Alerjik astım tedavi edilmezse kronikleşebilir
Transkript
SAYI 32 / İLKBAHAR 2014 HASTALIKTA VE SAĞLIKTA HER YIL 5 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR YILDA BİR KEZ AORT ANEVRİZMASI KONTROLÜ YAPTIRILMALI DÜNYA TÜRK ROBOTUNUN PEŞİNDE MEDICANA DOKTORLARINDAN PROF. REMZİ SAĞLAM GELİŞTİRDİ ANNE-BABALAR DİKKAT: Alerjik astım tedavi edilmezse kronikleşebilir Medicana Hastalikta Saglikta Dergi ilani 19 5x27 5cm indd 1 3/7/14 9:53 AM Editör İkinci görüş H afif olarak nitelendirdiğimiz sağlık sorunlarında, o an bize en yakın sağlık kuruluşuna başvurma davranışı hepimizde son derece yaygın. Fizik kapasitesine, donanımına, marka vaadine, akademik kadrosuna çok dikkat etmeden, o an ki akut sorunu çözecek en yakın kuruluşa yönleniyoruz. Ancak, kronik bir hastalık tespit edilmişse ve uzun süreli tedavi gerektiğini biliyorsak, işte o zaman başlıyoruz araştırmaya. Hastanenin ya da sağlık grubunun büyüklüğü, bize hissettirdiği marka vaadi-algısı, akademik kadrosu, fiziki koşulları, hasta ve hemşirelik hizmetleri, hekimlik hizmetleri, devam hizmetleri, maliyetleri, vb. Hepsi ayrı ayrı tercihimizde rol oynuyor. Kendimizi ya da yakınlarımızı her anlamda güvende, belirlenmiş bir plan içersinde, öngörülebilir sonuçları alabileceğimiz bir kuruma teslim etmek istiyoruz. Bu noktada referanslar devreye giriyor. Sıklıkla güvendiğimiz kişilerin önceki deneyimlerine başvuruyoruz. Son zamanlarda da en çok internet üzerinden araştırma yapıyoruz. Ne kadar güvenli bilgi barındırdığından emin olamadığımız web ortamında, doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyoruz. Bazen, milyonlarca bilgi arasında arzu ettiğimiz sonuca ulaşamadan, pes ediyoruz. Her iki yolun da kendi içinde taşıdığı riskler var. Doğru hekime, tedaviye, sağlık kuruluşuna ulaşamadan zaman, para kaybına uğrayabilir, bu süreçte sağlığımızda geri dönüşsüz hasarlar almış olabiliriz Bu tespiti yapabilen sağlık kuruluşları, hastaların kendilerine dokunabilecekleri kanallar oluşturuyorlar. Medicana Sağlık Grubu, doğrudan hastanelerimize gelmeden, var olan verilerinizle sizi doğru yönlendirebilecek bir kanal oluşturmak için, teknolojinin olanaklarından yararlanıyor. Artık, web sitemize girip, ikinci görüş alanımızdan elinizdeki sonuçları ileterek, hekimlerimizden sağlığınızla ilgili danışmanlık hizmeti alabileceksiniz. Böylelikle, uzman görüşleri sayesinde sağlığınızla ilgili riskli kararlarda, daha emin adımlarla ilerleyebileceksiniz. İlk aşamada Medicana Çamlıca Hastanemizin web sayfasında başlattığımız bu çabamızın, sizlerden gelecek eleştirilerle daha da verimli sonuçlara ulaşacağımıza inanıyoruz. Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle. MEDICANA AVCILAR MEDICANA DİŞ MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA SAMSUN MEDICANA ÇAMLICA MEDICANA KONYA MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR İLKBAHAR 2014 AM NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA VIVAMEDICANA 3 SAĞLIK GRUBU DERGİ DANIŞMA KURULU Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı Prof. Dr. Cem Sungur Nefrolojı Prof. Dr. Tahır Karadenız Ürolojı Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cazıp Üstün Kadın Hastalıkları ve Doğum Prof. Dr. Fulya Tezok İç Hastalıkları Prof. Dr. Hasan Taşçı Genel Cerrahı Prof. Dr. Hidayet Akdemir Beyin ve Sinir Cerrahisi Prof. Dr. Kaya Kanberoğlu Radyoloji Prof. Dr. Levent Alımgıl Göz Hastalıkları Prof. Dr. Mahmut Başoğlu Genel Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal Kardiyovasküler Cerrahi Prof. Dr. M. İrfan Sabah Kardiyoloji Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar Genel Cerrahi Uzmanı (Transplantasyon) Prof. Dr. Nazlıhan Günal Pediatrik Kardiyoloji Prof. Dr. Sadık Ersöz Genel Cerrahı Uzmanı (Transplantasyon) Prof. Dr. Sebahattin Ateşal Kardiyoloji Prof. Dr. Selim Aksöyek Çocuk Cerrahısı Prof. Dr. Sumru Şekerci Anestezi Prof. Dr. Tamer Türk Ağız Ve Dış Sağlığı Prof. Dr. Tanfer Kunt Kulak Burun Boğaz Prof. Dr. Hasbi Erdem Diker Kardiyoloji Prof. Dr. Süleyman Bülent Arman Göğüs Cerrahısı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çocuk Kardiyoloji Prof. Dr. Necmettin Kutlu Plastik Ve Rekonstruktif Cerrahi Prof. Dr. Sabrı Acar Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Prof. Dr. Metin Çapar Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tunç Cevat Öğün Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Vatansev Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tamer Mungan Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Haluk Alagöl Genel Cerrahi Doç. Dr. Abdullah Altıntaş Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Özkan Sayan Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Özdemir Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ak Psikiyatri Doç. Dr. Bılge Tunç-Gastroenteroloji Doç. Dr. Ahmet Erdil Gastroenteroloji Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji 4 Doç. Dr. Cengız Kayahan Genel Cerrahi Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyoloji Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji Doç. Dr. H. Nedim Arda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doç. Dr. İbrahim Tek MEdikal Onkoloji Doç. Dr. Meryem Kaya Nükleer Tıp Doç. Dr. Nihat Akbayır Gastroenteroloji Doç. Dr. Sabire Akın Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Doç. Dr. Selman Laçin Kadın Hastalıkları ve Doğum (Ivf) Doç. Dr. Serdar Akgün Kardiyovasküler Cerrahi Doç. Dr. Şadan Ay Ortopedi ve Travmotoloji Doç.Dr. Fatma Laika Karabulut Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Çakıroğlu Patoloji Doç. Dr. Devrim Bektaş KBB Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Soylu Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Özerk Okutan Beyin Cerrahi Uzmanı Doç.Dr. MuraT Başkurt Kardiyoloji Doç.Dr. Ahmet Kırbaş Kalp ve Damar Cerrahı Doç.Dr. Arif Bahar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hasan Ulusoy Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel Hematoloji Doç. Dr. Ayla Gökmen Hematoloji Yrd. Doç. Dr. Hacı Akar Kalp ve Damar Cerrahısı Yrd. Doç. Dr. Kenan Durna Kardiyoloji Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı Kardiyoloji 32 Amniosentez tarihe mi karışıyor? Yeni noninvaziv test çok güvenli. SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Kurtuluş Okutan Medicana Kurumsal İletişim Direktörü Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. ADRES: Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul [email protected] TEMPO DERGİSİ: Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-24, 34387, Şişli, İstanbul [email protected] Tel: +90 212 410 33 10 BASKI: Doğan Ofset Yayıncılık ve Matbaacılık A.Ş Sanayi Mahallesi 1650. Sokak No:2 Doğan Medya Tesisleri Esenyurt/İstanbul 0212 622 19 62 İLKBAHAR 2014 2 6 Kısa haberler İçindekiler 12 Medicana’da yenilikler bitmiyor 54 Medicana Sağlık Grubu, yönetim merkezini Koza Plaza’ya taşıdı. 18 Diyabetik retinopatiye dikkat! Gülüş tasarımı ile kusursuz bir görüntüye kavuşun Dişleriniz sağlıksızsa görüntünüz mükemmel olamaz. Tedavi edilmezse körlüğe yol açıyor. 21 Dünya, Türk robotunun peşinde İbn-i Sina Avrupa Üroloji Kongresi’nde tanıtılacak. 22 Şeker hastalarını bekleyen büyük tehlike Diyabetik ayak uzuv kayıplarına yol açabiliyor. 24 Mamografi hayat kurtarır Meme kanserinden korunmak için tetkiklerinizi yaptırın. 26 Tam tıkalı bacak damarı açıldı 65 yaşındaki A.T. artık rahatça yürüyor. 27 Bizden haberler Barter’la sağlıklı kalın 28 Polikistik over sendromu ile nasıl başa çıkılır? En etkili tedavi, yaşam şeklinin düzenlenmesi. 30 Kadınların kabusu vajinusmus 50 Bahar alerjisi deyip geçmeyin Saman nezlesi ve alerjik astım bahar aylarında çocuklarda sık görülüyor. Cinsel terapi ile yüzde yüze yakın tedavi sağlanıyor. 34 El mikro cerrahisi mucizeler yaratıyor İyi yetişmiş bir ekip ve donanımlı bir hastane çok önemli. 36 Kanseri önlemek elimizde 14 Sağlıklı beslenin, daha fazla hareket edin ve kontrollerinizi yaptırın. Aort anevrizmaları Her yıl 5 bin kişi hayatını kaybediyor. 38 Bel ağrılarına son! Endoskopik mikrocerrahi ile etkili tedavi sağlanıyor. 40 Böbrek yetmezliği önlenebilir Belirtiler başlamadan kontrollerinizi yaptırın. 43 Sağlığına vatanında kavuştu Hollanda’da yaşayan fıtık hastası Şükrü Türk anlattı. 44 Unutkanlığı hafife almayın 46 Çocuğunuz altını ıslatıyorsa nedeni siz olabilirsiniz Küçükken altını ıslatan ebeveynlerin çocuklarında da aynı durum görülüyor. Alzheimer hastalığı, yaşlıları bekleyen büyük tehlikelerden. 49 İlk akraba dışı ilik nakli yapıldı Lösemili erkek hastaya ABD’li bir kadının iliği nakledildi. 52 Iraklı çocuk normal görmeye başladı 11 yaşındaki Hüseyin başarılı bir ameliyat geçirdi. 53 Tüp bebekler aynı gün doğdu Tüp bebek tedavisi gören üç hastadan ilginç tesadüf. 57 Yeni yüz ve alına kavuştu Altı aylık bebek başarılı bir ameliyat geçirdi. 58 Vitaminler ne kadar masum? Fazladan alınan vitamin her şeyden önce karaciğeri yoruyor. 60 Şimdi detoks zamanı Sizi hafifletecek çok özel tarifler. 62 Çölün ortasındaki cennet Dubai, “Coğrafya kaderdir” sözünü yalancı çıkarıyor. İLKBAHAR 2014 İL 5 Kısa kısa Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor M edicana International Ankara Hastanesi, 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde kadınlarda en yaygın görülen tür olan meme kanserinin erken tanı ve tedavi yöntemleri üzerine bir söyleşi düzenledi. Etkinlikte Prof. Dr. Barış Diren, Prof. Dr. Haluk Alagöl ve Prof. Dr. Kaan Oysul tanı ve tedavide uygulanan son teknoloji hakkında bilgi verirken, katılımcıların sorularını da yanıtladı. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Alagöl, her yeni doğan 8 kızçocuğundan 1'inin, 80 yaş üzerinde yaşarsa meme kanseri olduğunu eğer ailede varsa riskin daha da arttığını söyledi ve kanserde ‘aile öyküsü’ olan kişilerin 35 yaşından itibaren yakın takipte olmasının önem taşıdığını vurguladı. Radyasyon Uzmanı Prof. Dr. Barış Diren ise, erken tanı durumunda kanserin yüzde 98 oranında tedavi edilebildiğini söylerken, bu alanda yeni bir teknik olan ve yağ dokusu sertliğini ölçen elastografiyle, ultrasonda masum çıkabilen bir kitlenin kötü huylu olduğunun saptanabildiğini kaydetti. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kaan Oysul da yeni radyoterapi tekniği hakkında şunları söyledi: “Artık radyoterapiyi yalnızca hastalıklı bölgeye uyguluyoruz. Bu teknikle radyoterapide yan etkilere karşı kalp, akciğer ve diğer meme çok daha iyi korunuyor. Ameliyat esnasında kullanılıyor ve yaklaşık 20 dakika sürüyor. Böylece 6 haftalık tedavi süresinden de tasarruf ediliyor.” Down sendromlu çocuklara sünnet M edicana International Ankara Hastanesi, Or-An Rotary Kulübü ile birlikte durumu elvermeyen ailelerin çocuklarının sünnetlerini gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Çocuk Cerrahisi Bölümü'nden Operatör Dr. Banu Kumrulu tarafından 10 Ocak 2014 Cuma günü ‘down sendrom’lu dört çocuğun sünneti gerçekleştirildi. Süsleme ve ikramlarla renklendirilen sünnet törenine ailelerin yanı sıra Medicana Internetional Ankara Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Gülay Kılıç ve Rotary Kulübü temsilcileri katıldı. Operatör Dr. Banu Kumrulu, down sendromlu çocukların sünnet işlemlerinin hiperaktivite ve mental gerilik sebebiyle kesinlikle genel anestezi altında gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtirken, diğer sistem anomalileri ve yara iyileşmesinin gecikebilmesi sebebiyle sünnet için çocuğun genel durumunun en iyi olduğu zamanın seçilmesi gerektiğini vurguladı. 6 ABD'li Vali Yardımcısı Thomas, Medicana International Ankara'yı seçti A BD Illinois Eyaleti Vali Yardımcısı Cristal Thomas, 29 Ocak 2014 Çarşamba günü Medicana International Ankara Hastanesi'ni ziyaret etti. Thomas, özel hastaneciliğin geldiği nokta açısından etkilendiğini belirttiği Türkiye'deki temasları çerevesinde, sektörden yalnızca Medicana International Ankara'ya ziyarette bulundu. ABD'li Vali Yardımcısı Thomas, gerçekleştirilen toplantıda, Genel Müdür Oğuz Engiz'den Medicana International Ankara Hastanesi ve Türkiye'deki özel sağlık sektörü hakkında bilgi aldı. Toplantıya Medicana International Ankara Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Başhekim Yardıcısı Uzm. Dr. Deniz Alpay ile Hastane profesörlerinden Barış Diren ile Cem Sungur da katıldı. İLKBAHAR 2014 Medicana International Ankara'dan radyocerrahi ve radyoterapide son teknolojiler eğitimi M edicana International Ankara Hastanesi, hastalar için daha konforlu bir alternatif sunan CyberKnife teknolojisini bir eğitim programı kapsamında diğer hastanelere anlattı. ‘Stereotaktik Radyocerrahi ve Stereotaktik Beden Radyoterapisi Uygulamaları Kursu’, 18 Ocak 2014 Cumartesi günü Medicana International Ankara Hastanesi'nde gerçekleştirildi. Tüm gün süren eğitimde bu yeni tedavi konseptini uygulayan merkezlerle tecrübe alışverişi yapılırken, uygulamayanlara ise bilgi aktarımı sağlandı. Katılımın sınırlı tutulmasına rağmen eğitime, üniversite ve kamu hastaneleri ile özel hastanelerden yaklaşık 80 temsilci katıldı. Program kapsamında Medicana International Ankara Hastanesi'nden Medikal Fizik Uzmanı Haluk Orhun'un açılış konuşmasıyla başlayan eğitimde, CyberKnife Radyocerrahi Merkezi'nden Prof. Dr. Kaan Oysul ile Prof. Dr. Sait Şirin, ‘Stereotaktik Beden Radyoterapisi ile Stereotaktik Radyocerrahi Klinik Uygulamaları’ konularında birer sunum yaptı. Prof. Dr. Kaan Oysul, CyberKnife teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi: "Görüntüleme, bilgisayar ve robot teknolojilerinin ilerlemesi sonucunda geliştirilen ‘cyberknife radyocerrahi’ sistemi artık kanser tedavisinde belli hastalıklarda cerrahi tedaviye bir alternatif veya tamamlayıcı yöntem olarak yüksek başarı ile kullanılıyor. Bu sistem radyasyonu milimetrenin altında bir hassasiyetle kullanarak vücuttaki tümörlü dokuya bir çeşit cerrahi işlem uyguluyor, tümör hücrelerini öldürüyor. Tedavi tümörün büyüklüğü ve yerleşim yerine göre 1-5 günde tamamlanıyor ve hasta ertesi gün işine dönebiliyor. Hasta tedaviyi hiçbir ağrı duymaksızın çok rahat tolere ederken, yoğun bakım sürecine ihtiyaç duyulmuyor. Bu sistemle tedavi edilebilen hastalıklar arasında beynin iyi ve kötü huylu tümörleri, beynin damarsal hastalıkları, omurga, prostat, akciğer, karaciğer, böbrek tümörlerini saymak mümkün.” Sağlıklı bir nefesin Türkiye’den Viyana’ya uzanan yolculuğu V Sağlığın A-B-C’si B ahçelievler Doğa Koleji öğrencileri “Dersimiz sağlık” diyerek Bahçelievler Medicana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Süleyman Kumbasar ve Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Beyazıt Kılıç ile buluştu. Sohbet esnasında sordukları sorularla sağlıkları için neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenen öğrenciler, doktorlarından korkmadan özgürce konuşabileceklerinin farkına vardılar. iyana’da yaşayan Vedat Yılmaz (35) uzun zamandır burun tıkanıklığına bağlı olarak nefes alma problemi yaşıyordu. Yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren bu rahatsızlık sebebi ile daha önce Viyana’da iki defa operasyon geçiren Yılmaz bir türlü sağlığına kavuşamamıştı. Birkaç ay önce bir televizyon programında dinlediği Bahçelievler Medicana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Volkan Kahya ile tanışan Yılmaz, doktoruyla yaptığı görüşme sonucunda yeniden tedavi olma kararı aldı. Başarılı bir operasyon süreci geçiren Yılmaz, yeniden sağlığına kavuşmanın huzuru ile Viyana’ya döndü. İLKBAHAR 2014 7 “Gözlük mü? Sanırım artık ihtiyacım yok!” Kısa kısa TAV çalışanlarına seminer: H3N2 ve güçlü bağışıklık M edicana International Ankara Hastanesi, 21 Ocak 2014 Salı günü Esenboğa Havalimanı'nda TAV personeline ‘H3N2 ve Güçlü Bağışıklık’ isimli bir seminer düzenledi. Seminerde Medicana International Ankara Hastanesi İç Hastalıklar ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Sungur ile Diyetisyen Vuslat Bakay konuştu. Ayrıca etkinlik kapsamında katılımcıların beden kitle indeksi ölçüldü. Medicana International Ankara Hastanesi İç Hastalıklar ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Sungur, H3N2 virüsünden korunmak için aşıdan başka çare olmadığını, ama doğru beslenmenin genel itibariyle enfeksiyonlara karşı vücut direncinin artırılmasında etkisi olduğunu söyledi. Sungur, sunumnda paylaştığı verilerle, grip salgınlarında uluslararası hava trafik hacminin önemli bir haberci olduğuna da işaret etti. Medicana International Ankara Hastanesi Diyetisyeni Vuslat Bakay da, C vitamini ve çinkonun yeterli alımının semptomları iyileştirdiğini ve soğuk algınlığı gibi solunum yolu enfeksiyonlarının süresini kısalttığını belirtti. Bakay ayrıca, stres ve uyku bozukluğu yaşayanların hastalıklara daha kolay yakalandığına dikkat çekti ve kahkaha atmanın, kişilerde endorfin salgısını arttırdığını, soğuk algınlığı ve öksürüğe karşı koruduğunu söyledi. Medicana International İstanbul Hastanesi doktorları Karadeniz FM’de T ürkiye’nin en çok dinlenilen radyolarından 98.20 Karadeniz FM’de sevilen radyo programcısı Müge Barutçu’nun sunduğu ‘Müge’nin Oltası programına Medicana International İstanbul Hastanesi Uzmanları konuk 8 olmaya devam ediyor. ‘Müge’nin Oltası programında, her hafta salı günleri 13:00-14:00 saatleri arası, dinleyiciler farklı sağlık konularıyla ilgili bilinmeyenleri öğreniyor ve uzmanlara canlı canlı sorularını iletiyor. Bugüne kadar Kulak Burun Boğaz, Kardiyoloji, Fizik Tedavi, Beyin, Sinir Omurilik Cerrahi, Üroloji, Plastik, Estetik ve Rekonstruktif Cerrahi, Gastroenteroloji konularında uzman doktorlarımızı ağırlayan programın farklı konularda ve farklı uzmanlıklarla yayınları devam edecek. İLKBAHAR 2014 K atarakt sebebi ile uzun zamandır görme problemi yaşayan ünlü tiyatro oyuncusu Yıldırım Göcek, Bahçelievler Medicana Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde Op. Dr. Nilay Kandemir ve Op. Dr. Özgür Yaşar tarafından gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla yeniden sağlıklı gözlere sahip olmanın sevincini yaşıyor. Operasyon sonrasında sorunsuz bir süreç geçiren Göcek’in, mizahi yönüyle renk kattığı keyifli anları Bahçelievler Medicana Ailesi gülümseyerek hatırlıyor. El ele verelim, kanseri yenelim M edicana International İstanbul Hastanesi Kanser Merkezi, 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde Beylikdüzü Belediyesi’nin konuğu oldu. Kültür merkezinde yapılan panelde, Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar, Nükleer Tıp Uzmanı Doç. Dr. Meryem Kaya, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Öznur Aksakal konuk oldu. Kanser nedir, nasıl tedavi edilir, kanser tarama metotları, kanser cerrahisi, kanser riskleri üzerine konuşuldu. Yeni bir yıl birlikte olsun! M edicana International İstanbul Hastanesi Hasta Hizmetleri yeni yıla girerken tüm yatan hastaları ziyaret ederek yeni yıl coşkusunu onlarla paylaştı. Hastaları tek tek ziyaret ederek onlar için hazırlanan armağanlarını takdim ederken, yeni senenin her şeyden önce sağlık, huzur ve mutluluk dolu geçmesini temenni ettiler. Hastaların yüzlerindeki ufak bir tebessümün bile ne kadar önemli olduğunun farkında olan Hasta Hizmetleri çalışanları, herkese sağlıklı bir yıl geçirmelerini diledi. Uzman hemşire yepyeni bir kitaba daha katkıda bulundu M edicana International İstanbul Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörü Uzm.Hemşire Gülay Kaçar başarılarına bir yenisini daha ekledi. Editörlüğünü Prof.Dr. Zehra Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi tarafından yeni yayınlanan ‘Kronik Hastalıklar ve Bakım’ adlı kitabın ‘Kronik Böbrek Yetmezliği ve Bakım’ bölümü Hemşirelik Hizmetleri Direktörümüz Uzm.Hem.Gülay Kaçar tarafından yazıldı. Kaçar’ın daha önce bölüm yazarlığı/editörlüğünü yaptığı; ‘Hemodiyaliz Hemşireliği Uygulamaları’, ‘Hemşirelik Süreci Uygulamaları Örnekleri’, ‘CTF Hemşirelik Bakım Protokolleri’, ‘Sağlık Kurumlarında İletişim’ adlı kitapları da bulunuyor. Erol Evgin Medicana Çamlıca Hastanesi’nde check-up yaptırdı Y ılların eskitemediği, Türk Pop müziğinin duayenlerinden Erol Evgin, Medicana Çamlıca Hastanesi’nde kapsamlı check-up yaptırdı. Ünlü sanatçı, kontrollerinin ardından yaptığı açıklamada sağlığının çok iyi ve tüm değerlerinin normal düzeyde olduğunu açıkladı. Ünlü sanatçı, Medicana Çamlıca Hastanesi check-up Uzmanı Dr. Mehmet Erdoğan’a ve tüm ekibe teşekkür ederek hastaneden ayrıldı. İLKBAHAR 2014 9 Medicana’dan diş taraması Ö Kısa kısa zel Medicana Konya Hastanesi tarafından ‘Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’ dolayısıyla öğrenciler diş taramasından geçirildi. Özel Medicana Konya Hastanesi Diş Hekimi Zafer Gölcü, Özel Türmak Eğitim Kurumları bünyesinde eğitim gören toplam 150 öğrencinin ağız ve diş sağlığına yönelik muayenelerini gerçekleştirdi. Zafer Gölcü ağız, diş ve çene ile çevre dokularındaki yapıları muayene ederek tespit edilen hastalıklar ve problemleri ailelerine ulaştırılmak üzere rapor etti. Muayeneden sonra Gölcü, öğrencilere diş fırçalamanın önemi, diş ipi kullanmanın yararları ve dişlere zarar veren gıdalar hakkında bilgi verdi. Medicana Sinop memur-sen ile anlaşma imzaladı M edicana Samsun Hastanesi’nin kurumsal sağlık anlaşmaları hız kesmeden devam ediyor. Hazırlanan protokol; Medicana Hastanesi Genel Müdürü Vahap Doğan ve Sinop Memur –Sen İl Başkanı Ramazan Açıkgöz arasında imzalandı.Yapılan protokol kapsamında bilgi veren Medicana Samsun Hastanesi Genel Müdürü Vahap Doğan; Medicana Samsun Hastanesi’nin açıldığı günden itibaren yapmış olduğu kurumsal sağlık anlaşmalarına Sinop Memur –Sen ve bağlı 10 sendikayı da katmış olmaktan onur duyduğunu, kaliteli sağlık hizmetlerini uygun ekonomik koşullarla Samsun ve bölge halkının hizmetine sunuyor olmanın en önemli öncelikleri arasında yer aldığını belirtti. Protokole göre; Medicana Samsun Hastanesi ve Sinop Memur –Sen arasında; tüm üyeler,üyelerin bakmakla yükümlü olduğu birinci dereceden aile bireylerinin yararlanabileceği, kapsamlı bir sağlık hizmeti anlaşması yapıldı. 10 Kadrajdan yaşam sergisi Ö zel Medicana Konya Hastanesi tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla ‘Kadrajdan Yaşam’ fotoğraf sergisi ve ‘Meslek Hastalıkları’ konulu sağlık semineri düzenlendi. ‘Kadrajdan Yaşam’ fotoğraf sergisinin açılışını, Konya Basın Yayın Enformasyon İl Müdürü Tuncay Karabulut, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adem Alemdar, Medicana Sağlık Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan, Medicana Konya Hastanesi İcra Kurulu Başkanı Lütfi Şimşek, Medicana Hastanesi Genel Müdürü Belgin Danış gerçekleştirdi. Böyle bir sergiye ev sahipliği yapmaktan dolayı memnuniyet duyduğunu ifade eden Özel Medicana Hastanesi Genel Müdürü Belgin Danış, “Biz basın emekçileriyle hastaneciliği bir anlamda aynı platformda buluşturuyoruz. Sizler de gece gündüz demen çalışan bir mesleğin mensuplarısınız. Bizler de öyle. Bu nedenle basın emekçileri ile sağlıkçıların çok fazla ortak yanı olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu. Sergide 8 basın kuruluşundan 34 gazetecinin fotoğrafları yer aldı. İLKBAHAR 2014 Medicana’dan İlkadım Kaymakamlığı personeline ergonometri semineri M edicana Samsun Hastanesi tarafından İlkadım Kaymakamlığı personeline ‘Ergonometri’ semineri verildi. İlkadım Kaymakamı Ahmet Narinoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı seminere konuşmacı olarak Medicana Samsun Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümünden Uz. Dr. Hüseyin Turan katıldı. Seminerde; ergonominin ne olduğu, iş yaşamındaki öneminden bahsedildi. Slayt sunumu eşliğinde gerçekleştirilen seminerde Uz. Dr. Hüseyin Turan; ergonominin amacının; kaza ve yaralanmaları önlemek, yorgunluğu ve insan vücudunun aşırı kullanımını, işe devamsızlığı, zaman kaybını, kaza ve rahatsızlıklara bağlı tazminatları en alt düzeye indirmek, verimliliği, kaliteyi, güvenliği, konforu ve üretkenliği en üst düzeye çıkarmak olduğuna değindi. İş yaşamında verimliliğin, işin yapıldığı ortamın özellikleriyle de yakından ilgili olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Hüseyin Turan; ergonomi eğitimi sayesinde ofis içi duruş bozukluklarının ve dolayısıyla bu türlü mesleki hastalıkların önüne geçilebileceğinin altını çizdi. ‘Arabaşı Gecesi’ndeydik A Yenidoğan ev ziyareti M edicana Samsun Hastanesi, evlat sahibi olmanın sevincini yaşayan ailelere ‘Yenidoğan Ev Ziyareti’ uygulamasını başlattı. Bu uygulama ile bebeğin ilk bir ay içindeki tüm sağlık kontrolleri evde yapılıyor. Yeni doğan döneminde bebeklerin sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ve enfeksiyon hastalıklarından korunması büyük önem taşıyor. Bu dönemde bebeklerin sağlıklarının korunması gelecekte de sağlıklı olmalarının garantisi sayılıyor. Medicana Samsun Hastanesi tarafından hazırlanan ‘Yeni Doğan Ev Ziyareti Programı’ bebeğin sağlığının korunması, ailenin rahatlatılması ve zaman tasarrufu açısından önemli avantajlara sahip. Yeni Doğan Ev Ziyareti ekibinin ziyaret ettiği aileler, bu hizmetin bebek ve anne açısından çok önemli olduğunu söylediler. vrupa Bardaşlılar Derneği tarafından 4 Ocak 2014’te düzenlenen ‘Arabaşı Gecesi’ne katılan Vivamedicana, büyük ilgiyle karşılandı. Konyalı yurttaşlar ile bir araya gelen Vivamedicana yöneticileri, Türkiye’de özel hastaneciliğin öncülerinden olan Medicana Sağlık Grubu’nun Anadolu’da atan kalbi Konya Medicana Hastanesi hakkında bilgi sahibi oldular. Geceye katılan Bardaşlı katılımcılar arasında düzenlenen çekiliş sonucunda üç kişi, Medicana Konya Hastanesi’nden check-up hediyesi kazandı. Vivamedicana Hollanda Ulusal Sağlık Fuarı’na katıldı V ivamedicana, her yıl ocak ayında Hollanda’da gerçekleşen ve Hollanda’nın en büyük fuarlarından biri olan ‘Ulusal Sağlık Fuarı’na katılarak, Türkiye’deki sağlık turizmi çalışmalarının tanıtılmasına katkıda bulundu. Medicana Sağlık Grubu, yurtdışında yaşayan hastalara sunulan hizmet ve tedaviler hakkında bilgi sahibi olan ziyaretçiler son derece memnun kaldılar. Vivamedicana Utrecht Ulu Camii Mega Kermes’te büyük ilgi gördü V ivamedicana 25-29 Aralık tarihlerinde Utrecht bölgesinde yer alan Utrecht Ulu Camii’nde düzenlenen Mega Kermes’e katıldı. Çok sayıda Türk ve Hollandalı katılımcının ziyaret ettiği kermeste, Vivamedicana standına ilgi yoğun oldu. Medicana Konya Hastanesi Beyin İLKBAHAR 2014 ve Sinir Cerrahı Dr. Mehmet Özerk Okutan ziyaretçiler ile biraya gelerek sohbet etti ve hasta olanların şikâyetleriyle ilgilendi. Katılımın oldukça yüksek olduğu Mega Kermes’te, katılımcılar Vivamedicana’nın sunduğu üst düzey sağlık hizmetleri hakkında bilgi sahibi oldular. 11 Bizden Haberler MEDICANA’DA YENİLİKLER BİT Medicana Sağlık Grubu yöneticileri, yeni yönetim ofisinde bir arada. Çalışma ofisleri modern ve ferah. 12 İLKBAHAR 2014 A TMİYOR 2 Medicana Sağlık Grubu'nun Koza Plaza'daki Danışma Masası. Avrupa Merkez Ofisi’ni geçen yıl Hollanda Zaandam’da açan Medicana Sağlık Grubu, Türkiye’deki çalışma alanını ise, Çamlıca Merkez Ofisi’nden Koza Plaza’ya taşıdı. Yenilikler bunlarla da bitmiyor. Çünkü ‘Medicana’nın önümüzdeki 5 yıllık projeksiyonu şimdiden hazır. 013 yılının verimlilik bazlı büyüme rekorunu, zincir hastaneler klasmanında en yakın rakibine 40 puan farkla kıran, Medicana Sağlık Grubu, 2014 yılına da aynı hedef ve istikrarla başladı. Sektörün en tecrübeli ve nitelikli kadrolarını istihdam eden grubumuz, geniş çalışma alanını Çamlıca merkez ofislerinden Koza Plaza’ya taşıyarak bir büyük adım daha attı. Verimli ve kompakt bir ofis alanında tüm detaylar düşünülerek yapılan mimari düzenlemeler, 2014 yılına da şüphesiz daha başarılı bir Medicana olarak yansıyacak. Çift toplantı salonuna sahip merkezimiz dünyanın her bölgesine telekonferans yapabilecek teknoloji ile donatıldı. Direktörlerimizin, grup müdürlerimizin ve uzmanlarımızın ayrı ayrı çalışma ofislerine sahip olduğu merkezimizin her ofisinde iletişim ve konfor, yoğun çalışma temposuna ayak uyduracak şekilde planlandı. Sektörün daha önceki aylarda duyurularımızla haberdar olduğu gibi, Avrupa Merkez Ofisimiz Hollanda Zaandam’da 30 Kasım 2013 tarihi ile açılmış ve Avrupa’daki büyük bir eksikliği kapatmıştı. Şimdi mart ayı içerisinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ofislerimizin merkezi durumunda bulunacak, Middle East Viva Medicana Irak’ta açılıyor. Çok yakın zamanda bu gelişme ile ilgili haber ve fotoğrafları da iletişim bölümümüz sizlerle paylaşacak. Önümüzdeki 5 yıl boyunca tüm büyüme ve yatırım planlamalarını yapmış, insan kaynağı ve organizasyonunun niteliğine güvenen Medicana Sağlık Grubu, sektörün öncü ve lider sağlık grubu olma hedefine çok kısa zamanda ulaşacaktır. Tüm bu başarılı ve gurur duyduğumuz haberler vesilesiyle merkez kadrolarımızda bulunan tüm çalışma arkadaşlarıma yeni çalışma ortamlarının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim. İLKBAHAR 2014 Reha Özkaya Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatör CEO 13 Aort a yüzün Kalp ve Damar Aort anevrizmaları sinsi seyreder. Ya hiç bir şikayete neden olmaz ya da ileri dönemlerinde yol açtıkları şikayetler insanlarda çok sık görülen şikayetler olduğundan pek doktor kontrolünden geçme ihtiyacı oluşturmazlar. 14 İLKBAHAR 2014 t anevrizmaları Her yıl 5 bin kişi ünden hayatını kaybediyor 55 yaş üzerindeki erkeklerin en az bir kez aort anevrizması kontrolünden geçmesinde yarar var. Aort çaplarında az da olsa genişleme olanların altı ayda veya yılda bir takip edilmeleri gerekiyor. Medicana International Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Neyyir Tuncay Eren, aort anevrizmaları hakkında bilgiler verdi. A nevrizma nedir? Aort damarı kalbimizin attığı bütün temiz kanı vücudumuza dağıtan en büyük ana atardamardır. Çeşitli nedenlerle bu damarda ortaya çıkan lokalize genişlemelere anevrizma denir. Bir genişlemenin anevrizma ismini alması için damarın bilinen çapının en az yarısı kadar artmış olması gerekir. Aort damarı genellikle 4 kısımda incelenir. Yapılan çalışmalar, damarlarımızın yaşamın erken yıllarından itibaren yıpranmaya başladığını gösteriyor. Çocukluk çağlarında bile atardamarlarda yağ ve kalsiyumun birikmeye başlar. Bu nedenle damar sağlığımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Damarlardaki bu genişlemenin nedenleri nedir? Yıllar içinde damar duvarlarında halk arasında kireçlenme diye bilinen gelişmeler olur. Kalsiyum, kolesterol ve diğer bazı materyaller damar duvarında birikerek damar elastikiyetini azaltırlar. Böylece kan basıncının yükselmesi ile aort duvarında ortaya çıkan ilerleyici basınç artışı damarda genişlemelere neden olur. ‘Aort anevrizması’ denilen bu lokalize genişlemeler bugün özellikle endüstriyel toplumlarda ciddi bir sağlık sorunu oluşturuyor. İstatistiklere göre 45-55 yaş arasındaki her 100 erkekten yaklaşık ikisinde aort anevrizması mevcut. PROF. DR. NEYYİR TUNCAY EREN 70 yaş üstü erkeklerde ise bu oran Çıkan Aorta Arkus (Yatay) Aorta İnen Aorta (Göğüs Bölümü) Diyafram Böbrek Damarları Karın Bölgesi Aortu Aortun Bölümleri İLKBAHAR 2014 Bacaklara Giden Damarlar 15 Kalp ve Damar yüzde 10, yani 70 yaş üstündeki her 10 erkekten birisinde anevrizma mevcut. Kadınlarda ise erkeklere göre çok daha az rastlanır. Belirtileri neler? Anevrizmaların ilginç tarafı genellikle uzun süre hiçbir rahatsızlığa sebep olmamalarıdır. Karın bölgesinde yerleşmiş olanlar belirli bir büyüklüğe geldikten sonra bazen mide ağrısı, hazımsızlık, sırt ağrısı, bel ağrısı, tuvalet alışkanlıklarının bozulması gibi hastalığa özgü olmayan belirtiler ortaya çıkabilir. Göğüs bölümünde yerleşmiş olanlar ise sırt ağrısına, seste kısıklık, çatallaşmaya veya yutma problemlerine neden olabilir. Ancak bu belirtiler hem anevrizma belli bir büyüklüğe geldikten sonra ortaya çıkmaya başlar, hem de birçok kişide olabilen belirtilerdir. En korkulan taraf yırtılmalardır Anevrizmaların en korkulan tarafı yırtılmalarıdır. Aort anevrizmalarında yırtılma iki şekilde 16 olur. Bir grup yırtılma içeri doğru olur. Yani damarın dış bütünlüğü bozulmamakla birlikte, en iç tabakada oluşan bir yırtık nedeniyle kan damar duvarının içine girer. Şiddetli bir ağrı ile başlayan bu duruma ‘diseksiyon’ diyoruz. Diseksiyon, aortun kalbe yakın olan bölümlerinde olmuşsa çok büyük tehlikelere neden olur. Bu hastaları tespit ettiğimiz anda gece gündüz demeden acil olarak ameliyata alırız. Acil olarak ameliyata alınmayan hastaların neredeyse yüzde 80’i bir-iki gün içinde hayatını kaybeder. Diğer bir yırtılma ise gerçek yırtılmadır. Anevrizma nedeniyle genişlemiş damar duvarı iyice zayıflamış yerlerinden dışarı doğru yırtılabilir. Anevrizması yırtılan kişilerin büyük bir kısmı ne yazık ki hastanelere ulaşsa bile hayatını kaybediyor. Türkiye'de her yıl yaklaşık 4 binden fazla kişinin bu nedenle öldüğü düşünülüyor. Aort anevrizmalarının büyük bir kısmı (yüzde 70’i) karın bölgesindeki aortada yerleşir. Genel- İLKBAHAR 2014 likle de belirgin bir şikayete neden olmazlar. Bu nedenle de çoğunlukla tesadüfen tespit edilirler. Daha şansız hastalar ancak yırtıldığı zaman anevrizmaları olduğunu öğrenirler ki bu çok geç bir bilgidir. Ancak bu belirtiler çok az hastada olur ve olduğunda da çoğunlukla başka birçok hastalığa atfedilebilir. Bu nedenle uyanık olmak hayat kurtarıcıdır. Genişleyen aortun dejenere olmuş duvarlarında çoğunukla pıhtılar oluşur. Bazı hastalar bu pıhtılardan kopan parçaların bacak damarlarını tıkamasıyla ortaya çıkan gürültülü tablo ile karşılaşır. Risk faktörleri nelerdir? Risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz; 1. Sigara kullanımı 2. Aile hikayesi: Ailede bilinen aort anevrizması olgularının varlığı 3. Yüksek tansiyon 4. Erkek cinsiyet 5. Yüksek kolesterol-trigliserid düzeyi 6. Damar sertliği gelişimi 7. Kronik tıkayıcı akciğer hastalığının varlığı 8. Bazı genetik koşulların varlığı Anevrizma oluşumunda genetik faktörlerle ortaya çıkanları ayrı değerlendirmek gerekir. Özellikle vücudun hücreleri bir arada tutmakla görevli bağ dokusunun oluşumunu bozan bazı hastalıklarda anevrizma görülme sıklığı çok yüksektir. Bu hastalıkların başında çok bilinen ‘marfan sendromu’ gelir. Marfan sendromunda bağ dokusunun en önemli yapı taşlarından birisi olan fibrilin1 proteininde sorun vardır. Bu da bağ dokusunda fibrilin 1 proteinini ne kadar ve nasıl yapılması gerektiğini söyleyen gende bir bozukluk vardır ve bu nedenle dokular lüzumundan fazla elastiktir. Yapılan çalışmalar ortalama her 5 bin kişiden birinin marfan sendromu olduğunu gösteriyor. Bu hesapla Türkiye'de 15 bin civarında marfan sendromlu hasta olduğu tahmin edilebilir. Bağ dokusu vücudumuzda her yerde olduğu için marfan sendromu kalp, kalp kapakları, damarlar, iskelet sistemi, göz gibi organları yaygın olarak etkiler. Bu nedenle marfan sendromlular genellikle uzun boylu, uzun parmaklı, esnek eklemli bazen kalın camlı gözlükler kullanmayı gerektiren görme problemleri olan kişilerdir. Marfan sendromunda aort anevrizması genellikle çok daha erken yaşlarda gelişir. Kalp kapağı problemleri sıklıkla bu genişlemeye eşlik eder. Diseksiyon veya yırtılma olayı da aterosklerotik anevrizmalara göre daha genç yaşta ve daha sık görülür. Bunun için marfan sendromlu hastalarda ortaya çıkan anevrizmalarda müdahelede biraz daha erken davranırız. Marfan sendromlu insanların çocuklarında da sıklıkla marfan sendromu görülebilir. Bu nedenle fiziksel özellikleri yukarıdaki tanımlara uyan veya ailelerinde anevrizmadan erken yaşlarda ölüm hikayesi olanların çocuk sahibi olmadan önce böyle bir hastalıkları olup olmadığını araştırmalarında yarar var. Tedavisi nasıl yapılıyor? Genellikle karın bölgesindeki ortun çapı 2- 2.5 cm arasındadır. Bunun 5-5.5 cm’e ulaşması ile yırtılma riski artar. Bu nedenle bu çapa gelmiş aortlara müdahele edilmelidir. Eskiden bu müdahaleleri daima açık ameliyatlar tarzında yapıyorduk. Yani karın bölgesi açılıp, Sessiz anevrizmaya ulaşıseyirlerinden lıp, genişlemiş olan dolayı damar çıkarılarak anevrizmaların yerine uygun çap ve özellikte suni damar yırtılmaları yerleştirilirdi. Son10 nedeniyle yılda anevrizma ameölümler olur. liyatları da gelişen teknolojiden nasibini Hastaların çok büyük bir aldı. Bu tür müdaönemli bir kısmının yırtılma halelerin kısmını artık karın ile birlikte bölgesini açmadan yapıyoruz. Hatta hastaneye çoğunlukla işlem sıgidecek kadar rasında hasta uyanık vakti olmaz. oluyor. Belden yaptığımız bir uyuşturma ile kasık bölgesinden küçük kesilerle anevrizmanın içine ‘stentli greft’ dediğimiz bir suni damarı yerleştiriyoruz. Yaklaşık bir saat süren bu işlemden sonra genellikle hasta ertesi gün taburcu oluyor ve çok hızlı bir şekilde normal yaşantısına dönüyor. Bu tekniği maalesef bütün anevrizma olgularında uygulayamıyoruz. Özellikle böbrek damarlarına çok yakın yerleşen anevrizmalarda ve bazı şekil bozukluklarında açık ameliyatları uyguluyoruz. Aort damarının kalbe yakın bölümünde, kafa ve kol damarlarının çıktığı bölgede ve göğüs bölgesinde de anevrizmalar gelişebilir. Bazen bu bölgelerden birden fazlasında anevrizma gelişebilir. Karın bölgesinde anevrizması olan hastaların yüzde 18-20’sinde göğüs bölgesinde de anevrizma görülürken, göğüs bölgesinde anevrizması olan hastaların yaklaşık yüzde 70’inde karın bölgesinde de anevrizma görülebilir. Aort anevrizması gibi hayatı tehdit eden bir hastalığın aslında teşhis edilmesi son derece kolaydır. Ben 50 yaş üzerindeki herkesin önce bir defa taramadan geçmesini öneriyorum. Ultrasonla birkaç dakika içinde aort çapları ölçülebilir. Eğer aort çapı 4 cm ve üzerinde ise bu kişileri mutlaka diğer riskler yönünden incelemek ve takibe almak gerekir. İLKBAHAR 2014 Abdominal Aort Anevrizması (A.A.A.) Aort anevrizmalarının büyük bir kısmı (yüzde 70'i) karın bölgesindeki aortada yerleşir (Abdominal Aort Anevrizması ) Açılmış Anevrizma Kesesi Yapay Damar Açık Cerrahi Onarım 17 Göz Hastalıkları DİYABETİK RETİNOPATİYE DİKKAT ŞEKER HASTALI GÖZÜNÜZDEN Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık rastlanılan hastalıklar arasına giren şeker hastalığı yani diyabet, ne yazık ki başka pek çok ciddi hastalığa da davetiye çıkarıyor. Diyabetin uzun dönem hasarlarından biri olan diyabetik retinopati tedavi edilmezse körlüğe bile yol açabiliyor. Medicana Avcılar Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Uzman Dr. Nigar Hüse, bu tehlikeli hastalığın nedenlerini, tedavisini ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Diyabetik retinopati, Tip 1 insüline bağlı diyabetiklerde yüzde 40 ve Tip 2 insülin bağımlı olmayanlarda yüzde 20 oranında görülür. 18 İLKBAHAR 2014 LIĞI N ETMESİN! Ş eker hastalığı gözü nasıl etkiler? Diyabetik retinopati, şeker hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının (ağ tabaka) damarlarının etkilenmesi ile ortaya çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup, diyabetin tedavi edilebilir bir komplikasyonudur. Diyabetik retinopati, Tip 1 insüline bağlı diyabetiklerde yüzde 40 ve Tip 2 insülin bağımlı olmayanlarda yüzde 20 oranında görülür. Ge- UZMAN DR. NİGAR HÜSE nelde iki göz de etkilenir. Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar. Bu oran hastalığın süresi ile artış gösterebilir. Diyabetik retinopatide risk faktörleri neler? • Diyabetin süresi: 20 yılın sonunda Tip 1 diyabetin yaklaşık tamamı ve Tip 2 diyabet hastalarının da yüzde 60’dan fazlasında DR gelişir. • Düzenli metabolik kontrol: Diyabet komplikasyonlarının kötü metabolik kontrol ile ilgili olduğu konusunda giderek artan inanış, kan glukoz seviyesinin normalleştirilmesi yolunda daha agresif çaba gösterilmesine yol açmıştır. • Hamilelik: DR gelişimini hızlandırır. • Hipertansiyon • Böbrek hastalıkları • Sigara içimi, hipelipidemi, anemi ve şişmanlık. Diyabetik retinopatinin evreleri nelerdir? • Basit arkaplan diyabetik retinopati: Ağ tabaka damarlarının tıkanması ve duvarlarının bozulması ile küçük damar genişlemeleri, kan damarlarının retinaya sızması ile küçük retina içi kanamalar, sarı birikintiler görülür. Retinanın makula adı verilen en hassas bölgesi etkilenmedikçe görme yakınması olmaz. Klinik önem taşıyan maküler ödemin bulunmadığı basit arkaplan diyabetik retinopatili gözlerde lazer tedavisi yapılması gerekmez. Bununla birlikte periyodik olarak her sene tetkik edilmesi ve hipertansiyon, anemi veya böbrek yetmezliği gibi eşlik eden faktörlerin mümkün olduğunca düzeltilmesi gerekir. • Makulopati: Zamanla makula bölgesi damarları etkilenince, bu bölgedeki damarların zedelenmesi ile, beslenme bozukluğu, sıvı sızması (ödem) ve bu bölgeye yerleşen kanama ve eksudalar görmeyi etkiler. Hasta bulanık ve az görmeden yakınmaya başlar. • Preproliferatif diyabetik retinopati: Basit arkaplan diabetik bulguların şiddetlenmesi ile karakterizedir. Bu hastaların önemli bir kısmının ileride İLKBAHAR 2014 19 Göz Hastalıkları Diyabetik retinopati, diyabetin uzun dönem organ hasarlarındandır. proliferatif diyabetik retinopati geliştirebileceklerinden ötürü dikkatle izlenmeleri gerekir. • Proliferatif diyabetik retinopati: Bu grup diyabetik nüfusun yaklaşık yüzde 5-10’unu etkiler. Beslenme bozukluğuna cevap olarak retina bazı sinyaller ve kimyasal maddeler oluşturur ve istenmeyen yerlerde yeni damarlar gelişir. Bu yeni damarlar göz içine yoğun kanamaya, etraflarında gelişen ve gözün içini dolduran yumurta akı kıvamındaki jele doğru uzanan bantların yaptığı çekinti ile retinanın yerinden kabarmasına, göz tansiyonunun yükselmesine sebebiyet verir. Bu gelişmeler ise körlükle sonuçlanır. Diyabetli hastalarda göz muayenesi ne zaman ve hangi sıklıkla yapılır? Diyabetik retinopati, diyabetin uzun dönem organ hasarlarındandır. Göz dibinde ilk lezyonlar diyabet başlangıcından yaklaşık 5 yıl sonra görülmeye başlar. Ancak Tip 2 diyabet sinsi başlangıçlı olduğundan hastada diyabet başlangıcı tanı konmasından yıllar öncesidir. Bu nedenle Tip 2 diyabetli hastalarda tanı konduğunda ilk göz muayenesinin yapılması gerekir. Tip 1 diyabetlilerde genel olarak, 10 yaşın üstündekilerde tanı konduğundan itibaren ilk 5 yıl içerisinde ilk göz muayenesinin yapılması önerilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkün. Bu sebeple hastaların hiçbir şikayeti olmasa da yılda 1 kez retina muayenesi olmaları gerekir. Buluğ çağı, gebelik, katarakt ameliyatı, insüline yeni geçiş gibi dönemlerde muayene sıklaştırılmalı. Diyabetin sıkı kontrolü, gerektiğinde insüline geçiş, kan lipid ve kolesterolünün ve diğer dahili problemlerin kontrol altına alınması, sigarayı bırakmak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır, ancak durdurmaz. Bu sebeple kan şeker düzeyleri çok iyi kontrol edilse bile, retina muayeneleri ihmal edilmemeli. Şeker hastalarında 20 kan şekerinin hızlı değişiklikleri ile geçici görme bulanıklıkları da gelişebilir. Katarakt oluşumu da normal topluma göre daha sık görülür. Nasıl bir tedavi uygulanır? Öncelikle hastalar hiperglisemi, hipertansiyon, hiperlipidemi, obezite ve sigara kullanımı gibi kesin ve muhtemel risk faktörlerinin azaltılması ile diyabetin ortaya çıkmasının engellenebildiği ve ilerleyişinin yavaşlatıldığı ile ilgili eğitilmeliler. Hastanın yakınması olmadan göz hekimine başvurması çok önemli. Erken evrede lazer ışık koagülasyonu ile tedavi edilen hastaların yüzde 80-90 civarındaki bir grubunda körlüğü engellemek mümkün olabiliyor. Tedavinin etkinliği ve yöntemleri yaklaşık 40 yıllık çalışmalarla ortaya konuldu. Tedavi için gözün üzerine bir kontakt lens yerleştirilir. Lazer ışığı bu lens vasıtası ile tedavi edilecek bölgelere ulaştırılarak yanıklar oluşturur. İşlem getolore edilebilir, Erken evrede nelde ancak bazı durumlarda lazer ışık ağrı duyulabilir. Lazer koagülasyonu tedavisinin amacı, ile tedavi edilen görmeyi hastanın başvurduğu düzeyde hastaların tutmaya çalışmaktır. yüzde 80-90 Ancak işlemden sonra civarındaki bir miktar görme bir grubunda azalması olabilirse de, ileride görülecek körlüğü daha şiddetli görme engellemek azlığının engellenmesi mümkün açısından bu kabul edilebilir. İşlemden olabiliyor. hemen sonra görme yakınmaları artabilir. Ancak bir süre sonra eski düzeye döner. Lazer tedavisi tıkanmış olan damarları açamaz. Sadece sızıntı (ödem) bölgelerine ve yeni gelişen damarlara etki edebilir. Lazerin başarısı, hastanın erken başvurusu ile doğru orantılı. Son yıllarda lazer tedavisine rağmen ilerleme olduğunda, neovasküler glokom varlığında, lazere engel kanama varsa ve cerrahi öncesi ayrıca makula ödeminin tedavisinde lazer tedavisine yanıt vermeyen olgularda göz içi enjeksiyon uygulamaları yapılabiliyor. Bu tedavi yönteminde göz içerisine küçük bir iğne ile ile özel ilaçlar enjekte ediliyor. İşlem çok kısa sürüyor ve genellikle hasta hafif bir iğnelenme hissediyor, işlem sonrası evine gidebiliyor. Tedavi için geç kalmış ve bazen lazer tedavisine rağmen ilerleme gösteren hastalarda gözün içine 1 mm’den ince özel aletlerle girilerek vitrektomi dediğimiz cerrahi bir uygulama yapılıyor. İLKBAHAR 2014 Hasta hikayeleri DÜNYA, TÜRK ROBOTUNUN PEŞİNDE B öbrekteki taşları ‘robotik fleksibil üreterorenoskopi’ yöntemi ve lazer tekniğiyle kesmeden veya delmeden tedavi imkanı sağlayan Türk robotu İbn-i Sina (Avicenna), dünyayı kendine hayran bırakıyor. Paris Üniversitesi Tenon Hastanesi'nden Prof. Dr. Olivier Traxer, 22 Ocak 2014 tarihinde Medicana International Ankara Hastanesi'nde İbn-i Sina ile gerçekleştirilen kurs ve ameliyatlara katıldı. Traxer, ‘fleksibil üreterorenoskopi’ konusunda dünyada en önde gelen isim olarak gösteriliyor. Türk robotuna hayran kalan Traxer, ameliyatın ardından “İşte gelecek bu” diye konuştu. Fransız hekim, Paris Üniversitesi’ne davet ettiği ekiple robotun Tenon Hastanesi'ne kurulması konusunda ön görüşme de yaptı. Geçtiğimiz aylarda Ankara'ya gelerek Türk robotunu kullanan ünlü Alman Profesör Rassweiler de cihaza hayran kalmıştı. Avrupa Üroloji Kongresi'nde tanıtılacak Robotu geliştiren ekibin başında yer alan Medicana International Ankara Hastanesi Üroloji Profesörü Remzi Sağlam, robotu kul- lanmak için ABD'den Norveç'e, İngiltere'den Romanya ve İran'a kadar çok sayıda hekimin sırada olduğunu kaydetti. Sağlam, 13 Nisan 2014 tarihinde yaklaşık 12 bin kişinin katılımıyla Stockholm’de yapılacak Avrupa Üroloji Kongresi'nde Türk robotu ile İsveçli bir hastayı tedavi edecek. Sağlam, robot hakkında şu bilgileri verdi: “Türk robotu İbn-i Sina (Avicenna) kullanarak yapılan 'robotik lazer ile fleksibil üreterorenoskopi' yöntemi böbrek taşlarının, hastanın idrar yollarından girilerek, kesmeden ve delmeden tedavisine imkân sağlıyor. Fleksibil, yani ucuna kumanda edilebilme özelliği nedeniyle böbreğin bütün boşluklarına ulaşılabildiği için diğer tedavi yöntemleriyle ulaşılamayan taşlar da tedavi edilebiliyor. Doktor, robotu oturarak, daha ergonomik şartlarda kullandığı için yorulmadan, konsantrasyonu kaybolmadan hastanın taşını Robotik lazer ile çok hassas bir şekilde toz haline getirebiliyor. Bu şekilde ortaya çıkan taş tozlarının dökülme problemi olmuyor, taşların çoğu daha tedavi sırasında idrara karışıp atılıyor. Ameliyat sonrasında ağrı olmuyor". İLKBAHAR 2014 21 Radyoloji Her yıl diyabete bağlı 41 bin uzuv kesilmesi yapılıyor. Bu hastaların yüzde 50'sinde 1-5 yıl içinde karşı tarafa da aynı işlem gerekiyor. Ve bu hastaların yüzde 35-50’si üç yıl içerisinde hayatını kaybediyor. DİYABETİK A ŞEKER HASTALARINI BEKLEYEN TEHLİKE: Ülkemizde yaklaşık 3 milyon diyabet hastası var ve bunların yarısında uzuv kayıplarına yol açabilen diyabetik ayak sendromu görülüyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü’nden Dr. Işıl Yıldız, diyabetik ayak hastalığının belirtileri, nedenleri, tedavi yöntemleri ve önleyici tedbirler hakkında bilgi verdi. 22 İLKBAHAR 2014 D iyabetik ayak nedir? Diyabetik ayak, şeker hastalığı yani diyabetin bir sonucu olarak, kontrol edilemeyen yüksek kan şekeri düzeyinin uzun dönemde neden olduğu ayak sorunlarının genel adıdır. Nasıl teşhis edilir, belirtileri nelerdir? - Ayakta ya da ayak bileğinde kırmızılık, şişlik veya ısı artışı, - İstirahat sırasında veya Önleyici yürürken ayakta ağrı, tedbirler - Açık yara, kesik, su nelerdir? toplanması, deride so· Şeker seviyesi yulma, iltihaplanma kontrolde olmalı veya iyileşmeyen yara, . Sigara içilmemeli - Tırnak batması, tırna· Diyete uyulmalı ğın boynuz gibi kalın· Çorap ve laşıp şekil bozukluğu ayakkabının kontrolü göstermesi, yapılmalı - Deride kızarıklık, · Çoraplar sık kalınlaşma ve nasırlar, değiştirilmeli nasır ortasında küçük · Evde bile çıplak yuvarlak yara (kuş gözü ayakla dolaşmamalı gibi), · Dinlenirken - Deride kuruluk, çatbacaklar yükseğe laklar, yırtılmalar. kaldırılmalı Altta yatan nedenleri · Ayak ısıtmak için araştırmak amacıyla, soba veya kalorifer, sinir hasarını tespit etmek için EMG, da- sıcak su torbaları gibi bir ısıtıcı kesinlikle marlardaki darlık ve kullanmamalıdır. tıkanıklıkları tespit K AYAK! etmek için Doppler US, MRA veya anjiyografi yapılmalıdır. Diyabet hastalarının yüzde kaçında görülür? Şeker hastalarının yüzde 50’sinde diyabetik ayak gelişiyor. Türkiye’de yaklaşık 3 milyon diyabet hastası var. Her yıl diyabete bağlı 41 bin uzuv kesilmesi yapılıyor. Bu hastaların yüzde 50 sinde 1-5 yıl içinde karşı tarafa da aynı işlem gerekiyor. Ve bu hastaların yüzde 35-50’si üç yıl içerisinde hayatını kaybediyor. Yol açan nedenler nelerdir? Temelde altta yatan iki sorun vardır: Damar yapısının ve periferik sinirlerin duyu alma yeteneklerinin bozulması. Diyabetik ayak hastaları sinir hasarı nedeniyle ayaklarında ağrı hissedemedikleri için baskıyı veya yaralanmayı hissedemezler. Damar tıkanıklığı şeker hastalarında oldukça sık görülür, hem yara açılmasına hem de açılan yaranın iyileşmemesine neden olur. Nasıl tedavi edilir? Diyabetik ayak tedavisi birçok değişik branşı ilgilendirir. Ayaktaki problemin damar kaynaklı olup olmadığını anlamak ve gerekirse tedavisi için girişimsel radyoloji ve kalp damar cerrahisi, yara değerlendirmesi gerekirse ameliyat için için ortopedi ve plastik cerrahi, sinirlerle ilgili sorun olup olmadığının araştırılması varsa tedavisi için nöroloji, kan şekeri düzeyinin düzenlenmesi ve takibi için dahiliye ve endokrinoloji, ayakta enfeksiyon varsa enfeksiyonun doğru tedavisi için enfeksiyon hastalıklarının değerlendirmesi gerekir. Hastalık nükseder mi? Diyabetik ayak nüksedebilir. Kan şekeri düzeyi kontrol altına alınmış, tıkalı damarları açılmış ve yara oluşmaması için gerekli korunma yöntemlerini uygulayanlarda nüks çok daha düşüktür. DR. IŞIL YILDIZ İLKBAHAR 2014 23 Genel Cerrahi MEME KANSERİ mamografi hayat k Her kadının korkulu rüyası meme kanseri. “Memedeki lezyonların erken saptanması için kadınların memelerini elle muayene etmeleri ve 40 yaşın üstündeki kadınların yılda en az bir kez mamografi ya da doktor muayenesi yaptırmaları gerekir” diyen Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı meme kanserine ilişkin sorularımızı yanıtladı. M eme kanserinin nedeni nedir? Meme kanserinin nedeni tam olarak bilinmiyor fakat kalıtım en önemli etmenlerden birisi. Kalıtımdan başka; beslenme şekli, sosyo-ekonomik PROF. DR. HASAN TAŞÇI durum, regl durumu, doğumlar, doğum kontrol hapları gibi birçok faktörden de bahsedilebilir. Meme kanserinde erken tanı yaşamı etkileyen en önemli faktörlerden biri. Erken tanı sayesinde günümüzde meme kanserinden kaynaklı ölümler yarı yarıya inmiş durumda. Memenin korunması ve daha kaliteli yaşama olanak sağlaması, erken tanıyı daha da önemli hale getiriyor. Meme kanseri en çok kimlerde görülür? Meme kanseri kadınlarda erkeklere oranla çok daha fazla görülür. Genel olarak sadece kadınlarda görüldüğüne inanılsa da (çok nadir de olsa) erkeklerde de görülebilir. Günümüzde her 10 kadının birinde meme kanseri görülüyor. Kadınlarda en yüksek risk grupları; *Yaşın ileri olması (45-55 en sık görülen yaş aralığıdır. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar), * Annede 50 yaş altında meme kanseri görülmesi Mamografik tarama programları yaygınlaştıkça saptanan ele gelmeyen erken evre meme kanseri sayısı da giderek artıyor. 24 veya annenin her iki memesinde de meme kanseri olması, *Gebelik ve emzirme meme kanserine karşı koruyucudur. Hamilelik olmaksızın sürekli regl dönemlerindeki hormonal değişikliklere maruz kalmak meme kanseri riskini arttırır; örneğin hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumunu 35 yaşın üstünde yapmak gibi. 20 yaş altında doğum yapanlarda meme kanseri daha az görülür, * İlk adetin 12 yaş altında görülmesi, geç menopoza girmek (55 yaş üstü) aynı şekilde meme kanseri riskini arttırır. *Menopoz sonrası dönemde gelişen şişmanlık, *Yumurtalık ya da rahim kanseri olanlar, * Beslenmede doymamış yağların aşırı kullanımı. - Meme kanserinin belirtileri nelerdir? * Memede ele gelen kitle, şişlik, * Meme derisinde çöküntü, * Meme derisinin portakal kabuğu görünümünü alması, * Meme derisinde veya meme başında egzamaya benzeyen iyileşmeyen yaralar, * Meme başından kanlı akıntı gelmesi, * Meme başının içeriye doğru çökmesi, * Memenin boyutlarında küçülme ya da büzülme, * Meme uçlarının içe, dışa veya yukarıya doğru kıvrılması, * Koltuk altında ele gelen şişlik. İLKBAHAR 2014 RİNDE t kurtarır! - Hastalar kendi kendilerini muayene edebilirler mi? Memedeki lezyonların saptanmasında kadınların kendi memelerini muayene edebilmeleri çok önemli. Meme kanserinin erken bir dönemde teşhis edilmesini sağlar ve dolayısıyla tedavide başarı şansı artar. 20 yaşından büyük kadınlar her ay kendileri meme kontrollerini yapmalıdırlar. En uygun zaman adet bitiminden sonraki ikinci ve üçüncü günlerdir. Bu dönemlerde memelerde şişme ve hassasiyet çok daha düşüktür. Menopoza girmiş kadınlar ise muayene için her ayın ilk günü gibi bir günü seçebilirler. Banyo sonrası ayna karşısında yapılan muayenede simetri bozuklukları da anlaşılabilir. 40 yaşın üstündeki kadınların yılda en az bir kez mamografi ve doktor muayenesi ile kontrol yaptırmaları gerekir. - Meme hastalıklarında en uygun tedavi yöntemi nedir? Seçilm ancak hastalığa doğru ve kesin bir tanı koyulması ile mümkün. Memede bir lezyon tespit edildiği zaman her şeyden önce bu lezyonun tabiatının kesin bir şekilde anlaşılması gerekir. Yapılan çalışmalarda en büyük görev hastayı ilk muayene eden hekime düşüyor. Kesin tanıya kadar memede saptanan her lezyonun kanser olabileceği olasılığı akıldan çıkarılmamalı. Meme kanserinin erken evrede saptanması büyük ölçüde mamografik tarama ile mümkün. Tarama programları yaygınlaştıkça saptanan ele gelmeyen erken evre meme kanseri sayısı da giderek artıyor. Meme kanserine erken dönemde tanı koyabilmek için gelişmiş ülkelerde 40 yaş üstü kadınlarda yıllık mamografi takipleri yapılıyor. Meme kanseri tespit edilmiş hastaların kanserin boyutuna göre, tedavi yöntemleri değişiyor. Meme cerrahisi artık hastadan daha az doku ve organ çıkararak gerçekleşiyor. Erken dönemde gelen hastaların tedavisinde, sadece tümörlü kısım etrafındaki sağlam doku ile çıkartılıyor. Aynı seansta koltukaltı nöbetçi lenf bezi örneklemesi yapılıyor ve eğer tutulum varsa koltukaltı temizleniyor. Tümörün yeri itibari ile meme koruyucu cerrahiye uygun olmayan vakalarda ise memenin tamamının alınması gerekebiliyor. Cerrahi sonrası yapılan ameliyat şekline ve patoloji raporuna göre, radyoterapi veya kemoterapi ilave ediliyor. İLKBAHAR 2014 Erken tanı sayesinde günümüzde meme kanserinden kaynaklı ölümler yarı yarıya inmiş durumda. 25 Hasta hikayeleri Tam tıkalı bacak damarı açıldı B acakların damar hastalığına bağlı en yaygın şikâyet; yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlara, uyluk çevresindeki ve kalçadaki adalelere gelen ve genellikle kramp şeklinde olan ağrıdır (kladikasyo intermitant). Yürümekle gelen ağrının en önemli özelliği yürüyüş durdurulduğunda ağrının 3-5 dakika içinde kendiliğinden geçmesidir. Ağrı hemen her zaman her yürüyüşle aynı mesafede gelir. Ancak zamanla bu mesafe kısalabilir. Zamanla kan akımının daha da azalması sonucunda ağrı artık istirahatte bile ortaya çıkmaya başlar. Çoğu kez geceleri ağrı oluşur. Kişi gece uyurken bacağına ağrı gelmesi sonucunda uyanır, kalkıp dolaşınca ağrısı biraz geçer ve tekrar uyur. Bir süre sonra ağrı kalıcı hale gelip, artık gündüzleri de devam etmeye başlar. Hastalar çoğu kez bacaklarını yatak kenarından aşağıya sarkıttıklarında daha rahat ederler. Bu durumda yürüme ağrısı da çok daha kısa mesafelerde gelmeye başlar. Yürüme ağrısı ile Medicana Samsun Hastanesi Kardiyoloji Bölümüne başvuran 65 yaşındaki A.T.'nin yapılan muayene ve incelemeleri sonrası, tam tıkalı olan bacak damarının açılması gerektiğine karar verildi. Medicana Samsun Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı tarafından Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez yapılan bir müdahale ile; hastanın tam tıkalı olan bacak damarına kasık bölgesinden girişim mümkün olmadığı için, ayak damarından girilerek, bacaktaki tıkalı damarı açıldı. YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI 26 İLKBAHAR 2014 Barter’la sağlıklı Bizden Haberler Geçtiğimiz günlerde Medicana Sağlık Grubu ile yaptığı işbirliği üzerinden üyelerine sağlık tedariki sunmaya başlayan Garanti Barter’a bu öncü girişimini ve anlaşma ile ilgili diğer detayları sorduk. Firma CEO’su Birbey Ergün sorularımızı yanıtladı. Ö ncelikle kısaca barter sistemini anlatabilir misiniz? Barter aslında en basit haliyle takas anlamına geliyor. Yani eskiden tarımla uğraşan bir ailenin, ürettiği meyve sebze karşılığında, ahırcılıkla uğraşan bir aileden et ve süt ürünleri alması gibi düşünebilirsiniz. Barter, bu alışverişin modernize edilmiş ve genişletilmiş versiyonu. Yani basit takasla arasındaki fark; ürettiğin ürünün karşılığında istediğin zaman, istediğin tutarda ve çok daha fazla ürün ve hizmet içerisinden seçim yaparak alım yapma olanağı sağlıyor. Sistemde ne tür ürün ve hizmetler bulunuyor? Geniş ürün/hizmet yelpazesine sahip bir havuzumuz var. Gayrimenkulden medyaya, tekstilden matbaaya, kurumsal hizmetlerden turizme ve daha bunun gibi birçok ürün ve hizmet sisteme dâhil olabiliyor. Bu tip genele hitap eden ürün ve hizmetlerin dışında bazen ilginç tedarikler de söz konusu olabiliyor. Örneğin geçen yıl anlaşma yaptığımız BJK spor kulübünden aldığımız kombine kartları, Reina ve Suada’da geçerli yeme-içme kuponları veya çok daha uç noktada bir örnek vermek gerekirse bir helikopter veya çok ünlü bir sanatçı dahi barter sistemine üye olabiliyor. Özetle, iş ve özel yaşantımızın parçası olan her şey barter sisteminde bulunabilir. Medicana Sağlık Grubu ile olan anlaşmanızı İLKBAHAR 2014 kalın... anlatabilir misiniz? Garanti Barter olarak öncelikli hedefimiz üyelerimize en iyi ürün ve hizmetleri sunmak. Medicana Sağlık Grubu, alanında kendini kanıtlamış, öncü bir kurum. Dolayısı ile böyle bir kurumla iş birliği yapıyor olmak bizim için heyecan verici bir gelişme oldu. Yaptığımız anlaşma sonucunda Medicana Hastaneleri’nde geçerli olacak sağlık kuponları hazırlandı. Sistemimizde bulunan diğer üye firmalarımız, mevcut bakiyeleri karşılığında bu kuponlardan alıp, sağlık hizmetlerinden faydalanabilecekler. Almış oldukları hizmet karşılığında para yerine bu kuponlardan vererek ödeme yapacaklar. Peki, bu hizmetin sınırlamaları var mı? Üyeleriniz hangi şartlarda, ne şekilde bu hizmeti firmanız üzerinden alabilecekler? Üyelerimiz sistem içerisindeki bakiyelerine karşılık Medicana sağlık kuponu talep edebilecekler ve bu kuponlarla tüm Medicana Hastaneleri’nde, tüm sağlık hizmetlerinden faydalanabilecekler. Alınacak sağlık hizmetlerini sağlık kuruluşundan almaları ile sizin üzerinizden almaları arasındaki fark nedir? Üyelerinize sağladığı avantajları var mı? Sistemimizin mantığı ürün ve hizmet takasına dayanmaktadır. Yani sisteme üye olan kurum ve şahıslar; verdikleri ürün ve/veya hizmetler karşılığında, sistemde bulunan diğer ürün ve/veya hizmetlerden satın alırlar. Buradan yola çıkarak, üyelerimiz normal şartlarda diğer bir sağlık kurumundan nakit ödeme ile hizmet alırken, bizim sistemimizde kendi ürettiği ürün veya hizmetle ödeme yapar. Bu da üyelerimize hem satış garantisi sağlar, hem de nakit tasarrufu. 27 Kadın Hastalıkları POLİKİSTİK OVER SENDROMU İLE BAŞA ÇIKMAK İÇİN ‘Polikistik over sendromu’, üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen hastalıklardan biri. Medicana Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Tolga Şişli, hastalığın kadınlarda yumurtlayamama sorunu ve kısırlığın yanı sıra, tedavi edilmediğinde kalpten hipertansiyona kadar birçok hastalığın oluşumunu tetiklediğini söylüyor. Ç ocukluk ve ergenlik döneminde başlayabilen ‘polikistik over sendromu’nun çoğunlukla gecikmiş ergenlik vakaları ile karıştırıldığına dikkat çeken Op. Dr. Tolga Şişli, “Sağlıklı bir ergenlik döneminde adet düzensizliği normal karşılanabilir. Bir hastalığın nedeni olarak ortaya çıkabileceği çoğu zaman akla gelmez. Ultrason görüntüleriyle de her zaman ayırıcı tanı konulamayabilir. Bu nedenle, adet düzensizliği görülen ergenlik dönemindeki kızlarda tanı, klinik incelemelerin yanı sıra laboratuvar testleri yardımıyla konulmalıdır” diyor. Tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor Polikistik over sendromunun; yalnızca hastada yol açtığı şikayetlerin giderilmesi ile tedavi edildiğinin altını çizen Op. Dr. Şişli, “Polikistik over sendromu adet düzensizliğine neden oluyorsa, adetin düzene sokulması sağlanır. Yumurtlama uyarıcı tedavi de ancak hasta çocuk sahibi olmak istediği takdirde uygulanır. Ancak polikistik over sendromunun tedavisinin tam olarak sağlanmaması, uzun dönemde hasta açısından tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu hastalarda kalp hastalıkları, kan yağlarında yükselme, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve rahim kanseri riski artarken; Tip 2 diyabet yani insüline bağımlı olunmayan diyabet riski ve hamilelik döneminde gebelik 28 diyabeti olma olasılığı artmaktadır” uyarısında bulunuyor. En etkili tedavi yaşam şeklinin düzenlenmesi! Hastalığın tedavisinin; yaşam şeklinin düzenlenmesi ve son aşama da cerrahi girişim olduğunu dile getiren Op. Dr. Tolga Şişli, “Hastalara, hastalıkla uyumlu bir şekilde nasıl yaşayacakları öğretilir. Günlük yaşamda fiziksel aktiviteye yer vermek, doktor kontrolünde düzenli spor yapmak ve beslenmede sağlıklı bir diyet programı izlemek tedavinin başlıca kuralları arasında yer alır. Çünkü obez hastalar kilo vermeye başladığında yumurtlamaları da kendiliğinden başlar. Adet döngüsü düzene giren bu hastaların gebe kalma şansı da artar. Hastalığın tedavisinde öncelikli yaklaşım, yaşam tarzında yapılacak değişiklikler olmalıdır. Ancak, bu tür düzenlemelere karşı bir direnç söz konusu olduğunda, cerrahi yöntemler uygulanabilir”şeklinde konuştu. OP. DR. TOLGA ŞİŞLİ Yumurtalıklarda oluşan küçük iyi huylu kistlerle kendini gösteren polikistik over sendromu; kadınlarda adet düzensizliği ile birlikte tüylenme, kilo alma ve sivilcelenmeye de neden oluyor. Tüm bu şikayetler, psikolojik sorunları da kaçınılmaz hale getiriyor. İLKBAHAR 2014 Günlük yaşamda fiziksel aktiviteye yer vermek ve sağlıklı bir diyet programı izlemek tedavinin başlıca kuralları arasında yer alıyor. İLKBAHAR 2014 29 Psikiyatri Cinsel yaşantının önündeki sahte duvar: VAJİNUSMUS Ülkemizde, kadınlardaki cinsel sorunların yarısını vajinusmus vakaları oluşturuyor. Tedavi için doğru adresin psikiyatri olduğunu ve uygun cinsel terapi ile yüzde 100’e yakın düzelme sağlandığını belirten Medicana Konya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ak, kadınların korkulu rüyası vajinusmus hakkında önemli bilgiler verdi. Vajinusmus, tedaviye en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğudur. S ıradaki hasta davet edildiğinde bir çift girdi içeri. Kadının yüzünde suçluluk, mahcubiyet ve utanç duygusu, erkeğinkinde ise çaresizlik ve kızgınlık. Bir hafta olmuş evleneli. Her şey çok güzelmiş, ta ki o ilk geceye kadar. Sağdıçları bir şeyler anlatmışlar onlara mahcup şekilde, onlar da soramamışlar, sadece dinlemişler. Ama anlattıkları gibi olmamış ilk gece. Çok korkmuş kadın, kasılmış ve ağlamış sabaha kadar. Erkek ne yapacağını bilememiş. Suçluluk, kızgınlık ve daha bir sürü acabalarla dolmuş zihni… Böyle başlayan benzer ne kadar çok öykü vardır. Bunun sadece bir cinsel işlev bozukluğu olduğunu, hiçbir ilaç ve cerrahi müdahale kullanmadan tedavi edilebildiğini bilseler, bu kadar ıstırap çekmezlerdi. Vajinusmus nedir? İnsan yaşantısının önemli bir parçası olan cinsel yaşantıda karşılaşılabilecek sorunlar konusunda, maalesef bilgi düzeyimiz toplum olarak yeterli değil. Evlilik yaşantısı ile başlayan birliktelikte ilk geceden itibaren birçok yönüyle gündemdedir cinsel hayat. Cinsellik çiftlerin birbirine olan duygularının perçinleşmesine, ortak haza ve belki de her canlı gibi en önemli yaşamsal işlev olan genetik aktarıma aracı olur. Ancak her şey Vajinusmusta uygun cinsel terapiyle yüzde 100’e yakın düzelme sağlanır. Genellikle haftada bir gerçekleşen 6-12 haftalık seanslar yeterlidir. 30 DOÇ. DR. MEHMET AK yolunda olursa tabii. Kadının cinsel ilişki konusundaki önyargıları, mitleri, inançları ve yanlış bilgileri gibi birçok nedenle oluşan vajinusmus, bir duvar gibi dikilir bazen çiftlerin önüne. Vajinusmus bir bozukluk olarak kabul edilmeyince, erkekte istenilmediği düşüncesi gelişebiliyor; çiftler arasında sorunlar, hatta namus cinayetleri gibi istenmeyen olaylar meydana gelebiliyor. Vajinusmus kadının cinsel birleşmeden duyduğu korku nedeniyle kadın cinsel organı bölgesindeki kaslarda ısrarlı, istemsiz, yineleyici spastik kasılmaların olduğu bir cinsel ağrı bozukluğudur. Vajinusmusun belirtileri nedir ve kimlerde görülür? Vajinusmus istem dışı oluşan koşullu bir kasılma refleksidir. Cinsel birleşmeye izin vermez ya da cinsel birleşmenin kısmen ve ağrılı biçimde olmasına yol açar. Ağrı beklentisi, acı duyma korkusu ile birleşir ve sorunun çözümünün sürekli ertelenmesine neden olur. Yalnızca cinsel ilişki İLKBAHAR 2014 esnasında değil, jinekolojik muayene, tampon kullanımı, parmağın vajinaya sokulması gibi girişim içeren durumlarda da tetiklenebilir, endişe, korku ve panik yaratır. İkincil olarak da vücudun tümünde ya da çeşitli bölgelerinde kasılmalar, bacakların kapanması, korku, titreme, terleme, fenalık hissi, ağlama, bulantı ve kusma görülebilir. Toplumun her kesiminden her eğitim düzeyinde, her sosyo-ekonomik sınıfta görülebilir, kentte ya da kırsalda yaşamakla oranlar değişmez. Vajinusmusta cinsellikle ilgili tutucu değer yargılarının egemen olduğu toplum ve kültür yapısı etkili olabiliyor. Ülkemizde kadınlardaki cinsel sorunların yaklaşık yüzde 50’si vajinismusdur. Bu kişilerde ilaveten doğum yapma korkusu, karanlık korkusu, yalnız kalma korkusu, iğne yaptırmadan korkma gibi girişimsel müdahale korkuları da sıklıkla eşlik eder. Vajinusmusun tedavisi nasıldır? Tedaviye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanır vajinusmus. Bu sorunu aşmak için kişiler bazen kadın doğum uzmanı ya da başka branşlara başvurabiliyor ve hatta cerrahi müdahaleler talep edebiliyor. Bazı çiftlerden uyutularak ya da uyuşturularak cinsel ilişki çabalarının farklı ortamlarda denendiğini duymak gerçekten üzücü. Tedavi için doğru adres psikiyatridir. Bu bozuklukta uygun cinsel terapiyle yüzde 100’e yakın düzelme sağlanır. Genellikle haftada bir gerçekleşen 6-12 haftalık seanslar yeterlidir. Ayrıntılı psikiyatrik değerlendirme başlayan süreçte psikoeğitim ile diğer bilişsel ve davranışçı yöntemlerle çiftler tedavi edilir. Bu tür sorunu olan çiftlere bir psikiyatristte başvurarak bu sorunu kısa sürede çözebileceklerini hatırlatırız. İLKBAHAR 2014 31 Kadın Doğum AMNİOSENTE tarihe mi k Anne adaylarının en çok korktuğu uygulamalardan biri olan ve riskli gebelik durumlarında başvurulan amniosentezin pabucu dama atılıyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehtap Şentürk Çiçek, ülkemizde henüz yeterince bilinmeyen noninvaziv test hakkında bilgi verdi. OP. DR. MEHTAP ŞENTÜRK ÇİÇEK 32 A mniosentezin yerine geçecek noninvaziv test hakkında biraz bilgi verir misiniz? Amniosentez için alternatif, bebeğin düşük tehlikesini sıfırlayan, sadece anneden kan alınarak yapılan basit bir test. 2013’te bir devlet hastanesinde amniosentez yapılan bir anne bebeği ile birlikte kaybedildi biliyorsunuz. Amniosentezde iğne uyguluyoruz, yani hem annenin hem de anne karnındaki bebeğin hayatı tehlikeye girebiliyor, düşükle sonuçlanabiliyor. Annede bir takım enfeksiyonlar oluşabiliyor ve en kötüsü hayatını kaybedebiliyor. Ancak amniosentezde bu oranın son derece düşük olduğu bilinmekle beraber, bu test için risk yüzde 0 olarak ifade ediliyor. Bu yöntem Japonlar tarafından bulundu. Anne karnından kan almadan, su almadan, annenin damarından alınan basit bir kan örneği ile yapılan bir test. Bu test güvenli mi? Bununla ilgili bir takım araştırmalar yapılmış ve güvenirliği amniosenteze yakın, yüzde 99 gibi yüksek bir oran. Amniosentez yaptırmak istemeyen hasta grubunda yani kıymetli gebelik, tüp bebek, annede kan uyuşmazlığı olması, ileri anne yaşı gibi durumlarda ya da plasentanın normal dışı yerleşimi nedeni ile bu işlemin uygun olmadığı hasta grubu için en başarılı yöntemdir. Bu test Türkiye’de ne kadar zamandır uygulanıyor? İki yıldır uygulanıyor. Ben ilk 2013 mart ayında uygulamıştım, hastamın gebeliği çok kıymetliydi. Amniosentez için uygun olmayan bir gebelikti. Ama yapılan testlerde down sendromu için riskin yüksek olduğu tespit edilmişti. Hasta gebeliğini amniosentez işlemi ile riske atmak istemiyordu. Kadere bırakmıştı ama aynı zamanda bilmek de istiyordu. O dönem hastama bu noninvaziv testten bahsettim ve uygun gördükten sonra uyguladım. Oldukça güvenli bir test olmasına rağmen sonucu ben de çok merak ediyordum. Sonunda sağlıklı bir bebeği kucağımıza aldık. İLKBAHAR 2014 TEZ karışıyor? Noninvatiz, bebeğin düşük tehlikesini sıfırlayan, sadece anneden kan alınarak yapılan basit bir test. Ne kadar sürüyor sonuç alınması? Yaklaşık 3-4 haftayı buluyor. Ama ne yazık ki böyle bir testin varlığını çoğu insan henüz bilmiyor. Hangi durumlarda bu testi gerekli görüyorsunuz? Kıymetli gebeliklerde, yüksek riskli zeka testi sonucuna sahip her çifte uygulanmalı. Tüp bebek vakalarında veya hasta karnından su aldırmak istemiyorsa yüksek oranda tercih edilen bir metod. Kaçıncı aydan itibaren yapılması gerekiyor? Tıpkı zeka testleri gibi 11’incı haftadan itibaren, doğuma kadar herhangi bir gebelik haftasında uygulanabilir. Anne adayı karnından su aldırmak istemiyorsa, gebeliğin 11’inci haftasından itibaren gebelik sonuna kadar noninvaziv test uygulanabiliyor. Nasıl uygulanıyor? Ultrason yapıyoruz ve ultrasondaki ölçüleri alıyoruz. Farklı şekillerde anneden kan alınıyor ve ABD’ye gönderiliyor. 3-4 hafta sonra da yanıt geliyor. Kesinlikle başarı oranı çok yüksek, güvenilir bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. 35 yaşın üstündeki tüm gebelere uygulanmasını öneriyorum. Çünkü 35 yaşından sonra down sendromu riski çok yüksek. Amniosentez yaptırmak istemeyen ama güvenilir bir test yaptırmak isteyen her çifte öneririm. O halde artık amniosentez tarihe mi karışıyor? Evet öyle de diyebiliriz. Güvenli ve tehlikesi en az olan yöntem budur. Bu yöntem yaygın olarak kullanılmadığı için gebeler tarafından pek bilinmiyor. Biz Medicana Bahçelievler Hastanesi olarak hastalarımıza öneriyoruz. İLKBAHAR 2014 33 El Mikro Cerrahisind Ortopedi ve Travmatoloji İyi yetişmiş bir ekip ve donanımlı bir hastane hayat kurtarır! Elimiz en önemli organlarımızdan biri. Kaza sonucu meydana gelen ciddi el yaralanmalarında ya da doğuştan parmak eksikliği gibi durumlarda mikro cerrahi yöntemi devreye giriyor ve adeta mucizeler yaratıyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. İbrahim Tavukçuoğlu, Türkiye’nin mikro el cerrahisinde dünyada ilk 10’un içinde olduğunu söylüyor. E l mikro cerrahisi deyince ne anlıyoruz? El cerrahisi; doğumsal el anomalilerinden iş kazalarına, el ve parmak kopmalarından tendon yaralanmalarına kadar oldukça geniş bir alanı içeren bir branş. Bu branştaki hastalıkları tedavi ederken kullanılan yöntemlerden biri de mikro cerrahi. Bir mikroskop vasıtasıyla, küçük yapıları görebilmek ve tamir edebilmek için kullanılan bir yöntem. Tabii bu teknikte sadece mikroskop yok, beraberinde bu küçük yapıları onarmak için ince ve hassas aletler kullanmak gerekiyor. El cerrahisi uzun bir öğrenme süreci olan bir branş. Mutlaka bir ekip çalışması ile yapılmalı. Beraberinde çok iyi bir fizik tedavi ünitesi, uygun ameliyathaneler ve psikiyatrist olmalı ve mutlaka 7/24 hizmet verilmeli. 34 En sık karşılaştığınız vakalar neler? Eskiden çok fazla iş kazaları sonucu el yaralanmaları olurdu ama son yıllarda iş güvenliğinin artmasıyla vahşi yaralanmalar azaldı. Ama tabii ev kazaları olabiliyor, insanlar kırılan cam eşyalarla yaralanıyorlar. Bıçakla bir şey soymaya çalışırken ellerini kesebiliyorlar. Trafik kazalarında ağır yaralanmalar olabiliyor. Bir de doğumsal anomaliler var, örneğin, parmakların yapışık olması gibi. Bazen parmakların eksik olması, kısa olması, çalışmaması ya da doğum sırasında omuzdaki ve İLKBAHAR 2014 OP. DR. İBRAHİM TAVUKÇUOĞLU nde boyundaki sinirlerin yaralanmasına bağlı eli ve kolu kullanamama durumları oluyor. Bunlar tecrübeli bir cerraha ihtiyaç duyulan ve seri ameliyatlar gerektiren durumlar. Yani belli yaşlarda birkaç ameliyat gerekebiliyor. Ve çok iyi fizik tedavi gerekiyor. Ameliyatlar bazen 10-12 saat sürebiliyor. Çok deneyimli bir ekip olması lazım, ameliyatı gerçekleştiren cerrah yorulduğunda yerini alacak başka bir mikrocerrah, başka bir anestesizst gerekebiliyor. Bu tür ameliyatlar riskli midir? Majör iş kazaları, kol ve bacak kopukları tabii ki hayatı tehdit eden durumlar. Bu yüzden hem zaman hem de hızlı davranmak önemli. Ama el cerrahisinde en önemli risk insanın elini kullanamaması. Çünkü insanın eli çok önemli. Elin tamamen eski haline dönebilmesi, yapılan müdahaleye, kesiğin seviyesine bağlı. Mesela bilek seviyesinden tam kopmalarda düzgün yerine eklenti edilirse tamamen eski haline dönme şansı var. Ama omuz seviyesinden kopmalarda bu şans daha az. Özellikle kol ve bacak kopmalarında ilk altı saat çok önemli. Parmak kopmalarında bu süre 12-15 saate kadar uzayabilir. Bazen 20 saati bulan ameliyatlar olabiliyor. O yüzden el cerrahisi ekibi çok önemli. En az iki cerrahtan oluşan bir ekip olmalı. El mikro cerrahisinde dünya ile kıyaslandığında başarı oranımız nedir? Hemen hemen dünyaya paralel gelişmeler gösteriyoruz. Oldukça genç, dünyayı takip eden, çoğu yurtdışında eğitim görmüş dinamik ekiplerimiz var. Dolayasıyla şu anda dünyada, tıp alanında en ileri ülkelerde ne yapılıyorsa bizde de aynısı yapılıyor. El cerrahisinde, mikro cerrahide dünyada ilk 10’un içindedir Türkiye. Bu nedenle yurtdışından bize çok hasta geliyor. Şunun altını önemle bir kez daha çizelim: El cerrahisi için iyi yetişmiş bir ekip, donanımlı bir hastane gerekiyor. Anestesi uzmanı, hemşiresi, fizik tedavi uzmanı ile hatta psikiyatristi ile… Hep birlikte koordineli çalışmak gerekiyor. Mikro cerrahi, bir mikroskop vasıtasıyla, küçük yapıları görebilmek ve tamir edebilmek için kullanılan bir yöntem. İLKBAHAR 2014 35 KANSE Onkoloji Medicana Beylikdüzü Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nden Uzman Dr. Öznur Aksakal, kanserin nedenlerini anlattı. K anserin nedenleri nelerdir? Kanserin tek bir nedeni yok, bir sürü faktörün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Diyet ile ilgili faktörler yani obezite ve yanlış beslenme yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Sigara ile ilgili olanlar yüzde 35, mesleki kansorejenler yüzde 5, diğer nedenler de yüzde 10 civarında. Başlıca 6 grupta ele alıyoruz kanserin nedenlerini: 1- Diyet faktörleri 2- Kimyasal faktörler 3- Farmakolojik faktörler 4- Mikrobiyolojik ajanlar 5- Fiziksel faktörler 6- Genetik faktörler 1- Diyet faktörleri: Burada ilk önce aklımıza yağlar ve yüksek kalo- 36 rili gıdalar geliyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre kanser vakalarının yüzde 50-70’ine diyet faktörünün yol açtığı ortaya koyulmuş. Doymuş yağ asitlerinden yüksek beslenme meme, prostat ve kolon kanseri riskini artırıyor. Yine hayvansal proteinin fazla tüketilmesi, örneğin kırmızı et, prostat, kolon, meme ve rahim kanseri riskini artırıyor. Özellikle sigara ile beraber alınan alkol, dudak, ağız içi, yemek borusu ve karaciğer kanserlerinin nedeni oluyor. Tuzlanmış, tütsülenmiş, yanmış yiyecekler… Bunlar aslında sağlıklı besinler ama yanlış hazırlandıklarında kansorejen özellik kazanıyorlar. Örneğin tütsülenmiş balıklar, mangalda pişirilen ve fazla kömürleşmiş etler yemek borusu ve mide kanserine yol açıyor. Salam, sucuk, sosis gibi yiyeceklerin içine konulan koruma maddeleri de mide, bağırsak ve yemek borusu kanseri riskini artıyor. İLKBAHAR 2014 ERİ Kanser, bir sürü faktörün bir araya gelmesiyle oluşuyor. ÖNLEMEK ELİMİZDE! uzun süreli maruz iyet akciğer ve akciğer zarı kanserine yol açıyor. Aynı madde yalıtım malzemesi olarak gemi sökümlerinde de kullanılıyor, su borularının içinde olabiliyor. 3- Farmakolojik ajanlar Tedavi için kullanılan kemoterapi ilaçlarından bazılarının kendisi birer kansorejen. Lösemilere yol açabiliyor. Bu yüzden son yıllarda bu tip ilaçların hazırlanması çok katı kurallara bağlandı. Öte yandan bu ilaçları vermeye de mecbursunuz aksi halde hastayı hastalığından kaybedebilirsiniz. Kortizonlar, karaciğer kanseri riskini artırıyor. Doğum kontrol hapları uzun süreli kullanıldığında karaciğer kanserine yol açabiliyor. 4- Mikrobiyel ajanlar 2- Kimyasal faktörler Safra yollarına yerleşen ve idrar yollarındaki bazı parazitler de kansere yol açabiliyor. Virüsler özellikle hepatit B virüsü önemli bir kanser nedeni. Önce siroza sonra da karaciğer kanserine yol açabiliyor. Bir de Human Papilloma virüsü var, bu da cinsel yolla bulaşan bir virüs ve çoğu zaman erkeklerden kadınlara geçiyor. Rahim ağzı ve rahim kanserine yol açabiliyor. En başta sigarayı sayabiliriz. En önemli kimyasal ve yüzde 85-90 oranında akciğer kanserlerinin baş sorumlusu. Ayrıca UZM. DR. ÖZNUR AKSAKAL gırtlak kanserinden, yemek borusu, mesane 5- Fiziksel faktörler kanserine kadar pek çok kansere yol açıyor. Hem İyonizer radyasyon bilinen en önemli kanser neaktif hem de pasif içiciler için aynı tehlike geçerli. denlerinden. DNA hasarı yaparak kanserleşme Diğer bir kimyasal faktör de Türkiye’de çok yay- sürecini başlatıyor. Güneş ışınına fazla marugın olan aflatoksin. Özellikle nemli gıdalarda, ziyet, özellikle açık tenlilerde cilt kanserine yol fıstıkta, kırmızı biberlerde ve kuru incirde yani açıyor. iyi kurutulmayan nemli gıdalarda var, bir nevi küf mantarı gibi. Karaciğer kanserine yol açabili- 6- Genetik faktörler yor. Sanayide kullanılan boyalar mesane kanseri Genetik faktörlerin etkisi sanıldığı kadar fazla riskini artırıyor. Arsenik, katran ve yağlar akciğer değil, ancak yüzde 5 oranında etkili. En fazla ve deri kanserlerine yol açıyor. Orta Anadolu’da kalın bağırsak ve meme kanserlerinde, beyin tübazı köylerde badana olarak kullanılan asbestos'a, mörlerinde genetik faktörler etkili. İLKBAHAR 2014 Kanseri engelleyen besinler: Lif oranı yüksek besinler yani bütün sebzeler, meyveler, tam tahıllı gıdalar kanser koruyucu besinlerdir. Kabak, karnabahar, brokoli gibi sebzeler, soya fasulyesi ve fasulyeler özellikle bol tüketilmeli. 37 Omurga BEL AĞRIL Özellikle ABD ve Avrupa’da çok tercih edilen, ülkemizde sadece belli merkezlerde uygulanabilen endoskopik mikrocerrahi yöntemi ile bel ağrısı tedavisi Medicana Konya Hastanesi Beyin-Sinir ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. M. Özerk Okutan tarafından Konya’da yapılmaya başlandı. İyi bir eğitim ve tecrübe gerektiren bu tedavi yöntemini uygulayan ve eğitimini veren Doç. Dr. Okutan, konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı. E DOÇ. DR. M. ÖZERK OKUTAN ndoskopik ağrı tedavisi hangi hastalara uygulanabilir? Bu tedavi yöntemi, kronikleşmiş bel ve bacak ağrıları olan hastalar için uygulanan endoskopik kapalı bir tekniktir. Özellikle omurilik kanalı daralmış, omurgalarında bozukluklar olan ve bu yüzden sinir sıkışmalarından muzdarip hastalarla, daha önce değişik nedenlerle bel ameliyatı olmuş ancak yeterli faydayı görmemiş, daha önce aldığı cerrahi dışı tedavilerden sonuç alamamış bel ve bacak ağrılı hastalar bu yöntemin uygulanabileceği önemli hasta gruplarıdır. Ayrıca bel omurgalarıyla ilgili açık cerrahiyi kaldıramayacak yaşta olan, açık cerrahiyi istemeyen, kalp-akciğer gibi dahili sorunlarından dolayı ağır cerrahi yapılamayan ya da uyutularak Kuyruk sokumundaki doğal bir açıklığı kullanarak 3 milimetre gibi çok küçük bir delikten, içinde kamera ve lazer sisteminin olduğu özel bir kateterle omurilik kanalına giriyoruz. anestezi yapılması riskli hastalarda da uygulanır. Bu hastaların artık kronikleşmiş bel ve bacak ağrılarının tedavisi için ciddi bir seçenek olarak uzun zamandır uyguladığım ve sonuçlarından hem hastalarımın hem de benim memnun olduğum bir tedavi yöntemi. Bu işlem nasıl yapılıyor? Kapalı bir işlem. Kuyruk sokumundaki doğal bir açıklığı kullanarak 3 mili- 38 İLKBAHAR 2014 metre gibi çok küçük bir delikten, içinde kamera ve lazer sisteminin olduğu özel bir kateterle omurilik kanalına giriyoruz. Takiben omurilik kanalını ve sinirleri sıkıştırarak bel ve bacak ağrılarına neden olan anormal yapıları kameradan da görerek ağrıyı giderme işlemlerini yapıyoruz. Tüm işlemler yaklaşık 20 dakika sürüyor. Bu işlem sırasında hastalar uyutuluyor mu? Hayır. Bu işlemin önemli bir avantajı da hastanın uyutulmadan, ya belinden uyuşturularak ya da hafif bir sedasyonla yapılabilmesidir. Bunun için de Medicana Konya Hastanesi’nin Anesteziyoloji ve Reanimasyon ekibinin çok tecrübeli oluşu bizim işimizi iyice kolaylaştırıyor. Hastalar kaç günde normal hayatına dönebiliyor? Endoskopik mikrocerrahinin en önemli avantajı da burası. Hasta sadece işlemin yapıldığı akşam hastanede yatıyor. Sabah da eğer isterse tamamen günlük hayatına, işine gücüne dönebilir. Özel bir istirahat ya da bakım gerektirmiyor. Eklemek istediğiniz başka bilgiler var mı? Hastalığın adı aynı olabilir. Ancak herkeste farklı şikâyetlere neden olur ve farklı tedaviler gerektirebilir. O yüzden, hangi tedaviyi uygulayacaksak uygulayalım, tedavi şekline hastayla birlikte karar vermenin en doğru yaklaşım olduğunu düşünüyorum. ILARINA ENDOSKOPİK MİKROCERRAHİYLE ÇÖZÜM Endoskopik mikrocerrahinin en büyük avantajı, hastanın sadece işlemin yapıldığı akşam hastanede yatması. İLKBAHAR 2014 39 Nefroloji BELİRTİLER BAŞLAMADAN KONTROLLERİNİZİ YAPTIRIN BÖBREK YETME ÖNLENEBİLİR Çok geç sinyal veren, sinsi bir hastalık böbrek yetmezliği. Ama erken teşhis edilirse tedavisi mümkün. Basit bir idrar ve kan testi ile teşhis konulabileceğini söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Halim Yılmaz, hastalığın belirtileri ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi. 40 İLKBAHAR 2014 MEZLİĞİ Böbrek yetmezliğinin belirtileri geç ortaya çıkıyor. B öbrek yetmezliği çok geç sinyal olmazsa ancak hastalık ilerlediği zaman bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Gece çok idrara çıkmak, veren bir hastalık mıdır? Evet, çoğunlukla ilk belirti vermeye çok su içmek, iştahsızlık, kansızlık, ciltteki renk başladığı zaman böbrekte ciddi bir değişikliği, ağızdaki kötü koku gibi. Bunlar biraz tahribat yapmış oluyor. Hasta herhangi bir şe- geç devrelerde ortaya çıkan belirtiler. Ama dükilde bundan haberdar olamıyor. Çünkü belirti- zenli kontrol yaptıranlarda erken teşhis mümler geç ortaya çıkıyor ya da hasta tarafından çok kün. Tedavide erken teşhis ne kadar önemli? fazla önemsenmiyor. Çok önemli. Erken teşhis, böbrek hastalığının Ne gibi belirtiler veriyor hastalık? Mesela şeker hastası ise ve çok idrara çıkıyorsa ilerleme şeklini değiştirebildiği gibi, tedavi imkanı da sağlayabizaten şeker hastaları sık idrara çıktığı liyor. Mesela bazı için başka bir şeyden şüphelenmiyor hastalarda zamahasta. Zaten böbrek hastalığının nında yapılan müteşhisi genelde belli bir noktaya geldahalelerle böbrek dikten sonra doktor tarafından ve hastalığı tamamen tesadüfen konulabiliyor. Hasta bambaşka bir şikayetle doktora başvurudüzeltilebiliyor ya yor ve rutin bir tetkik sonucu böbrek da ilerlemesi yahastalığı ortaya çıkıyor. vaşlatılabiliyor. Hangi tetkiklerden çıkıyor? İlaçlarla mı sağİdrar tahlili mesela. Basit bir anorlanıyor bu? İlaçlarla, diyetle mallik doktoru şüphelendirebiliyor. ya da müdahale İkincisi kan tetkiki. Özellikle üre ve ile olabiliyor. kreatin dediğimiz böbrek fonksiyonBöbrek hastalığı larını gösteren belirteçlerin belirli bir kalıcı hale geldikseviye üzerine çıkması yine doktoru UZM. DR. HALİM YILMAZ ten sonra geriye ikaz edebiliyor. Ama bütün bunlar İLKBAHAR 2014 41 Nefroloji Bir hasta hem hemodiyaliz hem de periton diyalize girebilir hem de nakil olabilir. dönme ihtimali yok. Bu aşamadan sonra yapılabilecek en iyi şey, belirli bir süre geçtikten sonra böbrekteki hasarın aynı seviyede kalabilmesini sağlamak. Bu büyük bir başarıdır. Yani böbrek hastalığı ilerleyici niteliktedir ama biz yavaşlatabilir ya da mümkünse durdurabiliriz. Yavaşlatma durumu da bizim için önemli. Bunun için de hastalığın erken tanısı şart. Bir de şöyle bir durum var; böbrek hastalığı süresince bazı organ hasarları, kansızlık veya kalple ilgili problemler ortaya çıkabiliyor. Kalp yetmezliklerine, kalp krizlerine zemin hazırlıyor böbrek yetmezliği. Bu tür hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi de çok önemli. Neler yapmalıyız böbreklerimizi korumak için? Eğer böbrek yetmezliğinden şüpheleniyorsanız çok basit bir idrar testi ile bunu öğrenebilirsiniz. Hastalığın başlangıcında sadece ilaç ve diyetle tedavi sağlanabiliyor. Öncelikle kendi başımıza ilaç kullanmamalıyız. Ağrı kesiciler, antibiyotikler, romatizma ilaçları, psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar böbreklere zarar veriyor. Hastanın ve hekimin mutlaka dikkatli olması lazım. Uzun süreli kullanılan ilaçların böbrekte problem oluşturacağını bilmek gerekiyor. Böbrek yetmezliğinin son aşamasında yani geri dönüşsüz noktada neler yapılabilir? Kişinin hissettiği en önemli beliritlerden birisi iştahsızlık. Bunun ardından bulantı, kusma, halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, idrar miktarında 42 azalma, ağızda kötü bir koku, cildin renginin değişmesi, ciltte kaşıntı, koku ortaya çıkıyor. Bunun bir sonraki aşaması ise koma. Ama artık çok sık rastlamıyoruz koma vakalarına çünkü hastalar daha bilinçli. Şunu unutmamak lazım; ne kadar geç kalınırsa vücuttaki o toksinlerin, zehirlerin vücuda yaptığı hasar o derece fazla oluyor. Dolayısıyla erken müdahale bu hastalarda ömrü uzatıyor. Belirli bir seviyeye gelindiğinde, böbrek artık vücudun ürettiği toksinleri vücuda zarar veremeyecek şekilde vücuttan uzaklaştıramıyor, o toksinler vücutta kalıyor ve belirli bir eşik değerini aştığı zaman artık vücut için çok zararlı hale geliyor. Muhakkak uzaklaştırılması lazım. Böyle bir durumda yapılması gereken üç seçenek var. Bunlar; hepimizin bildiği hemodiyaliz, periton diyalizi ve organ nakli. Hemodiyaliz ile periton diyalizi arasındaki fark nedir? Hemodiyalizde makineye ve hastaneye bağlısınız diğerini evde kendiniz yapıyorsunuz. Mekanizmaları, uygulamaları ve hasta grupları farklı. Diyalizde artık teknik çok gelişti. Her tarafta diyaliz merkezleri var. Bu konuda uzmanlar yetişti. Son derece başarılı ve insan ömrünü uzatan sonuçlar alınıyor. Peki böbrek nakli hangi aşamada gündeme geliyor? Üç tedavi seçeneğinde hasta grupları birbirinden farklıdır. Bir hasta hem hemodiyaliz hem de periton diyalize girebilir hem de nakil olabilir. Bazen bunlardan sadece bir tanesi yeterli olabilir. Hastadan hastaya değişir. Ama eğer vericisi var ise böbrek nakli yapılabilecek gibiyse, herhangi bir sağlık problemi yoksa, üretken bir insansa o zaman yapılabilecek en iyi şey böbrek naklidir ve normale en yakın olan çözümdür. Böbrek naklinde nelere dikkat edilmeli? Böbrek nakli yapıldıktan sonra da belirli aralıklarla takip edilmesi, o organın reddedilmemesi için de bazı ilaçların kullanılması gerekli. Dolayısıyla ideali şöyle olmalı; vücudun redddetmeyeceği bir organ takılmalı. Bu nakil genellikle birinci ve ikinci derece yakınlarından yapılıyor. Anne , baba, erkek kardeşler vs. İLKBAHAR 2014 Hasta hikayeleri Sağlığına vatanında kavuştu! H ollanda’da yaşayan, 1975 doğumlu Şükrü Türk’e fıtık teşhisi konmuş, ama aradan iki yıl geçmesine karşın ameliyat olamamış. Şiddetlenen ağrıları yüzünden işinde çalışamaz hale gelen Şükrü Bey, Vivamedica’nın Avrupa şubesine başvurarak aldığı sağlık danışmanlığı neticesinde her insanın en doğal hakkı olan kendi vatanında tedavi olabileceğini öğrendi. Hastalığının geri dönüşü olmayan sonuçlara vesile olmasına kalmadan, Vivamedicana aracılığı ile Bahçelievler Medicana Hastanesi’nde Op. Dr. Soner Yalçınkaya tarafından lombar microdistektomi ameliyatı oldu. Bir gün hastanede yatışı gerçekleştikten sonra, bir hafta sonraki kontrolüne kadar otelde ağırlandı. Hollanda’ya döndükten sonra Şükrü Türk İLKBAHAR 2014 Medicana'nın Zaandam’daki ofisinde ziyaret etti. Vivamedicana’dan nasıl haberiniz oldu? Vivamedicana aracığı ile Medicana Hastaneler Grubu’nda tedavi olmuş ve memnun kalmış bir arkadaşım aracılığı ile haberdar oldum. Ne gibi bir sağlık probleminiz vardı ve neden Türkiye’yi tercih ettiniz? Hollanda’daki aile hekimim iki yıl önce fıtık teşhisi koymuştu, ancak ameliyat kararım çıkmasına rağmen sağlık sisteminin yetersizliğinden dolayı operasyonum gerçekleşemedi. Şiddetlenen ağrılarım artık beni yataktan çıkamayacak duruma getirmişti. Hollanda Zaandam’daki Vivamedica ile başlayan Türkiye sürecinizi biraz anlatır mısınız? Vivamedicana’da aldığım danışmanlık sayesinde raporlarım Bahçelievler Medicana Hastanesi’ne gönderildi. Op. Dr. Soner Yalçınkaya’nın incelemesi sonucu lombar microdistektomi ameliyatını hiç vakit kaybetmeden olmam gerektiğini öğrendim ve hemen Türkiye’ye gidip ameliyat olmaya karar verdim. Uçaktan indiğimde karşılanıp konaklayacağım otelime götürüldüm. Ertesi gün hastaneye transferim sağlandı. Yapılan bazı test ve tetkiklerden sonra iki saat süren bir operasyona alındım. Bir gece hastanede kalış sürecimde gerek Soner Hoca, gerekse hemşirelerden çok memnun kaldım. Ertesi gün yürüyerek, ağrılarımdan kurtulmuş şekilde çıktım. Neden Vivamedicana’yı tercih ettiniz? Açıkçası başta Türkiye ye gitmekte çekincelerim vardı, aklımdaki en önemli soru, “Hollanda’ya döndüğüm zaman bir sorun olursa kime gidecektim?” Ancak Vivamedicana’nın Hollanda’da olmasının verdiği güvenle, kararımdan oldukça mutluyum. Allaha şükür bir sağlık problemim çıkmadı ve şuan sizleri ziyaret edip, baklava getirebildim. Teşekkürler. Son olarak Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımıza bir öneriniz var mı? Kimse sağlık sistemi yüzünden mağdur olmasın ve en doğal hakkınız olan kendi vatanınızda tedavi olmaktan korkmayın. 43 Nöroloji Alzheimer kesin tedavisi olmayan bir hastalık olsa da belirli bir süre ilerlemesinin durdurulması ya da yavaşlatılması mümkün. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 65 yaş üstünde 10 kişiden birinde, 85 yaş üstünde ise iki kişiden birinde alzheimer hastalığı görülüyor. Medicana International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. M. Zülküf Önal, alzheimer hastalığını anlattı. Unutkanlığı hafife alm ALZHEIMER PROF. DR. M. ZÜLKÜF ÖNAL 44 İLKBAHAR 2014 lzheimer nedir, nedenleri nelerdir? Yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bunamanın en sık nedenidir, ancak benzer belirtiler veren başka hastalıklar da vardır. Ayırt edilmesi gerekir. Nörologlar ve ruh hastalıkları uzmanları, yani psikiyatristler, çeşitli testler, beyin filmleri ve laboratuar tetkikleri ile büyük oranda kesin teşhis koyabilmektedir. Bulaşıcı yada kalıtsal özellikleri var mıdır? Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaşla birlikte artar; 65-74 yaş arasında yüzde 3, 75-84 yaş arasında yüzde 19 ve 85 yaş ve üzerinde yüzde 47 sıklıkta görülür. Kadınlarda ve erkelerde hemen hemen aynı orandadır. Alzheimer hastalığı bulaşıcı lir), karar vermede güçlük, kelimeleri bulmada güçlük sayılabilir. Alzheimer hastalığının orta evresinde; belirgin unutkanlık, kişileri tanıyamama, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklar görülür. Alzheimer hastalığının ileri evresinde; aile üyelerini tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük, zaman içinde yatağa bağımlı hale gelme, idrar ve gayta kaçırma ve ciddi davranış bozuklukları görülür. Kesin tedavisi yok Tedavi yöntemleri nelerdir? Alzheimer hastalığı beynin bazı bölgelerinde toksik proteinlerin birikmesi ile ortaya çıkar. Maalesef halen kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Ancak hastalığın günümüzde belirli bir süre Alzheimer hastalığının seyrini değiştirmek ve hastanın ilerlemesinin durdurulması ya da yavaşlatılması mümkün. Alzheimer kendisine ve çevresine zarar vermesini önlemek hastaları için ilaç tedavisinin yanı sıra, amacı ile kullanılan ilaçlar, hastanın yaşam kalitesini özenli bir bakımın da önemi büyük. korur ve kendine daha uzun süre bakabilmesini sağlar. Erken tanının önemi nedir? Erken tanı çok önemli. Alzheimer hasve kalıtsal bir hastalık değildir. Ancak düşük oranda talığı, erken dönemde depresyon ile karıştırılabilir. Depresyon daha hızlı başlangıçlıdır ve hastaların ailesel bir yatkınlık olabileceği düşünülür. geçmişlerinde benzer depresyon öyküsü bulunabilir. Risk faktörleri nelerdir? İleri yaş, ailede benzer öykünün varlığı, birinci de- Alzheimer hastalığında ise hastalar bilmediklerini rece akrabada down sendromu, doğumda babanın göstermemek için çaba sarf ederler, inkar süreci yaileri yaşı, sigara ve alkol, yüksek LDL kolesterol, şarlar. Birden çok bilişsel alanda fonksiyonel bozukdamar sertliği, kafa travması, kişilik bozukluğu, luğa yol açacak düzeyde bozulmanın ortaya çıktığı depresyon, düşük sosyoekonomik düzey ve eğitim demans durumunda, bellek kaybı ile beraber dile düzeyi sayılabilir. ilişkin konuşma bozukluğu, amaçlı etkinliklerin Belirtileri nelerdir? gerçekleştirilememesi veya beceriksizlik, tanıma yeİlk belirtisi genellikle unutkanlıktır. Ancak buna teneğinde kötüleşme, yürütücü işlevlerde yetersizlik başka sorunlar da eşlik eder. Hastalığın belirtileri gibi sorunlar ortaya çıkar. Alzheimer hastalarında genel olarak iki gruba ayrılır; zihinsel ve ruhsal ise, hafıza ve konuşma bozukluğu, kelime bulmada bozukluklar. Zihinsel bozukluklar; unutkanlık, zorlanma, önceden yapabildiklerini yapamama, ciöğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu, yolunu simleri ve kişileri tanımakta zorlanma, kendiliğinkaybetme, kişileri tanıyamama, karar verme güç- den bir şey planlayıp üretememe, sosyal ve uğraşı lüğü gibiyken, ruhsal bozukluklar; huzursuzluk, fonksiyonlarında bozulma, davranış değişiklikleri ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu, amaçsız gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu hastalığın önüne nasıl geçilebilir? dolaşma, hayaller görme ve depresyondur. Alzheimer yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde Elimizde olan tedavi seçenekleri, şimdilik hastalığın günlük yaşamı etkileyerek bakıma muhtaç bırakan seyrini yavaşlatıyor. Ancak yine de zihinsel canlıbir hastalıktır. Hastalığın üç evresi vardır; başlan- lığı sağlayan egzersizler önerilebilir. Bu konuda sık gıç, orta ve ileri evre. Alzheimer hastalığı herhangi sık okuma, kişinin okuduğunu, öğrendiğini, gün tıbbi müdahale yapılmadığı takdirde ortalama 9 yıl içinde yaşadıklarını anlatması, yakınlarıyla payiçinde ölümle sonuçlanır. laşması oldukça önemli. Kabaca dedikodu yapması Alzheimer hastalığının erken evrelerinde; bellek önerilebilir. Ayrıca strateji ve muhakeme gerektirn kaybı (genellikle yakın bellekle ilgili), günün tari- oyunlar, briç, sudoku yararlı olabilir. Daha önce hini hatırlamada güçlük, daha önce bildiği mekan- belirtmiş olduğum risk faktörlerinin değiştirilebilir ları tanımada güçlük (Örnek: Hasta kendi evinde olanları alzheimer hastalığı riskini azaltabilir, sigara olmasına rağmen nerede bulunduğunu karıştırabi- ve alkol kullanımının bırakılması gibi. almayın! ER İLKBAHAR 2014 45 Üroloji Çocuğunuzun altını ıslatmasının n SİZ OLABİLİR Gece uyurken altını ıslatan çocuğunuza kızıp, sorunu onda aramayın. Çünkü bilimsel araştırmalar genellikle altını ıslatan çocukların anne babalarının da aynı problemi ebeveynlerine yaşatmış olduğunu gösteriyor. Alt ıslatmada böbrek ve idrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi etkenler önemli rol oynasa da uzmanlar takip ve tedavi konusunda hassas olunması gerektiğini vurguluyor. Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Dp. Dr. Ahmet Gençbay, ‘çocuklarda alt ıslatma’ hakkında bilgi verdi. 46 İLKBAHAR 2014 Ç OP. DR. AHMET GENÇBAY ocuğunuzun mahcup bakışlarıyla size “Günaydın” demesi, her sabah çamaşır makinesinde çarşaf yıkamanız, yatağı havalandırmak için balkona çıkarmanız, bir anne veya baba olarak sizin için olağan bir sabah olabilir; çünkü çocuğunuz yine yatağını ıslatmış. Gece idrar kaçırma çocukluk döneminde çok sık rastlanılan şikayetlerden biri. Anne babalar genellikle çocuklarının alt ıslatma sorunundan daha çok ruhsal bir sıkıntılarının olup olmadığından endişe ederler . Oysaki psikolojik sorunlar idrar kaçırmada neden olarak kabul edilmez. Ancak enürezisin (altını ıslatma) yarattığı stresli durumlar nedeniyle ileride anksiyete ve kendine güven sorunu gibi idrar kaçırma kaynaklı sorunlar görülebilir. Gece alt ıslatma iki şekilde görülür: n nedeni İRSİNİZ! Eğer çocuğunuz altını ıslatıyorsa ona kızmayın çünkü bu durum ona verdiğiniz genlerle ilgili. İLKBAHAR 2014 • Birincil: Çocuk doğduğundan beri yatağını geceleri ıslatmaktadır. • İkincil: Çocuk arada en az 6 ay süren tamamen kuru dönemlerin olmasına rağmen tekrar ıslatmaya başlamıştır. Enürezisde birçok faktör araştırılmış ve çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Genetik faktörler, uyanma bozuklukları, hormonal faktörler, mesane ile ilişkili faktörler gibi… Vakaların yüzde 97-98’inde organik bir neden yoktur. Ancak yüzde 2-3’ünde organik bozukluklar rol oynar (işeme bozuklukları, me bo bozu zukl kluk ukla ları rı,, idrar idra id rar yolu yolu enfeksiyonları, idrar ar yollarında yoll yo l ar arında d anatomik anaato t mi mik bomik bozukluklar, şeker hastalığı talığı ğı vs). v Araştırmalara göree birincil birrincil gece gecce ge ce alt ıslatmanın en önemli nem e li neem deni kalıtsaldır. Eğer er ttek ek ebeveyn çocukken aynı ayn ynı durumu yaşadıysa, saa , sa, çocuğunda olma olaolala sılığı yüzde 46; her iiki ki ebeveyn de bu durumu umu yaşadıysa çocukta olma ol ma olasılığı yüzde 77’dir. dir ir. Yani çocuğunuz altını bu u şekilde şeki kild ldee ıslatıyorsa ona kı kızmayın; kızm zmayın; çünkü bu durum büyük büy üyük ihtimalle sizin ona verdiğiniz genlerle ilgilidir. Genetik enetiik ça ça-lışmalarda enürezisle slee il sl iilgili lgi lgi gili gili li 10’un üzerinde kromozom tespit edildi. Üste- 47 Üroloji Anne veya baba çocukken gece altını ıslatmadıysa çocuklarında bunu yaşama olasılıkları yüzde 15. lik ona kızmamak için bir neden daha var. Bu genler nedeniyle o da kendi çocuğundan dolayı aynı durumda kalıp, sizin ne yaşadığınızı bire bir öğrenecek. Çocuklarda alt ıslatmayı ilgilendiren ENUR 1 ve ENUR 2 adında iki gen tespit edildi. Bu genlerden ilki 13. kromozomda, diğeri de 12. kromozomda bulunur. Bu genleri taşıyan çocuklarda gece alt ıslatma olasılığını yaşama bu genleri taşımayanlara kıyasla daha çoktur. Anne veya baba çocukken gece altını ıslatmadıysa çocuklarında bunu yaşama olasılıkları yüzde 15’dir. Geceleri çocukların alt ıslatmalarının üç nedeni vardır: • Uyanma bozukluğu. Bu çocukların çoğu kendiliğinden uyanamazlar, ancak yatağı ıslattıktan sonra uyanabilirler. Bunun nedeni mesane doluluk ve kontraksiyonlarının (kasılma) algılanması ve inhibisyonunda (sürecin durdurulması) gelişimsel bir gecikme olmasıdır. Çoğu çocukta uyanma yeteneği santral sinir sisteminin gelişimini tamamlaması ile düzelir. • Geceleri mesane kapasitesinde azalma ve mesane adalesinde aşırı uyarılma. • Geceleri normal boyuttaki mesanelerinin tutabileceği idrardan daha fazlası üretilir. Bunun nedeni: • Yatmadan 2 saat önceki dönem içinde çok sıvı tüketiliyor olabilir. • Çocuk başka bir hastalığı nedeniyle idrar sökücü kullanıyor olabilir. • İdrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı olabilir. • Hormonal dengesizlik olabilir. Genlerimiz sorunluysa tedavide de sorumlu olmalıyız. 48 Tedavi yaşı okula başlama yaşıdır 5 yaşından önce genellikle tedaviye başlanmaz. Sonrasında sosyal ve psikolojik problemler aile ve çocuk için sorun yaratmaya başlar. Çocuğa ve aileye hastalık ve alınması gerekli önlemler ayrıntılı bir şekilde anlatılmalı. Destekleyici tedavi (beslenme, sıvı tüketimi, tuvalet alışkanlığı gibi önlemlerle başlanmalı, cezalandırılma yerine kuru gecelerinde ödüllendirilmeli) aile tarafından çok dikkatli ve bilinçli bir şekilde uygulanmalı, gerektiğinde doktor yardımı alınmalı. Özgün tedavi olarak da alarm tedavisi, ilaç tedavisi ile devam edilmeli. Sonuç olarak genelde çocuklar anne-babalarının geceleri altını ıslatmayı durdurduğu yaşa kadar altlarını ıslatmaya devam edebilirler. Bu durumun önüne geçmek için kullanılan yöntemler konusunda mutlaka doktora başvurmanız gerekir. Destekleyici tedavi (beslenme, sıvı tüketimi, tuvalet alışkanlığı gibi önlemlerle başlanmalı, cezalandırılma yerine kuru gecelerinde ödüllendirilmeli) aile tarafından çok dikkatli ve bilinçli bir şekilde uygulanmalı, gerektiğinde doktor yardımı alınmalı. İLKBAHAR 2014 Hasta hikayeleri İLK AKRABA DIŞI İLİK NAKLİ YAPILDI M edicana International Ankara Hastanesi, ilk akraba dışı kök hücre naklini 9 Ocak 2014 tarihinde gerçekleştirdi. Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel liderliğindeki ekibin gerçekleştirdiği operasyonla, altı aldır kemik iliği nakli olmayı bekleyen lösemi hastası 59 yaşındaki erkek hastaya, ABD'li 32 yaşındaki bir kadın vericiden temin edilen ilik nakledildi. Vericiden alınan kemik iliği son 20 yılın en soğuk günlerinin yaşandığı ABD’den güçlükle gönderilebildi. Zor şartlarda Türkiye’ye getirilen ilik, sabaha karşı saat 03.00 sıralarında hastaya nakledilebildi. Hastanın sağlık durumunun iyi seyrettiğini açıklayan Doç. Dr. Yüksel, Kemik İliği Transplatasyon (KİT) Ünitesi hakkında da şu bilgileri verdi: “137 nakil gerçekleştirdik” “Bu operasyonları Türkiye'de az sayıda merkez yapabiliyor. Biz çalışmalarımıza Şubat 2012’de başladık. 2013 yılı itibariyle Türkiye'de ilk 10'daydık, şu an ise 3'üncüyüz. İlk yılımızda 75, geçen yıl ise 137 nakil gerçekleştirdik. Bu operasyonla da ilk akraba dışı kök hücre naklini yapmış olduk. Kök Hücre Nakil Merkezi’miz bilimsel veriler ışığında sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya hizmet verecek düzeyde, etik ve hasta odaklı çalışmaktadır. Hastanemiz Avrupa Kemik İliği Nakli Birliği (EBMTR) üyesidir.” Operasyonun ardından Medicana International Ankara Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Deniz Alpay ve Genel Müdür Yardımcısı Jale Çankaya'nın katılımıyla gerçekleştirilen bir toplantı ile Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel liderliğindeki ekibin başarısı kutlandı. Kemik iliği nakliyle ilgili daha fazla bilgi için: http://www.medicana.com.tr/formlar/2012/ kasim/ankarakemikiligi.aspx İLKBAHAR 2014 49 Çocuk Hastalıkları BAHAR ALERJİSİ DEYİP GEÇMEYİN! Medicana Beylikdüzü Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzman Dr. İlhan Hatipoğlu, anne babaları uyardı: Alerjik astım tedavi edilmezse ileride kronik tıkayıcı akciğer hastalığına yol açabilir! B aharda görülen en yaygın alerji türleri hangileri? Saman nezlesi olarak bilinen, havaların ısınması ile birlikte polen alerjilerine bağlı olarak ortaya çıkan alerjik rinit sık görülüyor. Bir de alerjik astıma sık rastlanıyor. Bu tür alerjilere neler neden oluyor? çıkabiliyor. Geniz Özellikle saman nezlesinde eti büyümesi olaburun mukozasının enfeksiyon bilir, üzüm salkımı dışı etkenlere bağlı olarak iltişeklinde büyümeler haplanması söz konusu ve bunu olabilir. Bunlar da tetikleyen bazı faktörler var. Baaynı bulguları taklit UZM. DR. İLHAN HATİPOĞLU harla birlikte polenler, küf manedebilir. Tüm bunlar tarları, sigara dumanı, ev tozları gibi… Hastalık tek taraflı burun tıkanıklığı yapabilir. Burada aigenelde burunda kızarma, hapşırma, tıkanıklık, lenin anlattığı öykü, çok iyi bir fiziksel muayene akıntı, gözlerde kızarma ve sulanma gibi bulgu- ve iyi bir gözlemle teşhis koyulur. Alerjik astımda larla kendini gösteriyor. özellikle genetik unsurlar da çok önemli. İlaç ve Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ilaç dışı tedaviler var. İlaç dışı tedavide genelde şu; burun alerjileri genelde çift taraflı olur. Has- gerekli çevresel önlemleri almak yeterli oluyor. talar bize düzelmeyen bir grip şikayetiyle gelir- Eğer bahar aylarında polenlerle birlikte hasta dıler. Ama eğer semptomlar tek taraflı ise başka şarı çıkamayacak durumdaysa polenlerin olduğu hastalıkları da düşünmek gerekir. Mesela çocuk ortamlarda bulunmamalı. Burnun altına vazelin burun mukozasına herhangi bir yabancı cisim ya da rahatlatıcı bazı kremler sürülebilir. Bunlar sokmuş olabilir. Bu da aynı belirtilerle karşımıza polenlerin burun mukozasına girmesini engeller. Yeterli değilse ilaç tedavisini düşünmek gerekir. Çocuğun odasındaki halıları kaldırmak, yün eşya Öncesinde alınabilecek önlemler var mı? Bu tip alerjik rahatsızlıkların toplumda görülme ve tüylü oyuncaklar bulundurmamak, hijyen sıklığı yaklaşık yüzde 15-20 civarında. Eğer gekurallarına uymak, çarşafların 60 derecenin yatkınlık da varsa bu oran daha da artıyor. üzerinde kaynatılması gibi tedbirler çok önemli. netik Örneğin Türkiye’deki çocukların yüzde 50’sinde 50 İLKBAHAR 2014 Sigara dumanı çocuklarda alerjik astımı tetikleyen çok ciddi bir risk faktörü. ev tozu alerjisi olduğunu düşünürsek, gerekli tedbirleri almak gerekiyor. Alerjik astım tehlikeli midir? Saman nezlesine göre biraz daha ağır bir tablodur. Çocukta eğer geceleri ve sabahları öksürük atakları, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı varsa, bir hava açlığı yaşıyor ve genellikle ilaçları aldıktan sonra rahatlıyorsa, annede veya babada bir alerjik astım öyküsü varsa tanıyı koyarken alerjik astımı düşünmek gerekir. Sadece annede alerjik astım varsa çocukta görülme sıklığı yüzde 35-40’tır. Eğer hem annede hem de babada varsa bu oran yüzde 70’lere yükselir. Çocuklarda genellikle viral enfeksiyonlar astım atağını tetikliyor ama özellikle sigara dumanı yani pasif sigara içiciliği alerjik astımda çok ciddi bir risk faktörü. Bu durumu ortadan kaldırmadığımız sürece çocukların iyileşmesi çok zor. Aileler çocukların yanında içmediklerini söyleseler de bir şey değişmiyor, çocuk yine pasif sigara içiciliğine maruz kalıyor. Bronşlarda tıkanıklık başlıyor. Aynı şekilde parfüm kokusu, ev tozu akarları, küf mantarları da başlı başına alerjik astımı tetikleyen faktörler… O yüzden çevresel tedbirleri mutlaka almamız lazım. Alerjik astımda iki önemli faktör var: Genetik ve çevresel faktörler. Genetiğimizi değiştiremiyoruz ama çevresel faktörlere çok dikkat etmek gerekir. Bunların dışında beslenme de çok önemli. Kesinlikle doğal beslenmemiz lazım. Omega 3 eksikliği, katkı içeren ve fast-food ağırlıklı gıdaların fazla tüketimi sonucu obezite ile birlikte alerjik astımda da büyük artış gözlemleniyor. Bebek mamaları bunu tetikleyebilir, bebeklerin ilk altı ay mutlaka anne sütüyle beslenmesi gerekiyor. Çocuklarımızı olabildiğince doğal ve katkısız gıdalarla beslemeliyiz. Ama çocukların alerjik astımı erişkin astımı gibi değil, genellikle 5,5-6 yaşına kadar sonlanır. İleri yaşlara çok fazla uzamaz. Zamanında tedavi edilmeyen alerjik astım ya da saman nezlesi başka ciddi hastalıklara yol açabiliyor mu? Kesinlikle. Alerjik rinit tedavi edilmezse sinüzit, kulak iltihapları, sık tekrarlanan boğaz enfeksiyonlarına yol açabilir. Yine alerjik astım tedavi edilmezse ileride kronik tıkayıcı akciğer hastalığı gibi çok ciddi hastalıklara neden olabilir. İLKBAHAR 2014 51 Hasta hikayeleri Iraklı çocuk NORMAL GÖRMEYE BAŞLADI H üseyin (11), üç yıl önce sol gözünün dışarı doğru büyümeye başlaması üzerine Irak’ta gittiği hastanede gözünün içerisinde tümör olduğu tespit edildi, ardından bu hastalık için ileri bir merkez olarak Türkiye’ye sevk edildi. 18 ay önce İstanbul’da başka bir sağlık merkezine yatırılan hastanın incelemeleri sonrası gözündeki tümörden biyopsi yapıldı ve iyi huylu bir hastalık olduğuna karar verilerek, altı ay sonra göz ameliyatı yapılmak üzere taburcu edildi. Ocak 2014’te Irak Sağlık Bakanlığı, Hüseyin’i Medicana International İstanbul Hastanesi’ ne tedavi için tekrar sevk etti. Hastanemizde yapılan muayeneler ve konsey kararı sonrası Iraklı Hüseyin’in sol gözü içerisinde bulunan 27X 24X30 mm. büyüklükteki kitlenin ameliyatla alınmasına karar verildi. Ameliyat Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemir ve Op. Dr. Türker Karancı, Anestezist Dr. Şener Demiroluk’dan oluşan ekip ile yaklaşık altı saatte gerçekleşti. Ameliyatı yapan Prof. Dr. Hidayet Akdemir, sol göz içerisine beyin yoluyla geldiklerini, göz sinirlerini yer değiştiren ve göze baskı yapan iyi huylu kapsüllü doğuştan gelen tümörü tamamen boşalttıklarını, bu tümörün tıp literatüründe dermoit kist olarak adlandırılan kalıntı bir lezyon olduğunu belirtti. Prof. Dr. Hidayet Akdemir, göz içerisindeki tümörlerin özellikle alt yapısı donanımlı olan gelişmiş beyin cerrahi kliniklerinde yapılabildiğini ve Medicana International İstanbul Hastanesi'nin böyle zor ve tehlikeli ameliyatları yapabilmek için uygun olduğunu belirtti. Halen taburcu olmayı bekleyen Iraklı Hüseyin’in gözündeki tümörün tamamen alındığı, histopatalojisinin iyi huylu olduğu, ilave bir onkolojik tedaviye gerek duyulmadığı belirtildi. En önemlisi ise göz sinirlerine hiç bir zarar verilmeden bu tümörün tamamının başarı ile çıkarılabildiği söylendi. 52 İLKBAHAR 2014 Hasta hikayeleri Tüp bebekler aynı gün doğdu çıkardı. Hastalarımızın biri ikiz gebelikti. Bu yüzden onu sezaryenle doğum yaptırmak zorunda kaldık. Diğerleri normal doğum oldu. Bir tanesinin bebeği küçük olduğu için yeni doğan ünitesine aldık ve şu an bakım altında” dedi. "Amacımız sağlıklı bebek oranını artırmak" Ö zel Medicana Konya Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde tüp bebek yöntemiyle gebe kalan Şerife Duran (22), Hatice Mutlu (26) ve Mine Taymaz (32), aynı gün doğum yaptı. Anne olma özlemiyle yıllardır bebek sahibi olmayı bekleyen üç kadının kaderi aynı hastanede keşişti. Dokuz ay önce açılan Tüp Bebek Merkezi'ne başvuran kadınlar, tüp bebek tedavilerinin tutması sonucu sürekli gözetim altında alındı. Gebeliklerinin sonunda sancıları aynı gün başlayan ve doğuma alınan Şerife Duran ikiz, Hatice Mutlu ve Mine Taymaz ise sağlıklı birer çocuk dünyaya getirdi. Üç annenin de dokuz ay önce açılan Tüp Bebek Merkezi’nin ilk hastaları olduğunu ifade eden Özel Medicana Konya Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Medikal Direktörü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Necati Özçimen, “Üç tane tüp bebek yaptığımız üç hastamız aynı anda doğum yaptı. Sancılarının aynı güne gelmeleri bizim için ilginç bir durum ortaya Tüp bebek tedavisinde on yıllık tecrübelerini hastanenin imkânlarıyla birleştirdiklerini kaydeden Dr. Özçimen, “Eve canlı bebek götürme oranlarını artırdık. Bunları yaparken imkanlarımızı zorlayarak mikro tese, mikro enjeksiyon ve aynı zamanda genetik tüp bebekleri kullanarak hastalarımızın eve bebek götürme oranlarını da artırdık. Hastanemiz bünyesinde gelişmiş yeni doğan ünitesinin olması bize tüp bebeklerin tedavilerinin takibinde kolaylık sağlıyor. Çünkü bazen erken doğumlar olabiliyor. Erken doğumlar olduğunda bebeklerimizi bu ünitedeki uzmanlara teslim ediyoruz. Ve bebekleri eve götürecek şekilde büyüttükten sonra annelerine teslim ediyoruz. Amacımız tüp bebek yapmaktan ziyade eve canlı bebek, sağlıklı bebek götürme oranlarını artırmak" diye konuştu. Tüp bebek yaparken ilk günden itibaren hastalarına psikolojik danışmanlık da verdiklerini vurgulayan Dr. Özçimen, "Hastalarımızın diyetisyen eşliğinde gerekirse kilo vermelerini sağlıyoruz. Dâhili bir problem var mı, yok mu hepsine bakıyoruz. Daha sonra gebelik takiplerini, oluşturulan problemleri biz ve uzmanlarımız birlikte takip ediyoruz" dedi. Kadın ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Seçil Kahveci de, ilk tüp bebekleri kucaklarına almanın sevincini yaşadıklarını belirterek şunları söyledi: "Üç gebemizin aynı anda doğum yapması bizim için de güzel bir tesadüf oldu. Bebeklerimizin sağlıklı, mutlu, güzel yıllar diliyorum. Diğer çocuk isteyen çiftlerimizle de aynı sevinci paylaşmayı umuyoruz." İLKBAHAR 2014 53 Diş B ilginin çok hızla aktarıldığı ve paylaşıldığı bir çağda yaşıyoruz. Dolayısıyla insanlar kendilerinde yapmak istedikleri değişikliklere ya da benzemek istedikleri kişilere medya ve internet aracılığı ile kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Bilgiye kolayca ulaşılabilmesi ve dolayısıyla bilginin artması, taleplerin de artmasına yol açtı. Eskiden sadece bir eksik dişin yerini doldurmak ya da çürük bir dişi doldurtmak kısmen yeterli olabiliyordu. Ama artık insanların estetik beklentileri arttı. Araba pırıl pırıl peki ya lastikler? Sağlık, temel olarak ağızdan başlıyor. Sadece sağlık değil kişisel karizmanız ve karakteriniz de ağzınızdan başlıyor. Çok güzel bir yüz yapısı, kemik yapısı tasarlayın, makyajınız, saçınız, yüzünüz, burnunuz için gerekli tüm uygulamaları yaptırın! Ama güldüğünüzde dişleriniz ve diş etinizin seviyeleri birbiriyle uyumlu değilse veya dişlerinizin rengi kötüyse, eksik veya çürük dişleriniz varsa her şey berbat olur. Bu neye benzer biliyor musunuz; çok güzel bir otomobiliniz Cildiniz, burnunuz, dudaklarınız, saçlarınız hepsi mükemmel… Peki ya gülüşünüz? Gülünce ortaya çıkan görüntü sizi mutlu ediyor mu? Eğer cevabınız “Hayır” ise gülüş tasarımı ile tanışma vaktiniz geldi demektir. Medicana Çiftehavuzlar Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nden Diş Hekimi Dr. Ruhi Balcı, mükemmel kusursuz bir görüntünün püf noktalarını anlattı. DR. RUHİ BALCI 54 GÜLÜŞ TASARIM İLKBAHAR 2014 Sağlık, temel olarak ağızdan başlıyor. Sadece sağlık değil kişisel karizmanız ve karakteriniz de ağzınızdan başlıyor. Ş IMI İLE KUSURSUZ BİR GÖRÜNTÜYE KAVUŞUN İLKBAHAR 2014 55 Diş var, onu yıkatmaya gittiniz ama lastiklerini ve jantlarını temizletmediniz. Araba pırıl pırıl bile görünse aslında bir eksiklik vardır. Lastikler göze batar. İşte aslında ağız ve gülüş, dişlerin pozisyonlandırılması, rengi, diş ve diş etlerinin birbiriyle olan uyumu, tertemiz yıkanmış bir arabada lastiklerin de pırıl pırıl olması gibidir. Yani kusursuz bir görünüm sağlar! İşte gülüş tasarımı da bu noktada devreye giriyor. Özellikle medikal estetik, plastik, estetik cerrahi uygulamalar günümüzde oldukça yaygın. İnsanlar hep bir beklentiyle geliyor. Karşılarında güzel bir imaj görüyor ve kendilerini ona benzetmeye çalışıyorlar. Bir takım kozmetik ve invaziv uygulamalardan sonra en son diş hekimine geliyorlar. Oysa siz harika bir burun yapın, nefis bir cilt oluşturun, çok güzel gözler ve kaşlar olsun ama güldüğünde bunların hepsini kamufle edebilecek bir görüntünüz olabilir. Dişlerde bir eksiklik, bir çapraşıklık varsa siz ne yaparsanız yapın görüntünüz bozuk olacaktır. artmaya başlıyor. "Şu ana kadar bu tür taleple gelen ve önerilerimiz doğrultusunda hareket eden hastalarımızdan mutsuz olan olmadı." Gayet memnun ayrılıyorlar. Dişleriniz sağlıksızsa boşuna diyet yapmayın! Günümüzün en önemli konularından biri sağlıklı beslenmek ve fit olmak. Alabildiğince diyet yöntemleri, kitaplar, diyetisyenler var… Dünyanın en iyi diyetini uyguluyorsunuz, dünyanın en iyi diyetisyenine gidiyorsunuz. Tüm bunların temelinde doğru beslenme var. Peki ağzınızda diş yoksa nasıl besleneceksiniz? Ağızın görevini tam yapamadığı bir durumda, kişinin kilo verebilmesi mümkün mü? İstediğiniz diyeti yapın sonuç başarısız olur. Erkekler de talep ediyor Sanki daha çok kadınların konusuymuş gibi zannedilse de artık kadınlar kadar erkekler de bu tür uygulamalara meraklı ve yaptırıyorlar. Çünkü insanlar güzel görünmek istiyor, kendisini iyi hissetmek istiyor. 21’inci yüzyılın baskısıyla yaşıyoruz biz. Bunlar çağımızın gerektirdiği şeyler aslında. Yaşamın getirdiği streslerden kaçış yolu bir anlamda. Kendisiyle barışmak isteyen, kendisini daha iyi hissetmek isteyen herkes başvuruyor bize. Bir elmadan ancak daha iyi bir elma yapılabilir Çok sık karşılaştığımız bir durum var. İnsanlar ilk önce bize “Dogal olsun” diyerek geliyorlar. Konuşma böyle başlıyor ama tedavi planlamasını çıkartmaya başladıkça, insanların da beklentileri artmaya başlıyor. Siz sundukça farklı talepler de ortaya çıkıyor. “Doğal olsun ama beyaz olsun, doğal olsun ama şu fotoğraftaki sanatçı gibi olsun”… Bu tür taleplerle karşılaşsak da sonuçta bir elmadan bir karpuz yapamayız. Bir elmadan daha iyi bir elma yapabiliriz ancak. Biz tabii ki hastaya önerilerde bulunuyoruz. Diş deyince ilk akla ne gelir? Beyaz. Ama nasıl beyaz? Beyazın 50 çeşidi var. Size uygun beyaz. Ten renginize, saç renginize, yaşınıza, alışkanlıklarınıza, yüz şeklinize uygun beyaz olması gerekiyor. Burada bizim şansımız ve farkımız şu: Büyük bir sağlık grubunun parçasıyız. Yani birlikte hareket edeceğimiz disiplinlere ulaşmamız çok kolay. Tüm bunları sunduğunuzda da hasta memnuniyeti 56 İLKBAHAR 2014 Hasta hikayeleri Altı aylık bebek K YENİ YÜZ VE ALINA KAVUŞTU afatası kemikleri ve bıngıldakların doğumdan beri kapalı olması oldukça nadir görülen kafatası anomalisi. Nonsendromik kafatası kemikleri erken kapanması her 1000 doğumda 0.4-1 arasında görülüyor. İLKBAHAR 2014 Bu bebeklerin doğumdan sonra uygun zamanda kafatası anomalisi düzeltilemezse baş, yüz ve alında şekil bozukluğu meydana gelmesi, beyin ve zeka geriliğine yol açtığı biliniyor. Medicana International İstanbul Hastanesi’ne sevk edilen altı aylık Sevgi bebekte, doğumdan beri kafatası kemikleri ve ön fontanelin erken kapanmasıyla yüz, alın ve başta estetik şekil bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan fizik ve nörolojik muayenede erken kapanan kafatası kemiklerinin estetik bozukluk yanında artan kafa içi basınç bulguları olduğu belirlendi. Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemir ve Op. Dr. Türker Karancı, Anestezist Dr. Şener Demiroluk ile Dr. Cevdet Becerikli'den oluşan ekip ile yaklaşık altı saat süren beyin ameliyatıyla kapalı kafatası kemikleri açıldı ve yeniden şekillendirildi. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Hidayet Akdemir bu tür bebek beyin ameliyatlarında hastanenin cerrahi ekibinin tecrübesi yanında çocuk anestezisti ve yoğun bakım ekiplerinin de cerrahi ekip kadar önemli olduğunu, bu tür özellikli beyin ameliyatlarının her hastanede yapılamadığını belirtti. Kraniosneztoz ameliyatları sadece estetik veya kozmetik amaç için yapılmadığını, artan kafa içi basıncından beyindeki baskıyı kaldırarak ve normal beyin gelişimine katkıda bulunmak için gerçekleştirildiğini anlattı. Prof. Dr. Hidayet Akdemir Sevgi bebeğin ameliyat sonrası yeni bir yüz ve alın görünümüne kavuştuğunu, ameliyat esnasında, yoğun bakım ve servis takiplerinde herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını söyledi. Ayrıca Sevgi bebeğin diğer sağlıklı çocuklar gibi normal bir beyin gelişim süreci yaşayacağını ve yaşıtlarından farkı olmayacağının altını çizdi. 57 Vitaminl ne kadar m İç Hastalıkları UZM. DR. İREM ÖNER ÖZKARA Fazladan vitamin alımı her şeyden önce karaciğeri yoruyor. Ayrıca baş ağrısı, bulantı, kusma, idrar yolu rahatsızlıkları ve hatta ölüme kadar gidebilen problemler oluşabiliyor. 58 İLKBAHAR 2014 nler masum? Günümüzde neredeyse vitamin kullanmayan yok gibi. Bazı uzmanların da yönlendirme ve tavsiyeleri ile vitaminler hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Peki rastgele vitamin kullanmak ne kadar doğru? Şifa niyetine kullandığımız vitaminlerin zararları var mı? Medicana Beylikdüzü Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. İrem Öner Özkara vitaminlere mercek tuttu. V itamin takviyesi kullanmak isteyen hastanın mutlaka bir dahiliye uzmanına muayene olması gerekir. Kişinin şikayetlerinin öncelikli tedavisi gereken enfeksiyon hastalıkları, hormonal hastalıklar veya kanser gibi başka bir hastalığa bağlı olup olmadığı belirlenmeli, sonrasında vitamin eksikliği saptanırsa takviye yapılmalıdır. Eğer vücudun ihtiyacı yoksa vitamin kullanmak gerekmiyor. Bununla birlikte vitamin ihtiyacı olan belirli hasta gruplarımız var. Fazladan vitamin alımı her şeyden önce karaciğeri yoruyor. Ayrıca baş ağrısı, bulantı, kusma, idrar yolu rahatsızlıkları ve hatta ölüme kadar gidebilen problemler oluşabiliyor. D vitamini ve kalsiyum Fazla aldığımda kemik hastalıklarına, kanda kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına kemik ağrılarına neden olabiliyor. Kemik ağrısına ve kas kasılmalarına sebep olabiliyor. Eksikliği varsa takviye yapıyoruz ama fazlasını aldığımız zaman hedef dokuda toksik etki yaratmış oluyoruz. B12 B12 sinirlerin yapısında bulunan ve vücutta depolanan bir vitamin yani eksikliği varsa, depoları doldurduktan sonra kullanmamak gerekir. Eksikliği denge problemlerine, ellerde uyuşma, karıncalanma, yanma, ateş basması, baş dönmesi gibi şikayetlere sebep olabilir. Eksikliği giderilip depolar doldurulduktan sonra tedavi kesilmeli, sonrasında takip yapılıp ancak eksiklik yeniden geliştiğinde başlanmalı. C vitamini C vitamini, antioksidan etkisi, yara iyileşmesine İLKBAHAR 2014 olan olumlu etkisi ve kış dönemlerindeki grip üzerindeki iyileştirici faydasından dolayı çok sık kullanılıyor. Evet, kış dönemlerinde dönemsel olarak kullanabiliriz ama fazla alındığında karın ağrısı, bulantı ve kusmaya sebep olabilir ayrıca C ve E vitaminlerinin kompleks olarak kullanılmasının akciğer kanseri vakalarını arttırdığı gözlemlenmiş. O yüzden ihtiyaç durumu dışında kullanılmamalı. A ve E vitamini A vitamini göz sağlığı için faydalı ama fazla alındığı zaman ciltte lekelenmelere, görme problemlerine, baş dönmesine, vücutta kasılmalara, kafa içinde basınç artışına ve hatta akciğer kanserine bile sebep olabilir. O yüzden doktor kontrolü ve reçetesi olmadan ihtiyaç hali dışında kullanılmasını önermiyoruz. A, E ve C vitaminlerinin antioksidan etkisi var. Hücre yenilenmesini artırıyor, vücutta oluşmuş oksidan madde dediğimiz atık ürünlerin vücuttan atılmasını sağlıyorlar. Kanserden korunmak adına önemliler ama son çalışmalar antioksidan vitaminlerin çok fazla kullanıldığında aynı zamanda kanser riskini artırdığını gösteriyor. Örneğin, E vitamininin çok yüksek dozda kullanıldığında prostat kanseri riskini artırdığı gözlemlenmiş. Omega 3 Omega 3‘ün kalp ve damar yapısında koruyucu etkisi var. Şu ana kadar önemli bir yan etkisi de gösterilmemiş. Eğer Akdeniz usulü bir beslenmemiz yoksa -ki çoğumuzda yok- omega 3 kullanılabilir. Ama saf omega 3 almaya çalışalım. A vitamini içerenler, yaz döneminde cilt lekelenmelerine, deri bozukluklarına sebep olabiliyor. Magnezyum, Çinko Eksikliği yoksa, düzenli ve dengeli besleniyorsak magnezyum ve çinko takviyesine ihtiyacımız yok. Kuruyemişlerde, domateste, patateste, muzda, kayısıda yeterli miktarda magnezyum ve çinko var. Ancak bir enfeksiyon hastalığı ya da kronik bir hastalık varsa doktor kontrolünde alınabilir. 59 Yemek Baharı hafif karşılayın! Şimdi detoks z Sürekli kendinizi yorgun hissediyor, fazla kilolarınızdan şikayet ediyor ve canlanmak, yenilenmek istiyorsanız ilkbahar harekete geçmek için en uygun zaman. Mevsim geçişlerinde özellikle de ilkbaharda yapılan detoks çok daha etkili olabiliyor. Sizin için seçtiğmiz detoks çorbası ve detoks içecekleri ile yepyeni bir mevsime yenilenmiş olarak başlamaya ne dersiniz? Detoks çorbası Detoks çayı MALZEMELER: MALZEMELER: HAZIRLANIŞI: • 1 büyük boy kereviz (yapraklarıyla birlikte) • 1 büyük boy kırmızı soğan • 1 büyük boy patates • 150 gr taze zencefil • 1 orta boy havuç • 3 baş sarımsak • 3 yaprak kara lahana • 100 gr beyaz lahana • 50 gr biberiye (taze veya kuru) • 2 çorba kaşığı kuru nane • 2 çorba kaşığı kurutulmuş maydanoz • 2 roka kökü • 1 çorba kaşığı acı toz biber • 3 çorba kaşığı kekik Sebzeleri çok iyi yıkadıktan rendeleyin. Patates haricindekileri kabuklarıyla birlikte rendeleyebilirsiniz. Kereviz yaprağı, kara lahana ve beyaz lahanayı ise ince ince doğrayın. Hazırlanan malzemeleri orta boy bir tencereye koyun ve tencereyi dolduracak şekilde kaynar su ekleyin. Bir taşım kaynatıp bir saat bekletin. Daha sonra posa haline gelmiş taneleri tencerenin içinden alın. Posaların suyunu çorbanın içine ekleyin. İsterseniz baharat ve taze limon suyu da ilave edebilirsiniz. • 2 çorba kaşığı yeşil çay • 1 adet limon • 1 tutam mate • 3 tane karanfil • 3 tane karabiber • 1 adet elma • 1 adet kivi • 1 adet kabuk tarçın • 1 litre su HAZIRLANIŞI: Tüm malzemeleri (meyveleri dilimlenmiş olarak) bir litre sıcak suyun içine ekleyin. Bu karışımı 2-3 dakika kaynatın. Yaklaşık 5 dakika demlenmesi için bekleyin. Süzüp, günün farklı saatlerine soğuk ya da sıcak olarak içebilirsiniz. 60 İLKBAHAR 2014 s zamanı Detoks içeceği MALZEMELER: • 1 orta boy salatalık • 3 adet kereviz sapı • 1/4 misket limon • 250 ml. elma suyu HAZIRLANIŞI: Katı meyve sıkacağında 2-3 sulu elmayı sıkın. Bu elma suyunu, soyduğunuz salatalığı, kereviz saplarını blender'a koyun, üzerine misket limon da sıkarak hepsini bir blender'dan geçirin. İLKBAHAR 2014 61 Gezi Çölün ortasındaki c Geleceği gözlerinizin önüne seren mimari dokusu, iklime rağmen yemyeşil meydanları, parkları, dünya jet-setinin doldurduğu eğlence mekânlarıyla Dubai, “Coğrafya kaderdir” sözünü yalancı çıkarıyor. 62 İLKBAHAR 2014 i cennet İLKBAHAR 2014 63 Gezi Palmiye Adası’ndaki Atlantis Otel’in içinde yer alan dev akvaryum. D Trendy mekân Cirque Le Soir, dünya jet-set’inin buluşma noktalarından. 64 eva sa Duba i Ulusla ra ra sı Havaalanı’ndan çıkıp, kentin beş şeritli geniş caddelerinde yol almaya başlar başlamaz, tipik bir Ortadoğu kentinde olmadığımızı anlıyoruz. Bulvarlar boyunca çağdaş mimarinin en ikonik örneklerinin yanından geçerken, asıl şaşırtan kentin yeşilliği oluyor. Karşımızda 21’inci yüzyılın kenti dursa da, “İnci avcılığına, baharat ticaretine uzanan tarihine göz atmadan, Dubai’nin ruhunu anlamak zor” deyip, eski kentten başlıyoruz keşfe. İlk hedef, kenti ikiye bölen haliç. Bir yakasında Dubai’nin tarihi ticaret merkezi Deyra, öteki yakasında Büyük Cami’nin, Dubai Müzesi’nin ve Cumeyra sahilinin uzandığı Bur Dubai. Bugün de olanca canlılığını koruyan Deyra’daki yeni-eski çarşıları alışveriş günlerine saklayıp, kıyıya gidiyoruz. Karşıda görünen Dubai İkiz Kuleleri, Sheraton Dubai gibi modern yapılar, özellikle mimari meraklısı gezginlerin dikkatini çekecek türden. Ama asıl ilgiyi, haliç boyunca sıralanan abralar, Arap yelkenlileri hak ediyor. 17’nci yüzyıldan fırlamış gibi duran, rengârenk bez gölgeliklerin altında çift sıra oturma yerleri olan ahşap abralara bindiğinizde, yanınızdan kalkan yelkenlinin peşine takılıp inci çıkarmaya gidecekmişsiniz gibi geliyor. Oysa bu tekneler sizi karşıya, Bur Dubai’ye taşıyor. Bur Dubai tarafında önce Cumeyra sahilindeki Dubai Büyük Cami’ye gidiyoruz. Buraya Müslüman olmayanlar giremiyor. Orijinal olarak 1900’e tarihlense de önce 1960’da, sonra 1998’de yeniden yapılan cami, Dubai’nin kültürel ve dini yaşamının tam kalbinde. Öyle ki, alışveriş merkezleri ve çarşılar dışında pek rastlamadığımız Emiratileri nihayet burada bol bol görüyoruz. Tam bu noktada Dubai Emirliği’nin asıl yurttaşları Emiratiler için bir parantez açmak gerek. Nüfusun çok azını, yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyorlar. Ama onları görmememizin nedeni bu değil. Emiratiler, polislik, askerlik yapmak ve devlet dairelerinde çalışmak dışında, yalnızca özel şirketlerde, çoğu kez şirket sahibi ya da ortağı olarak görev yapıyor. Diğer tüm işlerde başta Hintli, Paki ve Filipinliler olmak üzere Asyalı göçmenler çalışıyor. Geleneksel kıyafetleri kandura (erkeklerin ayak bileklerine kadar inen beyaz renkli yün veya keten tünikleri) ve abiyeler (kadınla- İLKBAHAR 2014 Ünlü yelken otel Burç el Arap’ın da bulunduğu Cumeyra kıyıları adının hakkını veriyor: Güzel. rın bedenlerinin tamamını örten siyah renkli üst giysileri) içindeyken bu ayrımı yapmak zor ama bindikleri otomobiller, taşıdıkları alışveriş torbaları, kadınların bileklerindeki altın takılar, hatta tek başına üstten bakan, kibirli duruşları bile bu sözün doğruluğunu anlatmaya yetiyor. Emiratilerin geçmişlerinin izini de El Fahidi Kalesi’ndeki Dubai Müzesi’nde sürüyoruz. Burası kentteki gerçekten tek eski bina. Masmavi deniz, bembeyaz kumsal Herhalde denizin çağrısının bu denli güçlü olduğu çok az yer vardır. Bembeyaz kumsalın önünde uzanan Basra Körfezi’nin turkuaz suları öyle güzel ki, gözümüz, hemen hemen tüm Dubai fotoğraflarının ayrılmaz parçası haline gelen yelken otel Burç El Arap’ı bile görmüyor. Muhteşem deniz keyfinin tadı burada hem halk hem de otellerin özel plajlarında çıkarılabiliyor. Halk plajlarında giyinip soyunmak zor olsa da, bir şeyden emin olabilirsiniz, asla rahatsız edilmiyorsunuz. Ancak çevrede yiyecek-içecek satan, güneş şemsiyesi kiralayanlar pek yok. Bu nedenle tüm günü buraya ayırmayı düşünenler için en iyi seçenek oteller. Maalesef artık bu otel listesinde, denizin ortasında yükselen Burç El Arab yer almıyor. Rehberimiz, birkaç yıldır, otelde kalmayanların plaja kabul edilmediklerini söylüyor. Şehir bütünüyle, çağdaş mimarlık tutkunları için yaratılmış gibi. Hele Dubai Marina bölgesi. Nereye başımızı çevirsek, tasarımları birbiriyle yarışan gökdelenler ve köprülerle karşılaşıyoruz. Çoğu, dünyanın en ünlü mimarlarının imzalarını taşıyor ama tek başına, SOM Architecture’ın tasarımı dans eder gibi duran Sonsuzluk Kulesi (Cayan Tower- Infinity Tower) bile buraya gelmek için yeterli. Akşam saatlerinde bölge epey hareketleniyor. Ama siz siz olun, güneşi burada değil, Burç Halife’de batırın. Alışveriş ve eğlencenin şehri 829.8 metrelik Burç Halife’ye dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden Dubai Mall’ın içinden geçerek çıkıyoruz. Giriş holünde her daim uzun bir asansör kuyruğu var, ama iyi ki de var; zira, o sırada bu muazzam binanın nasıl yapıldığını anlatan videoyu seyrediyoruz. Asansör, konut, ofis ve otellerin yer aldığı kulenin 124’üncü katındaki seyir terasına çıkarıyor. Yaklaşık bir dakikada çıktığımız terasta, uçakta gibiyiz, dünyaya 452 metre yüksekten bakıyoruz. 360 derece tasarlanmış terasta, tüm Dubai ve çevresini saran çöl ayaklarımızın altında. Dubai’deki muhteşem mimari örnekler o ana kadar öğretmediyse bile, Burç Halife, insanın yapabildiklerinin sınırının olmadığını herkese öğretiyor. Yaklaşık bir saatlik turun bilet fiyatı kişi başı 400 dirhem yani yaklaşık 225 TL. Burç Halife’den Dubai Mall’un içine indiği- Bembeyaz kumsalın önündeki Basra Körfezi’nin turkuaz suları öyle güzel ki, gözümüz Burç El Arap’ı bile görmüyor. mizde alışveriş faslını da açıyoruz. Dünyanın hemen hemen tüm önemli markaları burada; yaklaşık bin 200 mağaza, onlarca restoran ve kafe, sinema salonları, eğlence bölümleri var. Ancak fiyatların burada daha düşük olduğuna dair rivayetin pek de doğru olmadığını görüyoruz. Bu nedenle Ortadoğu’da olmanın tadını asıl çıkaracağımız suk’lara yani geleneksel çarşılara; altın pazarı, baharat pazarı ve tekstil pazarına geçiyoruz. Fiyatlar çok daha uygun. Baharatların çeşitliliği, paşminalar, bakır hediyelikler baştan çıkarıcı. Dubai’de bulabileceğimiz en iyi hurmaları da buradan alıyoruz. Ama ‘Binbir Gece Masalları’nın atmosferine kapılıp, pazarlık yapmayı unutmadan. Elektronik cihaz almak isteyenler için Deyra bölgesinde elektronik suk da var; ancak buradan aldığınız bilgisayar, cep telefonu gibi cihazların garanti belgesi yok. Dubai, yalnız alışveriş değil, Ortadoğu’nun eğlence başkentlerinden de biri. Yapılabileceklerin listesi upuzun: Emirates Golf Kulübü’nde 18 delikli sahalarda golf oynamaktan çölde çıkılacak safari turlarına, Zubeyr Astronomi Kampı’ndaki Thuraya Gözlemevi’ndeki dev teleskoptan yıldızları izlemeye, Basra Körfezi’nde gece dalışına kadar pek çok seçenek var. Kaldı ki, bu kent birbirinden havalı bar ve kulüplerle dolu. Jumeirah Beach Hotel’in içindeki 360º Bar, Dubai Marina’daki Buddha Bar, Barasti, Sheikh Zayed Bulvarı’ndaki Cirque Le Soir ve Cavalli Club, Cumeyra’daki Kasbar dünya jet-set’inin uğrak noktası, en eğlenceli, havalı mekânlar. Ancak gelmişken mutlaka denenmesi gereken, özellikle akşam yemeği için birbirinden iyi iki program var: Biri, Dubai manzarasına karşı Palmiye Adası’ndaki otel/restoranlarda, diğeri de haliçte gidip gelen lüks cruise teknelerinde akşam yemeği yemek. Seçim sizin; ne yaparsanız yapın, çöldeki cennet Dubai sizin. İLKBAHAR 2014 65 MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ AŞAĞIDAKİ BİLGİLERİ DOLDURUN, ‘HASTALIKTA SAĞLIKTA’ DERGİSİNE ÜCRETSİZ ABONE OLUN. DERGİMİZ HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN ADRESİNİZE ULAŞTIRILSIN. WWW.MEDICANA.COM.TR ➲ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DOĞUM YERİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DERGİ TESLİM ADRESİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ SEMT:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ GSM:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ MEDICANA SAĞLIK GRUBU İLETİŞİM BİLGİLERİ YÖNETİM MERKEZİ Tel: +90 850 460 63 26 Fax: 0212 438 23 51 Adres: Tekstilkent Koza Plaza Oruç Reis Mah. Tekstilkent Cad. No: 12 A Blok Kat: 23, 34235 Esenler / İstanbul MEDICANA HOSPITALS AVCILAR Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbul MEDICANA HOSPITALS BAHÇELİEVLER Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Adnan Kahveci Bulvarı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul MEDICANA HOSPITALS ÇAMLICA Tel: 0216 522 60 00 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul MEDICANA HOSPITALS SAMSUN Tel : 0362 311 05 05 Fax : 0362 240 20 42 Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi No: 85 Canik /Samsun MEDICANA DİŞ SAMSUN MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA Tel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20 Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler/İstanbul MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR Tel: 0216 363 41 41 pbx Fax: 0216 363 42 07 Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56 Caddebostan-Kadıköy/İstanbul MEDICANA KONYA ÇAMLICA BAHÇELİEVLER MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL AVCILAR Tel : 0332 221 80 80 Fax : 0332 221 65 56 Adres: Ferihpaşa Mah. Gürz Sok. No: 1 Selçuklu/Konya MEDICANA NÖROLOJİK BİLİMLER MERKEZİ Tel: 0212 449 14 49 Adres: Bağcılar Cad. No:1 Bahçelievler/İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL BAHÇELİEVLER DİŞ NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ KONYA VIVAMEDICANA MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA Tel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62 Söğütözü Cad. 2165 Sok. No: 6 Söğütözü/Ankara (ATO yanı) HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ? VIVAMEDICANA HOLLANDA EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: Tel: +317561148328 Westzijde 39 1 506 EB Zaandam / The Netherlands DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: 66 Tel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36 Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3 Beylikdüzü/İstanbul İstanbul İçi Kod Çevirmeden 0850 460 63 34 Alo Medicana Tüm hastaneleri için e-mail: [email protected] İLKBAHAR 2014 M Medicana Hastalikta Saglikta Dergi ilani 19 5x27 5cm indd 2 3/7/14 9:52 AM
Benzer belgeler
EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn
güvenli bilgi barındırdığından emin olamadığımız web ortamında, doğru bilgiye ulaşmaya
MEDICANA si ass or
Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...
CyberKnife Yöntemi - Medicana Sağlık Grubu
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı
Prof. Dr. Cem Sungur Nefrolojı
Prof. Dr. Tahır Karadenız Ürolojı
Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. ...
Düzenli uyku, iyi beslenme ve el temizliği şart!
Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...
havuz hastalıkları - Medicana Sağlık Grubu
Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...
Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı
Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...