POP-arT - Simit Sarayı
Transkript
POP-arT - Simit Sarayı
NO:14 NİSAN 2014 Sİ M İ T SA R AY I ’ NIN ÜCR E T Sİ Z DE RGİSİDİR Survivor’da simit heyecanı! Renklerin gizemli dünyası 50 soruda Maldivler Burak Hakkı “Her rolü oynayabilirim” Eskiye duyulan yeni özlem POP-ART NO:14 • NİSAN 2014 İMTİYAZ SAHİBİ İcra Kurulu Başkanı ABDULLAH KAVUKCU Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Esma Tuncer Aydos Hoşgeldin bahar G üneşli ve güzel günlerin müjdeleyicisi baharla birlikte, dergimizin yeni yüzü ile sizlere merhaba diyoruz. Görüş ve önerileriniz doğrultusunda şekillendirdiğimiz, farklı konu ve daha zengin içeriklerle dolu yeni dergimizi beğeneceğinizi umarız. Yapım HI’STANBUL PRODÜKSİYON Şifasuyu Yolu Üstü Sok. No: 30 Oksizen Konakları 4/2 Maden Mahallesi, Sarıyer, İstanbul Tel: (0212) 242 36 58 Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Bölükbaşı Elbette yeniliklerimiz sadece bununla sınırlı kalmadı. Ay boyunca gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yeni mağaza açılışlarımıza da devam ettik. Mart ayında Antalya Kapalı Yol Simit Sarayı ve Alanya Simit Sarayı mağazalarımızı lezzet tutkunlarıyla buluşturduk. Yurtdışı açılışlarımız kapsamında bu ay Kuveyt- E-Mall mağazamızın açılışını gerçekleştireceğiz. Mayıs ayında Hollanda Amsterdam Arena, Hollanda Amsterdam Dam Meydanı ve Almanya Mannheim Kurpfalzstr, haziran ayında ise New York 5. Cadde ve Kıbrıs Grand Akpınar mağazalarımızı açacağız. Ayrıca Suudi Arabistan’da Cidde Arap Mall, Riyad Hayat Mall, Cidde Havaalanı, Hilton Mall, Al Noor Mall, Granada Mall, Mekke Makkah Mall, Mekke Al Nakeel AVM mağazaları ile ilgili alt yapı hazırlıklarımız da hızla devam ediyor. Yayın Direktörü Zeynep Kasapoğlu Türkiye yeme-içme pazarındaki ihtiyaç ve beklentilerini tanımlamak amacıyla; Ipsos tarafından gerçekleştirilen ‘Yeme İçme Davranışları Araştırması’ sonuçları, Simit Sarayı olarak bizleri gururlandırdı. Araştırmaya göre; Simit Sarayı, bilinirlikte uluslararası fast food devlerinin arasında tek Türk markası olarak yer alırken, müşteri sadakati sıralamasında da ilk sırada yer alıyor. Araştırmanın sonuçları bizi çok onurlandırdığı gibi çalışmalarımızın çıtasını daha da yükseltti. Fotoğraf Caner Kasapoğlu Tüm bunların yanı sıra kampanyalarımız sizlerin de büyük ilgisi ile devam ediyor. Geçtiğimiz ay gerçekleştirdiğimiz pizza kampanyamız ve Cappy Atom ile birlikte gerçekleştirdiğimiz 30 Nisan’a kadar devam eden ‘CAPPY ATOM Kahvaltı Menüsü’ kampanyamıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesi ile çocuklarımızın bayramını en içten dileklerimle kutluyor, bahar coşkusunun yıl boyu sizlerle birlikte olmasını diliyorum. Sevgi ve saygılarımla... Abdullah Kavukcu Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO www.simitsarayi.com facebook.com/simitsarayi twitter.com/simitsarayi S İ M İ T S A R AY I • 3 Görsel Yönetmen Çağrı Ece Editör Ece Öziş Yazı İşleri Uras Benlioğlu, Özcan Yılmaz, Şükran Kaya, Füsun Tansu, Simay Erdem Baskı Uniprint Basım San. Ve Tic. A.Ş. Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159 Hadımköy 34455 İstanbul Tel: (0212) 798 28 40 Faks: (0212) 798 20 63 Yönetim Yeri Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza No: 191 Levent/İstanbul Tel: (0212) 398 03 98 www.simitsarayi.com Yayın Türü Yerel Süreli Bu dergide yayımlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları Simit Sarayı Yatırım ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Bu yayındaki tipografik hatalardan Simit Sarayı Yatırım ve Tic. A.Ş. sorumlu değildir. Dergide yer alan ürünlerin fiyatlarında haber vermeden değişiklik yapılabilir. Ürünler stoklarla sınırlıdır. İÇİNDEKİLER NO:14 NİSAN 2014 3Editör 4İçindekiler 24 6Kampanyalarımız 8 Benim Simit Keyfim Siz fotoğrafladınız, biz yayımladık 12 Müşterilerimiz Simit Sarayı’nı anlattı 14 Survivor’da büyük mücadele Ünlüler ve Gönüllüler simit için yarıştı 54 21 New York mağazamız açıldı 72 88 22 Yeni açılan diğer mağazalarımız 24 Burak Hakkı Oyunculuğu ve hayata bakışını anlattı 66 34 Nihan Buruk defilesi 36 Bahar yorgunluğu Sakın teslim olmayın! 40 Özgür Şef İyi köftenin ve etin sırlarını anlattı 48 Karşınızda 2014’ün trend rengi: Parlak orkide moru 54 Nick Merdanyan Yaprakta yeşeren sanat 62 Sağlıklı saçların sırları 14 36 66Assos Bir tatlı Ege kaçamağı 62 72 Maldivler hakkında her şey 82 Çocuklar ve evcil hayvanlar 88 Dekorasyonda Pop Art Eskiye duyulan yeni özlem 92 Kendime İyi Bak Bu baharın en romantik filmi 94 Kültür sanat 102 En yeni teknoloji ürünleri 108 Mağazalarımızın adresleri 48 110Bulmaca 112Burçlar 4 • S İ M İ T S A R AY I 40 82 KURUMSAL KAMPANYA 6 • S İ M İ T S A R AY I HABER Instagram’da Simit Sarayı Keyfi İster mağazada, ister yolda... Belki simit, belki sadece bir bardak demli çay... Siz paylaştınız, biz yayınlıyoruz. Sağlık ve mutlulukla, daha nice güzel anlarınıza ortak olmayı dileriz... 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 9 ADVERTORIAL Formunuzu Simit Sarayı’nın hafif lezzetleriyle koruyun Yaz geliyor… Birbirinden lezzetli ve düşük kalorili ürünleriyle formuna özen gösterenlerin değişmez adresi Simit Sarayı olacak… Fit Baget T ürkiye genelinde ve yurtdışında yaygın mağazaları ile keyifli zamanların ve lezzetli anların vazgeçilmez adresi Simit Sarayı, menüsündeki farklı seçenekleriyle özel anları unutulmaz kılıyor. Her gün geniş ürün yelpazesini, kişiye özel hizmetlerini, benzersiz tatlarını ve yüksek kalite anlayışını lezzet tutkunlarıyla buluşturan, geniş ürün yelpazesine sahip olan Simit Sarayı, düşük kalorili, kepekli ürünlerle yaza formda ve fit girmek isteyenlere aç kalmadan diyet yapma fırsatı veriyor. Simit Sarayı’nın formuna dikkat etmek isteyenlere özel hazırladığı lezzetli hafif ürünler gün boyu kurtarıcı oluyor. Light Sandviç 7 Tahıllı Simit 7 Tahıllı Poğaça Lezzetinden ödün vermeden yenilikleriyle ürün yelpazesini genişleten Simit Sarayı’nın kepekli hafif ürünleri, formuna özen gösterenler için hem lezzetli ve hem de doyurucu seçenekler içeriyor. Birbirinden lezzetli seçenekler Tadı kadar görünümleri de iştah kabartan Simit Sarayı’nın hafif lezzetler menüsünde yer alan Peynirli Light Sandviç, Sebzeli & Kepekli Sandviç, Fit Baget, yedi tahıllı poğaça, ayçekirdekli ve yedi tahıllı simit seçenekleri hafif ve doyurucu tatları tercih edenlerin gün boyu kurtarıcısı olacak. Sebzeli & Kepekli Sandviç RÖPORTAJ Alp Hazan: “Dönerden sonra Türk simidiyle tanınacağız” Kahvaltı yapacak bir yer arıyordum, görünce buraya girmek istedim. Geniş bir çeşit var. Ben peynirli ve domatesli simit yedim ve beğendim. Açıkçası dekorasyonunu da beğendim. İstanbul’u vurgulayan tasarım unsurları dikkatimi çekti. Bence simit İstanbul’la özdeşleşebilecek bir ürün ve bu açıdan dekorasyonu gerçekten güzel olmuş. Simit Sarayı’nın yurtdışında da mağaza açtığını biliyorum. Eskiden yurtdışında dönerimiz tanınırdı, şimdi bir de simitle tanınacağa benziyoruz. Elbette yurtdışında yaşayan Türkler de bu mağazalara sevineceklerdir. Simit Sarayı için ne dediler? Arzum Erkan: “Tatlılar favorim” Şimdiye dek beyaz peynirli simidini denedim ve beğendim. Aslında tatlılarıyla da aram iyi. Geçen sefer geldiğimde elmalı ponçik yemiştim ve çok beğenmiştim. Bugün de aynısından sipariş ettim. 23 Mart’ta Levent’teki Simit Sarayı Mağazası’nda masaların arasında gezindik ve müşterilere Simit Sarayı hakkındaki görüşlerini sorduk. İşte birbirinden değerli yorumlar. Selda Gezmiş: Havva Bilgi: Simit Sarayı’na hafta bir gün mutlaka gelirim. Simit ve sandviç favorim... Mağazalar merkezi noktalarda olduğu için Simit Sarayı’na ulaşmak da çok kolay. Yeni mağaza dekorasyonlarını çok beğendim, zaman zaman arkadaşlarımla da burada buluşuyorum. Simit Sarayı gibi bir Türk markasının yurtdışında büyümesi bana kalırsa önemli bir başarı. Ülkemizden yurtdışına gidenler çoğunlukla yemek konusunda zorlanırlar, içinde ne olduğundan emin olamazlar, pişirme koşullarını bilmezler. Düşünüyorum da, yurtdışında Simit Sarayı mağazası görsem, çekinmeden güvenle yemek yiyebileceğim bir yer bulduğum için sevinirdim. Şimdiye dek yabancı şirketlerin ülkemizde şubeler açmasına alışmıştık, şimdi ise bir Türk markası yurt dışında şube açıyor, bu gerçekten çok güzel... Çalıştığım yer buraya yakın olduğu için Simit Sarayı’na her gün geliyorum. Çoğunlukla kahvaltı tabağı, börek ve simit yemeyi seviyorum. Bazen çorba da içtiğim oluyor. Ürünler gözümüzün önünde hazırlanıyor, hijyen konusunda Simit Sarayı’na güvenim tam. Mağaza dekorasyonu da burayı tercih etmemde büyük bir etken. Simit Sarayı’nın yurtdışındaki mağazalarından da haberim var. Bana kalırsa simidi sevmeyen yok, biz de seviyoruz, ülkemize gelen turistler de seviyor. Bu sebeple yurtdışında açılan mağazalara sadece orada yaşayan Türklerin değil yabancıların da gideceğini ve ürünlerin beğeniyle karşılanacağını düşünüyorum. “Yurtdışındaki büyüme önemli bir başarı” 12 • S İ M İ T S A R AY I “Her gün Simit Sarayı’na gelirim” Canan Karaman: “Simit Sarayı’nda samimi ve sıcak bir ortam var” Her ay üç-dört kez Simit Sarayı’na gelirim. Yürüyüş sonrası kahvaltı yapmak için ya da canım kahve istediğinde bazen sırf kahve içmek için... Mağaza sayısı sürekli artıyor, her yerde bulabiliyorum. Samimi ve sıcak bir ortamı var, kendimi Simit Sarayı’nda rahat hissediyorum. Üstelik insanın bütçesini de zorlamıyor. Her çeşit var, istediğiniz her şeyi bulabiliyorsunuz. Böreklerini, dereotlu poğaçasını ve çikolatalı kurabiyesini çok seviyorum. Simit Sarayı’nın ilk açıldığı günden bugün geldiği güne bakacak olursak, sürekli gelişip büyüdüğünü görmek mümkün. Gökhan Aytekin: “Her mağazasında istediğim ürünü bulabiliyorum” Dışarıdaysam, bir şeyler atıştırmak istiyorsam ve etrafa bakındığımda Simit Sarayı görüyorsam tercihlerimden biri oluyor. Kurumsal bir marka olduğu için Simit Sarayı’na geldiğimde ne yiyeceğimi biliyorum, her yerde aynı ürüne ulaşabiliyorum. Bugün Levent’te işim vardı, kahvaltıda hafif bir şeyler yemiştim, bütün Levent’i geçtim, buraya geldim. Dekorasyonu çok beğendim. Simit Sarayı dendiğinde aklıma elbette önce simit ve börek geliyor. Ama açık büfe kahvaltıyı görünce de hoşuma gitmişti, denediğimde de beğenmiştim. Dekorasyonu da bana kalırsa çok güzel olmuş, böyle bir ortamda insan daha uzun süre geçirebiliyor. S İ M İ T S A R AY I • 13 HABER Yarışmayı kazanan Ünlüler takımı yarışmacıları, karınlarını Simit Sarayı’nın simitleri ile doyurdu. Survivor’da simit mücadelesi! Simit Sarayı, Survivor yarışmacılarının sesini duydu ve Dominik Cumhuriyeti’ne simit gönderdi. Simit ve çayları gören Ünlüler ve Gönüllüler’in kıyasıya mücadeleleri nefesleri kesti. 14 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 15 HABER Dominik Adası hakkında Survivor’da yarışmacıların içinde bulunduğu şartlar bir hayli zor. Doğal ortamda yemek bulmak bir yana uyuyabilmek bile bir mesele. Peki, çekimlerin yapıldığı Dominik Cumhuriyeti nasıl bir yer? İşte bu küçük ülkeyle ilgili kısa bilgiler... Dominik Cumhuriyeti, Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’yı keşfettiği sırada ilk ayak bastığı yer olarak biliniyor. Turizm, Dominik Cumhuriyeti’nin olmazsa olmazı. Masmavi, mercan zengini sahilleri, uzun altın rengi plajlarıyla Dominik sahilleri turistik bir cennet. Karayipler’in Hispanyola adasında bulunan ülkede tropik iklim hâkim. Bu durum, Survivor yarışmacılarını da en çok zorlayan detaylardan biri. Ancak elbette tatil için gidenler bu durumdan hiç şikâyetçi değiller. S usuz, aç ve memleket hasretiyle geçen günler... Dominik Cumhuriyeti’nin tropikal ikliminde bir adada yaşayan yarışmacılar, kıyasıya mücadele ederek adada kalmaya, bir taraftan da ödül oyunlarını kazanarak karınlarını doyurmaya çalışıyor. Başta annelerinin yaptığı yemekler olmak üzere Türk mutfağına özgü lezzetleri hasretle anan yarışmacıların özlemini duydukları lezzetlerden biri de simit! Sadece tadını değil kokusunu bile özlüyorlar üstelik. Survivor’daki yarışmalarda kişisel yeteneğin önemi büyük. Adaya simit transferi Simit Sarayı, yarışmacıların hiç değilse bir kısmının simit hasretini dindirmek için harekete geçti ve Türkiye’den kilometrelerce öteye, Dominik Cumhuriyeti’ne simit gönderdi! Peki, simit yalnız yenir mi? Simitlerin arasına peynir ve domates konuldu, yanına da sıcacık demli çaylar dolduruldu. Altıncı bölümün ödülü olan simitleri Acun Ilıcalı yarışmacılara sununca iki grup da adeta çılgına döndü! Ancak çıtır çıtır simitleri kazanmak o kadar kolay değildi. Önce zorlu bir oyun vardı önlerinde; penaltı oyunu... 16 • S İ M İ T S A R AY I Simitine penaltı! Ödül oyunu son derece açıktı. Üç turdan oluşan penaltılarda 10 tane golü atan ilk grup, birinci turun kazananı olacaktı. İkinci turda da bu kural geçerliydi. Son turda ise eğer her iki grup da eşitse, beş golü atan ekip, simit ve çay ödülüne kavuşacaktı. Ünlüler ve Gönüllüler son hazırlıklarını tamamladı ve yarış başladı! Ahmet Dursun, Duygu Bal, Gökhan Keser, Akın Saatçi, İsmail Baki, Merve Aydın, Serenay Aktaş ve Tolga Karel’li ‘Ünlüler’ ekibinin karşısında Turabi, Sahra, Samanta, Ertunga, Berna, Mert, Müge ve Yiğit’li ‘Gönüllüler’ ekibi vardı. Ünlüler’de kaleye Tolga Karel, Gönüllüler’de ise Turabi geçti ve ilk penaltı Ahmet Dursun’un şutuyla başladı. Yarışma boyunca ünlüler ve Gönüllüler arasında kıran kırana bir mücadele yaşandı. Ünlülerin attığı her gole gönüllüler de karşılık verdi. Ancak Ahmet Dursun, Duygu ve Gökhan’ın art arda kaçırdığı penaltılar gönüllülere avantaj sağladı ve ilk turun galibi gönüllüler oldu. Sıra geldi ikinci tura. İlk turun yenilgisiyle hırslanan ünlüler şutları sertleştirdi. Bu S İ M İ T S A R AY I • 17 Yarışma boyunca ünlüler ve Gönüllüler arasında kıran kırana bir mücadele yaşandı. HABER Çay, simit fastPay’le bedava! fastPay ile ilk 7 TL ve üzeri harcamanızda çay ve simidiniz fastPay’den! Üstelik 10 TL ve üzeri üç adet fastPay ödemenize 10 TL iade! Siz de fastPay'inize Simit Sarayı mağazalarındaki ATM’lerimizden kartsız para yatırın, hemen kullanmaya başlayın. Ayrıntılı bilgi: www.fastpay.com.tr Banka ız hesabın olsun ! olmasın Acun Medya ekibi, Survivor yarışması süresince, yarışmacıların en çok simite bu kadar sevindiklerini söylediler. Yurtdışında simit hasretine son! Simit Sarayı’nın dünyanın bir ucuna, kilometrelerce uzağa gönderdiği simitler Survivor yarışmacıları için büyük motivasyon kaynağı oldu! Simit ve çay keyfiyle Dominik’te Türkiye rüzgârı esti. Şimdi onlar yarışmada son sürat mücadele ederken, Simit Sarayı da dünyanın dört bir yanında memleket hasreti çeken vatandaşlarımıza ve henüz bu muhteşem lezzetin tadına varamamış farklı kültürlere simit keyfini ulaştırmaya devam ediyor. Hollanda, Mısır, Suudi Arabistan, Almanya, Belçika, Kıbrıs ve Kuveyt’in ardından Simit Sarayı şimdi de Amerika Birleşik Devletleri’nde! Bir dünya markası haline gelen Simit Sarayı’nda çıtır simitlerin yanı sıra sandviçler, kahvaltı menüleri ve şahane tatlıların da olduğu geniş bir lezzet yelpazesi var. Meraklılarına duyurulur! kez galibiyeti gönüllüler kıl payı kaçırdı. Böylece ikinci turun sonunda Gönüllüler ile Ünlüler’in skoru 1-1 eşitlendi. Kazanan belli oldu Ve son tur... Final aşaması. Çıtır Simit ve çaya doğru giden son etap... Ünlüler ile Gönüllüler’in şartları eşit. Bu kez 5 golü atan büyük ödülün sahibi olacak. Ünlüler’den ilk golü Merve attı, Sahra ise Gönüllüler’in ilk penaltısını kaçırdı. Son etapta Tolga Karel kalede devleşti! Hem takım arkadaşları hem de kendisi gösterdiği olağanüstü performansa şaşırdılar. Karel, art arda kurtardığı penaltılarla takım arkadaşlarına büyük avantaj sağladı. Serenay’ın attığı beşinci gol ise kazan tarafı belirledi: Ünlüler simit ödülünün sahibiydiler! “Simit diye ağlıyorduk” Gönüllüler simit ve çayı kaçırmanın etkisiyle hüsrana uğradı. Turabi “Topu bile simit olarak görüyordum. O şekilde kurtarıyordum, yoksa hayatımda top kurtarmışlığım yok. Ama olmadı” dedi. Ünlüler ise zafer sarhoşluğuyla ödüllerine kavuşmayı bekledi. Heyecan doruktaydı 18 • S İ M İ T S A R AY I çünkü Ünlüler günlerdir “simit” diye sayıklıyorlardı. Duygu: “Günlerdir simit diye ölmüyor muyduk ya! Çay da var. Peynir, domates... Havaalanından beri ağlıyorum simitle çay istiyor canım diye!” Eda: “Kaç gündür simit diye ağlıyorduk ya!” Merve: “Çok istedik biz simidi. Aldığımız için de çok mutluyum.” Tolga: “Takım bugün gerçekten kazanmayı çok istedi. Şu simitleri özellikle kızlar kalben istedi.” Acun Medya Ekibi: Yaklaşık 200 kişi olarak adada bulunan Acun Medya ekibi, Surivivor yarışması süresince, yarışmacıların en çok simite bu kadar sevindiklerini gördüklerini söylediler. Şimdi ziyafet zamanı Acun Ilıcalı’nın Simit Sarayı’yla ilgili verdiği bilginin de yayınlandığı yarışmada, sıra ödüllerin verilmesine gelmişti. Simit Sarayı’nın nefis çıtır simitlerinin yanında taze demlenmiş çaylar, kazanan ekibe verildi. Tolga simitleri, Merve ise çayları ikram etti ve Ünlüler afiyetle simit hasretlerini giderdiler. Kampanya 31.03.2014 tarihine kadar geçerlidir. Kampanya süresi boyunca 1 kişi günde 1 kez 10 TL iade ve kampanya boyunca toplam 50 TL iade alabilecektir. Hak kazanılan 10 TL ödemenin gerçekleştiği haftayı takip eden hafta sonunda fastPay’e kayıtlı cep telefonuna iade edilecektir. KURUMSAL KURUMSAL Fast food’da en yüksek bilinirliğe sahip Türk markası ‘Simit Sarayı’ Simit Sarayı New York 5. Cadde’de! Tüketicilerin, Türkiye yeme-içme pazarındaki ihtiyaç ve beklentilerini tanımlamak amacıyla Ipsos tarafından Simit Sarayı için yaptırılan araştırmada, Simit Sarayı yüzde 83’lük hatırlanma oranı ile fast food sektöründe en yüksek bilinirliğe sahip Türk markası oldu. K asım-Aralık 2013 döneminde, Türkiye kent nüfusunu temsilen İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri, Trabzon, Gaziantep, Van, Samsun, Adana, Antalya ve Eskişehir olmak üzere 12 ilde, 18-45 yaş aralığında toplam 1006 kişiyle yüz yüze görüşmelere dayalı olarak yapılan ‘Yeme İçme Davranışları Araştırması’ sonuçlandı. Araştırmaya katılanların verdiği yanıtlara göre Simit Sarayı yüzde 83’lük hatırlanma oranı ile uluslararası fast food devlerinin arasında ikinci Simit Sarayı İcra Kurulu sırada yer aldı. İstanbul’da her Başkanı ve CEO’su 10 kişiden dokuzu Simit Sarayı Abdullah Kavukcu markasını tanıyorken; birçok ilde tüketicilerin yarısından fazlası Simit Sarayı’nı tercih ettiğini Simit Sarayı markasını biliyor. İlk beş ve ortalama 40 dakika sırada Simit Sarayı dışında başka bir kaldığını söylerken, yenilenen Türk markası bulunmuyor. Simit Sarayı mağazalarını ziyaret edenlerin üçte ikisi yeni konsepti beğendiğini Simit Sarayı farklı ve söylüyor. özel bir yerde Araştırmaya katılanların çoğunluğu Simit Sarayı’nı lezzetli ve kaliteli ürünleri, samimi ve güler yüzlü biçimde sunan yenilikçi ve lider bir marka olarak algılarken, katılımcıların yarısından fazlası Simit Sarayı’nı ‘dünya markası’ olarak görüyor. Kahvaltının vazgeçilmezi “Yeme İçme Davranışları Araştırması”na katılanların yarısından fazlası kahvaltı için sıklıkla Kavukcu: ‘Dünya markası olmayı hedefliyoruz’ Araştırma sonuçlarını değerlendiren Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu, “Simit Sarayı olarak geleneksel Türk lezzeti simidi, dünya markası yapma yolunda ciddi çalışmalar yapıyoruz ve faaliyetlerimizi ölçümleyerek sağlam adımlar atıyoruz. Değişen dünya ile birlikte marka kimliğimizi, ürünlerimizi, mağazalarımızı değiştirdik. Yurtiçinde ve yurtdışında 20 • S İ M İ T S A R AY I mağaza sayımızı artırdık ve hedeflerimizi büyüttük. Dünya markası olma hedefimize ulaşma yolunda bizi tercih eden tüketicilerin ve sektörün beklentilerini analiz etmek için, dünyanın lider araştırma şirketlerinden Ipsos ile ‘Yeme İçme Davranışları Araştırması’nı gerçekleştirdik. Araştırma ile yaptığımız çalışmaların doğruluğunu ve Türk halkının bizi ilk sıralara taşıdığını gördük. Simit Sarayı’nın marka bilinirliğinde uluslararası markalar arasında ilk sıralarda ve tek Türk markası olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Bundan sonraki çalışmalarımızı şekillendirmek ve daha yüksek hedefler belirlemek için bu tarz araştırmalar yapmaya devam edeceğiz. Simit Sarayı, herkesin bildiği gibi Türkiye’nin markası… Hedefimiz Türkiye’nin markasını, dünya markası yapmak. Bunun için en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Bu araştırma sonucunda da aldığımız tepkiler bizi çok onurlandırdı ve çalışmalarımızın çıtasını daha da yükseltti. Bize gösterilen ilgi için halkımıza teşekkür ederiz” dedi. New York’ta heyecanlandıran çalışma Beşinci Cadde’de ne pişiyor? Yurtiçi ve yurtdışında 5.500 çalışanı ile her gün 450 bin misafiri ağırlayan Simit Sarayı, New York’taki ilk mağazası için geri sayıma başladı. 2 014 yılının ilk yarısında Manhattan 5’inci Cadde’de hizmete girecek Simit Sarayı New York mağazası, ‘What’s Cooking on 5’th? / 5’inci Cadde’de ne pişiyor?’ sloganıyla kaplanan dış cephesiyle büyük ilgi görüyor. New York mağazasının hazırlık çalışmalarına büyük bir hızla devam eden Simit Sarayı, aynı zamanda dijital bir çalışmaya da imza attı. Uygulama kapsamında tüketiciler, mağaza vitrininde yer alan http:// whatscookingon5th.com/ adresine giriş yaparak, sitedeki ürünle ilgili tahmin yapıyor ve Simit Sarayı New York mağazasında kullanmak üzere hediye kuponu kazanıyorlar. “Yeni dijital projelerimiz olacak” Simit Sarayı New York mağazası için büyük heyecan duyduklarını belirten Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu, “Çok uzun zamandır New York’ta geleneksel lezzetimiz simidi ve bizim kültürümüzün vazgeçilmez lezzetlerini tattırmak için yoğun bir S İ M İ T S A R AY I • 21 şekilde çalışıyorduk. Arzu ettiğimiz bir lokasyonda Amerikalılara lezzetlerimizi sunacak olmaktan büyük gurur duyuyoruz. ‘What’s cooking on 5th’ uygulaması ile bizler için yeni bir macera olan Amerika’da simidin bilinirliğini artırmayı amaçladık. Yakın gelecekte yeni dijital projelerimiz ile Simit Sarayı severlerle etkileşimde olmaya devam edeceğiz” dedi. KURUMSAL Alanya Simit Sarayı Atatürk Cad. Balta İşhanı No: 9/A Alanya, Antalya Üç yeni mağaza! 5.500 çalışanı ile her gün 450 bin misafiri ağırlayan Simit Sarayı büyümesini sürdürüyor. Eskişehir Hamamyolu, Antalya Kapalıyol ve Alanya Simit Sarayı mağazaları lezzet tutkunlarına hizmet vermeye başladı. Simit Sarayı Almanya’da büyümeye devam ediyor Geleneksel Türk tatlarını dünyaya taşımaya devam eden Simit Sarayı, Almanya’daki üçüncü mağazasını Ren Nehri kenarında yer alan, moda ve fuar kenti Düsseldorf’da hizmete sundu. S imit Sarayı’nın Almanya’daki yolculuğu hız kesmeden devam ediyor. Son olarak Düsseldorf’un en yoğun caddelerinden biri olan Worringer Strasse’de hizmete giren 220 metrekare kapalı ve 100 metrekare açık alana sahip Düsseldorf Simit Sarayı, açıldığı ilk gün itibariyle lezzet severlerin büyük ilgisiyle karşılaştı. Klasik simitten kaşarlı, sucuklu, sucuklu-kaşarlı, kaşarlı-zeytinli simit çeşitlerine; açma, poğaça ve pideden börek çeşitlerine, dürümden sandviçe, kurabiyeden pastalara kadar atıştırmalık, doyumluk ve keyiflik zengin bir ürün gamının yanı sıra menüsünde yer alan Simit Burger, mantı, köfte, salata, kahvaltı çeşitleri ve makarna seçenekleriyle büyük beğeni toplayan Düsseldorf Simit Sarayı, Pazartesi- Cuma 07:0022:00, Cumartesi- Pazar 07:00-24:00 saatleri arası hizmet veriyor. T oplam 300 m2 kapalı ve 50 m2 açık alana sahip Eskişehir Hamamyolu Simit Sarayı, zengin menüsü ve uygun fiyatlı ürünleriyle haftanın her günü 07.00-02.00 saatleri arası lezzet tutkunlarını ağırlıyor. Her yaştan misafirine zengin menüsüyle hizmet veren mağaza Eskişehirliler için şimdiden buluşma noktası olmaya başladı. Modern ve sıcak tasarımı ile dikkat çeken mağazada, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm yemek seçenekleri mevcut. Klasik simitten kaşarlı, sucuklu, sucuklu-kaşarlı, kaşarlı-zeytinli simit çeşitlerine; açma, poğaça ve pideden börek çeşitlerine, dürümden sandviçe, kurabiyeden pastalara kadar atıştırmalık, doyumluk ve keyiflik zengin bir ürün gamının yanı sıra Simit Burger, mantı, köfte, salata, kahvaltı çeşitleri ve makarna seçenekleri de yer alıyor. Bu yeni mağaza, Simit Sarayı’nın Eskişehir’deki ikinci mağazası. Düsseldorf hakkında Almanya’nın batısında yer alan Duesseldorf, Almanya’nın Kuzey Rhine-Westphalia Eyaleti’nin başkenti. Moda dünyası ve ticaret fuarlarıyla ünlü olan şehir, yıl içinde çok sayıda turist çekiyor. Almanya ve Avrupa’nın en önemli kültür ve ekonomi merkezlerinden biri kabul edilen şehir, tarihi ve mimari eserleri, zengin kültürü ve alışveriş konusundaki geniş yelpazesiyle de son derece popüler. 2 2 • S İ M İ T S A R AY I Düsseldorf Simit Sarayı Adres: Worringer Str. 142, D-40210, Düsseldorf Antalya Kapalıyol Simit Sarayı Balbey Mahallesi Kazım Özalp Caddesi No:30/A Muratpaşa, Antalya Eskişehir Hamamyolu Simit Sarayı Arifiye Mahallesi Hamamyolu Caddesi No:78/1 Odunpazarı, Eskişehir Bu arada Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri olan Antalya’da simit Sarayı’nın altıncı mağazası geçtiğimiz günlerde hizmet vermeye başladı. 390 metrekarelik geniş alanı ile dikkat çeken Antalya Kapalıyol Simit Sarayı mağazası açık ve kapalı alanlarıyla hem turistler hem de Antalyalılar için önemli duraklardan biri olacak… Yeni açılan Alanya Simit Sarayı ise Atatürk Caddesi üzerinde yer alan 130 metrekare açık ve 230 metrekare kapalı alanı, ferah atmosferi ve şık dekorasyonuyla dikkat çekiyor. Açılışa özel olarak 11 Nisan 2014 tarihine kadar tüm Simit Sarayı ürünlerinde ‘bir ürün alana bir bedava’ kampanyası var. Mağaza, haftanın her günü 07:00 – 24:00 saatleri arasında hizmet veriyor. S İ M İ T S A R AY I • 23 Röportaj BURAK HAKKI Her rolü oynayabilirim Burak Hakkı, modellikle başladığı kariyerini oyunculukla sürdürüyor. Geldiği noktada içindeki enerjiye ve potansiyele güvenen oyuncu, artık her rolü oynayabileceğini düşünüyor. Ünlü oyuncu ile dün ve bugün üzerine derin bir sohbet ettik. Röportaj: Ece Öziş M odelliğin ardından oyunculukta da göz dolduran Burak Hakkı dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Reklam filmleri ve kliplerden sonra birçok dizide de yer alan oyuncunun gönlünde Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından uyarlanan Dudaktan Kalbe dizisinde canlandırdığı Kenan karakterinin ayrı bir yeri var. Burak Hakkı, kendisi hakkında bilinmeyenleri dergimize anlattı. Burak Hakkı kimdir, bize biraz anlatır mısınız? 23 Mayıs 1972 İstanbul doğumluyum. Annem Yalovalı, babam Batı Trakya Türklerinden, Yunanistan Gümülcineli... Benden dört yaş küçük bir kız kardeşim, dünya güzeli bir de oğlum var 6 yaşında... Anne, babanız ne iş yapıyor, çalışıyorlar mı? Anne baba emekli oldu tabii. Çanakkale Gelibolu’da büyük bir bahçem var. Babam onunla ilgileniyor, ağaçlara bakıyor. Onu çiftçi yaptık 60 yaşından sonra. Annem de ticaretle uğraştı. Ama erken bıraktı ticareti. O da babamla beraber Gelibolu’da yaşıyor şimdi. Her yaz sık sık onları görmeye gidiyorum. Bazen kışın da gidiyorum. Çünkü orada çok güzel bir doğa var. Deniz kenarında yaşıyorlar ve kışın da evin ortasına kuzine kurup üstünde yemek pişiriyorlar. Dışarıda bir sürü hayvan var. Köpekleri besliyorlar, doğayla iç içe yaşıyorlar. İstanbul’a geldikleri zaman hastalanıyorlar, İstanbul sağlıklarını “Bir tek şeye pişmanlık duyuyorum. Oyuncu olacağımı bilseydim, o kadar sene oyunculuk üzerine eğitim alsaydım çok daha farklı olabilirdi. Çünkü eğitime çok inanıyorum.” 24 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 25 bozuyor, stresi, trafiği, havası... Orası onlar için ideal bir yer. Yaşamak için de çok güzel bir yer. Çocukken, model olmakla ilgili bir hayaliniz var mıydı? Hiç öyle bir eğilimim yoktu. Ortaokulda, lisede fiziki özellikleri çok ön planda olan biri değildim, ya da ben hiç öyle hissetmedim. Üniversite hayatı dâhil eğitim odaklı oldu benim hayatım. Annem her zaman söyler, “Ben oğluma hiç ders çalış deme ihtiyacı duymadım” diye. Çok çalışkan bir öğrenciydim. Üniversite ise farklı bir yer, sadece eğitim almıyorsunuz, aynı zamanda hayata da hazırlanıyorsunuz. En azından benim için böyle oldu. Çok iyi insanlarla tanıştım. Çok iyi arkadaşlar edindim. Üniversiteye giderken spor da yapıyor, basketbol oynuyordum. Bu arada babamın işine de yardım ediyordum ama ticareti sevemedim hiç. Babam dükkânını bana devretmeyi düşünüyordu, bense bunu pek istemiyordum. Bu arada üniversite okuyorsunuz, yaşınız 20 ve ailenizden para almaya devam ediyorsunuz, bu hoş bir şey değildi. Part-time çalışmak istiyordum. Derken bir dergide bir altyazı gördüm. “Bu dergideki mankenler Başak Gürsoy ajansındandır” deniyordu. Ajansa başvurdum. Ana kadroya almadılar ama yan kadroda bir yıl denemeyi önerdiler. Yan kadrodayken epey bir iş aldım. Part-time diye başladım ama iş sonra bayağı bir ciddileşti. Haftada 6-8 defile, bazen günde bile 2-3 defile yaptığımız oluyordu. Bir süre sonra Röportaj işim oldu ve arkadan reklam filmleri geldi. Okul hayatınızda nasıldınız? “Çalışkanım” dediniz, yaramazlık yapar mıydınız, yoksa uslu muydunuz? Okul dışında da usluydum ben. Hayatımda hiç kavga etmedim. Spor yapan, basketbol oynayan bir çocuktum. Çocukken basketbol oynayanlar genelde ileride basketbolcu olmak isterler... Siz de düşündünüz mü basketbolcu olmayı? Düşündüm aslında. Başarılı da bir oyuncuydum. Bizim dönemimizden çok iyi basketbolcular çıktı: Ufuk Sarıca, İbrahim Kutluay... Ben daha geri plandaydım. Nasaş’ta oynuyordum o dönem. Birinci ligdeydik. Nasaş’ın sahibi değişti. Takımın ismi değişti. Takımın çehresi de değişti. Bütün oyuncuları yenilediler. Genç oyuncu bırakmadılar. O dönem çıktım takımdan. Sonra başka iyi takımlardan teklif geldi. Paşabahçe ve Tekel, hatta Efes’le de görüştüm. Ama o takımlarda oynayabileceğime inanmıyordum, o kadar da yetenekli değildim. Oynasaydım zaten kendi takımımda oynardım ilk beşte. Sadece yedek oynuyordum çünkü. Sorunuza dönecek olursam, basketbolda bir Oyuncu Burak Hakkı, bugüne kadar girdiği tüm rollerin üstesinden başarıyla geldi. İktisat Fakültesi, Ekonometri Bölümü mezunuyum. İsviçre’de ekonomiyle ilgili bir MBA programına katıldım. Montreux’de, European University’de. Fakat onu tamamlamadım. Tekrar İstanbul’daki ekonometri sınavına, MBA programına girdim. Birincilikle kazandım, ancak bitirmedim, yüksek lisansımı yarım bıraktım. Hem mankenlik yapıyordum hem de babamın işleriyle ilgileniyordum. Sonra oyunculuk devreye girdi. “çok iyi oynasanız da senaryo inandırıcılığını kaybetmişse, seyirci de izlemiyor.” ışık hissetmedim. Ben orada kendi sınırlarımı tarttım. Orası benim kulvarım değildi. Uzun bir eğitim hayatınız oldu değil mi? Biraz anlatır mısınız? Erenköy İlkokulu’nu bitirdim. Fenerbahçe Lisesi’ne geçtim, hemen sonrasında Özel Semiha Şakir Lisesi’ne girdim. İstanbul Üniversitesi, Yüksek lisansınızı yarım bıraktığınız için hiç pişmanlık duydunuz mu? Hayır. Bir tek şeye pişmanlık duyuyorum. Oyuncu olacağımı bilseydim, o kadar sene oyunculuk üzerine eğitim alsaydım çok daha farklı olabilirdi. Çünkü eğitime çok inanıyorum. Kendinizi eğitmek, 26 • S İ M İ T S A R AY I geliştirmek çok önemli. 7-8 sene oyunculuk eğitimi almak çok farklı bir yere getirebilir bir oyuncuyu. Unutamadığınız bir çocukluk anınız var mı? Kız kardeşinizle aranız nasıl? Ben çok fazla hatırlamıyorum, ama kız kardeşim çok iyi hatırlar. Senem enteresandır. Doğumu öncesini bile hatırlıyor ona sorarsanız. Muhtemelen ona birileri anlattı, onları canlandırdı gözünde. Kardeşimle karakterlerimiz çok farklıdır. Fakat çok iyi anlaşıyoruz. Çok sık görüşüyoruz. Görüşmediğimizde sürekli telefonla konuşuruz. Çok iyi bir ağabey-kardeş ilişkimiz var. Birbirimize çok yardımcı oluyoruz. Kardeşim bana çok yardımcı olur, her konuda yardım eder. Ben de elimden geldiği kadar yardım ederim. Aile içinde herkesin rolleri vardır. Sizin aile içindeki yeriniz, karakteriniz nasıldır? Aile fertleri sizi nasıl görürler? Bana hep başvururlar, danışırlar. Bir işi yapmadan, bir şeye karar vermeden önce herkes önce bana sorar. Matematik zekâma çok güveniyorlar. Hem üniversitede hem lisede matematikte çok başarılı bir öğrenciydim. Bütün derslerimde tam puan alırdım. Matematiğe çok ilgi duyuyordum ve hayatın da matematikle çok fazla bağlantısı olduğuna inanıyorum. İlişkilerde bile S İ M İ T S A R AY I • 27 her şeyin bir matematiği var bana kalırsa. Oyunculuğa başladığınız ilk günü hatırlıyor musunuz? O dönem bize Kenan İmirzalıoğlu öncü olmuştur. Benim küçüğüm olmasına rağmen ilk o başladı ve ilk dizisi çok tutuldu, izlendi. Sonra diğer manken arkadaşlarımız oyuncu olmaya başladı. Bana da teklif geliyordu ama ben hiç düşünmüyordum. Başak Gürsoy, “Oyunculuk teklifleri var, düşünmüyor musun?” diye soruyordu. Manken olarak bitirmek istiyordum aslında kariyerimi. Sonra beni ikna Röportaj ettiler. “En azından görüşmelere git” dediler. Görüşmelere gidiyoruz, rolleri anlatıyorlar... Yapacağıma inanmıyordum. Sorun orada. Çünkü çok farklı bir sektör. Erler Film’de Türker İnanoğlu “Zehirli Çiçek” diye bir işe başlayacağını söyledi. Rolümün çok zor olmadığını söyledi. Bir polisi oynayacağımı, ilk işim olduğunu bildiklerini, çok fazla üzerime gelmeyeceklerini söylediler ve çok iyi bir kadroyla bu işe başlamaya karar verdim. Dördüncü bölüm bir toplantı yaptılar benimle. Benim oyunculuğumu çok beğendiklerini söylediler, eksik taraflarımı da anlattılar ve rolümü artırmaya karar verdiler. O iş başka bir işi getirdi, başka bir iş diğer bir işi getirdi. Rol aldığınız ‘Gurbet Kadını’ da çok popüler olmuştu. Bize oradaki karakterinizi ve çekim sürecini anlatır mısınız? ‘Gurbet Kadını’ dizisinde inanılmaz bir oyuncu kadrosu vardı. Fatma Girik, Meltem Cumbul... Benim daha ilk işlerim... Urfa’da çektik. Yaklaşık iki sene kaldık. Orada Murat karakterini oynadım. Reşo Ağa’nın oğlu Murat... Reşo Ağa’yı da Mahmut Cevher oynuyordu. Timuçin Esen’in ilk işiydi. O dizi çok ses getirdi. Hem aile bağlarını, hem iki ailenin çatışmasını işliyor; Türk-Kürt arkadaşlığını, dostluğu, çatışmaları çok güzel anlatıyordu. Bu konuyu ilk işleyen dizilerden biridir. Güzel ve uzun soluklu bir işti. ‘Kırık Ayna’ diye bir işim vardı öncesinde, o da güzeldi. Orada da farklı bir karakteri oynuyordum. Daha sonra ‘Kaybolan Yıllar’ başladı. İşte ilerleyen zamanlarda ‘Dudaktan Kalbe’. Ve sonra ‘Dudaktan Kalbe’ fırtınası geldi... ‘Dudaktan Kalbe’nin o kadar güzel anısı var ki bende. Menejerim Zeynep Berkiş ilk aradığı zaman ‘Kaybolan Yıllar’ı biz yeni bitirmiştik ve birçok iş teklifi geliyordu. ‘Kaybolan Yıllar’ çok başarılı olmuştu, bütün Arap ülkelerinde da ses getirmişti. Kanalın birinci işiydi. Çok iyi izleniyordu. Sonrasında 13-14 dizi teklifi geldi, seçim yapmam gerekiyordu. Kafam çok karışıktı. Zeynep “Burak Bey karar verdiniz mi?” diye sürekli arayıp soruyordu. Sonra Ay Yapım’dan ‘Dudaktan Kalbe’ teklifi geldi. Daha teklif geldiği an romanı okudum. Ardından senaryoyu okudum. Zeynep’i aradım “Hemen sabah gidiyoruz, bu işi kabul edelim” dedim. Sabahleyin gittik, yapımcı var, yönetmen var. Yönetmen Andaç Hanedaroğlu, sonra çok iyi arkadaşım oldu. ‘Dudaktan Kalbe’ seti çok eğlenceliydi. Her sahnede her gün 28 • S İ M İ T S A R AY I “Dürüstlüğe önem veririm. Yalandan uzak yaşamaya özen gösteriyorum. Fazla tutkum yok. İşime gidiyorum, oğlumla ve arkadaşlarımla zaman geçiriyorum.” S İ M İ T S A R AY I • 2 9 Röportaj Peki, en çok eğlendiğiniz anlardan biri hangisi? Andaç çok ilginç bir kadın. Büyükada’dan her dönüşte teknede müzik sistemi kurar, dans ederdik. Eğlenerek dönüyorduk İstanbul’a. Onun dışında bir anda seti keser, “Hadi şimdi parti yapıyoruz” der. İnsanlar da dans eder, eğlenir. Sonra tekrar devam ederiz. Bir anda enerji değişiyor. Bir koşu bandı almıştı, çekim yaptığımız yalıda koşu bandı üstünde koşuyordu. Bandın üstüne monitörü koymuş oradan yönetiyordu. Bizi şaşırtan çok şey oldu, dolayısıyla o enerji işe de yansıdı. Dudaktan Kalbe’nin ardından kariyerinizde neler değişti? Çok şey değişti. Ödüller aldım diziden sonra. Olumlu olumsuz çok eleştiri aldım. Eleştiriler arttı. İşler de arttı, gelen teklifler daha da arttı. Yine o tür roller gelmeye başladı. Ben de hep farklı işler oynamayı seviyorum. Bir polisiye yaptıysam bir sonraki işim polisiye olmamalı diye düşünüyorum. Ondan sonra çok fazla iş geldi ama o dönemde hatalı kararlar verdim. Rüzgâr yeni doğmuştu. Dudaktan Kalbe zamanı Burak Hakkı’nın çocukluğundan birkaç kare. çikolata verirlerdi. “Kazanana çikolata”. “Bugün en iyi oynayana çikolata”. Oyuncu grubumuzla çok iyiydi aramız. Çok fazla anımız var. Dudaktan Kalbe hakkında birkaç saat konuşabilirim. Siz sette verilen ödüllerden kazandınız mı? Çok kazandım evet ama formuma dikkat ettiğim için yiyemedim. Çok 3 0 • S İ M İ T S A R AY I güzel şeyler yaşadık, arkadaşlık olarak da, çekimlerimiz de çok eğlenceli geçiyordu. Ekibin enerjisi, yönetmenin enerjisi çok önemli. Senarist grubumuz da çok iyiydi. Ece Hanım, Melek Hanım vardı. 35’inci bölüm geliyor, 36’ıncı bölümde ne olacak acaba diye oyuncu olarak bekliyorduk. O dizi bir istisnadır. Bu dizide, çok iyi oynadığınızı düşündüğünüz bir sahneyi paylaşır mısınız? Bir konser sahnesi vardı. Konsere sarhoş çıkmam gerekiyor. Zor bir sahne. Kurgusu da zor. Yönetmen için de zor. Andaç geldi yanıma, “Burak hazırlandın mı bu sahneye, çok zor bir sahne” dedi. Ben “Telaşlanma, sakin ol, bana on dakika ver” dedim. On dakika sonra direkt kayda girdik. Bir seferde çekti ve çok güzel oldu. Kendisi de söyledi, ben de çok beğeniyorum o sahneyi. İnandırıcı oldu, gerçekçi oldu. Yönetmen, oyuncu, birbirleriyle olan diyalog, o anki mod çok önemli. Setin içindeki enerji çok önemli. Arkadaşların, set grubunun, oyuncu grubunun birbiriyle olan diyaloğu her şey işi etkiliyor aslında. tanışıyoruz tabii. Çok düzeyli, çok iyi bir arkadaşlığımız vardı. Sonra birbirimize karşı duygusal bir şeyler hissettik. Uzun bir süre sevgili olduk, nişanlandık, evlendik. Uzun bir evliliğimiz oldu, çocuğumuz oldu ve nihayetinde de ayrıldık. Dünya tatlısı bir oğlumuz var ve Sema ile çok iyi görüşüyoruz. Dostluğumuz baki, arkadaşlığımız baki. Sadece evliliğimiz bitti. Bu kadar göz önünde olan insanların genelde boşanma süreçleri sancılı olur. Ama siz bu sancılı dönemi son derece sağlıklı bir şekilde atlattınız. Evet, öyle olması gerekiyormuş ve öyle oldu. Artık yaşandı bitti. İkimiz de akıllı insanlarız. Kendimizi bilen insanlarız. Bir laf var ya, “Akacak kan damarda durmaz” gibi... Onlar oldu, bitti ve o da zaten dünyanın en iyi annesi. Çok ilgili. Ben de mümkün olduğunca oğlumla ilgilenmeye çalışıyorum. Çocuğumuzun sağlıklı ve başarılı olabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Oğlunuz Rüzgâr ile ilişkiniz nasıl? Çok güzel bir ilişkimiz var. Hem Sema hem ben Rüzgâr doğduğundan beri onunla hep konuştuk. Anlattık, hep popüler olmak neler hissettiriyor? Neler yaşıyorsunuz yurtdışına çıktığınızda? Çok güzel bir duygu, bir kere sevilmek çok güzel. Takdir edilmek, sevilmek. Eleştirilmek de güzel. Bazıları hiç sevmez ama ben kötü eleştiriyi de seviyorum. Taraf gazetesi Dudaktan Kalbe bittikten sonra “kemanı balta sapı gibi tutuyor” diye yazmıştı. Saklıyorum onu, bu da bir eleştiridir. Yurtdışında, özellikle Yunanistan, Bulgaristan hatta Avrupa’da ve bütün Araplar tanıyor. İnanılmaz bir şey. Sokaklarda fotoğraf çektiriyorlar, inanamıyorlar, “Ne işin var burada” diyorlar. Geçen sene ‘Yer Gök Aşk’ı çekerken Kapadokya’da, Ürgüp’teydik. Evden çıkarken her gün 200-300 kişi aşağıda bekliyordu. Her gün insanlar fotoğraf çektirmek için iki-üç saatlerini harcıyor. Güzel bir şey. Seviliyorsunuz. Bence dünyanın en güzel şeyi ve önemli olan bunu kavramak. Bazı arkadaşlarımız çok sert tavırlar gösteriyor, ben onları anlayamıyorum. Halbuki o insanlar sizi seyrediyor ve seviyor. Ne olur ki bir fotoğraf çektirseniz? “Rüzgâr büyüdükten sonra İstanbul’u terk edebilirim. Bu şehir, çok problemli oluyor bazen.” doğdu ve bir yaşına geldiğinde babaoğul olarak inanılmaz bir diyalog kurmaya başladık. İstanbul dışı işler geliyordu. Onları reddetmek zorunda kaldım. Hep başarılı olan işlerdi. Ara verdim, bekledim. Bu biraz kariyerimi etkiledi ama hiçbir şey oğlumla olan ilişkimden daha değerli değil. Bu yoğun kariyer temposunda bir de evlilik yaptınız. Nasıl tanıştınız Sema Hanım’la nasıl evlilik kararı aldınız? Sema ile çok uzun zamandır arkadaştık zaten. 1992-1993’lerden beri tanışıyoruz. 2001’de evlendik, 9 sene sonra... 10-11 yıl evli kaldık. Çok uzun bir zaman, neredeyse 15-20 sene. Bir insan hayatının, bizim şu anki hayatımızın yarısı kadar. Biz modellikten doğruları söyledik. Bildiklerimizi aktardık. Zaten o yüzden de çok küçük yaşta konuşmayı öğrendi. Her şeye erken başladı. Yürümeye erken başladı, konuşmaya. Yuvaya verdik daha iki, iki buçuk yaşındaydı. Çok küçüktü. Orada İngilizce eğitim aldı. Bir sosyal çevre edindi. Uzun bir süre oyun arkadaşı gibiydik. Son bir yıldır baba rolünü üstlendim. Bazı şeylere müdahale ediyorum. Beraber ders yapıyoruz. İlkokula başladı. Haftada iki, üç gün bende kalıyor. Dört gün annesiyle beraber. İki tarafta da çok mutlu. “İki evim, iki odam var” diyor. Benim evimde daha serbest. Sema çok daha disiplinlidir. İkisi de gerekiyor, ikisini de seviyor. Yapımların başarısı ülke sınırlarını aştı. Yurtdışında bu kadar S İ M İ T S A R AY I • 31 Hayattaki en büyük korkunuz nedir? Çok fazla korkum var. Karanlıktan, doğaüstü şeylerden korkmam ama oğluma bir şey olacak diye çok korkarım. Düşecek diye, bir şey olacak diye... En büyük korkum o zaten, başka da bir korkum yok. Motosiklete biniyordum, dalış yapıyordum. Şimdi hiçbirini yapmıyorum, onlardan korkmaya başladım. Neden? Oğlum olduktan sonra bazı korkularım gelişti. Rüzgâr’la daha çok olabilmek için herhalde. Bir dönem dalış yaptım. Vurgun yiyebilirsiniz, ölebilirsiniz. Çok umursamıyordum ama artık umursuyorum. Bir şey olursa bana diye, oğlum için umursuyorum. Röportaj “İyi ki evlenmişim, iyi ki çocuğum olmuş. İyi ki oyuncu olmuşum.” Sizin için aşk ne demek? Matematikte bir 1, bir de 0 vardır. Arası yoktur. Aşkta da ya bir tane var, ya yok. Hayatınız boyunca bulabileceğiniz bir tane aşkınız olabilir. Onun dışında olamaz. Ben aşkı böyle görüyorum. Üç ay bu kişiyle beraberdim ayrıldık, çok âşıktım. Sonra aradan üç ay geçti başka birine âşık oldum, ben bunlara inanmıyorum. Aşkın çok daha felsefik, çok daha farklı bir boyutu olduğu inancındayım. İki insanın birbirini tamamlaması lazım. Milyarlarca insan yaşıyor ama aslında bir eşiniz var, ikincisi yok gibi düşünüyorum. Peki, nasıl bir âşıktır Burak Hakkı? İyi bir âşık değilim. Bencil bir insan da değilim, karşı tarafı da çok düşünürüm. Ama mantıklı bir insanım. Çok mantıklıyım ve benim hayatımda başka önceliklerim çok fazla. Aşk ve sevgililik benim hayatımda hiçbir şekilde ilk beş arasında olmaz. Bir ihtiyaç değil benim için. Ruhun gıdası sadece o değil. O nedenle benden iyi bir sevgili olacağına inanmıyorum. Kadınlar daha romantik, daha duygusal, olaylara daha farklı bakıyor. Benim hayatımda başka önceliklerim var. “İyi ki”leriniz neler? İyi ki evlenmişim, iyi ki çocuğum olmuş. İyi ki oyuncu olmuşum. Her şey iyi ki aslında. Çok fazla var. Peki, bundan sonra ne olacak? Hayat sizin için ne yöne akacak? Bilmiyorum, belki Rüzgar büyüdükten sonra İstanbul’u terk edebilirim. Çok kalabalık geliyor. Bu şehir, çok problemli oluyor bazen. Nereye yerleşmeyi düşünürsünüz? Bilmiyorum ama mutlaka sakin bir yere. Burada çok doğru yaşanmıyor gibi geliyor bazı şeyler. Çok hızlı akıyor her şey. Gerçekten yaşamıyorsunuz o zaman. Zaman daha kıymetli bir şey aslında. Burada daha böyle fabrika gibi tüketiliyor gibi geliyor bana. Dostluklar gerçek olmuyor çoğu zaman. Bir köyde yaşasanız, bir yerde yaşasanız daha farklı olur. Burada biraz uzak gibi geliyor. Ama tabii İstanbul’dan da kopulmuyor, öyle de bir şey var. “Aşk ve sevgililik benim hayatımda hiçbir şekilde ilk beş arasında olmaz. Bir ihtiyaç değil benim için. Ruhun gıdası sadece o değil.“ 32 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 3 3 KURUMSAL Simit Sarayı hediyeleri, defile konuklarını bekliyor. Nihan Buruk defilesinde Simit Sarayı’ndan lezzetler Nihan Buruk, İFW 2014’te erkek giyimden oluşan ilk koleksiyonu ‘İş’ ile ilginç bir şova imza attı. Simit Sarayı’nın lezzetli ürünleriyle podyum arkasında ikram sponsoru olduğu defilenin çıkış noktası madencilikti. Defileyi izleyen konuklara Simit Sarayı’dan hediye de verildi. S oru işaretlerini vurgulayarak dünyanın karanlık yüzüne ayna tutan avant-garde stilin temsilcisi, moda tasarımcısı Nihan Buruk, İFW 2014’te farklı bir şovla moda severlerle buluştu. Özel dikim atölyesi ve satış noktasında beğeniye sunduğu özgün koleksiyonlarını sergileyen genç modacı Nihan Buruk’un NIAN markasının 2014 defilesi; demir parmaklıklar, baretler, ‘gaz maskesi takın’ uyarıları, fonda siren sesi, maden işçilerinden esinlenen şov dokunuşlarıyla ve farklı koleksiyonuyla dikkat çekti. ‘Neden’ sorusunun vurgulandığı defilenin sonunda, mankenler ellerinde ‘neden’ yazılı pankartlarla son bir kez selam verirken genç modacı Nihan Buruk, #hoşçakal yazılı tişörtle yürüdü. Organizasyonda Simit Sarayı imzası Defile öncesi podyuma hazırlanan mankenler, backstage alanındaki Simit Sarayı corner’ında farklı lezzetleri tatma fırsatı bulurken, defileyi izlemeye gelenler de Simit Sarayı’nın hoş sürpriziyle karşılaştı. Defileye özel olarak hazırlanan kutulardaki ürünler de modaseverler tarafından büyük ilgi gördü. 3 4 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 3 5 SAĞLIK Bahar yorgunluğu Beni bu yıl ‘es’ geç Daha dün ısıtıcıların yanından ayrılamazken, bugün bütün camları birden açmamıza rağmen sıcaktan bunalıyoruz. Gün boyu süregelen gri havaya tam alıştık derken bu sabahki güneşe sevinelim mi, şaşıralım mı bilemedik. Baharın bu yanardöner halleri, ‘bahar yorgunluğu’nu omzumuza yüklemese keşke... E ğer kendinizi enerjisiz, huzursuz ve sabırsız hissediyorsanız; konsantrasyonunuz düşükse, hatta sinirli ve yorgunsanız tüm bunların sebebi ‘bahar yorgunluğu’ olabilir. İçinde ‘bahar’ geçen bir tamlamanın bu kadar olumsuzlukla birlikte anılmasına kimselerin gönlü razı değil ama sadece bizde değil, dünyanın birçok ülkesinde, bahar dönemlerinde insanlarda görülen yorgun ve isteksiz hissetme haline ‘bahar yorgunluğu’ adı veriliyor... Siz de kış günlerini geride bırakıp doğanın canlanmaya başladığı bu mevsimde benzer şikâyetlere sahipseniz, baharı kuşlar gibi yaşamanızı sağlayacak önerilerimiz var. Ah şu mevsim geçişleri! Mevsim geçişlerindeki yorgunluktan kurtulmak elinizde. Doğa uyanırken siz uyumayın. Soğuk havalarda vücut ısımız düşüyor, kan basıncımız yükseliyor ve uyku hormonu olan ‘melatonin’ salgımız artıyor. Bahar gelince havaların ısınmasıyla beraber bu sefer vücut ısımız yükseliyor, kan basıncımız tersi şekilde düşüyor ve yeni bir hormonun, ‘seratonin’in hükümdarlığı başlıyor. Sorun şu ki, bütün bu geçişler bir anda gerçekleşmiyor. Küresel ısınma sebebiyle bir gün kışı, bir gün baharı yaşıyoruz ve bu gel-gitler sadece bedenimizi değil, mental ve ruhsal sağlığımızı da doğrudan etkiliyor. S İ M İ T S A R AY I • 37 Havadaki su buharı Bahar aylarında havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte buharlaşan su oranı da artıyor, bu da havadaki nemin ve elektrik yükünün fazlalaşmasına sebep oluyor. Havadaki elektrik yüküne; hava kirliliği, trafik yoğunluğu, sigara, alkol, kafein kullanımı, dengesiz ve düzensiz beslenme de eklenince, bahar yorgunluğu belirtileri daha yoğun hissediliyor. Öyle ki, sabah yataktan kalkmaya derman bulamayanlarımız, gün içinde 10 dakikalık yolu yürümeye enerjisi yetmeyenlerimiz oluyor... Peki, üstümüze çöken bu yorgunluk ve isteksizlik halinden korunmanın, bu şikâyetler varsa da bunlardan kurtulmanın bir yolu yok mu? Elbette var, biz de işte tam bunları sizler için derledik... 7 basit kural 1) Akşam öğünlerinde ağır ve yağlı yemekler yemeyin. 2) Saatlerin ileri alınması uyku saatinizin bozulmasına sebep olmasın. Saat erken bile olsa uykunuzun geldiğini hissettiğinizde yatağa gidin. Uyumadan önce, rezene, ıhlamur, melissa ve papatya gibi bitki çaylarından içebilirsiniz. Bunlar hem gaz giderici ve hazmı kolaylaştırıcı hem de rahatlatıcı etkilerinden dolayı uykuya geçişi kolaylaştırırlar. SAĞLIK 3) Evet, bunu duymaktan sıkılmış olabilirsiniz ama biz yazmaktan bıkmayacağız: Günde en az iki litre su için! Sıcak ve nemli havalarda bu miktarı artırın. 4) Bahar aylarında yorgunluk hisseden kişiler, çay ve kahveyi her zamankinden fazla tüketme eğiliminde olurlar. Günlük çay ve kahve alışkanlığınızı bozmayın, bu içecekleri fazla tüketmeyin. 5) Güne mutlaka kahvaltı yaparak başlayın ve ara öğünleri atlamayın. 6) Özellikle vitaminlerden niasin, B1, B2, B6, B12, C ve minerallerden demir, potasyum, fosfor ve selenyum minerallerinin yetersizliği yorgunluğa sebep olur. Sebze ve meyveler, zengin vitamin, mineral, antioksidan ve posa içerikleriyle bu dönemin sorunsuz atlatılmasına yardımcı olacak besin grupları... Bu iki gruptan yeterli ve dengeli beslenildiğinde multivitamin takviyesi almaya da gerek kalmaz. 7) Açık havada yürümek, yorgunluğu gidermede mucizevî bir güce sahiptir. Kendinize park, bahçe, orman gibi alanlarda yürüyüş yapacak zamanlar yaratın. Yorgunluğu bir kenara bırakın ve kendinize gelebilmek için sık sık doğaya çıkın. Hazırlanın... Aranızda “Haydi yaz gelsin de kışı özleyelim” diyenler var mı? Her geçen mevsim sonrası bir önceki mevsime özlem duymak, bazılarımız için artık bir rutin... Oysa yapılması gereken anı yaşamak ve yeni mevsimin beraberinde getirdiklerine hayatımızda yer açmak olmalı. Bahar yorgunluğundan daha az etkilenmek için, kendinize yeni mevsime geçişlerinde zaman vermelisiniz. İçiniz sıkıldığında, “sebebi 3 8 • S İ M İ T S A R AY I Yeşil sebze ve meyveler bahar yorgunluğuna karşı çok iyi geliyor. mevsim geçişi olmasın sakın” diye düşünüp, gri bulutları zihninizden uzaklaştırmaya çalışın. Yorgunluk ve isteksizlik hali ne yazık ki başka birçok hastalığın da belirtisi olabiliyor. Halsizlik ve yorgunluk haliniz iki haftayı geçerse vakit kaybetmeden bir doktora görünün... Ne yemelisiniz? Balık: Uzmanlar, içerdiği niasin ve B2 vitaminleri ile selenyum, fosfor ve iyot minerallerinden dolayı haftada 2-3 öğün balık tüketmenin yorgunluktan kurtulmak için faydalı olacağı görüşündeler. 100 gr somon balığında 240 mg fosfor, 360 mg potasyum, 30 mg selenyum, 8 mg niasin ve 0.3 mg B2 vitamini var. Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Koyu yeşil yapraklı sebzeler demir ve potasyum mineralleri ile C, B2 ve A vitaminleri açısından zengin besinler. Özellikle ıspanak, roka, tere ve nane bahar yorgunluğundan kurtulmak için birebir. Bu sebzeleri tüketirken vitamin ve mineral kayıplarını önlemek için ya çiğ olarak ya da yüksek sıcaklıkta, kısa sürede ve az suda pişirmeye dikkat edin. Yumurta: Zengin vitamin, mineral ve doymamış yağ asitleri içeren yumurta çok faydalı bir besin. Bir yumurtada 1.75 mg demir, 198 mg fosfor, 138 mg potasyum, 30.7 mcg selenyum, 0.2 mg B2 vitamini, 540 IU A vitamini, 1 mg. E vitamini, 82 IU D vitamini var. Enginar: 100 gr enginarda 370 mg potasyum, 90 mg fosfor, 44 mg kalsiyum, 60 mg magnezyum, 11 mg C vitamini var. Enginar mevsimi olması sebebiyle sofralarda bol bol yer alabilir. Dopamin: Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasal. Öğrenme, anlama, düşünme fonksiyonları için kritik önem taşımasının yanı sıra isteğe bağlı hareketler için de motivasyon sağlayıcı etkiye sahip. Bazı yiyeceklerin dopamin salınımına öncü etki ettiği düşünülüyor. Bu besinler arasında yağsız süt ve süt ürünleri, somon, hindi, soya, badem, kabak çekirdeği, muz, avakado en etkili olanları... GURME Mükemmel köftenin sırrı Bana sıklıkla yöneltilen sorulardan biri şudur: “Şefim, senin köften nasıl böyle lezzetli ve sulu oluyor, mükemmel köfteyi biz nasıl yaparız?” Peki o zaman, işte size mükemmel köfte yapmak için ipuçları… Özgür Şef İyi bir köfte hazırlamanın önemli aşamalarından biri de pişirme. 4 0 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 41 GURME Döş etinden, iki kere çekilmiş kıyma. Ayrılmaz ikili, köfte ve közlenmiş biber. M illet olarak en çok sevdiğimiz yemeklerden biridir köfte. Türkiye’de o kadar çok çeşidi var ki hepsi birbirinden güzel. Ama hep sırdır köfte, nasıl yapıldığını bir türlü çözemezsiniz. İçinde ne var? Hangi baharatlar kullanılıyor? Her gün onlarca kişi bana yaptığım köftenin sırrını soruyor, çoğunlukla iki dakikada anlatıyorum, ama bu kadar basit olabileceğine inanmıyorlar. Haydi, şimdi size de mükemmel köfte yapmak için izleyeceğiniz adımları vereyim… Sizi iyi tanıyan kasabınıza doğru yola çıkın. Kasabınıza güveniyor olmanız çok önemli. Döş etini kıyma makinesinden iki kere çektirin. Bir kilo için 100 gram kadar kavram yağı isteyin ve iki kere çektirin. Bu kuyruk yağı da olabilir. Evde kıymayı ve yağı birkaç dakika yoğurup dolaba kaldırın. İki adet soğanı çok minik doğrayıp buzdolabında dinlendirin. (Eğer bir gün bekletirseniz daha güzel olur.) Soğanın suyunu sıkın, bize soğanın kendisi lazım. Şimdi sıra baharatları karıştırmaya geldi; bir tatlı kaşığı kimyon, bir çay kaşığı karabiber, bir tatlı kaşığı toz kırmızıbiber, bir tutam kekik, -eğer seviyorsanız- bir çay kaşığı toz kişniş ve bir çorba kaşığı galeta ununu bir kapta karıştırın. Eğer İnegöl köfte gibi sert bir köfte istiyorsanız bu karışıma bir tatlı kaşığı karbonat da ilave edin. Yumurta kullanmayın çünkü yumurta durdukça kokusu ağırlaşır, bizim 42 • S İ M İ T S A R AY I köftemiz daha bir gün bekleyecek. Baharatları kıymanın üzerine dökün. eğer köftenin bir parça sert olmasını istiyorsanız bir paket kabartma tozu da kullanabilirsiniz. Köfteyi üzerine döktüğünüz bu baharatla, durmadan 10 dakika boyunca yoğurun ve sonra buzdolabına koyun. 15 dakika bekledikten sonra dolaptan çıkarıp tekrar 10 dakika daha yoğurun. Köfteyi kesinlikle hemen pişirmeyin! Bir gün beklettikten sonra pişirmeye geçin. Köfteyi yaklaşık 50 gramlık toplar halinde yuvarlayın. Elinizle bastırarak her tarafını eşit kalınlığa getirin. En güzel köfte kömür ızgarasında pişendir ama evde kömür ızgarası yapamıyorsanız kavram yağının oranını biraz azaltın ya da hiç koymayın. Döküm tavanız varsa ızgaraya en yakın tadı alırsınız. Fakat ne olursa olsun köfteyi ağır ateşte pişirmelisiniz. Köfteyi, piştikten sonra sıcak tabakta servis edin ve fazla bekletmeyin. Çünkü birkaç dakika sonra köftedeki yağlar donar, görüntü matlaşır ve köfte sertleşir. İyi et almanın sırları Köfteyle başlamışken, sofralarımızda kendine özel bir yer edinen et yemeklerinden de bahsetmemek olmaz. Lezzetli bir et için, pişirme aşamasından daha geriye gitmek gerekir, o da hangi eti, nasıl alacağınızdır. Öyleyse kasaptan et alırken kullanabileceğiniz sırlarla söze başlayalım... Etin duruşu toplu olmalı, kendini salmış olmamalı. Eğer et pelte gibi yayılmışsa içine su enjekte edilmiştir. Etin üzerindeki yağ dokusu ince ve sık olmalıdır. Sakın etin yağlı olduğunu düşünüp vazgeçmeyin çünkü yağ zerrecikleri demek lezzet demektir. Bu yağ zerreciklerine ‘yazı’ denir ki, kasabınıza, “Bana şuradaki yazılı antrikotu verin” derseniz, kasabınız sizden çekinecek ve en iyi eti size vermeye çalışacaktır. İçinde küçük yağ hücreleri (yazı) oluşmuş etler, genelde merada beslenen doğal hayvanlardan elde edilmiştir. Bol Omega-3 içerdiği için ne bu yağlar ne de bu hayvanın sütünden yapılan tereyağı zararlıdır. Etinizi asla dövdürmeyin. İyi pişmiş seviyorsanız eti ince kestirin, üstüne kekik, tuz attırmayın. Tencere ve güveç yemeklerinde sırt eti şart değil, pahalıdır çünkü. Dana (‘tranç’ diye isteyin) ya da kuzu but iyi sonuç verir. Haşlama yemeklerinde, incik kemiği mükemmel sonuç verir. Çünkü incik kemiği hayvanın hayatı boyunca bütün ağırlığını taşıyan bölge olduğundan kaslı bir yapıya sahiptir ve en yoğun ilik burada vardır. İlik ise, hem lezzet verir hem de sosu koyulaştırır. Fırın yemeklerinde, dana butundan çıkan ‘nuar’ı tercih edebiliriz. Kuzu etinde ise ön kol ya da butu, bütün kemikli olarak pişirmeliyiz. S İ M İ T S A R AY I • 4 3 İnegöl Köfte Temel köfte yapımını öğrendiğinize göre şimdi farklı köfteler türetmeye başlayabiliriz. Bundan sonra vereceğim bütün köfte tariflerinde, eti saydığım adımlardaki gibi hazırlamayı unutmayın. Malzemeler: • 1 kg dana döşten iki kere çekilmiş kıyma • 2 büyük dilim bayat köy ekmeği içi • Yarım su bardağı su (ya da kendi yaptığınız et suyu ama kesinlikle soğuk olsun) • 1 tatlı kaşığı tuz • 2 tatlı kaşığı karbonat • 1 çay kaşığı karabiber • ¼ limonun suyu • 1 büyük soğan Yapılışı: Önce soğanları çok ince doğrayıp dolapta bir gün bekletin ve kullanmadan önce suyunu iyice sıkın. Kıymayı karbonat ve limon suyu hariç iyice karıştırın, sonra dolaba koyun ve 15 dakika bekletin. O arada siz küçük bir kap içinde limonu karbonatla karıştırın. Kıymayı çıkartıp karbonatlı limon suyu ile karıştırıp iyice yoğurun. Kıyma, tam istediğiniz gibi olması için bir gün dinlenmeli. Ertesi gün artık ‘mükemmel köfte’nin sırrında verdiğim şekilde köftenizi ızgarada pişirin. GURME Dünyanın en iyi ırkı Trakya kıvırcığıdır, sebebiyle güçlü kaslara sahiptirler. İşte bazen bu kas yapısını bozmak yani kuyruksuz kuzu. için eti uzun süre pişirmek Eti çok lezzetlidir gerekir. Terbiyeleme, çünkü kuzunun yağı daha sosyetik adıyla kuyruğuna değil tüm ‘marine etme’ bu noktada vücuduna yayılır. işimize yarar. Bu sayede et fazla Marine etmek, pişmeye su tutar ve tabii ki hazırlanan eti, daha çabuk daha lezzetli olur. Karabiber pişmesi için bazı asitler içinde Kuzu etinin bekletmektir. Peki, kokusunu marine ederek bu asitlerin türü giderebiliriz. Eti kemiksiz ne olmalı ve nasıl parçalara ayırıp (1 kilo için) üç diş kullanılmalıdırlar? sarımsağı ezin, bir su bardağı süt, 1/2 çay bardağı zeytinyağı, iki dal biberiye ve iki dal taze kekik içinde bir gün Soğan suyu ve süt bekletin. Hayatınızda yediğiniz en iyi et Soğanın içindeki asitler güçlü bir bu olacak! pişiricidir ve etin içindeki bağıl kas Izgara için danada olduğu gibi yine yapısını parçalayarak eti ızgaraya sırt etini tercih edin. İşte size havalı bir hazır hale getirir. Etin kalınlığına göre kelime: ‘Karski’. Kuzunun kontrfilesi marine süresi değişir ama size basit bir ve bonfilesinin olduğu kesimdir ki, en formül vereyim: Eti, kalınlığındaki her değerli parçadır. bir santim için 8 saat soğan suyunda Tencere bekletmeniz, liflerinin dağılmasını yemeklerinde sağlar. Ama sadece soğan ise kuşbaşı suyu kullanmak doğradığınız etleri etin tadını yavaş yavaş pişirin ağırlaştıracağından Marine için ve tuzunu yemek soğan suyuna süt kullanın. piştikten sonra başka asitli ürünler ilave edin. Pişirirken de eklemek gerekir. kullanacağımız Mesela süt! Süt oldukça tencere fırına giren bir güçlü asitler içerir ve bence tür olursa (güveç veya marinasyon için çok uygun bir döküm) daha iyi sonuç malzemedir. Soğan suyu ve süt, alırsınız. Her tarafından eşit ısı etin içindeki sinirleri adeta yok ederler. alarak yavaş pişer. Marine formülleri Kasaptan mangala Şimdi başa dönelim ve etle sürecek maceramızı kasap evresinden tekrar Pişireceğimiz ete ön bir hazırlıkla ele alalım. Kasabınıza gittiniz ve 1 kilo nasıl değer katabilirsiniz? Bunu kadar kuzu but istediniz. İstemeden başarmak için önce etin yapısını önce kuzunun cinsine ve büyüklüğüne tanımak gerekiyor. Bunun için de de dikkat ettiniz. önce kas yapısını tanıyalım. Denizde Tercihen kıvırcık yaşayan hayvanların kas yapıları kuzuya ait çok suyun kaldırma kuvveti sayesinde büyük olmayan daha narin ve yumuşaktır. Bu bir but seçmeniz sebeple bu etlerin ısıyı idealdir. Kasaba görmesine bile gerek Soğan, iyi bir marine butu açtırırken kalmaz, biraz asitli aracıdır. aralarındaki bütün sıvıya (limon gibi) sinirleri temizletiyoruz maruz kalmaları ama emin olun gözle göremediğiniz hemen pişmelerine bir o kadar daha sinir kalıyor. Eti bütün yeter. bırakmasını istiyoruz ve biraz da Karada yaşayan canlılar ise yer çekimi 4 4 • S İ M İ T S A R AY I Yumuşak ve sulu bir ete kimse hayır diyemez! kuzunun döş yağından rica edip evin yolunu tutuyoruz. Bu pazar, baharın ilk günlerini değerlendirmek için bahçede çöp şiş ziyafeti vereceğinizi varsayarak ve hatta umarak size aldığınız etlerden mükemmel bir çöp şiş tarifi vereceğim: Kuzuyu 1 santim büyüklüğünde düzgün parçalar haline getirin. İki adet soğanı rendeleyin, suyunu bir kaba sıkın ve üzerine bir bardak kadar süt dökün. İki ya da üç diş sarımsağı elinizle ya da bıçakla ezerek bu karışımın içine atın. Eğer renk vermek istiyorsanız bir tatlı kaşığı kırmızı toz biber de katıp, küp şeklinde doğradığınız kuzu etlerini bu karışıma ilave edin. Ardından kabı buzdolabına kaldırın ve bir gün bekletin. Ertesi gün etlerinizi çöp şişlere dizmeye başlayın ama aralarına kasaptan aldığınız döş yağlarından da birer tane koyun. Oda sıcaklığına gelmesi için dışarıda yaklaşık 30 dakika beklettikten sonra ateşinizi kor haline getirin. Şimdi eğer gerçekten mangal yapmaya niyetiniz varsa size bir sır vereceğim ama kimseye söylemek yok: Etrafınıza bakın, meyve ağacı var mı? Varsa kuru dallarından birkaç tane kopartın, biraz ıslatın ve kor haline gelen kömürün üzerine bir kaç dal atın. Ardından hemen ızgarayı üzerine koyun ve ızgara ısınır ısınmaz şişlerinizi üzerine dizin. En önemli püf noktalarından biri geliyor sıkı durun: Yaklaşık 60 saniye bir tarafı, 60 saniye diğer tarafı pişirip etinizi ızgaradan alın. Yok eğer içinize sinmediyse, yani pişmediğini düşünüyorsanız bu sefer size en fazla bir dakikalık ek süre verebilirim. S İ M İ T S A R AY I • 4 5 Çünkü bizim etimiz zaten bir gündür asit içinde pişti, bu işlemi sadece ısıtmak için yapıyoruz. İşe bu açıdan bakarsanız, misafirleriniz sizi yılın mangalcısı seçecekler! Önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum, sakın verdiğim marine tarifine tuz eklemeyin. Tuz, etin içindeki suyu kaçırarak etin sertleşmesine sebep olur. Tuzu ızgaraya eti koymadan atmalısınız. Diyelim ki kuzu etini değil dana etini seviyorsunuz. O zaman verdiğim tarifte kuzu yerine dana kontrfile kullanacaksınız. Tek bir farkla! Eti ince keseceksiniz. Geri kalan her şey aynı... Güzel ve lezzetlerle dolu bir nisan ayı olsun! gurme Zeytinyağlı kuşkonmaz 4 kişilik Hazırlama süresi: 30 dakika Pişme süresi: 40 dakika MALZEMELER: · 1 demet kuşkonmaz (1/2 kg) · 2 havuç, jülyen doğranmış · 1 soğan, piyazlık doğranmış · 3 dış sarımsak, ince doğranmış · 5-6 tane mantar, dilimlenmiş · 2-3 tane domates, rendelenmiş · 1 tatlı kaşığı tuz · 1 çay kaşığı şeker · 1 çay kaşığı karabiber · 4-5 yemek kaşığı zeytinyağı · ½ su bardağı sıcak su · Üzeri için taze dereotu HAZIRLANIŞI Soğan ve sarımsağı doğrayıp tencerenin dibine yayın. Üzeri için 3 cm uzunluğunda doğradığınız kuşkonmazları yerleştirin. Onların üzerine jülyen doğradığımız havuçları ve dilimlediğiniz mantarı yerleştirin. Son olarak rendelenmiş domatesi bütün olarak tencerenin üzerinde gezdirin. Tuz ve şeker serpin. Zeytinyağını da her yere eşit yayılacak şekilde gezdirin. Üzerine sıcak suyu ilave edin. Taze öğütülmüş karabiber ekleyin. Kapağı kapalı olacak şekilde kısık ateşte, havuçlar pişene dek yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Arzuya göre sıcak veya soğuk olarak üzerine dereotu koyarak servis yapın. Afiyet olsun… 4 6 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 47 Karşınızda 2014’ün trend rengi: Parlak orkide moru Zihinleri tazeleyen, yararlı fikirler ve estetik tavsiyeler dünyasına hoş geldiniz. Bu sayımızda, tasarım dünyasının bu yılki moda rengi, renklerin hayatımızdaki yeri ve psikolojik etkileri hakkında sizlere bilgi vereceğim. Güneş Tulga ile Tasarım Dünyası Parlak orkide moru doğanın en canlı renklerinden biri. 4 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 49 Güneş Tulga İle Tasarım Dünyası kombinasyonlarıyla saç, göz ve cilt için de farklı bir alternatif oluşturuyor. Özellikle tırnaklarda görebileceğimiz bu ton, ışıltılı bir etki bırakıyor. İç mekanlardaki etkileri 2014 yılında parlak orkide moru, boya ve aksesuarlarla dekorasyonda da farklılık yaratıyor. Parlak orkide moru, yeşil tonda renklerle, turkuazla ve sarı tonlarla kombinlendiğinde mekâna enerjik bir hava katıyor. Aynı zamanda bu enerjik ve canlı renk, gri, bej, boz ve siyah gibi nötr renklere de hayat kazandırıyor. Tüm renk paletlerine enerji veren bu renk özellikle farklı mekânlar için tamamlayıcı bir harman oluşturuyor. Kombin etkileri Hayatınıza her alanda orkide moru katın! P Pantone ve tasarım Pantone renk ve renk sistemleri konusunda lider bir firma ve pek çok firma Pantone kartelasındaki renkleri ve kodları baz alarak çalışır. Tasarımcılar, ev dekorasyonu ve giyim modasını bu renklere göre tasarlar. Dünyanın renk otoritesi olan firma, 50 yıla yakın bir süredir tasarım profesyonellerinin hizmetinde. Ağırlıklı olarak matbaacılar tarafından bilinse de, renk ilhamları için her zaman çok iyi bir kaynaktır. Pantone firması moda, ev- ofis dekorasyonu, kozmetik, tekstil, aksesuar ve endüstriyel tasarımları da kapsayan tüm üretim ve satın alma kararlarını da etkiler. rofesyonel renk standartları sağlayıcısı Pantone’ın geçen yılın rengini zümrüt yeşili olarak açıklamasından sonra moda, dekorasyon, kozmetik, tekstil, aksesuar ve endüstriyel tasarımlarda, hararetli bir çalışma başladı. Eminim sizler de farkından olmadan, bu renkten bir kaç parça edindiniz. Yazımı hazırlarken, bu renkten bir kaç parça almış olduğumu; renklerle bu kadar haşır neşir bir imaj danışmanı olarak benim de bu renge bulandığımı fark ettim. Şaka bir yana, 2013 yılının rengi olarak ilan edilen ‘zümrüt yeşili’ tarihte ve farklı kültürlerde kendine her zaman özel bir yer edinmiştir. Zümrüt yeşili, görkemli ve değerli taşların rengi olmakla birlikte, yenilenme ve bereketin sembolü olmuş, pek çok kültürde şifa gücünü temsil etmiştir. Farklı renk kombinasyonlarıyla çarpıcı uyumlar ortaya çıkaran bu güçlü renk, 2013’ün olmazsa olmazları arasında yerini alırken bu etkilerinden umarım hepiniz faydalanmışsınızdır… 2014’e gelirsek... 2014 rengini de profesyonel renk standartları tedarikçisi Pantone belirledi. Pantone yetkilisi Leatrice Eiseman: 5 0 • S İ M İ T S A R AY I “2013’ün rengi, büyüme ve yenilenmenin simgesi olan zümrüt yeşiliydi. 2014’ün rengi ise dikkat çeken, hayal gücüne ilham veren parlak orkide moru” sözleriyle bu yılın rengini açıkladı. Parlak orkide moru; fuşya, mor ve pembenin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Psikolojik etkileri Tüm dünyadaki moda, sanat, teknolojik gelişmeler ve popüler kültür trendleri takip edilerek seçilen ‘parlak orkide moru’, özgüven duygusunu güçlendiren, keyifli, etkileyici ve egzotik hisler uyandıran bir renk olarak tanımlanıyor. Kadınlara olduğu kadar erkeklere de hitap eden bu renk, moda dünyasını şimdiden alt üst etmeye başladı. Cilde ışıltı veren orkide morunu yıl içerisinde tüm koleksiyonlarda ve özellikle aksesuarlarda sıklıkla göreceğiz. Duruma göre tepki veren bir ışık ve gölgelendirme yapan parlak orkide moru, makyaj malzemelerinde kullanıldığında cilde enerjik bir hava katıyor. Hem soğuk, hem de sıcak alt tonları barındıran bu mor tonu, dramatik tonlamaları ve farklı Kırmızı, lacivert, bordo ve pembeyle müthiş uyum sağlayan orkide morunu, isterseniz tek parçada, tek renk olarak da kullanabilirsiniz. Bu renk fuşya ve lila rengine akraba olmasıyla kadınların tercih sebebi olabilir. Kış aylarında siyah, pembe veya bej çoraplar ile orkide moru bir elbiseyi çok hoş kombinleyebilirsiniz. Biraz cesaretli davranırsanız kırmızı ile de çarpıcı bir uyum yakalayabilirsiniz. Bu rengi tek parçada kullanmak için fazla cesur buluyorsanız, sadece aksesuarda tercih edebilirsiniz. Günlük kombinlerinizde de kullanabileceğiniz orkide morunu ayakkabılarınızda, çantanızda, şalınızda veya şık bir elbisede tercih edebilirsiniz. Çalışan kadınlar ise ceket, pantolon, etek seçimlerinden birinde orkide morunu kullanabilir. Son olarak beyaz ve siyah renklerle de kesinlikle çok uyumlu olduğunu hatırlatmak isterim. Orkide moru doğru kullanıldığında hepimizi yaratıcılığa ve orijinalliğe teşvik edebilir. Kişiliğinizi yansıtan bir ayakkabıya ne dersiniz? S İ M İ T S A R AY I • 51 Güneş Tulga İle Tasarım Dünyası Bu yıl orkide moru aksesuarlarla sık sık karşılaşacaksınız. Renklerle ne tür mesajlar veriyoruz? Doğada görüp bildiğiniz renkleri günlük hayatınızda nasıl seçiyor ve en önemlisi ne kadar doğru kullanıyorsunuz? Belki farkında değilsiniz ama her gün seçtiğiniz renklerle etrafınıza bolca mesaj veriyor ve belirgin şekilde kendinizi ifade ediyorsunuz. Bu sebeple her sabah ayna karşısında renk seçerken yalnız kendiniz için değil, aynı zamanda çevrenizdeki insanlara da mesaj gönderdiğinizi unutmayın. Üstelik üzerinizde taşıdığınız her renk modunuzu değiştirme gücüne sahip. Rengi teknik olarak açıklarsak, ışığın değişik dalga boylarının gözün retinasına ulaşmasıyla ortaya çıkan bir algılama olduğunu söyleyebiliriz. Peki, hepsi bu kadar mı? Renkler sadece birer algılama mıdır? Mesela simsiyah bir odada kendinizi iyi hissedebilir misiniz? İstisnalar hariç bu soruya herkes “hayır” yanıtını verir. Renkler sadece ruh halimizi değil, sağlığımızı ve hatta yaşam enerjimizi de etkiler. O halde şimdi de renklerin etkilerine kısaca bir göz atalım… Psikolojik etkileri Kırmızı: Öne çıkma, dikkatleri üzerine toplama, yeri geldiğinde kışkırtma özelliğine sahiptir. Kırmızı gücü ve iktidarı temsil eder. Sıcaktır, dinamiktir, tutkunun, aşkın rengidir. Yorgun hissettiğimizde giyersek anında modumuzu, enerjimizi yükseltir. Mavi: Soğuktur, derindir, sonsuzdur. Hoşgörü, uzlaşma ve dostluk simgesidir. Ülkelerin bayraklarında genelde bu nedenle mavi renge yer verilir. Pozitif ve sakinlik özelliği vardır. Bolluğu, bereketi temsil eder. Stresli ve koşturmalı günlerde tercih ederseniz, gününüz daha sakin geçebilir. Yeşil: Yeşil, mavi ve sarıdan oluşur. Tazeliği, gençliği simgeler. Yeşil doğanın da simgesidir. Ormanın, tarlaların, filizlenmeye başlayan yeni bir yaşamın göstergesidir. Örneğin, kalp rahatsızlığı olanlara, yeşil renk tavsiye edilir. Hastanelerin duvarlarının yeşil olması bu yüzdendir. Sarı: Güneşin sıcaklığını, aydınlığı, parlaklığı simgeler. Resimde, dekorda, giyimde, aydınlığın, iç sıcaklığının yansımasını verir. Üzerine gelen renkleri de ısıtır ve daha sıcak gösterir. Sarı insan yüzüne sıcaklık yansıması verir. Siyah: Gecenin koyu karanlığının psikolojik karşılığıdır. Acının, dramın, üzüntünün simgesidir. Karanlığı, saklamayı, gizemi sembolize eder. Siyah, emici olduğu için üzerine gelen renkleri yansıtır, onları öne çıkarır, böyle durumlarda kendisi geri plana çekilir. Bu yüzden siyah elbise insanların dikkatinin, onu giyen insanın yüzüne odaklanmasına neden olur. Beyaz: Saflığın, temizliğin simgesidir. Bütün renkleri kendi üzerinde, o rengin kendi değerleriyle gösterir. Renklere müdahale etmez. Genişlik, ferahlık, sadelik hissi verir. Bilinçli kullanım Renklerin insan üzerindeki etkilerinden, sağlık, psikoloji, alışveriş, üretim, zihinsel ve fiziksel performans gibi alanlarda faydalanılır. Bilinçli kullanıldıklarında her rengin ifade ettiği etki başarılı bir şekilde kullanılabilir. Ama bu renklerin saç, göz ve ten rengiyle uyumu durumu var ki, o da bir sonraki ayın konusu olsun. Renk analizi çok geniş bir konudur. Kişilerin hangi renklerde giyinmeleri ve hangi tonları kullanmaları gerektiğini bulan bir yöntemdir. Bu yöntemle kişiler öncelikle dört mevsim grubuna ayrılır… Hangi mevsimin tipi olduğunuzu öğrenmek isterseniz bir sonraki ‘Tasarım Dünyası’nda görüşelim... 52 • S İ M İ T S A R AY I SANAT Yaprakta yeşeren sanat Birbirinden güzel dualar, sevgi mesajları ve iyi dileklerle nakşedilmiş yapraklarla dolu tarihi bir mekândayız. Burası Kapalıçarşı’da dünyaca ünlü misafirlerin ağırlandığı Nick Merdenyan’a ait dükkân. Yolunuz düşerse bir ziyaret edin, hoşgörü yapraklarını kendi gözünüzle görün. Röportaj: Zeynep Kasapoğlu Bu, farklı bir bitkiye, Calladdium’a ait bir yaprak. Üzerinde, “Ey kapılar açıcı Allah, bizlere gelecekte hayır kapılarını aç” yazıyor. Yazıyı göremezsiniz, çünkü yazılar stilize ederek işlenmiş durumdalar. Buluşma noktası... Üç dini bir arada gösteren bu çalışmada, üç gülün üzerinde de farklı dillerde yazılmış Allah yazısı var. 5 4 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 5 5 SANAT Nick Merdenyan, 1991 yılından bu yana yapraklar üzerinde çalışıyor. N Çalışmaların adı neden hoşgörü yaprakları? Dinlerin temelinde esasında hoşgörü vardır. Çalışmaya önce İslami eserlerle başlamıştım. Sonra, “Neden Hristiyanlık’la ilgili eserler de olmasın?” dedim. Sonra neden “Musevilik olmasın?” diye düşündüm. “Buzdizm de olmalı” derken, evrensel güzel sözlerin de herkesi etkilediğini gördüm. Mevlana’nın, Yunus Emre’nin bir sözü Amerika’dan, İsviçre’den gelen misafiri de etkiliyordu. Sağlıkla, huzurla, mutlulukla ilgili, iyi dilekleri yayan dualar hangi dine ait olurlarsa olsunlar güzeldirler. Ben yaprakların üzerlerinde yazan güzel sözlerle dünyaya hoşgörü dağıtmasını diliyorum. ick Merdenyan... Yaprakların kâğıt gibi nakşedilebileceği fikrini geliştiren, bu fikre sahip çıkan ve onları birer sanat eserine dönüştüren bir usta... Sadece resimden ya da sadece kaligrafiden ibaret bir çalışma değil onun yaptığı. Nick Merdenyan’ın yaprakları, dünyaya sevgi ve hoşgörü dağıtmak amacıyla altın tozuyla, mürekkeple, boyayla buluşuyor. İslam, Hıristiyanlık ve Musevilikle birlikte Budizm’e ait güzel duaların ve Mevlana’nın sözleri gibi evrensel dileklerin olduğu tüm bu yaprakların hep birlikte, huzurlu ve mutlu yaşadığı dükkânın kapısını arayalım ve ünü ülkemiz topraklarını aşan bu eserlerin hikâyesini Nick Merdenyan’dan dinleyelim... Kapalıçarşı’da kimi tanısak bu tarihi çarşıdaki mazisi eskidir. Sizin de öyle mi? 5 6 • S İ M İ T S A R AY I Çok doğru, ben de 1968 yılında küçük bir çırakken tanıştım Kapalıçarşı’yla. O tarihten beri burada sanat ve sanatçılarla iç içeyim. İlk işim antika dükkânında çıraklıktı. Yedi yıl boyunca bu işi yaptıktan sonra 1975 yılında lületaşına gönül verdim. Lületaşından pipo ve sanat eserleriyle 16 yıl ilgilendim. 1991 yılında bir tesadüf eseri başladığım, yaparken keyif aldığım ve misafirlerim tarafından çok beğenilince vazgeçemediğim yeni bir alan daha açıldı hayatımda. Hoşgörü yaprakları adını verdiğim bu çalışmalarla 1991 yılından beri ilgileniyorum. Duvarları süsleyen bu yapraklar bir ağaca mı ait? Nereden temin ediyorsunuz? Ağaç değil, bu bir saksı bitkisi aslında. Adı “Dieffenbachia”dır. Türkiye’de bazı evlerde görürsünüz. Çok narin bir bitkidir, yerini, ışığını sevmezse Kaftanlı bu çalışmada, Kanuni Sultan Süleyman’ın yazdığı şiirden iki satır var: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” S İ M İ T S A R AY I • 57 SANAT Konstantin, Fatih Sultan Mehmet, mozaikler, çiniler ve Ayasofya… Burada derin bir işçilik gizli... yaşayamaz. Bu sebeple Türkiye’de temin etmek güçtür. Ben her yıl Amerika’daki bir seraya gider, yüzlerce saksı içinden güzel yaprakları seçer, nazikçe dalından keserim. Kestiğim yerden hemen yeni bir filiz verir. Yapraklarım bir buçuk yıl boyunca derin bir uykuya yatarlar. Kalın ansiklopediler vardı evlerimizde, bilirsiniz. Onların içine, uzun süre vakit geçirecekleri yataklarına sererim onları. Zaman zaman yerlerini değiştiririm. Bu işlem öncesinde de zarar görmesinler diye titizlikle temizler ve ardından pudralarım. Bir buçuk yıl sonra yaprak işleme hazır hale gelir ve en güzel kıyafetlerini giymek için benim ya da birlikte çalıştığım değerli sanatkârların eline ulaşır. Bütün bu süreç bir yolculuktur. Çünkü her bir yaprağın gideceği yer, sevileceği, seyredileceği köşe kendine aittir. Bir bakıma yapraklar esas evlerine doğru yola çıkarlar. “Ey kapılar açıcı Allah, bizlere Esmaü’l Hüsna, Allah’ın 99 isminin bulunduğu çalışma. 5 8 • S İ M İ T S A R AY I gelecekte hayır kapıları aç...” Ben bunu çok sevdim... Ama Kanuni’nin sağlıkla ilgili deyişinin olduğu eser de çok güzel, şu su damlasıyla, üç dinin sembolize edildiği bir diğer çalışma da öyle... Bu kadar farklı ve birbirinden güzel eser arasında misafirleriniz nasıl seçim yapıyor? Biraz görsel zevkler biraz da üzerinde yazanların etkisiyle herkes kendine en yakın hissettiği eseri seçiyor. Kolay değil. Misafirlerim yaprakların adeta kımıldadığını söylerler. Bence bu doğru, her biri “Beni seç, beni evine götür” diye sesleniyor. Türkiye’de yaşayan ve Müslüman ülkelerden gelen misafirlerim çoğunlukla İslami eserleri tercih ediyorlar. Avrupa’dan ve dünyanın farklı ülkelerinden gelenler ise evrensel mesajları olan eserlere ilgi gösteriyorlar. Örneğin Mevlana’nın sözleri gibi... İnternetten satış yapıyor musunuz? Hayır, sebebi ise bu eserleri alacak kişileri görmek istemem. Kim alacak, S İ M İ T S A R AY I • 59 nerede kullanacak, hak ettiği değeri verecek mi, üzerinde yazan duanın anlamını biliyor mu? Bunlar çok önemli. Her röportajımda anlattığım bir anım vardır. Bir gün Amerikalı bir çift beni ziyaret etti. Duvardaki eserleri incelediler. Sonunda bir çalışma seçtiler ve almak istediklerini söylediler. Ağır hareketlerle paket yapmaya başladım, bir taraftan da kendi aralarındaki konuşmayı dinliyordum. Nereye asabileceklerini tartışıyorlardı. Bir ara “Banyoda güzel olabilir” diye bir söz duydum. Hemen paket yapmayı bıraktım. Çok kıymetli bir dua yazıyordu o eserde. Kendilerine çarşıdan başka bir şey almalarını rica ettim ve satamayacağımı söyledim. Elbette çok şaşırdılar. Onlara Arapça stilize ettiğim duanın anlamını söyledim. Bunun evin en kıymetli, en güzel yerinde olması gerekiyordu. Duyunca özür dilediler ve herkesin göreceği çok güzel bir yere asacaklarına, benim anlattıklarımı SANAT ‘Su hayattır’ isimli çalışma... Burada gördüğünüz bütün damlalar stilize edilmiş Allah yazılarıdır. Aynalı yazı adı verilen bir türde yazılmıştır. Farklı dillerde, Allah yazıları var etraflarında. Hintçe, Arapça, Rusça vb. Bu damlaların iç kısımlarına baktığınız zaman su ile ilgili birçok ayet görürsünüz. Ana mesaj ise Enbiyâ Suresi 30’uncu ayet: “Bütün canlılar sudan yaratılmıştır.” da gören her misafirlerine aktaracaklarına dair söz verdiler. Hoşgörü yaprakları bir süs eşyası veya bir tablo değil. Üzerlerinde gerçekten çok kıymetli sözler var. Heves edip almak isteyenlerle paylaşmak istemiyorum. Bir anıyı, güzel bir duyguyu, güzel bir dileği paylaşmak amacım. Bu sebeple internetten satış yapmıyorum. Artık internete eserlerin resimlerini de koymuyorum çünkü ne yazık ki taklit ediliyorlar. Kastım salt eser taklidi yapmaları değil, duygu katmadan, kıymet vermeden yapılan çalışmalar salt bir görsel nesnedir. Esas değerini korumak istediğim yaprakların bu duygusu, dünyaya dağıtmaya çalıştığı hoşgörüdür. Bill Gates’in sizden bir eser aldığı doğru mu? Çarşıda kimse tanımamış... Çok haklısınız, gizlice gelmişti. Yanında bir koruma ve bir rehberle Kapalıçarşı’ya geldi, gezdi, kimsenin Bill Gates, Merdenyan’dan yaprak alan ünlü isimlerden biri. 6 0 • S İ M İ T S A R AY I ruhu duymadı. Sadece çıkışta bir üniversite öğrencisi görmüş, yanına yaklaşmış ve “Are you Bill Gates?” (Siz Bill Gates misiniz?) diye sormuş. Tabii bir anda çevresini o ana dek fark bile edilmeyen gizli korumalar sarmış. Bill Gates de bir hoşgörü yaprağı almıştı... İspanya Kraliçesi? Onun hikâyesi de enteresan. Dükkânda oturuyorum, içeri birileri girdi. Hareketlerinden yanında geldikleri kadının önemli biri olduğunu anladım. Ama tanımıyorum. Hanımefendiye, “Where are you from?” (Nerelisiniz?) diye sorunca yanındaki kişi yanıtladı: “İspanyalı, kendisi İspanya Kraliçesi’dir...” Koleksiyonerler alıyor mu? Evet, eserlerin koleksiyonunu yapan kişiler var. Doğruyu söylemek gerekirse, benim misafirlerimle aramda kurduğum bir bağ var. Bana öyle geliyor ki, seçilip yaşam alanına asılan her yaprak bu dünyadaki kocaman bir ağacın yaprağı gibi. Yurtdışından mektuplar alırım bazen. Aldıkları yaprağa baktıkça İstanbul’u hatırladıklarını, evlerine enerji verdiğini yazanlar olur. Yaprakların yeni sahipleriyle dost oluruz, zaman zaman haberleşiriz. S İ M İ T S A R AY I • 61 GÜZELLİK Parlak ve sağlıklı saçlara nasıl kavuşursunuz? Dünyanın kimyasalını saçımıza sürdüğümüz yetmezmiş gibi bu ürünlerle istediğimiz sonucu her zaman alamıyoruz. Saçlar kökünden beslenir, peki o kök nasıl beslenir? 62 • S İ M İ T S A R AY I Y ıkama, kurutma, şekil verme, boyatma ve bakım derken saçlarımızla ne çok meşgul olduğumuzun bazen farkında bile olmayız. Daha genç ya da daha yaşlı görünmemizin, sağlıklı ya da sağlıksız algılanışımızın saçlarımızın görünüşüyle doğrudan ilgisi vardır. Nitekim bakımlı durmakla bakımsız görünmek arasındaki o çizgide de saçlar güçlü bir taraf belirleyicidir. Evet, saçlarımız kökünden beslenir. Bunu televizyonda izlediğimiz şampuan reklamlarından biliyoruz. Bununla birlikte bu kökten beslenme sadece dışarıdan sürülen özel ürünlerle gerçekleşmez, yediğimiz gıdalar da saçlarımızın ne kadar sağlıklı ve güçlü olacağını doğrudan belirler. Sağlıklı saçlar ve beslenme Başta protein olmak üzere, demir, E vitamini, biotin, selenyum, bakır, S İ M İ T S A R AY I • 6 3 Saçınıza baktınız sürece canlılığı daha da artacaktır. GÜZELLİK olursunuz. Yumurta, karaciğer ve süt ile biotin salgınızı artırırsınız; ay çekirdeği, ton ve somon balıkları selenyum; buğdayla ise saçlarınıza bakır desteği sağlarsınız. Saçların da bir ömrü var Günde 60-100 tel saç kaybını normal kabul edilirken, bazen bu sayı 150’ye kadar çıkabiliyor. Bilinmesi gereken her saç telinin genetik olarak kodlanmış ve bir yaşam ömrüne sahip olduğudur. Saç telimizin ömrü ortalama üç yıldır. Ömrünü tamamlayan saçlar doğal olarak dökülür ve yerine yenisi gelir. Normal saç dökülmesinin dağılımı öyle güzel organize edilmiştir ki, değişik bölgelerden dökülmeler gerçekleştiği için bu dökülmeleri çoğu zaman fark etmeyiz bile. Saçlarımızın en sağlıklı olduğu 20’li yaşlar geçince, ömrünü tamamlayan saçın dökülmesi ve yerine yenisinin gelmesi sırasında, her santimetrekareye düşen saç folikülü sayısı, bir öncekinden biraz daha azalır. Bu durum kısa sürede fark edilemez, ancak uzun yıllar geçtikten sonra eskiden ne kadar gür saçlara sahip olduğunuzu hatırlarsınız. Strese dikkat Günde 60-100 arası saç teli kaybı normal bir durum. Saç telinin yapısı Saç teli her birinin belli işlevi olan üç katmandan oluşur. ‘Medulla’ tabakası en iç katmandır. Korteks tabakası saça esneme özelliği kazandıran bölümdür. En dışta ise birbiri üzerine dizilmiş saç teline bir örtü vazifesi yapan kütikula hücreleri bulunur. Saç; yıkama, tarama ve fırçalama gibi işlemlerle karşılaştığında, kütikula hasar görür ve dökülür. Kütikula hücreleri muntazam bir şekilde bulunursa ışığı düzgün bir şekilde yansıtır ve parlak saç görüntüsü verir. Yani bu hücrelerin bütünlüğü bozuldukça ışık kötü yansıyacak ve saçlar mat ve yıpranmış olarak görülecektir. mineraller ve magnezyum saç sağlığı için son derece gereklidirler. Kimi zaman tek tip beslenme kimi zamansa kilo vermek için yapılan yanlış diyetler sebebiyle, yeterli derecede beslenemeyen saç kökleri zayıflar, bu zayıflık bir süre sonra saçların dökülmesine yol açar. Genetik özelliklerin belirleyiciliği elbette tartışılamaz ama bazı insanların özen göstermeseler bile pırıl pırıl ve gür saçlara sahip olmalarının sebebi esasında dengeli beslenmeleridir. Dengeli beslenmeyle birlikte bazı gıdalar da vardır ki, saç sağlığına doğrudan etki ederler. Kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru meyveler içerdikleri demir sebebiyle bu konuda ilk sırayı alırlar. Ay çekirdeği, fındık, fıstık ve bademle ise saçlarınızı E vitamini alarak desteklemiş 6 4 • S İ M İ T S A R AY I Bazen saçlarda lokalize dökülmeler görülür. Bir yerde meydana gelen ani bir seyrelme şeklinde ortaya çıkan bu dökülmenin sebebi ağır strestir. Çünkü stres bağışıklık sistemini zayıflatır ve bu süreçten saçlar da etkilenir. Stres düzeyi azaldığında dökülen saçlar geri gelir fakat bunun için sabırlı olmak gereklidir. Böylesi durumlarda bir cilt hastalıkları uzmanına gitmek, destekleyici tedaviyle daha iyi ve hızlı sonuç alınmasını sağlayabilir. Doğal ürünler Zeytinyağı, badem yağı, susam yağı ve argan yağı, saçları besleyen ve aynı zamanda parlatan doğal ürünler. Bu yağları çok fazla olmamak kaydı ile hem saç diplerine masaj yaparak hem de kökten uca sürerek kullanabilirsiniz. Haftada bir kez yapacağınız bu bakımda, saçlarınıza yağı sürdükten sonra, sıcak suyla ıslatılmış bir havluyu saçlarınıza sarıp yarım saat bekletmelisiniz. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da, kullandığınız yağın doğal ve gerçek ürün olup olmadığıdır. Bu yüzden Şunlardan uzak durun Saçlarınızı parlatmak için doğal yağlar kullanabilirsiniz. güvenilir markaları ve mümkünse salt Tarım Bakanlığı değil Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış markaları tercih etmenizi tavsiye ederiz. (Ne yazık ki bazı pahalı yağların içine birebir oranda ayçiçek yağı katıldığı görülebiliyor!) Saçlarınıza uygulayabileceğiniz bir diğer doğal ürün de kildir. Kil, zengin içeriği nedeniyle saç sorunlarından bazılarına çözüm getirebilir. Kil maskesi, saçı besler, kepeği arındırır, kan dolaşımını hızlandırarak saça hacimli görünüm kazandırır, ayrıca saçın parlak ve sağlıklı görünmesini sağlar. Diğer faydaları saç köklerinde oluşan sivilceleri gidermesi ve saç derisinin yağ dengesini düzenlemesidir. Kil bakımını saçlarınız yağlı ise haftada bir, kuru ise iki haftada bir yapabilirsiniz. Ne sıklıkta yıkamalısınız? Saçların yıkama sıklığı kişiden kişiye değişir, fakat her gün yıkamak sağlıklı değildir. Ortalama bir süre vermek gerekirse saçlarınızı gün aşırı ya da üç günde bir yıkayabilirsiniz. Eğer yıkama sıklığını azaltırsanız, saç derisindeki yağlanma çeşitli rahatsızlıklara sebep olabildiği gibi saç dökülmesini de artırır. • Çok sıcak su, saçların doğal rengine ve parlaklığına zarar verir. Saçınızı olabildiğince ılık suda yıkayın. • Saçlarınızı çok sıkı toplamayın. • Plastik kıllı fırçalar elektriklenmeyi artırır, bunun yerine tahta fırçaları tercih edin. • Saçlarınızı ıslakken taradığınızda kırıklar artar, biraz kuruttuktan sonra uçlardan açarak tararsanız kırık sayısı azalır. • Dip boyanız gelse bile saçınızı 3-4 haftadan sık boyatmayın, saçlarınızın rengini sık değiştirmeyin. • Uyku düzensizliği saç sağlığına zarar verir, uykusuz kalmayın. • Saç spreyi, jöle ve saç düzleştiricileri olabildiğince az kullanın. • Saç kremini saç diplerine yakın sürmeyin, bu yağlanmayı artırır. • Şampuan ve saç kremi bir arada olan ürünleri tercih etmeyin. • Sigara kullanmayın. Zeytinyağı uzun yıllardır, saç ve saçlı deriyi güçlendirici, kepeği ve saç dökülmesini önleyici olarak kullanılıyor. Argan yağı da üzerinde yapılan araştırmalar sonucu benzer etkileri göstermesi sebebiyle son yılların yıldızı parlayan ürünü. Piyasada çok sayıda argan yağı ile zenginleştirilmiş saç bakım ürününe rastlayabilirsiniz. Her iki yağı doğal olarak temin edip saç bakımınızda kullanmanız da mümkün. S İ M İ T S A R AY I • 6 5 Saçınızı 3-4 haftadan sık boyatmayın. SEYAHAT Bir tatlı Ege kaçamağı ASSOS Kızıl bir gün batımı… Duru bir deniz… Taze kekik kokusu, balık, zeytinyağı ve akreple yelkovan arasında asılı kalmış zaman. Burası Assos; misafirliğinin bir gün, özleminin bir yıl sürdüğü Ege’nin cennet köşesi… Assos, mavi denizi ve yemyeşil doğası ile bahar ayları için mükemmel bir tatil seçeneği. 6 6 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 67 SEYAHAT A ssos, bir diğer adıyla Behramkale, MÖ 2000’lerde Lesbos Adası’ndaki Methymna şehrinden gelen Aioller tarafından kurulduğunda, büyük uygarlıklara ev sahipliği yapacağından habersizdi şüphesiz. 4 bin yıllık tarihinde, Helen ve Pers savaşlarına tanıklık eden, felsefe ustası Aristoteles’i ağırlayan, Büyük İskender’in fetihlerini izleyen bu topraklar, Roma ve Bizans uygarlıklarının bir parçası haline gelmesinin ardından Osmanlı İmparatorluğu’na dâhil oldu ve her değişimde kendine bir değer katıp turistler olduğunu söyleyebiliriz. Assos müdavimi olduğunu söyleyen çok az insan olmasının sebebi ise bu gizli kalmış sakin köşenin, kalabalık ve gürültücü gruplar tarafından istila edilmesini önlemek... Nitekim bir dost sohbetinde ne zaman Assos’un adı geçse, o zamana kadar bu mavi-yeşil sakin limana geldiğinden haberinizin olmadığı dostlarınızı hayretle dinlersiniz... Assos antik kenti Güneyde Ege denizi ve Midilli Adası, kuzeyde Troya antik kenti, batıda Ören’deki antik tiyatro kalıntıları. olgunlaştı. Bugün huzur arayan tatilcilerin ortak tercihi Assos, taş evleri, limandaki sayılı otel ve restoranları ile aslında küçük bir tatil beldesi. Misafirleri hakkında yorum yapmak gerekirse, Assos tatilcilerinin; dinlenmek, huzur bulmak, doğanın eşsiz güzelliğini seyretmek, pırıl pırıl bir denizde yüzmek ve tarihin izlerini yakından görmek isteyen yerli ve yabancı Babakale, doğuda ise Kaz Dağları’na komşu olan Assos’ta, gezmeden dönmemeniz gereken durakların başında Assos antik kentinin kalıntıları geliyor. Etrafı 4 kilometrelik surlarla çevrili olan ‘antik kent’ bir volkan konisi üzerinde bulunuyor. Joseph T. Clarke ve Francis H. Bacon adlı iki gezgin tarafından keşfedilen Assos antik kentine ait kalıntıların, 1979 yılında yeniden araştırılmaya başlanırken, bugün buradan çıkartılan eserlerin ve taşların bir kısmı Paris’teki ünlü Louvre Müzesi’nde sergileniyor. Kentin yapımında kullanılan ve zor işlenen, buna karşılık çok dayanıklı olduğu için tercih edilen taşa antik yazarlar “insan yiyen taş” adını vermişler. Dayanıklı olması sebebiyle bu taşı sadece Assoslular kullanmamış, ihraç ederek başka topraklarda kullanılmasını da sağlamışlar. Athena Tapınağı Assos’un en yüksek tepesinde, tanrıça Athena’ya adanmış ‘Athena Tapınağı’ bulunuyor. Biga Yarımadası ve Edremit Körfezi’ni gören bu tapınak, Zeus’un kızı ve 12 Olimpos tanrısından biri olan savaş tanrıçası Athena’ya adanmış. Arkaik çağda Anadolu’da Dor üzerine yapılmış tek örnek olması ve kabartmalı frizlerin bulunması nedeniyle ayrı bir öneme sahip. Bölgede yapılan kazı çalışmalarında, geçmişin izleri de birer birer gün ışığına çıkıyor. Öyle ki Ayazma Tepe’de yapılan kazılar sonucunda bulunan gizli bir yapı, eski Hıristiyanlık döneminin izlerini taşıyor. Ören’deki tiyatro kalıntılarına bakarak, buranın geleneksel Grek tiyatro düzenine sahip olduğu tahmin edilebilir. Tiyatronun biraz ilerisinde bulunan dar yol, köy ile bağlantıyı sağlıyor. Bu yoldan aşağıya inerken, Assos’u izlemek ve toprağın denize karışmasını görmek, hele bir de akşamüzeri yürüyüş yapıyorsanız tek kelimeyle ‘muhteşem’. Akropol Eski Yunan mimarisinde kentin en yüksek yerine, korunaklı olması amacıyla yapılan yerleşim alanlarına ‘“akropol’ adı veriliyor. Bu bölgelerin, savaş ve hastalık gibi tehlikeli durumlarda, kendisine sığınan insanları dış dünyadan korumak için inşa edildiği biliniyor. Assos’ta da denize ve karaya hâkim olan yüksek bir tepede bu yerleşkeden var. Etrafı 3 kilometrelik surlarla çevrili olan Assos akropolü, taşlarının işçiliği ve mimari özelliği açısından oldukça ilgi çekici. Agora Yine Yunan kentlerinde sıklıkla görülen bir başka mimari alan da ‘Agora’. Agora, antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alanlar olarak tanımlanıyor. Assos’ta bulunan agora, akropolün güneyinde kalıyor. ‘Agora Tapınağı’ da bölgedeki bir başka ilgi çekici öğe olarak öne çıkıyor. Aristo’nun misafirliği Platon’un ölümünden sonra Assos’a gelen Aristo, ilk okulunu Assos’ta kurmuş, ‘Erdeme Övgü’ isimli eserini de burada yazmıştır. Bazı toprakların üzerinde yaşayan insanları etkilediği söylenir. Bazen de insan, üzerinde yaşadığı toprağa kendinden bir değer katar. Assos’un bu tarih kokan Zeytinyağı ve yerel ürünler olgun duruşu, denize karşı sizleri bekliyor. kaşlarını hafifçe çatan ifadesi ve düşünceli halleri, Aristo’nun bu toprağa bıraktığı izler Yemek alternatifleri midir? Yoksa bu manzara, bu sessizlik Antik limanın kıyısında balıkçı ve bu kendisiyle baş başa kalma tekneleri ve hepsi geçen yüzyıldan özgürlüğü mü, Aristo’nun düşünce kalma birkaç taş restoran lezzetli dünyasına yön vermiştir, bilinmez… yemekler için uğrak noktalarınız olabilir. Her mevsim taze balık ve Köy yaşantısı sürüyor deniz mahsulü bulabileceğiniz bu restoranlar içinde Nazlı Han ve Fenerli Assos’ta hâlâ sürdürülen bir Han popüler olanları. Unutmadan, köy yaşantısı var. Assos sahilde kurulan Tatilciler bu yaşayan tezgâhlarda yöre yemeklerinin, müzede gezerken, gözlemelerin de tadına bir taraftan da Anadolu köylerinin kendine has güzelliğini görme fırsatı buluyor. Zeytinyağı, sabun, el işi hediyelik eşyalar ve birbirinden lezzetli ev yemekleri, Assos’ta dikkatinizi çekecek güzellikler arasında. Bölgedeki oteller, rahat ve doğa ile iç içe… ‘Her şey’in dahil olduğu bol yıldızlı oteller burada yok. Onun yerine otel sahiplerinin, ev sahibi edasıyla hazırladıkları keyifli kahvaltılar, akşam yemeklerinde tadına doyum olmayan balık ziyafetleri var. AthenaTapınağıgörkemi ile sizi büyüleyecek. 6 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 69 Nasıl gidebilirsiniz? SEYAHAT Otomobille gelecekler; İstanbul, Tekirdağ, Keşan istikametinden Çanakkale Boğazı’nı geçerek Çanakkale’den İzmir yoluna devam edebilir; 45 km sonra Ezine’den geçip 20 km ilerideki Ayvacık kavşağına devam edebilirler. Ayvacık-İzmir çıkışında yol alırken İzmir istikametinden devam ederek, Assos tabelaları rehberliğinde bölgeye ulaşılabilir. Otomobili tercih etmeyenler ise, çeşitli illerden Altınoluk, Küçükkuyu gibi çevre bölgelere giden otobüslere binebilir, buradan taksi ve minibüs kullanarak da Assos’a ulaşabilirler. Tarihi liman bakabilirsiniz. Yine sahilde yemek sonrasında damağınızı şenlendirecek bir alternatifimiz de ünlü Assos dondurmacısının sıcak dondurması olabilir. Dışı sıcak waffle hamuruyla kaplı içi ise buz gibi dondurmayla sunulan bu farklı lezzeti tatil dönüşü hasretle anacağınıza şüphemiz yok! Sahile yakın dar ara sokaklarda tavla oynayıp çay ve kahve içeceğiniz gölgesiyle insana huzur veren birkaç köy kahvesinde de vakit geçirebilirsiniz. Assos dışında çevre bölgeleri ziyaret etmek isteyenler için Sokakağzı ve Alexandreia Troas’ı, çemberi biraz daha büyütmek isteyenler için ise Aycacık, Altınoluk ve Küçükkuyu’yu öneririz. Seyahat çantası Assos’a tatile gelirken yanınızda mutlaka rahat giysiler ve spor ayakkabılarınız olmalı. Bahar aylarında gündüz güneş içinizi ısıtırken, hafif sert rüzgârlara karşı korunmak için yanınıza kalın giysiler Taş ev ile sarmaşığın aşkı... de almanızda fayda var. Şimdiden yaz için rezervasyon yaptıracaksanız, yaz aylarında bildik tatil bavulunuzu yanınızda götürebilirsiniz... Yanınızda götürmekten söz açılmışken, Assos’a kimlerle gideceğiniz de önemli. Kalabalık eğlence mekânları bulunmayan Assos, eğlenmekten çok dinlenmek için gideceğiniz bir adres olmalı. Beraber Assos, serin ve temiz denizi ile Ege’nin incisi. 70 • S İ M İ T S A R AY I plan yaparken, gruptakilere bu ayrımı hatırlatmakta fayda var... Peki ya kitap? Bu huzur beldesinde kitap okumak için hayli zamanınız olacak. Alıp da başlama fırsatı bulamadığınız kitapları, biriken dergilerinizi ve zihninizin çekmecesinde “rahat bir zamanda düşünürüm” diyerek ertelediğiniz fikirlerinizi götürebilirsiniz. Bir defter ve bir kalem de çantanızda bulunmalı... Aristo’nun yaşadığı bu topraklardan fazla etkilenirseniz, denize karşı bir akşamüstü aklınızdan geçenler, belki de size bir kitap yazdırır, kim bilir? 50 SORUDA Maldivler Birisi size yeryüzündeki cennetin yerini sorarsa şöyle tarif edin: Uçağa atla, Hindistan’ın güneydeki en ucuna varınca pilota rica et: Sağda, müsait bir yerde, Maldivler’de inebilir miyim? Cennete hoş geldiniz! Constance Moofushi Hotel, sıcak atmosferi ve eğlenceli ortamı ile dikkat çekiyor. 72 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 73 SEYAHAT 1 2 Maldivler nerede? Maldivler’de, bedeninizin yanı sıra ruhunuzun da dinlendiğini hissedeceksiniz. Hint Okyanusu’nda, Sri Lanka’nın 750 kilometre güneyinde. Kaç ada var? Maldivler’de toplam bin 200 ada var. Yaşam olan 281 adanın 195’inde yerel halk yaşarken 86 ada otel olarak kullanılıyor. 3 Nasıl yönetiliyor? Maldivler, başkanlık sistemine dayanan bir cumhuriyet. 9 Adalarda rakım kaç? Okyanusun içindeki bir dağın zirvesindesiniz ama öyle çok da yükseklerde değilsiniz. Zira dağın deniz dışında kalan kısmından oluşan adaların en yüksek yeri sadece 2.5 metre! 10 Türklerden vize istiyorlar mı? Hayır. Maldivlere girerken pasaportunuzun yanınızda olması yeterli. 11 Maldivler mutfağı nasıl? Mutfak kültürleri Hindistan ve Sri Lanka’nın bir karışımı. Yemekler baharatlı ve çok lezzetli. 14 Ne zaman gidilir? Yılın dokuz ayı gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz. Sezon ekim ayında başlıyor hazirana kadar devam ediyor. Sıcaklık ise 28-32 derece arasında değişiyor. Kalan üç ayda da hava sıcaklıkları aynı ama muson yağmurları yağıyor. Yılın hangi zamanında giderseniz gidin deniz suyu sıcaklığı yaklaşık olarak 24 derece seviyelerinde. 15 Neleri yapmadan dönmemelisiniz? Şnorkelle ve tüple dalın, okyanusta balık tutun, yoga yapın ve masaj yaptırın. 18 Nasıl gidilir? Biz Quatar Havayolları ile gittik. Öncelikle İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Doha’ya, Airbus 330 ile 3 saat 50 dakikada uçtuk. Doha’dan, Maldivlerin başkenti Male’ye ise Airbus 320 ile 4 saat 50 dakikalık bir uçuşla ulaştık. Yolculuğumuzun bir kısmını Business Class’ta, yatak olabilecek ölçülere sahip, geniş koltuklarda geçirdik. Ekonomi bölümde yaptığımız uçuş tahminimizden daha rahat geçti. Bu rahatlıkta, iki ayrı uçağa bindiğimiz için arada dinlenebilmiş olmamızın da etkisi vardı. Son olarak başkent Male’den bindiğimiz deniz uçağı ile otelimizin bulunduğu Halaveli adlı adaya ulaştık. Maldivler’e yılın dokuz ayı gidebilirsiniz. 4 5 6 Ülkede kaç kişi yaşıyor? Maldivler’in nüfusu 330 bin. Nüfusun üçte biri tek bir adada, başkent Male’de yaşıyor. Maldiv halkının dini ne? Ada halkının yüzde 97’si Müslüman ve ülkede İslam hukuku uygulanıyor. Adalar nasıl oluştu? Maldivler’deki adalar, bir çeşit deniz canlısı olan mercanların öldükten sonra üst üste birikmesi ile oluştu. 7 8 Aslında neredesiniz? Doğrusunu isterseniz Hint Okyanusu’nun içindeki bir dağın zirvesindesiniz! Köpekbalıkları tehlikeli mi? Moofushi adasında yüzerken yavru resif köpekbalıkları yanımızdan hiç eksik olmadı. Büyük olanları kıyıya yaklaşmıyor. Köpekbalıklarından korkmanıza gerek yok çünkü Maldivler’de yaşayan köpekbalıklarının tamamı zararsız cinsler. 74 • S İ M İ T S A R AY I 12 Güneşten nasıl korunmalısınız? Yüksek dereceli bir güneş kremi kullanmanız şart. Denize girmediğiniz zamanlarda ince, açık renkli bir tişört giymeniz ve gölge yerleri tercih etmeniz, tatilinizin bir kâbusa dönüşmesini engelleyecektir. 13 Adalar yemyeşil. Bitki tohumları bir adadan diğerine nasıl gitti? Tohumlar deniz üzerinde seyahat ederek adaya ulaşıyor. Bu bölgedeki bitkilerin tohumları deniz suyuna karşı dayanıklı. 16 Adalardaki beyaz kumun sırrı ne? Adalardaki beyaz kum, mercanların aşınarak ufalanması ile oluşuyor. Beyaz olması sayesinde denizin dibini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Kumun en önemli özelliği ise aşırı sıcaklarda bile ayaklarınızı yakmaması. 17 Alkollü içki serbest mi? Yerel halkın yaşadığı adalarda içki satışı yasak. Yerel halkın yaşamadığı otel adalarda içki serbest. Bu arada Maldivler’e alkollü içki sokmak da yasak. Havaalanından çıkarken valizleriniz X-ray cihazları ile kontrol ediliyor. S İ M İ T S A R AY I • 75 19 Başka neler yasak? Ülkeye içki sokmanın yanı sıra domuz eti sokmak da yasak. Ayrıca ülke dışına mercan çıkartmak da yasak. Bu nedenle hatıra için dahi olsa yanınıza mercan almayın. 20 Bazı adaların sahibiplerinin Maldivli yerel aileler olduğu doğru mu? Evet. Adaların bazılarının sahipleri Maldivli aileler. Mesela Moofushi Adası’nın sahibi olan aile adayı 30 yıllığına Constance Hotels’e kiralamış. Yılda bir kere adaya uğrayıp tatil yapıyorlar. SEYAHAT 21 Hangi adalar turizm için uygun? Male’ye uzaklığı 400 km mesafede olanlar turizm için uygun. Daha uzaktaki adalara deniz uçağıyla gidilmesi, uçakların havada kalma kapasitelerinin sınırlı olması nedeniyle sorun yaratıyor. 22 23 24 Maldivler’den bir ada satın alabilir miyim? Hayır. Adaların başka ülke vatandaşlarına satışı yasak. Adalar arası ulaşım nasıl sağlanıyor? Adalar arasında seyahat etmenin tek yolu deniz uçakları. Adalarda kaç çeşit balık var? Mercan resifleri tarafından çevresi sarılmış atollerde 700’den fazla balık çeşidi yaşıyor. Sahilde, romantik bir yemeğe ne dersiniz? 76 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 7 7 SEYAHAT 28 Maldivler’de görebileceğimiz en ilginç deniz canlısı nedir? Onlarla tanışmak için akşam saat 21:00’den sonra mutlaka deniz kıyısına inin. Çünkü eğer şanslıysanız orada sizi büyük bir sürpriz bekliyor. Dalgalarla beraber kıyıya vuran planktonlar sahilde inanılmaz bir görsel şölen yaratıyor. Sanki gökyüzündeki tüm yıldızlar kıyıya serpilmiş gibi… Biz bu manzaraya Moofushi adasında tanık olduk. Ancak ertesi akşam aynı saatlerde sahile indiğimizde, çok az sayıda plankton görebildik. Ama bu bile çok güzel bir tecrübeydi. 29 30 Adalar ne zaman su altında kalacak? Küresel ısınma ve suların yükselmesi nedeniyle 100 yıl içinde su altında kalmaları bekleniyor. Nerede kalınır? Meyveleri ortalama üç kilo ağırlığında olan çok sayıda kokonat palmiyesi var. Bunun dışında Hint bademi ve diğer tropik bitkileri de görebilirsiniz. Bizim kaldığımız iki yer de birer ada oteldi. İlk durağımız Halaveli Adası’nda bulunan Constance Halaveli Hotel’di. Maldivlerin üst sınıf otellerinden biri olan Constance Halaveli’de 57 özel havuzlu su villası ve farklı sayıda ağırlama kapasitelerine sahip 29 sahil villası bulunuyor. Constance Halaveli daha dingin, seçkin bir tatil isteyenlerin tercih ettiği bir otel. İkinci durağımız olan Constance Moofushi Hotel ise her şey dâhil hizmet veriyor ve daha hareketli, kıpır kıpır bir tarza sahip. Otelde 24 sahil villası, 56 su villası ve 30 senior villa bulunuyor. İki otelin de mutfağı, Hint ve Sri Lanka mutfağının klasik baharatlı lezzetlerinin yanı sıra dünya mutfağına da yer veriyor. 26 31 25 Maldivler, özellikle dinlenmek isteyenler için ideal bir yer. Adalarda hangi bitkiler var? Adalarda hangi hayvanlar var? Deniz canlılarının hemen her çeşidi var. En dikkat çekenleri ise vatozlar, mantalar ve köpekbalıkları. Özellikle Moofushi adasına giderseniz, iskelenin hemen yanında toplanan dev mantaların suyun yüzeyine çıkarak kendilerini sizlere sevdirmek için birbirleriyle yarıştıklarına tanık olabilirsiniz. Halaveli adasında ise yine bölgeye has, devasa meyve yarasasını gördük. Bu yarasaların kanat açıklıkları 1.5 metreyi bulabiliyor. Adalarda ayrıca hayalet yengeçler, farklı su kuşları, yusufçuklar ve belki şaşıracaksınız ama kargalar sizleri bekliyor. 27 Elektrik ve su nasıl temin ediliyor? Otel adalar deniz suyunu arıtarak tatlı suya çeviriyor. Elektrik üretimi içinse jeneratör kullanılıyor. Yerel adalarda tatlı su olarak mercanlardan süzülerek gelen kaynak suyu tüketiliyor ama çok kaliteli değil. Yerel adalarda yaşam nasıl? Biz Constance Hotel yetkililerinin ayarladığı bir sürat teknesiyle Moofushi yakınlarındaki Himandhoo adasına gittik. Dikkatimizi en çok yoksul yaşam çekti. 32 Maldiv halkı yeterli beslenebiliyor mu? Hayır. Ciddi bir protein sorunları var. Protein ihtiyaçlarını karşılamak için süt yerine kokonat suyu, kırmızı et yerine ton balığı tüketiyorlar. 33 Otellerde çalışan yerel halk ne kadar maaş alıyor? Otel adalarda çalışma şansı bulan yerel halk, 200-300 dolar arasında bir gelir elde ediyor. Bu da Maldivler kıstaslarına göre iyi bir gelir. Yine de vereceğiniz birkaç dolarlık bahşişlerle onları daha da mutlu edebilirsiniz. 78 • S İ M İ T S A R AY I Emin olun bu berrak deniz, geri döndüğünüzde rüyalarınıza bile girecek. S İ M İ T S A R AY I • 79 SEYAHAT Maldivler, balayı çiftlerine unutulmaz günler vaat ediyor. Kumsaldaki özel localar sizleri bekliyor. 34 yapacak? Adalar sular altında kalınca yerel halk ne Şanslıysanız, balina köpekbalığını da görebilirsiniz. Yerel paraları Rufiyaa. 1 Rufiyaa 0.14 TL ediyor. Amerikan doları ise her yerde geçerli. Bu yüzden yanınıza dolar almanız yeterli. 15 Kasım 2005 tarihi itibariyle Avustralya bütün Maldivlileri göçmen olarak almayı kabul etti. 35 Yerel adalara gidebilir miyim? Kaldığınız otel adaya yakın bir yerel ada varsa, otel yetkililerinden sizi o adaya ulaştırmalarını isteyebilirsiniz. 36 Adalarda motorlu araç var mı? Himandhoo’da hiç otomobil yoktu. Sadece toplam sekiz motosiklet vardı. Diğer adalarda da durum benzer. 37 Güvenlik nasıl sağlanıyor? Yine Himandhoo’dan örnek verecek olursak güvenliği sağlamakla görevli sadece üç polis vardı. 40 Hangi para birimini kullanıyorlar? 41 Yerel halk neyle geçiniyor? Tek geçim kaynakları balıkçılık ve turizm. 38 Yerel adaları ziyaret etmek tehlikeli mi? Hayır. Yerel adaları ziyaret etmenin hiçbir tehlikesi yok. Aksine oraya kadar gitmişken Maldivlilerin günlük hayatını görmenizde fayda var. 39 Maldivler’in ülke ekonomisi nasıl? Fakir bir ülke. Yaygın bir tarım ve sanayi üretimi olmadığı için ülke ekonomisinin tamamı ithalata dayanıyor. 8 0 • S İ M İ T S A R AY I 42 43 Nasıl giyiniyorlar? Erkeklerin özel bir kıyafeti yok. Kadınların ise büyük çoğunluğu çarşafla örtünüyor. Yerel halkın yaşadığı evler nasıl? Tek katlı betonarme evlerde yaşıyorlar ama evler çok bakımsız. Buna rağmen 40 bin dolar civarındaki fiyatlarıyla Maldivler halkı için son derece pahalılar. 44 Adalar tarıma elverişli mi? Hayır. Adalarda ağırlıklı olarak Jack Fruit denilen bir meyve ve papaya yetişiyor. 45 46 En sevilen sporlar neler? Erkekler futbol oynuyor. Kız çocuklar arasında badminton yaygın. Nasıl Müslüman oldular? Tarihi kayıtlara göre Maldivlere İslâm’ı, 1154 yılında Abul Barakhat Al-Bar Bari adlı Arap bir tüccar götürdü. Yerel halk daha önce Budist’ti. 47 Sağlık hizmetleri nasıl? Adalarda sağlık hizmetleri ücretsiz. Ülkedeki hastanelerin imkânlarının kısıtlı olması nedeniyle Maldivliler önemli sağlık sorunları için Hindistan ve Sri Lanka’ya gitmek zorundalar. Denize boş boş bakmak bile ufkunuzu açacak! 48 Maldivlere yılda kaç turist gidiyor? 2012 yılında Maldivler’i 1 milyon turist ziyaret etti. Aynı dönemde Türkiye’den giden turist sayısı 4 bin kişiydi. 49 Adalar daha önce kimin sömürgesiydi? Sırasıyla Portekiz ve Hollandalıların saldırıları ve kısa süreli hâkimiyetiyle boğuşan Maldivliler 75 yıl boyunca İngilizlerin egemenliği altında yaşadı. 1965 yılında İngiltere’den bağımsızlıklarını ilan ettiler. S İ M İ T S A R AY I • 81 Maldivler’den dalış yapmadan dönmeyin. 50 Maldivlerde eğitim sorunu var mı? Maldivler’de eğitim ücretsiz ama sorunlu. Yerel halkın yaşadığı adaların büyük bölümünde sadece ilköğretim eğitimi verilebiliyor. Eğitimini sürdürmek isteyenlerindaha büyük adalara veya Başkent Male’ye gitmeleri gerekiyor. YAŞAM Bir kedim bile yok! Ah anneler! Evdeki birçok kararda olduğu gibi, çocuğunuzun evcil hayvan isteğine verilecek yanıtı belirleyen de yine sizler olacaksınız. Çekinceleri unutup, sorumluluğun ailece paylaşılmasını sağlayabilirseniz, çocuğunuzun fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimi için harika bir karar verebilirsiniz... Bir canlının sorumluluğunu almak, çocuğunuz için inanılmaz bir tecrübe olacak. 82 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 8 3 YAŞAM uzanmak ve tutmak gibi eylemler, çocuğun motor becerilerinin ilerlemesini destekliyor. Uzmanlar ayrıca, hayvanları taklit etmeyi seven çocukların, kas gelişimlerini destekleyen beden hareketlerini yaparken aynı zamanda denge ve koordinasyon becerilerini de artırdıkları görüşünde... Duygusal gelişime katkı Bir çocuk, hayvanıyla iletişim kurarken, onu gözlemlemesi gerektiğini kısa sürede öğrenir. “Mutluyken neler yapıyor?”, “Kızdığında nasıl hareket ediyor?”, “Canı oynamak istemiyorsa, nasıl neşelenir?” Bunlar ve çok daha fazla soruya çocukların verecekleri yanıtlar vardır. Bütün da öğreniyorlar. Bu da annebabalarının diğer kardeşe olan ilgi ve sevgi göstermelerini kıskanmaması konusunda çocuklara yardımcı oluyor. Diğer taraftan çocuğun hayvanıyla ilgili sorumluluklar alması, kendisiyle gurur duymasına ve özgüveninin gelişmesine destek oluyor. Burada anne ve babalar çocuklarına yaşına uygun sorumluluklar vermeye özen göstermeliler elbette... Sorumluluk anne-babalar tarafından dikte edilirse, çocuk yerine getirmediği sorumluluklar sebebiyle sürekli azarlanırsa, bir süre sonra evcil hayvan sahibi olmanın getirdiği mutluluk yerini isteksizliğe bırakabiliyor. Evcil hayvanlar, çocukların özgüvenini yükseltiyor. Ç ocuklar evcil bir hayvan sahibi olmanın hayallerini kurarken, anne ve babalar bazı endişelerle bu hayali gerçeğe dönüştürme konusunda temkinli davranırlar. Akla gelen ilk çekince, “Kısa bir süre sonra ilgisi azalacak ve evde yeni bir sorumluluğum daha olacak” düşüncesidir. Bunu düşünen ebeveynler, özellikle de anneler çok da haksız değiller ama evcil bir hayvan sahibi olmanın çocuklara kazandırdığı değerler azımsanmayacak kadar fazla... Bir canlıyla arkadaşlık etmek, ona dokunmak, beslenmesini sağlamak ve sorumluluğunu üstlenmek, çocuklar için son derece öğretici, gelişimlerini farklı yönlerde destekleyici, aynı zamanda mutluluk veren bir eylem. Yapılan araştırmalar, evcil hayvan besleyen çocukların özgüvenlerinin daha yüksek olduğunu gösterirken, daha az korkuya sahip olduklarına da işaret ediyor. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde stresi azaltması, kan basıncını düşürmesi gibi önemli etkilere sahip olan hayvanlar, çocukların hayatlarında en çok değer verdikleri canlılar olarak da karşımıza çıkıyor. Evet, çocuklardan ‘hayatlarındaki en önemli 10 kişi’yi yazmaları istendiğinde, hayvan besleyen çocukların bu listede en az iki tane evcil hayvan ismine yer verdikleri görülüyor. Fiziksel aktivite yaratıyor Evcil hayvanıyla oynayan, onu yürüyüşe çıkaran çocuklar hem eğleniyor hem de fiziksel aktivitede bulunmuş oluyorlar. Daha küçük çocuklar için bir hayvana dokunmak, onun yanına gitmeye çalışmak, Bir hayvanın sıcaklığı ile uyumanın mutluluğu. 8 4 • S İ M İ T S A R AY I besliyorsa; arkadaşlarına ona nasıl baktığını, onunla neler yaptığını anlatması, konuşma becerisini ve kelime dağarcığını da geliştiriyor. Sosyal hayatta içine kapanık çocukların evcil hayvanla kurdukları iletişimden sonra başta yaşıtları olmak üzere çevreleriyle daha kolay iletişime geçtiklerinin görülmesi de bu yüzden... Hayvanların çocuklara kazandırdığı en önemli özelliklerden biri de dürtü kontrolünün desteklenmesi. Hayvanına karşı nazik olmayı öğrenen çocuk, okulda arkadaşlarına karşı da dikkatli hareket etmesi gerektiği konusunda bir farkındalık geliştiriyor. Yetişkinler dünyasında evcil hayvanlar Evcil hayvan beslemek çocukların arkadaş edinmesini kolaylaştırıyor. bu yanıtlar, çocuğun günlük hayatta arkadaşlarının ihtiyaçlarına ve hislerine karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Karşısındaki kişinin de canının yanabileceğini, mutsuz olabileceğini fark eden çocukta sözsüz iletişim becerileri, şefkat duygusu ve empati yeteneği gelişmeye başlar. Sorumluluk duygusunu pekiştiriyor Evde birden fazla çocuk varsa, kardeşler, evlerindeki evcil hayvanın sorumluluğunu birlikte üstlendiklerinde sevgiyi paylaşmayı Sosyalleşmek daha kolay Bazı çocuklar girdikleri her sosyal ortamda çekinmeden arkadaşlık kurabilirken, bazıları sözü ilk açan olmakta biraz daha çekingen davranabiliyorlar. Evcil hayvanlar, arkadaş edinme konusunda da çocuklara dolaylı bir yardımda bulunuyor. Yapılan gözlemler, evcil hayvanıyla oynayan bir çocuğun bir başka çocukla iletişim kurmasının daha kolay olduğunu gösteriyor. Hayvanlar üzerine konuşacak çok şey olduğu için bu sohbetler, çocukların arkadaş edinmelerine de yardımcı oluyor. Eğer bir çocuk evcil hayvan S İ M İ T S A R AY I • 8 5 Sosyal medyada kedisinin yüzlerce fotoğrafını paylaşan, evcil hayvanından adeta bir çocuğuymuş gibi bahseden, köpeğiyle anlaşamadınız diye sizinle olan hafta sonu programını iptal eden arkadaşlarınız olabilir. (Belki de siz böylesinizdir.) Bu sevgiyi anlamak için evcil bir hayvan sahibi olmak yeterli! Peki, ne oluyor da hayvanlar insanların hayatında bu kadar değerli bir yere sahip oluyorlar? Bu soruyu bir hayvansevere sorsanız çok uzun bir yanıt alabilirsiniz ama biz bir noktadan şöyle özetleyelim: Stresle başa çıkma konusunda da hayvanlar son derece yararlı dostlar. Sevgiyi koşulsuz vermeleriyle de insanlar için çoğu zaman vazgeçilmezler. Sadece iyi günde değil, hayatın zor dönemlerinde de hayvanlar insanlara kendini iyi hissettiriyor. Yapılan araştırmalar YAŞAM Çocuğunuz, yeni oyun arkadaşına kısa sürede alışacaktır. gösteriyor ki; depresyona giren yetişkinlerde, evcil hayvanlar sorunların üstesinden gelmede son derece kilit bir rol üstleniyorlar. Yine yapılan birçok araştırma, yalnızlık duygusunun evcil hayvanlarla azaltılabildiğini gösteriyor. Kanser tedavisi gören ve kemoterapi alan hastalarda hayvan destekli tedavi uygulanan ve uygulanmayan tedavi grupları kıyaslandığında, depresyon düzeyleri arasında hayvan destekliler lehine fark gözlemlenmesi, hayvanların insana nasıl iyi geldiğini göstermesi bakımından son derece önemli. Sözün özü, eğer çocuğunuzun bir evcil hayvan edinmesini sağlarsanız, günün sonunda siz de mutlu olursunuz. Hayvan edinmek... 10 yaşın altındaki çocukların kedi, köpek gibi hayvanlara tek başlarına bakamayacakları bilinmeli, böyle bir hayvan edinilecekse, aile üyeleri kendilerinin de sorumluluk alacağını Çocuğunuzun empati yeteneğini evcil bir hayvanla geliştirebilirsiniz. 8 6 • S İ M İ T S A R AY I hayvanlarıyla ilgilenirken saldırgan ve sinirli tepkilerini yeterince kontrol edemeyebilir ve hayvanın canını acıtacak eylemlerde bulunabilirler. Bu nedenle aileler çocuklarını dikkatle izlemeli. Hayvan dostları, Kedi ve köpek gibi çocuklarınızın fiziksel hayvanlar, sarılma, oyun aktivitesini artırır. oynama gibi eylemlerde çocuğa karşılık verebilir; çocuk, düşünerek bu doğrultuda karar hayvanın sıcaklığını hissedeceği vermeli. Çocuk, başlangıçta hayvanla için kendisini daha huzurlu ve mutlu ilgilense de bir süre sonra bundan hissedebilir. Kuş, balık gibi hayvanlar vazgeçebilir. Eve evcil hayvan almak kedi ve köpeğe kıyasla çocuğun ve ona bakmak her şekilde ailenin gelişimine daha az katkıda bulunurlar. sorumluluğunda olmalıdır. Çocuk, Bir arkadaşınızın evcil hayvanı doğum hayvanı uzun süre ihmal ederse, yaptıysa ve siz yavrulardan birini ona yeni bir yuva aranması gerektiği almak istiyorsanız, yavrunun annesiyle çocuğa açıkça söylenmelidir. Burada yeterince vakit geçirmiş ve süt emmiş dikkat edilmesi gereken; çocukların, olmasına dikkat etmelisiniz. Yetersiz anne ve babaların davranışlarını anne sütü alan yavrular, kısa sürede kendilerine örnek aldığının hastalanıyor ve ne yazık ki ölüyor. unutulmamasıdır. Bir hayvana yuva Yurtdışından gelen egzotik kuşlarda kazandırmak örnek alınabilecek bir ve hayvanlarda çeşitli virüslerin eylemdir. Fakat bir hayvanı almak ve bulunabileceğini de unutmayın! daha sonra onu terk etmek, bir çocuk Hatta en iyisi hiçbir kuşun kafese için en kötü örneklerden biridir! konulmasına vesile olmayın... Üç-dört yaşın altındaki çocuklar, S İ M İ T S A R AY I • 87 Dekorasyonda geçmişe özlem Devir Pop Art devri! Pop Art akımının en önemli temsilcisi Andy Warhol bugünleri görse herhalde gözleri yaşarırdı. Her yerde Pop Art, her yer Pop Art... Marilyn Monroe ya da John Lennon’lu koltuklar, ince ayaklı renkli sandalyeler, duvar kâğıtlarında çizgi karakterler. Geçmişe duyulan özlem, her geçen gün artıyor ve bu da evlere, iş yerlerine Pop Art dekorasyonla yansıyor. Bu akımı sevenlerdenseniz, size dekorasyon konusunda önerilerimiz var. Pop Art’ta kullanılan her şey canlı ve parlak renklerde. 8 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 89 DEKORASYON İ ngitere’de, 1950’li yıllarda başladı Pop Art akımı. ABD’de yaygınlaştı ve oradan da tüm dünyayı sardı. Renkli ambalajlı günlük tüketim ürünlerinden, pop şarkıcılarından, film yıldızlarından ve reklamcılıktan ilham alan bu akım, pek çok alanda olduğu gibi dekorasyonu da derinden etkiledi. Pop Art, Roy Lichtenstein, Keith Haring ve Pop Art’ın en önemli temsilcisi Andy Warhol ile Andy Warhol Evinizde yapacağınız küçük dokunuşlarla, kendi Pop Art tarzınızı yaratabilirsiniz. büyüdü, kitleselleşti. Warhol’un kült eseri dört renkli Marilyn Monroe portresini kim unutabilir? Bu portre, Pop Art akımın alâmeti farikası sayılır. Geçmişte yaşanan ne varsa; eskinin popüler nesneleri, aktörleri, aktrisleri, şarkıcıları ve sanat akımları her an modernize edilebilir ve karşımıza çıkabilir. İşte bu günümüzdeki Pop Art’tır... 9 0 • S İ M İ T S A R AY I Günlük hayat sanatta Pop Art, 60 ve 70’lerde dekorasyonu, 70 ve 80’lerde de endüstriyel tasarımı etkilerken, sıradan insanların gündelik hayatlarını meşgul eden öğeleri de sanatın içine taşıdı. Hollywood filmleri, çizgi romanlar, televizyon, hamburger, pastalar, kekler, hotdog, kolalı içecekler, buzdolapları, otomobiller, otoyollar ve benzin istasyonları gibi sıradan figürlerden beslenen Pop Art, tüm bu ticari ve gündelik öğeleri sanatın bir parçası haline getirdi. Popüler ve moda olan, kitleler için seri üretilen, düşük fiyatlı ve gençleri hedefleyen parçalar, Pop Art’ın genel çerçevesini oluşturuyordu. Dekorasyon tarzını sandığımızdan daha çok etkiledi Pop Art... ‘Uzay çağı modası’ elektronik ürünler, yusyuvarlak mobilyalar, plastik duvar kaplamaları, farklı sehpalar, yandıkça içindeki jel sıvının hareket ettiği funky lav lambaları gibi eşyalar, günümüzde özellikle gençler tarafından beğenilmeye devam ediyor. Pop Art’ın izlerini taşıyan eşyalar ulaşılabilir, dönemlik ve eğlenceli olmalarıyla da öne çıkıyor. Kullanılan malzemeler mutlaka parlak ve canlı renklerde, fiberglass, vinyl ve plastik oluyor. Pop Art canlı renklerin, yuvarlak ve keskin çizgilerin birbirine karıştığı, enerji dolu bir tarzı yansıtıyor. Günümüz uyarlamalarına baktığınızda ise kumaşlara, tahta eşyalara ve porselenlere de Pop Art desen baskısı yapıldığını görmeniz mümkün... Bu özellikleri rehber alarak evinde 60 ve 70’li yıllara dönüş yapmak, Pop Art rüzgârı estirmek isteyenler için birkaç ipucunu beğeninize sunuyoruz. Kumaşlar Üzerlerinde araba, radyo, çizgi roman, kaset gibi Pop Art esintileri taşıyan baskıların bulunduğu kumaşlar özellikle son yıllarda çok moda. Üstelik farklı kumaşçılarda artık bu tarz desenlere ulaşmak da artık çok kolay. Bu kumaşlarla koltuk ve sandalyelerinizi kaplatabilir, böylelikle pratik bir şekilde birbirinden tarz mobilyalara sahip olabilirsiniz. Aynı zamanda bu tarz baskılı kumaşları perde ve kırlentleriniz için de kullanabilirsiniz. Ev tekstilinin her alanında Pop Art desenli kumaşlardan yapılmış ürünlere ulaşabilirsiniz. Duvarlar şenleniyor Evinizin salonunda, odalarda ya da mutfakta, üzerlerinde Pop Art nesnelerin bulunduğu rengarenk kanvas tablolar kullanabilirsiniz. Ya da birbirinden renkli saatler duvarlarınızı süsleyebilir... Mobilyalar Mobilyalarınızı seçerken tercihinizi yuvarlak hatlı, ince ahşap ayaklı minimal büfe ve sehpalardan, rengârenk sandalye ve kanepelerden yana yapabilirsiniz. Renkli ve desenli puflar, ince ayakları olan berjerler de salonunuza hem şık hem de eğlenceli bir görüntü katar. Hem rahat hem ilginç bir koltuk. Bunların yanı sıra salonda alışılmadık olmasına rağmen yemek masanızın sandalyelerini de renkli pleksi sandalyelerden seçebilirsiniz. Son dönemde şeffaf görünümlü pleksilerden üretilen rengârenk sandalyeler çok moda. Ve şeytan ayrıntıda gizli Bütün bunların yanı sıra evlerde küçük Pop Art dokunuşlar yaratmak isterseniz dekoratif objelerden de yararlanabilirsiniz. Pop Art dekorasyonda en öne çıkan özellik canlı renkler... Canlı mavileri, kırmızıları, sarıları ve baskılı dekoratif ürünleri evin her yerinde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Duvarları canlı renklere boyayabilir; salon, mutfak ya da odalarınıza rengârenk plastik ya da camdan üretilmiş sarkıt lambalar asabilirsiniz. Yine baskılı kumaş kaplama abajurlar, plastik renkli saksılar ve çerçeveler de bu tarza çok yakışır. Bunların yanı sıra salonda dekoratif amaçlı pembe, sarı veya mavi renklerde ahizeli telefonlar ve küçük radyolar da sizi ve görenleri 50’li yıllara götürür, Pop Art dekorasyon tarzının evinizin her köşesinde hissedilmesini sağlar. S İ M İ T S A R AY I • 91 Bir abajur veya bir duvar... Pop Art her yere uyar! SİNEMA Begüm Birgören ve Çağdaş Onur Öztürk oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. Bu baharın en romantik filmi KENDİME İYİ BAK Bu baharın en romantik filmi ‘Kendime İyi Bak’ olacağa benziyor. İzlerken hem mutluluk hem de hüzün gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız! Sevgiliyle, arkadaşla, tek başına... Her şekilde iyi gider... E y aşk... Kim bilir kaç kez yazılıp çizildin, kim bilir kaç oyun, kaç film ve kitapta karşımıza çıktın? Her seferinde bizi şaşırtmayı, gülümsetmeyi ve ağlatmayı başardın... Şimdi yine senle ilgili bir hikâyeyi izleyeceğimiz yepyeni bir film vizyona giriyor ve sadece tanıtım fragmanı bile seyircinin 11 Nisan’ı iple çekmesine yetiyor. Kendinden çokça söz ettireceğe benzeyen ‘Kendime İyi Bak’, başrollerinde Aslı Tandoğan, Çağdaş Onur Öztürk ve Begüm Birgören’ün oynadığı sıra dışı bir romantik dram. Aşkın farklı hallerini, iki kadın ve bir erkeğin etrafında, incelikle ve akıl almaz bir fedakârlıkla ören senaryoda Emre (Çağdaş Onur Öztürk), Begüm (Aslı Tandoğan) ve Yeşim (Begüm Birgören) kaderlerinin onları götürdüğü noktaya ulaşana kadar pek çok duygusal sınavdan geçiyorlar. Tüm tatlılığı ve samimiyetiyle aşkı kurgulanmış bir tesadüfle yakalayan Yeşim, tam her şeyi kaybettiğini düşünürken sürpriz bir aşka düşen Emre Aşk, sen nelere kadirsin? 9 2 • S İ M İ T S A R AY I ve sahip olduğu aşktan gitmeye cesaret gösteren Begüm… Bu üç karakteri canlandıran oyuncular, aşkı ve fedakârlığı, film sürüp giderken bile sorgulamamızı sağlayacak kadar harika bir performans sergiliyorlar. Burada elbette filmin yönetmelerinin başarısından da söz etmek gerekiyor. Serhan Arslan ve Ruhi Yapıcı’nın yazıp yönettiği ‘Kendime İyi Bak’ ikilinin ilk sinema filmi. Bir kaç yıldır üzerinde çalıştıkları senaryolarını geçtiğimiz yaz hayata geçiren Serhan Arslan ve Ruhi Yapıcı filmlerinin sinematografik anlatımında kullandıkları flashback geçişleriyle izleyenlere filme ait farklı bir dil vaat ediyorlar. S İ M İ T S A R AY I • 9 3 Filmin fragmanını izlemek bile gösterim tarihi olan 11 Nisan’ı iple çekmeye yetiyor. KÜLTÜR-SANAT / SİNEMA Rio 2 Hazine Avcıları M G Tür: Animasyon, Macera, Komedi Yönetmen: Carlos Saldanha Oyuncular: Anne Hathaway, Jesse Eisenberg Non-Stop Tür: Aksiyon, Gerilim Yönetmen: Jaume Collet-Serra, Oyuncular: Liam Neeson, Julianne Moore, Anson Mount, Michelle Dockery, Scoot Mcnairy N ew York’tan Londra’ya aktarmasız gidecek bir uçak... Uçaktaki bir polisin cep telefonuna gelen kısa mesajda, her 20 dakikada, uçaktaki bir yolcunun öldürüleceği yazar. Bunu durdurmak içinse yine mesajla gönderilen hesap numarasına 150 milyon dolar yatırılması şart koşulur. Pilotlar kimden geldiği bilinmeyen bu mesajları dikkate almazlar fakat ilk 20 dakikanın sonunda uçakta bulunan ilk ceset, gerçeği gözler önüne serer. Uçak korkusu olanların izlemeden önce bir kez daha düşünmeleri gereken filmlerden biri olan Non-Stop, aksiyon ve gerilim dolu sahneleriyle öne çıkıyor. innesota’nın küçük bir kasabasında yaşayan Blu isimli evcilleştirilmiş Amerika papağanı, özgürlüğüne düşkün azılı papağan Jewel ile tanışmış ve birlikte Rio de Janerio’ya maceralı bir yolculuğa çıkmışlardı. Şimdilerde Rio de Janeiro şehrinde kusursuz ve mutlu bir yaşam süren Blu, Pearl ve üç çocuklarının hayatı yeni bir kararla tekrar değişir. Pearl’e göre çocuklar karakterlerinin gereğince özgür ve vahşi yaşamlarına adapte olmayı öğrenmelidir ve bu nedenle en iyisi Amazon’a göçmektir. Buradaki engin ormana ulaştıklarında yeni bir sırra erişecek olan Blu yeni komşularıyla ve çocuklarını kaybetme korkusuyla da yüzleşecek; ailenin geri kalanı da alışık olmadıkları bu vahşi hayatta kendilerini bekleyen her türlü değişikliğe uyum sağlamayı öğrenmek zorunda kalacaklardır. 2011 yapımı Oscar’a da aday gösterilen animasyon film Rio’nun devam filmi olma özelliğini taşıyan Rio 2’nin de yönetmenliğini Carlos Saldanha üstleniyor. Tür: Dram, Macera Yönetmen: George Clooney Oyuncular: Matt Damon, George Clooney, Cate Blanchett, Bill Murray, John Goodman eorge Clooney’nin karşımıza oyuncu, yönetmen ve Grant Helsoy’la birlikte senarist olarak çıktığı film, İkinci Dünya Savaşı döneminde geçiyor. Romandan beyazperdeye uyarlanan filmde; Nazilerce ele geçirilen ve her an yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan önemli sanat eserlerini kurtarmak için bir grup tarihçi ve sanat uzmanı bir araya geliyor. Filmin başrollerini ise Matt Damon, George Clooney ve Blue Jasmine’le bu yılki Oscar töreninden eli boş dönmeyen Cate Blanchett paylaşıyor. Sevimli Hayalet Tür: Aile, Fantastik Yönetmen: Alain Gsponer Oyuncular: Jonas Holdenrieder, Herbert Knaup, Aykut Kayacık, Nico Hartung E ulenstein Kalesi’nde yaşayan küçük gece hayaletinin en büyük dileği gün ışığında dünyayı görebilmektir. Çünkü gündüzleri tavan arasında sandığında uyur ve geceleri kalede dolaşır. Gece dışarı çıkabilmek için tek arkadaşı baykuştan yardım ister ancak iki arkadaş bunu nasıl yapacaklarını bilemezler. Bir gün kaleye bir öğrenci grubu gelir, Karl ve arkadaşları kalede gezerken, Karl küçük hayaletimizi görür. Öğretmeni “Hayalet diye bir şey yoktur,” dese de Karl gördüklerinden emindir. O da ne! Küçük hayalet, bu karşılaşmanın ertesi günü öğlen saatinde uyanır. Ancak ters giden şeyler vardır, o artık siyah bir hayalettir ve herkese korku salmaya başlamıştır. Bunu gören Karl, küçük hayalete yardım etmeye karar verir ve olaylar başlar. Yves Saint Laurent Büyüler Evi: Sihirbaz Kedi Tür: 3 Boyutlu, Çizgi sinema Yönetmen: Ben Stassen, Jeremy Degruson Senaryo: Ben Stassen Güzel ve Çirkin Tür: Fantastik, Romantik Yönetmen: Christophe Gans Oyuncular: Vincent Cassel, Léa Seydoux, André Dussollier G üzel ve Çirkin eserinin öyküsünü bilir misiniz? Romantizmin yanında gerilim tonlarının da seyirciyi etkilediği filmde, dünyalar güzeli bir kadının, büyüyle çirkinliğe mahkûm edilmiş bir gence nasıl âşık olduğu ve bu âşkın gence eski güzelliğini nasıl verdiğini izleyeceksiniz. Gerek animasyonu gerekse beyazperde uyarlamasıyla daha önce de sinemaseverle buluşan bu yapıt, yeni uyarlamasında fantastik görüntüleriyle nefes kesiyor. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Christophe Gans üstlenmiş. 9 4 • S İ M İ T S A R AY I K üçük bir kedi, ailesi tarafından terkedilir. Yalnız ve kaybolmuş bir şekilde Lorenz’e ait olan gizemli bir malikâneye sığınır. Kısa sürede kendini evinde gibi hisseder. Evin içerisinde garip ve eğlenceli birçok karakter vardır. Ama ev sahibi Lorenz’in hastaneye kaldırılmasıyla yeğeni malikâneyi satmak için kollarını sıvar. Bu durumdan kurtulmanın tek bir yolu vardır: Evi lanetli bir evmiş gibi gösterip, alıcıları kaçırmak! Tür: Biyografi, Dram Yönetmen: Jalil Lespert Oyuncular: Charlotte Le Bon, Laura Smet, Pierre Niney, Marianne Basler, Michèle Garcia Senaryo: Jalil Lespert, Jacques Fieschi F ilmin fragmanında geçen şu sözler bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor: Cesur, yaratıcı ve tutkulu... Yenilikçi, farklı ve ilham verici... Tüm bu sıfatlar ünlü modacı Yves Saint Laurent’e ait. “Moda geçicidir, stil ise sonsuz” diyen Laurent’in gençlik yıllarına, 1957 yılındaki Paris’e gidiyoruz filmde. Henüz 21 yaşında olan Yves Saint Laurent, ChristianDior’un sağ koludur. Christian Dior ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen Laurent’in ünü başta Paris olmak üzere birçok ülkede hızla yayılmaya başlar. Bir moda şovu sırasında Pierre Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine âşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlar. Laurent üç yıl sonra kendi markasını, Yves Saint Laurent’ikurar. Fakat bir süre sonra Yves Saint Laurent’in yaratıcılığı hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir. S İ M İ T S A R AY I • 95 KÜLTÜR-SANAT / röportaj Genç yazardan, yeni yazacaklara öğütler Eğer bir yazar keskin kalemi, kıvrak zekâsı ve mükemmel sözcük seçimleriyle sizi ayrı bir dünyaya sürükleyebiliyorsa o iyi bir yazardır! Saydığımız unsurları fazlasıyla yerine getiren Seyit Göktepe, yazarak farklı dünyalar yaratmayı anlattı. Röportaj: ZEYNEP KASAPOĞLU odaklanarak söyler. Kimisi içinse asıl olan, durumdur; ruhun girdaplarına iner ve sözcüklerini oradan getirir, sunar. Bununla birlikte, bütün bu yazı yordamlarının temelinde, bana kalırsa, dünyayı, iç ve dış dünyayı iyi dinlemek yer alır. Kendini dinleyen, kendisiyle baş başa kalan ve ‘kimselerin görmediği yolculuklara’ çıkan insan, mevcut yeteneğini okumalarla da besliyorsa ve sabırlıysa, sabırla çalışabiliyorsa, bir hikâyeye rahatlıkla varabilir. Aslında yazmak, bir anlamda, ötelemek, dışlamak, dışarıda öykünün tonunu, rengini, kokusunu, dokusunu belirler çünkü. Okurla, öykünün isminden sonra, buluşan ilk unsur odur çünkü. Onunla kavrarsınız öyküyü ve onunla açarsınız yolu. Tabii, şöyle bir değinip geçmiş gibi oldum ama, isim de çok önemlidir benim için, öyküde. İsmin, öyküye dair mümkün olduğunca az ipucu vermesini isterim… Bu da bir tıkanma noktası olabilir kimisi için… Bilemem… Hikâyeye gidiş yolları ona doğru yola çıkan herkes adına değişebildiği gibi, hikâyede tıkanma noktaları da yolunu açmanın, onup parlatmanın, beslemenin, ona farklı bakış ve duyuş açıları kazandırmanın yolu ise nitelikli yapıtları okumaktan, nitelikli sanat eserleriyle beslenmekten ve ‘yaşanılan’ hayatın hem içinde hem dışında olabilmeyi başarmaktan geçer. Çok sevdiğim bir arkadaşıma kitap hediye etmek istiyorum. Bana beş hikâye kitabı tavsiye eder misiniz? Ama sizi etkileyen yönlerini de yanlarına yazarak... Güz Her Şeyi Bilir / Hulki Aktunç: Öykünün nasıl olması gerektiğine dair tutmaktır. Tesirinden kurtulmak istediğimiz durumları, olayları anlatırız genellikle. Böylece ondan kurtulacağımızı sanırız. Dolayısıyla, okumaya-yazmaya duyulan ihtiyaç; ‘kurtulmaya çalışmanın’ da ilk adımıdır. Bazı hikâyeler de vardır ki hayatımızda, onlar hiçbir yolu, hiçbir kalıbı kabul etmez; dizginlenemez ve sözcüklere dökülemez… Dökülmüş görünseler de dökülemezler… Nabız gibi atan bir eksiklik duygusuyla tamamlar kendini onlar ya da tamamlanırlar… Yazılamadığı için… ‘Özüne’ varılamadığı ve bu yüzden anlatıcısını devamlı bir arayış içerisinde bıraktığı için güzeldir o hikâyeler de… Hikâye yazmaya başlayan biri en çok nerede tıkanır? Kendi adıma bu sorunuzun cevabını hemen verebilirim: İlk cümle. İlk cümle, yine kişiden kişiye değişebilir. Kimisi olayı sürüklemekte zorlanır, kimisi karakterlerine inandırıcılık unsurları katmakta, kimisi betimlemelerde, kimisi diyaloglarda… Yalnız, burada bir noktaya dikkat çekmek isterim, öykünün tıkanma noktası, aşıldığı takdirde, öykünün ‘sıçrama noktası’ da olur aynı zamanda. Öykü tıkanmaz; dil tıkanır. Yazan el yorulmuştur. Zihin, enerjisini kaybetmiştir. Burada biraz dinlenmek, metni de dinlendirmek gerekir. Yazının, daha genel söyleyecek olursak, sanatın sırrı ‘sabır ve çalışma’dır… Yetenek, çok küçük bir paya sahiptir burada. Sabırla çalışana dil, kendi olanaklarını ardına kadar açar zaten. Fakat dilin kendi olanaklarını kalemine açtığını görebilmesi için de insanın yine mutlaka çalışması, aklını, kalbini zinde tutması gerekir. Dilin bütün sorularıma, içindeki her sözcük, her cümle, her virgül aracılığıyla yanıt verdiği için… Ona Sevdiğimi Söyle / Tarık Dursun K.: Hikâyede şiirin ve yalınlığın nasıl yaratılabileceğine dair ipuçları verdiği için Cenk Hikâyeleri / Murathan Mungan: Halk hikâyelerine ‘bugünden’ nasıl bakılabileceğine ve buna göre dilinin nasıl konumlandırılması gerektiğine dair ipuçları verdiği için… Gülün İçinde Bülbül Sesi Var / Nezihe Meriç: Bir öykünün sözcük sözcük nasıl örüldüğünü/örülebileceğini ve ‘sözcük işçiliğinin’ aslında ne anlama geldiğini, gelmesi gerektiğini öğrettiği, hatırlattığı için. Güneş Giderken / Necati Tosuner: Dili imbikten geçirmenin ve yazıyı arındırarak güçlendirmenin nasıl olması gerektiğine dair ipuçları sunduğu için… “İlk sevgilimin gözlerini kestim fotoğrafından, yapıştırdım; ikinci sevgilimin burnunu kestim fotoğrafından, yapıştırdım; üçüncü sevgilimin dudaklarını kestim fotoğrafından, yapıştırdım; dördüncü sevgilim çok güzel dinlerdi beni, onun da kulaklarını aldım, yapıştırdım; beşinci sevgilimin saçları şiirdeki gibiydi, saman sarısıydı, aldım, yapıştırdım onu da... Allahım, yapbozu tamamladım baktım, bendim, bendim, bendim, kendimin ta kendisiydim! Sonra onu da terk ettim!” B öyle yazıyor Seyit Göktepe son kitabı ‘Kanayan Ruhlara Armağan’da... İlk kitabı ‘Defter ve Çikolata’yla edebiyat dünyasında övgülerle karşılanan yazarın, ‘İlyazların Anısıyla’, ‘Ben Ol da Gör’, ‘Yaşamak Üç Defa’ adlı diğer eserleri de öyküseverlerin raflarında kendine özel bir yer edinmiş durumda... İlk kitabının yayınlandığı günden bu yana yıllar geçmiş olsa da bugün hâlâ genç bir yazar Seyit Göktepe. Belki de bu yüzden, eline kâğıt kalemi bir türlü alamayanlar için onun öğütleri, başarılmış bir örnek olması sebebiyle son derece yol gösterici. “Aklımda çok güzel hikâyeler var ama kâğıda dökmekte zorlanıyorum” diyenler için bir reçete istesek... Bu hikâyeler kâğıda nasıl damlar? Reçete vermek zor. Herkesin kendine göre bir yazı yordamı vardır. Herkes, kendi dilediği yoldan varmaya çalışır ona. Kimisi, kestirmeden gider; kısa ve öz söyler. Kimisi, insana ve olaya 9 6 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 97 KÜLTÜR-SANAT / KİTAP Orhan Veli’nin aşk mektupları kitap oldu “Bir de sevgilim vardır, pek muteber; İsmini söyleyemem, Edebiyat tarihçisi bulsun.” B öyle yazar Orhan Veli bir şiirinde... Edebiyat tarihçileri de şairin bu dileğini kırmaz ve Garip Akımı’nın ustası olan Orhan Veli’nin sevgilisini, hatta ona yazdığı aşk mektuplarını bile bulurlar... Yapı Kredi Yayınları’nın ‘Yalnız Seni Arıyorum’ adıyla yayınladığı yeni kitap, bir bakıma doğumun 100’üncü yılında Orhan Veli’ye bir yaş günü armağanı, sevenleri içinse merak uyandıran bir eser niteliğini taşıyor. 1950’de 36 yaşındayken talihsiz bir şekilde hayatını kaybeden şairin 1947-1950 yıllarında yazdığı mektupları Nahit Hanım (1909-2002) yıllarca saklamıştı. ‘Yalnız Seni Arıyorum’ adlı kitapta bu mektuplar, Orhan Veli’nin elinden çıktığı şekliyle (hiçbir sansüre uğramadan ve tek harfine bile dokunulmadan) okuruna ulaşıyor. Üstelik iki farklı baskıyla: Karton kapaklı normal baskısından başka bir de (eski harfli el yazılı nüshalarıyla) büyük boy, renkli özel baskısıyla... Cemal Süreya Nahit Hanım’ı anlatıyor... “Samet Ağaoğlu anılarında Nahit Hanım için ‘Rönesans gibi kadın’ sözlerini kullanır. ‘Bin dokuz yüz yirmi üç gibi kadın’ da diyebiliriz. Ya da ‘Cumhuriyet gibi kadın’. Bu onun mistik kişilerden hoşlanmasına hiçbir zaman engel olmamıştır. Sözgelimi ilk kavalyelerinden biri Necip Fazıl’dır. Sahi kaç kuşak geçmiş Cumhuriyet’in ilanından bu yana? Nahit Hanım bunların hepsinde sanatçılarla, aydınlarla içli dışlı olmuş. 1930’larda da, 1940’larda da, 1950’lerde de, 1960’larda da, 1970’lerde de, 1980’lerde de... Yine de 1940 ve 1950 kuşaklarının temsilcileri ile daha bir yakınlık kurduğu görülüyor. (...) Anılar? Anlatmaz anılarını. O konuda bütün girişimleri boşa çıkarır, hiçbir tuzağa düşmez; çok şeyi incelikle geçiştirmeyi bilir. Kimi zaman da öfkelenir. Ama kısa sürer bu. ‘Geliyorum’ yerine ‘geliyom’ dediği anda bunalım atlatılmıştır. Geçmişe dayanmaz; kimseyle paylaşmaz da onu. An’ın içindedir. An’ın değil de, an’lar yumağı olarak capcanlı bir şimdiki zamanın ortasında. İri yapraklı giysisi de bir miyopluk aşılar çevresine. Bu yüzden belki de onun yanında çok eski ve çok ilerideki günler görünmez olur. Kendisi de, zamanı, her evrede, her kişide şimdiki zaman olarak yaşamıştır. (...) Nedense Orhan Veli’nin, ölümünden sonra müsveddesi diş fırçasına sarılı bir kâğıtta bulunan tamamlanmamış ‘Aşk Resmigeçidi’ adlı şiiri, bende her zaman Nahit Hanım’ın yüzünü çağrıştırmıştır: Aşkı, Orhan Veli’nin kaleminden okumak duygu dünyanıza ayrı bir lezzet katacak. Yazan: Orhan Veli Yayınevi: Yapı Kredi Yayıncılık Hiçbirine bağlanmadım Ona bağlandığım kadar. Sade kadın değil, insan. Ne kibarlık budalası, Ne malda mülkte gözü var. Hür olsak der, Eşit olsak der.” 9 8 • S İ M İ T S A R AY I Günde Bir Doz Motivasyon Ustam ve Ben İstanbul Kırmızısı Sinemanın Tüm Öyküsü “Pek çok yazar, okurun bir başladı mı bir daha elinden bırakamayacağı türde kitaplar yazmanın peşindedir. Ben bu kitapta bunun tam aksini yapmayı amaçladım: herhangi bir mesajı okuduktan sonra kitabı elinizden bırakmanızı ve vakit kaybetmeden yaşamınızdaki olasılıkları değerlendirmek üzere adım atmanız gerektiğini hissetmenizi sağlamayı. Neye sahip olmak istiyorsanız, ne yapmak istiyorsanız, nasıl bir insan olmak istiyorsanız, bütün bunlar için hemen bugün harekete geçmelisiniz. Bu kitabın amacı, size her anda mevcut kaçmaz fırsatlar olduğunuhatırlatmak, harekete geçmenize yardımcı olmaktır. Harika bir gün sizin olsun! Hayatı tutku, anlam ve doyumla yaşayarak meydan okumanın tadını çıkarın!” “İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi.” Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistan’dan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan... Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar. Elif Şafak’ın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet… Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi… “Çekmecelerinde bir belge ararken, benimle ilgili küçük anılar, kartpostallar, kartlar buldum: Lise karnem, ilk filmim hakkında bir gazete kupürü, Berlin’e yaptığımız –ve unuttuğum– bir gezinin fotoğrafları. Duygulandım. Olabilecekken olamayan için. Sahip olamadığım kahraman için...” Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya’ya gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor. Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren yönetmen, romancılıkta da bir o kadar iddialı. Sinema dünyayı değiştirdi. Teknoloji izin verir vermez film yapım sanatı, önceki yüzyılların sanat biçimlerinden çok daha farklı bir yol izledi. İnsanın çevresindeki dünyayı, duyguları, deneyimleri ve gündelik yaşam hikâyelerini kaydetme arzusu, nefes almak kadar doğal bir hale geldi. Sinema, farklı zaman ve mekânlarda, ayrıca toplumsal ve kültürel koşulların etkisi altında çeşitlilik kazandı. İlk filmlerin arkasındaki itici güç neydi? Sinemasal yapıtların sosyolojik anlamda oynadıkları rol nelerdir? Neden belli filmler ‘klasik’ haline gelir? Sinemanın Tüm Öyküsü; önemli tarihsel dönemleri, uluslararası çaptaki sinema yapıtlarını sosyal ve kültürel gelişmeler bağlamında ele alarak yakından inceliyor. Kronolojik olarak düzenlenmiş kitap, görüntü yansıtma etkinliklerinin ilk günlerinden günümüzün yüksek teknolojisine ve çoklu ekranlarına dek, sinemasal evriminin izlerini sürüyor. Görsellerle desteklenmiş derinlikli metinler, ilk sessiz filmlerden gişe bombası filmlere ve 21’inci yüzyılın görsel efekt destekli sarsıcı işlerine kadar sinemanın tüm janrlarını açıklıyor. Ralph S. Marston Koton Yayıncılık Elif Şafak Doğan Kitap Ferzan Özpetek Can Yayınları S İ M İ T S A R AY I • 9 9 Philip Kemp Hayalperest Yayınevi KÜLTÜR-SANAT / ÇOCUK KİTAPLARI Eksimus Serüvenleri 1 Yazan: Aslı Tohumcu Yayınevi: Can Çocuk Yayınları Bir sabah uyandıklarında gece büyük bir fırtınanın koptuğunu fark eden Kutlu ve Umay, anne ve babalarının esrarengiz bir mektup bırakarak tatile çıktığını öğrenirler. Bu, onları çok şaşırtır. Çocuklar, Akif Bey’in de yardımıyla bu garipliklerin peşine düşmeye karar verir. Küçük Hanım Yazan: Stefanie Taschinski Çeviri: Ayça Sabuncuoğlu Yayınevi: İletişim yayınları Lilly, ailesiyle birlikte ‘Çörek Evi’ne taşındığı için mutluydu. Kapının üstünde asılı olan altın sarısı çöreği daha ilk gördüğünde, burada yaşamak istediğini anlamıştı. Açılınca her şeyi dönüştüren bir şemsiyeyle bin yaşında bir bukalemunu bir araya getiren, sihir dolu bir macera... KÜLTÜR-SANAT / KONSER Acayip Yaratıklar Minik Violet Yazan: Charles Ogden Resimleyen: Rick Carton Türkçesi: Müren Beykan, Banu Aksoy Yayınevi: Günışığı Kitaplığı Beter İkizler, Edgar ve Ellen’ın canları sıkılmaktadır. Para kazanmaları gerektiğini düşünen ikizler, az bulunan hayvanların değerli olduğunu öğrenince harekete geçerler. Planları, kasaba halkının evcil hayvanlarını çalmak, onları birer acayip yaratığa dönüştürüp satmaktır. Yazan: Lou Kuenzler Çeviri: İpek Şoran Yayınevi: İletişim yayınları Violet’ın boyu ülkenin en eğlenceli lunapark treni olan hız trenine binecek kadar uzamıştır! Fakat en olmaması gereken zamanda ufalır! Birdenbire küçüldüğü için, hız trenine binme şansını kaybetse de, minicik bir kız olmanın aslında harika bir şey olduğunu keşfetmekte gecikmeyecektir! Justin’e hazır mısın? Mayıs ayı, Justin Timberlake hayranları için heyecan dolu geçecek… Çünkü dünya starı Justin Timberlake, solo performansı ile İstanbullu hayranlarıyla bir araya geliyor. 26 Mayıs’taki konser, Timberlake’in 64 konserli dünya turnesinin 41’inci ayağı olacak. Ağaçtaki Ev Yazan: Bianca Pitzorno Resimleyen: QuentinBlake Türkçesi: Nilüfer Uğur Dalay Yayınevi: Günışığı Kitaplığı Aglaia da, Bianca da şehirde apartman dairesine tıkılı yaşamaktan sıkılmışlardı. Kocaman bir meşenin dallarında kendilerine sıcak bir yuva kurdular. Ağaçtaki evi başka bilen yoktu. Daha doğrusu, onlar öyle sanıyordu. Kırmızı Kanatlı Kartal Yazan: Refik Durbaş Yayınevi: Can Çocuk Yayınları “Bu pazar son hafta tatili çocukluğumun...” Refik Durbaş, kırmızı kanatlı kartalın ağzından okula giden ve gidemeyen çocukları anlatıyor dizelerinde. Ay’a hitaben yazdığı şiirlerinde ise alfabenin harflerini tanıtıyor çocuklara. Küçükler ve Büyükler Yazan: BrigitteLabbé Resimleyen: Jacques Azam Türkçesi: Azade Aslan Yayınevi: Günışığı Kitaplığı Gündelik yaşamdan zengin örneklerle felsefeyi hayatın içine yerleştiren ‘Çıtır Çıtır Felsefe’ dizisinin 24’üncü kitabı, küçük ve büyüklerin söz ve eylem haklarının sınırlarını tartışıyor. 10 0 • S İ M İ T S A R AY I Pullar Savaşı Yazan: Ülkü Tamer Yayınevi: Can Çocuk Yayınları Çocukluk yıllarınızda hiç pul biriktirdiniz mi? Eminiz aranızdan bazıları bu deneyimi yaşamıştır. Pul defteri, sadece biriktirilen pulların saklandığı ya da korunduğu yer midir dersiniz? Hiç sanmıyoruz. Pulların hikâyesini ve onların yaşadığı maceraları okuyunca fikriniz değişebilir. D ünya starı Justin Timberlake, 26 Mayıs’ta İstanbul’u sallamaya geliyor. Sanatçının ilk Türkiye konseri, ‘JT World Tour - Dünya Turnesi’ kapsamında, 26 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul, İTÜ Stadyumu’nda düzenlenecek. Konser, aynı zamanda Timberlake’in Türkiye’deki ilk solo performansı olacak. Sanatçının dünya çapında 2013 yılının listelerinde yer alan ‘The 20/20 Experience World Tour’ ve ‘The 20/20 Experience – 2 of 2’ albümleri, tüm dünyada müzik marketlerinde satışta. Timberlake, şimdi bu heyecan verici canlı şovunu, İstanbul’un da içinde bulunduğu dünya turnesiyle hayranlarıyla buluşturuyor. Turnenin Türkiye konseri, BKM ve MAP organizasyonuyla gerçekleşecek. Turneye dair tüm detaylar sanatçının www.justintimberlake.com adresinden öğrenilebilir. Konser biletlerini ise biletix. S İ M İ T S A R AY I • 101 com adresinden satın almak mümkün. Konserin kapı açılış saati ise 18:00 olarak açıklandı. Dünya Turnesi’ninTwitter’daki resmi hashtag adresi ise #JT2020TOUR. İlk kez Türkiye’de konser verecek olan JustinTimberlake’inİstanbul’da 3 gün kalması bekleniyor. Gelmeden önce ilginç istekleriyle de dikkat çeken Timberlake’in tam bir temizlik hastası olduğu da ortaya çıktı. ‘Obsesif kompulsif’ olduğunu kabul eden pop yıldızının asansöre yalnız binmek, kapı kollarının sürekli dezenfekte edilmesi, kalacağı otelin bir katının kendine ayrılması gibi özel isteklerde bulunduğu kaydedildi. Timberlake’in ayrıca; klima filtrelerinin değiştirilmesini, ısınının 22 derecede sabitlenmesini, kendisi için bir spor salonu ve bir adet Playstation tedarik edilmesini istediği belirtildi. TEKNOLOJİ Kredi kartı şeklinde yedek şarj DataStar, Türkiye distribütörü olduğu CasePower’ın kredi kartı şeklindeki yedek şarjını satışa sundu. Bir kredi kartı boyutunda, çok ince olan CasePower Case-329 A29, cepte, çantada, hatta cüzdanda her yere rahatlıkla taşınabiliyor. Akıllı telefonlarda en büyük sorun olan şarj bitmesine çözüm olan bu ürün sayesinde, telefonu birkaç saat kullanabilecek kadar şarj edip, iletişimi sürdürmek mümkün. Mikro USB girişi sayesinde her model akıllı telefon (iPhone için ayrı adaptör gerekiyor) ile kullanılabilen ürün, gümüş ve pembe olmak üzere iki renk seçeneği ile sunuluyor. Teknolojiye renkli dokunuşlar Zet.com’da K ulaklık, ipad kılıfı, iphone kılıfı ve diğer mobil cihazlara yönelik aksesuarlar gibi pek çok farklı teknolojik aksesuara yer veren Zet, internet kullanıcılarına özgün tasarımlar sunuyor. Tasarımcıların internetteki pazar yeri olan Zet.com’da tabletiniz için de birbirinden renkli ve farklı tasarımlarda ürünler bulabilirsiniz. Ağırlıklı olarak keçeden yapılmış olan onlarca farklı tablet kılıfı, desenli, düz, baykuşlu, karakterli, instagram ikonlu ve yazılı seçeneklerine sahip. Cepli iPad kılıfı modelleri ise tabletinizin yanı sıra cüzdan, telefon veya anahtar gibi eşyalarınızı da muhafaza edebileceğiniz alanlar sunuyor. Kendiniz için alabileceğiniz gibi teknolojiyi seven sevdiklerinizi de şaşırtabilirsiniz. Samsung’tan harekete duyarlı kumanda S ASUS’un oyuncusu şimdi daha güçlü A SUS, G serisi yüksek performanslı oyuncu dizüstü bilgisayar yelpazesinin yeni üyesi G750JZ’yi duyurdu. G750 modelinin en yeni sürümü olan G750JZ, dördüncü nesil Intel® Core™ i7 4700 işlemci ve yeni NVIDIA® GeForce® GTX 880M ekran kartının yanı sıra masaüstü bilgisayar seviyesinde oyun performansı sunan ASUS’a özel TurboMaster grafik işlemci hız aşırtma teknolojisini de içeriyor. Göz alıcı tasarımı ve baştan sona ciddi oyuncular düşünülerek bir araya getirilen bileşenleriyle G750JZ, taşınabilir oyun performansı anlayışında yeni standartları belirliyor. 10 2 • S İ M İ T S A R AY I amsung Electronics, daha hızlı ve daha işlevsel erişim özellikleri ile birlikte tasarımıyla da yenilenen ‘2014 Samsung Akıllı Kumanda’ ile gelişmiş bir Smart TV uzaktan kumanda çözümü sunuyor. ‘2014 Samsung Akıllı Kumanda’ ile internet üzerinden video izleyen kullanıcıların daha konforlu bir şekilde içerik seçimi yapabilmesi sağlanırken, kullanıcı hareketlerine daha hızlı odaklanabilen hareket tanıma özelliği de yeni düğmeli konsol ve touchpad’le birleştirildi. Kullanıcılar hareket algılama sistemiyle, Smart TV ekranında listelenen ‘Film/Dizi/App’ menüleri arasında kolayca geçiş yapabilecek. Ayrıca, cihazın dört yön tuşu ile istenilen içeriğe kolayca erişmek de mümkün olacak. Akıllı kumanda kullanıcıları, Samsung Smart Hub panelleriyle içerik listelerine erişirken, uzaktan kumandalarının touchpad’ini kullanarak, kitap sayfası çevirir gibi sayfalar arasında geçiş de yapabilecekler. Kavisli Samsung UHD TV geliyor! S amsung’un kavisli UHD TV modeli, optimize edilmiş renk özelliği sağlayan ve derinlik hissini artıran, yeni bir patentli görüntü algoritmasıyla tüketicilerin beğenisine sunuldu. Kavisli panelin daha da geliştirilmesi ve yeni TV devre teknolojisinin eklenmesiyle üstün görsel sonuçlar ortaya çıkıyor. Geliştirilmiş kavisli paneliyle çok daha iyi bir görüntü kalitesi sunan cihaz, iki kat canlı ve parlak görüntü sunma hedefiyle geliştirildi. Çözünürlüğünü merak edenler için paylaşalım, bu yeni TV, 8 milyon piksel (3840X2160) ekran çözünürlüğüne sahip. Android’li uydu alıcısı N ext&NextStar’ın HD kalitesinde görüntü sunan Next Pandora uydu alıcısı, TV ve interneti bir araya getirerek kullanıcılarına farklı bir deneyim sunuyor. Next Pandora uydu alıcısı, klavye ve mouse özellikleri taşıyan kablosuz kumandası ile uydu alıcısı ve internet tarayıcısını aynı ekranda kullanma şansı veriyor. Android uygulama merkezi ise eğlencenin kapılarını aralıyor. 8 GB hafızası, 3D/2D grafik desteği ile Android uygulama merkezinde bulunan oyunlarıyla TV izlemekten daha fazlasını sunan Next Pandora, çocuklarınız için de eğlence kaynağı olacak. Multitasking (çoklu görev) özelliğiyle birden fazla uygulamayı aynı anda çalıştırabilen Next Pandora uydu alıcısı Twitter, Facebook, DailyMotion, YouTube, Flickr gibi sosyal paylaşım uygulamalarını aynı anda kolayca kullanabilme imkânı sunuyor. S İ M İ T S A R AY I • 10 3 TEKNOLOJİ Lenova’dan avuç içi bilgisayar 350 gram ağırlığı ve 8.35 mm inceliğiyle taşıma kolaylığı sunan Miix 8 tablet, 7 saati aşan pil ömrüyle de oldukça iddialı. Cihazın 2MP ön kamera ve 8MP’e kadar yükseltilebilen arka kamerası ile web konferanslar gerçekleştirebildiği gibi online video sohbetler de yapılabiliyor. 128 GB kapasiteye kadar depolama seçenekleri, 64 GB’a kadar da microSD kart desteği de bulunan cihazda Microsoft Office de yüklü. Sadece çalışırken değil, sosyal medyayı takip ederken ve hatta film izlerken bile Miix 8’i kullanabilirsiniz. Dokunmatik ve aynı zamanda keskin ve parlak görüntü sunan ekranıyla sevdiğiniz bir oyunu da oynayabilirsiniz. Cihazın ayrılabilen kapağı ise onu kullanmadığınızda ekranı koruduğu gibi, film seyrederken tabletinizi istediğiniz modda tutmanıza olanak veriyor. Bu cihazdaki şifreniz ise sizin yüzünüz. Entegre web kamerası yüzünüzün saklanan görüntülerini kullanıyor ve böylece cihazı hızlıca açmanızı sağlayarak, güvenliği de üst seviyeye çıkarıyor. Her yerde oyun için S amsung’un oyun tutkunları için geliştirdiği Smartphone GamePad, kullanıcının Galaxy akıllı telefonunu veya tabletini anında portatif bir konsola hatta bir ev konsoluna dönüştürmesini sağlıyor. Üstün kaliteli donanımı, kolay taşımayı sağlayan tasarımı ve dayanıklı çerçevesi sayesinde GamePad, 4 inç’ten 6,3 inç’e kadar çeşitli büyüklüklerdeki mobil cihazlarla birlikte kullanılabiliyor. Kullanıcılar Galaxy cihazlarını HDMI kablo veya Allshare Screen Mirroring üzerinden televizyonlarına bağlayarak, ev konforunda da bu benzersiz deneyimi yaşayabilecek. GamePad, akıllı telefonlar ve tabletler ile Bluetooth üzerinden de kolaylıkla bağlanabiliyor. Galaxy Note 3, S4, Note II ve SIII gibi Android 4.3 işletim sistemiyle çalışan Samsung Galaxy cihazları için optimize edilmiş özellikler sayesinde, GamePad ile NFC (yakın alan iletişimi) arayüzü üzerinden kolaylıkla bağlantı kurulabiliyor ve ‘play’ butonu ile oyunlara daha hızlı erişilebiliyor. Kullanıcılar sadece ‘play’ düğmesine dokunarak Samsung’un yeni entegre oyun uygulaması olan Mobile Console’a kolaylıkla ulaşabiliyor. GamePad ile entegre çalışan Mobile Console, kullanıcıların GamePad destekli oyunları rahatlıkla incelemelerine ve satın almalarına da imkân sağlıyor. Kullanıcılar, konsol kalitesindeki oyunları makul fiyatlarla satın alarak tasarruf edebiliyorlar ve ayrıca oyun sistemi için ek bir bütçe ayırmalarına da gerek kalmıyor. Lazer destekli sakal şekillendirici Sony’den ikisi bir arada USB bellek Sony, akıllı telefon ve tablet kullanıcılarının ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ve tüketicilere yepyeni bir deneyim sunmayı hedefleyerek USM-SA1 USB sürücüyü geliştirdi. Bu yeni ürün hem mikro USB hem de USB bağlantı noktasına sahip olması sayesinde en sevdiğiniz fotoğraf, video ve şarkıları yedeklemeniz, paylaşmanız ve saklamanız için size daha fazla olanak sağlıyor. Wi-Fi bağlantısına ya da USB kabloya gerek yok! 8GB, 16GB ve 32GB kapasiteli seçenekleri olan ultra kompakt USM-SA1 USB sürücü, özellikle mobil cihazınız üzerindeki verilerin USB kablosu ya da Wi-Fi bağlantısı kullanmadan masaüstüne yedeklenmesini veya fotoğraf, video gibi dosyaların kullanıcılar arasında hızlıca paylaşılmasını gerektiren durumlarda oldukça kullanışlı. Kişisel bilgisayarlar ve Android işletim sistemli akıllı telefon ve tabletler ile uyumlu olan USM-SA1 USB sürücü, aynı zamanda kolaylıkla takılıp çıkartılabilen bir harici içerik saklama deposu olarak da çalışabiliyor. Bu sayede kullanıcılar artık tüm müzik/video arşivlerini yanlarında taşıyıp bunları telefon ya da tabletlerinde dinleyebilecek/ izleyebilecek ve bu sayede de telefon ve tabletlerinin kendi hafızalarını başka amaçlar için kullanabilecekler. Sonunda bu da oldu: Sakalını keserken simetri sorunu yaşayanlar için yol gösteren bir cihaz geliştirildi! Lazer desteği ile kontrol deneyimi yaşatmayı hedefleyen Philips BT9290/32, hassas ve simetrik sonuçlar elde etmek için tasarlanan bir ürün. Sakalların kesileceği yeri gösterdiği için tıraşta doğru kesim yapmayı mümkün kılan üründe, seçilmiş uzunluk ayarını gösteren bir LED de var. Dünyanın ilk lazer destekli sakal şekillendiricisi olma özelliğine sahip Philips BT9290/32’nin 32 mm ve 15 mm olmak üzere iki farklı tarafı bulunuyor. 32mm yüksek performanslı şekillendiricinin diğer tarafında 15 mm genişliğinde, ağız çevresi ve burun altı gibi küçük alanlarda rahatlıkla kullanılabilecek hassas bir şekillendirici bulunuyor. Üç günlük görünen sakal isteyenler içinse şekillendiricinin en kısa ayarı 0.4 mm’yi kullanmak yeterli. Bir tıkla güzellik tüyoları! T ürkiye’nin en önemli içerik sitelerini üreten ve yöneten CNT, Guzelleselim.com ile güzellik ve makyaj videoları kategorisine giriş yaparak direkt kadın kullanıcı kitlesini hedefleyen ilk projesine imza attı. Proje yöneticiliği ve genel yayın yönetmenliği Neşe Koçinbiga Bayraktar tarafından üstlenilen Guzelleselim.com, tüm video içeriklerini kendi ekibi ile kendi stüdyosunda, özgün olarak üretiyor. Aynı zamanda Youtube Partner olarak da yayın yapan Güzelleşelim, her geçen gün artan Youtube takipçisi ile kendi websitesi haricinde de önemli sayıda izleyiciye ulaşıyor. Ziyaretçilerine saç, cilt ve tırnak bakımı, makyaj ve kendin yap (DIY) başlıklarında ‘ürün inceleme’ ve ‘nasıl yapılır’ videoları sunan guzelleselim.com’da siz de kendinize uygun güzellik sırları bulabilirsiniz. 10 4 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 10 5 TEKNOLOJİ Hem bilgisayar hem tablet Ofis dışında çalışanları sevindirecek cihazlardan biri olan Toshiba’nın 11.6 inç’lik ultrabook’u güçlü bir bilgisayar ve hızlı bir tableti bir araya getiriyor! İş dünyası için üretilen ultrabook’u, toplantıya giderken e-posta yazmanız gerektiğinde dizüstü bilgisayar olarak kullanabilir, ardından toplantıda not almak için, ‘tablet modu’na tıklayabilirsiniz. Ultrabook ürününe yönelik Intel Core işlemcileri, ofiste ya da ofis dışında iş yükünüzü azaltmak için gerek duyduğunuz desteği size verebilir. Windows 8 Pro işletim sistemine sahip olan cihazda ister dokunmatik ekranı, isterseniz dokunmatik yüzeyi ya da klavyeyi kullanın, karar sizin... Counter-Strike’a yeni oyun modu Nexon Avrupa, eklenen yeniliklerle popülerliğini sürdüren Counter-Strike Online için yeni bir oyun modunu duyurdu. Çöl Fırtınası haritasında oyuncuları hararetli bir savaş alanı bekliyor. Vanguard isimli özel donanımlı askeri birlik, temas sağladığı düşmanları tüm gücüyle yok etmeye çalışırken oyuncular, takım arkadaşlarını bir an olsun göz önünden ayırmamak ve nişancılık yeteneklerini sonuna kadar kullanmak zorunda. Uzak ve orta mesafeli savaşlara sahne olması beklenen harita için oyuncuların uygun ekipman seçimi yapması hayati önem taşıyor. Ayrıca oyuncular bu haritada Savaşta Yeniden Doğma, Raunt Tekrar Deneme, İlk Yardım Çantası ve Taret öğelerini de zafere ulaşmak için kullanabiliyorlar. Oyuncuların belirli bir sürede, belirli sayıda düşmanı alt etmeye ve hedef bölgeye ulaşmaya çalıştığı görevler arasında günlük olarak Titanı Öldür ve Bombardıman Koruyucusu bulunurken onur görevlerinde ise Evrimci ve Ölüm Makinesi oyuncuları bekliyor. Haritayı tamamlayan oyuncular ise Comanche’nin Kara Kutusu, Pilotun Asker Künyesi, İHA (İnsansız Hava Aracı) Kontrol Çipi ve değerli öğeler içeren Dr. A’nın Güvenlik Çantası’na sahip olacaklar. Kingston’dan yeni bellek kitleri K Nokia Lumia’dan taşınabilir ofis ingston Technology, HyperX Predator ürün serisine yeni 2800MHz’lik bellek kitlerini ekledi. Bellek pazarında bulunabilecek en yüksek hızı sunan bu yeni bellek kitleri, özellikle üst düzey sistem geliştiricileri ve performans tutkunları için tasarlandı. Bu ürün, markanın bellek pazarındaki en hızlı belleği olma özelliğini taşıyor. HyperX Predator, üst düzey hızın yanı sıra başarılı sıcaklık dağıtımıyla bellek dayanıklılığını optimize ederken, dizaynıyla şıklığını da konuşturuyor. Intel® XMP teknolojisini destekleyen bellek, uyumluluk açısından pazardaki çok sayıda anakartla test edilmiş ve onaylanmış durumda. N okia Lumia ailesinin iki yeni üyesi Lumia 1320 ile Lumia 1520, 6 inçlik ekranlarıyla göz dolduruyor, üstün performansları ve tüm Microsoft Office programlarını rahatça kullanma imkânı vermeleriyle çalışanlara büyük bir özgürlük getiriyor. Hem Nokia Lumia 1320 hem de Nokia Lumia 1520, Microsoft Office ve Microsoft Exchange, Office 365, Lync, Skype gibi uygulamaların yanı sıra güvenli internet için Internet Explorer ve daima en kaliteli internet bağlantısı için internet paylaşımı da içeriyor. Bu telefonların özgür dünyasında isterseniz belgelerinizi SkyDrive’a kaydederek size uygun bir zaman ve yerde çalışmanıza kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Nokia Lumia 1320 için tavsiye edilen satış fiyatı 999 TL; Nokia Lumia 1520 için tavsiye edilen satış fiyatı ise 2.199 TL. Xbox One Eylül’de Türkiye’de olacak Dayanamayanlar yurtdışından çoktan aldılar, yurtdışına çıkmayanlar ise sabırla Türkiye’ye geleceği günü bekliyorlar. Microsoft, Xbox One’ı eylül ayında Türkiye dâhil 26 ülkede daha pazara sunmaya hazırlanıyor. Xbox One’ın 26 ülkede daha piyasaya sürülmesiyle daha fazla oyun tutkununun Xbox One’ın ayrıcalıklı ve satış rekorları kıran oyunlarına erişimi olacak. Titanfall, Forza Motorsport 5, Ryse: Son of Rome ve Kinect Sports Rival gibi oyunların dışında bir sonraki Halo, Watch Dogs, Project Spark, Tom Clancy’s The Division, Sunset Overdrive, Destiny gibi bu kuşağın en fazla beklenen oyunları da sırasını bekliyor. 10 6 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 107 Mağaza adresleri 10 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 10 9 SUDOKU 1 SUDOKU KOLAY SUDOKU ORTA 1 2 5 6 3 4 7 8 2 3 110 • S İ M İ T S A R AY I 4 5 6 7 S İ M İ T S A R AY I • 111 8 ASTROLOJİ Hayat Koçlara güzel! BOĞA KOÇ (21 Mart – 20 Nisan) Nisan ayı Koçların ayı! İçinizdeki enerjiyi kullanmak için yeni fırsatlara açık olun. Bu ay herkesin gözü sizin üzerinizde, bunun tadını çıkarın. İyimserliğiniz, sorunların çözümünde sizi rahatlatabilir. Ancak zaman zaman uykularınız da kaçabilir. Geçmiş projelerinizi hayata geçirmek için yeni imkânlar bulabilirsiniz. Zihninizi dinlendirecek aktivitelere yönelmek sizi rahatlatabilir. İlişkilerinizde sağduyulu davranmanızda fayda var. Çevrenizdekilerin fikirlerine önem verebilir, sorunlar karşısında uzlaşmacı bir tavır takınabilirsiniz. Gereksiz risk almaktan kaçının. Aksiliklerin cesaretinizi kırmasına ise izin vermeyin. Size akıl danışanlara yardım edebilir, yeni deneyimler edinebilirsiniz. Dekorasyon önerileri Öncü burç Koçlar bu özelliğini dekorasyonda da gösterirler. Oriijnal fikirlere ve net çizgilere önem verirler. Kırmızı renk, Koçlar için özeldir ve dekorasyonda da ateş renklerini kullanabilirler. Ancak fazla kullanıldığında boğucu bir etki yaratabildiğinden, kırmızı tonlarını Elementi: Ateş Yönetici gezegeni: Mars Rengi: Kırmızı Taşları: Elmas, yakut Metali: Demir Niteliği: Öncü Uğurlu sayılar: 1 ve 9 Uyumlu olduğu burçlar: Yay, Aslan Uyumsuz olduğu burçlar: Yengeç, oğlak, terazi detaylarda ya da ortamda bir kontrast oluşturmak için kullanmakta fayda var. Bu bir yastık, tabure ya da abajur olabilir. Eğer Koç burcuysanız sallanan sandalyeler, deri döşemeler, güzel kokulu mumlar ya da şık tablolar tam size göre! Eski ve yeniyi harmanlayabilir ve bunu yaparken çok keyif alabilirsiniz. Evinizde ne kadar geniş alan varsa, hareket imkânınız artar, bu da sizin rahat etmenizi sağlar. Yatak odanızda enerjik detaylar hoşunuza gidebilir. Sizin için ne kadar canlı, o kadar iyi! Beslenme önerileri Koç burçları boğazına düşkündür. Abur cuburu fazlasıyla sever, gördü mü mideye indirmekten sakınmaz. Ancak bu durum tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Mümkün olduğu kadar tuz ve alkolden uzak durmalı, bol bol su içmelidir. 112 • S İ M İ T S A R AY I “Susamıyorum ki” demek yok! Koç burcu aklına geldikçe su içmeli, bunu kendine bir görev haline getirmelidir. Koç burçları sofralarından soğan, sarımsak eksik etmezlerse, bu onlara ihtiyaçları olan gücü, kuvveti verecektir. Hızlı yemeyi seven Koç burçları bunu önlemek için küçük kaşık ya da çatal kullanabilir. Günlük beslenmede Koç burçlarına tok tutacak gıdalar olan patates ve elmayı; sebze dengesini sağlayacak olan domates ve ıspanağı; her şeyin üstesinden gelen zekâlarını artıracak cevizi ve her derde deva zeytini tüketmelerini önerebiliriz. Yoğurt ise her zamanki gibi sofralarının vazgeçilmezi! (21 Nisan – 21 Mayıs) YENGEÇ (22 Haziran – 22 Temmuz) BAŞAK Bu ay ilişkileriniz inişli çıkışlı bir seyir izleyebilir. Yakınlarınızla zaman zaman fikir ayrılıklarına düşebilirsiniz. Ancak sabırlı olmanızda fayda var. Çatışmalardan uzak durmaya çalışın. Sevdiklerinizden göreceğiniz destek sizi rahatlatabilir. Nisan ayında yoğun bir tempoya girebilirsiniz. Fikirlerinizi ve duygularınızı özgürce ifade edebileceksiniz. Bahar havasının etkisiyle daha enerjik hissedebilir, hayallerinizi gerçeğe dönüştürme gücü bulabilirsiniz. Ancak her şeye yetişmeye çalışırken kendinizi de ihmal etmeyin. Sağlınıza dikkat edin ve yorgunluğunuzu atmanın yollarını arayın. Unutmayın ki her şeyi kontrol altına almak her zaman mümkün olmayabilir. Nisan ayında kendinizi geliştirebilme imkânı yakalayabilirsiniz. Gelecekle ilgili planlarınızı ve farklı fikirlerinizi hayata geçirmek için harekete geçmeniz mümkün. İş hayatında stresli olabileceğiniz bir dönemdesiniz. Nisan ayı kararsızlıklar yaşayabileceğiniz, ilişkilerinizde sıkıntıya düşeceğiniz bir ay olabilir. Önemsiz detaylara takılmayın. Öfkenizi kontrol altına almaya çalışın. Bu sizin doğru kararlar almanıza yardımcı olabilir ve pişman olacağınız davranışlardan kaçınmanıza olanak tanıyabilir. Değerlendirmelerinizde objektif olmaya çalışın. İş stresinden arınmak için sevdiklerinizle daha çok zaman geçirin. Sosyalleşmek size iyi gelecektir. Unutmayın ki sabrın sonu selamettir. Bahar geldi, doğa canlandı! Yeni yerler keşfetmek için ihtiyacınız olan motivasyon hazır. Arkadaşlarınızla ortak planlar yapabilir, seyahate çıkmaya daha hevesli olabilirsiniz. İlgi alanlarınızı genişletebilecek ve becerilerinizi ortaya çıkartabilecek bir dönemdesiniz. Bu sizi kendinize getirecek. İlişkilerinizde ise karşınızdakini daha çok dinlemeniz faydalı olabilir. Kişisel alanlarda huzur bulacağınız yeni hobiler edinmek için araştırma yapın. Özellikle açık havada yapılacak etkinlikler ilginizi çekecek. Maddi konularda ise belirsizlik ve kararsızlık yaşayabilirsiniz. Ancak temkinli olmanızda fayda var. Gereksiz harcamalar sizi parasal sıkıntıya sokabilir. Bütçenizi doğru planlayın ve gereksiz risk almaktan kaçının. İKİZLER ASLAN TERAZİ Nisan ayında iki kere düşünün bir kere konuşun. İlişkilerinizde zaman zaman gerginlikler yaşayabilirsiniz. Sağduyunuzu kaybetmemeniz size fayda sağlayabilir. Yoğun geçen günlerin ardından hak ettiğiniz takdiri alabilirsiniz. Dinlenmeye ihtiyacınız olacak. Kendinize daha çok vakit ayırın, duygularınıza teslim olacak, sevdiklerinizin desteğini hissedeceksiniz. Ayaklarınızın üzerinde durabileceğiniz bir dönem. Kafanızdaki planları hayata geçirmede yeni fırsatlar yakalayabilirsiniz. Bu dönemde oluşabilecek stres faktörlerinden kaçının. Hayallere kapılıp mantıksız hatalara düşmeyin. Gerçekçi olmak, doğru adımlar atmada size yardımcı olabilir. Bazen her şeyi bırakıp çok uzaklara gitmek ne güzel olur değil mi? Ancak bu her zaman iyi bir fikir olmayabilir. Sorumluluklarınız sizi bekliyor. Çevrenizdekilerden etkileneceğiniz, öğrenmeye açık olduğunuz bir dönemdesiniz. Geçmişi gözden geçirmeyi bitirip, güvenle ilerleyebilirsiniz. Farklı görüşlere açık olun. İş hayatında karşınıza çıkabilecek fırsatları iyi değerlendirmeye çalışın. Maddi konularda her şey yolunda görünse de kontrolü elden bırakmamak fayda sağlayabilir. Mesleki hedeflerinizin peşinden koşmak için ihtiyacınız olan gücü içinizde bulabilirsiniz. İlişkilerinizde daha sabırlı olmaya çalışın. Kendinizi ifade etmekte güçlük çektiğiniz durumlarda sakin kalmak size daha iyi gelebilir. Yanlış anlaşılmalardan kaçının. Eşinizle romantik bir akşam yemeği ya da yeni bir aşka yelken açmak için tam formunuzdasınız. Nisan ayında çekiciliğiniz göz kamaştıracak. Bunu değerlendirmeye bakın. İlişkilerinizde ise tutarlı olmanızda fayda var. Çevrenizdeki olaylara karşı zaman zaman fazla müdahaleci olabiliyorsunuz. Bu etrafınızdakileri rahatsız edebilir ve sizi de yıpratabilir. Gelecek planlarıyla ilgili kafanız karışıksa umutsuzluğa düşmeyin. Zaman zaman kendinizi yenilgiye uğramış gibi hissedebilirsiniz. Ancak vazgeçmeyin. Unutmayın ki hedeflerinize ulaşmak için azimli olmalısınız. Hayal kırıklıklarına fazla zaman harcamayın. Bazen bardağın dolu tarafını görmek size ihtiyacınız olan motivasyonu sağlar. (22 Mayıs – 21 Haziran) (23 Temmuz – 23 Ağustos) S İ M İ T S A R AY I • 113 (24 Ağustos – 22 Eylül) (23 Eylül – 23 Ekim) HABER AKREP OĞLAK BALIK (24 Ekim – 22 Kasım) (22 Aralık – 20 Ocak) (19 Şubat – 20 Mart) Son zamanlarda biraz fazla yorulmadınız mı? Artık biraz dinlenme vakti. Bu dönem sizin için yeni bir başlangıç olabilir. Eski dostlarla yeniden buluşma imkânı bulabilirsiniz. Bahar ayının tadını çıkarın. Temiz havada küçük piknikler, eşinizle romantik dakikalar size iyi gelecek. Yeni bir ilişkiye başlamak için de tam zamanı. Nisan ayı kendinizi daha çok seveceğiniz, kendinize daha çok vakit ayıracağınız bir ay olabilir. İnsanlar siz olmadan da sorunların üstesinden gelebilir. Ancak belirli konularda fazla aceleci davranmayın. Biraz kendinize zaman ayırmak yorgunluğunuzu atmanıza yardımcı olacak. Nisan ayı Oğlak burçları için sabır ayı demek. Bu ay ilişkilerinizde daha dikkatli olmanızda fayda var. Çevrenizden gelen fikirlere kulak kabartacağınız bir dönemdesiniz. Ancak gerçeklerin peşinde koşarken, gereksiz evhamlardan kaçının ve duyduğunuz her şeye inanmayın. Nisan havasının ferahlığı sizi de etkisi altına alacak. Vakit fazlalıklardan kurtulmak için kolları sıvama vakti. Kullanmadığınız eşyaları ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz. Bu hem sizi hem de karşınızdaki kişiyi rahatlatacak. Bu dönem yeni maceralara yelken açabilirsiniz. İş ve özel hayatınızda ya da evle ilgili konularda ise zaman zaman sıkıntıya düşebilirsiniz. Ancak soğukkanlılığınızı korumanız sorunları daha rahat atlatmanıza imkân sağlayacak. Nisan ayında herkesin gözü sizin üzerinizde olacak! Cazibenizle gittiğiniz her ortamda ilgi çekeceksiniz. Şimdiden bunun tadını çıkarmaya bakın. Yeni ilhamlar, iş hayatında yaratıcı fikirler üretmenize imkân sağlayacak. Nisan ayı balık burçları için değişim ayı. Ertelediğiniz planlarınızı yeniden hayata geçirebilirsiniz. Ancak beklenmedik aksilikler uykularınızı kaçırabilir. Parasal konulara dikkat edin, gereksiz harcamalardan sakının. Zira ay sonunda nakit sıkıntısına düşebilirsiniz. Bu nedenle şimdiden hesaplarınızı kontrol edin, ekonomi planlarınızı gözden geçirin. Aşk hayatında ise balık burçları nisan ayının mis gibi havasıyla romantizmin doruklarına çıkacak. İlişkilerinizde uyumu yakalayacaksınız. Hatta arkadaşlarınızla kısa programlar yapabilir veya eşinizle küçük kaçamaklar planlayabilirsiniz. YAY KOVA Nisan ayı kendinizi ailenize adadığınız bir ay olacak. Bu dönemde evle ilgili konularda daha etkili olabilir, evde daha çok vakit geçirmek isteyebilirsiniz. Yaratıcılığınızı rahatlıkla kullanabileceğiniz alanlar yaratmada yeni fırsatlar karşınıza çıkabilir. İş hayatında engelleri aşmak ve istikrarı yakalamak sizin için zor değil. Ancak artık biraz para biriktirmeye başlasanız iyi olur. Gereksiz masraflardan kaçının. Boş zamanlarınızda dostlarınızla buluşmak size iyi gelebilir. Başarılarınızı başkalarıyla paylaşmanız mümkün. Yeni insanlarla tanışabilir, arkadaş çevrenizi genişletebilirsiniz. Kendinizi bu ay yalnız hissetmeyin, çünkü herkesin aklı sizde! Bu ay kendinizi ev işlerine mi adadınız ne? Aileniz ve evle ilgili konularla daha alakalı olacağınız bir dönemdesiniz. Eğer hayatınız rutine girdiyse, yeni başlangıçlar yapmak için fırsatınız olabilir. Sorunlar karşısında sorumluluk almak ve aksiliklere zamanında müdahale etmek problemlerin üstesinden gelmenizi kolaylaştıracak. Nisan ayında küçük kaçamaklar yapabilir, kısa seyahatlere çıkabilirsiniz. Yeni yerler keşfetmeye ve farklı şeyler öğrenmeye hazır olun. Ancak kesenin ağzını açarken aşırıya kaçmayın. Bütçe planlamalarınızda dikkatli olmanız gerek. Yoksa ay sonunda parasal sıkıntıya düşebilirsiniz. İlişkilerinizde gereksiz alınganlıklardan kaçının. Bazen alttan almak her şeyi daha kolaylaştırabilir. (23 Kasım – 21 Aralık) (21 Ocak – 18 Şubat) 114 • S İ M İ T S A R AY I
Benzer belgeler
Simit Sarayi - Simit Sarayı
Hadımköy 34455 İstanbul
Tel: (0212) 798 28 40
Faks: (0212) 798 20 63
Yönetim Yeri
Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza
No: 191 Levent/İstanbul
Tel: (0212) 398 03 98
www.simitsarayi.com
Yayın Türü
Yerel Sür...
Simit Sarayi f
Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159
Hadımköy 34455 İstanbul
Tel: (0212) 798 28 40
Faks: (0212) 798 20 63
Yönetim Yeri
Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza
No: 191 Levent/İstanbul
Tel: (0212) 398 03 98
www.s...