Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Transkript
Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları Bülteni Dünya Radyokomünikas yon Konferansı Teknoloji ve Toplum ġiir KöĢesi: Günaydın, Yine Seni Sevmeyi Unuttum Üfürüm Nedir? Ayın Konuğu: Ahmet DARICI Bu sayıda: Yeni Denetim Mevzuatı 2 Steve Jobs 4 4. Dönem BiliĢim Uzmanları 5 Üfürüm 7 Doyuyor (mu) yuz? 8 Yalnızlık 9 Kan BağıĢı 10 Emre‘nin Rotası 14 Sigara Tüketimi 16 Bowling 17 Çektiklerimiz 20 Bakıp Geçtiklerimiz 21 Cilt 1, Sayı 10 3 Mart 2012 SunuĢ 2012 yılının üçüncü sayısıyla merhaba, Ocak ayı gibi ġubat ayı da genellikle kar yağıĢlı geçti. Nihayet Mart ayına, bahara ve onuncu sayımıza ulaĢmıĢ bulunuyoruz. Ocak sayımızda rahmetli Recep Güçlü‘yü sağlığında ziyaret edemediğimizden ve ailesini görmek istediğimizden bahsetmiĢtim. ġubat ayının baĢında, bu isteğimizi gerçekleĢtirip, kendilerini ziyaret ettik. EĢi ve iki çocuğu karĢıladı bizi. YaklaĢık 40 gün olmuĢtu Recep bey rahmetli olalı. Biraz daha alıĢmıĢlardı evin direğinin yokluğuna. Derneğimiz adına tüm üyelerimizin selamlarını götürdük, tüm aile de aynı Ģekilde sizlere selamlarını ilettiler. Tek ihtiyaçları DıĢ Ticaret Meslek Yüksek Okulu‘nu bitirmiĢ olan ve halen Açıköğretim Fakültesinde Uluslararası ĠliĢkiler okumak- Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı ta olan oğullarına bir iĢ bulmak. Umarım bu köĢeyi takip edenler vasıtasıyla bir Ģeyler yapabiliriz. Bu sayımızda konuğumuz, EriĢim ve Tarifeler Dairesi BaĢkanı Sayın Ahmet Darıcı oldu. Editörümüz Sayın Yavuz Göktaylar‘ın geliĢtirdiği sorulara, samimi cevaplar aldık. Ayrıca kendi çektiği fotoğrafları ―Çektiklerimiz‖ sayfasında bizimle paylaĢtı. Kendisine Ģükranlarımızı sunuyoruz. Bu sayıda 4.Dönem BiliĢim Uzmanlarımızın atamaları vesilesiyle düzenlediğimiz etkinliğe de yer verdik. Ayrıca Tüm Sektörler Bowling Turnuvasına da 3 takımla katılım sağlamıĢtık, bu turnuva ile ilgili de bir bilgilendirme hazırladık. Hatırlarsınız daha önce masa tenisi turnuvası için talep toplamıĢtık, önümüzdeki günlerde baĢlayacak turnuva için sevgili AyĢegül Bolat masa tenisinin inceliklerini yazdı bu ay. Sağlık köĢesinde ise, çocuklarda sıkça karĢılaĢılan ―üfürüm‖ konusu iĢleniyor. Konuğumuz ise Dr. Osman Özdemir. Sevgili eĢime buradan teĢekkür etmek istiyorum. Ayrıca, bu sayıya yazı, Ģiir, fotoğraf ve yorumlarıyla katkı sağlayan tüm dostlarımıza Ģükranlarımızı sunuyoruz. Son söz; Ġyi ki geldin bahar... Dünya Radyokomünikasyon Konferansı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından Dünya Radyokomünikasyon Konferansı 23 Ocak - 17 ġubat tarihleri arasında Ġsviçre‘nin Cenevre kentinde düzenlendi. Belirli periyotlarla yapılan toplantının amacı radyo spektrumunu daha etkin bir Ģekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla ülkeler arasında eĢ güdümü sağlamak olarak özetlenebilir. Söz konusu toplantıya Bilgi samlı bir Türk heyeti de katıldı. ITU genel sekreteri Hamadoun Touré konferansın sonucundan memnun olduğunu ―Konferans radyo hizmetlerini ve uygulamalarını yeni ve daha iyi bir şekilde tanımlanmasına yardım ederek dünyayı hepimiz için daha iyi bir yer yapmamıza ciddi bir katkıda bulundu.‖ sözleriyle ifade etti. Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu koordinasyonunda kap- Sayfa 2 BiliĢim Uzmanları Bülteni Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu’nun Yeni Denetim Mevzuatı Nigar SAMSA BiliĢim Uzmanı Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığı, BTK “Bilgi Bağımsız bir düzenleyici Kurum olarak Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nun (BTK) kanunlarla verilen görevleri yerine getirmesi ve yetkileri kullanmasının en önemli araçlarını Kurum‘un düzenleme ve denetleme faaliyetleri oluĢturmaktadır. 5809 sayılı Elektronik HaberleĢme Kanunu‘nun ―Denetim‖ baĢlıklı 59‘uncu maddesinin birinci fıkrasında: ―Kurum re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikayet üzerine, bu Kanunda belirlenen görevleri ile ilgili olarak elektronik haberleşme sektöründe yer alan gerçek ve tüzel kişileri denetleyebilir, …‖ hükmü ile aynı maddenin altıncı fıkrasında: ―Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından yönetmelikle belirlenir.…‖ hükmü yer almaktadır. BTK tarafından hazırlanan ―Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumunun Denetim ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Yönetmelik‖ 14/12/2011 tarihli ve 28142 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiĢtir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte 30/3/2007 tarihli ve 26478 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Telekomünikasyon Kurumunun Denetim ÇalıĢmalarına ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu TeĢkilât Yönetmeliği‘nin ―Hizmet Birimleri‖ baĢlıklı 19‘uncu maddesinin birinci fıkrasında BTK ana hizmet birimleri arasında Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığı sayılarak, BTK denetim faaliyetlerine iliĢkin usul ve esasların belirlenmesi ve bu faaliyetlerin yürütülmesi görevi anılan Daire BaĢkanlığı‘na tevdi edilmiĢtir. Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Denetim Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik” Mülga Yönetmelik gereğince, denetim süreci ‗Ġnceleme, Ön araĢtırma ve SoruĢturma‘ aĢamalarından oluĢurken, denetim faaliyetleri ilgili birimler tarafından yürütülmektedir. Yeni Yönetmelikte ise denetim sürecinin Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu TeĢkilât Yönetmeliği gereğince ‗Ġnceleme ve SoruĢturma‘ süreçlerinden oluĢması öngörülmüĢ olup, belirtilen süreçlere iliĢkin tüm aĢamalar Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığınca yürütülecektir. Bu sayede Kurum tarafından gerçekleĢtirilen denetim çalıĢmalarının tek bir merkezden yürütülmesi sağlanarak, denetimlerin daha hızlı, etkin, yeknesak ve çözüm odaklı olması temin edilecektir. 14/12/2011 tarihli ve 28142 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Yönetmelik ile getirilen yeni düzenlemeye göre denetim süreci sonunda, denetlenen tarafın talebi üzerine ve Kurul tarafından uygun görülmesi halinde denetlenen tarafa sözlü savunma imkânı verilecektir. Belirtilen imkân denetlenen tarafların denetim süreci neticesinde son olarak aydınlatmak istedikleri hususları açıklamalarına imkân sağlayacak yenilikçi bir yöntem olacaktır. Diğer taraftan söz konusu hüküm Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu TeĢkilat Yönetmeliği‘nin ―Kurulun çalışma usûl ve esasları‖ baĢlıklı 11‘inci maddesinin yedinci fıkrası ile birlikte değerlendirilmesi gerekli olan bir hükümdür. TeĢkilat Yönetmeliği‘nin belirtilen hükmü Ģu Ģekildedir: ―Kurulca gerek görülmesi halinde, belirli bir konuda görüşlerini bildirmeleri istenen Kurum dışından uzman kişilerle, gündemdeki konularla ilgili taraflar, kişiler veya işletmeci temsilcileri toplantıya çağrılarak dinlenebilir.‖ Yeni Denetim Yönetmeliği‘nin yanı sıra uygulamada ortaya çıkabilecek temel prosedürel detaylara bir Yönerge‘de yer verilmesinin uygun olduğu düĢüncesi ile ―Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Denetim Çalışmalarına İlişkin Yönerge‖, Yönetmelik ile eĢ zamanlı olarak yürürlüğe girmiĢ ve Kurumun internet sitesinde yayımlanmıĢtır. Yeni Yönerge BTK bünyesinde Sektörel Denetim Dairesi BaĢkanlığı‘nın, ilgili Kurum hizmet birimlerinin ve denetçilerin denetim faaliyetlerine iliĢkin iç çalıĢma usullerini belirleyen, Kurum‘un denetim faaliyetlerini baĢlıklar altında toplayan bir kılavuz niteliğindedir. Yönerge, denetlenen taraflara iliĢkin olarak Yönetmeliğe ilave yükümlülük veya hükümler içermemekte bu yönüyle üçüncü kiĢiler bakımından hukuki sonuç doğurmamaktadır. Ancak BTK‘da yürütülen denetim faaliyetlerinin hangi süreçlerden geçerek tamamlandığının, gerek denetlenen taraflar ve gerekse üçüncü kiĢiler tarafından bilinmesinin Kurumun Ģeffaflığına hizmet ettiği düĢüncesi ile kamuoyuyla paylaĢılmasının son derece isabetli olduğu değerlendirilmiĢtir. Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 3 Teknoloji ve Toplum (2/4) (Devam) Prototipler, ar-ge çalıĢmalarında geliĢmenin kaynağı iĢlevini görürler. Bir prototip, oluĢmayan bir sosyal ihtiyaçtan dolayı ürüne dönüĢmeyebilir veya oluĢan bir sosyal ihtiyaçtan dolayı kabul edilebilir. Örneğin, 1816‘daki Francis Ronalds'ın telgrafı Ġngiliz deniz kuvvetlerinin kullanım için bir ihtiyaca gerek görmemesi nedeniyle ürüne dönüĢmeyen bir prototip iken, Herman Hollerith‘in hesap makinesi, özellikle ABD Nüfus Ġdaresinin talebi ve yüksek verimliliği nedeniyle büyük kabul gören bir ürüne dönüĢmüĢtür. Yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya sunulması ve özellikle tüketilmesindeki önemli bir diğer faktör patent almadır. Patentlerle korunan bazı icatların yeni endüstri alanları yarattığı ve yeni teknolojilerle Ģirketlerin ortaya çıkmasına sebep olduğu zamanlar vardır. Bunun belki de en güzel örnekleri ‗xerography‘ (Bir kuru fotokopi tekniği) ve Xerox ġirketi ve anlık fotoğraf ve Polaroid ġirketi olabilir. Bunlara ilave olarak, sosyal değiĢimler de yeni iletiĢim teknolojilerini Ģekillendirmektedir. Bu değiĢimler genel olarak üç alt kategoriye ayrılırlar: diğer teknolojik yeniliklerin sonuçları; modern ticaret Ģirketleri ve yeni ürünlere olan ihtiyaçları ve pazarlama stratejileri. Örneğin, telgrafın yaygınlaĢması ve kullanılmasını demiryolu endüstrisi mümkün kılmıĢtır. Demiryolu güvenliğinin sağlanması ihtiyacıyla baĢlayan geliĢme, telgrafın ticaret ortamındaki temel iletiĢim vasıtası olmasıyla devam etmiĢtir. Diğer taraftan, büyük Ģirketleri barındıran ticaret merkezlerinin kurulmasıyla iletiĢime olan ihtiyaç artmıĢtır. Bu örneklerden de anlaĢılacağı üzere, sosyal değiĢimler, yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya çıkması üzerinde önemli etkilere sahip olmakta ve bu teknolojilerin toplum tarafından kullanılma yüzdesini de yakından etkilemektedir. Ürünlerin piyasada yayılımı ve kabul edilmesi hususları bir ürünün büyük ölçüde satıĢ grafiğini Ģekillendirdiği ve karlılığını belirlediği için pazarlama ve tüketici davranıĢları uzmanları için önemli odak noktalarıdır. Hangi ürünün baĢarılı olacağını hangisinin olmayacağını tahmin etmek tam olarak bilim olmasa da, piyasaya çıkan her yeni on üründen biri baĢarılı olduğundan, bir ürünün baĢarılı olmasına etki eden iĢlemleri anlamak pazarlamacılar için daha da önemli hale gelmektedir. Bu noktada, genel olarak bir ürünün piyasada yayılımına etki eden on temel faktör olduğu kabul edilmektedir. Bunların ilk beĢi ürün karakteristikleri ve kalanı ise tüketici karakteristikleri olarak ele alınmaktadır ve aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir. Yusuf Korhan SELEK BiliĢim BaĢuzmanı, SYD, BTK Bunlara ilave olarak, sosyal değişimler de yeni iletişim Ürün karakteristikleri 1. Görece avantaj 2. Uyumluluk Mevcut teknolojilerle daha uyumlu olmalıdır. 3. KarmaĢıklık durumu Kullanımının anlaĢılması daha az karmaĢık olmalıdır. 4. Tecrübe edilebilirlik Denemeler için düĢük maliyet ve düĢük risk yayılımı destekler. 5. Belirgin farklılıklar Faydalarının açıkça görülebilir olması ürünün yayılımını hızlandırır. Tüketici karakteristikleri 1 Açıklama Alternatifleri ile karĢılaĢtırıldığında fiyat veya performans avantajları olmalıdır. Açıklama 1. Tüketici grubu Daha genç, daha varlıklı ve ilgili tüketicinin daha eğitimli olması, değiĢim ve yenilikçiliği kabul etme isteğini artırmaktadır. 2. Karar türü Karar alma süreçlerinde ne kadar az kiĢi olursa, ürünün yayılma hızı artar. 3. Pazarlama aktiviteleri Çokça reklam ve promosyonlar yayılımı hızlandırmaktadır. 4. Bir ihtiyacın karĢılandığı hissinin oluĢması Ġhtiyaç ne kadar belirgin olursa, yenilikçiliğin yayılımı o denli hızlı olmaktadır. 5. Algılanan risk Tüketiciler tarafından algılanılan risk ne kadar düĢük olursa, yayılım hızı o kadar yüksek olur. Tablo1 – Ürünün piyasadaki yayılımını etkileyen ürün ve tüketici karakteristikleri Green‘den (2002) uyarlanmıĢtır. (...Yazının devamını bültenin diğer sayılarında bulabilirsiniz...) teknolojilerini şekillendirmekte dir. Sayfa 4 BiliĢim Uzmanları Bülteni Steve Jobs (3/3) Alexander Graham Bell telefonu icat etmeden önce pazar araĢtırması mı yapmıĢtı? Ahmet Emin Turgut BiliĢim BaĢuzmanı, ETD, BTK Kariyerinin tamamında Jobs’ın savunduğu temel fikrin, “tüketici tarafından müdahale edilemeyecek, yazılım ile sıkıca entegre edilmiş donanımlar üretmek” olduğunu görüyoruz . Jobs‘ın kiĢiliğine iliĢkin olarak tüm kitaba yayılan ve dikkat çekici olan tespit, onun, insanlara yıkıcı, incitici gözlerle bakabilmesi, gerçekliği ustaca çarpıtabilmesi, düĢüncelerini herhangi bir süzgeçten geçirmeden olduğu gibi yansıtması ve bu nedenle insan iliĢkilerinde baĢının sık sık derde girmesi. Hatta Jobs için insanların sadece iki kategoriye ayrıldığını öğreniyoruz: ―.ok kafalılar/dahi olanlar‖. Gates ise bazen göz teması kurmakta zorlanan ama temelde insancıl yapıya sahip bir kiĢi olarak tanıtılıyor. Otuz yıldan sonra Gates, Jobs‘ı gönülsüzce takdir eder hale gelecekti diyor Isaacson. Gates‘in Jobs için ―teknolojiden cidden pek anlamıyordu, ama neyin iĢe yarayacağını sezme yeteneği muhteĢemdi‖ dediğini; ama Jobs‘ın Gates‘i överek karĢılık vermediğini görüyoruz: ―Bill temelde hayal gücü kıt biri, ayrıca hiçbir Ģey icat etmedi ve bence bu yüzden artık teknolojiden çok hayır iĢleriyle uğraĢmayı seviyor. BaĢkalarının fikirlerini utanmadan çalıyor‖. ―Çalma‖ konusunda Jobs ile Gates arasındaki tartıĢmanın ortaya çıkıĢının temelinde bugün kullanmakta olduğumuz iĢletim sistemlerinde üst üste açılabilen pencerelerin ilk olarak kimin fikri olduğu/kullanılabilir kıldığı üzerine olduğunu biyografiden öğreniyoruz. 70‘lerin sonunda mantık ve grafik arayüz temelleri Xerox‘un arge birimi tarafından atılan bu sistem, adeta yarıĢırcasına Apple ve Microsoft tarafından kendi ürünlerine entegre edilir. Komut satırı ile iĢlem yapılan Microsoft DOS iĢletim sistemi üzerine Windows platformu oluĢturulurken Apple da Macintosh ile üst üste açılan pencereleri kullanan iĢletim sistemini sunar ve bu sistem kiĢisel bilgisayarlarda devrim niteliğinde bir ilerleme olur. Çünkü bilgisayar ile çalıĢmak herkes için kolaylaĢmıĢtır. Apple‘ın Xerox‘tan aldığı bu ilhamın bilgisayar endüstrisindeki en büyük hırsızlıklardan biri olduğu söylenerek Jobs‘ın bu bakıĢ açısını gururla onayladığını ifade ediyor Isaacson ve Jobs‘ın sözünü ekliyor ―Yani, Picasso‘nun bir sözü vardır: ‗Ġyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.‘ Biz de parlak fikirleri çalmaktan utanmadık hiç.‖ Jobs, Xerox‘un tüm bilgisayar endüstrisinin hakimi olabilecekken en büyük zaferini beceriksizce yüzüne gözüne bulaĢtırdığını da ifade edecekti. Bu meyanda Jobs‘ın hayatının son döneminde (Android iĢletim sistemi nedeniyle) Google‘a olan düĢmanlığını anlamak kolay değil. Biyografinin son bölümlerinde ise Jobs‘ın 90‘ların ortasında, NeXT ve Pixar tecrübeleri sonrası, tekrar Apple‘a dönerek CEO olması ve iflasın eĢiğindeki ġirketi tekrar ayağa kaldırması ile iMac, iPod, iTunes, iPhone ve iPad baĢarıları anlatılmakta. Jobs‘ın ürün tasarım sürecine yaklaĢımına iliĢkin olarak yukarıda yer yer verdiğim detaylar yanında diğer bir tutkusu ise yazılım ve donanım açısından uçtan uca tüketici deneyiminin sorumluluğunu üstlenmeye olan saplantılı bağlılığı. Bu da biyografinin pek çok yerinde vurgulanan bir detay. Kariyerinin tamamında Jobs‘ın savunduğu temel fikrin, ―tüketici tarafından müdahale edilemeyecek, yazılım ile sıkıca entegre edilmiĢ donanımlar üretmek‖ olduğunu görüyoruz (pili değiĢtirilemeyen ve SD kart takılamayan iPhone‘u düĢünün). Jobs‘ın bu anlamdaki titizliği ve saplantısı ürünlerin ambalajlanması ve Apple mağazalarında satıĢa sunulmasını da kapsamaktadır. Öyle ki Jobs adına ambalajlamaya iliĢkin orijinallik patentleri de bulunmaktadır. Jobs‘ın ‗ürün tasarımı-tüketici‘ iliĢkisine dair düĢüncesi ise özetle ―tüketici, siz ona sununcaya kadar ne istediğini bilemez‖ Ģeklinde. Macintosh‘u çantadan çıkardığı gün, bir Popular Science muhabiri Jobs‘a nasıl bir pazar araĢtırması yaptığını sormuĢ. Jobs onu tersleyerek ―Alexander Graham Bell telefonu icat etmeden önce pazar araĢtırması mı yapmıĢtı?‖ Ģeklinde cevaplamıĢ. Dikkat edilirse buraya kadar anlattıklarım Jobs hakkında hem övgüleri hem de yergileri içeriyor. Çünkü biyografi bu anlamda gerçekten objektif bir çizgiyi takip ediyor, etmeye çalıĢıyor. Öyle anekdotlar ve davranıĢları var ki Jobs‘ın, bunu Türkiye‘de yapsa veya bana yapsa ne olurdu diye düĢündüren. Kaderi açısından belki de en güzel olan taraf Jobs‘un A.B.D. gibi bir ülkede yaĢamıĢ olması. Talat (Güçlü) ile biyografiye dair konuĢurken onun ortaya attığı güzel tespiti sizinle de paylaĢıp bitireyim. Jobs, Howard Hughes (The Aviator‘dan hatırladınız değil mi?) gibi bir adam. Bu tür insanların fayda/maliyet analizleri veya diğer insanların kendileri hakkında ne düĢündükleri ile pek bir alakaları yok. Obsesif Ģekilde tek bir Ģeye odaklanıp ―ya olacak ya olacak‖ düsturuyla ilerlemeleri en karakteristik özellikleri. Ġnsan zekası ile vücuda gelen yeniliklerin biraz daha koĢar adım gitmesini sağlayan insanlar da genelde böyle olanlar değil mi? Özetle, Jobs‘u gerçekten objektif bir Ģekilde resmeden bu biyografiyi okuyunuz, okutunuz. ġiddetle tavsiye ediyoruz. Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 5 4. Dönem BiliĢim Uzmanları atandı. Mehmet ÖZCAN BiliĢim Uzmanı, UĠD, BTK 4. Dönem Bilişim Bilgi Teknolojileri ve iletiĢim Kurumu‘nda görevli 4. Dönem BiliĢim Uzman Yardımcılarının BiliĢim Uzmanlığına atanmaları Derneğimizin 21 ġubat 2012 tarihinde düzenlediği bir etkinlikle kutlandı. Dernek BaĢkanı Elif Özdemir‘in açılıĢ konuĢmasının ardından Kurul BaĢkanı Dr. Tayfun Acarer ve Kurul II. BaĢkanı Dr. T. Ayhan Beydoğan birer tebrik konuĢması yaptı. Kurul BaĢkanı Sayın Acarer, elektronik haberleĢme sektörünün dinamik yapısına iĢaret ederek böyle bir sektörde uzmanlığın ancak kendini sürekli geliĢtirmekle mümkün olabileceğini vurgularken Kurul II. BaĢkanı Sayın Beydoğan ise, kendisinin de kariyer meslek personeli olduğunu hatırlatarak kamuda kariyer meslek personeli sisteminin önemine dikkat çekti. KonuĢmaların ardından topluca hatıra fotoğrafı çekildi. Uzmanları’nın atanmalarını bir kez daha kutluyor ve onlara önlerinde uzanan çalışma hayatları boyunca başarılar diliyoruz. Sayfa 6 BiliĢim Uzmanları Bülteni Eyvah! Çocuğumun kalbinde üfürüm duyuldu! Doktorların kalp muayenesinde dinleme aleti ile normal kalp sesleri dıĢında duydukları, kalpten veya büyük damarlardan kanın geçiĢi sırasında oluĢan titreĢim veya uğultu seslerine üfürüm denir. Üfürümler Ģiddetlerine göre altı dereceye ayrılır. Bi-rinci derece üfürümler en hafif olan üfürümler olup, altıncı derece üfürümler ise en Ģiddetli duyulan üfürümlerdir. Dr. Osman ÖZDEMĠR T.C.S.B. Keçiören Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Basit bir soğuk algınlığı nedeniyle çocuğunu hastaneye götüren anne -babanın muayene esnasında doktorun “Çocuğunuzun kalbinde üfürüm duydum” veya “Çocuğunuzda kalp hastalığı olabilir” cümleleri ile bir anda dünyaları kararır. En kötü senaryolar akıllarını işgal eder. Peki, tamamen sağlıklı görünen çocukları için gerçekten endişelenecek bir durum var mıdır? Bu soruya birlikte cevap bulmaya çalışalım. Üfürümlerin birçok çeĢidi vardır. Çocuklarda duyulan üfürümlerin çoğu masum üfürümdür ve tehlikeli değildir. Ancak bazı üfürümler kalpte veya büyük damar-larda bulunan bozukluklar nedeniyle olu-Ģur. Bu üfürümlere de pato-lojik üfürüm ya da masum olmayan üfürüm de-nir. Patoloji üfürüm, kalp hastalıklarının bulgularından sadece bir tanesidir. Bazı kalp hastalıklarının da en erken ve tek bulgusu olabilir. Bu çocukların çocuk kardiyolojisi uzmanları tarafından değerlendirilmeleri ve araĢtırılmaları gerekir. Masum üfürüm Masum üfürüm kalpte herhangi bir bozukluk olmadan du-yulan üfürümdür ve ―fonksiyonel üfürüm‖ veya ―fizyolojik üfürüm‖ olarak da adlandırılır. Bu üfürümün duyulması tamamen normaldir ve bir kalp hastalığına bağlı değildir. Ma-sum üfürüm çocukların % 50–80‘inde duyulabilir. Çocukların göğüs duvarı eriĢkinlere göre daha ince yapıda olduğu için (daha az kemik, kas, yağ ve kitlesi) kanın çıkardığı bu sesleri duymak daha kolay-laĢır. Kalbin hızlı attığı durumlarda (örne-ğin ateĢli dönemlerde, hareketliyken veya çok heyecanlı olunduğunda) üfürümün Ģiddeti artar ve daha kolaylıkla duyulur. Bu nedenle hastaların çoğunda üfürüm, ateĢli bir hastalıktan dolayı doktora gidildiğinde fark edilir. Ayrıca kansızlık ve hipertiroidi (tiroid bezinin fazla çalıĢması) gi-bi durumlarda da üfürümün duyulması kolaylaĢır. Genellikle altta yatan bu sebepler ortadan kalktığında üfürüm duyulmaz ya da duyulması güçleĢir. Patolojik üfürüm Patolojik üfürümler kalpteki veya büyük damarlardaki bozuklukların yol açtığı masum olmayan üfürümlerdir. Kalp kapaklarındaki darlıklar (kapakların tam olarak açılama-maları), kalp kapaklarındaki yetersizlik-ler (kapakların tam olarak kapanamamaları sonucu geriye kan kaçırmaları), ana damarlardaki darlıklar, olmaması gereken damarsal bağlantıların varlığı veya kalp içindeki delikler patolojik üfürümlere yol açan baĢlıca kalp hastalıklarıdır. Kalpte üfürümlere yol açan bu bozuklukların bir kısmı doğuĢtan olabileceği gibi bir kısmı da kalp romatizması (romatizmal ateĢ), kalp zarında sıvı birikmesi (perikardit) veya kalp kapak iltihaplanması (endokardit) gibi hastalıklara bağlı olarak sonradan oluĢur. Bu tür üfürümlerin çok iyi incelenmesi ve altta yatan kalp hastalığının uygun tedavi-si gerekmektedir. Yakınma-Öykü Masum üfürümlü çocuklarda kalpte bir bozukluk olmadığından baĢka bir Ģikâyet bulunmaz. Kalp hastalığına bağ-lı üfürümleri olanların çoğunda ise morar-ma, beslenirken çabuk yorulma, sık nefes alıp verme, aĢırı terleme, kilo alamama, bü-yüme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları (zatürree), nefes darlığı, baĢ dönmesi, ba-yılma, çabuk yorulma, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi yakınmalar bulunabilir. Bu tür Ģikâyetleri olan çocuklar vakit geçirilme-den bir doktora götürülmelidir. Bazı ço -cuklarda ise kalp hastalığı olmasına karĢın üfürüm dıĢında bir yakınma bulunmayabilir. Tanı Her üfürümün kendine has özellikle-ri vardır ve bu özelliklere göre üfürümün hangi tipte olduğu (masum üfürüm olup olmadığı) genellikle anlaĢılır. Gerekli görüldüğü durumlarda ve özellikle de patolojik üfürümden Ģüphelenildiğinde muayeneye ek olarak elektrokardiyogram (EKG), göğüs filmi ve ekokardiyogram (EKO, kalp ultrasonu) gibi tetkikler ile üfürümün nedeni kesin olarak saptanabilir. Tedavi Tedavi üfürüme yol açan nedene göre değiĢir. Masum üfürümlerde kalpte bir bozukluk olmadığından herhangi bir te-davi uygulanmaz ve bu çocukların düzenli olarak izlenmeleri gereksizdir. Masum üfürümün çocuklara hiçbir etkisi yoktur. Bu çocuklara kalplerinde herhangi bir bozukluk olmadığı anlatılmalıdır. Tüm sağlıklı çocuklar gibi masum üfürümlü ço-cuklar da serbestçe koĢup oynayabilirler. Çocuklar büyüdükçe üfürümün Ģiddeti ge-nellikle azalır veya tamamen kaybolabilir. Bazen ise üfürüm eriĢkin yaĢa kadar devam edebilir. Üfürümün kaybolup kaybolmamasının hiçbir önemi yoktur. Patolojik üfürümlerin ise çok iyi değerlendirilmesi ve altta yatan kalp hastalığının uygun tedavi-si gerekmektedir. Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 7 Masa Tenisi Merhabalar, Kurumda çoğu kiĢinin ilgi gösterdiği spor aktivitelerinden biri de masa tenisidir. Öyle ki zaman zaman Kurumumuzda düzenlenen masa tenisi turnuvalarına katılım futbol ve bowling turnuvalarına göre çok daha yüksek sayıda olmuĢ ve heyecanlı anlar yaĢanmıĢtır. Baharın yaklaĢması hepimize yeni enerjiler getirecek olup, yeni sezonda birçok aktivitelerde yer almamızı sağlayacaktır. Bu aktivitelerden biri de önümüzdeki sezonda düzenlenecek olan Masa Tenisi Turnuvasıdır. Bu sporu daha bilinçli ve bilerek yapmanın veya oynamanın hem bize daha fazla zevk vereceği hem de ileride sektörde ve sektörler arası yapacağımız turnuvalarda avantaj sağlayacağı düĢüncesiyle, masa tenisi konusunda yaptığım araĢtırmalar sonucu edindiğim bilgileri ve Ġnternet adreslerini sizlerle paylaĢmak istedim. AyĢegül BOLAT BiliĢim Uzmanı SAD, BTK Spor ve sağlık dolu günlerde buluĢmak dileğiyle…. Masa Tenisi Vuruşlarının Üç temel Prensibi 1. Zamanlama — Topla temas ne zaman olmalı? • Üç farklı zamanlama imkanı vardır: – Top yükselirken. – Top zıplama noktasının en üst noktasındayken. – Top düĢüĢe geçtiğinde. 2. Güç ve Falsonun Uygulanması — Topla temas nasıl olmalı? • Güç vuruĢu ileriye doğru hareket eden bir raket topa vurduğu zaman olur. Bunun bir örneği topu raket üzerinde zıplatmak için topa vurma Ģeklidir. – Sıkça "tahta" sesine benzer bir ses duyarsınız (sert ses). – Enerjinin çoğu topu ileriye doğru hareket ettirmek için kullanılır. • Sürtme vuruĢu raketle topu fırçalayarak vurulması ile olur. – Enerjinin çoğu spin üretmek için kullanılır (topun dönmesi için). – Az ses duyulur (yumuĢak ses). • Çoğu vuruĢ Güç ve Sürtme vuruĢlarının karıĢımıdır. – YavaĢ spinler, servisler ve kesmeler maksimum sürtme ve minimum güç vuruĢlarıdır. – Hızlı spinler orta güç ve orta sürtme vuruĢlarıdır. – Sert karĢı vuruĢ ve öldürücü Ģutlar ise maksimum güç ve minimum sürtme vuruĢlarıdır. 3. Topla Temas — Topla temas nereden olmalı? • Bu kısım üç prensibin en önemlisidir. • Daima topa Ön yüzünden temas edilmelidir. – Topun ön tarafı belirli bir noktayı değil bir alanı gösterir. – Topun ön yüzeyi topun geliĢ açısına bağlı olarak devamlı değiĢen bir alandır. – Topun gidiĢ yönüne bakan kısmıdır. Topun Ön tarafının tanımı ve topun ön tarafı ile vuruĢ zamanlaması arasındaki iliĢki Topun gittiği yöne bakan yüzeyi topun ön tarafıdır. Top dönerek gitse bile topun ön tarafı değiĢmez. Topa vuruĢ yaparken vuruĢ zamanlamasını da dikkate almanız gerekir. Topla temas noktasının vuruş zamanlamasını nasıl değiştireceğini gösteren bir örnek: Farzedin ki rakibiniz topu forehand tarafınıza doğru kesti ve siz de spin yapmak istiyorsunuz. Yukarıdaki tabloya göre spin yapmak için topa Ön yüzünün ortasından temas etmeniz gerekir. ġimdi de top zıpladıktan sonra en üst noktadayken vurmanız gereken yeri, ve top düĢerken vurmanız gereken yeri düĢünün. Zamanlama değiĢtiği zaman raket açısının da değiĢmesi gerektiğini göreceksiniz. Kaynaklar: http://masa-tenisi-okulu.tr.gg/MASA-TEN%26%23304%3BS%26%23304%3B-OKULU.htm http://www.youtube.com/watch?v=J3kQdyYi4w8&feature=related http://www.uzmantv.com/masa-tenisinde-etkili-servis-atmanin-puf-noktalari-nelerdir http://www.uzmantv.com/masa-tenisinde-kesme-vurus-nasil-yapilir Topun gittiği yöne bakan yüzeyi topun ön tarafıdır. Top dönerek gitse bile topun ön tarafı değişmez. Topa vuruş yaparken vuruş zamanlamasını da dikkate almanız gerekir. Sayfa 8 BiliĢim Uzmanları Bülteni Doyuyor (muy) uz ? Diyete baĢlayanların listelerinden ilk önce ekmek çıkar. Sabahları yenilen ince bir dilim de kararır, tatsızlaĢır. Henüz çim halindeyken bile biçilerek gençlik iksiri olarak tüketilen bu özel bitkinin baĢak haline geldikten sonra sofralarımızda artık nimet olarak yer bulamaması sizin için de ilginç değil mi? Mustafa GÜNEġ Müdür PGM, BTK Buğday tanesinin kepek, rüşeym ve endosperm denen bölümlerden meydana geldiğini, beyaz un uğruna kepeğin ve kepeğe yakın katmanların, raf ömrünü uzatmak için de rüşeymin kurban edildiğini biliyoruz. Buğday tanesinin kepek, rüĢeym ve endosperm denen bölümlerden meydana geldiğini, beyaz un uğruna kepeğin ve kepeğe yakın katmanların, raf ömrünü uzatmak için de rüĢeymin kurban edildiğini biliyoruz. Oysa kepek; yüksek oranda fiber ve vitamin kaynağıdır. Çimlenmeyi sağlayan rüĢeym ise yüksek oranda yağ, protein ve B vitamini ihtiva etmektedir. Endosperm, niĢasta ve proteinden meydana gelmektedir. Bu haliyle buğday baĢağını meydana getiren ortalama 40 taneciğin her biri; her taneciğinde 20.000 un zerreciği, %70 oranında yüksek karbonhidrat (niĢasta ve selüloz), %9-13 arasında protein, %11-13 arasında sıvı, belirli miktarlarda da lipid, enzimler, fiber, mineral ve B kompleks ile E vitamini karıĢımlarından oluĢmaktadır. Buğday tanesi içinde 30 civarında bulunan proteinden glütenin ve gliadin su ile iĢlem gördüğünde glüten olarak bilinen yapıyı oluĢturabildiklerinden tahılların içinde yalnız buğday mayalanıp hamur haline gelebilmektedir. Beyaz un, buğday tanesinin öğütülmesi esnasında %25‘ini oluĢturan kepek ve rüĢeymin ayrılması ile meydana gelir. Öğütülme sonrasında unun dinlendirilme masraflarından kurtulmak için askorbik asit ve potasyum bromat ilavesi yapılır. Sarımsı rengi ortadan kaldırmak için de klorin dioksit, ozon veya aseton peroksit katkı olarak kullanılır. Bu sayede unun rengi beyazlamıĢ ve mayalanma süresi de kısaltılarak sanayi tipi kullanıma uygun hale gelmiĢ olur. Diğer taraftan unun besin değeri düĢtüğü için besin değerini artırmak amacıyla mantar ya da kimyasal katkılar kullanılır. Mantar türü katkılar pahalı olduğundan kimyasallar tercih edilmektedir. Diğer taraftan unun bir takım hastalıklara karĢı dirençli olması ve kullanımda kolaylık olması açısından emülgatörler, topaklanmayı önleyici kimyasallar, enzimler ve oksidan, koruyucu gibi kimyasallar doğrudan un fabrikalarında ilave edilmektedir. Unun mayalanarak ekmek haline dönüştüğü ekmek fabrikaları ya da fırınlarda ise değişen un, maya, ortam, sıcaklık, su, usta gibi faktörlere rağmen ürünü garanti almak amacıyla da muhtelif katkılar kullanılmaktadır. Peki, temel gıdamız olan ekmek konusunda biz ne yapmalıyız ? Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 9 Yalnızlık Yalnızlıkla aram iyidir, herkesin de bir yere kadar arası iyi olmalıdır diye düĢünüyorum. Yalnız kalınca gün yüzü görmemiĢ problemlere el atıp onları kovuğundan çıkartma gibi bir Ģansı yakalıyor insan. Yalnızlığın zaman zaman bir fırsat olabileceğini iĢten güçten uzak kaldığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Yalnızken el değmemiĢ konular, belki de aklın taa arka taraflarında kalmıĢ yumak yumak sorunlar veya güzel anılar bir bir dökülüverir ortaya. Ġnsanın kendini hatırlaması, kendine koyduğu mesafeleri katederek kendiyle buluĢması, içindeki derinliklere inmesi, kafasını gönlünü teftiĢ ederek gereksiz yığınlarından kurtulması için bir fırsattır yalnızlık. YüzleĢmedir. Örtüler iner, peçeler kalkar yalnızken. Kendini dinlemeli insan, öyle ya kendini dinleyemeyen baĢkasını nasıl dinleyecek? Bazen sonu gelmeyen bir muhasebe baĢlar, ama olsun yinede yüzleĢmeli, açabildiğince açmalı o yumak demetlerini. Ama bunu kendimizle kavga etmeden, bir baĢka ifadeyle derinlerdeki ben‘imiz ile kavga etmeden yapmalı. Kendi ben‘iyle barıĢık olmak ama aynı zamanda onu dizginlemek, ona yoklukta varlık olduğunu anlatmak belki hayati meselelerinden değil mi insanoğlunun. Kendini duyuramayan vicdanın sesi olur yalnızlık. Çünkü biz unutsak da bizi, o unutmaz bizi. Bir an olsun bizi rahat bırakmayan ama feryadını duyuramayan vicdanın sesini belki duyar da kalbiyle ve ruhuyla tanıĢma fırsatı verir insan kendine ve böylece kazanır özgürlüğünü, kurtulur kavgalarından. Hayat anlam kazanmaya, karanlıklar aydınlanmaya baĢlar ve o ıĢıkla görür etrafındaki güzellikleri. Görür kendisine küs zannettiği hayatın aslında gülümsediğini ve o zaman anlar kara gözlüklerle baktığı için her Ģeyin karardığını, küstüğünü. Einstein ―Hayal gücü bilgiden daha önemlidir‖ diye bir kayıt düĢmüĢ tarihe. Hayal ile baĢlar her Ģey, fakat bence hayal baĢka yönüyle daha ilginçtir; siz buradasınız ama mesela hayal atını Ģahlandırıp Karadeniz‘de bir yaylaya çıkıveriyorsunuz, ne zaman ne mekân ne de bedeniniz engeldir size. Bir nevi ıĢınlanmak gibi veya bir yerleri hayalinize, akıl odanıza konuk etmek gibi bir Ģey. Bedavaya, zaman harcamaksızın, yorulmaksızın bir anda Karadeniz yaylalarına ıĢınlanıvermek Google‘ın dünyayı ayaklarınıza getirmesinden daha ilginç değil midir? Hayal ile kendinize bir özgürlük bahĢeder ve tutsaklıktan azad olursunuz, bütün bunlar yalnızken daha rahat yapılmıyor mu? Yalnızlık çok boyutlu bir kavram. Hayata kısa bir süre de olsa ara vererek kendini dinlemek için bir fırsat olabilen yalnızlığın dıĢında bir yere, ortama, gruba hatta kendine yabancı kalma veya eĢinden dostundan ayrı kalma Ģeklinde tezahür eden yalnızlıklar da var; gidin bakın taĢraya, orada kimse böylesi bir yalnızlık yaĢamaz. Sorunları vardır elbet ama oralarda kimseyi kolay kolay depresyonda veya psikolojik sorunlar altında ezilirken göremezsiniz. Fakat Ģehirde yüzlerce yalnız görürsünüz. Onca insan arasında nasıl yalnız kalınır ki. Nedendir bu yaman çeliĢki? Galiba kent hayatı, teknoloji insanın doğal yaĢamına sekte vurdu. Ġnsanın kendine olan gurbetini, yani gurbetlerin en acımasızını, en zorunu yaĢattı ona. Öyle olmasaydı kentleĢmeyle, teknolojinin geliĢmesiyle birbirini unutur hale gelir miydi insanlar, ortalama insan ömrü kısalır mıydı, Ģehirlerde yaĢanır mıydı depresyonlar? Ġsterseniz böylesi bir yalnızlığı yalnızlığa mahkûm edelim de karıĢsın o da yokluk karanlıklarına. Yalnız kalmak, kendini dinlemek bazen ihtiyaç olsa da, yalnız yaĢamak bambaĢka bir zorluk. Ġnsan doğası yalnız yaĢamaya çok uygun olmasa da, belki özgürlük tutkusundan -- yalnız yaĢamak ne kadar özgürlüktür orası da baĢka bir mesele ya -- belki şansı, kısmeti açık olmadığından, belki de kendini bir davaya, sanata veya zanaat‘a adadığı için yalnız yaĢayanlar olabiliyor. Ne diyelim… Varsın olsun ne düĢer bizlere bireysel tercihlere saygı duymaktan baĢka. Abdurrahman Er BiliĢim Uzmanı, SDD, BTK İnsanın kendini hatırlaması, kendine koyduğu mesafeleri katederek kendiyle buluşması, içindeki derinliklere inmesi, kafasını gönlünü teftiş ederek gereksiz yığınlarından kurtulması için bir fırsattır yalnızlık . Sayfa 10 BiliĢim Uzmanları Bülteni KAN BAĞIġI-1 Muammer ġEYLAN, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK ÇalıĢırken birden telefonum çaldı. Arayan çok telaĢlı ve umutsuz bir Ģekilde, eĢinin ilik kanseri olduğunu, bunun için acilen trombosit amaçlı AB RH(-) kana ihtiyacı olduğunu ve benim bu konuda kendilerine yardımcı olup olamayacağımı sordu. Adresi aldım ve söyledikleri kan merkezine gittim. Gerekli testler yapıldıktan sonra kan vermek için uygun olduğum söylendi ve kan vermeye baĢladım. Hasta yakını ile konuĢtuğumda, eĢi için yurt dıĢından ilik bulunduğunu ve nakil iĢlemlerinin yapıldığını, ardından iliğin vücuduna uyum sağlayabilmesi için gözetim altında tutulması ve bu süreçte sürekli kan takviyesinde bulunulması gerektiğini anlattı. Bunları duyduktan sonra sağlıklı olduğum için Ģükrettim. YaklaĢık 14 yıldır kan ve trombosit bağıĢında bulunuyorum. Ġnternet üzerindeki www.kanbankasi.gen.tr web sitesinde iletiĢim bilgilerim kayıtlı. Ġhtiyaç sahipleri buradan bana ulaĢıyorlar. O kadar çok ihtiyaç sahibi arıyor ki; rahatsızlığı en hafif olan hastalar, By-Pass operasyonu geçirecek olanlar. Kan arayan hasta yakınları baĢlarına geldiği için kan bağıĢının ne kadar önemli olduğunun farkına varıyorlar ve bundan sonra kan bağıĢında bulunacaklarını söylüyorlar. Günlük hayatımızda sık sık; ―AB grubu RH (-) kan aranmaktadır. Kan grubuna sahip olan ve kan vermek isteyenlerin acilen … hastanesi veya … kan merkezine baĢvurmaları rica olunur. Kurumumuz Piyasa Gözetimi Müdürlüğü‘nde çalıĢan ……..nın kendisi/yakını için AB RH (-) kana ihtiyaç vardır. Kan vermek isteyenlerin …… nolu telefondan ilgili kiĢiyi aramaları rica olunur…― Ģeklinde duyurular ile karĢılaĢmaktayız. Acaba içimizden kaçımız, ―hasta ya da yakınının yerinde olsaydım ve kan bulunamasaydı ne yapardım?‖…diye düĢünüyor? Her an kana veya kan ürünlerine ihtiyacımız olabilir. Doğal olarak kan grubu uyanlar ve verebilecek durumda olan gönüllüler hemen geri dönüp yardımcı olmaya çalıĢıyor. Ancak, çoğu zaman insanlar, bunu göz ardı ederek önemsemiyorlar. GeliĢmiĢ ülkelerde, nüfusun %5‘inin kan bağıĢında bulunduğu belirlenmiĢtir. Türkiye‘de gönüllü kan bağıĢında bulunma oranı, yıllık nüfusun yüzde%1,5-2‘si olarak tespit edilmiĢtir. Ülkemizde bu oranın düĢük olmasına rağmen toplumumuzda kan bağıĢının önemi giderek artmaktadır. Ülkemizde kan bulunamaması nedeniyle her yıl yüzlerce insan hastalık veya kaza nedeniyle çok zor duruma düĢmekte ve hatta ölmektedir. Bizler (eĢimiz, aile bireylerimiz, dostlarımız akrabalarımız v.b), her zaman bir sağlık sorunu ile karĢılaĢabilir veya günlük yaĢantımızda bir trafik kazası geçirebiliriz. Her an kana veya kan ürünlerine ihtiyacımız olabilir. YaĢayabilmek için muhakkak kana ihtiyacımız vardır. Peki bizim için hayati olan bu sıvı hakkında neler biliyoruz? Kısaca bahsedelim… Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 11 KAN BAĞIġI-2 Kan, damarlarımızda sürekli dolaĢan, yaĢamın temelini oluĢturan canlı bir sıvıdır. Normal bir yetiĢkinde 5-6 Litre kan bulunur. Bunun yaklaĢık %50-60ˊı plazma adını alan sıvıdan ve %40-50ˊsi ise hücrelerden oluĢur. Plazmanın büyük kısmı sudur. Bu su içinde besin maddeleri, proteinler ve diğer yaĢamsal önemde kimyasal maddeler bulunur. Alyuvar (eritrosit), akyuvar (lökosit) ve trombositler ise kandaki hücreleri oluĢtururlar. Kanın kırmızı rengini alyuvarların içinde bulunan bir protein-demir bileĢiği, hemoglobin sağlar. Sağlıklı bir kiĢinin bir desilitre kanında 12-16,5 gr hemoglobin bulunur. Hemoglobini 12 gr/dlˊnin altında bulunanlarda kan eksikliği (anemi) olduğu kabul edilir. Sağlıklı bir kiĢide kanın her mikrolitresinde 4-6,5 milyon alyuvar; 4-10 bin akyuvar ve 100-400 bin trombosit bulunmaktadır. Kan, alyuvarlar içinde bulunan hemoglobin sayesinde akciğerlerden aldığı oksijeni dokulara ve dokularda üretilen karbondioksiti de akciğerlere taĢır. Kan ayrıca besinleri ve hormonları gerekli dokulara iletirken bu dokularda oluĢan artık maddeleri de atılmak veya iĢlenmek üzere böbrekler, karaciğer, deri, akciğerler gibi organlara taĢır. Vücudun asit-baz dengesini, ısı dengesini sağlar. Kan içinde bulunan akyuvarlar bağıĢıklık sistemi ve savunma sistemleriyle vücudumuzu zararlı etkenlerden, mikroplardan, kanser hücrelerinden, yabancı maddelerden korur. Ayrıca trombositler pıhtılaĢmaya katkıda bulunarak kan kayıplarını önler. Bu ana iĢlevlerinden baĢka kanın daha birçok görevi bulunmaktadır. Kanın tek kaynağı insandır ve marketlerde satılan ürünlerden biri değildir. Ne yazık ki resmi olmayan yollardan kan satın alınabilse de, sonuçta insana ihtiyaç duyulmaktadır. Kanın yerine kullanabilecek madde ile ilgili yaklaĢık kırk yıldan beri çalıĢmalar yapılmaktadır. Çıkan sorunlar ve yan etkileri nedeniyle bu madde yaygınlaĢmamıĢtır. Yedeğinin olmaması sebebiyle kan ve kan bağıĢlamak son derece önemli hale gelmiĢtir. Kan bağıĢı; gönüllü ve kan bağıĢına uygun bir bağıĢçıdan (donör) çeĢitli kan ürünleri elde etmek amacıyla kan merkezlerinde görevliler tarafından kan alınmasıdır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, Kızılay, SSK, Üniversite hastanelerine bağlı birçok kan merkezi ve kan istasyonu bulunmaktadır. 18-65 yaĢı arasında, vücut ağırlığı 50 kgˊın üzerinde olan sağlıklı kiĢiler kan bağıĢı yapabilirler. Bir seferde yarım litreden az kan alınmaktadır. Bu miktar vücutta bulunan kanın yaklaĢık olarak %8-9ˊu kadardır. Ġnsanlara yardımcı olmak ve birilerinin hayatı kurtarmak istiyorsanız düzenli olarak yılda iki kez (uzmanların tavsiyesi) kan bağıĢında bulunmanız yeterli olacaktır. Ayrıca, kan vermek kiĢiyi manevi açıdan tarif edilemeyecek bir Ģekilde tatmin eder ve kiĢinin kendi vücut sağlığı açısından hayati önem taĢır. Muammer ġEYLAN, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK Kan, damarlarımızda sürekli dolaşan, yaşamın temelini oluşturan canlı bir sıvıdır. Sayfa 12 BiliĢim Uzmanları Bülteni KAN BAĞIġI-3 Kan bağıĢında bulunmanın faydaları aĢağıda listelenmiĢtir; Muammer ġEYLAN, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK Bir gün bizim de kana ihtiyacımızın olabileceğini hiçbir zaman Kan verince kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir. Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur. Kan hücreleri yenilenir. Daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağlar. Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler kan dolaĢımına katıldığı için, bağıĢçı daha dinç ve canlı olur. Kan veren bir kiĢinin vücudunda taĢınan oksijen oranı %100‘dür. Kan vermeyen kiĢinin kanındaki oksijen oranı ise daha düĢüktür. Kandaki yüksek yağ oranı düĢer. Kan vermek tansiyonda, kolesterolde, kan yağında geçici düzelme sağlar. Kan bağıĢı, kalp krizi ihtimalini %90 azaltır. Kan bağıĢlayan kiĢide baĢ ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur. Her kan bağıĢlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaĢan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Kan bağıĢçısı her kan verdiğinde: AIDS, Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmıĢ olur. Ġnsan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder. Daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düĢünerek güven duyar. Gönüllü bağıĢçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla hastalık bulaĢması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağıĢçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır. Kurumumuzda, personelimize ait kan grubu bilgileri Ġnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi BaĢkanlığı‘nda bulunmaktadır. Yöneticilerimiz uygun görürlerse, kan grubu bilgileri Kurum iç ağımızda bir liste halinde yayınlanabilir. Bu sayede, ihtiyacı olan personelimiz hızlı bir Ģekilde bu listeden aradığı kanı verebilecek arkadaĢımıza ulaĢabilir. unutmayalım. Kana ihtiyacı olanlar için zaman çok önemlidir. Hatta saniyelerin bile önemi vardır. Bunun için hepimiz harekete geçerek (mümkünse) kan bağıĢında bulunalım. BaĢımıza gelmeden önce kan vermenin önemini benimseyelim. Bir insanın hayatta kalmasına yardımcı olmak için düzenli olarak kan verelim. Bir gün bizim de kana ihtiyacımızın olabileceğini hiçbir zaman unutmayalım. HAYDĠ HERKES KAN BAĞIġINA Kaynaklar: 1-http://www.kanbankasi.gen.tr 2- http://www.kizilay.org.tr 3-http://www.memorial.com.tr Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 13 Günaydın ve ġikayetin ġiiri GÜNAYDIN Galü beladan kalmadır sözüm. Üryanlığım, Ademden, Nuh Nebiden. Nerden bilirim iki gözüm, AkĢam uyudum, sabah uyandım, asırlar geçmiĢ üstümden. Yalan olmuĢ söz, geçmez akçe sevda dediğin. Dilimden anlayan yok, doğumum ashab-ı kehf‘den önce Issız diyarlardan farksız bana kalabalıklar. Ne yüzümü tanıyan, ne halimden anlayan var. Yine Seni Unutmayı Unuttum Sabah, gözümü açtığımda geldin aklıma, Sonra, aynada düĢledim yüzünü, Yüzümün yanında. Dolapta eĢyalarını, Benimkilerin yanında ayakkabılarını aradım. Arabada bir ara, yanımdaymıĢsın gibi geldi. Bir türkü, radyoda, beni kendime getirdi. Bugün de yine seni, Unutmayı unuttum. Hatırladım ne yazık. Sen gittin ve gelmedin, hiç gelmeyecektin. Bendim geride kalan. Bir kez daha anladım. Ayrılık, Sadece azeri bir türkü değildi, radyoda çalan. Ali Nazmi Uzun Ali Nazmi UZUN Ankara Bölge Müdür Yardımcısı BTK Sayfa 14 BiliĢim Uzmanları Bülteni Emre’nin Rotası: Belem (5), Brezilya Bu sayıdan itibaren klasik Brezilya turlarının rotasından çıkıyoruz. Brezilya‘nın kuzeyine, Amazon nehrinin Atlas Okyanusu‘na döküldüğü noktaya gidiyoruz. Belem Ģehrindeyiz. Belem Brezilya‘nın önemli Ģehirlerinden ve Para eyaletinin baĢkenti. Yahya Emre GÜLERSOY, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK Amazon Bölgesi‘nin giriĢ kapısı olan bu Ģehir, Avrupalılar tarafından Amazon bölgesinde kurulmuĢ olan ilk Ģehir ünvanını taĢıyor. Bu Ģehre Rio de Janeiro‘dan 4 saatlik uçuĢ sonrası varılıyor. Rio‘daki tropik iklimden Ekvator iklimine geliyoruz. Burada tüm yıl ortalama sıcaklık 27˚C ve Ekvator çizgisine çok yakın olmamız nedeniyle (2˚ güney enlemi), sabah saat 6‘da güneĢ doğarken, akĢam 6‘da zifiri karanlık oluyor. Yani 12 saat gece, 12 saat gündüz. Biz alıĢmakta zorlandık. AkĢam 6‘dan sonra caddelerde kimse kalmıyor. Belem‘in tarihine gelince; Brezilya‘da Portekizlilerin Fransızlara üstünlüğünü göstermek için 1616 yılında kurdukları bir Portekiz kalesi etrafında geliĢen bu Ģehir, Amazonlardaki kauçuk ticaretinin baĢlamasıyla oldukça büyümüĢtür. Ancak tarihi merkezinde diğer büyük Ģehirler gibi biraz güvenlik sıkıntısı hissediliyor. Ayrıca, günümüzde Amazon nehrine giriĢ-çıkıĢ noktası olduğundan Brezilya‘nın en önemli limanlarından. Belem, aynı zamanda Ģehirde çok fazla sayıda mango ağacı olduğundan Mango ġehri olarak da bilinmektedir (Cidade das Mangueiras). Bunun yanında, her gün ikindi vakti yağmur yağan bu Ģehirde, her an papağanları özgürce kanat çırparken görebilirsiniz. Belem‘e vardığımızda rehberimiz Sacha ile öncelikle Belem‘in tarihi merkezini gezmeye baĢladık. Tarihi merkezde yine diğer Brezilya Ģehirlerinde alıĢkın olduğumuz koloniyel binalar ve Ģehrin 1771 yılında inĢa edilmiĢ tarihi kilisesi (Cathedral de Se) ile karĢılaĢtık. Amazon‘daki önemli limanların kontrol merkezi olan Companhia das Docas do Pará da dikkatimizi çeken diğer bir yapıydı. Belem Brezilya’nın önemli şehirlerinden ve Para eyaletinin başkenti Tarihi merkezde koloniyel binalar Companhia das Docas do Pará Tarihi saat kulesi meydanı Cathedral Se Belem‘de tarihi merkezden sonraki durağımız eski liman (Estaçao das Docas). Burası, bir dinlenme ve sayfiye yeri haline getirilmiĢ, güzel kafelerin ve restoranların bulunduğu bir yer. Amazon Nehri‘ni seyrederek, zamanın buharlı makineleri arasında kahvenizi yudumlamak ilginç bir deneyim. Estaçao Das Docas Amazon nehrinde kürek sporcuları Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 15 Emre’nin Rotası: Belem (5), Brezilya Balıkçı Limanı Amazonlarda yetiĢen Brezilya fıstığı Buradan Balıkçı Limanı‘na doğru yürüyoruz. Balıkçı limanının en önemli özelliği Amazon‘dan günlük tutulup getirilen envai çeĢit balığı görebilmeniz. Balıkçılığa meraklıların mutlaka görmesi gereken bir yer. Brezilya‘da meĢhur Brezilya fıstığının en çok yetiĢtiği bölgelerden birisi de Amazon nehrine kıyısı olan yerler. Tabi ki Belem de bu yerlerden bir tanesi. Belem‘de seyyar arabalarda Brezilya fıstığı satıcılarına neredeyse her adım baĢı rastlıyorsunuz. Tarihi Ver-O-Peso market binası Bölgede yetiĢen Maniok bitkisi, Ver-o-Peso Belem‘in esas, en önemli ve Brezilya‘da ün yapmıĢ yeri ise muhteĢem çeĢitliliğe sahip marketi (Ver-o-Peso). Bu marketin en önemli özelliği ise: Amazon bölgesinde ve Ekvator ikliminde yetiĢen tüm bitki ve meyvelere ve bunlarla yapılmıĢ meyve suları ve ilginç yemeklere, ağaç oymacılığı ve bitkilerle yapılan orijinal ürünlere rastlayabileceğiniz görülmesi gereken bir yer olması. Ver-o-Peso market, 1627 yılında kurulmuĢ olup, koloniyel dönemde Portekizlilerin Amazon‘a giren ve çıkan malları ağırlığına göre kontrol edip vergilendirmenin yapıldığı yer olarak karĢımıza çıkıyor. Özellikle Amazon‘da kauçuk ticaretinin yoğun olduğu dönemde oldukça iĢlek günlerini yaĢamıĢ. Bugün ise Amazon‘a ait her Ģeyin satıldığı bir pazar. Kısacası Ver-o-Peso market, Amazon bölgesinde insanoğlunun ulaĢabildiği her Ģeyin özetini barındıran olağanüstü bir pazar diyebilirim. Bölgeye has yemeklerin yapıldığı büfeler, Ver-o-Peso Amazon Nehri‘nden görünüm Bu sayıda Amazon bölgesinin giriĢ kapısı olan Brezilya‘nın önemli Ģehirlerinden Belem‘i gezmeye çalıĢtık. Aralık sayısındaki haritadan (5) no‘lu bölgeyi inceleyebilirsiniz. Bir sonraki sayıda Amazon bölgesindeki (6) no‘lu rotamıza devam edeceğiz. Sayfa 16 BiliĢim Uzmanları Bülteni Dumansız Hava Sahası sigara tüketiminin azalmasını sağladı mı? Yavuz GÖKTAYLAR, BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK 20. Yüzyılda tütün kullanımından kaynaklanan hastalıklar nedeniyle ölenlerin sayısı 100 milyon. Aynı kullanım eğilimleri devam ederse 21. Yüzyılda tütün kullanımından ölecek olan toplam insan sayısı ise tam tamına 1 milyar olarak tahmin ediliyor! Hava soğuk. Öğle yemeği için yolda yürüyorum. Yol üzerindeki lisenin yanından geçerken iki Ģey gözüme çarpıyor. Birincisi okuldan kaçmaya çalıĢan bir öğrenci arkadaĢının yardımıyla okulun demir parmaklıklı çitinden baĢarısız biçimde çıkmaya çalıĢıyor. Ġkincisi ise okulun bahçesinin deyim yerindeyse en ‗kör‘ noktasında dört beĢ öğrenci gruplaĢmıĢ sigara içiyorlar. Bu sigara sahnesi beni düĢünmeye sevk etti. Türkiye‘de tütün kullanımı ne durumda? Dumansız Hava Sahası uygulaması tütün kullanımını azalmasını sağladı mı? Yoksa tütün kullanımı artma eğilimini sürdürüyor mu? Bu soruların yanıtlarını aramak için araĢtırma sırasında tütün kullanımının sonuçlarıyla ilgili bazı çarpıcı olgulara rastladım. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre tütün, Ģu an kullanıcılarının yaklaĢık yarısını bu maddeyle ilgili bir hastalık aracılığıyla öldürüyor. Kısacası içimizde sigara kullanan her iki kiĢiden birinin ölümü sigaradan olacak… Daha çarpıcı bir tahmin ise Ģu: 20. Yüzyılda tütün nedeniyle ölenlerin sayısı 100 milyon. Aynı kullanım eğilimleri devam ederse 21. Yüzyılda tütün kullanımından ölecek olan toplam insan sayısı ise tam tamına 1 milyar olarak tahmin ediliyor! Bu nedenle bu kurum tütün kullanımını insan eliyle yaratılmıĢ en büyük salgın hastalık olarak niteliyor. Dünya‘da tütün kullanımından ölen kiĢi sayısı yılda yaklaĢık 6 milyon. Bu sayının 600.000 kadarını doğrudan tütün kullanmayıp sürekli olarak sigara dumanına maruz kalanlar oluĢturuyor. Dünya Sağlık Örgütü tütün kullanımının artıĢ eğilimini dikkate alarak bu ölümlerin sayısının 2030 yılında yıllık 8 milyonu bulmasını tahmin ediyor. Dünya‘da tütün kullanan içicilerin %80‘i az ve orta gelir grubunda yer alan ülkelerde bulunuyor. Genel eğilim ise iç karartıcı. Dünya‘da tütün kullanımı artırıyor. Ġstisnaları ise bazı yüksek ve orta gelir grubunda yer alan ülkeler oluĢturuyor. Ne mutlu ki, Türkiye‘de bu ülkeler arasında. Türkiye 2011 Ġstatistik Yıllığı‘na göre 2008 yılı için Türkiye‘de 15 yaĢ üstü nüfusun %31,2‘si tütün kullanıyor. Erkek nüfusta bu oran %47,9‘u bulurken kadın nüfusta ise %15,2. 2009 yılı hane halkı tüketim eğilimlerine göre en yüksek %20‘lik gelir grubu sigara ve alkole bütçesinin %12,2‘sini harcarken en düĢük gelir grubunda yer alan haneler gelirlerinin %29,1‘ini bu ürünlere harcıyor. Sıra geldi iyi haberlere: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu verilerine göre ülkemizde sigara tüketimi 2008 yılında 107,9 milyar adet iken 2010 yılında 93,4 milyar adede düĢtü. Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2010 Sağlık Ġstatistikleri Yıllığı‘na göre 15 yaĢ üstü tütün kullananların oranı 2010 yılında %27,1‘e gerilemiĢ durumda. Benzer Ģekilde kapalı ortamda sigara dumanına maruz kalma durumu 2008 yılında %38,5 iken 2010 yılında %14,9‘a gerilemiĢ. Yani Dumansız Hava Sahası uygulamasının yararlı olduğu söylenebilir. Evlerde sigara içilmesine izin verme oranı da 2008 yılında %59,7 iken 2010 yılında % 39,8 düĢmüĢ. Diğer bir deyiĢle, toplum olarak bu konuda bilincimiz artıyor yorumunu yapmak yanlıĢ olmaz. Aslında bu olumlu gidiĢat büyük ölçüde son yıllardaki bilinçli bir çabanın sonucu. BirleĢmiĢ Milletlere Bağlı Dünya Sağlık Örgütü dünya çapında tütün kullanımını azaltacak tedbirleri içeren bir strateji geliĢtirdi. Bu tedbirler arasında vergilerin artırılması, dumansız hava sahalarının yaygınlaĢtırılması, tütün mamulleri satan firmaların reklam ve sponsorluklarının engellenmesi, bireylerin bilinçlendirilmesine yönelik çalıĢmalar var. Bu stratejinin Türkiye‘de ki yansıması ise Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı. Bu plan esasen tütün kullanımının caydırılmasını ve özellikle 13-15 yaĢ arası ergenlik dönemine adım atmıĢ gençler arasında tütün kullanımının önlenmesini amaçlıyor. Tütün kullanımının daha da azalması temennisiyle, bu çabaların devamını diliyorum. Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 17 Tüm Sektörler Bowling Turnuvası 16 ġubat 2012 tarihinde Bilkent Roll-House’da yapıldı. Turnuvaya çoğunlukla bilişim sektörü ve savunma sanayinden olmak üzere ondokuz takım katıldı. Prokon1, TAI ve Turkcell takımları ilk üç sırayı paylaşırken Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ROLLHOUSE tarafından, yaz ve kıĢ aylarında yılda 2 kez olmak üzere düzenlenen adına üç takım ''Geleneksel Sektör Turnuvalarına‖ geçen yıl ilkbahar sektör turnuvaları kapsamında BTK turnuvaya olarak oldukça keyifli bir yarıĢmaya katılmıĢtık. Bu yılda aynı heyecanı yaĢamak üzere, 16 katıldı. ġubat 2012 AkĢamı düzenlenen Tüm Sektörler Bowling Turnuvasına BTK olarak 3 takımla katılmıĢ bulunuyoruz. Gelecek turnuvalarda daha yüksek skorlar ve dereceler almak üzere katılımlarınızı bekliyoruz…. Sayfa 18 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ünlü Ressamların Eserlerinden Seçmeler - 1 Vincent van Gogh (1853—1890) Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 19 Ünlü Ressamların Eserlerinden Seçmeler - 2 Vincent van Gogh (1853—1890) Sayfa 20 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu Doğup büyüdüğünüz yer Konya Lisans derecesi aldığınız okul Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Ahmet DARICI EriĢim ve Tarifeler Dairesi BaĢkanı, BTK ġu anki mesleğinize sahip olmasaydınız tercih edeceğiniz meslek Bilgisayar mühendisliği Yaptığınız lisansüstü çalıĢma Southern Methodist University- Telekomünikasyon alanında yüksek lisans yaptım. Burcunuz Balık En sevdiğiniz üç yemek Konya‘nın yerel lezzeti Etli Bamya Çorbası, Bulgur Pilavı, Balık Sevdiğiniz spor türü ve tuttuğunuz takım Bu sayımızın konuğu olduğu Futbol, masa tenisi, Fenerbahçe Televizyondan takip ettiğiniz diziler Komedi ve bazı yabancı dizileri için Bilgi En çok izlediğiniz televizyon kanalları Teknolojileri ve Haber, sinema ve belgesel kanalları İletişim Kurumu Yaptığınız spor türleri Bowling, merdiven çıkmak (spor sayılırsa) Erişim ve Hobileriniz Tarifeler Gezmek, yeni yerler görmek, araba kullanmak, balkonda sebze yetiĢtirmek. Ayrıca, saz çalabilmeyi isterdim. Dairesi Başkanı En çok sevdiğiniz üç tatil yöresi Karadeniz gibi daha yeĢil, ırmak ve Ģelalelerin birlikte olduğu yerleri çok severim, Ayder Yaylası, Uzungöl ve Yedi Göller favorilerimdir. Sayın Ahmet DARICI’ya teşekkür ederiz. Cilt 1, Sayı 10 Sayfa 21 Ayın Konuğu Arabanızın markası ve en beğendiğiniz araba Ford Fiesta. En beğendiğim araba ise dıĢ görünümünden dolayı Porche 911. Sizin için Kurum‘un en önemli özelliği Dinamik yapısı ile gündemi çok hareketli olan bir sektörü düzenliyor olması Adınıza ve adresine düzenlenmiĢ toplam biliĢim aboneliği sayısı (sabit telefon, cep telefonu, internet, televizyon... vb.) 1 sabit telefon, 2 cep telefonu, 1 kablo TV, 1 de kablo internet olmak üzere 5 adet. Günde telefonla ortalama görüĢme süreniz (dakika) Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK 5-10 dakika arası Beslediğiniz ev hayvanı Yok En son okuduğunuz kitap Mustafa Armağan‘ın ―Albülhamid’in Kurtlarla Dansı‖ Sevdiğiniz müzik türü (pop, musiki, halk müziği… vb.) Halk müziği ve enstrümantal müzik Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD BTK Sevdiğiniz film türü ve en son izlediğiniz sinema filmi Aksiyon, animasyon ve romantik komedi türlerini severim. En son Inception (BaĢlangıç) ve Rio filmlerini izledim En beğendiğiniz komedyen Cem Yılmazı ve Radi Hoca‘yı beğenirim. Sık kullanılanlar listenizden önerebileceğiniz web siteleri www.telecompaper.com ve www.telegeography.com Mavi Porsche 911 Carrera Sayfa 22 BiliĢim Uzmanları Bülteni ÇEKTĠKLERĠMĠZ Ahmet DARICI EriĢim ve Tarifeler Dairesi BaĢkanı, BTK Yedigöller Zilkale Cilt 1, Sayı 10 BAKIP GEÇTĠKLERĠMĠZ Sayfa 23 BİLİŞİM UZMANLARI DERNEĞİ BĠZ KĠMĠZ? Bizler, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nda çalıĢan biliĢim uzmanlarıyız ve bir araya gelerek Derneğimizi kurduk. YazıĢma Adresi Anadolu Bulvarı Öz Ankara Toptancılar Sitesi 1. Blok No: 41 Yenimahalle Ankara Telefon 0 (312) 294 72 99 0 (312) 294 70 85 Faks 0 (312) 294 71 52 0 (312) 294 71 53 E-posta AMACIMIZ NEDĠR? Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın artırılmasını sağlamaktır. KĠMLER NASIL ÜYE OLABĠLĠR? Derneğimize, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‘nda biliĢim baĢuzmanı, biliĢim uzmanı ve biliĢim uzman yardımcısı unvanına sahip olan personel üye olabilir. Bu unvana sahip olan ancak çeĢitli sebeplerle Kurum‘dan ayrılan veya emekli olan kiĢiler de Derneğimize üye olabilirler. BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU [email protected] bilisimuzmanlari.org Elif Özdemir Salim Ketevanlıoğlu Cengiz Eken Ahmet E. Turgut Beytullah KuĢcu Ramazan Yılmaz Mehmet Özcan Editörün Notu BUD Yayıncılık Grubu Nur SAYGI Birol BAKAY Murat CANDAN Gökhan EVREN Yavuz GÖKTAYLAR AyĢe Gül MĠRZAOĞLU Ali Rıza ÖZDEMĠR Osman ġAHĠN Erdinç TEKBAġ Ayhan TÖZER BĠLĠġĠM UZMANLARI BÜLTENĠ Nöbet DeğiĢimi Bilişim Uzmanları Bülteni’nin onuncu sayısını yayınlarken, öncelikle bülten konusunda büyük emeği geçen Dernek üyemiz ve değerli arkadaşımız Sayın Dr. Nur Saygı’nın çabalarının altını çizmek istiyorum. Bilişim Uzmanları Derneği kurulmasının ardından yayıncılık kapsamında ne yapabiliriz sorusu ortaya çıktı. Bu aşamada kendisi bir bülten yayımlama fikrini ortaya attı ve bu fikri uygulamaya koymak için ciddi bir emek harcadı. Dr. Nur Saygı’nın bu emeği ve azmiyle bülten şekillendi ve dokuzuncu sayısına ulaştı. Bültenin ilk dokuz sayı- na baktığımda bana göre Nur Bey çok iyi bir iş çıkardı. Bu emeği ve başarısı için kendisini huzurlarınızda tebrik ediyor ve yeni görevinde başarılar diliyorum. Editörlük görevini yerine getirirken ve bayrağı bir sonraki arkadaşımıza devrederken aynı kalite ve özeni korumayı umuyorum. Sizlerden Bilişim Uzmanları Bülteni’ne katkıda bulunmaya devam etmenizi diliyorum. Bilgi ve deneyiminizi bülten aracılığıyla geniş kitlelerle paylaşabilirsiniz. Şiirlerinizi, kitap ve film yorumlarınızı, gezilerinizi, hobilerinizi ve tabi yakaladığınız güzel veya ilginç anların fotoğrafla- Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD BTK rını bültenimiz aracılığıyla yayımlayabilirsiniz. Sayfalarımız daha önce olduğu gibi Dernek üyemiz olun veya olmayın herkese açık olmaya devam ediyor. Unutmayın bilgi ve güzellikler paylaşıldıkça artar. Yavuz Göktaylar [email protected]
Benzer belgeler
Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği
Apple ve Microsoft tarafından kendi ürünlerine entegre edilir. Komut satırı ile iĢlem yapılan Microsoft DOS iĢletim sistemi üzerine Windows platformu oluĢturulurken Apple da Macintosh ile üst
üste ...
Mayıs 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
iĢleniyor. Konuğumuz ise Dr.
Osman Özdemir. Sevgili
eĢime buradan teĢekkür
etmek istiyorum. Ayrıca, bu
sayıya yazı, Ģiir, fotoğraf ve
yorumlarıyla katkı sağlayan
tüm dostlarımıza Ģükranlarımızı sun...