Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı
Transkript
Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı
Derneğimize bağışlarınız için: İŞ Bankası Muğla Şubesi 3600 1036210 [email protected] Yıl: 6 Sayı: 26 Haziran 2013 Ücretsizdir #Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı Akyaka artık “Sakin kent” değil Nazım Hikmet'in hapishane arkadaşı, Dünya Ağahan Mimarlık Ödülü sahibi mimar olmayan mimar Nail Çakırhan'ın Ula, Muğla evleri ile ünlenen, o evlerle “Kentsel Sit Alanı” ilan edilmekle kalmayıp, daha önceden Doğal ve Arkeolojik SİT Alanı ilan edilmiş olmakla kalmayıp, Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin önde gelen Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen ve Türkiye'nin 6 yavaş kentinden (Slow City) biri olan Akyaka'ya nokta imar tadilatı ile 8 kat yapılaşma izni verildi. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Akyaka Belediyesi'ne rağmen beldenin bir bölümünde arazinin eğiminden yararlanarak 8 katlı imar düzeni getirdi. Söz konusu alanda TOKİ benzeri konut üretimi gerçekleştirileceği öğrenilirken Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, “Bu Akyaka'nın bağrına sokulmuş hançerdir. Birileri buradan kısa süreli kazanç sağlayabilir, ama Akyaka biter.” dedi. Türkiye Taksim Gezi Parkı direnişine destek için yürürken, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın kararına karşı ayaklandı. 8 kat imar düzenine tepki gösteren Akyakalılar beldelerinin betonlaşmasından duydukları endişeyi dile getirmek için Kermetur'un önünde toplanarak burada şehir girişindeki Atatürk Meydanı'na yürüdüler. “Akyaka sakindir, sakin kalacak” diye slogan atan kalabalık eylemine Atatürk Anıtı'nda son verdi. Yerli halkın yanında tatilcilerin de destek verdiği yürüyüşün ardından açıklamada bulunan Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın uygulamayı 19 dönümlük Hazine arazisine getirdiğini, burada gerçekleşecek yapılaşmanın silueti bozacağı gibi gelecekte beldede olumsuz bir emsal teşkil edeceğini belirterek şunları söyledi: “Bu kararı Akyaka'nın tamamı için genelleştiremezler. O zaman burada üretecekleri yapıların değeri düşer. Ancak 9 ay sonra Muğla Büyük Şehir olunca beldemiz kapanıyor. Akyaka Ula'nın mahallesi haline geliyor. Yeni yönetimlerin elinde Akyaka daha fazla direnemez ve betonlaşabilir. Endişeliyiz. Biz Akyakalıları en fazla 2.5 kata ikna etmişiz. Ankara'dan gelip bize rağmen 8 kat yapı dikecekler. Bu hem Akyakalılara haksızlık hem de doğaya ihanettir.” Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın resen yaptığı Nazım İmar Planı değişikliği kararının Akyaka Belediyesi'nde askıya çıkarıldığını ve askı süresinde Akyakalılar olarak itirazlarını yaptıklarını belirten Başkan Çalca şöyle devam etti: “Askı süresinin dolmasının ardından Akyaka Belediyesi İmar Komisyonu da gerekli itirazı Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na yaptı. 60 günlük sürenin dolmasına rağmen itirazımız değerlendirmeye alınmadı. İkinci 60 günlük süre de bir ay sonra doluyor. O zamana kadar olumlu bir yanıt gelmezse, İdare Mahkemesi'nde dava açma hakkımız doğuyor. Bu gece Akyakalılar olarak yürüyüp, yazılı itirazımızın ardından uyarımızı da yapmış olduk. Bundan sonra hukuksal mücadele başlıyor.” Özcan Özgür (Hamle Gazetesi) Akyaka Yerel Yönetim Platformu Mücadele Kararlılığı Akyaka Belediye Başkanlığının anonsları ve el ilanları, CHP belde başkanlığının üyelerine çektiği kısa mesajlarla yapılan eylem çağrısı sonucu Akyaka'da TOKI'nin 8 katlı binalar yapacağı bilgisi Akyakalıların gündemine oturdu. Belediye Başkanlığının düzenlediği yürüyüş eylemi sonrası, Akyaka Yerel Yönetim Platformu harekete geçerek konuyla ilgili araştırmalar ve toplantılar yaparak mücadele kararı aldı. Zeytin ağaçları ile kaplı 20.000m2'lik bir kamusal alan üzerinde (3841 nolu parsel) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapıldığı ve onaylandığı haberi birdenbire Akyakalıların gündemine oturdu. Harekete geçen duyarlı Akyakalılar, sorunu tüm boyutları ile görüşerek ortak bir tavır almak üzere 24 Haziran'da 53 kişinin katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdiler. Toplantıya katılanlar kendilerine sorulmadan yapılan planları reddederek, bu oldu bittiye karşı örgütlü mücadele yürütme kararı aldılar. Alanın gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu vurgulayan Akyakalılar, doğaya ve kamusal alanlara rant gözüyle bakarak saldıran merkezi ve yerel yönetim anlayışına karşı yürütecekleri yasal mücadelenin merkezini de söz konusu alanda zeytin ağaçlarının arasında oluşturmayı kararlaştırdılar. Koordinasyonu sağlamak üzere bir komite oluşturarak çalışmalara en kısa zamanda başlanmasına karar verildi. “Diren Akyaka ! Diren Zeytin Ağacı” mesajı ile hem kent hakkına, hem doğa hakkına sahip çıkma kararlılığı ortaya konuldu. Toplantı Bildirisi - 24 Haziran 2013 Bizler, Akyaka Beldesi sakinleri, 3841 no.lu parselin Akyaka Belediyesi tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na devredildiğini, bu kurumun da bu alanla ilgili uygulama imar planı hazırladığını ilk kez planların onaylanarak resmi gazetede yayınlanmasından sonra, Belediye Başkanının basın açıklaması ile öğrenmiş bulunuyoruz. Akyakalılar kendilerini ve geleceklerini ilgilendiren bu planlama sürecinin tamamen dışında tutulmuşlardır. Diğer yandan, "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun” da “Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının yüzde 10'unu geçemez" hükmü yer almasına karşın bu imar planı açıkca söz konusu yasaya da aykırıdır. Bir kentin gerçek sahipleri kentte yaşayanlardır. Dolayısı ile kamusal alanların planlanması kentlilerin katılımı ile birlikte yapılmalıdır. Bizler, Akyaka Beldesi sakinleri, zaten sınırlı olan ortak yaşam alanlarımızın, doğal yaşam alanlarımızın geliştirilmesini ve zenginleştirmesini istiyoruz. Bu anlamda zeytin ağaçları ile kaplı 3841 no.lu parselin doğal yapısı mevcut yasaya da uygun olarak korunmalıdır. Bu ilk toplantıya katılan belde sakinleri olarak aşağıdaki hususlarda fikir birliğine vardık: 1) 3841 no.lu parsel, ÖİB'nin hazırladığı 1/1000 ölçekli imar planı iptal, 1/5000 ölçekli nazım imar planı revize edilerek yapılaşmaya kapatılmalıdır. 2)İmara kapatılan bu alan üzerindeki zeytin ağaçları korunarak organik tarım uygulamalarının yapılabildiği bir doğal yaşam alanı olarak kalmalıdır. 3)Bu kamusal alanın doğal yapısının korunarak yapılaşmaya kapatılması, Uluslararası Yavaşkentler Birliği'ne (Cittaslow) üye olarak Akyaka Belediyesinin de onay verdiği, Cittaslow kriterleri arasında yer alan katılımcı yerel yönetim, sürdürülebilirlik, slowfood kriterleri ile de uyumlu olacaktır. Ayrıca Akyakalıların birlikte oluşturdukları ve Akyaka Belediyesinin de altına imza attığı "Doğaya Saygılı, Mimari Yapısını Koruyan, Hizmet Altyapısı Güçlü, Sürdürülebilir ve Alternatif Turizme Odaklı, İnsanların Birlik ve Beraberlik İçinde Ortak Hareket Edebildiği Akyaka” şeklinde ifade ettiğimiz Akyaka Vizyonu da aynı hedeflerin hayata geçirilmesini öngörmektedir. Beldemizin tüm sakinlerinin ortak yararlanma hakkının olduğu bu kamusal alan üzerinde bizlere sorulmadan yapılan plan değişikliklerine karşı çıkıyoruz ve yukarıdaki taleplerimiz karşılanıncaya kadar mücadele etmeye kararlıyız. Devamı 8.sayfada Sayfa 2 AKS ETKİNLİKLERİ KÖYCEĞİZ-DALYAN-İZTUZU-SULTANİYE TEKNE GEZİSİ Derneğimiz tarafından düzenlenen ,Köyceğiz-Dalyan gezisi için iyi duygu ve düşünceler ile Akyaka'dan sabah 9.00 da 27 kişilik grubumuzun yer aldığı otobüsümüz ile Ömer kaptan idaresinde yola çıktık.Kırk dakikalık yolculuk sonrası teknemize yerleştik ve saatlerimiz 10.00 u gösterirken hafif esen meltem ve güzel müzik eşliğinde, Köyceğiz gölünün hışırtıları arasında, sabah çayımızla beraber pastalarımızı afiyetle yiyerek Şahin Kaptan idaresinde tekne yolculuğumuza başlamış olduk. Gölü geçtikten sonra Dalyan kanalına girdik ve Dalyanı seyrederek ,Kaunos Kaya Mezarlarının önünden geçerek güzel bir hikayesi olan sazlıkların arasından İztuzuna doğru devam ettik.Hikaye deyince;Bir efsaneye göre Kaunos (Erkek) Byblis (Kız) iki kardeş birbirlerine aşık olmuşlar. Aşkları imkansız olduğu için Kaunos en yüksek tepeden kendisini atar ve ölür. Byblis üzüntüden saçlarını yolup atar ve her bir saç sazlıkları oluşturur.Akan gözyaşlarından da kanallar oluşur.Bu kanallardan geçerek İztuzu'na ulaştık. Tekneden inmeden önce misinaya bağlı mavi yengeç ile aldatılan Karetta kaplumbağalarını ilk defa görenlerin ve resim çekenlerin sevinç ve hüzünlerini bir arada yaşadıklarını gördüm. Bir buçuk saatlik deniz molasından sonra öğlen yemek molası için tekrar teknemize döndük. Balık, Köfte ve tavuk ızgara seçenekleri,makarna, salata ilavesi ile güzel bir Öğle yemeği yedikten sonra ara vermeden saat 16.00 ya kadar deniz molası verdikten sonra dönüş için tekrar yola çıktık. Teknemizde deniz sonrası ikram edilen karpuzumuzu yerken, Dalyan'ın önemli özellikleri ve güzellikleri olan Karetta, Nil, Mavi yengeç, Kaya mezarlarını geride bırakarak, çamur banyosu ve şifalı suları ile meşhur Sultaniye kaplıcalarına geldik. Bir saatlik molamızda isteyen kaplıcanın sıcak sularına, isteyen çamur banyosuna, isteyen de gölde yüzerek zaman geçirdiler. Buradan hareketle onbeş dakika sonra gölün en güzel koyunda kulaç atmaya başladık. Göl o kadar güzeldi ki insan hiç çıkmak istemiyor ve denize göre yoğunluğu fazla olduğu için insanı daha çok yoruyor. Gölden Ormana bakınca ayrı bir güzellik daha görüyorsunuz.Ağaçlar sıra sıra dallarını birleştirmiş, el sallıyor bizlere doğayı koruyun diye. Son molamızdan sonra yolumuza çaylarımızı yudumlayarak müzik eşliğinde oynayarak devam ettik. Gölden denize, denizden göle manzaranın güzelliği, çam ve günlük ağaçları ile yeşilin ve mavinin buluştuğu bir cennetten bu duygu ve düşünceler ile Köyceğize geldik. Şahin Kaptana teşekkürlerimizden sonra son olarak kordonda haşlama mısır ve Köyceğiz'in meşhur Eskimo el yapımı dondurmasından afiyetle yiyerek Akyaka'ya döndük. Bir teşekkür Ömer kaptana topluca yapıldıktan sonra, grubumuz geziden son derece memnun olarak birbirleri ile vedalaşarak ayrıldılar. Son olarak; Bu geziyi organize eden ve bizlere mutlu bir gün yaşamamızı sağlayan, bu geziye katılarak yeni dostluklar kazanmamıza vesile olan, en önemlisi gezi izlenimlerimi,duygu ve düşüncelerimi kaleme almamı sağlayan yöneticilere teşekkür eder, sağlıklı, mutlu, aydınlık, barış ve huzur dolu nice günler ve geziler temenni ederim. Rukiye Soner KOYUNCU AFRODİSİAS Derneğimizin 2013 yılı ilk kültür gezisini 20 Haziran Perşembe günü gerçekleştirdik. Sabah 07:30'da, her zaman olduğu gibi, Belediye önünden hareket eden 21 kişilik grubumuzla, iki saatlik rahat bir yolculuktan sonra, ilk molamızı Denizli'nin Kale beldesindeki Soyluer tesislerinde verdik. Daha önceden hazırlanmış olan kahvaltılarımızı yiyip, çaylarımızı içtikten sonra Aydın'ın Karacasu ilçesi Geyve köyü yakınındaki Afrodisias Ören yeri ve Müzesine hareket edip saat 11 sularında vardık. Mermerlerinin kalitesi ile ünlü ve 1961'de rahmetli Prof. Dr. Kenan ERİM tarafından kazıları başlatılan Afrodisias, Anadolu'nun, Karya bölgesinin kuzeydoğusunda, Baba Dağının Batı eteğinde bir plato üzerine kurulmuş ve tanrıça Afrodit'e adanmış antik bir Roma kentidir. Prehistorik dönemlerden beri iskan görmüş, Bizans devrinde Piskoposluk merkezi olmuştur. 1080-1256 yılları arasında Anadolu Selçukluları'nın egemenliğine geçen bölge 520 hektarlık bir alanı kaplar ve 3,5 km.lik bir surla çevrilidir. 4. ve 7. yüzyıllarda büyük depremler geçiren Afrodisias çok hasar görmüş, su baskınlarına maruz kalmış ve giderek önemini kaybetmiştir. Gezimize Müze'den başladık. Buradaki değişik salonlarda, Prehistorik buluntular ve Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans ve Erken İslam Devir eserlerinin yanında Afrodisias kazılarında bulunan heykeltıraşlık eserleri sergilenmektedir. Özellikle, Sevgi Gönül Salonu'nda sergilenen insan boyundaki, işçiliğinin kalitesi ile dikkat çeken 86 adet Sebastion buluntularını açıklamalarını da okuyarak ilgi ile izledik. Daha sonra açık alanda ilk olarak, şehrin tanrıçası Afrodit'e adanan ve sığınma hakkına sahip kutsal alanından dolayı önemli olan Afrodit Tapınağı'nı gezen grubumuz, daha sonra, restore edilmiş anıtsal kapı Tetrapylon'u hayranlıkla seyretmiştir. Bu arada, Bizans döneminde kiliseye dönüştürülen tapınağın heykellerinin tahrip edilmiş olduğunu da üzülerek öğrendik. Bir sonraki durağımız, 14 x 90 m. boyutlarında sütunlu bir avlusu olan ve 200 adet kabartmasından sağlam bulunan 86'sını müzede gördüğümüz İmparatorların Tapınağı Sebasteion'u gezdik. Bu tapınak, Roma İmparatorlarının tanrı olarak kabul edildiği dönemde, İmparatorların gücüne saygı göstermek ve kent ile Roma İmparatorlarının arasındaki kuvvetli bağı vurgulamak amacı ile yapılmıştır. Gülsin Onay Datça'da Dernek olarak etkinliklerine katıldığımız Uluslararası Knidos Sanat Akademisi, sanatın her dalında ulusal ve uluslararası sanatçıların katıldığı etkinlikler düzenlemekte. 13 Temmuz 2013 tarihinde Datça Amfi Tiyatroda gerçekleştirilecek Gülsin Onay Konserine Akyakalı klasik müzik severler katılım gösterecek. Etkinlikleri takip etmek isteyen sanatseverler http://ukksakademi.com adresinden etkinlikleri takip edebilirler. Çocuklarımız karne ödellerini aldılar Buradan, 19 sıralı ve 1.000 kişiyi alabilen, yarım daire şeklinde oturma alanına sahip, mozaik kaplı döşemesi, şu anda su ile kaplı olan, Meclis Binası Bouleuterion'u görüp Afrodisias Stadyumu'na doğru yolumuza devam ettik. 262 m. uzunluğu, 59 m. genişliğe, 180 m. uzunluğunda koşu sahasına sahip, 30.000 seyirci alabilecek büyüklükte ve Anadolu'daki en iyi korunmuş, haşmeti ile bugün dahi görenleri etkileyen bu antik stadyumun sıralarında oturup hem nefeslendik hem de o günlerde yapılan etkinlikleri hayalimizde canlandırmaya çalıştık. 205 x 120 m. boyutlarındaki Agora (arasta) ve Hadrian Hamamları kalıntılarını görüp 10.000 kişilik oturma alanına ve 5 m. yüksekliğinde 15 m. uzunluğunda sahne duvarına sahip ve kısmen restore edilmiş olan Tiyatro'yu da gezdikten sonra turumuzu tamamlamış olduk. Arkadaşlarımız, çıkışta bulunan müze satış yerini ziyaret edip biraz soluklandıktan sonra, öğle yemeği için Anatoliya Restorana hareket ettik. Herkesin istediği yemeği seçtiği restoranın hızlı ve özenli servisi hepimizi memnun etti. Restoranın serin ortamında dinlendikten sonra dönüşe geçtik. Programımızda bulunan Kızılcabölük Beldesindeki sempatik Etnografya Müzesini de gezdikten sonra dokumaları ile ünlü beldenin satış yerlerinde alışveriş yapıp tekrar yolumuza devam ettik. İkindi çaylarımızı Soyluer Tesislerinde içtikten sonra 19:30 sıralarında Akyaka'mıza döndük. AKSD Bilgiler, İnternet'den ve Vikipedia'dan derlenmiştir. Dernek olarak geleneksel hale getirdiğimiz, çocuklarımızın karne gününde çok kitap okuyan öğrencilere ödül verilmesini bu dönemde gerçekleştirdik. Ödül töreninde çocuklarımıza, kitap okumanın kendilerine kazandıracaklarının önemi vurgulandı. Kütüphanemizin henüz 3 yaşındaki küçük müdavimi Doğa Güvenç, kütüphanemizden en çok kitap alan çocuğumuz oldu, kendi seçtiği kitapları annesine okutan Doğa'yı ve özverili annesi Ayşegül Güvenç'i özellikle kutladık. Kütüphaneden alınan çok sayıda kitabın öğrenciler tarafından iade edilmediğini tespit ettiğimizden, kitap almalarının bizi çok sevindirdiğini ancak kitap almak kadar kitapların ve iade etmenin sorumluluğunu taşımaları gerektiğini öğrencilerimize hatırlattık. Çocuklarımız karne sevinci ve ödül heyecanını birlikte yaşadılar. AKSD Sayfa 3 AKS ETKİNLİKLERİ Oktay Akbal 90 Yaşında Oktay Akbal'ın 90. yaşgünü 20 Nisan 2013'te Yücelen Hotelin ev sahipliğinde kutlandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Gazetesi yazar Alev Coşkun, Yücelen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Yücel Gürsoy, A.K.S Başkanı Aydın Turunç ile yönetim kurulu üyeleri, Derneğimiz eski yönetim kurulu üyesi Selçuk İnaç ve seçkin davetliler katıldı. VARLIĞINDAN ONUR DUYDUĞUMUZ, VARLIĞINDAN CAN BULDUĞUMUZ, VARLIĞINDAN KÜTÜPHANE KURDUĞUMUZ, İ S TA N B U L ' D A A R A R K E N A K YA K A ' D A BULDUĞUMUZ, YAZARIMIZ, GAZETECİMİZ, EDEBİYATÇIMIZ, DÜŞÜNEN VE YOL GÖSTEREN BÜYÜĞÜMÜZ, AĞABEYİMİZ : OKTAY AKBAL… BU HAFTA 90'INCI YAŞGÜNÜNÜ KUTLADIK… KENDİSİNE UZUN, SAĞLIKLI, ÜRETKEN VE YOL GÖSTERİCİ BİR ÖMÜR DİLİYORUZ. ÖNÜMÜZDEKİ ELLİ YILIMIZ DAHA SAĞLIKLI, DAHA HUZURLU GEÇSİN… Evet, o yıl, bu yıl… 2013… Aylardan Nisan…. Ege ile Akdeniz'in buluştuğu bir köşede, deniz kıyısında bir kasabadayız… Akyaka'da… Güneşine, ışığına denk düşercesine aydınlık, aydınlarla dolu, ışık ışık, apaydınlık bir beldede yaşıyoruz… Akyaka'dayız… Kimler yok ki Akyaka'da… Geçmişten günümüze… Nail Çakırhan'lar, Melih Cevdet Anday'lar, İlhan Selçuk'lar, Halet Çambel'ler, Coşkun Özdemir'ler, Hamdi Yücel'ler, Aydın Turunç'lar, Aziz Albek'ler, Teoman Ünsüsan'lar, Sadun Ersin'ler, Abdurahman Öztoprak'lar, Oktay Akbal'lar… Ve deyip sayamadığımız, dilimizin ucuna gelmeyen daha niceleri… Gidenler kalbimizde, kalanlara sağlıklı, huzurlu yıllar diliyorum. N e r d e n b a k a r s a n , A k y a k a b i r “ AY D I N L A R BELDESİ”… Bir de, bu ışığın peşinden koşturan, aydınların izini süren bizler… Bazılarımız Anadolu'nun bağrından, bazılarımız büyük şehirlerden geldik… Oralarda bir yerlerde doğup büyüdük… Hayatı bir koşuşturma içinde, bir hay huy içinde yaşadık… Büyük şehirlerde okullar okuduk, çeşitli işlere girip çıktık… Memleketimizin refahını arttırmaya çaba gösterdik… Öğrenmeye, anlamaya, okumaya yazmaya çabaladık… Aydın yazarlarımızın yazılarından düşüncelerinden yolumuzu bulmaya, o karanlık yolları aydınlatmaya çalıştık… Bazılarımız esir alındık…Uğur Mumcu'larla, Mümtaz Soysal'larla, Sadun Aren'lerle, Turgut Kazan'larla hapis yattık… Memleketi kurtaramadık, halkımızı huzura, refaha erdiremedik belki ama, sonunda Akyaka'da ışığı, insanı, insanlığı, erdemi, yol gösterenlerimizi, mahpus arkadaşlarımızın bazılarını bulduk… İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, kısaca büyük şehirlerde yaşarken, köşelerinden, yazılarından, kitaplarından romanlarından okuyup izlediğimiz aydınlarımıza Akyaka-Gökova'da kavuştuk… Yüzlerini gördük, dizlerinin dibinde olduk, kişiliklerini tanıdık, tevazu içindeki olgun büyüklüklerinden feyz aldık… Ne mutlu bize… OKTAY AKBAL dedik ama, oradan, buradan dolaşıp durmakla olmaz, Oktay Akbal öyle anlatılmaz… Ama, ya nasıl anlatılır?... Oktay Akbal'ı anlatmak öyle kolay iş değil… Kolay mı?.. Dile kolay… 90 yıl… Grup Gökova, Akyaka'nın ressamları İçinde gençlik var, okul süreçleri var, ta aileden gelen edebiyatçı-yazar yaşamları var… Devamında, dergicilik, gazetecilik, yazarlık var; Cumhuriyet gibi bir gazetede, Cumhuriyeti yaşatmaya, korumaya, var etmeye çalışan bir kadro içinde bunca yıl mücadele etmenin çabası, zorlukları, mahpuslukları ve onuru var… Kolay mı öyle iki üç satırla Oktay Akbal'ı anlatmak… Ama, biz, belki bize düşen tarafıyla, Akyaka'daki yıllarıyla, bizlere gösterdiği yakınlığıyla, derneğimize ve kütüphanemize katkılarıyla ilgili bir şeyler söyleyebiliriz… Evet… Akyaka Kültür ve Sanat Derneği… Ve OKTAY AKBAL HALK KÜTÜPHANESİ… Büyük bir kısmı Oktay Akbal Ağabeyimiz ve elbetteki Ayla Akbal Hanımefendi tarafından hibe edilen binlerce kitap ve 600'ü geçkin büyük, küçük, öğrenci okuyucu… Bunu, bu AYDINLAR BELDESİ AKYAKA'DA gerçekleştirmenin onurunu ve gururunuyaşıyoruz… Çocuklarımızın, o ışık ışık kitaplar arasındaki ilgileri, merakları, coşkuları bir yaşam boyu yapmaya çalıştıklarımızın hepsine değer… Benim için, diğer hepsi bir yana, bu bir yana… Bunu da büyük ölçüde Oktay Akbal sayesinde gerçekleştirdik…Çocuklarımızdan birini bile bir adım ileriye taşıyabilirsek; hani o karaya vurmuş yüzlercesinin arasından bir deniz yıldızını denize ulaştıran adamın dediği gibi, birini bile yaşatabilirsek, ne mutlu bizlere… Sağ olun, var olun Oktay Ağabey ve Akbal ailesi… Bu arada, diğer kitap bağışlayan, destek olan tüm dostlarımızı da unutmuyor, onlara da şükranlarımızı sunuyoruz… Sözün sonu olarak, umuyor ve diliyorum ki sadece birini değil, bu, OKTAY AKBAL HALK KÜTÜPHANESİ ile ve hep birlikte çocuklarımızın pek çoğunu aydınlık ufuklara, başarılara, iyi yerlere taşıyacağız… Görevlerimiz henüz daha bitmedi, görevlerimiz devam ediyor… NİCE UZUN YILLARA HEP BİRLİKTE OKTAY AĞABEY… SELÇUK İNAÇ / Akyaka 2013 Akyaka Kültür Sanat Derneği'nin desteği ile başlatılan resim kursları altı aydır devam ediyor. Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca ve Ekendiz Tanay'ın desteğiyle, Belediyenin Kültür Evinde ideal bir atölye oluşturuldu. Ressam ve resim hocası Teoman Ata eşliğinde Akyaka ve çevre köylerden resim yapmak isteyen pek çok kişi Cumartesi ve Pazar günleri bir araya geliyor ve heyecanla çalışıyorlar. “İçinde yaşadığımız coğrafya öylesine kışkırtıcı ki 'keşke şu ağacın veya şu orman manzarısının resmini yapabilsem' demememiz imkansız diyor Teoman Ata. Mevsim şartları gereği içeride, atölye çalışmaları yapıyorlar. Sırayla modellik yapıyorlar birbirlerine; natürmort ve enterior konuları yanı sıra güneşli havalarda dışarı çıkıyorlar. Azmak boyunda kayıklar, kıyı kafelerde peysajlar çalışıyorlar. Akyaka'nın ve Gökova'nın eşsiz güzelliklerini resimleri ile tespit edip, bölge tarihine de not düşmek istiyorlar tevazuyla. Sergiler yaparak, doğal çevrenin korunması amaçlı etkinliklerin de bir parçası olmak kararındalar. Bu nedenle Grup Gökova koymuşlar adlarını. Bizde kendilerine başarılar diliyoruz. AKSD Felsefe Toplantıları sürüyor Derneğimiz kütüphanesinde, her hafta düzenlenen Felsefe Toplantılarında Akyakalı felsefe severler Doç.Dr. Buket Korkut Raptis hocalığında bir araya gelerek Felsefeye Giriş ile başlayarak etik, pozitif din, pozitif ahlak, pragmatizm, bilim felsefesi, bilim, bilgi felsefesi, deneycilik, akılcılık, eleştiri felsefesi, sezgicilik, pozitivizm, varlık felsefesi, tanrıbilim ve metafizik arasındaki ilişkiler, deneysel bilimin karakteri konularında tartışmalar yürütüyorlar. AKSD Sayfa 4 AKS ETKİNLİKLERİ Kütüphane haftası etkinliklerle kutlandı MUĞLA HALK KÜTÜPHANESİ'NDE 49. KÜTÜPHANE HAFTASI 35. ULUSLARARASI KAZI ARAŞTIRMA VE ARKEOMETRİ SEMPOZYUMU YAPILDI 35. Uluslararası Arkeometri Sempozyumu, 27-31 Mayıs tarihleri arasında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi salonlarında gerçekleştirildi. Üniversitenin Atatürk Kültür Merkezi A salonundaki saygı duruşu, İstiklal Marşımızın hep bir ağızdan söylenmesi ve Arkeoloji Bölüm Başkanı Sn. Prof. Dr. Adnan DİLER, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mansur HARMANDAR, Muğla Vali Yardımcısı Sn. Salih GÜRHAN ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Sn. Özgür ÖZASLAN'ın konuşmaları ile tamamlanan açılış töreninden sonra dört salonda Sempozyum sunumlarına geçildi. O bir yanında Kütüphane binası, diğer yanında Muğla Belediye Başkanlığı, karşısında o tarihi bina eski cezaevi şimdiki müze. Diğer yanında görkemli Konakaltı Kültür Merkezi. Tüm bu komplekslerin tam ortasında geniş avlu, geniş yuvarlak bahçe. Bahçeye baktım kırmızı bayraklar. Bahçeye muhteşem bir duygu katmış. Konuklar var. Sıra sıra öğrenciler geliyor. Bir Kütüphane Haftası'na tanıklık edeceğiz az sonra. Kütüphane Haftası'na hazırlık tam gözüküyor. En çok öğrenciler duygu ve düşünce kattı, o güne. En çok kitap okuyanların ödül töreni heyecanlıydı… Gözleri ve içlerindeki kıvılcım o çocukların görülesi, sevinesi idi. Tüm ödül alan çocuklar ve veliler ve konuklar birlikte fotoğraf çektirdiler. Ödül töreni kompozisyon ve resim çalışmaları ile de desteklendi. Ödüllerini aldılar. Gerçekten o gün bahçeye, o haftaya çocuklar çok yakışmıştı. Çocuklar Kütüphanelere çok yakışıyor. Tüm illerde değişik meydanlarında okuma etkinlikleri gerçekleştirildi. Muğla'daki aynı bahçede yapıldı. Senede bir gün de olsa hareketleniyor çocuklar ve kütüphaneler. Muğla ilçelerindeki Kütüphaneler de arkadaşlar güzel işler yarattılar, Kütüphane Haftası'nı kutladılar. Fethiye, Dalaman, Köyceğiz, Ortaca, Ula, Milas, Datça, Bodrum. Çocukları taşımalı Kütüphanelere, okutmalı çocukları, geleceğin büyüklerini yetiştirmeli. Yarına okuyan kesimler yaratmalı. Ancak okuma politikaları yasal politikalarla desteklenirse. Artık kitapların tozlarının temizlendiği makinalar bile var. Kütüphaneler dijital ortamda. Bilgisayardan izledim tüm kütüphaneler el ele verdiler okuma etkinliklerine yöneldi. Muğla'da yılın en güzel ve görkemli, olgun etkinliği “Hafız Sabri Aksoy”u anma etkinliği idi. Tarih 27 Aralık günü olsa gerek. Tüm Kütüphaneler mutlu, Kütüphaneciler mutluydu bu yıl… Son yıllarda Merkez İl Kütüphaneleri çok güzel donatıldı. Muğla'ya Kütüphane Haftası her yıl çok yakışıyor… Hayırlı uğurlu olsun… Nabide Kılınç Çocuklarımız Muğla İl Halk Kütüphanesini ziyaret ettiler 24 – 31 Mart tarihleri arasında kutlanan Kütüphane Haftası etkinlikleri çerçevesinde, Akyaka Cahit Belkıs Güneyman İlk Öğretim Okulu öğrencilerince hazırlanacak, Kütüphane Konulu resim ve kompozisyonların, Muğla Üniversitesi Merkez Kütüphanesi girişinde sergilenmesi için gerekli başvurular yapılıp ilgili birimlerden gerekli izin ve onayların alınmış olmasına rağmen sadece iki resim ve bir kompozisyon Derneğimize teslim edildiğinden bu etkinlik gerçekleştirilememiştir. Buna karşılık, 5. ve 6. sınıf öğrencilerinden 22 kişilik bir grup, b a ş l a r ı n d a D e r n e ğ i m i z d e n Ay d ı n TURUNÇ, Nilgün ALAYAT, Devrim BAYAR ve okul temsilcisi İbrahim KUCUŞ olmak üzere, 30 Mart Cumartesi Günü Muğla'ya götürülmüşlerdir. Kütüphane Müdiresi Rüveyda GÜLER, İl Halk Kütüphanesi ve Şehbal Hilmi Şerif Baydur Çocuk Kütüphanesini öğrencilerimize gezdirmiş, kendilerine kütüphaneler ve kütüphane adabı hakkında yararlı açıklamalarda bulunmuştur. Daha sonra, gene Rüveyda Hanımla birlikte Arkeoloji Müzesi'ne gidilmiş, Müzenin fosil, gladyatörler, etnografya ve arkeolojik objeler salonları gezilmiştir. Daha sonra ziyaret edilen İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü Gençlik Merkezi'ndeki müzik çalışmalarını öğrencilerimiz büyük bir ilgi ile izlemişlerdir. Bu arada, hafta sonu tatili olmasına rağmen bizlerle yakından ilgilenen Rüveyda Hanıma da çok teşekkür ederiz. Beraberce yenilen öğle yemeğinden sonra öğrenciler okul önünde mutlu bir şekilde evlerine dağılmışlardır. Kütüphaneler Haftası'nın Muğla'daki açılış törenine Dernek Yönetimimiz adına Aydın Turunç ve Mustafa KOYUNCU katılmışlardır. Türkiye'nin Doğusundan Batısına, Kuzeyinden Güneyine bütün Anadolu sathını kaplayan ve 2012 yılında yapılan araştırmalar ile ilgili 320 tebliğin sunulduğu Sempozyumda: Yerleşik alanlarda ve baraj su havzalarındaki arkeolojik-epigrafik-eskiçağ ve yakınçağ tarihicoğrafi yüzey araştırmaları; Anadolu'da bulunan insan ve hayvan iskeletlerinin antropolojik ve paleoantropolojik analizleri ve ölü gömme adetleri; fosil havzaları; arkeobotaniksel ve biyolojik bulguları; İstanbul Yenikapı kazıları Bizans tekne kalıntıları; tarih öncesi insanların Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik devirlerde yaşadığı mağara, höyük ve yerleşim alanları; bu devirlerdeki madencilik çalışmaları; jeofizik metotların arkeolojide uygulanması; Tunç ve Demir devirleri yerleşim ve uygarlıkları; Hitit, Urartu, Frigya gibi devletler ile daha yakın çağlara ait Helen, Roma, Bizans, Pers uygarlıkları; nihayet Anadolu'daki Türk ve İslam, Beylik, Selçuklu, Osmanlı yerleşim alanları, kaleleri ve uygarlıkları ile ilgili tarihi, arkeolojik ve yukarıda bahsedilen konulardaki çalışma, araştırma ve restorasyon raporları uzmanlar, tarihçiler, arkeologlar ve hafırler tarafından sunuldu. Hatta Çanakkale Arıburnu Savaş Alanı üzerinde Türkiye-Avustralya ve Yeni Zelanda ortak tarihi ve arkeolojik son dönem araştırmalarını açıklayan bir sunum da yapıldı. Çok kalabalık bir dinleyici ve öğrenci kitlesinin bulunduğu Sempozyumda, ilgilenenler, ilgi duydukları konularda salonlar arasında koşuşturup durdular. Bu arada yayıncılar ve kitapçılar tarih, arkeoloji ve ilgili konularda Türkçe ve yabancı dillerde basılan kitap, dergi, rapor ve broşürleri kitap severlerin ilgilerine sundular. Sempozyumdaki konularla ilgili olarak bu kadar çok yayın yapılmış olması ve yayınların ilgiyle incelenip satın alınması da çok sevindirici idi. Bu arada Muğla İli sınırları içinde 195 arkeolojik sit alanı bulunduğu ve bunun ancak 20 kadarının gezilere açık olduğunu da öğrendik. Muğla ile ilgili olarak: Milas Uzunyuva Hanedan Mezarı ve Kutsal Alan Çalışmalar; Tlos; Kaunos; Labranda: Stratonekeia; Letoon; Ksanthos; Beçin; kazıları ile ilgili raporlar da ilgi ile izlendi. Dünyada hiçbir ülkede, bir yıl içinde Sempozyumda sunulan konularda 320 araştırma ve arkeolojik kazı yapılmamaktadır. Ülkemizde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerli ve yabancı Fonlar, Müzeler, Belediyeler, Üniversiteler, Dernekler, Vakıflar ve diğer resmi ve özel kurum ve kuruluşlarca desteklenerek bu kadar çok araştırma ve yayın yapılması ve 35 yıldır da bunların bir sempozyumla bilim alemine sunulması Ülkemiz için, nadir olan, övünülecek konulardan biridir. Bütün emeği geçenleri, destekleyenleri ve ayrıca Sempozyumu başarı ile hazırlayanları Akyaka Kültür ve Sanat Derneği adına kutlarız. Aydın Turunç Sayfa 5 KÜLTÜR ve SANAT “Çakırcalı Efe” Muğla sahnesinde UTRECHT BARIŞ ANTLAŞMASI'NIN 300. YILI "BARIŞ" TABLOSU TÜRK RESSAMDAN Muğla Belediyesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi, Yaşar Kemal'in 1972 yılında kaleme aldığı “Çakırcalı Efe” eserinden sahneye uyarlanan dans tiyatrosuna ev sahipliği yaptı. Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün ve Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar'ın katıldığı geceye vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Başkan Dr. Osman Gürün, “Böyle güzel bir eseri, böyle güzel bir sahnede sizlerle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz. Kültür Merkezimiz, Türkiye'nin birçok ilinde olmayan orkestra çukuru sayesinde opera ve bale gibi çok çeşitli Ya z a y l a r ı n ı Ataköy'deki evlerinde geçiren, Hollanda'da yaşayan ressam Semiramis Öner Mühürdaroğlu, Utrecht Barış Antllaşması'nın imza törenini konu alan bir eser yarattı. U t r e c h t ' t e 11 Nisan 1713'te. Fransa, İspanya, Büyük Britanya, Savoya Dükalığı ve Hollanda arasında imzalanan barış antlaşması, İspanya Veraset Savaşı'nı son erdirmişti. Hollandalı yetkililer ve siyasiler ve ülkenin ileri gelenleri, Utrecht Antlaşmasını Avrupa Birliği'nin temellerini atan ilk anlaşma olarak değerlendiriyor. Utrecht" Antlaşması'na imza atan soyluların büyük bir tuvalde yetenekli bir sanatçı tarafından yeniden canlandırılmasını isteyen Utrecht Barış Antlaşması Vakfı, Utrecht Şehir Müzesi ve Utrecht Şehir Kafesi Restorasyon Vakfı, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından mülteci olarak Utrecht'e yerleşen Türk ressam Semiramis Öner Mühürdaroğlu'na konuyla ilgili bir teklif götürdü. Mühürdaroğlu da, üç kurumu temsil eden konseye, hazırladığı ön çalışmayı gösterdi. Ardından büyük boyutlarda prestijli bir eser yapması için aldığı teklifi kabul etti. 18. yüzyıla özgü giysiler içinde betimlenen 24'ü aristokrat 28 figürün yorumlandığı eserin yapımı tam 4 yıl sürdü. Çakırcalı Efe İzmir Devlet Opera ve Balesi, Yaşar Kemal'in eserinden uyarladıkları dans tiyatrosunu 18 Şubat 2013 tarihinde Muğla Belediyesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilediler. Akyaka'dan derneğimiz aracılığıyla etkinliğe oldukça geniş bir katılım gerçekleşti. Dernek destekçilerimizin katkılarıyla kültür, sanat etkinliklerine okuldan öğrencilerimizi götürmeyi sürdürüyoruz. Çoğu zaman ilk kez tiyatro, bale, konser izleyen öğrencilerin keyfi ve heyecanı görülmeye değer, izlenimlerini yazan öğrencilerimizin yazılarını sizlerle paylaşıyoruz. ……………….. Çakırcalı Efe, Osmanlının son dönemlerinde haksızlıklara karşı dağa çıkmış bir eşkiyadır, 1081 kişiyi öldürmüştür. Henüz 11 yaşındayken zaptiye Hasan Çavuş tarafından babası öldürülen Çakırcalı Mehmet, tütün kaçakçılığı yaparak yaşamını sürdürmüştür. Kaçakçılık işinde yardımcısı olan Hacı Eşkıya'nın karısını ve aşığını öldürmesinin ardından hapse atılsa da delil yetersizliğinden serbest kalmıştır. Haksızlığa uğrayan herkesin yardımına koşan, varlıklı kişilerden aldığı paraları yoksullara dağıtan bir eşkıya olarak ünlenen Çakırcalı, babasını öldüren Hasan Çavuş'u ve Mülazım Hüsnü Efendi'yi pusu kurarak öldürür. Dağa çıktıktan sonra da halka acımasızlık yapan, yönetimle işbirliği etkinliklere ev sahipliği yapabiliyor. Muğla kültür ve sanat kenti olma yolunda ilerlemeye devam edecektir.” dedi. Başkan Gürün ayrıca 26 Şubat tarihinde Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin de Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi'nde sahne alacağını belirtti. Reji ve koreografinin İhsan Bengier'in, orkestra şefliğini Ali Hoca'nın üstlendiği dans tiyatrosu, Yekta Oktay tarafından sahnelendi. Oyun süresince özellikle Çakırcalı Efe için yazılan “İzmir'in Kavakları” türküsünün yanı sıra, “Efelerin Efesi” ve “Çökerteme” türküleri de Muğlalıların beğenisini topladı. yapan bir takım Türk, Rum ve Arnavut çetelere karşı mücadele verir. Böylece kahramanlığı dillere destan olmuş, insani özellikleri, savaş taktikleri, farklı değer yargıları ile diğer efelerle kıyaslanamayacak bir kabul görür…İlk eşi olan Iraz'ın yanı sıra düze indiğinde aşık olduğu Fatma ile de evlenen Çakırcalı, 1912 yılında Nazilli yakınlarındaki Karıncalı Dağı'nda yönetim güçleri ile girdiği çatışmada öldürülmüştür. Bence hayatımdaki en iyi tiyatroydu tekrar gitmek isterim. Tuna Ceyhan Çakırcalı Efe zenginlerden aldığı paralar ile fakirlere yardım etmiştir. Henüz 11 yaşındayken zaptiye Hasan Çavuş tarafından babası öldürülen Çakırcalı Mehmet tütün kaçakçılığı yaparak geçinir. Çakırcalı Efe tiyatrosu çok güzeldi, izlediğim en güzel tiyatroydu. Beni ve arkadaşlarımı bu güzel tiyatroya götürdükleri için tüm kütüphaneye teşekkür ediyorum. Yaren Bayram Çakırcalı Efe Bale çok güzeldi, çok eğlendim, keyif duydum Çakırcalı Efe'den. Çok güzel geçti arkadaşlarımla çok eğlendim. Başka bir etkinliğe katılmayı da isterim sizden, çok teşekkür ediyorum bizi oraya götürdüğüz için. Tuana Ören Muğla'da Ben Bertolt Brecht Sanki bugünü anlatıyor Genco Erkal, 'Ben Bertolt Brecht'i, ünlü yazarın, şiir, öykü ve şarkılarından uyarlayıp yönetmiş. Şiir ve öyküleri, A.Kadir, Ali Sait, Arif Gelen, Asım Bezirci, Can Yücel, Gülen Fındıklı, Hasan Kuruyazıcı, Sevgi Soysal ve Zehra İpşiroğlu çevirmişler. Şarkı sözlerinin çevirisi Genco Erkal ve Tuncay Çavdar'ın. Müzik, Kurt Weill, Hans Eisler, Paul Dessau, Sarper Özsan. Düzenleme ve müzik yönetimi, Emin Fındıkoğlu. Koreografi, Tan Temel ve Sernaz Demirel'e ait. Sanatçı, oyunu uyarlarken, farklı zamanlarda farklı kişiler tarafından yapılmış çevirileri belli ki elden geçirmiş ve ortak bir dil oluşturmayı başarmış. Şiirleri, öyküleri ve şarkıları, içinde bulunduğumuz yılın ve dünyanın bitmeyen sorunlarını ön plana çıkartacak olanlardan seçmiş. Ben Bertolt Brecht, kapitalist düzenin gerçekleri, bozuk adalet sistemi, insanların alınıp satılması, ezenler ve ezilenler, zenginler ve yoksullar, çarpık düzende kadınların konumu, savaş, iyi bir dünya bırakmak üzerine yoğunlaşıyor. Metinler öylesine güncel, öylesine günümüzü anlatıyor ki insanın, 2.Dünya Savaşı yıllarında yazıldığına inanası gelmiyor. Brecht sanki bizim ülkemizi, bizim insanlarımızı da düşünmüş. Söylemler son derece sert de olsa, savaşın yıkımından da söz edilse, yönetmen Genco Erkal, müzikli kabare havası içinde, alabildiğine göstermeci bir yorumla, eğlenceli bir hava yaratmayı Hollanda basınında “günümüzün Rembrandt'ı “olarak sunulan Semiramis Öner Mühürdaroğlu'nun başarısı, Rembrandt'ın ülkesinde bu şekilde değerlendirilmesi bizleri çok mutlu etti ve Prof.Sadun Ersin öncülüğünde Akyakalı sanatseverler küçük bir kutlama düzenledi. Yücelen Otel'de yapılan kutlama etkinliğinde Akyakalı sanatseverler ile tanışan, resimle ilgili yaşadığı zorlu süreçleri ve sonunda yaşanan başarıyı aktaran, samimiyeti ve alçakgönüllüğü ile gönlümüzü kazanan Semiramis hanıma ömür boyu başarılar diliyoruz. Fazıl Say büyüledi Piyano virtüöz'ü ve besteci Fazıl SAY, 28 Mart günü, Muğla İl merkezine ikinci defa gelerek Muğla Belediyesi Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde bir konser verdi. Konserin birinci bölümünde Ludwing van Beethoven'in Do Minör Piyano Sonatı'nı yorumlayan piyanist, ikinci bölümde, viyolonselist Çağ ERÇAĞ eşliğinde kendi bestesi olan dört bölümlü “ Sivas, Hopa, Ankara, Bodrum ” adlı, “ 4 Şehir ” bestesini; ve son bölümde ise “ Ses, Kara Toprak, Gershwin Jazz ve Paganini Jazz ” adlı bestelerini seslendirdi. Bilet ücretleri yüksek olduğundan, bu güzel etkinliğe Dernek üyelerimizi ve ilgilenenleri götüremediğimiz için üzgünüz. Ama Akyaka'dan, Dernek üyesi olan ya da olmayan 10 kişinin bu unutulmaz konsere kendi imkanları ile katılmasına sevindiğimizi belirtmek isteriz. KASABADA TİYATROYU YAŞAMAK… yeğlemiş. Muhteşem iki oyuncu var sahnede. Aslında onlar Brecht'in anlatıcıları ama kılıktan kılığa giriyorlar. İnanılmaz kondisyonu, coşkusu, ile Genco Erkal…1,5 saat aralıksız süren müthiş tempolu bir oyunculuk. Genco Erkal'ın yanında, sesi, fiziği, oyun gücü ile pırıl pırıl parlayan ustasından aşağı kalmayan Tülay Günal var. İlk kez 15 yıl önce Dostlar'ın sahnelediği 'Simyacı' oyununda kesişmiş yolları. İyi ki Brecht onları yeniden buluşturmuş. Tülay Günal, kabare için aranılan tüm özelliklere sahip bir oyuncu. Brecht'in göstermeci tavrını içine sindirmiş, oyunun her anında, hayat kadını, çocuk ya da asker bunu yansıtıyor. Tiyatroya başlamadan önce caz şarkıları söylediği için bunun avantajını kullanıyor. Bu güzel oyuna Akyakalı sanat severler derneğimiz aracılığıyla katıldılar ve beğeniyle izlediler. Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Etkinliği; HALDUN DORMEN-HUZUR ÇIKMAZI Ben bu başlığı çok sevdim, yıllarca büyük şehirlerde yaşayıp, nasıl olsa elimizin altında bir gün gideriz deyip de gitmediğimiz veya iş güç peşinde koşuşturup, kendimize bir türlü zaman ayıramadığımız günlerden sonra, çok geniş bir boş zamana düştüğümüzde bu tür etkinlikler daha da güzel anlamlar yükledi hayatımıza, aramıza sayıca az da olsa birkaç gencin katılması çok büyük bir keyif, dilerim bu sayı daha da çoğalır, tiyatromuz olması gereken yere taşınır… Haldun Taner kuşkusuz büyük usta, 1962 yılında yazmış olduğu bu eser bir sitkom olmakla beraber İzmir Devlet Tiyatrosunun usta oyuncuları sayesinde zevkle seyir keyfi veren bir esere dönüşmüş, Memnun bey ve Zennube olayı akıcı bir şekilde sürüklediler, yardımcı oyuncular son derece başarılıydılar, bize eleştiri payı bırakmadılar, çok güzel bir gecede, çok güzel bir eser izledik… Yeni bir oyunda buluşmak dileği ile ABA BAA… Sevgiler, sevgiler, sevgiler… Ahmet Namık GÜRSEL Sayfa 6 BELDEMİZ 7.Akyaka Uluslararası Edebiyat Günleri gerçekleştirildi Bu sene yedincisi düzenlenen "Akyaka Uluslararası Edebiyat Günleri" 2-3 Mayıs 2013 tarihlerinde Akyaka'da gerçekleştirildi. Fikret Hakan, Leyla Erbil, Nezihe Meriç gibi isimlerin onur konuğu olduğu ve 2009'da Nail Çakırhan Şiir Ödülü'nün de verildiği "Uluslararası Edebiyat Günleri"nin 7.ncisine Türkiye'den pek çok edebiyat ve felsefe insanının yanında yurt dışından da Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya ve Arnavutluk'tan ünlü şairler katıldı."Tiyatro ve Edebiyat" konulu sunumun ardından öğleden sonra Pervin Çapan, Dilek Direnç ve Ayla Kutlu tarafından "Kadın, İktidar, Edebiyat" konulu panel gerçekleştirildi, "Delilik ve Edebiyat" konusunu Sergender Sezer, Hüseyin Alemdar ve Lale Müldür ele aldı. Aynı gün "ÜtopyaDisitopya" konusu Erendiz Atasü ve Tülay Akkoyun tarafından ele alınırken, "Kadın, Şiddet, Edebiyat" konusu Mürselin Kurt, Y. Günay Balcı ve Sultan Tulu tarafından ele alınıyor. "Şairin Sesinden Şiirler" bölümlerine Ahmet Telli ve Arnavutluk'tan Kozeta Zavalini, Yunanistan'dan Despina Kontaxi, Makedonya'dan İgor Rems ve Romanya'dan Peter Sragher ile birlikte Lale Müldür, Hüseyin Alemdar, Hüseyin Peker, Yaşar Bedri, Levent Karataş, Kağan İşcen, Coşkun Karabulut katıldı. Geleneksel Uçurtma Şenliği coşkulu geçti Beldemizde her yıl düzenlenen, derneğimizinde ebru sanatı etkinliğiyle katıldığı 14. Geleneksel Uçurtma Şenliği düzenlendi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne bağlı Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvası tarafından düzenlenen geleneksel Uçurtma Şenliği'nde çocuklar gün boyunca gönüllerince eğlendi. Yoğun bir katılımın olduğu şenlikte çocukların yanı sıra yetişkinler de uçurtmalarını uçurarak gökyüzünü renklendirdi. Hem vatandaşların hem de turistlerin büyük ilgi gösterdiği şenlikte yerel sanatçı Mustafa Selçukoğlu tarafından mini konser verildi. Diğer yandan Bayır İlkokulu Anasınıfı ve Gazi Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından dans gösterisi yapıldı. Adile Mermerci Lisesi halkoyunları ekibi tarafından da sergilenen Muğla Zeybeği gösterisi izleyicilerin beğenisine sunuldu. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'nce de çocuk, genç ve yetişkin kategorilerinde engel geçme ve zig zaglı koşu yarışı yapıldı. Bunun dışında eşli koşu, ördek yürüyüşü, çuval yarışı ve halat yarışında büyük küçük herkesin çok eğlendiği gözlendi. Yarışmaların ardından en yüksekteki uçurtma, en güzel uçurtma ve en ilginç uçurtmanın belirlenerek kazananlara ödülleri protokol üyeleri tarafından verildi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Ali Akkuzu şenliğe yoğun bir katılım gerçekleştiğini ifade ederek, "Amacımız çocuklarımızın kendine güvenmesini ve halkımızla kaynaşmasını sağlamak, çocuklarımız topluma faydalı bireyler olarak yetişsin istiyoruz. Bu tür sosyal ve kültürel faaliyetleri bundan sonrada devam ettireceğiz." dedi. Şenliğe Vali Vekili Faruk Necmi Kurt, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Ali Akkuzu, İl Milli Eğitim Müdürü Zekeriya Çınar, Çalışma ve İş Kurumu Müdürü İlyas Sarıyerli, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Akın SÖNMEZ, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Mehmet Ali KARİPTAŞ, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Vedat TUNÇ, Fethiye ASP İlçe Müdürü İsa ESEOĞLU, Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvas Fethiye Erkek Yetiştirme Yurdu Müdürü Mustafa ÇAKIR, Muğla Vali Hüseyin Aksoy Çocuk Yuvası Müdürü Alirıza ŞİMŞEK, Muğla Merkez ve İlçelermizde görev yapan personeller, yurtta ve çocuk evlerinde kalan çocuklar ile vatandaşlar katıldı. (www.mugla.aile.gov.tr) 19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI AKYAKA'DA KUTLANDI 23 Nisan Ulusan Egemenlik ve Çocuk Bayramı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Akyaka'da çeşitli etkinliklerle kutlandı. Sabah saat 09:00 da Atatürk anıtına çelenk koyma töreni ile başlayan etkinlikler akşam saat 19:00 da yapılan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı defilesi ile son buldu. Sabah Atatürk anıtında yapılan törende Anıta Belediye Başkanlığı, Akyaka Jandarma Karakol Komutanlığı, İktidar ve Ana muhalefet Partileri, Gökova Orman İşletme Şefliği çelenkleri konuldu. Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları için bir dakikalık saygı duruşu ve ardından söylenen İstiklal Marşı ile sabahki tören son buldu. Akşam yine Atatürk Anıtı önünde “İyi ki doğdun Atam” defilesi düzenlendi. Yapılan etkinlikte Belediye Başkanı Ahmet Çalca “Akyaka'ya kattığı değerlerden ve Akyaka Kadınlarına harcamış olduğu emeklerden dolayı cumhuriyet kadını Ekendiz Tanay'a teşekkür ederim” dedi. Defileyi hazırlayan Ekendiz Tanay “ 19 Mayıs Atatürk'ün doğum gününü kutlamak için 'iyi ki doğdun Atam' defilesini düzenledik. Bu etkinliğin hazırlanmasında emeği geçen herkese özellikle belediye başkanımız Ahmet Çalca'ya teşekkür ediyorum. Giysilerin hazırlanmasında emeği geçenlere, dikiminde Çınaraltı Terzihanesine sahibi Sedat Oğuz'a ve bu anlamlı günde sunumunu yapan gençlere ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Etkinlik yöre müziği eşliğinde sunulan ikramlarla sona erdi. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN açılışının 93. ve 23 Nisan'ın Ulusal Bayram olarak kabulünün 92. Yılı kutlamaları beldemizde, geçtiğimiz yıllara göre daha fazla bir katılımla gerçekleşti. Dernek üyelerimiz, Yönetim ve Yayın Kurulu üyeleri ile birlikte, her zaman olduğu gibi, törende hazır bulundular. İlk tören, Akyaka Cahit- Belkıs Güneyman İlköğretim Okulu öğrencilerinin, okul bandosu eşliğinde, başlarında müdürleri ve öğretmenleri olmak üzere gelmeleri ve beldemiz Atatürk Anıtı önünde yerlerini almaları ile başladı; Bayrak Töreni, Saygı Duruşu, İstiklal Marşı'nın hep bir ağızdan söylenmesi ve protokol çelenklerinin konulması ile devam etti. Anıta, Belediye Başkanlığı, Akyaka Jandarma Karakol Komutanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Orman Bölge Şefliği, yani kurumların çelenklerinin konulmasından sonra, bir ilkle karşılaşıldı. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Okulumuzun çelengi yoktu, bu nedenle, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına okulumuz öğrencileri, ilk defa, çelenklerini koyamadılar. Yetkililerce alınan karara uygun olarak, okulları temsilen Milli Eğitim Bakanlığı çelenginin Ula İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce, Ula'daki Atatürk Anıtı'na, oradaki tören sırasında konulacağı öğrenildi. Buna karşılık okulumuz öğretmenlerinden Halil TÜRKOĞLU, öğrencileri ile beraber anıta çiçek buketleri bıraktılar ve törene katılanlarca içten alkışlandılar. Kendilerini kutlarız. Okulumuzun bahçesinde, Sosyal Bilgiler öğretmenin, günün anlam ve önemini belirten konuşması ile başlayan kutlama etkinlikleri, öğrenci ve öğretmenleri hazırladığı, şiirli, müzikli, danslı, sözlü programla devam etti ve Muğla'daki satranç turnuvasında başarı kazanan öğrencilere, Belediye Başkanımız Ahmet ÇALCA tarafından ödüllerinin verilmesi ile saat 12:30 da sona erdi. AKSD Akyaka'da anneler günü kutlandı Beldemizin şairi Fatma Zincirli'nin Anneler Günü konulu şiirini paylaşıyoruz. ANA Gülün sarısı var Kovanın arısı var Her canlının anası var Deniz boyanır mı? Öpsem yavrum uyanır mı? Evlada bir şey olsa Ana yüreği dayanır mı? Şu karşıdan gelen atlı Kuşlar kanatlı Evlat ne yaparsa yapsın Anasının yanında çok kıymetli Kuşların kanadı, güzellerin inadı Ölünceye kadar analar yavrularının kanadı Gömleğin alı olsun, gülün dalı olsun Tüm dünyanın analar günü kutlu olsun Fatma Zincirli 13.05.2013 18 MART ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ 18 Mart Deniz Zaferi, 1877-1878 yıllarında Ruslarla, 1910 yılında Libya'da İtalyanlarla, 1912-1913 yıllarında Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarında Balkan Devletleri ile yapılan savaşlarda galibiyet yüzü görmeyen; sadece Plevne, Yanya, İşkodra, Edirne savunmaları gibi münferit başarılar ile yetinmek zorunda kalan Osmanlı Ordularının yetkin ve etkin komutanlar yönetiminde neler yapabileceğini gösteren Çanakkale savaşlarının ilk utkusudur. Bu deniz utkusu, Türk Ordularının diriliş ve uyanışının; Çanakkale kara savaşlarında kazanılan zaferlerin ve Yarbay Mustafa Kemal'in adının duyulmasının başlangıcıdır. İttifak Devletleri, Çanakkale Cephesini açmakla: 1 – İstanbul'u kısa yoldan işgal edip Osmanlıları savaş dışı bırakarak, Kafkas, Irak, Suriye ve Balkan cephelerindeki baskıyı ortadan kaldıracaklarını; 2 – Osmanlıların savaştan çekilmesi ile Almanya ve Avusturya-Macaristan cephesinin güneyini zayıflatacaklarını; 3 – Ruslardan önce İstanbul'u işgal ederek Rusya'ya yapılacak yardımlaşma yolunu açacaklarını; 4 - Tarafsız Devletleri, müttefikler yanında savaşa girmeye zorlayabileceklerini; 5 – İslam aleminde Osmanlıların, dolayısıyla Halifeliğin prestijini kıracaklarını umuyorlardı. 19 Şubat'ta kıyı tabyalarının denizden bombalanması ile başlayan ve 18 Mart'ta, Nusret mayın gemisinin döşediği mayınların verdiği hasarların ve özellikle sütre gerisi seyyar topçuların isabetli atışlarının sonucunda Türk Ordusunun zaferiyle, müttefik deniz kuvvetlerinin büyük kayıpları ile sonuçlanan deniz savaşlarının detaylarını hepimiz biliyoruz. Bu zafer sonunda kara savaşları başlamış, deniz muharebeleri ise Çanakkale mayın ve ağ hatlarını geçebilen İngiliz, Avustralya ve Fransız denizaltılarının Marmara denizindeki; Alman denizaltılarının ise Çanakkale açıklarındaki faaliyetleri şeklinde devam etmiştir. Bu arada, unutulan bir deniz zaferimiz daha olmuştur. O da, 13.150 tonluk, 750 mürettebatlı İngiliz Goliath zırhlısının Seddülbahir önlerinde Morto Koyunda batırılışıdır. Eski hisar önlerinde demirli ve Alçı Tepe yönünde ilerleyen İngiliz kuvvetlerini topçu atışı ile destekleyen, Alçı tepe etrafını koruyan Türk kuvvetlerine ve mevzilerine büyük zayiat ve hasar veren bu zırhlının batırılmasına karar verilmiş ve Marmara Denizinde denizaltı kovalayan 600 tonluk Muavenet-i Milliye torpidobotu görevlendirilmişti. Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey komutasında Çanakkale'ye gelen ve hazırlıkların tamamlanan Muavenet-i Milliye torpidobotu, 12 Mayıs gecesi hareketle yüzbaşı Nazmi Akpınar kılavuzluğunda Türk mayın hatlarını geçmiş ve İngiliz gemilerinin kontrolü altındaki sulara girmiştir. Kuşatılmış Türk hatları önünden korumasız olarak gemisini geçiren Yüzbaşı Ahmet, İngiliz ışıldakları ve torpidobotları tarafından korunan zırhlıya 300 m. kadar yaklaşabilmiş ve attığı üç torpido ile koca zırhlıyı batırmayı ve Türk savunma hatlarını rahatlatmayı başarmıştır. Meydana gelen karambol sayesinde de salimen Türk hatlarına dönmüştür. Bu vesile ile bu vatanı bizlere armağan eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anar. Önlerinde saygıyla eğiliriz. AKSD Turgut Özakman'ın Diriliş Çanakkale 1915 kitabından ve Vikipedia'dan derlenmiştir. Sayfa 7 BELDEMİZ ULUSLARARASI WHİTLEY DOĞA KORUMA AKYAKA MUSIKI DERNEĞİ ÖDÜLÜNÜ, GÖKOVA KÖRFEZİ'NDEKİ TSM KONSERİ DENİZ KORUMA ALANI YÖNETİMİ PROJESİ ALDI Doğa Koruma Oscarları Olarak Bilinen Whitley Doğa Koruma Ödülleri 20. Yıl Sahiplerini Buldu. 2 Mayıs 2013 – İngiltere Prensesi Anne, Kraliyet Coğrafya Derneği'nde yapılan özel törende, Uluslararası Whitley Doğa Koruma Ödülünü, Gökova Körfezi'ndeki deniz koruma alanı yönetimi projesi onuruna Zafer Kızılkaya'ya takdim etti. Zafer Kizilkaya bu yılki ödüle layık görülen sekiz sıradışı doğa korumacıdan birisi oldu. İnşaat Mühendisi. Sualtı fotoğrafçısı ve deniz araştırmacısı olan Zafer Kızılkaya aynı zamanda projenin yürütücüsü olan doğal yaşam alanlarının korunmasını ve tahrip edilen kıyı ekosistemlerinin iyileştirilmesini amaçlayan Akdeniz Koruma Derneği'nin de başkanlığını yapıyor. Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Gökova Körfezi, içlerinde Akdeniz Fokları ve kum köpek balıklarının da bulunduğu çok sayıda önemli korunan türe ev sahipliği yapıyor. İçlerinde kadın balıkçıların da yer aldığı 200'e yakın kıyı balıkçısının geçimini sürdürdüğü Gökova Körfezi'nde, azalan balık stoklarının toparlanabilmesi ve hassas yumurtlama-çoğalma alanlarının korunabilmesi amacıyla 2010 yılı Temmuz ayında balıkçılığa kapalı altı deniz koruma alanı ilan edilmişti. Sürdürülebilir balıkçılık açısından büyük önem taşıyan bu alanlardaki denetlemelerin etkisinin artırılması amacıyla yerel balıkçıların yer aldığı bir deniz korucusu sistemi kurulması ve yine yerel balıkçılara alternatif gelir kaynağı olabilecek “Geleneksel Balıkçılık Turizmi” projeleri şu an Zafer Kızılkaya ve Akdeniz Koruma Derneği'nin Gökova Körfezi'nde yürüttüğü projelerin başında geliyor. Projeler “Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da destekleniyor. Prenses Anne yaptığı konuşmada, “Whitley Doğa Fonu'nun sırrı sıradışı korumacı liderleri ortaya çıkarmak. Dünyanın farklı yerlerinden gelen ve değişik geçmişlere sahip bu liderlerin ortak özellikleri, ülkelerindeki doğal yaşam ve yerel insanlar için gerçek anlamda bir değişiklik yaratabilmek adına verdikleri özverili ve kararlı mücadeledir. Buradaki Whitley ödülüne layık görülenler, kendi yerel halklarıyla yakın ilişki içerisinde, doğa-insan ilişkisinin yarattığı sorunları bilen ve bunlara pratik çözümler yaratırken, yerel insanları ve resmi yetkilileri işin içerisine katabilen ender yeteneklere sahip insanlardır. Gelin şunu kabul edelim, çoğumuz bu yetenekten yoksunuz, ama Whitley ödül sahipleri bu alanın uzmanları.” Bu yıl Whitley Ödülleri'nin 20. Yıl Dönümü. 1994 yılında başlayan ilk ödüllerden bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki doğa koruma liderlerine büyük destek veren Whitley Doğa Fonu, o zamandan bugüne yaklaşık 10 milyon İngiliz Sterlini fonu 70 den fazla ülkedeki doğa koruma projelerine ve 160 dan fazla koruma liderine vermiştir. Whitley Doğa Vakfı'nın mütevelli heyeti üyesi ünlü BBC belgesel yapımcısı ve sunucusu Sir David Attenborough, ödül 20. Yıl töreninin açılışında “20 yıldan bugüne, Whitley Ödülleri doğal yaşamı korumak konusunda büyük öncülük etmektedir. Vakfın belki de en önemli başarısı dünyanın en iyi koruma liderlerinin bu sayede kendi aralarında kurduğu artan iletişim olmuştur. Ödül sahiplerinin karşılaştığı sorunlar çok büyüktür, çözümler çeşitlidir ve birlikte ulaştıkları nokta gerçek anlamda küresel çözümlerdir.” Vakfın 20. Yıl ödülü ise daha önce 2008 yılında bu ödüle layık görülen Kuzeydoğa Derneği'nin başkanı ve Utah Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan Çağan Şekercioğlu'na layık görüldü. Şekercioğlu böyle bir törende iki Türk projesinin ödüle layık görülmesinin büyük başarı olduğunu vurguladı. Adile Mermerci Lisesi öğrencilerinin başarısı Ula ilçesindeki Gökova Adile Mermerci Çok Programlı Lisesi Havacılık Kulübü öğrencileri, kentin tarihi ve turistik mekanlarını quadcopter (dört pervaneli robot helikopter) ile havadan fotoğraflayarak bölgenin tanıtımına katkıda bulunuyor. Muğla- Okulun havacılık kulübü rehber öğretmeni Can Gökovalı,yaptığı açıklamada, okula yeni başlayan ve sivil havacılığa ilgisi olan öğrencileri okullarının havacılık kulübüne dahil ederek sivil havacılığı sevdirmeye çalıştıklarını, şu anda 30 üyeleri bulunduğunu söyledi. Uzun yıllar öğrencilerle model uçak yaptıklarını, yaptıkları uçakları uçurma fırsatı bulduklarını anlatan Gökovalı, bu yıl aldıkları quadcopter ile hava fotoğrafçılığı çalışmalarına başladıklarını kaydetti. Gökovalı, quadcopter ile kentin tarihi ve turistik mekanlarını havadan fotoğrafladıklarını, bu fotoğrafları da belediyelere vererek bölgenin tanıtımına katkıda bulunduklarını kaydederek, ''Muğla tarihi, doğası ve turistik mekanlarıyla dünya çapında bilinen ve ziyaret edilen bir bölge. Amacımız ilimizin güzelliklerinin havadan çekilmiş fotoğraflarıyla farklılık oluşturup daha çok insana bölgeyi tanıtmak'' dedi. Quadcopter'in üzerine bağlanan kamera sayesinde istedikleri bölgenin istedikleri açıdan fotoğrafını çekme şansı bulduklarını anlatan Gökovalı, yaptıkları çalışma ile hem öğrencilerine sivil havacılığı sevdirdiklerini hem de bölgenin tanıtımına katkıda bulunduklarını vurguladı. Sakin kenti kuş bakışı görüntülediler Can Gökovalı, bu hafta öğrencileriyle geldikleri Gökova Körfezi'nin''cennet köşesi'' olarak bilinen sakin kent unvanına sahip Akyaka'yı havadan fotoğrafladıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Gökova'nın bakir koylarını fotoğrafladıktan sonra bu fotoğrafları ilgili belediyelere veriyoruz. Böylece bir arşiv oluşturuyoruz. Yaklaşık 6 aydır bu çalışma devam ediyor. Muğla'da 160'ın üzerinde ören yeri olduğunu düşünürsek, her hafta birini gezsek 3 yılda ancak bu çalışmayı tamamlarız. Bu gezilere giderken sivil havacılığa meraklı öğrencileri yanımda götürüyorum. Yakın zamanda 5 öğrencim ile Akyaka'nın fotoğraflarını çektik ve belediyeye teslim ettik. Belediye sakin kent unvanına sahip beldemizi hava fotoğraflarıyla dünyaya farklı bir açıdan tanıtacak.'' AB projesi hazırladılar Hava fotoğrafçılığı konusunda Avrupa Birliği kapsamında hibe fonlarından yararlanmak için proje hazırladıklarını kaydeden Gökovalı, Polonya'dan gelen bir teklifi projelendirdiklerini, olumlu sonuç alırlarsa hava fotoğrafçılığı konusunda Polonya, Portekiz, İtalya ve Türkiye'yi kapsayan bir projeye imza atacaklarını dile getirdi. Gökovalı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Tokat Endüstri Meslek Lisesi'nin davetlisi olarak mayıs ayında Tokat'a gideceklerini, bir hafta boyunca bölgenin tarihi mekanlarını havadan fotoğraflayacaklarını da belirtti. Okulun havacılık kulübü başkanı Gizem Eroğlu ise okula bu yıl başladığını, havacılık kulübüne katılarak sivil havacılığı öğrenmeye çalıştığını söyledi. Havacılık kulübünde ilk olarak model uçak yapmayı öğrendiklerini kaydeden Eroğlu, ''Öğretmenizle çalışmalara katılarak havacılık konusuna bilgi sahibi oluyoruz. Gittiğimiz birçok yerde de hava çekimleri yapıyoruz. Gökyüzü gerçekten büyülü bir yer ve insanı kendine çekiyor'' diye konuştu. (Cumhuriyet Gazetesi 9 Mart 2013) Akyaka Musıki Derneği, geçtiğimiz dönem çalışmalarını başarılı iki konserle sundular. 22 Mart 2013 tarihinde Yücelen Otel'de gerçekleştirilen Bahar Konseri oldukça ilgi gördü, sanat müziğimizin birbirinden güzel eserlerini koro sanatçıları başarıyla seslendirdiler. Ali Sami ARLI şefliğinde çalışan koro ikinci konserini 7 Haziran 2013 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Atatürk Kültür Merkezi'nde TRT sanatçıları Nesrin-Çetin Körükçü'nün katılımıyla gerçekleştirdiler. Konserin birinci bölümünde koronun ve solistlerin seslendirdikleri eserler sonrası ikinci bölümde yılların sanatçısı Nesrin Körükçü ve Çetin Körükçü solo ve düet olarak eserlerini seslendirdiler. Sanat müziğimizi yaşatan derneğe çalışmalarında başarılar dileriz. AKSD Gökova Akyaka Sevenler Derneği resim sergileri Nail Çakırhan ve Halet Çambel Kültür ve Sanat Evinde sürüyor. Gökova-Akyaka’yı Sevenler Derneği, Nail Çakırhan’nın sunduğu bu olanağı ona yaraşır bir şekilde on dört yıldır sürdürmeye devam ediyor. Her yıl Mayıs-Eylül ayları arasında yapılan sergilerin katalogları üç dilde yayımlanıyor. Dünyanın sanatçılarını konuk etmeye devam eden dernek, 2013 sergi sezonunu her iki haftada bir farklı sergiyle 15 Ekim'e kadar sürecek, derneğe çalışmalarında başarılar dileriz. Satranç Şampiyonumuz Pelin Gümüş, Muğla ili Küçükler ve Yıldızlar Satranç Şampiyonasında İl ikincisi olmuştur. Türkiye Satranç Federasyonu ve Muğla İl Temsilciliği´nin ortaklaşa hazırlamış olduğu Küçükler ve Yıldızlar Şampiyonasında 11 yaş kızlar kategorisinde okulumuz 5/A sınıfı öğrencisi Pelin GÜMÜŞ Muğla İl İkincisi olarak, Gümüş Madalya ile ödüllendirilmiştir. Akyaka Kültür ve Sanat Derneği Bültenidir. Yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Akyaka Kültür ve Sanat Derneği (48 011 019) Adına Sahibi Dernek Başkanı : Aydın Turunç Yayın Kurulu Başkanı :Hüseyin Arslan Yayın Kurulu :Devrim Bayar, Ömer Şimşek Çeri, Mustafa Koyuncu, Oruç Özkan Vergi No : Ula 043 033 73 54 Adres :Kaya Sokak No:4/2 Akyaka Ula/MUĞLA E-mail : [email protected] Web : http ://www.akyakakultursanat.com Tel : 0 252 243 41 16 Baskı : Devrim Gazetesi ve Matbaası / MUĞLA Sayfa 8 Akyaka, UNESCO'ya Bir Adım Daha Yaklaştı Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow) Genel Sekreterliği tarafından "Sakin Kent" ilan edilen Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesi, beldedeki biyolojik çeşitliliğinin, tarihi ve kültürel yapının korunup gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlaması amacıyla UNESCO'da yer almaya hazırlanıyor. Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, yaptığı açıklamada, 2010 yılında "Sakin Kent" unvanını alan Akyaka'nın doğal kaynakların sürdürülebilir olarak geleceğe taşınması yönünde politikalar oluşturulduğunu söyledi. Beldenin "Sakin Kent" ilan edilmesiyle günübirlik ziyaretçi sayısında ciddi artış yaşandığına işaret eden Çalca, Akyaka beldesinin, Muğla'nın diğer turizm merkezlerinden farklı olarak kendine özgü bir turizm anlayışı bulunduğunu kaydetti. Gökova Havzası'ndaki beldelerinin alan yönetimine göre planlandığını anlatan Çalca, "Akyaka ve Gökova Havzası'nın biyolojik çeşitliliğinin dünya mirası kabul edilmesi yönünde başvuruda bulunduk. Bölgede yaşayan insanları bilinçlendirme çalışmalarının ardından Muğla Valiliği ve Akyaka Belediye Başkanlığı olarak Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğüne başvurumuzu yaptık. Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü de Akyaka Havzası'nın dünya mirası kabul edilmesini uygun görerek hazırlanan dosyayı Dışişleri Bakanlığının Su ve Çevre Bölümüne gönderdi. Dışişleri Bakanlığı, ilerleyen günlerde Avrupa Birliği UNESCO bölümüne başvurumuzu sunacak" dedi.GAS-DER BELDEMİZ MUĞLA BÜYÜK ŞEHİR OLUYOR MU? Muğla Kent Konseyi Başkanlığı tarafından düzenlenen panele ilgi ve katılım oldukça yüksekti.Panelin konuşmacıları; Mimar Oktay EKİNCİ, Gazi Üniversitesinden Sonay BAYRAMOĞLU ÖZUĞURLU, İzmir Mimarlar Odası Başkanı Hasan TOPAL,Moderatör ise Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinden Doç.Dr.Özlem ŞAHİN GÜNGÖR idi. Açılış konuşmalarına geçildi.İlk konuşmayı Kent Konseyi Başkanı Dr.Naki BULUT yaptı. Konuşmacılara ve katılımcılara teşekkürlerini iletti. Muğla Mimarlar Odası Başkanı Osman Köseoğlu kısa konuşmasında konu ile ilgili panelistlerin gerekeni söyleyeceklerini belirtti. Son olarak Muğla Belediye Başkanı Dr.Osman GÜRÜN söz aldı, Sn.Gürün aslında çıkan bir yasa hakkında konuşmanın bir şey kazandırmayacağını,bundan sonra bizleri nelerin beklediğini konuşmak gerektiğini belirtti. Panele geçildi. Moderatör Özlem hanım kısa bilgiler verdikten sonra ilk sözü Sonay hanıma verdi. Sonay hanım; 6360 sayılı yasa Belediye ve Özel idarelerin görevlerini Büyük şehir olan illerde kaldırdığını, Muğla'nında B.şehir olması ile Türkiye de 31 İl B.Şehir Belediyesi, 51 İl normal Belediye olduğunu Ülke nüfusunun %75 ini ilgilendirdiğini, Büyükşehir olan yerlerin Kentsel şehir olması gerektiği konularını katılımcılar ile paylaştı. İkinci konuşmacı Sn.Ekinci bu yasanın şehirciliği unutan bir yasa olduğunu, Sevgili hemşehrilerim sözünü kaldıran bir yasa olduğunu, Köylü olmakla övünen,köy kahvaltısı yapan vekiller yasa ile köyleri kaldırdıklarının farkında olmadığını çünkü bu yasayı vekillerin yazmadığını, B.şehir, ötekiler K.şehir, nüfusa göre şehir olur mu? Tarihsele bakmalı Santos, Leton Unesco listesinde, İmar yolsuzluğu ortadan kalkacak mı, Mesire yeri yönetmeliği değişiyor, Beton yığma, taş yığma, odun yığma yanlış kullanılıyor. Diren Akyaka ! Diren Zeytin Ağacı Sayfa 1'in devamı Akyaka sahip olduğu olağanüstü doğal güzellik ve zengin biyo-çeşitliliği ile dünyadaki önemli doğa koruma alanlarından birisidir ve Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmiştir. Ancak yakın zamanda öğrendiğimize göre, beldemizde aslında zeytin yetiştirme alanı olan büyük bir hazine arazisi özelleştirme programına alınarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından imar plan değişikliği yapılmış ve yapılaşmaya açılmıştır. Üstelik mevcut koruma yasaları da çiğnenerek. Bizler, Akyaka'da yaşayanlar bu hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz ve Akyaka Yerel Yönetim Platformu öncülüğünde “Diren Akyaka ! Diren Zeytin Ağacı !” adı altında bir mücadele başlattık. Akyaka'da yerel olarak yürüttüğümüz bu mücadele, ülkemizde kent hakkı ve doğa hakkı alanlarında verilen mücadeleden ayrı değildir. Mücadelemizin hedefleri arasında yerel ölçekteki hukuka aykırı uygulamaların engellenmesi olduğu gibi, kentlilerin kentsel politikaların oluşturulma sürecine katılımını engelleyen İmar Kanunu'nun katılımcılık yönünde değiştirilmesi ve “üstün kamu yararı” adına doğanın tahrip edilmesini öngören “Biyo-çeşitliliği Koruma Yasası”nın tamamen geri çekilmesi de var. Biliyoruz ki bu yasalar değişmediği sürece mücadelenin biri bitmeden yenisi başlamak zorunda kalıyor. Aşağıdaki bağlantıyı izleyerek taleplerimizi içeren kampanya metnine vereceğiniz bir imza, hem “Yavaş Kent Akyaka” nın doğal ve kültürel kimliğini koruyabilmesine, hem de ülkemizde verilen kent ve doğa hakkı mücadelesine katkı sağlayacaktır. Haydi siz de katılın, birlikte değiştirelim. 'www.change.org'da Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar, lütfen ÖÇK bölgesi Akyaka'nın betonlaşmasına izin vermeyin! başlığı altında aşağıda metin içeriği verilen imza kampanyası başlatıldı. Gökova Özel Çevre Koruma Alanında, Akyaka Belediyesi sınırları içinde yer alan 19.300 m2 büyüklüğünde bir zeytinlik alan (3841 no.lu parsel) Akyakalıların haberi olmadan Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca (ÖİB) özelleştirme programına alınmıştır. Daha sonra ÖİB tarafından yapılan uygulama imar planı değişikliği de resmi gazetede yayınlanmak suretiyle onaylanmıştır. Ayrıca zeytin yetiştirme alanı olmasına karşın bu alan, tapu kaydında “arsa” olarak belirtildiği için “Zeytin Koruma Yasası” olarak bilinen ve zeytin yetiştirme alanlarının korunmasını öngören yasanın koruması dışında bırakılmıştır. Diğer yandan Çevre Kanunu 9/d maddesinde Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi olarak ilan edilmiş alanlarda İmar Kanunu'nun 9. Maddesi hükümlerinin geçerli olmadığı belirtilmektedir. Hal böyleyken, plan değişikliği yapma yetkisini bu maddeden alan ÖİB, ÖÇK Bölgesi içinde yer alan Akyaka'da plan değişikliği yapmak suretiyle yetkisini aşmıştır. Akyaka, Özel Çevre Koruma Alanı olarak doğanın korunmasının öncelikli olduğu bir bölgedir. Aynı zamanda Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow) üyesi olan Akyaka, katılımcı yerel yönetim anlayışı içinde, doğal ve kültürel değerlerin gelecek kuşaklara korunarak devredildiği, insanla doğanın uyum içinde birlikte var olabildiği, yaşam kalitesi yüksek bir belde olmayı hedeflemiştir. Bu hedef, Akyakalıların birlikte oluşturdukları “Akyaka Vizyonu”nu temel almaktadır. Yavaş Kent Akyaka, doğayı ranta feda ederek büyümeyi öngören imar planları ile yönetilmek, kimliğini hızla yitiren bir belde olmak istemiyor. ÖİB tarafından yasaya aykırı olarak yapılan plan değişikliği iptal edilmeli ve tüm Akyakalıların ortak yararlanma hakkı olan bu kamusal alanın imar plan yetkisi Akyaka Belediyesi'ne devredilmelidir. Akyaka Nazım İmar Planı değiştirilerek 3841 no.lu parselde yapılaşmaya izin veren imar plan hükümleri kaldırılmalıdır. 3841 no.lu parselin tapu kaydı “zeytinlik” olarak değiştirilerek üzerindeki zeytin ağaçları yasal korumaya alınmalıdır. Kentin gerçek sahiplerinin o kentte yaşayanlar olduğundan hareketle, 3194 Sayılı İmar Kanunu, imar planlarının yapım ve değiştirilmesi süreçlerine yerel halkın etkin katılımını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. ÖÇK Bölgeleri ve her türlü doğa koruma alanlarının “üstün kamu yararı” gerekçesiyle yatırıma açılabilmesini öngören ve yasalaşmak üzere TBMM gündemine getirildikten sonra geri çekilen “Biyo-Çeşitliliği Koruma Yasası” tamamen geri alınmalıdır. Kime: Erdoğan Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı M. Mehdi Eker, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ÖÇK Bölgesi Akyaka'nın betonlaşmasına izin verilmesin. Bakan onaylı kat veriliyor. Fransa da 38.000 (500-10001500 nüfuslu) belediye var.İran da 800 Belediye var.Türkiyede mevcut 3600 belediyenin 1700 ü gitti kalanlarda gider. Belediye Demokrasinin kalesimi? Mahalle kavramı bizde var Dünya da yok.B.şehir yasası Metropol yasası diye çıktı İstanbul için, İç içe geçen kentler Kartal, Pendik, Kadıköy, Bakırköy, Karaköy vs. Nüfus hayır, Yüzölçüm hayır, Konum hayır İstanbul Kocaeli il sınırlarına kadar kent ve İstanbul İzmit birleşik kenttir.Bu yasaları yazdıranların kraldan fazla kralcı oldukları hususlarını belirttiler. Son olarak Sn.Topal söz aldı ve İmar konusunda B.Şehir ne düzenler,ne karıştırır; Yasa ile üst plan yetkisi, İlçelerin imar planları, Parselasyon yetkileri, İmar denetim yetkisi, Merkez İl ve İlçe Belediyelerin uygulaması hususlarını anlattı. Kıyılardaki yetkinin, Turizm alanlarındaki yetkinin, Toplu Konut yetkisinin, Organize sanayi bölgesi yetkisinin B.şehirde olmadığını artık Kırsal alanların Kentsel alanlar yapıldığını böylelikle Muğla nın işinin zor olduğunu,güçlü bir planlamanın yapılması gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı. Moderatör Özlem hanım katılımcılara konuşmacılara sorularını sormaları için verdiği sürede karşılıklı soru-cevap yapıldı. Sn.Gürün söz aldı ve konuşmacılara verdikleri bilgiler için teşekkür etti. Yasanın özürlü doğan bir bebek olduğu örneğini vererek işimizin çok zor olduğunu, Muğla ile ilgili bazı hususları belirterek konuşmasını tamamladı. Son olarak Sn.Bulut söz aldı ve konuşmacı ve katılımcılara teşekkür etti. Günün anısına konuşmacılara plaketleri verilerek panel kapatıldı. Bu panele Derneğimiz adına katıldım ve izlenimlerimi aktarmaya çalıştım. Aslında konuşulanların hepsini yazmak isterdim ama bültenin tamamını ayırmak gerekirdi. Bu kısa özetin değerli üyelerimize ve sevgili okuyucularımıza yeteceğini umuyor,sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Mustafa KOYUNCU Yön.kur.Üyesi “Akyaka'ya 8 Katlı Toki Evleri” Haberi ile Yaratılan Bilgi Kirliliği ve Sorular Basında Akyaka Belediye Başkanı kaynaklı olarak yapılan bu haber önemli bir bilgi kirliliğine neden oldu. http://www.arkitera.com/haber/kent/detay/8-kat-akyakayibitirir/15179. Özelleştirme İdaresinin kararında “Toki Evleri” veya 8 katlı evler yapılması söz konusu değil. Bunun doğru olmadığını anlamak için 'Resmi Gazetede yayınlanan karara bakmak yeterli. Bu bilgi kirliliği, dikkatleri başka yöne çekerek asıl üzerinde durulması gereken noktaların karanlıkta kalmasını sağlamaya yönelik olduğu izlenimi veriyor. Örneğin; 1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 18 Ocak 2013 tarihli imar plan kararı Akyaka Belediyesi'ne halkın yasal itiraz hakkını kullanması için gönderildiği halde Akyaka Belediyesi bunu neden Akyakalılarla paylaşmamıştır? 2) Akyaka Belediye Başkanı ÖİB'nin planına itiraz ettiklerini söylüyor fakat itiraz noktalarının neler olduğunu söylemiyor. Zeytin ağaçları ile kaplı olan bu kamusal alan bu imar plan değişikliği ile yasalara aykırı olarak yapılaşmaya açılıyor olmasına Akyaka Belediyesi itiraz etmiş midir? Akyaka Belediyesi'nin itirazı, Akyaka İmar Plan Hükümleri en fazla 2.5 kata müsaade etmesine karşın 4-5 katlı binalara ruhsat verdiği ortadayken, ÖİB'nin bunu güya “8 kata” çıkarması mıdır? ÖİB örneğin bu parselle ilgili imar planında 5 katlı evlerin yapımına izin verseydi itiraz etmeyecek miydi? Resmi Gazetedeki kararda Akyaka Belediyesi'nin reddedildiği bildirilen itirazları nelerdi? Akyaka Belediye Yönetiminin bu soruları belgelerle cevaplayarak en kısa zamanda kamuoyunu aydınlatmasını bekliyoruz. Serdar Denktaş AKP'li Vekillerden Akyaka İçin Kat Açıklaması Turistik Akyaka beldesinde hazineye ait 19 bin 300 m2'lik arazinin Özelleştirme İdaresi tarafından arazinin eğimi göz önüne alınarak 7-8 katlı imar izni verdiği iddiaları üzerine AKP Muğla milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden, Özelleştirme İdaresi ile yaptıkları görüşme sonrası kamuoyunun yanıltıldığını ileri sürdüler. "Belediye Başkanının itirazında katla ve yapı şekliyle ilgili en ufak bir şey bulunmamaktadır. İtiraz tamamen yeşil alan azlığı ve işgalci vatandaşa dairdir. Milletvekilleri, "Plan notlarında açıkça azami kat sayısı 2 olarak belirtilmiştir. Yapılarda çatı katı ve çekme kat yapılamayacağı da açık açık belirtilmiştir. Hüküm getirilmemiş ve plan hükümlerinde belirtilmemiş konularda 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuatın uygulanacağı da açıkça yazılmıştır. Ancak Belediye Başkanı ve konuyu istismar eden diğer taraflar yapılara yapının cephe aldığı yoldan kot verileceği plan notundan hareketle burada önce 8 kat sonra 7 kat gibi yapılar yapılacağı iddiasında bulunmuşlardır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile olan görüşmemizde de açıkça böyle bir yapılaşmaya izin verilmeyeceği ifade edilmiştir. İmar planlarında bıraktıkları açık kapılarla her türlü hileli yola başvurmaya alışanlar bu planda da kendi yaptıkları gibi bir yola başvurulacağı hezeyanına kapılmış ve halkı yanlış bilgilendirmişlerdir" dedi. İHA
Benzer belgeler
28. sayı - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği
kitap alan çocuğumuz oldu, kendi seçtiği kitapları
annesine okutan Doğa'yı ve özverili annesi Ayşegül
Güvenç'i özellikle kutladık.
Kütüphaneden alınan çok sayıda kitabın
öğrenciler tarafından iade ...
24. sayıııııı.cdr - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği
bilim dünyasında tanınmış bir isim oldu. Türk vatandaşı
olduktan sonra Bahar Suseven adını alan Heike, Ayrıca DHKD
(Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin eğitim
çalışmalarına katılıp, Ula İlçe Eğ...
Oktay Ekinci - Akyaka Kültür ve Sanat Derneği
Derneğimize
bağışlarınız için:
İŞ Bankası
Muğla Şubesi