PDF SAYI 93 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 93 - Hayat Online
Kassel Mattenberg Mevlana Camii İbadete Açıldı Sayfa: 11 Sayfa: 06 Sayfa: 17 Sayfa: 14 DİTİB Friedberg Ayasofya Camiinde Tac Giyme Töreni Saraybosna HASENE Aşevi Günlük 500 Kişiye Sıcak Yemek Verecek Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir L SO MA UMUDUMUZ Aylık Ücretsi z Gazete / Kostenlose Monatl iche Z ei tung • S a y ı / N r . : 9 3 • Yıl/Jahre: 11 • Haziran / Juni 2014 / Þaban 1435 Güncel İlahi Kanıma Dinlerin Dokunan Karşılaş- Şeyler tırılması Dr. Yusuf IŞIK 05 Mahmut AŞKAR Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe Misyonunu Taşıyan Evler Murat KUBAT Ev Kadınlarına Borçlanma Kalkıyor mu? 09 Erhan NACAR Gurbet Mektupları 6 M.Salih AYDIN 07 18 Onaltı Yıl Aradan Sonra Umre Seyahati (1) 21 Mustafa KASALAK 19 Sayfa: 14 Mörfelden-Walldorf’ta “Der Tanz der Farben mit dem Wasser” Adlı Ebru Sergisi HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir SO(L)MA UMUDUMUZ [email protected] Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK miz özelinde yaşanan Soma faciasından sonra sadece konuşmakla kalınarak tedbirlerimizi almıyoruz. Niye Batı standartlarında iş güvenliği ve emeğin karşılığı ücretlerin aynısı bizim ülkemizde ve İslam Alemindeki işletmelerde de geçerli olmuyor. Niye hep tedbirsizlik yüzünden bizim insanlarımız ölüyor, bizim insanlarımız açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda kalıyor. Haşa Allahü Teala bizi sevmiyor da Batılıları mı seviyor? Yoksa bizler mi haşa Allah`ı kandırdığımızı sanıyoruz. Bunların hepsi bir dengenin bozulmasından kaynaklanıyor. Bizler hem dünyadaki doğal dengeyi ve hem de insanlık için geçerli olan ilahi dengeyi kendimize göre bozmaya çalıştığımız için bu tür sıkıntılara muhatap oluyoruz. Bizim inancımızda Tevekkül diye bir kavram vardır. Nedir tevekkül en kısa manası ile: “sözlükte dayanmak, güvenmek, vekil tutmak anlamlarına gelen tevekkül, terim olarak; hedefe ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah'a bırakmak demektir. Tevekkül, Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Tevekkül eden kişi Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmuş kişidir. Tevekkül etmek, tembellik ve miskinlik demek olmadığı gibi, çalışma ve ilerlemeye mani de değildir. Tevekkül, çalışıp, çabalamak, çalışıp çabalarken Allah'ın bizimle olduğunu hatırdan çıkarmamak ve sonucu Allah'a bırakmaktır. Kur'an'da, “Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine tevekkül ederler.” buyurulmaktadır (Ankebut 29/58-59). Yani Soma faciası özelde Türk insanının genelde İslam Dünyasının umutlarının solmasına değil yeniden doğmasına vesile olsun diye dua edelim. Her musibetten bir nasihat çıkar misali bizler de inşallah bu faciadan hem ders çıkaralım ve hem de geleceğimize madencilerin kafalarındaki ışıklar gibi ışık tutmaya vesile kılalım. Eğer bizler kendi insani değerlerimizin bizlere emrettiği şekilde her işimizde ölçülerimizi işletirsek sıkıntılarımız da o oranda az olur. Ama başkalarını sorumlu gösterip kendi sorumluluklarımızı unutur veya ağır tabiri ile hıyanet içerisinde olursak unutulmasın ki bunun bir de öbür dünyası vardır. Ha bu şu demek değildir: Ben yapacağımı yaparıp bu dünya beni ilgilendirmez öbür dünyada hesabını vermek ise bakarız. Tabiki bu tür ihmallerin ve ihanetlerin muhakkak bu dünyada da karşılığı olan cezaları olmalıdır. Yoksa her yapanın yaptığı yanına kar mı kalacaktır. Soma faciası belki yüreklerimizi dağladı, aileleri çok üzdü ama buradan dersler çıkartarak hem iğneyi kendimize ve hem de bulunması elzem olan sorumlularına cuvaldızı batırarak yeni bir sayfa açmalıyız. Bu açılacak sayfada tabiki sadece madenler ve madencilerle ilgili sorunlar çözülmeyecektir. Bu vesile ile hem iş güvenliği ve hem de işçi ücretleri noktasında gerekli olan tüm çalışmalar ivedilikle yapılmalıdır. İnanıyoruz ki bu tür tedbirleri almamız sadece bizim insanımız için değil tüm insanlık için önemli adımlar olacaktır. Yani Soma faciası özelde Türk insanının genelde İslam Dünyasının umutlarının solmasına değil yeniden doğmasına vesile olsun diye dua edelim. Her musibetten bir nasihat çıkar misali bizler de inşallah bu faciadan hem ders çıkaralım ve hem de geleceğimize madencilerin kafalarındaki ışıklar gibi ışık tutmaya vesile kılalım. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Haziran - Juni 2014 Şaban 1435 Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin, Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! Yazımızın başında Soma`da madende hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah`tan rahmet diliyoruz. Soma`da madende hayatlarını kaybedenler sadece kendileri için ve aileleri için ve gelecek umutları için orada çalışmıyorlardı. Onların ve ailelerinin umudu tüm Türkiyenin umudu hatta tüm insanlığın umudu idi. Toplumun en küçük parçası ailenin devam edebilmesi için aile fertlerinin iaşelerinin karşılanması için aile reisi babanın verdiği mücadele gerçekten önemlidir. Bizim toplumumuzda alın teri ile kazanılan kazancın kutsallığı herkes tarafından kabul görmüştür. Hele de bu yerin yüzlerce metre altında güneş yüzü görmeden ve her zaman tetikte olmak durumunda bir ortamda çalışılarak hem ter ve hem de elleri yüzleri kara içerisinde ise daha da bir kutsallık arzetmektedir. Bu oranda madenlerde çalışanların kazançları kutsal ise aynı oranda maden sahiplerinin kazançları da kutsal ve helal olabilmekte midir. Gerçi genellemek doğru değil ama göründüğü kadarı ile pekçok madendeki durum bunu göstermektedir. Madenlerdeki işçiler ister kendi müesseseleri üzerinden olsun ister taşeron firmalar üzerinden olsun maalesef klasik tabirle sömürülmekteler. Bunları klasik sol tandanslı sendikal ağzı ile söylemek için söylemiyoruz. Bu gerçeğin Soma faciasıyla bir daha ortaya çıkmasıyla bu gerçeğin hala olduğu gibi durduğunu hatırlatmak istiyoruz. Niye bizim ülkemizde ve İslam Alemindeki ülkelerde hep bu tür sıkıntılardan kurtulamıyoruz. Niye bizim ülke- ❬ ❬ 03 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT Solingen Saldırısının Yıldönümü: “Solingen’in Acı Hatıraları Vicdanımızı Her Zamankinden Daha Çok Dağlıyor” slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, 29 Mayıs 1993 tarihinde Solingen şehrinde gerçekleştirilen ve 5 kişinin ölümüne sebep olan kundaklama saldırısının yıl dönümü münasebetiyle, “NSU cinayetlerinin açıklığa kavuşturulması ihtimalinden her geçen gün daha çok uzaklaştıkça ve güvenlik birimlerinin şüpheli hareketleri gün yüzüne çıktıkça Solingen’in vicdanlarımızda bıraktığı acı hatıralar daha da pekişiyor.” açıklamasında bulundu. Yeneroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Hessen Eyalet Meclisi’nde NSU Araştırma Komisyonu kurulmasına dair karar alınması iki yıldan fazla sürdü. Oysa ortada Kassel’deki cinayete dair cevaplandırılması gereken onlarca soru bulunuyordu ve bu sorular, eyalet milletvekillerine konunun üzerine gitmeleri için yeterince gerekçe sağlıyordu. Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde birçok insanın yaralanmasına sebep olan bombalı saldırının ardından resmî makamlar olayın aşırı sağ ile bir alakasının olmadığını beyan etmişlerdi. Ancak bu saldırı ile ilgili birçok soru bugüne kadar hâlâ cevabını bulabilmiş değil. Hatta yeni ortaya çıkan bilgilerin ve şüpheli ölümlerin ardından, Federal Meclis’in NSU Araştırma Komisyonu’nun nihai raporu dahi sorgulanmaya başlanmıştır. Kısacası, olayların hâlâ açıklığa kavuşturulmamış olması büyük endişelere neden olmaktadır. Bugün, 1993 yılındaki Solingen saldırısının ardından verilen sözleri bir kez daha hatırlamaktayız. Elem verici saldırının ardından, bu tarz olayların tekrarlanmaması için her şeyin yapılacağı sözü verilmişti. Verilen sözler ise, ne yazık ki yerine getirilmedi. Şansölye Angela Merkel’in, NSU kurbanlarını anma töreninde verdiği sözü yerine getireceğine dair inanç da giderek kaybolmaktadır. Kamuoyunda güvenlik güçlerinin sakladığı sırlar, olayların açıklığa kavuşturulmasından daha önemliymiş gibi bir intiba oluşmuştur. Bu durum ise zedelenen güvenin yeniden tesisine kesinlikle yardımcı olmayacaktır. Bu yaşananlara rağmen, uyum içinde ve barışçıl bir yaşama dair inancını hiçbir zaman kaybetmeyen ve bunun için sürekli dua eden Genç ailesi saygıyı her zamankinden daha fazla hak etmektedir. Allah, kendilerine sabır versin ve dualarını kabul buyursun. İ Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 haber ATİB Genel Başkanı İhsan Öner: Solingen Unutulmasın! TİB Genel Başkanı İhsan Öner, Solingen Faciası olarak bilinen ve 29 Mayıs 1993 yılında beş Türk’ün yakılarak öldürülmesiyle sonuçlanan trajedinin yıldönümü münasebetiyle aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır: “Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası tarihine “Solingen Faciası” olarak geçecek olan korkunç olay, 29 Mayıs 1993 yılında vuku bulmuştu. Genç Ailesi’nden beş Türk’ün kundaklama sonucu kendi evlerinde yanarak can verdikleri o günden sonra Almanya’da yine Türk ve diğer milletlere mensup göçmenlerden birçok insan öldürüldü. Irkçı ve özellikle Türk düşmanı NSU teröristleri tarafından planlı bir şekilde katledilen insanların şu anda kanları yerde kalmıştır! Giderek karmaşık bir hal alan davaya, Alman Devleti’nin güvenlik ve istihbarat birimlerinin ne kadar karıştığı hala açıklığa kavuşmadı. Bizi niçin öldürdüklerini ve öldürmek istediklerini, en yetkili ağız- A lardan bilmek istiyoruz! Son yapılan AB seçimlerinde, özellikle göçmen alan Avrupa ülkelerinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yeniden güç kazanması, en fazla Türk/ Müslüman göçmenler olarak bizleri endişelendirmektedir. Bir toplumda azınlıklara karşı önyargı, dışlama ve ötekileştirme olmasa, orada Solingen, Mölln ve Rostock benzeri facialar olmaz, NSU (neonazi yeraltı terör örgütü) teröristleri gibi caniler yetişmezdi. İstatistiklere ve kamuoyu araştırmalarına bakıldığında, bunlardan pek ibret alındığı söylenemez. Biz, Türkleri ve diğer Müslümanları yıllardan beri hedef alan toptan karalama ve hedef gösterme kampanyalarına dahil olanlar sadece faşist-ırkçı gruplar değil, bunlara bazı siyasiler ve eli kalem tutan sözde aydınlar da dahildir. Giderek artan Türk/Müslüman karşıtlığı ancak kalıcı tedbirlerle ve zihinlerdeki dışlamaların kalkmasıyla önlenebilir. Kültürel farklılığımıza karşı tahammülsüzlük artık son bulmalı ve kabul görmelidir. Bir daha yaşanmaması için Solingen faciası hafızalarda canlı tutulmalıdır. Bu vesileyle Solingen’dekileri ve diğer yer ve zamanlarda Alman ırkçılığının kurbanı olanları rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum.” Irkçılığa Karşı Renk Göster! 9 Mayıs 1993 Solingen’de Saime Genç (4), Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12), Hatice Genç (18) ve Gürsün İnce (27)´nin katledildiği faciayı yeniden hatırlıyor ve kınıyoruz. Her türlü ırkçılık ve ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu göstermek üzere 29 Mayıs Solingen faciasının yıldönümü vesilesiyle DİTİB Federal Gençlik Birliği, DİTİB Eyalet Gençlik Birlikleri ve DİTİB Camii Dernekleri Gençlik Kolları ortak bir aksiyon hazırladılar. Yarın Solingen'de yaşanan ve hepimizi derinden üzen bu çirkin saldırıyı kınamak için hepimiz yeşil giyiniyoruz (yeşil gömlek, baş örtü, T-Shirt, elbise vs.). Ardından gençlik kollarımızla, arkadaşlarımızla, ailemizle resimler çekip aşağdaki hashtagler ile birlikte sosyal medyada 29 Mayıs Perşembe günü paylaşıyoruz. 2 #MAI2905 #zeigFarbeGegenRechts #JugendGegenRechts Neden yeşil? Çünkü yeşil Peygamber Efendimizin sevdiği rengi, umudu ve hayatı sembolize ediyor. Bunu bir vesile bilerek İslam’ın ümit dini olduğunu hatırlatarak masumların yaşamalarına dahi tahammül edemeyenlere karşı rengimizi belli ediyoruz. “Sizde katılın ve ırkçılığa karşı duyarsız kalmayın!” UETD Gelsenkirchen Şubesi Koruyucu Aile Konusunu Masaya Yatırdı ETD Gelsenkirchen Şubesi Koruyucu Aile konusunu masaya yatırdı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Gelsenkirchen Başkanı Erol Yukarıbaş; bu toplantıyı Şube Kadın Kollarının tertib ettiğini ifade ederek, misafirleri selamladı ve katılımlarından dolayı teşekkür etti. UETD Ruhr Bölge Başkanı Yaşar Çördük ise; Teşkilatın son bir yılda kaydettiği mesafeyi anlatarak katılımcılardan destek istedi. Toplantıya GM adına katılan Genel Başkan Yrd. Mehmet Kara; toplumumuzun sivil insiyatiflere olan duyarsızlığını dile getirdi. 2012 yılında korunmaya alınan 40200 cocuktan yaklaşık 5.000’inin türk çocukları olduğunu, Gençlik dairelerinin kültür farklılıklarını dikkate almadığını, sorumluluğumuzun sadece türk çocuklarına U karşı değil, insan evladı olmaları hasebi ile içinde yaşadığımız topluma karşı sorumlu olduğumuzu vurguladı. Bunun dinen de bir vebal olduğuna vurgu yapan Kara, cahiliye döneminin diri diri toprağa gömülen çocuklarına ağlarken, bu günün aile sıcaklığından mahrum sevgisiz büyüyen çocukları için parmağımızı kıpırdatmıyorsak samimiyetimiz şüphelidir dedi. Hz. Peygamberin de amcası Ebu Talib’in yanında yani bakıcı ailede büyüdüğünü de belirten Kara, koruyucu aile konusu Hz. Peygambe- rin bizzat hayat tecrübesidir diye belirtti. Toplantıda 3 Koruyucu aile tecrübelerini dinleyenlerle paylaştılar. Bizim değerlerimize sahip bakıcı aile sayısının çok az olduğuna değinerek teşvik ettiler. Toplantıya katılan Genel Bşk. Yrd. Zafer Sırakaya da bir selamlama konuşması yaptı. Yaklaşık 100 kişsinin katıldığı toplantıda dinleyenler örnek ailelerin anlatımlarında duygulu anlar yaşadılar. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Güncel İlahi Dinlerin Karşılaştırılması [email protected] llah inancı ve diğer inanç esasları açısından; Bugün yeryüzünde yaşayan üç İlâhî Din’de de, yani Yahûdîlik, Hrıstiyanlık ve İslâmiyet’te Allah inancı vardır. İslâm’a göre Allah tektir. Allah her şeyden müstağnîdir. Yani O, hiç bir şeye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiç bir şey O’na denk değildir. Eşi, benzeri ve ortağı yoktur. Evrenin tek yaratıcısı ve Mâliki, yerin ve göğün Rabbidir. Mutlak güç, kudret ve irâde sahibidir. Öncesi ve sonrası yoktur. Her şeyi bilir, görür ve işitir. Din gününün sahibidir. İnsanlara yaptıklarına göre mükâfat verecek veya cezalandıracak O’dur. Peygamberler O’nun elçileri, getirdikleri kitaplar O’nun kitaplarıdır. Kısaca İslâm’da çok açık ve eksiksiz bir Allah inancı vardır. Yahûdîlik ve Hrıstiyanlıkta da başlangıçta tek Allah inancı vardı. Fakat zamanla bu İlâhî Dinlerin değişikliğe uğratılması Allah inancında da bazı değişmelerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Yahûdîler tek Allah’a inandıkları halde O’nu millileştirdiler. Yehova’nın yalnız İsrâîloğullarının İlâhı olduğuna inanmaya başladılar. Hrıstiyanlıkta da benzer şeyler yaşandı. “Teslis” inancını kabul etmekle Hz. İsa’nın getirdiği “Tevhîd Akîdesi” yani tek Allah inancı zedelendi. Allah’a oğul isnad edildi, yani Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu kabul ettiler ve onu İlâhlaştırdılar. Ayrıca bir de, kutsal varlıkları idare eden tanrı nefesi olarak niteledikleri Kutsal Rûh’u de inanç esaslarına eklediler. Böylece, tanrının hem bir, hem de üç olduğu veya üç ayrı unsurun bir tanrıda birleştiği gibi açıklanması zor bir tanrı anlayışına yer verildi. Ayrıca Hrıstiyanlar ahirette ceza ve mükâfatın Hz. İsâ tarafından verileceğine inanırlar ki, bu da, Tevhîd inancıyla uyuşmamaktadır. Allah inancının dışında kalan diğer inanç esasları da bütün Hak/İlâhî dinlerin aslında ortak olmasına rağmen, melek, kitap, peygamber, ahiret ve kader inançlarında da bazı farklılıklar vardır. Ahlâk sistemleri ve Ahlâkî değerler açısından; İlâhî Dinlerde Allah inancı nasıl tek kaynaklı ise, ahlâk sistemleri de tek kaynaklıdır. Bu kaynak İlâhîdir. Ahlâkî kuralları belirleyen Allah’tır. O’nun Peygamberleriyle bildirdiği emir ve yasaklar, kitaplarıyla indirdiği hükümler, İlâhî Dinlerin ahlâk anlayışının belirlenmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Yani ahlâkın kaynağı dindir. Ahlâkî davranışların iyi veya kötü olması, onların dinde sevap-günah, helâl-haram sayılmasıyla yakından ilgilidir. Ceza korkusu ve mükâfat ümidinin de bunda etkisi olsa bile bu etki fazla değildir. İlâhî Dinlerde kaynak aynı olunca, bazı davranışlara verilen ahlâkî değerler de çoğunlukla aynı olmaktadır. Meselâ; doğruluk, şefkat ve merhamet, af ve müsâmaha, büyüklere saygı, alçak gönüllü olma, sabır ve metanet vb. bütün İlâhî Dinlerde fazîlet olarak değerlendirilir. Yalancılık, hırsızlık, zina, adam öldürme, komşunun hakkına tecavüz vb. gibi kötü davranışlar da kınanır. Davranışların ahlâkî bir değere ulaşabilmesi için A ❬ ❬ 05 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Dr. Yusuf IŞIK dosya İslâm’ın bütün ahlâk prensipleri, âhiret kadar dünya hayatıyla da ilgilidir. İslâm’ın bu anlayışı insanın yaratılışına uygun düşer. Çünkü insan ruh ve maddeden meydana gelmektedir. İhtiyaçları da hem maddî, hem de mânevîdir. Onun her iki ihtiyacının da giderilmesi, hem dünyasına hem de âhiretine önem verilmesine bağlıdır. Akıl bunu gerektirir. insan iradesine geniş yer verilir. İnsan hür iradesiyle yaptığı işlerden sorumlu tutulur. Ahlâk bakımından İlâhî Dinlerin ortak bir kaynağa sahip olmaları, günümüzde yaşayan ahlâk anlayışının da bir ve aynı olmasını gerektirmemektedir. Kutsal kitaplardaki değişim ve bozulma ister istemez ahlâk konusunda da bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ayrıca Yahûdîlik, Hrıstiyanlık ve Müslümanlığın din, dünya ve ahlâk anlayışlarında temel karakter farklılıkları da olabilmektedir. İslâm genellikle her konuda, inanç, ibadet, ahlâk ve insan ilişkilerinde orta yolu seçmeyi uygun bulmuştur. Meselâ, Hz. Mûsâ’nın getirdiği ahlâk esasları çok sert ve kesin hükümler taşır. “Dişe diş, göze göz” prensibi hemen her konuda geçerlidir. Yahûdîlik katı kurallarla adaleti gerçekleştirmek ister. Hz. İsâ’nın getirdiği ahlâk esasları ise, bunun tam tersidir. Hrıstıyanlıkta “dişe diş, göze göz”anlayışı yerine “sağ yanağına vurana sol yanağını çevir” anlayışı yer almıştır. Böylece bir önceki dindeki aşırı katılık, yerini aşırı yumuşaklığa ve teslimiyete bırakmıştır. İslâm’da ise, bu iki anlayışın uzlaştığını görürüz. “Kötülüğün cezası da ona denk bir kötülüktür. Fakat kim bağışlar ve kendisi ile düşmanı arasını düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir. Elbette O, zalimleri sevmez” (Şûrâ: 40) âyeti İslâm’ın kurduğu dengeyi göstermektedir. Bu üç İlâhî Dinin dünya ve ahiret hakkındaki görüşleri de onların ahlâk anlayışına etki etmiştir. Bugün Yahûdîlerin elinde bulunan Tevrat’ın hükümleri Yahûdîleri dünyaya bağlı insanlar haline getirmiştir. Dünyaya verilen önem o kadar artmıştır ki, sonunda bazı Yahûdî Mezheblerinde âhiret inancına yer veril- memiştir. Tevrat’a göre, Tanrı Yahova Mısır’dan çıkarken Yahûdîlere komşularının malını çalmayı dahi tavsiye etmiştir. Bu cümle, değiştirilen ve dünyevîleştirilen Yahûdîliğin ahlâk anlayışı için sadece bir örnektir. Hrıstiyanlar, İncilin etkisi ile bunun aksine bir yol tutmuşlar ve dünyayı bırakarak âhirete yönelmişlerdir. Onlara göre Tanrının özü sevgidir. İnsan, İsâ gibi dünyayı ve dünya malını bırakmalı, kendini “duâ”ya vermelidir. İncil’de; -“Eğer olgun bir insan olmak istersen, git malını mülkünü sat, fakirlere ver. Senin için gökte hazine olsun. Gel bana tâbî ol” denilmektedir. İslâmiyet ise, tam bir dünya ve âhiret dengesi kurmayı başarmış, birisi için diğerinin bırakılmaması gerektiğini bildirmiştir. Allah (c.c) şöyle buyurmuştur; -“Allah’ın sana verdiği mal ile âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas: 77) Ayrıca, İslâmî anlayışa göre ise, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmak esastır. Şüphesiz bu anlayış İslâm ahlâkına etki etmiştir. Her Müslümana ölünceye kadar hem ibadet etmek, hem de çalışıp bir şeyler kazanmak emredilmiştir. İslâm’ın bütün ahlâk prensipleri, âhiret kadar dünya hayatıyla da ilgilidir. İslâm’ın bu anlayışı insanın yaratılışına uygun düşer. Çünkü insan ruh ve maddeden meydana gelmektedir. İhtiyaçları da hem maddî, hem de mânevîdir. Onun her iki ihtiyacının da giderilmesi, hem dünyasına hem de âhiretine önem verilmesine bağlıdır. Akıl bunu gerektirir. Bu anlayışın özü şu âyette yer almaktadır; -“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, âhirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!” (Bakara: 201) HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 haber Saraybosna HASENE Aşevi Günlük 500 Kişiye Sıcak Yemek Verecek asene Derneği’nin aşevi ve Balkanlar Milli Görüş Derneği’nin kültür eğitim merkezi binasının açılışı 9 Mayıs’ta Saraybosna’da düzenlenen bir programla gerçekleştirildi. Tarihi Başçarşı ile içerisinde Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin de bulunduğu Kovaçi Şehitler Mezarlığı arasında inşa edilen aşevi ve kültür merkezi için bir resepsiyon düzenlendi. Besmeleyle kurdelenin kesimi ve binanın gezilmesinin ardından resepsiyonun yapıldığı binaya geçildi. Resepsiyona Hasene Derneği Başkanın Mesud Gülbahar ve IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün yanında, Saraybosna Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç, Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç’in danışmanı Edin Ramiç, Bujim Belediye Başkanı Agan Buniç, Makedonya Milletvekili Behüciddin Şehabi, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, TİKA Bosna Hersek Koordinatörü Zülküf Oruç, IGMG Bölge Başkanları ve Hasene Derneği temsilcileri, birçok sivil toplum kuruluşu yetkilileri ve basın katıldı. Savaşlar, gözyaşı ve acılar durmalı “Hasene Derneği dünya çapında mazlum ve mağdurlara yardım elini uzatıyor” diye sözlerine başlayan Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar yapılan aşevinden dolayı mutluluk duyduğunu şu cümlelerle ifade etti: “Açılışını yaptığımız aşevi ile Saraybosna’daki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize de ulaşabiliyor olduğumuz için mutluyuz. Bu ülkede savaştan dolayı bir sürü insan yakınını kaybetti. Kimsesiz olan yaşlılarımız var. Savaşlarda evlatlarını, eşlerini, babalarını kaybedenlerin yetimliğini, garipliğini ve yalnızlığını paylaşmak istedik. Bu insanlara bir nebze katkımızın olması için aşevini hizmete açtık.” Dünyada savaşların, göz yaşının ve acıların durmasını dilediklerini ifade eden Gülbahar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün 9 Mayıs Avrupa Günü. Burada camiler ve kiliseler yan yana duruyor. Bu toplumda insanlar barış ve huzur içerisinde yaşama devam ediyor. Bu barış ve huzurun, birlikte yaşamın tüm dünyada hakim olmasını diliyoruz.” Din farkı gözetmeden hizmetlerimizi yürüteceğiz Balkanlar Milli Görüş kültür ve eğitim binası ile Hasene Aşevinin açılışını birlikte yaptıklarını söyleyen IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, “Milli Görüş teşkilatları olarak Bosna’da kendimizi misafir olarak görmedik. Buraları bizlerin bir parçası olarak gördük. Bosna’da kendimizi hiç yabancı hissetmedik. Milli Görüş teşkilatları olarak gerek savaş zama- H nında gerekse de savaş sonrası bu çalışmalarımızı en etkin bir şekilde yaptık. Bu hizmet mekanı hayırlara vesile olsun ve emeği geçenlerden Allah razı olsun. Saraybosna, Üsküp, Makedonya ve Kosova’da çalışmalarımızı daha yaygın ve etkin bir şekilde yürüteceğiz. Açılışını yaptığımız bu bina burada Allah’ın izniyle Gazi Hüsrev Medresesi, Gazi Hüsrev Camisi gibi bir sembol olacaktır. Hizmetlerimizi din farkı gözetmeksizin tüm bölge insanını kuşacak şekilde şekillendireceğiz.” diye konuştu. Aşevi ve kültür eğitim merkezinin inşasında büyük emeği geçen BNP Balkanlar Milli Görüş Derneği Başkanı Edin Salkoviç ise şunları paylaştı: “Bu toprakların fedakarlıkla, İslam’ın kardeşliği ile, vakıf, hayrat, hasenat, kültür ve eğitim çalışmalarıyla yoğrulmuştur. Bu topraklar kardeşliğin ve ümmet için yaşamanın önemini bilir. Asırlar ötesine dayanan tarihi ve kültürel birlikteliğimizin ve inançsal kardeşliğimizin bir gereği olarak Bosna Hersek’te böyle kalıcı bir eser ortaya koyduk.” Buradaki caddeyi güzelleştirdiniz Saraybosna Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç yapılan çalışmalarla ilgili duygularını şu şekilde aktardı: “Buradaki caddeyi güzelleştirdiniz. Buradaki vatandaşlarımıza hayırlı ve güzel hizmetler getireceksiniz. Bunlardan dolayı teşekkür ediyorum. Biz kardeşiz. Sizler bu kardeşliği en güzel bir şekilde bugün açılışı yapılan binayla gösterdiniz.” Konuşmasında paylaşmaya, kardeşliğe ve diğergamlığa vurgu yapan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu “IGMG’nin öteden beri bölgeye ilgisini biliyoruz ve bugüne kadar çok değerli katkıları oldu. Geleneğimizde var olan vakıf kültürünün, paylaşmanın, kendinde olanı diğerleriyle paylaşabilmenin geleneğini tekrar burada isminin manası güzel olan Hasene adıyla sürdürmesini ve projesini önemsiyorum. Projeye katkı sağlayan herkesi tebrik ediyorum.” dedi. 20 bin Boşnakın yaşadığı Bujim beldesinin belediye başkanı Agan Buniç ülke insanı için yapılan ve yapılacak olan hizmetlerden dolayı teşekkür etti: “”Bosna’nın kuzeybatısında, Avrupa sınırında olan bir belediyeyiz. Şundan dolayı gurur duymalıyız ki, kardeşlerimiz bu topraklara gelerek güzel işler yapıyorlar. Her sene Ramazan ayında IGMG de, Hasene Derneği de bizimle birlikte oldu ve yardımda bulundu. İki kardeş halk birlikte hareket ediyorlar. Bugüne kadar yapılan yardımlardan ve bu çalışmadan dolayı bir defa daha teşekkür etmek istiyorum.” Bu hizmet kardeşliğin pekişmesine büyük katkı sağlayacak Hasene Derneği ve IGMG’nin Balkanlara önemli bir değer verdiğini ifadeeden Makedonya Milletvekili Behüciddin Şehabi konuşmasında Hasene Aşevi ve IGMG kültür ve eğitim merkezi ile ilgili şunları söyledi: “Tarihimizin ve değerlerimizin buram buram tüttüğü, manevi değerlerimizin, evliyalar diyarı Saraybosna’da kardeşlerimle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Üsküp ve Makedonya’dan selamlar getirdim. Dünyanın hemen her yerinde ihtiyaç sahiplerinin ve mazlumların yanında olan Hasene yardım derneğinin Makedonya’da ulaştığı her hanenin ferdinden de selamlar getirdim. Müslümanlar hiç şüphesiz bir vücudun parçası gibidir. Yardımlaşma faaliyetleri beraberliğimizi güçlendirmek ve gelecek nesillere yeni perspektifler açmaya çok büyük bir vesiledir. Hasene Derneğimizin önemli bir şehrimiz olan Saraybosna’da aşevi açmasını candan tebrik ediyorum. Hasene Bosnalı kardeşlerini unutmadı. Aşevi, tarihimizden kalan bir değerin yaşatılması açısından da çok önemli. Osmanlı tarihinde aşevleri ve imaretler başat rol oynamışlardır. IGMG ve Hasene bu geleneği sürdürmemiz için Balkanlarda bizlere destek olmaktadır. Bu çalışmaları, kardeşliğin pekişmesi açısından ve birlikteliğin güçlenmesine katkı açısından önemli bir çalışma olarak değerlendiriyorum. Bu çalışmalar ecdadın tarihte yaptığı hayırlı çalışmaların bir devamı niteliğindedir. İmaretler, kervansaraylar, aşevleri burada çok sayıda yapılmıştı. Sizler bizleri hiç yalnız bırakmadınız. Allah sizlerden razı olsun.” Yoğun programı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç’in açılışa katılamadığını söyleyen danışmanı Edin Ramiç şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanımız Bakir İzzetbegoviç’in sizlere selamlarını getirdim. Çok arzu etmelerine rağmen yoğunlukları sebebiyle katılamadılar. Hasene Aşevi ve IGMG Kültür Eğitim Merkezinin hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’nin ülkemize ciddi anlamda yardımlarını görüyoruz. Yaptığınız yardımlar ve destekler için teşekkür ediyoruz.“ Programa katılarak kısa bir konuşma yapan, 90 yaşlarındaki Bosnalı Nimet Nine duygularını şu cümlelerle aktardı: “Bugün kendimi 18 yaşında hissediyorum. Bugün çok mutluyum. Havada bir güneş var, siz bir başka güneşsiniz; Bosnamıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Sizleri görünce neşem arttı. Hoşgeldiniz şehitler diyarına. Şehit annelerini, şehit kadınlarını, şehit çocuklarına, yetimlere burada destek oluyorsunuz. Daima sizlerin yanında olacağım. Allah sizleri korusun.” HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Kanıma Dokunan Şeyler [email protected] emleketimle ilgili Avrupa cephesinden gelen yerli yersiz, haklı haksız eleştirilerin, itham, töhmet, karalamalar ve peşinhükümlü yaklaşımların hiçbirisi, yolsuzluk, rüşvet veya hırsızlık iddiaları kadar zoruma gitmiyor, kanıma dokunmuyor. Hiç unutmuyorum: 1999 Ağustos Depremi’nde Alman kanallarının birinde, malzemeden çalınarak, rüşvet karşılığı imar ve oturma ruhsatı alınarak yapılan binaların depremde insanların üzerine nasıl çöktüğü anlatılıyordu. Proğramın moderatörü sanki bizim vicdanımız ve beton yığınları arasında kalanların sesi olmuştu. Anavatanın dışındakiler, içerdekilerden daha duyarlı olduklarından; millî gururumuzu rencide eden, Müslüman-Türk’ün itibarını zedeleyen bu tür yüz kızartıcı haberler yurtdışındaki Türklerin daha çok kanına dokunuyor. Başbakanlık müşaviri olacak herif, öfkesine hâkim olup yerdeki adamı tekmelemeseydi, dünya basınını böylesi bir malzeme de verilmemiş olacaktı. Kendi yollarına taş yığanları ve kendi kabalığının kurbanı olanları anlamak mümkün değil. Aman ya Rabbi, bu ne gaddarlık, hoşgörüsüzlük ve haksızlıktır Yunusların, Mevlanaların, Hac-ı Bektaşi Velilerin diyarında?… Midemizi bulandıran bu nemenem şaklabanlıklardır iktidar etrafında ve yüreğimizi ağzımıza getiren bu nemenem kindir iktidar karşısında… Göç ettiğimiz ülkelerde kırk-elli yılı geride bıraksak da, bizim yüreğimiz vatan için küt küt vurur. Türkiye orada nezle olsa, biz burada zatürre oluruz. Başımıza başımıza vurdular; başımızı hedef aldılar. Biz şimdiye kadar baş eğmedik… Siz de başımızı eğdirtmeyin… Başımız eğilmesin! Doğrunun ve haklının başı eğilmez. Haram ve yalan baş eğdirtir. Bilgi ve mal-mülk sahibi olmak, eğitilmemiş toplumlarda bir meziyet olma özelliğini kaybeder. Hz. Ali; “Her şey akla muhtaç, akıl da eğitime” diyor. Eğitim altına alınmamış bilgi, akla ziyan; eğitilmemiş zenginlik de sahibinin uykusunu, toplumun ise huzurunu kaçırır. Koyulan kurallara riayet edilmeyince, olacağı budur: Niçin en çok trafik ve iş kazaları olan ülkelerin başında geliyoruz? Bir Alman gazetesi, Türkiye ile ilgili yaptığı bir haber-yorumunda, son zamanlarda halk arasında yaygınlaşan bir sözü önce Türkçe aslı gibi, “Yiyiyorlar ama iş de yapıyorlar” olarak verdikten sonra Almanca tercümesini de okuyucularıyla paylaşmış. Allah aşkına bu sözün gönderildiği adresdekiler, acaba bunu iltifat mı, karalama mı, M ❬ ❬ 07 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Mahmut AŞKAR dosya -Mensubu olduğumuz medeniyet anlayışının en kaydadeğer özelliklerinden birisi de, farklılıkları kabullenmektir. -Peki “kişiye özel” birşeyimiz, mahrem olan yerimiz, yönümüz hiç kalmayacak mı? yoksa zihinlerde oluşan bir kanaat olarak mı değerlendirirler, bilemem. Fakat iş yapmanın bedeli bu mu olmalıydı? Sizi bilmem ama benim kanıma dokunuyor… Böylesi hadiseler karşısında eğilmez başımızı dik tutmada zorlanıyoruz. Sahi betonu, yüksek binalarda oturmayı ne de çok seviyormuşuz… Gerekirse vatanın bir karış toprağı uğruna can veren bir millet, büyük şehirlerimizde toprağı, suyu ve hatta havayı da bitirdi. Kocaman Anadolu’yu boşaltarak birkaç tane metropole insanları istif edenler, gelecek nesillere karşı büyük bir vebal altındadırlar. Hala İstanbul’u daha fazla cazibe merkezi haline getirmek gayret sarfedenlerin aklına şaşarım doğrusu. Eloğlunun şehirlerini bizimkilerle kıyasladıkça içim cız ediyor, milli gururum yara alıyor. Neredeyse denizlerimiz gibi topraklarımızı da plastik artıklarımızla doldurduk. Betona olan düşkünlüğümüz bizde ne çevre bilinci, ne de tabiat sevgisi bıraktı. İtalyan gazeteci Marco Ansaldo, “Türkiye benim bir parçam oldu; evde Türkçe konuşuyoruz ve muhteşem insanları olan bu ülke için dua ediyorum.” diyor. Çünkü o, kendisi gibi gazeteci Yasemin Taksim ile evli. Geçmişte Başbakan Erdoğan’la da röportajlar yaptığını söyleyen Ansaldo, “31 Mart 2014 yerel seçimlerine iki gün kala Fethullah Gülen ile yaptığım söyleşinin İtalya’da yayımlandığı günüsü, hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi’nin İtalyan muhabiri olan karımın işine son verdiler” dediği makalesini bu konu üzerine yazmış. (Marco Ansaldo, Die Zeit, In Sippenhaft, Die Zeit, 10.04.2014) Almanya’nın en etkili haftalık gazetesi Die Zeit’da (Almanca olarak) yayımlanan bu makale, Voltair’in,” Fikirlerinizden nefret ediyorum fakat sizin onları savunabilmeniz için hayatımı vermeğe hazırım.” sözüyle bitirirken; “Türkiye bu temel hakkı vermeğe bugün hazır mı?” diye de sormuş. Mensubu olduğumuz medeniyet anlayışının en kaydadeğer özelliklerinden birisi de, farklılıkları kabullenmektir. Kağıt üzerinde verilmiş olan hakların, bazen yaşanan hayatta karşılığını bulamadığımız bir Türkiye gerçeği hepimizin malumudur. Bazen de bu haklar, kraldan beter kralcı kesilenlerin gadrine uğramaktadır. Fakat bunu bize diyenlerin bir de dönüp kendilerine baktığımızda; bu kuralların kendi içlerince büyük çapta hayatiyet kazandığını fakat sözkonusu Türkler/Müslümanlar olunca bambaşka bir Batı’yla karşılaşıyoruz: Fikirlerini beğenmedikleri T.C. Başbakanı’nı değil savunmak, 24 Mayıs 2014 günü Köln’e gelişi öncesinde koparılan iftira, karalama ve kinle karışık gelişmeler gösterdi ki, ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar. Evet, sözkonusu Türkler olunca, Batı’nın öteki yüzünü daha berrak görüyoruz. Memleketimi idare edenlere ve çağdaş Türkiye’ye yakışmayacak olaylar, haberler, kanımıza dokunduğu kadar, Batı’nın özellikle son yıllarda T.C. Başbakanı’na karşı, ne dostluk ve ne de düşünce hürriyetiyle asla bağdaşmayacak, Voltair’in yukarıdaki sözünü tekzip eder mahiyetteki tavrı da bir o kadar bizim kanımıza dokunuyor. Yok artık!” deKanıma dokunanan ve bana;”Y dirttiren bir başka konuı daha var: Uzun zaman direndim. Daha sonra aileden gençlerimiz beni zoraki ikna ettikten sonra, “sosyal medya”nın birisinde adıma hesap açtılar. Birkaç gün sonra, karşılaştığım sosyal medya curcunasından ürkerek bu defteri iki yıla yakın bir zaman kapalı tuttum. Birkaç aydan beri tekrar zaman zaman girip çıkmaya başladım. İnternet çağı insanımızı bu vesileyle daha yakından tanıma imkânını yakaladım. Bu yazıyı kaleme almama vesile olan resimleri görünce, “yok artık!...” dedim. Önceleri, farklı yaşlardaki eşlerin kolkola resimlerinin görücüye çıkarılmasına, bilmem nerede ve kimlerle yenilen yemeklerin görüntüsünü gözümüze sokarcasına servis edilmesine bir mana veremediğim ve bunun mantığını çözemediğimden tuhaf karşılar, yadırgardım. Bunlara ilaveten son günlerde kabristan manzaralı resimler dikkatimi çekmeğe başladı: Mesela, vefat etmiş bir yakının mezarı başında Fatiha okurken çektirdiği resmi sosyal medyada paylaşanları gördükçe, hayretler içinde kalıyor ve kendi kendime, bu kadarı da olmaz ki... demeye başlıyorum. Birisi, çeşit çeşit yiyeceklerle donatılmış kahvaltı masasının resmini paylaşırken, bir başkası göğsünü gere gere tatil beldesindeki evinin önünde poz vermiş. Bunların hepsi bir kenara, biraz önce gördüğüm resimler karşısında gerçekten irkildim. Sözkonusu sayfadaki görüntüyü önce kapattım, sonra da elimdeki kalemi masanın üzerine fırlatarak biraz geri çekildim. Bu kadarı gerçekten fazla olmuştu. Gencecik baba, hastanede dünyaya gelen çocuğunun daha göbeği kesilmeden, çırılçıplak ve kanlı kanlı resimlerini çekip sosyal medyada paylaşyor. Ben yazmaya devam ederken, bu görüntüleri 88 kişi “beğenmişti”. Peki “kişiye özel” birşeyimiz, mahrem olan yerimiz, yönümüz hiç kalmayacak mı? Nürnberg’den hem Türkiye'ye hem Kuzey Kıbrıs'a tüm uçuşlar uygun fiyatlara! İSTANBUL* Her şey dahil €235 SAMSUN* Her şey dahil €317 ANKARA* Her şey dahil €288 ADANA* Her şey dahil €317 *31 Ekim tarihine kadar başlayacak seyahatler için geçerlidir. Sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Tüm vergiler dahil, gidiş-dönüş web sitesi ücretidir. TURKISHAIRLINES.COM İZMİR* Her şey dahil €288 DİYARBAKIR* Her şey dahil €357 ANTALYA* Her şey dahil €288 ERCAN* Her şey dahil €357 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe Misyonunu Taşıyan Evler [email protected] ller vardır; yapıp edebilmek, edip eyleyebilmek için. Eller vardır; emeği yansıtan, dualar için semaya açılan. Evler vardır; içerisinde İslam’ın anlatıldığı, Allah’ın anıldığı. Evler vardır; Hz. Peygamber’in ahlakının yaşandığı ve yaşatılmaya çalışıldığı. Eller emeği sembolize eder. Eller duaya, elden gelen yapıldıktan sonra açılır. Evler ise İslam’ın yaşanmasında ve yaşatılmasında müthiş birer imkandır. Evler bir okul olursa, oradan yetişenler topluma yön verir. ‘Oku’ emri ilahisi ile başlayan ilahı mesaj eğitime büyük önem vermiştir. Kur’an’da, iman eden kişinin şahsiyetini şekillendiren İslami eğitimin en zor şartlar altında dahi sürdürülmesi gerektiğine dair örnekliklerin olduğunu görürüz. Kur’an Hz. Musa ve kardeşine Mısır’da içerisinde namazın kılındığı evler edinmeleri gerektiğini söyler. Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe, Hz. Peygamber’in İslam’ın öğrenilmesinde kullandığı iki okulun ismidir. İslam’ın öğrenimi Mekke’de Daru’l Erkam’la, Medine’de Ashabı Suffe ismiyle mekanlaşmış ve yaygınlaşmıştır. Hz. Peygamber’in öğretmenliğinde yapılan bu eğitim mekanları İslam’ın Mekke’de hayat bulmasında, Medine’den diğer bölge ve diyarlara yayılışında büyük rol oynamışlardır. 16 yaşlarında evli bir sahabi olan Erkam bin Ebi’l Erkam Peygamber Efendimize “Evim evinizdir” diyerek evini İslamî eğitimin mekanı kılmıştır. Daru’l Erkam, ev nasıl bir imkan sağlar sorusuna verilmiş müthiş bir cevaptır. İm- E öln’de “Küçük İstanbul” olarak da bilinen Keupstrasse’yi hedef alan saldırının 10. yıldönümünde ırkçılığa karşı dayanışma ve birlik festivali düzenleniyor. Saldırının tanıkları, Keupstrasse esnafı, siyasetçiler, göçmen temsilcileri, sanatçılar ve aydınlardan oluşan gurup “Birlikte Zusammenstehen” adı altında bir festival düzenleyecek. 7-10 Haziran 2014 tarihleri arasında düzenlenecek festivalle ilgili olarak bir basın toplantısı düzenlendi. Moderatörlüğünü ünlü göçmen komedyen Fatih Çevikkollu’nun yaptığı basın toplantısına T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Köln Belediye Başkanı Jürgen Roters, Keup Caddesi Dernek Başkanı Meral Şahin, ünlü sanatçılar Udo Lindenberg, Peter Mafail, Wolfgan Niedegin oranizatörler ve çok sayıda Alman basın mensubu katıldı. Düzenlenen toplantıda konuşan Köln Belediye Başkanı Jürgen Roters, “Bundan 10 yıl önce yaşanan acı olayı unutmadık unutmayacağız. Birlikte ırkçılığa karşı ayakta durmalıyız. 180 farklı toplumun bir arada yaşadığı Köln şehrimizde birlikte olmak istiyoruz. Keup Caddesi Dernek Başkanı Meral Şahin ile birlikte güzel bir organizasyona imza atarak caddeyi daha tanılır hale K ❬ ❬ 09 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Murat KUBAT dosya Bugün evlerimize Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’den taşıyacağımız çok örneklik vardır. İnsanlığa örnek olacak bir toplum ancak Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’nin ruhunu taşıyan evlerden çıkacaktır. kanların tükendiği ya da zorlaştığı bir zamanda evler nasıl kullanılır sorusuna cevap verir. Daru’l Erkam’da davetin güzide muhatapları vahyin eğitiminden geçiriliyorlardı. Mekke’deki çıkar odaklarını rahatsız eden ayetler, bu mekanlarda yürekten yüreğe aktarılıyor, hayata taşınıyordu. İslam davası Mekke’de zor şartlar altında Allah’ın ayetlerini öğrenen ve öğreten, Daru’l Erkam’da yetişen güzide sahabilerin omuzlarında yükselmiştir. Ortak bir davanın, ortak bir ideal ve kaygının zihinleri, yürekleri bir kılan mekanın ismiydi Daru’l Erkam. Safa tepesinin yanıbaşında bulunan bu mekanda Allah’ın ayetleri okunuyor, öğreniliyor ve öğretiliyordu. Mekke’de hayat hakkı tanınmayan İslam Daru’l Erkam’la hayat buluyordu. Ashabı Suffe ise Medine’ye hicretin ardından inşa edilen, Peygamber Mescidinin yanında kurulan, ilim tahsil eden, kendilerini Allah yolunda ilme adayan sahabeden oluşuyordu. Efendimiz, İslam’ı tanımak isteyen kabilelere öğretmen olarak burada yetişen sahabeyi gönderiyordu. Geçimleri verilen yardımlarla gerçekleştiren, kendilerini Allah yolunda ilme adayan Ashabı Suffe’nin öğrencilerine Efendimiz ayrı bir önem vermiştir; Ashabı Suffeyi gözetmiş ve onların yetişmesi için büyük fedakarlık göstermiştir. Yetiştirdiği bu okulun öğrencilerine verdiği önemi anlamak için şu olayı anlatmak yeterli olacaktır. Birgün bir kabile Efendimiz’den kendilerine İslam’ı anlatması için öğretmen ister. Peygamberimiz (a.s) Ashabı Suffe’den 70 kadar öğretmeni, bir rivayete göre 40 öğretmeni, gö- revlendirir. Bir tuzak olan bu istekle 70 kadar eğitilmiş sahabi Bi’r-i Maune denilen yerde tuzağa düşürülerek şehit edilirler. Bunun üzerine Efendimiz bir ay boyunca bunu yapanlara beddua etmiştir. Hz. Enes’in şu ifadesi ise Efendimizin eğitilmiş olan bu kadroya ne kadar önem verdiğini gösterir niteliktedir: “Resulullah (s.a.v)’in hiçbir şekilde bu olaydan daha fazla üzüldüğünü asla görmedim.” Evler okula dönüşürse yetişen nesiller kaliteli olacaktır. Ailenin dirliği, dirilişi ve toplumun örnek bir toplum olması bu şekilde gerçekleşecektir. İçerisinde Allah’ın ayetlerinin okunduğu ve üzerinde derin derin düşünüldüğü, namazların birlikte eda edildiği evlerde yetişen nesiller sağlıklı ve örnek toplumu oluşturacaklardır. Toplum ailelerin, aileler şahsiyetlerin aynasıdır. Toplumda ailelerin yapısı, toplumun kalitesini verir. Evlerimizi bir imkân olarak kullanamıyorsak, imkânımızın yokluğundan şikayet etmeye hakkımız yoktur. Evlerimiz irademizin, istek ve arzularımızı gerçekleştirme açısından en rahat ortamlardır. Evler nesillerimizin yetiştiği mekanlardır. Evler şahsiyetlerin kendilerini bulmasında müthiş birer imkandır. Değerlerin yaşanmasında ve yaşatılmasında özgür olanaklar sunar. Şahsiyetin oluşmasında, nesillerin sağlıklı yetişmesinde evlerde oluşturulan atmosfer birinci derecede önemlidir. Bugün evlerimize Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’den taşıyacağımız çok örneklik vardır. İnsanlığa örnek olacak bir toplum ancak Daru’l Erkam ve Ashabı Suffe’nin ruhunu taşıyan evlerden çıkacaktır. Köln Keup Caddesi Festivale Hazırlanıyor getirerek insanlarımızla buluşturacağız” dedi. Irkçı Tehlike Gözardı Edildi Basın bildirisinde “Bundan on yıl önce kendilerine Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU)” adını veren örgütün üyeleri çoğunlukla Türklerin oturduğu Keup caddesine bomba attılar. Bir kuaför salonunun önüne konulan bomba 9 haziran 2004 tarihinde saat 16:00’da patladı. Dördü ağır olmak üzere 22 kişi yaralandı. Federal Kimlik dairenin yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre içine 5 kilogram patlayıcı ve 800 çivi yerleştirilmiş bomba çok sayıda insanı öldürmek için tasarlanmıştı. Soruşturmayı yürüten makamlar ve o zamanki Federal İçişleri Bakanlığı uzun süre aşırı sağcı bir suikasti gözardı etti. 2000 yılında NSU teröristlerince katledilen Enver Şimşek’in kızı Semiye Şimşek’in dediği gibi “Bu sorunu ancak birlikte ve beraber çözebiliriz. Bu nedenle sağ terörün kurbanlarını anmak, birbirimizle konuşmak ve büyük bir sanat ve kültür şenliğini kutlamak için sizleri 2014 yılı Haziran ayının 7-8- ve 9’unda Köln Mülheim’e davet ediyoruz. Dayanışma adına görünür bir sinyal verelim. Dayanışma içerisinde ortak bir gelecek istiyoruz” ifadeleri yer aldı. Keup Caddesi Dernek Başkanı Meral Şahin ise “Düzenleyeceğimiz 3 günlük programda caddemizin tanıtımını en şekilde yapacağız. Irkçılığa karşı hep birlikte dur diyeceğiz. Düzenleyeceğimiz programa Alman sanatçıların yanı sıra Sertap Erener, Zülfi Livaneli gibi ünlü sanatçılar da gelecek” dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 10 ❭ haber Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Dilruba Şirketler Grubu, Bünyesindeki Alternatif Turizmin Parlayan Yıldızı AK-GÜL GRUP OTELLERİ Sizleri Ağırlamak İçin 2014 Yaz Sezonuna Hazır az mevsimi gelmesiyle, yoğun tempo ile geçen günlerin stresini atmak için Muhafazakâr kesimin de yaşam biçiminden ödün vermeden tatil yapabilecek otel arayışları da başlıyor. Yurt içi ve Yurt dışında yardım ve dayanışma faaliyetlerini yürüten Ebrar Derneğinin kuruluşu olan Dilruba Şirketler Grubu-Akgül Grup Otellerinde, Muhafazakar ailelerin şık, konforlu oda ve kaliteli servis anlayışı ile hizmet veren otellerinde, Şirket Organizasyonları ve Bayi Toplantıları için Konferans ve organizasyon hizmet veren Antalya/Kaş/Patara’da 30.000 m² üzerine kurulan AK-GÜL Patara Otelin yanı sıra Antalya/Kalkan ilçesinde kurulu AK-GÜL Pandora Oteli, Bodrum/Turgutreis’te bulunan AK-GÜL Bodrum Beach Hotel ve yine Turgutreis’te bulunan AK-GÜL Bodrum De Luxe Otelleri 2014 Tatil Sezonunda da iddialı. Tatile gitmek isteyenlere her bütçeye uygun seçenekleri sunduklarını, Pazarlama Stratejisi oluştururken fiyat-kalite dengesini koruyarak herkesin tercih ettiği oteller olmasına özen gösterdiklerini belirten Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun, önceliklerinin Muhafazakar yaşamını sürdüren ve bu yaşamları ile de tatil yapmak isteyen konuklarına Alternatif Tatil olanaklarını sunmak olduğunu, bu vesile ile tüm otellerinde alkolsüz hizmet verildiğini, Türk ve Dünya mutfağından da örneklerin sunulduğunu sözlerine ekliyor. Ak Gül Grup Otelleri, oluşturdukları Bayanlara özel plaj ve havuz alanları ile, sosyalleşirken rahatsızlık duymamaları için ise bayanların olduğu özel alanlarda Bayan Personeller görevlendirmeleri ile de Y farklılık oluştururken, sosyal donatı alanlarıyla sosyal yaşam kimliğinden vazgeçmeyecek şekilde hizmet sunarak, Alternatif Turizm anlayışına da yeni bir soluk getirdi. Bay – Bayan ayrı havuz ve plajları, The Spa ve Fitness Merkezinin sunduğu Yüz bakımı, aroma terapi, anti-aging treatments, kuaför hizmetlerine ek olarak, gün boyunca açık olan Türk hamamı, Fitness Center’de kardio salonu, sauna, buhar odası, jakuzi ve hizmeti ile de geniş terapi ve uygulamalarla büyüklere göre de zihinsel ve ruhsal rahatlama aktivitelerin yanı sıra gün boyu süren sahne şovları, animasyonlarla da çocuklar için her şey düşünülmüş. Restoranlarında; Türk Mutfağı, Akdeniz ve Ege Deniz Ürünleri örneklerinin orijinal sunumlarıyla sadece damak tadına değil, özel sunum şovlarıyla da göz dolduruyor. Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun; Konukların yaşam tarzına paralel olarak sunduğu lezzetleri hazırlarken tüm Et Ürünlerinin İslami koşullara göre kesilmesine dikkat ettiklerini, Helal Gıda Sertifikalı ürünlerin kullanılmasına öncelik verdiklerini sözlerine ekliyor. Turizmin yanı sıra İnşaat ve Gıda sektöründe de faaliyetleri bulunan AK GÜL Grup Otellerinin bağlı olduğu Dilruba Şirketler Grubu; Düzce Üniversitesinin Kampüsüne ve Üniversitenin Tıp fakültesi Araştırma Hastanesine 400 metre mesafede geliştirdiğimiz, sosyal yaşam alanları ile bölgede büyük ilgi duyulan ÜNİVERCİTY DÜZCE projesiyle de öğrencilerin ve çalışanların faydalanacağı yaşam alanları inşa ediyor. Düzce’deki projenin başarısı ile Anadolu’da ve İstanbul’da da başarılı projeler gerçekleştirmek üzere hızla çalışmalar yapılmış, İzmir, Antalya, Konya ve Artvin'deki arazileri için mimari projelerin hazırlıkları da tamamlanmış. Gıda Sektöründe Helal Gıda sertifikalı Meyve Suyu üretimi yapan tesislerini faaliyete geçirdiklerini belirten Turan Altun, İstanbul / Silivri’de 10 dönüm arazi üzerine kurulmuş 4000 m2 kapalı alan ve 250 m2 yönetim ofisine sahip, günlük üretim kapasitesi 60 ton olan meyve suyu ve sirke fabrikaları ile, helal gıda, helal pazar parolasıyla çıktıkları yolda emin adımlarla ilerlediklerini de ekliyor. Bosna, Gürcistan, Doğu Türkistan, Kazakistan gibi yurt dışında ve yurt içindeki Ehli Sünnet vel cemaat ile birlikte ortak dayanışma faaliyetlerinin yürütüldüğü EBRAR DERNEĞİ bünyesinde bulunan Dilruba Şirketler Grubunun Ceo’su Turan Altun; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam'ı örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına yön veren, yurt dışında ve yurt içindeki tüm Ehli Sünnet kardeşlerimiz ile ortak çalışmalar yürüttüklerini ekliyor. Dilruba Şirketler Grubu Ceo’su Turan Altun; Turizm Sektöründeki 20 yıllık deneyimleri ile oluşturdukları Marka Değerini, İnşaat ve Gıda sektörü ile genişleterek, ekonomide doğru adımlar ve uygulamalarla emin adımlarla ilerlediklerini, tüm bu faaliyet alanlarında istihdam sağlayarak Milli Ekonomiye katkıda bulunmaktan gurur duyduklarını da ifade ediyor. Köln Valiliği Himayesiyle Türkçe-Almanca Okuma Yarışması LMANYA’nın Köln kentinde düzenlenen Türkçe Almanca okuma yarışmasına yoğun ilgi oldu. GGS Von-Bodelschwingh Strasse okulunda düzenlenen ve Köln Valiliği’nin himaye ettiği yarışmaya çeşitli ilk okullardan, 11 öğrenci ise orta okul ve liselerden olmak üzere toplam 31 öğrenci katıldı. Uzun yıllardır okuma yarışmalarının organizasyonlarında büyük rol oynayan eğitimci Aysel Aksakay, “Bu yarışmayı düzenlemekteki amacımız çift dilliliğin önemini vurgulamak, çocukların okumadaki motivasyonunu yükseltmek ve okumaya karşı ilgilerini arttırmak. Finaller 25 Haziran tarihinde Köln Valiliği’nde yapılacak. A En iyi yatırım eğitime yapılan yatırımdır Yarışmanın jürisinde yer alan T.C. Köln Başkonso- losu Hüseyin Emre Engin ise şunları söyledi: “Bu yarışma bizim çok önem verdiğimiz, aynı zamanda çocukları da heyecanlandıran bir etkinlik. Çocuklarımız çok başarılı ve ailelerdeki ilgi de bizi çok memnun ediyor. Bunun diğer ailelere de bir örnek olmasını ümit ediyoruz. Geleneksel hale gelen okuma şenliğini diğer okullarımıza da yaymak istiyoruz. Çocuklarının ilerde sosyo ekonomik seviyesinin yüksek, burada başarılı gençler olmalarını arzu ediyorlarsa ailelerin her iki dili de iyi bir şekilde öğretmeleri gerekiyor. Bizim bundan sonraki nesillere bırakacağımız en iyi miras eğitim olacaktır. Eğitim de ailelerde başlayıp onlarda bitiyor. En iyi yatırım eğitime yapılan yatırımdır.” HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 11 ❭ haber Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Kassel Mattenberg Mevlana Camii İbadete Açıldı assel - Mattenberg DİTİB Mevlana Camii açılış dolayısıyla düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici, Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, Frankfurt Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Dağlı, Essen Din Hizmetleri Ataşesi Suat Okuyan, Hes- K sen DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Fuat Kurt, Kassel Belediye Başkanı Bertram Hilgen, Kassel ve çevresinden din görevlileri ve dernek yöneticileri. sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda Türk ve Alman vatandaşı katıldı. Açılış töreni, saygı duruşu ve Milli Marşların okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Mattenberg DİTİB Mevlana Camii Dernek Başkanı Zeki Demir’in selamlama konuşmasının ardından davetliler tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapıldı. Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, caminin yapımında emeği geçenler adına Dernek Başkanı Zeki Demir’e bir plaket taktim etti . Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, ‘’Camilerin sadece ibadet yeri olmadığını aynı zamanda sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı mekanlar olduğunu ve camilerin bizim toplumumuzun her alanında yeri olduğunu’’ ifade etti. Ayrıca burada görmüş olduğu sevgi ve saygıdan dolayı çok memnun olduğunu açıklayan Yılmaz, sözlerinin sonunda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in selamlarını getirdiğini söyledi. Frankfurt Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Dağlı tarafından yapılan duanın ardından kurdele kesilerek caminin açılışı gerçekleştirildi. Açılış sonrası davetlilerle birlikte cami gezildi ve cami müştemilatı hakkında bilgi verildi. YTB II. Türkçe Öğretim Çalıştayı Gerçekleştirildi TB Uluslararası Öğrencilere Türkçe öğretiminde oldukça başarılı faaliyetler gerçekleştiren Türkçe öğretim merkezleriyle Uluslararası Öğrencilere yönelik Türkçe öğretimi için işbirliğine devam ediyor. Geçen yılki çalıştay sonuçlarından alınan güçle bu yıl da belirli temalar çerçevesinde geniş katılımlı yeni bir çalıştay düzenlendi. 16-18 Mayıs 2014 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Çalıştay’a Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsünden birer temsilci ile birlikte 32 merkez, 38 şubeye ulaşan Türkçe Öğretim Merkezlerinden 1’er idareci ve 2’şer okutman davet edildi. 2 gün boyunca yoğun bir programın takip edildiği Çalıştay’da 120 kişilik bir ekiple Uluslararası Öğrencilere Türkçe Öğretiminin sorunları tartışıldı. Akademik Türkçe, Merkezlerin Akreditasyon ve Denetimi, Öğretim Elemanlarının Yetkinliğinin Temini ve Geliştirilmesi, Eğitim Materyalleri ile Müfredat ve Ortak Sınav konuları 5 önemli tema olarak belirlendi ve olumlu olumsuz tüm yönleriyle masaya yatırıldı. Y Çalıştay’a katılan tüm kurum temsilcileri ve Türkçe öğretim aktörleri çalıştayın çok verimli geçtiğini ve burada elde edilen sonuçlarla geleceğe çok daha ümitli bakabildiklerini ifade ettiler. Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz Hanau Edisonstr. 6 . 63457 Hanau Tel: 06181-9456821 Frankfurt (Frischezentrum) Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt Tel: 0163-2022024 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 14 ❭ haber Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Düsseldorf’taki Ambalaj Fuarına Türkiye Damga Vurdu lmanya’nın Düsseldorf şehrinde “İNTERPACK 2014 Uluslararası Ambalaj Malzemeleri ve Makineleri Fuarına” katılan Türk şirketler damgasını vurdu. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde İstanbul İhracatçılar Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından gerçekleştirilen Türkiye Milli Katılım Organizasyonu altında Türkiye’yi 46 firma temsil ederken fuar alanındaki beş ayrı alanda (7.1, 7. 2, 8 A, 9, 10) ambalaj ürünlerini sergilediler. Türk firmaları ilaç, kozmetik, gıda, içecek ve tüketim sektörleri başta olmak üzere tüm sektörlere hizmet veriyor. Üç yılda bir düzenlenen beş kıtadan 60 ülkenin katılımı ile gerçekleştirilecek olan İnterpack Fuarı, yaklaşık 174.000 metrekarelik alanda toplam 2700 firma ve sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Fuar’da bulunan Türk şirketlerini ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Düsseldorf Başkonsolosu Alaattin Temür ve Düsseldorf Ticaret Ataşesi Hüsamettin Kılıçkaya şirket yöneticilerinden bilgi aldılar. Düsseldorf Başkonsolosu Alaattin Temür; „Büyük bir katılım yapıldı. Türkiye’den İstanbul İhracatçılar Birlikleri bireysel katılımlarla birlikte 150‘ye yakın firma iştirak etti. zim şu anda kağıt, karton ambalağ, kırtasiye ürünleri olarak yaklaşık ihracatımız 2 milyar doların üzerinde bulunuyor. Globalleşen dünyada artık ihracat çok önemli hale gelmiştir. Tabi ki dışa açılmak ancak ihracatla oluyor. Katıldığımız fuarlarda bu bağlamda ömemlidir. Bizim 2023 vizyonumuz var. Bu bağlamda kağıt karton ambalajda 8 milyar, mobilya da 6 Milyar dolar ve orman ürünlerin de 2 milyar dolar olmak üzere 2023 hedefimiz 16 milyar dolardır. Hedefimize giderek yaklaşıyoruz. Önümüzde 9 yılımız kaldı. Bu yıl ki ihracat artışımız 4 milyar 580 milyon dolardır. Geçen yıla nazaran şu anda yüzde 14,4 olarak çıkmıştır. Ümid ediyorum ki 16 milyar dolarlık hedefimize yaklaşacağız” dedi. A Biz tüm katılımcılar arasında dördüncü sıradayız. Bu tabiki bizim bu alandaki şirketlerimizin ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor. Bütün şirketlerimize başarılar diliyorum. İnşallah şirketlerine faydalı iş bağlantıları yaparlar“ dedi. İstanbul İhracatçılar Birlikleri Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tever, “Bu fuardan çok önemli beklentilerimiz var. Ümid ediyorum ki olumlu sonuçlar alarak ihracatımız artacağız. Bi- Mörfelden-Walldorf’ta “Der Tanz der Farben mit dem Wasser” Adlı Ebru Sergisi er Tanz der Farben mit dem Wasser adlı serginin açılışına T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici ve Mörfelden Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker katıldılar. Serginin açılış konuşması ve Ebru sanatçısı Orhan Erdoğan`ın misafirleri selamlama konuşmasının ardından, Orhan Erdoğan ve Mörfelden-Walldorf belediyesinin himayesinde, Mörfelden integrasyon bürosunun çabalarıyla düzenlenen kursa katılan bazı kursiyerlerin canlı ebru gösterisiyle Der Tanz der Farben mit dem Wasser adlı serginin açılışını gerçekleştirdiler. T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici konuşmasında kendisinin de sanatla zamanının kısıtlı olmasına rağmen vakit bulduğunda yağlı boya ile resim yaptığını ama Ebru sanatının değerinin daha başka olduğunu, bunun için ebru sergilerine memnuniyetle katıldığını, Orhan Erdoğan`ın bundan önceki sergisine de katıldığını anlattı. Orhan Erdoğan`ı değişik etkinliklerde sıklıkla gördüğünü ve bundan çok memnun olduğunu, Almanya`da Ebru sanatının tanıtımında ve öğretiminde yardımcı olduğu için kendisine teşekkür etti. Mörfelden-Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker de konuşmasında; "ebru sanatını kendilerinin düzenlediği bir etkinlikte ilk defa gördüğünü ve izlerken çok etkilendiğini anlattı. Bu etkinlikte Orhan Erdoğan`ın yardımıyla bir ebru denemesi yaptığını ve ebru sanatının huzur verici ve dinlendirici olduğunu ebrunun yapılışını seyrederken dahi insanın huzur bulduğunu, o anda başka bir şey düşünemediğini anlattı. Mörfelden-Walldorf belediyesi olarak kendi bünyelerinde ebru kursunun verilmesinden memnun olduklarını ve sergideki yoğun ilgiden dolayı tekrar kurs düzenliyebileceklerini belirtti. Ebru sanatçısı Orhan Erdoğan ise konuşmasında; "Ebru tamamen doğal malzemelerle, kitreyle yoğunlaştırılmış su yüzeyinde SIĞIR Ödü ile ayarlanmış boyaların, at kuyruk kıllarıyla sarılmış fırçalarla su yüzeyinde serpilerek yapılan bir kağıt süsleme sanatıdır. EBRU: Sevgi, sabır ve zaman isteyen bir sanattır. Her sanatın belirli özellikleri vardır. Ebru sanatının da kendine göre pek çok özelliği mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de ve en güzel olanı burada hepimizi ilgilendiren ENTREGRASYON olgusuyla benzerliğidir. Tekneye attığım her boya kendi tonunu koruyarak, başka boyaların rengine karışmadan ahenk içinde hep beraber yanyana, iç içe durabilmekte. Bir bütünlük ve güzellik oluşturmaktadır . Evet hepimiz aynı sehirde, aynı mahallede ve de aynı havayı teneffüs ediyoruz. Ne güzel değil mi, böyle hep beraber bir çatı altında anlaşıp kaynaşmak, birbirimizi üzmeden birbirimizi olduğu gibi kabul ederek, birbirimize yardım ederek, hoşgörü çerçevesinde hep beraber yaşamak. Program sonunda Orhan Erdoğan, T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici ve Mörfelden-Walldorf Belediye Başkanı Heinz-Peter Becker`e birer Ebru tablosu hediye etti. D HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ özel köşe Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Bebeklerde Uyku Gelişimi Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected] er evli çiftin mutluluğuna mutluluk katan bir olaydır evlat sahibi olmak. Bu ayki yazımızda bebeklerin uyku gelişimi hakkında bahsetmek istiyorum. Yeni doğan bebeklerde gece ve gündüz algısı gelişmemiştir. Bu sebepten dolayı bir çok anne ve baba ilk aylarda uykusuz kalabiliyor. Uzmanların görüşüne göre bebeklerin uykuyu öğrenmesi gerekiyor. Bu yazımda sizlere bir kaç tavsiye de bulunmak istiyorum. Bebeğime uykuyu eğitebilir miyim? Evet, bebekler dünyaya geldiklerinde gece ve gündüz algısı gelişmemiştir. Sadece açlık hissinden yönlendirilirler, bu yüzden ilk aylarda 2 ve 4 saat arası uyanırlar gece ve gündüz fark etmeksizin. Çocuklarda 3 yaşından sonra yetişkinler gibi uyku düzeni oluşur. Ebeveynler bebeklerinin uykuyu öğrenmesinde destek olabilirler eğer belirli uyku kurallarını pratiğe geçirirlerse. Bu uyku kuralları nelerdir? Uykuya geçmede önemli rol oynayan şey ışıktır. Eğer karanlık ortam olursa vücudumuz uyku hormonu olan Melantonin üretmeye başlar. Ebeveyinlere tavsiyem bebeğin odasının geceleri karanlık olması. Bebek geceleri uyandığında ve karnı doyurulması gerektiğinde, bu işlemi loş ışıkta yapınız ve bebeğinizle mümkünse hiç konuşmayınız. Böylece bebek daha kolay tekrar derin uykuya geçer. Gündüz vakitlerinde bebeğiniz uyanık olduğunda, onu oynatın ve hareket ettirin. Böylece bebek gündüz zamanlarını aktivite ile ve geceleri de dinlenme zamanı olarak algılar. Hangi uyku eğitimini seçerseniz seçin yapılacak ilk şey bir rutin oluşturmak olmalı. Uyku saati yaklaştıkça daha az hareketli aktiviteler yapmalı, sakinleşmeli. Hangi uyku rutinleri vardır? 1) Odanın karanlık olması 2) Uykuya geçmesine yardımcı olarak ninniler H 3) Uyumadan önce hikaye okumak 4) Sıcak banyo Önemli olan bu rutinlerin gece uyutmadan önce uygulanması ve hergün aynı saatinde ve sıralamayı bozmadan uygulamak. Bir bebeğin kendi kedine uykuya geçmesi zorunlu mu? Prensipte bebeğinizin ne zaman uykusu gelirse, o zaman yatırmanz doğru olanıdır. Böylece bebeğinizde kendisi uykuya geçer. Bebeğinizin uykusu geldiğini şu belirtilerden anlarsınız: Hareketlerinin yavaşlaması, esnemesi, mızmızlanması, gözlerini ve kulağını kaşıması… Bebeğinizin uykusu gelene kadar kucakta taşımak yanlış bir davranıştır. Önemli olan bebeğe uykunun dinlendirici tarafını göstermek. Uyumayı çocuğunuza ceza yöntemi olarak öğretmeyiniz, ya değilse uyumaya karşı tepki oluşur. Son olarak size Doktor Harvey Karp`in bebeklerde uygulanabilecek uyutma metodunu tanıtmak istiyorum. Kundaklama: 3-4 aylık olana kadar yapılabilir. Bebeğin sinir sistemi ilk 3 ayda tam olarak gelişmediği için kundaklanmadığı takdirde uykusu sırasında hare- ket ederek kendini huzursuz etme ve uyandırma eğilimi var. Kundaklama bebeğin anne karnındaki durumunu hatırlatır. Bebek ilk başta sıkılmış gibi itiraz etse de eninde sonunda buna alışır ve daha rahat eder. Bebeği yan ya da karın üstü yatırma: Bebekler sırt üstü yattıklarında düşme hissi yaşarlar. Bebeği yan ya da karın üstü yatırmak rahatlamasına neden olur. Ancak gözlem altında uygulanmalıdır. Ayrıca bebek uyuduğunda SIDS’i (ani bebek ölümü) engellemek için mutlaka sırt üstü yatırmalıdır. Şşşş sesini çıkararak rahatlatma: Bebekler anne karnında iken dış ortamdaki sesleri 24 saat duyarlar. Bu nedenle bebeğe sessiz ortam yaratmak yerine arka fon gürültüsü ya da beyaz gürültü dediğimiz seslerde daha rahat ederler. Anne-babanın şşşş demesi ilk uygulanabilecek beyaz gürültü örneğidir ve bebeğe anne karnındaki kan pompalanmasını hatırlatır. Anne-baba bunu sürekli yapamayacağı için diğer beyaz gürültüler de kullanılabilir (örnek- Çamaşır makinası, banyo havalandırma fanı, saç kurutma makinası) Bebek ne kadar gürültülü ağlıyorsa beyaz gürültünün tonu da o kadar yüksek olmalıdır. Bebek uykuya daldıktan sonra gürültü yavaş yavaş azaltılarak kesilebilir. Sallama: Sallama hareketi de yine hızlı ve ritmik olarak başlamalı, bebek uykuya dalmaya başlayınca yavaşlatılmalıdır. Bebeğin karnına yumuşak bir şekilde basınç yapan pozisyonlarda bebeği tutmak daha faydalı olur. Emme: Emme en son başvurulacak çaredir. Bebek nispeten sakinlemiş iken daha derin uykuya dalmasını sağlar. Anne memesi en etkili araç iken her zaman pratik olmayacağı için emziğe de başvurulabilir. 3-4 aydan büyük bebekler kendi parmaklarını ya da başka objeleri emerek de aynı rahatlığı sağlayabilirler. Sönen Ocaklarda Yanan Ateşler Şengül USLU • [email protected] Ölümlerden ölüm beğenin! Canı vemeden önce mi, yoksa sonra mı girmek toprağa? O gün, toprağın altında, kapkara bir kömürün ardında, pusuda bekliyordu kara ölüm. Sinsiydi. Ama her zamankinden daha bi fazla. Arz kana susamıştı sanki, gözyaşına susamıştı. Toprağın nefsi o kadar azgın, o kadar açtı ki, yeryüzü doymayacak gibiydi ete kemiğe. Garip bir hüzün kokusu yakar gibiydi genizleri. Daha günün ilk saatinden kim sezebilirdi ki son demin geldiğini? Soma’da, aslanın ağzındaki ekmeği almak için çırpınan, tam üçyüz aslanın kaderiydi bu son dem. Yer altında yaşamak, yer altında ölmek. Ölmek için değil, yaşamak için ordalardı oysaki. Cam dibinde, hergün yollarını gözleyen sevdikleri için bir lokma ekmek, bir yudum su götürmek için ordaydı onlar. Yeraltı askerleri... Sabahın en seherinde, seherin sahibine şükürle yola düşerler her gün. Güneş bile uyanmamışken henüz. Aydedenin, yeryüzüne son bakışlarına, çimenlerde can çekişen minik çiğ tanelerine ve de gökyüzünün son kızıl gülüşüne selam ederler. Güz bir hışımla omuzunu sıvazlayan rüzgarın da bir dost olduğunu anlamıştır çok önceden o hayat savaşçısı. Güneşin rüzgarla ebedî savaşı gibi, o da savaş açmıştır yaşamın zorluklarına. Dosttur feleğe, önüne çıkardığı tüm engellere rağmen. Bazen çelme takmasına, kimi zaman karanlıkta koymasına, bazı gün de başına taş atmasına alışmıştır artık. Kimi taşla yarılsa da başı, “acıma dı ki!” diyerek gülüp geçmesini de öğrenmiştir artık o. Sıradan bir gündü belki o gün de. Ya da öyle sanmıştı herkes. O sabah da sımsıcak yastığın yanıbaşında, arsızca çığlık atan çalar saate bir yumruk geçirmiş, yine de başedememişti o arsızla. Terketmekten başka çare yoktu rüyalarını. Erken kalkmak rızkın anahtarı değil miydi zaten? Bir bardak sıcak çay, bir parça bayat ekmek, azıcık da beyaz peynir sokumuyla başladı yeni güne. Her günki gibi koyuldu, henüz siyah sisi arınmamış caddeye. Hayalleri vardı her birisinin, en ulaşılası. Mutluluğu yakalamaktı umutları. Kimine göre bir bulut kadar uzak, kimine göre de bir çiçek kadar yakındı mutluluk. Kimisi kokusuyla yetinirdi çiçeğin, kimisi ışığıyla yetinirdi güneşin. Genci, yaşlısı, hepsinin başka başkaydı umutları. Kapkara bir maden ocağında, bembeyaz yarınların hayaliyle ter döktüler her gün. Karanlığın içinde, aydınlığın savaşını verdiler hep birlikte. Gün ışımadan girdikleri yeraltından, gün kararınca çıktılar hergün. Kömürün karası bulaşırdı yedikleri ekmeğe, içtik- leri bir yudum suya. Tatlıydı yine de. Anaların ak sütü gibi helaldi çünkü, tertemizdi. Her birinin belleğinin bir köşesinde, mesud etmek vardı sevdiklerini. Maaş gününü beklerdi sabırsızca. Bir kara şimşekle oğulcağızını, sarı saçlı bir oyuncak bebekle küçük kızını, bir demet papatyayla can yoldaşım dediğini sevindirmekti belki de sabırsızlığının sebebi. Kimisinin bir yuva kurmaktı hayali, belki üç beş kuruş birikince. O ay alabilecekti belki de sevdiceğine, gözüne kestirdiği söz yüzüğünü. Belki hasta annesinin, bir diğeri hasta çocuğunun ilaçlarını götürecekti o gün evine.Ve dumanı burnunda sıcacık bir ekmek, sıcacık bir gülücükle birlikte. Yazık! Kader, o gün azık torbasına ölüm doldurdu. Anlamamıştı kimse, aldığı nefesin son nefes, yediği lokmanın son lokma, içtiği yudumun son yudum olduğunu. Güneşin aslında son kez doğduğunu. Bilemezdi ki, sabah evden çıkarken son kez öptüğünü sevdiğini. Son kez okşadığını evladının, minicik ellerini. Bilemezdi aldığı son nefesi bir daha geri veremeyeceğini... Bu ne acı bir gündür, bu ne çaresiz gayret Melekül mevt çığlığını kimse duymamış hayret! Soma şehitlerini, son duayla selam et... El-Fatiha! HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 haber DİTİB “Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması” Almanya Finali IGMG Kadınlar Teşkilatından İlim Yolunda Anlamlı Yarışma in Hizmetleri Müşavirliği ve DİTİB işbirliği ile bu yıl 16.si düzenlenen “Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması” Almanya finalinin birincisi Köln bölgesi oldu. Almanya geneli bölge birincilerinin katıldığı “16. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması” finali DİTİB Merkez Camii Konferans Salonu’nda yapıldı. Yarışmaya; Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, Din Hizmetleri Ataşelerinin yanı sıra din görevlileri, dernek yöneticileri, öğrenci velileri ile çok sayıda davetli katıldı. DİTİB Özel Kalem Müdürü Alaattin Salçık’ın sunumu ile gerçekleşen yarışma, Stuttgart bölgesi Sindelfingen Ulu Camii Din Görevlisi Abdullah Bora’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Kazım Türkmen, programın açılış konuşmasını yaptı. Soma kömür oçağında hayatlarını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet dileyerek sözlerine başlayan Türkmen, hepimizin yüreğini yakan Soma faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Rabbim’den rahmet diliyorum. Yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar diliyorum. Geri de kalan alilelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.” Yarışmadaki esas amacın camilerimizde yetişen çocuklarımızı ödüllendirmek, teşvik etmek, ailelerine ve topluma gösterip kendilerini onure etmek olduğunu ifade etti. Türkmen, “Bu yavrularımız bu yarışmaya önce alt bölgeler, ardından bölgeler sonucunda Almanya finaline gelmişlerdir. Bu özveriyi gösterdikleri için öncelikle hepsini tebrik ediyorum. Bu yavrularımızı yetiştiren din D görevlisi arkadaşlarımı tebrik ediyorum” dedi. Topluma örnek insanlar olmalıyız Türkmen konuşmasını şöyle sürdürdü: “En büyük hedefimiz çocuklarımızın dinine ve yaşadığı topluma faydalı nesiller yetiştirmektir. Bunun da Almanya‘da en güzel makanı camilerdir. Ahlaklı ve imanlı nesiler yetiştirerek örnek göstermeliyiz. Bilgi yüklü değil, bilginin eyleme dönüştüğü gençler yetiştirmeliyiz. Bu öğrendiğiniz bilgilerle daha yüksek hedefler belirlemenizi de arzu ediyoruz. Çalışırsanız çok şeyi başaracağınızı, bu yarışmaya katılarak gösterdiniz. Bu sizden sonraki nesillere de örnek bakımından çok anlamlıdır.” Konuşmaların ardından Karlsruhe Din Hizmetleri Ataşesi Mustafa Akpınar başkanlığında Din Hizmetleri Ataşeleri Ramazan Ilıkkan (Düsseldorf ), Suat Okuyan (Essen), Zekeriya Bülbül (Hamburg) ve Suat Altunkuş (Münster)’dan oluşan jüri ile yarışmaya geçildi. Yarışmaya Almanya genelinde kendi bölgelerinde birinci olan öğrencilerden oluşan üçerli gruplar halinde 13 bölge grubu katıldı. 40 soru üzerinde yapılan ve kıyasıya mücadele edilen yarışma sonunda, birinciliği Köln bölgesinden Tugba Afat, Zeynep Kızılaslan ve Safa Öcal alırken, ikinciliği Hamburg bölgesinden Emirhan Akkaya, İbrahim Akpınar ve Enes Erdoğan, üçüncülüğü ise Nürnberg bölgesinden Recep Bozkurt, Halil Mete Orbey ve Furkan Özçoban elde ettiler. 16. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması Almanya Finali; dereceye giren yarışmacılara, belge ve ödüllerinin verilmesiyle sona erdi. GMG Kadınlar Teşkilatı İslami İlimler Kurslarının “11. Bilgi, Hitabet ve Tilavet Yarışması”nı Kelsterbach’ta gerçekleştirdi. 18 Mayıs’ta düzenlenen IGMG Kadınlar Teşkilatı Bilgi, Hitabet ve Tilavet Yarışması’na 26 bölgeden katılım sağlandı. Yarışmada 43 İslami İlimler Kursu arasından; Köln, Düsseldorf, Ruhr-A, Kuzey Ruhr, Freiburg-Donau, Württemberg, Hannover, Kuzey Hessen ve Avusturya Linz olmak üzere 9 bölgeden yarışmacı mücadele etti. IGMG Kadınlar Teşkilatı (KT) Başkanı Hatice Şahin yarışmayı organize eden ve katılım sağlayan herkese teşekkür ettiği konuşmasında; “Bilgi, hitabet ve tilavet bizler için çok önemli. Bu nedenle bu alanlardaki eğitimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla yıllar önce İslami İlimler Kurslarımızın açılmasına vesile olanlara şükranlarını sunuyorum.” dedi. Şahin, İslami İlimler Kurslarının açılmasının amacını; “Eğitimli hanımlarla birlikte sağlıklı nesiller yetiştirmek, kulluk ve ümmet bilincini geliştirmek, kadrolarımızda yer alacak şuurlu insanlar yetiştirmek ve böylelikle geleceğimizi teminat altına almaktır” sözleriyle ifade etti. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, bir selamlama konuşması için programa katıldı. Ergün, yarışmayı düzenleyenlere teşekkür ve takdirlerini sunduktan sonra; “Bugün dünya ilimden yoksun değil, Müslüman ülkeler de ilimden yoksun değil. Ancak günümüzde ilmin getirdiği sorumluluklar hakkıyla yerine getirilmediği için yeryüzünde bugün bozgunculuk var, bölücülük var. Sizler kadınlar olarak bu noktada öncüsünüz, İslami İlimler Kurslarımızı bundan on yıl önce başlattınız ve bugün profesyonel bir şekilde yürütmektesiniz. Allah’tan bunun karşılığını alacaksınız. Öncü olmak güzeldir ama öncülüğü devam ettirmek de önemlidir.” dedi. “Eğitimde hem kemiyet, hem keyfiyet mühimdir.” diyen Ergün, İslam Toplumu Millî Görüş’ün Avrupa’daki ilim çalışmalarıyla alakalı bilgilendirmelerde bulundu. KT Eğitim Başkanı Handan Yazıcı gerçekleştirilen yarışmanın; talebelerin öğrendikleri bilgileri topluluk karşısında kullanma becerilerini geliştirmek, özgüvenlerini artırmak, bilgilerini güncelleştirmek gibi hedefleri olduğunu söyledi. Jüri heyeti Hamburg KT Bölge Eğitim I Başkanı ve Tashih-i Huruf eğitmeni Hatice Kestel, GM KT Eğitim Komisyonu üyesi ve aynı anda jüri başkanı olan Rabia Neziroğlu ve Hamburg Bölgesi KT eski Başkanı ve İslami İlimler hocası Nurhan Yılkın’dan oluştu. Kuralların açıklanmasından sonra Tilavet Yarışması başlatıldı. Kuzey Ruhr’dan Ayşe Kuşçu, Freiburg-Donau’dan Merve Gültekin, Köln’den Ayşe Nur Bozkurt, Ruhr-A’dan Rukiye Bölük, Hannover’den Bahriye Tanış, Avusturya Linz’den Yasemin Tanrıverdi, Düsseldorf ’tan Meryem Aslan, Kuzey Hessen’den Kübra Bal ve Württemberg’den Meryem Dağ’ın katıldığı Tilavet Yarışması, kulak ve kalplere işlenen Kur’an nükteleriyle gerçekleştirildi. Hitabet Yarışması’na geçildiğinde ise kurallar açıklandıktan sonra Düsseldorf adına Şeyma Efe, Ruhr-A adına Gülnur Özdemir, Kuzey Hessen adına Özlem Tufan, Hannover adına Nergiz Sağır, Freiburg-Donau adına Merve Akbudak, Kuzey Ruhr adına Saniye Uçkun, Württemberg adına Saliha Dursun, Avusturya Linz adına Tülay Çitli ve Köln’ü temsilen Hüsna Taşkın en iyi hitap için yarıştı. Daha sonra Bilgi Yarışmasına geçildi. Kuralların açıklanmasının ardından başlatılan yarışma, üçerli gruplar halinde gerçekleştirildi. Sorulan 20 soru sırasında yarışmacılar arasında tatlı bir rekabetle birlikte heyecan dolu anlar yaşandı. Yarışmalarda sırasıyla dereceye girenler şöyle açıklandı: Tilavet Yarışmasında; 1. Ayşe Nur Bozkurt (Köln), 2. Meryem Dağ (Württemberg) 3. Meryem Aslan (Düsseldorf ). Hitabet Yarışmasında; 1. Saliha Dursun (Württemberg), 2. Nergiz Sağır (Hannover), 3. Hüsna Taşkın (Köln). Bilgi Yarışmasında; 1. Hannover, 2. Düsseldorf , 3. Württemberg Bölgesi. Dereceye giren yarışmacılara hediyelerini Hatice Şahin ve Handan Yazıcı takdim etti. Katılımcıların coşku, sevinç ve şükür gözyaşlarını akıttığı yarışma, Tilavet Yarışması’nın birincisi Ayşe Nur Bozkurt’un kapanış Kur’ân-ı Kerîm’i ile son buldu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ haber Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 Köln’deki Nimet Grill’den Pro Köln’e Pro Köln Siz Hiç Tatlı Değilsiniz! öln’ün üçü Kalk semtinde, biri Mülheim`de, biri Chorweiler`de, ikisi Chlodwieg Platz`da olmak üzere 7 işletmesi bulunan NİMET GRİLL’in yaptığı tüm Köln`de gündem maddesi oldu. Geçtiğimiz ay yeni açılışını yaptığı Chlodwieg Platz`daki lüks restorantının üst katına astığı dev afişe beklenmedik tepkiler geldi. Özellikle Köln`de DİTİB tarafından yaptırılan Merkez Cami karşıtlığı özelliğiyle tanınan, aşırı sağ uç partisini, "Pro Köln K schmeckt uns nicht" yazısıyla eleştiren işletme sahibi Bahattin Demirci gazetemize ses getiren eylemini paylaştı: "Biz Avrupa`ya yakışan eleştiri kültürüyle Pro Köln gurubunu mesleğimizin espirisiyle bir göndermede bulunduk. Bu olay başta bizleri şaşırttı. Çünkü biz tepki beklerken Alman vatandaşlarının desteği bizi bu toplumda bir kez daha ümitlendirdi. Yaptığımız afiş dolayısıyla çok sayıda Alman basını gelmesi bizlere göre de sürpriz oldu. Ve çok olumlu eleştirilerle moral bulduk" dedi. "Pro Köln sen hiç tatlı değilsin" anlamına gelen afişi gören Türk vatandaşları cesaretinden dolayı işletmeci Bahattin Beyi tebrik etti. Öte yandan Köln`de yaşayan gurbetçilerimiz tarafından Bol Kepçe lakabıyla anılan Nimet Grill kurumlara yaptığı sosyal desteği ve hayır çalışmalarıyla da tanınıyor. DİTİB Friedberg Ayasofya Camiinde Tac Giyme Töreni İTİB Friedberg Ayasofya Camiinde Kur`an-ı Kerime geçen çocuklar için bir “Tac Giyme Töreni” düzenlendi. Programın açılış Kur`an-ı Kerimini idarecilerden Baki Yaya okudu. DİTİB Friedberg Ayasofya Camii Başkanı Bahtiyar Yaya bir selamlama konuşması yaptı. DİTİB Friedberg Ayasofya Camii İmam Hatibi İsmail Aydın Hocaefendi de bir selamlama konuşması yaptı. İsmail Aydın Hocaefendi konuşmasında; Peygamberimiz ve Samimiyet konulu kısa bir konuşma yaptı. Programın sunucusu da olan İsmail Aydın Hocaefendi kısa bir bilgilendirme de yaptı. İlk olarak okul öncesi grup öğrencilerinden dereceye girenler Tacları takılmak üzere sahneye davet edildi. Bu çocukların Taclarını Kadınlar İdarecilerinden Ayla Soğancı ile Nurdane Karahan taktı. Tac takılan çocuklar sırası ile şiir ve ezberledikleri surelerden okudular. Salonda bulunanlar tarafından alkışlanan çocuklara ilgi büyüktü. Daha sonrasında diğer öğrencilerden bazıları sahne- D ye davet edildi. Burada çeşitli hadisleri ve Peygamberimizle alakalı şiirleri okuyan çocuklar yine katılımcılardan alkış aldılar. Tüm öğrenciler sahneye davet edilerek kendilerine Cemiyet Kadınlar İdarecileri Serpil Çırak, Fatma Okur tarafından hazırlanan hediyeler takdim edildi. Programın hazırlanmasındaki katkılarından dolayı Rümeysa Aydın Hocahanıma öğrenci velileri ve idareciler tarafından hediye takdiminde bulunuldu. Program sonunda Kadınlar Teşkilatı tarafından hazırlanan pasta açık artırma ile satışa sunuldu. İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın: Schützenstraße 5 64283 Darmstadt zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr *Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten. HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan HE D HAC S İYELİK ETLER İMİZ Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Ev Kadınlarına Borçlanma Kalkıyor mu? Erhan NACAR www.erhannacar.de urtdışı borçlanma ilk olarak 2147 Sayı Kanun ile hayatımıza girmişti. Daha sonra Almanya Emeklilik Kasası ile Türkiye SGK aralarında hem Avrupa’da yardım alarak Türkiye’de maaş almanın iki ülkenin zararına ve aynı zamanda çalışarak Türkiye’de maaş almanın etik olmadığı yönündeki görüşler üzerine 1980 yıllarından sonra 3201 Yurt Dışı borçlanarak emekli olmak yasası genişletilerek bu günkü mevcut hali ile TÜRKİYE’den emekli olmanın emeklilik şartlarını getirmesi ile Avrupada yaşamakta olan vatandaşlarımıza bir nevi zorluklar çıkartılması ile emekli olmak için farklı farklı yasal yollar ile davalar açmalarına sebep olmuşlardır. 17/10/2012 tarihinde Türkiye’de bir gazete ile manşetten bir haber ile Uyandık.. Haber manşeti şöyle idi; GURBETÇİNİN DÖVİZİ SGK’NIN BAŞINA DERT OLDU... şeklindeki haber Türkiye’de iki önemli bir konuda Bakan olan Maliye Bakanımız Y MEHMET ŞİMŞEK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız FARUK ÇELİK %10 SGK açığının YURTDIŞI BORÇLANMA yaparak emekli olanlardan geldiğini söylemeleri. Aslında Avrupa’da yaşamakta olan vatandaşlarımızın tam hızla Türkiye’den EMEKLİ müracaatına hız vereceğini biliyorlar mıydı. Sebebi bu şekilde yapılan söylem Türkiye’de emeklilik olmayı düşünmeyenleri bile düşünür hale getirmiştir. Ve de bu söylendi halen Avrupa’da konuşulmaktadır. Sosyal Güvenlik Uzmanı Olarak ANKARA/KIZILAY’ı bilenler TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE yakın olduğunu bilirler. Her Salı Grup toplantılarına katılır ve Sosyal Güvenlik ile ilgi li bilgileri almak için fısıltılar duyarım. Ve yurtdışı borçlanma kesinlikle kaldırılamaz görüşüne vardım. Fakat ÖNEMLİ: Türkiye’de bir ev kadınının mahkeme kazandı haberleri üzerine biraz araştırdım. İSTANBUL’lu bir hanımefendinin yurtdışındaki teyzesinin Türki- ye’den emeklilik işlemlerini yapmış olduğu belge ile önce SGK yurtdışı servisine ikametgah sürelerini borçlanmak istemesi ile İLGİLİ söylemler. SGK tarafından RET edilmesi. Ve 2007 yıllarında açılan dava 2012/11 kazanılması üzerine bir EMSAL teşkil edeceğinden Avrupa’da EV HANIMLARININ/KADINLARININ Yurtdışı borçlanma yaparak emekli olmaları KALDIRILMASI pek yakında gündeme gelirse şaşırmayalım. Sebebi ise ev kadınları Türkiye’de İKAMETGAH sürelerine göre borçlanma yapamadığı gibi EMEKLİ de olamazlar. Böyle bir mahkeme kararı var ise bunu da YARGITAY onaylar ise işte SGK da o zaman batar. EV KADINLARI Türkiye’de vakit kaybetmeden SGK kayıtlarını AÇMALARI onların yararına olucaktır. www.ilkeemeklilik.com www.turkiyedenemeklilik.com ÜCRETSİZ ÇAPRI MERKEZİ 00 90 (312) 444 0 860 KURUMSAL ÜCRETSİZDİR. IGMG Köln Bölgesi Aileler Günü 013 Ramazan bayramı bitimiyle yeni sezonun startını veren IGMG Teşkilatları Bölge ve şubelerinin kermes ve şölen takvimi devam ediyor. IGMG Köln Bölgesi Aileler Günü için özel olarak Türkiyeden getirdiği ilahiyatçı Mehmet Efe hocaefendinin semineriyle zenginleştirdiği kapanış şöleninde katılım izdihamı yaşandı. Şölende çocuklar için kurulan dev hoplama balonu pamuk şeker ve çekilişle heyecanlandılar. Teşkilat çalışmasından tamamen uzak iki gün geçiren Milli Görüşçüler Türk mutfak kültür çeşitleriyle bu kez gıda ihtiyaçlarını doya doya giderdiler. Çeşitli standların da kurulduğu şölen hafta sonu 2 ❬ ❬ 18 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 yoğun yağmura rağmen ilgiyle takip edildi. IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal çalışma ziyareti için bulunduğu Bosna Hersek`ten ancak proğramın ikinci gününe katıldı. Gençlik teşkilatlarından, Kadınlar gençlik teşkilatına kadar kurumlar standlar açarak misafirlerle kaynaştılar. İki ayrı seminerin verildiği Bölge konferans salonunu dolduranlar, Mehmet Efe hocanın irşadıyla da ruhlarını doyurdular. Seminer öncesi Köln Bölge klibi salonda ilgiyle takip edildi. Proğram sonunda Mekke`den özenle hazırlanıp getirilen tablo açık artırmada en yüksek teklifi veren işadamı Halil Ayan tarafından alındı. dosya 21. Yılında Solingen Unutulmadı… undan 21 yıl önce, bir 29 Mayıs 1993 günü Genç ailesinin beş ferdi ırkçı Alman gençleri tarafından yakılarak öldürülmelerinin ölüm yıldönümünde ATİB yine ordaydı. Kararlı bir şekilde, Solingen kurbanlarının her ölüm yıldönümünde ATİB heyeti, elindeki çelengi ve günün anlamını ihtiva eden basın bildirisiyle 21 yıldan beri bu kutsal görevini yerine getirmeğe devam ediyor. Yıllardan beri ortalıkta görünmediği halde, Solingen Faciası’nın 21. Yıldönümünde yapılan bir dizi anma törenlerinde aniden öne çıkma gayreti içinde olanları bir kenara bırakmak gerekirse, özellikle Türk kuruluşlarının ve Türkiye’deki bazı resmi mercilerin olayı sahiplenmesi, ATİB gibi bu acı olayı unutturmayan, inadına canlı tutan kuruluşlar için bir teselli kaynağı oldu. Facianın 21. Yılında da ATİB Genel Başkan Yardımcıları Harun Kılıç ve Tibyan Taşkın, ATİB Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen ve beraberlerindeki heyetle evin yakıldığı yerdeki anıta çelenklerini koyarak, Türkçe ve Almanca olarak hazırlanmış basın bildirisini okudular, ölenlerin ruhlarına Fatihalar gönderdiler. B HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Onaltı Yıl Aradan Sonra Umre Seyahati (1) [email protected] ıymetli okurlarım. Tekrar merhaba ile başlar size ve sevdiklerimize Allah`tan sıhhat ve afiyetler dilerim. Son yazımda belirtmiştim. Malum Nisan ayında yani Ostern`de Rabbim bize Umre seyahatini nasib etti. Şükürler olsun iki haftalık da olsa o muazzam manevi havayı teneffüs ettiğimiz için ne kadar mutlu olduğumu inanın sizlere tarif edemem. Ama yine sizlerle karşılaştığımız için ayrıca Allah`a şükürler olsun. Allah gidenlere tekrar, gitmeyenlere de en kısa zamanda o güzel mekanları görmeyi nasib etsin. 11.04.2014, Cuma günü Frankfurt`tan saat 11:45`te uçan kafilemiz 25.04.2014, yine Cuma günü salimen saat 10:30`da yine Frankfurt`a döndük. Takiben ilk bir hafta Medine`de Ravza`yı ziyaret ettik ve gezilip görülecek yerlerden sonra, Mekke`yi Mükerremedeki, bir buçuk milyar İslam Aleminin günde beş defa yönünü dönüp namaz ibadetini yaptığı, Allah`ın evi olan Kabeyi Muazzamayı ziyaret ettik. Bizlere bizatihi gelerek veya telefonla isim olarak zikredilmek üzere olan tüm eş dost ve sevdiklerimizin ve siz okurlarımızın da Ravza`da Peygamber Efendimize selamlarımızı, Kabe`de Allah`ın evinde de dua ve isteklerinizi ilettik. Rabbim inşallah kabul buyurur duası kabul olanlardan oluruz. Tam onaltı yıl oldu. O mübarek yerlere gideli. Tabi bayağı zaman geçti hem bizden çok şey geçti ve değişti. Hem de o mübarek yerler bayağı değişmiş. 1998 yılında nasib olan Hacc ziyaretimden sonra girmiş olduğumuz dünya telaşına bir türlü araveremedik. Çocukların tam büyüme zamanı: okul, meslek, iş ve evlenme derken vakit bulamadık. Torun, tombalak bir de rahmetli baba- K Mustafa KASALAK mızın hastalık dönemi ve annemizin rahatsızlığı v.s. bahane mi istersiniz. Hele benim gibi manevi yönü biraz ağır olan bir kişi için istemediğiniz kadar. Lakin illa da herşey nasib meselesi zamanı gelince her sabah ve bahane ortadan kalkıyor. 17.02.2014, Pazartesi günü iş yerinde şahit olduğum bir olay karşısında aklıma birden Umre yapma kararı geldi. Zaten içinde bulunduğumuz şartlara kalırsak ne maddi ne de manevi sıkıntılar ve telaşlar bitmeyecek. Hemen Hessen Bölgesi Hacc ve Umre sorumlusu sevgili Davut Cambaz`ı aradım. Ve en uygun olan Umre zamanı ile ilgili tüm bilgileri sağ olsun verdi. Ardından kısa bir plan yaptım. Yıllardır ısrarla benden Umre talebi isteyen hanımıma da bir sürpriz yapmaya karar verdim. Bismillah diyerek ilk iş iki haftalık izinimizi bürodan yazıp şef sekreterine gönderdim ve aynı gün işten çıkıp eve geldim. Lazım olan hanımın ve benim pasaportlarımızı ikişer vesikalık resimleri de beraberinde alıp hanıma ve çocuklara hiç birşey demeden evden çıktım. Doğruca Hanau İslam Cemiyetine gittim. Yıllardır bu işin piri olan Hanau ve civarında Hacc ve Umre yapmış olan bir sürü kişi üzerinde hakkı bulunan Murat Kalkan Hoca ile terminleştiğimiz saatte buluştuk. Umre kayıt formunu doldurup imzaladım. Ödemem gereken meblağ tutarı ile ilgili banka dekontunu alıp huzurlu bir şekilde oradan ayrıldım. Yine aynı gün henüz evime gelmeden bankama da uğrayıp heyecanlı bir şekilde Umre tutarını ödemem gereken kontoya havale ettim. Arabama binip eve dönerken nasıl bir iç huzuru yaşadığımı anlatamam. Evimin üzerinde bulunan eczaneye uğrayıp Suudi Arabistan hükümetinin vize için şart koştuğu menen- ❬ dosya Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 jit aşısından iki tane sipariş verdim ve evime geldim. Bakın sevgili okurlar eğer insan gerçekten ister ve Allah rızası için bir şeye karar verirse, Allah o kuluna yardım eder ve kolaylaştırır. Her zamankinden daha neşeli eve girmiş olmalıyımki hanımım „hayırdır“ dedi. Belli etmeden „yok birşey“ dedim. Amma, gel görki benim gibi güzel şeyleri anında paylaşan bir insan olarak, bu güzel olayı hanımım ve çocuklarımla paylaşmıyacağıma kendime söz verdim. Benim açımdan çok zor olsa da. Yıllardır Umre özlemini çektiği hanımıma gitmemize son ongün kala haber verip sürpriz yapacaktım. Yemekten sonra çayımı yudumlarken bir yandan da günlüğüme bu hareketi ve heyecanlı geçen günümün özetini şöylece sıraladım. 17.02.2014, günlerden pazartesi sabah saat 07:00iş başı. Saat 10:00 Umreye karar verdim. Saat 10:15`te tüm Umre bilgilerini alıp kısa bir plan yaptım. Saat 10:30 izin işini firmada hallettim. Saat 11:00`da telefonla bütün terminlerimi ayarladım. Saat 15:00`da işten çıkıp evden pasaport ve resimleri alıp saat 16:00`da Hanau`da Murat Hoca ile buluştum. Saat 17:00`da Gelnhausendeki bankamdan Umre paralarını havale ettim. Saat 17:15 eczaneden aşıları sipariş ettim. Saat 18:00`da pazartesileri 19:00`a kadar açık olan ev doktorundan aşı için yarına termin aldım. Saat 18:30`da yine evime döndüm. Yarın inşaallah ilk işim saat 10`da eczaneden aşıları alıp yine saat 10:30`da ev doktorumdan aldığım terminde aşıları vurdurup gidiş tarihi olan 11.04.2014, cuma gününü beklemek olacak. Tabi bu arada manevi olarak hazırlanmalıyım, AMMA! devamı inşaallah gelecek sayıya… Selamlar… Türk Temsilciler Köln Uyum Meclisinde Çoğunluğu Elde Etti 014 Uyum Meclis Seçimleri Köln`de ilk defa bu yıl genel seçim havasında geçti. Liste savaşları Türklerin oluşturduğu guruplarda başarıyı yine kaçınılmaz kıldı. Dein Köln, Kölner Liste, TSD ikişer sandalye alırken Liste Birlik Mevlana, BİG, Yeşiller birer Türk temsilci çıkardılar. Yılın en büyük sürprizini Dein Köln gurubu yaptı. Geçtiğimiz dönemde 470 oy alan Türk akademisyenler 25 Mayıs 2014 seçimlerinde 2317 oy aldılar. Geçtiğimiz döneme göre oy kaybı yaşayan Eyalet Uyum Meclisleri Başkanı (LAGA) Tayfun Keltek ve Chorweilerden Belediye Encümenliğini ikinci defa kazanan Malik Karaman da Uyum Meclisinde oy kaybetse de o da 2 sandelye kazandı. 2014 Seçimlerinde mektupla oy kullananlar bazında en büyük oyu Milli Görüş`ün Listesi Liste Birlik % 12`lik bir oy potansiyeline sahip oldu. Liste birliği % 10`luk eşit oyla iki Türk gurubu takip etti. Liste Birlik 1100 oy aldığı son seçimlere göre oylarını %100 artırarak bu yıl 2078`e çıkarmayı başardı. 2014 seçimlerinin bir başka ayrıntısı İtalyanların organizeli çalışmaları tarihlerinde ilk defa en yüksek başarıyı getirdi. 2 IGMG Freiburg Donau Bölgesinde İdarecilere Eğitim Seminerleri GMG Freiburg Donau bölgesinin düzenlediği „idarecilere eğitim semineri“ kur yerinde gerçekleşti. St. Blasien’de bulunan bir Otel`de gerçekleşen eğitim seminerlerine İlahiyatçı-Eğitimci Dr. Yusuf Işık ve Bilal Kaçmaz hocaefendiler katıldılar. Davetliler ise bölge yöneticileri, bölge gençlik yöneticileri ve cemiyetlerde 3’er yöneticiler oldular. 2 gün süren idareciler eğitim seminerlerinde Cumartesi gece özel sohbet yapılırken, katılımcılara çiğ köfte ziyafeti de verildi. Dr. Yusuf Işık 3 ders, Bilal Kaçmaz 2 ders ve IGMG Freiburg Donau Bölge başkanı Ahmet Ölmez de bilgilendirmelerde bulundu. I HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir slam Toplum Millî Görüş (IGMG) Genel Merkezi Merkez Yürütme Kurulları, bölge başkanları, bölge yönetim kurulu üyeleri, şube temsilcileri ve Din İstişare Kurulu üyelerinin katıldığı 7’nci Olağan Genel Kurul’da, 2013-2014 yılı çalışma dönemi faaliyetleri ile mali bilançolar takdim edildi ve Genel Sekreterlik seçimi yapıldı. IGMG camiası arasında kardeşlik ve dayanışmanın pekiştirildiği 7’nci Olağan Genel Kurul 945 delegenin katılımıyla gerçekleştirildi. Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri, Avrupa, Avustralya ve Kanada’dan gelen temsilcilerle birlikte olmanın coşku ve heyecanını yaşadıklarının altını çizerek şunları dile getirdi: “Kurulduğu günden bu yana insanımızın medarı iftiharı olan Millî Görüş Teşkilatları, iyi niyeti amelle, sözü hikmetle, hizmeti ihlasla yoğuran, yaptığı tüm faaliyetlerinin temelinde toplumsal barışı ve uyumu hedefleyen, insanlık namına daha güzel yarınlara, huzur ve barış dolu günlere ermek için çıktığı kutsal yolda, Allah’ın inayetiyle sizden aldığı güç ve destekle, yürüyüşüne azim ve kararlılıkla devam etmektedir.” 2013-2014 yılı çalışma dönemi faaliyetlerini sunan IGMG Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu tüm alanlarda hizmetlerin artırıldığına ve birimler nezdinde yapılan çalışmaların ivme kazandığına dikkat çekti. Yeneroğlu bu başarının sırrını şu sözlerle özetledi: “Bu şuur ancak sorumluluk bilinci yüksek, örgütlü bir toplumla mümkündür. Örgütlü bir toplum nemelazımcılığın baş düşmanı olduğu gibi, haksızlığa karşı çıkacak ve hak arama mücadelesini de en etkin bir biçimde yapacak toplum modelidir.” Muhasebe raporunu takdim eden Genel Başkan Yardımcısı ve Mali İşler Başkanı Hakkı Çiftçi, kurumların yaşatılması ve geliştirilmesi gerekliliği üzerinde durdu. Ardından Oğuz Üçüncü’den boşalan Genel Sekreterlik seçimi açık oylama usulüyle yapıldı. Seçim Komisyonu’nun Genel Sekreterlik için aday gösterdiği Mustafa Yeneroğlu yapılan oylama sonucu, IGMG Genel Sekreterliğine seçilen isim oldu. Bir teşekkür konuşması yapan Mustafa Yeneroğlu, “Önümüzde hepimizi bekleyen büyük sorumluluklar var.” dedi. Yeneroğlu, Genel Seketerlik bünyesinde odaklanacakları konularla ilgili bilgi verdi. Avrupa’da- İ ❬ 20 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 haber IGMG 7’nci Olağan Genel Kurul’u Hagen’de Yapıldı ki İslami cemaatlerin ortak idealleri doğrultusunda birlikte hareket etmelerinin önemini vurgulayan Yeneroğlu, “Ancak Müslümanların meselelerinin üst kurullarda güçlü bir şekilde temsili neticesinde kurumsal haklarımızı elde edebiliriz” dedi. Yeneroğlu yaşanılan toplumlarda siyasal katılımın önemini vurgulayarak, “Cemiyetlerin bulundukları mahalle ve şehirlerde sosyal hayatta etken kişi ve kurumlarla tanışıp iletişimi sürekli kılmak durumundayız.” dedi. IGMG’nin zorlu dönemlerinde Genel Sekreterlik görevini yürütüp önemli hizmetler gerçekleştirmiş olan IGMG eski Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü’ye teşekkür plaketini IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün takdim etti. “2002’de başladığım görevi 2014’te bu şekilde kardeşlik ve dayanışma içinde bırakmayı nasip eden Allah’a hamd olsun” diyen Üçüncü, hizmetlerdeki başarılarda pek çok is- min katkısı olduğunu ifade etti. Genel Kurul değerlendirme konuşmasını Kemal Ergün yaptı. Ergün, Mısır’daki anti-demokratik gelişmelere dikkat çekerek, “Uluslararası karar mercileri darbeye darbe bile diyemediler. Aslolan özgürlükse, seçimse hapiste seçilmiş bir insan var; neden buna ses çıkartılmıyor?” dedi. Artık Müslümanların “buralı ve kalıcı” olduklarını vurgulayan Ergün, “Bu nedenle kendimize, çevremize ve yaşadığımız topluma faydalı olacak çalışmalar yapıyoruz.” şeklinde konuştu. Camilere Üyelik Kampanyası ve IGMG tanıtım klibi gösteriminin yapıldığı Genel Kurul’da Bölge Başkanlıklarında değişiklik yapılan Bremen, Kuzey Bavyera, Kanada ve Düsseldorf eski Bölge Başkanlarına ve temsilcilerine de teşekkür plaketi takdim edildi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Gurbet Mektupları-6 [email protected] ektubuma başlamadan önce ALLAH’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. O’nun Rasulüne, ehline, ashabına salat ve selam olsun. ALLAH’tan siz kardeşlerime sıhhat, afiyet, huzur, mutluluklar dilerim. Uzun zaman oldu, hal ve halimizden sizlere hep anlattık. Nihayet sizlerle mektuplaşıyorum. Gurbet mektubu dedik. Belki de konuya gurbetten başlasam daha iyi olur. İşte efendim bu minval üzere bu mektubumuza başlıyorum. Hasret, özlem, eşittir gurbet diye düşünüyorum. Ve! Rahmetli babamdan anekdotlar yazarak devam ettirmek istiyorum. Karaman’da öğle namazından çıktık. Babam: - Oğlum şimdi eve gitme zamanımı gel bir kaçamak yapalım. - Baba parayı yine nerede buldun? - Orasını karıştırma. - Baba ne yaptın yine annemin cüzdanınımı karıştırdın. - Ne yapalım yani, kendi paramızı aşırıyoruz. Hayatta birçok olaylar geçer insanın başından. Kimi olaylar insanı hüzünlendirir, kimi olaylar gülümsetir. Hayat bu işte dedik ya. Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi: İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Hayatın mücadelesi içinde yoğunlaşan, babalarımızdan devir aldığımız, bu gurbetçiliği istesek de oynuyoruz, istemezsek de. Fakat suyun akış yönünde gidiyoruz, hiç direnmeden. Somon balığı yumurtalarını bırakmak için öyle bir yorucu yolculuğa çıkar, insan şaşırır. Somonlar yıllar önce denize varmak için geçtikleri nehir yatağında, şimdi tam ters yönde, yani akıntıya karşı yüzmeye başlarlar. Karşılarına çıkan hiçbir engel onları asla yıldırmaz. Şelalelerle karşılaştıklarında suyun içinden yukarı zıplayarak yollarına devam ederler. 3 metrelik engelleri dahi zıplayarak aşabilirler. Böylece binlerce kilometre yol alabilirler. Somonun dönüş yolculuğunun sonundaki hedefi, yumurtadan çıktığı yerdir. Çünkü somonlar yumurtlamak için doğdukları ırmak yatağına giderler. Atlantik somonları söz konusu göçü her sene yinelerken, diğer türler ömürleri boyunca sadece bir kere göç ederler. Sadece yavrularını koruma adına yüzlerce fire vererek hedeflerine varırlar. Ya biz! Sıkıntı olmasın hayat devam etsin, gelsin çaylar, kahveler. Bir balığın bile gayesi varsa, biz gayesizlikten utanmamız gerek. Eğer uğraşıyor ve hedefe varamıyorsak, zaman utansın. Yine Necip Fazıl Kısakürek: Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın! M ❬ ❬ 21 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 M. Salih AYDIN Hayatın bu zorlu ve tozlu yolunda, arkaya bakmadan ilerlemek. Ruhundaki imanın, kıvılcımlarını ateşleyebilmek. Bunca hasret ve hüzüne, gülümsemeleri katarak, yürümeye devam etmek. Yüreğinde kocaman bir insan sevgisi taşımak. Ve bunca yükü et ve kemiğe taşıtarak, sabrı öğretmek. Karanlıklar girince düşüne, yine canhıraş çırpınmak. Bana bak, hala ayakta mısın diyen dostlara inat. Tıs tıs gülerek sırıtan, düşmana inat ve ALLAH rızası için, kıyamda kalabilmektir, hayat. Babam’da şunu gördüm, asla yeis yoktur. Hayat’ı daima severek yaşamış, asla, bıkkınlık göstermemiştir. Mücadele içinde, daima uğraşını vermiştir. Fakat, son anları geldiğinde, dilinde, LA İLAHE İLLAH daim olmuştur. Yüzündeki gülümseme, asla eksilmemiştir. 33 yaşında çıktığı gurbet yolculuğu, 80’inci yaşında bitmiştir. 50 yıl önce ekmek parası için kara trenlere binip, Avrupa yoluna düşen insanımızın, hasretini mektuba döküp, 3 ay cevap bekleyerek, ıstırabını yüreğine gömerek, ağıtlarını rüzgara vererek, kazandıkları paralarda, kimlerin gözü olmamıştı. Kimler, onların saf ve temiz halinden, istifade etmedi. Ayşeleri, Fatmaları rahat olsun diye, ömürlerini, ağır iş şartlarında tüketmişlerdi. Sonraları, gurbete taşımışlardı, sevdikleri bütün insanları. Herşeyleri vardı, ama artık çocuklarını ellerinden almıştı, yalancı dünya hayatı. Birdenbire yabancı olmuştu, o yediveren gülleri, kıyamadıkları biricik yavruları. Sanki ana baba değil el olmuşlardı adeta. Hayat onları nereden nereye getirmişti. Ekmek parası düşlerinde iken, kaybolan yavrularının peşinde hayat zehir olmuştu. İşte gurbet, işte gurbetçi, işte onlerın çocukları. Süslenmiş bir canavar, düden gibi içine çekmişti adeta. Evet, gurbet dedikte Mehmet Akif Ersoy’u Unutur muyuz. Mısır’da yaşadığı günlerden birgün şöyle yazmıştı kızı Suad hanıma torunu için. Ferda Kadın’a Ferda Kadın! Ferda Kadın! Ben görmeden sevdim seni. Sen galiba, gördün beni, Pek ihtiyar, hoşlanmadın! Ferda Kadın! Ferda Kadın! Ey yavrumun ilk yavrusu! Pek tatlı şeysin doğrusu. Lakin neden çirkin adın? Yok yok, adın cidden güzel! Dünyada her şeyden güzel; Aydan güzel, günden güzel! Ay, gün nedir? Senden güzel; Hatta derim: benden güzel! Zira ‘yarın’, ‘dün’den güzel Deden Mehmed Akif… Bugünlük de bu kadar, sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile. özel köşe Balingen’de Kadınlar Aktif GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı hizmet veren Balingen Fatih cemiyetinde kadınlar teşkilatı çalışmalarına hız verdi. Balingen Fatih Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı Tanıtma Başkanı Aynur Ayvaz’ın verdiği bilgilere göre, cemiyette kadınlararası topluca kahvaltı, cemiyette sohbetler, piyesler, ev ziyaretleri yapılıyor. Ayrıca kadınların dünyadaki mağdurlar için yardım faaliyetlerinde aktif oldukları belirtilirken, cemiyete gelir noktasında ise lahmacun, börek gibi şeyler yaparak katkıda bulundukları belirtildi. Düzenli bir şekilde ev sohbetlerine de başlandığı belirtiliyor. I Lauchringen’de Öğrencilere Piknik GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı hizmet veren Lauchringen Fatih Camii Kadınlar Teşkilatı geçtiğimiz günlerde 40 öğrenciyle piknik yaptı ve Singen’e gezi düzenledi. İbn-i Sina Koleji’nden mezun olan eğitmen Zehra Gündüz öğrencileriyle ve anneleriyle Berolino parkında piknik yaptılar. Amacın burda öğrencilerin anneleriyle tanışma ve kaynaşma olduğu belirtildi. Zehra Gündüz gazetemize yaptığı açıklamasında, 5-9 ve 9-15 yaş arası Cumartesi ve Pazar günleri saat 10.00 ila 14.00 arası Temel Bilgiler-1 ve Temel Bilgiler-2 artı Almanca ev ödevleri yardım dersi verdiğini söylerken, annelere caminin önemini de anlattığını dile getirdi. I HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Haziran · Juni 2014 · Şaban 1435 bulmaca Hiçbir rüya bu kadar UàhSZ]Z[OR Emniyet mensuplarına % 15 indirim AK-GÜL PATARA OTEL 0-12 YAŞ ÜCRETSİZ Bayanlara özel plaj ve tekne turları 7þO@>G@@þûþNþO 7þG7þGþBþOþI6C>G>O GZoZgkVhndcnVeiègVc ^a`'&V^aZb^oZ HV`aè`Zciijgj]ZY^nZ$ )GNGOK¦- [¡2CVCTC-#¤#06#.;# YYYCMIWNRCVCTCQVGNEQO )43&3©2 DXm`pc\P\þ`c`YXÿiêe[XkXþêpXeYXb`i^q\cc`ÿ``c\Y`i;fÿX?Xi`bXjêfcXeGXkXiX2;epXeêeücb D\Zc`j`e`e KfgcXe[êÿê 8ek`b B\ek`e`e pXeêe[X p\i XcXe k\j`j`d`q 8B$>|C G8K8I8 FK<C pXgêcXe kX[`cXk`c\Yc^\e`epbj\bjkXe[Xi[êeêpXbXcX[ê%Fk\c`d`q`eBfeldlGXkXiX8ek`bB\ek`e`ePXeê jêiXFidXeêep\þ`cc`ÿ`8b[\e`qÊ`eDXm`c`ÿ`e`blZXbcXdXbkX[êi%BfelbcXiêdêqX2jXb`e#_lqlicl# ^m\ec` m\ _`ap\e Y`i fikXd `\ij`e[\ kXk`c`e \e b\p`]c`j`e` pXþXdXcXiêeê jXÿcXdXbkXpêq% 8Ê[Xe QÊp\_\ibfelÿldlqX%P\e`D`dXi`d`q`c\<mc\i`e[\b`^m\em\jêZXbcêÿê_`jj\kk`i\i\bjXckXeXk jid\e`e[XpXeêcdXqb\p]`e`pXþXkdXb`jk\[`b% 4G\GTXCU[QP 6GNGHQP
Benzer belgeler
PDF SAYI 95 - Hayat Online
memiştir. Tevrat’a göre, Tanrı Yahova Mısır’dan çıkarken Yahûdîlere komşularının malını çalmayı dahi tavsiye etmiştir. Bu cümle, değiştirilen ve dünyevîleştirilen Yahûdîliğin ahlâk anlayışı için sa...