Hacıbektaş`ta Erzurum Havası
Transkript
Hacıbektaş`ta Erzurum Havası
YIL:4 SAYI:838 35 YKR 17 ÞUBAT 2009 SALI Ödemeyeceðiz HACIBEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 35 62 Ev Tel: 441 31 75 ‘Ne oyumu veririm, ne de bir þey isterim’(3) Yazý Dizisi 4’DE Ahmet Tellioðlu Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi ile Tepe Nautilus Alýþveriþ Merkezi önünde sabah saatlerinden itibaren toplanan gruplar, iki ayrý koldan miting alanýna doðru yürüyüþe geçti. Ellerinde pankart, döviz, bayrak ve flamalar bulunan gruplar, yürüyüþ sýrasýnda çeþitli sloganlar attý. Haydarpaþa önünde toplananlara, Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu, Genel Sekreter Mustafa Türkel, aralarýnda Hava-Ýþ Baþkaný Atilay Ayçin, TGS Baþkaný Ercan Ýpekçi"nin de bulunduðu Türk-Ýþ"e baðlý sendikalarýn yöneticileri önderlik etti. Tepe Nautilus önünde toplananýp yürüyen grubun baþýnda ise DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi, KESK Baþkaný Sami Evren ile diðer sendika, parti ve sivil toplum kuruluþlarýnýn yöneticileri yürüdü. Ýki yönden de gelen emekçiler, Rýhtým Caddesi"nden geçtikten sonra miting alanýna ulaþtý. Mitinge 13 Þubat"ta greve çýkan Sabah-ATV emekçileri katýlýrken, alanda Gazze katliamý da unutulmadý. 2’DE Hacýbektaþ’ta Erzurum Havasý 15.02.2009 Pazar günü Saat : 16:30’da Süha Savaþ Düðün Salonunda Erzurum Þenkayalýlar Niþantaþý Yoðurtçular köyü yardýmlaþma ve dayanýþma derneðinin Tanýtýmý ve yaþatýlmasý nedeniyle düzenlemiþ olduðu yemeðe Erzurum Þenkaya’lýlarýn yaný sýra çok sayýda davetlinin katýldýðý gözlemlendi. Hacýbektaþ köylerinden ve Hacýbektaþlý yurttaþlar saat: 16:30’da baþlayan yemekte hoþça birkaç saat geçirdiler. Semah gösterileri ve canlý müzik eþliðindeki yemekte Erzurum’dan Hacýbektaþ’a küçük gruplar halinde göçen halkýn beraberinde folklorunu da getirdikleri gözlendi, semah ve folklor kültürünün sergilenmesine ilgi büyüktü. 3’DE Genelkurmay'ýn tepkisi Ýsrail'de tartýþýlýyor Ýsrail medyasý, Ýsrail Kara Kuvvetleri Komutaný Av i Mizrahi’nin Davos olayýna iliþkin “Erdoðan, aynaya baksýn” yönündeki aðýr sözlerine Ankara’dan gelen sert tepkiyi þu ifadelerle deðerlendirdi: 7’DE Tek bir kriz yok, acaba tek bir sosyal devlet var mý? Köþe yazýsý 7’DE Mustafa Andýç Arjantin Köþe yazýsý 8’DE Dünya güvenliði için NATO daðýtýlsýn Almanya"nýn baþkenti Berlin’de bir basýn toplantýsý düzenleyen “NATO’ya Hayýr” platformu alternatif zirve için çalýþmarda son aþamaya geldiklerini açýkladý. Savaþ karþýtlarý, NATO’nun 60. yýlý dolayýsýyla birçok karþý konferansýn ve kampýn düzenleneceðini, büyük bir çadýr kent inþa edeceklerini ifade etti. 6’DA Yangýn yeri: yoksa zamska yalnýzca bir nehir adý mý? Bu topraklar farklý müzikal geleneklerin ev sahipliðini üstlenmiþ, aramak ve bulmak isteyene düþündüðünden daha fazlasýný vaadeden bir Araf olagelmiþ. Ne satýrlarýmýzýn ne de kelimelerimizin yetemeyeceði bu müzikal geçmiþ meselesini baþka bir yazýya erteleyip bahsettiðimiz konunun alt kollarýndan Türkçe sözlü alternatif rock müzik ve kilometre taþý olan güzide bir grubumuzdan bahsetmek istiyorum. Çoðu kiþinin tereddütsüz tahmin edeceði üzere Bulutsuzluk Özlemi konumuz ve onlar vesilesiyle konuþacaðýmýz yeni albümleri ‘Zamska’. Bir kuþaðýn kendine idol olarak gördüðü birçok isim ve bugün de çok sevilerek dinlenen Anadolu rock, bu ülkede birçok tabuyu yýkmasýna karþýn muhafazakârlýk hastalýðýna bir zamanlar yenik düþmüþ ve Türkçe sözlü alternatif rock müziðin icra edilmesinin mümkün olmadýðýný söyleyerek alttan alta Batý kaynaklý bu müzik tarzýyla dalga geçmiþti. 5’DE Seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi SHP’den sonra GP’nin de yerel seçimlere katýlmamasý sonucu bileþik oy pusulasýndaki seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi 7’DE 2 17 Þubat 2009 Salý Ödemeyeceðiz Türkiye Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (TÜRK-ÝÞ), Türkiye Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (DÝSK) ile Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu (KESK) öncülüðünde "Krizin Bedelini Ödemeyeceðiz: Ýþsizliðe ve Yoksulluða Karþý Birleþik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi", dün, Ýstanbul’da Kadýköy Ýskele Meydaný"nda toplanan katýlýmcýlarla dün gerçekleþti. bozacaðýz.” Evren: bankalara var, bizeyok Ozan bilir Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi ile Tepe Nautilus Alýþveriþ Merkezi önünde sabah saatlerinden itibaren toplanan gruplar, iki ayrý koldan miting alanýna doðru yürüyüþe geçti. Ellerinde pankart, döviz, bayrak ve flamalar bulunan gruplar, yürüyüþ sýrasýnda çeþitli sloganlar attý. Haydarpaþa önünde toplananlara, TürkÝþ Baþkaný Mustafa Kumlu, Genel Sekreter Mustafa Türkel, aralarýnda Hava-Ýþ Baþkaný Atilay Ayçin, TGS Baþkaný Ercan Ýpekçi"nin de bulunduðu Türk-Ýþ"e baðlý sendikalarýn yöneticileri önderlik etti. Tepe Nautilus önünde toplananýp yürüyen grubun baþýnda ise DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi, KESK Baþkaný Sami Evren ile diðer sendika, parti ve sivil toplum kuruluþlarýnýn yöneticileri yürüdü. Ýki yönden de gelen emekçiler, Rýhtým Caddesi"nden geçtikten sonra miting alanýna ulaþtý. Mitinge 13 Þubat"ta greve çýkan Sabah-ATV emekçileri katýlýrken, alanda Gazze katliamý da unutulmadý. Emekçiler, Filistin bayraklarý açarak Ýsrail saldýrýlarýný protesto etti. TÜRK-ÝÞ: 400 bin iþçi iþsiz Mitingte Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu, þu ana kadar iþten çýkarýlanlarýn sayýsýnýn resmi olmayan rakamlarla 400 bini aþtýðýný belirtti. Çok kritik bir noktaya gelindiðini vurgulayan Kumlu, hükümetin acilen bir çözüm üretmesi gerektiðini aksi takdirde toplumsal barýþýn tehlikeye girebileceðine dikkat çekti. DÝSK: AKP kýlýný kýpýrdatmýyor Kriz konusundaki görüþlerini ve çözüm önerilerini aylardýr her platformda dile getirdiklerini belirten DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi, "Fakat iktidar, emekçileri anlamak yerine kendi bildiðini dayatýyor. Tüm dünyada krize dair çözümler tartýþýlýrken Türkiye"de ekonomiden ve krizden sorumlu olanlarýn kýllarý bile kýpýrdamýyor" dedi. "AKP cehennem yarattý" Ýktidarýn tek amacýnýn krizin bedelini iþçi ve emekçilere ödetmek olduðunu kaydeden DÝSK Baþkaný Çelebi, þöyle devam etti: "Bu iktidara gelirken cennet vaadeden AKP"nin yarattýðý cehennemden baþka bir þey deðildir. Ýktidar krizi yönetemiyor, Türkiye"yi yangýn yerine çevirdiler. Hükümet, kendi yarattýðý bu tablo üzerinden insanlarý sadaka toplumuna dönüþmeye, biat etmeye yönelten bir siyaset güdüyor. Sadaka toplumu yaratacaklarýna sosyal devletin gereklerini yerine getirsinler. Örgütlü örgütsüz bütün maðdurlar kenetlenmelidir. Emekçilere karþý hükümetin oynadýðý oyunu iþçi sýnýfý olarak KESK Baþkaný Sami Evren, krizin asýl tetikleyicisinin kontrolsüz sermaye hareketleri olduðunu vurguladý. Evren, þunlarý kaydetti: "Yapýlmasý gereken, sermaye hareketlerinin kontrol edilmesi, paranýn rantýný yiyenlerden alýnan vergilerin arttýrýlmasýdýr. Hükümet krizi bahane ederek kayýt dýþý ekonomiyi teþvik ediyor. Bankalarýn yurtdýþý borçlarýný ve kredi sistemlerini garanti altýna alarak hortumculara para aktarýlmasýnýn yollarýný arýyor" Kesk: emeðimizi yok saydýnýz Evren, Türkiye"nin sosyal bir devlet olabilmesi için tüm toplumsal kesimlerin katýlýmýyla eþitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir barýþ anayasasýna þiddetle ihtiyaç duyulduðunu ifade etti. Hükümete de seslenen Evren, "Emeðimizi yok saydýnýz. Yurttaþlar arasýnda ayrým yaptýnýz. Ýnançlar arasýnda ayrým yaptýnýz. Yardým-sadaka uygulamalarý ile seçimlere gölge düþürdünüz. Ama bizden kurtulamazsýnýz. Çünkü biz olmazsak üretim olmaz, hayat olmaz. Biz sizin yarattýðýnýz karanlýk yolun sonunda doðacak güneþi görüyoruz" diye konuþtu. *** Mitinge ‘Özbek’ gölgesi DÝSK"e baðlý Birleþik Metal-Ýþ üyeleri miting alanýnda "Hain Özbek iþçilere hesap verecek" pankartý açtý. Türk-Ýþ"e baðlý Türk Metal-Ýþ üyeleri, "Özbek nerede biz oradayýz" sloganlarý atýp pankart açanlara saldýrdý. Türk Metal-Ýþ üyeleri kürsünün önünden uzaklaþýnca gerginlik sona erdi. Birgün YEREL YÖNETÝMLERE SOL BAKIÞ Seçimler yaklaþtý. Sol’un inandýrýcý olmasý yerel seçimlere nasýl baktýðý ile de ilgili. Yerel seçimlere “soldan bakýþ” a fikri katký oluþturmasý düþüncesi ile gazetemiz de yayýnlanmak üzere yazýlarýnýzý bekliyoruz. Gönderdiðiniz yazýlarý bu sayfada yayýnlamaya baþladýk. Göndermeyi düþündüðünüz yazýlarýnýnýzý bilgisayar ortamýnda yazmanýz önemli. Yazýlarýnýzý [email protected] elektronik postasýna gönderebilirsiniz. HACIBEKTAÞ BELEDÝYE BAÞKANI NASIL OLMALIDIR? •Katýlýmcý,çoðulcu,þeffaf,denetlenebilir, halkýn belediyede söz, karar ve yetki sahibi olacaðý bir yönetim anlayýþýný temel alan, •Belediye hizmetlerinde gelir düzeyi düþük kesimleri koruyan, •Tarafsýzlýk, dürüstlük ve kararlýlýk içinde olan, •Çalýþmalarda plan ve programa dayalý bir anlayýþ sergileyecek, kaynak israf etmeyecek •Belediye bütçesini, gelir ve giderleri detaylý olarak belirli dönemlerde halka duyuracak, •Çalýþmalardan herkesi haberdar etmeye çalýþacak, þeffaf bir yönetim sergileyecek, •Yetkiyi halkýn doðrudan yönetime ve kararlara katýlýmýný temin edecek þekilde toplumsallaþtýrýlacak, •Meclis toplantýlarýný ve gündemi önceden halka duyurularak halkýn toplantýlara katýlýmýný saðlayacak ve toplantýlarda görüþ bildirmelerini temin edecek, •Ýhaleleri halka açýk yapacak ve anýnda hoparlörlerden halka dinlettirecek, •Ýhalelerde tercih mekanizmasýný kesinlikle iþletmeyecek, sadece Hacýbektaþ’ýn çýkarlarýný gözeecek, •Ýhalelerin sonuçlarýný çeþitli yollarla halka duyuracak, •Her yýl sivil toplum kuruluþlarý, partiler vb. örgütlerin katýlýmýyla bir Hacýbektaþ kurultayý toplayacak, •Belirli dönemlerde kahve toplantýlarý düzenlenerek genel gidiþat hakkýnda bilgi ve görüþ alýþ-veriþinde bulunacak, •Belediye çalýþmalarýyla ilgili olarak Hacýbektaþ halkýnýn gözlem ve deðerlendirmesini almak amacýyla kamuoyu araþtýrmasý yapacak, •Hacýbektaþ’ýn belirlenen merkezi noktalarýnda ‘’duvar panolarý’’ kurarak ve bu panolarda ihaleler, bütçe, harcamalar vb konularda halka bilgi sunacak, halkýn deðerlendirmelerinin yazýlmasýný temin edecek, •Belediyeye seçimle iþ baþýna gelen belediye baþkaný ve meclis üyelerinin göreve baþladýðý andan itibaren mal beyannamesi vereceði, •Kaynak tüketen deðil, kaynak yaratan bir anlayýþ sergilenyecek, •Belediyede yetkinin tekelleþmesi yani “beni halk seçti, ben ne dersem o olur” felsefesi yerine, yönetimi belediye çalýþanlarýyla paylaþarak karar noktalarýnda yönetime katkýlarýný saðlayacak, •Belediye hizmetlerinin halka ulaþtýrýlmasýnda hizmetin en iyi þekilde ve adil olarak sunulmasýna azami titizlik gösterecek, •Turizmdeki gerilemenin ekonomik hayata dair olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik turizmi teþvik amaçlý nitelikli yatýrýmlarýn desteklenmesi, tanýtým ve reklam sayesinde daha fazla turistin ilçemize çekilmesini hedefleyen, •Hacýbektaþ’ta yaþayan herkesin yerli yabancý ayrýmý olmadan kardeþçe bir arada yaþadýðý bir kent olmasýný temel ilkesi edinecek, •Bu ilkeler doðrultusunda , tüm kurumlar (dernek,sendika, birlik,kanaat önderleri, odalar ve düþünce yakýnlýðý olan siyasi partilerle yerel yönetim seçimlerinde birlikte eþit koþullarda hareket etmek isteyen belediye baþkaný ile meclis üyelerinin secilmesi HACIBEKTAÞ KAMUOYU’NUN ÖZLEMÝDÝR... 17 Þubat 2009 Salý Tarým kredi kooperatifi, "çiftçi borçlarýna yeni bir af ya da erteleme yok" Tarým Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Bedrettin Yýldýrým, Çiftçi Borçlarýyla Ýlgili Yeni Bir Af veya Ertelemenin Söz Konusu Olmadýðýný, Ertelenen Borçlarýn 2008'de Kuraklýktan Etkilenen Çiftçilerin Geçen Yýldan Kalan Ödemeleri Olduðunu Kaydetti. Tarým Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Bedrettin Yýldýrým, çiftçi borçlarýyla ilgili yeni bir af veya ertelemenin söz konusu olmadýðýný, ertelenen borçlarýn 2008'de kuraklýktan etkilenen çiftçilerin geçen yýldan kalan ödemeleri olduðunu kaydetti. Türkiye Tarým Kredi Kooperatifleri Merkez Birliði (TTKKMB) Genel Müdürü Yýldýrým, son günlerde 'çiftçiye müjdeli haber' ve 'çiftçi borçlarý erteleniyor' baþlýklarý altýnda internet sitelerinde yayýmlanan haberlerle ilgili yazýlý açýklamasýnda, söz konusu haberlerin yanlýþ anlaþýlmadan kaynaklandýðýný belirterek, "Çiftçi borçlarýyla ilgili yeni bir af veya erteleme söz konusu deðildir. Sadece 2008 yýlýnda meydana gelen kuraklýktan zarar gören ve kararnamenin yayýmlandýðý tarihte borcu bulunan Tarým Kredi Kooperatifi ortaklarýnýn kredi borçlarý ertelendi. Geçen yýl meydana gelen kuraklýktan zarar gören Tarým Kredi Kooperatifi ortaklarý borçlarý, bir yýl süreyle yüzde 7 faiz oraný üzerinden ertelendi. Kuraklýktan zarar gören çiftçilerin Ziraat Bankasý ile Tarým Kredi Kooperatiflerine olan tarýmsal kredi borçlarýnýn ertelenmesine iliþkin Bakanlar Kurulu kararlarý kapsamýnda 40 bin 515 çiftçinin bugüne kadar 300 milyon TL borcu ertelenmiþtir." dedi. Kararname kapsamýndaki il ve ilçelerde faaliyet gösteren kooperatif ortaklarýnýn ekiliþ ve ürünleri yüzde 30'un üzerinde zarar gören ve kuraklýk desteði alanlarýn ve bunlardan kararnamenin yayýmlandýðý 19 Temmuz 2008 tarihi itibariyle vadesi gelmiþ borcu bulunanlarýn kararname gereði borç vadelerini müteakiben bir ay içerisinde müracaat etmeleri gerektiðini hatýrlatan Yýldýrým, Tarým Kredi Kooperatiflerine müracaatlarýn devam ettiðini aktardý. (CÝHAN) Kar, köy yollarýný kapattý! Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ Kayseri ve ilçelerine baðlý 21 köye karayolu ulaþýmý saðlanamazken, þehir merkezine 45 gün aradan sonra kar yaðdý. Kayseri Valiliði'nden alýnan bilgiye göre, Kayseri ve ilçelerine baðlý 491 köyden 21'ine karayolu ulaþýmýnýn saðlanamadýðý bildirildi. Aralýksýz devam eden kar yaðýþýna raðmen, ekiplerin yol açma çalýþmalarýnýn devam ettiðini belirten yetkililer, Kar yaðýþý sebebiyle Develi'de 3, Pýnarbaþý'nda 4, Sarýz'da 10, Tomarza'da 1 ve Yahyalý'da 3 olmak üzere toplam 21 köy yoluna ulaþýmýn saðlanamadýðý bildirildi. Kent merkezi 45 gün sonra beyaza büründü Kayseri þehir merkezi'nde bu sabah saatlerinde kar yaðýþý oldu. En son 1 Ocak 2009 tarihinde kar yaðýþýnýn olduðu þehir merkezinde 45 gün aradan sonra kar yaðdý. Ayrýca Ýç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek daðý olan Erciyes Daðý'nda, kar kalýnlýðýnýn 125 santimetreye ulaþtýðý açýklandý. Kent Haber Lisenin kupa baþarýsý Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ Kayseri'de, özel Hisarcýklýoðlu Liseleri, katýldýðý turnuvadan 2 kupa birden kazandý. Kayseri'de eðitim veren özel Hisarcýklýoðlu Liseleri, yüzme dalýnda Kulüpler Arasý 13 yaþ üstü Anadolu Kupasý Adana'da yapýldý. Yapýlan yarýþta, lise öðrencilerinden Duygu Saraçoðlu 200 metre kelebekte 1. oldu. Saraçoðlu Türkiye Þampiyonasý'na katýlmak istediðini söyledi. Ayrýca KickBox branþýndan Turan Alper Erkýlýç isimli öðrenci ise Kayseri birincisi oldu. Okul Müdürü Muhammet Duru, okulun 14 ayrý kategoride spor müsabakalarýna girdiðini belirterek, ferdi branþlarda sporcularýnýn baþarýlarý olduðunu söyledi. Kent Haber Hacýbektaþ’ta Erzurum Havasý Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Haber /Foto: Kamil ÖNTAÞ 15.02.2009 Pazar günü Saat : 16:30’da Süha Savaþ Düðün Salonunda Erzurum Þenkayalýlar Niþantaþý Yoðurtçular köyü yardýmlaþma ve dayanýþma derneðinin Tanýtýmý ve yaþatýlmasý nedeniyle düzenlemiþ olduðu yemeðe Erzurum Þenkaya’lýlarýn yaný sýra çok sayýda davetlinin katýldýðý gözlemlendi. Hacýbektaþ köylerinden ve Hacýbektaþlý yurttaþlar saat: 16:30’da baþlayan yemekte hoþça birkaç saat geçirdiler. Semah gösterileri ve canlý müzik eþliðindeki yemekte Erzurum’dan Hacýbektaþ’a küçük gruplar halinde göçen halkýn beraberinde folklorunu da getirdikleri gözlendi, semah ve folklor kültürünün sergilenmesine ilgi büyüktü. Açýlýþ konuþmasýndan sonra Hacýbektaþ Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu bir konuþma yaptý. Sunulan yemeklerde hoþgörü ön plandaydý. Yaklaþýk 500 kiþinin katýldýðý yemek görülmeye ve katýlmaya deðerdi. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 4413338 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 ARAÞTIRMA 17 Þubat 2009 Salý ‘Ne oyumu veririm, ne de bir þey isterim’(3) Balat Balat, meþhur tarihi evleriyle fotoðrafçýlarýn ve belgeselcilerin gözdesi. Ama o evlerin içinde yaþananlar pek bilinmiyor. Balatlýlar, ayný evleri gibi ‘görünür olmak’ istiyor ve sorunlarýna kulak veren bir yerel yönetim talep ediyor... Balat…Kimi restore edilmiþ kimi ise kaderine terk edilmiþ tarihi evleriyle tam karþýmýzda duruyor. Elimiz deklanþörde, Balat’ýn bol yokuþlu sokaklarýnda dolaþmaya baþlýyoruz. Evler, kediler, martýlar, oradan oraya koþuþturan çocuklar, kapý önü sohbetlerinde kadýnlar…Gördüðümüz her þeyi fotoðraflýyoruz. Balat’ý Balat yapan, fotoðrafçýlar, turistler, belgeselciler için cazip kýlan pek çok þey objektifimize yansýyor. Ama bir de yansýmayanlar var. O bakmaya doyamadýðýmýz güzel evlerin içinde yaþananlar… Hýrsýzlýk, umutsuzluk, gitgide derinleþen kriz, dört duvar arasýna sýkýþmýþ kadýnlar, okula gidemeyen çocuklar ve “Buralarý eskiden böyle deðildi,” ile baþlayan onlarca tümce… satýyorum. Ama bu aralar hiç talep yok.” O da Hürriyet Mahallesi kadýnlarý gibi el ürünlerini satabilecekleri bir yer açýlmasýný istiyor, “Burada hiç boþ duran kadýn yok. Herkes bir þeyler iþliyor, örüyor evinde. Mesela Belediye, güzel bir yer açsa bize, herkes orada ürettiklerini paylaþsa ne güzel olur” diyor. Bir fotoðrafýný çekmek istiyoruz, “Ayy sakýn” diye baðýrýyor, tüm ýsrarlarýmýza raðmen fotoðraf çektirmek istemiyor. “Neden?” diye soruyoruz, bize aslýnda yalnýz Balat’ta deðil tüm Türkiye’de pek çok kadýnýn durumunu iyi özetleyen bir cümleyle yanýt veriyor: “Benimkisi görürse keser valla.” KRÝZ VE ZAMLAR Ayþe Tutkal, 60 yaþýnda. Doðma büyüme Balatlý. Ellerinde alýþveriþ poþetleri, evine dönüyor. Ona nasýl yönetilmek istediðini soruyoruz. “En azýndan halkla kaynaþabilen insanlar gelsin” diyor. Ardýndan, Balat’ýn sorunlarýný konuþmaya baþlýyoruz: -Burasýný biliyorsunuz, her þey var, yok yok yani. Hýrsýzlýk, uðursuzluk, ne ararsan… -Hýrsýzlýk çok mu yaygýn buralarda? - Offf, felaket. Benim evime yedi kere hýrsýz girdi be güzel kýzým. Daha ne diyeyim sana? Hiçbir þey kalmadý, þükür olsun tamamladýk evi. Ýki çekyatýmýz var, oturuyoruz þimdi. Ýki aylýk gelinimin altýnlarý olduðu gibi gitti. Kýzýmý evlendireceðim, çeyizlerini alýp gittiler. Burasý eskiden böyle deðildi, çok güzeldi. -Baþka ne deðiþti o günlerden bu yana? -Ýnsanlar deðiþti kýzým, insanlar. Ýnsanlar bozuldu. Elektriklerimiz kesiliyor sýk sýk. Yollarý sürekli kaldýrýyorlar. Daha yeni yapýldý bu yol, haline bakýn (bozulmuþ yollarý gösteriyor). -Ulaþamýyor musunuz yetkililere? -Yok caným, nerede kime ulaþacaksýn, Allah aþkýna. Yazýk günah, zaten devletin parasý yok. Bu yerleri neden sürekli kaldýrýp duruyorlar? Ya bir kere insan gibi yapsýnlar, ya da býraksýnlar olduðu gibi. Bizim kesemizden gidiyor, sonra suya zam, elektriðe zam, her þeye zam. Zaten emekli insanlarýz. Emine Soylu ve torunu Zeynep’e o güzel evlerden birine girerken rastlýyoruz. Soylu 54 yaþýnda, ama hayat ona acýmasýz davranmýþ. Yerel yönetimlerden taleplerini sorduðumuzda, hiç düþünmeden “Her þeye zam geliyor kýzým, buna bir çekidüzen versinler” diyor. Yöneticilerden en büyük talebinin bu olduðunu söylüyor. Zeynep’e dönüyoruz. Zeynep de zamlardan þikâyetçi. Bir de yeþil alanlarýn azlýðýndan. Nerede oyun oynadýðýný soruyoruz, “evde” diyor ve ekliyor: “Evde oyuncaklarýmla oynuyorum, mahallede oynayamýyorum. Ýp atlamak istiyorum mesela, ama sadece okulda atlayabiliyorum. Çünkü çok araba geçiyor korkuyorum. Ama böyle yeþillik bir yer olsaydý rahat rahat oynayabilirdim.” Zeynep’in sýnýf birincisi olduðunu babaannesinden öðreniyoruz. Emine Haným, torunundan özür diler gibi mahcup bir ifadeyle þöyle diyor: “Çocuklarýmýza hiçbir þey alamaz olduk, bak kýzým sýnýf birincisi, ama ona bir hediye bile alamadým.” BAÞBAKAN UYUYOR MU? Zeynep “evde oynuyoruz” dedi gerçi ama, tüm çocuklar sokakta. Belli ki onlar alýþmýþ arabalara. Araba gelince kaçýþýyorlar, sonra kaldýklarý yerden devam ediyorlar. Yanlarýndan geçip Seznur Aydoðdu’nun yanýna geliyoruz. Aydoðdu, 35 yaþýnda, “Burada her þey sorun” diyor. Çöplerin yeterince toplanmadýðýný söylüyor, daha temiz bir semtte yaþamak istiyor. Ekonomik krizi soruyoruz, “Of, onu sorma zaten” diye yanýt veriyor, “Ýþ yok, güç yok, millet aç. Herkes birbirine saldýrýyor ekmek parasý için. Bu Baþbakan uyuyor mu ne yapýyor bilmiyorum. Ben evde çalýþýyorum, iç çamaþýrlarý HIRSIZLIK ÇOK YAYGIN ERZAK VE BÝSÝKLET 10 yaþlarýnda üç çocuk geliyor yanýmýza: Ýbrahim, Emrah ve Enes. Fotoðraflarýný çekmemizi istiyorlar. Dediklerine göre içlerinden bir tek Emrah okula gidiyor. Diðer ikisi hurdacýlýk yapýyor. Yetkililerden ne istediklerini soruyoruz, üçü de “erzak” yanýtýný veriyor. Enes bir de ev istiyor. “Eviniz yok mu?” diyoruz, “Var da nenemin evi” diyor. Annesi ölmüþ, babasý ayakkabý boyacýlýðý yapýyormuþ. Büyüyünce babasýna bir dükkân açmak ve onunla birlikte ayakkabý satmak istiyor. Ýbrahim’in yegâne isteði ise bisiklet. Babasý çalýþmýyor. “Okumak ister misin?” diyoruz, “Evet çok isterim” diyor. Okursa kemancý olacak, okumazsa kiracý. Emrah söze giriyor hemen: “Ben de davulcu olacaðým.” “Baþka söylemek istediðiniz bir þey var mý?” diye soruyoruz, Enes “Ben para istiyorum abla” diyor, “Bir milyarým olsun.” O parayla ne yapacaðýný merak ediyoruz, Enes þöyle yanýt veriyor: “Bir milyarým olsa ne yapardým biliyor musun abla? Fakirlere yardým ederdim.” BALAT PARKI’NA GÝDEMÝYORUZ Balat’ta hemen her evde bir hýrsýzlýk öyküsü var. Ayten Kutlu’nun da evine hýrsýz girmiþ, 13 yaþýndaki Melike’nin de. Hem de Melike’nin evi iki kere soyulmuþ. 37 yaþýndaki Ayten Kutlu, Balat’ý hiç sevmediðini anlatýyor, “Burasý çok gürültülü” diyor. Daha önce Karagümrük’te oturuyormuþ, oralar bu kadar karýþýk deðilmiþ. Kutlu, özellikle de seyyar satýcýlardan þikâyetçi, sabahlarý baðýrmalarýndan rahatsýz oluyor, Belediye’den onlara bir yer tahsis etmesini istiyor. Melike’ye, burada spor yapabileceði bir yer olup olmadýðýný soruyoruz. “Balat Parký” diyor. Ama parka gidemiyor, çünkü güvenli deðil. “Baliciler var, korkuyoruz” diyor. Bir de Ayþe Tutkal gibi elektriklerin sýk sýk kesildiðini söylüyor ve sitem ediyor: “Tam ders çalýþýyorum, elektrik gidiyor, dersim yarým kalýyor.” NE BÝR ÞEY ÝSTERÝM NE OY VERÝRÝM Balat kadýnlarý çoðunlukla umutsuz, yönetime kim gelirse gelsin sorunlarýnýn çözülmeyeceðini düþünüyorlar. Bu kez 58 yaþýnda adýný vermek istemeyen bir kadýnla konuþuyoruz. “Beklentilerimizin hangisi oluyor ki söyleyelim” diyor ve ekliyor: “Boþver onlarý. Hiçbirisi olmuyor. Bir tanesi uðramýyor buralara. ‘Bir derdiniz var mý?’ diye sormuyorlar. Bak þu ev yýkýlýyor. Niye gelip yýkmýyorlar? Kaç kere telefon edildi bunlara.” Harap bir evi gösteriyor, gerçekten de yýkýldý yýkýlacak. Daha önce yangýn çýkmýþ bu evde, bitiþik binada oturanlar büyük panik yaþamýþ. “Ýlgilenmediler” diyor ve þöyle devam ediyor: Hiçbiri ilgilenmedi. Sahibinin yýkýn demesi lazýmmýþ, öyle ilgileneceklermiþ. Sonra bir bölümü yýkýldý tabii, Allahtan gece yýkýldý da kimseye bir þey olmadý. Uyuþturucu ticareti yapýlýyordu burada, yakaladýlar. Niye gelip bakmýyorlar? Hani nerede Belediye Baþkaný? Bir tane oy vermem bunlara ben. Ne onlardan bir þey isterim, ne de onlara oy veririm.” Birden etrafýmýz kalabalýklaþýyor. 6-7 kadýn yanýmýza geliyor, ama onlar da adýný vermek istemiyorlar. Biri þöyle diyor: “Boþver kýzým boþver. Hepsi ayný bunlarýn. Anca yollarý kazýp kazýp dursunlar, dünürlerinin ceplerini doldursunlar.” YOLLARI BIRAK, PARK YERÝ YAP Havva Alp, Seher Karaoðlu ve kýzý Yeter Karaoðlu’na kapý önü sohbetlerinde rastlýyoruz. Havva Alp, arabalardan yakýnýyor, “Bu en iyi hali. Ýnsanlar iþten dönünce burasý aðzýna kadar araba doluyor” diyor. O da diðer kadýnlar gibi yalnýzca oy zamaný yollarýn sökülüp sökülüp yeniden yapýldýðýný söylüyor. Park yeri yapýlmasýný talep ediyor. Seher Karaoðlu, bu durumu defalarca muhtarla konuþtuklarýný anlatýyor, fakat hiçbir sonuç alamamýþ. “Ýlgilenmediler bile, ama bu sefer alamayacaklar oyu” diye konuþuyor. Kýzý Yeter Karaoðlu da þunlarý kaydediyor: “Bir yangýn olsa burada insanlar cayýr cayýr yanar. Ýtfaiye giremiyor buraya. Hele yazýn daha da kötü. Belediyenin buna bir çözüm bulmasý lazým.” AKÞAM SOKAÐA ÇIKAMIYORUZ 21 yaþýndaki genç kadýn, Balat’ta kadýn olmanýn zorluklarýný ise þöyle anlatýyor: “Belli bir saatten sonra Balat’ta genç kýzlar kesinlikle dolaþamaz. Hýrsýzý, balicisi, tinercisi… Bir erkek kardeþim var, biz 11’den sonra onu bile dýþarý çýkarmýyoruz. Hele bizi kesinlikle çýkarmazlar. Zaten onlar izin verse biz çýkmayýz. Güvenli deðil çünkü.” Yeter Karaoðlu’nun bir de þöyle bir önerisi var. Bayrampaþa’da görmüþ, bir mahallede marangozluk okulu açmýþlar, tiner-bali kullanan çocuklarý ve gençleri önce tedavi ettirip sonra orada eðitiyorlarmýþ. Çocuklar orada meslek edinip topluma kazandýrýlýyormuþ. Karaoðlu, Balat’ta da böyle bir okulun açýlabileceði görüþünde ve bunun acil bir ihtiyaç olduðunu belirtiyor. EVLER DÖKÜLÜYOR, ÖNLEM ALINSIN Son olarak bize yanlarý baþýndaki evi gösteriyor. “Eski evler tamirata girdi, bu çok güzel, ama taþlar düþtü þu evden geçenlerde. Diðeri de düþmek üzere, bakýn. Çok kiþinin canýný yakar bu evler” diye konuþuyor. “Ya birinin baþýna düþse?” diye soruyoruz, yüzüne hüzünlü bir gülümseme yerleþiyor. “Anca zaten düþtüðünde olur bir þeyler” diyor ve sözlerini artýk aþina olduðumuz o cümleyle bitiriyor: “Balat çevresiyle genelde ilgilenilmiyor. Bizi görmüyorlar, yok sayýyorlar.” Birgün 17 Þubat 2009 Salý Yangýn yeri: yoksa zamska yalnýzca bir nehir adý mý? Cemil Koz Emir Çakar [email protected] Bu topraklar farklý müzikal geleneklerin ev sahipliðini üstlenmiþ, aramak ve bulmak isteyene düþündüðünden daha fazlasýný vaadeden bir Araf olagelmiþ. Ne satýrlarýmýzýn ne de kelimelerimizin yetemeyeceði bu müzikal geçmiþ meselesini baþka bir yazýya erteleyip bahsettiðimiz konunun alt kollarýndan Türkçe sözlü alternatif rock müzik ve kilometre taþý olan güzide bir grubumuzdan bahsetmek istiyorum. Çoðu kiþinin tereddütsüz tahmin edeceði üzere Bulutsuzluk Özlemi konumuz ve onlar vesilesiyle konuþacaðýmýz yeni albümleri ‘Zamska’. Bir kuþaðýn kendine idol olarak gördüðü birçok isim ve bugün de çok sevilerek dinlenen Anadolu rock, bu ülkede birçok tabuyu yýkmasýna karþýn muhafazakârlýk hastalýðýna bir zamanlar yenik düþmüþ ve Türkçe sözlü alternatif rock müziðin icra edilmesinin mümkün olmadýðýný söyleyerek alttan alta Batý kaynaklý bu müzik tarzýyla dalga geçmiþti. Tabii burada söylediklerim yanlýþ anlaþýlmasýn, maksadým kesinlikle koskoca bir müzik tarzýný bir cümle ile itham etmek deðil ama o dönem yadsýnamayacak derecede büyük bir kitlenin bu virüsü kaptýðýný belirtmek gerekir. 12 Eylül darbesinin getirdiði baský ortamýnýn yarattýðý yýlgýnlýðý da hesaba katarsak Bulutsuzluk Özlemi’nin bu uzun maratonun baþlangýcýný temsil eden kurþunu kendisinin attýðýný, ‘Zamska’ baþýndan sonuna Bulutsuzluk Özlemi kokan, dinleyeni yeni bir þeyle, yeni bir ‘sound’la karþýlaþtýrmamasýna raðmen hayal kýrýklýðýna da uðratmayan, ustalarýn adlarýna yaraþýr bir albüm... hemen ardýndan da tek baþýna koþmaya baþladýðýný söylesek abartmýþ olmayýz herhalde. Grubun kuruluþundan bu yana geçen 25 yýl içerisinde bu uzun yürüyüþe onlarýn peþi sýra katýlan birçok yeni grup oldu ve yazýnýn baþýnda da bahsettiðimiz, diðerlerinden fazlasýyla geride olmasýna raðmen naçizane bir geleneðin oluþmasýna ön ayak olan bir okul olmayý baþardý Bulutsuzluk Özlemi. Bu grubu bir müzik okulu olarak betimlemek belki de onlar hakkýnda yapýlabilecek en duru tanýmdýr. Koskoca bir çeyrek asrýn getirdikleri götürdüklerinden hep daha fazla oldu Bulutsuzluk için, ama götürdüklerinin gittikleri yerlerde ortaya koyduklarý müziðin kalitesi daha da önemli geliþmelerdi Türk rock müziði için. Grubun içine giren, o havayý soluyan çoðu müzisyen baþka gruplarla veya solo projelerinde yaratýcýlýklarýný ve olgunluklarýný bir üst seviyeye taþýmýþ olarak bizlerin önüne çýktýlar ve bu okulun ne kadar önemli olduðunu bir kez daha bizlere hatýrlattýlar. Akýn Eldes ve Serdar Öztop gibi çok farklý iki tekniðe ve tarza sahip olan gitaristi bünyesinde barýndýrmýþ, buna raðmen ayný müzikal kaliteyi devam ettirebilmiþtir örneðin. Grubun belli bir süreliðine üyesi olmuþ ve kayýtlar yapmýþ diðer üyeleri arasýnda Demirhan Baylan ve Utku Ünal gibi kalburüstü müzisyenler de var. Albümlerin bir kýsmýnda geri vokalde Sumru Aðýryürüyen, Ayþe Tütüncü ve Yavuz Çetin gibi kendi alanlarýnda söz sahibi isimlerin yer almasý bile grup hakkýnda bir fikir oluþturmaya yetecektir. Burada grupla birlikte çalýþmýþ olan müzisyenlerin hepsinden bahsetme þansýmýz yok maalesef ama Temmuz 2006’da 20. yýl þerefine Harbiye Açýkhava’da verdikleri konser geçmiþ ile geleceðin Bulutsuzluk nezdinde birbirlerine gösterdiði bir saygý duruþu niteliðindeydi. Yukarýda adý geçen birçok eski üyenin yaný sýra Duman, Mor ve Ötesi, Þebnem Ferah, Aylin Aslým ve Redd gibi birçok yeni nesil grup ve sanatçýnýn o sahnede Bulutsuzlukla beraber Bulutsuzluk þarkýlarý söylemesi gelenek dediðimiz sürecin baþladýðýný anlatýr nitelikte bir þölendi. 2001 yýlýnda çýkardýklarý ‘Numara’ albümünden beri herhangi bir stüdyo çalýþmasý yayýnlamamýþtý grubumuz. Bu dönemde ‘Bulutsuzluk Senfoni’ ve ‘20. Yýl’ konseri gibi canlý kayýtlarla uðraþmýþlar ve stüdyodan uzak kalmýþlardý. Ama nihayet takvimler 2009’un soðuklarýný gösterdiðinde ‘Zamska’ ile tanýþabildik. Nejat Yavaþoðullarý’nýn yine bütün þarkýlarýn söz ve müziklerinde imzasýnýn olduðunu görüyoruz ve açýkçasý þaþýrmýyoruz da. Yavaþoðullarý ile beraber grubun deðiþmeyen tek üyesi olan klavyeci ve konserlerin daimi eðlencesi Sina Koloðlu yine kendisinden beklenen istikrarý göstermiþ, gayet baþarýlý bir þekilde müziðini icra etmiþ. Kayda dönersek, ‘Mavi’ albümün açýlýþ þarkýsý ve gidiþatý göstermesi açýsýndan gayet baþarýlý bir seçim olmuþ. Ardýndan gelen ‘Rüzgâr’ ile ‘Yaþýyordu Þehir’ bayan geri vokallerin þarkýlara kattýklarý hava ile hemen göze çarpmaktalar. Bu þarkýlarýn yanýnda ‘Doðduðun gibi’, ‘Uzun mi’ ve ‘Zamska’ dikkat çeken diðer parçalar oluyorlar. Burada grubun yeni gitaristi Deniz Demiröz’e ayrý bir paragraf açmak lazým çünkü gitarýyla bu þarkýlara damgasýný vuran isim o. ‘Uzun mi’ 1.55 dakikalýk süresiyle albümün en kýsa þarkýsý fakat enstrümantal olmasý ve ‘Doðduðun gibi’ye benzer bir þekilde harika gitar partisyonlarý ile albümün en çok akla kazýnan þarkýlarýndan biri oluyor. 15 dakikalýk uzunluðuyla ‘Zamska’ya da deðinilmesi gerekiyor diye düþünüyorum çünkü þarkýnýn son 5 dakikalýk kýsmýndaki gizli kýsým hariç 8 dakikaya yakýn bir þaheser bulunmakta. Bulutsuzluk külliyatýnýn favorileri arasýna girmeye aday denilebilir hiç düþünmeden. Baþýndan sonuna Bulutsuzluk Özlemi kokan, bizleri yeni bir þeyle karþýlaþtýrmamasýna raðmen hayal kýrýklýðýna da uðratmayan, ustalarýn isimlerine yaraþýr bir albüm Zamska, Sýrbistan’da bir nehir adý olmasýnýn dýþýnda. Bulutsuzluk Özlemi / Zamska / Ada Müzik Birgün Sessiz, sakin ve ýssýz Nihayet Sumru Aðýryürüyen’in ‘Issýz’ adýnda güzel mi güzel bir solo albümüne kavuþtuk. Henüz dumaný üstünde olan bu albüm, Sumru Aðýryürüyen’in bize verdiði en tatlý hediye oldu bu mevsimde. Ve bu kadar güzel bir hediye hakkýnda bir þeyler karalamak boynumuzun borcu oldu: Sumru Aðýryürüyen uzun ve ilginç bir hayat hikâyesine sahip: 1959’da Ankara’da doðar; üniversitede sosyoloji okur. Üniversite yýllarýnda bir yandan tiyatroyla bir yandan yayýncýlýkla ilgilenirken diðer yandan da müzikle haþýr neþir olur. Tiyatro müzikleri, editörlük, solfej dersleri derken birçok sanatçýnýn/grubun albümünde yer alýr mandolini ve sesiyle. Sertab Erener, Ezginin Günlüðü, Nekropsi, Ayþe Tütüncü ve daha birçok sanatçýyla ortak çalýþmalara imza atar. Cazdan rock’a, halk þarkýlarýndan protest müziðe kadar geniþ bir yelpazeye hâkim olan Sumru Aðýryürüyen, ‘Sonbahar Film Müzikleri’nin altýna da imzasýný atar. Sözlerinin çoðunu kendi yazdýðý ‘Issýz’ albümü ise Sumru Aðýryürüyen’in ‘el emeði göz nuru’ en son çalýþmasý. Kendi yazdýðý sözler dýþýnda albümde Murathan Mungan’ýn, Mehmet Güreli’nin, Meltem Ahýska’nýn sözleri de yer alýyor. Albümün müziklerinde Ayþe Tütüncü’yü, Bülent Somay’ý ve yakýn bir zamanda aramýzdan ayrýlan Tanju Duru’yu da görmek mümkün. Ayrýca albümde emeði geçen sanatçýlardan bazýlarý da Erkan Oður, Akýn Eldes, Ýlkin Deniz, Yinon Muallem… Albümün çok yalýn ve dingin olmasý açýkcasý bizleri çok mutlu etti. Albüm, Sumru Aðýryürüyen’in kendine özgü o pamuk gibi vokalinden olsa gerek insanýn tüm yorgunluðunu alýyor: Dinlerken yorulmayýp sessiz bir gölün üzerinde öylece duran kuðuyu seyrederken buluyoruz kendimizi. Sanýrým bu söylediðim albüme adýný veren ‘Issýz’da doruk noktasýna ulaþýyor. Söz ve müziklerinin kendisine ait olduðu bu þarký albümün en göze çarpaný. ‘Beyaz Gece’, ‘Terk Edilmiþ Kent’, ‘Gecesefasý’ ise ‘Issýz’ile baþa baþ gidebilecek diðer þarkýlar. Albümü tamamladýktan sonra cd çalarda bir kez daha döndürüyoruz; hafif gri olan, yaðmakla yaðmamak arasýnda kararsýz kalmýþ havaya bakarken. Sumru Aðýryürüyen / Issýz / Kalan Müzik Birgün 17 Þubat 2009 Salý Dünya güvenliði için NATO daðýtýlsýn Coþkulu vatandaþlar salona sýðmadý NATO’nun 60. kuruluþ yýlý dolayýsýyla Fransa’nýn Strasburg ve Almanya’nýn Baden-Baden kentlerinde 3-4 Nisan tarihleri arasýnda ortaklaþa düzenlenecek olan 60. yýl zirvesine karþý savaþ karþýtlarýnýn düzenleyeceði protesto hazýrlýklarýnda sona gelindi. Berlin’de bir araya gelen yaklaþýk beþ yüz örgüt zirveye hazýr olduðunu açýkladý.... Almanya"nýn baþkenti Berlin’de bir basýn toplantýsý düzenleyen “NATO’ya Hayýr” platformu alternatif zirve için çalýþmarda son aþamaya geldiklerini açýkladý. Savaþ karþýtlarý, NATO’nun 60. yýlý dolayýsýyla birçok karþý konferansýn ve kampýn düzenleneceðini, büyük bir çadýr kent inþa edeceklerini ifade etti. Geçtiðimiz hafta Almanya’nýn Münih kentinde yapýlan NATO Güvenlik Konferansý’na karþý gerçekleþtirilen protesto gösterisine on binlerce kiþinin katýlmasýnýn önemli bir mesaj olduðunu ifade eden savaþ karþýtlarý, Strasbourg ve Baden-Baden’de yapýlacak eylemlerin daha güçlü olmasý için detaylar üzerinde çalýþmaya baþladýklarýný açýkladý. 2007’de Almanya"nýn kuzeyindeki Heiligendamm’da G-8 Zirvesi’ne karþý düzenlenen protesto gösterilerinin bu yýl gerçekleþtirilecek gösterilerin baþarýlý olmasý için örnek olarak alýnmasý gerektiðine dikkat çeken savaþ karþýtlarý, güvenlik önlemleri nedeniyle gösterilerin engellenmesine yönelik yapýlan çalýþmalarý da kýnadýklarýný söyledi. Toplantýda konuþan Barýþ Konseyi Sözcüsü Peter Strutynski, “Barýþ hareketinin talebi NATO’nun daðýtýlmasýdýr. Dünya güvenliði için NATO’ya gerek yoktur” dedi. 500 örgüt bir araya geldi NATO Zirvesi’ne karþý yapýlacak protesto hazýrlýklarýna 500 deðiþik grup ve örgüt katýlýyor. 2003’de Irak iþgaline karþý oluþturulan birliktelikten sonraki en geniþ katýlýmlý platform saðlandý. Barýþseverler, NATO’ya karþý çýkmanýn savaþ politikalarýnýn püskürtülmesi açýsýndan önemli olacaðýný söyledi. Birgün Elektrik trafosunun yüzü güldü Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir'de, bir trafo binasýnýn dýþ yüzeyi 2 saatte tarihi bir konaða dönüþtürüldü. Nevþehir Belediyesi Strateji Geliþtirme Müdürlüðü'nün giriþimleri ile Belediye Caddesi üzerinde bulunan elektrik trafosuna estetik görünüm saðlandý. Yaðlýboya ve pencere çerçeveleri ile 3 saatlik bir çalýþma sonunda trafo, tarihi bir ev motifi ile süslendi. Tarihi bir konaðýn dýþ görüntüsünden ayýrt edilemeyecek bir konumda yapýlandýrýlan trafo binasý, farklý görüntümü ve estetikliði açýsýndan da, caddeden geçen vatandaþlarýn büyük beðenisini kazanýyor. Kent haber Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir belediyesi türk halk müziði korusu müzik ziyafeti sundu Sosyal Belediyecilik alanýnda etkin hizmetlerin sunulduðu Nevþehir’de,Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi,kültür ve sanatýn odaðýnda vatandaþlarýn beklentilerine yönelik bir dizi etkinliklere imza atmayý sürdürüyor.Nevþehir Belediyesi Kültür ve Sosyal Ýþler Müdürlüðü tarafýndan oluþturulan Nevþehir Belediyesi Türk Halk Müziði Topluluðunun konseri ve topluluk üyelerinin halk danslarý gösterisi büyük bir ilgi ile izlendi. Baþbakanlýk Gençlik ve Spor Genel Müdürlüðü tarafýndan 2008 yýlýnda düzenlenen Kulüp,dernek ,kurum ve kuruluþlar arasý 21-30 yaþ grubu Türk Halk Müziði solo erkek ve bayan ile solo çalgý yarýþmasýnda,Solo erkek kategorisinde Nevþehir’e Türkiye birinciliðini kazandýran Nevþehir Belediyesi Türk Halk Müziði Topluluðu’nun verdiði konser,vatandaþlarýn büyük ilgisini çekti.800 kiþilik salonda konseri , 1000’e yakýn bir vatandaþ topluluðu Cacabey dünya gündeminde Çifçinin kredi borçlarý yeniden yapýlandýrýlmalý tutabilelim” dedi. Bayraktar, çiftçilerin tarýmsal girdi ve mekanizasyon araçlarýný satýn alabilmelerinin, bunlarýn fiyatlarýyla, çiftçilerin gelirleri ve satýn alma güçleriyle ilgili olduðunu vurguladý. Bayraktar, “Nakit sermayesi yetersiz olan çiftçilerimizin bu konuda ihtiyacýný karþýlayabilmesi için krediye de ihtiyaçlarý bulunmaktadýr. Kredi kullanýmýnda zorluklar olduðunda, çiftçilerimizin TÜRKÝYE Ziraat Odalarý Birliði (TZOB) Genel Baþkaný Þemsi Bayraktar, krizle birlikte tarýmda girdi kullanýmý ve mekanizasyon talebindeki düþüþün tarýmsal sanayiyi de vurduðunu belirtti. Bayraktar, yaptýðý açýklamada bu durumdan en çok çiftçilerin zarar gördüðünü vurgulayarak “Çiftçilerimizi gübre, ilaç, tohumluk ve makine satýn alabilir duruma getirmeliyiz. Getirmeliyiz ki tarýmsal üretimi artýrabilelim, tarýmsal sanayii çalýþýr halde gelirleri ve satýn alma güçleri gerilediðinde, doðal olarak talepleri de düþmektedir” dedi. Bayraktar, çiftçilerin sýkýntýlarýný hafifletebilmek için acilen zirai kredi borçlarýnýn yeniden yapýlandýrýlarak ertelenmesi ve tarýmsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için sýfýr faizli yeni kredi kullanabilmeleri gerektiðini belirtti. ANKA Birgün doldurunca Türk Halk Müziði severler,konseri merdivenlere oturarak izlemek zorunda kaldý. Konser sýrasýnda 22 Aralýk 2008 tarihinde Baþbakanlýk Gençlik ve Spor Genel Müdürlüðü tarafýndan düzenlenen Kulüp, Dernek,Kurum ve Kuruluþlar arasý 21-30 yaþ grubu Türk Halk Müziði erkek solist yarýþmasýnda Türkiye birinciliðini elde eden solist Ersin Tunç’a Laptop bilgisayar ve topluluk üyelerine de dijital fotoðraf makinesi hediye edildi. Nevþehir Belediyesi Türk Halk Müziði Topluluðu sorumlusu Mehmet Ýzci baþkanlýðýnda baðlamalarda Fatih Alkaya,Lütfi Sarýkaya,Refik Hamarat,Bayram Taþkýran,Hüseyin Küçükkeçeci Klavye’de Burak Vural,Ritm Saz’ da Orhan Yýldýz eþliðinde solistler Hilal Göre,Meryem Ýmir ve Türkiye birincisi solist Ersin Tunç’dan Türkiye’nin deðiþik yörelerine ait Türkülerle vatandaþlara unutamayacaklarý dakikalar yaþattý. Konserde ayrýca, Nevþehir Belediyesi Modern Danslar Topluluðu Türkiye’nin 7 bölgesinin halk oyunlarýný baþarýlý bir þekilde sahneye yansýttýlar. kent Haber Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR Kýrþehir Valiliði ve Ahi Evran Üniversitesi ortaklýðýyla, '2009 Dünya Astronomi Yýlý Galileo, Bilim ve Gökyüzü' etkinlikleri düzenlendi. Ahi Evran Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa, Türk Astronomi Derneði Baþkaný Prof. Dr. M. Ali Alpar konuþmacý olarak katýldý. Konferansýn açýþ konuþmasýný yapan Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Selahattin Salman, kültürü ve tarihi kalýntýlarý çok olan bir þehre sahip olduklarýný söyledi. Salman, "Kýrþehir, tarihiyle bir bilim ve kültür þehridir. Kýrþehir, Ahi Evran, Aþýkpaþa, Yunus Emre gibi birçok Anadolu Alperenleri'ne sahip olan, daha birçok Alperen'in de konaklayýp geçtiði gönüller þehridir. Saðýmýzda solumuzda tarihin önemli izlerini görmekteyiz. Cacabey Medresesi de tarihimizin Kýrþehir'de sapasaðlam duran en önemli kalýntýsýdýr. Cacabey, Astronomi geçmiþinin en önemli eserlerindendir. Cacabey, Kýrþehir'in deðil, bence tarihin çok önemli bir kültür mirasýdýr" dedi. Vali M. Lütfullah Bilgin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelinin kültür olduðunun altýný çizerek, eserlerimize sahip çýkýp bunlarý nesilden nesile aktarmak gerektiðini dile getirdi. Bilgin, "Fakat, ne acýdýr ki biz bunu çok fazlasýyla yapamadýk. Tarihimize ait yazýlý metinleri koruyamadýk. Birçoðu kayboldu yada çeþitli sebeplerle bulunamadý. Fakat, bu þekilde bulunan tarihi yapýlar duruyor. Çok þükür ki, bu yapýlar saðlam bir sistem ile yapýldý. Bundan sonraki tarihi eserlere daha çok sahip çýkýp nesilden nesile aktarýlmasýný saðlamalýyýz. Ýlimiz, yoðun çalýþan ve hareketli bir sanayiye sahip deðil. Fakat, büyük kültüre sahip. Bu sebeple bu deðerlere çok fazlasýyla sahip çýkmalýyýz. Ýþte o büyük deðerlerden biri olan Cacabey Medresesi'ni bugün burada inceleyeceðiz. Sadece ben deðil, üniversitemizin de bu programýn yapýlmasýnda büyük emekleri geçti" diye konuþtu. Türk Astronomi Derneði Baþkaný Prof. Dr. M. Ali Alpar ise, 2009 Dünya Astronomi Yýlý ile Galileo Galilei'nin gökyüzüne ilk kez teleskopla bakmasýnýn 400. yýldönümünün kutlandýðýný belirterek, bu olayýn astronomide birçok geliþmenin yolunu açtýðýný da söyledi. Alpar, "Kýrþehir'de olan ve Anadolu'da Astronomi'nin merkezi sayýlan Cacabey' in astronomi bilimi kapsamýnda her geçen gün önemini arttýrmýþtýr. '2009 Dünya Astronomi Yýlý ve Cacabey' konulu bir konferansýn Ahi Evran Üniversitesi ile iþbirliði halinde yapýlmasýnýn çok önemlidir. Buradan destek olan herkese teþekkür ediyorum " dedi. Yaklaþýk 2 saat süren konferans Alpar'ýn kendisine sorulan sorularý yanýtlamasýyla son buldu. kent haber 7 17 Þubat 2009 Salý Ahmet Tellioðlu [email protected] Tek bir kriz yok, acaba tek bir sosyal devlet var mý? Meslekten iktisatçýlar derinlemesine analiz ediyor. Genel kabul kapitalist ekonomiye özgü bir aþýrý birikim kriziyle karþý karþýya olduðumuz. Ben anladýðýmý yazayým. Kapitalistlerin elinde aþýrý sermaye birikmiþ durumda. Bu sermaye yatýrýma dolayýsýyla da üretime dönüþemeyen tam anlamýyla asalak bir sermaye. Neden asalak haline gelmiþ? Çünkü kar oranlarý ciddi biçimde düþmüþ. Yani ticari yada endüstriyel bir yatýrýmda bulunduðunda yeterli kar garantisi yok. Bu arada emekçisi, sermayedarý hatta devleti bu büyük sermaye pastasýndan borç içiminde pay almanýn peþinde. Tüccar ya da sanayici borç almaya çalýþýyor çünkü kendi öz sermayesiyle iþini çevirmekte zorlanýyor. Düþen kar oranlarý nedeniyle emek verimliliðini arttýrabilmek için ciddi organik sermaye (teknoloji, makine vb. okuyun) artýþý gerekiyor. Bu ise ancak borçlanarak yapýlabilecek bir iþ. Emekçiler iki yönlü baský altýnda. Bir yanda kar oranlarý azalan sermayenin ücretleri aþaðýya çekme baskýsý. Diðer yanda kapitalizmin bütün topluma enjekte ettiði tüketim çýlgýnlýðý baskýsý. Çözümü borçlanmada arýyorlar. Ev kredisi, araba kredisi, ihtiyaç kredisi, kredi kartýna 12 taksit kredisi vb. Devletler ise hizmetkarý olduklarý sermayenin ihtiyaçlarýna uygun olarak kamu harcamalarýný vergilerden deðil borçlanmayla karþýlar hale gelmiþ durumdalar. Bir yandan sermayeden alýnan vergiler azalýp emekten alýnan vergiler artarken diðer yandan sermayeden alýnan borçlar dolayýsýyla da sermayeye faiz biçiminde yapýlan ödemeler artmýþ durumda. Sonuç: Bütün hücrelerine kadar borç bataðýnda bir reel ekonomi, diðer yanda ise aþýrý þiþmiþ, aþýrý büyümüþ finans kapital. Alýnan ve verilen borçlarýn aslýnda iki temel teminatý var: Emekçilerin ücreti ve kapitalist iþletmelerin organik sermayeleri. Bütün borç senetlerini kazýdýðýnýzda bulacaðýnýz teminatlar bunlar. ABD"de patlayan mortgage krizinin anlamý da bu: Dünyanýn en büyük harcama kapasitesine sahip emekçi topluluðu borç karþýlýðý faiz ödeme kapasitesinin sýnýrýna gelmiþ durumda. Artýk býrakýn faizini, borcunun anaparasýný dahi ödeyemiyor. Borcunun faizini ve anaparasýný ödeyemeyen emek borç verenlerin gözünde deðersizleþiyor ve teminat olmaktan çýkýyor. Hisse senetleri ise bu durumda otomatik olarak itibar ve deðer kaybediyor. Çünkü hisse senedi dediðiniz þey kapitalist iþletmenin kendisini dolayýsýyla da kar etme kapasitesini teminat olarak gösterdiði senetler. Emekçilerin tüketmesi için mal üreten ve kar oranlarý zaten düþmüþ bulunan bu iþletmelerin emekçilerin tüketim kapasitesinin dibe vurduðu koþullarda kar edemeyeceði açýk. Öyleyse hisse senetlerinin de deðersizleþerek dibe vurmasý beklenir bir durum. Domino etkisi de burada baþlýyor. Kapitalist üretim biçiminin iki temel üretim aracýnýn deðersizleþerek teminat olmaktan çýktýðý koþullarda bunlara baðlý olarak üretilen bütün senetler de muteber olmaktan çýkýyor. Çünkü finans kapital bu temel senetlere baðlý olarak esasen kendi arasýnda oynadýðý finansal oyunlar için bir çok türev senet de üretiyor. Bu domino etkisiyle türev senetler katmerli bir deðersizleþmeye uðruyor. Lehman Brothers"ýn iflasýyla ortaya çýkan þey de bu katmerli deðersizleþmenin görünür hale gelmesinden baþka bir þey deðil. Yani kriz benim ve her aklý baþýnda insanýn anlayabileceði gibi esasen kapitalist ekonominin temelinde, kaidesinde yaþanýyor. Meselenin özü özeti bu. Meselenin özü özeti bu ama, krizin çözümünün de tek olduðu anlamýna gelmiyor bu. Emek ve kapitalist iþletmeler deðersizleþiyor ama buna karþýlýk finans kapital, elde tuttuðu sermayeyi ve bu sermayenin deðerini koruyor. Evet mali sermayenin Lehman Brothers cinsinden bölümü krize, teminatý ortadan kalkmýþ borç senetleriyle (mesela ödenemeyen mortgage senetleri) borçlu ve nakite sýkýþmýþ durumda yakalandý. Þimdi domino etkisinin yaygýnlaþmasýndan korkan hükümetler ve medyanýn marifetiyle bu tür iflaslar finans kapitalin de krizde olduðunun kanýtý olarak sunuluyor. Alýþýldýk kar etme mekanizmalarýnýn iþlememesiyle karakterize böylesine kapsamlý bir krizin finans kapitali etkilememesi tabi ki düþünülemez. Fakat bu finans kapitalin de krizi sermayenin diðer bölmeleri ya da emek gibi yaþadýðý anlamýna gelmez. Çünkü finans kapitalin diðer bölümü, krizi teminatý güçlü senetlerle (geliþmiþ kapitalist ülke devletlerinin borçlanma senetleri gibi), alacaklý ve nakiti bol olarak karþýladý. Bu durum, yani finans kapitalin diðer herkesten daha fazla ayakta olduðu ve paraya hükmetmeye devam ettiði gözlerden kaçýrýlýyor. Sanki tek bir kriz var ve herkes ayný krizi yaþýyor gibi. Oysa aþikar ki hepimiz ayný gemide deðiliz. Birden çok gemi, birden çok kriz var. Madem ki tek bir kriz yok, acaba tek bir sosyal devlet var mý? Bana bu durumda tek bir sosyal devlet olamaz gibi geliyor. Yani AKP"nin sosyal devletten anladýðýyla, bizimkisi farklý tabi ki ama, sanýrým AKP"nin sosyal devletiyle finans kapitalin sosyal devleti de ayný deðil?! Birgün Genelkurmay'ýn tepkisi Ýsrail'de tartýþýlýyor Ýsrail medyasý, Ýsrail Kara Kuvvetleri Komutaný Av i Mizrahi’nin Davos olayýna iliþkin “Erdoðan, aynaya baksýn” yönündeki aðýr sözlerine Ankara’dan gelen sert tepkiyi þu ifadelerle deðerlendirdi: “General’in yorumlarý Türkiye’yi kýzdýrdý”, “Türk Dýþiþleri’nin notasý: iki ülke silahlý kuvvetleri arasýnda gerginlik yaratma giriþimi”, “Bir siyasetçi yapsa o kadar tepki görmezdi” “Ýsrail Türkiye'ye silah satýyor” Ankara’nýn sert açýklamalarýný deðerlendiren Jerusalem Post gazetesi, “General’in yorumlarý Türkiye’yi kýzdýrdý” baþlýklý haber analizinde, Türkiye Dýþiþleri Bakanlýðýnýn protesto notasýný vermesini Ýsrail’de bazýlarýnca “Ýki ülkenin silahlý kuvvetleri arasýnda gerginlik yaratma giriþimi” olarak görüldüðünü kaydetti. Gazete þunlarý yazdý: “Erdoðan’ýn Gazze operasyonu sýrasýnda yaptýðý aþýrý derece sert yorumlara ve geçen ay Davos zirvesinde Cumhurbaþkaný Þimon Peres’i azarlamasýna raðmen Ýsrail hiçbir zaman bir protesto kayda geçirmek amacýyla Türk Büyükelçisini çaðýrmadý. Erdoðan, Ýsrail’i çok azarlamasýna karþýn Türk Silahlý Kuvvetleri tartýþmaya katýlmadý.” Gazete, Ýsrail’de bazýlarýnýn bir generalin yorumlarýný “büyük bir diplomatik mesele” hale getirilmesini, iki ülkenin silahlý kuvvetleri arasýnda gerginlik yaratma giriþimin olarak deðerlendirdiðini vurguladýðý haberinde, “Ýki ülke arasýndaki askeri baðlar, iki ülke için önemlidir. Ýsrail, Türkiye’ye en çok silah satan ülkelerinden biridir, Türkiye de Ýsrail’e eðitim uçuþlarý için Türk hava sahasýný kullanmasýna izin veriyor” diye yazdý. Gazete, þöyle devam etti: “Türkiye üç konuda çok hassas: ‘Ermeni meselesi, Kürtler ve Kýbrýs’ Ankara’daki hissiyat, Mizrahi’nin üç kabarcýða ayný anda bastýðý yönünde. Türkler, ayný zamanda Erdoðan gibi politikacýlarýn söylediði ile Mizrahi gibi kiþilerin söyledikleri arasýnda bir ayrým yapýyor. Ankara’daki hissiyat, ayný yorumlar, Olmert (Ýsrail Baþbakaný) veya baþka bir politikacý tarafýndan yapýlsa ayný þiddetteki bir tepki yaratmazdý.” Jerusalem Post baþka haberinde de, Baþbakan Erdoðan’ýn Cumartesi günü yaptýðý konuþmalarda, Ýsrail seçimlerinin sonuçlarýna iliþkin “çok karamsar” görüþlerini dile getirdiðini yazdý. Haberde, Erdoðan’ýn daha önce yaptýðý açýklamalar nedeniyle “çok gergin” olan ikili iliþkilerdeki gerilimin azaltýlmasýna pek katkýda bulunmadýðýný da öne sürdü. Haaretz: gerilim artýyor Ýsrail’in büyük gazetelerinden Haaretz de, Türkiye’den gelen resmi tepkiler ve bunun üzerine Ýsrail Silahý Kuvvetlerince yapýlan açýklamaya da dikkat çektiði haberinde, “Yaþanan tatsýzlýk, Türkiye ile Ýsrail arasýndaki gerilimin son iþareti oldu. Ýki ülke arasýnda yakýn askeri baðlar var ancak ittifak, Ýsrail’in Gazze operasyonu nedeniyle gerginleþti” görüþünü dile getirdi. Yedioth da “Mizrahi’nin yorumlarý, zaten gergin olan Türkiye ile Ýsrail arasýnda baðlarý olumsuz etkiledi ve Ýsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, konuyu görüþmek üzere Türk Dýþiþleri Bakanlýðýna çaðrýldý” dedi. Haberde “Kudüs ile Ankara arasýndaki siyasi gerginliðin, yýllarca devam eden çok yoðun ticari iliþkiler açýsýndan çok ciddi sonuçlarý olduðu söyleniyor. Tarým ve kimyasal ihracatýnda azalma var, sanayi sektörü de, bundan sonra savunma ihracatýnýn etkilenmesinden korkuyor” diye yazdý. Birgün Seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi Gazete’nin bugünkü sayýsýnda yayýmladý. Son durumu göre de, SHP’den sonra GP’nin de yerel seçimlere katýlmamasý sonucu bileþik oy pusulasýndan çýkarýlmalarý sonucu seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi. Yerel seçimlere girecek partiler SHP’den sonra GP’nin de yerel seçimlere katýlmamasý sonucu bileþik oy pusulasýndaki seçime katýlacak parti sayýsý 19’a indi ANKARA - SHP’den sonra Genç Parti’nin de, kendi istekleri doðrultusunda 29 Mart 2009 Pazar günü yapýlacak yerel seçimlere katýlmamasý YSK tarafýndan kesinleþtirildi. Genç Parti Genel Sekreteri Mehmet Ali Akgül tarafýndan Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yapýlan baþvuru YSK tarafýndan kabul edildi ve Genç Parti’nin 29 Mart 2009 Pazar günü yapýlacak yerel seçimlere katýlmamasý kararlaþtýrýldý. YSK’nin Genç Parti’nin yerel seçimlere katýlmamasý ve bileþik oy pusulasýndan da bu partinin çýkarýlmasýna iliþkin kararý Resmi 29 Mart 2009 Pazar günü yapýlacak yerel seçimlere katýlacak siyasi partiler ve bu partilerin bileþik oy pusulasýndaki sýralarý þöyle: 1. sýra: Anavatan Partisi (Anavatan) 2. sýra: Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) 3. sýra: Liberal Demokrat Parti (LDP) 4. sýra: Demokratik Sol Parti (DSP) 5. sýra: Demokratik Toplum Partisi (DTP) 6. sýra: Ýþçi Partisi (ÝP) 7. sýra: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 8. sýra: Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) 9. sýra: Büyük Birlik Partisi (BBP) 10. sýra: Barýþ ve Demokrasi Partisi (BDP) 11. sýra: Millet Partisi (MP) 12. sýra: Özgürlük ve Dayanýþma Partisi (ÖDP) 13. sýra: Türkiye Komünist Partisi (TKP) 14. sýra: Demokrat Parti (DP) 15. sýra: Saadet Partisi (SP) 16. sýra: Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) 17. sýra: Baðýmsýz Türkiye Partisi (BTP) 18. sýra: Emek Partisi (EP) 19 sýra: Halkýn Yükseliþi Partisi (HYP) (anka) Radikal Mustafa Andýç [email protected] Arjantin Arjantin Türkiye’nin üç katýndan daha büyük bir ülke. Toprak büyüklüðü bakýmýndan dünyanýn 8. ülkesi. Buna karþýlýk, 37 milyonluk nüfusuyla bizim yarýmýz kadar bir büyüklüðe sahip. And Daðlarý boyunca en uzun sýnýr komþusu Þili ile binlerce km’lik sýnýrý var... bir ülkede etin ucuz olmasý olasý bir durum ama bu kadar ucuz hesap geleceðini de beklemiyordum doðrusu Ertesi gün Ýguazu Þelaleleri’ni bir de Arjantin tarafýndan gezip akþam vakti terminalden bindiðim otobüsle, baþkent Buenos Aires’in yolunu tuttum. Nerede olursanýz olun, otobüsle þehirlerarasý yolculuk yapýyorsanýz en fazla dört beþ saatte bir yemek ve ihtiyaç molasý vermeniz gerekir. Bu durum dünyanýn her yerinde geçerli olabilir ama eðer Arjantin’de otobüs yolculuðu yapýyorsanýz durum deðiþir. Buralarda otobüsler ‘Public’, ‘Cemicama’ ve ‘Cama’ olmak üzere üç farklý standarta ayrýlýyor. Biraz daha paraya kýyýp Cama’dan bilet aldýðýnýzda yolculuk normale göre çok daha hýzlý ve konforlu oluyor. Hem hiç durmadan yol alýyorsunuz hem de hayatýnýzýn hiç þüphesiz en konforlu otobüs yolculuðunu yapýyorsunuz. Bizim yarýmýz kadar nüfus Ünlü bir yazar tipik bir Arjantinliyi þöyle tarif etmiþ: “Büyük bir kazanýn içine sýrayla þunlarý koyun: Bir adet geniþ kalçalý Kýzýlderili kadýn, iki adet Ýspanyol binici, üç adet iyice ezilmiþ Gauçho (Melez), bir adet Ýngiliz seyyah, yarým baþ Bask kökenli çiftçi ve bir tutam zenci... Tüm bunlarý kýsýk ateþte üç yüz yýl kadar kaynatýn... Ardýndan gecikmeden beþ adet Ýtalyan köylü (Ýtalya’nýn Güneyinden gelenler tercih edilir), bir adet Polonyalý Yahudi, dörtte üç baþ Lübnanlý tüccar (El Turco) ve bütün olarak bir adet Fransýz fahiþeyi ekleyin... Elli yýl dinlendirdikten sonra artýk servis yapabilirsiniz. Alýn size Arjantinli!..” Yazarýn yapmýþ olduðu tarif, gerçekten de Arjantin’in keþifler sonrasý tarihi akýþý ve ülkenin bugünkü etnik yapýsýna iliþkin her þeyi özetliyor. Seksenli yýllarýn baþýnda Arjantin sözcüðünü dünyaya duyuran iki olay vardý. Bunlardan ilki Ýngiltere ile yapýlan Falkland Savaþý idi. Hani þu dönemin Britanya’nýn kadýn baþbakaný Margaret Thatcher ‘Demir Leydi’ unvanýný almasýný saðlayan savaþ. Ýkincisi mi? Tabii ki Diego Maradona! Diego dünyanýn en güzel golünü attý! Falkland Savaþý’ný Ýngilizler kazanmýþtý ama futbol Arjantinliler için en az savaþ kadar önemliydi. 86 Dünya Kupasý’nda Maradona’nýn, bana göre dünya kupalarýnýn gelmiþ geçmiþ en güzel golünü Ýngilizler’e atmasýyla çýlgýna dönen Arjantinliler dört yýl önce kaybettikleri savaþýn rövanþýný da böylelikle almýþ oluyordu. Sadece bu iki olayla Arjantin’i geçiþtirmek elbette mümkün deðil. Bir yaþam biçimi olan ateþli tango dansýndan, yahut Eva Peron’dan, pampalarda çobanlýk yapan ve ‘Gauçho’ denilen kovboylarýndan, dünyanýn sona erdiði hissini veren Patagonya’nýn en güneyindeki Horn Burnu’ndan, penguenlerinden, yüzen dev buzul daðlarýndan, Boca Junior ile River Plate derbilerinden, dünyanýn en geniþ caddesinden, sürekli yaþadýðý siyasi istikrarsýzlýklardan, askeri darbelerden, ekonomik krizlerden, yaðmalardan, protesto gösterilerinden söz edilmeden Arjantin anlatýlýr mý hiç? Uzun seyahatimin en verimli geçen günlerinden birini daha geride býrakmýþ bulunuyorum. Bakmayýn þimdi Arjantin’in Puerto Ýguaçu kentinde bir kafede oturup bir þeyler yazdýðýma, öncesi çok hareketli geçti günümün. Sabah Brezilya’dan Parana üzerindeki köprüyü yürüyerek geçip, generaller ülkesi Paraguay topraklarýnda gündüzün tüm aydýnlýðýný harcadýktan sonra, yeniden Brezilya’ya döndüm. Foz De Ýguazu kentinden bu defa bir belediye otobüsüne bindim ve beþ kilometre ötedeki sýnýr kentinden geçip vize gerekmeksizin günün üçüncü ülkesi olan Arjantin topraklarýna ayak bastým. Gecenin bu saatlerinde, dünyanýn birçok bölgesinde, ülkeden ülkeye geçerken birçok sýkýntý yaþamýþ birisi olarak bu duruma þaþýrmamam mümkün deðildi. Allah bu ülkelerin kendi aralarýnda Mercasor Anlaþmasý’ný imzalayanlarýndan razý olsun. (Serbest Dolaþým ve Serbest Ticaret Anlaþmasý.) Benzer bir anlaþma var mýydý bilmiyorum ama ayný olayý Singapur ve Malezya arasýnda yaþamýþtým. Brezilya’dan Arjantin’e geçeli henüz birkaç saat oldu ama bu kýsa sürede edindiðim ilk izlenim Arjantin’in büyük komþusuna göre daha derli toplu olduðu idi. Sokaklar pýrýl pýrýl, evler çok bakýmlýydý. Kafelere sýðmayan gençler kaldýrýmlara sandalyeler atmýþlar, geçerken yüzünüze gülümseyip “Buenos Noçhes” (Ýyi geceler) demekten geri kalmýyorlar. Buraya kadar gelinir de, tüm dünyada hak ettiði üne sahip Arjantin bifteði yemeden olur mu? Bitmedi, yine buraya kadar gelip de Arjantin bifteði yerken yanýnda, dünyaca meþhur Arjantin þaraplarýndan birini açtýrmamak olur mu? Uçsuz bucaksýz pampalarýn yeþil çimenlerinde doðal besinlerle beslenen büyükbaþ hayvanlarýn bu kadar çok olduðu Arjantin Türkiye’nin üç katýndan daha büyük bir ülke. Toprak büyüklüðü bakýmýndan dünyanýn sekizinci ülkesi. Tüm Amerika’da ise; Kanada, ABD ve Brezilya’dan sonra dördüncü büyük ülke. Buna karþýlýk, 37 milyonluk nüfusuyla bizim yarýmýz kadar bir büyüklüðe sahip. And Daðlarý boyunca en uzun sýnýr komþusu Þili ile binlerce km’lik sýnýrý var. En güney ucundaki Ushaia kentinden en kuzeyindeki Bolivya sýnýrýnda bulunan Laiciaca sýnýr kasabasýna olan uzaklýðý tam 5,476 km. Nüfusunun yüzde 97’si, Ýtalyan ve Ýspanyol kökenlilerden oluþurken, kalan nüfus Güney Amerika’nýn yerlileri Amerindianlar, ve beyaz olmayan diðer etnik gruplardan oluþuyor. Nüfusun büyük bölümü Katolik. Arjantin’de yüzde 2 oranýnda Yahudi nüfus da yaþýyor. Ülke eyalet sistemiyle yönetiliyor. 23 eyalet ve bir de özerk þehri var; baþkent Buenos Aires. Bu uçsuz bucaksýz topraklara sahip olan Arjantin dört önemli fiziki bölgeye ayrýlýyor: Birinci Bölge: Buenos Aires’ten baþlayýp Kuzeye doðru Bolivya sýnýrýna kadar uzanan geniþ otlaklarýn bulunduðu Pampalar Bölgesi, Ýkinci Bölge: Gram Chaco olarak bilinen Kuzey Doðu kesimi. Yaðmur sezonunda bölgenin çoðu nehirlerin taþmasýndan ötürü bataklýklarla dolu tropikal ormanlarýn yoðun olduðu bir bölge. Üçüncü Bölge (Andlar): Geniþ bir sýra halinde kuzeydeki kurak Bolivya platosundan Güney Patagonya’nýn buz örtülü daðlarýna kadar uzanýyor. Bu hat boyunca bölge tuz depolarý, tuz gölleri, soðuk hava, dev kaktüsler ve silip süpüren rüzgârlarý ile tanýnýyor. Aconcaqua Daðý tüm kýtanýn en yüksek tepesini oluþturuyor. (Ben buralarý gezerken sonradan öðrendiðime göre ülkemizin çok önemli daðcýlarýndan biri olan Tunç Fýndýk (ki kendisi ikinci kez Everest’e týrmandý) o daða týrmanýyormuþ. Dördüncü Bölge (Patagonya): Burasý Arjantin topraklarýnýn içinde verimsiz, soðuk ve platoyu süpürüp götüren rüzgârlarý, son derece sisli ve hemen hemen hiç yazý olmayan bir coðrafyadan oluþuyor. Arjantin’in ekonomisine sadece hayvancýlýkla katký saðlayan bu bölge, insan yerleþimine pek elveriþli deðil. Güney Amerika’nýn en güney ucunda olan Tierra del Fuego Adasý siyasi olarak Arjantin ve Þili arasýnda ikiye bölünmüþ durumda. Buralardaki buzullar son yýllarda bölge turizmi açýsýndan dikkat çekiyor. Bu bölge, öyle az buz bir yerde deðil hemen hemen Türkiye büyüklüðünde. Çok rahat ve konforlu geçen bir gece yolculuðunun ardýndan ertesi sabah Latin Amerika’nýn en prestijli kenti olan ve bu yüzden de, ‘Kýtanýn Parisi’ diye adlandýrýlan “güzel havalar kenti” Buenos Aires’e ayak bastým. Ýlk iþ olarak bir turizm ofisi bulup baþkentle ilgili bir kucak dolusu broþür ve harita aldým. Ardýndan De Mayo Caddesi’nin arka sokaklarýndan birine otuz peso karþýlýðýnda yerleþtim. Ýlgili tüm dokümanlarý inceleyip görmem gereken yerleri not alarak, beni heyecanlandýran bu kentle bir an önce yüz göz olmak için kendimi þehrin, ülkenin, kýtanýn ve hatta dünyanýn 147 metre ile en geniþ caddesi olan 9 Temmuz Caddesi’ne attým.... Birgün
Benzer belgeler
Su borcu susuz bıraktı
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe S...