Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb
Transkript
Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb
ALLIANZ Buluşma 2011 Sayı 1 SEYAHAT ROTAM Saint Petersburg Şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasını gözlemlemek için yapılan keyifli bir yolculuk 12 16 Mahir Günşiray ile tiyatro, televizyon ve yelken tutkusu üzerine bir sohbet Allianz yat sigortası yenilendi Buluşma 2011 İÇİNDEKİLER SEYAHAT ROTAM 2 Saint Petersburg: “beyaz geceler” Şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasını RÖPORTAJ gözlemlemek için yapılan keyifli bir yolculuk 12 Mahir Günşiray ile kulis sohbeti Ünlü oyuncu ile tiyatro, televizyon ve yelken SAĞLIĞIM 5 Antrenman metotlarında tutkusu üzerine bir sohbet GURME bir devrim: TRX Bir ya da birkaç kas grubunu değil, tüm vücut kaslarını çalıştırabileceğiniz bir 14 Hayatınızda lezzetli bir değişiklik antrenman programı sunan TRX yapmaya hazır mısınız? hakkında detaylı bilgi Çalışma hayatının dışına çıkıp yaşamın içine KÜNYE farklı kareler eklemek isteyenlere yemek HOBİM kursları Buluşma 2011 Sayı 1 Allianz Adına Sahibi: Arif Aytekin 7 Açık denizde masalsı bir dünya ŞİRKET Genel Yayın Yönetmeni ve Hayatı dolu dolu yaşamak isteyenlere HABERLERİ Sorumlu Müdür: Mehmet Nakkaşoğlu Yelken Sporu 16 Yeni bir marka stratejisi doğuyor: « Bir» EVİM Av. Süreyya Ağaoğlu Sok. Uzal Apt. 2/6 Teşvikiye Şişli İstanbul etmeyen, bunu somut olarak gösteren yeni Tel: 0212 233 06 10 bir iletişim stratejisi ortaya koyuyor! www.miq.com.tr Bireysel Emeklilik Sistemi’nin önemi Editör: Işıl Karahanoğlu Zaimoğlu Görsel Yönetmen: Mustafa Yalçın Sürekli gelişmekte olan çocuğunuza sağlıklı Film, Baskı ve Cilt: Matbaa ve keyifli bir mekân yaratmak için göz önünde bulundurmanız gereken önemli Dena Ajans Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. Allianz ne kadar değerli olduğundan söz 18 Emeklilikte tsunami dalgası: 10 Sağlıklı ve keyifli çocuk odaları Yapımcı: Çözümleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. EĞLENCE noktalar Maltepe Mah. Litros Yolu Sok. Fatih San. Sit. No:12/102 Topkapı Zeytinburnu–İstanbul Tel: 0212 674 39 80 20 Karikatür, bulmaca Yönetim Yeri: Allianz Sigorta A.Ş. Bağlarbaşı Kısıklı Cad. No:13 Altunizade 34662 İstanbul Tel: 0216 556 66 66 Faks: 0216 556 67 77 www.allianz.com.tr www.allianzemeklilik.com.tr Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın Yayının Mahiyeti: Kurumsal Buluşma 2011 Sayfa 1 GİRİŞ ALLIANZ TÜRKİYE CEO’SU ALEXANDER ANKEL Sevgili Okurlar, Buluşma’nın yeni sayısına hoş geldiniz. Yazın habercisi olan bu güzel günlerde, dopdolu bir sayı ile sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Allianz Türkiye’deki görevimde ilk yılımı doldurmak üzereyim. Her geçen gün bu güzel ülkeyi ve sizleri tanımak, benim için heyecan verici bir deneyim oluyor. Bu süreçte, Allianz olarak Türk halkının ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirmek ve A’dan Z’ye sigorta ihtiyaçlarınızı karşılamak amacıyla yeni çalışmalara imza atıyoruz. Buluşma’nın yeni sayısında sizlerle bu çalışmalarımızı paylaşmak son derece gurur verici. Dünyanın öncü sigorta şirketlerinden biri olarak küresel bilgi birikimimizi ve uzmanlığımızı yansıtan yenilikleri hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Örnek vermem gerekirse, yenilikçi yapımız ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak, operasyonel süreçlerimizi kısalttık. Sigortalılarımıza daha hızlı hizmet vermek için yeni uygulamalar başlattık. Müşteri odaklı hizmet anlayışımızla, sigortalılarımızın ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştirmeye devam ediyoruz. Yeni evlenecek çiftlere, en özel günlerinde yaşayabilecekleri aksaklıklar karşısında kendilerini güvende hissetmeleri için Alyans Sigortası’nı geliştirdik, Yat Sigortası ürünümüzü yeniledik, asistans hizmetlerimizin kapsamını genişlettik. Geniş ürün yelpazemizden hasar sonrası süreçlerimize kadar, sigortalılarımıza ödedikleri bedelin karşılığını alabilecekleri yüksek standartlarda hizmet vermeye devam ediyoruz. Değerli Sigortalılarımız, Buluşma dergimizin yeni sayısında yine renkli konuları bir araya getiriyoruz. Allianz hakkında dünyadan haberleri de okuyabileceğiniz bu sayımızda ilginizi çekeceğine inandığımız farklı konuları işliyoruz. Allianz’ın dünya çapında yaptırdığı bir araştırmaya göre, Amerika günümüzde bir “emeklilik tsunamisi”yle karşı karşıya ve 2045 yılında Türkiye de aynı sorunu yaşayacak. Dikkat çekeceğini düşündüğümüz bu araştırmanın yorumlandığı makalemizi de dergimizde bulabilirsiniz. Keyif alacağınıza inandığım seyahat bölümümüzde, Rusya’nın en ihtişamlı şehirlerinden St. Petersburg hakkında ilgi çekici bilgilere yer veriyoruz. Deniz tutkunları için yatçılık ve yelkencilik hakkında hazırladığımız dosyamızın yanı sıra çocuk odası dekorasyonu ve yemek kursları hakkında bilgi almak isteyenler için de yazılarımız yer alıyor. Buluşma’nın bu sayısında ayrıca, ünlü oyuncu Mahir Günşiray ile sizler için özel bir röportaj da yapıldı. Hayata, gündeme ve dünyaya dair güncel bilgileri sizlere sunan Buluşma’yı severek okuyacağınıza inanıyorum. Siz sigortalılarımıza, hayatın zorluklarına karşı kendinizi güvende hissedebileceğiniz en iyi entegre sigortacılık çözümlerini sunarken, dergimizin yaşamınıza keyif katmasını dilerim. Yeniden ‘Buluşma’k üzere… Sevgilerimle, SEYAHAT ROTAM Saint Petersburg : “beyaz geceler” Marco Polo'nun gezilerini okuyarak egzotik Asya düşlerine dalan Ortaçağ Avrupalıları gibi, günümüz Batılıları da Saint Petersburg adını duyduklarında, içinde gösterişli kıyafetleriyle prens ve prenseslerin saray avlularında koşuştukları, Ortodoks rahiplerin kiliselerde tütsü dumanlarının arasından mantramsı ilahiler söylediği, kubbe çatıların her daim pürüzsüz beyaz bir örtüyle kaplı olduğu bir kış masalına dalıp giderler. Fakat Saint Petersburg'u anlamak hem bu kış güzeli şehrin tarihi, kültürel ve sosyal mirasının hakkını vermeyi hem de modern yaşam koşullarının bu metropolü nasıl etkilediğini gözlemlemeyi gerektiriyor. BİHTER SABANOĞLU Yerlilerinin, bir sevgi ifadesiyle “Piter” olarak adlandırdığı Saint Petersburg, neredeyse şizofren bir şehir; adı resmi olarak tam 3 kere değiştirilmiş. 1914'te Petrograd adı verilen kent, 1924'te Leningrad olmuş, komünist sistemin çökmesini takiben 1991'de ise orijinal adı Petersburg'a yeniden kavuşmuş. Batı şehirlerine özenilerek 1703 yılında inşasına başlanan Saint Petersburg, Moskova'nın kırmızı tuğlalarına inat, gösteriş meraklısı Barok ve Neoklasik akımlar etkisinde, kanallar üzerinde vücuda gelmiş. Saint Petersburg'un gururu: Hermitage Müzesi Saint Petersburg'un tanığı olduğu zengin tarih göz önünde bulundurulduğunda, şehrin ziyaretçileri, tüyleri diken diken vaziyette etrafına göz gezdirmekle yetiniyor. Rus balesine can veren, Puşkin, Turgenyev, Dostoyevksi, Tolstoy gibi yazarların romanları için karargâh bellediği şehir, 20. yüzyılı derinden etkilemiş üç devrime birden ev sahipliği yapmış ne de olsa. Dünyanın en büyük sanat koleksiyonuna sahip Hermitage müzesinin önünde durup yüzünüze düşen kar taneleri eşliğinde gözlerinizi kapadığınızda, bahçesinde bulunduğunuz kış sarayına görkemli at arabalarıyla gelen soyluları hayal ediyorsunuz. Ardından içeri girip 19. yüzyıl sonunda Rus halkının sefaletini yansıtan tabloları gördüğünüzde, komünizmin doğuşunu, yine aynı sarayın bahçesinde askerlerin sıra sıra dizilişini tahayyül edebiliyorsunuz. 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş olan Hermitage Müzesi, Saint Petersburg'un gururu, şüphesiz görülmesi elzem. Mermer sütunlu, ahşap zeminli, kırmızı halılı, her odası ayrı gösterişli bu müze dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip. Olağanüstü zenginlikte bir Rönesans resimleri toplaması, Da Vinci'den nadir iki Meryem Ana portresi, Flaman ressamların eserleri, Fransa dışı en gelişmiş Fransız resimleri koleksiyonu, Velasquez'ler, Van Gogh'lar, Kandinsky'ler; hepsine Hermitage ev sahipliği yapmakta. Üç milyondan fazla eserin arasında Mısır, İran, Çin gibi uzak ülkelerden edinilmiş, dünya mirasına katkıda bulunan resim dışındaki sanatlardan örnekler de mevcut. Müzeyi gezmeden önce Sokurov'un 2002 yılında çekilmiş, ödüllü “Russian Ark” filmini izlemek heyecanlandırıcı olabilir; 90 dakikalık bir bütün olarak tek seferde çekilen bu film, Rus tarihini Hermitage koleksiyonu aracılığıyla özetliyor ve şehre gidecek herkesin koleksiyonu görmek için can atmasına neden oluyor. Hermitage Müzesi Buluşma 2011 Sayfa 2 St. Petersburg Camii Buluşma 2011 Sayfa 3 SEYAHAT ROTAM St. Isaac Katedrali Doğunun Venedik’i: Kültürel merkez oluşunun yanı sıra zarif binalarıyla da etkileyici bir şehir. Smolny Manastırı Winter Canal Kış Güneşiyle Binaların Arasından Parıldayan Kanallar Şehrin ana caddesi ünlü Nevsky Prospekt boyunca, Hermitage Müzesi, Kış Sarayı, “Külahlı” Donanma binası ve Kazan Katedrali dizilmiş. Neva nehrini Moyka'ya bağlayan kanallar kış güneşiyle ara sıra binaların arasından parıldayarak göz kırpıyor. Kanallardan en ünlüsü “Winter Canal”. Elbette bir kaç kanalı bulunan her ülkeye yapılan “Doğu'nun Venedik’i” benzetmesinden Saint-Petersburg da nasibini alıyor, ama Pushkin'in “Maça Kızı” öyküsünün ilham kaynağı bu özel yerin kendine özgü bir büyüsü olduğu yadsınamaz. Hele hele nehrin üzerinde küçük bir teknenin içindeyseniz. Yine aynı cadde üzerindeki Kazan Katedrali I. Aleksandr'ın Napolyon'u yenilgiye uğratması şerefine dikilmiş ve dini bir binanın savaş anıtı olarak konumlandırılması açısından ilgi çekici. Katedral aynı zamanda Roma'nın ve Katolik inancının en önemli kilisesi Saint Peter'in bir replikası. Yürüme mesafesindeki Senato meydanında St. Isaac Katedrali, Anayasa Mahkemesi, ve Petro'nun atlı heykeli bulunmakta. Şehrin en eski binası Petro-Pavel kalesi. Saint Petersburg'un kuruluşuyla aynı tarihi taşıyan bu yapıt İmparatorluk zamanında zindan olarak kullanılmış. Petro da dahil şehrin tüm imparatorlarının mezarları kale sınırları içindeki katedralde yerini almış. İlgi çekici diğer yapılar arasında; şehrin binalarının çoğunda izi bulunan İtalyan mimar Rastrelli'nin Barok şaheseri Smolny Manastırı’nı, Avrupa'nın en büyük camisi 1913 tarihli Saint Petersburg Camisi'ni, Peterhof Sarayı’nı, Kanlı Kilise’sini sayabiliriz ki ismi itibariyle diğer yapılardan sıyrılan bu sonuncusunun hikâyesine değinmek doğru olacaktır. 1881'de yaşanan, Rus tarihinin en trajik olaylardan biri tam da kilisenin bulunduğu noktada gerçekleşiyor. İmparatorlar arasında en açık fikirlisi II. Aleksandr ülkede pek çok reform hareketini destekliyor, ki bunların en göze batanı 1861'de derebeylik köleliği mevhumunu ortadan kaldırması. Bu katedral, maalesef “Halkın İradesi” adını taşıyan bir terörist grup tarafından katledilen Aleksandr'ın anısını yaşatmakta. Saint Petersburg'un merkezi pek çoğu müze olarak hizmet veren katedrallerle dolup taşsa da, şehrin dini inancını solumak, dinin ne derece günlük hayata nüfus etmiş olduğunu kestirebilmek için aktif Ortodoks kiliselere gitmek kaçınılmaz. Tanık olunan sahneler birçok turisti şaşırtıyor; önündeki sıra metrelerce uzayan günah çıkarma kabinleri, yerlere kadar eğilip ikonların ayaklarını öpen Ruslar, binlerce melek ve Meryem Ana heykelleri arasından yükselen Rusça dualar... Günlük Hayatı Gözlemlemek İsteyen Maceraperestler için Modern Şehir Şehri günlük akışında da gözlemlemek isteyen ziyaretçilerin dolaşması gereken sokaklar şehrin modern kısmında bulunuyor. Bu maceraya metroya binerek başlamak gerekiyor; zaten metro başlı başına bir macera teşkil ediyor. Saint Petersburg metrosu, yerin metrelerce derinine inşa edilmiş devasa bir örümcek ağı. Çoğu durağı muhteşem heykeller, mozaikler ve tablolarla kaplı; Buluşma 2011 Sayfa 4 SEYAHAT ROTAM Smolny Manastırı ve asma köprü Kanlı Kilise hepsi de Sosyal Realizm akımı etkisiyle yaratılmış. Yerleşim bölgelerinin çoğunlukta olduğu herhangi bir durakta indiğinizde ise karşınıza çıkan, devlet konutlarından oluşan bir uydu şehir. Göz alabildiğine uzanan, bir tanesi yüzlerce insanı barındıran, gri, birbirinin aynı, düşük kiralı evler. Burada yaşayanlar bile bazı geceler hangi binanın kendilerininki olduğunu anlamakta güçlük çektiklerini anlatıyorlar. Bir yandan da Saint Petersburg'un belki de nabzının attığı asıl bölge şehrin “modern” kısmı. Sanatçılar burada çağdaş eserlerini sergiliyor, gençler operaya gitmiyor belki ama salaş barlarda beatnik grupların yaptığı yenilikçi müziği dinliyor. Berlin'in neredeyse kültür-sanat merkezi haline gelmiş, Türklerin yoğunlukta olduğu, özünde dar gelirlilerin mesken tuttuğu mahalle Kreuzberg karşılaştırması yersiz kaçmasa gerek. Suç oranına gelince, büyütülecek bir durum söz konusu olmasa da, olağandan biraz daha dikkatli olunması her turiste öneriliyor. Rusya'nın Haziran ayında üç hafta boyunca güneşi tam anlamıyla batmayan, karanlığa gömülmeyen şehri Saint Petersburg, belki de zamanın komünist sloganı “Gelecek Parlak!”ın fiziki bir temsili olarak yorumlanabilir. Dur durak bilmeden işleyen limanı, tüm Rusya'yı birbirine bağlayan demir yolu ağı, bilimsel araştırma enstitüleri, 4.5 milyonluk nüfusu, gençleri, sanatsal yaratıcılığı, yeraltı kulüpleriyle Saint Petersburg geçmiş, bugün ve geleceği bir arada yansıtarak etrafına ışıltı saçıyor. Genel Bilgi: Finlandiya Körfezi’nin doğusunda Neva Nehri üzerinde bulunan Saint Petersburg, Rusya’nın kuzeybatı eyaletinde bir kenttir. 1917 Rus Devrimi’ne kadar 200 yıl boyunca ülkeye başkentlik yapmıştır. Kent Merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Kentin mimari yapısı, St. Petersburg’a ihtişamlı bir görüntü verir. Uzun bulvarlar, saraylar, dekoratif heykeller ve demir parmaklıklar, halk anıtları, parklar ve bahçeler, kentin görsel imajında büyük öneme sahiptir. Neva Nehri’ndeki köprüler, kanallar ve bentler, St. Petersburg’u diğer dünya kentlerinden ayrı kılar. Saat farkı: Türkiye’den 1 saat ileride. Şehir içi ulaşım: Metro (4 hat), Tramvay, Troleybüs, Otobüs, Taksi İklim: Nemli karasal iklim hakimdir. Kışlar çok soğuk ve karlı; yazlar serin ve nemli geçer. En iyi Sezonları: Haziran, Temmuz, Ağustos Şehir Alanı: 1.439 m2 Nüfus: 4,661,219 Allianz ile tatilleriniz daha da keyifli! İster tatil, ister iş, ister eğitim amaçlı olsun hepimiz seyahate çıkacağımız zaman günler öncesinden planlarımızı yaparız. Hangi otelde kalacağımıza, gideceğimiz yerin hava ve yol şartlarına, hangi saatte nerede olacağımıza, hatta hangi gün ne giyeceğimize kadar tüm detayları düşünürüz. Peki, seyahatte bir sağlık problemiyle karşılaşırsak bunun önlemini de şimdiden alabilir miyiz? Seyahatte olduğumuz dönemlerde bizi belli risklere karşı korumak için, Allianz Seyahat Sağlık Sigortası her ayrıntıyı önceden planlıyor. • Seyahatiniz sırasında ani bir hastalıkla karşı karşıya kalırsanız, tedavi görebileceğiniz en yakın sağlık kuruluşuna yönlendiriyor ve masraflarınızı karşılıyor. Tedavinizin bitiminde evinize naklinizi sağlıyor. Ayrıca seyahat sırasında vefat eden sigortalımızın nakil işlemlerini de gerçekleştiriyor. • İsterseniz kişisel sorumluluklarınız, bagaj kayıplarınız, kaza sonucu vefat ve sürekli sakatlık ile kapkaç teminatlarını da poliçenize ekleyebilirsiniz. Böylece, seyahatiniz sırasında keyfinizi kaçırabilecek her türlü risk ortadan kalkıyor. Size de seyahatinizin tadını çıkarmak kalıyor. İyi tatiller... Buluşma 2011 Sayfa 5 SAĞLIK Antrenman metotlarında bir devrim: TRX (suspension training) Sağlıksız beslenme ve düzensiz yaşam tarzıyla beraber kilo kontrolünün zorlaştığı bu dönemde, gelişen teknoloji de bizi hareketsiz bir yaşam tarzına doğru itiyor. Masa başı ve bilgisayar karşısında uzayan çalışma saatleri vücudumuzun genel duruşunu bozarak hayatımıza negatif olarak etki ediyor. Ne yazık ki, spora başlamak için ya sağlımızın bozulması ya da yaz aylarının yaklaşması gerekiyor. Aslında hayatımızı sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmek adına su, oksijen veya uykuya ne kadar ihtiyaç duyuyorsak egzersizi de bir o kadar önemsemeliyiz. MURAT BİÇER Egzersize başlarken önemli unsurları göz ardı etmemek gerekir. Sağlımızın spora elverişli olduğuna emin olduktan sonra, profesyonel eğitmenler tarafından hazırlanmış bizim fiziksel kapasitemize, vücut yapımıza, yaşam tarzımıza, yaşımıza, cinsiyetimize, spor altyapımıza, amacımıza, sağlık problemlerimize uygun bir program yapmalıyız. Gym, cardio, çeşitli grup dersleri ve diğer alternatiflerin arasından en uygun olanının seçilmesi büyük önem taşır. Yoğun iş temposu, ulaşım ve birçok farklı nedenden dolayı spora ayrılacak zaman ve enerji konusunda çoğu zaman kısıtlamaya gidiyoruz. Sağlıklı kalmak için olmazsa olmazların başında gelen sporu ihmal etmemek adına çeşitli ekipmanlarla evde ya da açık alanda da egzersiz yapmak mümkün. Her ne kadar kapladığı alan ve ağırlığı nedeniyle evde kullanabileceğiniz ekipmanlar arasında seçme şansınız az da olsa, spor ekipmanları konusunda yapılan araştırmalar her geçen gün artarak olumlu sonuçları beraberinde getiriyor. Bugün artık insanların ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak daha hafif ve daha ergonomik ürünler üretiliyor. Bu ürünlerin başında da son zamanlarda adından sıkça söz edilen TRX (Suspension Training) geliyor. Dünyanın en yeni tekniklerinden biri olan TRX, sizi klasik antrenman tekniklerinden öteye taşıyıp sporu eğlenceli kılıyor. Amerikan donanma komutanları tarafından bulunup kısa sürede tüm Amerika ve Avrupa’ya yayılan TRX, vücut ağırlığı ile yapılan antrenman metotlarında bir devrim yarattı. Buluşma 2011 Sayfa 6 SAĞLIK Dünyanın en yeni tekniklerinden biri olan TRX, sizi klasik antrenman tekniklerinden öteye taşıyıp sporu eğlenceli kılıyor. 1.5 kg’dan az olan ağırlığı, kolay kurulum ve taşınabilirliği sayesinde evde, işte, tatilde, parkta kısacası her yerde kullanabilirsiniz. Birçok kişisel eğitmen, evde ve spor salonlarında çalıştırdıkları üyelerinin fitness programları içerisinde artık TRX’i de kullanmakta. Hollywood ünlüleri, NBA oyuncuları bile formlarını yanından ayırmadıkları TRX ile koruyorlar. Büyük bir spor merkezinde bulunan gym ekipmanlarıyla çalıştırabileceğiniz kas gruplarının tamamını çalıştırıyor. Örneğin, kısıtlı zamanı olan kişiler evde kapı aparatıyla beraber bütün vücutlarını çalıştırabilirler. Egzersiz programlarınızla beraber yüzlerce hareket imkânı yaratan TRX size güç, kuvvet, esneklik, denge, mobilizasyon, hız gibi her amaca uygun çalışma olanağı sağlıyor. Değişik amaçlar için düzenlenecek antrenman programlarının birçoğuna hitap ettiği için özellikle genel kuvvet ve dayanıklılık adına birçok çalışma yapabilir, 30-40 dakikalık egzersiz seanslarıyla formda kalabilirsiniz. Bu sayede, kaslarınızın kuvvetlenmesiyle birlikte akciğer ve kalp sağlınız da çok daha iyi seviyelere taşınır. TRX’i diğer Gym ekipmanlarından ayıran en önemli özellik bir ya da birkaç kas grubunu değil, tüm vücut kaslarını çalıştırabileceğiniz egzersizlerden oluşan bir antrenman programı sunuyor olması. Egzersiz programlarınızda çalıştırdığınız global kasların dışında, günlük faaliyetlerimizi ve omurga sağlımızı koruyan derin kas grupları da aktive olur. Egzersizlerin tamamı kendi vücut ağırlığınızla beraber yapılır. Özellikle çocukların kemik gelişimleri açısından egzersizin çeşidi ve şiddeti büyük önem taşır. Kendi vücut ağırlıklarıyla yapacakları çalışmalar, kemik gelişimlerine negatif etki göstermeden kaslarının kuvvetlenmesini ve daha düzgün bir iskelet sistemine sahip olmalarını sağlar. Yaşınız, cinsiyetiniz, spor altyapınız, duruşunuz, kondisyon durumunuz ne olursa olsun, TRX ile çalışmanız mümkün. Egzersizler minimum riskle yüksek performans alabileceğimiz hareketlerden meydana gelir. Egzersizlerinin çeşitliliği motivasyonu ve performansı artırmak adına önemli bir özellik olarak kabul edilir. Kuvvetlenen kasların metabolizmamız üzerine etkilerini hissettikçe yaşam kalitemizdeki değişiklikleri de görmek zor olmayacaktır. Sonuç olarak hangi özelliklere sahip olursanız olun hayatınızı iyi yönde geliştirmek adına mutlaka spor yapmalısınız. Sağlıklı günler… TRX’i Benzersiz Kılan Özellikler TRX’i diğer Gym ekipmanlarından ayıran en önemli özellik bir ya da birkaç kas grubunu değil, tüm vücut kaslarını çalıştırabileceğiniz egzersizlerden oluşan bir antrenman programı sunuyor olması. TRX’in üretimindeki en büyük amaç; her seviyeye her amaca uygun antrenman programlarını her yerde uygulayabilmek. Buluşma 2011 Sayfa 7 HOBİM Açık denizde masalsı bir dünya Günlük hayatın karmaşasından uzaklaşmak mı istiyorsunuz? Yelken ile yol alırken, etrafta rüzgârın ve denizin tatlı mırıltısı dışında başka bir ses olmaması kelimelerle anlatılamayacak kadar büyülü bir tecrübedir. Zihninizi boşaltmak, şehrin yorgunluğundan kurtulmak, sevdiklerinizle günü paylaşmak inanın o kadar da ulaşılması güç istekler değil. Bu sözlerin gerçekten ne anlama geldiğini görmek için bir kere yelkenli ile karadan uzaklaşmanız yeterli. Hayatı dolu dolu yaşamak için... BURAK BARAN Yelken, doğa ile iç içe olduğunuz ve denizle mücadele ettiğiniz, rüzgârla yapılan bir spor dalıdır. Yelken sporunu iki şekilde hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz: 7-8 metreden başlayıp 20-30 metreye kadar uzanan teknelerde ekip halinde gerçekleşen yat yarışlarına katılarak veya Dingy adıyla bilinen tek veya iki kişilik küçük teknelerde yarışarak. Bir de yarışlara katılmak istemeyenler için gezi yelkenciliği vardır. Yarışlarda öncesinde ve sonrasında dikkat edilmesi gereken pek çok nokta varken, yelken gezisinde belirli kurallara uyduğunuz sürece sınırsız bir özgürlüğe sahipsinizdir. Her sporun kendine göre avantajları vardır, ancak yelkende belki bunlar daha belirgin ve farklıdır. Yelken, hangi şekilde yapılırsa yapılsın doğayla ve rakiplerle mücadeleden dolayı özellikle kişisel gelişimi fazlasıyla destekleyen bir spor dalıdır. Aslında tam bir akıl sporudur, çünkü deniz ve rüzgâr şartları ve bunlardaki değişikliklere göre stratejinizi belirlemek veya buna göre ileri hamleleri önceden planlamak, çabuk ve doğru kararlar alabilmek çok önemlidir ki bunlar hayatımızın her anında ihtiyacımız olan özelliklerdir. Tek başına yarıştığınız bir teknede her detay ile kendiniz ilgilenmeniz gerekir; ekip halinde yarışıyorsanız ise, takım çalışması ve uyum gibi özellikler söz konusudur. Bu Yaz Tatilinizi Nerede Geçirmek İstersiniz? Birey olarak yelkene başlamak için çok büyük yatırımlar yapmanıza gerek yoktur. Özellikle küçük yaşta başladığınızda, ilk başta kursa kayıt ve kıyafet masrafları yeterli olmaktadır. Diğer gerekli tüm malzemeler kulüpler tarafından temin edilmektedir. Spor yapmanın verdiği tatminin dışında, yelkencilik bazı açılardan çok da ekonomiktir. Örneğin, 200.000TL’ye duruma göre bir yazlık alamazken, bu bütçeyle çok güzel ve konforlu bir yelkenli almanız mümkündür. En keyifli kısmı ise, bu ‘yazlığınızı’ nerede tatil yapmak istiyorsanız oraya götürebilme özgürlüğünüzdür. Yelken sporu sayesinde, yurt içinde gezme olanağının yanı sıra yurt dışında da bir çok yere gitme imkânı bulabilirsiniz. Yeni yerler görmek, buralarda vakit geçirmek ve farklı kültürlerden insanlarla tanışmak birçok spor dalı gibi yelkenin de sağladığı keyifli ayrıcalıklardan bazılarıdır. Buluşma 2011 Sayfa 8 HOBİM Asıl olan ‘Dostluk’ Yelkende asıl amaç yarışmak değil, keyif almaktır. Eğer yarışmalara katılmıyorsanız, zaten bu amaç uğruna spor yapıyorsunuzdur. Yarışmaya karar verdiğiniz andan itibaren ise, denizde ne kadar büyük bir rekabet içinde olsanız da, rakiplerinizle ne kadar hırslı bir mücadeleye girseniz de, her şey denizde biter ve yarışın bitiminde tüm yarışçılar bir araya gelir. Yarış sonrasında yapılan bu sohbetler çok eğlenceli geçer. Kısacası asıl olan dostluktur ve bu, camianın içinde uzun yıllardır süre gelen bir olgudur. Buna güzel bir örnek vermek gerekirse; en son yapılan tek kişilik dünya turu yarışında, direği kırılan bir tekneye binlerce mil ötesinde olan ve önde giden bir rakibi dönerek yardım elini uzattı. Maalesef yardıma giden kişinin de direği kırıldı, ancak bu yardımlaşmaya ve zor durumda olan birine el uzatmaya engel olmadı. Sonunda birlikte yarışa devam etmeyi başardılar. 7’den 70’e Yelken sporunun günlük hayatın karmaşasından uzaklaşmanızda etkisi büyüktür. Zihninizi boşaltmak ve şehrin yorgunluğundan kurtulmak için tek yapmanız gereken karadan uzaklaşmaktır. Bundan sonrası ise size kalmış... İsterseniz arkadaşlarınızla koydan koya gezinti yapın, isterseniz yarışlarda sınırlarınızı zorlayın. Her hâlükârda kendinizi dış dünyadan çok kolay soyutlarsınız. Konsantre olmanın ve yelken dışında her şeyi unutmanın gerekliliği, aslında bu sporun sağladığı büyük bir lükstür. Bunun yanı sıra, doğanın ortasında olmanın verdiği keyif ve mücadele ruhu da ayrı bir zevktir. Ne kadar bilindik bir söz olsa da doğrudur; yelken yediden yetmişe her yaşta yapılabilen bir spor. Çocuklarının yelken yapmasını isteyen ebeveynler 7-8 yaşından itibaren onları bu spora yönlendirebilirler. En önemli nokta güvenilir yelken kulüpleri ile temas halinde bulunmaktır. Günümüzde federasyondan onay almış birçok yelken eğitimi veren bağımsız kurum vardır. Ayrıca yelken kulüplerinin yetişkinler için eğitim veren kursları da bulunmaktadır. Tüm bu yelken eğitim kursları başlangıç seviyesinden, isteğinize bağlı olarak ileri yarışçılık seviyesine kadar eğitim vermektedir. Kısacası alacağınız eğitimler sonrasında bir yelkenliyi rahatlıkla kullanabilecek veya eğer hayaliniz buysa, yat yarışlarına katılan ekiplerin birinde yer alabilecek seviyeye gelebilirsiniz. Yelken sporu her yaşta olduğu gibi her mevsimde de yapılabilir. Özellikle, kışın soğuk ve yağmurlu havalarda sıkıntı çekip çekmediğimiz en çok sorulan sorular arasındadır. Halbuki özel kıyafetlerimiz sayesinde üşümek ve ıslanmak pek mümkün değildir. Hatta yaptığınız hareketler sonucunda kışın ortasında dahi terleme durumunuz olabilir. Bunun dışında, halk arasında “hava bugün çok güzeldi” diye adlandırılan rüzgârsız günler maalesef biz yelkenciler için pek de uygun şartlar oluşturmamaktadır. Seyir: Bir teknenin bir noktadan hareketle, muhtelif rotalar izleyerek farklı bir noktaya ulaşmak amacıyla yaptığı sefere verilen isimdir. Yelken sporunun veya yelken yapmanın keyifli anlarından biri de, yarışta olsun gezerken olsun gece seyirleridir. Özellikle sakin bir akşamda yelken yapıyorsanız, bu yolculuklar hayatınızda yaşayabileceğiniz en büyülü anları oluşturur. Bunun yanında bir de mehtap varsa, keyfinize diyecek yoktur. Ayrıca yelken yapılmış bir günün sonunda demirlediğiniz koyda güneşin batışını seyretmenin de ayrı bir güzelliği vardır. Buluşma 2011 Sayfa 9 HOBİM Fırtınalı bir denizde uzun mesafe yol kat ettikten sonra, seyir esnasında yaşadığınız her türlü sıkıntı ve olumsuzluğun karaya bağlandığınız anda kaybolması da bir başka inanılması zor gerçektir. Tüm olumsuzluklar unutulur ve geriye sadece başarı ile kıyıya varmanın mutluluğu kalır. Mesela, “ne kadar kuvvetli bir rüzgâr vardı”, “dalgalarla ne güzel kayarak geldik” gibi yorumlar yelken meraklıları tarafından sıkça söylenen sözlerdir. Kıyafet Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler: Yelken bir yaşam biçimidir... Bu nedenle de dünyada birçok kişi boş zamanını denizde yelken yaparak geçirmektedir. Gerek tekne sahibi olarak, gerek yelkenli kiralayarak bu yaşam biçimini sizler de elde edebilirsiniz. yönelmek en iyisidir. Böylelikle hem üşümez hem de Benim size tavsiyem, ömür boyu keyif alacağınız bu spora yaşınız ne olursa olsun hemen başlamanız ve devam ettirmenizdir. İnanın yaşayacağınız bu inanılmaz deneyim burada yazdıklarımdan çok daha fazla olacaktır! • Yaz olsun kış olsun yelken sporunda en önemli şey Tekne alma konusu, biraz da araba gibi zevke ve ihtiyaca bağlıdır. Ancak dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, teknenin sağlamlığıdır. Günümüzde teknelerin çoğu cam elyafından (polyester) üretilmektedir. Bunun sağlamlığı veya uzun ömürlü olması teknenizi yıllar boyu sorunsuz kullanmanızı sağlar. Ayrıca yelkenlilerde güverte kaymazlarının, genişliğinin, içerideki hacmin önemi büyüktür. Kamara sayısı ve aksesuarlar ise tamamıyla bütçe ve alacak kişinin tercihine bağlıdır. olanlar tercih edilmelidir. • Kıyafetin hafif olması çok önemlidir. Tekne üzerinde hareketlerinizi kısıtlayacak kıyafetler alınmamalıdır. • Özellikle kışın terinizi atacak, nefes alan kıyafetlere teriniz dışarı atıldığı için sıkıntı çekmezsiniz. Bu tür kumaşlar aynı zamanda yağmur veya deniz suyunu da üzerinde tutarak içeri iletmez. eldivendir. Sürekli ip tuttuğunuz için elinizin yanmaması veya aşınmaması için eldiven kullanmak şarttır. Kumaşı/derisi ve dikişleri sağlam ama yumuşak • Seçeceğiniz ayakkabılar da dengenizi kaybetmemeniz ve kaymamanız açısından mühimdir. Eldiven gibi ayakkabılarınızı da yelken kıyafeti olan markalardan tercih etmenizi tavsiye ederim. Allianz ile güvene yelken açın! İster karada olsun, ister denizde... Allianz Yat Sigortasıyla yatınız hep güvence altında. Allianz Yat Sigortası’nın Avantajları: • Yatınızı denizde, yatma mahallinde, çekek yerinde, çekek yerine çekilirken veya indirilirken, deniz kazası ve tehlikeleri (fırtına, çatma, çarpma, oturma), korsanlık, yangın, deprem, volkanik patlama, yıldırım, hava taşıtlarıyla temas gibi pek çok riske karşı teminat altına alıyor. • Kaza durumunda üçüncü şahıslara karşı doğabilecek hukuki sorumlulukları teminat altına alıyor. • Ödemek zorunda kalacağınız bazı hukuki savunma masraflarınız şirketimizin yazılı ön onayı alınmak suretiyle teminata dahildir. • Sorumlu bulunmadığınız hallerde enkazın çıkarılmasına ilişkin tüm masraflarınız sigorta kapsamındadır. • Şirketimiz uzmanlaşmış kadrosu ve deneyimi ile risk danışmanlığında da yardımınıza hazırdır. • Sigorta kapsamına, yatınızın gövdesinin yanısıra poliçede belirtilmeleri koşuluyla makineleri, servis botları ve yatınızla birlikte alınıp satılması mutat olan donanım ve ekipman da dahildir. • Ayrıca zengin içeriği ile 7 gün 24 saat Yat Asistans Hizmeti’ne Allianz gücü ve ayrıcalığı ile sahip olabilirsiniz. Denize açılmanın özgürlüğünü Allianz ile yaşayın. Buluşma 2011 Sayfa 10 EVİM Sağlıklı ve keyifli çocuk odaIarı Bir çocuk odasını dekore etmek ilk etapta düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir. Tasarım çağında bulunduğumuz bu dönemde karşınıza çıkacak birçok güzel görünümlü ürün arasından hangilerinin çocuğunuzun sağlığına uygun olup olmadığı seçimlerinizi yönlendirmekte önemli bir rol oynayacaktır. MİMAR ESRA YAVUZ Anneliğe ilk adımı attığım şu günlerde bebek ve çocuk odaları hakkında yazı yazmak benim için çok hoş bir tesadüf oldu. Mimarlık ve içmimarlık alanlarında hizmet verdiğim firmam bünyesinde uzun yıllardır farklı yaş gruplarında çocuklara yönelik odalar tasarladıktan sonra, aynı heyecanı kendi adıma yaşamak apayrı bir mutluluktu. Tecrübe ve birikimlerimden yola çıkarak çocuk odalarındaki yenilikleri, önemli püf noktalarını ve trendleri sizlerle paylaşmak benim için ayrı bir keyif olacak. Çocuğunuzun hayalleri ile sizin dergilerde görüp beğendiğiniz tasarımlar örtüşse bile, bunları kendi evinizde hayata geçirmek için mevcut odanın kapasitesini iyi değerlendirmek gerekir. Sürekli gelişmekte olan çocuğunuza sağlıklı ve keyifli bir mekân yaratmak için, odanın geometrik şekli, tavan yüksekliği, pencerelerin yerleri ve odanın aldığı ışık gibi detaylar dekorasyona başlamadan önce göz önünde bulundurmanız gereken önemli noktalardır. Odanın adım adım planlanması: • İdeal bir çocuk odası alanı 12-15m2’dir. Uygun sıcaklık ise 20-22° olmalı ve oda doğuya bakmalıdır. Odanın planlamasında ilk kural merkez olacak uyku alanının doğru konumlandırılmasıyla başlar. Yatağı pencere kenarı veya ısıtıcı yanı gibi noktalara yerleştirmemek, hava sirkülasyonunun yoğun olacağı noktalardan uzak tutmak ve etrafını fazla eşya ile doldurmamak önemli kriterlerdir. • Büyüme çağı gereği çocukların kemik yapısı sürekli değiştiği için yataklarda özellikle doğal dokulu malzemeler, anti bakteriyel ve doğal kauçuklu lateks seçimi doğru olacaktır. Baza malzemesi için ise özellikle doğal ahşaptan masif gövdeleri (meşe, gürgen, kiraz dayanıklı olduğu için kullanışlıdır), ham ve doğal dokulu yüzeyleri seçmeli ve mümkün olduğunca cila ve lake işlemlerinden kaçınılmalıdır. Boya işlemi yapılacaksa da özel, kokusuz, anti bakteriyel su bazlı boyalar tercih edilmelidir. • Uyku alanında çocuğunuzun ilerde bazı arkadaşlarını ağırlama ihtimali doğacağından misafirler için de ilaveten yatma ünitesi düşünülmesi önerilir. Altları bazalı yatak modelleri veya ranzalar bu sorunu çözmenizde yardımcı elemanlardır. • Uyku alanındaki zeminlere kolay temizlenir ve anti alerjik olduğu için parke döşenmesi uygun olur. Özellikle solvent içermeyen lamine parkeleri öneririm. Geri kalan kısımlarda odaya canlılık katmak için, küçük ebatlarda yine anti alerjik ve toz tutmama özelliğine sahip halılar kullanılabilir. Buluşma 2011 Sayfa 11 EVİM • Duvarlar boyanacaksa, kokusuz, anti bakteriyel su bazlı ve kolay silinebilen ürünlerle boyanmalıdır. Eğer duvar kâğıdı kullanılacaksa en azından bir duvarın boş bırakılması odanın nem dengesi açısından önemlidir. Duvarlarda renk olarak özellikle pastel renkler, mavi ve yeşil tonları huzuru sağladığı için önerilmekle beraber beyaz renk de fon olarak kullanılıp üstünde renkli sticker tarzı uygulamalar yapılabilir. • Döşeme ve perdelerde kullanılacak tekstil ürünlerinde hava aldıkları ve bu sayede terletmeyi önledikleri için pamuk, viskon veya keten gibi kumaşlar seçilmeli ve leke tutmazlık, solmazlık, yanmazlık ile kolay silinebilirlik gibi özelliklere sahip malzemeler aranmalıdır. • Çalışma masasını doğru açıdan bol güneş alan bir yere yerleştirmeniz en uygunudur. Çalışma masasını kitaplığı, rafları ve diğer saklama üniteleriyle beraber bir grup olarak çözümlemek doğru bir karar olacaktır. Çocuğunuza ergonomik açıdan en uygun masa ve sandalye seçimini yaparken malzeme olarak masif ahşap ya da laminat gibi doğal, kolay temizlenen ürünleri tercih edebilirsiniz. Ayrıca kullanım ve uzun ömür açısından yüksekliği ayarlanabilir ürünleri özellikle öneririm. • Genel aydınlatma için parlak olmayan bir tavan armatürü ya da aplik kullanılabilir. Buna ek olarak, çocuk akşam yataktan kalktığında kolayca yolunu bulması için gece lambasının başucunda bulunması önemlidir. Lambaderler düşme ve devrilme tehlikesinden dolayı önerilmez. Çalışma alanları için ise gece çalışırken yumuşak ışık veren ve çocuğunuzun gölgesini masaya düşürmeyecek bir armatür seçmek uygundur. Rahat hareket özgürlüğü tanıyan akrobat lambalar en idealidir. • Çocukları fiziksel, zihinsel sosyal ve duygusal olarak geliştirirken mutlu kılan aktiviteler oyun ve hobi olarak tanımlanır. Çocuğun alan bilincini erken öğrenmesi için odanın bir bölümünü oyun alanı olarak belirleyip sınırlamak doğru bir yaklaşımdır. Çocuklarınızı odalarını planlarken tasarıma dahil etmeyi unutmayıp onlara da kendilerini özgür hissetmek için yaratma hakkını tanıyın. Ne de olsa bu odaların sahipleri onlar ve onların mutluluğu bizim mutluluğumuz! Çocuğuna güvenli bir gelecek armağan etmek isteyenler için Büyüyen Çocuk Sigortası. Her anne - baba çocuğu için en iyisini diler. Doğduğu andan itibaren üzerine titrer, daha emeklemeye başlamadan okuyacağı okulu, yapacağı işi hayal eder. En çok da çocuğunun geleceğini bugünden hazırlamak ister. Büyüyen Çocuk Sigortası’nın Avantajları: Belirlediğiniz dönemlerde ödediğiniz primler, yine sizin seçtiğiniz süre içinde birikip her yıl elde edilen kâr paylarıyla büyüyerek yatırıma dönüşüyor. Sigorta süresinin sonunda bu birikim çocuğunuza toplu olarak ödeniyor ya da isteğinize göre 5 ya da 10 yıl süreyle her yıl artan bir maaş bağlanıyor. Böylece, en çok ihtiyacı olduğu 18 ile 25 yaşları arasında çocuğunuza güvence sağlamış oluyorsunuz. Çocuklarımızın geleceği, bugünü kadar önemlidir diyenler için Büyüyen Çocuk Sigortası. • Primlerinizi aylık, 3 aylık, 6 aylık, yıllık ödeyebiliyor ve teminatınızın tutarını ödeyeceğiniz primlerle kendiniz belirleyebiliyorsunuz. • Primleriniz devlet denetimi ve güvencesi altında Allianz tarafından yatırıma dönüştürülüyor. Teminatlarınızın sigorta süresinin sonunda alım gücünü yitirmemesi için, ödediğiniz primler otomatik olarak poliçe yıldönümlerinde şirketin belirlediği oranda artırılıyor. Böylece yatırdığınız primler büyüyerek değerini koruyor. Büyüyen Çocuk Sigortası, bir anne-babanın çocuğuna verebileceği en büyük armağan! Buluşma 2011 Sayfa 12 RÖPORTAJ Mahir Günşiray ile kulis sohbeti O yıl ne tür bir tema bizim için ilginç, ne öğrenmek istiyorum, dünyaya nasıl yaklaşmak istiyorum diye düşünerek oyunlarıma karar veriyorum. Az sayıda seyirci için özel bir tiyatro yapmak istemiyorduk; tam tersine, hedefimiz yaptığımız ne olursa olsun tamamen sokaktaki insana ulaşmaktı ve hâlâ da ulaşmaya çalışıyoruz. RÖPORTAJ: IŞIL KARAHANOĞLU ZAİMOĞLU FOTOĞRAF : BARIŞ TEKİN Babanız Orhan Günşiray’ın oyunculuğu seçmenizde etkisi var mı? Oyunculuk dışında başka hayalleriniz var mıydı? Yoksa en başından beri ne istediğinizi biliyor muydunuz? Aslında çocukken pilot veya psikolog olmak istiyordum. Bir yandan da babamdan dolayı hayatım setlerde geçiyordu. Altı yaşındayken ilk sinema filmimi yaptım, “Oğlum, Oğlum”. Sonra uzun bir ara oldu, otelcilik okudum. On dokuz yaşındayken, bir dönem herkesin gittiği “Modül” diye bir diskotekte geceleri DJ’lik yapıyordum. Bir gün gece yarısı pardösülü bir adam içeri girdi ve DJ kabinine doğru yürüdü. “Siz Mahir Günşiray mısınız?” dedi. Biraz korktum tabii. Meğer prodüksiyon amiriymiş ve bana bir film teklifinde bulundu. İkinci filmim “Bebek” 1979’da bu vesile ile gerçekleşti. Daha sonra kendimi oyuncu olarak eğitmem gerektiğini düşündüm ve Ankara Devlet Konservatuarı’na girdim. Oyunculuk ve eğitim hayatım böyle başladı. Üniversiteden mezun olduktan sonra, İngiltere’de yüksek lisans ve ardından da Mimar Sinan Üniversitesi’nde sanatta yeterlilik yaptınız. Akademik çalışmalarınızın kariyerinize ne gibi faydaları oldu? O zaman konservatuardaki eğitimimin bana yetmediğini düşünmüştüm. Oyunculukla beraber yönetmenliğin benim için daha uygun olacağına inanıyordum. Eğitimimdeki birtakım sorunları gördüğüm ve bunları aşmak istediğim için eğitmen olmayı da arzuluyordum. Dolayısıyla biraz yabancı dil öğrenmek ve de yurt dışında eğitim almak için İngiltere’ye gittim. Döndükten sonra da okumaya devam ettim. Zaten tiyatroda yaptığımız bütün çalışmalar hem benim için hem tüm oyuncular için bir tür eğitim oluyor. Bana göre her proje yeni bir şey öğrenmek için bir bahanedir. Günümüzde oyuncuların tiyatrodan çok televizyona yönelmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Kuşkusuz bambaşka kuşaklar yetişiyor. Kıyaslamamak, eleştirmemek lazım. Çağımızın durumu bu. Hayat bambaşka yere sürükledi tüm insanları. Tiyatronun karşısında başka sektörler de var. Hem sesli çekimler hem de çekimlerin daha çabuk gerçekleşiyor olması nedeniyle, artık diziler eğitimli oyuncuları da değerlendirmenin önemini gördü. Bir zamanlar Türk sineması için söylenenler, bugün Türk Tiyatrosu için de söylenebilir diye düşünüyorum. 60’lı yıllarda oyuncular ve prodüktörler halkın olağanüstü ilgisi ile çok iyi paralar kazandılar. Bunun çoğu tekrar o sektöre giremedi, bu yüzden sinema kendi içinde yenilenmesini ve ilerlemesini bir süre sağlayamadı. Aynı şeyi bugün ben tiyatro için görüyorum. Tiyatro oyuncularının dizilerde oynamasını gayet olumlu buluyorum ancak bu olumluluk maddi doyumlulukla ve başarıyla birlikte tiyatrodan uzaklaşmaya neden olmamalı. Hem kendi gelişimleri hem de tiyatronun gelişimi için mutlaka tiyatroya devam edilmeli. Özellikle şu dönemde, çünkü izleyiciler dizilerde seyrettikleri oyuncuları tiyatroda da görmeye gidiyorlar. Bu tiyatroyu canlı tutmak için çok iyi bir fırsat, kaçırmamak gerekiyor. Şimdi sizi “Hanımın Çiftliği”nde izliyoruz. Bize biraz da bu dizi çalışmanızdan bahsedebilir misiniz? Yapımdan da yönetimden de çok memnunum. Set çok güzel, oyuncular çok uyumlu ve profesyonel. Zorlukları var tabii ki. 1950’lerde geçen 120 dakikalık bir şey çekiyorsunuz. Mekânlar arasında mesafeler uzak. Bazı günler 80 km güneye, 60 km kuzeye gidiyoruz. Her hafta 3-4 gün Adana’ya gidiyorum. Ama Adana’da çok seviliyoruz. Buluşma 2011 Sayfa 13 RÖPORTAJ Bize biraz 1996 yılında kurulan Tiyatro Oyunevi’nden bahsedebilir misiniz? Neden bir tiyatro kurmak istediniz, nasıl hedefleriniz vardı ve bunları gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz? İngiltere’den döndükten sonra 1986 yılında Devlet Tiyatrosu’na girdim ve Bursa’da göreve başladım. Orada bir sene çalıştıktan sonra İstanbul’a gelip oyunculuk ve yönetmenlik yaptım. Fakat Devlet Tiyatrosu’nda hayal ettiğim çalışmaları sağlayacak ortamı bulamadım. Ve arkadaşlarımızla beraber tiyatro kurmaya karar verdik. Taner Birsel, Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş, Çetin Sarıkartal, Ayşe Lebriz Berkem, Selim Birsel, Claude Loen ile beraber bir grup oluşturduk. Amacımız oyuncunun yaratıcılığını ve sahnelemedeki farklılıkları ortaya çıkarmak, metinleri yeniden okumak, farklı metinleri ele almak, seyirci ve sahne arasında değişik ilişkileri denemekti. On beş yıl oldu, yurt içi ve yurt dışında çok turne yaptık. Az sayıda seyirci için özel bir tiyatro yapmak istemiyorduk; tam tersine, hedefimiz yaptığımız ne olursa olsun tamamen sokaktaki insana ulaşmaktı ve hâlâ da ulaşmaya çalışıyoruz. Geçen yıl örneğin bütün Karadeniz boyunca liman kentlerini dolaşarak Batum’a kadar giden bir turne yaptık. Peki tiyatroda yeni bir projeniz var mı? Şu anda burada bir oyun çıkartıyorum, Mayıs ayında sahnelenecek. On üç yıldır çalıştığım oyuncum Ayça Damgacı ile beraber yönetiyoruz. “Tiyatro Öldü” diye bir oyun. Prova sürecinde metni yazıyoruz, yazarlarımız provaya katılıyor, biz doğaçlama yapıyoruz. Tam anlamıyla bir atölye çalışması. Önümüzdeki yıllarda sahnelemeyi planladığınız veya isteyip de gerçekleştiremediğiniz oyunlar var mı? Uzun vadeli planlar yapan biri değilim. O yıl ne tür bir tema bizim için ilginç, ne öğrenmek istiyorum, dünyaya nasıl yaklaşmak istiyorum diye düşünerek oyunlarıma karar veriyorum. Biraz adım, adım ilerleyen biriyim, ama aslında bu geçtiğimiz sezon bir tür hayalimi gerçekleştirdim. Yurt dışında büyük ve profesyonel bir tiyatro ile klasik bir oyun sahnelemek, kendimi bu anlamda denemek istiyordum. Geçen yıl Almanya’dan Faust’u sahnelemem için teklif geldi. Ben hatta biraz da işi büyüttüm. Faust iki kitaptan oluşur, ama çoğunlukla hep birincisi sahnelenir. Ben ikisini birlikte yapmak istediğimi söyledim, onlar da kabul etti. Almanya’nın en eski ve en iyi rejisörlerinin, sanat yönetmenlerinin çalıştığı bir tiyatroda böyle bir projeyi yapmak benim adıma büyük bir hayalin gerçekleşmesiydi. Bir başka hayalimi söylemek gerekirse; en beğendiğim rejisörlerden Roberto Cuilli ile ortak bir çalışmam olmuştu. Tam istediklerimi yapamamıştım. O zamanlar çok gençtim, onun tiyatrosunu iyi anlamamıştım. Şimdi daha iyi anladığımı hissediyorum. Onunla tekrar çalışmak isterim. Televizyon ve tiyatro oyunculuğundan hangisi sizi daha çok tatmin ediyor? İyi bir senaryo ve iyi bir ekip ise aslında dizi oyunculuğu hiç de sıkıcı bir şey değil, çok da keyifli. Tabii farklar var, ama eğer oyunculuk olarak işe aynı ciddiyetle yaklaşıyorsanız, gayet keyifli ve eğitici olabilir. Örneğin Hanımın Çiftliği’nde doğal olarak sesli çekim için ezber yapmanız gerekiyor. Yani bir anlamda her çekim sizin için küçük bir tiyatro sahnesi oluyor. Bu sayımızda da değindiğimiz yelken sporu ile ilgilendiğinizi biliyoruz, bu spora başlamanız nasıl oldu? Denizi çok seviyorum, denizde büyüdüm. Bir süre tiyatro nedeniyle bu spora çok uzak kaldım. Ama iki üç sene kadar önce bir yelkenli aldım ve artık onunla büyük bir aşk içerisinde yaşıyorum. Geçtiğimiz yaz eşimle beraber yedi hafta teknedeydik. İstanbul’dan yola çıktık, bütün Ege, Yunan Adaları, ta aşağı Gökova’ya kadar gittik. Tekneyi oraya bıraktık, şimdi sabırsızlıkla yazın gelmesini bekliyoruz. Denizde kendinizi emniyetli ve huzurlu hissetmek için sigorta yaptırmayı gerekli bir önlem olarak görüyor musunuz? Teknem Allianz Sigortalı. Aslında evim, her şeyim Allianz Sigortalı. Allianz’dan çok memnunum. Acentelerimden de çok memnunum. İstanbul’da Yüksel Birsel’in acentesi ile çalışıyorum, oyuncu Taner Birsel’in de abisidir. Gerçekten çok yardımcı oluyor. Teknem ile de Göcek’te Şentop Sigorta Acenteliği ilgileniyor. Onlardan da çok memnunum. Okluk koyunda duruyor teknem, bu sene mesela yıldırım düştü oraya. Bütün teknelerin her şeyleri yandı. Bir gittik oraya hiçbir şey çalışmıyor. Hemen sigortayı aradık, geldi eksper ve sağ olsunlar hepsinin yenisini verdiler. Son olarak, gelecek ile ilgili hayalleriniz neler? Herhalde bir tiyatrocunun gelecek ile ilgili tek bir hayali olabilir: Biraz daha geniş bir tiyatro mekânı, bununla birlikte on iki ay maaş verebileceğin küçük bir tiyatro ekibi. Bu olduktan sonra her şey olabilir diye düşünüyorum. Buluşma 2011 Sayfa 14 GURME Hayatınızda lezzetli bir değişiklik yapmaya hazır mısınız? Sürekli bir yenilik arayışı içerisindeyiz. “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” demek isterdim, ama esas anahtar sanırım hayatı olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi değil, hayalinizde kurduğunuz şekliyle yaşamaya çalışmak. Artık kitap sayfalarını kaplayan hep aynı krema, marmelat, kurabiye, pandispanya, kek tariflerinden sıkıldım diyorsanız, siz de benim gibi yapın ve bir yemek kursuna yazılın. Bahse girerim, çalışma hayatınızın dışına çıkıp yaşamınızın içine farklı kareler eklemek size de iyi gelecek! BURCU AKYÜZ Bir dilek tutma şansım olsaydı, hep genç ve güzel kalmayı dilerdim. Bu uğurda detokslu bir beslenme şeklini ne kadar desteklesem de bir pastanenin önünden ne zaman geçsem, çilekli turtalarla kaplı vitrinler bana hep Hansel ve Gratel’in masalındaki pastadan evi ve o evde yaşamanın ne kadar keyifli olacağını anımsatır. Hayalimde, mutfak kapısı bahçeye açıldığında önünde geniş bir yemek masası ve beyaz ahşap salıncağı olan bir ev canlandırırım. Her köşesinde rahatça yayılıp kitap okuyabileceğim koltuklar ve eşime yaptığım şahane kurabiyelerin kokusunu kıskanacak neşeli komşular. Genellikle günlük yaşam ve iş dünyasından birazcık sıyrılmak istediğimizde herkes için ilk kural bellidir; saçlarımızda değişiklik yapmak. Her ne kadar görünüşte yapılan ufak oynamaların çoğu zaman işe yaradığına inansam da, artık daha köklü bir değişimin gerekli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Böylece ben de her seferinde derin bir “ah” çekmeme sebep olan, ama fırsat bulup da bir türlü gidemediğim yemek ve pastacılık atölyelerini keşfettim. Hani her şeyi düşünmeyi bir kenara bırakıp sadece o ana konsantre olmanızı sağlayan ve ardından evde mutfağa girip harikalar yaratmanız için size cesaret veren kurslar. Bir şey bilmediğinizi varsayan şefler sayesinde, yemeği bozmak veya atmak gibi bir problemle de karşılaşmıyorsunuz. Şimdi kolları sıvayalım, çünkü sizi farklı şehirlerdeki mutfak atölyelerine davet ediyorum... Chef’s İstanbul Yemek ve Pastacılık Kursları: Alanında uzman, profesyonel şeflerden oluşan eğitmen ekibiyle 2004 yılından beri yemek ve pastacılık kursları veriyor. İstiklal Caddesi Mim Han No:55 Kat:6 Beyoğlu - Taksim İSTANBUL Tel: (212) 244 76 92-93 www.chefsistanbul.com Coccolat Pasta Tasarım Atölyesi ve Lezzet Okulu: 2003'ten bu yana yaklaşık 3000 mezun vermiş olan bu okul, pastacılık ve yemek üzerine toplam 30 farklı kurs programı içermekte. Bağdat Cad. Rüştiye sok. No :8 Kızıltoprak - Kadıköy İSTANBUL Tel : (216) 449 95 90-91-92 www.coccolat.com Mutfak Sanatları Akademisi: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı MSA, öğrencilerine Avrupa’da öğrenim görme ve çalışma imkânı da sağlıyor. Giz Plaza B Blok Ayazağa - Maslak İSTANBUL Tel: (212) 290 35 50 www.msa.tc Buluşma 2011 Sayfa 15 GURME Gastrovizyon Mutfak Sanatları Akademisi: Aşcılık, Pastacılık, Şarapcılık, Zeytinyağı Experliği gibi birçok konuda sertifika eğitimleri verilmekte. Bağdat Cad. Uğur Ap.No:72 Kat:4 D:6 Kızıltoprak - Kadıköy İSTANBUL Tel: (216) 336 07 71 www.gvmsa.com SMN Tat Merkezi: Türkiye’de aktif olarak beş senedir yemek kursları, butik pastacılık, catering, yemek stilistliği ve restoran danışmanlığı veriyorlar. Nuri Paşa Cad. No: 158 Tarabya İSTANBUL Tel: (212) 299 80 90 www.smntm.com İstanbul Culinary Institute: Türk mutfağını araştırmak, öğretmek, Türkiye’de ve dünyada tanıtıp geliştirmek üzere kurulmuş bir eğitim ve üretim merkezi. Meşrutiyet Caddesi No:59 Tepebaşı - Taksim İSTANBUL Tel: (212) 251 2214 www.istanbulculinary.com.tr Le Chic Yemek Okulu: Hiç mutfağa girmemiş olanları bile yemek yapmaya özendirecek profesyonel mutfak eşyaları üreticisi Gaggenau’nun desteğiyle açılan bu okulda dünya mutfakları ve Akdeniz mutfağının öğretildiği kurslar bulunmakta. Bağdat Caddesi 62/2, Kızıltoprak İSTANBUL Tel: (216) 330 98 92 Lezzet Mutfak Akademisi: İzmir Karşıyaka’da 2007 yılında Chef’s İzmir Mutfak Akademisi olarak hizmet vermeye başlayan okul, yeni ismi ile Türk Mutfağı, İtalyan Mutfağı, Girit Mutfağı, Temel ve İleri Pastacılık gibi sayısız kurs vermekte. 1734 Sokak No:37 Karşıyaka İZMİR Tel: (232) 3813090 www.lezzetmutfakakademisi.com Badem Mutfak: Gıda Mühendisi Beyhan Ildız’dan ev yapımı çikolatadan, pastaya, dünya mutfaklarından sushi’ye kadar farklı lezzetlerin nasıl yapıldığını öğrenme fırsatı yakalayabilirsiniz. 6446/1 Sok No:8 Karşıyaka - Atakent İZMİR Tel : (232) 330 46 40 www.bademmutfak.com/portal/ Pastart Butik Pasta Tasarım ve Eğitim Merkezi: Cumartesi günleri veya hafta içi isteğe göre ayarlanabilen kurslarda pasta yapımı, krema ile süsleme teknikleri ve şekerhamuru (sugarpaste) ile modelleme kursu bulunmakta. ANKARA Tel: (0506) 683 23 83 mail adresi; [email protected] www.past-art.com Cook&Fun: Haftada bir gün yaklaşık üç saatlik zaman diliminde dört çeşit yemek yapmayı öğrenmek mümkün! ANKARA Chef Ali Açıkgül: 0542 347 34 34 Chef M.Ali Menemen: 0533 730 56 10 www.eglenceliyemek.com Gift&Gourmet House - Gurme Yemek Atölyesi: Ünlü şef Baron Meshkin ve Fatih Özdemiroğlu yemek yapmayı seven mutfak dostlarına Türkçe ve İngilizce dersler vermekte. Lavas Tur.San.Tic.Ltd.Sti. Kenedi Caddesi No:151/1 Gaziosmanpasa ANKARA Tel: (312) 466 1232 www.htlmarket.com Kuki House: Pasta şefi Lokman Özer ve Baş Ahçı Soner Şen, pastacılık ve yemek kurslarında alışkanlık yaratan lezzetlerinin sırlarını paylaşıyorlar. Filistin Sok. No:4 06700 Gaziosmanpaşa ANKARA Tel: (312) 426 43 00 www.kuki.com.tr/kurslar.php Buluşma 2011 Sayfa 16 ŞİRKET HABERLERİ Yeni bir marka stratejisi doğuyor: « Bir » Müşterilerimizin, kendilerine özel hayatlarında ve iş dünyasında destek veren, dünyanın en güçlü topluluğunun bir parçası olduklarını hissetmelerini istiyoruz. Sigorta çoğu zaman müşteriler tarafından bir zorunluluk olarak algılanır. Onlara göre, ne için para ödediğiniz ve karşılığında ne alacağınız her zaman net değildir. Müşteriye bir sigorta ya da emeklilik şirketini sevdirmek zor, müşterinin onlara güven duymasını sağlamak ise daha zordur. Allianz bunu başarmak için « Bir » yol buldu. Allianz sadık bir partner gibidir! İnsanları asıl ilgilendiren, hayatta kendilerini ileriye götürecek, yukarıya taşıyacak birilerini bulmaktır. Bu, çocukluğumuzda düştüğümüz zaman kaldırılmayı ve yolumuza devam etmeyi beklememiz gibi temel bir hayat prensibidir. İşte bu yüzden, Allianz markasının özünde yatan amaç “sadık bir partner” olmaktır. Tıpkı sizin için olması gerektiği yerde, olması gerektiği zaman bulunan ve neye ihtiyacınız olduğunu bilen bir hayat arkadaşı gibi. Böylece Allianz, müşterilerinin en kıymet verdikleri varlıklarını güvence altına alırken, bir yandan da günlük endişelerini, modern hayatın korkularını azaltıyor ve onlara hayatlarını özgürce yaşama imkânı sağlıyor. Allianz ne kadar değerli olduğundan söz etmeyen, bunu somut olarak gösteren yeni bir iletişim stratejisi ortaya koyuyor! Allianz müşterileriyle onlara sunabileceği en değerli hazineyi paylaşıyor: Bilgi ve deneyim. Allianz, bilgi, donanım, deneyim ve tecrübelerini müşterileriyle paylaşarak eylemleri somut ve en önemlisi sadık bir kurum olduğunu kanıtlıyor. Allianz yat sigortası yenilendi Yat sigortalarında sektör lideri olan ve ülkemizde her dört tekne sahibinden birinin sigorta yaptırmak için tercih ettiği Allianz, kapsamlı ve ihtiyaçlara göre şekillenen yat sigortalarında farkını ortaya koyuyor. Tekneleri olası risklere karşı güvence altına alan Allianz, yat sigortası ürününü yeni teminatlar ile geliştirerek deniz tutkunlarına sunuyor. Allianz’ın yenilenen yat sigortası, Makine Kırılması, Çevre Kirliliği, Kişisel Eşyalar, Tekne personeli için Ferdi Kaza, Çekme&Kurtarma, Elektronik cihaz teminatı gibi birçok ilave risk için teminat sağlıyor. Allianz ayrıca, belirli büyüklükteki tekneler için, Mondial ile işbirliği çerçevesinde farklı asistans hizmetleri de sunuyor. Marinada bulunan bir tekne bile birçok tehlike ile karşı karşıyadır. Marinadaki başka bir teknenin yanması ve yangının sizin teknenize sıçraması, deniz tehlikeleri, kazanların patlaması, şaftların kırılması, gemi veya botların tamamen çalınması gibi riskler söz konusudur. Allianz bu gibi riskler karşısında İngiliz sigortacıların geliştirdiği, “Enstitü Yat Klozları” bünyesindeki teminatları uyguluyor ve global standartlarda tekneleri güvence altına alıyor. Allianz, yat sigortalarındaki liderliğini denize gönül verenleri destekleyerek pekiştiriyor. 100 yılı aşkın süredir uluslararası deneyimi ve yerel uzmanlığıyla yatları güvence altına alan Allianz, uluslararası yarışları ve yat kulüplerini de destekliyor. Deniz tutkunlarını bir araya getiren Marmaris Uluslararası Yarış Haftası’nın ve Bodrum Açık Deniz Yat Kulübü’nün de sponsorları arasında yer alıyor. Allianz Sigorta, geçmişi uzun yıllara dayanan uluslararası tecrübesi ve birikiminden aldığı destekle önümüzdeki yıllarda piyasa liderliği konumunu güçlendirmeyi, sigortalılarına daha kapsamlı ve zengin ürünler sunmayı planlıyor. Buluşma 2011 Sayfa 17 ŞİRKET HABERLERİ Allianz, MERCEDES GP PETRONAS Formula One™ takımı ile sponsorluk anlaşması imzaladı Dünyanın önde gelen sigorta şirketi Allianz, yol güvenliğine verdiği önemi MERCEDES GP PETRONAS Formula One™ araçlarının güvenlik aksamları üzerindeki logosuyla görselleştiriyor. Bu yeni ortaklık Allianz’ın otomotiv sektörüne verdiği önemi de vurguluyor. Mercedes-Benz tarafından temin edilen Resmi Formula One™ Güvenlik Aracı ve Medikal Araç üzerinde Allianz markası yer alacak. Allianz ve MERCEDES GP PETRONAS, tüm dünyada yayınlanacak bir yol güvenliği bilgilendirme programı üzerinde de birlikte çalışacak. Ortaklık, Allianz’ın yol güvenliği, Formula One™ ve otomotiv endüstrisine verdiği önemi gösteriyor. Yol güvenliği konusunda farkındalığın artması, kazaların ve bunun sonucunda hasarların azalması anlamına geliyor. Dünya genelinde trafik kazalarında her gün yaklaşık 3.000 kişi hayatını kaybediyor ve yaklaşık 30.000 kişi de ciddi şekilde yaralanıyor. 50 milyondan fazla aracı sigortalayan global sigorta şirketi Allianz, trafik kazalarının sayısının ve ciddiyetinin azaltılmasına büyük önem veriyor. Daha önce hiç kimse Güvenlik Aracını ve Medikal Aracı, Allianz’ın yaptığı şekilde markalamamıştı. Yol güvenliğine verilen önemin bu şekilde görünürlük kazanması, tüm dünyadaki 75 milyon Allianz sigortalısına mesaj vermek açısından da çok önemli bir adım. Allianz, Formula One™ anlaşması sayesinde, Formula One™ sürücülerinin güvenliğine dikkat çekerek, dünya genelindeki sürücülerin yol güvenliği konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Allianz’ın yol güvenliğine verdiği önemin kanıtlarından biri Allianz Teknoloji Merkezi’dir (AZT). AZT, hem Allianz hem de sigortacılık ve otomotiv endüstrileri için 70 yıldan fazla bir süredir risk yönetimi ve kaza, hasar araştırması yapıyor. Kırmızı halıda Allianz güvencesi Film çekimlerindeki gecikmeler milyonlarca dolara mal olabiliyor. Bağımsız filmlerden büyük Hollywood filmlerine kadar birçok yapımı sigortalayan Allianz, filmin seyirci ile buluşmasını önleyebilecek aksilikleri güvence altına alıyor. Çekim süreci sırasında, prodüktörlerin ve film stüdyolarının kendilerini çeşitli sigorta risklerinin yanı sıra, oyuncu kadrosu, ekip ve yapım sürecine yönelik yükümlülükler bakımından da koruması gerekiyor. Bu noktada Allianz devreye girerek, en geniş güvencelerle yapımların ihtiyaçlarını karşılayacak sigorta poliçeleri sunuyor. Allianz, bu kriterler doğrultusunda yılın en yüksek riskli filminin “Ajan Salt” olduğunu açıkladı. Filmde Angelina Jolie, Rus ajanı olmakla suçlanan CIA subayı Evelyn Salt karakterini canlandırıyor. Allianz güvencesi ile birçok sahneyi dublör kullanmadan çeken oyuncu masumiyetini kanıtlamak için motosikletle kaçıyor, köprüden atlıyor, sıkça dövüşüyor ve birden fazla silah kullanıyor. Kısacası, seyircilere aksiyon dolu bir film sunuyor! Allianz’ın 2010 yılında sigortaladığı filmler arasında Başlangıç, Sosyal Ağ, Elm Sokağı’nda Kabus, Alice Harikalar Diyarında, Burlesque, Titanların Savaşı, Ye Dua Et Sev, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 1. Bölüm, Demir Adam 2, Karate Kid, Pers Prensi: Zamanın Kumları, Robin Hood, Sex and the City, Turist, Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma gibi Oscar adayı ve gişe rekortmeni filmler de bulunuyor. Holywood filmlerinin 85 yıldır önde gelen sigortacısı olan Allianz, filmlerin sorunsuzca, zamanında ve bütçe dahilinde çekilmesine imkân sağlıyor. Buluşma 2011 Sayfa 18 ŞİRKET HABERLERİ Emeklilikte tsunami dalgası! Allianz’ın Ocak 2011’de yayınladığı Demografik Eğilimler Araştırmaları, ABD’nin bir emeklilik tsunamisiyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor; sırada Avrupa ve Asya bulunuyor. Türkiye 2045’te bu dalganın etkisine girecek. Bu sebeple, emeklilik sürecinde istikrarlı ve öngörülebilir bir yaşam standardı yakalamak isteyenlerin Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil olmaları çok önemli. Emekli olacak kuşağın büyüklüğü, çalışan nüfusun katkısına muhtaç insanların sayısını önemli ölçüde artırıyor. Aşırı zorlanan kamu maliyesi ve artan yaşam süreleri ile emekliler, iş yerleri ve hükümetler için somut bir gerçeğe dönüşüyor. Amerika’da 2020 yılında doruk noktasına ulaşması tahmin edilen emeklilik tsunamisi, 2025’te Almanya, Fransa ve İngiltere’de yaşanacak. Türkiye’nin ise bu problemle 2045 yılında karşı karşıya gelmesi bekleniyor. Tsunami’den etkilenmek istemeyenler BES’e katılmalı: ABD’de yaşanacak emeklilik deneyimi diğer ülkeler için bir laboratuvar olacak. Araştırma raporunda görüyoruz ki ABD’deki mevcut gelişmeler, diğer ülkelerin önümüzdeki yıllarda karşılaşmaları muhtemel güçlüklerinin habercisi olacak. Kuşkusuz sosyal güvenlik sistemleri ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor ve her devlet farklı hazırlıklar yapıyor. ABD’nin durumu Avrupa ve Asya ile tam olarak karşılaştırılamasa da mutlaka bundan bir ders çıkarmak mümkün. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar emeklilik planlarını gözden geçirmeli ve finans alanında yetkin danışmanlık hizmetlerinden yararlanmalılar. Zor piyasa şartlarında güçlü sonuçlar üreten Allianz Allianz Grup, 2010 mali yılında kaydettiği başarılı sonuçları açıkladı. • Toplam gelirler yeni bir rekor olan 106,5 milyar Euro düzeyine ulaşırken, Hayat ve Sağlık sigortası yasal primleri 57,1 milyar Euro'ya ulaştı. İşletme kârı / Faaliyet kârı % 17 oranında artarak 8,2 milyar Euro'ya ulaştı, bileşik oran % 97,2'ye yükseldi. • Net gelir % 12 oranında artarak 5,2 milyar Euro'ya ulaştı. • Ödeme gücü / Sermaye yeterlilik oranı % 9 artarak % 173'e yükseldi. • Teklif edilen hisse başı kâr % 9,8 artarak 4,50 Euro'ya ulaştı. • Gayrimenkul ve kaza sigortası faaliyet kârı % 6 oranında arttı. "2010 yılında önemli bir büyüme sağlamış olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Gelirler şimdiye kadar ulaştığımız en iyi tutarın bile üzerine çıktı ve faaliyet kârımız kendi beklentilerimizi de aştı. Allianz risklerini iyi yönetti ve 2008 - 2009 finansal kriz yıllarından oldukça kârlı ve finansal olarak daha güçlü bir şekilde çıkmayı başardı. Müşterilerimizin, yatırımcılarımızın ve çalışanlarımızın bizden beklediği dayanıklılık ve istikrarın temeli budur." - ALLIANZ SE CEO'SU MICHAEL DIEKMANN Buluşma 2011 Sayfa 19 ŞİRKET HABERLERİ Alyans sigortası ile bembeyaz düğünler Siz düğününüzün hazırlıklarını yaparken başınıza gelebilecek riskleri düşünmeyin diye Alyans Sigortası aşağıdaki risklere karşı sizin yanınızda! • Çeşitli sebeplerden dolayı düğünün iptal edilmesi halinde tören giysileri, gelinlik, çiçekler, müzik, yiyecek içecek servisi, konaklama vb. hizmetler için yaptığınız masraflar karşılanacaktır. • Düğün tarihinden önceki iki ay içinde gelinliğiniz kaybolduysa ya da yakın bir akrabanızın emanetindeyken hasar gördüyse, yeniden eski haline gelmesi, yenisini almanız ya da kiralamanız için gereken masraflar karşılanacaktır. • Düğün hediyeleriniz, sizin ya da yakın bir akrabanızın emanetindeyken meydana gelen bir kaza ile zarar görmesi, yangın veya hırsızlık sonucu oluşan zarar için poliçede belirtilen tutara kadar olan miktarlar karşılanacaktır. • Evlilik yüzükleriniz, düğün töreninizin 7 gün öncesinden teminat altına alındığı gibi çiçekler, katılımcılar için hediyeler hatta düğün pastanız bile güvence altındadır. • Sizin ya da 1. derecede akrabalarınızın ölüm ve/veya sürekli sakatlık masrafları teminat altına alınacaktır. Bu teminat düğün töreni süresince geçerli olacaktır. Geçen yıla bir bakış ve 2011 planları Allianz, gerçek risk analizi ve maliyet hesapları yaparak doğru fiyatlandırma ile 22 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyor ve yerel ihtiyaçlara yönelik çözümler sunuyor. 2010 yılı sektörü zorlasa da Allianz Türkiye hedefleri doğrultusunda oldukça iyi bir yıl geçirdi. Fiyatlarını ve portföyünü iyi dengeleyerek zorlu piyasa şartlarına rağmen geçen yıl kârlılığını korumayı başardı. Sektör ortalamasından daha güçlü bir hasar prim oranına sahip. Ortalamanın üzerinde bir rezerv oranı, güçlü finansal yapısı ve sağlıklı bir portföyü var. Bu durum, kalıcılığın ve uzun vadede sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığı sigorta sektöründe, Allianz’ın doğru stratejiyle hareket ettiğinin önemli bir göstergesi. Tüketicilerin sigorta güvencesi satın alırken tercih ettikleri sigorta şirketlerinin hizmet kalitesine, hasar ödeme gücüne ve süreçlerine dikkat etmesi gerekiyor. Allianz, sigortalıları için uzun dönemli bir iş ortağı olmayı hedefliyor, onlara hayatın zorluklarına karşı kendilerini güvende hissedebilecekleri en iyi entegre sigortacılık çözümlerini sunuyor. Allianz, 2011’de organik büyümeye odaklanarak, inorganik büyüme fırsatlarını da her zaman takip edecek. Buluşma 2011 Sayfa 20 EĞLENCE SOLA SAĞA: 1- Taşlık Yokuş. 2- Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek –Yunan rakısı- Hitit. 3- Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar – Tapınak. 4- Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi. 5- İyi ahlak, incelik, terbiye – Bir günün veya olayın arkasından gelen zaman – Ten ile dış giysiler arası. 6- Eksik, eksiklik, kusur – Tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal süslü aydınlatma aracı. 7- Kimyada kriptonun simgesi – Araba okunun ekseni – Mağara. 8- Çukur yer – Dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı bir orman ağacı – Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü. 9- Bir spor dalında erişilmiş derecelerin en üstünü – Hareket etmeyen yıldız. 10- Giysilerin omuzlarına süs olarak takılan parça – Oyun kurucu. 11- Faiz, ürem – İlave – Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer. 12- Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması – Kırmızı renkli bir çeşit mürekkep. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Saçma, değersiz, önemsiz, uydurma. 2- Görme engelli- Taşıma araçlarındaki kasa – Halk, ahali. 3- Eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık – Yerine koyma, yerine kullanma. 4- Kekliğin boynundaki siyah halka – Ruh hastası. 5- Kimyada neonun simgesi – Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü – Romanya’nın plaka işareti. 6- Bir meslekte yaşça ve kıdemce ileri olan kimse – Kokmuş hayvan ölüsü. 7- Sulak, verimli yer – Türkiye’nin plaka işareti – Osmanlı devletinde bir görevde eskimiş olanlara verilen unvan. 8- Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk – Parlak olmayan, donuk. 9- Lokanta. 10-Peygamber – Aşırma. 11- Özenle yapılmış –Tayin. 12- Macun – Sarp, engelli ve engebeli yer.
Benzer belgeler
bünyamin aysoy
gidiyoruz. Sağlıklı kalmak için olmazsa olmazların başında gelen sporu ihmal etmemek adına çeşitli ekipmanlarla evde ya da açık
alanda da egzersiz yapmak mümkün. Her ne kadar kapladığı alan ve ağır...