süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Transkript
süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 1 suthattı İki ay da bir y ay ımlanır w w w .suthatti.com.tr Yerli hayvana destek İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2011 yılındaki üretimden net satışlara göre hazırladığı Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu listesinde, süt sektörünün önde gelen 13 firması yer aldı. TÜBİTAK, “Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Projeleri Destekleme Programı” kapsamında, uygun görülen tarım ve gıda projelerine 2 ile 4 milyon lira hibe desteği sağlayacak. S.18 “Sütte fiyat istikrarı korunmalı” Röportaj ABD’de yaşanan kuraklığın yem maddeleri üretiminde neden olduğu düşüş, fiyat artışlarına yol açtı. 2008 benzeri bir gıda krizi dillendirilmeye başlandı. Ülke olarak gerekli önlemleri alalım ama kriz çığırtkanlarına ve spekülatörlere de fırsat vermeyelim. El birliğiyle bu sıkıntıyı da aşacağımıza eminim. Yeter ki; üretici, sanayici ve kamu kesimi olarak istikrar konusundaki kararlılığımızı koruyalım. Ey lül - Ekim 2012 Sektörün b üy ükleri d ev ler lig in d e S.6 Başkan’ın kaleminden Sayı: 12 Sayfa 2 Ayhan Birim Beyaz köşe Yem ham maddeleri ile hububat üretimindeki düşüş ve yaşanan fiyat artışları nedeniyle yem, beyaz et, kırmızı et ve sütte bir belirsizlik süreci hakim. Bakanlık önlem almaya başladı, yeterli olacak mı göreceğiz. Bence işe ‘her türlü spekülasyondan kaçınmak’la başlamak yerinde olacaktır. Böylece daha sağlıklı tedbirler alabilir ve Atlantik’in iki yakasındaki gelişmelerden daha az etkileniriz. Sayfa 4 Mertçe Yemdeki artışın hayvansal ürün fiyatlarındaki artışı tetikleyeceği ifade edilmektedir. Sanayiciler bu durumdan rahatsız. Artık süt fiyatlarının artıp azalmasını konuşmak istemiyor. Çünkü sanayici fiyat değişikliklerinden dolayı maliyet analizi, arzdaki değişikliklerden dolayı da yeterli üretim yapamamaktadır. “Süt ve Süt Ürünleri Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanarak acil olarak uygulamaya konulmalıdır. Sayfa 10 Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. Yön. Krl. Bşk. “Süt ve Süt Ürünleri n Sütte zaten mevsimsel olarak görülen üretim düşüşüne bu yıl bir de kuraklık nedeniyle fiyat artışlarıyla yemde yaşanan sıkıntı eklendi. Zor durumdaki besicinin, sağmal ineklerini kesimhaneye yollaması ihtimali düşündürüyor. Süt ve orta vadede kırmızı et sektörlerini zora sokacak sıkıntılara karşı önlemler devreye alınırken, dünyada da karamsarlık hakim. Uzmanlara göre yeni bir gıda krizi kapıda… Olumsuzlukları tetikleyen ABD’deki kuraklık oldu. 1950’li yıllardan bu yana en kurak yazın yaşandığı ABD’de 48 eyaletin %63’ü genişliğindeki alan kuraklıktan etkilendi. yon ton olan soya fasulyesi rekoltesinin ise bu yıl 200 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Dünya arpa üretimindeki düşüş beklentisi ise 3 milyon ton. Dünyanın tahıl deposundaki üretim düşüşü nedeniyle geçen yıl 695 milyon ton olan dünya buğday üretiminin 662 milyon ton, 2011’de 874 milyon ton olan mısır üretiminin ise 864 milyon ton düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl 250 mil- ASÜD Başkanı Harun Çallı, kuraklığın etkisinin sınırlı kalacağını söylerken, ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert, USK çatısı altında sütte sağlanan fiyat istikrarının korunması gerektiğinin altını çizdi. S.8 sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretimi, ancak ileri bir teknoloji ve ciddi bir vizyonla sağlanabilir.” Sayfa 3 “Okul Sütü arza bağlı” Süt tozu üretimine destek Sinerji Sektörümüzü ilgilendiren konularda hızla değişen gündemi yakalamakta İcra Kurulu’muzun çalışmaları büyük önem kazanıyor. Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörünü en geniş anlamda temsil gücüne sahip ASÜD’ün İcra Kurulu olarak, sorumluluğumuzun farkındayız. İnanıyorum ki, İcra Kurulu olarak alacağımız kararlarla, sektörümüzün her geçen gün gelişip, güçlenmesine büyük katkı yapacağız. Sayfa 11 sektöründe kaliteli, n Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, çiğ sütün değerlendirilmesi amacıyla bu yıl da süt tozu üretimine destek verecek. Belirli dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, ülke süt üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına alınması ve çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracat yapan imalatçı, imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun tamamının yurt içinde üretilmesine yönelik süt tozu üretiminin desteklenmesine ilişkin, “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Uygulama Esasları Tebliği”, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Ulusal Süt Konseyi’ne üye süt tozu üreten veya ürettiren işletmeciye, süt tozunu kendi işletmesinde kullanmak veya belgelendirerek satmak şartıyla ton başına ödeme yapılacak. S.10 n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, “Yeniden Yapılanma, Yeni Logo, Kurumsal Kimlik ve Yeni WEB Sayfası” tanıtım toplantısı, sivil toplum örgütleri, sektör temsilcileri, bürokratlar ve basın kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da yapıldı. Toplantıda bakanlığının yeni kurumsal kimliğini tanıtan Bakan Eker, Okul Sütü Projesi’ne ilişkin de açıklamalarda bulundu. Okul Sütü Projesi’nin ilk başta spekülatif haberlerle baltalanmaya çalışıldığını anımsatan Eker, “Bir doktorun ‘gıda zehirlenmesi’ teşhisi koyduğu tek bir öğrenci bile yok” dedi. Proje kapsamında 7.2 milyon öğrenciye yaklaşık 130 milyon kutu süt dağıttıklarını dile getiren Eker, “Arzın fazla olduğu dönemlerde projeyi hayata geçirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu. S.10 Ayran standardı için Batum buluşması n Türkiye’nin dünya için ayran standardını belirlemesinde yeni randevu Gürcistan’ın Batum kentinde. 25-28 Eylül 2012 tarihlerinde Batum’da düzenlenecek Avrupa Bölgesi Koordinasyon Komitesi toplantısı öncesinde Gıda, Ta- rım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ülke görüşü, FAO aracılığıyla üye ülkelere iletildi. Türkiye’nin belirlediği ayran bölgesel standardında nihai kararı, Dünya Kodeks Alimentarius Komisyonu verecek. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 2 2 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Sektör Ba ş k a n ’ ı n kalem in d en Harun Çallı İstikrar… ünümüzde öne çıkan kavramlardan birisi olan sürdürülebilirlik, sektörümüz için bugünlerde daha bir önem kazandı. Sürdürülebilir üretim için kaliteli süt arzının devamı, biz sanayiciler için çok önemli. Çünkü ancak bu sayede tüketicilere kaliteli, sağlıklı ve güvenilir ürünlerimizi kesintisiz sunmaya devam edebiliriz. G Son dönemde sektör olarak üretimde kullandığımız sütün teminini olumsuz etkileyebilecek gelişmelere şahit oluyoruz. ABD’de yaşanan kuraklık hububat üretimini, daha önemlisi mısır ve soya üretimini vurdu. Soyadaki düşüş, hayvansal üretimi, dolayısıyla gıdayı etkileyecek. Düşen üretimle birlikte tarımsal emtia fiyatlarında görülen artış, 2008 benzeri yeni bir gıda krizi endişesini de gündeme taşıdı. Ancak bize göre en azından şimdilik 2008 benzeri bir gıda krizinden söz etmek için erken. 2008 krizine yol açan dünyanın birçok bölgesinde yaşanan kuraklıktı. Bu nedenle, kriz spekülatörlerine meydanı bırakmamak gerek. Gelgelelim; özellikle süt ve süt ürünleri sektörü olarak önemli bir noktayı gözden kaçırmamalıyız. Yem ham maddelerinin başında gelen soyadaki sıkıntı, bizi çok yakından ilgilendiriyor. Soyada net ithalatçı ülkeyiz. Her yıl 2 milyon tona yakın ithalatımızın olduğu soyadaki fiyat artışları, besicileri zora sokacak düzeyde. Kaba yem maddeleri ve samanda dahi gözlenen fiyat artışları nedeniyle sıkıntıya düşen besicilerimizin hayvanlarını gözden çıkarmaları en kötüsü olacaktır. Hele hele sağmal ineklerin ve düvelerin kesime yollanması, yavru alınamaması dolayısıyla hayvancılığımızın geleceğini karartacaktır. Dolayısıyla kriz çığırtkanlarına, spekülatörlere fırsat vermeyeceğiz; ama sıkıntıyı da görmezden gelmeyeceğiz, gerekli önlemleri alacağız. Sevindirici olan şu ki, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mız kimi önlemleri yürürlüğe koydu bile. Her şeyin başının üretim olduğunu, üretimde sürdürülebilirliğin en önemli koşul olduğunu aklımızdan bir an dahi çıkarmadan el birliğiyle bu sıkıntıyı da aşacağımıza eminim. Yeter ki, üretici, sanayici ve kamu kesimi olarak istikrar konusundaki kararlılığımızı koruyalım. A n a h ed ef ; i st i k r ar ın k o r u n m ası Y em d ek i sık ın t ı d o l ay ısıy l a h ay v an sal ür et i m d e y aşan acak d üşüşün g ıd a k r i z i n e d ön üşm esi t eh l i k esi şi m d i l i k u z ak g ör ün üy o r . Teksüt’e “Yetkinlik 2012” ödülü n Doğallığın ve lezzetin adı Teksüt, Sürülebilir Taze Peynir ambalajıyla “Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması”nda, iki farklı kategoride Yetkinlik 2012 ödülünün sahibi oldu. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda Teksüt, Sürülebilir Taze Peynir ambalajıyla Yetkinlik 2012 ödülüne layık görüldü. Teksüt Sürülebilir Taze Peynir’in özgün çizgiler taşıyan ambalajı, Grafik Tasarımı ve Ambalaj Malzemeleri kategorilerinde ödül aldı. Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda başvurular çeşitli kriterlere göre değerlendiriliyor. Üretim kalitesi, satış görünümü cazibesi, özgün yapısal özellik, kullanılan malzeme ve maliyet ekonomisi, içerdiği ürünü koruma ve saklama yeterliliği ve başarısı, ambalajın biçiminin yeni, özgün, farklı ve ilgi çekici olması, nihai satış noktalarında başarılı sergilenmeye uygunluk, çevreye duyarlılık ve geri kazanım olanaklarındaki başarı kriterler arasında yer alıyor. Algida, “Dört mevsim dondurma” diyor n Türkiye’de dondurma tüketimini 22 yılda 13 kat arttırmayı başaran Algida, dondurmanın bir yaz yiyeceği olduğu algısını kırmaya yönelik adımlar atmaya devam ediyor. Algida’nın Eylül ve Ekim aylarına özel uygun fiyatlar ve promosyonları yaz mutluluğunu diğer mevsimlere de yayacak. “Mutluluğu 4 Mevsim Paylaş” sloganıyla, yaz aylarından sonra Eylül ve Ekim aylarında da Türkiye’nin dört bir köşesine yayılan Algida dolapları, birbirinden lezzetli ürünlerle doldurulacak. Dondurma sezonunu dört mevsime yayan Algida ürünlerinin Eylül ve Ekim aylarına özel fiyatları ve devam eden promosyonları dondurma se- verlere yaz mutluluğu yaşatmaya devam edecek. Bu arada Algida’nın ev tipi dondurmanın yenilikçi ve öncü markası Carte d’Or, 29 ülkenin katılımıyla gerçekleşen Sial d’Or – Altın Sial Ödülleri’nin ülke kategorisinde birinci oldu. Yarışmanın Tatlı Dondurulmuş Ürünler Kategorisi’nin galibi olan Carte d’Or Maraş Usulü Kesme Dondurma, Türkiye’nin en başarılı ürünü seçildi. Sial d’Or ödülleri için 29 ülkeden gelen jüri üyeleri 9-10 Mayıs 2012 tarihlerinde Kanada’nın Montreal kentinde yaptıkları toplantıda, ürün kategorileri ve ülke ödülleri için birincileri belirledi. Carte d’Or, 29 ülkeden gelen ürünleri belli kriterler çerçevesinde inceleyerek, her kategoride bir ürüne ödül veren Sial d’Or - Altın Sial Ödülleri ülke kategorisinde birincilik elde etti. Türkiye’nin çok sevdiği geleneksel kesme dondurmayı endüstriyel formata taşıyan ilk ürün olan Carte d’Or Maraş Usulü Kesme Dondurma, dondurma satış noktalarında dikkatleri üzerine çeken göz alıcı ambalajı ve şık sunumuyla diğer ürünler arasında öne çıktı. En büyük ödül Global Sial d’Or için de oylama yapıldı, ancak kazanan 21 Ekim 2012 tarihinde Sial Fuarı sırasında açıklanacak. www.suthatti.com.tr İm t i y az Sah i b i v e So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü Red ak t ör Per ak en d e Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r Bet ül Y ıl m az b i l en Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına İl k n u r M en l i k [email protected] Gr af i k T asar ım Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n D r . İsm ai l M er t N az an M ar aş - İsm ai l H ak k ı Eser n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r Fo t o ğr af U l u sl ar ar ası İl i şk i l er Ci h an Bay d em i r i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e Gen el Y ay ın Y ön et m en i M eh m et A l i Çıt ak Bask ı T ar i h i : 28/08/2012 1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79 D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93 D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r . M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık , Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er . Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06 I SSN : 1309- 9442 W eb m ast er D an i el T r ao n A l i Er d em Ko cab at m az Melek Karaman - T o l g a Fed ak ar 0.312 284 77 78 d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r . Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et m eh m et al i @ co m ar t .co m .t r A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n , Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f . Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad . A l i Reşat Y ıl m az b i l en - i m en l i k @ co m ar t .co m .t r Y ay ın Ko o r d i n at ör ü Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i Reklam Rez erv asy o n [email protected] Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında, y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 3 suthattı Eylül - Ekim 2012 Sayfa Röportaj 3 Röportaj: Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri San. ve Tic. A .Ş. Yön. Kur. Bşk. A y han Birim “Gıda güvenliği ve kalite; birinci önceliğimiz” “Sektörde kaliteli, sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretimi ancak ileri bir teknoloji ve ciddi bir vizyonla sağlanabilir. Sektör, bunun farkında...” n Adını; ailenin ilk işi, sonra da lakabı olan bakkallıktan alıyor Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri Şirketi. “Soyadı kanunu çıkmadan önce aileler, sülaleler lakapları ile anılırdı.” diyen Ayhan Birim, şirketinin kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: “Rahmetli babamın sülalesi Bakkalbaşılar olarak yörede tanınırdı. Babam Hayrettin Birim, 1957 yılında Niğde’de bakkaliye işletmeciliğine, 1958 yılında da peynir üreticiliğine başlamış. O yıllarda yerleşik fabrikasyon bir düzen olmadığı için bölgemizde mevsimsel olarak Nisan, Mayıs, Haziran aylarında koyun sütünden peynir üretimi yapılırdı. 1983 yılı- na kadar mevsimlik olarak belde ve köylerde beyaz peynir, eski kaşar ve tulum peyniri üretimi yapmaktaydık. 1983’de Sazlıca Kasabası’nda küçük bir işletme kurarak inek sütüyle yılın 12 ayı üretime başladık. Niğde Organize Sanayi Bölgesi’nde 1991 yılında inşaatına başladığımız fabrikamız, 1992 yılında faaliyete geçti. 2008 yılında 5000 m2 kapalı alanda günlük 100 ton süt işleme kapasitesine ulaştık. Fabrikamızın bitişiğindeki arsaya, yurt dışından süt ve peynir altı suyu tozu üretimi için aldığımız tesisi kurarak, Mart 2012’de deneme üretimine, Mayıs ayı itibariyle de seri üretime başladık. Gıd a g üv en l i ği ön em l i Bak k al b aşıo ğl u Süt Ür ün l er i Şi r k et i ’n i n sah i b i A y h an Bi r i m , sek t ör d e g ıd a g üv en l i ği an l ay ışın ın y er l eşt i ği g ör üşün d e... “Son dönemlerde gerek Peynir, yoğurt ve ayran grubundaki ürünlerimizin çoğunu Bakkalbaşıoğlu markası ile bazı ürünlerimizi de Niğsüt ve Baksüt markalarıyla üretiyoruz. tışa sunulmaktadır. Ankara ve İstanbul’daki işyerlerimizin yanı sıra Samsun, Adana, Kayseri ve Nevşehir gibi birçok ilde ürünlerimiz bayi kanalıyla satılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda yeni ürünlerimizi piyasaya sunmayı hedefliyoruz.” Ürünlerimiz sadece Niğde’de değil, farklı bölge ve şehirlerde de sa- Ham madde temininde zorluk yaşıyor musunuz? kalitesinde gerçekten “Çiğ sütün tamamına yakın kısmını bölgemizden tedarik ediyoruz. İhtiyaç olduğu sürece çevre illerden de çiğ süt temini yapmaktayız. Anadolu’da genellikle hayvan doğumları bahara denk geldiği için özellikle Mart-Haziran döneminde ciddi bir süt artışı görülmekte, sonraki aylarda ise düşüş yaşanmaktadır. Geçmişte çiğ sütün soğuk zincir içinde tesislere ulaştırılması söz konusu değildi. Çözümü, bahar aylarında süt üretiminin olduğu bölgelerde geçici işletme olarak üretim yapmakta bulurduk.” Gıda güvenliği bakımından çiğ sütün kalitesi oldukça önemli. Bu konuda ve sektörde yaşanan ilerleme için neler söylersiniz? “Geçmiş yıllarda çiftlikler ve endüstriyel tesisler kurulmadığı için çiğ sütte kalite standardını tutturmak maalesef çok kolay değildi. Son 10 yıldır köyler ve beldelerde merkezler oluşturularak, sütün kısa sürede soğutma tanklarına depolanıp nakillerinin sağlanması, ürün kalitesine çok ciddi katkı sağlamıştır. Gıda güvenliği bilinci çiftlik sayısındaki artış gerek vatandaşların bilinçlenmesiyle çiğ sütün çok ciddi bir aşama kaydedilmiştir.” de bu süreçte sektörümüzde ciddi derecede artmıştır. Bunun firmalara getirilerinin çok büyük olduğunu düşünüyoruz. Ürünlerimizde birinci önceliğimiz olan kaliteyi koruyup, daha ileri seviyelere taşımak, en önemli hedefimizdir. Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörü, gelişen teknoloji sayesinde çok önemli bir boyuta ulaşmıştır. Sektörümüz kendini geliştiren firmalar sayesinde yurt dışı ile rekabette de önemli bir konuma gelmiştir. Eğer yabancı rakiplerimizle boy ölçüşecek durumda kalmak istiyorsak teknolojiden faydalanma konusunda çalışmaya devam etmeliyiz. Sektörde kaliteli, sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretimi ancak ileri bir teknoloji ve ciddi bir vizyonla sağlanabilir.” Ayhan Birim, kendisinin yönetiminde ikinci kuşak olarak yoluna devam eden Bakkalbaşıoğlu’nun geleceğinden umutlu. Birim, “Oğullarım üçüncü kuşak olarak işin başına geçecek.” diyor. N i ğd e O SB’d e ür et i m i n i sür d ür üy o r . Bak k al b aşıo ğl u , ür ün p o r t f öy ün e f ab r i k a ar sasın a k u r d u ğu t esi sl e süt t o z u v e p ey n i r al t ı su y u t o z u n u d a ek l ed i . süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 4 4 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Sektör Ülker Golf’ten Şok mağazalarına özel: İkram n Ülker Golf’ün satıldığı noktalar arasına yaklaşık bin 230 mağaza ve 236 bin metrekare satış alanıyla Türkiye’nin en büyük perakendecilerinden biri olan Şok da katıldı. Ülker Golf, Şok Mağazalarına özel İkram ürünleriyle tüketiciyle buluştu. Be y a z k ö ş e İlknur Menlik Atlantik’in iki yakası arasında Türkiye… on 56 yılın en sıcak yazı, Atlantik Okyanusu’nun öte yakasındaki Amerika Birleşik Devletleri’ni fena vurdu. Kuraklık en çok mısır ve soya fasulyesini etkiledi. Rekolte düştü, fiyatları yükselmeye başladı. Durum ciddi görünüyor; hatta öyle ki gelişmeler, Kasım ayında yapılacak olan Amerikan başkanlık seçimlerinin sonuçlarını bile etkileyebilir. Bunu gören başkan adaylarının, mısır tarlalarında çiftçilerin sorunlarını dinlerken çekilen fotoğrafları medyada yer almaya başladı. Henüz gıda fiyatlarına yansıyan bir hareketlilik olmasa da uzmanlar, ABD için asıl riskin 2013 yılı olduğunda birleşiyor. Tahminler, 2013’te gıda fiyatlarının ülkedeki enflasyonu 23 puan yükselteceği yönünde… S Latin Amerika’dan ise olumlu haberler geliyor. Brezilya’da soya fasulyesi, Arjantin’de ise mısır üretiminde tarihi rekor beklentisi hakim. Bu beklenti, emtia piyasalarındaki fiyat dalgalanmalarını dengelemeye yetecek mi, hep birlikte göreceğiz. Ancak Atlantik’in bu yakasında da durum ABD’den farklı değil. İspanya son yılların en kurak kışını yaşarken, birçok AB ülkesinde sıcaklıklar mevsim normallerinin çok üstünde seyretti. Fransa, İtalya ve Yunanistan en sıcak yazlarını yaşayan ülkelerden... Balkanlar’da Romanya, Slovenya, Bosna-Her- sek, daha doğuda Ukrayna ve Rusya, kısmen Çin ve Hindistan, kuraklıktan (ya da aşırı sıcaklardan) etkilenen ülkeler arasında. Bu tabloda çok önemli tarımsal emtialar var. Kuraklık söz konusu olduğunda ABD’de mısır ve soya, Atlantik’in bu yakasında ise ayçiçeği, buğday, arpa gibi ürünler konuşuluyor. Bu ürünler dünya gıda ve yem üretiminin vazgeçilmezleri... Global ekonomide büyüme yavaşladı, kırılganlık halen sürüyor. Bu ürünlerde meydana gelebilecek her türlü piyasa hareketi dünyayı özellikle de gelişmekte olan ülkeleri etkileyecektir. Ve Türkiye… Okyanusun iki kıyısındaki gelişmeler bizi fazlasıyla etkiliyor. Doğu ve güneydoğunun aşırı sıcaklardan nasibini aldığı bugünlerde bu etki daha fazla hissedilir hale geldi. Global gelişmelerin ilk yansıması, yem ham maddelerinde oldu. Soyadaki fiyat artışları nedeniyle yem pahalandı. Arpa ve buğdayda düşüş beklentisi nedeniyle saman fiyatları arttı. Şu an yem, beyaz et, kırmızı et ve sütte bir belirsizlik süreci hakim. Bence işe ‘her türlü spekülasyondan kaçınmakla başlamak’ yerinde olacaktır. Böylece daha sağlıklı tedbirler alabilir ve Atlantik’in iki yakasındaki gelişmelerden daha az etkileniriz. Sevgilerimle, Sık ın t ın ın k ay n ağı; k u r ak l ık A BD , A v r u p a, Bal k an l ar v e k ısm en d e o l sa Çi n v e H i n d i st an ’ı et k i l ey en k u r ak l ığın i l k y an sım ası y em h am m ad d el er i n d e g ör ül d ü. “Bizim tadımız, bizim dondurmamız” sloganıyla pazara girdiği 2003 yılından beri Türk tüketicisini kaliteli ve lezzetli paketli dondurma ürünleriyle buluşturan Ülker Golf, sahip olduğu geniş satış ağına Şok mağazalarını da ekledi. Şok mağazalarında satışa başlayan Ülker Golf; 11 çeşit bireysel ve 16 çeşit ev tipi ürün olmak üzere 2 27 değişik ürün çeşidi ile Şok mağazalarında yer alan Ülker Golf ün ev tipi ürünlerinin 11 çeşidini, Şok mağazalarına özel olarak ürettiği İkram markalı ürünler oluşturuyor. İkram, İkram Gold ve İkram Gold Dilimli Pasta Şok mağazalarındaki raflarda yerini aldı. Ülker Golf’ün Şok mağazalarında satılmaya başlanması hakkında açıklamalarda bulunan Ülker Golf Genel Müdürü Ender Buruk, “Bu ortaklık, oldukça geniş bir dağıtım ve satış ağına sahip Ülker Golf’ün, paketli dondurma pazarında hedeflediği liderliğe ulaşması için önemli bir adım.” dedi. Şok Genel Müdürü Mustafa Altındağ da, “Şok olarak hedefimiz, kaliteli ürünleri uygun fiyatlarla tüketicilerle buluşturmak. Ülker Golf’ün sattığımız ürünler arasında bulunması bu hedefimize paralel bir adım. Portföyümüzde Ülker Golf gibi markaların bulunması bizleri çok daha güçlü noktalara taşıyacaktır.” diye konuştu. Sütaş Aksaray’da kişi başına geliri 1400 lira artırdı n Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan başkanlığında, Kalkınma Bakanlığı İzleme, Değerlendirme ve Araştırma Dairesi Başkanı Kamil Taşçı ve Planlama Uzmanı Mehmet Emin Özsan’ın katılımıyla oluşan ekibin hazırladığı “Sütaş Aksaray Entegre Tesisleri Yatırımının Ekonomik Etki Analizi” raporu tamamlandı. Sütaş’ın, Aksaray ili ve çevresine sosyo-ekonomik etkilerinin ölçümlendiği rapora göre, Sütaş Orta Anadolu Sütçülük Projesi – Aksaray Entegre Tesisleri, 2011 yılında Aksaray’da kişi başına yıllık geliri ortalama 1400 lira artırdı. Aksaray ve çevre illerin ekonomisine 2011 yılında sağladığı 900 milyon lira katkı ile birlikte Sütaş Aksaray Tesisleri’nin kuruluşundan bugüne bölge ekonomisine katkısı 2,1 milyar liraya ulaştı. 1000 kişiye doğrudan, 17.000 kişiye dolaylı istih- A j a n d a Uluslararası etkinlikler: farklı ürün kategorisiyle dondurma severlere hitap ediyor. dam sağlayan Sütaş Grubu’nun Aksaray Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) içindeki payı 2011 yılında %14’e ulaştı. 2012-2020 döneminde Sütaş Grubunun bölge ekonomisine toplam 14,6 milyar lira katkıda bulunması ve Aksaray ekonomisi içerisindeki payının %20’ye kadar çıkması bekleniyor. Sütaş Aksaray tesislerinin tam kapasiteye ulaşması ile birlikte yılda 460 milyon litre süt, 200 bin ton yem, 1500 adet damızlık, 4500 kw/saat elektrik enerjisi üretileceği ve başta Aksaray olmak üzere bölgede yer alan 17 ilde yaşayanların gelirlerini etkileyecek sonuçların ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Sütaş Grubu Başkanı Muharrem Yılmaz, sütçülük faaliyetinin refahın geniş kitlelere yayılmasını sağladığına işaret ederek, Orta Ana- dolu Sütçülük Projesi’nin bölgesel kalkınma stratejilerinin güzel bir uygulama örneği olduğunu söyledi. Yılmaz, üniversite-sanayi işbirliğinin başarılı bir modeli ve aynı kaderi paylaşan üreticiler ile sanayinin ortak eseri olan tesislerin sürdürülebilir, bütünlüklü bir kalkınma etkisi yaratacağına yürekten inandığını kaydetti. Sütaş, süt hayvancılığı ve süt teknolojilerine yönelik eğitim çalışmalarını da desteklemeye devam ediyor. Sütaş’ın, Uludağ Üniversitesi ve Aksaray Üniversitesi ile sürdürdüğü iş birlikleri ile geçen yıl başlattığı “Sütaş Meslek Yüksek Okulu Bursu” ve “Sütaş Eğitimde Başarı Desteği Programı”ndan “Süt ve Besi Hayvancılığı Programı”, “Süt ve Ürünleri Teknolojisi Programı” ile “Laborant ve Veteriner Sağlık Programı”nı en yüksek puanla tercih eden öğrenciler yararlanabiliyor. Ey lül 2012 - Ekim 2013 •2012 Dünya Sütçülük Fuarı “Market Fresh”, 2-6 Ekim 2012, Madison, A BD • 9. Uluslararası Süt Genom Bilimi ve İnsan Sağlığı Sempozyumu, 8-10 Ekim 2012, W ag ening en, Hollanda • SIAL 2012, Uluslararası Gıda Fuarı, 21-25 Ekim 2012, Paris, Fransa • Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü 3. Evrensel Hayvan Sağlığı Yaklaşan IDF etkinlikleri:• IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape Tow n, Güney A frika • Ekim 2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • 10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 5-7 Ey lül 2012, Kony a • IPACK 2012 Konferansı, 6-8 Kasım 2012, Kuala Lumpur, Malezy a, IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013: 27. Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı, 6-9 Ey lül 2012, İstanbul • İstanbul Gıda-Tek 2012, 7. Gıda ve İçecek Teknolojileri, Gıda Güvenliği, Katkı ve Yardımcı Maddeler, Soğutma, Havalandırma, Depolama Sistemleri ve Lojistik Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul • 4. Animalexpo Hayvancılık Teknolojileri ve Süt Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İzmir • Avrasya Ambalaj 2012, 18. Uluslararası Ambalaj Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 5 süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 6 6 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Ekonomi Türkiye’de açık süt tüketimi düşüyor Rapora göre, bu tüketicilere ulaşma arayışındaki süt ve süt ürünleri işleyicileri için üç temel zorluk var. Sınırlı geliri olan tüketiciler için cazip, satın alınabilir ve ulaşılabilir ürünler üretilmesi, aynı zamanda düşük gelirli tüketicilerin alışveriş yaptığı uzak kırsal alanlarda ya da kalabalık şehirlerdeki küçük geleneksel satış yerlerine ulaşılması da gerekiyor. Endüstrinin düşük gelirli tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri geliştirmesinde, ambalajlamada ve işlemede inovasyon hayati öneme sahip. Süt sektörünün büyükleri devler liginde n İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) üretimden net satışlara göre Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu listesinde, süt sektörünün önde gelen 13 firması yer aldı. İSO Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklanan TÜPRAŞ’ın başı çektiği listedeki süt ürünleri firmalarının net satışlarının toplamı 7.6 milyar TL oldu. Listede süt ve süt ürünlerinin yanı sıra farklı gıdalar da üreten firma- Tetra Pak ambalajlı sıvı süt ürünleri talebinin 2011-2014 arası dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika öncülüğünde artacağını da açıkladı. Küresel ambalajlı sıvı süt ürünleri tüketiminin, sözkonusu dönemde %2,9 oranında artacağı tahmin ediliyor. n Tetra Pak tarafından yapılan bir araştırma; gelişmekte olan ülkelerdeki 2,7 milyar düşük gelirli tüketicinin, süt endüstrisi için bir sonraki önemli büyüme fırsatı olduğunu ortaya koydu. Küresel sütçülük endüstrisinde dünya genelindeki durumu ve eğilimleri takip eden Sütçülük Endeksi’ne (Dairy Index) göre, 2011 yılında 70 milyar litre olarak gerçekleşen düşük gelirli tüketicilerin tüketimi, 2012 yılında 80 milyar litreye yükselecek. Söz konusu tüketicilerin çoğunun, önümüzdeki yıllarda açık sütten ambalajlı süt tüketimine yönelmesi bekleniyor. Günlük 2 ila 8 dolar ile yaşayan düşük ge- lirli tüketiciler, ambalajlı sıvı süt ürünlerinin %38’ini tüketiyor. Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sütçülük endüstrisi için yarının başarısı, düşük gelirli bu tüketicilere ulaşmaktan geçiyor. Dünya nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan bu tüketiciler, daha varlıklı hale geliyor. Bugünün düşük gelirli tüketicileri, yarının orta sınıfı. Gelişmekte olan ülkelerdeki yeni jenerasyon süt ve süt ürünleri tüketicileri arasında müşteri bağlılığının geliştirilmesi, süt işleyicileri için büyük bir fırsattır.” Endeksteki Türkiye ile ilgili verilere gelince... Türkiye’de 20082011 yılları arasında sade süt tüketiminin yıllık ortalama %1, paketli sade süt tüketiminin ise %5 oranında büyüdüğü görülüyor. Aynı dönemde Türkiye’de açık süt tüketiminin ise %5 küçüldüğü kaydediliyor. Kişi başı süt tüketimi açık süt de dâhil edildiği zaman 24 litre olurken, sadece işlenmiş ve paketlenmiş süt tüketimine bakıldığında rakam 15 litreye geriliyor. Bu veriler ışığında Türkiye’de 2014 yılında işlenmiş süt tüketiminin ise 16 litreye çıkacağı öngörülüyor. Beşinci Tetra Pak Endeksi’nin tamamına www.tetrapak.com/dairyindex adresinden ulaşmak mümkün. Sıra Firmalar Üretimden Satışlar(TL) Marka 18 60 67 100 106 248 269 319 322 337 373 422 447 Unilever A k Gıda Sütaş Tat Konserve Pınar Süt Yörsan Gıda Dimes Gıda A y nes Gıda Mar Tüketim Mad. Natura Gıda A y taç Gıda A kova Süt ve Gıda Yörükoğlu Süt 2.391.104.773 1.050.044.175 969.129.044 664.903.993 643.945.727 312.251.191 289.009.639 249.126.831 246.181.677 235.394.891 206.561.212 186.599.447 174.919.654 A lg ida Ülker İçim Sütaş Sek Süt Pınar Yörsan Dimes A y nes Kay süt Ülker Golf A y taç A kova Yörükoğlu PepsiCo ABD’de yoğurt üretecek n Pepsi markasının sahibi PepsiCo şirketi, ürün yelpazesine yoğurdu da ekliyor. PepsiCo, ABD’de yoğurt üretimi konusunda Almanya sütçülük sektörünün önde gelen firmalarından Theo Müller ile anlaştı. New York’taki fabrikada yılda 5 bin kap yoğurt üretilecek. PepsiCo Global Araştırma ve Geliştirme Yöneticisi Dr. Mahmud Han, “ABD’deki tüketicilere çok geniş yelpazede ve marketlerde bulunan mevcut ürünlerden çok farklı lezzetler sunacağız.” dedi. A nahtar veriler * Küresel Sütçülük Zirvesi 2012 Kay nak: Rabobank Sıra Geçen y ıl sırası 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 4 3 5 7 6 8 9 12 10 11 13 14 19 18 17 -20 -- larla birlikte sadece süt ve süt ürünleri üreten firmalar da kendisine yer buldu. Ülker ve Yaşar Grubu, diğer gıda firmalarıyla da sanayi devleri listesinde birden fazla firmayla yer aldılar. Listedeki süt sektörü firmaları arasında ilk sırada Algida ile dondurma pazarında faaliyet gösteren Unilever var. 18. sıradaki Unilever’den sonra Ülker İçim ile sektörde faaliyet gösteren Ak Gıda 60. sırada, Sütaş ise 67. sırada yer aldı. Şirket Ülke 2011 Ciro (mily ar dolar) Nestlé Danone Lactalis Fonterra FrieslandCampina Dairy Farm. of America Dean Foods Arla Foods Kraft Foods Meiji Unilever Saputo DMK Sodiaal Yili Meng niu Bong rain Müller Schreiber Foods Land O’Lakes İsviçre Fransa Fransa Yeni Zelanda Hollanda Amerika Amerika Danimarka/İsveç Amerika Japony a Hollanda/Amerikan Kanada Almany a Fransa Çin Çin Fransa Almany a Amerika Amerika 25,9 19,5 18,8 15,7 13,4 13,0 11,7 10,3 7,7 7,4 7,2 6,9 6,4 6,1 5,8 5,8 5,5 4,6 4,5 4,3 süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 7 süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 8 8 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Kapak Düşen üretim, artan fiyatlar… Süt sektörü istikrar istiyor Sütte zaten mevsimsel olarak görülen üretim düşüşüne bu yıl bir de ABD’de yaşanan kuraklık nedeniyle yemde yaşanan sıkıntı eklendi. Yemdeki fiyat artışları nedeniyle besiciler zorda. Dünyada da karamsarlık hakim; kimi uzmanlara göre sıçrayacak fiyatlarla yeni bir gıda krizi kapıda… n İlk sinyal, dünyanın tarım deposu Amerika Birleşik Devletleri’nden geldi. ABD’de 1950’li yıllardan bu yana yaşanan en kurak yaz, hububat üretimini vurdu. ABD’de 48 eyaletin %63’ünü etkileyen kuraklıktan dolayı geçen yıl 695 milyon ton olan dünya buğday üretiminin bu yıl 662 milyon ton, 2011’de 874 milyon ton olan mısır üretiminin ise 864 milyon ton düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl 250 milyon ton olan soya fasulyesinde rekoltenin bu yıl 200 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Mısır ve soya fasulyesinde dünya tedarikinin neredeyse yarıya yakınını sağlayan ABD’deki gelişmeler, diğer ülkeleri de etkiliyor. Üretimde yaşanan olumsuzluklarla 2008 benzeri yeni bir gıda krizi yaşanmasından korkuluyor. Türkiye’de de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, yonca, fiğ, korunga gibi yem bitkilerinde rekolte düşüşüne ve dolayısıyla bu bitkilerin ve kaba yem fiyatlarının aşırı yükselmesine sebep oldu. Bu durum yakın geçmişi akla getirdi. 2007-2008 yıllarında yemin pahalı olması nedeniyle 1 milyon inek kesime gönderilmiş, yeni yavru doğmadığı için de 2009 ve 2010’da et krizi yaşanmıştı. 2008 krizi karıştırılmasın ile Gerek besiciler gerekse süt üreticilerini doğru- dan ilgilendiren yem fiyatlarındaki artışı değerlendiren Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı’ya göre, en büyük üretici olmasına rağmen ABD’deki kuraklığın etkileri sınırlı olacak. “ABD’de 50 yıldan bu yana en büyük kuraklık yaşansa da, bunu 2007/2008 gıda kriziyle karıştırmamak gerekiyor. Çünkü o zaman kuraklık dünyanın birçok bölgesinin yanı sıra ülkemizde de görülmüştü. Bugün kuraklık daha çok kuzey Amerika’da. Ülkemizde ise sadece kış şartlarından dolayı bazı yerlerde %10-15 oranında ürün kayıpları bulunmaktadır. Yazlık ve kışlık ekilişlerde herhangi bir sıkıntı bulunmuyor. Yalnız hayvan beslemenin en büyük ham maddesi olan soyada tamamen dışa bağımlıyız. Her yıl 2 milyon tona yakın soya ve soya ürünü ithal ediyoruz. Süt sektörü olarak soyadaki, dolayısıyla yem fiyatlarındaki artıştan dolayı süt hayvanı yetiştiricilerinin zarar görmesini istemiyoruz. Devletin bu konuda tedbir alması gerekir.” Sütte fiyat istikrarı korunmalı Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert de, bir benzeri 2008 yılında yaşanan kuraklık ve buna bağlı olarak global ölçekte mısır, soya ve ayçiçeği gibi yem bitkilerinde yaşanan fiyat artışlarının, et ve süt üreticilerini yakından ilgilendirdiğini söyledi. Süt hayvancılığında maliyeti %70 oranında yemin oluşturduğuna dikkat çeken Mert, Türkiye’nin mısır, soya fasulyesi ve ayçiçeği gibi ürünlerdeki fiyat artışlarından etkileneceğini kaydetti. “Yıllık yaklaşık 400 bin ton civarında mısır ve 1,5 milyon ton soya fasulyesi ithalatımız var” diyen ASÜD Genel Sekreteri Mert, ithalatçı konumunda olduğumuz bu ürünlerin yanı sıra kesif yemde %20, samanda bile %400’e yakın artış olduğunu vurguladı. Piyasalardaki hareketlenmenin süt fiyatlarını yeniden gündeme taşıdığına dikkat çeken Mert, Ulusal Süt Konseyi’ndeki toplantılarda; 1 litre çiğ süt fiyatının 1 Temmuz - 30 Eylül 2012 tarihleri arasında 0,80 TL; 1 Ekim 2012 - 31 Mart 2013 tarihleri arasında ise 0,86 TL olarak uygulanmasının kararlaştırıldığını anımsattı. Mert, sütte fiyat istikrarının korunması için tüm taraflar- Y en i b i r g ıd a k r i z i m i ? Öz el l i k l e y em san ay i açısın d an so n d er ece ön em l i o l an m ısır v e so y a f asu l y esi r ek o l t el er i n d e d üşüş b ek l en t i si , b u ür ün l er i n g l o b al p i y asal ar d ak i f i y at l ar ın ı r ek o r d üz ey d e ar t t ır d ı. ca gerekli çabanın gösterilmesi gerektiğini kaydetti. “Spekülasyonlardan kaçınmalı, ancak sütte sağladığımız fiyat istikrarını korumaya yönelik tedbirleri de bir an önce almalıyız.” mesajı veren Mert, aksi takdirde süt fiyatlarının artış eğilimine girebileceğini, bunun da üretici, sanayici ve tüketiciyi, dolayısıyla ülke ekonomisini etkileyecek bir unsur haline dönüşebileceğini kaydetti. Dr. Mert, şöyle devam etti: “Sanayicinin çiğ süt fiyatlarını düşürmek gibi bir çabası bulunmamaktadır. Her zaman söylüyoruz; fiyatların çok düşük olması gibi gereğinden çok yüksek olması da hem sanayicimiz hem de üreticimiz için çözüm değildir. H ar u n Çal l ı “Süt sektörü olarak yem fiyatlarındaki artıştan süt hayvanı yetiştiricilerinin Şöyle ki; çiğ süt fiyatlarının yükselmesi, hem iç pazarda hem de ihracat pazarlarımızda daralmaya sebep olacaktır. Böyle bir durumda üreticimiz, 1 lt çiğ sütü belirlenen fiyattan dahi satamayabilir. zarar görmesini Aksi durumda ise yani fiyatlar çok fazla düşerse, zaten girdileri pahalanmış olan üreticimiz maliyetlerini dahi karşılayamayacak, geçmiş yıllarda yaşandığı üzere süt hayvanlarının kesime gitmesi gibi sanayicimizin de hiç istemediği bir durum meydana gelecektir. Her iki durumda üreticimiz, sanayicimiz ve tüketicimiz için birçok riski beraberinde getirmektedir. önemli.” Bu noktada yapılacak öncelikli iş, fiyat istikrarını korumak olmalıdır. En başta yapılması gereken, üretici maliyetlerini etkileyen girdi fiyatlarının artışına çözüm üretmektir. Artış eğiliminde olan yem fiyatlarının acil önlemler devreye sokularak tolere edilmesi ve üreticimizin üzerindeki yükün hafifletilmesi sağlanmalıdır. Yem teşviklerinin belli bir süreyi kapsayacak şekilde yükseltilmesi de çözümün bir parçası olacaktır. Öte yandan yem bitkilerinin ithalatında gümrük vergileri dahil bazı istisnalara gidilmesi ve ithalatçılara kolaylıklar sağlanması da etkili olacaktır. Devletin mısır, arpa ve buğday stoklarının uygun fiyatla çiftçilerimize satışının, diğer çözümlerle birlikte yem fiyatlarındaki artış eğrisini en azından durdurabileceğini öngörüyoruz. Sektörümüzün; çiğ süt kalitesi, fiyat istikrarsızlığı, yüksek maliyetler, kayıt dışılık gibi sorunları var. Ancak bugünün acil çözümü, çiğ süt maliyetlerinin düşürülmesidir. Sanayicimiz, yaşanan sorunların bir an önce çözüme kavuşması için çalışmalar yapmaktadır. Fiyat istikrarının bozulmasının sektörü- istemiyoruz. Çünkü sanayici açısından kaliteli süt arzının sürekliliği çok müze ve dolayısıyla tüketicimize ve ekonomimize olumsuz etkilerinin olacağı unutulmamalıdır.” Yemde ithalat yolu açıldı ASÜD Genel Sekreteri Dr. Mert’in dile getirdiği önlemlerden yem maddeleri ithalatının yolu açıldı. 9 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bitki Karantina Yönetmeliği değişikliği ile özel sektörün sap, saman, kuru ot ve yonca gibi kaba yem ithal etmesinin yolu açılırken, TMO da piyasaya 100 bin ton arpa verdi. Kuraklığın etkili olduğu Orta ve Doğu Anadolu’daki 51 ilde kuraklıktan zarar gören çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları da bir yıl süreyle ertelendi. Tarımsal üretimdeki olumsuzluklar, gıda fiyatları için endişeleri de arttırdı. ABD Tarım Bakanlığı (USDA), özellikle 2013 yılında gıda fiyatlarında önemli artış olacağının tahmin edildiğini açıkladı. Fiyat artışı beklenen gıdalar ise et ve süt ürünleri ile özellikle soya yağı olmak üzere yağlar. En ciddi uyarı ise BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO’dan geldi. 20082009 yılları arasında yaşanan gıda krizinin yeniden baş gösterebileceği uyarısında bulunan örgüt, küresel gıda fiyatları endeksinin %6 oranında büyüdüğünü ve bunun Kasım 2009’dan bu yana görülen en yüksek artış olduğunu açıkladı. G20 de, olası gıda krizini ele almak üzere toplanacak. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 9 süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 10 10 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Gündem Eker: Arza bağlı olarak Okul Sütü’ne devam edeceğiz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, yeni Mer tçe dönemde Okul Sütü uygulamasına ilişkin mesaj verdi. Dr. İsmail Mert Eker, Okul Sütü Projesi’ne süt arzına bağlı olarak devam edeceklerini söyledi. İstikrarsızlık zarar veriyor üt, bileşimi ile mükemmel bir besin maddesidir. Ancak, çok çabuk ve kolay bozulur. Diğer bir deyişle çiğ sütün depolanma problemi vardır. Bu nedenle de çiğ süt üreten hayvancılık sektörü piyasa koşullarındaki ani değişimlerden genellikle olumsuz şekilde etkilenir. Nitekim son günlerde yem fiyatlarındaki artışın hayvansal ürün fiyatlarındaki artışı tetikleyeceği ifade edilmektedir. Yem fiyatlarındaki artış nedeniyle, önümüzdeki günlerde reyonlardaki süt ürünlerinde de artış beklenmektedir. Sanayiciler fiyatlardaki istikrarsızlıktan rahatsızlık duymaktadırlar. Çünkü sanayici, gıda güvenliğinden taviz vermeksizin Türkiye’nin dört bir yanından soğuk zincir içerisinde çiğ sütü toplayarak güvenli süt ve süt ürünleri üretip, tüketiciye arz etmenin yanı sıra yaşanan yoğun rekabet içinde ürünü eder fiyata satarak varlığını devam ettirmek mecburiyetinde. Artık süt fiyatlarının artıp azalmasını konuşmak istemiyor. Çünkü sanayici fiyat değişikliklerinden dolayı maliyet analizi, arzdaki değişikliklerden dolayı da yeterli üretim yapamamaktadır. Bu durumdan tüketici de zarar görmekte, kârlı çıkan ise perakende sektörü olmaktadır. S Öte yandan medyada süt fiyatlarının düşük olmasının suçlusu sanayici imiş gibi yayınlara rastlanılmaktadır. Hâlbuki USK koordinasyonunda çiğ süt üreticileri ve süt işleme sanayicilerinin 26 Haziran tarihinde yaptıkları toplantı- larda; 1 lt çiğ süt fiyatının 1 Temmuz - 30 Eylül 2012 tarihleri arasında 0,80 TL, 1 Ekim 2012 - 31 Mart 2013 tarihleri arasında 0,86 TL olarak uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Ayrıca bundan sonraki fiyat dönemlerinin 1 Ekim - 31 Mart ve 1 Nisan - 31 Eylül olarak devamına karar verilmiştir. Çözüm için yem fiyatları ucuzlamalı. Yem fiyatları uygun olursa et ve süt fiyatları da tüketiciyi memnun edecek seviyelere gelir. Umarız hükümetimiz biran önce gerekli tedbirleri alarak fiyat artışlarının önüne geçer. Halkın temel gıda maddesi süt konusunda bir “Süt ve Süt Ürünleri Stratejisi ve Eylem Planı” acil olarak uygulamaya konulmalıdır. Süt piyasasının düzenli çalışması için üzerinde durulması gereken asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü işleyen sanayicileri belli bir platformda buluşturacak, kaliteli çiğ süt üretimi ve arzın devamlılığı ile fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemesinin yapılmasıdır. Kısa vadede çözüm olarak; n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, “Yeniden Yapılanma, Yeni Logo, Kurumsal Kimlik ve Yeni WEB Sayfası” tanıtım toplantısı, sektör temsilcileri, sivil toplum örgütleri, bürokratlar ve basın kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da yapıldı. Toplantıda bakanlığının yeni kurumsal kimliğini tanıtan Bakan Mehdi Eker, Okul Sütü Projesi’ne ilişkin de açıklamalarda bulundu. Okul Sütü Projesi’nin ilk başta spekülatif haberlerle baltalanmaya çalışıldığını anımsatan Eker, bir doktorun ‘gıda zehirlenmesi’ teşhisi koyduğu tek bir öğrenci bile olmadığını söyledi. 7.2 milyon öğrenciye 130 milyon kutu süt dağıttıklarını belirten Eker, “Arzın fazla olduğu dönemlerde projeyi hayata geçirmeye devam edeceğiz.” dedi. Bakanlığın yeni yapısında daha az bürokrasi olacağını vurgulayan Eker, “AB ile uyumlu, müzakere sürecine katkı sağlayan, sorunları daha açık, net ve önceden görebilen ve hızlı çözüme ulaşmayı sağlayan, tarladan sofraya tüm süreçleri izleyen ve denetleyen, üreticiyle birlikte tüketiciyi de kucaklayan bir yapı öngörüyoruz.” ifadesini kullandı. Bakanlık merkez teşkilatında fonksiyon bazındaki örgütlenmeden konu bazında örgütlenmeye geçildiğini belirten Eker, şöyle devam etti: “Bürokratik zinciri kısalttık. Genel müdür muavini, müsteşar muavinliklerini azalttık, kariyer uzmanlığı sistemini getirdik, şube müdürlüklerini kaldırdık. Daha etkin, daha kısa bir karar sürecini hedefliyoruz. Yeni yapıdaki önemli değişikliklerden biri de Teftiş Kurulu’nun kaldırılması. Bakanlığımızın bugüne kadar olduğundan daha ayrı bir donanımla, daha etkin bir hizmet anlayışıyla tarım sektörünü büyütmeye, Türkiye’nin büyümesine, doğal kaynaklarının daha rasyonel ve iyi kullanılmasına yardımcı olacak bir kurum olmasını hedefliyoruz. Taşra yapılanmasında il ve ilçe teşkilatlarımızın yanı sıra 7 bin 500 köyde veteriner hekim ve ziraat mühendisi istihdam ediyoruz. Bunlar sadece bulundukları köylere değil, 22 bin 500 ilişkili köye de hizmet veriyor.” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilk kez kendi hizmet binasına kavuştuğunu, bakanlığın logosunun da sektörü ifade edecek bir şekilde yenilendiğinin altını çizen Eker, 64 değişik meslek mensubunun çalıştığı bakanlığı sadece meslekler üzerinden değil, tarımın temel fonksiyonunu anlatacak yeni bir logo tasarladıklarını söyledi. Bakan Eker, ilk defa gerçekleştirilen kurumsal kimlik çalışması ile her türlü unsuru kapsayan bir çalışma yapıldığını anlattı. 1-Üreticinin 1 lt süt ile 1, 5 kg yem alabileceği piyasa düzeni oluşuncaya kadar aradaki fark, yem primi iadesi şeklinde üreticiye verilerek, mağduriyet giderilmelidir. 2- Tüketimi arttırmaya yönelik Okul Sütü Projesi uygulamasına devam edilmelidir. Süt tozu üretimine destek 3- Piyasaları rahatlatmaya yönelik sanayiciye ihracat teşviki arttırılmalıdır. n Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, çiğ sütün değerlendirilmesi amacıyla bu yıl da süt tozu üretimine destek verecek. ürettiren işletmeciye, yağlı-yağsız süt tozunu işletmesinde kullanmak veya belgelendirerek satmak şartıyla ödeme yapılacak. 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği”ne göre, Ulusal Süt Konseyi’ne üye süt tozu üreten veya Tebliğ, belirli dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, ülke süt üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına alınması ve çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracat yapan imalatçı, imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun tamamının yurt içinde üretilmesi ve temin edilmesine yönelik süt tozu üretiminin desteklenmesi ile ilgili usul ve esasları kapsıyor. Yine aynı Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ uyarınca da, kırsal kalkınma kapsamında bazı makine ve ekipman alımlarına %50 oranında destek verilecek. Balýkesir Merkez Sanayi Bölgesinde; Müstakil tapulu 4. Bölge teþvikli Toplam: 20025 m2 -Kapalý alan: 10500 m2 630 Kwh Trafo - Ýçilir kalitede yeraltý suyu SATILIK Kal ıcı çöz üm i çi n ... “Süt v e Süt Ür ün l er i St r at ej i si v e Ey l em Pl an ı” u y g u l am ay a k o n u l m al ı. PEYNÝR FABRÝKASI Her türlü ruhsatý, izni alýnmýþ, Türkiyenin en çok süt üreten ilinde; ÝRTÝBAT: 0 532 214 53 09 www.okuyucu.com.tr Her çeþit süt ürünü ve gýda maddesi üretimine uygun sahibinden satýlýktýr. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 11 suthattı Eylül - Ekim 2012 Sayfa Gündem 11 Analiz metodları tebliği görüşe açıldı Si n e r j i Dr. Serdar Aydemir Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “İnsan Tüketimine Sunulan Isıl İşlem Görmüş Sütlerin Analiz Metotları Tebliği Taslağı”nı görüşe açtı. Tarafların görüşleri doğrultusunda taslağa son şekli verilecek. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, “Türk Gıda Kodeksi İnsan Tüketimine Sunulan Isıl İşlem Görmüş Sütlerin Analiz Metotları Tebliği Taslağı”nı ilgili tarafların görüşüne açtı. 29/12/2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne dayanılarak, 92/608/EEC sayılı “Doğrudan İnsan Tüketimine Sunulan Isıl İşlem Görmüş Sütlerin Analiz ve Test Metotları” hakkında AB Konseyi Kararı’na paralel olarak hazırlanan tebliğin amacı, tüketime sunulan ısıl işlem görmüş süt- lerin analiz metotlarını düzenlemek olarak belirtildi. “Tekrar edilebilirlik” ve “Yeniden üretilebilirlik” tanımlarına yer verilen tebliğ taslağında, ısıl işlem görmüş sütlerin resmi kontrolleri için uygulanacak analiz metotları da sıralandı. Tebliğ taslağındaki hükümlerin aynen yürürlüğe konulması halinde, halen faaliyet gösteren ve tebliğ kapsamında yer alan ürünlerde resmi kontroller için analiz yapan kurum ve kuruluşlar bir yıl içerisinde tebliğ hükümlerine uymak zorunda olacaklar. Gelen görüşler doğrultusunda taslağa son şekli verilecek. Gündemi yakalamak ünümüz dünyasının en başta gelen özelliklerinden birisi de gündemin baş döndürücü bir şekilde değişiyor olması… Öyle ki hiç beklenmedik anda öne çıkan bir konu başka bir konudaki gelişme ile gündemin arka sıralarına düşüveriyor. G Hiç kuşkusuz gündem konusundaki bu durum sektörümüz için de geçerli. İşte bu noktada sektörümüzü ilgilendiren konularda hızla gelişen ve değişen gündemi yakalamak önem kazanıyor. Gelişmeler karşısında hızlı aksiyon alabilmenin ön koşulu da bu. Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörünü en geniş anlamda temsil gücüne sahip ASÜD olarak, bu temsilin bizlere yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirebilmek adına çalışma yürüten kurullarımızdan birisi de İcra Kurulu’muz. Nisan ayında belirlenen isimlerle oluşturulan İcra Kurulu, sonraki katılımlarla kuruluşunu tamamladı. Başkanlığını benim, başkan yardımcılığını Pınar’dan Sayın Dilek Emil’in yaptığı kurul, ilk toplantısını 11 Temmuz 2012’de Ankara’da yaptı. Toplantıda benim ve sayın Emil’in yanı sıra kurul üyelerimiz Ülker’den sayın Begüm Mutuş, Gemak’tan sayın Necil Büyükpamukçu ve Kaanlar Gıda’dan sayın Ekrem Kaan hazır bulundu. Toplantıda konuk ettiğimiz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı Çalışma Grup Sorumlusu sayın Halil Apaydın, Türkiye’de Şartlı Onay Belgesi alan firma sayısı ve süreçle ilgili kurulumuza bilgi verdi. Sayın Apaydın, süt işletmeleri başta olmak üzere gıda işletmelerinin modernizasyonu konusundaki bilgilerini de bizimle paylaştı. ASÜD medya planının gözden geçirilmesi, AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı projesinde gelinen nokta, Irak’a yapılan ihracatta karşılaşılan sorunlar, 29 Eylül Dünya Okul Sütü Günü’ne yönelik etkinlikler, ASÜD üyelerine yönelik eğitim programlarının planlanması ile gerekli görülen konularda çalışma grupları oluşturulması kurulumuzun diğer gündem maddeleriydi. İcra Kurulu olarak ikinci toplantımızı, Yönetim Kurulu’nca karara bağlandığı gibi bir ay sonra, 29 Ağustos 2012 tarihinde Ankara’da yaptık. Sektörümüzün gündemindeki konuları, sıkıntıları ve bu sıkıntıların aşılması amacıyla yapılacak işleri görüşmek ve alınacak kararlarla gerekli girişimlerde bulunmak üzere aylık toplantılarımızı yapmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki, İcra Kurulu olarak alacağımız kararlarla, sektörümüzün her geçen gün gelişip, güçlenmesine büyük katkı yapacağız. Hiç kuşkusuz bu noktada sadece kurul üyelerimizin değil, derneğimizin bütün üyelerinin destek ve iş birliği yönünde yapacakları katkı önemli olacak. Böylece el birliği ile sektör olarak karşılaşılan sıkıntıları krize dönüşmeden, zamanında önlem alarak çözme şansımız olacak. GİDENİ ARATMIYORUZ Karton ambalajlarımızda kullandıõımız en ufak kaõıt parçası bile bizim için çok deõerli. Geldiõi kaynaktan baølayarak geri dönüøtürülmesine kadar her süreci takip ediyor ve kullandıõımız kaõıdın yenilenebilir kaynaklardan geldiõine emin oluyoruz. Bu yüzden Orman Koruma Konseyi (FSC) sertifikalı, WWF‘in de desteklediõi ilk ve tek sıvı gıda kartonları üreten firma olma ünvanını gururla taøıyoruz. Ülkemizde de geri dönüøüm bilincinin yaygınlaøtırılması için çalıømalar gerçekleøtiriyoruz. Bu çabalarımız sonucunda, tonlarca ambalaj atıõının yeniden deõerlendirilmesinin mutluluõunu yaøıyoruz. Tetra Pak Koruma Çemberi sayesinde, “yenilenebilirlik” ve “geri dönüøüm”ü önceliklerimiz arasına alarak, kendimiz ve müøterilerimizin de sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunuyoruz. Tetrapak.com/protection Tetra Pak ve ‹Y‹ OLANI KORUR Tetra Pak Group'un mülkiyetindedir. www.tetrapak.com.tr Sek t ör ün g ün d em i y o ğu n İh r acat t a k ar şıl aşıl an sık ın t ıl ar d a A SÜD İcr a Ku r u l u ’n u n g ün d em i n d e... süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 12 12 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Dosya İşletme küçük, modernizasyon pahalı Türkiye’de hayvansal kaynaklı ürünleri işleyen gıda işletmelerinin AB Gıda Güvenliği gereklerine uygun şekilde modernizasyonu için öngörülen maliyet 2.1 milyar euro… n Son yıllarda gündemin ön sıralarına taşınan gıda güvenliği yaklaşımı kapsamında, onaya tabi gıda işletmelerine belge almaları için 2012 yılı sonuna kadar süre tanınmış durumda. Bu tarihe kadar onay alamayacak durumdaki işletmeler, kabul edilen modernizasyon planı sundukları takdirde süre Aralık 2013’e kadar uzatılacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Dünya Bankası’nın Türkiye Gıda Güvenliği Teknik Yardım Programı kapsamında yürüttüğü “Gıda İşletmelerinin Modernizasyonuna İlişkin İhtiyaç Değerlendirmesi” projesi sonunda “Türkiye’de Hayvansal Kaynaklı Ürünleri İşleyen Tarım-Gıda Tesisleri için bir Modernizasyon Planı Hazırlanması” raporu hazırlandı. AB müzakerelerinin başarılı bir şekilde sonuçlanmasının tarım-gıda sektörü için önemli ihracat fırsatları yaratacağı ve rekabeti artıracağı vurgulanan raporda, tarım-gıda işleme sektörünün modernizasyonunun AB boyutunun ötesinde hem yurt içi gıda tüketimi, hem de ihracatın artması için çok önemli olduğunun altı çizildi. Türkiye’de kayıtlı 50.000’den fazla gıda üretim işletmesi var. Bunların 5.000’den fazlası, çalışmaya dahil edilen süt, et, balık ve hayvansal yan ürünler alt sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Çalışmada, gıda sektörünün yapısı ile ilgili bir gözden geçirme ile kamu yatırımları ve işletmelerin AB gerekliliklerine uyumlarını sağlamaya yönelik verilecek destekler için seçenekler sağlamak amaçlandı. İç ve dış pazarlarda rekabet için tarımgıda sektörünün modernizasyonunun hızlandırılması gerekiyor. Tarım-gıda işleme sektörünün modernizasyon planına yönelik çalışmanın ilk aşamasında kapsamlı bir alt sektör sınıflandırma raporu hazırlanarak AB’ye sunuldu. İkinci aşamada AB gıda güvenliği gerekliliklerine uyum için alt sektörlerdeki eksikliklere ilişkin bir Boşluk Analizi gerçekleştirildi. Son aşama ise kapsamlı bir sektör modernizasyon planı hazırlanmasının desteklenmesinden oluşuyor. Süt toplama ve süt işleme tesislerinin de aralarında bulunduğu işletmelerde yapılan gözlem ve teknik değerlendirmeler sonucu, tarım-gıda alanındaki KOBİ’lerin AB Gıda Güvenliği gerekliliklerine uyumlu hale gelmesi için gerçekleştirilecek modernizasyonun tahmini maliyeti 2,1 milyar euro olarak hesaplandı. Bu tutar, sadece mevcut işleme tesis ve ekipmanlarının geliştirilmesi, binalar ve atık arıtma gereklilikleri ile ilgili. Oysa modernizasyon yatırımlaT ür k i y e’d e g ıd a i şl et m el er i b üy ük öl çüd e k üçük v e o r t a b üy ük l ük t e i şl et m el er d en (KO Bİ) o l u şu y o r . İşletmeler KOBİ niteliğinde rı, sektörün tamamında gözlenen başka alanlardaki eksiklikler ve kapasite kısıtlarının giderilmesi halinde etkili olacak. Bu nedenle kapasite geliştirme ve ham madde tedariki de dahil toplam sektör modernizasyon maliyetinin, 2,1 milyar euronun oldukça üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Gıda işletmelerinin mevcut finansman kaynakları ise oldukça sınırlı. Raporda, “Döner sermaye olarak işletilen küçük ve kısa vadeli fonlar, yurt içi hızlı tüketim malları ve gıda sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’leri desteklemek için kullanılabilir.” ifadelerine yer verildi. Küçük tesislerle rekabet zor Rapordaki tespitlere gelince… Türkiye’deki süt ve et işleme tesislerinin çoğunluğu uluslararası standartlara göre çok küçük, dolayısıyla uluslararası piyasada rekabet etme olanakları da çok sınırlı. Düşük işçi maliyetleri ve EU-10 ülkelerinden daha yüksek verimlilik Türkiye gıda işleme sektörü için rekabet avantajı, yüksek girdi maliyetleri, düşük kalite, mevsimsellik, tedarik kısıtlamaları ve montaj maliyetleri ise dezavantaj. Raporda, süt, et ve balık alt sektörlerinin, işletmelerin sürdürülebilirliğinde büyük ölçüde belirleyici olan belirli gıda güvenliği, soğuk zincir gerekliliklerine ve raf ömrü hususlarına sahip olduğu kaydedildi. Türkiye Süt Sektörü Hayvansal kaynaklı ürün işleyen tarım-gıda işletmeleri için modernizasyon planı geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik rapordaki süt sektörüne ilişkin satırlar şöyle: “Türkiye, yıllık yaklaşık 13,6 milyon tonluk (2010) üretimi ve küresel üretim içindeki yaklaşık %7’lik payı ile dünyanın en fazla süt üreten ülkelerinden birisidir. Üretim koşulları ülkenin daha iyi iklim koşullarına sahip batı bölge- AB müzakerelerinde 12. Fasıl kapanış kriterleri, tarım-gıda işletmeleri ve hayvan sağlığı konularında seviye yükseltilmesi ve modernizasyonu için gereklilikleri içeriyor. leri ve doğu bölgeleri arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Süt üretiminde mevsimsel değişkenlikler oldukça yüksektir. Türkiye, nispeten büyük bir süt üreticisi olmasına rağmen işlenen süt düzeyi %50 oranındadır. Kısıtlar ve Riskler Türkiye süt alt sektörüne yönelik ihtiyaç duyulan entegre bir ‘tüm tedarik zinciri’ politikasından büyük ölçüde yoksundur. Tutarsız ve yetersiz arz, mevsimsellik, kalite ve gıda güvenliği sorunları sebebiyle, işleme sektörü ciddi dezavantajlar yaşamaktadır; öte yandan birincil sektör tedariklerin arttırılmasına yönelik hedefli programlar ve destekler sayesinde çok az dezavantaja sahiptir. Yüksek üretim maliyeti, hayvan hastalıkları vakaları, uygun olmayan ham süt toplama ve depolama sistemi ve yüksek toplama maliyetleri gibi süt üretim sektörü sorunlarının çoğu ham süt tedariki ile ilişkilidir ve Türkiye’deki küçük ölçekli üretim ile bağlantılıdır. Süt üreten tarımsal işletmelerin çoğu 1 ile 10 arasında ineğe sahiptir. Bu işletmelerde üretilen sütün kalitesi genellikle düşüktür. En önemli kalite sorunu; yüksek bakteri ve somatik hücre düzeyleri, soğuk zincir sıkıntıları ve su gibi madde ilavesidir. Daha ticarileşmiş süt çiftlikleri (20 ile 100 baş sürü büyüklüğüne sahip olanlar) daha yüksek Gıd a g üv en l i ğl y ak l aşım ı, g ıd a sek t ör ün d e sür d ür ül eb i l i r ür et i m i çi n m o d er n i z asy o n y at ır ım l ar ın ı d a g er ek l i k ıl ıy o r . kaliteli süt satmaktadır. 2010 yılında 985.087 adet süt işletmesinin 1.127 adedi 100 baş ve üzeri hayvana sahiptir. Büyük çiftlikler özel sektöre ve süt işleme şirketlerine aittir. Uygun olmayan sütün kullanımı kalite ve gıda güvenliği sorunları yaratmaktadır. Türkiye’de üretilen sütün yaklaşık %50’si kayıt altına alınarak işlem görmekte, geri kalanı ise işlem görmeden tüketime sunulmakta ve pazarlanmaktadır. Böyle bir uygulama, halk sağlığı için ciddi riskler doğurmaktadır. Kayıtlı sektörde işlenen sütün düzeyinin nispeten düşük olması ile de kendini gösteren sorunun çözümü için geniş kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu açıktır. Tüm sektör, üreticiler, işleyiciler, Bakanlık, halk sağlığı yetkilileri ve yerel yönetimler, işbirliği ve ortaklık yapmalıdırlar.” süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 13 suthattı Eylül - Ekim 2012 AB üyeliği: “Tehdit” ya da “Fırsat” “Türkiye’nin AB’ye girmesi tarımsal gıda sektörü için bir ‘tehdit’ ya da bir ‘fırsat’ olarak nitelendirilebilir. Her iki durum da yüksek kaliteli gıda üretimi açısından daha ‘rekabetçi’ olmaya yönelik önemli değişikliklerin yapılabilmesine bağlıdır.” Gör üş Dr. Brian Bedard, BA,DVM,MSc. Veteriner Hekim-Epidemiyoloji, Tarım ve Hayvancılık Geliştirme Uzmanı Dünya Bankası Kıdemli Takım Lideri “Dünya Bankası destekli programda süt, et, balık ve hayvansal yan ürünler konusunda rehberliğe odaklanılmıştır.” Sayfa Dosya n Türkiye’de Gıda Güvenliği Teknik Yardım Programı’nın stratejik hedefi; AB’ye uyum sürecinde tarımsal gıda sektöründe modernleşme konusunda, kamu yatırım politikalarının geliştirilmesi ve uygun finansman seçeneklerinin analizi dahil olmak üzere Türkiye’nin yeni bir ulusal gıda kanunu ile gıda işletmelerinin modernizasyonu ve uyumu konusunda program hazırlama çabalarına yardımcı olmaktır. Başlangıçta dört ana emtia konusunda rehberlik yapılmasına odaklanılan teknik yardımın sonuçları Küresel Uzaktan Eğitim Ağında tartışılarak, Kafkasya, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve bölgedeki diğer ülkeler için örnek teşkil etmiştir. Türkiye’de 50.000’den fazla gıda işleme işletmesi arasında çalışmaya dahil edilen süt, et, balık ve hay- vansal yan ürünler işleme sektörlerinde 5.000’den fazla işletme bulunmaktadır. Türkiye’nin mevzuata ilişkin reformları ve tarımsal gıda sektörünün yapısal ve kurumsal uyum süreci, tarımsal gıda tedarik zincirlerine yön veren bu işletmeler açısından büyük önem taşımaktadır. Gıda güvenliği, sektörün uluslararası rekabet gücü ve sürdürülebilirliği açısından önemli bir sorundur. Gıda güvenliği sorununa ilişkin çözümler rekabet gücünün artırılması ve dolayısıyla uzun vadede büyüme ve kırsal istihdamın desteklenmesi için çok önemlidir. Program kapsamında ilk olarak tarımsal gıda işletmelerine ilişkin Sınıflandırma Raporu Haziran 2009’da tamamlanmıştır. Dört sektörde 5103 firma değerlendirilmiş ve bunlardan 364 tanesi (%7) AB sınıflandırma şartlarına tam uyumlu kabul edilmiştir. Teknik yardım programında elde edilen ikinci önemli sonuç; İşletmelerin Eksiklik Analizi ve Değerlendirilmesi olmuştur. Süt, et, balık ve hayvansal yan ürünler alt sektörlerindeki 5.600 işletmeden seçilen temsili bir örneklemde yapılan değerlendirmeler, tarımsal gıda işleme sektöründe teknik sorunlarla birlikte kalite ve güvenlikle ilgili başka sorunlar olduğunu ortaya koymuştur. Rapor hedeflenen alt sektörlerde işletmelerin modernizasyonu için ihtiyacın ‘tahminen’ 1.2-2.1 milyar euro aralığında olduğunu göstermiştir. AB Sınıflandırma ve İşletme Eksiklik Analizi çalışmalarında birincil üretim ve hammadde ile ilgili saptanan sorunlar ve zorlukların; kalite, gıda güvenliği ve tedarik sürekliliği açısından işleme sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Türkiye’nin AB’ye girmesi tarımsal gıda sektörü için ya bir “tehdit” ya da bir “fırsat” olarak nitelendirilebilir. Her iki durum da yüksek kaliteli gıda üretimi açısından daha ‘rekabetçi’ olmaya yönelik önemli değişikliklerin yapılabilmesine bağlıdır. Bu çalışmanın amacı, AB pazarına erişim ve uluslararası rekabet bağlamında gıda işleme sektörünün rekabet gücünü arttırmaya yönelik birtakım tavsiyeler ve seçenekler sunmaktır. Modernizasyon Planı Kılavuzu, gı- 13 Gör üş Ragıp Bayraktar, DVM, MSc. Veteriner Hekim-Hayvan Sağlığı Epidemiyoloji ve Ekonomisi Uzmanı Ulusal Proje Danışmanı “Gıda güvenliği, sektörün uluslararası rekabet gücü ve sürdürülebilirliği açısından önemli bir sorundur.” da işleme sektörüne AB’nin gıda güvenliği ve çevrenin korunmasına ilişkin şartlarına uygun yüksek kaliteli, katma değerli üretim ve uluslararası rekabet gücünün korunması için bir çerçeve sağlayacak Modernizasyon Planı oluşturmak için gerekli öneriler ve arka plan bilgilerini sunmaktadır. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 14 14 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Perakende Per aken d eh at t ı İndirim marketlerinde yükseliş sürüyor Fikri Türkel “2013 yılı tahminlerine göre, Türkiye’de perakendeciliğin boyutları 350 milyar dolara ulaşacak. Yatırımcılar alanı boş bırakmak istemez.” n 1995 yılında BİM’in ilk tanıtım toplantısını hatırlıyorum. O güne kadar “indirim marketi” tanımı yoktu. 6 mağaza ile başlayan zincirin kurucu genel müdürü olarak Almanya’daki Aldi mağazalarının eski genel müdürü seçilmişti. Toplantıda, “Rami gibi yerlerden veya spot piyasalardan alım yapacak mısınız ve private label yani özel market markalı ürünler satacak mısınız?” sorularını sormuştum, “hayır” denilmişti. Bugün, BİM’in yüzde 64’ünü özel market markalı ürünleri oluşturuyor. Gelinen noktada 1 milyar TL cirosu, yurt dışındaki mağazaları ile birlikte 4 bine yaklaşan sayısı, istihdamı ve yıllık yatırım büyüklüğü ile Türkiye’nin en büyük perakende şirketi BİM’dir. BİM ile başlayan indirim marketi yatırımları bütün hızıyla sürüyor. A101, Şok, Diasa, UCZ, Migros express, Onurex gibi indirim marketleri yatırım yarışı içinde. Yerel perakendeciler de indirim marketi konseptini benimsedi. Artık kurumsallaşma yoluna giren BİM’den BİMCell gibi yeni açılımların devamı beklenebilir. A101, kurulalı kısa bir süre olmasına rağmen 1600 mağazayı geçti. Şok ve Diasa’nın da faaliyet gösterdiği sektörde asıl hamle UCZ’den bekleniyor. Projede BİM’in kurucuları arasında da yer alan ve indirim perakendeciliğini Türkiye’ye getiren Aziz ve Cüneyt Zapsu ile Fatih Saraç’ın adları geçi- Per ak en d e y at ır ım l ar ı ço k k o n u şu l acak A v r u p a’n ın i k i n ci b üy üğü A h o l d d ah a T ür k i y e’y e g el m ed i . Ki p a i l e T ür k i y e’d e k en d i si n i g öst er en T esco , ak t i f b i r y at ır ım cı o l acağın ı açık l ad ı. yor. Fatih Saraç, Turgay Ciner’le birlikte UCZ marketlerini açmaya başladı. Şimdiden 200 mağazayı geçen UCZ’leri diğerlerinden ayıran özellik daha küçük, bakkal boyutunda mağazalar olması. Piyasayı mutlaka etkileyecek ama sonucu daha çok merak ediliyor. “Rekabet alanı indirim Sessiz sedasız bir yapılanma daha var. Yahya Kiğılı’nın Hayat Grubu’nun, BİM veya A101 konseptinde İran’da büyük bir zincir kurmak için harekete geçtiği konuşuluyor. Kiğılı A101’i aldığını açıklamış, ancak devir olamamıştı. üretim alışkanlıklarını A101’in şimdiki ana hissedarı Aydın Örme ve Memorial’ın sahipleri Aydın Grubu. Şok’un satışı dengeleri bozdu, yabancı ortak yerine yoluna mevcut hissedarlarla devam etmesi bekleniyor. Almanya’da Aldi, Lidl, Penny, Co gibi mağazaların faaliyet gösterdiği, hard discount denilen indirim perakendeciliğinin payı sektörün yüzde 60’ını buluyor. Türkiye’de bu oran yüzde 30’larda. Avrupa’da yaygın olmasına karşılık bu mağaza zincirlerinin hiçbirinin Türkiye’de olmaması ise düşündürücü. Küresel indirim market zincirlerinin Türkiye’ye gelmemesinin iki önemli sebebi var: Hızlı tüketim ürünleri yerel markalardan oluşuyor ve Perakende Yasası. Türkiye Perakendeciler Meclisi’nin gündemi, hem perakende pazarı konusunda hem de Perakende Yasası olarak şekillenen düzenlemeler hakkında ipuçları veriyor. Rekabet Kurumu iki yıldır sektör analizi yapıyordu. Yasa için görüşlerini TBMM Alt Komisyonuna sundu. Kayıtdışı perakendeciliğin önlenmesi ve istihdamın artırılmasına katkı sağlanmasına bağlı olarak, hızlı tüketim ve gıda perakendeciliği de araştırmalara dâhil edildi. marketleridir. Gelişmeler sadece tüketim alışkanlıklarını değil, da etkileyecek.” Bir önemli gelişme de; perakendecilik verilerinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) istatistiklerine açılması sağlandı. Perakende Meclisi’nde bir konuya daha dikkat çekildi. Yaş meyve ve sebze pazarındaki kayıtdışı oranı yüzde 70 civarında. Yeni Hal Yasası, bu konuda çözüm sağlamış görünmüyor. Aslında yaş meyve-sebzedeki kayıtdışı, bu alanda oluşacak yeni market zincir potansiyeli hakkında da bir ipucu veriyor. Perakende Yasası’nın ele alacağı konulardan biri de market markaları gibi görülüyor. Bu da indirim marketlerini düşündürüyor. Nielsen’in araştırmalarına göre dünyadaki market markalarının en hızlı geliştiği ülke Türkiye. Dünyada market markalarının toplamdaki payı yüzde 13, Avrupa’da yüzde 23. Türkiye’de toplam ticaret içindeki payının yüzde 7-8 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Amerika’da satılan her 5 üründen biri market markalı üründür. Türkiye’de yönetim sorunları yaşayan daha doğrusu ana hissedarları arasında stratejik görüş ayrılıkları yaşayan Carrefoursa’nın indirim marketi Diasa’nın dünyada 6 bin 300’den fazla şube ile deneyimi var. Türkiye’de özellikle frahchaise sistemi ile çoğalmak istiyor. 440’den fazla şubesiyle belirleyici bir oyuncudur. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 15 suthattı Eylül - Ekim 2012 Sayfa Gündem 15 G elen ekten b ilim e Yağsız sütün şirden mayası ile buluşması: Civil Peyniri Civil peynir; Türk Patent Enstitüsü’nden coğrafi işaret almış, Erzurum’a özgü önemli bir geleneksel peynir çeşidimiz. n 2009 yılında aldığı coğrafi işaretle üretim alanı Erzurum İli ve ilçelerinin oluşturduğu coğrafi bölge ile sınırlandırılan Civil peynir; asitliği belirli bir dereceye kadar artırılan yağsız süte çok az miktarda sıvı şirden mayası katılıp daha sonra ısıl işlem uygulanarak oluşan pıhtının, karıştırılıp yoğurulması ve askılara asılarak kütle içinde telli bir yapı (lif) oluşturması sonucu elde edilen yağsız bir peynirdir. Çeşitli şekillerde muhafaza edilen Civil peynirler, yağsız olması nedeniyle diyet amaçlı kullanıma uygunlukları, yüksek besin değerleri (protein, kalsiyum ve fosforca zengin) ve yağsız sütün değerlendirilmesinde bir alternatif olmaları bakımından önemlidirler. Tüketimi gün geçtikçe artan Civil peynir, salamurada muhafaza edilerek, sadece Civil peynir veya Lor peyniri ile birlikte basılarak olgunlaştırılır. Vakum ambalajlı da piyasaya sunulur. Basılan tiplerde olgunlaşma sırasında spontan olarak gelişen bazı mavi-yeşil küfler peynire özel bir lezzet kazandırarak, yöre tüketicisi için tercih unsuru olur. Halk tabiriyle “göğermiş peynir” olarak da isimlendirilen bu peynirlere kontrolsüz bulaşan ve gelişen küflerin halk sağlığı açısından bir risk olduğu ve mikotoksin oluşturabildiği göz önünde bulundurulmalıdır. Ülkemizde küflü peynir çeşitleri özellikle İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde yerel olarak üretilmekte ve tüketime sunulmaktadır. Özellikle Fransa, Hollanda vb. ülkelerde küfle olgunlaştırılan ve sekonder starter kültür olarak kullanılan küfün adıyla anılan, çok sayıda küflü peynir çeşidi bulunurken (Rokfor, Camambert vb.); geleneksel olarak üretildiği ve sağlık açısından risk taşıyan haliyle dahi büyük rağbet gören basma tip Civil peynirlerimiz de potansiyel küf- lü peynir çeşidi olarak ekonomimize kazandırılmalıdır. Böylece hem insan sağlığı hem de ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlanacaktır. Güvenilir küflü Civil peynirine yurt dışından büyük bir talep olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, TÜBİTAK tarafından desteklenen projeler ile araştırmalar yapılıyor. Piyasadan alınan, görünüşü ve özellikleri beğenilen 41 adet küflü Civil peyniri örneğinde hakim küf florasının %88.7 gibi yüksek bir oranla Penicillium roqueforti olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu küf türünün de sağlığa zararsız, toksin oluşturmayan suşlarının belirlenmesi çok önemlidir. Elde edilecek verilerle Küflü Civil peyniri standardizasyonuna, Küflü Civil peyniri standardı hazırlamaya ve halkın çok sevdiği küflü peynirin güvenilir şekilde üretilmesine ve peynirin yurt içi ve dışında değerinde pazarlanmasına, yağsız süt ve PAS’ın değerlendirilmesine katkı sağlama ve yağsız peynir tüketi- Prof. Dr. Songül Çakmakçı Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü cilerine güvenilir alternatif bir peynir çeşidi sunma amaçlanmıştır. Bu konuda bize destek veren TÜBİTAK’a özellikle teşekkür ederiz. (Proje Lideri: Prof. Dr. Songül Çakmakçı - Araştırmacılar: Doç. Dr. Mustafa Gürses, Doç. Dr. A. Adnan Hayaloğlu, Yrd. Doç. Dr. Elif Dağdemir ve Yrd Doç. Dr. Bülent Çetin, Danışman: Prof. Dr. İsmet Hasenekoğlu) Araştırmalarda, peynirlerde ortalama kurumadde %48.18, yağ %3.45, kurumaddede yağ %6.20, protein %36.95, kül %5.68, tuz miktarı %5.13 bulunmuştur. Ortalama pH değeri 6.51, titrasyon asitliği %0.77, olgunlaşma indeksi %15.29 olarak saptanan örneklerde toplam 95 adet uçucu bileşen tespit edilmiştir. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 16 16 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Beslenme Sü t l e Be sl e n m e Dondurma ye; hem serinle hem beslen Prof. Dr. Harun Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü “Dondurmanın soğuk olduğu için sadece yazın yenilebileceği algısı -ki bu oldukça yanlış bir algıtüketimi önemli oranda etkiliyor, tüketimin yüzde 80’i Mayıs-Ekim ayları arasında gerçekleşiyor. O halde haydi; dondurma ile hem serinleyelim hem beslenelim.” n Yaz mevsimini uğurladığımız bugünlerde sıcaklarla hala başımız dertte. Hele İzmir gibi bir kentte yaşıyorsanız sıcak havalarda içinizi serinletecek gıda ve içeceklere daha çok gereksinim duyarsınız. Sıcak günlerde içinizi ferahlatacak en iyi içecek ayran ya da kefir, en iyi tatlı da dondurma olabilir. Dondurma; içine şeker katılmış çeşitli meyve suları ve sütten dondurulmak suretiyle elde edilen ve özellikle sıcak yaz günlerinde çok aranan eğlenceli bir gıda. Anadolu’da soğuk tatlı yeme geleneğinin eskiden beri var olmasına karşın, günümüzdeki gibi dondurma yapma alışkanlığının geçmişi 17. yüzyıla dayanır. Dondurma ilk olarak belirli lokanta ve otellerde imal edilirken, daha sonra ev, sokak ve dükkan dondurmacılığı olarak bir gelişme gösterir ve 1970’lere kadar teknik kapasitesi küçük olan işletmelerden halka sunulur. Ülkemizde ilk modern dondurma üretimi ise Atatürk Orman Çiftliği Pastörize Süt ve Mamülleri Fabrikası tarafından 1957 yılında gerçekleştirilir. Dondurma; her ne kadar tüketiciler tarafından bilinmese de içerdiği besin maddeleri nedeniyle önemli bir enerji, mineral ve vitamin kaynağı. Süt, şeker, glikoz şurubu, salep, süt yağı, vanilya, meyve püresi, çeşitli kuruyemişler, çikolata veya kakaodan yapıldığı için besleyici değeri bir hayli yüksek. Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D, E ve K grubu vitaminleri bulunur. Önemli oranda kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko kaynağı olan dondurma, aynı miktar süte göre daha yüksek oranda enerji içerir. Bu nedenle çocuklar için özellikle yazın tüketimi artan bir besin. Çocuklar yaz aylarında daha az süt tükettikleri için kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamaları daha zor. En iyi kalsiyum kaynağı olarak bilinen süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin yanı sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı tüketmek, kalsiyum gereksinimlerinin karşılanmasına katkı sağlar. O nedenle çocukların dondurma yeme isteklerine gem vurulmamalı, ancak aşırı tüketmelerine de engel olunmalıdır. Dondurma tüketmek yetişkinler için de önemli. Her şeye karşın kalori değeri baklava, pasta gibi hamurlu tatlılara oranla çok daha düşük olduğu için sağlıklı ve dengeli bir beslenme programında yetişkinler için haftada en az 2-3 kez dondurma tüketimi öneriliyor. Yine de kilo problemi olan kişilerin dondurmayı akşam yerine öğle vaktinde tüketmeleri gerekiyor. Bugün ülkemizde yıllık kişi başına dondurma tüketimi 2,5 litre iken bu rakam ABD’de 20, AB’de 15 litre. Tüketimin az olmasında; ekonomik koşullar nedeniyle tüketicinin alım gücündeki azalış, pazarlama ve dağıtım sorunları gibi pek çok neden ile birlikte tarihsel Anadolu yemek kültüründe yemeklerden sonra tatlı olarak şerbetli hamur tatlıları yeme alışkanlığı etkili oluyor. Bunların yanı sıra soğuk olduğu için sadece yazın yenebileceği algısı da -ki bu oldukça yanlış bir algı- tüketimi önemli oranda etkiliyor. Bu yanlış algı sonucudur ki, tüketimin yüzde 80’i MayısEkim ayları arasında gerçekleşiyor. Türkiye’de hem geleneksel hem de sanayi tipi dondurma üretildiğini göz önüne alarak tüketimde bazı hususlara dikkat etmemiz gerekiyor. Açıkta satılan dondurmalar güvenilir yerlerden alınmalı, dondurucularda muhafaza edilen ve hijyenik ortamda hazırlananlar tercih edilmelidir. Ambalajlı ürünlerde ise ambalajın ve şeklin bozulmamış olmasına dikkat edilmeli ve son kullanma tarihlerine bakılarak satın alınmalıdır. O halde haydi yerken, hem serinleyelim hem beslenelim. Peynir tüketimi diyabet riskini azaltıyor n ABD’li bilim adamları tarafından gerçekleştirilen ve süt ürünleri tüketimi ile diyabet arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma, peynirin düzenli tüketimi halinde diyabeti %12 oranında azaltabileceğini ortaya koydu. Sekiz Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen ve içlerinde diyabete sahip olan kişilerin de bulunduğu tüketicilerle yapılan anketin sonuçları “American Journal of Clinical Nutrition” adlı bilimsel dergide yayımlandı. Araştırmada, katılımcılara süt ürünleri tüketim sıklık- ları ilgili sorular yöneltilerek, düzenli tüketim alışkanlıkları mercek altına alındı. Tüketicilerin yemek alışkanlıklarına ilişkin verilerin yaşa, cinsiyete, beden kitle indeksine göre değerlendirildiği araştırmanın sonucuna göre; peynir, yoğurt gibi fermente süt ürünleri diyabete iyi geliyor. Ancak araştırmayı yapan uzmanlar, peynirle diyabet arasındaki bağlantı üzerine çalışmaların devam etmesi gerektiğini ve peynirin aşırı tüketiminin zararlı olabileceğini de belirtiyor. Kaliteli peyniri anlamanın ipuçları n Sofralarımızın en önemli gıdalarından peynirin kalitesi, güvenilirliği, besin değeri, üretim koşulları büyük önem taşıyor. Alışveriş sırasında birkaç detaya dikkat edilerek güvenilir, besin değeri yüksek ve hijyenik koşullarda üretilmiş peynire ulaşmanız mümkün. Teksüt Hijyen ve Gıda Güvenliği Danışmanı, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Nazlı, dayanıklılık ve kalitenin peynir çeşidine göre değişebildiğini söyledi. Nazlı, şöyle devam etti: “Öncelikle, iyi bir beyaz peynirin kalıbı düzgün ve her kenarı birbirine eşit olmalıdır. Üzerinde pas, küf ve salamura kirlilikleri taşımamalıdır. İyi bir beyaz peynirin rengi, parlak ve canlı bir beyazdır. Donuk, kirli beyaz, sarımsı, siyahımsı olmamalı, mavi-yeşil gibi renk değişimleri gözlenmemelidir. Peynir yapısının homojen, pürüzsüz ve lekesiz olması gerekir. Yüzeyinde ve içinde delikler, gözenekler, yarık ve çatlaklar bulunmamalıdır. Kimi özel peynirlerde gözeneklerin bulunması normaldir. Peynir ne fazla sert, kuru, kolay ufalanabilir, ne de çok yumuşak, süngerimsi olmalıdır. Peynirde küf, amonyak, yemimsi, sabunumsu ve mayamsı kokular hissedilmemelidir. İdeal bir peynirin tadı ekşi, keskin, yakıcı, acı, metalik ve çok tuzlu olmamalıdır. Ancak, faydalı küflerle üretilmiş değişik tat ve kokuda özel peynirler de vardır.” Prof. Dr. Nazlı, peynir satın alırken ambalajın vakumunun bozulmamış olmasına dikkat edilmesi gerektiğini de belirterek, “Havayla temas, peynirin bozulmaya ve küf oluşmaya başlaması demektir. Peynir ambalajlarında etiket kontrolü yapılmalı ve son tüketim tarihi geçmemiş ürünler alınmalıdır. Peynir, uzun süre sıcakta bekletilmemeli ve +4-6 derece arasındaki ısıda buzdolabında saklanmalıdır. İhtiyaç olduğu kadar porsiyonlanarak kullanılmalı ve hava almayacak şekilde tekrar kapatılmalıdır.” dedi. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 17 süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 18 18 Sayfa Tarım ve İnsan, aynı karede buluştu 7’den 70’e hemen her yaş ve meslek grubundan 717 katılımcının 3 bin 127 eserini değerlendiren jüri, “Genel, Çiftçi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanları, Öğrenci ve Denizbank çalışanları” olmak üzere 5 ayrı kategoride dereceye giren isimleri belirledi. Jüri ayrıca Ulusal Fotoğraf Yarışması Kataloğunda yer alacak ve Yerli hayvan ıslahı projelerine destek n TÜBİTAK, özel sektöre yönelik, “Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Projeleri Destekleme Programı” kapsamında, tarım ve gıda projelerine 2 ila 4 milyon lira hibe desteği sağlayacak. Tarımda tohum ıslahı kapsamında endüstriyel bitkilerden buğday, mısır, pamuk ve soya çeşitlerinin ıslahı, hayvancılıkta yerli büyükbaş ve küçükbaş hayvan ıslahı, gıdada ise analiz ve ambalaj konusundaki projelere hibe desteği öngörülüyor. Songül ACAR n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Denizbank sponsorluğunda bu yıl dördüncüsünü düzenlediği “Tarım ve İnsan” konulu fotoğraf yarışması sonuçlandı. Eylül - Ekim 2012 suthattı Çiftlik bir yıl boyunca sergilenecek fotoğrafların seçimini de yaptı. Yarışmada 91 kişiye ait 159 eser sergilenmeye layık görülürken, 19’u da ödül aldı. Ekim ayında düzenlenecek törende, dereceye giren eser sahiplerine toplam 15 bin lira ödül verilecek. “Tarım ve İnsan” fotoğraf yarışmasında genel kategoride birinciliği Konya’dan Eyüp Karakuş ile Kocaeli’den Hüsna Altın paylaşırken, Çiftçi Özel Ödülü kategorisinde Aydın’dan Özgün Atilla ile Trabzon’dan Sabri Altın dereceye girdi. Öğrenci Özel Ödülünü Trabzon’dan Aytaç Özcan ile Aydın’dan Hakan Yaralı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Özel Ödülünü Diyarbakır’dan Songül Acar ile İstanbul’dan Kadir Çivici kazandı. Denizbank Çalışanları Özel Ödülü ise İstanbul’dan Nursen Kaçan ile Muğla’dan Yeşim Eralp Dağdelen’in oldu. Bakanlık Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Recep Tezgel, “Tarım ve İnsan” temalı fotoğraf yarışmasının artık bir marka haline geldiğini söyledi, yarışmada emeği geçen herkese teşekkür etti. TÜBİTAK’ın Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) ile Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Destekleri hakkında bilgilendirme toplantısı, 14 Haziran’da Ankara’da yapıldı. Toplantıda Tarım, Ormancılık ve Veterinerlik Araştırma Destek Grubu-TOVAG Yürütme Komitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Sancak ARDEB programlarının, TEYDEB Bilimsel Programlar Başuzmanı Dr. Naci Sağlam da özel sektöre yönelik Ar-Ge destek programlarının tanıtımını yaptı. Ön başvuruların 31 Ağustos’ta sona erdiği yerli büyükbaş ve küçükbaş hayvan ıslahı konulu çağrı kapsamında, yerli genetik kaynaklarımızın korunması, üstün yeteneklerin iyileştirilmesi (genetik iyileştirme), bu ırklara ait suni tohumlama materyallerinin sağlanması ve geliştirilmesini hedefleyen çalışmalar değerlendirilecek. Böylece yurt dışına bağımlılığın ortadan kaldırılıp, ulusal kaynakların geliştirilerek değerlendirilmesi amaçlanıyor. 30 Eylül ön başvuruların sonuçlandırılması, 30 Kasım 2012 ise Proje öneri başvurusu için son tarih olarak belirlendi. Proje süresi en fazla 36 ay, bütçe üst sınırı ise yeni nesil gıda ambalajlarının geliştirilmesinde 2 milyon lira, diğer projelerde ise 3 milyon lira olarak belirlendi. Ortaklı projelerde ise bütçe üst sınırı sırasıyla 3 ve 4 milyon lira olacak. Ankara’da düzenlenen toplantıda Abdullah Öğüt tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sağladığı Ar-Ge destekleri hakkında da kapsamlı bir bilgilendirme yapıldı. þmasý inovasyon projeleri yarý fikirler Son baþvuru: 31 Ekim 2012 Ayrýntýlý bilgi: www.northstarinnovation.net - www.gidahatti.com Kategoriler: I- Yeni Proses / Gýda Teknolojisi (Verimlilik Artýran Projeler Dahil) II- Kalite Kontrol ve Ýzleme Süreçleri (Gýda Güvenliði ve Hijyen) III- Yeni Ambalaj / Ambalajlý Gýda Kimler katýlabilir: Üniversitelerin ilgili bölümlerinin ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarýna kayýtlý öðrencileri. Yarýþma kapsamý: Yarýþma; öncelikle gýda ve içecek sektöründe tüketici memnuniyetini ve toplumsal refahý artýrabilecek ve sonuçlarý ticarileþtirebilecek nitelikteki bilimsel araþtýrma projelerine açýktýr. *Baþvuru öncelikli olarak gýda ve içecek sektörüne yönelik projeler için deðerlendirilecek olup, diðer tüm kategorilerde önerilecek fikirlere de açýktýr. deste ðiyle süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 19 suthattı Eylül - Ekim 2012 Sayfa İnovasyon 19 Pastörize sütün ömrü uzayabilir n Sütteki ısıl işleme dayanıklı ve pastörize sütün çabuk bozulmasına neden olabilecek bir grup bakteriyi tanımlayan ABD’li bilim adamları, geliştirdikleri testle pastörize sütün ömrünü uzatma yolunda önemli bir adım attılar. Yüksek sıcaklıkta kısa süreli (HTST) süt pastörizasyonu, sütün bozulmasına neden olan mikropların birçoğunu öldürüyor. Ancak, Cornell Üniversitesi Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültesi Süt Kalite Geliştirme Programı araştırmacıları tarafından bulunan sporlu bakteri Paenibacillus, sporlar gibi ısıl işleme dayanabiliyor ve saklama sırasında sütte bozulmaya neden olabiliyor. Paenibacillus bakterisini tespit edecek bir moleküler biyoloji testi geliştiren Cornell Üniversitesi bilim adamları, geliştirdikleri testle ilgili bir de rapor hazırladılar. DairyReporter.com’a konuşan raporun yazarlarından Martin Wiedmann, söz konusu testin pastörize süt üreticilerine raf ömrünün uzatılması konusunda yardımcı olabileceğini söyledi. Wiedmann, şu bilgileri verdi: “Araştırmanın sonuçları, geliştirilen test sayesinde pastörize sütün raf ömrünün iki gün daha uzayabileceğini gösterdi. Pastörize sütün raf ömrünü uzatabilmek için New York’ta süt işleyicileriyle çalışıyoruz. Bulduklarımızın sektörde kullanılmasından ve sonuç alınmasından dolayı çok memnunuz.” Avrupa süt sığırcılığı inovasyon ortaklığı n İngiltere merkezli DairyCo, sütçülükle ilgili araştırma, geliştirme ve bilgi alışverişinde daha yakın iş birliği için aynı alanda çalışan Avrupa’daki fon kaynaklı kuruluşlarla güçlerini birleştirdi. birçok ülkede aynı. Bu ortaklık sayesinde araştırmalarımızı ve bilgilerimizi, sorunları çok daha verimli ve kolay bir şekilde gidermek üzere paylaşabileceğimiz bir platforma sahip olduk.” dedi. Altı Avrupa ülkesindeki sütçülük kurumları, Çiftçiler Kulübü Başkanı Richard Holland’ın girişimi sonucunda Avrupa Sığır İnovasyon Ortaklığı’nı (ECIP) imzaladı. DairyCo Ar-Ge Müdürü Ray Keatinge de, yeni ortaklığa ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: Bu birleşmeyi sorunlarla mücadele edebilmek ve diğer ülkelerde mevcut araştırmaların en iyi şekilde yapılması için bir fırsat olarak gördüğünü söyleyen Holland, “Sütçülükle ilgili karşılaşılan sorunlar “Bu ortaklık vergi ödeyenler için araştırma fonlarından daha iyi bir getiri elde edilmesi adına mükemmel bir fırsat. Ortaklıkla daha geniş bir coğrafi alanda Ar-Ge’de tekrarları önlemeye ve daha stratejik hareket etmeye çalışacağız. Örneğin, Danimarka’daki topallık araştırmalarından ya da Hollanda’nın gübre yönetimi çalışmalarından alabileceğimiz dersler var. Bu grubun ayırt edici özelliği, süt çiftçilerinin ihtiyaçlarını temsil etmesi ve çiftlik düzeyinde uygulamalı Ar-Ge etkisinin artmasına odaklanıyor olmasıdır.” ECIP, 2012’de Hollanda Süt Ürünleri Kurulu tarafından koordine edilecek. İnovasyon alanındaki ortaklıklığın ileriki aşamalarında çalışma olgunlaştıkça, grubun ortak araştırma, geliştirme ve bilgi alışverişinin desteklenmesi için ek AB fonu talepleri de gündeme gelebilecek. süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 20 20 Sayfa Eylül - Ekim 2012 suthattı Çevre Hayvansal atıklardan elektrik üretimi 2014’te n Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hayvansal atıklardan elektrik üretimi projelerine hız verdi. Bakanlığın desteğiyle Kırşehir’in Çiçekdağ ve Balıkesir’in Gönen ilçelerinde kurulacak biyogaz tesislerinde 2014 yılına kadar elektrik üretimine başlanması hedefleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yazılı açıklamasında, hayvansal atıklardan elektrik üretimi konusunda Federal Alman Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Ba- kanlığı ile ortaklaşa gerçekleştirilen proje kapsamında biyogaz tesislerinin kurulmasına teknik destek sağlanacağı bildirildi. re kullanımının önemli oranda düşeceği, bu sayede yer altı sularındaki tarımsal atık kaynaklı nitratın önleneceği kaydedildi. Ülkemizdeki büyükbaş, kanatlı hayvan, organik atıklar ve gıda sanayi atıklarıyla Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin %5,9 ila 11,6’sının karşılanabileceği bilgisine yer verilen açıklamada, biyogaz üretimi sonrasında ortaya çıkan fermantasyon artıklarının gübre olarak kullanımıyla kimyasal güb- Açıklamada, çalışmaların öncelikle Balıkesir, Sakarya, Bolu, İzmir, Manisa, Konya gibi hayvancılığın yoğun olduğu yerlerde gerçekleştirileceği, Marmara ve İç Anadolu’da pilot tesislerde başlayacak teknik araştırmaların yıl sonuna kadar bitirilmesinin hedeflendiği bildirildi. Çevreci çiftlikler gıda sanayinin gözdesi n Almanya’daki Hannover Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin çevre dostu ürünlere talebi, gıda endüstrisinde büyüme fırsatları yaratıyor. bir ihtimal daha Hannover Üniversitesi Çevresel Planlama Enstitüsü’nden Daniela Kempa’nın, gıda şirketlerinin çevre koruma hizmetlerine ilgilerini belirlemeye yönelik çalışması, Journal of Environmental Management’ta yayımlandı. Kempa, çalışmasının sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: var “Gıda sektörünün önde gelen şirketleri, artan tüketici bilinciyle organik üretim yöntemleri ya da çevre koruma üzerine daha fazla Cam Kompozit Karton Metal iletişim kurulması gerektiğini gördüler. Sonuçlar gıda şirketlerinin pazarlama stratejileri çerçevesinde çiftliklerin çevre koruma hizmetleriyle ilgili belgelerine ilgisini gösterdi. Bu belgeler, hem çiftçilere hem de gıda şirketlerine avantajlar sağlıyor. Çiftçiler belgeler sayesinde çevre koruma hizmetlerini ölçüp belgeleyebilecekler, böylece gıda şirketlerine bu konularda daha fazla bilgi sunabilecekler. Gıda şirketleri de bu belgelerle tüketicilerini çevre dostu ürün talepleri konusunda tatmin edebilecekler. Diğer taraftan bu belgeler, tüketicilere aldıkları ürünlerle ekosistemi koruma hizmetlerini destekleme şansı veriyor.” Plastik Üretimlerini ambalajlayarak piyasaya süren tüm firmalar, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýnýn yayýnladýðý" Ambalaj Atýklarýnýn Kontrolü Yönetmeliði"ne göre ambalaj atýlarýnýn geri kazanýmý saðlamak ile yükümlüdürler. TÜKÇEV bu firmalar adýna, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýndan aldýðý yetki ile ambalaj atýklarýnýn doðadan toplanmasýný ve geri kazanýmýný organize eden kuruluþtur. Marfrig’in karbon emisyonları dış kaynaklı n Dünyanın önde gelen gıda üreticilerinden Marfrig Grup için yapılan, şirketin kontrolünde olmayan hayvan yemi üretimi, ürünlerin taşınması ve diğer dış kaynaklar gibi tüm emisyon kaynaklarını içeren küresel sera gazı (GHG) emisyon envanteri, grubun GHG emisyonlarının %95’inin dış kaynaklı olduğunu gösterdi. Marfrig’in emisyonlarının %95’inin dış kaynaklardan geldiğine ilişkin envanter bulgusu, şirketin sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla tedarikçiler ile var olan ilişkisi üzerinde çalışmasını sağladı. www.tukcev.org.tr Marfrig Sürdürülebilirlik Direktörü Clever Avila, şunları söyledi: “Envanter, sektörde öncü bir girişim oldu. Çıkan sonuç, şirketin ürünlerinin karbon ayak izini emisyon azaltıcı stratejiler açısından anlaması için çok önemli. Bulgular, aralarında tahıl ve hayvan çiftçileri, enerji ve ambalaj tedarikçileri ve lojistik operatörleri olan tedarikçilerimiz ile ortak bir sera gazı azaltma çabası oluşturmaya odaklanmamızı sağlayacak.” Marfrig’in son iki yılda yaptığı Kapsam 1 (şirketin kendi emisyonlarını kapsayan) ve Kapsam 2 (satın alınan güçten kaynaklanan dolaylı emisyonları kapsayan) GHG envanteri çalışmaları ile emisyonların 2020’ye kadar %30 azaltılması planlanıyor.
Benzer belgeler
süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince
C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında,
yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, F...