Untitled - Tilkinin Dilinden
Transkript
Untitled - Tilkinin Dilinden
EDİTÖRDEN 29 EKİM'DE ÇİFTE BAYRAM SUDO'DA BU AY Geride kalan bir yıl. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyundan daha fazla yol aldığımızı görüyoruz, u/mutluyuz. Bugüne nasıl geldik sorusunun cevabı ise hiç kısa değil, çünkü büyük destekler(iniz) var. Başta, bağlı olduğumuz ve SUDO'nun kurulması ve devam etmesinde etkin rol oynayan Ubuntu Türkiye yönetimi ve toğluluğu, SUDO'da emeği geçmiş tüm arkadaşlarımız ve siz değerli okuyucularımız, hep birlikte bugünlere geldik. Tohumduk, toğrağa düştük. Kabuğumuzdan çıkmak için çürümeyi göze aldık. Filiz verdik, fidan olduk. Tomurcuk olduk ve şimdi açma zamanı... Ubuntu Türkiye Topluluğu ve SUDO okuyucuları olarak bizi birbirimize bağlayan, ne görüşlerimiz ne de görünüşlerimiz... En büyük bağımız, ortak olan amacımız "insanlığa hizmet". Bu amaç doğrultusunda, hep, birlikte olmayı umut ediyoruz. Birinci yılımızın heyecanını yaşarken mutluluğumuzu bir kat daha artıran "doğum günü hediyemiz", "Karmic Koala" (Ubuntu 9.10) 29 Ekim'de bizlerle! Hiç şüphesiz, 29 Ekim'in gelmesini büyük bir merak, istek ve heyecanla bekliyoruz. Ubuntu, Linux Dünyası'ndaki ve işletim sistemleri arasındaki büyümesini sürdüredursun, henüz piyasaya sürülmemiş bir dağıtım olan Google Chrome OS, Ubuntu'nun tahtına göz dikmiş gibi duruyor. Google firması, ürünlerinde sadelik, kullanışlılık, görsellik, performans ve özgürlüğü bir arada bulundurmaya dikkat ederken rakipleriyle kardeşçe yaşamayı prensip edinmiş bir izlenim veriyor. Chrome OS'de de aynı izlenimi verecek mi, bilemiyoruz. Bu sorunun cevabını ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz. Diğer yandan, Chrome OS'nin Linux tabanlı olması, Google'nin bilişim sektöründe lider firmalardan birisi olması dikkate alındığında, donanım üreticilerini zorunlu olarak Linux uyumlu donanım üretmeye, ürettikleri donanımlara Linux sürücüleri hazırlamaya yöneltmesi, Linux Dünyası'na büyük bir katkı sağlayacak gibi. Bu bir öngörü ve temenni olmakla birlikte olabilirliği yüksek olarak gördüğümüz bir durum. Derginiz SUDO'nun ekibi olarak her ay bir yenilikle karşınıza çıkmak bize ayrı bir heyecan veriyor, mutlu ediyor. Bu ay, bilgisayarsız bir ortamda hazırlanan "kara kalem çalışması" ile bütünleştirilmiş bir kapak ile karşınızdayız. Birinci yaşımızın ağacına sarılan Koala, yeni sürümün de habercisi. Sizlere hediyemiz ise, özenle seçtiğimiz bir masaüstü resmi. Hediyenizi, bayinizden ısrarla isteyiniz. Hepinize keyifli okumalar, u/mutlu ve özgür yarınlar diliyorum. Mustafa Alkan.......: Editörden Ayhan Aktaş..........: Ssh, sftp, rlogin, scp kullanımı Murat Cebir............: Özgür Yazılım Ömer Kırmızı.........: Dosbox Ertan Erbek...........: At Gözlüğü Levent Altunöz......: Codeigniter 2 Ayhan Aktaş..........: Mac Os Röportajı Ertan Erbek...........: Dosya Paylaşım Sistemi Murat Cebir...........: Open Shot Video Düzenleyici Ertan Erbek...........: Ubuntu Raid Kurulumu Utku Demir...........: Preload Yusuf Sansarkan...: Güldürü Arda Dülgar...........: Arch Kurulum Rehberi 2 SSH, SFTP, RLOGIN, SCP, KULLANIMI Merhaba değerli Sudo okuyucuları; sizlere ssh, sftp, rlogin ve scp'yi biraz da olsa anlatmaya çalışacağım. İlk önce Ssh nedir onu anlatayım. Ssh uzaktaki bir bilgisayara yada bir sunucuya bağlanmak için kullanılır. SSH açılımı “Secure Shell”dir yani "Güvenli Kabuk" anlamına gelir. Bilgisayarlar arası güvenli bir şekilde bağlantı kurup veri alışverişi yapmak içi kullanır. Ssh, Telnet ve rlogin gibi güvensiz ve şifresiz bir şekilde bağlantının tersine daha güvenlidir ve güçlü bir şifreleme ile güvenli bir şekilde bağlantı kurmaya yarar. K u ru l u m; Kurulum için şu kodu kullanabilirsiniz. "sudo aptget install opensshserver" Peki nasıl kullanılır? Ssh “ 22” portu üzerinden veri alışverişi yapar kullanabilmek için “22” portunuzun açık olması gereklidir. Eğer bir bilgisayar ile bağlantı kuracaksanız bu komutu kullanınız. “ssh l username ip”, eğer bir server ile bağlantı kuracaksanız bu komutu kullanınız “ssh server_ismi l user_name” şifre isteyecektir eğer şifre atanmış ise şifreyi girdikten sonra bağlantınızı kurabilirisiniz. Ssh güvenliği; Brute saldırılarına karşı önlem olarak port numarınızı değiştirmenizi tavsiye ederim. Değiştirmek için “pico w /etc/ssh/sshd_config” komutunu ile açılan ssh ayar dosyasından “#Port 22” bölümünü buluyoruz “#” işaretini kaldırıyoruz ve “22” yerine kullanmak istediğiniz port numarasını yazıyoruz. Dosyamızı kaydediyoruz ve ssh yeniden başlatıyoruz başlatmak için “/etc/rc.d/init.d/sshd restart” bu komutu kullanıyoruz. Kullanıcı şifresi olarak zor şifreler belirlemeniz gerekir aksi taktir de diğer kişiler tarafından brute programları ile şifre tahminleri yaparak şifreleriniz çözülebilir. Ssh'in bazı konsol komutlarını da söylemeden geçmeyelim; “AllowUsers kullanıcı” Açıklama: Ssh için bir kullanıcıya bağlanma izni vermek için kullanılan komut. “DenyUsers kullanıcı” Açıklama: Kullanıcıları bağlantısını izinlerini kapatmak için kullanılan komut. "ls" Açıklama: Bulunduğunuz dizindeki bütün dosyaları gösterir. "ls a" Açıklama: Gizli dosyaları ve dizinleri gösterir. 3 "ls l" Açıklama: Bütün dosyaların tarih ve boyutlarını gösterir. "cp dosya" Açıklama: Dosyayı kopyalar. "mkdir dosya_dı" Açıklama: Yeni bir dizin oluşturur. "rmdir silinecek_dosya" Açıklama: Belirtilen dosyayı silmeye yarar. "cd /dizin_yolu" Açıklama: Belirtilen dosya dizinine geçmeyi sağlar. "pico dosya" Açıklama: Belirtilen dosyayı gedit ile düzenlemeye yarar. Çok geniş bir komut anlatımı yapmaya gerek duymadan sftp anlatımına geçebiliriz. Sftp yani “Secure File Transfer Protocol” anlamına gelir. Güvenli bir şekilde Tcp üzerinden dosya transferi yapmak için kullanılır.Ftp'nin RSA (Açık anahtarlı şifreleme) ile güçlendirilmiş halidir. Biraz daha açarsak konuyu 3. bir kişinin gönderilen verilere ulaşmaması için veriler RSA ile şifrelenir ve güvenli bir şekilde karşı tarafa ulaşır. Server'ınıza bağlı bir kullanıcıya veri transferi yapmak için ilk önce bağlantı kurmamız gerekmektedir. Bağlanmak için şu komutu kullanabilirsiniz. “sftp kullancı@ip_adres” veya “sftp kullanıcı@domain_adı” Komutunu kullandıktan sonra bizden kişinin atamış olduğu şifreyi isteyecektir şifreyi yazdıktan sonra sftp bağlantınızı kurmuş olursunuz. Sftp'de ftp komutlarını kullanır bazı sftp komutları; “cd dizin” Açıklama: Bulunduğunuz dizini " dizin " olarak değiştirir. “lcd dizin” Açıklama: Yerel dizininizi " dizin " olarak değiştirir. “chgrp grp dizin” Açıklama: "dizin" dosyasının gurubunu “grp” olarak değiştirir. “chmod mode dizin” Açıklama: “dizin” dosyasının izinlerin ”ode” olarak değiştirir ( man chmod ) “chown own dizin Açıklama: “dizin” dosyasının sahibini “own” olarak değiştirir. “df [dizin]” Açıklama: “dizin” dosya yada dizinin istatistik bilgilerini gösterir “help” 4 Açıklama: Yardım dosyasını gösterir. “get uzak dizin [yerel dizin]” Açıklama: Dosyaları yerel klasörlerinize indirmek için “lls [dizin]” Açıklama: Dizinin içeriğini listeler “ln olddizin newdizin” Açıklama: Sembolik link atar. “lmkdir dizin” Açıklama: Yerel dizin oluşturur. “lpwd” Açıklama: İçinde bulunduğunuz dizini yazdırır. “ls [dizin]” Açıklama: Uzak dizini listeler. “mkdir dizin” Açıklama: Uzak sunucuda dizin oluşturur. “put yerel dizin [uzak dizin]” Açıklama: Dosyayı sunucuya yükler. “pwd” Açıklama: Çalışma kalsörünüzü gösterir. “exit” Açıklama: sftp kapatır. “quit” Açıklama: sftp kapatır. “rename” Açıklama: Eski dizin yeni dizin klasör adını değiştirir. “rmdir dizin” Açıklama: Klasörü siler. “rm dizin” Açıklama: Dosyayı siler. çıktı ile nasıl kullanıldığını öğrenebilirsiniz. Eğer microsoft windows kullanıyorsanız scp client kurmak gereklidir. usage: scp [1246BCpqrv] [c şifre] [F ssh_config] [i identity_dosya] [l limit] [o ssh_seçenekler] [P port] [S program] [[kullanıcı@]host1:]dosya1 ... [[kullanıcı@]host2:]dosya2 K u l l a n ı mı : Ssh ile uzak bağlantıyı sağladıktan sonra “scp kullanıcı@host:dosya_adı şeklinde kullanılır. Hangi dosyayı kopyalamak istiyorsanız dosya_adı bölümüne onu yazmalısınız. Diğer önemli ek komutlarıda biraz anlatalım: c şifre; Açıklama: Veri kopyalama yapılırken şifre belirlemek için kullanılır. F ssh_config; Açıklama: Kullanıcıya özel yapılandırma dosyasını belirlemek için kullanılır. i identity_dosya; Açıklama: RSA kimlik kanıtlaması için kullanılacak identity dosyası belirtilir. l limit; Açıklama: Dosya transfer için belirtilecek limiti belirlemek için kullanılır. P Port; Açıklama: Uzak bilgisayardaki bağlantı portunu ayar. Genel bir bilgi olsun kullanımı hakkında birazda olsa bilginizin olması için ufak bir anlatım yaptım. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Rlogin (Remote login) yani “Uzak Sistem Girişi” anlamına gelir telnet gibi ağ üzerinden veri alışverişi yapar telnet gibi verileri şifrelemez. Telnet ile aynı şekilde çalışır bağlanma türü telnet tarzı “bilgisayar_adı l kullanıcı_adı” şeklinde kullanılır.Tarama yaptıktan sonra kullanıcı şifresi sorar ve bağlantı gerçekleşir.Eğer /etc/hosts.equiv dosyası için bilgisayar tanımlı ise şifre sormadan bağlantı gerçekleşecektir.Eğer tanımlı değilse şifre isteyecektir. Scp, uzaktan erişimle güvenli dosya kopyalamadır. İki bilgisayar arasında güvenli dosya kopyalama için kullanılır. Aktarım için ssh kullanır ve aynı güvenli bir şekilde şifrelenir. K u l l a n ı mı ; Eğer linux türevi işletim sistemi kullanıyorsanız “scp help” komutu ile aşağıdaki tablodaki Ayhan Aktaş ÖZGÜR YAZILIM HI... ASL? Özgür İrade; herhalde insanoğlunun sahip olduğu en büyük erdemlerden biridir. Hiç kimsenin ya da hiçbir şeyin, size istemediğiniz bir şeyi dayatamaması, kabul ettirememesidir özgür irade. İstemediğiniz şeylere “Hayır” diyebilme özgürlüğüdür. Allah'ın insanlara bahşettiği bu özellik ile belki de onu bile inkar edebilme şansımız vardır. Tabi kullanıp kullanmamak bize kalmış. İnsanların seçimlerinde hür olması ne güzel değil mi? Yok, kazın ayağı öyle değil işte. Bu özelliğimizi kullanmamızı içine sindiremeyen bir şeyler var. Mesela büyük sermaye bu özelliğimizi öyle olur olmaz kullanmamızı istemez. Eskaza, büyük sermayelerin yapmamamızı istediği şeyleri yaparsak pek bir bozulurlar ve bu şansı kullanmanın ne kadar da “aptalca”, “modası geçmiş” veya “çağ dışı” olduğunu belirtmek için dezenformasyon çalışmalarına başlarlar. Hani herkesin jean ya da spor ayakkabı giymesinin şart olması gibi. Hatta karnınız acıktığında illa ki süngerimsi ekmek arasına tıkıştırılmış lastikten bozma köfteleri yemeniz gibi. A! O ne? Siz hala kebap, döner ya da lahmacun mu yiyorsunuz yoksa? Ne kadar da köylüsünüz canım. Çok ayıp. Bu tip yaklaşımlara ister “Amerikan Kültürü” deyin isterseniz “Büyük Sermaye” dayatması, bireye yapılan en büyük haksızlık başka bir alternatifinin olmadığına inandırmaktır. Oysaki ne jean üretilmeden önce çıplak dolaşıyorduk ne de hamburger yokken açlıktan ölüyorduk. Peki tüm bu karmaşanın arasında Linux nereye oturuyor? Gürültüyle kahkahalar atan yığınlar arasında “Açık Kaynak Kod!”, “Özgür Yazılım!” diye kendilerini paralayan insanlar bir avuç meczup mu yoksa bizim bilmediğimiz, farkında olmadığımız bir şeyleri bizlere anlatmaya mı çalışıyorlar? Çoğumuz artık geçimimizi topraktan kazanmıyoruz ya da ağır sanayi fabrikalarında mesai yapmıyoruz. Uygarlığımızı geliştirip “Hizmet Sektörü” denilen durumu oluşturarak günde en az sekiz saatimizi ofislerde harcıyoruz. Titrimiz ne olursa olsun, çalıştığımız bina ne kadar yüksek, kullandığımız ofis ne kadar büyük olursa olsun aslında hepimiz “ofis çalışanı”yız. Ve elbette ofis çalışanlarının işlerini yapabilmesi için vazgeçilmez araç bilgisayardır. Yeni bir iş gününün ilk hareketlerinden biri bilgisayarımızın açma düğmesine basmak oluyor ve uzun saatler boyunca karşımızdaki monitörden başka bir şeye bakmıyoruz. Peki kaçımızın aklında “Bu çalıştırdığım bilgisayarda yüklü olan işletim sistemi yasal mı” sorusu var? İşletim Sistemlerinin yasal olup olmamasının bir gereklilik olduğundan bile haberimiz var mı? Pekala, “Bunu patron düşünsün” diyerek sıyrılabiliriz. Birim müdürünün istediği raporları yetiştirmemiz gerek bugün. Ofis programları kullanacağız demektir bu. Bir saniye, kullanmak üzere olduğunuz word, exel veya power point programlarının ücreti ödenmiş mi? Neyden mi bahsediyorum? Güne sahtekarlıkla başlayıp başlamadığınızdan emin misiniz bunu merak ediyorum. Lafı dolandırmanın anlamı yok. Kullandığınız işletim sistemi çalıntı, ofis programları çalıntı, görüntü işleme programları çalıntı. Parasını ödemediğiniz hizmeti kullanıyorsunuz ve her gün güne sahtekarlıkla başlıyorsunuz. Siz maalesef hırsızsınız! BSA gibi yazılım korsanlığını engellemek için kurulan bir kurumun bu güne kadar bilgisayarında Linux yüklü olduğu için herhangi bir kurum ya da kuruluşa ceza kestiğini duymadım görmedim ama 5 Windows kullandığı için kurumlara kesilen astronomik cezaları hepimiz biliyoruz. Nasıl, Ceza Hukukunda “adam öldürmenin suç olduğunu bilmiyordum ki” diyerek sıyrılamayacağınız gibi yasa dışı yazılım kullanmanın da suç olduğunu bilmiyordum diyerek kurtulamazsınız. Linux bu durumda size bir alternatif olarak çıkıyor. Bu bir avuç meczup size tamamı ile yasal, hiçbir lisans hakkı sorunu olmayan, sorunlarla karşılaştığınızda “servis ücreti” yerine bilgi paylaşımını sunan, bireysel sıyırma yerine toplulukça gelişmeyi öneren kişiler olarak karşınıza çıkıyor. “Kazanmak için her yol mübah” diyen günümüz kültür dayatmasına “Hayır, paylaşmak için her yol mübah” diyerek koca koca sermayeleri ürkütüyor. Hiçbir din mensuplarına kıskanç olmayı, hırsızlık yapmayı, başkalarının emeğini çalmayı emretmez. Bilakis, bilginizi ve üretiminizi paylaşmayı salık verir ki toplumca yükselinebilsin. Fakat kullandığınız bilgisayar sayesinde her gün sahtekarlığın, hırsızlığın dik alasını yapıyorsunuz ve üstelik bunu da iyi yapıyorsanız çevrenizdekiler tarafından “adam işi biliyor” diyerek destekleniyorsunuz. İçinde bulunduğunuz durum size hoş görünse de aslında bir yalanın içinde kıvrandığınızı fark etmeniz için duacıyız. Bugün ülkemizin üniversitelerinin bilgisayar bölümünde okuyan öğrencilerin kaç tanesi yasal programlar kullanarak mezun oluyor? Akademik personelin kaç tanesinin bilgisayarında parası ödenmiş program var ki öğrenciye doğruyu gösterebilsin. Yüzbinlerce öğrencinin bu derslerden öğrenebileceği tek şey var: Nasıl daha usta bir hırsız olabilirsiniz? Microsoft kendi bünyesinde yayınladığı bir raporda “Artık pazarda tek değiliz, rakiplerimiz var” diyerek elinden kayıp gitmeye başlayan pazarı nasıl geri toparlarımın cevabını aramaya başladı bile. Fakat nafile, Linux Windows'un rakibi değil, sonudur. Siz ölümü gördüğünüzde tanımaz mısınız? Yıllar ve yıllardır muhteşem bir şeymiş gibi pazarlanan tüketim toplumunun, ne pahasına olursa olsun kazanmanın, işini bitirmenin ya da birey olarak köşeyi dönmenin sonudur Linux. Bir avuç meczup emeğe saygının, paylaşımın güzelliğinin, kullanımda özgürlüğün ve özgünlüğün temsilcisi olarak bekliyorlar. Dayatılan ve pohpohlanan bu kültürü tamamı ile yok edecek söylemlerle buradalar. Her şeyi paraya endeksleyen popüler kültüre karşı insan olmanın erdeminden bahsediyorlar. Bu söylemler sizlere bir yerlerden tanıdık geliyor değil mi? Korkmayın, o ses sizin içinizden geliyor çünkü siz hala bir insansınız ve özgür iradeniz var. İstemediğiniz şeylere “hayır” diyebilmek gibi bir özelliğiniz var. Sömürüldüğünüzü anladığınız an buna karşı durma şansınız var. Başaramayacağınızı düşünseniz bile kazanacaksınız çünkü insanlık tarihi boyunca hep “insanlık” kazandı. Para değil... Sorunlarımız yok değil, inkar etmiyoruz. Belki kameralı görüşme yapmak için çok uğraşıyor olabilirsiniz ya da ekran kartınız yüzünden sıkıntıya düşüyorsunuz. Fakat, “Banane ya sen de gidip şundan alsaydın” diyen bir şirket temsilcisi yerine, forumlarda sorunlarınıza gerçek cevaplar veremeye hazır gerçek insanlar olduğunu ve bu topluluğun bahsi geçen konulardaki sıkıntıları gidermek için çalıştığını unutmayın. Eninde sonunda sorununuz her ne ise Linux topluluğu bunu çözer. Yeter ki siz paylaşmaya ve dayanışmaya bir şans verin. Size şımarık çocuklar gibi davranmanızı öğütleyenleri değil, birlikte başarmanın tadından bahsedenlerin yanında yer alın. Eğer zaten bir Linux kullanıcısı iseniz hali hazırda Nabukadnezar'ın tayfasındansınız demektir ki hep birlikte dünyaya haykırabilirsiniz. Burası Linux Ubuntu! Ve bizler insan olmaya geldik... Murat Cebir DOSBOX 6 Programa bakmak isteyenler ilk önce keyb tr komutunu uygulayarak Türkçe klavye düzenine göre ayarlama yapması gerekiyor. Herkese Merhaba... Bu ayki yazımız eski Dos günlerimizi hatırlatacak olan 90`lı yılların meşhur işletim sistemlerinden DOS işletim sistemi hakkında olacak. Bazılarınız yine mi terminal diye düşünebilirler. Aslında bunu bu şekilde değerlendirmemek lazım. Linux'un içinde ne kadar çok alternatif barındığını ve istenilirse nelerin çalıştırılacağını görmeniz açısından, bence iyi bir tercihtir dosbox. Dosbox`ı kısaca tanımlarsak Linux altında dos emulatör programı diyebiliriz. Sitesinde de bu şekilde açıklanmış. Dos nedir? Sorusuna cevap vermek istemiyorum. Herkesin azda olsa ufak fikirleri vardır. Lafı uzatmadan dosbox ile neler yapacağımızı yazı girişinde anlatalım. Ubuntu'da dosbox kurulumu, dosbox için sabit C sürücüsü atama, klavye ayarları, ETA6 (yine 90'lı yılların meşhur muhasebe programı, belki hala kullanan muhasebeciler vardır) ve bunların yanında dos oyunlarını çalıştırmayı deneyeceğiz. Ubuntu da kurulum için Uygulamalar>Donatılar>Uçbirim yolu ile Terminal programımızı açalım. Kurulum için, sudo aptget install dosbox uyguluyoruz. Program kurulduktan sonra Dosbox menülerde Uygulamalar>Oyunlar>Dosbox Emulator kısmında yerini alıyor. Terminalden çalıştırmak istersek sadece dosbox yazmak yeterli. Standart ayarlarında İngilizce klavye ön tanımlı. Program çalıştığında sanal Z:\ sürücüsü şeklinde ayarlanmış. Biz kendimiz C:\ dizini oluşturacağız. Oluşturduğumuz bu dizinden programlarımızı ve oyunları çalıştırıyoruz. Bu yüzden C:\ bize gerekli. C:\ sürücüsünü oluşturmak için /home/kullanıcı/ altına istediğimiz bir dizin oluşturuyoruz. Ben dos adında bir klasör oluşturdum. Ayarların bulunduğu dosyamızın adı dosbox.conf bu dosya içeriğimiz oldukça geniş. Dosyamızı açmak için Terminal den gedit dosbox.conf yazarak dosyamızı açıyoruz. İnternet'teki dokümanlara baktığınızda bu kodun başında sudo var. Bu dosyayı bulasıya kadar bir çok dokümana baktım. Aklıma sudo olmadan çalıştırmak geldi. Bu şekilde dosbox dosyasını buldum. Dosya içeriğimizden bahsedelim biraz. Dosyayı açtığınızda göreceksiniz bir çok seçenek mevcut. Tam ekran yapmadan tutun da dil dosyasının ayarlanması, joystick, ses ayarlarına kadar çeşitli ayarlar var. Siz isteğinize göre bu dosyadaki ayarları değiştirebilirsiniz. İlk önce dosyamıza C:\ diski için kullanacağımız bölüme ekleme yapalım. Bu bölüm dosyamızın en altında bulunuyor. En alt satırda su şekilde bir yazı göreceksiniz. [autoexec] # Lines in this section will be run at startup. Bu yazımızın altına C:\ için bir yol eklememiz gerekiyor. Dosbox çalışırken burayı okuması için oluşturduğumuz dizinin yolunu belirtmeliyiz. Buraya ekleyeceğimiz satır mount c /home/kullanici_adi/sizin_C_için_oluşturduğunuz_dosyanın_adı Ben yukarıda belirttiğim gibi dos oluşturmuştum. Buraya sadece dos yazdım. İkinci kısım ise Türkçe klavye kullanımı. Dosbox çalıştırdığımızda keyb tr komutunu girdiğimizde Türkçe klavyemize göre ayarlanmış oluyor. Tabi ki bu sadece o anlık kullanım için. Dosbox kapatıp açtığınızda yine bu komutu uygulamanız gerekiyor. Bunu sabitlemek için yine dosbox.conf dosyamızda keyboardlayout=tr yapıyoruz. Devamlı keyb tr komutunu vermekten kurtuluyoruz. Bu belge için ayarlarımız bu şekilde... Program ve oyun çalıştırma kısmına geçmeden bir not düşmek istiyorum: Dosbox sayfasında Download bölümünde dil seçenekleri mevcut ama ne hikmetse çalıştırmak istediğimizde dosbox bu dil dosyaları ile çalışmıyor. Acaba Türkçe çevirisinde mi bir sorun var diyerek tüm dilleri denedim. Hiç birinde dosbox çalışmadı. Bu ufak hatırlatmadan sonra oyun ve ETA6 ya geçelim. C:\ için oluşturduğumuz klasörün içine oyunları ve programlarımızı kopyalıyoruz. Z:\ dizininden çıkıp C:\ dizinine geçiyoruz. Geçiş için kullanacağımız komut c: dizine geçtiğimizde kopyaladığımız dosyalar doğru mu diye "dir" komutu ile kontrol ediyoruz. 7 Dosboxta tanıtım amaçlı oyunumuz wolfenstein3D'yi çalıştıralım. Cd WOLF3D>WOLF3D.EXE Dir çıktımızda gördüğünüz gibi ETA6 GERMAN WOLF3D dizinlerimiz bulunmakta. Bu çıktıya göre dosyalarımız doğru dizinde. Bundan sonra yapmamız gereken tek şey programlarımızın veya oyunlarımızın çalışır dosyalarını (.exe .bat .com) çalıştırabilirsiniz. ETA Programını çalıştıralım. Cd ETA6>ETAMENU.EXE Wolfenstein3D oyunu ile şimdiki oyunlar arasında ne kadar fark olduğunu da bu sayede görmüş olduk. Dosbox, Dos ortamında çalışacak tüm uygulamaları sorunsuz bir şekilde çalıştırabiliyor. Ses ve diğer ayarlarınızı rahatlıkla yapabileceğiniz ayar dosyası ile de sorunlarınızı çözebilirsiniz. Dosbox`ın yardım alabileceğiniz forumu da mevcut. Katılımda bir hayli yüksek. Oluşabilecek sorunlarınız için sayfasını ve forumlarına bakmayı unutmayın. Eski günleri hatırlamak isteyen ya da Dos programlarını kullanmak isteyen kişiler için ideal bir uygulama diyerek yazımızı burada bitiriyoruz. Herkese iyi eğlenceler. Kaynaklar: http://www.dosbox.com/ http://www.dosgamesarchive.com http://vogons.zetafleet.com/ Ömer Kırmızı ATGÖZLÜĞÜ ATGÖZLÜKLERIMI TAKTIM At gözlüğü, kullanım amacı olarak atın gözlerine bağlanması ve atın çevrede olanları değil, sadece önünü görebilmesi ve bu şekilde ürkmemesi ve hep sahibinin sözünü dinlemesi üzerine geliştirilmiştir. Bir at için kullanıldığında oldukça yararlı, ( At için yararlı olduğunu sanmıyorum. Bu yarar, muhtemelen onu yöneten içindir. ) bir insan için kullanıldığında ise oldukca tehlikeli sonuçlar veren, hem nesnesel hemde günümüzde kavramsal bir nesnedir. At gözlüğü yapım amacı olarak üzerinde kullanıldığı canlının yönetimini kolaylaştırmak üzerine tasarlanmıştır. Hani günümüzde derler ya "çıkar şu at gözlüklerini, çevrene bak biraz" diye. Burada anlamı, kendi yorumumca, dünyada olanları izle, sadece kendi gördüğünle yetinme ya da kendi doğruların içinde kaybolup gitme, gibi birşeyler olsa gerek. Peki ne işi var at gözlüğünün bu dergide? Aslında at gözlüğü burada sadece anlam bakımından var: Linux dünyasında garip bir durum var. İçten içe yaşanan bir savaş ki bu pek belli edilmiyor (ya da arada sırada gelişmelerin içinde geçiyor) ama sözcükler arasında "dağıtım savaşları" olduğunu anlayabiliyorunuz. Linux sistemleri temel olarak bir çekirdeğe dayanmaktadır. Bu çekirdeğin üzerine inşa edilmiş kabuk sistemlerine ise dağıtım diyoruz. Dağıtımları birbirlerinden ayıran temel özellik, paket sistemleri ve depolarında derlenmiş olan programların ilk yükleme esnasında gelen ayar dosyalarıdır. Bunun dışında her dağıtım hemen hemen birbirinin aynısı. O zaman dağıtımlar aslında birbirlerinden güvenlik, paket sistemleri dışında pek farklı değil. Bazı özel dağıtımlarda arada sırada olsa da standartların dışına çıkılarak kullanılan bazı programlar da değiştirilebiliyor. Mesala, kurulum esnasında DNS sunucu kur dediğinizde BIND yerine başka 8 bir sistem kurulabiliyor. Ama isterseniz kendinize istinaden özelleştirebiliyorsunuz elbette. (Kurulu olanı kaldır BIND tekrar kur :)). Bunlar tamamen o dağıtımı hazırlıyan ekibin öngörüleri ve araştırmalarına istinaden belirleniyor. Geçenlerde internet üzerinden, (yanlış hatırlamıyorsam İTU DE) yapılan bir konferansı dinliyordum. Yine bu konferans içerisinde Linux camiasının ilerlemesinde büyük katkıları olduğunu düşündüğüm, abi sıfatını yaşı nedeni ile artık kullanamayacağımız bir amcamız güzel güzel anlatıyor. Yeri geliyor Open Office programının kendisi yerine bir çok işi otomatik yaptığından yakınıp dem vuruyor, yeri geliyor bundan birkaç sene evvel bir sekreter arkadaşımızın Open Office kolaylaştırmaları olmadan ufak tefek programlar yazarak zarfların üzerinde yazılacak kalıpları hazırlaıp sonra kullanıcıların bir dosyada tutulan bilgilerini bunun üzerine adepte ederek çıktı almasından dem vuruyor. Buraya kadar elbette herşey güzel... Düşünsenize bir sekreter arkadaşımız hiç işi olmadığı, kendisinin ilgilenmesi ve öğrenmesi gereken tonla işinin yanında bir de programcılığı öğreniyor. Bahsettiği zamana istinaden, o zaman ki programlarla, programlar bile yazıyor. Şahsım adına bunun süper bir şey olduğunu düşünüyorum ve o arkadaşımızı tebrik ediyorum. Gel gelelim yine aynı amcamız, aynı konuşma esnasında bu konuya istinaden ülkemizin çeşitli yerlerinde hazır mobilya dediğimiz sistemlerin satışını yapan bir firmadan bahsediyor. Bahsi geçen konu hazır mobilyaların alınıp evde bu konuda bilgisi olmayan bir insan tarafından da birleştirilebileceğini anlatıyor ki, bu konu program yazan sekreter ile malzemeyi birleştiren şahsı aynı zekilik katagorisine koyuyor ve bu gerçekten güzel... Düşünsenize her insan her işi biliyor ve profesyonel olduğu alan dışında yüzlerce işte yine başarılı sonuçlar üretecek deneyimler ve sonuçlar elde ediyor. Tabi bu konuşmanın bu yazı ve at gözlüğü ile ne alakası var diyebilirsiniz... Garip ben de tam çıkaramamıştım aslında ama sonra bu amcamız bir espiri patlatıyor. (Seyircinin ilgisini 9 üzerine çekip konuşmanın devamlılığını sağlamak için yapılır.) Bu espiri içerisinde öyle bir noktaya değiniyor ki hem tüm konuşma yerle bir oluyor, hem de asıl sorun meydana çıkıyor. Espiri; bu hazır malzeme satan firmanın işi fazla abarttığı ve yakında alış veriş için gelen insanlara bir kütük ve gerekli oyma malzemesinin verilerek, mobilyayı kendilerinin üretmesinin isteneceği gibi bir şey... Ama olmadı ki... Bu sekreter arkadaş program yazıyordu. Tamam belki oturup bir Pyton'u ya da bash setini yazmıyor, bunları kullanarak, hazır malzeme, bir şeyler üretiyor. Ben malzememi alıp evde kendim birleştiriyordum eee nasıl olacak bu iş ? Düşünmeden edemiyorum bu arada. Evlilik hazırlıkları nedeni ile hem biraz masraftan yırtma, (oldukça pahalı bir iş bu evlilik :)) hemde boş vakitlerimi değerlendirmek adına evimi kendim boyadım. (İtiraf ediyorum çok güzel olmadı ama iş görür diye düşünüyorum). Ama evi birirleri yapmış, tuğlalarının üzerine harcını çekmiş, su borularını hazırlamış, ısıtma tesisatını döşemiş, elektirik ve telefon şebekesini düzenlemişti. Ben de güzellik olasun diye evimi boyamıştım. Yatak odasında yatmam gerektiğini, oturma odasında oturacağımı, mutfak kısmında yemek yiyeceğimi öğrenmiştim. Aklımdan bu boya sırasında geçti bazı fikirler... Ya inşaat sektöründe mühendis ünvanı ile çalışan arkadaşlar; "İşte şu dağdaki lavdan çimento, şu topraktan kireç edineceksin. Biz de evin projesini çizdik, buyur hayırlısı ile yap, otur." deselerdi... Burada bir sorun ortaya çıkıyor. Bu sorunun adı herkes herşeyi bilemez sorunu. O zaman Open Office programının benim yerime bir kaç işi de hali hazırda yapması sorun olmasa gerek. Hem ben evimi bitirene kadar üst kat komşum da evine başlayamıayacaktı değil mi ? çok asker getirmişim" sözleri ile biten bir sahne. İşte at gözlükleri burada devreye giriyor. Çevremize bakmıyoruz, sadece önümüze ve kendi doğrularımıza bakıyoruz. Aynı şeyi Linux sistemleri ve dağıtımları için de yapıyoruz. Sonucunda belki içi dolu ama yaygınlaşamayan bir Linux camiası oluşturuyoruz. Fakat bilgisayar herkeslere gerekli... İşlerini kolaylaştıran yazılımlar yine gerekli... O zaman yazılan yazılımlar insanlardan o konunun programcılık tarafında profesyonellik beklemeyecek kadar kullanıcı dostu ve işlerini aksatmadan yapacak kadarda stabil olmalıdır. Kimseden "Linux kullanacaksan bu konuyu araştıracaksın", "Linux'u öğrenmeden kullanamazsın" durumu beklemeyeceğiz ki Ubuntu'nun kanımca temel felsefelerinden birisi de bu... Kolay, kullanışlı, mesleği bilgisayar sektör olmayan insanların bile kolayca kullanabileceği Linux temelli bir sistem oluşturmak... Bunu da şu an için iyi bir şekilde yaptıklarını söyleyebilirim. En iyi dağıtım amaç olan değil işimiz için araç olandır. Linux camiasında buna benzer garip bir sorun var. Gerek bu eğitimci ve konuşmacı amcamın konuşmalarında gerekse çok gereksiz olduğunu düşündüğüm dağıtım çatışmalarında... Bu arada ben her dağıtımı severim. Birtek Fransız'ların Osiris, Amon gibi her konuya kendileri gibi fransız kalan ve dünyanın da bu dağıtımlara fransız kaldıkları haricinde. :) Neyse konu gereği at gözlüklerinin çıkartılması gerekir. Ubuntu birçok sistemi kullanıcı yerine kurulum esnasında yapıyor diye "Bu Microsoft Windows'a benziyor abi, altında ne yatıyor bilemiyorun" naraları atmaya gerek yok diye düşünüyorum. Sonuçta dünyanın en iyi inşaat mühendisi ya da en iyi sekreteri kendi işini hızlı düzgün yapmaktan sorumludur. Kendi işlerine istinaden bir sekreter için CRM, Office uygulamalarını iyi bilmesi ve yönetebilmesi, bir mühendis için CAD yazılımlarını ve işi ile ilgili hesapları bilmesi gerekir. Oturup inşaat mühendisinin en baştan yazması ya da bu CAD programını kullanacağı sistemi en baştan tasarlaması gerekmemeli. Bunu biraz da 300 Spartan filmindeki şu sahneyle özleştirmek isterim: Sparta'nın 300 kişilik birliği ile Yunan ordusu bir tepede karşılaşıyor ve selamlaşıyorlar. Yunanlılar, Sparta Kralı'na bir sitemle bu kadar mı der. Gözleri ile bakıp bunu utanmadan sözcüklere döküyorlar ve Sparta Kralı'nın Yunanlılara işlerini sorması ile her birisinin toplama olduğu, asıl mesleklerinin askerlik olmadığı ortaya çıkıyor ve 300 tane savaş için yetiştirilmiş insanın bu kalabalık ama savaştan anlamayan topluluğa karşı, Sparta Kıralı nın "gördünmü ben daha Ertan Erbek WEB PROGRAMLAMA CODEİGNİTER 2 Geçen sayıda Codeigniter genel yapısına göz atmış ve temel işleyişi gösterip örnek kod yapısına değinmiştim. Codeigniter'in üzerine oturduğu MVC (model, view, controller) yapısını gösterip bunların nasıl kullanılacağına değinmiştik. Codeigniter, (bundan sonra 'Ci' diye bahsedeceğiz.) Bir çok helper (yardımcı) ve sınıf özelliğiyle birlikte gelmektedir. Bunların herbirini anlatmak için, bu yazıda da faydalandığım, kullanım rehberini çevirmem gerekir. Bunun yerine, yazıda anlatacağım blog uygulaması içinde, yeri geldikçe, kullanacağımız özellikleri göreceğiz. Blog uygulaması için ilk önce bize gerekli veritabanı tablolarını hazır etmemiz gerekiyor. Bu işi komut satırından mysql ile doğrudan erişime geçerek yapabileceğimiz gibi phpMyAdmin kullanarak görsel bir arayüz üzerinden yapma şansımız da var. PhpMyAdmin'le, geçen yazıda mysql ayarlarında belirttiğimiz, 'blog' isimli veritabanını oluşturuyoruz. Bu veritabanında ise iki adet tablo oluşturacağız, birincisi 'posts' diğeri ise 'yorumlar' isminde olacak. Adlarından da anlaşılacağı gibi ilk tabloda blog yazılarını, ikincisinde ise yorumları saklayacağız. "Posts" tablosundaki alanlar ; "id (int), baslik (varchar), yazar (varchar), body (text), tarih(datetime)" şeklinde oluşturulabilir. "Yorumlar" tablosunu ise; "id (int), post_id (int), yazar (varchar), body (text), tarih (datetime)" şeklinde belirledim. Bu tabloları oluşturduktan sonra deneme amaçlı olarak içlerine veri girmek gerekebilir. Bunu phpMyAdmin ile yapabileceğimiz gibi Ci ile de yapabileceğimiz bir araç var: Scaffolding 10 özelliği ile tablolara web üzerinden veri ekleyebiliriz. Bunu yapmadan önce ise bir iki ayar yapalım: İlki Türkçe dil paketi yüklemek, ikincisi ise autoload dosyasını düzenlemek. Türkçe dil paketini http://codeigniter.com/wiki/File:turkish_171_utf8.zip/ adresinden indirebilirsiniz. Turkish klasörünü çıkartıp /system/application/languages klasörü içine aktaralım. Son olarak ise system/application/config/config.php içinde; $config['language'] = "turkish"; satırını ekleyelim. (Varsayılan olarak "english" yazılıdır.). /system/application/config klasörü içinde ise autoload.php dosasındaki, $autoload['libraries'] = array(); satırını şu hale getirelim: $autoload['libraries'] = array('database'); Böylece veritabanı kütüphanesinin tüm uygulamalarda otomatik yüklenmesini sağlamış olduk. Şimdi, Scaffolding ile veri yükleyebiliriz. Bunun için yine /system/application/config klasörü içinde routes.php dosyasını gedit ile açıp $route['scaffolding_trigger'] = ""; satırını, $route['scaffolding_trigger'] = "sudo"; ile değiştiriyoruz. Burada yazdığımız "sudo" kelimesi gizli sözcük oluyor ve Scaffolding uygulamasını çalıştırmaya yarıyor. Buraya kendi kelimenizi yazabilirsiniz. Controllers klasöründe blog.php isminde bir dosya oluşturalım ve bu dosyaya şu kodları ekleyelim: <?php class Blog extends Controller{ function Blog() { parent::Controller(); $this>load>scaffolding('posts'); } ?> } Burada, daha önceki yazıda gördüğümüz gibi sınıf adı dosya adıyla aynı ama ilk harfi büyük. $this>load>scaffolding('posts'); satırı ise 'posts' tablosunu düzenleyeceğimizi belirtiyor. Buraya düzenleyeceğimiz tablo ismini yazıyoruz. Unutulmaması gereken nokta Scaffolding uygulamasının geliştirme aşamasında kullanıldığı ve daha sonra silinmesi gerektiğidir. Şimdi http://localhost/ci/index.php/blog/sudo yazınca tarayıcıda şekildeki gibi posts tablosu için veri düzenleme 11 arabirimi görünüyor. Burada bir kaç veri girişi yapıyorum. Şimdi scaffolding ile ilgili satırı blog.php dosyasından silelim ve dosyaya şu kodu ekleyelim: function index() { $data['sor'] = $this>db>get('posts'); } Böylece blog.php şu hale gelsin: <?php class Blog extends Controller{ function Blog() { parent::Controller(); } function index() { } ?> } $data['sor'] = $this>db>get('posts'); Burada $data dizi değişkeninin 'sor' isimli elemanına autoload ile otomatik olarak yüklenen db sınıfının get özelliği ile posts tablosundaki verileri çekip yüklüyoruz. Şimdi bu verileri göstereceğimiz views dosyasını oluşturalım. Blog_view.php ismini verdiğim dosyaya şunları yazıp views klasörüne kaydediyorum: blog_view.php <ol> <?php foreach ($sor>result() as $item):?><p> <?=$item>baslik?>>yazar:<?=$item>yazar?> (<?=$item>tarih?>)<br /> <?=$item>body?><hr></p> <?php endforeach;?> </ol> Burada $sor değişkeninde taşınan değerler result() özelliği ile $item nesnesine aktarılıyor ve $item>baslik gibi değerler veritabanındaki bilgileri döndürerek ekrana basıyor. Bu view dosyasını çağırmak için ise : $this>load>view('blog_view',$data); satırını index() fonksiyonuna ekliyoruz. Öyle ki blog.php dosyası şu hali alıyor: <?php class Blog extends Controller{ function Blog() { parent::Controller(); } function index() { } ?> } $data['sor'] = $this>db>get('posts'); $this>load>view('blog_view',$data); Şimdi tarayıcıda http://localhost/ci/index.php/blog yazınca scaffolding ile yazdığımız mesajları görmemiz lazım. Bir de her mesajın altında o mesaja ait bir yorum yazmak için link eklesek fena olmazdı herhalde. Bunun için, url helperden faydalanalım: Normalde <a href="link.htm">link adı</a> ile verilen linkleri 'url' helper anchor özelliği ile anchor('link.html','link adı') şeklinde yazabiliyoruz. Büyük bir kolaylık olmasa da bu helperin işimize yarayacak başka özellikleri de var. Diğer özelliklerinden bazıları: site_url (), base_url (), index_page (), mailto (), redirect (). Blog_view.php dosyasında ; <?=anchor('blog/yorumlar/'.$item>id,'yorum ekle')?> satırını ekleyelim. Burada /blog/yorumlar/1 gibi bir linke gidiliyor. Buradaki 1 değeri, örneğin gidilen mesajın id değeridir. Url helper'ı etkin hale getirmek için ya autoload dosyasını kullanacğız yada blog.php dosyasını düzenleyeceğiz. İkinci yolu denersek: 12 blog.php <?php class Blog extends Controller{ function Blog() { parent::Controller(); $this>load>helper('url'); $this>load>helper('form'); } function index() { } ?> Burada , } $data['sor'] = $this>db>get('posts'); $this>load>view('blog_view',$data); $this>load>helper('url'); ve, $this>load>helper('form'); satırlarıyla url ve daha sonra işimize yarayacak form helper'lerini yüklemiş olduk. Yorum ekle linkine tıklandığında Ci hata verecektir çünkü henüz yorumlar fonksiyonunu oluşturmadık. Oluşturalım öyleyse: function yorumlar() { } $id = $this>uri>segment(3); $this>db>where('post_id',$id); $data['sorgu'] = $this>db>get('yorumlar'); $this>load>view('yorum_view',$data); Bu fonksiyonu index () fonksiyonunun altına ekleyelim. Buradaki kodları açıklayalım: $id değişkenine Ci ile gelen uri sınıfının segment özelliğini atıyoruz. Yorum ekle linkine tıklayınca tarayıcıda .../blog/yorumlar/1 gibi bir adres görürsünüz. Yani yorumlar fonksiyonu 1 nolu mesaj gönderiliyor. İşte uri>segment(3) ifadesi bu url deki 3. segmenti yani 1 sayısını verir. uri>segment(2) olsaydı 'yorumlar' değerin verecekti. $this>db>where('post_id',$id); ifadesi ise db sınıfına ait where yöntemi ile 'post_id' değerleri içinde id'e (3 nolu segmentin değeri) eşit olan değeri dönderiyor. $data['sorgu'] = $this>db>get('yorumlar'); ile yorumlar isimli tablodaki veriler üst satırdaki id değerine göre alınıyor ve data değişkenine atanıyor. $this>load>view('yorum_view',$data); ile ise bu değerler yorum_view sayfasına aktarılıyor. Şimdi yorum_view sayfasını oluşturalım: yorum_view.php <?=form_open('blog/yorum_ekle');?> <?=form_hidden('post_id', $this>uri>segment(3));?> <p><textarea name='body' rows='10'></textarea></p> <p><input type="text" name="yazar" /></p> <p><input type='submit' value="yolla" /></p> </form> <p><?=anchor("blog","anasayfa");?></p> Burada <?=form_open('blog/yorum_ekle'); ?> ifadesi form helperinin (blog.php dosyasında yükledik) form_open () özelliğini kullanarak yeni bir form oluşturuyor. Parantez içi ifadesi ise bu formun göndereceği bilgileri yorumlayan fonksiyonu işaret ediyor. Html deki action="blog/yorum_ekle" ile aynı işlevi var. form_hidden ile hidden yapısında bir input elemanı ile url'nin 3. bölüme ani id nosu bilgisi gönderiliyor. yorum_ekle fon ksiyonunu ise şöyle yapalım: function yorum_ekle() { $_POST['tarih']=date("y/m/d/h/s/l"); $this>db>insert('yorumlar', 13 $_POST); } redirect('blog/yorumlar/'.$_POST['post_id']); İlk satırda $_POST dizi değişkenine tarih elemanını ekliyoruz ve değerini php date fonksiyonu ile belirliyoruz. $_POST aynı zamanda formdan gelen bilgileri de tutuyor, yani body, yazar, post_id değerlerini içeriyor. $this>db>insert('yorumlar', $_POST); satırı ile bu değerleri db nesnesinin insert yöntemi sayesinde yorumlar isimli tabloya ekliyoruz. Redirect fonksiyonu ise yine url helperinin bir özelliği... Yorum eklenince yorumlar/idnosu adresine giderek yorum eklenen mesaja ait yorumlara gidiyor. Şimdi yorum_view sayfasında yorum ekleme özelliğmiz form sayesinde var ama henüz eklediğimiz yorumları göremiyoruz. Bunun için şu satırları da ekleyelim: <?php if (isset($sorgu)):?> <?php foreach ($sorgu>result() as $item):?><p> <?=$item>yazar?> (<?=$item>tarih?>)<br /> <?=$item>body?> <?php endforeach;?> <?php endif; ?> <?=form_open('blog/yorum_ekle');?> <?=form_hidden('post_id', $this>uri>segment(3));?> <p><textarea name='body' rows='10'></textarea></p> <p><input type="text" name="yazar" /></p> <p><input type='submit' value="yolla" /></p> </form> <p><?=anchor("blog","anasayfa");?></p> blog.php <?php class Blog extends Controller{ function Blog() { parent::Controller(); $this>load>helper('url'); $this>load>helper('form'); } function index() { <hr></p> <?php endforeach;?> <?php endif; ?> Burada if karşılaştırması ile gönderilen veri var ise foreach döngüsü çalıştırılıyor ve sorgu değişkenindeki veriler item nesnesine aktarılarak, yazar, baslik, tarih ve body değerleri sırasıyla basılıyor. Burada <php echo $item>yazar ?> yerine kısa kullanımı olan <?=$item>yazar?> kullandığımızı hatırlatalım. Böylece basit bir blog uygulamasını yapmış olduk. } Kaynak: codeigniter.com, user guide. $data['sor'] = $this>db>get('posts'); $this>load>view('blog_view',$data); $id = $this>uri>segment(3); $this>db>where('post_id',$id); $data['sorgu'] = $this>db>get('yorumlar'); $this>load>view('yorum_view',$data); } function yorum_ekle() { $_POST['tarih']=date("y/m/d/h/s/l"); $this>db>insert('yorumlar', $_POST); redirect('blog/yorumlar/'.$_POST['post_id']); <?php if (isset($sorgu)):?> <hr></p> <?=anchor('blog/yorumlar/'.$item>id,'yorum ekle')?><hr></p> <?php endforeach;?> </ol> function yorumlar() { Son olarak yorum_view dosyamız şu hale geldi: <?php foreach ($sorgu>result() as $item):?><p> <?=$item>yazar?> (<?=$item>tarih?>)<br /> <?=$item>body?> ve blog_view.php Bloğum <ol> <?php foreach ($sor>result() as $item):?><p> <?=$item>baslik?>>yazar:<?=$item>yazar?> (<?=$item>tarih?>)<br /> <?=$item>body?> } ?> } Levent Altunöz MAC OS RÖPORTAJI 14 S o ru l a r; FreeBSD'ye göre daha dağınık bir işletim sistemi geliyor. Ancak daha fazla 3. parti uygulama desteği var. Buna karşılık, FreeBSD kadar organize ve standart değil; bazı Linux sürümleri 3. parti uygulamaları /opt'ye, bazıları /usr/local'a bazılari kafalarına göre başka yerlere koyuyor. Her distro'nun kendi package management yazılımı var, bu da kötü bir şey. Benim işime yarayacak neredeyse her türlü uygulama bulunuyor. Ama genele hitap etmiyor. Bence yazılım geliştiriciler dışında Linux kullanmanın bir anlamı yok. Bilhassa Mac kullanıcıları için, çünkü Mac OS X zaten FreeBSD üzerine inşaa edildi merak etmeyin, Linux'tan daha güvenlidir. 1. Ücretsiz bir işletim sisteminiz olsa bütün yazılımlarını ücretsiz kullanabilseniz ve kurulum cd'si kapınıza kadar bedavaya getirilse sizce nasıl olurdu. 2. Alışmış olduğunuz her şey bir işletim sisteminde toplanmış. Güvenlik derdiniz yok, oyun derdiniz yok, canınız sıkıldığında sistem içinde oynama yapabileceksiniz. İşletim sistemini sanki sıfırdan kendiniz kurmuş gibi hissetseniz nasıl olurdu? 3. Linux deyince aklınıza ne geliyor? Yenir mi, içilir mi? 4. Herkes geliştiremez. Sadece Linux'a aşina olan yazılımcılar geliştirebilir. Açın kernel kodunu, bakın (kurduysanız şayet)... her yerde bir sürü macro'lar var. Bu macro açılımlarını bilmeniz gerekli. Tabii, her şeyden önce o kernel nasıl işliyor, onu bilmeniz gerekli. Yok, kernel değil usermode birsey yazacaksanız, o zaman en azından C bilmeniz gerekli. 4. Bunları biliyor muydunuz? Ubuntu, herkesin özgürce kullanabildiği; özgürce değiştirilip, geliştirebildiği yazılımlardan oluşur. Bunların çoğunluğu GNU Genel Kamu Lisansı ile güvence altına alınmış, özgür / açık kaynak yazılımıdır. Bunların yanı sıra Ubuntu'nun Canonical Ltd. tarafından sağlanan ücretsiz CD desteği bulunmaktadır. Türkiye'de Ubuntu kullanıcılarına destek olarak günde yaklaşık 15 bin kişinin ziyaret ettiği, büyük ve seviyeli bir destek platformu olan http://forum.ubuntutr.org sitesi mevcuttur. Cevaplar; İsmail Pazabaşı; 1. Kulağa güzel gelse de gerçekler öyle değil. Şimdi, Mac Pro'da FreeBSD kullanıyorum (bu mesajı da oradan yazıyorum). Ses sadece internal speaker'dan geliyor. Her şeyi denedik, lakin bir çözüm bulamadık. Çünkü ücretsiz işletim sistemlerinde testler de düzgün yapılmadığı için, işler biraz baştan savma yürüyor. Ses sürücüsü çalışıyor ama bir şekilde ses vermiyor (ne şekilde vermediği de mumma). Her donanım her zaman çalışmıyor. Bir sonraki kernel versiyonunu yada üreticinin insafına gelip sürücü çıkartmasını da beklediğimiz oluyor. 2. Güvenlik derdi yok demek, affedersiniz, cahilliktir ve yalandır. Nerede yok? Firefox'un ki ben kullanmıyorum Son kullanıcı açısından bakarsak, 3. parti bir uygulama kurduğunuzda çalışmadığında hatanın ne olduğunu nereden anlayacak son kullanıcı? Bülent Kıyışkan; kaç açığı var? OpenSSL açıkları var... Linux'un local root exploit'leri var... Güvenlik derdi her zaman vardır, kimse kimseyi kandırmasın. Ayrıca "canı isteyen sistemde oynama" yapamaz. Onun için oldukça tecrübeli olması lazım. Bakiniz 1. madde; KDE phonon grubu üyelerinden freebsd çekirdek takımına kadar herkes denedi, lakin kulaklığa ses bir türlü gitmiyor. Siz hayatınızda Linux çekirdek kodunda tek bir satır değiştirdiniz mi, mesela? Yada, mesela, 256 IP'ye sahip sunucunuzda çalışan ufak bir uygulamanın hangi IP:port ikilisini dinleyeceğine dair patch yapıp proje yöneticisine gönderip cevap almadığınız oldu mu? Yada bir oyun kütüphanesinde değişiklik yapıp Saitek EvoForce joystick'inizi sorunsuz çalıştırıp patch'i gönderip hiçbir cevap almadığınız oldu mu? Ayrıca, eğer ben değişiklik yapacaksam, bu sistemin eksikliğini göstermez mi? 3. Linux kullanmıyorum, sadece FreeBSD kullanıyorum. Linux deyince aklıma 1.İşletim sisteminin ücretsiz olması kulağa hoş geliyor. Hatta yazılımların da aynı şekilde ücretsiz olması güzel ama iş profesyonelliğe gelince ücretsiz yazılımlar bir noktada tıkanıyorlar. Para ile satılan eşdeğer yazılımların hep bir ya da iki adım gerisinde kalıyorlar. Eğer kullandığımız işletim sistemi ve yazılımlardan para kazanıyorsak karşılıklarını ödemek oldukça mantıklı bir durum. 2. Özellikle Linux için "alışmış olduğumuz her şey"in bir araya toplanmış olduğunu söylemek zor. Çünkü herkesin alışkanlıkları farklı farklı ve tek bir işletim sistemi ile bunu sağlamak mümkün olamayabiliyor. Çok iddialı bir söylem olmuş bu... Benim için bilgisayar, geliştirmek istediğim bir araç değil. Onu başkaları yapsın, ben onların yaptıklarını kullanarak 15 kendi işimi yapayım ya da oyun oynayayım ya da müzik dinleyeyim ya da fotoğraflarımı düzenleyeyim; keyfime bakayım. Sonuçta ben bir bilgisayar uzmanı değilim, olmayı da düşünmüyorum. Herkes en iyi bildiği işi yapmalı :) 3. Linux benim aklıma sivil toplum kuruluşlarını getiriyor. Bilgisayarı iyi bilenler, herkesin özgürce yararlanabileceği bir sistem oluşturmuşlar. Bu açıdan bakınca güzel... 4. Eğer herkes geliştirebiliyorsa, bu herkesin bilgisayar uzmanı olduğunu gösterir ki çok büyük bir yanlıştır. Herkesin o karmaşık kodları bilmesi beklenemez. Linux öyle bir sunulmaya çalışılıyor ki, sanki hiç kimseye ihtiyacınız yok. Sanki çok büyük bir şehirde tek başınıza yaşıyorsunuz ve bütün işleri siz yapıyorsunuz, her şeye yetişebiliyorsunuz. Bu şekilde tanıtmak bence yanlış, kaldı ki Linux'ta birçok yazılımı kurmak bile özel bir bilgi gerektiriyor, her yazılımı çift tıklayıp kuramıyorsunuz. Bu da son kullanıcıya olan hitap özelliğini epey bir geriye atıyor. Ercan Eras; 1.Bazen ne kadar ödediğiniz değil karşılığında ne aldığınız daha önemlidir. Ücretsiz kullanmak değil sorunsuz kullanmak. Sadece yazılımları değil, aynı zamanda çevrebirimleri ve donanımları da. Hız tek başına bir anlam ifade etmez, sistem kararlılığıyla güven de vermesi.. Kısacası sahip olduğum bilgisayarı ben kullanmak isterim; sağda solda uyumlu çevrebirimi, donanım sürücüsü aratıp olmayanı yarattırarak onun beni kullanmasını değil. Eğer bütün bu beklentilerime karşılık verecek bir işletim sisteminden üstelik ücretsiz olarak bahsediyorsak bunun cevabı sadece Mükemmel olur... Hayal gibi bir şey ama kulağa imkansız gibi geliyor. 2. Mac OS ile bugüne kadar güvenlikle ilgili en ufak bir sıkıntım olmadı. Klasik sistem (MacOS 9 ve öncesi) döneminde 2 bine yakın virüsten bahsedilse bile, herhangi bir antivirüs yazılımı kullanmadığım halde 91'den bu yana bir tanesine bile denk gelmemiş olmam benim şansım olsa gerek. MacOS X ve Intel geçişinin ardından oyun sıkıntısı da ortadan kalkmış durumda. Pek çok popüler oyunun Mac sürümü Windows sürümleriyle eş zamanlı olarak piyasaya sunuluyor. Bilgisayarımdan beklentim işlerimde bana yardımcı olması. Bunu neyle ve nasıl yaptığını bilmek ve bunlara müdahale etmek zorunda kalmak gibi angaryalarla dolmak istemem. Dediğim gibi yazılım geliştirici değilim.. 3. Linux denince tek aklıma gelen bir Penguen; ve kendisi gibi pek aşina olmadığım alternatif işletim sistemlerinden UNIX'in bir türevi olduğu 4. Bundan bir önceki anketiniz vasıtasıyla haberdar olmuştuk. Bülent Kuzu; 1.Apple yaparsa çok sevinirim. 2. Mac OS X gibi olsun yeterki. 3. Sanki daha çok kod yazanların ilgilendiği bir konuymuş gibi. 4. Ubuntu'nun logosunu biliyorum. Mustafa Akdağ; 1.İşime yaramayacak olduktan sonra, ücretsiz kurulum da yapsınlar pek farketmez gibi. Ancak, ücretsiz olmasının keyfi davranmak gerektirmediğini ve işletim sistemi üretmenin sorumluluğunun bilincinde olunduğu sürece, işlerimi de üzerinde görebiliyorsam eğer, tabi ki tercih edilir. Ama Mac Os dururken de edilir mi, henüz rakibi olmadığından dolayı bilemem. 2.Linux ile aynı kökenden gelen MacOs kullandığımdan, zaten aynı yeteneklere (ve fazlasına) sahibim. Dİğer yandan, bir işletim sistemi oyuncak olmamalı, işini yapmalı bana göre. Dolayısıyla da, Mac Os bu konuda Linux'ten bir adım önde bana göre halihazırda. Linux'un de en büyük eksikliği bu noktada. Sınırsız bir özgürlüğün peşinde giderken, kullanıcı deneyim ve yeteneklerini göz ardı ederek, büyük bir son kullanıcı kitlesini de gözden çıkartıyor olması. 3.Yaklaşık 5 yıl Linux kullanmış birisi olarak, Windows karşısında kısmen tercih edebileceğim (ettiğim) bir işletim sistemi. Ancak, ana dağıtımlar (Suse, Debian, Fedora, Red Hat...vb.) yukarıdaki sorulara verdiğim cevaplardan dolayı tercihim olmuştur her zaman. Ancak, çoğu zaman bilgisayarda yapacağım işlerden çok, işletim sisteminin kendisi ile uğraşmak daha çok zamanımı almış, sorun çözmek, çözüm üretmekten uzun sürmüştür her Linux kullanışımda. Tüm zamanım forumlarda komut aramakla, doğru paketlerin programlarla uyumlarını aramakla geçmişti. En sonunda, denize düşen yılana sarılır hesabı, kurtulmak için Linux'a geçtiğim Windows'a geri dönmüştüm. Şimdi Mac Os aldım, kafam rahat. Hem Unix tabanı ile Linux güvenliğindeyim, hem arayüzü kalitesi ile de Windows'un önündeyim. Mutluyum. 4.Biliyorum. Ubuntu'nun hem yabancı, hem Türkçe forumlarında uzun zamanlar gezindim çözüm aradım, hatta bir dönem çözüm de sundum. Halen bir Windows kullanıcısı olsaydım eğer, Ubuntu veya Suse tercihim olabilirdi. Ancak, Mac Os dururken, Linux bana (ve ilgi alanlarıma) uzak kalıyor açıkçası. Yalçın Eren 1.Zaten öyle. Yeni bilgisayar aldım, işletim sistemi DVD'si bir sürü ek yazılımı ile beraber ücretsiz verildi. Hatta bilgisayara kurulmuştu. 2.10 yıldır (Mac kullanmaya başladığımdan beri) durum bu zaten benim için. Hele Mac OS X bu söylediklerinizin de üstüne çıktı. 3.Penguen geliyor, bir de çirkin bir işletim sistemi. 4.Kar amacı gütmeyen bir iş için bu kadar zahmete girilmesinden feci kıllanırım, uzak dururum. Ayhan Aktaş DOSYA PAYLAŞIM SİSTEMİ NFS NFS (Network File System): Oldukca yüksek hızlarda veri transferi yapmak için kullanılan, SUN firması tarafından 1984 yılında geliştirilmiş bir dosya paylaşım sistemidir. Çok uzun zamandır Unix, Linux ve türevi sistemlerde kullanılmasına karşın Microsoft Windows sürümlerinde direk olarak desteklenmemekteydi. Microsoft son yıllarda sektörde yalnız olmadığının farkına vararak Windows Server 2008, Windows Vista, Windows 7 ile birlikte NFs sistemine direk olarak destek vermektedir. Bunun başlıaca nedenleri NFS'nin oldukca hızlı olmasının yanında, SAMBA gibi sistemler arası dosya paylaşımı sağlayan programların işlerini iyi yapmalarına karşın, yapılan paylaşımın miktarına istinaden çok yüksek donanım ihtiyaçları duymasıdır. 16 dosyanın, a cihazından b cihazına aktarımının, aktarım yapan sistemlerde donanıma çok fazla bir ek yük getirmiyeceğidir. Fakat 10 MB büyüklüğünde 100 dosyanın yine 100 istemci tarafından download ya da upload yapılması oldukça büyük bir fark yaratacaktır. İşte NFS sistemin gücü bu kısımda ortaya çıkmaktadır. NFS, SAMBA'nın aksina küçük dosya fazla bağlantı sistemlerinde bile oldukca yüksek performans ve düşük donanım ihtiyacı göstermektedir. Bunu ölçeklendirmek oldukca zordur fakat aklınızda bir fikir oluşturmak için şunu söyleyebilirim: Evinize alacağınız 50$ bir modem ile 300$ bir modem arasında temel fark, hız farkı değildir. Her ikiside aDsl,aDsl2 yada aDsl2+ destekli ise download ve upload hızları ISP firmasınca size verilen hız seviyesinde (aDsl2+ için max 24Mbit download) olacaktır. Fakat bu ikisi arasındaki performans farkı, kullanıcı sayısının artması ya da bir istemciden bir çok bağlantı (örnek p2p programları) açılması ie ortaya çıkacaktır. Aynı fark, ağ üzerinde yapılan dosya paylaşımlarında da görülmektedir. NFS sistemi, yüksek dosya paylaşımının yanında, oldukça da güvenli bir sistemdir. Güvenlik, birkç farklı şekilde sağlanabilmektedir. Bunların en başında elbette core bazında uygulanacak firewall filtreleri gelir. NFS sistemi 2049 TCP/UDP portları üzerinden çalışmaktadır ki bunlar istenilirse bir ip aralığı, bir subnet açılabilir; istenilirse kapatılabilir. NFS sistemi için dosya paylaşım ayarlarmaları yapılırken kullanıcı tanımları DNS isimleri ve IP adresleri olarak yapılabilir. Bu şekilde belli paylaşımlara belirli kişilerin dahil olması sağlanabilir. Aynı zamanda Linux ve Unix sistemleri üzerinde sunulan yüksek kullanıcı bazlı güvenlik sistemi, NFS ile paylaşılan klasörler için geçerlidir. NFS sistemini bilgisayarınıza kurmak için yapılması gereken işlerin başında kurulu olup olmadığını kontrol etmek gelir. Bunun için konsolda ediablo@UbuntuNFSServ:~$ cat /proc/filesystems yazmalısınız. Daha önceden kurulmamış ya da dağıtımınızda strandart olarak gelmiyor ise bu çıktının sonucunda "nodev nfsd" çıktısı alamayacaksınızdır ki, bu da sisteminizde nfs kurulu değil demektir. Sisteminizi bir NFS sunucu sistemine çevirmek için ilk öncelikli olarak Linux Core sistemine NFS eklemesi yapılmalıdır. Bunun için: 2009 yılı itibari ile her sistem ve platforma tarafından desteklenemkte olan NFS sistemi, alternatif dosya paylaşım sistemlerine göre hızlı, daha az donanım harcayan, program yerine çekirdek bazında desteklenmekte ve işletilmektedir. Bu yüksek dosya paylaşımlarında ona büyük bir güç sağlamaktadır. Günümüzda 1000/100/10 hızlarında network bağlantıları sunulmaktadır. 1000 Mbit hızında bir bağlantı, anlık olarak 125 MB hızında dosya transfer hızı sağlamaktadır. Hem SAMBA hem de NFS bu hızlarda yapılacak olan veri transferlerini kolayca yönetilmektedir. Burada performans etkeni olarak hız değil anlık yapılan bağlantı sayısı ana etken olarak alınmaktadır. Bunun başlıaca nedeni 1 GB büyüklüğünde bir Sunucuya, ediablo@UbuntuNFSServ:~$sudo aptitude install nfskernelserver nfscommon portmap İstemciye, ediablo@UbuntuNFSServ:~$sudo aptitude install nfscommon portmap 17 programcıkları yüklenmelidir. Bu sistemden sonrası gerçekten çok kolay. :) NFS sistemi, diğer paylaşım sistemlerine göre oldukca kolay kurulabilen ve yönetilebilen bir sistemdir. NFS sisteminin ana dosyası "/etc/exports" dosyasıdır. Export dosyası içinde tanımlamalar "paylaşım host (options)" şeklinde yapılır. Export dosyasında verilen örnek paylaşımlar şu şekildedir. ediablo@UbuntuNFSServ:~$ cat /etc/exports # /etc/exports: the access control list for filesystems which may be exported # to NFS clients. See exports(5). # # Example for NFSv2 and NFSv3: # /srv/homes hostname1(rw,sync) hostname2(ro,sync) # # Example for NFSv4: # /srv/nfs4 gss/krb5i(rw,sync,fsid=0,crossmnt) # /srv/nfs4/homes gss/krb5i(rw,sync) Hostname kısmı ip, subnet olarak ya da DNS adı olarak verilebilir. Option kısmının açıklamaları alttaki gibidir. ro : Paylaşım yalnızca okunabilir olarak verilmektedir rw : Paylaşım okunup yazılabilir şekilde sunulmaktadır. sync : İstemci ve sunucu arasında yazma ve okuma işlemlerine ilişkin olarak haberleşmeyi ön tanımlı yapacaktır. ediablo@UbuntuNFSServ:~$ cat /etc/exports # /etc/exports: the access control list for filesystems which may be exported # to NFS clients. See exports(5). # # Example for NFSv2 and NFSv3: # /srv/homes hostname1(rw,sync) hostname2(ro,sync) # # Example for NFSv4: # /srv/nfs4 gss/krb5i(rw,sync,fsid=0,crossmnt) # /srv/nfs4/homes gss/krb5i(rw,sync) # /home/ediablo/nfs 192.168.1.0/255.255.255.0(rw,sync) Bunlara istinaden hazırlanmış olan export dosyası üst teki gibidir ve "/home/ediablo/nfs 192.168.1.0/255.255.255.0(rw,sync)" satırına göre "/home/ediablo/nfs" dizini " 192.168.1.0/255.255.255.0 " network'u için okunabilir, yazılabilr ve standart olarak senkronize edilecek şekilde açılmıştır. Bu verilen paylaşımın aktif olabilmesi için yapılması gereken bir diğer bir işlem daha vardır. ediablo@UbuntuNFSServ:~$ sudo exportfs a İstemci olacak olan cihazlar için bağlama sistemi şu şekilde olmalıdır. master:/#mkdir p /home/user/nfs master:/#sudo mount 192.168.1.14:/home/ediablo/nfs /home/user/nfs Yapılan bu paylaşımda unutulmaması gereken, bizim export dosyamız içinde yapılan tanımlama her ne kadar "rw" şeklinde olsa da biz paylaştığımız klasörün sahiplik haklarını ya da yazma okuma haklarını ayarlamalıyız. Son olarak NFS sistemleri MOUNT ederken bazı ek seçenekler kullanabiliriz. Bunların başında okuma ve yazma dosya kapasite boyutlarını ayarlamak geliyor elbette. rsize= ve wsize= seçenekleri bu işlem içindir ve standard halinde 1024 Kbitlik değerdedirler. İstenilirse 8096 kadar yükseltilebilirler. Ayrıca NFS'nin ağ üzerinden paylaşılmasından dolayı doğan bazı durumlar da söz konusu... Uzak bir sunucuya NFS aracılığı ile bağlandığınızda oluşabilecek sorunların başında, karşıda bulunan sunucunun planlı, plansız ya da sizden habersiz yeniden başlaması kısa vadeli işlem durdurması gibi sorunlar ile karşılaşabilirsiniz. Bu durum için MOUNT işlemi ile birlikte kullanılacak olan HARD ve SOFT parametreleri bulunmaktadır. Hard parametresi karşıda bulunan sunucunun kapatılması, cevap vermeyi kesmesi durumunda yapılan işlemin askıya alınması ve sunucu ile tekrar haberleşme sağlanınca işleme devam edilmesi içindir. Soft ise haberleşme giderse belli bir zaman diliminde (ayarlanabilir timeo=süre Bkz. man mount) işlemin sonlandırılmasını sağlar. NFS ile ilgili bilinmesi gereken başlıca konular bunlar ama NFS bundan daha gelişmiş bir sistemdir. Mesala, diski olmayan cihazlarınızı NFS sunucular üzerinde de başlatabilirsiniz ve daha bir çoğu... Bu konular ile ilgili ayrıntılı bilgiler internet üzerinde tonla bulunmaktadır. artık temel NFS sistemini öğrendiğimize göre, üzerine yeni duvarlar örmek zor olmasa gerek... Ertan Erbek OPEN SHOT VİDEO DÜZENLEYİCİ VİDEO DÜZENLEME Kişisel bilgisayarlarda en çok yapılan şeylerden biride video düzenlemektir. El kameramızla kayıt ettiğimiz en güzel anılarımızı ya da internetten bulduğumuz clipleri beğenimize göre düzenleyip dostlarımızla paylaşmak yeni hobilerimizden. Video editing işlerimizi yapmamız için yardımcı programlara ihtiyaç duyuyoruz elbette. Piyasada çok çeşitli editing programları mevcut. Hatta http://videoeditingsoftware review.toptenreviews.com/ adresinde görebileceğiniz “En İyi 10 Video Editör” programlarının fiyatları bütçeleri zorlayacak nitelikte. Açık Kaynak Kod/Özgür Yazılım camiasının bu duruma bir çözümü yok mu peki? Olmaz mı, elbette var. Bu yazımızda sizlerle Openshot adlı açık kaynak kodlu programdan bahsedeceğiz. http://www.openshotvideo.com/2008/04/ download.html adresinden indirebileceğiniz Openshot programı Ubuntu 8.04, 8.10 ve 9.04 versiyonları için yazılmış. Programı indirirken dikkat etmeniz gereken şey “Select CPU” menüsü altından kaç Bit'lik versiyonun size uygun olduğunu bilmeniz. Seçimlerinizi yaptıktan sonra ekranda beliren 2 adet .deb paketini indirebilirsiniz. Son uyarı, ilk önce “Dependencies” adlı, içinde 4 adet deb paketi bulunan yükleyiciyi daha sonra openshot deb paketini kurmanız. Kurulum tamamlandıktan sonra Uygulamlar>Ses ve Video menüsü altında openshot'ı görebilirsiniz. 18 19 Oldukça basit bir arayüzü olan openshot video editor, az sayıda menüsü ile de dikkat çekici. ÜST MENÜ File menüsü altında dosya ve proje işlemlerinizi yapıp hazırladığınız clipleri “Export Video” ile kayıt edebilirsiniz. Openshot'ın halen geliştirilmekte olan bir proje olduğunu bilmenizde fayda var çünkü bazı menü özelliklerini kullanmak istediğinizde “This feature is still in development” uyarısı alıyorsunuz. Üstünde işlem yapmak istediğiniz görüntü dosyalarını sürükle>bırak yöntemi ile “Project Files” sekmesine atabilirsiniz. “Transitions” sekmesinde ise iki clip arası geçişleri nasıl efektlerle yapacağınıza karar veriyorsunuz. “Effects” sekmesi bilgisayarınızda halihazırda yüklü bulunan efektleri openshot'ın kuyllanımına sunmanızı sağlıyor. ALT MENÜ + menüsü track eklemenize, razor tool clipleri istediğiniz noktasından kesmenize resize menüsü ise cliplerin boyutunu büyütüp küçültmenize yardımcı oluyor. Add Marker cliplerin istediğiniz bir yerine işaretçi koymanız için bulunuyor. Hem de sadece bir tık ile. Murat Cebir UBUNTU RAİD KURULUMU KİM KORKAR RAİD'DEN Bilgisayarlar gün geçtikçe olağanüstü derecede hızlanmakta. Bu hızlanış öyle seviyelere geldi ki artık kendi kendine öğrenebilen bilgisayar sistemleri geliştirilmeye başlandı. Gelin görün ki bu hızlanış o kadar da önemli değil, bunun başlıca nedenlerinden birisi bilgisayar sistemlerinin garip bir yapısı olması ve en yavaş parçasının hızında çalışması. İnsanlar devasa hızlarda merkezi işlemciler, büyük kapasitelerde geçici hafızalar, çoğu zaman gereğinden fazla (görecelidir) disk kapasiteleri ve bunların hepsinin verilerini hızlı şekilde taşıyacak ana kartlar almaktalar. Fakat hala bilgisayarlar en yavaş parçalarının hızında çalışmaktadır. İşlemciniz anlık bir zaman içinde milyarlarca işlem yapacak kapasite olmasına karşın bu veriyi okuyacağı ya da yazacağı disk sistemleri bu kadar hızlı değiller. Günümüzde bu durumu kapatmak için üç sistem bulunmakta bunların en başında gelen ve ucuz görünen sistem RAM kapasitesinin arttırılması olmaktadır. RAM kapasitesini arttırmak aslında güzel bir çözüm. Bu şekilde diskler üzerinde kullanılan ve sanal olan RAM yerine geçen sanal belleklerin kullanımı azalır, aynı RAMler üzerinden gerektiğinde RAM disk dediğimiz disk sistemlerini kullanılarak bilgisayarımız açık olduğu sürece verilerin bu kısma yazılması sağlanmakta ve cihaz kapatılmadan önce ya da zaman aralıklı olarak bu veriler ana hafızaya ( HDD ) yazılmaktadır. Bu sistem özel ve uzun uzadıya incelenmesi gereken bir sistem, fakat bilgisayarınız üzerinde fazla RAM bulundurmak her zaman bir kazanç sağlamayacaktır. Bunun başlıca nedeni; Günümüzde 64 bit sistemler oldukça fazla ve bundan bir kaç yıl öncesine istinaden daha çok destekleniyor olmasına karşın hala bir çok programın 64 bitlik versiyonunu bulmakta zorlanmamız. Lisanslı aldığımız ya da Open Source olarak yararlandığımız programların değişim, bakım ve kurulum gibi maliyetlerini göz önüne aldığımızda pek karlı bir durum olmuyor. Tabi bu sisteme geçiş sorunu, 32 bit olan Core sistemlerin maksimum 3GB RAM kapasitesini desteklemesi, daha yüksek kapasiteyi desteklememesi yüzünden oluyor. Tıpkı Windows Xp'de olduğu gibi 4GB RAM üzerinde RAM'iniz varsa işletim sisteminiz zaman zaman cevap vermeyi kesiyor. Tabi ki 64 bit sistemler, 32 bit sistemleri simule edebiliyor ve 32 bit yapısında olan programları çalıştırılabiliyor, fakat çoğu zaman performans sorunlarına neden oluyor. Lafı uzatmadan RAM kapasitesi arttırmanın pek karlı olmadığını söyleyebiliriz. Disk üreticileri uzun zamandır disk hızlarını arttırmak için uğraşıyorlar bugün gelinen 20 noktada 15 bin RPM hızlarında dönen 64 MB ön belleği bulunan diskler bulunmaktadır. Bunun yanında SCSI sistemleri ve Serial SCSI sistemleri de bulunmakta fakat hala istenilen hızı verememekteler. Tabi bunlar standart bir ev kullanıcısı için maliyeti yüksek olan gereksiz yatırımlar. İş SATA sistemi dışına çıktığından fiyat/kapasite oranı oldukça düşmektedir. Disk üreticilerinin aslında uzun zamandır kullanılan RAM Disk teknolojisini SSD (Solit State Disk) olarak daha geniş kapasitelerde ısıtarak daha ucuz şekilde sunduğunu belirtelim (Aslında RAM disk ve SSDler tam olarak aynı sistemler de değiller ama mantık aynı mantık). SSD disklerin fiyat/kapasite oranı oldukça yüksek ama buna rağmen hızları oldukça tatmin edici düzeylerde. Fiyat olarak yüksek olmaları bu tercihi dışarıda bırakıyor. Sonuç olarak şu an SATA sistemler dışında yapılacak tüm yatırımlar fiyat/kapasite olarak istediklerimizi veremiyorlar ve yatırım olarak maliyet getiriyi karşılamıyor. SATA sistemler SATA veri yolu olarak hızlı olsalar da disklerin fiziksel yapıları yüzünden hızlı değiller. Fakat bu bant genişliğini birden fazla diski aynı anda kullanarak sağlayabiliriz. Bu sistem farkında olsak da olmasak da cihazlarımızın fiziksel sınırlarından dolayı uzun vadede gerek işlemcilerimizde, gerek RAM sistemlerinde kullanılmaktadır. Bunun başlıca nedeni bağlı oldukları veri yolunun hızlı ama parçaların yavaş olması ve bu veri yolunun hızını değerlendirmek için genelde aynı anda iki cihazdan yazma ya da okuma yapılacak şekilde kullanılıyor olmaları. Disk sistemlerine buna RAID deniyor ve RAID sistemler bugün birçok diski aynı anda kullanabilecek şekilde yapılandırılabiliyor. Bu yapılandırmalar içerisinde Hız (RAID 0), Güvenlik (RAID 1), Hız+Güvenlik (RAID 5), Hız+ Yüksek Güvenlik (RAID 6) ve ortak kapasite kullanımı (JBOD) olarak kullanılıyor. Daha üst düzeylerde farklı yedekleme ve yazma sistemleri ile daha değişik RAID sistemleri de kullanılıyor. Bir ev kullanıcısı için öncelik elbette hızda olacaktır ki bu Ubuntu kurulumunda kullanacağımız sistem Radi0 olacak. Gelin görün ki Linux sistemlerde RAID sistemlerle ilgili bir sorun var ve bu sorunun başlıca nedeni Sistem Önyükleyicileri olan Grup ve Lilo nun RAID desteği olmaması. Bu yüzden genelde Radi sistemler ya direk özel üretilmiş RAID kartlar ile yapılmakta ya da işletim sistemi için farklı RAID set için farklı diskler kullanılmaktadır. Peki RAID yapılarının bunca getirilerine karşın götürüleri yok mudur ? Elbette götürüleri vardır, bu sistemler Soft ve Hard RAID sistemleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Hardware RAID sistemleri daha önce belirttiğim gibi özel kartlar ile yapılmaktadır ve kendi içlerinde set olarak çok hızlı çalışabilseler de dış yapılar ile o kadar hızlı çalışamazlar. Bu sistemden SATA bir sisteme veri aktaracağınız zaman çok ilginç yavaşlıklara maruz kalabilirsiniz ki PCI arabirimini ya da sunucular için hazırlanmış özel girişleri kullanacak bu yapılar dış depolama birimleri ile 21 ancak bu arabirimin hızı oranında haberleşebileceklerdir. Hardware RAID sistemleri işlemci ve RAM'e ek yük getirmezler ama buna rağmen yukarıda saydığım kısıtlamalara maruz kalırlar. Software RAID sistemleri ise standart SATA birimleri ile yazılım bazlı yapılmaktadır ve diğer disk yapıları ile oldukça hızlı şekilde haberleşebilmelerine karşın başlıca sorunlar yazılımsal oldukları için tüm RAID ve yazım algoritmaları için RAM ve CPU'ya yüklenecek olmaları ki, bu o kadar da büyütülecek bir sorun değil. Ubuntu Linux dağıtımı çalışır cd ile gelen yükleme programında RAID desteğini direk olarak sunmamaktadır. Gelen yükleme cd'si ile bilgisayarınızı açıp RAID sisteminiz için gerekli mdadm gibi sistemleri yükleyerek RAID setinizi oluşturabilirsiniz. Fakat burada da bir sorunumuz oluyor, çalışır cd ile yaptığınız bu sistemi boot ettiğimizde Ubuntu kurulum esnasında mdadm sistemini ana sisteme transfer etmiyor bu nedenle md0 gibi oluşturmuş olduğumuz RADI sistemi göremiyoruz. Bunu düzeltebiliriz ama gerçekten teferruatlı bir durum. O zaman bunun bir de kolay yolu var ki, Ubuntu'nun alternatif yükleme cdleri bunun için hazırlanmıştır. Alternatif yükleme sistemleri Debian temelli olan Text tabanlı yükleme arayüzünü kullanacaktır. Yine server ve masaüstü sistem olarak iki çeşidi vardır. Yüklemede direk olarak RAID ve JBOD desteği ile birlikte gelmektedir ve yüklemede yaptığınız RAID sistemini direk olarak destekleyecektir. http://www.ubuntu.com/getubuntu/downloadmirrors#alternate Raid sistemler hakkında daha fazla bilgi Wiki sayfalarında bulunmaktadır. Allta verilen kaynakları takip ederek RAID sistemleri ve yapıları hakkında daha fazla ayıntılı bilgi alabilirsiniz. ( İngilizcesi oldukça ayrıntılı şekilde anlatılmış durumda İngilizcesine güvenen bir arkadaş bir ara bir ara çevirisini yaparsa oldukça güzel olacak :) ) http://tr.wikipedia.org/wiki/RAID http://en.wikipedia.org/wiki/RAID Görüldüğü gibi RAID sistemler kurulum bakımından çok zorluk çıkartmaz ama performans olarak (kurulumun ardından testlerde çıkacaktır) oldukça tatmin edici sonuçlar verebilir. Bizim kullandığımız sistem RAID 0 yapısı ve hız odaklıdır bu yapıda yedekleme ve güvenlik yoktur disklerden herhangi birisine gelecek fiziksel bir hasar tüm RAID alanlarındaki verinin kaybolmasına neden olacaktır. Kurduğunuz bu RAID sistemin hızını test etmek için altta verdiğim linkteki toolları kullanabilirsiniz. http://www.iozone.org/ http://www.coker.com.au/bonnie++/ http://www.xbench.com/ Bu linkte Ubuntu sisteminin hali hazırda bulunan tüm alternatif yükleme cdlerine ulaşabilirsiniz. RAID sistemini Ubuntu'da nasıl kullanacağımızı öğrendiğimize göre artık bir RAID sistem kurma ve HIZ HIZ HIZ HIZ ! çığlıkları atmak yerine HIZLI HIZLI HIZLI ! sözlerini sarf etme zamanı geldi sanırım :). Tabi dergi içinde poster poster kurulum resimleri vermek isterdim. :) Fakat gelin görün ki bu pek dergi anlayışına sığmayacaktı. Bu nedenle daha iyi bir şey yapıp disk yapılandırma kısmını sizin için hareketli bir gif dosyasına çevirdim. İndirdiğiniz arşivdeki "Ekler" klasöründe, o gif resmini bulabilirsiniz. İzlediğinizi farz ettiğim dosyada göreceğiniz gibi 8 GB*2 şeklinde iki fiziksel diskimiz bulunmaktadır. Bunun ilk 300 MB lık alanını /boot bölümüne ayırdık, bu ayrımın sebebi yazının başlarında bahsettiğimiz Lilo ve Grup gibi önyükleyici sistemlerin raid sistemini tanımaması ve önyüklemede RAID olmayan bir dizine ihtiyaç duymasıdır. Radi yapılarında RAID sistemine dahil edilecek olan sistemin kapasiteleri aynı olmalıdır bu nedenle ilk diskte ayırdığımız 300 MB alana karşılık ikinci diskte de aynı alanda bir birim ayırdık ve ilerde yedek amaçlı kullanabilmek için /backup dizinine bağladık. Tabi dosya okuma ve yazma alanlarımızı raid yaparken bazı zamanlarda RAM yerine kullandığımız SWAP alanını unutmayarak her iki diskte de 250MB'lık bir alanı SWAP olarak ayarladık. Geri kalan kısmı ise / ana dizine bağlayarak geri kalan tüm veri alanlarımız için kullandık. Elbette disk boyut ve ihtiyaçlarına göre bu değerler değişecektir, profesyonel arkadaşlar bir çok dizini değiştirmek isteyecektir. Burada unutmamak gereken disk kısımlarında RAID olarak kullanılacak alanların kesinlikle aynı boyutta olması ve ön yükleyici için ayrılan kısmın birinci diskin başında olması. Ertan Erbek PRELOAD SİSTEMİNİZ HIZLANDIRIN Çoğumuzun bilgisayarını açtığında yaptığı şey hemen hemen bellidir. Pidgin açılır, arkada müzik koleksiyonu çalmaya başlar ve internet tarayıcısı açılır. Aynı zamanda eğer programlama ile uğraşıyorsanız IDE'nizin veya bir metin editörünün hemen tepki vermesini beklersiniz. Eğer siz de sisteminizde çoğunlukla belirli programları kullanıyorsanız, bu programların istediğiniz an açılıp emrinize amade olmasını istiyorsunuzdur. 22 Preload bir daemon(süreç) olduğu için bir önyüzü yoktur. Sistemi başlattığınızda otomatik olarak çalışmaya başlar. Preload'u konfigure etmek için kullanılan basit bir ayar dosyası vardır sadece. Bu dosyaya "/etc/preload.conf" konumunda ulaşabilirsiniz. Belge kendini genişçe açıklamaktadır ve kullanımı basittir. Bu dosyadaki "cycle" değeri ile Preload'un çalısan programları gözleme aralığını değiştirebilir, mem* şeklindeki değerler ile de Preload'un çalışacağı işlemci yüzdesini ayarlayabilirsiniz. Biraz da Özel Hayat Şifrelenmiş Klasörler Unix tabanlı sistemlerde izin yapısından dolayı istediğiniz klasörlere veya dosyalara kendi dışınızdaki kullanıcıların erişimini kısıtlamaya çalışabilir veya tamamen engelleyebilirsiniz. Ancak yine de eğer sizin kullanıcınızı bir kişi daha kullanıyorsa veya root parolasını başka biri de biliyorsa (veya sudo aktifse o kullanıcı için) dosyalarınızı okuyabilir veya değiştirebilir. Eğer herkesten kısıtlı bir alanınız olsun istiyorsanız klasörünüzü istediğiniz bir algoritma ile şifrelemeniz gerekmektedir. Bu işlem için istediğiniz bir şifreleme algoritmasını seçebilirsiniz. Eğer programların açılmasının zaman almasından şikayetçiyseniz veya sadece hiz istiyorsanız bu program işinize yarayacaktır. Preload adli bir daemon; sık kullandığınız programların istatistiğini tutup bu programları ve bağımlı kütüphanelerini belleğe kopyalayarak, programı çalıştırdığınızda dosyalara daha hızlı erişilmesini sağlar. Bu da programın hızında gözle görülür bir artışa neden olur. Ozellikle sıklıkla aynı programları kullananların işine yarayacak Preload, programların açılış süresini gözle görülür bir biçimde azaltacaktır. Ubuntu'ya preload kurulumu basittir, sadece 32kb olan bu programı, Synaptic Paket Yoneticisi'nden preload'u aratıp kurarak veya kısaca terminalden sudo aptget install preload komutunu vererek kurabilirsiniz. Şifrelenmiş bir dosya yaratmak için kullanacağımız program ise e2cryptfs'dir. Bu program dosyayı şifrelememizi veya şifrelenmiş bir dosyayı sisteme bağlamamızı sağlayacaktır. "mount" komutu "t" parametresini kullanarak "ecryptfs" programının şifrelediğimiz klasörü açık bir şekilde bir konuma bağlamamızı sağlar. Kullanımı [sudo ]"mount t ecryptfs kaynak hedef" şeklindedir. Bu komutla şifrelenmiş bir dizin yaratırız ve bunu sisteme bağlarız. Dizin sisteme ecryptfs ile bağlandığında dizine ekledigimiz her dosya dizin umount edildikten sonra şifre bilinmeden okunamayacaktır. Bir örnekle açıklayalım. "özel" adında bir şifrelenmiş klasör oluşturmak istiyoruz. "mkdir özel" komutu ile yeni bir klasör oluşturuyoruz. "chmod 700 özel" komutu ile klasörü sahibinden başka kimse tarafından okunamaz hale getiriyoruz ki klasör şifrelenmemiş halde iken kimse okuyamasın. 23 "sudo mount t ecryptfs özel özel/" komutu ile de klasörümüzü ecryptfs ile sisteme bağlıyoruz. Artık ecryptfs'nin bize sorduğu soruları cevaplamamız gerek. Varsayılan cevapları "Enter" ile onaylayabilir veya kendi cevabımızı girebiliriz. test@testubuntu:~/test$ sudo mount t ecryptfs ozel/ ozel/ Passphrase: #Buraya parolamizi giriyoruz. Select cipher: 1) aes: blocksize = 16; min keysize = 16; max keysize = 32 (not loaded) 2) blowfish: blocksize = 16; min keysize = 16; max keysize = 32 (not loaded) 3) des3_ede: blocksize = 8; min keysize = 24; max keysize = 24 (not loaded) 4) twofish: blocksize = 16; min keysize = 16; max keysize = 32 (not loaded) 5) cast6: blocksize = 16; min keysize = 16; max keysize = 32 (not loaded) 6) cast5: blocksize = 8; min keysize = 5; max keysize = 16 (not loaded) Selection [aes]: #Kullanacağı şifreleme yöntemini seçmemizi istiyor. Enter'a basip varsayılan "AES" ile devam ediyoruz. Select key bytes: 1) 16 2) 32 3) 24 Selection [16]: devam ediyoruz. Enable plaintext passthrough (y/n) [n]: geçiyoruz. #Anahtar byte sayısını istiyor. Varsayılan "16" ile #Parola şifrelenmeden gönderilsin mi sorusunu varsayılan ile Enable filename encryption (y/n) [n]: #Dosya isimlerinin şifrelenmesini istemediğimiz için varsayılan ile geçiyoruz. Eğer sifrelenmesini isteseydik "y"yi seçip, sonra gelen sorudaki anahtarı onaylamamız gerekirdi. Attempting to mount with the following options: ecryptfs_unlink_sigs ecryptfs_passthrough ecryptfs_key_bytes=16 ecryptfs_cipher=aes ecryptfs_sig=5370dafea055bf8d Mounted eCryptfs #Bağlama başarılı ecryptfs ile klasörü bağladıktan sonra klasörde yarattığımız dosyalar umount ettikten sonra okunamayacaktır. sudo umount özel komutu ile dizini ecryptfs'den ayırdıktan sonra tekrar bağlayana kadar okunamaz hale gelir. Dizini tekrar açmak için aynı işlemleri aynı parola ile tekrarlamamız yeterlidir. Dizini açtıktan sonra istediğimiz işlemi yapabiliriz. Dizini umount etmeyi unutmadığımız takdirde klasörümüz bütün gözlerden uzak olacaktır. İyi çalışmalar. Konsolda Verimlilik Screen Eğer sisteminizde konsol programlarını kullanıyorsanız, veya SSH kullanırken konsola mecbur kaldığınızda konsolda aynı anda iki işlemi yapmak problem olmaya başlar. Bunun için de tek bir konsoldan birden cok programı çalıştırmanıza ve arasında kolayca geçiş yapmanıza olanak sağlayan "screen" isimli konsol yoneticisi işinizi kolaylaştıracaktır. Screen'i aynı bir pencere yöneticisi gibi düşünebilirsiniz, programları açmak, kapatmak, minimize etmek, geciş yapmak gibi yetenekleri vardır. Aynı zamanda konsol oturumunuzu kapattığınızda screen oturumunuz kapanmaz, yani SSH ile açtığınız bir programa evde devam edebilir, sanal terminallerde kullandığınız programı X oturumununda açtığınız konsola taşıyabilirsiniz. Ubuntu'ya screen kurulumu kolaylıkla paket yöneticisinden veya konsoldan "sudo aptget install screen" komutu ile yapilabilir. Screen konsolda çalisan bir program olduğu için menülerde görememeniz normaldir. Screen ile ilgili gelişmiş ayarlar yapmak isterseniz /.screenrc dosyasını düzenleyebilirsiniz. Screen programının kullanımı basittir. Screen ile çalışırken, çalıştığınız programa değil de screen programına komut vermek için önce Ctrl+a tuşuna basılır, ardından vereceğiniz 24 komutun kısayoluna basılır. Screen kullanırken en sık kullanacağınız komutlar: screen # Yeni bir screen oturumu açar. screen r # Detach edilmiş oturumları tekrar açar screen ls # Açik olan oturumları listeler screen R isim # Belirtilen isimli screen oturumunu açar veya o isimle yeni bir oturum başlatır. screen komut # Belirtilen komutun çalıştığı bir screen oturumu açar. screen R # En genç screen oturumunu başlatır, bulamazsa yeni oturum açar man screen # Çoğu Linux programı gibi, screen'in çok güzel bir açıklamasını ve kullanımını genişçe verir. komutunu verip paket listemizi güncelliyoruz. Baska bir ekrana geçmek için, Ctrl+a ile basacağınız tuşu screen'in dinlemesini sağlayıp ardından "c" tuşuna basarak yeni bir pencere açıyoruz. Burada derlemeyi başlatıyoruz. Bu sırada paket listemiz güncellenmiş olsa gerek. Ctrl+a+p ile önceki pencereye geçip, "sudo aptget upgrade" ile güncellememizi başlatıyoruz. Ctrl+a+d ile detach edip, derleme bitince exit komutu ile çıkıp, konsol penceresine düşüyoruz ve istediğimiz işlemleri gerçeklestiriyoruz. SSH oturumumuzu kapatıp biraz sonra eve geliyoruz. Güncellemeleri kontrol etmek için "screen R guncelleme" dedikten sonra exit komutu ile çıkıyoruz. Bu kadar:). Artık konsolda da kendinizi bir pencere yöneticisi kullanır gibi rahat hissedebilmeniz lazım, iyi çalışmalar :). Bunlar da screen ile çalışırken Ctrl+A ile verebileceğimiz komutlar: Ctrl+a+ c # Yeni bir screen oturumu açar. Ctrl+a+ n # Açık screen oturumlarının bir sonrakine geçer Ctrl+a+ p # Açık screen oturumlarının bir öncekine geçer Ctrl+a+ ? # Verilebilecek komutların bir listesini gösterir Ctrl+a+ [numara] # Belirtilen nolu ekrana gider Ctrl+a+Ctrl+l # Screen'in çalıştığı konsolu tekrar çizmesine yarar. Program arayüzlerinde üst üste binmiş yazılar vb. grafik sorunları gördüğünüzde deneyebilirsiniz. Kısa bir senaryo ile özetlemek gerekirse; Evimizden uzaktayız, SSH ile sistemimize bağlandık. Küçük bir işlem yapacağız, başka bir yerde program derlerken, o sırada bilgisayarınızın güncellenmesini istiyoruz. Aynı zamanda oturumu kapattığımızda da güncellemenin devam etmesini istiyoruz. Öncelikle düştüğümüz konsolda "screen R güncelleme" komutu verip kendimize güncelleme isimli bir konsol oturumu açıyoruz. Bu pencerede "sudo aptget update" Utku Demir GÜLDÜRÜ 25 GÜLMEK HEPİMİZİN HAKKI Dergimizin değerli yazarlarından Murat Abi, birisine Ubuntu hakkında yardım etmiş. Karşıdaki de Murat Abi'ye "siz hiç bir karşılık beklemez misiniz" diye sormuş. Murat Abi o tarihi sözünü söylemiş: "Hayır biz bir grup Budist rahibiz"... Rahip de olsak gülmek hoşumuza gider. E hadi gülelim o zaman... *** Merhaba ben Serkan, nasıl yardımcı olabilirim? Benim telefonda bi problem var bankomatta işlem yapamadım Peki ilk önce telefonunuzun ''menü" tuşuna sonra da ''5'' tuşuna basın... Evet... Tamam... Ekranda ne var şimdi? Show tv... ??? *** İyi günler, nasıl yardımcı olabilirim? Para çekemiyorum ben... Şifrenizi yanlış giriyormuşsunuz Ahmet bey!... Şifre mi? Benim şifrem hep aynıdır, İstanbul'un kurtuluşu... Lütfen, bana şifreyi söylemeyin efendim. Hah, tamam hatırladım, 1956!!! Efendim o İstanbul'un kurtuluşu değil ama... Yaaaa!... Kaçtı İstanbul'un kurtuluşu? Efendim ben malesef söyleyemem bunu size. Niye sen de mi bilmiyosun?... Biliyorum, ama güvenlik açısından benim şifreyi bilmemem gerekiyor. Ben sana şifreyi sormuyorum ki!... İstanbul'un kurtuluşunu soruyorum. Evet, ama... ???!!! *** Alo benim yazıcım çalışmıyor!... Windows üzerinde mi çalıştırıyorsunuz? Evet Bilgisayar yazıcıyı görüyor mu? Evet, karşı karşıyalar!... *** Şu an bankanızın ATM'sinden maaşımı çekemiyorum. Üzgünüz efendim geçici bir hatadan ötürü şu an tüm sistemlerimiz offtadır. Ben zaten Of'tayım. Yine de çekemiyorum. !!! *** Yabancı filmlerde sık sık görürüz. Uçak havadayken pilotlar ölür ve bir kahraman uçağı kulenin talimatlarıyla indirir. Söz konusu biz olunca değil sadece uçak, otobüsle bile o sahneyi çekeriz:... Aloo, aloo, abi ben Ferhat. İstanbulAnkara otobüsünden arıyorum. Kaptan molada içkiyi fazla kaçırdı herhalde, uyuyor şimdi. Evlat sakin ol, muavin orda mı? Hayır, otobüste değil. Tanrım ona ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok! Tamam evlat, hiç korkma. Sizi kurtaracağız. Şimdi şoförü yavaşça koltuktan yana çek, sen oturacaksın onun yerine. Ama onu yana çekersem düşer, kendinde değil! Düşsün düşsün! Oraya senin oturman lazım. Tamam, oturdum. şimdi ne yapmalıyım? Direksiyonu tut, ne çok sıkı ne çok gevşek. Tuttum, çok eğlenceli görünüyor. Evlat ciddi ol, 40 yolcunun hayatı senin elinde. Şimdi, önündeki panelde bir çok gösterge var değil mi? Tam ortadaki büyük olana bak, ne yazıyor orda? Bismillahirrahmanirrahim. Hayır göstergenin üstündeki yazıya değil göstergeye bak. Hız göstergesine bak, kaçla gittiğinizi görebiliyor musun? 26 Sıfır. Nasıl sıfır? Dikkatli bak. Sıfır, gerçekten sıfır. Ölecek miyiz? Otobüs duruyor mu gidiyor mu bunu söyle bana, seni kuş beyinli! Duruyooor Kalk git ordan! Bize de panik yaptırdın. Şoför uyanınca devam edersiniz .... *** İki Kurşun Şaşıran yönetmen, ertesi gün yağan yağmuru hayretle izler. Bu sırada ihtiyar kızılderili yine gelir, "Fırtına... Yarın!.." der ve aniden uzaklaşır. Gerçekten de müthiş bir fırtına çıkar ve çölü birbirine katar. Yönetmen emreder, "Çabuk bana o kızılderiliyi getirin! İstediği parayı verin. O olmazsa biz bu filmi bitiremeyiz!.." Adamlar, kızılderiliyi bulur ancak yaşlı Apaçi bir türlü razı olmaz. En sonunda teklif edilen bir milyon doları reddedemez ve adamlarla birlikte kampa gelir. 1 ay boyunca, ihtiyar kızılderilinin söylediği her şey tutar, yağmur der yağmur, çöl fırtınası der, fırtına, kavurucu sıcak der, kavurucu sıcak... Yönetmen gayet memnun mesut durumda filmi çekmeye devam eder. Derken bir gün yaşlı kızılderili susar ve hiçbir şey söylemez. Yönetmen, "Nasıl olsa geçer..." diye düşünerek bekler. 1 gün, 2 gün, 1 hafta, 1 ay derken yönetmenin sabrı taşar ve kızılderiliyi bir kenara çekerek öfkeyle sorar, "Bana bak! Sana bu iş için dünyanın parasını ödedim! Bir an önce marifetlerini göstermeye başlamazsan seni buradan atacağım!.." Kızılderili omuzlarını silker, "Radyo... Kırıldı!..” Netscape firmasının başkanı elinde bir silahla asansöre biner. Asansörün içinde üç kisi vardır: Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi ve Bill Gates. Fakat, adamın elindeki silahta ise sadece iki kurşun... Netscape başkanı kimleri vurur? Cevap: Sadece Gates'i vurur!.. Emin olmak için de iki el ateş eder. İhtiyar kızılderili Film ekibi, ıssız çölün kızgın güneşi altında çekim yapmaktadır. Zor şartlar altında çalışırlarken, ihtiyar bir kızılderili sete doğru yaklaşır ve yönetmenin yanına giderek şöyle der, "Yağmur... Yarın!.." Yusuf Sansarkan EKLER ARCH LİNUX KURULUM REHBERİ Değerli yazarımız Arda Dülgar'ın hazırlmaış olduğu "Arch Kurulum Rehberi"ni sizlere ek olarak sunuyoruz. Kurulum Rehber'ini arşiv dosyası içindeki "Ekler" dizininde bulabilirsiniz. Yazıda, bilgisayarı cdden başlattıktan sonra atılacak tüm adımlar detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bu kurulum rehberi sayesinde Arch'ı rahatlıkla kurabileceğinize inanıyoruz. 27 AYIN FOTOĞRAFI Bundan sonra, her ay sizlere bir duvar kağıdı resmi hediye etmeye karar verdik. Ubuntutr forumda yapacağımız yarışmalarda, en güzel seçilen duvar kağıtları, kendi çektiğimiz fotoğraflardan seçeceğimiz duvar kağıtları veya özel bir anlamı olan duvar kağıtlarından birini her ay size hediye edeceğiz. (Fotoğrafların altından siyah kısım panelin altında kalacağı için sorun teşkil etmeyecektir) Hediyeniz indirdiğiniz arşivdeki "Ekler" dizininde... SUDO, Creative Commons (CC) byncnd ile lisanslanmıştır. Not: SUDO, Gimp ve Scribus gibi özgür tasarım araçları kullanılarak hazırlanmıştır. Kullanılan içerikten yazarları sorumludur. SUDO, GNU/Linux dağıtımları altında sorunsuz olarak görüntülenir.
Benzer belgeler
Untitled
Telnet ile aynı şekilde çalışır bağlanma türü telnet tarzı “bilgisayar_adı l kullanıcı_adı”
şeklinde kullanılır.Tarama yaptıktan sonra kullanıcı şifresi sorar ve bağlantı gerçekleşir.Eğer
/etc/hos...
Vi ve Nano Alarm Clock Heartsma
Koala, yeni sürümün de habercisi. Sizlere hediyemiz ise, özenle seçtiğimiz bir masaüstü
resmi. Hediyenizi, bayinizden ısrarla isteyiniz.
Hepinize keyifli okumalar, u/mutlu ve özgür yarınlar diliyor...
lınux - [email protected]
Fakat nafile, Linux Windows'un rakibi değil, sonudur. Siz ölümü gördüğünüzde tanımaz mısınız?
Yıllar ve yıllardır muhteşem bir şeymiş gibi pazarlanan tüketim toplumunun, ne pahasına olursa
olsun ka...