dervîş külhenî ve kitâb-ı sırr-ı kalbî
Transkript
dervîş külhenî ve kitâb-ı sırr-ı kalbî
Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi TARÎKAT-I BAYRAMİYYE’YE DAİR YENİ BİR YAZMA ESER: DERVÎŞ KÜLHENÎ VE KİTÂB-I SIRR-I KALBÎ ADLI RİSALESİ A New Manuscript About the Bayrami Order: Dervish Külhenî and His Pamphlet Named Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî (The Book of the Secret of Heart) Muhammet ÖZDEMİR* ÖZ Bayramiyye 15. yüzyılın başlarında Anadolu’da yetişen bir Türk mutasavvıfı olan Hacı Bayram-ı Velî tarafından kurulmuştur. Bayramîlik kısa zamanda merkezi Ankara olmak üzere Anadolu’da ve Osmanlı coğrafyasında hızla yayılmıştır. Bayramiyye'nin ilk dönemleri ve özellikle Şemsiyye kolu hakkında ilk elden başvuru kaynakları azdır. Bu nedenle Bayramiyye'ye dâir doğrudan veya dolaylı bilgi sağlayabilecek nitelikteki her kaynak ve belge önemlidir. Çalışmamıza konu olan Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî isimli eser Bayramiyye'ye mensup bir mürid olan Dervîş Külhenî tarafından ilk klâsik dönemde (1453-1600) yazılmıştır ve müellif eseri kaleme alırken klâsik kültüre âit tertip kaidelerine uymamıştır. Eser muhtemelen Sultân II. Bâyezîd dönemi (1481-1512) başlarında tamamlanmıştır. Eserin ismi günümüz Türkçesi’ne “Kalbe Âit Sırlar” olarak çevrilebilir. Müellif, eseri uzun yıllar boyunca aldığı tarîkat eğitiminden sonra meydana gelen bir vâkı'aya dayanarak, diğer müritlere yol göstermek amacıyla kaleme almıştır. Eserde seyr ü sülûk ve mükâşefe ekseninde tasavvufî birçok konuda bilgi verilmektedir. Müellifin eserde tasavvufî meseleleri incelerken izlediği yönteme bakıldığında, konular hakkında aktardığı kişisel bilgi ve tecrübelerinin yanında asr-ı saâdetten bu yana İslâm tarihi ve tasavvufunun otoriteleri sayılabilecek önemli mutasavvıfların görüşlerine de yer verdiği görülmektedir. Eserde, tasavvufî birçok mesele bu muta――――――――― * Okt., Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Türkçe Öğretim Birimi. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 165 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR savvıfların fikirleri ışığında karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve okuyucunun istifadesine sunulmuştur. Bu çalışmada Dervîş Külhenî’nin hayatı ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî’nin şekil ve içerik özellikleri hakkında inceleme yapılmış, ayrıca çalışma sonunda eserin çeviri yazılı metnine de yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Bayramiyye, Dervîş Külhenî, Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî, Seyr ü sülûk, mükâşefe. ABSTRACT The Tariqa of Bayramiyye founded by Hajji Bayram who was raised in Anatolia as a Turkish sufi (Hacı Bayram-ı Velî) at the beginning of 15th century in Ankara. In a short time the Bayrami order had spread rapidly in Anatolia and Ottoman territory. There are very few first-hand references about the first periods of Bayrami Order and especially it’s offshoot Shamsiyya. Therefore, each source and document that might provide any information directly or indirectly about Bayrami order is important. Dervish Külhenî is a disciple of the Bayrami order and the work named “Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî” was written by himself in the first classical period (1443-1600) of Turkish literature and he had not followed the composition rules which belonges to the classical culture. The work was probably completed at the beginning of the reign of Sultan Bayezid II (1481-1512). The name of the work can be translated to present Turkish as "The Secrets of Heart". Author had written the work based on an occurance that happened after a long progress on his spritiual path and his aim is to guide the other Bayrami disciples. In this work, there is a good amount of information about many sufistic matters as part of revelation and progress of spiritual path. When we look at the way the author followed while he examines the mystical matters, it can be celarly seen that he used the opinions of important sufis who can be considered as authorities of history and sufism of Islam in addition to his personal knowledge and experience. In the work, many sufistic matters had been comperatively analyzed in light of abovementioned sufis and their thoughts. In this article, life of Dervish Külhenî and specialities of form and content of Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî has been examined. Transcribed text of the manuscript is given as appendix at the end of the article. Key Words: Sufism, Bayrami Order, Dervish Kulhenî, Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî (The Book of the Secret of Heart), progress of spiritual path, revelation. Giriş Tarîkat-ı Bayramiyye, Anadolu’da doğup büyüyen bir mutasavvıf olan Hacı Bayram-ı Velî (ö. 833/1429-30) tarafından 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başla 166 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi rında kurulan ilk Türk tarîkatıdır. Bayramiyye, daha kurucusunun sağlığında Ankara ve çevresinde yaygınlık kazanmış ve Hacı Bayram’ın ölümünden sonra da Şemsiyye ve Melâmiyye olmak üzere iki büyük kolda Anadolu’da inkişâf etmeye devam etmiştir. Bayramîlik hakkında malumat sadece Türk kaynaklarında mevcut olup, Hacı Bayram-ı Velî’nin, Bayramî tarîkatı âdâb ve erkânını anlatan tarîkat-nâme mâhiyetinde herhangi bir eserinin varlığı bilinmemektedir. Buna binâen tarîkatın kuruluş yıllarında ihtiva ettiği düşünce sistemi hakkında hâlihazırdaki bilgilerle fikir beyan etmek oldukça güçtür.1 Bayramîliğin kurulduğu ilk dönemden itibaren Sünnî ideoloji temeline dayandığına dâir kanıt mâhiyetindeki en mühim eser, bir Bayramî şeyhi tarafından kaleme alınan ilk eser olma özelliğini de taşıyan Akşemseddîn’in Risâle-i Nûriyye2 adlı eseridir. Bayramîliğin ilk dönemine dâir birçok bilgi bu eserden elde edilir. Bayramîlerin tarîkat âdâbı, zikir usulü, giyim-kuşamı ve Allah’ın rüyada görülebileceğine, Mirac olayında Hz. Peygamber’in Allah’ı beden gözüyle gördüğüne inandıkları da bu eser vasıtasıyla öğrenilmektedir.3 Çeviri yazısıyla birlikte neşrettiğimiz bu risale de Dervîş Külhenî isimli Bayramiyye müntesibi bir müridin, seyr ü sülûku neticesinde sahip olduğu zahirî ve batınî bilgi ve tecrübeye dayanarak Sırr-ı Kalbî (Kalbin Sırları) adıyla kaleme aldığı mühim bir eserdir. Eser, ağırlıklı olarak tasavvufî anlamı ilahî sırların hakikat ehline görünmesi manasına gelen “mükâşefe” üzerine kaleme alınmıştır. Literatürde özel bir tasnife tâbi tutulmayan ama bugün “mükâşefe-nâme” ya da “sülûk-nâme” adıyla müstakil bir tür içerisinde değerlendirilmesi gereken bu tarz eserler, müridin seyr ü sülûk sırasında sahip olduğu ilahî sırların benzetme, işaret ve remizler yoluyla aktarılması konusunu işlemektedir. 1.Dervîş Külhenî Kimdir? Kaynaklarda Dervîş Külhenî’nin kim olduğu ve hayatı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Hayatı ve kimliği hakkındaki sınırlı bilgilere onun eldeki yegâne eserinden ulaşılmaktadır. Müellifin ismi, Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu veri tabanına “Dervîş Kûlhânî Alî Dede” şeklinde yanlış kaydedilmiştir. Müellif vr. 2-a’da kendisini “ ” şeklinde sadece mahlasını naklederek tanıtmaktadır. Eserde Külhenî’nin isminin “Dervîş Külhânî Ali Dede” olduğuna dâir bir bilgi yoktur. Bilinen tek Külhânî Ali ――――――――― 1 2 3 Fuat Bayramoğlu-Nihat Azamat, “Bayramiyye”, TDVİA, 05, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 1992, s. 271. Ali İhsan Yurd-Mustafa Kaçalin, Fatih’in Hocası Akşemseddin Hayatı ve Eserleri, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fak. Yay., 1994. İlk olarak A. İhsan Yurd tarafından Arapça metni ve Akşemseddin’in kardeşi Hacı Ali’nin Türkçe tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır. (İstanbul-1972) Bkz. Orhan F. Köprülü-Mustafa Uzun, “Akşemseddin” TDVİA, 02, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 1989, s. 301. Bayramoğlu-Azamat, “Bayramiyye”, TDVİA, c. 05, s. 272. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 167 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR Dede Mevlevîdir.4 Sebeb-i te'lif bahsinde verilen bilgilere göre Dervîş Külhenî Bayramîdir5 ve Bayramî yolunda seyr ü sülûku on sekiz yıl sürmüştür: “ Yukarıdaki cümlelerden Külhenî'nin, seyr ü sülûkunu Hacı Bayram’ın halîfelerinden Bîcân Halîfe’nin rehberliğinde sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Fakat bilindiği üzere Bîcân lakabı Yazıcıoğlu kardeşlerin her ikisi için de kullanılagelmiştir. Buradaki Bîcân Halîfe’nin Ahmed-i Bîcân (ö.870/1466?) olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü meşhur Muhammediyye sahibi Yazıcıoğlu Mehmed (ö. 855/1451) genellikle Yazıcıoğlu ismiyle anılırken Envârü’l-âşıkîn müellifi Yazıcıoğlu Ahmed ise Ahmed-i Bîcân olarak şöhret kazanmıştır. Bununla birlikte kaynaklarda Ahmed-i Bîcân’ın aşırı derecede riyâzeti neticesinde cansız denecek kadar zayıflamış olması nedeniyle bu lakapla anıldığı da nakledilmektedir.6 Bu bağlamda Bîcân Halîfe’nin Ahmed-i Bîcân olduğu iddia edilebilir. Öte yandan Latîfî, Yazıcıoğlu kardeşler hakkında: “Mezkûr u mezbûr olan ahaveyn-i ekmeleyn egerçi tarîk-ı sûfiyyenün müntehîlerinden ve müntecîlerindendür ammâ seccâde-i irşâda geçüp tâlib-i irşâd olanlardan kimseyi irşâd itdükleri ma'lûm degüldür.”7 diyerek Yazıcıoğlu kardeşlerin irşâd makamında olmadıklarını söylemiştir. Latîfî’nin bu ifadesi, Külhenî’nin ifadeleriyle çelişmektedir. Külhenî’nin ifadeleri nazara alınarak Latîfî’nin yanılmış olabileceği söylenebilir. Külhenî’nin doğum tarihi hakkında da herhangi bir bilgi mevcut değildir. Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî’nin yazıldığı II. Bâyezîd döneminde (1481-1512) Ahmed-i Bîcân’ın hayatta olmadığını biliyoruz. İfadesinden yola çıkılarak Külhenî’nin doğum tarihinin Ahmed-i Bîcân’ın ölümünden en az on sekiz yıl önceye yani 1448 yılı ve daha da öncesine dayandığı söylenebilir. ――――――――― 4 5 6 7 Külhânî Ali Dede hakkında detaylı bilgi için bkz. Esrar Dede, Tezkîre-i Şu'ârâ-yı Mevleviyye: İncelememetin, haz. İlhan Genç Ankara: AKMB Yayınları., 2000, s. 446. Hacı Bayram-ı Velî ve Bayramîlik hakkında detaylı bilgi için bkz. Fuat Bayramoğlu, Hacı Bayram-ı Veli Yaşamı-Soyu-Vakfı Cilt I, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989. “Ahmed Bîcan”, İslam Ansiklopedisi, 01, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1978, s. 181. Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ İnceleme- Metin, haz. Rıdvan Canım, Ankara: AKMB Yayınları, 2000, s. 132. 168 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi Devlet ricaline dua kısmında bulunan ve ifadelerinden Külhenî’nin Sultân II. Bâyezîd döneminde hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında Külhenî’nin II. Murâd döneminde (1421-1444/14451451) veya daha önce doğduğu II. Mehmed saltanatını (1451-1481) idrak ettiği ve II. Bâyezîd döneminde (1481-1512) veya daha sonraki bir tarihte vefat etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Külhenî’nin yaşadığı yer hakkında da herhangi bir bilgi yoktur. Fakat Hacı Bayram’ın vefat ettiği 15. yüzyılın ilk yarısında Hacı Bayram’ın iki halîfesi Yazıcıoğlu Mehmed ve Ahmed-i Bîcân, Bayramiyye'yi Gelibolu’da temsil ediyordu.8 On sekiz yıl Ahmed-i Bîcân’ın müridi olduğu düşünülürse Külhenî’nin Gelibolu veya Gelibolu’ya yakın bir yerde yaşamış olabileceği söylenebilir. 2.Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî 2.1.Nüsha Tanıtımı Eserin ismi hâlihazırdaki bilgiye göre tezkireler ve biyografi kaynaklarında zikredilmemektedir. Eserin adı ve müellifi hakkındaki bilgileri eserden öğrenmekteyiz. Elimizdeki mevcut bilgiye göre yazmanın Türkiye ve yurtdışı kütüphanelerinde tek nüshası bulunmaktadır. Söz konusu yazma, Ankara Milli Kütüphane’de 06 Mil Yz A 3308 arşiv numarasıyla “Sırr-ı Kalbî” adıyla kayıtlıdır. 177x113-126x67mm boyutlarında 29 yaprak ve 11 satırdır. Abâdî kağıt üzerine harekeli nesih ile yazılmıştır. 1-a’da eser ismi muhtemelen müstensih ya da başkası tarafından “Risâle-i Şems-i Tebrîzî kuddise sırruhu’l-azîz” şeklinde kaydedilmiştir. Fakat kitabın asıl ismi ser-levhaya tezhip üzerine tam olarak sonradan “Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî” olarak yazılmıştır. 2.2.Yazılış Tarihi Yazmada, eserin te'lif tarihiyle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak müellif, devrin padişahına duâler içeren medhiyyesini sunduğu bölümde II. ――――――――― 8 Fuat Bayramoğlu-Nihat Azamat, “Bayramiyye” TDVİA., c. 05, s.270. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 169 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR Bâyezîd’in ismini zikretmektedir. Bu kısım, eserin te'lif tarihini tespit etmede kullanılabilecek tek ipucudur. Müellifin ölüm tarihi hakkında kesin bilgimiz olmadığından, eser en erken II. Bâyezîd’in tahta çıkış yılı olan 1481 yılında te'lif edilmiştir, diyebiliriz. 2.3.Şekil Özellikleri Eserin ismi müellifin belirttiği “Sırr-ı Kalbî” şekliyle “Kalbin Sırları” ya da serlevhada kayıtlı olan, “Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî” şekliyle “Kalbî Sırlar Kitabı” olarak günümüz Türkçesi’ne çevrilebilir. Eser hamdele ile başlar sebeb-i te'lif ve ulü’lemre övgü ve duâ bölümüyle devam eder. Eserin başında, hamdeleden önce besmele ve sonra Hz. Peygamber’e salât u selâm bulunan salvele bölümü bulunmamaktadır. Bu cihetle müellifin klasik tertip kaidelerinin dışına çıktığı görülmektedir. Eser mensûr olup imlâsı harekelidir. İçinde herhangi bir manzum bölüm bulunmamaktadır. Yer yer klâsik dönem âhenk unsurlarından olan seci'e yer verilmekle beraber, eserin dili muhataplarının anlayabileceği düzeydedir. Müellif, gerektiğinde Arapça tamlamaları kullanmaktan çekinmemiş ve söyleyiş güzelliğinden ziyade konu ve düşünceyi ön plana çıkarma yoluna gitmiştir. Eserin bu yönüyle klâsik kültürde didaktik amaçla kaleme alınmış çoğu yapıt gibi orta nesir niteliğinde olduğu söylenebilir. 2.4.Muhteva Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Bayramîlik hakkında kaleme alınmış nadir eserlerden biridir. Eser doğrudan tarîkat âdâb ve erkânı hakkında yazılmış bir tarîkat-nâme değildir, ancak Bayramî öğretisini kısmen ihtiva eden, genel olarak seyr ü sülûk ve mükâşefe ekseninde tasavvufî birçok konuya dâir müellifin bilgi ve tecrübelerine dayanarak yazdığı önemli bir risaledir. Allah’ın zâtı ve sıfatları, tevhîd, seyr ü sülûk vb. anlaşılması çok güç olan batınî konular hakkında böyle bir risale kaleme alabilen Külhenî’nin hilâfet sahibi olması ihtimal dâhilindedir. Çünkü eserin içerdiği tasavvufî meseleler, sıradan, irşâd makamında olmayan bir müridin başkalarının istifadesine sunmak amacıyla kaleme alabileceği türden meseleler değildir. Külhenî’nin bu cihetle hilâfet sahibi olabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte Dervîş Külhenî ismi, isim ya da mahlas olarak Hacı Bayram’ın halîfeleri arasında zikredilmemektedir.9 Müellif eseri şu şekilde tertip etmiştir: Eser hamdele ile başlar: “ ――――――――― 9 Hacı Bayram-ı Velî’nin halîfeleri hakkında bilgi için bkz. Abdülbakî Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, İstanbul: Devlet Matbaası, 1931, s. 16; “Bayramiyye”, TDVİA, c. 05, s. 269-273; Ethem Cebecioğlu, Hacı Bayram Velî ve Tasavvuf Anlayışı, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1994. 170 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi ” Hamdele kısmının devamında Allah’ın zât ve sıfat özellikleri ve ilâhî sırlara ayna olan kalb ve gönlün önemine değinilmiştir: “ ” Eser bu bölümden sonra sebeb-i te'lif diyebileceğimiz bölüm ile devam eder. Müellif bu bölümde eseri te'lif etme sebebi ve yönteminden bahsederek eserin ismini burada zikretmektedir. Müellif ve eser hakkında sahip olduğumuz somut bilginin çoğu bu bölümde bulunmaktadır: Sebeb-i te'lif bölümünün devamında ise Fatih Sultân Mehmed, Sultân II. Bâyezîd ve şehzadelerine dua bölümü bulunmaktadır. Duâ bölümünün akabinde asıl konu başlar. Yukarıdaki çeviri yazıda da görüldüğü gibi Külhenî, on sekiz yıl boyunca Bîcân Halîfe’nin müridi olmuştur. On sekiz yıl sonunda bir vâkıa hâsıl olmuştur ve Külhenî vâkı'a neticesinde meşayıhın eserlerine bakıp mana incilerinden dersler ve yorumlar çıkarmıştır. Bunları içtenlikle toplayıp can sayfalarına yazdıktan sonra okuyup inceleyenlerin, gönül âleminden yollar açılarak rabbanî ilhamla ruhlar âlemine yükselmeleri için ve âlemi, misali ile müşâhede makamına ulaşarak şüpheden kurtulmaları için bu eseri kaleme almış, “Kalbin Sırları” diye kendi deyimiyle beşâret etmiş yani müjdelemiştir. Vâkı'a ( )وﺍقعﻪkelimesi Arapça bir kelimedir ve olmuş bir şey veya iş; olgu, rüya; hayal, savaş; kavga, olay; musibet manalarına gelir.11 Külhenî, uykuda veya uyku――――――――― 10 11 Kur'ân-ı Kerîm, Hicr, 15/29 "Ona ruhumdan üflediğim zaman…" Âyetin tamamı şöyledir: َﺎﺟدِين َ ُﺳﻮيﺘُﻪُ َونَفَخﺖُ فِي ِﻪ مِ ن ُّروحِ ي فَقَعُﻮﺍ لَﻪ َ فَإِذَﺍ, “Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz ِ ﺳ hemen onun için secdeye kapanın!” Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2007, c. 5, s. 5083. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 171 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR uyanıklık arasında rüya, hayâl şeklinde meydana gelmiş olması kuvvetle muhtemel olan bu vâkı'anın ne zaman, nasıl gerçekleştiği ve mahiyeti hakkında detaylı bilgi vermemiştir ancak eserin ilerleyen bölümlerinde vâkı'a hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Eserde sebeb-i te'lif ve dua bâbını takip eden asıl kısım “Rûh-ı Kudüs” ve “Sırr-ı Kuddûs” arasındaki soru ve cevapla başlar. şeklinde Rûh-ı Kudüs tarafından bir soru sorulur ve Sırr-ı Kuddûs tarafından cevap verilir. Bu soru-cevap bahsi eser boyunca dört kez tekrarlanır. Rûh-ı Kudüs mukaddes ruh, vahiy meleği (Cebrâil), “ruh” ve “kuds” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Her iki kelime de Arapçadır. Ruh kelime anlamı olarak bedende, vücuttan ayrı olarak bulunan maddesiz varlık ilkesi; hayatın özü; can; manevi benlik anlamına gelir.12 Bununla birlikte "Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabb'imin emrindendir. Size ilimden pek az bir şey verilmiştir" (İsrâ,17/85), âyet-i kerimesi mûcebince rûhun gerçek manasını sadece Allah bilir. “Kudüs" kelimesinin aslı ise, "kuds"dür ve mukaddes, mübârek, her türlü fenalıktan arınma demektir. Bu iki kelimenin birleşmesinden meydana gelen "rûhul-kudüs", kudsiyet rûhu yani hiçbir leke ile lekelenmek ihtimali olmayan temizlik ruhu, bir güvene layık mukaddes, tertemiz ruh, vahiy meleği, Cebrâil demektir.13 Sırr, tasavvuf ıstılâhındaki manası itibariyle mevcut olan var yok arası kapalılık, Hakk’ın gâib hale getirip halka bildirmediği şey; rûh gibi insan bedenine tevdi edilen bir latîfe; gönül ehlinden ve keşf sahiplerinden başkasının elde edemediği hususlar; irade sıfatı, ilâhî irade; ilâhî cezbe vb. anlamlara gelmektedir.14 “ElKuddûs” ise Esmâ-yı Zât'tandır ve Arapça noksanlıktan münezzeh, çok temiz, her vasıfta mükemmel, tanıma tasvire sığmaz, hiçbir leke kabul etmez, selâm ve selâmetin menba'ı ve masdarı, kendisi ayıptan, kusurdan, eksiklikten, fenâ ve zevâlden, muhâtaradan sâlim olduğu gibi, selâmet arayanları da selâmete erdirecek olan anlamındadır.15 Külhenî’nin nakli ve bu iki kelimenin tanımı ışığında eser yazılmaya başlanmadan önce meydana gelen, müellifin şahit olduğu vâkı'anın Cebrail ile Sırr-ı İlâhî arasında bir mükâleme olduğu yorumu öne sürülebilir. Genellikle sülûk-nâme, mükâşefe-nâme adı altında; seyr ü sülûk ve mertebeleri veya seyr ü sülûka âit mühim umde ve kavramların açıklanması amacıyla kaleme alınan bu tarz eserlerde müellifin şahit olduğu bu vâkı'a gibi olağanüstü olaylar sebeb-i te'lif hükmünde olmuştur.16 Külhenî de eserin çatısını büyük ölçüde şahit ――――――――― 12 13 14 15 16 Çağbayır, a.g.e., c. 4, 3979. Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul: Zehraveyn Yay.-Azim Dağıtım, 1992, c. 5, s. 259; İsra, 17/85’in tefsiri için bakınız: a.g.e., c. 5, s. 319-325. Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2001, s.313. Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, İstanbul: Anka Yayınları, 2004, s. 380. Örnek olarak Milli Kütüphanede bulunan 06 Mil Yz A 1244 arşiv numaralı ve Risale-i Mükaşefe ismiyle kayıtlı müellifi meçhul eserin baş kısmında şu ifadeler geçmektedir: 172 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi olduğu vâkı'ada Rûh-ı Kudüs ve Sırr-ı Kuddûs arasında geçen sorular ve cevaplarla inşa etmiştir. Soruların mâhiyeti özetle şu şekildedir: 1. “Kemal ehlinin sahip olduğu marifetin aslı nedir ve nedendir ki asr-ı saâdette ve ashâb-ı tâbi'în zamanında açıkça söylenmeyen sözleri tevhîd-i İlâhî’ye gark olarak söylerler. Bu âşıkların halleri aşka muvafık ama şerîata muhâlif idi. Öyle ki sözlerinin zâhirine itikad eden kâfir olur derler eğer öyleyse onların sözleriyle irşâd câiz midir?” Bu sorunun cevabının sonunda kemal sahiplerinin tevhîd-i zâta olan delillerinin önce Hakk Teâla sözünden sonra Hz. Peygamber’in sözünden daha sonra Hz. Ali sözünden ve daha sonra da muhakkikler yani gerçeği bulup ortaya çıkaranların sözünden olduğu nakledilmiştir. Külhenî’nin deyimiyle ulemâ-yı garb u şarkın kamâlât-ı ilmiye ve akliyesine itikâd ettikleri muhakkikler sırasıyla şunlardır: Ca’fer-i Sâdık, Süheyl-i Yemenî, Veysel-i Karânî, Bâyezîd-i Bistâmî, Ebû Hanîfe-i Kûfî, İmam Şafiî, Şeyh Muhyiddîn-i Mağribî, Muhammed Şîrîn-i Mağribî, Mansûr-ı Hallâc, Hacı Bayram-ı Velî, Akşemseddin, Şeyhü’l-Acem Cemâleddîn-i Kâşânî, Şeyhu’l-Arab Abdulkâdir-i Geylânî. Külhenî’nin zikrettiği muhakkiklere bakıldığında her birinin İslam tarihinin ve tasavvufun önemli isimleri olduğu görülmektedir. Burada dikkati çeken husus Hacı Bayram-ı Velî’den sonra Akşemseddin isminin zikredilmesidir. Malum olduğu üzere Akşemseddin, Hacı Bayram’ın ölümünden sonra Bayramiyye'nin ayrıldığı iki aslî koldan biri olan Şemsiyye'nin kurucusu olarak kabul edilir. Külhenî’nin muhakkikler arasında Melâmiyye kolunun kurucusu olan Ömer Sikkînî’yi (ö. 880/1475) zikretmediği görülmektedir. Buna binaen müellifin, Bayramiyye'nin Şemsiyye kolunun müntesibi olduğu söylenebilir. 2. “Bu kâmiller ki her biri mürşidlerdir ama tevhîd-i zât hakkındaki görüşleri nelerdir?” Bu sorunun cevabında ise “Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur.” (Âl-i İmran, 3/18) âyet-i kerîmesi ve “ “ ” (Vr. 2-a) Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 173 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR ”(vr. 6-b) Mealinde ilim hakkında bir hadîs-i şerîf nakledildikten sonra Hz. Ali, Ca’fer-i Sâdık, Bâyezîd-i Bistâmî, Tâlib-i Mekkî, Cüneyd-i Bağdâdî, Muhyiddîn-i Mağribî ve Fahreddîn-i Râzî’nin tevhîd-i zât hakkındaki görüşleri nakledilmiştir. 3. “İttihâd nedir?” Bu sorunun cevabı Sırr-ı Kuddûs tarafından “ ittihâd odur ki Vücûd-ı Hakk’ı vâhid bilmektir. Cümle eşya O’nunla mevcuttur. Eşyanın tümü O’nunla müttehit olur. Şu itibarla ki cümle eşya kendi nefsine nazar-ı ma‘dûmattır. Vücud-ı Hakk ile mevcut olur. Şu itibarla değildir ki eşyanın bir vücudu olsun ve hassaten ondan sonra Vücud-ı Hakk ile müttehit olsun bu mümkün değildir belki tüm vücudu Hakk’ındır muttasıl olmuştur.” şeklinde cevaplandırılmıştır. 4. “On sekiz bin âlem dersiniz ne nesnedir?” Eserde vr. 26b-27b arasında Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in hırkasını Veysel-i Karânî’ye götürmeleri ve aralarında geçen konuşma nakledilmiştir. Hz. Ömer’in Veys’i tarifi ve aralarında geçen konuşma şu şekildedir: “ ” Hz. Ömer Veys’i tarif ederken giydiği kilimden ve bu kilimde gördüğü on sekiz bin âlemden bahsetmiştir. Rûh-ı Kudüs’ün sorduğu dördüncü soru da buradan sâdır olmuştur. Sırr-ı Kuddûs’un cevabı ise “dördü anâsırdır ve yedinci kat göktür ve kürsîdir, levhdir, kalemdir, arştır ve daha sonra nebatat, hayvanat ve me’âdindir.” şeklindedir. Sırr-ı Kuddûs'un cevabından sonra müellif: “ 174 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi ” şeklinde ekleme yaparak fukaha tarafından kesretten kinaye olarak değerlendirilen on sekiz bin âlem tabirini, âlemlere rahmet olarak gönderilen17 Hz. Peygamber'e izafe etmiştir. Eserde çatı vazifesi gören bu vâkı'anın yani dört soru ve cevabın arasında yine bu konuşmalarla bağlantılı olarak cevaplanan sorular ve işlenen konular anahatlarıyla şunlardır: Tevhîd nedir? Takvâ nedir? Esrâr-ı İlâhîyyeye îmân. Ârif kimdir? Allah'ı bilmek nasıl olur? Şerîat nedir? Âşıklığın nişanları ve bu nişanlara hâiz olanlarda hâsıl olan muhabbetin dereceleri. İnsân-ı kâmilin özellikleri. Saâdete mazhar olanların ahvâli. Kâmil ve ehl-i muhabbet olanlar kimlerdir? İnsân-ı kâmilin âleme gelme muradı nedir ve ehl-i temkîn kimdir? Evsa'-ı eşyâ (ilim, rahmet, kalb) Seyr ü sülûkta riyazet ve halvetin önemi, doğu ve batı şeyhlerinin bu konudaki görüşleri. Gerçek muhibb ve âşık kimdir? Kelâm-ı fasîh nedir? Keşf makamı ve bu makama erişince açılan altı kapı. Şekk (kuşku; zan; şüphe; tereddüt) ve kısımları. Hüznün gerekliliği. Mestlik (sarhoşluk; kendinden geçme) ve çeşitleri. Hz. Peygamber'in vasfı ve Mi'râc. İttihâd ve tecellî makamına ulaşanların ahvâli. Levh, marifet, fena nedir? Ehlullâh kimdir ve özellikleri nelerdir? Aşk kimde olur? Eserde ana hatlarıyla ve birbiriyle bağlantılı olarak işlenen bu konuların yanısıra işlenen konuyla alakalı daha önce zikrettiğimiz mutasavvıflardan nakiller yapılmış ve ayrıca müridlere nasihatlerde bulunulmuştur. Örnek olarak Külhenî ――――――――― 17 Kur'ân-ı Kerîm, Enbiyâ, 21/107, (Rasûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 175 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR Ahmed-i Bîcân'dan insanların isimleri hakkında dinlediklerini, iyi ve kötü dost edinme üzerine nasihatini şu şekilde aktarmıştır: Yine Külhenî kelâm-ı fasîhi aşağıdaki gibi tanımlamış ve devamında yalan ve gerçek arasında mukayese yapmıştır: Eserin ihtiva ettiği tüm meseleler birbiriyle ilintili ve bir mantık zincirine bağlı bir şekilde işlenmiştir. Müellif eseri okuyucuyla sohbet eder bir üslupla kaleme almıştır. Deyim yerindeyse bir mesele diğer meseleyi açmış "imdi, pes imdi" şeklinde söz başlarıyla konular birbirine bağlanmıştır. 3.Sonuç Değerlendirmeye çalıştığımız eser muhtemelen 15. yüzyılın son çeyreğinde, gerçek ismini saptayamadığımız Külhenî mahlaslı Bayramiyye müntesibi bir mutasavvıf tarafından kaleme alınmıştır. Bugün Bayramîlik ve özellikle tarîkatın ilk dönemini aydınlatacak nitelikteki mevcut kaynakların azlığı bilim âleminin malumudur. Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî her ne kadar Bayramîlik yolunu tüm detaylarıyla aydınlatacak veya tarîkat hakkındaki tüm soru işaretlerini ortadan kaldıracak bilgiyi haiz olmasa da Bayramiyye'nin inkişafına, Hacı Bayram-ı Velî’nin vefatına ve sonrasına şahit olan bir müellifin kalemiyle asırlar öncesine bir sayfa aralamaktadır. Müellif uzun yıllar seyr ü sülûk ettiği Bayramîlik yolunda sahip olduğu irfânî bilgi ve tecrübeyi eser vasıtasıyla istifadeye sunmuştur. Eserin çeviri yazılı metni makalenin sonuna eklenmiştir. 176 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi KAYNAKÇA BAYRAMOĞLU, Fuat-AZAMAT, Nihat, “Bayramiyye”, TDVİA, 05, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 1992. BAYRAMOĞLU, Fuat, Hacı Bayram-ı Veli Yaşamı-Soyu-Vakfı Cilt I, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989. “Ahmed Bîcan”, İslam Ansiklopedisi, 01, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1978. CANAN, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte, c. 13, Ankara: Akçağ Yay.-Feza Gazetecilik, 1995. CANIM, Rıdvan (Haz.), Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ İnceleme- Metin, Ankara: AKMB Yayınları, 2000. CEBECİOĞLU, Ethem, Hacı Bayram Velî ve Tasavvuf Anlayışı, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1994. ________, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, İstanbul: Anka Yayınları, 2004. ÇAĞBAYIR, Yaşar, Ötüken Türkçe Sözlük, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2007. ELMALILI, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, V (Sad. İsmail Karacam, Emin Işık, Nusrettin Bolelli, Abdullah Yücel), İstanbul: Erkam MatbaacılıkAzim Dağıtım. GÖLPINARLI, Abdülbakî, Melamilik ve Melamiler, İstanbul: Devlet Matbaası, 1931. KÖPRÜLÜ, Orhan F.-UZUN, Mustafa “Akşemseddin” TDVİA, 02, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yaınları, 1989. Kur’ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli,(Hazırlayanlar: Hayrettin Karaman, Ali Özek, İbrahim Kafi Dönmez, Mustafa Çağrıcı, Sadettin Gümüş, Ali Turgut) Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara: 27. Baskı, 2014. Risale-i Mükâşefe, Ankara Milli Kütüphane, Arşiv Nu. 06 Mil Yz A 1244. Sırr-ı Kalbî, Ankara Milli Kütüphane, Arşiv Nu. 06 Mil Yz A 3308. ULUDAĞ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2001. ÜNVERDİ, Şehmus, Hadis İlmi Açısından Aclûnî’nin Keşfü’l-Hafâ Adlı Eseri Üzerine Bir İnceleme, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2009. YURD, Ali İhsan-KAÇALİN Mustafa, Fatih’in Hocası Akşemseddin Hayatı ve Eserleri, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1994. YARDIM, Ali, Hadîs Kıvılcımları Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi, İstanbul: Damla Yayınevi, 2007. YILMAZ, Mehmet, Kültürümüzde Ayet ve Hadisler (Ansiklopedik Sözlük), İstanbul: Kesit Yayınları, 2013. 4.METİN Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 177 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR ――――――――― 18 Kur'ân-ı Kerîm, Hicr, 15/29 "Ona ruhumdan üflediğim zaman…" Âyetin tamamı şöyledir: َﺎﺟدِين َ ُﺳﻮيﺘُﻪُ َونَفَخﺖُ فِي ِﻪ مِ ن ُّروحِ ي فَقَعُﻮﺍ لَﻪ َ فَإِذَﺍ, “Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz ِ ﺳ hemen onun için secdeye kapanın!” 178 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi ――――――――― 19 Kur'ân-ı Kerîm, Âli İmrân, 3/18 "Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilah yoktur." ش ِﻬدَﺍللُ أَنﻪُ لَ ِإلَﻪَ ِإل ه َُﻮ َ Âyetin devamı şu şekildedir: “Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur.” Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 179 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR 20 ――――――――― 20 Kur'ân-ı Kerîm, Hucurat, 49/13, Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. إِن أَك َر َم ُكم عِﻨدَ ﺍللِ أَتقَﺎ ُكم 180 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi ――――――――― 21 Kur'ân-ı Kerîm, A’raf, 7/31 “…yiyiniz ve içiniz.” Âyetin tamamı şu şekildedir: “Ey Âdem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” 22 Kur'ân-ı Kerîm, A’raf, 7/143, “Rabbim bana (kendini) göster. ” A’raf, 7/143, “Dedi beni asla göremezsin... ” Âyetin tamamı şu şekildedir: “Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ُ ب أ َ ِرنِي أَن ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” َظر ِإ َليك ِ ﺳى لِﻤِ يقَﺎ ِتﻨَﺎ َوكَﻠ َﻤﻪُ َربُّﻪُ قَﺎ َل َر َ َولَﻤﺎ َﺟﺎء ُمﻮ 23 24 َيَﺎ بَﻨِي ﺁدَ َم ُخذُوﺍ ِﺯيﻨَﺘ َ ُكم عِﻨدَ ُك ِل َمس ِجد و ُكﻠُﻮﺍ َوﺍش َربُﻮﺍ َولَ تُس ِرفُﻮﺍ إِنﻪُ لَ يُحِ بُّ ﺍل ُﻤس ِرفِين ُ قَﺎ َل لَن ت ََرﺍنِي َولَك ِِن ﺍن ﺳى َ ف ت ََرﺍنِي فَﻠَﻤﺎ ت َ َجﻠى َربُّﻪُ لِﻠ َج َب ِل َﺟ َعﻠَﻪُ دَ ًّكﺎ َوخَر مﻮ َ َظر ِإلَى ﺍل َجبَ ِل َفإ ِ ِن ﺍﺳﺘَقَر َمكَﺎنَﻪُ ف َ سﻮ ﺳب َحﺎنَكَ ت ُبﺖُ ِإلَيكَ َوأَنَﺎ أَو ُل ﺍل ُﻤؤمِ ﻨِيﻨَٯ ُ صعِقﺎ فَﻠَﻤﺎ أَفَﺎقَ قَﺎ َل َ “ تجﻮع ترﺍني تجرد تصلAçlığa devam et beni görürsün; insanlardan uzak dur bana yaklaşırsın.” (Hadis-i Kudsî) Bkz. Mehmet Yılmaz, Kültürümüzde Ayet ve Hadisler (Ansiklopedik Sözlük), İstanbul: Kesit Yay., 2013. s. 636. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 181 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR 25 ――――――――― 25 26 27 ﺳعِيد فِى َبط ِن ﺍُم ِﻪ َ ُ“ ﺍَلس َعيدSaîd olan annesinin karnında saîddir.” Bu hadis-i şerif kaynaklarda “Şakî olan annesinin karnında iken şakî olandır, saîd de başkasından ibret alandır.” şeklinde zikredilmektedir. Bkz. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi-Kütüb-i Sitte, c. 13, Ankara: Akçağ Yay.Zaman, 1995, s. 361. شقِى فِى بَط ِن ﺍُم ِﻪ َ ِى ُ “ ﺍَلشقŞakî olan annesinin karnında iken şakî olandır.” [Müslim, Kader 3,(2645)] Bkz. Canan, a.g.e., c. 13, s.361. “Allah'a sığınırım; Allah göstermesin. Bkz. Çağbayır, a.g.e., c. 2, s.1422. 182 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi 30 31 32 عﻠَي ﺍلس ِﻮية َمﻮت َ ――――――――― 28 29 30 31 32 ﺍَلفَق ُر فَخ ِرى َو ِب ِﻪ ﺍفﺘَخِ ُرEl-fakru fahri ve bihi eftehirü. “Fakirlik benim övünç kaynağımdır, ben onunla övünürüm” Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ II, 102; Hafız İbn Hacer bu sözün Hz. Peygamber'e ait olmadığını dile getirmiştir. Sehâvî, el-Makâsıdü'l-Hasene, s. 480. Aktaran, bkz. Şehmus Ünverdi, Hadis İlmi Açısından Aclûnî’nin Keşfü’l-Hafâ Adlı Eseri Üzerine Bir İnceleme, Adana: Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2009. S. 16. ﻨى َ َ ﺍَلقَﻨﺎBu metin, hadis kaynakları dışındaki bir kısım yerlerde ve hüsn-i hat levhalarında َ عةُ كَﻨز لَ يَف bu şekilde kayıtlıdır ve “Kanaat tükenmez hazinedir.” diye tercüme edilir. Hadîs halk arasında daha çok bu haliyle yaygındır. Hadîsin yegâne kaynağı Şihâbü’l-Ahbâr’da: ُعةُ َمﺎل ل يَﻨفَد َ “ﺍَل قَﻨَﺎKanaat tükenmez bir sermayedir.” şeklinde kayıtlıdır. Bkz. Ali Yardım, Hadîs Kıvılcımları Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi, İstanbul: Damla Yayınevi, 2007, s. 43. “ ﺍلﻨﻮ ُم أ َ ُخﻮ ﺍل َﻤﻮتUyku ölümün kardeşi(bir benzeri)dir.” (Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2/29) Bkz. Yılmaz, a.g.e., s.570. “ ُمﻮتُﻮقَب َل ﺍَن ت َ ُﻤﻮتُﻮÖlmeden önce ölünüz.” Kaynaklara göre bu metin hadis olarak sabit değildir. Bkz. Yılmaz, a.g.e., s.550. Bu seviye (uyku) ölüm mesabesindedir. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 183 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği ――――――――― 33 Allah vardır O’ndan başka Allah yoktur. 184 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Muhammet ÖZDEMİR Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi 35 36 ――――――――― 34 35 36 ﺍَل ُخزنُ َرفِيقِى, “Hüzün benim arkadaşımdır.” Kadı Iyaz'ın Şifa-i Şerîf'te Hz. Ali'den naklen kaydettiği beyanlardan bir hadis-i şeriftir. Hadisin tam metninin çevirisi "Hüzn, ayrılmaz arkadaşımdır, gam ve kederim ise, ümmetime yöneliktir." şeklindedir. Bkz. İsmail L. Çakan, “Hüznü'n-Nebî”, Yeni Ümit Dergisi, S. 18, 1992. Makalenin kaynak konumlayıcısı (url) bkz. http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/huznu-n-nebi/bolumu Kur'ân-ı Kerîm, Yûnus, 10/62, َع َﻠي ِﻬم َو َل هُم يَحزَ نُﻮن َ َأل إِن أَو ِليَﺎ َء ﺍلﻠـ ِﻪ َل خَﻮفBilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Kur'ân-ı Kerîm, A'raf, 7/172, “ ﺍَلَسﺖُ بِ َربِ ُكمBen sizin Rabbiniz değil miyim? ” Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 185 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR s 39 41 ――――――――― 37 38 39 40 41 ُكﻨﺖُ كَﻨزﺍ َمخفِيﺎKüntü kenzen mahfiyyen. “Ben gizli bir hazineydim.” Bkz. Yılmaz, a.g.e., s. 396. Kur'ân-ı Kerîm, Furkan, 25/44, A’raf, 7/179, ض ُّل َ َ… “ كَﺎْلَن َع ِﺎم َبل هُم أonlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” ُعن ُمعَﺎلَ َج ِة ﺍلَح َﻤق َ ُع ِجزت َ ع ِجزتُ مِ ن ﺍِحيَآ ء ﺍَل َﻤﻮتي َوقَد َ ﺍِنى َمﺎ, Ölüleri diriltmekte acze düşmedim fakat ahmakların tedavisinde acze düştüm. İttihâd nedir? ُف َربﻪ َ سﻪُ فَقَد َ “ َمنNefsini bilen Rabbini bilir. ” Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ 309. İbn-i Teymiyَ ف نَف َ ع َر َ ع َر ye Bu sözün Hz. Peygamber’e ait olmadığını belirtmektedir. Nevevî ise bu rivâyet için “Sabit değildir.” demiştir. Bkz. Ünverdi, a.g.e., s. 16. 186 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi ――――――――― 42 43 ص َﻤﺘَﻪ نَ َجﺎ َ “ َمنSusan kurtulur.” Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 159; Dârimî, Sünen II, 209, nu: 2716; Tirmizî, Sünen, IV, 660, nu: 2501, Akt. Yardım, a.g.e., s. 93. “Yücelttik, şereflendirdik” anlamındadır. Kurân-ı Kerîm’de muhtelif âyetlerde buyrulmaktadır. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 187 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Muhammet ÖZDEMİR ――――――――― 44 45 “Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım. ” Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, II, 191; Sağânî bu sözün Hz. Peygamber'e izâfe edilemeyeceğini belirtmiştir. Sağânî, Mevzuât, s. 52, Bakınız, akt. Ünverdi, a.g.e., s. 22. Bkz. 28. dipnot. 188 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 Tarîkat-ı Bayramiyye’ye Dair Yeni Bir Yazma Eser: Dervîş Külhenî ve Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî Adlı Risalesi Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11 189
Benzer belgeler
hoca hafız ahmed fethî ve eserlerinden örnekler
mühim bir eserdir. Eser, ağırlıklı olarak tasavvufî anlamı ilahî sırların hakikat ehline
görünmesi manasına gelen “mükâşefe” üzerine kaleme alınmıştır. Literatürde özel
bir tasnife tâbi tutulmayan ...
Sufi Studies Cilt/Volume: 6 Sayı/Issue: 11 Kış/Winter 2015
16. ASIR ŞÂİRLERİNDEN NAHÎFÎ’NİN MANZUM ESMÂÜ’LHÜSNÂSI: ŞERH-İ ŞÂFÎ ........................................................................... 121
Esmâü’l-Hüsnâ in Verse By Writen Nahîfî From 16. ...
abdülkâdir-i belhî`nin esrâr-ı tevhîd`i ve nâzım paşa`nın türkçe
Şems-i Tebrîzî kuddise sırruhu’l-azîz” şeklinde kaydedilmiştir. Fakat kitabın asıl ismi
ser-levhaya tezhip üzerine tam olarak sonradan “Kitâb-ı Sırr-ı Kalbî” olarak yazılmıştır.
2.2.Yazılış Tarihi
...