Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Transkript
Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları Bülteni Cilt 2, Sayı 1 3 Haziran 2012 Sunuş Sosyal Medya Babalar Günü Emre‟nin Rotası Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı Bölge Müdürlüğünde görevli ġemsettin Süer‟in oğlu Rıdvan Süer‟i terör saldırısında kaybettik”. Elim telefona gidip gitmemekte kararsız, e-posta göndersem olur mu? Tanımıyorum da kendisini, ama baĢınız sağolsun demek istiyorum, hiçbir sözcüğün evladını kaybeden bir babayı teselli etmeyeceğini bilmeme rağmen. Neticede hiçbir Ģey yapamıyorum, piĢmanlığımsa hiç dinmiyor. Tüm babaların, babalar günü kutlu olsun, babalar evlatlarından, evlatlar babalarından hiç ayrılmasın. 13‟ncü sayımızla yeniden merhaba; Oldukça yoğun geçen Mayıs ayından sonra, Haziran ayına girmiĢ bulunuyoruz. Bu bültende yer alan yazılarda ifade edilen yorum ve görüĢler yazarlarına ait olup, BiliĢim Uzmanları Derneği‟nin görüĢlerini yansıtmamaktadır. Bu ayki Bültenimizde, değerli meslektaĢım Bilal Ünver‟le keyifli bir sohbet yaptık. Yavuz Beyin isabetli soruları, Ahmet Emin Beyin sanatsal yönü yüksek fotoğrafları ile birleĢince beğeneceğinizi umduğum bir metne ulaĢtık. Babalar gününü iki ayrı kalem ele aldı bu sayıda. Babasının yazdığı bir Ģiiri yıllar sonra bulan Burhanettin Karagöz, çocukebeveyn iliĢkilerini kendi bakıĢ açısıyla yorumladı. Evladını teröre Ģehit veren ġemsettin Süer ise, rahmetli Rıdvan‟ın ardından yazdığı bir Ģiiri paylaĢtı bizimle. Okurken gözyaĢlarınızı tutamayacağınızdan eminim. Ben okurken, patlamanın olduğu günü tekrar hatırladım, vatanımdan çok uzakta, internetten haberleri takip ediyorum, önce büyük bir patlama, sonra inanılmaz bir karmaĢa, sonrasında gelen eposta, “Kurumumuz Diyarbakır Bültenimize katkı sağlayan arkadaĢlarımıza teĢekkür ediyorum, sevgili Mehmet Mirza, Özgü, Alparslan, Sena ve Cemre‟nin yeni yaĢlarını kutluyorum. Ben de bu ay bir yıl daha yaĢlandım, kaç yaĢına girdiğimi sorarsanız, artık fiziksel yaĢımı değil gönül yaĢımı kutlamaya karar verdim. Son olarak 14 Haziran 2012 PerĢembe günü saat 15:00‟de bir konferansımız var. Serdar Kuzuloğlu ve Kemal Ġlter‟le enine boyuna sosyal medyayı konuĢmak üzere, sizleri Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Konferans Salonuna bekliyoruz. Keyifli okumalar. Sayfa 2 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ticari Cemaatler Bu yazıda, geçen sene yayımlanmıĢ olan “Ticari Cemaatler” adlı kitabımı okuma Ģansı bulamamıĢ olanlar için, çok katlı pazarlama sistemi ve söz konusu Dr. Erdinç TEKBAġ BiliĢim Uzmanı YED, BTK sistemin açmazlarının üzerinde kısaca durmak istiyorum. Doğrudan satıĢ, ürün veya hizmetlerin, müĢterilere, evinde veya satıĢ noktası olmayan bir baĢka yerde pazarlanmasını ifade etmektedir. Çok katlı pazarlama ise, doğrudan satıĢın bir alt kategorisini teĢkil etmektedir. Çok katlı pazarlama sisteminde yer alan Bu yazıda, geçen sene distribütörler, tek katlı pazarlama yayımlanmış olan sisteminden farklı olarak, hem “Ticari Cemaatler” ürün satıĢı yapmakta, hem de adlı kitabımı okuma sisteme yeni üye bulmak için şansı bulamamış yoğun bir çalıĢma yürütmektedir. olanlar için, çok katlı Bu distribütörlere, kendi iĢ hacmi ile alttaki üye grubunun iĢ hacmi baz alınarak pazarlama sistemi ve hesaplanan ücretler ödenmektedir. Amway, Herbalife gibi firmalar söz konusu söz konusu sistemin sistemle çalıĢan firmalara örnek olarak verilebilir. açmazlarının üzerinde kısaca durmak istiyorum. ĠĢe baĢlamanın kolay olduğu, esnek çalıĢma imkânı veren, iĢe gitme zorunluluğu olmayan, yüksek eğitim vb. niteliklere sahip olmayı gerektirmeyen ve astronomik miktarda ücret kazanılabileceğini vadeden, birçok kiĢi için “mükemmel” olan bu pazarlama sisteminde sorun nerede? NeĢeli Hayat filminde de konu edilen bu sistemdeki sorunları teknik, etik ve toplumsal sorunlar baĢlıkları altında ele almak mümkün. Saadet zincirleri ile olan benzerlikler, psikolojik etkileme yöntemlerinin uygulanması, çalıĢma saatlerinin esnekliği dolayısıyla distribütörlerin özel yaĢamının kalmaması, gece-gündüz sisteme eleman bulma/ürün satmanın planlanması, arkadaĢlara ve akrabalara yapılan pazarlama faaliyetleri sonrası iliĢkilerin örselenmesi bu sorunlardan sadece birkaçı… Gerçekten de, insanlara samimiyet temelinde değil de, ticari gayelerle yaklaĢılması, birçok kiĢi tarafından antipatik olarak görülmektedir. Adeta mistik bir tören havasında gerçekleĢen otel toplantıları, neredeyse kapitalizm dinine tabi olmuĢ cemaat mensuplarını hatırlatıyor. Daha da ötesi, kiĢileri çekebilmek için uygulanan yöntemler, reklamlarda Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 3 Ticari Cemaatler Ģirket adının gizlenmesi, “bu bir pazarlama iĢi değildir” ifadelerine yer verilmesi, sistem üyelerinin çok zengin ve çok enerjik olduğu imajının verilmesi, duyguların yönetilmesinin öğretilmesi diğer sorunları oluĢturuyor. YaĢanan bu sorunların üstesinden gelinebilmesi için, çok katlı pazarlama sistemi içinde aidiyet ve kontrol mekanizmalarının oluĢturulmasına yönelik bazı tekniklere Dr. Erdinç TEKBAġ BiliĢim Uzmanı YED, BTK baĢvurulmaktadır. Sorunların aĢılması için cemaat iliĢkileri kullanılmakta, bir baĢka ifadeyle, iliĢkiler kiĢisel ve samimi hale getirilmekte, yeni üyenin eski sosyal çevreden uzaklaĢarak sürekli yeni sosyal çevre içinde kalması sağlanmakta ve duplikasyon (üst hattın kopyalanması) uygulamasına gidilmektedir. Diğer yandan, hırs yüklemesi yapılması (ev, araba, baĢarı vb. hayallerin kurdurulması), baĢarısızlığın ĢahsileĢtirilmesi (kiĢinin baĢarısızlığı sistemden değil, kendisinden bilmesi), pozitif programlama yapılması (eleĢtirel ortamlardan uzak durulması, kiĢisel geliĢim kitapları okunması vb.), misyon aĢılanması (kullanılan ürünün sıradan bir ürün değil, bir yaĢam tarzı olduğuna inanılması), zihinsel meĢrulaĢtırma mekanizmalarının telkin edilmesi (“insanlara yardımcı oluyoruz, onlarla güzellikleri paylaĢıyoruz” gibi düĢüncelerin telkin edilmesi), ve zihin kontrolünün uygulanması (parti kıvamındaki toplantılar, sevinç çığlıkları, hareketli Ģarkılar, ritmik danslar, alkıĢlar, baĢarı hikayeleri, enerjik ortam, kazanıldığı iddia edilen yüksek gelir beyanları, sevgi bombardımanı, özellikle ABD‟de Hıristiyanlığa ve siyasi referanslara atıflarla doğrudan satıĢı manevi terimlerle çerçeveleme gibi) gibi psikolojik teknikler uygulanmaktadır. İnsan kişiliğinin ve duygularının bir üretim aracı haline gelmesi sonucu, modern insan kalbine kadar tutsak edilmekte ve sahiciliği Ġnsan kiĢiliğinin ve duygularının bir üretim aracı haline gelmesi sonucu, modern insan kalbine kadar tutsak edilmekte ve sahiciliği yitirmektedir. Bireylerin yaĢamın tümünü bir pazarlama süreci olarak algılaması; hiçbir menfaatin gözetilmediği samimi iliĢkilerin yerini ticari çıkar iliĢkisinin almasına, toplumsal dokunun tahrip olmasına, yeni sosyal rolüne uygun davranması beklenen bireyin “kendi”si olmaktan çıkmasına ve kendine ve çevresine yabancılaĢmasına neden olmaktadır. Tüm bunlar, pazarlamanın sadece ticari bir eylem olmayıp, sosyopsikolojik boyutunun da olduğunu göstermektedir. yitirmektedir. Sayfa 4 BiliĢim Uzmanları Bülteni Yüz Nakli Sanırım son günlerde ülkemizde yapılan yüz nakli ameliyatlarından haberdar olmayanımız yoktur. Bugünlerde birbirleriyle yarıĢırcasına yüz nakli yapan doktorlara, madem böyle ameliyatlar yapılıyordu da yıllardır nerdeydiniz diye sorası geliyor insanın. Nakil yapanı mı dersiniz, telaĢla, aceleyle uzuv ve organ taĢıyanları mı dersiniz, medyayı peĢine takan doktorları mı dersiniz. Abdurrahman ER BiliĢim Uzmanı SDD, BTK Yüz Yüze (Face Off) filminde azılı bir haydut polis müdürünün yüzünü kendi yüzüne naklettirip keyfince takılıyor, istediği her Ģeyi rahatça yapabiliyordu. Filmden çok etkilenmiĢ olmalıyım ki sanki çok önemli biriymiĢim gibi, bir gün böyle ameliyatlar yapılırda birileri de benim yüzümle ortalıkta gezinirse ne yaparım diye endiĢelenmiĢ ve öyle bir durumda baĢkalarının yüzünü almaya bile cüret etmiĢtim. Hayal iĢte, bazen insanın elinde olmuyor, boĢ bir anınızı yakalasın yeter ki, bir de bakmıĢsınız yaramaz çocuklar gibi sizi bırakıp gidivermiĢ. Kim derdi ki çok geçmeden ülkemizde de yüz nakli ameliyatları yapılacak. Bir taraftan ülkemizde böyle ameliyatların yapılmasından memnun olurken öte yandan bazı endiĢeleri de taĢımıyor değildik. Diğerlerini bir kenara bırakıp Antalya‟da baĢarıyla gerçekleĢtirilen ve ülkemizde bir ilk olan yüz naklini biraz irdelemek istiyorum. Kim derdi ki çok geçmeden ülkemizde de yüz nakli ameliyatları yapılacak. Öncelikle nakil operasyonlarının mevzuatı hazırlanmıĢ, Sağlık Bakanlığı nasıl olmuĢsa doğru bir iĢ yapmıĢ ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine bu konuda destek olmuĢ; özel izin vermiĢ, ekip, uçak tahsis etmiĢ ve mevzuatın hazırlanmasına katkıda bulunmuĢ. 37 yaĢındaki Ahmet Aslan‟ın yüzü 19 yaĢındaki Uğur Acar‟a nakledildi. Olayın günlerce medyada ilk sıralarda yer alması ne kadar doğruydu acaba; Uğur sosyal sorunlar yaĢıyorken, belki topluma girmekte zorlanıyorken siz ona çare oluyorsunuz ne güzel… Ama sonra bulduğunuz o çareyi basında onu teĢhir ederek kendi ellerinizle yok ediyorsunuz. Ameliyat ekibi bayramlıklarını giymiĢ çocuklar gibi, giyinmiĢ beyaz önlüklerini hasta yatağının yanı baĢında kameranın karĢısında iĢte eserimiz dercesine arz-ı endam ediyorlardı. Sonuçta Uğur yeni bir hayata baĢlamayı, iĢ güç sahibi olmayı, aile kurmayı planlıyor. Gözlerin sürekli üzerinde olmasından, her yerde tanınıyor olmaktan elbet rahatsız olacaktır. Yüzünün görüntüleri basında yayınlanmasaydı iĢi biraz kolaylaĢacaktı ama bu noktaya pek dikkat edilmedi. Uğur aynanın karĢısına geçtiğinde kafasında uçuĢan düĢünceler arasında büyük ihtimalle Ģunlar da olacak; “ÖlmüĢ birinin yüzünü taĢıyabilecek miyim? Bu kimin yüzü benim mi onun mu? Ya bir de bu yüzle yaĢayamazsam. 6 ay boyunca yüzümü hissedemeyeceğim, gülemeyeceğim. Vücudum yüzümü kabul etsin diye ömür boyunca ilaç almak zorundayım ki buna rağmen kabul etmezse ne yaparım? Uzun bir süre mimiklerim de olmayacak, olunca da donörüm ve benim mimiklerimden farklı olacak. Ameliyattan baĢka Ģansım yoktu, bu yüz artık benim demeli ve sahiplenmeliyim. Her Ģeye rağmen eskisinden daha iyi görünüyorum ki bu beni yeni yüzümü kabullenmeye motive etmeli. Artık ömür boyu doktorlarla iç Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 5 Yüz Nakli içe olacağım buna da alıĢmalıyım. Yakında donörümün ailesi gelecek, kızı o babamın yüzü öpmek istiyorum derse ona ne demeliyim?. Bu yüz TV de, gazetelerde defalarca görüldü, gittiğim her yerde herkes beni tanıyacak, belki beni rencide etmemek için bir Ģey demeyecekler ama dillerini susturan bu insanlar gözlerini de susturabilecekler mi” gibi ardı arkası gelmeyen sorular, insanın içini ürperten vehimler… Abdurrahman ER BiliĢim Uzmanı SDD, BTK Kendisine baĢarıyla kol nakli yapılan bir hastanın bir zaman sonra kolu kabullenemeyip çıkarttırarak rahata erdiği bir örnek vardı. Uğur‟un yeni yüzünü kabullenememe seçeneği insanı ne kadar da ürkütüyor, kol çıkartılabilmiĢti ama yüz çıkartılır mıydı? Ġnsanın kafasında böyle sorular gezinirde tüyleri diken diken olmaz mı, neyse ki o Ģoku çabuk atlattım ve yüzüme dokundum, gülmeye çalıĢtım, ağzımı gözümü oynattım. Neden mi yaptım bunları? Yüzümün kadrini kıymetini bir kere daha anladım da ondan. Ve her seferinde binlerce kez Ģükürler olsun dedim. Nasıl demeyim ki, yüzümüzle, diğer uzuvlarımızla, duygularımızla, sesimizle… kısacası her Ģeyimizle tek, eĢsiz, biricik değil miydik? Ameliyat masasına yatmadan, ilaç kullanmadan, ruhumuz bile duymadan, bir ağrı sızı olmaksızın yüzümüz sürekli değiĢmiyor muydu? Hayatımız boyunca defalarca yüz nakli olmamıĢ mıydık? Milyarlarca insanı birbirinden ayıracak çizgiler bu küçücük yüze sığdırılmıĢ ve herkesin kendine özgü, ötekilerden farklı yüzü ortaya çıkmıĢtı. O farklılığı yapabilmek için; insanlık tarihi boyunca gelmiĢ, geçmiĢ tüm insanların yüzlerini ve ömürleri boyunca geçirdikleri tüm yüz Ģekillerini de bilmek ve tezgâhtan çıkan her yeni yüzü onlardan farklı yapmak gerekiyordu. ĠĢte “Ġnsanlık” projesi böylesine Ģümullü (kuĢatıcı, kapsamlı) bir ilmi ve tüm zamanlara hükmetmeyi gerektiriyordu. Donörün ailesi açısından da bu iĢin zorlukları vardı: Birilerinin derdine deva olmak elbet güzeldi ama yüzü bağıĢlarken bilinçaltında yatan nedenlerden biri onun kaĢını, gözünü istedikleri zaman görme düĢüncesi de olabilirdi. Bu iyi miydi, kötü müydü, vicdani bir rahatsızlık verir miydi? Veya kaybedilenin acısını her seferinde tazeler miydi? Yüz nakli Dünya‟da bu zamana kadar sadece birkaç kez yapılmıĢtı, medya ilgiliydi, organ değil uzuv nakliydi, kısacası farklı bir durumdu. Mesela böbrek naklinde kimse gidip babamın böbreklerini görmek istiyorum demezdi ama kol/ yüz naklinde donörün bir yakını kola dokunmak, yüzü öpmek için km‟lerce yolu tepebilirdi. Öylesi bir durumda çok farklı duygusal iklimlere girilebilir ve iki tarafın da psikolojisi alt üst olabilirdi. Olayın psikolojik bakımdan zorluğunu anlamak için ortamı hayalen kurgulayalım: Merhumun ailesinden; kardeĢi, eĢi ve kızı birlikte Uğur ve ailesiyle ilk kez görüĢmek üzere Antalya‟da Uğur‟un evindeler. Büyükçe bir salon, köĢedeki vitrinin önünde Uğur‟un yakınları ve Uğur, tam karĢılarında kanepede merhumun kızı, eĢi ve kardeĢi oturuyor. Vakit öğle civarı, bütün ısrarlara rağmen merhumun ailesi yemek teklifini reddettiler. Bir an önce Uğuru, daha doğrusu Ahmet beyin yüzünü! görüp gitmeyi düĢünüyorlar… Yüz nakli Dünya’da bu zamana kadar sadece birkaç kez yapılmıştı, medya ilgiliydi, organ değil uzuv nakliydi, kısacası farklı bir durumdu. Sayfa 6 BiliĢim Uzmanları Bülteni Kızı, mutluluk, hüzün ve hayır cevabı alma ihtimalinden kaynaklanan bir endiĢenin verdiği ses tonuyla: -Yüzünüze dokunmak istiyorum, izin verirmisiniz.? Abdurrahman ER BiliĢim Uzmanı SDD, BTK Aslında kız dokunmanın yanısıra öpmek istiyorum demeyi de planlamıĢtı ama buna cesaret edemedi. Uğur ise zaten böyle bir atmosferi yaĢayacağını daha önceden kestiriyordu, cevabı neredeyse hazırdı, defalarca prova yapmıĢtı. Kendinden emin bir tavırla: - Tabi, nasıl isterseniz. Kız, Uğur‟un yanına yaklaĢırken, bacakları titredi, bütün vücudu da adeta dili gibi lal oldu. Ahmet beyin karısı kimseyle göz göze gelmemek için özen gösterirken bir taraftan da Allah‟ım Ģu dakikalar bir geçiverse diye içinden geçiriyordu. Uğur‟un yakınları da belli etmemeye çalıĢtıkları bir endiĢe ile kızı izlemeye koyuldular. Uğur‟un babası bir taraftan oğlunun ameliyatının onun için yeni bir baĢlangıç olacağını memnuniyetini düĢünüyor öte yandan Ahmet beyin ölümü vesilesiyle oğlunun kurtulduğunu merhumun ailesine hissettirmemeye çalıĢıyordu. Şimdi gel de sırf daha çok beğenilmek için estetik ameliyatı olanlara kızma... Kız, Uğur‟un yüzüne dokununca gözleri doldu, hıçkırmamak için kendini çok zorlasa da bunu baĢaramadı. Sanki dünya durdu, Evren yavaĢladı, geçmek bilmeyen dakikalar daha da yavaĢ iĢlemeye baĢladı. Herkes bir anda donakaldı. Kısa bir zaman sonra Uğur‟un akrabalarından biri yeni bir mevzu açıp ortamın havasını değiĢtirmeye çalıĢırken, birkaç dakika geçmiĢti, kız kendini ancak toparlayabildi ve çok kalmadan evden ayrıldılar. Kurgu da olsa insan etkileniyor, yaĢayanları çok derinden etkilemiĢtir elbet. ġimdi gel de sırf daha çok beğenilmek için estetik ameliyatı olanlara kızma; zorunluluk olan estetik ameliyatlarına amenna, fakat daha çok beğenilmek için doğal halini bozanlara, yüzlerini değiĢtirenlere ne demeli. Ġnsan iĢte, belki de çok görmemeli, nereye gitseniz hangimize baksanız beğenilme davası yakamızı bırakmıyor... Ne var ki insan akan zaman karĢısında ne kadar da çaresiz. Suni birtakım yollarla gençleĢmeye çalıĢmak, eldeki fener ile güneĢe meydan okumaktan ne kadar da farklıdır ki? ġu hayatın sanki hissedilen ama görünmeyen duyulmayan bir tılsımı, sihri var da onu çözemiyoruz, bilemiyoruz. Bilseydik hayatın, sağlığın, zamanın, ailenin, iĢ güç sahibi olmanın ve daha nice Ģeylerin değerinin her daim farkında olurduk. Olurduk da bizlere, bu paha biçilmez Ģeylerin değerini bir hastanenin bir hapishanenin bir darülacezenin veya da sokakta gördüğümüz bir iĢsizin, engellinin söylemesine! gerek kalmazdı. Ve biz de o tılsımın, sihrin bozulmaması için var gücümüzü ortaya koyardık. Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 7 Şiir: Işık ve Gölge ıĢık ve gölge sarmaĢ dolaĢtır ıĢık ve gölge birlikte asilce raksederler Mesut TEKKOYUN BiliĢim Uzman Yrd. SYD, BTK zirvelerin prizmasından aksederler dalgalanmakta ıĢık ve gölge mazi denizi gölgemin gölgesi nedamet eğri gölgem ilerlemeye devam et ati okyanusu gölge ve ıĢık gündüz ve gece devran yenilgiden zafere devreder ferda dumanlı ufukları seyreder umut ve endiĢe ıĢık ve gölge ezeli yarenler birbirlerinin sinesinde inlerler birbirlerinin gemini dizginlerler ebedi düĢman ıĢık ve gölge sevda halitası eteklerine değen gölgem tutuĢur gölgem gölgenle acep ne zaman buluĢur firkat ve vuslat gölge ve ıĢık tan ve akĢam gölgeler lal Ģelalesine dek uzar Ģafakta altın suyu gölgeme sızar altın ve bakır ıĢık ve gölge Sayfa 8 BiliĢim Uzmanları Bülteni Şiir: Diyarbakır’da Matem Günlerden 3 Ocak 2008 Artık feryatlar, ağıtlar ve kapkara bulutlar BaĢlayan güne sanki, bir baĢka merhaba dedi Diyarba- ÇökmüĢtü Diyarbakır‟ın üstüne. kır. Ama hak etmemiĢti Diyarbakır, Tüm gizemliliği üzerindeydi yine. Bu kör olası akĢamı. ġemsettin SÜER ġef ĠKD, BTK Henüz çökmüĢtü akĢamın karanlığı, Ģehrin üzerine, Hak etmemiĢti bu alevleri, bu korkunç patlamayı. Saatler 16.50 yi gösterirken. Ve ayrıldım o mahĢer yerinden, Sarsıldı Diyarbakır‟ın kalbi, müthiĢ bir patlamayla. Çünkü, dayanamazdı hiçbir yürek bu manzaraya Bu patlama farklıydı, Hep seni düĢünerek tuttum evin yolunu, Bu patlama bambaĢkaydı. Arıyordum telefonundan seni, bıkmadan usanmadan. Alev topu yükseliyordu gökyüzüne. Ama her seferinde yine aynı ses, Sirenler eĢlik ediyordu bu patlamaya. “Aradığınız kiĢiye Ģuan ulaĢılamıyor” Yırtıyordu bağrını Diyarbakır‟ın, Söylesene çok mu uzaklara gitmiĢtin, Sirenler, çığlıklar, insan sesleri, Yoksa gelmeyecekmiydin bir daha. KoĢturmacalar, yanan araçlar, Ġçimden bir ses, evde olduğunu söylüyordu hep bana. Adeta habercisiydi bir felaketin. Yüreğim çarparak eve geldim, AlıĢkındı belki de Diyarbakır Zili çaldım ve içimden inĢallah Rıdvan açar kapıyı dedim. Ambulans sirenlerine. Bekledim çaresizce kapıda, seni görebilmek ümidiyle, Ama bu sirenler bir baĢka idi, Ama sen açmamıĢtın iĢte kapıyı, Bir baĢka çalıyordu sirenlerini ambulanslar Hemen seni sordum annene, Bir baĢka koĢturuyordu insanlar. Gelmediğini söyledi ya, cız etti içim birden. Gözlerim alıĢkın değildi, Sen hiç böyle yapmazdın, Böylesi korkunç manzarayı görmeye, Gelmezdin benden sonraları hiç eve, Belki de hiç duymamıĢtı kulaklarım, Çoğu kez de sen karĢılardın kapıda beni. Araçların böylesi acı acı çalan sirenlerini. Sonra bekledik durduk evde seni, Belliydi bu patlamanın, çok canlar yaktığı, Bak sofrayı da kuramadı annen sen yoksun diye Çok ocaklara ateĢler düĢürdüğü. O gün de sen seversin diye, KorkmuĢtum, ürpermiĢtim. Kurban etinden yemek yapmıĢtı annen, Ama nerden bilecektim ki, Senin kurban olduğunu bilmeden. Gencecik fidanların o anda Hep bekledik seni Rıdvan O patlamayı göğüslerinde karĢılayacağını. Oturmadık inan ki, sensiz sofraya. Nerden bilecektim ki, Ġlerliyordu saatler, ama sen halen yoktun, O alev topunun körpe fidanların göğsünde söneceğini. Delicesine arıyordum durmadan, usanmadan seni, Ve nerden bilirdim ki, Her defasında kulaklarımda aynı ses çınlıyordu, Bir bir dalından kopup toprağa düĢeceklerini o fidanla- “Aradığınız kiĢiye Ģuan ulaĢılamıyor” rın. Hiç böyle yapmazdın Rıdvan Ve çaresizce yardım bekleyiĢlerini, Son kez uzanacak yardım elini aradıklarını, Ve nerden bilebilirdim ki, O toprağa düĢen fidanın Rıdvan olduğunu. Nerden bilirdim ki, Önümden geçen ambulansın, Rıdvan‟ımı götürdüğünü. Ey oğul, Nasılda karĢılayabildin o alev topunu, Körpecik sinende. Nasıl da sığabildi o körpecik bedenine, Etrafa dağılan parçacıklar. Nerden bilirdim yavrum, Metrelerce önümde can verdiğini. Hiç mi hiç konduramadım Rıdvan‟ım O kör olası patlamanın seni bizden ayıracağını Bilemedim oğlum, orada olduğunu, inan ki, bilemedim. Yoksa koĢmazmıydım sana, AteĢe atılan Hazreti Ġbrahim misali. Olmazmıydım o an yanında. Dedim ya, bilemedim Rıdvan‟ım, Konduramadım hiç, o an senin orada olacağını. Ve son kez baktım o mahĢeri kalabalığa, Ayrıldım oradan, üzüntülü ve baĢım öne eğik. Sen haber vermeden bize, ayrılmazdın hiç, Bu sefer yoksa süprizmi yapacaktın bize Saatler törpülüyordu zamanı, ilerliyordu vakit. AteĢ düĢmeye baĢlıyordu yüreğimize Korkutuyordu bu belirsizlik, bu gelmeyiĢin bizi. Meğer akĢamki patlamanın parçaları, Çoktan düĢmüĢtü evimize. Artık karar verdim seni aramaya, Hastane, karakol, cadde, sokak KarıĢ karıĢ, adım adım, seni soracaktım Diyarbakır‟a GelmeyiĢin çoktan ateĢ salmıĢtı yüreğimize Hastanelerin acillerine baktım bir bir Karakollara sordum seni, Ama hiç birisinde çıkmıyordu ismin Bulamıyorlardı adını listelerde Bir an seviniyordum listelerde isminin olmayıĢına Ama bir o kadar da korkuyordum Çünkü halen yoktun sen. Artık bakacak yerim kalmamıĢtı, Diyarbakır adeta saklıyordu seni Kim bilir vermek istemiyordu belki de seni bize Ġçin için söylüyordu kim bilir, Rıdvan benim sokaklarımda gezdi Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 9 Şiir: Diyarbakır’da Matem Caddelerimde dolaĢtı bir bir Ama ben yine de sabrettim, Parklarımda soluklandı, oturdu, dinlendi. Nice zaman sonra haberin geldi, yaralıymıĢ diye. Senin o melek yüzünü ahirette görmeye tehir edercesine. Ümitlendim bir anda Ve eyvallah dedim memura, Olsun dedim, seni bulacağım ya, Sen nasıl diyorsan öyle olsun, Görebileceğim ya seni, buna da Ģükür. Çünkü ben seni hep o gülen yüzünle hayal edecektim, Sonra yeni baĢtan dolaĢtık hastaneleri bir bir Ve hep o sabah ki, çıkıĢınla hatırlayacaktım. Artık acı habere bir adım daha yaklaĢmıĢtım, Onun için girmedim, giremedim yanına. ĠĢte seni bizden ayıran yerde idim, Sonra benim yerime, seni tanıyanlar baktı o gül yüzüne, KarĢımda komiser, yanında memurları, Seni teĢhis edebilmek için. Tanıtıldım Rıdvan Süer‟in babası diye, Evet bitmiĢti artık her Ģey, Ortalığı matem havası bürümüĢtü adeta OturmuĢtu taĢlar bir bir yerine. GözyaĢlarını salıvermek için, Sen takılıp gitmiĢtin ecelin peĢine. ĠĢaret bekliyordu sanki herkes. Meğer onun için ulaĢamıyormuĢum sana. Sonra sordular bana, Sofrayı onun için kurmamıĢtı annen. “Rıdvan‟ın üzerindeki elbiseleri tarif edermisiniz”diye Nasıl derim kefenler giymiĢti diye, Onun için yememiĢtik, yemeğimizi. O sabah seni son görüĢümdeki, elbiselerinle tarif ettim. Belki de gelmeyeceğini bilmeden, ĠĢte gecenin bağrını yırtarcasına, Yine üç ekmek aldım marketten, Yüreklere ateĢ düĢercesine bir söz çıktı ağızdan Ne bilirdim ki, o severek giydiğin spor ayakkabını, “Tarifinize uyan bir genç var morg da, ama teĢhis etmeniz gerekiyor” Seni teĢhis için karĢıma getireceklerini. ĠĢte bir babanın alabileceği en acı haber, Bitirmeden bize veda edeceğini. Diyemedi ki, komiser “ orada yatan oğlun Rıdvan” diye. Artık kiminle gideceğim, Fener‟in maçlarına, Ne bilirdim ki, Kurban Bayramında aldığım kontörlerini, Kiminle sevineceğim Fener‟in her gol attığında. Nasıl versin ki, böylesi kara bir haberi, Kiminle gideceğim halı saha maçlarına Biliyorum ki, oda bir baba idi. Kiminle gurur duyacağım, Ve hangi yürek dayanırdı ki, Maçlarda giydiğin o Fener formasını görünce. Böylesi bir haberi duymaya. Kime soracağım cep telefonumun özellikleri, Ama ben dayandım Rıdvan‟ım Kime kurduracağım, Belki o an taĢ bastım yüreğime, Bilgisayara yeni çıkan proğramları Ama dayandım. Ben kime alacağım, o çok istediğin gitarı, Ve tüm metanetimi, tüm soğuk kanlığımı topladım Yetim kaldı bütün hayallerim, silindi gitti düĢlerim, Yürüdüm o soğuk morgun yoluna doğru, Yoksun artık iĢte, ansızın çekip gittin Hangi baba dayanır, böylesi bir haberi duyunca Oysa ne hayallerimizi gerçekleĢtirecektik Hangi baba durur dimdik ayakta, Ne hayallere imzalarımızı atacaktık. Ben dayandım ve dimdik ayakta idim Rıdvan‟ım Artık anıların yaĢayacak bizlerle ĠĢte birkaç adım ötemde, yatıyordun o soğuk odada, Ama Ģunu bil ki, Rıdvan‟cığım, Sonra kapıda beklettiler beni, O kadar çok sevenin varmıĢ ki, Ve bir memur belirdi o an kapıda, Hayatta olsan belki buna sende inanmazdın. Elinde o çok sevdiğin spor ayakkabısı ile. Seni böyle anlatmaları var ya, Göstererek bana ve dedi ki, Ve ismin gibi melek olduğunu söylemeleri, “Bu onun ayakkabısı mı” O kadar çok sevindirdi ki, bizleri Evet diyebildim sadece. Ġnan ki, gurur duyduk seninle Rıdvan‟ım Ve içeriye aldı beni memur, Bizler inanıyoruz ki, ĠĢte seninle benim aramda, Ġsmine layık olarak cennettesin, Sadece bir duvar kalmıĢtı, Bizleri orada bekleyeceksin. Yöneldim sana doğru, Ne mutlu sana ki, Son kez de olsa, görecektim ya seni Dalmadan bu dünyanın çirkinliklerine Belki de sarılacaktım ya, son kez sana Kanatlanıp gittin Rabbinin cennetine Öpecektim ya o pamuksu yanaklarını doya doya ġahitlik edecek Ģehadetine ĠĢte o düĢüncelerle ilerlerken sana doğru, Diyarbakır ve yirmi yedi sahabe, Bir memur kesti yolumu. Biliyorum unutmayacak bizler gibi, “Abi dedi, beni dinlersen hiç bakma yüzüne, Ve hep arayacak seni Diyarbakır. Hep onu, bu sabah evden çıkarken gülen yüzüyle hatırla” Ġnan adın ve hatıran hep kalbimizde yaĢayacak Olmadı Rıdvan‟ım giremedim yanına, YaĢatacağız seni hep anılarımızda ĠĢte o ana kadar olan metanetim, o soğukkanlılığım Ve olacaksın inan ki, bütün dualarımızda Ve o duruĢum kaybolurdu belki de, ġunu da çok iyi biliyoruz ki, Kırılırdı dizlerim, belki çöker kalırdım oracığa, Yalnız bırakmayacaksın sen bizi rüyalarımızda. Kabrin nur, mekanın cennet olacak. ġemsettin SÜER ġef ĠKD, BTK Sayfa 10 BiliĢim Uzmanları Bülteni Bir Gün mü? “- Oğlum, anne ve baba buğday tanesi gibidir. Kendini toprakta çürütmedikçe baĢak veremez.” Burhaneddin KARAGÖZ, Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢavirliği, BTK derdi rahmetli babam. Daha çocukluğumda duymaya baĢladığım bu cümleler önceleri bana hiçbir Ģey ifade etmezdi. Ancak, en azından rahmetli babacığımın beden dilinden bu cümlelerin yakınma ya da piĢmanlık anlamında kullanılmadığını anlayabiliyordum. Ne zaman ki baba olacağımı öğrendim, daha doğmadan yollara düĢtüm, o zaman bu cümlelere belli belirsiz bir anlam vermeye baĢladım. Çocuğum doğduğunda ve büyüme yolunda adım attıkça kendimin de buğday tanesi olduğunu anladım. Buğday tanesi ölmüyor, baĢakları ile birlikte yaĢamaya ve yaĢatmaya devam ediyordu. Hiç aklıma gelmezdi, Babalar günü için bir yazı yazacağım. 05 – 06 Mayıs 2012 tarihinde bir akrabamın düğünü için gittiğim Gebze‟de halamın kızı yılların yorgunluğunu üzerinde taĢıyan, çocuklarımızın hiç bilmediği, bilip de kullanmadığı samanlı bir kağıt getirdi. Bu rahmetli babacığımın askerde iken 1976 yılında yeğenine yazdığı bir mektuptu (Saklama vefasını fazlaca göstermiĢ.). Arkasında da bir Ģiir vardı. Sanki babacığım yanımdaydı. Hiç ölmemiĢti. Kelimelerle ifade edilemeyecek duygular içerisinde hemen okudum. Bir daha, bir daha… Ne zaman ki baba olacağımı öğrendim, daha doğmadan yollara düştüm, o zaman bu cümlelere belli belirsiz bir anlam vermeye başladım. Bu Ģiiri Ankara‟ya döner dönmez BiliĢim Uzmanları Bülteninde siz sevdiklerimle paylaĢmak istedim. BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı Sayın, Elif ÖZDEMĠR‟e Bültende yayınlayıp yayınlayamayacaklarını sordum. Kendisi de bana, “Güzel bir tesadüf olduğunu, Babalar Gününü içerisinde barındıran Haziran Bülteni‟nde yayınlanabileceğini ve bu vesile ile bir de yazı hazırlayabileceğimi” ifade etti. Bu fırsatı bana verdiği için kendisine diğer emeği geçenlerle birlikte teĢekkür ederim. Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 11 Bir Gün mü? Burhaneddin KARAGÖZ, Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢavirliği, BTK Bebek daha Karagöz Ailesi doğduğu zaman Babayla bebeğin iliĢkisi gerçek anlamda bebek dünyaya geldikten sonra baĢlar. Baba doğulmaz, olunur. Çünkü babada anne ile bebek arasında olan fiziksel bağ eksiktir. Bebek daha doğduğu zaman annesinin kokusunu bildiğinden ve daha yakın olduğundan bebek ile baba arasındaki iliĢki çok daha fazla emek ister. annesinin kokusunu Doğan her canlı yaĢlanır. Gençken yaĢlılık çok uzak görülse de, hayatta kalındığı takdirde mutlaka yaĢlanılacaktır. Bebeklik, çocukluk ve yaĢlılık özellikle aileye en fazla ihtiyaç duyulan dönemlerdir. Küçükken anne ve babaya, yaĢlılıkta ise çocuğa muhtaç olunur. bildiğinden ve daha Çocuklarımız diğer canlılardan farklı olarak, anne ve babanın maddi ve manevi bakımına muhtaç olarak doğan aciz ve çaresiz varlıklardır. Anne ve baba daha doğmadan büyük bir zevk, Ģefkat ve Cenabı-ı Allah‟ın verdiği merhametle yavrusunun sağlık, sıhhat ve hayırlı yaĢamı için çalıĢmaya baĢlar, klasik tabiri ile yemeyiz, yediririz- giymeyiz giydiririz. Bu durum yaĢamımız boyunca da bütün zorluklarına rağmen devam eder. bebek ile baba Anne ve baba olmanın zorluklarından dolayı, anne ve babaların çocukları üzerindeki hakları da büyüktür. Gerek dinimizde ve gerekse örf ve ananelerimizde anne ve babaya büyük önem verilmiĢtir. Kur'an-ı Kerim'de: "Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni; anne babaya iyilikte bulunmanı emretmiĢtir. Onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaĢlanırsa, onlara "öf!" bile deme; onları sakın azarlama, onlara hep güzel, tatlı, iç açıcı söz söyle. Onlara olan merhametinden, tevazu kanatlarını yerlere kadar indir ve "Ey Rabbim onlar beni küçüklüğümde nasıl (esirgeyerek, koruyarak) büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet et" buyurulmakla, onlara karĢı davranıĢlarımızın nasıl olması gerektiği güzel bir Ģekilde anlatılmıĢtır. Bakara suresinin 83 üncü ayetinde de; "Anne - babaya... iyilikte bulunun." buyurulmaktadır. Günümüzde yaĢlı nüfusu giderek artmakta, sanayileĢme ve ĢehirleĢme beraberinde hızlı bir göçü getirmektedir. Bu durum, geniĢ aile kavramı yerine çekirdek aile kavramını beraberinde getirerek ön plana çıkarmıĢtır. Bunun sonucu olarak da anne-baba aynı Ģehirde yakın olduğundan arasındaki ilişki çok daha fazla emek ister. Sayfa 12 BiliĢim Uzmanları Bülteni Bir Gün mü? bile otursalar çocukları ayrı eve çıkmakta, belki de hiç istenmese de anne va babaya karĢı olan görevler yerine getirilememekte, fırsat buldukça yanlarına gidilerek ihmal edilmedikleri gösterilmeye çalıĢılmaktadır. Burhaneddin KARAGÖZ, Hukuk MüĢaviri Hukuk MüĢavirliği, BTK Bu bağlamda, anne ve babanın yaĢlılıklarında olması gereken yerin de, huzur evi değil, nice zorluklara katlanarak yetiĢtirdikleri BAġAKLARININ yanı olması gerekir diye düĢünüyorum. Muhtaç durumda olan yaĢlıların kendilerini güvende hissedebilecekleri ve bakımlarının yapılabileceği ortamların olması sosyal devlet olmanın gereği olmakla birlikte, çocukları olan anne ve babanın yeri huzur evi olmamalıdır. Ġnsanların huzur bulacağı yerler kendi evleridir. Onlar zor zamanlarını torunlarının neĢeli cıvıltıları arasında ve çocuklarının Ģefkat kolları arasında geçirmelidirler. Ancak bu Ģekildedir ki, onların huzurunu sağlar, rızalarını kazanır ve hayır dualarını alırız. Haklarını ödeyemeyiz, ancak haklarını helal etmelerini sağlayabiliriz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.); Yılda bir sefer günlerini kutlamakla, seviyorum demekle ve birkaç kez ellerini öpmekle onların gönüllerini alamayız, gerçek anne ve baba sevgisini ortaya koyamayız. "...Anne ve babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklarınız da size karĢı itaatli ve hürmetkâr olsunlar... Teâla, bütün günahlardan dilediklerinin (cezasını) kıyamet gününe kadar tehir eder. Yalnız anne - babaya yapılan isyanın cezasını Allahu Teâla sahibine ölmeden önce de dünyada verecektir.”buyurmaktadır. Yine, Peygamberimiz s.a.v. efendimiz; “Hiçbir baba evladına güzel edepten daha üstün bir bağıĢta bulunamaz” buyurarak çocuklarımızı edepli yetiĢtirmenin önemini vurgulamıĢtır. Gerektiğinden fazla önem atfedilecek ya da gereğinden fazla maddeleĢtirilecek bir gün; Anneler Günü, Babalar Günü gibi- diğer günleri önemsizleĢtirecek, normalleĢtirecek evlatlarımızın hafızasında ve zamanla maneviyatında sadece bir gün ve 24 saatten ibaret olan bir gün ile sınırlı olarak saymaları anlamını taĢıyacaktır. Evlatlık görevini yapmanın huzur ve sükunu (!) içerisinde gelecek yılların görevini yerine getirecek günleri hediye ilanları gündeme oturana kadar unutulacak bir günden öteye de geçemeyecektir. Unutmayalım, Gün gelecek, Allah (C.C) ömür verirse bizlerde yaĢlanacağız. Unutmayalım, Yılda bir sefer günlerini kutlamakla, seviyorum demekle ve birkaç kez ellerini öpmekle onların gönüllerini alamayız, gerçek anne ve baba sevgisini ortaya koyamayız. Unutmayalım, Onların her türlü meĢru emir ve isteklerini yerine getirmek, onlara karĢı saygıda ve edepte kusur etmemek, onlara "öf" bile demeyip, az da olsa üzmemek, onlara karĢı daima tatlı dilli ve güler yüzlü olmak, gönüllerini kıracak, bıkkınlık ifade edecek en küçük bir sözden bile kaçınmak, hayatlarında iken onların rızalarını almaya çalıĢmak, vefatlarından sonra onlar için daima dua etmek, her türlü maddî ihtiyaçlarını elden geldiğince yerine getirmek, hasta ve yatalak durumlarında onların hizmetlerinde bulunmak ile gerçek anne ve baba sevgisini ortaya koyabiliriz. Unutmadığınızı ve unutmayacağınızı çok iyi biliyorum. Ya evlatlarımız…. Saygılar sunarım. Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 13 19 Mayıs 1919: Milli Mücadelenin İlk Adımı Vatan topraklarının büyük bölümünün iĢgal altında olduğu bir dönemde, 19 Mayıs 1919 tarihinde, büyük güvenlik sorunları bulunan bölgede güvenliği sağlamak ve yöredeki silah ve cephanenin Ġstanbul'a gönderilmesini temin etmekle görevlendirilen Mustafa Kemal PaĢa ve silah arkadaĢlarının Samsun'a attığı adım, 3 yıl sürecek milli mücadelenin de ilk adımı niteliğindedir. AyĢe Gül MĠRZAOĞLU, BiliĢim Uzmanı BTD, BTK (Mustafa Kemal ve arkadaĢlarını Samsun‟a taĢıyan Bandırma Vapuru) "9. Ordu Kıt‟aları MüfettiĢi Mustafa Kemal PaĢa bugün Samsun‟a gelmiĢtir. MüfettiĢlik bölgesi Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilâyetleriyle, Erzincan ve Canik müstakil sancaklarını kapsadığından müfettiĢliğin vereceği bütün talimatı bu vilayetlerle mutasarrıflıklar doğrudan doğruya yerine getireceklerdir. Diğer yandan müfettiĢlik sınırına komĢu vilâyetler ve müstakil sancaklar – Diyarbakır, Bitlis, Elâziz, Ankara, Kastamoni vilâyetleri – ile kolordu komutanlıkları da Mustafa Kemal PaĢa‟nın vazife görmesi sırasında doğrudan doğruya vaki olacak müracaatları dikkate alacaklardır. … ” (Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 19 Mayıs 1919) (Mustafa Kemal PaĢa'nın, Amasya'ya giderken Tokat'ta karĢılanıĢı) 1 ay süreyle Samsun‟da kaldıktan sonra Havza üzerinden Amasya‟ya geçen ve burada milli mücadele hareketini baĢlatan Mustafa Kemal baĢkanlığındaki heyetçe 21-22 Haziran 1919‟ta hazırlanan Amasya Tamiminde yer alan Ģu ifade ise milli mücadelenin ruhunu en güzel Ģekilde özetlemektedir: “Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Sayfa 14 BiliĢim Uzmanları Bülteni Emre’nin Rotası: Boa Vista (8), Brezilya Brezilya‟nın yine en zor ulaĢılabilecek yerlerinden birisine götüreceğim sizi bu sayıda: Boa Vista‟ya. Boa Vista, Roraima eyaletinin baĢkenti ve Brezilya‟nın Kuzey yarımküredeki tek baĢkenti. Boa Vista‟ya ulaĢmak oldukça zor oldu bizim için. Zira, Macapa‟dan Belem‟e, ordan Manaus‟a ve ordan da Boa Vista‟ya gelebildik, yani 3 Ģehir ve uçak değiĢtirdik. Zaman bölgesi de değiĢti haliyle. Saatimizi 1 saat geriye aldık. Öncelikle Roraima eyaletinden bahsetmek istiyorum. Bu eyalet ismini bölgede yaĢayan yerlilerin kutsal saydığı Roraima dağından almıĢtır. Bu dağ Boa Vista‟nın kuzeyinde Brezilya-Venezuela-Guyana sınırında bulunmaktadır. Bölge yerlileri bir anda dimdik yükselen, üst katmanında aĢağıdakinden tamamen farklı bir ekosistem barındıran bu tipteki dağlara „Tepuy‟ ismini vermiĢtir. Bu bölgede olağanüstü birkaç Tepuy bulunmakta ve bunların en önemlisi de Tepuy Roraima‟dır (AĢağıda Ģağda-Alıntıdır). Bu bölge Ģelalelerle dolu „Kayıp Dünya‟ olarak adlandırılıyor. Yahya Emre GÜLERSOY, BiliĢim Uzmanı, PGM, BTK Dünyanın en yüksek Ģelalesi olan Angel ġelalesi de bir Tepuy‟dan aĢağıya dökülmektedir ve Venezuela sınırları içerisindeki bu Ģelale Brezilya sınırına çok yakındır. Boa Vista bu açıdan ekotur veya dağcılık sporuyla uğraĢanlar için kilit Ģehirlerden biri diyebilirim. Ancak, Roraima Dağı‟na çıkmak için en az 1 hafta, Angel Ģelalesi için de en az 1 hafta vakit ayırmak gerekiyor. Kısıtlı süre içerisinde biz sadece eyalet baĢkentini tanımaya çalıĢtık. Boa Vista, Roraima eyaletinin başkenti ve Brezilya’nın Kuzey yarımküredeki tek başkenti. Roraima Eyalet Haritası Tepuy Roraima-Roraima Dağı Boa Vista Amazon‟un en önemli kollarından biri olan Rio Branco’nun (Beyaz Nehir) içinden geçtiği ovada kurulmuĢ bir Ģehir. Oldukça düzenli olan bu Ģehir 1775‟te bir kale (Sao Joaquim kalesi) yerleĢimiyle kurulmuĢtur. Guyana‟ya çok yakın olan bu Ģehir, Venezuela‟ya ise 200 km mesafededir ve tipik Amazon Ģehri özelliklerini göstermektedir. Bu Ģehirde bizi ilk anda etkileyen ise hiç yüksek bina barındırmaması, cetvelle çizilmiĢ gibi planlı ve tek katlı evlerin hakim olduğu huzurlu bir Ģehir hissi vermesiydi. Madenciler Anıtı Rio Branco‟da bir kayık Değerli madenlerin bulunmasıyla ciddi önem kazanan Boa Vista, zengin olma hayaliyle gelen birçok aileye de ev sahipliği yapmıĢtır. Rehberimiz de ailesinden birinin altın arama faaliyetinde bulunduğunu fakat uzun yıllar bir Ģey bulamadığını anlattı. Bunu betimleyen Madenciler Anıtı (Praça dos Garimpeiros) Ģehrin en önemli simgelerinden. Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 15 Emre’nin Rotası: Boa Vista (8), Brezilya Boa Vista‟da ilk durağımız Rio Branco Nehri‟nin kenarına gitmek oldu. Burada “Orla Taumanan” seyir alanına gittik. Burası hem bir liman, hem de turistlerin uğrak yeri, nehri izleyebileceğiniz bir yer ve Boa Vista‟nın tarihi merkezine çok yakın. Taumanan yerli dilinde “barıĢ” manasına gelmekte. Limandan teknelerin ne kadar aĢağıda kaldığı görülmekte, kuru dönemde geldiğimiz için nehir seviyesi oldukça aĢağıya inmiĢ durumdaydı. Orla Taumanan Orla Taumanan Nehir Ġzleme Noktası Orla Taumanan‟dan Teknelerin görüntüsü Brezilya‟nın bu ilginç Ģehrinde diğer durağımız hemen yakınlardaki Monumento de Pioneers (Öncüler anıtı) anıtı oldu. Bu anıt çok eski olmamasına rağmen Boa Vista yerlileri ve burayı ilk keĢfeden ve buraya yerleĢen Avrupalıların karĢılaĢmalarını betimleyen güzel bir anıt. Tarihi merkeze gelir gelmez tabiî ki yine iki kiliseyle karĢılaĢtık. Meydanda bulunan bu kiliselerden en önemlisi ve eskisi sarı renkteki oldukça bakımlı olan Mount Carmel Kilisesi idi. Tarihi merkezden Ģehir içine doğru devam ettik. Burada yine Ģehrin en çok ziyaret edilen anıtlarından biri olan Portal de Millenium‟u (Milenyum anıtı) gördük. Öncüler Anıtı Bitki AraĢtırma Merkezi Tarihi Kilise Taze Mangolar Milenyum Anıtı Amazon Kaplanı Boa Vista diğer Amazon civarındaki Ģehirler gibi bitkilerin araĢtırıldığı ve incelendiği bir merkez gibi. Bununla ilgili, rehberimiz bizi birçok bitki türüne rastladığımız bir araĢtırma merkezine götürdü ve hiç tanımadığımız ilginç bitkileri anlattı. Hiç bilmediğimiz bu Ģifalı bitkilerin özelliklerini ve iyileĢtirici yönlerini öğrenmek heyecan vericiydi. Bu arada rastladığımız mango ağaçları meyvelerden ağırlaĢmıĢtı. ġehrin her tarafında bu mango ağaçlarından var ve fotoğrafını çektikten sonra bu leziz mangoları büyük keyifle yedik. Boa Vista uçaktan görüntü Hayvanat Bahçesinde papağanla Rio Branco nehrinin karĢı tarafı Boa Vista‟da bir sonraki durağımız ise yine rehberimizin özel izin ricasıyla girebildiğimiz Askeri bölge içerisindeki Hayvanat bahçesi oldu. Buranın en önemli özelliği ender rastlanan Amazon kaplanlarının bulunması. Burada diğer tropik bölge hayvanları da bulunuyor. Hayvanat bahçesi Boa Vista‟da görülmesi gereken yerlerden. Bu sayıda, Brezilya‟nın kuzey yarımküredeki en büyük Ģehri ve tek eyalet baĢkentini gezdik. Bir sonraki sayıda tam Amazon‟un kalbinde Manaus‟da (9) olacağız. Sayfa 16 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 1 Steve McCurry “Bir fotoğrafçı olmak istiyorsanız öncelikle evi terk edin; yabancı topraklarda bir yabancı olun. Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 17 Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 2 Steve McCurry “Bir fotoğrafçı olmak istiyorsanız öncelikle evi terk edin; yabancı topraklarda bir yabancı olun.” Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Sayfa 18 BiliĢim Uzmanları Bülteni Bu Ay Doğan Canlarımız Ġyi ki doğdun Mehmet Mirza! “Canım oğlum, iyi ki doğdun.” Mahire AktaĢ Ġyi ki doğdun Özgü! Bu ay doğan çocuklarımızı bu köşede konuk etmeye devam ediyoruz. “BU AY DOĞAN‟lar köĢesine bir „AY DOĞAN‟” Okan Aydoğan Ġyi ki doğdun Alparslan! “Doğum günün kutlu olsun oğlum. Gülen yüzün hiç solmasın. Meltem Turhan Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 19 Bu Ay Doğan Canlarımız Ġyi ki doğdun Sena! “Seviyoruz seni. Ezelden ve ebediyen. Nasıl geçti 12 yıl. Anlamak mümkün değil. Bundan sonrada dileğimiz; Senin için sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömür...” Aynur Yaman IĢık Bu ay doğan çocuklarımızı bu köşede konuk etmeye Ġyi ki doğdun Cemre! devam ediyoruz. “Hangi ara büyüdüğünü anlayamadık bile. Ġyi ki doğdun evimizin neĢesi, nice mutlu yıllara hep birlikte eriĢmek dileğiyle…” Onur Gençer Sayfa 20 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Elif ÖZDEMĠR BUD BaĢkanı, YED Dai. BĢk.V. BTK M. Bilal Ünver SRD BaĢkanı, BTK Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı, SAD, BTK Ankara‟nın trafik çilesi… Bu ayki konuğumuz ile yapacağımız röportaj için Demirtepe‟ye giderken aklımda bu vardı. Bir bu bir de ayıptır söylemesi trafikte ıĢıklarında duraklarken yediğim taze simit... Konya yolu tıkalı mı? YavaĢ ama akıyor. EskiĢehir yolu? O da yavaĢ ama o da akıyor. ġanslı günümdeyim. Kaza yok. Nihayetinde on dakikadan fazla geç kalmıyorum. Kurumun yanındaki kapalı garaja park ediyorum. Cüzdanımın 6 TL hafifleyeceği aklıma geliyor. ġu yeni binaya taĢınsak da medeni insanlar gibi arabamızı düzgün bir garaja park etsek diye söyleniyorum içimden. Asansörler dolu. Mecburen tabana kuvvet. Hareket iyidir diye avutuyorum kendimi. Merdivenlerde Dernek BaĢkanımız Sayın Elif Özdemir‟e rastlıyorum. Zamanlamam mükemmel. Sektörel Rekabet Dairesi BaĢkanlığı‟ndan içeri dalıyorum bu ayki konuğumuz Sayın Mehmet Bilal Ünver‟le buluĢmak üzere. SelamlaĢma faslı. Ardından görüĢme baĢlıyor: Bu sayımızın konuğu olduğu için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Sektörel Rekabet Sayın Ünver, röportaj talebimizi kabul edip bize vakit ayırdığınız için teĢekkür ediyoruz. Öncelikle, sizi hiç tanımayan okuyucularımıza kendinizi kısaca anlatır mısınız? Nerede ve hangi yılda doğdunuz, büyüdünüz? Babamın doktora eğitimi nedeniyle 1977 yılında Ġngiltere‟nin Manchester Ģehrinde doğdum. Dairesi Başkanı Sayın Mehmet Bilal Ünver’e teşekkür ederiz. Fotoğraflar: Ahmet E. TURGUT Memleket Manchester diyebilir miyiz? (Editör: GülüĢmeler). Ben 2,5 yaĢında iken ailem Gaziantep‟e dönmüĢ. Ġlk ve ortaöğrenimimi tamamladığım, çocukluğumun geçtiği yer Gaziantep‟tir. Bu nedenle kendimi duygusal olarak Gaziantep‟e ait olarak hissediyorum. Ancak fazla akraba kalmadığı için son zamanlarda pek gidemedim. Aslında, baba tarafı Antep anne tarafının ise Konyalı olması ve eĢimin de Konyalı olması nedeniyle Gaziantep ve Konya‟yı ortak memleketim olarak görüyorum. Üniversite eğitiminiz ve mesleğiniz nedir? Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟nden 2000 yılında mezun oldum. Meslek olarak hukukçuyum. Cilt 2, Sayı 1 Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Neden bu mesleği seçtiniz? Sosyal bilimlere eğilimim vardır. Üniversite sınavına girerken de sadece hukuk yazmadım. Uluslararası ĠliĢkiler, kamu yönetimi, iktisat ve hatta sosyoloji bile yazmıĢtım. Yani illa hukukçu olacağım diye bir kararım veya yönelimim yoktu. Ancak geriye dönüp baktığımda hukuk okuduğuma hiç piĢman olmadım. Hukuku, tatmin edici ve önemli iĢlerin baĢarılabileceği bir alan olarak görüyorum. Diğer sosyal bilimler alanlarında yeni bir Ģey ortaya koymak nispeten çok daha zor. ġu an bulunduğum konum ve meslek hayatımdan, aldığım eğitimden memnunum. Hukuk okumanın ve meslek olarak icra etmenin size göre artıları ve eksileri nelerdir? Hukuk özü itibarıyla hemen değiĢmeyen biraz statik bir alan. Sosyal bilimlere ve sosyolojiye verdiğim önemden dolayı hukukun biraz daha toplumla iç içe geçmesi gerektiğini düĢünüyorum. Sosyal hayatta yol açıcı olması gerektiğini düĢünüyorum. Yani hukuk toplumun ilerlemesinin önünde gitmeli, ondan kopuk olmamalı. Toplumun geliĢmesinin önünde durmamalı. Hukuk okumak çok çalıĢma gerektiriyor mu? Kesinlikle, son derece çalıĢma gerektiren bir alandı. Ancak hukuk muhakemesi, çalıĢma kadar konunun özümsenmesini, hukukun mantığını kavramayı ve yorum kabiliyetini gerektirir. Hukuk genelde ezber olarak görülür. Ancak hukuk ezberden çok mantıktır, muhakemedir, fikir yürütmedir ve uygulamadır. BaĢarılı hukukçular bu noktada fark ortaya koyar. Sayfa 21 Sayfa 22 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Çocukluğumuzda pilot, astronot vb. olmayı hayal ederiz. Bu mesleği seçmemiĢ olduğunuzu varsayalım. Ne yapmak isterdiniz? Sizin çocukluk hayaliniz nedir? Yukarıda ipucu verdim biraz. Çocukluğumdan itibaren beĢeri bilimlere ilgim vardı. Kesin kararımı ise lisedeyken vermiĢtim. Sosyal Bilimler alanında çalıĢacaktım. Ama hatırladığım çok net bir mesleki çocukluk hayalim yoktu. Burcunuz nedir? Burcunuzun özelliklerini biliyor musunuz? KiĢilik özelliklerinizin burcunuzu yansıttığını düĢünüyor musunuz? Yengeç burcuyum. Yengeç burcunun temel özelliklerini yansıtırım. Yengeçler hissederim temalı yaĢar. Yani duygusal yönüm biraz fazladır. Bununla beraber, sorumluluk duygum da geliĢmiĢtir. Ailemi koruma içgüdüsü ve kısmen mükemmeliyetçilik de var. Tabi bu beraberinde bazı hassasiyetler de getiriyor; bunlar yengeç burcunun özellikleri aynı zamanda. (Editör: Bu noktada Sayın Elif Özdemir yengeç erkeklerinin ailesine ve evine bağlı olduğunun söylendiğini ekliyor.) Tabi, insan kendisiyle ilgili bir konuda ne kadar nesnel olabilir bilemiyorum. Özetle, bu burcun hem iyi hem kötü özelliklerini aldığım söylenebilir. En azından böyle olduğumu söyleyenler çok. Yemeklerle aranız nasıldır. Damak zevkinize düĢkün müsünüz? (Editör: GülüĢmeler) Ġyidir hoĢtur. Baba tarafı Antep anne tarafı Konyalı olunca damak zevki olmaması mümkün değil. Cilt 2, Sayı 1 Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Memleketinizin yemeklerini arar mısınız? Tabi her ne kadar Antep‟te uzun süre yaĢasak da annem Konyalı olduğu için mutfağımızda Konya yemekleri ağırlıklı olurdu. Antep yemeklerini sizlerden çok daha iyi bildiğim söylenemez. Tabi ki herkesin aĢina olmadığı bazı özel yemekleri biliyorum. Mesela özellikle bayram günleri yapılan yuvalama yemeği. Annem yaptırırdı gerçi. Küçük hamurdan yapılan toplar vardır içinde. Nohut ve köfteyle yapılır. Topalaktan biraz daha farklıdır. Babamın babası yani rahmetli dedem aynı zamanda Kilisli. O yörenin sevdiğim Gerebiç denen bir tatlısı vardır. Antebin katmeri de tabi. Pikniğe gittiğimizde patlıcan kebabı yerdik zaman zaman. Ġyi kötü babamın elinden gelirdi. Aslında anavatanı Antep‟tir patlıcan kebabının. Rahmetli dedem de yemek konusunda çok yetenekliydi. Çok güzel kadayıf yapardı. Ama bu özelliği ne babama ne de bana çok fazla geçmemiĢ. Konya‟ya gelecek olursak etli ekmek, fırın kebabı, Konya‟ya özgü ve pek bilinmeyen hoĢmerimi severim. Soldan sağa: Yuvalama yemeği, Gerebiç tatlısı, Katmer ve Patlıcan Kebabı Soldan sağa: Tel Kadayıf, Etli Ekmek, Fırın Kebabı ve Konya usulü HoĢmerim Günlük yemeklerde diğerlerine göre tercih ettiğiniz Ģeyler var mı? Çorbayı ararım. Tarhana ve mercimek çorbasını severim. Öğlen sebze yemiĢ isem akĢam eti tercih ederim. Dengeli beslenmeye çalıĢırım. Her ne kadar Antepli olsam da çok etçi değilim. Yemek konusunda tutucu musunuz? Diyelim yurtdıĢına gittiniz. Yabancı bir ülkenin oldukça farklı mutfağını dener misiniz? Ben normalde yemek konusunda fazla ayırım yapmam. En azından yurt içinde. Ancak yurtdıĢında yemek konusunda biraz tutucu olduğumu söyleyebilirim. Türk mutfağını ararım. Sayfa 23 Sayfa 24 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Tatillerinizi nasıl geçirirsiniz? Ne tür tatiller size ve ailenize hitap eder? Deniz, doğa, kültür gezisi. Gezmeyi severim. Hafif macera içeren gezileri tercih ederim. Genelde yılda bir kez ailecek denize gideriz. Ancak sadece denize girmeyi pek tatmin edici bulmam. Heyecan içeren bir aktivite varsa mutlaka denerim. Örneğin, rafting ve parasailing gibi. Yurtiçinde ve yurtdıĢında farklı yerleri gezip görmeyi de severim. Karadenize gittim. Güneydoğu‟ya gittim. Türkiye‟deki illerden çoğunu gördüm. Ülkemizin en çok sevdiğiniz tatil yöreleri nerelerdir? Karadeniz tabi çok farklı. Erzurum‟daki Tortum Ģelalesi de çok farklı gelmiĢti bana. Hopa‟dan Artvin‟e uzanan bir seyahatimiz olmuĢtu ailecek. O geziden çok keyif almıĢtım. Genel olarak Karadenizi bozulmamıĢ doğası nedeniyle beğeniyorum. Ama yukarıda da söylediğim gibi yılda bir kez üç beĢ gün de olsa denize gideriz. Cilt 2, Sayı 1 Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Ege’yi mi Akdeniz’i mi tercih edersiniz? Akdeniz. Sıcak ve yakın olduğu için. Küçüklüğümden beri Alanya, Silifke ve Anamur‟a çok gittim. Konya’ya yakın yerler olduğu dikkatimizi çekti. Evet. Konya‟ya bir uğradıktan sonra devam ederiz. Sporla aranız nasıldır? Sevdiğiniz, izlediğiniz veya yaptığınız belirli spor türleri var mı? Spor içimde kalmıĢ bir Ģeydir benim. Yeterince spor yapamamanın üzüntüsünü yaĢıyorum. Düzenli yapamıyorum ama fırsat buldukça yapmaya çalıĢıyorum. Bireysel yapılan olan spor türleri yerine grup sporlarını tercih ederim. En son güzel bir baĢlangıç yaptım bisikletle. Ki bisiklet benim küçüklük heyecanımdır. Yani hem Antep‟te hem Konya‟da çocukken çok bindim. Hatta Ģehri bir turlar ve çevre yollarına çıkar çok yorgun bir Ģekilde eve dönerdim. Bu anlamda bisikleti çok severim. Fakat iĢ meĢgalesi, yoğunluk ve ailevi nedenlerle sürdüremedim. Ancak bu duruma artık bir son vermeye karar verdim. ArkadaĢlarla ortak hareket ederek, mayıs ayı itibariyle bisiklete yeniden güzel bir baĢlangıç yaptım. Devamının geleceğine de inanıyorum çünkü içimdeki heyecanın halen canlılığını devam ettirdiğini hissediyorum. Onun dıĢında satrancı severim. Gerçi kısmen spor sayılabilir. Bizim ufaklık da öğrendi satrancı. Onunla ara sıra satranç müsabakası yapıyoruz. Son zamanlarda bir iki kez de beni yendiğini itiraf ediyorum. Tabi biraz destekle. Kaç yaĢında? 6 yaĢında. AnlaĢılan ileride daha fazla oynayacağım. Sayfa 25 Sayfa 26 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Yüzmeyi sever misiniz? Severim. Ama daha önce bahsettiğim gibi grupla yapılan faaliyetleri tercih ederim. Bireysel olarak yüzme ve koĢuyu daha önce denedim. Ama sürdüremedim. ĠĢin içinde biraz da eğlence olmalı. BoĢ zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Sevdiğiniz kitap ve müzik türleri, yazar ve sanatçılar nelerdir? Kitap okumayı severim. Ama eskisi kadar okuyamıyorum. Çoğu zaman mümkün olmuyor çocuklar nedeniyle. Tarih ve sosyoloji kitapları ilgimi çeker. Nilüfer Göle‟nin Mahremin Göçü adlı bir kitabı vardı. En son onu okudum. Beğendim. Ġlber Ortaylı, Doğu Ergil‟in, Ümit Meriç‟in kitaplarını okudum. Taha Akyol‟u az da olsa okudum. Bu yazarları oldukça beğenirim, ilgiyle takip ederim. Az da olsa roman okurum. Nermin Bezmen‟in Mengene Göçmenleri adlı bir romanı dikkatimi çekmiĢti. Ona baĢladım. Roman türü konusunda bir tercihiniz var mı peki? Tarihsel romanları tercih ederim. BeĢir Ayvazoğlu‟nun Yahya Kemal Beyatlı‟nın hayatını anlattığı bir romanı var, Bozgunda Fetih Rüyası adında. Onu okudum, çok farklı bir tat bıraktı bende. Ama dediğim gibi iyi bir roman okuyucusu değilim. Sevdiğiniz özel bir müzik türü var mı? YumuĢak (soft) ve enstrümental müziği tercih ederim. ÇalıĢırken de bazen enstrümental müzik dinlediğim olur. Aynı zamanda Yunan müziği de son zamanda ilgimi çekiyor. Cilt 2, Sayı 1 Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Sevdiğiniz özel bir sanatçı var mı? Hayır pek yok. Televizyonla aranız nasıl? Ne kadar zaman ayırırsınız? Düzenli bir televizyon izleyicisi misiniz? Takip ettiğiniz diziler ve televizyon programları ile sevdiğiniz film türleri nelerdir? Ailemden arta kalan vakitte televizyon izlerim. EĢim ve çocuklar televizyon izliyorsa bende onlarla izlerim. Genelde aileme vakit ayırmayı tercih ederim. Televizyonda çok vakit geçirmek aile içinde iletiĢimi azaltıyor. Dolayısıyla sürekli takip ettiğim bir televizyon programı yok. Hafta sonları beğendiğim ve seçtiğim filmleri DVD‟den izlerim. Bazen de TRT‟de güzel belgeseller oluyor. Arada denk gelirse izlemeye çalıĢıyorum. ġimdi erkek konuklarımıza daha çok hitap ettiğini düĢündüğüm bir sorumuza geçelim. Arabalar ve araba kullanmak ilginizi çekiyor mu? Gerçi olmayan azdır ama. (Editör: Bu noktada Sayın Elif Özdemir‟in hararetli itirazını da kayda geçirmeliyim. “Ama niye bu sorular sadece erkeklere hitap ediyor olsun. Bayanlarda araba kullanmayı çok sever.” Ģeklinde haklı bir itirazda bulundu. Bir iki anlamsız cümleyle bu itirazı savuĢturmaya çalıĢsam da pek baĢarılı olamadığımı itiraf etmeliyim. Bu arada hemen bir sır vereyim. Dernek BaĢkanımızın gönlünde de Mercedes B180 ve Nissan Qasghai yatıyormuĢ. Benden duymadınız.) Araba kullanmayı ve hatta seri araba kullanmayı severim. ġehir içinde kısa mesafe dahi olsa kullanma fırsatını kaçırmam. Özellikle Ģehirlerarası yolda araba kullanmayı seviyorum. Sayfa 27 Sayfa 28 BiliĢim Uzmanları Bülteni Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver Arabanızın markası nedir? Jetta 1,6 TDI. Arabamı beğeniyorum. Dediğim gibi seri ve atak arabaları tercih ederim. Bu anlamda arabamdan da memnunum. Tabi gönül isterdi ki bir BMW veya AUDI olsun. (Editör: GülüĢmeler) Volkswagen Jetta Tam yerine geldik. Herhangi bir arabayı fiyatına bakmadan alabilecek durumda olduğunuzu varsayalım. Hangi marka ve modeli satın almak isterdiniz? Yani BMW veya AUDI. Ama model konusunda çok net değilim. GörünüĢe önem veriyorum. Açık konuĢmak gerekirse arabamı seçerken de görünüĢü belirleyici oldu. Yani bana estetik açıdan hitap etmeli ve seri olmalı. Audi R8 BMW M6 Son sorumuza geldik. Çoğu insan günümüzde cep telefonsuz ve internetsiz yapamamaya baĢladı. ĠĢte kullanıyoruz. Muhtemelen evde internet bağlantısı var. Akıllı telefonlar var.Bilgi teknolojileri ve iletiĢim araçlarıyla aranız nasıl? Kendinizi nasıl bir teknoloji kullanıcısı olarak görüyorsunuz. Bir tarafta hiç Cilt 2, Sayı 1 Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver kullanmıyorum bir tarafta bağımlıyım yazan bir sıkala yapsak kendinizi nereye koyarsınız? Ġkisinin ortasında olduğumu söyleyebilirim. Çok teknolojisi bağımlısı olmadığım kesin. Ama teknolojiyi takip ederim. Yeni çıkan geliĢmiĢ ürünleri hemen alır mısınız? Alırım. KardeĢim ABD‟de olduğu için geliĢmiĢ bilgisayar, fotoğraf makinesi gibi ürünlere hızlıca ulaĢmak mümkün oluyor. O zaman fotoğrafçılığı da hobilere eklemek lazım sanırım. Çok vakit bulamasam da seyahatlerde fotoğraf makinesini yanımda götürürüm. Evde internet bağlantısı var mı? Var tabi ki. AkĢamları çoğu zaman yarım saat girerim. Günde ortalama ne kadar süre telefonla konuĢtuğunuzu düĢünüyorsunuz. Yoğun değil. Belki kırk - kırkbeĢ dakika arasında. Ġhtiyacımı karĢılayacak kadar diyelim. Akıllı telefon kullanıyor musunuz? Evet. 2009‟dan beri IPhone kullanıyorum. Daha önce de Samsung marka bir akıllı telefon kullanmıĢtım. Konuk olduğunuz, bize vakit ayırdığınız ve sorularımıza samimi yanıtlar verdiğiniz için size teĢekkür ediyoruz. Son olarak okuyucularımızla paylaĢmak istediğiniz bir Ģeyler var mı? Öncelikle bu imkanı bana tanıdığınız için çok teĢekkür ederim. Kendimi samimi ve özgür olarak ifade ettiğimi düĢünüyorum. Ġnsanların hayata bakıĢlarını, hayattan elde ettikleri tecrübeleri ve izlenimleri paylaĢmasının çok güzel olduğunu düĢünüyorum. Çünkü hayat paylaĢmaktır ve hayat paylaĢınca güzeldir. Sayfa 29 Sayfa 30 BiliĢim Uzmanları Bülteni ÇEKTİKLERİMİZ Mustafa GÜNEġ Müdür PGM, BTK Endülüs Ġspanya Cilt 2, Sayı 1 Sayfa 31 DURUP BAKTIKLARIMIZ Shikhei Goh, “Sıçrama”, Riau Adaları, Endonezya National Geographic Yılın Doğa Fotoğrafı, 2011 Hazırlayan: Ahmet E. TURGUT Stefano Pesarelli, “Av”, Masai Mara Milli Parkı, Kenya National Geographic Yılın En Ġyi Fotoğrafları, 2011 BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ BĠZ KĠMĠZ? BiliĢim Uzmanları Derneği, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanları tarafından 11 Ekim 2010 tarihinde kurulmuĢtur. YazıĢma Adresi Anadolu Bulvarı Öz Ankara Toptancılar Sitesi 1. Blok No: 41 Yenimahalle Ankara AMACIMIZ NEDĠR? Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın artırılmasını sağlamaktır. Telefon 0 (312) 294 72 99 0 (312) 294 70 85 Faks 0 (312) 294 71 52 0 (312) 294 71 53 E-posta BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU [email protected] Elif Özdemir bilisimuzmanlari.org Salim Ketevanlıoğlu Cengiz Eken Ahmet E. Turgut Beytullah KuĢcu Ramazan Yılmaz Mehmet Özcan Editörün Notu 13’ncü Sayı BUD Yayıncılık Grubu Nur SAYGI Yavuz GÖKTAYLAR AyĢe Gül MĠRZAOĞLU BİLİŞİM UZMANLARI BÜLTENİ Haziran sayımızla yine sizlerle birlikteyiz. Kapak sayfamızdan da gördüğünüz üzere, Bilişim Uzmanları Derneği 14 Haziran Perşembe günü saat 15:00’de sosyal medya konulu konferans düzenliyor. Konferansa gazeteci yazar M. Serdar Kuzuoğlu ve Cumhurbaşkanı Kurumsal İletişim Başkanı Kemal İlter konuşmacı olarak katılıyor. Bu konferans için ciddi emek sarf edildiğinin altını çizmek istiyorum. Bu vesileyle bu güzel organizayonu yapabilmek için zaman ayırıp emek sarf eden başta Dernek Yönetim Kurulu üyeleri olmak üzere ilgili arkadaşlarımızı huzurlarınızda kutluyorum. Bülteni özellikle genişletmek gibi bir amacım olmamasına rağmen bu sayı bir önceki sayıdan daha uzun oldu. Bültenin daha fazla göze hitap etmesi ve sizler tarafından rahat okunur olması yönündeki politikamızın kısmen bir sonucu bu durum. Ayrıca güzel ve ilginç yazılar gelmeye devam ediyor. Hepinizi bültene katkı yapmaya çağırıyorum. Yaptığınız iş, etkilendiğiniz filmler, kitaplar, gezilerini, anılarınız, belli bir konuda paylaşmak istediğiniz düşünceler … Konu sınırlamamız yok. Her türlü katkıya açığız. İlginiz olan ve vakit ayırmaktan hoşlanacağınız her konuda bize yazabilirsiniz. Aklınıza takılan hususlar hakkında benimle iletişime de geçebilirsiniz. Yardımcı olmaya çalışacağım. Ayrıca paylaşmak istediğiniz fotoğrafları Yavuz GÖKTAYLAR BiliĢim BaĢuzmanı SAD, BTK da lütfen gönderin. Önümüz yaz. Tatil planlarınızı ya yaptınız ya da yapıyorsunuz. Hepinizi saygıyla selamlıyor unutulmayacak bir yaz geçirmenizi diliyorum. Saygılarımla; Yavuz Göktaylar [email protected]
Benzer belgeler
Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Okurken gözyaĢlarınızı tutamayacağınızdan eminim. Ben okurken, patlamanın olduğu günü
tekrar hatırladım, vatanımdan
çok uzakta, internetten haberleri
takip ediyorum, önce büyük bir
patlama, sonra i...
Ekim 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Donörün ailesi açısından da bu iĢin zorlukları vardı: Birilerinin derdine deva olmak
elbet güzeldi ama yüzü bağıĢlarken bilinçaltında yatan nedenlerden biri onun kaĢını, gözünü istedikleri zaman gö...
Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bültenimiz, dernek üyelerimiz ve kurum personelimiz tarafından oldukça
beğenildi. Ancak çok geçmeden ikinci sayının sancıları baĢladı, kimlerden
yazı gelecek, içerikte neler olacak? Editörümüz
Nur ...