 sütten 1'inde GDO geni parçalarýna rastlandý. * GDOlarýn salgýladýðý böcek zehirinin tamamýnýn insan sindirim sisteminde parçalanmadýðý ortaya çýktý. * GDO ekim tarlalarýnda kullanýlan yabani ot ilaçlarý, memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taþýyor. GDO'nun Çevreye Zararlarý: * GDO üretimi, süper dayanýklý böcek ve yabani bitki türleri yaratýr. Bu türlerin varlýðý ekosisteme ve tarýma büyük tehdit oluþturur. * GDO'lar tozlaþma yoluyla doðal türlere bulaþarak biyoçeþitliliðe zarar verir. * Zehir salgýlayan GDO'lar, kelebekler gibi zararsýz canlýlarýn ölümüne neden olur. * Zehir salgýlayan GDO'lar zehirlerini köklerinden topraða geçirirler. Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi çevre için tehlike içerir. GDO'lu Ürünler Nelerdir? Dünya üzerinde bir çok genetiði ile oynanmýþ ürün bulunmaktadýr. Mýsýr, domates, patates, pirinç, soya, buðday, kabak, bal kabaðý, ayçiçeði, yer fýstýðý, bazý balýk türleri. Bunlarýn dýþýnda çalýþmalarýn devam ettiði ürünler: Muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola. Mýsýr ve soya, genleriyle oynanmýþ bitkiler arasýnda 33 ilk sýralarda yer aldýðý için bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin kullanýldýðý bütün ürünler GDO'lu olma riski taþýyor: Mýsýr ve soyadan üretilen yað, un, niþasta, glikoz þurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gýdalar günlük tüketim maddeleri arasýnda yer alýyor. Örneðin, bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yaðlar, bebek mamalarý, þekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazýr çorbalar, mýsýr ve soyayý yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvanlardan elde edilen gýdalar ve pamuk GDO'lu olma riski taþýyanlarýn baþýnda geliyor. Aldýðýnýz ürünün paketinde içindekiler kýsmýna baktýðýnýz zaman içinde "glukoz þurubu", "soya lesitini", "kanola yaðý" gibi maddeler yazýyorsa þüphelenebilirsiniz. Ancak içindeki GDO oraný binde 9'u geçtiði anda etiketlenme zorunluluðu bulunuyor kanun gereði. Aslýnda ne kadar da hayatýmýzýn içerisine iþlemiþ deðil mi? Bizler artýk doðallýktan yoksunuz ve yoksun olmaya da devam edeceðiz. Ýnsanlardaki tüketim çýlgýnlýðý artmaya devam ettiði sürece, ihtiyaçlarý karþýlama adýna bu giriþimler devam edecektir. Özellikle 20. Yüzyýldan itibaren yetiþen nesil, hangi meyvenin hangi mevsimde yetiþtiðinden haberi yok. Hangi sebzenin asýl mevsimi kýþtýr, bilmiyor. Hepimiz doðallýktan çýkýp yapaylýða doðru ilerliyoruz. Saðlýklý beslenme adýna geliþimimiz hep eksi yönde ilerliyor. Bunlarýn gelecekte ne tarz saðlýk sorunlarýna sebep olacýðý ise tam olarak bilinmiyor. SEVGÝ DÜNYASI 34 Sevgi Ayýrým Yapmaz Erol Yurderi D ünyamýz, üzerinde yaþayan milyarlarca varlýðý ile birlikte, yeni bir çaða girmeye hazýrlanýyor. Bu yeni çaðýn adý "Bilgi ve Sevgi" çaðýdýr. Yeni çaða geçerken hepimiz, çeþitli seviyelerde bu deðiþimi meydana getirecek basýnçlar ve dejenerasyon alanlarý ile karþý karþýya bulunmaktayýz. Bizi stres altýnda býrakan, bu deðiþim operasyonu, ipek böceðinin kozadan çýkma zamanýnýn gelmiþ olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Ýpek böceði kýsa bir süre sonra rengârenk kanatlarýný açmýþ, büyük bir doðallýkla uçuþmaya baþlayan bir kelebeðe dönüþecektir. Öyleyse Yeni Çað'a geçiþte sevgi kavramýnýn ve özellikle ayrýmsýz sevginin tam mânâsý ile anlaþýlmasý bizim için büyük önem taþýmaktadýr. SEVGÝ DÜNYASI Sevgi, evrende mevcut olan büyük güçtür ve hiçbir þeyle sýnýrlý deðildir. Sevgi, Tanrýsal bir ýþýným gibi bütün Kozmosu içten ve dýþtan sarmýþ durumdadýr. Sevginin gerçek kaynaðý "Birlik Þuur Alaný'dýr." Birlik Alaný'na göre, her þey bir tek þeydir. Bizler zaman ve mekânla sýnýrlý olduðumuz için birliði çokluk halinde ve göreceli bir þekilde algýlýyoruz. Bu algýlamalarýmýz baðlý olduðumuz boyutun ve o þuur seviyesinin icabýna uygun bir þekilde geliþmekte ve deðiþmektedir. Küresellik içinde merkeze doðru yöneliþimizin bir gereði olarak da bu oluþum kaçýnýlmazdýr. Birlik Þuur Alaný, ruhsal merkezlerin cezbedici gücüdür, sevgi enerjisidir. Bu ilâhi cezbeye kapýlan varlýklar, Birlik Þuur Alaný'na dâhil olurlar. Bu cezbedici kozmik güç, Evrensel Çekim Yasasý'nýn insanlardaki tezahürüdür. SEVGÝYE KARÞI GÖSTERÝLEN DÝRENÇLER: KABUKLARIMIZ Sevgi enerjisinin bizim bünyemizde doðal bir þekilde akmasýna ve diðer insanlara yayýlmasýna engel olan en önemli neden, çeþitli direnç mekanizmalarýnýn devreye girmesidir. Bu direnç mekanizmalarýna "kabuklar" adýný veriyoruz. Kabuklara, her seviyeden çeþitli derecelerdeki baðýmlýlýklarýmýz, tutsaklýklarýmýz da diyebiliriz. Baðýmlýlýklar ve tutsaklýklar sevginin ortaya çýkmasýna engel olurlar. 35 Gerçek sevginin ortaya çýkabilmesi için samimiyet, dürüstlük ve doðallýðýn o varlýkta belli bir potansiyelin üzerinde belirmiþ olmasý gerekir. Bu özelliklerin belirebilmesi için kendi üzerimizde bir iç çalýþma ve denetim uygulamamýz gerekir. Bizler aslýnda dünyada duygulara hâkim olma ya da kabuklardan kurtulma eðitimi yapýyoruz. Bu ise dogmatizmden, þekilcilikten ve kalýplardan uzaklaþmaya çalýþmaktýr. Deðiþim ve deðiþime bireysel katký ancak bu þekilde gerçekleþebilir. Ruhsal sevgiyi hissedebilmek, ayrýntý dünyasýndan kurtulmak, berrak bir þuura, dingin bir iç yapýya ve kalp huzuruna ulaþmak istiyorsak, kendi kiþisel deðiþimimize katkýda bulunmalýyýz.. Korku, kýskançlýk, öfke, kin, endiþe, üzüntü gibi duygu hallerimiz sevgi enerjisini almamýza engel olur. Sevgisizliðimiz, insanlarý ve koþullarý suçlasak da (oysa doðru insan olmak, doðru insaný bulmaktan daha önemlidir.) beynimizin içindeki kalýplardan ve dogmatik anlayýþlardan ileri gelir. Dýþ dünya, arzu ve beklentilerimizle çalýþtýðýnda duygusal bir kontrole gitmezsek Bütün'e þuurlu olarak katýlamayýz. Fakat bizler baþýmýza gelen olaylarý, statümüzü tehdit eder nitelikte algýladýðýmýz için insanlarý sevemiyoruz. Sevmek ve sevilmek, Bütün'e ulaþmak, Birlik Alaný'na girmek istiyorsak statükocu olmamalý, üstün olma 36 hevesinden vazgeçmeli ve her türlü baðýmlýlýktan kurtulmalýyýz. Hattâ sevgimiz bile bir baðýmlýlýk oluþturmamalýdýr. Sevgi: esen rüzgâr, uçan kuþ, doðan Güneþ gibi beklentisi olmayan, ayrým yapmayan doðal bir akýþ olmalýdýr. Sevgiyi yaþamak için kendimizin ve baþkalarýnýn kabuklarla kaplý bir beden deðil, ruh varlýðý olduðumuzu idrak etmeye çalýþmamýz gerekir. Yaþam içerisinde duygusal olarak rahatsýz olduðumuz her olay aslýnda kabuklarýmýzdan kurtulmamýz içindir. Kabuklu insan sevemez, çünkü verme, fedakârlýk yapma esnekliðini gösteremez ve baþkalarýna uyum saðlayýp ortak sevgi alanlarý kuramaz. Çevremizdeki herkes ve her olay insan için birer öðretmendir ve bizleri küçük benlerimizden kurtarýp, Büyük Ben'e ya da Bütün'e ulaþtýrmayý amaçlamaktadýr. Günlük yaþamda meydana gelen ani terslikler ve oluþan gerilim alanlarý bize esneklik kazandýrmak içindir. Duygular, heyecanlar, duygusal hazlar çok hoþ da olsalar, mutluluk için onlara baðýmlýysak, haz faktörü de devrede olmadýðý zaman elimizdeki iþi bitirmekten, o kiþiyle iliþki kurmaktan acizsek, bizi asla mutlu edemezler. Duygularýn peþinde koþarken bazen engellenir, bazen de amaca ulaþýrýz ve þimdi'nin ve bu anýn akýþýna uyum saðlamýþ olur muyuz? Çünkü bizler bir SEVGÝ DÜNYASI televizyon ekranýnda olduðu gibi öz þuurumuzda olup bitenleri bir ekrandan seyreden seyircilerden ibaretiz. Eðer kendi üzerimizde çalýþma yapmayý arzu ediyorsak, sarsýcý bir olay karþýsýnda kendimize þu sorularý sorabiliriz: - Þu anda hangi belirli duyguyu daha çok hissediyorum?. Endiþeli, kýzgýn, rahatsýz, sýkýntýlý, yalnýz, çekingen, sinirli, engellenmiþ, üzgün, býkkýn, kafasý karýþýk, düþ kýrýklýðýna uðramýþ, kederli, korkmuþ, huzursuz, öfkeli, kýskanç, suçlu, gergin, utanmýþ, vs. Halimizi iyi saptamak için çeþitli þekillerde sorularla devam edebiliriz. - Egom þu anda hangi maskeleri kullanýyor? - Kendi tepkimi deðiþtirme iþiyle uðraþmak yerine dýþ dünyada kimleri suçluyorum? - Kendimle ilgili neyi reddediyorum? - Bu alýnganlýklarý nereye kadar sürdürebileceðim? - Kendimi sürekli olarak diðer insanlardan ayrý ve üstün mü hissediyorum? Bu sorularý dilediðimiz kadar artýrabiliriz. Ýçinde bulunduðumuz hâli teþhis ettikten sonra da yeni bir olayda tekrarlamama kararý alýp, baþka seferlerde kendimizi denetleyip denetleyemediðimizi kontrol edebiliriz. Yalnýz kendimize duyduðumuz saygý ve güven duygularýný yitirmemek ve soðukkanlýlýðý koruyabilmek içsel çalýþmalarda sanýldýðýndan daha büyük bir önem taþýr. SEVGÝ DÜNYASI SAF SEVGÝ ya da VARLIK SEVGÝSÝ NEDÝR? Saf sevgi, yalýnlýðý ve sadeliði nedeniyle her türlü alýþ veriþ duygusundan soyutlanmýþ sevgidir. Gücünü somut deðil, soyut verilerden alýr. Yani önce astralde baþlar, sonra fiziðe yansýr. Varlýðý özde sevebilmek, fizik plandan deðil, astral plandan baþlar. Böyle bir sevgide sadece özün sevgisi, yani varlýk sevgisi vardýr. Diðer bütün düþük seviyeli, duygusal, karmaþýk ve bulandýrýlmýþ sevgi türlerinden süzülerek ortaya çýktýðý için insaný sadece insan olarak ele almayý gerektirir. Yani derin bir hoþgörü ve anlayýþý da kapsar. Anlayýþlý olmadan karþýmýzdaki insaný, varlýk olarak olduðu gibi kabul etmek zorlaþýr. Bu tür sevgide bir baþka varlýk sadece hayatýn þimdiliðinin yani þu anýn bir parçasý olduðu için, beden ve düþünce farký olsa da özdeki birlik ve eþitlik için sevilir ki, bu sevgide Bütünsel Varlýða katýlým vardýr. Bütün bu çalýþmalarýn asýl amacý, insanlara kendi hatalarýný bulma þansýný tanýmak ve yaþamdaki doðal olaylar zincirinin nerelerinde deðiþiklik yapmak isteyebileceklerini onlara hatýrlatmaktýr. Çünkü sevgi ve huzur, yalnýzca olmak ve olaný büyük bir doðallýkla kabullenmekten kaynaklanýr. 37 Eþsiz resimler yapmak, dev binalar dikmek ya da büyük romanlar yazmak güzel olabilir ama kendimizin efendisi olmak, bütünselliðe daha büyük bir katký olur ve bütüne ayak uydurmak suretiyle yataðýnda akan minik bir derenin kaynaðýna ulaþmasý gibi, büyük denizle uyumlu oluruz. Bu düþünce sistemi, dünyada baþkalarý diye bir þey olmadýðýný idrâk etmemize yardýmcý olur. Sonuçta hepimiz ayný duygularý, ayný kabuklarý, ayný sevgi ve birlik ihtiyacýný paylaþan varlýklarýz. Özdeki ve varoluþtaki eþitliðimiz nedeniyle içimizdeki bu gizli ýþýk, kiþiyi ayrý ve yalnýz kýlan kabuðumuzun çeþitli çeperleri tarafýndan bastýrýlmýþ olabilir. Ama kendimiz dâhil herkesi uyanma yolunda yürüyen, ayný yolun yolcularý olarak görmeliyiz. Çünkü gerçek sevgi ve sevginin ayrýmsýzlaþmasý, kiþisel sýnýrlarýn ortadan kalkmaya baþladýðý noktada ortaya çýkar. SEVGÝ DÜNYASI 38 Kadýnlarýn Doðal Liderlik Yetenekleri Helen E. Fisher Çeviren: Nelda Bayraktar K adýnlar bir gün insanlýðýn tümüyle yararýna ve hayrýna biraraya geldiklerinde, bu yeryüzünün daha önce hiç görmediði en büyük güç olacaktýr. 19. yüzyýl þairlerinden Matthew Arnold kadýnlarýn dünyayý deðiþtirebileceðine inananlardandý. Çünkü o bir kâhindi de ayný zamanda. Tarihin bu kritik zamanýnda, birçok kiþi liderliðin geleneksel emir ve kontrol modellerine alternatifler aramakta. Ve buna en güzel alternatiflerden birisi de kadýnlara bahþedilmiþ olan doðal liderlik yetenekleri. Aralarýnda bireylerin kiþilik özelliklerinin, düþünüþ ve hissediþ tarzlarýnýn, deðerlerinin, motivasyonlarýnýn, çocukluk deneyimlerinin ve kültürel SEVGÝ DÜNYASI çevrelerinin de yer aldýðý çok sayýda farklý etken hem kadýnlarda hem de erkeklerdeki liderlik performansýna katkýda bulunur. Bununla birlikte pek çok bilimsel kanýt, kadýn ve erkeklerin bazý yönlerden ortalamada birbirlerine benzemediklerini ortaya koymaktadýr. Buna hiç þaþýrmadým çünkü milyonlarca yýldýr kadýnlar ve erkekler farklý yetenekler gerektiren farklý iþlerde ve görevlerde çalýþtýlar. Doðal seçilim daha az kabiliyetli olanlarý elerken, zaman erkek ve kadýn beyinleri arasýndaki farklýlýklarý daha da ortaya çýkardý. Hiçbir insanýn beyni diðerininkiyle ayný deðildir. Sayýsýz kültürel kuvvet, erkek ve kadýnlarýn nasýl düþündüklerini ve nasýl eyleme geçtiklerini etkiler. Ve her birimiz hem erkeklere hem de kadýnlara ait olan özelliklerin karýþýmýyýz aslýnda. Yine de ortalamada, her cinsiyetin kendine göre yetenekleri vardýr ve her biri kendisine ait belirgin geçmiþinin yaþayan bir arþividir. Araþtýrmamda kadýnlarýn erkeklere göre daha fazla ortaya koyduklarý bazý yetenekleri tanýmladým ki, bunlar tümüyle kadýnlarýn beyin yapýsýndan ve hormonlarýndan kaynaklanýyordu. Bazý teorisyenler ise bu yeteneklerin kadýnlara liderlik yönünde epeyce bir kuvvet kazandýrdýðý görüþündeler. Bu yetenekler elbet ki yalnýzca kadýnlara has deðil, ancak kadýnlar bunlarý erkeklere nazaran daha fazla ve düzenli biçimde ortaya koymaktadýrlar. 39 Að Tarzýnda Düþünme: Kadýnlarýn Baðlamsal Bakýþ Açýsý Önemli farklardan birisi de kadýn ve erkeklerin düþünme tarzlarýdýr. Psikologlar kadýnlarýn düþünmeye baþladýklarýnda, erkeklere nazaran daha fazla ayrýntý topladýklarýný söylüyorlar. Kadýnlar detaylarý daha hýzlý biçimde bütünleþtiriyorlar ve en ufak bir bilgiyi bile daha karmaþýk kalýplara göre düzenleyebiliyorlar. Karar verirken de, daha fazla sayýda deðiþkeni birbiriyle tartýyor, daha fazla sayýda seçeneði gözden geçirebiliyor ve bir soruna çok daha fazla çözüm seçeneði üretebiliyorlar. Kadýnlar, genelleme yapma, sentezleme, daha geniþ açýdan, daha bütüncül ve daha baðlamsal perspektiften bakabilme özelliðine sahipler. Dolayýsýyla düzlemsel deðil (lineer deðil) að tarzýnda düþünmeye eðilimliler. Erkekler ise her seferinde yalnýzca tek bir þeye odaklanabiliyorlar. Ellerindeki materyali kompartýmanlara ayýrýyorlar, bilgiyi daha lineer bir açýdan ele alýyorlar. Bu tarz erkeksi düþünme modeline ise ben "adým adým düþünme" diyorum. Bizler þimdi hem að tarzýnda düþünme hem de adým adým düþünme tarzlarýnýn nasýl ortaya çýktýklarýný yeni yeni öðreniyoruz. Kadýnlarýn beyninde, beynin her iki yarýsýný da birbirine baðlayan sinir kablolarýnýn sayýsý daha fazla. Erkeklerin beyinleri ise daha 40 fazla kompartýmanlara ayrýlmýþ. Böylece de bölümler birbirlerinden baðýmsýz çalýþabiliyorlar. Dahasý testosteron hormonu erkeklerin dikkatini yoðunlaþtýrmasýna yardýmcý oluyor. Bu hormonun kadýnlarda daha az olmasý ise onlarýn daha baðlamsal ve geniþ açýdan bakmalarýna katkýda bulunuyor olabilir. Bilim adamlarý bu tarz düþünme süreçlerinin beynin hangi bölgelerinde ortaya çýktýðýný ve bu bölgeleri oluþturan genlerin bazýlarýnýn cinsiyete göre farklýlýk gösterdiðini de artýk biliyorlar. Örneðin genlerden biri kadýnlarýn yüzde ellisinde aktif iken, erkeklerin tümünde iþlevsiz durabiliyor. Kadýnlarýn að tarzýnda düþünmeye meyilli olmalarý muhtemelen milyonlarca yýl evvel atalarý olan diðer kadýnlarýn çocuklarýný yetiþtirirken yapmak zorunda olduklarý pek çok þeyden doðmuþtur. Buna karþýn, erkeklerin adým adým düþünmeye meyilli olmalarý, atalarý olan avcý erkeklerin avlarýna konsantre olmalarý gerekliliðinden doðmuþ olabilir. Her iki düþünme tarzý da aslýnda hâlâ deðerli ancak günümüzün hayli karmaþýk piyasasýnda baðlamsal düþünme tarzý yani kadýnlarýn að tarzýndaki düþünme modelleri gerçek bir hazine sayýlmakta. Fortune dergisinin 500 þirketle yaptýðý bir çalýþmada üst düzey yöneticilere kadýnlarýn iþ hayatýna yaptýklarý en büyük katký sorulduðunda þöyle yanýtlamýþlardý: "Kadýnlarýn bakýþ açýlarý çok çeþitli ve daha az geleneksel." SEVGÝ DÜNYASI Kadýnlarýn að tarzýnda düþünme modelleri onlara doðal bir liderlik yeteneði de saðlamakta. Bilim adamlarýna ve iþ analistlerine göre kadýnlar deðiþken þartlarý daha kolay tolere edebiliyorlar, ki bu özellik pek çok konuyu simultane biçimde zihinlerinde tutabilme yetilerinden kaynaklanýyor. Kadýnlar iþ hayatýnýn bu tartýþmasýz iklimine inanýlmaz derecede uyum saðlýyorlar. Bu özellikleri onlara daha fazla sezgi kazandýrmasýnýn yanýsýra, üretken olmalarýnda ve belki de sýkça fark edilmeyen yönetsel kararlarý almalarýnda önemli bir rol üstlenmekte. Bu zihinsel kapasiteyi psikolog Herbert Simon þöyle açýklýyor: "Ýnsanlar hisse senetleri piyasasýný nasýl analiz edeceklerini, bir iþi nasýl yürüteceklerini veya bir politik konuyu nasýl takip edeceklerini öðrenirken bunlarý oluþturan kalýplarýn da farkýna varmaya baþlýyorlar ve zihinsel olarak bu veriyi bilgi bloklarý þeklinde organize ediyorlar. Aslýnda bu, bilgileri yýðma iþlemidir de ayný zamanda. Zaman içinde daha fazla sayýda birbiriyle ilintili olan bilgi bloklarý birbirinin üstüne eklenir ve uzun dönem hafýzaya kaydedilir. Sonra da karmaþýk bir durumun basit bir ayrýntýsý ortaya çýktýðýnda, deneyimli kiþi bunun daha büyük modelini ya da kalýbýný anýnda hatýrlar ve bunun ne gibi sonuçlar üretebileceðini tahmin eder. Ýþte kadýnlar bu tarz düþünmenin ustasýdýrlar." SEVGÝ DÜNYASI Að tarzýndaki düþünme modeliyle ilintili olan bir diðer husus ise uzun dönem planlama yapmak yani birbirinden karmaþýk ve çoklu senaryolarý uzun dönemde deðerlendirebilme ve yorumlama kabiliyetidir. Kanýmca, bu güne kadar hiçbir bilim adamý uzun dönem planlamada cinsiyetlerin yarattýðý farklarý ele alýp çalýþmamýþtýr. Bununla birlikte bazý iþ analistleri kadýnlarýn uzun dönemle ilgili daha ayrýntýlý ve intizamlý düþünebildiklerini, erkeklerin ise þimdiye ve þu ana daha çok odaklanabildiklerini söylemektedirler. Kadýnlar finansal konularda uzun dönem stratejileri geliþtirmede kesinlikle daha iyiler. Gerçekte, altý bin yatýrýmcýnýn yer aldýðý bir çalýþmada, kadýnlarýn dörtte üçünün hiçbir kýsa dönem yatýrým hedefi olmadýðý ortaya çýkmýþtýr. Büyük bir broker firmasýnýn otuz beþ bin müþterisinin kayýtlarý üzerinde yapýlan çalýþmalar ise erkeklerin kadýnlara göre yüzde kýrk beþ oranýnda daha az riske atýldýklarýný ortaya koymuþtur. Kadýnlarýn uzun dönemli plan yapabilmelerinin temelinde biyolojik gerçekler de yatmaktadýr. Beyninde hasar olan hastalarý inceleyen nörobilimdalý uzmanlarý yaptýklarý bilimsel çalýþmalarla uzun dönem planlarýn beynin hangi bölgesini ilgilendirdiðini bilebiliyorlar. Kadýnlar ve erkekler beynin bu bölgelerinde birbirlerinden farklýlýk gösteriyorlar. Demek ki kadýnlarýn beyin yapýsý da onlarýn uzun dönem planlar yapma eðilimlerine 41 katkýda bulunuyor. Ve eskiden bu yetenekleriyle çocuklarýnýn geleceklerini planlayan kadýnlar, þimdi iþ hayatlarýnda geleceði planlayan stratejik liderlere dönüþüyorlar. Zihinsel Esneklik Að tarzýnda düþünmek üzere yaratýlmýþ kadýnlarýn beyin yapýlarý onlara baþka bir yetenek daha kazandýrmýþtýr: Zihinsel Esneklik. Zira zihinsel esneklik dinamik küresel ekonomide en önemli liderlik özelliklerinden biridir. Amerika Birleþik Devletlerinin zirvede bulunan firmalarýnda çalýþan 900 idareci üstünde yapýlan bir çalýþma; yönetici, lider ve takým arkadaþý pozisyonlarýnda bulunan kadýnlarýn verimliliklerinin 31 yönetsel beceri alanýnýn 28'inde erkek meslektaþlarýna epeyce fark attýklarýný ortaya koymuþtur. Bu beceriler arasýnda "yeni fikirler üretme" de vardýr. Ben de yeni fikirler üretebilme yeteneðinin ancak esnek bir zihinden çýkabileceðine inanýyorum. Çünkü að tarzýndaki düþünme modeline sahip olan kadýnlarýn hayal güçleri de kuvvetli oluyor. Gelecek Ay: "Sözel Ýfade .. Sözcükler Kadýnlarýn Araçlarýdýr", baþlýðýyla konumuza devam edeceðiz. Kaynak: "Enlightened Power- How Women Are Transforming The Practice of Leadership" SEVGÝ DÜNYASI 42 Ýnancýn Evrimi Kryon Celsesi, Medyum: Lee Carroll, Çeviren: Necati Tarýman 26. Temmuz. 2014, Medison, Wisconsin S elâmlar sevgili varlýklar, ben Manyetik Hizmetten Kryon. Þu anda Epifizi ve sezgiyi içeren bir süreci izlemektesiniz. Bu aslýnda uzmanlýk gerektiren bir süreçtir ve bunun anlamý da partnerimin son 24 yýldan beri bu konuda pratik yaparak uzmanlýk geliþtirmiþ olduðudur. Bu süreç sýrasýnda sürekli bir sezgisel düþünce akýmý gelmekte, bu akým bedensel beyin tarafýndan doðrusal hâle getirilmekte ve daha sonra 3 boyutlu insan tarafýndan diðerlerine aktarýlmaktadýr. Ýþte sizin görmekte olduðunuz celse süreci budur. Ve bu süreç sýrasýnda partnerim kelimenin tam anlamýyla kenara çekilmektedir. Onun kenara çekilen tarafý 3 boyut bilincidir ve tam da bu tarafý hep bu iþin yapýlamayacaðýný iddia etmiþ olan taraftýr. Ama zaman içinde ve pratik sayesinde partnerim için bu ikinci bir tabiat haline gelmiþtir. Partnerim ayrýca zaman içinde, mesajýn ne olacaðý hakkýnda kaygýlanmamasý ve kendisinin bu mesajý aktarmak için hazýrlýklý olup olmadýðýný merak etmemesi gerektiðini de içine sindirmiþtir. Sizin açýnýzdan eþzamanlýlýk ve birlikte yaratým iþte böyle bir þeydir ve anlamý zamanýn belirli bir noktasýnda cevabý olmayan sorularý sormaktan vazgeçmek olmaktadýr. "Neyi bilmediðinizi bilmiyorsunuz" þeklinde ifade edilebilecek bir beyan vardýr. Bu durumda içinizden herhangi biri neyi bilmediðini bilmezken nasýl olur da yaþamýný sürdürebilir ve bu odadan dýþarý çýkabilir? Bu insanýn ancak bunlarý bilen tarafýna inanmasý ve güvenmesi sayesinde mümkün olabilir. Bu kýsa celsede size bilmediðiniz yerlere gitme kavramlarýný sunacaðým. SEVGÝ DÜNYASI Bundan önce evrimleþen insan hakkýnda konuþmuþtuk ve ben partnerime bu konuyla ilgili bilgiler vermiþtim. Ýnsan esas olarak bütünüyle (bir bütün olarak) evrimleþir ve geliþir. Bazýlarý ruhsal geliþmenin farklý bir insanýn ortaya çýkmasýna yol açacaðýný ve insanýn belirli parçalarýnýn (yeteneklerinin, organlarýnýn) kaybolacaðýný veya etkisizleþeceðini söylemektedirler ama olay tam olarak böyle deðildir. Aslýnda kaybolan veya etkisizleþen tek taraf korku olacaktýr, çünkü üzerinde biraz sonra konuþacaðýmýz ruhsal geliþiminize baþladýðýnýzda, bedenin diðer tüm parçalarý tam olarak iþbirliði içinde olacaktýr. Þimdi bu konuþma kayýtlarýna geçmesi için söylüyorum ki, tüm hayatlarýnýz boyunca bedensel bir bilgisayar olan ve size tüm bu süre içinde çok iyi hizmet vermiþ olan beyninize güvendiniz ve bundan sonraki geliþmede bu organýnýz da geliþecektir. Sizler sezgisel beyni geliþtirmeye baþladýðýnýzda ve bedensel içselliðiniz uyanmaya ve daha iyi iþlev görmeye baþladýðýnda, insan beyni kutlama yapacaktýr. Þimdiye dek eksik olan buydu ve beyniniz bunu bilmektedir. Beyniniz ayrýca neyin çalýþmadýðýný da bilmektedir. Bugün içsel bedenden söz ettik. Ýçsel bedenle adale testi aracýlýðýyla temas kurarsýnýz. Bu henüz ortada olmayan ve sizi - bedensel sizi, bilinçli sizi - akýllý bedenle birleþtiren köprüdür ve bu olduðunda sizler, aynen bir týbbi sezgisel medyumun yapabildiði gibi, bedeninizin her noktasýnda ve her düzeyde olup biten 43 hey þeyden zamanýnda haberdar olabilecek ve böylece geliþim halinde olan ve çoðu zaman sizin açýnýzdan bilinmezlik örtüsü altýnda kalan sorunlara çözüm bulma imkânýna sahip olacaksýnýz. Bununla birlikte, bu iþin sadece baþlangýcýdýr sevgili varlýklar. Sizler basit þeyleri niyete baðlý olarak yapmaya baþladýðýnýzda, insan bedeninin iþbirliði yapan enerjisi hakkýnda söylenecek çok þey olacaktýr. Ruhsal geliþim, insanýn daha büyük bir gerçekliðe uyanmaya baþlamasý demektir. Ýnsanlar her þeyi bölümlere ayýrmak istemektedir. Bu aslýnda onlar için bir emniyet supabýdýr. Bu doðru deðil mi? Siz akþam evinize geldiðinizde evdeki eþyalarýn hepsinin yerlerinin kendi kendisine deðiþmiþ olduðunu görmek istemezsiniz çünkü böyle bir þey sizin açýnýzdan huzursuzluk kaynaðý olurdu. Evinizdeki her bir mobilyanýn ayaklarý olsaydý ve o mobilyalar bu ayaklar sayesinde kendi baþlarýna hareket edebiliyor olsaydý bile, siz o mobilyalara olduklarý yerde kalmalarý talimatýný verirdiniz çünkü deðiþimden hoþlanmazsýnýz. Eðer sizin çok hoþunuza giden bir þey varsa, o da çevrenizdeki her þeyin hep ayný kalmasý, tutarlý durumunu muhafaza etmesi olurdu. Eðer yemek yapýyorsanýz ve o yemeði hep ayný tarife göre piþiriyorsanýz, her seferinde ayný sonucu almak istersiniz. Ya her seferinde ayný sonucu alamazsanýz ne olacak? Ya her seferinde bir sürprizle karþý karþýya kalýrsanýz? Ýþte bu hiç hoþunuza gitmezdi. 44 Bu aslýnda yaþamý sürdürme modundaki insanýn tepkisidir. Siz hep kendinizi rahat hissettiðiniz bölgede kalmak istersiniz ve insan tabiatýnýn o bölge olduðunu düþünürsünüz. Size bunun sadece bugün için geçerli olduðunu söylüyor ve bazý çaðrýlar yapmak istiyorum. Bazý þeylerin nasýl çalýþtýðýný size göstermek istiyorum. Aslýnda inanç kutularýnýn kapaðýný biraz daha fazla açmak istiyorum. Size mecazlarý verirken odada bulunanlar arasýnda kimlere hitap ettiðimi anlayacaksýnýz. SEVGÝ DÜNYASI meyvesi sevgidir, þifadýr ve tesellidir ve siz bu meyveler sayesinde aðacýn iyi olduðuna karar verirsiniz. Bunu kalbinizin derinliðinde bilirsiniz çünkü o aðaç Tanrý sevgisini temsil etmektedir. Ancak, insan ruhu büyümeye baþlamýþtýr ve bu süreçte olmaya baþlayanlar ve olacaklar bazýlarý açýsýndan can sýkýcý ve rahatsýzlýk verici olurken, bunlar baþkalarý tarafýndan kucaklanacak ve kabul edilecektir. Ýlk mecazý "inanç aðacý" olarak adlandýracaðým. Ýnsanlar kendilerine uygun olan bir inanç sistemi bulurlar ve ona þu veya bu þekilde yatýrým yaparlar. Bu baðlamda enerji sarf ederler, zaman harcarlar, baþkalarý ile konuþurlar, belki de biraraya gelir ve þarkýlar söylerler, eðer inancýn bir parçasýný oluþturuyorsa o inancýn peygamberinin hayatýný incelerler. Her ne yaparlarsa yapsýnlar, belli bir süre içinde kendileri için bir kutu oluþtururlar ve bu kutu o kadar güzel ve rahat olur ki, gerçeðin kendisi haline gelir ve bu onlarý Tanrý sevgisine yönlendirir. Tabii ormanda baþka gerçeklik aðaçlarý da vardýr ve tüm aðaçlarýn kökleri birbirleri ve ana kaynakla baðlantý halindedir. Þimdi biri size gelecek ve bir aðacý olduðunu söyleyecek ve sizden ona, o aðaçta kýsa süreliðine de olsa katýlmanýzý isteyecektir. Bu durumda eski enerjideki insan bunu reddedecektir çünkü onun aðacý vardýr ve ona göre o aðaç gerçeði temsil etmektedir ve zaten o baþka aðaç da bilmemektedir. Bu insan, olduðu yerde ve aðaçta istikrar ve tutarlýlýk olduðu için daha huzurlu ve rahat olduðunu ve Tanrý sevgisini çok iyi hissettiðini söyleyecek ve etrafýna bakmak için kendisine yapýlmýþ olan çaðrýyý reddedecektir. Bununla ilgili olarak bir yargýlama yoktur ve ayrýca bunda bir yanlýþlýk da yoktur. Sizin yaratýcý kuvvetin bir parçasý olduðunuzu anlamanýza yardým edecek olan noktaya götürecek olan yol hangisi olursa olsun, iyi bir yoldur. Ancak, bir noktada aniden baþka bir þeyle, geliþen bir ruhla karþý karþýya kalýrsýnýz. Kutuyu üstüne yerleþtirdiðiniz yolu bir aðaç olarak düþünün ve bu aðaca týrmandýðýnýzý hayal edin. Bu aðacýn Ýþte bu deðiþmeye baþlamaktadýr. Size Kryon'un gelip bilgi vermesinin nedeninin insanlarý inançlarýndan koparýp almak deðil, daha çok inançlarý birleþtirmek, belli bir aðaçta olup baþka aðaç olmadýðýný iddia edenleri, korktuklarý için etraflarýna bakmaktan bile kaçýnanlarý, kendi aðaçlarýndan baþka hiçbir aðaçta Tanrý sevgisini görmek istemeyenleri biraraya getirmek amacýna hizmet etmek olduðunu bildiriyorum. SEVGÝ DÜNYASI Bir aðaçta olanlar belki de asla baþka bir aðacýn altýna gitmeyeceklerdir. Ama en azýndan diðer aðaçlarý ve onlarýn altýnda olanlarý suçlayýp mahkûm etmeyeceklerdir. Bunun yerine kendilerinin kendi yollarýnda giderek baþardýklarý þeyleri diðerlerinin kendi yollarýnda giderken baþardýklarýný kabul edecekler ve sizleri kendi aðacýnýz altýnda yaptýklarýnýzdan dolayý kutsayacaklardýr. Belki de bir gün etrafa bakmak ve oradaki enerjinin nasýl bir þey olduðunu anlamak için sizin aðaçlarýnýza doðru gelmek cesaretini gösterecekler ve daha sonra yine kendi aðaçlarýna döneceklerdir. Böyle bir durumda, yapacaklarýný kendilerinin bile tahmin etmedikleri bir þeyi yapmýþ olacaklardýr. Ýþte bu benim partnerimin baþýna geldi. Partnerim kendi inancýný reddetmek zorunda kalmadý. Tüm yaptýðý kendi inancýný büyütmek, geniþletmekti ve bunu yaparken birdenbire ortada koca bir gerçek ormaný olduðunu ve her bir kültürün kendi aðacýna ulaþmasýna yarayan belli bir yolu olduðunu keþfetti. Ruhsal geliþim sayesinde çocuklar kendilerine empoze edilen, tanýtýlan aðaçta kalmak zorunda kalmayacaklardýr. Ýþte fark burada yatmaktadýr. Belki de beni dinleyenler arasýnda Kryon'un kendi inançlarý hakkýnda neler söyleyeceðini bilmek isteyenler olabilir. Bundan önce birkaç kez söylemiþ olduðum þeyi yeniden ifade etmek istiyorum: Sevgili dinleyici, eðer inancýn sana hizmet ediyor, sana yardýmcý oluyorsa ve eðer Tanrý'yý seviyorsan, kendi inancýnda kal. 45 Herkesin inancýnýn içerdiði kurallarýn diðerlerini dýþarýda býrakýp býrakmadýðýný, herkesi kapsamýna alýp geniþleyip geniþlemediðini iyice incelemesini istiyorum. Çünkü yaratýcý kaynak asla ve hiçbir zaman, hiç kimseyi dýþlamaz. Ýncelediðiniz kurallar insan elinden çýkmýþ olabilir. Onlarý inceleyin ve aradaki farký ayýrt etmeyi öðrenin. Ýnancýnýzý kaldýrýp atmayýn, dar alana sýkýþtýrmayýn. Onun yerine geniþletin ve onu iþlev görür hale getirin. Tanrý sevgisini daha büyütün ve geniþletin, ama asla onu dýþlayýcý hale getirmeyin. Eðer diðerlerinin yanlýþta olduðunu söyleyen bir kural varsa, onu iyice inceleyin çünkü Tanrý asla böyle bir þeyi söylemedi. Ruh'u bulabileceðiniz her yerde arayýp bulun. Ve kendinizin bütünün bir parçasý olduðunu, Tanrý'nýn iyilik olduðunu ve ortada bir plan olduðunu bilerek aileye katýlýn. Sizden beklenen budur ve sadece budur. O zaman her biriniz kendinize özgü bir þekilde gezegeni deðiþtirmenin ve dünyaya barýþ getirmenin bir yolunu bulacaksýnýz. Gerçek budur. Aranýzdan bazýlarý, hattâ þu anda bu odada bulunanlardan bazýlarý eski ezoterik bilgilerle yeni ezoterik bilgiler arasýnda köprü kurmakta ve aradaki mesafeyi kapatmakta zorlanýyor olabilir. Aslýnda onlar eski enerjide iþlerine yaramýþ olan bir þeye tutunmaya devam ediyorlar ve ben onlarý bundan dolayý suçlamýyorum. Elinizdekilerin tutarlýlýðýnýn sizin teselliniz olduðunu, size kendinizi rahat hissettirdiðini yeniden ifade ediyorum. Ona geri gidebileceðinizi ve her zaman ayný tepkiyi göreceðinizi 46 düþünüyorsunuz. Evde yokken mobilyalarýn yerlerinin deðiþmesini istemiyorsunuz. Ruhsal olarak her þeyin deðiþmesini istemiyorsunuz. Ýþe baþladýðýnýzda tanýmýþ ve öðrenmiþ olduðunuz bölgeye gidebilmeyi istiyorsunuz. Oysa þimdi ben ortaya çýkýyor ve size bazý seçenekler sunuyorum, hattâ bu seçenekler dolayýsýyla tanýdýðýnýz bölgenin boþaltýlmasý bile mümkün hale geliyor. Çocukken okula gittiðiniz sýrada belirli þeyler öðrenmiþtiniz. Daha sonra bunlarý daha büyük bir þeyin parçasý olarak bertaraf etmiþtiniz. Öðrendiklerinizi bölümlere ayýrmýþ ve böylece bir düzen getirmeyi ummuþtunuz. Ýnsan olarak okumayý, yazmayý, sosyal iliþkiler içine girmeyi ve akýllý davranmayý ve kompartýmanlara ayýrdýklarýnýzý sürekli olarak yanýnýzda taþýmamayý ve onlarýn ötesine geçmeyi öðrendiniz. Sizlerin neleri bilmediðiniz hakkýnda düþünmenizi istiyorum. Gelecekte insanlýðýn bilincinin, bildiðiniz ve bilmediðiniz þeyleri ortaya çýkaracaðýný bilmenizi istiyorum. Baþka bir ifadeyle, her þey henüz görmediðiniz bölgelere doðru gidecektir. Bunlarý henüz hayal bile edemediðiniz için oraya gitmek istemiyorsunuz. Sizlerin inancýnýz içinde ve inancýnýzla birlikte rahatlamanýzý istiyorum. Bazýlarýnýn karmaþýk ama siyah ve beyazdan oluþan bir yaþam sürdürdüklerini ve bundan da hoþlandýklarýný varsayalým. O yaþamda grinin pek çok tonu vardýr, belki de milyonlarcasý ve onlar SEVGÝ DÜNYASI her þeyi grinin o tonlarýný kullanarak yaparlar. Birdenbire yeni enerji ortaya çýkar ve insanlar renklerden söz edildiðini duymaya baþlarlar. O insanlarýn soracaklarý ilk soru, "Bundan bana ne?" olacaktýr. Renklerin grinin tonlarýnýn yarattýðý karmaþýklýðý deðiþtirip deðiþtirmeyeceði de sorulacaktýr. Böyle sorular aslýnda abesle iþtigalden öteye geçmez çünkü sizler renkleri zaten biliyorsunuz. Siz renklerin görkemini ve nasýl ýþýkla birlikte çalýþtýðýný biliyorsunuz. Siz siyah ve beyazýn çok güzel olabileceðini ama bir noktaya kadar orada kalýnabileceðini ve daha sonra ileriye gitmek gerektiðini biliyorsunuz. Renkler siyah ve beyazýn tüm tonlarýný içerirler. Renkler gerçekliði geliþtirir ve çok daha güzel hale getirir. Ama eðer sadece siyah ve beyaz içinde yaþarsanýz, renklerden haberiniz olmaz. Renkler size ilk kez sunulduðunda, onlar bakmak bile istemeyebilirsiniz. Þimdi anlatacaðýmý daha önce de anlatmýþtým ama ruhsal devrimin nasýl görünebileceði ile ilgili bir örnek olmak üzere yeniden ortaya getirmek istiyorum. Eðer nelerin geldiðini bilmiyorsanýz ve sadece siyah ve beyaz bir dünyada yaþýyorsanýz, hep orada kalmak isteyeceksiniz sevgili varlýklar çünkü kendinizi orada en rahat hissedersiniz. O zaman bu konuda ne yapabilirsiniz? Seçim hakkýnýz var. Ýsterseniz siyah ve beyazda genç insanlarý bekleyebilirsiniz veya bir dahaki sefer renkler içine doðmak için bir sonraki yaþamý bekleyebilirsiniz. Belki sadece, zorlukla da olsa yutkunup, "Ne yapmam gerektiðini bana gösterin. Ne gerekiyorsa SEVGÝ DÜNYASI kabulümdür." diyerek gezegene yardýmcý olmayý deneyebilirsiniz. Ýnsan daha iyi iþlev görmeye ve DNA'nýzýn kuantum veya daha fazla çok boyutlu olan parçalarý görünmeye ve sizin 3 boyutlu parçalarýnýzla daha iyi þekilde birlikte çalýþmaya baþladýklarýnda, Akaþ açýlacaktýr. Ýnsanlýðýn evrimi daha çok bilinç alanýnda olacaktýr ve ruhsallýk kendisini bilincin bir parçasý olarak gösterecek ve geçmiþte öðrenmiþ olduklarýnýzý içermeye baþlayacaktýr. Doðumla birlikte geçmiþ yaþamdaki tecrübeler de gelecektir. Bu sezgisel bilgi olacaktýr ve dolayýsýyla çocuk olarak daha hýzlý büyümek için ihtiyacýnýz olacak birçok þeyi hatýrlayacaksýnýz. Ama her þeyden önce alýp öðreneceðiniz bir þey "bilgelik" olacaktýr. Bilgelik þimdiye dek bir nesilden öteye aktarýlmasýnda en büyük zorluk çekilen þey olmuþtur. Eðer tarihe gözatarsanýz, aslýnda bilgeliðin nesilden nesile hiç aktarýlmamýþ olduðunu göreceksiniz. Yeni gelen nesiller asla önceki nesillerin yaptýklarýndan ders çýkarmadýlar. Birbirini öldürme, fetihler devam edip gitti ve dünyanýn düþük enerjisi olduðu yerde kalmayý sürdürdü. Ýþte bu olgu binlerce yýldan beri varolan kehanetlerinizin ortaya çýkmasýna neden oldu. Sizlerin doðduðunuz tarihlerde geçerli olan ve gündönümü deviniminin göründüðü zamanda insanlarýn birbirlerini kitle halinde öldürmeyi ve gezegeni bütünüyle yaþanmaz hale getirmeyi öðrenmiþ olmalarý dolayýsýyla kendilerini 47 kýsmen filan deðil, tümüyle yok etmiþ olacaklarýný öngören kehanetin ortaya çýkmasýnýn nedeni de buydu. Bu bilgeliðe meydan okuyan eski enerji temeline dayalý olan kehanetti. Bu andan itibaren olacak önemli þeylerden biri bundan böyle her neslin edindiði bilgeliði bir sonraki nesle aktaracak olmasýdýr. Çocuklarda bu yankýlanacak, onlar bu bilgelik ile doðacaklar, insanlar geriye deðil ileriye doðru hareket edecekler ve hiçbir þey ayný kalmayacaktýr. Bir gezegende yerleþik olan bir uygarlýðýn neyin iþe yaradýðýný ve neyin iþe yaramadýðýný gösteren geçmiþ bilgeliðe dayalý olarak sürekli deðiþim içinde olmasý halinde ne olur? O zaman sürekli deðiþen bir gerçekliðe sahip olursunuz. Eve her geliþinizde mobilyalarýn yerlerinin deðiþmiþ olduðunu görürsünüz. Biz bu olayý deðiþik biçimde ve farklý mecazlar kullanarak sunmuþtuk. Bundan böyle de bir þekilde sunmaya devam edeceðiz çünkü bizim iþimiz budur. Sizler geliþiminiz süresinde deðiþime alýþacak, deðiþimi kabul edecek, bunun da ötesinde deðiþmeyi isteyecek, hattâ deðiþimin iyi bir þey olduðunu kabul ve iddia edecek hale gelinceye kadar, bunlarý farklý þekillerde pek çok kez duymak zorunda olacaksýnýz. Ýleride bir gün tutarlýlýðý ve istikrarý eski enerjinin bir özelliði olarak kabul etmeye baþlayacaksýnýz ve her þey biraz uzun bir süre ayný kalmaya devam ederse, bu durumu duraksama, durgunluk olarak tanýmlayacaksýnýz. Bir gün eve gelip mobilyalarýn yer deðiþtirmediðini gördüðünüzde, yer deðiþtirmedikleri için 48 mobilyalara kýzabilirsiniz bile. Ýþte geliþim budur. Sizin gittiðiniz yer burasýdýr. Geliþen ve evrimleþen insan ruhu ve bunun için nelerin gerekli olduðuyla ilgili kýsa bir ve özlü bir mesaj vermek istedim sizlere. Her þey bundan sonra daha iyiye gitmeyebilir ama farklý olacaðý kesindir. Ve sizler bu durumda rahat olmayý öðrenmiþ insanlar haline gelmek zorundasýnýz. Yeni nesil olarak dünyaya gelen ve bu durumu olaðan ve normal olarak kabul eden genç insanlara ne göstereceksiniz? Þu anda Orta Doðu'da cereyan etmekte ve elleri kollarý baðlý olarak insanlarýn çektiði eziyet ve sýkýntýlarý seyretmekte olan insanlýðýn yüreklerini parçalayan olaylara karþý yükselen itirazýn ne olduðunu biliyor musunuz? Bu gezegende yaþayan genç insanlar bu olaylarla ilgili olarak þiddetli itirazlarýný seslendiriyorlar ve kendi zamanlarýnda böyle þeylerin asla meydana gelmeyeceðini ve kendi çocuklarýnýn asla böyle bir þeyi yaþamayacaklarýný vurgulayarak haykýrýyorlar. Onlar böyle bir þeyin olmasýný engellemek ve bundan kaçýnmak için gerekli olan her þeyi yapacaklardýr. Orta Doðu'da yaþayan milyonlarca genç insan, tarihin olay- SEVGÝ DÜNYASI larý yönlendirmesinden býktýklarýný söylüyorlar ama sizler henüz onlarý görmüyor ve duymuyorsunuz. Tarih ve eski olaylar geçmiþte kalmýþtýr ve zamanýnda kimin kime ne yaptýðý önemli deðildir. Önemli olan baðlantýda olmak ve zaman içinde kendisini baðýþlayacak olan bir gezegene dönüþmektir. Tüm insanlar ayný þeyi istemektedir. Barýþ içinde yaþamak, yeterli sayýda hastaneye ve okullara sahip olmak istiyor musunuz? Mutlu olmak istiyor musunuz? Bu hiç de o kadar zor deðildir. Genç insanlar sizlerin hiç beklemediðiniz bilgelikle donanmýþ olarak geliyorlar ve burada gördüklerini kendileri için istemiyorlar. Belki de benim epey önceden çýkacaðýný tahmin etmiþ olduðum bu savaþ, bir neslin uyanmasýna neden olacak ve bunlarýn bir daha yaþanmamasýna vesile olacaktýr. Eðer ölümlerin nedeni buysa, genel bir bakýþ açýsý ile buna deðdiðini, ölümlerin belli bir amaca hizmet etmiþ olduðunu söylemek mümkün olacaktýr. Çünkü herkes her durumda yeniden buraya geri gelecektir. Bugünün mesajý buydu. Ruhsal geliþim sizin beklediðiniz þey olmayacaktýr, çünkü sizler neyi bilmediðinizi bilmiyorsunuz. Bununla birlikte, eðer neyi bilmediðinizi, hýzlý deðiþen zamaný ve enerjileri ve sizin yokluðunuzda yerlerini deðiþtiren mobilyalarý kabul ederseniz, rahata ve huzura kavuþacaksýnýz. Sanýyorum bazýlarýnýz benim tam olarak neden söz ettiðimi biliyor. Bu mesaj bugün sevgiyle size verilmiþtir. Ve öyledir. “Lütfen Yeni Yýlda Aboneliðinizi Yenilemeyi Unutmayýnýz!..” Deðerli Okuyucularýmýz Sevgi Dünyasý Dergimiz Haziran 2007 tarihinden baþlamak üzere yalnýzca abonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz, Haberleþme Adresi: [email protected] En içten sevgilerimizle Sevgi Dünyasý Adý, Soyadý: Adres: Posta Kodu: Ýlçe: Ýl: Tel: 2014 yýlý için tek Abone ücreti: ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... dergi fiyatý: 7.00 TL Yurt içi 80 TL Yurt dýþý 100 TL Posta Çeki No: 10214085 (Sevgi Yayýnlarý) Ýþ Bankasý IBAN: TR77 0006 4000 0011 0180 6837 24
Benzer belgeler
2008 Temmuz Sayı - xn--sevgiyaynlar
Aylýk Kültürel ve
Siyasi Dergi
Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014
Onur Baþkaný:
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:
Ayþegül Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kuru...
2007 Ekim Sayı - xn--sevgiyaynlar
Aylýk Kültürel ve
Siyasi Dergi
Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014
Onur Baþkaný:
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:
Ayþegül Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kuru...
Dünyaya Direk Olanlar Elfler Dünyasının Geri Dönüşü - II
Aylýk Kültürel ve
Siyasi Dergi
Cilt: 46 Sayý: 552 Aralýk 2014
Onur Baþkaný:
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:
Ayþegül Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kuru...