Mayıs 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Transkript
Mayıs 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları Bülteni Cilt 1, Sayı 12 3 Mayıs 2012 Sunuş Yeni Hizmet Binası 2012‟nin beĢinci sayısıyla merhaba; Anneler Günü Emre‟nin Rotası Bir, iki, üç derken nihayet bültenimizin onikinci sayısına ulaĢtık. Öncelikle birinci doğum günümüzü kutluyorum. Bu vesileyle Bültenimize katkı sağlayan, yazı gönderen, gönül desteği veren tüm dostlarımıza Ģükranlarımızı sunuyorum. Tabi burada en büyük emek sahibi, editörümüz. Nur Bey‟in yaktığı meĢaleyi daha da alevlendirerek taĢıyan sevgili Yavuz Göktaylar‟a özellikle teĢekkür etmeliyim. Ayın Konuğu: Fethi ġimĢek Bu sayının konuğu Sayın Fethi ġimĢek oldu. Sorularımıza çok samimi cevaplar aldık. Ayrıca Fethi baĢkandan çok hoĢ anılar dinledik, hem savcılık yaptığı döneme ait, hem de TĠB‟in kuruluĢ sürecine dair. TĠB personelinin kaynaĢmasında Fethi baĢkanın babacan tavrının rolü büyük. Zira öğlen aralarında personelle birlikte badminton yapan, her türlü sosyal aktivitelere katılan bir baĢkan, personel açısından da örnek olmuĢ. Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı Biz çok keyifli bir sohbet gerçekleĢtirdik, umarım sizler de zevkle okursunuz. Mayıs ayı denince ilk akla gelen “Anneler Günü”. Bu konuda da bizleri kırmayıp rahmetli annesinden yola çıkarak duygularını paylaĢan Sayın Ahmet Hicabi Erdinç‟e de özellikle teĢekkür ediyorum. Yazısını ve paylaĢtığı Ģiiri okuyunca, eminim sizin de yüreğinizden bir Ģeyler kopacak. açısıyla tanıdığımız Köksal Özenç, AB konusundaki tecrübelerini yansıtan kitabını tanıtıyor. Kitabın gelirlerini Ģehit ailelerine aktaracak, o yüzden kendisinin tanıdığınız Ģehit aileleriyle irtibatını sağlamanızı bekliyor. Yahya Emre ile Brezilya turuna devam ederken, Bilal Ünver kölelikle, AyĢe Gül Mirzaoğlu ise 23 Nisan‟la ilgili tespitlerini paylaĢıyor. Mustafa GüneĢ fotoğraflarıyla, A. Emin Turgut ise seçtiği fotoğraflarla bültenimize katkı sağladılar. Bu sayıda iki genç arkadaĢımız Muhammet ġimĢek ve Serkan Sevinç de aramıza katıldı. Katkılarının devamını bekliyoruz. Ayrıca sevgili Ahmet Yanık‟ın da doğum gününü kutluyorum. Doğumu daha dün gibi, bu yılsa dördüncü yaĢını tamamladı. Sözlerime tüm annelerimizin anneler gününü kutlayarak son vermek istiyorum. Her Ģey gönlünüzce olsun, gönlünüzün mevsimi hep bahar olsun. Bu sayıda ayrıca eleĢtirel bakıĢ Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü - 17 Mayıs Bu bültende yer alan yazılarda ifade edilen yorum ve görüĢler yazarlarına ait olup, BiliĢim Uzmanları Derneği‟nin görüĢlerini yansıtmamaktadır. 17 Mayıs, ilk uluslararası telgraf anlaĢmasının 1865 yılında imzalandığı ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği‟nin (ITU) kurulduğu güne karĢılık geliyor. Dünya Telekomünikasyon Günü 1969‟dan beri kutlanıyor. BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu 2006 yılında kabul ettiği bir kararla 17 Mayısı Dünya Bilgi Toplumu Günü de ilan etti. ITU‟nun 2006 yılında Antalya‟da yapılan Tam Yetkili Temsilciler Konferansında her iki günün birleĢtirilerek Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü olarak birlikte kutlanmasına karar verildi. ITU‟ya göre bu günün amacı Ġnternetin ve diğer bilgi iletiĢim teknolojilerinin kullanımının topluma ve ekonomiye olan katkıları konusunda farkındalığı artırmaktır. Sayfa 2 BiliĢim Uzmanları Bülteni Kurumumuz Yeni Hizmet Binasına Kavuşuyor - 2 Bayram ASLAN Daire BaĢkanı DHD, BTK Personel Ġçin ÇağdaĢ ÇalıĢma Mekânları Her personel için en az 8 m²’lik çalışma Yapı çalıĢanların verimliliğini ve konforunu maksimize edecek Ģekilde tasarlanmıĢtır. ÇalıĢma mekânları aĢağıdaki özelliklere sahiptirler. Her ofis katında çalıĢma grubu ile ilgili enformasyon ve danıĢma bankosu yer alacaktır. Bu banko dijital ekran Ģeklinde olacaktır ve ilgili personeller ve çalıĢma grubu ile ilgili bilgilendirici bilgilere sahip olacaktır. Her personel için en az 8 m²‟lik çalıĢma alanı ayrılmıĢtır. Personelin çalıĢma ihtiyacına göre gerekirse tek baĢına gerekirse ikili gruplar halinde çalıĢabilme imkânı sağlanmıĢtır. Her çalıĢma mekânı doğal ıĢık ve hava alabilmektedir. Her birim için 2 takım çalıĢma odası, 2 normal toplantı odası ve 2 dokümantasyon odası tasarlanmıĢtır. VĠP katlarında galerili geniĢ karĢılama holleri tasarlanmıĢtır. Katlardaki birim amirlerinin ofisleri VĠP bölümü ile hızlı ve kolay iletiĢim kurabileceği koridor sistemi tasarlanmıĢtır. Her çalıĢma ofisi yeĢil balkonlu tasarlanmıĢtır. alanı ayrılmıştır. Kongre Kültür ve Eğitim Merkezi Yapıda tam donanımlı kongre kültür merkezi tasarlanmıĢtır. Ġçerisinde 720 kiĢilik kongre ve toplantı salonu,110 kiĢilik eğitim ve seminer salonu, 3 adet 50 kiĢilik çok amaçlı salonlar tasarlanmıĢtır. Bu salonlar geniĢ fuayelere, sahne arkası hazırlık mekanlarına, ve tam donanımlı sahne projeksiyon, ses, ıĢık, simültane tercüme imkanlarına sahip olacaklardır. Salonlardaki koltuklar interaktif özelliklere sahip olacaklardır. Koltuklardan sahnedeki sunuma dijital bağlantı kurulabilme imkânı sağlanmıĢtır. Salonların fuayeleri, çatı bahçesi ile bağlantılı tasarlanmıĢlardır. Ġhtiyaç duyulduğu takdirde çatı bahçesinde açılıĢlar, davetler verilebilecektir. BiliĢim Müzesi Yapıda herkese açık biliĢim müzesi tasarlanmıĢtır. Bu müzede geçici, kalıcı sergiler için alanlar tasarlanmıĢtır. Hediyelik anı eĢya satıĢ hizmetleri verilebilecektir. Müzeye otomobil gibi büyük sergi objeleri için servis giriĢi düĢünülmüĢtür. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 3 Kurumumuz Yeni Hizmet Binasına Kavuşuyor - 2 BiliĢim Kütüphanesi Yapıda tam donanımlı kütüphane tasarlanmıĢtır. Galerili ve çatıdaki bahçeden faydalanabilecek Ģekilde tasarlanmıĢtır. Ġçerisinde manzaralı okuma mekânları, grup çalıĢma odaları, sesli - görüntülü dokümanların çalıĢılabileceği odalar yer almaktadır. Yemekhaneler Yapıda aĢağıdaki çağdaĢ imkânlara sahip yemekhane tasarlanmıĢtır. Yemekhane tıpkı diğer birimler gibi manzaralıdır ve doğal ıĢık almaktadır. Galerili ve asma katlı iç mekâna sahiptir. Personel ve Ģirket elemanları için ayrı salonlar tasarlanmıĢtır. Asmakat istendiği takdirde farklı yemek alternatiflerinin verilebileceğe imkânlara sahiptir. Grup yemek salonları tasarlanmıĢtır. Toplantı salonlarına yemek imkânı sağlayacaktır. Çatı bahçesine servis imkânı vererek açık hava davetlerine imkân sağlamaktadır. Bayram ASLAN Daire BaĢkanı DHD, BTK Yapıda tam donanımlı kütüphane tasarlanmıştır. Ġnanç Merkezi Ġnanç Merkezinde bir mescitte hanımlar ve erkekler için olması gereken her birim yer almaktadır ve aĢağıdaki özelliklere sahiptir: Ġnanç Merkezi kıbleye yönelerek tasarlanmıĢtır. Ġç mekâna asma tavan oluĢturularak yükseklik kazandırılmıĢtır. Hanımlar mahfili asmakatta tasarlanmıĢtır. Merkeze dıĢarıdan da kolaylıkla ulaĢılabilmektedir. Böylelikle mescidi personelin yanında dıĢarıdan da gelenler kullanabileceklerdir. Sayfa 4 BiliĢim Uzmanları Bülteni Kurumumuz Yeni Hizmet Binasına Kavuşuyor - 2 Spor Merkezi Spor merkezinde aĢağıdaki birimler yer almaktadır: Bayram ASLAN Daire BaĢkanı DHD, BTK Çok maksatlı 1 adet kapalı spor salonu (Basketbol, Voleybol, Tenis). 1 adet halı saha. Küçük fitnes salonları. Squash kortu. Acil sağlık birimi. Vitamin bar. Takımlar için hazırlık mekânları ve sonrasında kullanabilecekleri diğer mekânlar. Botanik Bahçe Kurumumuz, bu yapı ile çağdaş kurumsal kültürün de simgesi olacak ve diğer kurumlara önemli bir örnek olacaktır. Ankara iç mekân koĢullarında yaĢayabilecek tüm bitkilerin sergileneceği botanik bahçe tasarlanmıĢtır. Çatı Bahçesi Yapının bulunduğu alanın yakın çevresi sahip olacağı yoğun trafik sebebiyle zemindeki bahçe kullanımına pek imkân tanımamaktadır. Bundan dolayı çok daha sakin ve manzaralı Kongre ve kültür merkezinin üzerinde çatı bahçesi tasarlanmıĢtır. Çatı bahçesine yapıdaki her birimin kolayca ulaĢabilmesi sağlanmıĢtır. Yapının ihtiyaç duyacağı açık hava aktivitelerinin tamamı bu bahçede karĢılanmaktadır. Bahçenin büyüklüğü yaklaĢık 2000 m²‟dir. KreĢ Çocuklu personel için çatıdaki bahçeye açılan kreĢ tasarlanmıĢtır. KreĢin konumlanmasında ilgili personelin kolayca ulaĢabilmesi, iĢ sirkülasyonundan uzaklık, sakinlik, ıĢık ve bahçe imkanlarının sağlanmasına özen gösterilmiĢtir. Sonuç olarak, çok kısa bir sürede büyük bir hızla geliĢen Kurumumuz, bu yapı ile çağdaĢ kurumsal kültürün de simgesi olacak ve diğer kurumlara önemli bir örnek olacaktır. Modern mimari anlayıĢı, son teknolojisiyle kurulmuĢ altyapısı, insan unsurunu ön plana çıkaran akıllı bina tasarımı, geniĢ ve ferah çalıĢma ofisleri, sosyal donatıları, kalite, güvenlik ve konforu ön planda tutan yaklaĢımıyla yeni hizmet binamız, çalıĢma hayatımızda verimliliği önemli ölçüde arttırmasının yanında kurumumuzun dıĢa dönük imajına da hiç Ģüphesiz çok büyük katkı sağlayacaktır. Yeni hizmet binamızın çalıĢma verimini en üst seviyeye çıkaracak, çalıĢanların hayat kalitesini yükseltecek, kurumumuz vizyon ve misyonuna yakıĢır, yaĢayan ve yaĢatan bir bina olması temennisiyle…. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 5 Teknoloji ve Toplum (4/4) Sonuç olarak, teknolojik deterministler, yeni teknolojileri belirleyenin sadece bilimsel çalıĢmalar olduğunu savunmaktadır. Buna mukabil, sosyal deterministler teknolojik geliĢmelerin büyük ölçüde sosyal etmenler tarafından belirlendiğini savunmaktadır. Tüm bu argüman ve örnekler ıĢığında, yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya sunulması ve tüketilmesinde önemli olan temel faktörleri özetlemek gerekirse, teknolojik faktörlerin belli bir dereceye kadar etkisi olduğu, diğer taraftan sosyal faktörlerin bu bağlamda önemli ölçüde etkisinin bulunduğu ve bunların politik, ekonomik ve kültürel bileĢenlerinin olduğu söylenebilir. Evet, bu noktada tekrar Steve Jobs‟la ilgili biyografiye gelirsek ve yazının konusu olan teknoloji ve toplum iliĢkisini dikkate alırsak, söz konusu biyografide anlatılan ve dikkatimi çeken bir noktayı da sizlerle paylaĢmak isterim. Yusuf Korhan SELEK BiliĢim BaĢuzmanı, SYD, BTK Steve Jobs, bir tatilinde Efes‟ten sonra Ġstanbul‟a gider ve bir tarih profesörünü ailesine rehberlik etmesi için tutar. Sonunda bir Türk hamamına giderler. Profesörün orada anlattıkları Steve Jobs‟u gençliğin küreselleĢmesi ve ürün tasarımı üzerine düĢünmeye sevk eder: “Gerçek bir ilham geldi. Hepimiz bornozluyduk ve bize Türk kahvesi yaptılar. Profesör bu kahvenin başka yerlerin kahvelerinden çok farklı hazırlandığını açıklayınca, „Ne olmuş yani?‟ diye düşündüm. Türk kahvesi, Türkiye‟deki gençlerin umrunda mıydı? Hepsi de dünyadaki diğer bütün gençlerin içtiği şeyleri içiyor, GAP‟ten satın alınmış gibi görünen giysileri giyiyor ve hepsi de cep telefonu kullanıyorlardı. Diğer her yerdeki gençler gibiydiler. Artık bu dünyanın tamamının gençler için aynı olduğunu anladım birden. Ürünler tasarlarken aklımızda özellikle Türkiye‟deki gençlerin isteyeceği bir telefon ya da müzik çalar [ve muhtemelen mobil bilgisayar] yaratmak diye bir şey yok. Artık tek bir dünyadayız sadece.” … teknolojik faktörlerin belli bir dereceye kadar etkisi olduğu, diğer taraftan sosyal faktörlerin bu bağlamda önemli Belki de, teknoloji tasarımcıları piyasaya yeni ürünler sunarken ve bunlar tüketilirken, bu süreçte artık kültürel bileĢenlerin etkisinin zamanla yavaĢ yavaĢ azalacağını da söyleyebiliriz... ölçüde etkisinin Son söz: Steve Jobs‟unki her iki yaklaĢımın mükemmel bir sentezinin, yine aynı mükemmellikte uygulamaya geçirilmesi ve belki de insanların hayatlarına kazınmasıydı… (Darısı Ülkemizdeki Steve Jobs‟ların baĢına diyelim…) söylenebilir.. Kaynaklar: Flichy, P. (1995). Dynamics of Modern Communicaiton: The Shaping and Impact of New Communicaiton Technologies. London: Sage. Green, L. (2002). Communication, Technology and Society. London: Sage. Isaacson, W. (2011). Steve Jobs. New York: Simon & Schuster. Preston, P. (2001). Reshaping Communications: Technology, Information and Social Change. London: Sage. Williams, R. and Edge, D. (1996). The social shaping of technology. Research Policy. 25, (1996), pp. 856-899. Winston, B. (1998). Media, Technology and Society. London: Routledge. bulunduğu … Sayfa 6 BiliĢim Uzmanları Bülteni Anneler Günü - Mayıs Ayının İkinci Pazarı A. Hicabi ERDĠNÇ Kurum BaĢkan Yrd. BTK BiliĢim Uzmanları Derneğinin çok değerli BaĢkanı Sn. Elif Özdemir hanımefendiden derneğin bülteninde yayınlanmak üzere, her yılın Mayıs ayının Ġkinci haftası anlamlı bir gün olarak kutlanan Anneler Günü için bir yazı kaleme almam teklifi gelince, çok fazla böylesi yazılar yazmaya alıĢık birisi olmadığımdan önce bir an tereddüt ettim, sonra böylesine önemli bir günü anmak için seçilmiĢ olmak beni onurlandırdı ve gururlandırdı. Anne gibi kutsal ve fedakâr bir varlığı nasıl ifade edecektim; çünkü kelimeler, cümleler ve hatta destanlar yazılsa acaba tam olarak ifade edilebilir miydi? Sonra ellerine kınalar yakarak yavrularını vatan savunması için cepheye gönderen, kağnılar ile KurtuluĢ SavaĢı‟nda cephane taĢıyan, evlatlarına zarar gelmesin diye canlı bombaların üzerine atlayan annelerle birlikte rahmetli anneciğimin bizler için ve eĢimin de çocuklarımız için yaptıkları fedakârlıkları düĢündüm. KarĢılıksız tek sevginin annenin çocuğuna duyduğu sevgi olduğu aklıma geldi. Haklarını ne yapsak da ödeyemeyeceğimiz gerçeğinden yola çıkarak aslında fazla söze de gerek yok dedim kendi kendime. Arif olana tarif gerekmez derler ya… Bazı varlıklar vardır ki tam olarak anlatılmaz, ancak yaĢayarak anlaĢılır. Annelerimiz sabırlı, sıcak, Ģefkatli, koruyucu, fedakar ve affedicidir. Hayatta iken varlıkları her zaman bizler için güven kaynağı olmuĢtur. Hayatta iken güven kaynağı olduklarını biliyordum ama rahmetli olduklarından sonra da güven kaynağı olmaya devam ettiklerini annemi kaybettikten sonra anladım. Her insan zaman zaman ölümün soğukluğunu hisseder. Ben de hissederdim. Ama artık hissetmiyorum. Niye mi? Çünkü o an artık benim için kavuĢma anı olacak diye düĢünüyorum. Bu da bana güven veriyor. Görüyorsunuz değil mi, ölüm gibi soğuk bir kavramı bile sıcaklığıyla nasıl da ısıtabiliyor! Annesi hayatta olanlar lütfen onlara bir kez daha sarılsınlar ve sıcaklıklarını hissetsinler… Fazla mı duygusallaĢtım bilemiyorum ama içimden geleni yazıyorum. “Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar” ne kadar da doğrudur. Her Ģeyde olduğu gibi insan annesinin değerini de kaybedince daha çok anlıyor. Annesi hayatta olanlar lütfen onlara bir kez daha sarılsınlar ve sıcaklıklarını hissetsinler… Onları üzmesinler. Evladın bir gülümsemesi ve sarılması bir baba olarak benim için nasıl en büyük mutluluksa, sanırım anneler için de en güzel hediye bu olacaktır. Aslında annelerimiz için yılın üç yüz altmıĢ beĢ gününü de Anneler Günü olarak kutlasak yine de onlara olan borcumuzu ve haklarını ödeyemeyiz. Son olarak da, cennetin annelerin ayakları altında olacağı müjdelenerek konulmamıĢ mıdır zaten? Bu vesile ile en kıymetli varlıklarımız olan annelerimizin Anneler Günü‟nü kutluyor, ellerinden öpüyor, nice sağlıklı uzun ömürler diliyor, ebediyete intikal etmiĢ olan annelerimizi de rahmetle ve minnetle anıyorum... ġunu da belirtmeliyim ki: Ama benim sol yanım her zaman acıyor anne! Anneler için yazılmıĢ cok güzel bir Ģiir: Merhaba anne, Yine ben geldim. Merak etme okuldan çıktımda geldim. Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de Onun için söylüyorum. Geçen hafta öğretmen, Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte Öğretti sağımı solumu. Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi Ağrıyan yanımın neresi olduğunu Şimdi iyi biliyorum anne. Hani geçen geldiğimde Şuram acıyor işte şuram demiştim de Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne Bak şimdi söylüyorum Şuram işte, Sol yanım çok acıyor anne. Hem de her gün acıyor anne her gün. Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü. Elinden tutup okula getirdi. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 7 Anneler Günü - Mayıs Ayının İkinci Pazarı Yakası da danteldi. Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi. Bende ağladım, Ağladım hiç de utanmadım. Öğretmen ne oldu dedi. Düştüm dizim çok acıyor dedim. Yalan söyledim anne. Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne. Bugün bende saçım örülsün istedim. Babam ördü ama onunki gibi olmadı. Dantel yaka istedim. Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi. Bari okula sen götür dedim. "kızım, iş" dedi. Bende banane dedim, ağladım. "kızım, ekmek" dedi babam. Sustum ama okula giderken yine ağladım anne. Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne. Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi. Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi. Babam hepsini birlikte yıkıyor. Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne? Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme. Üzülmesin diye söylemiyorum ama Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor. Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne. Hava kararıyor, ben gideyim anne. Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi. Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum. Kim bozuyor toprağını, Çiçeklerini kim koparıyor. İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme. Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne. >> Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım. Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını Şu kavanozda biriktirdim. Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum. Her sabah onu öpüyor kokluyorum. Kimseye söyleme ama anne Bazen de konuşuyorum onunla. Ne yapayım seni çok özlüyorum anne. Ha unutmadan, Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi. Ben babama yazdıracağım. Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın. Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne. Senin adın geçince sol yanım acıyor anne. Hiç bir şey yutamıyorum. Bazen de dayanamayıp ağlıyorum. Kağıda da böyle yazamam ya anne. Ben gidiyorum anne, Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp. Mutlaka gel anne, Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. >> Sol yanım acıyor anne. İşte tam şurası, Sol yanım çok acıyor anne. Seni çok özledim, Anne çook... ġair: Ayla Aydemir A. Hicabi ERDĠNÇ Kurum BaĢkan Yrd. BTK … annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyor, ellerinden öpüyor, nice sağlıklı uzun ömürler diliyor, ebediyete intikal etmiş olan annelerimizi de rahmetle ve minnetle anıyorum... Sayfa 8 BiliĢim Uzmanları Bülteni İnce uçlu şarj cihazı olan var mı? Muhammet ġĠMġEK Teknik Uzman Yrd. PGM, BTK ġarj cihazınızı evde unuttunuz ve Ģarjınız da bitmek üzere… Üstelik gün daha yeni baĢlıyor, oldukça da yoğun geçeceğe benziyor. ArkadaĢınızın Ģarj cihazını ödünç alın. Durun bir saniye, yapamazsınız çünkü arkadaĢınızın cep telefonu sizinkiyle aynı değil. Dolayısıyla da Ģarj cihazı sizin telefonunuza uygun değil. Uygun bir Ģarj cihazı bulamazsanız zor durumdasınız demektir. Eminiz ki buna benzer tabloları her birimiz sayısız defa yaĢamıĢızdır. Bilindiği gibi, onlarca cep telefonu markası var ve hepsinin Ģarj cihazı birbirinden farklılık gösteriyor. Hatta aynı markanın, farklı modelleri arasında bile Ģarj cihazı farklılığını görebiliyoruz çoğu zaman. Hâl böyle olunca, Ģarj cihazı çöplüğü oluĢması kaçınılmaz oluyor. Hele ki, günümüzde aynı anda birden fazla telefon kullanma modası varken farklı Ģarj cihazları taĢımadan ve bulduğunuz ilk Ģarj cihazı ile cep telefonlarının Ģarj edilmesi herkes için iyi olacak gibi duruyor. Serkan SEVĠNÇ Teknik Uzman Yrd. PGM, BTK Her yıl 50.000 tondan fazla şarj aleti, çoğu zaman da çalışır halde iken, elektronik atık olarak çevreye bırakılıyor. Bütün bunların yanında bir de iĢin yeĢil boyutu mevcut. Tek tip Ģarj cihazı daha az elektronik atık ve Ģarj aleti üretimi için harcanan daha az kaynak anlamına geliyor. Global System for Mobile Communications Association (GSMA)‟ya göre 2008 yılında 1,2 milyar adet mobil telefon satılmıĢ ve bunların %50-80 kadarı kullanılan mobil telefonun yenilenmesi Ģeklinde olmuĢtur. Bu da yenilenen mobil telefonlardan her yıl en az 600 milyon adet yani 50.000 tondan fazla Ģarj aletinin, çoğu zaman da çalıĢır halde iken, elektronik atık olarak çevreye bırakılmasına sebebiyet vermektedir. Milyonlarca Ģarj aletinin gereksiz yere satıĢından ise milyonlarca dolarlık ekonomik kayıp yaĢanmaktadır. Bahsedilen olumsuz çerçeve üzerine Avrupa sınırları içerisinde bu duruma son verecek adımlar atılmıĢtır. Avrupa Birliği Komisyonunca ortak Ģarj cihazı kullanımına yönelik olarak 2009 Haziran ayında en büyük 14 mobil telefon Ģirketinin katılımı ile 2011 yılında uygulaması baĢlatılmak üzere bir mutabakat metni imzalanmıĢtır. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 9 İnce uçlu şarj cihazı olan var mı? Söz konusu mutabakat metninde Apple, Emblaze Mobile, Huawei Technologies, LGE, Motorola, NEC, Nokia, Qualcomm, Research in Motion (RIM), Samsung, SonyEricsson, TCT Mobile (ALCATEL mobile phones), Texas Instruments ve Atmel Ģirketlerinin imzaları bulunmaktadır. Mutabakat metnine göre Avrupa Komisyonu, teknik standartların oluĢturulması ve geliĢtirilmesi için CEN, CENELEC ve ETSI‟ye talimat vermiĢtir. Böylece ortak Ģarj cihazlarının farklı mobil telefonlarla uyumunun ve güvenle kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır. Bazı Ģirketler bu uygulamaya ürettikleri yeni akıllı telefonlarının uyumluluğu ile baĢlamıĢtır. Muhammet ġĠMġEK Teknik Uzman Yrd. PGM, BTK Yapılan çalıĢmalar sonucunda ortak Ģarj cihazının var olan USB standartlarına dayandığı görülmektedir. Bununla birlikte ortak Ģarj cihazı mobil telefona bağlanmak için Micro USB-B konnektörlü kablo barındırmalıdır. Ayrıca Standarda göre ortak Ģarj cihazı, adaptör ve kablosu tümleĢik olarak üretilebileceği gibi, ayrı olarak da üretilebilir. Ayrı üretildiğinde kablo ile adaptör USB-A standardında birleĢtirilmelidir. Serkan SEVĠNÇ Teknik Uzman Yrd. PGM, BTK Çokça Yine standartta, Micro USB–B soket kullanılmadığında ortak Ģarj cihazının kullanılmasına imkân verecek dönüĢtürücü ara kabloyu mobil telefon üreticisinin sağlaması gerektiği belirtilmiĢtir. Bu dönüĢtürücü bir ucu mobil telefona özel soket diğer ucu USB-A kablo da olabilir. karşılaştığımız “ince uçlu şarj cihazı olan var mı?” sorusunu ya da tatile çıktığımızda “şarj cihazımı yanıma almayı unuttum” hayıflanmasını bir daha duymayacağımızı Böyle bir uygulama tamamen hayata geçtikten sonra, çokça karĢılaĢtığımız “ince uçlu Ģarj cihazı olan var mı?” sorusunu ya da tatile çıktığımızda “Ģarj cihazımı yanıma almayı unuttum” hayıflanmasını bir daha duymayacağımızı düĢünebiliriz. düşünebiliriz. Sayfa 10 BiliĢim Uzmanları Bülteni 23 Nisan nasıl Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı oldu? Her yılın 23 Nisan günü yalnızca ulusal çapta kutlanmakla kalmayan, dünya çocuklarının da katıldığı Ģenliklerle kutlanan ve dünyada eĢi benzeri olmayan uluslararası bir çocuk festivaline dönüĢen Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın ortaya çıkıĢ hikâyesini hiç merak etmiĢ miydiniz? AyĢe Gül MĠRZAOĞLU, BiliĢim Uzm. Yrd. BTD, BTK Oldukça enteresan bir hikâyesi var 23 Nisan‟ın. Malumunuz, 23 Nisan 1920, TBMM‟nin açıldığı gündür. Yine TBMM tarafından 1921'de çıkarılan 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile bu gün Türkiye'nin ilk ulusal bayramı olarak kabul edilmiĢ ancak bayrama özel bir isim verilmemiĢtir. 1 Kasım 1922‟de saltanatın kaldırılıĢı ile 1 Kasım günü „Milli Hâkimiyet Bayramı‟ olarak kabul edilmiĢse de; pratikte çok fazla kabul görmemiĢ ve „Milli Hâkimiyet Bayramı‟ 23 Nisan ile özdeĢleĢtirilerek kutlanmıĢtır. Sonuçta, 1935 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile 23 Nisan „Ulusal Egemenlik Bayramı‟ kabul edilmiĢtir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın aslında birden fazla bayramın birleştirilmesiyle oluştuğunu biliyor muydunuz? „Çocuk Bayramı‟ ise bu geliĢmelerden bağımsız olarak Himaye-i Etfal Cemiyeti‟nin (Çocuk Esirgeme Kurumu) 23 Nisan 1927 tarihine atfettiği bir kavram olarak ortaya çıkmıĢtır. TBMM‟nin açılıĢ günü kutlamalarından elde edilecek gelirleri yetim çocuklar yararına kullanmayı hedefleyen Cemiyetin bu konudaki duyurusu Ģöyledir: "Millet Meclisimizle millî devletimizin Ankara'da ilk teşkile günü olan Millî bayram Cemiyetimizce çocuk günü olarak tesbii edilmiştir. Bize yeni bir vatan ve yeni bir tarih yaratıp bırakan mübarek şehitlerle fedakâr gazilerin yavruları fakir ve ıstırabın evladları ve nihayet alelıtlak bütün muhtac-ı himaye-i vatan çocukları namına milletin şevkatli ve alicenab hissiyatına müracaat ediyoruz. Kadın, erkek, genç, ihtiyar hatta vakti ve hali müsait çocuklardan mini mini vatandaşlar için yardım bekliyoruz. Her sayfası başka bir şan ve muvaffakiyetle temevvüç eden milletimizin, yarın azami derecede muavenet göstermekle beraber, çocuk gününün layıkı veçhiyle neşeli ve parlak geçirilmesi için aynı derecede alaka ve müzaheret göstereceğinden emin olan Himaye-i Etfal Cemiyeti, şimdiden arz-ı şükran eder." O günden sonra üst düzey devlet erkânı „Çocuk Bayramı‟na müthiĢ destek vermiĢtir. 23 Nisan günlerinde kır gezileri ve çocuk Ģenlikleri yapılmıĢ, „Gürbüz Çocuk‟ yarıĢmaları düzenlenmiĢ, çocuklar yöneticilerin makamlarında kabul edilmiĢ, hatta daha sonraları makamlar onlara bırakılmıĢtır. O dönemde çocuklara bu denli önem verilmesinin nedenlerinden biri de Cumhuriyetin kuruluĢ döneminde oldukça zayıf düĢmüĢ bir milletin nüfusunun arttırılarak güçlendirilmesi hedefidir. 1970‟li yıllara kadar süregelen kutlamalar, 1975‟ten itibaren TRT‟nin desteğiyle daha da canlanmıĢtır. 1980‟de TRT tarafından komĢu ülke çocuklarının da davet edilmesiyle kutlamalara uluslararası bir boyut kazanmıĢtır. Nihayet, 1981‟de Bayramlar ve Tatil Günlerine Dair Kanun‟da yapılan değiĢiklik ile 23 Nisan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kabul edilmiĢtir. 1979 yılının BM tarafından Uluslararası Çocuk Yılı ilan edilmesi ve Dünya Çocuk Bayramı belirlenmesi fikri üzerine, Türkiye bu konuda öncülük yapmak isteyerek 55 yıldır kutladığı 23 Nisan'ın Dünya Çocuk Bayramı olmasını önermiĢtir. Bu öneri BM üye devletleri nezdinde resmen kabul görmese de, fiiliyatta Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız dünya çocukları nezdinde Uluslararası Çocuk Bayramı olarak kabul görmüĢ durumdadır. Kaynak: Veysi AKIN, 1997, “23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramının Tarihçesi”, PAÜ Eğitim Fak. Dergisi, Sayı:3 Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 11 1 Mayıs 1838 yılında Ġngiltere‟de bir kömür madeninde meydana gelen kazada yaĢları 8 ila 16 yaĢlarında değiĢen 8 kız çocuğu ile yaĢları 9 ila 12 yaĢlarında değiĢen 15 erkek çocuk öldü. 1840 yılında Lord Ashley, dönemin dindar reformcu bir aristokratı, Ġngiltere parlamentosunu demir ve kömür madenlerinde çalıĢtırılan çocukların durumunu soruĢturacak bir parlamento komisyonu kurmaya ikna etti. Komisyon raporunu 1842 yılının Mayıs ayında yayımladı. Bu rapor kapsamında komisyon üyelerinin madenlerde çalıĢanlarla yaptığı görüĢmelerden iki tanesini sizin için Türkçe‟ye çevirdim. No:116. Sarah Goodler, yaĢı 8. “Gawber madeninde tuzakçıyım1. Beni çok yormuyor ama ıĢık olmadığı için korkuyorum. ĠĢe genellikle sabah saat 4‟te bazen de 3:30‟da baĢlıyorum. AkĢam 5 ila 5:30‟da bırakıyorum. ĠĢteyken asla uyumam. Bazen ıĢık olduğunda Ģarkı söylüyorum ama karanlıkta değil. Karanlık olunca Ģarkı söylemeye cesaret edemiyorum. AĢağıda olmaktan hoĢlanmıyorum. Bazen sabah iĢe gittiğimde çok uykulu oluyorum. Pazar okuluna2 gidiyorum. Okumayı öğreniyorum.” Harfleri biliyor bazı basit kelimeleri okuyabiliyor. “Bana orada dua etmesini öğretiyorlar.” Bazı eklemelerle ve hatalı bir şekilde the Lord‟s Prayer‟ı3 tekrar etti: “Tanrı annemi ve babamı ve kız kardeĢimi ve erkek kardeĢimi, amcamı ve halalarımı ve kuzenlerimi ve baĢka herkesi kutsasın. Tanrı beni de kutsasın ve beni iyi bir hizmetçi yapsın. Amin. Ġsa‟nın ismini pek çok kez duydum. Neden dünyaya geldiğini bilmiyorum. Neden öldüğüne de. Ama kafasını dinlenmek için bir taĢa yaslıyor. AĢağıda maden ocağında çalıĢacağıma okulda olmayı isterdim.” Editörün Açıklamaları: 1 Maden ocağının belli bölgelerinde bekleyip kömür vagonu geçerken bir mekanizmayı asılarak kapı açan kimse. 2 Kilise okulu. 3 Bir dua. İnsanoğlu doğası gereği doğup büyüdüğü çevreyi sorgulamadan kabul ediyor. Belirli çalışma saatleri, çocuk işçiliğinin kısıtlanması, iş ortamının güvenliği, fazla mesai için ek ücret, No:14. Ġsabella Read, yaĢı 12, kömür taĢıyıcısı. yıllık izin, sağlık güvencesi, emeklilik “Annemin yerine çalıĢıyorum. Babam 2 yıl önce öldü. Annem evde. Kötü öksürüyor. Vücudu erken saatte kalkıp çalıĢmak için zayıf. Madene kız kardeĢim ve erkek kardeĢimle beraber çalıĢmaya gidiyoruz. Çok zor bir iĢ. Maden ocağının dibinden çıkıĢa kadar sürekli gidip geliyorum. Günde ortalama 25 yada 30 kez. Mesafe 100 ila 250 kulaç1 arasında değiĢiyor. Bir seferde, 1 cwt2 ve sırtımda da çeyrek cwt kömür taĢıyorum. Ancak çıkıĢ çok dik ve neredeyse dizlerimin altına kadar su dolu yerler var. Tekrar aĢağıya indiğimde sıcaktan ve yorgunluktan kömür dolduruluncaya kadar uyuyakalıyorum. Ne iĢten ne de diğer kızlardan hoĢlanıyorum. Ama mecbur bırakıyorlar. Hava ılık ve sıcak olduğunda nefes almak zorlaĢıyor. Sık sık da ıĢıklar sönüyor.” Editörün Açıklamaları: 1 Bir kulaç yaklaĢık 1,83 metre ediyor. 2 Centum weight ya da hundredweight. Bir ağırlık ölçüsü birimi. Ġngiltere tarafından kullanılan uzun cwt yaklaĢık 50,8 kg‟a karĢılık geliyor. O dönemin Ġngiltere‟sinde fakir 4-5 çocuklu ortalama bir ailenin kadın ve çocuklar çalıĢmadan karnını doyurması mümkün değildi. Çocuklarını 4 yaĢından sonra çalıĢtırmak zorundaydılar. Ucuz ve etkin kamu taĢımacılığı henüz olmadığı için evleri fabrikanın yanında olurdu. Kömür madenleri ise çok kötü Ģöhretlidir. Buralarda 5 yaĢından itibaren çalıĢtırılmaya baĢlanan çocukların çoğu 25 yaĢlarını göremezlerdi. hakkı, yapılan işe bağlı olarak makul bir gelir bugün için olması gereken. Doğal. Ancak, bugün sizlere bunun hep böyle olmadığını hatırlatmak istedim. Hazırlayan: Editör Sayfa 12 BiliĢim Uzmanları Bülteni Goree Adasından Son İnsanlık Adasına M. Bilal ÜNVER Daire BaĢkanı SRD, BTK Pek çok kimsenin anlam vermekte zorlanabileceği yazı baĢlığı, aslında insanlığın marjinal noktalara savrulmasından baĢka bir Ģey ifade etmiyor. Marjinal savrulmaları bize hatırlatan Hitler, Pol Pot veya Karadziç gibi isimlerin iĢkence, soykırım, katliam, vb. insanlık dıĢı muamelelerine çok önemli bir tanesini eklemek, daha doğrusu hatırlatmak istedim bu yazımda. Aynı zamanda, Kara Afrikalı‟nın kara dramı olarak da anlatılabilecek ve Auschvitz, Saraybosna ya da Kamboçya‟nın baĢkenti Phnom Penh‟deki insanlık suçlarını aratmayan köle ticaretine dair yaĢanılanlar karĢısında ister istemez Ġnsanlığın Son Adasına bir seyahati de kendime borç bildim ve Batılıların köle ticareti adı altında zulümde hudut tanımadığı 18. ve 19. yüzyıllarda insan olduğumuzu ve dahası ticarete konu olmayacak kadar değerli olduğumuzu bize hatırlatan atalarımızın aç ve açıkta olanlara uzanan yardım elinin kuĢatıcılığını paylaĢmak istedim. İsyana girişmemeleri için hayatta kalacak kadar beslenmeleri ve zincire vurulmaları nedeniyle pek çok kadın ve güçsüz erkeğin ölüme terk edilmesi olağan bir hadise oluyor bu ölüm teknelerinde. Goree Adası Kölelerin sağlık kontrolünden geçirilmesi Bir geminin maksimum köle alabilmesi için yapılan çizim 2-3 asır önceki kölelerin yaĢadığı dramatik olay ve süreçlerin iĢlendiği Amistad filmini veya Sierra Lone‟deki elması ülkesine çekebilmek uğruna insanların nasıl ticaret metaı haline getirildiğini ve çocukların silahlandırıldığını (aynı filmde Ģu an halen 9000 çocuk askerin Afrika‟da çalıĢtığı aktarılmaktadır) anlatan Kara Elmas filmini pek çoğumuz izlemiĢizdir. Bu filmlerde Afrika‟nın Avrupalı‟nın pastasına düĢen kısmını yine Avrupa ve Amerikalıların izin verdiği ölçüde öğrenme fırsatımız oldu. Ġronik bir Ģekilde Afrikalının kara kaderinin yerinde görülmesi ve yeni bir turizm akımına konu olması da Batılıların para kazanma hırsının yeni bir ürünü olarak karĢımızda duruyor. Evet yanlıĢ duymadınız. Bundan tam 5 asır öncesine dayanan bir hikâyeye sahip olan ve sayısı 45‟i bulan köle kalesi ile çok sayıda köle evi, Ģu anda Gana ve Senegal‟de turistlerin ilgi odağı olmuĢ durumda. Söz konusu Afrika ülkeleri günümüzde petrol ülkelerinin maruz kaldığı bir yayılmacılık politikasına o günlerde sahne oluyor. Nedeni ise çok basit: altın ve fildiĢi ticareti. Ġlk baĢlarda kabile reisleriyle varılan anlaĢmalar neticesinde baĢlayan bu ticaretten her iki taraf da kârlı çıkıyor. Afrikalı kabile reisleri topraklarının kullanılması karĢılığında yüklü miktarlarda para alırken, Batılı tüccarlar da bunun karĢılığında altın cevherlerini iĢlemek üzere ülkelerine götürüyorlar. Yer altı zenginliklerinin yanı sıra Afrikalının potansiyelini de fark eden beyaz adam, ticaretini hammadde ile sınırlandırmıyor ve yeni kıta Amerika‟nın plantasyonlarında çalıĢacak köle ihtiyacını gidermenin formülünü de bu bölgede buluyor. Kara adama hücum 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren semeresini veriyor ve bu yıllardan itibaren Batı Afrika‟dan Portekiz, Ġngiltere, Hollanda ve Ġsveç gibi ülkelere seçkin Afrikalıların (!) sevkiyatı baĢlıyor. Bu sevkiyatın yapılması içinse altın ticaretinin üssü olarak inĢa edilen kaleler kullanılıyor. Büyük çoğunluğu Gana‟da bulunan bu kalelerin fonksiyonunu Senegal‟de köle evleri ifa ediyor. Buna en önemli örnek olan ve Senegal‟in baĢkenti Dakar‟a 2 km uzaklıktaki köle ticaretinin toplama merkezi olarak kullanılan Goree Adasının sanırım dile gelse bize anlatacağı çok Ģey olacaktır. Belki de gemilere sevkiyat öncesinde yaklaĢık 2 ay boyunca insanların bekletildiği köle evlerinin hayvan ahırından farksız hallerine ve kölelerin maruz kaldıkları iĢkencelere tanıklık ve ev sahipliği yapmıĢ olmanın dayanılmaz acısını yaĢıyordur, kim bilir. Hava almak için dıĢarıya açılan küçük bir deliğin dıĢında hayatla teması olmayan bu bahtı kara insanların kaldığı mekânlardaki iĢkence odaları, rutubetli zeminler ve ayaklanmamaları için ellerine-ayaklarına geçirilen kelepçe ve prangaların da bu acıya ortak olan ve tarihe tanıklık edenler arasında yerini aldığı muhakkak. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 13 Goree Adasından Son İnsanlık Adasına Bu mekânların konukları olan Afrikalı kölelerin ağırlanma biçimi kadar yeni kıta Amerika‟ya yolculukları da yukarıda isimlerini zikrettiğim yakın tarihimizdeki soykırım suçlularına ilham olacak cinsten. 16-30 yaĢ grubundaki bu köleler sadece vatanlarından koparılmıyor, aslında insanlığın ayaklar altına alınıĢını simgeleyen bir kopuĢu temsil ediyor. Geriye dönüĢü olmayan “door of no return” kapısından çıkarıldıkları andan son kez vatanlarının kumsallarını ve dalgaların vurduğu sahilleri görerek götürüldükleri gemiye binmeleri, onlar için aynı zamanda 2-3 aylık bir yaĢam mücadelesinin baĢlangıcı anlamına geliyor. Balık istifi biçiminde yerleĢtirildikleri gemilerden sağlam olanların çıkması onlar için köle olarak yeni bir hayata baĢlamak suretiyle ödüllendirilmelerini sağlıyor. Ġsyana giriĢmemeleri için hayatta kalacak kadar beslenmeleri ve zincire vurulmaları nedeniyle pek çok kadın ve güçsüz erkeğin ölüme terk edilmesi olağan bir hadise oluyor bu ölüm teknelerinde. Bu kara talihli insanların köle olarak satıldıkları 1850‟lere kadar yaĢananların Batılı ülkelerde ne detayda tarih kitaplarına konu olduğu meçhul. Ama malum olan bir Ģey varsa o da insanlık dramlarına karĢı atalarımızın sessiz kalmadığı ve bu ülkeyi adeta son insanlık adasına dönüĢtürdüğü. Bu hadiselerden çok önce 1492‟de Ġspanya‟da Endülüslerin maruz kaldığı katliama seyirci kalmayan Osmanlı‟nın gemilerle mazlum insanları ülkesine getirmesi, yoğun bir HıristiyanlaĢtırma faaliyeti baĢlatan ve Engizisyon Mahkemesi vasıtasıyla etnik temizliğe giriĢen Ġspanya‟ya net bir cevap niteliği taĢıyordu: Biz ülkemizin dışında da olsa mazlum olan insanların imdadına koşma konusunda çekimser davranmayız. Gönderilen gemilerle Musevileri de bu kıyımdan kurtaran II. Bayezid‟in torunları, Batılıların Afrika‟dan getirdikleri köleleri at ve tilkiden daha ucuza sattığı dönemde 1,5 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan kıtlık yüzünden zor günler yaĢayan Ġrlanda halkına 1000 pound ve 4 gemi gıda yardımı yapmaktan da geri kalmıyordu. Üstelik bu yardım, Osmanlı‟nın hasta adam olarak nitelendirildiği Abdülmecid devrinde ve Ġngiltere Kraliçesinin muhalefetine rağmen gerçekleĢiyordu. 1850 yılında vuku bulan bu yardımın 2003‟de Ġrlanda‟nın Droghe Ģehri Belediye BaĢkanı (Alderman Frank Goddfrey) tarafından tasdik edilmesi ve onuruna bir teĢekkür plaketinin eski belediye binasına asılması bir buçuk asır sonra da olsa bu büyük ruhun varlığını tescil ediyor. Drogheda limanında ki Osmanlı gemileri M. Bilal ÜNVER Daire BaĢkanı SRD, BTK ... bu ve daha nice insanlık dersinin sahibi atalarımızın, asırlar boyu devam eden ve hala etkileri süregelen beyaz adamın zulmüne nefesinin son demlerinde dahi karşı koymasının bize Ġrlanda’ya yardım plaketi anlattığı çok şey olsa gerek. Osmanlı‟daki bu dik duruĢ ve ruh inceliği hala yaĢıyor mu bilmem ama bu ve daha nice insanlık dersinin sahibi atalarımızın, asırlar boyu devam eden ve hala etkileri süregelen beyaz adamın zulmüne nefesinin son demlerinde dahi karĢı koymasının bize anlattığı çok Ģey olsa gerek. Bu derslerin insanlık mirası olarak öncelikle son insanlık adasının sakinleri olan bizlere emanet olduğunu unutmamamız dileğiyle… Goree Adası Sayfa 14 BiliĢim Uzmanları Bülteni AB İLERLEME RAPORLARI’NDA TÜRKİYEM Bir TÜRK’ün AB ile Güreşi Köksal ÖZENÇ, BiliĢim Uzm. UĠD, BTK Üzerinde en çok konuĢulan, en az bilinen ve o az bilinenlerin de çoğunun yanlıĢ bilindiği konu maalesef AB. Neden mi maalesef? AET‟ye 1959‟da yaptığımız ilk üyelik müracaatımızın üzerinden 50 yılı aĢkın bir süre geçmesine rağmen hala AB konusunu doğru bir Ģekilde ne öğrenebildik, ne de öğretebildik. Tıpkı çoğu Ģey de olduğu gibi! En basiti, çoğu gazeteci, siyasetçi, bilim adamı, aydın ve okumuĢ geçinenlerimiz Gümrük Birliği AnlaĢması diyor. Öyle bir anlaĢma hiç olmadı ki? CumhurbaĢkanı, BaĢbakan ya da Büyükelçi tarafından imzalanmıĢ ve TBMM‟den onaylanmıĢ bir anlaĢma yok ki, Gümrük Birliği anlaĢması olsun! Bütün uluslararası anlaĢmalar Resmi Gazetemizde yayınlanır. Fakat ortada yayınlanmıĢ böyle bir anlaĢma da yok ki! Bu yanlıĢlık, Türk toplumunda o kadar yerleĢmiĢ ki, söküp atılamıyor. Tıpkı dupleks lastik gibi. Hatırlarsanız eskiden araba tekerleklerinde bir adet Ģamyel olurdu. Yani günümüzün araba lastikleri, çift Ģamyelli midir ki, dupleks diyoruz? Yoksa gerçekte bunun adı, Ġngilizce‟deki ifadesiyle “tubeless” yani Ģamyelsiz midir? Türkçe söyleniĢiyle tubles lastik denilse, herhalde satıcının cevabı Ģöyle olurdu? “Ben, bu piyasada 30 yıldır lastik satarım, tamir ederim, tubles lastik hiç duymadım.” Gümrük Birliği Anlaşmasını gören var mı? Hiç olmadı ki? Daha da ilginci, 7‟den 70‟e hepimiz AB‟den bahsediyor, milli hedefimiz AB üyeliği diyoruz ama o milli hedefin ne içini ne de dıĢını biliyoruz. Bilmediğimiz gibi, bildiklerimizin çoğu da tıpkı dupleks lastik gibi yanlıĢ. Bir insan, bir toplum nasıl olur da milli hedefini tam ve doğru bir Ģekilde bilmez ya da öğretilmez? Tam ve doğru bilinmeyince de iĢte sonuç bu olur. Yani, 50 yılı aĢkın bir süredir üye olmaya çalıĢıyoruz. Herhalde böyle giderse, biz hariç Avrupa‟daki tüm ülkeler AB üyesi olacak. Daha komiği de AB dağılma noktasına geldi. Biz tam AB mevzuat uyumunu tamamladığımızda AB‟yi kapattık diyecekler, bu kadar emek boĢa gidecek diye de ödüm kopuyor! ĠĢte bu nedenledir ki, halkın anlayabileceği Ģekilde AB mevzuatını ve AB Ġlerleme Raporları‟nı ana hatları ile anlatabilmek, Ülkemize çifte standart uygulayan AB tarafından, AB Ġlerleme Raporları‟nın, nasıl AB Ġlerlememe Raporları haline getirildiğini ispatlamak, Yani AB‟yi kendi resmi dokümanları ile yenebilmek için yazılmıĢtır bu kitap. AB‟ye üyelik konusu, yıllardır herkesi meĢgul eden bir bilmece. Kimisi AB‟ye girelim, kimisi de girmeyelim diyor. Genelde ne AB‟ye girelim diyenler ne de girmeyelim diyenler, AB‟yi bilmeden, tanımadan böyle bir karara varıyorlar. ĠĢin ilginç tarafı, insanların okumadan, araĢtırmadan bir konu hakkında fikir sahibi olup, körü körüne o fikri savunmaları ya da karĢı çıkmalarıdır. Televizyonda kameraların karĢısında önünüzde mikrofon AB konusunda 2-3 saatlik bir AB konferansını verebilecek kadar ne kadar detaylı bir Ģekilde bilgi sahibi olup olmadığınızı lütfen bir an için düĢünün. O zaman, AB‟yi eleĢtirin ya da savunun. ĠĢte o zaman daha büyük bir acı gerçek ortaya çıkıyor. Ġnsanlarımızın çoğu maalesef kendi görüĢleri doğrultusunda değil de, siyasi görüĢlerine uygun buldukları partilerin doğrultusunda karar veriyorlar. En acı olanı da budur! Ġmam Gazali‟nin “Cahillerle tartışmayın, ben hiç kazanamadım” diye bir sözü vardır. AB konusunu hiç bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle AB konusunu tartıĢan, körü körüne eleĢtiren ya da AB‟yi savunanlara ithafen olsun bu söz! Okumadan araĢtırmadan nasıl bazen aceleci kararlar verdiğimize dair size dikkat çekici bir örnek vereyim. Adeta yangından mal kaçırırcasına TBMM‟de dahi doğru dürüst görüĢülüp tartıĢılmadan, sırf Yunanistan‟dan geri kalmayalım diye araĢtırıp incelemeden 1959‟da AET‟ye üyelik baĢvurusu yapılmıĢtır. Hemen ardından 1963‟te AET ile Ankara AnlaĢması imzalanmıĢtır. Sadece imzaladığımız 2 - 3 paragraflık üst yazıya baktık, altındaki ekler yani AB mevzuatı çok daha önemliydi halbuki! Zannedildi ki, Yunanistan‟ın AET‟den alacağı yardımlardan biz de yararlanacağız! Sonuç ise, maalesef tam bir hüsranlık! Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 15 AB İLERLEME RAPORLARI’NDA TÜRKİYEM Bir TÜRK’ün AB ile Güreşi 1963 tarihinde Türkiye - AET arasında imzalanıp 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara AnlaĢması‟nın baĢlangıç bölümünde “Türk Milleti‟nin refah seviyesinin Avrupa seviyesine yaklaştırılması” Ģeklinde bir amaç hedeflenmemiĢ miydi? AB‟li dostlarımız, 1998‟den beri Ülkemizin yurtdıĢından canlı hayvan ve kesilmiĢ et ithal etmesini istiyor. Peki AB, dıĢarıdan canlı hayvan ve sığır eti ithal ederek mi hayvancılıkta ilerledi ya da Ģu an ulaĢtıkları refah seviyesine böyle mi ulaĢtılar diye bir soru sormak gerekmez mi? AB, Ankara AnlaĢması‟nın bu hükmünü yerine getirmek için bugüne kadar, Ülkemize yurtdıĢından hayvan ithalatına izin ver demekten baĢka, hayvancılığı geliĢtirmek üzere ne gibi bir ortak çalıĢma, yardım sözü ve somut yatırım proje önerisi yapmıĢtır? Coğrafi çekince kaldırılmadığı halde Türkiye‟de yakalanan kaçak mülteciler için yılda yaklaĢık 1,2 milyar Avro (iaĢe ve barınma için) harcandığını, coğrafi çekince kaldırılırsa AB‟den Türkiye‟ye doğrudan iade edilecek kaçak mülteci sayısının artıĢına bağlı olarak Türkiye‟nin daha fazla para harcayacağını, bu rakamın belki de 2 milyar Avro olacağını, buna karĢılık AB‟nin ise, Türkiye‟nin coğrafi çekinceyi kaldırması karĢılığında çok az bir yardım yapacağını (yaklaĢık 100 milyon Avro), 1963 Ankara AnlaĢması (madde 12), 1970 Katma Protokol (madde 41(1)), OKK‟lar ve ABAD kararları çerçevesinde yasal hakkı olmasına rağmen AB tarafından Türklere vize uygulandığını, coğrafi çekincenin Türkiye tarafından kaldırılması karĢılığında sadece bazı meslek dallarına yönelik olarak sporcu, sanatçı, iĢadamı ve bilim adamına vize kolaylığı sağlanacağını, bu vize kolaylığını kabul ettiğimizde yasal hakkımız olan vizesiz serbest dolaĢım hakkından da tamamen vazgeçmiĢ olduğumuz anlamına geleceğini biliyor muydunuz? ĠĢine gelince imzaladığı metinleri uygulamaması AB‟nin Türkiye‟ye karĢı çifte standart anlayıĢını göstermez mi? AB, vizesiz serbest dolaĢım konusunda kendi mahkemesi olan ABAD kararlarına bile uymuyor? Bu mudur, AB demokrasisi ve hukukun üstünlüğü ilkesi? 1963 tarihli Türkiye – AET arasında imzalanan Ankara AnlaĢması‟nın 28. maddesinde, “Ankara Anlaşması‟nın işleyişi, AB‟yi kuran Anlaşma‟dan doğan yükümlülüklerin tümünün Türkiye tarafından üstlenebileceğini gösterdiğinde, Akit Taraflar, Türkiye‟nin üye olma ihtimalini incelerler.” denilmektedir. Bu detaylı inceleme nedense 50 yılı aĢkın bir süredir devam etmektedir. BitmeyecekmiĢ gibi gözüküyor. Neden mi? ĠĢte cevabı aĢağıda! AB Komisyonu‟nun 6 Ekim 2004‟te açıklamıĢ olduğu “Türkiye İlerleme Raporu” ve “Tavsiye Raporu”na göre 16 - 17 Aralık 2004‟te düzenlenen Brüksel Zirvesi‟nde alınan kararla 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye‟nin, AB ile tam üyelik müzakerelerine baĢlanmasına karar verilmiĢtir. Bunun üzerine 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi (MÇB), AB tarafından onaylanarak uygulanmak üzere Türkiye‟ye verilmiĢtir. Ülkemiz tarafından da imzalanan bu MÇB, müzakere sürecinin en temel belgesi olup, Türkiye‟nin resmen üyelik müzakerelerinin baĢladığı süreçte uygulanacak usul ve esaslar belirlenmiĢtir. MÇB‟nin 2. maddesinde, “Aralık 2004 AB Zirvesi‟nde üzerinde mutabık kalındığı üzere bu müzakereler, AB Anlaşması‟nın 49. maddesini temel almaktadır. Bu müzakereler, sonucu önceden garanti edilemeyen ucu açık bir süreçtir. AB‟nin hazmetme kapasitesi de dahil olmak üzere, Kopenhag Kriterleri dikkate alınarak, üyelik yükümlülüklerinin tümü üstlenilemediği takdirde, Türkiye‟nin mümkün olan en güçlü bağlarla AB‟ye bağlanması sağlanmalıdır.” Ģeklinde kullanılan ifade, sizce çok anlamlı değil midir? Vs. vs. vs. Bu kitabın basım masrafları düşülmemek şartıyla telif hakkı dahil her türlü geliri, Şehit ve Gazi Mehmetçiğin ailesine verilecektir. Pursaklar‟daki bir aileye kitabın gelirinden 15.4.2012‟de şahitler eşliğinde tutanakla verilmiştir. Çevrenizde başka varsa lütfen bildiriniz. Köksal ÖZENÇ, BiliĢim Uzm. Vizesiz serbest dolaşım hakkımız olmasına rağmen bu yasal hakkımızın, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan AB tarafından gasp edildiğini biliyor muydunuz? Sayfa 16 BiliĢim Uzmanları Bülteni Emre’nin Rotası: Macapa (7), Brezilya Brezilya‟nın en zor ulaĢılabilecek yerlerinden birisine götüreceğim sizi bu sayıda: Macapa. Dünya‟da Ekvator çizgisinin geçtiği 5 Ģehirden birisi. Brezilya’da Ekvator çizgisinin geçtiği tek Ģehir. Amazon nehrinin döküldüğü delta ağzında Belem‟den sonra gelen büyük limanlardan birisi. Ġklimi ekvatoral, gecegündüz 12 saat ve 6 ay yağmur, 6 ay sıcak-kurak iklim hakim, hava sıcaklığı sürekli 25-35 ˚C arasında. 1544 yılında Ġspanyollar bu Ģehirde egemenliklerini ilan etmiĢ, daha sonra 1738 yılında Portekizliler burada bir askeri üs kurmuĢ ve Ģehri yönetmeye baĢlamıĢlardır. Buranın diğer bir özelliği ise Brezilya‟nın hiçbir Ģehrine karayolu ile ulaĢım sağlanamaması, Amazon nehrinin geçit vermemesi ve Amazon ormanları bunun baĢlıca nedeni, sadece kuzeye karayolu mevcut, yani Guyana‟ya doğru. Yahya Emre GÜLERSOY, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK Macapa’ya ulaĢmak gerçekten zor: sadece Belem Ģehri üzerinden uçakla 1 saat 15 dakikalık yolculuk sonrası varabiliyorsunuz (AĢağıda solda Belem-Macapa uçuĢundan manzara). Türkiye‟den gelmek için ise önce Sao Paulo (Rio veya Fortaleza da olabilir), sonra Belem Ģehri ve sonrasında da Macapa‟ya uçuĢ yapmanız gerekiyor. Ancak Belem‟den Macapa‟ya deniz yoluyla gitmek istiyorum derseniz de gece 68 saat sürecek uzun bir Amazon nehri yolculuğunu göze almanız gerekiyor, bu seyahatin de pek turistik olduğunu söyleyemem. Çünkü normal ulaĢım tekneleri çalıĢıyor bu iki Ģehir arasında. Sivrisinek faktörünü de unutmamak gerekiyor tabiî ki. Biz Brezilya yolculuğumuza çıkarken en çok bu bölge için hazırlanmıĢtık. Sarı humma aĢısını özellikle olduk, sıtma tabletleri aldık, sivrisinek kovucu kol bantları, mumlar ve en etkili sivrisinek ilaçlarını almıĢtık. Macapa, Dünya’da Ekvator çizgisinin geçtiği 5 şehirden birisi. Macapa‟da gezimize liman bölgesinden baĢladık (Üst sağ liman yakınındaki Tarihi St.Joseph Kilisesi). Atlas Okyanusu‟nun neden olduğu ciddi gelgitlerden dolayı upuzun iskeleleri hemen dikkatimizi çekti (Alt sol). ġehirde rastladığımız ağaçlardaki dev meyveler de bizi çok ĢaĢırttı (Alt sağ). Macapa‟nın en önemli özelliği Sıfırıncı enlem noktası olan Ekvator çizgisinin geçtiği düĢünülen tahmini çizginin bulunduğu nokta. Bunu temsilen Ģehirde Marco Zero Anıtı bulunmaktadır(Alt sol). Bu anıt Ģehir için önemli bir turistik merkez haline getirilmiĢtir. Bu anıtın hemen altında çizginin geçtiği yönü belirten blokta Kuzey ve Güney yarımkürelere bir adımda geçebilirsiniz (Alt sağ). Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 17 Emre’nin Rotası: Macapa (7), Brezilya Macapa‟da bulunan Sao Jose Kalesi (Fortaleza De Sao Jose) , Brezilya‟nın en iyi korunmuĢ, en eski kalelerinden ve Dünya Mirası Listesi‟nde (Alt 3 fotoğraf). Kale, 1764 yılında yapılmaya baĢlanmıĢ, yerliler ve kölelerin çalıĢtırılmasıyla ancak 18 yılda 1782 yılında tamamlanabilmiĢtir. Macapa‟da görülmesi gereken önemli yerlerden birisi de bölgesel kültürün tanıtıldığı Sacaca Müzesi (Museu Sacaca). Müze Macapalıların yaĢantısını, Avrupalılar gelmeden önce bölgede yaĢayan yerlilerin yaĢantısını ve onlardan kalan eserleri görebileceğiniz bir yer (Alt 1.sütun fotoğraflar). Bunun yanında bölgeye has kuĢ ve böceklerin bir modelini görebileceğiniz bir müze. Ayrıca müzede sivrisineklerden yayılan hastalıklara karĢı korunmak için yapılan araĢtırmalardan da kesitler sunulmakta (Alt 2.sütun soldan birinci,ikinci fotoğraflar). Müzeden çıktıktan sonra bir mezarlığın önünden geçerken, mezarlığın ne kadar süslü olduğu dikkatimizi çekti. Brezilyalıların Ölülerine saygı gününü kutladıklarından (All Soul’s Day 2 Kasım) dolayı mezarlıklarını çiçeklerle süslediklerini öğrendik (Alt 2.sütun sağ köĢe). Macapa‟nın biraz dıĢında sadece siyahların yaĢadığı ve beyazların toprak sahibi olamadığı bir bölge mevcut (Curiau Kasabası) , rehberimize ısrarımız sonucu oraya da gitme fırsatı bulduk (Alt 3 fotoğraf). Bölgeye kölelikten kaçan zenciler yerleĢmiĢ ve daha sonra buraya hiçbir beyazı sokmamıĢlar. Çok verimli toprakların olduğu bu bölgeden beyazlar toprak alamıyor, öncelikli Ģart bölgeden bir zenciyle evlenmesi, sonrasında bölge konsey onayı gerekiyor. Burası bizim için ilginç ve heyecanlı bir deneyimdi. Macapa, Amazon nehrinin ağzında ve klasik turist rotaları dıĢında bir yer. Amazon kültürü, ekvator çizgisi ve kalesiyle meĢhur bir Ģehir. Amazon‟a ait meyveler (özellikle Açerola, Cupuaçu, Açai, …) ve bunların suları mutlaka tadılması gereken lezzetlerden. Burayı ziyaret etmek biraz zor olsa da özenle seçilmiĢ bu rotamın da görülmeye değer olduğunu vurgulamak isterim. Brezilya’nın en güvenli Ģehri olduğunu ve insanların çok samimi olduğunu da ifade etmem gerekiyor. Bu sayıda Macapa Ģehrini anlatmaya çalıĢtım, gelecek sayıda Brezilya‟nın Ekvator çizgisinin kuzeyindeki yani Kuzey yarımküredeki tek Ģehri Boa Vista (8)‟da olacağız. (Bkz.Harita, Emre‟nin Rotası, Aralık bülten, 2011). Sayfa 18 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 1 John Hyde Tek bir poz için günlerce beklemek... Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 19 Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 2 John Hyde Tek bir poz için günlerce beklemek... Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Sayfa 20 BiliĢim Uzmanları Bülteni Bu Ay Doğan Canlarımız Ġyi ki doğdun Ahmet! “Adı güzel, kendi güzel çocuğum, doğum gününü kutluyor, her daim mutlu olmanı ve beni çok sevmeni diliyorum.” N. Deniz Yanık Bu ay doğan çocuklarımızı bu köşede Ġyi ki doğdun Ömer! konuk etmeye devam ediyoruz. “Umudu aradım bir gün, “saklanmış bulamazsın” dediler. Sordum soruşturdum, bir de gördüm ki, Umut gözlerindeymiş Ömerim. Doğum günün kutlu olsun, Umudun hep var olsun. ” Elif Özdemir Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 21 Ayın Konuğu: Fethi Şimşek Fethi ġimĢek TĠB BaĢkanı, BTK Telekomünikasyon ĠletiĢim BaĢkanlığı‟nın Ġncek‟teki binasına bir haftasonu vakit geçirmek amacıyla gezerken dıĢarıdan Ģöyle bir bakmıĢtım. Gerçi binayı bulmak ilk denememde mümkün olmamıĢtı. DönüĢ tabelasını kaçırınca bir tur daha atmak zorunda kaldım. Nedendir bilinmez binanın duruĢu geldiğim yerin bir devlet binasından çok bir kale olduğu hissini uyandırmıĢtı bende. Bu hissin uyanmasında binanın çevresinin ıssızlığı ve tabi giriĢteki otomatik tabancalı güvenlik görevlilerinin payı büyük. Buraya, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı Sayın Elif Özdemir ile birlikte kamuoyunun adını yakından tanıdığı bir isimle röportaj yapmaya gelecektim. Tahmin ettiğiniz gibi, bu ay köĢemizde Telekomünikasyon ĠletiĢim BaĢkanı (TĠB) Sayın Fethi ġimĢek‟i konuk ediyoruz. Konuğumuzun kamuoyunca fazla bilinmeyen farklı insani yönlerini tanımak ve siz okuyucularımızla paylaĢmak istedik. Ancak, evdeki hesap çarĢıya uymayınca TĠB‟e tekrar gelmek editörünüze yani bana nasip olmadı. Ġtiraf etmek gerekirse TĠB‟in Ģahane binasına yakından bakma fırsatını kaçırdığım için hayıflanmadım da değil hani. Eksikliğimi, sağolsun, BiliĢim Uzmanları Derneği Genel Sekreteri Sayın Salim Ketevanlıoğlu fazlasıyla doldurmuĢ. Kendisine buradan yardımları için teĢekkür ediyorum. Neyse bu noktada sözü Sayın Fethi ġimĢek‟e bırakıyorum: Sayın ġimĢek, röportaj talebimizi kabul edip bize vakit ayırdığınız için teĢekkür ediyoruz. Öncelikle, sizi hiç tanımayan okuyucularımıza kendinizi kısaca anlatır mısınız. Hangi yılda, nerede doğdunuz ve büyüdünüz? Üniversite eğitiminiz ve mesleğiniz nedir? 11 Kasım 1956 yılında Konya‟nın Çumra ilçesinin Alibeyhüyüğü kasabasında doğmuĢum. 1961 yılında babamın bir iĢ bulması nedeniyle kasabadan Konya‟ya taĢındık. Ġlk, orta ve lise öğrenimimi Konya merkezde tamamladım. 1976 yılında Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟ni kazanmam üzerine 1981 yılına kadar Ġstanbul‟da kaldım. Mezuniyet sonrası girdiğim hakimlik sınavını kazanıp stajı tamamladıktan sonra Türkiye‟nin çeĢitli il ve ilçelerinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptım. 1998 yılında atandığım Ankara C. Savcılığı görevinde iken 2005 yılı Ağustos ayında halen icra etmekte olduğum TĠB BaĢkanlığı‟na atandım. Mesleğimiz Cumhuriyet Savcılığı, yani hukukçu. Neden bu mesleği seçtiniz? Lise son sınıfta Üniversiteye giriĢ için tercih yaparken 1‟inci sıraya Tıp, 2‟nci sıraya ODTÜ Ġktisat, 3‟üncü sıraya Siyasal Bilgiler Fakültesi 4‟üncü sıraya da Ġstanbul Hukuk yazmıĢtım. Yani bilinçli bir tercih olmadı. Deyim yerindeyse „Ne iĢ olsa yaparım‟ mantığı. Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Bu sayımızın konuğu olduğu için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanı Sayın Fethi Şimşek’e teşekkür ederiz. Sayfa 22 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: Fethi Şimşek Eğer bu mesleği seçmemiĢ olsaydınız ne olurdunuz? Küçük bir çocukken ne olmak isterdiniz? Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK Hukukçu olmak isterdim. Ama belki dünyanın gittiği ya da geldiği nokta itibariyle BiliĢim Hukukçusu olmak isterdim. Çünkü teknolojiden beslenmeyen hukuk; kuru, yavan, toplumun ihtiyaç ve sorunlarına çözüm üretmekten uzak bir kavram olarak kalırdı. Aynı Ģekilde hukuktan beslenmeyen, hukukla sınırlanmayan teknoloji de adeta nerede duracağı belli olmayan insanları sayısal varlıklar olarak kabul eden ruhsuz, duygusuz metalik bir yaĢam tarzı dayatan bir geliĢme olurdu. Kurum’da veya meslek hayatınızda baĢınızdan geçen ilginç bir anınızı okuyucularımızla paylaĢabilir misiniz? Takdir edersiniz ki Savcılık mesleği tamamen insanların mağduriyet ve mahrumiyetleriyle ilgili iĢlere baktığı için anlatacak çok Ģey var. Kurucu baĢkanlığını yaptığım TĠB‟in kuruluĢ süreci de elbette birçok acı tatlı anılarla dolu. Zaten hepimizin yaĢamı bir anıdan/anılardan ibaret değil mi? Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Burcunuz nedir? KiĢilik özelliklerinizin burcunuzu yansıttığını düĢünüyor musunuz? Doğum tarihine bakılırsa burcumun akrep olduğu anlaĢılıyor. Akrep burcunun özelliklerini yaĢamımda en fazla bir veya iki kez okumuĢumdur. Özelliklerini ayrıntılarıyla bilmiyorum. Bilmemek iyi de oluyor. Çünkü içimden geldiği gibi davranıyor ve yaĢıyorum. EĢim dıĢında davranıĢlarımın burcumu yansıttığını söyleyene de pek rastlamadım. Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 23 Ayın Konuğu: Fethi Şimşek Memleketinizin yemeklerine düĢkün müsünüz? En sevdiğiniz yemekleri sıralasanız ilk üçe girenler neler olurdu? Yemek seçmem. Özellikle Savcılık mesleği dolayısıyla ülkenin diğer bölgelerine gittiğimde Konya‟nın etli ekmeği, bamya çorbası, yaprak sarması, su böreği ve fırın kebabı dıĢında da Kayseri‟nin mantısı, Kütahya‟nın güveci, Gaziantep‟in lahmacun ve kebapları, Hatay‟ın künefesi gibi memleketimizin güzelliklerine de tanık oldum. Örneğin çiğ köfteyi 1982 yılında askerlik için Elazığ‟ın Maden ilçesine gittiğimde gördüm. ġu anda da iyi çiğ köfte yaptığım söylenir. Konya’nın etli ekmeği, çiğköfte, Kütahya güveci ve bamya çorbası Tatillerinizi nasıl geçirirsiniz? Ne tür tatiller size ve ailenize hitap eder? Ülkemizde en çok sevdiğiniz tatil yöreleri neresidir? Benim ve eĢimin anne babası memleketimiz olan Konya‟da oldukları için genellikle yılda 1 aylık iznimizin en az yarısını onların yanında geçirmeye çalıĢırız. 1999 yılından beri yaz aylarında bakımını yaptığımız içerisinde küçük bir evi bulunan bahçemizi de ihmal etmemeye çalıĢırız. Ülkemizde tatil yöresi olarak en çok beğendiğimiz yöreler ise, baĢta Ġstanbul olmak üzere Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesidir. Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Sayfa 24 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: Fethi Şimşek Sporla aranız nasıldır? Sevdiğiniz belirli spor türleri var mı? Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK YürüyüĢ baĢta olmak üzere sporla aram her zaman iyi olmuĢtur. Masa tenisi, futbol ve badminton en çok yaptığım beden sporlarıdır. Hatta -ayıptır söylemesiBaĢkanlığımızda yapılan badminton turnuvasında da Ģampiyonluk madalyasını arkadaĢlar bana bıraktılar. Zihin sporu olarak da -çok iddialı olmasam da- uzun yıllardır satranç oynarım. Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Badminton Turnuvası BoĢ zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Sevdiğiniz kitap ve müzik türleri, yazar ve sanatçılar nelerdir? BoĢ zamanlarımda–özellikle uzun süren seyahatlerde- kitap okumaya çalıĢırım. Yakın tarihe ait tarih kitapları ve romanları okumayı severim. Necip Fazıl Kısakürek‟i sağlığında ziyaret ettim. 1975 yılında bir konferansında huzurunda bir Ģiirini okudum. Kitaplarının tamamını okudum. Ayrıca Sezai Karak oç, Rasim Özdenören, Yavuz Bülent Bakiler, Ġlber Ortaylı, Reha Çamuroğlu, Ġskender Pala, Ahmet Ümit, Elif ġafak Ģu anda aklıma gelen beğendiğim yazarlar arasında. Türk Sanat Müziği baĢta olmak üzere, Türk Halk Müziğini de severek dinlerim. Necip Fazıl Kısakürek Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 25 Ayın Konuğu: Fethi Şimşek Ġyi bir televizyon izleyicisi misiniz? Takip ettiğiniz diziler ve televizyon programları ile sevdiğiniz film türleri nelerdir? Ġyi bir televizyon izleyicisi nasıl olur bilmem. AkĢamları günün haberlerini izlemeye çalıĢırım. Uzun süren tartıĢma programlarını sonuna kadar izleyemem. Sevdiğim film türleri, belgesel niteliği yanında özgün, kurgu bilim niteliği olmayan sosyal içerikli macera/polisiye filmlerini fırsat buldukça izlerim. Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK Arabalar ve araba kullanmak ilginizi çeker mi? Arabanızın markası nedir? Beğendiğiniz bir marka veya özel bir model var mı? Araba kullanmak benim yaĢımdakiler için bir hobi olmaktan çıkmıĢtır herhalde. Ankara trafiğinde kimseye/çevreye zarar vermeden araba kullanmak en doğru hareket olur kanaatindeyim. ġu anda kurumun kiraladığı Volkswagen Passat marka aracı beğeniyorum. Ġleride maddi imkanım olursa almayı düĢünüyorum. Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Volkswagen Passat 2012 TĠB BaĢkanı olarak iletiĢim araçlarıyla aranız nasıl? Günde ortalama ne kadar süre telefonla görüĢüyorsunuz. Ġnternete ne kadar vakit ayırırsınız. Adınıza düzenlemiĢ toplam kaç biliĢim aboneliği (sabit/cep telefonu, televizyon, internet vb.) vardır? Telefonu elimden geldiği kadar haberleĢme için kullanıyorum. Yani bir sohbet ya da muhabbet aracı olarak kullanmamaya çalıĢırım. Hatta telefonda muhataplarıma soğuk davrandığım konusunda sık sık eleĢtiri alırım. Kısa konuĢurum. Günlük konuĢma süremin 1 saati geçtiğini sanmıyorum. Ġnternette de günlük e-maillere, haberlere ve bazı köĢe yazılarına bakma dıĢında sörf olarak nitelenebilecek bir kullanımım yok. Adıma düzenlenmiĢ (kurumsal abonelik dahil) 2 adet cep telefonu, evimde kablo TV aboneliği ve internet aboneliği mevcuttur. Sayfa 26 BiliĢim Uzmanları Bülteni ÇEKTİKLERİMİZ Mustafa GÜNEġ Müdür PGM, BTK Endülüs Ġspanya Cilt 1, Sayı 12 Sayfa 27 DURUP BAKTIKLARIMIZ Bünyamin Aygün, Milliyet Vakıfbank-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları Üçüncülük Ödülü, 2011 Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Erhan Sevenler, Anadolu Ajansı Vakıfbank-TFMD Yılın Serbest Fotoğrafı Üçüncülük Ödülü, 2011 BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ BĠZ KĠMĠZ? BiliĢim Uzmanları Derneği, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanları tarafından 11 Ekim 2010 tarihinde kurulmuĢtur. YazıĢma Adresi Anadolu Bulvarı Öz Ankara Toptancılar Sitesi 1. Blok No: 41 Yenimahalle Ankara AMACIMIZ NEDĠR? Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın artırılmasını sağlamaktır. Telefon 0 (312) 294 72 99 0 (312) 294 70 85 Faks 0 (312) 294 71 52 0 (312) 294 71 53 E-posta BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU [email protected] Elif Özdemir bilisimuzmanlari.org Salim Ketevanlıoğlu Cengiz Eken Ahmet E. Turgut Beytullah KuĢcu Ramazan Yılmaz Mehmet Özcan Editörün Notu 12. Sayı BUD Yayıncılık Grubu Nur SAYGI Birol BAKAY Murat CANDAN Gökhan EVREN Yavuz GÖKTAYLAR AyĢe Gül MĠRZAOĞLU Ali Rıza ÖZDEMĠR Osman ġAHĠN Erdinç TEKBAġ Ayhan TÖZER BİLİŞİM UZMANLARI BÜLTENİ Dile kolay. Bu sayımızla Bülten’in 12. sayısını sizlerin katkılarıyla çıkarmış olduk. Aslına bakılırsa hepimiz bir öğrenme eğrisinde hareket ediyoruz. Daha önce böyle bir bülten yayımlama tecrübemiz yoktu. Dolayısıyla, bu yayını nasıl daha iyi hale getiririz sorusu hep aklımın bir köşesinde. Bu sayımızda da ‘Ayın Konuğu’ kısmının formatını yeniledim. Bu formatın okuyucularımızın daha çok ilgisini çekeceğini umuyorum. Tabi her güzel şeyin bir bedeli var. Bültenin daha dolu ve daha fazla göze hitap etmesi demek aynı zamanda çok daha fazla emek harcamak ve zaman ayırmak anlamına geliyor. Bu sayı diğerlerine göre daha uzun oldu. Açıkçası, 12. sayı olması dolayısıyla yayımlan- ması için gelen yazıların bazılarını bir sonraki sayıya bırakmak istemedim. Tabi sizlerden gelen katkı miktarının artması da ayrıca sevindirici. Yayın politikamızı bir daha hatırlatmak gerekirse her kesimden her türlü katkıya açığız. Formatımız Derneğin internet sayfasında yayımlanıyor. Herhangi bir konuda kendinizi ifade etmek istiyorsanız indirin, yazın ve bana gönderin. Kişisel yorum ve düşüncelerinizin sorumluluğu Bilişim Uzmanları Derneği’ne değil size ait olacaktır. Bizim açımızdan ne söylediğinizden daha çok nasıl söylediğiniz önemli. Kısacası, üçüncü kişilere söz hakkı doğuracak eleştiri sınırlarını aşan ifadeler ve hakaretler içermedikçe bu sayfalar sizle- Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı SAD, BTK re açık olacaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyor ve gelen baharın sizlere neşe getirmesini temenni ediyorum. Saygılarımla; Yavuz Göktaylar [email protected]
Benzer belgeler
Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
çağdaĢ kurumsal kültürün de simgesi olacak ve diğer kurumlara önemli bir örnek
olacaktır. Modern mimari anlayıĢı, son teknolojisiyle kurulmuĢ altyapısı, insan unsurunu ön plana çıkaran akıllı bina ...
Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Ġnanç Merkezinde bir mescitte hanımlar ve erkekler için olması gereken her birim
yer almaktadır ve aĢağıdaki özelliklere sahiptir:
Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
devamını bekliyoruz. Ayrıca
sevgili Ahmet Yanık‟ın da
doğum gününü kutluyorum.
Doğumu daha dün gibi, bu
yılsa dördüncü yaĢını tamamladı.
Sözlerime tüm annelerimizin
anneler gününü kutlayarak
son ve...