Haziran-2014 - Petinfo Dergi
Transkript
Haziran-2014 - Petinfo Dergi
petinfo 64 PET SAĞLIĞI DERGİSİ HAZİRAN 2014 SAYI 64 Köpeklerde en yaygın obezite nedenleri 94 Kedi ve köpeklerde psikojenik dermatozlar 84 Klivet II. Bahar Sempozyumu başarıyla tamamlandı 56 a nte r ı o r ü v e a n ı n h a s t a l ı k l a r ı SA Y F A 3 2 İÇİNDEKİLER 8 > HERKESTEN ÖNCE HABERİNİZ OLSUN! Kedi/köpekler ve birlikte yaşamınızı etkileyen tüm bilimsel ve sosyal gelişmeleri Petinfo’dan okuyabilirsiniz. 16 > DR. BAYER UYARIYOR! Dr. Bayer bu kez hayvan sahiplerine parazit kontrolü hakkında bilgi vermenin denli önemli olduğu üzerinde duruyor. 18 > GAZİANTEP’İN GÖZDESİ VETPET Gaziantep’in en köklü pet kliniklerinden VetPet’i konuk ederek, Avrupa standartlarına kavuşturdukları yeni klinikleri hakkında bilgiler aldık. sayfa 22 22 > KÖPEKLERDE YALANCI GEBELİK Dr. Esra Canatan köpeklerde içgüdüsel annelik davranışlarının şekillendiği yalancı gebelik konusuna değiniyor. 24 > PROFESYONEL KANALDA BİR TÜRK MARKASI BENEFİT Türkiye pet pazarına yeni adım atan Benefit’in Adile Sultan Yalısı’nda gerçekleşen lansmanına Petinfo Dergi de davetliydi. 32 > ANTERIOR ÜVEANIN önemli HASTALIKLARI Kapak konumuzda siliyar cisimcik, iris ve koroid tarafından meydana getirilen üveal sistemin anterior bölümünde karşılaşılan anomali ve hastalıkların kapsamlı bir değerlendirilmesi yapılıyor. yardımcı personel sorunu ve meslek için sıkıntı yaratan diğer konuları görüştük. sayfa 40 84 > KEDİ VE KÖPEKLERDE PSİKOJENİK DERMATOZLAR Kedi ve köpeklerde görülen psikojenik dermatozların tedavisi çevre yönetiminin yanı sıra doğru farmakolojik tedaviyi de gerektirir. sayfa 40 > TERAPİ KÖPEKLERİNİN DE İŞİ ZOR Araştırmacılar, zorlu süreçte insanların yanında yer alan terapi köpeklerinin stres düzeylerini kan tahlili yaparak araştırıyor ve bakın sonuçlar ne diyor. 46 > VETRIUM BAŞARISINI DOSTLARIYLA KUTLADI Ankara Vetrium Veteriner Kliniği adını başarı ile bugünlere taşıyan deneyimli Veteriner Hekim Serkan Güngör’e kliniğinin10. yılında hayatında neler değiştiğini sorduk. 52 > KLİNİKTE DOĞRU EKİP BAŞARIYI GETİRİR Veteriner kliniklerinde takım liderleri olan sorumlu hekimlerin en önemli görevlerinden biri olan ekip kurma ve stres yönetimi konusunda küçük tüyolar paylaşıyoruz. 56 > ACİL ve yoğun bakım SEMPOZYUMU TAMAMLANDI KLİVET tarafından düzenlenen Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği Sempozyumu başarısıyla veteriner hekimlerden tam not aldı. 90 90 > FAKÜLTE YILLARINDAN VET STATION’A uzanan yolculuk Veteriner Hekim Dilek Ercivan Güneş ve Veteriner Hekim Remziye Coşar, fakülte yıllarından klinikleri Vet Station’a uzanan hikayeleri ile bizlerle birlikteler. 94 > BAZI köpekler OBEZİTEYE DAHA YATKIN Irk, yaş ve kısırlaştırma gibi daha birçok faktörün etkisi altında meydana gelen obeziteye neden bazı köpeklerin daha yatkın olduğunu birlikte görelim… sayfa 96 sayfa 82 82 > KARŞILIKLI ANLAYIŞ VE DAYANIŞMA ÖNEMLİ Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi ile hayvan refahı, pet shoplarda yapılan yasa dışı faaliyetler, PETİNFO 2014/06 02-03 96 > DİŞ HASTALIKLARINDA RADYOGRAFİK TANI Köpek ve kedilerde ağız ve diş hastalıklarının tanısında radyografik bulguları içeren makalemizde radyografik görüntülerin yorumlanması üzerinde duruluyor. EDİTÖR Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Petinfo Dergi, sektörden en yeni haberler, yapılan son bilimsel araştırmalar ve söyleşileri ile sizleri bilgilendirmeye devam edecek. Neden bazı köpekler obeziteye daha yatkın? Sektör için yeni sürprizler var! Evcil hayvan sağlığı sektörünün mama segmentinde geçtiğimiz günlerde harika bir gelişme yaşandı. Türkiye’nin profesyonel kanalda satışa sunulacak ilk yerli maması Benefit artık veteriner hekim ve kedi/köpeklerin hizmetinde. Firma lansman toplantısı ve Benefit Genel Müdürü Veteriner Hekim Taner Güner ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajın tüm ayrıntılarını Haziran sayısında bulabilirsiniz. Yanı sıra bildiğiniz gibi kongre ve toplantı sezonu tüm hızıyla devam ediyor. Gerek hayvan sağlığı firmaları, gerekse STK’lar sektörün gelişimine hizmet eden birbirinden faydalı organizasyonlara imza atmaya devam ediyor. Mayıs ayı içerisinde Klivet tarafından gerçekleştirilen Acil ve Yoğun Bakım Sempozyumu da bunlardan biriydi. Özellikle veteriner hekimlerden petinfo Haziran / Sayı: 64 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU [email protected] Evcil hayvanlarda giderek artan bir grafik izleyen obezitenin en yaygın nedenleri ve köpeklerdeki genetik yatkınlığa ilişkin önemli bilgiler paylaştık… gelen olumlu geri dönüşler ve orada edindiğimiz izlenimler, Klivet’in konu seçiminde ne denli isabetli bir karar verdiğini gösterir nitelikteydi. Petinfo’da geniş yer verdiğimiz Klivet II. Bahar Sempozyumu’nda sektörel firmaların izlenim ve görüşlerini de sizlere sunduk. Yanı sıra Ankara, Gaziantep ve İstanbul’da, dostlarımız için gecelerini gündüzlerine katarak mesleğe değer katan veteriner kliniklerimizle çok keyifli söyleşiler gerçekleştirdik. Toplantılar, söyleşiler ve çok özel makaleler ile yine beğeniyle okuyacağınız bir sayı hazırladık. Her şeyin gönlünüzce olduğu, güzel bir yaşamın sizi kucaklamasını dilerim. Saygılarımla Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU [email protected] ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] > syf 94 DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 Katkıda bulunanlar Doç. Dr. Ebru Yalçın Doç. Dr. Nureddin Çelimli Dr. H. Esra Canatan Veteriner Hekim Melike Akbala Veteriner Hekim Gizem Taktak ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ [email protected] Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2014/06 06-07 NOTLAR Interzoo dünya pet sektörü devlerini Almanya’da ağırladı Evcil hayvan yemi ve aksesuarları sektörünün en başarılı buluşma noktası Interzoo 2014, bu yıl Türkiye’den de birçok firmanın başarılı katılımıyla, pet fuarlarının gözdesi olma geleneğini sürdürdü. Dünyanın en güçlü pet firmalarının buluşma adresi olan ve bu yıl 33.sü düzenlenen Interzoo Pet Fuarı 29 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında Almanya’nın Nürnberg kentinde gerçekleştirildi. İki yıl öncesine göre %2 oranında artış ile bu yıl 120 farklı ülkeden 37.000 ziyaretçi dünya pet sektöründeki gelişmeleri görme şansına erişti. Bu yıl %10 artış ile 1.700 firma fuarda stant açtı ve 15 firma da Türkiye’den katılım sağladı. Fuara katılan firmalar arasında yer alan Farmina Pet Food ve N&D mamalarının Türkiye Temsilcisi Big İthalat Firması yetkilileri, fuar sonrası izlenimlerini bizlerle paylaştı. katılan ziyaretçilerin göğsünü kabarttı. 110.000 m2 alan üzerine kurulu Interzoo’da evcil hayvan yemi, aksesuarlar ve kuaför ekipmanları sergilendi. Fuarın tamamını dolaştığınızda 15 mil yol kat etmiş oluyorsunuz. Özellikle dikkati çeken çok fazla sayıdaki İtalyan firmasının 2016 rezervasyonları şimdiden başladı Böyle uluslararası bir fuarda Türk bayrağının da fuar alanı dışında dalgalanması tüm Türkiye’den PETİNFO 2014/06 08-09 katılmış olmasıydı. Evcil hayvanların fuarda sahipleri ile dolaşması, halk otobüslerine ve metroya binebiliyor olması ülkemizin bu konuda daha çok yol alması gerektiğini açıkça göstermekteydi. Bunula beraber Pınar Altuğ’un eşi Yağmur Atacan ile beraber stant açmaları da tüm Türkiye’den katılan ziyaretçilerin ilgisini çekti. Bu sene ülkemizden de ziyaretçi sayısında bayağı bir artış olduğunu fark ettik. Pet sektöründe pet shop sahiplerinden, veteriner hekimlere ve çiftlik sahiplerine kadar pek çok katılımcı olması gerçekten sevindiriciydi. Bizim de standımıza ilgi yoğundu. Dünyada bir ilk ile Farmina Vetlife veteriner serimizin yenilendiğini Interzoo ile tüm bayilerimize duyurduk ve son derece başarılı bir fuar geçirdik. %85’i farklı ülkelerden katılımcı ile gerçekleşen bu uluslararası fuarın 2016 yılı için rezervasyonları şimdiden başladı. KÖPEKLİ SPORLARA CHAMPION DESTEĞİ… Türkiye’nin ilk premium kedi-köpek maması Champion, sevimli dostlarının sağlığı kadar sosyal gelişimini de destekliyor. Üç kıtada milyonlarca evcil hayvanın tükettiği Champion, metropollerde yaşayan köpeklerin bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması ve köpeklerin sahipleri ile beraber iyi zaman geçirmesi amacıyla geliştirilen köpekli sporların Türkiye’deki en etkili temsilcisi Agility & Frisbee Team’in sponsorluğunu üstlendi. Hayatı, köpekleriyle beraber paylaşanların oluşturduğu Champion Agility & Frisbee Team’in ilk organizasyonu 24 Mayıs Cumartesi günü Şile Yeşilvadi’de gerçekleştirildi. Champion Agility & Frisbee Team’in düzenlediği ve her ırktan köpeğin katılabildiği frizbi eğitimine köpekleriyle birlikte katılan hayvan severler, hem eğlenceli hem de eğitici bir gün geçirdi. Etkinlik öncesi köpekleriyle birlikte fotoğraflarını yollayanlar arasından seçilen beş talihli de eğitimde sevimli dostları ile birlikte yerini aldı. Avusturya’da bu konuda uzmanlaşmış, Eğitmen Fatma Çalışır Furian’ın verdiği keyifli eğitim programının ardından başarılı olan köpeklerin sahiplerine sertifikaları dağıtıldı. BAVET, GENÇLERİN YANINDA Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve Bursa Veteriner Hekimler Odası’nın geleneksel olarak ortaklaşa düzenledikleri Uluslararası Veteriner Hekimliğe Sektörel Bakış VESBA’14, 13-14 Mart 2014 tarihinde düzenlendi. Toplantı intörn öğrenciler, veteriner fakültesi öğrencileri ve bu alanda kariyer yapmak isteyen veteriner hekimleri bir araya getirdi. VESBA’14, bu yıl 700 katılımcı sayısıyla başarıya ulaştı. Başta Bavet İlaç Firması olmak üzere özel sektör kuruluşlarının desteklediği iki gün süren toplantıda küçük hayvan hekimliği, mama sektörü, barınak hekimliği gibi konularda oturumlar gerçekleştirildi. Bavet Pazarlama Müdürü Cemal Kaya da ilaç sektöründe son gelişmelerle Türkiye’de yeni kurulan ve ilk GMP sertifikası alan ARİON üretim fabrikasında Bavet ürünlerinin üretime başladığını paylaştı. Cemal Kaya, Bavet’in genç veteriner hekimlerin her zaman yanında olacağını ve mesleğe her şekilde destek vereceğini vurguladı. CAMPYLOBACTER REZERVUARI SÜRÜNGENLER Bilim insanları, hayvan sahiplerini evde bakılan sürüngenlerin Campylobacter fetus ve C. hyointestinalis’in potansiyel rezervuarı oldukları konusunda uyarıyor ve insan enfeksiyonlarına kaynak teşkil edebileceklerini belirtiyor. Yapılan testlerde, sürüngenlerin %7.3’ünün bu enfeksiyon etkenleri açısından pozitif bulunduğu ifade edilerek hayvan sahiplerinin dikkatli olması gerektiği bildirildi. İtalya Padua Üniversitesi araştırmacıları Kuzey İtalya’da özel bir hayvan barınağı ile hayvanat bahçesindeki hayvanlardan aldıkları 109 kloakal swabı değerlendirdi ve %7.3’ünün insanlar için patojenik olduğu bilinen C.fetus ve C. hyointestinalis yönünden pozitif olduğunu tespit ettiler. MÜŞTERİLERİNİZLE FACEBOOK ARKADAŞI MISINIZ? Facebook, 1 milyardan fazla aktif kullanıcısı ile belki de günümüzün en yaygın sosyal medya aracı. Aile ve arkadaşlarınızla irtibat kurmak için bir gereksinim olan Facebook, aynı zamanda uygulamalarınızı geliştirmek için de meslektaşlarınızla paylaşımlarda bulunabileceğiniz bir ortam oluşturuyor. Fakat uzmanlar veteriner hekimlerin müşterileriyle Facebook’tan arkadaş olmalarını hata olarak değerlendiriyor. Veteriner hekimlikte Facebook’un rolünü araştıran Dr. Jason Coe ve arkadaşları, birçok veteriner hekiminin kişisel profillerinde haddinden fazla bilgiyi paylaştıklarını ifade etti. Profesyonelliğin hekimlikte bir köşe taşı olduğunu belirten uzmanlar, müşteriler ile “arkadaş” olmanın çok fazla kişisel bilgiyi sunmak anlamına geldiği söylüyor. Bu şekilde aradaki ciddiyet ve müşteriklinisyen ilişkisinin riske gireceğinin altını çiziyorlar. ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR YÜKSELİŞTE Yıllık veteriner sağlık raporları, FIV ve Lyme hastalığındaki şaşırtıcı artışlara dikkat çekiyor. Kedi sahipleri, dışarı çıkan kedilerin veya birden fazla kedisi olanlar için, eve dışarıdan yeni gelen kedilerin diğerleri için hastalık riski teşkil ettiği konusunda bilgiye sahip değiller. Yayınlanan yeni bir rapor, kedilerin fare gibi hayvanları yiyerek toksoplazmozis gibi parazitlerle temas edebildiğini, köpeklerin de parklarda kontamine idrarı yalayarak leptospirozis ile kolaylıkla enfekte olabileceğini gösterdi. Kedi üst solunum yolları enfeksiyonu son beş yılda %18 oranında artarken, FIV %48 oranında artış göstermiş. Banfield Hospital, ortaya çıkan sonuçların, koruyucu tedavi programlarının değerini gösterdiğine inanıyor. PROSTAT KANSERİNDE TAM İSABET! Orlando Amerikan Üroloji Birliği’nin 18 Mayıs’ta gerçekleştirilen yıllık toplantısında sunulan bir çalışmaya göre, yüksek düzeyde eğitim alan köpekler, prostat kanserini idrardan %98 doğruluk oranı ile tespit edebiliyor. Köpekler prostat kanserini, idrar ile salınan uçucu organik bileşiklerin kokusunu alarak tespit ediyor. İtalya’da yapılan araştırmada 902 katılımcı iki gruba ayrıldı. Bunların 362’si prostat kanserli erkek ve 540’ı genel anlamda sağlıklı kadın ve erkeklerden oluşuyordu. Tüm katılımcıların idrar örnekleri alındı. Clicker metoduyla 5 ay eğitilen, 3 yaşlı iki Alman Çoban Köpeği Zoe ve Liu’dan biri kanserli vakaları %100 doğrulukla tespit ederken diğeri %98.6 oranında tam sonuca yaklaşabildi. İki köpek toplamda 16 yanlış pozitif ve 4 yanlış negatif sonuca ulaştı. Hayvan sahiplerine parazit kontrolü hakkında bilgi vermek önemlidir Yetersiz parazit mücadelesinin hem hayvan sağlığı hem de zoonotik hastalıkların insan sağlığı üzerindeki ciddi etkileri göz önünde bulundurulduğunda, hayvan sahiplerine parazit kontrolünün öneminin ısrarla anlatılması gerekmektedir. Koruyucu sağlık hizmeti, her evcil hayvanın yaşamının rutin bir parçası olmalıdır ama ne yazık ki değildir. Avrupa’da yapılan bir anket çalışması köpek sahiplerinin % 72’sinin, yuvarlak kurtların evcil hayvanlarının sağlığını etkileyebileceklerini düşünmediklerini gösterdi. Köpek sahiplerinin sadece % 23’ü, kedi sahiplerinin ise % 22’si, parazitle mücadele için üç ayda bir ürün kullandıklarını ortaya koydu. Bu nedenle, hayvan sahiplerinin, koruyucu sağlık programları konusunda eğitilmesi anlamında büyük bir ihtiyaç söz konusudur. Bu ayki konumuz, parazit mücadelesinin önemi konusunda mevcut ve yeni hasta sahiplerine ilgi çekici yolların sunulması ve konuyla ilgili önemli mesajların nasıl verileceğidir. Koruyucu hekimliği teşvik edin Çoğu hayvan sahibi dostları için en iyisini yapmak ister. Bu nedenle eğer koruyucu parazit tedavilerini düzenli olarak yaptırmıyorlarsa; ya çok meşgul oldukları için unuttuklarındandır ya da parazit tedavisini pahalı olarak algıladıklarındandır. Hayvan sahipleri genellikle yalnızca barsak kurtlarını dışkıda gördüklerinde parazit ilacı almayı akıllarına getirirler. Veteriner hekimlerin hayvan sahiplerine parazitlerden korunmanın gerekli, pratik ve uygun maliyetli olduğuna ikna etmeleri gerekir. Hayvan sahiplerine, parazitlerin neden olduğu sağlık risklerinin azaltılması ve farklı ürünlerin sunduğu çeşitli etkilerden kaçınılması ile uzun vadede yüksek maliyetleri önleyebilecekleri anlatılabilir. Evcil hayvan sahiplerinin PETİNFO 2014/06 16-17 % 38’i veteriner hekimler ve eczanelerden temin edebildikleri kurt/ pire preparatlarının eşit derecede etkili olduğunu düşündüğünden, veteriner hekimlerin hali hazırda bulunan preparatların farklarının vurgulanması gerekmektedir. Veteriner hekimler için aktif olarak ürün satışı uygun olmayabilir. Ama bir ürün veya hizmetin yararları hasta sahipleri tarafından bilinirse, koruyucu sağlık hizmeti kapsamında zaten bu alışkanlık kendiliğinden meydana gelecektir. Parazitlere karşı koruyucu tedaviler düzenli bir şekilde yürütülmediğinde meydana gelecek tehlikeleri vurgulamak, başlangıçta bu nedenle önemlidir. Harcanan para, koruyucu tedavinin faydaları konusunda farkındalık oluştuktan sonra ele alınması gereken bir konudur. Fiyat kontrolü Veteriner kliniğinde resepsiyonda duran takım elemanı zamanının bir kısmını telefonda fiyatlarla ilgili soruları yanıtlamakla geçirir. Her arayanın uzun vadeli hayvan sahibiniz olma potansiyeline sahip olduğu hatırlanmalıdır. Hızlı bir cevap, klinikte harika bir hizmet vereceğiniz ve evcil hayvanına en iyi bakımı sağlayacağınız konusunda hayvan sahibini ikna etmeyecektir. Telefonla ücretsiz verilen tavsiyeler ise maddi hedeflerinize ulaşmanıza izin vermeyecektir. Telefon görüşmesinin ücretsiz bir danışmanlığa dönüşmemesi için arayan kişileri kliniğe çekebilmek resepsiyon ekibinin en önemli rollerinden biri olarak görülmelidir. Koruyucu sağlık hizmeti verilen evcil hayvanının yaşam tarzı üzerinde hayvan sahibiyle konuşulmalı, uygun parazit tedavisi önerileri anlatılmalıdır. Bu hem hayvanın hem de sahibinin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmiş protokollerin hazırlanmasını sağlar. akıllarında tutmalarını sağlar ve bu da sizi diğer hayvan sahiplerine önermesi anlamına gelir. Mutlu bir hayvan sahibi en iyi pazarlama yöntemidir ve amacına, reklam için harcadığınız paradan daha çabuk Yeni hayvan sahipleri Mevcut hayvan sahipleri İstatistiksel olarak, kayıtlı hayvan sahibini korumak, yeni bir hayvan sahibi kazanmaya oranla görünüşte yedi kat daha kolaydır. Mümkün olduğu kadar çok hayvan sahibinin devamlılığının sağlanması iyi bir iş stratejisidir. Bu gelecek için plan ve daha ilerisi için bütçe yapmanıza izin verecektir. İşin zor yanı olan hayvan sahibini tanıma kısmı, mevcut hayvan sahibi ile dostane bir ilişki kurulduysa tamamlanmıştır. Bu hayvan sahiplerinin sizin yargı ve tavsiyelerinize güvendikleri ve evcil hayvanları için en iyisini yapacağınızı bildikleri anlamına gelir. Mevcut hayvan sahipleri ile temas halinde olunması, adınızı ulaşır. Bu tabi ki markanızın reklamını tamamen durdurmak gerektiği anlamına gelmez. Bununla birlikte kötü haberlerin çabuk yayılacağını hatırlamak da akıllıca olacaktır. Dirofilaria immitis Toxocara canis yumurtası Yeni hayvan sahipleri özellikle de ilk evcil hayvanlarıysa, yavru köpek ya da kedilerinin rutin koruyucu sağlık gereksinimleri konusunda bilgi sahibi olmayabilir. Tüm evcil hayvan sahiplerinin ne yapmaları gerektiğini bildiklerini zannetmeyin. Düzenli koruyucu tedavi hayvan sahibi ilk geldiğinde anlatılırsa, hayvanın yaşı ilerledikçe uyum şansı daha çok olacaktır. Bu da size düzenli parazit kontrolleri için şans verecektir. Düzenli gelinen randevular da koruyucu sağlık hizmetlerinin hayvanların yaşam tarzına göre verilmesini sağlayacaktır. Kedi ve köpek sahiplerinin %4045’i hayvanlarının parazitlerden korunduğundan emin değildir ve evcil hayvan sahiplerinin %83’ü ise bir ürün kombinasyonunun yeterli koruma düzeyini elde etmek için gerekli olabileceğinin farkında değildir. * Hayvan sahiplerine parazit kontrolü hakkında vereceğimiz her bilginin, hayvan sağlığı ve halk sağlığı adına önem taşıdığını unutmamalıyız. Bunun yanı sıra hayvan sahipleriyle kurulan doğru ilişkiler, sizlere mesleğinizi daha kolay icra etme şansı verecektir. Parazit kontrolü hakkında hasta sahiplerinizi bilgilendirmek adına başka neler yapabileceğimizi konuşmaya gelecek ay devam edeceğiz. söyleşi Mehmet Yılmazsoy, Serpil Tutan, Seda Tuzlu, Veteriner Hekim Tuğba Çerkezoğlu, Veteriner Hekim Erdal Çerkezoğlu, Murat Deveci, Mehmet Hamdi Güçlü (soldan sağa) GAZİANTEP’TE AVRUPA STANDARTLARINDA BİR KLİNİK Gaziantep’in en köklü pet kliniklerinden VetPet’in kurucu veteriner hekimi Erdal Çerkezoğlu ve eşi Tuğba Çerkezoğlu, büyük bir yatırım yaparak Avrupa standartlarına kavuşturdukları yeni klinikleri ile evcil hayvanlara en iyi hizmeti vermeyi hedefliyorlar. Yaklaşık 20 yıldır Gaziantep’teki hayvanseverler ve dostlarına hizmet veren Veteriner Hekim Erdal Çerkezoğlu ve Veteriner Hekim Tuğba Çerkezoğlu, VetPet’i kurumsal olma yolunda sağlam adımlarla ileriye taşırken; fiziki şartlar itibariyle Türkiye’de örnek gösterilebilecek yeni klinikleri, işletme modelleri ve kaliteli ekibi ile fark yaratıyor. Hizmet kalitesinde kusursuzluk ilkesiyle çalışan VetPet Petinfo Haziran sayımızın konuğu oldu. Fakülte yıllarınızdan itibaren sizleri tanıyabilir miyiz? E.Ç: 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum. Mezuniyetten hemen sonra Gaziantep’te VetPet’i kurdum. Kuruluşundan bu güne kliniğimizin gelişimini sürdürmek için çalışıyoruz. PETİNFO 2014/06 18-19 T.Ç: 2000 yılında Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum ve sonrasında hemen VetPet’te çalışmaya başladım. Erdal Bey ile birlikte şu an örnek gösterilebilecek kliniğimiz için çalışmalarımız devam ediyor. Gaziantep’te pet kliniği açmaya nasıl karar verdiniz? E.Ç: Gaziantep kendi memleketim. Her Gaziantepli gibi ben de memleketimi seviyorum ve gelişimine katkıda bulunmak istediğim için yatırımlarımı burada gerçekleştirmek istedim. VetPet kuruluş yılından bu yana bölgenin en iyi kliniği konumunda. Bu başarıyı yakalamak için hep kendimizle yarıştık. Yeni yatırımımıza karar verdiğimizde büyük şehirlerdeki birçok hayvan hastanesi ve kliniği gezdim. Planladığımız yatırım, Avrupa standartlarının da üzerinde bir hastane olduğundan, Avrupa’daki örnekleri de baz aldım. Yeni yerimizde uluslararası standartlar seviyesinde donanıma ve alt yapıya sahip bir kliniğimiz var. Klinik diyorum, çünkü iki veteriner hekim çalışıyoruz. Kadromuzu 5 veteriner hekime çıkardığımızda, Avrupa’nın sayılı hayvan hastanelerinden biri olmaya adayız. Kliniğinizin fiziki özelliklerinden bahseder misiniz? T.Ç: Hastanemiz bütünüyle 600 metrekare bir alan üzerine inşa edilmiştir. Kliniğimizin üst katında iki veteriner hekim odası, 2 adet muayenehane (kedi ve köpek ayrı), acil müdahale odası, aşı odası, görüntüleme merkezi, laboratuvar ve 200 metrekarelik bir petshop var. Alt katta 15 yatılı köpek kapasiteli bir oda, 15 yatılı kedi kapasiteli bir oda, 3 infeksiyon odası, 40 metrekare ameliyathane, yoğun bakım odası, ameliyat öncesi tıraş/ dezenfeksiyon odası, otoklav odası, hastayı operasyona hazırlama odası, çamaşırhane, 2 adet depo, muhasebe odası, kuaför odası, personel soyunma odası ve duş, personel yemekhanesi bulunmakta. Yanı sıra 10 adet 4,6 m2 köpek pansiyonu, 6 adet 4,6 m2 kedi evi var. Köpek pansiyonlarımız ve kedi evlerimizin tamamında yerden ısıtma sistemi kurulu ve her biri merkezi havalandırma sistemine sahip. Sahipleri pansiyona gelen sevimli dostlarımızı 24 saat kamera ile izleme imkanı da buluyorlar. Bu yatırımı Gaziantep’te yapmak sizce de biraz cesaret işi değil mi? E.Ç: Kliniğimizi gezen birçok kişi, böylesine kapsamlı bir yatırımı neden büyük bir şehirde değil de Gaziantep’te yaptığımızı sorguluyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’den ziyaretimize gelen meslektaşlarımız kendi illerinde böyle bir yatırım olmadığını operasyonlar. VetPet’in bu konudaki iddiası bizi sadece Gaziantep’in değil, bölgenin ihtiyaçlarına karşılık verebilecek düzeye getirdi. Ortopedi ve yumuşak doku operasyonlarında son derece başarılıyız. Gaziantep’te evcil hayvanlara olan ilgi son yıllarda nasıl bir seyir izliyor? E.Ç: Türkiye’de olduğu gibi, Gaziantep’te de petlere olan ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye her geçen gün büyüyor, nüfus artıyor ve yaşam koşulları insanlar arası iletişimi azaltıyor. Pete olan ilginin artış sebebini de buna bağlıyorum. söylüyorlar. Gaziantep her geçen yıl gelişmekte olan güzel bir şehir. Her şeyden önce kendi memleketimiz olduğu için yatırımımızla Gaziantep kazansın istedik. Üstelik bizim 20 yıllık bir geçmişimiz, aile gibi olduğumuz hasta sahiplerimiz var. Gaziantep’e bu yatırımı yaparken hiç tereddüt etmedik. Bizim ağırlık verdiğimiz konu cerrahi ŞANSLI’NIN AİLESİ’NDEN VETPET’E TEŞEKKÜRLER Erkent Ailesi 10 aylık minik Golden köpeğimiz Şanslı, bizim kontrolümüz ve isteğimiz dışında hamile kaldı. Anneliğe henüz hazır olmadığı için yavrularını normal şartlarda Ülkemizde veteriner eğitim sisteminde yapılması gerekenler neler? E.Ç: Teknik bilgi ve uygulamada ülkemiz çok kötü durumda değil. İyiyiz ama çok daha iyi olmamız lazım. Türkiye’de kliniklerde ve hekimlerde eksik olan şey akredite olamamamız. Bu konuyla ilgili bir standardizasyona geçilmeli diye düşünüyorum. Klinikler bu standartlar doğrulusunda incelenmeli ve puanlama yapılmalı. Veteriner hekimlere her yıl belli doğuramadı. Veteriner hekimlerimiz Erdal ve Tuğba Çerkezoğlu ve değerli ekibi Seda Hanım, Murat ve Mehmet Bey sayesinde 3 yavrumuz sezaryen operasyonuyla kurtarıldı. Yaşamlarına sağlıklı olarak, en güzel şekilde VetPet’de devam ediyorlar. VetPet olmasaydı, Şanslı annelik yapamadığı için yavrularına zarar verecekti ve sevimli yavruların hiçbirini kurtaramayacaktık. Yavrularımız önceleri yoğun bakım ünitelerindeydi, şimdi gözetim altında anneleriyle birlikteler. Şanslı’nın yavruları Çapkın, Güçlü ve Nisan’ın hayatlarını VetPet’e borçluyuz. Buradaki hijyenik ortamı, eğitimli personeli, klinik şartlarını ve mükemmel hizmeti başka hiçbir yerde görmedik. İyi ki varsınız, teşekkürler VetPet… söyleşi araştırıp; petlerin sahipleriyle yaşamlarını keyifli bir hale getirecek tüm ürünleri onlara sunuyoruz. Onlar mutlu, biz mutlu… Yine de bunlarla yetinmeyip online satış sistemimizi de faaliyete geçirmeye hazırlanıyoruz. Kısa bir süre sonra Türkiye’deki hayvanseverlerle buluşmayı hedefliyoruz. sayılarda kongre ve eğitime katılma zorunluluğu getirilmeli. Yenilikleri kliniğine taşımaktan kaçınmayan bir hekim olarak gerek yurt içi gerek yurt dışı eğitim, seminer ve kongrelere katılıyorum. Meslektaşlarımın da bu konuda duyarlı olmaları gerektiğine inanıyorum. Veteriner fakülteleri mantar gibi çoğalıyor ama eğitim kalitesi tartışılır. Özellikle klinisyen olacaklar için klinik bilgisi ve uygulamaları çok daha iyi olmalı. Ben hep mesleğimi bir beşeri doktorun sahip olduğu imkanlarla icra etmek istedim. Bu isteğime 20 yıllık mesleki tecrübemin sonunda yeni kliniğimize sahip oldum. VetPet insan hastanelerindeki donanımların tümüne sahip. Veteriner hekim olarak ne gibi olanaklara sahip olmak isterdiniz? T.Ç: Veteriner hekimlik son derece zor bir meslek. Akademik bilginin yanı sıra emek ve sabır istiyor. Sahip olduğunuz olanakları kendiniz yaratmak zorundasınız. Avrupa ve Amerika’da saygınlık ve gelir düzeyi bakımdan veteriner hekimler en üst sıralarda yer alıyor. Ülkemizde de bu ayrıcalıklara sahip olmak isteriz. Son olarak meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz? E.Ç: Mesleği sevmek, çok ders çalışmak, kongreler vesilesiyle yenilikleri takip etmek, sektöre arz edip talep beklemek, yaşantınızla ve davranışlarınızla bir hekim olmak, mesleği yüceltecek ne varsa elinizden geleni yapmak ve işinize hile karıştırmamak önemli. Hastane hizmetlerinin yanı sıra çok kapsamlı bir petshop bölümünüz var. Bu bölümde hayvan sahiplerini ve dostlarını ne gibi sürprizler bekliyor? T.Ç: Kliniğimizde 200 metrekare alanda yüzlerce çeşit ve markanın bulunduğu, petlerin tüm ihtiyaçlarına karşılık verecek, kapsamlı bir petshop var. Kliniğimiz bu anlamda da Türkiye’de sayılı kliniklerden diyebilirim. Önceleri hep ikinci plana attığımız petshop, hasta sahiplerimizin isteği ve bizi yönlendirmeleriyle bu kadar zenginleşti. Her birimde yaptığımız gibi, bu bölümümüzde de en son çıkan ürünleri, yenilikleri PETİNFO 2014/06 20-21 VETPET’İN BAŞARISINDA ROLLERİ BÜYÜK Seda Tuzlu- VetPet Veteriner Kliniği İşletme Müdürü İşletme fakültesi mezunuyum. 10 yıllık gazetecilik deneyiminin ardından VetPet’in işletmesi ile ilgileniyorum. Kliniğimizde uyumlu bir ekip çalışması içerisindeyiz. Serpil Tutan, hayvan sever dostlarımızın memnuniyeti için hizmet veriyor. Üst katın temizliği ve ikramlarımızla ilgileniyor. Mehmet Yılmazsoy, pansiyonda kalan sevimli dostlarımızın hijyeni ve rahatlığını sağlamak için bizimle. Gün içindeki temizliklerini, gezme saatlerini ve beslenmelerini takip ediyor. Ameliyat sonrası kliniğimizde misafir ettiğimiz yatılı hastaların takibini de kendisi yapıyor. Murat Deveci VetPet’in 15 yıllık personeli. Onun dilinden anlamadığı pet yok diyebilirim. “Çok hırçın ya da sert bir köpektir.” uyarısıyla kliniğimize tıraş veya banyo için gelen köpeklerle iletişimi görülmeye değer. Bu meziyetiyle hayvansever dostlarımız tarafından çok seviliyor. Petlerin tıraş ve banyosu dışında aşılarını takip ettiğimiz dış hastalarımızın sorumluluğu da Murat’a ait. Mehmet Hamdi Güçlü, kadromuza bu yıl dahil ettiğimiz bir tekniker adayı. Klinikte Erdal Bey ve Tuğba Hanım’a muayene ve röntgende yardımcı oluyor. İleriki dönemlerde kendisinin VetPet’in beyin takımında olacağından endişemiz yok. KÖPEK Köpeklerde yalancı gebelik False pregnancy, pseudopregnancy, pseudocyesis gibi adlar alan yalancı–hayali gebelik; gebe olmayan köpeklerde içgüdüsel annelik davranışlarının şekillenmesi durumudur. YAZI: Dr. H. Esra CANATAN / Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı PETİNFO 2014/06 22-23 Gebe köpeklerde gebeliğin son yarısında progesteron konsantrasyonu azalırken prolaktin konsantrasyonu artış göstermektedir. Benzer hormonal değişiklikler gebe olamayan köpeklerde de oluşmakta ve yalancı gebeliğe sebep olmaktadır. Fizyolojik bir sendrom olarak tanımlanan yalancı gebelik, genellikle östrus sonrası 4-6. haftadan itibaren görülmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından çiftleşen ve gebe kalmayan tüm köpekler yalancı gebe olarak adlandırılmaktadır. Köpeklerde sık karşılaşılmakla birlikte kedilerde daha seyrek görülmektedir. Yalancı gebelik semptomları bazı köpeklerde ardışık östrus sikluslarında tekrarlayabilmektedir. Prevalansı tam olarak bilinmemekle birlikte %50-75 kadar yüksek olduğu düşünülmektedir. Bazı köpeklerde gizli seyretmekte ve herhangi bir semptom fark edilmemektedir. Bazılarında ise bulgular görülmekte ve şiddeti, köpekler arasında farklılıklar göstermektedir. Genellikle, ilk olarak aktivite yavaşlaması, huzursuzluk, iştahsızlık, kusma, poliüri-polidipsi-polifaji, eşyalara annelik davranışı, başka köpeklerin yavrularına ilgi gösterme gibi davranışsal değişiklikler ile başlamaktadır. Davranış değişikliklerini fiziksel değişiklikler izlemektedir. Memelerde büyüme, süt sekresyonu, kilo artışı, doğumdakine benzer şekilde abdominal kontraksiyonlar görülmektedir. Köpek sürekli yavrularını arama eğilimindedir. Memelerdeki sekresyon köpeğin memelerini yalamasına veya emmesine neden olmaktadır. Tedavide izlenmesi gereken yol Yalancı gebelik bulguları çoğu zaman herhangi bir tedavi uygulamaksızın spontan olarak gerileyebilmektedir. Memelerdeki süt sekresyonuna bağlı olarak köpek kendi memesini yalamakta veya emmektedir. Bu durum hem hayvanı hem de sahibini rahatsız ettiği gibi memelerin enfeksiyonuna da neden olabilmektedir. Ayrıca memelerdeki sütün emilmesi süt yapımının daha da artmasına neden olmaktadır. Böyle durumlarda emme davranışı Elizabeth yakalığı takılarak önlenmelidir. Memelere soğuk kompres uygulamaları veya suyun azaltılması ile süt sekresyonu geriletilebilmektedir. Aşırı huzursuz köpeklerde tranklizanlardan faydalanılabilir. Fenotiazin türevi trankilizanlar, adenohipofizden prolaktin salınımına neden olduğundan yalancı gebelik tedavisinde tercih edilmemelidir. Süt sekresyonunun ve yalancı gebeliğin diğer bulgularının daha kısa sürede giderilmesi istendiğinde veya memelerde enfeksiyon şekillendiğinde ilaç tedavisi gerekmektedir. İlaç tedavisinde steroid hormonlar ve antiprolaktinler kullanılmaktadır. Yalancı gebelikte prolaktin salınımını engellemelerinden faydalanılan ve sıklıkla kullanılan steroidler, östrojen progesteron ve androjenlerdir. Steroid hormonların yan etkilerinden dolayı yalancı gebelikte kullanımlarından kaçınmak gerekmektedir. Östrojenler proöstrus-östrus bulgularının başlamasına, uterus hastalıklarına, kemik iliği baskılanmasına neden olabilmektedir. Progesteronların kullanımına bağlı olarak da akromegali, meme neoplazileri, CEH-pyometra, insülin direnci oluşabilmektedir. Yalancı gebelik tedavisinde son yıllarda steroidlerden sonra sıklıkla kullanılan ilaçlar prolaktin inhibitörleridir. Prolaktin inhibitörü olan bromocriptine memelerde süt sekresyonu gerileyene kadar günlük 10-100 5 µg/kg dozunda oral yolla, 10- NE ZAMAN GÖRÜLEBİLİR? Yalancı gebelik, östrus sonrası görülmekle birlikte diöstrus döneminde yapılan kısırlaştırma operasyonlarını takiben 3-4 gün sonra da şekillenebilmektedir. Ayrıca eksojen progesteron tedavisi uygulanan köpeklerde tedavinin kesilmesinin ardından ve hipotroidizmde TSH-RH artışına bağlı olarak da yalancı gebelik semptomları görülebilmektedir. Yalancı gebelikteki süt sekresyonunun benzeri olarak hipofizer tümörlerde de oluşan hiperprolaktinemi nedeniyle süt sekresyonu olabilmektedir. Yalancı gebeliğin tanısı anılan çiftleşme geçmişi olmayan, diöstrus dönemindeki köpeklerde semptomlar dikkate alınarak yapılabilmektedir. Çiftleşme şüphesi olan durumlarda öncelikle ultrasonografi veya radyografi ile gebelik kontrol edilmelidir. Kusma, iştahsızlık ve depresyon gibi bulguların görülebildiği pyometradan da ultrasonografi ve tam kan sayımı ile ayırt edilmelidir. 14 gün kullanılmaktadır. Kusma, depresyon anoreksi, davranış değişiklikleri gibi yan etkiler meydana gelebilmektedir. Yan etkileri kullanım sıklığı ve dozuna göre değişmektedir. Kusma antiemetikler verilerek önlenebilmektedir. Yan etkileri azaltmak için dozunun arttırılarak ve gıda ile beraber verilmesi önerilmektedir. Diğer prolaktin inhibitörü olan cabergoline, kanbeyin bariyerini daha az geçmekte ve bu nedenle kusma merkezini daha az etkilemektedir. Etkisinin bromocriptine göre daha uzun süreli ve daha kuvvetli olması nedeniyle pratikte daha fazla tercih edilmektedir. Cabergoline 5 µg/ kg dozunda oral yolla 5-10 gün kullanımı önerilmektedir. Bir diğer antiprolaktin olan metergoline 0,2 mg/kg dozunda oral yolla 8-10 gün kullanılabilmektedir. Yalancı gebelik semptomları devam ederken kısırlaştırma operasyonu yapılmamalıdır. Kısırlaştırma operasyonu tedavi amacıyla değil oluşumunu önlemek adına önerilmektedir. Operasyon anöstrus döneminde yapılmalıdır. *Kaynaklara makalenin yazarından ulaşabilirsiniz. [email protected] LANSMAN VE İŞTE KARŞINIZDA Benefit Türkiye evcil hayvan sektörüne uzun süren titiz çalışmalar sonucunda adım atan Türk markası Benefit Evcil Hayvan Ürünleri, ürün skalası ve markanın doğuş serüvenini, İstanbul Adile Sultan Yalısı’nda düzenlenen bir lansmanla sektör yetkilileri ile paylaştı. Evcil hayvan beslenmesine yeni bir soluk getirmeyi hedefleyen Türk Firması Benefit Evcil Hayvan Ürünleri, 2 Haziran Pazartesi Adile Sultan Yalısı’nda gerçekleştirdiği lansmanla sektörün birçok ismini bir araya getirdi. Gündüz başlayan lansmanda petshoplar için ürün sunumları gerçekleştirilirken, aynı günün akşamı yaklaşık 170 kişilik bir kokteyl düzenlendi. Kokteyle İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş, İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr Murat Arslan, KLİVET Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem Acar, KHVHD Başkanı Erkut Gören ve Tropikal Pet CEO’su İzzet Saban gibi isimlerin yanı sıra birçok veteriner hekim de iştirak etti. Kokteylde sektöre yeni giren ve satışı profesyonel kanalda gerçekleştirilecek olan yerli üretim kedi/köpek maması Benefit hakkında bilgiler veren Firma Genel Müdürü Taner Güner bir açılış konuşması gerçekleştirerek, çok iddialı oldukları markaları ve projeleri hakkında bilgiler verdi. PETİNFO 2014/06 24-25 tüketici beklentilerini tamamen karşılıyor “Dünyada adı duyulmuş ve onlarca ülkeye ihracat yapan pek çok Türk markası var. Sektörümüz açısından tabloya baktığımızda, Türkiye’de sadece profesyonel kanala yönelik bir Türk markası bulunmamakta. Oysa dünyada birçok ülkede ve Avrupa’da hemen hemen her ülkede o ülkeye ait bir marka bulunmakta. Ve bu markalar kendi ülkelerinde ya liderler ya da liderliğe oynuyorlar, üstelik ülkemizde bulunan markaların neredeyse tamamı bu ülkelerde de bulunmakta. Ülkesinde çok ciddi başarılar yakaladıktan sonra önce kıtasına, daha sonrada tüm dünyaya yayılan birçok marka olduğunu görmekteyiz. Avrupalılar bunu başarmışken, biz neden başarmayalım? Bunun hayalini tam 3 yıldır kuruyorum ve bugün sizlere Türkiye’nin markasını sunmaktan gurur duyuyorum.” şeklinde konuşan Veteriner Hekim Taner Güner, bu işin temellerini atmadan önce çok ciddi analizler yaptıklarını belirtti. Benefit Genel Müdürü Taner Güner, “Öncelikle ülkemizde yer alan tüm markaları inceledik. Her bir markanın, her bir ürününü fiyatını ve içeriğini inceledik. Sonrasında tüm ürünlerin kalite-fiyat indeksini oluşturduk. Bu tablodan yola çıkarak, otoritelerin kedi ve köpek mamasında gerekliliğini belirttikleri hususları ve profesyonel kanalın markadan beklentilerini inceledik. Son olarak da evcil hayvan sahiplerinin mamadan ne gibi beklentileri olduğunu etraflıca irdeledik. Bir diğer araştırmamızda tüketici davranışları üzerineydi, son 25 yılda ortaya çıkan kültürel değişimi tespit ettik. 25 yıl önce, evcil hayvan sahipleri, ağırlıklı BU BAŞARILI GİRİŞİM DİKKATE DEĞER İVHO Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan Sektöre yeni ve yerli bir markanın girecek olmasını önemsiyorum. Girişimcilerin bu alandaki bilgi ve birikimleri göz önünde tutulursa başarılı olacakları büyük bir olasılıktır. Diğer taraftan ülkemize ait bir marka değerinin yaratılması açısından bu girişim dikkate değerdir. Ancak bu sürecin, tamamen bilimsel verilere uygun yürütülmesi, hemen getiriye yönelik değil, uzun soluklu ve klinisyen meslektaşlarımızın da görüşlerinin değerlendirildiği bir yöntemle tamamlanması önemlidir. Bu yatırımı yapan meslektaşlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Tüm meslektaşlarımızın destek olmasını dilerim. ÜRÜNLERİN AMBALAJINI ÇOK BEĞENDİM Veteriner Hekim Kemal Altunbaş Göztepe Veteriner Kliniği Tabii ki yerli bir ürün kullanmayı isteriz. Güvenebileceğimiz bir ürün, veteriner hekimler ve meslek adına çok iyi olur. Meslektaşımızın ürettiği bir ürün olması sevindirici bir gelişme. Sektörle ilgili de, uluslararası bir marka sahibi olmak gururlandırıyor. Lansman toplantısı çok güzel bir atmosferde gerçekleşti. Şu anda mama ile ilgili bir şey söylemek zor, ürün çıktığında deneyip göreceğiz. Yapılan sunumda, özellikle üretim süreci ve teknikleri konusunda aydınlandık. Kıyaslamalar yapıldı. Çok az ülkede böyle üretim tesislerinin olduğu söylendi. Mamaların ambalajlarını çok beğendim. Kokuyu kaybetmeme özelliği önemliydi. LANSMAN FAYDALI BİR GELİŞME KLİVET Yön.K.Bşk Prof. Dr. Suphi Erdem Acar Benefit’in ülkemizde üretilmesi, paketlenmesi, ülke kalkınmasında ihracat zincirlerinin bir halkasını oluşturması, gerçekten Türkiye açısından son derece sevindirici bir olaydır. Ayrıca ürünlerin kaliteli ve ucuz olarak hayvan sahiplerine intikal etmesi de ayrı bir avantaj olacaktır. Belirtilen şartlarda bir ürünün bulunması ve piyasaya sürülmesinin faydalı olacağı kanısındayım. Başarılar diliyorum. TAZELİK MAMA İÇİN ARTI BİR DEĞER Veteriner Hekim SuHat Eren Anatolia Hayvan Hastanesi Öncelikle sektörde yerli ve kaliteli bir mama olması önemli. Türkiye’de üretilip hemen piyasaya sunulması ve taze olması artı bir değer. Üretici burada olduğu için şikayet ve sorunların anında dikkate alınacak olması da farklılık yaratacaktır. BU MAMA STANDARTIN ÜZERİNDE Veteriner Hekim Talat Yılmaz Asya Veteriner Kliniği Tabii ki Türkiye’deki mama sektörü ciddi boyutta ithalata bağlı. Böyle bir Türk markasının evcil hayvan mama sektöründe olması gerekiyordu. Lansmanda verilen bilgiler tatmin ediciydi. Anlatılanlar ışığında böyle standardın üzerinde bir ürün sektörümüz için gerekliydi. Benefit yüksek kalitesiyle Türkiye pazarının ihtiyacını karşılayacaktır. olarak ‘kalite odaklı-fiyat kaygısız’ davranış sergilemekteyken, bugünlerde bu grupta yer alan evcil hayvan sahiplerinin yaklaşık 3 katı büyüklüğünde evcil hayvan sahibi grubu ‘kalite-fiyat odaklı’ davranış sergilemekteler. Özetle, kaliteli ürünü, uygun fiyata ve süreklilik arz edecek şekilde tercih etmek istiyorlar. Tüm bu veriler ışığında ürünümüzün konumlandırmasını gerçekleştirdik: Yüksek kalite ve uygun fiyatlama. Fiyatlama konusunda çok hassas davrandık, kaliteden ödün vermeyeceğimiz fiyatlamayı gerçekleştirdik, sonuç olarak bizim için en önemli konu, kedi ve köpeklerin sağlıklı yaşamları.” diyerek tüketici beklentilerini tamamıyla karşılayacak bir sistem içerisinde ilerlediklerinin altını çizdi. Benefit: %100 Türk markası Benefit’in politikası Benefit Evcil Hayvan Ürünleri San ve Tic. A.Ş olarak, Benefit markasını sektöre sunarken nasıl bir politika izleyeceklerini veteriner hekim ve sektör temsilcileri ile paylaşan Taner Güner şu başlıklar üzerinde durdu: Kurumsal Yapı: Sizlere daha kaliteli ve iyi hizmet vermek Pazarlama Stratejisi: Sizleri desteklemek – websayfası, facebook, twitter Satış Stratejisi: Likidite üzerine kurulu olacak. Benefit’in sektöre çok yakın bir markayı temsil ettiğini ve “etki-tepki”yi en hızlı şekilde verebileceklerin ifade eden Genel Müdür Taner Güner, Benefit’in odağının her zaman Türkiye olacağını önemle vurguladı. PETİNFO 2014/06 26-27 Üretimi Türkiye’de gerçekleştirmek istiyorduk, çünkü Türkiye’nin markası olarak Türkiye’de bu ürünü üretebileceğimizi biliyorduk. Bu konuda İzzet Bey ile görüştük ve kendisi bizi ikna etti. Formülasyon ve ürün geliştirme alanı bizim için çok önemliydi, bu nedenle çok ciddi bilgi ve birikime sahip M.Talat Gülbay ile görüştük ve kendisinden üç temel konuyu dikkate alarak formülasyonu gerçekleştirmesini istedik; Sağlıklı yaşam, Lezzet ve Kalite standardı. Aylarca süren çalışma sonrasında tamamen hazırdık. Evcil hayvan sahiplerine ürünü sunmadan önce, ürünümüz hakkında geri bildirim alabilmek adına deneme üretimi yaptık ve evcil hayvan sahiplerine sunduk. Yaklaşık 50 kedi ve köpek sahibi ile yaptığımız çalışmada; Kedi için lezzet, Köpek içinse Lezzet, dışkı miktarı, dışkı kıvamı ve deri-tüy değişimi üzerine geri bildirim aldık. Her bir alan için %85 ve üzerinde olumlu sonuçlar aldık. LANSMAN BAŞARILARINI DİLERİM Veteriner Hekim İsmet Çolakel Felis Veteriner Kliniği Benefit ailesi yerli mama alanındaki boşluğu doldurmak üzere yola çıkmış. Taner Güner’in de sektörümüzde profesyonel bir mama firmasında yıllarca çalıştıktan sonra, bu işi bilen birisi olarak öncülük etmesinin Benefit markasına ve ürünlerine artı bir katkı getireceğini düşünüyor, başarılar diliyorum. DÜNYA MARKASI OLMASINI İSTERİM Veteriner Hekim Tarık Akan Planet Pet Veteriner Kliniği Mesleğimizin kalitesini ortaya koyan, hedefimizi ve ufkumuzu ilerilere taşımaya yönelik bir çalışmayı izledik. Bir hayalin azimle nasıl hayata geçirileceğini bize gösterdi meslektaşım Taner. Umarım yıllar sonra “Bu dünya markasının oluşumundaki ilk adımlarında oradaydım.” diyebilirim. Bunu gönülden istiyorum. DESTEKLENMESİ GEREKLİ BİR ATILIM Veteriner Hekim ERKUT GÖREN KHVHD Yön.K.Bşk Benefit’in veteriner hekimler açısından önemini tüketime sunulduktan sonraki geri dönüşlerden sonra daha sağlıklı değerlendirebileceğiz. Ancak piyasa ve toplumsal menfaatler açısından baktığımızda, sektörümüzde kaliteli yerli bir markanın oluşuyor olması son derece önemli ve desteklenmesi gerekli bir girişim düşüncesindeyim. Ürünümüzün içerik çalışmaları yapılırken bir yandan da ambalaj tasarımı üzerinde çok yoğun çalışmalar devam ediyordu, ürün ile ilgili çalışmamız bittiğinde paketlerimizde hazırdı. Ambalajları tasarlarken, beyaz rengi profesyonelliği simgelemesi adına seçtik, yanda yer alan şerit renkleri ile ürünümüze sıcaklık katmayı hedefledik. Paketin ön yüzünde bizim için çok önemli olan ibareleri kullandık ; %100 memnuniyet garantisi, DHA içerdiği ibaresi, GDO içermediği ibaresi ve iddialar. Ambalajın arka yüzünü ise tamamen bilgilendirme için kullandık, ürün ile ilgili neredeyse tüm bilgilere buradan ulaşılabilir. Ürünlerimizin ambalaj yapısı da farklılık arz etmekte, sektörümüz için Türkiye’de bir ilk Avrupa’da da bir ilk PETİNFO 2014/06 28-29 olduğunu bildiğim Evoq barındıran ambalaj yapısını kullanmayı tercih ettik. Bu sayede bariyer özelliğini yükselttiğimiz gibi, ürünün kokusu ve aromasının çıkışını da tamamen engellenmiş olduk. Ürün skalamızı da Türkiye’nin markası olmak ideali ile geniş tuttuk. Kedi ürünleri; Kitten, F.Adult Mülti-Cat, F.Adult Hairball, F.Adult Sensitive Skin, F.Adult Sterilised, F.Mature A./Adult Light. Köpek Ürünleri; Puppy Mini, Puppy Medium, Puppy Large Breed, Canine Adult Mini, Canine Adult Medium, Canine Adult Large Breed. Benefit Evcil Hayvan Ürünleri Genel Müdürü Veteriner Taner Güner’in sunumunun ardından İVHO Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan ve dernek başkanlarına teşekkür plaketleri takdim edildi. SÖYLEŞİ PROFESYONEL KANALDA İLK TÜRK MARKASI Benefit Genel Müdürü Veteriner Hekim Taner Güner’den, kedi/ köpek beslenmesinde, profesyonel kanala sunulan ilk Türk maması olma özelliğini taşıyan Benefit markasının ortaya çıkışına ilişkin çok özel bilgiler aldık. Türkiye’deki veteriner hekimler, kedi ve köpeklerinin kaliteli ve doğru beslenmesine önem veren hayvan sahiplerine önerebilecekleri yeni bir marka ile tanıştı. Veteriner hekimlerin tavsiyesi ile kliniklerde evcil hayvanların beğenisine sunulacak bu yeni mamanın ismi Benefit. Marka bir Türk olmanın yanı sıra daha birçok ilki de bünyesinde barındırıyor. Markaya ilişkin detayları Benefit Genel Müdürü Veteriner Hekim Taner Güner’den aldık. Benefit markasının hikayesini anlatır mısınız? Markanın doğuşunda neler yaşandı? Kedi ve köpek mamasında Türkiye’nin markasını yaratmak ve bunu ülke dışına yaymak 3 yıldır PETİNFO 2014/06 30-31 düşündüğüm bir konuydu. Bunun için işe araştırma yaparak başladık. İçerik, ambalaj ve kullanıcı deneyimi konusunda bilgilendik. Ürünü Türkiye’de üretmek istiyorduk ve benzersiz bir formülasyon hedefliyorduk. Tropical Pet CEO’su İzzet Bey ve Veteriner Hekim Talat Bey ile çalışmalarımız sonucu ilk üretimi gerçekleştirdik. Kedi ve köpek sahiplerinin katılımıyla ürünü denettiğimiz bir araştırma daha yaptık. %85 oranında olumlu sonuçlar aldık. Bu arada ambalajlar için ciddi çalışmalarımız oldu. Kullanıcı deneyimine odaklanarak, ambalajlarımızı da tasarladık. Dağıtım ve markalama tamamlandığında ürünümüz raflarda yerini alabilecek duruma geldi. Lansmana kadar, ekibimizle birlikte uzun toplantılar yaptık. Karşılıklı markalardan biri olmamamız için bir neden göremiyorum. Ama önceliğimiz Türkiye, Türkiye’de gelişme gösterdikten sonra elbette ihracat yapmayı planlıyoruz. Hatta şu anda dahi birkaç ülke ürünümüzü almak istiyor. fikir alışverişi yaptığımız yoğun bir çalışma döneminden sonra, markamızı lansman toplantımıza hazırladık. Benefit ile sektöre sunmak istediğiniz farklılıklar nelerdir? Kedi ve köpeklerine değer veren, onları sağlıklı bir şekilde beslemek isteyen evcil hayvan sahipleri kalitefiyat odaklı seçimler yapmak istiyor. Bunun için evcil hayvan sahiplerine sağlık, lezzet ve fiyatlandırma açısından fark yaratacak bir ürün sunuyoruz. Bu en önemli ve ilk farklılığımız. Diğer bir konu ambalaj. Evoh barındıran ambalaj yapısı ürünün kokusunu-aromasını dışarı sızdırmıyor. Aromanın içeride kalmasını sağlarken, aynı zamanda tazeliğini korumuş oluyor. Büyük paketlerimiz, birer kiloluk ambalajlanmış ürünlerden oluşuyor. Bu özellik, ürünün tazeliğini uzun süre korumasını sağlıyor. Aynı zamanda iç ambalajlarda yer alan logo ve son kullanma tarihi, ürün kullanımında ve tanınmasında kolaylık sağlıyor. “Türkiye’nin markası” konumlandırması da bizim sahiplendiğimiz bir farklılık. Profesyonel kategoride yer alan markalar içinde Türk markası bulunmuyor. Yerli üretim yapan profesyonel bir mama markası olmamız, sektör için bir farklılık. Benefit ’in veteriner hekimlere faydası nasıl olacak? Benefit mamalarının kalitesi Veteriner Hekimler için bir güven kaynağı olacak. Rahatlıkla ürünlerimizi evcil hayvan sahiplerine sunabilecekler. Ürün Benefit’in Ürün Skalası Kedi ve köpek mamalarımız yaş dönemlerine ve özel ihtiyaçlara göre çeşitlendirildi. Paketlerimiz üzerinde yer alan renkli bantlar mamanın fonksiyonel özelliğini tanımlıyor. Kedi ürünlerimiz; Kitten, F.Adult Multi Cat, F.Adult Sensitive Skin, F.Adult Hairball Control, F.Adult Sterilized, F. Mature A./Adult Light. Köpek ürünlerimiz; Puppy Mini, Puppy Medium, Puppy Large Breed, Adult Mini, Adult Medium, Adult Large Breed (2 çeşit). Bu ürünlerimiz lezzet tercihlerine göre tavuklu, kuzulu ve somonlu seçenekleri ile sunuluyor. çeşitliliği de özel ihtiyaçları karşılayacak ve memnuniyet oluşturacaktır. Veteriner hekimlerin en çok üzerinde durduğu konular kalite, lezzet ve devamlılık birinci öncelikli konumuz olacaktır. Tüm bu artıların dışında Türkiye’nin markası olmamız, çok önemli bir ayrıntı. Çünkü odağımız Türkiye olacak. Bu sayede gerek veteriner hekimlerden, gerekse evcil hayvan sahiplerinden gelen yorumları, istekleri değerlendirerek, çok hızlı bir şekilde pozisyon alma şansımız olacaktır. İhracat gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz? Önce ülkesinde ciddi bir atılım yapan, sonrasında kıtasına oradan da dünyaya yayılan markaların dünyada birçok örneği var. Bu Hizmet ağınızdan bahseder misiniz? Hizmet kalitesi bizim için son derece önemli, bu nedenle hizmet ağımızı adım adım geliştirmeyi planlıyoruz. Belirlediğimiz hizmet standartlarını uygulayacak ekibimiz, İstanbul bölgesi için oluşturuldu. Diğer bölgeler için ekipler de hızla oluşturulacaktır, bizim için önemli olan kaliteli hizmet. Son olarak söylemek istedikleriniz? Benefit olarak; sağlıklı, lezzetli, kaliteli bir ürünle; ambalaj ve hizmet ağı açısından istediğimiz noktada bir başlangıç yaptık. Bu dakikadan itibaren daha çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Türkiye’nin markası olmak çok ciddi takım çalışması gerektiriyor. Ekibimiz ve çözüm ortaklarımız Benefit için çok ciddi bir emek ve gayret sarf etti. Benefit olarak her zaman Türkiye Pet Sektörü’nün, Türkiye’nin markasını hak ettiğine inandık ve bu inancı bize sektör aşıladı. Lansmanımıza katılan 153 kişi ve hava koşullarından dolayı katılamayan onlarca kişi, gösterdikleri destek ile bu inancı ne kadar önemsediklerini çok açık ifade ettiler. Tüm Türkiye Pet Sektörü’ne, Benefit olarak teşekkürü bir borç biliriz… KEDİ&KÖPEK PETİNFO 2014/06 32-33 ANTERIOR ÜVEANIN HASTALIKLARI Siliyar cisimcik, iris ve koroid tarafından meydana getirilen üveal sistemin anterior bölümünde karşılaşılan anomali ve hastalıkların değerlendirilmesi ile uygulanabilecek tedavi prosedürleri… Yazı: Alaın Ragnıer, DVM,PhD/ Ulusal Veteriner Okulu, Klinik Bilimler Departmanı, Fransa Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Taktak/ Ataşehir Patisev Veteriner Kliniği Asıl fonksiyonu gözün diğer bölümlerini beslemek olan üveal sistem, son derece vaskülarize ve pigmentli bir yapı sergiler. Ön üvea kendi içinde iris ve siliar cisimcikten oluşurken, arka üvea koroid tarafından oluşturulur. I. ÜVEANIN ANATOMİSİ Üveal sistemin en önündeki kısım, diyafram benzeri iristir. Göz bebeğinin merkez ağzı olarak anılan bölümü hariç, siliar cisimcikten lensin ön yüzü üzerine kadar uzanır. Dolayısıyla ön ve arka çemberin sıvı dolu kısmını ayırır. Anterior iris, merkez pupillar bölge ve periferal siliar bölge olarak ikiye ayrılır. Bu iki bölge arasındaki demarkasyon, pupil çevresindeki renkli kısımdır. Histolojik olarak; stroma (bağlı olduğu doku, kan damarları ve sinirlerin olduğu ağ), sfinkter, iridal dilatör kaslar ve arka epitiyal tabaka, irisin ön sınır katmanını oluşturur. Geniş bazal arteriolar çember, siliar bölgenin etrafını çepeçevre sarar ve uzun posterior siliar arterden derive olmuştur. Pupillanın boyutunu kontrol eden iris sfinkteri ve iridal dilatör kaslar, otonom sinir sistemi ile innerve edilir. 3. kraniyal sinirin parasempatik kolu tarafından yönetilen sfinkter kaslar, pupillanın yapısını kontrol eder. İris ile bağlantılı dilatör kaslar ise sempatik sinirler tarafından uyarılır. Işık ile uyarılmış pupiller refleks korteksin altındadır ve retina, optik sinir, optik şiyazma, optik yollar, Edinger- Westpal nükleusu, okülomotor sinir (parasempatik fiberleri) siliar gangliyon ve pupillar sfinkterin bütünlüğünü gerektirir. İrisin rengi köpeklerde siyahtan kahverengiye ve maviden beyaza doğru değişirken, kedide de maviden yeşile ve yeşilden sarıya doğru değişir. Bu olay pigment miktarı, melanin granüllerinin karakteri, damarlanma derecesi ile bağlantılıdır. Köpeklerin iris rengi monokromikten heterokromiğe doğru değişkenlik gösterebilir. Kedilerin irisleri genellikle tek renklidir. Köpeklerin pupilleri yuvarlakken, kedilerinki daraldığında vertical ince ve dilatasyon halinde yuvarlaktır. Siliyar cisimcik irisin arkasında ve koroid tabakanın önünde, ön kısım pars plikata ve arka kısmı ora siliyar retaniadan periferal retinaya kadar olan pars plana olarak iki kısma ayrılır. Pars plikata suspensör fiberlerle beraber halka şeklinde 70- 80 kadar siliyar villus barındırır (Zinn bölgesi). Siliyar cisimcik, epitelyum hücrelerin iki katı tarafından sarılır. Pars plikatanın en dışındaki pigmentsiz epitelyum, sıvı üretim yeridir. Siliyar kaslar evcil hayvanlarda zayıf gelişir (longitudinal, kedi&köpek Her iki gözünde de anterior üveitis olan (kırmızı bulutlu alanlar) bir kediden görünüm. oblik ve sirküler) ve bu yüzden kedi ve köpeklerde sınırlı olarak birikir. II. KONGENİTAL VE SONRADAN GELİŞEN ANOMALİLER Anterior ve posterior uveada farklı şekillerde ortaya çıkan anomaliler kedi ve köpeklerde rapor edilmiştir, fakat bunların birkaçı kliniksel anlamda önemlidir. Potansiyel genetik aktarımlar, yetiştirmeye alınacak hayvanların seçiminde değerlendirilmelidir. İristeki renk değişiklikleri İki iris arasında ya da bir gözde birçok renk oluştuğu zaman, bu yapıya heterokromi iris denir. Renk değişiklikleri bir ya da iki gözde meydana geleceği gibi kısmi ya da tamamen olabilir. Heterokromik gözlerde iris en az iki farklı göz bölgesiyle karakterizedir. “Çin gözü” terimi bazen mavi solgun peteşiler ile çok renkli iris görünümünü tanımlamak için kullanılır. Heterokromi iris; İngiliz Çoban Köpeği, Amerikan Cocker Spaniel, Malamute ve Shih Tzu gibi bazı ırklarda oküler renk azalması olarak görünebilir. Basit heterokromi irisin klinik olarak görünüm değişiminden başka belirgin bir işareti yoktur. Aynı zamanda, birçok oküler anomalinin yanında merle kürke sahip köpeklerde iridial hipoplazi ve inatçı pupillar zarın eşlik ettiği heterokromi iris meydana gelebilir. Diğer oküler anomaliler ise mikrooftalmi, katarak, ekotorial stafiloma, retinal displazi ve optik sinir hipoplazisidir. Avusturya Çoban Köpeği, (otozomal çekinik özellik), Danua, Coli ve Dachshound gibi ırklar merle geni tarafından etilenmiş ırklardır. Aynı zamanda subalbinotik hayvanlar ve gerçek albinolarda da iriste pigment yoksunluğu söz konusudur. Kedi ve köpeklerde Waardenburg Sendromu (beyaz tüy, mavi göz, sağırlık) tespit edilmiştir. Kısmi albinizm görülen siyam kedilerinde, iris ve korodiyal hipopigmentasyon, iris hipoplazisi, fotofobi, strabismus ve nistamus gözlemlenebilir. Kalıcı pupillar membranlar - Gözün embriyonik oluşumunda, pupil ince bir zarın rezorpsiyonu ile anteriyor tunika vaskuloza lentis, embriyonel damar sistemi ve mezenkimal dokuya dönüşür. Bu oluşum gebeliğin son üç ayında ve en geç genellikle gebelik sonrası 2- 6 haftalık dönemde meydana gelir. Çoğu iris teli zamanla kaybolur. Fötal membranın tamamlanmamış rezorpsiyonu inatçı pupillar zar (PPM) olarak isimlendirilen iris tellerinin tutunmasına neden olur. Bu teller irisin kollateral bölgesinden yükselir Üveal kistler herhangi bir ırkta da ortaya çıkabilmekle beraber, Labrador retriever ve Boston terierler sık etkilenen ırklar arasında yer almaktadır. PETİNFO 2014/06 34-35 ve irisden korneaya, lense ve irisin diğer parçalarına, bazı vakalarda pupillanın üzerine doğru uzanır. Teller korneaya doğru uzanırsa endoteliyal opasiteye neden olur. Fokal kapsüler katarakt köpeklerde inatçı pupillar zarın lentikular bağlantısıyla gözlemlenir. Aynı zamanda inatçı pupillar zarlar bazı ırklarda sıklıkla görülür, genetik önemi Basenji haricinde tespit edilememiştir. Bazı vakalarda görüş etkilenmemektedir ve tedavisi gerekmez. III. ANTERIOR ÜVEİTİS Anterior üveitis, iris ve siliyar cisimciğin inflamasyonudur ve bu nedenden dolayı iridosiklitis olarak adlandırılır. Posterior üveitis koroidlerin yangısıyken, panüveitis ise anterior ve posterior üveanın yangısıdır. Üveitis kedi ve köpeklerde tespit edilmesi zor, önemli ve kompleks oküler bir hastalıktır. Anterior üveitis bazen pansistemik hastalığın bir parçası olabilir ve sistemik hastalığın varlığı, klinik belirtileriyle tanıda faydalı bir bilgi sağlar. Aktif anterior üveitisin klinik belirtileri İridosiklitis’in belirtileri hastalığı başlatan nedenlere göre değişkenlik gösterir, unilateral ve bilateral olabilir. Anterior üveitisin ilk klasik belirtileri oküler ağrı (Blefarospazm, fotofobi, gözyaşı akıntısı ve üçüncü göz kapağının prolapsusu), bulbar konjiktival ve sikleral hiperemi, miyozis ve oküler hipotonidir. Stromal korneaya uzanan sirkumkorneal vasküler enjeksiyon fırçamsı kenarlı hücre etkisi gösterebilir (derin korneal neovaskularizasyon). Miyozisin süresince iris şişebilir ve damarlar dilate olur. Aköz hümorde protein birikimi ve yangı hücrelerinin meydana gelmesi, ‘parlama’ olarak bilinen bulanıklaşmanın muayenede belirmesidir. Selüler ve proteinöz döküntü, posterior korneaya (keratik çökelti) anteriyor lens kapsülüne ve irisin anteriyor yüzüne yapışabilir. Fibrin birikimi ve inflamasyon hücreleri, anteriyor çemberde açık hipopiyon formasyonuna önderlik edebilir. ANTERIOR ÜVEİTİSİN TEDAVİSİ Korneal ödem değişik derecelerde sıklıkla görülür ve şiddetli stromal opasite gösterir. Midriyazis olduğu zaman, pupilin şekli irisin anterior lens kapsülüne yapışmasından dolayı sıklıkla değişir (posterior sineşi). Anterior üveitisin bozuklukları Komplikasyonlar belirgin olabilir ve hastalığın sebebine, uzunluğuna ve hastanın tedaviye cevabına göre değişir. Posterior sineşi olarak adlandırılan irisin anterior lens kapsülüne yapışmaları en sık görülenidir ve mikotik pupille beraber seyreder. Eğer dairesel posterior sineşi (360 derecen fazlaysa) iris bombe yapar ve sekonder glakomaya predispoze hale gelir. Periferal anteriyor şiyazma (İrisin yapışması periferal korneyadan köken alır); iridokorneal açının ve siklerosiliyar yarığın kapanması sonucu meydana gelir. Eğer uzarsa sekonder glakomaya dönüşebilir. İrisin renk değiştirmesi; özellikle iris pigmentasyonu her iki aktif ve çözülmüş iridosiklitislerin sonucudur. Siyam kedilerinde mavi iris bronz renge dönerken, yeşil iris ise koyu kahverengiden siyaha döner. Korneal ödem; iridosiklitiste, korneal endotelyal değişikler sonucu oluşur. Genellikle emilir. Eğer uzun süre ölü endotelyal tabaka kalırsa korneal ödem oluşur ve buliyer keratopatiye neden olur. Katarakt; iridosiklitisin bir komplikasyonu olarak meydana gelir. Anterior kapsüler ve subkapsüler kataraktlar genellikle posterior sineşiyle ve yangı hücrelerinin döküntüleriyle beraber seyreder. Aköz hümördeki yangı ürünleri (inflamasyon mediyatörleri) posterior sineşinin yokluğunda kortikal katarakta dönüşür. Göz küresinin atrofisi; fitisis bulbi olarak adlandırılır ve yoğun kronik iridosiklitisin bozulmasıyla şekillenir. Oküler hipotoni ve göz küresinin boyutunun azalması siliyar cisimciğin geri dönüşümsüz hasarına neden olur. Anterior üveitisin nedenleri Enfeksiyon canin hepatit (ECH) canin adeno virüs (tip- 1)’lerle (CAV-1) ilişkili aşılanmamış köpeklerde oldukça sık rastlanır. Tedavisi gerçekleşmiş ECH’li enfekte köpeklerin % 20’sinde korneal ödem ile birlikte anterior üveitis tespit edilmiştir. Anterior üveitis Artur tip hipersensitif cevabın (tip 3) sonucudur. Adenovirüslerle aşılanmış köpeklerin % 0.4’ünde üveitis ve stromal ödem tespit edilmiştir (bu aşı artık ABD’de kullanılmamaktadır). Tip 2 adenovirüslerin neden olduğu aşı bu tip aşıdan daha az anterior üveit oluşturur. ECH’nin neden olduğu üveitler diğer üveit tipleriyle aynı şekilde tedavi edilir. Feline enfeksiyöz peritonitis koronavirüsler nedeniyle meydana gelir ve genellikle 2 yaşından küçük kedileri Üveitisin tedavisi (bağlı olduğu sebebe göre) özel ve semptomatik bir tedavi gerektirir. İnflamasyonun baskılanması ikincil olduğu zaman, öncelikli amaç, sebep olan ajanın eliminasyonudur. Antibiyotikler, sulfanamidler ve antifungallar özel organizmalara karşı uygulanmalıdır. Kullanılan sistemik antibiyotiklerin tatmin edici penetrasyonu yangıyı azaltarak kan – sıvı bariyerini geçtikleri zaman gerçekleştirirler. İridosiklitisin antiinflamatuar tedavisi topikal, sunkonjiktival ve sistemik kortikosteroitlerle yapılır. % 0,1’lik ya da % 1’lik prednisolon asetat, topikal tedavi için tercih edilir ve metilprednisolon ve triaminolone asetonit subkonjiktival enjeksiyonlarda endikedir. Topikal non stroid anti inflamatuar ilaçlar (% 0,03’lük flurbiprofen ya da % 0,1 suprofen) topikal kortikosteroit olarak kullanılabilir fakat korneal ülserlerde kontraendikedir. Kortikosteroit olarak genellikle prednisolon (0,5- 2 mg/kg/ günlük sabah akşama bölerek) seçilir, fakat deksametazon (0.025- 0.075 mg/ kg/günlük) alternatif bir tedavi olabilir. Bu tedaviler oral olarak anterior üveitis çözülene kadar yavaş yavaş azaltılarak uygulanır. Bu sistemik kortikosteroitler aynı zamanda posterior üveada da endikedir (örn: posteriyör üveitis). Değişik midriyatik ajanlar midriyazis ve sikloplejiye sebep olurlar Bu ilaçlar posterior sineşiyi önleyerek yardımcı olurlar ve iridosiklitisin neden olduğu ağrıyı azaltırlar. %1’lik atropin köpeklere etkilidir ve günde bir kez midriyazisin devamı için verilir. Kedilerde daha iyi tolere edildiğinden % 0,5’lik tropisamide tercih edilir. Parasempatolitik ajan ile % 10’luk fenilefrin kombinasyonu maksimum midriyazis sağlar. kedi&köpek enfekte eder. Enfekte olan kediler, genellikle anterior çemberde fibrinli eksudatla beraber bilateral üveitis şekillendirirler. Feline immun yetmezlik virüsü (FIV), immun yetmezlik yapan bir lentivirüstür. Orta şiddetli üveit ile beraber seyreder fakat toksoplazma gondi enfeksiyonu ile beraber intra oküler yangıyı artırabilirler. Leptospira köpeklerde sıklıkla görülen üveitis nedenidir. Brusella canis nedeniyle meydana gelen brusella, urogenital sistemi de etkileyen multisistemik bir enfeksiyona yol açar. Oküler bozukluklar genellikle tekrarlayan üveitis şeklindendir. Lyme hastalığı, Borelliya burdorferi adı verilen spiroketler tarafından Ixodes kenelerinin taşıyıcılığıyla oluşur. Oküler bozukluklar atlarda ve insanlarda rapor edilmişken köpeklerde bildirilmemiştir. Bakteriler / Sepsis, herhangi bir sistemik bakteriyel hastalıkta üveitis oluşması mümkündür. Üveitis dental enfeksiyonlar, endokardit, pankreatit, piyometra, prostatitis ve sakulitis gibi durumlarda sekonder olarak ortaya çıkabilir. Mantar ve algal üveitis; blastomikosis, kriptokokkus, koksimikozis ve histoplasmozisler güney ABD’de endemik seyreden sistemik mantar enfeksiyonlardır. Bunlar multisistemik enfeksiyonlar olup oküler bozukluklara neden olabilirler. Anterior üveitis en sık görülen oküler belirtidir fakat aynı zamanda posterior üveitis (koriyoretinitis) meydana gelebilir. Kriptokokkus kedilerde en sık görülen mantar enfeksiyonlardandır. Toksoplazmozis; Toksoplazma gondi denen protozonun neden olduğu bir hastalıktır. Oküler hastalıklar kedilerde daha sık görülür. Oküler hastalıklar konjonktivitis, iridosiklitis, retinokoroiditis ve optik sinir yangısıdır. Layşmanyazis: Hastalığa Leishmania infantum denilen kamçılı bir organizma neden olur. Bu vakalar genellikle Akdeniz’e komşu ülkelerde görülür. Oküler belirtiler blefaritis, keratitis, keratoüveitis, retinitis ve endoftalmitistir. Riketsiyal üveitis: Keneler tarafından taşınan Ehrlichia canis’in neden olduğu bir hastalıktır. Akut ve kronik olmak üzere iki fazı vardır. Oküler hastalıkları kronik formunda daha sık görülen konjonktivitis, iridosiklitis, retinitis, retinal ayrılma ve hemoraji ile optik sinirin yangısıdır. Travmatik üveitis: Kör travma üveal ezilme ve hemorajiye neden olur. Penetre olmuş travmalar fakokaltik üveitisin neden olduğu lens ve iris yaralanmaları meydana gelebilir. İmmun kaynaklı üveitis: Kataraktın rezorbe edilmesiyle (fakolitik üveitis) oluşan lens kaynaklı anterior üveitis köpeklerde sık görülür. Uveodermatolojik sendrom Anterıor üveitisin tanısı medikal anemnez eşliğinde ve fiziksel değişimlerin ışığında konur veya hastalık oküler belirtiler olmadan da ortaya çıkabilmektedir. PETİNFO 2014/06 36-37 aynı zamanda Vogt- Koyanagi – Harada (VKH) olarak da bilinen sendrom panüveitis ile karakterizedir ve göz kapağı ve dudaklarda depigmentasyona neden olur. Bu melanosit ajanlarına karşı immun reaksiyonun sonucudur. Predispoze olan ırklar Akita, Samoyed, Sibirya kurdu ve Shetland Çoban Köpeği’dir. İdiyopatik üveitis: Yapılan uzun klinik çalışmalara rağmen kedi ve köpeklerde oluşan üveitisin nedenlerinin % 50-60’ı açıklanamamıştır. İdiyopatik üveitisin tanısı, olası sistemik ve oküler nedenler dışında tutularak ele alınır. İdiyopatik üveitisin çoğu nedeni immun kaynaklıdır, çünkü topikal ve/ya da kortikosterodlerle iyileşirler. Anterior üveitisin tanısı Anterior üveitisin tanısı medikal anemnez eşliğinde ve fiziksel değişimlerin (örn: kilo kaybı, anoreksiya, kusma) ışığında konur veya hastalık oküler belirtiler olmadan da oluşabilir. Üveitisin tanısı temel olarak bir veya birkaç oküler belirti ile konur. Üveitis tespit edildikten sonra vücut ısısından lenf nodlarına, karaciğer, dalak, göğüs oskültasyonuna kadar tam bir fiziksel muayene yapılmalıdır. Kan sayımı, serum biyokimyası profili, uriner analiz, göğüs radyografisi de kedi&köpek önerilmektedir. Ek olarak testler (genellikle serolojik), hastalığın endemik bölgedeki durumunun klinik değerlendirmesine göre seçilir. Kuvvetli ve kronik üveitiste anterior çemberin (aköz hümörün 0.1 den 0,3 ml’si) parasentezi yardımcı olabilir. Aköz hümörden alınacak damla numunesinde bakteriyel, viral ya da mantar kültüründe kullanılabilir. Eğer hastalık tüm üveal bölgeyi (örn: panüveitis) etkilemişse vitreyusun parasentezi endikedir. Bu teknik metastazik intraoküler neoplazma, kriptokokkus ve blastomikozsin tanısında yardımcı olabilir. IV. ANTERİYAL ÜVEAL ATROFİ VE KİSTLER İris atrofisi: Orta yaşlı ve yaşlı köpeklerde iris stromasının kendiliğinden incelmesi yaygın karşılaşılan bir durumdur. Her ırkta görülebilir fakat Toy ve Minyatur poodlelarda, Minyatur schnauzerlarda ve Chihuahualarda sıklıkla rastlanır. Polikoriya benzeyen çoklu deliklerle tanınır. Dejenerasyon pupilla bölgesini etkilediğinde, pupillar refleksin yavaşlaması ya da azalmasıyla sonlanır ve böyle köpeklerde kalıcı midriyazis ve fotofobi gözlenir. Kronik üveitis ve glakom iriste senil atrofiye benzeyen dejeneratif değişikliklere neden olabilir. Anterior üveal kistler: Yaşlı ve orta yaşlı köpeklerde bulunan kistler, iris epitelyumunun pigmentlenmesinden meydana gelirler. Kronik düşük dereceli üveitler iris kistleriyle bağlantılıdır fakat sıklıkla bilinmeyen kalıntılara neden olmaktadır. Üveal kistler herhangi bir ırkta ortaya çıkabilir fakat Labrador retrieverlar ve Boston terrierler sıklıkla etkilenirler. Köpeklerde iris kistleri sıklıkla siyah, 2-4 mm’lik küresel kitleler, anterior ya da posterior odalara bağlı olmaksızın serbest olarak meydana gelebilir. Kistler unilateral ya da bilateral olarak bulunabilir ve de tek ya da multiple olabilir. Bazen üveal melanositik neoplaziye benzeyen CANINE PRIMER ÜVEAL TÜMÖRLER Melanomlar köpeklerde sıklıkla anterior üveadan köken alan primer üveal tümörlerdir ve benign neoplazmalar yaklaşık % 5 oranında metastaz yaparlar. Sıklıkla 8-10 yaşlı köpeklerde rastlanır ve genellikle irisin yüzeyinden gelişen pigmente lezyonlar ile başlar. Siliyar gövde neoplazmları, köpeklerde primer intraokuler neoplazların ikinci genel sebebidir, adenom ve adenokarsinomlar olarak ortaya çıkar. Alman Kurtları ve Amerikan Spaniel Cockerlar, pupillar açıklıkta pembe bir kitle gibi gelişen iridosiliyar epitelyal tümörlere meyillidir. Glakomanın ortaya çıkmasına neden olabilir ve eğer siliyar epitelden köken almışsa pigmentleşme görülebilir. Üveal adenokarsinomlarin metastaz aralığı düşük olabilir. Primer üveal tümörlerin tedavisi konservatif ya da cerrahi (enükleasyon ya da eksenterasyon ) olarak yapılabilir. Metastazik üveal neoplazmalar Göze uzak ya da bitişik tümörler, üveal kanala ikincil olarak dahil olabilir çünkü kan yoluyla metastazı gelişebilir. Nadiren görülür, fakat köpek ve kedilerde intraokuler lenfosarkomaya sıklıkla rastlanır. PETİNFO 2014/06 38-39 iridokorneal açıda sıkışarak gelişebilir. Fakat kistlerin iris tümörlerinden ayırımının yapılması mümkündür. V. ANTERIOR ÜVEAL TÜMÖRLER Feline primer üveal tümörler Feline diffuz iris melanomasi: Orta yaşlı ve yaşlı kedilerde sıklıkla normal iristen farklı olan pigmentli bölgeler olarak baş gösteren, intraoküler tümörler meydana gelir. Dahası lezyonlar açıkça görülebilir ve bitişiktir. Aydan yıla değişen sürelerde iridokorneal açıda sekonder glakomanın önünü açacak olan melanosit infiltrasyonu ile dolar ve gelişir. Metastaz oranı % 60 gibi yüksek oranda olabilir ve tümörün gelişiminin erken safhasında ya da enükleasyondan 1-3 sene sonra gelişebilir. Genellikle akciğer, karaciğer ve dalağı kapsar. Eğer bir bölgede genişleyen yama gibi pigmentli alanlar ve iridokorneal açıda gonyoskopik muayenede melanosit infiltrasyonlu dokular varsa ve eğer glakoma gelişirse enukleasyon kanıtlanabilir. Feline travmatik sarkom: Kedilerde en sık görülen ikinci primer intraoküler tümörler olduğu halde insidensi düşüktür. 7-15 yaş aralığındaki kediler etkilenir ve travmadan neoplastik gelişimine kadar 5 sene kadar bir süre geçmesi gerekir. Orbitanin eksentrasyou ile erken enükleasyonu önerilir. ARAŞTIRMA Onların da meslekleri zor… Bilim insanları, psikolojik hastaların katıldığı terapilere yardımcı olmak için görev alan ve “Sosyal buz kırıcılar” olarak nitelendirilen terapi köpeklerinin stresli bir iş yapıp yapmadıklarını araştırdı. Terapi köpeklerinden, işleri gereği insan ve diğer hayvanlara karşı yüksek tolerans göstermeleri bekleniyor. PETİNFO 2014/06 40-41 Hayvanların insanlar üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunmaktadır. Bu gerçek, bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve spesifik tedavi amacıyla giderek daha sık kullanılmaktadır. Vetmeduni Viyana’dan bilim adamları terapi köpeklerinin, bir terapi ortamında nasıl hissedeceğini ve hayvanlar için büyük ölçüde stressiz bir durumun nasıl oluşturabileceğini incelediler. Yapılan çalışma, grup terapisi sırasında köpeklerin boş zamanlarında olduklarından daha fazla strese maruz kalmadıklarını göstermektedir. Bu amaç için önkoşullar, gönüllü katılım ve köpeklerin kendi kendine özgür karar vermesini kapsamaktadır. Çalışmanın sonuçları Veteriner Davranış Dergisi’nde yayımlandı. Hayvan destekli terapiler insanların hem fiziksel ve hem de zihinsel hastalıklarının tedavisinde giderek daha sık kullanılıyor. Çalışmanın başyazarı ve öncüsü Lisa Maria Glenk; hayvanların stresli insanlar ARAŞTIRMA ÖZGÜRLÜK RAHATLATIR Glenk sonuçların önemli bir veri sağladığını belirterek, köpeklerin bu tür terapi çalışmaları sırasında strese maruz kalmadıklarını ifade etti. Bir önceki çalışmada ise tasmasız çalışan terapi köpeklerinin düşük kortizol düzeylerine işaret etmişti. Bu sonuca göre, psikiyatrik hastalarla, hayvan destekli terapi çalışmalarında bir araya gelen serbest köpekler, tasmalı olanlara göre daha az stres altında bulunuyor. Bu, köpeklerin serbestçe hareket edip edemediğine, başka bir değişle tasmasız ve odayı istedikleri zaman terk etmeye izinleri olup olmadıklarına bağlı. Glenk, köpeklerin aynı zamanda oda içerisinde de istedikleri gibi dolaştıklarını belirtiyor. için “Sosyal buz kırıcılar” olarak öne çıkarıldığını ve böylece ilk etapta terapiye kayıt için insanları motive ettiklerini belirtiyor. Hayvan destekli terapi üzerine yapılan bilimsel araştırmalar mevcut ama bu tip tedavilerin insanlar üzerindeki etkileri üzerine yapılan çalışmalar büyük ölçüde sınırlı. Lisa Maria Glenk, Messerli Araştırma Enstitüsü Karşılaştırmalı Tıp Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor ve köpeklerle birlikte yapılan hayvan destekli terapilerde görev alan köpeklerin değerlendirilmesi için yapılan araştırmanın öncülüğünü yapıyor. Glenk, çalışmasında Viyana Üniversitesi’nden, Karl Landsteiner Enstitüsü Nörokimya, Nörofarmakoloji, Nörorehabilitasyon bölümlerinden ve Mauer-Amstetten Ağrı Tedavisi Merkezi’nden çalışma arkadaşlarıyla birlikte dört ayaklı yardımcı terapistlerin yaşam kalitesini araştırdı. Glenk, terapideki hayvanların profesyonel kullanımı için standartların yaygın olarak uygulanamadığını ve bu standartları kurmak istediklerini belirtti. Hayvanlar çalışma sırasında strese maruz kaldıklarında, psikolojik ve fiziksel sağlıkları üzerinde olumsuz sonuçlar meydana gelebiliyor. Doğa bilimci Glenk, hayvanların güvende olduklarında insanların sağlıklarına daha faydalı olacağını belirtiyor. Grup terapisinde stres olmuyor Eğitimli terapi köpekleri iş günlerinde çalışmadıkları günlerden daha fazla strese maruz kalmıyor. Bunu belirlemek amacıyla Glenk beş eğitimli ve deneyimli terapi köpeği üzerinde bir araştırma yaptı. Köpekler, grup terapisi sırasında uyuşturucu bağımlısı kişiler ve iki terapist ile düzenli olarak bir arada yer aldılar. Glenk, terapi sürecinde hayvanların stresli olup olmadığını belirlemek için tükürük örneklerini kullanıldı. Hem grup terapisi sırasında hem de terapi sonrasında ve dinlenme zamanlarında çeşitli PETİNFO 2014/06 42-43 aralıklarla köpeklerden alınan tükürük örneklerinde, köpeklerdeki stres seviyelerinin bir göstergesi olan kortizol tespit edildi. Bilim adamları ayrıca video çekerek köpeklerin davranışlarını belgelediler. Stresli köpeklerdeki belirtiler Terapi köpekleri belirsiz ya da bunalmış hissettiklerinde, tüy kaybı, pullanma, tasmasını ısırma, vücudunu sallama, esneme, dudaklarını yalama, nefes nefese kalma veya diare gibi belirtiler geliştirebilirler. Çözümü daha zor anormaliteler yemeyi reddetme, göz temasından kaçınma ya da dikkat ve konsantrasyonda azalma olarak karşımıza çıkmaktadır. Köpek sahipleri tedavi sırasındaki ciddi akut stres sinyallerini almalı ve köpeklerinde strese neden olan durumu ortadan kaldırmalıdır. Glenk, “Terapi köpekleri için düzenli gözlem gerekiyor. Psikososyal mesleklerdeki insanlar, zor deneyimler meydana geldiği durumlarda, bir zihinsel hijyen önlemi olarak gözetimi alışkanlık haline getirmeliler.” diyor. Hayvanların denetimi ile davranış uzmanı veteriner hekimlerin terapi köpeklerindeki anormallikleri tek tek tespit etmeleri mümkün olacaktır. söyleşi Vetrium 10 başarılı yılı geride bıraktı Ankara Vetrium Veteriner Kliniği adını, başarı ile bugünlere taşıyan deneyimli Veteriner Hekim Serkan Güngör’e kliniğinin 10. yılında hayatında neler değiştiğini sorduk. İlkeli ve hayvansever yaklaşımı ile Ankaralı evcil sahiplerinin gönüllerinde taht kuran Veteriner Hekim Serkan Güngör ve kliniği Vetrium’u konuk ettik Petinfo Haziran sayımıza. İlkeli duruşu, hayvansever yaklaşımı, profesyonel bakışı ve kendini geliştiren yapısıyla sektörde 10. yılını başarıyla kutlayan Vetrium’a biz de nice seneler diyor, başarılarının devamını diliyor ve şimdi sözü Veteriner Hekim Serkan Güngör’e bırakıyoruz. Mezuniyetinizden itibaren sizi ve ekip arkadaşlarınızı tanıyabilir miyiz? 2000 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum. Öğrencilik yıllarımdan itibaren klinisyen olmak adına çeşitli kliniklerde çalışıp tecrübe sağladıktan sonra 2005 yılında Vetrium’u sevimli dostlarımızın hizmetine sundum. 2010 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık ihtisasımı tamamladım. 2011 yılından itibaren Ankara Veteriner Hekimleri Odası’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev almaktayım. Yıllar içerisinde bina, ekipman ve personel olarak büyüdük. Şu anda 2 Veteriner Hekim, 1 Veteriner Tekniker, 1 stajyer öğrenci, 1 de yardımcı personel olmak üzere 5 kişilik kadromuzla hizmet vermeye devam ediyoruz. Yenilenen yüzüyle kliniğinizin olanaklarından bahseder misiniz? Bünyenizde ne gibi değişimlere imza attınız? Kliniğimize gelen petler için, teşhis ve tedavi amacıyla; dijital röntgen, ultrason, hemogram ve biyokimya cihazı, EKG, hasta başı monitörü, yoğun bakım ünitesi, video PETİNFO 2014/06 46-47 otoskop, kavitron cihazı gibi birçok alet ve ekipmana sahibiz. Alet ve ekipman kullanmak günümüz şartlarında, en doğru teşhise giden yolda biz hekimlere yardımcı olmaktadır. Bu nedenle alet ve ekipmanlarımızı geliştirerek ve eksiklerimizi de en yakın zamanda tamamlayarak hastalarımıza daha iyi hizmet vermeye çalışacağız. Ayrıca tomografi ve MR gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerini beşeri kurumlardan destek alarak gerçekleştirmekteyiz. Yaptığımız işin en önemli taraflarından biri de, hastalarımızın takibini düzenli olarak gerçekleştirmektir. Bunun için E-VET hasta takip programından faydalanıyoruz. Hastalarımızın hepsine Vetrium VİP Kart çıkartarak takiplerini yapıyor ve kliniğimizin avantajlarından yararlanmalarını sağlıyoruz. Bu sayede kurumsallaşmaya giden yolda bir adım daha atmış olduğumuza inanıyoruz. Meslek hayatınızda geçen bu 10 yılda sektörde neler değişti? Kliniğimizin 10. yılında bizi bu günlere getiren hasta sahiplerimiz, meslektaşlarımız ve çeşitli firma sahiplerinin katılımıyla düzenlediğimiz kokteylle pastamızı kestik ve başarımızı hep birlikte kutladık. Bizi bu günlere getiren herkese çok teşekkür ederiz. Vetrium’u açtığımız günden beri, öncelikle güler yüzlü ve ilkeli bir şekilde çalıştık. Hiçbir zaman kaliteden ödün vermedik ve daima hayvan haklarına saygılı olmayı amaç edindik. Bilimin ışığında kendimizi geliştirmeye ve kurumsallaşmaya çalıştık. Bugün sektörel bazda klinisyen hekimliğin geldiği noktaya bakacak olursak çok yol kat ettiğini hepimiz görürüz. 10 yıl önce klinikler, stetoskop ve termometreyle açılabiliyordu. Sadece bir röntgene sahip bir klinik bile birçok kliniğe fark atıyordu. Günümüzde ise klinik kurabilmek için birçok alet ve ekipmana gereksinim duymaktayız. Ayrıca bu aletleri de hakkını vererek kullanmak zorundayız. Bence günümüzde teknolojik ekipmanlardan yararlanmayan kliniklerin tercih edilmesi pek olası değil. Bunun yanında hasta sahipleri de 10 yıl öncesine göre çok bilinçlendi. Çünkü internet kullanımı bu sürede çok hızlı bir şekilde arttı. Artık hasta sahipleri veteriner hekimlere, önce konuyu internette etraflıca araştırmadan gitmiyor. Bu da hekimlerin daha donanımlı ve bilgili olmasını gerektiriyor. Bence kendimizi geliştirmeyip, kongre ve seminerlere katılmayıp, mezun olduğumuz gibi kalırsak, kliniğimizin ayakta kalma şansı pek mümkün değildir. Mesleğimizdeki değişimlerden birisi de maalesef çok sayıda veteriner fakültesi açılıp, çok sayıda meslektaşımızın mezun olarak hayata atılmasıdır. Bu konuda da kaliteli ve donanımlı veteriner hekimler mezun etmiyorsanız sayının çokluğu ancak mesleğe olan saygının yitirilmesine neden olur. Düzenlenen her mesleki eğitim çalışmasının değişmez katılımcılarından birisiniz. Neler katıyor bu eğitimler size? Beşeri tıpta nasıl hızlı bir gelişme söz konusuysa, veteriner tıbbında da aynı gelişme ve değişim söz konusudur. Bu yüzden mezun olduğumuz fakülte de öğrendiklerimiz zaman içerisinde bu gelişimin çok gerisinde kalabiliyor. Ya da alternatif teknikler ve tedavi prosedürleri çıkabiliyor. Yurtiçi veya yurtdışındaki eğitim ve seminerlere katılmayıp kendimizi geliştirmezsek maalesef çağın gerisinde kalırız. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak 10 yıl önce veteriner tıbbında görüntüleme olarak röntgen ve ultrason kullanılırken; şimdi dopler ultrason, tomografi ve MR gibi ileri görüntüleme teknikleri kullanılmaktadır. Yani geldiğimiz noktada artık sadece radyografi yorumlamak yeterli olmamakla birlikte; MR okumaya ve anlamaya çalışmak da gerekmektedir. söyleşi Bu da biz hekimlerin hiç durmadan kendimizi geliştirmemiz ve her zaman bilgimizin üzerine daha fazla bilgi eklemek zorunda olduğumuz sonucunu ortaya çıkarıyor. Mesleki yaşamınızda üzerine daha fazla eğildiğiniz bir alan var mı? Veteriner hekimlik mesleği pet alanında çok geniş bir bilgi birikimini gerektiriyor. Örnek verecek olursak, bazen kliniğimize gelen hastanın dişine bakarak diş hekimi, derisini tedavi ederek dermatolog, kan sonuçlarını değerlendirerek biyokimya uzmanı; röntgen ve ultrason cihazlarını kullanarak radyolog, ilaç uygulayarak bir eczacı oluyoruz. Beşeri hekimlikte başlı başına bir branş olan bu konular bizim mesleğimiz için, hepsinden ve daha fazlasından anlamamız gereken bir yükümlülük getirmektedir. Bu nedenle biz kliniğimizde her şeyi bir kişinin anlamasından ziyade, bu branşları kendi aramızda paylaşarak herkesin ilgi alanlarını belirledik ve bu şekilde kliniğin yükünü herkesin omuzlamasını sağladık. Sokak hayvanları açısından ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Sokak hayvanları konusunda da elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. El emeği karşılığında kısırlaştırıp, kuduz aşılarını yaparak küpeleyip doğaya bırakıyoruz. Bizce her veteriner hekim sokak hayvanlarına duyarlı olmalı ve onları tedavi ettiren insanlara elinden gelen maddi ve manevi yardımları esirgememelidir. Çünkü onların bizden başka yardım alabileceği hiç kimseleri yok ve her gün aç, susuz sokaklarda kalarak yaşamlarına devam etmeye çalışıyorlar. Hayat zaten sokak hayvanları için oldukça zor ve acımasızken biz veteriner hekimlerin buna duyarsız kalması bence mesleki etik açısından uygun değildir. Diplomalarımızı alırken sadece sahipli hayvanların değil tüm hayvanların yaşamını kurtarmak için yemin ettiğimizi asla unutmamalıyız. Kliniğinizde çözüm ortağı olarak çalıştığınız firmaları neye göre tercih ediyorsunuz? Her türlü gereksinimimizi ayağımıza kadar getiren tüm firma çalışanlarına ve sahiplerine teşekkürü bir borç bilirim. Çünkü onlar bizim ihtiyaçlarımızı anında karşılamasalar bugünlere gelmemiz hiç kolay olmazdı. Biz öncelikle ilkeli ve devamlı hizmeti sağlayan firmalarla çalışıyoruz. Firmanın ürün yelpazesinin geniş olması, personel kalitesi, ürünü hızlı ve sorunsuz bir şekilde ulaştırması ve son olarak fiyat açısından uygun olması bizim için önemli hususlardır. Petinfo aracılığıyla; kokteylimize değerli katkılarını esirgemeyen; kliniğimizi adeta bir çiçek bahçesi haline getiren tüm ecza depoları ve mama firmalarına ne kadar teşekkür etsek azdır. Ankara’daki veteriner hekimlerin genelin aksine iyi bir iletişim içerisinde olduğunu görüyoruz, bunun formülü nedir? Öncelikle sizlerde böyle bir izlenim bıraktıysak ne mutlu bizlere. Diğer meslektaşlarımı bilemeyeceğim ama ben yapım gereği insanlarla diyaloğu sevmem, onlarla her konuda bilgi ve deneyimlerimi PETİNFO 2014/06 48-49 ANLAYACAKLARI ŞEKİLDE KONUŞMALIYIZ Herhalde bizim en büyük özelliğimiz, güler yüzle bütün hasta sahiplerimizi karşılayıp, onların sorunlarını dinledikten sonra, onların anlayacağı bir dilden konuşup petleri hakkında en iyi açıklamayı yapmaktır. Unutmamak gerekir ki, hasta sahiplerimizi tıbbi literatür ve latince kelimelerle boğmanın hiçbir faydası yoktur ve bu karşılıklı diyaloğun da ilerlemesine engel olur. Bu yüzden biz hastalarımızın burun ucundan, kuyruk ucuna kadar muayenesini sahibine anlatarak eksiksiz olarak yapıp, gözümüzden bir şey kaçmasına engel oluyor, onların refahı ve mutluluğu için elimizden geldiği kadar çalışıyoruz. söyleşi konumda bulunmaktadır. Ankara’yı genel olarak değerlendirirsek petlerin yaşam alanları çok az ve yeterli olmamakla birlikte hayvanların rahatça dolaşabilecekleri, sosyalleşebilecekleri alanların uygun yerlere yapılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra sokak hayvanları için belediyelerin belirli noktalara, hayvanların yiyip içebilmeleri için mama ve su kabı koymaları şart. Özellikle sıcak yaz günlerinde temiz su ihtiyaçları artan evciller için su çok hayati. Biz de kliniğimizde her daim dışarıya mama ve su kabı bırakarak çevremizdeki hayvanların beslenmelerini ve temiz su kaynağına ulaşmalarını sağlamaktayız. paylaşmamdan dolayı yıllar içerisinde çok güzel arkadaşlıklar ve dostluklar biriktirdim. Mezun olduğumuz sınıf arkadaşlarımızda, yüksek lisans yaparken tanıştığımız, birlikte mesai yaptığımız meslektaşlarımızla ve Ankara Veteriner Hekimler Odası’nda geçen dönem Genel Sekreterlik ve bu dönem de Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerimden dolayı birçok meslek arkadaşım ve büyüğümle çalıştım. Her ne kadar mecburiyet sonrasında edindiğimiz arkadaşlıklar da olsa, bu arkadaşlıkların devamında onları boş vakitlerimde ziyaret ederek, hal ve hatırlarını sorarak ve onlarla mesleki konularda bilgi, alet-ekipman ve tecrübelerimizi paylaşarak bugünlere geldik. Bence bu mesleğin ülkemizdeki değeri, olması gerektiği yerde değildir. Bu yüzden her meslektaşıma bu değeri kazanmak için çok iş düşüyor. Birlik ve beraberlik içerisinde olursak ancak mesleki değerimizi arttırabiliriz. Tam tersi olursa içimizden bazıları münferit başarılar sağlarken, bizler toplumda hiçbir zaman kabul görmeyen ve insanların hor gördüğü bir mesleğe sahip olmuş oluruz. Bu yüzden herkes birbirini tanır ve diyalog halinde olursa mesleğimizin sorunlarını tartışmak ve çözüm Vetrium’da her türlü hastalığın teşhis ve tedavisi, görüntülenmesi ve operasyonu yapılmakla birlikte; destek almamız gereken konularda hocalarımızdan ve meslektaşlarımızdan yardım alarak hasta sahiplerimize yardım etmeye çalışıyoruz. önerileri bulmak o kadar kolaylaşır. Her ne kadar kliniklerde işimiz yoğun olsa da eğer birbirimize vakit ayırırsak, karşımızdakine karşılık beklemeden yardım edersek, hem daha iyi bir insan hem de daha iyi bir veteriner hekim olmuş oluruz. Sizce sahipli evcil hayvanları şehir içi yaşama entegre etmek için çevrenizdeki olanaklar yeterli mi, ne gibi değişiklikler yapılmalı? Kliniğimizin bulunduğu yer Ankara’nın birçok yerine göre park ve yeşil alan konusunda oldukça şanslı PETİNFO 2014/06 50-51 Ülkemizde özellikle hayvan sahiplerinin pet sektörünün gelişimini en iyi şekilde gözlemleyebildiği fuar ve benzeri etkinliklerin içerik ve sayısı sizce yeterli mi? Son yıllarda pet sektöründe büyüme hacmi gittikçe artmaktadır. Her ne kadar İstanbul’da zaman zaman fuar ve etkinlikler düzenlense de henüz yeterli düzeyde bir bilinirlik yaratılmamaktadır. Bunun için bütün firma ve meslektaşlara iş düşmektedir. Unutmamalıyız ki mesleğimiz ne kadar popüler ve göz önünde olursa gelişme ve ilerlememiz o kadar kolay olur. Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz? 10. yılımızı kutladığımız bu aşamada bizlerden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Petinfo Ailesi’ne teşekkürü bir borç biliriz. Sizler biz klinisyen veteriner hekimlerin kendi aramızda konuştuğumuz şeylerin daha fazla meslektaşa iletilmesini sağladınız ve bu işe yeni başlayan arkadaşlarımızın nasıl ve hangi şartlarda meslektaşlarından örnek almaları gerektiğini gösterdiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Hepbirlikte olduğumuz sürece bu meslek hak ettiği yere elbet bir gün gelecektir. araştırma Doğru ekibi kurmak ve stres yönetimi Veteriner kliniklerinde takım liderleri olan sorumlu hekimlerin en önemli görevlerinden biri olan ekip kurma ve stres yönetimi konusunda küçük tüyolar paylaşıyoruz. Üyeleri yetkin kişilerden oluşan ve birlikte uyum içerisinde çalışan veteriner kliniği ekibi, herhangi bir uygulama karşısında başarıya ulaşma konusunda kritik bir öneme sahiptir. Doğru ekip üyelerini seçmek için öncelikle bahsedeceğimiz adımları takip edin! 1. Beklentileri tanımlayın! Ekip üyeleri için açıkça tanımlanmamış beklentileri karşılamak mümkün değildir, bu nedenle ekip arkadaşı ararken iyi hazırlanmış detaylı bir iş tanımının yapılması önemlidir. Açıkça tarif edilmiş görev listesi, yeni ekip üyelerinin iş felsefesini anlamasına yardımcı olur. Bu araçlar, kişilerin kendilerinden tam olarak beklentilerin ve diğer klinik çalışanları ile uyum içerisinde çalışıp çalışamayacaklarının anlaşılması için bir dönemeç noktasıdır. 2. Mevcut ekibi değerlendirin Herhangi bir uygulama, büyük olasılıkla bazı kişileri başarılı takım PETİNFO 2014/06 52-53 üyeleri yapacak ve bazılarının ise gelişimine katkıda bulunacaktır. Takımın güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek için gözlem yaparak, kliniğin değerli çalışanlarını ve güçlü yönlerini tespit edin. İşe alım sürecinde zayıf yönleri kapatmak için atılımda bulunmak için son derece iyi bir yol olduğunu göreceksiniz. 3. Doğru işe alım, zaman gerektirir Klinik sahipleri işlerin aksamaması için genellikle bir boşluğu doldurmak konusunda acele eder. Ancak, bu durumda işe hemen alım yapmak tüm ekip için zararlı olacak ve pahalıya patlayacaktır. Mümkünse, mükemmel bir aday belirlemek için kendinize bir zaman belirleyin ve adaylarla mülakat yaparak diğer ekip üyeleri ile nasıl uyum göstereceklerini, belirlediğiniz spesifik sorularla anlamaya çalışın. “Sinirli bir müşteri ile nasıl başa çıkarsınız? Ya da anahtar özelliklerinizi nasıl tanımlarsınız?” gibi benzeri sorular size bu konuda yardımcı olacaktır. 4. Yeni takım üyelerine başarmaları için yardım edin Yeni ekip üyeleri klinikteki her uygulama için bir eğitim programına tabi tutulmalıdır. En azından bilgileri mevcut çalışanların bilgileri ile eş değer olmalıdır. Bir konuda yetenekli olmak tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda bu yeteneği diğer ekip çalışanlarına gösterebilme becerisine de sahip olmak gereklidir. Eğer yeni çalışanınız mevcut ekip ile uyum göstermekte zorlanıyorsa, eğer eğitim yardımcı olamıyorsa ve performansı ile ilgili konuşmalarınız bir sonuç vermiyorsa; gitmesine izin vermek konusunda çekinmeyin. İyi olmayan bir ekip üyesi diğer elemanların gelişimini de engelleyecektir. Aynı zamanda bu kişinin kendi kişiliği ve yeteneklerine uygun başka bir pozisyona geçmesine izin vermek, onun geleceği açısından da yararlı olacaktır. Mükemmel bir klinik ekibi, başarılı bir muayenehane için en gerekli unsurdur. Klinisyenlik stresli bir iş! “Ekibi tamamladık ve artık hastalarımızı sağlığına kavuşturabiliriz.” demeden önce çok önemli bir engel daha olduğunu göz ardı etmeyin. Bir veteriner muayenehanesinde çalışıyorsanız, rolünüz ne olursa olsun, işinizin son derece tatmin edici ama çok da stresli olduğu bir sır değildir. Çok sayıda çalışma bunun nedenlerini; İŞYERİ STRESİNİN GENEL BELİRTİLERİ l Anksiyete, sinirlilik ya da depresyon hali, l Değişken ruh hali, l Duygusal reaksiyonlar (iş hakkında alaycılık, artmış duyarlılık, ağlama veya saldırganlık…), l İlgi ve motivasyon kaybı, l Karışıklık veya kararsızlık, l Uyumada zorluk, l Zayıf hafıza, l Konsantrasyon güçlüğü, l Kas gerginliği veya baş ağrısı, l Telaşlı ya da sinirli davranışlar, l Geç gelme veya erken çıkma, l Sosyal geri çekilme, l Artan işyeri çatışmaları. yüksek beklentiler, uzun çalışma saatleri, rekabet, mali kaygılar, başarılı olmak konusundaki baskılar, müşteri beklentileri, soyutlanma ve zayıf destek ağı olarak sıralamaktadır. Hayvanlara olan sevgi ve yardım arzusu profesyonelliğin bir parçasıdır. Fakat bir tıbbi görevli olarak bu sevgi ve arzu çoğu zaman masraflarını karşılayarak veteriner hekimin diğerlerinin refahına odaklanmasına ve bu da strese neden olur. Nasıl yardım ederiz? Gözlemleme yoluyla stres belirtilerini fark ederseniz takım arkadaşlarınıza yardımcı olabilir ve müdahalede bulunabilirsiniz. Stres altındaki klinik çalışanlarını dinlemek, onlarla endişe ve gözlemlerinizi paylaşmak ve sorunları gidermek için yollar düşünmeye zaman ayırın. Ekip üyeleri ile bir araya gelerek muayenehanede neler olduğunu tartışmak aynı zamanda endişeleri ve zorlukları ifade etmek ve başarılarını kutlamak için de fırsat sağlar. Şeffaflık, iletişim ve açıklık ile stresi hafifleterek meslektaşlarınız ile uzun süreli bir yolda devam edebilirsiniz. İşyeri stresi ciddiye alınmalıdır, onları anlamak için istekli olun ve streslerini yönetip, gözlemleyerek onlara yardımcı olun. Stresli durumlardaki dikkat ve özeniniz sadece ekip arkadaşlarınızın ruhsal durumunu değil, genel anlamda hastalara yaklaşımlarında sahip oldukları tutumu da olumlu yönde etkileyecektir. Her şey sizinle başlar Aslında kliniğin takım lideri olarak size düşen en önemli görevlerden birinin kendi bakım ve mutluluğunuzu sağlamak olduğunu unutmayın! İyi beslenmek, yeterince uyumak ve dinlenmek için kendinize zaman ayırmak bunu sağlamanın en önemli unsurlarıdır. Bir takım lideri yaşamındaki değer dengelerini gösterdiğinde, bu takımın diğer üyeleri için de bir örnek teşkil edecektir. kongre KLİVET, ŞİLE’DE yoğun ilgi gören BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI PETİNFO 2014/05 18-19 Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği (KLİVET) tarafından 18-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği Sempozyumu, hem organizasyon hem de konu başlıkları ile veteriner hekimlerden tam not aldı. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI BİLGİ ALIŞVERİŞİ HER ZAMAN GÜZELDİR Veteriner Hekim Nusret Başaran Petlife Veteriner Kliniği Acil veteriner hekimliği konusunda çok donanımlı değiliz. Bizde hastane kavramı olmadığı için bütün ekipmanların her klinikte yer alması gerektiği gibi yanlış bir kanıya sahibiz. Bilgi alışverişi her zaman güzeldir. Sempozyumu düzenleyen herkese çok teşekkür ediyorum. Prof. Dr. S.Erdem Acar Prof. Dr. Murat Arslan ACİL MÜDAHALE BİR EKİP İŞİ Veteriner Hekim Güven Selbes Friends Veteriner Polikliniği Prof. Dr. Hasan Albasan Prof. Dr. Özlem Güzel Veteriner hekimler özellikle son on yıldaki gelişmelere paralel olarak bilgi birikimleri gibi kliniklerindeki ekipmanları da geliştiriyor. Çoğumuzun kliniğinde acil müdahaleyi sağlayacak cihazlar bulunuyor. Acil müdahale bir ekip işi, iyi bir klinik ekibi yeterli ekipmanlarla başarılı olacaktır. BİLGİLERİMİZİ HER DÖNEM TAZELEMELİYİZ Veteriner Hekim Elif Akay Turan Anipoli Veteriner Kliniği Ekipman ve cihaz konusunda birçok kliniğin donanımlı olduğunu düşünüyorum fakat bunların kullanımı ile ilgili sıkıntılar yaşıyoruz. Yenilikleri takip etmeliyiz. “Ben oldum” demek, düşebileceğimiz en büyük hata olur. Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği tarafından 18-19 Mayıs tarihlerinde Şile Gardens Otel’de düzenlenen “Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu uluslararası katılımlı sempozyum, pet hekimlerinin eksikliğini hissettikleri acil müdahale konularında, uzman konuşmacıların verdiği önemli bilgiler ışığında başarıyla tamamlandı. Yıllarca acil ve kritik vakalar hakkında dünya çapında eğitimler vermiş, interaktif sunumu ve vaka paylaşımları ile kalıcı PETİNFO 2014/06 58-59 bilgiler vermesiyle tanınan, uzun yıllar sürdürdüğü akademik çalışmaların haricinde bir klinisyen olarak da Banfield Hayvan Hastanesi’nde halen görev yapan Dr. Louis H. Tello, kritik vakalarda uygulanacak anestezi programı konusunda Prof. Dr. Özlem Güzel ile acil kalp ve böbrek hastalarında yaklaşım konusunda yıllarca Amerika’da çalışmalarını sürdürmüş olan Prof. Dr. Hasan Albasan iki gün boyunca katılımcı veteriner hekimlere unutulmaz bilimsel bir şölen yaşattı. ACİLDE İYİ EĞİTİM ve donanım GEREKİR Veteriner Hekim Cem Fırat Mezitli Veteriner Kliniği Acil müdahale için öncelikle veteriner hekimin iyi bir eğitim alması ve klinik donanımının yeterli olması gerekir. Acil müdahalede zamanla yarış halindesiniz. Bu bir ekip çalışması. Örnek vermek gerekirse bir hayvana CPR uygulamak için en az üç kişiye ihtiyacınız vardır. Tecrübe ve ekibin eğitimi gerekir. Dr. Louis H. Tello TEK KİŞİYLE MÜDAHALE OLMAZ Veteriner Hekim Murat Duruk Toros Veteriner Kliniği Veteriner fakültelerinde bu konuda verilen eğitim çok eksik. Bu klinik yaşamımıza da yansıyor. Kliniklerimizde sadece yeterli donanıma sahip olmamız yeterli değil. Hem veteriner hekimler hem de diğer klinik çalışanlarının eğitimli olması gerekli. Acil müdahale az sayıda çalışanı olan bir klinikte çok da mümkün değildir. Hekimler konuları uzmanlarından dinledi Sempozyumun açılış konuşması Klivet Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdem Acar tarafından yapıldı. Acar, Klivet ekibi olarak büyük bir özveri ile organize ettikleri sempozyumun amacını ve hislerini şu sözlerle dile getirdi: “Dünyada ve ülkemizde, evcil hayvanların yaklaşık üçte birinin hayatını tehdit eden acil durumlarla karşılaşması, yaşla birlikte acil klinik olguların görülme sıklığının artması, morbidite ve mortalite oranlarının bu olgulardaki yüksekliği, acil konularıyla ilgili bilgi ve becerilerin, deneyimlerin arttırılması zorunluluğunu hissettirmektedir. Bu nedenle sempozyumumuzun bu yılki konusu ‘Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği’ olarak belirlenmiştir. Alanında uzman olan çok değerli konuşmacıların yer aldığı bu sempozyumda, pet hayvanları ile ilgili kliniklerde çalışan ya da acil hekimliğine ilgi duyan meslektaşlarımızın dikkatini çekecek EĞİTİM DÜZEYİMİZ BU KONUDA YETERSİZ Veteriner Hekim Özlem Danacı Nuhun Gemisi Veteriner Kliniği Kliniğimizde çoğu kez hekimlik dışında birçok vasfı da yerine getirmek zorunda kalıyoruz. Çoğu kişi tek başına klinisyenlik yapıyor ve yardımcı personelle idare ediyor. Acil müdahale için konuşmacının anlattığı gibi kalabalık ve eğitimli bir ekiple çalışmak gerekir. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI CİDDİ BİR MALİYET Veteriner Hekim Kürşat İrez Barnie Veteriner Kliniği Acil ve yoğun bakım konusunda böyle bir sempozyumun düzenlenmesi çok güzel. Fakat ülkemizde acile yatırım ciddi maliyet anlamına gelir. Yoğun bakım üniteleri, diğer acil ekipmanları ve ambulans ile hizmet vermeniz gerekir. Seminerde anlatılanlar kapsamında değerlendirirsek eksiklerimiz olduğunu görüyorum. ÖZEL EĞİTİM GEREKLİ Veteriner Hekim Emre Ünal Vetcomplex Veteriner Kliniği Acil yardım, hastanelerde verilmesi gereken bir hizmettir. Hastane kavramını tam olarak oturtamadığımız için acil hekimliğinde zorluklar yaşıyoruz. Deneyimli acil hekimi, acili doğru bilen doktor ve hemşire demektir. Bu sebeple veteriner hekimlikte de acil hekimleri yetiştirilmelidir. Bu alanda bir uzmanlık olmalı ve buna yönelik eğitim programına katılmış meslektaşlarımız bu işi yapmalı. PRATİKTE EKSİĞİZ Veteriner Hekim Dilek Öztürk Erdil Veteriner Kliniği Acil konusunda yeterli deneyime ve cihazlara hepimiz sahip değiliz. Cihazların kullanımını pratiğe dökmek konusunda da yetersiz kalıyoruz. Gerçekten bu konuyla ilgili açıklarımız vardı ve seminer son derece yararlı oldu. Son dönemlerde özellikle kalp problemleri çok ilgimizi çekiyor. STANDIMIZA İLGİ SEVİNDİRİCİYDİ Sektörde öncü ve modern teknolojinin takipçisi MVM Medikal olarak, veteriner hekimlere hayvan sağlığını ön planda tutan, kullanıcı dostu ürünlerimiz ile ekonomik çözümler sunmayı hedefledik. Sempozyum süresince Vetario yoğun bakım kabinleri, veteriner kullanımına uygun Pettrust tansiyon aleti, pulse oksimetre, hasta başı monitörü, veteriner EKG cihazı, serum infüzyon pompaları gibi ekipmanlarla ilgili bilgi verdik. Yanı sıra veteriner spesifik çalışan IDEXX klinik içi laboratuvar cihazlarını sunduk. Sempozyum sunumlarında eğitmenlerin refere etmiş olduğu ürün ve cihazların firmamız bünyesinde bulunması standımıza olan ilgiyi arttırdı. Veteriner hekimlerin bir araya gelerek dünyadaki mesleki gelişmeleri takip etme imkanı buldukları ve birbirleriyle fikir alışverişi yapabildikleri bu gibi organizasyonlara destek vermekten mutluluk duyuyoruz. PETİNFO 2014/06 60-61 konuların aktarılacağı, sorunların tartışılacağı ve deneyimlerin paylaşılacağı bir program oluşturmaya çalıştık.” Prof. Dr. Erdem Acar konuşmasının devamında sempozyuma konuşmacı olarak katılan başta Dr. Tello olmak üzere Prof. Dr. Hasan Albasan ve Prof. Dr. Özlem Güzel’e, Türkiye’nin değişik şehirlerinden gelen veteriner hekimlere ve açmış oldukları stantlarla sempozyuma ayrı bir renk katan firmalara destekleri için teşekkür etti. Acil hekimliğine dair dopdolu iki gün Prof. Dr. S. Erdem Acar başkanlığında yürütülen ve iki gün süren bilimsel etkinliğin ilk gününde, kritik durumdaki hastaların fiziksel muayenesi, çoklu travma hastalarına yaklaşım, kritik durumdaki hastaların sıvı tedavilerindeki ikilemler, acilde sık yapılan hatalar, küçük hayvan hekimliğinde akut abdomen, torakal travmalara medikal yaklaşım Louis H. Tello tarafından ele alınırken, acil vakalarda anestezi konusu İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi HAYATIMIZA YEPYENİ ENSTRÜMANLAR dahil oldu Veteriner Hekim Menekşe GürsoY Ataşehir Veteriner Kliniği Louise Tello’yu ikinci kez dinleme fırsatı buldum ve tam da beklediğim gibiydi. İnsan Tello’yu dinledikçe daha çok öğrenmek ihtiyacı hissediyor. Konu anlatımları çok akıcı ve eğiticiydi. Son bölümdeki vaka sunumları ise olağanüstü özenle hazırlanmıştı. Birçok klinik daha fazla enstrümanla çalışmak, hasta hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve dolayısıyla doğru teşhis ve tedaviye giden yolda başarıyla ilerlemek istiyor. Bu sempozyumda umarım ki hayatımıza tansiyon aleti, kan gazları ve elektrolitler girdi. Emeği geçenlere teşekkürler. ACİL MÜDAHALE EPİDEMİYE GÖRE DEĞİŞMELİDİR Veteriner Hekim Erkan Morgül Anaconda Veteriner Kliniği Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Güzel tarafından veteriner hekimlerle paylaşıldı. İlk gün sunumlarının ardından Nestlé Purina sponsorluğunda organize edilen Gala Yemeği’nde, veteriner hekimler Selçuk Erdem’in karikatürleriyle keyifli dakikalar geçirdi. Ertesi gün Tello veteriner hekimlerle dispneik hastalar ve acil klinik vakalara müdahale, Sistemik İnflamatuar Yanıt Sendromu/Çoklu Organ Yetmezliği Sendromu konularında deneyimlerini paylaşırken; Prof. Dr. Hasan Albasan, CRP ve acil kalp problemlerine ve acil böbrek hastalarına yaklaşım konularında sunumlar gerçekleştirdi. Yanı sıra veteriner hekimler düzenlenen ayrı bir oturum ile Hasvet tarafından sunulan E-vet yazılımı konusunda da bilgilendiler. Toplam 2 gün süren sempozyumda alanında uzman bilim insanları ve firma temsilcileri ile bir araya gelen veteriner hekimler, ülkemizde henüz tam olarak yerine oturmamış olan acil ve yoğun bakım hekimliği konusunda doyumsuz bir bilimsel ve sosyal etkinliğe katılmanın mutluluğunu yaşadılar. Acil müdahale epidemik bir konu. İstanbul’da yapılan acil müdahaleler ile Türkiye’nin farklı bir ilinde kliniğe acil olarak gelen vakalar arasında nedensel farklılıklar bulunuyor. Kliniğinizdeki acil vakalar için gerek duyduğunuz ekipmanları buna göre kurmanız gerekiyor. Tello’da bu semineri anlatırken kendi bölgesindeki epidemiye göre aktarımlarda bulundu. Spesifik bir konunun seçilerek, 2 gün boyunca ona odaklanılması yararlı oldu. Her şeyden önce Türkiye’de bu seminerlerin sık yapılması, firmaların destek vermesi ve insanların yoğun bir katılımla bir araya gelmesi doğru işlerin yapıldığını gösteriyor. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Sektöre yön verebileceğimiz yeni fikirler edindik Anadolu Pet olarak temsil ettiğimiz Royal Canin’in geniş ürün yelpazesiyle katıldığımız Uluslararası Katılımlı Acil ve Yoğum Bakım Hekimliği Sempozyumu’nda veteriner hekimleri standımızda ağırlamakta mutluluk duyduk. Anadolu Pet olarak Royal Canin markamız adına bu sene de Klivet Sempozyumu’ndaydık. Acil hekimliğinin konu olduğu bu faydalı sempozyumda, veteriner hekimler tarafından nekahat dönemi, yoğun bakım dönemi ve iyileşme döneminde tercih edilen Recovery ürünümüzü daha yakından tanıtma fırsatı bulduk. Türkiye’de en geniş veteriner diyet konserve serisine sahip markamızı, standımızda tüm veteriner hekimlerimizin gönül rahatlığıyla önerebileceği tüm serimizi sergileyerek temsil ettik. Yoğun ilgi gördüğümüz sempozyumda iki gün boyunca veteriner hekimlerimize kliniklerinde kullanabilecekleri çeşitli hediyeler, veteriner ürün skalamızı tanıtan çeşitli broşür ve dergiler dağıttık. Tüm veteriner hekimlerimizi standımızda ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Anketlerimiz daha iyisini yapmak için bize yol gösteriyor Bizim için en önemli noktalardan biri sektörün önde gelen hekimlerinin ağırlandığı bu sempozyumda hizmetimiz ve ürünlerimiz ile ilgili onların fikirlerini almak ve kendimizi geliştirebileceğimiz, daha iyiye doğru sektöre yön verebileceğimiz tavsiyeler almaktı. Bu anlamda hazırlamış olduğumuz ankete ilgi gösteren hekimlerimizin katılımları ile dolu dolu ve oldukça keyifli bir sempozyum geçirdik. Firmamız PETİNFO 2014/06 62-63 adına oldukça yoğun geçen bu iki günde bizleri yalnız bırakmayan, bizlerle fikirlerini paylaşan tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Hill’s standımızda hekimlerle görüş ve önerileri paylaştık Gümüş sponsorluğu üstlendiğimiz sempozyumda hem organizasyon hem de bilimsel içerik anlamında veteriner hekimlerden tam not alan Hill’s standımızda paylaşımlarda bulunduk. Mopsan Veteriner Ürünleri olarak distribütörlük faaliyetlerini yürüttüğümüz Hill’s markası ile 18-19 Mayıs tarihleri arasında KLİVET (Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği) tarafından bu sene ikincisi düzenlenen “Kediler ve Köpeklerde Acil Yoğun Bakım Hekimliği” konulu Bahar Sempozyumu’na katılarak, organizasyonda gümüş sponsorluğu üstlendik. “Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu sempozyumda hem organizasyon hem de bilimsel içerik anlamında veteriner hekimlerden tam not alan Hill’s standımızda, veteriner hekimleri elimizden geldiğince en iyi şekilde ağırlayarak, bilgilendirmelerde bulunduk ve veteriner hekimlerle görüş ve önerileri paylaşma fırsatı yakaladık. Mopsan EGM çatısı altında bilgilendirmeye devam edeceğiz 2014 yılı itibariyle yönetimsel anlamda bir yenileşme ve değişim yılı yaşayan Mopsan, sektöre değer katan bilimsel faaliyetlerini yıllık planları doğrultusunda hayata geçirmenin yanında, sektörde gerçekleştirilen organizasyonlara da destek olma yönünde faaliyetlerine devam edecektir. Firmamızın yarattığı Mopsan EGM-Eğitim Gelişim ve Motivasyon markası da Mopsan’ın bu alana verdiği değeri ve gerçekleştirdiği yatırımları ispatlayan en önemli göstergedir. 2014 yılı itibariyle Mopsan EGM markası çatısı altında gerçekleştirilen Metabolic Organizasyonları, Okul Programları, Beslenme Seminerleri ve benzeri pek PETİNFO 2014/06 64-65 çok aktivite, veteriner hekimlerden, veteriner fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerden tam not aldı ve yoğun ilgi gördü. Eğitimin, gelişim ve motivasyonla harmanlanmasının verimliliği arttırdığını düşünen Mopsan, gerek kendi eğitim faaliyetlerine gerekse de sektöre değer katacak diğer faaliyetlere destek olmaya devam edecektir. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Sektördeki öncü ürünümüz Vetmedin ile sempozyumdaydık Sempozyumda, veteriner hekimlerimiz arasında veteriner kardiyoloji konusunda ciddi anlamda bir farkındalık oluştuğunu görmek bizleri son derece memnun etti. Globaldeki vizyonumuza paralel olarak etkili ve güvenilir yeni çözümler sunmayı planlıyoruz. Her şeyden önce meslektaşlarımız ile daha sık ve kaliteli ortamlarda bir araya gelmek bizi oldukça memnun ediyor. Türkiye’de düzenlenen bu tarz bilimsel eğitimlerin ve etkinliklerin kalitesi gün geçtikçe artıyor ve katılımcı profili de giderek zenginleşiyor. Hatta “Cape Town ve Bankok’tan sonra gelecek yıllarda neden WSAVA da Türkiye’de yapılmasın?” sorusunu sorma vakti bizce geliyor. Diğer taraftan standımızda 2 yıl önce pet pazarına giriş yaptığımız ve globalde de öncü ürünümüz olan Vetmedin vardı. İlgi oldukça büyüktü ve veteriner kardiyoloji konusunda artık ciddi anlamda bir farkındalık oluştuğunu görmek bizi memnun etti. Meslektaşlarımız gerek kalp yetmezliği konusunda gerekse Vetmedin ile ilgili daha fazla bilgi ve etkinlik talep ettiler. Ayrıca yaptığımız küçük bir anket çalışması ile kardiyoloji dışında bazı yeni segmentlerde kullanılan ilaçlarla ile ilgili de veteriner hekimlerimizin nabzını tuttuk. Globaldeki vizyonumuza paralel olarak çok yakın bir zamanda farklı segmentlerde meslektaşlarımıza etkili ve güvenilir yeni çözümler sunmayı planlıyoruz. Bu vesile ile Petinfo Dergi’ye de bizleri böyle güzel etkinliklerde yalnız bırakmadığı için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. PETİNFO 2014/06 66-67 KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Veteriner hekimlerin ihtiyaçlarına kulak verdik Novartis Hayvan Sağlığı, Klivet Derneği’nin düzenlediği II. Bahar Sempozyumuna ve ‘Kritik Durumdaki Hastaların Sıvı Tedavisi’ konulu satellite seminerine sponsor olarak katıldı. ‘FIrst Aid- Acil” konulu II. Bahar Sempozyumu Türkiye’de pet sektöründeki bilimsel konulu aktivitelerin ne kadar ileri seviyelere geldiğinin ve geniş katılım bulması ile de hekimlerimizin ortak talep ve desteğinin bir göstergesidir. Bu bilimsel ilerlemeler elbette ki tanı ve tedavilere farklı bakış açıları sunarak yararlı olmakta ve bunun neticesinde ise değerli dostlarımız olan kedi ve köpeklerimizin yaşamlarını uzatmak için önemli fayda sağlamaktadır. ‘Tutku ile hayvanları koruyor, iyileştiriyor ve yaşamlarını uzatıyoruz’ Novartis Hayvan Sağlığı misyonu ile birebir örtüşen bu bilimsel aktivitenin gerçekleşmesi için Novartis Hayvan Sağlığı olarak Klivet II. Bahar sempozyumuna memnuniyetle destek olduk ve hekimlerimizle bir araya gelme fırsatı bulduk. Hekimlerimize ektoparaziter mücadelesinde (köpeklerde pire ve kene mücadelesinde kullanılan) yeni bir molekül olan pyripirol içeren Prac-tic ürününü tanıttık. Prac-tic hem yeni bir molekül içerdiği için hem de özellikle yağmurlu havalarda ya da köpekler deniz veya göllere serinlemek için girdikten sonra ve banyo sonrasında, etkinliği azalmadığı için tercih edilen bir üründür. Hekimlerimizin ilgi gösterdiği standımızda, pratikte çok sık rastladıkları spesifik hastalıklar (üriner sistem hastalıkları, dermatolojik hastalıklar ve kalp-damar hastalıkları gibi) için hekimlerimizin spesifik PETİNFO 2014/06 68-69 veteriner ilacı ihtiyaçlarını ve beklentilerini dinledik. Bu alanlarda hekimlerimize destek olmak için spesifik hastalıklara yönelik ilaçları, ileri dönemlerde pazara sunma çalışmalarımızın devam edeceğini belirtir, böyle bilimsel ve geniş katılımlı sempozyum ve kongrelerin devamlılığını dileriz. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Veteriner hekimlere yepyeni ürünlerimizin tanıtımını yaptık Erk İlaç olarak, Klivet’in başarıyla organize ettiği “Kedi köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” II. Bahar Sempozyumu’nun bir parçası olmaktan ve veteriner hekimlerin yeni ürünlerimize gösterdiği ilgiden dolayı gurur duyduk. KLİVET’in düzenlediği II. Bahar Sempozyumu “Kedi köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” bahar şenliği havasında geçti. Türkiye’nin birçok yerinden katılım gösteren veteriner hekimlerin bu yoğun ilgisi, Erk İlaç olarak bu bilimsel organizasyonun parçası olmaktan dolayı bizleri onurlandırdı. Bunun yanı sıra Klivet’in klinisyen veteriner hekimlerin neye ihtiyacı olduğunun doğru tespitlerini yapıyor olması, Klivet Bahar Sempozyumlarının heyecanla beklenişine sebep olacaktır. İki günlük program esnasında Erk İlaç olarak standımızı ziyaret eden veteriner hekimlerden aldığımız geri dönüşler ile bir süredir pazarda olan ürünlerimiz Vetericyn ve Sentrx’in bilinirliliğinin ve kullanırlılığının yaygınlaşmış olduğunu gördük. Yanı sıra piyasaya sunmaya başladığımız Aminoplex ve Hema-Block-K isimli ürünlerimizi tanıtma fırsatımız oldu. Fiprovet Drop ve Micostop ile ilgili memnuniyetleri dinledik. Bilimsel çalışmalardan haberdar oluyoruz Ocak ayında Klivet ile gerçekleştirmiş olduğumuz corneanın yapısı ve hastalıkları ile ilgili seminerimiz ile ilgili olumlu geribildirimler aldık ve farklı şehirlerden de bu toplantı ile ilgili istekler geldi. Pet sektöründe bilimsel toplantıların artması sektörün büyümekte olduğunun göstergesidir. PETİNFO 2014/06 70-71 Bu toplantılar biz veteriner hekimlerin yeni bilimsel çalışmalardan haberdar olması, mesleki birlik ve beraberliğin sağlanması açısından önemlidir. Bilimsel organizasyonlar her zaman sektörümüzü güçlendirecektir. Erk İlaç olarak Klivet Bahar Sempozyumları’nın bir parçası olmaktan mutluyuz. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Olumlu tepkiler bizi teşvik etti Şile Gardens Hotel’de Klivet’in öncülüğünde 18-19 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen “Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu sempozyuma Molly olarak bronz sponsorlukla katılmanın onurunu ve gururunu yaşadık. Sempozyum, değerli veteriner hekimlerimiz ve katılım sağlayan firmalar olarak bizleri ortak bir vizyonda bir araya getirdi. Sempozyumun mesleki dayanışmayı arttırmak ve veteriner hekimlik mesleğinin çağın gereksinimlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak adına katkı sağladığını düşünüyoruz. Sempozyumda markamıza gösterilen ilgi bizi memnun etti. Veteriner hekimlerimiz ile ürünümüz hakkında karşılıklı fikir alışverişi yapabilme imkanı bulduk. Yerli bir mamanın bu etkinlikte yer alması ve veteriner hekimlerden aldığımız olumlu düşünceler bizleri sevindirdi. Mamada tazelik büyük avantaj Kısaca şirketimizden bahsedecek olursak DFC Yem, Mayıs 2009 tarihli, İzmir doğumlu bir firma. Satış ve pazarlamasını yaptığı, kendi markaları olan kedi ve köpek mamasının yanında Pınar Grup şirketlerinden Çamlı Yem’in Akvaryum Balık Yemi Türkiye distribütörlüğünü yürütmekte. Molly, Eylül 2013 tarihinde DFC Yem çatısı altında hayata geçirdiğimiz yeni bir proje. Kediler yeme konusunda seçiciliği ile fark yaratan canlılardır ve düşük kalitedeki besinlerin ve bozulmaya başlamış olan etin tadını diğer birçok canlıdan daha iyi algılama özelliğine sahiptirler. Bu nedenle kedi mamaları, doğru bir şekilde besin değerlerine uygun üretilmeli ve taze bir şekilde sunulmalıdır. Bu sebeple biz işin en iddialı kısmından başlamayı tercih ettik ve Molly markasını ortaya çıkardık. Mamada tazelik çok büyük bir avantaj. İthal edilen mamalar genelde üretim tarihinden 6-8 ay sonra dostlarımızla buluşuyor. Zamanla bu mamaların PETİNFO 2014/06 72-73 lezzetini kaybettiklerini ve yüksek vitamin kayıplarına uğradıklarını görebilmekteyiz. Molly Kedi Maması, özel formüle edilmiş, yüksek kalitede mükemmel tazelik ve içeriğe sahip hammaddeler kullanılarak üretilmiştir. Dengelenmiş besin içeriği ile dostlarımızın daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için gerekli tüm ihtiyacını karşılar. Molly yalnızca kedi maması ve çeşitleriyle dostlarımızla buluşmaya devam edecek. Biz veteriner hekimlerimizin güvenle tavsiye edebilecekleri bir ürün sunuyoruz. Biliyoruz ki güven sözle kazanılmaz… Molly olarak ürünümüzün markalaşma sürecini hassasiyetle yürütüyoruz ve yürütmeye de devam edeceğiz. Klivetin markamıza sağlamış olduğu destek için sizler aracılığınızla çok teşekkür ederiz. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI “Muayene odası” temalı standımızla fark yarattık Sempozyumda birçok meslektaşımıza sektördeki medikal teknolojileri anlatma ve medikal cihaz alımlarında hangi hususlara dikkat etmeleri gerektiği konularında bilgilendirmelerde bulunduk. Hasvet Medikal ve E-vet yazılım şirketleri olarak Klivet Bahar Sempozyumu’nu heyecan ve keyifle bekleyen bir ekibiz. Bu heyecanı, sempozyumda kurduğumuz Hasvet Medikal ve E-vet Yazılım stantlarında 8 veteriner hekim ve 3 medikal diagnostik cihaz teknik servis personeli ile sergilediğimizi düşünmekteyiz. Başta firma Genel Müdürümüz Veteriner Hekim Hidayet Şimşek olmak üzere şirket bünyemizde toplamda 16 veteriner hekim olarak bilimsel olan her organizasyona katkı sağlamaktan mutluluk duymaktayız. Yıl içerisinde pet ve çiftlik hayvanları hekimlerimizle ortalama olarak veteriner fakültelerinde düzenlenen 60’dan fazla organizasyonda yer almaktayız. Bu kadar eğitimi ön planda tutan firma olmamızın sebebi, kuruluşumuzdan bu tarihe, hekimlerin medikal cihaz yatırımlarından faydalanma oranlarını yükseltmek ve doğru medikal yatırımlarda bulunmalarına katkı sağlamaktır. Bu tür organizasyonlarda birçok meslektaşımıza sektördeki medikal teknolojileri anlatma ve medikal cihaz alımlarında hangi hususlara dikkat etmeleri gerektiği konularında bilgilendirmelerde bulunuyoruz. Bununla amacımız, hatalı yatırımların oluşturduğu bütçe kayıplarını minimalize etmek. önemliydi. Hasvet Medikal & E-vet Yazılım Aileleri olarak, emeklerimizin karşılığı olan hekim memnuniyetini şirketimiz doğrultusunda tartmamızı sağlayan ve bizi meslektaşlarımız ile buluşturan Klivet Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem Acar ve tüm üyelere teşekkür eder, bir sonraki organizasyonda başarı çizgilerinin devamını dilerim. Markamıza duyulan ilgi ve güven bizi çok mutlu etti Teşekkürler… Klivet geçen sene ilkini düzenlediği Bahar Sempozyumu’nu gayet başarılı şekilde tamamladıktan sonra, biz bu seneki organizasyona farklı ve güzel bir renk katıp “muayene odası” temalı standımız ile hekimlerin beğenisini kazanan ve profesyonelliğimizi sergileyen, temalı bir stant kurmak istedik. Bu konuda olumlu eleştiriler aldık ve bu beğeni bizi oldukça mutlu etti. Ürünlerimize olan ilgi ve bize duyulan güveni, hekimlerin artık bize rahatça ifade etmesi, sektörün medikal profesyonel firması olarak kendimizi iyi bir biçimde tartmamızı sağlamaktadır. Sempozyumda, katılımcılara tanıtımını yaptığımız E-vet Pro Klinik işletmeciliği yazılımı programına gösterilen ilgi, programı yazan Hasvet & E-vet ekibine duyulan güven, klinik işletmeleri tarafından gerçekleşen E-vet Pro siparişleri, bizim bu sempozyum ile yazılım yatırımımızda çok doğru çizgide olduğumuzu göstermesi açısından oldukça PETİNFO 2014/06 74-75 Yaz aylarını karşılayan bu değerli tarihte güzel mekan ve lokasyon seçimi ile hekimleri bir nebze stresten arındırıp, değerli vakitlerini eğitimlere ayırmaya yönlendiren Klivet ekibini tebrik ederiz. Soma Maden Ocağı faciasının içimizdeki burukluğunu yaşadığımız bu günlerde, yapılan saygı duruşu ile madencilerimizin ruhlarını şad ettikleri için de ayrıca büyük bir teşekkürü hak ediyorlar. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Ürün skalamız oldukça ilgi gördü Klivet Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği Sempozyumu’na gösterilen ilgi, Bavet İlaç’ın piyasaya sürdüğü yenilikçi tedavi ürünleri hakkında oldukça yüksek sayıda hekime ulaşmamızı sağladı. Bavet Ailesi olarak 18-19 Mayıs tarihlerinde bizler de Şile’deydik. Klivet Acil Sempozyumu dolayısıyla İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından gelen klinisyen veteriner hekimlerle buluşma imkanı bulduk. Sempozyuma olan yüksek ilgi ve katılım sayesinde Bavet İlaç’ın piyasaya sürdüğü yenilikçi tedavi ürünleri hakkında oldukça yüksek sayıda hekime ulaşarak, ürünler hakkındaki teknik bilgileri aktarmaya çalıştık. Gördüğümüz ilgi bizleri de çok memnun etti. Başta atopik dermatit olmak üzere birçok otoimmün hastalıkta birinci seçenek tedavi ajanı olan siklosporin etken maddesini içeren “Atopic oral kapsül” en çok ilgi çeken ürünlerimizin başında geliyordu. Türkiye’de veteriner ruhsatlı ilk ve tek siklosporin molekülü olması ve ürünün ilgili hastalıklardaki yüksek tedavi başarı oranı dolayısıyla hekimler memnuniyetlerini dile getirdiler. Ayrıca Fransa’dan ithal ettiğimiz yeni ürün grubumuz Easy Pill de çok fazla ilgi gördü. Kedi ve köpekler için ayrı formlara sahip ürünlerden, özellikle kolay tablet yutturulmasını sağlayan Easy Pill Dog ve Easy Pill Cat’in sempozyumdaki tanıtımlarımız sırasında ön plana çıktığını gördük. Antidiyaretik ürünümüz Simectite Dog ve Simectite Cat ise hem ürünü bilmeyen hekimlerin ilgiyle karşıladığı hem de kullananların bize olumlu geribildirim ve teşekkürlerini aktardıkları ürünümüzdü. Kötü dışkı kokusunu ve kaprofajiyi önlemede kullanılan Lawn Saver ise yine çok ilgi çeken yenilikçi tedavi ürünlerimizdendi. Yüksek standartlarda üretim Bu seneki sempozyumda İstanbul dışından da çok yüksek katılım PETİNFO 2014/06 76-77 olması Bavet İlaç olarak bizleri ayrıca memnun etti. Böylece periferde pet kliniği yapan hekimlerle de bire bir görüşme imkânı bulduk. Bavet İlaç’ın piyasaya sürdüğü tüm ürünler dünyada ilaç üretimindeki en yüksek standart olan GMP standartlarına göre üretilmektedir. Bu yüzden de ürünlerimiz hep aynı standartta ve yüksek etkinliğe sahiptir. Ürünlerimizin yüksek etkinlik ve çeşitliliğe sahip olmasının asıl kullanıcılar yani klinisyen hekimler tarafından da sempozyum boyunca teyit edilmesi bizleri ayrıca mutlu etti. Sempozyum boyunca ilgilerini bizden esirgemeyen veteriner hekimlere ve organizasyonu düzenleyen KLİVET’e buradan teşekkürlerimizi bildiririz. Bavet İlaç bu tip kaliteli ve verimli organizasyonlara katılmaya ve destek vermeye devam edecektir. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Faydalı bilgilerin paylaşılmasını her platfomda destekliyoruz Şile Gardens Otel’de Klivet tarafından düzenlenen “Acil ve Yoğun Bakım Veteriner Hekimliği” konulu II. Bahar Sempozyumu, veteriner hekimlerle birlikte bizlere de başarılı bilimsel ve sosyal ortam sundu. Öncelikle Novakim İlaç A.Ş. olarak, Klivet’in bu yıl ikincisini düzenlediği “Acil ve Yoğun Bakım Veteriner Hekimliği” konulu Bahar Sempozyumu’nda emeği geçen ve tartışmasız yine başarılı bir organizasyon hazırlayan Klivet Yönetim Kurulu’na, mesleğine saygı duyan tüm katılımcı meslektaşlarımıza ve sektörün gelişimine ivme kazandıran firmalara teşekkür ediyoruz. Sempozyum, acil ve yoğun bakım hekimliği gibi spesifik ama bir o kadar da genel bir konu ekseninde, katılımcı meslektaşlarımızın, dünya veteriner hekimliğinde konuyla ilgili teknik ve bilimsel gelişmeleri takip edebilmelerini ve ülkemiz şartlarındaki sorunları birlikte değerlendirebilmelerini sağlayan, sosyal ve bilimsel bir ortam oluşturmuştur. Türk Veteriner Hekimliği’nin standartlarının yükselmesinde, dünya ile entegre olarak, yeni ve etkin her türlü bilginin paylaşılmasını önemsiyoruz ve destekliyoruz. Klivet Bahar Sempozyumu, lansmanını henüz yapmakta olduğumuz, ‘Kedi ve Köpeklerde Kronik Böbrek Yetmezliği’ kontrolünde tedavinin ayrılmaz bir parçası olan IPAKITINE adlı, Türkiye distribütörü olduğumuz Vetoquinol firması ürününü, Türkiye’nin dört bir yanından gelen meslektaşlarımızla hızlı bir şekilde paylaşmamıza ve hekimlerle güzel bir iş birliği ortamı oluşturmamıza yardımcı olmuştur. Novakim İlaç A.Ş. olarak, hastalıklardan PETİNFO 2014/06 78-79 koruma ve hastalıkları tedavi etme noktasında ihtiyaç duyulan spesifik ve başarıları kanıtlanmış ürün grubumuzla, klinisyen veteriner hekimlerin bilgilerini tazelemesine ve yeni trendleri yakalamasına imkan hazırlayan Klivet’in Bahar Sempozyumu’na sponsor olmaktan mutluluk duyduk. KLİVET ŞİLE’DE BAŞARILI BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI Nestlé PURINA ile KLİVET Organizasyonu’nda bilim & keyifli anlar bir arada Nestlé Purina PetCare Firması olarak, KLİVET tarafından Bahar Sempozyumu kapsamında bu yıl 2. si düzenlenen “Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu sempozyumda, yeniden Altın Sponsor ve Gala Yemeği Sponsoru olarak yer almaktan mutluluk duyduk. Nestlé Purina PetCare olarak sektörümüz için önemli olan böyle bir organizasyona destek olmaktan çok büyük mutluluk ve gurur duyduğumuzu belirtmek isteriz. Bu bahar sempozyumu da, yakın zamanda tamamladığımız bahar günlerinin etkisini ve keyfini hissettiğimiz değerli küçük hayvan veteriner hekimlerinin katılımıyla, bizler açısından son derece tatmin edici ve eğlenceli geçti. Meslektaşlarımızın bizlere geri bildirimleri de hep bu yönde oldu. Nestle PURINA’nın Türkiye’de varoluşunun 10. yılı oluşu ve buna bağlı yaptığımız tüm organizasyonlar ve lansmanlarımız ile ilgili çok keyifli sohbetleri geçirdiğimiz sempozyum süresince, özellikle PURINA VETERINARY DIETS HA ürünümüzün büyük formatının (13kg.) skalamıza eklenmesi ve bununla birlikte PURINA VETERINARY DIETS UR ürünümüz içinde “Okyanus Balıklı” çeşidinin portföyde yer almasının, hastalıkların tedavisinde yardımcı olabilecek besinsel çözüm PETİNFO 2014/06 80-81 olanaklarını genişletmek adına çok efektif çözümler sağlayabileceği yönünde veteriner hekimlerimizle hem fikir olduk. Etkili çözümlerle yanlarındayız PURINA VETERINARY DIETS HA ürününü, tüm yaş grubundaki köpeklerde gıda allerjileri ve intoleransının tanısı ve yönetimi için kullandıklarında etkin sonuçlar aldığını paylaşan veteriner hekim arkadaşlarımız, ayrıca PURINA VETERINARY DIETS Feline UR formülasyonunun okyanus balıklı çeşidinin de alt üriner sistem enfeksiyonlarından korunmak ve tedavisine besinsel destek olmak yönünde çözüm sağlayacağı inanışında olduklarını ve okyanus balığı alternatifi ile hastalarına lezzetli bir ürün sunmanın da uzun süreli tedavilerde kesinlikle avantaj sağlayacağına inandıkları görüşünü dile getirdiler. Bu gibi pozitif geri bildirimler de elbette ki biz PURINA ekibini son derece memnun etti. Biz de bu çerçevede her zaman veteriner hekim meslektaşlarımızın yanında olarak, onların klinik hayatlarına yardımcı olmak üzere efektif çözüm fırsatları sunacağımız yönündeki sözümüzü yenilemiş olduk. Selçuk Erdem ile keyifli saatler Hayli yoğun geçen ilk günün ardından, Nestlé PURINA sponsorluğunda düzenlenen Gala Yemeği’nde, Soma’da yaşanan felaket nedeniyle gece akışının çok da eğlenceye yer vermeden sürmesi konusunda herkes kadar bizler de aynı hassasiyeti göstermek konusunda özenli bir duruş sergiledik. Yine de yüzlerden ufak da olsa bir tebessümü alalım, bizden bir hatırası olsun ve küçük heyecanlar yaşayalım gayesi ile organize edilen küçük etkinliğimize Selçuk Erdem’in de eğlenceli yorumu eşlik etti. Program akışı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz küçük oyunumuzda, şanslı ve bir o kadar da hızlı 10 veteriner hekim meslektaşımıza I-Pad Mini hediye ettik, keyifli ve sağlıklı günlerde kullanmalarını temenni ederiz. Takip eden gala yemeği süresince de mütevaziliği ile penguen, kedi, köpek figürlerini çizerek, imzalamaktan hiç yorulmayan Selçuk Erdem sayesinde masalarımızda peçete bırakmadık diyebiliriz. Bu imzalar da umuyoruz ki yine güzel bir anı olarak saklanacaktır. Nestlé PURINA ekibi olarak, bu organizasyonun hep birlikte başarıya ulaşmasında emeği geçen en başta değerli KLİVET ekibi üyelerine teşekkürlerimizi sunarız. Bununla birlikte 10. senemizi kutladığımız bu kıymetli zamanlarda, bulunduğumuz konuma gelmemize destek veren, bizlerle omuz omuza büyüyen, çok kıymetli veteriner hekimlerimize bu meşakkatli yolda bir an olsun bizi yalnız bırakmadıkları için minnetlerimizi sunar, gelecek etkinliklerde bir arada olmaktan ne denli mutluluk duyacağımızı belirtmek isteriz. söyleşi TEK YUMRUK OLMALIYIZ Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi: “Bir kurtarıcı beklemektense, herkes taşın altına elini sokarsa, layık olduğumuz konuma hızlı bir şekilde geleceğimizden hiç şüphem yok.” Veteriner Hekim Edip Kocaman abim sayesinde mesleğimi daha da sevmeye ve öğrenmeye başladım. Daha sonra büyük bir petshopta 1 sene çalıştım ve ardından 2007 yılında BBÇ’yi kurdum. Burak Çiftçi, Veteriner Hekim Ülkü Can, Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi, Veteriner Tekniker Orkun Atalay, Arife Özgür (soldan sağa) Bir topluluğu ayakta tutan geleceğe dair hayalleridir. Veteriner hekimliğin hak ettiği yere gelmesini sağlayacak ve mesleği dimdik ayakta tutacak olan ise beraberlik içerisinde başarılı bir gelecek için çalışmaktır. BBÇ Veteriner Kliniği Sahibi Bertuğ Çiftçi’nin rahatsızlık duyduğu ve üzerinde en çok durduğu konulardan biri de veteriner hekimler arasındaki dayanışmanın yetersizliği. Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi yanı sıra hayvan refahı konusundaki eksikliklerimize ve pet shoplarda yapılan yasa dışı faaliyetlere de değinmeden geçmiyor… Profesyonel klinisyenliğe başlayış ve BBÇ’yi açma sürecinizden bahseder misiniz? Okul yıllarımda kendimi hep hayvanları tedavi eden bir hekim olarak hayal ettim. Mezun olduktan sonra fakültenin verdiği eğitim yetersizliğinden dolayı kendimi iyi bir şekilde bu mesleğe hazırlayıp hayvanlara faydalı olabileceğim nitelikler kazanmak için bir klinik aramaya başladım. Şans benimleydi, kendimi çok iyi hissettiğim ve mesleği öğrenebileceğim bir klinikte çalıştım. Burada adını özellikle anmak istediğim BBÇ Kliniği olarak teknolojiye bakış açınız nasıl? Veteriner hekimler daima teknolojiyi takip eder ve gelişmesine yardımcı olurlar. Kliniğimizde hematoloji cihazları, röntgen ve ultrason gibi teşhise yardımcı olacak teknolojik ekipmanlar barındırmaktayız. İhtiyaçlarımız ölçüsünde yeniliklerin takipçisi olmaya da devam edeceğiz. Yardımcı eleman sıkıntısı söz konusu mu? Ekip oluştururken en çok hangi konuda zorlanıyorsunuz? Klinikte görev almak üzere yardımcı eleman bulmak her zaman zor olmuştur. Ekip oluştururken en çok zorlandığımız nokta yardımcı eleman sıkıntısı. Veteriner fakültelerinde verilen yetersiz uygulama eğitimlerinden dolayı mezun olan veteriner hekim arkadaşlarımız ancak yaklaşık 1 sene süren klinik adaptasyonundan sonra tam olarak kliniklerimiz için verimli olabilmektedir. Klinik ekibinin motivasyonu konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz? Bir hekim olarak sadece hekimliği düşünmek isterdim, lakin bir işyeriniz varsa bu çok zor. Öncelikle kendi psikolojinizi sağlam tutmak zorundasınız. Bunun için daima yanımda olan ailem bana büyük destek vermekte. Biz güzel ve uyumlu bir ekibiz. Çalışma arkadaşlarımla aramızda derin bir muhabbet vardır ve bu muhabbet sayesinde PETİNFO 2014/06 82-83 motivasyonumuzu en üst seviyede tutmaktayız. Tabi ki bizler insanız, zaman zaman ruh halimizin bozulduğu dönemler yaşarız ama karşılıklı anlayış sayesinde bu sorunların da üstesinden geliyoruz. Bütün bu stresli çalışma saatlerinin dışında sizi bu meslekte zorlayan başka ne gibi etmenler var? Bu sorunun tek cevabı var: Veteriner hekimlerin tek yumruk olamaması. Eğer tek yumruk olursak, daha randımanlı çalışarak daha mutlu olacağımızdan eminim. Petshoplarda satılan ilaçlar, sokak hayvanları için yapılan ve onlara hizmet vermek için çalışan belediye ve barınak hekimlerinin, kliniklerin sağlıklarına kavuşturmakla yükümlü olduğu sahipli hayvanlara gözünü dikmesi tabiri caizse belimizi büküyor. Bu işlemlere göz yuman oda yönetimleri ve veteriner hekimler bir gün bu haksız kazancın hesabını mutlaka verecekler. Maalesef ülkemizde bu konuları konuşmaya ve sorunlarımızı haykırmaya korkan veteriner hekimler var. Evcil hayvan hekimliği anlamında ülkemizde ne gibi değişimlere ihtiyaç duyuyorsunuz? Eğitim düzeyi arttıkça dünyaya bakış açısı değişen insanın, hayvana da bakışı değişecektir. Öncelikle veteriner hekimlerin etik anlayışını en üst seviyeye çıkarmalıyız. Arkadaşlarının hakkına müdahale etmenin insanlık dışı olduğunu, helal bir kazanç yolu olmadığını anlatmamız lazım. Üzücü ama veteriner hekimlik mesleğine en çok zarar veren insan grubu yine veteriner hekimlerdir. İlk önce kendimize çeki düzen vermeliyiz, daha çok diyalog kurmalıyız, birbirimize saygı göstermeliyiz, siyasi davranmayıp sadece mesleğimize odaklanmalıyız. Maalesef veteriner hekimliğe de kimi zaman siyasi görüş karışmakta ve veteriner hekimler siyasi görüşlerine göre sınıflandırılmaktadır. Bu düştüğümüz durum çok üzüntü vericidir. Bir kurtarıcı beklemektense, herkes taşın altına elini sokarsa layık olduğumuz konuma çabucak geleceğimizden hiç şüphem yok. İstanbul Veteriner Hekimler Odası’ndan kendi alanınızla ilgili olarak beklentileriniz nelerdir? İVHO’dan beklentimiz çok ama oda çalışmaları her dönemde beklentilerimizin altında kalmıştır. Veteriner hekimleri kucaklayıp onlara olması gereken teması sağlayamamıştır. Veteriner hekimler tek bir ağızdan konuşmasını hala başaramamıştır. Burada sadece oda yönetimi değil tüm veteriner hekimler olarak sorumluluğumuz vardır. Son olarak neler söylemek istersiniz? Petinfo Dergisi olarak sizlere kliniğimizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Her sayınızı ilgiyle takip etmeye devam edeceğim. GEREKLİ YASALAR BİR AN ÖNCE ÇIKMALI Ülkemiz her konuda olduğu gibi hayvan refahı konusunda da sınıfta kalmıştır. Pet shoplardaki hayvan satışlarından, sokak hayvanlarına yapılan insanlık dışı muamelelere kadar her gün birbirinden kötü yeni olaylara üzülerek şahit olmaktayım. Hukukumuz bu konuda da çok eksik. Hayvan haklarına gösterilen saygının bir gün layık olduğu yere gelmesini, tecavüze uğrayan, işkence gören hayvanların korunmasını sağlayan yasaların bir an önce çıkmasını ümit ediyorum. KEDİ&KÖPEK PSİKOJENİK DERMATOZLAR Kedi ve köpeklerde görülen psikojenik dermatozların altında yatan durumu ayırt etmek zordur. Sağaltım, davranış değişikliği ve çevre yönetiminin yanı sıra doğru farmakolojik tedaviyi de gerektirir. Yazı: Doç. Dr. Ebru YALÇIN, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı PETİNFO 2014/06 84-85 Uzun yıllar acı çekmedikleri ve düşünemedikleri varsayılan hayvanların bilimin gelişmesi ile birlikte düşünüp analiz yapabildikleri, hissettikleri ve psikolojik sorunlarının olabileceği anlaşıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda da birçok dermatolojik problemin psikolojik kaynaklı olabileceği ortaya koyuldu. Sinir sistemi, deri ve bağışıklık arasındaki ilişki saptanarak nöro immuno kutanöz sisteminin önemi daha iyi kavrandı. Psikodermatolojik problemlerin patofizyolojisi hala net olarak ortaya konamamıştır. Etiyopatogenezinde 3 temel konu üzerinde durulmaktadır. Akral yalama dermatiti 1. Irk predispozisyonu: Duygusal ya da sinirli ırklarda problem daha fazla görülmektedir. Habeş ve Siyam kedilerinin, doberman pinscher, great dane, İrlanda setterleri ve Alman çoban köpeklerinin predispoze olduğu bilinmektedir. 2. Hastaların yaşam rutinindeki değişiklikler: Stresli, izole ve sıkıcı alanlarda bakılan, insan, hayvan ya da sosyal stimuluslardan uzak tutulan hayvanlar daha büyük risk altındadır. Uzun süre kafeste tutulan, zincire bağlı yaşamak zorunda bırakılan ya da aşırı baskıcı ve kuralcı sahipleri olan hayvanlarda problemin görülme ihtimali artar. Evde yeni doğan bebek, aileye katılan yeni bireyler, yeni bir ev hayvanı ya da komşular problemi tetikleyebileceği gibi ailedeki bireylerden birinin ölümü ya da evden ayrılması da benzer bir duruma yol açabilir. 3. Bireysel durum: Sinirli, korkulu ya da aşırı ürkek, sosyalizasyon periyodunu doğru şekilde tamamlamamış hayvanlarda durum daha da sık görülebilir. Yaygın görülen psikolojik dermatozlar; akral yalama dermatitisi, psikojenik alopesi, kuyruk emme, kuyruk ısırma, böğür emme, ayaklarını Yalama granuloması ve anal bölgeyi yalama olarak sınıflandırılabilir. Hastalıkların davranışsal ve sistemik belirtilerini doğru şekilde tanımlamak gerekir. Tanıyı koyabilmek için davranış anamnez formu, gözlem ve klinik muayeneyi tam olarak yapmak önemlidir. Dermatolojik, nörolojik, muskuloskeletal ve davranış muayeneleri tamamlanmalı, ayırıcı tanıda birçok hastalık gözden geçirilmelidir. Hastaların tanı ve tedavi aşamasındaki diğer bir zor nokta da hasta sahiplerini köpek ya da kedilerinin sorunlarının sadece medikal değil psikolojik de olduğunu kabul ettirmek ve tedaviye ikna etmektir. Uzun ve sabır gerektiren tedavi sürecinde ilaçların düzenli verilmesi kadar çevre şartlarının düzenlenmesi ve stresin azaltılmasının da önemi büyüktür. Yalama dermatitisi Yalama dermatitisi, köpeklerde bir ya da daha fazla bacağın yalanması ile ciddi lezyonlar oluşmasına yol açan bir problemdir. Alt yapısında dermatolojik, davranışsal ve nörolojik farklı etiyolojiler olması ile birlikte önceden yaralanmış bölgenin takıntılı şekilde yalanması ya da ısırılması nedeni ile oluşabilir. Doberman pinscher, İrlanda setterleri, labrador ve golden retriever ırkı köpeklerin ırksal predispozisyonları vardır. Erkeklerde dişilere oranla iki kat fazla görülebilir. Bazı köpeklerde bölgesel nöropati de tabloya eşlik eder. Problemin altta yatan nedeni stimulasyon eksikliği olmakla birlikte köpekte kaygı ve rutinin değişmesi başlıca etkenlerdir. Yalanan bölgedeki anatomik değişiklikler, arthritis, kırık, infeksiyöz ya da yangısal nedenler problemi şiddetlendirebilir. Aşırı yalama ile zarar gören bölgenin tüyleri dökülür, deri bütünlüğünün bozulması ile yangı başlar, ülserasyon görülür ve lezyon kemiğe kadar ilerleyebilir. Etkilenen köpeklerde lezyonların %70’i sol taraftadır. Tanıda hematolojik ve serum biyokimyasal analizler, deri kazıntısı, sitolojik muayene, bakteriyel, fungal kültürler ve biyopsi nedeni ortaya koymak için yapılmalıdır. Etkilenen bacaktaki periostal değişiklikleri gözlemlemek için radyolojik muayene gereklidir. Ayırıcı tanıyı doğru şekilde ortaya koymak için altında yatan nedenleri tanımlamak gerekirse de neden her zaman identifiye edilemeyebilir. Stres, neoplazi (mast hücre tümörleri), parazitik nedenler (demodikosis), mikotik dermatitis, pyoderma, travmalar (kırık, nöral hasarlar, önceki yaralanmalar, yabancı cisimler), fokal alerjik nedenler (atopi, gıda alerjileri) ve akral mutilasyon sendromu ayırt edilmelidir. Tüm tanısal işlemlerden sonra bile tanı net bir şekilde konulamamış olabilir. Psikodermatolojik problemlerde gerçek tedavi, psikolojik ve deri problemlerini birlikte gideren bir kombinasyonla mümkündür. İlk aşamada lezyon temizlenmeli, yangı giderici ve antibiyotikler kullanılmalıdır ancak altta yatan kedi&köpek Tırnakların yapısında bir sorun olmaksızın köpeğin tırnaklarını sürekli kemirmesi de psikojenik problemler arasında değerlendirilir. Böğür emme nedeni çözmeden tam iyileşme sağlanamaz. Lezyona kortikosteroid, DMSO, pentoksifilin ve hidrokodon uygulanabilir, gerekirse pansumana alınmalıdır. Yalamayı engelleyici acı spreyler sıkılabilir ancak bunun durumu geçici olarak baskılayabileceği unutulmamalıdır. Elizabeth kolyesi sadece lezyonlu bölgeyi korumak için geçici olarak takılabilir. Uzun süreli antidepresan kullanımı gerekebilir ve lezyonun tekrar oluşup oluşmadığı sürekli gözlenmelidir. Klomipramin ya da seçici geri emilim inhibitörlerinden fluoksetin kullanılabilir. Alternatif olarak yalamaya olan ilgiyi azaltacak özel ses ya da ultrasonik dalga yayan cihazlar, citronella spreyleri, özel baş tasmaları denenebilir. Oyun ve egzersizin arttırılması, oyuncaklar, mama saklama topları, mamaların farklı bölgelere saklanması gibi çevresel zenginleştirmeler yapılmalıdır. Başka bir kedi ya da köpek alınması ya da köpek bakıcısı tutulması iyileştirmeyi hızlandırabilir. Hayvanın bir tarafındaki bacakla vücudun birleştiği yeri sürekli olarak emmesi ile karakterize, nedeni bilinmeyen bir durumdur. Dobermanlarda daha sık görülmesi kalıtsal olduğunu düşündürmektedir. Deride bir lezyon oluşturmaz ancak köpek sürekli aynı hareketi yaptığı ve bölge ıslak kaldığı için hasta sahipleri durumdan rahatsızdır. Oldukça tipik bir görüntüsü olmasına rağmen deri kazıntısı, dışkı muayenesi ve baskı sitolojisi yapmak olası diğer nedenleri elimine etmek için gereklidir. Obsessif bir davranış olmakla birlikte bir tür ‘sorunla başa çıkma’ şekli olarak kabul edilebilir. Egzersizin arttırılması ve günlük aktivitelerinin doğru planlanması ile durum kontrol edilebilir. Kafese kapatmak ya da kısıtlamak durumu daha da kötüleştirebilir. Kaygı giderici ilaçlar tedaviye yardımcıdır. Lethal akrodermatitis Bull terrier yavrularında 4 haftalık yaşta başlayabilen ve kardeşlerine karşı aşırı agresyonla karakterize bir durumdur. Kısa oyun dilimlerini uzun bir uyku süreci izler ve hasta bazı objelere gözünü dikerek uzun süreler bakar. Gelişimleri yavaş olup ishal, bronkopneumoni ve kronik pyoderma ile seyreder. Ortalama yaşam süreleri 7 ay civarındadır. Kuyruk ısırma Etkilenen köpekler sürekli kuyruklarını takip ederler ve ısırırlar, bu durum bazen ciddi lezyonlara yol PETİNFO 2014/06 86-87 açmazken bazen de maddi kayıplı yaralara neden olabilir. Köpek kendi kuyruğuna hırlar ve saldırır. Melez köpeklerde görülebileceği gibi Bull Terrier ve Alman çoban köpeklerinde sık rastlanır. Heyecan ya da stresli durumlar olayı tetikler. Bazen sahibinin ya da yabancı birinin yaklaşması, köpeğe gözlerini dikip bakma ya da sert tonda isminin söylenmesi bile kuyruğunu ısırmaya başlamasına neden olabilir. Altında yatan neden köpekle yetersiz ilgilenilmesi, yetersiz çevre stimulasyonu, çevrenin kısıtlanması, beslenme eksiklikleri, dikkat çekme, hormonal düzensizlikler, neoplasi ve metabolik hastalıklar olabilir. Diğer problemlerde olduğu gibi öncelikle bölgenin temizliği ve pansumanı, sonrasında da koruyucu önlemler alınmalı, serotonin geri emilim inhibitörleri ya da trisiklik antidepresanlar kullanılmalıdır. Psikojenik alopesi Bu problem, hem kedi hem de köpeklerde görülebilirse de, kedilerde yalanarak temizlenme, zamanlarının önemli bir parçasını Anal bölgeyi yalama Özellikle Poodle ırkı köpeklerde görülen bir problem olup, anal bölge, sürekli yalama nedeni ile nemli ve ıslaktır, hiperpigmentasyon, kalınlaşma ve likenifikasyon görülür. Anorektal hastalıklar ve gıda alerjileri yönünden ayırıcı tanıya gidilmelidir. Tedaviye genel yaklaşım kapsadığından anormallikleri de daha fazla görülür. Aşırı yalamaya bağlı olarak ön bacağın mediali, kaudal abdomen, inguinal bölge, kuyruk, dorsal lumbar bölgelerde alopesi görülür, her zaman simetrik değildir. Yalanan bölgelerin sınırları belirgindir ve diğer hastalıklarla ayrımında ana nokta kedinin uzanarak yalayamadığı bölgelerde lezyon olmamasıdır. Ekstrem olgularda yeni doğum yapmış dişi kediler aşırı yalayarak kendine ya da yavrularına zarar verebilirler. Kuyruk ısırma, kafayı iki yana sallama veya başı aşırı kaşıma da gözlenebilir. Ayırıcı tanıda pire, gıda ve çevresel antijenlere hipersensitivite reaksiyonları, dermatofitozis, demodex, notoedres ve cheyletiella gibi ektoparaziter hastalıklar elimine edilmelidir. Hasta sahipleri kedilerinin genelde aşırı yalandığına çok tanık olmayabilirler ancak yakın zamanda taşınma, boşanma, eve yeni bir insan ya da hayvanın katılması gibi stresli bir durumu takiben gelişmesi, problemi akla getirebilir. Siyam ve Habeş kedilerinde daha fazla görülür. Tedavide topikal kremler etkisizdir. Öncelikle stres faktörleri giderilmeli, kaygı azaltılmalıdır. Klomipramin 0.5 mg/kg dozda, fluoksetin 0.5-1 mg/kg dozda ağızdan günde 1 kez kullanılması tavsiye edilmelidir. Kuyruk emme Özellikle Siyam kedilerinde daha fazla gözlenen bu problemde, kuyruğun distal 2-3 cm’lik kısmında ıslaklık görülür, lezyon oluşmaz ancak hasta sahipleri için oldukça rahatsız edici bir görüntü ve ses oluşturur. AKRAL MUTİLASYON Akral yalama dermatitinin çok daha şiddetli bir formu olarak nitelendirilir ancak süre, şiddet ve lokasyon açısından farklılık gözlenir. Hasta, kuyruğa ve arka bacağa saldırarak çok kısa sürede şiddetli lezyona neden olur. Durum kritik ve acildir, Cauda Equina Sendromu, disk hastalıkları ve neoplasiler yönünden incelenirken köpeğin kendine daha fazla zarar vermesi engellenmeli ve sedasyona alınmalıdır. Hastaların yaşam kalitesi düşünülerek genelde hasta sahipleri tarafından ötenazi istenir. Hastalığın, resesif genlerle taşınan bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Tedavide 3 temel yaklaşım vardır. Psikotropik ilaçlar, davranış tedavisi ve feromon uygulanması… Lezyonun özelliğine göre pansuman gerekebilir ancak bu uygulamanın anksiyeteyi arttırabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Lezyonun iyileşmesi için küratif uygulamalar ve bazen kuyruktaki maddi kayıplı yaralara cerrahi olarak müdahale gerekebilir. Özellikle akral yalama dermatitisinde topikal tedaviler denenebilir. Psikotropik ilaçlardan anksiyolitikler, noradrenalin ve dopamin sistem modulatörleri, trisiklik antidepresanlar ve serotonin geri emilim inhibitörleri morfin antagonistlerinden nalokson ve naltrekson kullanılabilir. Feromon tedavisi hastaları rahatlatarak kaygıyı azaltır. Feliway, DAP ve kazein bileşikleri etkilidir. Alfa-kazozepin ve triptofan içeren kuru mamaların kullanılması tavsiye edilebilir. Stresi azaltan ve içeriğinde 4 farklı bitki özütü içeren Pet Remedy’nin sprey veya prize takılarak etrafa koku yayan formları uygulanabilir. Oyun ve egzersiz arttırılmalı, köpeklerin hasta sahipleri ile stres oluşturmayacak aktiviteler yapması ve zaman geçirmesi istenmelidir. Zihin geliştiren oyuncaklar ve mama topları köpeğin ilgisini farklı yönlere kanalize edecek ve sıkıntıyı azaltacaktır. Tüm bunların yanında köpek ya da kedide strese yol açan ve anksiyete yaratan durumlar identifiye edilip düzenlenmelidir. Aksi takdirde tedavide geçici başarılar sağlansa bile çözümün kalıcı olamayacağı unutulmamalıdır. söyleşi TEPKİMİZİ BİRLİKTE GÖSTERMELİYİZ Fakültede aynı sıralarda veteriner hekim olmak için çalışan Veteriner Hekim Dilek Ercivan Güneş ve Veteriner Hekim Remziye Coşar, uzun yıllardır hem sahipli hem de sokak hayvanlarını sağlıklarına birlikte kavuşturuyor. Veteriner Hekim Remziye Coşar ve Veteriner Hekim Dilek Ercivan Güneş İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde henüz öğrenciyken klinisyen olmaya karar veren Veteriner Hekim Dilek Ercivan Güneş ve Veteriner Hekim Remziye Coşar’ın yolları mezuniyetlerinden bir süre sonra Vet Station’da kesişmiş. Son derece sistematik çalışan, hayvanları delicesine seven ve koruyan bir ikili olarak Bebek ve çevresindeki dostlarımızı sağlıklarına kavuşturan veteriner hekimlerimizi tanıdık bu sayımızda… Mezuniyetinizden itibaren Vet Station Veteriner Kliniği’nin kuruluş sürecinden ve kendinizden bahseder misiniz? D.G: 13 yıl önce İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 1 sene gönüllü olarak Büyükçekmece Hayvan Barınağı’nda görev aldım. O dönemlerde barınak yeni kurulmuş bir baraka halindeydi. Burada sokak hayvanları ile birlikte çalıştım. 1 yıl içinde nüfusu 500’den 2000 PETİNFO 2014/06 90-91 canlıya çıktı daha sonra belediyenin yardımları ile orayı yeniden inşa ettik. Sonrasında Fatih Belediyesi Barınağı’nda ve G&G Akademi’de Dr. Güçlü Gülanber’in yanında çalıştım ve veteriner fakültesinden sınıf arkadaşım Remziye Hanım ile birlikte 2004 yılında Vet Station veteriner kliniğinin kapılarını çok sevdiğimiz dostlarımıza açtık. R.C: Fakülte yıllarında İstanbul Veteriner Polikliniği’nde Dr. Akif Demirel’in yanında staj yaptım. Mezuniyetimin ardından aynı yerde 1.5 yıl çalışmaya devam ettim. Sonrasında Dilek Hanım ile birlikte Vet Station’ı açmaya karar verdik. Sokak hayvanları ile birlikte çalışmanın size ne gibi katkıları oldu? D.G: Gerçekten büyük katkıları oldu. Fakülteden mezun olurken ameliyatı bir kenara bırakın, kan almayı bile tam anlamıyla öğrenemiyorsunuz. Barınaklarda kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması, deri hastalıkları, parazit tedavileri ya da kızgın bir köpeği nasıl zapt edebileceğinizi bile öğreniyorsunuz. Normal bir kliniğe gelenden çok daha fazla vaka ile karşı karşıya kalıyorsunuz ve deneyimleriniz de aynı ölçüde fazla oluyor. Bebek ve çevresi evcil hayvan popülasyonu anlamında yoğun bir yer. Buna karşın sokak hayvanlarının da fazla sayıda oluşu bir ironi yaratmıyor mu? R.C: Bebek’de evcil hayvan popülasyonunun yüksek olduğu doğru. Fakat aslında küçük bir mahalledeyiz. Bina yükseklikleri az olduğu için toplam 450-500 haneden oluşuyor. Tahminlere göre bunun % 15’i evlerinde evcil hayvan besliyor. Şu anda bu semtte 4 adet klinik faaliyet göstermekte. Sokak hayvanlarının sayısının fazla olmasının sebebi; buraya mahalle sakinlerinin duyarlı olduğunu bilen idari yönetimler tarafından sürekli yeni hayvanlar bırakılması ve başka semtlerden buraya yeni dostlarımızın getirilmesi. Burada sokak hayvanlarına yemek ve su veren kişilerin sayısı çok fazla. Bunun yanı sıra alınan hayvanların sokağa bırakılması da söz konusu. Bu onlarda çeşitli travma oluşumlarına sebep oluyor ve tabii ki bunu doğru bulmuyoruz. Elimizden geldiğince sahiplendirmeler yapmaya gayret gösteriyor, aslında bunda da başarılı oluyoruz. Sayemizde bir kedisi olanın, beş kedisi oldu diyebiliriz. Yabancı hayvan sahipleriniz de var. Onların hayvanlara bakış açısında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? D.G: Türkiye’ye üst düzey konumlarda çalışmak için gelenlerin çoğu Bebek, Hisar ya da Emirgan gibi sahil semtlerini tercih ediyorlar. Ötenazi dışında onların hayvanlara bakış açısı ve gösterdikleri ilgi çok daha özenli. Yabancılar önerdiğimiz tedaviyi harfiyen uygularken, genelleme yapmak istememekle birlikte Türk insanı bize en son safhada başvuruyor. Ötenaziye bakış açıları konusunda ise hasta ya da ümitsiz hayvanlar değil bahsetmek istediğimiz. Yabancılar hırçın hayvanlara bile ötenazi yapmamızı isteyebiliyorlar. Türk insanı ise bu konuda daha duygusal ve en son çare olarak bu uygulamaya başvurmamızı tercih ediyorlar. Sizce bir veteriner hekimin hayvan sahibi olması ona hekimlikte ve hayvan sahipleriyle ilişkilerde ne gibi avantajlar sağlar? D.G: Çocukluğumdan beri her zaman hayvanım vardı, Şu anda evimde üç kedi besliyorum ve ayrıca 3 yaşında da bir kızım var. Doğduğu haftadan itibaren klinikte evcil hayvanlarla büyüdü. Bu sayede Vet Station hekimleri Bebek bölgesinde İguana ve bukalemun dışında çok sayıda egzotik hastalarının olmadığını belirtiyor. bağışıklık sistemi kuvvetli ve pozitif bir çocuk olduğunu düşünüyorum. Çok da enteresan bir anımız vardır. Kızım bezini bırakmaya kendi karar verdi ve bana ilk sorduğu soru “Hangi kuma yapacağım?” oldu. Bebekken de tüm eşyaları ağzında taşıyordu. R.C: Benim Afrika gri papağanım var. Onu da bir kliniğe sahibi bırakmıştı. Ayrıca ailemle birlikte çiftliğimizde tavuskuşu, ördek ve tavşan gibi hayvanlar da besliyoruz. Hayvan sahibi olmanın, hayvanların psikolojilerini ve davranışlarını klinik dışında da inceleyebilmek gibi avantajları var. Aynı zamanda bu şekilde hayvan besleyenleri de daha yakından tanıdığımızı ve onlarla daha doğru bir şekilde empati kurabildiğimizi düşünüyoruz. söyleşi ÇOCUK SAHİBİ OLMAK GİBİ… Metropollerde daire içinde yaşayan birey sayısı azaldıkça, insanlar yalnızlaştıkça, evcil hayvan besleyenlerin sayısı da artıyor. Hayvan sahibi olmak tabii ki çok güzel bir duygu. Eve gittiğinizde karşılaştığınız sevgi çok özel. Ancak aynı oranda insana sorumluluklar da yüklüyor. Hayvan sahibi olmayı tıpkı çocuk sahibi olmaya benzetebiliriz. Tabii ki bu sorumluluğa sahip olmak isteyen herkes evinde hayvan beslemeli. Ancak geçici veya anlık bir hevesle çabuk karar vermemeliler. Zaman ayırabileceğine kanaat getiren insanların işi hayvan sahibi olmak. Diğer türlü hayvana illaki evinde bakması gerekmez. Kapısının önüne bir kap yemek / su koyarak ve kısırlaştırmasını yaparak da hayvanlara bakabilir. Klinikte karşılaştığınız vakaları baz aldığımızda ilk 5 hastalık konusunda nasıl bir sıralama yaparsınız? Bunlar arasında beslenme hastalıklarına ilişkin değerlendirmeleriniz nasıl olur? D.G: En çok rhinotracheitis ile karşılaşmaktayız. Başladığımız günden beri özellikle sokak hayvanlarında yaygın olarak mevcut. Bunun da en büyük sebebi kedi severlerin aşılama konusunda yetersiz bilgileri. Ayrıca karaciğer ve böbrek yetmezlikleri da en çok rastlanan hastalıklar arasında. Bununda nedeni ise beslenme bozuklukları. Hasta sahiplerinin hayvanlarına nasıl bir beslenme programı uygulayacaklarını bilememelerinden kaynaklanıyor. Biz de kuru mama verirken hangi mamayı seçerlerse seçsinler çeşitli zaman bareminde değişikliğe gitmelerini öneriyoruz. Ev yemeği doğru bir şekilde ve uygun bir içerikle hazırlandığında hayvanlara verilebilir ancak verirken de bir canlının ihtiyacı olan bütün besin öğelerini doğru oranda karıştırmaya önem vermeliyiz. Kesinlikle tek yönlü beslemeden kaçınmalıyız. Yine sık rastlanan bir hastalık, deri problemleri, bunun da kökeni yanlış beslenme ve genetik yatkınlık. Özelikle köpek sahipleri hayvan ne isterse onu veriyorlar, ancak insanların yediği birçok yiyecek onlarda kalıcı hastalıklara sebep olabiliyor. Yine çok rastlanan durumlardan biri de Feline Stomatit. Vet Station’ın sahip olduğu olanaklardan bahseder misiniz? R.C: Kliniğimiz tam donanımlı olup, her türlü tedavi uygulanabilmektedir. Röntgen, ultrason, kan cihazları, diş ünitesi ve operasyonlar için gerekli teknik ekipmana sahibiz. 13 yıllık teşhis ve tedavi tecrübemiz yeterli olmayıp, gelişen tıp dünyasında yerimizi PETİNFO 2014/06 92-93 kaybetmemek için çeşitli kongre ve seminerlere katılarak kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Veteriner hekimlerin mesleki kalite standardının yükseltilmesi ve sisteme bağlı şekilde uygulama yapması konusunda ne gibi çalışmalar yapılmalı? D.G: Veteriner hekim camiasının birbirini rakip olarak değil aksine dayanışma içinde görmesi gerekiyor. Meslektaşlar olarak birbirimizin tecrübelerinden faydalanabilmeliyiz. Veteriner camiasına zarar veren çeşitli yasal düzenlemelere tepkimizi birlik olarak göstermeliyiz. Ayrıca birlik olmamız gereken başka bir konu da meslektaşlarımızın iş yapabilmesi için tedavi ücretleri konusunda veteriner hekimler odasının belirlediği standartların altına asla düşmemek. KÖPEK Neden bazı köpekler obeziteye daha yatkın? Günümüzde petleri etkileyen besinsel hastalıklar arasında obezite bir numarada yer alıyor. Obezite durumu; artrit, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve ciddi medikal durumlara sebep olarak yaşam süresinde azalma ile bağlantılıdır. ÇEVİRİ: Veteriner Hekim Burcu Tengirşenk PETİNFO 2014/06 94-95 Obezite konusunda pek çok risk faktörü söz konusudur. Irk, köpeklerde en iyi bilinen risk faktörüdür ve resmi ırk tanımları obezite risk faktörünü teşvik edebilir. Yaş ve kısırlaştırma petlerde uzun zamandır bilinen ve obezite artışına neden olan risk faktörleri arasındadır. Aktivite düzeyi yaşa bağlı olarak azalır ve eklemsel değişiklikler ortaya çıkar. Azalan aktivite düzeyi diyetten alınan kalori ihtiyacını da azaltır. Yaşlı hayvanlarda, eğer öğün porsiyonu azalan aktiviteye bağlı olarak düzenlenmezse, hayvanlar kolayca kilo alabilir. Kısırlaştırma da kalori ihtiyacını %10 ila %20 oranında azaltan bir faktördür. Ayrıca hayvan sahiplerinin sosyo-ekonomik durumları da risk oluşturur. Artan bolluk sebebiyle petleri şımartmak çok daha kolay olmaktadır. Hayvan sahibinin yaşam tarzı ve kendi vücut kondisyonu da pet ile alakalı olmamakla birlikte diğer risk faktörleri Köpeklerde Tutumlu Genotipler: Araştırmacılar bu çalışmada, köpek ırklarının öncelikle spesifik amaçlar için seçildiğini belirttiler. Daha soğuk iklimlerde, izolasyon ve besin rezervleri için daha fazla yağ gereklidir, buna “tutumlu gen” de denir. Bu tür köpekler, olumsuz şartlar altında fazla iş gücü harcamazlar. Kalorisi yoğun olan diyetin (kuru mama) yeterli temini ile tutumlu gen için seçim, obezite konusunda risk faktörüne dönüşür. Irk standardı dili, tutumlu gen ile alakalı olan vücut tipini sürekli kılar. Araştırmacılar, ırk standartları ifadelerindeki önerilenler haricindeki değişiklikleri engellemiştir. Bunun yerine, ırk standartları ile obezite için risk faktörlerinin tahmin edilebileceği önerilmiştir. Risk identifiye edilirken, ırk durumu, tedaviyi yok saymanın bahanesi yerine korunmayı teşvik etme olarak kullanılabilir. Yaşlı hayvanlarda, eğer öğün porsiyonu azalan aktiviteye bağlı olarak düzenlenmezse hayvanlar kolayca kilo alabilir. arasında değerlendirilmektedir. Köpeğin ırkı, daha az anlaşılan bir risk faktörüdür. Normal kilonun üzerindeki Golden Retriever, Labrador Retriever ve Newfoundland ırkları için bu durum istisnadan daha çok bir kuraldır. Cocker Spaniel, Pug ve Bichon da aynı eğilime sahip ırklardır. Ama Whippet, Boxer ve Setter ırkları çok daha ideal bir vücut kondisyonu sürdürürler. Peki, ırk neden fark yaratır? Yapılan yeni bir çalışma, ırk standartları ifadelerinin bu konuda yardımcı faktörler olabileceğini düşündürüyor. Spesifik standartlara göre yapılan yetiştirme ve genetik seleksiyon kilo alımı veya obezite riskleri açısından yararlı olabiliyor. Köpek ırklarında kilo alımı araştırmalarının sonuçları Hollandalı veteriner hekim araştırmacılar, ülkede yapılan bir köpek gösterisinden 1379 köpeğin Vücut Kondisyon Skorlarını (BCS) topladılar. Tüm skorlar, kurul onaylı veteriner hekim beslenme uzmanları tarafından 9 puan skalası kullanılarak ayrıldı. BCS, bir hayvanın formundaki görsel ve palpasyon sistemine verilen isimdir. Petler, kafanın arka tarafından, yandan ve üst taraflarından gözlemlenip değerlendirildi. 1-3 puan skoru alan petler çok zayıf ve normal kilonun altında kabul edildi. 4-5 skorları ideal olarak belirlendi. 6 ila 9 arasındaki skorlar ise fazla kilonun bir evresi olarak değerlendirildi. Birçok veteriner hekim 8 ve 9 puan skorunun petlerde obezitenin göstergesi olduğuna katıldı. Basit BCS sistemi, sofistike X–ray teknolojisinden sağlanan vücut yağ ölçümleri ile ilişkiyi kanıtladı. Sistem hem köpekler hem de kediler için çalışmaktadır. Araştırmacılar, daha sonra ırk gösteri standartlarına karşın ortalama BCS skorunu analiz ettiler. Ve analizin sonucunda ortalama BCS skorunun ırkı tanımlamak için kullanılan dil ile bağlantılı olduğunu ortaya çıkardılar. Düşük BCS’li köpekler için kullanılan dil, “elegans”, “çok düzgün kaslı vücut”, “zarif” ve “atletik” tabirlerini içermektedir. Yüksek BCS’li köpekler için ise, “kaslı”, “kemikleri ağır”, “iri yapılı”, “baştanbaşa kare ve kalın vücutlu”, “köpekler tamamen daha ağır”, “kare ve tıknaz”, ve “kuvvetli ve kalın biçimli” gibi tabirleri içerir. Bu ifadeler tamamen farklı görüşleri ortaya çıkarmaktadır. KEDİ&KÖPEK Radyografi kedi&köpeklerde diş hastalıklarının tanısında önemli bir yere sahiptir. Diş Hastalıkları ve Radyografik Tanı Uygulaması Diş hastalıklarının veya anomalilerinin teşhis ve tedavisinde inspeksiyon, ağız radyografisi ile desteklendiğinde vakanın boyutunu ortaya koymada önemlidir. YAZI: VetERİNER HekİM Melike AKBALA, Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ VetERİNER Fakültesi Cerrahi ANABİLİM DALI PETİNFO 2014/06 96-97 Köpek ve kedilerde ağız ve diş hastalıklarının tanısında radyografik bulguları içeren yazımızda, radyografik tanı açısından endodontik hastalıklar başta olmak üzere pulpitis, diş çürükleri, diş kırıkları, diş fistülleri, diş rezorpsiyonu ve bunların dışında kalan diğer diş hastalıklarının radyografik yansımaları üzerinde durulacaktır. Endodontik hastalıklar Endodontik hastalıklar, pulpa dokusu ve pulpayla ilişkili yapılarda meydana gelen enfeksiyon veya yangı nedeniyle ortaya çıkan patolojik bozukluklardır. Pulpa dokusu enfeksiyonunun en yaygın nedeni bakterilerdir. Pulpa dokusunun açığa çıktığı diş kırıklarında veya pulpa dokusuna ulaşmış diş çürüklerinde, bakteri ve toksinleri pulpayı yıkıma uğratır. Pulpadaki yangı sonucu oluşan yangı mediatörleri dişin apikal kanalları ve lateral kanallar vasıtasıyla periodontal ligament içerisine sızar. Yangı mediatörleri damar geçirgenliğini arttırarak bölgede lökosit ve sıvı infiltrasyonunu uyarırlar. Lamina dura bu duruma osteoklastik rezorpsiyon ile yanıt verir. Endodontik orijinli lezyonun karakteristik radyografisi apikal periodontitis sonucu periapikal radyodansitede değişiklikleri içerir. Diğer radyografik belirtileri yangı etkisiyle veya pulpa nekrozu nedeniyle oluşur. ŞEKİL 1 ŞEKİL 2 ŞEKİL 3 Diş kökleri çevresindeki dokular ile ilişkili endodontik hastalığın radyografik muayenesinde gözlenen belirtiler: > Apikal radyolusent periodontal ligament alanının genişliğinde artma, > Radyopak lamina duranın, dişin apeksinde veya lateral kanal bölgesinde kaybı, > Belirsiz sınırlara sahip olan yaygın periapikal radyolusent alanlar akut apse alanlarını gösterir, > Sınırları belirsiz periapikal belirgin radyolusent alanlar kronik lezyonları gösterir, > Yaygın radyopak alan, hafif dereceli bir yangının sonucunda oluşan osteitis sonucu olarak gözlenir. ŞEKİL 4 ŞEKİL 5 ŞEKİL 6 Diş kırıklarının sınıflandırılması Tip 1. Tam olmayan diş kırıklarıdır. Sadece enameli kapsar (Şekil 1). Tip 2. Kırık enamel ve dentini kapsar. Kırık bölgesi pulpa dokusuna çok yakındır fakat pulpa açığa çıkmamıştır (Şekil 2). Tip 2b. Kırık bölgesi gingiva dokusunun altına kadar ilerlemiştir. Enamel ve dentin açığa çıkmıştır, pulpa korunmuştur (Şekil 3). Tip 3. Komplike diş kırığıdır. Pulpa dokusu açığa çıkmıştır (Şekil 4). Tip 3b. Komplike diş tacı ve kökünü içeren kırıklardır. Pulpa dokusu açığa çıkmıştır. Kırık, gingivanın altına doğru ilerlemiştir ve diş kökünü de içerir (Şekil 5, 6). Diş yapısıyla ilişkili endodontik hastalığın radyografik belirtileri: > Kök uçlarında rezorpsiyon, > İnternal kök veya taç rezorpsiyonu, > Eksternal kök rezorpsiyonu, > Pulpa boşluğu ve pulpa kanalında genişleme (pulpa nekrozu). Pulpitis Pulpa dokusunun yangısıdır. Diş kırıkları, diş çürüğüne neden olan etkenlerin pulpayı etkilemesi, periodontal hastalıkta alveolar periosttaki yangının pulpaya yayılmasıyla ve çevre dokulardaki yangıların hematojen yolla pulpayı enfekte etmesi sonucu oluşur. Klinik olarak genellikle diş kırığı veya çürüğü ile birlikte görülür. İlgili dişten kötü kokulu irinli bir akıntı geldiği görülür. Dişte renk değişimleri gözlenir. Geç farkedildiğinde pulpa nekrozu ile sonuçlanabilir. Diş çürükleri Enamelin bütünlüğünün bozulması sonucu karbonhidratları fermente edebilen bakteriler tarafından oluşturulur. Enamel demineralizasyonu ile başlar ve dişte renk değişimi gözlenir. En sık premolar ve molar dişlerde görülür. Klinik olarak, ilk aşamalarında küçük kahverengi veya siyah lekeler şeklinde KEDİ&KÖPEK gözlenir. Enameldeki küçük bir defekt, dentin tabakasında büyük boşluklar şeklinde çürükler oluşmasına neden olur. Dentinin açığa çıkması çürük oluşumunu hızlandırır ve bakterilerin pulpaya ve dişin diğer destek dokularına doğru ilerlemelerini kolaylaştırır. Bunun sonucunda kısa sürede diş köklerinde şekillenen apselerle daha da derinlere yayılarak önemli dental hastalıklara neden olur. Diş kırıkları Sıklıkla travmaya bağlı olarak şekillenir. Sert cisimlerin ısırılması ya da diş çekimleri sırasında şekillenebilir. Enamel hipoplazisi, diş çürükleri, pulpitis ve periodontal hastalığın seyri sırasında oluşabilir. Diş fistülleri Diş fistülleri; hakiki diş fistülleri ve yalancı diş fistülleri olmak üzere sınıflandırılır. Hakiki diş fistülleri; pulpitis, irinli alveolar periostitis gibi dişteki bir hastalıktan köken alırlar. Özellikle kedi ve köpeklerde maksillar kanin ve molar dişlerden köken alarak medial göz açısına yakın bir yerden dışarı açılırlar. Yalancı diş fistülleri ise mandibuladaki açık kırık olgusu ya da enfektif yara komplikasyonu gibi diş ile ilgisi olmayan çeşitli travmatik lezyonlardan ileri gelen diş fistülleridir. Fistül dış deliğinden metal bir sonda yerleştirilmesi veya bu delikten içeriye bir miktar kontrast madde verilmesi sonrasında uygun pozisyonda çekilecek olan radyografi, diş fistülünün ayırıcı tanısı yönünden faydalı olur. Diş rezorpsiyonu Diş rezorpsiyonu, fizyolojik veya patolojik nedenler ile oluşabilir. Fizyolojik diş rezorpsiyonu süt dişlerinin düşmesi sırasında görülür. Patolojik diş rezorpsiyonu ise diş kökü üzerine etkiyen bir basınç, yangı, enfeksiyon, neoplaziler, travma ve ortodontik tedavi sırasında fazla kuvvet uygulanması sonucu görülebilir. Patolojik diş rezorpsiyonu, odontoklastların faaliyeti sonucu oluşur. Rezorpsiyon süreci sementte başlar, ilerledikçe dentin dahil olur. Lezyonlar dentinal tübüller boyunca yayılır, sonunda diş tacındaki dentine ve enamele ulaşır. Enamel rezorbe olduğunda, kırık oluştuğunda veya dişte boşluk olduğunda lezyonlar klinik olarak görülebilir boyuta ulaşmışlardır. Radyografi yokluğunda ilk görülebilir lezyonlar sementoenamel birleşim yerinde boşluklar şeklinde gözlenebilir. Diş kisti Sürmemiş dişin taç kısmını çevreleyen dokudan köken alan kistik oluşumlardır. Kayıp dişin bulunduğu alanda yumuşak bir şişkinlik olarak gözlenir, genellikle fluktan yapıdadır. Radyografide sürmemiş diş tacını kuşatan radyolusent kist yapışır tespit edilir. Boxer ve Bulldoglarda ırk predispozisyonu vardır. Tipik olarak Diş Radyografisinin Endikasyonları > Hareketli olduğu tespit edilen dişler. > Gingivanın altına ilerleyen ve dişi içeren lezyonlar. > Klinik olarak dişin kayıp olduğu durumlarda dişin bulunmadığı alanın değerlendirmesini yapmak. > Dişin canlılığını değerlendirmek. > Periodontal hastalık bulguları gözlenen olgularda kök, pulpa ve alveolar kemiğe ilişkin patolojilerin değerlendirmesini yapmak. > Gingival sulkus derinliğinin normalden fazla olması. > Endodontik ve periodontal hastalıkların ilerleyişinin değerlendirmesini yapmak. > Periodontal hastalıkta tedavinin planlamasını yapmak. > Diş rezorpsiyonlarını değerlendirmek. > Diş çekimi öncesi diş köklerinin anatomik yerleşimini belirlemek ve post-operatif dönemde tüm diş köklerinin uzaklaştırıldığının değerlendirmesini yapmak. > Ortodontik hastalıkların belirlenmesi. > Oral ve fasiyal şişliklerin değerlendirmesini yapmak. > Oral neoplazilerde operasyonun planlanmasına yardımcı olmak. > Kronik burun akıntısı olan olgularda nedeni saptamak. > Mandibular ve maksillar kırıkların değerlendirmesini yapmak. > Uygulanan tedaviyi değerlendirmek. PETİNFO 2014/06 98-99 KEDİ&KÖPEK maksillar 1. premolar dişte ve sıklıkla bilateral olarak gözlenir. Enamel hipoplazisi Organik enamel matriksin tam olmayan veya kusurlu oluşumu olarak tanımlanır. Fokal veya generalize olabilir. Enamel gelişim sürecinde meydana gelen hasar nedeniyle oluşur. Bu nedenle diş oral kaviteye ulaşmadan defekt meydana gelmiştir. Diş tacı oluşumu, süt dişlerinde gebeliğin 42. gününden postpartum 15. güne kadar sürer. Kalıcı dişlerde ise postpartum 2. haftadan 3. aya kadar gerçekleşir. Bu dönemlerde oluşan hasarlar primer ve permanent dişlerde emanel hipoplazisine neden olur. Enamel displazisi olan diş, dişin çıkma zamanında normal görünebilir ama daha sonra renk değiştirir. Birçok şiddetli derecede etkilenmiş dişte hatalı enamel soyulur. Çok şiddetli olgularda, enamel görünüşte noksandır, yeryer rengi soluk alanlar vardır veya diş çıkma zamanında kismi noksan alanlar vardır. Lokal, sistemik veya genetik ŞEKİL 7 ŞEKİL 12 ŞEKİL 8 ŞEKİL 13 faktörler nedeniyle oluşabilir. Lokal faktörler diş tacı gelişirken oluşan travmaları içerir. Örneğin: yüze darbe almak. Süt dişindeki periapikal hastalık, hastalıklı dişe bitişik olan kalıcı dişte enamel hipoplazisine neden olabilir. Genellikle tek bir diş veya birkaç diş etkilenir. Sistemik faktörler; beslenme yetersizlikleri, ateşli hastalıklar, hipokalsemi ve enamel formasyonu sırasında aşırı florid alımı durumlarını içerir. Geçmişte distemper’a bağlı enamel hipoplazileri meydana gelirdi fakat günümüzde yaygın aşılamalar nedeniyle nadir görülmektedir. Genetik tip enamel displazisi insanlarda tanımlanmıştır. Enamel displazisi, lokal travma veya sistemik ateşli hastalık sonucu oluşmuş ise bir zaman dilimi içinde kaybolmaktadır, sadece etkilenen alanlarda hasar oluşum periyodunda aktif formasyon meydana gelir. Bu durum klinik olarak diş tacını saran displastik enamel bandları halinde görülür. Zayıf şekilde korunan ve açıkta bulunan dentin ağrıya neden olur. Diş, yaşın artmasıyla beraber ŞEKİL 9 pulpa tarafından üretilen sekunder dentin ile döşenmesi sonucu daha az hassas hale gelir. Displastik enamel alanları dental plak oluşumuna olanak sağlar. Generalize enamel displazisin olduğu ciddi olgularda, dentinin ağız ile bağlantılı olduğu alanlarda, zayıf koruma ve açık dentinal tübüller yoluyla oluşan pulpa irritasyonuna bağlı kronik pulpa hastalıkları ve periapikal hastalık meydana gelebilir. Dişlerde görülen oluşum ve gelişim anomalileri Polyodontia: Diş sayısındaki fazlalığı ifade etmektedir. Doğmasal anomali ya da süt dişlerini zamanında düşmemesi ve yanından kalıcı dişlerin çıkması şeklinde de görülebilmektedir. Hypodontia: Diş sayısındaki eksikliktir. Bir dişin embriyonik olarak oluşmaması şeklinde görülür. Genetik ya da diş oluşumunun erken safhalarda hasara uğraması sonucu görülebilir. Fazla sayıda kök oluşumu: Genetik bir anomali olarak görülmektedir. Kaynaklar: Kaynaklara yazarın arşivinden ulaşabilirsiniz. e-posta: [email protected] ŞEKİL 10 ŞEKİL 14 ŞEKİL 15 ŞEKİL 11 ŞEKİL 16 Şekil 7. Pulpitise bağlı renk değişimleri Şekil 8. Köpekte sol mandibular 2. molar dişte çürük oluşumunun klinik görünümü periapikal radyolusent alan Şekil 12. Alt göz kapağının yaklaşık 1,5 cm distalinde fistül deliği Şekil 13. Köpekte sağ maksillar 2. ve 3. premolar dişlerde Şekil 9. Şekil 8’deki dişin alınan radyografisinde lezyonun pulpa boşluğuna çok yakın olduğu gözleniyor. Şekil 10. Maksillar 2. insisiv dişte kök kırığı olgusu Şekil 11. Kedide sağ mandibular kanin dişte pulpanın açığa cıktığı periodontal hastalığa bağlı kök rezorpsiyonu Şekil 14. Pulpa nekrozuna bağlı pulpa kanalında genişleme ve periapikal radyolusent alan Şekil 15. Sağ mandibular kanin dişte fokal enamel hipoplazisi kırık olgusu, pulpadaki yangıya bağlı genişlemiş pulpa boşluğu ve Şekil 16. 3. premolar dişte fazla sayıda kök yapısı PETİNFO 2014/06 100
Benzer belgeler
temmuz-2016 - Petinfo Dergi
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
aralik-2015 - Petinfo Dergi
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
Klivet 2015 yılına hızlı başladı 28 Veteriner Hekim
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Ba...
Temmuz-2014 - Petinfo Dergi
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL