süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Transkript
süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 1 suthattı Bu say ıda: Sayı: 2 Ocak - Şubat 2011 İki ay da bir y ay ımlanır w w w .suthatti.com.tr Kalp krizine karşı süt Destekler amacına ulaştı Yaprak Çiftliği – Balıkesir Harvard Tıp Fakültesi’nin 88.735 kadın katılımcı ile gerçekleştirdiği yeni araştırmaya göre, magnezyumca zengin gıda alımı kalp krizine bağlı ani ölüm riskini azaltıyor. S.16 Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulaması amacına ulaştı. 2010 yılında piyasadaki istikrar, sektörün bütün taraflarını memnun etti. S.7 Daha girişte farklı bir işletmeye geldiğimizi anlıyoruz. Kapılar açılmadan önce arabamız steril su havuzundan geçiriliyor ve yağmurlama sistemiyle ilaçlanıyor... S.19 Ne kadar çevre, o kadar süt 2 l Ürünlerimiz Avrupa yolunda 2 l Çiftçi Kulübü 1 yaşında 2 l Röportaj: Mustapha Sinaceur 3 l Meyveli süt isteriz 3 l Reform tasarıları hazır 4 l Okul sütü yaygınlaşacak 4 l Danone’de atama 4 Ekonomi n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF, Yeni Zelanda Auckland’da düzenlediği IDF Dünya Süt Zirvesi 2010’da sürdürülebilirlik odaklı taahhütlerini yineledi. 6 Sür d ür ül eb i l i r l i k çal ışm al ar ı i n cel en d i İnek sütü üretiminde yıllık büyüme rakamları - 2009 6 l Her şeye rağmen büyüme 6 l Sütaş hedef büyüttü 6 l Çin’de %5’lik büyüme 6 l Destekler amacına ulaştı 7 l Katı ürünler için ayrı tesis 7 l Fransızlar arayışta 7 l Gündem 8 Yetersiz tüketim istikrarsızlık getiriyor 8 l En uzun soluklu kampanya 8 l Asya’ya özel 8 l Sektörün geleceğine yatırım 9 l PepsiCo, Wimm-Bill-Dann’ı satın aldı 9 l Kapak Z i r v e k ap sam ın d a d üz en l en en t ek n i k t u r l ar l a k at ıl ım cıl ar , Y en i Z el an d a çi f t l i k l er i n d e u y g u l an an sür d ür ül eb i l i r l i k çal ışm al ar ın ı i n cel ed i l er . Okul sütü, tüketimi arttırıyor n Modern süt işleme tesisleri yeterli miktarda kaliteli çiğ süt bulmakta güçlük çekmekte. Bu durum, işlenen sütün maliyetini arttırıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde gıda işletmelerinin modernizasyonu için süt işletmelerini de kapsayacak ulusal bir plan hazırlı- Ne kadar çevre, o kadar süt 10 l Fark doğanın cömertliği mi? 10 l IDF Zirvesi’nden yansıyanlar 10 l Ortak değerlere sahip çıkılmalı 11 l Sütün yeşil kitabı 11 Geleneksel 12 Dosya - Peyniraltı suyu 13 Perakende 14 Beslenme 16 Mevzuat 18 Çiftlik 19 Çevre 20 Ülkü Karakuş Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı “AB’de risk değerlendirmeleri yapılarak onaylanmış 3 soya geninin ithal izni için başvuruda bulunduk. Biyogüvenlik Kurulu değerlendirmelerinden olumlu sonuçlar çıkacağını düşünüyoruz.” Röportaj: Mustapha Sinaceur ğına başladı. Ayrıca süt üreticileri ve sanayicilerinin oluşturdukları Ulusal Süt Konseyi’nin de sektörün temel sorunlarına politika düzeyinde çözüm getirmede rol oynayacağına inanıyorum. FAO, daha önce süt sektörü raporunun hazırlanmasına destek vermişti. S.3 Sayfa 19 Peynirin altından sağlık sızıyor Ezine neden farklı Peyniraltı suyu biyoaktif rolü ile fonksiyonel gıda ve n Koyun, keçi ve inek sütlerinin belirli oranlardaki karışımlarından starter kültür kullanılmadan üretilen, tat-koku ve tekstürel özellikleri ile tüketici beğenisi açısından özel bir yeri olan Ezine Peyniri; üretim, olgunlaştırma ve ham madde açısından beyaz peynirden farklılıklar sergiliyor. Bu geleneksel peynir, Türk Patent Enstitüsü tarafından Coğrafi İşaret Tescil Belgesi ile “Menşei İşaret” almış çok değerli bir süt ürünü. Belgede 10 l Geçtiğimiz yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’den, küresel iklim değişikliği ile mücadele politikalarına aktif destek çıkmış, dünya süt ve süt ürünleri endüstrisinin 7 büyük organizasyonu, bu desteği sektörün taahhüdüne dönüştüren “Global Sütçülük Aksiyon Gündemi” belgesine 24 Eylül 2009’da düzenlenen bir törenle imza koymuştu. S.10 Görüş Sektör içecek formülasyonları için ideal bir bileşen. Tüm dünyada yıllardır değerlendirilen bu yan ürün, Türkiye’de de önem kazanıyor. n Son dönemde yapılan çalışmalar; biyoaktif whey bileşenlerinin antimikrobiyal ve antiviral özelliklerinin yanı sıra bağışıklık korumasını arttırdığını, antioksidan özelliğe sahip olduğunu, kansere ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruduğunu ortaya koydu. Kanser ve birçok hastalıktaki koruyucu etkisi; antioksidan, antikanserojen özellikteki ve bağışıklık sistemini uyarıcı özellikleri olan “glutatyon” isimli peptidin sentezindeki rolünden kaynaklanıyor. S.13 Ezine Peyniri, “Kaz Dağları’nın Kuzey ve Batı kesimlerinde yer alan Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin doğal bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla beslenen hayvanların sütlerinden elde edilen bir peynir çeşidi olup, %45-55 arasında koyun, en az % 40 keçi ve en fazla %15 inek sütünden oluşan karışım sütlerden üretilen tam yağlı teneke tipi beyaz peynirdir.” şeklinde tanımlanıyor. S.12 süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 2 2 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Sektör Ba ş k a n ’ ı n kalem in d en Süt ürünlerimiz Avrupa yolunda Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi ile Harun Çallı uluslararası ticaretin önünün açılması amaçlanıyor. Örnek bir proje nceki sayımızda ASÜD olarak hedefimizin, ambalajlı süt ve süt ürünleri sanayisinin gelişimine odaklı, tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlarda sanayi vizyonu ile aksiyon alabilecek kurumsal bir yapı oluşturmak olduğunu ifade etmiştim. Ö Aslında süt ve süt ürünleri sektörünün sorunları ve çözüm yolları, konu ile ilgili kime sorulsa aşağı yukarı aynı cevaplar alınacaktır. Nitekim Ulusal Süt Konseyi’nin gerçekleştirdiği Arama Konferansı’nda sektörün tüm taraflarının, kamunun ve akademisyenlerin sorunlar ve çözüm yolları konusunda hemfikir olduğu görülmüştür. Öyleyse “çözüme odaklanma” vakti çoktan gelmiştir. Bu düşünceden hareketle geliştirdiğimiz projelerden birisi de “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”dir. Malumunuz üzere, 2001 yılından beri AB ülkelerine süt ve süt ürünleri ihracatı, “Hijyen Yetersizliği” gerekçesiyle askıya alınmıştır. Ülkemiz bakımından itibar zedeleyici bu durumun ortadan kaldırıl- ması için 2010 yılının Nisan ayında başlattığımız Proje’nin saha çalışmalarının startı 13 Aralık 2010 tarihinde yapılan geniş katılımlı toplantı ile verilmiştir. Davetimize icabet ederek Proje’de yer alan kurumları da -bu iş birliğinin benzer projelere örnek olması dileklerimle- saymak istiyorum: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Proje’nin liderliği Hayvan Sağlığı Hizmetleri Daire Başkanı Haluk Aşkaroğlu tarafından yürütülmektedir); sektör sivil toplum kuruluşları ASÜD, USK, SETBİR; çiğ süt üretici örgütleri TDSYMB, TSÜMB, TİRE SÜT KOOP.; süt ve süt ürünleri sanayisi firmaları AK GIDA, PINAR SÜT, DANONE, UNILEVER ALGİDA, ÜLKER GOLF, MADO, KAANLAR, MAYBİ, AYNES, SÜTAŞ, YÖRSAN ve SEK. Proje’nin İzleme-Değerlendirme ekibinde ise Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Ulusal Komite Sekreteri Prof. Dr. Nevzat Artık ve ARCADIA Uluslararası Danışmanlık uzmanlarından Dr. Rodolphe de Borchgrave bulunuyor. n Türkiye, 2001 yılından beri AB ülkelerine süt ve süt ürünleri ihraç edemiyor. En önemli sebepse Avrupa Gıda ve Veterinerlik Ofisi (FVO) tarafından gerçekleştirilen denetimler sonrasında, çiğ sütün elde edildiği hayvanların sağlık kriterlerinin AB sağlık kriterlerini karşılayamaması. Görüşlerine başvurduğumuz Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel Koordinatörü Ali Osman Mola, FVO denetimlerinde özellikle hayvan hastalıklarının önlenemediği gerekçesiyle ihracat yasağının devam ettirildiğini; denetlenmeyi kabul eden sanayi tesislerimizin ise AB standartları bakımından yeterli bulunduğunu hatırlattı. AB uygulamalarını esas alan ülkelerin sayısının gün geçtikçe artıyor olmasının daha geniş pazarlara ulaşmalarını engellediğini ifade eden Mola, 2009 yılında ASÜD’ün kuruluşundan hemen sonra konuyu ele aldıklarını ve Nisan 2010’da “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”ni başlattıklarını; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kamu kuruluşları, Ulusal Süt Kon- seyi, üretici örgütleri, AB yetkilileri, akademisyenler ve sanayicileri bir araya getirdiklerini anlattı. Projenin AB ayağında ise Brüksel merkezli ARCADIA danışmanlık şirketi olduğunu söyleyen Mola, “Proje liderliğini Bakanlık adına Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı Daire Başkanı Sayın Haluk Aşkaroğlu yapıyor. Bakanlığın projeyi bu şekilde sahiplenmesi bizim için son derece önemli.” dedi. Proje liderliğini üstlenen Hayvan Sağlığı Daire Başkanı Haluk Aşkaroğlu ise projenin sektör-devlet iş birliğinin mükemmel bir örneği olduğunu vurgulayarak, “Projeye katılanlar elini taşın altına koyarak destek oldu. İlk aşamada mevzuatlarımız AB ile uyumlu hale getirildi. Şimdi uygulama aşamasındayız. Saha faaliyetleri; ‘yürütme komitesi’, ‘süt üretimi ve toplanması’ ve ‘süt işleme’ çalışma gruplarının sorumlulukları altında üç aşamada yürütülecek. Bunlar; uygulama ve test etme, izleme ve değerlendirme, eğitim ve farkındalığın arttırılması faaliyetleri.” dedi. Projenin amacının; başta AB olmak üzere uluslararası standartta H al u k A şk ar o ğl u “Pr o j ey i 2011 y ıl ın ın so n u n d a t am am l am ay ı h ed ef l i y o r u z .” üretim yapılmasını sağlayarak halk sağlığının korunması ve uluslararası ticaretin önünün açılması olduğunu söyleyen Aşkaroğlu, “Proje işletme bazında yürütülüyor. Finansmanı da projeye gönüllü olarak katılan süt ve süt ürünleri sanayisi işletmeleri tarafından karşılanıyor. Ortaya çıkan örnek model zamanla tüm ülkeye uygulanacak.” şeklinde konuştu. Çalışmaların Brüksel’de Avrupa Komisyonu yetkilileriyle de masaya yatırıldığını ve yol haritası konusunda kendilerine bilgi verildiğini anlatan Aşkaroğlu, projenin 2011 yılı sonuna kadar tamamlanmasını hedeflediklerini ifade etti. Çiftçi Kulübü 1 yaşında Çiftçilerin hayatını mobil iletişim teknolojileri ile kolaylaştırma hedefiyle hayata geçirilen Vodafone Çiftçi Kulübü 1 yaşını doldurdu. n Çiftçi Kulübü geride kalan 1 yıl içinde 21 ilde 700’den fazla beldeye ulaşarak 50 bini aşkın çiftçiye eğitim verdi. Proje kapsamında 6 Ekim’de yola çıkan Eğitim Tırı; Diyarbakır, Yalova, Bursa, Ankara, Samsun, Ordu, Isparta ve Antalya’da çiftçilerle yüz yüze eğitimler gerçekleştirdi. A SÜD ’t en ör n ek p r o j e 2001 y ıl ın d an b er i A B ül k el er i n e süt v e süt ür ün l er i i h r acat ım ız , “H i j y en Y et er si z l i ği ” g er ek çesi y l e ask ıy a al ın m ışt ır . T ür k i y e Süt v e Süt Ür ün l er i Sek t ör ün ün A B’y e Gi r i şi n i n D est ek l en m esi Pr o j esi , b u d u r u m u n o r t ad an k al d ır ıl m ası am acı i l e b aşl at ıl d ı. Antalya’da düzenlenen Growtech Eurasia Fuarı’na Eğitim Tırı Bu y ay ında % 100 İm t i y az Sah i b i v e So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü Ed i t ör Sed a Y ıl d ız sed a.y i l d i z @ su t h at t i .co m .t r İl k n u r M en l i k i m en l i k @ co m ar t .co m .t r Red ak t ör Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i Bet ül Y ıl m az b i l en Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad . Y ay ın Ko o r d i n at ör ü D r . İsm ai l M er t i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r Gen el Y ay ın Y ön et m en i M et i n Er t u n ç m et i n .er t u n c@ su t h at t i .co m .t r 1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA Say f a T asar ım Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n N az an M ar aş - n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r İl l üst r asy o n Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık Lev en t Ko cao ğl u Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a A RGE - I n o v asy o n El i f A v cı - el i f .av ci @ su t h at t i .co m .t r U l u sl ar ar ası İl i şk i l er Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e - d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79 D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93 Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f . D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r . M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık , Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er . T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06 Fo t o ğr af İsm ai l H ak k ı Eser I SSN : 1309- 9442 W eb m ast er Reklam Rez erv asy o n A l i Er d em Ko cab at m az Melek Karaman - M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u 0.312 284 77 78 r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et D an i el T r ao n A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n , Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r . Per ak en d e Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r A l i Reşat Y ıl m az b i l en - [email protected] Fi g en Ko cam an , M u r at T u z cu o ğl u Kitapçı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu yönetmelikleri, düzenlemeleri, haberleri ve bilgilendirme mesajlarını çiftçilere ulaştırdıklarını aktardı. www.suthatti.com.tr g eri dönüştürülmüş kağıt kullanılmıştır Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına ile katılan Vodafone Türkiye Pazarlama Genel Müşteriler Bölüm Başkanı Lütfullah Kitapçı, Çiftçi Kulübü ile çiftçileri bilgilendirerek hayatlarını kolaylaştırmayı amaçladıklarını kaydetti. [email protected] Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında, y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 3 suthattı Ocak - Şubat 2011 Röportaj: Mustapha Sinaceur - Sayfa Sektör Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) Orta Asy a Alt Bölg e Ofisi Koordinatörü Meyveli süt isteriz! Okul sütü programları, tüketimi arttırıyor “Tayland, Çin ve Brezilya gibi ülkelerde okullara süt sağlanması, bu ülkelerin sütçülük endüstrisinin gelişmesine de katkıda bulundu.” 290 milyon litre iken 2003 itibarıyla 1,1 milyar litreye çıktığını gösteriyor. Tayland’ın yanı sıra Çin, Brezilya ve Peru gibi ülkelerde de okullara süt sağlanması, bu ülkelerin sütçülük endüstrisinin gelişmesine de katkıda bulundu. n Onlarca ülkede Okul Sütü Programları’nda çocuklara ücretsiz süt ve süt ürünleri dağıtılıyor. Bu sayede milyonlarca öğrenci, gelişimlerini sağlıklı sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları sütü her gün düzenli olarak tüketebiliyor. ğu bu alanda en iyi örnek ise dünyanın sayılı ekonomilerinden biri olan Japonya. Sinaceur, 1960’ların Japonya’sında kişi başına 5 litre olan içme sütü tüketiminin, okul sütü programlarıyla bugün 70 litreye kadar çıktığını belirtiyor. Bizde de benzer programlar dönem dönem uygulamaya konuldu. Araştırma sonuçları, okul sütü programının uygulandığı dönemlerde çocuklardaki süt tüketim oranının 10-13 puan arasında arttığını gösteriyor. Artan sadece tüketim mi? Peki, ya çocuklara etkisi? Okullardaki süt programları tabii ki süte olan talebin çoğalmasını sağlıyor. Aslında bu artış, sütün kalite ve miktarının artması için sadece bir başlangıç. Yüksek süt tüketimi sayesinde ülkeler, sütçülük endüstrisinde kendi kendine yetebilecek seviyeye ulaşıyorlar. İstatistiklere göre Tayland’da kişi başına düşen süt tüketimi 1984 yılında 2 litre iken bu oran 2002’de 23 litreye çıktı. Yine veriler, Tayland süt ve süt ürünleri endüstrisinin süt üretiminin 90’ların başında Pek tabii süt, içinde bulunan mineraller, vitaminler ve iyi bir protein kaynağı olmasından dolayı çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağlıyor. Sütle birlikte gelen iyi beslenme, çocuk ölümlerine sebep olan hastalıkların tedavisinde de iyi bir etki gösteriyor. Ayrıca bu tür programların, okula devam eden öğrenci sayısına olumlu katkıda bulunduğunu görüyoruz. Okul sütü programı, çocukların okul aktivitelerine daha fazla katılmalarını sağlıyor. FAO tüm dünyada bu programları aktif olarak destekliyor. FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü Mustapha Sinaceur, okul sütü programlarının uygulandığı ülkelerde tüketimin net bir şekilde arttığına dikkat çekiyor. Hep gelişmekte olan ülkelerin konuşuldu- Rakamlardan da anlaşılacağı üzere çoğu ülkede uygulanan okul sütü programlarının, o ülkenin sütçülük endüstrisinin gelişmesine büyük katkısı oldu. So l d a: Süt h at t ı Gen el Y ay ın Y ön et m en i M et i n Er t u n ç. Sağd a: FA O O r t a A sy a A l t Böl g e O f i si Ko o r d i n at ör ü M u st ap h a Si n aceu r FAO, 2007’de süt ve süt ürünlerimize dair bir rapor yayımladı. Sektörün bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz? Belli sorunlar hala geçerliliğini koruyor. Halen modern süt işleme tesisleri yeterli miktarda kaliteli çiğ süt bulmakta güçlük çekmekte. Bu durum, işlenen sütün maliyetini arttırıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde gıda işletmelerinin modernizasyonu için süt işletmelerini de kapsayacak ulusal bir plan hazırlığına başladı. Ayrıca süt üreticileri ve sanayicilerinin oluşturdukları Ulusal Süt Konseyi’nin de sektörün temel sorunlarına politika düzeyinde çözüm getirmede rol oynayacağına inanıyorum. FAO, daha önce süt sektörü raporunun hazırlanmasına destek vermişti. Aynı şekilde şu anda Dünya Bankası, TKİB ve FAO işbirliği ile yürütülen süt işletmelerinin modernizasyonuna yönelik ulusal planın hazırlanmasında FAO’nun teknik uzmanları da çalışıyor. Son olarak “1 Milyar İnsan Aç” temalı imza kampanyasını soralım. Kaç imza toplandı? M u st ap h a Si n aceu r “O k u l süt ü p r o g r am ı, süt çül ük en d üst r i si n i n y an ı sır a eği t i m v e sağl ık y ön ün d en d e ül k el er i n k al k ın m asın d a ön em l i b i r r o l üst l en i y o r .” nerede e e e o e s k i t a tl a r d i y e n l e r ! “1 Milyar İnsan Aç” kampanyası 11 Mayıs 2010’da küresel ölçekte açlıkla mücadele için başlatıldı. Kampanya ile siyasi liderlerin mevcut politikalarını geliştirmesi için sosyal bir etki yaratılması amaçlandı. Devam eden kampanyada bugüne kadar 3,26 milyon imza toplandı. 30 Kasım’da Genel Merkezimizde düzenlenen FAO Konsey Toplantısı’na iştirak eden devlet ve hükümet başkanlarına imzalar sunuldu. Bundan sonra yapmamız gereken, kampanyanın etkilerini takip etmek. Biliyoruz ki toplum tarafından sahiplenilen girişimlerde başarıya ulaşma payı her zaman çok daha yüksektir. n Burdur’un Çeltikçi ilçesindeki tüm anaokulu ve ilköğretim öğrencileri, 2009 Haziranından bu yana her ayın ilk haftası ambalajlı ve sağlıklı süt tüketiyor. Yaklaşık 784 öğrenci ve 80’e yakın öğretmen Süt Haftası Projesi’nden ve ambalajlı süt dağıtımından memnun. Devam eden projeyle ilgili olarak Çeltikçi Kaymakamı İhsan Selim Baydaş’ın geçen ay yaptırdığı anket, çocukların meyveli süt istediğini ortaya koymuş. Baydaş, “Anket sonuçlarına göre bundan sonra her ay farklı meyveli ve çikolatalı süt dağıtacağız.” diyor. “Süt haricinde alternatif olarak ne isterdiniz?” sorusuna verilen yanıtlar sütün liderliğini koruduğunu gösteriyor. Ankette ikinci sırayı ayran alırken bunu meyve suyu takip ediyor. Bu yıl projeye lise öğrencilerini de dâhil edeceklerini belirten Baydaş, Süt Haftası Projesi için açılan ihaleyi kazanan Ülker’in bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirdiğini ve kâr marjını minimumda tutarak projeye katkı sağlağını söylüyor. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında öğrencilere toplam 20.000 adet 330 ml’lik pastörize UHT süt dağıtılmış. Baydaş, bu ve benzeri projelerin yaygınlaştırılıp kurumsallaştırılması gerektiğine inanıyor; projeyle ilçede hem sağlıklı nesiller yetiştirilmesine hem de ekonomiye canlılık kazandırılmasına yardımcı olduklarını vurguluyor. İh san Sel i m Bay d aş Bu r d u r Çel t i k çi Kay m ak am ı b t u a r a t d z i a n i ð i d e l Öz "Anadolusüt; o eski zamanlardaki tadý sofralarýnýza taþýyor. Özel seçilen sütlerden eski usul maya kullanýlarak üretilen Klasik Beyaz Peynir, özel iklimlendirilmiþ alanlarda 90 gün boyunca olgunlaþtýrýlarak el deðmeden ambalajlanýyor. Eeee tabii tadýna da doyum olmuyor 3 www.anadolusuturunleri.com Türkiye Tarým Kredi Kooperatifleri Kuruluþudur. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 4 4 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Sektör Sözleşmelerde reform için tasarılar hazır Be y a z k ö ş e İlknur Menlik 2010 biterken dünya oca bir yılı geride bırakırken dünya, gıda fiyatları konusunda istikrar arıyor. 2011 yılına neredeyse tüm tarımsal emtialar fiyat artışlarıyla giriyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün gıda fiyatları endeksi Kasım ayı itibarıyla 205’e yükseldi. FAO’nun gıda sepetinde bulunan ana emtiaların fiyatları, (2007’nin son çeyreğinden 2008’in sonuna kadar olan dilimi saymazsak), son 20 yıldaki en üst seviyelerde dolaşıyor. Ayrıca endekste, istikrarlı bir yükseliş göze çarpıyor. Muhtemeldir ki dünya, 2011 yılına yüksek fiyatlarla girecek. Genel görünümü şöyle özetleyebilirim; buğday, mısır, yağlı tohumlar gibi emtialar ortalama yüzde 40’lara varan oranlarda pahalandı. Kakao, şeker ve tereyağı fiyatları son 30 yılın zirvesinde. Et ve balık geçen yıla oranla çok daha pahalı. Süt fiyatları ise dalgalı seyrine devam ediyor. K Peki, fiyatlardaki yükselişi tetikleyen ne? Birincisi; dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık riski devam ediyor. Ancak 2009/2010 üretim tahminlerine baktığımızda birçok ana emtiada sadece %1 ila 3 arasında bir düşüş tahmin ediliyor. Bu oranlardaki üretim azalması, bir yıl içerisinde %40’lık fiyat artışına neden olur mu? Hayır! Fakat bu sorunun cevabında 2 temel unsur aracılığıyla kendilerini büyük süt işletmelerine eşit hale getirecek sözleşme koşullarını görüşmek üzere bir araya gelmelerine olanak tanınıyor. Tasarıyla ayrıca çiğ süt tedarikinde rekabeti korumak amaçlanıyor. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan sözleşme reformları, süt ve süt ürünleri üreticilerinin tedarik zincirindeki yerini sağlamlaştıracak. yatıyor; artan gıda ve yem talebi ile ülkelerin biyoyakıt politikaları. Bu iki unsur dünya tarımsal emtia fiyatlarını tahminlerin ötesinde tetiklemeye başladı. 2007 yılı rakamlarına göre biyoyakıt üretimi için 20 milyon hektardan fazla tarım arazisi, 93 milyon ton tahıl ve 9 milyon ton yağlı tohum kullanılmış. Rakamlar çok çarpıcı. Yani 2011’de de gıda fiyatlarını petrol fiyatlarından bağımsız düşünemeyeceğiz. 2011 yılına ilişkin tahminler de iç açıcı değil. FAO, önümüzdeki yıl gıda fiyatlarının %20 daha artabileceği endişesini taşıyor. Açıkçası dünya, gıda fiyatları konusunda istikrar arayışı içerisinde. Çözüm; hükümetlerin tarım, gıda ve enerji politikalarını gözden geçirmelerinde görünüyor. Bu denklemde her şey birbiriyle ilintili. Emtia ile yem, yem ile hayvancılık ve gıda, gıda ile insan… İşte gıda ve içecek sektörü, kaosa dönüşmeye başlayan bu denklemle, inovasyon ve yenilikçi fikirler üreterek baş etmeye çalışıyor. Bu manada 2011 yılı, fiyat istikrarı arayışlarının yanı sıra gıda ve içecek sektöründe yenilikçi çözümlerin konuşulduğu bir yıl olacak. Bence, önümüzdeki meselelere bakarken, işin bu kısmını ihmal etmemekte fayda var. Mutlu Yıllar! H ük üm et l er p o l i t i k al ar ın ı g öz d en g eçi r m ek z o r u n d a 2011 y ıl ı, f i y at i st i k r ar ı ar ay ışl ar ın ın y an ı sır a g ıd a v e i çecek sek t ör ün d e y en i l i k çi çöz üm l er i n k o n u şu l d u ğu b i r y ıl o l acak . n Avrupa Komisyonu, sütçülük sektörü için reform tasarıları yayımladı. Reformlar ile üretici organizasyonlarına, çiftçiler adına görüşme yapabilme ancak yazılı anlaşma yapamama şartı getiriliyor. ile işleyicileri arasında teslimattan önce yapılacak isteğe bağlı yazılı sözleşmeleri kapsıyor ve bu sözleşmelerin teslimatlarla ilgili fiyat, süre, miktar, tarih gibi konulardaki bilgileri içermesini öngörüyor. Komisyon tarafından yapılan açıklamaya göre reformlar, 2009 yılında yaşanan süt fiyatı krizinden sonra Üst Düzey Grup tarafından getirilen önerilere de yanıt veriyor. Reformlarla endüstriyi pazar değişikliğine hazırlamak ve 2009 yılında sona eren kotalara “yumuşak bir iniş” sağlamak amaçlanıyor. İkinci tasarıyla; süt üreticisi çiftçilerin, üretici organizasyonları Son tasarıyla da araştırma, kalite, promosyon, üretici ve işleyiciler için en iyi uygulamalar konusunda önemli bir rol üstlenen organizasyonlarla ilgili kurallar belirleniyor. Tasarı bu kurallar aracılığıyla sektörde nitelikli bilgiye ulaşılmasını ve şeffaflığı sağlamayı amaçlıyor. Okul sütü uygulaması yaygınlaşacak Danone’de atama Reformlarda, ortaya konulan hedefleri gerçekleştirmek amacına yönelik oluşturulan üç tasarı bulunuyor. Birinci tasarı, süt üreticileri n 1967’de 5 süt üreticisinin bir araya gelerek kurduğu Tire Süt Kooperatifi, 2002’den itibaren gösterdiği hızlı gelişmeyle örnek bir kooperatif haline geldi. 2001 yılında 360 bin TL olan özvarlıkları 2010’da 4 milyon 500 bin TL’yi bulan Kooperatif’in bugünkü aktif ortak sayısı 1850’ye ulaştı. Gelinen nokta ile ilgili Süthattı’na değerlendirmelerde bulunan Tire Süt Kooperatifi Başkanı ve Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Eskiyörük, ortaklarına kaliteli üretim yapmalarını sağlayıcı tüm girdileri ve hizmetleri (yem, akaryakıt, gübre, ta- rım ekipmanları, veterinerlik, market, lastik ve akü) kaliteli ve en ekonomik koşullarda verdiklerini; soğuk zincir ve laboratuvar hizmetleri sayesinde sütün kalitesini her an kontrol altında tuttuklarını belirtti. 2009 yılında başlattıkları “Okul Sütü” projesinden de bahseden Eskiyörük, “İzmir Büyükşehir, Bergama ve Seferihisar Belediyeleri ile birlikte gerçekleştirdiğimiz uygulamaları önümüzdeki günlerde diğer beldelerde de hayata geçireceğiz. Öğrencilere dağıttığımız pastörize sütleri kendi tesisimizde üretiyoruz.” dedi. A j a n d a U lu slararası etkin likler: n Danone Tikveşli A.Ş’nin Genel Müdürlüğü’ne firmada bugüne kadar birçok önemli başarıya imza atan Emil Gotchev atandı. Danone ailesine 1998 yılında Danone Bulgaristan Sofya Bölge Satış Müdürü olarak katılan Emil Gotchev, Danone Bulgaristan’da Bölgeler Müdürlüğü, Zincir Mağazalar Müdürlüğü, Ulusal Satış Müdürlüğü ve Ticari Direktörlük görevlerinde bulundu. Eylül 2005’te Danone Bulgaristan Genel Müdürlüğü görevine atanan Gotchev, Ocak 2009 tarihinden bu yana bu görevinin yanı sıra Danone Yunanistan Genel Müdürlüğü pozisyonunu da eş zamanlı olarak yürüttü. Kasım - A ralık 2010 • D ün y ay ı Beslem ek – A rtan N üfu su n İh tiy açların ı Karşılam ad a H ay v an Bilim in in Ro lü Ko n feran sı: U l u sl ar ar ası H ay v an Sağl ığı O f i si , 15 Şu b at 2011, Lo n d r a, İn g i l t er e. • U kray n a 4. Sütçülük Ko n g resi: 25- 26 Şu b at 2011, Ki ev , U k r ay n a • 2011 Sütçülük Sürd ürüleb ilirliği Sem p o z y u m u : 25- 26 M ay ıs 2011 Ch i cag o , I l l i n o i s, A BD Y aklaşan ID F etkin likleri: • ID F Y erel Süt T ed ariki v e T alep Sistem leri Bölg esel Ko n feran sı: D en ey i m l er d en D er sl er , 26- 29 N i san 2011, Seu l , Gün ey Ko r e. • ID F U lu slararası Ko y u n , Keçi v e İn ek D ışın d aki H ay v an Sütü Sem p o z y u m u : 16- 18 M ay ıs 2011, A t i n a, Y u n an i st an . • ID F/ISO A n alitik H aftası 2011: 23- 27 M ay ıs 2011, Li o n , Fr an sa. • ID F D ün y a Sütçülük Zirv esi 2011: 15- 19 Ek i m 2011, Par m a, İt al y a. T ürkiy e: 9. G ıd a İşlem e T ekn o lo jileri U lu slararası İh tisas Fu arı: 3 - 6 M ar t 2011, İst an b u l Fu ar M er k ez i , Y eşi l k öy , İst an b u l . • U lu slararası G ıd a Ko n g resi: G ıd a San ay iin d e Y en ilikçi Y aklaşım lar: 26 – 29 M ay ıs 2011, İz m i r . süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 5 süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 6 6 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Ekonomi A nahtar veriler * Her şeye rağmen büyüme İnek Sütü Üretiminde Yıllık Büy üme - 2009 Uluslararası Sütçülük Federasyonu, “Dünya Sütçülük * IDF Düny a Sütçülük Durumu 2010 Raporu Durumu 2010 Raporu”nu Yeni Zelanda’da yapılan 2010 M i l y o n T o n Y ıl l ık Büy üm e 2009 08/’09 (% ) 147.9 - 0.7 A BD 85.9 - 0.3 H i n d i st an (t ) 48.1 3.3 Çi n 35.2 - 1.0 Ru sy a 32.6 0.7 Br ez i l y a (t ) 28.0 1.5 Y en i Z el an d a 17.0 8.7 Pak i st an (t ) 12.4 3.8 U k r ay n a 11.6 - 1.3 T ür k i y e 11.6 M ek si k a 10.9 0.0 A r j an t i n 10.3 0.3 A B 27 Dünya Süt Zirvesi’nde lanse etti. n Dünya Sütçülük Durumu 2010 Raporu’na göre dünya süt üretimi büyümesi 2009 yılında yavaşladı; son 10 yılın %2’lik ortalama büyüme oranı ile kıyaslandığında yalnızca %0.8’lik büyüme ile 703 milyon tona ulaştı. 2000-2008 yılları arasında 8,4 kg artarak %9 büyüyen dünya kişi başı süt ve ürünleri tüketiminde, 2009 yılında 2008 yılına göre 0,4 kg’lık azalış görüldü. 2.9 t : t ah m i n Anahtar veriler Ül k e 2009 yılı başlarındaki durgun talebe rağmen, tüm dünya süt ve ürünleri ticareti yıl içinde 2008’e göre %7’lik bir büyüme sergiledi. Ayrıca, büyüyen dünya süt ve ürünleri ticareti yeni değil; dünya süt ve ürünleri ticareti 2000’den beri yıllık ortalama %3 ile büyümeye devam ediyor. 2009’da tüm temel süt ürünleri, artan ticaret hacimlerini gördü, tereyağı %16, yağsız süt tozu %12 ve peynir, tam yağlı süt tozu ve peyniraltı suyu ürünleri de %5 ticaret hacmi artışı yaşadılar. Raporun “Dünya Sütçülük Pazarı Forumu” bölümünde; süt üretimi maliyetleri, ABD ve AB’deki süt fiyatlarındaki istikrarsızlık ve küresel süt ve ürünleri pazarının geleceğine ilişkin detaylar gibi konularda uluslararası düzeyde tanınmış uzmanların hazırladığı makaleler yer alıyor. Sütaş hedef büyüttü Sütaş, Aksaray Entegre Tesisleri ile yılda 400 milyon litre süt, 2250 damızlık süt sığırı ve 200 bin ton kesif yem üretmeyi hedefliyor. n Sütaş, 35 yıldır faaliyet gösterdiği Karacabey tesislerinden sonra, 100 milyon dolarlık yatırım yaparak Aksaray’da Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entegre Tesisleri’ni Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in katıldığı bir törenle hizmete açtı. Süt fabrikası, yem fabrikası ve geri kazanım tesisleri, damızlık yetiştirme çiftlikleri, eğitim merkezi ve uygulama çiftliğinden oluşan Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entegre Tesisleri ile Sütaş, yılda 400 milyon litre süt, 2250 damız- 100 m i l y o n d o l ar l ık t esi s lık süt sığırı ve 200 bin ton kesif yem üretmeyi hedefliyor. 1500 kişiye istihdam sağlayacak tesislerin açılışında konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Sütaş’ın bu yatırımla önemli bir ekonomik değer sağladığını ancak bundan daha da önemlisi, hayvancılığın köylere kadar uzanması için eğitimler verdiğini ifade etti. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise hayvancılık konusunda çok ciddi yatırımlar yapıldığını belirttiği konuşmasında, Sütaş’ın bu yatırımının da Türkiye’nin modern tesisleri arasında yer aldığını A k sar ay En t eg r e T esi sl er i San ay i v e T i car et Bak an ı N i h at Er g ün i l e T ar ım v e Köy i şl er i Bak an ı M eh d i Ek er ’i n k at ıl d ığı b i r t ör en l e h i z m et e açıl d ı. ve hayvancılığın modern ortamlarda yapılması için önemli bir adım olduğunu kaydetti. “Bize verilen liderlik sorumluluğunun bilincindeyiz.” diyen Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz kendi ürettikleri teknolojilere ve çoklanabilir bir iş modeline sahip olduklarını söyledi ve değerlerine bağlı kalarak çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi. 2009’d a b üy üm e 2009 y ıl ı b aşl ar ın d ak i d u r g u n t al eb e r ağm en , t üm d ün y a süt v e ür ün l er i t i car et i y ıl i çi n d e 2008’e g ör e % 7’l i k b i r b üy üm e ser g i l ed i . Çin’de %5’lik büyüme n Çin süt üretimindeki büyüme, süt tozuna melamin ilave edildiğinin belirlenmesi, hayvan hastalıkları ve görece düşük hayvan verimliliği nedeni ile bu yıl aksadı. 2011’de üretimin %5’lik büyüme ile 30,5 milyon tona çıkacağı ancak 2008’deki düzeyin (35 milyon tondan fazla) altında kalacağı tahmin ediliyor. Tam yağlı süt tozu üretiminin ise 2010’daki %2’lik artışın ardından 2011’de %5’lik artış ile 1 milyon tonu aşacağı, yağsız süt tozu üretiminin 2010’daki 56.000 ton seviyesinde kalacağı öngörülüyor. Süt tozu ithalatındaki güçlü artışın süreceği; 2011’de yağsız süt tozu ithalatının 100.000, tam yağlı süt tozu ithalatının ise 400.000 ton olacağı tahmin ediliyor. 100 m i l y o n d o l ar l ık t esi s A k sar ay En t eg r e T esi sl er i b ün y esi n d e süt f ab r i k ası, y em f ab r i k ası, g er i k az an ım t esi si , d am ız l ık y et i şt i r m e çi f t l i k l er i , eği t i m m er k ez i v e u y g u l am a çi f t l i ği b ar ın d ır ıy o r . Varlıklı kesimin ve ülkedeki yabancı nüfusun oluşturacağı talep artışı nedeniyle içme sütü ithalatının 2011’de %13 büyüme ile 17.000 tona ulaşacağı, ihracatının ise 14.000 ton olacağı hesaplanıyor. Tahminlere göre tam yağlı süt tozu ihracatı, melamin krizi öncesindeki ihracat seviyesine göre %90 azalarak 3000 ton seviyesinde kalacak. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 7 suthattı Ocak - Şubat 2011 Sayfa Ekonomi Destekler amacına ulaştı 7 Katı ürünler için ayrı tesis Günde 150 ton üretim gerçekleştirmeyi planlayan Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulaması amacına ulaştı. 2010 yılında piyasadaki istikrar, sektörün bütün taraflarını memnun etti. n 2010 yılında, 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19. maddesi ve 2010/158 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’na dayanılarak hazırlanan “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği” çerçevesinde süt tozuna işlenmek üzere çiğ süt alımı uygulamasında sona gelindi. İlki Mayıs-Haziran 2010 döneminde gerçekleştirilen uygulamada 6000 ton süt tozu desteklenmişti. Kasım-Aralık döneminde desteklenecek süt tozu üretim kotası ise 5000 ton. Yıl sonu itibarıyla sona erecek desteklemeler ile 2010 yılında desteklenen toplam süt tozu miktarı 11.000 tona ulaşmış olacak. Her iki dönemde de yağlı ve yağsız süt tozu için destekleme tutarı beher ton başına 3000 TL olarak uygulanıyor. 2010 yılında yapılan Destekleme Uygulamasını değerlendiren Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çallı, “Uygulama ile arz fazlası çiğ sütün değerlendirilmesinin, ülkemiz süt üretiminin geliştirilmesinin ve kayıt altına alınmasının, çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulmasının, sanayinin ihtiyaç duyduğu süt tozunun yurt içinde üretilmesi ve temin edilmesinin hedeflendiğini” söyledi. Çallı, “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulaması ama- cına ulaştı. 2010 yılında çiğ süt fiyatları üreticiyi mağdur etmedi. Önceki yıllarda görülen ve sağmalların kesime gönderilmesine kadar varan olumsuzluklar bu yıl yaşanmadı. Piyasadaki istikrar sektörün bütün taraflarını memnun etti.” dedi. Uygulamanın çok önemli bir yönünün de ilgili Tebliğ’de de vurgulandığı gibi “ülkemiz süt üretiminin kayıt altına alınması” olduğunu ifade eden Ulusal Süt Konseyi Başkanı, “12,5 milyon ton olan çiğ süt üretimimizin 6,5 milyon tonu kayıt dışında. Bu durum sektörde istikrarın sağlanmasının önündeki en büyük engellerden biri. Bu yüzden Tebliğ’de süt tozu üreticilerinden destekleme ödemeleri yapılmadan önce ‘Süt tozu üretimi için gerekli olan sütün üretici örgütleri aracılığı ile satın alındığını gösterir belge” getirmeleri isteniyor. Uygulama, üreticiyi örgütlenmeye teşvik etmesi bakımından da önemli.” şeklinde konuştu. Anadolusüt, likit ve katı ürünler grubunu farklı tesislerde işlemek için yeni bir tesis satın aldı. n Tarım Kredi Grubu, Eskişehir Beylikova’da 33 bin metrekarelik alana kurulu fabrikasında üretime başlamasının ardından şimdi de modernizasyon çalışmaları ile üretim kapasitesini arttırıyor. Beylikova’daki fabrikada pastörize süt, yoğurt, ayran, beyaz peynir grubu, kaşar peynir grubu, tereyağı, krema ve şanti üretimi yapan Anadolusüt; yoğurt, süt ürünleri ile katı ürünler (kaşar ve türevleri, beyaz peynir) grubunu farklı tesislerde işlemek için sekiz buçuk dönüm alan üzerine kurulu bir fabrika ve arıtma tesisleri satın aldı. Tesisin tamamlanmasının ar- dından en kısa zamanda 150 ton/gün üretime geçilmesi planlanıyor. Bu satın alma ile Anadolusüt, likit ve katı ürünler grubundaki üretim hacmini arttırarak standartları da yükseltecek. Anadolu’nun geleneksel süt ürünlerinin özlenen eski tatlarını modern tesislerinde üreterek tüketiciye ulaştırmayı hedefleyen marka, üretimini inovasyon çalışmaları ile destekleyecek. Son dönemde gerçekleştirdiği yatırımlarla sektörün gelişimi içinde yer alan Anadolusüt, mikrobiyoloji ve ARGE laboratuarlarını da tesis ve ekipman olarak yeniledi. Fransızlar arayışta ADEPTA tarafından Paris’te düzenlenen iki günlük programla Türk gıda ve içecek sektörü Fransız makine üreticilerine tanıtıldı. n Tarım Ürünleri ve Tarımsal Gıda ve Tekniklerin Uluslararası Alışverişinin Geliştirilmesi Derneği (ADEPTA), Paris’te iki günlük bir etkinlik düzenleyerek sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Etkinliğin ilk günü Uluslararası Ambalaj Fuarı düzenlenirken, ikinci günü Türkiye hakkında bir bilgilendirme toplantısı gerçekleşti. Ürününüzü tattýklarýnda tüketicilerinizin yüzünde memnuniyet ifadesi oluþturmak sizin iþiniz. Ürünlerinizi ilk gördüklerinde ise bizim. Margarin, Krem peynir, Krem çikolata, Fýndýk ezmesi, Helva ve Dondurmalarýnýzýn yüzü kalýp içi etiketleme (IML) tekniði ile hazýrladýðýmýz ince cidarlý plastik ambalajlarda tüketicilerinizinki kadar güleç. www.cupplast.com.tr Sektöre yönelik makine ve ekipman üreten Fransız makine üreticilerini Türkiye hakkında bilgilendirmek amacıyla Tarım Bakanlığı toplantı salonunda düzenlenen toplantıya TGDF adına İlknur Menlik katıldı. Menlik, Türk gıda ve içecek sektörü üzerine yaptığı sunumunda sektöre ilişkin detayları paylaşırken yatırım fırsatlarını da aktardı. Sunumun ardından verilen yemekte ise katılımcılar ile ikili görüşmeler yapılarak değerlendirmelerde bulunuldu. Etkinliğin ilk gününde gerçekleştirilen Uluslararası Ambalaj Fuarı’nda ise katılımcı firmalar ile görüşmeler yapılarak Türk gıda ve içecek sektörüne dair bilgi verildi. Yapılan görüşmelerde bazı firma yetkilileri Türkiye’yi nüfus, ekonomi ve coğrafi konum olarak önemli bir pazar olarak gördüklerini ifade ederek Türkiye pazarına girmek istediklerini fakat Fransız üreticilerin pazarda tanınmadığını kaydettiler. Bazı firmalar ise Türkiye pazarına ilk defa gireceklerini ve bunun için aracı kuruluş ve distribütör arayışı içinde olduklarını dile getirdiler. İki günlük etkinliğin sonunda, 2011’in Mart ayında Fransız makine üreticileri ile Türk gıda ve içecek sanayicilerinin bir araya geleceği bir program gerçekleştirilmesi için hazırlıklara başlanması görüşüne varıldı. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 8 8 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Gündem Yetersiz tüketim istikrarsızlık getiriyor En uzun soluklu kampanya n Gıda işleme ve paketleme çözümleri şirketi Tetra Pak, kayıt dışı ve insan sağlığına zararlı açık süt konusunda halkı bilinçlendirmek için hayata geçirdiği “Sağlık İçin Sağlıklı Süt İçin” kampanyasını sürdürüyor. İşlenmiş ve paketlenmiş sağlıklı süte geçişi teşvik etmeyi ve tüketimini arttırmayı hedefleyen kampanyada Tetra Pak, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ile iş birliği yapıyor. 2001 yılında başlayan kampanya ile bugüne kadar doğrudan 1,5 milyon, dolaylı olarak 6 milyon kişiye ulaşıldı. Eğitimler sonrasında yapılan anket sonuçlarına göre, ulaşılan bireylerin %58’i ambalajlanmış sütü tercih ediyor. Kampanyanın başladığı 2001 yılından bu yana ise açık süt penetrasyonunun %73’ten %59’a gerilediği belirlendi. Bu yıl 7 Aralık’ta Erzurum’da başlatılan kampanyayla Bursa, Hatay, Samsun, Manisa, İstanbul, Edirne ve Gaziantep’e gidilerek eğitimler verildi. Aralık ayı sonuna kadar da Malatya ve İzmir’de verilecek eğitimlerle projeye devam edilecek. Asya’ya özel Süt sektöründe sürdürülebilir bir piyasa düzeni oluşturulması için süt tüketiminin arttırılması ve teşviklerin sektörün sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde planlanması gerekiyor. Harun Çallı USK Yönetim Kurulu Başkanı “Okul Sütü sağlıklı nesiller yetişmesi için beslenme politikasının bir parçası olarak uygulanmalı.” n Uzmanlar her platformda süt tüketiminin özellikle çocuk beslenmesindeki önemine dikkat çekerken süt tüketimindeki yetersizlik de bir başka tartışma konusu olmaya devam ediyor. Süt üretimi dünya sıralamasında 15. sırada yer almamıza rağmen, kişi başına yıllık süt tüketim miktarımız 26 litrede kalıyor. Sağlıklı nesiller yetişmesinde sütün gerekliliğini aktaran uzmanların yanı sıra USK Başkanı Harun Çallı da yetersiz süt tüketiminin etkileri konusunda kamuoyunu uyardı. USK olarak süt tüketimini arttırmak amacıyla bu yılın başında başladıkları ve Haziran ayında sona eren “Okul Sütü Projesi”nin 4 pilot ilde uygulandığını ve 4 bine yakın öğrenciye süt içme alışkanlı- ğı kazandırıldığını ifade eden Çallı, Okul Sütü Projesi’nin hem çocukların gelişimi için hem de süt tüketiminin arttırılması için önemli bir adım olduğunu belirtti. Çallı, yetersiz süt tüketiminin fiyat mekanizmalarının oluşumunda da etkili olduğunu kaydederek sürdürülebilir piyasa düzeni için tüketimin arttırılmasının yanı sıra; çiğ süt arzının mümkün olduğunca bütün yıla eşit bir şekilde yayılması, çiğ süt maliyetine göre fiyatının belirlenmesi ve kalitesinin arttırılması gerektiğini söyledi. Kayıt dışının önlenmesine yönelik yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekliliğini vurgulayan Çallı, teşviklerin sektörün sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde planlanmasının önemine işaret etti. n Cargill Tekstür Geliştirme Çözümleri Asya Pazarlama Müdürü Philip Lin yaptığı açıklama ile Asya’da ve özellikle Güney Doğu Asya’da kalsiyum ile zenginleştirilmiş süt içeceklerine olan talebin yüksek olduğunu belirtti. Çin’deki müşterilerinin 100 g süt için 50150 mg kalsiyum gereksinimine karşın, Güney Doğu Asya’da çoğunlukla 250-350 mg’a ihtiyaç duyulduğunu aktaran Lin, Cargill’in yüksek kalsiyumlu çikolatalı süt ve asitli süt içecekleri stabilizasyonu için geliştirdiği yeni formülasyonlar ile Asya pazarını hedeflediğini kaydetti. Geliştirilen formülasyonlar, Cargill’in Protex adını verdiği ve özellikle Asya pazarındaki büyüyen fonksiyonel süt ve fırıncılık ürünlerini hedefleyen yeni tekstür çözümleri serisinin parçası. Çi n ’d ek i 100 g süt i çi n 50- 150 m g k al si y u m g er ek si n i m i n e k ar şın , Gün ey D o ğu A sy a’d a ço ğu n l u k l a 250- 350 m g ’a i h t i y aç d u y u l u y o r . Uluslararası bileşen firması, sütçülük uygulamaları için geliştirdiği ürün ile kalsiyum ve kakao partiküllerinin sütte dağılımını müm- kün kılacak Protex ABN fonksiyonel sistemini geliştirdi. Bileşen, ürün stabilitesini ve ağız hissini geliştirirken cazip bir fiyat sunuyor. Kal si y u m i h t i y acı süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 9 suthattı Ocak - Şubat 2011 Sayfa Gündem 9 Sektörün geleceğine yatırım ASÜD ve Hacettepe Üniversitesi’nin ortak düzenlediği seminer ile öğrencilere okulda Mer tçe edindikleri teorik bilgileri sanayide nasıl kullanacakları anlatıldı. n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD)’nin girişimleri ile 14 Aralık’ta Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde bir seminer düzenlenerek üniversite öğrencileri sektör ile bir araya getirildi. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hamit Köksel, öğrencilerin sektörü tanıması için yapılan bu tür etkinliklerin çok yararlı olduğunu belirterek ASÜD’e katkılarından dolayı teşekkür etti. Dr. İsmail Mert ASÜD üyesi Gemak Makine’nin uzmanlarından Gıda Mühendisi Aydın İnan Senem, “Süt İşlemede Çağdaş Makine ve Ekipmanlar” konulu bir sunum yaparak öğrencilerin okulda edindikleri teorik bilgilerin sanayide nasıl kullanacağı konusunda önemli bilgiler verdi. Bir süt işletmesinde kullanılan makine ve ekipmanların seçimine ve özelliklerine ilişkin bilgilerin yanı sıra bir fabrikanın anahtar teslim projesi yapılırken izlenen A y d ın İn an Sen em A SÜD üy esi Gem ak M ak i n e’n i n u z m an l ar ın d an Gıd a M üh en d i si A y d ın İn an Sen em , “Süt İşl em ed e Çağd aş M ak i n e v e Ek i p m an l ar ” k o n u l u b i r su n u m y ap t ı. süreçlerden bahseden Senem, öğrencilerin bir süt işletmesinin kuruluşuna geniş bir perspektiften bakabilmelerine yardımcı oldu. Seminerde yaptığı kısa konuşmasında süte özel bir dernek olduklarını vurgulayan ASÜD Genel Koordinatörü Ali Osman Mola, sütün sağlık değerinin yanı sıra ülke için büyük bir ekonomik değer olduğunu vurgulayarak, yetişmiş gıda mühendislerine her zaman ihtiyaçları olduğunu söyledi. PepsiCo, Wimm-Bill-Dann’ı satın aldı n PepsiCo, Rusya’nın önde gelen gıda ve içecek markası WimmBill-Dann’ın %66 hissesini satın almak üzere anlaştığını açıkladı. PepsiCo, Rusya mevzuatında bulunan zorunlu şartların tamamlanmasının ardından Wimm-BillDann’ın kalan hisselerini de satın almak için teklifte bulunacağını bildirdi. Wimm-Bill-Dann hem geleneksel hem de katma değeri yüksek süt ürünlerinde lider, aynı zamanda meyve suyunda da önemli bir konuma sahip. Bu satın alma, PepsiCo’yu Rusya’da en büyük gıda ve içecek işletmesi konumuna yerleştirecek ve ülkenin hızla büyüyen sütçülük kategorisinde lider yapacak; Doğu Avrupa ve Orta Asya’daki pazarlarda varlığını inşa edecek. Bu işlem aynı zamanda PepsiCo’nun besleyici ve fonksiyonel gıdalardan elde ettiği, yıllık yaklaşık 10 milyar dolar olan global kazancını da 13 milyar dolar seviyelerine çıkaracak ve firmayı 2020 yılı için belirlediği 30 milyar dolarlık stratejik hedefine yaklaştıracak. Wimm-Bill-Dann’ın PepsiCo’nun portfolyosuna dâhil edilmesinin finansal olarak çok cazip olduğunu ve sütçülük kategorisinde kendilerine güçlü ve yüksek bir seviye kazandırdığını söyleyen PepsiCo Başkanı ve CEO’su Indra Nooyi, “Bu, bizi hızla büyüyen ve sunduğu fırsatlar ile stratejik öneme sahip bir pazar olan Rusya gıda ve içecek endüstrisinde açık ara lider yapacak.” dedi. PepsiCo Avrupa CEO’su Zein Abdalla, Wimm-Bill-Dann’ın, önemli fırsatları ile müthiş bir işletme olduğunu ve firmanın yönetim takımının oluşturduğu süt ürünleri ve meyve suyu markalarının Rusya’daki tüketiciler tarafından sevildiğini belirtirken, Wimm-Bill-Dann ile PepsiCo birleşmesinin sektörde ölçek ve marka portfolyosu açısından etkin bir güç oluşturacağını söyledi. Dalgalanmaların sektörü boğmaması için Yapılması gereken ürkiye’de çiğ süt fiyatları serbest piyasa şartlarında, üretici birliği veya kooperatiflerinin yaptığı ihalelerle belirleniyor. TÜİK kayıtlarına göre, Türkiye’de 12,5 milyon ton süt üretiliyor. Bu üretimin %20’si çiftliklerde, %20’si sokak sütü olarak, %27’si modern süt işletmelerinde ve %33’ü de küçük ölçekli, mandıra tabir edilen, işletmelerde işleniyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına göre üretilen sütün ancak % 45’i kayıt altında. T Türkiye süt sektöründe mevsimsellik nedeniyle her sene yaşanan arz-talep dengesizliği, sektörün istikrarlı büyümesi ve kayıt dışılığın önlenmesinin önündeki en önemli engel. Bahar aylarında laktasyon döneminin başlamasıyla birlikte süt arzı artıyor, yaz aylarından itibaren ise azalıyor. Bu nedenle süt ve süt ürünlerine talep, Mayıs ayında en düşük seviyeye inerken Haziran ayı ile birlikte artışa geçiyor. Dolayısıyla talebe bağlı olarak fiyatlar da artıyor ve bahar ayları ile birlikte tekrar düşmeye başlıyor. Arzın arttığı aylarda talep azalırken, azaldığı aylarda artışa geçiyor. Süt fiyatlarındaki bu istikrarsızlıktan hem tüketici hem de sanayici zarar görüyor. Türkiye’de, süt sektörü ile ilgili herhangi bir piyasa düzenlemesi de bulunmuyor. Türkiye, 2009 yılından itibaren, arz fazlasını değerlendirmek, fazlalığın sebep olduğu fiyat düşüşlerini önlemek ve imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun yurtiçinden temin edilmesini sağlamak üzere süt tozu üretimini desteklemeye başladı. Henüz piyasaya müdahale edecek yapıya kavuşmamış olsa da Ulusal Süt Konseyi (USK)’nin kurulmuş olması gelecek için bir umut teşkil ediyor. Çünkü 2010 yılı Mart ayında, işlenmiş süt ve süt ürünlerinin tüketiminin düşmesi nedeniyle çiğ süt fiyatlarının düşme eğilimi göstermesi üzerine, süt üreticileri Türkiye’nin bazı bölgelerinde süt satmama kararı almışlar ve sütlerini dökmeye başlamışlardı. USK bünyesi içinde bir araya gelen paydaşlar, süt fiyatlarının belirli bir fiyatın altına düşme- sine mani olmuşlar, fiyatların belirli bir seviyede kalmasını sağlayarak 2008 yılındaki gibi süt fiyatlarının aşırı düşmesini ve süt hayvanlarının kasaba gitmesini de önlemişlerdi. Burada en büyük özveride bulunan kuşkusuz sanayiciydi. Sanayici, gıda güvenliğinden taviz vermeksizin Türkiye’nin dört bir yanından soğuk zincir içerisinde toplayarak işlemenin ve insan sağlığı için güvenli süt ve süt ürünleri üretip tüketiciye arz etmenin yanı sıra yaşanan yoğun rekabet şartları içinde ürünü eder fiyata satarak varlığını devam ettirmek mecburiyetinde. Süt piyasasının düzenli çalışması için üzerinde durulması gereken asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü işleyen sanayicileri belli bir platformda buluşturacak, kaliteli çiğ süt üretiminin ve arzın devamlılığı ile fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemesinin yapılmasıdır. Dikkat edilirse günümüzün gelişmiş ülkeleri, tarımın stratejik önemini kavrayan ve buna uygun politikaları geliştirip uygulayan ülkelerdir. Dolayısıyla sütün temel besin maddesi olması ve çiğ sütün stoklanma kabiliyetinin sınırlı olması, bütün gelişmiş ülkeleri (AB, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Norveç, İzlanda, Japonya, İsviçre) kaliteli çiğ süt üretimini, arzın devamlılığını ve fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemelerini yapmaya yöneltmiştir. Bence ülkemizin de acilen yapması gereken budur. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 10 10 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Kapak Ne kadar çevre, o kadar süt sorunların ciddiyetinin farkında ve Global Sütçülük Aksiyon Gündemi gibi girişimlerle somut sonuçlar alınması için çaba sarf ediyor. n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF, Yeni Zelanda Auckland’da düzenlediği IDF Dünya Süt Zirvesi 2010’da sürdürülebilirlik odaklı taahhütlerini yineledi. Geçtiğimiz yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’den, küresel iklim değişikliği ile mücadele politikalarına aktif destek çıkmış, dünya süt ve süt ürünleri endüstrisinin 7 büyük organizasyonu, bu desteği sektörün taahhüdüne dönüştüren “Global Sütçülük Aksiyon Gündemi” belgesine 24 Eylül 2009’da düzenlenen bir törenle imza koymuştu. Bu belgeyle küresel süt ve ürünleri endüstrisi, iklim değişikliği ile ilgili mücadelenin bir parçası olarak sektörün karbon emisyonu- nu azaltmak için desteğini bir plana bağlamıştı. 8-11 Kasım 2010 tarihlerinde Auckland’da düzenlenen Zirve’de ise endüstrinin çevre konusundaki taahhütlerinde sağlanan ilerlemenin yanı sıra sektörün nasıl daha sürdürülebilir bir yapıya sahip olabileceği konuşuldu. Bugün tüm dünyada süt ve ürünlerinin ekonomik değeri artıyor. Bundan on yıl öncesine kadar çoğu ülke sadece kendi ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu. Ancak dünyada bu ürünlere talep de dünya ticaret hacmi de artıyor. Endüstrinin odağında ise sürdürülebilir yolla bugün ve gelecek jenerasyon için besleyici gıda üretimi var. Konunun önemi nedeniyle Görüş: Prof. Dr. Muhittin ÖZDER - Zirve’ye ilgi rekor seviyedeydi; bu yıl 57 ülkeden 2800 sektör temsilcisi katıldı. Geçen yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’ye 1500 kişinin katıldığı düşünülünce; sürdürülebilirlik, sera gazı emisyonları ve çevre gibi konuların ne kadar önem kazandığı da açıkça belli oldu. Türkiye de zirvedeydi Görüş: Prof. Dr. Nevzat A rtık - Fark sadece doğanın cömertliği mi? “Hayvancılık konusunda Yeni Zelanda ile Türkiye adına katıldığım Zirve’de, uzmanlık alanım gereği, süt hayvancılığı ve hayvan refahı ile ilgili oturumlarda süt sığırcılığı konusunda dünyadaki son gelişmeleri tartıştığımız gibi, adanın kuzeyindeki süt sığırcılığı tesislerini de gezdik. Açıkçası doğanın bu ülkeye sunduğu cömertlik karşısında etkilenmemek mümkün değil. Çevrenizde yeşilin tonları dışında başka bir renk yok. Gözünüzün alabildiğince geniş araziler üzerine kurulmuş “Dallas Tipi” çiftlikler, gelir seviyesinin yüksekliği konusunda çok net fikir veriyor. aramızdaki tek fark doğanın onlara sunduğu cömertlik Prof. Dr. Muhittin Özder Ulusal Süt Konseyi Başkan Yardımcısı Görüş olmasa gerek…” Çiftliklerde bitkisel üretim faaliyetine çok fazla rastlayamıyorsunuz ve araziler, çiftliklerin hayvan ve arazi varlıklarına göre farklı büyüklüklerde parsellere ayrılmış. Başınızı hangi yöne çevirseniz çitlerle çevrilmiş yemyeşil mera alanlarında otlayan ya da yattığı yerde geviş getiren hayvanlar görüyorsunuz. Meradaki otların boyu neredeyse dizinizin boyunda. Fakat ilginç olan şu; bu kadar hayvan varlığına karşın, etrafımızda neredeyse hiçbir hayvancılık yapısı yoktu. Bu ülkede hayvanlar 12 ay boyunca gece gündüz açıkta barındırılı- Zirve bizim için önemli bir başka sonuç daha getiriyor. 2009’da Berlin’de Türkiye’nin üyeliği duyurulurken, 2013 yılı IDF Dünya Süt Zirvesi’nin İtalya’da yapılacağı belirtilmişti. Bu yıl, 2014 Zirvesi’nin yeri belli oldu; 2014 Zirvesi İsrail’de gerçekleştirilecek. 2015 için en güçlü aday ise Türkiye. Geçtiğimiz yıl Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD)’nin girişimiyle IDF’e üye olan Türkiye de sektördeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Sektörün uluslararası alandaki bu en büyük zirvesinde ülkemiz de yer aldı. IDF Türkiye Komite Sekreteri Prof. Dr. Nevzat Artık, Ulusal Süt Konseyi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhittin Özder ve ASÜD’den Ali Reşat Yılmazbilen’den oluşan Türkiye delegasyonu, dünya sütçülüğündeki gelişmelerin konuşulduğu Zirve’yi takip etti. Ulusal Süt Konsey i Başkan Yardımcısı n Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF)’nun her yıl düzenlediği ve sektörü bir araya getirdiği Zirve’nin bu seneki ev sahibi Yeni Zelanda oldu. Yaklaşık 2800 kişinin katılımı ile mükemmel bir organizasyon gerçekleştirildi. Prof. Dr. Nevzat Artık, Zirve’den iki gün önce gerçekleştirilen “IDF Ulusal Komiteler Sekreteryası” toplantısında bir sunum yaparak üyelere, Türkiye süt endüstrisi ve IDF Türkiye Ulusal Komitesi’nin çalışmalarına dair bilgiler aktardı. yor. Öyle bizdeki gibi, görüntü kirliliği yaratan gübre yığınları, saman depoları, silaj çukurları göremezsiniz. Çünkü hayvanlar besin ihtiyaçlarının tamamına yakınını meradan karşılıyor. Yetkililerle konuştuğumuzda sadece doğum öncesi ve sonrasında kısa bir süre ek yemleme yaptıklarını öğrendik. Sanırım bu durum ülkemizde et ve süt maliyetlerinin neden bu kadar yüksek olduğunu da açıklıyor. Sadece ham madde değil insan gücü konusunda da önemli bir tasarruf söz konusu; bazı işletmeler sağım işlemini insan gücü ihtiyacını minimuma indirerek “robot sağım sistemleri” ile gerçekleştiriyor. Yeni Zelanda’nın sektörde yakaladığı başarıya şaşırmamak gerekiyor; üretim sistemleri ile, ekolojik dengeyi koruyan yaklaşımlarıyla doğanın sunduğu cömertliğe sonuna kadar karşılık veriyorlar. Hayvancılık konusunda Yeni Zelanda ile aramızdaki tek fark doğanın onlara sunduğu cömertlik olmasa gerek… Eğer süt üretimimizi arttırmak, maliyetleri düşürmek ve uluslararası ticarette rekabet edebilecek hale gelmek istiyorsak; hayvancılık yapabileceğimiz doğal alanların tekrar ülke gündemine alınmasından, bu doğal alanlara uygun ırkların ıslahına kadar birçok önemli konuyu acilen ülke gündemine almamız gerekiyor. IDF Türkiy e Komite Sekreteri Zirve’den yansıyanlar n IDF’nin her yıl gerçekleştirdiği Dünya Sütçülük Zirvesi, sektörün gittiği yönü anlamak bakımından büyük öneme sahip. Zirve’de yapılan konuşmaları bu yönüyle değerlendirmek yerinde olur. Zirve’de öne çıkan başlık sürdürülebilirlikti. Diğer taraftan da sektörün büyüme eğilimi irdelendi. Katılımcılara göre, dünya genelinde süt ve ürünlerinde genel trend, üst gelir düzeyindeki tüketicilere yönelik yeni gıdaların üretilmesi. Tüketicilerin beslenme ve sağlık konusunda bilinçlenmesiyle fonksiyonel gıdalara talep arttı. Süt ve ürünlerinin sağlık açısından etkileri konusundaki ARGE çalışmalarına ve özel beslenme amaçlı gıda üretimine öncelik veriliyor. Dolayısıyla sağlık beyanları konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin değerlendirildiği konferanslarda, süt sanayisinin yüksek kalite standartları ile saf ve hijyenik ürün elde etmek için yoğun çaba içinde olduğunun altı bir kez daha çizildi. Bilindiği gibi sektör firmaları birleşerek büyüyor, ürün çeşitliliğine gidiyor ve yeni ürün geliştirmeye ağırlık veriyor. Bu verilerden yola çıkan Zirve katılımcılarının tahmini, süt ve süt ürünlerinin gıda sektörü içinde en hızlı büyüyen sektör olduğu yönünde. Bu tahminin devamında 2012-2019 yılları arasında süt fiyatlarının %15-40 düzeyinde artacağı öngörülüyor. Katıldığım tüm konferanslarda dikkatimi çeken bir diğer nokta da şu oldu; herkes sektörün büyüklüğünü, potansiyelini kabul ederken bu zincirin en önemli parçasının süt çiftçisi olduğu görüşü hâkim. Süt çiftliklerinde çiftlik ölçeğinin arttırılması ve otomasyonun teşviki ile çiftlik verimliliğinin arttırılması tüm tartışmaların gündeminde yer alıyor. Süt sektörü tüm ülkelerde hayatiyetle ele alınıyor ve sektörün gelişimi için sürdürülebilirlikten inovasyona kadar her alan için projeler geliştiriliyor. Peki biz ne yapıyoruz derseniz… Biz yetersiz süt tüketimini arttırmanın yollarını arıyoruz! Prof. Dr. Nevzat Artık IDF Türkiye Komite Sekreteri Görüş IDF ve global sütçülük sektörü çevresel süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 11 suthattı Ocak - Şubat 2011 Ortak değerlere sahip çıkılmalı Hükümetlerin, STK’ların, üreticilerin ve tüketicilerin ortak değerlere sahip çıkarak yaşam döngüsünü gelecek nesiller için sürdürülebilir kılmaları gerekiyor. n Dünya nüfusu arttıkça “kıt kaynakların dağıtılması” üzerine kurulu politikalar da yetersiz kalıyor. Kaynakların bilinçsizce tüketilmesi; iklim değişikliği, su sıkıntısı, yoksulluğun artması ve yetersiz beslenme gibi küresel sorunları da beraberinde getiriyor. Çözüm ise “sürdürülebilirlik”te aranıyor. Süt ve süt ürünlerine talep artarken bu talebin önümüzdeki yıllarda nasıl karşılanacağı sorusuna cevap aranılan IDF Zirvesi, tam da bu nedenle “sürdürülebilirlik” Sayfa Kapak odağında gerçekleştirildi. Zirve kapsamında “Sütçülük Politikaları ve Ekonomi” Konferansı düzenlenerek sektörün büyüme potansiyelinin yanı sıra çevresel etkileri de değerlendirildi. Konferans’ta, Sürdürülebilir Tarım Girişimi Platformu’nun Onursal Başkanı Dr. Hans Jöhr “Sürdürülebilirlik ve 21. Yüzyılda Sütçülük Tedarik Zinciri” konulu bir konuşma yaparak sürdürülebilirliğin ilk basamağının çiftlikler olduğunu vurguladı. Jöhr’e göre su ayak izi, sera gazı emisyonları gibi etkilerinin yüksekliği nedeniyle sürdürülebilirlik çiftliklerden başlamalı. Zirve’nin önemli başlıklarının ele alındığı bir diğer toplantı olan Sütçülük Sektörü Liderleri Forumu’nda konuşan Rabobank Sütçülük Sektörü Başkanı Jacqueline Pieters, global endüstrinin ana gündeminde sürdürülebilirlik, fiyat istikrarsızlığı, süt tedarikinin güvence altına alınması ve küreselleşmenin olması gerektiğini ifade ederken inovasyona ağırlık verilmesi çağrısında bulundu. Bilindiği gibi katma değerli süt ve süt ürünlerine talep artmaya devam ediyor dolayısıyla ürünlerde kullanılmak üzere yeni bileşenlere duyulan ihtiyaç da artıyor. Zirve bir kez daha ortaya koydu ki kaynakların sorumlu kullanımı sağlanmadıkça kuraklığın yayıldığı, yetersiz beslenmenin sorun olmaya devam ettiği bir dünya bizi bekliyor olacak. Bunu önlemenin tek yolu ise hükümetlerin, STK’ların, üreticilerin ve tüketicilerin ortak değerlere sahip çıkarak yaşam döngüsünü gelecek nesiller için sürdürülebilir kılmaları. 11 Sütün yeşil kitabı n Sütçülük endüstrisi, sürdürülebilirlik odaklı bir üretim yaklaşımı geliştirirken dünya çapında önemli gelişmeler kaydediliyor. Ortaya çıkan başarılı sürdürülebilirlik uygulamaları sektör açısından önemli referans kaynakları olarak değerlendiriliyor. IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nde gerçekleştirilen “Sürdürülebilirlik Alanı” etkinliğinde paylaşılan ve sektörden 314 sürdürülebilirlik girişimine yer verilen “Yeşil Kitap” da bu referanslardan biri. Sürdürülebilirlik çalışmalarının yer aldığı kitapta dikkat çeken çalışmaların başında, Yeni Zelanda’nın “Karbon Ayak İzi Analizi ve Sera Gazı Emisyonları Araştırması” yer alıyor. Toplamda 35 milyon dolarlık bir bütçe ayrılan araştırma ile büyükbaş hayvanların dışkısında metan üreten mikrobun genom dizisinin kırıldığı bildiriliyor. Araştırma kapsamında, Yeni Zelanda’da üretilen süt ve süt ürünlerinin karbon ayak izleri konusunda 18 aylık bir çalışma tamamlandı. Çalışma sonucunda emisyon azaltma hedefleri ortaya konulacak ve bu, uluslararası sütçülük organizasyonları için karbon ayak izi yönetiminde önemli bir adım olacak. Sıvı sütün karbon ayak izinin litre başına 940g CO2 eşdeğeri olduğunu gösteren çalışmalara göre, sera gazı emisyonunun %85’i çiftliklerden, %10’u imalattan ve %5’i de dağıtımdan kaynaklanıyor. Ser a g az ı em i sy o n u n d a çi f t l i k et k i si 35 m i l y o n d o l ar b üt çe ay r ıl an ar aşt ır m a so n u çl ar ın a g ör e, t o p l am ser a g az ı em i sy o n u n u n % 85’i çi f t l i k l er d en k ay n ak l an ıy o r . süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 12 12 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Geleneksel Gouda ve Edam coğrafi işaret aldı G elen ekten b ilim e Ezine neden farklı Ezine Peyniri’nin standartlarının belirlenmesi için sürdürülen çalışmalarla uluslararası coğrafi işaret sistemine dahil edilmesi ve haksız rekabetin önüne geçilmesi amaçlanıyor. n Koyun, keçi ve inek sütlerinin belirli oranlardaki karışımlarından starter kültür kullanılmadan üretilen, tat-koku ve tekstürel özellikleri ile tüketici beğenisi açısından özel bir yeri olan Ezine Peyniri; üretim, olgunlaştırma ve ham madde açısından beyaz peynirden farklılıklar sergiliyor. Bu geleneksel peynir, Türk Patent Enstitüsü tarafından Coğrafi İşaret Tescil Belgesi ile “Menşei İşaret” almış çok değerli bir süt ürünü. Belgede Ezine Peyniri, “Kaz Dağları’nın Kuzey ve Batı kesimlerinde yer alan Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin doğal bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla beslenen hayvanların sütlerinden elde edilen bir peynir çeşidi olup, %45-55 arasında koyun, en az % 40 keçi ve en fazla %15 inek sütünden oluşan karışım sütlerden üretilen tam yağlı teneke tipi beyaz peynirdir.” şeklinde tanımlanıyor. Ezine Peyniri üretiminde, pastörizasyon işlemi yaygın olarak 6365Co/15-20 dk normlarda batch tipi pastörizatörlerde gerçekleştiriliyor. Starter kültür ve CaCl2 eklenmeden, 33Co’de şirdenden elde edilen rennet kullanılarak peynir teknelerinde pıhtılaştırılmaya bırakılan sütler, belirlenen süre sonunda pıhtı kesim, süzme ve baskılama işlemlerine alınıyor. Elde edilen teleme, kalıplar halinde kesilip deniz tuzu kullanılarak hazırlanan salamurada bekletiliyor ve salamuradan çıkarılan peynir kalıpları tenekelere dizilerek üzerlerine kuru tuz serpilip, 8-10 saat sü- Yrd. Doç. Dr. Zerrin Yüksel ÇOMUSAM Müdürü reyle dinlenmeye bırakılıyor. Acı suyun uzaklaştırılmasının ardından salamura ile birlikte tenekelere dolumu yapılan peynirler, istenilen karakteristik tat-aromayı ve tekstürü kazandırmak amacıyla 8 ay olgunlaştırma periyodunu tamamlandıktan sonra piyasaya sunuluyor. 5 Eylül 2009’da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne bağlı olarak kurduğumuz Süt ve Süt Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Ezine Peyniri’nin karakterizasyonuna ilişkin olarak yürüttüğümüz proje ile Ezine Peyniri’nin dünya ticaretindeki standartlarının oluşturulmasını, uluslararası coğrafi işaret sistemine dahil edilmesini, taklit ürün ve haksız rekabetin önüne geçilmesini amaçlıyoruz. Detaylar için www.suthatti.com.tr n Avrupa Komisyonu, Hollanda tipi peynirlerden Gouda ve Edam çeşitlerini coğrafi işaret tescili ile koruma altına aldı. Karar, 2 Aralık’ta 1122/2010 sayılı AB Komisyonu Regülasyonu’nda yer aldı. Hollanda Süt ve Süt Ürünleri Derneği (NZO) korumayı memnuniyetle karşılarken, AB ihracat pazarının rekabet gücünü geliştireceği belirtildi. Tescil, Hollanda peynir üretiminin yarısına tekabül eden ve değeri yıllık 1.3 milyar euro olan 350 milyon kg Gouda ve Edam üretimini etkileyecek. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 13 suthattı Ocak - Şubat 2011 Sayfa Dosya 13 Peynirden kalan değer Peynirin altından sağlık sızıyor Peyniraltı suyu Biyoaktif whey bileşenleri, kanser ve kardiyovasküler hastalıklara biyoaktif rolü ile karşı koruyor. Kas kütlesi yapımına yardımcı oluyor. fonksiyonel gıda ve n Son dönemde yapılan çalışmalar; biyoaktif whey bileşenlerinin antimikrobiyal ve antiviral özelliklerinin yanı sıra bağışıklık korumasını arttırdığını, antioksidan özelliğe sahip olduğunu, kansere ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruduğunu ortaya koydu. içecek formülasyonları için ideal bir bileşen. Tüm dünyada yıllardır değerlendirilen bu yan ürün, Türkiye’de de önem kazanıyor. n Peyniraltı suyu; sütün, enzim ya da asit ile pıhtılaştırılmasından ve protein pıhtısının sütten ayrılmasından sonra geriye kalan yeşilimsi-sarı renkteki sıvı kısımdır. Süt endüstrisinin bu önemli yan ürününün herhangi bir işlem görmeden çevreye bırakılması, yüksek organik madde içeriği nedeniyle çevre kirliliğine neden olduğu gibi; yüksek biyolojik değere sahip protein, laktoz, mineral maddeler Ön em l i b i r y an ür ün ve çeşitli vitaminler gibi besin ögelerinin de kaybı anlamına geliyor. Eskiden peynir üretimi atığı olarak görülen bu yan ürün, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde birçok farklı içerik ve forma dönüştürülebiliyor. Peyniraltı suyunun fonksiyonel ve biyoaktif rolüne ilişkin buluşlar, onu fonksiyonel gıda ve içecek formülasyonları için ideal bir bileşen yapıyor. Bebek, sporcu beslenmesi, Talep yeniden yükselişte n Gıda ve içecek sektöründe stratejik iş ve pazarlama danışmanlığı yapan Danimarka merkezli 3A Business Consulting’in yayımladığı “Whey ve Laktoz Bileşenleri İçin Global Fırsatlar 2010-2014” başlıklı rapora göre 2006 yılında ve 2007’nin ilk yarısında yaşanan aşırı fiyat artışları, pek çok gıda üreticisini pahalı whey ve laktoz bileşenleri yerine daha ucuz bileşenler kullanmak zorunda bıraktı ve bu da talep azalışına yol açtı. Ancak 2010 yılı başlarında, düşük fiyatlar ve global ekonomik düzelme sayesinde talep yeniden oluşmaya başladı. Whey bileşenleri yaklaşık 5 milyar dolarlık bir pazar değerine sahip ve 2014’te %4 yıllık bileşik büyüme ile 6.4 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. 2010’da değeri 1.6 milyar dolardan fazla olan laktoz ve türevlerinin pazar değerinin %3 yıllık bileşik büyüme ile 2014’te 2 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Rapor, birkaç ürün trendi olduğunu gösteriyor. Whey ürünlerinde, en yüksek kalitede protein ürünleri -WPC80, WPI ve WPHçift haneli rakamlarla büyüyor. Özellikle spor ve enerji beslenme ürünleri, sektördeki bu önemli büyümenin başlıca etmenleri. Laktoz ürün grubu açısından; permeat, laktoz türevleri galaktooligosakkaridler ve eczacılıkta kullanılan laktozda açık bir büyüme söz konusuyken, standart laktoz sınırlı bir büyüme gösteriyor. Sektörün önemli oyuncuları; Lactalis, FrieslandCampina, Fonterra, Arla Foods, Glanbia, Murray Goulburn ve Hilmar gibi önde gelen süt ve peynir firmaları. Meggle, Euroserum, Milei ve Davisco gibi uzman firmalar başta özel ürünler alanında olmak üzere sektörde çok önemli bir rol oynuyor. Whey ürünleri için AB-27 ve ABD en önemli pazarlar olurken, 2010-2014 yılları arasında Çin de dâhil olmak üzere Asya bölgesinde mutlak ve nispi açıdan yüksek bir büyüme bekleniyor. AB-27 ve ABD aynı zamanda en büyük üreticiler ve ABD ihracatta da ilk sırada yer alırken büyüme oranı AB’den daha yüksek. Süt en d üst r i si n i n ön em l i y an ür ün ü p ey n i r al t ı su y u n u n h er h an g i b i r i şl em e t ab i t u t u l m ad an çev r ey e b ır ak ıl m ası, y ük sek o r g an i k m ad d e i çer i ği n ed en i y l e çev r e k i r l i l i ği n e n ed en o l u y o r f ak at b u ür ün d ün y ad a ço k d eğer l i b i r h am m ad d e o l ar ak d a d eğer l en d i r i l i y o r . süt, et ve fırıncılık ürünlerinde, şekerli mamullerde artı değer katan bir bileşen olarak değerlendiriliyor. Peyniraltı suyu, küresel olarak “whey” ismi ile anılıyor ve birçok çeşidi bulunuyor. Kanser ve birçok hastalıktaki koruyucu etkisi; antioksidan, antikanserojen özellikteki ve bağışıklık sistemini uyarıcı özellikleri olan “glutatyon” isimli peptidin sentezindeki rolünden kaynaklanıyor. Whey proteinlerinin çok çeşitli mikroorganizmaların ve bazı gıda kaynaklı patojenlerin aktivitesini engellediği belirlenirken; bazı özel proteinlerinin HIV virüsüne karşı etkisi olduğu da çeşitli çalışmalarda yer alıyor. Kardiyovasküler sağlığı, kan basıncını düşürücü ve kan kolesterol düzeyini ayarlamadaki etkisi ile pozitif etkiliyor. Whey proteinleri, yüksek protein, düşük kalorili diyetin bir parçası olarak tüketildiğinde daha fazla kilo kaybını kolaylaştırıyor ve yağsız kütle kaybının aksine yağ kaybını arttırıyor. Whey proteinlerinin kilo yönetimi için faydaları, hem tokluk hissini arttırma özelliğine hem de düşük kalorili bir diyette kas kütlesi yapımına yardımcı rolüne bağlanıyor. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 14 14 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Perakende Per aken d eh at t ı THY’de ne kadar ayran tüketiliyor? Türk Hava Yolları ile uçarken hiç ayran istediniz mi? Benim pek çok arkadaşım şikâyet olarak ayran yokluğunu yazmıştı. Sonuçta iki yıldır ayran servisi yapılıyor. Fikri Türkel n Aslında “ayran”ın en başarılı hamlesi, Türkiye’nin uluslararası standart için tescil talebinin kabul edilmesiydi. Dünyanın pek çok yerinde ayran üretiliyor ama isim ve gıda kodeksi konusunda bir standart yoktu. Bilinen ve kabul gören en yaygın Türk ürünü olarak “yoğurt” u gösterebiliriz. Yogurt adıyla neredeyse artık bütün dünyada tüketiliyor. “Döner” de yaygınlığı hızla artan Türk ürünüdür. Ekim ayında Varşova’da toplanan Avrupa Kodeks Koordinasyon Toplantısı’nın gündeminde Türk heyeti toplantıya bir dosya ile gitti. Bakanlık ve sektör temsilcilerinden oluşan Türkiye heyeti, ayranla ilgili bir proje dokümanı hazırladı. Standart konusunda görüş birliği oluşturulursa 2012 yılı sonuna kadar tüm çalışmalar tamamlanacak ve 2013 yılı itibarıyla söz konusu standart uygulamada olacak. Bu süreçte Ayran’ın sadece THY iç hatlarında değil, dış hatlarında da servis edilmesi stratejik bir hamle olacaktır. Dış hatlarda ayranı Türk yolcular talep ediyor. Şimdilik yabancılardan ayran talebi gelmiyormuş. Ancak Türk Hava Yolları’ndan edindiğimiz bölgiye göre; “Ayranın sağlıklı tüketilebilmesi için, özel saklama koşulları gerekmektedir. Uçak içerisinde gerekli şartlar sağlanamadığından yurtdışı uçuşlarında ayran ikramı yok.” THY, yine de yakın dönemde dış hatlarda da ayran servisinin başlayacağını ifade ediyor. Peki, iç hatlarda ne kadar ayran tüketiliyor? THY yönetimi bu konuda da bilgi verdi. Aylık tüketim ortalama 20.000 lt/aylık. Bir litreden en az on bardak servis edildiğini hesap ederseniz, ayran talep eden yaklaşık yolcu sayısını bulabilirsiniz. Milli içeceğimizin kaçıncı sırada yer aldığını da araştırdım. Şimdilik birincilik tahtında değil ama iddialı bir konumda. Tüketilen diğer ürünler ve miktarları şöyle: Coca Cola (83.000 lt/aylık), Diet Coca Cola (31.000 lt/aylık), Sprite (23.000 lt/aylık), ayran (20.000 lt/aylık). “Hangi hatlarda ayran tüketimi artıyor?”, “Hangi mevsimde daha çok tüketiliyor?” şeklinde bir müşteri talebi bilgisi şimdilik yok. Bence bu konuda da bir araştırma yapılması gerekiyor. THY’nin bu uygulamasının diğer havacılık şirketleri tarafından da uygulanmaya başlaması gerekiyor. Özellikle dış hatlarda ayranın uluslararası bir Türk değeri olarak öğrenilmesi açısından önem arz ediyor. Fındık, baklava, yoğurt, kayısı, döner gibi ürünlerin tanıtılması Türkiye’nin marka değerini yükseltecektir. Hatta keşkek, simit, kahve, tarhana gibi yüzlerce yemek ve yiyeceklerimiz için de aynı şey geçerlidir. Olaya sadece uçuşlar açısından da bakmamamız gerekiyor. Bununla birlikte THY’nin Barselona ve Manchester United futbol takımlarıyla başlattığı uluslararası atağın, Türk ürünlerine bir faydası olmalıdır. Uçak içerisinde gerekli şartlar sağlanamadığından yurtdışı uçuşlarında ayran ikramı yok. Yine de yakın dönemde dış hatlarda da ayran servisi başlayacak. Bu birlikte yürüyen bir süreç olarak kabul edilmeli. Sonuçta ayran da kodeks standardıyla birlikte milli olmuştur diyebiliriz. Süt perakendeciliğinin kanalları Küçük ve orta büyüklükteki marketler en çok süt satan perakende noktaları oldu. n Eskiden sütü kapıya gelen sütçüden alırdık. Sonra bakkala alıştık ve mahalle aralarına açılan marketlerle yeni bir kanal oluştu. Küçük ve orta büyüklükteki marketler en çok süt satan perakende noktaları oldu. Yine de Avrupa ile farklılık gösteriyor. Süt tüketiminin artmasının yanı sıra süt perakendeciliğin- de de değişmeler yaşandı. Önce üretimle ilgili bilgileri aktarayım. Konuyla ilgili Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Derneği’nden aldığım verilerde, 12,5 milyon ton süt üretimiyle dünya sıralamasında 15. sırada görünüyoruz. Gerek nüfusunun yüksekliği gerekse tüketim miktarı itibarıyla Türkiye’nin üretimini katlaması gerekiyor. Tüketime gelince… Nielsen’in rakamlarına göre üretim sıralamasında çok iyi bir yerde olan Türkiye’de kişi başı içme sütü tüketimi 25 litreden ibaret görünüyor. Oysa bu miktar, Hollanda’da yıllık 122 litre. Süt tedarik noktalarına baktığımızda ise şöyle bir tablo olduğunu görüyoruz: Avrupalılar, sütü yüzde 53 civarında süper marketlerden satın alırken, Türkiye’de mahalle arasındaki bakkal ve orta büyüklükteki marketlerden satışın oranı yüzde 64 civarında görünüyor. Avrupa’da hiper marketler süt pazarında yüzde 27 oranıyla güçlü bir satış kanalıyken, Türkiye’deki hiper marketlerin süt perakendeciliğinde rekabet güçleri yüzde 9 civarında bulunuyor. Önümüzdeki dönemde bunun nasıl değişeceğini göreceğiz. Say ısal v eriler Pastöriz e süt satışların d a tüketici tarafın d an en ço k tercih ed ilen kan al, O rta Marketler… O cak – A ğu st o s 2010 Past ör i z e Süt H i p er Süp er Orta Gel en ek sel M ar k et l er M ar k et l er M ar k et l er M ar k et l er Paz ar (% ) M i k t ar (% ) Paz ar (% ) M i k t ar (% ) Paz ar (% ) M i k t ar (% ) Paz ar (% ) M i k t ar (% ) 9,16 8,9 26,75 25,8 40,13 45,6 23,96 19,7 süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 15 süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 16 16 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Beslenme Prof. Dr. Sevinç Yücecan HÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Süt ve süt ürünlerinin tüketimi, kan basıncını düşürdüğü gibi önemli sağlık risklerini de azaltır. Sü t l e b e sl e n m e Kalp krizine karşı süt Minimum hastalık, maksimum sağlık n Amerikan Kalp Derneği tarafından desteklenen ve Harvard Tıp Fakültesi’nin 88.735 kadın katılımcı ile gerçekleştirdiği yeni araştırmaya göre, magnezyumca zengin gıda alımı kalp krizine bağlı ani ölüm riskini azaltıyor. Düşük alım miktarları ile kıyaslandığında yüksek miktarda günlük magnezyum alımı, kalp krizine bağlı ani ölüm riskinde %37’lik bir azalma sağlıyor. n Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur. Optimal beslenmede, “minimum hastalık riski, maksimum iyi hal/sağlık” dolayısıyla “maksimum sağlıklı yaşam” hedeflenir. Besin seçiminde çeşitlilik, optimal beslenmenin ve sağlığın temelidir. Vücudumuz her gün çeşitli besin ögelerine ve diğer sağlıklı ögelere gereksinim duyar. Yiyecek ve içeceklerin çoğu, birden fazla besin ögesi içerir fakat hiçbiri hepsini birden içermez. Vücudun gereksinimi olan bu ögeleri yeterli miktarda almak için her öğünde mutlaka almamız gereken dört temel besin grubundan biri de süt ve süt ürünleridir. Bilindiği gibi hipertansiyon, en önemli sağlık sorunlarından biri. Yüksek kan basıncı aynı zamanda kardiyovasküler hastalıklar, kalp krizi ve böbrek hastalıkları riskini de arttırır. Yapılan bir çalışmada, hipertansiyonlu bireylere kıyasla daha fazla süt tüketen 5000 erkeğin kan basıncı, normal sınırlar içerisinde bulunmuş ve sütte bulunan peptitlerin ve çeşitli minerallerin kan basıncını düşürdüğü bildirilmiştir. Yine yağdan fakir, sebze-meyve ve sütten zengin bir diyet tüketen 450 yetişkin üzerinde yapılan bir başka çalışmada 2 hafta içinde kan basıncının önemli düzeyde düştüğü bildirilmiştir. Kısaca; düşük yağlı, sebze ve meyveden zengin, yarım yağlı süt ve süt ürünlerinin tüketimi, yüksek kan basıncı oluşum riskini azaltır. Diyetimizdeki önemli Magnezyum kaynaklarının süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, et, tahıllar ve kabuklu yemişler olduğu belirtilen çalışmada; birçok beslenme araştırmasının, yetişkinlerin büyük çoğunluğunun önerilen magnezyum günlük alım miktarlarını (kadınlar için 320 mg, erkekler için 420 mg) tüketmediğini gösterdiğine dikkat çekiliyor. Magnezyum ve olası sağlık etkilerine olan ilginin son zamanlarda arttığı, besin ögeleri ve minerallere olan küresel talebin geçen yılki değerine göre %6,4 artış ile 2013’te 112.6 milyar dolar olacağı bilgisi ekleniyor. Pastörizasyon, ısıl işlem ve ambalajın önemi Hangi yöntemle pastörize edilmiş olursa olsun ambalajlı sütte hiçbir katkı maddesi yoktur. Sağlıklı, doğal ve hijyeniktir. n Sütteki patojen mikroorganizmaların vejetatif formlarının tamamının, diğer mikroorganizmaların ise büyük bir kısmının sayısını indirmek ve raf ömrünü uzatmak amacıyla pastörizasyon ve UHT ısıl işlem süreçleri uygulanır, elde edilen sütlerin kapalı bir sistemde ve steril koşullar altında aseptik karton kutulara dolumu yapılır. Bu kutuların özelliği nedeniyle de kapalı ambalajdaki süte dışarıdan Röportaj: Prof. Dr. Haluk Çokuğraş - mikroorganizma girişi olası değildir. Bu kutular ayrıca sütü ısı, ışık ve havanın olumsuz etkilerine karşı da korur. Sütün bozulmasına neden olan bakterilerin işlem sayesinde yok edilmesi ve ambalaj sayesinde dışarıdan girişinin önlenmesi sonucunda süt uzun ömürlü olur. Her iki pastörize sütte kesinlikle hiçbir katkı maddesi yoktur. Tüketimi önerilen bu sütler, sağlıklı, doğal ve hijyeniktirler. Peyniraltı suyu iyileştiriyor n Fareler üzerinde yapılan ve Journal of Dairy Science’da yayımlanan yeni bir araştırmada, peyniraltı suyu proteininin iltihabi bağırsak hastalığıyla ilişkili genetik işaretleyicileri ve semptomları azalttığı belirtildi. Hollanda NIZO Gıda Araştırmaları’nda görevli araştırmacılar, çalışmanın peyniraltı suyu proteininin treonin ve sistein ami- noasitlerinin zengin bir kaynağı olarak bağırsaklara yararını gösteren ilk çalışma olduğunu belirttiler. Araştırmacılar, batılı yaşam tarzı ve beslenmesiyle hastalık arasındaki ilişkinin, hastalığın gelişmesindeki önemli faktörlerden biri olduğunu, bu nedenle de gıda ve gıda takviyeleriyle bu hastalığın hafifletildiğini aktardılar. Türk Pediatri Kurumu Başkanı Sokak sütü tüketilmemeli “Bir endüstriyel süt üretim tesisini gezip süt toplama ve üretim aşamalarının ne kadar titizlikle yapıldığını yerinde görmüş biri olarak, asla sokak faaliyetlerine karşı çıkmak da önemli bir zorunluluk. Süt tüketimini arttıracak sosyal programlar oluşturmak, okullarda süt tüketiminin fast food’un yerini almasını sağlayacak faaliyetler geliştirmek için çalışmalıyız. sütü tüketilmesinden yana değilim.” Peki burada sivil toplum kuruluşlarına nasıl bir rol düşüyor? n Türk Pediatri Kurumu 80 yıllık köklü bir geçmişe sahip. Ülke genelinde yürütülen çalışmalara destek verdiği gibi yurtdışında da Türkiye’yi temsil ediyor. 10 şubesi ile geniş katılımlı kongreler düzenliyor ve çocuk sağlığı ile ilişkili oluşumlara katkı sağlıyor. Kurum’un başkanlığını sürdüren Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri çalışmalar, çocuk sağlığı ve süt tüketimi üzerine konuştuk. Çokuğraş, süt karşıtı lobi faaliyetlerine dikkat çekerek sivil toplum kuruluşlarının toplumun bilgilendirilmesinde sahip olduğu etkiye de- Bazı merkezlerin pastörize ya da UHT süt yerine sokak sütünün tercih edilmesi yönünde ciddi bir kampanya yürüttükleri biliniyor. Oysa sokak sütü kaynağı bilinmeyen, içeriği konusunda çeşitli hilelere açık, hijyenik olup olmadığı bilinmeyen bir ürün. Bir endüstriyel süt üretim tesisini gezip süt toplama ve üretim aşamalarının ne kadar titizlikle yapıldığını yerinde görmüş biri olarak, asla sokak sütü tüketilmesinden yana değilim. Bu nedenle, sağlıklı süt tüketilmesi konusunda, toplumun sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli bilgilendirilmesi gerekiyor. ğindi. “Beslenme ile ilgili uzmanlığı tartışılır çok sayıda kişi her gün medyada, toplumda değişik beklentiler uyandıran açıklamalar yapıyor ve bilimselliği çok tartışmalı öneriler sunuyor.” diyen Çokuğraş, bu konuda yöneticilere ve RTÜK yetkililerine de önemli bir görev düştüğünü dile getirdi. Sütün, çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini yeterince değerlendirebiliyor muyuz sizce? Bu konuda üniversitelerin daha fazla çalışma yapıp sonuçlarını geniş halk kesimleri ile paylaşmaları gerekiyor. Ayrıca, süt karşıtı lobi Tüm dünyada sürdürülen “Okul Sütü Programı”na ilişkin değerlendirmeleriniz neler? Bu Program gerçekten uygulanabilirse son derecede yararlı. Okul kantinlerinin başta obezite gelişimi olmak üzere, çocukların sağlıklı beslenmelerine ciddi anlamda olumsuz etkileri olduğuna inanıyorum. Ayrıca okullarda “Beslenme ve Sağlık” başlıklı hiç olmazsa bir sömestrlik bir ders olmalı. Çocuklarda görülen her şişkinlik laktoz intoleransına mı işaret? Elbette süt ile oluşabilecek gaz, hazımsızlık, ishal gibi belirtiler önemsenmeli. Burada bazen -çoğunlukla sekonder- laktoz entoleransı söz konusu olabilir. O zaman sütü kesmek yerine laktazlı sütler tercih edilebilir. Tabii sindirim bozukluğunun çok sayıda başka yapısal ya da metabolik nedeni olabilir. Başka bir sorun da inek sütü alerjileri. Bu da Pr o f . D r . H al u k Ço k u ğr aş “Sağl ık l ı süt t ük et i m i k o n u su n d a, t o p l u m u n si v i l t o p l u m k u r u l u şl ar ı t ar af ın d an sür ek l i b i l g i l en d i r i l m esi g er ek i y o r .“ çoğunlukla yaşamın ilk 2-4 yılında söz konusu olan ve büyüdükçe geçen ya da hafifleyen bir problem. İnek sütü allerjisi düzelene dek süt ve süt ürünleri verilmemeli ancak bunların yerini tutan özel mamalarla beslenme takviye edilmelidir. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 17 süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 18 18 Sayfa Ocak - Şubat 2011 suthattı Mevzuat Gıda denetim sistemi değişiyor Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kişisel tüketim amaçlı birincil üretim ile kişisel tüketim amacıyla hazırlanan gıdaları kapsam dışında tutuyor. n AB müzakereleri sürecinde 12. faslın açılması için 13 Haziran 2010 tarihinde çıkarılan 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”, 13 Aralık 2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Kanun; gıda, gıdayla temas eden madde ve malzeme ile yemlerin üretim, işleme ve dağıtımının tüm aşamalarını, bitki koruma ürünü ve veteriner tıbbi ürün kalıntıları ile diğer kalıntılar ve bulaşanların kontrollerini, salgın veya bulaşıcı hayvan hastalıkları, bitki ve bitkisel ürünlerdeki zararlı organizmalarla mücadeleyi, hayvanların refahını, zootekni konularını, veteriner sağlık ve bitki koruma ürünlerini, veteriner ve bitki sağlığı hizmetlerini, canlı hayvan ve ürünlerin ülkeye giriş ve çıkış işlemlerini ve bu konulara ilişkin resmi kontrolleri ve yaptırımları kapsıyor. Kanun; kişisel tüketim amaçlı birincil üretim ile kişisel tüketim amacıyla hazırlanan gıdaları kapsam dışında tutuyor, gıda ve yeme ilişkin ürünlerin üretim aşamasından, tüketiciye sunulmasına kadar geçen sürecin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca kontrol altına alınmasını içeriyor. Kanun’la 5179 Sayılı Gıda Kanunu, Yem, Hayvan Sağlığı ve Zabıtası, Zirai Mücadele ve Zirai Karantina, Hayvan Islahı Kanunları yürürlükten kalktı. Bundan sonra ne olacak? n Şimdi herkesin beklentisi, en kısa zamanda ikincil mevzuatların oluşturulması. Çünkü resmî kontrollerin yapılışı, laboratuvarların kuruluş ve çalışma esasları ile kontrol esaslarının Kanun’un yayımı tarihinden itibaren, diğer hususların ise Kanun’un yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde, yani 13.12.2010 tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmış. Ancak bu Kanun’da öngörülen yönetmeliklerin ise Kanun’un yayımı tarihinden -11.06.2010- itibaren en geç 18 ay içinde çıkarılacağı hükme bağlanmış. Bu bir çelişki. Bu çelişkiyi gidermek için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kanun ile ilgili bazı yönetmelikleri hazırlayarak 15 yönetmeliği kamuoyunun görüşüne açtı. Taslak aşamasındaki bu yönetmeliklerin üçü gıda (Gıda Hijyeni Yönetmeliği, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik, Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine İlişkin Yönetmelik), üçü yem ve sekizi bitki sağlığı ile ilgili. Bugüne kadar görüşe açılan yönetmeliklerden sadece biri laboratuvarlarla ilgili; Kontrol Laboratuvarlarının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yönetmelik. Daha hazırlanacak yönetmelikler olduğu gibi görüşe açılan taslaklarda da birinci görüşler alındıktan sonra gelinen son durumun ne olacağını sektör gerçekten çok merak ediyor. Çünkü mevcut sistem tümüyle değişiyor. UGK kararları n Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu 14.12.2010 günü yaptığı toplantıda; Türk Gıda Kodeksi Pirinç Tebliği, Gıda Maddelerinde Bulunmasına İzin Verilen Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ ve Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcıların Saflık Kriterleri Tebliği’nin yeniden düzenlenerek yayınlanmasına karar verdi. Toplantıda ayrıca, gıdalarda kullanılan tatlandırıcılara ilişkin AB mevzuatının 2009 / 163 / EC sayılı değişikliğine istinaden hazırlanan “Türk Gıda Kodeksi − Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcılar Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ” taslağı da görüşüldü. Toplantı sonucunda Tebliğ’in yayıma gönderilmesine karar verildi. “Türk Gıda Kodeksi - Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliği’nde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ” taslağı için Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nın sonuçlarının beklenmesi ve bu sonuçlara göre taslağın yeniden değerlendirilmesi karara bağlandı. Devam formüllerinde ise AB Komisyonu’ndan gelen görüş ve Sağlık Bakanlığı’nın görüşleri de dikkate alınarak bu ürünlerde aroma kullanımına izin verilmemesi kararlaştırılırdı. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 19 suthattı Ocak - Şubat 2011 Sayfa Çiftlik Çiftlikhattı: Yaprak Çiftliği – Burhaniy e / Balıkesir Görüş: Ülkü Karakuş - Sağlıklı hayvan, sağlıklı süt, sağlıklı ürün Onay bekliyoruz Türkiy e Yem Sanay icileri Birliği Başkanı n Üretim yetersizliği nedeni ile ithal etmek zorunda olduğumuz soya ve soya küspesinin neredeyse tamamı; mısır ve mısır türevleri, DDGS ve kanola küspesi gibi ham maddelerimizin ise bir kısmı GDO’lu olma ihtimali yüksek ürünler. Ülkemiz yem sanayisi yıllık 3 milyon ton GDO’lu olma ihtimali yüksek ürün ithal ediyor. 10 milyon tona yakın karma yem üretimimiz söz konusu. Bu nedenle GDO’lu ürünlerin yem üretimindeki payının %30 gibi ciddi bir oran teşkil ettiğini söyleyebilirim. anlıyoruz. Kapılar açılmadan önce arabamız steril su havuzundan geçiriliyor ve yağmurlama sistemiyle ilaçlanıyor... n Yaprak Çiftliği’nin Sahibi ve Genel Müdürü Şebnem Göker, Ankara Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü mezunu. Masanın öbür tarafına geçerek üretici olmayı tercih etmiş. İşinin başında ve her detaya hâkim. “Onların emekleri çok fazla” dediği çalışanlarının fotoğraflarının mutlaka kullanılmasını istiyor. Şebnem Hanım’a göre, üniversite hocalarının sahaya daha fazla inmesi ve sektörde daha fazla hanımın yer alması sektörün geleceği bakımından çok önemli. Hayvancılığa yatırım yapmanızın sebebi nedir? Türkiye’deki hayvancılığın doğru yapılanmadığını görerek, 1997’de eşim Erol Göker’le birlikte son derece amatör bir ruhla başladık. Türkiye’deki damızlık hayvan sayısının yetersiz ve var olan hayvanların sağlıksız olduğunu gördük. Bu işin bilimsellikten uzak olamayacağını düşünüyorduk. İşletmemizi sağlıklı hayvan, sağlıklı süt, sağlıklı ürün prensibine göre kurduk. Türkiye’de damızlık hayvan yetiştirme amacındaydık. AB onaylı işletme olmanın önemi nedir? AB onayı; işletmenizin hayvan refahından hijyene, çalışanların güvenliğinden kayıt sistemine ve kaliteli süt üretimine kadar AB standartlarında; hayvan sağlığı ile birlikte insan sağlığına da önem veren bir işletme olduğunu gösteriyor. Süt fiyatlarına gelirsek… Şu an iyi ancak gelecek için pek iyi gözükmüyor. Teşviklerden dolayı Türkiye’ye çok sayıda hayvan girişi oldu. Sütün miktarı artacaktır. Buna paralel olarak tüketim artmazsa sıkıntı olur. Fiyat konusunda 2008 döneminde çok büyük düşüşler yaşandı, o sırada insanlar bakamadıkları için dişi hayvanları kestiler. Bugünkü anaç hayvan sıkıntısının temeli iki sene öncesine dayanıyor. Sonrasında fiyatlar düzeldi, hatta gereksiz arttı. Anormal düşüşe karşı tepkiliysem, anormal artışa da tepkiliyim. Sektörün en önemli sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir? Süt üreticisi açısından en önemli problem, kaliteli ürünün değerini bulmaması. İkincisi, ham maddelerin fiyatının çok yüksek ve tutarsız olması. Yemde olduğu gibi. En büyük giderlerden birisi de elektrik. Her şeyiniz elektrikle çalışıyor. Devlet; tavukçuluk, balıkçılık ve deve kuşu üretiminde %50 indirim veriyor ama bizim gibi işletmelere sanayi elektriği tanımlıyor. Bu noktada, “AB Onaylı” kıstası getirililirse arîlik de teşvik edilmiş olur. Sektörde kalifiye eleman sıkıntısından da söz ediliyor. Çiftlik veteriner hekimliği, sahadakinden çok farklı. Üniversitelerde koruyucu hekimlik yeteri kadar öğretilmiyor. Öğrencilere, çiftlikte yetişen ve sürekli izlenen hayvanlara yönelik bilgiler yeni yeni aktarılır hale geldi. Hocalar sahaya daha fazla inerek sürü yönetiminin nasıl olacağını öğretmeliler. Ayrıca mevcut ziraat mühendisleri ve zooteknistler beslenme ve sürü yönetimi konusunda yetersiz. Ara eleman sıkıntısını gidermek için meslek okullarına ihtiyaç var. Embriyo transferinden ilk hayvanımız 2004’da doğdu. Şu anda embriyo transferinden doğmuş 18 dişimiz var. Egevet Hayvancılık’ın elinde ise 3 tane erkek var ve spermleri satılıyor. Egevet, Amerika’ya kan gönderiyor; kanda genomik değerlerine bakılıyor. En iyileri bizde doğan embiyolar oldu. Yeni boğa seçerken morfolojik sınıflandırma ve 8 kuşağa kadar aile yakınlığına da bakıyoruz. Dünyanın en iyi 100 boğası içinden 1015 boğa seçiyoruz ve spermleri dişilere suni tohumlama olarak uygulanıyor. Y ap r ak çi f t l i ği 2007‘d en b er i ar îl i k b el g esi n e sah i p . 2010’d a d a 1 n u m ar al ı ser t i f i k a i l e “A B o n ay l ı çi f t l i k ” st at üsü k az an m ış. 2006’d a BM Gıd a v e T ar ım Ör g üt ü (FA O )’n ün v er d i ği Y en i Y at ır ım Öd ül ü’n ün d e sah i b i . T ür k i y e’d ek i 1. l ak t asy o n v er i m sır al am asın d a 2008’i n b i r i n ci si Y ap r ak Çi f t l i ği ’n d en ... Çi f t l i k t e şu an d a 500 sağm al v ar , 2012 h ed ef i i se 650 sağm al . Bi r h ay v an d an 305 g ün d e el d e ed i l en süt o r t al am ası 10- 10,5 t o n , h ed ef 2012’y e k ad ar 11,5- 12 t o n a çık m ak . O r t al am al ar T ür k i y e’d e 7- 7,5, A BD ’d e 11,5, A v r u p a’d a i se 10,5 t o n . 2012’d e d am ız l ık d üv e sat ışın ın b aşl at ıl m ası v e y ıl d a 100- 120 d üv e sat ışı p l an l an ıy o r . değerlendirmeleri yapılarak onaylanmış 3 soya geninin ithal izni için başvuruda bulunduk. Biyogüvenlik Kurulu değerlendirmelerinden olumlu sonuçlar Bu nedenle sektörümüz, Biyogüvenlik Kanunu ve ilgili yönetmeliklerin, işlevsel ve AB mevzuatlarına uygun olarak çıkarılması gerekliliğini savundu. çıkacağını düşünüyoruz.” Biyogüvenlik Kanunu ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’le sektörümüzde GDO’lu ürünler konusunda bir takım belirsizlikler ortaya çıktı, gen sahipleri ve ithalatçılar başvuruda bulunmadı ve onaylanan bir gen olmadığı için de GDO’lu ürünlerin ithalatı dolaylı olarak yasaklandı. Hayvancılığımızın içinde bulunduğu durumun daha da zorlaşmaması için AB’de daha önce onaylanan ve kullanılan genlerin, ülkemizde de bir an önce onaylanması, ithalatına ve kullanımına izin verilmesi gerekiyor. Yaşanan bu sıkıntının aşılması için ithal izni verilmesi amacıyla soya genleri için başvuruda bulunduk. Bu genler, AB’de risk değerlendirmeleri yapılarak onaylanmış genler. Dolayısıyla komitelerin değerlendirmelerinde de olumlu sonuçlar çıkacağını düşünüyoruz. Ülkü Karakuş Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Mehmet Alkan güven tazeledi n Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin 44. Büyük Kongre’si 27 – 28 Kasım tarihlerinde gerçekleştirildi. Kongre yoğun katılım ile gerçekleştirilirken başkanlığa, yeniden Mehmet Alkan seçildi. Damızlık konusu en önemli sorunumuz aslında. “AB’de risk Görüş Daha girişte farklı bir işletmeye geldiğimizi 19 Kongre’nin açılış konuşmasını yapan Mehmet Alkan, katılımcılara teşekkür ettikten sonra veteriner hekimlerin karşılaştıkları sorunlara, ülke hayvancılığının içinde olduğu koşullara, gıda güvenliği konusunda yaşanan zaaflara, yasal düzenlemelerdeki eksikliklere değinerek veteriner hekimlerin bu konularda yapabileceklerini katılımcılarla paylaştı. Alkan, veteriner hekimlerin dünya ve ülke gerçekleri ile bilimsel temellere dayanmaları gerektiğini ifade etti. 22 Mayıs’ta Dünya Veterinerler Birliği’nin Paris’te yapılan olağanüstü toplantısında yapılan oylama sonucu, Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin müracaatının oybirliği ile kabul edildiğini ve Birliğin Genel Kurul’unun 2015 yılı Eylül ayında İstanbul’da yapılmasının planlandığını kaydeden Alkan, organizasyon için çalışmaların bir an önce başlatılacağını ifade etti. Büyük Kongre’nin ardından 4 Aralık’ta yapılan Yönetim Kurulu Toplantısı’nda ise Merkez Konseyi Yönetimi belirlendi. Yeni Yönetim; Dr. Mehmet Alkan, Dr. Nahit Yazıcıoğlu, Ali Koç, Talat Gözet, Dr. Sinan Aktaş, Prof. Dr. Arif Altıntaş ve Prof. Dr. Ender Yarsan’dan oluşuyor. süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 20 20 Sayfa İrlanda emisyonlarını %20 azaltacak İrlanda Tarım ve Gıda Araştırma Kurumu, süt üretimine paralel olarak artan sera gazı emisyonlarının azaltılması için yürüttüğü çalışmalarla otlamadan kaynaklanan süt kuru maddesi başına metan yoğunluğunu optimize etmeyi hedefliyor. n İrlanda, 2020 yılına kadar ulusal sera gazı emisyonu seviyesini %20 azaltarak, 1990 yılındaki seviyesini yakalama konusunda kararlı. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik hedefler ile paralel biçimde artan süt üretimi, İrlanda süt endüstrisi için önemli bir sorun teşkil ediyor. İrlanda Tarım ve Gıda Araştırma Kurumu (Teagasc), süt üretiminde metan gazı emisyonu yoğunluğunu azaltmak için Teagasc Hayvan ve Mera Araştırma ve Inovasyon Merkezi bünyesinde 2008’den bu yana konu ile ilgili araştırmalar yürütüyor. 2018 yılına kadar üretilen 1 kg süt kuru maddesi için şimdiki 16.06 kg’lık ortalama değere karşın, 13.53 kg karbondioksit eş değeri sera gazı emisyonu oluşturan bir endüstri hedefleniyor. Ayrıca üç farklı ırk üzerinde (Holstein-Friesian, Jersey ve Holstein Friesian-Jersey melezi) yapılan verim kıyaslaması çalışmasına da devam ediliyor. Araştırmanın nihai amacı; beslenme, mera yönetimi ve inek genotipleri gibi mevcut kaynaklara uygulanabilir stratejilerin yönetimini geliştirmek ve otlamadan kaynaklanan süt kuru maddesi başına metan yoğunluğunu optimize etmek. 2018 y ıl ı h ed ef i İr l an d a, 2018 y ıl ın a k ad ar ür et i l en h er 1 k g süt k u r u m ad d esi i çi n 13.53 k g k ar b o n d i o k si t eş d eğer i ser a g az ı em i sy o n u o l u şt u r an b i r en d üst r i h ed ef l i y o r . Bu h ed ef e u l aşm ak i çi n üç ır k ın (Jer sey , H o l st ei n - Fr i esi an v e H o l st ei n Fr i esi an - Jer sey m el ez i ) v er i m k ıy asl am ası çal ışm al ar ı d ev am ed i y o r . Geri kazanım yaygınlaşıyor n Gelecek nesillere karşı sorumluluğunu yerine getirmek için “Bir İhtimal Daha Var” sloganı ile yola çıkan Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TÜKÇEV), tüketicilere hak ve sorumluluklarına dair farkındalık kazandırmak amacıyla verdiği eğitim faaliyetlerine devam ediyor. TÜKÇEV, “Ambalaj Atıklarını Kaynağında Ayrı Toplama Projesi” ile Antalya Finike, Adana Çukurova ve Ankara Polatlı belediyeleriyle eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdi. Bu çalışmalarla TÜKÇEV, 6440 konut ve 1808 işyerine ulaşarak 24.628 kişiye ve 23.514 öğrenciye eğitim verdi. Finike’de gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda atık üreticilerinin tamamı projeye katılırken, ilçenin belirli bölgelerine 10 tane konteynır ve sosyal alanlara 200 tane kumbara konuldu. Ocak - Şubat 2011 suthattı Çevre Sürdürülebilir bir yaşam Unilever, sadece kendi faaliyetlerinden değil tedarikçilerden ve tüketicilerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını, su kullanımını ve atık üretimini yarıya düşürmeyi planlıyor. n Dünyanın önde gelen hızlı tüketim ürünleri firması Unilever, büyüme hedefini ikiye katlarken çevreye etkilerini yarıya indirmeyi planlıyor. Firma bu doğrultuda hazırladığı “Sürdürülebilir Yaşam Planı”nı kamuoyuyla paylaştı. Unilever CEO’su Paul Polman, büyümek için iddialı planları olduğunu ancak bu planlar arasında “her ne pahasına olursa olsun” büyümek olmadığını aktardı. Dünyanın doğal kaynaklarını tüketmeden iş yapmanın yeni yollarının bulunması gerektiğini ifade eden Polman, çevresel etkilerini azaltmayı ve markaları aracığıyla daha fazla Bu say f a toplumsal değer yaratmayı hedeflediklerini söyledi. Unilever ürünlerinin yaşam döngülerinde sera gazı emisyonlarının üçte ikisinden fazlası ve kullanılan suyun yarısı tüketicilerden kaynaklanıyor. Bu nedenle firma, tedarikçilerden ve tüketicilerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını, su kullanımını ve atık üretimini yarıya düşürmeyi planlıyor. Pınar’dan %30’luk tasarruf Yaşar Gıda Grubu ya da en çok bilinen adıyla Pınar Grubu son beş yılda enerji tasarrufu sağlayan makine, arıtma tesisi gibi alanlarda toplam 6,25 milyon lira yatırım yaptı. n Yeşil ve çevreci bir ekonominin, Türkiye’nin geleceği için vazgeçilmez olduğuna ve sürdürülebilir bir kalkınma için gerekliğine inanan Grup, faaliyetlerini sürdürürken mevcut iş ve çevre yasalarına uygun davranmayı zorunluluk olarak görüyor. Ayrıca bilinen en iyi uygulama örneklerinin esas alınmasında BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (KİS) önemli bir referans olarak kabul ediliyor. Buradan hareketle Pınar Grubu 2007 yılında imzaladığı KİS’in en önemli çıktılarından birisi olan 2009 KİS İlerleme Bildirimi’ni hazırlayarak hissedarlarıyla paylaştı. malzeme ve teknoloji kullanılmasına özen gösteriliyor ve geri dönüştürülebilen ambalajlar tercih ediliyor. Böylece şirket piyasaya sunduğu ambalajları geri toplatabiliyor. Grup şirketlerinden Pınar Süt ve Pınar Et, geçen yıl piyasaya sürdüğü ambalajların yüzde 36’sını toplatarak geri kazanımını sağladı. Grup, yeni yatırımlar çerçevesinde Eskişehir süt fabrikasında kapasite arttırma kapsamında tamamı çevreci teknolojiyle çalışan en modern makine parkurunu oluşturdu. Bu yolla fabrikada enerji tüketimi yüzde 30 daha düşük olacak. Ürün geliştirilmesi ve üretilmesinde, grubun küresel sorumluluk yaklaşımının yansıtılmasına dikkat ediliyor. Bunun yanı sıra tasarlanan yeni ürünlerde çevre dostu Pınar Grubu son beş yılda enerji tasarrufu sağlayan makine, arıtma tesisi ve atık su kullanımı yatırımı gibi alanlarda ise toplam 6,25 milyon lira yatırım yaptı. Yeni İklim Sözleşmesi Cop17’de n İklim Değişikliği ile mücadelede uluslararası düzeyde yapılacak faaliyetlere ilişkin görüşmelerin yapıldığı 16. Taraflar Konferansı (COP 16), 29 Kasım - 10 Aralık tarihlerinde Meksika’nın Cancun kentinde gerçekleştirildi. İklim değişikliğiyle mücadelenin ancak küresel iş birliğiyle başarılabileceğinin vurgulandığı Konferans’a, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile Kyoto Protokolü’ne üye 194 ülkenin resmi temsilcilerinin yanı sıra ekonomi ve iş dünyası temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ile uluslararası kurum ve organizasyonların temsilcileri ile çok sayıda basın mensubu katıldı. Toplantılara ülkemizi temsilen Bakanlık, Müsteşarlık temsilcilerinin yanı sıra üniversitelerden 88 kişilik bir heyetle katılım sağlandı. M ek si k a D ev l et Başk an ı Fel i p e Cal d er ón H i n o j o sa CO P 16 k ap sam ın d a y ap ıl an p ay d aşl ar t o p l an t ısın d a b i r k o n u şm a y ap t ı. Yoksul ülkeleri desteklemek için kurulması kararlaştırılan “Yeşil İklim Fonu”na yılda 100 milyar dolar aktarılacak. Ayrıca Konferans’ta temiz enerji teknolojilerinin destekleneceği belirtildi. Ancak anlaşma, Kyoto Protokolü’nün uzatılması yönünde bir taahhüdü kapsamıyor. Yeni bir iklim sözleşmesi ise 2011 yılında Güney Afrika’nın Durban şehrinde gerçekleştirilecek COP17’ye kaldı. k at k ıl ar ıy l a h az ır l an m ışt ır
Benzer belgeler
süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, F...
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, F...