Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı
Transkript
Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı
SAYI 31 / KIŞ 2013 HASTALIKTA VE SAĞLIKTA MEDICANA A, AVRUPA'YA HOLLANDA'DA AN ADIM ATTI Medicana Genel Hastalikta Saglikta Dergi ilanlari on kapak ic 19 5x275cm indd 1 12/11/13 2:11 PM Editör Sağlığa uzanan yol T ürkiye’de; 20 yılı aşan bir süredir özel sağlık sektörünün gelişimine öncülük ettik. Bugün Türk özel sağlık sektörünün geldiği noktada, önemli katkılarımız oldu. Sağlık sektörü deneyimimiz ve dünya standartlarında sağlık tesisleri yatırımlarımız ile Türkiye'ye dünyanın sayılı sağlık yatırımlarını kazandırdık. Türkiye'de sağlık hizmeti standartlarına önemli katkılar sağladık. Ülkemizde uluslararası kalite örgütlerince akredite edilen ilk sağlık gruplarından olduk Yıllardır, başta yakın Avrupa ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ve Türki cumhuriyetlerden gelen yurtdışı hastaları başarı ile tedavi ediyoruz. Bugün hastanelerimizde tedavi olan hastalarımızın yüzde 20’sini yurtdışı hastalarımız oluşturuyor. Bu gelişmeler, sağlıkta uluslararası yardımlaşma yolculuğumuzu bir adım ileriye götürerek, yatırımlarımızı yurtdışına taşımamıza vesile oldu. Hollanda ile tarihi temellere dayanan politik, diplomatik, ekonomik ve kültürel ilişkilerimiz, her iki ülkenin sağlık konusunda tıbbi yardımlaşmasının da önünü açtı. Geçtiğimiz günlerde Hollanda'nın Zaandam kentinde seçkin davetlilerin katıldığı bir törenle açılan Vivamedicana, Hollanda’daki sağlık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda hastaların hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık turizmi alanında bir fark yaratmak amacıyla kuruldu. Vivamedicana, önce bu iki ülke arasında ‘sağlığa uzanan yol" olacak. Ardından başta tüm Avrupa ülkeleri olmak üzere Afrika ve Ortadoğu'yu da içine alan bir coğrafyada sağlığa uzanan yol olmaya devam edeceğiz. Yurtdışından ülkemize gelip sağlık hizmeti almak isteyenler, Medicana Sağlık Grubu güvencesinde, uluslararası standartta, emin ellerde en doğru sağlık hizmetini alırken aynı zamanda Ülkemizin doğal güzelliklerinden faydalanma olanağı bulacaklar. Sağlıklı, Kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle MEDICANA AVCILAR MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA ÇAMLICA MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ MEDICANA SAMSUN MEDICANA KONYA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ KIŞ 2013 PM 3 SAĞLIK GRUBU DERGİ DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Ali Erdem Bagatur Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyolojı Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojisi Prof. Dr. Sait Şirin Beyin ve Sinir Cerrahisi Prof. Dr. Barış Diren Radyoloji Prof. Dr. Cem Sungur Nefroloji Prof. Dr. Tahir Karadenız Üroloji Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Cem Yorgancıoğlu Kalp Damar Cerrahisi Prof. Dr. Cazıp Üstün Kadın Hastalıkları ve Doğum Prof. Dr. Fulya Tezok İç Hastalıkları Prof. Dr. Hasan Taşçı Genel Cerrahi Prof. Dr. Hidayet Akdemir Beyin Ve Sinir Cerrahisi Prof. Dr. Kaya Kanberoğlu Radyoloji Prof. Dr. Levent Alımgil Göz Hastalıkları Prof. Dr. Mahmut Başoğlu Genel Cerrahi Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal Kardiyovasküler Cerrahi Prof. Dr. Meral Kozakçıoğlu Özekıcı Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Prof. Dr. M. İrfan Sabah Kardiyolojı Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar Genel Cerrahi Uzmanı (Transplantasyon) Prof. Dr. Nazlıhan Günal Pediatrik Kardiyolojı Prof. Dr. Osman Uğur Çalpur Ortopedi Ve Travmatoloji Prof. Dr. Sadık Ersöz Genel Cerrahi Uzmanı Transplantasyon Prof. Dr. Sebahattin Ateşal Kardiyolojı Prof. Dr. Selim Aksöyek Çocuk Cerrahisi Prof. Dr. Sumru Şekerci Anestezi Prof. Dr. Tamer Türk Ağız Ve Dış Sağlığı Prof. Dr. Tanfer Kunt Kulak Burun Boğaz Prof. Dr. Hasbi Erdem Diker Kardiyolojı Prof. Dr. Süleyman Bülent Arman Göğüs Cerrahisi Prof.Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çocuk Kardiyolojı Prof.Dr. Necmettin Kutlu Plastik Ve Rekonstruktif Cerrahi Prof. Dr. Sabri Acar Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Prof. Dr. Metin Çapar Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tunç Cevat Öğün Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Vatansev Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tamer Mungan Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Haluk Alagöl Genel Cerrahi Doç. Dr.İsmail Özdemir Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ak Psikiyatri Doç. Dr. Bilge Tunç Gastroenteroloji Doç. Dr. Ercan Eren Kalp Ve Damar Cerrahisi Doç. Dr. Ahmet Erdil Gastroenteroloji 4 Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji Doç. Dr. H. İbrahim Uçar Kardiyovasküler Cerrahi Doç. Dr. H. Nedim Arda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Doç. Dr. İbrahim Tek Medikal Onkoloji Doç. Dr. Meryem Kaya Nükleer Tıp Doç. Dr. Mesut Y. Atlı Genel Cerrahi Doç. Dr. Nihat Akbayır Gastroenteroloji Doç. Dr. Sabire Akın Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Doç. Dr. Selman Laçin Kadın Hastalıkları Ve Doğum (IVF) Doç. Dr. Serdar Akgün Kardiyovasküler Cerrahi Doç. Dr. Şadan Ay Ortopedi Ve Travmotoloji Doç. Dr. Fatma Laika Karabulut Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Çakıroğlu Patoloji Doç. Dr. Devrim Bektaş KBB Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Soylu Kardiyolojı Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Özerk Okutan Beyin Cerrahi Uzmanı Doç.Dr. Murat Başkurt Kardiyolojı Doç.Dr. Ahmet Kırbaş Kalp Ve Damar Cerrahi Doç.Dr. Arif Bahar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hasan Ulusoy Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel Hematoloji Doç. Dr. Ayla Gökmen Hematoloji Yrd. Doç. Dr. Hacı Akar Kalp Ve Damar Cerrahisi Yrd. Doç. Dr. Kenan Durna Kardiyolojı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı Kardiyolojı 26 Katarakt, sadece yaşlı hastalığı değil Bebeklerde de görülebiliyor. SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Kurtuluş Okutan Medicana Kurumsal İletişim Direktörü Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. ADRES: Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul [email protected] TEMPO DERGİSİ: Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-24, 34387, Şişli, İstanbul [email protected] Tel: +90 212 410 33 10 BASKI: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Tel: +90 212 798 28 40 - 10 Hat KIŞ 2013 6 Kısa haberler İçindekiler 10 Medicana, Avrupa’ya Hollanda’dan adım attı Holanda’nın Zaandam şehrinde, tıbbi danışmanlık şirketi Vivamedicana hizmete açıldı. 14 Antibiyotikler masum değil Yan etkileri nedeniyle ciddi zararlar verebiliyorlar. 12 ‘Sağlığa uzanan yol’da yeni durağımız Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatörü Reha Özkaya anlattı. 17 Doğum gününde yeniden doğdu Trafik kazası geçiren İlayda Sünger'in hikâyesi. 21 Hayat çok güzel Tip 1 Diyabet hastası Hatice Mumcu anlattı. 25 Furkan artık sağlıklı bir bebek Kafasında şekil bozukluğu olan bebek nasıl iyileşti? 29 Kamyon ve duvarın arasında kaldı! Halil Sezai Sayar, solunumu durmuş şekilde Medicana Samsun Hastanesi'ne getirildi. 6 30 Lösemide iyileşme oranı yükseldi Çocuklarda tedavi başarısı yüzde 90'lara çıktı. t, ı l e r. 33 Türkiye'de bir ilk Histiositosiz x hastası Gayem Ulugüm doğum yaptı. 34 Yumurtalık kisti korkutmasın Aceleyle ameliyat kararı vermeyin. 37 Beyinden üç cm'lik civata çıkarıldı Irak'ta bombalı saldırıda yaralanan hasta, Medicana'da iyileşti. 38 Boyun fıtığına dikkat! Kol kuvvetinde azalma varsa ameliyat şart. 40 İyi huylu mu, kötü huylu mu? Kalp çarpıntınızı iyi tanıyın. 22 Diş bakımı bebeklikte başlar Sağlıklı diş, çocuklukta verilen eğitim ile mümkün. 42 Kadın kısırlığında en önemli faktör yaş Anne olmak için 37'den sonrasını beklemeyin. 44 Bağışlayın hayat kurtarın Temel problem, organ kıtlığı. 46 Sırt ağrısı kâbusunuz olmasın Toplumun yüzde 80'ini etkileyen bir sorun. 48 Skolyoz, kalbi ve ciğeri etkileyebilir Skolyoz, kişiye yana doğru eğiliyormuş görüntüsü veriyor. 50 Üst sonulum yolu enfeksiyonları kapıda Üç günde geçmeyen ateş varsa doktora başvurun. 18 Ağrısız bir yaşam Pek çok hastalık artık ağrı bantları ile tedavi ediliyor. 52 Uyurken nefessiz kalıyorsanız dikkat Uyku apnesinin çaresi var. 54 Obezite tüm vücudu etkiliyor Pek çok hastalığı beraberinde getiriyor. 56 Dört ayda 20 kilo verdi İsmail Boylu, nasıl zayıfladığını anlattı. 57 165 kilodan 79 kiloya indi Obezite kader değil. 58 İçinizi ısıtan lezzetler Kış çorbaları. 60 Güzel, mutlu, özgür: Amsterdam 'Kuzeyin Venedik'inde her an bir mucize olabilir. KIŞ 2013 5 Kısa kısa Medicana Ankara Hastanesi 'Çocuk Panayırı'na sponsor oldu A nkara Oran Rotary Kulübünün 2013 Çocuk Panayırı'na Medicana Ankara Hastanesi sponsor oldu. Etkinlik sabah kahvaltısı ile başladı. Capital Country'de gerçekleşen etkinlikte çocuklar için atölye çalışmaları, kitap etkinlikleri, pony ile tanışma; büyükler için ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Kupası’ ve ‘Ankara Valiliği Kupası Engelli At Yarışları’ yer aldı. Elektrik çarpmasından sonra yoğun bakım ile hayata döndü Y irmi gün önce iş yerinde yüksekten düşüp komaya giren genç iş adamı Burhan Demirbaş'ın büyük bir beyin kanaması ve beraberinde vücudunun pek çok yerinde kırıklar olduğu tespit edilmiş, ancak ameliyatın çok risk taşıması sebebiyle müdahale edilememişti. Medicana International İstanbul Hastanesi’ne başvuran Burhan’ın beyninin ciddi ödem altında olduğu ve sol yarısında beyin kanaması gözlendi, sol el ve köprücük kemiği ile bel bölgesinde kırıklar tespit edildi. Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Yoğun Bakımında Uzm. Dr. Cevdet Becerik ve deneyimli ekibi ile takip edilen hasta, yoğun tıbbi tedaviyle hızla iyileşiyor ve sekelsiz olarak taburcu edilme aşamasına geliyor. Hastayı takip eden Uzm. Dr. Cevdet Becerik şunları söyledi: “Birçok merkezde multiple travmalı ve özellikle ciddi cerebral yaralanma gösteren bu tür hastalar Maalesef kaybedilebilmekte. Hastanın bu duruma gelmesinde yoğun bakım ekibinin deneyiminin yanı sıra diğer bölümler ile multidisipliner 6 çalışabilmek de oldukça önemli. Bu açıdan beyin cerrahisinden Prof. Dr. Hidayet Akdemir, Op. Dr. Türker Karancı ile Ortopedi’den Prof. Dr. Ali Erdem Bagatur, Op. Dr. Burak Yalçın KIŞ 2013 gibi tecrübeli cerrahların yanında hastanenin teknik donanımlarının, radyoloji ünitesinin, ameliyathane şartlarının ve yoğun bakım ünitelerinin gerekli donanıma sahip olması gerekir.” 15 Ekim Dünya El Yıkama Günü miniklerle kutlandı B Kosovalı Shkelquesa hayata yeniden “Merhaba” dedi u yıl altıncısı kutlanan ‘15 Ekim Dünya El Yıkama Günü’nün amacı, tüm dünyada el yıkamanın alışkanlık haline getirilmesi. Medicana International İstanbul Hastanesi, el yıkamanın özellikle çocuklarda diyare (ishal) ve pnömoninin (zatürre) önlenmesinde en etkili yöntem olduğu üzerinde durarak , bu alışkanlığın çocuklarda yerleşmesi adına Minik Kurbağa Anaokulu ve Bahçeşehir Innovia Anaokulu’nda, 150 öğrenciye seminer verdi. Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Jale Aytaç Sarıdoğan ve Enfeksiyon Hemşiresi Nihal Yavuz tarafından düzenlenen eğitimler, çocukların yaş gurubuna uygun hazırlanan slayt ve kitapçıklar ile desteklendi. İ lkokul birinci sınıf öğrencisi olan Shkelquesa Krasnıqı (10) okul çıkışında 3 km’lik bir alanı dolaşmamak için otoyoldan geçmeye çalıştı. Shkelquesa, araçların hızla seyir halinde olduğu otoyoldan geçerken bir anlık dikkatsizliği sonucu karşı yönden gelen ve 30 ton demir taşıyan bir TIR’ın altında kaldı. Acil olarak Kosova’da bir hastaneye kaldırılan Shkelquesa, Kosova’daki mevcut imkanların yetersizliğinden dolayı koma halinde Bahçelievler Medicana Hastanesi’ne sevk edildi. Shkelquesa, başında ve bacaklarında bulunan travmalar sebebiyle solunum cihazına bağlı ve bilinci kapalı halde Medicana Bahçelievler Hastanesi’ne getirildi. Bacaklarında oldukça fazla olan doku kayıpları sebebi ile bacaklarını kaybetme riski olan Shkelquesa, Op. Dr. Soner Büyükkınacı ve Op. Dr. Veysel Kadılar’ın önderlik ettiği sabırlı ve inançlı ekip çalışması ile hayata yeniden “Merhaba” dedi. Müzik ruhun gıdasıdır M edicana International İstanbul Hastanesi, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nü ruhun en önemli gıdası müzik ile buluşarak kutladı. Uzman Psikolog Pınar Önen’in önderliğinde yapılan etkinliğe, Karadeniz FM’in sevilen radyocusu Müge Barutçu’da katıldı. Bu önemli günde keyifli sohbeti ile dinleyenleriyle buluşan Barutçu, kendi deneyimleri ile gözlemlediği müziğin ruh sağlığına etkilerini aktardı. Aynı zamanda hangi makamların insanda nasıl duygular oluşturduğunu belirtti. Ruhun müzik ile beslendiğinin ve ruh sağlığını korumak için neler yapılması gerektiğinin altı çizilen etkinkil, Karadeniz FM’in kendine has tarzı olan ritim dinletileri ile son buldu. Katılımcılardan genel sorulara birlikte yanıt veren Uzman Psikolog Pınar Önen ve Müge Barutçu’nun gerçekleştirdiği keyifli sohbet katılımcıların beğenisini topladı. KIŞ 2013 7 Kısa kısa 'SANAT KALPTEN GELİR' M edicana International İstanbul Hastanesi, ilkini ‘29 Eylül Dünya Kalp Sağlığı Günü’ kapsamında 30 Eylül Pazartesi gerçekleştirdiği ‘Sanat Kalpten Gelir’ etkinliğinin ikincisini düzenledi. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sebahattin Ateşal’ın önderliğinde yapılan etkinliğe, Hollywood’da aldığı ödül ile ses getiren Türkücü Ekin de katıldı. Sevenleri ile birlikte buluşan Ekin, bu anlamlı günde sanat ve sağlığın birbiri ile ne kadar alakalı olduğunu ve müziğin kalp sağlığı üzerinde olumlu etkisini vurguladı. Prof. Dr. Sebahattin Ateşal ise kalbin de tıpkı müzik gibi ritmi olduğunu söyledi. Şarkı sözlerinin kalp üzerindeki etkilerinden de bahsedilen etkinlikte; Prof. Dr. Sabahattin Ateşal ve Ekin, katılımcılardan gelen sorulara birlikte yanıt verdiler. ‘Sanat Kalpten Gelir’ etkinliği büyük beğeni ile son buldu. 3. GEBELİK OKULU DÜZENLENDİ Ö zel Medicana Konya Hastanesi’nin, kadınları hamilelik sürecinde bilgilendirmek amacıyla açtığı Gebelik Okulu kapsamında ücretsiz Gebelik Eğitim Programları’nın üçüncüsü gerçekleştirildi. AİLE HEKİMLERİNE DİYABET SEMİNERİ Ö zel Medicana Konya Hastanesi’nin Konya’daki doktorlara ve aile hekimlerine yönelik bilgilendirme seminerleri devam ediyor. Hastanenin konferans salonunda düzenlenen seminere, merkez ilçelerdeki çeşitli sağlık ocaklarından gelen aile hekimleri katıldı. Özel Medicana Konya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Mine Öztürk tarafından gerçekleştirilen seminerde, aile hekimlerine diyabetin erken tanısı ve tedavi sürecinde yapılması gerekenler hakkında bilgi verildi. Seminerin sonundaki soru cevap kısmında ise Uzman Doktor Mine Öztürk aile hekimlerinden gelen soruları cevapladı. 8 KIŞ 2013 ORGAN NAKİL HAFTASI NAKİL HASTALARIYLA KUTLANDI T üm dünyada 3-9 Kasım haftasında düzenlenen etkinliklerle dikkat çekilmeye çalışılan organ nakli, Medicana International İstanbul Hastanesi’nde düzenlenen bir etkinlikle gündeme getirildi. Açılış konuşmasını Genel Cerrahi Uzmanı, Organ Nakli Birim Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar’ın yaptığı, her sene 3-9 Kasım haftası gelenek haline gelen organ nakil hastalarının buluşturulduğu kokteyle, bu sene de yoğun ilgi gösterildi. Şimdiye kadar nakil olmuş hastalarımızdan gelen konuklar, kendi hayat hikayelerini, nakil öncesi ve nakil sonrası hayatlarını, şükranlarla ifade ettiler. Organ naklinin öneminin pekiştirildiği organizasyonda zaman zaman duygusal anlar yaşanırken, eşi böbrek nakil hastası olan sanatçı Buzuki Ahmet’in performansı ve dinletisi ile keyifli anlar yaşandı. Aynı zamanda hastalarımızın, doğumgünü olarak ifade ettikleri bu özel gün için kutlama pastası kesildi. Medicana International İstanbul Hastanesi olarak, hastalarımıza her zaman değer veren, onları anlamaya çalışan yaklaşımımız ile organ nakline gereksinim duyan hastalarımızın tüm sağlık ihtiyaçlarında yanlarında olmaktan mutluluk duyuyoruz. İTALYAN DOKTORLAR KONYA’DA EĞİTİM ALIYOR Ö zel Medicana Konya Hastanesi’nden Doç. Dr. Özerk Okutan koordinatörlüğündeki Beyin, Sinir ve Omurga Cerrahisi Kliniği, gerek beyin ameliyatları, gerek omurga ameliyatları ve gerekse omurga kaynaklı ağrıların giderimiyle ilgili teknikleri ile yurtiçi ve yurtdışından birçok beyin cerrahının ilgisini çekiyor. İtalya'nın Venedik şehrinden beyin cerrahisi uzmanları, bel ve bacak ağrılarında kullanılan endoskopik epidural adezyonoliz ve laser tekniğini görmek üzere Özel Medicana Konya Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurga Cerrahisi Kliniği'ne gelerek, Doç. Dr. Okutan tarafından verilen kurs sonrasında yapılan ameliyatları takip etti. Çocuklarınızın kaygılarını fark edin ve geç olmadan baş edin İ lki 10 Eylül tarihinde Uğur Koleji Beykent Anaokulu’nda Medicana International İstanbul Hastanesi ile gerçekleştirilen ‘Okul Korkusu ve Kaygıları’ seminerinin yoğun ilgi görmesi nedeni ile; 3 Ekim Perşembe günü Uğur Koleji Beylikdüzü Anaokuluİlkokulu velileri ile Medicana International Istanbul Hastanesi yeniden bir araya geldi. Uzman Psikolog/Pedagog Reyhan Ateş Yücel’in yönetiminde düzenlenen seminerde, çocuklarda meydana gelen okul çağında kaygı ve korkular, bu süreçte çocuğa karşı nasıl davranılması, çocukların okula nasıl hazırlanması gerektiği konularında velileri kaygılandıran sorulara yanıt arandı. Özellikle okul korkusu, okul kaygısı ve okul fobisinin ayrışan ve benzeşen yönleri üzerinde duruldu. 8 Ekim Salı günü son olarak Florya Uğur Koleji’nde gerçekleştirilen etkinlikte de, velilerden gelen soruları yanıtlayan Uzman Pedagog Yücel, akıllarda oluşan soru işaretlerini gidererek, ebeveynlerin çocuklarıyla aralarındak, iletişimi güçlendirmeleri yolunda anahtar bilgiler paylaştı. KIŞ 2013 9 DOSYA MEDICANA, AVRUPA'YA HOLLANDA'DAN ADIM ATTI Medicana Sağlık Grubu, Hollanda'nın Zaandam şehrinde, tıbbi danışmanlık şirketi ‘Vivamedicana'yı hizmete açtı. Açılışa seçkin bir davetli grubu katıldı. 10 3 0 Kasım 2013 Cumartesi günü gerçekleşen açılış törenine başta Zaandam Belediye Başkanı Geke Faber olmak üzere Türkiye Lahey Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Engin Ertekin, Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt, Yönetim Kurulu üyeleri; Mihail Bakistanlı, Nazan Bozkurt; Selami Özmarasali, Genel Koordinatör Reha Özkaya ve direktörler, politikacılar, işadamları, bazı STK temsilcileri ile Türk ve Hollandalılardan oluşan seçkin davetli topluluğu katıldı. Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt, açılış töreninin ardından basın mensuplarına verdiği demeçte şunları söyledi: “Medicana grubu yaklaşık 22 yıldır sağlık sektöründe hizmet veriyor. Bu hizmetini taçlandırarak Hollanda’ya da açtığı bu yer ile tüm Avrupa’ya KIŞ 2013 Medicana Sağlık Grubu, tüm Avrupa'da var olmayı hedefliyor. merkez oluşturarak yeni bir oluşumu başlatmış oldu. Medicana Sağlık Grubu, başta tüm Avrupa olmak üzere Balkan ülkelerinde de var olacaktır." “İlk adres olmayı hedefliyoruz” Medicana’nın önce Hollanda’da sonra tüm Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da sağlık turizmi ve danışmanlığı konusunda referans olarak gösterilen uluslararası bir kurum olmayı hedeflediğini belirten Bozkurt şöyle devam etti: “Viva Medicana, profesyonel altyapısı, kaliteli hizmeti ve sunduğu uluslararası standartlarda tedavi seçenekleri ile alanındaki tecrübesiyle kısa sürede hastalarımızın güvenini kazanacak. Özellikle Türkiye’yi tercih eden hastalar için ilk adres olmayı hedefliyoruz. Hastalarımızın tedavilerinin her aşamasında, VivaMedicana kalitesi ve güvencesini hissetmeleri için buradayız. Sadece Türkiye’deki en iyi sağlık kuruluşları ile değil, aynı zamanda Hollanda’da faaliyet gösteren sağlık kuruluşları ile de işbirliklerimizi oluşturmuş bulunmaktayız. Profesyonelliğimizi uluslararası platforma taşıyarak, dünya standartlarında sağlık hizmeti ve hasta memnuniyetini arttırarak, sağlık sektöründe sürekli bir gelişim içinde olmak en önemli amacımız.” Westzijde Zaandam’da gerçeklesen açılış töreninde konuşan VivaMedicana Hollanda Genel Müdürü Koray Yörük ise şunları söyledi: "İnsanın en doğal hakkı olan sağlıklı yaşam için sınırlar ve engeller olmamalıdır. VivaMedicana Hollanda’daki sağlık sektörüne ihtiyaçları doğrultusunda hastala- rın hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık turizmi alanında bir fark yaratmak amacıyla kurulmuştur. VivaMedicana ücretsiz danışmanlık hizmeti verecektir. VivaMedicana iki ülke arasında sağlığa uzanan yol olacaktır.” Genel Koordinatör Reha Özkaya ise konuşmasında özetle Türkiye’de tedavi görmek isteyen hastalar konusuna vurgu yaptı. Özkaya: “Türkiye’de tedavi görmek isteyen hastaların, tedavi planından uçak biletine hatta turistik amaçlı gezilerine kadar tüm ihtiyaçlarını karşılayacak. Ayrıca hastalar, ücretsiz temin edebilecekleri VivaMedicana Kart ile VİP hizmet ayrıcalıklarından yararlanabilecekler" dedi. KIŞ 2013 Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt. 11 Medicana'dan Haberler ‘Sağlığa uzanan yol’da yeni durağımız HOLLANDA Türkiye’de özel hastaneciliğin öncülerinden Medicana Sağlık Grubu; 20 yılı aşan sağlık deneyimi ile yatırımlarını ve geleceğin sağlık hizmeti standartlarını belirlemeye devam ediyor. İstanbul, Ankara, Konya ve Samsun’daki toplam 10 hastaneden sonra şimdi de Hollanda’da kurulan Vivamedicana ile sağlık turizminde fark yaratmayı amaçlıyor. Tüm Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da sağlık turizmi ve danışmanlığı konusunda referans olarak gösterilen uluslararası bir kurum olmayı hedeflediklerini belirten Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatörü Reha Özkaya, Vivamedicana’yı anlattı. Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatörü Reha Özkaya. 12 B ize biraz Vivamedicana’dan bahseder misiniz? Vivamedicana, Hollanda’daki sağlık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda hastaların hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık turizmi alanında bir fark yaratmak amacıyla Medicana Sağlık Grubu tarafından kuruldu. Alanında deneyimli danışman, uzman hekim ve akademisyen kadrosu ile hasta sağlığı ve tedavi güvencesini ön planda tutan uluslararası bir danışmanlık şirketi. Vivamedicana’nın kuruluş amacı nedir? Hollanda merkezli yurtdışı ana ofisimizin ardından tüm Avrupa, Afrika ve Orta Doğuyu kapsamayı hedefleyen bir vizyonla yola çıktık. Hasta memnuniyetini en yukarılara taşıma arzusu ve bu alanda yapacağımız yatırımlarla, sağlık turizmi sektörünün en önemli oyuncularından birisi ve özellikle Türkiye’yi tercih eden hastalar için ilk adres olmayı hedefliyoruz. Vivamedicana’nın farkı nedir, neden tercih etsin insanlar? Öncelikle Vivamedicana olarak ‘Sağlığa Uzanan Vivamedicana alanında deneyimli danışman, uzman hekim ve akademisyen kadrosu ile hasta sağlığı ve tedavi güvencesini ön planda tutan uluslararası bir danışmanlık şirketi. KIŞ 2013 Yol’da hasta güvenliğini, tedavi hizmet ve kalite denetimini en üst düzeyde tutarak, profesyonel danışmanlık ve aracılık hizmeti sunmayı ilke edindik. Hastalarımızın tedavilerinin her aşamasında, Vivamedicana kalitesi ve güvencesini hissetmeleri için çabalıyoruz. Sadece Türkiye’deki en iyi sağlık kuruluşları ile değil, aynı zamanda Hollanda’da faaliyet gösteren sağlık kuruluşları ile de işbirliklerimizi oluştuduk. Bu işbirliklerimiz sayesinde hastalarımızın ülkelerine döndükten sonra da tedavilerine kaldıkları yerden devam edebil- • Türkiye’de tedavi görmek isteyen hastalarımız için tedavi öncesi ve sonrası danışmanlık hizmeti. • Türkiye’de uygulanacak tedavi hakkında, seyahat öncesi uzman hekimlerimiz tarafından ana dilde bilgilendirme. • Tedavi sonrası oluşabilecek tıbbı şikâyetlerde danışmanlık ve ülkeler arası bilgi akışının sağlanması. • Sigorta şirketleri ile Türkiye’de uygulanacak tedavi konusunda yapılacak görüşmelerde danış- Vivamedicana, Hollanda'nın Zaandam kentinde açıldı. melerine imkan sağlıyoruz. Böylece, hastalarımız için sağlıklı bir yaşamın temellerini oluştururken, uluslararası tıbbi yardımlaşmanın da önünü açma hedefimize yaklaşıyoruz. Profesyonelliğimizi uluslararası platforma taşıyarak, dünya standartlarında sağlık hizmeti ve hasta memnuniyetini arttırarak, sağlık sektöründe sürekli bir gelişim içinde olmak en önemli gayemiz. Vivamedicana ne gibi hizmetler verecek? Öncelikle Vivamedicana tarafından gerçekleştirilen tüm hizmetlerin, hastalarımızdan herhangi bir ücret talep edilmeden sunulduğunu belirtmek isterim. Oldukça uzun bir hizmet listemiz var ama ana başlıkları ile şu şekilde sıralayabiliriz; manlık ve aracılık. • Türkiye’deki, hastane ve havaalanı arasındaki ulaşımın ücretsiz sağlanması. • Hastane dışı uzun süreli konaklama gerekliliğinde, uygun şartlarda konaklama imkanı. • Uçak biletlerinde indirim imkânı. • Türkiye’de uygulanan tedavi ile ilgili bilgilerin tercümesi ve hastaların onayı dâhilinde aile hekimi ve uzman hekime iletilmesi. • Talep dâhilinde, Türkiye’de tedavi süresi içerisinde turistik amaçlı geziler. • Vivamedicana Kart ile kart sahiplerine Türkiye’deki anlaşmalı kurumlardan edinilecek sağlık hizmetlerinde ekstra avantaj ve kolaylıklar. KIŞ 2013 13 Mikrobiyoloji ANTİBİYOTİKLER MASUM DEĞİL UZM. DR. JALE AYTAÇ SARIDOĞAN Ülkemizde antibiyotik kullanımı oldukça yaygın. Bazen hayat kurtaran antibiyotikler bazen de yan etkileri nedeniyle ciddi zararlar verebiliyor. Medicana Beylikdüzü Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Jale Aytaç Sarıdoğan, “Her ateşte ve ishalde kesinlikle antibiyotik verilmemeli” diyor. A ntibiyotikler genel anlamda ateşli, bulaşıcı ve mikroplarla oluşan hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bazen hayat kurtarıcı olurlar ama bazen de çeşitli yan etkileri nedeniyle hastaya zarar verirler. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta antibiyotiklerin yanlış kullanımı. Antibiyotikler son derece sık ve gereksiz kullanılıyor. Örneğin bir çocuğun ateşi çıkıyor, ateş çıkar çıkmaz -aslında maalesef doktorlarımızın da hataları var- hemen antibiyotik veriliyor. Ya da hasta kendisi gidip eczaneden antibiyotik alıyor. En büyük hata burada. Oysa ateş sadece enfeksiyonlarda yükselmez, ateşin başka bir çok nedeni vardır. Ateş aslında vücudun savunma mekanizmasıdır,bir mikrop vücuda girdiğinde vücut mikrobu yok edebilmek için ateşi yükseltir. O kadar ateşe mikrop dayanamaz ve ölür. Ama biz ne yapıyoruz, ateş çıkar çıkmaz antibiyotik vererek vücudun kendisini savunmasını engelliyoruz. Özellikle annelerin bunu bilmesi çok önemlidir. Ateş kimseyi öldürmez Hastalarda ateş çıktıktan sonra 3-5 gün antibiyotik verilmeden beklenmesinin(doktorlar aksini söylemediği zaman)bir zararı yoktur. Daha 14 çok çocuklarda görülen, bademciklerin iltihabı sonucu oluşan boğaz enfeksiyonunu örnek verelim. Bademciklerdeki enfeksiyonların yüzde 75-80'i viral enfeksiyonlar. Bunlara zaten antibiyotikler etki etmez. Onun için ateşin kendiliğinden düşmesi beklenir.. Virüsü vücudun kendi savunma mekanizmaları yok eder. Batı’da genellikle beşinci günden sonra antibiyotiğe başlanır. Bizde hemen başlanıyor. Bir korku var ve bu korkuyu yok etmek lazım. Annelere söylenecek en önemli şey ateşten korkmayın, ateş insanı öldürmez sadece dikkatli gözleyin,çocuğun genel durumu iyiyse,neşesi yerindeyse,ateşten korkmaya gerek yok. İshallerde hemen antibiyotik vermeyin; virütiktir, bekleyin, suyunu bol verin, diyetini yapın ishal kesilir. Ama antibiyotiğin yol açtığı ishal, daha kötü sonuçlara yol açabilir. Korkuyu yok etmek lazım Ateşin direkt havale etkisi olmadığını ortaya koyan bilimsel akademik yayınlar var. Ateşi ılık su uygulaması ile düşürürüz, örneğin musluk suyuyla. Buzlu su ile ateş birden düşer,bu nedenle buz uygulamamak lazım. Eğer ılık su uygulaması ile düşmezse ve enfeksiyon bulguları varsa ondan sonra tabii ki antibiyotiğe başlıyo- KIŞ 2013 Antibiyotikler, kurallarına uygun kullanılmalı. ruz. Burada önemli olan her ateşte, her ishalde antibiyotiğin verilmemesi gerektiğidir. Önce bu korkuyu yok etmek lazım. Yan etkileri çok fazla Antibiyotikleri doğru kullanmak lazım. Bu neden önemli? Öncelikle antibiyotiklerin yan etkileri var. İlacın etkisi varsa yan etkisi de olur. Örneğin bazı antibiyotikler çok ciddi böbrek bozukluklarına neden olur, hastayı böbrek yetmezliğine sokarlar. Vücudun bağışıklık sistemini baskılayabilirler. Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde ciddi tahribat yapabilir. Kadınlarda vaginal akıntı ve kaşıntıya sebep olabilirler, yani antibiyotikler masum ilaçlar değildir,gerekli olduğu zaman kullanılmalıdır. Batı’da özellikle Hollanda’da antibiyotikleri tabiri caizse koklayarak verirler. Yani çok sınırlı kullanırlar. İngiltere’de hastanın eline bir külah içinde sadece kullanması gerektiği miktarda, tane ile sayarak verirler. Ülkemiz’de ise verilen antibiyotiklerin önemli bir kısmını hasta kendini iyi hissedince kullanmaz ve bırakır. Böylece evlerde bol miktarda miyadı geçmiş ilaç bulmak mümkündür. Direnç gelişiyor Yan etkilerinin dışında ikinci önemli sorun antibiyotiğe karşı direnç gelişmesi. Bakterilerin hemen hemen hepsi genetik değişikliğe uğrayıp antibiyotiklere karşı silah geliştirdiler. Örneğin hastaya en masum ve etkili penisilin grubundan KIŞ 2013 15 Mikrobiyoloji bir antibiyotik verdiğinizde çoğu hastalıkta etki etmiyor. Bu defa daha etkili yeni antibiyotikler ortaya çıkıyor, onları kullanıyorsunuz ama bir süre sonra onlar da etki etmemeye başlıyor, yine direnç gelişiyor. Bir de antibiyotik kullanımı gereken durumlarda örneğin çok basit bir antibiyotik verebilecekken tutup en geniş etkilisini vererek zararsız bir bakteriyi zararlı hale getiriyoruz, ilaca karşı silah geliştirmesini sağlıyoruz. İshale ve mantara yol açıyor Antibiyotikleri dar ve geniş spektrumlu olarak ikiye ayırıyoruz. Geniş spektrumluların kullanım alanları belli ama biz ne yazık ki öyle kullanmıyoruz. Vücudumuzda bizi koruyan milyarlarca bakteri var, geniş spektrumlu bir antibiyotiği verince hiç gerek yokken bizim normal floramızı yok ediyor. Bir bakıyorsunuz antibiyotik kullanırken üçüncü günde ishal oluyor hasta. Çünkü barsaklarımızda ki normal, yararlı bakteri yok oluyor, zararlısı kalıyor ve ishale yol açıyor. Buna örnek olarak kadın- 16 larda vajinal mantarı da verebiliriz. Antibiyotik kullanımından sonra kaşıntı başlar çünkü bizi koruyan bakterileri yok ederiz. Yani gereksiz antibiyotik kullanmamamız için iki önemli neden var; birincisi yan etkileri, ikincisi de direnç geliştirmesi. Avrupa daha dikkatli Üçüncü dünya ülkelerinde antibiyotiklerin akılcı kullanımı, Amerika ve Avrupaya göre Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde ciddi tahribat yapabilir. Antibiyotikler masum ilaçlar değil. Yan etkileri oldukça fazla, dikkatli kulllanmak lazım. daha düşük, bu nedenle örneğin Türkiye’de bazı antibiyotiklere direnç oranları, bu ülkelerle kıyaslandığında oldukça yüksek bulunuyor. Çünkü çoğu ülkede antibiyotik kullanımına hemen izin verilmez, hastanın ateşinin düşmesi beklenir, düşmezse o zaman verilir. KIŞ 2013 Hasta hikayeleri DOĞUM GÜNÜNDE YENİDEN DOĞDU S ekiz yaşındaki İlayda Sünger, doğum gününde ablasına haber vermek için karşıdan kaşıya geçerken, bir otomobilin çarpması üzerine ağır yaralı olarak 112 kanalıyla Medcana Samsun Hastanesi’ne getirildi. Acil çekilen bilgisayarlı tomografide; akut subdural hematom orta hat şiftinin olduğu gözlendi ve acil ameliyat kararı verildi. Akut subdural hematom; hayati tehlikesi yüksek, saatler, dakikalar içinde müdahale edilmesi gereken beyin ve beyin zarının arasında olan ani kanamalardır, sadece kanamaya bağlı değil ağır beyin hasarına yol açabilecek bir kafa travması sonrası ortaya çıkar. Hasta acil tomografiden acil ameliyata alındı. Ameliyat esnasında saç tıraşı yapılırken saç diplerinde doğum günü partisinden kalan simler göze çarpıyordu. Başarılı geçen ameliyat sonrası İlayda hayata sıkıca tutundu. Kısa bir süre içinde bilinci açıldı ve yoğun bakımdan çıktı. İlayda’nın ameliyatını gerçekleştiren Medicana Samsun Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Birol Bayraktar İlayda’nın tedavisi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Kaza sonrası pre-ex (derin koma) durumunda hastanemize gelen İlayda , ameliyat ve yoğun bakım süreçleri devamında iki gün sonra normal hasta servisine çıkarıldı. Hastaneden taburcu olan İlayda’nın sağlık durumu oldukça iyi ve kalıcı hiçbir sağlık sorunu yok. Kontrolleri ayaktan hala devam eden küçak hastamızın kaza sonrası ve bugünkü durumunu değerlendirdiğimizde, tüm süreçleri ailesiyle birlikte yaşadığımızı görüyoruz. İlayda’nın babası da kızıyla aynı yaşta iken aynı ameliyatı geçirmiş. Babasıyla aynı kaderi paylaşan küçük kız artık çok sağlıklı. Doğum gününde yeniden doğan İlayda , okuluna ve arkadaşlarına kavuştuğu için de çok mutlu.” KIŞ 2013 17 Fizik tedavi Sporcular, hiçbir ağrıları olmasa dahi kas güçlerini artırmak için ağrı bantlarını kullanıyorlar. 18 KIŞ 2013 AĞRI BANTLARI İLE AĞRISIZ BİR YAŞAM UZM. DR. FİRUZAN ALTIN A Bel ve boyun fıtıkları ile kireçlenme gibi kas ve iskelet sistemimizin pek çok hastalığı artık ağrı bantları ile tedavi ediliyor. İlaç ve fizik tedaviye gerek kalmadan ağrıların çoğu azalıyor ya da tamamen geçiyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzman Dr. Firuzan Altın, ağrı bantlarının kullanımı hakkında bilgi verdi. ğrı bandı nedir, ne işe yarar? Ağrı bantları eczanelerde satılan yakı bantları gibi değildir. “Yapıştırdım, ağrım geçiyor” sanısı yanılgıdır, bantların vücuda olan etkisi ile ağrıyı geçirir bu bantlar. Mesela kanlanmayı artırır, kasların gerginliğini azaltır, boyunu uzatır, güçlendirir ve böylece hastanın ağrısını giderir. Ağrı bantları hangi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor? Lokomotor sinir sistemi hastalıkları dediğimiz bel fıtığı, boyun fıtığı, diz ve kalçadaki kireçlenmeler yani kısaca iskelet sistemimizin tüm hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Bandı belli bir teknikle yapıştırıyoruz. Kasın kasılmasını, gerginliğini azaltıyor. Hastanın hem ağrısı azalıyor, hem hareket fonksiyonları artmış oluyor. Günlük yaşantısında daha iyi hissediyor. Bazen atel kullanıyoruz ama o gerginlik atel kullanmayı gerektirmiyorsa bu bantlarla halledebiliyoruz. Böylece fizik tedaviye gerek kalmıyor mu? Gerek kalmayan hastalıklar da var ama birlikte KIŞ 2013 kombine ettiğimiz hastalar da var. Onun dışında mesela sporcular özellikle de atletizmle ilgilenenler bu bantları çok sık kullanıyor. Vücudun hangi bölgelerine takılıyor? Tüysüz olan, ağrının ve kasın olduğu hemen hemen her bölgede uygulanıyor. Çocuklarda çok fazla uygulamak istemiyoruz, alerjik reaksiyon ihtimali sebebiyle. Bebek cildi daha hassas olduğu için bebeklerde ve çok küçük çocuklarda uygulamak istemiyoruz ama onun dışında hemen hemen her yaştaki insana uyguluyoruz. Öncelikle küçük bir bölgede deniyoruz, özellikle sentetik ürünlere alerjisi olan insanlarda uygulamıyoruz. Takıldıktan sonra ne kadar süre kalması gerekiyor? Üç ile beş gün arasında kalabiliyor. Hasta bu süre içinde banyo yapabiliyor ama kese ya da lifleme yapılmamalı. Sadece kurulanırsa bir sorun olmuyor. Bu bantların yapışkan özelliği oldukça güçlü. Sonrasında hastanın ağrısına göre üç veya beş kez tekrarlanabiliyor. Genellikle beş seanstan sonra hastanın ağrıları gi- 19 Fizik tedavi derek azalıyor. Aynı anda vücudun birçok bölgesine de uygulanabiliyor. Herhangi bir yan etkisi var mı? Hastanın alerjisi olmadığı sürece hiçbir sakıncası yok. Ağrı bantları, konforlu yaşama daha fazla olanak sağlıyor. Hastanın ilaç alımı azalıyor, gücü artıyor. Fizik tedavi ünitesine daha az geliyor. Atel kullanımının önüne geçiliyor ki ateller oldukça pahalı. Bu anlamda maliyet açısından da hastaya faydası var. Hasta ağrı bandını kendi kendine uygulayabiliyor mu? Hayır. Yapıştırma, germe gibi bir takım teknik uygulamaları var. Kasların başlangıç ve bitiş noktaları, yönleri, boyutu çok önemli. Takarken ve çıkarırken tekniği bilen ve eğitimli birinin yapması gerekiyor. Bunun için özel eğitimler veriliyor. Her fizik tedavi uzmanının veya fizyoterapistin bu tekniği bildiğini söyleyemeyiz. Başarı oranı yüksek diyebilir miyiz? Evet, bir buçuk yıldır uyguladığımız hastaların hemen hepsinden olumlu yanıt aldık, herkes fayda görüyor. Bir kere, vücudunuzdaki bandın yapışık olduğu o bölgeyi özellikle koruyorsunuz. Hiçbir etkisi olmadığını düşünsek bile hastanın o bölgeye olan farkındalığı artıyor. Hastanın herhangi bir hareketini engelliyor mu? Bantların oldukça esnek bir yapısı var, bu yüzden engellemiyor. Bildiğimiz yara bantları gibi, 5 santim uzunluğunda ince elastik bir bant. Arkasını çekip yapıştırıyoruz. Ama yapıştırma tekniği önemli. Dirsek, diz gibi hareketli bölgelerde de uygulanıyor mu? Uygulanıyor. Bantın esneyebilme özelliği bunu sağlıyor. Hareketten çok, krem, tüy gibi bandın yapışmasını önleyecek bir durumun olmaması gerekiyor. Özellikle açık yaranın üstüne uygulamıyoruz. Hastanın egzaması, alerjisi varsa uygulamıyoruz ama onun dışında sağlıklı her deriye uygulanabilir. Herhangi bir rahatsızlık olmadan, önlem amaçlı kullanılıyor mu? Sporcular, hiçbir ağrıları olmasa dahi kas güçlerini artırmak için ağrı bantlarını kullanıyorlar. 20 Ağrı bantları, konforlu yaşama daha fazla olanak sağlıyor. Hastanın ilaç alımı azalıyor, gücü artıyor. Fizik tedavi ünitesine daha az geliyor. Atel kullanımının önüne geçiliyor ki ateller oldukça pahalı. KIŞ 2013 Hasta hikayeleri HAYAT ÇOK GÜZEL! M erhaba! Ben Hatice Mumcu. 60 yaşında, iki evlat sahibi bir ev hanımıyım. 20’li yaşlarımın sonunda yakalandığım 'Tip 1 Diyabet’in vücuduma verdiği zararların iyice arttığı, kan yağları yüksekliği ve hipertansiyonla da mücadele edeyim derken, ağrılarla boğuştuğum ve hareket edemediğim bir dönemde tanıştım Medicana Konya Hastanesi Fizik Tedavi Kliniği ile. 14 yıl Almanya’da, gurbette yaşamış olmanın yorgunluğu ve birkaç sene önce, çok sevdiğim eşimi kaybetmiş olmanın acısı ile hayata küsmüş, hiç bir şeyden tat alamaz hale gelmiştim. Kan şekerimdeki aşırı yükseklik ve dalgalanmalar, tüm vücudumu öyle etkilemişti ki; boynumu sağa sola çeviremiyor, dizlerimi bükemediğim için merdiven inip çıkamıyor, namaz kılamıyordum. Kollarımı rahat hareket ettiremediğim için zorlamış; sağ omzumda kas yırtılması ile sol el bileğimde ağrı ve şişliklere sebebiyet vermiştim. Kendimi, olduğumdan daha yaşlı, yorgun ve bitkin hissediyordum. “MORALİNİ BOZMA, İYİLEŞECEKSİN” Herkes bilir; Konya’da fizik tedavi denilince akla gelen ilk isimdir Uz. Dr. Mehmet Portakal. Dertlerime çare, hastalıklarıma şifa olabileceği ümidiyle gittim muayeneye; hayata yeniden, daha sıkı sarılabilmek, “Yaşıyorum!” diyebilmek için. Ancak, tüm bu sıkıntılarım yetmezmiş gibi bir de bel fıtığı, menisküs, tendon iltihabı gibi rahatsızlıklarım da çıktı ortaya muayene sırasında. “Hiç bozma moralini!” dedi Mehmet Bey. “Senden çok daha kötü durumdakiler iyileşti, sen de iyileşeceksin!” İşte, o moralle başladım ben fizik tedavi sürecime. Dizlerimde azalan sıvı için lokal enjeksiyonlar, el bileğimdeki tendon iltihabı ve sinir sıkışması için Hilterapi (lazer) uygulandı. Omzumdaki yırtık, bel boyun fıtıklarım, şeker – tansiyon rahatsızlıklarım ve genel durumumda iyileşme için ozon-oksijen terapisi ile ozon sauna uygulaması yapıldı. Ağrılarımın rahatlaması için Biorezonans, kasların yumuşaması için bantlama tedavisi uygulandı. "YORGUNLUK VE BIKKINLIK DA SONA ERDİ" Bir ay kadar devam eden tedavi sürecinin ilk yarısından itibaren kendimi, daha iyi hissetmeye başlamıştım bile. Ancak asıl mutluluğu; tedavimin sonuna doğru; ağrılarım ve hareket kısıtlılığım tamamen geçtiğinde, şekerimin düştüğünü ve tansiyonumun düzene girdiğini, hatta kilo verdiğimi gördüğümde yaşadım. Allah; Mehmet Bey’den, ekibindeki tüm personelden ve hastane çalışanlarından razı olsun. Allah’ın izni ve sizlerin de desteğiyle artık rahatça namazımı kılabiliyor, evde işimi kendim yapabiliyor, her yere yürüyerek gidebiliyorum. Belirli aralıklarla devam ettiğim ozon terapi ile sürekli hissettiğim yorgunluk ve bıkkınlık hissinden kurtuldum; artık güne daha enerjik başlıyor, gün boyu daha dinç oluyorum. Benim gibi, bir çok rahatsızlığı olup da, bu rahatsızlıkların etkileriyle yaşamak zorunda olduğunu zanneden herkese sesleniyorum: Her şeyin bir çözümü var. Yeter ki, umudunuzu kaybetmeyin ve doğru adrese gidin. Hayata sıkı sıkı sarılın ve hiç bırakmayın!” KIŞ 2013 21 Diş DİŞ BAKIMI BEBEKLİ 22 KIŞ 2013 Ç herhangi bir dişi kaybedildiğinde ocuk diş hekimliği asçiğneme fonksiyonunda sıkıntı lında anne karnında yaşanır. Bu saydığımız dört ana başlıyor. Süt dişlerinin gelişimi anne karnında sebepten dolayı süt dişleri ağızda başlar ve çocuk iki buçuk-üç çok önemlidir. Bu noktada da yaşına gelene kadar da ağızda koruyucu diş hekimliği devreye sürmeleri ile gelişen bir süreçtir. giriyor. İki buçuk-üç yaşına gelmiş bir çocukta tüm süt dişleri ağızda Aileyle beraber tamamlanmış olur. Bu süt dişleri eğitim çok önemlidir. Halkta, “Süt dişidir, nasılsa değişir” diye yanlış Koruyucu diş hekimliği fırçaDR. LEVENT YILMAZ bir inanış vardır. Oysa tam tersi, lama ile başlar, diş ipi kullanımı, süt dişleri çocuk için çok büyük önem teşkil ediyor. çocuğun beslenmesi, ailenin bu konuda bilgilendirilBirincisi süt dişlerinin en önemli özelliği altından mesi, kötü alışkanlıklar varsa bunların tespiti ve öngelecek olan daimi dişlere rehberlik etmesidir. Do- lenmesi için yapılması gerekenler, flor uygulamaları, layısı ile bir daimi dişin gelişimi süt dişinin ağızda travma ve darbelerden korunmanın yöntemlerinin bulunmasıyla çok önemli bir yere sahip. Daimi diş, anlatılması ile devam eder. Bunların hepsini korusüt dişinin kökünü eriterek yukarıya doğru çıkar. yucu diş hekimliği ana başlığı altında toplayabiliriz. Ama zamanından önce kaybedilmiş bir süt dişi olursa Öncelikle mutlaka aileyi, beraberinde de çocuğu eğitalttan gelecek daimi diş, yönünü bulma konusunda mek lazım. Örneğin biz fırçalama eğitimini burada sıkıntılar yaşayabilir. Bu da ileride ortodontik bozuk- veriyoruz ama evde etkin bir şekilde fırçalama yapılluklara sebep olabilir. O yüzden daimi dişlerin sürme mazsa sonuç alamıyoruz. Süt dişli bir çocukta bir diş zamanlarına kadar süt dişlerinin ağızda kalması çok fırçalama ortalama iki dakika civarında sürer. Daimi dişli bir çocukta ise yani 12 yaşından itibaren artık önemlidir. üç dakikalık bir fırçalamaya ihtiyacımız var. DişleSüt dişini ağızda tutmalı rin beyaz olarak gördüğümüz tüm yüzeyleri yani ön, Kendi fizyolojik değişme zamanına kadar süt dişini üst ve iç yüzeyleri fırçalamak gerekiyor. Üç dakikayı ağızda tutmak için ne gerekiyorsa yapılmalı. Gereki- bulmayan diş fırçalamalarının sonucunda mutlaka yorsa dolgu, kanal tedavisi… Ayrıca süt dişleri es- bazı bölgeler eksik kalıyor. Plak birikmesi, çürükler, tetik açıdan da önemli, Ön bölgedeki süt dişlerinin diş taşları, lekeler hepsini görebiliyoruz. Bu yüzden değişme zamanı altı-yedi yaş civarıdır. Herhangi bir fırçalamaktan kastımız etkin bir fırçalama. sebeple çocuk iki buçuk-üç yaşında bu dişi kaybederse akranlarının ağzındaki dişler tamam iken, kendi ağ- Üç, dört ayda bir takip gerekiyor zında eksikse bu çocukta bir travma yaratabilir. Bera- İlk süt dişleri çıktığından itibaren artık fırçalama süberinde gene diş kayıplarından bahsedersek; öndeki recinin başlaması gerekiyor. Tabii 6-12 ay arasında dişlerden herhangi birini zamanından önce kaybe- çıkan ilk dişlerden sonra bu fırçalama şeklinde olmaderse fonasyonda problem yaratabilir. Bazı harflerin yabilir mesela annenin parmağına saracağı nemli bir telaffuzunda sıkıntı yaşayabilir. Ve tabii ki arkadaki tülbentle dişlerin üzerini temizlemesi ile başlayabilir, LİKTE BAŞLAR Gece uyumadan önce çocuklara süt içirmenin aslında ne kadar sakıncalı olduğunu biliyor muydunuz? Peki emzik, biberon ya da parmak emmenin? Medicana Çiftehavuzlar Diş Hastanesi’nden Çocuk Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Levent Yılmaz, sağlıklı dişlere sahip olmanın çocuklukta verilecek eğitimle mümkün olduğunu vurguluyor. KIŞ 2013 23 Diş daha sonra bebek grubu için parmaklara takılan özel fırçalarla devam edilebilir. Ama artık ön bölgedeki sekiz diş tamamlandıktan sonra yani bir- birbuçuk yaş aralığında artık standart fırçalamaya geçilir. Çocuklarda 6 ile 12 yaş arasındaki sürece biz karışık dişlenme dönemi diyoruz. Zamanından önce kaybettiğimiz süt dişleri olursa daimi dişlenme döneminde problemler yaşıyoruz. Bunları da ancak takiplerde fark edebiliyoruz. Çocuk grubu hastalarda ortalama üçdört ayda bir kontrolü tavsiye ederiz. Bunun amacı da bu karışık dişlenme döneminde meydana gelebilecek her türlü probleme anında müdahale edebilmektir. Diş ipi nasıl kullanılır? Süt dişleri ağızdayken genelde diş aralarında hafif aralıklar vardır. Bu dönemdeyken çok fazla diş ipi kullanımına gerek yoktur. Ama daimi dişler çıkmaya başladıktan sonra artık diş aralarında kontaktlar oluşmaya başlar, bu kontaktlardan sonra da diş ipi kullanımı devreye girer. Diş hekimleri bu konuda hem çocuklara hem ailelere eğitim vermelidir. Özellikle akşam, diş temizliği de diş ipi de çok önemli. Çünkü bir çocuğun ortalama 8-10 saatlik bir uyku süresi var. Bu uyku sürecinde plak birikmiş bir ağızla değil de temiz bir ağızla yatması çok önemli. lıklar dediğimiz davranışlar. Burnundaki herhangi bir problemden dolayı ağız solunumu yapan çocuklarda mutlaka çene yapılarında ileriye yönelik sıkıntılar ortaya çıkar. Örneğin parmak emme alışkanlığının altında bir takım psikolojik sıkıntılar yatıyor olabilir. Ailelerin bunu fark ettikleri anda, psikolojik destek de alarak bu sorunu çözmeleri gerekir. Eğer 7-8 yaşına kadar bu tür alışkanlıklar, tespit edilip gerekli tedavi uygulanmazsa, mutlaka ortodontik tedaviler hatta bazen çene ameliyatlarına bile ihtiyaç duyulabiliyor. Ağız solunumu terk edilmeli Çocukta uyurken burundan nefes alma konusunda sıkıntısı varsa doğal olarak akşamları ağzı açık uyuyor. Ağzını kapattığı zaman ön bölgede bir açıklığın oluşmasına, hem üst damağın derinleşmesine, daralmasına ve ağzını kapattığında çapraz bir kapanışa sebep olabilir. Bu da ciddi bir ortodontik problem. Çocuğunuzun uyurken ağız solunumu yaptığını fark ederseniz mutlaka diş hekiminiz ile, ortodontistle ve bir KBB uzmanı ile hemen iletişime geçmelisiniz. Gece süt içirmeyin! Bu konuda bazı doğru bildiğimiz yanlışlar var. Mesela hep şöyle bir inanış vardır; çocuklara süt gece verilmeli, biberonla verilmeli...Bu çok yanlış. Gece içilen sütten sonra uykusu gelmiş bir çocuğa etkin bir fırçalama yapamayacağınız için çürük için uygun ortamı yaratmış olursunuz. Çünkü sütün içindeki kendi şekeri bile ortamda çürük oluşturabilecek bir yeteneğe sahip. Dünya literatüründe biberon çürüğü diye adlandırılan bir probleme sebep olabiliyor, bu problem ağzın genelinde yaygın çürük dişler hatta diş eti hizasına kadar madde kaybı ile karekterize ve özellikle biberon ağızda hangi tarafa doğru yatıyorsa o bölgede daha derin çürükler görülmektedir.Aynı şey bardakla içince de oluyor ama biberonun etkisi çok daha fazla çünkü saatlerce biberon ağızda kalabiliyor. Evet süt çok faydalı, gerektiği miktarda içilmeli ama bunu gündüz halletmeli. Sabah kahvaltı ya da öğle yemeğinde yani akşam yemeğinden önce çocuğun süt ile olan ilişkisini bitirmesi gerekiyor. Akşam yemeğinden sonra en son fırçalamayı yapıp artık o fırçalamadan sonra hiçbir şey tüketmememesi gerekiyor. Hatta dönem dönem çocukların kullanması gereken ilaçlar olabiliyor, bu tür durumlarda bile fırçalama öncesine denk getirmeye çalışmakta fayda var. Çünkü bütün çocuk ilaçlarının içindeki şeker oranları yüksektir. Kötü alışkanlıklara dikkat! Uzun süreli emzik ve biberon kullanımları, parmak emme, bunlar çocuklarda görülebilen kötü alışkan- 24 Gece çocuklara biberonla süt içirmek diş çürüklerine yol açıyor. KIŞ 2013 Hasta hikayeleri FURKAN ARTIK SAĞLIKLI BİR BEBEK D oğumunun ardından huzursuzluk ve sürekli ağlama şikâyeti ile Medicana Konya Hastanesi’ne gelen beş aylık Furkan Gün’ün kafatasında şekil bozukluğu olduğu belirlendi. Kafatasına sürekli baskı yapan bu durumun bebeğin ağlamasına neden olduğu ve ilerleyen dönemlerde zekâ geriliğine sebebi- Tabii böyle bir şeyi beklemediğimiz için ilk başta çok korktuk. Soner Bey, muayene sonrasında Furkan’ın ameliyat olması gerektiğini söyledi. Biz ameliyatsız bir tedavi bulabilmek için başka araştırma yaptık ama ameliyatın tek çözüm olduğunu anladık. Çocuğumuzun ameliyat olacak olması bizi psikolojik olarak oldukça yıprattı. Soner Bey’le görüşmelerimiz devam etti ama ameliyata karar vermemiz uzun sürdü. Soner Bey, Furkan beş aylık olduğu için ameliyatın zor olacağını söyledi ve bize ameliyatın risklerini ve sonrasında yaşayacağımız sıkıntıları anlattı. "Doktorumuz bize güven ve cesaret verdi" yet verebileceğini öğrenen anne Ayşegül (30) ve baba Hakan Gün (31), ikinci çocuklarının ameliyat olmasına karar verdi. Özel Medicana Konya Hastanesi’nde Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Soner Çivi, 2013 yılı Mart ayında gerçekleştirdiği ameliyatla bebeğin kafatası kemiklerine yeniden şekil verdi. Sağlığına kavuşan Furkan bebek, bugün 13 aylık. Anne Ayşegül Hanım ve Baba Hakan Bey, çocuklarının sağlığına kavuşmasından dolayı mutlular. "Ameliyatın tek çözüm olduğunu anladık" ‘’Çocuğumuzun böyle bir hastalığının olduğunu tahmin etmemiştik. Her gece ağlıyor, huysuzlanıyor ve uyku sorunu yaşıyordu. Bu yüzden sağlık ocağına götürdük. Çocuğumuza kafatasında şekil bozukluğu teşhisi konuldu. KIŞ 2013 Ameliyat günü ise zor bir gündü bizim için. Ameliyat uzun sürdü, beklemek oldukça zordu. Ameliyat esnasında hemşirelerin bizimle sürekli ilgilenmesi ve ameliyatla ilgili sorduklarımıza cevap vermeleri bizi oldukça rahatlattı. Doktorumuz bize sürekli güven ve cesaret verdi. Doktorumuzun ameliyat sonrası kontrollere gelmesi, bizimle ilgilenmesi ve hastaneden çıkmamıza rağmen Furkan’ın sağlığı hakkında hala bizi araması bizi oldukça mutlu etti. Doktorumuz ve görevli diğer arkadaşlarımızın sayesinde çok zor bir ameliyatı çok kolay bir şekilde atlattık. Ameliyat sonrası gerçekleşmesi düşünülen olumsuz gelişmeler olmadı ve Furkan’ın hayatı yaşıtları gibi gayet normal devam ediyor. Furkan şu an 13 aylık, gayet sağlıklı ve hareketli, neşesi yerinde. Doktorumuza ve diğer görevli arkadaşlara kısaca tüm Medicana Hastanesi’ne çok teşekkür ederiz.’’ Özel Medicana Konya Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Soner Çivi, sağlığına kavuşan Furkan bebeğin zor bir ameliyat geçirdiğini, ameliyattan önceki şikâyetlerin geçtiğini ve bebeğin kontrollerinde herhangi bir sorunla karşılaşılmadığını belirterek gelişiminin yaşına göre uyumlu olduğunu ifade etti. 25 Göz hastalıkları KATARAKT AMELİ BAŞARI ORANI ÇO Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bir göz hastalığı sanılsa da katarakt yeni doğmuş bebeklerde bile görülebiliyor. Ameliyatlardan çok başarılı sonuçlar elde edildiğini söyleyen Medicana Beylikdüzü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü'nden Pof. Dr. Levent Alimgil, kataraktla ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı. G örme duyusunun gerçekleştirilebilmesi için gözün çeşitli şeffaf olması gereken ortamları var. Bunlardan bir tanesi gözün dışındaki kornea, bir tanesi de lens dediğimiz mercek. Katarakt, lensin şeffaflığını çeşitli nedenlerle kaybetmesi demektir. Ama, bu şeffaflığın kaybolması farklı sebeplerden olabiliyor. Katarakt türleri tembelleşmeye başlar. Dolayısıyla doğuştan katarakt bizim için acildir. Kataraktı gördüğümüz anda bir an evvel alıp çocuğun ışığa kavuşmasını sağlamamız lazım. Çünkü beyinle göz arasındaki ilişki dört, beş yaşına kadar gelişmeye devam ediyor ve göz ışık alamıyorsa, katarakt sebebiyle görüntü gözde oluşamıyorsa, o kadar derin göz tembellikleri oluşuyor ki, çocuk daha ileri yaşlarda ameliyat olsa bile hiçbir faydası olmuyor. Özellikle bu konuda yeterli bilgi sahibi olmayan kişilerin, “Bir aylıkken ameliyat mı olur” şeklinde yönlendirmeleriyle geç kalınabiliyor. Ama katarakt görüldüğü anda, bebek ister üç günlük ister 10 günlük olsun, acilen ameliyat edilmesi gerekir. Yaşa bağlı olarak gelişen ya da doğuştan olan kataraktlar var. Bebeğin gelişimsel problemleri, annenin gebelik esnasında geçirdiği birtakım rahatsızlıklar gibi nedenlere bağlı doğuştan bebek kataraktlı olabilir. üç, dört yaşlarında ortaya çıkan ve görmeyi engelleyen kataraktlar vardır. Yine insanların yaşamının her döneminde ortaya çıkabilebilecek bir darbe, başını FAKO tekniği POF. DR. LEVENT ALİMGİL bir yere vurma gibi travmaKatarakt cerrahisinde çotik nedenlere bağlı olabilir. cuklarda, gençlerde, erişVeya gözün bir başka hastalığının sonucu geli- kinlerde farklı teknikler uygulanıyor. Yaygın şen, komplike katarakt dediğimiz bir tür vardır. olarak kullanılan FAKO yönteminde, göz içine Fakat bütün bunların dışında en sık gördüğü- yaklaşık 2 mm’lik ufacık bir delikten girip, müz, ‘senil katarakt’ dediğimiz, yani yaşa bağlı gözdeki kataraktlı merceği ultrason enerjisi kullanarak, minik parçalara bölerek ve emerek katarakt. temizliyor, önceden birtakım yöntemlerle hesapladığımız verilere dayanarak göz içine yeni, Doğuştan kataraktlar Kataraktta cerrahi tedavi dışında başka bir tedavi şeffaf bir mercek yerleştiriyoruz. Genel ameliyat yöntemi yok. Doğuştan kataraktlarda mercek prensibi bu. Bu, yaklaşık 1990’lı yıllardan beri gözün ışık almasını engellerse, gözün fizyolojik en başarılı teknik, çok kısa sürede ve hızlı gergelişimi sekteye uğrar. Göz ışık alamadığı için çekleşebiliyor. Düşük komplikasyon oranıyla 26 KIŞ 2013 LİYATLARINDA OK YÜKSEK Katarakt cerrahisinde çocuklarda, gençlerde, erişkinlerde farklı teknikler uygulanıyor. KIŞ 2013 27 Göz hastalıkları “Diğer gözümü ne zaman ameliyat edeceksin?” Hastalar, cerrahi işlem öncesi tedirginlik yaşayabiliyor. Ameliyat prosedürünü anlatıyoruz. Bebekler hariç hastanın yaşı kaç olursa olsun lokal anestezi uyguluyoruz. Çok kısa süren bir işlem olduğunu, hiçbir şekilde ağrı hissetmeyeceğini açıklıyoruz. Örneğin tek gözünden ameliyat ettiğimiz hastaların, ertesi gün gözünü açıp pansuman yaptıktan sonra, daha koltuktan kalkmadan ilk sözleri “Diğer gözümü ne zaman ameliyat edeceksin?” oluyor. Yani o kadar dünyası değişiyor ki, bir an evvel diğerini de tedavi ettirip dünyayı, çevresini çok daha iyi görmek istiyor. 28 Yaklaşık üç hafta sonra hasta tamamen görmesine kavuşmuş bir şekilde günlük hayatını idame ettirebilir. Katarakt ameliyatında hastanın göz içine yerleştirdiğimiz mercekler tek odaklı. Yani gözlüksüz uzağı görebilmesini sağlıyor. çok güvenli bir ameliyat. Ameliyat sonrası hastayı hastanede yatırmamız ya da özel bir bakım gerekmiyor. Sadece iki, üç haftalık bir damla tedavisi uygulanıyor. Multifokal lens Modern katarakt cerrahisi dediğimizde aklımıza gelen multifokal lens teknolojisinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Aynı teknikle yaptığımız ameliyatlarda göz içine farklı mercekler kullanarak farklı sonuçlar elde edebiliyoruz. Örneğin çok yüksek astigmat göz kusuru olan hastalarımız oluyor. Astigmat göz kusuru, katarakt ameliyatından sonra sebat ediyor. Yani ameliyattan sonra gözlüksüz iyi bir görüş sağlamak istiyorsanız, o astigmatı da düzeltebilmeniz lazım. Önceden böyle bir imkanımız yoktu. Ama son zamanlarda göz içine koyduğumuz mercekler, gözün astigmat göz kusurunu da düzelterek, hastanın gözlüksüz görebilme şansını çok fazla artırabiliyor. Katarakt ameliyatında hastanın göz içine yerleştirdiğimiz mercekler tek odaklı. Yani gözlüksüz uzağı görebilmesini sağlıyor. Ama hasta yakın için de bir gözlük kullanmak zorunda kalıyor. KIŞ 2013 Bazı hastalarımız bunu istemiyor. Yakını da uzağı da gözlüksüz görebilmek istiyor. O zaman multifokal mercekler yerleştiriyoruz. Bu mercekler hastaya hem uzakta hem yakında son derece faydalı bir görüş sağlayabiliyor ve tamamen gözlüksüz yaşamını idame ettirme şansı sağlıyor. Başarı oranı çok yüksek “Ameliyat oldum, tedavim bitti, bir daha doktora gitmeyeceğim” demek söz konusu değil. Mutlaka takibi olmalı. Bu anlamda ortaya çıkabilecek sorunlar var; çünkü katarakt cerrahisi geçiren hastalarda katarakt alındıktan sonra bir başka hastalık olmayacak anlamına gelmiyor. Yaşla birlikte ortaya çıkan göz tansiyonu, sarı nokta problemleri; hepsinin takip edilmesi lazım. İddia ediyorum ki, katarakt cerrahisi tüm tıbbi cerrahi işlemler içinde sonuçları en doğru tahmin edilebilen ve başarı oranı en yüksek cerrahi işlemdir. Yaklaşık üç hafta sonra hasta tamamen görmesine kavuşmuş bir şekilde günlük hayatını idame ettirebilir. Hatta ameliyat sonrası ikinci günden itibaren çalışmaya bile başlayabilir. Hastanın sosyal hayatını hemen hemen hiç etkilemeyen, sonuçları çok başarılı bir ameliyattır. Hasta hikayeleri KAMYON VE DUVARIN ARASINA SIKIŞIP KALAN HASTA HİÇBİR SAKATLIK OLUŞMADAN TEDAVİ EDİLDİ H alil Sezai Sayar, 18 Şubat 2013 tarihinde işyerinin önünde kamyonunu parkettikten sonra işyeri girişinin kapısını açarken, araç kendiliğinden hareket etmiş. Kapısını açıp aracı durdurmaya çalışırken kapı, kamyon ve duvar arasında sıkışmış. Hasta Sezai Sayar, Medicana Samsun Hastanesi acil servisine; solunumu durmuş, bilinci kapalı olduğu halde getirildi. Acil serviste ya- pılan ilk değerlendirmede; iki taraflı akciğerde iç kanama, kafa travması, çoklu kaburga kırığı saptandı. Acil serviste ilk müdahalesi yapılan hasta, yoğun bakıma alındı. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. C. Deniz Yorgancılar’ın gözetiminde, üç ay süren titiz tedavi sonucunda hasta Sayar’ın sağlık durumu tamamen düzeldi. Tedavi süresince ve sonrasında hastada herhangi bir sekel (sakatlık) oluşmadan taburcu edildi. KIŞ 2013 29 Hematoloji Çocuklarda tedavi başarısı oldukça yüksek LÖSEMİDE İYİLEŞME YÜZDE 90’LARA ÇIKTI Kanama, kansızlık, iyileşmeyen enfeksiyon, lenf bezlerinde büyüme, kemik ağrıları gibi şikayetlerle ortaya çıkıyor. Özellikle küçük çocuklarda ve 60 yaşın üstündeki insanlarda daha sık görülüyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Hematoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Özkan Sayan, akut ve kronik lösemi hakkında bilgi verdi, tedavi yöntemlerini anlattı. A kut ve kronik lösemi arasındaki fark nedir? Kemik iliğinde kök hücreler bulunuyor, bizim beyaz ve kırmızı kan hücrelerimizi ve pıhtılaşma hücrelerimizi yapan kök hücreler. Çevresel veya kimyasal faktörler ya da genetik bir takım değişiklikler sonucu oradaki kök hücrelerden bir tanesi değişiyor ve kanserleşmeye başlıyor. Bu kanserleşen hücreler kemik iliğinden dolaşıma çıkıyor, dolaşımda da lenfoid dokular, karaciğer, dalak başta olmak üzere hemen hemen vücudumuzdaki birçok dokuda birikmeye başlıyor. Kemik iliğini bir çevre gibi kabul edersek, diğer hücrelerin çoğalması baskılandığı için hasta bize çok farklı klinik bulgularla geliyor. Bu olayın hızlı başlayıp günler, haftalar içinde hızla ortaya çıkmasına akut lösemi, ayları yılları bulan daha yavaş seyirli türüne ise kronik lösemi diyoruz. Hastalar kanama, kansızlık, iyieşmeyen enfeksiyon, lenf bezlerinde büyüme, kemik ağrıları gibi şikayetlerle bize geliyor. Hangisi daha tehlikeli? Akut lösemiler hızlı başlayıp hızlı ilerlediği için erken müdahale hastanın hayatının kurtarılması açısından önemli. Kesin teşhis için hangi tetkikler yapılıyor? İlk başta bu hastalar; ya geçmeyen bir enfeksiyon sonrasında yapılan kan sayımının ardından kan değerlerindeki anormallikler, lökosit sayısının yüksek veya çok çok düşük olması, anemisinin (kansızlık) olması ve pıhtılaşma hücrelerinin düşük olmasından şüphelenilip hematoloji hekimlerine yönlendiriliyor. Kan sayımında mutlaka durum anlaşılıyor DOÇ. DR. ÖZKAN SAYAN mu? Hastalık aşikar hale geldiği zaman yani kemik iliğinden başlayıp löseAkut lösemilerde hastalığın nüksedebileceğini düşündüğümüz faktörler ve uygun donör varsa, en kısa mik hücreler dolaşıma çıktığı zaman hastalık söylediğimiz tablolarla meysürede kemik iliği naklini düşünüyoruz. dana gelebiliyor, bazen de kemik ili- 30 KIŞ 2013 Kronik lösemiler yavaş seyirli olduğu için çoğu zaman kan sayımında tesadüfen ortaya çıkıyor. KIŞ 2013 31 Hematoloji Lösemide tamamen hastaya özel tedavi modelleri uygulamak gerekiyor. ğinden tam dolaşıma geçmeden yakalanabiliyor. O zaman hastanın kan sayımında bir anormallik olmayabiliyor. Ama mikroskobik olarak incelediğimiz zaman lösemik hücreleri fark edebiliyoruz. Yani öncelikle tam kansayımı daha sonra çevre kanının mükroskopta incelenmesi ondan sonra da varsa lenf bezi büyümeleri, biyopsilerden tanı konabiliyor ya da kesin tanı koymak için de kemik iliği biyopsisi yapılıyor. Peki nasıl bir tedavi uygulanıyor? Kronik lösemiler yavaş seyirli olduğu için çoğu zaman tesadüfen, kan sayımında ortaya çıkıyor. Yıllar boyunca sessiz kalabiliyor, daha sonra aktif oluyor. Tedavi evreye ve hastalığın seyrine göre değişiyor. Akut lösemideki gibi hızlı ve yoğun olmayan, ayaktan takip edebileceğimiz kemoterapiler uyguluyoruz. Ama bu tip kanserlerde en önemlisi bireysel yani kişiye özgü tedavileri oluşturmak. Şöyle bir örnek vereyim; 20’li yaşlarda iki hasta. İkisi de hemen hemen aynı şartlarda yetişmiş, doğal beslenmiş. İkisi de aynı hastalığa sahip, hemen hemen aynı tedaviyi uyguluyorsunuz ama biri yaşıyor diğeri ölüyor. Onun için “Hastalık yoktur, hasta vardır” denilir. Tamamen hastaya özelleştirilmiş tedavi modelleri uygulamak gerekiyor. Kronik lösemiler yavaş seyirli olduğu için çoğu zaman tesadüfen, kan sayımında ortaya çıkıyor. Yıllar boyunca sessiz kalabiliyor, daha sonra aktif oluyor. Akut lösemilerde hastalığın nüksedebileceğini düşündüğümüz faktörler ve uygun donör varsa, en kısa sürede kemik iliği naklini düşünüyoruz. Öncelikle tabii kardeş ya da akrabalara bakılıyor, uyumluluk testleri yapılıyor. Bunlar çok kolay ve ucuz testler değil, zaman alan testler. Kemik iliği ve doku bankalarımızda sınırlı sayıda donör var ne yazık ki. Çocukların yaş grubunda tedavi şansımız çok daha yüksek, tedaviye çocukların cevap verme oranları daha fazla. Başarı oranı yüzde 80-90’larda şu anda ve nakil yapma imkanımız var. Ama 60 yaş sonrası organ yetmezliği gibi durumlar da ortaya çıktığı için iyileşme yüzde 5-20’lerde. Lösemiye yol açan etkenler nelerdir? En önemli sebep radyasyon. Bir takım kimyasal maddeler, benzen ya da boya saniyinde kullanılan maddeler, bazı uçucu kimyasallara uzun yıllar maruz kalmak, sigara, çevresel faktörler ve genetik faktörler olarak sıralayabiliriz. 32 KIŞ 2013 Hasta hikayeleri TÜRKİYE'DE İLK KEZ HISTIOSITOSIZ X HASTASI DOĞUM YAPTI! G ayem Ulugün’ün (28) 2008 yılında kuru bir öksürük ile başlayan şikayetinin milyonda bir görülen 'Histiositosiz x' hastalığından kaynaklı olduğu ortaya çıktı. Akciğerler üzerinde hava kistlerinin olması anlamına gelen bu hastalık, akciğerin çökmesine yol açıyordu. Bu nedenle altı kez akciğeri çöken Gayem, yatırıldığı hastanede tedavisi sürerken eşi ile tanıştı, bu süreçte eşinin desteğiyle ayaktan tedavisine devam edildi. Hastaneden çıktığında doktorların kesinlikle KIŞ 2013 hamile kalamazsın, hatta yumurtalıklarını almamız gerek demesine rağmen Gayem hamile kaldı, hiçbir doktor (yurtdışında bile) kabul etmez iken Medicana International İstanbul Hastanesi Perinatoloji( Riskli Gebelik) Uzmanı Doç.Dr.İsmail Özdemir kendisinin tedavisini kabul etti. Yakinen ilgilendiği hastasının 7.5 aylık ile doğuma alınmasını uygun gördü. Şu anda hem annenin hem de bebeğin sağlık durumunun iyi olması Türkiye’de ilk kez yaşanan bir mucizenin habercisi oldu. 33 Kadın Hastalıkları YUMURTALIK KİSTİ SİZİ KORK K ist ve miyom genellikle halk arasında karıştırılıyor. Kisti rahimden çıkmış gibi algılıyor insanlar. Rahimden çıkan urlara miyom, yumurtalıktan çıkan urlara ise kist denir. Kisti tariflersek; yumurtaların içindeki dokudan çıkan, içi sıvı dolu kesecikler diyebiliriz. Kist denince kanserle karıştırılıyor, korku yaratabiliyor. Her kist kanser değildir. Yumurtalık kistleri genellikle genç yaşlarda, 12- 40 yaş arasında görülür ve bunların çoğu da iyi huyludur. Ama ergenlik döneminden önce ve menopozdan sonra görülen kistlere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Bu kistlerin kötü huylu olma olasılıkları daha fazla olduğundan daha ayrıntılı ve yakın takip edilmesi gerekir. Menopoza girmiş bir kadında ve ergenliğe adım atmamış, adet görmemiş, bir çocukta yumurtalık kisti görülürse (ki bunlar çok nadirdir) ilk önce mailinite yönünden araştırılır. Ancak üreme çağındaki kadınlarda adet görülen yaştan (12-15) menopoza kadar olan dönemde meydana gelen kistlerin yüzde 80-85’i iyi huyludur. Bunlar çoğunlukla yumurta üretimi sırasında oluşan, basit yumurta (follikül) kistleridir. Follikül kistler ve çikolata kistleri Yumurtalıkta en çok gördüğümüz çeşit, iyi huylu yumurta kistleri dediğimiz Gebelikle sonuçlanmazsa follikül kistleridir. Aslında OP. DR. LEYLA ERCAN 14-15 gün sonra kadın adet her kadında her ay yumurta atılır ve bu yumurtalar bir kist içinde büyür. görür. Bazen yumurta atılmaz, o yumurta kistİki adetin orta döneminde (adet kanamasının leşir, yaklaşık 4-5 santime kadar büyür, belli bir 12-18.günleri arasında) bu yumurta 2 santime zaman sonra kendiliğinden kaybolur. Bu tür kadar büyür, sonra belli bir olgunluğa gelince yumurta kistleri çoğunlukla belirti vermezler. yırtılıp atılarak içindeki yumurta kanala geçer. Genelde muayeneler sırasında, tesadüfen bulu- 34 KIŞ 2013 Hemen her kadında görülün yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huylu. Ameliyat bile gerektirmiyor. Ancak dikkat edilmesi gereken durumlar da yok değil! Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Leyla Ercan, yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler verdi ve kadınları, aceleyle ameliyat kararı vermemeleri konusunda uyardı. RKUTMASIN! ruz. Bunlar her kadında olabilen zararsız kistlerdir. Tedaviye ihtiyaç yoktur, kendiliğinden kaybolurlar. Eğer bir-iki ay içinde kaybolmadıysa doğum kontrol hapı verilir. Bu haplarla kistler en az iki-üç, en fazla altı ay içinde kaybolur. Yine kaybolmuyorsa o zaman araştırmak gerekir. Bir de halk arasında “Çikolata kisti” diye bilinen kistler vardır. Çikolata kisti doğuştandır ve çoğunlukla ağrılı bir kisttir. Kadınların belki bir parça korkmakta haklı oldukları bir kist türüdür. Çünkü endometrioma dediğimiz bu kistler gebe kalmayı zorlaştırabilir. Ama iyi huyludur, kansere dönüşmez. Şu önemli; bir kist kansere meyilli başladıysa kansere dönüşebilir, iyi huylu kistler asla kanserleşmezler. Her kadında olur, kendiliğinden geçer Hangi kistlere ameliyat gerekir dersek; boyutu 5 santimden fazla ve giderek büyüyen, içinde sadeberrak sıvıdan ziyade düzensiz yapılar içeren , habis şüphesi doğuran kistler, karın boşluğuna ani kanama yapan kistler ve etrafında dönerek (burkularak) şiddetli karın ağrısına sebep olan kistler acil ameliyat gerektirebilir. Ayrıca çok fazla ağrıya sebep olan, ilişki sırasında sancı yaratan (endometrioma- çikolata kisti) ve ilaçla tedavi edilemeyen kistler için de ameliyat gerekebilir. Bir de çocuk sahibi olmak isteyen kadın, hiçbir başka sebep yokken gebe kalamıyorsa ve doğum kontrol hapı ile kaybolmayan kistleri varsa, ki bunlar daha çok yukarda bahsettiğimiz çikolata (endometrioma) kistleridir, bunlara da ameliyat öneriyoruz. Genç kadınlarda basit yumurtalık Kistler hep korkutucu ve ameliyat gibi görülüyorlar kistleri lüzumsuz yere ameliyat gerektiriyormuş ama aslında öyle değildir. Doğuredilirse, ilerideki doğurganlığı ganlık yıllarında görülen yumurolumsuz etkileyebilir. talık kistlerinin çok azı tedavi gerektirir, çoğu sessizce oluşur ve KIŞ 2013 35 Yumurtalık kistleri genellikle genç yaşlarda görülür ve çoğu iyi huyludur. Kadın Hastalıkları Yumurta kistlerinin yüzde 80'i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilen kistlerdir. kendiliğinden geçer. Her kadında zaten her ay 2-3 santime kadar yumurta kisti olur. Bunlar yumurta içinden atıldığında kaybolup gider ama yumurtlama olmazsa kist 3-5 santime kadar büyüyüp sonra kendiliğinden kaybolur. Panikle ameliyat kararı vermeyin! Ancak bazı kadınlarda bu iyi huylu, içi sıvı dolu olan yumurta kistleri bazen çok şiddetli ağrı yapabiliyor ve bu durum yanlış değerlendirilirse ameliyat sebebi bile olabiliyor. 5-6 santime kadar olmuş normal iyi huylu bir kist bazen büyüyor, en ince, hassas yerinden yırtılıyor ve sıvı karın içine akıyor 36 ya da bir miktar kanama yapabiliyor. Bu durum karında kıvrandıracak kadar, çok şiddetli ağrıya sebep olabiliyor. Kusma, bulantı, şiddetli baş dönmesi, şiddetli kasık ve bıçakla keser gibi bir karın ağrısına neden oluyor. Bu tür vakalar, çoğunlukla iyi teşhis konulmadan acele davranılarak ameliyata alınıyor. Halbuki biraz beklenirse, çoğu durumda ağrının giderek azaldığı, bu gürültülü tablonun yavaş yavaş düzeldiği görülür. Böyle durumlarda panik yapıp hemen ameliyata karar vermemek çok önemlidir. Ameliyat kararı ciddi bir karardır ve yumurta kistlerinin yüzde 80’i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilecek kistlerdir. Genç kadınlarda yumurtalık kisti lüzumsuz yere ameliyat edilirse ilerideki doğurganlığını çok olumsuz etkileyebilir. Her ameliyat yumurtaların yumurtlama kapasitesini azaltır. Yumurtalıklara yapılan her müdahale yumurta rezervini azaltır. O yüzden özellikle doğurganlığını tamamlamamış genç kadınlarda bir kiste ameliyat kararı vermek için çok iyi düşünmek, beklemek, sabretmek, takip etmek gerekiyor. KIŞ 2013 Hasta hikayeleri PARÇA TESİRLİ BOMBANIN İÇERİSİNDEKİ 3 CM‘LİK CİVATA BAŞARILI BEYİN AMELİYATI SONRASI ÇIKARILDI I rak başkenti Bağdat‘ta işyerinin önüne parkedilen arabanın uzaktan kumanda ile patlatılması sonrası 40 yaşındaki İbrahim‘in sağ yüzünden giren 3 santimlik paslı cıvata sağ gözün içinden geçerek beyin içerisine saplanmıştı. Acil uçakla Medicana International İstanbul Hastanesi’ne sevk edilen İbrahim Fared‘in yaklaşık beş saat süren beyin ameliyatı sonrası civata beyninden başarıyla çıkartıldı. Ameliyat; Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemir ve Op. Dr. Türker Karancı, Anestezist Dr. Şener DemiKIŞ 2013 roluk ve Dr. Cevdet Becerikli‘den oluşan ekip ile gerçekleştirildi. Prof. Dr. Hidayet Akdemir 3 santimlik civatanın sağ şakak kemiğinden girdiğini, sağ göz küresi içerisinden geçerek beyin içerisindeki büyük atar damarların yanında beyin içine saplandığını, sağ gözünde zedelenme ve beyin içerisine kanama yaptığını bildirdi. Prof. Dr. Hidayet Akdemir, bu tür yaralanmalarda yabancı cismi beyinden çıkarmak hastayı ağır ölümcül beyin iltihabından korumak ve beyin suyunun burundan gelmesini önlemek için yapıldığını belirtti. Taburcu olan hastanın gözündeki zedelenme için üç ay sonra hastanemiz göz bölümünce ikinci bir cerrahi girişim planlandı. 37 Beyin Cerrahisi Boyun fıtığında mikro cerrahi uygulanıyor. 38 KIŞ 2013 BOYUN FITIĞINA DİKKAT! KOL KUVVETİNDE AZALMA VARSA AMELİYAT ŞART Boyun fıtığı günlük yaşamımızı olumsuz etkileyen ciddi bir hastalık. Özellikle kolun kuvvetinde azalmaya yol açıyorsa acilen ameliyat edilmesi gerekiyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Beyin Cerrahisi Bölümü'nden Nöroşirurji Uzmanı Op. Dr. Yılmaz Kılıç, boyun fıtığında dikkat edilmesi gerekenleri ve tedavi yöntemlerini anlattı. B oyun fıtığı nedir? Omurgalarımızın arasında amörtisörler var, onların taşıp siniri sıkıştırmasına fıtık diyoruz, bu belde de olabilir, boyunda da. Boyun fıtıkları cerrahi teknik olarak bel fıtığından farklı. Boyunda yedi omurga kemiği bulunuyor. Birinci ve ikinci omurga kemikleri arasında disk yok. En fazla fıtıklaşma beşinci ile altıncı omur ya da bir altındaki omurlar seviyesinde gelişiyor. Fıtığa ne yol açar? Bir arabanın amortisörü neden patlarsa fıtık da ondan olur. Yani ya amortisör genetik olarak iyi değildir, ya da kötü kullanmışsınızdır bozulmuştur. Zaten yaşla beraber hepsi bozulur. Nasıl bir tedavi uygulanıyor? Öncelikle konservatif tedavi, yani hastaya istirahat öneriyoruz. Hareketlerini düzeltmesini, kilo vermesini, boyun ve sırt kaslarını kuvvetlendirmek için egzersiz yapmasını öneriyoruz. Ancak sinir eziliyor ve hastanın kolunun kuvveti azalıyorsa hemen ameliyat olması gerekir. Eğer boyundan kola yayılan ve üç dört haftadır süren bir ağrısı varsa, ilaçlara ve fizik tedaviye yanıt vermiyorsa bu hastanın ameliyat olması gerekir ama eğer kolunun kuvveti azalıyorsa bu hastanın derhal ameliyat olması gerekir. Eğer orta derecede bir ağrısı varsa ve kolunda bir kuvvetsizliği yoksa bu hasta ağrı kesici, kas gevşetici, fizik tedavi, istirahat ile hayatını sürdürebildiği yere kadar sürdürür. Ama bütün bunların hiçbiri o fıtığı yerinden söküp atmaz. Tamamen iyileşme sağlanmaz, hasta fıtıkla yaşar. Olmuş bir fıtığın kaybol- ması söz konusu değil. Ameliyat tekniğinden de bahseder misiniz? Boyun fıtığında mikro cerrahi uyguluyoruz. Mikroskop altında bu amörtisörü ve siniri ezen parçaları alıyor ve amörtisörün yerine yapay bir kemik koyuyoruz. Ameliyattan sonra hasta bir gün hastanede yatıyor, ertesi gün taburcu oluyor, 15 gün içinde de işine geri dönüyor. Boyun fıtığı cerrahisinde bel fıtığından farklı olarak boşaltılan diskin yerine ne konulacağı önemli. Hiçbir şey koymadan sadece disk boşaltılarak yapılan ameliyatlarda uzun vadede boyun ağrıları görülebiliyor. Kalça kemiğinden küçük bir parça alınarak bu ameliyat yapılabileceği gibi bu iş için hazırlanmış yapay malzemeler de konulabilir. Kalçadan alınan kemik parçası doğal doku olduğundan en sağlıklı olan yöntemdir ancak hastanın kalçasında ilave bir ağrı oluşur. Son dönemde gelişen tıbbi teknoloji ile artık ‘servikal disk protezi’ denilen ve hareketi kısıtlamayan özel malzemeler kullanılıyor. Boyun fıtığı ameliyatı zor ve riskli bir operasyon mudur? Gelişen tıbbi teknoloji ve ameliyat teknikleri sayesinde bu operasyonlar büyük ameliyat sınıfından çıktı. Ortalama iki saat süren kansız bir operasyondan sonra hastalar hemen ayağa kalkıyor ve ağır iş yapanlar dışında 15-20 günde eski işlerine dönebiliyor. Ameliyat kararı iyi alınmış ve teknik olarak doğru yapılmış bir ameliyatta komplikasyon oranları yüzde 1-2 düzeyinde. KIŞ 2013 OP. DR. YILMAZ KILIÇ Boyun sağlığı İçin tavsiyeler • Sandalye veya koltukta otururken dik posizyonda olmaya özen gösterin ve bunu bir alışkanlık haline getirin. • Cisimleri bedeninizle değil, beyninizle kaldırdığınızı unutmayın. Mutlaka ağır bir yükü kaldırmanız gerekiyorsa haltercilerin yaptığı gibi önce çok iyi konsantre olun. • Sağlıklı iken spor yapın. Yürümeye önem verin, günde en az bir saat yürüyün. • Egzersizleri sert bir zeminde yapın ve başlangıçta aşırıya kaçmayın. Egzersiz hareketlerinin sayı ve süresini yavaş yavaş artırın. • Fazla kilolarınızı mutlaka verin. Gerekiyorsa bir diyetisyenden yardım alın. • Doktorunuza danışmadan masaj, akupunktur gibi bilimsellikten uzak yöntemlere başvurmayın. 39 Kardiyoloji Kalp çarpıntınızı iyi tanıyın İYİ HUYLU MU KÖTÜ HUYLU MU? Bazen sinir, stres gibi durumlar da kalp ritim bozukluklarına yol açabilir. Ama bazen de altta yatan çok ciddi başka nedenler olabilir. Kalp ritim bozukluklarının kabaca iyi ve kötü huylu olarak ikiye ayrıldığını belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Mustafa Yolcu, çarpıntınızı iyi tanımanız gerektiğini söylüyor. Ç arpıntının belirlitileri neler? Hastanın çarpıntı hissetmesi ve bu sırada kalbin çok hızlı atması. Diğer bir önemli belirtisi de hastanın bayılması. Kalp çok hızlı attığında beynin kanlanması azalacağından hastanın bayılmasına yol açıyor. Bu panik halinde bir bayılma mı? Hayır, gerçek bayılma. Çarpıntıyı kabaca ikiye ayırabiliriz. Birincisi kötü huylu yani, kalbin karıncığından çıkan çarpıntılar. Diğeri de kalbin kulakçığından çıkan iyi huylu çarpıntılar. Kötü huylu bir çarpıntıda bayılma çok daha sık görebildiğimiz bir durum. Peki neler yol açıyor çarpıntıya? Öncelikle iyi huylu ve kötü huylu çarpıntıyı ayırmak lazım. İyi huylu olanda kalpte olmaması gereken yerde bir kısa devre olması. Kalpte evlerde olduğu gibi elektriksel bir sistem ve bir su sistemi var. Kalbimizin su sistemlerinde bir problem olduğunda damar tıkanıklığı ve kalp krizinden bahsediyoruz. Bu su sistemindeki problemler balon, stent veya by-pass gibi yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Elektrik sistemi ise tamamen farklı. Burada olmaması gereken yerlerdeki kısa UZM. DR. MUSTAFA YOLCU devreler çarpıntı oluşmasına neden oluyor. Nasıl lambada kısa devre olduğunda, ampul yanıyor, kalpte de kısa devre olduğunda çarpıntı oluşuyor. Kötü huylu, kalbin karıncıklarından çıkan çarpıntı ise daha farklı ve tehlikeli. Daha çok kalp yetmezliği olan, kalp krizi geçiren hastalarda görülen bir durum. Sıklıkla baygınlık şeklinde karşımıza gelen bir tablo. Bu durumda çarpıntının türüne göre hastanın hayatını kurtarması gereken şok cihazları takmak gerekiyor. 40 Şok cihazlar tam olarak ne sağlıyor? Kötü huylu ritim bozukluklarında hastaneye başvurulduğu anda hastanın genel durumu çok iyi olmuyor. Tansiyonu düşüyor. Takacağımız cihaz hastanın ritim bozukluğunu 10 saniye içinde algılayıp direkt kalbe şok veriyor ve ritmi düzenliyor. Hasta için hayat sigortası bir anlamda. Bu kötü huylu çarpıntı geldiğinde dakikalar içinde hastanın kalbini normale döndürmek lazım, işte bu cihazlar saniyeler içinde normale getiriyor. Bu cihaz herkese takılabiliyor mu? Kalp yetmezliği ve çarpıntısı olan ve bizim çarpıntının kötü huylu olduğunu düşündüğümüz hastalara takılıyor sadece. Peki tedavi nasıl uyglanıyor? İyi huylu çarpıntıda kasıktaki toplardamarlardan girerek özel kablolarımızla kalpteki kısa devreyi bulup, kısa devrenin geçtiği yeri ısıtarak, kateterimizin ısıtıcı kablo ucu ile o kısmı dışarıdan verdiğimiz enerjiyle yakıyor ve çarpıntıyı düzeltiyoruz. Yani yüzde 100 başarı şansı hiçbir tedavide yok ama yüzde 99 başarı şansımız var. Yüzde 1 tekrar etme riski var. Vücut bazen tekrar kısa devre oluşturabiliyor. Bu durumda yakma işlemini tekrarlıyoruz. Tedavi edilmezse ne oluyor? Hasta çarpıntıyla yaşıyor, hayat kalitesi bozuluyor. Bu yaşam hastayı rahatsız ediyor. Çünkü bu tarz hastaların nabzı dakikada 200-220’lere kadar çıkabiliyor. Dakikada 60 atması gereken bir kalbin bu derece yüksek atması kalbi de yoruyor. Çok şiddetli bir çarpıntı hisseden kişi ilk olarak ne yapmalı? Acilen en yakın hastanede bir kalp grafiği çektirmesi çok önemli. Kalp grafiğine baktıktan sonra gerçek çarpıntı olup olmadığına karar veriyoruz. Ama eğer nabzı 130-140 atıyorsa o zaman bunun çoğunlukla strese bağlı bir çarpıntı olduğunu düşünürüz. Yani bizim için nabız sayısı ve kalp grafiği çok önemli iki değer. KIŞ 2013 Takacağımız şok cihazı hastanın ritim bozukluğunu 10 saniye içinde algılayıp, direkt kalbe şok veriyor ve ritmi düzenliyor. Hasta için hayat sigortası bir anlamda. Kötü huylu çarpıntılarda ilaç tedavisi yeterli olmuyor. KIŞ 2013 41 Kadın doğum Kadın kısırlığında en önemli faktör yaş ANNE OLMAK İÇİN 37’DEN SONRASINI BEKLEMEYİN Dünyada ve Türkiye’de özellikle son 10 yıldır kısırlığın önemli ölçüde arttığını söyleyen Medicana Avcılar Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Faruk Onur Başeğmez, kısırlık tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi. Kadın kısırlığında en önemli faktörlerden birinin yaş olduğunu vurgulayan Başeğmez, anne olmak isteyen kadınlara önemli tavsiyelerde bulundu. K ısırlığı nasıl tanımlayabiliriz? Çocuk isteyen, sağlıklı genç bir çiftin, bir yıl içerisinde yüzde 95 gebe kalamaması durumuna kısırlık diyoruz. Dünyada ve Türkiye’de özellike şu son 10 yıldır kısırlık inanılmaz oranda artmış durumda. Neden? Teknoloji, stres, beslenme ve en önemlisi kadınların artık daha geç anne olmaları. Kadın kısırlığında en önemli faktörlerden biri yaş. Bize kısırlık tedavisi için gelen bir hastanın 20 yaşındaysa başarı oranı farklı, 30 yaşındaysa farklı, 40 yaşındaysa çok daha farklı. Yapılan araştırmalara göre bir kadın menopoza girmeden 10 yıl önce gebe kalma kapasitesinin çoğunu kaybediyor. Bu önemli, çünkü bu tarz hastalarda siz tüp bebek tedavisi yapsanız da, bu defa başarı oranları düşüyor. Normalde tüp bebekte her merkezin verdiği başarı oranı yüzde 55-60 civarında. Ama bu yaşla ilgili değişebiliyor. 40’lı yaşlarınDR. FARUK ONUR BAŞEĞMEZ daki bir kadınıın başarı oranı Hiçbir zaman doğayı yüzde 100 takip edemiyoruz, en iyi doğayı taklit eden ekip ödülü kazanıyor ve hastayı gebe bırakıyor. 42 bunun çok daha altında. Nitekim 45 yaşlarındaki kadınlarda yapılan bir çalışma göstermiş ki, tüp bebek tedavisiyle gebe kalma oranları neredeyse yüzde 2-3’lerde. Hele de daha önceden bir çocuğu olmamışsa başarı oranı çok daha düşük oluyor. Kısırlığa yol açan diğer faktörler neler? Artık çikolata kistlerini ameliyat etmiyoruz mesela. Çünkü yumurtalık rezervlerini ciddi oranda azaltıyor. Bizim için o var olan havuzdaki yumurta çok önemli. Yapışıklığa sebep olabilecek, geçirilmiş ciddi enfeksiyonlar, apandist gibi karın içi cerrahiler de risk teşkil ediyor. Bir kadın hamile kalamıyorsa tedaviye kadından mı erkekten mi başlanır? Biz bir yıl içinde hamile kalamayan çiftleri tek başına ele almıyoruz. Çünkü kadında da sorun olabilir erkekte de. İkisine de bakıyoruz. Zaten ilk başta çok basit testler yapılıyor. Erkekte sperm testi kadında da hormon testi ve rutin ultrasonumuzu yapıyoruz. Tedavimizi veriyoruz bu tedaviyle başarı elde edemezsek geçirilmiş bir cerrahi öyküsü varsa rahim filmi çekiyoruz, böylece adım adım ilerliyoruz. Kadınlar için nasıl bir kısırlık tedavisi uygulanıyor? Hastanın yaşı, beklentisi, kısırlığa neden olan faktör… Bunların hepsi o kadar önemli ki. Örneğin genç bir hasta çocuk sahibi olmak istiyor, eşinde de kendisinde de ciddi bir problem saptanmadı. O zaman önce en kolay, en ucuz tedaviden ilaç tedavisinden başlıyoruz. Çok uygun ilaçlarımız var. Başka herhangi bir sorun yoksa altı aylık KIŞ 2013 tedavide gebelik oranını yüzde 90’a kadar çıkıyor. Eğer olmazsa, ikinci basamak aşılama yöntemi. Aslında şu anda biraz tartışmalı ama ben öneriyorum. Aşılama ilaçla ya da iğnelerle yapılabilir. Yumurtalıkları hazırlıyoruz, belli bir yumurta çapına ulaştığımız zaman çatlatma iğnesini yapıyoruz. 36 saat sonrasında spermler hazırlanıyor, yıkanıyor ve sağlıklı bir şekilde bize geliyor, bu spermleri rahmin içerisine veriyoruz. Bir hastaya en az üç kez aşılama uygulabiliyoruz. Peki, aşıyla da olmazsa üçüncü ve son adım tüp bebek tedavisi mi? Evet. Ama şöyle bir özel durum var. AMH testi yapıyoruz, daha yumurta havuzuna girmemiş yumurtalardan salınan bir hormon bu. AMH sayısını kontrol ediyoruz, eğer bu ciddi oranda düşükse hastanın da yaşı varsa, o zaman bu hastaya en başta direkt tüp bebek tedavisini öneriyoruz. Bir de polikistik over’ler var. Bu da tartışmalı bir durum ama biz bu hastalara da ilaçla tedavi yoluna gidebiliyoruz. Bir şeker hapı var, tüp bebek tedavisi olsa da olmasa da bu hapı veriyoruz. Bazen hastalar bu ilacın etkisiyle kendiliğinden yumurtlayıp gebe kalıyorlar. Eğer hasta bu ilacı kullanırken gebe kalırsa düşük oranları da ciddi miktarda azalmış oluyor. Yaş önemli, gecikmeyin! Öncelikle anne olma yaşını geciktirmeyin diyorum ben kadınlara. Yaş önemli bir faktör. 37’den sonra dramatik olarak düşüyor gebe kalma oranları. Teknoloji, stres, beslenme ve en önemlisi kadınların artık daha geç anne olmaları kısırlığın en önemli nedenleri. KIŞ 2013 43 Organ nakli BAĞIŞLAYIN HAYAT KURTARIN! Organ Nakli Haftası'nda (3-9 Kasım) Medicana International Ankara Hastanesi Organ Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sadık Ersöz, organ bağışlamanın önemine dikkat çekerek, temel problemin organ kıtlığı olduğunu, organ bekleme listelerinde hasta sayılarının giderek arttığını, buna karşın temin edilen organların sayısının yetersiz olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sadık Ersöz, böbrek ve karaciğer nakilleri hakkında bilgiler verdi. B öbrek nakli organ nakilleri arasında en sık uygulanan cerrahi işlem olup, diyaliz ihtiyacı ve kronik böbrek yetmezliği olan tüm hastalara yapılan tedavi şeklidir. Diyalize göre çok büyük avan- tajları vardır. Diyaliz işlemi, sağlıklı bir insanın böbrek fonksiyonlarının ancak yüzde 10'unu yapabilir. Başarılı bir böbrek nakli ise sağlıklı bir insanın böbrek fonksiyonlarının yüzde 70-80'ini yerine getirebilir. Normal hayata dönüş Ameliyat sonrasındaki bir, iki haftadan sonra hastaların büyük çoğunluğu tamamen normal sayılabilecek bir yaşama kavuşurlar. Sabah ve akşam aldıkları ilaçlar dışında çalışma hayatları ve sosyal hayatları normal sınırlarda seyreder. Canlı böbrek nakli, yasaların tarif ettiği dördüncü derece kan ve kayın hısımlığı sınırları içerisinde kalınarak sağlıklı akrabalardan yapılır. Genellikle kronolojik yaştan ziyade vericinin fizyolojik durumuna uygun böbrek vericileri bulunur. Organ nakli mevzuatında belirtilen kurallar doğrultusunda alıcı ve verici arasında maddi ilişki bulunmaması bir ön koşuldur. Canlı karaciğer vericilerinin 18 yaşından büyük, 55 yaşından küçük olmaları gerekir. Eşlik eden sağlık sorunları verici olmaya engeldir. 44 Çapraz nakil Canlı vericisi olmayan hastalarımız kadavra organ ulusal böbrek bekleme listesine kayıt olmak için organ nakli yapan bir merkeze başvu- KIŞ 2013 ruda bulunmalıdırlar. Kadavra organ sayısı her geçen gün artmakta ve buna paralel olarak hastalarımızın organ nakli olma şansları da artmaktadır. Kan grubu uymadığı için vericisi olmayan hastalar çapraz nakil için müracaat edebilirler. Çapraz nakil, birbirlerini tanımayan iki vericialıcı çiftinin verici ve alıcılarını değiştirmeleri anlamında kullanılır. Böbrek nakli ardından günlük yaşamda bir sınırlama yoktur. Hasta hayatına geri dönebilir, araba kullanabilir, cinsel yaşamı devam eder, spor yapabilir. Ancak her sağlıklı birey gibi sağlığına dikkat etmesi kaçınılmazdır. Karaciğerde bazı kalıtsal anormallikler, aşırı alkol ve ilaç kullanımı, kanser ve hepatite neden olan virüsler geri dönüşsüz bir hasar başlatabilir. Bu durumda karaciğer sertleşerek küçülür, üzerinde irili ufaklı şişlikler oluşur ve siroz gelişir. Karaciğer sirozu; kanama, sarılık, karında su toplaması (asit), enfeksiyon ve zehirkli atıkların vücutta birikmesi ile koma gibi ölümcül sonuçlara yol açabilen bir durumdur. Sonuçta tek seçenek karaciğer naklidir. Kadavradan karaciğer nakli yoğun bakım ünitelerinde beyin ölümü tespiti yapılan ve organları bağışlanan vakalardan karaciğerin alınması yoluyla yapılır. Canlı akraba vericili karaciğer nakli ise karaciğer yetmezliği olan hastaların akrabalarından alınan parça karaciğer ile gerçekleşen ameliyat biçimidir. Bu nakil tipinde organ vericisi çok ayrıntılı incelemelerden geçiriPROF. DR. SADIK ERSÖZ lir. KIŞ 2013 45 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon SIRT A KABUSUNUZ Sırt ağrısı toplumun yüzde 80’ini etkileyen önemli bir sağlık sorunu. Fiziksel ve ekonomik sonuçları yanında önemli ruhsal ve sosyal problemleri de beraberinde getiriyor. Medicana Beylikdüzü Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Aynur Metin Terzibaşıoğlu sırt ağrılarından korunma yöntemlerini anlattı. DR. AYNUR METİN TERZİBAŞIOĞLU 46 KIŞ 2013 TZ AĞRISI OLMASIN! Ç ok çeşitli hastalık durumları sırt ağrısına neden olabilir. Modern çağın en sık rastlanan rahatsızlıklarından biri olan sırt ağrılarında yanlış oturma, duruş bozukluğu, hareketsizlik veya ağır kaldırma gibi mekanik etkenler yanında sosyal etkenler de sorumludur. Sırt ağrısıyla başvuran hastada iyi bir hikaye, ağrı sorgulaması yanında hastanın öz ve soygeçmişi de ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır. Fiziksel (makro veya mikro) ve psişik travma olup olmadığı çok iyi araştırılmalıdır. Sırt ağrılarının önemli bir bölümünü servikal bölgeye ait kas-iskelet sistemi problemleri oluşturur. Bu nedenle sırt ağrısı yakınması ile gelen bir hastada özellikle servikal bölge kas-iskelet sistem muayenesi çok dikkatli yapılmalı, bu bölgeden yansıyan veya yayılan ağrılar ayrıntılı şekilde değerlendirilmelidir. Bu hastalarda sistemik muayene de ihmal edilmemeli, sırt bölgesinin yansıyan ağrılar için elverişli bir bölge olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Klinik değerlendirmede hastanın postürü çok dikkatli incelenmelidir. Vertebral kolon bir bütün olarak değerlendirilmeli, radyolojik incelemeler ve gerekli laboratuvar testleriyle tanı desteklenmelidir. Mekanik kaynaklı sırt ağrılarının en önemli nedeni uzun süre hareketsiz kalmadır. Bu durum, omurgaya destek olan sırt kaslarını tembelleştirip duruş bozukluğuna ve istenmeyen kasılmalara neden olur. Omurlar arasındaki tamponlar sadece düzenli kasılma ve gevşeme sayesinde doku sıvısıyla beslenir. Sürekli oturma sonucunda bu tamponların beslenmesi bozulur, bunu önlemek için de hareket etmek gerekir. Ev içinde yapılan işler sırasında yanlış kaldırma, çekme hareketleri, stres, korku gibi etkenler ve işyerinde veya günlük hayatta sosyal iletişim sorunları da sırt ağrılarına yol açabilir. Özellikle modern çağ kadınları iş kadını, ev kadını olarak sosyo-ekonomik yük altında olup sırt ağrılarına daha çok adaydır. KIŞ 2013 İşte size sırt ağrısından korunmak için bazı öneriler: Alışkanlıklarınızı değiştirin! Hareketsizlik sırt ağrısına yol açıyor. Bu yüzden artık tembelliğe bir son verip, günlük alışkanlıklarınızı değiştirmenin zamanı geldi. Örneğin ritmik hareketler, sırt üstü yüzme, kayak veya trekking gibi spor türleri, sırt ağrınızı kabus olmaktan çıkarabilir. Sporun dışında sık sık ayağa kalkmak (örneğin telefonda konuşurken) ve kasları harekete geçirmek (örneğin karnınızı içeri çekin veya ayaklarınızı yere iyice bastırın) de iyi bir çözüm. Ayrıca müzik dinlemek, yoga yapmak veya yürüyüş gibi stres önleyici alternatifler de sırt ağrılarına iyi geliyor. Doğru oturun! İşini sürekli oturarak yapanlar sırt ağrılarına daha çok maruz kalıyor. Bunu önlemek için iş sırasında mümkün olduğunca oturuş şeklinizi değiştirebilir veya sırtınızı bir yastıkla destekleyebilirsiniz. Oturduğunuz masa ve sandalyenin yanı sıra, kullandığınız bilgisayar ekranı ve faresi de sırtı olumsuz etkileyebilir. İşyerinizin ergonomisine dikkat ederek sırt ağrısından kurtulabilirsiniz. 47 Ortopedi SKOLYOZ KALBİ VE AKCİĞERİ ETKİLEYEBİLİR Omurgaya arkadan veya önden bakıldığında, yana doğru veya lateral bir eğrilik görülmesi normal değil ve bu patolojik durum skolyoz olarak adlandırılıyor. Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi Travmatoloji ve El Cerrahisi doktorlarından Uzm. Dr. Ümit Özgür Güler ve Prof. Dr. Emre Acaroğlu, ileri açılı skolyozlarda göğüs kafesinin daralması nedeniyle, kalp ve akciğer sorunları görülebileceğini söylüyor. Skolyoz, kişiye yana doğru eğiliyormuş gibi bir görüntü verir, ancak kötü postür (duruş) ile karıştırılmamalı. 48 KIŞ 2013 S layabiliriz. Tedavi, skolyozun tanındığı andaki kolyoz nedir? Omurgaya arkadan veya önden bakıl- derecesine ve çocuğun o dönemden sonraki olası dığında, yana doğru veya lateral bir eğ- büyüme miktarına göre değişiyor. Ana amaç çorilik görülmesi normal değildir ve bu cuğun gereksiz bir cerrahi müdahale ile karşıpatolojik durum skolyoz olarak adlandırılır. Bu laşmaması. Gözlem ve egzersiz genellikle hafif kişiye yana doğru eğiliyormuş gibi bir görüntü eğriliklerde hastanın düzenli muayeneler yapıverir ancak kötü postür (duruş) ile karıştırılma- larak gözlemlenmesi ve beraberinde egzersiz ve spor programlarından oluşan tedavi şeklinde yamalı. pılıyor. Literatürde egzersizlerin hastalığın ilerSkolyoz sebepleri nelerdir? Yaklaşık 20 farklı tipte skolyoz sınıfı sayılabi- lemesini yavaşlattığına ilişkin objektif bir kanıt liyor. Tüm bu skolyoz türleri içerisinde en sık bulunmuyor. Ancak spor yapan skolyoz hastaları görülen skolyoz tipi, idiopatik skolyoz şeklinde kendi bedenlerini daha iyi algılıyor ve özellikle adlandırılan ve sebebi bugüne kadar aydınlatı- cerrahi geçirecekler ise cerrahi sonrasında çok lamadığı için bu şekilde isimlendirilmiş grup. daha kolay normal hayata dönebiliyor. Bu grubu takiben daha az sıklıkla görülen ne- İskelet gelişimini tamamlamamış hastalarda denler, anne karnındaki etmenler nedeniyle orta şiddetli veya artmakta olan skolyoz için ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren korse (ortez) tedavisi önerilebiliyor. Korselerin doğumsal-konjenital skolyozlar ve altta yatan omurgayı tamamen düzeltemediği ve bazen bir sinir kas hastalığına bağlı olarak görülen nö- eğriliğin artmasına engel olamadığı bilinmesine rağmen, korseden romüsküler skolyoz grupları beklenebilecek en iyi şeklinde özetlenebilir. Ayrıca, başarı, eğriliğin tespit romatizmal hastalıklar, bağ edildiği derecede kalıp dokusu hastalıkları, omurga daha fazla ilerlemesinin kırıkları, omurga enfeksiyonve cerrahi sınıra erişmeları, metabolik hastalıklar ve sinin engellenmesi şeksendromik genetik hastalıklinde oluyor. lar da skolyoza sebep olabilir. Büyümesini tamamBunlarla birlikte kalsiyum lamak üzere olan veya eksikliği, kötü duruş ve ağır tamamlamış birey gitokul çantalarını taşımanın tikçe artan bir omurga skolyoz oluşmasında herhangi deformitesine sahipse bir etkisinin olduğu kanıtlabu deformiteyi düzeltnamadı. mek ve daha da artSkolyoz belirtileri nelerdir? masını engellemek için Bir omuz diğerinden daha UZM. DR. ÜMİT ÖZGÜR GÜLER diğer bir tedavi seçeneği yüksekte olabilir, bir skapula olarak cerrahi te(kürek kemiği) diğerine Skolyozun kız ve erkeklerde davi gerekli olabiligöre daha yüksekte ya da daha belirgin olabilir, kolgörülme sıklığı eşit ve bu da yor. Cerrahi olarak andaki en etkili lar yanlara sarkıtıldığında yaklaşık yüzde 1 civarında. şu olduğu düşünülen bir tarafta kolla gövde arasında daha fazla boşluk Ancak idiopatik skolyoz kızlarda ve bizim de kliçok daha yüksek bir oranda niğimizde uyguolabilir, bir kalça diğerine göre daha yüksek ya da klinik olarak bulgu verecek bir ladığımız sırttan daha belirgin görülebilir, omurlara vidalar büyüklüğe erişebiliyor. kafanın izdüşümü leğen yerleştirilip bunlakemiklerinin ortasına denk gelmeyebilir, has- rın bir çift çubuk ile biribirilerine bağlanmataya muayene sırasında arkadan bakıldığında sından oluşan, enstrümentasyon, düzeltme ve veya omurgası yere parelel hale gelene kadar öne kemik greftiyle yapılan sırttan-posterior füzeğilmesi istendiğinde sırtının bir tarafı diğerine yondur (kemik kaynaması). Kliniğimizde tüm göre daha yüksek veya çıkıntı (hörgüç görün- dünyanın da kullandığı en kaliteli ve en ileri teknolojik metal implantlar tercih ediliyor. Bu tüsü) şeklinde görülebilir. ürünler paslanmıyor, vücut tarafından atılmıyor Tedavi seçenekleri nelerdir? Gözlem-egzersiz, korse uygulaması ve cerrahi ve zorunlu şartlar haricinde implantların çıkarmüdahale olmak üzere üç başlık altında top- tılmaları gerekmiyor. KIŞ 2013 Omurga sorunu olarak algılanıyor Skolyozun erken dönemlerinde ya da eğrilik ilerlemeden belli bir büyüklükte kalırsa, kişinin hayatı hemen hiç etkilenmez. Zaten çocuklar eğrildiklerini hissetmedikleri için tanı bazen çok geç konulabiliyor veya belli bir dereceden sonra çocuk ve aile görüntü bozukluğunu farketmiyor ve ciddi boyutlara varması ile çocukta bir sakatlık hissi oluşturabiliyor. Ayrıca bu yaştaki çocuklar genellikle vücutlarını özellikle ailelerinden saklıyor. Bu nedenle özellikle tutucu ailelerde skolyoz çok geç farkediliyor. Ancak çok ileri açılı skolyozlarda ise göğüs kafesinin daralması nedeniyle kalp ve akciğer sorunlarından oluşan bir klinik ile ortaya çıkıyor. Genel olarak aileler çocuklarının bir omuzun yüksek oluşu ya da bel girintilerinde asimetri şeklinde duruş bozukluğu olduğunu farketmelerine rağmen oldukça ileri bir dönemde sırtta hafif kamburluk belirince aile tarafından bir omurga sorunu olarak algılanıyor ve doktora başvuruyorlar. 49 İç hastalıkları ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI KAPIDA DR. TANER YÜCETÜRK Sonbahar ve kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonları hemen herkesin kapısını çalıyor. Çoğu virüslerin yol açtığı enfeksiyonlar olduğu için kısa sürede kendiliğinden geçiyor. Ama bir de bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar var… Medicana Avcılar Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Taner Yücetürk, bakteriyal enfeksiyonlara karşı uyarıyor: “Üç günde geçmeyen ateş, öksürük ve koyu sarı-yeşil balgam varsa mutlaka bir doktora başvurun.” Ü st solunum yolları enfeksiyonları genel bir kavram, buna yol açabilecek pek çok enfeksiyon var. Basitçe ikiye ayırabiliriz; birincisi virüsler diğeri de bakteriler. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına en çok virüsler yol açar. Ama bunlar çoğu zaman kendiliğinden geçen enfeksiyonlardır, antibiyotik tedavisi gerektirmez. Bu yüzden de bir hekime başvurmadan antibiyotik kullanmamak gerekir. Bakteriyel bir enfeksiyon ise yüksek ateşe yol açabilir. Muayene bulgularına bakıp, bazı kan testlerini yaptıktan sonra eğer bakteriyel bir enfeksiyon olduğunu düşünürsek, antibiyotik tedavisine başlıyoruz. Ama üst solunum yolları enfeksiyonlarının çoğu viraldir. Dolayısıyla burun aktı diye hemen antibiyotik alımı doğru değil. Burada ateş de tek başına belirleyici değil aslında. Örneğin grip de viral bir enfeksiyondur ama ateş olabiliyor. Eğer düşmeyen, çok yüksek ateş varsa ilaç alıp geçiştirmektense muayene olmakta fayda var tabii. Eğer ateş üç günde düşmüyorsa, şikayetlerde artış varsa, öksürük başlarsa, koyu sarı veya yeşil balgam varsa bir bakteriyal enfeksiyon başlangıcı olabileceğini düşünmek lazım. 50 Eğer ateş üç günde düşmüyorsa, şikayetlerde artış varsa, öksürük başlarsa, koyu sarı veya yeşil balgam varsa bir bakteriyal enfeksiyon başlangıcı olabileceğini düşünmek lazım. Öncelikle yaşlılar, astım, şeker, kalp, böbrek yetmezliği gibi bir takım kronik hastalıkları olanlar, vücut dirençleri zayıf olduğu için küçük çocuklar riskli gruba giriyor. Önce rahatlatıcı tedavi Tedaviyi de ikiye ayırabiliriz. Birincisi rahatlatıcı tedaviler. Ateş düşürücüler ve öksürüğü rahatlatıcı tedaviler, balgam sökücüler. Ama eğer bakteriyal bir enfksiyon söz konusu ise antibiyotik tedavisi uygulanıyor. Düzenli ve doğal beslenmeliyiz Sonbahar ve kış genellikle bu tür enfeksiyonların yaygın olduğu bir dönem. Güneşten de mahrum kalıyoruz. Vücut direncimizin düşmemesi için düzenli beslenmek, öğün atlamamak çok önemli. Sürekli olmasa da dönem dönem vitamin takviyeleri kullanılabilir. Multivitaminler çok zararlı değil ama her zaman önceliğimiz doğal ve düzenli beslenme olmalı. Uykuyu KIŞ 2013 Bronşit Bronşit bir alt solunum yolları enfeksiyonudur. Aynı şekilde viral veya bakteriyal olabilir ama bronşit biraz daha ciddi bir tablodur. Mutlak bir şekilde muayene bulgularına bakıp, akciğer filmi ve kan testlerine göre karar vermek gerekir. Bronşitte de belki antibiyotik tedavisi uygulanabilir ama çoğu zaman bakteriyal enfeksiyon olabiliceği için çok geciktirmeden hekime başvurmak lazım. Üç günü geçen bir öksürük, üç gün boyunca düşmeyen yüksek ateş ve gece nefes darlığı gibi çok ciddi sorunlar yaşanıyorsa durum önemsenmeli. almak ve spor yapmak da gerekli. Tedavi edici hekimlikten çok koruyucu hekimlik her zaman daha ön planda olmalı. İlaç kullanmaktansa hastalanmamak her zaman daha önemli. Zamanında tedavi edilmeyen bu tür rahatsızlıklar, zatürre gibi ciddi hastalıklara yol açabili- yor. Eğer kana geçerse sepsis dediğimiz vücutta daha ciddi rahatsızlıklar yaratıyor. Ayrıca hastanın böbrek veya kalp yetmezliği varsa tetikleniyor, sıkıntı yaratıyor. Şeker hastalığı olanlarda şeker düzeni bozulabiliyor, şeker yükselebiliyor, düşebiliyor. Yani dolaylı olarak etkiliyor. KIŞ 2013 Zamanında tedavi edilmeyen üst solunum yolları enfeksiyonları zatürre gibi ciddi hastalıklara yol açabilir. 51 Nöroloji UYURKEN NEFESS KALIYORSANIZ DİK Eğer gece uykunuzda nefesiniz duruyor ve çok horluyorsanız dikkat! Uyku apnesi 40 yaşın üstündeki kadın ve erkeklerde oldukça yaygın görülen bir hastalık. Medicana Bahçelievler Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Dr. Gülcan Sargın Kurt, uyku apnesininin belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi. U Bunlara dikkat edin • Öncelikle kilo kontrolü çok önemli. • Sigara bırakılmalı, gün içinde alkol kullanılmamalı. • Uyku hijyenine dikkat edilmeli. Belli bir saatte uyuyup belli bir saatte kalkılmalı. • Akşamları az yemek yemeli. • Uyku apnesi sırtüstü yatış pozisyonunda daha fazla görüldüğü için, sağ ya da sol tarafa yatmakta fayda var. • Reflüsü, ağız, burun ya da diş yapısıyla ilgili problemleri olanlar tedavilerini yaptırmalı. 52 yku apnesi nedir? Uyku sırasında nefesimizin belirli bir süre boyunca durması ve o sırada da oksijen seviyesinin düşmesinin ardından tekrar nefes almaya başlamamız şeklinde tanımlayabiliriz. Yani uykudayken belli bir periyodda nefes alamıyor, ardından horlayarak tekrar nefes almaya başlıyoruz. Bu süre 10 saniyeden 30-60 saniyeye kadar uzayabiliyor. İki şekilde görülüyor; birincisi obstrüktif dediğimiz tür, diğeri de santral dediğimiz beyinden kaynaklanan uyku apnesi. DR. GÜLCAN SARGIN KURT Hangisi daha ciddi? içinde enerjisiz kalma, bitkinlik Her ikisi de. Obstrüktif olan dilin hava yolunu ve yorgunluk. tıkamasıyla, santral ise beyinden uyarı gelme- Tedavi edilmezse ne olur? mesi neticesinde oluyor. Tedavi edilmediği durumlarda kalp krizi, tanÇok yaygın bir rahatsızlık mıdır? siyon, şeker hastalığı, depresyon gelişme riskini Genellikle 40 yaşından sonra belirgin bir şe- arttırabiliyor. kilde artıyor. Erkeklerde biraz daha sık görü- Çok horlayan herkes şüphelenmeli mi? lüyor. Özellikle kilolu, reflüsü olan, kalın ve Evet, horlama ve nefes durması önemli belirtikısa boyunlu, ağız ve çene yapısında bozukluk, ler. Uykuda nefesin birden birkaç saniye durup burnunda deviasyon olanlarda daha sık rastlı- ardından horlamanın başlaması, uyku apnesiyoruz. nin belirtilerinden. Uyku apnesi kaynaklı artış Belirtileri neler? gösteren gün içindeki uyuklamalar trafik ve iş Uyku apnesinin bulguları genelde gece boyunca kazalarına sebebiyet verebiliyor. Yine gün içinde aniden nefes durması. Horlama çok sık görülü- özellikle sabahları baş ağrıları, yorgunluk, uyyor. Uyku apnesinin gündüz belirtileri ise gün kuyu alamama gibi belirtiler olabiliyor. KIŞ 2013 SSİZ İKKAT! Uyku apnesinin çaresi var! Gece boyunca aralıklarla nefes durması ve horlama, uyku apnesinin en önemli belirtileri. Nasıl tanı koyuluyor? Uyku apnesinden şüphelendiğimiz zaman hastaları tüm gece uyku laboratuvarına alıyoruz ve “Polisomnografi” dediğimiz bir inceleme yapıyoruz. Gece boyunca kaç saniye nefesinin durduğunu, oksijen seviyesinin kaça kadar düştüğünü, ne kadar horladığını ve kaç defa uyandığını inceliyor ve bir rapor çıkartıyoruz. Yani bir gece kalması şart hastanın bu tanının konması için. Analiz neticesinde uyku apnesinin derecesini tespit ediyoruz. Orta ve ileri düzeyde ise hastaya tedavi öneriyoruz. Hafif derecede ise genel bazı önerilerde bulunuyoruz. Mesela kilo vermek, alkol ve sigaranın bırakılması gibi. Tedaviyi ‘CPAP’ dediğimiz bir cihazla gerçekleşi- Uyku apnesinden şüphelendiğimiz zaman hastaları bütün gece uyku laboratuvarına alıyoruz. Polisomnografi dediğimiz bir inceleme yapıyoruz. yoruz. Oksijen maskesi gibi ama sürekli basınçlı bir hava veren bir cihaz. Yani gece boyunca sürekli basınçlı bir hava vererek normal solunum yapmasını sağlıyor. Ne kadar sürüyor bu tedavi? Uyku apnesi uzun vadeli tedavi gerektiriyor. Bu süreçte tedavinin seyrine göre cihazların basınç ayarlarını yapıyoruz. Çünkü zamanla hastanın ihtiyacı azalabiliyor. Örneğin kilo vermesi ya da diğer sağlık sorunlarını çözmesi bu durumun belirleyici ögelerinden bazıları. KIŞ 2013 53 Genel Cerrahi SADECE KİLOYU DEĞİL Tüm vücudu etkiliyor Tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önemli sağlık sorunlarından biri olan ve her geçen gün artan obezite, hipertansiyondan ruhsal sorunlara kadar pek çok hastalığı da beraberinde getiriyor. Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Yağcı, konuyla ilgili sorularımızı cevapladı. O bezite nedir? Morbid obezite de- cuklarda ise yaş ve cinse göre hazırlanan BKİ yince ne anlıyoruz? persentil eğrileri kullanılarak >85 persentil olan Kelime anlamı ile bakıldığında çocuklar aşırı kilolu, >90 persentil olanlar ise obezite, aşırı kilolu olmayı ifade obez olarak sınıflandırılır. eder. Morbid terimi ise rahatsızlığa veya has- Obezitenin cerrahi tedavisi hakkında bilgi talığa yol açan bir durumu işaret eder. Günü- verir misiniz? müzde sıkça karşılaşmaya başladığımız ‘morbid Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. obezite’ kavramı ise vücuttaki aşırı yağ depolan- Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik masının sebep olduğu yandaş hastalıklar dedi- bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointesğimiz, hayatı tehdit eden tinal sistemde emilimlerini rahatsızlıklarla seyreden azaltmaktır. Bu amaçla ciddi obeziteyi tanımlar. bypass, gastroplasti, gastObeziteye yol açan rik bantlama, gastrik balon sebepler nelerdir? vb. yöntemleri kullanılır. Obeziteye neden olan etRekonstrüktif cerrahide menler tam olarak açıklaise amaç; vücudun çeşitli namamakla birlikte aşırı ve bölgelerinde lokalize olmuş yanlış beslenme ve fiziksel mevcut yağ dokularının aktivite yetersizliği, obeziuzaklaştırılmasıdır. Bu tetenin en önemli nedenleri davi estetik ağırlıklıdır ve olarak kabul ediliyor. Bu eğer hasta obezite tedavisifaktörlerin yanı sıra genetik, nin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar çevresel, nörolojik, fizyologerçekleşir. jik, biyokimyasal, sosyoGünümüzde minimal invakültürel ve psikolojik pek PROF. DR. GÖKHAN YAĞCI çok faktör birbiri ile ilişkili ziv tedavi yöntemlerindeki olarak obezite oluşumuna neden oluyor. gelişmeler ve laparoskopik cerrahideki ilerlemeler Obezite nasıl saptanır? ile morbid obezitenin tedavisinde düşük kompDünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandır- likasyon riskleri ile aşikar ve sürdürülebilir kilo ması esas alınarak klinik olarak obeziteyi be- kaybı sağlayan gastrointestinal cerrahi işlemlerde lirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi belirgin bir artış var. Cerrahi girişimler ile elde (BKİ) kullanıyor. BKİ, bireyin vücut ağırlığının edilen kilo kaybı sonucunda obez hastaların (kg), boy uzunluğunun (metre cinsinden) kare- büyük bir çoğunluğunda yandaş hastalıklar, sine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir tamamen ortadan kalkmakta veya gerilemekte. değerdir. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağır- Laparoskopik Mide Bypass Ameliyatı (Rouxlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta, vü- en-Y Gastric Bypass) ve Laparoskopik Tüp Mide cutta yağ dağılımı hakkında bilgi veriyor. Buna Ameliyatların (Vertical Sleeve Gastrectomy) göre erişkinlerde beden kitle indeksi (BKİ)'nin morbid obezite hastalarında kilo kaybı ve meta25'in üzerinde olduğu kişiler aşırı kilolu, 30'un bolik bozuklukların düzeltilmesinde etkili tedavi üzerinde olanlar obez olarak tanımlanır. Ço- yöntemleridir. 54 KIŞ 2013 Türkiye’de obezite Ülkemizde obezite görülme sıklığı giderek artıyor. KIŞ 2013 Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, beslenme alışkanlıkları ve hayat standartlarımızın değişmesi ile obezite sorunu, ülkemiz insanları için de giderek yükselen oranlarda bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi obezite görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010’ ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı; • Erkeklerde yüzde 20.5 • Kadınlarda ise yüzde 41 • Toplamda yüzde 30.3 olarak bulundu. Toplamda fazla kilolu olanlar yüzde 34.6, fazla kilolu ve şişman olanlar yüzde 64.9, çok şişman olanların oranı ise yüzde 2.9. Yine aynı çalışma sonuçlarına göre çocuklarda ve çocuk ile erişkinlik arasındaki dönemde; • 0-5 yaşta obezite sıklığı yüzde 8.5 (erkek yüzde 10.1, kız yüzde 6.8). • 6-18 yaşta obezite sıklığı yüzde 8.2 (erkek yüzde 9.1, kız yüzde 7.3) olarak bulundu. 55 Hasta hikayeleri 4 AYDA 20 KİLO VERDİ M erhaba, ben İsmail B oy lu , 1973 tarihinde Konya'da doğdum. Bilenler Ko vardır; Konya yemeklerinin var yağı, tuzu eksik olmaz. İşte yağ ben de 40 yaşına kadar bu yemeklerden yedim. Gençyem lik yıllarımda kilolu bir insan ins değildim. Bu dönemlerde ler hoşuma giden birçok kıyafeti rahatlıkla giyebikıy liyordum. Zamanla yaşam liy tarzımdaki değişikliklerden tar (hareketsizlik) ve beslenme (ha şeklimdeki düzensizliklerşek den dolayı kilo almaya başladım. Ve kilo aldıkça bazı lad kıyafetlerimi artık giyemekıy diğimi, yeni aldıklarımın ise diğ yakışmadığını düşünmeye yak başladım. Kilolarım nedeni ba ile bel ağrılarım da başlamıştı. mı Ayrıca uyku problemi baş göstermişti. Geceleri uyurken horlamalagöstermişti Gec rım artmıştı, eşim nefesimin zaman zaman kesilir hale geldiğini söylüyordu. Kaliteli bir uykum olmadığı için gün içerisinde sürekli uykum geliyordu. "Asla zayıflayamayacağımı düşünüyordum" Konya’da başvurduğum uyku polikliniğinde uyku apnesi teşhisi konuldu. Bu rahatsızlığa istinaden C-PAP cihazı kullanmaya başladım. Gitmiş olduğum uyku polikliniğindeki doktorum kilo verdiğim takdirde bu rahatsızlıktan yüzde 70 oranında kurtulabileceğimi söyledi. Ve artık kararlıydım, sağlığım için, bu kilolardan kurtulmam gerektiğini artık daha net görebiliyordum. Ama nasıl? Gazetelerden ve internetten bulduğum diyetleri uygulamaya başladım, ortalama üç gün uygu- 56 KIŞ 2013 layabiliyor, dördüncü gün tekrar eski yemek yeme alışkanlığıma dönüyordum. Kendi yaptıkları programlar ile zayıflayan arkadaşlarımdan aldığım önerileri denemeye başladım. Ama daha diyet programımın yarısındayken onların yeniden hızla kilo aldığını gördüm ve bıraktım diyeti. Sonuçta verdiğim kiloların kalıcı olmasını isterim. Açıkçası hiçbir zaman kilo veremeyeceğimi düşünmeye başladım. Bir arkadaşımın tavsiyesi ile profesyonel bir yardım almaya karar verdim. Şehrimize yeni açılan Medicana Hastanesi’nde göreve başlayan, İstanbul'da ünlülerin diyetisyenliğini de yapan Diyetisyen Mine Bilge’yi önerdiler. Görüşmeye ilk gittiğimde kilo veremeyeceğime dair bir kuşku vardı, ama Mine Hanım’ın kilo vereceğime benden daha çok inandığını gördüm ve bu beni çok motive etti. Öncelikle rahatlıkla kilo verebilmem için herhangi bir sağlık problemim olup olmadığını kontrol ettik, B12 seviyem biraz düşük olduğu için dahiliye hekiminin önerdiği destekleyicileri kullandım. "En az 10 yaş gençleştim" İlk diyet listemi aldığımda bu kadar fazla yiyip de kilo verebileceğime inanmadım. Listeyi uygulamaya başladıktan sonra düzenli ve sık yemek tüketmekten dolayı hiç acıkmıyordum. İkinci görüşmeyi kilo verip vermediğimi görmek için heyecan ile bekliyordum. Ölçüm sonrasında iki kilo vermiştim ve hepsi yağdandı, kilo verdiğimi görmek beni çok mutlu etti ve bu işi başarabileceğime inandım. Dört ayın sorasında 20 kilo vermiş ve yeni bir hayata başlamış oldum. Bütün gardırobumu değiştirdim artık giymek isteyip de giyemediğim bütün kıyafetler bana çok yakışıyor. Belim ağrımıyor. En önemlisi kullanmış olduğum C-PAP cihazını artık kullanmıyorum. Daha kolay hareket ediyor ve en az 10 yaş gençleşmiş görünüyorum. Çok teşekkür ederim.” Hasta hikayeleri Obezite kader değil tedavi edilmesi gereken bir hastalık S amsun'da 1975 yılında doğan A.V., Medicana Samsun Hastanesi’ne geldiğinde 165 kilo, VKI (vücut kitle indeksi) 66.9 olmasının yanı sıra aşırı kiloya bağlı çok ciddi solunum sıkıntısı yaşıyordu. Oksijen desteği almadan nefes alma şansı yoktu ve buna bağlı olarak yatamıyor ve devamlı oturur halde, oksijen desteği ile yaşamaya çalışıyordu. Doğal olarak da bilinç bulanık olarak değerlendirildi. Hasta ve yakınlarına tablonun ciddiyeti anlatılarak, derhal hastaneye yatması gerektiği önerildi ve aşamalı tedavilerin gerekliliği konusunda bilgi verildi. A.V., hastaneye yatırılıp, öncelikle vücudundaki şişliklerin ve solunumunun rahatlaması için tıbbi tedaviye başlandı. Başlangıçta tedavi sorumluluğu Endokrinoloji Uzmanı Dr. Erdal Kan tarafından alınarak, kısa sürede hastanın tıbbi tedavi yardımı ile vücudundaki ödemden kurtulması sağlandı. Hasta klinik olarak rahatladığı ve operasyona uygun hale geldiği zaman Doç. Dr. Cengiz Kayahan tarafından 16 Temmuz 2013 tarihinde, tüp mide olarak tanımlanan ‘Sleeve Gastrektomi’ operasyonu uygulandı. Hasta operasyonu takiben üçüncü gün hastaneden son derece rahatlamış olarak, Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Kayahan, Endokrinoloji Uzmanı Erdal Kan ile Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Sayar tarafından takip edilmek üzere taburcu edildi. Bu sürede A.V.’ye Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Selçuk Dündar tarafından obezite rehabilitasyon tedavisi de uygulandı. Medicana Samsun Hastanesi Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşegül Aydın tarafından da psikolojik olarak desteklenen A.V., takibinin dördüncü ayında 79 kiloya indi, VKI ise 32’ye geriledi ve yapılan laboratuar tetkiklerinde hiçbir sorun olmadığı izlendi. A.V., artık normal yaşamına döndü. KIŞ 2013 57 Yemek İÇİNİZİ ISITAN LEZZETLER: Kış çorbaları Türk mutfağının baş tacı çorbalar, özellikle soğuk kış günlerinde sadece içimizi ısıtmakla kalmıyor, sağlıklı beslenmemizi sağlıyor, sıvı ihtiyacımızı karşılıyor ve enerji veriyor… Üstelik kalori değeri düşük olduğu için öğlen ve akşam yemeklerinde rahatlıkla tüketilebilecek bir alternatif. En çok sevilen ve tercih edilen kış çorbalarını sizin için seçtik… Afiyet olsun! Brokoli çorbası MALZEMELER: • 500-600 gram brokoli • 1 adet orta boy kuru soğan • 1 adet orta boy patates • 5-6 su bardağı sıcak su • Yarım kutu çiğ krema • 2 yemek kaşığı margarin • 1 tatlı kaşığı karabiber • 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri YAPILIŞI: Sarımsaklı tarhana çorbası MALZEMELER: YAPILIŞI: • 4 yemek kaşığı tarhana • 4 su bardağı su • 1-2 yemek kaşığı salça • 2 yemek kaşığı sıvıyağ • 2-3 diş sarımsak • 1 çay kaşığı nane • Bir tutam karabiber • Bir tutam pul biber • 1 çay kaşığı tuz Bir kabın içine tarhana, ezilmiş sarımsak, baharatlar, tuz ve su koyup 30-40 dakika kadar bekletin. Tencereye yağı koyun ve salçayı kavurun. Diğer tarafta bekleyen tarhanalı malzemenin tamamını tencereye dökün ve karıştırın. Kaynayınca ocaktan alın. Pürüzsüz olması için blenderdan geçirip , sıcak olarak servis yapın. 58 KIŞ 2013 Soğan ve patatesi küp küp doğrayın. Brokoliyi yıkayıp parçalara ayırın. Margarini tencerede eritin, soğanı tencereye koyun ve pembeleşene kadar kavurun. Patates ve brokoliyi de ekleyin 5-6 dakika daha kavurun. Kavurduğunuz sebzelere suyu ekleyerek tüm sebzeler iyice yumuşayana kadar haşlayın. Haşlanan sebzelere kremayı ekleyerek karıştırın. Tencere ocaktayken, tüm malzemeler parçalanana kadar blendırdan geçirin, 10 dakika daha kaynatın. Çorbanızı kâselere paylaştırın ve üzerine rendelediğiniz peynirleri serperek servis yapın. Kremalı domates çorbası MALZEMELER: • 2-3 doğranmış domates veya püresi • 2 çorba kaşığı domates salçası • 1 bardak süt veya krema • 1 adet yumurtanın sarısı • 2 çorba kaşığı margarin veya zeytinyağı • 2 çorba kaşığı un • Tuz, kırmızı toz biber, karabiber • Rendelenmiş kaşar peyniri YAPILIŞI: Domatesi salçayla püre yapın. İki bardak su ile karıştırın. Bir bardak sütü yumurtanın sarısı ile çırpın. Yağda unu kavurun. Kokusu çıkınca çırparak yavaş yavaş salçalı domatesli suyu ilave edin. Karıştırarak kaynatın. Elinizde tavuk suyu varsa ekleyebilirsiniz. Blendırdan geçirin. Kaynayınca yumurtalı sütü azar azar ekleyip yeniden karıştırarak 5 dakika daha kaynatın. Kaşar peyniri ile servis yapın. KIŞ 2013 59 Gezi Güzel, mutlu ve özgür: AMSTERDAM 60 KIŞ 2013 Melankolik gökyüzü bir kanal manzarasını ünlü bir ressamın tablosuna dönüştürür… Yağmurun peşine takılıp kaybolduğunuz daracık sokak sizi güneşli bir karnavalın tam ortasına çıkarır… Şehrin “Beni keşfet” diyen sesi her an kulağınızdadır… Kuzeyin Venedik'i Amsterdam’da her an bir mucize olabilir. Belçika ve Lüksemburg ile birlikte üç Benelüks ülkesinden biri. KIŞ 2013 61 Gezi Sayısız nehir, göl ve kanal ülkeyi dört bir yandan kaplıyor. Y el değirmenleri, bisikletler, laleler, peynirler… Ve bir de özgürlük! Neredeyse sınırsız olanından… Hollanda deyince bunların hepsi birden geliyor insanın aklına… Güneyde Belçika, doğuda ise Almanya ile komşu olan Hollanda’nın topraklarının büyük bir kısmı deniz seviyesinin altında. Belçika ve Lüksemburg ile birlikte üç Benelüks ülkesinden biri. Avrupa’nın en büyük limanlarından olan Rotterdam da Hollanda’da. Meşruti monarşi ile yönetilen bu şirin Avrupa Amsterdam’a gitmişken yeldeğirmenleri ile ünlü Zaandam’ı da görmeden dönmeyin. ülkesindeki sayısız nehir, göl ve kanal ülkeyi dört bir yandan kaplıyor. Su ile hayat bulan Hollanda’nın başkenti Amsterdam olmasına rağmen hükümeti barındırmıyor, yani idari başkent değil. İdari başkent Lahey. Ama Hollanda denilince kuşkusuz ilk akla gelen şehir Amsterdam oluyor. Usta bir ressamın tablosu 12’nci yüzyılda Amstel Irmağı'nın kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün sadece Hollanda’nın değil Avrupa’nın da önemli şehirlerinden. Eski kitap satıcılarından cin tadım evlerine, şık mobilya mağazalarından mum ışı- 62 ğıyla aydınlanan kafelere, Amsterdam’da her yer, algınızın kapılarını açmaya çağırıyor. Işık hüzmeleri, alan derinliği ve kendine özgü renk pigmentleri… Amsterdam, usta bir ressamın az ama öz renk paletiyle yaptığı şahane bir tablo gibi: Bir tarafta alabildiğine uzanan lale tarlaları, öte tarafta kanallarda yüzen evler, sıcacık kafeler, güneşe dönmüş ayçiçekleri… Gene de, yüzünü çevirdiği her yerde bu güzelliği yakalamaya çalışan bir çerçeve gözüne çarpıyor insanın; kaldırımlar, kanallar, köprüler çevreliyor manzaraları. Bu şehrin yollara karşı bir tutkusu var anlaşılan. Belki de bunun nedeni, Amsterdamlıların yanlış bir yola sapmaktan korkmamasıdır. Belki de, arada değişiklik yapıp, her zamankinden farklı bir yola sapmayı sevmeleridir. Kim bilir… İnsan Amsterdam’da durup etrafına baktığında sadece olasılıkları görüyor zaten. Bizi arzularımıza götürecek olasılıklar. Kanatlarımızı açmamızı ve keşfetmemizi söyleyen olasılıklar. Sonuçta Amsterdam, beraber büyüdüğünüz, ama bir şekilde çok daha bilge bir arkadaş gibi. Onun sözlerine güvenmelisiniz. Sessiz nehirler, özgür insanlar 17’nci yüzyılda denizaşırı kolonilerinden gelen değerli mallarla Altın Çağı’nı yaşamış ve ‘dünyanın en zengin şehri’ unvanını kazanmış. Odak KIŞ 2013 Yeldeğirmenlerinin şehri Zaandam Amsterdam’a gitmişken yeldeğirmenleri ile ünlü Zaandam’ı da görmeden dönmeyin. Noord-Holland eyaletine bağlı ve Amsterdam’a 10 km. uzaklıktaki Zaandam’a otobüsle 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Hollanda’nın Altın Çağı’nda, burada binlerce yeldeğirmeni varmış ve gemi yapımı için İskandinav ülkelerinden gelen tomrukların kesiminde kullanılıyormuş. Ünlü ressam Claude Monet, bu yeldeğirmenlerinden o kadar etkilenmiş ki, tablolarına ilham kaynağı olmuş. Monet, 1871 yılında Zaandam’a taşınmış ve yaz aylarını orada geçirmeye başlamış. Bugün de turistlerin bir hayli ilgisini çeken yeldeğirmenleri şehrin adeta simgesi durumunda. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Zaandam’da pek çok konaklama seçeneği de var. Zaan In Hotel Zaandam Tren İstasyonu’na üç dakikalık mesafede yer alan otel, modern bir dekora ve aydınlık odalara sahip. Otelden Zaandam Su Kulesi’ne ise 10 dakikalık yürüyüşle ulaşmak mümkün. www.zaaninnhotel.com Inntel Hotels Amsterdam Zaandam Tarihi bir ön cepheye sahip uzunca bir binada konumlanan otelin odaları, tipik Hollanda manzaralarını gösteren tarihi fotoğraflarla dekore edilmiş. Otelde yüzme havuzu, sauna, buhar banyosu ve tropikal yağmur duşunun bulunduğu sağlıklı yaşam merkezi de var. www inntelhotelsamsterdam zaandam.nl KIŞ 2013 63 Gezi Edebiyat ve sinemada Amsterdam Anne Frank’ın, saklandığı evde Naziler tarafından yakalanıp toplama kampına gönderilmeden hemen önce tuttuğu günlüğü mutlaka okumalısınız. Günlüğünde, şehre dair en saf duyguları işlemiş. Hollanda edebiyatının en önemli isimlerinden Cees Nooteboom’un kitapları Türkçe’ye çevrildi, ama ‘Rituals’a henüz sıra gelmedi. Kitap sanat ve aşk hakkında konuşmaktan hoşlanan bir şarlatanın, Inni Wintrop’un, Amsterdam sokaklarındaki arayışını konu alıyor. Tracy Chevalier’in ‘İnci Küpeli Kız’ kitabı, Felemenk ressam Vermeer’in ‘İnci Küpeli Kız’ tablosunu yapışının ardındaki gizemi ve aşkı konu alıyor. Tracy Chevalier’in aynı adlı romanından uyarlanan ‘İnci Küpeli Kız’ filminin başrollerinde Scarlett Johansson ve Colin Firth oynamıştı. Filmde, Amsterdam’ın eski sokaklarını görebilir ve ünlü Altın Çağ’ı hayalinizde canlandırabilirsiniz. 1993 yılında en iyi yabancı film Oscar’ını alan Mike Van Diem’in ‘Karakter’ filmi de 1920’lerin Amsterdam’ında geçiyor. Rijksmuseum (Devlet Müzesi), Amsterdam'daki Museumplein'da yer alan Hollanda ulusal müzesi. 64 KIŞ 2013 noktanızı günlük hayattan devamlı kaydırıyor. Carpe Diem. Hayatı sonuna kadar yaşa. Her seferinde durup gün batımını izle. Çiçekleri kokla. Bisikletle giderken havayı sonuna kadar ciğerlerine çek. Yaratıcılığını öldürmektense, onu yaşatmanın yollarını ara. Bazen, gününüzü aydınlatmak için tek bir ışık huzmesi yeterlidir ya, onlardan Amsterdam’da bolca var. Velhasıl Amsterdam sessiz nehirleri ve özgür insanlarıyla mutlu bir yer. Mutlu düşüncelerin olgunlaştığı bir yer. Bisikletlileri, zengin tüccarların eski günleri yansıtan evleri ve büyük ressamlarıyla, mutluluğu sanat gibi yaşayan bir şehir. Bir bakmışsınız sanat yapıyorsunuz, bir bakmışsınız sanatın ta kendisi olmuşsunuz. Şehrin sanatla neden bu kadar iç içe yaşadığını anlamak için, sadece bir adım atmanız yeter; ne kadar doğru bir yere ayak bastığınızı hemen anlayacaksınız. Amsterdam’da hayat insana değişik oyunlar oynayabiliyor. Amsterdam’a ilkbaharda giderseniz, laleleri sakın unutmayın. Şehir merkezine 24 kilometre mesafedeki Keukenhof’ta lale bahçelerini gezebilirsiniz. Kabul edersiniz ki, milyonlarca laleyi önünüzde serilmiş görmek, her zaman karşılaşabileceğiniz bir manzara değil. Herkese bir bisiklet Buraya geldiğinizde, bir Amsterdamlı gibi davranın ve bisiklete binin. İsterseniz şehrin kanallarının kenarında pedal çevirin, ister çayırların arasında piknik yapmaya gidin, ama mutlaka bisiklet kiralayın. Eğer bisiklet turuna katılmak isterseniz, Mike’ Bike Tours’u (w w w.mikesbikestoursamsterdam.com) tercih edebilirsiniz. Bu tura katılarak hem şehri gezebilir, hem de yel değirmenlerini ve peynir yapım evini görmeye gidebilirsiniz. Kanallarda tekneyle dolaşın. Keyifli bir gün geçirmek için Amsterdam Canal Cruises’ı (www.amsterdamcanalcruises.nl) veya Canal Company’yi (www.canal.nl) tercih edebilirsiniz. Fakat tarihi bir teknede eski bir deneyim yaşamak istiyorsanız, Historic Ferry’nin (www. museum-ijveren-amsterdam.nl) iki saatlik turlarına katılın. Feribot, Centraal Station’dan kalkıyor ve Paskalya’dan ekim ayına kadar haftanın bazı günleri çalışıyor. KIŞ 2013 Nerede kalınır? Die Port Van Cleve Hotel Eski bir Heineken bira fabrikası. 1864 yılında Kraliyet Sarayı’nın hemen karşısına inşa edilmiş. Kuleleri ve cumbalı pencereleriyle özgün bir havası var. Odaları küçük, kliması yok, gürültülü bir sokağın ortasında ama burası yaşayan bir tarih. www. dieportvancleve.com College Hotel 19’uncu yüzyılda okul olarak kullanılmış bir binada hizmet veriyor. Yüksek tavanlı ve restoranı lüks bir yemekhaneyi andırıyor. Koridorun her iki yanında, sıra sıra büyük siyah kapılar uzanıyor. Personelin tamamı öğrenci. www. thecollegehotel.com Lloyd Hotel 1921’den 1935’e kadar göçmenlerin kaldığı bir otelmiş. Odalarını Marcel Wagners, Jurgen Bay gibi yerli tasarımcılara dekore ettirmiş. Amsterdam’ın en hip bölgesi Eastern Docklands’de bulunan otelde sergiler düzenleniyor. Çatı katında kütüphanesi var. www.lloydhotel.com 65 MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ AŞAĞIDAKİ BİLGİLERİ DOLDURUN, ‘HASTALIKTA SAĞLIKTA’ DERGİSİNE ÜCRETSİZ ABONE OLUN. DERGİMİZ HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN ADRESİNİZE ULAŞTIRILSIN. WWW.MEDICANA.COM.TR ➲ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DOĞUM YERİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ DERGİ TESLİM ADRESİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ SEMT:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ GSM:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ MEDICANA SAĞLIK GRUBU İLETİŞİM BİLGİLERİ MEDICANA HOSPITALS AVCILAR Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbul MEDICANA HOSPITALS BAHÇELİEVLER Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Adnan Kahveci Bulvarı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul MEDICANA HOSPITALS ÇAMLICA Tel: 0216 522 60 00 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul MEDICANA HOSPITALS SAMSUN Tel : 0362 311 05 05 Fax : 0362 240 20 42 Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi No: 85 Canik /Samsun MEDICANA DİŞ Tel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20 Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler/İstanbul SAMSUN MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR Tel: 0216 363 41 41 pbx Fax: 0216 363 42 07 Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56 Caddebostan-Kadıköy/İstanbul MEDICANA KONYA Tel : 0332 221 80 80 Fax : 0332 221 65 56 Adres: Ferihpaşa Mah. Gürz Sok. No: 1 Selçuklu/Konya ÇAMLICA BAHÇELİEVLER MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL AVCILAR MEDICANA NÖROLOJİK BİLİMLER MERKEZİ Tel: 0212 449 14 49 Adres: Bağcılar Cad. No:1 Bahçelievler/İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL Tel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36 Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3 Beylikdüzü/İstanbul BAHÇELİEVLER DİŞ NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ KONYA VIVAMEDICANA HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ? Tel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62 Söğütözü Cad. 2165 Sok. No: 6 Söğütözü/Ankara (ATO yanı) VIVAMEDICANA Tel: + 317 561 148328 Westzijde 39 1506 EB Zaandam / The Netherlands EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: 66 MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA KIŞ 2013 İstanbul İçi Kod Çevirmeden 0850 460 63 34 Alo Medicana Tüm hastaneleri için e-mail: [email protected]
Benzer belgeler
EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn
Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji
Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi
Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi
Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı
Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji
Doç. Dr. H....
Sağlık üssü
Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji
Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi
Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi
Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı
Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji
Doç. Dr. H....
GöRkEMli aÇılış
Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji
Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi
Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi
Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı
Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji
Doç. Dr. H....