Temmuz-2014 - Petinfo Dergi
Transkript
petinfo 65 PET SAĞLIĞI DERGİSİ TEMMUZ 2014 SAYI 65 MSD'nin Leishmaniasis'e karşı farkındalık projeleri 52 Merial, seçimini Anadolu Pet'den yana kullandı 26 İnterhas Lyme hastalığıyla nokta atışı yaptı 44 İÇİNDEKİLER 8 > Bayer Türkiye’de 60. yılını kutluyor Türkiye’deki 60. Yıl etkinlikleri kapsamında İstanbul Kongre Merkezi’nde Bayer Filarmoni Orkestrası ve Sertab Erener’i bir araya getiren Bayer görkemli bir kutlama gerçekleştirdi. 10 > Dünya pet sektöründen son haberler Pet dünyasının tüm güncel haberlerinin en doğru adresi olan Petinfo’da, bu ay da sektörel gelişmeleri, bilimin ışındaki verileri ve ilgi çekici hikayeleri sizlerle paylaşıyoruz. 24 > Hayvan sahiplerine parazit kontrollerini hatırlatmak önemlidir Dr. Bayer bu ay, düzenli yapılan hatırlatmaların kliniğinize sağladığı faydaların üzerinde durdu. 56 > Hayalini kurduğum mesleğin mensubuyum Güzelbahçe ilçesindeki hayvanseverlerin gönlünde taht kuran genç Veteriner hekim Gizem Yılmazer’le keyifli bir söyleşi yaptık. sayfa 40 36 > Sitolojik muayeneyi kurumumuzda gerçekleştirebiliyoruz Uzman kadrosuyla İzmir’in en donanımlı kliniklerinden Vetacedemia’yı dergimize konuk ettik. 40 > Özür dilemek mi? İyi hazırlanmış bir özür hemen her ilişkiyi tamir etme yeteneğine sahiptir… Yaşanan kazalara karşı hasta sahiplerinden nasıl özür dileyebileceğinizi sizin için araştırdık. 44 > İnterhas’tan nokta atışı İnterhas Hayvan Sağlığı’nın düzenlediği seminerde Prof. Dr. Barbaros Çetin ve Prof. Dr. Erman Or’un sunumlarıyla veteriner hekimlere Lyme hastalığı, kedi ve köpeklerde standart ve alternatif aşı programları, parazit tedavisi ve dermatomikozis hakkında bilgi verildi. sayfa 26 26 > Pet sektöründe yeni bir sinerji Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle, Anadolu Pet Genel Müdürü Eren Üçüncü ve Merial Türkiye Ruminant ve Pet Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Orkun Bürün, Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu’ya projelerini anlattı. 53 > Yazın gelmesiyle nüks eden tehlike: Leishmaniasis Yazın gelmesiyle vektörel hastalıklarda artışlar başladı. Bu sayımızda Akdeniz ülkelerinin kabusu olan Leismaniasis hakkında farkındalık yaratmak istedik. MSD hayvan sağlığı, Leishmaniasis’e karşı yaptıkları farkındalık projelerini bize anlattı. sayfa 53 60 > 24 adımda veteriner kliniğinizin kedi potansiyelini artırın Eğer sizde kedilerini kontrole getirmeyen pet sahiplerinden yakınıyorsanız, bu yazımızı hemen okumalısınız. 64 > Branşlaşmak başarıyı getirecektir Veteriner Hekim Zafer Yıldızalp bize 19 yıllık tecrübelerinden bahsetti. sayfa 80 66 > Teknolojiye ayak uydurmak lazım… Medikal ilaç almadan önce mutlaka Hasvet Medikal Direktör Arzu ÖZSAN ÇORBACI’nın önerilerini okumalısınız. 68 Köpeklerde testis hastalıkları Sevgili dostlarımızın yaşam kalitesini etkileyebilecek tetis hastalıklarını sizin için araştırdık 74 > Ataköy’de ege havası İstanbul’un en güzel semtlerinden Ataköy’de Dr. Veteriner Hekim Nihat Kale ve Veteriner Hekim Seralp Uzun’la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. 80 > Kedilerde yaygın kulak problemleri Sıklıkla karşılaştığımız kedilerde kulak problemlerinin değerlendirilmesi ve uygulanabilecek tedavi prosedürlerine bu köşemizden ulaşabilirsiniz. 32 > İstanbul’da görkemli toplantı Eukanuba Türkiye’nin ev sahipliğini yaptığı P&G Pet Care’in 40’dan fazla Avrupa Distribütörü bir araya geldi. DBM toplantıda projeleriyle farklılık yarattı. PETİNFO 2014/07 02-03 EDİTÖR Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Dama¤ınızı, ruhunuzu ve çevrenizi tatlandıran, güzel ve bereketli bir Ramazan Bayramı dilerim. Kedilerde yaygın kulak problemleri > syf 80 İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır Yazın gelmesiyle sıcaklıklar arttı, haliyle vektörel hastalıklar da su yüzeyine çıkmaya başladı. Sizlere bu sayımızda oldukça ilginizi çekecek olan Lyme hastalığı ve Leishmaniasis ile ilgili unuttuğunuz, hatırlayamadığınız hatta hiç duymadığınız bilgiler paylaştık. Son zamanların en çok konuşulan güç birliği, Merial ve Anadolu Pet’in iş ortaklığıyla ilgili iki firmanın yöneticileriyle önemli bir röportaj yaptık. Bunun yanı sıra bu ay Eukanuba Türkiye distribitörü DBM’in ev sahipliği yaptığı Uluslararası Eukanuba distribütörleri toplantısına yaklaşık 40 ülkeden 100’ü aşkın yönetici katıldı. Biz de Eukanuba markasının üst düzey yöneticileriyle oldukça keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. petinfo Temmuz / Sayı: 65 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU [email protected] İzmir’den ve İstanbul’dan, minik dostlarımıza en iyi hizmeti sağlayan ve hayvanseverlerin gönüllerinde taht kurmuş Veteriner hekimlerimizi dergimize konuk ettik. Meslektaşlarımız bizlerle mutluluklarını, tecrübelerini ve şikayetlerini paylaştı. Kliniğinizin düzenli gelen kedi hastaları azalmaya mı başladı? Her klinikte ufak tefek kazalar gerçekleşebilir, peki bu kazaları hayvan sahiplerine nasıl anlatabilirsiniz? Bu sayımızda bu tarz sorunlarınıza çözüm bulabileceğiniz köşelerimize de ulaşabilirsiniz. Veteriner Hekim NAYAT BOYACI ALCAL Özür dilemek mi? > syf 40 Saygılarımla Veteriner Hekim Ayça Üvez ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ VET. HEKİM AYÇA ÜVEZ [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU [email protected] Vet. Hekim NAYAT BOYACI ALCAL [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ [email protected] Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2014/07 06-07 ETKİNLİK Bayer Türkiye’deki 60. Yılını Kutluyor Türkiye’deki 60. yıl etkinlikleri kapsamında İstanbul Kongre Merkezi’nde Bayer Filarmoni Orkestrası ve Sertab Erener’i bir araya getiren Bayer, görkemli bir kutlama gerçekleştirdi. Temel olarak sağlık, beslenme ve ileri teknoloji ürünü polimer malzemeler alanlarında uzmanlaşmış olan Bayer, Türkiye’de 60. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkiye’deki üretim faaliyetlerine 1954 yılında İstanbul’da başlayan şirket, 60. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında pek çok projeyi faaliyete geçiriyor. 60. yıl etkinlikleri kapsamında İstanbul Kongre Merkezi’nde Bayer Filarmoni Orkestrası ve Sertab Erener’i bir araya getiren Bayer, ayrıca iki özel bilim eğitimi projesini de hayata geçirdi. Bayer’in hali hazırda Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile PETİNFO 2014/07 08-09 birlikte yürüttüğü kurumsal sosyal sorumluluk projesi Bayer Genç Bilim Elçileri, projenin gezici versiyonu olarak tasarlanan Bilim Tohumları Ekibi ile genişletildi. Bayer ayrıca Türkiye ve Almanya devletlerinin desteğiyle liseler arası bir bilim yarışması da düzenliyor. Bayer Filarmoni Orkestrası ve Sertab Erener Konuklara Unutulmaz Bir Gece Yaşattı Bayer, Türkiye’deki faaliyetlerinin 60. yıldönümü etkinlikleri kapsamında İstanbul Kongre Merkezi’nde bir konser organizasyonu düzenledi. Bayer Filarmoni Orkestrası konser için Türkiye’ye geldi ve Sertab Erener ile birlikte sahne aldı. Bayer AG Yönetim Kurulu Üyesi Michael König ve Bayer Türkiye CEO’su Dr. Axel Hamann’ın ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte iş dünyası ve ilaç sektörü temsilcileri ile Türkiye’deki Bayer çalışanları bir araya geldi. 60. Yıl projelerinin odağında çocuklar ve gençler var 60. yıldönümü kutlamaları kapsamında; şirketin gerçekleştireceği projelerin tamamının odağında Türkiye’nin geleceği olan çocuklar ve gençler var. Türkiye’nin aydınlık yüzünün temsilcileri olan çocukları gelecekte bilim insanı olma yönünde yüreklendirerek Türkiye’de bilimin gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan şirketin temel hedefi; gençleri ve çocukları günlük hayatlarında merak ettikleri şeyleri sorabilen, sorgulayabilen, doğada olan olayları gözlemleyebilen ve anlamaya çalışan bireyler haline getirmek. Bayer ve TOG, Türkiye’nin dört bir köşesine bilim tohumları ekecek Toplum Gönüllüleri Vakfı işbirliğiyle yürütülen Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin hali hazırdaki etkinliklerine ek olarak tasarlanan Bilim Tohumları Ekibi projesi ile kırsal yerleşimlerde yaşayan çocukların bilim okuryazarlığının artırılması hedefleniyor. Proje kapsamında, Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin gezici versiyonu olarak tasarlanan bir araç, Türkiye’nin dört bir köşesini ziyaret ederek 7 ile 11 yaş arasındaki çocuklarla buluşacak. Mayısın ikinci haftası gezici bir araç ile proje etkinliklerini gerçekleştirmek için yola çıkan Bayer Genç Bilim Elçileri -Bilim Tohumları Ekibi, Mayıs ve Haziran ayları içerisinde 7 farklı ilde - Mersin, Adana, Hatay, Adıyaman, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır - 20 noktada toplamda 1138 çocukla birlikte bilimin eğlenceli dünyasını keşfetti. Bilim Tohumları Ekibi, Temmuz ayı içerisinde Kahramanmaraş, Malatya, Trabzon illerinde proje etkinliklerini gerçekleştirmek için yollarda olmaya devam edecek. Bayer Genç Bilim Elçileri - Bilim Tohumları Ekibi proje sonunda Türkiye’nin yedi bölgesindeki 20 farklı ilde/ 60 noktada kırsal yerleşimlerde yaşayan 6000 çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Bayer Liseler Arası Bilim Yarışması’nın finalistleri Almanya gezisi kazanacak Bir diğer proje olan Bayer Liseler Arası Bilim Yarışması; Türkiye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı ve Alman Büyükelçiliği’nin 60. yıldönümü kutlamaları kapsamında, Türkiye’nin aydınlık yüzünün temsilcileri olan çocukları gelecekte bilim insanı olma yönünde yüreklendirerek Türkiye’de bilimin gelişimine katkı sağlamayı AMAÇLIYOR. desteğiyle hayata geçirildi. Gençlerin fen, matematik ve mühendislik konularına ilgisini yükseltmek amacıyla düzenlenen yarışma kapsamında, lise öğrencilerinden belirlenen başlıklarla ilgili projeler geliştirmeleri istendi. Yarışmanın sonunda projeleri finale kalan öğrenciler, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nın desteğiyle organize edilen bilim gezisi kapsamında Almanya’ya gönderilecek. Bayer’in Daha İyi Bir Yaşam İçin Bilim Sergisi Ankara’yı ziyaret etti Bayer, Türkiye için özel olarak tasarlanan iki bilim eğitimi projesinin yanı sıra 60. yıl kutlamaları kapsamında, Kuruluş Yıldönümü Sergisi’ni 11-13 Nisan tarihlerinde Ankara’ya getirdi. Aslen, Bayer’in 2013 yılında kutladığı 150. küresel yıldönümü vesilesiyle geliştirilen ve geçen yıl İstanbul’da da sergilenen sergide; şirketin sağlık ve tarım ürünleri ile ileri teknoloji malzemeleri alanlarındaki inovasyonları anlatılıyor. 22 adet iki metre yüksekliğindeki harften oluşan sergide her bir harf Bayer’in misyonun “Science For A Better Life”’daki (Daha İyi Bir Yaşam İçin Bilim) harfleri simgeliyor. Nostaljik Bayer yapbozu yeniden hayat buldu Bayer 60. yılı vesilesiyle, Türkiye’de 60’lı yıllarda çok yaygın olan nostaljik yapbozuna da yeniden hayat verdi. iOS ve Android sistemli cihazlara uyumlu bir uygulaması da hazırlandı NOTLAR Veteriner hekimlikte crp Dünya veteriner hekimlerinin tüm sistemik enfeksiyonlar için en büyük rehberi CANINE C-REAKTİF PROTEİN test artık Türkiye’de... Veteriner tıpdaki gelişmelere paralel olarak artık daha sağlıklı ve uzun yaşamlara sahip olan her köpek hayatının belli dönemlerinde hastalıklarla yüzleşmektedir. Canine c-reaktif protein (CRP) ; tüm enfeksiyonlar, kronik yangısal hastalıklar ve doku hasarlarında güvenilir bir yangı indikatördür. Bir akut faz yangısal protein olan c-reaktif protein yani CRP, İnterleukin-6 gibi İnflamasyon öncesi sitokinlerin dolaşımda artan miktarına cevap olarak hepatositler tarafından üretilir ve salınır. Köpeklerde postoperatif dönemde, enfeksiyöz hastalıklarda ve inflamatorik bağırsak hastalığı ile alerjik ya da immun kökenli hastalıklar gibi kronik inflamatorik hastalıklarda yüksek CRP seviyeleri görülür. Normal ve sağlıklı köpeklerde serum CRP seviyesinin 35 mg/L’nin altında olması gerektiği kabul edilir. Sistemik inflamatorik hastalıklar ya da daha ciddi enfeksiyonlar sırasında serum CRP seviyeleri hızla 35 mg/L’ nin üzerine çıkar. Hastalığın başlangıcından sadece 4-6 saat sonra serum da yüksek CRP değerleri ölçülmeye başlar ki bu özellikle CRP analizini hastalıkların tanı ve tedavisi için çok önemli hale getirir. Klinik problemlerde CRP analizi neden önemlidir? -CRP henüz başka hiçbir klinik ya da laboratuvar datası yokken bile sistemik inflamasyonu gösterir. -CRP yangının yaygınlığını ve şiddetini ortaya koyar. PETİNFO 2014/07 10-11 -CRP seçilen tedavinin etkinliğini ya da etkisizliğini gösterir. -CRP inflamatorik hastalığın varlığını ya da yokluğunu ispatlar. -CRP semptomatik tedaviyle baskılanan klinik tablo arkasında seyreden yangı aktivitesini gözler önüne serer. -CRP cerrahi sonrası iyileşme sürecinin değerlendirilmesine imkan tanır. -Yüksek CRP seviyeleri başka semptomlar gelişmeden nüksleri göstererek erken dönemde tekrar tedaviye başlama şansı sağlar. AKUT FAZ PROTEİN TEsTİNdE VETERİNER HEKİmİN EN büyüK yARdımCısı Akut Faz Proteinleri” yangısal reaksiyonun başlamasıyla gelişen ve yangının sonlanmasıyla azalan bir grup biyolojik yangı işareti olarak tanımlanabilir. İnsan hekimliğinde yıllardır kullanılan ve doktorlarımızın uyguladıkları tedavilerde en önemli rehberi olan akut faz protein testleri artık veteriner tıpda da hızla popülarite kazanmaktadır. h LifeAssays firmasının sadece hayvanlara özel bir teknolojiyle geliştirdiği analiz sistemi ile köpekler için “Canine C-Reaktif Protein-CRP”, kediler için “Feline Haptoglobulin” , atlar için ise “Equine Haptoglobulin” akut faz proteinlerinin kandaki seviyelerinin ortaya konması mümkün olmaktadır. h Bu yöntem pratik, her klinikte uygulanabilir, kesin sonuç veren çok ekonomik bir yöntemdir. Akut faz proteinlerinin test edilebiliyor olması Türkiye’de Veteriner Hekimliği mesleğinin icrasında hizmet kalitesini yükseltecek ve şüphesiz mesleki başarıyı arttıracaktır. h https://www.facebook.com/CRPTurkiye AyrA Grup Veterinerlik Güvenlik Cad. 58/1 A. Ayrancı Çankaya 06540 ANKARA TÜRKİYE Tel: +90 312 427 8788 Fax: +90 312 427 8288 www.ayragrup.com Kennel Club’ın başkanı Gerald King İstanbul’da İngiltere Kennel Club’ın başkanı Gerald King, Eukanuba Türkiye’nin ev sahipliğini yaptığı P&G Pet Care’in 40’dan fazla Avrupa Distribütörünün bir araya geldiği toplantıda şeref konuğu olarak ağırlandı. İngiltere Kennel Club’ın yaptığı çalışmalardan bilgiler veren bir konuşma yapan Gerald King; İngiltere’deki köpek üreticilerinin nasıl kayıt altına alındığı, üreticilerin yetiştirdikleri köpeklerin satışında almaları gereken sorumluluklar konularını içeren bir sunum yaptı. Sosyal medya ve internet üzerindeki çalışmalarından da bahseden Mr. Gerald King, ayrıca İngiltere Kennel Club’ın resmi sponsoru olan Eukanuba ve ürünleri ile ilgili görüşlerini, İngiltere Kennel Club’a üye üreticilerin memnuniyetlerinden ve aldıkları iyi sonuçlardan bahsetti. Özellikle birçok uluslararası yarışmalarda dereceye giren köpeklerin neredeyse tümü Eukanuba ile beslendiğini vurguladı. Klivet SEVC-2014 Barcelona çekilişi gerçekleştirildi KLİVET 2.Bahar Sempozyumuna katılan Veteriner hekimlere yönelik planladığı çekiliş , Prof. Dr. Erdem Acar ve Vet. Hekim Tarık Akan öncülüğünde ve sempozyum sponsoru firmaların temsilcileri gözetmenliğinde gerçekleştirildi. SEVC-2014 Barcelona için yapılan çekiliş sonucunda, kongre bedelleri KLİVET tarafından karşılanacak olan 4 asil ve 4 yedek veteriner hekim belirlendi. Dünya Kupası’nda ağlar Brazuca ile havalanıyor Dünya Kupası’nda ağlar Bayer teknolojisiyle üretilen Brazuca ile havalanıyor, heyecan Bayer’in Dünya Kupası yarışmalarıyla devam ediyor! Milyonlarca futbol fanatiği tarafından merakla beklenen FIFA 2014 Dünya Kupası başladı. Bu sene turnuvada Adidas tarafından Bayer MaterialScience’ın teknolojisiyle üretilen yepyeni futbol topu “Brazuca” kullanılıyor. Brezilya’nın renkli kültürünü yansıtması amacıyla parlak mavi, yeşil ve altın rengiyle süslenen top 2,5 yıllık bir çalışmanın sonucunda hazırlandı. Gözardı edilen konu: Dirsek displazisi Sevgili dostlarınızın dirsek hassasiyetini ne kadar farkındasınız? Geçtiğimiz yıllarda Amerikan Kennel klübünün köpek sağlık grubu için topladığı yardımlarla saygın üniversiteler ve kliniklerde köpek dirsek displazisiyle ilgili araştırma yapıldı. Araştırmalar sonunda köpeklerin % 19.7 ‘nde dirsek displazi skoru sıfırdan yüksek olduğu gözlemlendi. Özellikle Rotweiller (%53), Bernese dağ köpeği (%38.3) ve Otterhound (%59.1) ırklarında dirsek displazisinın yaygın olduğu görüldü. Eukanuba Playground etkinliği gerçekleşti 5,5 ay gibi kısa bir sürede Eukanuba’nın aranan bir aile ferdi olduğunu gösterdi. P&G Pet Care’in üst düzey yöneticileri bu projeyi yakından incelemek için toplantı öncesi İstanbul’a erken geldiler. Eukanuba Türkiye’nin İstanbul’da ki köpek sahipleri için açtığı Eukanuba Playground’u ziyaret ettiler. 17 milyonluk dünya şehri İstanbul’un tam ortasındaki cennet bahçesi Eukanuba Playgound’un Eukanuba Pet Care’in örnek projeleri arasında yer alacağı konuşuldu. Günün en güzel sürprizi Eukanuba Yıldız takımının gösterisiydi. İrem ve Cash, Ahmet ve Sasha eğlenceli dakikalar yaşatarak hayranlık uyandırdılar. Melez kediler daha uzun yaşıyor İngiltere’de yapılan bir çalışmada temel bakımda olan kedilerin mortalitesi ve uzun ömürleri araştırıldı. Her yaştan kedinin katıldığı çalışmada mortalite en sık %12.2 travma, %12.1 böbrek bozukluğu, %11.2 non-spesifik hastalıklar, %10.8 neoplazi ve 10.2 kitle lezyon bozuklukları gibi nedenler olmak üzere kaydedilmiştir. Ortalama kedi ömrü 14 yıl olarak kaydedilirken melez kedilerin (14 yıl) ömrü safkan kedilere (12.5 yıl) göre daha yüksek bulunmuştur. NOTLAR INTERZOO ETKİSİ DEVAM EDİYOR 60 senelik bir tarihçeye sahip olan, her iki senede bir gerçekleşen Almanya’nın Nürnberg şehrinde düzenlenen Interzoo fuarı bu sene 33. kez üreticilerin, toptancıların ve perakendecilerin katılımı ile gerçekleşti. WZF Service Company for Pet industry ve The German Pet Trade & Industry Association organizasyonu ile 12 büyük salonda toplam 110.000 metrekare sergi alanıyla 60 ülkeden 1700’den fazla firmaya ve yaklaşık 37.000 ziyaretçiye ev sahipliği yapan Interzoo fuarı, evcil hayvanların gereksinimleri için tüm dünyadan seçkin markaların yer aldığı, piyasanın en önemli tanıtım platformu olarak ön plana çıkıyor. Fuara katılan firmalar arasında yer alan Max&Molly markasının Türkiye distribütörü olan DnC Fashion A.Ş. (Dogs & Cats Fashion) yetkilileri fuar sonrası görüşlerini bizlerle paylaştı. Evcil hayvanlar için her şey düşünülmüş Türkiye piyasasına getirmiş olduğumuz kaliteli ve renkli tasmalardan oluşan ürün gamımıza uygun kaliteli ve orjinal ürünleri eklemek için uğraşlarımıza büyük katkı sağlayan Interzoo fuarında evcil hayvanlar için herşey düşünülmüş. Evcil hayvanların beslenmesinde kullanılan kuru ve yaş mamalarda, bakım ve gıda takviyelerinde, çiğneme ürünlerinde ve oyuncaklarda doğal ve organik ürünlere oldukça ağırlık verilmiş. Örneğin BARF Beslenme Bones and Raw Food, tabir edilen çiğ beslenme gün geçtikçe yaygınlaşıp revaç görmekle beraber beslenmede öze dönüş diye adlandırabileceğimiz bir trend haline gelmiş. Fuarda ayrıca kimyasalsız yıkama ürünleri ve kuaför malzemeleri de tüketicilerin beğenisine sunuldu. Ambalajlamalarda dahi doğada çözünür ürünler tercih edilmiş. Özellikle mısır özünden yapılmış PETİNFO 2014/07 18-19 olan doğada tamamiyle çözünen atık poşetleri’ nin Türkiye piyasasına girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kalça sorunları olan dört ayaklı dostlarımız için koşu bantları, medikal rehabilitasyon makinaları, havuzlar, teknolojinin son gelişmelerini takip eden izleme sistemleri de dikkat çeken ürünler arasındaydı. DnC Fashion ailesi olarak sektördeki gelişmeleri yakından izleyip, bir yandan kalitesine ve farklılığına inandığımız renkli ürün yelpazemizle evcil hayvan sahibi dostlarımıza hizmet verirken, bir yandan da sektörde yenilik yaratacağına inandığımız ve de beğenilerinizle markamıza değer katacak sıradaşı ürünlerle sizleri buluşturabilmek adına önümüzdeki sene de 25-29.05.2016 tarihleri arasında yapılması planlanan Interzoo fuarının yine takipçisi olacağız. “İçerik fark yaratır” “The ingredient makes the difference” Sağlıklı ömürler için... Misyonumuz MG GIDA olarak bütün evcil hayvanların, sahipleri ile mutlu ve sağlıklı bir ömür geçirmesini sağlamak için varız. Bunu başarmak ve başarmaya devam etmek için bizimle başlayan ve nihai tüketicimiz olan evcil dostlarımıza kadar uzanan zincirdeki bütün tarafları memnun etmek için çalışıyoruz. Sizin için en doğru seçim! www.petservisi.com / www.mggida.com.tr / [email protected] Tel: (0212) 657 20 61-64 KÖPEK Dobermann’daki defektif gen tespit edildi Michigan State Üniversitesi araştırmacıları Dobermann Pinschers’da bugüne kadar kimsenin farkedemediği albinisme neden olan genetik mutasyonu tanımladı. Albinolu köpeklerin derileri de aynı insanlar gibi güneş ışığına karşı hassastır ve güneş ışığı deri tümörü riskini artırır. Michigan State Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde doktora öğrencisi olan Paige Winkler, araştırmayı üniversitede Profesör Asistanı olan Joshua Bartoe ile birlikte tamamladı. Winkler ve Bartoe, Dobermann hücrelerinde pigmentasyon için gerekli proteini ararken gendeki mutasyonu saptadılar. Gendeki defektin sebebi insanlardaki okulocutaneos albinizmle aynı olduğu ve bu tip albinizmdeki karakteristik bulguların köpeklerde de görüdüğü tespit edildi. Albinolu kopeklerin derileri de aynı insanlardaki gibi güneş ışığına karşı hassas ve güneş ışığı deri tümörü riskini artırır. Araştırmacılar albinolu Dobermannlardaki bu tip tümörlerin gelişme oranının insanlardakine benzediğini bildiklerinden, sağlıklı bir Dobermann ile albinolu Dobermann arasındaki tümör gelişme oranını tespit etmek için ve 20 şer adet sağlıklı ve albinolu Dobermannlar arasında çalışmalar yapıldı. Sonuçlara göre albinoluların yarısından fazlasında tümör saptanırken, sağlıklı olan Dobermannların sadece bir tanesinde tümör saptanmıştır. Araştırmacılar Dobermanların taşıdığı bu defektif gen, hiçbir belirti göstermese de, ırk için ciddi bir problem olduğunun altını çiziyor. Neyse ki bu sayede artık Dobermann’ların bu defektif geni taşıyıp taşımadığı önceden tespit edilebilecek ve önlem alınabilecektir. PETİNFO 2014/07 20-21 kedi&köpek Yaz sıcaklarıyla başa çıkabiliriz Sıcaklığın artığı bu günlerde sıcaktan bunalan köpekler için buz iyi bir çözüm mü? Isı çarpmasında hasta sahibine neler önerebiliriz? 2010 yılında internet ortamında yazılan bir hikaye de, Baran isimli bir köpeğin sahibi sıcak havadan bunaldığını düşündüğü köpeğinin suyuna bilinçsizse buz küpleri atmış ve köpek suyu içtikten kısa süre sonra can çekişmeye başlamıştı. Acilen veteriner hekime götürülen köpeğin, buz küpü yutması sonucunda mide kaslarında şiddetli spazm geçirdiği ve bunun abdominal distansiyona neden olduğu anlaşılmıştır. Abdominal distansiyon köpeklerde hayatidir. Genelde köpeklerde suyun sıcaklığı ne olursa olsun ya da suyun içinde buz konulsun yada konulmasın, çok hızlı yeme ve içmeden sonra abdominal distansiyon olabilir. Köpekler sıcakladığında ve susadığında çok hızlı su içerler, bu sırada bir sürü hava yutarlar, bu da abdominal distansiyona alt yapı hazırlar. Köpeklerde abdominal distansiyon; hava, gaz ve yemek sıkışması ve birikmesi sonucu, midenin ve çevre dokuların kan dolaşımını engellemektedir. Bu midenin şişkin hale gelmesini sağlar ve eğer abdominal distansiyona müdahale edilmezse şok ve ve organ yetmezliğinin yanı sıra organ ölümlerine dahi sebep olur. Eğer bu konuda endişeli bir hasta sahibiyle karşılaşırsanız onu buz, sıcak çarpması ve abdominal distansiyonun tehlikeleri konusunda uyarın. Buz hakkında hayvan sahibine ne söyleyebilirsiniz? Buz yemek köpekler için teknik açıdan zararsız olsada, sahiplerini buzdan kaynaklanacak küçük zararlara karşı uyararak işinizi garantiye alın. Köpekler buz yerken, dişlerini kırabilirler ya da hasar verebilirler veya buz parçası boğazlarına takılabilir. Yani her ihtimale karşı hayvan sahiplerini köpekleri buz yerken göz kulak olmalarını söyleyin. Abdominal distansiyona müdahale edilmezse şok ve ve organ yetmezliğinin yanı sıra organ ölümlerine dahi sebep olabilir. PETİNFO 2014/07 22-23 Isı çarpması hakkında hayvan sahibine ne tavsiye edebilirsiniz? Isı çarpmasına uğramış bir köpeğin vücut ısısının azar azar ve yavaş yavaş soğuması çok önemlidir. Eğer köpeğin sahibi köpeğinin aşırı ısındığını ve ısı çarpmasına maruz kaldığını düşünüyorsa, ilk olarak ıslak havluyla onu yavaş yavaş serinletmeye çalışmalıdır. Bulunduğu ortamda, vantilatör vücut sıcaklığının evaporatif soğutmasını arttırdığı için kullanılabilir. Köpekler serin yüzeylere yatarak da vücudunun serinlemesini sağlar. Vücut sıcaklığı 39,4˚ C oluncaya kadar yavaş yavaş düşürülmelidir. Eğer ısı çarpmasına uğramış bir köpeğin vücut ısısı hızlı şekilde soğutulursa şok ve organ yetmezliği oluşur. Abdominal distansiyon hakkında hayvan sahibine ne tavsiye edilebilirsiniz? Eğer abdominal distansiyon sebebinin ne olduğu bilinmiyorsa; hızlı yeme, büyük porsiyonlarla beslenme, kuru mama tüketme, fazla yeme, yemek sonrası ağır egzersizler, korku hali, stres, travma ve normal olmayan mide hareketi gibi risk faktörlerini teşhiste göz önünde bulundurmalıyız. Hasta sahibini, köpeğini sık ama küçük porsiyonlarla beslemesi, bir seferde çok fazla su içirmemesi ve ağır egzersizleri yemekten minimum 1 saat sonra yaptırması gerektiği konusunda uyarın. Hayvan Sahiplerine Parazit Kontrollerini Hatırlatmak Önemlidir Parazit tedavisi ile ilgili olarak düzenli yapılan hatırlatmalar, mevcut hasta sahiplerinizin potansiyel hasta sahiplerinize sözlü olarak ya da sosyal medyayı kullanarak sizden bahsetmesini sağlayacaktır. Geçen ay hayvan sahiplerini parazit kontrolü konusunda nasıl bilinçlendirebileceğinizi ve koruyucu hekimliğe teşvik etmenin size sağlayacağı yararlardan konuşmuştuk. Bunların yanı sıra kliniklerinizdeki takım arkadaşlarınızın görevleri ve mevcut/yeni hayvan sahiplerine karşı sergilenecek olan tutumun öneminden bahsettik. Ve hayvan sahipleriyle kurulan doğru ilişkilerin sizlere mesleğinizi daha kolay icra edebilme şansı vereceğini söyledik. Bu ay ise gelişen teknolojinin de yardımı ile hayvan sahiplerine yapılacak düzenli hatırlatmaların önemi ve hatırlatma türlerinden bahsedeceğiz. Hatırlatma servisleri Teknolojideki gelişmeler sayesinde, hayvan sahipleri ile iletişimde kalmanızın birçok yolu var. E-posta, Twitter veya Facebook mesajları bunlardan sadece birkaçı. Hatırlatma servisleri asla sıkıcı bir görev olarak algılanmamalıdır. Parazit tedavisi konusu ile ilgili olarak düzenli yapılan hatırlatmalar eski/yeni hayvan sahipleri için çok önemlidir. Bu hatırlatmalar; parazit tedavisinin önemini yinelemek, düzenli parazit tedavisi önerisinde bulunmak, bilgi ve tavsiye vermek adına önemlidir. Parazit tedavisi PETİNFO 2014/07 24-25 protokolünün eksiksiz olarak uygulanması sadece kliniğe bir katma değer sağlamayacak aynı zamanda hayvan sahibi ile olan ilişkilerinizi de arttıracaktır. Düzenli yapılan hatırlatma servisleri aynı zamanda mevcut hayvan sahiplerinizin potansiyel hayvan sahiplerinize sözlü olarak ve/veya sosyal medyayı kullanarak sizden bahsetmesini sağlayacaktır. Parazit Hatırlatma türleri Kısa mesaj servisi (SMS) E-posta Posta kartları Eğitim bültenleri Sosyal medya Bekleme odası afişleri Klinikteki televizyon ekranları Gazete makaleleri Telefon çağrıları Yerel köpek eğitmenleri Hayvan sahipleri kliniğinize muayene için her geldiklerinde telefon numaralarını ve e-posta bilgilerini kontrol ederek güncellemeyi unutmayın. Bu hayvan sahiplerinizin güncel telefon numaraları ve e-posta adreslerini bilmenizi sağlayacaktır. Aynı zamanda hayvan sahipleri tarafından detayların doldurulması için formlar da resepsiyon masasına bırakılabilir, fakat bu yol kliniklerde daha az etkilidir. Sizin için en iyi ipuçları İletişim kurarken açık olun ve basit bir dil kullanın. Mesajlarınızda tutarlı olun. Tüm personel olarak aynı dili konuşun. Eski ve yeni hayvan sahipleriniz ile düzenli iletişim kurun ve uygulamalarınızın faydalarını görebilecekleri mesajlar oluşturun. Mevcut hayvan sahiplerini korumanın yenilerine sahip olmak kadar önemli olduğunu unutmayın. Rutin kontrol ve uygulamalara hayvan sahiplerini de davet edin. Hayvan sahiplerinize hatırlatmalar gönderin ve broşür ya da yazılı basın yoluyla yeni hayvan sahiplerini hedef alın. Bu hayvan sahiplerine, petlerinin koruyucu sağlık bakımlarını hatırlatacaktır. Hayvan sahiplerine güvendiğiniz ürünleri tavsiye edin. Kişisel önerileriniz güçlü bir araç olacaktır. Bir hayvan sahibi ile diyalog kurarken net sorular sorun. Örneğin, evcil hayvanınız en son ne zaman parazit problemi yaşadı? Hangi ürünü kullandınız? Ürünü nereden aldınız? Hangi parazitler sizi endişelendiriyor? gibi.. Koruyucu tedavi için hatırlatma önemlidir Parazitlerin sağlığa etkileri konusunda artan bilinçlendirme, hayvan sahibinin tedaviye uyum göstermesi ve yeterli koruyucu sağlık hizmetinin sağlanması yolunda büyük bir adımdır. Petlerinin, diğer hayvan ve insanların hastalık risklerinden korunması için parazitten korunma programının düzenli uygulanması konusunda hayvan sahiplerinin bilgilendirilmesi, hayati önem taşımaktadır. Hayvan sahiplerine, petlerinin yaşam tarzlarını göz önüne alarak bireysel parazit kontrol programlarının uygulanmasına ilişkin tavsiyelerde bulunulmalı ve sonrasında mevcut/yeni hasta sahiplerine koruyucu tedaviler hakkında önemli mesajlar vermeye devam edilmesi konusunda hatırlatmalar yapılmalıdır. Başarılı uygulamalar, hayvan sahiplerine kendini saygın ve memnun hissettirecektir. Sonrasında ise hayvan sahipleri, veteriner hekiminin kendi yaşam tarzları içindeki bireysel ihtiyaçlarını karşılayacağını bilecektir. RÖPORTAJ Pet sektöründe yeni bir sinerji Merial’in ülkemize geldiğinden beri pet ürünlerinde hangi dağıtım kanalını kullanacağı merak konusuydu. Merial, karşılıklı görüşmeler sonucunda seçimini sektörün liderlerinden Anadolu Pet ’den yana kullandı. Anadolu Pet Genel Müdürü Eren Üçüncü, Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle ve Merial Türkiye Ruminant ve Pet Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Orkun Bürün PETİNFO 2014/07 26-27 Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle ‘Anadolu Pet ile iş ortaklığımızın en önemli sebebi konusunda uzman ve lider iki firmanın aynı hedefe doğru güçlü bir işbirliği arayışı içinde olmalarıdır. DOĞRU BİR PARTNER SEÇTİĞİMİZİ VE PET SEKTÖRÜNDE BİRLİKTE ÇOK GÜZEL BAŞARILAR ELDE EDECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ. Herbert Pohle MERIAL, geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de distribütörler aracılığıyla temsil edilmekteydi. 2012 yılında Merial, büyüme hedefleri doğrultusunda gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye’deki varlığını Sanofi çatısı altında kendi ekibini kurarak geliştirme kararı aldı. Bu karar, Hayvan Sağlığı alanında günden güne büyüyen Türkiye’deki fırsatları takip etmek ve aynı zamanda diğer çevre ülkeler için Türkiye’yi bir merkez haline getirmek amacıyla alındı. Merial’in ülkemize geldiğinden beri pet ürünlerinde hangi dağıtım kanalını kullanacağı merak konusuydu. Merial, karşılıklı görüşmeler sonucunda tercihini sektörün liderlerinden Anadolu Pet’den yana kullandı. İki firma, imzaladıkları iş anlaşması ve birleşen güçleri ile birlikte büyük başarılar kazanacaklarını vurguladı. Bu iş ortaklığı ile ilgili ayrıntıları Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle, Merial Türkiye Ruminant ve Pet Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Orkun Bürün ve Anadolu Pet Genel Müdürü Eren Üçüncü’den aldık. Merial’in Türkiye’deki pet sektörüne bakış açısı, vizyonu ve misyonu nelerdir? H.P Türkiye’de pet segmenti dünya’daki gibi değil; dünyada pet ilaç sektörü hayvan sağlığında en büyük segmente sahipken, Türkiye’de pet, tüm hayvan sağlığı sektörünün ancak %7-8’ini kapsıyor. Türkiye küçük bir pazar olsa da, stratejik açıdan bizim için çok önemlidir. Önümüzdeki dönemde Türkiye pazarındaki aşı ve antiparaziter çeşitliliğimizi artırıyoruz. Yeni antiparazit ilacımızın ruhsatını aldık, şuanda satış iznini bekliyoruz. Çok yakında yeni konseptimizle yepyeni ürünlerimizle Türkiye pazarında önemli bir etki bırakacağız. Türkiye’de pet sektörü yavaş ama sağlam adımlarla büyüyor. Biz bu büyüyen pazarı önümüzdeki 5 yıl içerisinde %15-20 artırmayı planlıyoruz. Türkiye’deki büyüme stratejilerimiz doğrultusunda, pet pazarını büyütmek bizim için çok önemli. Türkiye pet pazarını yeni antiparaziter ilaçlarımız ve önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde pet pazarına sunacağımız inovatif teknolojilerle geliştirilmiş ilaç ve aşılardan oluşan ürün portföyümüzle güçlendireceğiz. Yeni kimyasal sınıflarla ve yeni moleküllerle üretilmiş yepyeni ürünlerimizle pet sektöründe adımızdan söz ettireceğiz. Stratejik olarak, Türkiye pet pazarında başarılı olabilmek için güçlü bir partnere ihtiyacımız olduğuna karar verdik. Küçük bir ekip olduğumuz için kendi gücümüze, kendi eforumuza ve kendi aktivitelerimize odaklanmamız gerekiyor. Merial ürünlerinin geçmişten gelme yüksek ve geniş satış potansiyeli bulunmaktadır, hedefimiz bu potansiyeli yakalamak ve daha da artırmaktır. Bu amaçla önümüzdeki dönemde Anadolu Pet ile çalışmaya karar verdik. Anadolu Pet sektörün liderlerindendir ve yıllardır Royal Canin ve daha birçok global markanın distribütörlüğünü başarıyla yapmaktadır. Dolayısıyla Anadolu Pet, bizim istediğimiz kriterlerde oldukça güçlü bir partnerdir. Doğru bir RÖPORTAJ MerIal bizim kalite politikamızla birebir örtüşen bir marka. Hedefimiz veteriner hekimlerimize bu grupta sunacağımız inovatif ürünlerle MerIal markasını kısa zamanda Türkiye’de ilaç ve aşı GİBİ ürün gruplarında lider marka konumuna taşımak. Eren Üçüncü Anadolu Pet Genel Müdürü Eren Üçüncü, Merial ile olan işbirliğinin başarılı sonuçlar doğuracağına inancının tam olduğunu söyledi. partner seçtiğimizi ve pet sektöründe birlikte çok güzel başarılar elde edeceğimizi düşünüyorum. Anadolu Pet olarak daha önce veteriner ilaç grubundan ürünlere yönelik bir çalışmanız oldu mu? derece mutlu ve gururluyuz. Anadolu Pet olarak mevcut dağıtım ağımızı Merial ürün grubuyla beraber daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. İş ortağı olarak, Anadolu Pet’i seçmenizdeki en önemli neden nedir? H.P Anadolu Pet’i seçmemizin en önemli sebebi, konusunda uzman ve lider iki firmanın aynı hedefe doğru güçlü bir işbirliği arayışı içinde olmalarıdır. Bu nedenle Anadolu E.Ü Anadolu Pet olarak daha önce ilaç ve benzeri gruplarda herhangi bir çalışmamız ve distribütörlüğümüz olmadı. Merial bu anlamda bizim ilk markamız. Bunun yanında Royal Canin gibi özellikle veteriner hekimlerimize hitap eden bir markanın 15 yıldır tek yetkili distribütörlüğünü yürütmekteyiz. Bu bağlamda uzun yıllardır ilaç, aşı, antiparaziter ve benzeri ürün gruplarını içeren bir markanın bizim mevcut yapımıza ve ürün gamımıza çok uygun olacağını düşünüyorduk. Merial de uzun zamandır takip ettiğimiz markalar arasında, gerek kalitesi gerekse global pazardaki lider konumuyla bizim için en öncelikli marka durumundaydı. Bu sene itibariyle bu işbirliğinin başlamış olmasından dolayı son Pet gibi yapısında pet ilaç grubundan ürünleri bulundurmayan bir dağıtım kanalı seçtik. Bu beraberliğin iki firma için de önemli olduğunu ve iki ekibinde ürünlere odaklanmasını kolaylaştıracağına inanıyoruz. Pet sektöründeki yenilikleriniz nelerdir, toplamda kaç adet yeni ürününüz gelecek? H.P Pet için önümüzdeki 3 yılda yaklaşık 7-8 ürün daha pazara sunmayı planlıyoruz. Yeni biyolojikler ve yeni antiparaziterler yolda. O.B Öncelikle Türkiye pet pazarının %45-50’sini aşılar oluşturmaktadır. Merial’in şu anda Türkiye pet aşıları pazarında dar bir skalası var. Öncelikle Merial’in dünya pet pazarındaki geniş inovatif aşı skalasını Türkiye pazarına sunacağız. Yepyeni antiparaziterlerimiz ve değişik kombinasyonlarla üretilmiş muadili olmayan ürünlerimizle aynı Frontline’da olduğu gibi çığır açacağız. Ürünlerinizin satış ve pazarlamasında nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz? O.B Anadolu Pet bir ecza deposu olarak sadece dağıtım kanalında yer alacak, pazarlama izin sahibi olarak tüm ürünlerin ithalat, tanıtım ve pazarlama faaliyetleri Merial tarafından gerçekleştirilecek. Merial Türkiye Ruminant ve Pet Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Orkun Bürün, pet sektöründe önemli projelere imza atacaklarını söyledi. PETİNFO 2014/07 28-29 RÖPORTAJ Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle, Anadolu Pet Genel Müdürü Eren Üçüncü, Merial Türkiye Ruminant ve Pet Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Orkun Bürün Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu’ya projelerini anlattı. Anadolu Pet olarak nasıl bir satış ağınız var? Türkiye’nin her yerine ulaşabilecek misiniz? E.Ü Şu an hali hazırda veteriner kliniklerinde ve tüm Türkiye’de yaygın bir satış ve dağıtım ağımız mevcut. Merkez depomuz İstanbul’da bulunmakta, bunun yanında İzmir ve Ankara bölgelerinde de satış ekiplerimiz ve dağıtım ağlarımız mevcut. Bu kanallar üzerinden Türkiye’deki tüm potansiyel bölgelere ve noktalara doğrudan hizmet verebiliyoruz. Nisbeten daha düşük potansiyeli bulunan Doğu bölgelerine daha kapsamlı hizmet vermek içinse farklı projeler üretiyor olacağız. Türkiye’de hayvan sağlığı pazarının deneyimli yöneticilerindensiniz, Türkiye’de pet pazarının hızlı gelişimini neye bağlıyorsunuz? H.P Türkiye pet pazarı aynı Türkiye ekonomisi gibi gelişen bir segment, insanların sosyokültürel yaşamları geliştikçe, hayvanlara karşı bakışları da değişiyor. Amerika ve Avrupa’da yıllar önce olan bu değişim Türkiye’de son 10 yılda gerçekleşmeye başladı. İnsanlar, çocuk sahibi olmak yerine evlerine bir pet alıp ve onu çocuğu gibi benimsemeyi tercih ediyor. Yani petler artık ailelerin bir üyesi gibi oldu. İnsanlar petlerinin sağlıklı ve refah bir yaşam sürmesi için her türlü imkanı sağlamaya başladılar. Dolayısıyla, aileler petleri için belli miktarda harcamalar yaparak sektörün büyümesine olanak sağlıyorlar. Bu iş ortaklığıyla ilgili veteriner hekimlere ne gibi mesajlar veriyorsunuz? H.P Birinci mesajımız; Anadolu Pet aktif ve profesyonel ekibiyle birlikte, Merial’in dağıtım gücünü artıracaktır. Dolayısıyla Merial’in inovatif ve etkili pet ürünleri Anadolu Pet sayesinde daha geniş bir kitleye ulaşacaktır. İkinci mesajımız; Merial Türkiye olarak, muadili olmayan yeni ilaç ve aşılarla Türkiye’de yatırım yapmaya devam edeceğiz. Dünyada olan yenilikçi Merial profilini Türkiye’ye taşıyacağız. E.Ü Merial bizim kalite politikamızla birebir örtüşen bir markadır. Hedefimiz veteriner hekimlerimize bu grupta sunacağımız PETİNFO 2014/07 30-31 ‘MERIAL’in kalifiye teknik ve pazarlama birikimiyle desteklenmiş kaliteli ve inovatif ürünleri, Anadolu Pet’in Türkiye’deKİ geniş ve yaygın satış dağıtım ağıyla buluştuğunda, oluşan sinerjinin Türkiye pazarında MERIAL için çok büyük imkanlar ve fırsatlar ortaya çıkaracağını düşünüyoruz.’ Orkun Bürün inovatif ürünlerle Merial markasını kısa zamanda Türkiye’de ilaç ve aşı gibi ürün gruplarında lider marka konumuna taşımak. Sektörün büyümesinde ve aynı zamanda gelişiminde veteriner hekimlerinizin rolünün bilincindeyiz ve onları kaliteli ürün gruplarımızla desteklemeye devam edeceğiz. O.B Bu iş ortaklığına baktığımızda iki güçlü firmanın bir sinerjisini görüyoruz. İki firmanın figürlerine bakıldığında; Merial global pet pazarında dünya lideridir, Anadolu Pet’de Türkiye’de mevcut iş konumu dolayısıyla liderdir. Merial’in son derece kalifiye olan teknik ve pazarlama birikimiyle desteklenmiş kaliteli ve inovatif ürünleri, Anadolu Pet’in geniş ve yaygın satış dağıtım ağıyla Türkiye’de buluştuğunda, oluşan sinerjinin Türkiye pazarında Merial için çok büyük imkanlar ve fırsatlar ortaya çıkaracağını düşünüyoruz. Bu imkanlar ve fırsatlar iki firmayı bir araya getiren ortak paydayı oluşturuyor. Bu iki lider firma bu sinerji sayesinde beraber çok iyi işler yapacak ve çok iyi başarılara imza atacaktır. TOPLANTI İstanbul’da Görkemli Toplantı Tüm Dünyadaki Eukanuba İnsanları İstanbul’da buluştular Eukanuba Türkiye Distribütörü DBM önemli misafirlerini İstanbul’da başarı ile ağırladı. DBM, 40 tan fazla Avrupa distribütörünün katıldığı toplantıya projeleriyle damgasını vurdu. P&G Dünya Başkanı Hounaida Lasry Eukanuba, 2013 yılında Roma’da düzenlediği Distribütörler Toplantısı’nı, bu yıl İstanbul’da düzenledi. 3-4 Temmuz 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantıda P&G Pet Care şirketinin tüm üst düzey yöneticileri ve ülke müdürleri ile Amerika ve Uzakdoğu hariç tüm Eukanuba ve Iams Distribütörleri bir araya gelerek geçmiş yılın değerlendirmelerini ve gelecek yılın planlamasını yaptılar. Basına kapalı gerçekleştirilen bu görkemli toplantıyla ilgili görüşlerini P&G Pet Care Başkan Yardımcısı Hounaida Lasry ,P&G Gelişen Pazarlar Koordinatörü Richard Pistori ve DBM Genel Müdürü Doruk Hatipoğlu’ndan aldık. PETİNFO 2014/07 32-33 Bize Eukanuba’nın global pet dünyasındaki gelişim aşamalarıyla ve bulunduğu konumla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? Hounaida Lasry Eukanuba, Premium nutrition segmentinin yaratıcısı, birçok buluşun sahibidir. Kısaca özetlemek gerekirse her bir Eukanuba&Iams paketi içerisinde klinik olarak kanıtlanmış bilim vardır. Bizim mamalarımızın en büyük özelliği mükemmel çalışmalarıdır. Dünya pet piyasasında çok önemli bir yere sahip Eukanuba&Iams, Türkiye gibi genç ve umut vadeden pazarlarda da gerekli noktaya gelebilmek için en doğru iş ortaklarını seçmekte ve faaliyetlerini artırmaktadır. Markalarımıza ait Superior ürünlerimizin arkasında mükemmel yaratıcı bir ekibimiz vardır. Aynı zamanda bu yaratıcı ekibi ürün tanıtımı, pazarlama ve satış konusunda destekleyen mükemmel distribütörlerimiz bulunmakatadır. Bize Global pet pazarının gelişimini ve büyüklüğünü anlatabilir misiniz? Ayrıca hangi ülkeler daha hızlı, hangi ülkeler daha yavaş gelişiyor biraz bilgi verebilir misiniz? Richard Pistori İnsanlardaki hayvan sevgisi git gide artıyor. Pet sektörünün gelişimi insanların evlerinde besleyebildikleri kedi veya köpek sayısıyla doğru orantılıdır. DBM Genel Müdürü Doruk Hatipoğlu DBM oldukça yaratıcı ve fantastik bir ekip, inanılmaz güzel bir iş ortaklığı oldu. Önümüzdeki dönemde markamızı Türkiye pet maması pazarında bir üst seviyeye çıkaracaklarına inanıyorum. Hounaida Lasry Biz Türkiye’deki bu büyüyen trendin farkındayız. Dünya pet pazarı yaklaşık 75 milyar $’lık bir büyüklüğe sahiptir ve bizim global ciromuz 1,2 milyar $ mertebesindedir. Türkiye’ye baktığımızda pet piyasasının her sene iki haneli büyümüye sahip yüksek bir potansiyeli olduğunu, hızlı büyüyen bir pazar olduğunu görüyoruz. Ülkenin ne kadar hızlı büyüdüğü çok net görülüyor, buna paralel olarakta insanların geliri de artıyor. Pazarın önümüzdeki 5 yıl içerisinde kendini ikiye katlayacağına eminiz. Ayrıca yeni distribütörümüz bize büyük güven veriyor, planlarımızın hesap ettiğimiz gibi gideceği konusunda da şüphemiz yoktur. Türkiye pazarı gelişmekte olan ülkeler arasında bizim için öncelikli bir pazardır. P&G Pet Care’in diğer önem verdiği, Türkiye pazarına göre çok daha büyük olan pazarlar Brezilya, Arjantin, Rusya’dır. Bize göre bu büyük pazarlardan sonra büyümesi tek hanede kalan Avrupa pazarlarından ziyade Türkiye gerçekten ilgi çekici bir pazardır. Genelde ekonomik kriz halinde olan ülkelerde pet pazarı yavaş büyüyor. Yine de insanlar ülkelerinde felaket niteliğinde bir durum olmadığı sürece tüketime devam ediyorlar, kedi veya köpekleri varsa onlar için ellerinden geldiğince ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılıyorlar. Geçen sene global distribütör toplantısını Roma’da gerçekleştirmiştiniz, bu sene tercihinizi İstanbul’dan yana kullandınız. Peki İstanbul’u seçerken ne gibi kriterleri göz önünde bulundurdunuz? Hounaida Lasry İlk olarak İstanbul’da olduğum için çok mutluyum, inanılmaz güzel bir şehir ve en önemlisi mükemmel bir dinamizmi ve potansiyeli var. Türkiye pet pazarının gelecek vadeden, büyümeye açık, sürekli gelişen inanılmaz bir potansiyeli var. Son 5 yıllık verilere baktığımızda Türkiye pet pazarının büyüklüğünü 2’ye katladığı görülüyor. Ve bizim bu pazarda başarılı yepyeni DBM Genel P&G Gelişen Müdürü Pazarlar Doruk Kordinatörü Hatipoğlu Richard Pistori ve çok yaratıcı bir distribütörümüz var. İnanılmaz güzel bir iş ortaklığı olduğuna inanıyorum. Oldukça yaratıcı ve fantastik projeleri var. Bu toplantı sayesinde onları daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Kısacası, Türkiye bizi heyecanlandıran bir pazar, bu umut vadeden pazarda çok başarılı olduğunu gördüğümüz yeni partnerimizi ziyaret edip desteklemek ve diğer partnerlerimizin bu güzel şehrin tadını çıkarmalarına fırsat vermek istedik Gelişmekte olan ülkeler için ne gibi yatırımlar yapmayı planlıyorsunuz? Richard Pistori Büyümekte olan pazarların büyüme derecesine bakıp bu doğrultuda stratejiler belirliyoruz. Bizim en temel prensibimiz ürünlerimizi sağlam adımlarla kalıcı olarak pazara sürmektir. Pazardaki adaptasyon sürecinin ne kadar meşakkatli olduğunun farkındayız, ve bu sürede distribütörlerimize karşı anlayışlıyız. Başarısızlık halinde sebeplerini araştırıp çözüm yolları bulmaya özen gösteriyoruz. Biz uzun vadeli hedefleri olan bir firma olduğumuz için asla 1 yıl bekleyip başarısızlık halinde ürünlerimizi alıp pazardan çekilmiyoruz. Bizim şirket prensibimiz; yeni bir pazara girildiğinde ürünlerin pazardaki konumu bir sonraki aşamaya geçene kadar distribütörümüze destek olmaktır. Müjde Coşkun TOPLANTI Eukanuba’nın DBM şirketiyle olan değişim sürecini anlatabilir misiniz? Pet pazarında kısa ve uzun vadedeki hedefleriniz nelerdir? Doruk Hatipoğlu P&G ile ilk görüşmemiz 2008 yılında gerçekleşmiş ve ne yazık ki o dönemde sonuca ulaşamamıştır. Ancak biz Eukanuba&Iams markalarına çok inandığımız için bu markalara konsantre olduk. İlk görüşmemizden sonra neredeyse her 6 ayda bir P&G yöneticileriyle bir araya gelip karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk, distribütörlüğe ait isteğimizi hep canlı tuttuk. 2013 yılının son çeyreğinde netleşen görüşmelerimiz Kasım 2013’te imzaladığımız distribütörlük anlaşması ile mutlu sona ulaşmış oldu. İlk ürünlerimiz Ocak 2014’te stoğumuza girmiştir, Trixie Distribütörlüğümüzle bizi yakından tanıyan sektör disiplinli ve net çalışma modelimizi 6 ay gibi kısa bir sürede Eukanuba&Iams ürünlerine de uyguladığımızı görerek önemli bir talep göstermiştir.Duayen Müjde Coşkun’un ekibimize kattığı ruh,sektör tecrübesi ve yaratıcı projeleriyle marka bilinirliğimizi her geçen gün dahada artırmaktayız. Bizimle beraber Eukanuba&Iams Türkiye’de büyük bir değişim geçiriyor, Eukanuba&Iams herzaman çok kaliteli ve mükemmel ürünlerdi. Biz Bizimle beraber Türkiye’de markamız büyük bir değişim geçiriyor, geçmişte yaşanan temsil zaafiyetini ilk olarak tüketicilerimiz ve Veteriner Hekimler nezdinde telafi etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Eukanuba&Iams’ın sadece hayvansal protein kaynaklarını ve diğer mamalardan farklı olan yönlerini ön plana çıkararak veteriner hekimlerde farkındalık yaratacağız. markalarımıza ait geçmişte yaşanmış temsil zaafiyetini ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İlk amacımız Eukanuba&Iams’ı Veteriner hekimlere ve tüketicilerimize en doğru şekilde anlatmak. Mamalarımızın sadece hayvansal protein kaynakalrını, içeriklerini ve diğer mamalardan farklı olan yönlerini ön plana çıkararak veteriner hekimlerde farkındalık yaratacağız. Klinikler ve petshoplarda çok basit bir fiyat stratejimiz var. Fiyatlarımızı önce şişirip sonra yüksek indirimler vermiyoruz.Aslında çok basit bir ticaret yapıyoruz, asıl zor olan doğru PETİNFO 2014/07 34-35 ürünü doğru noktada doğru tüketici ile buluşturabilmek. Bu amaç için var gücümüzle çalışıyoruz. Biz bu amaç doğrultusunda birçok projeye imza attık ve hala yapmayı planladığımız birçok projemiz var. Türkiye’de hayvan sahiplerinin pet beslenmesi konusunda bilgileri gerçekten çok zayıf. Internette ciddi bir bilgi kirliliği ve yanlış, kulaktan dolma, manüpülatif bilgiler var. Pet sahiplerinin önce doğru bilgi sahibi olup daha sonra fikir sahibi olabilmeleri için çalışıyoruz. Kedi&köpek beslenmesinde doğrular markaya göre değişmiyor.Yaptığımız sadece doğrulara vurgu yapmaktır. Bizim tüketiciler için uyguladığımız stratejimiz, onlara tek tek ulaşıp onları doğru beslenme konusunda bilgilendirip onların doğru mamayı seçmelerine yardımcı olmaktır. Örneğin 15 kg’lık Eukanuba Puppy Large Breed mamamızın içerisinde 18,75 kg taze tavuk bulunduğunu anlattığımızda Veteriner hekim veya tüketici Eukanuba’nın artılarını ve farkını çok daha iyi algılamaktadır. Bunun nasıl mümkün olduğunu anlatmak zordur. -Taze tavuk kurutulma işlemlerinden geçirilip tavuğun içerdiği protein ve mineralleri kaybetmeden sadece içerdiği nem ortadan kaldırılıyor, böylece 15 kg’lık mama haline geliyor.- Tüketicilerimizin beslenme felsefemizi ve ürünlerimizi anladıklarında, artık petleri için başka hiçbir mama arayışına geçmeyeceklerine eminiz. Biz internetin öneminin ve geleceğinin farkındayız, bu sebeple altyapımız ve web sitelerimiz için ciddi yatırımlar yaptık, yapıyoruz. Her ne kadar Türk insanı geleneksel ticarete alışık olsa da son teknoloji ürünlerin çok hızla kullanılmaya başladığı ülkemizde tüketicilerimizin e-ticarete hızla ayak uyduracaklarına inanıyoruz. Hızla artan e-ticaretin yakın gelecekte çok daha büyük bir rol oynayacağına inanıyoruz ve biz o güne şimdiden hazırız. SÖYLEŞİ SİTOLOJİK MUAYENEYİ KURUMUMUZDA GERÇEKLEŞTİREBİLİYORUZ Misyonumuz, İzmir Bostanlı’da, tüm ege bölgesindeki sevgili dostlarımıza hak ettikleri en iyi sağlık hizmetini sunmak, değerli meslektaşlarımız ile etik ve deontolojik kurallar çerçevesinde koordineli çalışarak mesleğimizin dünya standartlarına ulaşmasını sağlamak, uzman personel istihdamı sağlayarak ülkemizde pet hayvan sağlığı alanındaki gelişimi en üst seviyeye çıkartmaktır. Dr. Abidin Atasoy ve Dr. Onur Özgün Derincegöz profesyonel ekibiyle başarılı çalışmalara imza atıyorlar. PETİNFO 2014/07 36-37 İzmir’de laboratuar anlamında eksikliği hissedilen sitolojik muayeneyi kurumumuz parazitolojik ve onkolojik açıdan gerçekleştirebilmektedir. Dr. Onur Özgün Derincegöz, son teknolojiye sahip cihazlarla sevgili dostlarımıza en iyi hizmeti vermek olduğunun altını çizdi. İzmir’in en güzel yerlerinden olan Bostanlı’da bir Cerrahi uzmanı ve bir İç Hastalıkları uzmanı, iki Veteriner hekimin beraber kurdukları Vetacademia Veteriner Tanı ve Tedavi Merkezi’ni dergimizin Temmuz sayısına konuk ediyoruz. Dr. Abidin Atasoy ve Dr. Onur Özgün Derincegöz, hedeflerinin, uzman kadrolarıyla, dünya standartlarını son teknolojiye sahip cihazlarla takip ettikleri tanı-tedavi yöntemleriyle sevgili dostlarımıza en iyi hizmet vermek olduğunun altını çizdiler. Vetacademia Veteriner Kliniği’ni beraber açmaya nasıl karar verdiniz ? Fakülte döneminde de hayalinizde hep klinisyenlik var mıydı? Fakülte döneminde de hep hayalini kurduğumuz iş buydu. 2000’li yıllarda hayalimizdeki mesleği yapmak için öncelikle ihtisasın çok önemli olduğunun farkındaydık. Bu düşünce bizi farklı illerde farklı klinik Anabilim Dallarında master ve doktora yapma yoluna itti. Uzmanlık hayatımıza birimiz Ankara Üniversitesi Cerrahi Anabilim Dalında başlarken, diğerimiz Adnan Menderes Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında başladık. Akademik eğitimimiz esnasında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesinde yollarımız birleşti. Doktora ve akademisyenlik eğitimimiz esnasında tam teşekküllü bir kliniğin hayalini kurduk. Aslında bunun oluşması için birden fazla uzmanın bir araya gelmesi gerekliliğinin farkına vardık. Asli olarak bahsettiğimiz tam teşekküllü kelimesi, sadece klinik içerisinde bulunan cihazlarla olmadığının kanısındayız, “teşekkülü” o cihazları doğru şekilde kullanan insanlar oluşturuyor diye düşünüyoruz. Bu düşünce bizi bir araya getiren yegâne faktör olarak karşımıza çıktı. Bu yıl Dünya Veteriner Hekimler Günü’nün teması hayvan refahıydı. Siz global anlamda ve ülkemizde hayvan refahına gereken önemin verildiğini düşünüyor musunuz? Maalesef, bu sorunun cevabı bizce hayır. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. maddesi “Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler” ibaresi ülkemizde sadece sahipli hayvanlar için geçerli maalesef. Ayrıca bu bildiride Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. “Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır” yazmaktadır. 24. 06. 2004 yılında çıkarılan hayvan hakları kanunun ilgili maddelerinden yazılan pek çok hükmün, madde içersinde anlatılan ve hayvan haklarına ilişkili yapılması gerekenler gibi pek çok maddenin birçok belediyelerde uygulanmadığı ve yasal düzenlemeler olmasına rağmen buna seyirci kalındığı görülmektedir. İlgili kanunun 28. Maddesinde belirtilen cezaların caydırıcı olmaması ve ayıplar kanunu üzerinden işlem yapılması nedeniyle hayvanlara yapılan kötü muamele maalesef yapanın yanında kalmaktadır. Unutmayalım ki uygar bir toplum hayvanlarına nasıl muamele ettiği ile ölçülür. Bu nedenle hayvan hakları ile ilgili yasaların sivil toplum örgütlerinin fikirleri alınarak uygar medeniyetler seviyesine çıkarılması gerektiği kanısındayız. Tabi ki hayvan hakları sadece yasalarla korunamayacağının bilincindeyiz bununla birlikte hayvan haklarını savunan sivil toplum örgütleriyle koordineli eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları da yapılmalıdır. Kliniğinizde sunduğunuz sağlık hizmetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Tercih edilme nedenlerinizden kısaca bahseder misiniz? Kurumumuzda yapmış olduğumuz uzmanlık eğitimi sırasında edinmiş olduğumuz mesleki yetenekleri üst düzeyde kullanabilmek için gerekli ekipman ve teçhizatları tamamlamaya gayret gösterdik. Bu amaçla tam kapsamlı laboratuar hizmeti verebilir duruma geldik. Değerli hayvan sahiplerinin laboratuar denilince aklına gelen genelde cihaz olmasına rağmen aslında tam teşekküllü laboratuar demek çıkan sonuçların tam anlamıyla uzman heyet tarafında değerlendirilerek gerekli tedavinin seçilmesi anlamına gelmektedir. Bunun yanında İzmir’de SÖYLEŞİ laboratuar anlamında eksikliği hissedilen sitolojik muayeneyi kurumumuz parazitolojik ve onkolojik açıdan gerçekleştirebilmektedir. Bunun yanında yapılan cerrahi ve ortopedik operasyonlarda dünyada uygulanan en yeni ve en iyi yöntemler son teknolojik ekipmanlarla birleştirilerek sevgili dostlarımızın güvenli bir şekilde sağlığına kavuşturulması amaçlanmaktadır. Bu nedenle operasyon salonumuzda insan ameliyatlarında kullanılan gaz anestezi cihazıyla güçlendirerek, her türlü sterilizasyon ve dezenfeksiyon koşullarını tam olarak sağlayıp, operasyon esnasında hastanın tüm yaşamsal fonksiyonlarını kontrol eden donanıma sahibiz. Bize bulunduğunuz bölgedeki evcil hayvan popülasyonundan ve insanların onlara yaklaşımından bahsedebilir misiniz? Karşıyaka’yı ve İzmir’i çok seviyoruz. Aydın’da görevimizi yaparken en çok geldiğimiz yer Karşıyaka’ydı. Halkı insanları ve yaşam tarzı bizi her zaman ahenkli gelmiştir. İyi bir hayvansever olarak bizler buradaki insanların hayvanlara gösterdiği özen ve hassasiyete her zaman gıptayla bakmışızdır. Kliniğimizi açtıktan sonrada ne kadar doğru bir karar verdiğimizi de gördük. Tabii ki hizmet verdiğimiz bölge sadece İzmir’le sınırlı değil Fethiye’den Balıkesir’e kadar hasta sahipleri bize ege bölgesinin çeşitli illerinden ulaşıyorlar. Bu duyarlılıkla onlara en iyi şekilde yardımcı olabilmek bizi çok mutlu ediyor. Evcil hayvanların beslenmesi konusundaki yaklaşımınız nedir? Her canlı dengeli ve yeterli bir beslenmeyi hak eder. Ancak evlerimizde beslediğimiz hayvanlarda bunu sağlamamız profesyonel bir yardım almadan başarılamamakta, bilimsel olarak tavsiye edilen rasyonların hayvan sahipleri tarafından düzenli hazırlanması maalesef mümkün olmamaktadır. Bu amaçla kurulmuş ve pet sektörüne hizmet Eğitimimiz esnasında tam teşekküllü bir kliniğin hayalini kuruyorduk ve bunun oluşması için birden fazla uzmanın bir araya gelmesi gerekliliğinin farkındaydık. uygar bir toplum hayvanlarına nasıl muamele ettiği ile ölçülür. Bu nedenle hayvan hakları ile ilgili yasaların sivil toplum örgütlerinin fikirleri alınarak uygar medeniyetler seviyesine çıkarılması gerektiği kanısındayız. veren birçok profesyonel mama firması bulunmasına rağmen düzenli ve yeterli beslenmenin sağlanabilmesi de hayvan besleme maliyetlerini de çok artırmaktadır. Bu iki çelişkili durumun düzeltilmesi, yani yeterli ve dengeli beslenme yapılırken maliyetlerin düşürülmesi amacıyla profesyonel mamaların üzerinde olan vergi vb. maliyet artırıcı faktörlerin düşürülmesi gerekmektedir. Bununla birlikte ülkemizde kedi ve köpek beslemesi amacıyla kurulan firmalar desteklenmeli, ithalatı yapılan mama gruplarına alternatif yerli üretimcilerin sıkıntıları dinlenmeli, özellikle ham madde ihtiyaçlarının giderilmesi ve PETİNFO 2014/07 38-39 dünya çapında üretim yapmaları için teşvik edilmeleri gerekmektedir. Tabii ki, yapılan her düzenleme ileri seviyede denetleme mekanizmalarıyla kontrol edilmelisi şarttır. Fabrika çıkış biyoyararlanım kontrolleri ve aminoasit değerleri incelenmelidir. Veteriner hekimlikte branşlaşma hakkında düşüncelerinizden bize bahseder misiniz? Mesleki açıdan branşlaşmanın özellikle komplike hayvan hastalıklarının tanı ve tedavisinde başarı şansını artırdığı bir gerçektir. Ülkemizde, Veteriner Hekimlik mesleğinde uzmanlık, ihtisas ismine ne derseniz deyin bilimsel anlamda kendini geliştirmiş ve bunun bir yüksek lisans veya doktora diplomasıyla süslemiş insan sayısının her geçen gün artığını memnuniyetle izlemekteyiz. Umarız Beşeri Hekimlikte olduğu gibi, Veteriner Hekimlikte de uzmanlık yapmış meslektaşlarımızın sayısının artığı ve mevcut olan Anabilim Dalları dışında da uzmanlıkların yapılabildiği bir akademik zemin hazırlanır ve bu branşlaşma ile dermatologlar, kardiyologlar, Veteriner Diş Hekimleri vb. yetişebilir. Bu sayede her şeyi en iyi şekilde bilmek zorunda olan meslektaşlarımızın omuzlarında olan yükün bir miktar daha azalacağını düşünmekteyiz. kedi&köpek Özür dilemek mi? Bir evcil hayvanın yaralanma veya ölümüyle sonuçlanan durumlarında iyi hazırlanmış bir özür hemen her ilişkiyi tamir etme yeteneğine sahiptir. Çeviri: Veteriner Hekim NAYAT BOYACI ALCAL “İyi günde kötü günde” karikatürünün yazarı Lynn Johnston’un da dediği gibi özür dilemek hayatın en önemli parçasıdır. Bir evcil hayvanın yaralanma veya ölümüyle sonuçlanan durumlarında bile iyi hazırlanmış bir özür hemen her ilişkiyi tamir etme yeteneğine sahiptir. Fakat mesleki hatalar için özür dilemeden önce veteriner hekim eylemlerinin artı ve eksilerini anlamalı ve uygun bir özürü nasıl yapması gerektiğini bilmelidir. İnsan hekimliğinde görevi kötüye kullanma sonucu görülen davalarla özür dilemenin önemi ve avantajlarını, önemli davaların sonucunda verilen tazminat sayısındaki azalmalarla ortaya konuldu. Özür dilemenin hasta memnuniyeti konusunda sağlık kuruluşlarında yararı tartışılmazdır. Bu sonuçlar tabiki de veteriner hekimler için de geçerlidir. ‘Özür dilemek’ mahkemede sağlık kuruluşlarına karşı delil olarak kullanılmaya başlandı. 35 ülke ‘özür dilemeyi korumak ve özür dilemeye teşvik etmek’ adına yasa çıkardı. Aynı kararın veteriner hekimler için de uygulanması gerekmektedir. Bu anlamda, insan sağlığı sektöründeki meslektaşlara tanınan bu hakta olduğu gibi, tedavi sırasında kasten veya kasıtsız olarak yapılan yanlış ve ihmaller sonuna dilenen özür, veteriner hekimlere durumu etkili bir şekilde çözme ve hasta sahibi ile ilişkisini düzeltebilme fırsatı verir. Özür dilemenin aynı zamanda dezavantajları da olabilir. Bazı ülkelerde özür dilemek hatalı bir davranışın işareti olarak hukukta yer almakta ve kanıt olarak kullanılmaktadır. Özellikle özür yasası olan ülkelerde bu gibi durumlarda dikkat etmek gerekiyor. Özür yasası, birçok sağlık kuruluşunun hatalarını hukuki cezalardan tam anlamıyla koruyamaz, aksine istisna durumlarda hatalı davranışın kabulü olarak yorumlanabilir. Hasta sahibinden özür dileyen veteriner hekim kelimelerini dikkatle seçmelidir. Etkili özür dilemenin üç önemli anahtarı; empati, dürüstlük ve açık iletişimdir. Empati • Hasta sahibi için empati yapmak önemlidir ve bu durumda onun duygularını anladığınızın farkına varır. Empati aynı zamanda hasta sahibine kendini önemli hissettirir. PETİNFO 2014/07 40-41 Özür dilemek Özür dilemek dürüstçe ve basit bir şekilde olmalıdır. Hata ve kusurda bilgi saklayarak samimiyetsiz ve sert bir şekilde özür dilersiniz, olası bir hata ya da suçla ilgili saklanan bilgi sizin dilediğiniz özürü sert ve samimiyetsiz yapar. Samimiyet eksikliği travma yaşamış hasta sahibini daha da yaralar. Uygun bir özür, hata ve suçluluk içermemelidir aynı zamanda hepsi benim hatamdı gibi ifadelerden kaçınılarak yapılmalıdır. İletişim Kurmak Hasta sahibine, durumun incelendiğini ve tekrarının engellenmesi için gerekli olan uygulama ve güvenliğin alındığını vurgulamak gerekir. Hasta sahipleri genellikle, tazminat almak yerine benzer durumların önlenmesi için yapılan çalışmalarla daha ilgilidir. Hasta sahibiyle konuşmadan önce, ekibinizle, sigorta şirketinizle ve avukatınızla konuşun. Ekip üyeleriniz sürecin bir parçası olmalı ve başından itibaren nasıl yardımcı olabileceklerine dair eğitilmelidir. İdeal özür dileme Başımıza böyle bir olay geldiğini hayal edelim: Emel Hanımın Betsy isimli 5 yaşındaki kanişi ile birlikte daha önceden zamanı belirlenmiş olan kısırlaştırma operasyonu için sabah saat 07:00’da kliniğe geldi. Veteriner teknisyeni Betsy’i bir kulübeye yerleştirdi ve diğer işlemlerle ilgilendi. Saat 08:30’da başka bir asistan Betsy’i kafesinden çıkartırken sağ arka ayağını kafesin kapısına sıkıştırır tibia ve fibula açık kırığı meydana gelir. Bu durumu Emel Hanıma nasıl açıklarsınız. Bu aşamada durum kendinizde ya da personelinizde gördüğünüz hataya bağlı olarak değişir. Kendinizde ya da personelinizde hata yoksa özürünüz buna benzer olabilir: ‘Emel Hanım sizinle paylaşmam gereken üzücü bir haberim var [uyarı]. Betsy bizim gözetimimiz altındayken bacağını kırdı son derece üzgünüm [özür ve duraklama]. Betsy’in başına bu olay geldiği için kendimi çok kötü hissediyorum ve bunu duymanın sizin için çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum [empati].’ Sizinle bu durumu çözebilmek için yapabileceklerimizi paylaşmak isterim [izin isteyerek]? Bizim şu an en büyük endişemiz ve bizim için en önemli olan şey Betsy’in ayağındaki kırığı iyileştirmek. Betsy için hazırladığımız bakım planı buradaki gibidir [yön göstermek]. Sonra sizinle bu kazanın nasıl olduğu ile ilgili yürüttüğümüz soruşturmayı konuşmak istiyorum [yön göstermek]. Betsy’in yerleştirildiği kulübeyi inceledik. Kafeste herhangi bir kusur ve personelimizde de hatanın olmadığını tespit ettik [duraklama]. Biz bulunduğu kafesi kullanımdan kaldırdık, üretici firma ile temasa geçtik ve benzer olaylarla karşılaştıklarına dair bilgiler edinip kayıtları istedik. Geçmişte bu gibi benzer olaylarda ne gibi çözümler ürettiklerine bakıp gelecekte bunun önüne nasıl geçilebileceğimizi araştırıyoruz. Sizin bu olayda ‘Özür dilemek’ mahkemede sağlık kuruluşlarına karşı delil olarak kullanılmaya başlandı. 35 ülke ‘özür dilemeyi korumak ve özür dilemeye teşvik etmek’ adına yasa çıkardı Özür dilediğin zaman; Hasta sahibinin kaybı ile ilgili empati yapın Dürüst, samimi ve anlaşılır olun Potansiyel sorumluluğu aza indirmek için düzgün ifadeler kullanın Sigorta şirketiniz ve avukatınızla iletişim kurun yapmamızı düşündüğünüz bir şey var mı [kontrol etmek]? Biz Betsy’in yaralanmasının ve bacağının iyileşmesi için gerekli olan tedavi masraflarının hepsini karşılayacağız [duraklama]. Betsy’nin operasyonundan sonra sizi arayıp detaylı bilgi vereceğim [sonraki adımlar için sözleşme]. Biliyorum ki onunla ilgili çok büyük endişe içindesiniz [empati]. Ben küçük Betsy’in başına böyle bir olay geldiği için gerçekten çok üzgünüm [özür]. O çok tatlı bir köpek. Başka bir sorunuz var mı [son kontrol]? Eğer kendinizi ya da personelinizi hatalı görüyorsanız özrünüz şu şekilde olmalıdır: Emel Hanım sizinle paylaşmam gereken üzücü bir haberim var [uyarı]. Betsy bizim gözetimimiz altındayken bacağını kırdı son derece üzgünüm [özür ve duraklama]. Betsy’nin başına bu olay geldiği için kendimi çok kötü hissediyorum ve bunu duymanın sizin için çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum [empati]. Sizinle bu durumu çözebilmek için yapabileceklerimizi paylaşmak isterim [izin isteyerek]? Bizim şu an en büyük endişemiz ve bizim için en önemli olan şey Betsy’nin ayağındaki kırığı iyileştirmek. Betsy için hazırladığımız bakım planı buradaki gibidir [yön göstermek]. Size kaza ile ilgili araştırmalarımızdan bahsetmek istiyorum [yön göstermek]. Betsy’ın nasıl tedavi edildiğini ve bacağın nasıl kırdığını gözden geçirdik. Ne yazık ki Betsy ile ilgilenen veteriner asistanımız bu sabah kafesin kapağını tamamen kapamamış veya arızalı olduğunu fark etmemiş. Biz Betsy’i bulduğumuzda bacağı yaralamış. [duraklama]. Böyle bir olayın bizim bakımımız altındaki başka bir hayvanın başına gelmemesi için ve bundan da emin olmak için kafes prosedürlerini güncelledik [duraklama]. Üretici firma ile iletişime geçip onlardan kayıtlarını gözden geçirmelerini istedik. Geçmişte bu gibi benzer olaylarda ne gibi çözümler ürettiklerine bakıp gelecekte bunun önüne nasıl geçilebilir araştırıyoruz. Aynı zamanda kafesin arızalı olup olmadığının belirlenmesi için ürünü üretici firmaya geri gönderdik. Sizin yapmamız için önerebileceğiniz başka bir şey var mı [kontrol]? Betsy’nin yaralanmasının ve bacağının iyileşmesi için gerekli olan tedavi masraflarının hepsini biz karşılayacağız [duraklama]. Betsy’nin operasyonundan sonra sizi arayıp detaylı bilgi vereceğim [sonraki adımlar için sözleşme]. Biliyorum ki onunla ilgili çok büyük endişe içindesiniz [empati]. Ben küçük Betsy’nin başına böyle bir olay geldiği için gerçekten çok üzgünüm [özür]. O çok tatlı bir köpek. Başka bir sorunuz var mı [son kontrol]? Sorumluluk ve mesuliyetten endişe duyduğunuzda hasta sahibinden özür dilemeden önce ekibinize, sigorta şirketinize ve avukatınıza danışmayı unutmayınız. İnterhas Swissotel İzmir’de BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI İnterhas’tan nokta atışı PETİNFO 2014/07 44-45 İnterhas Hayvan Sağlığı 8 Haziran’da İzmir’de düzenlediği seminerde Lyme ve Dermatomikozis konularını işleyerek farklılığını ortaya koydu. İnterhas Swissotel İzmir’de BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Türkiye’de son yıllarda yapılan araştırma sonuçlarına göre bazı alanlarda kenelerde Lyme bakterisinin %44-95.8 oranlarında bulunduğu, bazı şehirlerde ise HER 3 kişiden birinin Lyme ile enfekte olduğu ortaya konmuştur. İnterhas Pazarlama Müdürü Gürcan Öner İnterhas Hayvan Sağlığı tarafından 8 Haziran’da Swissotel İzmir’de gerçekleştirilen seminere yaklaşık 120 klinisyen veteriner hekim katıldı. Seminerde Prof. Dr. Barbaros Çetin ve Prof. Dr. Erman Or’un sunumlarıyla veteriner hekimlere Lyme hastalığı, kedi ve köpeklerde standart ve alternatif aşı programları, parazit tedavisi ve dermatomikozis hakkında bilgi verdi. Klinisyenlerin ilgiyle dinlediği sunumlar farkındalık yarattı. Veteriner hekimler özellikle de Amerikan hastalığı diye önemsemedikleri Lyme hastalığının ciddiyetini bu seminerle çok iyi anladıklarını söylediler. AİDS’TEN 6 KAT DAHA TEHLİKELİ GİZLİ SALGIN: Lyme Türkiyenin her yerinden veteriner hekimin katılımıyla gerçekleşen toplantı, Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Barbaros Çetin’in “Dünyayı saran gizli salgın; Lyme Hastalığı” sunumuyla başladı. Hekimler tarafından ilgiyle dinlenen sunumda Lyme hakkında ülkemizde çok fazla bilinmeyen tehlikeler ve çözüm yolları hakkında bilgiler verildi. Barbaros Çetin, toplantıda Lyme hastalığı ile, 2000’li yıllarda insan ölümleriyle ön plana çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olan keneleri araştırırken karşılaştığını ve diğer hastalıklardan farklı olduğunu keşfedince, araştırmalarında bu hastalığa odaklandığını belirtti. Etkeni Borrelia burgdorferi olan Lyme hastalığı, ilk olarak 1970’li yıllarda ABD’nin Connecticut eyaletinde Lyme kasabasında gençlerde yaygın şekilde romatizma PETİNFO 2014/07 46-47 benzeri bulguların ortaya çıkmasıyla tespit edildi. Barbaros Çetin, bakterinin biyolojik yapısını inceledikçe dehşete düştüğünü, yeryüzünde bir benzerinin daha olmadığı ve plazmidlerindeki genlerin %90’ının hiçbir canlıda görülmediğinin altını çizdi. Bin bir surat ve diye adlandırdığı bu etkenin, penetre olduğu canlının yapısına göre şekil değiştirip, canlının immun sistem hücrelerinin onu algılamamasını sağladığını ve vücudun en ücra köşelerinde 20-30 yıl hiç semptom çıkarmadan saklanabileceğini belirtti. Barbaros Çetin, bakterinin 29 Mayıs 2014 tarihinde “Journal of Historical Biology’ de yer alan bir haber de; Oregon Devlet Üniversitesinden Biyolog Profesör George Poinar’ın Dominik Cumhuriyet’inden toplamış olduğu 15-20 milyon yıl öncesine ait Amber ( Sertleşmiş Çam reçinesi) örnekleri içerisinde bulunan 4 kene örneğinden birinde Lyme’a neden olan Borrelia bakterisinden bahsediyordu. Bu keşif Lyme hastalığına neden olan bakterinin insanlık tarihinden daha eski olduğunu ortaya koydu. Bilgilerimi pekiştirdim Veteriner Hekim Barış Savaş Borvet Veteriner Kliniği Prof. Dr. Erman Or Veteriner hekimlere, kedi ve köpeklerde standart ve alternatif aşı programları, parazit tedavisi ve dermatomikozis hakkında bilgi verdi. Toplantı Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barbaros Çetin’in “Dünyayı saran gizli salgın; Lyme Hastalığı” sunumuyla başladı. Eski ABD başkanı George W. Bush’un aniden ortaya çıkan bazı sağlık sorunları ve karakterindeki ani değişikliklerden şüphelenen doktorları 2006 yılında kendisinde Lyme hastalığı olduğunu ortaya çıkarmış ve tedavisine başlamıştır. Dolayısıyla şehirlerde yaşayarak bazı hastalıklardan saklandığımız yanılgısına düşsek de, Beyaz Saray’da yaşamanın bile vektörel hastalıklardan saklanmak için yeterli olmadığı ortadadır. Jamie Lynn Sigler, Parker Posey, Daryl Hall, George W. Bush Amy Tan, Alice Walker, Christie Brinkley, Alec Baldwin, Peter Sarsgaard, Kathleen Hanna, Richard Gere, Michael J Fox, Rebecca Wells ve New York valisi George E. Pataki gibi ünlülerin de Lyme hastası olduğunun ortaya çıkması gizli salgının boyutunu ortaya koymaktadır. biyolojik yapısını inceledikçe dehşete düştüğünü, yeryüzünde benzerinin olmadığı ve plazmidlerindeki genlerin %90’ının hiçbir canlıda görülmediğinin altını çizdi. Bin bir surat ve diye adlandırdığı bu etkenin, penetre olduğu canlının yapısına göre şekil değiştirip, canlının immun sistem hücrelerinin onu algılamamasını sağladığını ve vücudun en ücra köşelerinde 20-30 yıl hiç semptom çıkarmadan saklanabileceğini belirtti. Lyme hastalığının sadece romatizma benzeri tabloya yol açmadığı aynı zamanda vücuda yerleştiği bölgeye göre birçok farklı belirti ile ortaya çıkabileceği anlaşıldı. Bu belirtilerin birçoğunun diğer hastalıklarla karıştırılması nedeniyle hastalık dünya’da büyük taklitçi ismiyle anılmaya başlandı. Şu ana kadar yapılan araştırmalar Lyme hastalığının 300’den fazla Toplantıda anlatılan konularla ilgili kulak dolgunluğum vardı, bu seminer sayesinde daha detaylı bilgi sahibi oldum ve bilgilerimi pekiştirdim. Bildiğimiz sıradan hastalıkların altında yatan sebebin Lyme olabileceğini öğrendim. Bu hastalığın üzerine artık daha çok düşeceğim. Verimli Bir Toplantı Oldu Veteriner Hekim Çağdaş Çık Çağdaş Veteriner Kliniği Klinik bilgilerimizi pekiştirmek ve geliştirmek açısından toplantı çok verimli geçti. Lyme hastalığının daha geniş bir yelpazede ne kadar önemli olduğunu ve ciddi tehdit altında olduğumuzun farkına vardık. Bence Türkiye’de çalışmalar yetersiz sadece insanlar üzerinde az sayıda çalışma var, bence Türkiye’de bu hastalıkla ilgili hem hayvanlar hem de insanlar üzerinde araştırmalar yapılması gerekiyor. Devlet politikası olarak bu hastalıktan korunmak için yapmamız gerekenleri araştırıp biran önce önlemini almalıyız. İnterhas Swissotel İzmir’de BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Lyme konusunda uzun yıllardır çalışan Dr. Raphael Stricker ve ekibi Ocak 2014’de Lyme’ın AİDS’i 6’ya katladığını ve tüm dünyayı saran gizli bir salgınla karşı karşıya olduğumuzu ünlü bilim dergisi “PLOS/Pathogens” in Ocak 2014 sayısında bir makale ile duyurarak, uluslararası bilim camiasına acil çağrı yaptı. Aynı AİDS ile gerçekleştirilen küresel mücadele de (“Manhattan Project”) olduğu gibi büyük bir Lyme mücadelesinin acilen başlaması gerektiğini vurguladı. hastalığı taklit edebileceğini gösterdi. Taklit ettiği bu hastalıkların başında günümüzde hızla yaygınlaşan Kronik Yorgunluk, Epilepsi, MS, ALS, Lupus, Alzheimer, Parkinson, Romatoid Artrid, Otizm, Hiperaktivite, Epilepsi, Kalp hastalıkları, Migren, Tiroid hastalıkları, Kronik baş ağrısı, Fetus ölümü ve düşük, bir çok cilt ve kas hastalığı gelmektedir. Barboros Çetin, hastalığın sadece kenelerle bulaşmadığını ve sivrisinek larvalarında , tükürük, anne sütü cinsel sıvılar gibi materyallerde etkenin tespit edildiğini ve bunların bulaşmada rol oynadığını belirtti. Hastalığın kontrolü için hayvanlar aleminin önemini vurgulayan Barbaros Çetin, bir bölgedeki hastalık yüzdesini tespit etmek için sadece bölgede yaşayan köpekler arasında araştırma yapmanın yeterli olacağını veteriner hekimlere açıkladı. Yapılan taramalarda Lyme’ın beklenenden çok daha yaygın olduğunun ortaya çıkması sağlık organizasyonlarını paniğe düşürmüş ve bu nedenle bazı gelişmelerde gecikmeler yaşanmıştır. Bu noktada siyasi otoritelerin devreye girmesi ile gerek tedavi sürecinin işletilmesi gerekse gerçek sayının ortaya çıkması mümkün olmuştur. Örneğin, ABD Salgın Hastalıkları Önleme Merkezi’nin (CDC) Lyme’ın üzerinde İnterhas Yöneticileri ABD’de her yıl 300.000 kişinin LYME hastalığINA yakalandığı ortaya çıkmıştır. Tanı konmamış kişilerle birlikte bu rakamın her yıl 4 milyona yakın olduğu tahmin edilmektedir. Dermatofitler, doğal yaşam kaynaklarına göre antropofilik, zoofilik ve geofilik olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. Bu üç gruptan geofilik grup içerisinde yer alan dermatofitler toprağa adapte olmuşlardır. Zoofilik gruptaki dermatofitler ise, hayvanlarda infeksiyon oluştururlar ve arada sırada da insanlarda infeksiyona neden olmaktadırlar. Dolayısıyla zoonotik öneme sahiptirler. Direkt temas bulaşmanın en yaygın şeklidir. Genç hayvanlar predispozedir. Sağlıklı ve erişkin hayvanlarda aktif infeksiyon nadiren şekillenmektedir. İmmun yetmezliği olan hayvanlar risk altındadır. Bu hayvanlarda infeksiyon daha yaygın ve uzun sürelidir. Glukokortikoid tedavisi Dermatofitoza karşı olan duyarlılığı arttırır. PETİNFO 2014/07 48-49 Kliniğimde Lyme’ın üstüne düşeceğim Veteriner Hekim Mehmet Kuşoğlu Borvet Veteriner Kliniği Seminer çok verimli ve eğitici geçiyor. Amerikan hastalığı olarak bildiğimiz Lyme’ı Türkiye’de pek görülmediği için önemsemiyordum, hocamızın sunumları sayesinde karşı karşıya olduğumuz tehlike hakkında bilinçlendim ve artık bu hastalığın üstüne daha çok düşeceğim. Tehlikenin farkına vardık Veteriner Hekim Ece Altıner Altınoluk Tanı Veteriner Kliniği Lyme hastalığının tehlikesini zaten biliyorduk, fakat insanları nasıl tehdit ettiğini ve insanlar arasında bu kadar salgın olduğunu bilmiyorduk. Hayvan sahiplerini bu konuda hep uyarıyorduk, fakat kendi sağlıklarını ciddi derecede tehdit ettiğinden bahsetmemiştik, dolayısıyla artık uyarılarımızın daha çok dikkat çekeceğine inanıyorum. İnterhas Swissotel İzmir’de BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI gitmeye başlamasıyla ABD’de her yıl 3 yüzbin kişinin hastalığa yakalandığı ortaya çıkmıştır. Tanı konmamış kişilerle birlikte bu rakamın her yıl 4 milyona yakın olduğu tahmin edilmektedir. Yıllık yapılan Lyme testi miktarı 3 milyon civarındadır. Sağlık bildirimlerinin daha sıkı olduğu Almanya’da ise her yıl 1 milyon yeni Lyme hastası resmi kayıtlara geçmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 117 ülkede Lyme hastalığının bulunduğu, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 61 ülkede bu hastalığın endemik olarak görüldüğü açıklamıştır. Yani Türkiye’nin de arasında bulunduğu bu 61 ülkede bu hastalık yoğun şekilde yerleşmiştir. Lyme’ın ülkemizde yeterince bilinmemesi ve bu nedenle gerekli incelemeler yapılmamasına rağmen, son yıllarda az da olsa farkındalık sağlanmış ve bu sayede ülkemizin her yanından Lyme vakaları bildirilmeye başlanmıştır. Yapılan tarama testlerinde karşılaşılan rakamlar ise ülkemizdeki durumun ne kadar ciddi olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de son birkaç yıl içerisinde yapılan bilimsel çalışmalarda hayli ilginç ve yüksek oranda sayabileceğimiz seropozitiflik tespit edilmiştir. Hatay yöresinde 29 Mayıs 2014 tarihinde “Journal of Historical Biology’ de yer alan bir haber de; Oregon Devlet Üniversitesinden Biyolog Profesör George Poinar’ın Dominik Cumhuriyet’inden toplamış olduğu 15-20 milyon yıl öncesine ait Amber ( Sertleşmiş Çam reçinesi) örnekleri içerisinde bulunan 4 kene örneğinden birinde Lyme’a neden olan Borrelia bakterisinden bahsediyordu. Bu keşif Lyme hastalığına neden olan bakterinin insanlık tarihinden daha eski olduğunu ortaya koydu. % 75, Antalya’da %35.9, Denizli %18.8, Kayseri’de %10, Samsun %14, Isparta %17, Trabzon %6.6,İzmir %7.8 ve Ankara %6’dır. Biyolojik çember içerisinde bakterinin hızla yayıldığını söyleyen Barbaros Çetin, Türkiye’nin hastalığın çok yaygın olduğu ülkelerden biri olduğunu ve çok acil şekilde yeni araştırmaların ve tedavi yaklaşımlarının şekillenmesi gerektiğinin altını çizdi. Aksi halde aynı Aids hastalığındaki gibi Lyme ile doğru zamanda mücadeleyi başlatmamanın sonuçlarının çok büyük acılara sebep olacağını belirtti. Kedi ve Köpekte Dermatomikosiz İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Erman Or 2 bölümden oluşan sunumunun birinci kısmında; kedi ve köpeklerde görülen bulaşıcı viral ve bakteriyel hastalıklardan bahsederek aşılamaların gerekliliğini vurguladı, sunumun ikinci kısmında ise; kedi köpeklerde görülen mantar hastalıklarına dikkat çekerek dermatofitlerlerin yaşama alanları, nasıl teşhis edileceği ve tedavisi hakkında geniş bilgi vererek veteriner hekimlerin bilgilerini pekiştirmesini sağladı. Prof Dr. M. Erman Or mantar tedavisinde aşılamanın sistemik tedaviye ilaveten ya da tek başına kullanılabileceğini ve özellikle asemptomatik taşıyıcıların tedavisinde oldukça önemli olduğunu vurguladı. İnfeksiyondan sonra yapılan aşılamaların hastalığın şiddetini azalttığı ve klinik lezyonların iyileşmesini hızlandırdığı görüldüğünü söyledi. M. Canis’e maruz kalabilecek yavru kedilerde hastalık bulaşmadan önce yapılan aşılamaların hastalığın şiddetini azalttığını belirtti. İlk işimiz Lyme testi yaptırmak olacak Veteriner Hekim Mehmet Ali –Ayça Sonkul Sonkul Veteriner Kliniği Sunumlar kesinlikle çok ilgi çekti. Sunumun sonunda ilk düşündüğümüz şey hastaneye gidip Lyme testi yaptırmak oldu. Hocanın yaptığı araştırmalarla edindiği tecrübeleri bilimsel verilerle pekiştirerek yaptığı sunum bizim konuyu daha gerçekçi bulmamızı sağladı. Konuların çok yararlı olduğunu düşünüyoruz. Yapılan araştırmalarla Lyme’ın ne kadar salgın olduğunu gördük. Artık hasta sahiplerimizi bu konunun ciddiyeti konusunda uyaracağız. Toplantıya katılan veteriner hekimler seçilen konuların önemi için İnterhas firmasına teşekkür etti. PETİNFO 2014/07 50-51 kedi&köpek Yazın gelmesiyle nüks eden tehlike: ‘Leishmaniasis’ Leishmaniasis, Akdeniz ve komşu bölgelerinde, Orta Doğu’da ve Güney Amerika’da köpek ve insanlarda yaygın olarak görülen ve ölümlere yol açabilen zoonotik karakterli bir hastalıktır. ‘Pet sahipleri, hastalığın ilk belirtilerinin davranışlarda değişiklik, agresiflikte artış ve anormal tırnak uzamaları olduğunu söylüyor.’ Köpeklerde Leishmania, ilk olarak 1903’de Avrupa’da tanımlanmıştır. 1940 yılında Roma’daki köpeklerin %40’ı Leishmania pozitif çıkmıştır. Leishmaniasis, Akdeniz ve komşu bölgelerinde, Orta Doğu’da ve Güney Amerika’da köpek ve insanlarda yaygın olarak görülen ve ölümlere yol açabilen zoonotik karakterli bir hastalıktır. Etken enfekte dişi tatarcıkların sokması ile bulaşan parazitik bir protozoondur. Köpeklerde klinik enfeksiyon yapan etkenler Leishmania infantum, L . chagasi , L. tropica, L. canis’ dir. İnsanlarda L. Chagasi ve L. Infantum ciddi visseral enfeksiyonlara sebep olmaktadır. Leishmaniasis’in üç klinik formu bulunmaktadır: Visseral (hastalığın en ciddi formu), kutanöz (en yaygın form) ve mukokutanöz. Epidemiyolojisi Köpek Leishmaniasis’i 5 aylıktan 13 yaşına kadar olan birçok ırkta görülmüştür. Leishmania türlerinin hayat siklusu dişi Phlebotominae vektörle, vertebralı konak arasında birbirini takip eden düzenli bir döngüyü içerir. Heteroksen gelişim gösteren etkenin vektörlüğünü Phlebotomus ve Lutzomyia soyundaki dişi tatarcıklar yapmaktadır. Leishmania, enfekte dişi tatarcıkların sokması ile bulaşan parazitik bir protozoondur. PETİNFO 2014/07 52-53 kedi&köpek Bu tatarcık sinekleri güney doğu Amerika’da bulunmalarına rağmen o bölgede vektörel bir bulaşma izine rastlanmamıştır. Bölgede hastalığın, Foxhound cinsinden köpeklerden vertikal ve ya horizontal olarak bulaştığı düşünülüyor. Köpekler Leishmania infantum ve chagasinin primer konakçısıdır. Köpeklerde etken lenfadik hücrelere penetre olarak enfeksiyonu yayar. Memeli konakçılarda Leishmania etkeni yalnızca derideki mononüklear fagositlerde, kemik iliğinde ve visseral organlarda amastigot formunu oluşturur. Tatarcık sineği konakçıdan kan emme sırasında etken tükürük bezine geçer burada etken plagellalar oluşturarak extraselüler promastigotlar haline geçerler. Protozoonun yaşam siklusu dişi tatarcık sineğinin enfektif formu olan promastigotu omurgalı konakçıya enjekte ederek başlar. Primer konakçıda promastigotlar flagellalarını kaybederek amastigotu oluşturur. Amastigotlar retikuloendotelial sistemdeki makrofajlar içerisinde mitozla çoğalarak yayılır. Leishmaniasis’i, köpekten başka bir köpeğe ya da insana bulaşmayı engellemek için koruyucu Deltametrin emdirilmiş tasma, yani Paraband kullanmak gerekmektedir. Enfeksiyon gerçekleştikten sonra, deri ve iç organ lezyonlarına bağlı semptomlar birlikte görülmektedir. Dermisteki Leishmania amastigotlarına karşı gelişen hücresel immun yanıt, dermisin anatomik yapısında lezyonlar meydana getirir. Deride görülen lezyonlar tipiktir Poplital ve preskapular lenf Klinik semptomlar Etken alındıktan sonra hastalık köpeklerde belirli bir süre asemptomatik devam edebilir ya da klinik belirtiler hiç gelişmeyebilir. İntraselüler amastigotlar yumrularında adenopatiler erken dönem belirtileridir. Daha sonra submaxillar ve refrofaringial lenf yumrularına da yayılır ve palpasyonda şişlik, sertlik ve ağrı gözlenir. Klinik belirtilerde; kronik zayıflık, konjuktivitis, göz sorunları (anterior uveitis, retinitis), facial alopecia, kas atrofisi, lenfoadenepati, poliartritis ve böbrek yetmezliğine yol açan protein kayıplı nefropati görülür. Sistemik enfeksiyon gelişirse, tüy dökülmesi, aşırı tırnak uzaması, cilt lezyonları, epitaxis, anemi, zayıflık, kabarık şişkin eklemler ve arka bacak, laminitis, böbrek yetmezliği, lenfoadenopati, göz lezyonları ve diyare gibi sorunlar görülebilir. Anemi, trombositopeni, lenfositosis, hipoalbuminemi, hiperglobulinemi, hiperamilasemi, ve azotemi çok sık tespit edilen laboratuvar bulgularıdır. Teşhis yöntemleri Köpeklerde Leishmaniasis de mikroskobik muayene ve kültür, aşırı duyarlılık testleri, serolojik yöntemler ve moleküler biyolojik yöntemler kullanılabilir. Şişkin lenf yumrularından, kemik iliğinden, akciğer veya dalaktan alınan doku örneklerinden froti yapılıp, Giemsa boyama tekniğiyle boyanır ve intraselüler amastigot formları görünebilir. Deride nodüler ülserler varsa buralardan da örnek alınabilir. Bu materyal ayrıca kültür yapımında da kullanılabilir. Serolojik testler Leismaniazis için en iyi teşhis yoludur. IFAT Köpekler Leishmania infantum ve chagasinin primer konakçısıdır. PETİNFO 2014/07 54-55 “İçerik fark yaratır” “The ingredient makes the difference” Hep birlikte evden, bahçeye! Kedi ve köpekler doğal ihtiyaclarını giderirken hijyen kurallarına dikkat edemezler. Bu sorumluluk asla onlara yüklenemez! GETOFF bu konuda hayvan sahiplerinin en büyük yardımcısı. Ev ve bahçede kullanılan GET-OFF ürünleri bu harika yaratıklarla geçirilen kaliteli zamanlar için mutlaka denenmeli... GB GET-OFF CYRSTAL GRANÜL GB GET-OFF LAWN RESCUE SPRAY GB GET-OFF REPPELLENT SPRAY Bahçe ve çiçeklerden uzak tutar. Bahçede istenmeyen yerleri korur. Çiçeklerine ve bahçesine özen gösterenler için ideal. GB W&GET-OFF Neutraliser SPRAY GB GET-OFF CHEW STOPPA SPRAY Evde tuvalet yapılan yerleri kokularını yok eder. Ev eşyalarınızı uzun süre yıpranmadan kullanın. YEN E ENM SA R A ! V NE T-OFF GE İST www.petservisi.com / www.mggida.com.tr / [email protected] Tel: (0212) 657 20 61-64 RÖPORTAJ , ELİSA, C-ELİSA, DAT testleri kullanılmaktadır. Moleküler testlerde parazit DNA’sının direk teşhisine dayanan PCR gibi metodlar kullanılır. Duyarlı ve hızlıdır. Western blot ve dipstick yöntemleri de teşhiste kullanılabilir Köpeklerde Leishmaniasis’in kesin tedavisi yoktur. Köpekler çeşitli metodlar ile tedaviye alındığında enfeksiyon saçmaya devam ettiği gibi, bu metodların sonucunda, ne yazık ki nüksler ve ölüm dramatik sondur. Dolayısı ile koruma faktörlerini ön plana çıkartmak önemlidir. Koruma faktörü olarak, tasma kullanımı dışında ince cibinliklerin kullanılması, vektör(Phelebotamus) mücadelesi çok büyük önem arz etmektedir. MSD Hayvan Sağlığı CA Departmanı Satış Koordinatörü Cafer Çakmak’tan, Leishmaniasis’e karşı yapılması gerekenler hakkında görüşlerini ve Paraband tasma hakkında detaylı bilgi aldık. Cafer Çakmak, ayrıca Leishmaniasis bilincini artırmak için, 2014 yılında hayata geçirmeyi hedefledikleri farkındalık projelerini anlattı. 1- Leishmaniasis’in ülkemizdeki son durumu nedir? MSD’nin, Leishmaniasis’le ilgili insanlarda farkındalık yaratmaya yönelik ne gibi projeleri var? Aslında Leishmaniasis, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin tamamında görülen bir hastalıktır. Özellikle Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde önemle ele alınan bu hastalık ülkemizde de başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa , Adana, Antalya, Mersin, Eskişehir gibi metropol şehirler olmak üzere 38 ilde görülüyor. Diğer illerde de tanıya yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı için, bu 38 ilin dışında kalan iller de risk altındadır. Türkiye’de resmi kayıtlara göre 2013 yılında 2200 Kutanöz Leishmaniasis (Şark Çıbanı) ve 40 Visseral Leishmaniasis (Kala Azar) insan MSD Hayvan Sağlığı CA Departmanı Satış Koordinatörü Cafer Çakmak Paraband tasma; diğer tasmalar gibi pire ve kene endikasyonu taşımakla birlikte, onlardan farklı olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından Leishmaniasis’ten korunmak amacıyla önerilen tek üründür. vakası bulunmaktadır. MSD Hayvan Sağlığı olarak Leishmaniasis’in bilincini artırmak için 2014 yılında farklı projeleri hayata geçirmeyi hedefledik. Bunun en önemli sebepleri; dünyanın en tehlikeli zoonoz hastalıklarından bir tanesi olması ve hem köpeklerimizin hem de insanlarımızın çok büyük risk altında olmasıdır. MSD Hayvan Sağlığı olarak bu tehlikeyi görmek ve su yüzüne çıkarmak için başta Veteriner hekimlerimiz olmak üzere tüm paydaşlarımız ile bu projeye başladık. Leishmaniasis ile ilgili farkındalık projelerimiz: Klinisyen hekimlere yönelik www.paraband.com.tr internet sitesi PETİNFO 2014/07 56-57 ile bilgi paylaşımı Klinisyen hekimlere yönelik e-projeler ve videolar ile konunun paylaşılması Bilgi paylaşımı ziyaretleri ve konunun detaylı olarak görüşülmesi ve tartışılması Bayilerimiz ile birlikte bilgi güncelleme toplantıları Belediye ve Barınak Veteriner Hekim Meslektaşlarımız ile bilgi paylaşım toplantıları Pet Sahibi farkındalığı için bilgilendirici el broşürleri, Pet sahiplerine yönelik olarak çıkan Cat&Dog dergisinde akademisyen görüşlerinin yer aldığı röportajlar. Kamuoyu bilincinin oluşması anlamında ulusal basında akademisyen görüşlerinin yer aldığı röportajlar(Hürriyet gazetesi) 2- Leishmaniasis’in koruma ve kontrolünde Veteriner hekimlere düşen görevler nelerdir, onlara yönelik çalışmalarınızdan bize bahsedebilir misiniz? Veteriner hekimlere düşen en büyük sorumluluk; Leishmaniasis gibi zoonoz bir tehdidin ülkemizde görüldüğünün farkındalığını artırmaktır. Bunun için, Veteriner hekimlere konuyu sosyal sorumluluk olarak görmeliler ve pet sahibinin anlayabileceği dilden bıkmadan usanmadan anlatmalılardır. Leismaniasis ile ilgili test çalışmaları yapmalıdır ve koruyucu önlemleri almalıdır ve/veya alınmasını sağlamalıdır. MSD Hayvan Sağlığı olarak bayilerimiz kanalıyla meslektaşlarımıza, pet sahibine yönelik hastalık bilgilendirme standlarımızı ve broşürlerimizi iletiyoruz. Birebir ziyaretlerimizde karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Konuyla ilgili olarak daha detaylı bilgi alışverişi için meslektaşlarımıza bir telefon mesafesi kadar yakınız. Meslektaşlarımız ile iletişime daima açığız. MSD Hayvan Sağlığı olarak Leishmaniasis’in bilincini artırmak için 2014 yılında farklı projeleri hayata geçirmeyi hedefledik. Bunun en önemli sebepleri; dünyanın en tehlikeli zoonoz hastalıklarından bir tanesi olması ve hem köpeklerimizin hem de insanlarımızın çok büyük risk altında olmasıdır. 3- Paraband’ın diğer antiparaziter tasmalardan farkı nelerdir? Paraband Tasma; Diğer tasmalar gibi pire ve kene endikasyonu taşımakla birlikte, Onlardan farklı olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından Leishmaniasisten korunmak amacıyla önerilen tek üründür. Yine Patentli bize özel salınım teknolojisi, sudan etkilenmemesi ve kokusuz olması ürünümüz Paraband Tasmayı diğer tasmalardan farklılaştıran diğer özelliklerdir. Yani Paraband kullanan Köpeklerimiz denize rahatlıkla girebilir, Yağmur’lu havalardan etkilenmez veya Paraband ile köpeklerimizi rahatlıkla yıkayıp, şampuanlayabiliriz. Bu özellikleri ile Pet sahipleri için de kullanım kolaylığı sağlamaktadır. lideri olacağımıza inanıyorum. Türkiye bakacak olursak öncelikle, Türkiye’deki sosyoekonomik ve sosyo-kültürel yapının değişmesini iyi analiz etmemiz gerekir. Özellikle büyük şehirlerde insanların tek yaşamaya başlaması ve tek çocuklu ailelerin artmasıyla birlikte insanlarımızın pet hayvanlarına yönelmesi söz konusudur. Bu da Türkiye pazarının önümüzdeki dönemde iki haneli büyümeye devam edeceğini göstermektedir. Bu da bizler ve paydaşlarımız için önemli fırsatları 4- MSD’nin Türkiye’deki pet sektörüne bakış açısıyla ilgili bizi bilgilendirebilir misiniz ? Öncelikle MSD’nin global olarak pet pazarına bakış açısını vurgulamak gerekirse; MSD Hayvan Sağlığı bugün itibariyle pet dışında kalan tüm hayvan türlerinde Dünya Lideri bir firmadır. Yaptığımız yatırımlar ile pet alanında da dünya Cafer Çakmak Koordinatörümüz Barış Kolgu’ya MSD’nin Leishmaniasis’e karşı farkındalık projelerini anlattı. anlamına gelmektedir. Burada unutmamamız gereken en önemli noktaların başında; insanların evcil hayvanları ile iyi vakit geçirme hedeflerini iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum. Bunun için Veteriner hekimlerimiz ile MSD Hayvan Sağlığı olarak bizlerin kuracağı güvene dayalı, bilimsel platformlar, uzun vadeli kazan-kazan modelini oluşturacaktır. MSD Hayvan Sağlığı olarak vizyonumuz olan “Daha Sağlıklı Hayvanlar için Bilim” sloganımız ile; iş ortaklarımıza kaliteli ürünlerimizi ve hizmetlerimizi sunmayı hedefliyoruz. İnanıyoruz ki, ürünlerimiz ve hizmetlerimiz de iş ortaklarımıza güven ve istikrar kazandırsın. SÖYLEŞİ HAYALİNİ KURDUĞUM MESLEĞİN MENSUBUYUM Aydın Veteriner Fakültesinde Doğum ve Jinekoloji anabilim dalında yüksek lisans yapmakta olan Gizem Yılmazer, Veteriner hekimlerin başarı için branşlaşmanın şart olduğunu söylüyor. Küçüklüğümden beri hayalim olan mesleğin mensubu olmaktan çok mutluyum. Gizem Yılmazer Veteriner Hekimliğe geçmişten günümüze baktığımızda, önemli bir yol katedildiğini gururlanarak söyleyebilirim. Hayvanseverliği, başarılı hekimliği ve hasta sahiplerine karşı samimiyeti ile İzmir’in Güzelbahçe ilçesindeki hayvanseverlerin gönlünde taht kuran Nurcan Veteriner Kliniği bu ay dergimize konuk oldu. Evcil dostlarımıza en iyi hizmet vermeyi prensip olarak benimsemiş olan genç Veteriner hekim Gamze Yılmazer, başarılarında aşılama, pet kuaför, bakım, tedavi, genel ve özel cerrahi müdahaleler, danışmanlık, koruyucu hekimlik gibi birçok hizmeti bir arada vermelerinin rolü olduğunu söylüyor... Mezuniyetinizden itibaren bize klinisyenliğe başlama ve kliniği açma sürecinizden bahseder misiniz? Fakülte döneminde de hayalinizde hep bu iş mi vardı? Mezuniyetden sonra tecrübe kazanmak için birkaç klinikte çalıştım, en son 2009 yılında Nurcan Veteriner Kliniği’nde çalışmaya başladım. 2013 te bu kliniği kendi üzerime devraldım. Fakülte döneminde de hayalimde hep klinisyen olmak vardı. Ancak tabi ki bu şekilde düşünmemiştim. Aslında küçüklüğümden beri hayalim PETİNFO 2014/07 58-59 hep yaşadığım yerin alt katının kliniğim olmasıydı. Henüz olmadı ama daha gencim sonuçta… Bu yıl Dünya Veteriner Hekimler Günü’nün teması hayvan refahıydı. Siz global anlamda ve ülkemizde hayvan refahına gereken önemin verildiğini düşünüyor musunuz? Kesinlikle düşünmüyorum zira ülkemizde insan refahına bile gerekli önem verilmemektedir. Ancak elbette ki dünyada birçok gelişmiş ülkenin insan refahı konusunda doyuma ulaştığı için hayvan refahını Birçok Avrupa ülkesinde hayvanlara karşı uygun olmayan davranışlarda bulunmanın cezası hapse kadar gidebiliyor. Oysa bizim ülkemizde neredeyse bu davranışlar ödüllendirilecek. sağlamak açısından başarılı olduğunu düşünüyorum. Birçok Avrupa ülkesinde hayvanlara karşı uygun olmayan davranışlarda bulunmanın cezası hapse kadar gidebiliyor. Oysa bizim ülkemizde neredeyse bu davranışlar ödüllendirilecek. Veteriner tıp alanında (özellikle pet) sunduğunuz sağlık hizmetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Tercih edilme nedenlerinizden kısaca bahseder misiniz? Aşılama, pet kuaför, bakım, tedavi, genel ve özel cerrahi müdahaleler, danışmanlık, koruyucu hekimlik gibi birçok hizmetimiz var. Tüm bu hizmetleri başarılı bir şekilde verebildiğimizden olsa gerek ki tercih edilme nedenimiz genellikle tavsiye üzerine olmakta. Ayrıca kliniğimizi her geçen gün biraz daha geliştiriyor ve verdiğimiz hizmet sayısını artırmaya çalışıyoruz. Elbette hekim olarak da kendimizi geliştiriyoruz ve bölgemizde olmayan imkanları sunmaya çalışıyoruz. Sanırım bu çabalarımız ve başarılarımız da tercih edilme nedenlerimiz arasında. Ayrıca uzun zamandır bölgede olmamız ve hasta sahiplerimizle arkadaşlık boyutunda ilişkiler kurmuş olmamız da bu nedenler arasında sayılabilir. Bize iliniz ve çevresindeki evcil pet popülasyonundan ve insanların evcil hayvanlara yaklaşımından bahsedebilir misiniz? İzmir’de pet popülasyonu oldukça fazla. Özellikle kliniğimizin bulunduğu Kuru mamalar haricinde verilecek her türlü gıdanın ne kadar zararlı olabileceğine defalarca kez tanık oldum. Güzelbahçe ilçesi ve çevresinde daha da fazla. Çünkü bu bölgede genellikle bahçeli evler var. Dolayısıyla herkesin en az bir kedisi ya da köpeği var. Bu bölgenin insanları oldukça hayvan sever. Bizler de Bakanlığın bize verdiği imkanlar dahilinde, mümkün oldukça insanların bu sevgi dolu yaklaşımlarına destek olmaya çalışıyoruz. Özellikle sokak hayvanları açısından bölgemizde oldukça yoğun bir popülasyon mevcut. Bizler de gerek mesleğimiz gereği gerek insanlık gereği elimizden geldiğince her türlü kolaylığı sağlamaya çalışıyoruz. Sanırım sokak hayvanlarına olsun sahipli hayvanlara olsun gösterdiğimiz bu ilgi ve yaklaşımlar da hayvan sahibi olan insanların bizi tercih etmesinin sebeplerinden biri olabilir. Evcillerin beslenmesi konusundaki yaklaşımınız nedir? Bence minik dostlarımız da en az bizim kadar sağlıklı ve dengeli beslenmeyi hakediyorlar. Dolayısı ile ben bir hekim olarak hasta sahiplerimize bu koşulları en iyi şekilde sağlayabildiğini düşündüğüm kuru mamaları öneriyorum. Çünkü kuru mamalar haricinde verilecek her türlü gıda maddesinin ne kadar zararlı olabileceğine defalarca kez tanık oldum. Pet hekimliğinde branşlaşmanın önemine inanıyor musunuz? Eğer spesifik bir alana yoğunlaşmanız gerekseydi, ne sebeple, hangi alana yönelirdiniz? Aslında pet ya da büyük baş ya da gıda ya da kanatlı sektörü.. Hiç farketmez. Bence veteriner hekimlikte tercih edilmiş olunan çalışma alanı ne olursa olsun branşlaşma şart. Bir insandan herşeyi mükemmel bir şekilde bilmesini bekleyemezsiniz sonuçta. Dolayısı ile ben, beşeri hekimlikte olduğu gibi, konusunda uzman veteriner hekimlerin olmasından yanayım. Ben zaten şu anda Aydın Veteriner Fakültesinde Doğum ve Jinekoloji anabilim dalında yüksek lisans yapmaktayım. Bu alana yönelmemdeki en büyük sebep elbette ki öncelikle ilgim olması. Ayrıca bölgesel olarak bu alanın içerdiği hastalıkları oldukça fazla görüyoruz. Tüm bu sebeplerden dolayı ben bu alanı seçtim. kedi&köpek İş telefonunuz ve e-maIl adresinizin yazdığı sevimli kartvizitler VE buzdolabı magnetleri hem onların dikkatini çekecektir, hem de onların size daha rahat ulaşmasını sağlayacaktır. PETİNFO 2014/07 60-61 24 adımda veteriner kliniğinizin kedi potansiyelini artırın Geçen seneki araştırmalar sonunda kedi sahiplerinin veteriner kontrolünü ihmal ettiğini saptandı. Yoksa hayvan sahipleri kedilerini önemsemiyorlar mı? Bu durumda veteriner hekimler ne yapmalı? ‘ Çeviri: Veteriner Hekim Ayça Üvez Araştırmalara göre geçtiğimiz sene Amerika’daki kedilerin yarısından fazlası veteriner kontrolüne gitmedi, kedi sahiplerinden sadece %37’si kedilerini rutin kontrolüne götürdü. Aynı sorun Türkiye’de evde yaşayan kedilerde de görülmektedir. Aşağıda çalışmalar sonucunda bulunmuş ve bu sorununuzun çözülmesine yardımcı olabilecek 24 adet çok kolay uygulayabileceğiniz önerilere ulaşabilirsiniz. 1. Kedi sahiplerini kedilerini nasıl taşımaları gerektiği konusunda eğitin. Yapılan araştırmalara göre kedi sahiplerini %60’ı veteriner hekimlerinin onlara taşıma konusunda bir öneri vermediğini söylüyor. 2. Çalışanları kedilere nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitin. Kediler çok duyarlı ve hassas oldukları için ses tonundaki korku, stres veya siniri hemen algılarlar ve strese girerler. 3. Kliniğinizi kediler için dikkat çekici dekore edin. Resepsiyon ve muayene odasını sevimli kedi köpek resimleri ve oyuncaklarıyla dekore edin. 4. Kedi ve köpeklerin bekleme yerlerini birbirinden ayırın. Kediler genelde yüksekte olmayı sevdiklerinden bekleme yerlerini onlar için yüksek raflar veya banklar ile dekore edebilirsiniz. 5. Randevu aralıklarını kedilerin mizacına göre ayarlayın. Bazı kedilerin zaptedilmesi biraz uzun sürer, bazıları ise çok yumuşak mizaçlıdır ve kontrol ve tedavisi hemen bitebilir. Olası bir uzamada resepsiyonda randevusunu bekleyen başka bir kedi sahibi bu durumdan rahatsız olabilir. 6. Muayene sırasında odaya başka hayvan almayın. Kediler strese gireceğinden sahipleri rahatsız olur. Araştırmalara göre; kedi sahiplerinin birçoğu klinikteki diğer hayvanların kedilerindeki stresi artırdığını düşünüyor, bu sebeple ev ortamında Veteriner hekim muayenesini DAHA ÇOK tercih ederler. 7. Vereceğiniz randevuları kedilere özel belirleyin. Belirli günleri veya saatleri sadece kedilerin randevuları için ayarlayın. Bu kedi sahiplerinin hoşuna gidecektir, çünkü birçoğu aynı ortamda bulunan başka hayvanların kedilerinin stresini arttırdığını düşünüyor. 8. Kliniğinizdeki Muayene odasına kedilerin çıkabileceği yüksek kedi evleri koyun. Kediler yüksek yerlerde oturduklarında kendilerini daha rahat hissederler, ve kontrol zamanı geldiğinde stresleri azalmış olur. 9. Muayene odasında kedilerin sevdiği kokulardan kullanın . Kedi otu, melisa gibi kokuları kediler çok sever. Bir havluya sıkıp muayene masasına bırakabilirsiniz. Odanın etrafına kedi otlu oyuncaklar bırakabilirsiniz. 10. Kedileri kutularından sallamadan sıkıştırmadan çıkarın. Ne kedi sahipleri ne de kediler bu tarz davranışlardan hoşlanmazlar, mümkünse kendiliğinden kutudan çıkmasını sağlayın ya da sahibinden rica edin. 11. Kontrole sorularla başlayın. Bu kedi sahibini ve kediyi rahatlatır, Kediler yüksek yerlerde oturduklarında kendilerini daha rahat hissederler, ve kontrol zamanı geldiğinde stresleri azalmış olur. Klinik muayene sırasında başka hayvanların muayene odasına girmesi kedilerde stresi artırır. kedisinin şikayetleri hakkında daha ayrıntılı düşünmeye başlar. olursunuz ve bir sonraki muayenede kedilerini de getireceklerdir. 12. Muayene sırasında kedi sahibiyle konuşun. Yaptığınız bir fiziksel testlerin kedilerinin canını neden acıtacağını açıklayın. Yoksa sizi yanlış anlayabilirler. 16. Muayeneyi bitirmeden önce bir sonraki randevunun tarihini belirleyin. Bu hayvan sahibiyle aranızdaki iletişimi güçlendirecektir ve kedilerini tekrar getirmesini sağlayacaktır. 13. Kedi ve kopeği ayrı odalarda hospitalize edin. Kedi sahipleri kedilerinin yanında köpek bulunmasından hoşlanmaz ve böyle bir durumla karşılaştıklarında başka bir veteriner arayışına geçebilirler. 14. Her muayene sonunda yaptıklarınız hakkında kedi sahibini bilgilendirin. Kontrol ve tedavi sırasında yapılanları rapor halinde sunduğunuzda hayvan sahibi kedilerinin hastalıklarını daha çok ciddiye alır. 15. Başka hayvanlarını kontrole getirdiklerinde kedilerini sorun. Böylece bilinçaltlarına kedilerini getirmeleri gerektiğini işlemiş 17. Sosyal medyada aktif olun. Kedilerinin fotoğraflarını sergileyin, yarışmalar yapın örneğin ayın kedisini seçip onlara küçük hediyeler verebilirsiniz. Eğitici bulduğunuz linkleri sayfalarınızda paylaşabilirsiniz. 18. Kedilerle ilgili dikkatlerini çekecek güncel haberler verin Dergileri ve kitapları kliniğinizde onların görebileceği yerlerde sergileyin, gerekirse önerin. 19. Onlar sormadan ufak indirimler teklif edin Kedi sahiplerine yaptığınız indirimler ve promosyonlar onları motive edecek ve tekrar gelmelerini sağlayacaktır. PETİNFO 2014/07 62-63 20. Aylık haftalık ödeme planları önerin. Yapılan araştırmalara göre kedi sahiplerinin %40 ‘ı aylık ödeme planı vasıtasıyla kedilerini kliniğe düzenli olarak getirdiği belirlendi. Hem böylece onlarda ödemelerini daha kolay yapıyorlar. 21. Kedi sahiplerinin size kolay ulaşımını sağlayın. İş telefonunuz ve e-mail adresinizin yazdığı sevimli kartvizitler, buzdolabı magnetleri hem onların dikkatini çekecektir, hem de onların size daha rahat ulaşmasını sağlayacaktır. 22. Kedi sahiplerine eğitici bilgiler verin. Irkların predispoze hastalıklarından bahsedin, yapılan yanlış bakım ve beslemelerin nelere yol açacağı hakkında bilgi vererek onların daha bilinçli olmasınız sağlayın. 23. Talep edildiğinde evlere de veteriner hekimlik servisi verin. Birçok kedi sahibi veteriner kliniklerinde kedilerinin strese girdiğini düşünür bu yüzden ücreti daha çok olsa bile evde hekim kontrolünü çok severler. 24. Kedi koruma kurtarma grupları ve dernekleriyle beraber çalışın. Onlarla beraber yapacağınız organizasyonlar onların hoşuna gidecektir ve onlarla olan ilişkinizi güçlendirecektir. SÖYLEŞİ BRANŞLAŞMAK BAŞARIYI GETİRECEKTİR Mesleğinde 19. yılına giren Veteriner hekim Zafer Yıldızalp bize başarısının sırlarından ve tecrübelerinden bahsetti. diyebilirim. Eğer kendinize önceden bir hedef belirlediyseniz ve işinizi gerçekten severek yapıyorsanız, başarının arkanızdan takip edeceğine inanıyorum. Hayalimdeki hedeflere 1995 yılında sahibi olduğum kliniği açarak başladım diyebilirim ve aradan geçen 19 yıl sanırım mesleki tecrübe anlamında bana birçok şey kattı, büyük ölçüde hayal ettiklerimi başardım diyebilirim. Mesleğimize geçmişten günümüze baktığımızda, önemli bir yol katettiğimizi gururlanarak söyleyebilirim. İzmir’in en güzel semtlerinden Karsıyaka’da 1995 yılında kurulan Dolphin Veteriner Kliniği’ni bu ayki sayımıza konuk ettik. Veteriner hekim Zafer Yıldızalp, İzmir’in sıcak insanlarının hayvanlara karşı da aynı şekilde sıcak ve hassas olduğundan bahsetti ve bizim aracılığımızla herkesten bu sıcak yaz günlerinde kapının önlerine bir kap su koymalarını istedi. Veteriner hekim olmaya nasıl karar verdiniz, hayallerinizde hep klinisyenlik var mıydı? Dolphin Veteriner Kliniğini açma sürecinden bize bahseder misiniz? Veteriner Fakültesini seçme sebeplerimden en önemlisi hayvanlara ve özellikle de kedi ve köpeklere olan sevgimdi. Dolayısıyla hayalimde fakülte yıllarımda da pet klinisyenliği vardı, hedeflerimi buna göre belirlemiştim PETİNFO 2014/07 64-65 Klinik yönetimi, hem finansal hem de takım elemanlarının motivasyonunu sağlamak anlamında zor bir iş. Öncelikle kendinizin ve sonrasında klinik ekibinin motivasyonu ve başarısı konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz? Veteriner hekimlik oldukçu zor kutsal ve zevkli bir meslektir. Bu zorlukların yanı sıra klinisyenlikte bir de finansal ve işletmecilik açısından aşılması zor güçlüklerle de başa çıkmanız gerekiyor. Tabi zaman içerisinde her bakımdan edindiğimiz mesleki ve klinik işletmeciliği konusundaki tecrübe vebirikimler sayesinde bu zorluklarla başa çıkabilmemizi sağlıyor ve rahat ve huzurlu bir şekilde bu mesleğe devam etmemizi kolaylaştırıyor. Ben söz konusu bu birikimlerimi mümkün olduğunca birlikte çalıştığım iş arkadaşlarıma ve bu mesleğe yeni başlamış hekim arkadaşlarıma aktarmaya çalışıp ve onların mesleki saha da daha bilinçli yer almasını sağladığımı düşünüyorum. Onlara bu konularda yararlı olmak beni mutlu ediyor. Bugün evcil hayvanlar, yeni teknolojiler ve hayvan sahiplerinin daha iyi bakım talepleri sayesinde insanlara uygulanan hayat kurtarıcı tedavilerden faydalanabiliyor. Sizin kliniğinizde teknolojiye bakış açınız nasıl? Veteriner hekimlik gibi mesleklerde her zaman yenilikleri takip edip kendinizi geliştirmek zorundasınız, her gün her dakika yeni teknikler, farklı uygulamalar gündeme geliyor, kendi adıma elimden geldiği kadar bu gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum, fakat maddi yetersizlikler ve zor çalışma şartları teknolojinin bizlere sağladığı fırsatları gerçek hayata geçirmemize engel oluyor. Pet klinisyenliğinin daha çok uzun yıllar hak ettiği yerin çok uzaklarında kalacağını düşünüyorum. Diğer gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda hala ilkel şartlarda bu mesleği yürütmeye çalışıyoruz diyebilirim, ama biz yine de imkanlar ölçüsünde teknolojik gelişmeleri yakından takip edip bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Günümüzü 15 yıl öncesiyle kıyasladığımda teknolojik gelişmelerin mesleki anlamda bizlere kattıkları kesinlikle azımsanamaz. Veteriner tıp alanında sunduğunuz sağlık hizmetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Kliniğinizin tercih edilme nedenlerinizden kısaca bahseder misiniz? Kliniğimizde hayvan sağlığı açısından bir çok hizmetler sunulmaktadır, iç hastalıkları teşhis ve tedavi , cerrahi, ultrason, röntgen, kan ve biyokimyasal analizlerin yanı sıra evcil dostlarımızın özel ihtiyaçları için petshop bölümü ve traş-banyo hizmetlerimizde bulunmaktadır. Tercih edilme sebeplerimizden en önemlisi evcil dostlarımızın sağlıklarıyla ilgili başarılı uygulamalarımız ve pet sahiplerinin tavsiyeleri diyebilirim. Kendinize önceden bir hedef belirlediyseniz ve işinizi gerçekten severek yapıyorsanız, başarı sizi mutlaka arkanızdaN takip edeceKTİR. Bize çalıştığınız bölgedeki evcil hayvan popülasyonundan ve insanların evcil hayvanlara yaklaşımından bahsedebilir misiniz? Karşıyakalılar özellikle hem sahibi oldukları evcil hayvanlar hem de sokak hayvanları konusunda oldukça hassas davranıyorlar. Bu durum bizi oldukça memnun ediyor. Bizim için hayvanları gerçekten seven insanların bulunduğu bir bölgede, bu mesleği icra etmek ve bu insanlarla birlikte onlar için güzel şeyler yapmak büyük bir zevk. Çevremizde hayvanları çok seven ve onlar için bir şeyler yapmaya çalışan insanlarla birlikte biz veteriner hekimler elimizden geldiğince, yetebildiğimiz kadar sevimli dostlarımıza yardım etmeye çalışıyoruz. Bunun en basit örneği olarak, herkesten bu sıcak yaz günlerinde kapının önlerine bir kap su koymalarını istiyoruz. Evcil hayvanların beslenmesi konusundaki yaklaşımınız nedir? Evcil hayvanlarımızın metabolizma ve beslenme şekilleri biz insanlardan daha farklıdır, dolayısıyla maddi imkanlarının elverdiği ölçüde iyi bir mama ile beslemeleri sahipleri için büyük bir rahatlık olduğu gibi dostlarının sağlığı için de oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra yine bilinçli olarak evlerindeki taze gıdalardan (tavuk, kırmızı et, balık ve bazı sebzeler) çeşitli yemekler yapabilirler, fakat ilk önce hekimlerine danışıp neler verip neler vermeyeceklerini öğrenmeleri sevimli hayvan dostlarımızın yaşayabileceği bir çok sağlık probleminden uzak tutacaktır. Pet hekimliğinde branşlaşmanın önemine inanıyor musunuz? Eğer spesifik bir alana yoğunlaşmanız gerekseydi, ne sebeple, hangi alana yönelirdiniz? İnsan hekimliğinde olduğu gibi veteriner hekimlikte de branşlaşmak daha fazla başarıyı bizlere getirecektir. Fakat ülkemizin eğitim sistemindeki yanlışlıklar, öğretmekten çok sınav sistemine yönelik ezberci eğitim ve yanlış yönlendirmeler malesef mesleğimizi içler acısı bir duruma sürüklemektedir. Avrupa’daki eğitim sistemi verilen bilgiyi pratikte kullanabilme üzerine kurulu bir sistemdir. Bu sistemle eğitilmiş bireyler iş hayatında çok başarılı olduğu aşıkardır. Tabii ki geçmişten günümüze baktığımızda, mesleğimizde önemli bir yol katedildiğini gururlanarak söyleyebilirim. Eğer ben bu mesle kte spesifik bir alana yönelecek olsaydım cerrahi alanında ki başarılı çalışmalarımdan dolayı bu branşı tercih ederdim. ADVERTORIAL ‘Teknolojiye ayak uydurmak lazım...’ Teknolojik medikal cihazların veteriner sağlık sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle hastalığın teşhis ve tedavi aşamalarında veteriner hekime ve hastalara önemli düzeyde başarı sağlamaktadır. Medikal cihazı temin edeceğiniz firmanın teknik servis konusunda kolay ulaşabileceğiniz, yerinde servis konusunda ise hızlı ve kaliteli olmasına dikkat etmelisiniz. Özellikle son yıllarda veteriner kliniklerinde son teknolojiyle üretilmiş medikal cihazların kullanımı giderek önem kazanmıştır. Peki medikal cihaz alırken nelere dikkat edilir? Dergimizin bu sayısında sizler için konuyla ilgili önerileri Hasvet Medikal Direktörü Arzu Özsan Çorbacı’dan aldık. 1. Medikal cihazın amacınıza uygun olan özelliklerini tespit edin. 2. Medikal cihazı almak istediğiniz firmalar arasında güvenilirliği araştırın. 3. Medikal cihazı almak istediğiniz firmaların uluslararası alanda işbirliği yaptığı firmaları araştırın. Sizin gözünüzden kaçabilir ama global firmalar partner seçerken profesyonel anlamda iş ortaklarını kendi markalarını temsil edebilecek mi, imajlarını koruyabilecek mi, kalite, güven vb. birçok konuda araştırdıktan sonra seçerler. (FUJİ, MINDRAY, BCF, EPOC, PERLONG, RİESTER, ECORAY…) 4. Medikal cihazı kullanmak istediğiniz alanın, cihazın kurulumu, kullanımı açısından uygun olup olmadığını değerlendirin. Bu konuda yeterli bilgiye sahip değil iseniz ürünü alacağınız firmanın teknik servisinden bilgi alınız. Dolayısıyla iyi bir teknik alt yapısı ve teknik servisi olan bir firmanın ürününü tercih edin. Ameliyat lambası, röntgen film banyo cihazı, röntgen cihazı, kan sayım cihazı, biyokimya cihazları, anestezi cihazları vb. cihazlara uygun elektrik hattı, toprak hattı, kullanım alanı, temiz/ atık su hattı, havalandırma vb. özel kurulum gerekir. Eğer bu konularda tecrübeli olmayan bir firmanın ürününü tercih ederseniz, cihazı çok geç kullanmaya başlayabilirsiniz veya hiç kullanamayabilirsiniz. 5. Teknik servis anlamında sizin PETİNFO 2014/07 66-67 her an ulaşabileceğiniz, yerinde servis konusunda en kısa zamanda hizmet verebilecek hızda ve kalite de olmasına dikkat ediniz. Garanti süresince ve özellikle size yedek parça ve teknik servis anlamındaki desteğini ve arızalı cihazınızın yerine kısa sürede hizmetinizi devam ettireceğiniz başka bir cihazın temini konusundaki yaklaşımını araştırınız. 6. Yapmış olduğunuz araştırmalar ve satış personelinin size anlattığı özellikler doğrultusunda firmanın ihtiyacınızı ve isteklerinizi karşılayıp karşılamayacağına karar verin. Eğer bu konuda tereddütleriniz olursa ürünü almak istediğiniz firmadan daha profesyonel yardım isteyin. Bu durumda ürünü almak istediğiniz firmanın da temelini, konu hakkındaki bilgilerini ürünlerine güvenirliliğini ve yaklaşımlarını tespit etmiş olursunuz. 7. Almak istediğiniz cihazda kullanılan sarf malzemelerinin maliyeti, tüketim miktarı, kullanım kolaylığı, sonuç güvenilirliği çok önemlidir. Test başına maliyet düşük olabilir ama cihazı faal kullanma, zaman kaybı gibi nedenler gerçek maliyeti yükseltebilir. 8. Cihazı almak istediğiniz firma cihazı aldıktan sonra kullanıma yönelik eğitim, seminer, düzenleyip sizi sadece bir müşteri olarak değil, hizmetlerinin devamında yanınızda olup sizi bir iş ortağı olarak görüyor mu? 9. Cihazı almak istediğiniz firmanın içinde bulunduğunuz sektöre ne gibi katkıları olduğunu araştırın. Fuarlara ve kongrelere katılım durumları nedir, mesleki anlamda gelişime katkı için ne gibi olanaklar sağlıyorlar, üniversite gibi eğitim ve araştırma kurumlarının çalışmalarında kullanılması için ücretsiz cihaz, bilimsel doküman gibi destekler sağlıyor mu, kısacası sektörün ne kadar içindeler araştırdınız mı? 10. Cihazı almak istediğiniz firmanın cihaz satışı dışında sosyal sorumluluk projelerinin içinde ne kadar olduğu ve hassasiyetlerini araştırdınız mı? 11. Tüketici haklarına yönelik yaklaşımını araştırdınız mı? kedi&köpek KÖPEKLERDE TESTİS HASTALIKLARI Testisler, erkek üreme sisteminde spermlerin üretildiği ve depolandığı organdır. Böyle önemli bir görevi olan testislerin evcil dostlarımızın yaşam standartlarını ve kalitesini düşürebilecek, yaşam süresini kısaltabilecek ciddi hastalıkları vardır. Çeviri: Veteriner Hekim BURCU İNCE Testis, erkeklik hormonu testesteronu ve üreme için gerekli olan spermin üretiminin yapıldığı organdır.Testisle bağlantılı olarak skrotum, testis kapsulü, parenşim doku, tubüler bölüm, epididimis, spermatik kord gibi yapılar bulunur. Dış kısmında skrotum denilen deriden kese mevcuttur. Skrotumun deri kısmı, birçok ter bezi, ısıya duyarlı reseptörler ve sempatik sinirleri içerir. Bu kese sayesinde testisler dış ortamdan, sıcaklıktan korunur. Parenşim doku, spermatogenezisi uyaran androjen testosteron üreten Leydig hücreleri, kılcal damarlar, lenfatik kanallar ve bağlayıcı doku içerir. Tubüler bölüm, seminifer tubüllerden oluşur. Sperm oluşumu testisin içerisindeki seminifer tubüllerde bulunan Sertoli hücrelerinde olur. Epididimis, testisin arka tarafında ve kenarı boyunca uzanan boru şeklinde kanal yapıdır. Spermatozoonların son olgunlaşma aşamasını tamamlamasına ortam sağlar. Epididimal kanal 30-60 metre civarında çok uzun bir kanaldır. Caudal kısmı, efferent kanallarla bağlantılı olarak testisin spermatik korduyla bağlanır. Normalde testislerin gelişimi karın içerisinde başlar. Daha sonra normal vücut mezenkimal hücrelerinden 10. göğüs omuru civarında böbreklerin arkasında genital kabartı olarak gelişir. Sonrasında ise retroperitoneal bölgeden arkaya doğru inguinal kanal ve skrotuma doğru yer değiştirir. Bu yer değiştirme sırasında büyüme ve gelişimlerini organlarla birlikte tamamlarlar. Üreme sisteminin böyle karışık yapısı ve işlevi olan organı testislerin kendine özgü görülen hastalıkları vardır. Bunlardan en önemli bazıları kriptorşidizm, testis tümörleri, epididimitis, orşitis, testis torsiyonu, testis hipoplazisi, testis dejenerasyonu, inguinoskrotal fıtık, spermatosel ve spermatik granulomadır. PETİNFO 2014/07 68-69 KRİPTORŞİDİZM Kriptorşidizm, diğer seksüel problemlerle birlikte ya da tek başına oluşan bir hastalıktır. Tek başına oluşan kriptorşidizm,%1-%15 arası köpeği etkileyen en fazla görülen üreme problemi nedenidir. Bu köpeklerin de %75 i tek taraflı kriptorşidizm gösterirler. Yavru köpekler doğduklarında testisler hala karın içerisindedir. Büyüdükçe gelişirler ve testisler yavaş yavaş skrotum içerisine inerler. Memelilerde testisler vücut içerisinde bulunduğunda yüksek ısıdan dolayı sperm üretimi düzgün biçimde gerçekleşmez. Bu yüzden testisler abdomen dışında skrotum içerisinde daha serin koşullarda korunur. Böylelikle testosteron üretimi ısıdan etkilenmez. Çoğunlukla yavru köpek alan sahipleri skrotum içerisinde ya bir tane testisinin olduğunu ya da belki hiç olmadığını fark ederler. Testislerin skrotuma taşınma derecesi bireyden bireye değişken olabilir ancak ortalama olarak doğduktan 10-14 gün içerisinde testisler yerine inerler. Bazı veteriner yayınlarında hayvanlar 6 haftalık iken her iki testisin de skrotal keseye indiği ve 8-10 haftalık arası iken kesinlikle skrotumda olduğu kayıt edilmiştir. Eğer 12 haftalık olduğunda bir ya da iki testis de olması gereken yerde –skrotumdadeğil ise muhtemelen hiç inmezler ve bahsedilen hayvanlar kriptorşidizm ya da inmemiş testis ten muzdariptirler. Testislerin, doğduktan sonra 6 ay ve daha fazla sürede hala inmemiş olması söz konusu ise kriptorşidizm olduğundan şüphelenilmelidir. Bazı araştırmacılar, kriptorşid olan köpeklerin diğer testis hastalıkları oluşma riskinin yüksek olduğunu düşünürler. Bu köpeklerde özellikle testis tümörleri ve torsiyon gelişme ihtimali fazladır. Kriptorşid köpeklerin hiçbir zaman üretilmelerine izin verilmemelidir. Bunun kalıtsal bir özellik olduğu sağlam dökümanlarla belgelidir. Ayrıca inmemiş testisler, testis tümörü ve torsiyon olma potansiyelini artırdığından dolayı bu köpeklerin kastre edilmesi şiddetle önerilir. İnmemiş testislerin çıkarılması operasyonu, rutin kastrasyon operasyonuna göre daha karmaşıktır. Veteriner hekim, testislerin hangi bölgede olduğunu, konumunu karın içerisinde böbrek etrafında mı ya da kasık kasları içerisinde mi diye tam olarak araştırılmalıdır. TESTİS TÜMÖRLERİ Özellikle yaşlı ve kısırlaştırılmamış köpeklerde yaygın olarak görülen bir tümör tipidir. Tüm köpekler arasında ortaya çıkma oranının yüksek olmamasının sebebi köpeklerin birçoğunun kastre edilmiş olmasıdır. Bununla birlikte kısırlaştırılmamış erkek köpeklerde her yaşta oldukça fazla görülmektedir. Daha fazla görülebilme eğilimi olan bir ırk yoktur. Asıl sebebi henüz bilinmemektedir. Bir veya iki testisi de inmemiş kriptorşid köpeklerde normal testisi olanlara göre 13 kat daha fazla tümör oluşmaktadır. Bilinen üç tane testis tümörü tipi vardır; Sertoli-Leydig hücreli tümör, Seminoma ve İntersitisiyel hücre kedi&köpek Kriptorşid köpeklerin hiçbir zaman üretilmelerine izin verilmemelidir. Bunun kalıtsal bir özellik olduğu sağlam dökümanlarla belgelidir. Ayrıca inmemiş testisler, testis tümörü ve torsiyon olma potansiyelini artırdığından dolayı bu köpeklerin kastre edilmesi şiddetle önerilir. tümörü. Farklı tipleri olmasına rağmen benzer şekilde tedavileri olduğundan hepsi birden testis tümörleri olarak değerlendirilir. Sertoli hücreli tümörlerde testisler ve skrotal bölgede şişlik görülür. Köpek kriptorşid ise yani testislerde inmemiş olan var ise inguinal ve abdominal bölgede de şişlik görülür. Sertoli hücreli tümörlerin % 50 sinden fazlası östrojen ürettiği için köpekte hiperöstrojenizm belirtileri gözlenir. Bunlar arasında prostat bezinde büyüme, meme bezleri ve memelerde büyüme, simetrik tüy dökülmeleri, anemi ve diğer erkek köpeklere eğilim gösterme vardır. Bu tümörler metastaz yapabilir, %15 inden daha azında metastaz gerçekleşir. Seminomalar, testislerin içerisindeki seminifer tubüllerin spermatojenik hücrelerinden oluşur. Bu tip tümörlerde de benzer şekilde testis, skrotum, inguinal ve abdominal bölgede şişlik görülür. Genellikle küçüktür ve testisin içerisinde yumuşak kitle olarak bulunur. Bazıları özellikle abdominal testislerde ortaya çıkar ve oldukça iri olur. Sertoli hücreli tümörler gibi Seminomalar da östrojen üretebilir. Ancak daha fazla olarak perianal adenom ve/veya prostat büyümesi olanlarda hiperandrojenizm ile birlikte olur. Metastaz yapma oranı düşüktür, %5’ten daha az metastaz yaptığı rapor edilmiştir. İntersitisiyel hücre tümörleri, birkaç semptom gösterir, östrojen üretmez veya metastaz yapmaz. Tesadüfi olarak teşhis edilir, fazla da problem yaratmaz. Teşhis koyulurken, anemnez, fiziksel muayene, biyopsi sonrası patolojik inceleme veya alınan tümörün mikroskobik muayenesi ile değerlendirilir. Testis tümöründen şüphelenilen köpekler, kimyasal analizler ve kan sayımına ek olarak, abdominal ve göğüs bölgesinde radyografi çekilerek metastaz yönünden de kontrol edilmelidir. Genellikle kolay anlaşılır ve teşhis edilir. Tedavisi kastrasyon ile olur ve özellikle hastalığın erken safhasında tespit edilmiş ise metastaz oranının düşük olması nedeniyle çoğunlukla iyileşme sağlanır. Tümörler, ilerlemiş safhada tespit edilmiş ve özellikle uzak bölge metastazları söz konusu ise vinblastine, cyclophosphamide ve methotrexate gibi ilaçlar uygulanarak kemoterapi ile bu tümörlerde küçülme gözlenir. Seminoma metastazları radyasyon tedavisine duyarlıdır. Kastre edilerek tedavi edilmiş köpeklerde metastaz oranı da düşük olduğundan prognoz çok iyidir. Sertoli hücreli tümörlerden dolayı oluşmuş hiperöstrojenizm gelişmiş köpeklerde tümör alındıktan hemen sonra gerileme görülür. Ağır hiperöstrojenizm sebebiyle anemi gelişmiş bazı hayvanlara kan transfüzyonu ve daha agresif tedavi gerekebilir. Metastaz yapmış olan testis tümörü olgularında prognoz, tümörün ve metastazın lokasyonu, tipi ve tedavi çeşitliliğine bağlıdır. Rutin olarak kastrasyon yapılması, erkek köpeklerde testis tümörlerinden kolay bir korunma sağlar. Ayrıca genç köpeklerde kastrasyon, agresyon, gezinme, işaret bırakma ve çeşitli PETİNFO 2014/07 70-71 istenmeyen erkek köpek davranışlarını önler. Operasyon güvenlidir ve nispeten az masraflıdır. EPİDİDİMİTİS VE ORŞİTİS Epididimis, spermin depolanması, taşınması ve olgunlaşmasına imkan veren ve testisin kenarı boyunca uzanan bağ doku yapıdır. Epididimitis, epididimisin yangısıdır. Orşitis ise testislerin yangısıdır. Testislerde lokalize yaralar oluşması veya yayılmış sistemik enfeksiyonların kan dolaşımı ya da lenfatik sistem yoluyla testislere ve epididimislere yayılmasıyla testis enfeksiyonları meydana gelir. Sebepleri, enfeksiyöz organizmalar (Staphylococcus, Streptococcus coliformis, Brucella canis ve Distemper gibi), Disseminated Sistemik Mikozis (Blastomycozis, Coccidiomycosis gibi), Ehrlichiosis, Rocky Mountain Tifo (lekeli humma) gibi birtakım Riketsiyal hastalıklar, Prostat ve idrar kesesi enfenksiyonları ile beraber seyreden enfenksiyonlardan (Mycoplasma ve Ureaplasma ) oluşabildiği gibi, şiddetli travmalardan kaynaklanan idrarla kontaminasyon, direk skrotuma travmalar, ısırık yaralarından da oluşabilmektedir. Ayrıca Lenfositik orşitis denilen immun-mediated bir hastalık epididimitis nedeni olabilir. Daha az yaygın nedenler arasında Testis torsiyonu, Skrotal fıtıklaşma, Fokal kitle-apse oluşumu veya Hematom gibi skrotal genişlemelere neden olan problemler bulunmaktadır. Hastalığın belirtileri testis, skrotum ve/veya epididimiste şişlik, ödem, ağrı, aşırı derecede scrotumu yalama, keyifsizlik, iştahsızlık, isteksiz yürüme, skrotal deride açık yara ya da apse görülmesidir. Hastanın rahatsızlığı ve ödem palpasyonu zorlaştırır. Ultransonografi, etkilenen doku ve yapıları belirlemekte ve testis torsiyonunu, kitle apse gibi fokal odakların varlığını belirlemede yardımcıdır. Herhangi bir fıtıklaşma veya hematom Epididimis, testisin kenarı boyunca uzanan spermin depolanması, taşınması ve olgunlaşmasına imkan veren yapıdır. Epididimitis, epididimisin yangısıdır. Orşitis ise testislerin yangısıdır sebebiyle skrotal genişleme varlığını da tespit etmede faydalı olur. Kronik epididimoorşit, akut sendromun bir şekli olarak gelişebilir ya da hiçbir geçmiş öyküsü olmayabilir. Olası nedenler, akut epididimoorşitis, immun-mediated orşitis ve epididimitis, neoplazi, spermatosel veya granulom oluşumu olabilir. Çoğu hayvanlar infertilite dışında asemptomatiktir. Fiziksel muayenede testislerde atrofi görülür. Tümör var ise palpe edilebilir. Teşhis için tam kan sayımı, biyokimyasal analizler, idrar analizi ile beraber Brucella canis yönünden meniye serolojik incelenme yapılmalıdır. Abdominal X-Ray, semen ve açık yara değerlendirilmesi ve kültür yapılması doğru teşhis açısından faydalı olur. Sitolojik muayene faydalıdır fakat ağrılı olan hastalarda semen toplama zor olabileceğinden ince iğne aspirasyonu uygundur. Tanısal testlerden sonra histopatolojik ve bakteri kültürü için biyopsi yapılabilir. Granuloma geliştirme riski yüksek olduğundan biyopsi nadiren yapılır. Gelecekte üremesi önemli değil ise örneğin kastrasyon operasyonu sırasında sağlanması kolay olur. Altta yatan neden tespit edilmezse teşhisi zordur. Tedavisi için öncelikle altta yatan nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Soğutucu kompres uygulanması, şişlik ve hipertermi nedeniyle oluşmuş olan testis hasarını azaltır. Tek taraflı oluşmuş olan enflamasyonlarda sağlıklı taraf korunmalıdır. Hemikastrasyon faydalı olabilir. Bakteri kültürleri pozitif ise uygun olan antibiyotikler 3-4 hafta kullanılmalıdır. Brucella canis enfenksiyonu tespit edildiyse tedavisi yoktur. Hospitalizasyon sağlanarak koruyucu ve destekleyici önlemler alınır. Yetiştirilen değerli bir ırk değil ise kastrasyon yapılmalıdır. TESTİS TORSİYONU Testis torsiyonu, spermatik kordun mekanik dönmesi ile karakterize ve sonucunda buna bağlı olarak testis nekrozu ve infertilite oluşan patolojik bir problemdir. Genellikle travma sonucu skrotal ligamentin yırtılmasının ardından oluşabilmektedir. Mekanik torsiyon, etkilenen testiste kan akışının daralması ile beraber ödem ve venöz konjesyon ile sonuçlanır. 6 saatten daha uzun kan akışının olmaması sonucu azoospermi ve kalıcı testis atrofisi oluşur. Köpeklerde testis torsiyonu genellikle sertoli hücreli tümör, kriptorşidizm (özellikle Boxer ırkı predispoze) ve seminoma ile birlikte seyreder. İnmemiş testisler, normal skrotal testislere göre spermatik kord torsiyonuna karşı daha duyarlıdır. Klinik olarak etkilenmiş köpeklerde genelde akut testis, inguinal ve abdominal bölgede ağrı vardır. Testis çoğunlukla büyümüş ve hassaslaşmıştır. Köpekler belirli aralıklarla anorektiktir ve hareket güçlüğü gösterirler. Kusma ve ateş görülebilir. İlerlemiş durumda şok da yaşayabilir. Teşhis, hastanın geçmişi, klinik bulgular ve destekleyici olarak öncelikle ultrasonografi temelinde yapılır. Tam kan sayımı, biyokimyasal analiz, idrar analizi, abdominal radyografi ile özellikle abdomen ve testislerin ultrasound ile muayenesi önemlidir. Bilateral ya da unilateral olma durumuna göre tek ya da çift taraflı orşiektomi genellikle iyileşmeyi sağlar. Testis torsiyonu, acil cerrahi müdahele gerektiren tıbbi bir durumdur. Tedavide, genel durumu ciddi ve kritik hastalarda damar içi destekleyici sıvı tedavisi yapılır. Kastrasyonla beraber kedi&köpek laparotomik inceleme ile karın içerisinin muayene edilmesi sağlanır. Kastrasyon bir tedavi seçeneğidir. Bununla beraber kültür sonucu temelinde uygun antibiyotik tedavisi başlanır. Hastalığın seyri, metastazik testis tümörleri varolmadıkça iyidir. TESTİS HİPOPLAZİSİ Testislerde bir ya da iki testisin spermatik dokusunun yokluğu ya da aşırı derecede küçülmesiyle kendini gösteren, nadiren görülen bir durumdur. Nedeni bilinmemekle beraber oluşum aşamasındaki germinal hücrelerin fetal testise doğru göç etmesi ile ilgili bir başarısızlık sonucunda oluşan bir gelişim bozukluğu sebebiyle meydana gelebildiği düşünülmektedir. Belirtisi, genç köpeklerde bir ya da iki testisin olağandışı küçük görünmesidir. Ultrason ile muayenede testislerin olmadığı ya da küçük olduğu görülür. Testis biyopsisinde seminifer tubüllerin, spermatogonilerin (sperm hücrelerinin) azaldığı ya da olmadığı ve aşağı yukarı %50-70 oranında testis boyutunu kapladığı görünür. Hipoplazi olan küçülmüş testislerde genellikle Leydig hücreleri vardır ve testosteron hala üretilir. Dolayısıyla libido tipik olarak normaldir. Çift taraflı hipoplazide köpekler steril yani kısırdır. Oluşma aşamasında germinal hücrelerin çoğalmasını uyarmak için gonadotropinlerle tedavi etmenin bu hastalıkta etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. TESTİS DEJENERASYONU Seminifer tubüllerin, oluşum aşamasındaki germinal hücrelerin, interstisiyel hücrelerin ve sperm hücrelerinin testis içerisinde kaybı ile ortaya çıkmış olan enflamatuar veya non-enflamatuar bir durumdur. Hem inguinoskrotal hernia ve benzeri travmatik koşullarda hem de genellikle orta yaşlı köpeklerde idiopatik olarak oluşabilir. Belirti olarak erken safhada testislerin görünüşünden anlaşılmaz. Durum ilerledikçe testisler küçük ve yumuşak hale gelir. Tipik olarak Testis dejenerasyonu sinsi ilerleyen bir hastalıktır, belirtisi erken safhada testislerin görünüşünden anlaşılmaz. Durum ilerledikçe testisler küçük ve yumuşak hale gelir. Tipik olarak libido normaldir. Çünkü testosteron üreten Leydig hücreleri dejeneratif süreçle alakalı değildir. Teşhisi testis biyopsisi ile teyit edilir. libido normaldir. Çünkü testosteron üreten Leydig hücreleri dejeneratif süreçle alakalı değildir. Teşhisi testis biyopsisi ile teyit edilir. Tedavisi, bağlı durumların belirlenmesi üzerine ve hızlı bir şekilde altta yatan enflamatuar veya non-enflamatuar durumların tedavi edilmesi ile yapılır. Orta yaşta oluşmuş idiopatik testiküler dejenerasyon tedaviye yanıt vermez ve bu nedenle fertilite için prognozun zayıf olduğu kabul edilmiştir. İNGUİNOSKROTAL FITIK Bir kısım bağırsak halkasının skrotum içerisine girmesiyle oluşur, testis skrotum duvarından ayrılır. Nadiren görülen doğmasal anomali sebebiyle ya da inguinal kanalın genişlemesi veya zayıflamasına neden olan travmalardan dolayı oluşabilir. Belirtileri, skrotumda aniden gelişen akut bir şişlik vardır. Tipik olarak eğer PETİNFO 2014/07 72-73 bağırsakta kıvrılma yok ise ağrısızdır. Bağırsaktaki fıtıklaşmanın kıvrılması söz konusu olur ise dokulara kan akışı engellenerek şiddetli ağrı gösteren acil durum ortaya çıkar. Bu durumda şok belirtileri olan kalp atışı hızlanır ve taşikardi oluşur, kılcal damarlarda dolum süresi uzar, mukozalar solgun ya da bulanık görülür. Nabız zayıflar ve kusma görülebilir. Palpasyonda skrotumun hareketli olduğu tespit edilir. Ultrasonografide boru şeklinde bir kitle gibi bağırsak kısmı görülür. SPERMATOSEL VE SPERM GRANOLOMA Spermatosel; epididimis ya da efferent kanallarda oluşmuş içi sperm dolu kistik kesedir. Epididimis, testisler ve vas deferens arasında spermi taşır. Vas deferens, erkek üreme kanalının ejekulasyon sırasında üretraya semen boşaltan bir kısmıdır. Spermatosel çoğunlukla epididimisin tıkanıklığı ile birlikte oluşur. Sperm granuloma; spermatozoaların efferent ya da epididimal kanallardan çevre dokulara sızdığında gelişen granulomatöz bir enflamasyondur. Kanal sisteminde blokaj ya da tıkanıklığa sebep olabildiği gibi spermin engellenmesiyle klinik olarak önemli hale gelir. Her iki kanal sisteminde tıkanıklık olması, azoospermi, yani semenin içerisinde hiç sperm bulunmaması sonucunda infertiliteye sebep olur. SÖYLEŞİ Ataköy’de BİR Ege Havası Ataköy’ün yemyeşil doğasının içerisinde Ege esintileriyle dizayn edilmiş Ezgi Veteriner Kliniği’ni yeni yüzüyle dergimize konuk ettik. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin ilk mezunlarından olan Dr. Nihat Kale, daha sonra İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde Zootekni Anabilim dalında doktora yaptı. İstanbul’un çeşitli bölgelerindeki klinik deneyimi olan Nihat bey, son olarak Ataköy’deki müşterilerinin de tavsiyesiyle 1992 yılında Ataköy Ezgi Veteriner Kliniği’ni açtı. Seralp Uzun’la Nihat Kale’nin tanışıklığı tam da bu yıllarda başladı. Ayrıca Seralp Uzun’un Veteriner hekim olmasında Nihat Kale’nin rolü de oldukça büyüktür. Seralp Uzun, 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli firmalarda teknik müdürlük yapsa da klinisyenlikten daha fazla uzak kalamamış bir Veteriner hekim. Yıllar sonra aynı çatı altında bir araya gelen ikiliyi dergimizin Temmuz sayımıza konuk ettik. Ataköy Veteriner Kliniği’ni açma sürecinizden bize bahsedebilir misiniz? Bu bölgeyi seçme sebepleriniz nelerdir? N.K 92 yılında Ataköy’de klinik açmamın en büyük sebebi hayvansever popülasyonunun çok olmasıdır. Pet beslemenin kültürel gelişmişlikle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İnsanların sosyokültürel hayatları geliştikçe hayvanlara değer vermeye başlıyorlar. PETİNFO 2014/07 74-75 Böyle bir kültürde büyüyen çocuklarda aynı duyarlılıkla yetiştiği için bu hassasiyet nesilden nesile aktarılmış oluyor. Burada yaşayan insanlar doğaya, hayvanlara ve haliyle insanlara karşı oldukça duyarıdır. Bunların yanı sıra ayrıca Ataköy öyle bir yer ki, %70 yeşil alan, %30 bina olacak şekilde düzenlenmiş, dolayısıyla her ırktan her cinsten köpek rahatlıkla bakılabiliyor. Hayvan sahipleri köpeklerini gezdirirken hiç zorlanmıyor. Klinik ekibinizle ilgili biraz bilgi alabilir miyiz? Ekibimiz iki veteriner hekim ve bir adet yardımcı personelden Eğer şekerden şüphelendiğiniz bir kedi var ise, özellikle kliniğimizde iki gün stresten uzak tutuyoruz. Çünkü basit bir kan alımı ile kliniğe gelen kedilerde strese bağlı şeker düzeyleri yüksek çıkar ve bizleri yanlışa sürükler. En sevdiği oyuncağı ve müzikle geçirilen birkaç günün ardından ölçülen şeker düzeyi sizi şaşırtacak kadar normal düzeyde çıkabilir. Nihat Kale Tamamen gönüllü veteriner hekimlerin görev aldığı WorldVets organizasyonun üyesiyim. Aralık ayında Sosua Dominik Cumhuriyeti’ndeki ihtiyaç sahibi ve sokak hayvanları kısırlaştırılması projesine katılacağım. Seralp Uzun oluşmaktadır. Nihat bey, 1992 yılından beri Ezgi Veteriner Kliniği vasıtasıyla hasta sahiplerine hizmet vermektedir. Ben bu ekibe yeni katıldım. Doğma büyüme Ataköy’de yaşıyorum. Hayvanlara merakım onlara olan sevgim bahçemizde dolaşan kediler köpeklerle başladı. Arkadaşlarım çizgi romanlar okurken, ben canlılar alemi ve hayvanlar alemi ansiklopedilerini okurdum. Nihat beyi, lise son yıllarımda beri tanırım, benim bu mesleği tercih etmem de büyük etkisi vardır. Takım elbisesi ve üzerindeki beyaz önlüğüyle o zamanlardan beri benim idolümdür. Yıllar sonra Nihat bey’le beraber çalışmaktan çok mutluyum. Geriatrik kedi ve köpek sağlığındaki başarılı çalışmalar yapıyorsunuz, bu konuya nasıl yöneldiğinizi ve başarınızın nedenlerini bize biraz anlatabilir misiniz? Düşünün ki sekiz dokuz sene bir çocukla birliktesiniz. En başından itibaren koşup oynuyorsunuz, her daim birlikte vakit geçiriyor tatile bile beraber gidiyorsunuz. Kısacası bağlanıyorsunuz. Sonra bir gün hayvan sahibi olarak bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğinizde ise çok geç olabiliyor. İşte tam bu noktada veteriner hekim olarak bizlere düşen onların yaşam kalitelerini en üst düzeyde tutmayı sağlamaktır. Rutin kontrollerin öneminin büyük olduğunu düşünüyoruz. Bizde hasta sahiplerimizi kedi ve köpeklerini nasıl gözlemlemeleri gerektiği konusunda bilinçlendiriyoruz. Beslenme alışkanlığından tutunda yürüyüşlere çıkarıldığındaki davranışlar bile anemnezde bizlere ciddi ipuçları verir. Örneğin, Babsi’miz var. 14 yaşında hayat dolu bir Cocker. Hala uzun yürüyüşler yapıp top peşinde koşuyor. Babsi’yle bu noktaya gelmemiz de, senede en azından bir kez checkup yapmamızın ve gördüğümüz en ufak bir değişikliği bile detaylı olarak değerlendirip gardımızı almamızın önemi büyüktür. Elbette burada dikkat ettiğimiz küçük gibi gözüken ama hayati değeri olan detaylar var. Eğer şekerden şüphelendiğiniz bir kedi var ise, özellikle kliniğimizde iki gün stresten uzak tutuyoruz. Çünkü basit bir kan alımı için kliniğe gelen kedilerde strese bağlı şeker düzeyleri yüksek çıkar ve bizleri yanlışa sürükler. En sevdiği oyuncağı ve müzikle geçirilen birkaç günün ardından ölçülen şeker düzeyi sizi şaşırtacak kadar normal düzeyde çıkabilir. Kliniğinizde ayrıca diş sağlığına da önem verdiğinizi görüyoruz, bu konuya nasıl yöneldiniz, çalışmalarınızdan bize biraz bahsedebilir misiniz? Rutin bir muayenede ilk odaklandığımız noktalar deri ve tüy sağlığı ile ağız ve diş sağlığıdır. Özellikle dişlerde oluşan plaklar tartara dönüştükten sonra sorun büyümektedir. Her salivasyon ile buradaki bakteriler kana karışıyor ve iç organlara etki etmeye başlıyor. Basit bir olgu gibi düşünülen tartar, diş eti çekilmelerine ve diş kayıplarına sebep olur. Bu noktada yine hayvan sahipleriyle ortaklaşa program yürütüyoruz. Rutinde diş taşlarını temizleyip polisaj ve florid uygulamaları yapıyoruz. Kedi ve köpek sahiplerine pırıl pırıl olmuş dişlerle minik dostlarını teslim ederken, günlük ağız ve diş bakımlarını nasıl yapacakları konusunda bilgilendirmeler yapıyoruz. Teknolojik donanımın kliniğinizdeki yeri nedir? Biz de zamana ayak uydurmak için ciddi çaba sarf ediyoruz. Yurtdışı kongrelerini yerinde takip edip, pratikte hasta profilimize SÖYLEŞİ Teknolojik donanım kliniğin vazgeçilmezlerindendir. Bizde yurtdışı kongrelerini yerinde takip edip, pratikte hasta profilimize uygun olan tüm medikal cihazları kliniğimize entegre ediyoruz. Seralp Uzun uygun olan tüm donanımları kliniğimize entegre ediyoruz. Misal, 12 yaşındaki Hektor’umuz vardı. Intranasal tek taraflı tümör vakası. Birkaç ay kayıpla bize geldiğinde, burun içerisine görüntüleme yaparak kanseri teşhis ettik. Bu tarz vakalarda değil günler, dakikalar ile yarışırsınız. Sonrasında homeopatik yöntemler ile kemoterapi ile birleştirerek hastalığa karşı mücadelemizi verdik. Bölgenizdeki insanların evcil hayvanlara bakış açısı nasıl, hayvan hastalıklarına ne kadar duyarlı? Bu bölgede gerçekten bilinçli insanlar var. Gün içerisinde bazı telefonlar alıp “Kedimde ya da köpeğimde şöyle bir şey farkettim, size danışmak istedim “ile başlayan konuşmalarımız oluyor. İnternet üzerinden koyduğumuz teşhisi araştıran hasta sahiplerimiz bile var. Koruyucu hekimliğin birincil şartı hekim olarak hasta sahiplerini sabırla bilinçlendirmek ve onlara açık, net bilgiler vermektir. Hatta gerekirse 7/24 bizleri her konuda aramalarını teşvik etmeliyiz. Hal böyle olunca gerisi kendiliğinden geliyor. Kliniğinizde sokak hayvanları için ne gibi çalışmalar yapılıyor? S.U Bu konuda sadece bölgesel değil, global olarak da yardım çalışmalarımız devam etmektedir. Tamamen gönüllü veteriner hekimlerin görev aldığı WorldVets organizasyonun üyesiyim. Aralık ayında Sosua Dominik Cumhuriyeti’ndeki ihtiyaç sahibi ve sokak hayvanları kısırlaştırılması projesine katılacağım. Bununla birlikte bölgemizde de mevcut sokak hayvanlarını kapıp kliniğimize gelen hayvanseverlerden muayene ücreti almıyoruz. Bölgemizde özellikle erkek kedilerin kastrasyonuna, ve bulaşıcı üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı yürüttüğümüz çalışmalarımız mevcut. N.K Eğer bir hayvansever sokaktan yaralanmış halde bulduğu bir hayvanı, tüm işlerini bir kenara bırakıp acilen bizlere getiriyorsa, biz ona her türlü desteği sağlarız. Eğitimimiz gereği zor durumda olan her hayvana yardım etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Son olarak söylemek istedikleriniz. Veteriner hekimlik dünyanın en kutsal mesleğidir. Bir yaşam kurtardığınızda-içinizde inanılmaz bir huzur, yeni doğan bir yavrudaheyecan, ölümden dönen bir can da-mucizenin bir parçası olmanın gururu ve kaybedilen bir hastadadökülen göz yaşı gibi birçok duyguyu içinde barındıran bir meslektir. PETİNFO 2014/07 76-77 Tüm bu duyguları en üst seviyede yaşıyorsunuz ve daha da enteresanı tüm bu duyguları bir saat içinde yaşamayacağınızın hiçbir garantisi yok. Çevresinde hayvanseverliği ile tanınan Veteriner Hekim Seralp Uzun, sadece kendi ülkesindeki değil, tüm dünyadaki hayvanlara yardım edebilmek adına çeşitli yardım kuruluşlarını desteklemektedir. Örneğin bu yıl WWF ‘nin tür koruma çalışmalarını desteklemek için bir adet panda evlat edinmiştir. kedi&köpek KEDİLERDE YAYGIN KULAK PROBLEMLERİ Kedilerde sıklıkla karşılaştığımız kulak problemlerinin değerlendirilmesi ve uygulanabilecek tedavi prosedürleri… Çeviri: Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Kedilerde kulak problemleriyle sıklıkla karşılaşırız. Hastalıklar ve yaralanmalar kedilerde kulak kepçesini, dış kulak kanalını, orta kulak ve iç kulağı etkiler. En yaygın hastalıklar dış kulağı (kulak kanalı ve / veya kulak kepçesi) etkiler. KULAK KEPÇESİNİ ETKİLEYEN HASTALIKLAR Travma ve yaralar: Kulak kepçesini etkileyen yaralar çoğunlukla kedilerin kavga etmesi sonucunda, ısırık ve pençe darbeleri ile oluşur. Bir ısırık veya çizik kulak kepçesinin yırtılmasına neden olabilir. Çoğu durumda yaraya dikiş atılmadan iyileşmeye bırakılır. Özellikle ısırık yarası ile oluşan bazı durumlarda enfeksiyon mevcut olabilir, şişlik ile apse gelişebilir. Bu gibi yaralanma ve şişliklerde kontrol ve gerekli tedaviyi oluşturmak için veteriner hekim kontrolü gereklidir. Hematom: Hematom deri altında küçük bir kan damarının yırtılması sonucu deri ve kıkırdak arasında hemoraji ve kan birikmesidir. Genellikle travmanın neden olduğu bir durumdur, fakat bazı durumlarda kedinin kulağını şiddetli kaşıması sonucu gerçekleşebilir. Şişlik genellikle hızlı gelişir ve oldukça ağrılı olabilir. Veteriner hekim kulağı irrite eden durumu belirlemeli ve PETİNFO 2014/07 80-81 aynı zamanda hematom için uygun tedavi yöntemini uygulamalıdır. Bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Genellikle hematomdan sonra fibrosis ve yara izi oluşur ki bu da kulakta deformiteye yol açar. Solar dermatitis: İnflamasyon genellikle yoğun UV güneş ışığına maruz kalma sonucu pigmentsiz kulaklarda görülen kronik bir deri yangısıdır. Beyaz kedilerde ve UV güneş ışığı radyasyon seviyesi yüksek olan ülkelerde daha sık görülür. Öncelikle pigmentsiz kulak kenarları pembeleşir. Daha sonra kedi&köpek Kulak iltihapları genelde üç kademede değerlendirilir. Dış kulak kanalının etkilendiği Otitis Externa, orta kulak bölgesinin etkilendiği Otitis media ve denge merkezinin de etkilendiği iç kulak iltihabı olarak bilinen Otitis interna. İç kulak enfeksiyonlarının belirtileri nelerdir? Kulaklarda kaşınma (tek taraflı ya da her iki kulakta da) Kötü koku ve koyu renkli akıntı (özellikle yapışkan ve çok kötü kokulu) Kulak kepçesinde sıcaklık ve kızarıklık Uyuza bağlı olarak kulak kıllarında dökülme Kulak kepçesi üzerine deride kepeklenme Kafayı sallama İleri aşamalarda işitme kaybı ve denge kaybı Özellikle iç kulağa kadar yayılan enfeksiyonlarda beraberinde sistemik enfeksiyonların ortaya çıkması Kusma Denge kaybına bağlı olarak enfeksiyonlu kulak tarafına kafayı eğme yangı oluşur, kıllar dökülür, sulanma ve kabuklanma görülür, lezyonlar kulağın öteki kısımlarına da yayılır. İlk başlarda pek tepki göstermeyen kedi durum ilerledikçe kulaklarını kaşımaya başlar ve bu da daha tahrişe sebep olur. Eğer bu durum tedavi edilmezse skuamöz hücreli karsinom (kötü huylu deri tümörü) gelişebilir. UV radyasyon riski yüksek olan ülkelerde solar dermatitisi önlemek ve riski azaltmak için güneşin çok dik geldiği 10:00-15:00 saatleri arasında kediler güneşten sakınılmalıdır. Sarcoptic ve Notoedric uyuz: Sarcoptes veya Notoedres’in sebep olduğu enfeksiyon, deride irritasyona ve kaşıntıya neden olur. Kulaklardaki yerleşim yerinde irritasyona sebebiyet verir. Tanı, veteriner hekimler tarafından deri kazıntısında etkenlerin görülmesi ile konulur ve ilaçlar ile etkili bir şekilde tedavisi gerçekleştirilebilir. Kulak kanalını etkileyen hastalıklar (dış kulak kanalını etkileyen hastalıklar) Otitis externa sadece kendi başına bir hastalık değildir birçok hastalığın kulak kanalını etkilemesi sonucu oluşur. Paraziter otitis, Otodectes cynotis: Özellikle genç kedilerde çok yaygın olan bir problemdir. Enfeksiyona PETİNFO 2014/07 82-83 Otodectes cynotis neden olur ve bir kediden diğerine yayılabilir. Kedilerin kulaklarında, özellikle genç kedilerde çok sayıda akar bulunabilir. Akarlar bütün yaşamlarını kulak kanalında geçirebilirler. Bazı kediler paraziter infeksiyonda az da olsa belirti gösterir fakat çoğunda güçlü bir alerjik reaksiyonun neden olduğu kaşıntı görülür. Kulak kanalı derisi kalınlaşır, kaşıntı olur, kedi kulaklarını ve başını sallar ve olarak kulakta tipik koyu bir akıntı oluşur. Bazı durumlarda kulakta ikinci bir bakteriyel enfeksiyon oluşabilir. Tanı ve tedavi basittir. Selamektin gibi bazı ‘spot-on’ insektisitler kulak parazitlerine karşı etkilidir. Direk kulağa uygulamak gerekmez. Bazı vakalarda veteriner hekimin anestezi altında kulağı dikkatlice temizlemesi gerekebilir. Bakteriyel infeksiyon: Genellikle bakteriyel (süpüratif) otitis diğer kulak problemlerinin yanında ikincil oluşur; kulak parazitleri, yabancı cisimler, travma vb., ancak bazen bir enfeksiyon (özellikle yavrularda) belirgin bir yatkınlık nedeni ile ortaya çıkabilir. Mantar enfeksiyonları (mayalar) mevcut olabilir. İrin kulak kanalında birikir, kötü kokuya yol açabilir. Veteriner hekimin kediyi ya da kedi yavrusunu dikkatli bir şekilde muayene etmesi ve altta yatan sebebi bulması gerekir. Dikkatli bir şekilde incelemek kedi&köpek veya kulağı temizlemek için kısa süreli anestezi uygulanabilir. Antibiyotik Veteriner hekim kedi sahibine uygulaması için antibakteriyel kulak damlası verebilir. Veteriner hekimin tavsiyesi dışında kullanılan ilaçlar tedavi kadar etkili olmaz ve hatta kulak zarına hasar verebilir. Yabancı cisimler: Pisipisi otu gibi yabancı cisimler kedilerin kulak kanalını tıkayabilir. Genellikle ağrı birden ortaya çıkar, kulak kaşınır ve baş ağrılı olan tarafa doğru eğilir. Yabancı cism herhangi bir zarar vermeden anestezi altında güvenli bir şekilde çıkartılmalıdır. Kulak kanalı tümörleri: Tümörler genellikle yaşlı kedilerde kulak kanalını kaplayan deride gelişir. Çoğu olguda malign (en sık ceruminous bezi adenokarsinom) görülür. Genellikle ikinci enfeksiyonla birlikte (en belirgin belirti olabilir) birden çok küçük nodül gözükür. Veteriner hekimin nedeni ve en uygun tedaviyi uygulayabilmesi için kediyi muayene etmeli ve gerekli durumda anestezi altında biyopsi yapılmalıdır. Bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Horizontal kanal içinde ortaya çıkan tümörlere erişmek için işitsel rezeksiyon yapılır. Operasyonda vertikal kanalın dış duvarı kaldırılır ve böylelikle kulak açılır horizontal kanala erişim sağlanır. Kulak hastalıkları vaktinde teşhis ve tedavi edilmeZSE kronikleşebilir. daha çok görülen bir durumdur ve enfeksiyonun östaki borusunun yukarısına kadar yayılması sonucudur. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilir. Süpratif otitis externa durumlarında kulak zarı tehlikede ise enfeksiyon kolayca orta ve iç kulağa yayılabilir. Polipler: İyi huylu polipler kedilerin orta kulak ve östaki borusunda gelişebilir. Her yaştaki kediler etkilenebilir, ancak en sık genç erişkinlerde görülür. Bu iyi huylu inflamatuar kitlelerin altta yatan nedeni bilinmemektedir. Polipler kedilerin nasofarinks ve/veya orta Orta ve iç kulağı etkileyen hastalıklar Yakın ilişkilerinden dolayı orta kulağı (otitis media) etkileyen hastalıklar iç kulak yangısına(otitis interna) ve denge bozukluğuna neden olur. Etkilenen kediler başlarını bir tarafa tutar, yürümede zorluk yaşarlar ve etkilenen taraf yönünde daire çizerek yürür. Bazı orta kulak hastalıkları iç kulağa yayılabilir veya bu durumun tam tersi de görülebilir böylece kulak zarının bütünlüğü tehlikeye girebilir. Bazı genel koşullar şunlardır: Orta kulağın iltihabı: Yetişkin kedilere kıyasla yavru kedilerde PETİNFO 2014/07 84 kulaklarında büyüyebilir. Orta kulakta büyüme sonucunda kulak zarının yırtılmasına neden olabilir. Tümörler: Orta kulak nadiren iyi veya kötü huylu tümörlerin varlığından etkilenir. Orta kulak hastalıklarının araştırılması ve tedavinin yönetilmesi bir kediden diğerine değişebilir. Genellikle X-ışınları (veya BT, MR taramaları gibi daha gelişmiş görüntüleme) orta kulağı değerlendirmek için faydalı olacaktır ve çoğu durumda kulak kanalının kapsamlı incelemesi için anestezi gerekmektedir. Aynı zamanda en uygun tedaviyi belirlemek için orta kulaktan alınan sitoloji veya kültür örneği gereklidir. Bazı durumlarda bulla osteotomi operasyonu gerçekleştirilir. Bu cerrahi işlemle kitle (örneğin polip) başarıyla kaldırılabilir.
Benzer belgeler
Untitled - Petinfo Dergi
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM...
temmuz-2016 - Petinfo Dergi
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
aralik-2015 - Petinfo Dergi
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM...
CavalIer KIng Charles spanIel
com, Veteriner Hekim Gökçem Türkan [email protected] ART DİREKTÖR Ebru Dereli [email protected] GRAFİK TASARIM Emel Vural [email protected]
DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Ahmet Ergün, ...
ocak 2016 - Petinfo Dergi
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
Haziran-2014 - Petinfo Dergi
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM...