Buluşma Dergisi, 2015 Sayı 1 / 10 Mb
Transkript
Buluşma Dergisi, 2015 Sayı 1 / 10 Mb
ALLIANZ Buluşma İŞTE YENİ TREND İKLİM TEHDİDİ TATİLLERİ YOK OLMADAN ÖNCE GÖRMENİZ GEREKEN 10 YER 2015 SAYI 2014 1SAYI 1 Sigorta dünyasında YILIN BİRLEŞMESİ ile ilgili bilmeniz gereken her şey SEYAHAT ROTAM SENİN İSPANYA’N HANGİSİ? Madrid mi? Barselona mı? GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER TADILMASI GEREKEN LEZZETLER G Sevgili Okurlar, Geride bıraktığımız 2014 yılında, faaliyetlerimizi “Allianz Sigorta”, “Allianz Yaşam ve Emeklilik” ve “Allianz Hayat ve Emeklilik” şirketleri altında toplayarak çalışanlarımıza, değerli acentelerimize, iş ortaklarımıza, müşterilerimize ve tüm paydaşlarımıza dokunan yepyeni ve farklı bir döneme girmenin heyecanını yaşadık. 2015 yılında da bu yeni dönemin enerjisi ile Allianz’ın uluslararası gücünü ve uyguladığı başarılı stratejileri Türkiye’de daha fazla deneyimleyeceğimiz projeler ile yolumuza devam ediyoruz. Allianz Türkiye olarak vizyonumuzu “Müşteri memnuniyeti ve teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılığın öncülüğünü yapmak, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmak” olarak belirlemiştik. Bu vizyonla şeffaf, topluma dokunan, yeni nesil iş yapış şekillerini benimseyen ve müşterisiyle klasik bir sigorta şirketinden farklı şekillerde de iletişim kurabilen “dışavurumcu” yaklaşımımızı başarılı projelerle hayata geçiyoruz. Bu yaklaşımla Ayhan Sicimoğlu ile birlikte hayata geçirdiğimiz Kurumsal PR projemizde tüm paydaşlarımıza Allianz’ın içinden bir kesit sunmak istedik. Çalışmadaki yenilikçi iletişim stratejimiz ile sosyal medyada bir başarıya imza attık. Projemiz 112 milyon gösterim ve yaklaşık 4 milyon kişiye erişim oranıyla Ekim ayında YouTube’da kendi kategorisinde en çok izlenen 1. video oldu. En içten halimizle “Bir Olmak İçimizde Var” mesajı ile hayata geçirdiğimiz reklam kampanyamızın gerek TV reklam filmi, gerekse radyo cıngılı duygusal yaklaşımıyla oldukça beğeni topladı. 360 medya stratejisiyle, televizyon, radyo, outdoor, gazete, dergi, dijital ve sosyal medyada yoğun bir frekansla yer alan kampanyamız, tüketiciye her mecradan ulaşmayı başardı. Kampanya filmlerimiz sosyal medya kanallarında 1 milyon, televizyon ve sinema yayınlarında ise 52 milyonun üzerinde izlenme sayısı ile büyük yankı uyandırdı. tüm madenci ailelerinin sıkıntı ve ihtiyaçlarıyla ilgilenerek psikolojik yardım ve eğitimi kapsayan iki ayaklı bir proje geliştirdik. Proje ile ayrıca Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği ile çalışarak, madencilerimizin yakınları başta olmak üzere bölgede etkilenen tüm vatandaşların faydalanacağı çalışmalarla yaşam kalitelerini artırmayı ve farklı bir öğrenim sistemi ile bilim kahramanları yetişmesini amaçlıyoruz. 2014 yılında ayrıca, “Müziğin Geleceği İçin 1 Olduk” diyerek müzik odağında yatırım kararı aldık. Toplumun yaşam kalitesini arttırma hedefimizi global marka elçimiz Lang Lang’ı İstanbul’da ağırlayarak somutlaştırdık. 2015 yılında işbirliklerimizin kapsamını genişleterek toplumun yaşam kalitesini yükseltecek ve sektörün gelişimini de destekleyecek inovatif çalışmalarla müşterilerimize daha iyi hizmet vererek liderliğimizi sağlamlaştıracağız. Hepimiz için sağlık ve başarı dolu bir yıl olmasını diliyorum. Sevgi ve saygılarımla, Toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmak amacıyla Mayıs ayında Soma’da yaşanan maden faciası ile sektörde örnek gösterilen bir işbirliği gerçekleştirdik. Kurduğumuz “Allianz Soma Dayanışma Ağı” ile kazadan etkilenen Solmaz Altın CEO, Allianz Türkiye Buluşma 2015 - 3 6 YAŞAMA SANATI Daha keyifli bir yaşam için “zevk sahibi” öneriler... 8 BARSELONAMADRİD İspanya’nın en çok rağbet gören iki turizm kenti... İki şehrin gezilmesi gereken yerleri… 16 BİR OLMAK İÇİMİZDE VAR! İşte Allianz’ın gönülleri fetheden kampanyası... 18 MÜZİĞİN GELECEĞİ İÇİN “1” OLDUK Dünyaca ünlü piyanist Lang Lang’ın unutulmaz konseri... 40 BİR KIŞ KLASİĞİ: ABANT Güzel bir hafta sonu kaçamağı için en uygun alternatiflerden biri olan Abant’ta ziyaret edilmesi gereken adresler, görülmesi gereken yerler, alışveriş seçenekleri, konfor ve huzur vaad eden otelleri… 46 PODYUMLARDA ARAP BAHARI Bugüne kadar sarışın ve renkli gözlü modelleri baştacı eden moda dünyası, şimdilerde Ortadoğulu modellerin egzotik güzelliğini keşfetti. 58 KÜLTÜR REHBERİ Kitap, müzik, DVD... Arşivinizin baş köşesinde bu önerilerimize yer açın... 60 ÇİKOLATA HAKKINDA BİLMENİZ 50 HEMINGWAY’İN GEREKEN SON VURUŞU 20 ŞEY Bundan 54 yıl önce intihar 20 HANGİ eden ünlü yazarın hiç BİLİMSEL PROJE görmediğiniz fotoğraflar eşliğinde hayatı… KAÇA KAÇA MAL OLDU? 54 TARİHİ Dünyanın gidişatını değiştiren LOKANTALARIN büyük bilimsel projelerin mali boyutları hiç konuşulmaz. İşte BİLİNMEYEN o rakamlar… Atom bombası HİKAYELERİ 24,5 milyar dolar.. Ayda yürümenin maliyeti 102 milyar dolar.. Nükleer füzyon 15 milyar euro… 24 PICASSO’NUN Türkiye’nin en meşhur ve tarih kokan lokantalarının nasıl kurulduğu, dünyaca ünlü müdavimleri ve bugünlere nasıl geldiğinin hikayeleri… GİZLİ SEVGİLİSİ Picasso’nun birçok eserinde, hatta Guernica’da bile kendinden küçük sevgilisini resmettiği yeni açılan bir sergiyle deşifre edildi. 34 YILIN BİRLEŞMESİ Sigorta dünyasında yılın en çok konuşulan birleşmesiyle ilgili bilmeniz gereken her şey... 36 CEBİNİZDEKİ KLİNİK İyi olacak hastanın artık doktor cebine geliyor... 4 - Buluşma 2015 28 YOK OLMADAN ÖNCE GÖRMENİZ GEREKEN 10 YER… İşte yeni tatil rotalarınız: “İklim tehdidi tatilleri”… BULUŞMA 2015 Sayı 1 Allianz adına sahibi: Arif Aytekin Yapımcı: AJANS PLUS MEDYA Avukat Süreyya Ağaoğlu Sok. No:68 Nişantaşı / İstanbul Tel: 0212 213 83 46 Film, Baskı ve cilt: Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Dudulu Org. San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye İSTANBUL Tel: 444 44 03 Yönetim yeri: Allianz Sigorta A.Ş. Bağlarbaşı Kısıklı Cad. No: 13 Altunizade 34662 İstanbul Tel: 0216 556 66 66 www.allianzsigorta.com.tr Yayın türü: Yaygın süreli yayın Yayının mahiyeti: Kurumsal Allianz Her Zaman Kazandñrñyor! Allianz Türkiye Facebook sayfamñzñ beàenin, fñrsat ve avantajlarñmñzdan haberdar olun... www.facebook.com/AllianzTurkiye 6aa^VcoH^\dgiV6#Ē# lll#Vaa^Vcoh^\dgiV#Xdb#ig))))*)+ 6aa^Vco=VnVikZ:bZ`a^a^`6#Ē#lll#Vaa^VcoZbZ`a^a^`#Xdb#ig))))*)+ 6aa^VcoNVēVbkZ:bZ`a^a^`6#Ē# lll#Vaa^VconVhVbZbZ`a^a^`#Xdb#ig)))%.*( yaşama sanatı Kolej Modası Moda tarihinde preppy görünümlerin sayısız tasarımın yaratım sürecine ilham verdiği bilinen bir gerçek. Amerikan kolejli kızların giyim tarzı da tıpkı Coca-Cola, beyzbol ve otostop kültürü gibi dünyaya yayılmıştı. Moda da o denli büyük bir etki yaptı. Geçtiğimiz günlerde Rizzoli Yayınları’ndan çıkan “Seven Sisters Style” adlı kitap işte bu kolejli kızların giyim tarzını Katharine Hepburn, Jacqueline Kennedy, Ali MacGraw ve Meryl Streep gibi ikonik kadınların ışığında ele alıyor. Efsanevi kadınların kolej zamanına doğru tarihsel yolculuğa çıkılan kitapta eğitim, seyahat gibi yaşam tarzlarının farklı alanları mercek altına alınıyor. Elbette bu süreçte Bermuda şortları, jean pantolonları, sandaletleri, Shetland süveterleri, inci küpeleri, zarif valizleri, deri eldivenleri, kaşmir trikoları da esin kaynakları arasında yerini alıyor. Rebecca C. Tuite’in kaleme aldığı kitapta erken dönem preppy ilham verdiği Dior, Balenciaga ve hatta Band of Outsiders’ın tasarımları da karşımıza çıkıyor. Köpekler için fitness zamanı S onunda bu da oldu, Jog A Dog markası köpekler için koşu bandı piyasaya sundu. Amerika’da obezite oranı sadece insanlar arasında yayılmıyor. Fazla kilo sorunundan köpekler de nasibini alıyor. İşte minik dostunun fazla kilolarından şikayet edenler ya da bu soğuk havalarda köpeğini dolaştırmaya üşenenler için tasarlanmış bir alet. Köpekler için üretilen koşu bandının üç farklı boyutu var. 6 - Buluşma 2015 38 farklı renk ile dünya turu Angelina ile Louboutin ortaklığı Angelina Jolie ve Christian Louboutin, Jolie’nin canlandırdığı kötülük timsali “Malefiz” karakterinden ilhamla çok özel bir ayakkabıya imza attı. “Malangeli” adı verilen özel tasarım ayakkabılar, Louboutin’in Paris’teki atölyesinde sınırlı sayıda ve elde üretildi. Kırmızı ve siyah rugan seçenekleri olan Malangeli’nin satışından elde edilecek gelir, dünyanın terk edilmiş ve yetim kalmış çocuklar için kurulmuş olan en büyük örgütü “SOS Children’s Villages” yararına kullanılacak. Kuruluş, 2003 yılından beri Angelina Jolie tarafından destekleniyor. Louis Vuitton’ un Basel’de tanıttığı yeni saati “Escale Worldtime”, elde boyanan kadranıyla, lüksü ve kaliteyi buluşturuyor. Saatin 38 farklı renk ile boyanan kadranında, dünyanın 24 farklı yerinden görüntüler bulunuyor. 41 mm’lik beyaz altın çerçevenin içine konumlandırılan kadranın, ortasına konulan üçgenin ucundaki ok ise akrep vazifesi görüyor. Louis Vuitton’un “Limit Yok” sloganıyla sunduğu ürün, markanın erkeklere özel tasarladığı ilk saati olma özelliğini de taşıyor. Lüksün yeni adı tetris otel Üşengeçler için Bir paten keyfimiz vardı, sonunda o da teknolojiye yenik düştü. Peter Treadway markası gençlerin ve çocukların paten kayma eğlencelerine de boyut atlatmış ve elektrikli roller skate’leri piyasaya sürmüş. Kumandayla kontrol edilebilen patenler saatte 16 kilometre hız yapıyor. F arklı ülkelere gittiğinizde, o ülkenin kültürünü yansıtan farklı otellerde konaklamak istersiniz. Bu kural Hive-Inn projesiyle tamamen yıkılıyor. Hong Kong’lu şirket Ova Studio, taşınabilir ve esnek konteynerleri birleştirerek yer değiştirebilen lüks odalar yaratmayı hedefliyor. Bir dönemin moda oyunu Tetris’i anımsatan proje, hayata geçtiğinde epey ses getireceğe benziyor. Buluşma 2015 - 7 KAÇAMAK SİZİN İSPANYA’NIZ HANGİSİ? Barcelona mı? 8 - Buluşma 2015 Dünyanın en gözde şehirlerinden ikisi: Biri sürrealizmin başkenti Barselona… Diğeri krallara layık Madrid… İspanya’nın bu iki şehri arasında futboldakinden çok daha büyük bir cazibe rekabeti var… Her iki şehrin görülmesi gereken yerlerini, tadılması gereken lezzetlerini ayrıntılarıyla okuduktan sonra, “ezeli rekabet”ten sizce kim galip çıkacak karar verin… Madrid mi? Buluşma 2015 - 9 Şehrin en önemli yapıtı “bitmeyen kilise” La Sagrada Familia. NE ALMALI? Barselona’da, İspanya’ya özgü kültürel ve sanatsal eşyalar bulabilirsiniz. İspanyol yelpazeleri, biblolar, Flamenko aksesuvarları ve magnetler… Fiyatlar uygun, rahatlıkla alışveriş yapabilirsiniz. Gerçeküstü bİr şehİr barselona Şehrin Katalan bölgesinin naifliğini ve tarihini koruyan yapısı, geniş kaldırımları ve huzuru arayanlar için sunduğu binlerce seçeneği göreni cezbeder. Tarihi yapılar aynı anda hem heybetli hem de naiftir. Aynı zamanda bir futbol kenti olan şehirde, ateşli İspanyol atmosferini ve dünyanın en ünlü stadyumlarından olan Nou Camp’ı görüp o ateşi içinizde hissedersiniz. Mükemmel sahiller ışıltılarıyla çağırır sizi. Latin kültürünün kokusunu taşıyan kumsallar, hem eğlenceli hem de huzurlu bir deniz keyfi yaşatır. Güneşli, Akdeniz’in şeffaf ve duru suyu üzerinde hayatın tadını çıkarırsınız. A Akdeniz’in en güzel şehirlerinden biri olan Barselona, İspanya’nın 17 özerk yönetiminden biri. Ayrıca Katalonya özerk yönetiminin de başkenti. Haritadan baktığınızda tam olarak yeri, doğuda Akdeniz, kuzeyde Fransa ve Andorra Prensliği, güneyde Valensiya özerk yönetimleri ve batıda Aragon ile çevrili. Barselona yaklaşık olarak 1.5 milyon insanın yaşamakta olduğu bir Akdeniz şehri. Ağırlıklı olarak kullanılan dil Katalanca ve İspanyolca. Nüfus yoğunluğu olarak da başkent Madrid’den sonra en kalabalık şehir. Akdeniz kıyısında olduğu için genel olarak Akdeniz iklimi hakim. 10 - Buluşma 2015 NERELERE GİTMELİ? Barselona, ünlü mimar Gaudi’nin elinden çıkmış dersek, yalan olmaz. Mimaride modernizm akımının öncüsü olan Antoni Gaudi’nin eserleri ve hayatına dair ayrıntıların görülebileceği Sagrada Familia ve Park Guell, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. La Pedrera ya da bilinen ismiyle Casa Mila, Eixample bölgesinde yer alıyor. İnsanı hayrete düşüren gerçeküstü eser 1912 yılında tamamlanmış. Eserin en dikkat çekici özelliği pencere ve balkon formlarıyla süslenmiş olması. Mimar Gaudi tarafından yapılan tam sekiz eserin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunduğunu da söyleyelim. Şehrin cazibe merkezi olan La Rambla Caddesi, Barselona’nın kalbi niteliğinde. Kafeler, restoranlar, gece kulüpleri, barlar, alışveriş merkezleri ve müzelerin bulunduğu caddede, sokakta müzik yapan insanları görebilirsiniz. Barselona’da İspanyol tarihinin ve kültürünün ruhunu anlayıp hissedebilmek için Flamenko dans gösterilerine de vakit ayırmak gerekiyor. Futbolseverler için güzel bir aktivite de Barcelona futbol takımının mabedi Nou Camp’ı görmek. I İspanya’ya vardığınızda Latin dansları ve müzikleri karşılayıp havaya sokar sizi… Danslar ve şarkıların etkisiyle yerinde duramayan bir ülkenin heyecanı sizi de cezbeder. Ayaklarınız kendiliğinden ritim tutmaya, vücudunuz hareket etmeye başlar. O güne kadar hiç öğrenmemenize rağmen salsa yapmanıza şaşırırsınız. İspanya’nın başkenti olan Madrid Avrupa’nın en kalabalık şehirlerinden biri. Hem ekonomik hem de turistik açıdan büyük bir öneme sahip olan bu şehirde yaklaşık dört milyon kişi yaşıyor. Madrid, Endülüs Emevileri zamanında kurulan ve Müslümanlar’ın elinde bulunan bir şehirken, sonrasında VI. Alfonso döneminde Hıristiyanlar’ın eline geçmiş. İlk adı Magerit olan şehir, zamanla Madrid ismini almış. Yakın tarihe dayalı izlerin bulunduğu kent, İspanyol sanatçıların eserlerini üretmeye başlaması ile sanatsal zenginlik kazanmış ancak İspanya’da yaşanan iç savaş nedeni ile büyük hasarlar almış. İspanya’da canlı bir boğa güreşi izleyemediyseniz en azından, İspanyol eğlencesini ve özelliklerini gösteren boğa güreşi müzesini ziyaret edin. krallara layık madrİd Cava Baja NE ALMALI? Madrid’de alışveriş neredeyse tam gününüzü alabilir. Çünkü burada alışveriş yaparken kendinizi cennette gibi hissedeceğiniz çok sayıda alışveriş merkezi var. Turistik bir alışveriş peşindeyseniz zeytinyağı, şarap ya da Madrid’e özgü maden işlemeleri alabilirsiniz. Merkezde olmasa da Madrid’in her yerine tren ya da farklı araçlarla ulaşmak kolay olduğu için farklı mağazaları da gezmeniz mümkün. Hemen belirtelim, Madrid halkı hergün öğlen saatlerini siesta, yani uyku süresi olarak kullanır. Bu nedenle de bilhassa küçük dükkanlar öğlenleri kapalı olur. Gran Via Calle de Serrano Mont Juic, şehrin en büyük parklarından biri. GÖRMEDEN DÖNMEYİN MONT JUIC Barselona’nın en büyük parkı. İsmini üzerinde bulunan dağdan alıyor. Yürüyüş yapmak için ideal. POBLE ESPANYOL Yapay şekilde yapılmış bir İspanyol köyü. Köye girdiğiniz zaman kendinizi tipik bir İspanyol köyünde hissediyorsunuz. LA SAGRADA FAMILIA Barselona şehrinin en önemli dini yapıtlarından biri. “Bitmeyen kilise” olarak tanımlanan bu eser günümüzde de henüz tamamlanmış değil. Gaudi, kilisenin inşaatını 1883’te alıyor fakat mimarın 1926’da ölmesi ile inşaat durma noktasına geliyor. Eserin 2026 yılında Gaudi’nin ölümünün 100’üncü yıldönümünde tamamlanması bekleniyor. NE YEMELİ? Türk kültüründeki mezelere benzer İspanya tapaslarının tadına mutlaka bakmalısınız. Tapaslar için özel sofraların kurulduğu restoranlar dışında, içkinin yanında ücretsiz tapas getiren barlarda da bu lezzeti bulabilirsiniz. Ayrıca klasik İspanyol omleti tortilla ve ünlü İspanyol içkisi sangria’nın tadına da mutlaka bakmalısınız. Barselona mutfağı, Akdeniz ve Katalan mutfak özelliklerini yansıtıyor. Yemeklerde deniz mahsulleri bolca bulunmakta. Ayrıca sebze yemekleri, zeytinyağlılar ve etli yemekleri de var. Barselona’da denenebilecek tatlar listesinde, tortilla a la espanola, deniz mahsulleri bazen de tavukla yapılan paella ve tapaslar ilk sırada yer alıyor. İspanyollar öğlen yemeklerini alışılmıştan daha geç saatte yiyorlar. 14:00’ten önce öğlen, 20:00’den önce de akşam yemeği pek yemiyorlar. 12 - Buluşma 2015 MUSEU PICASSO Şehirde en çok turist çeken mekanlardan biri. Ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun eserleri sergileniyor. Müze, birbirine bitişik beş ortaçağ sarayına yayılmış durumda. PARK GUELL El carmen tepesinde bulunuyor. Ünlü mimar Gaudi’nin önemli bir diğer eseri olan bu park kompleksinin yapımı tam olarak 14 yıl sürmüş. KATALUNYA ULUSAL SANAT MÜZESİ Barselona’nın en önemli müzelerinden biri. Müzede birçok romanesk sanat eseri bulunuyor. MODERN SANATLAR MÜZESİ Katalan ve İspanyol eserlerinin sergilendiği bir müze… NE YEMELİ? Madrid mutfağının alametifarikası yemeklerde kullandıkları baharatlar. Safran ve deniz ürünleri en sık kullanılan malzemeler. Genelde kahvaltı, öğlen ve akşam yemeklerinin yanı sıra burada gece atıştırmaları da söz konusu. Gece hayatının yoğun olduğu bu şehirde sabaha kadar eğlence devam ettiği için enerjinizin yerinde olması gerekir. Madrid’in ünlü kalamarlı sandviçi “bocadillo de calamarges” Plaza Espana birçok heykel ile ilgi çekici bir meydan. Don Kişot bunların en ünlüsü. GÖRMEDEN DÖNMEYİN PALACIO REAL DE MADRID 18’inci yüzyılda inşa edilmiş Madrid’in en büyük ve en görkemli saraylarından biri. Bugün hâlâ devlet törenlerinde kullanılıyor. Puerta del Sol PLAZA MAYOR Madrid’in en geniş ve en işlek yeri. Gece geç saatlere kadar eğlence ve hareketin devam ettiği bu meydan kafeleri, restoranları ve gece kulüpleriyle ünlü. PUERTA DEL SOL Plaza Mayor’un sonunda bulunan Puerta Del Sol, “Güneş Kapısı” anlamına gelen ve Madrid’de kalan son şehir kapısı. Kapının doğuda bulunması nedeniyle şehrin güneşi gören ilk kısmı burası. CATEDRAL DE SANTA MARIA LA REAL DE LA ALMUDENA Katedralin yapımına 1883 yılında başlanmış ve 10 yıl içinde bitirilmiş. Hem neoklasik hem de gotik tarzın görüldüğü bu yer, girişindeki iki büyük kule ile ziyaretçileri karşılamakta. GRAN VIA Madrid’in en işlek caddelerinden biri olan Gran Via, ilgi çeken çatıları ve üçgen binalarıyla adeta modern saraylara ev sahipliği yapıyor. Alışveriş yapmak istediğinizde ya da şık bir restoran aradığınızda gideceğiniz adres Gran Via olmalı. PLAZA ESPANA Birçok heykel ile ilgi çekici bir meydan olmasının yanı sıra pek çok turistik noktaya yakın mesafede olması nedeniyle her zaman kalabalık ve işlek bir meydan. Cervantes ve Don Kişot’un da heykellerinin yer aldığı meydan görkemli binalarıyla dikkat çeker. PLAZA DA CIBILES Madrid’in ünlü meydanlarından biri. İsmini meydanın orta yerinde yer alan Kibele heykelinden alıyor. Linares Sarayı ve İspanya banka binası da bu alanda yer alıyor. Plaza Mayor Buluşma 2015 - 13 SEYAHAT SEVENLER İÇİN Seyahat Sağlık Sigortası Barcelona’dan ne alalım? Barcelona’dan en lezzetli adresler • Mauri Cafe’nin (pasteleriasmauri.com) tatlıları, Petit Comitè’nin (petitcomite.cat) Katalan yemekleri ve La Bodegueta Provença’nın zengin şarap menüsü denemeye değer. • Cuines de Santa Catarina (cuinesdesantacatarina.com) ve Agua (grupotragaluz.com) hem öğle hem de akşam yemeği için, ailecek gidilebilecek güzel restoranlar. • İspanya’ya gidip doya doya tapas yemeden olmaz. Tapas 24 (tapas24.net), Cal Pep (calpep.com), şehrin en iyilerinden Maitea (maitea.es) ve Quimet’i mutlaka denemelisiniz. • Barcelona’nın tarihi yiyecek pazarı La Boqueria’daki tezgahlarda öğle yemeği için harika atıştırmalıklar bulabilirsiniz. Taze ve leziz sandviçler, zeytinler, ekmekler, meyveler, şarküteri ürünleri, mezeler ve tatlılar bir arada… 14 - Buluşma 2015 • Louis Vuitton, Chanel, Gucci, Cartier, Yves-Saint-Laurent, Hermès, Laurel, Max Mara, Escada ve Armand Bassi gibi ünlü isimler tehlike yaratacak kadar yakınınızda olacaklar! • Passeig de Gràcia üzerindeki ev eşyaları mağazası Vinçon’da güzel ve ilginç şeyler bulabilirsiniz. • Barrio Gotico’nun sokaklarında gezinirken karşınıza pek çok küçük sevimli butik ve tasarım dükkanı çıkacak. Hepsine girin ve genç modacılardan yaratıcı parçalar toplayın. • Ünlü İspanyol tasarımcı Montse Esteve’nin birbirinden şık mücevherlerine yerinde bakmak isteyenler, randevu alarak sanatçının son modellerini inceleyebilirler. • İspanyol markası Natura’nın, Barcelona’nın her köşesinde mağazası var. Kıyafetten ayakkabıya, ev aksesuarlarından hediyeliklere kadar pek çok farklı parça satan bu doğa temalı markayı çok beğeneceksiniz. >> Seyahatte bir sağlık problemiyle karşılaşırsak bunun önlemini şimdiden alabilir miyiz? Allianz Seyahat Sağlık Sigortası işte bunun için var. Seyahatte olduğunuz dönemlerde sizi risklere karşı korumak için. Seyahate çıkmadan önce her ayrıntıyı planlayabilmeniz için. >> Seyahat Sağlık Sigortası, yurtiçi ya da yurtdışı seyahatleriniz sırasında meydana gelebilecek sağlık risklerine karşı sizi koruyan bir sigorta. Aynı zamanda yurtdışından ülkemize seyahat edenleri de ülkemizdeki seyahatleri boyunca sigortalıyor. >> Seyahatiniz sırasında ani bir hastalıkla karşı karşıya kalırsanız, tedavi görebileceğiniz en yakın sağlık kuruluşuna yönlendiriyor ve masraflarınızı karşılıyor. Tedavinizin bitiminde evinize naklinizi sağlıyor. Ayrıca seyahat sırasında vefat eden sigortalımızın nakil işlemlerini de gerçekleştiriyor. İsterseniz kişisel sorumluluklarınız, bagaj kayıplarınız, kaza sonucu vefat ve sürekli sakatlık ile kapkaç teminatlarını da poliçenize ekleyebilirsiniz. Allianz Acenteleri / 444 45 46 Madrid’ten ne alalım? • İspanya’ya gidip espadril almamak olur mu? 1840’tan beri el yapımı espadriller satan Casa Hernanz’in küçücük dükkanı Plaza Mayor’un hemen arkasında. Espadril dersiniz kimse anlamaz, “alpargatas”ı deneyin! • Cacao Sampaka’nın çikolataları hediye etmek için ideal. • Madrid’in nezih semti Salamanca’nın Calle de Serrano ve Calle de Jose Ortega y Gasset sokakları lüks alışveriş yapmak için ideal. Madrid’ten en lezzetli adresler • Şehrin merkezindeki Mercado San Miguel, en güzel İspanyol tapaslarını tadıp, en nefis şarapları deneyebileceğiniz cıvıl cıvıl ve sevimli bir pazar yeri. Kapalı alanda yanyana sıralanmış standlardan oluşan Mercado San Miguel öğle saatlerinden gece yarısına kadar açık. • İspanya’nın şüphesiz en eğlenceli yemek kültürü, her köşe başında bulabileceğiniz tapas barlar. La Latina’daki Cava Baja Sokağı, boylu boyunca tapasçılarla dolu. Birini seçip uzun uzun yemek yerine her durakta bir parça atıştırıp bir öğünde birden çok yeri deneyin. • Casa Lucas, Tempranillo, La Concha, La Perejila ve La Camarilla mutlaka ziyaret etmeniz gereken tapasçılar. Siparişe “ensalada rusa” ve “jamon iberico” ile başlayın. • Madrid’in simgesi kızarmış kalamarlı sandviç “bo- cadillo de calamares” her köşede bulabileceğiniz bir lezzet. Ama biz özellikle Casa Labra veya Casa Revuelta’da yemenizi tavsiye ederiz. • Görünüşü tulumba tatlısına, tadı ise lokmaya benzeyen “churros” İspanyolların kahvaltıda yemeği tercih ettiği bir tatlı türü. Genelde sıcak çikolataya batırılarak yenen ama tarçın veya toz şekerle de servis edilen churros’un en güzelini Calle Arenal’in ara sokağındaki Chocolateria San Gines’de tadabilirsiniz. • Kahvaltı veya öğle yemeği için Paseo del Prado yakınındaki Mama Framboise kaçmaz. • Şık akşam yemekleri için Santceloni, Olsen, Ramon Freixa Madrid ve Kabuki Wellington’ı öneririz. • 1919’dan beri aynı yerindeki şarküterici Jamoneria Lopez Pascual tam bir Madrid klasiği. Günün her saati arı kovanı gibi hareketli dükkandaki jamon çeşitleri başınızı döndürecek. 2015 -xxx Buluşma 2015 15 KAMPANYA ALLIANZ’ın reklam KAMPANYASI Bİr olmak İçİmİzde var! “Bir olma” konseptiyle geçtiğimiz günlerde relansman kampanyasını yapan Allianz, bu kampanyayla vermiş olduğu anlamlı mesajlarla diğer rakiplerinden ayrışarak sektörde kendisini yine farklı bir yere konumlandırıyor. İşte gönülleri fetheden kampanyası... 16 - Buluşma 2015 B Bazen çok farklı yerlerden gelmiş insanlarla, adeta tek bir vücut haline geliriz. Nefesimizi tutup, binlerle aynı anı yaşamanın heyecanına kapılır ve günün sonunda bazen aynı sevinci, bazen de aynı hüznü paylaşırız. Çünkü bir olmanın gücü birinin elini tutmak, onunla omuz omuza durabilmektir. Bir olmak içimizde var! Kimi zaman tribünlerde, kimi zaman bir hastanenin bekleme odasında. Tribünlerde binlerce iken, tuttuğumuz takıma kızıp, küsmek; yine de 90 dakika bitene kadar orada olmaktır bir olmak. Takımını destekleyen binlerce kişinin, birden sustuğu o anın sessizliğine bürünmektir bir olmak. Kimi zaman dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebeğin yanında olmak, o minicik ayakların izinde yepyeni bir geleceğe doğru yürümektir bir olmak. Bazen birbirimize kızsak bile en zor anlarda birbirimize destek olmaktır; çünkü sevginin, dostluğun, saygının ve hoşgörünün gücüdür bir olmak. Biz Allianz olarak, 90 yıldır bu topraklarda böyle gördük, böyle öğrendik. Allianz, hayatın her anında bir olmak için yanınızda. GÜNLÜK HAYATTAN HİKAYELER “Bir olma” konseptiyle geçtiğimiz günlerde relansman kampanyasını yapan Allianz, bu kampanyayla vermiş olduğu anlamlı mesajlarla diğer rakiplerinden ayrışarak sektörde kendisini yine farklı bir yere konumlandırıyor. Başarılı kampanyanın arkasında ise Türkiye’deki en yaratıcı ilk beş reklam ajansından biri olan Concept Reklam Ajansı KÜNYE Kreatif Direktör: Kerem Özkut Group Head: Ertuğ Tuğalan, Namık Ergin Yaratıcı Ekip: Erhan Dursun, Cem Erguvan, Engin Erden Cansu Erdinç yer alıyor.Kampanya “Bir olma”nın önemini anlatırken, senaryosunda günlük hayattan hikâyelere yer veriyor. Bizlerin iyi günde de kötü günde de her zaman birbirimize destek olduğumuzu, bir olduğumuzu resmediyor. Bir doğumda tüm aile, dostlar ve akrabalar bir araya gelir, dükkânınızı su bassa ilk karşı komşunuz yardımınıza koşar, vatan için askere gidenleri hep beraber selamlarız, yolda bir kaza görsek hiç düşünmeden canları kurtarmaya çalışırız, mahallenizde bir yangın çıksa elden ele bir kova su taşırız, bir düğün olur mutluluğu paylaşırız... “Bir olmak bizim içimizde var” içgörüsünden yola çıkarak kampanyanın omurgasını oluşturan Allianz, bu kampanyada; 90 yıldır bu topraklarda ve hayatın her anında bir olmak için insanların yanında olduğunun altını çiziyor. 80 KİŞİLİK EKİP GÖREV ALDI Türkiye’den kareleri içinde bulunduran ve çekimleri dört gün süren reklam filminin setinde 80 kişilik bir ekip görev aldı. Yönetmen koltuğunda ise Belçika asıllı ödüllü yönetmen Manu Ceoman yer alıyor. Filmi Emre Altuğ seslendirirken, müziği ise soundtrack’leriyle ünlü olan Rahman Altın çaldı. Kampanya 360 medya stratejisiyle, outdoor, radyo, sosyal medya ve dijital işleriyle tüketiciye her noktadan ulaşmayı başardı. 90 saniyelik bir radyo cıngılına sahip olan kampanya, radyoda insanların kalplerini titreterek yüzlerde bir tebessüm bıraktı. Lider sigorta şirketi Allianz bu mottosuyla gönülleri fethetmeye devam edecek. Buluşma 2015 - 17 Müzİğİn geleceğİ İçİn “1” olduk Türkiye’de müziğin geleceği için yatırım yapma kararımızın ardından ilk adımı, Allianz global marka elçisi, dünyaca ünlü piyanist Lang Lang’ın verdiği unutulmaz konserle attık. 18 - Buluşma 2015 Allianz Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, Lang Lang, Kaan Baysal, Allianz Türkiye CEO’su Solmaz Altın ve Kurumsal İletişim Başkanı Fatmanur Erdoğan… T Tüm dünyada müziğin geleceğine yönelik yaptığımız yatırımların yanı sıra geçtiğimiz günlerde Türkiye’de de bu alanda yatırım yapma kararı aldığımızı 30 Ekim’de gerçekleştirdiğimiz bir basın toplantısı ile açıklamıştık. “Müziğin Geleceği için 1 Olduk” sloganı ile çıktığımız bu yolda ilk adımı, dünyaca ünlü piyano virtüözü ve şirketimizin global marka elçisi Lang Lang konseri ile attık. ABD’nin en saygın gazetelerinden New York Times’ın “Klasik müziğin gezegendeki en ateşli temsilcisi” olarak tanımladığı, müzik dünyasının yaşayan en genç efsaneleri arasında adı geçen ve Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olan Lang Lang ile iş ortaklığımız 2013 yılından bu yana devam ediyor. Tüm dünyada her yıl 120’ye yakın konser veren Lang Lang, Allianz’ın marka elçiliğini sürdürürken, Allianz Türkiye olarak biz de ünlü piyanist tarafından oluşturulan “Uluslararası Müzik Vakfı”nın (International Music Foundation) çatısı altında Allianz Gençler Müzik Kampı’nın (Allianz Junior Music Camp) destekçisi olmayı sürdürüyoruz. Bu konudaki global tecrübe ve birikimimizi 31 Ekim’de Zorlu Center PSM sahnesinde düzenlediğimiz konserle paylaşma imkanı bulduk. Bu özel gecede Lang Lang’a, Alllianz’ın Türkiye’de oluşturduğu Danışma Kurulu tarafından seçilen, 11 yaşındaki genç yetenek Kaan Baysal da eşlik etti. İş, sanat ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiren konsere, Allianz çalışanlarının da aralarında olduğu 2 bin davetli katıldı. Bu davetliler arasında Allianz Türkiye’nin yürüttüğü toplumsal sorumluluk proje ortaklarından biri olan Barış İçin Müzik Vakfı’nın 500 öğrencisi de vardı. Genç yetenekler, dünyanın en ünlü piyanistini canlı izlemenin heyecanını yaşarken, düzenlediğimiz eğitimlerde edindikleri müzik bilgisini uluslararası başarıya sahip bir sanatçının konserine katılarak deneyimleme fırsatı yakaladı. Binlerce kişinin büyük bir sessizlik içinde beklediği dahi piyanist Lang Lang konserine, Robert Schumann’ın “Traumerei” adlı eseri ile başladı. Sanatçının Ermenek’teki madende su baskını sonucunda mahsur kalan 18 maden işçisine ithaf ettiği kısa eser, izleyicilerden büyük alkış aldı. Chopin’den dört balat çalan ünlü piyanist, yaklaşık bir saat süren performansının ardından genç yetenek Kaan Baysal’ı sahneye davet etti. Genç yetenek Kaan, mini konserinde Chopin’in iki eserini çalarken, dahi piyanist Lang Lang ise Kaan’ın yanından hiç ayrılmadı. Beş yaşından bu yana piyano çalan Kaan’ın kısa performansı salondan büyük alkış aldı. KAAN MÜZİĞE YOLCULUK YAPTI Konserde Lang Lang ile sahne alan Kaan Baysal, ayrıca usta sanatçının öncülüğünde kurulan ve 10-16 Kasım tarihleri arasında Barselona’da gerçekleştirilen Allianz Gençler Müzik Kampı’nda (Allianz Junior Music Camp) özel bir müzik eğitimi almaya da hak kazandı. Kaan, her yıl sadece 12 gencin kabul edildiği kampta eğitim alan ilk Türk genci oldu. Buluşma 2015 - 19 TEKNOLOJİ Higgs Bozonu’nun GGS HI keşfİ: BOZONU 5 mİlyar 5 MİLYAR AVRO Avro tutarındakİ cevap B ugüne kadar varlığı tespit edilememiş bu bozona tesadüf edebilmek için 27 kilometre çapında Hadron Çarpıştırıcısı denilen bir makine ve sistemin kurulması gerekti. Varlığı kesin olmayan ve görünmez boyutlarda olan bu atomaltı parçacık için yerin yüz metre altında kurulan bu muazzam mekanizmanın yanı sıra, yürütülmesi için gerekli çalışmalar ve kullanılan metotlar da bir o kadar muazzamdı. İspatla sonuçlanırsa bilimsel çalışmalara büyük ufuklar açacağı söylenen bu projenin muazzam olan bir diğer tarafı ise maliyetiydi. Minicik Higgs Bozonu’na rastlamak için yapılan çalışmaların maliyeti 5 milyar Avro’y u geçti. Bu rakam aynı zamanda enerjinin nasıl kütle sahibi olabildiği sorusunun da cevabının maliyetiydi. 20 - Buluşma 2015 HANGİ BİLİMSEL PROJE KAÇA MAL OLDU? 20 20. yüzyılın başlarından itibaren daha önce görülmedik ölçekte büyük bilimsel projeler, uzay çalışmaları, yatırımlar birbiri ardına yapıldı. Bu projelerin en fazla heyecan yaratanlarından sonuncusu Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de gerçekleştirilen Higgs Bozonu projesi oldu. Proje bilimsel yönü kadar felsefi yönüyle de çok tartışmalara konu oldu. Ama işin bir de mali yönü vardı. Bu proje öncekiler gibi bilimsel, teknolojik yönü kadar maliyet boyutuyla da dev bir profil çiziyordu. Tüm bu projeler, keşifler insanlık adına çok değerliydi ve bu yüzden kesenin ağzını açmak gerekiyordu. Örneğin dünya dışı zeki varlıklarla iletişim kurmak umuduyla NASA tarafından başlatılan ve yıllarca milyonlarca dolar aktarılan SETI projesi 2011 yılında durduruldu. İşte atom bombasından Higgs Bozunu’na son yüzyılın en büyük bilimsel ve teknolojik projeleri, keşifleri ve onların insanlığa abartılı rakamlara mal olan ama dikkatlerden kaçan mali boyutları. GENOM PROJESİ 4,6 MİLYAR DOLAR DNA’lar İçİn 4,6 mİlyar dolar B ugün gazetelerde hemen her gün keşfedilen yeni bir DNA ile ilgili haberlere rastlamak mümkün. Ama bu duruma gelinmesinin ardında uzun soluklu ve oldukça maliyetli dev bir proje yatıyor. 1990-2003 yılları arasında dünyanın en iyi genetik bilimcilerini bir araya getiren ve 24 insan kromozomunun araştırılmasını 20 ayrı kurum arasında paylaştıran Genom Projesi, hem çalışmaların genişliği hem de maliyeti açısından “Biyolojinin Apollo Projesi” olarak nitelendirildi. Projenin sonuçları her biri 500 sayfa tutan 2 bin kitapla açıklandı. Bu çalışma ise insanlığa 4,6 milyar dolara mal oldu. Günümüzde suçluluk geni bulundu, şişmanlık geni bulundu gibi haberlerin altında aslında 5 milyar dolara yakın yatırım yatıyor. Buluşma 2015 - 21 BU RAKAMLARLA BAŞKA NELER YAPILABİLİR? Yenİ enerjİ Nükleer füzyon İçİn 15 mİlyar Avro NÜKLEER FÜZYON 15 MİLYAR AVRO U zun süreden beri fosil yakıtların ve nükleer enerjinin atıkları insanın başını ağrıtıyor. Gezegeni de mahveden bu enerjilere alternatif arayışları yok değil. Bunlar içinde en çok güneş ve rüzgâr enerjisinin adı geçse de bu konuda uluslararası toplumun en fazla ümit beslediği yeni enerji kaynağı umudu yine nükleer ama bu defa Nükleer Füzyon. Bu proje ağır atom çekirdeklerini parçalayarak enerji üreten bildiğimiz nükleer santraller yerine güneşteki şartları oluşturarak atomları kaynaştıran termonükleer tepkimeye dayanıyor. Japonya, Rusya, Güney Kore, Hindistan ve Avrupa Birliği’ni 35 yıl sürmesi öngörülen araştırmalar için büyük bir yatırım yapmaya yönelten bu projenin ilk çalışmalarına 2010 yılında başlandı. Nükleer füzyonu sanayileştirebilmeyi hedefleyen proje gerçekleşirse çevre kirliliğine karşı da büyük bir umut doğacak. Bu dev proje için uluslararası topluluğun ortaya şimdilik koyduğu rakamsa 15 milyar Avro. >> Dünyada içilebilir suya ulaşma sorununu çözmek için öngörülen miktar: 10 milyar dolar >> Tüm dünyadaki açlık sorununu gidermek için öngörülen miktar: 19 milyar dolar >> 2011’de BM’nin acil yardım koordinatörünün Afrika’da hayatların kurtarılması için acil gerekli olduğunu bildirdiği rakam: 1,3 milyar dolar. >> Gelişmekte olan ülkelerdeki beslenme yetersizliği içindeki 140 milyon çocuğa A vitamini ve çinko destekli mikro besin desteği için gereken miktar yıllık 60 milyon dolar. >> Dünyada demir ve iyotlu tuzdan yoksun gıdalarla beslenen 2 milyar insan için zenginleştirilmiş gıda programı uygulaması için gereken miktar yıllık 286 milyon dolar. >> Dünyada malarya, AIDS gibi hastalıklara yakalananların tedavisi amacıyla 3 milyar aşıyı sağlamak için gereken miktar: 1.7 milyar dolar. >> Dünyada okuryazarlığı hakim kılmak için gereken kaynak Genom ve Higgs Bozonu projeleriyle eşit: 5 milyar dolar. Atom bombası İçİn 24,5 mİlyar dolar B üyük bilimsel projelerin amacı her zaman insana ve hayata hizmet etmek olmadı. Kimi zamanda en fazla insanı en kısa zamanda yok etmeyi amaçladılar. Bu açıdan en büyük proje ise şüphesiz Manhattan Projesi olarak bilinen ilk atom bombasının yapılışı oldu. İkinci Dünya Savaşı sırasında gizli olarak nükleer bir bomba yapımını hedefleyen Manhattan Projesi dünyanın en iyi nükleer fizikçilerini toplarken Hitler’in dünyayı ele geçirmesinden korkan Albert Einstein, bombanın yapım ekibinde başı çeken Enrico Fermi gibi büyük fizikçilerin de katkılarına sahne oldu. ABD’nin en iyi nükleer fizikçilerinin 1942’den 1946’ya kadar uğruna ter döktüğü proje o güne kadar görülmüş en büyük kitle imha silahının gerçekleştirilmesiyle neticelendi. Bu dev proje İkinci Dünya Savaşı’nı bitirdi bitirmesine ama bunun bedeli Hiroşima ve Nagazaki’de birkaç dakika içinde yüz binlerce insanın yok edilmesi ve gelecek on yıllarda da sakat milyonların doğması oldu. Kitlesel ölüm projesinin bir diğer bedeli ise o dönem için 2 milyar dolara ulaşan mali boyutu oldu. Bu rakam günümüzün değerlerine vurulduğunda projenin gerçek bedeli 24.5 milyar dolara ulaşıyor. MANHATTAN PROJESİ 24,5 MİLYAR DOLAR 22 - Buluşma 2015 APOLLO PROJESİ 102 İL M YAR DOLAR Ayda küçük bİr adım İçİn 102 mİlyar dolar T arihler 1961 yılını gösterirken Ruslar uzaya ilk insanı göndermişler ve bunun gururunu yaşarken, bu hamlenin altında ezilmek istemeyen Amerikalılar en büyük rakiplerine karşılık vermek için kesenin ağzını açtılar ve Apollo projesini başlattılar. Aya insan gönderme hedefindeki program soğuk savaşın hakim olduğu yıllarda bilimselliğinin yanında büyük bir itibar ve psikolojik savaş vesilesiydi. 12 yıl boyunca 11 farklı programın yürütüldüğü dev proje için NASA 300 bin üzerinde insanı çalıştırdı. Tarihler 21 Temmuz 1969’u gösterirken nihayet Apollo 11 ile hedefe ulaşıldı. Bilimsel olduğu kadar dünya liderliği açısından siyasi bir proje olan ve ABD’nin gurur meselesi yaptığı Apollo Projesi o dönemin parasıyla 19 milyar dolara mal oldu. İnsanın aya ilk ayak basışının bugünkü değeri ise tam 102 milyar dolara ulaşıyor. Bu program büyük bir ihtimalle tarihin en pahalı ve kapsamlı bilimsel projesi olurken maliyetiyle tüm dünyadaki açlık problemini bitirmeye yetecek ölçekteydi. E-ELT TELESKOBU 1,5 MİLYAR DOLAR Dünyanın en güçlü gözü 1,5 mİlyar dolar U zayı gözlemenin, galaksinin uzak ve geçmişte kalan noktalarına bakış atmanın da bir bedeli var. İnsanın uzayı gözetleme sınırlarını genişletmek için Şili’de 3 bin metre irtifada çölde Avrupa Birliği tarafından kurulan teleskop sadece bir aletten ibaret değil. Bin küçük parçadan oluşan 42 metre çapındaki aynası, 80 metre yüksekliği, 5500 ton ağırlığıyla E-ELT teleskopu astronomların görüş ufkunu çok daha ötelere yani evrenin daha uzak geçmişine taşıyacak. Ancak tüm bunların olabilmesi için projenin 2018 yılında tamamlanmasını beklemek gerekecek. Tüm bunların yani “uzayda farklı yaşam formları var mı”, “yaşama uygun başka gezegen var mı” gibi soruların bedeli ise 1,2 milyar Avro yani 1.5 milyar dolar. Buluşma 2015 - 23 SANAT SANAT DÜNYASI ŞİMDİ PICASSO’NUN RESİMLERİNE GİZLEDİĞİ 16 YAŞINDAKİ METRESİNİ TARTIŞIYOR Picasso’nun tablolarına gizlediği sevgilisi >> Picasso’nun birçok ünlü eserinde, (hatta Guernica’da bile) genç sevgilisini resmettiği, New York’ta açılan yeni bir sergiyle deşifre edildi. >> 16’lık gizli aşkı Picasso’nun ölümünden bir süre sonra intihar etmişti. >> Sanat dünyası şimdi bu tablolarda başka anlamlar aramaya başladı. Y Yirminci yüzyılın en gözde ve en çok konuşulan sanatçılarının başında gelen, kübizmin temsilcisi ressam Pablo Picasso, sanatı kadar yaşamıyla da her dönem gündemde oldu. Picasso’ya dair hikâye ve tartışmalar ölümünden yıllar sonra da bitmek bilmiyor. Picasso’nun son olarak deşifre edilen sırları ise New York Gogosian Gallery’de açılan “Picasso ve Marie-Thérèse: Çılgın Aşk” temalı bir sergi ile gün ışığına çıkarıldı. Sergi Picasso’nun hayatında özel bir yer tutan gizli ilişkisine ışık tutarken bu aşk ilişkisinin ressamın pek çok önemli eserine nasıl yansıdığını ve bu eserlerde çoğu zaman nasıl kodlandığını da ortaya koydu. Picasso’nun sonu hüzünlü biten çılgın ilişkisi, en meşhur politik tablolarından Guernica dâhil birçok eserinde kimi zaman gizli kimi zaman da açıkça resmediliyor. Tüm bunları ortaya çıkaran ise yine bir Picasso: Marie-Thérèse Walter’ın torunu sanat tarihçisi Diana Widmaier-Picasso. İşte Picasso’nun fırtınalı aşk ilişkisi ve bu aşkın eserlerinde nasıl kodlandığının çarpıcı hikâyesi… Picasso’nun 16’lık sevgilisi Marie-Thérèse Walter 1927 yılının bir kış günü Paris’te Galerie La Fayette’te meşhur ressam Pablo Picasso ile tanıştığında henüz 16 yaşındadır. 24 - Buluşma 2015 16 yaşındayken Picasso’nun önce modeli ardından sevgilisi olan MarieThérèse Walter plajda. “Dirseği üzerine yaslanmış MarieThérèse” tablosu ilişkilerinin 12. yılı olan 1939’da yapıldı. Buluşma 2015 - 25 Picasso’nun en büyük politik eseri Guernica’da karısı Olga can çekişen at figürü olarak temsil edilirken, umutsuzca sağa sola koşturan kız, elinde lamba tutan kız ve hatta kucağındaki ölü yavrusuna ağıt yakan acılı anne figürleri Marie-Thérèse’dir. Bir burjuva ailesine mensup bu genç kız aslında yaşına uygun bir yakalık almak için burada bulunmaktadır. O sırada 45 yaşında olan Picasso genç kıza “Ben Picasso’yum. İlgi çekici bir yüzünüz var. Portrenizi yapmak isterim” diyerek yaklaşır. Bu isim Marie-Thérèse’e pek bir anlam ifade etmese de bir sanatçının kendisini güzel bulması karşısında kayıtsız kalamaz. Böylelikle ressama modellik yapmayı kabul eder. Çapkın Picasso genç kızı atölyesine kabul ettiği saatlerde resminin yanında kur da yapmaya başlar ve onu baştan çıkarması için bir hafta yeterli olur. O sıralar evli olan Picasso, genç kızla ilişkiye girmekte tereddüt etmez. İlişkileri bu şekilde başlar ancak oldukça dikkatli ve gizli devam etmek zorundadır. Zira Picasso’nun eski bir balerin olan Rus eşi Olga son derece kıskanç ve psikolojik sorunları olan biridir. Olga, Picasso’ya Paulo adında bir erkek evlat vermekle beraber kıskançlığı sebebiyle ressama hayatı zehir etmektedir. Gerçi, kübizmin babasının hayatına giren kadınların çokluğuna bakıldığında Olga hiç de haksız değildir. Sinirsel bir rahatsızlığın da körüklediği bu kıskançlık Picasso’nun durdurak bilmeyen aldatmalarıyla daha da körüklenmektedir. HHH Marie-Thérèse ile ilişkisini izleyen yaz aylarında, Picasso, karısı ve oğlu için o sıralar çok moda olan sayfiye yeri Dinard Breton’da bir ev tutarken yakınında bulundurmak için metresini de bir kız kampına yerleştirir. Orta yaşlı ressam her öğleden sonra bir veli gibi genç kızı kamptan alıp, sahil kenarında kiraladığı plaj kulübesine götürmekte ve beraber vakit geçirmektedir. MarieThérèse kendisine sırılsıklam âşık olan ressama burada da hem modellik hem de sevgililik yapmaya devam eder. Böylece hem genç kıza hem de ilişkilerine ait detaylar Picasso’nun tablolarında kendilerine yer edinmeye başlar. Uzun bir süre Marie-Thérèse ünlü ressamın kübik tablolarını süsleyen başlıca figürlerden biri olmaya başlar. Bunların ilklerinden biri olan 1929 tarihli bir tabloda Picasso sevgilisini plajdaki kabinin kapısını açarken bale pozisyonundaki sinirli Olga ile karşılaşışını resmeder. gibi şifreli figürlerle tasvir eder. Yasak aşk yaşayan iki sevgilinin ilişkileri hem aşk hem de sanat hayatında hız kazanmaya başlar. Picasso, 1930’da Paris’e 80 km mesafede bir malikâne tutar. Karısına da metresine de bu malikâneyi kendileri için aldığını söyleyerek bir taşla iki kuş vurur. Gözlerden ırak olan Boisgeloup Şatosu’nda hem hafta sonları karısıyla misafirlerini ağırlar hem de karısının Paris’e döndüğü hafta içlerinde Marie-Thérèse ile kaçamaklarını düzenli hale getirir. Picasso’nun bu şatoda yaptığı çalışmaların en meşhurları cinsel imgelerle dolu Marie-Thérèse portreleri olur. Bunlardan biri olan 1932 tarihli “Bahçedeki Kadın” tablosunda ressam, Marie-Thérèse’i Apollo’nun baştan çıkarmaması için çalıya dönüştürülen Dafne olarak tasvir eder. Marie-Thérèse ressamın daha başka pek çok eserinde de ana figürler arasında yer alır. Örneğin 1934 tarihli “İki Kişi” adlı tabloda Marie-Thérèse ve kız kardeşini bir pencere kenarındaki masa başında mektup okuyan iki kübik kadın figürü olarak resmeder. Picasso, genç metresini başta başlıca politik şaheseri “Guernica” olmak üzere daha birçok tablosuna gizli figürler olarak yerleştirir. Guerniaca’da Marie-Thérèse hem umutsuzca sağa sola koşturan bir kız, hem elinde lamba tutan bir kız hem de Tablolara gizlenen yasak aşk Sonraki dönemde Marie- Thérèse’in güzelliği ve dolgun hatları Picasso’nun pek çok eserinin de esin kaynağını oluşturur. Örneğin “Metamorphosis II” gibi yakın dostu şair Apollinaire’e adadığı bir abidenin maketinde Marie- Thérèse’in vücut hatlarını aksettirir. “Deniz Kenarındaki Nü” bedenini yansıttığı eserleri arasında yer alır. Ancak ressamın o dönemler çığır açan kübik ve kolay anlaşılmaz kompozisyonları modelinin kimliğinin kolay kolay anlaşılmasını neredeyse imkânsız kılmaktadır. Bununla beraber kıskanç karısının bir şeyden şüphelenmemesi için Picasso eserlerinde sevgilisini önceleri çalınmayı bekleyen bir gitar ya da tanıştıkları gün aldığı bumerang desenli yakalık 26 - Buluşma 2015 1932 yılı yapımı “Nü, Yeşil Yapraklar ve Büst” tablosu da Marie-Thérèse’in arz-ı endam ettiği başlıca tablolardan. Picasso kıskanç ve problemli eşi Olga ile plajda (1920’ler üstte). Picasso’nun metresinin çelenkli portresi, 1937. kucağındaki ölü yavrusuna ağıt yakan acılı bir anne olarak tasvir edilir. Yine 1937’de yaptığı “Kafesteki Kuşlar” tablosundaki iki kuştan biri Marie-Thérèse’i temsil ederken diğer kuş ise daha sonra sevgilisi olan Dora Maar’ı temsil eder. Böylece Picasso pek çok farklı konudaki tablosunda özel ilişkilerini sembolik olarak aktarır. 1934’te rahatsızlığı ve geçimsizliği artan Olga, doktor zoruyla evden ayrılarak bir otelde yaşamaya başlar. Bu dönemde Picasso karısından boşanıp sevgilisiyle birleşme hesapları yapmaktadır ancak kanuni engeller bu boşanmayı uzun süre sürüncemede bırakır. Nihayet 1934 Noel’ini kutladıkları hafta Marie-Thérèse Picasso’ya büyük haberi verir: Hamiledir. Bu haberle beraber Picasso sevgilisine evlenme sözü verir ancak bu söz boşanamadığı için gerçekleşmez. İlişkileri daha bir süre birkaç yakınları hariç gizli tutulmaya devam eder. Hamilelik sırasında Picasso, 23 yaşına gelen sevgilisine evinin birkaç blok ötesinde bir daire tutar ve aşklarının meyvesi olan kız çocukları Maya burada dünyaya gelir. Oğlu Paulo’yu uzun bir eğitim için İsviçre’ye gönderen Picasso böylece sevgilisi ve bebeğiyle ilgilenme imkânı bulur. Bebekle beraber kendisinden beklenmedik şekilde evcimen bir erkek ve baba profili çizen ünlü ressam Marie-Thérèse’in ev temizliğini ve yemeklerini bile yapmaya başlayacak kadar değişir. Bunun bir sebebi de halen evli olması sebebiyle bu ilişkisinin kanunen de gizli kalmak zorunda olmasıdır. Ancak evcimen erkek rolü ancak iki ay sürer. Bu dönemde yeni sevgilisi ve asistanı olacak olan Dora Maar’la tanışan Picasso yeni aşkının heyecanıyla Marie-Thérèse ve bebeğini ihmal etmeye başlar. Savaş tablosundaki sevgililer 1937 yılındaki İspanyol iç savaşı ve Guernica kasabasının bombalanması Picasso’nun ilgisini siyasi konulara çeker. Burada yüzlerce kişinin ölümü onu Guernica tablosunu yapmaya yönlendirir. Bu tablo ile bir anda tüm dünyada faşizm ve savaş karşıtı bir kahramana dönüşecektir. Her şeye rağmen bu derece siyasi mesajlar içeren bir eserde bile ana figürleri kendi özel hayatındaki unsurlardan oluşturur ünlü ressam. Picasso, bir Pablo Picasso 1956’da Cannes’daki atölyesinde (solda). masumiyet ve barış sembolü olarak gördüğü Marie-Thérèse’i bu tabloya da koyacaktır. Daha önce boğa güreşlerini resmettiği “Kör Minotor” tablosunda kör bir boğa-adama yol gösteren kişi olarak tuvale aktardığı genç sevgilisini bu sefer de Guernica’ya birkaç defa yerleştirir. Tablodaki Minotor (boğa-adam) ressamın kendisini, yol gösteren kızsa sevgilisini temsil etmektedir. Guernica’da ise sevgilisi iki farklı şekilde yer almakta ve karısı Olga ise can çekişen at figürü ile temsil edilmektedir. Tablo ressamın özel hayatının başat karakterleri kullanılarak evrensel bir temayı anlatmaktadır. Karısı, metresleri ve kendisi arasındaki ilişki üçgeninden üstat savaş karşıtı evrensel bir başyapıt çıkarmayı başarmıştır. HHH İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra genç metresine ilgisini iyice kaybeden Picasso, kendisine ileride iki çocuk doğuracak olan Françoise Gilot ile Güney Fransa’ya yerleşirken, geride bıraktığı Marie-Thérèse ve kızı Maya’yı ancak tatillerde ziyaret etmeye başlar. Önceleri Picasso’ya tutkulu mektuplar yazmaya devam eden kadın bir süre sonra artık yazmayı da keser. Kıskanç Olga’nın 1955’te ölümünden sonra ressam Marie-Thérèse’e evlenme teklif ederse de kırılmış olan kadın bu teklifi kabul etmez. Bundan altı yıl sonra Picasso yeni birisiyle, Jacqueline Roque ile evlenir. Bundan sonra Marie-Thérèse’i bir daha hiç görmeyecek ancak kızları Maya sebebiyle aralarındaki bağ da tamamen kopmayacaktır. Ünlü ressam Picasso 1973’te hayata gözlerini yumarken, Marie-Thérèse de ondan dört yıl sonra kendi hayatına son verir. İkilinin tutkulu ama bir o kadar da vefasız ilişkileri ise ressamın tablolarında yaşamaya devam eder. Buluşma 2015 - 27 GEZİ MALDİVLER İşte yenİ trend İklİm tehdİdİ BOSSONS BUZULU 28 - Buluşma 2015 Tatil anlayışı değişiyor. Artık tembel tembel yatılan tatillerin yerini bir amacı olan, kişiye özel bir deneyim yaşatan tatiller alıyor: Gurme tatiller, spiritüel tatiller, ekolojik tatiller gibi... Bunlara en son eklenense küresel ısınma yüzünden yok olma tehlikesi yaşayan yerlere odaklanan “İklim tehdidi tatilleri”. Rotasına gelince: İşte yok olmadan önce gidip görmeniz gereken 10 yer! TAC MAHAL KUTUP AYILARI tatİllerİ YOK OLMADAN ÖNCE GÖRMENİZ GEREKEN 10 YER KLİMANJARO Buluşma 2015 - 29 B Beş yıldızlı otellerde yapılan “her şey dâhil” tatillerin modası geçeli çok oldu. Artık yeni şeyler görüp öğreneceğiniz, yeni tatlarla, kokularla, yeni kültürler ve duygularla tanışacağınız, yeni deneyimler yaşayacağınız tematik tatiller yükselişte. Hem dünyayı gezip hem de farklı lezzetler tatmak isteyenler “gurme tatillere”, doğayla iç içe, modern teknolojilerden uzak olmak isteyenler “çevreci tatillere”, Hindistan, Tibet gibi spiritüel açıdan önem taşıyan yerlere gidip ruhunu arındırmak isteyenler “spiritüel tatillere” çıkıyor. Ağaçlardan meyve toplamak isteyenler “ekolojik tatilleri”, tatilini ucuza getirirken bir yandan da gittiği bölge için çalışıp buralara katkı sağlamak isteyenler “gönüllü tatilleri”ni, antik kentleri, eski medeniyetleri keşfetmek isteyenler “kültür tatilleri”ni tercih ediyor. Bu yeni ve renkli tatil anlayışını hayata geçirmek için dünyanın dört bir yanından nefis destinasyonlar bulmak da mümkün. Tatilini artık bu mantıkla planlamak isteyenler için en yeni ve en şaşırtıcı başlıksa “iklim tehdidi tatili”. Küresel ısınma, çevre kirliliği, şehirleşme derken dünyanın en nadide doğal güzellikleri, en büyüleyici canlıları, en çarpıcı yerleri yaşanan değişimden ciddi biçimde zarar görüyor. Hatta birçoğu yakın gelecekte tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu çok özel yerleri yeryüzünden silinip gitmeden, güzelliğini kaybetmeden önce son kez dünya gözüyle gidip görmek isteyenler de çantalarını hazırlayıp “iklim tehdidi tatilleri”ne yelken açıyor. Peki bu tatillerin rotasında nereler var? İşte yok olmadan önce gidip görmeniz gereken tehlike altındaki 10 yer... 1 Klimanjaro Dağı (Tanzanya) A frika’nın en yüksek zirvesi olan Klimanjaro Dağı, dünyanın yedi kıtasında yer alan yedi en yüksek dağ arasında tepesine en kolay tırmanılanı. Öyle ki; bölgede düzenlenen tırmanış programlarıyla hemen herkesin zirveye ulaşabilmesi mümkün. Bu özelliğiyle Klimanjaro tam bir turizm cevheri, ama ne yazık ki güzelliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Zira dağın tepesindeki buzullar büyük bir hızla eriyip yok oluyor. Bilim insanları sadece 15 yıl içerisinde Klimanjaro’nun kar ve buzsuz çıplak bir dağ hâline geleceğini söylüyor. Yani Klimanjaro’nun karlarını dünya gözüyle görmek, bembeyaz tepesine tırmanmak istiyorsanız hiç vakit kaybetmemelisiniz. Yakınlardaki Moshi kasabasında dağ manzaralı Marangu Otel’de kalabilir, tırmanış turlarına katılabilirsiniz. www.tanzaniaparks.com; www.tanzaniatouristboard.com; www.maranguhotel.com 30 - Buluşma 2015 2 Afrika Aslanları (Kruger Ulusal Parkı-Güney Afrika) A raştırmalarına göre şu anda bütün Afrika kıtasında sadece 50 bin aslan var. Yani devasa kıtada ancak Beşiktaş’taki İnönü Stadyumu’nu dolduracak kadar aslan kalmış! Sebep bu heybetli hayvanların doğal yaşam alanlarının azalması, avcılara ve çeşitli hastalıklara kurban gitmesi. Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan aslanların kalan son temsilcilerini doğal yaşam alanlarında görmek istiyorsanız gitmeniz gereken adres ise Güney Afrika’daki Kruger Ulusal Parkı. Afrika’nın en tanınmış doğal parkı ve dünyanın en ünlü safari merkezlerinden biri olan Kruger Ulusal Parkı, zengin vahşi yaşam örneklerini bulabileceğiniz eşsiz bir yer. Burada Sinita Game Reserve, Sabi Sand ve benzeri yerlerde kalabilir, rehberler eşliğinde Afrika ormanlarına dalıp filler, zürafalar, gergedanlar ve ormanların kralları aslanlar ile heyecan verici karşılaşmalar yaşayabilirsiniz. www.sanparks.org/parks/kruger; www.krugerpark.com.za Mercan Resifi 3 Büyük (Avustralya) A vustralya’nın doğusunda yaklaşık 340.000 km’lik kocaman bir alanı kaplayan Büyük Mercan Resifi dünyadaki en büyük mercan resifi. O kadar büyük ki, uzaydan bile görülebiliyor. O kadar büyük ki, balinalardan deniz kaplumbağalarına, balıklardan bitkilere 1 milyondan fazla deniz canlısı türünü içinde barındırıyor. “Su altının Amazon Ormanı” sayılan bu olağanüstü zengin resif de maalesef küresel ısınma ve kirlilik tehdidi altında. Uzmanlar deniz suyunun ısınması, sudaki asit ve karbondioksit oranının artması yüzünden 20 yıl içerisinde buradaki ekosistemin çökeceğini ve resifin yok olup gideceğini söylüyor. Yani, Büyük Mercan Resifi’nin sunduğu büyüleyici su altı deneyimini yaşama fırsatı bir daha elinize geçmeyebilir. Acele edin. Koruma altındaki bölgede kano ve dalış ekipmanları da sunan çevreci mekân Hinchinbrook Island Wilderness Lodge’da kalabilirsiniz. www.gbrmpa.gov.au; www.hinchinbrookresort.com.au Buzulu 4 Bossons (Chamonix-Fransa) S on dönemde dünya üzerinde buzullar büyük bir hızla eriyor. Özellikle Alp Dağları’nda bu erime iyice belirginleşti. Alp Dağları’nın yüksek doruklarından biri olan Mont-Blanc’ın en etkileyici manzaralarından birini oluşturan Bossons Buzulu da ne yazık ki şu sıralar erime tehlikesiyle karşı karşıya. Fransa’nın kuzeyinde, İsveç sınırındaki Chamonix kasabasının yükseklerinde yer alan bu güzel buzulun en önemli özelliği ise neredeyse vadinin içine kadar iniyor olması. Eğer fırsat bulursanız ünlü bir kayak merkezi olan Chamonix’e gidip hem bu masalsı buzulu yakından görebilir, hem de yakın gelecekte küresel ısınmadan payını alacak olan Alpler’de hâlâ kar varken kayak ve kar yürüyüşleri yapabilirsiniz. Ama acele edin; bu Bossons Buzulu’nu görmek için son şansınız olabilir. www.chamonix.com Buluşma 2015 - 31 5 Tuvalu, Kiribati, Mikronezya, Maldivler (Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu) K üresel ısınma nedeniyle buzulların eriyip deniz seviyesini yükseltmesi Pasifik ve Hint Okyanusu’ndaki minik ada devletlerini de büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. Bu gidişle Avustralya yakınlarındaki denizden 30 santimetre yüksek olan 134 bin nüfuslu ada ülkesi Mikronezya 10 yıl sonra tamamen sular altında kalacak. Denizden 5 metre yüksekliğe ve 8 bin kişilik nüfusa sahip 26 kilometrekarelik ada ülkesi Tuvalu ve komşusu Kiribati de 10 yıl gibi kısa bir süre içinde suya gömülüp haritadan silinecek. Hint Okyanusu’nda 1200 adadan oluşan Maldivler de tatilcilerin gözdesi adalarının yüzde 80’ini bu yüzden kaybedecek. Batacak adaların sakinleri yavaş yavaş ülkelerinden göç etmeye başladı bile. Anlayacağınız bu turistik tropikal adaları ziyaret etmek için çok az vakit var. www.visit-fsm.org; www.timelesstuvalu.com; www.kiribatitourism.gov.ki; www.visitmaldives.com/en 6 Everglades (G. Florida-ABD) Mahal 8 Tac (Hindistan) A merika’nın Florida eyaletindeki Everglades Ulusal Parkı 2 milyon timsahın yuvası. Florida’dan 60 km uzaklıkta bulunan, bataklık ve sazlıklardan oluşan bir nehir olan Everglades, aynı zamanda Florida panteri, ayı ve sayısız kuş türleri gibi birçok başka önemli canlıya da ev sahipliği yapıyor. Artık “Dünya Biyosfer Rezervi” ilan edilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan bu dev bataklık, zamanında tarım yapmak için kurutulmaya çalışılması ve bölgeden su çekilmesi gibi müdahalelerle hayli küçülmüş. Koruma çalışmalarına rağmen hâlâ küçülen bataklık yüzünden buradaki eko sistem de tehlike altında. Timsahları yakından görüp korkunç hikâyeler dinlemek istiyorsanız kuruyup yok olmadan önce buraya gidin. www.nps.gov/ever S 7 Tanjung Puting Ulusal Parkı (Endonezya) E ndonezya’nın Borneo Adası, barındırdığı canlı türleri bakımından dünya üzerindeki en zengin üçüncü ada olma özelliğine sahip. Ama bu eşsiz doğa ciddi bir tehdit altında. Tarım, madencilik ve ormancılık yüzünden yağmur ormanları giderek yok oluyor. Bu durum özellikle burada yaşayan 50 bin orangutanın soyunu sürdürmesi açısından tehlikeli. Bu akıl almaz doğayı görmek için adanın güney sahilindeki Tanjung Puting Ulusal Parkı’nı mutlaka ziyaret edin. www.unesco.or.id/ activities/science/env_sci/ sitsup_env/211.php 32 - Buluşma 2015 adece doğal güzellikler değil, insan eliyle yapılmış güzellikler de tehlike altında. İşte bunlardan bir örnek: Tac Mahal. 17’nci yüzyılda Babür İmparatoru Şah Cihan’ın ölen eşi Mümtaz Mahal’in anısına yaptırdığı Tac Mahal dünyanın yedi harikasından biri. Ancak Hindistan’ın Agra şehrinde yer alan bu ihtişamlı anıt mezar, bugün şehirdeki çarpık kentleşmenin ve bölgede yer alan 200 kadar demir dökümhanesinin etkisiyle ortaya çıkan hava kirliliğinin kurbanı. Zira Tac Mahal’ın beyaz mermerleri kurum, is ve asit yağmuru yüzünden mahvoluyor. Henüz güzelliklerini yitirmemişken gidip görün, bizden söylemesi. www.tajmahalagra.com 10 Monteverde Bulut Ormanı (Kosta Rika) A lçak düzlüklerdeki yağmur ormanının aksine bulut ormanı sadece dağlarda ve yüksek kesimlerde bulunuyor, buradaki dev ağaçlar su ihtiyacını havadaki nemden, yani bulutlardan karşılıyor. San Jose’nin kuzeybatısındaki Monteverde Bulut Ormanı, Kosta Rika’nın simgesi. Bembeyaz bulutlar altında, yeşilin binbir tonunu barındıran heybetli ağaçları, yaprakları, kayaları arasında yürümek masalsı yeşil bir şatonun içinde olmak gibi... Ancak bu muazzam orman yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ağaçların sayısı azalırken, birçok farklı canlı türü de yok oluyor, hatta bulutlar bile artık daha az görülüyor... O yüzden fazla vakit kaybetmeden gidip görülecek yerler arasında. Gittiğinizde dev ağaçların tepelerine asılı köprülerin üzerinde yapılan “kanopi” turlarında, ormanı yukarıdan gözlemlemeyi ve soyu tükenmeye yüz tutmuş onlarca kelebek türüne ev sahipliği yapan kelebek bahçesini gezmeyi unutmayın. www.monteverdeinfo.com/monteverde.htm 9 Kutup Ayıları (Churchill, Manitoba-Kanada) H iç şüphesiz buzulların erimesi en çok kutup ayılarını etkiliyor. Üzerinde yaşayabilecekleri buzullar olmayınca barınamıyor, avlanamıyor, beslenemiyor, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Kutup ayısı sırf küresel ısınma sebebiyle soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan ilk canlı türü. Başta Grönland ve Norveç olmak üzere Alaska ve Kanada’da yaşamını sürdüren bu devasa ve bembeyaz yaratıklar yakın gelecekte dünyadan tamamen silinebilir. Büyüleyici buzulların arasından geçip kutup ayılarını doğal ortamlarında görmek gelecekte yaşanması imkansız bir deneyim olabilir. Kutup ayılarını en iyi gözlemleyebileceğiniz ortam Kanada’da, Manitoba’nın kuzeyindeki Hudson Sahili. Özellikle sonbahar aylarında ayılar avlanmaya çıktığı dönemde buradaki Churchill kasabasından Wapusk Ulusal Parkı’na yapılan turlara katılarak ziyaret edebilirsiniz. www.pc.gc.ca/pn-np/mb/wapusk/index_e.asp Buluşma 2015 - 33 BİRLEŞME Türkİye’de ‘Dışavurumcu Şİrketler Dönemİ’nİ Başlattık Yapı Kredi Sigorta ile birleşmemizin yasal olarak tamamlanmasının ardından 1 Ekim’de Allianz Türkiye olarak bir basın toplantısı düzenledik. Toplantıda CEO’muz Solmaz Altın “Allianz Türkiye için yeni bir dönem başlıyor. Bundan sonra dışavurumcu bir yaklaşımı benimseyeceğiz” diyerek, sektörün dinamiklerini değiştireceğimizi vurguladı. 34 - Buluşma 2015 Allianz Türkiye Kurumsal İletişim Başkanı Fatmanur Erdoğan, Ayhan Sicimoğlu ve Allianz Türkiye CEO’su Solmaz Altın… T Türkiye sigorta sektöründeki en büyük satın almalardan biri olarak adlandırılan Allianz Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta’nın birleşmelerinin, 30 Eylül’de yasal olarak tamamlanmasının ardından 1 Ekim’de gerçekleştirilen bir basın toplantısı ile kamuoyuyla paylaşıldı. Toplantıda Allianz Türkiye’nin son 7 aylık sürecini değerlendiren Allianz Türkiye CEO’muz Solmaz Altın, Allianz için yeni bir dönemin başladığına dikkat çekti. Allianz Türkiye olarak bugünden itibaren faaliyetlerimizi, “Allianz Sigorta”, “Allianz Yaşam ve Emeklilik” ve “Allianz Hayat ve Emeklilik” şirketleri ile sürdüreceğimizin bilgisini veren CEO’muz, “Yeni vizyonumuz ile sektöre ivme katacağımız bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönemde toplumun değer ve beklentileriyle örtüşen, paylaşımcı ve katılımcı bir anlayışla iletişim çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Allianz’ın uluslararası gücünü ve uyguladığı başarılı stratejileri ülkemize daha çok taşıyacağız. Müşteri memnuniyeti ve teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılığın öncülüğünü yapmak, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmak vizyonuyla var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Allianz, genç ve yeni nesil çalışanlardan oluşan bir şirket. Bizi tüm şeffaflığımızla yansıtan bir anlayışla yeni nesil şirketlere öncülük edecek dışavurumcu bir yaklaşımla karşınızda olacağız.” şeklinde konuştu. “BÜYÜRKEN KÂRLILIĞIMIZI KORUYORUZ” Allianz Türkiye’nin 2014 yılı ilk 7 aylık sonuçlarıyla ilgili de açıklama yapan CEO’muz Solmaz Altın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayat dışı branşlarda Allianz Türkiye, pazar liderliğini yüzde 14 pazar payıyla sürdürüyor. Bu büyüme üzerinde en büyük etkiye sahip sağlık alanında yüzde 33,1 pazar payıyla yine lideriz. Hayat branşında yüzde 13,3 pazar payıyla ikinci, emeklilikte ise yüzde 18,7 pazar payıyla üçüncü sıradayız. Bu zorlu rekabette, hayat branşında sektör yüzde 14 oranında küçülürken, Allianz Türkiye olarak yüzde 25 oranında dev bir büyüme yakalamış olmamız bizim için önem taşıyor. Emeklilikte ise kontrat sayımızı pazarın üzerinde artırmayı başardık. Bu başarı, kârlılık performansımızı da korumamızı sağladı.” “DIŞAVURUMCU ŞİRKETLER DÖNEMİNİ BAŞLATIYORUZ” Toplantıda Allianz Türkiye Kurumsal İletişim Başkanımız Fatmanur Erdoğan da yeni döneme ilişkin iletişim stratejilerimizi açıkladı. Sigorta sektörünün daha içine kapalı bir sektör olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Allianz Türkiye olarak, yeni dönemde dışavurumcu şirket anlayışını sektöre kazandırıyoruz. Bu amaçla, Allianz olarak sektörün bilinirliğini artırmak amacıyla daha dışa dönük bir yaklaşım sergileyeceğiz. Klasik sigortacılık anlayışından farklı bir dil ve diyalog tarzı ile yol alacağız. Bu çalışmaların sadece Allianz’ın değil, tüm sektörün itibarının yükseltilmesi, sektörün faaliyetlerinin daha iyi anlaşılması ve sektöre olan güvenin artması açısından da önem taşıdığı kanısındayız.” dedi. Ayhan Sicimoğlu ve Latin All Stars ekibi ile hayata geçirdiğimiz Kurumsal PR projemizden de söz eden Fatmanur Erdoğan, “Türkiye’de ilk kez bir şirketin tüm icra kurulu üyeleri en doğal halleriyle bir sürprize dahil oldu. Ayhan Sicimoğlu’nun şirketimize yaptığı sürprizin görüntüleriyle birlikte tüm paydaşlarımıza Allianz’ın içinden bir kesit sunmak istedik. Böylece Allianz’ın yeni döneminde paydaşlarına ve topluma daha yakın, sıcak ve şeffaf bir marka olma hedefinde de ne kadar içten olduğumuzu kanıtlama fırsatı bulduk. Sektöre yön verecek ve yeni nesil çalışanların da ilgisini çekecek iletişim stratejimize devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. Buluşma 2015 - 35 SAĞLIK 36 - Buluşma 2015 İYİ OLACAK HASTANIN ARTIK DOKTOR CEBİNE GELİYOR CEBİNİZDEKİ TAM TEŞEKKÜLLÜ KLİNİK Akıllı cep telefonları ve tabletler sigarayı bırakmak, tansiyon ölçmek, sağlıklı zayıflamak için çare oluyor. Sağlık uygulamalarıyla doktor hastaya uzaktan ulaşıyor, hastanın tahlil için seyahat etmesine gerek kalmıyor… T Telefonunuzla artık EKG çekebiliyorsunuz. Bunun için hastaneye gitmenize artık gerek yok. Tansiyonunuzu ve kalp ritminizi de indireceğiniz bir aplikasyonla ölçebiliyorsunuz... Çocuğunuzun kulak muayenesini cep telefonunuza takacağınız bir aparat ile yapabiliyorsunuz. Telefonunuz otoskop cihazına dönüşüyor... Diyet ya da spor yapanlar için de konunun uzmanı artık cep telefonunuzda... Uzman doktorlardan oluşan bir kliniği cebinizde taşıdığınızı düşünün. Şu anda Apple Store’da 20 binden fazla tıbbi ve sağlığı korumaya yönelik uygulama bulunuyor. Mobil sağlık, Android ve iPhone kullanıcıları arasında en hızlı büyüyen üçüncü uygulama kategorisi olarak görünüyor. MUAYENEYE GİTME ORANI AZALIYOR Hayatın vazgeçilmez parçası haline gelen akıllı cep telefonları, sağlık uygulamaları sayesinde yüzlerce sorunu çözüyor veya anlık ölçümlerle hasta ve doktorlara yardımcı oluyor. Doktorlara göre insanların telefon ya da tabletlerinde, sağlıklarını takip edebilecekleri uygulamaları kullanması, onları sürekli olarak yaptıkları doktor ziyaretlerinden de kurtaracak. Float Mobile Learning’den alınan bilgilere göre doktorların yüzde 40’ı, hastaların fitness ve yeme alışkanlıklarını gösteren sağlık uygulamalarını kullandıklarında, muayeneye gelme sayılarının azalacağını düşünüyor. Doktorların yüzde 88’i kilo takibi, kan şekeri gibi durumların yanı sıra önemli sağlık verilerini takip edebilecekleri uygulamalarla hastaların evde takip edilmesini destekliyor. Buluşma 2015 - 37 EN ÇOK İNDİRİLEN 5 MOBİL SAĞLIK UYGULAMASI Kalp atışınızı ölçün (0.99 dolar) Instant Heart Rate nabız ölçen uygulama. Ölçümü kan dolaşımı sonucu işaret parmağında oluşan renksel değişiklikleri işleyerek gerçekleştiriyor. Özellikle kardiyo çalışmaları sırasında kalp ritminin ayarlanması gereken durumlarda kullanılabiliyor. Sİgarayı bıraktım! (Ücretsİz) Anadolu Sağlık Merkezi’nin geliştirdiği “sigarayı bıraktım” uygulamasını indirerek, sigarayı bırakmak için ücretsiz uygulama ve canlı destek almak mümkün. Uygulama yalnızca iOS cihazlarında kullanılabiliyor. İçilmeyen sigaraların hesabı ve sigara içilmediği için biriktirilen para miktarı da görülebiliyor. Mobİl İlk yardım (Ücretsİz) İlk yardım uygulamalarının bilinmesi acil durumlarda, bir insanın hayatını kurtarabiliyor. Bu yüzden herkesin ilk yardım uygulamalarının nasıl yapılacağı konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. iOS cihazları için yaratılan “Mobil İlk yardım Uygulaması” acil yardım için gerekli bilgileri anında sunabiliyor. ÇOK UYGUN FİYATLA Allianz dinamik sağlık sigortası >> Allianz Dinamik Sağlık Sigortası, sizin ve sevdiklerinizin beklenmedik sağlık giderlerini bütçenize uygun ve ekonomik fiyatlar ile güvence altına alıyor. Poliçeye giriş yaşı 6 ile 44 arasında olan ve geniş sigortalılık süresine sahip bu ürüne 45 yaşından önce sahip olarak, siz de sağlığınızı ömür boyu teminat altına alabilirsiniz. >> Dinamik Sağlık Sigortası, anlaşmalı kurumlarında, hastanede yatarak tedavi gerektiren sağlık giderlerini, limitsiz ve %100 ödemeli olarak karşılar. Üstelik Kemoterapi - Radyoterapi - Dializ ve Küçük Cerrahi giderleriniz de dahil... Başvurduktan 18 ay sonra başlayan hamileliklerde, doğum giderlerinizi limitsiz ve %100 ödemeli olarak karşılar. >> Üstelik aile poliçesi yaptırmak isteyen sigortalılarımız % 10’a varan indirimlerden yararlanabilir. Allianz Acenteleri / 444 45 46 38 - Buluşma 2015 Aİle hekİmİnİz cepte (Ücretsİz) EczaPlus ve Konya Atlas işbirliğiyle yaratılan aile hekimliği uygulaması Dr. Oktay Sarı ve Dr. Fatih Kara’nın hazırladığı bir başucu kitabı. Aile hekimliği uygulaması iOS cihazlarında çalışıyor. İçinde kardiyolojiden, iç hastalıklara, pek çok rahatsızlıkla ilgili detaylı bilgiler veriyor. 2 dakİkada EKG ölçümü Alivecor, mekan ve zaman bağımsız 2 dakika içinde kapsamlı EKG ölçümü yapıyor. Ayrıca dakikadaki kalp atım hızı, balans değeri ve ritim bozukluğunu da ölçüyor. Gerçek stres düzeyinizi tespit edebiliyor. Tüm kalp ve stres değerleri de rapordan detaylı olarak okunabiliyor. Sağlıklı bir yaşam için… En iyi 7 spor uygulaması 1- RunKeeper Aktivite kayıt uygulaması. GPS sensörü ile aldığınız mesafeyi hesaplayabiliyor. Anlık hızınızı ve eylem sonundaki ortalamayı da görebiliyorsunuz. Elbette güzergahı da işaretleyebiliyor ve yakılan kaloriyi gösteriyor. Birçok spor dalını da destekliyor. Ayrıca programlanarak hedeflenen mesafe sonunda kullanıcıyı uyarıyor. Verileri paylaşma ve oyunlara katılma gibi özellikleri de bulunuyor. 2- Moves Yürüyüş sırasında atılan adımların sayısını, mesafeyi ve zamanı otomatik olarak kaydeden bir uygulama. Gidilen yerleri de GPS ile takip ederek harita üzerinde işaretliyor. Böylece bir günde ne zaman ve nerede olduğunuzu görebiliyorsunuz. Cihazınıza yükleyip yanınızda taşımanız yeterli. 3- Noom Weight Loss Coach Sağlıklı beslenme ve diyet yardımcısı. Sunulan çeşitli yemek tarifleriyle menünüzü zenginleştirebilirsiniz. Kalori ve adım takibi de yapabiliyor. Sağlıklı yaşam ile ilgili sunulan çeşitli ipuçları ve makalelere de ulaşılabiliyor. 4- MyFitnessPal Kalori sayımı yaparak diyet yapmayı kolaylaştıran uygulamanın geniş veritabanı sayesinde yenen her gıdanın enerji değerine ulaşılabiliyor. Girilen kişisel bilgilerle günlük olarak alınması gereken kalori miktarının aşılmaması için kullanıcıyı uyarıyor. Ayrıca arkadaşlarınızı da ekleyerek onların başarılarını takip edebiliyorsunuz ve bu da motivasyon kaynağı oluyor. 5- Jefit Zengin fitness egzersizi deposu… Uygulama, aletli ve aletsiz sayısız hareketi animasyonlu olarak gösteriyor. Ayrıca her bölgeye özel veya çalışma şekline göre etkili hazır egzersiz programları da sunuyor. Değişimleri kaydederek gelişimlerin rakamsal olarak takip edilmesini sağlıyor. 6- Sworkit Evde aletsiz spor yapmak için hazır programlar sunan bir uygulama. Vücudun her bölgesini çalıştıran egzersizleri içeriyor. Hedeflenen çalışma şekli ve süre seçilerek kullanıcıya özel bir çalışma programı sunuyor. Ayrıca süre sayımı da yaparak antrenmana eşlik ediyor. 7- Water Your Body Spor aktivitelerini destekleyen en önemli ayrıntılardan biri de su tüketimidir… Uygulama ile günlük su ihtiyacınızı öğrenebilir ve bu ihtiyaca göre su içebilirsiniz. Şişe veya bardak gibi çeşitli ebatlarda girilebilen tüketim bilgileri mililitre olarak kaydediliyor. Geriye yalnızca kullanıcının kilosunu girmesi kalıyor. Buluşma 2015 - 39 KAÇAMAK Her mevsİm bİr başka güzel Abant Abant, tertemiz havası ve eşsiz güzelliğiyle büyük kentlerin kargaşasından kaçanlar için güzel bir sığınak. İlkbahar ve sonbahar da gölün romantik tadını doyasıya yaşarken kış aylarında bembeyaz kar örtüsü altında, donmuş göl etrafında manzaranın tadına doyum olmuyor. 40 - Buluşma 2015 Buluşma 2015 - 41 Abant Gölü kış aylarında donuyor ve üzerindeki buz kütlesi bir metreyi buluyor. A Abant, toprak kaymaları sonucu oluşmuş, çevresi çam ormanlarıyla kaplı bir tatlı su gölü. Yılın dört mevsimi boyunca, dinlenmek için kaçacak bir yer arayanlara huzurlu bir sığınak sunar. Abant denince akla kış turizmi gelse de aslında burası her mevsimi farklı güzellikte yaşayan bir yer. Abant’ta dört mevsim farklı tatlar yaşayabilir, buradaki güzelliği ve renk cümbüşünü izlemekten zevk alabilirsiniz. İlkbahar ve sonbaharda gölün romantik tadını doyasıya yaşarken kış aylarında bembeyaz kar örtüsü altında donmuş göl etrafında manzaranın tadına doyamazsınız. GÖL ETRAFINDA YÜRÜMENİN KEYFİ BAŞKA Abant Gölü’nün uzunluğu yaklaşık 900 metre civarında. En derin yeri ise 18 metre. Abant’ın her yanı ormanlarla kaplı ve zengin bir bitki örtüsüne sahip. Hoş kokularıyla çam, köknar, kayın ağaçlarının içerisinde yürüyüş yapmanın keyfi bir başka. Göl kenarı ve içi de çeşitli su bitkileriyle ve nilüferlerle dolu. Yaklaşık iki saatlik bir yürüyüşle 7 kilometre olan gölün çevresini rahatlıkla turlayabilirsiniz. Bu mesafeyi yürümeyi göze alamayanlar ise gölün çevresini bisikletle turlayabilir, kiralık 42 - Buluşma 2015 Abant’ta yürüyüş ile birlikte at ve fayton turlarına katılabilir, küçük kızaklarla kayabilirsiniz. Yaklaşık 7 km. olan gölün çevresini yürüyerek dolaşmanız yaklaşık 2 saat sürer. Nasıl Gidilir? İstanbul-Abant arası 280 km ve yol yaklaşık 3 saat sürüyor. Abant’a gitmenin en kısa yolu ücretli otoban üzerinden. Bolu tünelini geçtikten hemen sonra Abant sapağından giriliyor. 22 kilometrelik yolun sonunda Abant Gölü Milli Parkı’nın girişine geliyorsunuz. Dağların çevrelediği yolun manzarası özellikle baharda olağanüstü. Abant çevresi ormanlarla kaplı ve zengin bir bitki örtüsüne sahip. Hoş kokularıyla çam, köknar, kayın ağaçlarının içerisinde yürüyüş yapmak ve oksijen depolamak isteyenler için bulunmaz bir yer. Buluşma 2015 - 43 atlarla dolaşabilir veya faytonlarla gezebilirler. Ama bizim tavsiyemiz eğer Abant’ı yakından tanımak istiyorsanız, yürümek ilk tercihiniz olmalı. Bir yanda göl, diğer yanda orman, kuş sesleri içinde manzaranın tadını çıkara çıkara turladıktan sonra Abant Palace Oteli’nin hemen yanındaki Mudurnu tabelasından yukarı çıkarsanız eğer, kısa bir süre sonra nefis bir manzara ile daha karşılaşırsınız. Buradan görünen Abant Gölü’nün manzarası sizi büyüleyecektir. tedbirli gelin Özellikle bahar ayları Bolu ormanları için renk değişimini olduğu, ormanın sarı, kırmızı ve tonlarındaki renklerin yoğunlaştığı aydır. Fotoğrafçılar, ressamlar ve şairler için bu ay Abant’ın ilham perisi sezonu sayılır. Bu güzel doğa köşesinden ayrılmadan önce, gölün girişinde yöre sakinlerinin ve civar köylerden gelenlerin kurdukları tezgahlardan mis kokulu tarhana, erişte, kuru fasulye, yağlı peynir, tereyağı, çam balı ve çeşitli meyvelerden alabilirsiniz. Abant’ta hava gün içinde özellikle de bu mevsim sıkça değişebiliyor. Sonbahar ve kış döneminde yağmur ve kar yağdığında kapalı alan oldukça az ve kısıtlı olduğu için tedbirli gelmekte fayda var. Bu yüzden kıyafet seçiminizi oldukça geniş tutmalısınız. Abant’a gelirken hırkanızı, yedek kıyafetlerinizi, şemsiyenizi ya da yağmurluğunuzu yanınıza almayı unutmayın. Abant, kış ve ilkbahar mevsiminin en güzel yaşandığı yerlerden biri. Ormanlar, göller ve şelalelerle bezenmiş bu görsel şölen yeri, doğaseverlerin ve fotoğraf meraklılarının merkezi. Abant Gölü’nün kenarı ve içi çeşitli su bitkileri ve nilüferlerle dolu. Mudurnu tabelasından biraz yukarı çıktığınızda, nefis bir manzara ile karşılaşırsınız. Buradan görünen Abant Gölü’nün manzarası sizi büyüleyecektir. 44 - Buluşma 2015 Özellikle karlı bir günde Abant’a gidildiyse, mangalda sucuk ekmek keyfi yapmanın tadı bambaşkadır. HIRSIZLIK MAĞDURU OLMAMAK İÇİN Kişisel Güvence Sigortası Ne Yenir? Göl kenarında zengin çeşitli açık büfe otel restoranları bulunuyor. Fakat 22 km’lik Abant sapağından içeri girdiğinizde yol boyunca alabalık restoranları, ızgara ve sucuk ekmek yiyebileceğiniz küçük lokantalar ve büfeler göreceksiniz. Özellikle karlı bir günde Abant’a gidildiyse kar üstünde mangalda yapılacak sucuk ekmeğin tadı unutulmaz. Nerede Kalınır? Abant İstanbul ile Ankara’nın neredeyse ortasında olduğu için her iki büyük şehirden de çok sayıda ziyaretçisi oluyor. Bazen haftasonları yer bulmak oldukça zor oluyor. Abant’ta kalmak isteyenler için iki tane beş yıldızlı otel ile bir köşk otel var. Üçü de göl kenarında. Abant Palace: 0374 224 50 12, Abant Köşkü: 0374 224 50 12, Büyük Abant Oteli: 0374 224 50 33. Abant yolu üzerinde de birçok güzel butik otel ve pansiyonlar da mevcut. Fiyat olarak ise göl kenarındaki otellere göre oldukça uygun. Abant Kartal Yuvası Otel: 0374 237 11 50, Yeşil Ev Restoran ve Masal Evleri: 0374 237 11 49. Kişisel Güvence Sigortası hem sizi hem de ailenizin tüm fertlerini, kapkaç olaylarında başınıza gelebilecek maddi zararlara karşı güvence altına alıyor. Aynı zamanda evinizin dışında karşılaşabileceğiniz kaza risklerine, üçüncü sahıslara ve mallarına verebileceğiniz zararlara karşı Kişisel Güvence Sigortasını yanınızda bulabilirsiniz. Kişisel Güvence Sigortası kapsamına girdiğiniz anda gasp, kapkaç ve yankesicilik sonucunda; >> Çalınan çantanız dahil kişisel eşyalarınıza, cep telefonunuza, üzerinizde bulunan seyahat biletlerinize gelebilecek zararlar (taşınabilir bilgisayarlar ve aksamları hariç)… >> Kimlik, pasaport, ehliyet vb. belgelerin yeniden temini için yapacağınız masraflar… >> Çalınan, kaybolan kredi kartlarınızla yapılacak harcamalar teminat altındadır. >> Ayrıca zengin asistans hizmetinden faydalanabilirsiniz. Allianz Acenteleri / 444 45 46 Buluşma 2015 - 45 MODA 46 - Buluşma 2015 Podyumda Arap baharı MODA DÜNYASINDA EGZOTİK ARAP RÜZGARI ESİYOR Bugüne kadar sarışın ve renkli gözlü modelleri baş tacı eden moda dünyası, şimdilerde Ortadoğulu modellerin egzotik ve baş döndüren güzelliğini keşfetti. Givenchy, Ralph Lauren, Louis Vuitton, Jean Paul Gaultier gibi önemli markalar onlarla çalışıyor, podyumlarda koyu tenli, siyah gözlü kuğular arz-ı endam ediyor. H değil, tüm dünyada haklarında atıp tutanlaHind Sahli, 24 yaşında ve bugünün en önemli rın önyargılarını kırmak öncelikleri içindeydi. top modellerinden biri. Rengi koyu kahveVe o beklenen gün geldi. Geçtiğimiz yıllarrengiye dönen teni ve omuzlarına dökülen da hem Sahli hem de Ben Abdesslem kakoyu renk saçlarıyla tıpkı bir prenses gibi. riyerlerinde çok önemli dönemeçlere girdi. Kazablanka’da büyüdü, “Amerika’nın Yeni Her ikisi de Givenchy, Louis Vuitton, Jean Top Modeli” gibi televizyon şovlarını hayranPaul Gaultier gibi dünyaca ünlü markaların lıkla izlerken “bir gün ben de o podyumda yüdefilelerinde görev aldılar. Moda dergisi rüyeceğim” diye aklından sık sık geçirirdi. DoVogue’un İtalya ve Fransa edisyonlarında ğanın ona bahşettiği incecik vücudu ve uzun boy gösterip, Top Shop ve Lancome gibi boyu sayesinde model olması kolay görünümarkaların reklamlarında oynadılar. yordu. Ama şanssızdı. Doğmuş olduğu Fas Benzer kültürler içinden geldikleri için yolsınırları içinde onun güzelliği “ideal” bir güzellik Tunuslu Hanaa Ben Abdesslem, ları birkaç kez kesişti. İki kadının da amacı değildi, çevresindekiler çok zayıf olduğu için kısacık saçlarıyla tıpkı bir oğlan aynıydı: 21. yüzyılda değişen Arap kadınona sataşıyor, o ise incinen duygularını oturma çocuğu gibi görünüyor. larının gücünü tüm dünyaya göstermek. odasında tıpkı bir manken gibi bir sağa bir sola Üstelik onlar için moda dünyası sadece sallanarak, uzun yürüyüşler yaparak onarıyordedikodu ve lüks anlamına gelmiyor. du... Aynı yıllarda Tunus’un en çok turist akınına uğrayan bölgesi “Biz bu sayede güçlendik. Bu şanstı ve belki de bizim gibi olan olan Nabeul’da, yüzü hep asık bir kız vardı, çünkü nereye gitse diğer kadınlara ilham verdi” diyorlar: “Moda, bize kadın olarak dikkatleri çekiyordu. Bakışlar onun kendine olan güvenini ze- kendimize özgüven duyabileceğimizi hatırlatıyor, bize bağımsız deliyor ve utangaç olmasına sebep veriyordu. Adı Hanaa Ben olma şansını tanıyor.” Moda dünyasının Arap sevgisi, bugüne kadar modellerle değil, Abdesslem’di... müşterilerle alakalıydı. İlginç bir şekilde, Arap kadınları moda endüstrisinin en gözde tüketicileri içinde yer alıyor. Fransız “haute Sınırları yıkmayı başardılar Bundan yaklaşık beş yıl kadar önce, Arap dünyasının moda couture” endüstrisinin ekonomisi Ortadoğulu müşterileri sayedünyası ve modellerle hiç işi yoktu. Yabancı ülkelere seyahat et- sinde şekilleniyor. mek hem kültürel (kadınlar tek başına seyahat edemezdi) hem Sahli ve Ben Abdesslem gibi modellerin yükselişi bundan yakde lojistik anlamda (bu ülkeler gerçekten çok uzaktı ve seyahat laşık üç dört yıl önce başladı. Öncesinde podyumda sarışın, cılüks kabul ediliyordu) büyük bir dertti. Ayrıca Arap kadınlar hak- lız, soğuk görünümlü Batı Avrupalı modeller daha çok tutuyor, hemen her defilede baş tacı ediliyorlardı. Yeni ekonomiler yakında dünyanın geri kalanı büyük önyargılar içindeydi. Amaçlarını gerçekleştirebilmek için Sahli ve Ben Abdesslem’in ratmak gerekiyordu. Bunun üzerine ajanslar da yüzlerini Güney tüm bu sınırları kaldırmaları gerekiyordu. Yalnız Arap dünyası için Afrika gibi değişik iklimlere ve taze yüzlere açtılar. Buluşma 2015 - 47 Kariyeri Lübnan’da başladı Sahli’nin desteği ablasıydı Ben Abdesslem’in kariyeri, Lübnan’da bir modellik yarışmasıyla başladı. Bu yarışmada kazanan olmayınca niyeti Tunus’a dönüp inşaat mühendisliği okumak ve ailesinin inşaat şirketinde çalışmaktı. Ancak bu yarışmayla keşfedildi ve moda dünyasına adım atmış oldu. Onun için her şey başta zor gözükse de, hayallerini gerçekleştirmek için cesaret aldığı kişi abisinden başkası değildi: “Erkekler her zaman istediklerini yapabilirler ama kızlar evde anneleriyle kalmaya mecbur bırakılırlar. Abim sayesinde benim düşlerim gerçek oldu, o olmasa belki de hiçbir şey olmayacaktı.” Tunus’un Nabeul şehrinde yaşıyor olmak işleri kolaylaştırdı çünkü ülkenin burası diğer bölgelerine göre daha moderndi. Ben Abdesslem’in rol model olarak gördüğü tek model Farida Khelfa. “Araplar içinde takip ettiğim bir model yok ama dileğim ilerde rol model olarak beni göstermeleri” diyor. Ben Abdesslem’in bu dileği yakın zamanda gerçekleşecek gibi. Daha şimdiden bir kültür elçisi sayılıyor, “New Yorklu modeller Tunus’un nasıl bir yer olduğunu merak ediyorlar. Bazıları böyle bir ülkenin varlığından bile haberdar değil” diyor. Hind Sahli ise bu konuda daha öfkeli: “Amerika’da herkes Müslümanların çok tehlikeli olduğunu düşünüyor. Biz terörist değiliz. Terörist olmak dinle ilgili bir şey değil, tüm bir dini kapsamaz. Ben Müslüman bir kızım, bundan gurur duyuyorum. Hoşgörü sahibiyim.” Sahli ise meslektaşına göre çok daha hırslı ve çalışkan. Daha 16’sındayken yerel bir moda dergisinde görünmüş, kendi bastırdığı kartını da sağa sola dağıtmayı ihmal etmemiş. Ajanslar biraz daha kilo verebilirse bir şansı olduğunu düşünüyorlarmış. Onu Paris’e göndermeye niyetlenmişler ancak Sahli vize alamamış. Tekrar başvurmak için iki yıl beklemek zorunda kalınca annesi korkmuş, babası da onu yurtdışına yollamak konusunda tereddüt etmeye başlamış. Ailede ona destek çıkan kişi ablası olmuş. Çünkü ablası da kadınların daha özgür ve modern olması gerektiğinden yanaymış... Sahli 18’ine geldiğinde hemen her kızın sarışın ve mavi gözlü olduğu Paris’e ayak bastı. Güzelliğinin farkındaydı. Asla kendine olan güveninden taviz vermedi. Artık Paris’teydi ve her şey mümkündü. Tasarımcılarla tanıştı, model seçmelerine gitti. “Neden korkayım ki? Tüm kadınlar sarışınlardan ibaret değildir” diyordu. Vogue dergisinin İtalya edisyonu için ünlü fotoğrafçı Steven Meisel onu fotoğrafladı ve Marc Jacobs da Paris’teki Louis Vuitton defilesi için onu ayarladı. Hind Sahli ve Hanaa Ben Abdesslem sonrasında moda dünyasında Arap fırtınası daha da şiddetle esmeye devam ediyor. Faslı model Soraya Azzabi, Cezayirli Amina Kaddur gibi isimlerin de önü açıldı... 48 - Buluşma 2015 Daha Avrupai görünen Amina Kaddur (üstte) aslen Cezayirli. Soraya Azzabi ise (altta) Fas doğumlu. Podyumda Arap baharı İki kadının da amacı aynı: 21. yüzyılda değişen Arap kadınının gücünü dünyaya göstermek.. Buluşma 2015 - 49 TARİH Hemingway, İspanya iç savaşı sırasında savaş muhabirliği yaparken... ERNEST Hemingway’İn son vuruşu >> Bundan tam 54 yıl önce 2 Temmuz günü, yazar Ernest Hemingway ağzına doğrulttuğu tüfeğiyle intihar etti. >> Çoğu yayınlanmamış belgelerle yazarın hayatının gizli yönleri hâlâ ortaya çıkmaya devam ediyor. >> Ancak maceralı seyahatleri, ümitsiz koşuşturmaları, katı ağzı, düşkünlükleri ile yazarlığının tamamına yansıyan hayatı hâlâ gündemde. 50 - Buluşma 2015 AVCI HEMINGWAY KENYA’DA Yıl 1953. Hemingway, Kenya’da Klimanjaro’nun eteklerinde bizon avında. Asker, ambulans şoförü, savaş muhabiri, avcı, balıkçı, boksör ya da uslanmaz bir çapkın... Romanlarında aksettirdiği kendi hayatı oldu. Buluşma 2015 - 51 B Bundan tam 54 yıl önce, 1961 Temmuz’unun ikinci günüydü. Sıra dışı Amerikalı yazar Ernest Hemingway çok sevdiği 12 kalibrelik Boss av tüfeğinin namlusunu bu defa bir bizona değil kendi ağzına doğru çevirdi. Bumm! Bu patlama, Hemingway’in fırtınalı ve maceralı hayatının son karesiydi aynı zamanda. O günden sonra modern edebiyatın mitleri arasına girdi. Ama onu edebiyatın unutulmaz isimlerinden biri yapan şüphesiz bu korkunç ölüm kararı değil, yaşamak için yaptığı tercihlerdi. Şöhretini kendisi üretti Bu tercihleri ve bunları edebiyata aktarışı onu 20. yüzyılın devlerinden biri yaptı. Kadınlar, alkol, av ve balık, edebiyat ve savaş onun yazıları kadar hayatının da vazgeçilmez unsurları oldu. İllinois’li gözükara bir delikanlı olarak atıldığı hayat macerası onu dünyanın bir yerinden diğerine sürüklerken kendisine dünya çapında büyük bir şöhret ve bir de Nobel ödülü getirdi. Çok tartışılan, çok okunan bir yazar oldu. Paris’in en meşhur bistrolarında kendi köşesi, Venedik’te Harry’s Bar’da plaketi, Havana’da heykeli, Key West’te BOKSÖR HEMINGWAY özel bardağı olan adam olarak bu şöhreti her an kavgayı davet eden, gözünü budaktan sözünü kulaktan esirgemeyen tarzıyla kendi kazandı. Yaşarken o denli büyük bir şöhret kazandı ki Naziler Berlin’de onun kitaplarını yakarken Havana’da tuvaletine girdiği barda “Hemingway burada çiş yaptı” levhaları asıldı. Oldukça tartışmalı bir yazar olarak kazandığı şöhretinin kaynağını sürdüğü sıra dışı hayattan aldı. Doktor bir baba ve müzisyen bir annenin oğlu olarak geldiği dünyada Hıristiyanlığın pek çok çeşidinin bir arada yaşandığı bir çocukluk geçirdi. Bugünlerden kafasına takılan sorular ileride ona “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u yazdıracaktı. Delikanlılığı ise futbol, boks, kayakla geçti. Yazarlığını ve tarzını kendi hayatı üzerinden belirledi. Edebiyata kendi hayat tecrübesi, kendi hayatına da edebiyatı eklemlendi. Avukat ya da doktor olabilecekken o, farklı hayatları ve tehlikeyi seçti. Daha 19 yaşındayken 1918’de kendisini Avrupa’ya, Alman cephesine attı ve orada bombardımanlar ve ölümlerle tanıştı. Kızılhaç’ın ambulans şoförü olarak ne pahasına olursa olsun katıldığı bu savaşta Milano balçığında yaralanarak Hemingway, bir süre Masailer’in arasında yaşadı. Debba isimli genç bir Masai kadınyla birlikteydi. Gençliğinde öğrendiği boksu Masai gençlerine öğretirken… 52 - Buluşma 2015 Büyüsüne kapıldığı kadınlardan biri olan Ava Gardner’la beraber. (altta) Matador Antonio Ordonnez, bir zaferini Valensiya arenasında Hemingway’le paylaşıyor. Bu sahneleri romanlarında okumak mümkün. “İhtiyar Adam ve Deniz” onun Bahamalar’daki kılıç balığı avı maceralarının bir ürünü. Hemingway, balık avı tutkusu ve uzun seferleri sayesinde, en büyük başarısını tattı. Ernest Hemingway’in tüm hayatı, kaderini zorlayarak kendisini yıpratmakla geçse de bu haliyle edebiyata kendisini kazandırmasını bildi. ölümden döndü ve hayatının en önemli dersini aldı: “Ölümsüzlük denilen şey sadece bir aldanmadan ibarettir.” Daldan dala atladı O tarihten sonra ümitsiz bir adam olarak kendisini oradan oraya atmaya başladı. Gördükleri ve yaşadıkları onun sadece ümitsizliğini körükledi. İnsanlık onu hayal kırıklığına uğratmıştı; bağlandığı içki ona yetersiz kalmış, kendini avuttuğu Paris ise gözünde geçici bir festival yerinden daha öteye gidememişti. Picasso ile kadeh tokuşturmaları, James Joyce ile bir araya gelişleri ve tutkun olduğu kadınlar onun bu ümitsizliğinin körüklenmesine engel olamadı. Ancak, bu müzmin ümitsizlik onu bir köşeye sıkıştırmak yerine sürekli faaliyet, sürekli bir hız ve macera peşinde sürükledi. Gençlik yılları, dünyanın bir ucundan yeni dünyaya yüzlerce değişik konuda makaleler yazarak geçti. 1920’lerden başlayarak Avrupa’dan seyahatler, İspanya’dan boğa güreşleri, Anadolu’daki savaş, balık avı maceraları ya da İtalya’nın lezzetleri gibi sayısız konuda makale gönderdi gazetelere. Sürekli daldan dala atladı… Hemingway efsanesini doğuran da asıl bu özelliği oldu. Çok çabuk sıkılıyordu. Kimi zaman eşi ve çocuklarını da Atlantik Okyanusu’nda uzun balık avı seferlerine sürüklüyor, kimi zaman Afrika’ya geçiyor, Kenya’da fil avına çıkıyordu. İspanya iç savaşına katılıyor sonra üçüncü eşiyle Florida’ya yerleşip kedi besliyordu. Sonra tüm bunları da bırakıyor ve 1944’te Paris’i kurtarmak için yola çıkıyordu. Nazilerin elinde son günlerini geçiren Paris’e doğru ilerlerken önüne çıkan meşhur Fransız batakhanelerinde hayat kadınlarına dadanmaktan kendini alamıyordu. Hemingway kolay durmuyordu. Yeniden evleniyor, yeniden seyahatlere çıkıyor, hızlı yaşıyor, alkol ve sefahate dalıyor, dostlarının yitip gidişine tanık oluyor ve gitgide sağlığını kaybediyordu. Onun bu ümitsiz koşturmaca halindeki hızlı hayatı, aşırı çalışma ama bunun yanında aşırı alkol, aşırı enerji tüketimi ve damar tansiyonu bedenini iyice yıpratıyordu. Tüm bunlara depresyon da katılınca artık uzatmaları oynamaya başlamıştı. Ama bu en çalkantılı döneminin semeresi en iyi kitapları oldu. Ona edebiyattaki ölümsüzlüğünü kazandıran “Yaşlı Adam ve Deniz” böyle bir döneminin ürünü oldu. Bu kitabın getirdiği büyük başarının tadını çıkarmak yerine rahatsız ruhu onu bu sefer Afrika’ya sürükledi. Afrika’da uçağı yere çakıldı; o kurtuldu ama yılmadı, yeni bir uçak aldı. Bu uçak da düştü ve bu sefer kafatası çatladı. 55 yaşına geldiğinde artık bedeni iyice yaşlanmış, hastalıklar onu bitirmeye başlamıştı. Macerayı bırakmak zorunda kalmış ve Idaho’nun ormanlarına yakın bir yerlere çekilmek zorunda kalmıştı. Ama artık onun bildiği hayat da kalmamıştı. İçmeye çalışıyor ama içemiyor, geçmişte olduğu gibi kadınlarla düşüp kalkamıyor ama her şeye rağmen deniyordu. Tüm bunlar bilinen karakteriyle Hemingway için sonun yaklaştığı anlamına geliyordu. Nitekim o da böyle düşündü ve 1961 Temmuz’unda kendi hayatına son vermeyi tercih etti. Hemingway’ler için bu alışılmadık bir son değildi. Babası da bu yolla hayatına son vermişti. Kız kardeşi intihar etmişti, kendisinden sonra da torunu Margaux intihar edecekti. Oğlu Gregory’nin sonu ise kadına dönüşmeye çabalayarak, terk edilmiş şekilde bir hapishanede gelecekti. Ernest Hemingway’in tüm hayatı da kaderini zorlayarak kendisini yıpratmakla geçse de bu haliyle edebiyata kendisini kazandırmasını bildi. Maceracı, maço, gururlu, baştan çıkarıcı ve kavgacı bir yazar modasının da başlangıcı oldu. Kendisinden sonra sünger gibi içip balığa çıkmanın yazar olmaya yettiğini düşünen pek çok kopyası çıktı. Ama ölümünün 54. yılında Ernest Hemingway, bir maceracı, savaş muhabiri, boksör, alkolik, kadın düşkünü, avcı ve balıkçı olarak hâlâ var olmaya ve hayatı hâlâ ilgi çekmeye devam ediyor. Yazarın ölümünün üzerinden tam yarım asır geçerken Hemingway’in hayatının hâlâ gizli kalabilmiş yönlerini ortaya çıkaran biyografiler yayınlanıyor. Çoğu pek az yayınlanmış belgelerle Avrupa’da çıkan “Hemingway, Hayatı ve Öteleri” de bunlardan sonuncusu. Buluşma 2015 - 53 GASTRO Tarİhİ lokantaların “Kur masayı madam Despina, kirli beyaz muşamba örtüleri ser” bilinmeyen hikayeleri Yemek yemek için kapısından içeri girdiğiniz meyhanede Sezen Aksu’nun yukarıdaki mısraları yazmış olma ihtimali nedir? Peki restoranda oturduğunuz masada Bülent Ecevit, eşi Rahşan Ecevit’e evlenme teklif etmiş olabilir mi? Bu soruların yanıtı tarihi lokantalarımızın az bilinen öykülerinde gizli. T Türkiye’nin 24 ilinden farklı lezzet durakları, “100 Tarihi Lokanta” adlı kitapta bir araya getirildi. Kitabın yazarı Dr. Oğuz Erkara, tüm lokantaları tek tek ziyaret edip hikâyelerini dinlenmiş ve kaleme almış. İki yıllık bu çalışmayı gerçekleştirme nedenini şu sözlerle anlatıyor: “Köyde büyüyen her çocuk gibi o dönemde bir lokantaya gitmek, şimdi bir çocuğun Disneyland hayali gibiydi. Çocukluğumda başlayan bu ilgim zamanla hobiye dönüştü. Çocukken tezgâhtaki yemekleri, fırındaki pideleri izlerdim. İlgimi en çok çeken şey, o dönemde menü olmadığı için garsonun tepemize dikilip yemek çeşitlerini tek tek saymasıydı. Ne iş yapıyor olursa olsun pek çok insanın bir lokanta açma hayali var. Bunun nedenini hep merak ederdim. Bu yüzden, tarihi lokantaları incelemek ve nasıl ayakta kaldıklarını öğrenmek istedim.” Kitapta yer alan en genç lokanta 44 yaşında. Erkara, “44 yaşında olan bir insanın okul hayatı, iş hayatı aile hayatı toplamında ne kadar çok söyleyecek sözü, anlatacak anısı varsa bir lokantanın da öyle” diyor. İşte kitapta yer alan lokantalardan bazıları: 54 - Buluşma 2015 DespIna’nın Meyhanesİ Tarİhİ Alİ Baba Balık Lokantası 1946 (Kurtuluş, İstanbul) 1920 (Sarıyer, İstanbul) Lokantanın kurucusu Ali Azveren, nam-ı diğer Palabıyık Ali Baba, Balkanlardan göç ederek Kireçburnu’na yerleşmiş ve berberlik yapmaya başlamış. Haftasonlarında dükkânın bahçesine gelen gayrimüslim vatandaşların kendilerine özgü şiveleriyle “Kuzum, burada balık pişirsek, müsaade eder misin?” diye ricada bulunmaları üzerine önce mangal ve masa vererek işe başlamış. Sonra berberlikten daha fazla kazanacağına inanarak 1920’de Alem Gazinosu adıyla lokantacılığa adım atmış. Daha sonra ismi değişmiş. Ali Baba 1972 yılında vefat etmiş. Burada mekânın sadece sahipleri değil, çalışanlar ve hatta müşterileri bile babadan oğula geçen bir ilişkiyi sürdürüyorlar. Lokantanın kurucusu Ali Azveren, nam-ı diğer Palabıyık Ali Baba. (altta) Türkiye’nin ilk kadın meyhanecisi Madam Despina, 1919’da İmroz’da doğmuş, 15 yaşındayken ailesi İstanbul’a göçünce Despina Moda Teras Gazinosu’nda çalışmaya başlamış. Çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra ilk gazinosunu Gayrettepe’de açmış. Fakat bir süre sonra bina istimlak gereği yıkılınca Kurtuluş’taki yerine taşınmış. Daha sonra yanına bir ortak alarak meyhanecilikten elini çekmiş. Ercan ve Erdoğan Tekin kardeşler ortağından devralmışlar mekânı. Mekânın salaş ve otantik halini aynen korumasını vasiyet eden Madam Despina, 2006’da vefat etmiş. Sezen Aksu’nun Deliveren albümünde okuduğu “Kur masayı madam Despina, kirli beyaz muşamba örtüleri ser” sözleriyle başlayan şarkıdaki beyaz muşamba örtüler bile değiştirilmemiş. Despina Meyhanesi’nde rezerve masalara rezerve levhası yerine boş şarap şişeleri konuluyor. Bu adet halen sürdürülüyor. Buluşma 2015 - 55 İkbal’in kurucusu Salim Usta, 1900’lü yılların başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yapmış (Sağda). Hacı Şükrü’yü günümüzde ailenin üçüncü kuşak temsilcileri işletiyor (Üstte). İkbal 1922 (Afyon) İkbal’in kurucusu Salim Usta, yemek sanatını 1900’lü yılların başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yaptığı sıralarda öğrenmiş. 1922’de memleketi Afyon’da Zümrüt adıyla ufak bir restoran açmış. Dışarıda yeme alışkanlığının olmadığı o yıllarda Salim Usta’nın tencere yemekleri meşhur olmaya başlamış. 1934’te Atatürk’ün Afyon ziyareti sırasında Salim Usta’nın itinayla hazırladığı sofra Ata’nın dikkatinden kaçmamış. Yemeği ve sofrayı çok beğenen Atatürk, ustayı yanına çağırıp “Sen böyle gidersen bahtın çok açık olur. Lokantanın adını da, bahtı açık anlamına gelen İkbal olarak değiştir” demiş. Hatta Atatürk Afyon’dan ayrılmadan önce bir kez daha önünden geçtiği lokantanın isminin çoktan değiştiğini görmüş. Salim Usta ölünce yerine oğlu geçmiş. Torun Salim Pancar, 1989’da Ankara-İzmir-İstanbul kavşağında İkbal Dinlenme Tesisleri’ni, 2000’de ise beş yıldızlı İkbal Termal Otel’i açmış. Bugün İkbal, Türkiye genelinde 43 şubesiyle hizmet veren bir marka. Hacı Şükrü 1907 (Konya) Koleksiyoner bir lokantacı olan Hacı Şükrü, 1885 - 1949 yılları arasında yaşamış. 1907’de Bedesten’deki küçük ahşap binada yapmaya başladığı kebaplar Anadolu’nun damak tadının unutulmaz lezzetleri arasına girmeyi başarmış. Hacı Şükrü dükkânını yılın dört ayı kapatırmış. Çünkü bu tarihler, o aylarda doğan kuzuların büyüme ve serpilme dönemiymiş. Ailenin en ilginç özelliklerinden biri de resme ve sanata olan tutkuları. Koleksiyoner olan Hacı Şükrü, işletmesinin alt katını otantik Anadolu eşyalarının sergilendiği, adeta bir etnoğrafya müzesine çevirmiş. Lokantayı bugün ailenin üçüncü kuşak temsilcileri işletiyor. İşletmeciler kebabın yapılış usulünü saklamamışlar, bir çerçeve içerisinde işletmenin duvarına asmışlar. Fırın kebabı Konya’nun ünlü merinos cinsi koyunundan yapılıyor. Kebapta ön kol ve kaburga etleri taş fırında meşe odunuyla, büyük bakır leğenlerde kendi yağı ve suyuyla 3-7 saat süreyle pişiriliyor. Bir özelliği de kebabın çatal, bıçak kullanılmadan elle yeniyor olması. Çünkü çatalın etin tadını kaçıracağına inanılıyor. 56 - Buluşma 2015 Körfez Restaurant 1927 (Bodrum) Ali Subaşı, 1924 mübadelesinde Girit’ten gelip Bodrum’a yerleşmiş. Başta gemilerde yemek yaparak başladığı aşçılığı beğenilince 1927’de Lezzet Lokantası adıyla kendi işletmesini açmaya karar vermiş. Ali Bey ölünce oğulları işi devralmış ve kaymakamın isteğiyle isimlerini Körfez Lokantası olarak değiştirmişler. Babası hayatta iken henüz 14 yaşında olan Hasan Subaşı, Rodos Belediye Başkanı yemeğe geldiğinde babasına yardım ediyormuş, başkanın şerefine şarkılar söylemiş. Bunun üzerine başkan “Benim kızım da size şarkı söylesin” demiş. Kız yemek boyunca aryalar söylemiş. Yıllar sonra müzik yapımcısı Ahmet Ertegün lokantaya gelmiş, yanında Yunan misafirleriyle. Kadınlardan biri “Ben yıllar önce burada şarkı söyledim” deyince Hasan Subaşı, kendisini hemen tanımış. O kadın Maria Callas’mış. Hüsrev Lokantası 1928 (Esentepe, İstanbul) Fischer Restaurant, 1931 Ayaspaşa Russian Restaurant, 1943 (Gümüşsuyu, İstanbul) Alman Rudolph Fischer, 1931’de Bağdat’a göç ederken geldiği İstanbul’u çok beğenip kalmaya karar vermiş. Burada Fischer Restaurant’ı açmış. Yıllar içerisinde üç kez yer değiştirerek Gümüşsuyu’ndaki şimdiki yerini almış. Mekan geçtiğimiz yıllarda kapandı. Ayaspaşa Rus Lokantası ise 1943 yılında Macar göçmeni Judith Krischanovski (Madam Lucky) ve eşi Beyaz Rus Boris Krischanovski tarafından açılmış. 6-7 Eylül olayları yüzünden ismi Ayaspaşa Lokantası olarak değiştirilmiş. Bu mekân rahmetli başbakan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Hanım’a evlenme teklif ettiği yer olarak biliniyor. Her iki lokantanın da şnitzel, mantarlı fleminyon, şatobiryan gibi spesiyalleri ortak. Abdullah Hüsrev, 1928’de Çayeli’nde bir bakkal dükkânı açarak işe başlamış. Oğlu Fahri Hüsrev, bu dükkânın yarısını Temiz Süt Evi adıyla kahvaltı dükkânı haline getirmiş. 1961’de Hüsrev Lokantası’nı açmışlar. Lokanta dönemin siyasi liderleri tarafından ziyaret edilince yazılı basında geniş yer bulmuş. Buradaki fasulyenin en önemli özelliği gazının alınmış olması. Özel bir yöntemle gazı alınıyor. Hatta, fasulyelerin gazı alınırken gaz alarmı çalıyor, gaz dedektörleri gazı kesiyormuş. Bunun üzerine dedektörleri iptal etmişler. Hüsrev’in tarifi ailenin üçüncü kuşak temsilcileri tarafından sır gibi saklanıyor. Ayrıca sadece ailenin bildiği özel bir sosu da var. Pandelİ Restaurant 1901 (Eminönü, İstanbul) Aslen Rum kökenli bir Türk vatandaşı olan Pandeli Çobanoğlu, lokantacılığa adımını Eminönü’de bir köftecide bulaşıkçı olarak atıyor. İyi köfte yapmanın sırrını öğrenince, 1901’de Çukur Han’da köfte, piyaz satmaya başlıyor. 1926’da ilk dükkânını açan ve kısa bir süre sonra yemeklerinin lezzeti dilden dile dolaşan Pandeli Usta, Cemal Biberci’yi de 15 yaşındayken yanına alarak yetiştiriyor. Bu esnada oğlu Hristo da tıp eğitimi alıyor. 1967’de Pandeli vefat edince lokantayı Cemal Biberci ve Dr. Hristo Çobanoğlu işletmeye başlıyorlar. 6-7 Eylül olaylarında lokantası yıkılan Pandeli Usta, lokantacılığı bırakmaya karar verse de dönemin başbakanı Adnan Menderes’in araya girmesiyle 1956’da Mısır Çarşısı’nda Leblebi Mehmed’e ait Mısır Çarşısı Lokantası, valinin emriyle Pandeli’ye veriliyor. Bugün şöhreti yurtdışına taşan Pandeli’de yemek yemiş birçok ünlünün fotoğrafları duvarları süslüyor. Atatürk, Roman Polanski, Audrey Hepburn bu isimlerden birkaçı. Pandeli’ye gelen ünlülerden Audrey Hepburn (üstte) ve Celal Bayar (altta). Buluşma 2015 - 57 KÜLTÜR SANAT Handan AYŞE KULİN KİTAP The World According to Karl Editör: Sandrine Gulbenkian İçinde harika çizimler barındıran kitap dünyanın yaşayan en önemli modacısı ve Chanel’in kreatif direktörü Karl Lagerfeld’in modaya bakışını esprili ve zeki bir dille aktarıyor. İlerlemiş yaşına rağmen defileleri ilgiyle takip edilen, her daim yenilikçi kalmayı başaran Lagerfeld sadece moda değil, modern sanat ve tasarım dünyasını da domine edebilen bir deha… Eğlenceli illüstrasyonlarla görsel hafızanızı mutlu edecek kitap, büyük ustayı daha yakından tanımak isteyenler için olmazsa olmaz… Ebay’dan sipariş edebileceğiniz kitap hardcover ve 23 dolar. (Flammarion) Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim MAYA ANGELOU Maya Angelou bileğinde “İlgiliye” yazan bir etiketle, büyükannesi Bayan Henderson’a teslim edilmek üzere, kardeşi Bailey ile Arkansas’a yollandığında üç yaşındaydı. İki kardeş terk edilmişliğin acısını üzerlerinden atamadan ırkçılığın nefretiyle yüz yüze geldi. Büyükanneleri çocukları kanatları altına aldı. Fakat sadece kısa bir süre için. Zira Maya’nın zorlu yolculuğu daha yeni başlıyordu... Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim otobiyografik bir roman: Yazar, şair, şarkıcı, dansçı, oyun yazarı ve öğretmen Maya Angelou’nun yedi kitaptan oluşan sıradışı ve ilham verici yaşamöyküsünün ilk cildi. Savunmasız, şiddet gören küçük bir kızın, ırkçılık ve bağnazlıkla savaşarak güçlü bir karaktere; onurlu ve göz kamaştırıcı bir genç kadına dönüşmesinin öyküsü. (Everest Yayınları) KİTAP 58 - Buluşma 2015 KİTAP Bir Psikiyatristin Gizli Defteri GARY SMALL Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla geçen 30 yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır. Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde arkasına da bir bakış… Kitabı okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız. (NTV Yayınları) “Aşklarını kendileri yaratır, sonra da elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi böyle tuhaftım? Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?” Başına buyruk haliyle; hataları, sevapları, acıları, sakarlıkları, sonsuz içtenlikteki aşkları ve zaaflarıyla hepimizden bir şeyler taşıyan, ama aynı ölçüde özgün, benzersiz bir karakter, Handan… 70’lerin çocuğu Handan, hayatının son derece hassas bir noktasında (yaralı bereli orta yaşında), Halide Edib Adıvar’ın ölümsüz eseri Handan’ın eşliğinde bir keşif, bir hesaplaşma yolculuğuna çıkmaya zorlanır. Bu yolculuk ki aşklar, aldatmalar, aldanmalar, ölümler ve entrikalardan geçecek, dahası, İstanbul’un tarihinin en hareketli, en renkli ve en “gazlı” günlerini, hem de tam ortadan kat edecektir… Ayşe Kulin her güçlüğe, her şarta göğüs geren ve “asla pes etmeyen” bir kadının, Handan’ın sıra dışı, şakrak ve capcanlı hayat mücadelesine davet ediyor okurları. (Everest Yayınları) MÜZİK KUTUSU Para Avcısı The Wolf Of Wall Street Cheek To Cheek Tony Bennett & Lady Gaga BLU RAY Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinesine ve aynı zamanda bir harcama makinesine dönüşür. Bir günde hesapları milyonlar harcayabilir. Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir. Bu karakterin hayatındaki her şey abartılı bir şekilde devam ederken, çöküş ise çok uzakta değildir... Büyük Budapeşte Oteli The Grand Budapest Hotel DVD Yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuyla sadece iki saat değil içerisinde aylar geçirmek isteyeceğiniz bir otele davetlisiniz… Büyük Budapeşte Oteli, savaş zamanında ünlü bir Avrupa otelinin efsanevi odabaşı Gustave H. ile en güvendiği arkadaşına dönüşen bellboy Zero Moustafa’nın maceralarını anlatıyor. Bu maceralar boyunca, paha biçilemez bir Rönesans tablosunun çalınıp tekrar bulunmasına; inanılmaz bir aile serveti için verilen kızgın kavgaya; motosikletler, trenler, kızaklar ve kayakları kapsayan umutsuz bir kovalamacaya ve bir aşk hikayesinin olabilecek en tatlı şekilde hayata geçmesine tanık olacaksınız. Filmin oyuncu kadrosu ise muazzam. Ralp Fiennes, Adrian Broody, Willem Dafoe, Edward Norton, Jude Law, Harvey Keitel, Bill Murray gibi dünyaca ünlü starlar rol alıyor... 12 Yıllık Esaret 12 Years A Slave Tony Bennett hayatı boyunca bu şarkıları söyledi ve Lady Gaga da bu şarkıları dinleyerek büyüdü. Şimdi bu iki efsanevi sanatçı “Great American Songbook” içinde yer alan klasikleşmiş caz şarkılarını gençlere sevdirmeyi de hedefleyerek bir araya gelip “Cheek to Cheek” albümünde, bu birbirinden değerli şarkılara yeni bir hayat veriyorlar. Albümün ilk çıkış şarkısı Cole Porter tarafından 1934 yılında aynı adı taşıyan müzikal için yazılan “Anything Goes” idi. ikinci single “I Can’t Give You Anything But Love” ile daha önce hiç olmadığı kadar “canlı” bir performansla Gaga tüm eleştirmenlerden tam not aldı. Elbette albüme adını veren ve Irving Berlin tarafından 1935 yılında Fred Astaire ve Ginger Rogers’ın unutulmaz filmleri arasına giren “Top Hat” için yazılan “Cheek to Cheek” ve Lady Gaga’nın solo olarak seslendirdiği “Lush Life” ve Tony Bennett’ten solo dinleyeceğiniz “Sophisticated Lady” albümdeki efsane şarkılardan sadece birkaçı. En iyi film dahil olmak üzere üç dalda Oscar kazanan “12 Yıllık Esaret”, bir adamın hayatta kalmak ve özgür olmak için yaşadığı inanılmaz ve gerçek hikayeye odaklanıyor. İç savaş öncesi Amerika Birleşik Devletleri’nde ailesiyle birlikte özgür bir adam olarak yaşayan Solomon Northup (Chiwetel Ejiofor), köle olarak kaçırılır ve satılır. Solomon’u satın alan Edwin Epps (Michael Fassbender) zalim bir adam olmanın yanı sıra beklenmeyecek bir nezakete de sahiptir. Solomon sadece hayatta kalmak için değil aynı zamanda onuru için de yaşamaya çalışmaktadır. 12 yıl süren unutulmaz esareti sonrası Solomon, Kanadalı kölelik karşıtı Samuel Bass’le (Brad Pitt) ve özgürlüğüyle yeniden tanışır. Sonrasında ise tüm hayatı değişir. Buluşma 2015 - 59 LEZZET Çikolata hakkında bilmeniz gereken 20 Şey O olmadan kız istenmez, sevgililer günü tatsız kalır; günde bir parça da olsa çikolata yemeyen kendini eksik hisseder… Krizlerin en tatlısı, en keyif vereni ve belki de en vazgeçilmezi çikolata hakkında bilinmesi gereken herşey... 60 - Buluşma 2015 1 Çikolata, tropik kakao ağacının çekirdekli tohumlarından yapılıyor. Latince’de “tanrıların besini” anlamındaki Theobromocacao ağacından elde edilen kakao, Batı Afrika, Batı Hint Adaları ve Güney Amerika’da üretiliyor. 2 En eski çikolata kalıntısına yaklaşık 2600 yıllık bir çömleğin içinde rastlanmış. Bir rivayete göre de M.S. 600’de Aztekler ve Mayalar’da çikolata, “enerji veren içecek” olarak tüketiliyordu. 3 Kakao ağaçları dört yaşından sonra meyve vermeye başlıyor. Yılda sadece iki defa ürün veren kakao ağacının meyvesinde yaklaşık 2,5 cm boyunda 20 ila 40 tane tohum, yani kakao çekirdeği bulunuyor. 4 Ağaçtan toplanan kakao çekirdekleri birkaç gün muz yaprağında mayalandıktan sonra güneşte kurutuluyor ve ardından fabrikada işlenmeye hazır hale geliyor. 5 Kavrulan ve öğütülen kakao parçaları şekerle karıştırıldıktan sonra ağır silindirler yardımıyla hamura dönüşüyor. Tabaka haline dönüştürülen bu hamura kakao yağı ekleniyor ve yumuşatıldıktan sonra da yine silindir yardımıyla çikolatanın pütürsüz bir hale gelmesi sağlanıyor. Çikolatanın içinde tam 500 çeşit tat bulunuyor. 6 Araştırmalara göre, Avrupa’da yılda ortalama 5,5 kilogram, Türkiye’de ise ortalama 1,5 kilogram çikolata tüketiliyor. Türkler en çok sütlü ve antep fıstıklı çikolataları ve yine en çok kare, baton, tablet formatındaki çikolataları satın alıyor. İnsanlar çikolataya her yıl ortalama 7 milyar dolar harcıyor. 7 Bitter çikolata; süt kullanılmayan tek çikolata çeşidi olma özelliği taşıyor. Bitter çikolataya yüzde 50 ila yüzde 99 oranında kakao konuluyor. Bunun için diğer çikolatalara göre daha acı bir tada sahip. Sütlü çikolata; yapımında yüzde 25-30 arasında kakao ve en az yüzde 14 süt kuru maddesi kullanılıyor. Bitter çikolataya göre daha yumuşak ve çabuk eriyor. Buluşma 2015 - 61 8 Beyaz çikolatanın diğer çikolatalardan ayrılan en büyük özelliği içerisinde kakao bulunmaması. Yapımında sadece süt ve kakao yağı kullanılıyor. Halk arasında fildişi çikolata olarak bilinen beyaz çikolata kakao içermese de gerçek bir çikolatadır. 9 Çikolata yapımında fazla kakao kullanımı kalitenin yükselmesine neden olabiliyor, ancak yapım aşamasındaki “conching” evresi de bir o kadar önemli. Çikolatayı saflaştırma süreci olarak da bilinen bu yöntem, her kakao tipinde farklılık gösteriyor. Kimi çikolatalar 8 ila 12 saat, kimi çikolatalar ise 48 ila 60 saat conching evresinden geçebiliyor. Bu yöntem sayesinde kakaonun içindeki gizli aromaların meydana çıktığı ve çikolataya benzersiz bir tat verdiği söyleniyor. 10 Karanlık, kuru ve kokusuz bir ortamda, 16 ila 21 °C arasında saklanan çikolata, yaklaşık altı ay bozulmadan tazeliğini koruyabiliyor. Çok sıcak ve çok soğuk şartlarda beklediğinde çikolatanın formunda bozulma meydana gelir. Çikolata buzdolabında asla muhafaza edilmemelidir. 11 Danimarkalı çikolatacı Knipschiltd’in ürettiği Chocopologie isimli truf, dünyanın en pahalı çikolatalarının başında geliyor. Yüzde 70 valhrona kakaosu, el yapımı truf yağı ve kakao tozu ile yapılan bu çikolatanın 450 gramı 2 bin 600 dolar’a satılıyor ve ancak özel siparişle alıcılarına ulaşıyor. 12 Halk arasında genellikle pralin ile çikolata birbirine karıştırılıyor, ama ikisi arasında çok büyük farklar var. Pralin, kakao ve kakao yağı yerine yüksek oranda fındık yağı içeriyor. İçerisinde kakao bulunmadığı için de çikolataya göre daha ucuza satılıyor. 13 Bir çikolatanın gerçekten kaliteli olduğu, yendikten sonra genzi yakmamasından anlaşılıyor. 14 Sıcak bir ortama, özellikle 22°C ve üzerindeki sıcaklığa maruz kalan bir çikolatanın üzerinde beyaz bir tabaka oluşabiliyor. Fakat ısıdan dolayı sıvı hale gelen yağ kristaller, çikolatanın tadında herhangi bir olumsuzluğa neden olmuyor. 62 - Buluşma 2015 18 17 Çoğu insanın da bildiği gibi çikolata, endorfin hormonunun seviyesinde bir artışa sebep oluyor. Vücuttaki ağrıların şiddetini azaltan bu hormon, çikolata ile karşılaştığı zaman insanı mutlu eden bir salgı üretmeye başlıyor. 18 Kahveye oranla çok daha az kafein içeren çikolatanın bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediği, aynı zamanda da enerjiyi arttırdığı iddia ediliyor. Çikolatayı diğer tatlılardan ayıran en büyük özellik ise kan şekerini hızla yükseltmiyor olması. 15 Yapılan araştırmalara göre, günde 50 ila 70 gram bitter çikolata yemenin vücuda herhangi bir zararı olmadığı gibi, özellikle bitter çikolatanın, yeşil çay ve üzüm kadar bağışıklığı güçlendirdiği ve antioksidan bir etkisi olduğu söyleniyor. 19 Tüm çikolata çeşitlerinin eritilme süreleri farklılık gösteriyor. Bitter çikolatanın 45 °C, sütlü çikolatanın 42 °C, beyaz çikolatanın ise 40 °C’de eritilmesi öneriliyor. Erimiş bir çikolata en fazla bir kere daha eritilebiliyor, zira üst üste birkaç kez eritilmiş çikolatanın lezzetinde bozukluklar oluşuyor. 20 Çikolata; stres gideriyor, mutlu ediyor ve hatta sakinleştiriyor da, ama içerisinde afrodizyak olup olmadığı konusunda şüpheler var. Bazı yetkililer çikolatanın afrodizyak deposu olduğunu söylüyor, fakat kanıtlanmış bir bilgi henüz yok. 16 Çikolata, fındık veya fıstık gibi yemişlerle birleştiği zaman kalorisi artan bir gıda haline dönüşüyor. Bitter çikolatada ise kolesterol bulunmuyor. EVİNİZİ RİSKLERE KARŞI GÜVENCE ALTINA ALMANIZ MÜMKÜN Tüm Ev Sigortası Allianz Tüm Ev Sigortası ile konutunuzu ve isteğe bağlı olarak içinde yer alan eşyalarınızı yangından hırsızlığa ve su baskınına kadar birçok riske karşı güvence altına alabilirsiniz. Hangi riskler güvence altında? • Yangın, yıldırım, infilak • Hırsızlık • Sel / su baskını • Deprem • Dahili su hasarları • Dolu • Fırtına • Kar ağırlığı • Hava taşıtları çarpması • Kara taşıtları çarpması • Yer kayması • Duman • Grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler, terörizm riskleri ve poliçe kitapçığında belirtilen daha birçok riskleri Tüm Ev Sigortası ile güvence altına alabilirsiniz. Allianz Acenteleri / 444 45 46 Buluşma 2015 - 63 HABERLER Allianz’ın “Küresel Varlık” Raporu A Türkiye, en zengin ülkeler sıralamasında 46’ncı sırada Allianz’ın bu yıl beşincisini yayınladığı “2013 Küresel Varlık Raporu”na göre, dünya genelinde mali varlıklar brüt 118 trilyon Euro’ya ulaşarak rekor kırdı. Rapora göre 65 milyon “kaybeden”e karşılık, neredeyse yarım milyar kişi 2013 yılından kazançlı çıktı. Kişi başına düşen mali varlıklara göre oluşturulan en zengin ülkeler listesinde Türkiye 46’ıncı sırada yer aldı. Rapora göre rekor büyümede, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da menkul değerlerde tutulan hisselerin gösterdiği %16,5’lik büyüme performansı etkili oldu. Amerika Birleşik Devletleri hisselere sıcak fon akışının gerçekleştiği tek bölge olurken, Avrupalılar mali varlıklardan para çekmeye devam etti. Doğu Avrupa büyümedeki düşüşe rağmen şampiyonluğunu koruyor Raporun ortaya koyduğu sonuçlar bununla da sınırlı değil. Bu hızlı büyümenin bütün coğrafi bölgelerde gözlemlenemediğini ortaya koyan rapora göre, özellikle Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülkelerde, bölgesel nakit ve döviz pazarlarında yaşanan çalkantılar varlık büyümesinde hız kaybına neden oldu. Doğu Avrupa bölgesinin tamamında da benzer bir tablo gözlemlendi. Büyüme oranı yüzde bir oranında gerileyerek %11,2 seviyesinde gerçekleşti; bu rakam bile %5,2 büyüme kaydeden Batı Avrupa’nın iki katından fazla oldu. Uzun dönem gelişimine bakıldığında, 2000 yılından bu yana ortalama %14,5 büyümeyle Doğu Avrupa bölgesi “Büyüme Şampiyonu” olmaya devam ediyor. Bölgedeki birçok ülke, özellikle Avrupa Birliği üyesi olan Doğu Avrupalılar 2007 yılından bu yana varlık birikiminde vites küçültmeye devam ediyor. Varlık büyümesine genel enflasyon oranı gibi reel veriler bazında bakıldığında ise Doğu Avrupa’da orta-lama %6 oranında düşüş yaşandığı görülüyor. Bu rakam %5,5 oranına sahip Latin Amerika’nın üzerindeyken, Japonya gibi 2000 yılından bugüne yıllık ortalama %10 büyüme oranına sahip ülkelerin oluşturduğu Asya pazarının çok altında seyrediyor. Emeklilikte mutluluğun formülü bulundu D Dünyanın farklı bölgelerindeki ülkeler hala “emeklilik yaşı kaç olmalı” sorusunu tartışırken, başta İskandinav ülkeleri olmak üzere Avrupa’nın büyük bir kesiminde katı yaş sınırı uygulamalarına son verildi. Çalışanlar, iş sahasından çıkmak istedikleri vakitleri kendileri seçerken, part-time formülüyle emekliler gençlerle işi bölüşebiliyor. Lider sigorta şirketi Allianz, “Berlin Demografi Forumu”nda “Emekli olmak için doğru zaman nedir?” sorusunu masaya yatırdı. Sektörden ve akademi dünyasından uzmanların katıldığı forumda aynı zamanda, dünyanın farklı ülkelerinin emeklilikte 64 - Buluşma 2015 çalışma örnekleri de incelendi. Emeklilik yaşı ve şartları ülkeden ülkeye değişiklik gösterirken, bazılarının bu konuda sunduğu avantaj, Türkiye gibi ülkelerde çalışanların gözlerini kamaştırıyor. Bu konuda en ideal ülkelerinden biri Danimarka… Danimarka’da çalışanlar işi yapabildikleri müddetçe istedikleri süre boyunca çalışma hakkına sahip. Diğer bir ifadeyle Danimarka’da resmi olarak belirlenmiş bir emeklilik yaş limiti yok. Dahası Danimarka bu uygulamadaki tek örnek değil. Diğer İskandinav ülkelerinde de çalışanlar, önceden belirlenmiş bir yaşta emekli olmak yerine, iş sahasından ne zaman çıkacaklarına kendileri karar veriyor. A ALLİANZ’IN 30 ÜLKELİK ARAŞTIRMASI Türkiye’de 65 yaş üstü kadınların yüzde 16’sı yoksulluk sınırının altında Allianz tarafından yapılan çalışma tüm dünyada kadınların ilerleyen yaşlarda yoksulluk gerçeği ile yüzyüze kalma riskini ortaya çıkarıyor. Araştırmaya göre azalan evliliklere karşın artan boşanma oranları ve uzayan yaşam süresi yoksulluğu tetikliyor. Allianz tarafından yapılan araştırmaya göre kadınlar; azalan evlilik oranları, artan boşanma vakaları ve eksik finansal bilinç nedeniyle yaşlılıklarını yoksulluk sınırının altında geçiriyor. Allianz’ın OECD verilerine dayanarak yaptığı ve 30 ülkeyi kapsayan araştırmasında Türkiye de yer alıyor. Buna göre Türkiye’de 65 yaş üstü kadınların yüzde 15.6’sı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kadınları yaşlılıkta yoksulluğa iten en önemli sebeplerin başında ise dünya genelinde evliliklerin azalırken, boşanmaların artması ve uzayan yaşam süresi geliyor. Finansal bilinçteki eksiklik ise yine yaşlılıkta yoksulluğa yol açıyor. Boşanmadan dolayı yoksullukla karşılaşma riski ise nesillere göre farklılık gösteriyor. Boşanma vakalarında kadınların haklarını koruyan düzenlemelerin çok yakın zamanda hayata geçmiş olması, nispeten genç kadınların yoksullukla karşılaşmasına engel. Türkiye’de de boşanma esnasında mal paylaşımının nasıl yapılacağına dair düzenleme 2009 yılında hayata geçirilmişti. Bu da bu tarihten sonra boşanan kadınların, evlilik süresince elde edilen mal varlığına ortak olmasının yolunu açıyor. DİJİTAL “ONE WEB” İLE İNTERNETTE YENİ DÖNEM BAŞLADI Allianz’ın dijital dönüşümünün en önemli parçalarından biri olan “One Web” projesinin ilk adımı tamamlandı. Allianz Sigorta A.Ş., Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş. ve Allianz Yaşam ve Emeklilik A.Ş. internet ortamında yeni yüzleriyle 13 Ekim itibariyle yayına başladı. Değişen ve gelişen dijital dünyanın ihtiyaçlarına uygun olarak bilgisayar, tablet ve mobil ekranlarıyla uyumlu şekilde hazırlanan yeni web siteleri, renkli ve canlı tasarımlarıyla müşterilerine hizmet vermeye başladı. Yeni web siteleri, Allianz’ın tüm sigortalıları ve katılımcılarının talep ve ihtiyaçlarına en iyi şekilde karşılık verebilmek için baştan düzenlendi. Ve bu yapı üzerinden geliştirilmeye ve güncellenmeye devam edecek. Kolay kullanımı ve şık tasarımıyla sık kullanılanlar listesinin baş köşesinde yerini alacak bu sitelerde keyifli vakit geçireceksiniz. Buluşma 2015 - 65 son nokta Kitaplara otopsi yapan adam 37 yaşındaki Amerikalı “kitap cerrahı” Brian Dettmer; eski kitapları, teypleri, bantları kullanarak yarattığı eserleriyle tam anlamıyla görsel bir şov yapıyor. B Brian Dettmer’ın lakabı “kitaplara otopsi yapan adam”. Tıpkı bir cerrah gibi kitapları oyuyor, kesiyor, biçiyor, şekillendiriyor ve gördüğünüz gibi bambaşka birer sanat eserine dönüştürüyor. Son dönemin en ufuk açan işleri onun “bıçağından” çıkıyor. Dettmer, Columbia College Chicago’da okuduğu yıllarda dil sistemleri ve kodlar üzerine çalışırken keşfetmiş bu yöntemi. Üzerinde çalıştığı bazı kolajlar için kitapları yırtıp parçalamaya başlamış, sonrasında suçluluk hissetmiş ve neden böyle olduğunu düşünmeye başlamış. Şimdi ise kitaplar onun için bir yol gösterici: “Bir heykeltaş bir taş ya da bir tahta parçasına nasıl yaklaşıyorsa ben de kitaplara öyle yaklaşıyorum” diyor, “Bence bilgiyle sarmalanmış durumdayız ve ben doğa yerine kültürün içinden işler yapmayı daha anlamlı buluyorum. Bilgi, azalmak yerine gün geçtikçe daha da büyüyen az kaynaktan biri çünkü.” 66 - Buluşma 2015 “Sonucun nasıl olacağı konusunda hiçbir fikrim olmuyor” Dettmer bu çalışmaları tek başına yapıyor. Bir çırağı ya da asistanı yok. “Peki bu işleri nasıl yaptığınızı basit terimlerle bize anlatır mısınız?” sorusuna yanıtı da şöyle: “Bir kitap ya da kitap serisi buluyor ve dışındaki formu istediğim hale gelene kadar sicim, kıskaç ya da ağırlıklarla tutturuyorum ve katılaşması için dışına vernik sürüyorum. Sonrasında yüzeyini oymaya başlıyor ve katmanlarını ortaya çıkarıyorum.” Dettmer’ın bu esnada eserin nasıl görüneceği ve neler olacağı konusunda en ufak bir fikri olmuyormuş. Dettmer, tüm işin son parçada bittiğini, o esnada başka bir hareket alanı ya da geriye bir dönüş olamadığını söylüyor. =Zg^ē^c WVēç hVčaç` 6aa^VcoÉèc\Zc^ēiZb^cViaè! ]Zg^]i^nVXVjn\jcVkVciV_aVg hjcVchVčaè`h^\dgiVhègcaZg^^aZ hVčaèčècèo]ZgoVbVc\kZcXZ VaiècYV### 6aa^Vco6XZciZaZg^kZnV))))*)+ www.allianzsigorta.com.tr
Benzer belgeler
Buluşma Dergisi, 2013 Sayı 2 / 5,90 Mb
Sigorta dünyasında yılın en
çok konuşulan birleşmesiyle
ilgili bilmeniz gereken her şey...